Perioperatif dönemde ileri yaşam desteği
Transkript
Perioperatif dönemde ileri yaşam desteği
PERĠOPERATĠF DÖNEMDE ĠLERĠ YAġAM DESTEĞĠ Necati GÖKMEN Elvan ÖÇMEN Ali GÜNERLĠ Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Bu makale Perioperative ACLS by The American Society of Critical Care Anesthesiologists & The American Society of Anesthesiologists, Committee on Critical Care Medicine February 2008’ den Türkçeye çevrilmiĢtir. Makalenin yazarları Andrea Gabrielli, Michael O’Connor ve Gerald A. Maccioli’ den izin alınmıĢtır. The 2010 AHA Guidelines for CPR’ a göre düzeltilmiĢtir. 2 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Makalenin Türkçeye çevrilmesinde aĢağıda adı geçen tüm Uzmanlık Öğrencilerine teĢekkür ederiz. Özlem Acun, Meltem Ademoğlu, Gülay Akıncı, Murat Arslan, Emine Aydın, Hakan Aygün, Hayri Bekteş, Oytun Dora, Güneş Eskidemir, Hatice Fidan, Edip, Gönüllü Seda Güzeldağ, Duyguhan İşgüven Zehra Kadam, Gözde Karka, Sinem Kıstır, Volkan Onay, Sultan Şıvğın, Sevecan Taygun 3 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği PERĠOPERATĠF DÖNEMDE ĠLERĠ YAġAM DESTEĞĠ GĠRĠġ İleri Yaşam Desteği (İYD), Temel Yaşam Desteğinin (TYD) geliştirilmesiyle ortaya çıkmış ve hastane dışında yanıt vermeyen bireylerin resusitasyonuna odaklanmıştır. Daha sonra bu hastaların acil servislerdeki bakımı da sürdürülmüş ve hastanenin diğer bölümlerinde yanıt vermeyen hastalara yapılan uygulamalarla genişletilmiştir. İleri Yaşam Desteği‟ nin başlayışı, nabzı ve bilinci olmayan hastaların bulunmasıyla belirlenmiştir. İleri Yaşam Desteği ritime dayalı uygulanır ve yaşamın her döneminde karşılaşılan kardiyak hastalıkların ani gelişen belirtilerine özeldir. Etkili elektriksel ve farmakolojik yaklaşımla nabızsız elektriksel aktivitenin (NEA) spontan dolaşıma geri dönebileceğini (SDGD) varsayar. Perioperatif dönemde gelişen kardiyak arrest, farkına varılması ve öngörülebilmesi nedeniyle diğer nedenlere bağlı gelişen kardiyak arrestlerden tamamen farklıdır. Bu dönemde gelişen kardiyak arrestin tedavisi ve yönetimi tam zamanında ve hedefe yönelik olmalıdır. Çoğu kardiyak arrestte hasta hakkında yeterli bilgi sahibi olmanın ve tedavi olanaklarının kullanılmasının prognozu iyileştirdiği bilinmektedir. Operasyon sırasında nabızsız kardiyak arrest gelişimi dakikalar ya da saatler içinde olması nedeniyle, hastane içi veya hastane dışı diğer nabızsız kardiyak arrest koşullarından tamamen farklıdır. Sonuç olarak, hastaların fizyolojik durumlarını desteklemek için alınan ciddi önlemler İYD gereksinimini önleyebilir veya önüne geçebilir. Perioperatif dönemde hastaların patofizyolojik ortamı da farklıdır. Örneğin hipovolemi, perioperatif plak rüptürüne bağlı gelişen transmural enfarktdan daha sık karşılaşılmasına rağmen, intraoperatif miyokard iskemisi ventriküler fibrilasyon (VF) veya pompa yetersizliği sonucu gelişmesinden daha çok, O2 sunumu ile tüketimi arasındaki dengesizliğe bağlı olarak gelişmektedir. Sonuçta aritmi şekilleri ve tedavisi acil servistekinden çok farklılık gösterir. Genel ve nöroaksiyel anestezi sırasında en sık görülen kardiyak ritim bozukluğu bradikardi ve bunu izleyen asistolidir (%45). Diğer yaşamı tehdit eden ritimler şiddetli taşiaritmilerdir. Şiddetli taşiaritmiler; ventriküler taşikardi (VT), ventriküler fibrilasyon (VF) (%14) ve nabızsız elektrik aktivitesini (NEA) (%7) içermektedir. Dikkat edilirse %33 olgunun kalp ritmi değerlendirilmemiş ve kayıtlara geçmemiştir. Ameliyathane dışında kardiyak arrest gelişen hastalarda nedenler genellikle belirlenemezken, ameliyat esnasında gelişen kardiyak arrestlerde kısa da olsa bir neden listesi çıkarılabilmektedir. Bu özellik etiyoloji bazlı ve hedefe yönelik resusitasyon çabalarına imkan 4 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği vermektedir ki, bu çabalar genelde İYD kılavuzlarının algoritmlerine uymamaktadır. Bazı uzmanlar bu durumu sub-standart bakım olarak tanımlarken çoğu uzman ameliyat odasında yapılan resusitasyonu ilgili duruma uygun olarak yorumlar. Aslında bu durum hastanın kendi özel klinik durumuna göre tedavi olmasını sağlamaktadır. İleri Yaşam Desteği ilk ortaya atıldığında bu konuyla ilgilenen küçük bir multidisipliner grubun fikir birliği vardı ve önerdikleri kılavuzların içeriğini destekleyecek bilimsel veriler kısıtlı kalmaktaydı. Neyse ki konu ile ilgili oluşturdukları senaryolar ortak ilgi alanlarını kapsadığından, İYD kılavuzlarının oluşturulmasını kolaylaştıracak nitelikteydi. Şu anda kullanılan kılavuzlar doğrudan ulaşılabilecek büyük sayılardaki çalışmalara dayanarak oluşturulmuştur. Maalesef bu çalışmalar perioperatif dönem dışındaki durumlara odaklanmış olup İYD kılavuzlarının perioperatif durumlara uygulanmasını sınırlandırmıştır. Kardiyak arrest toplum için yaygın olarak görülse de, perioperatif dönemde göreceli olarak nadir karşılaşılan bir durumdur. Bu durum, geniş epidemiyolojik çalışmaların yapılmasını zor ya da imkansız hale getirirken kanıta dayalı kılavuzların geliştirilmesini de engellemektedir. Buna rağmen perioperatif kardiyak arrest veya dolaşım yetmezliği gibi durumların yönetiminde anesteziyoloji ve reanimasyon uzmanları deneyimli kişilerdir. 1) Prearrest/Arrest’ ten kaçınma: Kurtarma Kurtarmadaki başarısızlık sıklıkla kardiyak arrest nedeninin yanlış belirlenmesidir. Doktorların bir kriz durumunda olduklarını algılayabilmeleri nadirdir. Ne yazık ki, çoğu durumda sorun başarısız bir kurtarma değil; her türlü desteğin kullanılmasına izin vermeyecek kadar kısa sürede kritikleşen hastalardan dolayı yetersiz kurtarmadır. Kurtarma iki ayrı ve çok farklı aĢamayı içerir; kriz durumunun varlığının değerlendirilmesi ve etkili yönetimidir. Klinik şartlarda hastanın durumunun kriz olup olmadığının değerlendirilmesi, etkili yaklaşımdan çok daha zordur. Kriz durumunun zamanında tanınmasına ve uygun tedaviye rağmen olumsuz sonuçlar olabilmektedir. Aşağıda hastanın kriz durumunun tanınmasını ve bu durumun etkili yönetimini gösteren bazı örnekler vardır. Perioperatif kardiyak arrest tipik olarak hipoksemi ya da dolaşımsal sürecin kötüye gidişiyle ortaya çıkmaktadır. Kardiyak arrestin önüne geçebilmek için akut aneminin, hipokseminin ve kardiyak debiyi etkileyen diğer bileşenlerin-preload, kasılma gücü, afterloadbaşarılı bir şekilde kontrolü gerekmektedir. Anestezistler hipokseminin tanınmasında ve yönetilmesinde deneyim sahibidirler. Bu nedenle bu makalenin geri kalan kısmının içeriğini kardiyopulmoner etkileşimlerin ve hızlı dolaşım yetmezliğine gidişin tedavisi oluşturmaktadır. 5 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Kardiyak arrestten korunma Art yük (Afterload) Kontraktilite Ön yük (Preload) İYD/ İYD ritimleri Oto-PEEP: Akciğerlerin dolaĢımı tıkaması Oto-PEEP; intrensik PEEP veya gaz sıkışması olarak da bilinen, genelde amfizem, astım ve obstrüktif akciğer hastalıklarında görülen bir durumdur. Böyle hastalarda ekspiryumun tamamlanması için yeterli zaman olmayışı nedeniyle akciğerlerde ekspiryum sonu volümde ve basınçta artış olmaktadır. Bu basınç torakstaki büyük venlere yansımakta ve total venöz dönüş ile kardiyak debide düşmeye neden olmaktadır. Oto-PEEP, dolaşım yetmezliğinin iyi tanımlanmış nedenlerinden biri olmakla birlikte aynı durumu nabızsız elektiriksel aktivite (NEA)‟ye veya elektromanyetik disassosiasyona (EMD) sebep olarak belirlemek çok zordur. Bazı hekimler hipoventilasyonun zararlı etkileri olacağı konusunda endişelidirler. Bu yaklaşım son 50 yılın anestezi ve ilaç konusundaki geleneksel yaklaşımı olmakla beraber özellikle geçmiş 20 yıl içinde yapılan klinik gözlem ve çalışmalarla değişmiştir. Bu çalışmaların hiçbiri perioperatif hastalarla olmamasına rağmen son 15 yıl içerisinde; ılımlı hipoventilasyon ve respiratuvar asidozun hayatta kalmada yararlı olabileceğini gösteren çok sayıda olgu serisi ve çalışma bulunmaktadır. Hipoventilasyonun, KOAH veya ARDS hastalarında barotravma oluşma sıklığını düşürdüğü açıktır. Bu yüzden perioperatif kardiyak arrest yaşayan hastalar genellikle destek oksijen tedavisi almakta ve hipoventilasyon hipoksemisine eğilimlerinin azaltılmasına çalışılmaktadır. Kapnografi obstrüktif akciğer hastalıklarında yanlış değerlendirilebilir. Çoğu uzman iki konuda aynı fikirdedir: 1) Kritik obstrüktif akciğer hastalığı olanlar, hiperkarbiyi ve respiratuvar asidozu iyi tolere etmektedir, 2) Bu yüzden bu hastalar yüksek inspiratuvar akımlarla (yüksek peak basınçları olduğu göz önüne alınarak) ve dakikada 12‟nin altında frekansla solutulmalıdır. Eğer oto-PEEP dolaşım yetmezliğinin nedeni olarak görülüyorsa endotrakeal tüp ile ventilatör bağlantısının 10-20 sn kadar ayrılması dolaşımda dramatik düzelmeye neden olabilir. Bu manevraya iyi yanıt veren hastalar obstrüksiyon ya da bronkospazm tedavisinden maksimum fayda sağlayacaklar ve düşük dakika ventilasyonu ve ventilatör frekansı ile yaşayabileceklerdir. Oto-PEEP varlığını saptamak ve geriletmek, dolaşım bozukluğunun tedavisinde en doğru yol olmaktadır. Dolaşımı stabil olmayan hastalarda oto-PEEP ilk akla gelen nedenlerden biri olmalıdır. 6 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Önemli olarak; dolaşım yetersizliği olan veya kardiyo-pulmoner resusitasyon (KPR) uygulanan hayvan modellerinde hiperventilasyon çoğunlukla hayatta kalma şansını azaltmaktadır. Dakikada 20 kez solutma, dakikada 12 solutmaya göre, anlamlı olarak daha düşük hayatta kalma oranıile birliktedir. Genel anlamda bu çalışmalar şu ilkeye önem vermektedir; düşük akım (perfüzyon) durumunda, intratorasik basınç artış süreci dakika solunum sayısıyla doğru orantılıyken; kan basıncı, koroner ve serebral akımla ters orantılıdır. Bu değerlendirme İYD kılavuzlarının yeni versiyonlarının ventilatuvar desteği daha az göz önünde bulundurma nedenidir. Ayrıca negatif basınçlı ventilasyon teknolojisinin geliştirilmesinin desteklenme nedenlerinden birisidir. Bu kılavuzlardan kaynak alan bir diğer öneri de şudur; dolaşımı stabil olmayan hastalarda kanın oksijenlenmesi yeterli şekilde desteklenmeli, ve hasta için güvenli olduğu düşünülen en düşük tidal volüm ve frekansta ventilasyon sağlanmalıdır. Şekil 1. Oto-PEEP varlığında inspirasyon öncesi ekspirasyon dalga formunun bazal değer olan 0‟ a dönememesi 7 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Desteğin basamaklı artırılması: Eğer hekim olarak aşağıda bahsi geçen kılavuzlardaki uygulamalardan daha fazlasına ihtiyaç duyacak kadar acil durum olduğunu hissediyorsanız, destekleyici bakımın seviyesine göre monitorizasyonu artırmak gerekir. Bu tür hastalarda zamanında arteriyel ve santral venöz kateterin yerleştirilmesi seri değerlendirme yapmaya yardımcı olabilecektir. İnvaziv monitorizasyon, destekleyici tedaviden öncelikli olmamalıdır. Monitorizasyon derecesini artırma kararı kılavuzların gösterdiğinin de ötesinde çok sayıda klinik gözlemin sonucunda oluşmaktadır. Hipovolemi ve Sistolik Basınç DeğiĢimleri: Perioperatif dönemde görülen hipotansiyonun en sık nedeni hipovolemidir. Hipovoleminin en iyi göstergesi ise sistolik ve nabız basınç varyasyonudur. Bu hastalardaki hipovolemi nedeni ise genellikle saptanmaktadır. Hipovoleminin en iyi göstergesi sistolik ve nabız basınç eğrilerindeki büyük dalgalanmalardır. Hastaların çoğu sıvı tedavisine iyi yanıt verir. Bazen bunun tersi de olabilir; solunumla gerçekleşen sistolik ve nabız basınç varyasyonunun az veya hiç olmayışı, durumunda, öncesinde uygun volüm replasmanı yapılmasına rağmen dolaşım destek tedavisinin hemen başlanmasını gerektirebilir. [(+) inotropların eklenmesi, (-) inotropların elimine edilmesi]. Önemli nokta; artmış tidal volüm (8 mL/kg), yüksek akciğer kompliyansı (amfizem) ve göğüs duvarı kompliyansının az olduğu (3. derece göğüs yanığı) durumlarında, sistolik basınç dalgalanmaları artmaktadır. Bu gibi durumlar sıvı tedavisinin gerekliliğini belirlemede göz önünde bulundurulmalıdır. Şekil 2. Sistolik basınç ve nabız basıncı solunum ile dalgalanmaları ve hastanın sıvı tedavisine cevabı 8 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği ġekil 3. Klinik uygulamada arteriyel basınçtaki solunum dalgalanmalarını nasıl değerlendiririz. CO: kardiyak debi; ΔPP: arteriyel nabız basınç farklılığı; SV: atım volümü; SVO 2:miks venöz oksijen satürasyonu; Vt:tidal volüm. Ne kadar volüm fazladır? Bu modern çağın bitmeyen tartışmasıdır. Tam bir fikir birliği yoktur. Acil bir hastayla karşı karşıya kalındığında, hekimler sıvı tedavisini kendi klinik deneyimlerine dayanarak ve pulmoner ödeme yol açmayacak kadar yüksek volümlerde yapabilmektedirler. Pompa ġoku: Sol ventrikül (LV) yetmezliğinin yönetimi, sağ ventrikül (RV) yetmezliğinden farklıdır. Her iki durumda da yeterli ventriküler dolum ve kanın geriye dönüşünü sağlayabilmek önemlidir. LV yetmezliğinin tedavisi en iyi şekilde afterloadun azaltılması ve onu takiben (+) inotrop uygulaması ile olmaktadır. Bazı LV yetmezliği durumlarında mekanik yardım araçlarına da ihtiyaç duyulabilmektedir. Ancak klinikte bu aşamaya gelinmesine genelde izin verilmemektedir. 9 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği ġekil.4. Sol ventrikül şoku tedavisi RV yetmezliği en iyi şekilde pulmoner vazodilatörler ve (+) inotropların kombinasyonuyla tedavi edilebilir. LV yetmezliğinin tersine sistemik vazokonstriktörlerin kullanımı end-organ perfüzyonunda ve kardiyak debide düzelmeyle ilişkilidir. Mekanik araçlar RV yetmezliğinin tedavisinde kullanılmamaktadır. RV yetmezliğinin patofizyolojisi sağ ventrikül enfarktı dışında pulmoner vasküler rezistanstaki artışa bağlıdır. Sağ ventrikül yetmezliğinin nedenleri: Primer pulmoner hipertansiyon, Massif pulmoner emboli, Tekrarlayan tromboemboliler, Şiddetli obstrüktif akciğer hastalığı, Obstrüktif uyku apnesi, Morbid obesite. 10 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği ġekil 5. Sağ ventrikül şoku tedavisi Kriz: Bazı hastalarda destekleyici ve ileri tedaviye rağmen klinik kötüleşme olmaktadır. Böyle durumlarda anestezi uzmanları tipik olarak „CODE‟ ilaçlarını küçük dozlar halinde uygular. Birtakım başka ölçütler de yardımcı olabilmektedir. Cerrahi prosedürün değerlendirilmesi Anestezi makinesi ve devresinin acil gözden geçirilmesi Kullanılan ilaçların gözden geçirilmesi Taşınabilir X-Ray ile göğüs grafisi alınması (tansiyon pnömotoraks) Ekokardiyogram görülmesi (ventriküler dolum, ventriküler fonksiyonlar, kapak fonksiyonlarının değerlendirilmesi ve tamponadın dışlanması için) H1 ve H2 blokerlerle ampirik tedavi Stres dozunda ya da idame dozunda steroidin ampirik kullanımı. o Önceden steroid tedavisi almayan hastalarda 50 mg hidrokortizon iv ve 50 µg fludrokortizon po/ng 11 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği o Katekolamin tedavisi ile durum iyiye gideceğine kötüleşiyorsa hastanın daha önceden tanı konmamış karsinoid tümörü olduğu akla gelmelidir. Dolaşım desteği acil olarak vazopressin ve volümle sağlanmalıdır. o Katekolaminlerin başarısız olduğu durumlarda düşük dozlarda vasopressin işe yarayabilir (0.5-2 Ü İV). 2. ARREST Perioperatif sık karşılaşılan dolaşımsal sorunlar aşağıda listelenmiştir. Anestezi iliĢkili: Anestezik ilaçların Kardiyovaskuler: (intravenöz veya inhalasyon) yüksek doz kullanılması Yüksek sempatik blokajlı nöröaksiyel blok Vazovagal refleks Hipovolemik ve/veya hemorajik şok Tansiyon pnömotoraks Anaflaktik reaksiyon Lokal anestezik sistemik toksisitesi Transfüzyon reaksiyonları Malign hipertermi Akut elektrolit imbalansı (↑K+) İlaç uygulama hataları Ciddi pulmoner hipertansiyon Artmış intraabdominal basınç Solunumsal: Pacemaker sorunları Hipoksemi Uzamış Q-T sendromu Oto PEEP Akut koroner sendrom Akut bronkospazm Pulmoner emboli Hava embolisi Okulo-kardiyak refleks Elektrokonvülzif tedavi Anaflaksi Anaflaksi perioperatif dönemdeki dolaşımsal kollapsın nadir görülen ancak önemli nedenlerinden biridir. Kullanılan ajanın anestezide en sık kullanılan yol olan IV bolus şeklinde uygulanmasıyla minor allerjik reaksiyonlardan; vazojenik şokla seyreden hipotansiyon, taşikardi ve bronkospazm gibi geniş bir aralıkta semptomlar oluşabilir. Perioperatif hastalarda gelişen anaflaktik reaksiyonların çoğu az miktarda ilaçla oluşur. Anaflaktik reaksiyon yaşamı tehdit eden durumların %3-4‟ünü oluşturur. Anestezik ilaçlarda ise 10000‟de 2.2-22.4 oranında gelişme 12 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği olasılığıyla beraber, disritmik kardiyak arrestlerin major veya eşlik eden nedenlerinden biri olarak kabul edilir. Nedenleri: IV kontrast maddeler Lateks allerjisi β laktam antibiyotikler Nondepolarizan kas gevşeticiler Anaflaksi geçiren hastaya yaklaşımın başlıca mekanizması mevcut reaksiyonun sona erdirilmesi ve hastaya destek tedavisi başlanmasıdır. Mümkünse cerrahi işlem durdurulmalıdır. Hasta hızlıca IV sıvı ve vazopressörlerle desteklenmelidir. Hastaya verilen epinefrinin istenilen etkisinin hastanın dolaşımını desteklemek değil reaksiyonu durdurmak olduğu unutulmamalıdır. Bu nedenle her zaman önerilen dozda verilmelidir (0.01 mg/kg ya da erişkinlerde yaklaşık 1 mg). Tedavi Anaflaksiye yol açan ilaç ya da ajanı hastadan uzaklaştırın H1 bloker (50 mg difenhidramin IV) H2 bloker (20 mg famotidine IV) Eğer mümkünse cerrahi işlemi durdurun Steroid (50-150 mg hidrokortizon IV) Hastayı FIO2:1.0 ile solutun Kandaki triptaz düzeyi tanıyı doğrulamak 10 sn boyunca kalp atımı alamazsanız adına bakılabilir. göğüs masajına başlayın 1 mg epinefrin IV 2 Ü vazopressin IV Geniş bir damar yolundan sıvı verin Hava Embolisi Hava embolisi perioperatif hastalarda dolaşımsal sorunların ve kardiyak arrestin önemli bir nedenidir. Son zamanlarda gaz insuflasyonu yapılan invaziv girişimlerin uygulamasının artmasıyla hava embolisinin de görülme sıklığı artmaktadır. Bu durumla ilgili retrospektif insan çalışmaları zor olsa da, gittikçe artan bir görüş birliğiyle bu tür hastalarda resusitatif çabaların sağ kalbe yönelmesi hava embolisine yönelmesinden daha önemli bulunmuştur. Nedenleri: Laporoskopi Basınçlı yara yeri irrigasyonu Endobronşial lazer işlemleri Spinal cerrahi Santral venöz kataterizasyon Posterior fossa cerrahisi Histeroskopi Basınçlı sıvı infüzyonu 13 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Klinik Bulguları: Bradiaritmi/bradikardi End tidal C02‟de düşme Kardiyovasküler kollaps Tedavi: %100 O2 uygulayın. Ciddi solunumsal sıkıntı veya uzamış hipoksemi varsa hastayı entübe edin. Hastayı acilen Trendelenburg pozisyonuna alın ve sol lateral dekubit pozisyonuna getirin. Bu manevra hava embolisinin ventrikülün apeksinde kalmasını sağlar ve havanın pulmoner artere geçişini engelleyerek sağ venriküler atım volümü korunmuş olur. Hastanın sistemik arteriyel kan basıncını IV sıvılarla, gerekirse de β adrenerjik/ vazopressörlerle desteklenmelidir. Hiperbarik O2 tedavisinin; varolan hava baloncuklarını küçültmesi ve hızlı çözünmeleri için yüksek difüzyon o gradienti oluşturması, o iskemik dokuların oksijenasyonunu artırması, o intrakraniyal basıncı düşürmesi gibi faydaları göz önünde bulundurulmalıdır. Dolaşımsal kollapsta gereğinde KPR‟ a başlanmalıdır. Hiperkalemi Hiperkalemi tanısı güç olmakla birlikte, perioperatif hastalardaki kardiyak arrestin önemli bir nedenidir. Son dönem renal yetmezliği olan, renal yetmezliği olup kan transfüzyonu gereken veya massif hemoraji nedeniyle kan transfüzyonu yapılan normal hastalar büyük risk altındadır. Beklenmeyen kardiyak arrest gelişen bu tür hastalarda ve bu koşullarda hiperkalemi tedavisi en az miktarda IV bikarbonat ve kalsiyumla yapılmalıdır. Tedaviyi yapan hekimler, hiperkalemi nedeniyle kardiyak arrest geçiren hastalarda, klinik tablonun genellikle düşünüldüğü gibi gittikçe artarak kötüleşmediğini bilmelidir. Hiperkaleminin neden olduğu kardiyak arrestte ritm bradikardi, asistoli, VT, VF ya da NEA olarak ortaya çıkabilir. Santral Venöz GiriĢim Komplikasyonları Pnömotoraks santral kateter yerleştirmenin iyi bilinen bir komplikasyonu olmakla birlikte, perioperatif dönemde nisbeten nadir görülür.. Uygulayıcıların çoğu santral venöz kataterizasyondan sonra hastanın genel durumunda kötüleşme olması halinde pnömotorakstan kuşkulanır. Retrospektif yapılan çalışmalar santral katater takılan hastalarda hem 14 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği hemopnömotoraksın hem de tamponadın bazen tanınamayan ve ölümcül sonuçlar doğurabilen komplikasyonlar olduğunu göstermiştir. Bu nedenle santral kataterizasyon sonrası kötüleşen hastalarda PA-AC grafisi yanında ekokardiyografi de yapılmalıdır. Anestezi Teknikleri ve Kardiyak Arrest Lokal Anestezikler Lokal anestezik toksisite riskini tahmin etmek güçtür. Lokal anestezikler genellikle doza bağımlı olarak kardiyak depresyona yol açmaktadır. Bunlar arasında klinikte yaygın kullanımda olan bupivakain en güçlü kardiyak depresyon yapan ve kardiyak arrestle en cok ilişkilendirilen lokal anesteziktir. Neyse ki, uyanık hastaların bir çoğunda lokal anestezik toksisitesine bağlı olarak ortaya çıkan santral sinir sistemi belirtileri uygulayıcılar için uyarı niteliğinde olmaktadır. Fakat bazı şanssız hastalarda bu değişimler ne yazık ki kardiyak arreste işaret eder. Lokal anestezik toksisitesinin belirtileri Kulaklarda çınlama ya da uğultu Prematür ventriküler atımlar Ağızda metalik tat ya da dudak çevresinde Sonrasında EMD/NEA ya da asistoliyle karıncalanma Konuşma bozuklukları seyredebilen geniş QRS kompleksleri Bradikardi ya da AV blok Anksiyete Tonik klonik kasılmalar Konfüzyon 15 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Tedavi Lokal anestezik uygulamasını durdurun. H1 Tüm 1mg IV epinefrin (bazı otoriteler daha transkütanöz yüksek doz önermektedir). Trakeal entübasyon ve %100 O2 ile blokerler göz önünde bradikardik ya da ritmler IV için pacemakerler kullanılabilir. En önemlisi KPR‟ a en az 60 dk süreyle solutun. %20 intralipid, 1.5 ml/kg IV yükleme, cevap vermeyen tutabilmek için devam edilmelidir. Lokal anesteziklere bağlı çok uzamış kardiyak arrest vakalarında iyi bir sonrasında 0.25 mL/kg/saat IV. pH>7.25 H2 bulundurulmalıdır. Gereğinde KPR‟a başlayın. Hızlı ve hastalarda nörolojik derlenme görülmüştür. NaHCO3 yapılabilir. Nöroaksiyel Anestezi Nöroaksiyel anesteziye bağlı olarak gelişen kardiyak arrest vakaları perioperatif periyottaki mortalite ve morbiditenin en çözülemeyen sebeplerinden biridir. Oluş mekanizması tartışmalı olsa da çeşitli cerrahi prosedürlerin uygulandığı genç sağlıklı hasta grubunda daha iyi dokümante edilmiştir. Patofizyolojisi halen gizemini korumaktadır. Uygulayıcılar tarafından beklenmeyen bir olay olması vakaların tek ortak noktasıdır. Yıllar boyunca, fark edilemeyen solunum depresyonu, yüksek seviyeli blokla birlikte aşırı miktarda sedasyon, yüksek seviyeli spinal anestezinin dolaşım sistemi üzerine direk ve indirek etkileri, ilaçlar ve havayolu yönetimiyle kurtarmadaki başarısızlık gibi çeşitli hipotezler öne sürülmüştür. Bu hastalarda hipoventilasyona bağlı hipoksi etken olarak düşünülmemiştir. Çünkü oksijen satürasyonunun yeterli olduğuna dair vaka bildirim raporları bulunmaktadır. Nitekim yüksek spinal anestezinin, dolaşım ve kardiyak sistemin sempatik innervasyonu üzerine etkisi olduğunu kanıtlayacak yeterli miktarda klinik ve temel bilim çalışmaları mevcuttur. Kuzey Amerika‟da yapılan son çalışmalarda nöroaksiyel anesteziyle ilgili kardiyak arrest gelişimi 10000 vakada 1.8 oranındadır. Diğer tüm tekniklere oranla en çok spinal anestezide görülmektedir (10,000 de 0.9-2.9; P = 0.041). Vakaların %50‟ sinde kardiyak arrest gelişimi cerrahi olaylarla ilişkilendirilmiştir (ekleme sement konulması, spermatik kord maniplasyonu, femur fraktürünün manipülasyonu ve amniyotik membran rüptürü gibi). Nöroaksiyel anestezide vazopresörlerin kullanımı halen tartışmalıdır. 16 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Nöroaksiyel Anestezi ĠliĢkili Kardiyak Arrestte Tedavi Anestezi ya da sedasyon infüzyonunu durdurun. Hastayı %100 oksijenle solutun ve entübe edin. Hasta bradikardikse veya >10 sn süreyle kalp atımı yoksa KPR‟a başlayın. Bradikardi için 1 mg atropin uygulayın. En az 1 mg adrenalin yapın (0.1mg\kg‟a kadar). Eş zamanlı olarak 40 Ü vasopressin tedavisine başlayın. 17 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği ġekil 6. Temel Yaşam Desteği/İleri Yaşam Desteği tedavisi (2005 AHA kılavuzuna göre) 2010 ERC kılavuzuna göre düzeltilmiştir 18 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Operasyon Salonunda Kardiyak Arestin Tanınması Nabızsız EKG ritmi (VF, Nabızsız VT) 10 sn süreyle nabız alınamaması End tidal C02 kaybı Pletismografta kayıp Operasyon Odasında Temel YaĢam Desteği/Ġleri YaĢam Desteği Genel anestezi altında kardiyak arrest gelişen hastalarda KPR‟a „iyi misiniz?‟ sorusuyla başlamak gereksizdir. Etkili KPR yapabilmek için gerekli kişileri çağırın. Defibrilatörü hazırlayın. Hasta entübe değilse balon maske ventilasyonuna başlayın ve hastayı en kısa zamanda entübe edin, FiO2=1.0 Gerekmedikçe KPR‟a ara vermeyin. Kapnograf, femoral yada karotisten nabız kontrolüne kıyasla, spontan dolaşımın başladığının daha güvenilir bir göstergesidir. Kapnografı doğru havayolu ve etkili KPR‟ın göstergesi olarak kullanın. Ventilasyonu manuel ve 8-10/dk olacak şekilde yapın. Göğüsün yükseldiğini görün. Obstrüksiyon açısından değerlendirin. Sorun yoksa mekanik ventilasyona geçin. Eğer obstrüksiyon varsa aspire edin, fiberoptik bronkoskop kullanın. Tüm damar yollarını sonuna kadar açın. Efektif KPR'ı değerlendirmek için kapnografdaki düşüşlere dikkat edin. Operasyon Odasında Ġleri YaĢam Desteği Protokolleri: Özel Durumlar Operasyon odasında ileri yaşam desteğine geçme zamanının değerlendirilmesi, çeşitli nedenlerden dolayı diğer ortamlardan daha güçtür. İlk olarak monitör kaynaklı yanlış alarmlar, kardiyak arrest vakalarından daha sık görülür. Öyleki EKG monitöründe görülen asistolün en sık sebeplerinden biri elektrodlardan ya da kablolardan birinin çıkmasıdır. Ayrıca ameliyathaneler zorlayıcı ortamlardır ve cihazlar çok kullanılmaya bağlı bozulabilmektedir. Operasyon odasında sık görülen diğer durumlar ise hipotansiyon ve bradikardidir ve küçük müdahalelerle hastalar hemodinamik açıdan stabil hale getirilebilir. Bazı hastalarda ise yeterli monitorizasyon zor ya da imkansızdır (vaskülopatiler, hipotermi, morbid obezite). 19 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Ventilasyon Aşırı pozitif basınçlı ventilasyonun zararlı olduğu konusunda görüş birliği oluşmasıyla, kardiyak arrest kılavuzlarındaki en önemli değişim, (yenidoğanlar hariç) tek uygulayıcı için 30:2 ventilasyon/kompresyon sayısıdır. Etkin bir havayolu (endotrakeal entübasyon, LMA yada özafageal airway) sağlamak için erişkinlerde 2 kurtarıcı gereklidir. Hasta solunum sayısı 10/dk olacak şekilde solutulmalıdır ve entübe hastalarda göğüsü kaldıracak kadar tidal volum (erişkinlerde yaklaşık 500mL) verilmelidir. Çocuklar ve infantlarda gelişen kardiyak arrest vakaları genellikle asfiksiye sekonder olduğundan, ventilasyon daha ön plana çıkmıştır, 5 efektif solunumdan sonra 15:2 ventilasyon/kompresyon oranı 2 kurtarıcıyla yapılabilir. 20 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği AMELĠYATHANEDE PERĠARREST RĠTĠMLER Stabil olmayan peri-arrest ritmilerin şematik gözden geçirilmesi ġekil 7. Pre-arrest ritimler şeması ve zor havayolu algoritması 21 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Bradikardi ġekil 8. Bradikardi nedenleri ve tedavisi algoritması 22 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Perioperatif bradikardi: Özel durumlar Yeterli oksijenasyonu sağlayın, mümkünse puls oksimetri ile doğrulayın. IV sıvıları tamamen açın. Ciddi bradikardide verilen ilaçların dolaşıma katılabilmesi için KPR‟a başlayın. 0.5 mg atropin sonrasında 1 mg epinefrin 2-10 µg/dk IV uygulayın (1 dk sonra tekrarlayın). Acilen transtorasik yada transvenöz pacemaker için hazırlanın. Özafagiyal pacemaker, transvenöz pacemaker'a uygun bir alternatif olabilir. Atropin ve epinefrine rağmen ritm düzelmiyorsa; pacemaker'ı 100 atım/dk olacak şekilde ve asenkronize olarak ayarlayın. Yeterli pacemaker aktivitesini görmek için end-tidal CO2‟ i ve pletismografı kullanın. Nabzın çok zayıf olduğu zamanlarda invaziv arteriyel monitorizasyon yapılması uygundur. Acil Pacemaker Endikasyonları Pozitif kronotropik ajanlara duyarsız, hemodinamiyi bozan semptomatik bradikardi, Elektrolit anomalileri, ilaç aşırı dozu, asidoz ya da kaçak atımlarda ilaçlara yanıtsız bradikardiler, Semptomatik sinus nodu disfonksiyonu, Mobitz tip II, Mobitz tip III dal blokları veya bifasiküler bloklar, Elektriksel kardioversiyona dirençli hızlı atımlı supraventriküler ya da ventriküler taşikardiler. 23 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Taşikardi Şekil 9. Taşikardi nedenleri ve tedavisi algoritması Dar kompleks ve düzensiz? Muhtemelen AF : Amiodaron, stabil değilse kardioversiyon Dar kompleks ve düzenli? Karotis sinus masajından sonra 12 mg adenosine IV bolus kullanın. Eğer adenosine ile düzelmediyse reentran PSVT (kardioversiyona cevap veren) yada ektopik atrial taşikardi, multifokal atrial taşikardi, junctional taşikardi (kardioversiyona cevapsız, ventriküler disfonksiyon) düşünülür. 24 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Kardioversiyon: Özel durumlar Acil kardioversiyon taşikardiye bağlı ciddi semptomları olan yada ventrikül hızı 150‟ nin üstünde hastalara yapılır. Kardioversiyon sonrası ciddi bradikardi oluşabileceğinden daima eksternal pace uygulamasına hazır olunmalıdır. Tablo 1. Stabil olmayan taşikardi tedavisinde kardiyoversiyon enerjileri Ritim Monofazik Bifazik PSVT 50 J, 100 J , 200 J, 300 J, 360 J 100 J 100 J giderek artırılır 100 J giderek artırılır 50 J, 100 J 50 J 100 J giderek artırılır 70-120 J giderek artırılır 200J, 300 J, 360 J 50 J, 100 J 200 J giderek artırılır 120-150 J giderek artırılır Atrial Flatter Atrial Fibrilasyon 25 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Arrest veya Algoritimler ġekil 10. Ameliyathanede gelişen kardiyak arest nedenleri 26 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Ameliyathanede kardiyak arrest: Şekil 11. Ameliyathanede gelişen kardiyak arrest nedenleri ve tedavi algoritması 27 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Ameliyathanede Kardiyak arrest: Özel durumlar: Glukozsuz İV kristaloid solusyonu hipoglisemi şüphesi yok ise. Balon valf maske veya anestezi makinası ventilatörü ile 10 dak VT 5-7 mL/kg ventilasyon yapılması ve spirometri ile kontrol edilmelidir. Cerrahi ekip açık kalp masajı için hazır olmalıdır. Tablo 2. Nabızsız elektriksel aktivite veya asistoli ayırıcı tanısı (8H&8T) Hipoksi Hipovolemi Hipervagal Hidrojen iyonu Hiperkalemi Hipertermi Hipotermi Hipoglisemi Travma/hipovolemi Tansiyon pnomotoraks Koroner trombozis Tamponat Tromboz (Pulmoner arter) Uzamış QT sendromu Toksinler (anaflaksi) Pulmoner hipertansiyon Tablo 3. Nabızsız elektriksel aktivite arrest nedenlerinin EKG ritimleri PEA nedenleri Hipovolemi Hipoksi Oto-PEEP Vazovagal Anaflaksi Tansiyon pnomotoraks Tamponat Sağ ventriküle bağlı arest Sol ventriküle bağlı arest Pulmoner hipertansiyon Hiperkalemi Hipoglisemi Hipotermi Uzamış QT sendromu Hipokalemi Arest öncesi ritim Dar kompleksli taşikardi veya bradikardi Bradikardi Dar kompleksli taşikardi bunu izleyen bradikardi Bradikardi: Bazen bradikardi ile birlikte sivri T dalgası Taşikardi Dar kompleksli taşikardi bunu izleyen bradikardi Dar kompleksli taşikardi Dar kompleksli taşikardi bunu izleyen bradikardi Q dalgası, ST ↓,bunu izleyen ST↑, VT, Vfib Sağ dal bloğu, sağ ventrikül yüklenmesi Sivri T dalgası, genişlemiş QRS Dar kompleksli taşikardi J veya Osborne dalgası Bradikardi Yassılaşmış T dalgası, U dalgası, genişlemiş QRS, uzamış QT, genişlemiş kompleksli taşikardi 28 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Tablo 4. Nabızsız elektriksel aktivite ile birlikte EKG’de ventrikül kompleks büyüklüğü Dar Kompleks Geniş Kompleks Kardiyak nedenli değil Kardiyak nedenli Hipovolemi, vazodilatasyon Toksin veya ilaçlar Ventriküler TaĢikardi ve Torsades-de-Pointes Monomorfik vs PolimorfikVT Monomorfik VT: Normal sol ventrikül fonksiyonu: amiodaron, lidokain veya procainamid Bozulmuş sol ventrikül fonksiyonu: amiodarone, lidokain Polimorfik VT: Genellikle kendi kendini sınırlar ancak tekrarlar ise Mg++ 2g IV kullanılmalıdır. Stabil değil ise defibrilasyon İlaçlar ile spontan sonlama olur ve tekrar oluşması engellenir. Ancak tedaviye yanıt alınmaz ise nabızsız VT/VF algoritmi kullanılır. Uzamış QT? Mg++ 2 g IV Uzama yok ise? Monomorfik VT tedavisine bak Torsade de pointes: Mg++ 2 g IV, Stabil değil ise defibrilasyon Ventriküler Fibrilasyon YetiĢkin ve pediatrik hastalarda defibrilasyon Bifazik defibrilatörler birçok durumda monofazik defibrilatörlerin yerine geçmiştir ve daha düşük enerji kullanırlar. Tablo 5. Defibrilasyonda kullanılan enerjiler Klinik durum Bifazik enerji Monofazik enerji Ventriküler Taşikardi Senkronize 150 J Senkronize 300-360 J 150-200 J 300-360J (nabızlı ise) Ventriküler Fibrilasyon/ nabızsız VT Kardioversiyon veya defibrilasyon girişimine ilk seferinde yanıt vermeyen hastalar, kullanılan ilaçlardan sonra cevap verebilirler. 29 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Tablo 6. Ventriküler aritmilerde kullanılan ilaçlar Ventriküler TaĢikardi Ġlk tercih Ġkinci tercih Üçüncü tercih Amiodaron Lidokain Prokainamid (nabızlı ise, hasta stabilse) Ventriküler Fibrilasyon Amiodaron Torsades Magnezyum sulfat Amiodaron: 300 mg IV bolus, sonra 150 mg bolus, her 5 dakikada tekrar, total doz 1.5 gr. İnfüzyon hızı:1 mg /dak Lidokain: 1.0-1.5 mg /kg bolus. 3-5 dak sonra 0.5-0.75 mg/kg Mak doz 3 mg/kg. İnfüzyon hızı: 1-4 mg /dak Magnezyum sülfat: Torsades, hipomagnezemi ve hipopotasemi için IV 2 gram. 3 kez tekrarlanabilir. Prokainamid: 20-30 mg/dak IV. Mak: 17 mg/kg. İnfüzyon hızı: 1-4 mg/dak VT, VFib ve TdP: Ġlave değerlendirmeler Adenozin, kalsiyum kanal blokeri, beta bloker ya da digoksin kullanılmamalı Nöroaksiyel anestezi esnasında kardiyak arrest geçiren hastalarda adrenalin (1 mg), vasopressin (40 U IV). Dakikada 1 kez 3 defa tekrarlayın. 5 Kardioversiyon siklusu beklemeyin. Hiperkalemi sıklıkla geniş kompleksli taşikardinin umulmadık nedenidir. Riskli hastalarda tedaviyi düşünün. o 1 gr CaCl IV bolus (tipik olarak 10 mL/100 mg) o 100 meq NaHcO3 o Regüler insülin 10 Ünite IV ve 25 gr Dekstroz IV Bu komplikasyonlar için riskli hastalarda tansiyon pnömotoraksın ampirik tedavisini düşünün. 30 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği EK 1. Önerilen infüzyon hızları İnfüzyon İnfüzyon hızı Karışım Ort hız hız (mL/sa 80 kg için) Dobutamin 1-20 µg/kg/dk 1g/250 mL 12 (10 µg/kg/dk) Norepinefrin 0,05-0,5 µg/kg/dk 16 mg/250 mL 7,5 (0,1 µg/kg/dk) Epinefrin 0,05-0,2 µg/kg/dk 16 mg/250 mL 7,5 (0,1 µg/kg/dk) Dopamin 1-20 µg/kg/dk 400 mg/250 mL 30 (10 µg/kg/dk) Vazopresin 5-80 miliU/dk 20 Ü/100 mL 12 (40 miliU/dk) Fenilefrin 0,1-3 µg/kg/dk 20 mg/250 mL 60 (1 µg/kg/dk) Nitroprussid 0,3-10 µg/kg/dk 50 mg/250 mL 24 (1 µg/kg/dk) Fenoldopam 0,05-0,3 µg/kg/dk 4 mg/100 mL 12 (0,1 µg/kg/dk) Amiodoron 1mg/dk 6 sa, 0,5 mg/dk 720 mg/500 mL 20,8 (0,5 mg/dk) Lidokain 1 mg/dk 2 g/250 mL 7,5 Milrinon Yük: 50 µg/kg 10 dk 20 mg/100 mL 12 (0,5 µg/kg/dk) 0,375-0,75 µg/kg/dk 31 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği EK 2. CODE Ġlaçları Ġlaç Formül Doz/veriliĢ Epinefrin 1/1000-1/10000 1mg İV bolus; 3 dk bir tekrar Vazopresin 20 Ü/1 mL 40 Ü Atropin 0,5 mg/mL 1 mg Adenozin Değişken 6 mg IV bolus & 20 mL 12 mg IV bolus&20ml dk x 2 Amiodoron Digoksin 300 mg, 20-30 mL %5 Dekstroz 300 mg IV bolus, 0.25mg/mL veya 0.1mg/mL 1 veya 2 mL ampul Tekrarı 150 mg IV bolus 3 dk yükleme 10-15 µg/kg Esmolol Değişken 0.5 mg/kg 1 dk 50 µg/kg /dk 4 dk Tekrar bolus x1 ve infüzyon 100 µg/kg /dk Lidokain 100 mg 5mL 1-1.5 mg/kg – 100 mg IV bolus Magnezyum sülfat Değişken 1-2 g IV 5 dk Kalsiyum klorür 100 mg/mL/10 mL 500-2000 mg IV bolus Sodyum bikarbonat 50 mEq/ 50 mL 50 miliEq IV bolus 32 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Ek 3: Kardiyak arrest geçiren gebe bir hastada resusitasyon Gebe bir kadın arrest geçirdiğinde 2 potansiyel hasta vardır, anne ve fetüs. Fetüsün kurtuluşu için en iyi umut annenin kurtuluşudur. En sık karşılaşılan gebelikle ilişkili anne ölümlerinin sebepleri kanama (hipovolemi), emboli (venöz veya amniyotik sıvı), preeklampsi\eklampsi, kardiyomyopati ve serebrovasküler olaylardır. Morbidite ve mortalite zaten var olan bir medikal durumun (örneğin kardiyak hastalıklar, lupus, diabet, astma) kötüleşmesi veya rastlantısal medikal durumlar (örneğin kanserler, morbid obezite) ve otomobil kazaları, intiharlar ve cinayetlerdir. Anestezi ekibi gebe bir kadını resusite edebilmek için bu durumların herhangi birinde çağrılabilir. TYD\İKYD uygularken kurtarıcılar gebelikle oluşan anatomik, mekanik ve fizyolojik değişiklikleri anlamak zorundadır. Çoğul gebelikler daha büyük değişikliklerle birliktedir ve kriz anında daha az rezervle ilişkilidir. Hipoksi, hiperkapni, ve asidoz; gebelik esnasında azalmış foksiyonel rezidüel kapasite, artmış O2 ihtiyacı\CO2 üretimi, azalmış tamponlama kapasitesi sebebiyle aşırı hızla gelişebilir. Resusitasyon çabaları suboptimal koşullardan dolayı (havayolu ödemi, gastroözefageal reflü ve profilaktik tedbirlerin kaybı gibi) sıklıkla zor entübasyon ve pulmoner aspirasyonla zorlaşabilir. En önemlisi gestasyonun 20. haftasından sonra gebe uterus inferior vena cavaya ve aortaya anne supin pozisyondayken baskı uygular ve belirgin şekilde venöz dönüşü ve kardiyak debiyi azaltır. Bu hipotansiyona veya şoka sebep olabilir ve kritik hastalarda arresti tetikleyebilir. Kardiyak arrest sırasında aortokaval bası o kadar artabilir ki venöz dönüş engellenir ve kardiyak kompresyonları etkisizleştirebilir. Hastayı 15-300 çevirmek uterusu yana kaydırır ve prearrest durumda obstrüksiyonu azaltır. Kardiyak arrest sırasında fetüs çıkarılmadan resusitasyon imkansız olabilir. Gebe kadın için TYD\ ĠKYD Anestezide ileri kardiyak yaşam desteği (İKYD) önerilerinde entübasyon ve ventilasyon, ilaç tedavileri (epinefrin, vasopressin ve dopamin dahil) ve defibrilasyon dozları gebe hastaya diğerleriyle eşit dozda uygulanmaktadır. Ek olarak bu hastalarda TYD ve İKYD de aşağıdaki modifikasyonlar uygundur: -Uterusu anneyi sol yanına yatırarak 15-30 derece yer değiştirmek, sağ kalçasının altına yükseklik koymak veya uterusu elle kenara çekmek. -Erken dönemde normalden daha küçük bir endotrakeal tüple ve mümkünse krikoid basıyla havayolu güvenliğini sağlamak. -Göğüs kompresyonlarını diafram elevasyonunu sağlayacak şekilde sternumun merkezinin az üstüne yapmak. 33 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği -Fetal ve uterin monitörleri kapatarak standart İKYD dozlarınıyla defibrilasyon yapmak. -Fetüs çıkmadan efektif akım olamayacağından ilaç uygulama yolu olarak femoral venin kullanılmaması uygundur. -20 haftanın altındaki gebeliklerde acil sezeryan doğum düşünülmemelidir, çünkü bu büyüklükteki gebe uterus annenin kardiyak debisini belirgin olarak etkileyemez -20-23 haftalık gebelikde ise annenin başarılı resüsitasyonu için acil histerotomi yapılabilir fakat doğan infant için yaşama şansı beklenmez. -20-24 haftadan sonraki gebeliklerde; anne ile fetusa başarılı resusitasyon uygulanamıyorsa, kardiyak arrestin ilk 5. dakikasının sonunda acil histerotomi (sezaryan doğum) düşünülmelidir. -Eğer kardiyak şok hemorajiye sekonder gelişti ise (ektopik gebelik, ablasyo plasenta, plasenta previa ve uterin rüptür) aşağıdaki uygulamalar da resusitasyon protokolüne eklenebilir. a) uterin atoniyi düzeltmek için oksitosin ve prostoglandin uygulaması b) uterin baskı sütürleri c) uterin kan damarlarının radyolojik embolizasyonu d) histerektomi e) aortik kros- klemp Uygulayıcılar sezeryana karar verirken geri döndürülebilen gebeliğe özgü sebepleri ve kardiyak arreste sebep olabilecek yan sebepleri tanımaya çalışmalıdır. Örneğin spinal hipotansiyon genellikle oksijenasyon, ventilasyon, epinefrin ve vasopressin gibi vasopressörlerin (nöroaksiyel anestezi bölümüne bakın) agresif kullanımı ile düzeltilebilir. Eklamptik ataklar kendini sınırlayabilir ve magnezyum aşırı dozu bir veya tekrarlayan kalsiyum klorid dozlarına cevap verebilir (1gr iv). Amniyotik sıvı embolisine bağlı kardiyak yetmezlik (gebeliğin anafilaktik sendromu da denir) nadiren dakikalar içinde çözülebilir. Genellikle inotropik destek gerekir ve ilk birkaç dakikayı atlatabililen hastalar tipik olarak uterin atoni ve tüketim koagülopatisi yaşarlar. Acil histeretomi (Perimortem sezeryan doğum) Gebe uterusun aortokaval basısı venöz dönüşün durmasıyla sonuçlanabilir ve TYD ile İYD'e cevapsızlığa neden olabilir. Bu durumda acil doğum (4-5-dk içinde) annenin hayatını kurtarabilir. Doğum sonrası gelişen olumlu değişiklikler aortokaval basının ani kalkışı, venöz dönüş ve kardiyak outputun artışı, artmış pulmoner fonksiyon ve azalmış oksijen ihtiyacıdır. Ayrıca 24 hf ve üstü fetüsün kurtulması için en iyi şans kardiyak arrestin ilk 5 dakikasında doğumun gerçekleştirilmesiyle olur. Amerikan kalp cemiyetinin 2005 yönlendirme kitaplarına göre ''resusitasyon lideri, gebe kadın kardiyak arrest geçirir geçirmez acil histeretomi (sezeryan doğum) 34 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği protokolü için karar vermelidir. Daha ileri durumda “ … annenin kalbine kan akımı sağlanamazsa anne ve infantın hayat kaybıyla sonuçlanabilir. Dikkat edilmeli ki kardiyak arrestin TYD uygulamasıyla geri dönüp dönmeyeceğine karar vermek için maksimum süre 4-5 dakikadır (Bu görüş 2010 ERC kılavuzunda da yer almaktadır). Kurtarma ekibinin acil sezeryanı başlatmak için bu süreyi beklemesine gerek yoktur. ''Eğer uterin büyüklük 20 haftanın altında ise acil doğum gerekmez. 20-23 haftalar arasında (fetal yaşayabilirlik öncesi) yalnızca anneye faydası gözetilir. 24 haftanın üstünde anne ve fetüsün ikisi de gözetilir. Doğum 5 dk içinde gerçekleşmezse, annenin faydası gözetilerek doğum en kısa sürede geçekleştirilmelidir. Katz ve ark. yaptığı 20 yıllık bir araştırmada hemodinamik durum belirtildiği gibi olan 18 hastanın 12'sinde maternal nabız ve kan basıncı sezeryan doğum sonrası normale dönmüş, hiçbir vakada annenin durumu kötüye gitmemiştir. Annenin iyi nörolojik tablo ile kurtuluş şansını optimize etmek için ameliyathane olmayan normal doğum odalarında acil sezeryan başlatabilmek için ileri düzey hazırlıklar bulundurulmalıdır. Hastayı TYD\İKYD esnasında ameliyathaneye taşımak, doğum odasında yapılan sezeryana göre daha zor ve zaman harcayıcıdır. Ayrıca göğüs kompresyonlarında ve monitorizasyonda bölünmelere neden olur, annenin ve fetüsün yaşam olasılığını azaltır. Acil sezeryan uygulaması planları obstetrik, anestezi, neonatal ve yardımcı personellerle ortaklaşa yapılmalı ve nelerin yapılabileceği belirlenmelidir. EK 4: ĠYD’nin perioperatif dönemdeki epidemiyolojisi ve patofizyolojisi Kardiyak arestin epidemiyolojisi anestezi dünyası için tek ve özeldir. Hipoksemik ve disritmik kardiyak arest sedasyon, rejyonel veya genel anestezi altında seyrek görülür. Anestezist hastanın tıbbi geçmişiyle ilgili bilgilere sahip olduğundan, kardiyovasküler ve solunumsal verilerdeki değişiklikleri hızla fark edip gerekli müdahaleyi başlatabildiğinden ameliyathanedeki arrestlerde yaşam şansı daha farklı değerlendirilmektedir. Anestezi esnasında kardiyak arrest seyrek rastlanan bir olaydır. Daha iyi monitorizasyon yöntemlerinin gelişmesi, daha iyi ilaçlar, klinik standartların kabul edilmesi, artmış bilgi ve deneyimle hasta güvenliğini arttırmıştır. Buna rağmen anestezi altında kardiyak arrest gelişebilir; farkındalık, erken tanı ve tedavi ile başarılı bir şekilde tedavi edilebilir. Bu konuyla ilgili son bilgi Mayo klinik Rochesterdan gelmiştir. Resusitasyon gerektirecek kardiyak arrest tanımlanmıştır. Kapalı göğüs basısı veya anestezi indüksiyonu sonrası açık kalp masajı uygulamadaki seçenekler arasında bildirilmiştir. Yoğun bakıma transfer sonrası oluşan kardiyak arrestler kapsam dışı bırakılmıştır. Çalışmada resusitasyon sonrası en az 1 saat hayatta kalanlar ve resusitasyon sonrası taburcu olanlar olarak 2 farklı grup oluşturulmuş. Arreste neden 35 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği olabilecek sebepler 3 grupta toplanmış: 1) intraoperatif kanama 2) varolan kardiyak sebep 3) entübasyon ve ekstübasyondaki hipoksi. Toplamda anestezi altında 24 kardiyak arest tanımlanmıştır. (0.5\10000 anestezide). Bu yıllık 20 milyon anestezinin gerçekleştirildiği Birleşik Devletlere genellenirse en az 1000 hasta\yıl veya günde 3 hasta anesteziden kardiyak arreste gitmektedir. Bu rakam muhtemelen küçültülmüştür. Çünkü Birleşik devletler ve dış ülkelerdeki birçok akademik kurum dışında gerçek dünyada gereken önem verilmemektedir. Önemli bir bulgu olarak geniş bir retrospektif çalışmaya göre cerrahi sırasında hemen ulaşılabilecek bir anestezistin bulunması ölüm sıklığını ve kurtarmadaki hataları anestezi doktoru bulunmayan durumlara göre daha fazla azaltmıştır (ölümde:=1.06 p<0.04 kurtarma hatasında:=1.10 p<0.01). Bu anestezist yönetimindeki anestezinin, kardiyak arrest ve bunun uzun dönem mortalitesinde olumlu etki sağladığını göstermektedir. Gerekli dikkat ve monitorizasyon, zamanında farkında olmanın anahtarıdır ve krize uygun cevabı vermeyi sağlar. Örneğin 80‟lerde ASA‟nın yaptığı bir çalışmaya göre hipoksi ilişkili ölümlerin %57'si respiratuvar komplikasyonlara karşı daha uyanık olma, pulse oksimetre ve kapnografinin kullanımıyla önlenebilir olduğu saptanmıştır. ASFĠKSĠYE BAĞLI KARDĠYAK ARREST Anestezi esnasında kardiyak arrest ve ölümün önemli bir nedeni olarak respiratuvar komplikasyonlar ve çeşitleri tanımlanmıştır. Ama bu kanı 1980‟ lerin sonunda yaygınlaşmıştır. Daha sonra bilim adamları ve devlet kurulumları anesteziye bağlı ölümler üzerine büyük bir veri tabanı geliştirmeye karar vermişlerdir. Tüm anestezistler için hipoksi kardiyak arrestin başta gelen nedenidir ve sıklıkla „cannot intubate – cannot ventilate’ durumunda oluşur. Anestezi sırasında hipoksi endotrakeal tüpün yerleştirilmesindeki sorunlar (özofageal ya da endobronşial yerleşim, aksidental trakeal ekstübasyon ), mide içeriğinin aspirasyonu, sıklıkla yüzeyel anestezi altında mekanik irritasyona bağlı laringospazm, ciddi bronkospazm ve oksijen kaynağı sorunlarına bağlı hipoksik gaz karışımı gibi hava yolu yönetimindeki sorunlar sebebiyle oluşur. Yetersiz ventilasyon 1980‟ lerde kardiyak arrest olgularının % 35‟ini oluştururken bu oran 1990‟larda giderek artmıştır. ASA da bu zamanda gönüllü bildirilen major anestezi komplikasyonlarına bağlı ulusal sigorta davalarını kaydetmeye başlamıştır. Gönüllü kayıtlardaki sınırlamaya rağmen davalar kardiyak arrestin asıl sebebi olan öngörülemeyen zor hava yolu olguların % 25‟ i olarak doğrulamıştır. Çoğu yeni derlemede hem entübasyon hem ekstübasyonda, havayolu ve ventilasyon ilişkili kardiyak arrest oranı yaklaşık % 45‟ dir. Bu serilerde 24 kardiyak arrest direk anestezi yönetimi ile 36 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği ilişkilidir. Normotermide kardiyak arrest sırasında beyin 5-7 dk yeterli oksijen alamadığında irreversibl hipoksik ve iskemik beyin hasarı oluşur. Fark edilemeyen hipoksik gaz karışmı uygulanması ya da uzamış hipotansiyon sebebiyle beklenmeyen hipoksik beyin hasarı oluşabilir. Hipoksemi sırasındaki kardiyak arrestin elektrofizyolojik bulguları spesifiktir. Başlangıçta var olan hiperkarbinin agreve ettiği kısa sempatik stimülasyonu ciddi bradikardi izler. Artmış serum potasyumu, akut metabolik (laktik) ve solunumsal asidoz anestezinin neden olduğu kardiyovasküler depresyonu arttırır. Bu kaskad düzeltilmezse sonuç olarak asistoli veya vagal stimülasyon ya da artmış serum potasyumunun indüklediği PEA gelişir. Bu kısır döngü fark edilir ve hipoksi zamanında düzeltilirse süreç başarıyla sonlanabilir. Disritmik yetişkin kardiyak arrestinin ilk birkaç dakikasında ventilasyon spontan sirkülasyonun düzelmesi için esas değildir ve yeni AHA kılavuzlarına göre efektif göğüs kompresyonlarına kıyasla daha önemsizdir. Oksijenasyonu ve normal ventilasyonu sağlayabilmek için kurtarıcının hemodinamiyi düzeltmesi gerekir. Hava yolu güvenliği sağlanırken ciddi hipoksinin en sık sonucu olan şoka yanıtsız ritmi önlemek için hızla asıl farmakolojik destek olarak adrenalin verilmelidir. Ayrıca hasta tam arrest halindeyse ve entübe ise kompresyonlar ile yaklaşık 50 ml‟ lik tidal volüm sağlanabilir. Dakikada 100 kompresyon yapılırsa yaklaşık 4,5 L lik dakika ventilasyonu sağlanabilir. Ne yazık ki bu sık ve küçük tidal volümlerle oluşan artmış ölü boşluk ventilasyonun etkileri kolay tahmin edilememektedir. Kardiyak arrestin nedeni, şahit olunmuş „no ventilation no entubation’ durumunda ya da sıklıkla pediyatrik popülasyonda olduğu gibi kesin olarak asfiksi ise oksijen rezervleri neredeyse tamamen tüketilir, karbondioksit ve laktat düzeyleri arrestten hemen önce ciddi oranda artar. Bu durumda dokuların oksijen içeriği minimal olur ve %100 inspiratuvar oksijen konsantrasyonu ile ventilasyon sağkalım için gereklidir. Asfiksiye bağlı kardiyak arrest hayvan çalışmalarında (yeterli preoksijenasyon yapılan anestezi altında endotrakeal tüpü klemplenen domuz) göstermiştir ki ventilasyon yapmadan kardiyak kompresyon ile arteriyel PaO2 sadece bir dakika normal sınırlarda tutulabilmiştir ve spontan dolaşımın dönüşü sadece göğüs kompresyonlarına ventilasyon eklendiğinde not edilmiştir. Aksine VF de kardiyak arrestin başlangıcında hipoksemi ve asidemi sadece birkaç dakikada belirgin olur. Her ne kadar kardiyak arrestte pozitif basınçlı ventilasyon venöz dönüş akımını azaltsa da, ventilasyon akciğer perfüzyonunu sağlamaya yönelik yapılmalıdır. 37 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Sistemik kan akımı azaldığında akciğer perfüzyonu da azalır. Düşük akım durumlarında CO2 akciğere daha az dağılır, daha az elimine edilir ve ekshale edilen CO 2 miktarı da azalır. CO2 eliminasyonundaki azalma venöz kanda ve dokularda CO2 birikimine neden olur. Sistemik ve pulmoner perfüzyonu yansıtan miks venöz PCO2, doku asit baz durumunun göstergesidir. Pozitif basınçlı ventilasyon, inspirasyon sırasında pozitif intratorasik basınca neden olur, toraksa gelen venöz dönüş azalır ve sonuç olarak kardiyak preload, dolayısıyla kardiyak output azalır. Akciğer kompliyansı iyi, göğüs duvarı rijit ise pozitif basınçlı ventilasyonla havayolu basıncı verilmesi ile plevral basınç aktarımı artar. Ayrıca bu durum inspiratuvar akım oranı ve süresi, tidal volüm, ventilasyon oranı ve oto-PEEP derecesi gibi bir çok parametreyi değiştirir. Düşük akım durumunda arteriyel PCO2 ve PO2 öncelikle alveolar ventilasyonun yeterliliğni gösterir. Eğer alveolar ventilasyon fazla ise pulmoner kapiller yatağa olan azalmış kan akımı aşırı ventile olur ve ventilasyon-perfüzyon uyumsuzluğu oluşur. Yeterli ventilasyon için %100 FiO2, 810/dak frekans, 5-7 ml/kg tidal volüm verilmesi, inspirasyon süresinin 1sn olması (Ti) uygundur. Kardiyak arrestte uygulanan gereksiz hiperventilasyon asid-baz dengesinde önemli bir değişiklik oluşturmadan preloadu, koroner ve serebral perfüzyonu düşürür. Lokal Anestezik Toksisitesi Lokal anestezi Lokal anestezi toksisitesi ilacın uygulanışından sonra doz bağımlı lokal kasılma-daralma ya da sistemik dilatasyon oluşana kadar sıklıkla önceden tahmin edilemez. Sistemik etkiler farklılık gösterebilir ama genelde toksik etki disritmi ya da kardiyak depresyon şeklinde olur. Lokal anestetik etki yavaş ya da hızlı kalsiyum kanalları üzerinden olur. Yıllarca bu ikincil etkiler tartışılırken bir çalışma göstermiştir ki genelde tüm lokal anestezikler ilaç spesifik negatif inotrop etkilidirler. Hayvan miyokardında yapılan lokal anestezik toksisitesi çalışmalarında, bupivakainin kardiyotoksisite etiyolojisinde, kardiyak soydum kanallarının yaygın bloğu dolayısıyla ciddi kardiyak ileti baskılanması rol oynar. Bupivakain miyokardiyal enerji metabolizmasını inhibe etmekte diğer anesteziklerden daha fazla potens gösterir. Bunu da repiratuvar zincirin blokajı, ATPaz inhibisyonu, oksidatif fosforilasyon bozulması ve ATP-ADP translokasyonun inhibisyonu ile yapar. Klinikte aşırı doz lokal anesteziye bağlı sistemik toksisite karmaşık ve nonspesifiktir. Başlangıçta açıklanamayan uni ya da multifokal PVC gibi disritmiler, hafif nörokognitif disfonksiyon ve tinnitus, metalik tat ya da konuşma bozukluğu oluşur. Bupivakainin spesifik EKG özellikleri malign ventriküler disritmilere yol açan QRS kompleksi genişlemesi, tipik elektromekanik dissosiasyon ya da asistolidir. Lidokain ve etidokain daha sıklıkla ciddi bradikardi veya atriyoventriküler bloğa yol açarlar. Nadiren lokal anestezik toksisitesi VT ya da VF ye 38 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği dönüşebilen tek yönlü bloğa ve re-entriye yol açar. Nöroaksiyel Anestezi Rejyonel anestezi esnasında oluşan kardiyak arrest olgularının %50‟ sinde eğer yetersiz ventilasyon tanınabilir ve önlenebilirse arrestin önlenebileceği söylenmektedir. Ulusal bir çalışmada ASA‟ nın veri tabanından major anestezik sorunlar ile ilgili kapalı sigorta davalarını gözden geçirilmiştir. İlginç klinik sonuçlar ortaya çıkmıştır. Her bir davada olay önceden tahmin edilememiştir. Hastaların ASA skoru düşüktür ve genel olarak sonuçlar kötüdür. Kardiyak arrest gelişen olguların %30‟ unda spinal anestezi acil bir cerrahi için uygulanmıştır. En sık tetrakain kardiyak arrestle ilişkilendirilmiştir. Bazı başka faktörler de kalp atım hızını aniden düşürebilir. Bunlar atriyum ve venoatriyal bileşkedeki reseptörlerin stimülasyonunda azalma (ters bainbridge fenomeni), atriyum boşalması ile SA düğümün direk gerilmesi ve non-miyelinize afferent vagal sinir liflerinin artmış uyarılması gibi yollarla olur. Sol ventrikül duvarındaki gerilme sensörlerinin de azalmış gerilmeye tepki vermeleri de ciddi bradikardiye yol açar (Bezold-Jarisch refleksi). Tüm nöroaksiyel anestezi teknikleri ile kardiyak arrest kaynaklarda belirtilmiştir. Spinal anestezi altında daha sık ve daha kötü sonuçludur.. Hayvan çalışmalarında yüksek spinal anesteziye bağlı kardiyak arrest en iyi yüksek doz epinefrine yanıt verir. Spinal anestezinin kardiyak arrestte katekolaminlere nöroendokrin yanıtı baskılaması sebebiyle yüksek doz epinefrine ihtiyaç duyulduğuna inanılmaktadır. İV 1 mg lık başlangıç dozunu takiben toplam doz 0.1 mg/kg olana kadar ilave dozlar uygulanabilir. 1 mg dan fazla doz kullanımı düzgün iyileşme ile ilişkili bulunmuştur. Ama miyokard üzerine olası zararlı etkileri dikkate alınmalıdır. Hayvan çalışmaları göstermiştir ki, epinefrin anestezi altındaki hastalarda, resusitasyon esnasında miyokardın oksijen tüketimini arttırır, ventriküler ritm, ventilasyon-perfüzyon uyumsuzluğu ve postmiyokardiyal disfonksiyon gibi istenmeyen yan etkileri arttırır. Dahası epidural anestezi uygulanan bir hayvan çalışmasında, elektrikle indüklenen VF da tek doz vazopressin yüksek doz epinefrin ile kıyaslanmıştır. Vazopressin epinefrine göre ilk 5 dakikada daha iyi organ (kalp ve beyin) perfüzyonu sağlar. İlginç bir gözlem olarak insanlara genellenemese de nöroaksiyel bloğa bağlı kardiyak arrestte tipik olarak şok uygulanamayan ritm gözlenir. Bundan dolayı yüksek spinal anestezide potansiyel yararlı etkiler test edilememiştir. ETCO2 başarılı resüsitasyonun bir göstergesi olabilir. Uygun doz epinefrine rağmen ETCO2 10 mmHg den düşükse sonuçlar genellikle kötüdür. 39 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği Kaynaklar: Genel 1. 2005 American Heart Association guidelines for cardiopulmonary resuscitation and emergency cardiovascular care. Part 4: Adult Basic Life Support. Circulation 2005;112:IV-18-IV-34. 2. Lagasse RS: Anesthesia safety: Model or myth? A review of the published literature and analysis of current original data. Anesthesiology 2002; 97:1609-1617 3. Biboulet P, Aubas P, Dubourdieu J, Rubenovitch J, Capdevila X, d'Athis F. Fatal and nonfatal cardiac arrests related to anesthesia. Can J Anesth 2001; 48:326-332 . 4. Olsson GL, Hallen B. Cardiac arrest during anaesthesia. A computer-aided study in 250,543 anaesthetics. Acta Anaesthesiol Scand 1988; 32:653-664 5. Newland MC, Ellis SJ, Lydiatt CA, Peters KR, Tinker JH, Romberger DJ, Ullrich FA, Anderson JR. Anesthetic-related cardiac arrest and its mortality. A report covering 72,959 anesthetics over 10 years from a US teaching hospital. Anesthesiology 2002; 97(1):108-115 6. Runciman WB, Morris RW, Watterson LM et al. Crisis management during anaesthesia: Cardiac arrest. Qual Saf Health Care 2005; 14:e14 7. Silber JH, Kennedy SK, Even-Shoshan O et al. Anesthesiologist direction and patient outcomes. Anesthesiology 2000; 93(1):152-163 8. Tinker JH, Dull DL, Caplan RA, Ward RJ, Cheney FW. Role of monitoring devices in prevention of anesthetic mishaps: a closed claims analysis. Anesthesiology 1989; 71:541-546 9. Zor Hava Yolu, TARD Anestezi Uygulama Kılavuzları, Kasım 2005 Positive Pressure Ventilation 1. Aufderheide TP, Sigurdsson G, et al. Hyperventilation-induced hypotension during cardiopulmonary resuscitation. Circulation 2004;109(16):1960-1965. 2. Pepe PE, Raedler C, Lurie KG, Wigginton JG. Emergency ventilatory management in hemorrhagic states: elemental or detrimental? J Trauma. 2003 Jun;54(6):1048-55 3. Yannopoulos D, Aufderheide T, Gabrielli A, Beiser DG, McKnite DS, Pirrallo RG, Wigginton J, Becker L, Vanden Hoek T, Tang W, Nadkarni N, Idris AH, Lurie KG. Clinical and hemodynamic comparison of 15:2 and 30:2 compression to ventilation ratios for cardiopulmonary resuscitation. Crit Care Med 2006. AutoPEEP 1. Franklin C, Samuel J, Hu T-C: Life-threatening hypotension associated with emergency intubation and the intiation of mechanical ventilation. Am J Emerg Med 12:425, 1994. 40 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 2. Pepe PE, Marini JJ: Occult positive end-expiratory pressure in mechanically ventilated patients with airflow obstruction: The auto-PEEP effect. Am Rev Respir Dis 126:166, 1982. 3. Rogers PL, Schlichtig R, Miro A, Pinsky M: Auto-PEEP during CPR: An “occult” cause of electromechanical dissociation? Chest 99:492, 1991. 4. Pepe PE, Raedler C, Lurie KG, Wigginton JG. Emergency ventilatory management in hemorrhagic states: elemental or detrimental? J Trauma. 2003 Jun;54(6):1048-55; Permissive Hypercapnea 1. Hickling KG, Walsh J, Henderson S, et al: Low mortality rate in adult respiratory distress syndrome using low-volume, pressure-limited ventilation with permissive hypercapnia: a prospective study. Crit Care Med 1994; 22:1568-78 2. Hickling KG, Henderson SJ, Jackson R: Low mortality associated with low volume pressure limited ventilation with permissive hypercapnea in severe adult respiratory distress syndrome. Intensive Care Med 1990; 16:372-77 3. Roupie E, Dambrosio M, Servillo G, et al: Titration of tidal volume and induced hypercapnea in acute respiratory distress syndrome. Am J Respir Crit Care Med 1995; 152:121-29 4. Amato MRP, Barbas CSV, Medeiros DM, et al: Beneficial effects of the "Open Lung Approach" with low distending pressures in acute respiratory distress syndrome. Am J Respir Crit Care Med 1995; 152:1835-46 Pharmacotherapy of Shock: 1. Mullner M. Urbanek B. Havel C. Losert H. Waechter F. Gamper G. Vasopressors for shock. Cochrane Database of Systematic Reviews. (3):CD003709, 2004. 2. Robin J, OliverJ, Landry DW: Vasopressin Deficiency in the Syndrome of Irreversible Shock J Trauma. 2003; 54:S149–S154 3. JA Kellum, M R Pinsky,: Use of vasopressor agents in critically ill patients Current Opinion in Critical Care 2002, 8:236–241 4. Vasopressin for hypotension associated with regional and general anesthesia; 5. Boccara G, Ouattara A, Godet G, Dufresne E, Bertrand M, Riou B, Coriat P: Terlipressin versus norepinephrine to correct refractory arterial hypotension after general anesthesia in patients chronically treated with renin-angiotensin system inhibitors. Anesthesiology 2003;98(6):1338-44 6. Eyraud D, Brabant S, Nathalie D, Fleron MH, Gilles G, Bertrand M, Coriat P: Treatment of intraoperative refractory hypotension with terlipressin in patients chronically treated with an antagonist of the renin-angiotensin system. Anesth Analg. 1999 May; 88(5):980-4. 41 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 7. Morelli A, Tritapepe L, Rocco M, Conti G, Orecchioni A, De Gaetano A, Picchini U, Pelaia P, Reale C, Pietropaoli P: Terlipressin versus norepinephrine to counteract anesthesia-induced hypotension in patients treated with renin-angiotensin system inhibitors: effects on systemic and regional hemodynamics. Anesthesiology. 2005 Jan;102(1):12-9. Vasopressin in Cardiogenic Shock: 1. Morales DL. Gregg D. Helman DN. Williams MR. Naka Y. Landry DW. Oz MC. Arginine vasopressin in the treatment of 50 patients with postcardiotomy vasodilatory shock. Annals of Thoracic Surgery. 69:102-6, 2000 2. Argenziano M, Choudhri AF, Oz MC, et al: A prospective randomized trial of arginine vasopressin in the treatment of vasodilatory shock after LVAD placement. Circulation 96:2869;1997 3. Argenziano M, Chen JM, Choudri AF, et al: Management of vasodilatory shock after cardiac surgery: identification of predisposing factors and use of a novel pressor agent. J Thorac Cardiovasc Surg 116:973-80;1998 4. Overand PT, Teply JF: Vasopressin for the treatment of refractory hypotension after cardiopulmonary bypass. Anesth Analg 86:1207-9;1998 5. Eyraud D, Brabant S, Nathalie D, et al: Treatment of intraoperative refractory hypotension with terlipressin in patients chronically treated with an antagonist of the rennin-angiotensin system. Anesth Analg 88:980-4;1999 6. Dunser MW. Mayr AJ. Stallinger A, et al: Cardiac performance during vasopressin infusion in post-cardiotomy shock. Intensive Care Medicine. 28:746-51, 2002 Vasopressin in CPR: 1. Stiell IG. Hebert PC. Wells GA. et al: Vasopressin versus epinephrine for inhospital cardiac arrest: a randomised controlled trial Lancet. 2001;358:105-9 (negative study) 2. Denault A. Beaulieu Y. Belisle S. Peachey G: Best evidence in anesthetic practice. Treatment: vasopressin neither improves nor worsens survival from cardiac arrest. Canadian Journal of Anaesthesia. 2002;49:312-4 3. Krismer AC. Hogan QH. Wenzel V. et al:The efficacy of epinephrine or vasopressin for resuscitation during epidural anesthesia. Anesthesia & Analgesia. 2001;93:734-42 (animal model which suggests it AVP may be of benefit) 1. Grmec S, Mally S: Vasopressin improves outcome in out-of-hospital cardiopulmonary resuscitation of ventricular fibrillation and pulseless ventricular tachycardia: a observational cohort study Critical care (London, England). 10(1):R13, 2006 Feb. 42 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 2. Guyette FX, Guimond GE, Hostler D, Callaway CW: Vasopressin administered with epinephrine is associated with a return of a pulse in out-of-hospital cardiac arrest. Resuscitation. 63(3):277-82, 2004 Dec. 3. Wenzel V. Krismer AC. Arntz HR. Sitter H. Stadlbauer KH. Lindner KH. European Resuscitation Council Vasopressor during Cardiopulmonary Resuscitation Study Group. A comparison of vasopressin and epinephrine for out-of-hospital cardiopulmonary resuscitation. New England Journal of Medicine. 350(2):105-13, 2004 Anaphylaxis 1. Keenan RL, Boyan CP. Cardiac arrest due to anesthesia. A study of incidence and causes. JAMA 1985; 253:2373-2377. 2. Schwartz LB, Metcalfe DD, Miller JS, Earl H, Sullivan T: Tryptase levels as an indicator of mast-cell activation in systemic anaphylaxis and mastocytosis NEJM 1987 316:1622- 1626 Local Anesthetic Toxicity 1. Johns RA, DiFazio CA, Longnecker DE. Lidocaine constricts or dilates rat arterioles in a dose-dependent manner. Anesthesiology 1985; 62:141-144 2. Clarkson CW and Hondeghem LM. Evidence for a specific receptor site for lidocaine, quinidine and bupivacaine associated with cardiac sodium channels in guinea pig ventricular myocardium. Circ Res 1985; 56:496-506 3. Eledjam JJ, La Coussaye JE et al. In vitro study on mechanisms of bupivacaine-induced depression of myocardial contractility. Anesth Analg 1989; 69(6):732-735; 4. Hasselstrom LJ and Morgensen T. Toxic reaction of bupivacaine at low plasma concentration. Anesthesiology 1984; 61: 99-100 5. Groban L, Deal DD, Vernon JC et al. Cardiac Resuscitation after incremental overdosage with lidocaine, bupivacaine, levobupivacaine, and ropivacaine in anesthetized dogs. Anesth Analg 2001; 92:37-43 6. Rosenblatt MA, Abel M, Fischer GW et al. Successful Use of a 20% Lipid Emulsion to Resuscitate a Patient after a Presumed Bupivacaine-related Cardiac Arrest. Anesthesiology 2006;105:217-8. 7. Litz RJ, Popp M, Stehr SN, Koch T. Successful resuscitation of a patient with ropivacaineinduced asystole after axillary plexus block using lipid infusion. Anaesthesia 2006;61:800-1 Neuraxial Anesthesia 1. Keenan RL, Boyan P. Cardiac arrest due to anesthesia. JAMA 1985; 253: 2373-2377 2. Pollard JB. Cardiac arrest during spinal anesthesia: Common mechanisms and strategies for prevention. Anesth Analg 2001; 92:252-256 43 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 3. Stienstra R. Mechanisms behind and treatment of sudden, unexpected circulatory collapse during central neuraxis blockade. Acta Anaesthesiol Scand 2000; 44:965-971 4. Caplan RA, Ward RJ, Posner K, Cheney FW: Unexpected cardiac arrest during spinal anesthesia: A closed claims analysis of predisposing factors. Anesthesiology 1988; 68(1):5-11 5. Hilgenberg JC, Johantgen WC: Bradycardia after intravenous fentanyl during subarachnoid anesthesia (letter). Anest Analg 1980; 59:162-163; Fortuna A: Droperidol and spinal anesthesia (letter). Anesth Analg 1984; 63:782 6. Hogan QH, Stadnicka A, Stekiel TA et al. Effects of epidural and systemic lidocaine on sympathetic activity and mesenteric circulation in rabbits. Anesthesiology 1993; 79:1250-1260 7. Carpenter RL, Caplan RA, Brown DL et al. Incidence and risk factors for side effects of spinal anesthesia. Anesthesiology 1992; 76:906-916 8. Bainbridge FA. The influence of venous filling upon the rate of the heart. J Physiol (Lond) 1915; 50:65-84 9. Hainsworth R. Reflexes from the heart. Phys Rev 1991; 71:617-658 10.Campagna JA, Carter C. Clinical relevance of the Bezold-Jarisch Reflex. Anesthesiology 2003; 98(5):1250-1260 11.Kopp SL, Horlocker TT, Warner ME et al. Cardiac arrest during neuraxial anesthesia: Frequency and predisposing factors associated with survival. Anesth Analg 2005; 100:855-865, 12.Auroy Y, Narchi P, Messiah A, et al. Serious Complications Related to regional anesthesia: Results of a prospective survey in France. Anesthesiology Sept 1997; 87(3):479-486 13.Auroy Y, Benhamou D, Bargues L et al. Major complications of regional anesthesia in France. Anesthesiology 2002; 97(5):1274-1280 14.Rosenberg JM, Wahr JA, Sung CH et al. Coronary perfusion pressure during cardiopulmonary resuscitation after spinal anesthesia in dogs. Anesth Analg 1996; 82: 84-87 15.Rosenberg JM, Wortsman J, Wahr JA et al. Impaired neuroendocrine response mediates refractoriness to cardiopulmonary resuscitation in spinal anesthesia. Crit Care Med, Mar 1998; 26(3):533-537 16.Callaham M, Barton C. Prediction of outcome of cardiopulmonary resuscitation from endtidal carbon dioxide concentration. Crit Care Med 1990; 18:358-362. 17.Ditchey RV, Lindenfeld JA. Failure of epinephrine to improve the balance between myocardial oxygen supply and demand during closed-chest resuscitation in dogs. Circulation 1988; 78:382-389 18.Niemann JT, Haynes KS, Garner D, et al. Postcountershock pulseless rhythms: Response to CPR, artificial cardiac pacing, and adrenergic agonist. Ann Emerg Med 1986; 15:112-120 44 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 19.Tang W, Weil MH, Gazmuri R, et al. Pulmonary ventilation/perfusion defects induced by epinephrine during cardiopulmonary resuscitation. Circulation 1991; 84:2101-2107 20.Tang W, Weil MH, Sun S, et al. Epinephrine increases the severity of postresuscitation myocardial dysfunction. Circulation 1995; 92:3089-3093 21.Lindner KH, Prengel AW, Pfenninger EG, et al. Vasopressin improves vital organ blood flow during closed-chest cardiopulmonary resuscitation in pigs. Circulation 1995; 91:215- 221 22.A Comparison of Vasopressin and Epinephrine for Out-of-Hospital Cardiopulmonary Resuscitation; Wenzel V., Krismer A. C., Arntz H. R., Sitter H., Stadlbauer K. H., Lindner K. H., the European Resuscitation Council Vasopressor during Cardiopulmonary Resuscitation Study Group N Engl J Med 2004; 350:105-113, Jan 8, 2004 23.Krismer AC, Hogan QH, Wenzel V, et al. The efficacy of epinephrine or vasopressin for resuscitation during epidural anesthesia. Anesth Anal 2001; 93:734-742. 24.Kopp SL, Horlocker TT, Warner ME et al. Cardiac arrest during neuraxial anesthesia: Frequency and predisposing factors associated with survival. Anesth Analg 2005; 100:855-865 25.Caplan RA, Ward RJ, Posner K, Cheney FW. Unexpected cardiac arrest during spinal anesthesia: A closed claims analysis of predisposing factors. Anesthesiology 1988; 68:5- 11 Apsphyxia and Cardiac Arrest 1. Kubota Y, Toyoda Y, Kubota H et al. Frequency of anesthetic cardiac arrest and death in the operating room at a single general hospital over a 30-year period. J Clin Anesth 1994; 6:227-238 2. Lunn JN. The study on anaesthetic-related mortality. Anaesthesia 1980; 35:617; 3. Lunn JN, Mushin WW. Mortality associated with anesthesia. Anaesthesia 1982; 37:856; Lunn 4. JN, Hunter AR, Scott DB: Anaesthesia-related surgical mortality. Anaesthesia 1983; 38:10901096 5. Keenan RL, Boyan CP. Cardiac arrest due to anesthesia. A study of incidence and causes. Jama 1985; 253:2373-2377 6. Caplan RA, Ward RJ, Posner KL, Cheney FW. Adverse respiratory events in anesthesia: a closed claims analysis. Anesthesiology 1990; 72:828-833 7. Newland MC, Ellis SJ, Lydiatt CA, Peters KR, Tinker JH, Romberger DJ, Ullrich FA, Anderson JR. Anesthetic-related cardiac arrest and its mortality. A report covering 72,959 anesthetics over 10 years from a US teaching hospital. Anesthesiology 2002; 97(1):108-115 8. Adams, J. Hume. Hypoxic brain damage. Br J Anaesth 1975: 47:121-129 9. Lagasse RS: Anesthesia safety: Model or myth? A review of the published literature and analysis of current original data. Anesthesiology 2002; 97:1609-1617 45 Perioperatif dönemde ileri yaĢam desteği 10.Idris AH, Banner MJ, Fuerst R, Becker LB, Wenzel V, Melker RJ. Ventilation caused by external chest compression is unable to sustain effective gas exchange during CPR: A comparison with mechanical ventilation. Resuscitation 1994; 28(2):143-150. 11.Berg RA, Hilwig RW, Kern KB, et al. “Bystander” chest compression and assisted ventilation independently improved outcome from piglet asphyxia pulseless “cardiac arrest”. Circulation 2000; 101:1743–1748 12.Cardiac Arrest Resuscitation of the Pregnant Woman Cardiac arrest associated with pregnancy. Circulation 2005; 112: Issue 24 [Suppl 1] IV 150 - IV 153. 13.http://circ.ahajournals.org/cgi/content/full/112/24_suppl/IV-150 14.Katz VL, Dotters DJ, Droegemueller W. Perimortem cesarean delivery. Obstet Gynecol 1986;68:571-6. 15.Katz V, Balderston K, DeFreest M. Perimortem cesarean delivery: Were our assumptions correct? American Journal of Obstetrics and Gynecology 2005;192:1916- 21. 16.Soar J et al: European Resuscitation Council: Guidelines for Resuscitation 2005. Section 7. Cardiac Arrest in Special Circumstances. Resuscitation 2005;7S1, S135-S170 46