Avrupa Birliği işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları Karşısında
Transkript
Avrupa Birliği işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları Karşısında
Avrupa Birliği işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları Karşısında Türk Vergi Sistemindeki B a z ı D ü z e n l e m e l e r Funda B a ş a r a n Yavaşlar* I. Giriş Avrupa Birliği Ekonomik Ye Mali i ş l e r Konseyi'nin 1.12.1997 tarihli vergi pa ketindeki konulardan birini oluşturan İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralla rı , daha önceki' bir çalışmamızda- içeriğini ayrıntılı olarak ortaya koyduğumuz üzere, haksız vergi rekabetini önleme amaçlı bir düzenlemedir. Birlik'in hukuk terminolojisine kapsamlı olarak İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları ile gi ren* "haksız Vergi rekabeti" kavramı b u düzenlemede tanımlanmamakla birlikte, 7 2 3 Yard. Doç. Dr., Marmara Üniversitesi H u k u k Fakültesi, Vergi Hukuku Anabilim Dalı. Schlussfolgerungen des Rates "Wirtschafts- und Finanzfragen" vom 1. Dezember 1.997 zur Steuerpolitik-'Entschliessung des Rates u n d der im Rat vereinigten Vertreter der Regierungen d e r M i t g l i e d s t a a t e n v o m 1. D e z e m b e r 1 9 9 7 ü b e r e i n e n V e r h a l t e n s k o d e x für d i e U n t e r n e h m e n s b e s t e u e r u n g - B e s t e u e r u n g v o n Z i n s e r t r a e g e n , A m t s b l a t t nr. C 0 0 2 v.06.01.1998, S.0001-0006, Dokument 3 9 8 Y0106(01) Entschliessung des Rates und der im R a t vereinigten Vertreter der Regierungen der Mitgli edstaaten v . l . Dezember über einen V e r h a l t e n s k o d e x für die U n t e r n e h m e n s b e s t e u e r u n g , Amtsblatt nr. C002 vom 06.01.1998, S.0OO2-0005, Dokument 498Y0106(01) BAŞARAN Funda, Avrupa Birliği İşletme Vergilemesi Temel Kurallarına Uyum, Vergi Sorun ları Dergisi, S.l 56 (Eylül 2001), 127 v d . - " V e r h a l t e n s k o d e x für U n t e r n e h m e n s b e s t e u e rung/code of conduet for business t a x a t i o n " ibaresinin bu şekilde Türkçe'ye aktarılması ge rekçeleri için bkz. anılan bu makale, d p n . 1 ve BAŞARAN YAVAŞLAR Funda, Rekabet İstemi Zoru Gerçekleştiriyor mu? "Avrupa B i r l i ğ i YC Konsolide Bir Kurumlar Yergisi Matrahı", 17.Türkiye Maliye Sempozyumu (22-25 M a y ı s , Fethiye), 2002, 355, dpn.450. Doktrinde de bazı yazarların bu ibareyi kullandıkları g ö r ü l m e k t e d i r . . ö r n . bkz. OKUMUŞ Senü/ERDEL Veysel, Avrupa Birligi'nde Dolaysız Vergilerin Uyumlaştırılması Çalışmaları, Yaklaşım, S.l 13 (Mayıs 2002), 133; "Şirketlerin Vergilendirilmesinde Eylem Kodu" şeklinde Türkçe'ye çevir mekte YALTISOYDAN Billur, Avrupa B i r l i ğ i ' n i n Geleceği Tartışması Ekeseninde Dolaysız Vergiler: UyumlaştırmakYa Da U y u m l a ş t ı r m a m a k , İşte Bütün Mesele Bu, 17.Türkiye Maliye Sempozyumu (22-25 Mayıs, Fethiye), 20O2, 126 vd. Avrupa Topluluğu Antlaşması'nda (ATA) " i ç pazarda rekabeti bozulmadan koruyan bir sis tem" hedef olarak gösterilmekte (md.3, f. 1, b.g); ATA Bölüm 6, Kısım 1, "rekabet kuralları" başlığını taşımakta ve birinci alt k ı s ı m d a (md.81-86) işletmelere ilişkin rekabet kuralları; ikinci alt kısımda (md.87-89) devlet y a r d ı m l a r ı düzenlenmektedir. Ancak, bu hükümlerden -kısaca anımsatmak gerekirse- "vergi oranları, vergi matrahı ya.da başka ilgili faktörler kullanılarak, ilgili ülkede mutat şekilde geçerli-olan vergilendirme se viyesine oranla oldukça düşük bir efektif vergilendirmeye+ve giderek bir sıfır vergilendirmeye neden olacak şekilde, işletmelerin Birlik içindeki iktisadi faali yetlerinin yerine ilişkin kararlarını hissedilir şekilde etkileyen veya etkileyebi lecek olan her türlü önlemin (kanuni ve idari düzenleme ile idari uygulamanın)" varlığına bağlı olarak gündeme g e l e c e ğ i kabul edilmektedir (Temel Kurallar, A ve B harfleri) . 5 Avrupa Birliği Komisyonu'nun h i z m e t birimleri tarafından yapılan bir araştır manın da ortaya koyduğu üzere, işletmeler, vergisel açıdan en uygun yerde ya 15 rde birinde "haksız vergi rekabeti" k a v r a m ı yer almamaktadır, lçeriksel olarak konuya yakla şıldığında ise, haksız vergi rekabetini ö n l e m e d e başvurulacak bir madde olarak ATA md.87, f.l (eski md.92) karşımıza çıkmaktadır. B u maddeye göre, "Devlet tarafından, veya her ne şe kilde olursa olsun devlet kaynaklan vasıtasiyle yapılan Ve bazı teşebbüsleri Y e y a bazı mallan daha müsait duruma sokmak suretiyle rekabeti bozan veya bozma tehdidi gösteren yardımlar, üye devletler arasındaki mübadelelere t e s i r ettiği nisbette işbu Andlaşmada derpiş olunan ay kırı hükümler mahfuz kalmak üzere, M ü ş t e r e k Pazar ile kabili telif değildir." Buradaki "dev let tarafından veya her ne şekilde olursa olsun devlet kaynaklan vasıtasıyla yapılan yardım" ibaresine vergileri de dahil etmek m ü m k ü n d ü r (Ayrıca bkz. ODER Burak (TEKİNALP/ TEKINALP), AB Hukuku, 2. B., İstanbul 2000, § 30, knr.27). Nitekim, Temel kurallar'ın J harfinde, bazı devlet yardımlannm h a k s ı z vergi rekabetine yol açabileceği belirtilerek, buna işaret edilmiştir. Ancak, bu madde d a h i , haksız vergi rekabetine ilişkin doğrudan bir düzenle m e değildir. Buna karşılık YALTJSOYDAN (143), "karann hukuki etkisi itibariyle süi generis kategoride yer alan, konu ve içerik itibariyle açık, yöneldiği kurumlar (üye devletler) açısın dan bağlayıcı yasak hükümler içeren v e fakat takvim koşuluna bağlı bir hukuki işlem olduğu nu, süre koşulunun tamamlanmasıyla bağlayıcı etki yaratacağını" düşünmektedir. Kanaati mizce, Topluluk H u k u k u ' n u h bağlayıcı kaynakları ve bunların hangi Topluluk organları tara fından ne şekilde çıkarilabilecekleriATA'da açık şekilde düzenlenmiştir. Temel Kurallar'ın' üye devletler tarafından vergi paketinin tamamı ile birlikte kabulü halinde, pakette yer alan k o n u l a r b a k ı m ı n d a n hukuki b a ğ l a y ı c ı l ı k , bunların "bağlayıcı hukuk kaynaklarından biri - m u h t e m e l e n y ö n e r g e - şeklinde ç ı k a n l m a l a n " vasıtasıyla sağlanacaktır. Nitekim, Konsey 1 Aralık 1997 tarihli kararında (bkz. d p n . 1, Anhang 2 : Besteuerung von Zinsertraegen), Konıisyon'dan -pakette yer alan bir diğer k o n u olan- "faiz gelirlerinin vergilendirilmesi" konu sunda bir yönerge (Richtİinie) taslağı hazırlamasını istemektedir. Kanaatimizce, yazarın "süre k o ş u l u " olarak ortaya koyduğu d u r u m , "hukuken bağlayıcı bir işlem şeklinde ortaya çık mamdan ibarettir ki, bu durumda -süre koşulu gerçekleştiği için değil, Temel Kurallar yetkili organlar tarafından usulüne uygun ş e k i l d e bağlayıcı bir işlem şekline getirildiği için- artık doğal olarak hukuki bağlayıcılık kazanacaktır. O zamana kadar, Temel Kurallar üye ülkeler bakımından yalnızca politik y ü k ü m l ü l ü k l e r doğuran bir Konsey Karan'dır. Bir devletteki vergisel önlemlerin h a k s ı z olup olmadığı tayin edilirken, İşletme Vergilendiril mesi Temel Kuralları, B harfi, f.3'de g e t i r i l e n beş kriterden en az birinin mevcut olup olmadı ğı dikkate alınacaktır. Bu kriterler için b k z . BAŞARAN, Vergi Sorunlan Dergisi, S. 156 (Eylül 2001), 132 6 KOM(2001) 582, 6 vd. özellikle, 8-9. Bilgi için ayrıca bkz BAŞARAN Maliye Sempozyumu, 2002, 3 5 2 - 3 5 7 , 3 6 7 - 3 6 8 YAVAŞLAR, 17.Türkiye tınm yapmayı istemekte olup, "vergi sistemi" faaliyet yeri seçimi konusunda.iş letmeler bakımından öncelikli bir faktör niteliğindedir . Bu durum, bazı devlet lerin sermayeyi kendilerine ç e k m e k amacıyla bilhassa yabancı işletmelere kimi vergisel avantajlar tanımalarına, bu ise ikamet devletlerinde ciddi vergi geliri kayıplanna yol açmaktadır*. Temel Kurallar, AB'ye üye ülkeleri, sistemlerindeki haksız vergisel düzenleme ve uygulamaları kaldırmak ve gelecekte de bu tür dü zenleme ve uygulamalara yer vermemek yükümü altına sokarak (C ve D harfle ri)^ haksız vergi rekabetini önlemeye çalışmaktadır. Her ne kadar, Konsey ve •Konsey'de temsil edilen üye ülkelerin bir "karar (Entschliessung)"ı olması ne deniyle Temel Kurallar'ın üye ülkeler bakımından yalnızca politik bağlayıcılığı bulunmaktaysa da , politik yükümlülüklerine uymayan devletler üzerindeki po7 /f; Bu bağlamda, haksız vergi rekabeti konusuna işletmeler bakımından yaklaşıldığında "vergi planlaması" kavramıyla karşılaşılmaktadır. "Sistematik şekilde gerçekleştirilen vergiden ka çınma şeklinde tanımlanan (LANG Joachim, in: Tipke/Lang, Steuerrecht, 17. Auflage, § 7 Kz. 20) Y e r g i p l a n l a m a s ı , " p e ç e l e m e " y e d ö n ü ş m e d i ğ i sürece ( p e ç e l e m e kavramı için bkz. KAN ETİ Selim, Vergi Hukuku, 2 . B . , İstanbul 1989, 49 vd.; ÖNCEUKVMRULU/ÇACAN, Vergi Hukuku, 10.B., Ankara 2 0 0 2 , 2 5 v d . ) , - v e r g i kaçırmadan farklı olarak- yasaldır. Ancak, tek sorun vergi gelirlerindeki kayıp değildir. Sermayenin serbest dolaşımı imkanı çer çevesinde sermayenin rahatça yer değiştirebilmesine karşın, sermaye sahiplen bulundukları devletteki ikametlerine devam ettiklerinden bu devletin kamusal hizmetlerinden "bedava" yararlanmaları söz konusu olmaktadır. Böylece, haksız vergi rekabeti, ilgili devletin bir yan dan vergi gelirlerinde azalmaya, d i ğ e r yandan sunduğu kamusal hizmetlerden bedava yararla nılmasına yol açmaktadır. Ayrıca, AB Komisyonu, haksız vergi rekabeti sonucunda, vergi po litikaları koordine edilmeden gerçekleştirilen Pazar entegrasyonunun, ülkelerin kendilerine uygun bir vergi sistemini serbestçe seçebilmelerini ve buna bağlı olarak vergi matrahını ge nişletip, vergi oranlarını indirebilmelerini engellediğine işaret etmektedir. Yine haksız vergi rekabetine bağlı olarak, ücret üzerindeki vergi yükü son 15 yılda gittikçe artmıştır. Durum kü çük işletmeler bakımından da çok parlak değildir; büyük işletmeler vergi cennetlerine hareket ederek vergiden kaçınma imkanını kullanabilirken, küçük işletmeler-ve el sanatlarıyla uğra şanlar aynı imkanlara sahip değillerdir. Bkz. KOM (1997)495 endgültig, Brüksel L. 10.1997 (http://europa.eu.int/comm/taxation_customs/publications/officiaLdoc/com/taxatioh/com495_oct1997/de.pdf). Bütün bunlar, Yergi yükünün eşit şekilde dağılımını-engelledik leri gibi, vergi sisteminin b o z u l m a s ı n a da neden olmaktadırlar. Üye devletlerin diğer yükümlülükleri v e haklan ise şu şekilde sıralanabilir. Temel Kurallar'ın kapsamı içine giren yürürlükteki v e y a planlanan vergisel önlemler hakkında diğer üye devle ti/devletleri bilgilendirme ve diğer ü y e devletlerden bilgi talep edebilme (E harfi); bir diğer üye devletteki haksız vergi r e k a b e t i n e yol açabilecek önlemlerin tespitini isteyebilme (F Y e G harfleri); vergiden kaçınma ve vergi kaçırmayla mücadele için diğer üye devletlerle birlikte çalışma (K harfi); haksız vergi r e k a b e t i n i önleyici ilkelerin üçüncü ülkelerde veya Antlaşma'nın'nın uygulanmadığı b ö l g e l e r d e uygulanmasını destekleme (M harfi). Bkz. BAŞARAN, Vergi Sorunları Dergisi, S. 156 (Eylül 2001), 132-135 T o p l u l u k H u k u k u ' n u n b a ğ l a y ı c ı k a y n a k l a r ı k o n u s u n d a b k z , TEKlNALP Ünal (TE KiNALP/TEKİNALPJ, AB Hukuku, § 4. Temel Kurallar'ın yalnızca politik baglayıahğa sahip olduğu, Karar'ın başlangıcında da açıkça vurgulanmaktadır: Temel Kurallar'ın yalnızca politik bir yükümlülük getirdiğine v e böylece üye ülkelerin ve Topluluk'un Antlaşma'dan litik baskının şiddetli olabileceği A B içindeki çalışmalardan anlaşılmakta; hak sız vergi rekabetini önlemeye y ö n e l i k çalışmaların bir diğer merkezi olan OECD'de yapılan çalışmalar ise, işbirliğine yanaşmayan ülkelere şiddetli eko nomik yaptırımlar uygulanmasının söz konusu olabileceğini göstermektedir. 77 Üye devletlerin üzerlerine düşen yükümlülükleri yerine getirip getirmediklerini denetleme ve bu bağlamda Temel Kurallar'ın işleyişini sağlama görevi Konsey ve Komisyon'a verilmiştir - . A B içindeki işlevlerine uygun şekilde -*, Komisyon'un yürütmeyi gerçekleştirmekle^, Konsey'in ise, yönlendirme, gözetim ve karar almakla, görevlendirilmiş olduğu görülmektedir. 7 2 7 kaynaklanan hak ve yükümlülüklerine halel gelmediğine işaret ederek..." ("..., unter Hinweis darauf, dass der Verhaltenskodex eine politische Verpflichtung darstellt und somit die Rechte und Pflichten der Mitgliedstaaten und der Gemeinschaft wie sie sich aus dem Vertrag ergeben nicht berührt,...") . B k z . O E C D ' n i n Mayıs 1998 tarihli raporu (Harmful Tax Competition: An Emerging Global Issue), Haziran 2000 tarihli raporu (Towards Global Tax Co-operation) ve 2001 yılı ilerleme Raporu (The OECD's Projekt on Harmful T a x Practices: The 2001 Progress Report). Rapor lar için b k z . " h t t p : / / w w w . o e c d . 0 r g / E N / h o m e / O , , E N - h o m e - 1 0 3 - n o d i r e c t o r a t e - n o - n o - n o 22,00.html". OECD üyesi ülkelerce uygulanacak ortak yaptırımlar için ayrıca bkz. K A R A C A Yüksel, Zararlı Vergi Rekabetinden Z a r a r l ı Vergi Uygulamalarına: OECD Projesine iliş kin İlerleme Raporu Yayımlandı, Vergi Sorunları Dergisi, S. 160 (Ocak 2002), 51 İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları ile Konsey ve Komisyon'a verilen görevler şunlar dır: Konsey, Temel Kurallar'm kapsamı içine girebilecek^ vergisel önlemleri tespit etmek ve bu önlemler hakkında bilgi verilmesini kontrol etmek üzere, her üye devletten ve Kornisyon'dan üst düzey bir temsilci ile vekilden oluşacak bir Temel Kurallar Grubu atayacaktır (H harfi). Komisyon ise, yapacağı ön çalışmalarla Temel Kurallar Grubu'nu destekleyecek, gerek bilgi verilmesini gerekse önlemlerin haksız, olup olmadığını değerlendirme yönteminin gelişi mini kolaylaştıracak (1 harfi); ayrıca, T e m e l Kuralîar'ın dengeli ve etkili bir şekilde uygulan masını sağlamak amacıyla, Temel K u r a l l a r ' m uygulanımı ve vergisel devlet yardımları hak kında Konsey'e her. yıl rapor sunacaktır ( N harfi). Komisyon'a Yerilen başka bir görev ise, Temel Kurallar kapsamından bulunan b a z ı vergisel önlemlerin, Roma A n t l a ş m a s ı n ı n devlet yardımlarına ilişkin 92-94'üncü maddelerinin uygulama alanına girmesi mümkün olduğun dan, işletme vergilendirilmesi alanındaki devlet yardımları önlemlerine ilişkin düzenlemele rin uygulanmasının ana çizgilerini (Leitlinien) - 1 9 9 8 yılı ortalarına kadar- belirleme ve ilgili devlet yardımlarına ilişkin düzenlemelerin kesin bir şekilde uygulanmasına dikkqt etmektir (J harfi). x 7 7 I? U A v r u p a B i r l i ğ i K o n s e y i ve K o m i s y o n ' u n i ş l e v l e r i h a k k ı n d a b k z . TEKlNALP Ünal (TEKlNALP/TEKlNALP), AB Hukuku, S 10 ve § 11 14 Bu bağlamda, Avrupa Birliği K o m i s y o n u ' n u n yaptığı çalışmalar hakkında Konsey ve Avrupa ' Parlamentosu'na sunduğu ilk yıllık r a p o r u n tarihi 25.11.1998'dir (KOM(1998)595 endgültig) (Rapor için bkz, http;//europa.eu.int/comm/taxation customs/publications/ official doc/com/taxation/com n o v l 9 9 8 / c o m 5 9 5 d e . p d f i . Vergi paketinde yer alan üç konu nun da ele alındığı bu raporun Temel K u r a l l a r ' a ilişkin kısmında (kısım 2.1) öncelikle,'bütün üye devletlerin bilgi değiş-tokuşuna iştirak ettikleri ve Temel Kurallar'm uygulama alanına girebilecek vergisel önlemler hakkında bilgi verdikleri açıklanmaktadır. Bilgilerin verilmesi Temel Kuralları hayata geçirmek konusunda yapılması gereken işler arasında en önemlilerinden biri olan "üye ülkelerin mevzuatlarını, ve vergisel uygulamalarını denetleyerek, Temel Kurallar anlamında "haksız" düzenlemeleri tespit" işi, Kon sey tarafından -9.3.1998'de- oluşturulan Temel Kurallar Grubu'na verilmiştir (Temel Kurallar, H harfi) - . Ekonomik ve Mali İşler Konseyi'ne sürekli olarak raporlar s u n a n Grup'un en önemli raporları, 29 Kasım 1999 tarihli raporu ile 20 Kasım 2000 tarihli ilerleme raporudur . Bunların en önemli özelliği, işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'nda getirilen kriterleri bireysel düzenleme ve uygulamalara uygulayarak üye devletlerdeki "haksız" vergisel önlemleri, tespit y T M 77 Komisyon tarafından koordine edilmiş v e kolaylaştırılmış; gerekli durumlarda, ilgili önlem ler hakkındaki kanuni ve idari hükümler ile idari uygulamalara ilişkin daha ayrıntılı bilgilerin sunulması üye devletlerden talep edilmiştir. Bildirilen vergisel önlemler, bir işletme grubu içindeki hizmetlere ilişkin önlemler, m a l i hizmetlere ve off-shore işletmelere ilişkin önlemler, sektöre özel başka önlemler, bölgesel teşvikler ve diğer önlemler şeklinde gruplandınlrnıştır. Mevcut şartlar ve avantajlar hakkında ana bilgilerin verilebilmesi amacıyla, Komisyon, de netlenen tüm önlemlere ilişkin.özetler hazırlamıştır. Komisyon'un tespitlerine göre, üye devletler, Temel Kurallar anlamında haksız kabul edilebi lecek yeni vergisel önlemler almamışlardır. Temel Kurallar'm kapsamı içine girebilecek kimi önlemler ise, bazı üye devletlerde ya halihazırda yürürlükten kaldırılmış ya da sona ermiş du rumdadır. Üye devletler tarafından uygulanması planlanan önlemlerden bir kısmı, daha fazla incelenmeleri amacıyla Temel Kurallar Grubu'na gönderilmişlerdir. Grup, Temel Kurallar'm uygulama alanı içine girdiği düşünülen önlemlere ilişkin değerlendirmelerini içeren kapsamlı bir ara raporu Konsey'e sunacaktır. Schlussfolgerungen des Rates vom 9' M a e r z 1998 zur Einsetzung der Gruppe "Yerbaltenskodex" (Unternehmensbesteuerung), Amtsblatt nr. C 099 vom 01.04.1998, S.0001-0002 Temel Kurallar'daki düzenlemelere g ö r e Grup'un sunduğu pek çok ara raporun bulunması gerekmektedir. Ancak, bu raporlar k a m u o y u n a açıklanmamıştır. Başkanı'nın Bayan Primarolo olması nedeniyle "Primarolo Grubu" olarak da isimlendirilen bu G r u p ' u n 29.11.I999 tarihli raporundaki (Bericht der Gruppe "Verhaltenskodex" (Unter nehmensbesteuerung) an den Rat "Wirtschaft und Finanzen" (Primarolo raporu)) açıklamala ra göre, Grup öncelikle, üye devletlerin verdikleri bilgiler, "Vergi Politikası Grubu"nun daha önceki istişareleri çerçevesinde ulaşılan sonuçlar ve kamuya açık bilgilerden faydalanarak Te mel Kurallar'm uygulama alanı içine girebilecek önlemlerin bir listesini çıkarmıştır. Bu liste yapılacak çalışmalar için değerli hareket noktaları oluşturmakla birlikte yeterli olmamış ve il gili hükümlerin gerçekten de "haksız" olup olmadıkları sorusuna herhangi bir cevap vereme miştir. Diğer yandan Grup, Komisyon tarafından -üye devletlerden elde edilen bilgiler ışığın da 25.9.1998 öncesinde- gönderilen listede yer alan denetimine tabi önlemleri -Komisyon'un gruplandırmasına benzer şekilde- beş kategoride toplamış ve bunları denetleyecek iki alt grup oluşturmuştur. Kategoriler şunlardır: bir işletme grubu içindeki hizmetler, mali hizmet ler ve off-shore şirketler, sektöre özel başka kurallar, bölgesel teşvik önlemleri, diğer faali yetler, nihayet ayrı bir kategori olarak, bağlı veya bağlantılı bölgeler. Temel Kurallar Grubu tarafından kararlaştırılan ana ilkelere göre, alt gruplar, denetlenecek hükümler listesinin mümkün olduğunca eksiksiz olmasını sağlayacaklar; yapacakları değerlendirmenin içeriğini ve unsurlarını tespit edebilmek amacıyla, ilgili düzenlemeleri Temel Kurallar'm B harfinde anılan kriterler çerçevesinde ülke karşılaştırmalı bir şekilde denetleyecekler ve yaptıkları isti şareler gizli olacaktır. etmeleri, ve böylece Temel Kurallar 'da özellikle de B harfinde yer alan-!<riterler ri somutlaştırmaları ve geliştirmeleridir, tik rapor ile ikinci rapor arasındaki iliş ki net bir şekilde ortaya konulmamış olmakla birlikte, ikinci raporun ilk raporu ortadan kaldırmadığı, ilk raporun varlığını devam ettirdiği anlaşılmaktadır ' '. 7 1 Temel Kurallar Grubu yaptığı ilk değerlendirmede, Temel Kurallar'in B harfi, 1-5 no'lu bent lerde ortaya konulan kriterlerin ne ş e k i l d e y o r u m l a n m a s ı gerektiği üzerinde durmuştur. G r u p ' a göre, lafzi bir yorumlamada bu kriterlerden bazıları kısmen veya tamamen anlamsız olabilmektedirler; bu nedenle bazı kriterlerin yalnızca lafzi değil aynı zamanda geniş bir şe kilde yorumlanması şarttır (b.c, no: 14). Komisyon ve Başkanlık da, Grup.'u desteklemek ve onun çalışmalarına bir başlangıç noktası oluşturması amacıyla, ilgili hükümlere ilişkin geçici bir değerlendirme yapmışlardır. Bu ilk değerlendirme, üye devletlerin dikkat çektikleri nok talarla birlikte ele alındığında, bir sonraki "değerlendirme süreci" için yararlı bir temel oluş turmuştur (b.c, no: 15). Beş kategoriye ve bağlı veya bağlantılı bölgelere ilişkin kuralların, -Temel Kurallar'ın B harfi anlamında- son derece düşük bir efektif vergilemeye ve giderek bir sıfır vergilemeye yol açıp açmadığı araştırılmış (b.d, no: 16); üye ülkelere, ilgili düzenlemelerin kendi görüşlerine göre niçin düşük bir efektif vergilemeye yol açmadığını açıklama imkanı tanınmıştır (b.d, no: 17). Herhangi bir rapor sunmayan ülkelerin, b ö y l e c e ülkelerindeki düzenlemelerin düşük bir efek tif vergilemeye yol açtığını kabuİ ettikleri k a r a r a bağlanmıştır (b.d, no: 18). Temel Kurallar Grubu ayrıca, yaptığı değerlendirmeleri desteklemek amacıyla Başkanlık ve Komisyon daire leri tarafından hazırlanan az miktardaki t a r t ı ş m a belgeleri temelinde, örneğin küçük ve orta ölçekli işletmeler, bölgesel önlemler, k ü ç ü k boyutlu ulusal ekonomiler, holding şirketler ve sektöre özel Önlemlere (gemi yapımı ile d u y m a ve görmeyle ilgili sektör) ilişkin diğer önem li soru ve konulan da ele almıştır (b.g). Diğer yandan Grup, Komisyon'a müracaatla ondan iki-konuda çalışma yapmasını istemiştir. Bunlardan ilki, üye ülkelerdeki holding şirketlerin vergilendirilmesine; ikincisi ise, üye ülke lerdeki idari uygulamalara ilişkin karşılaştırmalı bir çalışmadır (b.h, no:25). Temel Kurallar Grubu, -idari alandan bağımsız olarak- üye ülkelerdeki resmi makamların bireysel olayları değerlendirme imkanlarının üye ülkeden ü y e ülkeye farklılık gösterdiğini ye bu durumun Topluluk içindeki iktisadi faaliyetlerin yerine ilişkin kararlan, -resmi imkanlar, her somut olayda Grup tarafından tanımlanabilecek v e değerlendirilebilecek tanımlanabilir hüküm ve uygulamalara yol açmasalar dahi- etkileyebilecek nitelikte olduğunu saptamıştır. Her iki ra por için de bkz. BAŞARAN- YAVAŞLAR Funda, AB'de Haksız Vergi Rekabeti, Türkiye VI. Vergi Kongresi (19-20 Nisan 2002), İstanbul Yüksek Ticaret ve MÜ1İBF Mezunları Derneği, 126 vd.; İlk r a p o r şu a d r e s t e b u l u n a b i l i r : h t t p : / / e u r o p a . e u . i n t / c o m m / t a x a t i o n _ c u s toms/french/taxation/law/ primarolo/primarolo_de.pdf; Kamuoyuna açıklanmamış ikinci ra porun içeriği konusunda ana bilgi kaynağı o l a r a k ise bkz. NIJKAMP Heleen, LanHmark agre ement on EU tax package: new guidelines stretch scope of EU Code of Conduct, EC Tax Re view, 2001/3, 147 vd. (Kamuoyuna açıklanmamış bir raporun, söz konusu yazarın bilgisi da hiline ne şekilde ulaşmış olduğu bir merak konusudur.) Ecofin Konseyi'nin 2414'üncü toplantısı h a k k ı n d a basın odasında yer alan 5.3.2000 tarihli habere göre (Presse:47, nr.: 6591/02), Primarolo, Grup'un yıl sonuna kadar izlenecek çalışma programı hakkında Komisyon'a sözlü bir r a p o r sunmuş olup, program, Kasım 1999 tarihli raporunda "haksız" bulunan 66 önlemin geri alınmasındaki ilkelere Ye, üye ülkelerin getir dikleri yeni önlemlerin "Temel Kurallar anlamındaki yeni haksız vergisel önlemler almama yükümlülüğü" çerçevesinde değerlendirilmesine dayanmaktadır.; Ancak NIJKAMP (EC Tax AB içinde 2000 yılı sonrasında yapılan çalışmalar daha çok, üye devletlerin sis temlerindeki haksız vergi rekabeti doğurucu düzenleme ve uygulamaları geri al ma Ye yeni bu tür düzenleme ve uygulamalara girişmemeleri üzerinde yoğunlaş mıştır.. 27.9.2000 tarihinde Ecofin Konseyi işletme Vergilendirilmesi Temel Ku rallarına göre haksız sayılan vergisel önlemlerin kaldırılması için bir zaman pla nı üzerinde anlaşmaya varmış; ancak bu anlaşmadaki şartların, üye ülkeler vergi paketinin tamamının uygulanması konusunda bir anlaşmaya varmadıkları sürece yürürlüğe girmemesi yaklaşımı benimsenmiştir ^. Hemen belirtmek gerekir ki, Temel Kurallar'm akıbeti, vergi paketinin diğer konularına bağlı olarak 2002 so nuna dek belirlenecek; üye ülkeler paketin tamamını uygulayıp uygulamamak konusunda bu tarihe kadar bir karara varacaklardır . Temel Kurallar neticesiz kalsa bile, üye devletlerin haksız vergi rekabetine yol açan kimi düzenlemeleri7 20 1 9 Review, 2001/3, 148), resmen kabul edilmemiş olması nedeniyle ilk raporun mevcut statüsü nün açık olmadığı görüşündedir. B u n u n l a birlikte yazar diğer yandan, Ecofin Konseyi tara fından 27.11.2000'tarihinde yanlan anlaşmada, "gerek - K o n s e y tarafından onaylanan- rehber esasların gerekse Primarolo Grubu'nun 1999 tarihli listesinde yer alan önlemlerin kaldırılma s ı n ı n yer aldığına işaret ederek, ilk raporun Yarlığını koruduğunu dile getirmiş olmaktadır. Çünkü, aksi takdirde, geçerli olmayan bir raporda "haksız" olarak kabul edilen vergisel ö n lemlerin kaldırılmasına gerek olmazdı. ' Bkz. NUKAMP, EC Tax Review, 2 0 0 1 / 3 , 147 20 •• Bkz. Schlussfolgerungen des Vorsitzes Europaeischer Rat (Santa Maria de Feria), 19-20.6.2000, nr.42 r h t t D : / / u e . e u . i n t / N e w s r o o m / L o a d D o c . a s p ? B l D = 7 6 & D l D = 6 2 0 6 9 & f r o m = & L A N G = l ) (:"Der Europäische Rat fordert den Rat (Wirtschaft und Finanzen) auf, seine Beratungen über alle Teile des Steuerpakets entschlossen fortzusetzen, damit so bald wie möglich, spätestens aber Ende 2002, vollständiges E i n v e r n e h m e n über die A n n a h m e der Richtlinien und die Durchführung des. gesamten Steuerpakets erzielt wird.") ve burada Anlage 4 ("3. Auf dieser Grundlage werden die Arbeiten fortgesetzt werden, um im Einklang mit gleichlaufenden Ze itplänen für die Hauptteile des Steuerpakets (Besteuerung der Zinserträge, Verhaltenskodex (Unternehmensbesteuerung), Zinsen u n d Lizenzgebühren) Einvernehmen über das Paket als Ganzes zu erzielen."). Ayrıca bkz. http://europa.eu.int/comm/taxation customs/taxation/ information notes/ taxation package/taxpack.htm#Progress on the 'Tax Package'. (:"Full ag reement on the implementation of the tax package as a whole is to be reached as soon as pos sible - and at the latest by the end of 2 0 0 2 . The Ecofin Council on 26 and 27 November reac hed agreement on key points: l)it approved the essential lines of the content of the future di rective on the taxation of savings i n c o m e ; 2)it confirmed that, as agreed on 1 December 1997, all harmful business tax m e a s u r e s must be ended by the start of 2003; 3)it reached a compromise on all the outstanding p o i n t s in the taxation of interest and royalties.") (Kornisyon'un - m a k a l e tarihi itibariyle güncel— bu sayfasında İşletme Vergilendirilmesi Temel Ku ralları hakkında verilen bilgiler ise şunlardır (http://europa.eu.int/comm/taxntion_customs/taxation/information_notes/taxation_package/taxpack.htm#The Code of Conduct for business taxation): "The Code of Conduct for business taxation The E'cofin Council recalled that, as agreed on 1 December 1997, all harmful measures co ming with the scope of the Code of Conduct (see above) must be dismantled by 1 January 2003 and the benefits must run out by the end of 2005. Nevertheless, the Council may decide, on the basis of a report by the Code of Conduct Gro- ne, devlet yardımlarına ilişkin ATA md.87-89 (eski md.92-94) çerçevesinde iti raz edilebilmesi mümkündür . 27 II. Ulusal Programa Göre İşletme Vergilendirilmesi Temel Kurallarına Uyum Sorunu Avrupa Konseyi tarafından onaylanarak yürürlüğe giren Katılma Ortaklığı Belg e s i ' n d e , kısa vadede, yeni vergi önlemlerinin İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'nda yer alan ilkelere uygun olması talep edilmektedir. Katılma Ortak lığı Belgesi'ndeki bu açıklığa karşın, Ulusal Program'da , İşletme Vergilendiril mesi Temel Kuralları'na ilişkin herhangi bir açıklama bulunmamaktadır. Prog ram'ın "vergilendirme" 'kısmında * yapılan açıklamalardan çıkan sonuç, doğru dan vergiler alanında Türk mevzuatının AB müktesebatma uygun olduğu, bu ne denle mevzuatta herhangi bir değişiklik yapılmasına ihtiyaç olmadığıdır. 22 2J 2 2 Nitekim, Program'da "mevcut durum" -* başlığı..altında, Ankara Antlaşması md.16, Katma Protokol md. 44 ve 1/95 sayılı OKK md. 5 0 gereğince, Topluluğu Kuran Antlaşmanın rekabet, vergilendirme ve mevzuatların yakınlaştırılmasına ilişkin kurallarının akit taraflar arasındaki ortaklık ilişkisinde de uygulanması gerektiği hatırlatılmakta ve bu doğrultuda, ayrımcı ve koruyucu vergilendirme nin kesinlikle yasaklamış 21 2 2 2 3 2 4 2 5 2 ^ 2 olduğu ifade edilmektedir ^. Dolaysız vergiler hakkm- up, to extend the effects of certain harmful measures beyond 31 December 2005. This will be done on a case-by-case basis in order to take account of any special circumstances. The scope of this exception is clearly meant to be v e r y limited. After 31 December 2 0 0 1 , traders will, w i t h certain exceptions, be barred from entering arran gements that have been found to be harmful and, in any case, may not derive any benefit from them after 31 December 2002.") Bkz. HAMAEKERS Hubert, Tackling Harmful Tax Competition- a Round Table on the Code of Conduct,. European Taxation, S e p t e m b e r 2000, 398 vd. (399); Ayrıca bkz. bu makalede dpn. 4 8.3.2001 tarihli Konsey Karan (2001/235/EC), OJ L 85, 24.3.2001. KOB'un İngilizce metni ne h t t p : / / e k u t u p . d p t . g o v . t r / a b / k o b / a p t r 2 0 0 1 .pdf. r e s m i o l m a y a n T ü r k ç e çevirisine ise, http://\vww.euturkev,org.tr/abportal/content.asp?ClD=1263 adreslerinden ulaşılabilir. Resmi olmayan çeviride, İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, "İş Vergisi ile ilgilim Uygulama Kuralları" şeklinde Türkçe'ye aktanlmıştır. Bkz. bu makalede dpn.3 2001/2129 sayılı Bakanlar Kurulu K a r a n , RG t.24.3.2001, S.24352 (mük.), düzeltmeler için bkz. RG t . 6 . 4 . 2 0 0 1 , S.24365, 20-22 (Program, http://www.euturkev.org.tr/abportal/ category.asp?TreelD=l 61 adresinde mevcuttur.) Ulusal Program, 4.1.i., 207 vd. Ulusal Program, 4.1.1., I, a, 207 Ankara Antlaşması md.16: "Akid Taraflar, Topluluğu kuran Andlaşmanın üçüncü büyük bö lümünün I inci kısmında yer alan rekabet, vergileme ve mevzuatın yaklaştırılması ile ilgili hükümlerde anılan ilkelerin, ortaklık ilişkilerinde uygulanması gerektiğini kabul ederler." da ise, Kurumlar vergisi alanında Topluluk'un çıkarmış olduğu, "iştirak direlaifı", "birleşme direktifi" ve "bağlı şirketler arasındaki mali ilişkilerden kaynakla nan örtülü kazancın tespiti nedeniyle yapılan vergilendirme sonucu ortaya çı kan çifte vergilendirmenin önlenmesi için yapılan sözleşme" ile bu alanda çıka rılmış olan Türk mevzuatının birbiriyle örtüşmekte olduğu; kaldı ki, bu konular la ilgili koşulların tam üyeliğin gerçekleşmesinden önce uygulanmasının bek lenmediği belirtilmektedir . Türkiye'nin nihai hedefi *, -vergilendirme alanın da kısa ve orta vadeli öncelikler çerçevesinde yapılabilecek düzenlemeler hariçmünferit farklılıkların katılım müzakerelerinde derogasyon talep edilmek sure tiyle giderilmesidir. Bunların dışında devam edebilecek bazı farklılıkları gideril mesi ise, tam üyelikte getirilecek düzenlemelerle gerçekleştirilecektir. 27 27 2 8 2 Katma Protokol md.44; " 1 . Hiçbir Akit Taraf, diğer Tarafın mallarına, benzeri milli m a l l a r a dolaylı veya dolaysız şekilde uyguladıklarından, hangi nitelikte olursa olsun, dolaylı veya d o laysız daha yüksek bir iç vergi uygulayamaz. Hiçbir Akit Taraf, diğer Tarafın mallarına, başka üretimleri dolaylı olarak koruyacak nitelikte bir iç vergi uygulayamaz. Akit Taraflar, imza tarihinde mevcut olan ve yukarıdaki kurallara aykın bulunan hükümleri en geç bu Protokolün yürürlüğe girişinden sonraki üçüncü yılın başında kaldırırlar. 2. Türkiye ile Topluluk arasındaki mal alışverişlerinde, ihraç edilen mallar, dolaylı veya d o laysız olarak bu mallara uygulanan vergilerden daha yüksek bir iç vergi iadesinden yararlana maz." 1/95 sayılı OKK md.5Q (dolaylı vergileri: "Taraflardan hiçbiri diğer Tarafın ürünlerine benzer ulusal ürünlere dolaylı veya dolaysız şekilde uyguladığından daha yüksek dolaylı veya dolay sız bir iç vergi uygulayamaz. Taraflardan hiçbiri, diğer Tarafın ürünlerine, başka ürünlere d o laylı koruma sağlayacak nitelikte, iç vergi uygulayamaz. Taraflardan herhangi birine ihraç edilen ürünler, bu ürünler üzerinden dolaylı veya dolaysız olarak ajınan iç vergileri aşan mik tarda dolaylı iç vergi iadesinden y a r a r l a n d ı r ı l m a z . Taraflar bu Kararın yürürlüğe girdiği ta rihte yukarıdaki kurallara aykın tüm hükümleri yürürlükten kaldırırlar." Nitekim, Ulusal Program'ın "Türk mevzuatında yapılması gereken değişiklik ve yenilikler" başlığı altında (4.1.1., II, b, 209), dolaysız vergilere ilişkin olarak aynen şu açıklamalar b u l u nulmaktadır: "Kurumlar Yercisine ilişkin 90/434,435. 4 3 6 / E E C sayılı AB Direktifleri ile İlgili Türk Mevzuatı Kanuni ve iş merkezleri Türkiye'de b u l u n a n kurumlann, belli şartlar dahilinde birleşme ve devirlerinden doğan karları vergilendirilmemektedir. Bu kar, ileride, fiilen gerçekleşmesi h a linde vergilendirilmektedir. Toplulukta da uygulama bu yöndedir. Dar mükellefler dahil, kurumların, kanuni ve iş merkezleri Türkiye'de bulunan kurumlann sermayesine iştiraklerinden elde ettikleri kazançlar vergiye tabi tutulmamaktadır. Toplulukta da mali merkezi Toplulukta bulunan k u r u m l a r a .aynı uygulama yapılmaktadır. Birbirine yönetim, denetim, işletme y ö n ü n d e n bağlı kurumların aralarındaki ticari ve mali ilişkilerden kaynaklanan örtülü kazancın varlığının tespiti halinde, ilgili kuruma ek vergi larhiyatı yapılması durumunda, bunlarla ilgili, kurumların kayıtları Vergi U s u l K a n u n u ' n u n ilgili hükümleri çerçevesinde düzeltilmektedir. Toplulukta da uygulama bu yöndedir. Dolayısıyla bu alanda şu anda Topluluk ve Türk Mevzuatı arasında bir farklılık bulunmadı ğından tam üyelik öncesinde bir değişiklik yapılmasına gerek bulunmamaktadır." Ulusal Program, 4.1.1., I, d, 208 Görüldüğü üzere Ulusal Program, dolaysız vergiler hakkında esas itibariyle Av rupa Birliği'nin hukuken bağlayıcı mevzuatına uyumu dikkate almakta, buna karşılık İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'na uyum gibi bir konuyu ele almamaktadır. Bunun nedenini; İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'nın hukuki bağlayıcılığının olmamasının yanısıra, Katılma Ortaklığı Belgesi'nde yalnızca getirilecek yeni vergisel önlemlerin (düzenleme ve uygulamaların) i ş letme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'na uygun olmasının aranmış ve buna karşılık yürürlükteki mevzuat bakımından böyle bir uyumlaştırmanın aranmamış olmasına bağlamak mümkündür. Bununla birlikte, sistemimizdeki bazı vergi dü zenleme ve uygulamalarının yakın gelecekte hukuken bağlayıcı hale gelmesi muhtemel bir düzenlemeye uyumunun incelenmesi yararlı olacaktır. III! Yürürlükteki Bazi Vergi Düzenlemeleri Y e Uygulamalarının İşletme Vergilendirilmesi Temel Kurallarına Uyum Sorunu A. Serbest Bölgelere İlişkin Düzenlemeler 1. Serbest B ö l g e l e r K a n u n u ' n d a 2P '"- y e r alan d ü z e n l e m e l e r ihracat için yatırım ve üretimi artırma, yabancı sermaye ve teknoloji girişini hız landırma, ekonominin girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etme, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanma amacıyla ( S B K md.l )> 1985 tarihli Serbest B ö l g e l e r Kanunu.ile. ülkemizde serbest bölgeler kurulmasına izin verilmiş durumdadır- . Kanun koyucu, bu bölgeleri kurma ve/veya işletme imkanına sahip olabilecek kimseler konusunda herhangi bir ayı rım yapmamış, Bakanlar Kurulu'ndan izin almak kaydıyla, gerek kamu kurum ve kuruluşlarının, gerekse yerli veya 'yabancı gerçek veya tüzel kişilerin serbest bölge kurup, işletebileceğini hükme'bağlamıştır (SBK md.2 f.2). Buna karşılık, serbest bölgelerde yapılacak faaliyetler "sınai, ticari ve hizmet" alanları ile sınır landırılmış, sınai, ticari veya hizmetle ilgili olma ve Ekonomik işler Yüksek Ko ordinasyon Kurulu'nun uygun görmesi şartıyla her türlü faaliyetin yapılabilmesi kararlaştırılmıştır (SBK md.4, f . l ) . Jf; 37 3 2 9 6.6.1985 tarih, 3218 sayılı Kanun, R G 1.15.6.1985, S. 18785 30 SBK m d . l : "Bu Kanun, Türkiye'de ihracat için yatırım ve üretimi artırmak, yabancı sermaye • ve teknoloji girişini hızlandırmak, e k o n o m i n i n girdi ihtiyacını ucuz ve düzenli şekilde temin etmek, dış finansman ve ticaret imkanlarından daha fazla yararlanmak üzere, serbest bölgele rin kurulması, yer ve sınırlarının tayini, faaliyet konularının belirlenmesi, işletilmesi, bölge lerdeki yapı ve tesislerin teşkili ile ilgili hususları kapsar." SBK md.2, f.l gereğince, serbest bölgelerin yer ve sınırlarını tespit yetkisi Bakanlar Kurulu'na aittir. ?7 32 Serbest bölgelerin çekici olmasının altında yatan en önemli nedenlerden biri, bu bölgelerde milli mevzuatların bazılarının kısmen ya da tamamen uygulanma ması ve kimi durumlarda bu bölgede faaliyette bulunanlara bazı mali teşvikler sağlanmasıdır. Nitekim, ülkemizde de SBK (md.4, 6 ve 8) gereğince, serbest bölgelerde vergi, resim, harç gümrük v e kambiyo mükelleflerine dair mevzuat hükümleri ile fiyat, kalite ve standartlarla ilgili olarak kamu kurum ve kuruluş larına kanunlarla ve diğer mevzuatla verilen yetkiler uygulanmadığı gibi, bu bölgedeki işleticiler ve kullanıcılara, yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek teşviklerden yararlanma imkanı tanınmıştır. Ayrıca, Tür kiye'deki tam ve dar mükellef gerçek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyet leri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getiril diğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir-^» - . Nihayet, S B K ' y a göre, serbest bölgeler gümrük hattı dı şında sayılmakta olup, bu bağlamda, serbest bölge ile Türkiye'nin diğer yerleri 33 3 5 Bu konuda ayrıntılı bilgi için bkz. GÜNEŞ Gülsen, Serbest Bölgeler, IÜHFM, C.52 (1987), S. 1-4, 601 vd. ve ŞEKER Sakıp, Türkiye'de Serbest Bölgeler Uygulamaları, Yergi Sorunları Dergisi, S. 155 eki (Ağustos 2001) SBK md.6, son fıkra şu şekildedir: "Türkiye'deki tam ve dar mükellef gerçek ye tüzel kişile rin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de, gelir ve kurumlar vergi sinden muaftır." Görüldüğü üzere burada, "... kazanç ve iratlar.... gelir ve kurumlar vergisin den muaftır" denmektedir. Ancak, bilindiği üzere, "muafiyet" ancak mükellefler bakımından söz konusu olabilir; vergi konusunun (kazanç ve iradın) vergi dışı bırakılmak istenmesi ha linde kullanılması gereken kavram, "istisna"dır. Serbest bölgelerde vergi mevzuatının uygulanmamasının (SBK md.6, f.2) anlamı, bu bölge lerde hiçbir işlem ya da olayın "yergi y ü k ü m l ü l ü ğ ü n ü doğurucu" nitelikte olmayacağıdır. Ni tekim, AYM (t.6.10.1986, E. 1985/21, K. 1986/23, AYMKD 1987, S.22, 197 vd. (218)), Ser best Bölgeleri Tesis ve Geliştirme Fonu'na kaynak olarak SBK md.7, f.2'de getirilmiş olan ücret adı altındaki mali yükümlülükleri, "...iptali istenen Yasanın-6. maddesinde serbest böl gelerde Yergi, resim, harç, gümrük ve k a m b i y o mükellefiyetlerine dair mevzuat hükümlerinin uygulanmayacağı belirtildiğine göre Yasa Koyucunun fona kaynak olarak 7. maddesinin ikin ci fıkrasında getirmiş olduğu mali yükümleri vergi ve benzerleri türünde görmediği ortada dır." diyerek AY md.73, f.3 ve f.4'ün u y g u l a m a alanı dışında görmüş ve böylece, burada "mali yükümlülük" olmadığından bahsederek, kanaatimizce çok açık bir şekilde olmasa da, serbest bölgelerde "mali yükümlülüğü d o ğ u r u c u " bir işlem veya olay olamayacağını kabul et miş olmaktadır. Buna bağlı olarak, kanun koyucunun "Türkiye'deki tam ve dar mükellef ger çek ve tüzel kişilerin serbest bölgedeki faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratları, -Türkiye'nin diğer yerlerine getirilmiş olduklarının kambiyo mevzuatına göre tevsik edilmesi halinde- gelir ve kurumlar vergisinden istisna etmesi", tam ve dar mükellefler bakımından -serbest bölgede doğmuş olması itibariylevergiye tabi olmayan bir kazanç ve iradın (dar mükellefler bakımından yalnızca ticari k a z a n ç ve menkul sermaye iradının (GVK md.7, f.l, b. 1 ve b.6; KVK md.12, b. 1, ve b.6) bizatihi serbest bölgeden Türkiye'nin diğer yerlerine ge tirilmesinin -gelir vergisi ve kurumlar vergisi bakımından- bir "vergiyi doğuran o lav" olarak kabul edilip edilmeyeceği sorusunu g ü n d e m e getirmektedir. arasında yapılacak ticaret, dış ticaret rejimine tabi tutulacak-^, serbest bölge ile diğer ülkeler ve'serbest bölgeler arasında ise dış ticaret rejimi uygulanmayacak tır. Bu düzenlemeler işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları'nda getirilen kriter ler çerçevesinde incelendiğinde sonuç şu şekildedir: a. işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.l gereğince, "avan tajların yalnızca dar mükelleflere ya da dar mükelleflerle olan işlemlere ta nınması" haksız vergi rekabetine yol a ç a n bir durumdur. 191 sıra no Tu GV Genel Tebliği'ne-* göre, bir kurumun serbest bölgelerdeki faaliyetlerinden sağlanan kazançlann ortaklara kar payı olarak dağıtılması halinde, -kurum kazancının tamamen veya kısmen serbest bölgelerdeki faaliyetlerden elde edilip edilmediğine bakmaksızın- bu kar paylarının, elde eden tam mükellef gerçek kişiler tarafından GVK md.85-87 çerçevesinde menkul sermaye ira dı olarak beyan edilmesi ve vergilendirilmesi gerekmektedir-^. Böylece, tam 7 3 - > 3 6 3 7 3 ^ AYM, Serbest Bölgeler K a n u n u ' n u n anayasaya aykırı olduğu iddiasıyla önüne gelen davada (t.6.10.1986, E. 1985/21. K. 1986/23, AYMKD 1 9 8 7 , S.22, 197 vd. (216-217)), SBK m d . 6 ' n m AY md.10 ye 73'e aykırı olmadığına -oy çokluğu ile- şu gerekçeyle karar vermiştir: "Serbest bölgeler gümrük hattı dışında sayılmakla beraber b u yerler devletin hükümranlık alanı dışın da bırakılmamıştır. Bir devletin kendi topraklan üzerinde bazı yasaların uygulanmadığı, ya bancı ya da yerli girişimcilere çeşitli kolaylıkların gösterildiği hatta kimi bağışıklıkların ta nındığı bölgeler kurması, devletin ülkenin o bölümünde_egemenliğinden vazgeçtiği anlamın da yorumlanamaz. Türkiye'deki serbest bölgelerin diğer ülke serbest bölgeleriyle rekabet ede bilecek bir iktisadi yapıya sahip olabilmesi için b u bölgelerde vergi, resim, harç, gümrük ve kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuat h ü k ü m l e r i n i n uygulanmayacağı ve bu hükümden serbest bölgelerde faaliyet gösteren yerli ya da y a b a n c ı girişimcilerin hepsi yararlanacağı ci hetle Anayasanın eşitlik ihlal iddiası varit değildir. Yatırım ve üretim safhalarında Bakanlar K u r u l u n c a uygun görülen teşyik tedbirlerinden de yine bölgede faaliyette bulunacak işletici k u r u l u ş l a r c a kullanıcılann hepsi yararlanacağına göre ortada Anayasanın eşitlik ilkesine aykın düşen bir yön bulunmamaktadır. Yeni kurulan bir serbest bölgenin bölgeler arası rekabette k e n d i s i n i koruyabilmesi, ayakta kalabilmesi için ülkeye sağladığı yararlar karşılığı orada faaliyet gösteren müteşebbisin vergi ve benzeri mali. yükümlerden muaf tutulması Kanuna d a y a n ı l m ı ş olmak koşuluyla mümkündür. B u r a d a da söz konusu muafiyet kanuna dayandırılmıştır. Yatırım ve üretim safhalannda. işleticiler ve kullanıcıların yararlanabilecekleri teşvikler, Ka nunun öngördüğü teşviklerden Bakanlar K u r u l u n c a uygun bulunanlar olacaktır. Bu durumda, maddenin sözü edilen Anayasa hükümlerine a y k ı r ı bir yanı yoktur." S B K md.8, f.2 gereğince, bedeli 500 ABD d o l a r ı n ı n altında olan Türkiye mahreçli malların, isteğe bağlı olarak ihracat işlemine tabi t u t u l m a m a s ı mümkündür. RG 1.19.1.1996, S.22528 (Bkz. Tebliğ, I . A . 7 ) Dan. 4. Daire, 191 sayılı GV Genel Tebliği'ndeki yorumu kabul etmiş ve söz konusu kar pay larının vergilendirilmesine ilişkin uygulamayı onaylamıştır. Ancak, 4. D kararlarında (bkz. t. 30.3.1998, E.97/2881, K.98/1280 (Lebib Yalkın Yayımları, Gelir Vergisi Mevzuatı, C.D, Sıra mükellef gerçek kişiler serbest bölgelerde elde edilen kazancın kendilerine dağıtılması halinde vergiye tabi tutulurken, dar mükelleflere dağıtılan kar payları vergi dışı kalmaktadır. B u ise, kar paylarına ilişkin-vergi avantajının yalnızca dar mükellef gerçek kişilere tanınması anlamına geldiğinden, bura da, işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b. 1 anlamında "haksız" bir durum ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık, diğer vergisel avantaj lar yalnızca dar mükelleflere/yabancılara veya dar mükelleflerle olan işlem lere tanınmayıp, aksine tam mükelleflere de (kamu kurum ve kuruluşları ile yerli gerçek ve tüzel kişilere) tanınmakta olduğundan (SBK md.6, f.3 ve 4 ile SBK md.3, a ve b), aynı "haksız" durum diğer vergi avantajları bakımın dan söz konusu değildir. b. îşletme'Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.3, "vergisel avantaj ların, avantajı sunan .'üye devlet .içinde gerçek bir iktisadi mevcudiyetten ba ğımsız olarak .tanınmasını, haksız vergisel önlem olarak kabul etmektedir. SBK md.2,.f.2:gereğince, serbest bölgelerin, yabancı gerçek veya tüzel kişi lerce kurulması ve/.ve.ya işletilmesi mümkündür^. Aynı Kanun'un "faaliyet :konuları"-.başlıklı md.4, .f.:l 'de ise, serbest bölgelerde, Ekonomik işler Yük sek Koordinasyon Kurulunca .uygun görülecek her türlü sınai, ticari ve hiz:metle ilgili faaliyetlerin yapılabileceği hükme bağlanmaktadır. Serbest böl.gelerde kimlerin hangi faaliyetleri yapabileceği konusunda Kanun'da getiril m i ş başka herhangi .bir düzenleme bulunmadığından, bu iki düzenlemenin '.birlikte değerlendirilmesinden ortaya çıkan sonuç, kanun koyucunun serbest •bölgedeki-vergisel avantajlardan yararlanabilmesi için, avantajdan yararlana cak-.şahısların Türkiye-içinde gerçek manada bir iktisadi faaliyette bulunma- :no: 3 3 8 ) ; t . 2 1 . 5 . 1 9 9 8 , . E . 9 7 / 3 6 8 3 , K . 9 8 / 2 0 9 7 ( D D , S.98 (1999), 253-254); t.9.6.1999, E . 9 8 / 3 7 7 8 , K . 9 9 / 2 4 9 0 (karar d ü z e l t m e talebinin reddi); t . 4 . 6 . 1 9 9 8 , E . 1 9 9 7 / 5 5 0 2 , •K.1998/2411 ; t . 2 4 . 6 . l 9 9 9 , E , l 9 9 8 / 3 6 1 1 , K . . 1 9 9 9 / 2 7 9 0 (karar d ü z e l t m e t a l e b i n i n r e d d i ) ) , " A n ı l a n K a n u n hükmü.incelendiğinde gelir .ve kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest böl gedeki faaliyetlerinden elde.ettikleri kazanç ye iratlar gelir Ye kurumlar Yergisine tabi o l m a makla birlikte, kurumlar açısından serbest bölgedeki faaliyetlerden s a ğ l a n a n k a z a n ç ve iratla rın ortaklara kar payı olarak dağıtılması halinde, bu kar payını elde eden o r t a k l a r açısından serbest bölgede elde edilen bir kazanç veya irat olmaktan çıkıp gelir Yergisi k a n u n a göre b e yanı gereken bir menkul sermaye iradı o l d u ğ u görülmektedir." denmek s u r e t i y l e , "tam m ü kellef ortaklar"dan değil de, yalnızca "ortaklar"dan bahsedilmesi, 191 sıra n o ' l u T e b l i ğ ' i n ak sine, Danıştay'ın vergilendirme'bakımından tam mükellef-dar mükellef ayrımı y a p m a d ı ğ ı dü şüncesine yol açmaktadır. Ancak, söz k o n u s u kararlara konu uyuşmazlıklarda m ü k e l l e f i y e t çeşidi (tam mükellefiyet-dar mükellefiyet) kararlardan anlaşılamadığından, b u k o n u d a Danış tay'ın yaklaşımıkonusunda kesin bir s o n u c a ulaşabilme imkanı yoktur. 191 sayılı T e b l i ğ ' e ve -Daniştay"kararlarına yöneltilen eleştiri için bkz. ŞEKER, S. 155 eki ( A ğ u s t o s 2 0 0 1 ) , 47 vd., özellikle 55-56 SBK md. 2, f.2- "Serbest bölgelerin, kamu k u r u m ve kuruluşlarınca, yerli veya yabancı ger çek veya tüzel kişilerce kurulmasına, işletilmesine B a k a n l a r K u r u l u ' n c a izin verilir." barının ya da Türkiye içinde esaslı bir iktisadi mevcudiyete sahip olmalarının aranmamış olduğudur. B u nedenle burada, Temel Kurallar, B harfi, f.3, b.3'de öngörülen "haksız" bir düzenleme bulunmaktadır. 2. 9 0 / 9 9 9 9 Sayılı Bakanlar Kurulu K a r a r ı ^ v e b u Karar hakkında bağlı 1 n o Tu Tebliğ'de yer alan d ü z e n l e m e l e r (Kıyı Bankacılığı): 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu m d . 5 , 3182 sayılı Bankalar Kanunu md.74 ve 223 sayılı Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname md.17 çerçevesinde Bakanlar Kurulu tarafından çıkarı lan 90/999 sayılı Karar ile, serbest bölgelerde kıyı (off-shore) bankacılığı faali yetlerinde bulunulması da dahil olmak üzere tüm bankacılık işlemlerini yapmak üzere banka kurulması ve yabancı bankaların şube açma esasları düzenlenmiş bulunmaktadır. Bu Karar hakkında çıkarılmış bulunan 1 no'lu Tebliğ'de^ ise, "serbest bölge veya bölgelerde münhasıran kıyı (off-shore) bankacılığı faaliyet lerinde bulunmak üzere bankalarm kuruluşu, Türkiye'de fiilen bankacılık faali yetinde bulunmayan yabancı bankaların şube açması,' faaliyet esasları, hesap ve kayıt düzeni ile denetim usulleri" düzenlenmektedir (1 no'lu Tebliğ m d . l ) . He men belirtmek gerekir ki, Türkiye'de k ı y ı bankacılığı faaliyeti yürütülebilmesi amacıyla serbest bölge ilan edilen tek yer, istanbul, Ataköy Turizm Kompleksin deki Galleria Ünitesinin C blok 1 inci v e 2 nci katlarıdır^ . Gerek 1 no'lu Teb liğ'de (md.1-3), gerekse istanbul Atatürk Havalimanı Serbest Bölgesi Kıyı (OffShore) Bankacılığı Merkez Y ö n e t m e l i ğ i ' n e ^ göre (md.7), Türkiye'de kıındu bir banka ile Türkiye 'de bankacılık faaliyetinde bulunan yabancı bir bankanın ser best bölgede şube açarak kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunması mümkün de ğildir. Türkiye'de kurulu bir banka ile Türkiye'de fiilen bankacılık faaliyetinde bulunan bir yabancı bankanın kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunabilmesinin tek yolu, serbest bölgede kıyı bankacılığı yapacak bankanın en az % 40'ına sahip olmaktır. Türkiye'de.fiilen bankacılık faaliyetinde bulunmayan bir yabancı ban ka ise, şube açarak da kıyı bankacılığı yapabilecektir. 7 2 4 0 4 İ 4 2 4 3 18.9.1990 tarihli Serbest Bölgelerde B a n k a Kurulması Ve Yabancı Bankaların Şube Açma Esaslarına Dair Karar, R G t.20.10,1990, S . 2 0 6 7 1 » Serbest Bölgelerde B a n k a Kurulması Ve Y a b a n c ı Bankaların Şube Açma Esaslarına Dair 18.9.1990 Tarih Ve 90/999 Sayılı B a k a n l a r K u r u l u Karan Hakkında 1 N o ' l u Tebliğ, RG t.19.12.1990, S. 20730 30.11.1990 t. ve 90/1210 sayılı Bakanlar K u r u l u Karan, RG t. 6.12.1990, S.20717. Kıyı ban kacılığı konusunda bkz. RElSOĞLU Seza, 4 4 9 1 Sayılı Yasa ile değişik Bankalar Kanunu Şer hi, Ankara 2000, md.7, f.5, 123 vd. ve EROL Ahmet/FINDIKÇI Mehmet, Off-Shore (Kıyı) Bankacılığı ve Türkiye Uygulaması (I), Mükellefin Dergisi, S.106, 205 vd. ve (II), S. 107, 195 vd. RG L27.02.1991, S.20799. Bundan sonra " Y ö n e t m e l i k " olarak anılacaktır. Kıyı Bankacılığı Merkezi'nde faaliyet gösterecek bankaların yararlanacağı teş vikler ise, Yönetmelik md.lO'da düzenlenmiştir. B u maddenin konumuzla bağ lantılı a ve b bentleri gereğince, Kıyı Bankacılığı Merkezinde faaliyet göstere cek bankaların -diğer serbest bölgelerdeki kullanıcılar gibi-, a)bÖlge faaliyetle ri nedeniyle elde ettikleri kazançlar her türlü vergi, resim ve harçtan istisna edil miştir ve bunlar kambiyo mükellefiyetlerine dair mevzuata tabi değillerdir; b) bölge faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ve iratları Türkiye'nin diğer yerlerine getirmeleri halinde -bu durumun kambiyo mevzuatına göre tevsiki şar tıyla-, bu kazanç ve iratlar için gelir ve kurumlar vergisi ödemeyeceklerdir^. Açıklanan bu düzenlemeler İşletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi çerçevesinde incelendiğinde ulaşılan sonuç şu şekildedir: a. Serbest bölgede şube açmak suretiyle kıyı bankacılığı faaliyetinde buluna bilmek, kanaatimizce avantajlı bir durumdur. Çünkü, yeni bir banka kurmak gerek hukuki gerekse ekonomik açıdan -şube açarak faaliyette bulunmaya oranla çok daha zordur. Nitekim, Türkiye'de kurulu pek çok bankanm Ata türk Havalimanı Serbest Bölgesi'nde yeni bir banka kurarak kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunmak yerine, Türkiye dışındaki kıyı bankacılığı merkezle rinde şube açmak yoluna gittikleri ifade edilmektedir^. Şube açmak suretiy le kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunarak bu bölgelerdeki vergisel avantaj lardan yararlanmak, ancak Türkiye 'de fiilen bankacılık faaliyetinde bulun- Md.10, f.l, b.b:"Kıyı Bankacılığı Merkezinde faaliyet gösterecek bankalar da diğer serbest bölgelerdeki kullanıcılar gibi aşağıdaki teşviklerden yararlanırlar: b) Bankaların Bölge faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazanç ye iratlar, Türkiye'nin diğer yerlerine getirildiğinin kambiyo mevzuatına göre tevsiki halinde de, gelir ve kurumlar vergisi ödemezler." Çok da iyi bir dille kaleme alınmamış olan bu bentteki, :"Kıyı Bankacılığı Merkezinde faali yet gösterecek bankalar ... gelir... vergisi ödemezler." ibaresi, yanıltıcı mahiyettedir. Her ne kadar GVK md.94 çerçevesinde kurumlara yapılan bazı ödemelerden -kanundaki ifadeyle"gelir vergilerine mahsuben" tevkifat yapılması söz konusuysa da, bir sermaye şirketi olarak bankalar K V K ' h a tabidirler ( K V K m d . l , b.a). Bu nedenle, tevkifat aslında "kurum kazancına mahsuben" yapılmaktadır. Nitekim.KVK m d . 44, f.l'de, "Beyannamede gösterilen kazançlar dan bu Kanuna ve Gelir Vergisi K a n u n u n a tevkifan kesilmiş olan yergiler (...) beyanname üzerinden hesaplanan Kurumlar Vergisinden mahsup edilir." denilerek bu durum açıkça or taya konulmaktadır. Yönetmelik md. 10, f.l, b.b'deki düzenlemeye bir anlam verme çabasıyla, burada, Kıyı Ban kacılığı Merkezi'nde kurulmuş bir bankaya ortak olan tam mükellef gerçek kişinin elde ettiği ortaklık payı nedeniyle Türkiye'de G V K ' y a tabi olmamasının kastedilmiş olduğu düşünülebi lir. Ancak bu da Yönetmelik md.10, f.l ' e aykın bir sonuç ortaya çıkmaktadır; çünkü burada, Yönetmelik md.10, f.l'de, a-f bentlerinde getirilen teşviklerin "Kıyı Bankacılığı Merkezinde faaliyet gösterecek bankalar" için getirilen teşvikler olduğu açıklanmaktadır, yoksa onların ortaklan için getirilmiş teşvikler değildir bunlar. EROL/FINDIKÇI, Mükellefin Dergisi, S. 106, 217 mayan yabancı bankalara tanınmış olduğundan, burada işletme Vergilendi rilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.l anlamında bir "haksız" düzenleme bulunmaktadır. b. işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.2 gereğince, "avan tajların, devlet içindeki vergi temeline/matrahına hiçbir, etkisi (keine Auswirkungen) olmayacak şekilde ulusal ekonomiden tamamen (völlig) izo le edilmesi" haksız bir vergi önlemi olarak kabul edilmektedir. Kıyı Banka cılığı Merkezi'nde, ancak ya bu amaçla kurulan bankalar ya da halen Türki ye'de fiilen bankacılık faaliyetinde bulunmayan yabancı bankaların şubeleri faaliyette bulunabileceğinden (Yönetmelik md.7) ve bunların — Türkiye'de kurulu bankalar hariç- Türkiye'de yerleşik kişilerden (/tam mükelleflerden) mevduat kabul etmeleri, bono, tahvil ve benzeri kıymetler ihraç etmek sure tiyle ödünç toplamaları mümkün olmadığından (90/999 sayılı karar, md.4, b.b -Bankalar Kanunu md.7, b.5 v e rnd.10, f.l ile bağlantılı olarak-), burada ki vergi avantajlarının Türkiye'deki vergi matrahına hiçbir etkisi olmayacak şekilde ulusal ekonomiden tamamıyla izole edilerek.tanınmış olup olmadığı sorunu ortaya çıkmaktadır. Kanaatimizce, Türkiye'de kurulu bankalardan mevduat kabul edilebildiği için, Türkiye'deki vergi matrahına "hiçbir etkinin olmaması" söz konusu değildir**. B u nedenle, de burada Temel Kurallar, f.3, b.2 anlamında bir "haksız" durum mevcut değildir. c. Şube açmak suretiyle kıyı bankacılığı faaliyetinde bulunma avantajının Tür kiye de fiilen bankacılık fâaliyetinde bulunan mükellerbankalara yasaklan mış olması, kanaatimizce, avantajın, "avantajı.sunan üye devlet içinde ger çek bir iktisadi faaliyet ve esaslı bir iktisadi mevcudiyetten.bağımsız.olarak" tanınması sonucuna yol açmaktadır. Bu nedenle, işletme Vergilendirilmesi Temel Kurallan, B harfi, f.3, b.3 anlamında da "haksız" bir.durum söz konu su olmaktadır. İşaret etmek gerekir ki, Primarolo Raporu'nda da bazı kıyı bankacılığı rejimleri Temel Kurallar anlamında haksız bulundukları^.gihi, Türkiye'deki serbest bölge rejimi ile istanbul kıyı bankacılığı rejimi, OECD 2000 Raporu'nda haksız ter cihli rejimler listesinde yer almaktadıt 4 8 . B. Kurumlar Vergisi Kanunu 'ndaki Bazı Düzenlemeler K KVK md.12, b.l'de "Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uygun işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde *° 4 7 4 8 Aksi görüşte YALTISOYDAN, 173. Rapor'da nr.52-53, 56 (rapor için bkz. dpn. 17'de anılan web adresi) Bkz. d p n . l ! veya bu temsilciler vasıtasiyle yapılan işlerden elde edilen ticari kazançlar" dar mükellefiyet konusuna giren kurum kazancı olarak kabul edilirken; aynı bendin parantez içi hükmü, -bu şartları haiz olsalar dahi- kurumların ihraç edilmek üze re Türkiye'den satın aldıkları veya imal ettikleri mallan Türkiye'de satmaksızın yabancı memleketlere göndermelerinden doğan kazançların Türkiye'de elde edilmiş sayılmayacağını belirtmektedir. "Türkiye'de satmaktan maksat, alıcı ve ya satıcının veya her ikisinin Türkiye'de olması veya satış akdinin Türkiye'de yapılmasıdır" (KVK md.12, b.l, parantez içi hükmü). O halde, en azından -satın aldığı veya imal. ettiği malı- yurt dışına satışını gerçekleştiren kimse (satıcı) Tür kiye'de olduğuna göre, aslında "Türkiye'de Vergi Usul Kanunu hükümlerine uy gun işyeri olan veya daimi temsilci bulunduran yabancı kurumlar tarafından bu yerlerde veya bu temsilciler tarafından, ihraç edilmek üzere Türkiye'den satın alınan veya imal edilen malların Türkiye'de satılmaksızm yabancı memleketlere gönderilmesinden doğan kazanç" söz konusu olup bu kazanç Kurumlar Vergisi'ne tabidir; ancak KVK md.12, b . l ' i n parantez içi hükmü ile vergi dışı tutul maktadırlar. Bu bağlamda; a. Bu vergi avantajı tam mükellef kurumlara tanmmayıp, yalnızca dar mükellef kurumlara tanınmış olduğundan, burada İşletme Vergilendirilmesi Temel . Kuralları, B harfi, f.3, b.l anlamında bir haksız düzenleme bulunmaktadır. b. V U K md.l56'da tanımlanan "işyeri"^ ve -KVK md.45, b.a'daki atfa binaenGVK md.8, f.2 ve f.3'deki "daimi temsilci"^ kavramları incelendiğinde, KVK md.12, b.l'deki vergi dışılıktan yararlanmak için dar mükellef kuru mun Türkiye'de herzaman esaslı bir faaliyet göstermesine gerek olmadığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu ise, Temel Kurallar, B harfi, f.3, b.3 anlamın da haksız vergi rekabetine yol açan bir durumdur. VUK md.156: "Ticari, sınai, zirai ye mesleki faaliyette iş yeri; mağaza, yazıhane, idarehane, muayenehane, imalathane, şube, depo, otel, kahvehane, eğlence ve spor yerleri, tarla, b a ğ , bahçe, çiftlik, hayvancılık tesisleri; dalyan ve voli mahalleri, madenler, taş ocakları, inşaat şantiyeleri, vapur büfeleri gibi ticari, sınai, zirai veya mesleki bir faaliyetin icrasına tahsis edilen veya bu faaliyetlerde kullanılan yerdir." GVK md.7, f.2 ye f.3: "... daimi temsilci, bir hizmet Yeya Yekalet akdi ile temsil edilene bağ lı olup, onun nam ve hesabına muayyen veya gayrimuayyen bir müddetle veya müteaddit ti cari muameleler ifasına yetkili bulunan kimsedir. Aşağıda yazılı kimseler, başkaca şartlar aranmaksızın temsil edilenin daimi temsilcisi sayılır lar. 1. Ticari mümessiller, tüccar vekilleri ve memurları ile Ticaret Kanunu hükümlerine göre acenta durumunda bulunanlar; 2. Temsil edilene ait reklam giderleri hariç olmak üzere, giderleri devamlı o l a r a k kısmen veya tamamen temsil edilen tarafından ödenenler; 3. Mağaza veya depolarında temsil edilen hesabına konsinyasyon suretiyle satmak üzere d e vamlı olarak mal bulunduranlar." K V K kapsamında karşımıza çıkan başka bir haksız durum ise, KVVK md.24, f.5'den kaynaklanmaktadır.. Bu maddeden yararlanılarak dar mükellef kurum ka zançları için öngörülen stopajın nihai vergilemeyi oluşturduğu hallerde, Temel Kurallar, B harfi, f.3, b.l anlamında "haksız rekabef'e neden olan bir durum söz konusu olmaktadır. Çünkü, bu şekilde, dar mükelleflerin tam mükelleflerden daha az vergi ödemeleri mümkün olabilmektedir. C. Gelir Vergisi Kanunu 'ndaki Bazı Düzenlemeler GVK md.30 gereğince, "Dar mükellefiyete tabi olanların, 1. Hükümetin müsa adesiyle açılan sergi've panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar (Türkiye'de başkaca iş yeri v e y a daimi temsilci bulunmamak şartıyla); 2. Bu sergi ve panayırlardan yaptıkları serbest meslek faaliyetlerinden elde et tikleri kazançlar; Gelir Vergisinden müstesnadır." GVK md.30'daki bu istisna yalnızca dar mükellef gerçek kişilere tanınmış olduğundan, burada Temel Ku rallar, B harfi, f.3, b.l anlamında bir haksız düzenleme söz konusu olmaktadır. Hemen belirtelim ki, dar mükellefler kurumlara bu imkan tanınmamış, onların elde ettikleri kazançlar stopaja tabi tutulmuşlardır (KVK md.24, f.2). GVK md.82, f.4 ve geçici md.56'ya göre, dar mükelleflerin (kurumlar dahil), yabancı sermaye mevzuatına.göre ilgili mercilerden izin alarak Türkiye'ye biz zat getirdikleri nakdi veya ayni sermaye karşılığında iktisap ettikleri menkul kıymetler ile iştirak hisselerini elden çıkarmalarından doğan kazançların hesa bında, kur farkından doğan kazançlar dikkate alınmaz. Ancak bunun için, mü kellefin Türkiye'de elde ettiği kazancın, yalnızca bu menkul kıymet ve iştirak hisseleri nedeniyle elde edilen menkul sermaye iratlanndan ve bu kıymet ve his selerin elden çıkarılmasından doğan kazançlardan ibaret olması ve mükellefin Türkiye'de menkul kıymet alım-satımı ile devamlı olarak uğraşmaması şarttır. GVK md.82, f.4 ve geçici md.56'da kur farkından doğan kazançların dikkate alınmaması avantajı yalnızca dar mükelleflere tanındığından, burada Temel Ku rallar, B harfi, f.3, b.l anlamında "haksız" bir düzenleme bulunmaktadır. j; Nihayet, yukarıda KVK md.12, b.l, parantez içi hükmünün aynısı/dar mükel lef gerçek kişiler bakımından GVK m d . l , f.l, b.l'de parantez içi düzenlemesi olarak yer almaktadır. Bu nedenle, GVK'daki bu hüküm de -yukarıda açıklananaynı gerekçelerle Temel Kurallar, B harfi, f. 3, b.l ve b.3 anlamında "haksız" bir önlemdir. 3 1 III, B D. Vergi Usul Kanunundaki Bazı Düzenleme ve Uygulamalar Sınırları ve kullanım kriterleri hukuki düzenlemelerle belirlenmeksizin yürütme organına takdir yetkisi tanınan durumlarda, İşletme Vergilendirilmesi Temel Ku ralları, B harfi, f.3, b.5'in gündeme gelme tehlikesi bulunmaktadır. Çünkü b.5'e göre, "vergi hukuku düzenlemelerinin şeffaf olmaması ve hukuki düzenlemele rin idari alanda gevşek ve muğlak şekilde -her olaya farklı- şekilde uygulanma sı" haksız vergi rekabetine yol açıcı bir durumdur. Vergi kanunlarında ve bunlar arasından VUK'da yürütmeye takdir yetkisi tanınmış pek çok alan bulunmakla birlikte, VUK'la. bağlantılı olarak ilk akla gelenlerden biri "uzlaşma"dır. Kanu nilik, eşitlik ve idarenin yasallığı ilkelerine aykırı olan, ancak özellikle hukuki barışı sağlama ve usul ekonomisi nedenleriyle savunulan uzlaşma kurumu V U K ek md.l vd.'da düzenlenmiştir. Gerek V U K ek md.l vd.'da gerekse uzlaşmaya ilişkin idari düzenlemelerde , uzlaşma konusu ve usulüne ilişkin esaslar getiril miş, uzlaşma komisyonlarının oluşum şekli, komisyonların uzlaşabilecekleri en üst rakamlar gibi hususlar tespit edilmiş; buna karşılık, idarenin uzlaşmaya var ma koşullarını içeren objektif esasiar öngörülmemiş, -eşitlik ve kanunilik ilkele rine uygun şekilde- idarenin her olayda takip etmesi gerekli uzlaşma kriterleri geliştirilmemiştir. Bu durum, idarenin -kanunilik ilkesiyle bağdaşmayarak, key filiğe varacak derecede- geniş bir takdir yetkisi alanı içinde uzlaşmayı gerçek leştirebileceği (ya da gerçekleştirmeyebileceği) görünüşünü yaratmaktadır. Bu ise, işletme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.5 anlamında haksız vergi rekabetine yol açan bir durumdur. 52 V U K çerçevesinde değinilmesi gereken bir başka konu ise, VUK'daki bilançolamaya ilişkin düzenlemelerdir. Rahatlıkla ayrı bir çalışma konusu oluşturacak ge nişlikteki bu mesele hakkında kısaca şunları ifade etmek mümkündür: VUK'da ki bilançolamaya ilişkin düzenlemelerin yeterli kapsamda olduğunu söyleyebil mek güçtür. Kanunda yalnızca, defter tutma, değerleme ve amortisman konulan kurallara bağlanmış olup; bilanço hukukunun ilkeleri dahil ayrıntılı düzenleme ler -yürütmenin yetki aşımı boyutlarında-" - 1 no'lu M S U G T ile getirilmiştir, iş letme Vergilendirilmesi Temel Kuralları, B harfi, f.3, b.4'de, "çok uluslu bir iş letme grubu içindeki faaliyetler neticesinde meydana gelen kazancın tespitinde uygulanan kuralların, uluslararası alanda genel kabul görmüş ilkelerden ve özel likle OECD tarafından kararlaştırılmış kurallardan ayrılmış-olması" haksız Yer- Bkz. Uzlaşma Yönetmeliği (RG t.3.2.1999, S23600), Tarhiyat Öncesi Uzlaşma Yönetmeliği (RG t.3.2.1999, S.23600) ve 268 sıra n o ' l u VUK Genel Tebliği (RG t.13.1 1.1998, S.23522). Bu konuda bkz. B A Ş A R A N Funda, T ü r k ye Alman Vergi Bilançosu Hukuklarında Gayri Maddi İktisadi Kıymetleri Aktifleştirme Şartlan, İstanbul 1999, 39 vd.