Vakıf üniversiteleri - Kemerburgaz Üniversitesi

Transkript

Vakıf üniversiteleri - Kemerburgaz Üniversitesi
İSTANBUL KEMERBURGAZ ÜNİVERSİTESİ
DERGİSİ
ŞUBAT 2015
İKBU’da okumak
ayrıcalıktır
Koca Kafaları
çok sevdik
Vakıf
üniversiteleri
üzerine bir söyleşi
Sevgiye, sanata
adanmış bir yaşam
Dünya sularında
güvencenin adı
r
i
b
a
d
’
U S
B
İK EN
PR
İÇİNDEKİLER
Vakıf üniversiteleri üzerine bir söyleşi
Psikoloji kulübünden işaret eğitimi
Etkinlikler hızını kesmiyor
İKBU’da okumak ayrıcalıktır
Aklı devlet üniversitesinde kalanlara
Sevgiye, sanata adanmış bir yaşam
Mühendislik eğitiminde kariyer planlaması
Kış aylarında düşmeye dikkat
Koca Kafaları çok sevdik
14 Şubat aşkın günü
İKBU’da bir Prens
Dünya sularında güvencenin adı
Yükseköğretimde Değişen ‘Öğrenen Profili’ ve Mimarlık Eğitimi
KÜNYE
Sahibi: İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi adına Rektör Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ
Genel Yayın Yönetmeni: Sibel Kahraman
Yayın Kurulu: Prof. Dr. Kaan Ökten, Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar, Boğaçhan Çanak
Editör: Ayça Yılmazel, Banu Gökçe Taşkın
Görsel Tasarım ve Grafik: Onur Sertel
Katkıda Bulunanlar: Öğrenci Konseyi, Öğrenci Kulüpleri
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi
1
2
3
4
5
7
11
13
16
17
19
21
23
26
Mahmutbey Dilmenler Caddesi No:26 34217 Bağcılar / İstanbul
Tel: 0212 604 01 00
www.kemerburgaz.edu.tr
REKTÖRDEN
Vakıf
üniversiteleri
Prof. Dr. Yıldırım ÜÇTUĞ
Rektör
üzerine bir söyleşi
Geçtiğimiz ay Euro Newsport Dergisi'yle bir söyleşi yaptık. Sordukları sorular şu an kamuoyunda
tartışılan ve merak edilen konular üzerine yoğunlaşmıştı. Bu nedenle dergide yer alan röportajımdan bazı soruları ve cevaplarımı sizlerle de paylaşmak istedim:
Sizce öğrenciler iş güvencesi mi istiyor,
yoksa nitelikli eğitim mi?
İkisi birbirine çok paralel bir durumdur.
Diplomayı hedefleyen yani "sadece
elimde diplomam olsun" diyen bir
kesim var. Ancak buna karşılık da
nitelikli bir yüksek öğretim alıp
buna bağlı olarak bir iş olanağı
elde etmek isteyen çok geniş kesim
var. Bence zaman içinde " iyi bir
eğitim alayım ve buna bağlı olarak
da iyi bir iş bulayım" diyen gençlerimizin sayısı artacaktır.
Genel olarak vakıf üniversitelerinde
bir mutsuzluk hissediliyor. Siz bu
durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bizde aynı mutsuzluğun olduğunu söyleyemem. Bu yıl 4. eğitim-öğretim dönemimize başladık.
Öğrenci sayımız yaklaşık olarak 4 bini buldu ve bu rakama
dört yıl gibi kısa zamanda ulaşmamız oldukça önemli.
Sağlık alanlarına yönelmeye başladık. Önümüzdeki yıl diş
hekimliği fakültemiz eğitim öğretime başlayacak. Kuruluşumuzdaki heyecanımızı bizler yitirmedik. Aynı hızla ve
kalitemizi düşürmeden devam ediyoruz.
birkaç yıl önce kaldırdı. Ve üniversiteleri
yabancı öğrenci almaları konusunda
daha özgür bıraktı. Şu an inanılmaz
bir talep var. Biz bu sene 200 tane
yabancı uyruklu öğrenci aldık.
Özellikle sağlık alanlarında
Belkıs inanılmaz talep var.
Büyük özel hastaneler
genelde üniversite açmaya
başladılar. Bu durum var
olan vakıf üniversiteleri
için zorluk yaratıyor mu?
Yeni üniversite açma durumları
yavaşladı ve yavaşlayacak da. Belli
bir doygunluğa ulaşılıyor. Artık bu
pazarın içinde yer bulmak kolay olmayacak. Bazı özel hastaneler üniversite
açmaktansa var olan üniversitelerle anlaşma
yoluna gidip destekliyorlar. Bizim üniversitemiz de
Medical Park Bahçelievler Hastanesi ile anlaşma gerçekleştirdi. Yavaş yavaş bu yapının genişleyeceğine inanıyorum.
Yabancı öğrencilerin Türkiye'de okuması bir
alternatif olarak görülüyor ve Türkiye'nin de buna
hazır olduğu söyleniyor. Sizce Türkiye'deki
koşullar uygun mu?
Kesinlikle uygun. Yabancı öğrenci konusunda Türkiye'nin
biraz geç kaldığını düşünüyorum. Biz bu konuda daha
muhafazakar bir yapı izledik, kendi içimize kapandık. Daha
önce yabancı öğrencilerin girmiş oldukları bir sınav vardı,
dünyanın birkaç yerinde bu sınavı yapabiliyorduk. Ya da
öğrencilerin sınava girebilmeleri için Türkiye'ye gelmeleri
gerekliliği gibi birtakım zorluklar vardı. YÖK bu sınavı
2
ÖĞRENCİ KONSEYİ
Psikoloji
kulübünden
işaret eğitimi
İrem
SibelGAMSIZOĞLU
KAHRAMAN
Öğrenci Konseyi Başkanı
Konsey olarak okulda birçok etkinlik düzenlemeye çalışıyoruz.
Gerek eğlence amaçlı, gerek eğitime katkısı olan birçok projemiz
var. Ama üniversitemizde bizden hariç faaliyet gösteren çok
güzel ögrenci kulüpleri varve bu sefer İstanbul Kemerburgaz
Üniversitesi Psikoloji Kulübünden bahsetmek istedik.
Psikoloji Kulübü, 2014-2015 eğitim yılının güz doneminde
ilk etkinlikliği olan Aşkın Psikolojisi ve Kaçuv maske boyama
sosyal sorumluluk projeleriyle hem idari bilimler, hem diğer
bölümdeki akademisyenler ve öğrenciler tarafından takdir
gördü. İki etkinlikte de yoğun katılım mevcuttu ve birçok
öğrenci arkadaşlarımıza faydalı deneyim edinmelerini sağladı.
Etkinlikleri bahar döneminde de devam edecek olan Psikoloji Kulübünün sayesinde şubat ayında üniversitemizde seçmeli ders olarak işaret dili eğitimi açılacak. Amaçları işitme
engelli bireylerimizin sağlıklı diyalog kurabilmek, yaşadıkları
çeşitli sorunlarda hepimizin yardım edebileceğimiz noktalarda etkin olmak.
Ayrıca Psikoloji Kulübü iki yıldır TDP (Türk Psikologlar
Derneği) ile iş birliğinde çalışan TPÖÇG'ün (Türk Psikoloji
Ögrencileri Çalışma Grubu) üyesi ve okul temsilcimiz bulunuyor. TPÖÇG; Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC sınırları
içerisindeki her bir psikoloji öğrencisinin hem sosyal hem
3
akademik açıdan gelişimini en üst seviyede tamamlamış birer
psikolog olarak yetişmesine katkıda bulunmayı kendisine
amaç edinmiştir.
TPÖÇG 2015 Bahar Dönemi Kongresi bizim okulumuzda
gerçekleşecek. Kongre sorumlusu, Psikoloji Bölümü birinci
sınıf öğrencisi Eda Küçükcan, kongrenin okulumuzda organize edilmesi, okulumuzun tüm psikoloji öğrencileri için
muhteşem bir fırsat olduğunu düşünüyor. Üç gün sürecek
toplantıya 67 farklı üniversiteden psikoloji öğrencileri ve
Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyeleri katılacak.
Süpriz ünlü konukların ve basının da katılacağı TPÖÇG
Bahar Dönemi Toplantısına tüm öğrencilerimiz şimdiden
davetli.
Okulumuzda bu kadar güzel etkinlikler düzenlenmesi bizi de
çok mutlu ediyor ve biz de konsey üyeleri olarak, sadece
katılmakla kalmayıp her türlü desteği sağlamaya çalışıyoruz.
Bu ayki yazımızıda bu etkileyici çalışmalara ayırıp, daha da
çok öğrenci arkadaşımızı bu etkinliklerden haberdar edip
katılımın daha da çok artmasını temenni ediyoruz.
EDİTÖRDEN
Etkinlikler hızını
kesmiyor...
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi, Biefeld Üniversitesi
Psikoloji Bölümü (Universitat Biefeld
Abteilung Psychologie) akademisyenlerinden Uzman Psikolog Demet Özlem Aslan
tarafından gerçekleştirilen “Zeka Kavramı
Çalıştayı”na ev sahipliği yaptı. Kemerburgaz Üniversitesi Psikoloji Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından düzenlenen bu
çalıştay iki gün boyunca devam etti.
Sibel
SibelKAHRAMAN
KAHRAMAN
Kurumsal İletişim Direktörü
Üniversitemizde yapılan etkinliklere her ne kadar
yarı yıl tatili nedeniyle ara verilmiş olsa da her ay
pek çok konferansa, söyleşiye ev sahipliği yapıyoruz.
Fakültelerimizin her birinde öğrencilerimizin,
öğretim üyelerimizin ilgi gösterdikleri etkinlikler
yapılıyor. Sayfalarımızın kısıtlı olması nedeniyle
geniş bir şekilde paylaşamadığımız bazı
etkinliklerimiz konusunda sizlere kısa
bilgiler vermek istiyorum:
Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Bölümü
öğrencileri farkındalık yaratmak amacıyla bir
çalışma gerçekleştirdi.Bu çalışma Çocuk Gelişimi Bölümü Öğretim Görevlisi Yasemin Akdemir
danışmanlığında, öğrencilerin kurmuş olduğu
Engelsiz Yaşama Destek Kulubünün faaliyeti
olarak bir sosyal sorumluluk bilinciyle organize
edildi. Çalışmada görme ve bedensel engeli olan
bireylerin günlük yaşamda sokakta bir noktadan
diğerine ulaşmaya çalışırken yaşadıkları zorluklar
kamera çekimiyle tespit edildi.
Türk Kültürü ve Tarihi Kulübü Balkan Savaşlarının 100. yıl dönümünde Rumeli Balkan Stratejik
Araştırma
Merkezi
Başkanı
Av.
Özcan
Pehlivanoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı
"Balkan Savaşlarının 100. yıl dönümü ve Balkan
Türkleri" adlı konferans düzenledi. Balkanlarda
yaşayan Türkler’in geçmişten günümüze diğer
milletlerle etkileşimi ve savaşlarda uğradıkları
soykırıma varan zulümler, devletler arası siyasi
anlaşmalar gereği yaşadığı göçler konuşuldu ve
yaşanılan bu tarihi acılara dikkat çekildi. Katılımcıların sorularıyla devam eden konferans fotoğraf
çekimleriyle sona erdi.
Kişisel Gelişim ve Psikoloji Kulübünün düzenlediği Aşkın Psikolojisi adlı seminere, Mutluluk Enstitüsü Kurucusu Psikolog Yrd. Doç. Dr. Ozanser
Uğurlu ve ODTÜ Psikoloji Bölümü Öğretim
Üyesi Yrd. Doç. Dr Mehmet Şakiroğlu konuşmacı
olarak katıldı.
İnovatif Düşünce Kulübü tarafından, LGBTİ
Hakkında Farkındalık başlıklı söyleşi düzenlendi.
Şöyleside Kaos GL üyesi Yıldız Tar konuşmacı
olarak yer aldı.
4
İKBU’DA YAŞAM
İKBU’DA ÖĞRENCİ OLMAK
İKBU’da okumak
ayrıcalıktır
Aykut YILDIZ
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
Öğrencisi
Çocukluğumdan itibaren mimar
olmak istedim. Çizime ve tasarıma olan
ilgim her geçen gün arttı. Her ne kadar 25 yaşında
üniversite okumaya başlasam da hayalini kurduğum mesleğe Kemerburgaz
Üniversitesinde ulaştım. Tercih döneminde kafamda tek bir soru vardı; o da
daha yeni açılmış bir üniversitenin imkanları ne kadar olabilir ki? Aslında akademik kadrosuna ve sahip olduğu birimlere baktığınızda aklınızdaki yeni kurulmuş
sorusunun yerini güçlü, dinamik, global bir üniversite modeli alıveriyor.
İKBU’yu seçerken İngilizce eğitiminin
yüzde yüz olması benim seçim nedenlerimin arasındaydı ve aradan geçen bir yıllık
kaliteli ve başarılı eğitimin ardından
kendimdeki gelişmeyi de görünce ne kadar
doğru bir karar verdiğimi şimdi daha iyi
anlamaktayım. Tabi ki hazırlığın eğitim
kalitesi ve hocalarının genç, dinamik ve
başarılı olması; tüm bunların yanında
zorlandığımız ve yapamadığımız zamanlarda onların bizim yanımızda olmaları es
geçilemez. Hazırlığın bana katmış olduğu
bir diğer artı ise birçok dostluklar edinmem
oldu. Hazırlık boyunca beş kur değiştirdim
ve kurda hocalarım ve arkadaşlarım değişti
bu sayede birçok ülkeden ve farklı bölümlerden insanları tanıma fırsatı buldum. Bunun ne kadar
faydalı olduğunu bölüme geçince daha iyi anlıyorsunuz.
İKBU’ da akademik kariyerimi geliştirmekle beraber
öğrencilerin kurmuş olduğu kulüplerle yetenekli olduğum
alanlarda veya bulunmak istediğim sosyal sorumluluk projelerinde etkin bir şekilde yer alabiliyorum. Tüm bunların
yanında okulumuzun Kurumsal İletişim Direktörlüğünde
çalışmaya başladım. Bir yandan para kazanırken diğer
yandan da iş hayatı adına deneyim kazanıp uzman hocalarım sayesinde kendimi geliştirebiliyorum.
5
İKBU’ da mimarlık okumak benim için müthiş bir ayrıcalık
aslında bunu en büyük nedeni bünyesinde sahip olduğu
akademik kadrodur. Onun haricinde sunmuş olduğu atölye
imkânları sayesinde el becerilerimi de geliştirebiliyorum.
Tabi ki atölyede geçirmiş olduğum güzel zamanlar ve arkadaşlarım ile yaptığımız o meşhur sabahlamalar, arka bahçede hep bir ağızdan söylediğimiz şarkılar, oynadığımız oyunlar hayatım boyunca unutulmayacak güzel anılar olarak
hafızama kazınacak.
HABER
İKBU’DA YAŞAM
Tıp öğrencilerinin
klinik izlenimleri
Tıp Fakültesinin
ikinci sınıf öğrencileri,
Medikal Antropolojiye giriş
dersi kapsamında Medikal
Park Bahçelievler Hastanesinin
çeşitli kliniklerinde yapılan
gözlem ve röportajların sonuçlarını,
“Kemerburgaz Üniversitesi Tıp
Fakültesi Araştırma Günü: Klinikten İzlenimler”
etkinliğinde
paylaştılar. Klinik hekimlerinin açık ve samimi yaklaşımlarıyla zenginleşen çalışma, bir hastanede yaşanan gündelik hasta ve sağlık profesyoneli
deneyimini anlamak amacıyla başladı. Kuzey Irak’tan İstanbul’a şifa aramaya gelen hastaların tedavi deneyimlerinden, cerrahi ve dahiliye birimlerinin kendine has “kültürleri” arasındaki farklara kadar, öğrencilerin alan çalışmaları, acı ve kayıpların yanı sıra, kararlı bir
mücadelenin hüküm sürdüğü hastane dünyasından renkli bir kesit sundu.
Pakistanlı öğrencilerin acısını paylaştık
Pakistan'ın Hayber-Pahtunhva eyaletinin başkenti Peşaver'de bir okula düzenlenen terör saldırısı sonucunda çoğunluğunu öğrencilerin oluşturduğu 130'dan
fazla kişinin hayatını kaybettiği üzücü olay nedeniyle anma töreni düzenlendi.
Eczacılık Fakültesi öğrencilerinden Nil Demir’in öncülüğünde düzenlenen
anma töreninde Demir, şu konuşmayı yaptı: “Pakistan’da silahlı kişilerce
okullarına saldırılarak öldürülen çocukları anmak ve tüm dünya çocuklarının
yaşam hakkının kutsallığını bir kez daha vurgulamak için buradayız. İnsanları
öldürmenin ne siyasal, ne ekonomik, ne ideolojik, ne de ırksal bir mazereti
olamaz. Tüm dinler ve doğa yaşam döngüsünün devamını öngörür, canlılar
doğar, yaşar, büyür ve ömürlerini tamamladığında ölür. Allah'ın verdiği canı
ancak Allah alabilir, intihar bile dinlere ve doğanın yaşam döngüsüne aykırı bir
eylemdir.
Bu kesin gerçekliğe rağmen insanların çeşitli nedenlerle başka insanları öldürmesi, hele bunu bir tepki eylemi ya da kamuoyu yaratma yolu olarak görmesi
anlaşılabilir değil.
Biz insanlar bir yandan daha uzun ve sağlıklı yaşamanın yollarını araştırmak
için milyonlarca lira harcarken diğer yandan çeşitli bahanelerle yaşamdaki
diğer insanları yok etmeye çalışıyoruz, benim açımdan bu anlaşılabilir bir
durum değil. Tüm dünya çocuklarının ve insanlarının güvenle yaşayacağı bir
dünya inşa etmeyi ve bırakmayı dilerken, Pakistan’da hayatını kaybeden çocukların ve insanların acısını yüreğimde taşıdığımı, yakınlarının acısını hafifletememin de bu acıyı daha da artırdığını belirtmek isterim.”
6
İKBU’DA YAŞAM
Yrd. Doç. Dr. Umut Yeniocak
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi
ÖĞRENCİYE MESAJ VAR
Aklı devlet
üniversitesinde
kalanlara
Vakıf üniversitelerinde öğrencinin daha merkezde olduğu bir eğitim anlayışı genel olarak hâkimdir
diyebiliriz. En azından devlet üniversiteleriyle karşılaştırıldığında, durum budur.
Üniversiteye giriş sınavında yeterli puan alamadığı için, ismi
bilinen devlet üniversitelerinden birine giremeyip vakıf
üniversitesi öğrencisi olanların çoğunun aklı devlet üniversitesinde kalır.
Özellikle, hukuk eğitimi bakımından bu tespitin tamamıyla geçerli
olduğunu söyleyebilirim. Sanırım, hukuk eğitiminin tarihsel
olarak din eğitimiyle ortak bir gelenekten, hatta ortak bir kökten
gelmesinin bunda payı büyük.
Hem devlet hem vakıf üniversitesinde, hem öğrenci hem de
öğretim üyesi sıfatıyla bulunmuş biri olarak, bu konudaki
bazı tespitlerimi aktarmak isterim.
Yine istisnaları olmakla birlikte, vakıf üniversitelerinde ise, öğrencinin daha merkezde olduğu bir eğitim anlayışı genel olarak
hâkimdir diyebiliriz. En azından devlet üniversiteleriyle karşılaştırıldığında, durum budur.
İstisnaları olsa da, ülkemizdeki devlet üniversitelerinde
genel olarak, öğrencinin merkezde olmadığı, bürokratik bir
eğitim anlayışı hâkimdir. Biraz geleneksel alışkanlıklar, biraz
da zorunluluklar sebebiyle, hoca ile öğrenci arasına yüksek
ve kalın bir duvar örülür. Öğrencinin bu duvarı aşması ise
hiç kolay olmaz.
7
Elbette, vakıf üniversitelerinde öğrencinin daha çok dikkate
alındığı ve önemsendiği bu anlayışın altında, eğitimin yüksek
ücretler karşılığında gerçekleştiriliyor olmasının etkisi büyük. Ama
bir yönü de şu ki, bu üniversitelerin yapılanma şekillerinin özgün
olması ve devlet üniversitelerine göre yönetimsel anlamda nispeten daha serbest olmaları da bu anlamda etkili.
İKBU’DA YAŞAM
ÖĞRENCİYE MESAJ VAR
4P
Rekabetin olumlu etkileri
Yüksek öğrenim alanında vakıf üniversiteleri arasında kıyasıya bir rekabetin var
olması da, üniversitelerin daha yenilikçi, daha kaliteli ve güven veren kurumlar
hâline gelmelerini giderek zorunlu kılmaktadır. Hatta vakıf üniversitelerinin
yarattığı bu rekabet ortamının bazı olumlu etkileri, en köklü devlet üniversitelerinde dahi görülmeye başlanmıştır.
Devlet üniversitelerindeki geleneksel yapı konusunda kendi öğrenciliğimden
örnek vermem gerekirse, öğrenim gördüğüm hukuk fakültesinde bir hocamın
kapısını çalıp soru sorma cesaretini birkaç kereden fazla bulamamışımdır.
Şunu da belirtmek gerekir ki, özellikle devlet üniversitesindeki öğrenci sayısının
çok fazla olması, buna karşılık, öğrenci başına düşen hoca sayısının ve fiziksel
mekânların yetersiz kalması da, hoca ve öğrenci ilişkisini olumsuz etkilemektedir. Bir
hocanın o kadar fazla sayıda öğrenciyle birebir sağlıklı ilişki kurması mümkün olama
maktadır. Hoca ile öğrenci arasındaki duvarın mimarlarından belki de en önemlisi
bu nicelik sorunudur diyebiliriz.
Ayrıca, öğrenci sayısının çokluğu genel olarak eğitimin yöntemine ve kalitesine de olumsuz olarak yansır. Örneğin, yüzlerce kişilik bir
sınıfta hocanın sınıfta interaktif ders işlemesi neredeyse imkânsızdır. Aynı şekilde, öğrencinin aklına takılan şeyi sınıfta sorması, sesini
hocaya duyurabilmesi de zordur.
Bunları söylerken, vakıf üniversitelerindeki tablonun tozpembe olmadığının farkındayım. Ancak, genel olarak "vakıf üniversitesindeki
eğitim kötü" buna karşılık "devlet üniversitesindeki eğitim iyi" şeklindeki tespit bir ezberdir ve yanıltıcıdır. Dikkat çekmek istediğim şey bu.
Özlü sözleri çok sevmem ama bir hocamın kulağıma küpe ettiği ve çok sevdiğim
bir sözle bitireyim:
"Doğru cevabı her zaman veremeyebilirsiniz, bu
çok önemli değil. Asıl önemli olan, doğru soruyu
sorabilmektir."
Bu söze ben de bir ekleme yapayım: Soru sorma
imkânı bulabilmek de çok önemlidir. Kıymetini
bilelim.
Soru sormaya devam :)
8
İKBU’DA YAŞAM
HABER
Toplumsal cinsiyet ve şiddet
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Sosyal Hizmetler Bölümü Toplumsal Cinsiyet ve Şiddet
konulu bir seminer düzenledi. Esasında toplumsal cinsiyet olgusunun özgüllüklerinin irdelendiği
seminere, Milliyet Gazetesi muhabiri ve yazar Burcu Karakaş ile LGBT aktivisti ve avukat
Levent Pişkin konuşmacı olarak katıldı.
Öncelikle Burcu Karakaş’ın sunumuyla
toplumsal cinsiyet olgusunun “var
oluşu”ndan başlanarak serüveni izlenerek;
Türkiye’de toplumsal cinsiyeti yaratan
kültürel iklimler tartışıldı. Seminerde
Karakaş, toplumsal cinsiyet olgusunun
medyada yansıtılma biçimiyle de yeniden
üretildiğini belirtirken, Levent Pişkin’in
çizdiği çerçevede toplumsal cinsiyet
eşitsizliklerinin toplumdaki izdüşümleri
bir de LGBT üzerinden ele alındı. Toplumu bedensel ve cinsel oluşa hapseden algı,
cinsel yönelim farklılıklarını da içerecek
biçimde ortaya konuldu. Toplumun ötekileştirdiği kesimler üzerine odaklanan ve
gerek akademik gerekse mesleki gelişimlerini bu zeminde oluşturan Sosyal Hizmetler bölümü öğrencileri seminere yoğun ilgi gösterdi. Özellikle öğrencilerin sorularıyla zenginleşen etkinlik, cinsiyetleştirilmiş bir toplumda sosyal hizmet sunacak öğrencilerin sosyal hizmete ilişkin ilkeler belirlenmesine katkıda bulundu.
Uluslararası markalardan pazarlama tüyoları
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi tarafından düzenlenen ve
dünyanın önde gelen firmalarının üst düzey yetkililerinin
katıldığı Uluslararası Pazarlamada 4P seminerinde öğrenciler,
işin püf noktalarını ustalarından dinlediler.
Procter & Gamble Ticari Operasyonlar Direktörü Alp Günvaran, Ford Otosan Pazarlama Müdürü Pınar Ercan Tursun ve Samsung Pazarlama İletişim Müdürü Şule Bülbülkaya, pazarlamanın 4 P’si olarak bilinen Ürün (Product), Fiyat (Price),
Dağıtım (Place) ve tanıtım/turundurma (Promotion) unsurlarını örnek ürün ve uygulamalar üzerinden ele aldılar.
Bir
markanın çıkış noktasından satışına kadar geçen süreç
hakkında bilgi verilen seminerde
katılımcılar, markayı yaratırken önce hedef koymakla
başladıklarını,
pazarı
araştırarak, tüketiciyi
tanıyıp anlayarak,
ürünü tüketicinin
ihtiyaçlarına göre
geliştirdiklerini
ilettiler. Son aşama
olaraksa yaratılan
markayı tüketici ile
buluşturmak
için
strateji ekibi ile
gerçekleştirdikleri
çalışmalar ele alındı.
Seminerde ayrıca uluslararası markaların avantajları, kampanyalarda izlenen stratejiler, tüketicinin ihtiyaçlarını ve taleplerini
belirleme ve tüketicinin dikkatini çekme adına gerçekleştirilen
süreçler incelendi. Dijital mecralarda kullanılan örnek reklam
uygulamalarının da izletildiği etkinlik, öğrencilerin soruları ile
sona erdi.
4P
9
Samsung Pazarlama İletişim Müdürü Şule Bülbülkaya,
Yrd. Doç. Dr. Tutku Eker İşcioğlu
HABER
İKBU’DA YAŞAM
Öncelik insan hakları
Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Türkiye-Avrupa Birliği Katılım Müzakereleri Süreci ve
İnsan Hakları konulu konferansa, Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Daire Başkanı Ege Erkoçak
konuşmacı olarak katıldı. Konferansta, Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin gelişimi ve katılım müzakereleri
sürecinin ana hatları, ilişkilerde insan haklarının taşıdığı önemin vurgusuyla ele alındı.
Hukuk Fakültesi tarafından düzenlenen Türkiye-Avrupa
Birliği Katılım Müzakereleri Süreci ve İnsan Hakları konulu
konferansa, Avrupa Birliği Bakanlığı Siyasi İşler Daire
Başkanı Ege Erkoçak konuşmacı olarak katıldı. Konferansta,
Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin gelişimi ve katılım müzakereleri sürecinin ana hatları, ilişkilerde insan haklarının taşıdığı önemin vurgusuyla ele alındı.
Akademisyenler ve hukuk fakültesi öğrencilerinin soruları ile
devam eden konferansta, Avrupa Birliği Bakanlığı’nda
kariyer imkânları hakkında bilgi paylaşımı sağlandı ve İKBU
ile Bakanlık arasında iş birliği olanakları üzerinde duruldu.
Konferansın bitiminde, Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Şükran Şıpka, Ege Erkoçak’a plaket verdi.
İKBU’dan Suruçlu
çocuklara yardım eli
Urfa Suruç’a Suriye’deki savaş nedeniyle göç eden ve çadır
kentlerde kalan binlerce çocuğun toplumsal rehabilitasyonu
için bir grup sosyal hizmet çalışanı, sosyolog, tiyatro oyuncusu
şenlik havasında bir haftalık atölyeler düzenledi. Yaklaşık iki
aydır sürekli devam eden bu atölyeler için, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Meslek Yüksekokulu, Sosyal Hizmetler
Bölümü öncülüğünde tüm bölümlerinin öğretim elemanları ve
öğrencileri, boya kalemleri, oyun hamurları, boyama kitapları,
kalem, silgi gibi onlarca kırtasiye malzemesi göndererek sürece
katkıda bulundu.
Şubat ayında ise İKBU Sosyal Hizmetler Bölümü’nden Deniz
Parlak, Suruç’a giderek, toplumsal cinsiyet ve oyun atölyesinde,
oradaki çocuklarla buluşacak.
10
BİZDEN BİRİ
Sevgiye, sanata
adanmış bir yaşam
“Aşklar, heyecanlar sevgiler tutkular ayrılıklar… Sanatçının yaşaması
gereken olaylar. Hepsini yaşadım iyi ki de yaşamışım diyorum.
Aşk benim hayatımda çok önemli.”
Ayça YILMAZEL
Medya İlişkileri Uzmanı
Röportaj
Kendini bu sözlerle anlatan; tükenmek bilmeyen enerjisi,
akıl almaz çizgileri, ritmi, renkleri ile köklerini Anadolu
topraklarından alan, sanatını tuvalle sınırlamayan, çalışmak ve aşkla beslenen bir ressam; Prof. Dr. Devrim Erbil.
Onun İstanbul’u, rüzgarla gelen kuşlarının sesi sadece
Türkiye’de değil tüm dünyada biliniyor, seviliyor.
Aynı zamanda İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Mütevelli Heyet Üyesi olan Prof. Dr. Devrim Erbil, tüm mütevaziliği ve sıcaklığı ile atölyesinin kapılarını Kantin dergisi
için açtı.
-Resim yapmaya nasıl başladınız?
Ortaokulda resim öğretmenlerim benim çizgilerimden
özel bir yanım olduğunu hissettiler sonra ben resme başladım. Artık lisede delidolu resimler yapmaya başlamıştım.
Üstelik de çok çalışkan bir öğrenciydim. Ödevlerimi
bitirdikten sonra gece ikiye kadar resim yapardım. Lisede
sergiler açmaya başladım. Okulu bitirdiğim zaman kararlıydım ve tereddütsüzce seçimimi yaptım.
-Siz sadece tuvalle sınırlı kalmayan bir sanatçısınız…
Tuval Rönesans’tan beri sanatçıların kullandığı bir teknik.
Bugün teknoloji öylesine malzemeler ortaya çıkarıyor ki.
Mesela pleksiglass ışıkla biraya geldiğinde yepyeni anlamlar çıkıyor. Sanatçı çalıştığı malzemeyle düşünür. İnsan
yaratıcılığının hayal gücünün sınırları sadece bir tuvalle
ölçülemez. Tuvalin kolaylıkları var ama. Bir kişi, on saniye
bir resmin önünde durup yaşam sevincini hissetse, bu on
saniyeler çoğalsa, günlerce aylarca eklense birbirine,
insanlara bu mutluluğu vermek kadar güzel bir şey olabilir
mi? Bana 100 metrekare resim yap deseler, yaparım 6
ayda. O da benim Türkiye’ye hediyem olur. Bu işler daha
çok heyecanlandırıyor beni.
Prof. Dr. Devrim Erbil
11
-Üniversitemiz ile nasıl kesişti yollarınız?
Kemerburgaz’da farklı bir üniversite kavramının oluşacağını düşündüğüm için bana heyecan verdi bu fikir. 2004’te
Mimar Sinan’dan emekli oldum. Devlet üniversitesinde
yapılamayan bazı şeylerin bir vakıf üniversitesinde yapılabileceğini düşünüyordum. Hem çok yeni ve dinamik bir
üniversite olması hem Altınbaş ailesinin dostluğu görevimi büyük bir zevkle yapmama fırsat veriyor.
BİZDEN BİRİ
-Genç üniversitelerde değişim daha mı kolay?
Eski tutucu, ortamlarda duramaz bir sanatçı, daima yeniyi
güzeli arar. Her gün nasıl yeni bir gün başlıyorsa sanatçı da o
günün geleceği adına o güne bir yerde karşı çıkmak zorundadır. Daha yeni bir dünya kurmak için yaratıcılık, hayal gücü,
estetik değerler, yenilik, ilericilik üniversiteye yakışan bir
durum olduğu gibi sanatçının da doğal yapısında vardır.
İstanbul’a müze
Prof. Dr. Devrim Erbil’in Balıkesir’de kendi adına
bir müze bulunuyor. Sanatında yayılmanın, herkese
ulaşmanın, yaşam sevinci vermenin ve süreklilik
sağlamanın olduğunu belirten Prof. Dr. Erbil,
Balıkesir’deki müzenin bunun için yapıldığını söyledi. Erbil, aynı heyecanı ve mutluluğu İstanbul’da
yaşamak için müze kurmayı planladığını ve bu
müzenin kendisinden sonrakilere kalan bir eser, bir
mutluluk rüzgarı olmasını istediğini söyledi.
Prof. Dr. Devrim Erbil,
gençlere şu mesajı verdi:
-Mütevelli heyetinde, yönetim tarafında olmak nasıl bir
duygu?
Zaten mütevelli heyet üyeleri hep böyle yaşlı insanlardan
oluşur (Gülüyor). Yaşlılığın da güzel bir yanı var Seneca’nın
dediği gibi eğer gençliğinizi birikimli olarak geçirmişseniz
yaşlılık zor gelmez çünkü etrafınızda her an sizin o tecrübelerinizden yararlanmak isteyen insanlar olabilir, sizi dinlerler. Bu da yaşlılığın güzelliğidir. Gerçekten öyle. Mütevelli
heyetleri, deneyleriyle, dünyayı kavrayışlarıyla, o kurumun
gidişine yön verir. Orada rektör, vakıf başkanı ile birlikte
gündem maddeleri konuşulurken bizler de kendi konumuzdaki yenilikleri, dünyada olup biteni, tecrübelerimizden
yararlanarak olması gerekenleri konuşuruz. Farklı bir
boyut.
“ Bütün yoğunluğu ile yaşıyorum
hayatı, günlerimi, saatlerimi. Mesela
şimdi 6 metrelik bir resim yapıyorum
dün gece ikide yattım, sabah heyecanla coşkuyla devam ettim. O
zaman meslek anlam taşıyor. Öğrencilerimize mesajım sevdikleri bir işi
tutkuyla yapsınlar ve bu kendilerine
birçok şey verebilir. Sanat nankör bir
sevgili değildir yeter ki siz de ona bir
şeyler verin kendinizi, zamanınızı,
heyecanınızı verin. Siz ona bir şey
vermeden bekleyemezsiniz. “
Halı
çalışmalarından
Halı
Çalışması
örnekler
12
KARİYER
Yrd. Doç. Dr. Hakkı Oral Özhan
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
Öğretim Üyesi
m
p sc dc
1
kd a b 1 g4
gc 1 2 m 4 e
ea c
e
3
4
Mühendislik eğitiminde
kariyer planlaması
at k
d
2
2
d
1
m
2
d
Kariyeri, kişinin belirlenen hedeflere yönelik eğitimleri alarak deneyim kazanması
ve bu sayede mesleki ve bireysel açıdan kendini geliştirmesi olarak tanımlayabiliriz.
Bu bağlamda kariyer, kişinin çalıştığı işiyle ilgili yeteneklerini geliştirmesi, sorumluluk alması ve saygınlık elde etmesi anlamlarına da gelmektedir.
Bireyler, mesleklerini icra ederken bir kademede tecrübelerini
biriktirirler; daha sonra da yeteneklerini geliştirip daha üst bir
kademeye geçerler. Bu anlamda
kariyer, çıraklık, kalfalık ve ustalık dönemlerini içeren bir süreçtir. Bu süreçte sabırlı olmayı
bilmek ve daha çok çaba sarfederek kendimizi geliştirmek gerekmektedir.
Kariyerinizi planlarken ilk başta
kovalayacağınız ana hedefi belirlemelisiniz. Daha sonra seçtiğiniz bu ana hedefe en uygun ve
kolay şekilde ulaşabileceğiniz
bir meslek seçersiniz. Seçtiğiniz
mesleğin sizi duygusal ve sosyal
açıdan en yüksek derecede tatmin edecek bir meslek
olmasına dikkat ediniz.
Kariyer planlaması yaparken kendinizi ve içinde bulunduğunuz çevreyi doğru biçimde değerlendirmeniz, ilgi
alanlarınızı belirlemeniz, bilgi ve becerinizi sürekli geliştirmeniz, güçlü ve zayıf yönlerinizi keşfetmeniz gerekmektedir. Görüldüğü üzere kariyer planı, yaşam boyu
devam eden bir süreç olup aslında hayatınızın tamamını
planlamanız anlamına gelmektedir. Bu plan, ailenizin
himayesinden çıktıktan sonra kendi hayatınız boyun-
13
ca ne iş yapacağınızı, mesleğinizde nasıl ilerleyeceğinizi ve seçtiğiniz mesleğin hayatınızı nasıl değiştireceğini biçimlendirir. Meslek seçimi gibi hayatınız
boyunca sizinle ilerleyecek çok önemli bir kararı verirken öne çıkan özelliklerinizi, severek çalışacağınıza
inandığınız alanları mutlaka değerlendirmenizi, kısacası sizi mutlu edecek işlere yönelmenizi tavsiye ediyorum. Böylelikle başarılı olmanız çok daha kolay
olacaktır.
HABER
KARİYER
Üniversite yılları
Hayat boyu devam eden kariyer planlamasının en
önemli dönemlerinden biridir üniversite yılları. Çalışacağınız mesleğin temel taşları üniversitelerde
alacağınız eğitimle oluşturulur. Bu aşamada sizlere
de çok önemli görevler düşmektedir. Sadece derslere
girmek, sınavlardan geçmek ve mezun olmak değildir üniversite eğitimi. Bu süreçte yapacağınız doğru
kariyer planlaması ile hedeflerinize yönelik önemli
kararlar vermeniz beklenir.
Mühendislik bölümleri öğrencilerimize üniversite
hayatları ve geleceğe yönelik kariyer planlaması
yapmaları adına kendimce önemli gördüğüm bazı
tavsiyelerde bulunmak isterim. Öncelikle üniversitede alacağınız dersler, sizi ileride uğraşacağınız mesleğe hazırlamak yönündedir. Hem teorik hem de uygulamaya yönelik (laboratuvar ve bilgisayar dersleri
gibi) bu dersler, bölümünüzün farklı alanlarını öğrenmenizi sağlar. Üçüncü sınıfa geldiğinizde ise bu alanlardan hangisine daha yatkın olduğunuza, hangisini
daha çok severek yapacağınıza karar vermeniz, kariyer planlaması bakımından sizlere büyük kolaylık
sağlayacaktır. Eğer araştırma yapmayı ve laboratuar
ortamını seviyorsanız hocalarınızın yürüttüğü projelerde yer alabilirsiniz. Bu sayede mühendisliğin
temel taşı olan uygulamaya yönelik deneyim kazanırsınız.
Mühendisliğin hangi bölümü olursa
olsun global dünyadaki yeri ve
etkileşimi, İngilizce konuşmayı ve
anlamayı gerektirmektedir. Dünyadaki yenilikleri izlemek, yabancılar ile iş görüşmeleri yapmak ve yurt dışında çalışmak, mutlaka
yabancı dil, özellikle de İngilizce bilerek gerçekleşir.
Dersler dışında mesleki konferanslar, seminerler,
teknik geziler ve fuarlara mutlaka katılın. Bu sayede
bölümünüzün farklı alanlarındaki yenilikleri ve çalışmaları gözlemleyebilir, ilginizi çeken sektörlerden
birçok insanla tanışma fırsatı yakalayabilirsiniz.
Staj imkanınızı en iyi şekilde kullanmaya
bakın. Zorunlu staj dönemleri, uzun
süreler olmasa da mesleğinizi tanıyıp iş
hayatına ısınmanız ve tecrübe kazanmanız adına çok önemlidir. Yine Erasmus
programları ile yurtdışındaki bir üniversitede bir dönem boyunca bulunmak,
bölümünüzle ilgili dersleri almak size
vizyon ve tecrübe katacaktır. Öğrenci
klüpleri de dersler dışında üniversite
hayatının yaşamanıza katkıda bulunacak
faaliyetleridir. Hobilerinizi de düşünerek istediğiniz
alanlarda klüp çalışmalarına katılmak hem sizi üniversite hayatına motive edecek hem de sosyalleşerek
sevdiğiniz işle uğraşmanızı sağlayacaktır.
Unutmayın, “Neyin niçin yapıldığı üniversitede,
nasıl yapıldığı iş hayatında öğrenilir.” Üniversitede alacağınız bilgileri iş hayatındaki uygulamalar
ile birleştireceğiniz zaman ve bir probleme çözüm
üretebileceğiniz zaman mühendis olduğunuzu
hissedeceksiniz.
Üniversitemizdeki eğitimi farklı kılan noktalardan
biri de seçmeli ders sayısının oldukça fazla olması.
Bu aşamada yine sizin kendi eğilimleriniz ve istekleriniz devreye girmekte. Görünürde bölümünüzle pek
bağlantılı gözükmese de sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz
başka bir alandan dersler seçebilirsiniz. Böylelikle
hem daha keyifli bir öğrenim süreci yaşamış olursunuz hem de bölümlerin disiplinlerarası etkileşiminden yararlanırsınız. Örneğin bir mühendislik öğrencisinin sosyal ve beşeri alanlardan ders alması, ileride
meslek hayatında karşılaşabileceği problemleri
çözmesine katkıda bulunacaktır.
Aynı şekilde İngilizce’nin meslek eğitimindeki
önemi, iş hayatına başladığınızda ortaya çıkacaktır.
14
İKBU’DA YAŞAM
Prof. Dr. Emre ALKİN
İktisadi ve İdari Bilimler
Fakültesi Öğretim Üyesi
EKONOMİ
Merkez bankaları
neden kafalarının
dikine gider?
Yazının başlığından kaynaklanacak olan yanlış anlaşılmayı gidereyim hemen :
Bu bir eleştiri yazısı değil. Sadece bir davranış analizi.
Ocak ayında İsviçre Merkez Bankası ben tam
İsviçre’deyken para politikasında çok ciddi hatta
radikal diyebileceğimiz adımlar attı. Bu zamana
kadar Euro ile İsviçre Frangı arasındaki dengeyi bir
kenara koydu ve kendi parasını serbestçe dalgalanmaya bıraktı. “Zaten serbestti” diyenler olacaktır
ama işin gerçeği böyle değil.
Uçağa binmeden Atatürk Havalimanında televizyon
ekranlarına bakarken gördüğüm Euro/CHF ve
Dolar/CHF seviyeleri ile uçaktan inip toplantıya
giderken IPAD’imden baktığım seviyeler arasında
bir anormallik vardı. Sayfayı üst üste açsam da
gariplik hala orada duruyordu.
Olan olmuştu
Vardığım yerde yüzü kireç gibi olmuş insanları görünce bir
tuhaflık olduğunu anladım. İsviçrelilerin parası Merkez
Bankalarının aldığı kararla 2-3 saat içinde % 30-40 arasında
değer kazanmıştı. Yani İsviçre’de ne varsa ya da İsviçre ne
satıyorsa komşularından bir anda neredeyse yarısı kadar
pahalı hale gelmişti. Merkez Bankası Başkanı “çöp gibi
ihracatı desteklemem artık” gibi bir demeç de vermiş ama
tam kış turizmi başlarken bu hamleyi yapması zamansız
olmuş diyebilirim. Tabii Swatch’ın CEO’su da “yaktın bizi”
anlamına gelen sert eleştirilerde bulunmuş ama olanlar
olmuştu bir kere.
İçimden güldüm. Çünkü 2001 yılında yaptığım iş
ziyaretinde yine toplantı esnasında Anayasa Kitapçığı
krizi olmuş, bu sefer de Türk Para ve Sermaye Piyasalarının rakamları çıldırmıştı. “Ne keramet varsa bu İsviçre
seyahatlerinde, her seferinde bir tuhaflık oluyor” dedim
içimden.
Masanın etrafındaki insanlar İsviçre Merkez Bankasnın
neden böyle bir adım attığını anlamaya çalışıyorlardı. Dönüp
bana da sordular. Ben de “herhalde Avrupa Merkez Bankası
kulaklarına yeni parasal genişleme paketini fısıldadı” dedim.
Öyle ya, İsviçre’nin faizleri yüksek olduğu için ülkeye gelen
Euro çağlayanına karşı Frangı düşük tutmak eskisinden de
15
zor hale gelecekti. Merkez Bankası “her gün öleceğime bir
gün ölürüm daha iyi” diyerek Frangı Euro’ya karşı düşük
tutma politikasından vaz geçti. Ardından da faizleri düşürdü
ki kimse Euro’sunu alıp İsviçre’ye getirmesin diye.
Bu şekilde anlatınca ikna olur gibi oldular ama içlerinden
bazıları “piyasaya Frank satmaya devam edebilirdi” dedi.
Cevap vermedim çünkü bankacı da olsa, bazılarına “net iç
varlıklar, para tabanı, emisyon vs” gibi çıpaları anlatmak
kolay değil. Başka bir şey söyledim.
“Eğer sizin üretip sattıklarınız kolay kolay vaz geçilemeyecek
şeylerse problem yok, fiyatı ne olursa olsun talebi düşmez,
ama siz de bizim gibi ‘çözüm’ değil mal ve hizmet üretiyorsanız, işiniz zor” dedim. Türkiye ile kıyaslanınca hemen diklendiler. “Toparlarız, atlatırız, güçlüyüz” gibi birşeyler söylediler.
Merkez Bankacılığı zor iş diyebilirim. Kararlarını piyasaya ya
da siyasete danışarak verseniz olmuyor. Bir anda yapınca
da kıyamet kopuyor. İsviçre’de siyasetten pek tepki yok
ama olabilirdi. Daha once de söylediğimi
tekrar edeceğim. Ne yapsanız sizi
eleştiriyorlarsa, en iyisi doğrusunu yapın. Kimseye yaranmak için birşey
yapmayın.
SAĞLIK
Kış aylarında
Doç.Dr.Onat Üzümcügil
Tıp Fakültesi Öğretim
Üyesi
düşmeye dikkat
Özellikle kış aylarında olumsuz hava koşulları nedeniyle acil servis ve ortopedi polikliniklerimize başvuran düşme vaka sayısı anlamlı olarak artmaktadır. Genel olarak
yumuşak doku travması tanısı alan bu vakaların büyük bir kısmı anti-enflamatuar
(ödem giderici) tedavi ve istirahat uygulaması ile ayaktan tedavi edilirken azınsanmayacak bir bölümünde tıbbi ve cerrahi tedavi gerektiren kırık ve çıkık olguları tespit
edilmektedir.
Kırıklar, genellikle genç ve orta yaş grubunda sırasıyla el
bileği, dirsek ve ayak bileği çevresinde izlenirken 65 yaş
üstü ileri yaş grubunda ise el bileği, diz çevresi, omuz ve
kalça çevresinde yoğunlaşmaktadır. Artan yaşla beraber
görülen dikkat ve refleks azalmasıyla birlikte osteoporoz
(kemik erimesi) varlığı, kırıkların cerrahi tedavi gereksinimini ve sıklığını arttırmaktadır. Özellikle yüksek enerjili
travmalara bağlı kalça, omurga ve diz çevresi kırıkları
cerrahi müdahale uygulanarak tedavi edilmekte ve ciddi iş
gücü kaybı ve fonksiyonel kısıtlanmalara yol açmaktadır.
Çıkıklar ise daha çok genç yaş grubunda özellikle omuz ve
dirsek bölgesinde yoğunlaşmakta ve genellikle acil serviste
ve bazen ameliyathane koşullarında kapalı yerleştirme
sonrası kol askısı/alçı ile immobilizasyon yöntemi ile tedavi
edilmektedir. Çıkıklara eşlik eden kırık olgularında ise
cerrahi tedavi gündeme gelebilmekte ve uzun süreli iş gücü
kaybına neden olmaktadır.
Olumsuz hava koşullarına bağlı zeminde oluşan buzlanma
ve görüş mesafesinin olumsuz etkilenmesi en sık açık el
üzerine dirsek düz pozisyonda iken dengesiz düşmelere
neden olmaktadır. Düşme sonrası zedelenen vücut uzvunun hemen bir askı veya sert-düz bir materyal ile sabitlen-
mesi ve indirekt
soğuk uygulaması
yapılarak istirahate
alınması gerekmektedir.
Şişmenin ve ağrının aşırı
olması, açık yara oluşması ve
ciddi hareket kaybının oluşması
hastanın derhal en yakın sağlık merkezine başvurmasını gerektiren acil bir
durumdur. Ağrıyı ve şişmeyi önemsemeden
günlük hayat aktivitelerine devam etmeye
çalışmak, yaraya steril olmayan yabancı maddeler
ile müdahale etmek ve nasıl olsa geçer mantığıyla olaya
yaklaşmak son derece yanlıştır. Ayrıca zedelenen bölgeye
sıcak tatbik etmek ve sargı materyalini çorap sıkılığından fazla
germek de olumsuz sonuçlar doğurabilecek yanlışlardan bazılarıdır.
Bunlara dikkat edin
Kötü sonuçlar doğurmadan düşmelerin önüne geçmeye ve
sıklığını azaltmaya yönelik öneriler ise; ayakkabı seçimini
mevsime uygun yapmak ve sert- düz tabanlı kösele ayakkabılardan kaçınmak, daha çok yumuşak tabanlı ve kıvrımlı
yüzeye sahip ayakbileğini destekleyen konçları olan ayakkabıları seçmek, güneş gözlüğü kullanmak, üst giyimde kalın
ancak hareketi zorlaştırmayacak tarzda orta-hafif giyisiler
seçmek, adım mesafesini kısa ve yürüyüş hızını yavaş
tutarak hafif öne meyilli yürümek ve özellikle ileri yaş gurubunda kötü hava koşulları varlığında mümkün olduğu
kadar dışarı çıkmayı engellemek olarak
sıralanabilir.
16
RÖPORTAJ
Dilara Polat
Rehber Öğretmen ve
Tanıtım Uzmanı
Röportaj
Koca Kafalar’ı
çok sevdik
Görsel medyada konu olup Koca Kafalar’ın kafalarını sokmadıkları alan yok gibi. Koca
Kafalar o kadar çok seviliyor ki, birçok ünlü sanatçı Varol Yaşaroğlu’nu arayıp onların da
içinde yeraldığı Koca Kafalar’ı yapmalarını rica ediyor.
Kendi yarattığımız hayal dünyasında her
şeyi değiştirmek mümkün” söylemini
yaşam tarzı yapmış; mizah, karikatür ve
animasyona aşık, Koca Kafalar’ın yaratıcısı ve Grafi2000′ in kurucusu Varol Yaşaroğlu, Kantin konuğumuz oldu.
-Karikatür tutkunuz nasıl başladı?
Varol Yaşaroğlu, 5 yaşından beri çiziyor. O
yaşlardaki aşkı da Pembe Panter. 11 yaşına
geldiğinde ise bir defter dolusu ürettiği
çizgi romanlarını ablalarına satmaya çalışıyor. Ablasını ikna etmek için de defterin
içine sakız ve gofret gibi hediyeler koyarmış. İlk profesyonel çizimini ise ortaokul
yıllarında Milliyet Kardeş eki için yapmış.
-Baba Haber Bülteni fikri nasıl çıktı? Çok uzun ömürlü
oldu, sırrı nedir?
1980 öncesi solcuların kurtarılmış bölgesi
sayılan İzmir Gültepe’de büyümüş, daha
çok eve kapanıp çizgi romanlar yaparak
geçmiş
çocukluğu.
Gültepe
Ortaokulu’ndan sonra İzmir Atatürk
Lisesi. Ardından İTÜ İnşaat Mühendisliği.
-Karikatür muhalif mi olmak zorunda, bir mesaj kaygısı
taşıyor musunuz?
17
Karikatüre 5-6 yaşlarında başladım. Hayal dünyam genişti, eve
kapanıp oyuncaklarımla vakit geçirmeyi severdim, çizgi roman
karalardım. Pembe Panter benim ilk göz ağrım mesela. Enteresan
bir şey, şu anda izlediğimde bile çok kaliteli, güzel ve evrensel
buluyorum.
Koca Kafalar riskli bir işti, insanlar animasyona alışık değildi.
İçerik konusunda doğru bir karar verdiğimizi düşünüyorum.
Televizyonu mizah dergisi gibi kullanmayı düşündük. Çünkü
mizah dergisi okuyan biri gündemde neler olup bittiğini takip
edebilir. Biz de bu anlamda değerli bir şey yaptık. İlgi çok yoğun
oldu. Şu anda neredeyse 7’den 70’e herkes izliyor. Senelerdir de
reytingleri hiç düşmedi.
Gündemle alakalı mizah yapıyoruz, bunun muhalif olmaması
mümkün değil. Aslında Koca Kafalar güldürmez. Öyle bir
misyonumuz
yok.
Kesinlikle
farkındalık
yarattığımızı
düşünüyorum, besleyici bir tarafımız var.
RÖPORTAJ
-Animasyonun Türkiye’deki yeri nasıl?
Türkiye’de animasyon bölümleri kurulmaya başladı, yavaş
yavaş ilgi büyüyor. Biz Don Kişot’tuk, kendi
çabalarımızla yürüdük. Ama şimdi her şey değişiyor,
dünya dijitale dönüyor. Bu anlamda umutluyum.
İnsanlar kendi kanallarını kurmaya başlayacak, kişisel
şirketler oluşacak. Medyanın dönüşümü çok yakın.
Varol Yaşaroğlu nasıl bir öğrenciydi, üniversite
hayatınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Ben ciddi derecede inek bir öğrenciydim. Dersler
konusunda mükemmeliyetçiydim. Şimdi sorarsan keşke
öyle olmasaymışım diyorum. Genelde çok fazla dışarı
çıkmazdım. Evde vakit geçirmeyi sevdiğim için çok ders
çalışırdım, ezberlerdim. Şu anda kafamı taşlara
vuruyorum. Sağlıklı bir eğitim süreci geçirdiğim
söylenemez. Başarılı bir öğrenciydim, puanım yüksek
gelince İTÜ İnşaat Mühendisliği’ni tercih ettim.
Üniversitede okuduğum fizik ve matematikten çok keyif
aldım, çünkü neden-sonuç ilişkisine önem veriyordum.
Nedenleri keşfetmek hoşuma gitti, analitik düşünmenin
hayatıma kattığı artı yönleri görünce bırakmayı hiç
düşünmedim. Animasyon yaparken matematik çok işime
yarıyor.
-Güzel sanatlar öğrencilerine tavsiyeleriniz neler?
-Karikatürlerinizde
istediğinizi
musunuz, özgür müsünüz?
söyleyebiliyor
Özgürlüğünün kısıtlanmadığını düşünen tek bir kişi varsa
yalan söylüyordur. Fakat bizim sınırımız, kişilik haklarına
saldırıda bulunmamak. Direkt kişinin şahsına yönelik espri
yapmıyoruz, genellikle halkın sorunlarına yönelik bir mizah
anlayışımız var. Dolayısıyla büyük tepkiler almadık.
-Karakterleri oluştururken neyden besleniyorsunuz?
Gözlem yapıyor musunuz?
Çok okuyorum, hayal dünyam okumakla gelişti. Prototip bir
ailede büyüdüm, annem Türk annesiydi, babam Türk
babasıydı. Bunun için özel bir çaba harcamadım.
Gözlemciyim, hayata karışmış durumdayım. Sanatçıları
besleyen en önemli şey, gözlem yeteneği ve farkındalık
düzeyinin yüksek olmasıdır. Bir yere girdiğimde etrafta olup
bitenleri görürüm, mutlaka hayalimde bir şey canlandırırım.
Grafik tasarım öğrencileri çok şanslı, çünkü
çağımız tamamen dijitale döndü. Görsellik
artık daha önemli. Güç artık görüntüde
diyebiliriz. Onlar için olanaklar
fazlalaşıyor. Herhangi bir işletmede
bile dijitalleşme adımları atılıyor.
Kişisel gelişimleri açısından interneti
doğru kullanmalarını öneririm,
sosyal medyayı çok önemsiyorum.
İçeriklerini doğru mecralarda
yayınlasınlar ki ulaşılabilecekleri
alanlar
artsın.
Kendilerini
gösterecek şeyler yapmalılar.
Çekinmesinler, çünkü iyi işler
mutlaka farkediliyor. Bu uzun
ve yorucu bir süreç. Dayanıklı
olsunlar.
Kendilerini
geliştirsinler. Siz programları
iyi bildiğiniz sürece tek
başınıza
bir
ordu
olabilirsiniz. Dijitalleşmek
durumundalar. Çok daha
farklı şeyler denemelerini
öneriyorum.
-Fırıldak Ailesi sürecinden bahsedebilir miyiz, sinema
fikri olacak mı?
Fırıldak Ailesi çok sevildi. Mart ayında BKM ile birlikte bir
sinema filmi projemiz var.
Varol Yaşaroğlu
18
g
ü
n
n
ı
ü
k
ş
A
t
14 Şuba
Sevgililer Günü; kimisi için gereksiz kimi içinse günlerin en kıymetlisi. İster
eleştirenlerden olun ister önemseyenlerden gerçek olan Sevgililer Günü’nün tüm
dünyada pek çok kişi tarafından coşkuyla, romantizmle kutlanıyor olması.
Ayhan Sicimoğlu - Latin All Stars:
Sevgililer Günü Özel
Ülke sınırlarını aşan müzikleri ve şovları
ile Ayhan Sicimoğlu & Latin All Stars,
Sevgililer Günü'ne özel performansıyla
14 Şubat 2015 Cuma akşamı
Babylon'da sahne alıyor. Bolerolar,
salsalar ve özel süprizlerle müziğe doyamayacağınız romantik bir gece sizleri
bekliyor. Gecede mambolar, cha-chalar
ve Türkçe coverlar havada uçuşacak,
dans etmeyen kalmayacak.
:30
14 Subat 2015 20
14 Subat 2015 22:00
Mustafa Ceceli, 14 Şubat Sevgililer
Günü'nde Bostancı Gösteri
Merkezi sahnesinde!
Mustafa Ceceli, bu sevgi gününde, üçüncü
albümünün yepyeni şarkılarını izleyicileri
ile buluşturacağı harika bir konsere hazırlanıyor. Ceceli, 14 Şubat 2015 Cumartesi
günü, çıktığı günden bu yana seslendirdiği
klasikleşen birbirinden güzel şarkılarının
yanı sıra hazırladığı yeni albümünde yer
alan şarkıları da ilk kez izleyicilerin beğenisine sunacak.
14 Subat 2015 21:00
Piyanist Tuluyhan Uğurlu
bu yıl Sevgililer Günü'nde
İstanbul'un buluşma noktası
Taksim'de sizleri farklı bir
konsere konuk ediyor.
The Marmara Taksim balo salonunda gerçekleşecek konserde ünlü piyanist müzik ve görüntülerle aşkı anlatıyor.
Tuluyhan Uğurlu piyanosu ile anlatıyor,
arkasında konser boyunca sevginin en yüce
hallerine tanık olacağınız bir görsel sunumla
büyüleniyorsunuz... Şiirler, anılar, sevginin
felsefesi ile yücelip, evrende var olmanın,
sevmenin, severek yaşamanın tadına varıyorsunuz... Mutluluktan gözleriniz doluyor... Konser
boyunca saraylarda, çöllerde, gökyüzünde
sonsuzluk içinde sevgiyi arıyorsunuz. Ve belki
de hayatın gerçek anlamını keşfediyorsunuz...
Yaptığı şarkılarla büyük beğeni kazanan Mehmet Erdem,
"Hiç Konuşmadan" şarkılarını 14 Şubat Sevgililer
Günü'nde Jolly Joker İstanbul'da söylüyor!
14 Subat 2015
19
22:00
İkinci solo albümü Hiç Konuşmadan'ı müzikseverlerle buluşturan Mehmet Erdem;
"Hakim Bey", "Herkes Aynı Hayatta", "Haydi Gel Gidelim" gibi ilk albümünün sevilen
eserlerini de seslendirerek, kendisini dinlemeye gelenlere keyifli saatler yaşatacak. Geçtiğimiz yıl Sony Music etiketiyle yayımladığı "Herkes Aynı Hayatta" albümüyle dinleyicilerle buluşan ve fenomen haline gelen Mehmet Erdem, merakla beklenen yeni albümünün yayımlanmasından hemen önce sözü ve müziği Cihan Güçlü'ye ait olan "Acıyı
Sevmek Olur Mu?" isimli çıkış şarkısını radyolar aracılığıyla paylaştı ve kısa sürede
büyük beğeni topladı.
Sizden Gelenler
Yaşadığımız bu zor günlerde yanımda olmakla kalmadın beni sırtladın. Sana
dayanarak yürüyor, yaşamın içine karışabiliyorum.
Seni seviyorum. İyi ki
varsın, iyi ki kocamsın.
Yüreğinizdeki kıpırtının bir ömür
boyu sürmesi dileğiyle...
Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ
Bazen geceleri yıldızları izlerim,
hepsi parlak, hepsi göz alıcı, hepsi
çok uzak. Benim yıldızım sensin,
Sevgili Eşim; kalbimde gömülü,
içimde parlayan, karanlık bir oda
da bile bir yıldızı aratmayacak
kadar sıcak…
Meriç Bıçakcıoğlu
Sibel Kahraman
İlan etmediğim bir burası
kalmış olsa gerek, seni çok
seviyorum Furk, birlikte
kocaman 14 Şubat'lara inşallah, iyi ki varsın balığım :)
ŞİRİN'İM seni çok
seviyorum. Bana her
gün sevgililer günü :)
Yasin Yasin
Seven, sevdiğine; sevdiğini
bir de 14 Şubat'ta söylesin,
her gününüzün 14 Şubat
kadar özel ve anlamlı
olması dileğiyle. Sevgililer
gününüz kutlu olsun!
Elif Yurtseven
Ddd
Neden hayatimizin en ozel insanina , ozel bir
gunde , ne kadar ozel oldugunu hissettirmeyelim
ki? Sevgililer gününüz kutlu olsun..
Remziye Karaca
Sevgililer Gününe inanmıyorum... Kutlamıyorum... Tamamen kapitalist düzenin yarattığı bir
gün... bunlar gibi nice karşıt cümle sahipleri başta
olmak üzere, tüm dünyanın sevgi üzerine bir
durup düşünmesi gereken zamanda Sevgililer
Günü layıkıyla kutlanmalı. Bir de soğuk şubatın
tam ortasına denk gelen bu özel günün zamanlaması, tesadüf olmasa gerek. Üşüyen ellerinizi
sevgiyle ısıtmanız dileğimle. Aklıma gelmişken eli
ısınmayanın kalbi de ısınmaz..
Banu Gökçe Taşkın
Bugün kalbinizin sesini dinleyin, sevginin
ruhunuzda bıraktığı izi takip edin, sizi adım
adım mutluluğa ulaştıracaktır. Çok sevdikleriniz vardır. Her zaman her koşulda yanınızdadır sanırsınız, ama öyle şeyler olur ki,
yanınızda bulamazsınız. Üzülmezler, ağlamazlar, canları yanmaz oysa hayvanlara ne
yaparsanız yapın sizi her gün sevgi dolu
karşılarlar. Ne yaparsanız yapın size olan
sadakatini korurlar. En kötü halimde bile,
bir sokak köpeği beni rahatlatabiliyor. Sevin
onları, farklarına varın.
Miray Yıldız ÖZKAN
Aşk trafik lambaları gibidir... Yeşil ışıkta geçecek kadar aşık olursun... Ama sarıda hep bir
engele takılma ihtimali için hazırlıklı olursun... Kırmızı ışık yandığında ise aniden
duracak... Ey gönül... aşkı arama inan ki ararken kaybolursun..bulduğunda ya veli ya da
deli olursun... Eğer onun için her şeyi göze
alıyorsan, onu her an düşünüyorsan, onun
için ağlıyorsan, o senin için tekse, o senin için
her şeyden değerliyse, onun bir gülmesi senin
için dünyalar demekse... Siz aşksınız..
Serdar Celep
Bu sevgililer günü bir başka benim için.
Büşra Ada’mızla birlikte nice Sevgililer
günlerine...
Onur Sertel
Aşk, sen olmaktan çıkıp o olmakmış adeta. Ya da onsuz
olamamakmış galiba. Gülümsemekmiş içten ve samimi.
Aynı zamanda ağlamakmış da hıçkırıklara boğulurcasına. Çığlık çığlığa bağırmak isterken adını susup oturmakmış yerine. Bildiğin doğruları unutmak, en katı
kuralları yıkmakmış. Onu gördüğün, tanıdığın günmüş
miladın.Aşkınızı kaybetmemeniz dileğiyle..
Bahar Güngörmez
Hala sevginin var olduğuna inanıyorsanız eğer, her sevgililer gününde kalbiniz atıyorsa… o halde sevgililer gününüz kutlu olsun
Onur Can Kara
20
RÖPORTAJ
AKADEMİK PANO
Nijerya’da prens, İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
öğrencisi. Amacı üniversite öğrenimini tamamlayarak ülkesine dönüp katkıda bulunmak.
N
ijerya Argungu Emiri’nin oğlu
Muhammed Mera İstanbul Kemerburgaz
Çağan ÜÇTUĞ
Uluslararası Ofis Uzmanı Üniversitesi’nde bir kardeşiyle birlikte
Röportaj
öğrenim görüyor. 13 kardeşinin hepsine de
üniversiteyi önerdiğini söylüyor. Ülkesinde bir prens.
İKBU’da öğrenci. Muhammed Mera ile hem prens hem de
İstanbul’da öğrenci olmayı konuştuk.
Nijerya’nın gelişmekte olan bir ülke olduğunu bu nedenle
elektrik, ulaşım gibi alanlarda zorluk yaşadıklarını söyleyen
Muhammed Mera, Nijerya’da İstanbul’a kıyasla yaşamlarının daha zor olduğunu söyledi.
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesine gelmeden önce
araştırma yaptığını ve kendisine uygun olduğu için
İKBU’yu seçtiğini belirten Mera, “Modern, güzel bir okul.
Buraya geldiğimde “evet” dedim. Çünkü bazı beklentilerim
vardı ve üniversite bu beklentilerimi karşıladı” dedi.
Üniversitenin özellikle sosyal ortamını çok sevdiğini söyleyen Mera, İstanbul ve üniversitedeki yaşamını ise şöyle
anlattı:
“Pek çok farklı ülkeden insan var. Örneğin Uganda’dan
kimseyle daha önce tanışmamıştım. Üniversitede tanıştım.
Hocalarımla çok iyi ilişkim var. Özellikle danışmanlarımla.
Ne zaman bir sorunum olsa onlara gidiyorum. Dışarı çıktığım zamanlarda Go kart’a, paintball oynamaya, sinemaya,
bowling’e gidiyoruz. İstanbul’da en çok beğendiğim yer
Beşiktaş, çünkü pek çok tarihi yer var, müzeler gibi. Ayrıca
denizin kıyısında olması da çok güzel. Pek çok Türk yemeği
denedim. En çok lahmacunu sevdim. “
21
Saray’da yaşıyor
Prenslik her ne kadar
bize uzak gelse de Mera
için doğal bir süreç. Muhammed Mera
Nijerya’daki en büyük ve
köklü
emirliklerden
birinin aile bireyi. Sarayda yaşıyor ve bir gün Emir olabileceğini biliyor. Emirlik normalde tahtın en büyük çocuğuna
geçiyormuş. Ancak süreç artık değişmiş. En çok eğitim
almış, en karizmatik olan çocuk Emir oluyor. Bu nedenle de
kimin tahta geçeceği bilinmiyor. Muhammed Mera da aday
çocuklardan birisi. Argungu Batı Afrika’daki büyük bir
imparatorlukmuş eskiden. 15. Yüzyılda kurulmuş, ama
yıllar içerisinide savaşlardan, çatışmalardan ve İngilizler
geldikten sonra yaptıklarından dolayı pek çok bölge ayrılmış
ve şu andaki halini almış. 15 yüzyıldan bu yana 33 tane kralı
olmuş. Argungu hakkındaki en popüler şey yıllık Balıkçılık
Festivali olsa gerek, ayrıca da 15 yüzyıldan bu yana gelen
her şeyin sergilendiği bir müzeleri bulunuyor.
AKADEMİK PANO
Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim
Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Veli
Cengiz Özalp’ın “Immobilized lipase
on micro-porous biosilica for enzymatic transesterification of algal oil”
başlıklı makalesi Chemical Engineering Research and Design dergisinde
(http://dx.doi.org/10.1016/j.cherd.20
14.12.011) yayınlandı.
İşletme Bölümü Öğretim Üyesi Yrd.
Doç. Dr. Özcan Ceylan’ın “Timevarying volatility asymmetry: a conditioned HAR-RV(CJ) EGARCH-M
model” başlıklı makalesi Social Sciences Citation Index (SSCI) kapsamında
taranan Journal of Risk’de (2014 yılı,
cilt 17(2), sayfa 21-49) yayınlanmıştır.
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard.
Doç. Dr. Nazan Maksudyan’ın
“Türkiye’de Çocuk Olmak” başlıklı
makalesi
Perspectives
dergisinde
(http://www.academia.edu/8597384/
Türkiye_de_Çocuk_Olmak)yayınlandı.
Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Şükran
Şıpka, İKBU Sürekli Eğitim Merkezi
tarafından Gaziantep’te düzenlenen Edinilmiş Malların Tasfiyesi başlıklı seminere
konuşmacı olarak katıldı. Seminerde boşanma veya miras durumunda eşler arasında
mal paylaşımı konusu ele alındı.
Uluslararası Lojistik Yönetimi Bölümü
Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Atilla
Çifter’in “Bank concentration and
non-performing loans in Central and
Eastern European countries " başlıklı
makalesi Journal of Business Economics
and Management dergisinde (2015 yılı,
Cilt 16, Sayı 1, sayfa 117-137) yayınlandı.
Uluslararası Ticaret Bölümü Öğretim
Üyesi Yard.Doç.Dr. Gökhan Akay ve
Uluslararası
Lojistik
Yönetimi
Bölümü öğretim üyesi Yard. Doç. Dr.
Atilla Çifter’in “Exchange rate exposure at the firm and industry levels:
Evidence from Turkey " başlıklı
makalesi Economic Modelling dergisinde (2014 yılı, cilt 43, sayfa
426-434) yayınlandı.
Tıp Fakültesi Tıbbi Biyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç.
Dr. Veli Cengiz Özalp’ın
“DNA-Aptamer Gating Membranes” başlıklı makalesi Chemical Communications dergisinde
(DOI: 10.1039/C4CC09660F)
yayınlandı.
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yard. Doç.
Dr. Nazan Maksudyan’ın Women and the
City, Women in the City: A Gendered Perspective to Ottoman Urban History başlıklı
kitabı Berghahn Books tarafından (2014)
yayınlandı.
22
İŞ DÜNYASI
Dünya sularında
güvencenin adı
Ender KESKİN
Transal Genel Müdürü
Tüm dünya sularında kimyasal tanker, petrol tankeri ve LPG tankeri işletmenliğini yapan Transal Denizcilik, Lojistik bölümü
öğrencilerimizi de iş yaşamına hazırlıyor
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi’nin
bu yıl başlattığı Co-Op projesinin ilk
paydaşlarından Transal Denizcilik
Genel Müdürü Ender Keskin, üniversite ile iş birliği ve sektör konusundaki
sorularımızı cevapladı,
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ile işbirliğinizden bahseder misiniz? Kurumunuz
açısından bu iş birliğinin yansımaları nasıl
olacak?
İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi ile
iş birliğimiz eğitim gören başarılı öğrencilerin iş dünyasına entegrasyonu için
geliştirilmiş bir sistemdir. Bu sistem
sayesinde öğrencilerimiz mezun olmadan önce iş hayatı konusunda
bilgi sahibi oluyorlar. Böylece başarılı öğrencilerin staj süresi boyunca
gösterecekleri performansa göre şirket bünyesine katılarak hem
çekirdekten geleceğin yöneticilerini yetiştirme imkanımız olmakta
hem de bu süreçte şirketimiz kaliteli çalışanlar ile yoluna devam
etmektedir. Bu sisteme taraf olan herkes her ne olursa olsun kazançlı
çıkmaktadır . Öğrencilerimiz hangi birimlerde, nasıl bir takvimle staj görecekler?
Öğrencilerimiz yeterliliklerine göre Mali İşler , Operasyon ve İnsan
Kaynakları departmanlarımızda staj göreceklerdir. Bizim isteğimiz
yılın 12 ayı şirketimizde staj yapan öğrencilerimizi görmektir . Bu
hususta üniversitemiz ile görüşmeler yapılmaktadır.
Eğitim konusunda çalışmalarınız bulunuyor mu?
Şirket personelimizin kalitesini ve bilgi birikimini artırmak için kalite
departmanımız devamlı suretle eğitimleri takip etmekte ve personelimizin ihtiyacı olan eğitimlerin hem şirket içi hem de şirket dışında
verilmesi sağlanmaktadır.
Başarılı bir kariyer çizgisinin oluşması için gençlere neler tavsiye edersiniz?
Öncelikle gençlere tavsiyem analitik bir zekaya sahip olabilmek için
ellerinden geleni yapmalarıdır. Hem iş hayatında hem de özel hayatlarında bir olayın bütün yönlerini görebilmeli , yani resmin tamamını
iyi analiz etmeliler. Çünkü bir karar alırken ne kadar objektif olurlarsa doğruya o kadar yaklaşırlar ve bu objektif bakışı ancak bütünü
görerek elde edebilirler. İkinci olarak mutlaka ve mutlaka yaptıkları işi
severek yapmalılar. Mutsuz oldukları bir iş onların doğal olarak tüm
hayatlarını olumsuz olarak etkiler , eğer bir şeyler yolunda gitmiyor
ve bundan memnun değiller ise bunu mutlaka değiştirmek için
ellerinden geleni yapsınlar. Şikayet edip sonra da bu duruma katlanarak, kalitesiz bir hayat sürmesinler. Denemekten ve hata yapmaktan
korkmamalılar Albert Einsten'ın çok güzel bir sözü vardır " Hiç hata
yapmamış bir insan yeni bir şey denememiş demektir . Eğer işleri
daha iyi hale getirmek istiyorsak hata yapmayı da göze almamız
gerekir. Hem hatalardan ders çıkarmak da bir kazanımdır" . Son
olarak söyleyebileceğim en az bir yabancı dili özellikle İngilizce'yi çok
iyi seviyede bilmeleri ve bu hususa azami önem vermelerini tavsiye
ederim.
23
İş kolunuzda hangi alanlardan mezun olan gençlere ihtiyaç bulunuyor? Hangi
pozisyonlarda?
Bulunduğumuz sektöre özgü olarak , Üniversitelerin Denizcilik
fakültelerinin Gemi İnşa Mühendisliği , Gemi Makinaları İşletme
Mühendisliği , Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği ve Mühendislik Fakültelerinin Makina ve Elektrik bölümlerinden mezun olmuş
ancak kendilerini denizcilik alanında geliştirmiş gençlere şirketimizin Teknik , Operasyon , Emniyet ve Kalite , Satınalma departmanlarında ihtiyaç duyuyoruz. Diğer departmanlarımız için Üniversitelerin
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinden mezun arkadaşlarımızı
yoğunlukla tercih ediyoruz.
Üst düzey personel seçiminde olmazsa olmazlarınız var mı?
Üst düzey personel seçiminde olmazsa olmazım analitik zeka ,
tecrübe ve bulunduğu pozisyon ile ilgili bilgi birikimidir.
Hedef en iyi olmak
Ender Keskin firmanın çalışma alanları ve hedefleri konusunda ise
şu bilgileri verdi:
“Firmamız şu anda tüm dünya sularında kimyasal tanker, petrol
tankeri ve LPG tankeri işletmenliğini yapmaktadır. İşimizin
kapsamı , gemilerimizin liman ve operasyonlarının planlanması ,
yük bulunması , gemi personeli seçimi istihdamı ve organizasyonu, gemilerin sigortalanması, malzeme yedek parça tedariki,
bakım ve onarım planlaması ve icra edilmesi, uluslararası otoriteler tarafından belirlenen tüm kurallara ve kaidelere uyum sağlanması, karasularında bulunan devletin kurallarına uyum için
gerekli olan varsa değişikliklerin yapılması ayrıca bağlı bulunan gemi klas kuruluşu ve bayrak devletinin koyduğu kurallara uyum
ve değişikliliklerin takibi olarak özetleyebiliriz. Yönettiğimiz filoda
sayıca ağırlık kimyasal tankerlerdedir sonra LPG tankerleri ve
petrol tankerleri gelmektedir. Kimyasal ve LPG tankerleri dünyada işletilmesi en zor iki tip gemidir. Türkiye’de üçüncü kişilere
LPG tankeri işleten ilk ve tek firmayız. Kimyasal tanker işletmeciliği anlamında da yine Türkiye’nin en iyi 5 firmasından biriyiz
diyebilirim. Hedefimiz filomuzu çok daha ileri seviyelere çıkartarak önce Türkiye'de sonra dünya çapında alanımızın en iyilerinden biri olmaktır.
DÜNYA SULARINDA GÜVENCENİN ADI
www.transal.com.tr
KÜTÜPHANE
Yazgı CİHANGİR
Kütüphane Direktörü
Turnitin Yazılımı ile
İntihali Engelliyoruz!
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK)
tarafından desteklenmekte olan erken dönem ebeveynlik desteği:
Anne Duyarlığı ve Güvenli Bağlanmayı Artırmaya Yönelik Müdahale
programı uygulaması Türkiye’de ilk kez yapılacak.
Kütüphanemiz, intihali engelleme yazılımı “Turnitin” aboneliğini yenilemiştir. Böylece bilgiyi doğru ve yasal çerçevede kullanımın
en üst seviyede olacağını umuyoruz.
Peki nedir İntihal? İntihal; Bilgi Hırsızlığıdır. Çalmaktır. Araklamaktır. Başkasının fikrini kendi fikrinmiş gibi sunmaktır. Aynen
kopyalamak, öğrenci ağzıyla “Copy Paste” yapmaktır. Yazılarımızda hiç mi başka kişilerin görüşlerinden yararlanmıyoruz? Tabi
ki yararlanıyoruz ama atıf yaparak!
“-Teknoloji gelişti, her şeye internet üzerinden tek tıkla ulaşabiliyoruz, neden saatlerce ödev yapmaya çalışayım?” demeyin. Evet,
teknoloji tek tıkla her bilgiye sizi götürüyor, ama bilgiyi nereden
aldığınızı da gösteriyor. İşte Turnitin bu noktada devreye giriyor.
Yazılıma öğrenci ya da öğretmen tarafından girilen her ödev, kayıt
altına alınıyor. Milyarlarca kitap, makale ve internet sitelerinden
tarama yaparak birkaç dakika içinde sizin ödevinizden yararlanan
diğer bir öğrencinin aldığı –çaldığı- kelimeler benzerlik oranı ile
gösteriliyor.
Avrupa Telif Hakları Kanunlarıyla tam uyumlu olan Turnitin,
dünya çapında birçok üniversite ve enstitü tarafından intihalleri
tespitte en iyi çözüm lideri olarak adlandırılıyor. Çevrimiçi erişim
ve ödev teslimi yanında GradeMark yazılımı içermesi de cabası.
Günümüzde, öğrencilerin zaman yetersizliği, Fikri Mülkiyet
Hakları, atıf yapma, bilimsel etik ve intihal konularında bilgi
sahibi olmamaları, internette yazan her bilginin kamusal değer
taşıdığı inancı ya da öğrencinin yazma ve yaratma becerisi eksikliği birçok kişiyi intihale sürüklemektedir.
İntihal, batılı ülkelerde ağır bir suçtur ve gerekli yaptırımlar
uygulanmaktadır. Türkiye’de intihali engelleme sorumluluğu ve
yetkisi YÖK’te olup, intihal yapanlara cezai yaptırımlar uygulanmaktadır. Hatta geçmişte büyük yankı uyandıran, aralarında
siyaset ve bilim adamlarının yer aldığı önemli kişilere meslekten
men cezalarına kadar birçok yaptırım uygulandığı bilinmektedir.
Sicillerine işlenen bu suç, sonraki bilimsel çalışmalarına ve sosyal
yaşamlarına da engel olduğu aşikardır. Sonuç olarak ne demişler;
“Etme İntihal, Olma Müntahil…”
İntihal ve Müntahilleri tespit için Turnitin’ı kullanmak isterseniz,
detaylı bilgiye kütüphane web sayfamızdan ulaşabilir, biz kütüphanecilere danışabilirsiniz.
YAKINDA GELENLER
•İdeolojiyi Haritalamak/ Slavoj Zizek
•Cellat / Francesca Bertuzzi
•Olduğu Kadar Güzeldik / Mahir Ünsal Eriş
•Brandwashed : Pazarlama ve Reklamcılık Sektörünün Uyguladığı
Hilelere Çarpıcı Bir Bakış/ Martin Lindstrom
•Başlarken Yalnızsın, Bitirdiğinde Daha Da Yalnız / Hasan Ali Toptaş
•Moda Tasarımında Stil Yaratmak / Jacqueline McAssey
•Vergi Kaçakçılığı Suçları / Mehmet Taştan
25
16 Aralık 2014-19 Ocak 2015 Tarihli
Kütüphane Kullanım Bilgileri:
En Çok Okuyan Öğrenci:
Feyza Bağcı (Eczacılık Fakültesi)
En Çok Okuyan Akademisyen:
Atilla Çifter ( İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi)
En Çok Okuyan İdari Personel:
Filiz Topaloğlu (Uluslararası Ofis Direktörlüğü)
En Çok Okunan Kitap:
Zeytindağı / Falih Rıfkı Atay
En Çok Okunan Ders Kitabı: Turkey :
A Modern History / Eric J. Zürcher
En Çok İzlenen Film:
Tanrının Kitabı
The Book Of Eli / Yön. Allen-Albert Hughes
En Çok Bağış Yapan Kişi:
Boğaçhan Çanak (Genel Sekreter)
BİLİM
Yükseköğretimde Değişen
Yrd. Doç. Dr.
Derya Yorgancıoğlu
Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi
Öğretim Üyesi
‘Öğrenen Profili’
ve Mimarlık Eğitimi
Avrupa yükseköğretim alanında 1999 Bologna Bildirgesi’yle başlayan reform süreci,
mimarlık eğitiminde bir değişim sürecini beraberinde getirmiştir.
Yaşam boyu öğrenim perspektifi içinde yetkinliklere dayalı ve
öğrenen merkezli bir eğitim anlayışına temellenen Bologna
Reformu çerçevesinde, yükseköğretimin temel amaçları “iş
hayatına hazırlık”, “demokratik bir toplumun aktif vatandaşları
olarak hayata hazırlık”, “bireysel gelişim” ve “geniş ve ileri
düzeyde bir bilgi temelinin geliştirilmesi ve sürdürülmesi” olarak
tanımlanır.
AJANDA
Bologna
Reformu öğrenen-merkezli eğitim anlayışına temellenen bir eğitim paradigması değişikliğine işaret eder. Buna göre
eğitim bir “bilgi aktarımı” konusu değil, “belirli bir profil oluşturma projesi” olarak ele alınırken, eğitimin öncelikli amacının
öğrenciyi öğrenme sürecinin etkin öznesi kılacak bilgi, beceri ve
yetkinlikler kazandırmak, öğrenmeyi öğretmek olduğu belirtilir.
Yaşam boyu öğrenim perspektifinde “bireyin bilgiyi idrak edebilmesi, güncelleyebilmesi, belirli bir bağlam için uygun olanı
seçebilmesi, kalıcı olarak öğrenebilmesi, yeni ve değişen durumlara adapte edebilmesi için gerekli yetkinlikler” kazanması esas
alınır.
Yükseköğretim alanındaki bu gelişmeler, günümüzde mimarın
değişen mesleki ve toplumsal rolüyle ilişkili olarak, mimarlık
okulu mezunlarının sahip olması beklenen profilin ele alındığı
tartışmalarda yansıma bulur. Bu tartışmalarda mimarlık
eğitiminde beşeri bilimler,
disiplinlerarası eğitim ve
araştırmanın önemi, mimarlığın sosyal ve toplumsal
boyutuna dair farkındalık
konuları öne çıkar. Beşeri
bilimlere mimarlık müfredatında daha çok yer yerilmesi,
mesleki uzmanlaşmanın geniş bir bilgi temeline dayandırılmasına, mimarlık öğrencilerine insani değerler ve tutumlar, tarihsel ve
toplumsal bilinç ve eleştirel bakış açısı kazandırılmasına yardımcı
olacaktır. Bu, yapılı çevrenin karmaşıklaşan sorunları karşısında
daha bütüncül bir mimari tasarım yaklaşımı geliştirilebilmesine,
mimarlık ve yapılı çevreyle ilişkili diğer disiplin alanları arasında
diyalog ve iş birliğine dayalı çalışmaların gerçekleştirilebilmesine
de zemin hazırlayacaktır. Mimarlık öğrencilerinin mimarlığın
sosyal ve toplumsal boyutunun farkına varması ve çevresel ve
kentsel sorumluluk kazanması, onların gelecekte daha yaşanılır
çevreler yaratma ortak çabası içinde olan meslek uygulayıcıları
ve bireyler olarak yetiştirilmesinde büyük önem taşır.
Bireysel farkındalıktan başlayarak bir bütün olarak bireysel gelişimi desteleyen, kapsayıcı, bütünleştirici ve sürekli olan bir öğrenme deneyimi, hedeflenmekte olan mesleki ve akademik profile
sahip mimarların yetiştirilebilmesinde anahtar rol oynar.
26
BASINDA BİZ
Üniversitemiz tarafından hazırlanan Kantin Eğitim Sayfası her Çarşamba günü Hürriyet
Gazetesi’nde yer aldı.
İİBF Öğretim Üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber Boko Haram, Afrika’da terör ve güvenlik konusundaki
görüşleri ile TRT Türk’te yayınlanan Küresel Bakış programına katıldı.
İİBF Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Eylem Akdeniz Göker, Charlie Hebdo saldırısı ile ilgili olarak
Hayat TV’de yayınlanan Ne Yapmalı, Nasıl Yapmalı programına konuk oldu.
Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu, ekonomide sene sonu analizleri ile
Bloomberg HT’de yayınlanan Yatırım Kulübü programına katıldı.
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın telefonlara izinsiz yüklenen casus
programlar ile ilgili görüşleri, Habertürk Gazetesinde yayınlandı.
Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar’ın ödev sistemi ile ilgili
görüşleri, Habertürk Gazetesinde yer aldı.
İKBU GSTF ile Onsa arasındaki Takı Tasarımı iş birliği konusundaki haber Hürriyet Gazetesi,
Eskişehir Sakarya Gazetesi, Çankırı’da Yenigün Gazetesinde yayınlandı.
Fen-Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kaan Ökten’in “Türkçe ile felsefe bilim de yapılır felsefe de”
başlıklı görüşleri, Milliyet Gazetesi, Anadolu Manşet Gazetesi, Günboyu Gazetesi, İstanbul Gazetesi
ile milliyet.com.tr, aljazeera.com.tr, iha.com.tr, bugun.com.tr, sondakika.com, haberciniz.biz,
haberler.com, haber3.com, haberx.com, merhabahaber.com, habermrt.com, akithaber.com,
yurtgundemi.com, ajans34.com, arcaajans.com’da yer buldu.
Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Umut Yeniocak’ın tüketici hakları ile ilgili haberi,
İstanbul Gazetesi, Habervaktim Gazetesi, İlkhaber Gazetesi, Adana Medya Gazetesi, Gazete 3,
Adana 5 Ocak Gazetesi, Balıkesir Expres Gazetesi, Mardin Arena Gazetesi, Kent Gazetesi,Kayseri
Gündem Gazetesi, Mardin Arena Gazetesi, Karabük haber Gazetesi, Başkent Ankara Gazetesi ve
hurriyet.com.tr, iha.com.tr, kadinhaberleri.com adlı web sitelerinde yer aldı.
Psikoloji Bölüm Başkanı Doç. Dr. Aylin İlden Koçkar’ın “2015 yılında karne kavramı” başlıklı yazısı,
hurriyet.com.tr’de yayınlandı.
Trabzon meslek tanıtım seminerimizin haberi Gazete Bağcılar, Türksesi Gazetesi, Karadeniz’de
İstikbal Gazetesi ile milliyet.com.tr, iha.com.tr, mynet.com, haber3.com, haberler.com, izleneo.com,
61medya.com, habergazetesi.com.tr, beyazgazete.com, mansethaber.com.tr, habertadinda.com,
merhabahaber.com, haberexen.com, yurtgundemi.com sitelerinde yayınlandı.
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın Hrant Dink Davası ile ilgili görüşleri, Yeni Şafak Gazetesi, Yeni Asya Gazetesi, Öz Diyarbakır Gazetesi ve milliyet.com.tr, bugun.com.tr;
mynet.com, haberler.com, kadinhaberleri.com, habertoplam.com, turkiyegazetesi.com.tr,
haberler35.com, arcaajans.com, ajans34.com, dakikhaber.com’da yayınlandı.
Hukuk Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Hasan Sınar’ın MİT tırlarına yönelik haberlere
getirilen yayın yasağı erişimi konusundaki görüşleri, Yeni Mesaj Gazetesi, milliyet.com.tr, iha.com.tr,
haber3.com,
anahaber.com.tr,
habertoplam.com,
yurtgundemi.com,
arcaajans.com,
mansethaber.com.tr, haberexen.com, haberciniz.biz, muglabuyuksehirgazetesi.com’da yer aldı.
Sosyoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Demirci’nin Türkiye’de yaşlılık hakkındaki
görüşleri, Özgür Gündem Gazetesi, aljazeera.com.tr, ogretmenleriz.com, memurlarnet.biz,
islahhaber.com sitelerinde yer aldı.
Rehberlik Koordinatörü Murat Acet’in Üniversite seçiminde kritik dönemler ve öğrenci eğilimleri”
başlıklı çalışması sozcu.com.tr, egitimajansi.com, erguncel.com, turkkamu.net adlı sitelerde yer aldı.
Çocuk Üniversitesi kış okulu haberi egitimnerede.com’da yer aldı.
28
TANIDIK TANITTIK
ÖSYS Maratonu
Yeniliklerle Başladı
Üniversite adaylarının gireceği 2015 YGS ve sınavsız geçiş süreci başladı, hem
de birtakım değişikliklerle. Bu nedenle “tanıdık tanıttık” sayfamızı bu ay
ÖSYS’deki yeni uygulamalara ve etkilerine ayırdık.
TM Puan Türlerinde Testlerin
Ağırlık Katsayıları Değişti:
Hukuk, işletme, sosyoloji ve TM puan türüyle öğrenci alan
bölümler için girilecek sınavlar değişmedi. Bu bölümlere
girmek isteyen öğrenciler eskiden olduğu gibi LYS-1 ve LYS-3
sınavlarına girecek. Ancak bu sınavların puanların oluşmasındaki etkileri bundan sonra daha farklı olacak. TM-1 puan
türüyle öğrenci alan bölümler için yapılan hesaplama matematik sorularının etkisi değişmeyerek %25 olarak kaldı. Ancak
geometri sorularının ağırlığı %10’iken %8, Edebiyat sorularının ağırlığı %18’iken %20 olarak değiştirildi. TM-2 puan
türüyle öğrenci alan bölümler için yapılan hesaplamada da
aynı şekilde değişiklikler oldu. Matematik sorularının etkisi
değiştirilmeyerek %22’de bırakıldı. Geometri sorularının etkisi
%8’den %6’ya düşürülerek azaltıldı. Edebiyat sorularının bu
puan türündeki etkisi yükseltilerek %22’den %24’e çıkarıldı.
Hukuk’un TM-2’den
TM-3’e geçişi;
ÖSYM’nin 2105’te yaptığı en esaslı değişiklik uzun zamandır tartışma konusu olan hukuk fakültesinin puan türünün
TM-2’den TM-3’e çevirmiş olmasıdır. Yani psikoloji, sosyoloji gibi bölümlere girmek için kullanılan puan türü, artık
hukuk fakültelerine girmek için de kullanılacak. Matematik-geometri test sorularının ağırlıklı olduğu sınavlarda, her
yıl fen öğrencileri bu testlerde gösterdikleri başarıyla TM
öğrencilerinin önüne geçiyor ve avantaj sağlıyorlardı. Yeni
uygulama bu haliyle öğrenciler arasında biraz olsun denge
ve adalet sağlayacakmış gibi duruyor.
Her şeye rağmen bu değişikliğin sonuçlarını doğru değerlendirmek gerekiyor. hukuk fakültesi, puan türü olarak TM
puan türünün dışında bir puan türüne çekilmiş olsaydı,
tercih sürecinde puan dağılımı ve başarı sıralarında önemli
farklılıklar ve sapmalar oluşabilirdi. Ancak geçen yıl hukuk
bölümüne TM-2 puanıyla yerleşen öğrencilerin TM-3
puanlarının hesaplanmış olması ve genel puan dağılımda
yer alması çok büyük farklar yaratmayacakmış gibi duruyor.
Geometrinin ağırlık katsayısının düşürülmesi buna karşılık
Türk Dili ve Edebiyatı testinin katsayısının arttırılması
hukuk fakültesine girmek isteyen öğrencilerin daha fazla
edebiyat sorusu çözmesi anlamına geliyor.
Murat ACET
Rehberlik Koordinatörü
Sınavlara hazırlıkta
kritik dönemler
Mart’ın ikinci haftasında yapılacak olan Yükseköğretime Geçiş
Sınavı’na(YGS) sayılı günler kala öğrencilerin stres ve kaygıları
artıyor. Öğrencilerin hedeflerini ve beklentilerini beklemeye
aldığı bu kritik dönemde öğrencilerin duygusal-düşünsel eğilimleri üç aşamada gelişiyor.
Hazırlık sürecine yeni başlanılan dönemde öğrencilerin yüksek
performanslı ve motivasyonlu olduğu bölüm ilk aşamadır. Bu
hem aday öğrencilerin hem de velilerin bu dönemlerde morallerinin çok daha yüksek olduğu bir dönemdir.
İkinci aşamada müfredatın kolaydan zora doğru ilerlediği,
yapılmış olan deneme sınavlarında öğrencilerin kendilerini
sınadığı, beklentilerini sorguladığı ve kariyerlerini planlamaya
başladıkları dönemdir.
Son aşama ise YGS sonuçlarının açıklandığı asıl yarışın başladığı
LYS süreçlerine ait dönemdir. Bu dönemde öğrenciler gerçekleştirilen YGS süreçlerini ve sonuçlarını değerlendirmeye başlar.
Sonuçlar iyi ise LYS’ye daha iyi çalışırlar. Başarılı olamayanlar
yeni planlamalar yaparak hedeflerini değiştirebilirler.
Çalışmaların sona erdiği ve seçimlere başladığımız kritik dönemde; puan sınırlamaları, ailevi sorunlar, yaşam kaygıları, bir an
önce meslek sahibi olmak gibi kaygılar tercihlere etki edebilir.
Tercih süresinin kısa olması kafaları karıştırıyor. Puanım ziyan
olmasın diye yapılan tercihler söz konusu. Öğrencilerden
tavsiyemiz özetlediğimiz bu süreçte kontrolleri ellerinden bırakmamaları ve seçimin kendilerine ait olduğunu bilerek o dönemde doğru tercihi yapmalarıdır.
28
DİJİTAL DÜNYA
SNAPCHAT’Lİ
Zamanlar
Ekrem KANDEMİR
Dijital Pazarlama ve
Sosyal Medya Uzmanı
Kemerburgaz Üniversitesi olarak Snapchat’te yerimizi aldık. kemerburgazuni kullanıcı adımızla
ile takipçilerimizle buluşacağımız Snapchat’te sizlerin de katkılarıyla, bizlere ulaştıracağınız
eğlenceli içeriklerimizi diğer sosyal medya platformlarımızda da paylaşmak istiyoruz.
Teknolojinin akıllı telefonlarımız ile birlikte gündelik hayatımızın vazgeçilmezleri arasında en üst sıralara ulaştığı
günümüzde sms ile başlayan WhatsApp ile devam eden
mesajlaşma evrimi Snapchat ile sürüyor. 200 milyonu aşmış
durumdaki aylık aktif kullanıcı sayısı ile piyasa değeri 10
milyar doları geçen Snapchat, Facebook’tan gelen 3 milyar
dolarlık teklifi reddederek kendi projelerine yoğunlaşacağını
açıklamış ve özellikle gençlerin gözdesi olmuş durumda.
Mevcut mesajlaşma uygulamalarının birer Snapchat
kopyasına dönüşmeye başladığını da göz önüne alırsak
uygulamada yalnızca belirli bir sürede yok olan mesajlar
dışındaki farklı bir özelliği olan "Our Story" ile hikayeler
29
özelliğini bir üst boyuta taşıyarak, kullanıcılarının katıldıkları etkinlikler esnasındaki paylaşımlarını birleştirip aynı
hikaye içine kendi yarattıklarını da ekleyerek ortak bir
hikaye oluşturabiliyorlar.
Snapchat’in benzerlerinden en önemli farkı ise karşı tarafa
iletilen video veya fotoğrafın arşivlenme imkânının bulunmaması. Eğer fotoğraf çekip yakın arkadaşınızla paylaşmak
istiyor ancak fotoğrafın herhangi bir yerde kayıtlı olma ya
da paylaşılma ihtimalinin de olmamasını istiyorsanız
Snapchat tam size göre bir uygulama. Günümüzün akıllı
mobil telefonlarının artık tümünde ekran görüntüsü alabilme özelliği bulunmakta olsa da Snapchat ile gönderilen bir
fotoğrafın ekran görüntüsü kaydedildiği zaman fotoğrafı
gönderen kişiye ekran görüntüsünün
alındığına dair uyarı bilgisi gönderiliyor.
Günde 700 milyon fotoğrafın paylaşıldığı
Snapchat, ayrıca geçtiğimiz sene içinde
kullanıcı lokasyonlarına uygun olarak gizli
filtreler üzerinde çalışmaları da denedi.
Kullanıcıların bulunduğu yeri baz alarak
o yere uygun olarak sunduğu filtreleri
snap’lerine eklemelerine izin verebileceği
özelliği henüz ülkemiz için başlamamış
olsa da örneğin New York’ta Wall Street’e
yakınsanız ve çektiğiniz snap’leri buradan
gönderecekseniz
paylaşımınızın
üst
kısmından paraların yağdığı bir filtrenin
belirdiğini
farkedebilirsiniz.
Ayrıca
Square ile geliştirdiği para transfer servisi
ile mesaj atarak para transfer servisi de
sunmaya başlatan özelliğinden dolayı
bankaların mobil uygularına da göz
dikmiş durumda.
Ülkemizde ve dünyada birçok markanın
yanı sıra Princeton, Michigan gibi dünyaca ünlü üniversitelerin de hesaplarını
oluşturarak kullanıcıları ile etkileşimde
bulundukları platformda İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi olarak biz de Ocak
ayı itibari ile yerimizi almış bulunmaktayız. kemerburgazuni kullanıcı adımızla ile
takipçilerimizle buluşacağımız Snapchat’te
sizlerin de katkılarıyla, bizlere ulaştıracağınız eğlenceli içeriklerimizi diğer sosyal
medya platformlarımızda da paylaşmak
istiyoruz.
KÜLTÜR SANAT
Müzik
Mabel Matiz, 13 Şubat'ta Jolly Joker İstanbul'da vereceği
konserde sevilen şarkılarını seslendiriyor.
Kendi adını taşıyan ilk albümü yayımlanır
yayımlanmaz çok geniş bir kitleye ulaşan
Mabel Matiz, dinleyicileri ve Türkiye'nin önde
gelen müzik eleştirmenleri tarafından ülkemizin en fazla gelecek vaadeden genç müzisyenleri arasında gösterildi.
Dinleyicileri ve müzik eleştirmenleri tarafından
"Kent Ozanı" olarak tanımlanan sanatçının yeni
albümü
"Yaşım Çocuk", piyasaya çıktığı hafta D&R albüm satış
listesine 8 numaradan giriş yaparak, büyük başarı kazandı. Sanatçı, halihazırda
yeni albümünün tanıtım çalışmalarına katılmakta ve konserlerine yoğun bir
şekilde devam etmektedir.
70'lerin ve 80'lerin hafızalara yer etmiş şarkıları
ile A & Takımı, "Yeniden 70'e" ile 19 Şubat'ta
KadıköySahne'de!
A & Takımı yürekleri müzikle atan bir avuç deli dolu insanın bir araya gelip
70’ler ve 80’lerin hepinizin beynine kazınmış, Türk filmlerine damga vuran
nostaljik şarkılarını yorumlamaya niyetlenmesi ile başladı. Sonuç eğlenceli
olsa da gidiş yolu pek kolay sayılmazdı; zira bu şarkılar milyonların kalbinde
taht kurmuş, artık sadece kendilerini söyleyen sanatçıların değil toplumun
şarkıları olmuştu. Kısaca, “Kaybolan Yıllar”dan girip “Ah Kalbim”den çıkmak o kadar da kolay iş değildi.
Bunu bilerek yola çıkan A & Takımı bir yıla yakın bir süre canla başla çalıştıktan, bu süreçte de birbirini sadece tanıyan insanlardan sıkı fıkı dostlara dönüştükten sonra artık sizlerle eğlence dolu saatler paylaşmaya hazır. Vokallerde çok sesli 4 vokal
grubunun enerji topu Ayda Tangüner, geri vokallerde Ladies & Gentlemen projesinin yetenekli isimleri Elif Karacan - Belkıs
Kılınç, keman ve klavyede on parmağında on marifet Onur Keskin, elektro gitarda yeteneği kendinden büyük Efe Atay, bas
gitarda genç yaşına rağmen müziğe profesyonel yaklaşımıyla çok yol katetmiş Ertunç Şenel ve davulda hayatını müziğin
ritmine adamış Uğur Serttaş ile dopdolu, dans dolu saatler geçirmeye varsanız hepiniz bekleniyorsunuz.
Açık Mikrofon, BKM Mutfak Sahne'de!
Haftanın stresini atmak,
yoğun gündemden kaçmak
ya da sebebe ihtiyaç olmadan gülmek isteyenler! Açık
Mikrofon, birbirinden farklı
ve eğlenceli üslubuyla sizleri
güldürmeye devam ediyor.
Eluveitie
%100 Metal, İsviçre’nin önemli folk metal gruplarından Eluveitie’i Türkiye’de ilk kez 24 Şubat
2015’te garajistanbul’da ağırlamaya hazırlanıyor.
Amatör
komedyenlerin
kendini denediği, profesyonel komedyenlerin kendini geliştirdiği bu etkinlik, Açık Mikrofon
İstanbul ekibi tarafından düzenleniyor. Gecenin programı, 8 komedyenin, 2 perdeye bölünmüş şekilde, 10'ar dakikalık stand-up performansarından oluşacaktır.
25 Şubat 2015 Çarşamba
04, 11, 18, 25 Şubat Saat:21:30
Yer:BKM Mutfak Sahne
Adres:Sinanpaşa Mah. Hasfırın Cad. Kazan Sok. No:3 Beşiktaş
İstanbul
Ücret:23.00 TL
30
KÜLTÜR SANAT
Nesren Jake SINS / GÜNAHLAR sergisi
Sergi
“Her Şeyi Sorgula” mesajı veren işlerini
Pop-Propaganda olarak tanımlayan Nesren
Jake, günahların kime ve neye göre olduğunu sorgulattığı SINS / GÜNAHLAR sergisi, G-art Beyoğlu’nda... Bu sergide üzerine
oldukça düşünmemiz gereken Günah
kelimesi, genellikle dini bağlamda Tanrı'nın
arzu ve emirlerine uygunsuz her şeyi tanımlamak
için kullanılır. Tanrı'nın açıkladığı standartlara ve emirlere karşı yapılan bilinçli ihmalkarlık veya inkar
olarak da açıklanabilir.1984 doğumlu sanatçı, 2010 yılında aktif olarak sanatsal tasarılarını ve düşüncelerini hayata geçirmeye başladı. Anlatım dili bazen ağır, bazen de hafif bir şekilde eleştiri-alay çerçevesinde kurgulanıyor.
SINS /GÜNAHLAR sergisi 7 Ocak -28 Şubat 2015 tarihleri arasında G-art Beyoğlu’nda 11:00 -19:00 saatleri arasında
görülebilir.
Lukomorie Müzikali
Rus edebiyatının en çarpıcı masalları "Lukomorie Müzikali" ile
14-15 Şubat tarihlerinde ilk kez Türkiye'de!
Sahnede inanılmaz macera ve harikalarla dolu oynanan muhteşem karakterlerin olduğu öğretici bir hikaye... Müzikal, Moskova
hükümeti tarafından "Yılın Sosyal Projesi" ödülü aldı ve uygulanışı itibari ile Rusya'da bir ilk olup bu alanda Guinness Rekorlar
Kitabı'na girdi. Gösteri, İstanbul'da Rusya Başkonsolosluğu
tarafından desteklenmektedir. Rus edebiyatının kurucusu olarak
kabul edilen Aleksandr Puşkin'e ait masalların en çarpıcı
sunumu; ödüllü ve olağanüstü sahne efektlerine sahip müzikal
aydınlık ve karanlık güçler ile birçok tanınmış masal kahramanları tarafından sunulmaktadır.
İzleyicilere etkileyecek, özel efektler büyüleyici performanslar
tehlikeli uçuşlar, en karmaşık video gösterileri ve anlık dönüşümler ile "Lukomorie Müzikali", TİM Show Center'da sizleri bekliyor!
Etkinlik Türkçe altyazılı gerçekleşecektir.
Sinema
Hayalet Dayı
13 Şubat’ta vizyonda..
Ozan ve Caner, uzun arayışlar
sonucunda hayallerindeki gibi
bir evi oldukça uygun bir fiyata
bulurlar ve yerleşirler. Zamanla
evde yalnız olmadıklarını fark
ederler ve gülünç olaylar birbirini
izler.Yalnızca ikisinin görebildiği yaşlı
bir ruh,
evin içinde dolanıp durmaktadır! Arafta
kaldığı için yardıma ihtiyacı olan bu hayalete yardım etmek
Ozan'a ve Caner'e düşer. Kendi evlerinde de huzuru bulmak
için giriştikleri bu iş onlara hem hüzünlü hem de komik bir
macera yaşatacaktır.
Ali Yorgancıoğlu’nun yönetmenliğini üstlendiği komedi
filminin kadrosunda Settar Tanroöğen, Ülkü Duru, Ozan
Özcan, Esra Dermancıoğlu, Caner Özyurtlu, Tuğçe Karabacak gibi pek çok isim yer alıyor. Filmin yapımcılığını ise
Dirty Cheap Creative üstleniyor.
Suat Arıkan'ın
7. Kişisel Resim Sergisi
Suat Arıkan, resimlerinde figürün
peşinden - dışa vurumcu anlayışını sürdürerek – koşmaya devam
ediyor. Bunu yaparken; daha
cesur renkler, ama daha yalın ışık
kullanıyor. Yakın tarihlerde yaptığı resimlerden oluşan sergisinde,
müziğin lirizmi daha da çok duyuluyor. Soyut müzik, adeta somutlaşarak karşımıza çıkıyor. Sergi, 13
Şubat 2015 – 15 Mart 2015 tarihleri arasında Beşiktaş Almelek
Sanat Galerisinde sanatseverlerin
beğenisine sunuluyor.
31
The Imitation Game
Ünlü matematik dehası Alan
Turing'in hayatının anlatıldığı
filmde, Turing'i Benedict Cumberbatch canlandırıyor. Filmde, 2.
Dünya Savaşı sırasında Almanların şifreli haberleşmelerinin kodlarını çözen Alan Turing'in Nazileri
durdurma başarısı anlatılıyor.
Film, 20 Şubat 2015’te sinemaseverlerle buluşuyor.
KÜLTÜR SANAT
Asterix The Land of the Gods
Jules César, Gaulois şehrini romalı mülk
sahiplerine yönelik evler yaparak çevrelemeye karar verir ve bu yerlere de Tanrılar
bölgesi adını vermeyi planlamaktadır. Bu
yapılanmanın amacı oradaki halkı medenileştirerek onları güçlerini aldıkları yerden
yani ormandan uzaklaştırarak ona direnen
son bölgeyi de ele geçirmektir. . Şehirlilerin
buna karşı çıkması ve inşaatı durdurmaya
çalışmaısna rağmen ilk bina yapılır. Yeni
mülk sahipleri taşınmaya başlarlar. Burada
ikamet eden romalılar arada sırada kasabaya giderek diğerlerinin de bu binalarla
ilgili fikrini değiştirmeye başlarlar. Fakat
sadece Abraracourcix, Panoramix, Astérix
ve Obélix tehlikenin farkındalardır. Film,
27 Şubat haftası gösterimde olacak.
Tiyatro
Guguk Kuşu
Ken Kesey’in romanından sinemaya uyarlanan Jack
Nicholson'un yıldızı olduğu beyaz perdenin kült filmleri
arasında yer alan 1975 yapımı "Guguk Kuşu" (One
Flew Over Cucko's Nest), Şakir Gürzumar yönetiminde 13 Şubat 2015 tarihinde, Büyükçekmece
AKM'de seyirciyle buluşuyor.
Guguk Kuşu, başrollerinde Oktay Kaynarca, Deniz
Uğur, Galip Erdal, Tuba Ünsal, Levent Can,Kevork
Türker ve Kayhan Yıldızoğlu'nun olduğu 20 kişilik dev
kadrosuyla sanatseverlerle buluşuyor.
“Guguk Kuşu” tutuklu olduğu cezaevinde çalışmaktan kurtulmak için deli taklidi yaparak
güvenlik önlemleri daha az olan bir akıl hastanesine sevk edilen bir mahkûmun
(McMurphy / Oktay Kaynarca) burada geçirdiği zamanı konu alıyor. McMurphy özelinde “deli kimdir?” “delileri sistem mi yaratır?”, “kim deli ya da kim akıllı” sorularına yanıt
arıyor. Mahkûm McMurphy bu süre içerisinde hem kurallara uymuyor hem kaçma planları yapıyor hem de diğer hastalarla farklı bir diyalog kuruyor. Terapilerdeki kendi başına
buyruk hareketleri ve özgürlüğüne olan düşkünlüğü nedeniyle soğuk, tavırlı, suratsız,
otoriter Başhemşire Ratched (Deniz Uğur) ile de büyük sorunlar yaşıyor ve aralarında ciddi
bir çatışma başlıyor. Oyunda gelişen bir dizi olaylar üzerinden birbirlerine üstünlük kurma
çabaları normal olmaya çalışmanın deli olmaya çalışmaktan daha zor olduğu mizahi bir
dille anlatılıyor. Biletix Satış Noktaları,www.biletix.com
Fransız şair ve oyun yazarı Edmond Rostand'ın yazdığı Cyrano
de Bergerac, Tiyatro Ak'la Kara'nın yorumuyla 25 Şubat 2015 tarihinde
İKÜ Akıngüç Oditoryumu'nda seyirci karşısında...
lki 1640'ta sahnelenen ünlü eserde, Cyrano de Bergerac kılıcının gücü
kadar, etkili ve güzel konuşması ve burnunun büyüklüğü ile de tanınmış bir silahşördür. Kuzini Roxane'a olan aşkını burnunun iriliği
nedeniyle duyduğu endişe yüzünden dile getirememiştir. Cyrano'nun
emrindeki yeni yetme yakışıklı silahşör Christian da Roxane'a aşıktır;
ne var ki aşkını Roxane'ı etkileyecek kadar güzel kelimelerle ifade
edemeyeceği için suskun kalır. Roxane ise Christian'ı görüp beğenir ve
bir ağabey olarak bildiği Cyrano'dan bu genç adamla irtibatlarını
sağlamasını rica eder. Cyrano, duygularını perde arkasından olsa da
Roxane'a bu yakışıklı silahşör aracılığıyla aktarabilmek için,
Christian'a değişik bir öneride bulunur: Cyrano bütün aşk mektuplarını yazacak ve ikili buluşmalarda suflör görevini üstlenecektir. Bu
şekilde gelişen ilişki, silahşörlerin cephe emri almasıyla yeni bir boyut
kazanır.
32
KÜLTÜR SANAT
NASA, Mars’a helikopter yolluyor!
Teknoloji
NASA, Mars'a kendi kendine hareket edebilecek bir
helikopter gönderilmesinin planlandığını açıkladı.
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi NASA, Mars
üzerindeki araştırmalarını biraz daha genişletmeye karar
verdi. Bu bağlamda NASA’nın Mars’a yollamayı planladığı, kendi kendine hareket edebilen helikopterle amaçlanan, keşif araçlarının çıkamadığı engebeli arazilerin gözlemlenebilmesi.
NASA, kızıl gezegendeki gözlem faaliyetlerini geliştirmek için,
kendi kendine hareket edebilen bir helikopteri bu gezegene yollamayı planlıyor. Projeye
göre helikopter, karada hareket eden araçlara göre 3 kat daha uzun menzile sahip
olacak. Helikopterin ağırlığı 1 kilogram, kanatlarının genişliği ise 1,1 metre olacak.
İlk denemelerin başladığı, aracın ne zaman Mars'a gönderileceği şimdilik bilinmiyor.
Eğer aracı Mars'a gönderebilmek mümkün olursa, keşif araçlarının çıkamadığı
engebeli araziler helikopter tarafından gözlemlenebilecek.
Flappy Bird geri geliyor;
hem de nasıl?
Bu sefer daha klasik bir platformda karşımıza çıkacak.
Flappy Bird ile tanıdığımız Dong Nguyen, sürekli olarak
Twitter adresinden "Flappy Bird artık olmayacak." tarzı
gönderiler paylaşsa da görülen o ki Dong Nguyen için de
para oldukça tatlı gelmiş. Çünkü Dong Nguyen'in
Flappy Bird'ü geri dönüyor. Bay Tek Games isimli bir
yerin Flappy Bird'ü bir arcade yapması ile tekrar
gündeme gelen Flappy Bird, artık mobil platformlar
haricinde arcade bir tarzda da karşımıza çıkacak.
Roamler Türkiye’de
“Roamler” mobil crowd sourcing uygulaması 3 kıta, 13 ülke’den sonra Türkiye’de.
İlk olarak 2011 yılında Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da ortaya çıkan uygulamada “Roamler” olarak adlandırılan kullanıcılar, bazen bir markette bazen bir bakkalda kimi zaman da bir çiçekçide ya da restoranda uygulamada görev olarak görünen
kontrolleri gerçekleştirerek dolar bazında para ve kendilerini üst seviyelere ve daha yüksek ödüllü görevlere taşıyacak tecrübe
puanları kazanıyorlar. Roamler ise Roamlerların dünya genelinde hızla topladığı, fotoğraf kanıtlı ve gerçek tabanlı bu bilgileri
FMCG (Hızlı Tüketim Malları) sektörünün dev firmalarına ulaştırarak hizmet mükemmelliğini arttırmayı amaçlıyor.
33
İKBU’DAN KARELER
Kemerburgaz’da yamaç paraşütü keyfi bambaşka
Bu üniversite olayı çok zevkliymiş
Bu söz trend topic olur
Oğlum bak git
O gözlükle poz veren ben olmalıydım...
Hukukçuyuz mutluyuz
Türkiye mutfağını seviyorum.
Bu Onur’da hep en önde, selfie bahanesi ile
34