İşi Yeniden Keşfetmek: Desso`nun Döngüsel Ekonomiye Geçişi

Transkript

İşi Yeniden Keşfetmek: Desso`nun Döngüsel Ekonomiye Geçişi
İşi Yeniden Keşfetmek:
Desso’nun Döngüsel Ekonomiye
Geçişi:
Desso’nun CEO’su StefKranendijk’in döngüsel ekonomiye geçişte
karşılaşılan problemler ile ilgili yapmış olduğu bu yorum, her yıl dağıtılan
“Uluslararası Yeşil Ödülleri”nin organizatörleri tarafından basılan “İklim
Değişimi – Yeni Ekonomi” dergisinde yayınlanmıştır.
Dergi, 20-22 Haziran tarihleri arasında Rio’da gerçekleştirilen Rio +20
zirvesi katılımcılarına dağıtılır. Dergiye katkı sağlayanlar arasında Brezilya
Cumhurbaşkanı DilmaRousseff; Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Barack
Obama; Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin; Dünya Ticaret Örgütü
Genel Direktörü Pascal Lamy; Siemens AG Başkanı ve CEO’su Peter
Löscher ile Renault – Nissan ortaklığının başkanı ve CEO’su Carlos Ghosn
bulunmaktadır.
Avrupa Birliği’nin çevreden sorumlu komiseri JanezPotocnik, yakın zaman
önce Lahey’deki Hollanda Parlementosu’nda gerçekleştirilen bir
toplantıda, “Büyüme modelimiz üstüne yeniden kafa yormalıyız” dedi.
“Bugün ihtiyacımız olan şey ileriye bakan, öngörülebilirlik, istikrar ve her
şeyden önemlisi sürdürülebilirlik sunan bir büyüme modelidir.”
Siyaset ve iş dünyası liderleri Rio +20 zirvesi için bir araya gelirken, bu
mesajın geleceğimiz için hayati önem taşıdığına inanıyorum.
Avrupa’nın öncü halı ve spor yüzeyleri üreticilerinden olan Desso’nun
2007 yılında ortağı ve yönetim kurulu başkanı
olduğumdavizyonumuzu,ürünlerin geri dönüşümü üzerine tasarlanan
döngüsel büyüme modeli üzerine inşa ettim.
İki rapor bu geçişi niçin yapmamız gerektiğinin altını çizmektedir.
McKinsey tarafından 2011 yılında yazılan “Kaynak Devrimi” adlı rapor,
yükselen ekonomilerdeki orta sınıfın artan milyarlarca yeni üyesinin
ihtiyaçlarını karşılamak için yapılan ticari girişimlerin sonucu olarak ortaya
çıkacak kaynak kısıtlamalarına ve çevresel baskılara vurgu yapmaktadır.
Çin her yıl bizim kendi pazarımızda var olana,Şikago şehrinin tüm meşkün
ve ticari alanlarının yüz ölçümünün 2.5 misli kadar daha döşeme alanını
ilave edebilir. Yine Hindistan bir başka Şikago kadar yer döşemesine
ihtiyaç duyacak alan ilave edebilir.
Bu yükselen talebi karşılamaya yönelik ekonomik fırsatlar çok fazladır.
Fakat bu işi, fiyatların yukarı fırlamasına neden olacak şekildekıt dünya
kaynaklarını tüketmek ve çevreye ölümcül hasarlar vermek pahasına
yapamayız. Bununla beraber eğer iş dünyası kaynaklarını daha ekonomik
kullanmayı öğrenirse, fırsatlar tahmin edilemeyecek kadar büyük
olacaktır.
McKinsey raporu, global iş dünyasının 2030 yılına kadar yılda 2.9 ila 3.7
trilyon Amerikan Doları kadar kaynak verimliliği tasarrufu
sağlayabileceğini tahmin etmektedir.
Bu becerilerini geliştiren işletmelerin daha başka avantajları da olacaktır.
“Kaynak verimliliğini arttırmayı başaran işletmeler, yapısal maliyet
avantajı geliştirmeye; özellikle kaynakları kıt fakat hızla gelişen piyasalarda
büyüme konusunda yeni fırsatlar yakalama kabiliyetlerini ilerletmeye;
işletmelerinde ve girdi fiyatlarında hammadde ve çevreyle ilgili
engellemelere maruz kalma riskini azaltmaya yatkın olacaklardır.
McKinsey&Co analizleriyle desteklenmiş, Ellen Mc Arthur Vakfı tarafından
kaleme alınan ve Davos’taki Dünya Ekonomik Forumunda dağıtılan “
Küresel Ekonomiye Doğru” adlı bir diğer rapor, Avrupa Birliği dahilindeki
işletmelerin döngüsel üretim modelleri geliştirerek yılda 630 milyar ABD
Doları tasarrufta bulunulabileceğini iddia etmektedir. Rapor ayrıca
Desso’dan, bu yolda öncülük eden lider firmalardan biri olarak
bahsetmekte; hem müşterileri, hem de çalışanları için yeniliği ve
yaratıcılığı kışkırtan firmanın, döngüsel ekonomi prensiplerini geniş
anlamda kabulünün, önemli bir büyümeyi de beraberinde getirdiğini
söylemektedir.
Biz 2007 yılında bu yolculuğa başladık. Ekonomik durgunluğun en kötü
yıllarında kazançlarımızı, işimizi “Beşikten Beşiğe” denen döngüsel kavram
üzerineyeniden modelleyerek arttırdık. Bu, bir dizi sağlıksal ve çevresel
kriterlere göre test edilmiş malzemeleri, gittikçe daha fazla ürünümüzde
kullanılmasını sağlamamız anlamına gelmektedir. Kullandığımız ürünlerin
muhtevasını bu şekilde belirlemek ve yeniden değerlemek öğütücübir
süreç olup, tedarikçilerimizle birlikte geliştirmemiz gereken bir
yoldur.Ancak tüm tedarik zincirimizle beraber kapalı bir sistem
oluşturabileceğimiz anlamına gelmektedir.
Bu zamana kadar “Beşikten Beşiğe” hedeflerimizi, işimizin en büyük
bölümünü oluşturan karo halı bölümümüzdeki ilk değişiklikleri yaparak
yakaladık. 2010 yılına gelindiğinde, EcoBase olarak bilinen poliolefin bazlı
tabanımız sayesinde Polyamid karo halı döşeme serisinin %90’ı için
Beşikten Beşiğe Gümüş Sertifikasyona ulaşmıştık.
EcoBase’inpoliolefin bazlı yenilikçi katmanı, üretim sürecimiz içerisinde
tamamen geri dönüştürülebilir durumdadır. Söz konusu belgeyi almamız,
kullanılan malzemenin muhtevasının denetlendiğini ve %97’lik bir oranda
olumlu tanımlandığını göstermektedir.
Aynı zamanda, rakiplerimizden ve müşterilerimizden kullandıkları eski
halıları (PVC içerenler hariç) geri almak şeklinde yeni bir iş yarattık.
Halılarda kullanılan ipliğin büyük bölümü ayrılarak yeni iplik üretiminde
kullanılmak üzere bir tedarikçiye gönderilmekte; halının halihazırda en
yaygın olarak kullanılan bitümen tabanı ise yol ve çatı izolasyonu
yapımında tekrar değerlendirilmektedir. İleride EcoBase tabanlı
ürettiğimiz ürünleri geri alacak ve bu ürünlerdeki poliolefin bazlı
tabanımız, geri dönüşüme tamamen imkan verecektir.
Bu yeni modelle birlikte farklı düşünmeye, insan sağlığı ve refahını
arttırmaya yönelik arzumuz temelinde yenilikçi ürünler geliştirmeye
başladık. Buna bir örnek, bina içindeki havada serbestçe dolaşan tozların
hapsedilmesi için tasarlanmış DessoAirmaster karo halı döşemesini
geliştirmemizdir.
Bu ürün, ofis, okul, hastane gibi yerlerde inanılmaz derecede popüler
olduğunu kanıtlamıştır. Bu alanların hepsi de astım gibi problemlere
neden olan veya bunları ağırlaştıran toz sorunu ile mücadele eden
yerlerdir. Alınan geri dönüşler ise halılarımızın bu sorunla mücadeleye
yardımcı olduğu yönündedir.
İşin henüz başında Avrupa’daki ekonomik problemlerle yüzleşmekteyiz.
Bununla beraber Potocnik’in, Avrupa’nın “ancak daha yeşil olması
halinde” daha rekabetçi olabileceği tespitine katılıyoruz.