1965
Transkript
1965
4 jl. C * ^ v-i.“v.»C A -jıiiZ ü i ' ,; ı z ı r / iu l * v j î ’ l. c iic i’ iarakta bezi, h er ihtilâlde parm ağı, her işte burnu, heı Kazgan okum ak b ir aptallıktır F ırıncıda lıam ur neyse, sofrada kaşığı, her lâm bada ışığı, her Kazgancı'da çam ur ociıır. «Güneş giren yere kuz girmez» âşığı, her çiftlik te horozu, her küm este civcivi, her yolda arabası, her gördüğüyle m erabası, her kom edi diyen h a lletm iş. 4 maii'de. de çabası, her kalabalıkta babası, her ahırda ve mül- ikisi de var. kız yurdunda kiyede ineği, her bataklıkta sineği, her garajda bine ği, her küm este tüneği, her yum urtada sarısı, her b aşta d a n sı, her evde karısı, her m asalda perisi, her sinem ada locası, her m ektepde hocası, her çatıda bacası, her m anavda kirazı, her eğlencede sazı, her m em lekette Lâzı, her çayırda kazı, her sınıfta kızı, her çorbada tuzu, her çeşitten Maliyûn'da boynuzu olan; Sadun Aren kadar solcu. B esim kadar orta yolcu, Aydın Yalçın kadar sağcı, iiiü!ll!!ill!!]![!l!üillü!lll!!lllll!(l!lj|ii[!ll!!l!ll]! Bâki ve Cengiz kadar yağcı, sözü özüne, karşı gözüne, dirseği dizine ayağı izine, ta rağı bezine uygun, töresel, yöresel, yarasal, beresel, ah & lâkî pilâki, hüvelbaki, prod^ktif, adjektif, resm ,î fotoğ M ülkiye Çaraurculuk ve T eksircilik rafı, izâfî, insel, hassaten cinsel, tinsel, anasız, avratsız, A.O. adına S a h ib i: B ir değil, beş değil. papyonsuz, kravatsız, içkisiz aile m ecm uası olup, m en Sorum lu kazı işleri m üdürü : Mezarcı Şa- suplarının B ursaspor’la en küçük bir ilişkileri bulun kir Sorum lu çizi iş le r i : R edis Hayrı, Spor m adığına vallahi, b illa h i... iş le r i: Çıkmazda, M agazin k ıs m ı: B iz fi kir gazetesi çıkarıyoruz. Fıkralar : B ekta şi ve M izanettin H oca. M a k a leler: B ib li yografyası. H ik â y e le r : A nlatılıyor Mülki- = ııııııııım ıın ıı iM iı ıııiH iıım ıı g ııııiH iiiıı ıııım ım ı ııııu u ııııı ııım ııın ıi iiıııım ı ım iM i ım m iim ıu ıı m ııın ıım ı m ye’d'e aşk' üstüne. B iy o g r a file r : Çoğu ya lan. K arikatür : Kaı akatır. Mizah kısm ı: Gayet ciddiyiz. Ş iir le r : Siyasî Tarih’e ka rıştı. H ocalara çam ur : Atanın elleri dert dekan dedi ki: görm esin, ne iyi, ne iyi- F a l : Üç buçuk gösteriyor. B ilim sel y a z ıla r : H erhalde teksirlerde ve kitaplarda aram ıyacaksınız. K adın k ıs m ı: Oturur, frikik verir, am a stil ile. Sinem alar k ıs m ı: Num ara lıdır. Açık oturum lar : Gına geldi. D ers ler : Gene m i? S o n u ç : H ele şükür b e !... Başyazarı : N e diyorsun genç? H oşyazan: H oş olm ıyanı v a ım ı ki? İlâ n la r: Km2 ye beş kuruş. R eklâm lar : Zâten çok yapıldı, belki de beğenilm eyecek. Abone i ş l e r i : PK. 00 B ir yıllığı : Ayın b aşı ya da son u olm asın a göre değişir. Altı a y lığ ı: B ir y ıl lığın yarısı kadar. Üç aylığı : Deh babam deh! A y lığ ı: Allah bilir, burs alm ıyordur. BİRLİKTE ÇALIŞMANIN DEĞERLİ BİR SONUCU OLAN BU GÜZEL E SE R DOLAYISİYLE SÎZLERİ TEBR İK EDERİM. ARANIZDA MEVCUT KARŞILIKLI SEV Gİ, SAYGI VE BAĞLILIĞIN HAYATTA DA DE VAMI E N İÇTEN DİLEĞİMDİR. KAZANILMA S I ZOR OLAN BU GÜZEL DUYGULARIN GE. LECEKTE BÜYÜK YARDIMINI GÖRECEKSİ NİZ. MİLLETİMİZE HİZMET YOLUNDA HE PİN İZE ÜSTÜN BAŞARILAR, SONSUZ İYİ LİIC VE SAADETLER DİLERİM. D E K A N IIIIIIIIIIIIIIIIİIIIIIIIIIIIIIIIU IIIlIllllH lllllim in illllllllllllllllllin illllin illH IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIM IIIIIIIIinillllllı 1 duyduğu takdirde daha faydalı ola caktır, kanaatindeyim . MEHM ET NOTUK1T : T aleb elerarası «teşkilâtlanm a» prossesüsü içinde KAZGAN önem li bir siyasî belge karakteri taşıyacaktır. CUMHUR FERM AN : (E n başa koyduk; hâlâ okum adınız m ı? En K azgansal yazısı odur bizce bu sayı nın.) TA H SİN B. B A L T A : İderenin hukuke bağliliği asaslerin e göre, şa kanın sin iıi asilm iş bulunm aktadir. B uninle beraber KAZGAN’ı okuyince gülm edim diyabilm ek, oldikça güjdür. TURAN GÜNEŞ: P olitika d ışın da söylediğim tüm sözleri KAZGAN' da görm ek beni çok sevindirdi, de sem yalan olur. B ununla beraber, bunlar dışında bir şeyler söy led iğ i m i de ben hatırlam ıyorum . CEMAL ÇİVİCİZADE : KAZ GAN iyi bir şey çocu k lar... Fakat organizasyon ve m etod yok, koordi nasyon da zayıf. M arshall D im ock’dan da bir önsöz alabilirdiniz. Maam afih iyi. BAHRİ SAVCI : Prof.ların m ut lak iktidarına karşı tüllâbin bir ayaklanm ası itibariyle KAZGAN, so s yal m uhtevaya açılışın bir ifadesi dir. SAFA R E İSO Ğ L U : M uhterem arkad aşlarım ... KAZGAN, doktrin lere değil, çahşan adam a öncelik ta nıdığı ve m üktesep haklara saygı FAHİR ARMAOĞLU: Hakikat-i halde KAZGAN, daha sen e başından beri hazırlanm akta idi ve her hâl ü kârda yayınlanm ası m ukadderdi. Fakat bu kadar k ron olojik gülece ğim i hiç hatırım a getirm em iştim . ARŞİVCİ YAKUP EFEND İ : KAZGAN’da pekçok tarihî belgeler var. H ep si de bir gerçeği ifade edi yor. Tem ennim , bu kıym etli m ecm u anın KAZGAN’cılara «belge» kayna ğı olm am asıdır. ( KAZGAN’cınm noııu :  m in!) DİKTATÖR H ÜSEYİN EFEN Dİ : B eş on nüsha bize verir de, sa tıp yolum uzu bulalım . Böyle olursa, fena değil. KAZGANCILAR: Y orulm am ıza yanm ıyoruz am a, çam urların gazaba gelm esinden korkuyoruz. F I K R A L A R NE DERLER? Siyasî Fikirler Tarihi dersinde Şe rif Marclin sordu : — Şimdi ben bir gurup insanın önü ne çıkıp «Hürriyet, adalet, anayasa..» desem, bana ne derler? — «Yeşşe» derler hocanı. O &% ' BEDRİ GÜRSO Y: (M esa j) Y a şayın çocuklar! B edri’siz bir Mülkiye’nin olam ıyacağım ispat ettiniz. MAZHAR HİÇŞAŞMAZ : KAZ GAN; her ne kadar pasifi (çam u r) aktifinden (palavra) fazla ise de, iyi çıkarılm ış bir bilanço sayılabilir. Yaşasın KAZGAN!... MÜMTAZ SOLSAL : K ırk yılda bir gizli bir aşk yapalım dedi, her şeyi alt ü st ettiniz. B eni M illî E m niyet bile bu kadar sık ı izleyem em işti ıdoğrusu. 'Ama, 'objektif jblarak iyi bir KAZGAN çıkardığınız için kutlarım . AYDIN H IR Ç IN : Kazgan Kom itesi’ne ve Kazgan sütunlarına k o m ünistler sızm ıştır. Baş, orta ve dip yazılar M an ifest”in b ayatlam ış te-i kerlem eleriyle dolu. Tek tesellim , M ülkiye'de KAZGAN’ı okum ayacak kadar ak ıllı ve B a tılı öğrencilerin de bulunduğuna olan inancım dır. 2 == - y a z ıs ız - — k o rk u y o ru m . Am a <nc do olsu beıı bi/.i, bizden iyi ta n ır sın... Cumhur Dekan oldu. Biliyorum, artık gerisini yaz ma diyorsun ama, bildiğin gibi değil. Büyük adımlar aüldı. Evvelâ Tüllâbm canına tak diyen açık oturum lar sınırlandırıldı. Bilemezsin Şaban, açık oturumlar yüzünden bayağı grip falan olmuştuk. Ha, sonra, sa lon açıldı. Spor salonu jimnastik yapan Tüllâb ile dolup taşıyor, bir görsen bayılırsın, bir ki, bir ki, rap rap, sağ sol, ki, bir ki bir ki... İnsanın kanı kaynıyor vallahi.. Utanmasak biz de soyunacağız bu yaşta.. Yal nız Zekeriya ile aralarına Black Cat girmiş galiba, ge çinemiyorlar. Ha, Zekeriya dedim de, bir çalışkan, bir faal ki, sorma. Sekreterlik, yurt müdürlüğü az geliyor. Ders bilem veriyormuş Fakültede. Biz görmedik ama kayıtlar böyle söylüyormuş, vebali anlatanın ve kayde denlerin boynuna... (Ha, Ümran’ın bu işe girmek için düzenler kurduğunu da belirteyim.) Evet, ne diyordum, hocalarda bir faaliyet bir çalışma ki, hızlarım alamayan lar, Cemiyet işlerinde bile bize yardım ettiler. Hatta o kadar ki adaylardan birinin propaganda işleri bizzat bir Profesörümüzce yürütüldü. Başarıya ulaşamadı ama, bi zim için bu işlerle uğraşması, bizi ne kadar sevdiğinin bir delilidir değil mi Şaban’eığım? Sonra bu cemiyet mc selesinde, basında, «kökü içerde yazılar» yayınlandı. Bil mem okudun mu? Okumana pek imkân yok; zaten pek mahdut miktarda basılıp satilıyor, eline geçmesi çok uzak bir olasılık... Şaban’eığım, Almanya’dan, Altın Yaldızlı Kur’anı Kerim ısmarladık. Hocaların yemin etmeleri için. Ken dilerine inanmak biraz güçleşti de. Zaten biliyorsun, he. men hemen hepsi politika ile flört halinde. Balta - Aksoy - Güneş üçlüsü artık bayatladı; pırlanta gibi yenileri tü redi Şahanede, aklın durur. Aydın Yalçın, Üstüne üstlük, bir de Hacı oldu, evet, evet, yanlış okumuyorsun. Aydın Yalçın Hacı oldu. Dönüşte de «Mukaddes Topraklar üze rinde» diye yazılar yazdı, konferanslar çekti. Anlıyorsun değil mi Şaban bizdeki faaliyeti? Hani Mülkiyenin bir Sadun Abi’si vardı, sigarayı bı rakır bırakır içerdi gene. O da, evet o da politikaya vur du kendini, kitap yazamaz oldu. TİP’in tüm kongreleri ne koşuyor, bu gidişle Ankara’dan listenin başına otur ması yüzde yüz... Ama gene de Mülkiye’nin sevgilisi, kim ne derse desin, 0 hep bildiğin helvalı misallerini an latıyor. Tüllâbm aşık suratına bir tebessüm ifadesi ve rebiliyor. Kantin, 15/Mayıs/1965 Ülen Şaban Ülen içi çözümün niiri. Evvelâ üzerime farz olan Tüllâbm selâmlarını su nar, hasretle, muhabbet ve şehvetle seni bir güzel öpe rim. Ondan sonracığıma, daha daha nasılsın der, sana yazacaklarımı okurken fazla heyacanlanmamam tavsi ye ederim. Şaban'eığım, nerdcıı başlasam, hangi dala el alsam elim e geliyor. Buraları çok merak ettiğini biliyorum ama, her yıl sana mektup yazılır da İliç birine bir cevap bile yazmazsın. Bu senin yaptığın da Mülkiyeliliğe sığ mıyor ya, neyse. Bizi affet gene de. Evet, yazacak çok şeyler var, çok. Karmakarışık yazıp seni sıkmaktan Ülen Şaban, sen ne ananın gözüymüşsün de biz se ni tanımazmışız. Dediklerin bir bir çıkıyor be : İsmail Türk de artık politikaya özeniyormuş : Kısmetini bir de o taraflarda aramak istiyormuş, ne denir. Halka inmek, yatırım yapmak ayaklarında «Üniversiteliler» de kuru fasulya - pilâv kürlerine bile devam etti bir ara. Ama göbek, ovalliğini kaybeder gibi olunca, caydı, şimdi Milka’dan ayrılamıyor. Baksana nerelere geldik Şaban’eığım. Sana neler neler anlatacağım... Proflardaki hızlılıktan söz edecek tim sana. Mıhçıoğlu evlendi Şaban, Suat Bilge’nin eli kü. lağında... Biliyorsun Bülent Daver vardı bizim, istesem bugün, hemen evlenirim ya, evlenip de bağlanmak, ge ride kalanlardan nasibimi kesmek istemiyorum diyor muş. Hakkı da yok değil hani, tüm hatunlar katında iti bar ve değeri öylesine yüksek ki, vemo de yanında yat diyorlar. Mümtaz vardı ya Mümtaz, meğer ne vere ba kanmış o, Şaban, sen derdin de biz inanmazdık. Bilimi, kitap ve makale yazmayı aşk ile, hem de gizli aşk ile naSil böyle bağdaştırabiliyor, şaşarsın... Dillerde Bulvar Palas’daki yemek olayları, destan diye anlatıyor. 3 Affet beni Şabancığım, gardaşım. Sana Cumhur De kan oldu demiştim ya, olur olmaz ilk işi kızlan akşam sekizde uyutmak oldu. Tabii sökmedi, anlarsın ya... Biz burada sinek mi avlıyoruz yani, di m i?... Sana hâlâ Tüllâbm halini arzetmedim ya Şaban, benden hıyar biri daha varsa şu Şahanede, o da sensin be... Oysa neler oldu neler, one dolaplar döndü, ne dü menler çevrildi... Sübyan Ömür geçen yıl kazanamadı' ğı başkanlığı bu yıl ald* ama, almaz olaydı. Bir seçim bildirisi yazmaktan bile acizmiş. Seçim teşekkürünü bile Laz Ercan’a yazdırdı. Oyalanıp durdu cemiyette. Sonunda da saltanata doymadan kıç üstü oturdu. O gi dince de Mektep Tilki Esat'a kaldı. Sen anla artık ge risini Şaban... Tilki Esat Şahanenin am iri... CumSıur'un Dekan olmasından bir farkını görüyor musun sen bu işin, biz görmüyoruz... Sabırsızlandığını görüyorum Şaban'aığım, acele et me ki şeytan karışmasın. Aşk, heyecan, mücadele, deh şet, şehvet dolu serüvenler istiyorsun, biliyorum, ama biz, açık! oturumlarda Sadun Areni en önce konuştu rup arkada kalanları kuru duvarlarla başbaşa bırakan talebe cemiyetleri kadar aptal mıyız ki be Şaban? El bette can alıcı noktaları sona bırakacaktık. Bunca yıl lık arkadaşız, bir pandik te atmıyalım mı yani Şaban, yeme bizi şimdi? İptidainin hatunlan hızlı mı hizh-Jİlk güreşte pek çok zayiat verdik. Kurbanlardan ikisi pek Yakışıklı Ahmet’le Katır Erdal... Hâttâ bizimkileri onlardan ay rı görebilenlere Hür Düşünce Kulübü ödüller vereceği ni vâdetm iş... İptidainin saplan da alık alık seyredi yorlar bu manzarayı. Ncylesiııler, serde iptidaîlik var bir kere... Biz de geçtik o devrelerden... İkinci sınıf gerçekten hareketli... Tahsin Beçir bi le şaşıyor derslerine rağbetin bu kadar artmasına. Me ğer rağbet ona değil, o sınıf hatunlarından birinin frikiklerineymiş Şaban, anlıyorsun ya... Sütunlu Salon da yok artık. İkinci sınıf artık her sınıftan saplarla dolup taşıyor. Görenler birbirlerine gösterip anlatıyorlar. Hak ları da yok değil Tüllâbm hani. Göz zevklerini tatmin etmeleri de m i yasak? Üçüncü sınıf perişan, Şabancığım, bundan daha iyi bir terim yok Türkçe’de varsa bile Nermin Hanım kul lanılmaz derecede tahrip etti onları... Evet, perişan ücüncü sınıf ikiye uzanan, Sem a’dan rahmet bekliyen. Bora’dan yağmur uman zavallılar. İdareciler Aktan’la, Maliyeciler Mazhar’la, Siyasiciler Gönlübol'la boğuşuyor lar bir yandan da, ne yapsınlar Ticaret hepsinin baş belâsı biliyorsun, aşkı da unutturur, meşki de... Son sınıfta havalar bambaşka oluyor Şaban’cığım. Bir alem ki değme... Binbir engele rağmen aynlmayan çiftlerin başında Hâle - Aydan ve Gül - Tuncer düoları geliyor. Ayrılanlar, terkedenler, reddedenler, barışan lar gırla, yıkılmayan dostluklar (Gülçin, . Ömer). Asu man, Turgut’u kafeslemekle poz attırıp duruyor. Ülgen’se Nihat’ı göz yaşartıcı bir sopa postasından sonıra kendisine bağladı. Çocukcağız ağlıyor ve Diplomayı alana kadar, deyip diş biliyor. Hatırlar mısın Şaban’cığım, bir gün bana «sen, yere bakanlardan kork» demiştin. Uslu çocuk ökmen'in iç gezide yapaklarım duysan, dilini yutarsın, ben yazmaktan utanıyorum. Anla artık, Kalantor Metin bi-| le dansa gidiyor. Mâliyenin hatunlan bir başka âlem Şaban, hangi I birini anlatayım. Gülçin, bütün fermanlarda övüldü.I gönlü alınmağa çalışıldı, gene de festivale katılmadı.I kendi kendini harcadı demek daha doğru... Güneş isel bizim pencerelerden sık sık girdi. Yoo, yoo, yakalanma-! dan, resmen ve çekinmeden Ümran da, Sevgi de, Nuranl da, İstiklâl de, Tülây hepsi de bir âlem bu sene... Dört| Mâliyenin saplan kuduruyorlar ama, kaç para... Siyasî Şube, Allah korusun. Neler neler. İdarî Şu] be fermanı okunurken mezkûr şube hatunlarını görme! liydin Şaban, ağlamak mı dersin, ne dersin? Bir kapalj kutu sanırlarmış kendilerini, olup bitenleri başkaların! dan öğrenince sudan çıkmış balığa döndüler, zavallıları Fügen festivale katılmadı; zaten dört yıldır etliye sütlü! ye kanşm azdı ki... İki gözüm Şaban, sana daha neler neler yazaca! Um ama yok, yer yok, vakit yok. Kazgan baskıya veri leçek. Neyleyip nitsem ki Şaban? Sen gene mektupla! alacak, gene hiç birine cevap yazmayacaksın... İnsali gel be Şaban, Tüllâp seni çok özledi. Hep adııu duyıf yor seni bir türlü göremiyorlar, ne iştir bu Allahaşkınâl Şaban’cığım, N il’deki Sağır Sultan bile duymu.şUİ diye yazmıyordum ama içim rahat etmedi: Molla Moli! Âşık oldu ve arkadaşından... azdı, evet azdı. «Arkada!, ben kızımla her zaman iftihar; evlenemezsem üçüncli kattan paraşütle atlar intihar ederim» diyor. Hamtnj Atillâ gene sap. Teksir Zafer «filoloji» ve «tarih» çaliij yor. Haıı şunu da belirteyim Şaban, ben gene sapııf. ama sap diye ortaya çıkmıyorum, takdir edersin İli. «sıkar beni bu işler, zevk almıyorum bu işlerden, btlıı lar burjuva zevkleri» diye Dede Hilmi'nin, Havalı Ümi|'in, Hımbıl Halûk’un metodlarına başvurarak paçayı kı tanyoruz, ne yapacaksın, dümon dünyası bu... DeJil mi yani, haksız mıyım âbi, söylesene... Az kalsın, evet az kalsın unutuyordum Şaban, belıi asla affetmezdin eğer yazmasaydım, affetmemekte haklıydın, ama yazıyorum işte. Şaban, Şahanede ahllk sıfırı geçti, negatife doğru ilerliyor. Kısaca yazayım altıncı kat Bursalı’larla iskân edilecekmiş artık, millet iş için oraya çıkacakmış. Cinsi lâtif öyle bir açılış acı lıyor ki sorma. Ceza olarak firikik yetersiz ve etkiiiz kaldı. Bundan sonra Penaltı atılacak. Yeni yurdun loş odalannda atış talimleri çoktan başladı bile. «Yurlta ahlâksızlık olayları aritı» dendi mi ekliyorlar arkaJndan : «Garranti Siyasal’ın yurdudur...» Arıla artık, Şa ban eşsek değilsin hoş... Yazacak bir kaç bildiri var,, onun için beni bağış lamanı rica ediyorum Şaban’cığım, mektubuma slın, kompozisyonuma da on verirken gözlerinden cüılıle Tüllâp, özellikle lıoşsoyla adına öper, ağzını bir kijtıi' gibi teperim, içi çözümün niiri Şaban... Mizanettin Frikiksejr'eı BACANAĞIN, Hâmiş : Tafsilât postada, posta Nuran’da Nuran| de IV Malî de... MEZUN ARKADAŞ 1S66 dan itibaren her yıl 30. A ğustos günü saat İ7.C0 ilâ 19.00 arası; Ankara’da isen iz : K uğulu Park’ta, İstan b u l’da : T aşlık Şark K ahvesinde M açka, hazır bulunmağa çalış. Büyük 'bir czlem le seni bekliyoruz. Himalayalardaki B u z d a n Saray BİLDİRGEN ERC AN — Kazgan’ın sizinle bir güreşme yapacağını biliyor muydunuz? Dedi ki; — Kulağıma çalındı ama, ummu yordum. — Fakülteye .girdiğinizden bu ya na karşılaştığınız en ilginç olay? — (Derin bir of çekerek) İlginç olnuyanı yok ki. Hele, birinci sınıftay ken «güzel» bir arkadaşın omuzuna nazar boncuğu dikilmesini hiç unut mam. — Bit olay sizce pek mi ilginç, Gülçin? — (güzlerini kırpıştırarak) Ne bile yim; değil mi yoksa? — Üçüncü sınıfta kavuncular ara şma katılmanıza sevinenler, sizce ayale, larinı kırdıklarınız mİ, yoksa münhası ran sizi göresi gelen ekitnciler mi? — Her ikisi de olabilir. Eğer ken dilerini sevindirebildimse ne mutlu. (N ot : bu arada durulmuş, dalga geçilmiş, yazılmas'i güç anılar anlatıl mıştır.) — Hemingway : «Cesaret güçlük ler karşısında zaraffettir» der. Sizce bu zarafette insanlar yaratılmadım!, yoksa Mülkiye’ye gelmemekte ısrar mı, ediyorlar? — Hiç şüphesiz Mülkiye’ye gelme mekte direniyorlardır. (Gülçin bu ara da bizi unuttuğunu farketmiş ve özür dilemiştir.) — Her fermanda övüldünüz; ge ne de festivale katılmadınız. Neden? — Sinirlenip hiçbir arkadaşı hak lı haksız kırmak istemezdim. Çünkü, ne olursa olsunlar, bütün arkadaşla rım bence değerlidir, (hatta lâz olma sına rağmen Bildirgen Ercan bile) — Yalcnı arkadaşlarınızın ısrarla rına rağmen Bülent Daver’in dersine ikinci bir defa niçin girmiyorsunuz? — Bu soruyu geçsek iyi olur ama. kimsenin hayatı ile oynamak istemiyo rum. — Maliye ilmine paralel olarak Maliye Kürsüsündeki son gelişmeleri izleyebiliyor musunuz? — Hiç şüpheniz olmasın, eğer ge li.şme varsa izliyorumdur. (Ondan son ra da Gülçin Mâliyeden ekime geliyor) — Sizin için fazla ışıktan, ışıl, ışıl saraylardan uzak durup, buzdan bir yalnızlığa gömülmek istediğiniz söyle niyor. Ne dersiniz? Yoksa gözlerinizin kamaşması mı? ve H im alayalann tepesinde Buzdan bir saray içinde oturup bütün sı nıftan uzaklaşan G ülçin’le, bulunduğu yere varan yolların çok sarp ve buzlu olm ası yüzünden dört yıldır görüşm ek im kânı olm uyordu. İşte bu gün ünlü dağcılarım ızdan B ildirgen Lâz, Çıfıt Öm er’in kıla vuzluğunda, bu güç işi başararak, yıllardır şim şeklerim izi üzerine çeken G ülçin Talaysüm uıı ayak değm em iş topraklarına ayak lan kırılm adan ve donm adan ulaştı ve kendisiyle buzdan sarayında bu akıl alm az röportajı yaptı. — (Gözlerini açıp üzerimize di- atılsa pek çok Galo Plaza’lar alteder. Ben diplomaside Galo Plaza’yı Ömer’e dikerek) Gerçek anlamda ışıl, ışıl sa rakip göremiyorum. loıılarda hâlâ mevcudum. Kaldı ki hiç — Meşhur AEG firması hakkınız bir ışık gözlerimi kamaştırmadı, ka da rekabet dâvası açacakmış, ne dersi, maştıramaz ve kamaştıracak kudrette olduğunu zannetmiyorum, (ööhhii.. ııiz? — Mevsimine ve şartlarına göre öhlıü...) haklıdır derim. — Iîuıı tarihini okuduğunuzu ve — En çok sevdiğiniz üç şey? Atillâ’ya hayran olduğunuzu gazeteler —.. (Uzun uzun düşündükten son yazdı. Sizce Atillâ’yı çağdaş açıdan nasıl ra) Buzdolab:, Buzdoiabı, yine buzdo değerlendirmek gerekir? labı....... — (Kelimelerin üzerine basarak —En çok tiksindiğiniz üç şey? ve takdir edasıyla) Evet, Atillâya ger —..(Gayet rahat ve serin kanlılık çekten hayranım. Fazla hüsnüniyet la) Buzdolabı, Buzdolabı, yine buzdo ve hoşgörürlülüğü çağdaş devlet adamı labı....... olmasına engeldir, (sözlerinin anlaşılıp — Kazgan ve kazgancılar üstüne anlaşılmadığını kontrol etti ama, biz de söyliyecekleriniz?... insandık...) — (Bizi inceden inceye uzun uzun —Aşk nedir sizce? süzdükten ve içe geçirdikten sonra) — (Gözleri değişti Gülçin’in. Anla Kazgancılar cin ile şeytan... (of, of,„) şılan can noktasına gelmiştik, oturu KAZGAN da onların eseri... şunu değiştirdi, yüzünde beliren kızar — Röportaj çok uzadı yemeğe geç manın geçmesini bekledik. Kararsız ve kalmayalım, size en iyi dileklerimizi daha iyisi de olabilirdi edasıyla) Za sunabilir miyiz? manına güre insana bazan üzüntü ba— Tabii.. Afiyet olsun. Yemekleri zan sevinç veren bir «alışkanlık» tır. niz inşallah buzdolabındadır. — Evlenmeyi düşünüyor musunuz? — Ah, ne gezer! Buzdolabından bir — (Ayaklarını yere vurarak) Yu yudum alabilmek, ne mutluluk, ger karda sözü geçen alışkanlığın sevinç çekten yönü ağır basınca düşüneceğim. — He, ya... — Biraz ileri gidiyoruz ama, evle — Ha, Gülçin Hanım, bizden so neceğiniz erkekte aradığınız başlıca rulmasını beklediğiniz halde sormadı özellikler? Boş yere unuıtlanmalan ön ğımız bir soru oldu mu? lemek istiyonız da... — (Başını iki yana sallayıp yavaş — (Gülerek ve hafif, ama hafif ka ça GRACE KELLY’i diye yutkunduk sılarak) Sağlam bir karakter, kuvvet tan sonra) li bir şahsiyet... İçi boş fanuslarla uğ — Yoo, hayır. raşmak istemem (ayrıca yakışıklı ve — Son olarak söylemek istediği Freud’u bilmesi de şart tabii)... niz bir şey var mı? — Konuyu değiştirsek. Çıfıt Önler — KAZGAN’cılara ders çalışmala in sınıfla sizin aranızda Galo Plâza’nın rım tavsiye ederim. Sonra kendilerini yerini aldığı söyleniyor, ne dersiniz? ben bile kurtaramam... — (Yanında bulunan Ömer'i sıvaz — îy i günler Gülçin, basanlar di layarak) Eğer gerçekten siyasi hayata leriz sana ve cümle tüllaba... 5 a 01a y a s a G İ R İ Ş : (Ahıra değil tabii) Biz, inek takım ı, ahırım ızdan aldığım ız feyiz, im an ve tezek koku suyla, giriştiğim iz büyük revolüsyonu Dünya ve ahiret efkârına böğürerelc duyururuz : M ö ö ö ... M ööö... M ööö... Şu Ş a h a n e y e adanı geldik, inek gidiyoruz. Bari kendim izi bir göste relim dedik. V e işb u D ’anayasayı yürürlüğe koyduk. P eşinen belirtelim | ki bu D'anayasa salt k endi kanım ızdan olan h as inekler ile M ülkiye’dc İşbu D’anayasa, boynuzu bitm e dik buzağılar hürm etine, her şeyle ri büyük olan boğalarım ızın uyanık b ekçiliğine sunulm uştur. adım ızı istism arla yetinm eyip hulûs-ü kalb ile bizden olduklarını h eri daim ispat eden b aşta Canbaba, ve ardından K uş H aşan, K el K alantor I M etin, K ent Gürol, M ecdi Ökmen ve hassaten m atruş K âm il olm ak üze-l re diğer soydaşlarunızın körbarsaktan çabaları ile ve yine onlar için i hazırlanm ış olup, in ek liğe sadakatini L â tifte n alacakları bir tasdikna-l GENEL İLKELER 1 — M ülkiye bir CUMHURİ YETTİR. 2 — B izim d övlet, inek hakları na ve ahırdaki kazıklara dayanan boynuzsal, siitsel, kuyruksal ve frikiksel olup, m erkez-i hüküm et şim dilik D ekanburg’dur. 3 — Y em ekhane, ahır, b ilhassa kızlar ve erkekler yurdu, kaynaşm ış bir kütle olup bölünm ez bir bütündr. 4 — R esm î dil «Mö», fotoğrafî dil argodur. 5 — E gem enlik ineklerindir. İnekler bu egem enliği boynuzlarıy la, boğalar ise kendi m ünasip alet ve silâhlarıyla istim al ederler. B u zağılar, özel olarak «Güzel» inekle rin vesayeti altında büyütülür ve gözetilirler. 6 — H erkes inekliğine m erbut haklarla ve saplarla m ücehhez olup k im se k im seye dokunam az. Muay yen m ünasebetler m ahfuzdur. 7 — Bu D ’anayasadaki haklar meyanınd'a inekler, danalar, öküz ler, tosun lar ve boğalar m uadil ve m üsavidirler. Cinsî olanlar dışında k im seye farklı işlem yapılam az. Ya pan olursa, boynuz ve sair âletlerle haklandığm ın resm idir. S — M ülkiye, her ineğin hayvan haj’sij’etiy le bağdaşır bir ahır stan dardına kavuşm ası için çalışır. 1 i £ nıe ile ispat ed eb ilen h erkese şâm ildir. M eğer k i m uhtevada derpiş olu nan ahkâm a harfiyyen riayet oluna. H em en Cenabı Cum hur Hazretleri] cüm le m ahlûkatı, bu bapta biz naçiz ineklerini, cem ii cüm le âfet, belâ| ve boğa saldırılarından m ahfuz buyura, âm in. 9 — Ahırlar her sabah güler ca penaltı atılm ası. (Ancak, bu saj le gibi sırıtm ak kanunla düzenlenir. yı 25 ten fazla olam az.) 10 — Bütün ineklere günde 3 — A ltıncı katta bir gece m ecb ıj öğün yem ek verilir. Sabahları m ısır ri iskân, otu, öğlenleri küspe, akşam ları da — T eşkilâta kurucu üye kaydı kepek veya sam an bulundurulm ası — B e sim ’in esprilerine giilm l m ecburidir. M uayyen yaştakilerin m ecburiyeti, yiyecekleri kanunla saptanır. Ancak, — M olla M elih’in bıyıksız yüzilkanun bu hakkın özüne dokunam az. ne aralıksız 5 dakika göz kırpm j İşbu D ’anayasa, K azgan’da ya dan bakm a, yınlanm asıyla yürürlüğe girer. Hilâ — H aşan T olon’ıı plâj kıyafd fına hareket edenlere uygulanacak tiyle seyretm e, cezalardan bazıları şunlardır : — Aydın Y alçın'ın Ü niversite — K azgan’ı baştan sona kadjr dışında para aldığı yerlerin sayısın okum a. lllllllllUlllllllllim nillllllllUU IIIIIIIIII!IIIIIIUI!IIUIin!lllllllllllllll!lllll!lU!l!IIIHIIIIUIIII!lllllllllll!llllllllinillllHII!l!llinilllllllllllinill!UI!llllll|lll EKİMCİ KUL İNEKLER İşte proflar karşıda hazır silâh Arş inekler mizan imdadına Arş sınava, arş bizimdir külâh Arş inekler mizan imdadına Cümlemizin baş belâmızdır Dekan Herkesi otu ile odur besleyen Cümle tüllâbı resmen kafesleyen Arş inekler mizan imdadına Rehberimiz firikik-i merdanedir Her hocamız Türkiye'de bir tanedir Mizan deyu yediğimiz ulu orla nanedir Arş inekler mizan imdadına Kırık nişandır tenine tüllâbm Teksir ise bizdeki adıdır kitabın Haziranı da Ekimi rfe birdir bı: az.'İv; Arş inekler mizan imdadına Sermayesi Paylara bölünmüş : — ANONİM — (HAYVAN) ZAFER MARŞI İptida kantine sefer olanda Atladı balkona geçti inekler Kovuldu kantinci geldi yenisi Karbonatlı çayı içti iınekler Ayarlayın hatunların ikisin Kandırayım profların hepisin Sınav sabahında Dekan kapısın Yedi, yedi deyu açtı inekler Dekan Cumhur eydür gelsin göreyi;l Mülkiyelilik ruhunu ben de bileyimj Averaj isterse üç not vereyim Bu sözle sevinçten uçtu inekler Ağz: açık frikikleri süzerken İnanolsıın ben bu şiiri yazarken Çözülüp ahırdan kaçtı inekler... %%v> fi M'4.Jİ iN i '-LJ ğ İ LiA it. •!> Festival K omitesinin Festival Başkanı Festival EMRE’nin Festivali Açarken Yaptığı Festival Konuşma : Soydaşlarım , ÖMER BALCAN — İstanbuldan gelen gülleri kız kardeşiniz gönderiyormuş, doğru mu? — Evet, inanmazsanız asistan Vah det Bey’e sorun. — Kendi tabirinizle «aslında iyi olan kişilere, doğru yolu göstermek» faali yetinden derslere ne zaman sıra gele cek? — İş işlen •geçtikten sonra — İnsanlığı ancak «insanlara» öğ retebilirim» diyecek kadar sizi üzgün ve ümitsiz kılan hadise nedir? Cidden merak ediyorum susmayın — Sene başındaki olayın aynen tek rarı ve ertesi gün beni arayıp düııii unutturmaya çalışacağına «bir kızla» vakit geçirecek kadar gönlünün huzur içinde olması idi. Bir dostumun. — 6/Mayıs/1964 tarihini yaşamaınayı ister miydiniz, eğer hatırlıyorsa nız. — Benim için bir «Zafer Marşı» ve silesi olan o günü dün gibi hatırlıyo rum. Yıllar sonra da aynı heyecanla ya şamayı isterim. Çünkü günün ümitli bir belirsizliğin başlangıcı olmaktan başka günahı yok. — 24 saatinizi dostlarınıza hangi kıstaslara göre dağıtıyorsunuz? — 24 saatten sadece 7 si benim ge risini bir «Miras yedi» gibi dağıtıyo rum. Tabii bu arada bazı özel kişiler daha çok vaktimi alıyor — «Zafer Marşı»nız varmış sizin. Ayrıntılı bir şekilde izah eder misiniz? — «Zafer Marşı» benim mora! kaynağımdır. Bir gün onu en yüksek perdeden söyleyeceğim. Fakat benim kastım başka sizin anladığınız başka olacak. — Sevgilerinizi niçin arkadaşlık olaralc vasıflandırıyorsunuz? Doğrumu? — Arkadaşlar arasında da sevgi vardır. Fakat bu sevginin muhakkak aşk olması iddiası gülünç. Aşktan daha üstün duygular da vardır. — Sevgilerinizi niye yarınlara bıra kıyorsunuz? — Şahsen ben aşka inanmam. Şim. di inanmadığım bir şeyin yarına kal ması normal değil mi? Benim cevabım bu. Sayın büyüklerim, sevgili küçüklerim, Ay boynuzlu danalar, Havuç boynuzlu boğalar, etiyle sütüyle inek kardeşlerim... Elde üssümizan denen sopalarla ömürboyu güdüldük.:. Kış oldu ambar saman ile doldu, bahar geldi, kırlarda yemyeşil çimenler yükseldi, Salm adılar... Tosunları danalardan, boğaları ineklerden ayırmaktan geri K alm adılar... Yeşil çimen, üzeri yazılı saman istedik kaale almadılar... Yumuşak başlılığımızı uysallık saydılar... İneğiz dedik, bizi düpedüz - hâşâ huzurdan - hayvan yerine koydular... Bir yedi görmek için 4 açılan gözlerimizi insafsızca oydular... İnekledik: ezdiler; secde ettik : sırtnnızı gezdiler; Yardım etmek iste d ik : kuyumuzu kazdılar. Ve işte arkadaşlarım, D idindik, tepindik .Gâlı kaybettik gâh, kazandık, gâh 2.80 uzan dık. V elâkin, bileğim izin kuvveti, hoşsoylarım ızm şehveti, sapsoylan m ızm dehşeti ile boynum uzdaki bağı çözdüler... Boynuzlarım ızın hakkıyla kazandığım ız bu m utlu günler, bu inek bayram ı, bu üssüm izan bayramı, böylecc başlam ış oldu. Btı bayram dem ektir ki, lıerşey söylenir. Bu bayram dem ektir ki, lıerşey yapılır. Ama bir şartı da v a r : İnek K işiliği ile Bağdaşm ası. K öklü bir geleneğin daha da yetkinleştirilerek gelecek kuşaklara ile tilm esinde bizim dönem inekleri de boynuzlarına düşeni yaptılar; Bunu göreceksiniz. B ayram ınız kutlu olsun, sevgili inek arkadaşlarım ... H epinizi sağarım . Emre Ertürer Festival Komitesi Başkanı ACI B İR Y İ T İ K B irliğim iz kurucularından ve en hızlı üyelerinden vefakâr (sandığı m ız) Bay Kemal Ç ivicizâde’yi, 9 N isan 1965 Cuma günü yapılan hazin ve eğlenceli bir törenle yitirdik. Saplıkta büyük başarısı ve direnişiyle bizlere büyük cesaret verm ekte iken cn u kaybetm ek bizi sarsm ış bulun m aktadır. D a n sın a hazır olan başım ız, sağolsun. M ülkiye Bekârlar B irliği Genel Direktörü T. Bekri BALTA (im za) Saym an İsm ail Hun (Parm ak izi) R aportör M ümtaz Solsal (fotoğrafı ilişik ) Kâtib-i Umumî-i M uvakkat A. Fuat Gölge (im za, m ühür) Veznedarcı S.K. M ühendis evlâdı (im za) Önemli n o t : Teksir gönderilmemesi rica olunur, ilgilinin vasiyetidir. ........- ............................................................................................................................................-.-V SORDUNUZ ŞİM D İ CEVAP VERİYO RLAR GULÇIN TALAYSUM — Bu güne kadar size kaç ayak atıldı, bunlardan hiç tutam oldu mu? — Atılanların farkında değilim. Hiç biri tutmadı. — Okul saati dışında ne ile vakit ge çiriyorsunuz? Dışarlarda İliç görenimiz olmadı da. — Sizi alâkadar etmez. — Sizin yüzünüz insanlara hiç gül mez mi? — «İnsanlara» güler. Güldüğü gibi. — Soğukluğu geç de olsa bırakmış tınız. Gene neden değiştiniz? — Ne isem o idim, bu gün de öy leyim. — Bu sınıfın erkekleri hakkında fikriniz? — Hepsi çocuk ruhlu ve medeni cesareti olmayan kişiler. — Neden bu kadar «ice - berg» si niz? — Bu suale yanında bulunan N eca ti Utkan cevap verdi. «KİM DEMİŞ» — O’nur niçiıı reddettiniz? — Kabul etm em iştim ki -reddede yim. — Son günlerde gözlerinizde mu zip ¡bir ifade var, neden? — Elbet vardır bir sebebi, merak etmeyin. AHMET AYAYDIN — Mülkiye’ye girdiğinizden beri kaç kızın gönlünü yaktınız? — Ben sıfır deyim siz 100 yazın — Quo vadis? — Hep bu karar Mekke'ye kadar, — Şükranla olan arkadaşlığınızın derecesi nedir? — Arkadaşlığın da derecesi mi o iurmuş? — «Tatlı Hayat» tan ne zaman vaz geçeceksiniz? — Adı üzerinde, vazgeçilir mi? — Âşık olabileceğinize inancınız var mı? — Soran şalııs müsterih olsun. İNANCIM VAR.’ ÜMRAN PEKER — İçgezide, Antalya’da Ayhan sizi ne diyerek uyandırdı? — Yatakhane sırrıdır. Başımı veri rim, bu sırrı vermem. — Anları sever misiniz? — Sevmiyen var mı ki? ÜMİT PAMİR — Son günlerde âşık olduğunuz söyleniyor, kime ve nasıl, tek taraflı mı? — Farkında değilim biliyorsam!, bana hatırlatın. Aşk, âşık falan... tehli keli kelimeler bunlar. — Gece 11 lerde çalan telefonun 8 esrarını çözdünüz mü? — Galiba. Milli Emniyetle beraber nihai tahkik saflıasındayız. — Niçin hep elleriniz cebinizde? — Şuuruna varamadım ama belki de kaybettiklerimi arıyorum olmalıyım. — Maskeli balo hayatınıza yeni bir gelişme getirebildi mi? — Her an her değişmenin ortaya çıkabileceği bir dünyada yaşıyoruz. — İkinci sınıfta ayak attığınız ki şiye sonradan neden kayıtsız kaldınız? — Öyle bir.şey oldu mu Hiç hatır lamıyorum. SERPİL CEBECİ — Sizce ciddilik etrafa soğuk dav ranmak mıdır? — Şüphesiz ki hayır! Ciddi, fakat aslâ arkadaşlarına soğuk davranmayan bir insanım. Lâkin sizin soğuk davranış tan kastınız nedir? BAKİ İLKİN —Yılmaz Akyiiz’c niçin bozulmak tasınız? — Yılmaz’ın kim olduğunu bilmi yorum ki. — «Hocalara <yağ çekme sanatı» adlı kitabınız ne zaman çıkacak? — Yayınlamıyacağım, şahsıma mün hasır kalsın... — Darvvin’in teorisine inanıyor mu. sunuz? — No comment!... — GÖLLERLE VE BİLHASSA RENKLİLERİYLE niçin çok ilgileni yorsunuz? — No comment. — Blue - Blue — Saç modeliniz ne zaman değişe cek Önünüzü görebiliyor musunuz? — Nine olduğum zaman! Gözlükler den dalıa iyi. — Kahkülünüzü kim için kestiniz? — Saç modelinden bıkanları biraz olsun memnun etmek için. OĞUZ GORBON — Ne zaman açılacaksınız karde şim? —Yüzmeyi öğrendiğim zaman. — Aşkla aranız nasıl? Genç kızlar dahil tabiatın bütün güzelliklerine âşığım. — Refakat Muhribi için ne düşü nüyorsunuz? — Şahsen öyle vasıflandırılmak iste mezdim. — Triumvirat içinde son durumu nuzun bir hayli kuvvetlendiği söyleni yor. Durum nedir? — Her zaman ve her yerde oldu ğum gibi kuvvetliyim. Triumvirat deni len şeyden haberim yok. Eğer böyle bir şey varsa muhakkak ki birinci kon.w lümdür. NİLÜFER SÜERDEM — Bahriyelileri beğenir misiniz? — Evet, hem de pek çok. — 12.20 de sizi bekliyen zat-ı muh terem kim? — Sizi çok mu ilgilendiriyor? NECATİ UTKAN TEZER İZMİROGLU . — İzmir'den haftada kaç mektup alıyorsunuz? — Ortalama? — Festivalde en çok hangi cümleye bozuldunuz? — Düşüneyim. Tinsel niteliklerimle ilgili olanlara. HAŞAN AŞKAN — 24 saatlik bir günde 48 saat ça lıştığınız söyleniyor. Doğru mu? — Soru sahibiyle beraber mi çalış tık? — Sizin siyah kazağınız ne oldu? — Döküldü. — Bir anneanneniz vardı, şimdi ne alemde? — Ankarada Çam gezmekte devam ediyor. — İkinci sınıfta birisinin ayağım niçin kırdınız? — «O» birinin kırık ayağı olduğunu sanmıyorum. Böyle birşeyden haborirr. yok. — Son günlerde kantinde devamlı kimi bekliyordunuz? — Beklemedim, bilâkis kaçtım. Bunlar hep dedikodu. — Baleyi mi, balerinleri m i daha çok seversiniz? — San'at olduğu için baleyi, sanat çı okluğu için balerini severim. — Kendinizi ne zannediyorsunuz. — Hiç, mütevazı biri. BİLGE ZORLUOGLU — İşletme defterinizde kaç virgii var? — Saymadım ki. Ne bileyim ben. — Kaç okypmıs aşıp hangi opera Iarda oynadınız? GÜNEŞ YENERMAN Birini aştım, birisinin kıyısına u — Ne marka şampuan kullanıyor — İriştim. Oynadığım Operaların sayısın sunuz? so r'!> u :> rjz unuttum. Soıı oynadığjmn adı «Hafızla kızını hafızla» idi. — Size yaldaşan buz, tutuyormuş, doğ m nıu? — Buz luünasmı istediklerini, evet. ÖKMEN ATAMYİLDIZ — Ciddiyetinizi bırakmakta ne gi bi bir fayda gördünüz? — Ciddiyetimi bıraktığımı zannet miyorum. — Gezide bir aşkı reddettiğiniz söyleniyor ne dersiniz? — Aşka hürmetim vardır. Hürmet ettiğim birşeye ise hakaret etmeye ka rakterim müsaade etmez. — Niçin geziden sonra asık yüzlü sünüz? —Acaba bu arkadaş gezide de «asık yüzlü» olduğuma dikkat etmedi mi? — Bıyıklarınızın size bir aşka mal olduğu söyleniyor, doğru mu? — Maliyet daima bir gidere teka bül eder. Benim bıyıklarımın maliyeti ise traş giderinden tasarruftur. AYLA MAHMUT — Kolunuzdaki saatin değeri ne kadardır? — Ne ayıp şev onun da parası mı sorulurmuş ki. — Son günlerde niçin garip bir yal nız büründünüz? — Gören yanlış tefsir etmiş efen dim. Etrafım cıvıl cıvıl. — KAZGAN Komitesi üyeleri ile konuşmaktan neden çekiniyorsunuz? — Bilâkis KAZGAN üyeleri ile ga yet rahat konuşuyorum. Hatta başkanıvla bile. HAŞAN CEMAL — Sınıfta bir kız size sırılsıklam tutkunmuş. Haberiniz var mı? — Eh bir iyilik düşünürüz, abi vahu! — Iiep konuşurken anladınız nıı diye soluyorsunuz. Yoksa anlaşılmak tan mı korkuyorsunuz? — Eh biraz öyle. Anlaşılmamı iste diklerime karşı... — Kazgan Komitesi Başkaıuna verdiğiniz mühim ve muazzam sırıı Kazganda yazsa kızar mısınız? — Oha !!! Etme eylem e... — Festivalde kullandığınız kılıç de deniz Cemal Paşanın mıydı? — I n j - . i i i 'r t ı i ı - i t ü ü k Ö j U 'L ’ ıv d « . i c ı u 'n kızı, ııas:i kendinize bağladınız? — Ben de bilmiyorum. Bana bakın anlarsınız. ve^ ycrlar — Seksener kiloluk iki üzüm kü EMRE ERTÜRER — Antalya’da miiiet dans ederkeı: fesi? siz mektup yazıyonnuşsunuz, İtime? — Fransada misafir kaldiğiniz aile, — Muazzez Tahsin’e ... Kendisinden, nin kızıyla ilişkilerinizin mteliği nedir? bana yol göstermesini ve taktik verme — Seksüeldir. sini rica etmek için yazmıştım. — Son günlerde Bursaspor futbol — Büyük aşkınızdan ümitvar mı takımına saııtrhaf olacağınız söyleni sınız? yor? Beş numaralı formayı giyecek mi — Bu dünya ümit dünyasıdır. Ben siniz? ce insanlar gerçekleşmesini istedikleri — Bursayı ve Bursanın amatör genç şeyleri ölünceye kadar ümit ettikçe in lerinin arzularını tatmin etmek benim sandırlar. için çok büyük bir şereftir. Seve seve —Kapris çekmeye tahammüllü giyerim. müsünüz? — Gülçinle iyi arkadaştınız, son — Kapris diye birşeyin varlığına günlerde aranızdaki soğulduk neden? inanmıyorum. «Sexe Faible»ın arzula — Giilçin bana iltifat (!) edip «mik rını karşılamak «Sexe Fort» m en bü rop» dedi. Mikroplar kutuplarda yaşa yük zaafıdır ve bu tabiat kanunudur ve ben de bu kanuna uymaktan -başka yamaz. birşev yapmıyorum. GÜNER ARICİL KORKMAZ HAKTANIR — Niçin zayıflıyorsunuz? —• Teknik okullar ve Emekli subay — Aşk bu kardeşim. evleri otobüsü hakkında açıklama ya — Peker’le aranızda ne var? par mısınız? — Bütün gece hayaliyle yaşadığınız — Biz sadece arkadaşız. — Sevdiğiniz kız nerede? sevgili varlığı size kanlı ve canlı ola — Kavaklıdere’de. rak getiren bir vasıta hakkında neler düşünebilirse onları. Emekli Subay Ev leri otobüsleri ile alâkalı olarak ve şah HİLMİ YENİDÜNYA sımla ilgili şayiaları tekzip ederim. ULUÇ ÖZÜLKER — Babanız ne vakit tekaüt olacak? — «Deniz amirali» olan babamın ben askerliğimi yapana kadar tekaüt olmıyacağı muhakkak. — Zahidc’nin ayağını neden kabul etmediniz? — Çok kokuyordu da ondan. IŞIL ÜNEL — Kim kimi terk etti? — Üçüncü kişileri ilgilendirmez. — Aııuşkanızı hâlâ bulamadınız mı? — Şimdilik, maalesef hayır, ama bir gün... — ŞIıovv da Ncrınin Abadanı oyna yan bayanla olan yakınlaşmanızı izah eder misiniz. — Mart imtihanında Nermiıı ha nımdan garip bir şekilde 4 almıştım da. Haziran için havasına girmeğe çalışı yorum. — Baloya gitmeyisiniz bir aşk ola yına bağlanıyor, ne dersiniz? — Halletmişler derim. — Biyografinizdeki PAPAZ’Ia ara nızda geçen olayın niteliği nedir? — Turist çoğaltanı okluğumu ha tırlatırım Ayrıca beşbin NF vardı. — Turistlerle yakın ilişkiler kur manız dolayısı ile bakanlıkça ödüllen dirilmişsiniz, doğru mu? — Turistleri her bakımdan tatmin etmek, yurt turizmine hizmet görevi mizdir. DOĞU GÜRAKAN — İç gezide tavladığınız kızların listesini açıklayabilirmisiniz? — Iç geziye katılan kızlann tam listesini Uluçtan alabilirsiniz. —• İçkili, ehliyetsiz ve kız kaçırırken kaza yapan bir şahsın fiili sizce hangi tip suç kategorisine girer? — Kendini bilmeden suç işleyen mahcurların kategorisine girdiğini ileri sürerek ceza almaktan beni kurtaran avukata sorun. GÜLÇİNE CEVAP ATİLL TAŞDEMİR — rv ¿Jç cir <~~ı-ur.tv.; Havı;-. zımı kısıyorum. .iiiîiîiııak is-ia ar — Bir kaldırışta ne kadar kaldırı yorsunuz? Duyduk kim, tüm bizlere cesaretsüz demüşsüz, medeni Fak.-: sur.:: riû'siL: kim. Biz ateşlü vü şehvetlüyüz, sizin gi bi ice - berg’leri neylerüz? SERVET ERÖCAL MATRAK BİYOGRAFİLER A. Ülkü ONURSAL Samsun'dan Mülkiye’ye bir «Keş» geldi. Onu tanıyamazsanız kabahat siz de değil. Mekânı Yusuf'un kahvesi. Mantar Ahmet ve şimdi de Huzur Kıraathanesi’dir. Hocaların adlarını bil mediği halde, tahsil hayatında şimdi ye kadar ekim yüzü görmemiştir. İyi briç oynar. Çavlı ile Muğla’da staj yap tıkları geçen yaz, üç sanzatuyu iki ba tıran jandarma albayını paylayıp ma sadan kalkmıştır. Yine geçen yaz Marmaris'de asker ailelerine yardım fonu nu usûlsüz kullanan Belediye Başkanı’- .1- d rv e rsi iksn. zrzyz >2;.— zkszr.ır*. Morrison Süleyman'ın ve Curnaii Caviı nın girmesiyle ıgüç yatıştırılm ışım Samsun’daki sözlüsü kendini terkedip bir başkasıyla evlendiği için, in zivaya çekilmiş, Huzur Kırathanesi'ne kapanmıştır. Buradan ne zaman çıka cağı da şimdilik kendisinin bile meçhu lüdür. SÜLEYMAN TÜRKEL Said-i Nursi, Aydın Yalçın, Sadet tin Bilgiç ve Süleyman Demirci'm hem şehrisi olup, Morrison sıfatına bihak kın kazanmıştır. Muğla’da stajda bu lunduğu sırada kenefe gitmek için bile, arkadaşlarının «müsaadelerini is tihsal edecek» kadar nazik olan Mor rison Süleyman, başkanlığı sırasın da kooperatifin de altını üstüne ge tirmiştir. Gemisini Kız - Tekniğe yanaş tırma maharetini gösteren Ispartah ar kadaşımızın yakında «Kaptan» sıfatını kazanması muhtemeldir. ZAFER ÜSGÜL lamış, soluğu ı\?il, Tabarin Bar ve niha yet Dil - Tarilı'de almış, sonunda yine Dil - Tarih’dc «FÎLÎZ»lenmiştir. Şim di bu cins-i lâtife sosyalistlik dersleri vermekle meşguldür. İkindiden sonra kendisini farkedebileıılere, Ankara Hastanesi Gez Servisi'nce sağlamlık ve mükemmeliyet sertifikası verilmektedir. Öksürükleri de not diye yazar. ŞENOL ENGİN CENGİZ OKMAN Mülkiye’de çoğunluğun sol tandansIı olduğunu görünce. Hür Fikirleri ge liştirme, yayma, sündürme, çekiştirme, idame ve temadi ettirme ve mütekâmil kılma cemiyetini kurmuştur. YARIN'ın müstahsil ve müstehliki olup, Aydın Yâlçın'ın Mülkive’deki gözü ve kulağı dır. İdari Şübeden bir şansına pınarın najinc'â ¿zpz.rrr;-: v-; r.ir 'Ih'r.h da kurlaramamışlır. Bu uğurda saba hın saat dördünde kapı aşındırmış, kanapede yatmayı bile göze almıştır. An cak bu uğurda gösterdiği övgüye lâyık çaba, henüz müsbet bir sonuca ulaşa mamıştır: ÜLGEN OSKAY İzmirli olan Ülgen, Mülkiye’de ilk defa kızlar arasında «Dayı» sıfatını ka zanacak kadar gözüpek çıkmıştır. Kız lar yurdunu haraca kesecek kadar ce sur olması, namını daha da muhkemleştirmiştir. Haraç olayını Nihat’a at tığı muhteşem dayak takip etmiştir. Da yı ünvanını devam ettirmek için, bun dan sonra girişeceği cesurca faaliyetler cidden merak konusu olacaktır. Kendisini efe diye tanıtıp ilkokul ço cuklarına gözdağı vermek başlıca me ziyetidir. İstanbul'da sözlüsü, Ankara' da flörtü, Aydın’da da nişanlısı vardır. Dünya evine ise, hangi ilçede, hangi ağanın kızıyla gireceği şimdilik meçhul dür. Şenol bıyıklarının gölgesinden korkmamaktadır. REMZİ BANAZ Doğup doğmadığı bugün dahi şüp heli olan bu yaratık, topraklan kadar yaşasın, dedesinden öğrendiklerini har. fiyyen tatbik eden bir hızlı bebedir ki, Hacettepe Tıp’da kendisine yapılan bir iğne ile teskin edilebilmiştir. HÂLE TULGAN AYŞE GÜLDEN BAYAR Ülgen'in mütemmim cüzüdür. Ge çen yıl evli olmasına rağmen, sanıfı ha ziranda geçme başarısını göstermiştir. Bu yıl da anne olan ve «hızlı anne» sı fatına hak kazanan Ayşe, okul ve ev iş lerini bir arada intizamla yürüterek ar. kadaşlarının takdirine mazhar olmuş tur. TURGAY ERGUN Dış görünüşüyle Sulukule kaçkını nı andırmakla beraber, aslında Silifkeli bir muz çocuğudur. Fakülteye ilk gel. diği zamanlar en sübyan talebe olmak la öğünen Zafer'(tevellüdü 1944) ken dinden birbuçuk yaş küçük bir hatun ile aynı sınıfta oturduğunu görünce, kederinden bir hafta içki içm iş, has tanede kendine zor gelebilmiştir. Si neğin dişisini bile on metre uzaktan ayırdedcbilen kuzgunî arkadaşımız, DilTarih, Gazi Eğitim, Lo Bohem ve Huzur’da bol bol antrenman yapmıştır. Fakültedeki kızların ayak atılabile. cek cinsinden olanların hemen hepsine ayak atıp hiçbirini tutturamıvan Püsgül Zafer, bu başarısızlığını SBF'nin si yah ırka karşı tutumu şeklinde yorum 10 Sessiz sedasız ve yavaş yavaş kelleş mekte olan bir arkadaşımızdır. Geçen vıl Trabzon’a staja giden Turgay, lâzları ve hamsiyi ilk defa gürünce pek şa şırmıştır. Ercan'ın Lâz olduğunu da bu sene öğrenmiştir. DOĞAN KÖYLÜOÛLU Gizli ineklerin başındadır. Derslere uğramaz ve evde kitaplar arasına kapa nır. Turan Güneş'e Ragıp Sarıca’nın ki tabını seminer diye yutturmaya kalkış, mıştır. H. HÜSEYİN YAZLIK 1/4 Arap, 1/4 Kürt, 1/4 de melez olarak dünyaya gelen bu reform çocu ğu, Nuri Sesiberbat kadar harika bir sese maliktir. Doğarken şarkılar ve ma yalar terennüm ederek ebesini mestelmiş, bu yüzden kadıncağız mayışınca doğumu daha üç ay gecikmiştir. Doğduğu gün İtalya Güze! Sanatlaı Akademisi’nden tebrik telgrafı alan ai lesi bile onun güzelliğine hayrandır. Fa lıir, en son çıkan kitabında, karşısına çıkan engellerden birisi olarak bu ma sum kızcağızı da sayar ki, birinci sınıl anılan çok kuvvetlidir. Siyasî’nin Ayı dan'ı ile dört yaşından beri yakm ilişki] ler kurmuş olup, tahsilini tamamladık! tan sonra bu işin sonunun sıkı bir töl ren olacağı muhakkakımsı gibidir. Bıj yakın ilişkiler, iptidaide iken bir Siycl sî Tarih dersinin bitimine 23 dakika 31 saniye kala, kürsü kararıyla sınıf d* şı edilmesine yol açmıştır. TURGUT TAN Bartın’da doğdu. îk i aylıkken i l i röportajını o zamanın Arnavutköy m u » ıviA’ıiv îv iJ i i K H iıiA s ? I u e v a ııı) tan ile yaptı. Adı bilinen bütün gazete lere yazı göndermiştir ama bunlardan yayınlanan olmamıştır. Kendisi bu du rumu takdir edilmemiş olmak şeklinde değerlendirir Pırasa adı, ona bıyıkların, dan ötürü değil, Arnavut olduğu için verilmiş olup, bu işte Reşit Ülker'in iz- İÜ : alınmıştır. Asistan ayaklarına yatalı beri yalak laşmış, Asuman tarafından kafeslendik ten sonra salaklaşmıştır. Aşk hayatına rağmen, T.N.S. kapısında köfte yemek, ten geri kalmamış, «aşırı uçlar teklikeIklir» den başka fikir beyân ettiğini duvan olmamıştır. Hâlen Enver Hoca ile taht pazarlığı yapmakla meşgul olup, şanına lâyık kürsü peşindedir. ŞİNASİ AKSOY Muammer Aksoy’un yeğeni olduğu nu söyleyip sınıf geçmesi meşhurdur. Cildinin beyazlığı taze sütle beslenme sinin sonucudur. Kitap ve teksir yut maktan midesinde selüloz bir tabaka teşekkül ettiği röntgende sabit olmuş tur. Çaktırmadan kıl çekmenin ustası dır. «Beni tanımıyor muşunu/.? Yazık lar olsun!» diyerek Muammer Aksoy’u bile kafeslemiştir. Bu yıl ise, Almanca hocası Kristinus’la akraba çıkabilme nin usûllerini araştırmaktadır. Bunun için Kütüphane’de teksirler arasında şecere analizlerine başlamıştır. EFNAN ÖZBULGUR Tanrı’yı insanları yarattığına piş man eden bu sinsi âşık, kılıbıklıkta Siyasî’nin Avdan ve Metin’ini bile ekmiş tir. Bulaşık ve çocuk bezi yıkamada ye ni buluşlar konusunda hazırladığı bir tez ile Kadınlar Birliği şeref listesine alınmıştır. Efnan’ın paspas üstüne çe şitli dergi ve gazetelerde çok değerli makaleleri vardır. «M eselâ bir hayvan, adam ın çitini aşıp bahçesine tecavüz ediyor. H ayvan bu! H iç bilir m i haksız olup olm adığını?» Feyyaz GÖLCÜKLÜ «H em m illetvekili m aaşları çoktur diye bağırıp çağırırsınız. H em de adam lara balo davetiyesi sokuş turm aya kalkarsınız.» Turan GÜNEŞ «M üstehcen; herkesin hukuki anlam da çirkin saydığı, soyut olarak aslında çok güzel bir şeydir.» Turan GÜNEŞ «Casusluk; kadınlar tarafından yönetilir, erkek ler tarafından denetlenir. Y önetim işini özel veya ge nel hatunlar yaparlar.» Turan GÜNEŞ «Madam N hu’nun m ilisi, vurucu olm aktan ziyade, baştan çıkarıcı ve büyüleyici bir m ilisti.» Nerm in ABADAN «Çocuklar; bir zam anlar kendi hakkım daki tezki ye kâğıdını şöyle iyidir, böyle fevkalâdedir diye ben doldurm uştum .» Cemal MIHÇIOĞLU «B ir nüfus m emurunun; çocuğunu yazdırm aya ge len genç ve güzel bir bayanı içerki odaya çekip orada ırzına geçm esi, bir hizm et kusuru olm ayıp doğrudan doğruya adam ın edepsizliğidir» Turan GÜNEŞ «Ben Ankara Ü niversitesinin en genç ve en zeki profesörüyüm » Cemal MIHÇIOĞLU «Binaenaleyh, bir caddede açılan bir dükkânı giz lem eye im kân yoktur» F. YAVUZ 267 ERCAN EYÜBOĞLU 1942 yılında büyük hamsi karay? ■uyduğu zaman Rize'nin îkizderesinc-j resmî babasının ölümünden tam 29i gün 23 saat 59 saniye sonra bir kara lahana yaprağının dibinde özgürlüğüne kavuşmuş, doğar doğmaz da «annecipim seni sömürüyorlar» diye bir bildiri yayınlamıştır. Nurullah Ataç’a göre bir de şiiri vardır. Oııee mahalle mektebinde hafızlığa haşlamış, sonra da «apartura asinistra» gereğince sola meyletmiştir. «Sosyalis tim» .sözünü ilk defa delik olan çarığile suya basınca telâffuz etmiş, yana ğının allığının kara lâhanadan mı yok sa doktrinden m i geldiği ise hâlâ anla şılamamıştır. Sol yüzündeki iz, sanıldı ğı gibi bir «paçi»nin ağzını yırtmağa kalkmasından değil «kaz uçar da...» de yip kendisini armuttan atarken dala ta. kılıp yırtılmasından kalmadır. Bu nok tada Ali Emicesi de tanıktır. General Haydar Lisesinde iken kurduğu Uy durma Dil Kuramı’m Mülkiyede geliş tirmiş, hattâ öztürkçe tuttuğu notlar yüzünden Dayı Güner’in Kavun Mevsim i’ne ulaşmasını sağlamıştır. Her n<~ kadar Sartre'a «dostum» derse de, ara larında bir gizli çekişme vardır. Ozan olma iddiasından ise NAZIM HlKMET’i okuduktan sonra kesinlikle caymıştır. SKD’ni politik bir sıçrama tahtası ola rak kullanmaya karar vermiş, bu hu sus Divan-ı Lügat-il Laz’da belirtilmiş tir. Kari Mars’ın, Manifesti ona yazdır, dığı, fakat sistem in başarısı için bunu açıklamaktan kaçındığı ise artık Fahir dışındaki tarihçilerin bile bildiği bir gerçektir. Bildirgen olarak nitelenen Laz Ercan bir gece demokrasi, demok rasi diye sayıklamamış, arkasından da gülmemiştir. HALİT HERGİN Doğum gününe dört ay olmasına rağmen, bir açık oturumda Sadun Aren’i alkışlamak için anasının karnın dan fırlamış, bu yüzden de adı «oturum çocuğu» kalmıştır. Mülkiye’yi ondört yılda bitirmemek için, bu vıl ilk defa derslere girmeye başlamıştır. Sınıf-ı sanideki plâncı hısımh hatunu yakın dan marke etmek istem esine rağmen, bir türlü hücuma geçmek fırsatını bu lamamıştır. Anayasa Mahkemesi Başkanı’na seminer hazırlatan oturum ço cuğu, kendisini Di Stefano sanacak ka dar da futbol hüsniyesidir. HÜSEYİN KAYA Doğmasına engel oldukları için, do ğumdan üç gün önce bıyıkları biraz kır pıldı diye babasına posta atan Hüse yin kıtlık yılında ortalığa çıkmış, bu se beple de açlığa karşı muafiyet kesbet11 «Burada Başbakanın F onksiyonu. Yalova Kaym a kam ının fonksiyonuna benzer» T. GÜNEŞ «Gelecek sene size Charles F ourier’den bahsede ceğim » Ş erif Arif MARDİN «Beni bir bakkal batırırım » dükkânına verseler iki günde M azhar H içşaşm az «Arpa, esas itibariyle hayvan yem idir. Fakat savaş yıllarında Türkiye’de İnsan yem i olarak ta kullanıl m ıştır.» Reşat AKTAN «Her büyük küçük doğar» - D oç. Dr. İsm ail Türk GÜNLÜK YUMURTALAR F lö r t : Şey elde, el şeyde, şey şeyde değil. Püskül Zafer Flört, sonucu penaltıya değil, ancak çift vuruşa sebebiyet verebilecek ince bir obstriiksiyondur. Cuma] i Vay anasını, bü tü n insanların göbek adı Memet'm iş yav? R eşat MOCAN M otosikletiniz ârızalanırsa yedek parça bulm anız m üm kündür. Ama kırık silâhınızı nasıl tam ir edebi lirsiniz? B ir akıl verin bana. M otorize CİHAN «Kadın, günüm üzün tek ve en yetkin m erkantilistidiı*. Çünkü bütün varlığı, geliri ve değeri altına dayanır» B ildirgen Lâz ERCAN «E vlilik, sexual m ün asebetlerin m eşrulaştırılıp am m e otoritesinin him ayesi altına alınm asıdır» H am m al ATİLL «Bu sınıftan,. T ürkiyeyi kurtaracak büyüklükte filozoflar, büyük düşünürler çık arm asını, Cenabı Al lahtan niyaz ederim » CANBABA «Felâketim doğum um la başladı.» K alantor M etin «B enim annem in babası M üftü, babam ın babası ise H acıdır» Dede HİLMİ. «İnsan problem lerinin ekonom iktir-» % 99,9 u cinsel % 0,1’i ise Baba HAYRİ «ATILAN ÇAMUR GERİ ALINMAZ-» KAZGAN «GÜNEŞ Çam urla sıvanam az.» KAZGAN «Atılan çam urlar, tutsun - tu tm asın, geri verilm ez, çam urlardan sorum luluk kabul edilm ez» KAZGAN nın «lısfıs» olması, bir paslı çivinin bat ması' ile yakından ilgilidir. İmar . İs kânda Bursa’lı birçok hatuna gecekon du yaparak onların yersiz yurtsuz kal mamasını sağlamıştır. Gürhan’ın mü temmimidir. Bol kauçuk, 3 T naylon ip liği, taklitlerinden sakınınız. TEOMAN OÛUZUTKU Dünyaya gök gürültüleri arasında geldiği ve Adem Baba’dan ay hesabı kü çük olduğu söylenir. Dersler dışında! her işe, her yere girer. Eni boyundanl fazla olduğu için, ayakla iken bile Feh-I mi Yavuz kendisine «burası yatakhane! değil, evlâdım» demiş, o da boynunu kı-l pırdatarak durumu izaha çalışm ıştır! Radyoda reklâm saatlerinde «jop kul! landığmı» sık sık tekrarlayan Teoman! Çavlı ile birlikte gittiği Sofya’da enstij tülü kızların attığı ayaklan geri çevire! cek kadar masum bir yaradılışa sahip! tir. BESİM GİRGİN Ye.şilada’nın bu negatif ya da kel çak mücahidi, İngilizceyi gülme derecJ sinde öğrenmiş, sınavlarda K ıbns’dl çarpıştığını söyleyip, dersleri birdirbij oynayarak kurtarmıştır. Teypten biraj daha notoburdur ve aksırıkları dalı sektirmez. OYA SAN Kutsal Ivitab’ın 19. sûresinde Uİ Tanrı, onu yaratırken 179 model değii tircliğini, değiştirilen bu modeller arı sında Mvlene Domengoet, Audrey He| burn gibi yıldızların bulunduğunu lirtmektedir. Bir Hadis-i Şerif’de il Tanrı’nın ona 41 gece ve gündüz ay| dığı. Malzeme olarak Ankara balı zemzem ile karıştirılmış votka külte dığı yazılıdır. Allah «ÖMÜR»ler vl sin, pek sevimli olan OYA, dakika! 17 tek heceli kelime telâffuz ederi Gagarin’in rekorunu kırmıştır. Dersli ekerek Sübyan’ları Oya’lamak başlj meşgalesi olup, güzellerin de sosyali olabileceğini ispat ettiği için daha 18-j de MARX tarafından tebrik ve bir aşkı ile taltif edilmiştir. Ovsa S | TİP’e kayıtlı üye değildir. İSMET ÇÜRÜK MATRAK BİYOGRAFİLER (devam ) mistir. Minder yerine kullandığı şilte sinin ucundaki saçakları da mendil olarak istimal eder. Bütün hocaları sor duğu sorularla altetmiş, ancak Besim ’c teknik nakavtla boyun eğmiştir. Dikkat le bakılırsa, bıyıklarının her telinde bir inci vardır. Saz da çalar ama asıl ünü şiltesindedir onun. Geçen yıl ikmale kaldığı için düğünü yapamamıştır. İSMET KAPLAN Barzani'nin torunu olarak doğdu. Kürtçeyi ise Çıta Hıdır’dan öğrendi. Tann'nın onu yaratırken bâzı hayvan modellerini denemek istediği Kutsal Kitab’ın 24. bölümünde yazılıdır. (Fahir Arm aoğlu: Siyasî Tarih. Bibliyografya kısıra.) Meyhanelerin silâhlı denetçisi olduğu söylenir. IV İdarî Şûbe’ye kral olunca, Barzani’den tebrik telgrafı al mış, «gayelerimize yaklaşıyoruz» diye Bildirgen Laz’ı da avrı bir Cumhuriyet kurmaya teşvik etmiştir. LEVENT GÖNÜLSEN Good Year fabrikalarının ilk ma mulü olarak piyasaya çıktığı, işletm e arşivlerinde tescillidir. Sınıf geçmesini raslantılara borçlu olup, emzik yerine kadeh kullandığı rivayet olunur. Adı Doğmadan önce bile annesine dan okuyan İsmet, doğar doğmaz sij nü içmiş ve babasıyla giriştiği halat me yarışını kazanmıştır. Daha o zaırl dan IV Malî Şııbe’yi tek başına çekni nin bir tesadüf eseri olmadığını gös mistir. Turan Güneş’ten ikinci sır kazandığı kravatı, mezkûr hocanın I tün derslerinde ve sınavlarında tJ rak sayfa açmadan (!) sınıf geçinil yolunu bulmuştur. İsmet Çürük evf lup, sadece bir çocuk babasıdır. ZAHİDE KARADAĞ Giresun’da kayalar arasında hamsi tarafından kendisine ayak al ken ele geçirilmiş, iç fındıkla besi rek süt yerine hamsi ayranı içirilf --i -t-in ırn C1 A T .^ T '.T T T am B ir üyesi olm akla sevinç duy duğum uz Siyasal B ilgiler Fakülte-, si, Türkiyem izin her alanda önde gelen m üm taz bir kuruluşudur. Dü şünce ve bilim yanında öğrenciler arası ve öğrenci - hoca m ün aseb etle ri bakım ından da, M ülkiyem iz, olu m lu bir gelişm en in b aşlıca sürükleyi cisidir. iş t e elinize aldığınız KAZGAN, bu ilişk ilerin n iteliği ve ölçü sü ü s tüne bir bilgi verebilecektir. H ocalarım ızla aram ızdaki ciddi ilişk iler yanımda, bir de K azgan'sal ilişkiler olm ası norm aldir. Bu konu da yazılanlar her şeyim izi borçlu olduğum uz, Saynı hocalarım ıza duy duğumuz derin saygı ile sarsdm az güvenin bize aşıladıklarının bir ne ticesi olarak değerlendirilm elidir. K azgan'cılar olarak ikinci pren sibim iz elden geldiğ kadar kişileri incitm ekten titizlik le kaçınm ak o l du. Bu konuda bizi başarısız bula caklardan, bizi h o ş karşılam alarını dileriz. B iz M ülkiyem izin yüce gele neğini sürdürm ek için elim izden ge leni yapm ağa çalıştık gücüm üz buna yetti. Y ıllar sonra m azi olm uş ha tıraları KAZGAN vasıtasıyla dudak larım ızda tatlı bir teb essü m le hatır latabilirsek m utlu olacağız. KAZGAN'ı hazırlarken bize son suz bir anlayış ve ilgi gösteren her lürlü ihtiyacınızı tem in eden D eka nım ız Sayın Cum hur Ferm an’a, gay retli çalışm aları için F estival k om i tesi başkam E nire Ertürer’e ve ICazgan'ın yazı, resim ve karikatürleri ne em eği geçen bütün arkadaşlara teşekkürler ederiz. Saygı ve Sevgi lerim izle. ÖMER BALCAN KAZGAN KOM İTESİ BAŞKANI M ülkiye yine tarihî günlerini yaşıyor. İki büyük dev, tüllâbı unutm uş, kendi m açlarına hazırlanıyor lar. R evanşı Ekim de oynanacak H aziran’daki dev m a çın biletleri teksir bürosunda basılıp satışa çıkarıldı. T akım ların tertibi gizli tutulm akla beraber, KAZGANın özel istihbaratına göre, iki onbir sahada m uhtem e len şöyle yer alacaklar : Proflar: Cumhur - Cahit, Bahri - Sııat Cemal, İb rahim . Aydın, Fahir, B esim (Y avuz), M uamm er, Şa dım. D oçentler : N erm in - İsm ail, Şeref .. İlhan, Bülent, Ş erif - Feyyaz, Sait, Safa, Turan, M üm taz. V ahdet, Nuri ve Lâtif üçlüsünün yönetim indeki b u dev karşılaşm a için Prof.larm antrenörü Aziz. «Val lahi, billahi, tallahi yenm ek için oynayacağız. Top yu varlaktır, yum urta ise elipstir. Çarşambadan sonra p erşem be gelir» dem iş, buna karşılık doçentlerin ant renör oyuncusu vc^ m asörü Bülent ise «Seyirci, özel lik le kızlar bizi tutuyor, sırtım daki b eş num aralı form anm hakkım verm eye çalışacağım , arkadaşlarım a güveniyorum » diye iddialı konuşm uştur. KAZGAN baskıya verilirken, bütün tüllâbm nab zı son derece yükselm iş ve ayranı da şerbetlenm işti. Ayrıca m aç sırasında kabuklu yem iş yem ek yasaklan m ıştır. Ancak ayva ve naneye m üsam aha gösterilecek tir. P ro f.lan n Ikaptam Cumhur, doçentlerin kaptanı ise B ülent olacaktır. W «KAZGAN için bana verilecek NO BEL’i dostum Sartre gibi geri çe vireceğim i şim diden açıklarım .» B ildirgen ERCAN BAK H E L E ... «Allah bile cinsiyet uzvunu mahlûkun alınlarının ortasında halketmemiş, saklamış ve örtmüş» ULUNAY (2 2 /6 / — Milliyet) 13 MATRAK BİYOGRAFİLER (d ev a m ) tir. Handan'Ia arkadaşlığını kötüye yo ranlar varsa da, bunlar çekememezlikten ileri gelen şeylerdir. Zahide, uğru na dernek kurulan adaşıyla teşrik-i m e sai dahi yapmaz. GULÇİN TALAYSÜM ÖMER CIRIK Altık önermelerle birlikte doğdu. Aristo, onun için, «beni tamamlayacaıolan bu çocuğu okuyun» der bir e rinde. Konya yerine Ankara'yı başken yaptığı için Cumhuriyet hükümetiyle çatışmışsa da, bu çatışma sonradan Konya’nın Cumhuriyet’e isyanı ile bas tırılmıştır. Ömer’in «Mantığın Temelle ri» adlı kitabı, teksir bürosunda basıl mak üzere sırada beklemektedir. HİS HAYATI : A rkadaşım ızda solan gül yediveren m i acaba? yabani o tlar her zam an yeşeriyor) Tekrar açtı. K oparıp yakanıza takm ak ister m isiniz? i MESLEK H A Y A T I: Biraz çetin günler geçireceksiniz ama, m antığı nızın ve büyük Z eus’un desteğiyle saltanatınız uzun ve devam lı ola caktır. SAĞLIK DURUMU : Sıhhi durum unuz fevkalâde, neşeli olm ağa devam ediniz. GÜNEŞ YENERM AN ASUMAN YÜCEL Köylerden Arnavutköy’ü, yemek lerden pırasayı seven, iç gezide Turgut’ u kafesledikten sonra Bülent Dâver’ebile artık pas vermeyen bu tatlı dilli hatun, sanıldığı kadar yufka yürekli de ğildir. Ekmeğini taştan çıkarırcasına beceriklidir. Frikiği günah sayacak ka dar dindar olup, gönül kazanmanın se vabını bildiğini de ispatlamıştır. Tur gut’u çantayla dövdüğü rivayetleri kar şısında bir açıklama yapmış «onu çan tayla dövdüğüm yalandır, sadece beş adet sivri topuk darbesi var, hepsi o ka dar» demiştir. Kendisini film yıldızları na benzetenlere ise, «ben sadece ve sade ce aynadaki Asuman’a benzerim» de mekten bayağı hoşlanır. Asuman, ev lenmeyi düşünmediğini söylemekte, bu nu söylerken de tek gözünü kırpmakta dır. NİHAT ERDOĞAN H İS HAYATI : N asıl olduğunu kendiniz de bilm iyorsunuz. Biraz ka ram sar galiba. M ESLEK H A Y A T I: Form ülleri aklınızda tutunuz ki önünüzde diz çökenler çoğalsın ve ü m itleriniz yeşersin. SAĞLIK DURUMU : Saçlarınızı kaldırınız da yüzünüz güneş görsün. BELGİN ÖNER H İS HAYATI : Siz'de bu güzellik olduktan so n ra... uğrunuza binlercesi fe d a ... M ESLEK HAYATI : H üzünlü Güzel film in d ek i rolünüzle uzm anlığı birlikte yürütebileceksiniz. SAĞLIK DURUMU : H iç çekinm eden istediğinizi yiyebilirsiniz. ÜMRAN PEKER H ÎS HAYATI : A rıcılık güzel olduğu kadar çetin bir zevk. M ESLEK HAYATI : Kuzum siz de in saf yok m u? Adamcağızı ekmeğiden m i e d e c e k sin iz .' HALE TULGAN H İS HAYATI : Bir çiçek le yıllarınız geçti. İstik b al de öyle olacak. M ESLEK H A Y A T I: Sefirelik pek yaklaştı : SAĞLIK DURUMU : Ondan aşağı kalm am ak için hiç perhiz yapm a 1941 yılının muz mevsiminde Mer sin’in bir mağarasında doğduğu, bu sı yın. rada Tanrı’nın Ülgen’e dayılık karakte ri vermekle meşgul olduğu, İbn-i Batuta’nın malûmatındandır. İlk aşkı ebesi ne karşı tatmış, kendisini annesinin karnından almak için gelen kadıncağÇAVLI ÇULFAZ za elini uzatmıştır. Her ne kadar âşık yaratıldığı doğ ru ise de, son aşkı korku belâsıdır. Dak tilo ile not çekip, bu darbeyi unutma ya çalıştığı da bir gerçektir. Nihatçık ailesine bekâr olduğuna dair her hafi telgraf çekmemektedir. Şimdilik sınıf-ı sani kerlerindcn dayak yemekten kur tulduğu için, rahat nefes almak tadıGÜRHAN SAYINSOY Lâf sallamada Mülkiye’nin bir nu maralı ustası olduğunu defalarca ispaı etmiştir. Gündüz uyumadığı zaman ken dişini kabak sanmak iptiiâsından bir türlü kurtulamamıştır. En son Hijiven dersinde ekmeklerin nasıl yapıldığını öğrendikten sonra, bu nesneyi yemek ten vazgeçmiş, «nimet» yemeye başla mıştır. 14 01J % Havaların sıcak olması ve sabırsız lığı yüzünden dünyaya kırk gün önce teşerrüf etmiştir. İsm et Paşa'yı her bayram ziyaret eden, Nâzım'ın hayranı Cuma! i Çavlı bir maçta Lefter’in faul yapması üzerine seyircilerden özür di leyecek kadar hasta Fenerbahçelidir. Eski bir Bakan'ın kızına ayak atmakla meşguldür. Gazeteci ve edebiyatçı ol duğu halde, nedense tellâklığa merak sarmıştır. Geçen yıl cemiyet başkan adaylığından son anda çekilmiş ve arka daşlarının deyimiyle «soldan çakmış tır». Turan Güneş’i kandırıp sınıf geç tiği rivayet olunur. Beş yıl önce gitti ği Bulgaristan milli maçında Sofya’da bıraktığı askı hâlâ gözünde tütmekledir. Yirmi günlük iken, babası kendisi ne sigara içirdiği ve kırk önce dünyayı birbirine kattıüı için doğmadan nikoli- 2 o i H İL .İV İI k - W i V İV ^ V M j V İA . '. î .» « A V o> < ? FUGEN YUCESOY HİS HAYATI : Olayları bir gün siz de h issi açıdan değerleyeceksiniz ama vakit çok erken henüz. İdeallerinize kavuştuktan sonra biraz geç de ğil mi? MESLEK HAYATI : H ariciyeci olabilirsiniz, doktora yapabilirsiniz ama hiç sefire olm ayı düşündünüz mü? SAĞLIK DURUMU : Üzüldünüz ve yoruldunuz bol uyuyunuz ve dom ates yiyiniz yüzünüz renklensin. RAN KOKSAL H İS HAYATI : Em re am ade, bekleyenleriniz pek çok. M antığınızın dediğini yapm ak zorundasınız, şim d ilik aksini yapm ağa im kân yok. MESLEK HAYATI : H em hariciyeci hem de hariciyeci hanım ı olm ak mühendis hanım ı olm aktan çok daha iyi. SAĞLIK DURUMU : H er şey için kendinizi yorm ayınız. Vitam in hapları gücünüzü artıracak TEZER İZMİROĞLU HİS HAYATI : Eyüp S ultan da adaklarınız olm adı diye başka yer lerde adak adam aktan vazgeçm eyiniz. MESLEK HAYATI : Saraylarda değil am a, sefarethanelerde bir ömür süreceksiniz. SAĞLIK DURUMU : Dans ederek zayıflayacağınızı isbai ettiniz. OYA SAN HİS HAYATI : Devri hareketlerin canlanm a ve refah devresindesi- $ ■| MESLEK HAYATI : Ömür m am ülleri idare am irliğinde başarı gös- $ tereceğiniz Ü m it ediliyor. | SAĞLIK DURUMU : Ömür yoğurdu yiyiniz öm rünüz uzasın. ÜLGEN OSKAY H İS HAYATI : Y ıkılm adan yapılm az. MESLEK HAYATİ : B u kadar çalışm aya ekim ci olursanız yazık. SAĞLIK DURUMU : V urduğunuz yerlere kan uyuşturuyorsunuz. niz. t M W m t W H W M V I '. W U W M I T O V W t W t W a M M M H W t W V « « » VW W V W W V W V 1 ne müptelâ olan Cumali Çavlı, anayasa aşkını Bahri Baba’ya amme hukuku flörtünü de Yavuz Abadan’a açılabil mek hususunda tereddütler geçirmek te, SBF'nin asistan kadrosuna «Ein gang» edebilmenin çârelerini araştır maktadır. 295 ATİLL EGE Yakın senelerden birinde bir dağ köyünde doğduğunu iftiharla söyler. 1961 de Mülkiye’ye girdiği sene 15 san tim uzamakla rekor kırmıştır. Ya sının küçüklüğü ile İnekliği arasında ters korelasyon vardır. Her sözlü imti handa su koymadan yapamaz. Sosyal hayatla inekliği paralel yürüten Jönü müz bir çay, balo kaçırmamıştır. Bir kaç büyük lâf etmiş, fakat tutulma mıştır. Örneğin, «gece, aşk ve ineklik için yaratılmıştır» Bunun yanında «ine ğe inek gerek» doktrinini benimseyerek kızlara asılmıştır. Bu sıralarda evlenme ayaklarına yattığı rivayet ediliyor. Son sınıfta Festival Komitesinin her dalga sına burun soktuğu yetmiyormuş gibi bir de savcı olup fonksiyonsuz bir simo olarak belirmiştir. Müteşebbiz sıfatı nı lâyık gördüğümüz Atillâ'nın iyi bi: işletmeci olmasını dileriz. ı ü ı^ ii/ü M JfA Bir kaç gece arka arkaya Ameri kan ve Rus gözlemevleri, muhtemelen Türkiye civarında en az bir milyon TNT’lık bir serî nükleer denemenin ya pıldığını rapor ettiier. Fakat bu iş ay larca tekrarlanınca şüphelenip araştır dılar. Karşılaştıkları gerçek korkunç tu : Dede Hilmi her gece uslu uslu (!) horluyor, Lâz Ercan da onu silkeliyerek uyandırıyordu. İşte Dede Hilmi böyle bir efsanedir. Akraba-yı taallûkatı m üç kâğıda bağlamış, Kurban Bayramı namazını ise Ürgüp Kaymakamının yanında kılmakla ün yapmıştır. Kayse rili olmasını söylemekten utanacak ka dar gerçekçidir. Yurtta dini bütün ve mukaddesatçı gençliğin de kalmakta ol duğuna dair Cebeci Camii İmamhğınca örnek talebe olarak Diyanet İşlerine bildirilen listenin başında adı yazılıcYır. Dede Hilmi Molla’dan hiç mi hiç kork maz ve Peri Bacalarında bir PAPAZ’la aralarında hiç bir olay geçmemiştir. 258 NURAN AKYÜZ 1942 Kasımında dünyamız Büyük Savaşın bunalımı içinde yüzerken in sanlığa seslenen tek umut, Ankara’da dünyaya gelen bu devingen kızcağızdı. (Bk. Mein Kampf : Sayfa?) 40 günlük ken kendisine bakan bir doktora pos ta atmış olduğu söylenir. Bu söylenti. Mülkiyeye geldikten sonra sayısız de neylerle doğrulanmış, şimdi de bu yüz den sap kalmıştır. «Güzel Erkek güzel olan erkektir» sözünün patenti de ona aittir. Fakat kendisine havalar getiren SHOW’da «Oh ne güzel erkek!» deme yi bir türlü becerememesi, çeşitli yo rumlara yol açmıştır. En büyük ülküsü, bir kaç yıllığına herhangi bir dal için Amerika’ya gitmek olan Maestro, An kara Kolej’inden mezun olmasına rağ men konuşabilecek kadar İngilizc bilmektedir Soyadına rağmen kendisi için asıl önemli sayılacak işlerin için den «yüz akı» ile çıkamamıştır. Paris modasına bluz ilhamını veren Nuran, özellikle, gerçekten şâhâne olan yürüyii şü ile dikkati çekmiştir. 285 AHMET OVALI 1942 yılının 5 Temmuz günü saal 5'i 5 geçe horozlar öttü, tavuklar gı dakladı, kısraklar kişnedi. I-Iele hele İneklerin möğürtüsü göklere çıktı. İn sanlar el çırparken Ahmet bıyıklı ola rak Dünyaya avdet etti. Ayvalık arşiv dairesinde yaptığı mız araştırmalar, Ahmedin 3 yaşında Zeytin yağında yüzmeye başladığım gös termiştir. 4 yaşında basket 5 yaşında Futbol Milli takımında diktatörlüğünü ilân etmiş, 6 yaşında ise devrilerek İs tanbul’da inzivaya çekilmiştir. En büyük eğlencesi imtihanlarda başarı gösterip Göl gazinosuna gitmek tir. Her türlü ÇAY’a karşı alerjisi var dır. 15 MATRAK BİYOGRAFİLER (devam ; Batı müziğinden «jai quitte mon Ayvalık» yerli mallardan «Kadıköy Kr/ la n diyorlar 3 mevsim sevişiyorlar^ şarlarmın hayranıdır. «Çağınız başlıyor ey hâtıralar» KAZGAN; dokuz aylık bir b ek leyişin sonunda yayın hayatına fırladı. Azıcık eciş-bücüş ise, ineklere de pek benzem iyorsa, suçu biraz da sizde B aşkan Cokey Ö m er... Y anında KAZGAN şürekâsı: B ildirgen Lâz E r can, Cumali Çavlı, K ılıbık M etin, Jön Aydan, Katır Erdal, ve Güldamla Aynur. KAZGAN kutularını açıyoruz. B ir sürü «frijid» espri (!) 279 HÜSEYİN ARİF BİLGEN 1943'de Kilis'in Kaçakçılar mahall leşinde dünya perdesini araladığındJ saçlarının var olduğu rivayet olunun Vefa Lisesinden mezun olup Mülkiye! ye girdiğinde saçlarının yarısı sağlar« iken 4 sene süresince kullandığı tür* saç ilâçları ve günde 23.5 saat çalışma sı sayesinde «kellik» Unvanına hak ka zanmıştır. Ders çalışarak kız tavlama gece ders çalışırken yaptığı jimnastül 1er ve her zaman sakallı suratıyll «Hür gericiler başkanlığına rakipsl aday olarak seçilmesiyle şahanede tl mayüz etmiştir. 232 ADİL ÜSKÜDARLI B ilge Zorluoğlu acaba en çok hangi şarkıyı sever? N eym iş elen d im ... Hep beraber tek rarlayalım : «K ardeş olun ey insanlar, bunu is ter Tanrımız.» Lâz Ercan: «— Eeee, biz hep sap m ı kalacağız yani?» B ir başka kâğıdı açıyorsunuz : H atunlarım ıza hediyeler... Gece elbi sesi, döpiyes, tayyör b ik in i... K om ite B aşkanı E m re Ertürcr. N am - 1 diğer fon ksiyon başkan: «— H epsini at gitsin, soğuk soğuk espriler. Yalnız b ik ini kalsın, o iyi.» K ılıbık M etin atılıyor oradan : «— Yav, şu gezide olup bitenleri ya zalım bari. Şu harabeler arasında sürünerek aşk yapan çiftleri anlata lım h iç olm azsa.» O da olm az. Niye? Çünkü o aşk çocuklarından biri, şim d i bir başka sıyla evlenecek. D algasına taş atm ış oluruz. Ona da eyvallah! E rdal’a bir hediye: Paltosunu tutacak kendinden uzun bir leydi. Lâz Ercan hem en ihtirazı kayıt koyuyor: «— Olamaz! İm kânsız he diyeler KAZGAN’a konam az!» Ona da peki! B irisi g e liy o r : «— Oğlum, bak, benim hakkım da sol'lu bir şey yaz m a. F işliyorlarm ış, şunun şurasın da b ir senem iz kaldı.» Ona da peki! lo Ömer aradan fırlıyor : «— Ç ocuklar!... Gülçiu için şu n ları yazm ayalım ,» Sana da eyvallah aslanım ! «— Çocuklar, B ursasporlulaıdan balısetm iyelim , 6. kat geçm e sin, HaS’siz olsun, olur m u?» Ona da peki! «B ülent Dâver kendisine çam ur atılm asına bozuluyorm uş. Ucunu eli m izden kaçırdık, tepem ize çıktılar diyorm uş. KAZGAN, D âver’e çamursuz olsun!» Ona da başüstüne! B u arada Cumali Çavlı da der ki: «Y okinili değil am a bikinili bir KAZGAN ortaya koym ak isterken, çıka çıka peçeli bir hatun çık tı or taya.» S o ls u z , m ü steh cen ’siz, Bursasp o r su z , 6. katsız, H ;S’siz, tuzsuz, bibersiz, bol frijderli bir KAZGAN size. Alın, okuyun. O kuduktan sonra da atm ayın. «K oyacak» bir yer bu lun. Y ıüar sonra, ak kâğıt üstünde resm i alınan KAZGAN’dan sizer bir şeyler kalm ası, bu çağların hâtıra sını ilerde de biraz yaşatabilm esi ve dudaklarınızda b ir y a şlı tebes süm ün yer tu tab ilm esi d ileğ iy le... 1943’de Amerika’da doğan Adil dı duğu anda doktoruna annesine fa: izdi rap çektirdiği için bir sol yunır atıp oını yerlere devirmiştir. Taıı nın, Kuvvet İlâhı Herktile Adile kuvı enjekle etmesi için emir verdiği sj lenmektedir. Elini sıktığı herkesin iniklerini kırmakta, pıoflar kurulu kuldaki ağaçlan budatmak kararı aj ğı vakit bunu merasını Adile şut ç tirerek ifa ettirmektedir. Kızların rüyalarının erkeği oldıj halde hiç birine resmen ayak atma’l Adil «gayriresmi olarak» atmıştır. I defa ikinci sınıfta hamama gitm iş,-t sesiyle attığı gazellerle hamamın I varlarını çatlatmıştır. Kendine yedi: mediği hâdise, kuvvet ilâhı olrnasl rağmen mikrop Yiğitten yediği da\t tır. Bu çocukla baloya gitmeyip te b zere t beyân eden kızlar şimdi pisnı dır. 265 YILMAZ AKYÜZ Kapalı kapılara karşı allerjisil duğundan maymuncukla gezen ve î\l kez Bankasının bursiyeri olduğu |ı ekonominin Enflâsyon içine düşmesi sebep olan Yılmaz, ayni zamanda F tival Komitesi'nin sahtekâr muhas|| ğini de yapmıştır. Fakat bu d u ru i n kendisinin yarattığı düşüncesi, I inanla onda derin bir vicdan p bı yaratmış ve neticede, sırf, mejı keti, kendi sebep olduğu bu dururrş: kurtarmak için Maliye Bakanı ol: ya andiçmiş ve bütün varlığı ile M! ye Bakanlığına giden yolun dikenli maçlarında mücadeleye başlanır riaitâ ınaıikeme kararı iie yaşını Otıyütüp bu Ekim'de Genel Seçimlere girmeyi biie düşünmektedir. Hayırlısı... zişten sonra kendisi de bir sergi açma ya karar vermiş, fakat bunu gören ol mamıştır. Bunun yamsıra yaptığı pas talarla misafirlerine parmaklarını ye dirtmek de ayrı bir marifetidir... Lâf aramızda bir ara sokaklarda kendisine ayak atanları atlatmak için polise baş vurmaya kalkmışsa da sonradan Alla ha sığınarak bu işi kendisi halletmiş tir. 266 SEMİIIA DİNÇER Mülkiye’ye istemiyerek giren, en büyük ideali Tıbbiye olaıı;, hem ders lerde, hem cemiyet faaliyetlerinde ba san gösteren 1S45 doğumlu olduğu için sübyaniçe unvanım alan, herkese kar şı mütebessim ve nazik olan biraz sal bir sübvandır. Malî Şubenin olduğu ka. dar Şahane'nin de en şahane endamı ondadır. 218 TÜLİN ŞENER 1944 de Söke’de doğdıı. İzmir Çamlaraltı Kız Kolejinden mezundur. En çok ilgi duyduğu konu Tıpdır. Kitap okumak ve açık havada yürümekten hoşlanır. Tatillerini yurt içi seyahat lerle geçirir. Sosyal davaları yakın dan tanımak ister, sınıfın sayılı inek (erindendir. Bilhassa hazırladığı semi nerlerin kalitesi ile meşhurdur. Aşk ko nusımdaıı epey uzaktır. Hattâ kendisi ne âşık olan birisini dövmek bile iste mektedir. Hanımefendi, ağır başlı, bu lunduğu yeri dolduran ve gelecek hak kında kesin bir projesi olmayan bir a; kadaştır. AHMET AYAYDIN : «Aşkı senin le tadalı. Şükranla yandı gönül» NURAN AKYÜZ : «Bu kaçıncı ba har, ne zaman beni de alacaksın?» NECATİ UTKAN : «Uykusuz gece lerde sabah olmuyor» MELİH BORAHAN : «Tuti-i mu cize güvem» ÖKMEN ATAMYILDIZ : «Seninle dalga geçtim, sevilirim başka benim» GÜNEŞ YENERMAN : «Beklerim hergiin bu plajlarda, bikinili böyle ben» BELGİN ÖNER : «Bir neş’e umdu gönül, serapa keder oldu» TUNCER GÜLCÜ : «Gül dalında öten bülbülün olsam» OKTAY VARLIER : «Ayşe, Fatma, Türkân I remember you ali» OĞUZ GORBON : «Söyleyemem derdimi, ağyar duymasın diye» ÖRHAN EMİRDAĞ : «Aşkın benû ya kıyor, .niye hâlâ kaçıyorsun» METE TANRIÖVER : «Mavi gözlü sarışın kız, gel gidelim adaya biz» EYÜP SARAY : «Etli bullu vâr pe şinde, koşa koşa yoruldum» İBRAHİM YAYCIOCLU : «Gazla şoförüm, gazla!» RECEP ÖNAL : «Ne fena talihim var, Kıbrıslı yârim var» SEVGİ ASAL : «Asker bayrağını da burca diktiler, küçücük te yârimi asker ettiler» 1399 NURHAN CANDEMİR 1943 Kasımında bilumum hayvan lar kış uykusuna yatacağı sırada Bandır 4 Maliye’nin bu şirin kızı bugün lerde pek ciddi meselelerle karşı karşı ma ormanında bir Ana Tavşanı yavru lan için kâfi yer olmadığından, bir ta ya. Duyduğumuza göre meselenin hal. nesini şehrin kenar semtlerinden biri li bir başka kişi için de hayati bir önem ne bırakıvermiş. Oradan geçmekte olari taşıdığından ayrıca ehemmiyeti haiz bir Ademoğlu bu minik tavşanı almış miş (!). Sınıfın bu en küçük kızı Güzel büyütmüş, bu günlere getirmiş. Tesa Sanatlar Akamcdisine gitmesi gerekir düfen girdiği Mülkiye’dc havuçtan baş ka her şeyi yiyen tavşanımız hayatının ken Mülkiye'ye neden geldi bilinmez. en cür’etli maceralarını hastabakıcıla Ama yine de her Bayram kendi eliyle rın tebessümlerine hedef olmak şeklin yaptığı karıları dostlarına gönder de ifade etmektedir. «Yahu ot geldik mekten geri kalmaz. Ankara’daki bi saman mı gideceğiz?» vecizesini dilin lumum resim, heykel sergilerini sene den düşürmemektedir. Konuştuğu İtalyancasivle î falyadaki intiharları % 3.5 lerce kaçırmaz, özellikle empresyonist ekol temsilcilerinin sergilerini her ge oram'nda arttırm'ıştır. DİLEK PINARI, SAAT YİR M İBİR TEZER İZMİROGLU : «Niçin kaç tın benden güzel aygırım» ASUMAN YÜCEL : «.San pırasamsın sen benim» ERCAN EYÜBOGLU: «Kellemin Sapını Gülle donatacağım» ZAFER ÖGET : «O kara kaşlara da Leylâm, sürme mi çektin?» ATİLLA TAŞDEMİR : «Gözleri aş ka gülen, taze bir Sirkeci hammalıyım» IŞIL Ü N E L : «Boş yere ağlama, gönlünü bağlama» ÖMÜR SEZGİN: «Oy mendil OYA' lı da mendil» METİN ÖRNEKOL : «Annem, ba bam işte bunu bilmezler, kız seni ba na almazlar» AKIN ALPTUNA: «Ali Babanın bir çiftliği var, çiftliğinde civcivleri var» HÂLE TULGAN : «Tanrım bizi et sin, bir arada, bahtiyar» ,AYDAN KARAHAN : «Ben bir ya ralı kuşum, pek erken vurulmuşum» ÜMİT PAMİR : «Bir gül hikâyesi ni anlatırdı bir Per'i» GÜNAY DERMENLİ : «Ayrılık Ateşten bir ok Ders var Koçero yok» ZAHİDE KARADAĞ : «Ümitli bir bekleyiş hasreti var içimde» RAN KOKSAL : «Gülen gözleri min mânâsı derin» SERPİL CEBECİ : «Yüzüm Şen, hatıram şen, meclisim şen,» TÜLÂY GÜREL: «Sakin, sakin bak, her yer sessiz» SADİ ÇALIŞLAR: «Unutturamaz seni içki kadehleri bile» 17 Gazeteniz KAZGAN sizin için n eleri göze alm ıyor ki? G ülçin’le yaptığm ıız röportajdan sonra tiril tiril titrem iştik. Isınm am ız gerekm ez m iydi? K alem i tazeleyip çağım ızın nükleer röp ortajım yapm aya koyulduk. Gözle rim iz kam aştı am a, yılm adık. İşte F akültem izin güneşi ile konuşm ala rım ızdan yazabildiklerlm iz : — G ünaydın Güneş nasılsınız? — Günaydın. Çok hararetli ve yakıcıyım. — Son günlerde p ek ortalıkta gözükm ediniz. N edenini öğrenebilir m iyiz? Avrupa’da m ıydınız yoksa? rursunuz? — Doğrudur. Her sabah o gaze tecinin odasına girerim, ne yapayım elimde değil. Tabiat kanunu gibi bir şey, çekiyor beni güzelliği... — Hayır. Sadece havaların bo zuk gitmesi. — Y akalanırsanız sosyeted e pat layacak bom banın ne olabileceğini düşünm üyor m usunuz? — Üzerinizdeki lekelerden bir anlam çıkarm aya çalışanlar var. N e dersiniz? Gahveyi çok m u seversiniz yoksa? — Hiç dert değil. Hem beni onunla geceleri gören olm uş mu şim diye kadar. Huı? — Peki, bu KAZGAN yazarıyla — Boş yere uğraşıyorlar. Hiçbir şey çıkaramazlar. bu kadar ileri dereceye varan bir iç tenliğe n asıl ulaştınız? — B ir ara bütün asılm alara rağ. m en yerinizden kıpırdam adığınız y o lunda haberler çıktı. D oğru m u? — Ben, benim le ilgilenen herke si severim, beni sevenlere sarsılmaz bağlarla bağlanırım. — Evet. Beni kimse oynatamaz. — E fenim , festival b itti, snavlar geldi çattı. Bu konuda düşünce lerinizi? yerimden — E skiden, lıer gün çevrem izde kur yaptığınız, k u tsal k işilerin koynuna girdiğiniz söylenirdi. Ş im di bu durgunluk niye? Y oksa hararetinizi m i yitiriyorsunuz? — Yoooo, nem ’nasebet! — B ir gazeteci (KAZGAN ya zarıdır) sabahleyin gizlice pencere den odasına girerken sizi yakalam ış ve resm inizi çekm iş. B una ne buyu- MATRAK BİYOGRAFİLER (d ev a m ) 179 OSMAN AYSAN İstemiye istemiye geldiği Mülkiye'de Çeto’yu bulunca hemen ona «Sizde Ret Kit'in yeni sayısı varını?» diye sormuştur. Çok sakin bir hayat yaşıyan ve Kızılay’da bir yerlere (!) bakarken ayakkabısını yırttığını baba sından saklayan Osman ecnebi diller den gazel atmayı, yerli filmleri, san sürün yasakladığı bilcümle terbiyevî dergi ve resimleri, bazı konserleri (!) çok sever. Meyvalardan iri şeftaliye bayılır. Efkârı umum iyenin attığı par mak acıtmaz diyerek son sınıfta cemiyetçi büe olmuştur. — Anlamadım? — Yani heyecanlanıp heyecan lanm adığınızı öğrenm ek istem iştik te ... M âlum , gazeteci m era k ı... — Saçmaladığınızın farkında mısınız? Yoksa beni işletm eye mi kalkı şıyorsunuz aklınız sıra? — Aman efendim , csteğfirul- lalı... Sizi işletm ek... Cümle tiillâbı sabahlayıp inekler görünce merak ettik, durumu KAZGAN okurlarına iletm ek istedik te... — Eeeeee?... — İşte bunun için görüşmeye geldik... Yani... Şeyy... — Hay aptallar, hay! Hah Hah, hah, lıaaa!... Ayyy, kırılacaktım gül m ekten... Beni IV Malî'deki GÜNEŞ mi sandınız siz ayol? Hah, hah, hah, hilı, hih, hiii... — Efenim siz... — Efenim ben... Ben gökteki güneş... Her ne kadar Mülkiyedeki adaşım bana her bakımdan pek ben zerse de, ben o değilim, anlaşıldı mı, gazeteci bozuntusu? Kendisine en içten sevgilerimi iletmenizi istiyo rum. Bir daha da böyle işlere karış mayın, e m i?... — Olur. X X X X Bursa’lı, Sun’i peyk ve sun’i ipek :l Gazetelerde ilk sun’i peykin uzaya atıl-J dığı haberi büyük manşetlerle verilir-1 ken, Bursa’nın yerli endüstrisinden biti yetkili dayanamamış: — Aşkolsun ayol, demiş, biz bıı sun’i ipek’i yıllardır yaparız, kimse yaJ maz da başkaları yapınca manşea atarlar. Gagaı-in’in İngilizcesi : G ag a n :! H aşan , y a z la n İn g ilte re 'y e g id e re k İn i gilizeesini ile rle ttiğ in i sö y lerd i de bizi in a n m az d ık . B ir gün k ırd a İngiliz k r /| la n b a sk e t o y n a rk e n b u n a d a gel hal k em ol d em işle r. G aga «yes» d em iş, vJ m açı y ö n etm ey e b aşlam ış. T am d ev rJ b itm e k ü zere se n in k i d ü d ü ğ ü ağzına g ö tü rü rk e n b ağ ırm ış : — I ara th c vvcek. gençlik çağlarında terketmiş olup h:| lim selim bir insan olmuştur. Bu yüJ den İnek Bayramında Efendi ism in almıştır. İmtihan arifesindeki aylardı Budist Rahipler gibi canına kastedeı cesine ineklemek hastalığına duçar ol ması kendisini seven arkadaşlarını üzül tüye sevketmektedir. Bilhassa bu a f larda her türlü dünya nimetimden eli ni çekmesi Millî Savunma Yurdu a l kadaşları tarafından müşalıade edil inektedir. Fakat kendisi bu türlü ha reketinden memnun olup, bu sureti: 132 ÖMER ESENER ailesinin şanına lâyık olabildiğini sol İçmektedir. 1942 de Keşan'da diinvaya gelmiş tir. İlk 3 yıl durmadan eline geçirdiği 125 EM İ S Ö ZTZP her şeyi yere atıp kırarak ailesine kas Yurtta suların kesilmesinden şiklıvetli bir diinya yaşatmıştır. Çocukluk devresindeki despot yaratılışını ilk yet etmeyen tek öğrenci olup bu elli168 DAN YAL GÜRDAL Doğum kontrolü hakkında incele melerine daha lise sıralarında iken baş layıp D.P.T. na büyük yardımları do kunan ve ilk defa bu yıl içtiği biraya «aman ne acı şev» diyen Danyal Te kel İdaresince «Personnn ııon grata» ilân edilmiştir. Tangoyu ağır, twisti hızlı, çaçayı ise yeknesak bulduğunu söyliyerek dans elmiven Danyal geçen vaz kız tavlamaya gittiği Aba-na’dnıt taş loplıyarak dönmüştür. i > Vi \K ! S İ/ . DİYOR K t : f ■Ocüçicr... Bahar günieri sizin i'iihl-jı inizdir. Temiz havada dolaşıBoi bui GÜNEŞ'leniniz.» 0 1 1 m Ü 1 1 İ lir*11 in m Ar.. Doktor aîîhiı!... N e diyorsun sen?) «Ben sevgilimi buldum. Kalanı yağma olsun!» Yunus Emre Ertürer «Kutsal Kitap devri artık bit miştir.» Hüseyin Böcek Teksirci) «Independence is the best policv ali över the Mülkiye.» Mahcur Yürü, nasibin o HEP O ALTIM SAÇLARI «BELGE» de t^llâp KAZGAN için çizilen karikatür- j yürü, leri gözden geçiren Güneş : Yürü, nasıl ki yü — Herkesi profilden, bir tek beni j rüm üş senden önce yüzden çizm işler... diye şikâyet edi- i kiler sürü, sü rü ... yordu. Lâz Ercan bu! Cümle tüllâbm, bu, gerçekten güneş kızdan, haklı 11.11.1964 — M ülkiye açıldı. K orkunç sonun başlangıcı. Açış konuşm a yakınmalarını dile getirme fırsatı sını çiçeği burnunda Dekan Cumhur, yaptı. Alkışlandı mı, nı kaçırır mıydı? halâ doktrinde tartışm alı. İlk dersi Ş erif Mardin teypsiz — Doksan derecelik bir açıyla bak verdi. madıkça yüzünü görmeye imkân mı 17.11.1964 — Son sınıf, kafilelerle birinci sınıfa ayak avına çıktı. Bula var Güneş? Çizenin suçu ne? bula Katır E rdal’la, Pek Güzel Ahm et iki keklik buldular. INDUSTRY OF BURSA OF NATIVE ECONOMY 18.11.1964 — H am m al Atillâ ilk siftah ı yaptı, m erdivende yuvarlanan Yavuz Abadan’ı hastahaneye taşıyarak yolunu buldu. TÜRK SANAYİİNİN HİZMETİNDE 19.11.1964 — Canbaba tuvalete gitti, içerde 5 dakika kaldı,. Çıkarken «K abızlık yüzünden 5 dakikam kaynadı» dedi. Sırada bekliyen «Pilot» ise teselli etti.«Ü zülm e Canbaba, ishal olunca telâfi edersin». Yarım asırdan beri faaliyette olan Yatırım banka’mızın bütün yurt sat hına yayılan şubelerine ilâveten, özel çekilişli MÜLKİYE ŞUBESİ de pek yakında hizmete girecektir. Şube Müdürü : Pilot Attilâ V eznedar: Kocabaş Orhan Sayman : Çiroz Özer Hukuk müşaviri : A’mn avukatı Kambiyo se r v isi: Recep Çocuklar ve gençleri şimdiden yatırıma alıştırmak için siz de bir hesap açtırınız. X X X X OZAN GEÇİNİRKEN... İ d a ri Ş u b en in fe rm a n ı o k u n d u , Si yasî Ş ubeye bol ç a m u r v ard ı. B u ça m u r d e ry a sın d a en fazla h a rc a n a n K a sın tı Işıl, fe rm a n ın yazarı ve o k u ru Laz E rc a n ’ı p ü r cid d iy et a rıy o r... N ihayet y ak alad ı, ve b ü tü n kızgınlığına ra ğ m e n yavaş yavaş k o n u şm ağ a b a şla d ı (d a h a hızlı k o n u şa m az za te n ). — H ep sin e eyvallah âb i am a, ne den cibilliyetsiz dedin? L az’d an gelen cevap, I ş ıl’ı d a dinliyenleri de d o n d u r d u : — K u su ra b a k m a be, k ab iliy etsiz ile k afiye tu ttu ra c a k b a ş k a k elim e bulam adım dı da. 20.11.1964 — Son sın ıf — İptidaî tanışm ası. K ızlar saplı bu sene, anla şılan; suratlar asık. H erkes m ide derdinde. 26.11.1964 — F estival Em re B aşkan oldu. Asıl festival B aki’nin seçilm esiydi oysa. 4.12.1964 — 105 inci K uruluş Y ıldönüm ü. Şölende Avanta Ertuğrul ceplerini galeta doldurdu. Servet bir hafta tuvalet yolların da kaldı. 5.12.1964 — Kazgan K om itesin e Kral Ömer em ri vâki ile kendini baş kan seçtirdi. 9.12.1964 — Ökm en’in B alo K om itesi çok hızlı. H er Cumartesi çay dü zenlenecek. Saplar kara kara düşünüyor. 10.12.1964 — Prasa Turgut Asüm an tarafından kafeslendi. Oysa köfte ler halâ kursağında idi. 17.12.1964 — 4 siyasî 3 S iy a sî’ye züppelik üstüne ilk dersi vardi. Baş Aktör Sadi. B aş S o list ise T ezer... 19.12.1964 — İlk çay yapıldı. K alantor M etin dans ediyorum diye hatunun ayaklarını plâki yaptı. bir 25.12.1964 — Seçim yapıldı. D em okratik cephenin güçlü koruyucuları kaybetti. K abzım al Erhan Fakülteyi boykota, Sübyan Ömür de Y ön’le Sosyal Adalet e abone olm aya karar verdiler. 26.12.1964 — B ülent Dâver 4 İdarî ve 4 Siyasî Şubeleri habersiz sm av’a soktu. E spri serbest. 27.12.1964 — Y ıl b aşı gecesi için Arıgil ayak yoklam alarına girişti. Dede H ilm i Kız bulam ayınca Bursalı P ilot’a dans (!)’ teklif etti. 19 MATRAK BİYOGRAFİLER (devanı) 254 GÜNEŞ YENERMAN Muanzları, Çetin Altan'ı bir ha tunun sıfatını çalmak ve dolayısiyle sömürücü olmakla itham ederler. İş te bu hatun Güneş’tir Gökteki . adaşı ile ilgisi, sadece onun kadar yakıcı ve parlak olmasındadır. Saçlaıjnı yüzü ne dökmesi de, Klâsiklere göre İıav nın bulutlanması, Marksistlere göre ise Güneş’in balçıkla sıvanması çaba sından ibarettir ki «Güneş her zaman güneştir» şeklinde formüle edilmiş tir. Kazgan’a göre ise bu, «Peçe» nin modernize edilmesinin ta kendisidir. İstanbul'da doğup İzmir ufuklarında yükselen Güneş’in nerede batacağı, Copernicus ve Galileo tarafından da hi bilinememiştir. Şu var ki Devlet Konser salonuna pek vurulması, Jurisprüdansta çeşitli yorumlara yol açmış, Yurtta merdiven konserleri vermesi ise «Kızlan baştan çıkarıyor» gerek çesiyle Dekanlıkça yasaklanmıştır. Tanrı, Meryem’i seçtikten sonra Gü neş'i görmüş ve üç gün - üç gece ağ lamış, fakat «sosyal statüsü elverme diği» için tercihini değiştirememiştir. Güneş, sistem in merkezi olarak çevresinde yörüngeye girebilmiş uy dularını, saçlarından fırsat buldukça güleç yüzle seyretmektedir. 187 AYHAN GÖKER Yemyeşil bir Ege kasabasında Temmuz Güneşinin parlaklığı altında dünyaya gözlerini açan Ayhan, bu ro mantik havanın tesiriyle hassas bir ruha sahip olmuş ve daha doğduğu günden itibaren içli (!) sesiyle şarklı lar ve şiirler terennüm etm eye baş lamıştır. Mülkiye’de bilûmum gezile rin müdavimi olmuş, imtihan zamaııi günde 1 0 saat uyumayı prensip edin miştir. Fermanda kendisine «Mülkiye’ye ihanet eden» denmesine çok bozul muş, parlak (!) bir Mülkiyelinin aya ğını kırmasından duyduğu pişmanlık bu yüzden son günlerde daha da art mıştır. N eşeli görünmesine rağmen çok sık dertlenir. 20 31.12.1964 — Sübyan ö m ü r seçim vaadlcri gcreğiııco, bir al arabasıyla yurda 300 adet m u h telif n ü sh a Peri, 274 adet Karnaval getirip Tüllûba dağıttı. Ayni Gün (A kşam ) K oridorları su b a şlı. İstanbul'da bulunan Mali Şube Kralı Minik Cokey Ömer tebaasının telgrafla duru m unu sordu. İm am Cem, boğulm aktan güç kurtarıldı. 1. 1.1965 — İSA A lcyhisselûm ’dan bir yıl daha uzaklaştık. Tıillâp git gide azıtıyor. K ıyam et günü m ü gelen? 2. 1.1965 — Köçek İm am Çetin, Kız Teknik dayak postasının birinci yıl dönüm ü dolayısiyle iki rekât nam az kıldı. 3. 1.1965 — Yıl başından sonra üç gün geçli. 4. 1.1965 — Al işte bu da 4 üncü gün. Yuh b e ... 9. 1.1965 — Tufan„ M oi’nin odaya taşındığından beri ilk defa Yurda uğradı Y urdun önünde PE-RE-.TA servis arabası b oşal tıldı. 9. 1.1965 — Ayni gün, Baki, İptid'aî’dcn «Alanor» ile K ennedy film in il seyretm ek üzere derse geldi. 10. 1.1965 — Lâz Ercan, B ildirgen sıfatın ı aldı. 13. 1.1965 — M olla M elih, badigardı m uhafızlığında ilk defa K antin’del çift oturdu. 15. 1.1965 — Alper Aktan, K antin’de Coca C ola’yı yasakladı. 16. 1.1965 — B ülent Dâver, «Irklar ve G üzellik» konusunu an latırk en «şahsî tecrübelerim e dayanarak söyliyebilirim ki, dünyaj nın en güzel ve ateşli kadınları T ayland’d a d ır ,. K ıraliçel sinden de belli değil m i arkadaşlar?» dedi. Tezer’in kalbi o anda bir saniyede kırkbir kerre hopladı. (Sağdan alkışl soldan da alkış s e s le r i...). İS. 1.1965 — İç Gezi K om itesi d o st ve arkadaşlardan kurulu bir kafili tesb it etti. E n büyük kazığı da K om iteye başkanı verel Siyasî şube yedi. 21. 1.1965 — Ç iftlikte aradıklarnı bulam ayan b ir gurup turist, Mülki ye’ye H ayvan Zafer’i ziyarete geldi. 23. 1.1965 — K atır Erdal Festival K om itesi çavına gitm edi. B eatle Attı lâ Poz attırm aya devam etti. 30. 1.1965 — K orkunç ve yüz kızartıcı olaylar, İhanet edilen a ş k la r : I gezi başladı. 31. 1.1965 — M oterize Cihan, k endisine çok pahalıya m alolan Motorlı seferlerine tövbe e tti, aşka başladı. İlk sonuç, suratta paı layan b ir tükrük. S on u hayır olsun. 1. 2.1965 — D ersler yeniden başladı. 3. 2.1965 — M oi, Bayram m ünasebetiyle yüzüne sabun vurdu, ve qı rum ailesi tarafından yıldırım telle D eknalığa ve Yurt Mi dürlüğune bildirildi. 11. 2.1965 — Kürt İsm et K öpek K ö y ü n M enekşesine ayak atarken f; kalandı. 18. 2.1965 — İkizdere’de bir kam yon devrildi, 5 Lâz öldü, insanca zajıc yok. 27. 2.1965 — T üllâbm nabzı şerbetlenip kontrol edildi. 3,5 atıyor. 4. 3.1965 — P roflar Tüllâba elen se çekti. Favori onlar. 11. 3.1965 — Günel B aşer şok geçirdi. K endine gelince ellerini Sem; •ya açıp «H ey K adir Mevlâ» dedi. «B en kim in tavuğuna|k dedim ?» 15. 3.1965 — K azgan’m çıkm asına iki ay kaldı. T üllâp’da telâş. 19. 3.1965 — B etül, Firikik Figürleri K ollek siyon u ’na bir yenisini dtlekledi. 23. 3.1965 — İsm ail Türk, V itrinde gördüğü bir buz dolabım çok b e te di ve 128 ta k sitte satın alm aya karar verdi. Dünya Ba*k sı da Kredi açacakm ış. 28. 3.1965 — D ouble Civ Akm ’a D enizli D evlet Üretm e Ç iftliğinde» i san d ık K uş yem i geîd'i. 1. 4.1965 — 3 İdarî, 4 İdarî ve 4 Malî Şube, «Propilam iıı Arsan» film sıyla ders y ılı sonuna kadar m ukavele im zaladılar. /; î . ; ı. vr-iti .ivi t c . c / i i * w t O o fiU iiK iX ASj-iJl O il’ iviO - nometre, bir PB kalem, bir de m ürekkep ısm arladı. D olm a kalemi do doldurdu. — Kaııım'de m erham etsiz sahneler. Balo için kırılan yaklar gerçeklen yürek yakıcı. Y aşasın sapiık. i*.-, ı a i i. 'C-vjiv/ijı ; 421 SAFİYE COŞAR ;--ev — Veda baiosu. Ayrıntılarını K atır Erdal yazacakm ış, inşaallah okursunuz. I-Ia, bi de şu v a r : B ülent D âver baloya yelmedi. Sebep : Kazgan. Yoksa kızsız olduğu falan değil. ¡. .;.ivo5 — Emre âşık olduğunu zannetti. Kurban B ayram ı. M oi ikinci defa sabun kullandı ve duşta tam 1 2 dakika 2 2 saniye kal dı. (Soyunm a, kurulanm a ve giyinm e d ah il). ¡ 6 . 4.1965 — Molla Melih ilk olarak yalnız başına K antinde oturdu. Kimseye âşık olduğundan söz etm edi. ¡9. 4.1965 — Festival başladı. Ş efik Onat hayatının u cu b esin i yara ttı: SHOW ... H ocalar için beş düzine m endil satın alındı. Gülçin de Canbaba da S h o w ’da idiler. K ontes Gürol: «Bak, İs met Paşa S h o w ’um uza b ile m esaj yolladı, elb ette onu destekliyeceğiz bundan sonra «dedi. Oyundan sonra Yavuz Abadan Güray’ı evine götürm eğe kalkıştı. D evlet Operası Sevgi’yi transfer edecekm iş. Nuran «Ah ne güzel erkek!» dedi. T eo( bir h ârik ayd ı... 20. 4.1965 — İdarî Şube Kürt İsm et’i, M alî Şube Çıfıt Ö m er’i Kral seç tiler. S iyasî’nin K ıraliçesi ise Tezer. Yeni bir B altacı’nm orm ana girm esinden en dişe ed iliyor... 22. 4.1965 — İdarî Şube Ferm anı. Siyasî Şube bozguna uğradı. Diş İs mail B ildirgen Lâz E rcan’ın hafifçe tozunu aldı. 23.4.1965 — Malî Şu b e’nin Ferm anı, İm parator Ömer taç giydi, kadim dostu Gülçin bu m erasim de hazır bulunm adı. Bütün ço cuklar ve inekler bayram laştılar. 1943 yılında Sandıklı’da dünyaya gel diğinde biraz düşünüp hafifçe yutkun duktan sonra annesine bir şey söyliyebilir miyim demiştir. Doğduğundan be. ri başlayan bu ölçülülük ve düşünerek hareket etme bütün hayatına hakim ol muştur. Onunla samimi olabilmek için ufak tefek teşebbüsler kâfi değildir. 326 GÜNAY D E R M E N L İ Sındırgı'da doğdu galiba. Fakat Fa külteye giriş sebebi Koçero Güner’in kalbini çalmış olmasıdır. Fakülte’de günlerin her teneffüs «mektup geldi mi» diye postaya bakmak, mektup yazmek ve postaneye gidip gelmekle geçer. Uykuyu çok sevdiği için ilk derslere geç girer. Okulu bitirince Amerika'ya doktora yapmak veya eğlenmek için gi decektir. 140 ATİLL TA SD EM İR 24. 4.1965 — Siyasî Şub e K ıraliçesi taç. giydi. İnek bayram ı tükendi. M inder kavgasında M alî Şube boyunun ölçüsünü. Şatır K âm il, Dede' H ilm i Dayı Güner, H am m al A tillâ ve Mişon Güntaç 25 şer gün rapor aldılar. 25. 4.1965 — Kel Tarzan, bir K azgan yazarından kendisinden ve GüPden pek az söz ed ilm esin i istedi. 27. 4.1965 — Kazgan K om itesi toplandı. 28. 4.1965 — Kurban B ayram ı, İnek Bayram ı, ŞHOW, Çocuk bayram ı, Aşk, parasızlık, ay son u ve sapiık. Biz Allah'ın kulu, M ülki ye T alebesi değilm iviz yani? 1. 5.1965 — M illet Ç am koru’da. İn ekler ders çalışıyor, biz de aptal, ap tal Kazgan hazırlıyoruz. 2. 5.1965 — M ıhçıoğlu ilk defa kendinden bahsetm edi. 2. 5.1965 — Aydan, abdest alarak H ale’den af diledi ve İngilizce na maz kıldı. 3. 5.1965 — Kıral Öm er ve B eceriksiz Işıl birbirlerinden ayrı dolaşı yorlar. İS. 5.1965 — «Güneş» pencereden girdi. İşin tuhafı K öpekköy’e dönük odalarda kalan tüm kerler «bize geldi» diye sevindiler. 19. 5.1965 — Kazgan çıktı. » » » — (A kşam üzeri) H ocalar küplere bindi. » » » — (G ece) Bir kısm ı «Kazgan, Kazgan» diye sayıkladı. 20. 5.1965 — Proflar K urulu toplandı. K azgancılara, yani bütün tüllâba atılacak kazık tartışıldı. Sonunda hepsine birer kavun ve in ek lik ¡sertifikası ¡'vorilmesi tezi kabul iedildi. 22. 5.1965 — Hop dedük, ad'ami ezd u n ... ( N o t : Bu kronolojiyi hazırlayanlar, Prof. Dr. Fahir Armaoğlu’nun Siyasî Tarih adlı kitabından yararlanmışlardır. Tabii ki birinci İsınıfta iken ve sınıf geçmek am acıyla). «9 ay Annemin karıynda topsuz ■nasıl durdum, halâ şaşanm» diyen Hammal, Fransa’da anlatılamıyacak olaylar yaşamış. Bebekteki arsaları nın tapusunu şebekesinin yanında taşı, mış, buna rağmen kız arkadaş edin mede «oui» veya «non»' doktrini ne katı bir şekilde bağlanması yü zünden Türkiye’de bir kız arkadaş bu lamamıştır. Gülçin’in kendisine asla «mikrop» demediği bu meşin «yuvar lak» ustası, evli kadınlar için bir kâ bus telâkki edilmekte ve belgeli kızla rı her şeye tercih ederim demekte dir. («oui» veya «non» doktrinine uy dukları için) Kapital’in dördüncü ki tabındaki «Kapitalist Ekonomiyi için den kemiren çelişki» deyimi, Plekkanov’un yorumuna göre onun için söylenmiştir. Unutamadığı bir anı ola rak ta Bahçelievlerdeki sinamaskop «pilâv gecesi» ni Kazgan’a fısıldamış, fakat bunu, Kazgan ve kendisi dahil kimse duymamıştır. Hammal Attilâ be kârdır. Hatunlara müjdeleriz. 21 İdari Şubeden Sarı Cengiz’in saatlerini titiz bir şekilde plânladığı nı, gündüzlerini Aydın Y alçın’la ge celerini de Üç İdari Şube'den M ekte bin eskilerinden sarışın bir güzelin paspasının üzerinde geçirm ekte oldu ğunu. Zahide nin sinem ada U luç’un elini tuttuğunu Ayı M etin’in «bana öyle bakm a yın kendim i lok om otif zannediyo rum» dediğini; Moiz E n is”in bayram dan bayra ma .yıkandığım H am m al A tillânın, Fransa’da ham m allık m esleğindeki büyük ba şarısından dolayı «Legion d'honneur» nişanı ile taltif edildiğini; Kral Ömer’in B ahçelievler’deki enteresan pilâv gününde b ulunam a yıp «Ah bana niçin haber verm edi niz» dediğini. Palavracı U luç’un babasının m a kam arabasıyla Ankara’dan İstan bu l’a yem ek m olası dahil iki saat te gittiğini Anim al Zafer’in K alaba’da karşı takım ın 1 2 . adam ı olarak oynadığı nı ve bu yüzden rakip seyirciler ta rafından tebrik edildiğini; Pilot A ttilâ’nın M ülkiye’de en iyi m eslek tefecilik tir diyerek ken di m esleği olan B u rsalılığı un uttu ğunu Sem iz inek H üseyin A rif’i’n kü tüphanede firikik için yerlere y attı ğını, H aziranda uykusu kaçsın diye perende attığını; B ir yaz gecesi B oğaz dönüşü Ümit Pam ir’in b iletçiye «şurada du rup bülbül dinlesek olm az m ı» diye sorduğunu; En Cin Ker T ansu’nun «Kazgan K om itesine «âbi benim kızım Lem iz’i ferm anlarda üvdürem edim ba ri siz K azgan’da övün» dediğini M atruş K elle K âm il Şatıroğlu’nun iç geziye bir bavul kitapla git tiğini, 22 Ömür Ü n lü n ü n «K azgan’da ba . geceki gibi döktüğü, herkesçe çok na değil, renkli şah sijretlere çam ur tanınan m eşhur, bir şişe kolonya kiatın» dediğini fâyet etm eyince kendisini koridor Vak Vak K ardeş Oktay'ın siyah daki elbise dolabına atarak her na naylon çorap giyen kızların peşin sıl becerdiyse geceyi dolapta geçir den elinde olm ayarak gittiğini; diğini. H âfize B ilge Z orluoğlu’nun «Ben Ürgüplü Dede H ilm i’nin m inder Am erikadayken» dîye başlayan hikâ kavgasında H aşan H üseyin’den ye yelerinin sonunun b ir türlü gelm edi diği m üthiş darbeden varım saat ğini, sonra ayılınca «bir şeye yanm ıyo Şubat 1965 de hayatında ilk de rum beyin hücrelerim den kaç yüz fa tiyatroya gitm ek üzere telâş için tanesi öldü, yeniden ürem ez de, ben de hazırlanan İlkay K arakoç’un ne şim di ne yapacağım , vay köftehor oynuyorm uş sualine cebinden b ileti vay» diyerek bir saat ağladığını. ni çıkararak «Parterm iş âbi» dediği B ilge A tılgan’ın tanışm a çayın ni; da oturduğu yeri Bülent D aver’e ter. H ayatında ilk defa bu yıl siga kederek kendisinin ayakta durduğu ra içen Orhan E m irdağ’ın «Ben ar nu, tık erkek oldum » diye bütün yurdu Güner A rıgil’in kızlar tarafm dar ayağa kaldırdığını ideal kocanın bütün vasıflarım ha K östebek H alûk E rlat’a kravatı iz yegâne kişi olarak ilân edildiğin: ilk defa düğününde m i takacağı so iddia edip ispat etm eye kalktığın rulunca «o sık ın tı ve o gecenin m e H aşan Cem al’in sın ıfın yegân< rakı, endişesi içinde bir de gravat soylu ailesine m ensup çocu ğu oldu I m ı takılır» dediğini ğunu öğrenen Ayla M ah m u lü n «eve: I Canbaba Ali Engin O ba’nın Ş e yüzünden belli, asalet akıyor, ne ka I ker Bayram ında G alatasaray Lise dar da değişik b ir havası var, tu l I sindeki Papaz hocasının bayram ını tuh tuh, nazar deym esin» dediğini. I tebrik ettiğini, Yurdanur A ksoylar’ın su yerim i Ömer E sener’in İngilizce ders rakı içm eyince sarhoş olduğunu lerinde «present» yerine «I am Ömer Ökmen A tam yıldız’ın iç gezidıl the first» dediğini. gösterdiği (a sil) hareketlerle arkal M işon G üntaç’ın kendini çok ya daşlık m efhum unun m u k a d d esliğ il k ışıklı ve donjuan sandığını, önüne n e (en güzel ) örnekler verdiğini gelene «âbi ben O ktay’dan daha ya Kaynana zırıltısının çıkardığl k ışık lı değil m iyim » diye sordu sesi hayret ve m erakla dinlerkeıl ğunu, m enfi cevap alınca kafasını koca H aşan T olon’un sahneden aşsl taşlara vurduğunu ğı düşüp elindeki copla yaralandığ:! M elih Cüvlan’ın kırk günlük inı ken erkek çocuk olduğunu ispat için B ıyıklıgil H üseyin K aya’m n ço'l büyük şilte taşıdığını, şilteyi m indeıl fırfırlarını da m endil diye kulland;l ğm ı. Baki İlkiıvin hiç Fransızca bi l m ediği halde devam lı olarak Pariil M atch M ecm uası ile dolaştığını, İki sevgili arkadaş Tülin Kari dan’la Asuman Y ücel’in birbirleri}! le güzellik konusunda gizli bir rekl bet içinde olduklarını, şim d ilik P r i sa Turgut’u tavlayan A sum an’ın b ı rekabetten kârlı çıktığını, Ercan V uralhan’ın her on dakl hâkim huzurunda ifade verdiğini. İm am M ahcur Cem Alpar’ın plâs kada ortalam a olarak on üç del! «m eselâ», on yedi defa «yani» dedi tik kapta çam aşır suyu kaynatm ağa ğini, kalktığını ve tutuşan kap yüzünden yurdun büyük bir yangın teh lik esi atlattığını, Kral Ömer’in sınıf-ı ip tid aid e yatakhanedeki taham m ül edilm ez pis havadan fenalıklar geçirip her Erkan Gezer’in deniz m o to n ıy l üç buçuk dakikada M oda’dan Ada’jJ gidip geldiğini, İlhan Oğuz’un sınıfta Safiye Cİ sar'ı görem ediği gün «m ükeddel ıııüieObsir, m eyus, ınan/ur ve ıınııeccssis» olduğunu. Güler Öztürk'ün nişanlandığı gün dalıi ders çalışarak n işanlısını ve zavallı davetlileri iktisat kitabını bitirip yüzüğü öyle takınacağım di yerek iki saat beklettiğini. Adil Ü sk iid a r lfn ın Siyasi Şube den M ali Şubeye doğru bir köprü kurm ağa çalıştığını G öksel Arsoy'ım M ülkiye tem sil cisi Tufan B ener’in K olejli kızlar ta rafından tuzağa düşürülen en taze kurban olduğunu ve böylece Ahm et - Şükran, Güniz- Erdal çiftin e TufanNur çifti olarak iştirak ederek kori dorlarda her türlü oyunu oynayacak kişilerin sayısının yarım düzineyi bulduğunu. Erdal D elilıasanoğlu'nun Miilkiyedeki son senesinde, sınıfı iptida iye Ahm et Ayaydın’la birlikte gönül lü kapıcı olarak tayin edildiğini, Kaku Erkan'ın kızı G ülsen’in M alî Ş ube ferm anında K aku’ya kır kayak denm esinin m anasını anlaya m ayıp Kral Ö m er’e «Erkan’a dört ayağı o kadar fazla m ı buldunuz da kırk verdiniz» diye sorduğunu ve K aku’nun yarım saat Giilşen'e kırkayaklığın m anasını anlatm ağa ça lış tığını, M etin Ö rnekol’la Aydan Karalıan ’ın üçüncü sın ıfta organize ettik leri ekspozelerin teksiri işinden elde ettik leri aşırı kârla M etin’in araba sına dört lâstik, Avdan’a bir takım elbise, H â le y e bir paket çukulata al dıklarını ve sonra göz boyam ak için de çocuklara 25'er kuruş iade ettik lerini, B ildirgen Lûz-Ercan’m S osya list K ültür Derneğini geceleri garsonyer olarak kullanm ağa karar ver diği halde götürecek kız bulam adı *ğını - > Avanta Ertuğrul’u n b irinci sı nıfta kafayı çekip elb iseleri ile Gü ven Parkta suya atladığını ve olaya sebep olan en büyük inek H aşan Aş. kaıı’ın ertesi gün başından b ir kova sidikli suyun boca edildiğini, Siyası Şubenin göz bebeği Esm a’nm satın aldığı daktilo notların da yazarın Çavlı Çulfaz’a m etin dışı yazdığı nağm eleri m etne dahil zan nedip çalıştığını ve im tihanda anla tarak hocayı hayretler içinde bırak tığım, H aşan H üseyin Y azlık’ın ik i yıl önce bir kızı ayartm aya çalışırken kızın nişanlısından dayak yediğini ve bu olayı Fakültede söylem em esi için Zafer ÜsgiU'e 10 lira aylık bağ ladığını. Kara Şeker Ranâ Küksal'ın Mu azzez Tahsin rom anlarının hayranı olduğunu lıer teneffüste arkadaşları nı, yanaklarından öpecek kadar öz lediğini Cihan B elen ’in kırılan şanzım a nlın ancak altı yüz lira m asrafla ta m ir ettirebilen T N S ’nin en pahalı kurbanı olduğunu, bu m eblâğın oto m atik silâh tam iri bakım ından S.B. F ’de bir rekor teşkil ettiğini ve bu nun sonucu geçen yıl Haziran im ti hanları boyunca bastonla d olaştığı nı, hastalığını soran Kral Ömer’e de «siyatik oldum » dediğini. Fügen Y iicesoy’un bütün ısrar lı uğraşm alara rağm en dört yıllık M ülkiyeye karşı kayıtsız davranm a p olitikasından vazgeçm ediğini, Iiasan Aşkan'ın birinci sınıfta po kerde bin Tl. kaybettikten ve don göm lek kaldıktan sonra sosyalist ol duğunu. H asta Fenerbahçeli Ç avlının gayrikasti faul yapan Lefter adına rakip oyuncudan özür dilediğini, Mart sınavının gerdiği sinirleri yatıştırm ak am acıyla düzenlenen ikişerden dört kişilik bir Antalya ge zisinin iptidaiden V ahabettin’i baş tan, üç M alî’den Günel’i çileden ve Dört M alî’den Azgın M ollayı da be kârlıktan çıkardığını, — Laissez - vur laissez-kır Ayşeofil Cengiz'in hayatında «bit» yüzü görm ediğini; — M ülkiye’li T eo’nun S h ow ”dan sonra tiyatro k urslanna devam etti ğini; — S evgi’nin «şu askerlik mü- B ir K itabın Ö N S Ö Z ’İİ — Sevgili M izân’a — C u m h u riy e t k u ru ld u k ta n ve Iıelc çok p a r tili d e m o k ra tik h ay a ta geçil d ik te n b u y an a, o rta y a çık an yoni ve âcil ih tiy a ç la r b u k o n u n u n d e rin le m e sin e ele alın ıp in c elen m esin i zo ru n lu kılm ış b u lu n u y o rd u . Biz b u alanda şim diy e k a d a r g ö ste rilen ç a b a la n iyi n iy e t e s e ri o la ra k d eğ e rlen d irm e k le b e r a b e r y etersiz b u lu y o r ve kesin b ir ih tiy a ca cev ap v erm ek am acıy la bu n â çiz ç a lış m a n ız ı bilim d ü n y asın a su n u yoruz. K o n u n u n yeni o lu şu ve b u k o n u d a y az ıla n la rın y etersizliğ i, işim izi d ah a d a g ü ç le ştirm iş b u lu n m a k ta d ır. E linize ald ığ ın ız b u k ita p d a , d ip n o t h alin d ek i k a y n a k la r ve y az ıla r k ita b ın asıl m e t n in d e n d a h a fazla o lm ak la b irlik te , k i ta p , k e n d i a la n ın d a tek o lm a özelliğini m u h a fa za e tm e k te d ir. E sa se n d a h a taleb eliğ im iz sıra s ın d a ra h m e tli h o ca m O rd. P ro f .............'m d a teşvikiyle b u ko n u y a eğilm iş b u lu n u y o rd u m ve o zam an tu ttu ğ u m n o t la r, b u k ita b ın önem li b ir y ü k ü n ü ta şım a k ta d ır. B u a ra d a k ita b ı yazan k ıy m e tli m esai a rk a d a şım B ay ........... ’a, m ü s v e d d e le ri o k u y an B ay ............’a, d ü zel te n sa y ın ............’a), k ıy m e tli y a rd ım la r ın ı esirg e ın iy e n sayın ........... ’a, b ib liy o g rafy a liste sin i h az ırlay a n sayın ............’a, d ip n o tlarım ı k alem e a la n Iıan ıiy e tp e rv e r say ın ........... ’a ... B asım evi sa h ib i, m ü d ü rü ,, m e m u ru , od acısı, k a pıcısı, m ü r e ttib i m u sa h h ih i falancalar a en d e rin şü k ran la rk m ı su n m a y i şe re fli b ir g örev say arım . ( N o t : İ k tib a s e d ilm iş tir z a te n ...) AKSOY — Irza tecavüz, bir hür riyetin özüne dokunm ak mıdır? SAVCI — Tapu senedi ile itti fak, H alife Sultan ve sosyal m uhte va ile klâsik eşkâl üzere biçim li bir dem okrasi YALÇIN — SBF Öğrenci Der neği bildirilerinin Mc Carthy metodlarıyla analizi ve cevaplandırılm ası FERMAN — İşletm e neden su ya yakın kurulm alıdır? ÜSTÜNEL — Bıyık bakımı MIHÇIOĞLU — K oordinasyon, organizasyon ve kanalizasyon araş tırm aları GÜNEŞ — H izm et kusuru ve ed ep sizlik ' • ARMAOĞLU — Saat 18.40 — 18.4? arasında Amerikan - Rus mü n aseb etlerin e genel bir bakış TALAŞ — Boy ile statü arasın daki ters orantının sosyom etrik metodlarla ispatı AKTAN — Propilam inin etkile ri nasıl izale edilir? ABADAN — M ustafa Kemal ve evcilik DÂVER — Peri, Karnaval ve Güzel dergilerinde est&tik yapı ve cinsel bünye kellefiyeti de çok ONUR kırıcı bişiy» yeler de öğrendi Bursalı' olduğum u dediğini zu» dediğini, — Fransızcayı bilir geçinen Ham— Giinel B aşer’in batı müziği mal Atilla'nın ve «m âlum » lardan konserlerine gittik ten sonra Garson R eceb’in biyografi yerine bibliyog Ahıned’i ÇAY - kovski diye çağırdı rafya dediklerini, ğım . B ildirgen Ercan'ın birinci sın ıfta — Bahar bayram ı hediyesi ola sınavlardan sonra parasız kalıp ener rak Palavra U luç’la Çıta H ıdır’a, çingene kızlara asıldıkları gerekçe ji kaybetm em ek için tam iki gün yatakta kıpırdam adan yattığını, siyle m eşhur Arap Sam i çetesi tara fından bir dayak şöleni çekildiğini — Prof. Fehm i Y avuz’un bir ve ilgililerin kurtuldukları için bol ders yılı boyunca okula aynı ceket, bol sadaka dağıttıklarım pantolon, göm lek, boyunbağı v e ayakkabı ile geldiğini (B oyunbağının bir kere değiştiğini, iç giysilerin du rum unu bilm ediğim izi, KAZGAN olarak itiraf ediyoruz.), — R eceb’in kütüphanede otur mak için çektiği iskem led e çivi çı kıntısını görünce «Ulan artık sandal İhtiyar Geyik Dede H ilm i’nin yurtta solcu , Ü rgüp’te N urcu, ders lerde orta yolcu, sem inerde aşırı li beral olduğunu, H afize B ilg e’nin «K ocam cak H eriften başkasına elini dür tmem » dediğini. ola sür : KANTİN — Takantiin edilen yer demektir ki başlıca vasfı kazıklarının, sivri; ve yağlı oluşudur. : ÇAY — Sıcak HA) üzerine Ca» Co, ve münasip miktarda boya atılmasıyla ol-« de olunur ki resmî fiyatı 20 kuruş olmakla beraber, 25 kuruş v< rilm eyince içilm esi dahi imkânsızdır. $ I KAHVE — a) Nohut unlarının pişirilmesinden oluşan mayi nesne olup kaıı-^ | tinde ınebzulen bulunur. £ | b) ö yle cazip, öyle de kâzip bir yerdir ki, derslerden dahi ente | | resan olması vü tüllâbı çekmesiyle tanınır. | | SİGARA — Tüllâbın paradan sonra en yalcın dostu, buna karşılık proflardanğ | sonra ikinci büyük düşmanıdır ki içene müsagir( içme eylemine. | tesagür etmek ve bu duruma da mütesagiriyet: demek âdettir. * $ ISPANAK — Yemek artıklarının yeşil kalan kısımları bu ad altında yem ek hanede tüllâba sokulur ki ıspanak yiyene müspanik denir. (Bedros Keresteciyan ve Şemsettin Sam i’ye göre) ¡AŞK — Molla’ya prensiplerini çiğneten,- nesnedir ki Ulunay bile câzibesinden hâli kalamamıştır. Tek taraflı olanına da Melânkoli derler. |KAYMAKAM — İl İdaresi Kanununa göre Kazalarda, J eden resmî örgütün başkamdir. (Yalan mı?) hükümeti' temsilj i UZMAN — İşsiz kalacak tahsildarları avutmak için uygurcadaln aktarılnyş-! | bir terim olup, Geyik, Farisisi Bongüzdür. | DİPLOMAT — Lisan-ı Fransevide «haşan, züppe» olarak geçer. Gerçekte kâ tiplik kavramını kamufle etm ede kullanılır. ;AYAK — Şem settin Sam i’ye göre ayak, «kız kertme, kız ayarlamaya çalışma»« anlamına gelir ki. tersi dahi mümkündür. j FRİKİK — Topukların gözükmesine verilen Arapça bir addır. $ s j DOLAP — a) Sık sık gayrisahipleree ziyaret edilen mekan ve, S £ b ) «Başarı ve sıriıf geçme için izlenmesi gereketn usuller» d iye S % ** jS .B .F . — Mâlum kelimelerin baş harflerinden terekküp eder ki Divan.-:, iit-c* İ gatî Arapkiri’do Mülkiye diye göçer. ? % 5 | KAZGAN — S.B.F. de yayınlanan matbua’n.m kitaplar dahil cn ciddî, v e enkj £ anlamlı olanıdır ki, çıkaranların I-Iaziran’da geçtikleri görülme-^ g m istir. (Biz geçicez, ama n’âber?...) 5; t 24 Prof, ların onda dokuzunun H< Şakiı- Sabunları kullandığını Dört M ali’nin uslu hatunu S ıniha ü in ço r’in F olo A jans”ta ta altı kez, hoşum a gitm edi diye tekr poz verdiğini, K raliçe Tezer’i baloda görm> için İzm ir’den 14 k işilik bir akı balar kafilesin in geldiğini, — K orkm az H aktanır’ın kiı seden korkm ayıp herkesi korkutt ğunu Oya S a n ’ın evlenm ekten çok, ma pek çok korktuğunu yakın ark d a şla n n a açıkladığını, M ülkiye’dcn üç cins köpek çı tığını: Süs köpeği (H âriciyeler), Ç ban K öpeği (K aym akam lar) ve j Köpeği (M ü fettişler) — Sevinç K artan’ın bütün h kuklu ayaklarını kırdığını, Güler ^1 şilyu rt’un m ektuplarını taşım a] p ostacın ın yetişm ediğini — M atador Y ılm az’ın, Mr. Rİ hardson'm dersinde, İngilizce bil ayaklarında uydurm a notlar tu tl ğunu. — G iilçin’le T ülay’ın yeni sa dalyelere oturm asını öğrenem em d rinden, bütün IV M ali’nin arka dönük kafalarla ders dinledikleri! — Bulvarda OYA’lanırken «I gün hava ne güzel değil mi?» dİ göğü gösteren Sübyan Ömür'ün I başına «kuş» lu ağaçlardan ta sı işareti geldiğini; — H akkınızda çıkan en davar m az çam urların bile, en yakın I sam im i arkadaşlarınızca KAZGAh ulaştırıldığını; BİLMİYOR İD İY SEN İZ, YL SİZE BE! GENE DE ÖĞRENEıjl DİNİZ Mİ? X X X X EKSİK IV Siyasi Şube’nin seminerin Mümtaz Soysal, konu gereği Esrim' Karl Marx’i anlat demişti. Esma bi|y bir cesaretle başladı, ve : — Efendim şimdi Karl Marx..1 1 di. Arkasından uzun bir sessizlik. p< sal öbür çocuklara döndü : — Arkadaşınızın eksik hıralı kısımları tamamlamak isleyen varlıı NİÇİN BİNMEZMİŞ Lûz Ercan, Lazistaıı sınırları sına ilk adımını atarak Ankara’ya I ¡j diğinde, yeni çevresini lıiç yndırgluı mış Bir gün çok acele bir işi iç Bahçeliye gidecekti. Durağa indj dolmuş beklemeye başladı. Bir Isr sonra postaneye gitmekte olan Be riksiz Işıl Lâz’ı hâlâ durakta bek 1) T ııîla p P i'o fîiiiü d ü r . O ü n iiu ı ııc d e d i : Bre Prof aman Fcm ıan’m birliğine yoktur güman Beni seni karşımda bilmez idim CelJatlayın can aldığın duymaz idim. Ulaşması zor bizim notlarımız olur İneklerin yemesi için yeşil otlarımız olur Her türlü ihtiyaç uğruna altıncı katlarımız olur O katların üssümizanı olur O mizanda tüllâbı sıkarlar, belgesi olur Böylece Mülkiye o tüllâbın yasak bölgesi olur Ve tüllâbın YEDİ misâli bir kara gölgesi olur Şaraplar içtim duymadım Keşliği bir yana koymadım Frikiğe bile doymadım Notumu kırma, beynime vurma prof. aman. 2) Tüllâp Zekeriya'ya söylemiş, görelim ne söylemiş 250 liralık bursum, Sana rüşvet olsun Yamalı ceketli sırtım Sana binit olsun Dışgezi malı tergal eteğim Sana gölge olsun Kantinde karbonatlı çayım. Sana ı'çit olsun Eline gelen listeler Yediyle dolsun Bize edenlerin cümlesi, Ferman’dan bulsun Tüllâbın dediği olsun... 3) Tüllâp Ferman’a söylemiş, görelim ne söylemiş: Tüm proflardan yücesin Asistan bilmez nicesin Güzel Ferman N ice demekler seni Dekanlıkta arar, derste ister Sen zaten Mülkivelilik ruhunun peşindesin Salon açtıran Cebbar Cumhur Jimnastik yaptıran Settar Cumhur Canh Baiık'ta masalar donatayım senin için. Votkaya portakal suyu katayım senin için. Çeketimi pantolonumu satayım senin için Kendimi Molla misâli balkondan atayım senin için Alırsan yediyi beni bırakma Mizan ateşinde tüllâbı yakma İşletmesi çok Dekan Cumhur. 4 ) Cümlesi tüllâba eydür: görelim ne evdür : Tüllâp, tüllâp, ey tüllap, Kâz isen mastorsun, er isen sap Yedi bekleme pek boştur Seni sürünüp görmek ise ne hoştur Bekleme tüllâp YEDİ’yi bekleme Boş yere sabahlayıp inekleme Yağ çekmek yolun kolayı iken. —Esseyit Ömer Efendi — 25 i «Yedi» ye Âğıî «Yedi» şehitlerini taşıyor sallarımız Sıfır armutlarıyla sarkıyor dallarımız Yollarımız tıkalı : yasak sağ, sol, orta yol Sürgün tutsak örneği bağlandı kollarımız «Yedim», seni düşümde temizlesem aklasam 0 çengel hayalini her sınav kucaklaşanı Uğrunda sabahlayıp yağımı tam çekerken Yedilerden oluşan not gölünde vaklasam Bir kütle seller seli izini yol biliyor Sana etekler kalkıp, boyunlar eğiliyor Seni sayıklıyanlar «Yan'na kavuşunca Gör işte tüm inekler ağlıyor, yaş siliyor. E rz u ru m lu E m re inlem eyin inekler üssümizan yürüsün Gözümüzü «Yedi» nin hayalleri bürüsün Düşük not verenlerin parmaklan çürüsün Cumhur bizi korusun. Cumhur bizi komşun. 5 hilton yurdum benim suyunda zemzem akar Dif)ın tüm Ankara'yı, içinse bizi yakar Kızlar kısmın açmaya, bizimle yalvar yak ar: Şu ezeli saplıktan Cumhur bizi korusun... Antenli ERTUĞR er Tüm tüllâb sınavlarda çocuklar gibi şendik Hepimiz O gün dev gibi proflan yendik Ay boynuzlu ana inek böğürdü ilerle Bir haziran günü girdik sınavlara kafilelerle Şimşek gibi proflarin üstüne atıldık YEDİ koldan Şimşek gibi geçtik Dekanlık odasına giden yoldan Yedi yedi diye korkudan boşanan notlanm ızla Kantinden te 6 . kata kanatlandık o hızla Barlarda bugün etekleri açılmış görürüz de Hâlâ kantinin o doyulmaz firikikleri titrer gözümüzde Tüm tüllâb sjnavlarda proflar gibi şendik. Bir Kazgan bovu da olsa çılgınca eğlendik — YAHYA CEMAL’den — 26 ERTUĞRUL TİMUR : Tulûatçı olurdu. Avanta oldu. CİHAN B E L E N : M otor tam ir cisi olurdu. Olan oldu. M ETİN Ö R N EK O L: Belki adam olurdu. K ılıbık oldu. İSM ET K A PLA N : Barzani’ye yaver olurdu. Mantar Ahm et’in mü davim i oldu. ERCAN EYUBOĞLU: L âzistân’a vali olurdu. S osyalist K ültür Derneği'ne kapıcı oldu. ZAFER ÜSGÜL: Sulukule'de zur nacı olurdu. Dil-Tarih'in kurbanı ol du. CENGİZ OKMAıN: Polis olur du. YARIN D ergisi’nin M ülkiye m u habiri oldu. SÜLEYMAN TÜ R K EL: Said-i N u rsî’nin m üridi olurdu. K ooperati fe başkan oldu. YILMAZ AKYÜZ: «R» harfini iyi çıkarabilseydi dilbilgisi hocası o. lurdu. İstatistik kurbanı oldu. ÜMRAN P E K E R : Fakülteye sekreter olurdu. Cem iyette fonksi yon oldu. AYDAN KARAHAN : Jigolo olurdu. H âle’ye kul oldu. HÂLE TULGAN: M anken olur du. Mrs. Karahan oldu. MİZAN BABA ciD ( S eyfib ab a’dan K urtkapaııı ile ) Geçen akşam yurda geldim . D ediler :— Mizan baba Y önetm elikle kalkıyorm uş. — Doğru m u len acaba? — B ilm em ki, Zekeriya haber verdi geçerken bu sabah, — Silâhları gidiyor diye üzülm üş Proflar, vah vah! Bir yedi yok m u, v erin ... Nerde teksir, len çabuk ol G eçem ezsem çıkıyorum , belgeye çıkar bu y o l... K itap bir elde, teksir m asada, propilam iıı bir elde AYŞE G. BAYAR : Ülgen’in m ü tem m im cüzü olurdu. H ızlı anne ol du. ÜLGEN OSKAY : Kürt un dert babası olurdu. Nihat'ın seyyaresi ol du. NİHAT ERDOĞAN : Kaçakçı olurdu. Aşk çocuğu oldu. BESİM G İR G İN : Cengûver olurdu. N egatif m ücahit oldu. AYKÜT Ç E T İR G E : S ev g iy e kavalye olurdu. Kavas oldu. Ayakkaplarını ıııı çıkarm ış ne, gene bir keriz? Akşam dan yıkadığım çam aşırlar kurum am ış, hâlâ telde. ULUÇ ÖZ ÜLKER : Amirale do nanm a olurdu. Palavracılara kral, Zahide’yi Sevenler Dcrneği'ne de fahrî başkan oldu. Ki bu ballar kokusunu doya doya sinem ize çek eriz... O akşab yem iştik terziden Zeki ce, bir sivri kazık İLHAN OĞUZ : Gıcık olurdu. A nin avukatı oldu. Turgut dahi eııse şişiriyor Iraş yerine, yazık ... Koridorlarda bakarsın serseri tipler dolaşır HAŞAN T O LO N : H ipodrom m üdürü olurdu. Kaynana zırıltısına âşık oldu. Kim i kız kertm eye bakar, kim i apışını kaşır Kimi kızının adım yazar kurşun kalem le duvara K im i inekçe çalışır, kim iyse benzer davara M ülkiye m ektebinde yoktur kitap İşte karanlıkta çaycı gene çava karbonat katıyor X e ile eğlensin tüllâp, kızlar S’de yatıyor. O zam an ah çekti kantinde bizim parasız zibidi. Ya H aziranda geçseydım , ya kızım olsa id i... — BİLDİRG EN — ÖMER BAL.CAN : Cokey olur du. IV. M aliye’ye kırat oldu. H Ü SE Y İN KAYA: İyi yağcı olurdu. K ıtlık çocuğu oldu. . İSM ET ÇÜRÜK: M üflis A rislo’ ııun hocası olurdu. Baba oldu. ÖMER CIRIK : M uhtem elen adam olurdu. K endi hâlinde m es’ut bir vatandaş oldu. RECEP ÖNAL : İnek Şaban oîurdu. Alm anca hocası Kristinus.un gayriresm î evlâtlığı oldu. 27 Sulu kazganda veda balosunda kuru bir resim dikkat ed ilirse çıfıt kazgan için yeni birşeyler izlem ek te... V eda B a lo su ... 10 N isan B alin Otel salonlarında B alo kom itesi hazırlıklarla m eşgul. D aha gelen yok. 21 i biraz geçiyor saat, ilk çift gözü k tü ... R oof da yer kapm ak isteyen cinler bunlar. ı I I MİZAN’A GÜZELLEME 4—) Firikikleri avlıyarak Hocaları t avlıyarak Dekanlıkta ağlıyarak Tutturayım mizan seni -) Beyazlaşan saçlar ile Tutturayım mizan seni Secde eden başlar ile Tutturayım mizan seni 5—) Notlara yarım ekleyip Proflar yolun bekleyip Şatır gibi inekleyip Tutturayım mizan seni 2—) Sövdüler : boyun bükerek Proflara tak dikerek «Baki» vari yağ çekerek Tutturayım mizan seni 6—) Hocaları tanrı bilip Secde ile yere eğilip Canbaba gibi namaz kılıp Tutturayım mizan seni 3—) Sonu gelmez tasa ile Para dolu kasa iie Anket yapıp YASA ile Tutturayım mizan seni -) Bulsun şu tüllâba eden, Bize bu işkence neden? Ne yapıp da fakülteden Attırayım mizan seni? ASIK MİZANI 2S Ablalarınız ve Ağabeyileri vardı balom uzda Zülâl gene iddi dı salonlarda; B arlas bey (nişanlı m em ur) cici Zeyneple beraberdi nur ağabeyim iz Zilha Sevgi il b itta b i... Piste bakalım , kim ler yok ler ... İşte Siyasiyim kraliçesi ya» Tczer evvelâ m illet Festi giyeceği elb ise ile geldiğini T ezer’in, sonra durum vuzuha tu; tualetiym iş. Ranâ her zama gibi cici fakat giydiği renk ken ni kapam ış am an ne gece ne hâtıra d efterim e yazacağım » kadar şikâyet ettiği halde ken sevim li olabildi. Baki bey h içb ir m asaya verm eyerek (ve}’a alam adığınl Fügen ve B ilge ile beraber a l t | l ta kapıya yakın ikam et eyledi. Roof. Orkestranın çapraz |;< si. M aliyûn Siyasiyim ve İptidî alisyonda; A hm et «yıkıl» demJk bıkm adı. E rd al’da hâlâ dayaı çok hafiften yağm ur... Alımakl ı ta n ... Zaten çatıya çıkanlar, he bırakalım , bu tehlikeli k o n ım ı|.. Aaa, Canbaba da burada m asada, elinde kâğıt ve kalem j bii tam bir yeşilaycı o ld u ğ ın «No clirink» ideal talebe olclus dan «N o girls» sonra b ir ara Fi-' -B a k i Bilire ve katılarak ilm i ka^uuıta cuuuı. - iü iu u baıonım cn tatlı çifti. B ilh assa b ossalaıda Tufan'ın daha çabuk şiştiğ in i tos bit ettik. İç gezi m ahsulü Turgut Asuman çok m esut gözüküyorlar. «R» harflerinin telâffuzunu bilecek bir dadı aranıyor. M ü racaat: IV M alî Şb. «YILMAZCIK» rümuzu E vet şim d i çok renkli ve hare ketli bir m asadayız. B urası bir kral m asası hem en anladınız M ali şube nin im paratoru Ömer yan ınd a kız kardeşi Tiilây, Aylâ M ahm ut, Oğuz, Metin ve Üm it olduğu halde pek hararetli tartışıyorlar, gülüyorlar ve bol bo! da dansedivoriar. Adıl, Ercan, Erol tanım adığı mız kızları ile gene p islte le r ... Av dan - H ale çifti her zam anki gibi en «m esut çift» ti; Şefik Leylası ile hızlı danslarda göz doldurdu. Metin çiğini T om ris hanım ile fakülteler arası işbirliğinin en güzel örneğini veriyordu. N ecati yanındaki alııı ile cheek to cheek dans ederken ilk ihtarlarına aldırm adığını gören Er dal - Güniz, Ahmet - Şükran kum panyası tarafından bol b o l taciz edildi, kendisine İstanbul'a giden «anne annesi» hatırlatıldı. Fakat Ne cati bildiğini okum aktan şa şm a d ı... Ahmet’le Erdal da iyi dayanıyorlar. Şu barm en kapatsa da kurtulsalar evet dayanam adılar sonunda bu meşhur çiftler sarhoş oldular. U laç -Y urdanur, bilm iyorum vallahi, bu da iç gezinin n eticelerinden galiba... Sadi balodaydı, am a kim vardı ya nında bilm iyorum M urat ne yapı yordu varm ıydı yok m u ydu fark ın da değiliz. H aşan Uğur çifti yoklar dı halbuki şefu m uhakkak ki şen lendirir, şereflen d irild i. Tansu da Roaf da id i... Şûle - Gazne balocuların masasınd'aydılar. Doğu ve Emre de keza. Em re M. anlarda si nirli idiyse de sabaha doğru yatış tı. Aykut ta E m ine ile beraberdi. istik lâ l gene Cem ile şahane çifti ispat etm ek istercesin e... Çelik aşağı da kapıcılığı bırakm adı hâlâ.. H ocalarım ızdan Cum hur beyi görebildim; Nerm in hanım gene vok; gözler Bülent Dâver'i boş ye re aradı... b ir başka gru p ... eski yeniler. Fare Okan nişanlısı ile, K aku ErtanGiilşen, Deniz - çıt çıt, D eli D inç Nurgün, Tilki E sat - K ıbrıslı E sm er XYZ, Ömür . Oya San. III. Siyasi den Haşan pür neşe şam atalarına devam ediyorlar. öğrete NASIL ZAYIFLANIR? En son tıbbi ve teknik u su l lerle zayıflam a m etotlarım öğ retirim . BALAMİT FARUK VE ŞÜREKÂSI Co. Ltd. N ot : H ipodrom da bulam azsa nız kantine uğrayınız. ARSA ARANIYOR K ütüphaneye yalan ve dünya evi yap m aya elverişli bir arsa aranıyor. GÜL - TUNCER İKİLİSİ İki cinsten de saplar dolu, tu haftır asıl balo kom itesi üyeleri sap tılar. Akıl sır erm ez bu ineklerin işin e ... B ir başka konu da Balo ya gel m eyenler Işıl, Önder, Salla Ergun, Şaşı Süha, Diş İsm ail Işık ve E sm a hanım lar ve çingene Aydın gözük m üyorlardı ortalıkta. E vet az kal sın unutuyorduk. Gülçin, Gülçin Ta-' laysüm de yoktu balo da gözler bo şuna onu kadim dostu Kral Öm er’in m asasında aradı. M aliyun’a gelince B elgin ’le kar deşi. Belgin balonun en güzel vücut lu k ızi( Orhan Em irdağ ile 56 Tülin Kandan. Oktay V arlıer M ete bol bol b ol eğlendiler. B aş nedim e Güneş Y cnerm an bol bol kavelye değiştir di. Yılm az - B ea lle Atillâ p istin dar lığından olacak fazla atraksiyon ya pam adılar. Mali şubenin E sm er gü zeli Tülây baloda yoktu. Ökmenciğin aylardır hazırladığı B a lo n u n ek siksiz yürüm esi için bol bol çalıştı ve pisi te onu gözler boşuna aradı. Ü m it’te yardım larını esirgem edi. B it Senccr yaptığı kabaca unutm a larla O yayı haklı olarak feryat et tirdi «ben eşyam ıyım iki de bir unutup gidiyor» Haluk Erlât, Haşan Aşkan yoktular. Osman Bubik bol dans etti. Giiner Arıgil ise bir garip olaydan sonra gcce 1 de Baloyu terk edip gitti. M etin K onca Ahm et’in vaad ettiği içkiyi içm ek için çok bekledi fakat o kadar sarhoştu ki, Ahm et sözünü m ecburen ¿utmadı. M etin’in haline Ahm et’in annesi de bir hayli şaştı. Kral Ömer her m asayı ayrı ay rı d olaştı iyi eğlenceler diledi. Tüllâb’a S onra da bir K azgancı olarak izlenecek yerlerdeki olayları tesb ite çıktı Tülây’la. Oran olarak çok az tellâ k vardı B alom uzda. O da norm al h er za-* m an ham am dalar niye B alin ’e gel sin ler... Yukarıda da yazm adık kı vılcım la - Erhan’ı bol bol b oy gös terip süzüldüler. Saat 04.00 bir vedâ b alosu da ha geçti Gelem eyenler gelenlere, eğlenem iyenler eğlenenlere im rendi ler. Eğlenenler ise Balo K om itesi’ne teşekkür ettiler. 29 EYÜP SARAY : «Mahzendi lanm ış bir bardak şarap» SERPİL ŞİŞİK : Am erika’; çak bileti. GÜLÇİN TALAYSÜM : «8 m ara Şakir Zümre sobası» OKTAY VARLI ER : Sayısı: kardeşlerine ilâveten siyah ço bir kızkardeş daha AYNUR GÜLDAMLA: Bir «güldam ia» kolonyası HALÛK ERLÂT: Mazhar şaşm az vari bir çanta ÖZER GÜNEY : İvilik doh kalb GÜNEŞ YENERMAN : Bil ÇELİK ve silgi KURDOĞLU : Te ERCAN EYUBOĞLU : H am si re çeli ve kem ence SEV İN Ç KART AN : «Lüzum lu şeylerini saklayacak dolap» ADİL ÜSKÜDARLI: I-Iatip: Sanatı adlı kitap ZAFER ÖGET : Pilo - Cura GÜLER YEŞİLYURT : «Bir ni şan yüzüğü» ÜMRAN PEKER : «N asıl ! siyon el olunur?» adlı kitap Biraz FİKRET BAŞKAYA: «Üzüntü yü bırak yaşam aya bak» adlı kilap H. ARİF BİLGEN : Bir tra: kınası «Öpme HİLMİ YENİDÜNYA: Altından bir BUKALEMUN heykeli GÜNEL BAŞER : B ir Sevgili TEZER cık akıl İZMİROĞLU : İSTİKLÂL K O K SA L : Beni» li bir önlük AYL MAHMUT : En iyi k m akyaj m alzem esi... HAŞAN AŞKAN : Bir çift k CEM ALPAR : «İstiklâl» m yası ZEYNEP GÜNBAK : Bir ç puseti M ELİK BORAHAN: N il’in naklarına gidip - gelm e bileti.. ATTİLA EGE : Adab-ı Mııa: kitabı ÖMÜR SEZGİN : Oya’lı bir m endil b< HAŞAN CEMAL : Spııtnik İBRAHİM YAYCÎOĞLU: rak reform u kanun tasarısı RUHİ ÖZŞEKER : Pabucı altına sigara kâğıdı ATİLLA TAŞDEMİR : Bir NURAN AKYÜZ: Bir takını ma diş --- "faEı, ısViöntiÇ. \ v% p - a v a / S o y ^ - y C 7 i> w ‘fs tl, ı E N İS ÖZTEP : Bir kutu < NET» m y v a ^ m ı z ı i TANSU OKANDAN : Bul önlüğü İSMAİL ÇELİK : Briç kâğı 30 f i V.*ı*A?/l*fı'/'yy}¡i"'.'M f v -'î's}'^'?'•?‘‘.*^v?t | □ j ı >© TURAN GÜNEŞ : Tek başına fuhuş yapılan yerlerin Polis Vazife Salâhiyet Kanunu açısından tenkidi N ERM İN ABADAN : N asıl Pro fesör olunur? YAVUZ ABADAN : M ustafa Ke mal ve Çetecilik ve oğlum M ustafa Kemal BÜLENT DÂVER : Siyaset ilm i açısından kadın nedir? BAHRÎ SAVCI : H alife Sultan ile nasıl teşerrüf ettim ? HALİL İNALCIK : Devrim Tarih i’nin kazaya uğrayan saatleri TA H SİN B. BALTA : Seri kon feranslardan ilki : T urkiya’nin sinir lerini İdare H uguki hakim inden dü zeltm ek m um kin m idur? Seri konferanslardan İkincisi : İdare H uguki O toritası Siddik Sam i ve bendenuz efendum AYDIN YALÇIN : Sadun olm a saydı ben ne yapardım ? AHMET Ş. ESM ER : N asıl Hacı olunur? MUAMMER AKSOY : Âmme H ürriyetleri bakım ından sigaranın zararları ve babayasa içindeki yeri. CEMAL MIHÇIOĞLU : T est usûlüyle genç yaşta en zeki profesör olm a sanatı SADUN AREN : K ırm ızı neden m ırm ızı olam az? CUMHUR FERMAN : Üssiimiza nın 9,5 ğa çıkarılm ası üzerine varyas yonlar İSMAİL TÜRK : Âm m e m asraf larının bekârlar üzerindeki etkileri ve m aliye aşkı FEHM İ YAVUZ : Bir M ısır ta pınağı bir M ısır tapınağına nasıl benzer MÜMTAZ SO Y SA L : D evletin devletleştirilm esi üzerine bir dene me ŞER İF MARDİN : Cam ve çer çeve kırm ayı kolaylaştırm a m etodları REŞAT AKTAN : 45 dakika de liksiz nasıl uyunur? ZEKİ FAİK URAL : H ijiyen (H alk S ağlığı) yönünden farelerin fırınlardan tecrit edilm esi ve ileri m illetlerin bu alanda k at’ettiği m e safeler 31 ÖMER BALCAN : Bunların lıcp si sonunda bedbaht olacaklar Dersleri kullanmıyan Tüllâba M ü j d ÖZEL EĞLENCE - EĞİTİM KURSLARI Ankara’nın en modern özel mesl ÖZER GÜNEY : Ben bir m elek okulu olan müessesçin izde : Her değilim ki, kabul edeyim . eğlence ve oyunlar, dans, tavla, s; TÜLİN ŞE N E R : Artık fazla olu laıııbaç, birdirbir ve UZUNEŞEK yor, âşık olacak kim se bulam adım . gürleri en son A v r ıı p a i ine larla ve mütehassıs öğretmenler ida ÖMÜR SEZG İN : S osyalizm i se sinde öğretilmektedir. Nuri’den t nin için bıraktım . dikli diploma verilir, mezunlara OYA SAN : Ah P aris!... Ömrü raııtili iş bulunur. SENCER ÖZBİT m ün şeh ri... CAVLT ÇULFAZ : Lefter,' İsm et Paşa’dan pasını aldı, sıkı bir şut. Marx topu m illileştird i. MÜESSESESİ RÂNA KOKSAL : O balo daveti, ni reddettiğim e h iç pişm an değilim . EMRE ERTÜRER : Em re mu harrer bir senet y a zsa m ... Ama bor cun tahsili ü m it’siz görünüyor. ERCAN EYÜBOĞLU : Bizim or da ham siler şim d i palam ut kadar olm uştur d aaaa... CENGİZ OKMAN : Gönlüm ü gönlüne bağladım , senin için özel teşebbüs çocuğu oldum . SER PİL CEBECİ : Soğukluk tan kasıtları ne acaba?» HADİSELER YARATACAK B Ü Y Ü K YENİLİKLER « B OS T AN » skandallar, ifşaatlar gazetesi Pek Yakında ÇIKIYOR; «B O S T A N»ı bekleyiniz! Bahçıvan Kâzım Ef. y>ıııııııuım m i!iuıııım ım ıım m uııııııi!iım ıum i!im m i!m ım ııııi!rııııım i!iııııııım ıııım ııım ım ıiM iı;ım m ııııım ıııın ııiiiıınuıııım ııııı | ğ 1 İ lüm! • İSTİKLÂL KOKSAL : N eye ni yet, neye kısm et ’ ZEYNEP GÜNBAK ; Acaba er ken m i davrandım ? NURAN AKYÜZ : Ben açıkta kaldım , ben açıkta k ald ım ... M ETİN KONCA : Söylersem ne der acaba? BİLGE ZORLUOĞLU : Reklâm sayfa 17, Araştırm a sayfa 9, işletm e, işletm e, işletm e... TURGUT TAN : S evgili vatan daşlarım , aziz hem şehrilerim , sayın R eşit B ey ve de sevgili A sum an... HAŞAN AŞKAN : İkinci bir an neannem ne zam an olacak acaba? ASUMAN Y ÜCEL: A nne!... Pı rasa pişir, zeytinyağlı olsun! A. ÜLKÜ ONURSAL : H ıyar oğ lu h ıy a r... Üç sanzatuyu iki batırdı yaTÜLÂY GÜREL : Biraz canlansam m ı acaba? HALÛK ERLAT : Sadun Aren, Aydın Yalçın, sosyalizm , kapitalizm , izim , izim ... 32 e ? e İ i e {§ E e | = ] s 1 = e 1 i i I e e e İ e | | KAVUNCULAR «bahkçılar.’dan değil» — Haziranda çaktık yine çocuklar, diyordu biri, Çaktırdılar yine, lâkin Ekimde ümid ederim; Proflar biraz daha sakinleşir... Ne çare, kader... — Hayır, hocalar ne kadar zâlim olsa ben girerim diyordu öbürü, varın sen bana biraz kopya hazırla Yanında birde güzel bacaklı bir kız bul, Arkamdan gir ve hocanın gözü önüne sokul. Düşündü çocuk profların oyunlarım Ve kapıda kurban olmak için bekleyen Halil . İbrahim koyunlannı — Yann sen teksirleri sıranın altına gizlersin Sakın kitap, kalem almadan gitme Sorular sorulurken bilir görün, aptallık etme Başlayınca traşa, hiç bakma, uyusun varsın Nasıl olsa gözünde bir sinek kadarsın... Lâkin tetik ol, Hocasına göre tutacaksın bir yol Meselâ Besim ’de orta, Aydın'da sağ, Sadun'da sol :. Ha, unutma, atmasyona gelmez pek Gönlübol... Tüllâb için bir yıkım olmuştu O Haziran Cümle haneler o gün kalmıştı harap, viran., Kürsüde bir iskemle üstünde bir hayal-S şefid. Onu bu halde görünce insanda kalır mı ümid? Diyordu : haydi nasibin O belgede, yürü, Yürü, nasıl ki yürümüş senden öncelikler sürü sürü.. Biz varken yedi alma hayalin boş, Belge için sırada bekliyenler var, koş... Bir sürü ölü, bir tek öldüren var: mizan... Amma da iyi ozanmış bunu yazan TEVFİK FİKRET’TEN kaçırma îlllllllllll! llillttm illl!m il! !H IIH III III !l! l!m !! l!il!:I!!!!lü B lü !ü i;i!!l!!!n !l!l!I1 !!in ill!!!I!!ll!!'!ll!!!'!!l!t!l!l!!llll!"l!l!!!ü l!!:!i!l!1 iü !l!l!!!!l!l!i: — D ip Y a z ı — Sevgili Okuyucular, M ektup yazar deyu bizim ŞABAN’a bir sayfa ayırdık, gene yazm adı bizim keroğlu k er... İyisi m i herkes dilediği gibi d oldursun... B u resm i gördükten sonra, Dede H ilm i’n in H aşan, Arıgil, S inan ve Ahmet tarafın d an b ir güzel dövüldüğünü yaz mağa luzum , yolc. Mali Şubeli Geyikler çatal çatal boynuzlarıyla huzurlarınızda. Siyasi Şubeli K iptiler, Çingene kızlarlyla Kongo’ya gitm eden son b ir ile Ta bir sıradalar. 24 «Her kiııı durgun ve sessiz görünür hayatında, 125 ENİS ÖZTEP Yurtta suların kesilmesinden şikâ yet etmiyeıı tek öğrenci olup bu du rum onun, «temizlik imandan gelir» sözüne ulan inancının bir ifâdesi ola rak yorumlanmakladır. İstanbul'da doğmuş, büyümüş, gelişmiş ve semirmistir. Arnavut köyde yeti iği dayağın etkisiyle, hâlâ kendini (oparlayamamı; buna rağmen nişanlanabilıne başarısı nı göstermiştir. «En çok sevindiğim olay, Molla’mn dilinden kurtulmak oldu» demekte, vahudi olmadığını is pat için de, Tevrat’da Enis adının geç memesini delil olarak öne sürmekte dir. Bilin ki yürütür ol kişi sularını sa man altında» der. Filhakika Ökmen, bi. rinci sınıfta çok enteresan ve sosval bir yaratık iken Kalantor’un cazibesin den sıyrılamamış ve onun uydusu olduğunu Büro’da tescil ettirmiştir. Ükman, iç geziye de katılmış olup Balo komitesi başkanı olarak attı ğı ayakların cümlesi kaymış, kendisi ni de daima mülkiye’nin en iyi muha sebecisi saymıştır, ökmen dans da bi 110 TANSEL TOKLUCU Doktor olmak isterken bir tesadüf neticesi olarak Mülkiye’ye girmiş, Ma liyeci olarak yetişmiş ve en son olarak TRT’ye araştırmacı olarak intisap ederek iyi bir radyocu olma yolunu tutmuştur. Samimi ve sempatiktir. İkinci sınıfta çıkardığı teksirlerle teksirolog olarak bir hayli meşhur ol muştur. Çok uykucu olduğu, gezideki arkadaşları tarafından müşahade edil miş olup, İşletme Enstitüsünün fahrî elemanları arasındadır. lir. 167 NURHAN ARKAN 197 SEVGİ ASAL 1943 yılında isminin söylenmedi ği bir Balı Anadolu kasabasında doğ muştur. «Oturak» kelimesinden, ne dendir bilinmez, nefret eder. 6 aylık ken bülbül gibi konuşmaya başlayan sonradan hevesini çabucak alıp çoğu yerde konuşmayı lüzumsuz bularak susmayı tercih eden iyi kalpli ve benli Keklik Nurhan’ımız hayatında hiç kim seyi incitmemiştir. (!) 4 senelik yüksek tahsili az bularak okuma arzusunu Ol 157 MELİH BORAHAN Dünyaya tef sesleri arasında gözle rini açan Molla için Bakhunin «Abi bu çocukta iş var» demiş, Peygamber Efendimiz onu, Ebucehikİen dahi teh likeli bulduğunu muhtelif hadislerinde sahabesine açıklamıştır:.. Türkiye’nin üç partiye bölünmüş 12.000 aile elinde olduğu, soyadları «oğlu» ile bitenler den hiç bir şey beklenmemesi gerek tiği ve yeni seçim teorilerinin sahibi olup «maneviyata inanmadan âşık ol manın metodları» konulu bir tezi bu yakınlarda yayınlanacak, ve kanımızca yer yerinden oynıyacaktır... Doktrini ni soran Moi’ye, «Ulan kuş beyinli, şu bıyıklar sana bir şey anlatmıyor mu?» demiş ve bu cevap, bazı Elçiliklerin duvarlarına çerçevelenip asılmıştır. Molla’nm, iptidaide gayet kaliteli bir amcazadesi vardır, ve eline sağlık, ka rikatürlerimizle de ilgilenmiştir. 117 ÖIvMEN ATAMYILDIZ Rahmetli Hocamız ve büyük Müte fekkir İbrahim Mecdi Bey meşhur ke hanetlerinden birinde : 19 Nisan günü Üçüncü Tiyatro’da yer bulabilenler, dünyanın en mutlu in. sanları olarak ne kadar öğünebilirlerse azdır. Çünkü o gün Ses Tanrıçası, Sah ne Tanrıçası ile aynı kılıkta insanlara görünmüş ve bu fırsatı da Sho\v'da bi let bulabilenler yakalıyabilmiştir. Hat tâ uzun zamandır Tanrı’dan ses . sada çıkmamış olmasını, Tanrı’nm Sevgi’nin sesi yanında kendi sesinden utanması diye nitelendirenler çoğunluktadır. Ses ve sahnedeki başarılarına rağ men gene de tüllâp ile konuşmaktan çe kinmeyen Sevgi, aşk konusunda pek 0nur’ludur. Esasen Puccini’ye göre, Ver di : «Onur’suz Sevgi, Sevgi’siz Onur ka dar anlamsızdır» sözünü bizim Sevgi ıçin söylemiş, Prof. Aren de kendisine «soprano olsaydınız ya» diyerek sanki değilmiş yolunda bir kanı uyanmasına yol açmıştır. Klâsik Türk Musikîsi yeri ne batı müziğini seçmesi, Itri'nin inti harına, Dede Efendi’nin ise sakal grevi ne yol açmış, buna karşılık Alman Dev let Konservatuvarı bu olayın Ulusal Bayram ilânı için Federal Devlet’e baş vurmuştur. Konfiiçyüs'ten Russell’a, Âdem'den Muhammecle bütün büyük düşünürler ve Ulu Peygamberler felsefelerini ve dinlerini Sevgi’ye bağlamışlar, «Sev gi Tanrının yarattığı en yüce kavram dır» demişlerdir. Bu nokta Sevgi kar şısında bütün Onur’ların kırılıp dökül mesiyle de sabittir. Sevgi’nin sadece Anne sevgisi olmadığı herkesçe bilin mek gerekir. ta Doğuyu da bitirdikten sonra Lond ra’da işletmecilik tahsil ederek bir nebzecik tatmin etmeye karar vermiş tir. 128 GÜLÇİN TALAYSÜM Ulu Tanrı, «aşkı GÜL'de, ilmi ÇİN’de arayınız» der Kutsal Kitabında. Imam-ı Âzam’a göre bu söz, Gülçin’in kişiliğinde belirmiş, hem aşk hem ilim onda bir araya gelmiştir. Fakat ne ha zindir ki arayanlardan hiç biri bunlar dan birincisini yakalama mutluluğuna erişememiştir. Gülçin İstanbul’da doğdu. Bir Temmuz öğlesi olduğu halde plâjlarda bulunan halk birden bire buz kesilen hava ile kabinelere kaçıştılar. Bundan sonra da İstanbul Belediyesi denize gir mesini yasaklayınca, Gülçin kendisini Ankara’ya vurmuş, bir daha da «İstan bulluyum» dememiştir. Mülkiye’ye geldiğinden bu yana cümle tiillâbı umutlandırmış, sonra da Ayak . Bacak fabrikasına ham madde olarak yollamıştır. Adını «ice-berg»e çıkaran bu kırık ayaklar arasında Prof’lara ait olanlar bile vardır. Millî Emniyet fişlerine göre atılan avaklar, tüllâbın % 97 sini vermektedir. Bu ko nuda kendisi «Buz bu, adı üstünde, iğ reti acî.mlarla yaklaşılır mı hiç?» de mekte, ayakların, cılızlığından yakın maktadır. Gerçekten Gülçin çok iyi yü rekli, çok alıngan bir kızdır. Ama her kesin bir ÖMER olamıyacağım da tes lim etmesi gerekmez mi? Festivale ka tılmayışını kötü anlamlara yoranlaı Dekanlığın «intiharlara engel olma» gerekçesiyle aldığı «Gülçin Talaysüm'ü bayram süresince okuldan uzaklaştır ma» kararını duymamış olsalar gerek. Gülçin’in ömerle olan dostluğu son günlerde de bozulmamıştır. 105 TÜLÂY GÜREL Ankara’lıdır. Eczacı olacakken im tihanların azizliği neticesi ile Mülkiye'ye düştü. Her halde daima sa kin ve kendi halinde oluşunun sebe bi içindeki eczacı olmak arzusunu ye nememiş olmasıdır. Sınıfın esmer gü zellerindendir. Bir çok hayranı vardır. Nedense hiç o taraflı olmamış sakin bir 4 yıl geçirmiştir. Hattâ kendisine sınıfın Ecesi diyenler de vardır. Saki ne Tülây’a hayatının arzu ettiklerini getirmesini dileriz. Onun da, sevenle rine gitmesi şartıyla! 142 GÜLER ÖZTÜRK 1944 Yılında Tarsus’ta doğmuştur. Doğduğu gün bir takım idealler tesbit etmiş ve günlük yaşayışı hakkında program yaparak annesine süt ve uyku saatlerinde bu programa uyması gerek tiğini bildirmiştir. Bu hal Lise boyunca devam etmiş, lisede şimdiki samimi arkadaşları Ülker ve Nurhan’ı dersler de gayrî ciddi olduklarını ileri sürerek iki günde bir paylamış ve ciddiyete da vet etmiştir. Asın empcratif (!) plâncı olan «Akademi Gelini» Güler’imiz Ni şan gecesi iktisat çalışmayı plânlamış ve bunu nişanlısını yanında bekleterek salona ininciye kadar bilfiil uygulamış tır. Şimdi ise nişanlısını da kandırarak Güney Amerika’da yerleşmeye karar vermiştir. HAŞAN CEMAL 1944 Aralığında dünyaya gelen Gagarin Haşan sınıfımızın sübyanlarından dı. Sınıfı iptidaide yaşının ufak olduğu nun kızlar tarafından duyulmamasına azami dikkat gösteren arkadaşımız bu hususta o kadar hassas idi ki kayıt yap tırırken yanındaki kızlar öğrenmesin diye yaşını iki - yaş büyük yazdırtmıştı. Yine bir zamanlar kızların kulağına fısıldamak için aşk şarkıları öğrenen Haşan; İngilterede geçirdiği her yaz 183 ERDİNÇ ERDÜN tatilinden sonra biraz daha açılmış ve Bakırköy’ün Akıl Hastalıkları Hasson sınıfta kabak çiçeğine dönmüştü. tahanesine en yakın olan evinde dün ilim yapıp kültürlü bir insan ol yaya gelen Dinç, içinde doğup büyüdü mak veya Avrupada «amelelik» yapa ğü atmosferin tesirine dayanamıyarak rak serseri bir hayat yaşamak alterna sonunda zararsız sımfa giren bir «de tifleri arasında bocalayan arkadaşımı li» olmuştur. Açıldığından beri Ataköy za mülkiyenin istisnasız bütün kızlan plâjmda vazifeli ve vazifesiz olarak hayrandır. Kendisi Greek ilahı diye va- cankurtaranlık vapşn Dinç’in plâja be sıflandııklmıştır. Saçlarının biçimi ya leş soktuğu kızlara boğulma numara-l kışıklılığının en mühim unsurudur ve lan yaptırarak, kendilerini kurtardığı] inekler tarafından yalanarak son şekli ve böylece Ataköyde sükse yaptığı bi-J ni almıştır. Konuşmasını bütün gayret linmektedir. Israrla devam ettiği bas-l lerine rağmen bir türlü hızlandırama- ketbolü de, askerliğini muhafız gücün I mış. Oya San'ın mevcudiyetine rağmen de yapabilmek için bırakmadığı bilil Fakültenin en yavaş konuşan şahsı Un nen bir gerçektir. vanım almıştır. 74 METİN ÖRNEKOL SERPİL CEBECİ Lakabının «Sans Cerveau» olmasına Izmirde doğmuştur. Ankara'lıdır. rağmen İstanbul'da Sülün Osman’a Fİ En büyük arzusu mimar olmakken K. Gökay’ın Göztepedeki köşkünü satl S.B.F. ye ¡girmiştir ve bugün de hiç piş tığı rivayet olunan Metin, arabasınJ maaı değildir. Müzik ve edebiyata düş binen arkdaşalarîndan topladığı paral kündür. Müzik onun için her şeydir. larla benzin almayı itiyat edindiğirl Sporu ve seyahati çok sever. Kimseyle den kendisine «Metos Mercedos. 7» fazla samimi değildir. Herkesle arasın krş. keseroş» lakabı da takılmıştır. L» da daima belli bir mesafe bırakmıştır. se hayatının sonuna doğru bir tesadül Ciddiliğimi muhafaza edeceğim diye et sonucu gittiği Paristen, üç yıl sonm rafa çok soğuk davrandığı iddia edilir. dönünce oradaki bütün hayatının okıl Fakat kendisi sayısız ahbap ve arkadaş duvarları arasında geçtiğini iddia eledinmekten hoşlanmaz. Hayatta başar- mişse de, birinci sınıfta Paris’e gideli mıyacağı hiç bir şey olmadığına inands- bir arkadaşına devamlı streep - teaJî ğımız bu Servi Sultan'a iyi-istikballer yapan bütün kabarelerin ve diğer illi dileriz. (!) çekici yerlerin krokilerini yapar ve fiatlarım yazdırırken yakalanması, kendisini zor durumda bırakmıştır. Şans Cerveau Metin’in Mülkiye ile bfcraber, D.T.C.F. den de diploma almaja niyeti vardır. OSMAN BUBİK 113 OĞUZ GORBON Dikkat dikkat dikkat... Vekaletlerin dikkatine Osman Bubik geliyor. Bu tamim Osman Bubikin son sınıfa gelmesiyle bütün vekaletlere gönderil miştir. Bubik Sülün Osmanın Mülkiye temsilcisi olduğunu, turistlere sattığı bir yazma taşj polis marifeti ile geri aldırtması ile göstermiştir. Osman Bu bik dekana Mülkiye Yurdunu bir pundu na getirip satmıştır. Mütekait bir tıb biyeli olan arkadaşımız Mülkiyede yük. sek zekası ile temayüz etmiş ve asistan Tuncerin dikkatini çekmiştir. Karambola getirip sınıf geçmesi yüksek ze kası ile ilgilidir. Hiç bir vekalet Sülün Osmanı işe almayacağından güya Avrupaya doktora yapmaya gidecekmiş? (Tabii istatistikçi Tuncer müsaade ederse.) 36 43 MURAT BİLHAN Dört senedir, j'erleri süpüren uzun beyaz pardesüsü ile ün yapan ve keıı dişini Ankara’nın en zampara jönü ola rak takdim eden Murat'ın en büyük hastalığı arabaya olan düşkünlüğüdür. İç gezi sırasında mükemmel bir şef garson olabileceğini de ispat etmiştir. Bilûmum yurtların kızlarıyla sakı mü nasebetler kuran Murat’ın, «erkeğin çirkini olmaz» sözünü «kızın çirkini olmaz» şeklinde anlıyarak hissi müna sebetlerini buna güre ayarladığı tah min edilmektedir. Derler ki, maddeyi «ruh» ile bir amda görmek isteyen Haktaalâ Hazretleri bu kulunu yaratmış ve ona kimsele bulunmayan bazı karakter çizgileri clıhi enjekte etmiştir. Bunun sonucu ola rak Oğuz aynı anda ve karıştırmadan bir kaç kızı sevebilmiş ve bu sevgile rini açığa vurmama başarısını gös terebilmiştir. Hızını büyük olaylara sakladığı besbelli olup yeni bir ErJenekon yaratacağı yüzde yüzdür. Bir ticaret hukuku yüzünden ila vun tadan ender züppelerden olan lu arkadaş Kadıköy iskelesinde yaptığı anketle iki ay önceden 9,5 alacağını tlsbit etmiştir. Tanrının onu yer yüzülae bir insan kalıbında gönderdiğine fişman olup olmadığı bilinmemekle bera ber Melekler marjinal kıymetlenilin azaldığından şikâyet etmektedirler. I /L A V İ i N /İ J- .1' i L i l V / i «Ben A.F.S. 1c Amerika'dayken kıy Sar (pardon piliçler) bana bayılırdı» diverek avunan Civciv Akın, Şahane’de ¡[k defa olarak bu yıl Kıyafet Balos ıı;ı bir kız getirip, ilerde horoz olacak nı ispat etmiştir. Civciv’in ne sağcı ne solcu olmadığı olsa olsa l'ulbolcu veva basketbolcu olduğu hergün yön de riştiren fikirlerinden ve vücut yapı sından anlaşılmaktadır. Çok okuma ğa gayret ettiğinden, son zamanlardr kümes hayvanlarına has o küçük beyin ciği de sulanmış, bu sebeple ne vazc. ”i notlardan, ne de sorduğu suallerd ne de söylediği lâflardan bir şey anla şılmaz olmuştur. Eşek Irasında sınıf' baş temsilcisi olan Akın, kravat tak mamak, traş olmamak vs. gibi hari ciye vekâletine bir takım reformlar ge tireceği hayali içinde kaybolmuş bir garip kişidir. YURDANUR AKSOYLAR : Kolejde Gözistan’ken Mülkiye’de «Kara Kedi» Chat Noir olan, İstanbul’ da başlayan eski bir ayağı iptidaideki kaideye uyarak kabul edip sonra bun dan vazgeçen, çok fazla arkadaşı olma sıyla övünüp yalnızlığa tahammülü ol mayan rıaııını Auta 1 uııuıııur, lez canlı oidııgu iddiası ite kuyruğa girmeden ye. mek yemekle ün salmıştır. Oysa hiç bil işini vaktinden önce yaptığı görülme miştir. Sıkışmadıkça ders çalışmaz, sa bahlamazsa kalası almaz. Hariciye Ve kaleline girebilmek için torpil lâzım geldiğini öğrendiğinden İlhan Ünal’ı ar ka diye yaptığı seminerle tavlamaya ça lışır, ve clers çalışmak için arkadaşları nııı teşvikine muhtaçtır. Onun için : ÎVIülkiye’de bir nesne yok cinlik gi bi. Olmaya bir cin Mülkiye’de Hanım Abla Yurdanur gibi. 36 CİHAN BELEN 1943 de motorsuz olarak doğdu. Fa kat durup dururken çıkardığı gürültü lere bakanlar onda bir kabiliyet gör müşlerdi. Nitekim, Cihan, büyük mas raflara da malolsa, motorize edilmiş, bu tahminleri yanıltmamıştı. Gullop Enstitüsünün tahminlerine göre HACIYATMAZİZM doktrinine bağlı olan Ci han, saymanlığını yaptığı cemiyetin pa ralarını barlarda yemiş ve Genel Kurul’da kendisini «O zavallı kadınlara yardım etmek bir Mülkiyelilik görevi değil midir» dive müdafaa etm iştir... a & £ l t ü j O & S t- J W ^ Î £ İ J > â /u 3 Aşk çıkmazından kuriutman. unıio.iyle Dil - Tarih'e biie uzanmış, fakat bu son dajın kesin sonucu henüz alınama mış tır. IŞIK AKIN Siyasî Şûbe’ııin Tezer’den sonra en uzun hâtunu olup, istikbalini el falla: rında bulmaya çalışır. Bir çingene kı zı kılığında geldiği baloda hareketli danslarıyla takdir ve sempati toplamış tır. Bir sacayağı teşkil ettikleri halde, Gözen ve özden’le kafiye tutturamadığt için, mahzun görünmektedir. SÜHA NOYAN Sayın Gürsel’in favorisi olan Clay bile, dünya kuvvet hiyerarşisini «Tanrı - Süha - Clay . Birleşmiş Milletler» şek ünde düzenlemiştir. Gerçekte, Antep ormanlarının bir tarzan mağarasından araklanıp erkek olduğu anlaşılınca kendisine bir kum torbası verildiği Lis lon'un «Korktuğum Adam» adlı otobi yografisindc yazılıdır. Osman Bubik’le arkadaş olup da çarpılmayan tek âdem, oğlu olmasını da herhalde yumruğuna borçludur. Bir ara Genel Kurul Baş kanlığı dahi yapmış, buna rağmen elin den bir kaza çıkmamıştır. İNEKNAME (ŞEYHİ’den araklama) Süveyş Kanr.liyle aldığım ız yalanlam adır Pek MUHTEREM KAZGAN GAZETESİ yazıişleri MÜ DÜRLÜĞÜNE... Sayın G azetenizin bu sayısında bendenize de ça m ur atılm ış ve hilafı realite yazılar yazılm ıştır. Ş öy le ki : 1) B enim kapitalist olup «Hür K asınca Kulübü». nü kurm a gerekçem , sadece «H erkesin so sy a list olm a sı» diye gösterilm ektedir. Oysa asıl sebep, bam başka ve gizli çıkarlar arkasında saklı bulunm aktadır. 2) B enim , kızım ın evine sabalı dörtte gittiğim ve kanapede sabahladığım da külliyen yalandır. Bir ke re ben oraya saat dörtte değil, dürdii beş geçe gittim . Daim a olayları olduğu gibi aksettiren bir gazetenin m erdivenden yuvarlanarak b eş dakika geç kalmam ı yazm am ası ve gerçekleri tahrif etm esi, üzücüdür. Sonra, içeri girincc kanapede değil, m utfak seti üzerinde uyudum . Bu noktayı, hâlâ kazağım da taşı dığım yem ek lekeleriyle ispata hazırım . Ayrıca, ben eve girdiğim de evin kedisi de kanapede uyum aktaydı Bu durum da nasıl olur da benim kanapede sabahla dığım ı yazabilirsiniz? Hayret doğrusu! K eyfiyetin, Arz ve Talep Kanunu gereğince aynı nüshada yayınlanıp kamu oyunun ayd ın latılm asını ri ca ederim . Türkiye Hür Fikirleri K orum a, Yaym a, G eliştir m e, İdam e ettirm e. Devam ettirm e, T ekâm ül ettirm e. M ütekâm il kılm a. Ekm e, Biçm e, G übrelem e Cem iyeti, E ski Başkanı Cengiz LOKMAN Bir inek var idi zaif ü nizar Teksir elinden katı şikeste vü zar Gâh kantinde vü gâh Sütunluda idi Gâh Reşat Aktan’ın dersinde uykuda idi Ol kadar çeker idi notlar çabuk Ki kavunda komamıştı kabuk Önünden alınınca teksiri Os saat olurdu eşeğin biri Sözlerinden alınınca yalanı Baki yağcılık idi kalanı Bir gün proflar salar ol ineği ota Deyuben alışsın hayvancağız nota Gördü kim, sütunluda dolaşır kızlar Görüpte hocaların yüreği sızlar Bakm/ış ki ol alanda durum kritik Eteği de yok ki verse firikik Hatunların aldığı notlar kıyak Yutkunarak birine attı ayak Hemen mizan adın etti tezekkür Haline acıyıp kılcVı tefekkür Dedi bunlara bu iltifat neden Hoş soy deyu bu yüce sıfat neden Hatun diye niçin onlardır rahat Kız değilsek bizde midir kabahat? İnekler eşitlik diler taze ot içün Biz dahi isteriz anı not için Ger proflar gelmez ise proflar imana Katarız şol Mülkiye’yi toza vü dumana (Divan-ı M uhasebat’tan) 37 44 ULUÇ ÖZÜLKER di, güler yüzlü şefkat dolu bir kalbe sahip olan Bilge sınıfımızda vücudunun ve bilhassa bacaklarının güzelliği ile la. nmır. Fügen’in ayrılmaz bir parçasıdır. Mektepten hiç kimseyi kavalyeliğe lâ yık ¡"örmemiş olacak ki balolara daima kardeşiyle gelmiştir. Festival sırasında taktığı kolye halâ günün konusu halin dedir. En büyük idealinin gerçekleşme sine birkaç ay kalan arkadaşımıza ba şarılar dileriz. 311 İLKAY KARAKOÇ 1941 doğumlu olan Uluç’un başlı ca özelliği, arkadaşları için dayak ye meyi göze alacak kadar fedakâr olma sidir. Nitekim son günlerde bir arkada şını kurtarmak için 2 0 kişiyi dövmüş, 21. si ise Uluc’u biraz hırpalamıştır. Ayrıca cemiyet kurmadaki başarıları «Palavracılar», «Amerika’yı Görenler», «Denizgücünde Futbol Oynayanlar» vc son olarak da Fakültemizin popüler kı zı Zahide'nin hâtırasını ebedîleştirmek için kurduğu «Zahide’yi Sevenler Cemi yeti» ile musaddaktır. Kendisi hâlen bu son ikinci cemiyetin ikinci başka mdir. Hayatının yüzde seksenini palavra atmakla geçiren Uluç’un söyledikleri nin en aşağı dörtte üçünü iskontoya tâbi tutarak dinlemek gerekliliğine bütün arkadaşları inanmışlardır. Ken di tabiriyle «Deniz Amirali» olan ba basının forsuyla bütün donanmayı Mülkiyenin emrine tahsis edeceğini id dia eden, fakat înek Bayramında bir bandoyu bile temin edemiyerek yü rüyüş programım perişan eden U luc un en iddialı olduğu sahalardan biri olan dans sahasında, Ça ça ça, vc, Hali - gali'ye «benzer» danslarla yeni bir çığır açtığını herkes kabul etmek tedir. «Ben Paris’teyken...» diye söze başlayınca, etrafmdakilerin acele işle rinin çıkarak yanından ayrılmaları te sadüfüne bir türlü akıl erdiremediğini lıer vasıtada açıklar. 7 FÜGEN YÜCESOY İstanbulludur. Arnavutköy Ameri, kan Kız Kolej'inden mezundur. Lisede olduğu gibi Mülkiye’de de en büyük ça lışkan olmuştur. N e istediğini bilen son derece iradeli, hislerini gayet iyi sakla yan bu arkadaş Mülkiye’deki 4 yılında gayet temkinli hareket etmiş, daima oIaylardan ve hislerden uzak aşılmaz du varların ardkındaki irade ve mantıkan kurulu Şatosunda esrarengiz bir Krali çe edasıyla hüküm sürmüştür. Kralık Konseyinde bir numaralı Konsüllüğü kime verdiği halâ bilinememektedir. İlim ve İrfan düşkünü Fügen kadınlık tarafını unutmamış, sınıfın en kaliteli giyinen kızı olmuştur. Şayet Hariciye ci olursa Türkiye şahsında çok iyi bir kadın diplomat kazanmış olacaktır. 284 BİLGE ATILGAN İstanbul'ludur. Üsküdar Amerikan Kız K oleji’nden mezundur. Hanımefen 38 1943 yılı Aralık ayının karlı bir ge cesinde Ergani bakır ocaklarında bir el arabası içinde bulunmuş, Karabük'e getirilerek 1500 derecelik fırınlarda ona bugünkü şekli verilmiştir. Mızmızlığını unutup kendisine Ricardo adını koyma ya kalkması ise ne kadar hüsnüniyetli olduğunu gösterir. Doktora yapmak em eli iken, kendisine lâyık bir alan bu lamayınca caymıştır. «N» ile başlayan adlara olan zaafı ise, «nohut» ve «nane»ye olan düşkünlüğüne bağlanmakta dır. Kendisine «Balo Faresi» diyenler de vardır. İlkay iyi ve uslu bir çocuk tur. İYİ SEMİNER! Dede Hilmi üçüncü sınıfta Sadun Aren’den «Türkiyede Devletçilik» ko nusunda sem iner anlatıyor. Anlatma bitince Sadun Bey her zamanki gibi âbi pozlarında : — Evet, Hilmi seminerin gayet güzel olm uş... Hilmi tam neşelenmişti ki Sadun Bey sözünü tam am ladı: — Çünkü Korkut da o kitabı yet güzel yazmıştı. ga (N ot : Dede Hilmi Kayserilidir ve Korkut Boratav’m kitabını özetliyerek seminer diye yutturmayı denemiş fa kat ağzına, gözüne bıılaştm nıştır) 303 K U D R E T AKÇALI Kozanda (Adana) doğup Teknik U. niversite’nin kapısından Kimya dersi nin gazabına uğrayarak dönüp Mülki yenin yolunu tutmuştur. Sınıfa hangi sebeblerle uğramadığı henüz anlaşıla mayan ve evlenme hazırlıkları yaptığı zannedilen arkdaşımızın son sıralarda kuvvet artırıcı dersler aldığı görülmek tedir. Antrenmanlarına kendisini uyan dırmaya gelenlerle başlayıp-ki bir kişi dişini kırdıktan sonra vaz geçmiştir bütün gün tam istihdamla devam ei inekledir. İmtihanlarda bıyığını kestirmemek için her çareye baş vuracağım söylerek şimdiden hocalarla anlaşma yollan ara maktadır. Her nedense sinemaya çok az-gidip, geçen sene girdiği bir lilmi oldukça geç terk ederek daha önce sinemayı IS. da kikada terk etmekle ulaştığı rekorum 19 dakika ile yeniden kırmıştır. Yegane tanıdığı sinema artisi Levlt Sayar’dıı*. (Not: Rüyasında görmüştür.' 34 ERTUGRUL TİMUR Machiavelli, «Benim yanlış anlaşıl marnım müsebbibi» der Ertuğrul için Gerçekten Avanta, lâkabının hakkın veren ender Mülkiyelilerden biridir şı mektepte. O kadarki asistanlarımızda! birinin doçentlik tezini seminer olarak kullanmış, böylece avantacılıkta tek ol duğunu ispatlamıştır. Yakışıklı vc pa ralı görünürse de halen sap olup, I. Sı nıftaki bereketli yağmurları dört gözle aramaktadır. Timurlenk’in torunu ol duğu iddiası ile ortaya çıkmış, tabii k yutturamanyştır. Bazı samimi arka daşlarına kem gözle baktığı iddiası İsı. ne uzubillah yalandır. EMRE ERTÜRER : Karayılan’la hemşehri olduğunu id dia ve bununla iftihar eder. Tarsus Ko lejinden gelmiş ve Festival Komites Başkanlığına kadar yükselmiştir. Festi valde yediği para. Prof. Tinbergeıı’ı göre, 1965 bütçe açığını kapayabilecek ti. Fakat bu olaylar onun, ne kadar ar kadaş sever olduğunu ispata yetme; mi ? Çalışkanlardan nefret eder, kü tüphanenin yerini bilmez ama kantin de gözü kapalı dolaşabilir. Bütiin sent oturup son anda çalışmağa karar ve rince Haziranda bütün inekleri geridı bırakır. Fazla para harcamağa alışık ol masına rağmen romantik aşkına ka vuşmak için Hariciye Vekâletine girip 480’e fit olmağa nihayet razı olmuştur ia/.ıarım Çaiişina Kamplarında geçil ip oradaki yabancılara da Ba.şkanliK i: marnlan attırır. İyi içer, içince de büsbı:iLın konuşkanlığı orta\a çıkar. Vc kale! imtihanlarının yanlış okluğunu, inekliğe gere değil sociaoiiiL\'e gorc yapılmasnıı savunur. Elçi yada Dışişle ri Bakam olmaması için tek sebep, T.C. Bütçesinin sadecc 15 milyar olma sıdır. İLK AN OĞUZ : Grotius’a göre hukuk tarihinin gör düğü ender avukatlardan biridir. Gür cü Bacı’ya göre ise geleceği pek parlak olan Ilhan’ın, ilerde Bankacılıktan dâ va vekilliğine geçeceği muhakkak imiş Bursa’da doğdu. Doğduğu gün bütün şehirde «faaliyetler» tatil edildiDaha iyi aylıkken ilk dilekçeyi yazarak «nülus»a kaydını yaptırmış, hemen er tesinde mahkeme «önünde «A, A'dır, A, B değildir. Tabi ki A, C de değildir.» di ye ilk savunmasını yapmıştır. Sal' gö rünmesinin nedeni, Saİiye’ye olan sıkı bağlılığıdır. Hâlen Bursabank’ın Hu kuk Danışmanlığını büyük bir liyakatle yapmaktadır. SADİ ÇALIŞLAR İzmir’de doğdu. Ve çok küçük yaş ta salıncaktan düştü. Kalasındaki her türlü izler o olaylar kalmadır. Daha Talaşta sınıf geçmenin en ko lay yolunun kopya çekme, kopya çekme niıı en rahat usulünün de hocalara iti mat telkin etmek .olduğu öğrendi, Ay m taktikleri Mülkiyedede tatbik ede cekti ama kantincinin karbonatlı çayı na ¡utuldu. Vliilkiyeve girmeden önce daha çok s>e\enler çoğunluk gurubuna mensup tur Sadi. Hâriciyeye bulduğu arka ile gireceğine aklı yatmasa idihayal kırık lığım felsefe tahsil ederek ledavi yolu nu bile tutacaktı. His hayatı mutlu olmadı zavallının, kim nedcr.se desin aşık değildir Sadi. İliç olmazsa 0 3 'le der iki senedir. 188 TANSU OKAN DAN İstanbullu, Alman Lisesi mezunu dur. Almanca'sının yanma iki yılda İn gilizceyi de ekliverek Siyasî Şubeye gir. mistir. 2. sınıfta gittiği Miniroof’ta faci şekilde çarpılmış, bir yıl tesirinden kurtulamamıştır. Ve nihayet geçen yıl Lemis’iııe kavuşmuştur. Lemis’i herke sin sevmesini ve methetmesini ister, Çalışkan ve irade sahibi bu evliya to ı unu en Cin Ker en yakın arkadaşına Festivalde kalmış atmak için gece gidi)) başka br Şubenin lermamııı değiştire cek kadar şaka yapmasını sever. Dileği miz bir an önce Lemis’i sefire yapması, dır. 245 şLİLE JfAkAivyiOG>..U İmtihan kapılarının yaşlı ¡gözlii gü zeli diye nam vermiş olan Göçmen Gü zeli Şule, Mülkiye hayatı boyunca im ti han heyecanının kendisi için yersiz ol duğunu b ir 1 türlü kabul edememiştir. Herkese huzur veren güler yüzlü, mü tevazı, selâmını esirgemeyen Şule bü tün sınıfın ve bilhassa bütün küçük ço cukların sevgilisidir. Ankara Kolejin den mezun olan bu arkadaşın en büyük ideali sahne iken şimdi diplomat ol maktır. Üzülmesin, Sefirelik te en az sahne hayatı kadar renkli ve canlı ola çaktır. 306 TUFAN BENER Havalını boşverin... Miilkiye’deki çok bite... Sevdiklerini özetliyeyim : Aıııerika - Amerika’lılaır _ Amerikan Jikleti - Amerikan Kazakları - Amerikan Salatası - ve bilumum kızlar. (Bunun Amerikalı olması mühim değil) 1 ve 2 nci sınıfta iken bu m eseleyle epeyce uğraştı; 3 ncü sınıfta dinlendi... Bu se ne de gizli bir Sevgi’ve tutulduğu ri vayetleri dolaştı... Başlama tarihi ge çen sene sonıı kıyafet balosu imiş (ken di ifadesidir) Batıl itikatlara hiç inan madığım o iddia ededıırsun, yukarda bahsettiğim sevgiden yeni kurtulmuş tu ki son kıyafet balosunda havalı bir den Nur’Iandı... 83 RAN KOKSAL Ankaralıdır. Ankara Koleji mezunu dur. Devremizin en büyiik ineklerindendir. Hanımefendi şefkat dolu bir kalbe sahip, güler yiiziü arkadaşın Mü! kive duvarları tatlı gülüşünü çın çııı se sini hatırlıyacaklır. Gözlerinin güzelli ği ile bir çok kişinin kalbini yakmıştır. Bu arada kendisi de yandı mı bunu öğ. renmek kabil olmadı. Yalnızlığı müziği ve etrala karşı bir kapalı kıılıı olma1/: seven Raııâ eczacı olınavı çok isterken aklının köşesinden bile geçirmediği Mülkive'ye girmiş, şimdi hariciyeci o l maktadır. Evet, arzu ederse Hariciyeci olacaktır; lakat bir sefire olması için bir çok kişi taralından zorlanacaktır. 427 İSTİKLÂL ICÖKSAL Hukuk'tan Mülkive’ye geçmekle Bağcılar olmadan da büyük transfer bombaları patlatılabileceğini ispat .et mistir. Çağımızda, uğruna en şanlı mü cadelelerin yapıldığı İstiklâl, Namık CemaPin de dediği g ib i: «Ne efsunkâr imişsin ah ey didar-ı İstiklâl Esiri aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten» mısraları ile ancak anlatıla bilen bir büyü içindedir. Din hürriyeti ne; din adamlarına saygı duyulması, özellikle İmam yetiştirilmesi konusunda, bütçeye yeni ödenekler konması gerek tiği ve hacir halinin, fiilen imkânsız ol sa da hukuken kaldırılması yolundaki görüşlerini AP. vasıtasiyle Parlamento’, ya ulaştırmıştır. Türkiye’nin kurtuluşu nu «Aydın İmam» yetiştirmekte bul muştur. Yaşasın İstiklâl. Ya İstiklâl ya ölüm... . 1546 NİLÜFER SÜERDEM 1941 de Savıtr’da doğmuştur. An kara Kız Lisesinden mezundur. Mülki yeli olduğundan beri sımf-ı .iptidaiden başlayarak Müfettiş, Hariciyeci Bahri yeli, pek can yakmış fakat kimseye bağ lanmamıştır. (!) Hayat felsefesi herke se iyilik etmek ve başkalarının'mesul olduğunu gördüğü zaman mesut olmak tır. Arkadaşları arasında neş’eli görün meşine rağmen harice karşı soğuk ta nınır. İdeali iyi bir iiv hanımlığı ve doktor iktisatçı olmaktadır. 1197 AYNUR GÜLDAMLA İyi bir kritiktir. Karakter tahlille rinde üstattır. Uysal, arkadaş canlısı dır. Fiyoııga olan düşkünlüğünü, ayak kabılarının hepsinde ve elbiselerinin ço ğunda müşahede etmek mümkündür. Canı sıkıldıkça saç modelini değiştirir. En çok kullandığı üç kelime «Ay Çok Tatlı» dır. Pireyi deve yapar, imtihan arifesinde döktüğü göz yaşlarının işba noktasını bulduğu, müşahitlerce tesbi1 edilmiştir. Zayıflamak için her türlü tıbbi ve teknik metodlara başvurduğa halde en sonunda gıyaı bir unsuıda karar kılmıştır, ve zayıflamak isteyen bütün bayanlara günde bir paket «Gris • sini» yemelerini tavsiye etmektedir. İnek Bayramında «Kumru» ismini al mış olan arkadaşımız hâlen, yazın ya pacağı turistik seyahatin programı ile meşguldür. 1538 YILDIZ GÜNEŞ 1943 yılında Ankara'da doğmuştur. Ankara Kız Lisesinden pekiyi derece ile mezun olmuştur. Evli olan arkadaşı, miz, neş’esini eşi Göksel’den aldığı söy lenir ama, bu onun yaradılışıdır. Sesi ne bülbüller bile hayrandır. Anne ola cağı ıgün, hayatının mutlu anını yaşa yacaktır. 38 HIDIR ÖZDEMİR Oldum olası kız meraklısı olan Mı dır hayatının aşkım bulduğu an evlen mekten kaçınmadı. 1606 ESMA ASAF : İraklıdır. Mülkiye’nin gözbebeğidir. Mehmet Notukıt hariç bütün hocaların sevgilisidir. Daima «ben Gönlübağ yak tı» der durur Eline geçen notlarda ders lerle ilgisi olsun olmasın, hepsini ça lışır ve imtihanda bir güzel anlatır. Tat. lı ve hoş sorularıyla derslerde gerilen sinirleri bol bol güldürerek gevşetir. 39 229 AYDAN KARAHAN TÜLLABIN SESLERİ — Alcif’ten künde ile Hocam, şu uykusuz gecenin yok mu sabahı? Belgede mi talebelerin yoksa felâhı? Yedi istiyoruz, sen bize üç veriyorsun, Haziran diyoruz, sen bizi Ekime gönderiyorsun... Tüllâbı nedir ezmede ezdirmede maksat Bir gün isyan olursa mektepte, dikkat!... Madem ki ey sayın hocam, yakacaktın, Yaksaydın ya teksirleri, tutup bizi yaktın. Tüllabın titreyen eli tahtayı sikli On soru sormuştun, birini ne güzel bildi... Üstelik karşında firikik verip yerlere eğildi, İnsaf be hocam, çocuğun hakkı üç buçuk değildi. Cümle tüllâbın yüreğinden gidiyor kan Perişaıl olsun şu Mizanı mektebe sokan!... Tüllâbı elinden tutup kaldıracak yok... Kantinde bile artık açılmış bir bacak yok Yetmez mi başımıza sardığınız bunca belâ? Dersten kaçanların perileriyle doluyor hergiin lıelâ... İlahi, bitsin şu dersler, yetsin artık ineklemek Bilinsin ki «mizan demek ceza görmez katil demek. — Tühfetül Kibar- Fiesfari.il Bihar «Ben otuz yaşıma kadar evlenme yi aklımdan bile geçirmem» gibi birta kım iddialar ve hayallerle Şahanc’ye giren bu sivri akıllı, daha iptidaidey ken halkalanmış, neden sonra işi anla yıp da kafasını duvardan duvara vur ması kendisine bir kurtuluş yolu sağla mamıştır. «Davudi sesile, karşıda yatan kara dağları inletirim» diyecek kadar, garip olan bu genç, önüne gelene eski zamparalık hikâyelerini anlatır, dururMütemmim cüzü Metinin de «ah, vah. ollar» arasında anlatıığı aşk, meşk halikındaki hikâyelerini dinlemekleri başı şişmiş, eskisine nazaran iki nuına ra büyümüştür. «Ben Ay’ım, etrafıma zaten bir Hâle gerekti» diye kendini el meğe çalışan bu eski jön hâriciyeye in tisap edebilmek için dünyanın, başka, bütün nimetlerinden elini eteğini çek miş, eğlence diye bir şeyin mevcud ol duğunu artık sadece duyar olmuştur. 162 HAŞAN TOLON Kolejde kızlara «gülüm, gülüm di ye ayak attığı için sap kalan Patron Haşan, Şahane'de de sözde «kızla çık mağa üşendiği» için bu saplığmda de vam etmiştir. Bununla ilgili olarak Shovvda oğluna hiç bir kızın pas ver mediğini duyan annesi, «Ah oğlum, ben oğlum, ben seni bugünler için mi, böyle tosun gibi yaptım» diye ah ü zar etmiş ve bunu işiten en taş kalpli kızlarıbile hıçkırıklara boğmuştur. «Yahu Şefik, sen akıllısmdır, ne kitap okuyorsan, lis tesini ver de ben de okuyayım diven Patron bütün bunlara rağmen mütem mim cüzü, Hariciyecizade Uğur sayesin de vekâleti garanti etmiştir. Bu arada daima «sağ» tarafını kullanması, ken disini bir parçacık salak yapmışsa da, bundan kurtulmak için hiçbir gayret saırfetmemektedir. 40 7 niıı rengi aksedip kalbine Aslan ağzında fareye misâl olmuş Mizan darbesiyle bak ne hal olmuş Ayın on’u oldu parası bitmiştir yine O eğri boynuyla ol nihali yedi Giriyor göz yumunca riiyâına Diyor ki. hocalar böyle isledi Kaıı rengi dudakla «üç hııçtık» dedi Sen misin, sen misin ey garip yedi? Bu güzellikte hiç bu haziranda Yakışır mıydı sana bu kınk? Boğıııalı mıydı seni bu luçkınk? Bu inşaatta, bu mekteb-i. viranda Şahitlerin proflarla asistanlar Firikikleri kapatıyor işte fistanlar Cepteki paradan ziyadedir kitap Sırada uyur kalirsin, alsan da hap Ey yedi uğruna kaleme alman destanlar! Son gidersen bütün helâk oluruz!... (Söz aramızda, belki de dahri kıyak oluruz!) Git mizan, kurulda siyaha bürün Bir kolun oda-i katib-i umumiye uzat Bir elini dekanlığa at... Tüllaba O heybetinleı görün O heybet karşısında biçâreler yere y ık ılır: Yıkılanın şartına elbet daha kolay çıkılır... Ki yedinin büyük letâfeti var. Edemez bir babayiğit bunu inkâr, İnsafsız olsa da hocalar kadar... Ey yedi, kopya çekerek uğruna mektepten kofulsam Gırtlağıma saplansan da boğulsam Aç tüllab ellerini Cumhur’a aç, Cümle şikeleri kur da ortaya saç, Çalışmak değil, dümendir derdine ilâç... Geliyor... proflar geliyor, yetim çocuk, kaç... — Namık Cemal kanlığına kendisini diplomatik bir- oyı-.nla seçtirtikten sonra, üç gün bayram yapmış ve Balıçelievler’deki evinde çıl gın ve şaheser partiler vermiştir. «Hayat, insanlar, olaylar ve KALB. LER arasında dikenli bir köprüdür vc ben POLLYANNA ÖMER bu dikenleri temizlemekle görevlendirilmiş bir JOKEY’im» der lıer zaman. Bunu da ey lemli olarak tanıtlamış, o kadar ki arasıra buz tutan yolları dahi ısıtmak iste miştir. Başı derde giren her kişi ve her hatun (girmeyenleri varmış gibi) onu bıılup ona dertlerini açarak şifa umar «sefahat yâ çıfıt» derler. Fakat asıl der din ne olabileceğini kestirecek yaşa ve başa ulaşamamıştır. Çıfıt IV Mâliyenin Kralı olduktan sonra Kraliçe II. Elizabeth İngiliz tah tı için koyduğu va.ş tahdidini ilga etmiş tir. öÖ öiVİÜiv. ÜALCAN >>• ' öfîı'o g5i*x-ii^ T)]j||j0 46 BİLGE ZORLUOĞLU Siyasî şubenin mütemmimi, Malî şubenin Kralıdır. Kâzgan Komitesi Bas 1943 te Ayvacık’ta doğdu : Edirne Lisesi ve Jefferson High Sclıool Portland (Oregon, U.S.A.) den mezun oldu. Mütemmim cüzü Tülin Şenerdir. Bi rinci sınıfta başlayan arkadaşlıkları (devam etmektedir. Lisede Konserva tuar ümidiyle yaşayıp Amerikaya gi dip geldikten sonra Mülkiye’ye girdi. Amerika’ya gitmesine rağmen Amerika ve Amerika’hlan sevmemektedir. Ha.yatını resim, müzik, kitaplar ve mek tup yazmak doldurur. Şimdilik ya kın ve yegâne hedefi Haziran’da geç mektir. Kütüp hanenin sabık dik tatörü Hüseyin Efendiye bile «Mülkiye’nin hakkı ile anlaşan çifti dedir tecek şekilde devam etmektedir. En sevdiği dersler iktisat, Muhasebe, İstatistik ve Dış Ticarettir. (Tülin’in de • 1 Anne tarafından Prens Metlernieh’¡1 1 baha taralından İkinci Abdülhamid’iıı torunu olan, ecdadının tiim kabili yetlerini tevarüs ederek melek kadar te iniz şeytan kadar cin bir çıfıt olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Üç günlük ken anne diye bağırdığı anlatılır. Her sınava girişinde profesörlerçe kullanılmak üzere mikroskop alınması için, bütçeye ödenek konmasına yol aç mıştır. TüIIâbın en son ikraz mercii oIup ata sözlü ve deyimli, tekerlemeli konuşur. İce - berg’te donmadan yaşa yan tek kişidir. öyle). Sınıfı taralından Süper İ n e k Ha. fize lâkabına lâyık görülmüştür. 359 METİN KONCA Şair’e : «Buldozer kırıntısı Kalantor Metin Konca Semirmene bakarsan, yaramış sa na yonca» beyitini yazdıran bir karak ter ve fiziği vardır. Yusuf’un Kahvesi nin nerde olduğunu bilmeyen ikine Mülkiyelidir. (Birincisi Canbaba) İkin ci sınıfta katıldığı bir münazaradan ekip olarak galip çıktıktan bu yana kendisiyle konuşmak mümkün olama mıştır. Ancak, hangi rejimi benimsedi ği yolundaki sorumuzu cevaplandırmak lütfunda bulunmuş ve «elbette ki bu, perhiz olmayacaktır» demiştir. Sır sak lamasını gayet iyi bilen Metin bu güne kadar kimseye meşhur sırrını da anlat, manastır. Prensiplerine sıkı sıkı bağlı olup bıı tarafı bir kıvanç kaynağıdır. 16 AHMET AYAYDIN «Oğlum, Saint Joseph’ten misin?» diye soran bir Profesöre, «Ne münase bet, ağzını topla, ben E. İzzet’tenim»! : diye babasının adını söylemesi, Mısır’, a göç etmekte olan Kargaların bir haf ta mola verip gülmelerine yol açmıştır. Bu yaşta nazar boncuğu olmadan adım atmayan bu yakışıklı 'tığ gibi delikanlı kendisine güzel diyenlere bozulduğun dan, arkadaşları ona PEK GÜZEL adi ni münasip görmüşlerdir. Mülkiye’de geçirdiği her günü Şükran’la anması t ne kadar iyimser olduğuna kanıttır. Ahmet hayatında İ-ngiltereye gitmemiş, orada herhangi bir macera yaşama mıştır, Ahmet yine de Ahmettir ve ka fasında kendisini dalgın yapan bir büvük esrar vardır. — BALÇIK ARANIYOR — | Fırça - sistem tem izlem e m üessesesi Ağzımın payını verebilecek bir belâ I aran ıyor... Güneşi sıvam ak için acele ve iyi kaİSMAİL litede balçık aranm aktadır. | tozlarınızı ehven fiatlarla alır. Kürt İSMET M edenî h ak la n kullanm a ehliyetim i kaybettim O rso’yu kendim e vasi nasbettiğim i açıklarım . Sabi DANYAL Tetiği sağlam bir avcı aranıyor. TİLKİ ESAT H er türlü tasarı ve teklifler en yet kili k işilere hazırlatılır, sem inerler yaptırılır. Reşit Ülker M ülkiye tem silciliği H alden anlıyacak bir sevgili aranıPIRASA TURGUT yor SBF. Festival Kom. Bşk. ğı: Tel 41 Eüzübillahimineşşeytanirraciiiiim Bismillâhirrahmanirrahiiiiim........ MEVLID FASLI D ibace Mizan adın zikredelim evvelâ Çünki oldur cüm le başlara belâ B ir kez frikik verse öinavda kız ile kızan Derhal yedi görünüp tutar üssü m izan Y olsuzluktan tüllâp donunu satar Pırofların cüm lesi kam ış atar Ol zalim lerin başında gelir dekan Cumhur H ey A llahım bize vuranlara sen vur (burada herkes am in dem iştir) Lisan dersi bildiğin unutturur H oca dahi bilm eyince talebeye yutturur 19 N isan idi çün SHOW gecesi Gözyaşı döktü hocaların nicesi H oşsoyların cüm lesi bindi naza H ocalar hatır eder frikik veren kıza Ger dilersiz bulasız «nottan» necat Av sonudur, versene bi on kâat Cumîîurfl ferm an Cumhur!! fersr.»! M iiikiye aşkına kİ biz« derm an K ocalar elinden yon'!>k - e 5 snı?:; ■ Şül N em ıin ham ın M ustafa K em al'in anesi 0 1 N ernıin ki m ektebin bir ekmesi Y um uşacık, beti - rooııı vüice'tir sesi Beçir’e rahm et okutur ol m übarek tiirkçesi Teyp ustası olm u ştu r M ardin Ş erif Canım ızı aldı ol zalim h erif Anamızı ağlatıyor siyasi ile Fahir Ulu Tanrım sen anın durum unu kıl zahir Zekeriya eder çün vakt old u tam am Y ataklar serilip yakıldı ham am Tellâk kese ve sabunun aldı eline Hem dahi p eştem alın doladı b elin e Bulam adık serm ayeyi veresiye borsadan Bunun için «H ikm et»leri ısm arladık B ursa’dan İptidai hatunları duruban ağladılar Frikik verip sın ıf geçm eye ü m it bağladılar B aşlarının belâsıdır im di İbrahim Yasa Anket yapıp y ağlam ı çek tiler tıkabasa İkilerin kadim dostu du r Aziz E nstitüde etler satılır leziz And içti sın ıf Önünde daha dem in A nlattıklarım doğrudur deyu e tti yem in Geldi bir yedi ile gözüm ü boyadı hem an Çümle tiillap secde edip diledi ondan am an Ger dilersiz bulasız ottan necat Burs çıkm adı versen e bi b eş kaat — tekbir — Merhaba et Cumhur Ferm an m erhaba Merhaba ey ü ssü m izan m erhaba Merhaba ey siyasi tarih b elâ sı M erhaba ey h afızlık iptilâsı Merhaba ey kara cellat m edeni Ki senin şerrinden Allah korusun beni Merhaba ey Sadıııı Abi m erhaba N e olursun sen koru tiillabı m erhaba Merhaba ey Aydın Yalçın m erhaba Cümle oturum larda hırçın m erhaba • Merhaba ey b eş yüz satan ati dergisi N apalm ı ki tutunm ak im iş vergisi Merhaba ev Besim 'den gelen m atrak sorular Esprinle donan sudan çatladı tüm borular ( burada herkes çok çok güldü) M erhaba ey bir, ikinin sahib i M erhaba tüllap ki hakkın garibi M erhaba M ıhçı”m n Am m e İdaresi Yok m udur ilahi bu dersten kurtuluş çaresi M erhaba ey Feyyaz - ül - Burhan ceza D ilerim ki sürgünün olsun feza M erhaba ey devletler Meray Seha B öyle kalın kitap yazm a bir daha M erhaba ey hocalar şahı M ümtaz / B iliriz senden iyisi olam az ' M erhaba ey Gönlü bol notu kıt M ehm et Sen okudun cüm le züppeye rahm et . , • M erhaba ey belâlı Mazhar Şaşar . Sen var iken ŞAI-IANE’de bu tüllâp nasıl yaşar M erhaba ey baş belâyül ticaret H er halde canına tak dedi bekâret M erhaba ey Turan Güneş m erhaba İçim ize saldın ateş m erhaba M erhaba ey m edeni ile Safa • E zberlere nasıl dayansın bu kafa M erhaba ey Aksoy ki tiillâbın avukatı Senin gibi hoca görm ez bu çatı Ger dilersiz bulasız nottan mizan H ocaların gazabından ne vapsm bunu yazan — tekbir — Elveda ey ayrılık giinü E lvedâ ey M iilkiye-yi Şahane Elvedâ ey para yem eye bahane Elvedâ ey ü ssü m izan kâbusu Elvedâ ey belgelenm e korkusu E lvedâ ey kalorifersiz kışlar elvedâ Güneş görünce akm ayan duşlar elvedâ Elvedâ ey ekim - kavun safası E lvedâ ey tiillâbın odunlaşm ış kafası Elveda ey çayların karbonatlısı Elvedâ ey yem ekhanenin çam ur gibi tatlısı Elvedâ ey çalan ziller elvedâ Elvedâ ey yağ çeken diller e lv e d â 1 E lvedâ ey. üssü m izan belâsı E lvedâ ey şahane’nin ham am ı vü helâsı E lvedâ ey Sütunlu S a lo ıv elv e d â Bir «Çubuk» la edelim sana vedâ Ger dilersiz bulasız kantinde cöm ertce frikik M artta kırık alanların durum ları kritik — t e k - b ir — •k * * * * * * * * * * * * * 4 k k k k k ★ ★ ★ k k ★ ★ ★ ★ ★ ★ * ★ ★ ★ ★ ir ★ ★ kalmağü geçmeğü, belgelenmeği} kül üyen eserül müderrisal taala vel basü bedel frikik, hakkın (buyrun) : «Bilirim bildiririm şahanenin tek hakanıdır Cumhur Fe man Vü bizim helalimizdir cümle prof, dbçent ve asistan!...» TC ★ ★ k ★ ■£ k ★ ★ ★ ★ * ★ k k k k k k k k ■ir k k k Estağl'irullah - EstağCirullah _ Eslağfirullah... Yarabbi, ilahi Yarabbi! Bıyıklarım terledikten, yani yaşım günah işleyecek çağa geldikten bu yana, ve hassaten Şahene de geçen yıllar içinde her ne dürlü günah işledim.se, gerek gü. rtah.ı fiili, gerek günah.ı hayâli, gerek günah-ı asılma ve gerek aybül cinsî, kelime.i küfür, fiil-i küfür, ve isyan, ve kopya al mak yahut vermek, vevahutta kj hatunları refu/e etmek veya maddi imkânsızlık yüzünden her birini avrı ayıı memnun ede memek sureti ile yahut sair suretlerle her ne dürlü günah işle dim ise : ben onların cümlesine Aziz’in yemini üzere tövbe et tim (üç kez) Mekteb-i Mülkiyeye girdim, Mülkiycliliği üzerime müceddiden kabul kıldım yarabbel alemini... Prafların evveli Cumhur atamız Fermanullah; âhiri, âhır za man profösörü, bizim profesörümüz Hazreti Muammer Aksoy aleyhisselâtü vesselâtü vesselâm!... Gerek bu ikisi, ve gerekse bu ikisi arasında gelip geçmiş ve gelecek olan cümle prof, do çent ve asistanlara inandık ve iman getirdik; cümlesi haklır ve gerçektirler ve de başımızın belâsıdırlar. Amentü bil Cumhur, el Müderrisan, vel Doçentan, vel Asis tan, filkitabihi, vel teksirihi, minel takririhi, vel tüllâban, vel hassaten cinsilatifan, vel ycvmil imtihan vel cserül müderrisanı * k: * Vr i 'k ■k it * •k * •A** y? ic 44 Yarabbi, İlâhi Yarabbi - DUA FASLI (Duaya başlıyoruz dikkat et-yarabbi) Dekanımızı Ankara Üniversitesine Rektör, Hüseyin Efendiyi Mıhçı’nın gazabından kurtarıp yeniden kütüphaneye direktör eyle varabbi Bülent Dâver’in hatunlar basket takımına masör. Ondan sonracığım kendisini bir pandikle profesör eyle yara Mümtaz Soysal’ı Mülkiyeye dekan, Sadun Ağabey’i Türkiye’ye Başbakan eyle yarabbi... Hocalar dağarcığında yediden aşağı notları noksan, Gene de bulabilirlerse sen onların cümlesini yer ile yeksan eyle yanılıl Cjıısiyet farkı gözetmeyen sapına kadar erkek hocaları berhücfı Bir lrikiğc sınıf geçirten azılıları da tarumar eyle varabbi.. Siyasî fikirlerin başını gözünü yaran Şerif Mardini: arif, Onun beğeneceği şekilde ne olursun sen bize sosyalizmi tir eyle yarabl|i. Terziyi yola getirmek için bütün imkânları seferber, Şu Turgutu da Mülkiye’ye lâyık bir berber evle yarabbi... Her daim ürken yerli sermayeyi sarsıntılara mukavim. Cümle tıillâbı cazibc-i cinsiye ile mcşbiı olacak derslere müdavim evle varabli Tez elden memleketimizi haric-i Müşterek Pazar, Ben naçiz kulunu da «ceride.i istikamet»e baş yazar eyle yara Vakanüisçi Fahiri şeyhülislâm yalıya, Saniyesi ile tarih yazıp tüllaptan esirgemeyen kalemini ihy eyle yara Muzaffer Egesoy’u Türk Dil Kurumu’ııa asil azâ Propilamini tesirsiz kılan Reşat Aktaıı’a da bize ettiği kjd; czâ eyle yara Hemşehrim Tahsin Bcçir'i artık bir evlenme akdine taral Şu mübarek gecelerinden bir tanesini ona bu yaşta zifaf yara Bahri Savcı ile Cahit Talas'a münasip miktarda boy, Kendi kendisini seçilmeye lâyık görmeyen Sadun Aren’e sen oy ver vara Çalışsınlar deyü dört mali şubeye Para Banka gibi veciz bir|nc Mezkûr şube ineklerine süt versinler deyü kepek, saman yer yajab Şu solcuların cümlesini faşist bir ihtilâl tahtında helâk. ^ -X -X * ı* i*. 'X ~ - A '-v ^ -v î-iv r ' T A- '" f - r * r 'i'^ r - ^ 'T 'J f - T '? * r ~ ; ':i X ~(--i- 'r ;<- ' 4 * ^ *f 'I' 'V -ı" 'y '-r - r -}" -f - f * - i •‘Î' V -İ" V X- - r '. * * * * * ■v *>■ * * * * * ■s * * * * * * Velâkin şu Aydınsa! Sağcılığı da temizleyip ortayolu pirüpâk eyle yarabbi... Hayvan zafer'i bir punduna getirip insan, Günel Başer.e semadan rahmetini ihsân eyle yarabbi... Arıları koruma derneği başkanı Ümran’ı Fakülteye sekreter, Karşısına çıkacak engelleri de Zekeriyadan bile bin beter eyle yaıabbi... Besim'in kantin çayları kadar soğuk esprilerinden tüllâbı uzak, Bizler için hazırladıkları üssümizanı sen kendilerine tuzak eyle yarabbi... I'iillâba Tahsin Beçir’i anlamak için işe yarayacak bir sözlük, BLilenl Daver’ede etekleri saydam kılacak bir gözlük ihsan eyle yarabbi... Besim• Üstünde «Dede Hilmi» marka bir sandık sucuk, Mihayet evliliğe münasip güdüğün Mıhçıoğlu hocamıza da en kısa zamanda nur topu gibi bir çocuk ihsan eyle yarabbi... \hmel Şürkü ile Aydın Yalçm’ı tam anlamı ile hacı, Dldu olacak şu bizim İsmail Türk'ü de politikacı eyle yarabbi... Şahanede yirmi beş yılını bizler için harcayan Üstad’ı tez elden emekli, 'anımıza tak diyen şu açık, oturumları da artık içkili ve yemekli eyle yarabbi... 5en mezun olma başarısını gösterecek olanlarımıza karın doyuracak İŞ, İramızda bulunup bizleri EMNİYET altına alan % 10' a bol fiş ver yarabbi!... ?u Mektebin bir köşesine sadece güzel kızların okuyacağı bir lise "elimi Yavuz’a lüllabın estetiğini bozmayacak ikinci bir kat elbise ver yarabbi... Tarihi tam hakkıyla yazabilmesi için Fahir’e bir kronometre, fasa'ya votkayı kadeh kadeh değil, litre litre ver yarabbi... ?ol Cımıhur'u tiz başınızdan alıp tekrar enstitüsüne iade. )ndan sonra da keyiflenip içeceğimiz, kahveyi sade eyle yarabbi... Şahanenin adını goministe çıkarıp bizi işsiz güçsüz kılanları aç. Dİ ıMcCarthy, çileri artık karşımızda aciz ve muhtaç eyle yarabbi.. Vşırı solu, aşırı sağı, aşırı ortayı, aşırı aşırıcılığı tek elden helak. -Jer tüıiii düşünceyi silip süpürerek lüllabın zihinlerini pir-ii plâk eyle yarabbi... akülteye girişte hatunlar için yaş azamisini on altı, rikikle yola gelmeyenlerin cezalarını da «penaltı» eyle yarabbi... >u kantinimize karbonatsız ve boyasız çay M Tezere de şu yakınlarda ceylan misâli bir tay ihsan eyle yarabbi... îmr.i vâki ile ile tahta çıkarak bizi rezil eden Kürt İsmet’i faze zehirli ile telef, îelccek vıl için Alper biraderimizi ol makam-ı aliye halef eyle * * yarabbi!.. (Yarabbi, dikkat Yarabbi, çok önemli bir noktaya geldik!) Belirli odaları olmayan «Bursalı kentet»i uygun bir yerde iskân, Bize sorarsan altıncı katı ol maharetli kullarına mekân eyle yarabbi!... Sen not tarlasına bitmez tükenmez bereket, Hatunlarımıza da Alık Raziye misâli bir hareket ver yarabbi!... Sen biz nâçiz kullarını birer amir-i Kaza, Kazgan yüzünden gazaba geleçek Hocaların şeninden sen bizleri muhazafa evle yarabbi... Yarabbel alemin, Yarabbel alemiiin... Yolsuz kaldık, ödünç aldık, .bulamayınca resmen çadlık, yemekhanede parasız yemek aşırdık, son bizleri affevle yarabbiii... Bizim gibi pek çok kulun dört yıldır sap dolaşırken bazı kerlere bir günde nice hatunlar verdin, sen de bir parça insafa gel yarabbi; kıvranıyoruz, sap olmaktan utanıyoruz yarabbi... Kızsızlıktan, yolsuzluktan yandık. Bir frikik uğruna yerlere uzanmaktan utandık. Kızlar merdiveninin dibinde bacak gözetlemekten usandık, Yurt böyle kalırsa intiharların artacağına yürekten inandık Yarabbi!. Sen bu dertlerimize deva ihsan eyle yarabbi! Olur olmaz kızlara ayak attık, tavladık, yolsuz kalınca para ile kerlere sal tık, kızlar kısmında (ayıptır söylemesi kadın' oynattık, çaresiz kaldık kızlar kısmının balkonlarının altında yattık, affevle ya. rabbiiii... Bursları enflâsyona uydurmayıp biz zavallı tiillâbı inim inim inletenleri mahfeyle yarabbii... Bağımsızlık savaşı veren Kısıtlı’ları İstiklâl’lerine nail ey le yarabbi Yarbabi, ilahi Yarabbi, günahlarımızı sayıp düktük, sen bi zi bağışla Yarabbi! Geri kalanlarını anlatmaya bize bahşeylediğin edep ve ahlak müsadc eylemiyor, sen onları da affeyle ya rabbi!... Son olarak, cümle erkekleri saplıktan, cümle araklama ve anlamsız aşırmaları «kitap»lıktan, cümle hatunları mastorluktan çıkarıp hizaya getir yarabbi; onları muadil ve müsavi eyle yarabbi!... Hey Yarabbi, Hey Yarabbi burası da çok önemli : Cümle Hocalara ve Zekeriyyya’ya akıl ve izan, Tüllaba da «iki» ile sınıf geçiren bir iissümizan bahşeyle yarabbi İnsafa gelmeyecek yürekleri Güneş misâli Taş eyle Yarabbi! Amin diyen dilleri mizah ateşinden âzâd eyle Yarabbi!... Sadakallahü aziiiiiim (Bitti ulan işte!... * * * X * * * •* * ■¥ * ■* 45 KAZGAN d izilirken bile boş durm adı. N asılsa baskıya verilm iş tir diye Aşk Çocuğu N ihat kasıla kasıla anlattı : Son K ozlu anket gezisin d e P ü s kül Zafer, Kürt İsm et ve N ihatçık Zonguldak sokaklarında fır dönü yor ye heyecanla bir yerleri arıyor lardı. Tam bir lahm acuncuya sora caklardı ki, Asistan Oğuz Onaran âbiliğini göstererek N ih atçığın kula ğım büktü : — B ir yeri soracaksan bize sor; iki gündür burada «ön in celem e» yapıyoruz kardeşim !. M üm taz Soysal KAZGAN’da kendisi için yazılanları sık ı bir araş tırma ile öğrenm iş, «kırk yılda bir gizli bir aşk yapalım dedik» ibâresine çok, am a pekçok içerlem işti. B ü tün dizgiyi değiştirm ek bahasına da olsa çıkarm ayı göze aldık, bu kez yine «olmaz» d e d i: — Y azılsın, yazılsın am a, ger çekleri yazın. B ir kere kırk yılda bir değil, her gün. Sonra gizli değil, ap açık, ulu orta... B u yaşta da yapm a yalım mı yani? (E h, buna bir diyecekleri o l m az herhalde.) Son dersinde hızlanan IV İdarî Ş u b e’nin H ijiyen hocası Sayın Prof. Z.F. Ural, bahar gezileri düzenleyen tüllâba kırda nasıl «şey» edileceğini bilim sel bir dille an lattı : «30 cm . eninde bir hendek açı lır. İki ayak iki yana düsturu ile oturulur. Şey ettik ten sonra da üstü toprakla örtülür. Y oksa rasgele yer de don indirm ek, hijiyen bakım ın dan çok m ahzurlu olur.» M üfit ÖzdeŞ’in G ünel BaSeı* aleylıine açtığı çağım ızın dâvasına IV İdarî Şube'de, KAZGAN’da ya yınlanm asıyla yürürlüğe giren D ’Anayasa hüküm lerine göre bakıldı. Avukat T eo’nun ith am ların a (!) H am m al Atillâ sözle, de G aulle ve B rigitte ise m esajla ccvap verdiler. D evlet erkânından dinlenen tanıklar da Giinel'i savundu.- K öpekköy un M enekşesi de M üfit'i dâva etti. Du ruşm a, yeni tanıkların dinlenm esi, bilirkişi raporunun yazılm ası ve su luluk olsu ıı diye 12 M ayıs 1966 ya talik edildi. Günel, KAZGAN m uha birine «Ben rahat ettim » dedi. ■ >- • 46 69 İBRAHİM YAYCIOGJLU Bir Ağa oğludur. Toprak Reformu Kanun Tasarısı son günlerde kendisine en çok verilen hediyedir. Ankara Koleji mezunu olan bu arkadaş yakışıklı ve güzel giyimlidir. 4 yıldır kız tavlamak için nelere katlanmamıştır ki! Hattâ şoför olmayı bile istem iştir ama artık istemiyor. Nihayet müsait bir pas ala, arkadaş sağ açıktan kayıp İS içme doğ ru girmek üzeredir. Bu akının golle ne ticelenmesi çok arzu edilir. Artık «Abi yakışıklıyım ama niye kızım yok» diye sormuyor. Doğrusu garibimize gidiyor. 53 SEVİNÇ KARTAN Güzel giyinişli, samimi alçak gö nüllü bir kız. Çalışkan ve sistem li ça lışmayı seven Sevinç, Yeni Mahalle Kız Lisesinden mezundur. Erhan Keleşoğlu Sevinç’in ders notlarından baş ka not çekmez. Sevinç’in ömründe sevmediği, içmediği şey süttür. Adım uyur gezer koymuşlar, isim babası ya nılmış. Çünkü çok uyanık ve çok şev den haberi vardır okulda. Ama sa man altından su yürütenlerden değil dir. Açık sözlü ve samimidir. Hayatta ona göre ideal m eslek mimarlıktır. Ama geçenlerde Kova Burcunda mes leği Hesap Uzmanlığıdır diye okuyun ca rahatladı. Hayalından memnun şim di. Gayesi iyi bir hesap uzmanı olmak tır. Basarılar dileriz. 33 RECEP ÖNAL Orhangazi’de doğduğu için «Iıı-I dustry of Bursa» ya girmek zorunda! kaldı. Küçüklüğünde bol bol «evcilik»! oynadı. Öğrencilik hayatı başarılı idi.I Mülkive'ye transfer olunca, kendisOnl geniş bir «Bursalılar alanı» içinde bul-| du. Böylcce Olimpiyat bayrağı tamam-l landı. Genellikle masum inek pozlarını! devam ettirdi. Birinci sınıfta, Armaoğ-I lu'nu, iki’de Safa’yı, Üçüncü sınıfta! Cumhur ile Sait’i çalımlayarak, yaptığı) üç büyük m açla galip gelerek «Kavuıı-f eu» olmamayı başardı. Aşk hayalında) tamamen romantizme bağlı kaldı, il-' tetik zevkini tatmin için teneffüsleri! Sütunlu Salon'da geçirdi. İnek Bayra-I mı süresince «Los Kentetos Bursos» vj «Kahrol Düşman Beşlisi» gruplarınır ikinci adamı idi. Halen «Bursa Baıık>] m Muhasebe Müdürlüğünü yapmakta! dır. 91 GÜROL AKIN Bundan dört sene evveldi. Mülki| yeve Asil bir genç duhul etti. Herke O’na KONT diyor ve SEFERİHİSAR EYALETİNİN müstakbel valisi olaral görüyorlardı. Heyhat!, heyhat!!, heyhat!!!... Bu galil adam meslek değiştiril ınozavıkçılığa başladı. Konak’ın gözıl] müşterisi, durakların batıcısı, Ceîv Sinemasının basbelası oldu. Adı al- KAZGAN, AŞAĞIDA ADLARI YAZILI ZEVÂTA, «M İ Z A HSPOR» ŞE R E F İN E ÜÇ KERE SAĞOL, SAĞOL, SAĞOL ÇE KER : KAZGAN, K endisini yazan, çizen, (tırm ık la y a n ), (sıraya) dizeni resm eden, karikatürleri «benzeten»,klişeleyen, • Spor - Toto kuponlarını ara kâğıdı diye yutturup sallayan, düzeltip bozan, m usahhihleyen, linol tipize edip operatörleyen tecellüdüyle m ü cellit kılan işbu eşhasa gizij olarak vc de çaktırm adan : — M ersi, b itte, thank you, teşekkürler, eyvallah! Der. O kuyucuların «yuh» çekm em eleri için de hassaten vii bizatihi ricada bulunr : Attilâ M. U ludoğan, Fuat Yardım cı, H ayrellirt Erdem li, Vchip Boral han, Engin Tiirker, Y. Al tuğ, N ecati Öztekin, Erdoğan Davtcan, Veli N işancı, Sadık K arabulut, M ücahit Türe, M ehm et Alpm ar, Abdurralı man Çakar, N urettin Ersoy, Cahit B ayraklar, İrfan Kurt, İbrahim K aı| lal. ve bilum um m eçhul KAZGAN askerleri. KAZGAN, bu arada M ülkiye Şark B asım evi p işli m illî m acında t,v tır çatır yen ilm e nezâketi gösterip «Baklava Ağacı» olanlara da «saŞoi| dem eyi asla unutm az. KAZGAN — KAZGAN — KAZGAİ yaşa çıktı, Basında saç kalın:/.!! uma Ü uslanmadı. Üstelik mali şubeye ge çip «Nem Alacak Mazhar Benim» di ye şarkılar söyledi. Gündüz ve gecelerini arzuhalcilik talimleri ile ay sonlarını da tahsildar lık denemeleri ile geçirir. En sevdiği eser «Essentia! English»dir. 12 ÖMÜR SEZGİN Engels’e göre Hegel, «öm ür bir ÜYA’lanma vetiresidir» sözünü bu Sübyan için söylemiştir. En büyük şan sı doğuştan kel olan kafasını entellektüel bir biçime sokmuş olmasıdır. Ga latasaray Lisesinde aldığı eğitimle mümkün olan en aşırı sola meyletmiş ve «Kökü İçerde» bir derginin ilâdesıne göre, olaylar aleyhine gelişince başkanlık seçiminin sabotesi için si gortalan attırmaya kalkışmış, laka t bıı ııtanç verici teşebbüsü, iftihar ede lim ki, «Demokratik cephenin güçlü muhafızları» tarafından önlenmiştir. Ömür'ün çok iyi bir hatip okluğunu, söz bulamayınca da «taviz vermiyo rum» dediğini yazmayı gereksiz bulu yoruz. Sürücü yeterlik belgesi de olan Sübyan, rüştünü ispat için bir de dâ va açmış bulunmaktadır. — İlaya ı iolseien? — Hayatım bana aittir, onu ben ya şarım. — Sevdiğin renkler? — Mavi ve Siyah. — Ya çiçekler? ■— Hepsini severim ama Gülün ye ri başka. — İnsanlar? — Menfaatlerinin esiri olanları sevmem. — Talebelik hayatın? — Pek parlak. — Ekimden ne haber ? — Bana pek uzak. — İstikbalin? — Hedef Uzmanlık. — Ya arkadaşlığın? — Samimi ve vefalı — İştahın? — (Kapalı) — Sence ümit nedir? — Şimdiye kadar ümitlerim ben söndü, ama yine de yitirmediğim var. 45 ÜMRAN P E K E R 42 ERHAN KELEŞOĞLU Niğdelidir. Galatasaray Lisesinden mezundur. Lisede kantini. Mülkiye’de de bir müddet yemekhaneyi idare et tiği halde pek şişman savımlaz. Li sede yağcılıktan çok hoşlandığı haltı Mülkiye’de son defa İbrahim Yasa’va bir kitap tercüme edip imtihanda 1 0 alarak yatmıştır. Son sınıfta iken ni şanlanmıştır. Mülkiye’de ilk üç sene cemiyetçilik yaptı, hayli başarılı oldu ise de son sene Başkanlık seçimini kay. betti. Fikri münakaşalardan bilhassa İktisadî Doktrin münakaşalarından hoşlanır. Karma ekonomi taraftarıdır. Mektebi bitirince Hariciyeci olacaktır. Zaten Siyasî Şube imtihanını kazandı ğı halde girmemişti. Kendisine Kabzı mal denilmektedir. 18 BELGİN ÖNER Çamlıca Kız Lisesinin bahçesinde büyüyüp oradan Miilkiye’ye iltica edeıı Ümran, oldukça çetin bir mücadeleleden sonra geldiği son sınıfta idealini bulmuş ve (Zekeriya’nın kulakları çın lasın) Fakülte Sekreterliğine bir no.lu aday olmuştur. «DLinya’nm en güzel ka dınları Tayland’dadır» diyen Bülent Dâ ver bile onu uzaktan da olsa gördükten sonra postülâsıhı geri almıştır... Sezgin Cemiyetinde sekreter olduktan sonra daha sosyal bir zihniyet kazanmış, bu vesile ile kendisine Cinecitta’dan bir platin geyik heykeli hediye edilmiştir. İktisadî fikirleri ile siyasî yünü, DP" istatistikleriyle bile bulunamamış, yal. nız bir yetkili, fiksivon olarak AVAN TACILIĞI desteklediğini ileri sürmüş tür. «Devlet malı deniz, verniyen do muz» ilkesi, hayat felsefesinin özeti sa yılabilir. 48 TUNCER GÜLCÜ: * 4 1 TOZ Ankaralı bu arkadaşı size tanı talım : — Sence hayat ne? — Boş ve mânâsız bir sınırlı za man. — Aşka ne dersin? — İnsan bir Icerrc sever ve um maz Kuzey iklimlerinin bu çok sıcak kanlı çocuğu «matematisyen bir kafam var ama sosyal ilimlerden hoşlanıyo rum» diyerek Teknik Üniversite im ! hanında kalemi kırmış ve SBF’de ka rar .kılmıştır. İşte o mutlugünde -ken di tâbiriyle- kaderi belli olmuştur. İlle yıllarda kasıla kasıla gezerken Glilsevin’i tahayyül etmiş, burnu biraz inmiştir Şimdi tek şikâyeti, geçmeyen dersler ve bitmeyen günlerdir. GÜLSEVİN ASİLTÜRK Fakülte’ye «ilim yaparsam şişman larım zâlıir» diye gelmiş ama Ervin’in varlığını tâ burnunun dibinde hissedin ce, «ineklemek - pineklemek benim neyi me, 7 teğete ne olmuş?» diyerek istikbal deki yönünü yeniden ele almıştır. Bu de fa öyle hat çizmiştir ki kendine; «istik balimle Alman Merkez Bankası’nın istik bali arasında hiçbir fark görmüyorum. Kimbilir, belki bu bankanın rezerv ve emisyonlarını da ben idare ederim» diye konuşmaya başlamıştır. Eder ya, kim -ne karışır? Kendisi burs almadığı halde, her aybaşında muıemed İsm ail’ den 250.— TL. almasının hikmetini dc burada aramak gerek. 1 ORHAN EMİRDAĞ 22 Kasım 1943 günü sabaha karşı büyük güçlüklerle dünyaya geldi. Se bep kafası. Yine bir yaşında iken gö türüldüğü doktorun, annesine «hanım lıamm bu ne kafa?» sorusunu sordu ğu ve «ne yapalım babasının kafası büyük, amcasının kafası büyük» ceva bını aldığı söylenir. İşte kafası ile tanı nan Koca Baş Orhan daha sonra, ka zandığı hakle Teknik Üniversiteye git meyip Mıilkiye’ye girmek enayiliğini göstermiştir. Mektebin bir numaralı çocuğu Orhan • Mülkiye’yi bitirdikten sonra önce Hesap Uzmanı olmak, son ra serbest Hesap Uzmanlığına geçmek ve nihayet ticarete atılmak hevesindidir. Hayatında T. ile başlayan Kız isim lerinin önemli yeri olduğunu söyleı ve İstanbul’dan gelecek mektupları heyecanla bekler. Ha, doğum yeri mi? Bursa tabii!... SERPİL ŞİŞİK Ailecek Mülkiyeyi- çok sevdikleri için, ablasıyla beraber Mülkiveye gir miş ve Müİk'iyeliğin esas özelliği olan İnekliği hakkı jl,e ifa eclen, İşletme Ens. tifüsündeki. b.ütün kitapları deviren; çok çalışkan ve çok okuyan, bu yüzden entellektüel unvanını alan, hangi saat te hangi kitabı okuyacağını plânlamış bulunan, saçının boyu ile aklının uzun luğu doğru orantı gösteren, zeki, ciddi istikrarlı ve hanımefendi bir- kızımız47 65 SERVET ERÖCAL 1560 ERKAN GEZER Küçüklüğünde kendisine süt yeri ne biberonla aslan sütü verildiği söy lenen ve sabah kahvaltısında çay yeri ne şarap içen arkadaşımızın en büyük ideali şu anda Ziraat Fakültesinde tale be olabilmektir. Hernekadar Kayseride 4 sene kalıp staj görmüşse de muvaffak olamayıp oradan sürgüne gönderilmiş tir. Bu bakımdan bir çok şeyleri boya mayı öğrendiği halde Ziraatçilerin gö zünü boyamayı henüz öğrenememiştir. Son sınıf derslerini İstanbuldan ta kip edip, bu mevsim Ankaraya kavun yemeye gelmiyeccğini iddia etmektedir. İstanbul'un Moda’sında doğup bü yümüş olan «KAKU» Erkan, Sınıt-ı Zübbeyûn’un hem en çok gülen hem de en çok kasılan mensubudur. Başla basketbol olduğu halde hertürlü sporı. büyük bir hırsla yaparken, son sene sinde kör-kütük âşık olması üzerine seyircilik bile yapamaz olmuştur. 1611 AYL MAHMUT : Kıbrıslıdır. Kıbrıslı kızların on akıllısıdır. Güler ;yüzlü, hoş sözlüdür. Sadun Bey’in derslerini pek sever. Sa dun Bey de onun makyajıyla ilgilenir 10 Nisan günü onun için çok hareketli geçmiştir. Sabahtan seminerini anlat mış, daha sonra berbere gidip saçları m yaptırmış, gece de hazırlanıp baloya gitmiştir. Baloda bol bol eğlenirken sa baha karşı başını- ellerinin arasına alıp kara'kara düşünmeye başlayınca, «ne oldu Aylâ, neyin var» diye soranlara «bugün millî gelire hiçbir şey katma dım. Onun için üzülüyorum» deyip ağ lamaya başlamıştır. Arkadaşları taraln: dan güçlükle teskin edilip evine bıra kılmıştır. SON DAKİKA KAZGAN baskıya verilirken öğ rendiğim ize göre : Vatanı satanlar K ızılay’da yakalanm ışlardır. Linç edilm ekten güç kurtarılan hainlerin ellerinde ayrıca bir m iktar SON BASKI ve AKŞAM da ele geçirilm iş tir. S oruşturm a ilerliyor, savcıya verdi, savcının pası yargıçta, yargı cın şu tu ... A aaahh... Darağacınd'an döndü. v v y V YABANCI DİLİ... IV Siyasi'de Mümtaz Soysal her kese yabancı dilini soruyor, elindeki listede işaretliyordu. Sıra Esma’ya ge ünce, Şahane’nin bu gözbebeği rahat lıkla : — Türkçe, deyiverdi. XXX NE YERMİŞ? İngiliz Hoca, 4 C kurunda Türki ye'de yenen ct yemelilerinin neler ol» duğunu sormuştu. Güneş atıldı hemen: — Haşlanmış Meet... OYA’LANMAYA KARŞI ... Malî Şubeliler festival sırasında İdarî şubelileri kızdırmak için çeşitli yollara başvurdular. — ömür'ümüz OYA’lanıyor, öm ür oyalanıyor diye yüklendiler, ama bo zulan gene onlar oldu. — Eh N ’apalım, biz de Güneş’lenmekle yetiniyoruz kardeşim... 4S 340 DOĞU GÜRAKAN Halim selim, ufak - tefek görü nüşüne aldanan bütün «se.\e faible» mensuplarım perişan eden Doğu, hafta, nın yansım sahiden veya yalandan sarhoş olarak geçirir. Çalıştığı Radyo Evi'nin genç veya «genççe» hatunların da kırıp geçirirken, ağa ta.kılıp kal maktan bir şans eseri olarak kurtul duktan sonra mutedil hareket etmeye başlamıştır. Sarhoşluk kisvesi altına başarılabilecek işler sahasında dünya çapında bir otorite olduğu kabııl edi mektedir. 9 ERDAL DELİIIASANOĞLU Mülkiye’ye gelmiş geçmişlerin en uzunu olan «Deve»' ve nam-ı diğer «Ka tır» Erdal’ın boyu 16 yaşından itiba ren birdenbire 1 . m. 80 cm .lerin üleşi ne varmış ve o günden bu yana dur mak bilmeksizin uzamaya devam et miştir. istikbali için kendisini kara ka ra düşündüren meselelerin (zira epeyi vardır) başında, ilerde içine sığabile ceği bir vesait bulamamaktan dolayı her yere yürüyerek gitmek zorunda kalacağı korkusu gelir. His hayatını son seneye kadar tamamen hasır altın da yürüten ve bu arada her şubeden bir kıza ot söklürlen Kalır Erdal. Mülkivedeki son senesinde herseyi açıkça yapmaya karar vermiş ve bu kararının tatbikatı için sımf-ı iptidai nin hatunlarından birini seçmiştir. 120 ÇETİN YÜCEL «Kız - T eknik’de uğradığı bir dayak gazabından sonra zam paralı ğa tövbe edip, imam olm aya karar veren ve köçekliği de elden bırak m ayan Çetin, her hafta sürekli Red Kid yer. Red Kid istim al etm ekten Peri ve Karnaval ineklem eye vakti kalm adığı için, bu tip risaleleri inek lem enin günah olduğu yolunda fet va verm ekleri de geri kalmaz. Şinasi, Murmmer Aksoy ile ne kadar akraba ise, Çetin de Asuman Yücel ile o kadar hısım dır. Lazlaı- ve Opera : Beş Günel, elin de kalan fazla biletleri satacak adam arıyordu, ikide bir aryalar çekip ken disinin aslında büyük tenor olduğunu iddia eden ve «sen bu fakültede harca nıyorsun âbi» denmesinden mest olan bu reel beş, bir bilet uzatarak Laz Er can’a : — Sevil Berberi’ne gider misin? deyince, Ercan, birden tavandan buzla rın sarkmasına yol açan şu cevabı ver di : — Hayır Günelcim, ben Turgut’ta traş olurum.. Yurdun her y e r i n d e % 10 O r a n d ı m a n l ı a k a r y a k ı t l a r ı n ı arayınız. 11 S E N C E R ÖZSOY P R O M E TE Y a h u t A Y IM ETE İçinde her haziran şu sınav belâsının Minkar-ı ateşinini duy, daima d ü şü n : Onlar niçin geçtiler, ben niçin çaktım? Gülsün asistanlar bile bana ve ben yalnız ağlayım? Geçmek haziranda, çalışmadan; ne tatlı şey... Bir gün şu üssümizan kaldırılsa... Ey Şike ve dümenle dolu hayatın malûm Avantacısı, teksirin, kitabın yüklen getir; Boş durma, arakla, kopya gek hey Düşün derleme kitap yazan bilim kahramanlarını Al yanma 45 liği sınav öncesinden Varsın tanısın, seni onlar1 sade sesinden Ve anlasınlar kafayı çektiğini kokan nefesinden... Yürü tüllab, kantin sana minnettardır... İstanbulludur. 12 sene Galatasaray' da okumuştur. Gizli İneklerden biridir. Dersle eğlenceyi birlikte yürütür. «BİT» namıyla anılan bu arkadaş her halde bitlerin en mutlusudur. Eğlenceyi, kan tini, uykuyu çok sever. En paços kız lardan en güzel kızlara kadar hepsiyle arkadaştır. Baloya gittiği damını unu tacak kadar da havâidir. Evinde ter tiplediği partilerde kızlara oynatmadı ğı oyun kalmaz. Şimdiden kılıbık koca nın işlerini tam notluk bilir. Evlenece ği mahluk yaşadı demektir. 236 IŞ IL Ü N EL — Telif H akkı — —i M ülkiyelilik ru h u iîe rö p o rta j — Kantinde bir masada karşılaştık onunla «Güneş» duymasın diye gizli «merhaba» dedik Yurtta el yüz yıkadık «Nuri» marka sabunla Sonra mutfağa geçtik, taşı bol pilav yedik. Anlattı, «Mülkiye’de ne var ne yok?» deyince Hocalar birbirini viyivor birader, dedi Sordu, «Ya tüllap nasıl?» Ben bir şey demeyince Kendi başladı gene, Bir sigara ver dedi... Hem içti hem ağladı, iç döktü yana yana Bedros’un düzeninden kalmadı eser, dedi Sağa, sola açılmak yasak orda insana, Orta yoldan saparsan dayılar keser dedi. Dedim tüllab değil mi sizde hocaya eşit Öyledir ama, sözde, kaç para eder, dedi Dedim sizde sağ, sol var, orta var çeşit çeşit Hepsini geç bir kalem, bak.Cumhur ne der, dedi. Dedim bu Cumhur nasıl, ne denli bir kişidir Rüzgârlar bile onun emriyle eser dedi Dedim Mülkiyelilik hep onun işidir Tüllâbtaıı ne beklersin, tümü birden., ker, dedi Demek koca inekler onunla baş edemez. Baş edecek olanı üç verip ezer dedi Dedim bu adam hiç mi insafa geldim demez Salon açmada evet... N ot’ta ne gezer dedi Dedim bari mektebi alın onun elinden Sırada bekliyorlar ondanda beter dedi Dedim anlamıyor mu şu tüllâbm halinden Anlar, tekrar talebe olursa eğer, dedi. Duydum bu yıl otlak bol çimen şimdiden dizde Evet, tüllâp alnından dökülüyor ter, dedi Proflar bile duymuş bir uyanış var sizde Tüllâp ayaklanıyor şu elini ver dedi Dedim şu Proflana bir diyeceğim var mı? Hepsi beni canından dahi çok sever dedi Dedim inekler için sözlerin bu kadar im Ba'ri al şu 7’nin ucunu göster dedi Abdülhâk Hamili Evliya Çelebi, Seyahatname’nin 977 nci sayfasında «Hayatı gezilerle geçecek olan bir genç, benim rekoru ma yaklaşabilir» demek suretiyle, bu ışıl ışıl çocuğun maceralı yaşantısını ima etmek istemiştir. Tuttuğunu kopa ran bu becerikli genç, son derece yakı şıklı görünmesine rağmen, 1964- 1965 öğretim yılı onun için umulanın bulun madığı, fakat buna karşılık yeni ufuk ların açıldığı bir dönem olmuştur. Doğduğu yer olan Malazgirt’in kayak takımında çalışm ış fakat bir antren man sırasında buzlar üzerinden düşe rek ağır şekilde yaralanmış, tam 128 sübyan ilkokullu kendisine geçmiş o! sun telgrafı çekmişlerdir. Malî Şube ile ortak derslerin arttırılması için bir di lekçe yazmış olup geçenlerde «Buzlar Çözülmeden» adlı dramı yalnız, başına seyretmiştir. Yayınlanmış herhangi bi:ifşaatı yoktur. 345 İSMAİL ÇELİK Adanalı olan arkadaşımız sıcak kanlı insanların bütün hususiyetlerini üzerinde taşıdığım her hareketi ile belli etmiştir. Mülkiye’de nastl sınıf ■geçtiği belli olmayan tiplerden biridir. AdanalIlardan adam çıkmaz kanaa tim ortadan kaldırmak gayretinde ol masına rağmen bu kanaatin Fakültede yerleşmesine sebep olmuştur. «Kumar bazlık, ayyaşlık ve biraz pislik Adana lıların ve erkekliğin şanmdandır.» dok t lininin müdafii ve tatbikatçısıdır. Giine! Başer’i baştan çıkaran ikilinin müm i az ferdidi r. ¿1/0 Ü i i ü r , ı \ iiivriA i A i «Köye Gidon Gelin» ıolüııü oyna mak üzere provalara başlamış olan ar kadaşımız Bayan Kaymakam şimdilik 250 şer gramlık ekspres mektuplarla iktifa etmektedir. En çok sevdiği şar kı «asker oldum piyade» olup herglin 17 . 24 arasında kızlar Yurdunun üçün cü kat istasyonundan yayın yapmakta dır. İzmir Konservatuarının büyük ka yıplarından olan arkadaşımız arkada;,, canlısıdır. Bunu evlenen arkadaşlarına hediye yetiştirmek için gösterdiği çaba ile de göstermektedir. 78 CEM ALPAR İstanbulludur. İstanbul Erkek Li sesi mezunu bu arkadaş son sınıfa bir saat çalışıp, iki saat uyuyup, üç saat gezerek Haziran ve Ekim in tadını ta darak gelmiştir. Mahcur olduğu için, ilk yılları Kalantor'un vesayeti altında geç miştir. Fakat «ya İstiklâl va ölüm» de diği kız, vasisinin müsaadesine lüzum görmediği için tek basına ve muvaffa kiyetle başardığı yegâne ve on büyük işi olmuştur. Büvük bir sanatkârdır, perdeyi iyi açıp kapar, İspanyol dansın da kimse eline su dökemez. Filimlerden yurda ağlaya ağlaya dönecek kadar hassas, biraz dağınıktır. En güzel ta rafı Avrupai bir anlayışa sahip oluşu dur. A 82 Z E Y N E P GÜNBAK Ankara Kolejinden mezundur. Ga yesi öğretmen ve Profesör olmakken şimdi uzman olmak zorunda kalmıştır. Her zaman sempatik, her zaman güleryüzlüdür. Tatlı gülüşünü hiç kimseden kasılmadan esirgememiştir. İmtihan ka. pılarında heyecanından dolayı kendisi ne librium yetiştirmek zor olmuştur. Fakat her imtihanda muzaffer çıkmış tır. Ahilerimizden Barlas'la nişanlanan sempatik Zeynob’e mesut yıllar dileriz. Yukarıda okuduğunuz harfler bir kelim enin büyüteç altına alınm ış bir kesim idir. Bu kelim e ne olab ilir?... 25 MASAN AŞKAN «İsyancılar» piyesinde Fitler Castro grev yapınca onun yerine sahneye çı. karılmış, salon üzerinde üç tur yaptık tan sonra da, seyircilere «Kuş Dili» birşcyler söylemiştir. Bu sözler Sultan Sü leyman'a iletilip anlamları sorulduğun da Koca Sultan, bıyıklarını burarak of çekmiştir. Aslında aşırı sağcı iken bir poker partisinde 1000 TL. kaybedince azılı sosyalist kesildiği, festival Kom'ie. si arşivlerinde, yapılan incelemelerle s ”1 bittir. (Bk. Mali Şube Fermanı: ilgi!; bölüm) Son olarak «Uvkusuz yaşama sa nalı» konusunda bir kitap yazmış ve ki tabım bir tek Caııbaba’ya satabilmiştir. B ilenlere, bir adet Kazgan kuponu karşılığında bedava güz tatili... K avını m evsim inin tadım MÜLKİYE'de çıkarm a fırsatı... Biz, size yardım olsun diye şu ipuçlarını veriyoruz. Ama yarışm ayı da kazanıyoruz ta b ii... XXX SEVİMLİ TÜRKÇEMİZ Çatalca’da kıçı çıbanlı Çatalcalı to pal çoban çatal sapan yapar satar. Pa ra tutardamı Çatalcalı kıçı çıbanlı topal çoban çata! sapan yapar satar, yoksa, parası yok da mı Çatalcalı kıçı çıbanlı topal çoban çatal sapan yapar satar? (Yeni Taııin : 27.5.1963 - Aziz Nesin 51 58 GÜNER ARIGİL İstanbul’lu. Vefa lisesinden mezun, dur. Mülkiye’de Haziran yüzü görme miştir. Ekim imtihanlarında moralinin kuvvetliliği ve sakinliği ile arkadaşları na cesaret kaynağı olmuştur. Ne istedi ğini bilen objektif, prensip sahibi birisi dir. Haklıyı ve haksızı gayet iyi tefrik eder. Samimi ve açık kalpli olup hare ketlerinde rahattır. Avrupa görmüş bir havası vardır. Son sene, cemiyetteki ah lakî ve fedakârane çalışmalarıyla her kesin takdirini kazanmıştır. Tabiî bu arada Fonksiyon diye adlandırılan bir hanım arkadaşın, fazlasıyla! Veda ba losunda 50 lirasının güme gitmesine herhalde halâ yanıyordur. İdeal kocanın bütün vasıflarına sahip olan bu arka daşımız, Avrupa'da doktora yapmayı düşünmektedir. Haksız olarak konmuş Davı lâkabına rağmen bir Kahraman İzci havası taşır. YAKIŞIKLILAR : 3 GÜZELLER : 3 POPÜLERLER 1 2 3 SEMPATİKLER : 52 1 2 3 TAT AVACILAR : 1 2 3 FONKSİYONLAR : 1 2 3 GÜZEL G İYİNENLER : 1 2 3 CENTİLMEN VE HANIM EFENDİLER KASINTILAR Haşan Ahmet Oktay \ Oya Sa Gülçin Sevgi A Ömer fi Cem Al Ali EnJ Oktay 1 Ercan 1 Sadi Çj Ergun 1 M elih I Atillâ "j Em re 1 Güner 1 Attilâ | Ömür I Baki 11 O k t ay'T 1) Adil 2) Oğuz 3) NecatJ 1) Işıl 2 ) M e tiııl; 3 ) Ökmelı ENTEL l EKTUELLER 62 OKTAY VARLI ER Evvelâ 49 .numara bir ayak görün dü; sonra Vakvak Oktay çıktı anası nın karnından Mini mini Oktay büv" dü büyüdü de'sağda solda ne kadar kız varsa iyi, kütü, güzel, çirkin, kel kür, topal, vs. hepsine ayak atmağa başladı. Ayak attığı her 1-0 kızdan birini tav layabilecek kapasitede olan bu genç, utanmazlığı sebebiyle günde 200, 300 kıza konuşma teklifinde bulunmak taydı. Bu durum abileri Mişon'a rastlaymcaya kadar devam etti. Zampara Mişon’a tapmaya başladı. Bu arada ar kadaşları tarafından bir de isim takıl dı : çok zampara olduğunu iddia ettiği müddetçe Hüsnü, diğer zamanlarda da Vavvak Eski bir çalgıcı bozuntusu dur. Neler çekti o piyano Vakvak Oktav’ın elinden 1 2 21 NECATİ UTKAN Kolejli bebelerin «sevgili ağabey» leri olup Nancv gezisinin baş aktörü dür. «Baba Traktör» ile aralarında ge çen olayı bilenler, bunu anlatmaya and içtiklerinden, biz de yazmaktan içtinap ediyoruz. Ancak Köpekköy'de bile boy nuz takanlara «Traktör Baba karşı sında Necati'ye dündü» demektedirler ki bu, bir gerçeğin ifadesi olsa gerek tir. Necati, Hazret! Ali Efendimiz ka dar yakışıklıdır. Rivayetlere güre Tan rı onu Hurileri eğlendirsin diye cen nete bekçi yaratmış, fakat «yaramazlık» yaptığı için «Cennet Ahlâk Konse"’» karariyie dünyamıza sürgün edilmiştir. Halen bu cezanın infazında daha in sancıl davranmaları için Meleklerle toplu pazarlık yapmaktadır. Aşktan habersizdir. Lâz fıkralarına bayılır. 1 2 p o l it ik l e r 1) Halıı 1| 2 ) Ümit 3) Ercaıj 1) Ömerj1 2) Alime 3) Ü m itli KILIBIKLAR ve OKLAVALILAR KALB YAKMA REKORTMENLERİ 1) Tunclr 2) N ihai 3 ) Ayda! 1) AhmJt 2) Ümi t İ P 3 ) N eca|i İDEAL MÜLKİYELİ KOCALAR VE EŞLER 1) Güııc 2) N ecali 3) EmrJ -.’■ ■ I..-.---I-------LL.-l.- ikan ' ' 3 ÜMİT PAMİR Hoşlanmadığı için kendisine as la Bayram denmiven bu arı kolej be besi, İstanbul’un Mülkiye’ye sunduğu hediyelerin başında gelir. Sakal bıra kıp abi pozlarında tıfıllarla şakalaş mayı pek severse de bunların, as lında saplığı örtbast etmek m etodlan olduğunu bildiğimizi aklına bile getir mez. «Aeademie Française»in Fransız cavı Monsieur Ümit Pamir» seviyesi ne çıkarmak için gereken tedbirlerin alınması yolunda ile Gaulle’e başvur duğu, M. Duvergcr'in en son eserinde anlatılmıştır. Ümit, ¡gerçekten bir çok güzellerin ümididir. TEZER İZMİROĞLU 1) Sevgi Asal 2 ) Güneş Yencrm aıı 3) Tezer İzm iroğlu pulfaz i ılirer dünya 1) 2) 3) 1 ) 2) 3) Zeynep Giinbak Şule Tarakçıoğlıt Esm a Asaf Tezer İzm iroğlu N ııran Akyüz Esm a Asaf 1) Ümran Pelcer 2 ) Nuran Akyüz 3) Şule Tarakçıoğlu 1) E sm a A saf (id e a l) 2 ) Fügen Y iieesoy — Ranâ Koksal (k lâ sik ) 3) Nuran Akyüz (sp o r) 1) B ilge Atılgan 2) Ranâ K oksal 3 ) Tülin Şener — Tiilây Gürel &n an rsrı t Tan 2emal Gı ney 1) Giilçin Talaysiim 2) Bilge Zorluoğlu 3) Işık Akın — Serpil Cebeci 1) Fügcıı Y'ücesoy 2 ) Serpil Şişik 3 ) Safiye Coşar 1) 2) 3) 1) 2) 3) 1) 2) 3) Fügen Y iieesoy Nuran Akyüz Ümran I’eker Ülgeıı Oskay Gülsevin A siltürk H âle T ulgan Gülçin Talaysiim Ranâ Koksal Tülâv Gürel — İstiklâl Koksal 1) B ilge Atılgan 2) Güler Y eşilyurt 3) Sevinç Kartan s a c 1941 de Karşıyaka’da martı sesle ri arasında dünyaya gelen Tezer, dört yaşına basınca karaya çıktı. Sudan çık mış balık misali deniz şarkıları teren nüm edip tren düdükleri dinledi. Bu yüz den göllerde yitirdiğini bulma avına çı kar, Eyüp Sultana bile kurbanlar ke serdi. Sekiz yaşında ailesi kat yüksek liği altı metre olan bir daireye taşın mış, 1 2 yaşına basınca da kıra çıkmış tır. Mendel’e göre ver yüzünde saf ola bilecek tek kan onunkidir. Mimarlık en büyük ülküsüydü. Bu meslek, gök delenlere bile iskele kul lanmadan tepeden bakan Tezer için tam biçilmiş bir kaftandı. Festivalde Çariçcliği kabul edecek kadar alçak gönüllü olan Tezer çiftçiftlik ormanında yapılan bir gezi sıra sında gördüğü bir «Baltacı» ya vurul muş; El Esherde de «Minareleri Tezerden daha uzun yaptırmak» amacı ile bir vakıf kurulmuştur. Çin Anayasa sının gaye bölümünde ise «her Çinliyi Tezer kadar bir boya ve sese sahip kıl mak, devletin birinci görevidir» şeklin de bir madde vardır. (N ot : Tezer’in boyu 1.72 dir) 219 ALİ ENGİN OBA Bir elinde teksir, bir elinde kitap olarak doğup, aynı gün hatim indirdi ği için doğuştan hafız kesilen Ali En gin, sevimli yüz ifadesi sebebiyle «Canbaba» lakabıyla tanınır. Her tenefüste kütüphaneye koşarak okumaya dalan ve bu yüzden de derslere en az on da kika geç kalan Canbaba Ali’nin 4 se nede kütüphanelerden aldığı kitapla rın sayısının 103l ’e baliğ olduğu tesbit edilmiştir. Bu arada, bir yandan Mülkiye’nin bir şubesindeki derslere, bu yandan D.T.C.F. Tarih bölümüne ve bir yandan da tiyatro eleştiriciliği kurslarına devam etmektedir. Her ko nuyu «iki veya üç açıdan» incelemek zaruretini duyan Canbaba Ali. Mekteb-i Mülkiyenin gelmiş geçmiş en na ¿■'¿¿¿■¿a dir kitabo- teksiroloğudur. 53 _ SU ü î ; îs Ü J ! iî î r 1 1İIÜ) I I I » B* »1 1 • •» S] 31 M t i ) ) 11 >1 M 11)9 ı t ı ı l» 3 ^551 H İ Sİ 1 W o. „ lİd ljL o MÜKEMMEL TESİSLERİ VE TECRİ BELİ ESKİŞEHİR T e l: 2920 o e isleriniz e s* TURHAL T e l: 17 ç I İl ELEMANLARI İLE DAİMA EMRİNİ? DEDİR. ERZİNCAN Tel : 78 İSTANBUL Tel : 22 44 70 ANK \R.A Tel : 12 30 70 L—i LJ gülmeyebilir ( tasarruflarınıza güvenmek talih kuşunu beklemekten iyidir... tasarruflarınızı güveneceğiniz bir bankada değerlendiriniz... S İZ İN B A N K A N IZ TÜRKİYE HALK BANKAS! L 27 Y IL L IK TE C R Ü B E S İ V E 70 ŞUBESİ İLE E M R İN İZD E D İR attilâ ■ MILLS TASARRUFUM SEMBOLÜ TÜRKÜYE ¡Ş) BAWKÂS paranızın... istikbalinizin emniyeti BANKAMIZDA Açtıracağınız Bir Hesapla Pmmn ııniyüsi Çeşitli Zengin İkramiyelerini Sağlamış Olursunuz -xb£2>~- FÖRKİYE ? S İ Y A S A L B İ L G İ L E R SINAV F A K Ü L T E S İ KÂĞI DI D e r s i: ......................................... D o n em i : .......................................... A ldığı N o t : .................... A dı Soyadı No S ın ıf YURT TOPRAKLARINDA ARANILIP ÖZ KAYNAKLARIMIZ OLAN Ra m nn Garzan Germ ik M ogrip Ba t ı r a m a n K u r ta la n Çe li k li BÖLGELERİNDEN SAĞLANAN EN YÜKSEK STANDARTLARA GÖRE KURULAN attilâ m uludoğan BATMAN RAFİNERİSİNDE İŞLENEN desnatör EN ÜSTÜN NİTELİKTEKİ ÜRÜNLERİ İçel sokak 14/14 yenişehiı-ankara telefon 12 96 90 MODERN SATIŞ İSTASYONLARIMIZDA klişeler eser klişe TÜRKİYE PETROLLERİ A.O YUR T HİZMETİNE SUNMAKTADIR.