PDF SAYI 37 - Hayat Online
Transkript
PDF SAYI 37 - Hayat Online
37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:18 Uhr Seite 1 T.C. Münster Baþkonsolosluðu Eðitim Ataþesi Ali Çevik`in 2009-2010 EðitimÖðretim Yýlý Mesajý Federal Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble Dinlerarasý diyalog insanlar arasýndaki güveni artýrýyor Sayfa: 4`te Sayfa: 17`de IGMG`den Bavyera Ýçiþleri Bakaný`nýn iftiraya varan ifadelerine kýnama “Bir Ýçiþleri Bakaný görevinin getirdiði sorumluluðun bilincinde olmalý ve ýrkçý partilerin aðzýyla konuþmamalýdýr’’ Sayfa: 30`da DÝTÝB SinnEnergie Projesi Tanýtýldý Sayfa: 10`da Avrupa`daki Kitapçýnýz Unutma! OKUSAN Unutturma! Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD Hac Malzemeleri ve Hediyelik Eþyalar Tel: 0180-3002250 www.okusan.eu Rahmet, Bereket, Af ve Dayanýþma Ayý YA ÞEHR-i RAMAZAN Ýbadet Oruç Onbir Ayýn Sultanýný Karþýlarken Abdullah YILDIZ Sayfa 23`te Ramadan Borçlarýnýzdan Kurtulmanýn Yolu Sayfa 27`de kommen Kadim Bir Murat ÝLERÝ Avukat Nalan SÖNMEZ Sayfa 26`da Will- Ali BULAÇ Sayfa 13`te Hacarabýn Serüvenleri 24 Selma ÖZTÜRK Sayfa 36`da Kötüler ve Ýyiler M. Salih AYDIN Sayfa 37`de Ruhi Disiplin ve Oruç Mahmut AÞKAR Sayfa 7`de Sayfa 5`te Dr. Yusuf IÞIK Ramazan Güz Ya ð m u r unda Yýkanmak 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:18 Uhr Seite 2 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:18 Uhr Seite 3 editörden Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir 3 Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Sinan AKTÜRK hasbihal Sevgili dostlar! Yine bir izin sezonundan sonra beraberiz. Saðlýk, sýhhat, afiyet içerisinde bir izin geçirmiþsinizdir inþallah. Bizler 5 senenin üzerine bir izin yapma fýrsatý bulduk. Bu ara vatani görevimizi Burdur`da yapmayý da ihmal etmedik. (Yaþýmýz gelmiþti; hatta geçmek üzere idi.) Anavatanýmýzý ziyaret etmek ve sýla-i rahim yapmak gerçekten bedenen ve ruhen insaný rahatlatýyor. Benim tatil felsefem biraz daha farklý gibi. Benim tatilden anladýðým; fiziki olarak dinlenmenin yanýnda, sevdiklerimi ziyaret etmek ve onlarla vakit geçirmek ruhen beni dinlendiren hasletler. Özellikle Ýstanbuldaki tarihi mekanlarý gezmek beni bedenen ve ruhen oldukça dinlendiriyor. Buradan hareketle bir tavsiyemiz olacak. Özellikle uzun süreli tatil zamanlarýnda toplu organizeler yaparak; Türkiyemizin güzel beldelerine bir nevi kültür turlarý düzenlemek faydalý olur kanaatindeyiz. Bu vesile ile yeni nesillerimiz hem kültürümüzün köklerini tanýmýþ olur ve hem de kültürlerarasý etkileþimin güzelliklerini öðrenmiþ olurlar diye düþünüyoruz. Sevgili dostlar! Son zamanlarda Avrupa`nýn çeþitli ülkelerinde ve özellikle de Almanya`da menfur olaylar yaþanmakta. Bizler izinde iken istenmeyen bazý olaylar yaþandý. Maalesefki bu olaylarda sanki özellikle bir yerlerden düðmeye basýlmýþ gibi kadýnlar hedef seçildi. Dresden`de yaþanan vahþi olay bunu doðrular nitelikte idi. Almanya`ya akademik çalýþmalar için gelmiþ ve ailecek bu çalýþmalarýn içerisinde olan bir hanýmefendi; komþusunun kendisini ve ailesini rahatsýz etmesi ile alakalý olarak þikayette bulunuyor ve dava için gittiði mahke- Impresium Künye hayat Toplumsal ve Dini Sorumluluklarýmýz Önemli mede hunharca katlediliyor. Eþini korumak için katile müdahale etmek isteyen koca da ne hikmetse sanki katil oymuþ gibi vurularak aðýr yaralanýyor. Ve bunu yapan þaþkýn polis memuru ve onun amirleri ise hala özür bile dileme nezaketinde bulunmuyorlar! Asýl acý taraflarýndan bir tanesi de yine kadýn olan Almanya Baþbakaný Angela Merkel`in olaydan günler sonra usulen bir açýklama yapmasý. Biz burada öldürülen müslüman bir kadýn için kýzgýnlýðýmýzý dile getirmek için bunlarý yazmýyoruz. Öldürülen sonuçta bir insan, bir hanýmefendi, bir anne ve maalesef hamile bir kadýn. Dünyanýn neresine giderseniz gidin; bir bayana ve özellikle de hamile bir bayana toplum tarafindan özen gösterilir. Savaþ zamanlarýnda bile kadýn ve çocuklara dokunulmaz. Buna uymayanlara insan olarak bakýlmaz. Ama bu ne nefret durumu ki; Almanya gibi Avrupa`nýn merkezi bir yerinde ve güvenlik açýsýndan en güvenilir bir mekan olan mahkeme salonunda ve maalesef polisin gözü önünde böyle bir hunharca olay gerçekleþebiliyor. Bu ve buna benzer olaylarýn psikolojik ve sosyolojik altyapýsýnýn irdelenmesi gerekmektedir. Maalesef bu tür olaylar hep seçim öncesi dönemlerde týrmanýyor ve en üst seviyeye çýkýyor. Her zaman söylediðimiz gibi politik çýkar ve beklentiler bu tür olaylara maalesef çanak tutuyor. Burada bir hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Aðustos-August 2009 Ramazan 1430 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Murat Ýleri, Mahmut Aþkar, Cengiz Þahbaz, Sinan Aktürk, Aydýn Ersoy, M. Salih Aydýn genelleme yapmak niyetinde deðiliz. Tabiki akl-ý selim çaðrýsý yapan ve bu noktada çalýþmalar yapan politikacýlar çoðunluktadýr. Ama yaþanan olaylar herkesi ve her kesimi etkilemektedir. Hiç kimse böyle bir katliama ve özellikle de çocuklarýnýn gözü önünde maruz kalmak istemez. Toplum mühendislerinin bu tür olaylarýn bir daha yaþanmamasý için deðiþik çözüm önerileri ortaya sürmeleri gerekmektedir. Sevgili dostlar! Malumunuz Almanya seçim sathýna girmiþ bulunmakta. Hem yerel seçimler ve hem de genel seçimler için adaylar ve partiler harýl harýl çalýþmakta. Demokratik bir hak olan seçme ve seçilme hakkýnýzý kullanmak için bu tür fýrsatlarý deðerlendirmemiz gerekir diye düþünüyoruz. Bu dönemlerde karþýnýza çýkan adaylarý iyi tanýmalý ve vaadlerinin neler olduðuna dikkat etmeliyiz. Seçim döneminde verilen sözlerle seçim sonrasý yapýlanlarýn birbirine paralel olmalarý gerekmektedir. Seçme ve seçilme hakkýna sahip insanýmýz; haklarýmýzýn talebi ve alýnmasý konusunda demokratik haklarýný sonuna kadar kullanmalýdýrlar. Bizim tavsiyemiz oy kullanma hakkýna sahip insanýmýzýn muhakkak sandýða giderek bu hakkýný kullanmasýdýr. Malumunuz içerisinde bulunduðumuz ay; Mübarek Ramazan ayýna denk gelmektedir. Rahmet, bereket ve dayanýþma ayý olan Ramazan; Cenabý Allah`ýn biz kullarýna bir lütfudur diye düþünüyoruz. Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Basýldýðý Yer: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. Ramazaný geleneksel olarak anavatanýmýzdaki gibi idrak etmenin yanýnda; asli unsurlarýný unutmadan yaþamamýz ve yaþatmamýz gerekmektedir. Oruç ve Ramazan`ýn güzelliklerini hem ailemizde yaþamak ve hem de çevremizde yaþatmak bizlerin gayreti ile mümkün olacaktýr. Özellikle Ramazan`a has olan görevlerimizi yerine getirmekten asla kaçýnmamaliyiz. Fitre ve zekat ibadeti ile alakalý üzerimize tekabül edenleri mutlaka yerine getirmeliyiz. Bunlarý yapmamýz; hem bir müslüman olarak görevimiz ve hem de dünyanýn deðiþik yörelerindeki müslüman kardeþlerimizle irtibatýmýzýn devam etmesi için bir vesiledir. Yine Ramazan`da komþularýmýza karþý bu aya has görevlerimizi yerine getirmeliyiz. Ýftar davetlerinden tutun da; Ramazan`a has ibadetleri yaþayarak komþularýmýza da bu güzellikleri görme fýrsatý vermeliyiz. Malumunuz okullar açýlmaya baþladý. Çocuklarýmýzýn geleceði açýsýndan okul durumlarýnýn önemini hepimiz biliyoruz. Anne babalar olarak bu konuda maalesef çok eksiklerimiz bulunmakta. Çocuklarýmýzýn okullarý ile alakalý her meseleden haberdar olmamýz gerekmektedir. Eðer bunu yapmazsak; çocuklarýmýz diðer arkadaþlarýndan geri kalmaktalar. Bizim çocuklarýmýzýn zeka sorunlarý olmadýðýný düþünüyoruz. Sadece veliler olarak onlarýn okul durumlarýný takip edersek görürüzki çocuklarýmýz hakettikleri yerlere her zaman gelebilirler. Cenab-ý Allah çalýþmalarýmýzý bereketlendirsin, þuurlandýrsýn. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Bölge Temsilcileri Bielefeld: Mehmet Demir Tel: 0178-2063526 Dortmund: Fatih Kahraman Tel: 0172-5768278 E-Mail: bielefeld@hayatonline.eu E-Mail: dortmund@hayatonline.eu . Köln: Ahmet Çakýlcý Tel: 0172-2104121 E-Mail: koeln@hayatonline.eu . Düsseldorf: Murat Satýlmýþ Tel: 0157-72414539 E-Mail: dusseldorf@hayatonline.eu 37. sayi sayfalar 30.08.2009 4 A 16:18 Uhr Seite 4 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir lmanya Ýslam Konferansý’nýn Regensburg’da yapýlan toplantýsýnda Federal Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble (CDU) dinin önemini vurgulayarak, din özgürlüðü ve dinler arasýndaki diyaloða dikkatleri çekti. Schäuble ayrýca üniversitelerde Ýslam kürsülerinin kurulmasý talebinde bulundu. Organize edilen “Laik bir devlette din” konulu sempozyumda konuþan Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble (CDU), devletin laik olmasýnýn dinden uzaklaþmayý gerektirmediðinin altýný çizdi ve “Laik devlet Allahsýz devlet demek deðildir” dedi. Dinden uzaklaþmanýn ve devletin din ile mücadele etmesinin iyi bir þey olmadýðýný, laikleþmenin her zaman özgürlük ve demokrasi için bir gereklilik olmadýðýný vurgulayarak komünist rejimlere atýfta bu- hayat Federal Ýçiþleri Bakaný Wolfgang Schäuble (CDU): Dinlerarasý diyalog insanlar arasýndaki güveni artýrýyor lundu. Ayrýca finans krizinin, deðerlerin ve iffetin gözden uzak býrakýldýðýnda neler olabileceði konusunda iyi bir örnek olduðunu belirtti. Ýçiþleri Bakaný din özgürlüðü konusunda; “Din özgürlüðü herkesin Almanya’da kendi dinini açýk bir þekilde ifade edebilmesini garanti altýna almaktadýr. Bu ayný zamanda toplumsal dayanýþma için de bir fýrsattýr. Dinler insanlar üzerinde ahlaki esaslar ve deðerler, yönlendirme ve mensubiyet duygusu oluþturdukça toplumsal beraberliði güçlendirmektedir” dedi. Schäuble konuþmasýnda Müslümanlar ve Hristiyanlarýn tarihi iliþkilerinden örnekler vererek, “Haçlý se- ferleri, Ýberik yarýmadasýnýn fethi ve Viyana kuþatmasýnýn etkilerinin günümüze kadar geliyor. 11 Eylül saldýrýlarý, Ortadoðu savaþlarý ve karikatür tartýþmalarý ise modern problemli konular. Ve birçok kiþi Ýslam ve Hristiyan kültürlerinin birbirleri için daha ziyade zenginlik vesilesi olmalarýna karþýn, halen Almanya’da Müslümanlar Kýrmýzý-Yeþili seçiyor S oest þehrinde bulunan Ýslam Arþivi Merkez Enstitüsü’nün yapmýþ olduðu bir araþtýrmaya göre Almanya’da yaþayan Müslüman seçmenlerin yüzde 35,5’i SPD’yi, Yüzde 18’i ise Yeþilleri seçiyor. “Frankfurter Rundschau” gazetesinin yapmýþ olduðu baþka bir ankete göre CDU, FDP ve Sol Parti yüzde 5’in altýnda kalýyor. Daha iki yýl öncesine kadar sosyal demokratlara verilen oy oraný yüzde 52 idi. Buna karþýn yeþiller ise yüzde 3,6 oranýnda oy kazanmýþtý. Araþtýrma bu durumu Yeþiller Baþkaný Cem Özdemir’e baðlýyor. Araþtýrmaya göre Sol Parti yüzde 3,5, FDP yüzde 3 ve Birlik Partisi yüzde 4 oy alýyor. Merkez Enstitüsü araþtýrmasýný 1500 Müslüman vatandaþ üzerinde gerçekleþtirdi. Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Müslümanlarýn toplam rakamýnýn 1,1 milyon olduðu düþünülürken, bu da toplam rakamýn yüzde 1,7’sine denk geliyor. CDU Alman-Türk Forumundan Bülent Arslan partisi CDU’nun geçmiþ dönemdeki çýkýþlarýnýn Müslüman seçmenlerin sýrtýný çevirmelerinin nedeni olduðunu söylerken, “Müslümanlarý sürekli bir þekilde problem olarak görerek onlarý kazanamayýz” dedi. Arslan yine de uzun vadede Müslümanlarý kazanacaklarýný belirterek; “CDU’ da yer alan C dini deðerleri koruyan bir insan resmine iþaret ediyor ve bu dini deðerler arasýnda Ýslam da yer alýyor” dedi. Almanya’da bulunan Ýslami dini cemaatlerin Hollanda örneðinde olduðu gibi Ýslami siyasi bir parti kurma düþüncesinde olduklarý belirtildi. Müslümanlarýn Almanya’da toplumun bir parçasý haline geldikleri ve bu nedenle siyasette kendilerini göstermeleri gerektiði ifade edildi. Bu manada bir politik katýlýmýn partiler arasýnda tartýþma kültürü oluþacaðý manasýna gelebileceði belirtildi. Alýnan bilgilere göre Ýslami dini cemaatler herhangi bir seçim tavsiyesinde bulunmazken üyelerine vatandaþlýk görevlerini ve özellikle de seçme hakkýný yerine getirmelerini tavsiye ediyorlar. ayrýþtýrýcý unsurlar olarak görüyor” dedi. Bu nedenle dinlerarasý diyalogun, farklýlýklarý, ama ayný zamanda birleþtirici unsurlarý ortaya koymak ve insanlar arasýndaki güveni artýrmak için büyük önem taþýdýðýný belirten Schäuble, devlet, eyalet, belediyeler ve bütün toplumun da dini cemaatler ile iliþki içerisinde olup, Almanya’daki Ýslam gibi dinleri desteklemeleri gerektiðini kaydetti. Bunun Almanya Ýslam Konferansý’nýn hedefi olduðunu belirten Schäuble, Ýslam Konferansý’nýn kuruluþunun Almanya’da yaþayan, Müslüman olsun olmasýn bütün insanlar için önemli bir sinyal olduðunu ifade etti. haber Okullarda imamlýk eðitimi üzerine tartýþmalar ve Ýslam teolojisi kürsülerinin kurulmasý konularýnýn geçtiðimiz üç yýlýn sonuçlarý olduðu belirtilirken, Ýslam din dersinin henüz devlet okullarýnda verilmeye baþlanmamasýna raðmen, Almanya’nýn ileride bu konuda öðretmene ihtiyaç duyacaðý kaydedildi. Schäuble bu konuyla ilgili olarak; “Bu nedenlerle Ýslam teoloji araþtýrmalarý ve Alman üniversitelerinde kürsü kurma çabalarýný destekliyorum. Bu tür kürsüler Almanya’da Ýslam dinini imar eden bir Müslüman kuþaðýn oluþmasýna vesile olur. Burada esas mesele bir “Alman Ýslam'ý” yaratmak deðil. Almanya’da Ýslam’ýn nasýl olmasý gerektiðine burada yaþayan Müslümanlar karar verir. Bu da bizim laik devlet anlayýþýmýzdan ileri geliyor” þeklinde konuþtu. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:18 Uhr dosya O Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Dr. Yusuf IÞIK ruç, Ýslamiyetten önce Arap yarýmadasýnda, Yahudiler ve Hanifler tarafýndan tutuluyordu. Hatta oruç ayeti gelmeden önce Peygamber Efendimiz, Yahudilerin „aþura“ günü oruç tuttuklarýný gören müslümanlara Muharrem ayýnýn dokuzuncu (tasua) ve onuncu (aþura) günlerinde oruç tutmalarýný emretmiþ ve kendileri bizzat tutmuþlardýr. Daha sonra gelen ayetlerle farz olan oruç Ramazan ayýna tahsis edilmiþtir. Ýlk oruç ayeti gelince Müslümanlar Ramazan ayýnda oruç tutmaya baþlamýþlardýr. Bu oruca o zaman Yahudilerin yaptýðý gibi güneþ battýktan sonra baþlýyor ve ertesi gün tekrar batana kadar yirmidört saat gece ve gündüz devam ediyorlardý. Sonra Bakara Süresi 186. ayet gelince oruç yalnýz gündüze tahsis edilmiþtir. Oruçla Ramazan arasýnda çok sýký bir baðlantý mevcuttur. Ramazan kelimesi “çok ýsýtmak” anlamýna gelen “Rameda” kökünden gelir ki, bu kök “güneþin kumlarý çok ýsýtmasý”, “günün çok sýcak olmasý” manalarýný ifade eder. Ayný zamanda Ramazan Allah`ýn isimlerindendir. Sonralarý Ramazan isminin bu aya oruç tutulduðu için verildiði söylenmiþtir. Çünkü oruç, açlýk ve susuzluk sebebiyle insana “yanma” hissi vermektedir. Yahut da; oruç ve ibadet günahlarý yakýp mahvetmektedir. Bu da Ramazan kelimesinin ifade ettiði manalar içine girmektedir. Ýslam`ýn esasý olan Kur`an, Kadir Gecesi dünyaya nazil olmuþtur. Bin aydan daha hayýrlý olan bu gece Ramazan ayý içindedir. Peygamber Efendimize Ramazan`da Peygamberlik gelmiþtir. Oruç gibi büyük bir ibadetin böyle bir ay içinde yapýlmasýnýn farz kýlýnmasý çok anlam- Seite 5 lýdýr. Oruç, mahiyet itibariyle “fecr-i sadýðýn doðusundan itibaren güneþ batana kadar oruç bozan þeylerden kendini uzak tutmaktýr” diye tarif edilmektedir. Þartlarý tam yerine getirildiði zaman oruç sahih olacaktýr. Acaba insanýn kendi nefsine bu baskýsýnýn sebebi nedir? Belki bazýlarý orucun perhiz mahiyetine bakarak bünyelere týbbi faydalarý olduðunu maddi bir görüþle açýklayacaklardýr. Oysa ki, biz ibadetlerimizin maddi faydalarýndan ziyade onlarýn ruhumuz ve þuurumuz üzerindeki tesirinden söz etmeliyiz. Oruç herþeyden evvel kendini yaratan Allah`ýn emrine uyarak insan nefsinin bütün arzularýný terketmesidir. Ruhu sýmsýký baðlayan dünya isteklerini bir emre uyarak býrakabilmek o büyük iradeye karþý sonsuz bir baþ eðiþtir. Ýslam kelimesindeki teslimiyet bu anlamda oruçta sembolleþir. Ýnsan varlýðý ruh ve þuuruyla, akýl ve iradesiyle hayvan varlýðýndan farklýlaþýr. Nefsinin ve içgüdülerinin yönelttiði istikamette alabildiðine kontrolsüz yol alan varlýðý þuur ve irade baskýsýna ancak oruç alabilir. Oruçlu insan þuur ve iradesiyle nefsine ve içgüdülerinin baskýsýna gem vurmuþ, onlarý hakiki insanlýk istikametine yöneltmiþtir. Hisleri akýl kontrolü altýna almaya alýþtýrmak suretiyle insanlýðý þuursuz hareketlerin sonsuz felaketle- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Ruhi Disiplin ve Oruç rinden muhafaza eder oruç. Ýslam Dini, samimiyet ve ihlas üzerine kurulmuþtur. Davranýþlarýmýzýn, hatta duyuþ ve hissediþlerimizin bile gösteriþten uzak, samimiyet havasý içinde cereyan etmesi Ýslam`ýn esas anlamýdýr. Oruç, bir müslümanýn baþka kimselerin kontrolünden uzak, onlara gösteriþ yapmak lüzum ve imkanýný býrakmayan bir ibadettir. Oruç, ulvi mukaddes karakterini ihlas ve samimiyetle kazanýr. Dünya hayatýnýn düzeni kiþilerin ruhi disiplini ile saðlanýr. Kanun ve nizamlara uyuþ, yasaklara riayet, insan ruhuna disiplin kazandýrýr. Orucun hükümleri, yasaklarý ve bunlara insanýn tamamen kendi arzu ve iradesiyle uyma mecburiyeti ruhi disiplini saðlayan en mukaddes egzersizdir. Budda`nýn da dediði gibi nefis arzularýnýn insan ruhuna hakim olmasý felakettir. Kurtuluþ ancak bu hakimiyetin ortadan kaldýrýlmasýna baðlýdýr. Oruç bunu saðlayacak en önemli vasýtalardan biridir. Sosyal hayattaki düzen, milli dayanýþma, muhtelif ekonomik seviyelerdeki kiþilerin birbirlerini anlamalarý ve bu an- layýþa göre yardýmlaþmalarýyla mümkündür. Ekonomik durumu oldukça iyi olan kiþi oruç tutmakla açlýðýn, her istediði an arzularýný tatmin edemeyiþin idrakini kazanýr. Bu idrakle, yýlýn bütün günlerini yarý aç geçiren, arzularýný tatmin edemeyen ekonomik seviyesi düþük kimselere karþý anlayýþý çoðalýr ve yardým ellerini uzatýr. Bu da insani ve Ýslami dayanýþmayý ve sosyal düzeni saðlar. Demek oluyor ki, orucun bütün ümmetlere farz kýlýnmýþ olmasýndaki hikmet psikolojik açýdan çok yüksektir. Ve yine görülüyor ki, oruç; sadece aç durmaktan ibaret basit bir 5 hareket deðil, nefsin ve ruhun terbiye edilmesini saðlayan bir metod, bir entrospeksiyon (iç gözlem)dir. Bu sebepledir ki, oruç tutan bir müslümanýn diðer ibadetlerini de tam yapmasý, kötü olan hiç bir þeye yamaþmamasý gerekir. Zaten, hakkýyla eda edilen bir oruç bunu saglayacaktýr. Farz namazlarýný kýlmayan, haramdan, dedikodu, hile, dalavere gibi kötü huylardan kendini alýkoyamayan bir kimsenin tuttuðu oruç þeklen oruç olarak kabul olunur ama bunun beklenen gayeye, ruhi disipline ulaþtýramayacaðý da bir gerçektir. Madem ki hiç kimsenin zoru ve kontrolü olmadýðý halde oruç tutuluyor, bir takým arzu ve isteklere gem vuruluyor. O halde Allah`ýn diðer emirleri de yerine getirilecektir. Kiþi hiç olmazsa en azýndan hakiki bir oruçlunun ruh halini kazanmaya yönelecektir. Ýþte böyle bir oruç tam anlamýyla oruç`tur. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 6 16:18 Uhr Seite 6 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Marmara Üniversitesi Ilahiyat Fakültesi Emekli Öðretim Üyesi Doç. Dr. Nedim Urhan Ýslam, barýþ ve kardeþlik dinidir oç. Dr. Nedim Urhan: “1935 yýlýnda Artvin Þavþat`ta doðdum. Marmara Üniversitesinden 2002 yýlýnda Doçent olarak emekliliðe ayrýldým. Tek isteðim gençlerle ömrümün sonuna kadar Ýslamýyeti ve Peygamberimizi (s.a.v) anlatmak. Her zaman Milli Görüþçü olmaktan ötürü mutlu olduðumu açýk yürekli bir þekilde her platformda açýkladým. Ama ne kadar faydalý oldunuz derseniz, yeteri kadar olamadým derim. Rahmet ve maðfiret ayý Ramazan’la ilgili sorularýmýzý cevaplayan Doç. Dr. Nedim Urhan, “Ýslamiyet’in, barýþ ve kardeþlik dini olduðunu” bu duygularýn Ramazan’da daha çok yükseldiðini söyledi. Muhtaçlara aslýnda her zaman yardým etme- D T .C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri Sadi Arslan, Ramazan Ayý’nýn manevi ikliminin Almanya’daki vatandaþlarýmýz tarafýndan daha feyizli yaþanmasý, ve dini anlamda herhangi bir olumsuzluðun meydana vermemek için Münih, Nürnberg, Stuttgart, Karlsruhe, Frankfurt, Köln, Düsseldorf ve Münster bölgelerindeki DÝTÝB derneklerinde hizmet veren din görevlileri ile bir toplantý yaptý. Toplantýlarda din görevlilerine hitaben birer konuþma yapan Arslan: “Diyanet nin Ýslam’ýn ruhuna uygun olduðunu söyledi. Urhan: “Bu tür hizmetler Ramazan ayýnda daha çok artar. Çünkü dindar zenginler, yoksullarýn halini Ramazan gelince daha iyi anlar” dedi. Nedim Urhan ile söyleþimiz þöyle sürdü: Hocam, Ramazan gelince Ýslam âleminde ve ülkemizde ne gibi deðiþiklikler oluyor? Ramazan gelince ülkemizde ve Ýslam âleminde müthiþ bir fark görülüyor. Ýnsanlar daha çok yardýmsever oluyor. Suçlularýn sayýsý azalýyor. Bu da “Þeytanlarýn zincire vurulduðunu” bize gösteriyor. Bunu emniyetten öðrenebilirsiniz. Ýnsanýmýz Ramazan ayýna çok önem verir. Kadýnlarýmýz evlerde Ramazan temizliði yaparlar. Bütün insanlar müsait oldukça camilere koþarlar. Ýnsanlarýmýzýn dini duygularý en üst noktasýna çýkar. Ramazan’da Müslümanlarýn bir araya gelerek, fakirlerin bazý imkânlardan mahrum kalmýþ vatandaþlarýmýzýn güzel anlar yaþamasý gibi güzel icraatlar, etkinlikler oluyor. Ramazan’da yapýlan ibadetlerle, Ramazan dýþýnda yapýlan ibadetler arasýnda ne gibi bir fark var? Mesela diðer günlerde de oruç tutulur ama Ramazan orucunun fazileti diðer aylarda ve günlerde tutulan oruçlardan farklýdýr. Ramazan’da kýlýnan namazlar ile verilen sadakalarýn sevaplarý elbette çok çok artýyor. Elbette Ramazan dýþýnda da yapýlan ibadetlerin sevabý vardýr. Ramazan, bütün ibadetlerin en güzel þekilde yaþandýðý, insanlarýn ailesi baþta olmak üzere bütün insanlara çok daha iyi yaklaþýmlarda bulunduðu, güzelliklerin yaþandýðý çok güzel bir aydýr. Hocam siz bize Hadis dersi vermiþtiniz. Efendimizin Ramazanla ilgili Hadis-i Þeriflerinden birkaç tanesini zikreder misiniz? Mesela bir Hadis-i Þerif’te buyuruyor ki: “Ramazan’ý güzel bir þekilde ihya eden, gündüzleri siyamlý (oruçlu) ve kýyamlý (namazlý), geceleri kýyamlý (namazlý), dilini, elini, belini, gözünü, kulaðýný haramdan saký- nýp, kalbini ve kalýbýný Allah’a baðlamak suretiyle güzel bir Ramazan geçiren anasýndan doðduðu günkü gibi olur.” Bir baþkasýnda ise: “Ramazan’da bir mümine iftar açtýran bin ay nafile oruç tutmuþ gibi sevap kazanýr” buyuruyor. Kur’an-ý Kerim’de Kadir suresi’nde deniyor ki; “Bir gecesi bin aydan daha hayýrlý gecedir Kadir Gecesi.” Bu gecenin Ramazan ayý içerisinde olduðu da bütün Müslümanlarca kabul edilmiþtir. Ramazan’daki ibadetler kat kat ecir kazandýrdýðý için Müslüman milletimiz muhtaç ve fakirlere yardýmlar baþta olmak üzere bütün ibadetlerini bu ayda daha bir yoðunlukla yerine getirmeye gayret ediyor. Zekâtýn Ramazan’da Arslan; Din Görevileri Ýle Biraraya Geldi Ýþleri Baþkanlýðý, vatandaþlarýmýza Ýslam Dinini en doðru, berrak ve her türlü hurefeden arýndýrýlmýþ bir þekilde anlatmak için kurulmuþ bir teþkilattýr. Bizim görevimiz Dinimizin bütün güzelliklerini, bizden hizmet almak isteyen herkese, kiþinin görüþ ve düþüncesine bakýlmaksýzýn doðru bir þekilde anlatmaktýr. Ramazan Ayý bütün güzellikleri ile bizleri kucaklamýþ bulunmaktadýr. Bizler bu ayda camilerimize gelecek olan insanlara týpký bir misafirimiz gibi davra- nacaðýz. Misafirlerimize karþý þefkat ve sevgi duygularýmýz nasýl bizleri mutlu ediyorsa, cemaatimize karþý da öyle davranmak zorundayýz. Onlarýn camilerimize daha hýzlý ve daha huzur içerisinde gelmelerine imkan vermeliyiz. Bu rahmet ve bereket ayýnda size gelen müslümanlarý rahatlatacak güzel þeyler söyleyiniz. Vaaz ve hutbelerinizde kullandýðýnýz dil, daha yumuþak ve daha okþayýcý olsun. Sadece camiye gelenler deðil, gelemeyenlere de ulaþmak bizlerin görevi olmalý. Hastahanelerde yatan insanlarýmýza, cezaevlerindeki kardeþlerimize, düþkün ve ihtiyarlarý ziyaret ediniz. Mümkün mertepe bu ayýn rahmetini herkese ulaþtýrmaya çalýþýnýz. Ramazan ayýnda bizim röportaj verilmesine dair bir hüküm olmamasýna raðmen milletimiz zekâtýný da Ramazan içerisinde verir. Ramazan’da ibadet etmek, dini vecibeleri yerine getirmek çok kazançlý. Hocam okuyucularýmýza mesajýnýz nedir? Hayat Gazete okuyucularýnýn ve bütün Müslümanlarýn hepsinin kalplerinin birbiri için çarpmasýný, hiç birinin diðerine kin, nefret, haset, gurur gibi hisler beslememelerini, bu tür olumsuz duygulardan arýnmýþ olmalarýný Cenab-ý Hak’tan niyaz ediyorum. Müslümanlar her zaman diðer bir Müslümanýn dertleriyle dertlenmeli ve onlarýn kaygýsýný taþýmalý. Ve onlar için hayýr has duygularla ibadette bulunmalarýný Cenab-ý Allah’dan niyaz ediyorum. Size de Allah’tan muratlar dilerim. gibi düþünmeyen ve bir baþka dine mensup insanlarla da biraraya gelmeye çalýþýnýz. Ýftar programlarýnýza yada diðer deðiþik etkinliklerinize bu insanlarý da davet ediniz. Bazý insanlar; “Oruç tutmayan insanlarýn iftar sofralarýnda bulunmalarýnýn uygun olamayacýðýný” söylemeleri Ýslami bir söylem deðildir. Bu vesileyle, deðerli cemaatinizin Ramazan-ý Þeriflerini bir kez daha tebrik ediyor, Yüce Rabbim’den bu ayýn rahmet ve bereketinin bütün insanlýðý kuþatmasý için niyazda bulunuyorum” dedi. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:18 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Mahmut AÞKAR O lay, Mýsýr veya Türkiye gibi bir müslüman ülkede vuku bulmuþtu: Bir çocuk annesi ve ayný zamanda hamile olan genç Alman kadýn, kendini bilmez, þýmarýk yerli müslüman erkeði uygunsuz hareketlerinden dolayý uyardýðýndan, en bayaðý hakaretlere maruz kalmýþtý. Bir hýristiyan yabancý nasýl olur da müslüman yerli bir erkeðe insanlýk dersi vermeðe kalkar... Genç kadýnýn dinine hakaretler yaðdýran adam, onu aþaðýlýk, adi bir yaratýk olarak nitelendirirken, bunlara ilaveten; “Ýslâm düþmaný terörist!” deyince, kendine son derece güveni olan kültürlü kadýn, bir yabancý kadýna bu derece hakaretler yaðdýran müslüman yerli hakkýnda davacý olmuþ ve mahkeme hýristiyan kadýný haklý bularak yerliyi cezalandýrmýþtý. Müslüman erkek, kendi ülkesinde hak arayan ve onu mahkûm ettiren bu hýristiyan kadýnýn elde ettiði hukuk üstünlüðü karþýsýnda çýlgýna dönmüþtü. Daha hâkimlerin ve polislerin karþýsýnda iken bu “aþaðýlýk yaratýða” haddini bildirmeye karar verdi: Býçaðýný çektiði gibi bütün dünya müslümanlarýnýn intikamýný bu kadýndan alýrcasýna var gücüyle hamile kadýný tam on sekiz yerinden parçaladý. Karýsýný kurtarmak isteyen akademisyen kocasýnýn vücuduna da hiç gözünü kýrpmadan býçaðýný sonuna kadar sapladý. Olaya müdahale etmek isteyen polis tabancasýný çektiði gibi, karýsýný kurtarmaya çalýþan sarýþýn, mavi gözlü yabancýya birkaç el ateþ etti. Çünkü düþünmeðe zaman olmadýðý bu yerde saldýrgan, esmer tenli yerli müslüman erkek olamayacaðýna göre, olsa olsa þu bütün müslümanlarý yok etmeyi kafaya koymuþ, terörist ruhlu sarýþýn hýristiyan olabilirdi... Zavallý genç kadýn aldýðý býçak darbeleriyle oracýkta can verirken, kocasý da bir taraftan saldýrgan müslüma- Seite 7 hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Kötüler ve Ýyiler mahmut.askar@arcor.de nýn býçaklamasýna ve diðer taraftan polisin kurþunlarýna raðmen mucize kabili aðýr yaralý olarak kurtuldu. Olay duyulur duyulmaz, Alman televizyon kanallarý, radyo istasyonlarý canlý yayýnlarla ve bütün gazeteler manþetten bu haberi verirken; uluslararasý haber ajanslarý da bütün dünyaya müslüman bir ülkede hýristiyan bir kadýnýn mahkeme salonunda, hâkimler ve polislerin gözleri önünde vahþice býçaklanarak öldürülmesini duyuruyorlardý. Çok geçmeden Batý’nýn güçlü medya kuruluþlarýnýn yazýlý ve görüntülü organlarý bu cinayet olayýna adeta kilitlenmiþ, irili ufaklý siyasî parti temsilcileri, devlet adamlarý da diðer taraftan bu olay üzerinden sözkonsu müslüman ülkenin þahsýnda bütün bir Ýslâm âlemine karþý sanki “Haçlý Seferleri” baþlatmýþlardý. Müslümanlarýn ne derece kadýn düþmaný, gerici, terörist ve Batý düþmaný olduklarýný, ülkelerine gelen yabancýlara dahi tahammülleri olmadýklarýný her eli kalem tutan, aðzý laf yapan tekrarlarken, Avrupa ülkelerindeki müslüman göçmenlerin derhal sýnýr dýþý edilmesi gerektiði konusunda da hemen hemen herkes hemfikirdi. Sanki dünya çökmüþ altýnda kalmýþtý; nefes alamýyor, boðulur gibi oluyor, çýrpýnýyordu. “Ya Rabbi bizim baþýmýza gelen bu nedir? Neredeyse bir ömrü Almanya’da geçirmiþ olan benim gibi milyonlarca müslüman þimdi nasýl sokaða çýkar?” diyordu ki, kendi sesine uyandý... “Ýnsanlarýn en kötüsü, kendisini onlarýn en üstünü görendir” (Hz. Ali) Ýnanýlmaz bir acý içindeydi... Saðýna soluna baktý, uzandýðý koltuðun üzerinde uyuya kaldýðýný anladý ve derinden bir of çektikten sonra, “çok þükür kâbus görmüþüm” dedi. Ve kâbustan beter gerçekler Gerçi kâbustan kurtulduðuna sevinmiþti adam, lâkin ondan daha beter bir Almanya gerçeði karþýsýnda dünyasý yeniden tarümar olmuþtu: 01.07.2009 tarihinde Almanya’nýn Dresden þehrindeki mahkeme salonunda Axel W. Adlý Alman tarafýndan 18 yerinden býçaklanarak öldürülen Merve El Þerbini adlý Mýsýrlý 31 yaþýndaki hamile kadýnýn trajik olayý, unutmak üzere olduðu Mölln ve Solingen cinayetlerini yeniden hafýzasýnda canlanmasýna vesile olmuþtu. Hakikatle hayal arasýnda gidip gelirken birara kendi kendine dedi ki; meselâ sözkonusu olay Almanya yerine Türkiye’de vuku bulsaydý ve öldürülen kadýn Mýsýrlý-Müslüman deðil de, Alman-Hýristiyan olsaydý... Bu sefer gerçek, yukarýdaki “kâbus”un bin katý olarak hayatýmýzý cehenneme çevirmez miydi? Biz yine de, çok þükür bu bir kâbustu diyerek teselli bulduk ama son 15-20 sene içierisinde Almanya’da Türk veya Müslüman kimliðinden dolayý nice insanlar öldürüldü. Bazen katiller “Çocuklar” oldu, bazen “Naziller” þimdi de Merve olayýnda olduðu gibi, “Rusya Almaný” katil olarak karþýmýza çýktý. Almanya yabancý düþmaný bir ülke deðil! Almanya ne Türklere, ne de diðer Müslümanlara hasým bir ülke de deðil! Tam tersine; AB içinde belki de müslüman ülkelerle en iyi münasebetleri olan ülkelerin baþýnda gelir. Fakat Almanya’da yabancýlarýn, baþta Türkler olmak üzere diðer milliyetlerden müslümanlarýn yakýldýðý, öldürüldüðü ve belli mihraklar tarafýndan sürekli psikolojik tehdit altýnda olduklarý bir vakýadýr! Allah muhafaza, eðer bir Türk veya Mýsýrlý kendi ülkesinde böylesi bir cinayet iþleseydi, utancýmýzdan kahrolmamýz yetmezmiþ gibi, Almanya medyasý ve kamuoyu bizi bir kaþýk suda boðardý. Daha çocuk yaþtaki bir Ýngiliz kýza Antalya’da tecavüz iddiasýndan tutuklanan Marco adlý Alman genç için bu ülkenin tv kanallarý özel canlý yayýnlar, açýk oturumlar mý, gazetelerde çarþaf çarþaf yorumlar mý yapýlmadý, Türkiye’yi yerden yere mi vurmadýlar... Marco için kilisede âyinler yapýldý, mumlar yakýldý, dayanýþma yürüyüþleri tertiplendi. Zehirzemberek demeçlerler veren Alman siyasiler sanki 7 Türkiye aleyhtarlýðýnda yarýþa girmiþlerdi. Baþbakandan dýþiþleri bakanýna kadar üst düzeyde, bir millî, mesele gibi deðerlendirilen bu yüz kýzartýcý olay sanki Almanya’nýn millî, meselesi oluvermiþti aniden... Hatta üst düzey bir CDU’lu politikacý, Marco serbest býrakýlmadýðý taktirde Türkiye’nin AB Üyeliðinin tehlikeye girebileceði tehditini savuruyordu. Merve olayýnda gözlerimiz o Almanya’yý aradý... Alman medyasý, kamuoyu, siyasileri günlerce bu iðrenç ve dehþet verici olayý görmemezlikten, duymamazlýktan geldiler. Zaten sindirilmiþ Almanya müslüman azýnlýðýn birinden ses çýkarken, diðeri gerçeði görmemek için deve kuþu misâli kafasýný adeta kuma soktu. Kendisinden olan için bu kadar duyarlý olan Alman medyasý, kamuoyu ve siyasileri, 50 senelik geçmiþine raðmen hâlâ öteki olarak gördüðü müslüman vatandaþlarýna niçin sonuncu sýnýf muamelesi yapýyor? Alman Axel W. Baþörtülü Merve’yi sýrf müslüman olduðundan ve buna baðlý olarak, Ýslâm’a olan nefretinden dolayý acýmadan öldürdü. Bu tesbitte Alman yorumcularýnýn hemen hemen hepsinin görüþleri örtüþüyor. Siz iyi olabilirsiniz fakat ötekiler de hep kötü deðiller! Solingen ve Mölln katliamlarýný gerçekleþtirenlerin Türke karþý duyduklarý kin, herhâlde doðuþtan, ana karnýnda öðrenilmemiþti. O gençleri yetiþtiren, eðiten, onlara iyileri ve kötüleri öðreten, gösteren aileleri, çevreleri ve yönlendiren medyalarý vardý. Almanya müslüman düþmaný bir ülke deðil! Fakat Almanya’da müslüman kimliðine sahip olmak; beraberinde birçok dezavantajlarý ve riskleri göðüslemek demektir. Özellikle baþörtülü kadýnlarýn maruz kaldýklarý tehlikeler bazen onlarýn toplum içindeki ha- 37. sayi sayfalar 30.08.2009 8 reket kabiliyetini ve sahasýný sýnýrlayabiliyor. En yaralayýcýsý da; çevredekilerin onlara aþaðýlayýcý ve dýþlayýcý bir gözle bakmalarýdýr. Merhum Merve El Þerbini þayet baþörtülü olmasaydý muhtemelen Ýslâm düþmaný Axel W.’nin býçak darbelerinin hedefi olmayacaktý. Ýnsanýn kanýný donduran “kâbus”un hakikisi, gerçeði; Merve El Þerbi’nin adaletin hanesinde, devletin himayesindeyken saldýrýya uðramasýdýr... Ve asýl kâbus, Almanya’nýn bu A lmanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya, Dresden Eyalet Mahkemesi’nde öldürülen Mýsýrlý Merve Sherbini’nin ayný saldýrýda yaralanan kocasýný hastanede ziyaret etti. Kýzýlkaya bir açýklama yaparak; “Ýslam toplumu hunharca katledilen Merve kardeþimiz için büyük acý ve üzüntü duymaktadýr. Ýslam düþmaný bu olay hepimizi derinden yaraladý. Merve’nin ailesi ve akrabalarýna sabýrlar diliyoruz” dedi. Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya’ya yaptýðý hastane ziyaretinde Ýslam Konseyi Genel Sekreteri Burhan Kesici eþlik etti. Ayný zamanda Berlin Ýslam Federasyonu Baþkan Yardýmcýsý olan Kesici, Almanya Müslümanlarý Ko- A lmanya Ýslam Konseyi Baþkaný Ali Kýzýlkaya, “Welt am Sonntag” gazetesine verdiði demeçte, Merve El Serbini’nin öldürülmesinin Müslümanlara karþý kullanýlan ifadelerin yeniden düþünülmesi için bir neden olmasý gerektiðini belirtti. Müslüman öðretmenlere yönelik baþörtüsü yasaðý tartýþmalarýnda kelimelerin daha dikkatli seçilmesine deðinen Kýzýlkaya, FDP Grup Baþkaný Gerhard Papke’nin yasaðýn gerekçesi olarak, baþörtüsünün insan haysiyeti ve iradesine karþý bir sinyal olduðu yönünde- 16:18 Uhr Seite 8 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir olay karþýsýnda günlerce susmasýdýr! Niçin?... Biz müslümanlar bu suskunluktan korkuyoruz. Almanya bu sorunun cevabýný henüz daha vermiþ deðil... Almanya’da son yýllarda ýsrarla “baþörtüsü”nü Ýslâm’ýn simgesi imiþ gibi lanse edenler emellerine ulaþtýlar: Baþörtülü temizlikçi olabilirsiniz fakat öðretmen deðil! Almanya müslümanlarýnýn bütün itirazlarýna raðmen, “Radikal Ýslâm eþittir Baþörtüsü” demeðe getirdiler. Bu ülkenin yazar-çizer takýmýnýn ve si- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 yasetçisinin kahýr ekseriyatý, baþörtüsünün içindeki kafanýn örümcek aðýyla örülmüþ, gerici, cahil, medeniyetten yoksun kafalar olarak kamuoyuna takdim ettiler. Müslüman eþittir potensiyel terörist; her an patlamaya hazýr bomba yorumlamasýnýn ve kitlelere böyle yansýtýlmasýnýn neticesinde Axel W. de, “Terörist” diye saldýrdýðý Merve’yi öldürmekle, belki de kendine göre, iyi bir Hýristiyan-Alman’ýn yapmasý gerekeni yapmýþtý. Almanya, bu sefer de katilin “Rusya Almaný” olduðunun arkasýna sýðýnmamalýydý. Önde gelen gazeteler buna çok vurgu yaptýlar. Solingen’nin katilleri “Çocuklar”, Mölln’ün katilleri “Neonaziler”, Dresden’in (Merve El Þerbini) katili de “Rusya Almaný” demekle vicdanlarý rahatlýyor ve kendilerini inandýrabiliyorlarsa, o da kendi bilecekleri iþtir... Þunu gerçekten merak ediyoruz: Ülkesine akademisyen olarak gelmiþ bir hamile kadýný öldürecek kadar gözü dönmüþ, müs- Ýslam Konseyi Baþkaný (ISLAMRAT) Ali Kýzýlkaya; “Dresden olayýndan siyasi neticeler çýkarýlmalý” ordinasyon Konseyi’nin (KRM) Baþbakanlýðýn çekimser tavrýný sert þekilde eleþtirmesine kadar siyasi sorumlularýn uzun müddet sessiz kalmasýndan þikâyetçi oldu. Kesici “hükümetin olaya hangi manayý yüklediði Dýþiþleri Bakaný Frank-Walter Stein- meier’in (SPD) Mýsýrlý meslektaþý Ahmed AbulGheit’e gönderdiði mektupta görülüyor” dedi ve önde gelen politikacýlarýn Ýslam Konseyi Baþkaný (ISLAMRAT) Ali Kýzýlkaya; Bazý siyasilerin ifadeleri güvensizliði körüklüyor ki sözlerine atýfta bulundu. Kýzýlkaya þunlarý söyledi: “Bu ifadeler ve Dresden’deki cinayet arasýnda bir iliþki sözkonusu deðil, ancak buna raðmen siyasiler kelimelerini daha dikkatli seçmeliler. Þimdiye kadarki kelime seçimi güvensizliði körüklüyor, önyargýlara neden oluyor, Müslüman bayanlarýn çoðunluðunun baþörtüsünü kendi iradeleri ile takmalarý nedeni ile de gerçeðin büyük kýsmýna örtmektedir”. Bununla beraber kendi yaklaþýmýnýn Müslümanlarýn eleþtirilmemesine yönelik bir talep olmadýðýný, polemik olmayan eleþtirilerin kendilerini memnun ettiðini ifade eden Kýzýlkaya, örneðin Müslümanlarýn “Almanya Ýslam düþmaný” iddiasýnýn, Ýslam düþmanlýðý- nýn görmezden gelinmesi kadar eleþtirilebileceðini ifade etti. Kýzýlkaya daha önce Mýsýrlý Merve’nin öldürülmesi üzerine þunlarý söylemiþti: “Bu korkunç cinayet unutulmamalý. Dresden’de yaþanan trajedi yakýn zamanda Almanya’da Ýslam düþmanlýðý içeren havanýn yerleþtiðini, yabancý düþmanlýðý ve ayrýmcýlýðýn dosya lüman düþmaný Axel’in baþýna Mervenin baþýna gelenler gelmiþ olsaydý, acaba yine “Caným o bir Rusya Almaný” diyerek, þimdiki gibi, olayý görmemezlikten ve duymamazlýktan mý gelirdiniz? Almanya sadece iyilerden ibaret bir ülke, müslümanlar da sadece kötülerden ibaret topluluklar deðiller! Lütfen Çocuklarýnýza, Neonazilerinize ve Rusya Almanlarýnýza gözkulak olun! Bir daha yakýlmak, dövülmek, aþaðýlanmak ve öldürülmek istemiyoruz. Almanya’da yabancý düþmanlýðýnýn yanýnda Ýslam karþýtlýðýna da yer olmadýðýný açýklamalarýnýn memnuniyet verici olduðunu belirtti. Kýzýlkaya ve Kesici, yapmýþ olduklarý hastane ziyaretinin ardýndan Dresden Belediyesi önünde organize edilen anma programýna katýldýlar. Kýzýlkaya olaydan siyasi neticelerin çýkarýlmasý gerektiðini belirterek, toplum bazý kesimlerinde filizlenen Ýslam düþmanlýðýna karþý önlemler alýnmasý talebinde bulundu. Kýzýlkaya, Federal Ayrýmcýlýkla Mücadele Dairesi ve Müslüman cemaatler arasýnda yapýlacak iþbirliðinin bu konuda bilinçlenme yolunda atýlacak ilk önemli adým olabileceðini belirtti. gerçek olduðunu açýkça gösteriyor. Siyaset bu geliþmeye bir son vermeli ve ayrýmcýlýkla faal olarak mücadele etmeli”. Hoþgörülü birarada yaþam, farklý kültür ve yaþam tarzlarýnýn mümkün olmasý için toplumun katýlýmýna ihityaç olduðunu belirten Kýzýlkaya, “Yahudiler, Hristiyanlar, Müslümanlar ve diðer dini cemaatlerin ýrkçýlýk, antisemitizm, Ýslam düþmanlýðý ve insana düþmanlýðýný diðer þekillerini aþmak için iþbirliði yapmalarý, hayatýn normal hale gelmesi için büyük katký saðlayabilir”. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 tanýtým C ami; "Toplayan, bir araya getiren" dini anlamda; belirli bir amaçla insanlarý bünyesinde toplayan mekana denir. Camiler dinî ve millî kültürümüzden ayrý düþünemeyeceðimiz deðerlerimizin baþýnda gelir. Camilerimiz, çok çeþitli fonksiyonlarý ifa etmesi bakýmýdan önemli müesseselerimizdendir. Camilerimiz mabet olarak görev yapmanýn yanýnda, birer halk üniversitesi olarak da görev yapmaktadýr. Camilerde, müminlere her türlü kötülüklerden uzak durmalarýnýn yanýnda; her türlü iyilik ve güzellikler, insan sevgisi, vatan, bayrak, ezan, Kur'an sevgisi, ana-babaya, öðretmene itaat anlatýlýr! Camiler, zengin-fakir, köylüþehirli, amir-memur, resmisivil, yaþlý-genç, siyah-beyaz, yerli-yabancý... herkesi bünyesinde toplayan mekanlardýr. Camiler; ayný safta omuz omuza, diz dize namaz kýldýðýmýz mabetlerimizdir. Üzüntülerimizi giderdiðimiz, moralimizi müspet anlamda düzelttiðimiz, birlik ve beraberliðimizi, kardeþlik duygularýmýzý, hoþgörü anlayýþýmýzý güçlendirdiðimiz ve pekiþtirdiðimiz yerlerdir. Birbirimize merhamet etmeyi, acýlarý paylaþmayý, kimsesiz-yoksul, dul ve yetimlere yardým etme duygularýný kazandýðýmýz mabetlerdir. Kâmil manada insan olmanýn yollarýný ve esaslarýný, camilerimizde yapýlan telkin ve nasihatlerden öðrenmekteyiz. Bu amaç da Allah'a kulluktur. Bu manada bütün bu özelliklerin hepsini bünye- 16:19 Uhr Seite 9 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 KÖLN FATÝH CAMÝÝ sinde barýndýran camilerimizden biri de Köln‘ün ilk Camiilerinden olan Fatih Camisi. Nippes semtinde müslümanlara hizmet vermektedir. Fatih Camisi bundan tam 32 yýl önce Almanya’ya gelen birinci nesil tarafýndan o zamanýn þartlarýnda bina olarak ihtiyaca uygun bir þekilde hizmet vermekte idi. Þu an ise cemaatin, Kadýn Kollarýnýn ve Gençlik Teþkilatýnýn beklenti ve hizmetlerine yeterli gelmemekte olduðu için Mart 2009 tarihi ile Fatih Camisinin inþatýna baþlanmýþ durumdadýr. Fatih Cami Baþkaný Murat Yarmadelen ve Ýnþaat Komisyon Baþkaný Osman Güneþ’ten edindiðimiz bilgilere göre inþaatýn aksatýlmadan ve koordineli devam edebilmesi için 5 gruptan toplam 35 kiþilik bir inþaat komisyonu oluþturuldu. Gelinen nokta ise; abdesthane-WC ve kaba inþaat tamamen bitmiþ durumdadýr. 01.07.2009 tarihi itibari ile caminin çatýsý yerleþtirilecek ve inþaallah Ramazan ayýna kavuþturula- cak. Yeni yapýlacak Fatih camii; Cami bölümü, Eðitim için sýnýflar, Kadýnlar bölümü, Gençlik odasý, lokal vs. gibi bir çok iþlevin birarada yapýlabileceði konuma getirilecek. Fatih Camii Eðitim Baþkaný Mustafa Yeþil’den edindiðimiz bilgilere göre 2008/2009 Eðitim öðretim yýlý itibarý ile toplam öðrenci sayýsý 114`dür. Kýz öðrenciler toplam 4 sýnýf ve erkek öðrenciler ise 3 sýnýftýr. Fatih Camii bünyesinde 10 eðitimci bulundurmaktadýr. 9 Eðitim sistemi 45 dakikalýk ders saatleri üzerinden yürümektedir. Cumartesi günleri bayanlar, Pazar günleri Erkekler eðitim görmektedirler. Kursda Kur`an-ý Kerim, Tecvid, Ezber Fýkýh, Siyer, Hadis, Akaid, Ýslam Tarihi, Osmanlý Tarihi ve Ýbadet dersleri verilmektedir. Bu sene bilgi yarýþmasýnda kýz öðrenciler dereceye girerek kendilerini göstermiþlerdir. Önümüzdeki sezon, ev ödevlerine yardým ve buna parelel olarak ana sýnýfý hedeflenen planlar arasýndadýr. Fatih Camii hizmetlerini 4 ana bölümde aktif olarak devam etmektedir. Bunlardan Kadýn Kollarý, Gençlik Teþkilatý, Eðitim ve Büyükler olmak üzere 7’den 70’e her yaþ grubu için kendi içinde çalýþmalarýný yürütmekte olup buna binaen dýþtaki derneklere (Engelliler Derneði gibi vs.) yönelik çalýþmalar Kadýn Kollarý nezaretinde devam etmektedir. Ayrýca Kadýn Kollarý 3031.05 ve 01.06.2009 tarihleri arasý Köln Bölge Merkezimizin Bahçe ve salonunda, panayýrý andýran 3 gün dolu dolu bir kermes programý düzenlemiþtir. Gerekli bilgi ve yardýmlarrnýz için: Ýrtibat Telefonu: 0221–473 14 32 Banka bilgileri Empfänger: IGMG-Ortsverein Nippes e.V. Bankinstitut: Stadtsparkasse Köln/Bonn Konto-Nr.: 280 020 95 BLZ: 370 501 98 Verwendungszweck: Spende für Moscheebau 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 10 K uzey Ren Vestfalya (KRV) Çevre, Tarým ve Tüketiciyi Koruma Bakanlýðý’nýn finansal desteði ve DÝTÝB Köln Proje Enstitüsü iPEK, Alman Doða Koruma Birliði (DNR) ve Rus kökenli göçmenlerin oluþturduðu Köln Kültür ve Entegrasyon Merkezi (PHOENÝX)’nin bir araya gelerek hazýrladýðý SinnEnergie Projesi Köln’deki DÝTÝB Genel Merkezi’nde düzenlenen basýn toplantýsýyla kamuoyuna tanýtýldý. Basýn toplantýsýna; DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, DNR sorumlusu Klemen Gieles, iPEK yöneticisi Dr. Jürgen Baersch, Phoenix proje sorumlusu Wladimir Weinberg, Köln Enstütisü’nden Sabine Diemer, Phonix’den Elena Borisova, DÝTÝB’den Proje Koordinatörü Canan Emre katýldý. Seite 10 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat haber Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 DÝTÝB`de, SinnEnergie Projesi Tanýtýldý Çevre ve enerji konusunun ilahi bir boyutu da olduðunu vurgulayan DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan, “Bütün mevcudat, yaratýlan her þey insan içindir. Ýnsanýn da en büyük görevi ve sorumluluðu kendisine emanet edilen, varlýklarý en iyi bir þekilde korumak, emanete riayet etmektir. Ýslam Dini ve bütün dinlerin, çevreyi korumak ve çevre temizliði üzerinde önemle durduðunu belirten Arslan, “Özellikle Ýslam Di- ni’nde, çevreyi kirletmeme ve onu koruma için özel emirler vardýr. Hem Kur’aný Kerim’de hem de Peygamber Efendimiz’in hadislerinde ve uygulamalarýnda yaþadýðýmýz ortamý iyi bir þekilde korumak, temiz tutmak ve verimli hale getirmek görevimizdir. Ýçinde yaþadýðýmýz çevre hepimize aittir. Bu projenin faydalý olduðuna inanýyorum. Hepimize daha güzel çevreyle ve daha güzel bol enerji ile yarýnlarý rabbimiz bize ih- san eylesin” dedi. SinnEnergie Proje Müdürü Dr. Jürgen Bärsch ise, “Doðada, çevrede bir denge vardýr. Çevre bilinci çalýþmalarý konusunda da bir denge olmalý. Yani buna göçmenler de katýlmalý. Oysa göçmenlerin bu konuya fazla ilgisi gözlenmiyor. Çevre konusunda kültürler arasý diyalog yok. Projemizle bu diyaloðu saðlamak, geliþtirmek istedik“ dedi. Proje ile ilgili bilgiler veren proje çalýþanlarýndan Sabine Diemer ise, “Göçmenlerin çevre ve enerji tasarrufuyla ilgili çalýþmalarý sadece izlememeleri, bunlara katýlmalarýný amaçlýyoruz. Göçmenlere, günlük hayatta nasýl optimal þekilde enerji kullanýlabileceðini göstermek istiyoruz.. Multiplikatörlerimiz bunlara katýldý ve çok memnun kaldý. Ýki göçmen kuruluþu DÝTÝB ve Phoenix’i yanýmýza aldýk. Türkçe ve Rusça materyaller hazýrladýk“ dedi. DNR’den Klemens Gieles ise, “Bu projeye katýldýðýmýzdan dolayý çok mutluyuz. Birikimlerimizle katký yapýyor, çok pozitif sonuçlar elde ediyoruz. Ancak kalýcýlýk peþindeyiz” dedi. Phoenix’ten Wladimir Weinberg ise, “Gençler bu kurslara katýlmadan önce kendilerine çok sýkýcý geleceðini düþünüyorlardý ancak takip ettiklerinde çok enteresan buldular” dedi. Cadde Festivalinde DÝTÝB Tanýtýldý Bakanlýklararasý Ortak Kültür Komisyonu, DÝTÝB’i Ziyaret Etti B akanlýklararasý Ortak Kültür Komisyonu DÝTÝB Merkezini ziyaret ederek, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri ve DÝTÝB Genel Baþkaný Sadi Arslan’dan DÝTÝB’in çalýþmalarý ile ilgili bilgi aldýlar. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðýnca yurtdýþýnda görevlendirilecek personelin belirlenmesi amacýyla, "Mesleki Ehliyet Mülakatlarý" çerçevesinde Almanya’da bulunan Bakanlýklararasý Ortak Kültür Komisyonu, DÝTÝB Genel Merkezi, Merkez Camii, Din ve Toplum Araþtýrmalarý Merkezi, Köln ve Düsseldorf bölgesindeki bazý camileri gezerek yetkililerden bilgi aldýlar. Yurtdýþýnda görev almak için müracaat eden din görevlilerinin DÝTÝB Genel Merkezi’nde yapýlan mülakatýna, Dýþ Ýþleri Bakanlýðý Daire Baþkaný Ali Davutoðlu, Maliye Bakanlýðý Daire Baþkaný Þinasý Yurdakul, Milli Eðitim Bakanlýðý Dýþ Ýliþkiler Genel Müdür Yrd. V. Yusuf Ziya Yediyýldýz, Kültür ve Turizm Bakanlýðý Müþaviri M. Kemal Özden, T.C. Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Dýþ Ýliþkiler Dairesi Baþkaný Prof. Dr. Ali Dere ve ayný dairenin Yurtdýþýnda Yaþayan Türkler Þube Müdürü Ýzzet Tosun, T.C. Berlin Büyükelçiliði Din Hizmetleri Müþaviri Sadi Arslan, T.C. Hannover Baþkonsolosluðu Din Hizmetleri Ataþesi Seyfi Bozkuþ katýldý. D iyanet Ýþleri Türk Ýslam Birliði (DÝTÝB), güzel bir diyalog örneði vererek Ehrenfeld Cadde Festivali’nde (Strassenfest) stand kurup, yeni inþa edilecek olan DÝTÝB Merkez Camii hakkýnda bilgi verdi. Ehrenfeld’de her yýl geleneksel olarak düzenlenen ve DÝTÝB’in üçüncü kez katýldýðý Cadde Festivali’nin ilk gününde, ev sahibi Belediye Baþkaný Josef Wirges DÝTÝB standýný gezdi. Festivale ilk Türk kuruluþu olarak katýlan DÝTÝB standýnda, hanýmlar kolu tarafýndan hazýrlanan çeþitli yiyecek ve içeceklerde ziyaretçilere ücretsiz olarak ikram edildi. Türk ve Alman vatandaþlarýnýn büyük ilgi gösterdiði standda katýlýmcýlara, DÝTÝB’in faaliyetleri ile ilgili broþürler daðýtýldý. Çocuklar tarafýndan da ilgi çeken standda, yüz boyama, palyaço gösterileri gibi etkinliklerin yaný sýra, balondan yapýlan figürlerin çocuklara hediye edilmesi, DÝTÝB standý önünde uzun kuyruklarýn oluþmasýna vesile oldu. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 dosya K eupstrasse diðer deyiþle küçük Ýstanbul. Özelde Almanya`nýn genelde bir Köln gerçeði. Baklava, lokanta lahmacun iþiyle giriþimler baþlamýþ, bu gün 10 adet kuyumcuyla çarþýda hizmette. Mithat baþkanýn deyimiyle burasý yeni bir oluþum. Ama benzersiz. Zira 80- 100 kilo aðýrlýðýnda hem de bir kaç döner takan Türkiye`de bile yok. Göze takýlan bu caddeyle ilgili bir yýðýn politik atraksiyonlar, satranç oyunlarý düzenlenmiþ… “fermandýr tez elden mahallenin boþaltýlmasýna arka bir yerlere nakliye edilmesine.” Ama mücadele ve saðduyu galip gelmiþ. Bu sayýmýzdaki dosyamýzda Keupstrasse ile ilgili caddenin seçilmiþ baþkaný ve esnafýyla bir söyleþi yaptýk. Ýskender Güngör arkadaþýmýzýn yaptýðý söyleþileri ilgiyle okuyacaðýnýzý umarýz. Hayat: Efendim biraz kendinizi tanýtýr mýsýnýz. Mittat Özdemir: 1966 yýlýnda öðrenci olarak Almanya`ya geldim. 43 yýllýk Kölnlüyüm. Makina Mühendisliði bölümünde okudum. Deutz motor fabrikasýnda idari presonel olarak görev aldým. Oldukça uzun yýllardan hatta ta baþýndan beri bu caddenin esnafýyým. Keupstasse derneðinin 1,5 yýllýk yeni baþkanýyým. Hayat: Sayýn baþkaným bize Keupstasse anlatýr mýsýnýz. Mitad Özdemir: Interetur Gemeinschaft bizim derneðimizin adý. Ayrýca burada bir dernek daha var. W.Gemeischaft. Ali Demir önceki baþkan kardeþimizdi. Onun döneminde de ben arkadan destek veriyordum. Malumunuz 16:19 Uhr Seite 11 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 KÖLN KEUPSTRASSE TARÝHÝNDE ÝLK KEZ IÞIKLANDIRILDI üzere caddemizde patlayan bomba bizim çalýþmalarýmýzý engelledi. Bomba olayýndan sonra çalýþmalar geri kaldý. Maðduriyetimizi medya iþledi ama kesinlikle birileri üzerimizden pirimlendi. Bir yerde birileri kazandý ama bizim zararýmýza oldu. Bu faillerin hala bulunamamasý zaten garip bir þey. Bazý Alman politikacýlar diyorki; “burasý bir Gettodur. Olmamasý için elimizden gelen þeyleri yapmamýz lazým.” diyorlar. Ben þahsen burayý yeni oluþum olarak adlandýrýyorum. Böyle bir yer Türkiye`de bile yok. Yeni oluþumun güzelliði korkutuyor onlarý. Burada oturan Almanlar var bizlerle kaynaþmýþ. Öteki konuþamýyor. Konuþamayýnca da diyor ki burasý Getto. Dünyanýn deðiþtiðini sýnýrlarýn kalktýðýný anlayamýyorlar. Bu cevheri hazmedemiyen herkes bu olaydan sorumludur. Keupstasseye yakýþýr bir þekilde bu yýl burayý ýþýklandýrýyoruz. Caddenin iki giriþine “Herzlisch wilkommen Keupstrasse” diye yazdýk. Ayrýca 27 istasyonla bütün cadde ýþýklanýyor. Biz bu müsadeyi Weihnachtenda yapýldýðý metoddan yola çýkarak aldýk. Proje sunduk maddi yükümlülüðünü üstlendik. Gecenin belli saatinda ýþýklarý kapatacaðýz. Ama 4-5 saat ya da gece bire kadar yanacak. Ramazanýn ilk akþamý yakacaðýz. Ýn- 11 sanlar perdenin þimdi önünü görüyorlar bir de gerisi var orada çalýþýlýr önde görülür. Mesela bu cadde çöp üretiyor. Yenen yiyeceklerin kaðýtlarý yerlere atýlýnca cadde kirleniyor. Caddemizi pýrýl pýrýl yapacaðýz belediyeyle görüþtük. Bir Euroluk jobla bir kiþi görevlendirilecek baþtan baþa caddede yürüyüp çöp topluyacak. Bu bir ilk alýþýlan bir þey deðil görüþme aþamasýndayýz. 108 esnafýmýz var. 17 kurucu üyeyiz. Burada benim ve bizim çok isteyip de henüz bitiremediðimiz hayallerimiz var. Her iþyerinde çýrak yetiþtirelim. Biz bunu en iyi bilen milletiz. Çýraklýk kültürü terbiye kültürü bizim geleneðimizde olan þeyler. Her hangi bir Alman genci restorantýmýzda gastronimi üzere çýraklýk yapsýn. Kötü mü olur. Biz bu konuda Arbeitsamtla defalarca terminleþtik. Yukarýda dediðim gibi üvey evlat yaklaþýmýyla karþýlaþýyorsunuz. Ýlerletemedik. Bu çalýþmalar ilerliyemedi. Onlar ciddiye almýyorlar. Onlar ciddiye almýyorlar da biz çokmu ilerdeyiz. Hayýr biz de o kývamý yakalayamadýk. Esnafýmýz da hazýr deðil. Çýraklýðýn her tarafta arandýðýný biliyoruz. Ama dediðim gibi þu ana kadar gelinen nokta bu ama bitmedi bu konunun takipçisi olmaya devam ediceðiz. Taki sonuç alýnana kadar. Oysa denseki “Keupstrsseden gelen çýraklar çok iyi.” nekadar güzel olur deðil mi? Evet zaman zaman bi takým eylemler için bu cadde seçiliyor. Önümüzdeki hafta yine büyük bir gösteri planladýlar. Buradaki eylemlerde polis bizi en iyi þekilde koruyor. Tabiki bu olaylar esnafýmýzýn 37. sayi sayfalar 30.08.2009 12 moralini bozuyor. Politik hayatta bir þey görüyorum yavaþ yavaþ profösyenelleþiyoruz. 43 sene evvel biz bu gün kazandýðýmýz þeyleri bunlardan isteseydik gülerlerdi. O zaman hayal dahi olmayan þeylere bu gün sahip olmuþuz. Mesela bu caddeye kuyumcu toptancýlarý dükkan açmak istiyor. Yer arýyorlar. Teklifi aldýk. Bir baþka hayalim Keupstrasseye bir banka þubesiyle bir eczanenin gelmesi. Benim en çok bu cadde üzerindeki hayallerimden birisi de buydu. Eðer bir de insanlar ailesiyle gelip güzel ortam ve mekanda çayýný içip dondurmasýný da yiyebilse o zaman bu iþ bitmiþtir. Doðru hiç hoþa gitmiyen þu anki bazý görüntülerden esnafýmýz ziyadesiyle rahatsýz. Fiziken beklenen arzu edilen o ortam hazýr olmasý lazým. Cadde üzerinde insanlar rahatsýz olmamalý. Dediðim gibi esnaf olarak biz bu görüntüden rahatsýzýz. Þimdilerde dilenme olaylarý var. Bundan da rahatsýzýz. Gerekli yerlere ilettik hayýr dediler. Almanya`da 96 yýlýnda çýkan bir kanunla artýk Almanya`da dilenmek yasak deðil. Ha rahatsýz ediyorlarsa toplayýp götürelim dediler. Bizler de daha o boyutta deðilki dedik. Yardýma karþý bir millet deðiliz. Aksine yardým sever bir milletiz. Buna karþý deðiliz görüntü bizi rahatsýz ediyor. Tabi bir de bu caddenin konumu belli. Malum global ekonomik kriz buradaki bazý esnafýmýzý da etkiledi. Restorantlara haftanýn birkaç günü gelen müþteriler þimdi devamlý gelemiyor. Sýkýntý çeken üyelerimiz var. Ben biliyorum bazý esnaflar var 16:19 Uhr Seite 12 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir kirasýný ödüyememiþ. Tabi bu genel içerisinden oldukca lokal kalýyor. Moralimizi bozmayalým. Hedefi iyi tutmak lazým. Yabancýlar meclisindeki arkadaþlar kendi dertlerine düþmüþ. Bu insan seninle dertlenebiliyorsa gelip senin bir çayýný içebiliyorsa daha sonra kýravatýný takip seni taþýyabiliyorsa bu adam politikacýdýr. Halkýn derdini bilmiyorlar. Söylüyemiyorum þu gurup adamlar bizi dinliyor. Hayýr yok öyle bir þey. Eðer hepsini kucaklýyabiliyorsan amenna ama sadece seçimden seçime inebiliyorsa o zaman Abdurrahman Çelebisin. Bakýnýz bu caddenin kaderi 91 yýlýnda deðiþti. Almanlar Sanierungs programý altýnda 11 kiþilik komisyonla bu caddeyi kapatmayý düþündüler. Maddi yükümlülüðü de kendileri karþýlayacaktý. O sýralar burada sadece 13 adet dükkan vardý. Bu 11 kiþilik komisyonun içinde yabancý olarak bir ben vardým. Bu adamlarýn hepsi karþýydý. Söz aldýðýmda ben onlara dedimki. Bu esnaf Anadoludan geldi. Eðer biz burayý daðýtmak yerine bunlara yatýrým izni verirsek aileler çocuklarýyla buraya gelirler bu parazitler ortadan kalkar. Buradaki iki lokantaya restorasyon izni verelim. Sandalyelerini 150`nin üzerine çýkarsýnlar dedim. Sonra bir ara mola verdiler. Bu arada benim de politik çizgime uygun bir üyeye konuyu daha da aþtým. Sen dedi tam olarak bir daha anlat dedi. Detayýyla bir daha anlattým. Sonra nemi oldu. Ýþte o toplantý bu caddenin miladý oldu. Daðýtým için özel olarak toplanan Sanierung hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 komisyonudaki tutarlý duruþumuz bu günün Keupstrassesini getirdi. O iki Restorantýmýzýn ozamanlar birisinin 17 diyerinin 24 adet oturma yeri vardý. Hayat. Sayýn baþkaným bizlere bu fýrsatý verdiðiniz için teþekkür ederiz. MitadÖzdemir. Ben teþekkür ederim. Keupstrasse esnafýndan bazýlarý ile de kýsa röportajlar yaptýk. BATIR ELEKTRÝK Hasan Batýr Ben de hem Keupstrasse esnaf hem de caddemizin yeni aydýnlatýlmasýný üstlenmiþ biri olarak tüm halkýmýzýn mübarek Ramazan ayýný tebrik ediyorum. Bu çerçevede Keupstrassemizin giriþi ve çýkýsý olmak üzere iki adet caddemize hoþ geldiniz yazýsýyla birlikte 16 adet direklere 7 adette yol üzerine ýþýklandýrma monte ettik. Umarým halkýmýz bu yeni görüntümüzden memnun olurlar. Ömerul- Faruk CAMI Hasan Karataþ Ramazan öncesi okul tatiline denk geldiðinden iþlerimiz baya yavaþladý. Ýnþaalah Ramazanýn bereketiyle önümüzdeki günlerde daha canlýlýk olacak. Zira bu her Ramazan dönemi böyle oluyor. Cemaatimizde marketine sahip cýktýmý zaten sorun yok. PERA REISEN Ahmet Özdemir Keupstrasse esnafý olarak iþlerimiz sezonda iyiydi. Bu günler zaten sezonun sonu. Bizim sektörde bu haftalarda iþler biraz gevþer. Durgunluðu fýrsat bilen patronumuz þu an iznini geçiriyor. KEUP GRIL HAUS Cem Ceylan Valla biz esnaf olarak daha yeniyiz. Yani geçtiðimiz ay açtýk. Bu mevsimin en durgun ayýydý. Ýzincilerin dönüþüyle iþlerin daha iyi olucaðý ümidindeyiz. Bizim müþterilerimiz Türkler yoðunlukla olmakla birlikte Araplar daha çok. Onlarda yerleþik yemek geleneði geliþmediðinden çok hýzlý paket þekliyle ayakta tüketiyorlar. Tabakta yemeði uygun bulmuyorlar. KARADENÝZ KIRAATHANESÝ Hüseyin Ayvaz Hüseyin bey bir Karadeniz çocuðu. Almanyaya toplu yerlerde sigara yasaðý geldiðinde bu yasaðý kendi tabiriyle ilk delen kiþi. Ulusal medya ya görsel kanallarýmýzda uzunca bir zaman kendisini izledik. Kýraathanesini (Rauhen clüb) Sigara içenler derneði olarak deðiþtirip üyelik kartý vermek suretiyle iþletmesinde rahatlýkla sigara içilebiliyor… “bizim müþterilerimiz orta yaþlý gençler. Ýþler bayaðý durgun önümüz ramazan daha da azalýr. Keupstrassede restoranlar iþi götürür. KÝLÝM RESTORAN Halil Göncü Ýþlerimiz hamdolsun çok iyi. Ramazanda daha da iyi olur. Akþamlarý iftar yapmak isteyenler genelde rezervasyon yaptýrýrlar. Zira salonumuz tamamen doluyor. Kilim Restorant artýk iyice aranan bir marka oldu. Bütün vatandaþlarýmýzýn Mübarek Ramazanlarýný tebrik ediyorum. DAMLA BAKLAVALARI Ahmet Özdarýcý Baþlangýçta iki ortakla giriþtikleri bu sektörde 94 yýlýnda Gaziantepten gelen kardeþiyle yeni bir kalite yeni bir sunum getirdiler dosya Özdarýcý kardeþler. Biri Düsseldorfta olmak üzere 6 adet filialleyle Kölnde baklava denilince akla hep o marka geliyor… “Yýllar evvel bir Alman vatandaþý aðýr serbetli sulu bir baklavayý aðzýna koyarken; üzerine damlayan serbeti tamamen baklavadan uzaklaþmalarýna vesile olmuþ. Hep o sanmýþlar baklavayý. Þimdi biz kýsmen bu zinciri kýrdýk. Býçaðý ve çatalýyla baklavayý kesen müþterimiz artýk kaliteyi tanýyýnca vazgeçmiyor. Bütün mesele burada. Baklavayý imal ettiðiniz ürünlerin kalitesi çok önemli. Çam fýstýðýnýn kalitesinden tutun da, tere yaðýnýn kývamý, un ve þekerin adeta mikro deðerdeki katýlým gramajý, hijyen ve üretimdeki itina iþte bunlardan birinde hassasiyet gözetmezseniz tiksinti verici bir ürün elde edersiniz. Allaha hamdolsun önce beyinlerdeki o yýkýmý giderip baklavaya kalite getirmeye çalýþtýk. Vatandaþlarýmýzýn teveccühünden anlýyoruzki iyi tuttuk. Allah utandýrmasýn. ÖZLEM KUYUMCU Uður Yiðitbaþý Bizim sektörde hiç durgunluk olmaz. Zira evlenecek insan illaki bize uðramak zorunda. Altýn olmadan düðün olmaz. Ýþlerimiz hamdolsun iyi. FOTO STAR Fatih Karadün Bizim meslekte korsan oldukça fazla. Ýster istemez etkileniyorsunuz. Önümüz Ramazan bu ayda düðün olmadýðýndan bir ay dahada iþler azalýr. Ekonomik kriz bizi fazlasýyla vurdu. Koskoca Keupstassede tek bir esnafýz ama bu caddede daha çok gastronomi iyi iþ yapýyor. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya Seite 13 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ali BULAÇ O ruçla ilgili kesin olarak bildiðimiz þey, bu ibadetin bizden “önceki ümmetlere de yazýlmýþ (farz kýlýnmýþ)” olmasýdýr (2/Bakara –183). Kur’an yanýnda gerek kutsal metinler gerekse sözlü anlatýmlardan, orucun çeþitli türevleriyle kadim bir ibadet olduðunu anlýyoruz. Hz. Nuh’un tufan koparken gemide selamette kalanlarýn hatýrasýný yadetmek üzere Araplar “Ramazan Orucu’nun” farz kýlýnmasýndan önce “Aþure” orucu tutarlardý. Bu demektir ki, Ýsmail (as.) dan sonra herhangi bir peygamber tarafýndan uyarýlmamýþ cahiliyye Araplarý -yýlda bir kere de olsa- kadim bir dini hatýrayý yaþatýrlardý. Hicretin ikinci yýlýnda Ramazan orucu farz olunca Aþure orucu tercihe býrakýldý. Aþure orucu ve buna denk düþen bazý perhizler, kadim zamanlardan beri bilindiði ve yerine getirildiði yolunda bize bazý telkinlerde bulunmaktadýr. Denebilir ki, üç semavi (Ýbrahimi) dinde ortak olan ibadetlerin bir bölümü Adem’den baþlamak üzere hem her peygamber tarafýndan teblið edilmiþ hem de her zaman biline gelmiþtir. Dinlerin menþei bir olduðu gibi, ibadetlerin de menþei birdir. Ýbadet þekilleri, ritüeller ve formlar zaman içinde önemli farklýlýklar gösterebilir veya farklý þeriatlar içinde farklý formlar kazanabilirler. Yahya (as.)’ýn vaftizi, son tahlilde abdesttir. Vaftizci Yahya’nýn abdesti Hýristiyan dininde Kilise’nin vaftizi olarak devam eder; Ýslamiyet ise beþ vakit namaz öncesi abdest ve gusül abdesti olarak bunu devam ettirir. Abdestin asýl amacý ruhi arýnma olup bedensel temizlik ve arýnma ona bir hazýrlýktýr. Manevi arýnmanýn pür ruhani olabileceði yönündeki kanaate aykýrý olarak, oruç beden üzerinden de yüksek düzeyde arýnmanýn mümkün olduðunu göste- rir; beden yanýnda servet dolayýmýnda arýnmanýn diðer bir imkaný manevi temizlik anlamýndaki ‘tezkiye’ ile yakýn baðý olan ‘zekat’týr. Zekat sadece ruhsal bir temizlik ve arýnma deðil, fakat ayný zamanda temizlenmiþ servetin artarak büyümesi demektir de. Zekat ile bir ‘gider kalemi’nin daha büyük ölçekte ‘gelir olarak’ geri dönmesi çoðu zaman paradoksal gibi görünse de aslýnda kendi içinde farklý bir sarmala iþaret eder. Ýslam’da Oruç Ýslamiyet kemale erdirilmiþ bir din, yani “eddin” olmasý hasebiyle hem amaçsal bir deðer olarak ve benzeri arýnma türlerini içeriyor hem de bize en mütakamil form ve yöntemlerinin ne olduðunu gösteriyor. Fecrin doðuþundan güneþin batýþ anýna kadar kiþinin yemeden, içmeden ve hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Kadim Bir Ýbadet Oruç cinsel iliþkiden kesilmesi orucun en mütekamil þeklidir. Hastalýk gibi mucbir bir sebep olmaksýzýn kiþi kendi bedenini gün boyu perhize tabi tutar ve bunu aralýksýz senede bir ay sürdürür. Ancak sadece protein almamakla oruç tutanlar da var. Bu bile baþlý baþýna kiþinin kendine dönük olmak üzere açýða vurduðu ve arkasýnda durduðu irade beyanýdýr. Bu irade beyanýnýn doðrudan muhatabý Allah’týr; çünkü kiþi istese hiç kimsenin kendisini görmediði bir yerde su içer veya yemek yiyebilir. Orucun Kuran’da zikredilen bir baþka türü bir yönüyle bugünkü tabirle insanýn “susma hakký”ný kullanarak hiç kimseyle hiçbir þey konuþmamasý, çok gerekli ihtiyaçlarýn karþýlanmasý için meramýný el kol hareketleri veya bir takým remizlerle ifade etmesidir. Hz. Zekeriyya’nýn talebi üzerine ona “verilen ayet” bu türdendir. “Senin ayetin üç gün insanlarla konuþmamandýr” (19/ Meryem-10). Hz. Ýsa’yý babasýz doðuran Meryem’e Cebrail’in önerdiði oruç da böyledir: “Artýk ye, iç, gözün aydýn olsun. Herhangi bir insana rastlarsan ‘ben Rahman’a oruç adamýþtým’ de, bu yüzden bugün hiç kimseyle konuþmayacaðým” (19/ Meryem-26). Bakire ve temiz Meryem’in orucu, Ruhu’-l Kudüs’ün kendisine telkin ettiði ‘kelime’yi her türlü kirlilikten korumaya, iþin mahremiyetinden habersizlerin yaralayýcý dillerine karþý sýrrý muhafaza altýna almaya matuftur. Meryem için herhangi bir çocuðu, hamile olarak taþýmaktan çok daha aðýr olaný bir ‘kelime’de tecelli eden sýrrý ifþa etmeden taþýmak ve sýrasý geldiðinde bu sýrrýn ifþasýný ete kemiðe bürünen kelimeye býrakmaktýr. Bütün bu aðýr görevleri ‘sus- 13 ma hakký’ný kullanarak üstlenmekten baþka çare yoktur. Demek ki bazan susmak konuþmaktan çok daha etkili mesaj vermenin aracýdýr. Bundan baþka Hz. Davud’un günaþýrý oruç tuttuðu rivayet edilir ki buna “Savm-ý Davud” denir. Kesintisiz oruç demek olan “Savm-ý dehr” yasaklanmýþtýr. Ýslamiyette, oruç “sayýlý günler”dir. Sayýlý günlerden anlaþýlan Ramazan ayý’dýr. Mamafih, sene içinde haftada iki gün olmak üzere (Pazartesi ve Perþembe) oruç tutmak güzel sünnetlerden biridir. Oruç Ruh ve Beden Saðlýðý mý? Diðer ibadetler gibi orucun da ruh ve beden saðlýðýna önemli katkýlar yaptýðýný sýkça duyarýz. Kuþkusuz kimi insanlarýn düzensiz beslendiði, kimilerinin obur Romalýlar gibi týka basa yediði bir dünyada günboyu süren perhizin beden saðlýðý üzerinde çok önemli etkileri var. Hekimlerin ifadesiyle en baþka ciðerler bir ay süren bayram yapar. Diðer organlar da Ramazan boyu bir tür nadasa çekilir, toparlanýrlar. Ramazan orucu, bedenin kendini rektifiye etmesidir. Bütün bunlar doðru olmakla beraber, oruç ve diðer ibadetler “salt saðlýk, bedensel ve ruhsal geliþme” gibi aþkýn (ilahi-müteal) hiçbir boyuta ucu açýlmayan kendinden menkul hikmetlerle sýnýrlandýrýldýðýnda, ibadetler ve din zaman içinde kendi müntesiplerinin bilincinde tamamen maddi ve dünyevi bir kimliðe bürünür. Oruç ibadetinin kiþinin kendi nefsine dönük temel özellikleri yanýnda medeniyet perspektifiyle ilgili önemli bir yönü de var. Bugün hala Türk hamamlarýnda kullanýlan kurnalarýn Romalýlardan kaldýðý bilinir. Güç, iktidar ve servetin doruðuna ulaþtýðý zamanda Romalýlar gücü ve þehveti fetiþleþtirme yolu- 37. sayi sayfalar 30.08.2009 14 na gittiler. Yemeðe olan düþkünlükleri öyle boyutlara vardý ki, saat baþý yemek yiyen yüksek sýnýfýn güç ve servet sahibi Romalýlar, yediklerinin doðal yollarla hazmedilmesini beklemeden onlarý çýkarmaya baþladýlar. Kurnalar her konakta týka basa yiyenlerin hindi tüyüyle kusarken kullandýklarý taþtan kaplar oldu. Bugün halkýnýn yüzde altmýþý þiþman olan Amerikalýlarýn yemeðe olan aþýrý düþkünlüklerinin Roma’nýn bu son dönemde yaþadýðý tecrübeyle herhangi bir ilintisi var mý acaba? Ne Hint çilecileri gibi nefsin bütünüyle öldürülmesi için arzuya açýlmýþ savaþ, ne de hedonist, tüketici ve açgözlü kültürlerin kýþkýrttýðý istek ve tutkularýn egemenliðine boyun eðmek. Savm-ý dehr’in yasaklanmasýnýn bir sebebi sadece insan gücünü aþan sýnýrsýz limitlere sahip olmasý deðil, fakat ayný zamanda yemekle yaþanacak olan sevincin yok edilmemesidir: “Oruçlunun iki sevinç aný var. Biri iftar ettiðinde diðeri Rabbine kavuþtuðunda orucuna sevinir!” (Buhari, Savm, 2; Müslim, Sýyam, 162). Herþeyin kendi itidalinde seyrettiði insani durumlarda baþarýlmýþ zorlu bir ibadet sonunda yemek sadece hak edilmez, ayný zamanda hayatýn iç derinliðinde bir þenliðe ve sevince dönüþür. Ýftar sofralarý bu yüzden daima küçük ölçekte birer þölen havasýnda olurlar. Oruç, hilalin görülmesiyle baþlayan içe doðru bir yolculuktur. Hilal ilk iþaret, ilk komut hükmünde bir yol ve yön gösterici bir semboldür. Tabii ki Ramazan orucunun baþlangýç ve bitiþini “rü’yet”in dýþýnda bazý yollarla tespit etmek mümkündür. Ancak bu hiçbir zaman “Rü’yet-i hilal”in önemini azaltmaz. Sanki en belirgin olarak afaki olan ile enfüsi olanýn, týpký zahir ve batýn gibi birinin diðerinin iç anlamý ve dýþa vurumu olmasý (zuhur 16:19 Uhr Seite 14 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ve tezahür) oruç ibadeti sayesinde mümkün olabilmektedir: “Allah’ým! Hilal üzerimize güvenle ve imanla, esenlikle ve Ýslam’la doðsun. Ey Hilal! Benim Rabbim ve senin Rabbin Allah’týr.” (Tirmizi, Deavet, 52.) Ma’rifetu’n-Nefs: Ma’rifetullah Yolcunun rahat yol alabilmesi biraz da yükünün hafif olmasýna baðlý. Bedenin düzenli bir perhize tabi tutulmasý, yolculukta yükü hafifletir. Elbette beden ruh üzerine bindirilmiþ bir yük deðildir, ama ilahi tabiatýmýz, dünyevi tabiatýmýz olan bedenle mündemiç olup devamlý bir þekilde onu menseine, asýl yurduna dönmekten alýkoyan dünyevi baðlardan, kayýtlardan, yüklerden kurtarmak ister. Riyazet, perhiz, i’tikaf ve oruç, beden yükünü hafifletir, kalbin üzerinde birikmiþ olan paslarý siler, kalp bir ayna gibi parlamaya baþlar. Ýnsan, iç dünyasýný kendi kalp gözüyle görmeyi baþarmadýkça kendisi hakkýnda hiçbir bilgiye ve doðru dürüst bir fikre (Ma’rifetü’n-nefs’e) sahip olamaz. Nefsin bu düzeydeki bilgisine sahip olmayan nasýl Ma’rifetü’lhalk (yaratýlmýþlarýn ve toplumun) bilgisine ve tabii sonunda nasýl Ma’rifetullah’a sahip olabilir. Ma’rifet salt aklý bilgi olmayýp biliþsel bilgi, tanýma ve manevi idrak olduðuna göre, bunun kalbin çeþitli halleriyle irtibatýnýn olmasý çok tabiidir. Hangi kalp marifetin yuvasý olmaya adaydýr ki, irfan, örf, tearuf ve selim bütün fýtrat ve akýllarýn üzerinde oydaþmaya vardýðý ma’ruf’u bilip çýkarsýn. Oruç kalbin üzerindeki paslarýn silinmesini saðlayan ve paslarý silindikçe parlayýp varlýk aleminin sýrlarýný yansýtmaya baþlayan kalbin içinde yaþanan manevi bir tecrübedir. Bu tecrübeyle elde edilen hasýla hem varlýk yapýsýnýn temel ilkeleri, hem de di- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 nin ebedi ve evrensel hükümleriyle tetabuk halindedir. Bu tecrübenin bizi getirip býraktýðý menzil ile bizim varlýk yapýmýzýn mahiyetinde gerçekleþen istihaleler birbiriyle yakýndan ilgilidir. Çoðumuz niçin oruç tuttuðumuzu çok iyi bilmiyoruz. Dini ibadet ve ritüeller binlerce yýllýk gelenekler içinde kýsmen de olsa iç (batýni) ve hakiki anlamlarýný kaybediyorlar. Ýçinde gözümüzü açtýðýmýz sosyal çevrede hazýr bulduklarýmýzý tekrar eder, bizden sonra gelenlere nasýl hazýr bulduysak öylece devrederiz. Elbette gelenek bütünüyle bilinçten yoksun davranýþ deðildir, ama “bilinçten yoksun” davranýþ dine ve geleneðe büyük zararlar verir. Geleneði yozlaþtýran þey, onun kurucu ilkesiyle olan baðýnýn kopmasý, böylelikle deðer ile formun birbirlerine yabancýlaþmasýdýr. Oruç tutan kiþi, eðer “benden öncekiler oruç tuttu, þimdikiler de tutuyor, o halde ben de tutmalýyým” diyorsa, bu, bilinçten yoksun bir tekrara dayalý bir davranýþtýr. Ýman, hiç deðilse yerine getirilen bir ibadetin belli bir amaç çerçevesinde eda edilmesini gerektirir. Amaç varsa, bilinç de vardýr. Ancak her amaç, yüksek bir bilinç hali deðildir ve ibadetin yöneldiði “hikmet”le ve “müteal gaye” ile örtüþme içinde olmayabilir. Mesela, sabahtan akþama kadar yemeden, içmeden ve cinsel hayattan kesilmekten ibaret bir oruç, içi kendi hikmetinden boþaltýlmýþ, ancak tamamen bedenin sýký bir perhize tabi tutulmasýnýn sadece bedene faydasý var. Ruha ve kiþiliðin manevi kemaline faydasý yoktur. “Nice oruçlu vardýr ki, onun oruçtan nasibi aç ve susuz kalmaktan ibarettir. Gecelerinin ibadetle geçiren nice kiþi vardýr ki, onun bundan nasibi sadece uykusuz kalmaktýr.” (Ibn Mace, Siyam, 21.) Salt bedensel perhizin bugünkü ifadesi “rejim”dir. Sýký, düzenli ve bilimsel kurallara dayalý bir rejim bedene “modern güzellik” katar. Eski Grekler gibi salt gövdeye indirgenmiþ güzelliði bugün geliþtirilmiþ tekniklerle iþ yapan güzellik salonlarý vadeder. Greklerin yücelttikleri ‘tukalon’un gerisinde herhangi türden entelektüel ve manevi hiçbir derinlik yoktur. Güzellik hangi ölçülerde heykele yansýtýlmýþ olursa olsun, heykel insanýn salt bir kopyasýdýr. Her birimiz, hakiki güzelliðin anlam kaybýna uðradýðý bir Yunan heykeli olabiliriz. Yeniden üretilmemiþ ve sentetik olmayan bedensel güzellik dinin de tavsiye ettiði bir þeydir. Sünnet’e riayet eden bir insan þiþ göbek olmaz. Ama aslolan ruh güzelliðinin bedensel yansýmasýdýr. Ruhu çirkinleþtiren þeyler ise, þeytanýn bizde bir huy ve mizaç haline getirdiði günahlar, haramlar, çirkinlikler (habais ve münkerler)dir. Ramazan orucu, bize birkaç yönden ve sinsice yaklaþan þeytanýn bizi çirkinleþtirmesine karþý bir ay boyu bilinçli olarak gösterdiðimiz direnci ve mücadeleyi simgeler. “Þeytaný Zincire Vurmak” “Ramazan geldiði zaman cennetin kapýlarý açýlýr, cehennemin kapýlarý kapanýr ve þeytanlar zincire vurulur.” (Buhari, savm, 5.) “Kendi þeytaný”ný zincire vurabilen, kirli bir geçmiþten arýnarak adeta yeniden doðar: “Her kim Ramazan orucunu inanarak ve sevabýný Allah’tan umarak tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.” (Buhari, Ýman, 28; Müslim, Müsafirin, 175.) “Tür olarak âdem” olduðu gibi, “tür olarak þeytan” da var. Þeytanlar bu türün türevleridir. Her insanýn iç dünyasýnda kendisine yuva yapmýþ bir þeytan bulunur. Orucun bizi aþkýn/müteâl olan ile irtibata geçirmesi için, bizim kendi ellerimizle “þeytan- dosya larý zincire vurma”ya teþebbüs etmemiz ve bu teþebbüsü tamamlamamýz gerekir. Ramazan’ýn girmesiyle “þeytanlar” kendiliklerinden zincire vurulmaz, onlarý ancak biz zincire vurabilir, ellerini kollarýný baðlayabiliriz. “Yalaný ve yalanla iþ yapmayý býrakmayan kimse. Allah’ýn onun yemeden ve içmeden kesilmesine ihtiyacý yoktur.” (Buhari, Savm, 8.) “Oruç Allah’a ait bir ibadettir”, ama bedeni ve ruhi faydasý bize aittir. Yalan, aldatma, haksýzlýk, haram yiyicilik, sömürü, baský ve kutsala saygýsýzlýk gibi cürüm ve münkerlerden kaçýndýðýmýz zaman, içimizdeki þeytan, kendi fasit dairesinde dönüp dolaþýp da bir türlü çýkýþ bulamayan ve sonunda kendi kendini sokan akrep gibi öfkesinden intihara kalkýþýr. Þu var ki, intihar etmez; çünkü büyük þeytan’a kýyamete, içimizdeki þeytana da kiþisel öndümüze, yani ölümümüze kadar mühlet verilmiþtir. Þeytanýn bize verdiði acýdan daha büyük bir acýyý ona tattýrabiliriz. “Þeytani zincire vurmak” en büyük baþarýdýr. Bu baþarýyla elde edilen mahsulün bir kýsmý burada, diðer bir kýsmý Huzur’da devþirilir. Oruç, hem büyük bir “huzur”dur, hem de Büyük Huzur’a “hazýrlanma, hazýr hale” ve kývama gelme sürecidir. “Her kim Ramazan orucunu inanarak ve sevabýný Allah’tan umarak tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.” (Buhari, Ýman, 28; Müslim, Müsafirin, 175.) Bu yeniden doðum ve felahtýr. Müslümanlar her sene orucu bu bilinç düzeyinde ele almayý baþarabilirlerse, sadece kiþisel günahlarýndan arýnarak yeniden doðma fýrsatýný elde etmezler, ümmet olarak içinde yaþadýklarý ve toplu günahýn karþýlýðý olan bu zillet halinden de kurtulma gücünü ve azmini elde edebilirler. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ramazan KURUYÜZ Stellungnahme der IRH zur Ermordung von Marwa El-Sherbini und zur Würde der Musliminnen “Die Würde der Muslima ist antastbar!?” Die IRH ruft die Landtage auf, die Kopftuchverbotsgesetze nunmehr aufzuheben (Gewidmet der aus islamfeindlichem Motiv brutal ermordeten Schwester Marwa El-Sherbini und den wegen ihrer islamischen Bekleidung von weiten Teilen der Gesellschaft und dem Staat diskriminierten muslimischen Frauen) Am 1. Juli 2009 wurde die Muslima Marwa ElSherbini in Dresden aus Hass auf Muslime und Islam erstochen. Unser aller Gebete und Mitgefühl gilt unserer Schwester Marwa und ihren Angehörigen. Die 32-jährige schwangere Frau und Mutter hinterlässt einen Ehemann und einen Sohn. Marwa ist das bisher tragischste Opfer unter unseren muslimischen Schwestern, die unter Demütigungen, Verdächtigungen und Diskriminierungen zu leiden haben. Die insbesondere an ihrer Bekleidung erkennbaren muslimischen Frauen sind unterdessen weitgehend gesellschaftlich und menschlich abgewertet. Islamophobie bzw. Islamfeindlichkeit ist ein zunehmendes Phänomen vor allem seit dem „11. September 2001“ in Deutschland und Europa. Seitdem wird der Islam im Sicherheitspaket der Innenministerien behandelt und Muslime werden oft als jene die Sicherheit des Landes gefährdenden Objekte gesehen. Antiterrorgesetze, Rasterfahndungen, Polizeirazzien gegen muslimische Einrichtungen und Kopftuchverbotsgesetze für muslimische Lehrerinnen an staatlichen Schulen und für muslimische Beamtinnen im öffentlichen Dienst sind nur einige Beispiele für die Diskriminierung der Muslime in Deutschland durch den Staat. Diese staatliche Diskriminierung hat die Islamophobie bzw. Islamfeind- Seite 15 lichkeit in weiten Teilen der Gesellschaft verstärkt und salonfähig gemacht. Es ist deshalb nicht verwunderlich, dass Muslime von Islamhassern auf der Straße, auf dem Arbeitsplatz, in vielen Medien und über das Internet nicht selten als Terroristen beschimpft und beleidigt werden. Am meisten betroffen von diesem unwürdigen Umgang sind muslimische Frauen, insbesondere die Kopftuch tragenden. Viele Bundesländer verabschiedeten nach dem Urteil des Bundesverfassungsgerichts vom 24. September 2003 – trotz der Mahnungen vieler Verfassungsrechtler - Kopftuchverbotsgesetze und haben den muslimischen Lehrerinnen an staatlichen Schulen und Beamtinnen im öffentlichen Dienst somit das Tragen des Kopftuches verboten. Der überwiegende Teil der angehörten Verfassungsrechtler bezeichnete diese Gesetze als verfassungswidrig, desintegrativ und Ungleichbehandlung der betroffenen Musliminnen. Sie wurden von der Mehrheit der jeweiligen Landtage einfach ignoriert. Beispielsweise schrieb Prof. Böckenförde, ehemaliger Bundesverfassungsgerichtsrichter, in seiner diesbezüglichen Stellungnahme im April 2004 für die Anhörung beim Hessischen Landtag Folgendes: „Wenn das Tragen eines Kopftuchs aus religiöser Motivation erfolgt und sich so als Wahrnehmung der Bekenntnisfreiheit darstellt, muß sich dann diese Grundrechtsausübung anderen Deutungen des Kopftuchs, die von Dritten ausgehen, einfach hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 “Die Würde der Muslima ist antastbar!?“ unterwerfen? Muß sie sich diese gegen den eigenen Willen zurechnen lassen? Das wäre völlig unverhältnismäßig, eine Fremdbestimmung des Grundrechtsträgers; es würde das Grundrecht von vornherein entleeren.“ Unter anderem beklagte Papst Johannes-Paul II in seiner Ansprache an das Diplomatische Corps vom 12. Januar 2004, dass in einigen Ländern eine Haltung zu beobachten sei, die zu einer Gefahr für die umfassende Respektierung der Religionsfreiheit werden könnte: “... Ich bin mit nicht wenig anderen Menschen der Überzeugung, dass die Kirche weder in Frankreich noch in Deutschland die geplanten Verbote und Einschränkungen gegen religiöse Symbole unterstützen sollte. Sie ist eine Anwältin der religiösen Freiheit, wie es das II. Vatikanische Konzil lehrt. So sehr es wünschenswert ist mit dem Staat zusammenzuarbeiten, so wichtig ist es negative staatliche Entwicklungen rechtzeitig zu erkennen und zu benennen. Das geplante Kopftuchgesetz ist eine solche Entwicklung! In Deutschland wird nun unter einer Prämisse einer angeblich politischen Gefahr und der Befreiung der Frau ein religiöses Symbol verboten werden, welches die moslemische Frau in tiefe Gewissensnöte stürzt und das Recht auf das öffentliche Glaubensbekenntnis untergräbt, wenn sie nicht ihren Beruf verlieren will. In Frankreich geschieht dies alles noch viel offener im Namen eines Laizismus. Wenn es sich aber ein Staat erlaubt die Symbole eines religiösen Bekenntnisses zu verbieten, einzuschränken, ihre Benutzung zu bestimmen, dann müssten eigentlich die geistigen Alarmglocken deutlich vernehmbar sein.“ Auch die Mahnung des Papstes wurde nicht wahrgenommen. Die jeweiligen Landtage begründeten ihre Gesetze damit, dass das Kopftuch ein politisches Symbol und ein Zeichen der Unfreiheit der Frau sei und die Neutralitätspflicht des Staates verletze. Die Gesetzgeber beabsichtigten mit diesen Gesetzen die muslimischen Frauen von vermeintlicher Unterdrückung zu befreien, ohne zu bemerken, dass sie dadurch selbst zu ihrer Diskriminierung beitrugen und die Akzeptanz in der Gesellschaft zur strukturierten Benachteiligung muslimischer Frauen schufen. Die freie und persönliche Entscheidung der mündigen und gebildeten Bürgerinnen wurde dabei außer Acht gelassen. Die meisten dieser Frauen sind hier geboren, haben die hiesigen Schulen besucht und an deutschen Hochschulen studiert, nehmen am gesellschaftlichen Leben aktiv teil und sind im Sinne der Verfassung vollständig integriert. Trotzdem 15 dürfen sie im öffentlichen Dienst nicht arbeiten. Dies bedeutet nach unserer Auffassung eine Ungleichbehandlung und Diskriminierung betroffener Frauen. Beispielsweise ist Ramazan Kuruyüz, der Vorsitzende der IRH, als Lehrer im Hessischen Schuldienst tätig. Viele seiner Meinungen gelten für bestimmte politische Kreise als islamistisch und dennoch darf er als Lehrer im öffentlichen Dienst arbeiten. Aber eine muslimische Frau, die nicht mal in einer islamischen Gemeinde Mitglied ist und keine “gefährlichen bzw. islamistischen Meinungen!” vertritt, darf alleine wegen ihres Kopftuches im öffentlichen Dienst nicht arbeiten. Dies widerspricht eindeutig dem im Grundgesetz verankerten Prinzip der Gleichberechtigung von Mann und Frau. Alle sozialen Gruppen, welche in vielen Bereichen diskriminiert waren, wurden in den letzten Jahrzehnten per Gesetz geschützt, einschließlich der gleichgesinnten Paare. Nur Kopftuch tragende Musliminnen werden vom Gesetzgeber weiterhin ungleich behandelt und diskriminiert. Dieses Verbot im öffentlichen Dienst erschwert den Kopftuch tragenden Musliminnen auch den Zugang zum Beruf auf dem privaten Arbeitsmarkt. Unser Land braucht ein Umdenken. Unsere Demokratie muss diesen Fehler korrigieren. Die Politik muss handeln und dieser Ungleichbehandlung bzw. Diskriminierung der Musliminnen ein Ende setzen. In der damaligen Debatte um das Kopftuch ging es im Grunde nicht um das „Kopftuch“, sondern auch darum, ob der Islam in die deutsche Gesellschaft mit integriert werden sollte oder ob der Islam als Fremdkörper – und somit auch die Menschen, die sich zu dieser Religion bekennen - außerhalb der Mehrheitsgesellschaft bleiben sollten. Die Debatte wurde nach unserer Einschätzung nicht deshalb so emotional und erbittert geführt, weil vom Kopftuch oder von dessen Trägerinnen 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 16 tatsächlich konkrete Gefahren für unseren Rechtsstaat, für unsere Gesellschaft oder für den inneren Frieden ausgehen, sondern weil das Kopftuch den Unterschied zum Eigenen am deutlichsten sichtbar nach außen trägt und somit eine Projektionsfläche für Vorurteile und vor allem für Ängste bietet, die das Eigene zu bedrohen scheinen. Bemerkenswert war hierbei, dass die meist unsachlich geführte Diskussion über ein Kopftuchverbot für Lehrerinnen und Beamtinnen im Alltagsdiskurs eine “Diskursverschränkung” anzeigte, die ihre ganz spezifische Wirkung entfaltet hat. Das heißt konkret, dass das Kopftuch stets eine negative Fremdzuschreibung erfährt, die vor allem rassistische und ethnozentrische Elemente stärkt, die die Angst vor dem „Fremden“ schürt und fremdenfeindliche Ressentiments hervorruft. Es zeigte sich weiterhin in der Auseinandersetzung mit dem Kopftuch, dass die Kopftuchdebatte als Stellvertreterdebatte für viele ungeklärte Fragen im Integrationsdiskurs von Muslimen stand. Es war höchst bedenklich, dass dieser Diskurs ausschließlich zu ungunsten kopftuchtragender Frauen geführt wurde, der Gesellschaftsgruppe, die doch vor Unterdrückung geschützt und deren Emanzipation auch im Berufsleben unterstützt werden sollte. Bedacht werden sollte auch, dass ein Kopftuchverbot von den mittelbar und unmittelbar Betroffenen als gezielte staatliche Diskriminierung erlebt werden könnte. Dies könnte, so die Befürchtung der IRH, auch zu einer Ethnisierung von sozialen Problemen und zur Politisierung von Religionen führen und somit zu einer ernsthaften Gefahr für den sozialen Frieden werden. Aus wissenschaftlichen Untersuchungen wissen wir, dass beispielsweise soziale Konflikte erst dann eine kulturelle oder eine religiöse Dimension bekommen, wenn sich die „Minderheit“ gegenüber der „Mehrheit“ benachteiligt fühlt, und Seite 16 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir wenn sie die Erfahrung macht, dass ihre Kultur und/oder ihre Religion von der Mehrheitsgesellschaft als negativ gedeutet und abgelehnt wird. Die IRH tritt auf der Grundlage des Islam dafür ein, dass Frauen als mündige Personen eigenverantwortlich entscheiden müssen, ob sie sich an die islamischen (Bekleidungs-) Gebote halten wollen oder nicht. Die IRH lehnt jeden Druck, auch familiärer Art, zum Tragen oder Nicht-Tragen des Kopftuches ab, weil es hierbei gemäß den islamischen Prinzipien um eine selbstbestimmte, freie Bekenntnisäußerung geht und gehen muss. Diskriminierung wegen des Nicht-Tragens eines Kopftuches lehnen wir genauso ab, wie Diskriminierung wegen des selbstgewählten Tragens eines Kopftuches. Emanzipation, Toleranz, Freiheit und Gleichberechtigung sind nicht an bestimmten Äußerlichkeiten festzumachen. Diese und weitere Werte sind Teil der islamischen Lebensweise und müssen einer festen inneren Überzeugung entspringen. Toleranz drückt sich nicht in der Kleidung aus, sondern ist eine Haltung bzw. eine N RW Eyalet Baþbakanlýðý bünyesinde çalýþma yapan ‚“Geleceðin Komisyonu“ (Zukunftskommission) tarafýndan‚“Vatanda Yabancý Olmak“(Fremd in der Heimat) adý altýnda bir sempozyum düzenlendi. NRW Uyum Bakanlýðý tarafýndan davet edilen ATiB Genel Baþkan Yardýmcýsý Yakup Tufan ve Siyasi Ýþler Baþkaný Ramazan Özdemir, sempozyuma birlikte katýldýlar. Uyum Bakaný ile birlikte Siyaset Bilimcisi, yazar ve hukukcularýn katýldýðý sempozyumda, Almanya Ýslam Konferansý’nýn yaný sýra, Almanya’daki uyum, eðitim, aile, hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Verhaltensweise, ist Teil der persönlichen Gesinnung, die durch das An- oder Ablegen eines Kleidungsstückes weder verstärkt noch vermindert wird. Eine muslimische Frau grenzt mit ihrer selbstbestimmten eigenen Lebens- und Bekleidungsart keineswegs die anderen Lebens- und Bekleidungsformen aus, sondern sie versteht sich als Teil der faktischen Vielfalt unserer Gesellschaft. Das Tragen des Kopftuches ist kein Zeichen der Intoleranz oder Abgrenzung, sondern Ausdruck des religiösen Bekenntnisses, mit dem die muslimischen Frauen bereit sind, sich aktiv in die Gesellschaft zu integrieren. Die steigende Zahl kopftuchtragender muslimischer Frauen an den Hochschulen, Universitäten, im Arbeitsleben und auch im Schuldienst, belegt anschaulich, dass die Integration durch das Kopftuch nicht behindert wird. Gerade mit dem Kopftuch ermöglicht der Islam den muslimischen Frauen die Möglichkeit sich frei an gesellschaftlichem Leben, Politik, Bildung und Ausbildung, Arbeitsleben, usw. zu beteiligen. Die IRH setzt sich seit Jahren aktiv für die Integration der Muslime in Hessen ein, vor allem auch für das Selbstbestimmungsrecht der muslimischen Frauen. Ein weiteres wichtiges Anliegen der IRH ist die Chancengleichheit für Mädchen und Jungen im Bildungs- und Ausbildungsbereich, für kopftuchtragende und für nichtkopftuchtragende muslimische Mädchen. „Die Würde des Menschen ist unantastbar. Sie zu achten und zu schützen ist Verpflichtung aller staatlicher Gewalt.“ (GG, Art. 1 Abs. 1) Das Grundgesetz gibt eine klare Orientierung an der Würde und den Rechten des Menschen vor. Dieser Artikel steht am Anfang und somit im Mittelpunkt unseres Grundgesetzes und bildet die zentrale Grundlage der Werteordnung unserer Gesellschaft. Zurecht fragen wir Muslime die Politik und Gesellschaft, ob dieser Artikel des Grundgesetzes für die Musliminnen, die freiwillig und entsprechend ihrem Islamverständnis Kopftuch tragen, nicht gilt? „Ist die Würde dieser Musliminnen doch antastbar?“ Folgende Worte unseres ehemaligen Bundespräsi- ATÝB YETKÝLÝLERÝ NRW UYUM BAKANI ÝLE GÖRÜÞTÜ gençlik, önyargý gibi Göçmenleri yakýndan ilgilendiren bir çok konu tartýþýldý. Sempozyumda söz alan Yakup Tufan: Göçmenlerin günlük karþý karþýya geldikleri meselelere iþaret etti. Almanya’da yaþayan göçmenlerin meselelerinin çözümünde, Göçmen Kuruluþlarý ile iþbirliði yapýlma- sýnýn önemine deðindi. Almanya’da uyumun ancak birlikte yapýlacak çalýþmalar sonucu gerçekleþeceðini dile getirdi. Okullarda Ýslam Din Dersleri verilmesinin zaruret olduðu ve bunu bir an önce uygulanmasý gerektiðinin altýný çizdi. Ayrýca önyargýnýn ortadan kaldýrmasýnda komþuluk (iyi komþuluk) iliþkilerin geliþtirilmesinin getireceði faydalarý anlattý. NRW Uyum Bakaný Armin Laschet ile de bir görüþme yapan ATÝB yetkilileri, Almanya’da yaþayan müslümanlarýn ve onlarýn çoðunluðunu teþkil eden Türkler’in meselerinin çözüme kavuþtutlmasýný dile getirdiler. Bu Meyanda Ýslami Cemaatlar ve Çatý Kuruþlarý ile mutlaka iþbirliði yapýlmasýnýn zaruretini vurguladýlar. NRW Uyum Bakaný Armin Laschet’in tavýr ve ortaya koyduðu düþüncelerle, meselerin çözümünden ve yapýlacak iþbiriðinden yana olmasý ümitleri artýrdý. dosya denten Roman Herzog am 27. April 2005 in BergenBelsen sind in diesem Zusammenhang sehr zutreffend: „...Man ist nicht nur verantwortlich für das, was man tut, sondern auch für das, was man geschehen lässt... Wer es zulässt, dass anderen die Würde genommen wird, der verliert am Ende die eigene Würde.“ (Das Parlament, Die Woche im Bundeshaus, Bonn, den 5./12. Januar 1996, Seite 7) Der in der Vergangenheit unsachlich geführte Diskurs zu Lasten Kopftuch tragender Frauen hat dazu geführt, dass islamfeindliche Tendenzen gegen Kopftuch tragende Frauen in der Gesellschaft zugenommen haben. Eine durch die Kopftuchverbotsgesetze initiierte Stigmatisierung muslimischer Frauen gibt fremdenfeindlichen Menschen die Legitimation sie auszugrenzen und erschwert die weitergehende Integration der betroffenen Frauen in die Gesellschaft. Die Ermordung der Muslima Marwa El-Sherbini ist die erschreckende Folge einer islamfeindlichen Haltung in bestimmten Teilen der Gesellschaft. Nicht nur die Muslime, sondern im selben Maße unser ganzes Land, sollten vor allem aus integrationspolitischen Erwägungen und im Interesse des sozialen Friedens in unserem Land besonderes Interesse daran haben, dass dieser Fehler nunmehr korrigiert wird, nämlich dass diese Kopftuchverbotsgesetze aufgehoben werden. Deshalb rufen wir den Hessischen Landtag und die jeweiligen Landtage auf, die Gesetze zum Kopftuchverbot im öffentlichen Dienst, welche die Würde der Musliminnen verletzen, nunmehr aufzuheben. Wir rufen auch alle demokratischen Parteien, Kirchen bzw. Religionsgemeinschaften, Frauenorganisationen und Organisationen für Menschenrechte auf, gegen die Diskriminierung der Kopftuch tragenden Musliminnen im öffentlichen Dienst und in der Gesellschaft und für ihre Würde und Gleichberechtigung einzusetzen. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya S Ali ÇEVÝK T.C Münster Baþkonsolosluðu Eðitim Ataþesi Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir evgili Öðrenciler, Deðerli Veliler ve Öðretmen Arkadaþ- larým; 17 Aðustos 2009 Pazartesi günü 2009-2010 eðitim-öðretim yýlýna baþlamanýn engin heyecan ve mutluluðunu birlikte yaþýyoruz. Bu yýl aramýza yeni katýlan öðrencilerimiz sorumluluðumuzu ve heyecanýmýzý arttýrýrken, onlarýn bu heyecaný bizlere güç ve kuvvet vermektedir. Sevgili Öðrenciler, Yorucu ve uzun bir okul döneminden sonra, hak ettiðiniz tatilinizi yapmýþ, dinlenmiþ, dinç ve yeni bilgilere susamýþ bir þekilde tekrar okullarýnýza kavuþtunuz. Önceki yýllarda olduðu gibi yine bu yýlda derslerinize çok iyi çalýþarak ileri de hepimizin geleceðini þekillendirecek olan sizlerin baþarýlarý bizlere gurur verecektir. Unutmayýnýz ki, ülkemizden binlerce kilometre uzakta da olsak Avrupalý Türkler olarak sizler burada kalýcý olduðunuzun bilinci içinde yepyeni hedeflere doðru ilerleyeceksiniz. Çok dilli ve çok kültürlü olarak yetiþeceksiniz. Anadilimizi öðrenmeye özen gösteriniz ve Türkçe derslerine mutlaka katýlýnýz. Burada iyi bir eðitim alarak hepiniz güzel birer meslek sahibi olarak hem yaþadýðýnýz bu ülkeye hem de Türkiye’mize yararlý nesiller olarak yetiþmek zorundasýnýz. Sizler burada kendinizi ancak bu þekilde kabul ettirebilirsiniz. Sizler bu ülkede iþ arayan deðil aranan kiþiler olmalýsýnýz. Bunun da temel þartý iyi bir eðitimden geçmektedir. Yaz tatilinde gittiðiniz güzel ülkemizin tarihi ve turistik güzelliklerini, zenginliklerini arkadaþlarýnýza anlatýnýz. Türkiye’nin birer gönüllü tanýtým elçileri olunuz. Deðerli Anneler, Babalar, Çocuklarýmýzýn iyi bir eðitim almalarý için elimizden gelen tüm gayretleri göstermeliyiz. Gerektiði kadar Almanca bilmesek Seite 17 bile varlýðýmýzla çocuðumuzun yanýnda olduðumuzu öðretmenlerine ve okul yönetimine göstermeliyiz. Çocuklarýmýzýn sýnýf öðretmeni ve okul idaresi ile sürekli temas halinde olmalýyýz. Çocuðumuzun baþarýsý bizim baþarýmýz olacaktýr. Unutmayalým ki çocuklarýmýzýn baþarýsý burada yaþayan Türk toplumunun aynasý olacaktýr. Ýyi bir eðitim almýþ, iyi bir meslek sahibi olmuþ çocuklarýmýz ve gençlerimiz ülke kalkýnmasýnýn temelini oluþturacaktýr. Çocuklarýmýzý çok dilli ve çok kültürlü yetiþtirmeliyiz. Mutlaka anadili Türkçe derslerine katýlmalarýný saðlamalýyýz. Unutmayalým ki, kendi anadilini iyi bilen çocuklar diðer yabancý dilleri daha kolay ve daha çabuk öðrenmekte ve okul baþarýlarý daha yüksek olmaktadýr. Bu dilbilimcileri tarafýndan kabul edilmiþ bir gerçektir. Çocuklarýmýzýn okullarýndaki okul aile birliklerinde, veli derneklerinde aktif görevler almalýyýz. Çevremizdeki vatandaþlarýmýzý bilinçlendirmeliyiz. Çocuðunuzun okulunda Türkçe dersi okutulmasý ve Türkçe dersi öðretmeni görevlendirilmesi için ilgili makamlarla ve bizlerle temasa geçiniz. Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Eðitim Yasasýnda biz velilere verilmiþ haklarýmýzý sonuna kadar kullanmalýyýz. Unutmayalým ki, anne babanýn ilgisi çocuðumuzun okuldaki baþarýsýný da artýracaktýr. Sen kendi çocuðuna sahip çýkmazsan baþkasý senin yerine senin çocuðu- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 2009-2010 EðitimÖðretim Yýlý Mesajý na sahip çýkmaz. Bunu aklýmýzdan çýkarmayalým. Deðerli Meslektaþlarým, Yoðun bir eðitim öðretim yýlýnýn ardýndan girdiðinizin yaz tatilinin bitiminde iyice dinlenmiþ bir þekilde ülkemizin geleceði olan çocuklarýmýza tekrar kavuþmanýn sevinci içerisindeyiz. Sizlerin, gönlü insan sevgisiyle dolu, kalpleri görev aþkýyla çarpan geleceðimizin güvencesi olan Türk Gençliðini geleceðin ihtiyaç ve þartlarýna göre yetiþtirmeyi hedefleyen, bilgili, kiþilikli, çocuklarla uyum saðlayan, çevre kalkýnmasýna katýlan, halkla iyi iliþkiler kuran, eðitimciler olduðunuza gönülden inanýyorum. Kalkýnma hamlesini baþlatmýþ ileri devletler, insanlarýnýn eðitimine büyük önem vermiþ ve eðitimi kalkýnmanýn temel anahtarý olarak kabul etmiþlerdir. Çünkü, kalkýnma ve bunun sonucu mutlu ve huzurlu toplum olabilmek için gerekli olan bir çok faktörün tesisi ancak, eðitilmiþ insan gücüyle mümkündür. Ýþte bu gücü yaratan sizlersiniz. Öðretmenlerimiz, sýkýntýlarla karþýlaþsalar da sorumluluklarýný sorunlarýndan üstün tutarak, ülkenin her köþesinde ve özellikle yurtdýþýnda büyük fedakarlýklarla görevlerini yapmakta, kiþilikleriyle öðrencilerimize örnek olmaktadýrlar. Kutsal öðretmenlik mesleðine gönül vermiþ, her þeyiyle yeni kuþaklara yol gösteren, milletimizin gönlünde özel bir yeri bulunan tüm öðretmenlerimize, milletimiz ve devletimiz adýna sizlere þükranlarýmýzý sunuyoruz.” “Öðretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktýr.” diyen Atatürk bu ülkeyi ileri ülkeler ve medeniyetler seviyesine çýkaracak yeni nesilleri yetiþtirme gibi çok önemli bir görevi de bu sözüyle siz öðretmenlere vermiþtir. “Bu hedefi gerçekleþtirebilmek için, eðitimde kalitenin yükseltilmesini, eðitim sisteminin küreselleþen dünyanýn koþullarý ve toplumun beklentileri doðrultusunda çaðdaþ ölçütlere kavuþturulmasýný, ezbercilikten uzak, insaný temel alan, bilginin üretilmesini ve kullanýlmasýný öðreten çaðdaþ eðitim politikalarý ile araç ve yöntemlerinin benimsenmesini amaçlayan çalýþmalarý kararlýlýkla sizler sürdüreceksiniz” Öðrencilerimizi, milletimizin milli, ahlaki, insani, kültürel ve manevi deðerlerine baðlý, bilgili, kültürlü, dürüst, çalýþkan, düþünen, araþtýran, eleþtiren, üreten ve çevreye duyarlý bireyler olarak yetiþtirmek hepimizin ortak görevidir. Sevgili Öðretmenlerim, Öðretmenlik mesleði yüce bir meslektir. Çünkü onun kaynaðý insandýr. Geleceðimizin teminatý olan yavrularýmýzý Türk Milletinin milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel deðerlerini benimseyen, koruyan ve geliþtiren; ailesini, vatanýný, milletini seven ve daima yüceltmeye çalýþan birer evlat olarak yetiþtirmek hepimizin en baþta gelen görevleri arasýnda yer almaktadýr ve almalýdýr. En þerefli varlýk olarak 17 yaratýlan insanýn eðitimi için çalýþan; dolayýsýyla hem insanýn mutluluðu, hem toplumun huzuru ve refahý, hem de geleceðimizin güvenliði için uðraþan, didinen ve kendisini bu iþe adayan yine öðretmendir. “Toplumun düþmaný cehalet, cehaletin düþmaný da öðretmendir.” Bunun içindir ki, öðretmenler her türlü cehaletin, ihanetin ve bölücülüðün deðiþmez hedefidir, hedef olmuþ, hedef gösterilmiþtir ve hedef gösterilmeye de devam edilecektir. Çünkü, onlar, insaný huzura, mutluluða, iyiliðe, birliðe, uzlaþmaya ve dayanýþmaya, ümit ve güvene yönelten gönüllü rehberlerdir. Öðrencilerimizi, Milletimizin milli, ahlaki, insani, kültürel ve manevi deðerlerine baðlý, bilgili, kültürlü, dürüst, çalýþkan, düþünen, araþtýran, eleþtiren, üreten ve çevreye duyarlý olarak yetiþtirmek hepimizin ortak görevidir. Bu görevimizi yerine getirirken, birlik ve beraberliðimizin korunmasýnda, pekiþtirilmesinde, eðitimciler olarak en büyük hak sahibi olduðumuz anlayýþý ile hareket edeceðimiz kuþkusuzdur. Eðitim ve öðretim, sadece okulda baþlayýp okulda biten bir olgu deðildir. Aile, okul ve çevre üçgeninde geliþen bir süreçtir. Bu sebeple, yönetici, öðretmen ve veli iþbirliðini daha da geliþtirmek durumundayýz. Velilerin okullarýmýzdaki tüm eðitim etkinliklerine aktif bir þekilde severek ve isteyerek katýlmalarýný saðlamaya ve tüm okullarýmýzý bulunduklarý yörenin birer kültür merkezi konumuna getirme yönündeki gayretlerimizi önceki yýllarda olduðu gibi bu öðretim yýlýnda da devam ettirmeliyiz. Bu duygu, düþünce ve dileklerimle, KRV Eyaletinde 17 Aðustos’ta baþlayan 2009-2010 yeni öðretim yýlýnýn hepimize hayýrlý ve uðurlu olmasý dileklerimle baþarýlý bir eðitim öðretim yýlý geçirmenizi dilerim. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 18 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ali BOZKURT B iz bir aileyiz. Tam 1,5 milyarlýk büyük bir aile... Hiçbir karþýlýk beklemeksizin severiz birbirimizi. Yalnýz O’nun rýzasý için.. Kol kanat gereriz birbirimize... Acýlarýmýzý da sevinçlerimizi de birlikte paylaþýrýz.. Afrika’nýn tenha bir köþesinde bir kardeþimiz aç kalsa, kendimizi sorumlu hissederiz... Düþünebiliyor musunuz, dünyanýn öbür ucunda olan bir felakette maðdur duruma düþmüþ bir Müslüman kardeþinize tek baþýnýza yardým edebileceðinizi? Düþünebiliyor musunuz, kurban bayramýnda kurbanýnýzý adýný daha önce duymadýðýnýz bir ülkede yaþayan bir Müslüman kardeþinizle birlikte kesebileceðinizi, tek baþýnýza? Düþünebiliyor musunuz, Afrika’nýn suya hasret bir bölgesinde orada yaþayan bir kardeþinizle su kuyusu açmak için kazma sallayabileceðinizi, tek baþýnýza? Düþünebiliyor musunuz, tek baþýnýza uzak bir coðrafyada bir okula bir tuðla olmayý, aç bir sabiye gýda, yetim bir evlada yoldaþ olmayý? Düþünebiliyor musunuz, ayrýmcýlýða maruz kalan kardeþlerimizin yardýmýna tek baþýna koþabileceðinizi? Biz bugün bunlarý teþkilat olarak yapabiliyor isek, bunun altýnda yatan tek gerçek bizim kardeþler oluþumuz ve dayanýþmamýzdýr. Tek tek fertler olarak gidemeyeceðimiz yere tek yürek gibi çarpan bir teþkilat olarak gidiþimizin formülü budur. Kardeþler oluþumuzdur, dayanýþma içinde oluþumuzdur… Bizim birbirimize kenetlenmiþ bir bina gibi saf baðlayarak dünyaya bakýþýmýz, uzaðý yakýn ediyor, zoru kolay, imkânsýzý mümkün ediyor. Avrupa coðrafyasýnda akþam yemeðinde soframýza bir tabak da Afrika’daki kardeþimiz için koyabiliyoruz. Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatý; Kurban organizasyonlarý, yardým kampanyalarý ve Fitre-Zekat kampanyalarýyla, Avrupalý Seite 18 hayat abozkurt@igmg.de Müslümanlarýn her türlü zekat ve baðýþlarýný dünyanýn dört bir yanýndaki mazlum ve maðdur Müslümanlara ulaþtýrýyor. Ümmet bilincinin oluþmasý, Ýslam kardeþliðinin geliþmesi, Müslümanlar arasý dayanýþma ve kaynaþmanýn gerçekleþmesi amacýyla yapýlan bu organizasyonlar, Avrupa’da yaþayan Müslümanlarýn ferdi olarak yapamayacaklarý zor bir görevi, teþkilat olarak kolayca yapabilme imkaný saðlýyor. Bu dev organizasyonlar, amaçlarý doðrultusunda, birbirine karýþtýrýlmadan ayrý ayrý planlanýyor ve yürütülüyor. Kurban baðýþlarý farklý ülkelerde vekaleten kesilerek daðýtýlýyor. Yardým kampanyalarý çerçevesinde toplanan yardýmlar, toplandýðý amaç doðrultusunda sahiplerine ulaþtýrýlýyor.. Fitre ve Zekat Kampanyasý bünyesinde toplanan fitre ve zekatlar da, Kur’an’da zikredilen yerlere, Teþkilatýn belirlediði öncelik sýralamasýna göre daðýtýlýyor. Baþörtüleri nedeniyle okuma hakkýndan mahrum býrakýlan, maðdur edilen, Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Mazlum ve Maðdura Uzanan “Dost El” Olmak baþarýlý, çalýþkan baþörtülü öðrenciler. Titizlikle seçilen baþörtüsü maðduru öðrencilerimize eðitim bursu olarak takdim ediliyor. Ayrýca, maddi durumlarý yeterli olmayan, çalýþkan ve baþarýlý üniversite öðrencileri. Bu çerçevede yüzlerce üniversite öðrencimize eðitim bursu veriliyor. Avrupa’da eðitim yapan kurum ve kuruluþlarýmýza eðitim desteði saðlanýyor. Kalifiye eleman yetiþtirmek üzere Genel Merkez bünyesinde istihdam edilen Üniversite öðrencilerimiz destekleniyor. Farklý ülkelerdeki kurum ve kuruluþlarla iþbirliði çerçevesinde mazlum, maðdur, muhacir ve mültecilere yapýlan yardýmlar. Bu doðrultuda Bosna, Sancak, Makedonya, Kosova, Çeçenistan, Keþmir ve Doðu Türkistan’da yaþayan mazlum ve maðdur kardeþlerimize yardýmlar ulaþtýrýlýyor. Yardým komisyonuna yapýlan müracaatlar doðrultusunda, yardým komisyonumuz tarafýndan deðerlendirilerek uygun görülen kiþilere yardýmlar yapýlýyor. Ramazan aylarýnda farklý ülkelerde daðýtýlan ramazan kumanyalarý, iftar ve sahur ikramlarý gerçekleþtiriliyor. Görüldüðü gibi, Ýslam Toplumu Milli Görüþ Fitre ve Zekat Fonu’nda toplanan yardýmlar, dikkat ve titizlik içerisinde en uygun þekilde sahiplerine ulaþtýrýlýyor. Avrupa üniversitelerinde okuyan bu öðrencilerimiz ise, gerek okul baþarýlarý, gerekse hocalarý ve arkadaþlarýyla kurduklarý seviyeli ve nitelikli iliþkileriyle, hem inancýmýzý doðru biçimde temsil ediyorlar, hem de herkesin takdir ve güvenini kazanýyorlar. Bu öðrencilerimizin gelecekte insanlýða yapacaklarý hizmetlerden, kendilerine destek olan herkes mutlaka paylarýna düþeni kazanacaklardýr. Ýslam Toplumu Milli Görüþ, Avrupalý Müslümanlarýn fitre ve zekatlarýný en doðru biçimde deðerlendirmekte ve en doðru adreslere ulaþtýrmaktadýr. Bu doðrultuda Srebrenica Anneleri’ne yaptýðýmýz yardýmlar çok büyük anlam taþýmaktadýr. Þehit annelerine yaptýðýmýz bu yardýmlarla hala onlarýn yanýnda olduðumuzu ve olacaðýmýzý göstermiþ oluyoruz. Genç Müslümanlar Teþkilatý’nýn Bosna’da yaptýðý din eðitimi ve diðer hizmetlerine maddi destek saðlaya- dosya rak, Bosna Müslümanlarýnýn geliþmesine katkýda bulunmuþ oluyoruz. Makedonyoda El Hilal Teþkilatý ile bir çok projelere imza atýyoruz. Sancakta yaptýðýmýz yardýmlarla, o bölgede din hizmetlerinin daha iyi yürütülmesine destek vermiþ oluyoruz. Türkiye, Pakistan, Banglades, Endonezya, Ceyazir, Nijer, Sierra Leone, Sudan, Lübnan-Filistin ve birçok ülkede Ramazan Kumanyalarý daðýtýyor onlarla iftar ve Sahur etmeye gayret ediyoruz. Ayrýca, pek çok farklý ülkede zulme uðrayan, ezilen, mazlum ve maðdur kardeþlerimize Fitre ve Zekat Fonu’ndan yardýmlar yaparak, onlara maddi ve manevi destek sunmuþ oluyoruz. Ýslam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatý bu organizasyonlarla ne kadar önemli hizmetlere öncülük etmektedir. Ýslam Toplumu Milli Görüþ Avrupalý müslümanlarýn teveccühünü kazanmýþ “Hizmette Öncü” bir kuruluþtur. Bu büyük hizmetler, Avrupalý Müslümanlarýn maddi ve manevi destek ve çabalarýyla yürütülmektedir. Fitre, zekat ve sadaka, verdiði sonsuz nimetler karþýsýnda Rabbimize þükrün bir ifadesidir. Maddi ve manevi bir arýnmadýr. Ümmet bilincinin ve kardeþlik þuurunun bir yansýmasýdýr. Ve en zor imtihanlardan biridir. Ancak bu zoru baþarmak, vermek, verebilmek de bir o kadar önemli ve deðerli bir ameldir. Ýslam Toplumu Milli Görüþ 2009 Fitre ve Zekat Kampanyasý’nda her yýl olduðu gibi bu yýl da daha büyük katýlýmlarla, daha büyük hizmetler gerçekleþtirmeyi hedefliyoruz.. Sizi de fitre ve zekatlarýnýzý bu anlamlý ve kalýcý hizmetlerde deðerlendirmeye davet ediyoruz. Eðer bu hizmetleri takdir ediyor, devam etmesini ve daha da artmasýný arzu ediyorsanýz, bu kampanyaya siz de destek olun.. Hep birlikte, el ele daha büyük hizmetlere imza atalým.. Ramazan-ý Þerifiniz mübarek olsun. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 haber 16:19 Uhr Seite 19 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 I GMG Ruhr-A Bölgesi 2009/2010 çalýþma yýlý 1. Geniþletilmiþ Bölge Yönetim Kurulu toplantýsýný Dortmund Anadolu cemiyetinde gerçekleþtirdi. Toplantý okunan Kur`an-ý Kerimle baþladý. Okunan Kur`andan sonra gündemi takdimi ve yoklamayý yapmak üzere Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Harun Ceylan söz aldý. Ýzin sebebiyle Bölge Baþkan Vekili olan Bölge Eðitim Baþkaný yaz tatilinde yaptýklarýný deðerlendirdi ve vekaletini aslýna Bölge Baþkaný Özcan Kuri`ye iade etti. Daha sonra açýlýþ konuþmasý için söz olan Bölge Baþkaný Özcan Kuri izinin bittiðini þimdi Ramazan ayýnda tam tempo çalýþmalarýnýn gerektiðini ifade etti. Her Bölge Yönetim Kurulu üyesinin önümüzde Ramazanda boþ durmamalarýný ve mutlaka Bölge olarak en azýndan birkere olsun her cemiyeti ziyaret etmek istediklerini söyledi. GMG Ruhr-A Bölgesine baðlý olarak çalýþmalarýný sürdüren Hamm Heesen Camiin’de okula yeni baþlayan çocuklara “Dualarla Okula” proðramý yapýldý. Ý oplanti Dortmund Bölge Merkezinde Kur`an-ý Kerimle baþladý. Selamlama ve gündemi takdimi eden Bölge Ýrþad Baþkan vekili Ramazan Erbay katýlýmlarýndan dolayý hocaefendilere teþekkür etti. Daha sonra Bölge yaz kurslarýný deðerlendirmek için söz alan Bölge Eðitim Baþkaný Cevat Karabacak bu yazýn çok yoðun geçtiðini ve tüm cemiyetleri tek tek ziyaret ettiklerini ifade etti. Ruhr A Bölgesi GBYK Toplantýsý Teravih namazýnýn gec olma sebebinden dolayý mutlaka gidilen cemiyetlerde komþularýn rahatsýz olmamalarý için gereken giriþimlerde bulunmalarýný isteyen Kuri asayiþ konusunda da gidelen cemiyetlerde tedbir alýnmasýný gerektiðini bildirdi. Ramazan ayýnda sosyal hizmetler çalýþmasýna deðinen Kuri, bu konunun önemini cemaate güzel anlatmamýzýn gerektiðini altýný çizerek anlattý. Yeni bina hakkýnda da bilgi veren Bölge Baþkaný inþallah en kýsa zamanda yeni Bölge Binasýna geçileceðini bildirdi. IGMG`nin en büyük bölgesi olduklarýný ifade eden Kuri, þu anki bulunduklarý Bölge Binasýnýn yetmediðini ifade etti Hamm Heesen`de “Dualarla Okula” Programý Proðram, okula yeni baþlayacak çocuklara manevi bir destek ve çocuklarýmýza eðitimin ilk adýmýný camiden attýrmak, velilere ilimlerin Ýslam`ýn emri olduðunu hatýrlatmak gibi gayeler taþýyordu. Katýlan velilerin de büyük memnuniyetleri ve bir dahaki senelerde daha güzellerinin yapýlmasý te- T Ruhr A Bölgesi 2009-2010 Çalýþma Yýlý Ýlk Hocalar Toplantýsý Karabacak daha sonra “Planlamanýn önemi” isimli bir seminer takdim etti. Genel Merkezden misafir olarak katýlan Genel Merkez üyeler sorumlusu Engin Maden “Farkýndalýk” adý altýnda gelen Hocaefendilere bir seminer verdi. Ramazan ayýnda Sosyal Hizmetler çalýþmalarý hakkýnda yeni bilgileri veren Bölge Ýrþad Baþkan vekili Ramazan Erbay; Hocaefendilerden bu konuda hassas çalýþmalarýný diledi. Daha sonra Erbay Ramazan ayý irþad programýna deðindi. 19 ve þimdiye kadar geçilmemesinin geç kalýndýðýný söyledi. Özcan Kuri`nin konuþmasýndan sonra söz alan Bölge Eðitim Baþkaný Cevat Karabacak “Planlamanýn Önemi” adý altýnda bir seminer verdi. Dortmund Megastar Salonda Ýftarlý GBYK ve GSYK toplantýsýnýn içeriði hakkýnda bilgi veren Teþkilatlanma Baþkaný Harun Caylan sözü sýrasýyla Bölge Sosyal Hizmetler Baþkaný Adnan Saðlam, Bölge Kadýn Kollarý Baþkaný Havva Yazýcý ve Bölge Sekreteri Cengiz Çalýk`a verdi. Söz verilen BYK üyeleri önümüzdeki dönem yapýlmasý gereken iþlerden bahsettiler. Dilek ve temennilerden sonra kapanýþ konuþmasý yapan Özcan Kuri herkesin Ramazan ayýný tebrik etti. Toplantý okunan Kur`an-ý Kerimle son buldu. mennileri vardý. Camii Ýmam Hatibi Ahmet Tutal hocanýn dualarýndan sonra çocuklara hediyeleri daðýtýlarak proðram sonlandýrýldý. Daha sonra bir konuþma yapan Bölge Teþkilatlanma Baþkaný Harun Ceylan Hocaefendi-Bölge-Þube Çalýþma Modeli anlattý. Dilek ve Temennilerden sonra söz alan Bölge Baþkaný Özcan Kuri Ramazan ayýnda Hocaefendilere çok görev düþtüðünü ifade etti. Herkese hayýrlý Ramazanlar dileyen Bölge Baþkaný Kuri`nin konuþmasýndan sonra kapanýþ Kur`an-ý Kerim okunarak toplantý sona erdi. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 20 I GMG Eðitim Baþkanlýðýmýz, önceki yýllarda da olduðu gibi 2009 yýlý tatil sezonunu, Avrupa’daki çocuklarýmýza yönelik Yaz Okullarý bünyesinde eðitim hizmetleri sunmuþtur. Avrupa’daki Müslüman toplumlarýn büyük bir bölümünü göçmen müslümanlar oluþturmaktadýr. Hernekadar göç edilmiþlik kavramý yýldan yýla yerleþse bile, yaz dönemi geldiðinde bir çoklarý sýlai rahim maksadý ile memleketlerine ziyaretlere, tatile gitmektedirler. Gidemeyen göçmen vatandaþlarýmýzýn çocuklarýna yönelik, Ýslamî kimliklerinin oluþumunun saðlanýlmasý ana gaye tutularak, Yaz Okullarý IGMG Eðitim Baþkanlýðý tarafýndan hizmet olarak sunulmaktadýr. Çocuklarýmýz, bulunduklarý çok kültürlü toplumlarda her nekadar toplumun önemli bir parçasýný teþkil etseler dahi, gereken eðitim hizmetlerinden eðitim eþitliðinden istenildiði þekli ile faydalanamamaktadýrlar. Bunlarýn en baþýnda Ýslam Din Dersleri ile ilgili resmi okullarda almalarý gereken bilgileri, eþitlik ilkesi gözetiminde alamamaktadýrlar. Oysa anayasal bir hak olan kiþinin dinini öðrenmesi ve yaþamasý hususu yillarca sadece konuþulmuþ, konuþturulmuþ ama netice olarak aradan çok uzun yýllar geçmesine raðmen, anayasada tarif edildiði konuma getirtilmemiþtir. Tabi yýllar ardý ardýna geçerken, yetiþen nesiller, Ýslam Din Derslerinden mahrum býrakýlmakta ve inançlarý doðrultusunda ikilem içerisinde kimlik problemi yaþamaktadýrlar. Bir tarafta ebeveynin sahip olduðu ve çoðu zaman oturtturulamamýþ farklý bir kimlik, öbür tarafta hayatýn, toplumun da tam içinde olduðu, yani gerçek dünyanýn kendine özgü kimliði. Genç nesil ister istemez bu iki kimlik arasýnda ne yapacaklarýný bilememekte ve bocala- 16:19 Uhr Seite 20 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 IGMG Eðitim Baþkaný Mehmet GEDiK 2009 Yýlý Yaz Okullarý Çalýþmasý Oldukça Verimli Geçti maktadýrlar. Müslüman çocuðun Ýslamî kimliðinin oluþmasý, ve bu kimliðin geliþmesine imkan saðlayan eðitim kurumlarý ile Ýslâmî toplumsal yapýnýn varlýðý ile doðrudan baðlantýlýdýr. Bu hususlar dikkate alýnarak, çocuklarýmýza yönelik, velilerinde muaffakatlarý alýnarak desler ve müfredatlar hazýrlanýarak uygulanmýþtýr. IGMG Yaz Okullarý’nýn Ýslami Kimlik noktasýnda önemli bir eksikliði tamamlamakta ve bir boþluðu doldurdurmaktadýr. IGMG 2009 Yaz Okullarýnda, çocuklarýmýzýn yaþ seviyeleri ve gitmekte olduklarý okullar, eðitim süreçleri dikkate alýnarak, pe- dagojik ve didaktik metodlar dahilinde Ýslam Din Dersleri verilmiþtir. Bu dersler ile ilgili olarak tüm Avrupa genelinde IGMG Eðitim Baþkanlýðýmýzýn hazýrlamýþ olduðu Temel Eðitim Müfredatlarý ders olarak okutulmuþtur. Bu derslerden maksat, sadece öðretim deðil, eðitim almalarý da saðlanýlmýþtýr. Çocuklarýmýza, ayný zamanda Temel Dini Bilgiler, yerel lisanlarda Ýslam Din Dersleri olarak da verilmiþtir. Çocuklarýmýz dini bilgileri sadece ezberleyen deðil, ayný zamanda iyi bir þekilde kavramýþ olmalarý ve sorulduðunda anlatabilmeleri hedeflenmiþtir. Bu vesile ile çocuklarýmýz, dersleri sadece türkçe deðil. Bulunduklarý ülkelerin yerel dilleri ile de almalarý saðlanýlmýþtýr. Türkçe‘ye önem verdik: Bu yýl özellikle Analdil (analisan) kavramýna çok önem verdik. Derslerimizin sadece yerel lisanlarda yapýlamamasýnýn sebebi, Anadildir. Avrupa toplumunda yaþamlarýný sürdürecek olan göçmen çocuklarýmýzýn birçok ülkedeki göçmen vatandaþlarý ile anlaþabilmesi, dahada ötesinde akrabalarý ile ayný ortak dilde anlaþabilmeleri açýsýndan bu çok önemlidir. Kaldýki, anadilini kavramýþ olan bir çocuðun, yerel dili de daha iyi kavramasýnýn mümkün olacaðýndan da dosya yaklaþarak Türkçe dersleri, sadece ders dili olarak deðil, dil bilgisi kurallarý ile okutulmuþtur. Sosyal Ýliþkilerin ve Paylaþma Duygularýn verilmesi. Yaþam süreci içerisinde yeni dostluklar, arkadaþlýklar kurabilmenin hangi toplum olursa olsun, diðer insanî iliþkilerin temelini oluþturur. Bu konum dikkatlerde turularak Adab-ý Muhaþeret ve Ahlak dersleri iþlenilmiþtir. Baþkalarýna karþý saygý gösterme, konuþma ve hitap ederken baþkalarýný incitmeme, arkadaþlarýna, ebeveyne, öðretmenlere ve büyüklere karþý saygýlý davranmayý, küçükleri de sevgi ve anlayýþla karþýlamlarý ders olarak iþlenilmiþ. Zaman zaman konu ile ilgili skeç ve tyatro sahneleri oluþturulmuþtur. Yaz Okullarýmýzýn en önemli etkenlerinden birisi de, daha önceden de arkadaþ veya tanýdýk olanlar, veya birbirleri ile hiç tanýþmamýþ, ilk defa tanýþanlar, farklý ortamlardan gelen çocuklarýn yeni dostluklar kurmasý için bir fýrsat oluþturmuþtur. Kurulan bu dostluk ve arkadaþlýklar, çocuklarýn birbirlerine karþý fedakârca davranabilmelerini, paylaþma duygularýný karþýlýklý öðrenmelerine vesile olmuþtur. Özellikle yatýlý kurslarýmýzda, çocuklarýn birbirlerine yemek veya içecek servisi yapmalarýnýn, zaman zaman yemek yedikleri masalarý nöbetleþe toplamalarýnýn aþaðýlayýcý bir durum olmadýðýný ve zevkle yapýlabilecek bir hizmet olduðunu gördüler. Yardýmlaþmanýn ibadet olduðunu, insanlarýn en hayýrlýsýnýn insanlara faydalý olanlarýn olduðu bilinci ile hareket ettiler. Bir çocuðumuz, kendisi daha çok acýkmýþ ya da susamýþ olsa bile, önce arkadaþýna ikram edebilmelerinin iyi bir davranýþ olduðu hazzýný tatmalarý ve bu þuura ermeleri Yaz Okullarý’nýn kendilerine saðladýðý önemli davra- 37. sayi sayfalar 30.08.2009 dosya nýþlardan birisi olmuþtur. Paylaþabilmeyi öðrenmek, sahip olduðu her hangi bir þeyi bölüþebilmek de çocuklarýn kimlik geliþimi açýsýndan da bir baþka önem arzetmektedir. 2009 Yaz Okullarý’na katýlan bütün çocuklarýmýzýn, davranýþlarýndaki bu olumlu deðiþim eðitimcilerin dikkatlerini çektiði gibi, ebeveynlerin de dikkatini çekmektedir. Buh al ve hareketleri toplum içerisinde de takdir görecek olan çocuklarýmýza öz güvenlerini kazanmalarý ve toplum içerisinde sevildiklerini aþýlayacaktýr. Bu eðitimden geçen çocuklarýmýz, okulda Temmuz-14 Agustos tarihleri arasýnda kýzlar için düzenlenen yaz kursu verimli bir þekilde eðitimini tamamladý. Ýzine gitmeyen gurbetçi aileler çocuklarýný kursa gönderdiler. Katýlýmcý 27 öðrencinin eðitim gördüðü kursta dini derslerin yanýnda sosyal dersler, Almanca dini terimler dersi, spor ve kiþisel geliþim dersleri de verildi. Kurs Müdürlüðünü Sinan Eskicioðlu’nun yürüttüðü seçkin Eðitimciler, Abdullah Yavuz ve Hümeyra Yavuz tarafýndan eðitimin verildiði kursun kapanýþ proðramý yapýldý. Kursta voleybol ve yüzme turnuvalarý, Berat Kandilinin idraESEL-26 W 16:19 Uhr Seite 21 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir arkadaþ iliþkilerine dikkat ediyor, onlarla daha iyi ölçüler içerisinde geçinebilmeyi hedefliyorlar. Özellikle öðretmenleriyle daha duyarlý saygýn bir iliþki kurabiliyorlar. Çocukluðun verdiði afacanlýk her haliyle mutlaka devam edecektir. Ama ne varki bu afancanlýk, yerini daha emin olabileceðimiz ve kasýtlý yaramazlýklardan kaynaklanmayan afacanlýklar olacaktýr. Kazanýlan bu kimlik, gelecek hayata atýlacak adýmlarýn saðlam temeller üzerinde devam etmesinde öncü rol oynayacaktýr. Bu anlamda, IGMG Yaz Okullarý’mýza katýlan çocuklarý- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 mýz, okulun gelecekte kendi hayatý için nekadar önemli olduðunu kavrýyor ve okul hayatýna daha da önem veriyorlar. 2009-2010 yýlý Eðitim Sezonuna hazýrladýk. Yaz Okullarý’nýn, doðrudan okul derslerine yardýmcý olma gibi bir hedefi olmamakla birlikte, okulun, okumanýn, eðitim görmenin öneminin kavratýlmasý gibi bir hedefi vardýr. Bunun içindir ki, derslerin bir bölümü bu amaca yönelik olarak, çocuklarýmýzýn ufkunun açýlmasýna yardýmcý olunmuþtur. Seçebilecekleri çeþitli meslekler üzerinde müzakereler yapýlmýþtýr. Problemli olan dersleri noktasýnda yardýmcý eðitmenler vasýtasý ile dersler almalarý saðlanýlmýþtýr. Bu noktada gerek Gençlik Teþkilatýmýz, gerekse Kadýn Kollarýmýz bünyesinde Üniversiteli talebelerimiz hizmet vererek çocuklarýmýzýn okullara hazýrlanýlmasýnda yardýmcý olmuþlardýr. Gezi Spor ve Dinlenme Ýmkanlarý Saðladýk. Programlarýmýza katýlan çocuklarýmýza, Bulunduklarý mekanlarda spor imkanlarý saðlanýlmýþ, bir çok sportif faaliyetler gerçek- IGMG DÜSSELDORF BÖLGESÝ, WESEL AHMET YAHÞÝ YAZ OKULU KIZLAR KAPANIÞ VE BELGE TÖRENÝ ki, anne babaya, çevremize karþý davranýþlar ve benze- ri konularda seminerler düzenlendi. Çeþitli konularda kompozisyon çalýþmalarý ve yarýþmalar, Hadis, çizim 21 leþtirilmiþtir. Bunun yaný sýra gezi programlarý düzenlenerek eðlenmeleri ve dinlenmeler saðlanýlmýþtýr. IGMG Eðitim Baþkanlýðýmýzýn düzenlediði Yaz Okullarý, sadece baþlý baþýna bir eðitim kursu deðildir. IGMG’nin gerçekleþtirdiði eðitim hizmetleri zincirinin bir parçasýný oluþturmaktadýr. Yukarýda söz konusu edilen kimlik özelliklerinin kazanýlýp yerleþtirilmesi ve geliþtirilmesi bu eðitim zinciri halkalarýnýn kopmamasýna baðlý. Yaz Okullarý’ndan öte cami, cemaat, aile ve toplumun bu kimliði beslemesi gerekmektedir. çalýþmalarýnýn yapýldýðý proðram, öðrencilerin günümüz dünyasýnda Ýslam`ý yaþama konusu üzerine beyin fýrtýnasý çalýþmalarý ile renklendi. Kursta ayrýca velilere yönelik Aile içi iletiþim ve Kur’an´a göre kiþisel geliþim olmak üzere iki seminer verilmiþtir. Belge töreninde kursta öðrendikleri, Kur’an ve anlamý, ilahiler, marþlar, 40 hadisi anlamlarý ile okuma ve tiyatro gösterileri ile anne-babalarýnýn önüne çýktýlar. Gözyaþlarý ile izleyen velilerin mutluluðu gözlerinden okunuyordu. Dua ile sona eren programda öðrencilere belge ve hediyeleri verildi. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 22 16:19 Uhr Seite 22 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Sanki Mehmet Akif Ersoy`un ikizi Turgut Aslanbenzer aðabey 1 946 yýlýnda Kars`ýn Merkeze baðlý bir köyünde baþlayan bir hayat 1969`un 3. ayýnda askerden terhis olup 5. ayýnda da Almanya`ya gelen Turgut Arslanbenzer Almanya`da tam 40 yýlý doldurdu. Onun en büyük özelliði arslanlar gibi benzediði ve kendisine hayran olduðu Mehmet Akif Ersoy. -Turgut Bey bize kýsaca kendinizden bahseder misiniz Efendim ben 1946 Kars doðumlu Turgut Arslanbenzer. 1969 yýlýnýn 3. ayýnda vatani görevimi tamamlayarak 5. ayda Almanya`ya geldim -Hemen iþ buldunuz mu Almanya’da? Evet Stuttgart tarafýnda bir inþaat firmasýnda iþe baþladým. Daha sonra Mannesman Tyhsen`de baþladým çalýþmaya. 28 yýl devlet demiryollarýnda çalýþtým. 22 yýl sendikacýlýk yaptým. -Peki Mehmet Akif Ersoy`a benzerlik gençlikte mi baþladý veya nasýl ortaya çýktý? Ben 1983 yýlýnda Milli Görüþ Teþkilatlarý ile tanýþtým. O zamanlar teþkilat sürekli kitap fuarlarý yapýyordu. Biz de oralarda görevli oluyorduk. Beni gören herkes Mehmet Akif Ersoy’a çok benzediðimi söylüyordu. Bunu söyleyenlerin sayýsý gittikçe arttý zaman içinde. Ve zaman içinde teþkilatta herkes beni Mehmet Akif amca veya abi diye çaðýrmaya baþladý. -Bu sizin hayatýnýzda herhangi bir deðiþime yol açtý mý? Tabiki ister istemez bir deðiþiklik oldu. Zeten toplumun her kesimi tarafýndan takdir edilen bir kiþi olan Mehmet Akif’i ben de çok se- viyordum. Bu vesileyle eserlerini okuma hevesi bende daha da arttý. -Eserlerinin hepsini okudunuz mu? Evet aþaðý yukarý hepsini okudum içinde en önemlilerinden biri olan Safahatý birkaç kez okudum. -Bu benzerlik insanýn hayatýnda eminim güzel anýlarda getirmiþtir. Sizin bir anýnýz var mý? (Gülerek cevaplýyor) Tabi bir sürü var ama ben size bir tanesini anlatayým. Kayýnbiraderime Mehmet Akif`in Safahat kitabýný hediye edecektim. Bir kitapçýya girdim kitabý aldým kasaya para ödemek için gittim. Kasadaki bayan bir kitaba bakýyor bir bana bakýyor. Hayretler içinde kaldý bu benzerlik sayesinde. -Siz gençlere ne tavsiye edersiniz okumalarý için Aslýnda ben çok okumayan bir toplum olduðumuz düþünüyorum. Mesela ben sürekli okurum. Okuduklarý ne olursa ol- sun ama okusunlar. Bu Mehmet Akif de olabilir bir baþkasý da, bizim sorunumuz okumamak. - Boþ zamanlarýnýzda bir uðraþýnýz var mý? Efendim þu içinde bulundugumuz dönemlerde malum kermesler yoðunlukta ben döner iþi de yaptým. Bir zamanlar bir sürü zaman bu iþi yaptým. Paramýzý kazandýk ama camilerde kermeslere beni çaðýrdýklarýnda içim içime sýðmýyor. Hemen tezgahýmý alýp gidip orada cami yararýna akþama kadar döner kesiyorum. Bu beni çok mutlu edi- röportaj yor. -Sizin emekli oldugunuzu biliyoruz günleriniz nasýl geçiyor? Genelde Teþkilata giderim. Burda Marxloh`da esnafla iyi diyaloglarýmýz vardýr. Sevdiðimiz dostlarý ziyaret ederim. Arkadaþlarýmýzla sohbetler ederiz. Hayat güzel çok yönlendiremesek de bir þekilde devam ediyor. -Turgut bey size hayatýnýzda her anlamda baþarýlar ve saðlýk diliyoruz. Bu güzel sohbet için de teþekkürler. Saðolun beni layýk gördüðünüz için bu güzel sohbete. Ben de Hayat Gazetesine teþekkür ediyorum. Ve yayýn hayatýnýzda baþarýlar diliyorum. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Abdullah YILDIZ M übarek “Üç Aylar” ikliminin son etabý olan ‘on bir ayýn sultaný’ Ramazan ayýna girmek üzereyiz. Recep, Þaban ve Ramazan aylarý, yüce Peygamberimizin (s.), diðer aylardan daha fazla önem verdiði, daha çok ibadette bulunduðu `kutlu aylardý,’. Üç aylardan Þaban Recep’ten, Ramazan da Þaban’dan daha kýymetlidir ve bunlarýn hepsi de Ramazan’a hazýrlýktýr. Kur’ân-ý Kerîm’de adý geçen tek ay Ramazan’dýr. Bakara suresinin 185. ayetinde; kendisinde Kur’ân-’ýn indirildiði beyan buyru-lan ve bundan dolayý da mübarek olan kutlu bir aydýr Ramazan: “Ramazan ayý ki, Kur’ân onda indirildi...” Ramazan’m Anlam Dünyasý: Güz Yaðmuru, Arýnmak, Yanmak, Bilenmek, Teslimiyet... Elmalýlý Hamdi Yazýr’ýn Hak Dini Kur’ân Dili isimli tefsirinde, Bakara/185, ayetin tefsiri baðlamýnda, Ramazan’m kelime anlamlarýyla ilgili olarak çok güzel açýklamalar buluruz. Bu açýklamalar, Ramazan’m manasý üzerinde daha iyi tefekkür etmemize imkân saðlar: Mücahid’den yapýlan bir rivayete göre; “Ramazan” esmâuilah’tandýr, yani Allah’ýn Ýsimlerindendir. “Þehr-i Ramazan” bu anlamýyla “Þehrul-lah” (Allah’ýn Ay’ý) demek olur. Allah’ýn ismiyle anýlan bir ay ise her yönüyle mübarektir. Ramazan kelimesinin kökenine dair bir baþka görüþ de Ýmam Halil’den aktarýlýr: Buna göre Ramazan ismi “ramazf’den türemiþtir. Bu da güz yaðmuru anlamýna gelir. Güz yaðmuru; yazýn sonunda, kuraklýktan, susuzluktan çatlamýþ topraklar, aðaçlar ve bitkiler suya hasret hale gelmiþken ve her tarafý toz toprak kaplamýþken gerçek bir rahmet olarak yaðar ve ortalýðý tertemiz hale getirir. Sadece tabiattaki kiri, pasý, Seite 23 hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 RAMAZAN GÜZ YAÐMURUNDA YIKANMAK Ramazan ismi “ramazf’den türemiþtir. Bu da güz yaðmuru anlamýna gelir. Güz yaðmuru; yazýn sonunda, kuraklýktan, susuzluktan çatlamýþ topraklar, aðaçlar ve bitkiler suya hasret hale gelmiþken ve her tarafý toz toprak kaplamýþken gerçek bir rahmet olarak yaðar ve ortalýðý tertemiz hale getirir. Sadece tabiattaki kiri, pasý, tozu temizlemekle kalmaz; hem topraðýn, bitkilerin, hem hayvanlar âleminin ve tabii hem de insanlarýn suya kanmasýný saðlar. Güz yaðmuru mesabesinde olan Ramazan ayý da, onu gereði gibi yaþayanlarý, manevi kirlerden, paslardan yýkamakla kalmaz, ayný zamanda onlarý manen doyuma, itminana eriþtirir. tozu temizlemekle kalmaz; hem topraðýn, bitkilerin, hem hayvanlar âleminin ve tabii hem de insanlarýn suya kanmasýný saðlar. Güz yaðmuru mesabesinde olan Ramazan ayý da, onu gereði gibi yaþayanlarý, manevi kirlerden, paslardan yýkamakla kalmaz, ayný zamanda onlarý manen doyuma, itminana eriþtirir. Bir baþka görüþ ise, Ramazan’ýn “ramzâ”dan türediði yönündedir. Ramzâ ise; yazýn güneþin hararetinden taþýn, topraðýn aþýrý biçimde ýsýnmasý adeta kor haline gelmesine denir. Öyle ki buna elinizi-ayaðýnýzý dokunduramýyorsunuz; buna da “ra-maz” deniyor. Buradan þöyle bir anlam çýkýyor: Hararet-i þemsten toprak, taþ, çakýl, kum nasýl yanýyorsa ve nasýl dokunulamaz hale geliyorsa; sizin de hararet-i siyamdan, yani orucun hararetinden, açlýk ve susuzluktan içiniz yanýyor, kavruluyor ve siz bunu sadece Allah için yapýyorsunuz. Ýþte bu bilinçli yanmayla beraber günahlarýnýz da yanýyor, kül olup gidiyor. Bu, Ramazan’ýn arýnma boyutudur. Özellikle de günlerin uzadýðý þu yaz mevsiminde orucun hasbiliði ve yanma boyutu daha da öne çýkar. Hadis-i þeriflerde, samimiyetle ve gereði gibi oruç tutan kiþinin hiç günah iþlememiþ gibi olacaðý müjdelenir. Son olarak “ramz”; bileme/bilenme anlamýna gelir. Araplar, savaþ mevsiminin yaklaþmasý sebebiyle, kýlýçlarýný, oklarýnýn ucunu iki taþýn arasýnda döverek bileme, sivriltme ve keskinleþtirme iþlemini bu ayda yaparlar. Bu anlamda Ramazan ayý, þeytana karþý, nefsin arzularýna karþý, hevaya karþý bir bilenme, bir keskinleþme ameliyesidir. Bir irade “temrinidir. Görüldüðü gibi; sadece kelime anlamlarýndan gitsek bile Ramazan’m ifade ettiði anlamlarý büyük ölçüde anlama imkânýna sahip olabiliriz. Oruç ve Takva Bilinci Ramazan oruç ibadeti ile bütünleþmiþtir. Bakara/183’te þöyle buyrulur: “Oruç sizden öncekilere farz kýlýndýðý gibi, size de farz kýlýndý. Umulur ki, ittika edersiniz.” Orucun amacý, anlamý bu âyette çok net ifade edilir: Mika, ittika etmek ya da takvalý olmak; dilimize genelde ‘Allah’tan korkmak’ diye çevrilir. Ayrýca, Allah’ýn emirlerine ve yasaklarýna riayet etmek, onun yasaklarýný çiðnemekten sakýnmak, günah iþlemekten ve haramlardan sakýnmak anlamý da verilir. Ancak takvâ’run daha kuþatýcý anlamý, Allah’a karþý sorumluluk bilincini kuþanmak demektir. “Takva” kavramýnýn bu manalarýndan hareketle diyebiliriz ki; “Oruç ayý” ve “Kur’ân ayý” olan Ramazan; þimdiye kadar ihmal ettiðimiz mümin sorumlu- 23 luklarýmýzý hatýrlama ve yeniden kuþanma zamanýdýr. Ramazan ayýnda baþtan sona bir kez daha okuyacaðýmýz Kur’ân-ý Kerîm ve bir ay boyunca her gün tutacaðýmýz oruç, bize sürekli olarak bu sorumluluklarýmýzý hatýrlatýr. Oruç; sadece Allah rýzasý için tutulan hasbi bir ibadettir. Oruç tutmak; imsak’tan iftar’a yani sahur vaktinden akþam vaktine kadar yememek, içmemek, cinsel iliþkide bulunmamaktýr. Oruç; kendini tutmak, arzu ve isteklerini frenlemektir. “Ýmsak”m anlamý da zaten tutmak’týr. Oruç/savm, yalnýz Allah rýzasý için, Allah’ý razý etmek için kendini bazý zevklerden uzak tutmaktýr. Mümin insan Allah’tan razý olarak oruç tutarsa, Allah Azze ve Celle de ondan razý olur. Oruç; yalnýzca sabahtan akþama kadar aç kalmaktan ibaret deðildir. Oruç; gözünüze, kulaðýnýza, bakýþlarýnýza da hükmetmek; aðzýnýza ve dilinize sahip olmaktýr. Oruç; elinizle, ayaðýnýzla, tüm vücudunuzla yaptýðýnýz günahlardan, hatalardan, kötülüklerden vazgeçmek; hatta zihinsel planda ve kalp ve gönül olarak da kendinizi kontrol altýna almaktýr. Kýsaca; tepeden týrnaða bedeninize hükmetmektir. Oruç; “haz” ve “hýz” merkezli bir hayat tarzýnýn egemen olduðu çaðýmýzda fýtrata ve insanlýða yeniden dönmektir. Sadece nazlarýný tatmin etmeyi ve bunu en kestirme, en çabuk, en hýzlý þekilde gerçekleþtirmeyi esas alan modern hayata isyan etmek, “hayýr” diyebilmektir. Oruç; nazlarýný gemlemek, nefsinin esiri olmamak ve hýzýný yavaþlatmaktýr. Oruç; þeytana, nefse ve hevâya kul olmamaktýr; kula kul olmamaktýr. Oruç; içimizdeki ve dýþýmýzdaki þeytanlarý, ins ve cin þeytanlarýný zincire vur- 37. sayi sayfalar 30.08.2009 24 maktýr. Oruç; bir nefis muhasebesidir; hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmektir. Oruç; mümin için bir irade sýnavý ve bir istikamet ve rota tashihidir. Oruç; her türlü tutsaklýktan kurtulup gerçek özgürlüðe kanat çýrpmaktýr. Oruç; hayatýmýzda yeni bir sayfa açma ve hayatýmýza yeni bir yön verme fýrsatýdýr. “Kur’ân Ayý”nda Kur’ân’ý Kendi Kalbimize Ýndirebilmek... Bakara sûresinde Ramazan ve orucun anlatýldýðý âyetler grubunda yer alan 185. ayette, önce: “Ramazan ayý ki, Kur’ân onda indirildi; insanlar için bir rehber ve bu rehberliðin apaçýk delilleri ve doðruyu yanlýþtan ayýrt edici bir ölçü olarak...” buyrulur; sonra da, “Ýçinizden kim o aya yetiþirse oruç tutsun.” emri gelir. Bir kýlavuz, rehber, apaçýk beyyineler ve doðruyu yanlýþtan ayýran ölçüler olarak Kur’ân’ýn bu ayda inmiþ olmasý; Ramazan’ý “Kur’ân ayý” kýlar. O ayný zamanda “Oruç ayý”dýr. Rasûlüllah (s.) bir Þaban ayýnýn son gününde ümmetini toplar ve onlara þöyle hitap eder: 16:19 Uhr Seite 24 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir “Ey insanlar! Yüce ve mübarek bir ay’ýn gölgesi üzerinize düþtü. O ayda bir gece vardýr ki bin aydan daha hayýrlýdýr. Allah o ayda oruç tutmayý farz kýldý. Geceleyin ibadet yapmayý (teravih kýlmayý) nafile kýldý. O ayda bir hayýr iþleyen kimse diðer aylarda bir farz iþlemiþ gibi olur. O ayda bir farz iþleyen ise diðer aylarda yetmiþ farz iþleyen gibidir.” Burada yetmiþ, çokluktan kinayedir. Yedi yüz, yedi bin, yetmiþ bin... olarak anlayabiliriz bunu. Günümüzün seküler, materyalist pozitivist zihinlerinin algýlamakta güçlük çekeceði bir oran söz konusu burada. Nasýl olur da bir gece, bin aya denk olur? Yani bir ömre bedel olur? Bin ay seksen küsur yýl yapar ve bu uzunca bir insan ömrüdür, iþin ilginç ve güzel tarafý; Rabbimiz bu gecenin hangi gece olduðunu Kur’ân`da belirtmemiþ; Rasûlüllah’ýn (s.) hadislerinde de bu kesin olarak bildirilmemiþtir. Yirmi yedinci gece en güçlü ihtimaldir ama “son on günde arayýn” hadisi de vardýr “tek günlerde arayýn” rivayeti vardýr; diðer günlerde olma ihtimali de devre dýþý býrakýlmamýþtýr. Kýsaca kesin bir þey söylenemiyor. hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Ramazan ayýnýn herhangi bir gecesi Kadir Gecesi olabilir. Bunun hikmeti þu olabilir; her geceyi Kadir bilin ve her gecede Kur`an o gün size iniyormuþ gibi, dünyanýza iniyormuþ gibi okuyun ve düþünün! Kur’ân’ýn inzali/inmesi, elbette; Allah katýndan Rasûlüllah’a (s.) bilgi olarak Cebrail (a.s) vasýtasýyla iletilmesidir. Ýnzalin bir boyutu da, ilahî kelamýn bizim anlayýþ seviyemize, algý düzeyimize, algý dünyamýza indirilerek sunulmasýdýr. Eðer biz ilahî kelamý anlayýp da onu zihnimize, kalbimize, gönlümüze yerleþtiremiyor, sindiremiyor ve davranýþlarýmýza yansýtamýyor isek Kur’ân bize inmemiþ demektir. Kur’ân’ýn bize inmesi demek; Bakara Suresi’nin son iki ayetinde geçtiði gibi “semi’nâ ve eta’nâ” (iþittik ve itaat ettik) demektir. Yani “Ýþitip anladýk ya Rabbi ve hemen uyguluyoruz, uygulayacaðýz!” Dolayýsýyla, Kur’ân-ý Kerîm Ramazan’ýn her gününde, her gecesinde bölüm bölüm okunmalýdýr. Rasûlüllah’ýn (s.) Cebrail (a.s) ile her sene Ramazan ayýnýn son günlerinde, Kur’ân’ý baþtan sona tekrar etmesi -ki Rasûlüllah’ýn son Ramazan’ýnda iki defa tekrar edilmiþtir- bize hatim geleneði olarak gelmiþtir. Ama bu, sadece Arapça okunup hiç anlaþýlmadan, sadece sevap maksadýyla, sadece bir rutini yerine getirmek maksadýyla uygulanacak bir iþlem olmamalýdýr. Bilakis þöyle düþünmeliyiz: ‘Ya Rabbi! Bu kitabýný Rasûlüllah (s.) vasýtasýyla bana gönderdin. Bu kitap benim dünyama; benim hayatýma inmeli; bu kitap benim hayatýma müdahil olmalý; iþte ben buna söz veriyorum. Ramazan’da ve her zaman Kitab’ýný “semi’nâ ve eta’nâ” bilinciyle okuyacaðým ve uygulayacaðým ya Rabbi!’ Ýþte bu bilinç ve böyle bir okuma bizi Kur’an’la bütünleþtirir. Namazlarýmýzda ya da hatim olarak okuduðumuz Kur’ân’ý ve çeþitli vesilelerle dinlediðimiz Kur’ân’ý anlayýp yaþama refleksi kazandýrýr. Bütün Hayatý Ramazanlaþtýrmak Bu ayda yoðun olarak yaþayacaðýmýz ve adeta bir refleks haline getirmemiz gereken Kur’ân merkezli hayat tarzýný; diðer aylara da yaymak için gayret sarf etmemiz gerekir. Bu ayda daha sýký, daha titiz ve daha samimi bir þekilde yaptýðýmýz ibadetler, sadece Ra- dosya mazan’a has olmamalýdýr. “Ramazan Müslümanlýðý” tabirini hak edecek bir çeliþkiye düþmemek gerekir. Ramazan’da oruç tutarak, sadaka-i fýtýr ve zekât vererek, intakta bulunarak, nafile namazlar ve teravih namazlarý kýlarak, Kur’ân okuyup düþünerek, itikâfa girerek yaþayacaðýmýz Ýslâmî hayat, bütün iliþkilerimize ve zamanlarýmýza hakim kýlýnmalýdýr. Açlýðýn tecrübesini bu ayda yaþayacak olan Müslümanlar, týpký Ramazan’daki gibi yardýmlaþmaya, infak etmeye, dua ve niyazda bulunmaya, nafileleri çoðaltmaya hayatlarýnýn her devresinde devam etmelidirler; insanlara karþý her zaman sevecen, merhametli, nazik, kibar davranmaya gayret etmelidirler... Ramazan’ýn bu yoðun ibadet ikliminde arýnan insanlar, bütün hayatlarýnda Kur’ân’ý merkeze almalý, Kur’an’la arýnmaya, Kur’ânî erdemlerle donanmaya, bütün iþ ve iliþkilerini Kur’ân’a ve Rasûlüllah’ýn örnek hayatýna göre düzenlemeye devam etmelidirler. Yaklaþan Ramazan-ý Þerîf’in hayýr ve bereketinden azami ölçüde yararlanmayý bizlere nasib etmesi için Yüce Rabbimize dua ve niyazda bulunuyoruz. Kayýp Aranýyor Uður Erdoðan Ailesi ile herhangi bir problemi yoktu. Ailesi ve 2 çocuðunu terketti. 3 yýldýr kendisinden hiçbir haber alýnamýyor. Osnabrück Merkez Camii üyelerinden Ýbrahim Erdoðan´ýn oðlu Uður Erdoðan 3 yýl önce aniden ortadan kaybolmuþtur. 2 çocuðu ve hanýmý 3 yýldýr yolunu bekliyor. Anne-Babasý ve ailesi 3 yýldýr dua edip gözyaþý döküyor. Uður Erdoðan´ý görenlerin bulunduðu yeri bilenlerin Allah rýzasý için ailesine haber vermeleri rica olunur. Görenlerin Allah rýzasý için aþaðýdaki telefona haber vermeleri rica olunur. Tel: 0178-8164449 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya “ Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Selahattin SAYGIN Ey iman edenler! Sizden öncekilere yazýldýðý gibi, sizin üzerinize de oruç tutmak yazýldý (farz kýlýndý). Olur ki bu sâyede takvâya eresiniz.” (Bakara 183) “O kitap (Kur’an); onda asla þüphe yoktur, o, muttakiler (sakýnanlar ve arýnmak isteyenler) için bir yol göstericidir”. (Bakara 2) “Ramazan orucunu tutup ölen mümin, cennete girer.” (Hadis-i Þerif, Deylemi) “Oruçlunun susmasý tesbih, uykusu ibadet, duasý makbul, âmeli de çok sevaptýr.” (Hadis-i Þerif, Deylemi) Ýnsan hayatýnda her anýn, her zamanýn önemi vardýr. Zaman çok önemli bir deðerdir. Yeter ki insan bu deðerin kýymetini bilsin. Cenab-ý Allah’ýn bize bahþettiði zamanýn, bazý aylarý, bazý gün ve geceleri çok özel ve kýymetlidir. Ramazan ayý bu özel olan aylardandýr. Ramazan ayý, rahmeti, bereketi, affý bol olan bir aydýr. Dayanýþmanýn, kardeþliðin, saygýnýn, sevginin, yardýmlaþmanýn en çok hissedildiði bir aydýr. Sevgili Peygamberimiz bize bu mübarek ayý ne güzel anlatýyor. “Bu aya Ramazan denmesinin sebebi, günahlarý yakýp erittiði içindir.” (Ý. Mansur) “Ramazan bereket ayýdýr. Allah bu ayda, günahlarý baðýþlar, dualarý kabul eder.” (Deylemi) “Ramazanýn baþý rahmet, ortasý maðfiret, sonu ise, cehennemden kurtuluþtur.” (Ý. Ebiddünya) “Farz namaz, sonraki namaza kadar, Cuma sonraki cumaya kadar, ramazan ayý, sonraki ramazana kadar olan günahlara kefaret olur.” (Taberani) Ýbadetin ana ölçüsü, kiþiyi Hakk’a götürmek, kulluk mertebesine yükseltmek, kiþiyi iki cihanda mutlu olmasýný saðlamaktýr. “Ýbadetin þuuruna eriþen bir kul, Allah’ýn bütün emirlerine ve yasaklarýna riayet etme meziyetine sa- Seite 25 hip olur. Rabbi’nin emirlerine ve yasaklarýna uyan insan dünyanýn zararsýz, en mükemmel ve medeni bir insandýr. Dünya ahlak düzeni böyle dürüst insana muhtaçtýr. Kâinatýn düzeni, güzel ahlaka baðlýdýr.” (Seyfettin Taþkýn- Emekli Müftü) Erzurumlu Ýbrahim Hakký Hz. “Ahlak iledir Kemal-i Âdem, ahlak iledir nizamý âlem” “Biz gerçekten insanoðlunu þan ve þeref sahibi kýldýk…” (Ýsra 7) Güzel ahlak Peygamber ahlakýdýr. Peygamber ahlakýna uyan, bu ahlaký yaþayan, Peygamberi örnek alan insan güzel ahlaký yaþayan insandýr. “Allah baþkasýnýn iyiliðini isteyene iyilikler ihsan eder.” (Seyfettin Taþkýn-E. Müftü) SOSYAL HAYATI CANLANDIRAN AY Ramazan ayý akrabalar arasý münasebetleri geliþtiren, sevgi ve saygýnýn arttýðý, merhamet duygularýnýn kabardýðý, bölüþmenin, paylaþmanýn, ikramýn, hayrýn, yardýmlarýn doruða çýktýðý bir aydýr. Yoksulluðu ortadan kal- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Rahmet, Bereket, Af ve Dayanýþma Ayý RAMAZAN dýracak zekât müessesesinin Ramazan ayýnda iþlerlik kazanmasý bu ayýn önemini daha bir ortaya çýkarýyor. Bu ayda yoksullar doyurulur, fakirler gözetilir, teravih namazlarýyla toplu ibadet hazzý elde edilir. Bu ayda kadýn, erkek, yaþlý, genç her yaþtan insanýn eþit þartlarda camilerde Allah için bir araya gelmesi ne güzel bir haldir. Açlýðýmýz ruhta deðil bedende Huzur buldum ey Ramazan sende Bu ayda anladým yoksulu bende Aþk’la Hakký buldum, þükredip doydum. Oruç’la gelir evimize rahmet Ýnananlara yoktur bunda zahmet Kur’an bu ayda indi bulduk himmet Aþk’la Hakký buldum, þükredip doydum. Selahattin SAYGIN Ramazan ayý bir imtihandýr, bu ayda, bütün müminler daha dikkatlidir, suç iþleme oranlarý ciddi manada düþmektedir. Ramazan ayýnda tutulan oruç, hayatý disiplin altýna almaktýr. Bu ay sabýrdýr, infaktýr (yardýmlaþmadýr), dayanýþmadýr, nefsi kontrol altýna almaktýr, ruhu arýndýrmak ve yüceltmektir, imaný kemale erdirmektir. Cemiyet ve cemaat hayatý bu ayda daha bir canlýlýk kazanýr, Allah rýzasý her þeyin baþýdýr. Oruçta Allah için beden ve nefsin isteklerine ölçü koymaktýr. Ýslam’ýn getirdiði güzellikler insan hayatýný her yönüyle kuþatmaktadýr. Ramazan ayýnda verilmesi gelenek haline gelen zekât, Ýslam inancýna göre fakirin zengin üzerinde olan hakkýdýr. Bu hak ödenmeden o malýn tamamý temizlenmiþ olmaz. Ýslam’ýn ortaya koyduðu ölçü, zekâtý verenin malý artar ve bereketlenir. Zenginlik yoksulu doyurmaktan geçiyor. Zekât-ýn verildiði, uygulandýðý dünyada açlýktan, sefaletten asla bahsedilemez. Ramazan ayýnda verilen sadaka-i fitr bir ay boyunca tutulan ramazan orucunun kabulünün bedelidir. Bu sadakanýn miktarý ne kadar artýrýlýrsa o kadar makbul olur. Bu ne güzel bir inanç- 25 týr, Allah için aç kalýnýyor ve bir de fakire yardým ediliyor. Güzellikler nefsi terbiye etmekten, paylaþmaktan, yoksulu gözetmekten, inanmaktan, sabýrdan, ahlaktan geçiyor. MÜMÝNLERÝN DÝKKAT ETMESÝ GEREKEN ÖLÇÜLER Camilerdeki faaliyetleri artýrmalý, insan eksenli faaliyetler ön plana çekilmeli, bütün aile fertleri bu çalýþmalardan faydalanmalý. Zekât, fitre, yardýmlar iyi organize edilmeli, hayýr iþleri asla ihmal edilmemeli, maðdur ve yoksullara zamanýnda ulaþtýrýlmalý. Bu ayda aile muhabbeti güçlendirmeli, aile içi dayanýþma geliþtirmeli, sürtüþmelerden, münakaþalardan uzak durmalý, dedikodulara fýrsat vermemeli, boþ sözlerden uzak durmalý. Kur’an okunmalý, namaz kýlýnmalý, teravih namazý kaçýrýlmamalý, bolca insanlýðýn kurtuluþu için dua edilmeli. Yunus Emre’nin diliyle “Sövene dilsiz gerek, dövene elsiz gerek” ramazan ayýnda en çok uymamýz gereken ölçü herhalde budur. RAMAZAN AYI VE KULLUK VAZÝFELERÝMÝZ Ramazan ayýnda bize verilen en büyük imkân, kul olma duygusunu en iyi bir þekilde kavramýþ olmamýzdýr. Bu ayda kullukla bir nevi kuþatýlýyoruz. Oruçla kendimizi daha iyi kontrol altýnda tutabiliyoruz. Bu ayda biz oruç tutarak hem bedenimizi, hem de ruhumuzu eðitmiþ oluyoruz. Ramazan ayý, onbir ayýn sultaný olarak kabul edilir. Çünkü bu ayda elde ettiðimiz ölçüler onbir ay kuþatýr, bize kulluk vazifelerimizi hatýrlatýr, kurtuluþun kullukla olacaðýný gösterir. Bu davet imandýr, ihlâstýr, infaktýr, rahmettir, berekettir, kurtuluþtur ve kýsacasý Yaratana kulluktur. Selam olsun kullukla kurtuluþu seçenlere. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 26 O ku beni! Rabbim beni bir kan pýhtýsýndan yarattý. O, bana kalemle yazmayý öðretti. Ben yazýyorum þimdi!... Benim adým “Ayet”. Ve “ben”im kainatýn gözdesi. Ýnsaným ben. Bezmü Elest`te insan olmaya söz veren.Hedeflerim var benim, daðlardan yüksek mi yüksek. Aþaðýlarýn aþaðýsýna düþmemek için, Ýblis´i karþýmda diz çöktürmek. Ve bir hilafet kurup, Rabbime boyun eðmek. Bir dalým ben Ýbrahim´in Tevhid kökünde. Adem´den olma, Havva´dan doðma. Bir izciyim Meryem yolunda. Bir avuç toprak mýþým yer yüzünden alýnmýþ, dönüþüm yine ona, toprak alýn yazýmmýþ. Dostum ben. Bir güver- Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Avukat Nalan SÖNMEZ G eliriniz yetmemeye mi baþladý, kiranýzý, taksitlerinizi, faturalarýnýzý, yiyecek ve içiceklerinizi karþýlayamama durumuna mý geldiniz, bu durumda size yardým edecek tek þey: iflasýnýzý bildirmenizdir. Özeliflasýn hedefi, çok borçlu kiþileri bir süre sonra kendilerine yeni bir baþlangýç çizebilmeleri için oluþan bir þans. Borçlu olan kiþinin iflas davasý bittikten sonra sorumlu ödeme haricinde kalan borçlarýndan kurtulmasý saðlanýr. (Restschuldbefreiung). En erken iflas davasý açýldýktan altý sene sonra bu durum gerçekleþir. Bu özeliflas davasý sýradan ve önceden serbest meslek sahibi olan insanlar içinde geçerlidir. Bu sayý 20 alacaklýyý geçmediði ve eski çalýþanlarýnýza dair hiç bir baðlatýnýz olmadýðý sürece (§ 304 I InsO) geçerlidir. Ýflas davalarýnýn sonuçlarý dört farklý þekilde kapatýlabilir: Ýlk olarak borçlu kiþiye borçlarýndan arýnma planý oluþturulur ve onun yardýmýyla alýcýlarla mahkeme dýþý bir ödeme için anlaþma Seite 26 hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Borçlarýnýzdan Kurtulmanýn Yolu saðlanmaya çalýþýlýr. Bu iþlem için borçlu kiþi ya bu davalarla ilgilenen bir avukata ya da sadece bu iþlerle ilgilenen borç danýþma merkezine baþvurur, çünkü alýcýlarla mahkeme dýþý anlaþma denemesi baþarýsýzlýkla sonuçlandýðý takdirde sadece bu kiþiler size bu dava için gerekli olan belgeyi sunabilir. Borçlu kiþinin maddi durumu avukat ödemelerini karþýlayamýyacak haldeyse, bu kiþinin devletten danýþma yardýmý alýp almýyacaðý incelenir. Borçlarýndan arýnma planýnda borçlunun ilk olarak bütün gelir giderleri sýralanýr. Kime nasýl ve ne kadar miktar ödeme yapabileceði, yapmak istediði göz önüne alýnarak hareke- te geçilir. Bu oluþturulmuþ plan bir alýcýdan reddedilirse veya baþka bir alýcý planýn ardýndan zorlu yürütümde ýsrar ederse, plan geçersiz bir hale gelir. (Bu en çok görülen olaydýr) Þimdi Avukatýnýz veya borç danýþma yetkilisi bu baþarýsýzlýkla sonuçlanan anlaþmayý belgeleyebilir. Bu belge oluþtuðunda, iflas davanýzýn açýlýþý için yetkili iflas mahkemesine baþvurulur.(Insolvenzeröffnungsantrag) Yerel mahkeme devreye geçer ve yapýlmýþ olan plan yardýmýyla tekrar borç miktarýný azaltmak için teklifte bulunur. Eðer alýcýlarýn yarýsýndan çoðu buna razý olursa, bu iþlem devreye geçer. Bu teklifi hiç biri kabul etmezse, güvenilir bir vergi memuruna veya yine bir avukat aracýlýðýyla bu iþlemler devam yürütülür. Bu kiþi malýnýzýn mülkünüzün olup olmadýðýný araþtýrýr. Yetiþkin bir insan altý sene boyunca gelirinin haciz edilebilicek bölümünü yani aylýðýnýzýn 985 EURyu geçen miktarýný (nafaka ödemeleri hariç) o kiþiye vermek durumunda, buraya kadar iþiniz þimdilik bitmiþ sayýlýr. Lotto kazancý, hediye para gibi þeylere tamamen el koyulur. Bu altý sene içersinde miras alýrsanýz bununda yarýsýný vermek durumundasýnýz. Borçlu kiþi bütün bunlara uyarsa eðer; altý sene sonra mahkeme kendisinin geri kalan bütün borçlarýný siler, bu kredikart borcu, taksit bor- Benim Adým Ayet cinim esasen Muhammed dostu. Bir karýncayým Süleyman dostu, bir yunusum Yunus dostu, bir ateþim Ýbrahim dostu, zemzemim Ýsmail dostu. Düþmaným ben aslýnda Ebu Cehillere kin kusan. Ben karayým ezaný þaha çýkaranýn teninde, karayým Kabe´min örtüsünde kýr- mýzýyým Hamza´nýn, Sümmeyye´nin, Mus´ab´ýn yattýðý yerde. Sapsarý bir güneþim Asr-ý Saadetin ufkunda parlayan. Yeþilim ben Peygamber dostu olan. Ve ben beyazým bütün umutlarda bembeyaz ýþýldayan. Ben köleyim aslýnda bir harf öðretecek efendiyi arayan. Aþýðým ben. Fýrsat buldukça aþkýna kaçan, tenhalarda aþkýyla gizli gizli buluþan. Günün beþ saatinde, Buraðým seccadeyle. Kara topraðýn nazlý kýzýyým ben. Baharýn taze filiz, kýþýn kuru gazelim. Bir çiçeðim gözünü göðe dikmiþ, bulutlara kanca tak- özel köþe cu veya vergi borcu bile olabilir. Para cezasý, hýrsýzlýk tazminatý, dolandýrma ya da bedensel zarar verme ile oluþan borçlarýnýzý iflas davasý ile kapatamazsýnýz. Ayný þey nafaka ödemesinde de geçerlidir. Bir süre sonra farkýna varýyorsunuz ki masraflarýnýz artýk gelirinizle örtülemeyecek bir hal almýþ ve borçlarýnýzýn bu sayede kapanamýyacaðýný hissediyorsunuz. O zaman size sadece bir teklifte bulunabilirim: Bir avukata gidip iflasýnýzý bildirmeniz. Yasal mahkemeye gidip danýþma yardýmý için bir belge alýp bir avukata iþlemlerinizi rahatlýkla yaptýrabilirsiniz. Avukatýn sizden en çok talep edebileceði miktar ise 10,00 EUR olacaktýr. Ama çoðu durumlarda zaten bu miktar bile istenmiyor. Kendinizde hiç bir þüphe ve korku oluþturmadan rahatlýkla bir avukata baþvurup yardým talep edebilirsiniz. Böylelikle hiç bir ödeme yapmadan hayata sýkýntýsýz tutunmanýn en doðru yolunu bulmuþ olup, en kýsa zamanda bu borç bataklýðýndan kurtulursunuz. miþ. Çisil çisil yaðmurum toprak anaya akmýþ. Benim adým “Ayet”. Gök benim, sonsuzluða uzanan. Yer benim taneleri bitiren. Aðaç benim, kökleriyle yeraltýna sarýlmýþ, bir fidaným güneþe kucak açmýþ. Zalimim ben, her fýrsatta nefsine zulmeden. Yüzsüzüm, her defasýnda yeniden tövbe eden. Amacým ümit olmak ümitsiz gönüllerde, hedefim sevda olmak sevdasýz yüreklerde. Gün geçer, ömür biter, zaman su gibi akar. Marifet demet olmak yaradanýn kalbinde. Benim adým “Ayet”. Oku beni! Rabbim beni bir kan pýhtýsýndan yarattý. O, bana Kalemle yazmayý öðretti. Ben yazýyorum þimdi. Þengül Uslu 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya aratýcý, yeryüzünün halifesi olarak seçtiði insaný olgunlaþtýrmak, imtihan süzgecinden geçirmek, Takva derecesine yüceltmek için Ramazan orucunu þu ayetle farz kýldý. ‘Ey iman edenler! Oruç, sizden öncekilere farz kýlýndýðý gibi size de farz kýlýndý. Umulur ki korunursunuz. (Bakara: 18) Ramazan, Allâh’a olan kulluk þuurunu derinden hissettiðimiz, ibadetlerle yoðrulduðumuz bir rahmet ayýdýr. Tutulan oruçlarý, kýlýnan teravih namazlarý, okunan mukabeleleri, iftar ve sahurlarý, sohbetleri, dua, zikir ve niyazlarý ile baþtan sona bir feyz ve bereket ayýdýr. Sevap ve mükafatýn katlandýðý; af ve maðfiretin bolca ihsan edildiði müstesna bir aydýr. Nefislerin terbiye edildiði, ihtiyaç sahiplerinin doyurulup gözetildiði, birlik ve beraberliðimizin pekiþtiði mübarek bir zemindir. 11 ayýn Sultaný, “Evveli rahmet, ortasý maðfiret ve sonu cehennemden kurtuluþ” olan, Cennet kapýlarýnýn açýldýðý, cehennem kapýlarýnýn kapandýðý ve þeytanlarýn zincire vurulduðu mübarek aya þükürler olsun yine kavuþtuk. Bu ayýn manevi ikliminde coþmak, rahmet pýnarýndan doya doya içmek için manen ve ruhen hazýr mýyýz? Bu aya nasýl hazýrlanmalýyýz? - Öncelikle mazimizdeki kir ve günahlarýmýzdan arýnmak, Hakk`ýn rýzasýna ermek için Tevbe ve Ýstiðfar etmeli. Yaptýðýmýz hatalardan piþman olmalý, bir daha iþlememek için niyet edip Allah`tan yardým dilemeli. - Ramazan ve Orucun fazileti, Oruç fýkhýný, Peygamber (s.a.v) Ashabý ve Ýslam büyüklerinin hayatlarýný, bu aydaki hassasiyetlerini okuyup tedkik etmeli, örnek ve ibret alýn- Seite 27 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Murat ÝLERÝ Y mileri@web.de malý. - Bir Manevi eðitim ayý olan Ramazanda Gönül dünyamýzý onarmak, yaþamýmýzý düzene sokmak, yýllýk manevi temizliðimizi saðlayabilmek için yeterli vakti ayýrmalý, ihtimamý göstermeli. Bu ayýn ruhuyla baðdaþmayan, vakit hýrsýzý ortam, program, dizi ve etkinliklerden kaçýnmalý, her aný dolu dolu deðerlendirmeli. - Bir misafir geleceði zaman günler, saatler önce ön hazýrlýðýmýzý yaptýðýmýz gibi, 11 ayýn Sultanýný aðýrlamak, ondan azami derecede istifade etmek maksadýyla içimizi, dýþýmýzý, evimizi, camimizi, çevremizi pýrýl pýrýl temizleyip paklamak, bu baðlamda özellikle sigara, alkol ve benzeri kötü alýþkanlýklarý býrakmak için Ramazan altýn deðerinde bir fýrsattýr. Nasýlki tabak çanaklarýmýzý yýkamadan, temizlemeden içine birþey koymuyorsak, keza iç ve dýþ temizliði de manevi arýnmanýn, ibadetlerden istenilen hazzý duymanýn olmazsa olmaz þartlarýndandýr. - Ahlak ve huyumuzu güzelleþtirmek. Ýbadetler bilinçsiz, þuursuz bir þekilde günah ve kötülüklerle beraber yapýlýrsa, hazz alýnmaz, o ibadetin de semeresi olan kemalata eriþilmez. Hadis-i þerifte de belirtildiði gibi: “Kim kötü sözleri ve kötü iþleri terk etmezse, Allah’ýn onun yemesini, içmesini terk etmesine hiç de ihtiyacý yoktur.” (Buhari Savm: 8) hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Onbir Ay`ýn Sultanýný Karþýlarken Manen teyakkuzda olup, gerekli hazýrlýklarý yaptýktan sonra þimdi Sultanla buluþmaya hazýrýz. Ancak yolcu er geç yola çýkar. Sayýlý günler de tez geçer. Öyleyse her gördüðünü Hýzýr, her geceyi Kadir bil þuuruyla Ramazaný doya doya yaþamalý. Ömrünün son Ramazaný, son kalkan treniymiþ gibi ibadetlere sarýlmalý, kýymetini bilmeliyiz. Ramazan nasýl yaþanmalý? 1-Oruç tutmak Ramazan ayýnýn orucunu tutmak Ýslam`ýn þartla- rýndan biri olup, her Müslümana farzdýr. Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edildiðine göre Rasûlullah þöyle buyurdu: “Kim faziletine inanarak ve karþýlýðýný Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiþ günahlarý baðýþlanýr.” (Buhârî, îman: 28, Savm: 6.) Kudsî hadis de þöyle beyan edilmiþtir: “Ademoðlunun -savm (oruç) dýþýndaki- tüm amelleri kendisi içindir. Ancak o (oruç) Benim içindir ve Ben onunla mükâfatlandýracaðým.” (Sahih Buhari) Ramazan`da orucu mazeretsiz olarak terk etmek büyük günahtýr. Ramazan ayýnda, hasta veya ruhsat sahibi olmaksýzýn kim bir günlük orucunu yerse, bütün zaman boyu oruç tutsa bu orucu kaza edemez. Ramazan`da tutulan orucun sevabýna eremez. (Buhari, Savm: 29; Tirmizi, Savm: 27, (723) 2- Teravih namazýný cemaatle camide kýlmak Namazlarý cemaatle kýlmaya özen göstermek. Hz. Ebû Hureyre (r.a.) derki, Bir kimse Ramazan da inanarak ve sevabýný umarak Kiyamul-leyl (teravih namazý) kýlsa geçmiþ günahý maðfiret olur. Akþam rehavetine, dizi ve benzeri tuzaklara aldanmadan sevap hazinesi camilere koþalým. Bu vesile ile irþad meclislerine, sohbet halkalarýna katýlalým. Kalbimizi sohbet ve 27 muhabbet kelamýyla cilalýyalým. Unutmayalýmki Allah`ýn rahmeti cemaat üzerinedir 3- Kur’an okumak dinlemek Mukaddes kitabýmýz Kur`an, bu ayda bulunan kadir gecesinde indirilmeye baþlamýþtýr. Nitekim C. Hakk kelamýnda Ramazan ile Kur`an-ý þu þekilde iliþkilendirir. O Ramazan ayý ki, insanlarý irþad için, hak ile batýlý ayýracak olan, hidayet rehberi ve deliller halinde bulunan Kur’ân onda indirildi. (Bakara: 185) Öyleyse Kur’an ayýnda Kur’an’a sarýlalým, onu hayatýmýza rehber kýlalým. Kur`an okuma, öðrenme ve anlama seferberliði düzenlemek suretiyle virane gönülleri ihya edelim. Okumasýný bilmesek bile, kulaklarýmýzýn pasýný mukabeleler ile giderelim. Bu sene bir farklýlýkla Kur’an’ý okuduktan sonra bir de mealini okuyalým. 4-Ýftar ettirmek Aile baðýný, birlik, beraberlik duygusunu güçlendirmesi, toplumsal kaynaþma ve dayanýþmaya katkýsý bakýmýndan önemli bir yeri olan iftar sofralarýný kurmak, icabet etmek bu ayýn güzelliklerindendir. Efendimiz (s.a.v) “Bu ayda her kim oruçlu bir mü’mine iftar edecek bir þey verirse, yaptýðý bu iþ günahlarýnýn baðýþlanmasýna ve Cehennemden kurtulmasýna sebep olur. Oruçlunun sevabýndan da hiçbir þey eksilmeden onun kadar sevaba kavuþur.” Ashâb-ý Kiramdan bazýlarý, “Ya Resulallah, hepimiz oruçluya iftar edecek bir þey bulup verecek durumda deðiliz” dediler. Bunun üzerine Resul-i Ekrem Efendimiz Aleyhissalâtü Vesselam, “Allah bu sevabý bir tek hurma ile, bir içim su ile, bir yudum süt ile oruçlu mü’mine iftar ettirene de verir“ buyurdular (et-Tergib ve’t-Terhîb, 2:94) 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 28 5-Sahur yapmak Ýbn-i Abbas (r.a.) þöyle dedi: “Sahur yapýnýz, zira sahurda bolluk-bereket vardýr.” (Buhârî: Savm 20; Müslim Siyam 45) Özellikle tüm aile efradýyla beraber, çoluk çocuk gece kalkmalý, o eþsiz lezzeti tatmalý, bereketine ermeli. 6-Kadir Gecesini aramak Bu ayda en önemli fýrsat Kadir Gecesidir. “Kur’an ýn indiði, bin aydan daha hayýrlý olan Melekler ve Ruh (Cebrail) un Rablerinin izniyle her türlü iþ için indiði selametli gece.“ (Kadir suresi:1-5) Baþ Öðretmenimiz Hz. Muhammed (s.a.v). Bu geceyi nerede arayacaðýmýzý, nasýl dua edeceðimizi þu þekilde öðretmektedir. Resulullah (sav)`a Kadir gecesi (Ramazan’ýn neresinde?) diye sorulmuþtu O, Ramazan`ýn tamamýnda!” diye cevap verdi (Ebu Davud, Salat, 824, (1387) Hz. Aiþe (r.a): “-Ey Allah’ýn Rasûlü! Kadir gecesine rastlarsam nasýl dua edeyim?” diye sordum. der. Rasûlüllah (s.a.v): “Allahümme inneke afüvvün tühýbbü’l-afve fa’fu annî: N RW Gütersloh Belediyesi tarafýndan düzenlenen 34. Gütersloh Ýnternatýonal (Uluslararasý)(Yabancýlar Günü) her yýl olduðu gibi, bu yýl 25. Yýlýný kutlayan Batý Trakya Türk Kültür ve Dayanýþma Derneði de katýldý. Kendilerine ayrýlan standta yörelerine özgü içecekler -çay, kahve- ve yemekler, bölgelerini tanýtan fotograflar ve el iþleri Seite 28 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Allah’ým sen çok affedicisin, affý seversin, beni affet.” diye dua et, buyurdu (Tecrîd-i Sarih Tercemesi, VI, 314). 7- Günahlardan sakýnmak Orucun farz kýlýnmasýndaki hikmetlerin baþýnda, kiþiyi bataklýða sürükleyen, nefis ve þehvetine esir kýlan, dolayýsýyla Hakk`tan uzaklaþtýran günahlardan korumak gelir. Bir yandan iyilik yapan, öte yandan kötülük ve haram iþleyenlerin durumu, torbasýný üstten doldurup dibini eliyle delen kiþiye benzer. Nitekim Allah Resülu (s.a.v) þöyle buyurur. Nice oruç tutanlar vardýr ki (haramdan sakýnmadýklarý için) oruçlarýndan nasipleri sadece açlýktýr. (Hakîm, Müstedrek: 1/431) Öyleyse baþta kul hakký olmak üzere her türlü haram ve yasaklardan sakýnmak ve uzak durmak suretiyle karþýlýðý cennet olan oruc`un sevabýna erelim. 8- Cömert olmak Namaz seni yolun yarýsýna ulaþtýrýr, oruç da hükümdarýn kapýsýna ulaþtýrýr. Sadaka ise, hükümdarýn huzuruna çýkarýr. Þüphesizki, Allah cö- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 merttir, cömert kullarýný sever. Efendimiz (s.a.v) de insanlarýn en cömerti iken, bu davranýþý Ramazan`da zirve yapardý. Çünkü bu ayda iþlenen bir farzýn karþýlýðý diðer aydakilere göre yetmiþ katýyla karþýlýk görecek. Nafilelerin karþýlýðý ise diðer zamanda iþlenen farzlar gibi sevaba vesile oluyor. Hasseten bu ayda aile efradýnýn nafakasýný artýrmalý, sadaka ve mali yardýmlarýmýzla mazlum ve maðdurlarý sevindirmeli, yetim ve kimsesizlerin duasýný almalýyýz. Dünyada 1.1 milyar insanýn ileri derecede, yani günlük 1 $’ýn altýnda gelirle 2.7 milyar insanýn ise günlük 2 $’ýn altýnda gelirle geçinen orta derecede fakir olduðu bir dünyada, “Komþusu aç iken tok yatan bizden deðildir” Hadis-i Þerifi daha da bir anlam kazanmakta ve mümin kullara bir takým sorumluluklar yüklemektedir. 9- Güzel Ahlakla süslenmek Ramazan ayýnda açlýk ve yorgunluk, yanýsýra ins ve cin þeytanlarýnýn amellerimizi boþa çýkarmak için azami gayret içinde olacaðýndan diðer zamanlara nisbeten daha sabýrlý, sakin olmalýyýz. Orucu sadece mideye deðil, gözümüze, kulaðýmýza, elimize, dilimize ve ayaðýmýza da tutturmamýz gerekiyor. Bu yüzden oruç, insaný manevi hastalýklardan, kötü söz, dedikodu, gýybet, yalan, iftira gibi illetlerden alýkoymalý. Birisi luzümsuz bir lâf edecek veya kavga edecek olursa “Ben oruçluyum” denmesi gerektiðini unutmamalýyýz. 10-Ramazan umresi yapmak Gücü yetenlerin bu ayda umre yapmasý çok sevap bir ameldir. Bir kadýn Resulullah (s.a.v)e gelerek: “Ben haccetmek için hazýrlýk yapmýþtým. Bana (bir mani) arz oldu ne yapayým?” “Ramazan”da umre yap, zira o ayda umre týpký hacc gibidir” buyurdu. (Ebu Davud, Hacc 79, Tirmizi, Hacc 95) Eðer imkanlarýmýz buna el vermiyorsa gönlümüzde oralarýn aþkýný taþýmalý, hasretiyle yanmalý, Allah`tan bir an evvel oralara varmayý dilemeliyiz. 11-Ýtikâf yapmak Unutulmaya terk edilmiþ bu sünneti hayatýmýza 34. Gütersloh Uluslararasý Yabancýlar Günü sergilendi. Derneði 25. yýlýna taþýyan üyelerin de bulunduðu böyle bir günde, birlik ve beraberliðin ötesinde bir gücün bulunamýyacaðý bir kez daha vurgulandý. Büyük ilgi ve alaka gören Batý Trakya Türk Kültür ve Dayanýþma derneði- nin Batý Trakya Türklerini tanýtým standý baþta Gütersloh Belediye Baþkaný Bayan Maria Unger ve Belediye Meclis üyeleri tarafýndan ziyaret edilen stantta yöresel yiyecek ve içecek ikram edilerek bölge hakkýnda bilgiler verildi. Ayrýca birçok yerli ve yabancý, yazýlý ve görsel basýn mensuplarý ile Alman ZDF televizyonu ile de röportaj yapýldý. Bu meyanda Alman, Romen, Polonya, Bulgar, Bosna, Kosova, Yunan, Türk, Afrikalý ve birçok ülkelerin vatandaþlarýna da Batý Trakya Türkleri hak- dosya yeniden taþýmalý ve feyzine varmalýyýz. Resulullah (s.a.v) vefat edinceye kadar Ramazan`ýn son on gününde i`tikafa girer ve derdi ki: “Kadir gecesini Ramazan`ýn son on gününde arayýn”. Resulullah (s.a.v)’den sonra, zevceleri de i’tikafa girdiler. (Müslim, Ý”tikaf 5, (1172) Uzun süre mescidde kalamayanlar, en azýndan camiye girerken bulunduklarý süre için niyet etmeli, sevabýný Allah`tan beklemeli. 12-Fýtýr Sadakasý vermek Bayramdan önce her müslümanýn vermesi gereken mali bir ibadettir. Bayram günü fakirlerin bir nebze bile olsa sevincine vesile olan, bu sadakayý ihmal etmemeli, bilakis bedenimizin ve sýhhatimizin sadakasý olan bu hayrý fazlasýyla vermeliyiz. Kulluðumuzun icabýný yerine getirip, ibadetlerin hakkýný vermekle bayramý hak eden, hayatýný Ramazan, Ahiretini Bayram kýlan kullardan olmak duasýyla. kýnda bilgiler verildi. Ayrýca dostlarýn katkýlarý ile Trabzon yaprak sarmasý, Zonguldak tatlýsý, Aydýn Lahmacunu, Kýrcaali Pastasý ve Trakya Köftesi ziyaretçilere sunuldu. Gece geç saatlere kadar süren etkinlikte, üyelerimizle ve ilgi gösteren konuklarla hoþ sohbet eþliðinde tarihten esintilerle Rumeli (Balkanlarýn) Türküleri de dinlendi. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 29 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr 30 ielefeld þehrinde AIB iþadamlarý, Belediye mensuplarý ve T.C. Münster Baþkonsolosluðu Eðitim Ateseþi de iftar yemeðinde idi. Açýlýþ konuþmasýný yapan Cemil Bey gündemi açýkladýktan sonra AIB Baþkaný Süleyman Bey selamlama konuþmasýnda: “Seçkin ve baþarýlý iþadamlarýmýz ve Entegrasyon Bakaný, Eðitim Ataþemiz ve CDU Belediye Baþkan adayýmýz, IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný- B Bir Ýçiþleri Bakaný görevinin getirdiði sorumluluðun bilincinde olmalý ve ýrkçý partilerin aðzýyla konuþmamalýdýr’’ Ýslam Toplumu Millî Görüþ (IGMG) Genel Sekreteri Oðuz Üçüncü, Bavyera Eyaleti Ýçiþleri Bakaný’nýn, IGMG’nin önde gelen yöneticilerinin hukuki suçlardan ve uluslararasý terörizmi desteklemekten ötürü þüphe altýnda olduklarýna dair karalama ifadelerini þiddetle reddetti. Üçüncü yaptýðý açýklamada; “Bir Ýçiþleri Bakaný, konuyla ilgili hiçbir bilgisi “ I GMG-Islam Toplumu Milli Görüþ Teþkilatlarý Düsseldorf Bölgesi Þube Ýrþad Baþkanlarý Duisburg-Marxlohdaki Bölge Merkezinde düzenlenen toplantýyla biraraya geldiler. Þube Ýrþad baþkanlarý ve hocaefendiler tam kadro katýldýðý toplantý Kur´an-ý Kerim okunmasýyla baþladý. Bölge Sosyal Hizmetler Baþkaný Selahattin Çakýrýn yaptýðý yoklamanýn ardýndan açýlýþ konuþmasýný yapan Milli Görüþ Düsseldorf Bölge Baþkaný Yaþar Seite 30 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Bielefeld AIB Ýþadamlarý Ýftar Yemeðinde Biraraya Geldi mýz, basýn mensuplarý sizleri sevgi ile selamlýyorum. Bugün burada çok deðerli konuklarýmýz bulunmaktadýr. Sayýn iþadamlarýmýzla birlikte bu günkü iftar yemeðinde birlikte olmanýn mutluluðunu duymaktayým diyerek, Entegrasyon Bakaný Armin Laschet´e sözü býraktý. Laschet iþverenleri ve belediye mensuplarýný selamladý. Ramazan ayýnýz mübarek olsun sözleri ile baþladý ve entegrasyonu anlattý. Akþam ezaný sukunet içinde dinlendi. Ýftarlar açýldý. Alman katýlýmcýlar da yapýlanlarý aynen uyguladýlar. CDU Belediye Baþkan Adayý kazandýðýnda Bielefeld þehrindeki yapacaðý yenilikleri dile getirdi. T.C. Baþkonsolosluðu Eðitim Ataþesi ise: “Din, dünya ve kültürün en önemli yapý taþlarýndan biridir. Bununla birlikte bugün insanlýðýn ulaþtýðý bilinç düzeyi, esasen toplumlarýn kültür zenginliklerinin önemi bir parçasý olan dinlerin insanla- IGMG’den Bavyera Ýçiþleri Bakaný’nýn iftiraya varan ifadelerine kýnama olmamasýna karþýn bu tür karalamaya yönelik ifadeler kullanýyorsa, bu tam bir sorumsuzluk örneðidir. Seçim kampanyasýnýn tam ortasýnda bulunsak dahi, bir Ýçiþleri Bakaný görevinin getirdiði sorumluluðun bilincinde olmalý ve ýrkçý partilerin aðzýyla konuþmamalýdýr. Hâlihazýrda görevinin baþýnda bulunan bir Ýçiþleri Bakaný olarak, kendisinin gerekli bilgiye ulaþabilme imkâný mevcuttur ve hiçbir IGMG yö- neticisine yönelik terörizme maddi veya herhangi baþka bir þekilde destek saðladýðý yönünde somut suçlamalar olmadýðýný bilmektedir. Bile bile bu tür bir iddianýn ortaya atýlmasý Ýslam karþýtlýðýnýn yükseliþe geçtiði bir dönemde her þeyden evvel zihinsel kundakçýlýktan baþka bir þey deðildir” dedi. Üçüncü ayrýca; “Öyle görünüyor ki, IGMG’nin Anayasayý Koruma Dairesi tarafýndan halen izlenmesine iliþkin açýklama zorluðu içerisinde olmasý kendisini asýlsýz iddialar IGMG DÜSSELDORF BÖLGESÝ ÞUBE ÝRÞAD BAÞKANLARI VE HOCAEFENDÝLER TOPLANTISI BÖLGE MERKEZÝ´NDE YAPILDI Erim son geliþmeler hakkýnda baþkanlara bilgiler verdi. Ramazan ayýnýn tüm Ýslam alemine ve in- sanlýða hayýrlar getirmesini temenni ettiklerini söy- haber rý birleþtirici, barýþtýrýcý bir iþlev görmesi gerektiði yönündedir. Farklý uluslara, farklý dinlere ait insanlarýn bir arada barýþ içerisinde yaþamasý ancak bu bilincin daha da geliþmesiyle mümkün olabilir. Bu bilincin ve hoþgörünün somut bir örneði olarak bu akþam aramýzda sayýn Bakanýmýzý ve Alman dostlarýmýzý görmeninde özellikle mutluluk ve bu anlamda bir o kadar da umut verici olduðunu vurgulamak istiyorum” dedi. ortaya atmaya sürüklemiþtir” dedi. Üçüncü açýklamasýnda son olarak; “Teþkilatýmýzý yasa dýþý faaliyetler içerisinde göstermeye yönelik çabalarý þiddetle kýnýyoruz ve tabiî ki, Ýçiþleri Bakanlýðý’na karþý gerekli hukuki adýmlarý atacaðýz. Ýslami bir cemaat olarak faaliyetlerimizin topluma etkisinin bilincindeyiz ve buna uygun olarak sorumluluk bilinci çerçevesinde hareket ediyoruz. Bavyera Ýçiþleri Bakaný ve Bakanlýðý’ndan da esasen bundan fazlasýný beklemiyoruz” ifadelerini kullandý. lediler. Daha sonra sýrasýyla Bölge Ýrþad Baþkaný Mustafa Bildik,Sosyal Hizmetler Baþkaný Selahattin Çakýr, Bölge Eðitim Baþkaný Þinasi Þimþek, birimleri ile alakalý olarak bilgilendirmelerde bulundular. Ramazan ayý çalýþmalarý, Hac ve Umre faaliyetleri, teþkilatlanma çaliýmalarý gibi Konularin enine boyuna deðerlendirildiði toplantýda hocaefendiler de söz alarak bu konularda cemiyetlerinde yaptýklarý çalýþmalar konusunda detaylý bilgiler verdiler. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 31 haber P aderborn´da 16 ayrý bölgeden katýlan Boxcular, Avrupa þampiyonluðu için rinkte kýyasýya bir döðüþ sergilediler. Seyircilerden de büyük bir destek alarak birinciliðin yolunu tutan Hamm bölgesinden Þenol Çetin oldu. Organizeyi ha- B Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Paderborn`da KickThai-Boxen Turnuvasý zýrlayan Pader Sportschule sahibi ielefeld Belediye Baþkan adaylarý iþadamlarýnýn hazýrlamýþ olduklarý organizede kendilerini tanýttýlar ve oy istediler. AIB Baþkaný Süleyman Sezen, Belediye Baþkanlarýna ve katýlýmcýlara geldiklerinden dolayý teþek- Eyyup Kalyon 25 yýldýr bu sporu sür- hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 dürdüðünü 3 oðlu, bir kýzýnýn da bu dalda sporcu olduklarýný ayný zamanda küçük iki torunlarýný da sporcu yapacaðýný söyledi. Almanya þampiyonluðuna ev sahipliði yapmayý düþündüðünü ve bu doðrultuda hazýrlýklarýnýn devam ettiðini dile getirdi. Bielefeld Avrupa Ýþadamlarý Birliði kürlerini sunarken iþadamlarýmýzýn morallerini yüksek tutmalarýný ve her türlü krize karþý ekonomik güçten faydalanmalarýný sadece sýkýntýya düþtüklerinde 31 IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Yeni Sezonun Ýlk Hocalar Toplantýsý I GMG Kuzey Ruhr Bölgesi yeni sezonun ilk hocalar toplantýsýný Kuzey Ruhr Bölge binasýnda gerçekleþtirdi. Toplantý okunan bir aþrý þerif ile baþlarken sezonun açýlýþýna deðinildi. Ramazan-ý Þerif-i en güzel bir biçimde karþýlamak için yapýlacak çalýþmalar ve hazýrlýklar kararlaþtýrýldý. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Baþkaný Murat Ýleri açýlýþ konuþmasýnda Ramazan ayýndaki özel çalýþmalarý açýkladý. “Ramazanýmýzý en güzel bir biçimde geçirmek için elimizden gelen gayreti yapmaya çalýþýyoruz elhamdülillah” diyerek sözlerine son verdi. Ýrþad Baþkaný Küdir Çataklý birimi hakkýnda açýklamalarda bulundu. Daha sonra Bölge Sosyal Hizmetler ve Basýn Yayýn Baþkanlarý; birimleri hakkýnda açýklamalarda bulundular. Toplantý dilek ve temennilere de yer verdikten sonra sonra erdi. deðil ihtiyaç duyduklarýnda da her durumda yanlarýnda olduklarýný dile getirdi. Bu güzel konuþmasýndan dolayý Sezen; Alman katýlýmcýlardan da büyük alkýþ aldý. IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Birim Baþkanlarý Toplantýsý I GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Birim Baþkanlarý ile sezonun ilk açýlýþýný gerçekleþtirdi. Üç birimin katýldýðý toplantý Bölge Birim Baþkanlarýnýn bilgilendirmesi ile devam ederken, basýn yayýnýn önemi ve sosyal faaliyetlerin tanýtýmý yapýldý. Katýlan Þube Birim Baþkanlarý dikkatle izledi ve dinlediler. Bölge Baþkanvekili Kadir Çataklý deðerlendirmede Ramazan-ý Þerif ayýndaki faaliyetleri açýkladý. Katýlýmcýlara görevlerinde baþarýlar dileyerek sezonun ilk stardýný verdi. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 32 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya Mehmet GEDiK Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir IGMG Eðitim Baþkaný OKULLAR AÇILIYOR !.. Avrupa’da yaþayan vatandaþlarýmýz için yaz tatilinin ayrý bir yeri ayrý bir önemi vardýr. Yaz tatili denildiðinde özellikle akýllara ilk Türkiye gitmek, Türkiye’de sýla-i rahim yapmak, akrabalarý ziyaret edip hasretlik gidermek gelir. 2009 yýlý yaz tatil döneminde de yine Batý Avrupa ülkelerine göç etmiþ bir çok vatandaþýmýz, bu yýl da sýla-i rahimlerini, tatillerini yapmak maksadý ile Anavatanlarýna giderek büyüklerini eþ-dost ziyaretlerini gerçekleþtirmiþlerdir. Bu türden sýla-i rahim programlarýnýn yapýlýyor olmasý çocuklarýmýzýn üzerinde kimlikleri açýsýndan olumlu etkiler yapmaktadýr. Yoðun, ama bir okadar da zevkli koþuþturmalarýn ardýndan tatillerini tamamlayan vatandaþlarýmýz yaþadýklarý ülkelere, eyaletlere geri dönmüþlerdir. Yeniden ayný alýþýk olduklarý yaþam içerisinde, çalýþanlar iþlerinin baþlarýna dönerken, talebeler de okullarýnýn yollarýný tutmuþlardýr. Bir tatil dönemini daha geride býrakmýþ olduk. Çocuklarýmýz için yine büyük bir okul heyecaný baþlamýþtýr. 2009-2010 Eðitim Öðretim Yýlý birçok ülke ve eyaletlerde baþladý. Bu eðitim ve öðretim yýlýnda da, yine çocuklarýmýz ya bir üst sýnýfa veya almýþ olduklarý karne ve diplomalarýn konumuna göre bir baþka okullara yönlendirilmiþlerdir. Yeni bir okula baþlamanýn heyecanlarýný yaþayanlarýn yaný sýra ayný sýnýfý tekrarlamak durumunda kalan veya Eðitim Sistemi içerisinde baþarýsýzlýktan dolayý isteksiz olarak yönlendirilmiþ talebelerle de karþýlaþmak mümkündür. Eðitim sistemi içerisinde, çocuklarýmýzýn bulunduklarý eðitim süreci bir çok olumsuzluklarý da yeteri kadar bilgi alýnmamasýndan kaynaklanmaktadýr. Çocuklarýmýz genel olarak ellerinden gelen performansý göstermek isteseler- Seite 33 hayat mgedik@igmg.de de, yanlýþ bilgilendirmelerden, yönlendirmelerden kaynaklanan sorunlarla karþý karþýya kalmaktadýrlar. Özellikle çocuklarýn gelecekleri ve neyi nasýl yapmalarý gerektiði noktasýnda veliler bilinçli bir þekilde hareket etmek durumundadýrlar. Her yýl öyle yada böyle daha baþarýlý bir eðitimi yakalayabilmek maksadý ile mevcut eðitim sistemi içerisinde deðiþtirilen yasalar, eðitim kanunlarý, veliler tarafýndan anlaþýlabilmesi noktasýnda güçlükler çekilmektedir. Özellikle göçmenler ve yaþadýklarý toplum içerisindeki yerleri açýsýndan yapýlmýþ olan bir çok araþtýrmalar, göçmen vatandaþlarýn karþýlaþtýklarý sorunlar arasýnda en önemlilerini, gerek ülke bazýnda gerekse eyalet bazýnda geliþmelerden yeteri kadar haberdar olmamalarýndan ve meselelerini aktüel olarak takip edememelerin kaynaklanmakta olduðunu ortaya koymaktadýr. Yeterince bilgi sahibi olamamakta doðal olarak çocuklarýn eðitim Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 2009-2010 EðitimÖðretim Yýlý Mesajý süreçlerine yansýmakta ve okullarýnda baþarýsýz kýlmaktadýr. Eðitim Sistemleri Eyaletlerin konumlarýna göre mutlaka kavranýlmalýdýr. Velinin çocuðu üzerindeki Anayasal eðitim hakký bilincinden hareket ederek, çocuðun eðitimi noktasýnda eðitim sürecinde veli belirleyici olmalýdýr. Eðitim süreci dýþýnda kalan bir veli olmamalýdýr. Eyaletlerde eðitim sürecinde ayný baþarýyý yakalamak ve sýtandartlarý oluþturmak maksadý ile Eyalet Eðitim Bakanlýklarý tarafýndan yapýlan imtihanlara çocuklarýmýzýn yeteri hadar hazýr olup olmadýklarý bilinci ile hareket etmeli ve varsa çocuklarýmýzýn bu eksiklikleri yardýmcý dersler aldýrýlarak mutlaka giderilmelidir. Ýlk dönem karneleri çok önemlidir. Bu dönemde yarý yýl dönemine kadar alýnan karne notlarý ve ortalamalar dikkatlere alýnýr. Çocuklarýmýzýn yarýyýl karne baþarýsýna göre deðerlendirilerek, sýnýf öðretmenleri ve öðretmenler kurulu tara- fýndan baþarýlarý tesbit edilerek kanaatler oluþturulur. Bu kanaatler çocuklarýmýzýn hangi okullarý hak ettiklerini belirler. Yarý dönem karnesi ve okullardan aldýklarý tavsiye okul teklifleri ile talebeler bir sonraki yýlýn eðitim imkanlarýna yönlendirilirler. Onun için iyi bir okul, iyi bir meslek için bu yarý yýlda baþarýlý bir karne almak için gereken ne varsa yavrularýmýz için yapýlmalýdýr. Sadece notlar yeterli gelmemektedir. Artýk son 3 yýldýr okuldan aldýðý kanaat notu da çocuklarýmýzýn geleceði noktasýnda belirgin bir rol oynamaktadýr. Karneye yansýyacak not ortalamalarýný, talebe ile ilgili olumlu ya da olumsuz kanaatler karnede yer alabilmektedir. Onun için sadece derslerini yapan ödevlerini yapan bir talebe deðil, okulda da diðer sorunluluklarýný yerine getiren talebeler olmalýdýr çocuklarýmýz. Bu vesile ile 2009 – 2010 Öðretim yýlýnýn çocuklarýmýz için daha baþa- 33 rýlý geçmesini hedeflemekteyiz. Onun içinde çocuklarýmýzýn baþarýsýndaki en belirðin aktör Anne ve Babadýr. Yani velinin kendisidir. Çocuklarýnýn baþarmasýný ve bulunduklarý toplumda gerektiði þekli ile hak ettikleri yerlerini almalarý saðlanmalýdýr. Onun için de bazý önemli deðiþiklikleri ve duyurumlarýmýzý velilerimizin dikkate almalarýný, bu konular ile ilgili olarak bölgelerimizde sunmuþ olduðumuz eðitim imkanlarýndan faydalanmalarýný, gerekli bilgilendirmeleri ve yönlendirmeleri zamanýnda almalarýný IGMG Eðitim Baþkanlýðý olarak önermekteyiz. Genel olarak Ülke ve Eyalet eðitim sistemleri birbirleri ile farklýlýklar arzetse de, büyük oranla birbirlerine benzerlikleri daha çoktur. Belki birinci neslin geri dönüþ planlarý yapmalarýndan kaynaklanacak ki, Eðitim sistemlerinin anlaþýlmasý noktasýnda gereken çabayý gösterememiþlerdir. Sonuç olarak önlerine çýkan sorunlarý yaþayarak bazý acý tecrübeleri edinmiþlerdir. Ama þimdi ikinci ve üçüncü neslin daha iyi anlayabilmeleri, ve meseleleri çözme noktasýnda daha duyarlý olmalarýný haklý olarak beklemekteyiz. Çünkü yýllar önce yeterince bilgilenmemekten kaynaklanan ve olumsuz olarak hayatýmýzýn her noktasýna yansýyan eðitim sürecindeki eksikliklerin faturasýný bugünkü çocuklarýmýz ödemektedirler. Bu mirasý bizden sonraki geleceðimize, mevcut aldýðýmýz þekli ile býrakabilme þansýmýz olmamalýdýr. Geliþen toplumda, hak edilen yerimizin gerçek manada oluþturulmasý ve geliþtirilmesini saðlamak durumundayýz veliler olarak. Tabi ki çocuklarýmýz; baþlamýþ olduklarý okullarýnda baþarýlý bir performans göstermeyi arzulamaktadýrlar. Ama neyi nasýl yapacaklarýný ve baþarabilecekleri noktasýnda yönlendirilmeleri gerekmekte- 37. sayi sayfalar 30.08.2009 34 dir. Veliler çocuklarýnýn okul baþarýlarý noktasýnda daima yapacaklarý iþlerin en baþýnda, çocuklarý ile ilgili okul ve sýnýf toplantýlarýna mutlaka katýlmalýdýrlar. Veliler toplantýsýna bir velinin katýlýmý ve çocuðu ile ilgili duyarlýlýk göstermesi okul tarafýndan da dikkat çekecektir. Sýnýf öðretmenleri ve rehber öðretmenleri ile diyalog halinde olmalý ve gerek toplantýda gerekse toplantýnýn dýþýnda sýnýf öðretmenlerinden randevü talep ederek çocuklarýnýn genel durumlarý hakkýnda zamanýnda bilgilenmelerini saðlamalýdýrlar. Bu görüþmelerde çýkan sonuçlar dikkate alýnarak çocuðun sorunlarýna zamanýnda müdahale edilmelidir. Neyazýkki, yapýlan bir çok araþtýrma sonuçlarýna baktýðýmýzda, günümüzde çocuklarýn okul problemlerinin oluþmasý ve bu sorunlarýn kronikleþmesi noktasýnda en büyük sorun velilerin okul toplantýlarýna katýlmamalarý ve çocuklarý ile H ükümetin verdiði bilgilere göre himaye altýna alýnan ve Alman olmayanlarýn ülke çapýndaki ortalamasý yaklaþýk yüzde 18 iken, bu daðýlýmýn Kuzey Ren Vestfalya, Rheinland-Pfalz veya Schleswig-Holstein Eyaletleri`nde bu oranda olduðu ifade ediliyor. Buna karþýn doðu eyaletlerinde toplum yapýsý nedeniyle bu oranýn daha düþük olduðu kaydedilirken, Bavyera (yüzde 23), Baden Württemberg (yüzde 24), Hessen (yüzde 31) gibi eyaletlerde oranýn yüksek olduðu, en yüksek oranýn ise Berlin (yüzde 32) ve Hamburg’da (yüzde 44) tespit edildiði belirtiliyor. Göçmen arkaplan dikkate alýnmýyor Yabancýlarýn oranýnýn (yüzde 8,2) genel nüfus ile karþýlaþtýrýldýðýnda himaye altýnda alýnan göçmen kökenli genç ve çocuklarýn sayýsýnýn fazla olduðu be- 16:19 Uhr Seite 34 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir ilgili geliþmeleri yakýnen takip etmemelerinden kaynaklanmaktadýr. Herþeyden önce çocuklarýmýzýn bizim sevgimize ve desteðimize ihtiyacý vardýr. Onlarýn yanýnda olduðumuzu ve onlarýn hayatýnýn bizim için önemli olduðunu onlara karþý davranýþlarýmýzla tutumumuzla gösterebilirsek baþarmalarý noktasýnda en büyük adýmý atmýþ oluruz. Okul derslerini yakýnen takip etmeli ve zayýf olan derslerinin karne dönemine kadar düzeltmelerini saðlamak açýsýndan derslerle ilgili çocuklarýmýza yardýmcý dersler aldýrarak, sorunlarýn büyümeden çözülmesi için veliler olarak zamanýnda müdahale etmeliyiz. Çocuðumuzun okulu, sýnýfý ve öðretmeni bizim bir bilinmeyenimiz olmamalýdýr. Ýþe buradan baþlayarak: Anne baba olarak çocuðumuzun hangi okulda okuduðunu, buradan hangi okullara gidebileceðini araþtýrarak yönlendirmede hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 bulunmalýyýz. Okulda yapýlan veliler toplantýlarýna katýlarak çocuðumuz için gereken ilginizi göstermelisiniz. Okulu arkadaþlarý, öðretmenleri ve diðer anlattýklarý ile ilgili konularda çocuðumuzu dinlemeli ve olumlu tepkiler vermeli, yol göstermeliyiz. Çocuklarýmýza çok çalýþmayý deðil, planlý çalýþmayý öðretmeli, böylece oyun ve eðlenceye zamanlarýnýn kalmasýný saðlayarak bu haklarýný da kýsýtlamamalýyýz. Mümkünse okullar bünyesinde oluþturulan, OkulAile Birliklerinde yer almalý. Çocuklarýn baþlýca sorunlarý ile yakýndan ilgilenerek, Okul ve Veli arasýnda köprü oluþturmalýyýz. Çocuðumuzun derslerdeki baþarýsý temel teþkil etmektedir. Baþarýlý olmanýn en etkili yolu ise okul dýþýnda çocuðumuzun zayýf derslerine ve ev ödevlerine yardým etmektir. Bu konuda IGMG olarak bir çok cemiyetimiz bünyesinde “Ev Ödevlerine ve Okul Derslerine Yardým Kurslarý” sunmaktayýz. Çocuðumuzu bu kurslara mutlaka göndermeliyiz. Veli Derneklerinin kurulmasý için bizzat çalýþmalara katýlmalý, bu konuda çalýþma yapabilecek kiþilerle iþbirliði yapmalýyýz. Çünkü bu derneklerin varlýðý ve hizmetleri çocuklarýmýzýn sorunlarýna eðilecek ve velilerimize psikolojik açýdan rahatlama getirecektir. IGMG Eðitim Baþkanlýðý olarak, çocuklarýmýzýn baþarýlý bir eðitim sürecinden geçmesi için gereken çalýþmalarýmýzý yapýyoruz. Zaman zaman Bölgelerde düzenlediðimiz Aile Eðitim Seminerlerinde bu gibi önemli konulara deðinerek, velilerin neler yapmalarý gerektiði hususlarýnda uyarýyoruz. Bölge Eðitim Baþkanlýklarýmýzý yapabilecekleri çalýþmalar ile alakalý olarak, yapýlmasý gereken eðitim hizmetleri projelerinin gerçekleþmesini saðlýyoruz. Okul Derslerine Göçmen çocuklarý daha fazla himaye altýna alýnýyor FDP’nin Federal hükümete yönelik soru önergesine verilen cevapta, Gençlik Daireleri’nin 2008 yýlýnda 32.300 genç ve çocuðu himayesi altýna aldýðý, bu rakamýn 2007 yýlýna göre 4100 oranýnda (yüzde 14,4) artýþ gösterdiði yer aldý. Ýstatistik ayrýca göçmen kökenli çocuklarýn daha fazla himaye altýna alýndýklarýný gösteriyor. lirtilirken, buna ek olarak göçmen kökenli kiþilerin Alman vatandaþý olmasý halinde de bunun istatistik- te deðerlendirilmediði ifade ediliyor. MiGAZIN’in sorusu üzerine bu durumu onaylayan Ýstatistik Ba- kanlýðý, bu tür olaylarda çocuklarýn göçmen kökeninin kanunda yer almamasý nedeniyle dikkate dosya ve Ev Ödevlerine yardým kurslarýmýzý yoðunlaþtýrarak daha fazla talebeye ulaþmayý saðlýyoruz. Okul Aile Birlikleri ve Veli Derneklerimizi devreye sokarak, Aile Eðitim Programlarý oluþturmaktayýz. Bir yolu ile sadece kurumsallaþmak deðil, bunun yanýsýra çocuðunun geleceðinden emin olabilecek bilinçlenmiþ bir veliyi hedeflemekteyiz. Çocuklarýmýzýn geleceði, onlarýn saðlýklý eðitim süreçleri Allah c.c.’in de yardýmý ile bizlerin kendilerinin ellerinde. Onun için çocuðun eðitim sürecindeki geliþme zamanýnda, yapýlmasý gereken maddi ve manevi desteðin velisi tarafýndan mutlaka yapýlmalýdýr. Geç kalýnmýþ bir eðitim çocuðun geliþme sürecini olumsuz olarak etkileyecektir. Eðitimin geciktirilmiþ verilmesi de, istenilen baþarýnýn yakalanmasýný engellemektedir. Onun için herþey zamanýnda ve yerinde olmalýdýr. alýnmadýðýný belirtti. Bu anlamda istatistiðin göçmen çocuklarýnýn himayesi ile ilgili saðlýklý bilgi veremediði, 2008 yýlýnda göçmen kökenli ailelerden kaç çocuðu himaye altýna alýndýðýný açýk olmadýðý belirtiliyor. Kamuoyunun duyarlýlýðý arttý Öte yandan himaye altýna alýnmalardaki artýþý, kamuoyundaki duyarlýlýðýn artmasýna baðlayan hükümet, çocuklarýn kötü muamele ve bakýmsýzlýktan korunmasý noktasýnda devletin vazifesinin, kamuoyunda son yýllarda daha fazla anlam kazandýðýný ifade etti. Hükümet bunun nedeni olarak, bazý çocuklarýn baþlarýna gelen olaylarýn medyada kapsamlý bir þekilde yer almasý ve kanunlarda yapýlan deðiþiklikleri gösteriyor. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr dosya Seite 35 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir Ýlhan BÝLGÜ P eygamber Efendimiz Hazreti Muhammed’in (s.a.v.) tanýmlamasý ise rahmet, bereket ve maðfiret ayý olan Ramazan ayý geliyor. Bu ayýn, rahmet, bereket ve maðfiret ayý olabilmesinin her halde ilk þartý, biz müslümanlarýn inandýklarý Ýslâm dinini hayatlarýna nakþetmelerinden geçiyor. Müslümanýn hayatýna nakþedilmemiþ bir dinin vaadettiði rahmeti, bereketi ve maðfireti, gerekli vazifeleri yerine getirmeden ve o yola götüren vesilelere tutunmadan beklemek, ayný zamanda ilâhî adalete de aykýrýdýr. Aykýrýdýr, çünkü; insan olarak, müslüman olarak rahmeti de, bereketi ve maðfireti de hak etmemiz gerekiyor. Bu açýdan deðerlendirildiðinde, Ramazan ayýnýn kadrine erebilmek için doðrudan yapmamýz gereken vazifeler arasýnda “infak kabiliyeti”mizin geliþtirilmesinin de olduðunu görürüz. Burada “infak kabiliyeti” sýfatlandýrmasýný yaparken, infak etmek ve infak kabiliyeti kazanmak arasýnda bir fark olduðunu vurgulamak istiyoruz. Her zaman infak yapabilir, yapýyor olabilir ya da zaten yapmýþ da olabiliriz. Bu durum, bizim infak kabiliyeti diye tanýmladýðýmýz durumu açýklamaz. Ýnfak kabiliyeti dediðimiz olgu, infak yapmanýn bir alýþkanlýk haline getirillmesi, bunun için fýrsatlar aranmasý ve fýrsatlar oluþturulmasý ve bunlarýn da sýrf Allah’ýn (c.c.) rýzasýný kazanmak için bir kulluk vazifesi olarak deðerlendirilme melekesinin kazanýlmýþ olma halidir. Bunun için de infak ettiðimiz þeyleri piyasa deðerleri ile ölçmenin yanlýþ olduðunu bilmemiz gerekiyor. Allah Resûlü’nün (s.a.v.) “Yetimi gözetin, yarým hurma da olsa infakta bulunun. Ki, Allah da sizi Ahirette korusun” mealindeki hadis-i þeriflerinde, yarým hurma, hem mana ve hem de maddî varlýk ve imkan olarak gündeme getirilmiþtir. Ýnfak meselesinde eksik anlaþýlan yönlerden bir tanesinin de, infaký sadece maddî mesele olarak görmemizdir. Nasýl ki, rahmet, ibilgu@igmg.de bereket ve maðfiret ayý olarak tamýnlanan Ramazan ayýnýn bu özelliklere sahip olabilmesi, için illa da maddî bir þeyin meydana gelmesi gerekmiyorsa, infak için de ayný þeyi söyleyebiliriz. Bu anlamda, Peygamber Efendimiz’in (s.a.v) “Mü’min’in mü’mine tebessüm etmesi bile bir sadakadýr,” mealindeki bir buyruðunda dile getirilen infak/sadaka emrini hatýrlatmayý yeterli görüyoruz. Tanýmlama açýsýndan “Helâl yollarla elde edilen malýn, ihtiyaca ve dinin gerekli ya da hoþ görüldüðü yerlere harcamak, sarfetmek; Allah’ýn bir rýzýk olarak verdiði görünür-görünmez nimetlerin, yine sadece O’nun rýzasý için, baþkalarýna verme veya, baþkalarýnýn hizmetine sunmak” ameliyesi olan infak geniþ anlamda sadaka terimi ile de ifade edilebilir. Sadaka terimi içerisinde Zekat teriminin de geçtiðini biliyoruz. Bunun içindir ki, Ýslâm alimleri zekatý, farz yani, þartlarýný yerine getiren Müslümanlarýn, kendi istekleri dýþýnda bir emir olarak yerine getirmeleri gereken görevleri olarak tanýmlamýþlardýr. Ýnfak etmek, Allah’ýn emirlerine uymaya kendini hazýrlamýþ Müslümanlar için ayný zamanda, bir dünya ve hayat anlayýþýdýr da. Bu anlayýþ, Müslümanda, kendisine yüce yaratýcý ve Rabb’imiz olan Allah (c.c.) tarafýndan bahþedilmiþ olan nimetlerin, rýzýklarýn bir þükrü olarak, ihtiyaç sahibi baþka insanlarýn hizmetine sunmanýn bir görev olduðu bilincini oluþturur. Bu bilinçin geliþmesi sayesindedir ki, rahmet, bereket ve maðfirete ulaþma yollarý açýlýr. hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Ramazan Ayý ve Ýnfak Kabiliyetimiz Kur’an-ý Kerim’de infak ve sadaka ile ilgili pek çok ayet olmakla birlikte, ikinci sûrenin ilk ayetlerinde infak meselesinin, müslümanlarýn temel özelliði olarak deðerlendirilmesi gerektiðine iþaret edilir. Hatta öyle ki, Kur’an’ýn takva sahibleri için en doðru yolu gösterici olarak tanýmlanmasýnýn arkasýndan, bu kiþilerin özelliklerine geçilir ve sanki bu yol göstericiliðin ancak bu özelliklerle mümkün olabileceði ima edilir. “Bu, kendisinde þüphe olmayan kitaptýr. Allah’a karþý gelmekten sakýnanlar (Muttakîler) için yol göstericidir.” (Bakara Sûresi, [2:2]) buyuran ayetin hemen arkrasýndan gelen ayette, merhum Muhammed Esed’in “Allah’a karþý sorumluluklarýnýn bilincinde olanlar” þeklinde tanýmladýðý muttakilerin özellikleri ise: “Onlar gaybe inanýrlar, namazý dosdoðru kýlarlar, kendilerine rýzýk olarak verdiðimizden de infak ederler.” (Bakara Sûresi, [2:3]) þeklinde izah edilir. Bu ayetleri, 107. sûre olan Mâ’ûn Sûresi’ndeki ayetlerle birlikte deðerlendirdiðimizde ise, daha çarpýcý bir sýfatlandýrma ile karþýlaþýrýz. Mâ’ûn Sûresi’nde, yetimlerin horlanmasý, yoksula yedirmeye özendirilmemesi, namazlarýn ciddiye alýnmamasý, namýzlarýn gösteriþ için kýlýn- masý ve, ufacýk bir yardýma bile engel olunmasý, Allah’ýn dinini, ya da kimi tefsircilere göre, hesap ve ceza gününü inkar edenlerin özellikleri olarak önümüze konulur. “Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayaný! Ýþte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir.” (Mâ’ûn Sûresi, [107: 1-3]) “Yazýklar olsun o namaz kýlanlara ki, onlar namazlarýný ciddiye almazlar. Onlar (namazlarýyla) gösteriþ yaparlar. Ufacýk bir yardýma bile engel olurlar.” (Mâ’ûn Sûresi, [107: 2-3 ve 7]) Ýnfak, baðýþ ve yardým meselesinde, hep eli bol olan ve çok malý olanýn infak yapacaðý, eli darda olanlarýn yardým yapmasý gerek olamadýðý gibi bir anlayýþ, bir müslümanýn infak kabiliyetinin öldürülmesi anlamýna gelir ki, böyle bir anlayýþta “Ufacýk bir yardýma bile engel olurlar,” uyarýsýna muhatap olma tehlikesi de vardýr. Bu tehlikeye iþaret ederken, yukarýda aktardýðýmýz “Yetimi gözetin, yarým hurma da olsa infakta bulunun. Ki, Allah da sizi Ahirette korusun” hadisinde, yarým hurmanýn, hem mana ve hem de maddî varlýk ve imkan olarak gündeme getirilmesindeki hikmetin, bizim için bir müjde olduðunu da ifade etmek durumundayýz. Dolayýsýyla bir müslümanýn infak kabiliyetinin ortadan kalkmasýna götüren tüm yollar kapatýlmak durumundadýr. Nitekim, yine Kur’an-ý Kerim’de infakýn ister bolluk olsun, isterse darlýk her zaman yerine getirilmesi gereken bir görev olduðu hatýrlatýlýr: “Onlar, bollukta da, darlýkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve in- 35 sanlar (daki haklarýn) dan baðýþlama ile (vaz) geçenlerdir. Allah, iyilik yapanlarý sever.” (Âl-i Ýmrân Sûresi, [3: 134]) Bu ayetlerin hepsi infak amelinin, Müslümanlar için gerçekten de bir hayat tarzý, hayat anlayýþý ve hayat biçimidir. Ýnfak edenler, Kur’an’ýn hidayet göstericiliðinden faydalanabilecek kiþiler olarak tamýnlandýðý gibi, infak yolunun kapanmasýna yol açanlar “din”i yalanlayanlar olarak da tanýmlanabilmektedir. Yani, muazzam bir iman ve amel dengesi ortaya konulmaktadýr. Onun içindir ki, her þeyden infak yapýlýr, amma infak yapýlamayacak, insanýn kendisinin sahip olmasýný istemediði þeylerden asla yapýlmaz. Az olsun, bir yarým hurma bile olsa mutlaka yerine getirilmesi gereken bir vazife olan infak, baþkalarýný rencide edecek þekilde de verilemez. Zira böyle bir infakta, Allah’ýn rýzasýna ulaþýlamaz. Allah’ýn rýzasý ulaþýlmanýn yolu, miktarýn azlýðýndan veya çokluðundan deðil, veriliþ þekli ve niyetinden geçiyor. Kur’an’da þöyle buyurulur: “Ey iman edenler, kazandýklarýnýzýn iyi olanýndan ve sizin için yerden bitirdiklerimizden infak edin. Kendinizin göz yummadan alamayacaðýnýz bayaðý þeyleri vermeye kalkýþmayýn ve bilin ki, þüphesiz Allah, hiçbir þeye ihtiyacý olmayandýr, övülmeye layýk olandýr.” (Bakara Sûresi, [2: 267]) Bu kýsa izahlardan sonra, bütün müslümanlarý, rahmete, berekete ve maðfirete ulaþtýrmasý niyazýyla, Ramazan ayýnýzý tebrik ederken bir hatýrlatma daha yapmak istiyoruz. Müslümanlar, mal ve varlýklarýna düþen zekatlarýný geleneksel olarak, Ramazan ayýnda vererek bu ayda oluþan manevî atmosferin daha da kuvvetlenmesini umarlar. Zekatlarýn Ramazan ayýnda hak sahiplerine verilmesi güzel bir adet olmakla birlikte, Zekat’ýn Ramazan ayýna mahsus olmayýp, her ne zaman þartlarý oluþmuþ ise o zamanda ödenmesinin zorunlu olduðunu bilmek durumundayýz. 37. sayi sayfalar 30.08.2009 36 W ieder einmal haben wir Muslime acht Monate in der Berechnung des islamischen Mondkalenders hinter uns gelassen, wieder einmal steht der segensreiche Monat vor der Tür... Der neunte Monat, der berühmte Fastenmonat Ramadan, in dem die heilige Schrift offenbart wurde und dessen Bestandteil die Laylat-ul Qadr ist. Hierbei ist wichtig zu wissen, dass mit dieser Herabsendung nicht die Offenbarung an Allah’s Gesandten gemeint ist Der Qur’an wurde dem Gesandten nicht am Laylat-ul Qadr als komplettes Buch offenbart, sondern binnen 23 Jahre stückweise je nach bestimmten Umständen und Ereignissen durch den Erzengel Gabriel als Bote überliefert. Die Herabsendung der heiligen Schrift am Laylat-ul Qadr meint hingegen die Herabsendung des kompletten Buches als Schrift (Lavh-u Mahfus genannt). Dieser Unterschied ist wichtig und sollte bekannt sein. Für die Muslime in Deutschland und in Europa ist es in der Vergangenheit schon eher schwer gewesen, die Fastenzeit in der hiesigen Gesellschaft lebhaft zu gestalten. In den kurzen Wintermonaten der letzten Jahre, in denen der Sonnenuntergang teils schon um fünf Uhr abends erfolgte, arbeiteten die Berufstätigen währenddessen, saßen die Schüler in der Schule und die Studenten in den Vorlesungen. Dadurch bekamen viele Familien nicht die Möglichkeit, das Fasten gemeinsam am Speisetisch zu brechen. Das gemeinschaftliche Abendessen trägt hindessen (zwar auch generell, in der Fanstenzeit aber ganz besonders) eine große und traditionelle Bedeutung für gläubige Muslime. Dieser wichtige Akt wurde somit zwangsläufig stets vernachlässigt und konnte durch die äußeren Einflüsse kaum zur Geltung gelangen. Folglich ist das Erleben des Ramadan in Europa längst nicht vergleichbar mit dem Ramadan in islamisch geprägten Ländern. Man verspürt nicht in vergleichbarem Maße die lebendige Atmosphäre, man vermisst den Gebetsruf auf den alle ungeduldig am gedeckten Esstisch warten und den “Count-Down” zum Essstart zählen. Man befinder sich letztendlich in einer Gesellschaft, in der auf das Fas- 16:19 Uhr Seite 36 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Die deutsche Seite Willkommen Ramadan ten wenig Rücksicht genommen wird. Eine vergleichbare „Ramadankultur“ wie aufgeführt, ist uns Muslimen in Europa leider fremd. Demzufolge begegnen wir auch immer wieder Menschen, insbesondere jungen Muslimen, die nur halbherzig und aus reinem und bloßem Pflichtbewusstsein den Ramadan antreten, ohne den Kern im tieferen Sinn erfasst zu haben. Da eine Vielzahl von Muslimen den Ramadan nur in Europa erlebt haben und nie in einem islamisch geprägten Land wie zun Beispiel der Türkei, kennen sie nichts anderes. Ein beispielhafter Ort für den “lebendigen” Ramadan ist Istanbul. Jedes Jahr werden in dem Hof in der Blauen Moschee (Sultanahmet) Bücherstände aufgestellt. Familien und Freunde kommen extra kurz vor dem Sonnenuntergang zu den Moscheen und brechen ihr Fasten auf den Plätzen im Freien oder in den speziell für das Fastenbrechen vorgesehenen Zelten. Nach dem Essen und dem Abendgebet fängt das “Ramadanleben” erst richtig an. Überall gibt es Abendprogramme und Konzerte. Die Nächte sind lang, teilweise bis zum Morgengebet. Die in Europa herschenden Umstände sollten uns aber nicht davón abhalten, den Ramadan möglichst sinnvoll – sowohl individuell, als auch kollektiv - für uns zu nutzen, davon zu profitieren und ih ndementsprechend lebendig zu gestalten. Für diejenigen, die die Zeit haben –wenn nicht, sollten wir sie uns nehmen- ist es empfehlenswert, den Qur’an im Ramadan komplett einmal durchzulesen. Es fallen täglich lediglich 20 Seiten (ein Dschuz), die man auf den gesamten Tag unproblematisch verteilen kann (Zum Beispiel jeweils vier Seiten nach jedem Pflichtgebet). Des Weiteren ist es auch ratsam, im Ramadan an die Nachbarschaft zu denken, indem man ihr von den täglich zubereiteten Mahlzeiten eine kleine Portion samt Barakah (Segen) zukommen lässt. Wenn möglich, sollten viele Gäste zum gemeinsamen Fastenbrechen eingeladen werden, ohne dabei in unnötige Kochaufwände zu verfallen. Das übertriebene Kochen sollte vermieden werden – immer wieder sehen wir überfüllte Tische mit diversen Gerichten. Auch wenn die Augen größer sind als der Magen, dürfen wir als gläubige Muslime nicht in ein Esswahn verfallen und müssen uns auch zum Fastenbrechen beherrschen und kontrollieren. Zuviel Aufwand ist eigentlich unnötig und im Ergebnis sogar als Israf (Verschwendung) einzustufen. Das Einladen von Gästen und das gemeinsame Speisen sind Handlungen, die nicht nur das Zusammengehörigkeintsgefühl stärken, sondern auch gegenseitige Kraft, Unterstürtzung und insbesondere Motivation und Freude am Fasten mitsich bringen. Diese Vorgehensweisen verstärken letztendlich nicht nur das Zusammengehörigkeitsgefühl, sondern bringen gegenseitige Kraft, Unterstützung und insbesondere Motivation und Freude am Fasten mit sich. Auch wenn in diesen Jahren die Tage immer länger werden und das Fasten folglich mühsamer und anstren- gender wird, sollte dieser Zustand uns – insbesondere aber unsere Jugendlichen- nicht davon abhalten, sich dem Fasten zu entfremden. Weiterhin ist es wichtig, unsere jungen Nachkömmlinge, unsere “hoffnungvollen Blüten” über das Fasten sowohl inhaltlich, als auch mit der -insbesondere deutschenTerminologie aufzuklären und sie mit dem Fasten vertraut zu machen. Sie sollten in der Schule nicht mehr hilfesuchend das türkische Wort “Oruç” verwenden, nur weil sie den Begriff des Fastens auf deutsch nicht kennen. Deshalb sollten die Moscheegemeinden und andere Verantwortungsträger versuchen, den Ramadan in ihren Gemeinden und an anderen Orten lebendiger und jugendgerechter zu gestalten, um der Verlockung der Entfremdung dieses wichtigen religiösen Gebotes keinen Raum zu bieten. Mit einem festen Iman und einer gottesliebenden Neigung wird einem die „Enthaltsamkeit“ in der Fastenzeit gewiss nicht schwer fallen. Letztendlich ist auch diese Ausdauerfähigkeit eine Einstellungssache. Der Gedanke, das physische Fasten mit dem geistigen Sinn einzig und allein für Allah zu tun, sollte als Grund schon ausreichen. Dass das Fasten ein göttliches Gebot darstellt, ist dem Qur’an unmittelbar zu entnehmen und wird durch den Vers 183 ff. des zweiten Kapitels zum Ausdruck gebracht. Hierzu heißt es im Qur’an: „ Oh diejenigen, die glaubt! Euch ist das Fasten (Siyam) vorgeschrieben, wie es auch schon denjenigen vor euch vorgeschrieben war, dass ihr vielleicht gottesfürchtig seid.“ Aus diesem Vers lassen sich zwei Kernaussagen herleiten. Zum einen wird deutlich, dass das Fasten nicht nur ein islamisches Gebot, sondern auch Bestandteil der anderen monotheistischen Religionen ist, also bereits schon vor dem Islam existiert hat. So z.B. die zehn Fastentage zwischen dem jüdischen Neujahr (Rosch ha Schana) und Jom Kippur, dem jüdischen Versöhnungstag, der als wichtigstes Fest im Judentum gefeiert wird. Gemeint ist hier also nicht das vorgeschriebene Fasten in der identischen Zahl der Tage oder der Art und Weise des Fastens. Vielmehr geht es hierbei um das Prinzip der Selbstdisziplin, dass durch das Fasten gewährleistet wird. Zum anderen sticht hier der letzte Halbsatz ins Auge, in dem die Gottesfurcht erwähnt wird. Das Fasten war schon immer ein Zeichen menschlichen Gehorsams seinem Schöpfer gegenüber. Das religiöse Gebot wird in diesem Kontext mit Gottesfurcht in Verbindung gebracht. Ein religiös überzeugter Muslim verfolgt das Gebot des Fastens demnach nur deshalb, weil es ihm von Gott auferlegt wurde und weil er seinen Schöpfer fürchtet. Ausser dieser Hauptfunktion wird das islamische Fasten im Qur’an auch in einem anderen Zusammenhang erwähnt. Es hat nämlich gleichzeitig auch eine reinigende, Vegebung bewirkende Funktion und einen Sanktionscharakter. Des Weiteren fällt im Qur’an im Zusammenhang mit dem Fasten die Empfehlung Allahs gegenüber Maryam (Maria), der Mutter Isas (Jesu) auf. Im 19.Kapitel spricht Allah zu Maria, dass sie denjenigen, die ihr Vorwürfe wegen des Kindes auf ihrem Arm machen werden, lediglich die Antwort erteilen soll, dass sie Gott ein Fasten gelobt hat und deshalb zu keinem Menschen sprechen wird (Vers 26 ff.). Mit dem Begriff des Fastens ist an dieser Stelle nicht die gewöhnliche und bekannte Enthaltsamkeit von Essen und Trinken gemeint, sondern die Enthaltsamkeit von den Mitmenschen und von deren Umgang. Da das Fasten den gläubigen Menschen seinem Schöpfer näher bringt, haben wir alle einen Grund zur Freude... Ahlan wa Sahlan ja Schahru Ramadan! Selma ÖZTÜRK 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr özel köþe Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir M. Salih AYDIN Eskilerden bir hikâye Türkiye’de bizim küçüklüðümüzde Ramazan yaklaþýnca hazýrlýklar baþlar millet harýl harýl Ramazan için hamur iþleri yaparlardý. Mahalle ahalisi birbirine yardýmlaþarak iþleri görürler yardýmlaþma ile iþleri götürürlerdi. Mahalle sakinleri birlik ve beraberlik içinde birbirine destek olurdu. Çocuklar yaramazlýk yaptýðý zaman mahalleden bir büyük görürse olaya müdahele eder, anneler babalar bu iþe bir þey demezdi hatta bir tokatta babadan veya anneden yerdik. Onun için korkar uslu uslu oynardýk istisnalar hariç. Evler avlulu bahçeler içinde acýlar ýzdýraplar hapisti. Komþular acýlarý paylaþýr beraber aðlar beraber gülerdi. Mahallenin kocaman bir kapýsý vardý, akþam oldu mu kapý örtülür sokaklara bekçiler çýkar düdüklerini öttürürlerdi. Yatsýdan sonra hiçbir ALLAH’ýn kulu sokakta kalmazdý. Sinemalar bile kapanýr millet evlerde sohbet ederdi. Babaanneler, Anneanneler çocuk ruhlara masallar anlatýrdý. Hayaller geniþ olurdu oyuncaklarýmýzý kendimiz yapar oynardýk. O saf ard niyetsiz insanýmýz yok artýk. Dertlerimizi paylaþtýðýmýz sýrlarýný sakladýðýmýz komþularýmýz çoktan göçtü anayurduna. Dünyayý elektronik kirler kapladý gözlerimde ise yaþlar. Koþuþturduðum sokaklarý tanýyamýyorum artýk derinlere dalýyorum. Tabii her insanýn hatýralarý var derinlerde. Tabiki güzel tekrar tekrar yaþayacaðý anlarý vardýr. Kumandalarý elimizden atalým ve o anlara dalalým, beynimizdeki hatýra defterini okuyarak, elbette gülümseyeceðimiz bir aný veya hüzünleneceðimiz özlemini çektiðimiz ve kaybettiðimiz bir büyüðümüz veya küçüðümüz vardýr. Ramazan`da sahura Seite 37 hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 Hacarabýn Serüvenleri m.s.a.58@hotmail.com kalkar yemek yerdik oruç tutabileceðimizi sanarak ama öðlene zor dayanýr gizlice yerdik. Büyüklerimiz aferin kýzýma veya oðluma der baþýmýzý okþardý. Ama bazende suçsuz dayak yediðimizde olurdu. Velhasýl iyi ve acý günlerimiz oldu ama bu zamandan daha iyi günlerdi. Þimdi sadece kendimizi düþünen insan olduk. Bir silkinelim artýk. Gelelim Hacarab ve diðer hikâyelere. Hacarabýn kitaplarý Babam; bir zaman Hicazdaki teyzesi Karaman`a gelmiþ onu da göreyim diye yalnýz izine gitti. Tabii izin bitiþinde elinde bir valiz olduðu halde çýktý geldi. Biz de etrafýnda halka olduk valizin içinden yiyecek bir þey çýkacak babam hediye getirdi diye. Bir de baktýk ki valizde bir tane bile yiyecek bir þey yok sadece kitap, býrak yiyecek giyecek bile yok. Çocuklar þok olmuþ babama, hepsi de manalý manalý bakmýþtý. Kitap, kitap, kitap… Babamsa gülüyordu. Benim Askerlikte Böyle Geçti Herkes askerliðini anlatýr. Vay þöyle olmuþ vay böyle olmuþ. biz paralý askere gittik. Bize Mehmetçik demediler Mehmet aða dediler. E ne yaparsýn. Biz, yani paralý askerlik yapanlar, yine de birþeyler anlattýk; þimdi müsaade ederseniz ben de sizlere birþeyler anlatacaðým. Sene 1983 Haziran ayý yolumuz Burdur’a düþtü. Bir 24 akþamüstü tugaya teslim olduk. 11. dönem 58 topçu er eðitim tugayý 2 inci muhabere bölüðü 1 inci takým 1 inci manga 10 uncu asker. Neyse biz gece olduðundan sivil elbiselerle koðuþlara dolduk ama sivil elbiseyle nöbeti de tuttuk. Sabah erkenden kalktýk (kaldýrdýlar). Mýntýka temizliðinden sonra kahvaltý yaptýk. Kahvaltýdan sonra, 2 inci muhabere bölüðü olarak dört takýma bölündük, ben 1 inci takým 1 inci mangaya düþtüm. Hizaya dizildikten sonra, önce askeri elbiseleri aldýk, sonra askeri elbiseleri giydik ve sivilleri teslim ettik geldik bölüðe. Benim elbise o kadar dar ki sorma gitsin içinde boðuluyorum. Baktým Konya Bozkýr’dan bir arkadaþýn elbisesi o kadar bol ki adam içinde kayboluyor. O arada benim pantolonun dikiþleri birkaç yerden gitti. Arkadaþa dedim ki: -Senin elbiseler bol benim elbiseler dar gel deðiþelim. Arkadaþ: -Tamam dedi. Üstümüzü hemen oracýkta deðiþtik elbiseler bana da arkadaþa tam oldu ama sökükleri görünce itiraz edecek oldu. Ben de: -Dikiþ takýmýn yok mu? Dedim. -Var dedi. -O zaman git hemen dikiver ne olacak dedim oda ikna oldu böylece dar elbiselerden kurtuldum. Öðleye doðru iþtima ol- duk bölük komutaný: -Birinci takým birinci manga ona kadar say ve ayrýl. Onuncu adam bendim ayrýldýk. -Ýstikamet yemekhane. Böylece þanslý olduðum ortaya çýktý. Yemekhaneye vardýk orada bir Karadenizli onbaþý var. Bize: -Oturun zaman var dedi. Biz de oturduk konuþuyoruz. Tam bu arada bir astsubay içeri girdi biz ayaða kalktýk onbaþý selam verdi bize de oturun diye eliyle iþaret etti biz de oturduk. Asteðmen de yemekhaneyi þöyle bir arþýnladý geri geldi. Onbaþýnýn önünde durarak hazýr ol dedi ve elleriyle çene altýndan bir vurdu ki sorma gitsin onbaþýnýn ayaklarý yerden kesildi. Korkumuzdan biz de hazýr ola geçtik ne de olsa daha 1 inci gün. Asteðmen onbaþýya: -Benden izin almadan askere nasýl otur dersin dedi ve çýktý gitti. Meðerse adam yüzbaþýyý bile tokatlamýþ ve hiçbir görevi yokmuþ sadece gün dolduruyormuþ. Gelelim olayýn devamýna. Bizi yine iþtima ettiler ve ordan asteðmenin biri: -Çavuþ olacaklar ayrýlsýn dedi. Ayrýlanlar olmasýn mý askeri bir gülümseme aldý. Asteðmen: -Bunlar da Avrupa çiðnemiþ gelmiþler 2 ayda çavuþ mu olunur? Diye baðýrýnca bizimkilerin yüz- 37 lerinde þimþekler çaktý. Baþka bir gün sabah kahvaltýsýndan sonra yine iþtima olduk. Komutan: -Mutfaða gönüllü gitmek isteyen þu tarafa ayrýlsýn. Herkes ayrýldý ama Samsun Terme`den bir arkadaþa: -Kardeþim bu iþin içinde bir þey var biz de ayrýlalým. Arkadaþ: -Yok, duralým ayrýlanlar gitsin dedi. Ben de bile bile ayrýlmadým ama mutfaða ayrýlanlarý deðil kaytaranlarý yani bizi gönderdiler. Aslanlar gibi gittik mutfaða önümüzde küçük bir dað fasulye yýðýlý temizle temizle bitmiyor. Sonra baþýmýzdaki onbaþýný çaðýrdým: Otura otura belim aðrýdý baþka bir iþ yok mu? -Var gel dedi. Gittik ki ne göreyim et iþleri öbüründen de beter. Hayatýmda yapmadýðým bir iþ. Uzatmayayým daha sonrada salatalýk soymaya gittik de kurtulduk. Yemin töreninden sonra Ramazan bayramý geldi bize on gün izin verdiler. Memlekete gittik. Daha sonra da birinci takým birinci manganýn özelliðini bir sefer daha yemekhane ve çamaþýrhaneye giderek hallettik. Haa üç seferde atýþa gittik. Malum birinci takým birinci manga olduðumuz için atýþlarda yazýcý olduk. Sonra da mermiler bayatlar diye bitinceye kadar atýþ yaptýk. Eee 2 aylýk askerlik bu kadar olur. Ama þimdiki paralý askerlerden daha kýdemliyiz buna da þükür. Kardeþlerim burada noktayý koyarken Ramazaný þerifimiz hayýrlý olsun der Fýtr bayramýmýzýn da hayýrlý olmasýný Yüce Mevla’dan dilerim. Ýnþaallah yüzleriniz hep gülsün. Allah’a emanet olun bir dahaki sefere ya nasip. Selam ve dua ile. 37. sayi sayfalar 38 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 38 Gerçekler “Hayat”ýn Ýçinde Gizlidir hayat Aðustos - August 2009 . Ramazan 1430 bulmaca 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 39 37. sayi sayfalar 30.08.2009 16:19 Uhr Seite 40