The challenges and rewards of collaborative community
Transkript
The challenges and rewards of collaborative community
1 of 14 19/11/2014 Sosyal Değişim için Kolektif Toplum Temelli Araştırmanın Zorlukları ve Kazançları: Corey Shdaimah ve Sanford Schram ile Şöyleşi Sosyal Hizmet Podcastinin bugünkü epizodu uygulayıcıların ve destekçilerinin kendi bölgelerinde yüz yüze oldukları sosyal sorunları tespit etme arzuları ile tutkuyla iyi araştırma yapma isteğini nasıl dengelemek gerektiğine dairdir. Konuklarım Corey Shdaimah ve Sanford Schram’dır ve onlar 2011’de Columbia Üniversitesi tarafından yayınlanan Change Research: A Case Study on Collaborative Methods for Social Workers and Advocates eserin yazarıdırlar. Bugünkü sosyal hizmet podcastinde, Corey ve Sandy Katılımcı Eylem Araştırması (Participatory Action Research (PAR)) ve Toplum Tabanlı Katılımcı Araştırma (CommunityBased Participatory Research (CBPR)) kendi toplumlarındaki çalışmalarını arasındaki farkı tartıştılar ve aslında PAR çalışması yapmanın ne kadar zor olduğuna dair örnekler verdiler. Araştırma ve uygulama arasında köprü kurmanın gerekliliği ve bu durumun onları kitap yazmaya (Değişim Araştırması) nasıl motive ettiği hakkında konuştular. Konuşmamız süresince Sandy ve Corey mastır ve doktora sınıflarında (aşamalarında) gerekli olan çok sayıda harika fikirler sundular. Sosyal hizmet podcastinin bugünkü epizodu araştırma üzerinedir. Kapatmayın. Sunmam için bana şans verin. ☺ Öncelikle neden sosyal hizmet mesleğini seçtiniz? Hı hı. Ee, evet, tamam, sizlerin 100,000 tanesinden aynı cevabı aldım: maaş için. Bağışlayın. Yönetmenim omzuma dokundu ve dedi ki biz Motley Fool podcasti ile çapraz yayın yapmaktaydık. ☺ Çünkü dünyayı değiştirmek istiyorsunuz- bunun için sosyal hizmete girdiniz. Yaşamınızın bir noktasında dediniz ki, “orada bir sorun var ve ben çözümün bir parçası olmak istiyorum.” Hala benimle misiniz? Harika. Tamam. Araştırma. Bekleyin, hiçbir yere gitmeyin. Araştırmalar aslında nasıl değişim yaptığımızın belgeleridir. Sadece, “bana güvenin, bu işe yarayacak.” diyemezsiniz. DARE programını hatırlıyor musunuz? Polis memurları okullara gelmiş, kırmızı yazılı siyah tişörtleri dağıtmış ve çocukları uyuşturucu maddeden uzak tutmayı talep etmişti. Bu programı sunmak için vergi ödeyenlerin yarım milyar dolarını harcadıktan sonra araştırmacılar değerlendirmeleri sonucunda gördüler ki DARE programına katılan çocuklar ile katılmayan çocuklar arasında madde kullanımı bakımından BİR FARK YOKTU. Yani, eğer çocukları uyuşturucu maddeden uzak tutma tutkusuyla okul sosyal hizmet uzmanı olarak çalışsaydınız ve okulunuzun diğer hizmetler sunması yerine okulunuzun kaynaklarını DARE programı için kullansaydınız kaynaklarınızı tasarıya harcamış olurdunuz. Çünkü DARE gibi felaketlerde kaynak sağlayıcılar, yapılan çalışmanın işe yaradığını somut olarak görmek isterler. Araştırma. Dolayısıyla, eğer değişim yapmak için sosyal hizmete girdiyseniz demek ki bir noktada gerçeklerle barışmanız gerekmektedir ki araştırma sizin değişim yaptığınızı belgelemenin yoludur. Öyleyse neden çok sayıda öğrenci ve uygulamacı araştırma fikrine soğuk bakıyor? Ve neden çok sayıda araştırmacı sosyal sorunları tamamen görmezlikten gelirler? Konuklarım bağlantısızlığın meydana geldiği yerlerden birinin sınıf olduğunu önermektedirler: Öğrenci soruna karşı ihtirasla gelir, fakat metotlar hakkında öğrenirler. Örneğin, siz şizofrenilerin yaşam kalitesini geliştirmeyi arzulusunuz. Fakat sizin tutkunuzun üzerine inşa etmek yerine, sizin araştırma dersiniz “yaşam kalitesini” nasıl işlevsel kılacağınıza odaklaşmaktadır, kimin şizofreni (hastası) olduğunu nasıl saptayacağınıza odaklaşmaktadır, hangi ölçümleri kullandığınıza, çerçevenize, müdahale süreciniz ve tipi, hariç tutma kriteri, potansiyel kaynaklarınız. Araştırma profesörü www.psikososyalhizmet.com 2 of 14 19/11/2014 iki grup insan arasındaki değişimleri karşılaştırıp karşılaştırmayacağınızı (ANOVA), ya da birisinin belli bir programda başarılı olma olasılığını tahmin edebilir misiniz (Gerileme)? Eğer araştırma hakkında konuştuğumda beyninizin adeta kapandığı gerçeği ile karşı karşıya iseniz, o halde bu epizot sizin içindir. Kendinizi heyecanlanmış hissediyorsanız o halde bu epizot sizin içindir. Eğer araştırmada çalışmayı tamamen kafa karıştırıcı ya da bunaltıcı bulan bir savunucu ya da uygulayıcı iseniz bu epizot sizin içindir. Basitçe bu epizot herkes içindir. Bugünkü epizot savunucu ve uygulayıcıların bölgelerindeki toplumsal sorunları tutku ile ele alma isteği ile iyi araştırma yapma arasında nasıl denge kurulabilecekleri ile ilgilidir. Konuklarım Corey Shdaimah ve Sanford Schram’dır. Dr. Shdaimah’nın araştırma ve yazıları insanların etkili olmadığı ya da adil olmadığını idrak ettikleri politika ve programlara nasıl tepki verdikleri ve nasıl adapte olduklarına odaklanmaktadır. O öncelikle aile departmanın çocuk refahı kararlarına tepkiler, ihmallere karşı mahkeme kararlarına tepkiler ve en son fuhşa alternatif kriminal yargıya tepkiler ile bağlantılı nitel araştırma metotlarını kullanıyor. Dr. Schram’ın araştırma ve yazıları sosyal teori ve politikaya odaklaşmaktadır. Kendisi 12 kitabın yazarı veya editörüdür. O Amerikan Politika Bilimi Derneği’nin the Michael Harrington ödülünü iki kez kazanmış tek bilim adamıdır, ilki, 1995 kitabı Words of Welfare: The Poverty of Social Science and the Social Science of Poverty, Minnesota Üniversitesi tarafından yayınlandı ve onun en son kitabı, Disciplining the Poor: Neoliberal Paternalism and the Persistent Power of Race, Chicago Üniversitesi tarafından 2011’de yayınlandı. Dr. Schram Charles McCoy 2012 kariyer başarı ödülünü Amerikan Siyaset Bilmi Derneği’nden almıştır. Dr. Shdaimah ve Dr. Schram, Roland Stahl ile birlikte 2011’de ortak yazarlığını yaptıkları kitap bugünkü söyleşimizin odağı olacaktır: Change Research: A Case Study on Collaborative Methods for Social Workers and Advocates Columbia Üniversitesi Yayını. Bugünkü Sosyal Hizmet Podcast’ine, Corey ve Sandy Katılımcı eylem araştırması (Participatory Research (PAR)) ve Toplum Bazlı Katılımcı Araştırmayı (Community-Based Participatory Research (CBPR)) anlatacaklar ve neden PAR’ı CBPR’dan daha çok kullandıkları hakkında konuşacaklar. PAR çalışması yapmanın aslında ne kadar zorlukları olduğuna dair örnekler verecekler. Uygulama ve araştırma arasında farkı gidermek için köprü kurmanın gerekliliği ve Değişim Araştırması (Change Research) kitaplarını yazmalarına bunun ne kadar motive edici olduğu hakkında konuştular. Konuşmamız süresince Corey ve Sandy mastır ve doktora araştırma dersleri için çok sayıda harika fikirler sundular. Çok sayıda büyük sözler kullandılar ve çok miktarda büyük fikirler sundular VE halen diyebiliriz ki dünyayı daha iyi bir yer yapmak için ihtiraslılar. İçinizden toplum bazlı değişim araştırması yapmayı daha çok öğrenmek isteyen sizler için bugünkü epizotta kaynak listesi gönderdim (www.socialworkpodcast.com) Corey cömertçe (bu kaynakları) sağladı. Söyleşi ile ilgili kısa bir not: Bu kaydı Philadelphia’da Sandy’nin güzel evinde Kasım-2011’de hemen kitap yayınlandıktan sonra kaydettim. Söyleşi sırasında Corey henüz Baltimore Maryland Üniversitesi'nde kadrolu doçent değildi. Tebrikler Corey. Ve şimdi daha fazla bir şey söylemeden söyleşiye geçiyoruz. JONATHAN: Corey, Sandy, bugün burada olduğunuz ve Sosyal Hizmet Podcastinde kitabınız Change Research (Değişim Araştırması) hakkında konuştuğunuz için çok teşekkür ederim. Benim ilk sorum, kitabınızda toplum tabanlı katılımcı eylem araştırması ve katılımcı eylem araştırması arasında ayrım yapıyorsunuz, farkın ne olduğunu bize söyleyebilir misiniz? Corey: Toplum tabanlı katılımcı araştırma ilişkisel olarak yenidir, halk sağlığı araştırmasından gelmektedir, ilişkisel olarak yeni derken muhtemelen 15 yıllık bir geçmişi var www.psikososyalhizmet.com 3 of 14 19/11/2014 ve kesinlikle şimdi çok, çok popülerdir. Ve diyebilirim ki en ideal modellerdir, sorundan ciddi anlamda etkilenen insanları araştırmaya dahil eder ve onları çözümün bir parçası yapmak için araştırmayı nasıl yapacağımıza katkı sağlar. Her nasılsa, kitaba bakarsanız biz aslında örneğin dergilerde yayınlanan toplum bazlı araştırma makalelerini gözden geçirdik. Toplum tabanlı araştırmaların mutlaka toplum odaklı olması gerekmediği duygusundan kaçınmak çok zordur. Şöyle ki toplumdaki araştırmacıların büyük ölçüde onları nasıl itaatkâr kılacaklarını, daha çok programa nasıl dâhil olabileceklerini anlamaya çalışırlar. Bu büyük ölçüde sorunlara odaklaşmadır, onlar çok, çok önemli sorunlardır, önemini küçültmek istemiyorum. Kitapta bunu da konuşuyoruz, tespit ediyoruz, diyelim ki, obezite ya da kanser veya insanları etkileyen şeyler, fakat sorunları medikal anlama, sorunların kaynakları ve onları nasıl doğru çözeceğinizi anlamak gibi daha çok bireyselliğe odaklanıyoruz. Aynı şekilde düşük gelir grubundaki kadınların mamografi almalarını, meme kanseri taramalarını, daha iyi beslenmelerini nasıl sağlarız, bu tür şeyler. Ve topluma bütün yönleriyle dahil, toplum tabanlı katılımcı araştırma yapan çok az insan görüyorum, Yani örneğin, eğer astım müdahalesi hakkında konuşuyorsak, topluma (mahalleye) gidip onlara bu konuda ne düşünüyorsunuz, deriz? Belki diyebilirler ki fabrikaların başka bir yerde olmalarını arzulardım. Fakat gerçekte en önemli şey bu mudur, onları insanların evde sigara içmelerini sonlandırmalarını sağlamayı deniyor muyuz ya da önleyici tedavileri nasıl yapmayı fakat gerçekte sistemik sorunları gidermeyi değil. Yani bence bu bana şunu söylemektedir biz onlara toplumlarında (mahallelerinde) gerçekten ne görmek istediklerini sormadık. Biz araştırmacıların kurduğu oldukça dar parametrelerden bakıyoruz, yani toplumu katılıma davet ettiklerinde, hâlihazırda karar verilmiştir. Tekrar, bu kuralın istisnası vardır ve bazı geniş toplum katılımcı kararlarının veya ideal programların gerçekten katılım için geniş parametreler düzenlediklerini düşünüyorum fakat gördüğümüz projelerin büyük çoğunluğu bireyselleştirilmiştir ve topluma dâhil edilmemiştir onları hazırladığımız programa gereken ölçüde nasıl dâhil edeceğimiz hariç. Katılımcı eylem araştırması 70’li modellerden gelmektedir. Ve aslında etik ve ahlak bazlıdır. Ben aslında topluma nasıl daha etkili olurum diye düşünmek için katılmıyorum. Sorundan etkilenen toplum ya da insanlara katılıyorum çünkü ben ahlaki olarak bunu yapmak zorundayım. İnsanların yaşamları üzerinde etkisi olan önerilerle geleceğim. Ve gerçekten onlarla konuşmadan bunu yapmak benim için etik sorumluluk değil. Ve ahlaki temelin insanlara yaklaşımda çok büyük farklılık yarattığını düşünüyorum. İnsanlar sizi nelerden etkilendiğinizi söylemenizin gereğine güçlü inancım olduğunu biliyorum demek yerine kendilerine yararlı biçimde amaca yönelik yaklaştığınızı bilirler. Ve ahlaki temelin sosyal hizmet değerleri ile çok daha aynı çizgide olduğunu düşünüyorum. Yani katılımcı merkezli araştırma yapabiliriz fakat gerçekten yalnız o ahlaki temelden geliyorsa yapmalıyız. Katılımcı eylem araştırmasını yapmak istememdeki diğer bir şey katılımın bu parçalarına sahibiz ve bu tam katılımdır çünkü siz hangi aşamada dahil olmak istiyorsanız ben ahlaki olarak sizi dahil etmeye mecburum, sorular hazırlamak, ne tür bir araştırma yapılacağını kararlaştırmak, nasıl değerlendirileceğini-yorumlanacağını düşünmek, araştırmayı nasıl kullanacağınızı düşünmek. Ve eylemin birleştirildiği yerdir, araştırma yapıyorum, tekrar dediğimiz gibi kendimiz için değil fakat başlangıcından biliyorum ve ondan bir şey www.psikososyalhizmet.com 4 of 14 19/11/2014 gelmemsini istiyorum. Oradan bir eylem gelmesi için orada olmak istiyorum. Ve genellikle o eylem gerçekten becerilere, yeterliliklere sahip destekçilerden gelir, araştırmacılardan değil. Böylece bu aynı zamanda daha çok işbirliğine işaret eder ki böylece farklı becerilere ve farklı deneyimler gerektirdiği fark edilir ve araştırmacılar ve savunucuların bunları masaya getirmelerini sağlar. Ve bu bence daha çok Katılımcı Eylem Araştırması’nı (PAR) ön plana çıkarır. Bir diğer şey, Katılımcı Eylem Araştırması hakkında farklı olan destekçilerle araştırma yapmayı düşündüğümüzde ya da toplumlarla araştırma yapmayı düşündüğümüzde PAR’ı beğeniyorum. Ve onları temel farklar olarak görmekteyim, bu sadece dil şeyleri değil, sadece, “Ya, bu ‘70ler ve şimdi biz daha ilerdeyiz, ve 2000 sonrasındayız ve şimdi farklı düşünmeliyiz,” gibi şeyler değil. Fakat gerçekten söyle düşünüyorum, sebep nedir, bunu neden yapıyoruz ve bu tartışma önemlidir. JONATHAN: Yani gerçekten katılımcı eylem araştırmasını savunuyorsunuz, PAR, yaklaşım alarak. Eğer topluma doğrudan katılıyorsanız, sorun aşamasında toplumun ne istediği ile, bunu nasıl yapacağımızla ve bunun sonunda ne elde etmek istediğimizle, CBPR yerine, ki (yukarda) tanımladığınız gibi akademik olarak, araştırmacı olarak, politika yapıcı olarak, ve bu tür şeyler amaçlarımıza daha iyi ulaşabilmek için toplumla nasıl meşgul olmamız gerektiğini (savunuyorsunuz). Sanford: Sanırım doğru. Tekrar gerilettiğini düşünüyorum, ilgilensek de ilgilenmesek de bilgiyi kendi yararı için ve araştırmada kullanılan metot ile meşgulüz buna karşı topluma sunulacak bilgi ve biz araştırmada kullanılan sorunla ilgiliyiz, bu bilgi toplumun baş etmeye çalıştığı sorunu belirlemede toplumun çabası hakkında bilgilendirecek. Nihayetinde kontrolle ilgilidir. Yani araştırma toplumunda birçok insan der, “Bak, eğer gerçek katılımcı eylem araştırması yaparsanız, saygınlığınızı kaybedersiniz, araştırmanızın kendi bütünlüğü olmayacak, kontrolü kaybedeceksiniz. Ve sonuçta araştırmanızın doğru yapılıp yapılmadığını saptayamayacaksınız, katılımcıların nesnel olup olmadığını, gerçekten bilimsel olup olmadığınızı saptayamayacaksınız, bu ve benzeri şeyler. Onların şunu gözden kaçırdıklarını düşünüyorum, katılımcı eylem projesine kontrolü verdiğinizde, kontrol toplumdaki (çalışma) arkadaşlarınızdadır. Onlar gündemi belirliyorlar. Bu bizim sorunumuzdur, bu bizim mücadelesini verdiğimiz şeydir. Bu bizim araştırmanın uygunluğunu nasıl gördüğümüzdür, araştırmanın güvenilir bir şekilde yürütülmesini istiyoruz, fakat çabalarımızı o sorunu tespit etmek için kullanıyoruz. Onlara kontrolü verdiğinizde, aslında çok fazla yerel bilgi kazanıyorsunuz ki onların mücadele ettikleri sorunla yakından ilişkilidir. Ve siz araştırmacı olarak çok fazla şey öğreniyorsunuz. Ve şimdi siz sorunun ne olduğuna dair çok daha fazla bilgiyle projeye iştirak edecek pozisyondasınız ve nasıl tespit edilebileceği, nasıl araştırılabileceği konuları dâhil. Yani topluma kontrol verme ve toplum ile ittifak içinde olmanın kazanma gücü olduğunu düşünüyorum, bu sadece topluma hizmet etmeye yardımcı olmayacak aynı zamanda araştırmanızı da daha iyi yapacaktır. JONATHAN: Katıldığınız o proje nasıl tamamlandı? Sanford: Az önce söylediğim gibi tamamlandığını düşünüyorum, demek istediğim bütün samimiyetimle keşke insanlar kitabı okusalar ve anlattığımız hikâyeden haz duysalardı çünkü gerçekten kolay değil. Diğer bir deyişle, bunu yapmaya değer ve iyi yapmak zordur ve toplum www.psikososyalhizmet.com 5 of 14 19/11/2014 tabanlı araştırma, katılımcı eylem araştırması, eğer gerçekten çok iyi yaparsanız ve gerçekten insanlarla işbirliği yaparsanız, zorlukları vardır. Bu sadece herhangi araştırma türü gibi, onu yapmanın iyi yolları vardır ve kötü yolları vardır. Ve biz gerçekten kendimizi toplumumuzdan partnerlerimizle çalışmaya adadık, onların katılımcı eylem araştırma projesinde, Philadelphia’da evsel sorunlarda farklılık yaratmada ortaya koydukları çabalarında görülmektedir. Ve bunu yapamayız dediğimiz zamanlar oldu ya da “Bana araştırmacı olarak bir şeyler yapmamı istiyorsunuz ama gerçekten de iyi fikir değil.” Dediğimiz zamanlar oldu. Ve gerginlikler vardı ve mücadeleler vardı. Ve Corey’nin dediği gibi, hepimizin farklı rolleri vardı, toplum destekçilerinin farklı rolleri vardı, araştırmacıların kendi rolleri vardı, ve o zamanlar herkes meşguldü, herkesin rolünü en iyi şekilde yerine getirebilmesi için çalışıyorduk. Anlaşmazlığa düştük ve bununla mücadele edebildik, bu hikayeyi ve bunu nasıl hallettiğimizi anlattık. Ve nihayetinde bu ilişki, güven, kabul etme ile ilgilidir ve bu şeyler, araştırma hakkında konuştuğumuzda, bizim sıkça hakkında konuşmadığımız şeylerdir fakat bunlar asıl gerekli şeylerdir. Corey: Bununla ilgili kitapta sözünü ettiğimiz bir örneği verebilirim. Bizim savunucu ortaklarımızın bizden daha iyi bildiği bir şeydi. Hiçbirimiz konut araştırmacısı değildi ve onlara ev harcamaları konusunda faydalı bilgiler sunarak onların daha çok ilgisini çekmek istiyorduk. İyi araştırmacılardık, zanaatımız açısından ne yaptığımızı biliyorduk ve benzer alanlarda çalışmıştık. Dolayısı ile insanların evlerini ziyaret edebilirdik, bu insanların yaşadığı bu tür evlerin veri analizini ve yüz yüze oldukları sorunların analizini yapabilirdik. Ve elde ettiğimiz – aynı soruya dönüyorduk. Philadelphia’da yüksek seviyede ev sahipliği (kendi evi) var, fakat aşırı oranda onarım ihtiyacına sahipler. Ve insanların tamir gerektiren evlerde yaşamaları çok masraflıdır. Yani akıtan (sızdıran) pencereleriniz var, ısıtmak çok masraflı ve gelirlerinin çok büyük yüzdesini yemeye harcarlar, dolayısı ile kendi kendimize düşünmeye başladık, bu bizi şu sonuca yöneltti; ev sahipliğini (sahip olduğu evde yaşamayı) desteklemeyi neden savunuyoruz ki? Ve bu konuyla araştırma partnerlerimizle geldik, onların ilk tepkisi; söylemek istediğimiz hikaye gerçekte bu değil idi. Şu anda biz ev tamirini savunuyoruz yani. Ama bu konuşma yoluyla, biz hikayenin bu kısmının peşini bırakmadık, hikayenin o kısmı orada, ve biz hikayenin bu kısmı için ısrarcı olduk. Bu (daha önce) hakkında konuştuğum şeyin bir parçasıdır, beklenmedik bulgulara açık olun, dediğimde savunduğunuz hedef bulmayı umduğunuz şey olmayabiliri de kapsamaktadır. Diğer yandan, bizim onlarla konuşmamız ve bu konuda bizim mücadelelerimiz vardı. Biz ev sahiplerini tamamen farkı bir seviyede anlamak için geldik. Ev sahipliği, bizim algıladığımız, orada durabilirdik (bitirebilirdik), fakat sonra onlarla konuşunca, bu ev sahipliğinin tamir gerektirmesine karşın birçok yönden çok, çok önemli olduğunun farkına varmamızı sağladı. Ev sahipliği önemliydi çünkü seçeneklere baktığımızda, değil mi, çok iyi değildi, daha iyi kiralık evlerimiz olmadığından değildi, yeterli kiralık evlerimizin olmadığı gibi bir nedenden değildi. Yani çoğunlukla evde yaşamaya alternatifleri sürdürülebilirlik bakımından çok pahalıdır ve üzücüdür, asıl ihtiyacınız olan sokakta kalmamaktır. Böylece baktığınızda, bizi alternatif bakmaya ittiler ve bizi evet, aslında haklısınız, düşük gelirli ev sahiplerine destek olabilecek programlar bakmalıyız demeye yönelttiler. Diğer bir şey onların toplumdan anladıkları ve www.psikososyalhizmet.com 6 of 14 19/11/2014 bizim bu bağlantıyı yapmamızı sağlamalarıydı, örneğin, ev sahipleri ile yaptığımız bazı nitel görüşmeler bizim her şeye rağmen ekonomik olarak faydalı olduğunu, insanların kendileri için bunun önemli olduğu hissiyatında olduklarını anlamamızı sağladı. Ve bu sadece araştırmacılar tarafından yürütülen bir araştırma olsaydı bu bulgulara ulaşamayabilirdik. Bu onların toplumla olan ilişkilerinden elde edilen bilgidir, şöyle ki eğer bir kişi bana evde yaşamak onun kendisini o toplumun bir parçası olarak hissetmesine sebep olduğundan dolayı evde yaşamak istediğini söylerse, intihar anlayışını tahrik etse bile biz analitik ve eleştirel araştırmacılar olarak sadece eleştirebiliriz. Eğer bir şey o toplumdaki insanlar için halen bir anlam taşıyorsa onu dikkate almak bizim için önemlidir. Ve şöyle bir şey olmadığını düşünüyorum, eğer dışardan gelseydik ve konuşmamızı bizim bulgumuz budur diyerek kesip ve WCRP savunucusu meslektaşlarımızla konuşmayabilirdik, bunu göz önünde bulundurabilirdik. Ve düşünüyorum ki bu bizim sosyal hizmet değerlerimizle bağlıdır. Bunu kendimiz (kendi menfaatimiz) için yapmıyoruz, ya da onların kaynaklara erişmelerinden dolayı para almıyoruz, ya da işimizi korumak için. Bunu yapıyoruz çünkü toplumu önemsiyoruz, o toplum ki sorunlarla yüz yüzedir. Ve bana göre onların olması gereken yer benim gözümde onlar için saptamak sosyal hizmette afaroz edilmeli JONATHAN: Ki bu benim için başka bir soruyu getirmektedir, bu kitabı kimler için yazdınız? Sanford:: Tekrar kitaba dönmemizin ve onun hakkında düşünmemizin gerçekten ilginç olduğunu düşünüyorum çünkü kitabı geliştirdiğimiz şekliyle çeşitli aşamalardan okuyucu kitlelerine hitap etmemiz gerektiği bizim için açıktı.Ve Corey alt başlığı orada destekçiler olarak değiştirmemiz gerektiği konusunda ısrarcı oldu. Ve bir süre sonra destekçiler için yazdığımızdan dolayı minnettar kalmaya başladım ki onlar sıkça araştırma hakkında ve oynayabileceği rol hakkında oldukça kuşkuluydular, oldukça sıklıkla çünkü araştırmacıları, ulaşmaya çalıştıkları şeyin nasıl olabileceğine bakmaksızın doğruyu objektif olarak, bağımsız olarak elde etmekle meşgul görüyorlardı. Dolayısıyla o önemli bir okuyucu kitlesi. Biz aynı zamanda araştırmacı meslektaşlarımızla profesyonel sosyal hizmet uzmanı araştırmacıların araştırmalarını yapmak için kullanabilecekleri nasıl farklı yollar olduğu ve bağlantısını kesmesi gerekmediği hakkında konuşmayla ilgiliydik, böylece bu tarafta da bir geri alma vardır. Fakat aynı zamanda şunu da hissettiğimizi düşünüyorum biz uygulayıcı sosyal hizmet uzmanlarına ki onlar çoğunlukla araştırmaların kendilerine hitap etmediği hissiyatı taşımaktadırlar, diyelim ki; kanıta dayalı uygulama nedir, yaptığım şeyle gerçekten ilgili mi, bu araştırmayı nasıl uygulayacağım gibi, onlara da hitap ediyorduk. Ve bu konularla ilgili kitap boyunca devam eden tartışmalarımız var. Fakat sanıyorum nihayetinde öğrencilere de hitap etmemiz gerektiğini hissettik ki sadece araştırma yapmayı öğrenmeyle ilgilenen ve sosyal hizmet bilgisine katkıda bulunmak isteyen doktora aşamasındaki öğrenciler değil, fakat aynı zamanda mastır öğrencileri ki onların araştırma dersleri almaları gerekmektedir ve genellikle kitapları (onlar için hazırlanan kitaplar) yemek kitabı metoduyla yürütülen kurallar ve aslında davranış araştırmalarının nasıl yapılacağıyla ilgilidir, Orada genellikle insanlara yardım etmekle, insanları dikkate almakla, dünyada bir şeyleri daha iyi hale getirme ile ilgili bağlantıyı görememektedirler. Corey: Kitabımız aynı zamanda şeyleri şeffaf hale getirmeye girişmektedir ve herkes için. Başlangıçta, bizim burada olup bitenleri anlamadığımızı, anlayan, onlar üzerinde düşünen www.psikososyalhizmet.com 7 of 14 19/11/2014 savunmacılar için araştırma sürecini aydınlatmanın bir yolunu bulmamız gerektiğini düşünüyordum. Bunu neden yapmamız gerektiğinden emin değildik, fakat buna ihtiyacımız olduğu söylenmişti, çünkü bulgularımızı korumamız gerekiyordu ya da politikacıları ikna etmemiz gerekiyordu fakat gerçekten bunun nasıl olduğunu anlayamıyorduk. Ve geçekten neden önemli olduğunu anlayamıyorduk ve gerçekten çok önemli değildi, sadece bu yapmamız gereken bir şeydi çünkü bunu yapmaya ihtiyaç duyuyorduk. Ve bunun anlamı şimdi hangi soruların sorulduğunu, araştırmanın nasıl kullanıldığını, bulgularımızı nasıl anladığımıza dair sorularının etkilerini anlama kapasitesi ve kabiliyetine bakılmaksızın birçok savunucu araştırmalarda işe alınıyor. Ve öyle düşünüyorum ki kendi hikâyemizi anlatmamız süreci daha insani ve daha cazip kılmaktadır. Aynı zamanda araştırmacılarla çalıştıklarında ne tür sorular sormaları gerektiğini anlamaları, araştırmacıları nasıl makul tutabileceklerine, araştırma sürecini aydınlığa kavuşturması bakımından onlara ayrı bir destek sağlamaktadır. Yani öyle düşünüyorum ki araştırma sürecini insancıllaştırıyor ve anlaşılır kılıyor. Yani birçok zaman araştırma kitaplarına bakarsınız ve der ki yapmanız gereken budur nasıl yapılacağı yazarı tarafından sabitlenmiştir. Fakat herkes her kim araştırmaya katıldığında süreçle nasıl yapılması gerektiğini öğrendiğinde, ne anlama geldiğini anlayabilmektedir. Kitaptaki diğer bir şey gerçekten, biz araştırma ya da araştırma dersleri için olduğunu düşünebiliriz, fakat ben şunun için de faydalı olabileceğini düşünüyorum, örneğin, politika dersinde ya da toplum organizasyonu dersinde, eğer organizasyon çabasına dahil olmayı düşünüyorsam, bu çabaları geliştirmek için araştırmayı nasıl kullanabilirim, başka insanların bana yönelttiği araştırmaları nasıl anlarım, bunun hakkında nasıl düşünmeliyim, bunu nasıl paketlemeliyim ya da bunu politikacı dinleyicilerime nasıl açıklamalıyım. JONATHAN: Sizler diyorsunuz ki, araştırma kitaplarının büyük çoğunluğundaki fikir araştırma nesneldir ve bir reçeteyi takip etmektedir. Ve kişiliksiz görünmektedir, fakat sizin kitabınızda siz gerçekten o tutkuyu tartışıyorsunuz ve sosyal adalete ithaf edilmiş ki iyi araştırma yapmak esastır. Ve sosyal hizmetin geleneksel yaklaşımını önermektesiniz ki gerçekten araştırmalardan sosyal adalet ve savunmayı almaktadır. Ve siz sosyal hizmet araştırmalarının bu yönde olmaması gerektiğini tartışmaktasınız ve o yönde olmaması gerektiğini. Yani birisi çok önyargılı olmadan bu konuda nasıl tutkulu olabilir? Ve sebep hakkında tutkulu olan birisi nasıl iyi bir araştırmacı olabilir? Corey: Aslında burada iki soru olduğunu düşünüyorum. Böylece belki ilkini önce alacağım. Tekrar bizim araştırmadan alacağım, bizim etik kodumuzdan. Sosyal hizmette bizim değer sistemimiz var. Onlardan bazıları güçsüzleştirmeme uygulaması üzerinedir, politika alanından ya da toplumdan marjinalize olma ihtimali olan insanlarla çalışmayı deneme üzerinedir ve eşitlik ve adalet ve dürüstlük için çalışmayı deneme üzerinedir. Ve sosyal hizmet uzmanı ya da sosyal hizmet eğiticisi olarak yapılması gereken hiçbir aktiviteyi alamazsınız ve değertemelinden ayıramazsınız. Değer-temeli bütün etkinliklerimize uygulanır. Ve o etkinlikler araştırmayı da içermektedir. Bu yapmanız gereken bir şeydir, ondan ayrı değildir, farklı bir etkinlik değil, yani o değerlerin araştırma ile kaynaşması, araştırmanın temelini oluşturması gerekmektedir. Sosyal hizmet uzmanı olarak gerçekten eğer biz değerlerden ayrılırsak etik sosyal hizmet uzmanları olabileceğimizi görmüyorum değildir, biz araştırmayı onun hatırına yapmıyoruz, biz araştırmayı bir çerçevede yapıyoruz ve bizim müracaatçımıza etik vaadimiz olan yardım etme amacımız için yapıyoruz ve müracaatçımız www.psikososyalhizmet.com 8 of 14 19/11/2014 açık olarak tanımlanmıştır. Eğer müracaatçı tanımına bakarsanız bu (tanım) bireyleri, aileleri, toplulukları (grupları) ve toplumu içermektedir. Öyleyse araştırmamızın bütün müracaatçılarımız üzerindeki etkilerine bakmamız gerekmektedir ve aynı zamanda kimlerle çalıştığımıza da bakmamız gerekmektedir. Yani eğer araştırma yapıyorsak, o halde o araştırmanın bulgularıdır fakat aynı zamanda bu araştırmanın sürecidir. Farkı gözeten bir yolla mı araştırma yapıyoruz? Yetkilendirme (güçlendirme) yoluyla mı araştırmamızı yapıyoruz, ya da en azından güçsüzleştirmemeye özen gösteriyor muyuz? Araştırmamızı adil ve eşitlikçi bir yolla yapıyor muyuz? Böylece bütün aktivitelerimizde gerçekten nereden başlamamız gerektiğine dair buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bilemiyorum bir sonraki bölüme geçmeden önce bu uğraşlar hakkında konuşmak ister misiniz ki o, gerçekte iyi araştırma yapabilir misiniz, fakat bilemiyorum etik kısmını konuşmayı isteyip istemeyeceğinizi bilemiyorum. Sanford: Bağlantılı olduklarını düşünüyorum, kitabımızın bir ölçüde sosyal hizmet savunmasında ve sosyal değişim çabasında araştırmayı desteklediğini, sosyal hizmet uygulamasında rol oynayabileceğini düşünüyorum. Öte yandan kitap birçok yönden sosyal hizmet uzmanları olarak, profesyoneller olarak, bilginler olarak, araştırmacılar olarak vs. davranış araştırmasının nasıl yapılacağına dair temel geleneksel yolların bir eleştirisini de yapmaktadır. Yani değişim araştırmacıları üzerinedir. Eğer değişimi desteklemek istiyorsanız araştırma yapma tarzınızı değiştirmeniz gerekmektedir. Yani iki yönde de kesmektedir. Ve öyle sanıyorum ki Corey’nin dediği gibi tüm araştırma sürecinde seçtiğimiz konular, harcadığımız efor, projeyi nasıl dizayn ettiğimiz, veri toplamak için kullandığımız metot, ve tabi ki onu nasıl yorumladığınız ve nasıl sonuca ulaştığınız ve uygulamada kurulan ilişkiyi ya da toplumla çalışma çabasını nasıl önerdiğiniz bütün bu süreçlerde değerlerin farkındaydık. Yani, çok açık olduğunu düşünüyorum ve biz tamamen esasta değer gerçeğini ayırmayı reddettik ve istiyoruz ki araştırmacılar değerlerin düşüncelerle ve bütün araştırma sürecine nasıl karışıp-kaynaştığı hususunda daha hassas olsunlar. Ve öyle sanıyorum ki insanlar bunu yapmaya başladıklarında, kendi-farkındalıkları daha çok artmakta, değerlerin rollerini daha çok yansıtmakta, araştırmada kendi öz değerleri, belki de ne yaptığımıza bağlı olarak, ki o kendimizin araştırma sürecine dahil olmamız üzerinde düşünmek, savunma çabasında ve kendi öz değerlerimizde, kendi öz ilgimizde, kendi öz kaygımızda biz çok fazla sıklıkla başkaları tarafından zorlandık ve bu konuda düşünmek zorundaydık. Bunun daha güçlü bir şekilde daha çok objektifliğe, daha çok yansıtıcı objektifliğe, ki o bütün araştırmada rolünün sınırsızlığının farkında olma bakımından nasıl konuşmak istediğimize yönelteceğini düşünüyorum. Corey: Ve sanırım bir yol vardır ki, demek istediğim aynı zamanda bizim şeylerimiz hakkında sosyal hizmetin etik kodunu açıklığa kavuşturmak isterim, bizim araştırma yapmamız beklenmektedir, bu sadece, bu söylediğiniz şey değil, ‘Bizim değerlerimiz var ve biz araştırma yapacağız öyleyse … ‘ böyle değil, şöyle ki, yani biz tekrarlıyoruz Sandy diyor ki biz araştırmaya sarılmalıyız, fakat bizim ne tür araştırma olduğu, nasıl yapıldığı ve nedeni konusunda düşünmemiz gerekmektedir. www.psikososyalhizmet.com 9 of 14 19/11/2014 Ve sorunuz hakkında düşündüğümde, önyargıyla araştırma yapabilir miyiz? Bazı bakımlarda diyoruz ki, her zaman önyargı vardır. Araştırma insan tarafından, insan ile ve insan için yaratıldı, yani buradaki fikir şu ki önyargı olmayabilir. Yani gerçekten benim için eğer bir önyargınız varsa sizin o önyargınızın ne olduğuna dair daha şeffaf olmak olabilir. Bu sistematik düşünmeyle ilgilidir. Ve diğer bir kalitenin beklenmedik bulgulara açık olmayı düşünmek olduğunu söyleyeceğim. Ve bunlar olabilecek şeyler – ve Roland ve ben aslında kitabımızın diğer bölümlerinde, kitabımızın temel prensipler kısmında bununla ilgili yazdık. Burada olan şey, bazı satırlar var, araştırmacılar ve destekçiler değiştirilebilir değiller. Bazı çizgiler vardır, söylediğiniz yerde, birlikte çalıştık fakat farklı rolümüz vardı. Ve araştırmacılar bir şekilde hem haklılık ve hem de becerilerini kaybettiklerinde destekçi çabalarında değerli olma yetisini koruyamadığında ve onları değerli kılan hünerlerini sergileyemediklerinde orada o rol belirsizleşmeye başlayabilir. Ve bunların dış parametreler olabileceğini düşünüyorum. Beklenmedik bulgulara açık olmadığımız o dakika, bu onlarla mücadele etmememiz gerektiği, onlarla ne yapmamız gerektiği anlamında değil, fakat buradaki fikir, ne olursa olsun, onu değiştirebileceğimizdir. Hayır, yani bir araştırmacı destekçi eforuyla dahil olduğunda bile onu ayırıcı bir özellik olarak koruyabilir. Tekrar, sistematik ve şeffaf olmak, attığınız adımlarda açık olmak ve bulguları tartışmaya açık olacak cesarete sahip olmak, akademik toplumla ve uygulayıcı toplumla her ikisi ile de ve politik toplumla diyalog halinde olmak. Ve doğrudan, ‘Tamam, söylediğim şeyi bundan dolayı söylüyorum.” Şeklinde sebepleri söyleme yeteneğine sahip olmak ve yeni bilgileri konuşmaya açık olmak. Ve bunların araştırmacıları dürüst araştırmacılar olarak tutması bakımından onarın niteliklerinin göstergeleri olduğunu düşünüyorum, böylece onları destekleyici çabalarında da değerli kalmalarını sağlar. Çünkü desteklemede araştırmacı olarak değerlerimizi kaybetmek istemiyoruz çünkü sonra daha çok desteklemekteyiz ve bizler araştırmacılar olarak kendi profesyonel normlarımız, araştırmamız hakkında kendi dürüstlüğümüz var. Yani sanmıyorum ki, değerlere sahip olmak karşılıklı olarak ayrıcalıklı tutulsun ve o önyargıların ne olabileceğine göre kendinize ve başkalarına açık olduğunuz sürece sanmıyorum ki önyargılar sizin iyi araştırmacı olmanızın önüne geçsin. Düşünülmesi gereken gerçek ayartma, bir şey üzerinde çalıştığınız dakikada konu ile alakalı çok uzak bir şeyin aksine ve hayal âleminden ve bir şekilde bozulmuş olduğunu düşünüyorum. Fakat büyüyen bir şey vardır – ve bununla ilgili kitabın ilk bölümlerinde yazdık – disipline karşı büyüyen bir trent var, eğer halk sosyolojisi hakkında konuşuyorsak, ya da phronetic sosyal bilim hakkında konuşuyorsak, bir arzuyla ilgili olabilirdi. Neden araştırma yapıyoruz? Eğer sosyal bilimlerin köküne bakarsanız, o gerçekten ilgili sosyal sorunlar konuları hakkında düşünülmüştür ve onları nasıl değiştirebileceğimiz hakkında. Yani bir şekilde o fikir ki biz ondan çok uzağız ve onu önemsemeyi bir yana bırakmak bizi daha iyi araştırmacı yapıyorsa, onun gerçekten suyu tuttuğundan emin değilim ya da eğer gerçekten bu bizim geleneksel sosyal bilim olarak adlandırdığımız şeydir. Ve geleneksel sosyal hizmet araştırması ile ilgili sorunuzu sorduğunuzda onun cevabının diğer kısmının bu olduğunu düşünüyorum. Eğer sosyal hizmet araştırmasında gerçekten kökünüze bakarsanız, yani geleneksel ya da ilk-sosyal hizmet geleneği, eğer Jane Adams gibi insanlara bakarsanız, onlar zaman aralığı araştırması yapmıyorlardı. Araştırma yapmıyorlardı çünkü önemsemiyorlardı. Ve bu onların iyi araştırma yapmadıkları anlamına gelmemekteydi. www.psikososyalhizmet.com 10 of 14 19/11/2014 Eğer sosyal hizmetteki kökümüze bakarsak, araştırmadaki kökümüz farklı olur ki orada, araştırmada, önemli değer var, insanlar için yapabileceği, fakat onu bu yolla yapmak değerlere karşı çalışmayacaktır ki bu çok şeydir, onları desteklemek ya da kısıtlamak yerine. Yani sosyal hizmette iki geleneğin olduğunu düşünüyorum. Bir gerçek geleneksel gelenek vardır, bizim kökümüz ve biz onun hakkında yazıyoruz, ve sonra yeni gelenek vardır, ki bu bulgulardan bir parçadır ve pozitifiztik sosyal bilimin bir parçasıdır. Fakat düşünüyorum ki eğer gerçekten kökümüze bakarsak ve nedenine bakarsak, sosyal hizmet araştırmasını diğer araştırma formlarından belki neyin farklı yaptığını ya da iyi lider ilerlemede iyi araştırma yapmada toplumda farklılık yaratır ve seslerin çoksesliliği olur. Bizler sosyal hizmette iyi örneğiz ve bu önemlidir, biz daha da ileriye götürmeliyiz ve paylaşmalıyız ve peşinden koşmayı denemek yerine onun hakkında konuşmak ve başkalarının gözünde iyi araştırma yapmak ya da ne düşündüğümüz bize daha çok bulgular kazandıracaktır. JONATHAN: Yani, Corey, bunun çok ilginç olduğunu düşündüm, sosyal hizmet uzmanı araştırmacıların değer bazlı olmayı bırakmaları durumunda buna gerçekten çok vurgu yapmaktaydınız, bizim yaptığımız gerçekten sosyal hizmet araştırması mıdır? Akademia’da değerli araştırmayı oluşturan şey toplumda değerli araştırmayı oluşturan şeyle çakışması (bire bir örtüşmesi) gerekmemektedir. Dahası toplum acentaları zaman aralıkları ile baş etmek zorundadırlar ve değer biçmeleri gerekmektedir ki bunlar o tipik akademi araştırmalarından çok farklıdır, dolayısı ile araştırmacılar bir yandan bilimsel bütünlüklerini korurken destekçilerle onların (destekçilerin) hedeflerine saygı duyan bir yolla nasıl çalışacaklar? Corey: Tekrar, akademiada kesin bir yöne iten faktörler olduğunu düşünüyorum ve sonra dış dünyadaki faktör diğer yönlere iter. En önemli şey araştırmacıların akademiklerle çalıştıklarında faktörlerin neler olduğunu belirlerken onların seçimlerini etkilemesidir. JONATHAN: Yani araştırmacılar akademiklerle çalıştıklarında mı yoksa …? Corey: Affedersiniz, araştırmacılar gruplarla çalıştıklarında. Mahalli gruplar zaman periyodu ile sırırlılar ve onlar, örneğin, araştırmanın bir amacı var. Eğer kitabımızı düşünürseniz, yapmaya çalıştıkları belli bir kampanya vardı, belediye meclisinden para almaya çalışıyorlardı, belediye meclisi ev tamiri için bütçeyi oylaması gerekiyordu, böylece bunun için kesin bir zaman periyodu vardı, bunun için kesin bağlam vardı. Yani bağlamın ne olduğu hakkında önde olmak ve tartışma için hangi parametrelerin faydalı olacağı, bu karşılıklı faydalı bir proje olabilir miydi? Ve bunu görmezlikten gelmemek. Çünkü eğer proje karşılıklı faydalı olmazsa, onlar muhtemelen çalışmayacaklar. JONATHAN: Araştırmacılar için faydalı olduğu halde destekçiler için faydalı olmayan ne olabilir? Corey: Yani, örneğin, ve bu araştırmacıdan araştırmacıya göre farklılık arz edebilir, yani farz edin ki kitap çok kişiseldir- bir kişiselleştirilmiş hesap. Yani üniversitede kadro alabilmem için araştırma yapmam gerekmektedir. Bunun anlamı eğer işimi belli bir zaman diliminde korumak istiyorsam, ihtiyacım olan şey peer review dergilerinde yayınlamam gerekmektedir. Kesin bulgulara ihtiyacım var, belli tipte araştırma yapmamız gerekir, ve belli alanda yayınlamam gerekir. www.psikososyalhizmet.com 11 of 14 19/11/2014 Bu bir süreçtir ve biraz fazla zaman alır. Üretme ihtimalim olan ürün bir bilimsel yayın organı tarafından kabul edilebilir ve belki bu zor çalışma politik arenada faydalı bulunmayabilir. Birazcık mat olabilir, çok uzun olabilir, kullanılan dil iyi olmayabilir, kimse benim metotlarıma bakmayacaktır. Yani onun hakkında dürüst olmam gerekir. Diğer yandan, spesifik hedefleri ve ihtiyaçları olanları desteklememiz gerekmektedir. Sandy ve ben yaptık ve Roland, biz bununla ilgili kitapta yazdık, her ikimiz de bize destek sağlayan kurumda olduğumuz için çok şanslıyız. Ben bu faktörlere sahipken bu beni destekleyici gruplarla daha az çalışmaya itebilir. Demek istediğim bu onun diğer kısmıdır ki bu tür araştırma çok fazla zaman almaktadır. Ve eğer 6 yılda 12 makale yazmam gerekiyorsa, destekçilerle oturmaya ve ne yapmaya çalıştıklarını anlamaya ve kendi araştırma sürecimi onlara açıklamaya çalışmaya zamanım olmayabilir. Bu mahalli gruplarla veya destekçilerle çalışmaya karşı zıt yönde iten diğer bir faktördür. Örneğin, iki farklı türde rapor üretebilir miyim ya da politik arenada kıymetli bir rapor fakat benim araştırmam bazında olması önemli fakat aynı zamanda belki de bundan bir makale yazarım ki Philadelphia şehri dışındaki evlerini tamir ettirmeyi düşünen insanlar için de faydalı olabilsin. Sanford: Sizin gerçek motive edenin, demek istediğim, bu proje gerçekten ilginçti çünkü ilk bakışta, yetkilendirilmiş ve madden desteklenmişti ve biz savaşmaya başladık sonra toplumla araştırma yapmamızın onaylanması için Institutional Review Board’a gittik, böylece ev bütçesini, ev onarım bütçesini onaylayabilirlerdi, Philadelphia’da yönetilebilir ev vakıf fonunu yaratılmasını sağlamaya çalıştık, ve böylece kabul edildik. Ve bir süre sonra Corey ve Roland’a dedim ki sizler geri IRB’a gidin ve ikinci projeyi onaylatın, projeyi çalışmak için bir proje. Böylece orada, hemen orada, göreceksiniz ki biz toplumla araştırma yapıyoruz ve bu hissiyatta toplum içindir ve aynı zamanda ikinci bir projeye sahip olmaya karar verdik ki bu kitap haline geldi ve bu bir tür bizim kendi ilişkimizi yansıttı. Yani bunun kazan-kazan olabileceğini düşünüyorum, kişisel olarak bu fikri çıkartmaktayım, orada gerçekten bir ayrım olmalı, bir birleştirme vardır bilimsel araştırma ki bu nesneldir, bilimseldir vs. ve toplum bazlı araştırma yapmak ki bu çoğunlukla kendi pantolonunun üstüne oturmak, partizan gibi ifadelerle reddedilmektedir. Yani, onlar kendi iyiliği için bilgiye sahipler fikrine karşıyım, bilginin kendi yararı olmaz. Bilgi insanların çokça dedikleri gibi sonuçta yardım etmekse o sonucun yüksek sesli olmasını umuyorum ki böylece toplumdaki insanların esenliğini geliştirebilir. Yani benim için bu tür şeyler asla tercihimiz olmadı. Kurumsal olarak orada ilginç olan bu tür çok benzer şeylerin, sadece biz neoliberalizasyon ev politikası için yazdığımız gibi ve hangi programların geliştirilmesi gerektiğine dair süreç ve karar verme ve dokümanların oluşması için çok fazla performansın nasıl sürdürüleceği vb. bu yolla nihayetinde en alt çizgiye doğru sıkça düşündüğüm ve alternatif yaklaşımları hafife alan, düşük gelirli insanlara evlerinde kalmaları için yardım etmek gibi, bir düşüncede olmadım. Bu sosyal hizmet yüksek eğitiminin neoliberalizasyonudur ki orada yüksek etkili dergilerin performansında gösterilmesi gerekmektedir ki X miktarda makaleyi X miktarda dergilerde yayınlanmaktadır ve bu aşamada görünürlükte, gerçek değerine ya da hangi miktarda dağıtıldığına bakılmamaktadır. Yani benim için gerçekten araştırmada hangi metodun kullanıldığı ile ilgilenmiyorum, bununla birlikte bütün meslektaşlarımı kabul ediyorum ve bizim topluma hizmet sunmamız www.psikososyalhizmet.com 12 of 14 19/11/2014 için işe yarar bilgi sağlayan bütün metotları, dolayısı ile eğer klinik araştırma yapmak istiyorsanız, bu harika bir şekilde yardımcı olacaktır. Eğer surveyler yapacaksanız, harikadır. Eğer yüksek niceleyici yollarla üretilmiş ikincil veri analizi yapacaksanız, bu harikadır. Diğer yandan sorun odaklı olması gerektiğini düşünüyorum ve bunun içindir ki karıştırılmış metotları öneriyorum, dünyayı daha iyi bir yer yapmayla ilgili bir sorunu seçin, öyle bir problem ki insanlar onunla mücadele etmektedir ve sonra profesyonel olarak becerilerinizin, yeteneklerinizin elverdiğince kullanabileceğiniz kadar çok metot kullanınız. Sorunu tespit etmek için ondan bilimsel olarak her ne şekilde söz etmek isterseniz. Sorun odaklı araştırma tabandan tavana toplumsal mücadeleye yardım etmektedir ve kaygıları tespit etmektedir ve öyle düşünüyorum ki gerçek türde bir bilgidir, Corey’nin bu konuda haklı olduğunu düşünüyorum biz tamamen neoliberalize olmadık ki meslektaşlarımız ve kurumsal liderlerimizin topluma gerçekten hizmet eden iyi çalışmalarından dolayı minnettarız. Ve eğer diğer baskıların tamamını görmezlikten gelirseniz, bunu başarabileceğinizi düşünüyorum. Corey: Bizim belli türde araştırmaları dikte etmememizin sebeplerinden biri budur. Gerçekten bizim söylediğimiz yalnız araştırma türü belli bir metot kullanmak yerine sosyal hizmet değerleri objektifi ile süzülen özenli araştırmalar olmalıdır. Biz araştırmaya yaklaştığımızda bu gerçekten alınması gereken duruşla ilgilidir. Ve eğer biz bir araştırma duruşu alacaksak, bir değişim duruşu alacaksak, gerçekten yaptığımız şey, bizim araştırmamızın etkilerini ve kimlerin bundan etkileneceğini düşünmemiz gerekir ve sonra araştırmanın her aşamasındaki muhtemel görünümlerine insanların mümkün olduğunca geniş kitleler halinde katılımlarını sağlamak gerekir, nasıl kullanılacağı dâhil. Sanford: Kitapta bu noktada olduğumuzu düşünüyorum ve burada altını çizmek istiyorum ki biz bir şeyleri açmaya çalışıyoruz, daha çok ihtimaller yaratıyoruz ki metodolojiksel çoğulculuk olması gerekmektedir, ki böylece farklı tipte araştırma için zaman ve yer olsun, bazıları içtenlikle topluma dahil değildir ki orada geriye adımlamanın zamanıdır ve bazı olguları elde etmeyi denemek, bağımsız olarak. Orada onun için bir yer var. Bizim yapmaya çalıştığımız şeyin birazcık dengesiz olan o şeylerin dengelenmesi için yazmaya çalışmak olduğunu düşünüyorum ki basitçe toplumun bağımsızlığında araştırma yapmada çok, çok baskı vardır ki orada bir çeşit yolumuzu kaybederiz ki orada metotla meşgul oluruz, belli bağlamda olup olmadığına ya da belli bir topluma hizmet edip etmediğine bakmaksızın kanıt bulmakla meşgulüz. Ve basitçe dengeyi yazmayı ve toplumla bağlantılı bir yer vardır ve bu gerçekten önemlidir ve biz buna bakışımızı kaybediyoruz bunları belgelemek üzerimizde oluşturduğu baskıyı büyüttüğü gibi bunun kanıta dayalı uygulama mı yoksa program geliştirme ya da performans yönetim sistemleri veya genellikle iyi yapılan neoliberalleşme mi olduğu, istatistiksel olarak gösterilen belgeleme performansı başkalarının oluşturduğu standartlara göre olduğunu ifade etmeyi deniyoruz. Yani biz sadece, nereden geldiğimizi unutmayalım ve geleneksel olarak neye dahildik ve bu ne kadar önemli ve onları geri getirelim fakat kapatmak için değil, açmak için demeye çalıştığımızı düşünüyorum. JONATHAN: Zaman ayırıp bizimle ‘Değişim Araştırması’ hakkında konuştuğunuz için çok teşekkür ederim. Umarım çok sayıda insan kitabınızı okur çünkü onlara anlattığınız hikayeler gerçekten çok sayıda bu bağlamlarla çok harika bir şekilde görselleştirilmiştir. www.psikososyalhizmet.com 13 of 14 19/11/2014 Corey: Teşekkür ederim Jonathan. Sanford: Bizi konuk ettiğin için teşekkür ederim Jonathan. --Son— Çeviren: Imdat Artan Sosyal Hizmet Uzmanı Resources for Doing Community-Based Research • • • • • • • • Community-Campus Partnerships for Health (http://www.ccph.info/) provides the most comprehensive set of resources for learning about CBPR and not just for healthpolicy concerns. It includes definitions, tools and resources, and CBPR course syllabi. Most but not all summaries and links listed in this appendix come from this organization’s Web site. Center for Urban Epidemiologic Studies (http://www.nyam.org/initiatives/cues.shtml) was established by the New York Academy of Medicine in partnership with the New York City Department of Health and with the cooperation of multiple collaborating institutions. The center’s purpose is to study social determinants of health using a CBPR approach, with an emphasis on investigating the role of social support and social cohesion. The geographical communities of focus are East and Central Harlem, areas where a substantial proportion of the residents are poor people of color. Center for Urban Research and Learning (http://www.luc.edu/curl/) promotes cooperation between Loyola University researchers and community-based organizations, citywide organizations, social service agencies, health care providers, and government. The center recognizes the importance of working with communities and organizations in seeking new solutions to pressing urban problems. Colorado Community-Based Research Network (http://www.ccbrn.org/) is a network of university and college faculty, staff, and students; nonprofit and community-based organizations; and foundations interested in conducting communitybased research that benefits the metro-Denver area. Community Linked Interdisciplinary Research (http://clir.buffalo.edu/) has the mission of linking together community research needs in the public and private sectors with research expertise among University of Buffalo faculty to provide additional opportunities for undergraduates to participate in research that is of use to western New York industry, government, community groups, schools, and social service agencies. Community Research and Learning Network (http://www.coralnetwork.org/) links up university faculty and students in the Washington, D.C., metro area with community-based organizations. Its Web site provides opportunities for researchers and community-based organizations to list their interests in CBPR and to find ways to work together. Davydd Greenwood’s publications Davydd J. Greenwood, a Goldwin Smith Professor of Anthropology at Cornell University and one of the leading theorists regarding CBPR (http://anthropology.cornell.edu/faculty/Davydd-Greenwood.cfm). Detroit Community: Academic Urban Research Center (http://www.sph.umich.edu/urc/) works to establish partnerships between the University of Michigan School of Public Health, the Detroit Health Department, and www.psikososyalhizmet.com 14 of 14 • • • • • • • • • • 19/11/2014 six community-based organizations so that they can work together to improve the quality of life of the communities on the eastern and southwestern sides of Detroit. East St. Louis Action Research Project (http://www.eslarp.uiuc.edu/) establishes and nurtures mutually enhancing partnerships between community-based organizations in distressed urban areas and students, staff, and faculty at the University of Illinois as well as on other campuses. Institute for Community Research (http://www.incommunityresearch.org/index.htm) is an independent, nonprofit research organization in Hartford, Connecticut, dedicated to using research to promote equal access to health, education, and cultural resources in a diverse society. It collaborates with community and institutional partners in research and development to improve services, foster individual and community strengths, influence public policy, and contribute to social science theory and practice. COMM-ORG: The On-Line Conference on Community Organizing (http://commorg.wisc.edu/) Edited and moderated by Randy Stoecker, Professor of Sociology at the University of Wisconsin. This provides resources for organizers and scholars, including an active listerv, papers, syllabi, and organizing resources on a variety of specific topics. James Jennings’ Advocacy Research (http://www.tufts.edu/~jjenni02/reports.html), created by Tufts University planning professor James Jennings, explicitly practices community-based advocacy research in ways that demonstrate how long-standing commitments to work with community groups can pay off for both the researcher and the groups. Just Connections (http://www.ferrum.edu/aca/justconnections/index.htm) invigorates grassroots democracy among residents of distressed mountain communities by creating and using models for participatory research and service. Office of Community-Based Research at the University of Victoria, British Columbia, Canada (http://web.uvic.ca/ocbr/), is part of the university’s strategic vision of increasing civic engagement. It works toward democratizing knowledge, supporting community-driven research initiatives, and supporting students and faculty who are doing or who wish to do community-based research. Pam Oliver’s Advocacy Research (http://www.ssc.wisc.edu/~oliver/RACIAL/racelinks.htm#ActivismPolicy), set up by University of Wisconsin sociology professor Pam Oliver, does advocacy research on race and incarceration. It explicitly embraces an advocacy stance in ways that are refreshing and illuminating. Southeast Community Research Center (http://scrc.squarespace.com/) was established to promote, facilitate, and conduct participatory and community-based research throughout the southeastern United States. Toronto Community Based Research Network (http://torontocbr.ning.com/) brings together community practitioners, academics, funders, and community members from across the Greater Toronto Area who are or have been involved in CBPR projects. University Community Collaborative of Philadelphia (http://www.temple.edu/uccp/) conducts research on community engagement, best practices in youth leadership development, and university community collaboration. Much of this research is done in concert with community partners. It has been presented at local workshops as well as at professional conferences and has appeared in professional journals including Journal of Urban Affairs, Political Economy of the Good Society Journal, and American Political Science Newsletter, among others. www.psikososyalhizmet.com