Proposal for Environmental and Social Impact Assessment and
Transkript
Proposal for Environmental and Social Impact Assessment and
AECOM Rapor 4.0 EKOLOJİ VE BİYOÇEŞİTLİLİK 4.1 Giriş Çevre 4-1 Bu bölüm, Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahı ve çevresinde yer alan mevcut ekolojik özellikleri açıklamakta ve projenin bölgedeki ekolojik reseptörler üzerinde neden olacağı potansiyel etkileri tanımlamaktadır. Bu bölümde Projenin kalıcı etkileri ele alınmakla birlikte ayrıca etki azaltma önlemleri için öneriler de yer almaktadır Ekolojik Etki Değerlendirmesi 4.2 Bu bölüm, Projenin hassas ekolojik reseptörleri üzerindeki potansiyel etkilere dair bir değerlendirme sunmaktadır. Bölüm, söz konusu projeyle ilgili potansiyel inşaat ve işletme etkilerini tanımlayıp değerlendirmekte ve uygun bir etki azaltma stratejisi formüle etmektedir. Özetle, değerlendirmenin kapsamı şunları hedeflemektedir: Önerilen yol hattı koridoru üzerine temel ekolojik verileri sunmak; Bu verileri, önerilen projeye göre inceleyip analiz etmek; Önerilen proje sahası ve yakın çevresinin ekolojisi üstündeki potansiyel, doğrudan/dolaylı etkilerin önemini tespit etmek; Önerilen Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu ve ilgili altyapının inşaatı ve işletilmesinden doğan potansiyel olumsuz etkilerin azaltılmasını sağlayacak uygun ve etkili araçları tanımlamak. Etkiler, masa başı çalışmaları ve sahada yapılan alan araştırmalarından elde edilen bilgiler kullanılarak değerlendirilmiştir. Önemli habitatları ve türler üzerindeki potansiyel etkilere odaklanılarak, bu değerlendirmede habitat kaybı ve/veya parçalanması da ele alınmaktadır. 4.3 Yöntemler 4.3.1 Değerlendirmenin Kapsamı Bu bölüm, ekolojik masabaşı çalışması, habitat ve korunan türlerle ilgili araştırmalar için benimsenen yöntemleri özetlemektedir. Sahip olunan genel yaklaşım ise, Ekoloji ve Çevre Yönetimi Enstitüsü (EÇYE Institute of Ecology and Environmental Management, IEEM) tarafından Temmuz 2006’da yayımlanan kılavuzların yenilenmiş bir versiyonudur. Ayrıca, Türk Çevre Mevzuatına, Ekvator Prensipleri (EP) ve Uluslararası Finans Kurumu’nun (UFK) Çevresel Performans Standartları’na atıfta bulunulmuştur. 4.3.2 Ekolojik Araştırmalar Faz 1 Habitat Araştırması Kuzey Marmara Otoyolu (3. Boğaz Köprüsü Dahil) Projesi’nin toplam güzergâhına ilişkin habitat özelliklerini tespit etmek için, yaban hayatı alanında uzman bir ekolog, bir çevre bilimci ve bir botanikçiden oluşan AECOM ekibi tarafından 12-21 Mart 2013 ve 14-20 Nisan 2013 tarihlerinde iki alan araştırması yapılmıştır. Alan araştırmalarını yürütmek için Faz 1 Habitat Araştırması yöntemi kullanılmıştır. Buna, önerilen güzergâhın merkezinde yer alan 500 metrelik bir araştırma koridoru dâhil edilmiş ve araştırma, Ortak Doğayı Koruma ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-2 Komitesi (Joint Nature Conservation Committee (JNCC), 2010) tarafından hazırlanan Faz 1 Habitat Araştırması Kılavuzu’nda çizilen yöntem izlenerek yapılmıştır. İlgilenilen özellikleri veya özellikle iyi durumdaki habitatları ya da ek bilgilere ihtiyaç duyulan yerler gibi yerel düzeyde oluşan toplulukları tespit etmek için hedef notlar düşülmüştür. Güzergâh boyunca, günlük güzergâh üzerinde belirli noktalar belirlenmiş ve bu noktalar, Google Earth ve bir el GPS’i kullanılarak yerleştirilmiştir. Araştırma tampon bölgesi, bu noktaların her iki tarafında 250 metre mesafe olacak şekilde belirlenmiştir. Bu tampon bölgelerdeki noktalar ve habitat türleri, tanımlanıp not edilerek, 1:25000 ölçekli haritalar üzerinde işaretlenmiştir. Araştırmalara, Boğaziçi’nin Avrupa yakasından, boğazın en ucunda köprünün kurulacağı alanın civarında bulunan en doğudaki noktadan başlanmıştır. Bu noktalarda inşaat faaliyetleri hâlihazırda başladığı için, çalışmalara başlanmadan önce bu noktalarda ne tür habitatları olduğunu, dolayısıyla da hangi habitatların ve bitkilerin kaybolduğunu tespit etmek mümkün olmamıştır. Avrupa yakasında, güzergâh boyunca doğudan batıya doğru yürütülen araştırmaya akabinde Anadolu yakasında devam edilip burada sonlandırılmıştır. Su ve Deniz Habitatları Proje, bir dizi akarsu, gölet ve sulak alan üzerinde ya da yakınlarından geçmektedir ve bu unsurlar, 500 metrelik koridor içinde bulundukları yerlerde araştırılmış, habitatları tanımlanmış ve önemli türler not edilmiştir. ICA tarafından Boğaz’da hiçbir kalıcı çalışma önerilmediği ve bütün yapıların kıyılara yerleştirileceği belirtilmiştir. Ancak kıyıya yakın noktalarda bazı geçici dolgu çalışmaları yapıldığına dikkat çekilmiş olup bunlar, inşaat biter bitmez kaldırılacaktır. Dolayısıyla, ÇSED’de deniz çevresi üzerine potansiyel etkiler ele alınmasına rağmen, su çevresinde hiçbir alan araştırması planlanmamış veya yapılmamıştır. Diğer Türlere İlişkin Araştırmalar Önemli zaman kısıtlamaları nedeniyle, Faz 1 araştırması sırasında diğer türlerle ilgili bir araştırma yapılamamıştır. Ancak ayak izi, dışkı ve yuva-oyuk gibi türlerin varlığına ilişkin işaretler ve bu türlerin tesadüfi bir şekilde görülebildiği noktalar ilgili yerlerde not edilmiştir. 4.3.3 Danışma Orman İşletme Müdürlüğü ile görüşülmüş ve İstanbul’daki orman ve ağaçlık alanlar hakkında ve günümüzde bu alanların nasıl kullanıldığıyla ilgili kullanışlı bilgiler alınmıştır. 4.3.4 Araştırmanın Koşulları ve Sınırları Araştırmalar ve bu değerlendirme için geçerli olan belirli sınırlamalar mevcuttur. Temel konular ise şu şekildedir: İlk Faz 1 Habitat araştırması, mevsim içinde oldukça erken bir zamanda yapılırken, ikinci araştırma, en yaygın otsu türleri ve erken çiçek açan türleri tanımlayamayacak kadar geç bir zamanda yapılmıştır; Yoğun bitki örtüsü ve/veya şiddetli yağmur ve bazı orman yollarına güvenli erişimi etkileyen çamur nedeniyle dönemsel olarak bazı alanlara erişim kısıtlı olmuştur; Güzergâhın bazı kesimleri askeri bölgelerden geçmektedir; bir keresinde sahaya girip araştırma yapılmasına izin verilmemiştir. Ancak mevcut habitatlarını tespit etmek için bu sahayı çevresinden izlemeye olanak sağlanmıştır; İlgili alanların yerini saptamak için el tipi GPS kullanılmıştır. GPS’in doğruluğu, kullanıldığı araziye göre değişiklik göstermektedir. Ağaç altında ya da oldukça şehirleşmiş bölgelerde GPS’in doğruluğu ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-3 olumsuz bir şekilde etkilenmektedir. Bu etki, GPS’i tamamlamak için bölge haritaları kullanılarak en aza indirilmiştir. 4.3.5 Etki Değerlendirme Yöntemleri Etki değerlendirmesindeki aşamalar, aşağıdaki gibi belirlenmiştir. Özetle, süreç şunları içermektedir: Ekolojik reseptörlerin tanımlanması ve değerlendirilmesi; Bu reseptörler üzerindeki potansiyel etki türlerinin göz önünde bulundurulması; Bu reseptörlerin alıcılar üzerinde sahip olabileceği değişikliklerin tanımlanması; ve Etki azaltma önlemlerinin verimliliğini hesaba katarak, etkinin öneminin belirlenmesi. Ekolojik Reseptörlerin Değerlendirilmesi Değerlendirme metodolojisi, hem danışmanlardan elde edilen deneyime hem de Çevresel Yönetim ve Değerlendirme Enstitüsü (ÇYDE) (Institute of Environmental Management and Assessment, IEMA) ve (yakın bir zamanda) İngiliz Ekoloji ve Çevre Yönetimi Enstitüsü (EÇYE) (Chartered Institute of Ecology and Environmental Management, CIEEM) gibi kurumlar tarafından yayımlanan kılavuzlara dayanmaktadır. Tam bir değerlendirme yapabilmek için, Proje alanında yer alan habitatlarının değerine ilişkin bazı konseptleri ve destek verdiği ekolojik bağlamda sahip olduğu değerini bulundurmak gerekmektedir. Ekolojik bir kaynağın ya da özelliğin değeri ya da potansiyel değeri, aşağıdaki gibi, tanımlı bir coğrafi bağlam içerisinde belirlenmektedir (bkz. EÇYE, Ekolojik Etki Değerlendirmesi Kılavuzu, 2006): Uluslararası; Türkiye; İstanbul; Yerel; ve Sadece etki alanı. İlgili yerlerde korunan alanlar ve özellikler hesaba katılmıştır. Üçüncü Boğaz Köprüsü ve Kuzey Marmara Otoyolu güzergahı ve çevresinde birçok korunan alan bulunmakta olup bunlar aşağıda ele alınmaktadır. Ekolojik kaynakların ve özelliklerin biyolojik çeşitlilik değeri, potansiyel değer, ikincil veya destekleyici değer, sosyal değer ve ekonomik değer gibi bir dizi kriter üzerinden değerlendirilmektedir. EÇYE Kılavuzları etki değerlendirme yaklaşımı ile ilgili olarak Tablo 4-1’de sunulan verilenlere daha az vurgu yapıp; ekolojik reseptörlerle ilişkilendirilebilecek değişik değerlerin birbirlerinden ayrılarak değerlendirilmesi yaklaşımını tavsiye etmektedir. Dolayısıyla, bu tablolar başta değerlendirmeleri makul kılmak için bir çerçeve sunarken, profesyonel görüşler kriterlere göre farklılık gösterebilmektedir. Tablo4-1 Kaynak Değerlendirme Kriterleri Kaynağın Değeri Çok Yüksek (Uluslararası) Seçim Kriterleri Bern Sözleşmesi, Ramsar Sözleşmesi vs. gibi sözleşmelerce belirlenen uluslararası düzeyde korunan sahalara ilişkin özellikler taşıdığı belirlenen habitatları veya türlerdir. Uluslararası düzeyde belirlenmiş bir alan veya aday alan (Ramsar alanları, SPA (Kuş Direktifi kapsamındaki Özel Koruma Alanları), pSPA (potansiyel Özel Koruma Alanları), SAC (Habitat Direktifi kapsamındaki Özel Koruma Alanları), cSAC (aday Özel Koruma ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Kaynağın Değeri Rapor Çevre 4-4 Seçim Kriterleri Alanları) veya SCI (Habitat Direktifi kapsamındaki Toplum için Önemli Alanlar) ya da henüz ilan edilip edilmediğine bakılmaksızın yayımlanan kriterleri karşılayan alanlar (örneğin Önemli Kuş Alanı (ÖKA) ve Önemli Bitki Alanı (ÖBA)). Daha büyük bir bütünün yaşanabilirliğini muhafaza etmek için gerekli olan ve Habitat Direktifi Ek I’de listelenen bir habitatın yaşanabilir bir alanı veya bu habitatın küçük alanları olmak. 2 Türkiye Türleri Kırmızı Kitabı veya Türkiye’de 10 km ’lik alanlarda popülasyon olarak 15 ve daha az sayıda görüldüğü bilgisiyle listede yer almak veya belirsiz bir koruma statüsüne ya da Türkiye’de küresel bir koruma endişesine sahip olmak. Uluslararası/ulusal bağlamda en yüksek kaliteye sahip örneklerden biri olduğu düşünülecek kadar eşsiz veya yeterince olağanüstü bir özellik (örneğin habitat veya popülasyonu) taşımak (böyle bir alan uluslararası düzeyde tanınacaktır). Uluslararası öneme sahip türlerin sıklıkla rastlanan ve ulusal düzeyde öneme sahip popülasyonlarına sahip olmak. Henüz ilan edilip edilmediğine bakılmaksızın, ulusal seçim kriterlerini karşılayan ulusal düzeyde belirlenmiş bir saha veya belirli bir alan. Yüksek (Türkiye) Milli Parklar veya Tabiat Parkları gibi ulusal düzeyde belirlenmiş alanlara ilişkin özellikleri taşıdığı belirtilen habitatları veya türler. Bütünün yaşanabilirliğini sürdürebilmek için gerekli olan öncelikli habitatın yaşanabilir kısmı ya da habitatın küçük parçaları olmak. Alan içinde nadir veya tehdit altında olan ulusal düzeyde önem arz eden türlerin sıklıkla rastlanan popülasyonlarına sahip olmak. Ulusal düzeyde önem arz eden türlere ilişkin sıklıkla rastlanan ve bölgesel açıdan önemli popülasyonlara/sayılara sahip olmak. Bölgesel düzeydeki belirlemeleri aşan, ancak ulusal seçim kılavuzları için yetersiz kalan sahalardır. Bütünün yaşayabilirliğini muhafaza etmek için gerekli olan önemli habitatların yaşanabilir alanları veya bu habitatların daha küçük alanları olmak. Orta – yüksek (İstanbul) Uygun Ulusal Alan profilinde Bölgesel Değere sahip olarak tanımlanan kilit bir yaşam ortamının uygulanabilir alanları olmak. 2 Türkiye’de 10 km ’lik alanlarda popülasyon olarak 16-100 arasında olan veya bölgesel nadirliği ve yerelliği hesaba katılarak ilgili Doğal Alanda ortaya çıkan ve ulusal düzeyde nadir olarak listelenen türlere ilişkin sıklıkla rastlanan ve yerel açıdan önemli popülasyonlara sahip olmak. Düzenli aralıklarla ortaya çıkan, bölgesel olarak önemli türlere ilişkin yerel açıdan önemli sayılara sahip olmak. Orta (yerel) Yerel tabiatı koruma alanları veya korunan alanlar dâhil olmak üzere, yetkili kurum tarafından yayımlanmış ekolojik seçim kriterlerini karşıladığı saptanan yerel açıdan önemli sahalar.Yerel düzeyde nadir olan veya yerel habitat kaynağını gözle görülür derecede zenginleştiren sahalar/özellikler. 0,25 hektardan büyük yarı-doğal yaşlı ağaçlıklar. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Kaynağın Değeri Çevre 4-5 Seçim Kriterleri Yerel düzeyde önemli türlerin sıklıkla rastlanan önemli miktardaki popülasyonları ya da nadirliği veya yerelliğinden dolayı yerel bir kırmızı kitapta yer alan türlerin sıklıkla rastlanan önemli miktardaki popülasyonlarına sahip olmak. Bulunduğu bölge kapsamında habitat kaynağını gözle görülür derecede zenginleştirdiği düşünülen habitatlar. Düşük (Sadece etki sahası içinde) Yerel düzeyde belirlenmiş bir saha ve resmi olmayan bir yer olarak belirlenmiş sahalara ilişkin özellikler taşıdığı belirtilen habitatları veya türler. Resmi bir doğa koruma unvanına layık görülecek kadar yeterli seviyeye sahip olmayan, yalnızca yerel bağlamda doğa koruma değerine sahip bir özellik (örneğin habitat veya popülasyon). Önemli bir ekolojik değer bulunmamaktadır. İhmal Edilebilir Küçük ya da ihmal edilebilir bir özellik. Böyle bir özelliğin kaybedilmesi, alanın ekolojisi için zararlı görülmeyecektir. Etkinin Önemi Tanımlanmış bir etkinin öneminin belirlenmesi, her zaman kolay değildir. Proje, ilgili etkilerin önemi, etkilenen kaynağın değeri ve aşağıdaki potansiyel etki parametreleri göz önünde bulundurularak belirlenmiştir: Olumlu ya da olumsuz –projenin sonucu olan olumlu etkiler de tanımlanmıştır; Büyüklük – mümkün olan yerlerde niceliksel açıdan belirlenmiştir; Boyut – etkinin hissedileceği alan; Süre – geri kazanım ve yenilemeye kadar geçen süre; Düzelebilirlik (etkilerin geri çevrilebilirliği) – kalıcı ve geçici etkiler; ve Zamanlama ve sıklık. EÇYE tarafından üretilen en son kılavuzlar, uzman görüşüne ve her bir ekolojik reseptörün kendi bağlamındaki değerine daha çok vurgu yapmakta ve öncekilere göre daha esnek bir etki değerlendirmesi yaklaşımını savunmaktadır. Bunun nedeni, matrislerin şimdiye kadar yaygın bir şekilde katı kullanımının, yerel biyoçeşitliliğinin öneminin değerini azaltabilmesi olup bu durum, yerel biyoçeşitlilik kaynaklarının kademeli olarak bozulmasına ve sonuç olarak ulusal ve uluslararası biyoçeşitliliğin etkilenmesine neden olmaktadır. Dolayısıyla, bu değerlendirmede kullanılan yaklaşım, etkileri tanımlayacak ve reseptörler üzerindeki etkilerin önemli olup olmadığını belirtecektir. Kalıcı etkilerin olmayacağının tahmin edildiği durumlarda, sonucun nötr etki olacağı varsayılmıştır. 4.3.6 Yasal Çerçeve Ekolojik alan araştırmalarının yürütülmesinden önce, değerlendirmede yer alması gereken yasal çerçeveyi anlamak ve belirli bir alanda ne gibi korunan veya önemli habitatları ve türler bulunabileceğini tespit etmek gerekmektedir.. Bu nedenle, yasal mevzuatlarla ilgili temel bilgiler ve İstanbul bölgesinde bulunduğu kaydedilen korunan alanlar ve önemli türler derlenmiştir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-6 Aşağıdaki bölümler ise, ulusal ve yerel ölçekte ekolojik sahalar ve korunan türler için sağlanan yasal tespitleri ve koruma durumlarını ortaya koymaktadır. Türkiye’nin Benimsediği Uluslararası Sözleşmeler Türkiye, çevreyi ve biyolojik çeşitliliğini korumak için birçok uluslararası sözleşme ve anlaşmaların altına imza atmıştır. Projeyle ilgili uluslararası sözleşmeler aşağıdaki gibidir: Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, 29 Ağustos 1996 tarihli ve 4177 sayılı Kanun ile onaylanmış ve 27 Aralık 1996 tarihli ve 22860 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1997’de yürürlüğe girmiştir; Nesli Tehlike Altında Olan Yabani Hayvan ve Bitki Türlerinin Uluslararası Ticaretine İlişkin Sözleşme (CITES), 20 Haziran 1996 tarihli ve 22672 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1996’da yürürlüğe girmiştir; Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (Bern Sözleşmesi), 20 Şubat 1984 tarihli ve 18318 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1984’te yürürlüğe girmiştir; Özellikle Su Kuşları Yaşam Ortamı olarak Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşme (Ramsar Sözleşmesi), 17 Mayıs 1994 tarihli ve 21937 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1994’te yürürlüğe girmiştir; Kuşların Himayesine Dair Milletlerarası Sözleşme (Paris Sözleşmesi), 17 Aralık 1966 tarihli ve 12480 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır, 1967’de yürürlüğe girmiştir; ve Dünya Kültürel ve Doğal Mirasının Korunmasına Dair Sözleşme, 14 Şubat 1983 tarihli ve 17959 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Habitatlar Türkiye’deki korunan alanların tespit edilmesi ve yönetimiyle ilgili kanunlar, genellikle Orman ve Su İşleri Bakanlığı (OSİB) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) sorumluluğu altındadır. Türkiye’deki korunan alanların tanımlanması ve yönetimine ilişkin temel kanunlar ve yönetmelikler aşağıda ele alınmaktadır. 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 11 Ağustos 1983 tarihli ve 18132 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Milli Parklar, Tabiat Parkları, Tabiat Anıtları ve Tabiatı Koruma Alanları gibi özel olarak korunan alanlar için koruma sağlayan önemli kanunlardan biridir. Bu farklı belirlemelere ilişkin açıklamalar aşağıda yer almaktadır: Milli Park: Milli Park, insanların dinlence ve eğlenceleri ve hayvanların ve çevrenin korunması için tahsis edilmiş, imardan uzak, devlet tasarrufunda veya devletin sahip olduğu bir doğal kaynak ya da yarı-doğal arazidir. Milli Park, tabiat unsurlarını, ulusal ve uluslararası tabiat ve kültür kaynağı değerleri ve koruması, mesire yerleri ve turistik alanlar açısından, bilimsel ve estetik bir perspektifle tanımlamaktadır. Milli Parklar, sahip oldukları doğal güzellik ve sundukları açık hava dinlencesi olanakları nedeniyle, gelecek kuşaklar için koruma altına alınan geniş ülke arazileridir. Tabiat Parkı: Karakteristik bitki örtüsü ve yaban hayatı özellikleri ve manzara bütünlüğüne sahip bir doğal alan olarak tanımlanan Tabiat Parkı, dinlence aktiviteleri için de uygundur. Bu alanlar, tanınmış doğal, ekolojik ve/veya kültürel değerlerinden ötürü korunmaktadırlar. Koruma düzeyine göre değişiklik gösteren birçok koruma alanı türü bulunmaktadır. Tabiat Anıtı: Doğa olaylarından kaynaklı olağanüstü özelliklere ve bilimsel değere sahip doğal alanlar ve değerlerdir. Bu değerler, ulusal öneme sahip doğa olayları ve bitki türlerinin bir sonucu olarak, eşsiz ve nadir jeolojik ve jeomorfolojik oluşumlara da sahip olabilmektedir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-7 Tabiatı Koruma Alanı: Tabiatı Koruma Alanları, “bilimsel ve eğitsel hedefler açısından önem taşıyan nadir, tehdit altında ya da hassas ekosistem ve türler barındıran doğal alanlar” olarak tanımlanmaktadır. Tabiatı Koruma Alanları, nadir, tehlike altında veya hassas ekosistemlere, türlere ve doğa olayları sonucu oluşan sıra dışı örneklere atıfta bulunmaktadır. Tabiatı koruma alanları, özel koruma alanları ve özel bir bilimsel değer taşıyan alanlar da dâhil olmak üzere, doğanın korunması için özel yerler olarak gösterilmektedir. 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 11 Temmuz 2003 tarihli ve 25165 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Kara Avcılığı Kanunu ile korunan alanlar, Yaban Hayatı Geliştirme Sahaları’dır. Yaban Hayatı Geliştirme Sahası: Bu sahalar, doğal habitatlarında popülasyonu azalan yaban hayatını korumak ve alandaki ekosistemin olumsuz açıdan etkilenmemesi için koruma altında tutulmaktadır. Bazı sahalarda, tehlike altındaki türler için üreme alanları da bulunmaktadır. Ayrıca, bazı türler ve alanlar için koruma sağlayan yıllık Merkez Av Komisyonu (MAK) Kararları aracılığı ile bazı sahalar, kalıcı veya geçici olarak avcılığa kapatılabilmektedir. MAK, her sene “Avcılığa Yasak Alanları” ilan etmektedir. 6831 Sayılı Orman Kanunu (değiştirildiği haliyle) 6831 Sayılı Orman Kanunu (OSİB, Orman Genel Müdürlüğü), 8 Eylül 1956 tarihli ve 9402 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmış ve daha sonra, 2004 yılında 5192 Sayılı Orman Kanununda yapılan Değişiklik ile değiştirilmiştir. Orman Kanunu, ormanların kullanımını tanımlamakta ve düzenlemektedir. Orman Kanunu ve ilgili yönetmelikleri ile ormanlar, aşağıdaki kategoriler altında yönetilmekte ve korunmaktadır: Muhafaza Ormanları Milli Parklar (hâlihazırda Milli Parklar Kanunu’nda açıklanmaktadır) Tohum Bahçeleri Tohum Meşcereleri Gen Koruma Alanları, Klon Parkları ve Deneme Alanları gibi Biyogenetik Koruma Alanları (Gen Sahaları) Mesire Yerleri (Kent Ormanları, Piknik Alanları) Muhafaza Ormanı Muhafaza ormanları, insan sağlığını toz emisyonlarından korumak ve baraj deposu, göl ve akarsu gibi yüzey suyu rejimini düzenlemek için, toprak kayması ve erozyon gibi doğal felaketleri önlemeyi amaçlamaktadır. Tohum Bahçesi Tohum bahçeleri, tohum kaynağı güvenliğini ve tarımsal-biyolojik çeşitliliğin korunmasını iyileştirmek için kullanılan bir tohum destek alanıdır. Bu alanlar, seçilmiş klon ve familyalar içerirken, istenmeyen polen kaynaklarından uzak tutulmaktadırlar. Bu plantasyonlar, sık ve yoğun tohum üretimini mümkün kılmaktadır. Tohum bahçeleri, ağaçlardan aşı alınması yoluyla, yüksek kaliteli tohumlar da üretebilmektedir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-8 Tohum Meşceresi Tohum meşcereleri, orman ağaçları ve çalıları için tohum üretmeyi amaçlamaktadır. Tohum meşcerelerinin seçimi ve kurulması, gelişkin genetik kaliteye sahip tohum almak için hızlı ve pahalı olmayan bir yöntemi temsil etmektedir. Biyogenetik Koruma Alanları (Gen Sahaları) Biyogenetik koruma alanları, bir ya da daha fazla özgün, eşsiz, tehlike altında veya nadir görülen habitat, biyosenoz (verili bir çevre ve etkileşim alanında yaşayan dengeli bir bitki ve hayvan topluluğu) ya da ekosistem özelliği taşıyan ve yasal koruma altındaki korunaklı alanlardır. Gen Koruma ve Yönetim Bölgeleri (GKYB), “hedef türlerin genetik çeşitliliğini sürdürmek amacıyla korunan doğal ve yarı-doğal alanlar” olarak tanımlanmaktadır. GKYB’ler, tehlike altındaki popülasyonlarda, ekonomik açıdan önemli bitki türlerinde ve genetik çeşitlilik ve farklılık konusunda yüksek potansiyele sahip türlerde evrimsel süreçlerin yaşandığı gen koruma alanlarıdır. Gen Koruma Alanı: Orman bitkileri için, uygulanabilir yerinde koruma tekniği, uzun dönemli aktif koruma için tasarlanan tanımlı alanlarda yer alan doğal popülasyonlarda genetik çeşitliliğin yeri, yönetimi ve izlenmesini içeren bir genetik koruma alanıdır. Orman genetik kaynaklarının büyük bir bölümü, özel olarak tasarlanmış genetik koruma alanlarında, yönetilen doğa ormanlarında korunabilmektedir. Klon Parkı: Bir tohum yetiştirme/hasat programı yöntemidir. Saf bitki soylarına sahiptir. Deneme Alanı: Deneme Alanları, gen koruma plantasyonlarından (fidanlık) oluşmaktadır. Bunlar, özellikle bozulmuş alanlarda ağaçların yetişmesini geliştirmek için uygun işlemler belirlenerek, farklı ağaç türlerinin performansını değerlendirmede kullanılmaktadır. (Mesire Yerleri) Bunlar, ormanların sosyal, kültürel ve estetik işlevlerinden yararlanmak amacıyla dinlence ve estetik değerlere sahip ormanlar ve kent ormanlarında yer alan piknik alanlarıdır. Türk yasal mevzuatına göre, Orman Genel Müdürlüğü tarafından yönetilen iki çeşit mesire yeri bulunmaktadır: Piknik alanları (Tip C) ve Kent Ormanları (Tip D). Orman İçi Dinlenme Yeri, Piknik Alanı: Kırsal bölgelerde insanların piknik yapıp günlük geziler düzenleyebileceği, görsel manzara ve doğal kaynaklara sahip alanlardır. Kent Ormanları: Sağlık, spor ve kültürel etkinlik gibi sosyal aktiviteler için kullanılabilecek ve halkın ormanlara dair teknik hususları ve yerel bitki örtüsü ve hayvanları görebileceği, yerleşim alanları çevresinde yer alan ormanlardır. Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (OSİB, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), 17 Mayıs 2005 tarihli ve 25818 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Yönetmeliğin yasal temeli, Özellikle Su Kuşlarının Yaşam Alanı Olarak Uluslararası Öneme sahip Sulak Alanlar Hakkında Sözleşmedir (aşağıda bkz. Ramsar Sözleşmesi). Sulak alanlar, doğal veya suni, geçici ya da kalıcı, en düşük su seviyesinde derinliği altı metreyi aşmayan deniz suyu da dâhil olmak üzere sabit veya akışkan, temiz, tuzlu veya acı suya sahip, bataklık, turbalık veya ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-9 açık su alanları olarak tanımlanmaktadır. Sulak alanlar, kaybı onarılamaz bir büyük ekonomik, kültürel, bilimsel ve dinlence değeri kaynağı oluşturmaktadır. Yönetmelik, bu sulak alanların etrafında geliştirilecek projeleri sınırlandıran tampon bölgeler de oluşturmaktadır. Bu yönetmeliğe göre, bütün yüzey suları (göller, akarsular, nehirler ve dereler), sulak alan olarak tanımlanırken, sulak alandan 2.500 metre uzaklıktaki bölge ise tampon bölge olarak tanımlanmaktadır. Eğer bu tampon bölgede bir hizmet/faaliyet yürütülmesi planlanıyorsa, proje sahibinin, hizmetleri yürütmesi için bir sulak alan izni alması gerekmektedir. Ramsar Alanları Ramsar alanları, Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesine (Ramsar Sözleşmesi) göre belirlenen uluslararası öneme sahip sulak alanlardır. Bu sözleşme, sulak alanların ve kaynaklarının korunması ve mantıklı bir şekilde kullanılması adına, ulusal eylem ve uluslararası işbirliği için çerçeve sunan devletlerarası bir anlaşmadır. Sulak alanların günümüzde ve gelecekte ileriye dönük bir biçimde zarar görmesinin veya kaybedilmesinin önüne geçmeyi arzulayan Ramsar sözleşmesi, 1971’de düzenlenmiştir. Sözleşmenin misyonu, “bütün dünyada sürdürülebilir gelişme sağlamaya dönük bir katkı olarak, yerel ve ulusal eylemler ve uluslararası işbirliği aracılığı ile bütün sulak alanların korunmasını ve mantıklı bir şekilde kullanımını” sağlamaktır. Sözleşme, misyonunda yer alan sulak alan türlerine dair geniş bir tanım kullanmaktadır. Bu tanım içinde şunlar yer almaktadır: Göller ve nehirler, bataklıklar, sulak meralar ve turbalık alanlar, vahalar, haliçler, deltalar ve gelgit düzlükleri, deniz kıyısına yakın alanlar, mangrovlar ve mercan resifleri ve balık havuzu, çeltik alanı, su deposu ve tuzla gibi insan yapımı yerler. Türkiye, 1994 yılında sözleşmenin taraflarından biri olmuştur ve şu anda Ramsar koruma listesinde Türkiye’ye ait 13 adet sulak alan listelenmiştir. Ancak bunların hiçbiri, Proje güzergâhında veya yakınında yer almamaktadır. Hassas Alanlar Bir önceki bölümde sunulan korunan alanların yanı sıra, ulusal mevzuata göre belirlenmemiş, ancak hassas ve ekolojik açıdan önemli olduğu düşünülen başka alanlar da vardır. Bu alanlar, genel olarak uluslararası çevre örgütleriyle koordinasyon içinde Türk koruma örgütleri tarafından tespit edilip tanımlanmaktadır. Önemli Doğa Alanları Önemli Doğa Alanları (ÖDA), biyolojik çeşitliliğin küresel ölçekte korunması için uluslararası öneme sahip yerlerdir. ÖDA konsepti, Uluslararası Kuşları Koruma Örgütü (BirdLife International), Uluslararası Koruma Örgütü (Conservation International) , ve Uluslararası Bitkileri Koruma Örgütü (PlantLife International) gibi koruma örgütleri tarafından geliştirilmiştir. Türkiye’deki ÖDA’ları belirlemek için kullanılan bilimsel çalışmalar, Kraliyet Kuşları Koruma Derneği (RSPB) ve BirdLife International’ın desteği ile Doğa Derneği tarafından düzenlenmiştir. Doğa Derneği, 2006’da, Doğa Derneği’nin Resmi İnternet Sitesinde de yer alan “Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları” kitabını yayımlamıştır. Kitap, Türkiye’nin yüzölçümünün %26’sına denk düşen 20.280.149 hektara yayılan 305 adet ÖDA tanımlamaktadır. Ancak bu ÖDA’ların sadece %19’u koruma altındadır. Bu ÖDA’lar, Türkiye’nin AB’ye giriş süreci için Natura 2000 ağı kapsamında yürütülen bilimsel çalışmaların ürünüdür. Natura 2000, Avrupa Birliği (AB) bölgesinde korunan bölgelerle ilgili ekolojik bir ağdır. Natura 2000 ağının temelini oluşturan 2 adet AB Yönergesi bulunmaktadır. Bunlar, Kuş Direktifi (79/409/EEC Sayılı yabani ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-10 kuşların korunmasına ilişkin Konsey Direktifi) ve Habitat Direktifi(92/43/EEC Sayılı habitatların ve yabani fauna ve floranın korunması Konsey Direktifi). Bu direktiflerin gelecekteki potansiyel gereksinimlerini karşılamak için, Doğa Derneği ve ABB (AB Bakanlığı), işbirliği içinde çalışmalar yürütmektedir. “Türkiye’deki Önemli Kuş Alanları” kitabının gözden geçirilmiş hali ve Doğa Derneği tarafından yayımlanan “Türkiye’nin Önemli Doğa Alanları” kitabı, bu bağlamda değerlendirilebilir. Önemli Bitki Alanları Önemli Bitki Alanları (ÖBA), “bitki çeşitliliği ve/veya endemik türler, zengin topluluklar ve habitatları (doğal habitatlar) açısından çok zengin alanlar” olarak tanımlanmaktadır. ÖBA kavramı, Türkiye’deki bitki örtüsünü korumak için işbirliği halindeki üç örgütün liderliği altında geliştirilmiştir: 1990’ların başında DHKD (Doğal Hayatı Koruma Derneği), FFI (Uluslararası Flora & Fauna Örgütü) ve ISTE (İstanbul Üniversitesi, Eczacılık Fakültesi, Botanik Bölümü). Aynı dönemde, İngiltere’deki PlantLife International ile yapılan işbirliği sayesinde uluslararası bir boyut kazanılmış ve kriterler oluşturulmuştur. ÖBA’lar, Türkiye’nin ortak olduğu uluslararası sözleşmelerin, stratejilerin ve programların uygulanmasına katkı sunacak çok önemli bir altyapı sunmaktadır. ÖBA’lar, doğanın korunması konusunda, uluslararası çevre ve koruma sözleşmelerinin, korunan alan ağlarının, biyolojik çeşitliliği koruma stratejileri ve politikalarının uygulanması ve bunlara uyulması için kullanılacak bilimsel ve botanik veriler içermektedir. Türkiye’deki ÖBA’lar, ilk kez 1995’de düzenlenen ilk Planta Europe konferansında tanıtılmıştır. ÖBA, “istisnai botanik zenginlik sergileyen ve/veya nadir görülen, tehdit altındaki ve/veya endemik türlerin ve/veya yüksek botanik değere sahip sıra dışı bir bitki örtüsü topluluğuna destek sunan doğal ya da yarı-doğal alanlar” (Byfield vd., 2010) olarak tarif edilirken, Türkiye, ÖBA kriterleri doğrultusunda ÖBA araştırmasını tamamlayan ilk ülke olmuş ve 122 aday ÖBA belirlemiştir. Önemli Kuş Alanları Avrupa Önemli Kuş Alanları (ÖKA) Programı, Uluslararası Kuşları Koruma Örgütü (BirdLife International)’nün Avrupa Bölümü’nün desteği ve işbirliği ile 29 ülkede ulusal ÖKA Programları aracılığı ile uygulanmaktadır. Türkiye’deki ÖKA’lar, Doğal Hayatı Koruma Derneği ve BirdLife International tarafından tespit edilmiş ve 1997 yılında “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları” adlı bir kitapta tanımlanmıştır. Bu kitap, Kraliyet Kuşları Koruma Derneği’nden ek destek alınarak, 2004 yılında Doğa Derneği ve BirdLife International tarafından gözden geçirilmiştir. Dolayısıyla, ÖKA’lar, aşağıdaki kriterlerden bir veya birkaçını karşılayan ornitolojik koruma için kilit alanlardır. Önemli sayıda küresel düzeyde tehdit altındaki bir veya birkaç türe sahiptirler. Kısıtlı alan türleri ve biyomla sınırlı türlere yurt sağlayan alan gruplarından birini oluştururlar. İstisnai bir biçimde, yüksek sayıda göçmen veya toplu halde yaşayan türlere sahiptirler. Küresel olarak soyu tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan ya da popülasyonlarının yeri doldurulamayacak olan kuş türlerinin bulunmasına bağlı olarak, sadece bu kriterleri karşılayan alanlar ÖKA olarak tanınmaktadır. Bir ÖKA, koruma eylemi ve yönetimine tabi olmak durumundadır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-11 Korunan Türler Biyolojik çeşitlilik açısından önemli olan resmi ya da resmi olmayan alanların yanı sıra, günümüzde birtakım türler çok nadir hale geldiği için, uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalarla koruma altına alınmakta ya da en azından durumları kabul görmektedir. Diğer türlerin de, ‘yaşam kalitemize’ katkıda bulunacağı düşünülmektedir. Bu türler, yasal korumadan faydalanmamasına ve doğrudan tanımlanmış veya korunmakta olan alanlarla ilişkilendirilmemesine rağmen, planlama sürecinde kilit unsurlar haline gelebilirler. Önerilen proje, korunan türlerin olumsuz etkiye maruz kalmamasını güvence altına almak için, bütün uygun önlemleri aldığını göstermek zorundadır. Türkiye’de yürürlükte olan uluslararası sözleşmelerin listesi, EK 4’te yer almaktadır. İstilacı Türler Yerli olmayan türler istilacı bir hale geldikleri zaman, ekosistemleri değişikliğe uğratabilmektedirler; bu da, yerli ve tehlike altındaki türlerin ciddi anlamda tehdit edilmesi gibi çeşitli sorunlara yol açabilmektedir. Bu sorunlar, birçok uluslararası anlaşmalarda, Avrupa Birliği direktiflerinde ve yerel yasal mevzuatlarda kabul görmektedir. Ancak yapılan araştırmalara göre, yabani köpeklerin dışında hiçbir istilacı türün, yerli türlere tehdit oluşturmadığı gözlemlendiği için bu sorun, bu çalışma kapsamında değerlendirilmemiştir. Orman Yönetim Planları Habitat Eylem Planları ve Tür Eylem Planları, etki değerlendirmesine katkı sunmak için kullanılabilmektedir. Bu planlar, en başta korunma altında bulunmayan ekolojik reseptörlerin değerlendirilmesine yardımcı olmaktadır. İkincisi de, ulusal hedefler karşısında olumlu veya olumsuz potansiyel etkilerin değerlendirilmesine katkı koyabilmektedirler. Proje güzergâhı, İstanbul’un Ormanlık Bölgesi içinde, Alemdağ, Kanlıca, Beykoz, Sultanbeyli, Kurtboğazı, Ömerli, Sarıyer, Kemerburgaz, Fenertepe ve Riva bölgelerinden geçmektedir. Bu değerlendirmelerde, Ekosisteme Dayalı Çok Fonksiyonlu Orman Yönetimi Planı yaklaşımı ile hazırlanan Orman Genel Müdürlüğü’nün son yönetim planları kullanılmaktadır. 4.4 Mevcut Ekolojik Özellikler 4.4.1 Giriş Bu bölümde, Projeden etkilenebilecek potansiyel ekoloji ve biyolojik çeşitlilik reseptörleri tanımlanmaktadır. Bu reseptörler, Mart ve Nisan 2013’te yürütülen masa başı çalışmalarının ve alan araştırmalarının sonuçlarına göre belirlenmiştir. 4.4.2 Mevzuat Tarafından Korunan Sahalar Aşağıdaki Korunan Sahalar, proje güzergâhının içinde veya yakınında yer almakta ve sonuç olarak çevresel etkiye maruz kalmaktadır. Bu alanlar, Ek 4’te gösterilmektedir (Şekil C-1 ve C-2). 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu Milli Parklar Kanunu’na göre, Proje hattında ve çevresinde milli park, tabiat anıtı veya tabiatı koruma alanı bulunmamaktadır. Ancak İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında Projeden etkilenebilecek birçok Tabiat Parkları vardır. Projeye en yakın tabiat parkı olan Şamlar Tabiat Parkı, Avrupa yakasında, güzergâhın 880 metre batısında yer almaktadır. 335 hektarlık bir yüzölçümüne sahip olan alan, 11 Temmuz 2011’de tabiat parkı olarak ilan ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-12 edilmiştir. Avrupa yakasının en büyük tabiat parkı olan park, karaçam (Pinus negra), fıstık çamı (Pinus Pinea) ve Türk çamı (Pinus brutia) (Kızılçam olarak da bilinmektedir) gibi orta yaşlı iğne yapraklı ağaçlara sahiptir. Park, daha çok mesire yeri olarak kullanılmaktadır (Orman ve Su İşleri İstanbul Bölge Müdürlüğü Resmi İnternet Sitesi, 2012). Projeye olan uzaklığından ötürü, Şamlar Tabiat Parkı’nın, inşaat veya işletme aşamalarında Projeden olumsuz bir şekilde etkilenmesi beklenmemektedir. 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu Güzergâh, doğrudan Avrupa yakasındaki Yaban Hayatı Geliştirme Sahası (YHGS), Sarıyer ve Feneryolu YHGS’dan geçecektir. Proje güzergâhının yaklaşık 2,8 km’si, bu YHGS’dan geçmektedir. 1.440 hektarlık bir yüzölçümüne sahip olan alan, 2005 yılında karacaları (Capreolus capreolus) korumak için belirlenmiştir. Bu YHGS içinde hayvanları avlamak yasaklanmıştır (Orman ve Su İşleri İstanbul Bölge Müdürlüğü Resmi İnternet Sitesi, 2012). YHGS için temel tehdit, yakınlardaki kentsel imar alanıdır: Örneğin, YHGS koruma altında olmasına rağmen, yakın bir zamanda YHGS içinde bir üniversite kampüsü inşa edilmiştir. Ayrıca, 2012-2013 dönemi MAK kararlarına göre, Polonezköy çevresinde avcılığın yasaklandığı bir alan da bulunmaktadır. Güzergâhın yaklaşık 5,5 km’si, bu alandan geçmektedir. Geniş bir bölgeyi kaplayan alan, doğuda Reşadiye, kuzeyde Polonezköy, batıda Çekmeköy ve güneyde Sarıgazi arasında yer almaktadır. 6831 Sayılı Orman Kanunu Orman Kanununa göre, Proje sahası ve çevresinde gen koruma sahası, klon parkı ve deneme alanı gibi tohum meşceresi ve biyogenetik koruma alanları bulunmamaktadır. Ancak güzergâh üzerinde, bazı muhafaza ormanları, tohum bahçesi ve kent ormanı ve piknik alanı gibi mesire yerleri bulunmaktadır. Bunlar, aşağıda kısaca ele alınmaktadır: Belgrad Muhafaza Ormanı: Güzergâh, İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan ormanın kuzey sınırından geçmektedir. Ormandaki genel ağaç türü, bütün ormanın %75’ini kaplayan meşe ağacıdır (Quercus sp.). Kuzey kesimlerde kayın ağaçları (Fagus sp.), iç kesimlerde gürgen ağaçları (Carpinus betulus) ve güney kesimlerde ise kestane ağaçları (Aesculus hippocastanum) bulunmaktadır. Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı: Güzergâhın bir kısmı, Anadolu yakasında yer alan bu ormandan geçmektedir. Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’ne bağlanan İstanbul Otoyolu’nun (E-80) hâlihazırda Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı’ndan geçtiğine dikkat edilmelidir. Tohum Bahçesi: Anadolu yakasında Reşadiye ve Nişantepe arasında yer alan bir tohum bahçesi bulunmaktadır. Karaçam tohumları, bu tohum bahçesinde üretilmektedir. Karaçamın Türkiye’de en çok rastlanan tür olduğuna ve Batı Anadolu’da büyük topluluklar oluşturduğuna dikkat edilmelidir. Kent Ormanı (Mesire Yeri): Mevcut İstanbul Otoyolu’nun (E-80) yakınlarında Ümraniye’de bir kent ormanı bulunmaktadır. Bu ormanda yer alan ağaç türleri ise, ceviz, karaağaç, fıstık çamı, akasya ve meşedir. Piknik Alanları (Mesire Yeri): Güzergâh ve çevresinde birçok piknik alanı bulunmaktadır. Bunlar, kısaca şu şekildedir: o Şamlar’ın kuzeydoğusundaki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 1,6 km doğusundadır. o Poyraz’ın güneydoğusundaki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 210 m kuzeyindedir. o Alibahadır’ın kuzeyindeki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 1170 m kuzeyindedir. o Bozhane’nin güneyindeki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanından geçmektedir. o Alemdağ Nişantepe’nin kuzeyindeki piknik alanı: Piknik alanı, güzergâhla çevrilidir. Piknik alanına en yakın nokta 60 m’dir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor o o o Çevre 4-13 Çekmeköy’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 230 m güneyinden geçmektedir. Taşdelen’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanının 640 m kuzeyinden geçmektedir. Ümraniye’deki piknik alanı: Güzergâh, piknik alanından geçmektedir. Güzergâhın yaklaşık 3.320 m’si Muhafaza Ormanlarından, 184 m’si tohum bahçelerinden ve 94 m’si de mesire yerlerinden geçmektedir. Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği (17 Mayıs 2005 tarihli ve 25818 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır) doğrultusunda, bütün yüzey suları (göller ve nehir ve dere gibi akarsular), sulak alan olarak tanımlanmaktadır. Güzergâh çevresinde birçok sulak alan bulunmaktadır. Bunların ayrıntıları, raporun Hidroloji bölümünde sunulmaktadır; ancak bu tür alanlar, ekolojik öneme sahip olabilecekleri için, aşağıda da ele alınmaktadır. Avrupa yakasında Habibler’in kuzeyinde küçük bir gölet vardır. Gölet, güzergâhın 1,4 km doğusunda yer almaktadır. Avrupa yakasında Odayeri’nin kuzeyi ve kuzeydoğusunda ve Çiftealan’ın güneyinde yer alan bir dizi küçük suni ve doğal gölet vardır. Bunların bazıları, bölgede oldukça yaygın olan eski ocakların üstünde yapılmıştır. En yakın olanı ise, güzergâhın 100 m kuzeyindedir. Anadolu yakasındaki en önemli su kütlesi, Ömerli Baraj Gölü’dür. Gölün ana parçası, su deposunun yaklaşık 6 km doğusunda yer alsa da, gölün kolları, güzergâha 2 km yakınlığa ulaşmaktadır. Bu sulak alanların hiçbiri, Uluslararası Öneme Sahip Sulak Alanlar Sözleşmesi’ne göre Ramsar alanları olarak belirlenmemiştir. 4.4.3 Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar Aşağıdaki mevzuat tarafından korunmayan hassas alanlar, proje güzergâhında veya yakınında yer alırken, sonuç olarak çevresel etkiye maruz kalabilecektir. Bu alanlar, Ek 4’te gösterilmektedir (Şekil C-3). Önemli Doğa Alanları Bern Sözleşmesi, Türkiye’deki türlerin ve habitatlarının korunması için en önemli uluslararası yasal araçlardan birini temsil etmektedir. Bu, doğrudan Türk Çevre kanunlarınca koruma altına alınmamış habitatları ve türlerin bulunduğu yerler için özellikle önemlidir. Bu nedenle, bu değerlendirmede, bağlı oldukları (belirlenip koruma altına alınmayan) Bern Sözleşmesi türleri ve habitatlarına özel bir vurgu yapılmaktadır. İstanbul’da bir dizi alan, Önemli Doğa Alanları (ÖDA) olarak tanımlanmıştır. Bu resmi olmayan alanlar, belirli türler için, özellikle de kuşlar için önemli olan habitatları, bitkileri ve diğer alanları içermektedir. ÖDA, büyük bir biyolojik çeşitlilik yelpazesine sahip olduğu için, Önemli Bitki Alanları (ÖBA), Önemli Kuş Alanları (ÖKA) veya her ikisi şeklinde tanımlanan KBÇA’nın alt alanları olarak değerlendirilebilecek başka alanlar da mevcuttur. Bu alanlar, geniş ÖDA alanında yer alırken, büyük ya da küçük çapta birbirlerinin üstünden geçebilmektedirler. Aşağıda, İstanbul bölgesinde mevcut ÖDA ayrıntıları ve bunların içinde yer alan ve Projeden etkilenebilecek ÖBA ve ÖKA’lar ele alınmaktadır. Boğaziçi Önemli Doğa Alanı Güzergâhın büyük bir bölümü (yaklaşık 35 km), boğaz boyunca Avrupa yakasından Asya yakasına uzanan Boğaziçi Önemli Doğa Alanı (ÖDA) üzerinden geçmektedir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-14 ÖDA, kıyı kumulları, kayalar, maki toplulukları, meralar, ormanlar ve göller gibi geniş bir habitat yelpazesinden oluşmaktadır. Alanda, göçmen kuşlar için önemli olduğu bilinen boğazın batı ve doğusundaki ormanlık alanlardan dolayı bir ÖKA da bulunmaktadır. İlkbahar ve Sonbaharda Sarıyer’deki tepelerden (Avrupa yakasında) ve Çamlıca’daki iki tepeden (Anadolu yakasında) büyük göçlerin gözlemlenebileceği noktalar bulunmaktadır. Bu ÖKA’ya dair ayrıntılar, aşağıda ele alınmaktadır. Bu ÖDA içinde nadir görülen bitki türlerini destekleyen bir dizi hassas habitat bulunurken, bu alanların bazıları, ÖBA olarak tanımlanmış ve aşağıda detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bunlar, ÖBA’nın batısından doğusuna doğru şu şekildedir: Ağaçlı Kumulları ÖBA Kuzey Boğaziçi ÖBA Kilyos Kumulları ÖBA Ömerli Havzası ÖBA Boğaziçi ÖDA Bu KBÇA’ya dönük genel tehdit, İstanbul’un hızlı bir şekilde genişlemesidir. Şehir büyüdükçe, her yıl binlerce ev ve büyük sanayi sahaları inşa edilmektedir. Diğer doğal habitat kayıplarının nedeni de, madencilik ve yol inşaatları iken, son birkaç on yıl içinde, İstanbul’un büyük ormanlık araziler ve diğer habitatları yok olmuştur. Bu durum, göçmen kuşları boğazdan kilometrelerce uzakta başka güzergâhlar bulmak zorunda bırakmaktadır. Boğaz’ın her iki yakasındaki mevcut ormanların korunması, yırtıcı kuşların konaklaması açısından çok önemlidir. Ağaçlı Kumulları ÖBA Bu alan, Terkos ve Kilyos arasında, Karadeniz kıyısında üç adet kumul parçasından oluşan bileşik bir alandır. Toplamda 484 hektarlık bir yüzölçümüne sahip olan alan, Proje hattının yaklaşık 1,2 km’lik kuzeyinde yer aldığı için, Projeden doğrudan etkilenmesi muhtemel değildir. Bitki örtüsü, nadir bitki türlerinin yerel örneklerini içermektedir. Yerel ve ulusal ölçekte 14 nadir türü, üç adet Bern Sözleşmesi Ek I türlerinden oluşan büyük popülasyonları ve küresel ölçekte tehdit altında olan 4 türü desteklemektedir. Bir zamanlar bu habitatlar, genellikle Quercus (meşe) baltalık ormanları, meralar ve kumullardan oluşan büyük ve sık ormanlara ev sahipliği yapmıştır. Ancak son 25 yıl içinde, bu alanda yapılan açık linyit madenciliği 2 nedeniyle 60 km ‘den büyük bir alan yok olmuştur. Habitat kaybıyla sonuçlanan diğer nedenler şehirleşmeyle ilgili olan kum çıkarımıdır. Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda, öncelikle 16.2113 -Karadeniz embriyonik kumulu; 16.2124 - Karadeniz beyaz kumulu; 16.22B11 - Güneybatı Karadeniz sabit kumulu. Kuzey Boğaziçi ÖBA ÖBA, Boğaziçi Alanı’nda yer almakta (1983 tarihli Boğaziçi kanununda tanımlanmıştır) ve İstanbul’un kuzeyinde yer alan gelişmemiş kıyı şeridinden, kumullardan ve ormanlardan oluşmaktadır. Alan, ikisi Boğaz’ın Avrupa yakasında, biri de Anadolu yakasında olmak üzere, üç temel alana bölünmüştür ve toplamda 16.645 hektarlık bir yüzölçümüne sahiptir. Bu mesafe, hatırı sayılır bir ölçüde içe doğru uzanmaktadır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-15 Proje güzergâhı, Boğaz’ın iki yakasında olmak üzere, doğrudan bu ÖBA’yı kapsayan üç alandan ikisinin üzerinden geçmektedir. Bu habitat türleri ve önemli bitki örtüsü içinde, kıyı şeridi ve kumul habitatları, en önemli ve en hassas olan kesimler olarak görülmektedir. Ancak nispeten zengin bitki örtüsü nedeniyle, Belgrad Ormanı’nın ağaçlık alanları da değerli görülmektedir. Alanın, konut geliştirme gibi çeşitli baskılar karşısında hassas olduğu düşünülmektedir. ÖBA içindeki temel habitatın türleri, aşağıda kısaca ele alınmaktadır. Falez eğimleri – deniz makisi, kıyı meraları ve kuru kaya topluluklarının oluşturduğu bir mozaiğin baskın olduğu yerlerdir. Muhtemelen Boğaz geçişinin olduğu yere yakın olan nokta dışında, önerilen gelişmenin kapladığı alan içinde bu habitat türüne ilişkin önemli alanlar bulunması olası değildir. Çakıllı bitki örtüsü – nadir görülen bir dizi bitki türüne ait küçük popülasyonları içeren kayalık kıyı şeridinde yer alan bazı küçük koylarda görülen sınırlı alanlardır. Aynı şekilde, önerilen gelişmenin kapladığı alan içinde bu habitat türüne ilişkin önemli alanlar bulunması olası değildir. Kumul sistemi bitki örtüsü, Çayağzı Deresi’nin ağzında yer almaktadır; dolayısıyla, önerilen gelişmeden etkilenme ihtimali beklenmemektedir. Orman bitki örtüsü, özellikle korunaklı kıyı vadilerinde, bilhassa da Belgrad Ormanı’nda görülmektedir. Tipik orman biyotopları şunları içermektedir: Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe ormanı, daha sıcak ve kurak yerlerde rastlanmaktadır. Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın ormanı, kuzeye bakan eğimler gibi daha soğuk koşullarda rastlanmaktadır. Alnus glutinosa-Carpinus – Kızılağaç-Gürgen ormanları, bahar aylarında zengin ağaç örtüsüne sahip verimli vadi dipleriyle sınırlıdır. Belgrad Ormanı hariç, ormanların çoğu, 20 yıllık baltalık orman uygulaması altındadır ve ormanlar, günümüzde İstanbul bölgesinde yer alan birkaç geniş ve yüksek ormanlık alanlardan birini oluşturmaktadır. Bu nedenle, bu ormanlar, değerli ve azalmakta olan bir ekolojik kaynağı temsil etmektedir. ÖBA içeren diğer belirlemeler ise şu şekildedir: Önemli Kuş Alanı No. 5 Boğaziçi, göçmen kuşlar, en başta da leylekler ve yırtıcı kuşlar önemli bir geçiş noktası olup 55.000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır (aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde ele alınmaktadır). Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, ağaç biyotopuna atfen, bu bağlamda öncelikle 41.H21 Trakya meşesi-gürgen ormanları. Bu, Natura 2000 öncelikli habitat 91AA Doğu Beyaz Meşe Ormanları’na karşılık gelmektedir. Kilyos Kumulları ÖBA Kısmen fundalık, mera ve asit karakterli baltalık ormanlarla çevrili olan 351 hektarlık kumul yüzölçümüne sahip ÖBA, Avrupa yakasında, Karadeniz kıyısında, Gümüşdere yakınlarında yer almaktadır. Projeye en yakın noktası, güzergâhın yaklaşık 350 m kuzeyinde bulunmaktadır. Bu alanda, ulusal ölçekte nadir görülen en az 15 tür vardır. Bunlardan ikisi, Bern Sözleşmesi Ek I’de listelenmektedir. Bu habitatları üzerinde, geçtiğimiz yüzyılda çalışmalar yapılmıştır. Bu alan, hiçbir resmi koruma altında bulunmamakta ve konut projeleri, inşa edilen üniversite binaları, linyit madenciliği, ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-16 ağaçlandırma ve ticari bahçecilik üretiminin verdiği önemli zararlara maruz kalmaktadır. ÖBA içeren diğer belirlemeler ise şu şekildedir: Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda öncelikle 16.2113 - Karadeniz embriyonik kumulları; 16.2124 - Karadeniz beyaz kumulları; 16.22B11- Güneydoğu Karadeniz sabit kumulları; 16.27 - Kumul ardıç öbekleri ve orman toplulukları. Ömerli Havzası ÖBA ÖBA, fundalık, frigana (-garig, kısa boylu çalılıklar) ve mera, turbalıklar ve mevsimsel olarak su dolan çukur ve gölgükler gibi geniş bir habitatına sahip asit karakterli baltalık ormanlardan oluşan geniş bir mozaiğe sahiptir. Alan, Proje güzergâhının en az 1 km ötesinde yer almaktadır. Bu ortamda büyüyen ve ulusal açıdan nadir görülen en az 37 adet tür bulunmakta iken, altı tür, Bern Sözleşmesi Ek I’de listelenmektedir. Çalılık alanlar, bütün bölgede yer alan çalılık bitki örtüsü içinde geriye kalan tek yer olduğu için, özel bir öneme sahiptirler. Alanın bir kısmı ve Proje hattına en yakın alan, Polonezköy’de veya Ömerli suyunun su tutuma noktasında bulunan kısmı, Milli Park olarak belirlenmiştir. Ancak ÖBA, ağaçlandırma ve kentsel yayılma tehdidi altındadır. Bu ÖBA’ya ilişkin diğer tespitler şu şekildedir: Önemli Kuş Alanı No. 5 Boğaziçi, göçmen kuşlar, en başta da leylekler ve yırtıcı kuşlar için önemli bir geçiş noktası olup 55.000 hektarlık bir alanı kaplamaktadır Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, 31.22C – Karadeniz süpürgeotu çalılıkları; 41.H21 - Trakya meşesi-gürgen ormanları; 42.66 - Banat & Pallas çam ormanı. Boğaziçi Önemli Kuş Alanı (ÖKA) Boğaziçi ÖKA (No. 5 Boğaziçi), ilkbahar ve sonbaharda düzenli olarak geçiş yapan göçmen kuşlar için ana Avrupa güzergâhlarından biridir. Alan, boğazın batısında (Belgrad Ormanı) ve doğusunda (Polonezköy Tabiat Parkı), konaklayan göçmenler için önemli olduğu bilinen ormanlık alanlara sahiptir. 1960’ların ortalarında ve 1970’lerin başında yapılan sayımlara göre ve sonbahardaki bütün bir göç dönemini boyunca, başlıca kuş türleri şöyledir: Kara Leylek (Ciconia nigra, 8,318), Beyaz Leylek (Ciconia ciconia, 338.353), Bayağı Arı Şahini (Pernis apivorus, 25.751), Kara Çaylak (Milvus migrans, 2.707), Şahin (Buteo buteo, 32.895) ve Küçük Orman Kartalı (Aquila pomarina, 18,898). Boğaz, yıl boyunca birkaç bine ulaşan gruplar halinde boğazda her iki yönde de uçan Yelkovan Kuşuna da (Puffinus yelkouan) ev sahipliği yapmaktadır. ÖKA için temel tehdit, İstanbul’daki hızlı kentsel ve endüstriyel genişlemedir. Boğazın her iki yakasındaki ormanlık alanların korunması, yırtıcı kuşların konaklama alanlarını korumak açısından önemlidir (Birdlife International’ın Resmi İnternet Sitesi, 2012). Batı İstanbul Meraları Önemli Doğal Alanı Güzergâh, Avrupa yakasında Batı İstanbul Meraları ÖDA üzerinden geçmektedir. KBÇA, güneyde Bağcılar, kuzeyde Pirinççi arasında toplamda 9.612 hektarlık bir alana sahipken, Esenler’in kuzeyindeki meraları da kapsamaktadır. Alana, Alibeyköy Barajı ve barajın kuzeyinde yer alan tepeler de dâhildir. Güzergâhın yaklaşık 11,4 km’si, bu ÖDA üzerinden geçmektedir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-17 Bu alanlardaki karstik kayalar üzerinde hayvan otlatmak için kullanılan meralar ve çalılıklar bulunmaktadır. Bupleurum pendikum (Türkçe adı: Pendik sarıotu, Yerel Kırmızı Veri Kitabı kategori: EN) ve Linum tauricum ssp. Bosphori (Türkçe adı: Boğaziçi ketene Yerel Kırmızı Veri Kitabı kategori: CR) gibi, endemik ve nadir bazı bitki türleri de bulunmaktadır. ÖDA, kentleşmeyle nedeniyle ciddi tehdit altındadır (Eken, G., 2006). Batı İstanbul Meraları ÖBA ÖBA, İstanbul’un kuzeybatısında, Esenler’e yakın bir noktada bulunan inişli çıkışlı tepelerin üstünde yer alan son kireç taşı meralarından, mostra veren kayaç ve kuru asit karakterli çalılık meralarından oluşmaktadır. Önemli yollar ve konut ve endüstriyel gelişmeler nedeniyle çeşitli alanlara ayrışmış olmasına rağmen, toplamda 14,900 hektarlık bir yüzölçümüne sahiptir. Proje güzergâhı, doğrudan bu ÖBA’nın merkezinden geçmektedir. Bern Sözleşmesi Ek I’de listelenen beş tür dâhil olmak üzere, alan, zengin ve çeşitli bir bitki örtüsünü desteklemektedir. Ancak alan yüksek bir değere sahip olup, çok incelendiyse de, alanın büyük bir kısmı, resmi koruma altında değildir ve kentsel gelişim ve kademeli parçalanma ve bozulma nedeniyle doğrudan yok olmak gibi önemli ve devam eden bir tehdit altındadır. ÖBA içeren diğer belirlemeler ise şu şekildedir: Önemli Kuş Alanı No. 4 Küçükçekmece Gölü yaklaşık 1.500 hektarlık bir alanı kaplamaktadır – kış aylarında büyük sayıda su kuşuna sahip olduğu için belirlenmiştir. Bern Sözleşmesi Tehlike Altındaki Doğal Yaşam Alanları, bu bağlamda, öncelikle 34.3 –Yoğun uzun ömürlü meralar ve Orta Avrupa stepleri. Deniz Habitatları Köprü tasarımı, deniz çevresinde, özellikle de Boğaz’da kalıcı inşaat çalışmaları yapılmasını gerektirmemektedir. Masa başı çalışmalarına dayanılarak, aşağıda deniz çevresi ile ilgili kısa bir özet verilmektedir. Karadeniz’i Marmara Denizi’ne bağlayan Boğaz’ın derinliği, orta noktalarda 36 ile 124 metre arasında değişirken, ortalama 65 m’dir. Kandilli ve Bebek arasındaki en derin nokta 110 metre iken, kuzey kesimindeki en sığ noktalar, Kadıköy İnceburnu açıklarında 18 m’dir. Boğazın ekolojisi, su kurtları, yumuşakçalar ve amfipotlardan (tırnaksılar) oluşan önemli bentik türlerinin yaşadığı Güney Karadeniz kıta sahanlığının sığ ekolojisini yansıtmaktadır. Karadeniz’de yaşadığı bilinen üç memeli deniz hayvanı türü bulunmaktadır. Bunlar, Dephinus delphis, tırtak, Tursiops truncates, afalina ve Phocoeba phocoeana, muturdan oluşmaktadır. Bu hayvanlar, çeşitli sözleşmelerde tanımlanmakta ve Avrupa sularında, Yaşam Alanları Yönergesine göre korunmaktadır. Ayrıca, tarihsel olarak Karadeniz’de yaşamış bir yüzgeç ayaklı türü (fok balığı), Monachus monachus ya da Akdeniz foku da bulunmaktadır. Ancak günümüzde fokların Karadeniz’deki nesillerinin yok olduğu düşünülmektedir. Afalina, özellikle Batı Karadeniz’de çok görülürken, tırtak ve mutur, Karadeniz kıyılarında hemen her yerde görülebilmektedir. Afalina ve mutur, genellikle kıyıya yakın sularda bulunurken, tırtak daha çok kıyıdan uzakta açık sularda bulunabilmektedir. Karadeniz’de bilinen deniz kaplumbağası türü ise bulunmamaktadır. Karadeniz Kırmızı Kitabı’na göre, Güney Karadeniz’de korunması önemli olan bir dizi tür bulunmaktadır. Bu türler, proje alanındaki dağılımları ve bulunma ihtimalleriyle birlikte Tablo 4-2’de listelenmiştir. Genel olarak, ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-18 türlerin büyük bir bölümünün kıyı bölgelerinde yoğunlaştığı ve dolayısıyla Boğaz’da bulunabildiği görülmektedir. Tablo4-2 Batı Karadeniz’de Balık Türleri ve Koruma Durumu Cins / Tür Yıl Boyunca Dağılımları ve Alandaki Varlıkları Yumurtlama Dönemi ve Yeri Önem/ IUCN Statüsü Acipenser guldenstaedti (Rus mersin balığı) Genellikle deniz ve nehirlerin kıyı sularında yaşar. Baharda Mayıs ve Temmuz’da yumurtlamak için Don, Kuban, Tuna ve Kafkasya kıyılarındaki nehirlere girer. Hassas Türler 1997’den beri Türkiye’de koruma altında. Suni üreme Acipenser stellatus (Yıldızlı mersin balığı) Yazın kıyı bölgelerinde dibe yakın sularda yaşar ve geceleri beslenmek için yüzeye yaklaşır. Yumurtlamak için Nisan ve Ekim arasında Kuban, Don, Dinyeper, Tuna ve Karadeniz’e akan diğer nehirlere girer. Hassas. Türler 1997’den beri Türkiye’de koruma altında. Coryphoblennius galerita (Horozbina) Kıyıya yakın sarp kayalıklarda veya taşlı kabuklu zeminler. Mayıs-Ağustos. Hassas Aidablennius sphinx (Horozbina) Kıyıya yakın, kayalık, kabuklu, deniz çayırı bulunan zeminler. Nisan-Temmuz arasında yeniden yumurtlar. Hassas Mesogobius batrachocephalus (Kayabalığı) Genellikle 40 m derinliğindeki kıyıya yakın sularda kumlu ve kabuklu zeminlerde yaşayan hafif tuzlu su balığı. Kış aylarını derin sularda geçirir. Nisan-Mayıs yeniden üremek için kıyıya hareket eder. Düşük Risk Hipoksi dönemlerinde stoklar tehlike altına girmektedir. Proterorhinus marmoratus (Kayabalığı) Karadeniz’in nehirleri ve haliçleri. Deniz çayırına yakın kumlu zemin. Nisan-Mayıs, bentik yumurtalar Tehlikede Belone belone euxini Kıyı suları. Genç örnekleri, en çok Cystoseira ve Zostera kuşaklarına yakın yerlerde yaygındır. Mayıs ve Eylül arası ortaya çıkar. Yumurtalar Cystoseira ve Zostera‘lara bırakılır. Tehlikede. Karadeniz Kırmızı Veri Kitabına girmesi önerildi. Diplodus annularis (Isparoz) Kıta sahanlığını sığ bölgelerinde, kıyıya yakın çamurlu-kumlu ve bitkiyle kaplı diplerde ve 50 m’yi bulan daha derin noktalarda, en çok da 520 m arasında bulunur. Temmuz-Eylül, küçük pelajik yumurtalar. Hassas Liza ramada (Kefal) Sürüler en çok sığ sularda, özellikle de hafif tuzlu ve çeşitli tuz oranlarına sahip kıyı lagünlerinde ortaya çıkar. Beslenmek için haliçlere ve nehirlere girerken, denizde yumurtlar. İlkbaharda, yazın başında, yine yazın ve sonbaharda yumurtlar. Pelajik yumurtalar. Hassas Mullus barbatus ponticus (Barbunya) Sığ kumlu ve çamurlu dip zeminler, ancak 20200 m derinliklerde de görülebilir. Küçük sürüler yazın derin sularda yaşar ve tekrar derin sulara dönmeden önce kıyıya gelir. Haziran-Eylül arasında 9-23 C derecelerde yeniden ürer. Tehlikede (Zargana) ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Cins / Tür Rapor Yıl Boyunca Dağılımları ve Alandaki Varlıkları Çevre Yumurtlama Dönemi ve Yeri 4-19 Önem/ IUCN Statüsü Nerophis ophidion (Deniziğnesi) Alg ve Zostera lifleri arasında denizlerin kıyı bölgelerinde yaşar. Hafif tuzlu sularda pelajik bir yaşam da sürer. Haziran-Temmuz aylarında dişiler erkeklerin karnına yumurtlar. Tehlikede Sarda sarda (Palamut) Pelajik göçmen türler genellikle kıta sahanlığında kıyıya yakın sularda sürüler halinde yaşar. Termofil ve stenosalindir. Balıkların büyük bir bölümü kışı Marmara ve Ege Denizi’nde geçirir. Nisan’da küçük sürüler Karadeniz’e girer ve Ekim’inin sonlarına kadar burada kalır. Mayıs’tan Temmuz ortasına kadar birçok yerde yumurtlar. Kritik tehlikede. Kurtarma programına başlanması önerildi. Scomber scombrus (Uskumru) Pelajik ve sürü halinde ılık ve soğuk sularda yaşar. Türler kışı Marmara Denizi’nde geçirip ilkbaharda Karadeniz’e girer ve Nisan-Mayıs aylarında kuzeye doğru Romanya kıyılarına ulaşır. Ekim-Kasım aylarında güneye doğru harekete geçip Karadeniz’i terk eder. Bazı balıklar, yeniden üremedikleri ve daha büyük derinliklere hareket ettikleri için kışın Karadeniz’de kalır. Kış sonunda ve İlkbahar başında Marmara ve Ege Denizi’nde yumurtlar. Tehlikede Scorpaena porcus (Lipsoz) Kıyıya yakın kayalık ve yosunlar arasında yaşayan yerleşik ve yalnız türlerdir. Yaz Hassas Solea nasuta Bentik türler, kumlu zeminler, haliçler ve kıta sahanlıkları. 150 m’ye kadar kumlu zeminlerde yaşar. İlkbaharda yeniden ürer, pelajik yumurtalar. Hassas Spicara smaris (Istrangilos) Özellikle kışın açık suları tercih eden bentik türler, kıyı bölgesi ve 15-170 m derinliğe sahip alanlar arasında çamurlu ve bitkiyle kaplı zeminlerde yaşar. Oksijensiz koşullar ve dip suları nedeniyle Karadeniz’de nadirdir. Mayıs ve Haziran arasında kıyı yakınlarında alglerin veya deniz tabanının üzerine yumurtlar. Yetersiz Veri Syngnathus typhle (Deniziğnesi) Tatlı sularda da yaşayabilen deniz pelajik balığıdır. Kıyı bölgelerde sadece bitkiler arasında, özellikle de Zostera kuşağında yaşar. Mart-Ağustos. Dişiler erkeklerin kuluçka keselerine yumurta bırakır. Hassas Thunnus thynnus (Ton Balığı) Pelajik türler, olgunlaşmamış türlere sadece sıcak sularda rastlanırken, olgun olanlar besin bulmak için soğuk sulara da girer. Genç sürüler ilkbaharda Karadeniz’e girer ve Ekim-Kasım’a kadar orada kalırlar. Yaz sonunda yumurtlar, pelajik yumurtalar. Tehlikede En az son 5 yıldır Türk kıyılarında yakalanmamıştır. Trachinus draco (Trakonya) Kumlu, çakıllı ve çamurlu zeminlerde yaşayan kıyı ve bentik türüdür. Haziran-Eylül, pelajik yumurta ve larvalar. Kritik tehlikede Trigla lucerna (Kırlangıç) Kumlu, çamurlu veya çakıllı zeminlerde 5-200 m derinliklerinde yaşayan bentik türleri, en çok 50100 m arasında yaygındır. Aralık – Temmuz (maks. yoğunluk Haziran-Temmuz). Pelajik yumurtalar. Hassas Hippocampus guttulatus microstephanus (Denizatı) Kıyı sularında yaşar, yetişkinler en çok Zostera yataklarında yaygındır. Hareket alanları kısıtlıdır. Mayıs-Eylül. Yumurtalar erkeklerin kuluçka kesesinde gelişir. Tehlikede Karadeniz Kırmızı Veri Kitabına girmesi önerildi. (Dil Balığı) Kaynak: Birkun’dan alınmıştır, 2006 ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM 4.4.4 Çevre Rapor 4-20 Uluslararası Önemli Türler Türkiye’de türlerin değerlemesinde kullanılan temel yol, bu türlerin Dünya Doğa ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) Kırmızı listesinde olup olmadıklarına bakmaktır. Düzenli araştırmalar yapılarak listeye dâhil edilen türler, hassasiyetlerine ve ne tür tehditler altında bulunduklarına göre kategorize edilmektedir. IUCN’nin Kırmızı Liste türlerinin statü ve hassasiyetlerine ilişkin kategorizasyon sistemi, aşağıdaki Tablo 4-3’te yer almaktadır: Tablo 4-3 IUCN Kırmızı Liste Kategorileri Tanım IUCN Kodu EX Tükenmiş. Son üyesinin de ölmüş olduğuna dair hiçbir kuşku bırakmayan türler. EW Doğada tükenmiş. Sadece tutsak olarak ya da daha önce yaşamadığı bir doğa ortamına getirilerek, orada yaşamaya devam ettiği bilinen türler. CR Kritik Tehlikede. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi had safhada olan türler. EN Tehlikede. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi çok büyük olan türler. VU Hassas. Vahşi yaşamda soyu tükenme tehlikesi büyük olan türler. NT Yakın tehdit altında. Şu anda tehlikede olmayan fakat yakın gelecekte yukarıdaki türlerden birine girmeye aday türler. LC Asgari endişe. Şu anda tanımlanabilir bir tehlike altında olmayan türler. DD Yetersiz veri. Değerlendirme yapmak için üzerinde yeterli bilgi bulunmayan türler. IUCN Kırmızı Liste Türleri İstanbul’da bilinen ya da olması muhtemel Kırmızı Liste türleri, aşağıdaki Tablo 4-4’te gösterilmektedir. Bu liste, bitkileri ve temel hayvan gruplarını kapsamaktadır. Kalınla vurgulanan bitki türleri, Bern Sözleşmesi Ek I’de listelenmiştir. Tablo 4-4 IUCN İstanbul’da Mevcut Kırmızı Liste Türleri Takson Adı Bitkiler Kırmızı Liste Alcea lavateriflora Küresel - Bölgesel/Yerel VU Asperula littoralis - VU Aubrieta olympica - EN Aurinia uechtritziana - VU Centaurea hermanii - EN Centaurea kilea - EN Cirsium polycephalum - CR Erysimum aznavourii - - Erysimum degenianum - EN Heptaptera triquetra - EN Hieracium noeanum - VU ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Takson Adı 4-21 Kırmızı Liste Küresel - Bölgesel/Yerel EN Jurinea kilaea – Doğu Trakya - VU Lathyrus undulatus - VU Linum tauricum ssp. bosphori - CR Ornithogalum euxinum – Doğu Trakya - EN Peucedanum obtusifolium – Doğu Trakya - VU Ranunculus thracicus - EN Symphytum pseudobulbosum - CR Tanacetum heterotomum - VU Taraxacum aznavourii - DD Taraxacum pseudobrachyglossum - NT Trifolium pachycalyx - DD Verbascum degenii - CR Accipiter brevipes - Avrupa LC VU Aquila pomarina LC LC Ciconia ciconia – Doğu Avrupa LC LC Ciconia nigra – Doğu Avrupa LC LC Circaetus gallicus – Avrupa LC LC Dendrocopos leucotos LC LC Dendrocopos medius LC LC Dendrocopos syriacus LC LC Emberiza hortulana LC LC Ficedula semitorquata LC LC Garrulus glandarius hansguentheri LC LC Gavia arctica LC - Hieraaetus pennatus – Avrupa LC LC Lanius collurio LC LC Larus cachinnans michahellis LC LC Larus melanocephalus LC LC Larus ridibundus – Akdeniz LC LC Milvus migrans – Avrupa LC VU Phalacrocorax aristotelis desmarestii LC LC Phalacrocorax carbo – Karadeniz & Akdeniz LC LC Picus canus LC LC Sitta krueperi NT NT Isatis arenaria Kuşlar Çevre ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-22 Kırmızı Liste Takson Adı Küresel LC Bölgesel/Yerel LC Talpa levantis - Trakya LC LC Tursiops truncates – Karadeniz ve Marmara DD VU Amfibiler Triturus karelinii LC LC Sürüngenler Emys orbicularis NT NT Testudo graeca VU NT Zamenis situla DD LC Anthocharis damone - Anadolu - VU Archon apollinus nikodemusi - EN Glaucopsyche alexis - Anadolu - VU NT EN Pseudophilotes bavius – Anadolu - EN Pseudophilotes vicrama – Anadolu - VU Scolitantides orion – Anadolu - VU Thymelicus action – Anadolu - VU Sylvia nisoria Memeliler Kelebekler Glaucopsyche arion – Kuzey & Doğu Anadolu 4.4.5 Korunan Türler Proje alanına daha fazla odaklanılarak, güzergâhın Belgrad ormanından geçen 1.8 km lik kısmına ait nadir türlerin kayıtları aşağıdaki gibi listelenmiştir. Tablo 4-5 Belgrad Ormanı’nda bulunan Nadir Türler Endemik/Nadir (E/N) Kırmızı Veri Kitabı Kategorisi (Ekim vd., 2000) Lathyrus undulatus Boiss E Vu Centaurea consanguinea DC. E LR (LC) Taraxacum turkikum van Soest E LR (LC) Campanulaceae Campanula lyrata Lam. subsp. lyrata E LR (LC) Euphorbiaceae Euphorbia amygdaloides L. var. robbiae (Turnill) Radeliffe-Smith E LR (LC) Boraginaceae Symphytum tuberosum L. subsp. Nodosum (Schur) Soo N Vu Liliaceae Lilium martagon L. N Vu Umbelliferae Ferrulago confusa Velen N Vu Urticaceae Parieteria officinalis L. N DD Familya Özel İsim Leguminosae Compositae DD : Yetersiz Veri ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Vu: Hassas LC: Asgari Endişe AECOM Çevre Rapor 4-23 Ayrıca, İstanbul’daki endemik türler, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan Türkiye Bitkileri Veri Servisi (TÜBİVES) tarafından toplanan verilere göre aşağıda listelenmiştir. Tablo 4-6 İstanbul’daki Endemik Türler Familya Türler Ranunculaceae Consolida thirkeana Brassicaceae Isatis arenaria Bern Sözleşmesi Ek I Erysimum degenianum Erysimum sorgerae Erysimum aznavourii Caryophyllaceae Dianthus andronakii Dianthus cibrarius Silene sangaria Guttiferae Hypericum aviculariifolium alttür byzantinum Fabaceae Astragalus vulnerariae Ek I Lathyrus undulatus Trifolium pachycalyx Ek I Trifolium pannonicum alttür elongatom Trifolium apertum varyete kilaeum Trigonella cephalotes Apiaceae Ferulago thirkeana Dipsacaceae Knautia degenii Knautia byzantina Asteraceae Senecio castagneanus Tripleurospermum conoclinium Onopordum anatolicum Cirsium polycephalum Carduus nutans alttür trojanus Carduus nutans alttür falcato-incurvus Centaurea kilaea Centaurea consanguinea Centaurea hermannii Uechtritzia armena Geropogon hybridus Hieracium noeanum ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Ek I AECOM Familya Çevre Rapor Türler 4-24 Bern Sözleşmesi Ek I Pilosella hoppeana alttür lydia Taraxacum aznavourii Taraxacum pseudobrachyglossum Taraxacum turcicum Campanulaceae Campanula lyrata alttür lyrata Jasione heldreichii varyete papillosa Asclepiadaceae Vincetoxicum fuscatum alttür boissieri Boraginaceae Onosma proponticum Ek I Onosma bracteosum Onosma bornmuelleri Symphytum pseudobulbosum Scrophulariaceae Verbascum bithynicum Verbascum degenii Ek I Scrophularia cryptophila Lamiaceae Lamium purpureum varyete aznavourii Wiedemannia orientalis Ballota nigra alttür anatolica Sideritis romana alttür romana Stachys sosnowskyi Thymus aznavourii Euphorbiaceae Euphorbia amygdaloides varyete robbiae Rubiaceae Asperula littoralis Liliaceae Allium peroninianum Ek I Allium rhodopeum alttür turcicum Bellevalia clusiana Colchicum micranthum Colchicum lingulatum alttür rigescens Amaryllidaceae Galanthus plicatus alttür byzantinus Iridaceae Crocus sieheanus Crocus pestalozzae Crocus olivieri alttür istanbulensis ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Ek I AECOM Rapor Çevre 4-25 Tablo 4-6’da kalınla vurgulanan türler, Belgrad Ormanı’nda mevcut endemik türlere işaret etmektedir (yukarıdaki Tablo 4-5’te gösterildiği gibi). Yukarıda kaydedilen türlerden yedisi, Bern Sözleşmesi Ek I’de yer almaktadır. Ek I türlerinden hiçbirinin, Belgrad Ormanı’nda bulunmadığı düşünülmektedir. 4.5 Alan Araştırmalarının Sonuçları 4.5.1 Genel Bakış Çalışma alanlarında bulunabilecek habitatlar ve türler ortaya koyulduğu için, uygun bir tampon bölge içerisinde, bir alan araştırması yürütmek gerekli olmuştur. Faz 1 Habitat araştırması, önerilen hattın her iki tarafında güzergâha yaklaşık 250 metre uzaklıkta bütün Üçüncü Boğaz Köprüsü’nü ve Kuzey Marmara Otoyolu’nu kapsamaktadır (toplamda 500 m genişliğinde bir tampon bölge sağlanmıştır). Temsili fotoğraflar içeren ayrıntılı alan notları, araştırma noktalarının nerelere yerleştirildiğini gösteren bir dizi harita da (Şekil 1.1 ve 1.6 arası) 4. Bölüm ekinde sunulmaktadır. Güzergâh ile örtüşen habitatları, bitki türleri bütünlüğüne göre tanımlanıp kaydedilmiştir. Mevcut türlere ilişkin ayrıntılı bozulma durumlarını gösteren kapsamlı bir harita sistemi, 4. Bölümün ekinde, Şekil 3.1 ve 3.11 arasındaki şekillerde sunulmuştur. Baskın türlere dayanan geniş habitatı türleri ise, Ek 4’te, Şekil 5.1 ve 5.10 arasındaki şekillerde gösterilmektedir. 4.5.2 Araştırma Alanının Özeti Önerilen otoyol güzergâhında bulunan habitatlar, geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlar, çalılıklar, göletler, akarsular ve sulak habitatı, yoğun ve yayılmış fundalıklar, açık meralar ve tarımsal habitatları içermektedir. İstanbul’un kentsel alanlarından kuzeye doğru gidildikçe, arazi daha tepelik ve inişli-çıkışlı bir hal almakta ve kentleşme yoğunluğu azalmaktadır. Bu bölgedeki açık çalılıklar, geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlık bölgelere doğru yol almaktadır. Türkiye’deki ağaçlık alanlar, yoğun bir şekilde kereste ve yakacak odun üretimi için kullanılmaktadır. Buna, geniş yapraklı ve iğne yapraklı ağaçlık alanlar da dâhildir. Bir zamanlar doğal ve işlenmemiş ormanlık alanlarda günümüzde genellikle iğne yapraklı ağaçlar dikilirken, geniş yapraklı ağaçlık alanlarda, geniş yapraklı türlerin doğal yollardan gençleştirilmesinden faydalanılmaktadır. Geniş yapraklı ormanlarda baltalık yönetim bağlamında, ağaçların çoklu gövdelerle yeniden büyümesine olanak sağlayan köklerle ağaç türleri belirli aralıklarla kesilmektedir. Büyümeyi mümkün kılan en iyi kerestelik ağaçlara olanak sağlamak için, bu kökler daha sonra inceltilmektedir. Sonrasında ise, gövdeler, 1 veya 2 köke kadar iyice inceltilmektedir. Kereste, arzu edilen boyuta ulaştığı zaman, bölüm, bir kez daha kesilir. Bu sürecin sonucu olarak, İstanbul civarındaki pek çok ağaçlık alan, gerçekte “genç” alanlar iken, çok yaşlı gövdelere sahiptir. Bu yöntem, kesildikten sonra ağacın yeniden dikilmesini gerektirmeyen keresteler üretmektedir. Ancak bu süreç, bitki topluluğunun gelişimini durdurmakta ve ormandaki ağaçların yaş aralığını ve dolayısıyla biyolojik çeşitliliği de sınırlandırmaktadır. Ancak İstanbul çevresinde, yaşlı ağaçların, yüksek düzeyde biyolojik çeşitliliğin ve ekolojik açıdan daha değerli alanların bulunduğu ve çok yoğun olarak kullanılmayan bazı kısıtlı ağaçlık alanlar da mevcuttur. Bu alanlar, en eski, doğal ve belli dönemlerde yaprak döken ağaçlardan oluşan Belgrad Ormanı’ndaki en önemli ağaçlık alanlardan oluşmaktadır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-26 Güzergâhın büyük bir bölümü, iğne yapraklı ağaçlıklardan geçerken, bazı alanlar terk edildiği veya daha az yoğunlukta kullanıldığı için yarı-doğal ağaçlıklara dönüşmüş olmasına rağmen, iğne yapraklı ağaçlıkların büyük bir kısmı, fidanlık durumundadır. Bu iğne yapraklı fidanlık ağaçlıkların bazılarında yoğun yapılaşma olsa da, burada biyolojik çeşitlilik açısından önem arz eden habitatları, aslında ağaçların alt kısımlarında yer alan çalılık tabakasıdır (alt bitki örtüsü). Başlıca habitat türleri, aşağı tanımlanmakta ve Şekil 3.1 ve 3.11 ile 5.1 ve 5.10 numaralı şekillerde gösterilmektedir. 4.5.3 İğne Yapraklı Ağaçlıklar Önerilen yol hattı, Pinus brutia, Pinus nigra, Pinus pinea, Pinus maritime ve Pinus radiate türlerinden oluşan iğne yapraklı ağaçlıklardan geçmektedir. İğne yapraklı ağaçlıkların büyük bir bölümü, üç katmanlıdır. Üst katmanı çamlar, orta ve alt katmanı yeniden canlanan meşe ve gürgen türleri ile birlikte çalılık katmanı oluşturmaktadır. Zemin katmanı ise, hayvan otlatma basıncının ciddi olmadığı yerlerde mevcuttur. Temel çalılık türleri, koca yemiş ağacı (Arbutus unedo), çalılar (Erica Earborea ve E. manipuliflora), kermes meşesi (Quercus coccifera), (Phillyrea latifolia), menengiç (Pistacia terebinthus), Cistus salvifolius, Cistus creticus, ardıç (Juniperus oxycedrus), Sarcopoterium spinosum, ateş dikeni (Pyracantha coccinea), Phyllarea latifolia, Rubus sp., Smilax excels, Prunus mahalep ve defne ağacından (Laurus nobilis) oluşmaktadır. Genel olarak zemin katmana hakim olan türler ise çimenlerle birlikte şunlardır: Cistus ve Rubus sp., Gagea sp., Primula vulgaris, Hedera helix, Crataegus sp, Ruscus aculeatus, R. hypoglossum, Menekşe sp.ve Robinia pseudo. 4.5.4 Geniş Yapraklı Ağaçlıklar Geniş yapraklı ağaçlıklardan oluşan habitatlarına hâkim olan türler, kayın, meşe, gürgen, kestane ve bazı noktalarda da kavak ağaçlarıdır. Ormancıların ormanın her bir parselinde uyguladığı kullanım rejimi ile belirlenen yaş yapısı, geniş yapraklı ağaçlıklarda büyük çeşitliliklere işaret etmektedir. Bu değerlendirmenin hedeflerine göre, ağaçlığın yaş yapısını, gövde çapına göre belirlenmiştir. Yönetim planları, Orman Genel Müdürlüğü’nün Ekosisteme Dayalı Çok Fonksiyonlu Orman Yönetim Planına göre düzenli olarak hazırlanmaktadır. Bu yönetim planlarında, gerçekte belirli bir bölgede yer alan ağaçların ortalama çapını gösteren a, b, c, d ve e yaş sınıfı kodları (meşcere gelişme çağı bakımından) kullanılmaktadır. Zaman sınırlaması nedeniyle, saha araştırmaları sırasında ağaç ölçümleri alınamamış olsa da, habitatın her bölgesinde yaklaşık yaş aralıkları kaydedilmiştir. Proje güzergâhındaki(500 m genişliğindeki koridor içinde) geniş yapraklı ağaçlıkların yaklaşık yaş sınıfları ve bunların kapladığı alan (hektar), aşağıdaki Tablo 4-7’de gösterilmektedir. Tablo 4-7 Ağaç Yaş Sınıfı ve Dağılımı Yaş Sınıfı Kodu Gövde Çapı Yaklaşık Yaş (en yakın yıla kadar) Avrupa Yakası Anadolu Yakası a 1.3 cm - 7.9 cm 3 ile 16 yıl 1,183.98 ha 694.67 ha b 8 cm - 21.9 cm 16 ile 44 yıl 466.16 ha 131.94 ha c 22 cm - 35.9 cm 44 ile 72 yıl 129.88 ha 1.25 ha d 36 cm -51.9 cm 72 ile 104 yıl 74.20 ha 0 ha ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor Yaş Sınıfı Kodu Gövde Çapı Yaklaşık Yaş (en yakın yıla kadar) e 52 cm + 104 yıl artı Avrupa Yakası 4-27 Anadolu Yakası Meşe ağacının yıl bazında yaşını hesaplarken, yaklaşık cm cinsinden çapının 2 katı şeklindeki oran temel alınmaktadır Ayrıca, çalı olarak gözlemlenen türler, şunlardan oluşmaktadır: Ostrya carpinifolia, Phillyrea, Erica arborea, Erica mediteranis, Crataegus monogyna, Ulmus minor, Arbutus unedo, Cistus cretigus, Carpinus betulus, Phillyrea latifolia, Cistus salvifolius, Tilia argentea, Coryllus avellana, Coryllus avellana, Cornus mas, Archetus durupecea, Laurus nobilis, Similax excels, Rubus tracticaccus, Vaccinium myrtillus, Hedera helix, Ruscus aculeatus, Ruscus hypoglossum ve Spartium junceum. Bu ağaçlık türünün zemin tabakasında ise, sarmaşık, çuhaçiçeği, hanımeli, menekşe, karadeniz defnesi (Daphne pontica),kuşkonmaz, menekşe, Cerastium, Hypericum calycinum gözlemlenmiştir. Yaşlı Ağaçlıklar Proje güzergâhı, doğrudan Belgrad Ormanı’nın yer aldığı Kuzey Boğaziçi (Yukarı Boğaziçi) ÖBA bölgesinden geçmektedir. Belgrad Ormanı, İstanbul’daki en yaşlı Gürgen-Meşe-Kayın ve Kızılağaç popülasyonlarına sahip olduğu için, belki de yenilemenin en zor olduğu güzergâh içinde en değerli ekolojik kaynakları temsil etmektedir. Doğal alanları temsil eden bu alanlar, yukarıdaki Tablo 4.7’de sunulmuştur. 4. Bölümün ekinde yer alan Şekil 4 ise, güzergâhtaki doğal meşelik alanları göstermektedir (çapı 36 cm ve üstünde olan ağaçlar – bkz. yukarıda Tablo 4.7). Karışık Ağaçlıklar Ağırlıklı olarak belirli zamanlarda yaprak döken alanlarda, %10’undan fazlasını iğne yapraklı ağaçların oluşturduğu bazı karışık ağaçlıklar mevcuttur. Buradaki bitki bütünlüğü, hâlihazırda tanımlanan ağaçlık türlerinden çok farklı değildir. 4.5.5 Fundalıklar Fundalıklar, ericoidler veya cüce karaçalı türlerinin ve likenler ve kara yosunları, çimen dışındaki otlar, Juncus trifidus, Erica arborea ve Erica manipuliflora, Erica mediteranis Crataegus monogyna, Ulmus minor, Arbutus unedo, Cistus cretigus türlerinin hâkim olduğu bir bitki örtüsüne sahiptir. 4.5.6 Göletler, Akarsular ve Sulak Alanlar Önerilen otoyol güzergâhında veya yakınında bir dizi küçük akarsu, nehir, gölet ve sulak alanlar bulunmaktadır. Akarsu ve göletlerdeki su kalitesi, karşılaşılan hemen hemen bütün su kütlelerinde olduğu gibi yüksek oranda sedimana sahip olduğu için genel olarak düşüktür. Kentsel alanların çevresinde bulunan akarsular, insanların neden olduğu düşük su kalitesi, su kütlesinin çevresine atılan yüksek düzeyde atık maddeler, çöp ve moloz gibi sebeplerden ötürü oldukça olumsuz etkilenmiştir. Büyük göletlerin, çok kullanılan mesire yerleri olduğu görülmektedir. Bu durumun kötü sonuçları arasında önemli miktarlara ulaşan çöp yığınları, yoldan geçen araçların neden olduğu zararlar ve yakılan ateş kalıntıları sayılabilir. Çimenlerin hâkim olduğu otsu bitki alanları, hızlı büyüyen türlerin egemen olduğu belirli sulak alan toplulukları sazlıklar (Juncus) ve diğer bataklık bitkileri de mevcuttur. Typha latifolai, Sparginum neglectum ve Phragmites australisbu alanlara hakimdir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-28 Boğaz’ın uç kısımlarında yer alan kıyı bölgelerindeki habitatları, kayalıktır ve genel olarak çalılıklardan oluşmaktadır. Ancak yukarıda belirtildiği gibi, alan araştırmaları başladığı zaman, boğazın iki yakasında da ağaç kesimi ve saha hazırlık çalışmaları çoktan başlamış durumdaydı. Bu yüzden, daha önce kıyı şeridinde mevcut olan bitkiler, hâlihazırda sahadan uzaklaştırılmış bulunmaktaydı. 4.5.7 Deniz Habitatları Deniz habitatları, köprü bacaklarının inşa edileceği boğazın uç kısımlarındaki sığ kıyı bölgelerinden oluşmaktadır. Alan araştırmaları sırasında, kazı malzemeleri kullanılarak kıyıya yakın alanları doldurma çalışmalarının hâlihazırda başladığı gözlemlenmiştir. Bu durum, bu bölgelerdeki kıyı ve deniz habitalarının zarar görmesine ve boğazdaki bulanıklığın geçici bir süre artmasına neden olacaktır. Aşağıdaki fotoğraflar, Mart/Nisan 2013’te yapılan çalışmaların kapsamını göstermektedir. 4.5.8 Diğer Habitatlar Yoğun ve Yayılmış Çalılıklar Koridor boyunca çalılık alanları bulunmaktadır. Temel türler, ormandaki çalılık katmanlarını tanımlayacak şekilde listelenmiştir. Islah Edilmiş Çayırlar Yonca, buğdaygiller (Gramineae) ve tipik çayır çiçeklerini (örneğin papatya) içeren ve genel çimen türlerinden oluşan bazı çayırlar mevcuttur. Yapılar Bu kategori, kullanılan veya kullanılmayan bütün binaları ve bu binaların bitişiğinde yer alan park alanı gibi küçük betonarme yapıları içermektedir. Bazı yapılar, yuva yapan kuşlar ve yarasalar için olanaklar sunsa da, bu tür bir habitatının özel bir ekolojik değeri bulunmamaktadır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-29 Tarım Alanları Güzergâh üzerinde çeşitli tarımsal araziler bulunmaktadır. İstanbul İli Tarım Master Planı, temel tarımsal arazilerin tarla tarımına, bitkilere, süs bitkilerine ve narenciye üretimine tahsis edildiğini göstermektedir. Saha çalışmaları sırasında arazi kullanım detayları, kamulaştırma çalışmaları tamamlanmamasından dolayı kesin olarak belirlenememiştir. Endemik Bitki Türleri Tablo 4-8’de Faz 1 Habitat Araştırması sırasında gözlemlenen endemik türleri listelemektedir. Araştırma sonucu olarak belirtilen kolonda yer alan ifadeler o türün sahada tanımlanıp tanımlanmadığını işaret etmektedir. Tablo 4-8 Gözlemlenen Endemik Bitki Türleri Bern Sözleşmesi Ek I Familya Türler Ranunculaceae Consolida thirkeana Tanımlanamamıştır Brassicaceae Isatis arenaria Tanımlanamamıştır Erysimum degenianum Tanımlanamamıştır Erysimum sorgerae Tanımlanamamıştır Erysimum aznavourii Tanımlanamamıştır Dianthus andronakii Mümkün Caryophyllaceae Tanımlanamamıştır Dianthus cibrarius Silene sangaria Araştırma Sonucu Ek I Mümkün Guttiferae Hypericum aviculariifolium alttür byzantinum Tanımlanamamıştır Fabaceae Astragalus vulnerariae Tanımlanamamıştır Mümkün Lathyrus undulatus Trifolium pachycalyx Ek I Mümkün Trifolium pannonicum alttür elongatom Tanımlanamamıştır Trifolium apertum varyete kilaeum Tanımlanamamıştır Trigonella cephalotes Tanımlanamamıştır Apiaceae Ferulago thirkeana Tanımlanamamıştır Dipsacaceae Knautia degenii Tanımlanamamıştır Knautia byzantina Tanımlanamamıştır Senecio castagneanus Tanımlanamamıştır Asteraceae Tripleurospermum conoclinium Mümkün Onopordum anatolicum Mümkün Cirsium polycephalum Mümkün Carduus nutans alttür trojanus Mümkün ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Familya Rapor Türler Çevre 4-30 Bern Sözleşmesi Ek I Araştırma Sonucu Carduus nutans alttür falcato-incurvus Mümkün Centaurea kilaea Mümkün Centaurea consanguinea Mümkün Centaurea hermannii Ek I Mümkün Tanımlanamamıştır Uechtritzia armena Geropogon hybridus Mümkün Hieracium noeanum Tanımlanamamıştır Pilosella hoppeana alttür lydia Tanımlanamamıştır Taraxacum aznavourii Tanımlanamamıştır Taraxacum pseudobrachyglossum Mümkün Taraxacum turcicum Mümkün Campanula lyrata alttür lyrata Tanımlanamamıştır Jasione heldreichii varyete papillosa Tanımlanamamıştır Asclepiadaceae Vincetoxicum fuscatum alttür boissieri Tanımlanamamıştır Boraginaceae Onosma proponticum Campanulaceae Ek I Onosma bracteosum Tanımlanamamıştır Onosma bornmuelleri Tanımlanamamıştır Mümkün Symphytum pseudobulbosum Scrophulariaceae Tanımlanamamıştır Verbascum bithynicum Verbascum degenii Ek I Scrophularia cryptophila Lamiaceae Tanımlanamamıştır Tanımlanamamıştır Mümkün Lamium purpureum varyete aznavourii Evet Wiedemannia orientalis Mümkün Ballota nigra alttür anatolica Mümkün Sideritis romana alttür romana Tanımlanamamıştır Mümkün Stachys sosnowskyi Thymus aznavourii Ek I Tanımlanamamıştır Euphorbiaceae Euphorbia amygdaloides varyete robbiae Rubiaceae Asperula littoralis Liliaceae Allium peroninianum Mümkün Allium rhodopeum alttür turcicum Mümkün Bellevalia clusiana Mümkün Colchicum micranthum ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Evet Tanımlanamamıştır Ek I Tanımlanamamıştır AECOM Çevre Rapor Bern Sözleşmesi Ek I Türler Familya 4-31 Colchicum lingulatum alttür rigescens Araştırma Sonucu Tanımlanamamıştır Amaryllidaceae Galanthus plicatus alttür byzantinus Iridaceae Crocus sieheanus Mümkün Crocus pestalozzae Mümkün Crocus olivieri alttür istanbulensis Mümkün Evet Araştırma sırasında türlerin çiçek açıp açmaması ve bazı alanlarda hava koşulları ve diğer kısıtlamalar gibi çeşitli faktörler nedeniyle, türlerin tam olarak tanımlanmasının her zaman için mümkün olmamıştır. Ayrıca, yukarıda tanımlanan bazı endemik bitki türleri, çoğu Türkiye’de endemik olmayan aynı bitki familyasında yer alan tür çeşitlerinin alt türlerini ya da varyasyonlarını oluşturmaktadır. Buna benzer şekilde, alan tanımlaması karmaşık ve zor olup, çok küçük farklılıklara bağlı olabilmektedir. Bazı durumlarda, endemik olabilecek çok benzer türde bitki türleri bulunsa da, yalnızca bitki yaprakları ve bitkinin karakterinden tanımlama yapıldığı için, bu türler, sadece endemik olması muhtemel türler olarak nitelenmiştir. Buna, yukarıdaki tabloda görülebileceği gibi, Iridaceae ve Asteraceae familyaları da dâhildir. 4.5.9 Memeliler Türkiye’de 127 memeli türü bulunmaktadır. Uluslararası Doğa Koruma Birliği (IUCN) Tehdit Altındaki Türler Kırmızı Listesi: Türkiye Memelileri ’ne göre, bunlardan 2’si tehlike altında, 14’ü hassas ve 3’ü de yakın tehdit altındadır. Faz 1 Habitat Araştırması sırasında, özel tür araştırması yapılmazken, memelilerle karşılaşıldığında, işaretleri kaydedilmiştir. Tanımlanan memelilere ilişkin bilgiler, aşağıdaki Tablo 4-9’da yer almaktadır. Tablo 4-9 Tanımlanan Memeli Türleri Türler Bilimsel Adı IUCN Durumu Dağılım Bulunan İşaretler Altın Çakal Canis aureus Asgari Endişe Türkiye yerlisi. Geniş dağılım ancak popülasyon gerileyebilir Önerilen otoyol boyunca özellikle de gölet, akarsu, nehir ve sulak alan civarında ayak izlerine ve dışkıya rastlanmıştır. Bayağı Yaban Domuzu Sus scrofa Asgari Endişe Türkiye yerlisi. Geniş dağılım Önerilen otoyolun Avrupa ve Asya yakalarında ayak izlerine, ayak seslerine ve oyuklara rastlanmıştır. Kızıl Tilki Vulpes vulpes Asgari Endişe Türkiye yerlisi. Geniş dağılım Ayak izi ve dışkı. Avrasya Porsuğu Meles meles Asgari Endişe Türkiye yerlisi. Geniş dağılım GPS 143. Noktada uzakta bulunduğu düşünülen bir ine rastlanmıştır. İn girişinin yakınında pek çok deliği bulunan ve çok kullanılan bir tuvalet bulunmuştur. İnin olduğu yerde başka oyuklar da vardı. İnin çevresinde çok ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor Türler Bilimsel Adı Dağılım IUCN Durumu 4-32 Bulunan İşaretler kullanılmayan yollara rastlanmıştır. İnin girişindeki yığında porsuk kılları bulunmuştur. Karaca Capreolus capreolus Türkiye yerlisi. Geniş dağılım Boğaz’ın Avrupa ve Anadolu yakasındaki ıssız alanlarda rastlanmıştır. Akdeniz Köstebeği Talpa levantis Türkiye yerlisi. Nkt 205’de köstebek cesedine rastlanmıştır. Su Samuru Akarsularda, göletlerde veya sulak alanlarda, su samuru (Lutra lutra) izine rastlanmamıştır. Akarsuların çoğu, düşük su kalitesine sahip olup bu durumun, bölgede su samurunun bulunmamasının nedenleri arasında olduğu düşünülmektedir (Bern Sözleşmesi Ek II’de listelenmiştir). Altın Çakal Önerilen otoyol güzergâhında, sıkça altın çakal izine rastlanmıştır. Bu işaretler arasında ayak izleri ve potansiyel dışkılar bulunmaktadır. İşaretlere en çok su kütleleri çevresinde rastlanmıştır. Altın çakal, IUCN tarafından, asgari endişe duyulan türlerden biri olarak sınıflandırılmıştır. Bayağı Yaban Domuzu Bayağı yaban domuzu, sürekli olarak bütün Türkiye’de avlanmaktadır. Önerilen otoyol güzergâhında, ayak izi, ayak sesi, kafatası parçası ve oyuk gibi yabandomuzu izlerine rastlanmıştır. Yaban domuzu, IUCN tarafından, asgari endişe duyulan türlerden biri olarak sınıflandırılmıştır. Küçük Memeliler Faz 1 Alan Araştırması sırasında gözlemlenen tek küçük memeli türü, orman yolunun uç noktalarında rastlanan Akdeniz Köstebeği’dir. Tablo 4-10 Gözlemlenen Küçük Memeliler Genel Adı Genel Adı (Türkçe) (İngilizce) Talpa levantis Karadeniz köstebeği Martes foina Mustela nivalis Türler IUCN Kategorisi Bern Sözleşmesi Levant mole Asgari Endişe (LC) - Sansar Stone marten Asgari Endişe (LC) Ek - III Gelincik Weasel Asgari Endişe (LC) Ek - III ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-33 Yarasalar Yarasalar, Avrupa’da korunan türler (Pipistrellus pipistrellus hariç hepsi Bern Sözleşmesi Ek II’de listelenmiştir) olduğu için, yarasalar ve konaklama alanları AB ülkelerinde oldukça yüksek seviyede korunmaktadır. Ancak yarasalar, Türk kanunlarına göre özel bir korumaya sahip değildirler. Bununla birlikte, Türkiye’de sayısız yarasa türleri bulunurken, yarasaların konaklama alanları da araştırılmıştır. Ancak yarasa potansiyeli olmasına rağmen, özellikle de yaşlı ağaçlarda yarasa gözlemlenmemiş ve yarasa işareti kaydedilmemiştir. Güzergâh üzerinde yer alan çeşitli noktalarda farklı yarasa türlerine rastlanma olasılığı yüksektir. 4.5.10 Amfibiler ve Sürüngenler İstanbul için sıra dışı olsa da, ilk alan araştırmalarının başladığı Mart ayı başlarında kar yağdığı için, amfibi ve sürüngen türleri nadiren gözlemlenebilmiştir. Ancak bazı durumlarda, gölet ve sulak alan çevrelerinde yeşil kertenkeleler gözlemlenmiştir. Ayrıca, ağaçlık alanda bir kaplumbağa gözlemlenmiştir (Nkt 172’de). Tablo 4-11 Gözlemlenen Amfibiler Türler Genel Adı Genel Adı (Türkçe) (İngilizce) Hyla arborea (orientalis) Ağaç Kurbağası Bufo bufo IUCN Kategorisi Bern Sözleşmesi European Tree Frog Asgari Endişe (LC) Ek II Siğilli Kurbağa Common Toad Asgari Endişe (LC) - Rana dalmatina Çevik Kurbağa Agile Frog Asgari Endişe (LC) Ek II Rana temporaria Bayağı Kurbağa Common Frog Asgari Endişe (LC) - IUCN Kategorisi Bern Sözleşmesi Tablo 4-12 Gözlemlenen Sürüngenler Türler Genel Adı Genel Adı (Türkçe) (İngilizce) Lacerta trilineata İri Yeşil Kertenkele Balkan Green Lizard Asgari Endişe (LC) Ek-II Laudakia stellio Dikenli Keler Asgari Endişe (LC) - Testudo graeca Tosbağa Roughtail Rock Agama Spur-thighed Tortoise Hassas (VU) Ek-II (not Laudakia stellio=Stellagama stellio) 4.5.11 Diğer Türler Kelebekler Türkiye, çok çeşitli habitatlara sahip büyük bir ülkedir. Bu çeşitliliğin bir sonucu olarak, Türkiye, 40’ı endemik olmak üzere yaklaşık 411 kelebek türüne sahiptir. Saha araştırması sırasında, 11 türe rastlanmıştır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-34 Araştırmanın yapıldığı dönemin büyük bir bölümünde havanın soğuk olduğuna ve kelebekler için uygun olmadığına da dikkat edilmelidir. Bulunan türlerin fotoğrafları için, Ek 4’teki alan notlarına bakınız. 4.6 Ekolojik Reseptörlerin Tanımlanması ve Değerlendirilmesi Aşağıdaki tablo (Tablo 4.13), bu çalışmada göz önünde bulundurulan Projeden etkilenebilecek ekolojik özelliklerin değerlendirmesini özetlemektedir. Değerler, yukarıdaki Tablo 4.1’de tanımlanan kategoriler göz önünde bulundurularak ve her bir özelliğin belirlenme durumunu, Projeye olan uzaklığını ve bir bütün halinde alan için sahip olduğu önemini değerlendiren profesyonel görüşlere başvurularak belirlenmiştir. Tablo 4-13 Reseptörlerin Değerlendirilmesi Ekolojik Alıcı Projeye olan Uzaklık Açıklamalar Değer Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar Şamlar Tabiat Parkı 880 m Sarıyer Feneryolu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası (YHGS) Doğrudan Güzergâh üzerinde Belgrad Muhafaza Ormanı Doğrudan Güzergâh üzerinde (Avrupa yakası) Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı Doğrudan Güzergâh üzerinde (Anadolu) Piknik Alanları (8 nokta tanımlanmıştır) Çeşitli 2873 Sayılı Milli Parklar Kanunu’na göre belirlenmiştir. Genelde mesire yeri olarak kullanılmaktadır. Genel olarak iğne yapraklı ağaçlardan oluşmaktadır. Karacaları avcılıktan korumak için 4915 Sayılı Kara Avcılığı Kanunu’na göre belirlenmiştir. Güzergâhın yaklaşık 2.673 m’si bu sahadan geçmektedir. 6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre belirlenmiştir. Güzergâh ormanın kuzey sınırından geçmektedir. Temel ağaç türü meşe (Quercus sp.) bütün ormanın %75’ini kaplamaktadır. Güzergâhın yaklaşık 1.837 m’si bu sahadan geçmektedir. 6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre belirlenmiştir. Güzergâh ormanın sınırından geçmektedir. Güzergâhın yaklaşık 1.483 m’si bu sahadan geçmektedir. 6831 Sayılı Orman Kanunu’na göre belirlenmiştir. Güzergâh piknik alanlarının ikisinden üzerinden, altısının da yakınından geçmektedir. Orta Orta Yüksek Yüksek Düşük Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar Ağaçlı Kumulları ÖBA 1.200 m Kuzey Boğaziçi ÖBA Doğrudan Güzergâh üzerinde Kilyos Kumulları ÖBA 350 m Ömerli Havzası ÖBA 1.000 m ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Kumullar Yüksek Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe ormanı, Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın ormanı, ve Alnus glutinosa-Carpinus – Kızılağaç-Gürgen ağaçlıkları gibi önemli ormanlar içermektedir. Yüksek Kumul habitatlar. Yüksek Geniş fundalık, frigana (garig, kısa boylu çalılıklar) ve asit karakterli baltalık orman mozaiği. Yüksek AECOM Rapor Ekolojik Alıcı Projeye olan Uzaklık Boğaziçi Önemli Kuş Alanı (ÖKA) Güzergâhın çaprazında Batı İstanbul Meraları ÖBA Doğrudan Güzergâh üzerinde Çevre Açıklamalar 4-35 Değer Göçmen kuşlar için ana Avrupa güzergâhlarından biridir. Yüksek Esenler’e yakın bir noktada kuzeybatı İstanbul’un inişli çıkışlı tepelerinde bulunan geriye kalan son kireçtaşı mera parçaları, mostra veren kayalar ve kuru asit karakterli çalılık meralardan oluşmaktadır. Yüksek Geniş iğne yapraklı ağaçlıklar. Düşük Habitatlar İğne yapraklı ağaçlıklar Geniş yapraklı ağaçlıklar Karışık ağaçlıklar Yaşlı ağaçlıklar Fundalıklar Göletler, akarsular ve sulak alanlar Deniz habitatları Yoğun ve yayılmış çalılıklar Islah edilmiş meralar Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Kayın, meşe, gürgen ve kestane hâkimdir. Genellikle 20 yılın altında baltalık rejimidir. İğne yapraklı ve geniş yapraklı türlerin hâkim olduğu karışık ağaçlıklardır. Yarı-doğal habitatlardır. Temel ağaç türü meşe (Quercus sp.) bütün ormanın %75’ini kaplamaktadır. Alo, gürgen, kızılağaç ve kestane vardır. Belgrad ormanının en iyi korunmuş alanlarına sahiptir. Orta Orta Yüksek Batı İstanbul Meraları ÖBA’yı içermektedir. Yüksek Su kalitesi genel olarak düşüktür. Düşük Köprünün altındaki sığ kıyı habitatlarının küçük bölümleri yok olacaktır. Düşük Güzergâh üzerinde bu tür habitatlar vardır.Genel. Düşük Verimsiz mera türleri. Düşük Yapılar Güzergâh yakınında Yarasa ve kuş yuvaları. İhmal Edilebilir Tarım alanları Doğrudan Güzergâh üzerinde Tarımsal arazi aşırı derecede değişikliğe uğramıştır. İhmal Edilebilir Doğrudan güzergâh üzerinde veya Çeşitli türler temsil edilmektedir. Hiçbiri Bern Sözleşmesi Ek I türlerinde tanımlanmamaktadır. Türler Endemik Bitkiler ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Orta AECOM Çevre Rapor Ekolojik Alıcı Projeye olan Uzaklık Açıklamalar 4-36 Değer yakınında Memeliler Amfibiler ve Sürüngenler Omurgasızlar (kelebekler) Deniz memelileri Deniz balıkları 4.7 Potansiyel Etkiler 4.7.1 Genel Bakış Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Çeşitli türler temsil edilmektedir. Hiçbiri özel koruma altında değildir. Orta Çeşitli genel türler. Orta Çeşitli genel türler. Düşük Boğaz’da ve çevresinde üç adet deniz memelisi türü bulunabilir. Bunlar, Türkiye’de ve Avrupa’da korunan türlerdir. Orta Bazı türler ticari açıdan önemlidir ve tehdit altında olabilir. Orta Mevcut ekolojik özellikleri belirleyecek masa başı çalışmalarını ve alan araştırmalarının tamamlanmasıyla birlikte, Proje güzergâhında mevcut olan habitatlar ve türler konusunda açıklık getirilmiştir. Bu aşamada saptanan reseptörler üzerindeki potansiyel etkilerin neler olabileceğini belirlemek önemli olacaktır. Bu değerlendirme, etki azaltma önlemleri alınmadığı takdirde, bu tanımlanmış reseptörlerin ne tür etkilerle karşılacağını anlamak konusunda bir fırsat sunmaktadır. Ancak bu bölümün değerlendirmeyi sonuçlandırmak yerine, iki işleve sahip olduğunu da dikkat etmek gerekmektedir: Bölüm, potansiyel etkilerin üstünde düşünülmesine olanak sağlamakta ve etki azaltma çalışmaları hakkındaki fikirlerin geliştirilmesine imkân vermektedir, ancak bunlar hâlihazırda tasarımda yer almamaktadırlar. Bu nedenle, aşağıdaki bölümler, etki azaltma önlemleri alınmadığında reseptörler üzerindeki potansiyel etkileri ele almaktadır. Yukarıdaki Tablo 4-13’te belirtildiği gibi, burada her reseptör için inşaat ve işletme etkileri göz önünde bulundurulmaktadır. 4.7.2 Genel Etkiler İnşaat sürecinde Proje çevresinde ekolojik kaynaklar üzerindeki potansiyel etkiler şunları içermektedir: ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-37 Proje güzergahı ve çevresinde flora ve faunayı rahatsız eden ve bunların üzerinde olumsuz etkileri olan, insan ve makinelerden kaynaklı toz, gürültü ve hareketler.habitatların kaybı; Hassas habitatlara ve akarsulara gres veya yağ gibi kirletici maddelerin dökülmesiyle akarsu yakınlarındaki inşaat faaliyetlerinden kaynaklanan yüzey suyu kirliliği ve/veya bozulması; Üreme dönemlerinde yapılan sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi çalışmaları sırasında kuşlara verilen rahatsızlık; Alandaki geyiklere ve diğer hayvanlara verilen rahatsızlıklar; ve Sürüngen ve diğer türlerin bulunduğu habitatların veya sığınma bölgelerinin yok olma olasılığı. Potansiyel işletme etkileri ise şunları içermektedir: Arazinin kalıcı olarak edinimi ve habitatların azalması veya kaybı; Orman yangınları dâhil, artan gürültü ve insanlardan kaynaklı rahatsızlıklar; Habitatlarda kalıcı parçalanma ve bölünme; Daha önce karanlık ve sessiz olan alanlarda artan aydınlatma ve gürültü kirliliği; Yol boyunca memeli ve diğer türlerin hareketlerine yönelik kısıtlama potansiyeli ve Alana erişimin artması sonucu imar açısından gelecekte ortaya çıkacak baskılar. Yollar ve köprünün kapladığı bölgede kalıcı olarak kaybedilecek olan habitatları önemli bir konudur. Projenin ortalama inşaat koridorunun 60,5 m olacağına dair alınan bilgi doğrultusunda habitat kaybı hesaplaması yapılmıştır (kaydedilen hâkim türlere göre). Buna göre etki azaltmak amacıyla yeniden yaratılması gereken minimum habitat hesaplanacaktır. Bu alanlar aşağıdaki Tablo 4-14’te özetlenmektedir. Tablo 4-14. 60.5 m’lik Koridorda yer alan Habitat Türlerinin Yüzölçümü Habitat Türü (Hâkim Türlere göre) 60.5m’lik Koridordaki Yüzölçümü (ha) Akasya 108,64 Tarımsal Arazi 251,02 Erozyon 0,46 İğne Yapraklı (Köknar) 29,83 Ihlamur 3,33 Ekilmemiş 8,39 Meşe Yaşlı Ormanlık Alan (Meşe altkümesi) İğne Yapraklı (Çam) 344,49 9,35 253,91 Rhododendron (fundagiller familyasından Orman gülü) 50,36 Mostra veren kayaç 0,60 Söğüt 0,60 ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor Habitat Türü (Hâkim Türlere göre) 4-38 60.5m’lik Koridordaki Yüzölçümü (ha) Toplam Ağaç Habitat (Vurgulu olanlar) 740,8 Bu tablo, 60,5 m genişliğindeki Proje inşaat koridorunda, yaklaşık 345 hektar meşe ağırlıklı ormanın kaybedileceğini göstermektedir. Buna, yaklaşık 9,35 hektar yaşlı meşe ormanı da dâhil olacaktır. Ayrıca, yaklaşık 284 hektar iğne yapraklı alan yok olacaktır. Akasya, ıhlamur ve söğüt gibi türlerin hâkim olduğu yaklaşık 112,5 hektarlık diğer ağaçlık alan da kaybolacaktır; bu, toplamda yaklaşık 741 hektar ağaçlık alanın yok olacağını göstermektedir. 4.7.3 Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar Potansiyel etkiler, inşaat sırasında resmi olarak korunan alanların bazı bölümlerinin geçici bir süreliğine zarar görmesi ve kaybedilmesini ve Projenin işletilmesi sırasında ise tamamen yok olmasını içermektedir. Ayrıca, inşaat ve işletme sırasında resmi olarak korunan alanların bölümlerinin birbirinden ayrıldığı noktalarda parçalanma sorunları yaşanabilecektir; bu durum, halkın ulaşım imkânlarını ve ekolojik bağlantıyı sınırlandırmaktadır. İnşaat ve işletme, ekolojik değer, ağaç, bitki örtüsü, endemik türler ve hayvanlar açısından öneme sahip habitatların yok olmasıyla sonuçlanabilir. Özellikle inşaat faaliyetleri sırasında, kirleticiler, sediman, toz ve insanların (işçiler) girişi nedeniyle ve şimdiye kadar daha az kullanılıp daha az zarar gören alanlara halkın girişi yüzünden dolaylı zararlar ortaya çıkabilecektir. 4.7.4 Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar Genel olarak ÖBA olarak tanımlanan önemli sayıda resmi olarak korunmayan alan bulunmaktadır. Bunlara, Belgrad ormanını kapsayan Kuzey Boğaziçi ÖBA’sı ve Batı İstanbul Meraları ÖBA’sı dâhildir. Bunlardan bazıları, resmi olarak korunan alanlarla üst üste gelen resmi olarak korunmayan alanlardır. Bu alanlar üstündeki potansiyel etkiler resmi olarak korunan alanlardaki etkilerle benzerdir. Bu durum, resmi olarak korunan alanlarla aynı düzeyde korunma sağlanmadığı için gelecekte bu alanların imara açılması konusunda daha büyük bir baskının ortaya çıkma ihtimalinin bulunduğu anlamına gelmektedir. Temel potansiyel etkiler arasında, yenilenmesi güç olan nadir habitatların yok olması ve parçalanması ve bireysel olarak türlerin ve popülasyonların yok olması ya da zarar görmesi sayılabilir. Böyle bir kayıp, geriye kalan habitatların değerini düşürebilir ve nihayet yok olmasına neden olabilir. Boğaziçi ÖKA ve göçmen kuşlarla ilgili olarak ise, bazı türler ormanlık alanlar üzerinden göç etmeyi tercih etmektedir. Proje inşaatı, bazı ormanlık alanları tahrip edebilecek, bu alanlardaki aydınlatmayı artıracaktır. Bu durum, kuş göçüne etki edebilecektir. 4.7.5 İğne Yapraklı Ağaçlar İğne yapraklı ağaçların üstündeki potansiyel etkiler, yukarıda resmi olarak korunan ve resmi olarak korunmayan alanlarla ilgili olarak ele alınan diğer ağaçlık habitatların durumu ile benzerlik göstermektedir. 4.7.6 Geniş Yapraklı Ağaçlıklar Geniş yapraklı ağaçların üstündeki potansiyel etkiler, yukarıda ele alınan diğer ağaçlık habitatların durumu ile benzerlik göstermektedir. Ancak yoğun şekilde kullanılan baltalık ağaçlık ve karışık ağaçlıklardan, ağaçların ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-39 kesilmediği ve biyolojik çeşitlilik düzeyinin yüksek olduğu Belgrad ormanının en değerli doğal ağaçlıklarına kadar bu habitatların değeri açısından büyük bir çeşitlilik bulunmaktadır. 4.7.7 Fundalıklar Potansiyel etkiler arasında, habitatların tamamen yok olması veya zarar görmesi, toprağı ve bitki örtüsü yapısını değiştiren drenaj yapısındaki değişiklikler ve insanlardan kaynaklı artan rahatsızlıklar yer almaktadır. Başlıca fundalık habitatı ise, Batı İstanbul Meraları ÖBA’sıdır. 4.7.8 Göletler, Akarsular ve Sulak Alan Habitatları Su kütlelerin hemen yanında yapılacak çalışmalar, sedimana yol açıp suda yaşayan omurgasız hayvanların yer değiştirmesine neden olacaktır. Bu durum, omurgasızların artan miktarlarda tüketilmesi ve diğer türlerle girilen rekabet nedeniyle, su kütlelerinin hemen yakınında besin zincirinde değişikliklere yol açabilir. Ayrıca, yer değiştiren sedimanlar da, alanın biyolojik çeşitliliğinde geçici değişikliklere neden olarak, omurgasızlar ve benzer bitki türleri için alanların uygunluğunu da değiştirebilecektir. Su kütlelerinin hemen yakınında yapılan çalışmalar, kurak dönemlerden ya da malzemelerin taşınmasından kaynaklı olarak toz oluşturma potansiyeline sahiptir. Bu tozların, su kütlelerine girip bulanıklığı artırma potansiyeli de vardır. Bu tür değişiklikler, bitki türlerinin üretkenliğini etkileyip, makro ve mikro hayvan dünyasında dolaylı bir etkiye sahip olabilir. Su kütlelerine yakın alanlardaki bitkilerin ve toprakların tasfiye edilmesi, toprak erozyonunun olasılığının artmasına neden olabilir. Bu durum; su kütlesindeki sediman oranının artmasına neden olacaktır. Bu ise, suyun akış aşağı yönünde kayda değer bir mesafe içerisinde bitki örtüsünü ve hayvanları etkileyecektir. Özellikle su kütleleri yakınlarında meydana gelen mekanik aksaklıklar ise yağ ve benzin gibi araç sızıntıları gibi beklenmedik kirliliklere yol açabilir. 4.7.9 Deniz Habitatları Köprünün yanında yapılan geçici dolgu işlemlerin dolayı, sığ kıyı şeridindeki habitatların kısa bir süreliğine yok olması potansiyeli bulunmaktadır. Ayrıca, sediman ve diğer maddelerin yayılmasından dolayı, bentik habitatlarda çökelen maddeler nedeniyle kayıp meydana gelebilir. 4.7.10 Diğer Habitatlar Yoğun ve yayılmış çalılık, ıslah edilmiş mera, binalar ve tarımsal alan gibi bir dizi diğer habitat üzerinde de potansiyel etkiler bulunmaktadır. Bu habitatların hepsi, çeşitli türleri destekleme potansiyeline sahiptir. İnşaat çalışmaları, diğer dört alanla aynı şekilde bu alanları da etkileyebilir. Kalıcı etkiler, habitat kaybı, bölünme sorunları, artan rahatsızlıklar ve gelecekte yaşanacak uzun dönemli imar baskısını içermektedir. 4.7.11 Endemik Bitki Türleri Endemik türler üzerindeki potansiyel etkiler arasında, inşaat faaliyetleri sırasında tür bireylerinin ve tür topluluklarının zarar görmesi veya yok olması ile Proje inşaatı sonucu olarak bu türleri destekleyen habitatların kalıcı bir şekilde yok olması sayılabilir. Ayrıca, zemin şartları, drenaj değişiklikleri, kirlenme ve hava kirliliği, toprakların ve habitatların bozulmasına neden olurken, yüksek oranda insan varlığı da endemik bitki türlerine zarar verebilir ya da yok olmasına neden olabilir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-40 4.7.12 Memeliler Memeliler üstündeki potansiyel etkiler arasında, habitatların veya bunların bağlı olduğu özelliklerin zarar görmesi, av hayvanlarının zarar görmesi, arazi kaybı ve arazi değişiklikleri, arazi kaybı nedeniyle bireyler arasında artan rekabet, insan varlığı nedenli rahatsızlıklar, yolda yatan hayvan leşleri ve artan avlanma süreçleri nedeniyle türlere verilen doğrudan zararlar sayılabilir. Ayrıca, Projeden dolayı daha önce kullanılmayan alanları da imara açılabilir; bu durum bu türlerin bağlı bulunduğu habitatlarda daha büyük kayıplara neden olabilir. 4.7.13 Amfibiler ve Sürüngenler Amfibi ve sürüngenlerin üzerindeki etkiler, memeliler üzerindeki etkilerle benzer olacaktır. Ayrıca, su kalitesi ve drenaj yapısındaki değişiklikler nedeniyle sulak alanların yok olması veya bu sulak alanlar üzerinde olumsuz etkiler ortaya çıkabilir. 4.7.14 Diğer Kara Türleri Diğer türler, omurgasızları (örneğin kelebekler) ve olası balık türlerini içermektedir. Omurgasızlar, habitatlarına bağlı olduğu için, bu alanların göreceği kayıp veya zararlar, omurgasızların sayısını bütünüyle etkileyecektir. Balıklar, genel olarak alanda düşük olan su kalitesine bağlı oldukları için, balıklar üzerine olası etkiler habitat kaybı, su kalitesinin değişmesi ve drenaj sorunları olacaktır. 4.7.15 Deniz Memelileri Karadeniz’de iki adet yunus ve bir adet domuz balığı türü bulunmakla birlikte bunlar inşaat çalışmalarından doğrudan etkilenebilecektir. Ayrıca sualtı gürültüsü, titreşimi ve avlanan balık türlerinin üzerindeki dolaylı etkiler, bu türlerin davranış ve beslenme başarısını da değiştirebilecektir. 4.7.16 Deniz Balıkları Karadeniz’de birçok balık türü bulunmakta ve bunlar kıyı bölgelerinde yoğunlaşma eğilimi gösterdikleri için, Boğaziçi’nde bulunabilmektedirler. Deniz memelileri gibi bu balıklar da inşaat çalışmalarından doğrudan ya da sualtı gürültüsünden, titreşimden ve avlanan balıklar üzerindeki dolaylı etkilerden etkilenebileceklerdir. 4.8 Etki Azaltma Önlemleri 4.8.1 Genel Bakış Bu bölüm, ekoloji ve biyoçeşitlilik üzerindeki potansiyel inşaat ve işletme etkilerine karşı Proje için uygulanacak veya uygulanması gereken etki azaltma önlemlerini özetlemektedir. Değerlendirme sürecinde, etkilerin değerlendirilmesi sürecinden önce, bütün etki azaltma önlemleri geliştirilmekte ve karara bağlanmaktadır. Bu, proje etkilerine dair gerçekçi ve kontrollü bir değerlendirme sağlamak amacıyla, kalıcı etkilerin önemi değerlendirilirken etki azaltma önlemlerinin de hesaba katılmasını mümkün kılacaktır. Böyle bir etki azaltma, genellikle Müşteri tarafından yapılan özel tasarım unsurları veya taahhütlerine dâhil edilmektedir. Bu unsurlar, 36 viyadük, üç yol tüneli ve güzergâh üzerinde inşa edilecek bir adet ekolojik köprüyü içermektedir (yerleri için bkz. Şekil 2.2). Bunlar, belirli yerlerde yolun üstünde veya altında, habitatların birbirine bağlı olmasını sağlayacaktır. Ayrıca, bir dizi önemli güzergâh hattı yeniden çizilmiş olup; bu durum, parçalanma ve bölünme sorunlarını en aza indirerek habitatlar üzerinde faydalı bir etkiye yol açacaktır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-41 Bu değerlendirmede bazı durumlarda etki azaltma çalışmaları için tavsiyelerde bulunulmuş ve bu tür bir etki azaltma işleminin ICA tarafından uygulanacaktır. Bütün etki azaltma önlemleri, ÇSEP (Çevresel ve Sosyal Eylem Planı)’da da özetlenmektedir. Aşağıdaki bölümler, yukarıda tanımlanan ekolojik ve biyoeşitlilik reseptörlerine ilişkin önerilen veya kararlaştırılan etki azaltma çalışmalarını ortaya koymaktadır. 4.8.2 Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar İnşaat etkileriyle bağlantılı olarak alınacak temel önlem, sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi, malzeme kullanımı ve depolaması, atık yönetimi ve boşaltım alanı ve kirlilik gibi inşaat faaliyetlerinin uygun bir şekilde kontrol edilmesini sağlayacaktır. İnşaat için bitkilerin tasfiye edildiği yerlerde yok olan habitatların benzer şekilde yenilenmesi için büyük çaba harcanmalıdır. Buna, aynı türden ve tercihen aynı kökenden gelen ağaçların dikilmesi de dâhildir. Kredi kuruluşları, kaybedilen ağaçların yerlerine yenilerinin dikilmesi için dörde bir oranının uygulanmasını gerekli kılmıştır. Mümkün olan yerlerde, açık tünellerin yeniden bitkilendirilmesiyle ekolojik bağlantı sürdürülmeli ve yeniden düzenlenmelidir; bu durum, viyadüklerin altında ve bazı noktalarda özel tasarlanmış ekolojik köprülerin inşa edilmesiyle habitatların bağlantısı geliştirilecektir. Ayrıca, yaşlı ormanlık alanlar gibi özellikle hassas ve önemli habitatları, çitle çevrilip özel korumaya alınmalıdır. Bu durumlarda, yakındaki genç ormanlık alanlar daha farklı yönetilmelidir; böylelikle, ağaç kesme ve yıkma işlemleri azaltılacak ya da yapılmayacak ve bu alanların, Belgrad ormanında geriye kalan yaşlı ormanlık alanlarla bağlanarak doğal yollardan yaşlı ormanlara dönüşmesine olanak sağlanmış olacaktır. Uzun vadede ise, bu mevzuat tarafından korunan alanlarda yapılacak imarın, habitatların entegrasyonu ve bağlantısının tehlikeye atmayacak şekilde yapılması için belirgin bir kılavuz kullanılmalıdır. Ancak bu düzeyde bir etki azaltma işlemi, ICA’nın sorumluluk alanını aşmaktadır. 4.8.3 Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar Aynı etki azaltma önlemleri, resmi olarak korunmayan hassas alanlar için de mevcuttur. ÇSEP’te tanımlandığı gibi, iyi bir inşaat yönetimi beklenmektedir. Yoğun olarak kullanılmayan doğal ormanların bulunduğu Kuzey Boğaziçi ÖBA’sında, Carpinus betulus-Quercus Gürgen-Meşe ormanı, Carpinus-Fagus – Gürgen-Kayın ormanı, ve Alnus glutinosa-Carpinus – Kızılağaç-Gürgen ormanları gibi yaşlı ancak yoğun bir şekilde yönetilmeyen önemli ormanlar bulunmaktadır. Aşağıdaki uzun dönemli etki azaltma ve yönetim önlemlerine gerek duyulacaktır: Yaşlı ormanlık habitatların ve ağaçların mümkün olduğunca korunması; Ağaç dikimi/nakli için bu alanlardan tohum ve fide toplanması; Yeniden yaşlı ormanlara dönüşüp ekolojik değerlerini artırmalarına olanak sağlamak için yakında bulunan baltalık veya yoğun bir biçimde kullanılan meşe ormanlarına ilişkin ormancılık yönetiminin değiştirilmesi; Daha yaşlı ormanların ortaya çıkmasına olanak sağlamak için, büyük ağaçlık alanlarda ağaç kesiminden uzak durulması veya azaltılması; Habitatların çeşitliliğini artırmak ve omurgasızlar için habitatlarını geliştirmek adına, yıkılan ağaçların doğaya karışması için bırakılması; İğne yapraklı ve yerli olmayan ağaçların bir kısmının ya da tamamının kesilmesi ve yerlerine yörede yetişen geniş yapraklı tohum ve fidelerin dikilmesi; Çalılık habitatların doğal yollardan yerini alması gibi, mümkün olan yerlerde doğal yenilenmeye olanak sağlanması; Tarımsal veya diğer arazilerde; örneğin, çalılık habitatlarında veya orman güllerinin (fundagiller familyasından) ya da diğer istilacı türlerin egemen olduğu yerlerde yeni ağaçlık alanların yaratılması; ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-42 İnşaat faaliyetleri ile ilgili bütün peyzaj çalışmalarının mümkün olan en sorunsuz şekilde yerel peyzaj düzenlemesi ile şekillendirilmesinin ve tohumlama için sadece yerel türdeki ağaçların ve bitkilerin kullanılmasının güvence altına alınması; Habitatların viyadük altında, tünel üstünde ve ekolojik köprüler aracılığıyla birbirine bağlanmasını sağlamak; Özellikle yaşlı ormanlık alanların kalıntıları konusunda, bir habitat koridoru ağı yaratmak için birbirinden ayrı habitatların birbirine bağlanmasını sağlamak. Diğer önemli mevzuat tarafından korunmayan hassas habitatlar arasında, Esenler’e yakın bir noktada, kuzeybatı İstanbul’un inişli-çıkışlı tepelerinde yer alan kireç taşı meralarının geriye kalan son parçaları, mostra veren kaya ve kuru asit karakterli fundalık meralarını içeren Batı İstanbul Meraları ÖBA sayılabilir. Başlıca etki azaltma çalışmaları, buradaki altyapı etkisini en aza indirmek ve inşaat makineleri ve diğer insan faaliyetlerinin neden olacağı zararları önlemek için açık fundalık meraları erişimin kısıtlanmasını güvence altına almak için yapılacaktır. 4.8.4 İğne Yapraklı Ağaçlıklar İğne yapraklı ağaçlık, insan yapımı olup kolayca yenilenebildiği için, inşaata ilişkin genel azaltma işlemi izlenmelidir. Bu habitatların yenilenmesi, işletme aşamasında yürütülecektir. 4.8.5 Geniş Yapraklı Ağaçlıklar Geniş yapraklı ağaçlıklar için önlemler, yukarıda tarif edilen resmen korunmayan habitatlarla aynı şekilde olacaktır. Yaşlı ormanlık alanlar bir yana, geniş yapraklı ağaçlık alanların büyük bir kısmı, baltalık yönetim rejimi altındadır; bu, yaşlı kütükler tutulsa da, 20 yıllık ağaçların kesildiği anlamına gelmektedir. Bu ağaçlıklar, önemli düzeyde yaşlı ağaçlara sahip olmadığı için, kolaylıkla yenilenebilecektir. 4.8.6 Fundalık Bu habitat, Batı İstanbul Meraları ÖBA’sını içermektedir; aynı etki azaltma işlemi, yukarıda ele alındığı şekilde burada da uygulanacaktır. 4.8.7 Göletler, Akarsular ve Sulak Alan ve Deniz Habitatları Su kütleleri ve akarsularla ilgili standart inşaat etki azaltma önlemlerinin alınmasının nedeni, akışın kontrol edilmesini, sedimanın bu tür habitatlara girmemesini ve kirliliğin önlenmesini güvence altına almaktır. İnşaat sırasında, uygun çevresel yönetim önlemlerinin devreye sokulması gerekecektir. İşletme sırasında ise, yoldan ve diğer altyapı noktalarından gelen kirli su akışını önlemek için, tasarımda yeterli bir drenaj sistemine de yer verilmelidir. 4.8.8 Diğer Habitatlar İnşaat yönetimine ilişkin etki azaltma işlemi izlenmelidir. İşletme aşamasında, bu habitatların yenilenmesine gerek duyulmayacaktır. 4.8.9 Endemik Bitki Türleri Güzergâha ilişkin ayrıntılı bir araştırma yürütmek ve gerektiği şekilde koruma altına almak ve/veya taşımak için güzergâh üzerinde bulunan her endemik bitkiyi tanımlamak kullanışlı bir yöntem değildir. Bu nedenle, temel etki azaltma önlemi olarak vejetasyonun sahadan uzaklaştırılması sırasında, sahip olduğu tohumların yaşamasını ve toprağın, endemik olanlar da dâhil, yerli bitkilerin kendilerini doğal yollardan yenileyebilecekleri ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-43 bir şekilde korunması, saklanması ve yeniden kullanılmasını mümkün kılacak şekilde yapılması tavsiye edilmektedir. Ayrıca, özellikle ÖBA gibi listelenen önemli habitatlar, mümkün yerlerde ve yukarıda ele alındığı şekilde korunmalıdır. 4.8.10 Memeliler Sahanın çalışmaya uygun hale getirilmesi sırasında hayvanların alandan uzaklaştırılmasına dikkat edilmelidir. Avcılık ve diğer faaliyetlere izin verilmeyecektir. Hayvanlar için zararlı olan bütün maddeler ve kirleticiler, güvenli bir şekilde sahada toplanacak ve kirlilik önlenecektir. Habitatların bağlantısı ve habitat ağının sürdürülmesi, ağaç dikimi ve çevre düzenlemesi ile teşvik edildiği varsayıldığı için, bölgedeki memeli türleri açısından arazi kayıplarının ve potansiyel arazi bölünme sorunlarının azaltılmasına yardımcı olacaktır. Gerekli olan yerlerde, hayvanlar için yol altgeçitleri ve diğer güvenli geçiş alanları tasarlanmalıdır. 4.8.11 Amfibiler ve Sürüngenler Amfibiler ve sürüngenler ve su habitatlarının korunmasıyla ilgili alınacak önlemler, yukarıda memeliler için verilen önlemleri içerecektir. 4.8.12 Diğer Türler Omurgasızlar gibi diğer türler için temel önlem, ağaç dikme, yerel kökenden tohum ve fide kullanımı ve habitatların bağlantısının canlandırılması ile uygun habitatları yenilemek ve sürdürülmesini sağlamaktır. 4.8.13 Deniz Memelileri Temel etki azaltma önlemi, bu türler üzerindeki doğrudan etkileri önlemek için yapılacaktır. Bu yüzden, deniz kıyısı çevresindeki çalışmalar sırasında, yunuslar ve muturlar izlenmeli ve bu türlerin zarar görmesinin veya gereksiz yere rahatsız edilmesinin önüne geçmek için önlemler alınmalıdır. 4.8.14 Deniz Balıkları Akışın kontrol edilmesini ve sedimanın balıkların habitatlarına girmemesini ve kirliliğin önlenmesini güvence altına almak için, inşaat süresince su ile ilgili standart önlemler uygulanmalıdır. İnşaat sırasında, uygun çevresel yönetim önlemlerin devreye sokulması gerekecektir. İşletme süresince yollardan ve diğer yapılardan kaynaklanan kirlenmiş yüzey akışını yüzey sularının karışmasını engelleyecek drenaj sisteminin tasarıma eklenmesi gerekecektir. 4.9 Kalıcı Etkiler 4.9.1 Etkilerin Özeti Aşağıdaki Tablo 4.15’te, bütün ekolojik reseptörler üzerinde etki azaltma çalışmalarından sonra bile devam edecek olan kalıcı etkilerle ilgili bir özet yer almaktadır. Kalıcı etkilerin değerlendirilmesinde, reseptörlerin değeri (bkz. Tablo 4.13) ve alınacak önlemlerin verimliliği hesaba katılmaktadır. Bu değerlendirmede, ICA’nın kontrolü dışında gelecekte ortaya çıkacak imar baskısının (şehrin genişlemesi, imara açılması) hesaba katılmadığına dikkat edilmelidir. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Çevre Rapor 4-44 Tablo4-15 Kalıcı Etkilerin Özeti Ekolojik Reseptör Değer Projeye olan Uzaklık Açıklamalar Kalıcı Etki(Önleml er alındıktan sonra) Mevzuat Tarafından Korunan Alanlar Şamlar Tabiat Parkı Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir. İhmal Edilebilir Orta 880 m Orta Doğrudan Güzergâh üzerinde Bu saha proje güzergâhı nedeniyle bölünecek olup ve işlevi geyikleri avcılıktan korumaktır. Güzergâhın yaklaşık 2.673 m’si bu sahadan geçmektedir. Yüksek Doğrudan Güzergâh üzerinde (Avrupa yakası) Ormanın bazı alanları yok olacak, bölünecek ve başka etkiler yaşanacaktır. Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini düşürse de, etki yine de önemli olacaktır. Güzergâhın yaklaşık 1.837 m’si bu alandan geçmektedir. Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı Yüksek Doğrudan Güzergâh üzerinde (Anadolu yakası) Ormanın bazı alanları yok olacak, bölünecek ve başka etkiler yaşanacaktır. Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini düşürse de, etki yine de önemli olacaktır. Güzergâhın yaklaşık 1.483 m’si bu alandan geçmektedir. Orta Piknik Alanları (8 nokta tanımlanmıştır) Düşük Çeşitli Bu tür alanlar, zarar görürse veya tehlike altına girerse kolayca yenilenebilmektedir. Düşük Sarıyer Feneryolu Yaban Hayatı Geliştirme Sahası(YHGS) Belgrad Muhafaza Ormanı Düşük Orta Mevzuat Tarafından Korunmayan Hassas Alanlar Ağaçlı Kumulları ÖBA Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir. Yüksek 1.200m Kuzey Boğaziçi ÖBA Yüksek Doğrudan Güzergâh üzerinde Kilyos Kumulları ÖBA Yüksek 350m Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir. İhmal Edilebilir Ömerli Havzası ÖBA Yüksek 1.000m Proje güzergâhı üzerinde veya yakınında değildir ve doğrudan etkilenmeyecektir. İhmal Edilebilir Boğaziçi Önemli Kuş Alanı (ÖKA) ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor Yüksek Güzergâhın çaprazından geçmektedir Ormanın bazı alanları yok olacak, bölünecek ve başka etkiler olacaktır. Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini düşürse de, etki yine de önemli olacaktır. Bazı habitat kayıpları ve aydınlatma etkileri yaşanacaktır, ancak inşaat çalışmaları ve güzergâhın işletilmesi bu ÖKA’yı önemli derecede etkilemeyecektir. Genellikle köprü gibi yapılara çarpmadıkları için köprü inşaatı göçmen kuşlar için engel oluşturmayacaktır. Düşük Orta Düşük AECOM Ekolojik Reseptör Rapor Değer Projeye olan Uzaklık Çevre Açıklamalar 4-45 Kalıcı Etki(Önleml er alındıktan sonra) Yüksek Doğrudan Güzergâh üzerinde Habitatların bazı bölümleri yok olacak, bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Bir orman olmamasına rağmen, uluslararası düzeyde tanınmış önemli ve nadir bir habitattır. Ancak çeşitli imar çalışmaları nedeniyle ciddi baskı altındadır ve yakın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. Kuzey Boğaziçi ÖBA ile aynı kriterleri taşıdığı için, bu habitat üzerindeki kalıcı etkiler genel olarak orta düzeydedir. Düşük Doğrudan Güzergâh üzerinde Ekolojik açıdan eşsiz veya yenilenmesi zor olmayan geniş iğne yapraklı ağaçlıklar. Düşük Geniş Yapraklı Ağaçlıklar Orta Doğrudan Güzergâh üzerinde Ormanın bazı alanları yok olacak, bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Ancak ağaç dikimi gibi önlemler, etkinin seviyesini düşürse de, etki yine de önemli olacaktır. DüşükOrta Karışık Ağaçlık Orta Doğrudan Güzergâh üzerinde Kolaylıkla yenilenebilecek karışık ağaçlıklarıdır. Düşük Yaşlı Ağaçlık Yüksek Doğrudan Güzergâh üzerinde Habitatın bazı bölümleri yok olacak, bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Bu değerlendirmede ICA’nın kontrolü dışında gelecekte gelişecek imar baskılarının hesaba katılmadığına dikkat edilmelidir. Orta Fundalık Yüksek Habitatın bazı bölümleri yok olacak, bölünecek ve diğer etkiler olacaktır. Orta Göletler, akarsular ve sulak alanlar Düşük Batı İstanbul Meraları ÖBA Orta Habitatlar İğne Yapraklı Ağaçlıklar Deniz Habitatları Düşük Yoğun ve Yayılmış Çalılıklar Düşük Islah edilmiş Meralar Düşük Yapılar ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor İhmal Edilebilir Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan Güzergâh üzerinde Doğrudan Güzergâh üzerinde Güzergâh yakınında Su kalitesi genel olarak düşüktür. Düşük Bu habitatta geçici olarak çok sınırlı bir zarar yaşanacaktır. Düşük Güzergâh üzerinde bu tür habitat grupları vardır. Genel. Düşük Verimsiz mera türleri.Genel. Düşük Yarasa ve kuş yuvaları.Genel. Düşük AECOM Rapor Ekolojik Reseptör Tarımsal Habitatlar Değer İhmal Edilebilir Projeye olan Uzaklık Doğrudan Güzergâh üzerinde Çevre Açıklamalar 4-46 Kalıcı Etki(Önleml er alındıktan sonra) Tarımsal arazi aşırı derecede değişikliğe uğramıştır. Düşük Doğal yenilenme ve eski haline gelme gibi toprakların/tohum bankalarının muhafaza edilmesi ve toprakların yeniden kullanımı gerçekleştirilebilir Düşük Habitatların birbirine bağlanması yolu ile habitat yaratılması ve bölünmenin azaltılması etkileri azaltacaktır. Düşük Habitatların birbirine bağlanması yolu ile habitat yaratılması ve bölünmenin azaltılması etkileri azaltacaktır. Düşük Habitatların birbirine bağlanması yolu ile habitat yaratılması ve bölünmenin azaltılması etkileri azaltacaktır. İhmal Edilebilir Türler Endemik Bitkiler Orta Memeliler Orta Amfibiler ve Sürüngenler Orta Omurgasızlar (kelebekler) Düşük Deniz Memelileri Orta Deniz Balıkları Orta 4.9.2 Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Doğrudan güzergâh üzerinde veya yakınında Kolaylıkla Karadeniz’e ulaşabilecekleri için yunuslar ve muturlar, çalışmalardan uzaklaşacaklardır. Düşük Alanda önemli deniz balığı popülasyonları ve bu popülasyonlar üstünde önemli bir etki olmayacaktır. Düşük Önemli Etkiler Önlemlerin alınmasından sonra, aşağıdaki reseptörler için önemli etkiler (orta) devam etmektedir. 4.10 Belgrad Muhafaza Ormanı (geniş yapraklı ve yaşlı ağaçlıklar dâhil). Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı (geniş yapraklı ağaçlık dâhil) Kuzey Boğaziçi ÖBA (Belgrad ormanı, geniş yapraklı ağaçlık dâhil) Batı İstanbul Meraları ÖBA (fundalık habitatlardan oluşmaktadır) Özet Proje alanında bulunan ekoloji ve biyoçeşitlilik üzerindeki etkilerini tespit etmek için ekolojik bir değerlendirme yapılmıştır. Ön bilgiler, hem güzergâh koridorunda hem de koridorun çevresinde yer alan habitatları ve türleri ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-47 hakkında bilgi sağlayan bir masa başı çalışmasına dayandırılmıştır. Alan araştırmaları ise, Mart ve Nisan 2013’te yapılmıştır. Çalışma sonucunda, Proje hattında ve çevresinde Milli Parklar Kanunu’na göre, milli park, tabiat anıtı veya tabiatı koruma alanı bulunmadığını tespit edilmiştir. Ancak İstanbul’un Avrupa ve Anadolu yakasında Proje’den etkilenebilecek bir dizi Tabiat Parkı bulunmaktadır. Projeye en yakın uzaklıktaki tabiat parkı ise, Avrupa yakasında, güzergâhın yaklaşık 880 m batısında yer alan Şamlar Tabiat Parkı’dır. Ayrıca, güzergâhın yaklaşık 2,8 km’si, doğrudan Avrupa yakasında Sarıyer Fener Yolu’nda bulunan bir Yaban Hayatı Geliştirme Sahası’ndan (YHGS) geçecektir ve güzergâhın yaklaşık 5,5 km’sinin geçtiği Polonezköy çevresinde 2012-2013 dönemi MAK kararlarına göre, avcılığın yasaklandığı bir alan da bulunmaktadır. Proje sahası ve çevresinde Orman Kanunu’na göre, tohum meşceresi ve biyogenetik koruma alanları (gen sahaları) bulunmamaktadır. Ancak güzergâh üzerinde bazı muhafaza ormanları, tohum bahçesi ve kent ormanı ve piknik alanı gibi mesire yerleri bulunmaktadır. Bunlar, şu şekildedir: Belgrad Muhafaza Ormanı: Güzergâh, İstanbul’un Avrupa yakasında yer alan ormanın kuzey sınırından geçmektedir. Elmalı Bendi Muhafaza Ormanı: Güzergâhın bir bölümü, Anadolu yakasında yer alan bu ormandan geçmektedir. Kuzey Boğaziçi ÖBA (Belgrad ormanı dâhil) Diğer alanlar ise şöyledir: Reşadiye ve Alemdağ Nişantepe arasında yer alan bir Tohum Bahçesi;mevcut İstanbul Otoyolu (E-80) yakınlarında, Ümraniye’de bir kent ormanı; ve çeşitli piknik alanları. Güzergâhın büyük bir bölümü (yaklaşık 35 km), boğaz boyunca Avrupa yakasından Asya yakasına uzanan Boğaziçi Önemli Doğa Alanı (ÖDA) üzerinden geçmektedir. ÖDA, kıyı şeridinde kumullar, kayalar, maki toplulukları, meralar, ormanlar ve göller gibi büyük çeşitlilik içeren habitatlardan oluşmaktadır. Ayrıca alan, boğazın batı ve doğu yakasındaki ormanlık alanlarda bir Önemli Bitki Alanı da (ÖBA) içermektedir. Bu KBÇA içinde, nadir bitki türlerini destekleyen birtakım hassas habitatları bulunurken, bu alanların bazıları ÖBA olarak tanımlanmıştır. Diğer bir ÖDA ise, Avrupa yakasında yer alan Batı İstanbul Meraları ÖDA’dır. ÖDA’nın toplam alanı, güneyde Bağcılar ve kuzeyde Pirinççi arasında 9.612 hektardır. Esenler’e yakın bir noktada, bu bölgede yer alan Batı İstanbul Meraları ÖBA, kuzeybatı İstanbul’da bulunan geriye kalan son kireçtaşı, mera parçaları, mostra veren kaya ve kuru asit karakterli çalılık meralardan oluşmaktadır. Bir orman olmamasına rağmen, uluslararası düzeyde tanınmış önemli ve nadir bir habitatdır. Ancak çeşitli imar çalışmalarından dolayı ciddi basınç altındadır ve yakın gelecekte yok olma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Kuzey Boğaziçi ÖBA ile aynı kriterleri taşıdığı için, bu habitat üzerindeki kalıcı etkiler, genel olarak orta düzeydedir. 60,5 m genişliğindeki Proje inşaat koridoru içinde, yaklaşık 345 hektarlık meşe egemen ormanı yok olacaktır. Buna, yaklaşık 9,35 hektarlık doğal meşe ormanı da dâhildir. Ayrıca, yaklaşık 284 hektar iğne yapraklı ağaçlık ve akasya, ıhlamur ve söğüt gibi türlerin hâkim olduğu 112,5 hektarlık bir diğer ağaçlık da yok olacaktır. Aşağıdaki hususları yerine getirmek için, önemli etki azaltma önlemlerine gereksinim duyulacaktır: Yaşlı ormanlık habitatların ve ağaçların mümkün olduğunca korunması; Ağaç dikimi/nakli için bu alanlardan tohum ve fide toplanması; Yeniden yaşlı ormanlara dönüşüp ekolojik değerlerini artırmalarına olanak sağlamak için yakında bulunan baltalık veya yoğun bir biçimde kullanılan meşe ormanlarına ilişkin ormancılık yönetiminin değiştirilmesi; ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor AECOM Rapor Çevre 4-48 Daha yaşlı ormanların ortaya çıkmasına olanak sağlamak için, büyük ağaçlık alanlarda ağaç kesiminden uzak durulması veya azaltılması; Habitatların çeşitliliğini artırmak ve omurgasızlar için habitatları geliştirmek adına, yıkılan ağaçların doğaya karışması için bırakılması; İğne yapraklı ve yerli olmayan ağaçların bir kısmının ya da tamamının kesilmesi ve yerlerine yörede yetişen geniş yapraklı tohum ve fidelerin dikilmesi; Çalılık habitatlarının doğal yollardan yerini alması gibi, mümkün olan yerlerde doğal yenilenmeye olanak sağlanması; Tarımsal veya diğer arazilerde; örneğin, çalılık habitatlarında veya orman güllerinin (fundagiller familyasından) ya da diğer istilacı türlerin egemen olduğu yerlerde yeni ağaçlık alanların yaratılması; İnşaat faaliyetleri ile ilgili bütün peyzaj çalışmalarının mümkün olan en sorunsuz şekilde yerel peyzaj düzenlemesi ile şekillendirilmesinin ve tohumlama için sadece yerel türdeki ağaçların ve bitkilerin kullanılmasının güvence altına alınması; Habitatların viyadük altında, tünel üstünde ve ekolojik köprüler aracılığıyla birbirine bağlanmasını sağlamak; Özellikle yaşlı ormanlık alanların kalıntıları konusunda, bir habitat koridoru ağı yaratmak için birbirinden ayrı habitatların bağlanmasını sağlamak. Proje inşaatı nedeniyle kaybedilen habitatların hesaplanmasına göre, toplamda 345 hektar meşe ormanı kaybolacağı için, bu türden bir habitat kaybını telafi etmek gerekmektedir. Bu toplam içinde, 9 hektarın biraz üstündeki bir alan, kaybedilecek yaşlı ormanlık alan olup bu alanın yakındaki mevcut baltalık meşe yoğunluklu ağaçlık alanda tercihen yönetimsel değişikliklerle yenilenmesi gerekmektedir. Ayrıca, 284 hektar iğne yapraklı bölge ile birlikte, diğer baskın ağaç türlerini (akasya, ıhlamur, söğüt) içeren başka bir daha düşük yoğunluklu 112,5 hektar habitat da kaybedilecektir. Bu, toplamda 740 hektar meşe ve iğne yapraklı yoğunluklu bir alana işaret etmektedir. Ağaç yoğunluğu büyük oranda değişiklik gösterebileceği için, ormanlık bir habitatın temizlenmesi sırasında kaybedilecek ağaçların gerçek miktarını hesaplamak da çok zor olacaktır. Ancak Proje inşaatı nedeniyle kaybedilecek ağaçları telafi etmek için, uygulanacak yeni ağaç dikimi açısından, dörde bir oranı tavsiye edilmektedir. Ormanlık habitat kayıplarına yönelik etki azaltma çalışmalarına ilişkin ayrıntılar, ÇSEP’in Ağaçlandırma Planı ekinde yer almaktadır. ÇSED, 2 Ağustos 2013, Final Rapor