KONYA İLİ, BEYŞEHİR İLÇESİ, FASILLAR ANITI ve ÇEVRESİ 2015
Transkript
KONYA İLİ, BEYŞEHİR İLÇESİ, FASILLAR ANITI ve ÇEVRESİ 2015
KONYA İLİ, BEYŞEHİR İLÇESİ, FASILLAR ANITI ve ÇEVRESİ 2015 YILI ARKEOLOJİK YÜZEY ARAŞTIRMASI SONUÇ RAPORU Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil Konya İli, Beyşehir İlçesi “Fasıllar Anıtı ve Çevresi 2015 Yılı Arkeolojik Yüzey Araştırması” çalışmaları başkanlığımız altında bir ekibin katılımı ile 01.09.2015 tarihinde başlamış ve 12.09.2015 tarihinde sona ermiştir. Bu tarihler arasında yapılan çalışmalara Bakanlık Temsilcisi olarak Yıldırım İNAN katılmıştır. Ayrıca isimleri ekip listesinde bulunan Yrd. Doç. Dr. Elif ÜNLÜ, Arkeolog Cansın ÖZER ve Sanat Tarihçisi Hüseyin Hakan GAZİOĞLU yüzey araştırması çalışmalarına katılarak araştırmamıza destek sağlamışlardır. Araştırmamızın asıl amacını oluşturan ve Fasıllar Anıtı kapsamında bölgenin Hitit Dönemi’ndeki yeri ve önemini, dolayısıyla da Fasıllar Anıtı’nın işlevini açıklamaya yönelik, Fasıllar ile bağlantılı ve Fasıllar’dan geçen antik yol güzergâhlarının takip edilmesine yönelik çalışmalarımız dışında, Fasıllar Anıtı’ndan güneye doğru yaklaşık 40 km. lik bir alanda yapılan yüzey araştırması verileri, Anıt çevresinde yaptığımız araştırmaların tamamlanması açısından önem göstermektedir. 2015 yılı çalışma programı içinde Kervansaray yolu olarak da bilinen kuzey yöndeki Fasıllar Anıtı ile Hatıp Anıtı arasındaki 40 km. çapındaki alanda yüzey araştırması çalışmalarına devam edilmesi ve böylece antik yol güzergahı üzerindeki yerleşimlerin tamamlanması yanında Fasıllar’ın güney ve doğu yönünde de araştırmalar sürdürülmüştür (Harita 1). Araştırmalar, yerleşimlerin dönemlere göre dağılımını ve dolayısıyla yerleşim dokusunun anlaşılmasını mümkün kılacağı gibi, Hitit Anıtları’nın bu dağılımla olan ilişkisini anlamak açısından çok önemli sonuçlar vermektedir. Tespitlerin, her dönem önemini koruyan ve yerleşim gören bölgenin kültürel devamlılığına, dolayısıyla Beyşehir İlçesi, Fasıllar Köyü ve Çevresi ile Konya İli kültür envanterine yönelik önemli veriler sağlayacağına inanmaktayız. Yüzey araştırmasının ilk gün çalışmalarında Beyşehir’in kuzey, güney ve doğusuna doğru giden yol istikametleri ile alternatif güzergahlar üzerindeki yerleşim yeri ve antik yol tespitine yönelik haritalar üzerindeki yollar planlanmış ve bu doğrultuda hareket edilmiştir. Öncelikle her yıl olduğu gibi bu yıl da Fasıllar Anıtı’na gidilerek Anıt’ın son durumuna ait belgeleme çalışmaları yapılmıştır. Anıtın yüzey kısmında pek çok yerinde yer alan yosunlaşmalar ve sol tarafında aşınma sonucu oluşan bir kırık tespit edilmiştir (Foto 1, 2). Hem Anıt hem de Anıt’ın çevresindeki Roma Dönemi kaya anıtları ile Hitit Dönemi’ne ait olduğunu düşündüğümüz sfenks kalıntısının etkili ve ekonomik bir konservasyon yöntemi ile muhafaza edilebilmesi ve çok sayıda ziyaretçi çeken alanın düzenleme çalışmalarının yapılmasının gerekliliği adına ivedilikle karar alınması için ilgili makamlarla irtibata geçilmesine karar verilmiştir. Fasıllar Köyü’nden Eflatun Pınar Anıtı’na giderken Başgöze Köyü’nün girişinden hemen önce yer alan bir çeşmede devşirme malzeme kullanıldığı tespit edilmiştir (37.74667º 1 K, 31.8975º D). (Foto 3) Başgöze Köyü’nün içinde yer alan çeşmede ise bir sütun parçası kullanılmıştır (37.75389º N, 31.89278º E) (Foto 4). Beyşehir’in 22 km. kuzeyinde, Sadıkhacı Beldesi’nde bulunan Eflatun Pınar Anıtı’na, anıtın güncel korunma durumunu kontrol etmek üzere gidilmiştir. Eflatun Pınar Anıtı’nın Konya Müzesi Müdürlüğü tarafından Türkiye İş Kurumu’nun “Toplum Yararına Çalışma Projesi” kapsamında bakımının yapılması için iki adet bekçi görevlendirilmiştir. Anıtta görev yapan personel, çevre düzenlemesi açısından öncelikle tuvalet, dinlenme amaçlı üzeri güneşlikli kamelya, alanın etrafının ağaçlandırılması; anıt ve çevresinin temizliği açısından motorlu tırpan gibi gerekli malzemelerin temini gibi ihtiyaçların olduğunu ifade etmiştir. Anıtın sol tarafında, anıtı çevreleyen tel çitin dışında bulunan iki adet binanın tek bir şahsın mülkiyetinde olduğu, binalardan birinin zamanında restaurant ve pansiyon olarak kullanıldığı ve binalara yönelik kamulaştırma çalışmalarının başladığı görevli personel tarafından beyan edilmiştir. Geçmiş yıllara göre Anıt ve havuz yapısı ile suyun temizliği dikkat çekicidir. İlk olarak Beyşehir’e giden yol üzerindeki iki höyük ziyaret edilerek haritalandırma çalışmalarına eklenmiştir. SÜLÜKLÜ HÖYÜK: Eflatun Pınar Anıtı’ndan Beyşehir’e giden yol üzerinde Neolitik ve Kalkolitik yerleşimi olarak tespit edilen Erbaba Höyük’ten sonra yer almaktadır (37.75167º K, 31.68944° D). 151 x 117 m. ebatlarındaki höyüğe yakın kesimde su kaynağı olarak kullanıldığı düşünülen iki adet pınar bulunmaktadır. Az miktarda Erken Tunç Çağı, yoğunlukla da Helenistik ve Klasik Dönem’e tarihlendirilebilecek seramik parçaları tespit edilmiştir. Seramiklerde demir yoğunluklu toprağa işaret eden kırmızı kil dikkat çekmektedir (Foto 5). YASSIÖREN HÖYÜK: Eflatun Pınar Anıtı’ndan Beyşehir’e giden eski yol üzerinde bulunmaktadır (37.7225º K, 31.715º D) (Foto 6). Höyüğün yakınında günümüzde de kullanılan su kuyusundan başka bir su kaynağı yoktur. Yüzeyde Erken Tunç Çağı, Demir Çağı, Klasik Dönem ve Ortaçağ’a tarihlendirilebilecek seramik parçaları ile obsidiyen parçalarına rastlanmıştır. 159 x 198 m. boyutlarındaki höyüğün arka tarafında mezarlık olduğu bilgisi verilmiştir. BEYŞEHİR – FASILLAR ANITI – DOĞU İSTİKAMETİ Beyşehir’den Fasıllar istikametinde Karahisar Höyük üzerinden doğuda Yazyurdu Köyü’ne doğru Hitit Dönemi de dahil olmak üzere diğer antik dönemlerde kullanılmış bir ikincil yol önceki dönemlerde tespit edilmiş, 2015 yılı çalışmalarında da söz konusu yol takip edilmiştir. 2 İNLİCE KÖYÜ : Fasıllar’ın kuzeydoğusunda yer alan İnlice Köyü’ne giden ana yol üzerinde yer alan Milangaz – Bağıran Dinlenme Tesisleri’nin arkasında höyük olduğu düşünülen, kısmen kayalık 385 x 385m. Boyutlarında bir tepe incelenmiş ancak herhangi bir seramik buluntusuna rastlanmamıştır (37.75194º K, 32.11222º D). Milangaz – Bağıran Dinlenme Tesisleri’nden yaklaşık 1 km uzaklıkta, ana yol kenarında “Bekece Hanı” yer almaktadır (37.745°K, 32.12889° D). Hana ait duvarlardan sadece iki parçası ayakta kalabilmiştir. Hanın yakın çevresinde bir su kaynağı olduğu düşünülmektedir. Alanda çok az seramik parçasına rastlanmıştır. Hanın diğer tarafında, ana yola paralel şekilde uzanan antik yol güzergahının olabileceği ancak söz konusu antik yolun ana yola bağlandığı noktada sona erdiği heyet tarafından düşünülmektedir (Foto 7). HASANŞEYH KÖYÜ İnlice Köyü kuzeydoğu istikametinde bulunan Hasanşeyh Köyü’nde herhangi bir höyük ya da han tespit edilememiştir. Ancak, kuzey – güney yönündeki iki ana yolu birleştirmesinden dolayı Hasanşeyh Köyü’nün güneyinde, ana yolla paralel Yatağan ve Sağlık Köyleri’ne kadar uzanan eski yolun devam ettiği düşünülmektedir. YATAĞAN KÖYÜ: Hasanşeyh Köyü’nden takip edilen toprak yol ile ulaşıldığında köy girişinin sağ tarafında basamaklı bir tünel bulunmaktadır. Köyün içinde 1950 yılında yapıldığı söylenen ve devşirme malzeme ile inşa edilmiş bir çeşme yer almaktadır (Foto 8). Bununla birlikte, köyde yer alan bir evin duvarında da işlenmiş taş tespit edilmiş (Foto 9) ve koordinatları alınmıştır (37.79° K, 32.03167° D). Köy muhtarı, köy ve çevresinde herhangi bir höyük ya da hanın olmadığını bildirmiştir. Köydeki evde ve çeşmede kullanılan işlenmiş devşirme taşların şu anda yeri kayıp olan kutsal bir mekandan getirildiğini köy halkından yaşlı bir hanım araştırma heyetine söylemiştir. DAMLAPINAR KÖYÜ: Sağlık Kasabası ile Damlapınar Köyü arasında günümüzde de faaliyet gösteren andezit taş ocağı yer almaktadır (37.81472º K, 32.01361 Dº). Damlapınar Köyü sakini ile yapılan görüşme sırasında köyün yakınlarında iki kilise kalıntısının yer aldığı bildirilmiş, bildirilen alana gidilmiş ve köyün doğusunda yer alan “Damlapınar Höyük” olarak adlandırılan höyük tespit edilmiştir (37.82889° K, 31.99472° D). Höyük 250 X 371 m. boyutlarındadır. Höyüğün kenarından eski bir yolun geçtiği söylenmektedir. Höyüğe yakın su kaynağının bulunduğu söylenmiş ve höyük çevresinde Geç Roma ve Bizans Dönemi’ne tarihlendirilebilecek seramik parçalarına rastlanmıştır (Foto 10). Höyük üzerinde kaçak kazı çukurları tespit edilmiştir. Höyüğün güneyinde yer alan bir tarlanın içinde üzerinde iç içe daire motifi yer alan lahit parçası bulunmuştur (37.82889º K, 3 31.99278º). Üzerinin yazıtlı olduğu söylenen diğer bir lahit parçasının ise yıllar önce kaybolduğu köy sakini tarafından ifade edilmiştir. Damlapınar Köyü girişinde, Bizans Dönemi’ne tarihlendirilebilecek devşirme taşlarla inşa edilmiş bir çeşme bulunmaktadır (37.82833° K, 31.97972° D) (Foto 11, 12). SARAYCIK KÖYÜ: Saraycık Köyü’nün “Sivri Tepe” olarak adlandırılan mevkiinde köy sakinleri tarafından antik döneme ait bir yapı ya da kilise kalıntısı olduğu söylenmiş olsa da herhangi bir kalıntıya rastlanmamıştır. Köylülerle yapılan görüşmede Saraycık - Fasıllar ve Saraycık Konya arası eski bir yol güzergahı olduğu ifade edilerek, günümüzde kullanılmayan ve yerinin de bilinmediği bu güzergah ile Saraycık’tan Fasıllar’a yayan üç saatte gidildiği belirtilmiştir. ERENKAYA KÖYÜ: Fasıllar ve Hasanşeyh Köyleri’nin kuzeydoğusunda yer alan Erenkaya Köyü’nün eski adının “Bulumiya” olduğu söylenmektedir. Ana yoldan köye girişte sol tarafta yan yana iki çeşme bulunmaktadır (Foto 13). Çeşmelerden sol taraftakinin Selçuklu Dönemi’nde, sağ taraftakinin ise 19.yüzyılda yaptırıldığı heyet tarafından düşünülmektedir. Sağda yer alan çeşmenin üzerinde Osmanlıca bir kitabe bulunmaktadır (37.75694º K, 32.17583º D). Erenkaya Köyü’nde yapım tarihi 1864 olan bir camii bulunmaktadır. Erenkaya Köyü sakini ile yapılan görüşme sonucunda Erenkaya’dan Çalıklı Köyü’ne; Erenkaya’dan Harmanlı üzerinden Konya’ya; Erenkaya’dan İnlice ve Karacaören’e, yine Erenkaya’dan ana yola paralel şekilde köy girişindeki çeşmelerin yan tarafından yayan olarak Bekece Han’a ulaşmayı sağlayan çeşitli eski yol güzergahları hakkında bilgi alınmıştır. KAYALI KÖYÜ: Erenkaya Köyü’nün güneyinde yer alan köyün girişinde ise bir kilise olduğu söylendiği halde herhangi bir kalıntı izine rastlanmamıştır. Ancak söz konusu mevkiinin koordinatları alınmıştır (37.72556° K, 32.19° D). Alanda sadece iki adet seramik parçası bulunmuştur. GÖKYURT KÖYÜ: Konya - Antalya devlet yolunun 36.km. sinden sola dönülerek (Kayalı yol ayrımı) 9 km.lik yolla da ulaşılan Gökyurt Köyü’nde yer alan Kilistra, Helenistik ve Roma dönemleri ile Erken Hristiyanlık dönemine tarihlendirilen (M.S 6.-13. yüzyıl) mimarî bir dokuya sahiptir. M.Ö. 2.binden günümüze kadar iskan gören Kilistra’nın adı M.S. 274’e tarihlendirilen mezar yazıtlarında geçmektedir. M.S. 7-8. Yüzyıla tarihlendirilen yumuşak kayalara oyulmuş kiliseler, şapeller, gözcü kuleleri, sığınaklar ile birçok kaya yerleşmesinin bulunduğu alanda 1998 yılında Konya Müzesi Müdürlüğü tarafından kazı ve temizlik çalışmaları yapılmıştır. 4 1998 yılında giderleri İl Özel İdare Müdürlüğü tarafından karşılanan kurtarma kazısı çalışmalarında, Haç Planlı Şapel, Sümbül Kilise, Büyük Su Sarnıcı ve Şırahanelerde temizlik, restorasyon, çevre düzenlemesi yapılmıştır. Haç Planlı Şapel iç ve dışı yekpare kaya oyuğu olması nedeniyle eşine az rastlanan nitelikte olup M.S. 8.yüzyıla aittir. Sümbül Kilise de M.S. 8.y.y'a tarihlendirilmektedir. Büyük Su Sarnıcı, karşılıklı yekpare kayaya oyulmuş dörder payeye oturan 3 nefli plan göstermektedir. Çiftli Şırahane ise karşılıklı yekpare iki kaya içine oyulmuş, çevresi ise bir kompleks halindedir. Kilistra Antik Kenti oldukça geniş alana yayılmış kaya oyuğu yerleşmeleri şeklindedir. Kilistra Antik Kenti içinde yer alan kaya yapılardan birinin yüzeyinde, ilk defa tespit edilen ve araştırma başkanı tarafından Hitit Dönemi’ne tarihlendirilebilecek bir rölyef olması ihtimali üzerinde durulmuş; ayrıntılı incelenmesi bakımından çeşitli açılardan fotoğraflanmıştır. Anıtla ilgili yapılması planlanan üç boyutlu tarama çalışmaları bu konuda daha detaylı bilgi alınmasına olanak sağlayacaktır. Gökyurt Köyü merkezinde devşirme taşlarla inşa edilen bir çeşme bulunmaktadır (37.66639º K, 32.20778º D). Ayrıca, köy merkezinde İnlice Köyü’nden gelen yol üzerinde bulunduğu söylenen çeşitli kabartma taşlar da dikkat çekmektedir. Kilistra’dan Konya’ya kuzeydoğu yönünde Karadiğin, Çayırbağı ve Hatıp Köyleri üzerinden bir eski yol olduğu söylenmektedir. Kilistra ve Karadiğin Köyü arasındaki eski yol üzerinde iki gözlü taş bir köprü yer almaktadır (37.71167° K, 32.27333° D) (Foto 14). KARADİĞİN KÖYÜ: Gökyurt Köyü’nün kuzeydoğu istikametinde yer alan köyde “Obasla” adı verilen bir höyük olduğu bilgisi köy sakinlerince verilmiştir. HATIP KÖYÜ: Hatunsaray’dan Konya’ya Hatıp üzerinden giden ve Roma Dönemi’nde kullanıldığı tahmin edilen antik yol, günümüzde kullanılan ana yol ile kesişmektedir. Modern yolun inşasından önce kullanılan ve kısmen değiştirilmiş eski yol kenarından Hitit Kralı Kurunta’ya ait kaya kabartmasının izlenebildiği söylenmektedir. Söz konusu yol güzergahında, Hatunsaray’dan Konya istikametinde Hatıp Köyü girişinde Deli Osman Hanı bulunmaktadır. Kilistra’dan Deli Osman Hanı’na yürüyerek bir günde gelindiği yöre halkı tarafından ifade edilmiştir. Hatunsaray ve Hatıp Köyü arasındaki eski yol kenarlarında birçok höyüğün bulunduğu köylülerce bildirilmiştir. Söz konusu alan yol güzergahının gidişini takip etmek amacıyla ziyaret edilmiştir. BEYŞEHİR – FASILLAR ANITI – GÜNEY İSTİKAMETİ 5 GÖKÇİMEN KÖYÜ: Beyşehir – Seydişehir yolu üzerinde bulunan Gökçimen Köyü merkezinde sarnıç olarak adlandırılan karşılıklı iki adet, yaklaşık 30 basamakla inilen dehliz yer almaktadır (Foto 15). Köyün kuzeyinde “Gökçimen Höyük” olarak adlandırılan bir höyük yer almaktadır (37.7225º K, 31.71389º D). 198 x 159 m. ebatlarındaki höyük yüzeyinde Erken Tunç ve Orta Tunç Çağları’na tarihlendirilen çok sayıda seramik tespit edilmesine rağmen, yakın çevresinde höyükle bağlantısı kurulabilecek bir su kaynağına rastlanmamıştır. Ancak günümüzde kullanılan modern yolun diğer tarafında (höyüğün karşı tarafı) su kaynağı bulunduğu söylenmiştir. Gökçimen Köyü sakinleri ile yapılan görüşmede Karahisar’dan gelen bir kervansaray yolu olduğu, Gökçimen’den Bayavşar, Kavak, Yenice, Akçalar, Seydişehir yönünde bir eski yol bulunduğu, bir diğer yolun da Irmaklı ve Gevrekli üzerinden doğuya gittiği bildirilmiştir. BAYAVŞAR KÖYÜ: Gökçimen Köyü’nün güneyinde, Seydişehir’in kuzeyinde yer almaktadır. Köy merkezinde Selçuklu tarzında inşa edilen ve iç mimarisinin Beyşehir Eşrefoğlu Camii ile benzerlik gösterdiği Hızır Ali Paşa Camii bulunmaktadır (Foto 16). Camiinin yapımında çeşitli devşirme işlenmiş taşların kullanıldığı tespit edilmiştir. İki taş üzerinde Yunanca yazıta rastlanmıştır. Söz konusu Camii’nin Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarım aşamasında olduğu gözlenmiştir. Köy sakinleri uzunca bir zamandır restorasyon faaliyetlerinin durduğunu bildirmiştir. Bayavşar Köyü’nün karşısından geçen eski bir yol güzergahının Beyşehir yönünden gelerek doğuda Irmaklı Köyü, güneyde ise Gevrekli Köyü’ne uzandığı söylenmiştir. IRMAKLI KÖYÜ: Bayavşar Köyü’nün doğusunda yer alan köye yakın bir konumda, eski yol güzergahında “Irmaklı Höyük” bulunmaktadır (37.5775° K, 31.83389° D). 347 x 340m. boyutlarındaki höyük “Kazancı Höyük” olarak da anılmaktadır (Foto 17a). Höyükte çok sayıda seramik parçası tespit edilmiş; bunlar arasında iyi perdahlı, kaba seramikler (Erken Tunç Çağı), iyi kaliteli mallar (Orta Tunç Çağı/ Roma Dönemi), ikili kulp örneği (Erken Tunç Çağı), sigillata örneği (Roma Dönemi) yer almaktadır (Foto 17b). Yakınından Çarşamba Deresi ya da Ali Deresi olarak adlandırılan suyun geçtiği söylenmektedir. Ancak suyun akış yönü değişmiş olabileceğinden günümüzde höyüğün yanından geçmemektedir. Yine, höyüğün yakınında Hamza Höyük’e giden taş döşeli bir yol tespit edilmiştir. AŞAĞI ESENCE KÖYÜ Irmaklı Köyü’nün yaklaşık 2 km. kadar kuzeyinde bulunan köyün batı tarafında birbirlerine yakın mesafede iki adet höyük bulunmaktadır. 6 Höyüklerden ilki “Hamza Höyük” olarak adlandırılmakta (Foto 18) ve Irmaklı (Kazancı) Höyük’ün kuzeyinde yer almaktadır (37.58722º K, 31.83083º D). 268 x 138 m. ölçülerindedir. Yoğun miktarda kaba seramik parçaları bulunmaktadır. Geç Kalkolitik, Erken Tunç Çağı ve Klasik Dönem’e tarihlendirilebilecek çanak çömlek parçaları yüzeyde tespit edilmiştir. Aynı yerleşimin iki parçası olabilecek ikinci höyük ise “Pazar Höyük” olarak tanımlanmaktadır (37.58639° K, 31.86528° D) (Foto 19a). 127 x 175 m. boyutlarındaki höyükte Erken Tunç Çağı’na tarihlendirilecek çok kaliteli olmayan, katkısı özensiz, cidarlı ve kaba ancak perdahlı seramik parçalarına rastlanmıştır (Foto 19b). Höyük eski yol üzerinde, yeraltı su kaynağına yakın bir konumda yer almaktadır. YUKARI ESENCE KÖYÜ Tepesinde tamamlanmamış/ durdurulmuş bir inşaat bulunan höyük yer almaktadır (37.61528º K, 31.84222º D) (Foto 20). 188 x 200m. ebatlarında höyük yer altı su kaynağının olduğu söylenen eski yol üzerindedir. Geç Kalkolitik Dönem, Erken Tunç Çağı, Orta Tunç Çağı (?), Roma ve Geç Dönem seramik parçalarına rastlanmıştır (Foto 20b). Esence Köyü’nde yeni kanal için yapılan çalışmalar sırasında köylüler tarafından yedi adet mezar bulunduğu ifade edilmiştir. Esence Köy Mezarlığı’nda Şamdaniye Kalesi’nden getirildiği söylenen antik dönem işlenmiş taşların bulunduğu bilgisine istinaden söz konusu mezarlıkta yapılan incelemede herhangi bir buluntuya rastlanılmamıştır. GEVREKLİ KÖYÜ: Esence ve Irmaklı Köyleri’nin güneydoğusunda yer alan köyün güneyinde Belediye Tüzel Kişiliği mülkiyetinde “Han Vakfı Höyük” bulunmaktadır (37.51889° K, 31.87083° D) (Foto 21). Höyüğün ortasından ana yol geçmektedir. Höyükten dolayı yeni yapılan yolun güzergahının değiştirildiği söylenmiştir. Höyüğün batı tarafında yer alan ağaçlık alanın arkasında eski bir yol olduğu köy sakinleri tarafından ifade edilmiştir. Höyük çevresinde yoğunlukla M.Ö. 4.- 3.bin yılları kapsayan Geç Kalkolitik - Erken Tunç Çağı’na tarihlendirilebilecek seramik parçaları tespit edilmiştir. Köy merkezinde yer alan Polatbey Camii bahçesinde taş kabartmalar bulunmaktadır. ÇAVUŞ KÖYÜ: Gevrekli Köyü kuzeyinde yer alan Çavuş Köyü’nde Erken Hristiyanlık Dönemi yer altına yapılan mağara mezarları olarak tanımlanan katakomb örneği görülmüştür. Roma Dönemi’ne ait yapıda dört sene önce Konya Müzesi Müdürlüğü tarafından 88 gün süren bir kazı ve temizlik çalışması yapıldığı bildirilmiştir. Mezar odasının girişinde tabanda mozaik parçaları bulunmakla birlikte, söz konusu parçaların çok iyi korunmadığından tahrip olduğu gözlenmiştir (Foto 22). Çavuş Köyü içinde yer alan evlerin duvarlarında devşirme malzeme olarak kullanılan işlenmiş taşlar yer almaktadır. Tespit edilen malzemelerin bazılarının Roma Dönemi’ne, 7 bazılarının ise Erken Hristiyanlık Dönemi’ne ait olduğu düşünülmektedir. Bir evin duvarında rastlanan taşın üzerinde “Nektôr Episcopos Aniktis?e?x” yazılı Yunanca bir yazıt ve haç motifi tespit edilmiştir. Çavuş Köyü’ün eski Roma Yolu üzerinde bulunan eski bir Roma kasabası olduğu düşünülmektedir. KARABULAK KÖYÜ: Konya – Seydişehir yolu üzerinde, Gevrekli Köyü’nün güneyinde yer alan Karabulak Köyü çıkışında, ana yol kenarında bulunan Şahinler Petrol’ün karşısında, Gedikler Mevkii olarak adlandırılan bölgede 3 adet höyük bulunduğu bilgisi üzerine, söz konusu alana gidilmiştir. KARABULAK HÖYÜK I (37.4675º K, 31.86444º D) : 44 x 80 m. boyutlarında oldukça küçük ve yayvan bir höyük olup, yüzeyinde çok az seramik parçasına rastlanmıştır. Seramikler olasılıkla Erken ve Orta Kalkolitik Dönem’e tarihlendirilecek, çok karakteristik özellik göstermeyen malzemelerdir. KARABULAK HÖYÜK II (37.4675° K, 31.85389° D): İlk höyük ile aynı hizada yer alan ikinci höyük 57 x80 m. boyutlarındadır. Yüzeydeki çok az seramik parçası tarihleme olarak ilk höyükle aynı verileri vermektedir. (El yapımı, kaba seramik = Erken/Orta Kalkolitik Dönem (?)). KARABULAK HÖYÜK III (37.4625° K, 31.85389° D): Diğer iki höyüğün kuzey tarafında yer alan alanda çok az Roma Dönemi’ne ait seramik parçasına rastlanmıştır. Ancak yüzeyde tespit edilen siyah çakmaktaşı parçaları ve kayalık bir alan olması bakımından, alanın prehistorik taş atölyesi olabileceği düşünülmektedir. TOL KÖYÜ: Gevrekli Köyü kuzeyinde, Irmaklı ve Esence Köyleri’nin doğusunda yer alan Tol Köyü’nde ana yolun yanında yer alan bir tepenin üzerinde, “Tol Höyük” olarak adlandırılan oldukça büyük bir höyük tespit edilmiştir (37.58917º K, 31.89806º D) (Foto 23a). Yüzeyi oldukça düz ve perdahsız oldukları için Geç Tunç I (Eski Hitit Dönemi) ve Geç Tunç II (Hitit İmparatorluk Dönemi) tarihlendirilebilecek seramik parçalarına rastlanmıştır (Foto 23b). AKÇALAR KÖYÜ: Gevrekli Köyü batısında yer alan ve Beyşehir – Seyidşehir ile Konya – Seydişehir ana yollarını birleştiren ara bir yol üzerinde bulunan köy merkezinde Sulama Kooperatifi’nin bahçesinde üzeri figürlü, kabartmalı işlenmiş taşlar bulunmaktadır. Köy sakinlerinin bilgilendirmesi ile köyde yer aldığı söylenen dört adet höyük gezilmiştir. 8 ABDi’NiN HÖYÜK (37.52806° K, 31.85389° D): Pancar tarlası içinde yer aldığından herhangi bir buluntuya rastlanmamıştır. HAMBALLI HÖYÜK (37.51556º K, 31.855º D): Yüzeyde Demir Çağı ve Klasik Dönem’e ait olduğu düşünülen seramik parçaları (ör. yassı kulplar) yer almaktadır. SELVİRAN/ SEHİRVİRAN HÖYÜK (37.51167° K, 31.82444°D): Çanak çömlek parçalarıyla kapatılmış mezar buluntusu tespit edilmiştir. Yoğun miktarda Erken Tunç Çağı’na ait seramik parçaları ile Orta Tunç Çağı’na tarihlendirilebilecek yüzeyi kaygan, koyu kırmızı, perdahlı parçalara rastlanmıştır. SEYRANTEPE HÖYÜK (37.49889° K, 31.8325° D): 385 x 300 m. boyutlarındaki höyük yakınlarında kilise kalıntısı olduğu söylenmektedir. Yüzeyde tespit edilen seramikler arasında genellikle geç döneme tarihlenen yassı kulplar sıklıkla göze çarpmaktadır. Ağız kenarında yapışık kulp parçasına rastlanmıştır. Kaçak kazıya ait tahribat çukurları tespit edilmiştir. Akçalar Köyü sakinleri tarafından eski yolun Hatıp ve Gevrekli üzerinden Akçalar tarafında uzanıp batıya doğru gittiği bilgisi verilmiştir. Yine Çaltepesi olarak adlandırılan mevkiide bir kilise kalıntısı, Kızılca olarak adlandırılan mevkiide ise üzeri çeşitli motiflerle bezenmiş rölyeflerin yer aldığı köy sakinleri tarafından ifade edilmiştir. MESUTLAR KÖYÜ: Beyşehir – Seydişehir ile Konya – Seydişehir ana yollarını birleştiren ara bir yol üzerinde bulunan Eğirler Köyü güneyinde yer alan köyde yöre halkıyla yapılan görüşmelerde Avdancık Köyü’nden gelen eski bir yol güzergahı ile kuzeyde Eğirler Köyü’ne ulaşıldığı ifade edilmiştir. Üç Tepeler olarak adlandırılan ancak araç ile ulaşımın çok mümkün görülmediği bir mevkide bir kale kalıntısı olduğu bilgisi köylülerce ifade edilmiş ve mevkide yapılan kaçak kazılar ile demir parçasının bulunduğu bildirilmiştir. EĞİRLER KÖYÜ: Mesutlar Köyü kuzey yönünde yer alan köyün 1.5 km ilerisinde Höyük Dibi olarak adlandırılan mevkide 200 x 300 m. ölçülerinde bir höyük bulunmaktadır (37.73278º K, 31.82833º D). Hem siyah hem kırmızı yüzeye ya da iç kısmı siyah yüzeyi kırmızı seramik parçaları Erken Tunç Çağı’na, ağız kısmı kıvrımlı, geniş tabak parçaları ise Hitit Dönemi’ne tarihlendirilmekte olup yüzeyde tespit edilen buluntular arasındadır (Foto 24). 9 BAYINDIR KÖYÜ: Eğirler Köyü güneybatısında yer alan köyün girişinde bulunan çeşmede devşirme malzeme kullanılmıştır (37.72111° K, 31. 78056° D). Köy merkezinde 1365 yılında yapılmış kare planlı bir camii bulunmaktadır. Dikdörtgen kesme taştan yapılmış giriş kapısı üstündeki sivri kemeri çerçeveleyen panonun üstündeki kitabeden camiinin yapım tarihi anlaşılmaktadır. Köy sakinleri ile olası eski yol güzergahları hakkında yapılan görüşme ile Mesutlar Köyü’nden Bayat’a giden bir yol bulunmadığı bilgisi edinilmiş; bunun üzerine Mesutlar Köyü üzerinden direk Karahisar’a uzanan bir antik yol olasılığı üzerinde durulmuştur. GÖNEN KÖYÜ: Bayındır Köyü’nün kuzeydoğusu, Eğirler Köyü’nün ise kuzeyinde yer almaktadır. Herhangi bir höyük ya da antik yerleşim tespit edilmemiştir ancak köylülerin beyanatları doğrultusunda Gönen’den Eğirler ve Mesutlar istikameti ile Seydişehir’e ulaşıldığı, Gönen’den Başgöze’ye uzanan eski bir kervan yolu olduğu, Konya merkezine direk yol olmadığı için ise Doğanbey üzerinden ulaşıldığı bilgileri edinilmiştir. BAHÇELİEVLER MAHALLESİ: Beyşehir – Seydişehir ana yol istikametinde ana yolun sol tarafında yer alan mevkiide “Karakızlar Höyük” adlı bir höyük bulunmaktadır (37.47056º K, 31.82833º D). 126 x 210 m. boyutlarındaki höyüğün yüzeyinde tespit edilen seramikler Erken Tunç Çağı ve Klasik Dönem’e aittir. Orta ve Geç Tunç Çağı tarihli seramiklerin de olabileceği düşünülmektedir. Höyüğün bir kısmının tarla olarak kullanıldığı gözlenmiştir. 10 Değerlendirme Araştırmamızın asıl amacını oluşturan ve Fasıllar Anıtı kapsamında bölgenin Hitit Dönemi’ndeki yeri ve önemini, dolayısıyla da Fasıllar Anıtı’nın işlevini açıklamaya yönelik incelemelerimizin 2015 yılı kısmını, Fasıllar ile bağlantılı ve Fasıllar’dan geçen antik yol güzergâhlarının takip edilmesine yönelik çalışmalar oluşturmuştur. Fasıllar Anıtı’ndan Kuzey, güney ve doğuya doğru yaklaşık 40 km. lik bir alanda yapılan yüzey araştırması verileri Anıt çevresinde yaptığımız araştırmaların tamamlanması açısından önem göstermekte aynı zamanda hazırlanan Coğrafi Bilgi Sistemine (GIS) dayalı çalışmaların tamamlanması da söz konusu alandaki yerleşim dokusunun anlaşılması için ayrı bir önem taşımaktadır. Daha önceki yıllardan hazırladığımız haritalara yeni merkezlerin eklenmesiyle oluşturulacak olan ve yerleşimlerin dağılımları ile dönemlere göre yol güzergahlarıyla olan bağlantılarını gösteren veriler, Hitit Dönemi özelinde fakat her dönem yerleşmelerini de kapsayacak şekilde yeni bilgiler sunmaya devam etmektedir. Geçtiğimiz dönemlerde yapılan yüzey araştırmalarından elde edilen sonuçlar doğrultusunda hazırlanan haritalar, kuzeyde Bayat Höyük, güneyde Çemçem Höyük olmak üzere Beyşehir’de iki ana Hitit yerleşiminin bulunduğu, bu iki yerleşimin arasındaki mesafenin aşağı yukarı bir günlük bir mesafe olduğuna işaret etmektedir. Ayrıca, orta ölçekli bir Hitit yerleşimi olduğunu düşündüğümüz Karahisar Höyük’de bulunan taş ocağının Fasıllar ile bağlantısının daha olası olduğu, kuzeyde yer alan Bayat Höyük ve Eflatunpınar Höyük ile de bölgede yer alan Findire Taş Ocağı’nın ilişkilendirilmesinin daha doğru olacağını düşündürmektedir. Bölgede yapılan araştırmalar sırasında ulaşılan arkeolojik alanlarda, yoğun olarak karşılaşılan kaçak kazılara ilişkin tahribat çukurlarının bölgede telafisi olmayan hasarlara yol açtığı gözlemlenmektedir. Söz konusu alanlarda geri dönüşü olmayan tahribatlar ülkemizin maddiyatla ölçülemeyecek değerlerinin kaybolmasına neden olmaktadır. Karşılaşılan kaçak kazı çukurları da bölgede gerekli koruma çalışmalarının aciliyetini ortaya koymaktadır. Ayrıca, Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulu tarafından alınan 5.11.1999 tarih ve 658 Sayılı İlke Kararı’nın I.Derece Arkeolojik Sit başlıklı fıkrasının c şıkkında yer alan “Höyük ve tümülüslerde toprağın sürülmesine dayanan tarımsal faaliyetlerin kesinlikle yasaklanmasına, ağaçlandırmaya gidilmemesine” hükmüne rağmen; Eflatun Pınar Höyüğü kuzeydoğu eteğinin şahıs mülkiyetinde olması bakımından tarla olarak kullanılarak höyükte tarımsal faaliyetin devam ettirildiği tespit edilmiştir. 11 Çalışmalarımız sonucunda 2015 yılı içerisinde 16 adet yerleşim tespit edilerek incelenmiştir. Tespit edilen yerlerin fotoğraflarının dijital ortama aktarılması, fotoğraflanan eserlerden yapılacak çizimler ve kütüphane araştırmaları devam etmektedir. Yeni verilerin eklenmesiyle oluşturulacak olan Coğrafi Bilgi Sistemleri (GIS) ve harita çalışmaları halen sürmekte olup çalışmalar sonucunda Fasıllar Anıtı’nın ve Tarhuntaşşa Bölgesi’nin, dolayısıyla Hitit tarihi coğrafyasının anlaşılmasına değerli katkılar sağlayacak yeni sonuçlara ulaşılacaktır. Şimdiye kadar yapılan tespitler, Hitit Dönemi'nde Fasıllar Anıtı'nı ilk kez yalnız bırakmamış, bulunan Hitit Dönemi’ne ait sfenks, Fasıllar Anıtı'nın taş ocağı olarak kullanılan bu bölgede yer almasının farklı açıklamaları olabileceğini de düşündürtmüştür. Bu yıl tespit ettiğimiz ve olasılıkla Hitit Dönemine tarihlenen yeni bir kaya anıtı da bölgede bilinen Hitit tarihi ile ilgili çalışmalara çok önemli yeni katkılar sağlayacaktır. Çok tahrip olmuş olan anıtın daha iyi değerlendirilebilmesi için yapılacak olan üç boyutlu taramalar, ileriki dönemlerde tarihi coğrafya açısından önemli katkılar sağlayacaktır. Çalışmalarımızla ilgili olarak hazırlanan İstanbul’da düzenlenen uluslararası iki konferans ve ikisi Çorum bir tanesi Ankara olmak üzere sunulan ulusal çalıştaylardaki konferanslar yanında yayınlanma aşamasında olan uluslararası iki makale ile yayın çalışmalarına devam edilmektedir. Gelecek yıl çalışmalarında Hitit Dönemi ve farklı dönemlerdeki yerleşimlerin tespitleri ve yazılı belgelerle birlikte değerlendirilecek çıkarımlar, bölgenin coğrafi, siyasi ve dinsel sürekliliğine işaret eden çok önemli yeni sonuçlar verecektir. Saygılarımla arz ederim. Yrd. Doç. Dr. Yiğit H. Erbil Yüzey Araştırması Başkanı 12 Foto1 Foto2 Foto3 Foto4 to3Foto3 Foto5a Foto5b Foto6a Foto6b Foto7 Foto8 Foto9 Foto10 Foto11 FFFF Foto12 Foto13 Foto14 Foto15 Foto16 Foto17a Foto17b Foto18 Foto19a Foto19b Foto20a Foto20b Foto21 Foto22 Foto23a Foto23b Foto24 Harita1