Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşımacılığı
Transkript
Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşımacılığı
KARAYOLUYLA ULUSLARARASI EŞYA TAŞIMACILIĞI SEKTÖRÜ ANALİZİ GENEL RAPOR İstanbul, 24 Mayıs 2012 "Doğu Marmara Kalkınma Ajansı (MARKA) 2011 yılı Doğrudan Faaliyet Destek Programı kapsamında hazırlanan bu raporun içeriği Doğu Marmara Kalkınma Ajansı görüşlerini yansıtmamakta olup, içerik ile ilgili sorumluluk Uluslararası Nakliyeciler Derneğine (UND)aittir." 0 ÖNSÖZ Daha Fazla Üretim, İhracat, İstihdam ve Refahın Anahtarı: “Güçlü Bir Ulaştırma ve Lojistik Sektörü” Türkiye’nin üretimin ve dış ticaretini hedef pazarlara, rakiplerinden daha hızlı ve etkin şekilde ulaştıran 2000’i aşkın uluslararası taşımacılık ve lojistik firmasını ve ekonominin en kilit sektörlerinden birini temsil eden Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 1974 yılında kurulduğu tarihten bugüne dek hem etkin bir meslek örgütü, hem de diğer sektörlere örnek olabilecek bir sivil toplum kuruluşu olma nitelikleriyle, Türkiye ulaştırma ve lojistik sektörünü geliştirmeyi ve sorunlarına çözümler üretmeyi amaçlamaktadır. İhracat performansımızın arttırılmasında, ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası eşya taşımacılığı ve lojistik firmalarının payı büyüktür. Söz konusu firmalar aynı zamanda bölgenin üretim faaliyetlerinde de gerek hammadde tedariği, gerek üretimin diğer süreçlerindeki rolleri ile üretim alanında da verimlilik ve etkinliği arttırma potansiyeline sahiptir. Öte yandan, ülkemizde özellikle 2000’lerin başından bu yana hızla gelişen “uluslararası eşya taşımacılığı ve lojistik sektörü” ile ilgili gelecek planlamalarının “günümüze ait” sağlıklı ve güvenilir verilere dayandırılarak yapılması gerekmektedir. UND, bu bakış açısıyla 2011 yılında başladığı “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” girişimi çerçevesinde, yaklaşık 1 yıl süren titiz bir araştırma sonucunda “Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşımacılığı Sektörünün Analizi”ni tamamlamıştır. Türkiye çapında uluslararası eşya taşımacılığı firmalarının kayıtlı olduğu 40 ilde, söz konusu illerde bulunan toplam 20 üniversitede “lojistik” bölümlerinde öğrenim görmekte olan 100’ü aşkın öğrenci tarafından, Ulaştırma Bakanlığı’ndan aldıkları yetki belgeleri kapsamında faaliyet gösteren toplam 1357 sektör firmasının yetkilisiyle yüz yüze gerçekleştirilen anketler yoluyla profilinin çıkarılmış olması, aynı zamanda örnek bir “üniversite-sanayi” işbirliğini de ortaya koymuştur. 1 Eğitim-öğretim dünyası, sektör firmaları ve kalkınma ajanslarımızı aynı amaç etrafında bir araya getiren “Türkiye Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşımacılığı Sektörü Projesi”nin UND, Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu ve Quattro Danışmanlık (Quattro Business Consulting) işbirliğiyle hayata geçirilmesinin, sektörümüzü geliştirecek yeni projelerin önünü açacağına ve nihayetinde Türkiye ihracatı ve ekonomisinin rekabet gücüne olumlu katkı sağlayacağına inanmaktayız. Alınan sonuçlar ayrıca, araştırmamıza katılan firmaların mevcut kapasite ve yapılarının, “iyileştirme” odaklı olarak incelenerek gelecek için tedbirler alınmasının önünü açacaktır. Önümüzdeki aylarda araştırma sonuçlarını detaylandırarak Küresel Lojistik Performans Endeksi temelinde “lojistik açıdan rekabet ettiğimiz ülkeler” ile yapacağımız kıyaslamaların yanı sıra sektörümüze dair yeni bulgularla destekleyeceğimiz stratejik önerilerimizle de sektörümüzün geleceğine yön vermeye gayret edeceğiz. Tüm bu gayelerin gerçekleşmesini diler; projemize yerel ölçekte katkı sağlayan Kalkınma Bakanlığımız nezdinde Doğu Marmara ve İpek Yolu Kalkınma Ajansları’na, ulusal sponsorlarımızdan BP ve BRISA Bridgestone’a, ayrıca analiz aşamasındaki destekçimiz Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Sn. Serkan Gürsoy ile Quattro Business Consulting yetkilileri Sn. Hande Ocak Başev ve Dr. Yener Girişken’e içten teşekkürlerimizi sunarız. Ruhi Engin Özmen Uluslararası Nakliyeciler Derneği Yönetim Kurulu Başkanı 2 İçindekiler A.GİRİŞ......................................................................................................................................................4 A. 1.1 Araştırmanın Amacı......................................................................................................... 4 A.1.2 Araştırmanın Kapsamı ..................................................................................................... 5 A.1.3 Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................................... 6 B. GENEL SEKTÖREL BULGULAR ..................................................................................................... 7 B.1.1. Firma Tanıtım Bilgileri ..................................................................................................... 7 B.1.2 Sektörde İstihdam ..........................................................................................................10 B.1.3. Sektörde Eğitim Düzeyi ...................................................................................................13 B.1.4 Sektörel Varlık Tabanı.....................................................................................................18 B.1.5 Sektörde Teknoloji Kullanımı ..........................................................................................21 B.1.6 Sektörde Yeni Pazar Arayışları ........................................................................................24 B.1.7 Sektörde Uzmanlaşma ....................................................................................................26 C. DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER ...........................................................................................30 3 A. GİRİŞ 1.1. Araştırmanın Amacı Türkiye’nin üretimin ve dış ticaretini hedef pazarlara, rakiplerinden daha hızlı ve etkin şekilde ulaştıran 2000’i aşkın uluslararası taşımacılık ve lojistik firmasını ve ekonominin en kilit sektörlerinden birini temsil eden Uluslararası Nakliyeciler Derneği, 1974 yılında kurulduğu tarihten bugüne dek hem etkin bir meslek örgütü, hem de diğer sektörlere örnek olabilecek bir sivil toplum kuruluşu nitelikleriyle, Türkiye ulaştırma ve lojistik sektörünü geliştirmeyi ve sorunlarına çözümler üretmeyi amaçlamaktadır. Günümüzde 20 trilyon dolara yaklaşan dünya ticaretinin gelişimi itibarıyla Doğu’nun yeni gelişen ekonomilerini Batı’ya bağlayacak yeni küresel ticaret haritasının ülkemiz üzerinden şekillenmesi için, Türkiye olarak bu ticareti gerçekleştiren aktörlere Etkin, Rekabetçi, Güvenilir, Kesintisiz ve Hızlı bir Çok Modlu Ulaşım – Lojistik Koridoru vaat etmemiz gerektiğinin bilinciyle çalışmalarımızı hızlandırmış bulunmaktayız. Aynı paralelde, Ekonomi Bakanlığımız tarafından açıklanan “Yeni İhracat Stratejimiz” kapsamında 2015'te toplam dünya mal ticaretinden yüzde 1 pay alınarak ihracatımızın 170 milyar dolara, 2023 yılında da yüzde 1,6 pay alınarak 500 milyar dolara ulaştırılması UND’nin ve temsil ettiği sektörün de güçlü şekilde desteklediği bir hedeftir. Ülkemizin gelişen dış ticaretinin hedef pazarlarına “rakiplerinden daha hızlı, daha etkin ve daha uygun maliyetlerle” ulaştırılması, dolayısıyla güçlü bir ulaştırma ve lojistik sektörüne sahip olması gerekmektedir. Üretim maliyetlerinde % 20’lere varan payı olan “lojistik” maliyetler dikkate alındığında lojistik sektörünün Türkiye ekonomisinin genel gelişimi ve üretim gücü için de taşıdığı önem anlaşılacaktır. İhracat performansımızın arttırılmasında, ülkemizde faaliyet gösteren uluslararası eşya taşımacılığı ve lojistik firmalarının payı büyüktür. Söz konusu firmalar aynı zamanda bölgenin üretim faaliyetlerinde de gerek hammadde tedariği, gerek üretimin diğer süreçlerindeki rolleri ile üretim alanında da verimlilik ve etkinliği arttırma potansiyeline sahiptir. Öte yandan, ülkemizde özellikle 2000’lerin başından bu yana hızla gelişen “uluslararası eşya taşımacılığı ve lojistik sektörü” ile ilgili gelecek planlamalarının “günümüze ait” sağlıklı ve güvenilir verilere dayandırılarak yapılması gerekmektedir. UND, bu bakış açısıyla 2011 yılında önemli bir “Kurumsal Sosyal Sorumluluk” girişimine imza atmış ve yaklaşık 1 yıl süren bir temel araştırma projesi olan “Türkiye Karayoluyla Uluslararası Eşya Taşımacılığı Sektörünün Analizi Projesi”ni hayata geçirmiştir. 4 4 1.2. Araştırmanın Kapsamı Türkiye çapında uluslararası eşya taşımacılığı firmalarının kayıtlı olduğu 40 ilde, bu illerde bulunan toplam 20 üniversitede “lojistik” bölümlerinde öğrenim görmekte olan 100’ü aşkın öğrenci tarafından, Ulaştırma Bakanlığı’ndan aldıkları C1,C2,C3,R2,H2,G2,M3 yetki belgeleri kapsamında faaliyet gösteren toplam 1357 sektör firmasının yetkilisiyle yüz yüze gerçekleştirilen anketler yoluyla profilinin çıkarılmış olması, aynı zamanda örnek bir “üniversite-sanayi” işbirliğini de ortaya koymuştur. ARAŞTIRMAYA KATILAN ÜNİVERSİTELER Arel Üniversitesi Aydın Üniversitesi Bahçeşehir Üniversitesi Beykent Üniversitesi Beykoz Lojistik Meslek Yüksekokulu Düzce Üniversitesi (Kaynaşlı MYO) Erciyes Üniversitesi (Develi MYO) Gaziantep Üniversitesi Gediz Üniversitesi İstanbul Ticaret Üniversitesi Kocaeli Üniversitesi Kültür Üniversitesi Gelişim Meslek Yüksek Okulu Kavram Meslek Yüksek Okulu Mersin Üniversitesi Mustafa Kemal Üniversitesi (Reyhanlı MYO) Okan Üniversitesi Sakarya Üniversitesi Yaşar Üniversitesi Yeni Yüzyıl Üniversitesi ARAŞTIRMANIN GERÇEKLEŞTİRİLDİĞİ İLLER Adana Ağrı Aksaray Ankara Antalya Artvin Aydın Batman Bursa Bolu Çorum Denizli Düzce Edirne Erzurum Eskişehir Gaziantep Giresun Hatay Iğdır İstanbul İzmir Karabük Kayseri Kilis Kocaeli Konya Manisa Mardin Mersin Nevşehir Ordu Osmaniye Rize Sakarya Şırnak Samsun Sivas Trabzon Zonguldak 5 1.3. Araştırmanın Metodolojisi Araştırmanın Varsayımları: • Araştırma konusu ile ilgili veri toplamak amacıyla kullanılan anketin veri toplamak için uygun bir araç olduğu varsayılmaktadır. • Katılımcıların araştırmada kullanılan anket formunu doğru algılayıp cevap verdikleri kabul edilmiştir. Araştırma kapsamında, 1357 adet görüşme yapılmış, saha çalışmalarını izleyen analiz çalışmasında ise rastsal örnekleme yoluyla yapılan elemede 1247 anlamlı örnek elde edilmiştir. Yapılan görüşmelerde uygulanan açık uçlu sorular yanıt sıklığına ve çeşitliliğine bağlı olarak gruplanarak sayısal hale getirilmiştir. Bu süreçte yaklaşık 270.000 adet verinin frekanslarına göre gruplanması gerçekleştirilmiştir. Sayısallaştırılan verilerin dağılımları reel ve oran olarak gösterilmiş ve seçilen değişkenler arasındaki dağılım çapraz tablolarla belirtilmiştir. Tablolaştırılan verilerin neredeyse tamamı için grafik çizimi gerçekleştirilmiş ve dağılım tablosunu takip eder şekilde sunulmuştur. Verilerin analizinde boş cevaplar değerlendirme dışı bırakılmış, örneklem veri setine göre küçültülmüştür. Bu çalışma öncelikle seçilen örneklemi tanımlayıcı bir nitelik taşımaktadır ve örneklem, ana kütlenin (araştırmaya konu olan toplam yetki belgeli 2885 firmanın) % 43’ünü oluşturmaktadır. Araştırmanın Sınırlılıkları: • Araştırmada kullanılan veriler anket yöntemi kullanılarak elde edilmiştir. • Araştırma ankette yer alan değişkenlerle sınırlıdır. • Araştırma, anket uygulamak üzere araştırmaya katılmayı kabul eden ya da iletişim bilgilerine ulaşılabilen veya UND’nin temsilciliği bulunan illerde temsilci vasıtasıyla doğrudan ziyaret gerçekleştirilebilen ve ankete “değerlendirilebilir” yanıtlar veren 1247 firma ile sınırlıdır. Üretim işletmelerinin bünyelerinde faaliyet gösteren lojistik birimler ile sektörün depo işleticisi, gümrük komisyoncuları, terminal işleticileri vb. diğer paydaşları kapsama alınmamıştır. 6 B. GENEL SEKTÖREL BULGULAR 1.1. Firma Tanıtım Bilgileri: Bu bölümde 76 soruluk anketin uygulandığı firmalara ait demografik ve tanımlayıcı bilgiler ve bu bilgileri gösteren tablolar/grafikler yer almaktadır. Analiz sonuçlarına göre, uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörünün 3 ana bölgede yoğunlaştığı görülmektedir: Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu. Marmara Bölgesi, Türkiye’nin ihracatının % 68’ini gerçekleştiriyor olması, ihracatçıların % 62’sinin bu bölgede yerleşik olması, ülkemizin sanayi kapasitesinin % 70’ini barındırıyor olması, Avrupa’ya açılan 3 kara sınır kapısı ve 2 ro-ro limanına sahip olması gibi nedenlerle sektörün en fazla yoğunlaştığı bölge olmaktadır. Tablo 1 Firmaların Coğrafi Bölgelere Göre Dağılımı Bölgeler % Marmara 34,7 Ege 7,2 Akdeniz 24,6 Karadeniz 7,0 İç Anadolu 8,5 Doğu Anadolu 3,2 Güneydoğu Anadolu 14,8 Marmara Bölgesi’ni, ikinci sırada izleyen Akdeniz Bölgesi (ihracatta payı % 6), özellikle 2008 yılı sonrasında Ortadoğu ve Kuzey Afrika bölgelerine artan ihracatımız, bu ülkelerle ticari ve ekonomik işbirliklerinin geliştirilmesi paralelinde karayoluyla uluslararası eşya taşımacılığı sektörünün gelişmesi için çeşitli fırsatlar sunmuştur. Bölge lojistik sektörünün ana üssü konumunda olan Mersin Limanı, Doğu Akdeniz’in en önemli ticaret üslerinden biridir. Öte yandan, halen siyasi iç karışıklıklara sonucunda sekteye uğramış olsa da, yakın döneme kadar “ortak sınır kapısı işletimi”, Cilvegözü yakınlarında ortak kullanıma açılacak bir lojistik merkezin kurgulanması gibi projelerle somutlaşan Türkiye-Suriye lojistik işbirliğinin, Irak’taki yeniden yapılanma kapsamında bu ülkeye yönelik ihraç taşımalarımızın hızla artması ve Suriye’den Irak’a yönelik taşımaların Cilvegözü (ve kısmen Öncüpınar) üzerinden Habur’a yöneliyor olması gibi bölgeye özgü gelişmeler doğrultusunda karayolu taşımacılığı sektöründe bölgesel bir büyüme gözlenmiştir. 7 40 35 30 25 20 15 10 5 0 34,7 24,6 14,8 7,2 7 8,5 3,2 Şekil 1 Firmaların Coğrafi Bölgelere Göre Dağılımı (%) Mardin-Şırnak merkezli önemli sayıda firmanın (% 30 civarı) da Mersin’de faaliyet gösterdiği görülmektedir. Mersin’in operasyonel avantajları ve liman faktörünün bu tercihte etkili olduğu düşünülmektedir. Sektörün en fazla yoğunlaştığı 3. bölge ise (ihracattaki payı % 4) Güneydoğu Anadolu Bölgesi olup, Türkiye’nin tüm ihracat taşımalarının yaklaşık yarısının gerçekleştiği Habur Sınır Kapısı’nın varlığı bu durumun temel sebebidir. Ayrıca 2011 yılından bu yana Mardin’de TIR Karnelerinin dağıtımının başlaması da, bölgedeki firma varlığını destekleyen bir faktör olmuştur. Araştırma sonuçlarına göre; katılan sektör firmalarının sadece % 4’ünün geçmişi 1980 ve öncesine dayanmaktadır. % 13’lük önemli bir kısmının 1981-1994 öncesinde kurulduğu; dolayısıyla % 16’sının 17 yaşından büyük olduğu görülmektedir. Firmaların % 65’lik çoğunluğunun ise 1995-2004 döneminde kurulduğu göze çarpmaktadır ( 8-17 yaş arası). Bu dönem 4 temel husus ile öne çıkmaktadır: 1) Türkiye’de 90’lı yıllarda karayolu taşımacılığına verilen önem, teşviklerle beraber sektörel büyümeyi de beraberinde getirmiştir. 2) 1990’dan itibaren dünya siyasi ve ekonomik panoramasında önemli değişiklikler ortaya çıkmış; Doğu-Batı Almanya birleşirken; Sovyetler Birliği dağılmış olup, dünya siyasi haritasına yeni ülkeler girmiştir. Bu yeni ülkelerin AB’ye tam üyelik adaylıklarının 1999’da resmen tanınması onları 2004 yılında sona eren bir “AB entegrasyonuna” ilerletirken; Türk uluslararası karayolu nakliye pazarı açısından “(vize, karayolu kotası vb. teknik engellerin olmadığı) yeni bir rekabetçi cephenin açılması” sonucunu da doğurmuştur. 3) Avrupa Birliği ile Türkiye arasında 1996 yılında son safhasına giren Gümrük Birliği sonrasında hızla gelişen Türkiye-AB ekonomik ve ticari ilişkileri, karşılıklı taşımacılık 8 pazarını da hareketlendirirken; Avrupa’nın ülkemizin 1 numaralı ihracat pazarı haline dönüştüğü dönem bu dönemdir. 4) Söz konusu dönem; 2003 yılında yayınlanan ilk “Karayolu Taşıma Kanunu”nun ve “AB’nin karayolu taşımacılığı sektörüne giriş için öne sürdüğü 3 temel ilkenin (mesleki yeterlilik, mali yeterlilik ve mesleki saygınlık) ve diğer sektörel uygulama kurallarını içeren Yönetmeliğin yürürlüğe girdiği dönemin hemen öncesidir. Tablo 2 Firmaların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı Dönemler % 1980 ve öncesi 3,5 1981 - 1994 13,0 1995 - 2004 65,0 2005 - 2008 10,0 2009 - 2010 3,9 2011 ve sonrası 4,3 Sektör firmalarının % 65 çoğunluğunun ilk kez yetki belgesi alarak sektöre giriş yaptıkları dönemin Karayolu Taşıma Yönetmeliği’nin 2004 yılında yürürlüğe girmesini takip eden 2003 ve 2004 yılları ağırlıklı olmak üzere 1995-2004 dönemine denk geldiğini görüyoruz. Sektörde 1-7 yaş arası firma oranı % 18 civarındadır. 70% 65% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 13% 10% 4% 4% 4% 0% 1980 ve öncesi 1981 - 1994 1995 - 2004 2005 - 2008 2009 - 2010 Şekil 2 Firmaların Kuruluş Yıllarına Göre Dağılımı (%) 9 2011 ve sonrası 1.2. Sektörde İstihdam: Sektör firmalarının % 83.7’lik çoğunluğunda çalışan sayısının 50 kişinin altında olduğu dikkat çekmektedir. 101-500 arasında çalışanı olan firmaların oranı % 5.3 ve 51-100 arasında çalışanı olan firma oranı % 9.6 olup; “çalışan sayısı” bakımından KOBİ niteliğinde olduğunu söyleyebileceğimiz firma yüzdesi 94 civarındadır. Tablo 3 Firmalar ve Çalışan Sayıları Çalışan Sayısı % 50 ve az 83,7 51-100 9,6 101-500 5,3 501-1000 0,4 1001-2000 0,5 2001 ve fazlası 0,2 Sektör firmalarındaki çalışan sayılarının bölgesel kırılımına bakarsak, en fazla istihdamın yine Marmara Bölgesi’nde olduğu, onu Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’daki firmaların izlediğini görüyoruz. Yoğunluk bakımından da, Marmara Bölgesi 101-500 arası çalışanı olan 25 firmaya ve 2000’in üzerinde çalışanı olan 2 firmaya ev sahipliği yapmaktadır. Çalışan Sayılarına Göre Yapılanma 9,6 5,3 0,2 0,4 0,7 83,7 0,5 50 ve az 51-100 101-500 501-1000 1001-2000 2001 ve fazlası Şekil 3 Firmalar ve Çalışan Sayıları Karayoluyla uluslararası eşya taşımacılığı sektörünün “genel istihdama katkısı” dikkate alındığında, gerek sağladıkları “eğitim-öğretim” olanakları, gerekse ticaret hacmi ve ulaşım 10 bağlantılarının elverişliliği nedenleriyle firma yerleşimleri için bu bölgelerin tercih ediliyor olması bakımından Marmara ve Akdeniz bölgelerinin öne çıktığı dikkate alınmalıdır. Marmara Bölgesi’nde İstanbul, İzmir ve Kocaeli; Akdeniz Bölgesi’nde ise Mersin, Gaziantep, Trabzon gibi ticaret ve uluslararası taşımacılıkta önemli bir potansiyel ortaya koyan illerimiz sektöre ve genel ekonomiye sağladıkları önemli bir istihdam katkısı sağlamaktadır. Tablo 4 Çalışanların Cinsiyete Göre Dağılımı (%) Yüzde Kadın Çalışan 14 Erkek Çalışan 86 Araştırmaya katılan firmaların sürücü dahil personel sayısı bakımından % 14’ünün kadın çalışan olması, sektörün fiziksel emek yoğun olmasından da kaynaklanan cinsiyet ayrımcılığının, küreselleşme ve değişen sosyal değerlere rağmen bir “sektörel önyargı” temelinde sürdüğünü göstermektedir. 86% 100% 50% 14% 0% Kadın Çalışan Erkek Çalışan Şekil 4 Çalışanların Cinsiyete Göre Dağılımı (Sürücüler dahil) %66 70 60 50 40 %34 30 20 10 0 kadın çalışan erkek çalışan Şekil 5 Firmalarda Çalışan Kadın Yüzdesine Göre Dağılım (sürücü hariç) Sektör firmalarının çoğunluğunda (% 28) kadın çalışan sayısının % 1’den az olduğu; yine sıklıkla (% 22.2) % 5 -% 10 arasında kadın çalışan istihdam edildiği göze çarpmaktadır. % 50 ve fazla kadın çalışan istihdamı sektörde sadece % 4.5’tir. Kadın çalışanların genel pozisyonları sekreterya, ofis/büro yönetimi ve insan kaynakları ile ilgili pozisyonlarda yoğunlaşmaktadır. 11 Tablo 5 Firmalarda Çalışan Sürücü Yüzdeleri Dağılım % Hiç ya da % 1 'den az 6,6 %1-%5 0,2 % 6 - % 10 0,3 % 11 - % 20 1,1 % 21 - % 50 6,6 %51 ve fazlası 84,9 90 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Hiç ya da % % 1 - % 5 % 6 - % 10 % 11 - % 20 % 21 - % 50 1 'den az %51 ve fazlası Diğer Şekil 6 Firmalarda Çalışan Sürücü Yüzdeleri (%) Araştırmaya katılan sektör firmalarında çalışan toplam profesyonel sürücü sayısı 30.907 olup; sürücülerin toplam çalışan sayısındaki payı % 60’tır. Sektör firmalarının sürücü istihdamı oranı % 84.9 çoğunlukla toplam personelin yaklaşık yarısı ve fazlasıdır. Hiç sürücü çalıştırmayan ya da % 1’den az sürücü istihdam eden firmaların oranı % 6.6’dır. 12 1.3. Sektörde Eğitim Düzeyi: Sektör firmalarında istihdamın bir başka boyutu da, eğitim düzeyidir. Araştırma sonuçlarına göre sektörel istihdamda en yaygın eğitim düzeyi % 69.5 oran ile “Lise Mezunu” çalışanlardadır. 80 70 60 50 40 30 20 10 0 %69,5 %20 %10,5 Lise Mezunu Ön Lisans Mezunu Üniversite Mezunu Şekil 7 Çalışanların Tahsil Durumuna Göre Dağılımı 2000 yılından bugüne gelindiğinde, halen Türkiye çapında “lojistik” bölümü bulunan toplam 48 üniversite ve 50 meslek yüksekokulunun bulunuyor olması, sektöre nitelikli insan kaynağının girişinin hızlandığını, iş alanlarının genişlediğini göstermektedir. Araştırma bulgularına göre; ön-lisans mezunları da eklendiğinde; sektörde istihdam edilmekte olan “yüksek öğretim” mezunu çalışan oranı % 30’u geçmiş bulunmaktadır. Bu oran, yakın zamana dek “alaylı” tabir edilen bir kesimin yerinin, hızla “üniversite mezunu, teknik bilgi ve beceriye, aynı zamanda güncel gelişmeleri takip edebilen, küresel vizyon sahibi nitelikli” insan gücünün almaya başladığına işaret etmektedir. Tablo 6 Çalışanların Tahsil Durumuna Göre Dağılımı Yüzde Lise Mezunu Çalışan 69,5 Ön Lisans Mezunu 10,5 Üniversite Mezunu 20,0 Toplam 100,0 13 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 4% Doğu Anadolu Bölgesi 1% İç Anadolu Bölgesi 4% Karadeniz Bölgesi 2% Akdeniz Bölgesi 11% Ege Bölgesi 7% Marmara Bölgesi 71% 0% 10% 20% 30% 40% 50% 60% 70% 80% Şekil 8 Coğrafi Bölgelere Göre Üniversite Mezunu Çalışan Dağılımı Sektör firmalarında istihdam edilen “Lojistik Bölümü Mezunu” personelin coğrafi bölgelerimize göre dağılımına bakıldığında, “lojistik bölümü mezunlarının” en fazla “Marmara Bölgesi’nde” istihdam edildiği görülmektedir. Örneğin; lojistik yüksek öğretiminin başlangıç düzeyinde olduğu Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde sektördeki açığın “işletme mezunları” ile kapatılmaya çalışıldığı söylenebilir. Sektör firmalarında istihdam edilen 69% “Mavi Yakalı Personel” olarak ifade 80% edilebilecek teknik personel 60% “Sürücü ve Depo Çalışanları”dır. 31% 40% Mavi yakalı çalışanlar toplam istihdamda % 65 gibi büyük bir paya 20% sahiptir. 0% Mavi Yakalı Çalışan Beyaz Yakalı Çalışan Şekil 9 Mavi Yakalı – Beyaz Yakalı Çalışan Dağılımı 11% 12% 77% ÜDY Belgeli ODY Belgeli Mesleki Yeterlilik Belgesiz Şekil 10 Sektörde Mesleki Yeterlilik Sahibi Çalışan Dağılımı 14 Sektörde çalışan “beyaz yaka” niteliğindeki insan kaynağının ilgili mesleki yeterlilik belgelerine sahiplik oranı yandaki tabloda görülmektedir. 40% 35% 30% 25% 20% 15% 10% 5% 0% 37,0% 11,0% 32,5% 8,4% 8,7% 1,6% 0,4% 0,5% Şekil 11 Çalışanların Tahsil Durumlarına Göre Dağılımı (%) Yaygın kanının aksine, sektörde istihdam edilen personelin büyük bir çoğunluğu ( % 37) “Mühendislik bölümü mezunları” değil, yine “iktisadi ve idari bilimler” kapsamında eğitim veren “İşletme Bölümü Mezunları”dır. Mühendislik bölümü mezunlarının (muhtemelen, son yıllarda yüksek öğretim alanında yapılan sınırlı iyileştirmeler sonucunda) “Lojistik Bölümü” mezunlarının daha gerisinde kaldığı görülmektedir. Bu durum, “Lojistik Bölümü” mezun sayısı ile diğer bölümlerin mezun sayısı arasındaki fark ile de açıklanabilecektir. Ancak aynı veri, aynı zamanda “Mühendislik Bölümü Mezunlarının” lojistik sektörünü bir meslek kolu olarak “daha az tercih ettikleri” şeklinde de yorumlanabilir. Araştırmaya katılan sektör firmalarında beyaz yakalı nitelikte görev yapan çalışanlar arasında mevzuat gereği “Üst Düzey Mesleki Yeterlilik Sertifikası” sahibi olarak istihdam edilen çalışanların oranı % 11, Orta Düzey Yönetici MY belgeli çalışan oranı ise % 12 ile sınırlıdır. Ancak Karayolu Taşıma Yönetmeliği kapsamında faaliyet gösteren tüm firmaların bu mesleki yeterlilik belgelerine sahip en az 1’er personel bulundurmak zorunda oldukları düşünülürse, sektörde hala ÜDY belgeli personel yetersizliği olduğu söylenebilir. Tablo 7 Sürücülerde SRC ve ADR Belgesi Dağılımı Sayı 11.870 1.542 SRC belgeli ADR Belgeli 15 Yüzde 88,5 11,5 Profesyonel sürücülerin % 11,5’inin mesleki yeterlilik belgesi olan SRC belgesini almadığı görülürken; % 11,5’lik kısmının tehlikeli madde taşıma belgesine sahip olduğu görülmektedir. 88,5% 100,0 80,0 60,0 40,0 11,5 20,0 0,0 SRC belgeli ADR Belgeli Şekil 12 Sürücülerde SRC ve ADR Belgesi Dağılımı Tablo 8 Yabancı Dil Bilgisine Göre Çalışan Sayıları Sayı %4,2 %1,2 %0,2 %0,4 %2,7 %2,3 %9,7 %79,4 %100,00 İngilizce bilen personel Almanca bilen personel Fransızca bilen personel Rusça bilen personel Arapça bilen personel Diğer dilleri bilen personel Yabancı Dil Bilgisi (Cevapsız) Yabancı Dil Bilgisi Olmayan Personel Toplam 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% 79,4% 4,2% 1,2% 0,2% 0,4% 2,7% İngilizce Almanca Fransızca Rusça Arapça bilen bilen bilen bilen bilen personel personel personel personel personel 2,3% 9,7% Diğer Yabancı dilleri Dil Bilgisi bilen (Cevapsız) personel Yabancı Dil Bilgisi Olmayan Personel Şekil 13 Yabancı Dil Bilgisine Göre Çalışan Sayıları (Toplam Çalışanlar Üzerinden) Uluslararası faaliyet gösteren sektörde “yabancı dil bilgisi” sadece bir “pazarlama” aracı olmaktan öte, şirketin genel operasyon kabiliyetini ve başarısını doğrudan etkileyebilen bir unsurdur. Ancak bu oranın sektörde hala çok düşük olduğu görülmektedir. 16 Yabancı Dil Bilen Beyaz Yakalı Çalışan 37% Yabancı Dil Bilmeyen Beyaz Yakalı Çalışan 63% Şekil 14 Yabancı Dil Bilgisine Göre Çalışan Sayıları (Beyaz Yakalı Çalışanlar Üzerinden) Sadece “beyaz yakalı” statüsündeki çalışanlar değerlendirildiğinde, yabancı dil bilen çalışan oranının nispeten olumlu değerlendirilebileceği söylenebilir. Yabancı dil bilen insan kaynağı ağırlıklı olarak Marmara Bölgesi’nde yoğunlaşmıştır. 56,9% 24,3% 5,3% Güneydoğu Anadolu Bölgesi Karadeniz Bölgesi 0,4% Doğu Anadolu Bölgesi 5,8% İç Anadolu Bölgesi 1,7% Akdeniz Bölgesi Ege Bölgesi 5,5% Marmara Bölgesi 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Şekil 15 Coğrafi Bölgelere Göre Yabancı Dil Bilgisi Dağılımı (%) Firmaların mesleki ve teknik eğitime verdiği önemin göstergelerinden biri de, firmalarında yeni mezun öğrencilere stajyerlik imkânı tanımalarıdır. Ancak, sektör-üniversite işbirliklerinin çok gelişmiş olmadığını gösteren bir oran olarak, bu oran da ancak sektör şirketlerinin yarısına tekabül etmektedir. 60,0 50,0 40,0 30,0 20,0 10,0 0,0 51,1 33,7 27,5 12,9 Stajyer Çalıştırma Ücretli Stajyer Stajyer İsteği UND Ücretsiz Staj Kaydı Şekil 16 Firmalarda Stajyer Kullanımı (%) 17 1.4. Sektörel Varlık Tabanı: 15 Mayıs 2012 itibarıyla, Karayolu Düzenleme Genel Müdürlüğü (Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı) tarafından yayınlanan uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörüne ait araç filosu rakamları aşağıda sunulmaktadır. Tablo 9 Sektörde Filo Yapısı FİRMA * GENEL TOPLAM ÇEKİCİ 2400 53.164 KAMYON Y.RÖM. 17.417 KAMYONET 60.880 RÖMORK 3246 2035 Kaynak: KDGM, Mayıs 2012 *C1,C2 ve C3 yetki belgeli firma sayısı Türlerine Göre Taşıtlar: 1) ÇEKİCİ FİLOSU: Araştırma sonuçlarına göre; sektörde faaliyette olan “ÇEKİCİ” türü araçların türlerine göre dağılımı aşağıdaki şekilde görülmektedir. 20% Konvansiyonel Euro 1 30% Euro 2 10% Euro 3 1% 5% 34% Euro 4 Euro 5 Şekil 17 (Motor) Türlerine Göre Çekici Filosunun Dağılımı Buna göre; araştırmaya katılan sektör firmalarının sahip olduğu çekici türü araçların ağırlıklı bölümü olarak % 34’ü EURO 3 motorlu çekici olup; ikinci sırada % 30 oran ile KONVANSİYONEL çekiciler gelmektedir. Filodaki çekicilerde ağırlıklı motor tipi sıralamasında, mevcut en yüksek standart olan EURO 5 motorlu çekicilerin ise % 20 pay ile üçüncü sırada geliyor olmasında, özellikle Avrupa taşımalarında, yetersiz kalan karayolu geçiş belgelerini ikame edebilen UBAK belgelerin tahsis edildiği temel kriterlerin EURO motor tipi çevre dostu araçlarda en yüksek standartları destekliyor olması ve Avrupa Birliği ülkelerinin ulaşım politikalarında “çevre” kaygılarının giderek belirginleşmesi önemli gerekçelerdir. 18 2) YARI-RÖMORK FİLOSU: Araştırma sonuçlarına göre; sektörde faaliyette olan “YARI-RÖMORK” niteliğindeki araçların türlerine göre dağılımı aşağıdaki şekilde görülmektedir: 0,3% 0,4% 0,9% 2,2% 1,4% 5,2% Tenteli 0,9% 2,0% Frigorifik Askılı Cam 14,8% Oto Akaryakıt 71,9% LPG Silobas Lowbed Platform Şekil 18 Türlerine Göre Yarı-Römork Filosunun Dağılımı Araştırmaya katılan sektör firmalarının sahip olduğu yarı-römork cinsi araçların ağırlıklı bölümü % 72 oran ile “Tenteli” araçlardır. Sektörün “gıda taşımacılığı ve lojistiği” alanındaki yoğun uzmanlaşma oranını teyit eder şekilde; ikinci sırada “Frigorifik” yapıdaki (soğutucu tertibata sahip) araçların genel filodaki oranı % 15’tir. Üçüncü sırada ise, “Platform” tip yarırömorklar gelmektedir ki; bunlar “zemini düz ve kenar kapakları olmayan ve genellikle boru, demir, konteyner gibi malzemelerin taşınmasında kullanılan yarı-römorklardır. Platform tipteki yarı-römorkların filoda önemli sayılacak oranda olması, yine ileride ele alınacak olan “sektörde uzmanlaşma” bölümünde görüleceği gibi, sektörde ağırlıklı uzmanlık alanlarından birinin “gabari dışı/proje taşımacılığı” olduğunu teyit etmektedir 3) RÖMORK FİLOSU: Römork filosunda da, yarı-römork filosuna benzer bir dağılım göze çarpmaktadır. 19 0,3% 2,2% 0,4% 1,3% 0,5% 5,2% Tenteli Frigorifik Askılı 9,0% Cam 2,2% Oto Akaryakıt 14,0% 64,9% LPG Silobas Lowbed Platform Şekil 19 Türlerine Göre Römork Filosunun Dağılımı Sektörde en yaygın kullanımda olan “römork” türünün “Tenteli” olduğu ve römork filosunun % 65’inin tenteli türü araçlardan oluştuğu görülmektedir. İkinci sırada “Frigorifik” , üçüncü sırada ise “Platform” türü araçlar gelmektedir. 4) KAMYON FİLOSU: 14% Konvansiyonel Euro 1 8% 47% Euro 2 Euro 3 18% Euro 4 Euro 5 9% 5% Şekil 20 Türlerine Göre Kamyon Filosunun Dağılımı Ağırlıklı olarak Ortadoğu ülkelerine yönelik taşımalarda kullanılan “kamyon” türü araçlarda “konvansiyonel” motor tipi olanların % 47 oran ile çoğunlukta olduğu görülmektedir. Yine, Avrupa taşımalarında avantaj sağlaması bakımından Euro 5 tipi araçların da filo yatırımlarında ağırlık kazanmaya başladığı göze çarpmaktadır. 20 1.5. Sektörde Teknoloji Kullanımı: Araştırmaya katılan sektör firmalarının sadece % 14,2’sinin mevcut bir “teknoloji yatırımına” sahip olduğunu bildirmiş olması, sektörde teknoloji kullanımının, arzu edilen oranın altında olduğunun ilk işaretidir. 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Şekil 21 Bölgelere Göre Teknoloji Yatırımı Teknoloji yatırımı açısından, sektörde olağan görüldüğü üzere, Marmara Bölgesi öne çıkmaktadır. Onu, üçte bir oran ise Ege Bölgesi izlemektedir. Sektöre özel yazılım kullanımının sadece Marmara Bölgesi’ne özgü olduğu görülürken; Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde de faaliyetleri destekleyici teknolojik yazılım kullanımının gelişmekte olduğu dikkat çekicidir. 60,0 50,0 40,0 30,0 20,0 10,0 0,0 Trabzon Şırnak Sivas Samsun Sakarya Rize Ordu Nevşehir Muğla Mersin Mardin Konya Kocaeli Kirklareli Kirikkale Kilis Kayseri Karabük İzmir İstanbul Iğdir Hatay Giresun Gaziantep Düzce Denizli Bursa Bolu Aydin Artvin Antalya Ankara Adana Şekil 22 İllere Göre Teknoloji Yatırımı 21 İstanbul, tüm ülkede teknoloji yatırımları açısından lider konumdadır. 40% 36% 35% 30% 30% 25% 20% 17% 16% 15% 10% 5% 2% 0% Araç Takip Donanım Özel yazılım Nakliyat Programı Diğer Şekil 23 Teknoloji Yatırımları Türlerinin Dağılımı Tablo 10 Araç Takip Sistemi Kullanımı (N=1000) Araç takip sistemi Kullanımı Kullanan Kullanmayan Toplam Sayı 380 620 1.000 Yüzde 38,0 62,0 100,0 Sektörde en yaygın kullanılan teknoloji “Araç Takip” teknolojileri olup; araştırmaya katılarak herhangi bir teknoloji yatırımı olduğunu belirten firmaların % 38’inde bu teknoloji kullanılmaktadır. Ancak bunun 2 katı oranında atıl bir kesim olduğu göze çarpmaktadır. 70,0 62,0 60,0 50,0 40,0 38,0 30,0 20,0 10,0 0,0 Kullanan Kullanmayan Şekil 24 Araç Takip Sistemi Kullanımı Araştırmaya katılan sektör firmalarının üçte birinin MS Office paket programlarını kullandıkları görülürken; firmaların sadece % 3,4’ü herhangi bir yazılım kullanmaktadır. 22 RFID kullanımının Marmara Bölgesi dışında etkin olmaması dikkat çekmektedir. Finans yazılımları, MS Office paket programlarıyla birlikte en yaygın yapılan teknoloji yatırımları olup; firmaların genel işleyişinde teknolojiye önemli bir yer ayıran “ERP (Enterprise Resource Planning: İşletme Kaynaklarının Planlanması) yazılımlarının Marmara ve Akdeniz Bölgelerinde yaygınlaşmakta olduğu görülmektedir. Sektörün en temel sıkıntılarından biri olan teknolojik altyapının yetersizliği ve teknolojinin yeterince etkin kullanılamaması, firmaların lojistik maliyetlerini ölçememeleri, operasyonlarının verimlilik düzeyini takip edememeleri, müşterilerine katma değerli ve kârlı hizmetler sunamamaları gibi menfi sonuçları da beraberinde getirmektedir. 23 1.6. Sektörde Yeni Pazar Arayışları ve Yurtdışına Açılma Araştırmaya katılan sektör firmalarının, özellikle 2008 sonlarında baş gösteren küresel kriz sonrasında daralan kar marjları ve talep karşısında mevcut faaliyet bölgelerini genişletme, yurtdışında çeşitli ortaklıklar kurma veya şirketleşme çabaları veya mevcut faaliyet bölgelerini değiştirerek farklı pazarlara girmeye yönelik eğilimleri artmaktadır. Yanıt veren sektör firmalarının yaklaşık dörtte biri (% 24) , yeni pazarlara açılma düşüncesi taşıdığını ifade etmiştir. Tablo 11 Yeni Pazarlara Açılma Düşüncesi Sayı Bölge % Marmara Bölgesi 109 45,4 Ege Bölgesi 12 5,0 Akdeniz Bölgesl 36 15,0 Karadeniz Bölgesi 1 0,4 İç Anadolu Bölgesi 15 6,3 Doğu Anadolu Bölgesi 1 0,4 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 66 27,5 Toplam 240 100,0 Yeni pazarlara açılma düşüncesi, Marmara ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri’nde ağırlıklı bir eğilim olarak görülmektedir. Akdeniz Bölgesi ise, yeni pazar arayışında üçüncü sırada gelmektedir. 50,0 45,0 40,0 35,0 30,0 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 45,4 27,5 15,0 5,0 0,4 6,3 0,4 Güneydoğu Anadolu Bölgesi Doğu Anadolu Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Karadeniz Bölgesi Akdeniz Bölgesl Ege Bölgesi Marmara Bölgesi Şekil 25 Yeni Pazarlara Açılma Düşüncesi Yeni pazarlara açılma stratejileri geliştirme bakımından İstanbul, Hatay ve Mardin illerinin dış pazarlara açılım için ana bağlantı noktaları olmaları dolayısıyla başı çekmektedir. 24 45,0 40,0 35,0 30,0 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 Adana Ankara Antalya Artvin Aydin Bolu Bursa Denizli Düzce Gaziantep Giresun Hatay Iğdir İstanbul İzmir Karabük Kayseri Kilis Kirikkale Kirklareli Kocaeli Konya Mardin Mersin Muğla Nevşehir Ordu Rize Sakarya Samsun Sivas Şırnak Trabzon 0,0 Şekil 26 İllere Göre Yeni Pazarlara Açılma Düşüncesi Yurtdışı alternatif pazar arayışlarında Marmara Bölgesi’nde ve Güneydoğu Anadolu’da Avrupa öne çıkarken; Marmara ve Akdeniz’de Ortadoğu; Güneydoğu Anadolu’da ise BDT ve Orta Asya pazarları önde gelen seçeneklerdir. Afrika açılımı konusunda sektör firmalarının kesin bir eğilimi görülmemekte olup; pazarın yeterince tanınmaması en temel gerekçedir. Öte yandan, özellikle Marmara Bölgesi’nde “Avrupa, BDT-Orta Asya, Ortadoğu, Afrika, Asya” dışındaki “diğer” seçeneği kapsamına girebilecek alternatif pazar arayışlarının oldukça yüksek oranda belirtilmiş olması, sektör firmalarının mevcut pazar alternatiflerini alışılmışın dışında (Uzak Doğu, Uzak Asya vb.) genişletmenin yollarını aradıklarını göstermektedir. 90% 80% 70% 60% 50% 40% 30% 20% 10% 0% Avrupa BDT-Orta Asya Ortadoğu Afrika Asya Diğer Şekil 27 Bölgelere Göre Yeni Pazar Arayışları Araştırmaya katılan sektör firmalarının % 8’inin yurtdışında ortak şirketi mevcut olup; % 23’ünün ise yurtdışında şube veya temsilciliği bulunmaktadır. 25 Tablo 12 Bölgelere Göre Yurtdışı Şube ve/veya Ortaklık Sahipliği Dağılımı Bölge Sayı % Marmara Bölgesi 104 46,0 Ege Bölgesi 24 10,6 Akdeniz Bölgesl 46 20,4 Karadeniz Bölgesi 10 4,4 5,3 İç Anadolu Bölgesi 12 Doğu Anadolu Bölgesi 3 1,3 Güneydoğu Anadolu Bölgesi 27 11,9 50,0 40,0 30,0 20,0 10,0 0,0 Güneydoğu Anadolu… Doğu Anadolu Bölgesi İç Anadolu Bölgesi Karadeniz Bölgesi Akdeniz Bölgesl Ege Bölgesi Marmara Bölgesi Şekil 28 Bölgelere Göre Yurtdışı Şube ve/veya Ortaklık Sahipliği Dağılımı (Coğrafi) Marmara ve Akdeniz görülmektedir. Bölgesi’ndeki firmaların yurtdışında yapılanmakta olduğu 1.7. Sektörde Uzmanlaşma Araştırmaya katılan sektör firmalar “taşımacılık hizmetleri” alanında ağırlıklı olarak (% 23,3) gabari dışı taşıma hizmetlerinde uzmanlaşmıştır. Bu tür taşımalar proje taşımacılığı hizmetleri gibi müsaade edilen azami ölçülerin dışındaki özel araçlarla ve özel izinlerle gerçekleştirilen taşımaları içermektedir. Tablo 13 Yapılan Taşım Türüne Göre Dağılım Taşıma türü Tehlikeli Madde Tanker Gabari dışı (proje vb.) Canlı hayvan Cam taşıma Diğer Toplam Sayı Yüzde 222 71 292 19 106 545 1.255 17,7 5,7 23,3 1,5 8,4 43,4 100,0 Tehlikeli madde taşımacılığı da sektörün en fazla uzmanlaştığı ikinci alanı ifade etmektedir. 26 50,0 43,4 45,0 40,0 35,0 30,0 23,3 25,0 20,0 17,7 15,0 10,0 8,4 5,7 5,0 1,5 0,0 Tehlikeli Madde Tanker Gabari dışı (proje vb.) Canlı hayvan Cam taşıma Diğer Şekil 29 Yapılan Taşıma Türüne Göre Dağılım Araştırmaya katılan sektör firmalarının sundukları “Lojistik Hizmetler”de uzmanlaştıkları alanları gösteren tablo ise aşağıda yer almaktadır. Buna göre; sektörün “gıda lojistiği”, “proje lojistiği” ve “tekstil lojistiği” alanlarında uzmanlaştığı görülmektedir. Tablo 14 Lojistik Hizmetlerde Uzmanlaşma Lojistik Hizmetlerde Uzmanlaşma Gıda Proje Perakende Sıvı gıda Tekstil Otomotiv Beyaz eşya İlaç Tehlikeli madde taşımacılığı Diğer Toplam 27 Sayı 184 170 28 26 150 96 85 30 81 313 1.000 Yüzde 18,4 17,0 2,8 2,6 15,0 9,6 8,5 3,0 8,1 31,3 100,0 35,0 30,0 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 31,3 18,4 17,0 15,0 9,6 2,8 8,5 8,1 3,0 2,6 Diğer Tehlikeli madde taşımacılığı İlaç Beyaz eşya Otomotiv Tekstil Sıvı gıda Perakende Proje Gıda Şekil 30 Lojistik Hizmetlerde Uzmanlaşma Uzmanlaşma oranının Marmara, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu’da yoğun olduğu görülmektedir. Sıvı Gıda Tekstil Otomotiv Beyaz Eşya İlaç Tehlikeli Madde Diğer Toplam Bölge / Firma Yüzdesi Marmara Ege Akdeniz Karadeniz İç Anadolu Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu TOPLAM Perakende Marmara Ege Akdeniz Karadeniz İç Anadolu Doğu Anadolu Güneydoğu Anadolu TOPLAM Proje Bölge/ Firma Sayısı Gıda Tablo 15 Coğrafi Bölgelere Göre Uzmanlaşma 50 11 73 6 5 2 37 70 11 30 8 9 0 42 17 0 9 0 0 0 2 12 0 7 2 1 0 4 67 11 14 3 10 0 45 55 11 16 3 5 0 6 33 7 16 3 8 0 18 20 0 7 0 2 0 1 37 9 15 1 12 0 7 111 14 66 36 30 22 34 472 74 253 62 82 24 196 184 170 28 26 150 96 85 30 81 313 1163 10,6 14,9 28,9 9,7 6,1 8,3 18,9 14,8 14,9 11,9 12,9 11,0 0,0 21,4 3,6 0,0 3,6 0,0 0,0 0,0 1,0 2,5 0,0 2,8 3,2 1,2 0,0 2,0 14,2 14,9 5,5 4,8 12,2 0,0 23,0 11,7 14,9 6,3 4,8 6,1 0,0 3,1 7,0 9,5 6,3 4,8 9,8 0,0 9,2 4,2 0,0 2,8 0,0 2,4 0,0 0,5 7,8 12,2 5,9 1,6 14,6 0,0 3,6 23,5 18,9 26,1 58,1 36,6 91,7 17,3 100 100 100 100 100 100 100 15,8 14,6 2,4 2,2 12,9 8,3 7,3 2,6 7,0 26,9 100 28 35,0 30,0 25,0 % 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 Marmara Ege Akdeniz Karadeniz İç Anadolu Doğu Anadolu Güneydoğ u Anadolu Gıda 10,6 14,9 28,9 9,7 6,1 8,3 18,9 Proje 14,8 14,9 11,9 12,9 11,0 0,0 21,4 Perakende 3,6 0,0 3,6 0,0 0,0 0,0 1,0 Sıvı Gıda 2,5 0,0 2,8 3,2 1,2 0,0 2,0 Tekstil 14,2 14,9 5,5 4,8 12,2 0,0 23,0 Otomotiv 11,7 14,9 6,3 4,8 6,1 0,0 3,1 Beyaz Eşya 7,0 9,5 6,3 4,8 9,8 0,0 9,2 İlaç 4,2 0,0 2,8 0,0 2,4 0,0 0,5 Tehlikeli Madde 7,8 12,2 5,9 1,6 14,6 0,0 3,6 Şekil 31 Coğrafi Bölgelere Göre Uzmanlaşma 29 C. DEĞERLENDİRMELER VE ÖNERİLER 1) SEKTÖRÜMÜZ AYAKTA KALMAK VE GELİŞMEK İÇİN MADDİ DESTEK VE TEŞVİK BEKLİYOR ! Araştırma sonuçlarına bakıldığında, Türkiye karayoluyla uluslararası eşya taşımacılığı sektörünün yapısal olarak KOBİ niteliğinde olduğu görülmektedir. Ancak, ülkemizde KOBİ’lere yönelik sınırlı destek mekanizmalarının, ağırlıklı olarak “üretim alanda faaliyet gösteren KOBİ’lere yönelik olduğu” dikkate alındığında, sektöre özel maddi destek ve teşvik mekanizmalarına olan ihtiyaç açıkça ortaya çıkmaktadır. Derneğimizin yoğun girişimleriyle ilk kez 2009 yılında, uluslararası nakliye sektörü“döviz kazandırıcı hizmet” kategorisine alınmış ve Türk Eximbank tarafından sektöre özel kredi verilmeye başlanmıştır. Ancak UND’nin araştırmasının sonuçlarıyla da teyit edildiği üzere, söz konusu kredi mekanizmasından faydalanabilen sektör firmalarının sayısı son derece sınırlı kalmıştır. Öte yandan, bu yılın Nisan ayında açıklanan ve önümüzdeki aylarda uygulamaya başlanması beklenen Yeni Teşvik Sistemi’nin de sektörün finansman sıkıntılarını çözmekten uzak olduğu tespit edilmiştir. Yeni Teşvik Sistemi kapsamında, uluslararası eşya taşımacılığı sektörünün son derece sınırlı olarak ele alınmaktadır. “Faiz İndirimi, Sigorta Primi İndirimi, Vergi İndirimi” gibi alanlarda özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller için ağırlıklı olarak sunulması öngörülen desteklerin (üstelik bu bölgelerde yapılanmamış bulunan) “demiryolu ve denizyolu taşımacılığı” sektörleri ile kısıtlı tutulduğu; ülke ekonomisine yılda 6 milyar dolar katkı sağlayan uluslararası karayolu eşya taşımacılığı sektörü açısından (motorlu taşıt sanayine destek dışında) bir teşvik unsurunun yer almadığı görülmektedir. Yeni Teşvik Sistemi kapsamında “Uluslararası rekabet gücünü artırma potansiyeline sahip ar-ge içeriği yüksek, yüksek teknolojili ve yüksek katma değerli stratejik önemi haiz yatırımların teşvik edilmesi” amaçlanmaktadır. Araştırma sonuçlarından da görüleceği üzere, sektörümüzün teknolojiden yararlanma oranı oldukça düşük seviyelerdedir. Sınırlı orandaki teknoloji yatırımlarının ise, araç takip teknolojileri ağırlıklı olduğu görülmektedir. Oysa, son yıllarda giderek kızışan küresel rekabet karşısında, sektör firmalarımızın küresel ölçekli rakipleriyle başa çıkabilmesi için teknolojiden de destek alarak hizmet kapasitelerini, çeşitlerini, verimliliğini ve kalitelerini arttırmak üzere çeşitli iyileştirme çalışmaları ve yatırımlar gerçekleştirmek zorunda kalmaktadır. Ancak, Yeni Teşvik Sistemi kapsamında desteklenmesi öngörülen ar-ge ve teknoloji yatırımlarının “ithalat bağımlılığı yüksek ara malların ve ürünlerin üretimi”ne yönelik olacağı açıklanmış bulunmaktadır. Öte yandan, Teşvik Sistemi kapsamında destekleneceği bildirilen “stratejik yatırımlar” kapsamına sektörün depo, antrepo, lojistik merkez vb. yatırımlarının da dahil edilmesinde fayda görülmektedir. 30 Özellikle sektör firmalarımızın yoğunlaştığı illerde ve bölgelerde benzer uzmanlıkları geliştirmiş olan firmaların ortak kapasite kullanımı amaçlı girişimlerin (örneğin; “Lojistik Köyler” gibi yatırımlar) desteklenmesi önem arz etmektedir. Bu sayede ölçek ekonomisi, verimlilik artışı, maliyetlerin azalması gibi somut avantajlarla içinde bulunulan ilin veya bölgenin rekabet gücünün arttırılması desteklenmiş olacaktır. Son olarak; uluslararası taşımalarda (özellikle Avrupa ayağında) giderek artan “çevrenin korunması” baskıları (geçiş belgelerinin, giderek daha üst Euro motor türü araçlara tahsis edilmesi), aynı zamanda ülkemizin iklim değişikliği ve çevre konularındaki uluslararası taahhütlere uyma zorunluluğu (Kyoto Anlaşması, AB ile yürütülmekte olan çevre müzakereleri vb.) karşısında sektörü bekleyen yapısal dönüşüm (çevreci filo) gereksinimleri de, sektörümüzün maddi destek beklentileri arasında öne çıkmaktadır. Dolayısıyla, çoğunluğu KOBİ niteliğinde olan sektör firmalarımızın uluslararası rekabet gücünün arttırılması açısından gerek altyapı, gerek üstyapı, gerekse operasyonel gelişim desteğinin sağlanması, bu sayede, firmalarımızın salt “uluslararası eşya taşımacılığı” faaliyetinden “uluslararası lojistik hizmet sağlayıcısı”na dönüşmesinin önünün açılması, nihayetinde bu sektörün hizmet verdiği üretim sektörlerini de olumlu yönde etkileyecektir. 2) SEKTÖRDE KÜRESEL DESTEKLENMELİ ! MARKA BİLİNCİ YETERSİZ, ULUSLARARASILAŞMA Araştırmaya katılan sektör firmalarının sadece % 24’ünün yurtdışı pazarlara açılma planı söz konusuyken, firmaların sadece % 8’inin yurtdışında ortak şirketi ve sadece % 23’ünün ise yurtdışında şube veya temsilciliği bulunmaktadır. 2023 yılına kadar “en az 10 küresel lojistik markası” yaratılmasının hedeflendiği Türkiye Lojistik Sektörünün “uluslararasılaşma” oranının düşüklüğü, firmaların küresel sisteme entegre olmak için daha fazla yurtdışı bağlantısı kurması ve uluslararası network’lerini geliştirmesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Bu alanda sektör firmalarımız için gerekli açılımları sağlayacak mekanizmaların acilen devreye sokulması, örneğin; halen ihracatçılarımıza yönelik uygulanan “yurtdışı pazar araştırması desteği” gibi desteklerin sektör firmaları tarafından da faydalanılır hale getirilmesi; uluslararası network oluşturmak, kıyaslama ve firma eşleştirme çalışmalarının desteklenmesi, yurtdışında ortak şirket kurulumuna yönelik destekler ya da yurtdışında yapılanmaya yönelik kredi veya fon imkanları beklenmektedir. 3) ADR VE ATP ANLAŞMALARINA TARAF OLDUK, ANCAK BU ALANLARDA YAPILANMA HIZLA TAMAMLANMALI Ülkemizin, uluslararası ulaşım koridorlarına entegre olarak dünya ticaretinden daha fazla pay almasında uluslararası ulaşım standartları ve kurallarının etkin olarak uygulandığı bir ulaştırma ve lojistik sektörünün önemli rolü olacaktır. Bu bağlamda, Birleşmiş Milletler tarafından yayınlanmış olan 57 uluslararası sözleşme ve konvansiyonun büyük bölümüne taraf olunması gerekmektedir. 31 Derneğimizin de aralarında bulunduğu sektör kuruluşları ve meslek örgütlerinin yoğun girişimleriyle ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığımızın değerli destekleriyle, Mart 2010 tarihinde ADR Sözleşmesi (Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Uluslararası Taşınmasına ilişkin Avrupa Sözleşmesi) ve Nisan 2012 tarihinde taraf olunması uygun bulunan ATP Sözleşmesi (Bozulabilir Gıda Maddelerinin Uluslararası Taşınmasına ve Bu Tür Taşımalarda Kullanılacak Özel Ekipmana ilişkin Sözleşme) ülkemizin mevzuatına girmiş bulunmaktadır. Araştırma sonuçlarına göre; sektörümüzde lojistik hizmetler alanında “gıda lojistiği” ağırlıklı bir uzmanlaşma mevcuttur. Ancak, gıda maddelerinin taşınması ile ilgili özel bir mevzuatın henüz yürürlükte olmaması sebebiyle, bu tür faaliyetler denetim olmaksızın sürmektedir. Dolayısıyla bozulabilir gıda maddelerinin taşınmasının acilen yasal olarak düzenlenmesinde toplum sağlığı açısından zorunluluk söz konusudur. Öte yandan, halen ülkemizin ATP (bozulabilir gıda maddelerinin özel şartlarda ve araçlarla taşındığı) sistemini yapılandırmamış olması, aynen ADR mevzuatına uyum sürecinde yaşanılan eksiklikler sorunlara neden olmaktadır. ATP mevzuatına göre araç üreten firmalar test ve sertifika işlemleri için araçlarını, bu sistemin mevcut olduğu diğer ülkelere göndermek zorunda kalmakta olup; kimi zaman ATP sertifikası olmadan yurtdışına taşıma yapmak zorunda kalan araçlarımız özellikle bazı ülkelerde 5000 Euro’lara varan para cezalarına çarptırılmakta; araçtaki yükler ATP sertifikası olan araçlara nakledilmekte, araçlara el konulmakta ve uluslararası taşımalarımız aksamaktadır. Bu nedenle, yakın tarihte TBMM’de kabul edilen ATP Sözleşmesi’ne taraf olma sürecinin en kısa sürede tamamlanması; eş zamanlı olarak da ülke için mevzuat ve sistem yapılanmasının (test ve belgelendirme kuruluşları, vb.) tamamlanması gereklidir. Taşımacılık hizmetleri bakımından ise, gabari dışı taşımacılıktan sonra en fazla uzmanlaşılan alan “tehlikeli madde taşımacılığı”dır. ATP’den daha önce taraf olduğumuz ADR Sözleşmesi bağlamında da, tehlikeli madde taşımacılığı ile ilgili mevzuatın ( Tehlikeli Maddelerin Karayoluyla Taşınmasına Dair Yönetmelik) kısmen yürürlüğe girmemiş olması, bu alandaki sektörel yapılanmanın oluşmasını engellemekte olup; konuyla ilgili sorumlu sayısı, kontrol kapasitesi ve konu hakkında eğitimli personel sayısının henüz yeterli düzeye ulaşmamış olması sorun yaratmaktadır. Araçların, ambalajların testlerine ve onaylanmalarına ilişkin herhangi bir düzenleme henüz yapılmamıştır. Bundan dolayı tehlikeli madde yüklü karayolu tankerleri yurtdışına çıkamamaktadır. Tehlikeli madde ambalajı üreten firmalar ise onaylarını ise yurtdışından alabilmektedir. Türkiye’de ADR Konvansiyonu gereğince eğitimlere ilişkin temel eğitimi dışında başkaca eğitim verilmemektedir. Diğer önemli bir taşıma türü olan sıvı dökme taşımasında bir an önce eğitimlere başlanılması önemlidir. Benzer durum, Sınıf 1 ve Sınıf 7 maddelerin taşınması için de geçerlidir. 32 Öte yandan, tehlikeli atıkların/ tıbbi atıkların taşınmasında eski adıyla Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından önemli düzenlemeler getirilmiş, bu tür taşımalar bugün çok daha sağlıkla yapılmaktadır. Tüm bunlar göz önünde bulundurulduğunda, eğitimli sürücülere ihtiyaç daha da artmaktadır. ADR kurallarına göre, tehlikeli madde taşıyan, üreten, gönderen, depolayan her firmada istihdam edilmesi zorunlu olan “Güvenlik Danışmanlığı”na yönelik yönetmelik, eğitim ve sınav koşulları da bir an önce belirlenmesi gerekmektedir. Araştırma sonuçlarının işaret ettiği üzere, tehlikeli madde taşımacılığı konusunda sektörde önemli oranda uzmanlaşma gelişmiş bulunmaktadır ancak belirtilen yapısal boşlukların acilen giderilmesi, bu alanı gelişmeye açabilecek ön koşuldur. Geçtiğimiz yıl, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’nın yeniden yapılandırılması sürecinde “Tehlikeli Mal ve Kombine Taşımacılığı Genel Müdürlüğü”nün kurulmuş olması sektörümüz tarafından memnuniyetle karşılanırken, ülkemizin ulusal ve uluslararası tehlikeli yük taşımacılığını uyumunu hızlandıracağı düşünülmektedir. 33