Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları
Transkript
Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları
Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ ile Röportaj Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması ÜniversiteVErimlilik AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284 Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları IS S N 1013 -1 3 8 8 OBİ : Bir K ası eşhis m e ve T Uygula TAŞ m lç İR de Ö t DEM imin Umu önet liliği lilik Y Verim esi) im ü r c e ü V m g le İş ) m 7 ü -200 MEZ ı Çöz (1987 al Bağınt alit SUİÇ i s iinde Dr. H ilirliğ anay isi (Doğru b S a n e iy k ula YA Türk lar İliş e Uyg RMANKA d r ım ır le t tme RLİN HA Bir ve Ya e İşle A sinde Bir timi v Demet B rilme e Yöne ın Ve öntemi v ma ın r Risk ararla ma Y Uygula Y ebe K hee Sırala KUTA İ uhas t ilgün Ç sel M k Prome t e n . Dr. N EKTÜFEK ra Yö ç o la D O T . en ma Yrd Araç kiley et r. Fat t D E . ı ç o sın iy Yrd. D rman Memnun piti fo r e s P e in Te rının inin v şanla Faktörler üzeylerin li ERBAŞI D a Çalı s Dr. A NÜVAR . Bank tsel Stre ç o Yrd.D Osman Ü ARAT Örgü y ör. Tuga Öğr.G elik e Yön şım in netim ir Yakla ö Y TA lB oje da Pr Modelse Aydın US ınma r. oç. D l Kalk a .D s d u r Y Kam 2012/3 VERİMLİLİK DERGİSİ YAYIMLANDI Verimlilik Yönetiminde Ölçme ve Teşhis: Bir KOBİ Uygulaması NLIĞI BAKA NOLOJİ Ü K E T E Ğ NAYİ V L MÜDÜRLÜ kezi İM, SA er NE T.C. BİL RİMLİLİK GE rimlilik M VE Ve in ’n e iy 2012/3 Türk Umut DEMİRTAŞ Türkiye Sanayiinde (1987-2007) İşgücü Verimliliği ve Yatırımlar İlişkisi (Doğrusal Bağıntı Çözümlemesi) Dr. Halit SUİÇMEZ Risk Yönetimi ve İşletmelerde Uygulanabilirliği Demet BARLİN HARMANKAYA Yönetsel Muhasebe Kararlarının Verilmesinde Bir Araç Olarak Promethee Sıralama Yöntemi ve Bir Uygulama Yrd. Doç. Dr. Nilgün KUTAY - Yrd. Doç. Dr. Fatma TEKTÜFEKÇİ Banka Çalışanlarının Performansını Etkileyen Örgütsel Stres Faktörlerinin ve Memnuniyet Düzeylerinin Tespiti Yrd. Doç. Dr. Ali ERBAŞI - Öğr.Gör. Osman ÜNÜVAR - Tugay ARAT Kamusal Kalkınmada Proje Yönetimine Yönelik Modelsel Bir Yaklaşım Yrd. Doç. Dr. Aydın USTA T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284 Bu dergi 6.000 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Serdal ERGÜN SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN YAZI KURULU Cangül TOSUN - Bahadır AVŞAR İpek İMİRLİOĞLU İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN FOTOĞRAFLAR Hakan CANBAKIŞ Cüneyt OLGAÇ ABONE Gülçin ATAY (312) 467 55 90 / 289 gulcin.atay@sanayi.gov.tr Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp abone@sanayi.gov.tr adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr internet: http://vgm.sanayi.gov.tr GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA Torna TASARIM BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Ağustos 2012 sayısı 14.08.2012 tarihinde basılmıştır. D ergimizin bu ayki konusunu ülkemizin önünde önemli bir potansiyel oluşturan verimlilik alanında üniversitelerin rolü olarak belirledik. Bu konuyu üniversitelerin yönetimleri, verimlilik konusuyla en fazla ilgili bölüm olan endüstri mühendisliği bölümlerindeki akademisyenler, öğrenciler tarafından yönetilen verimlilik ve endüstri mühendisliği öğrenci toplulukları perspektiflerinden mercek altına almaya çalıştık. Ayrıca üniversitelerin kendi verimliliklerine dair de verimliliğin önemli bir boyutu olan yeşil verimlilik konusunda bir iyi uygulama örneği bu sayıda yer aldı. Üniversitelerin ülkemizde verimliliğin artırılmasına sağlayacakları katkıda en önemli rol endüstri mühendisliği bilim dalına düşüyor. Endüstri mühendisliği, ürün ve hizmetlerin en verimli şekilde üretim ve dağıtımını, makina, işgücü, hammadde, bilgi, enerji, çevre ve para gibi kısıtlı kaynaklardan oluşan sistemlerin tasarımını, işletilmesini ve yönetilmesini ve bu sistemlerin üretkenliğinin ve rekabet gücünün geliştirilmesini sağlamaktadır. Endüstri mühendisleri, sistemlerin ekonomik özelliklerini, aralarındaki etkileşimleri ve her sistemin en önemli bileşeni olan insanı dikkate alarak bütüncül sistem yaklaşımı ile çözümler üretir. Bu bağlamda ülkeler arası verimlilik sıralamasında hak ettiğimiz yere ulaşmak için endüstri mühendisliği yaklaşımlarının ve endüstri mühendislerinin hayatın her alanında daha fazla aktif rol alması kritik önem taşımaktadır. Anahtar Dergisi’nin “Üniversiteler ve Verimlilik” temalı Ağustos sayısına katkılarıyla destek olan Çankaya Üniversitesi Rektörü Sayın Ziya Burhanettin GÜVENÇ’e, makaleleriyle dergimizi zenginleştiren akademisyenlerimize, Bilkent Üniversitesi - Üniversite Sanayi İşbirliği Uygulama ve Araştırma Merkezine, üniversitelerimizin endüstri mühendisliği ve verimlilik topluluklarına teşekkür ediyoruz. Anıl YILMAZ Genel Müdür İçindekiler 4 4 RÖPORTAJ: Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ Çankaya Üniversitesi Rektörü 9 Bilkent Üniversitesi Üniversite Sanayi İşbirliği Uygulama ve Araştırma Merkezi / Yeşim ERDOĞAN 12 Çankaya Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ ile Röportaj Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması ÜniversiteVErimlilik Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları ISSN 1300-2414 AĞUSTOS 2012 YIL: 24 SAYI: 284 VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI 14 Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu: YIL: 24 SAYI: 284 Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr 13 Gazi Endüstri Topluluğu: Verimlilik Günleri önemli faaliyetlerimizden biridir Önümüzdeki dört yıl için beş ana hedef belirledik AĞUSTOS 2012 KALKINMADA ANAHTAR VERİMLİLİK T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Operational Research Öğrenci Kulübü / Yiğit ARABACI Üniversitelerde Verimlilik Çalışmaları 15 ODTÜ Verimlilik Topluluğu: Her yıl 10 ayrı proje düzenliyor, 3 bin meslektaşımıza ulaşıyoruz 16 TOBB ETÜ Endüstri ve Verimlilik Topluluğu (EVT): Bütün etkinliklerimizde verimlilik teması vardır 17 Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu: Endüstri mühendisliği verimlilik sembolüdür 18 Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması Yrd. Doç. Dr. Umut H. İNAN 20 ÜniversiteVErimlilik / Prof. Dr. Türkay DERELİ 24 Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları / Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ - Yrd. Doç. Dr. Merih Aydınalp KÖKSAL - Öğr. Gör. Dr. Hatice ŞENGÜL 13 Sayı 284 Ağustos 2012 31 GoGreen Projesi / Alper ŞAHİN 32 E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar / Derya ERGÜN ZORLUBAŞ 38 "Refahın Ölçümü Ve Toplumların İlerlemesini Temsil Etmek" Konferansı / Dursun BALKAN - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ 42 Güney Kore Milletvekillerinden Oluşan Heyet Bakanlığımızı Ziyaret Etti 43 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK Arasında 'Ar-Ge' İşbirliği Protokolü İmzalandı 44 Productivity Studies in Universities 46 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators 47 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri / Science And Technology 24 Indicators 48 Uluslararası Verimlilik İstatistikleri / International Productivity Statistics 32 AĞUSTOS 2012 3 Ülke verimliliğinin anahtarı üniversite-sanayi işbirliğidir Prof. Dr. Ziya B. GÜVENÇ Çankaya Üniversitesi Rektörü Hocam, röportajımızın ana teması üniversitelerdeki verimlilik çalışmaları ve üniversite-sanayi işbirliği. Üniversitelerimizdeki verimlilik çalışmalarının mevcut durumunun genel bir fotoğrafını çeker misiniz? Üniversitenin yükümlülüğü, devletimizin bize emanet ettiği çocuklarımızı geleceğe hazırlamakla sınırlı değildir. Üniversitenin görevlerini saymakla bitiremeyiz. Toplumun her türlü sorununa çözüm üretmekle görevlidir üniversite. Çünkü devleti yöneten, sistemin işlemesi için çalışan her insanı üniversite yetiştirir. Buralarda 4 AĞUSTOS 2012 sorunlar varsa, mekanizmada, sistemde bir sorun varsa, sürecin sonunda eksi veriyorsa, biz üniversiteler görevlerimizi layıkıyla yerine getiremiyoruz demektir. Bu bilinçte olduğumuz zaman, olaya bakışımız bu noktada olmaya başladığı zaman, her şeyin rengi değişmeye başlıyor. “Üniversite, bölgesindeki her türlü eksiklikten, bilgisizlikten, cehaletten sorumludur” dediğiniz zaman, durumu bu şekilde ortaya koyduğunuz zaman ve bu gözlükle etrafınıza bakmaya başladığınız zaman Ankara’daki hangi sektöre bakarsanız bakın, her sektörün verimsiz çalıştığını ve bizlere ihtiyaç duyduğunu görürsünüz. Sanayi sektörü, hizmet sektörü, aklınıza hangi sektör gelirse gelsin verimsizdir. Sizi bu kadar kesin ve keskin ifadeler kullanmaya iten verimsizliğin sebepleri nelerdir? Üretim planlamasını yapmayı bilmiyorlar, maliyet muhasebesini yapmayı bilmiyorlar. Kâr ne kadar, zarar ne kadar bilmiyorlar. İşin gerçeği; çok eskiden enflasyonun yüzde 60-70’lerde olduğu dönemlerde maliyeti ikiyle çarpıp fiyatlandırarak ürünlerini satanlar, hizmetlerini verenler her gün fiyatlar değiştiği için arada kaynayıp gidiyorlardı. Ama şimdi enflasyon tek haneli rakamlara inince, Çin ve Hindistan da güçlü rakipler olarak kendilerini yakından takip edince firmalarımız, son derece iyi hesap yapmayı ve verimli olmayı gerektiren bir sürece girdi. Aksi takdirde bırakın kâr etmeyi, ayakta kalmaları bile mucizelere bağlıdır. Üniversitelerin bölgesel kalkınmanın muharrik gücü olduğu söylenir. Sizce üniversiteler bulundukları bölgenin kalkınması için neler yapmalıdırlar? de bunun doğal üyesi. Niye? Çünkü kümenin hedefi şu: Bölgemizin refah düzeyi yükselsin, gelecekte de biz var olalım, torunlarımıza yüksek bir yaşam standardı bırakalım. Bunu başarabilmek için de güç birliği gerekiyor. Üniversitesiyle, ilgili sektörüyle, kamusuyla, yerel yönetimiyle, valiliğiyle, sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleriyle herkesin aklında bölgesinin kalkınması ana hedef olmalıdır. Bu nasıl başarılacak? Kesinlikle verimli olmak koşuluyla Ülkedeki her sorun aslında bir üniversite sorunudur. İşsizlik, iş ahlaksızlığı, ithalat-ihracatta dengesizlik, yatağına aç girip aç uyuyan insanlar, çocuk yaşta çalışanlar, sokakta yatanlar varsa; tüm bunlar üniversite sorunudur. Çünkü devleti yöneten, sistemin işlemesi için çalışan her insanı üniversite yetiştiriyor. Üniversitelerin bölgesine yapabileceği işler ortada. Bunu nasıl yapacak ve hayata geçirecek? Biz buna, “üniversitemizin sosyal sorumluluk projesi” dedik; kümelenme modelini de araç olarak kullanıyoruz. Avrupa’da ve Amerika’da pek çok iktisatçının kümelenmeyle ilgili binlerce değişik tarifi var. Biz kendi tarifimizi yapıyoruz; “gelecekte de var olmak istiyorsak kümelenmeyi başarmak zorundayız” diyoruz. Çünkü başarılı ve sağlıklı olan bir küme verimli olabilir. Ancak böyle bir kümenin üyesi olan tüm işletmeler verimli çalışır. başaracağız. Zaten hedeflediğimiz nokta, verimsizliği ortadan kaldırmaktır. İşletmelerin pek çok sorunu ve yüzlerce hastalığı var. Bunların içerisindeki en büyük tehdit ise verimsizliktir. Ürünlerini üretirken verimsizler, insan kaynağını verimsiz çalıştırıyorlar. Maliyet muhasebesinde yanlış hesap yapılıyor. Çünkü faturaları alt alta topluyorlar; “benim giderim bu” diyorlar. Bu yöntem kesinlikle eksiktir. İki gün önce Bilecik’teydim. Orada Türkiye’de ilk 500’e giren büyük bir firmamız var. Yıllık 200 milyon TL cirosu var. “Cebimde para yok” diyor… Neden verimli çalışır? İşin sırrı nerede? Bu nasıl olur? Çünkü modelimizin merkezinde, her sorundan kendini sorumlu tutan bir üniversite var. Kümelenme modelimizin kalbinde üniversite var. Onun etrafındaki halkada ilgili sektör, sektörün etrafındaki halkada ise kamu yer alıyor. Kamu, sektör, üniversite birlikte kümeyi oluşturuyor. Bunlar ana aktörler. Yerel yönetimler, sivil toplum örgütleri ve meslek örgütleri Çünkü verimsiz. Hesabını kitabını iyi yapamıyor. İnce ayar maliyet muhasebesini iyi yapamıyor. Konuştuk, dinlediler. “Hocam, sizin kapınızı çok çalacağız” dediler. İşletmeleri verimli yaptığınız zaman işçisinin maaşını biraz artıracak noktaya geliyorlar. Ödeyemediği SSK primini öder hale geliyorlar. Borçlarını temizlemeye başlıyorlar. Yani yıkımına sebep olan noktayı, siz yavaş yavaş iyileştirdiğiniz zaman oradan artırdığı artı değeri, Ar-Ge için kenara koyabiliyor. Onun için mutlak surette verimli olmaları için çalışıyoruz. İşletmelere yönelik verimlilik teklifleri hep firmalardan mı geliyor? İşletmelerden bize gelen yardım istekleri öncelikli olarak kendilerini daha verimli hale getirmemiz noktasında oluyor. Fabrikanın yerleşim düzeni de dâhil... Öyle bir yönetim sistemi oluşturmuş ki KOBİ, fabrikanın makineleri arasındaki mesafe bile düşünülmemiş. Buna varıncaya kadar bizden destek istiyorlar. Yeni fabrika açacaksa, onu nasıl yapabileceğine dair proje istiyor. Tüm KOBİ’leri öncelikle verimlilik bakımından inceliyoruz. Verimliliği artan işletme rekabet edebilir hale geliyor. Çünkü yakın takibinde Çin var, Hindistan var… Yani kâr marjı o kadar küçüldü ki, yüze 5-6 düzeyine indi. Çin vurgusunu ikinci kez yaptınız. Bu konuyu biraz açar mısınız? Tehdidin boyutu nedir? Çinliler o kadar çok istihbarat toplamışlar ki; Ankara’da geziniyorlar, kimin neyi ürettiğini biliyorlar. Sizin kapınıza çantasıyla geliyor birisi, “Ben ürettiğin şeyi daha ucuza vereyim, sen benim bayiim ol, dükkânı kapa, daha çok kazan” diyor. O dükkânı kapadığı zaman 50 kişi ne olacak? İnsanlar işsiz kaldığı zaman sosyal problemler başlar. Kritik nokta burasıdır. Bu yüzden işletmelerimizin, kendilerini hedef seçmiş olan Çinlilere karşı mutlak surette verimli olmaları gerekiyor. Verimli olmak sadece yüksek kâr elde etmek için mi önemli? Elbette hayır. Her şeyden önce her kurumun sosyal sorumluluğu gelmeli… AĞUSTOS 2012 5 KOBİ’lere daha başka ne gibi önerileriniz oluyor? KOBİ’lere kümelenme modeli içerisinde anlattığımız bir başka konu, maliyetleri aşağı çekmeleri ve ortak satın almalara yönelmeleri. Bir sektörde KOBİ’ler, diyelim ki, her biri 5 kilo, 10 kilo hammadde alıyorlar. Bu küçük miktarlarda hammaddeleri ucuza alma ihtimalleri yok. Üstelik her biri ayrı ayrı lojistik parası ödüyor. “Özellikle yurtdışından tedarik edilen ürünleri toplu alın” diyoruz. Bu organizasyonu OSTİM’de organize ettiğimiz İŞİM kümesi içerisinde kurduk. İsteyen firmalar katılıyor bu ortak satın alma işine. Gönüllülük esası var, kimse kimseyle işbirliği yapmak zorunda değil, kimse bizim sunduğumuz plan ve projeye katılmak zorunda değil. üniversite olarak bunu nasıl yaptığımızı anlattım. “Siz çok kritik bir yerdesiniz. Biz size destek olalım, arka planda. 81 ilde üniversiteler var. O üniversitelere YÖK kanalıyla sahaya inmelerini telkin edelim ve atılacak adımları onlara öğretelim” dedim. Hangi konularda dikkat edilmeli hocam? İnsanlar başlangıçta bize şunları söyledi. “Biz bunu niye yapıyoruz? Öğrenci bize zaten geliyor ve biz onları yetiştiriyoruz. Bu hizmet değil mi?” diye soruyorlardı. Bakış açısı o kadar önemli ki… Böyle baktığınız zaman o hoca ofisten dışarı çıkmıyor. Ama ben gelip ona “ülkenin her sorunundan sorumlusun” dediğim zaman durum daha farklı bir boyut alıyor. 170 üniversiteden her birinin İşletmelerin pençesinde bulundukları yüzlerce hastalığın içerisinde en büyük tehdit verimsizliktir. İşletmeler üretirken verimsizler, insan kaynağını verimsiz çalıştırıyorlar, maliyet muhasebesini zaten yanlış hesaplıyorlar. Bu durum Türkiye’de ilk 500’e giren büyük firmalarımız için bile söz konusu… Refah düzeyini, verimli olarak yükselteceğiz. Türkiye’de bugün vakıf üniversiteleri dâhil yaklaşık 170 üniversite bulunuyor. Bunların her birinin marka değeri haline gelmiş başarılı olduğu alanlar var. Diyelim ki Çankaya Üniversitesi, Endüstri Mühendisliği Bölümü’nde markalaşmış olsun, bir başkası makine mühendisliğinde, bir diğeriyse çevre mühendisliğinde… Bütün bu değerlerin ortak bir veri tabanında buluşturulup ülke sorunlarının çözümünde kullanılması mümkün müdür? Söylediğiniz nu konuyu ben Yusuf Ziya Özcan hocamız YÖK Başkanı iken kendisine anlattım. O zaman Sayın Bakanımız Nihat Ergün Bey de bizimle birlikteydi. Konuşmamızda, YÖK’e büyük sorumluluk düştüğünü anlattım. Bir 6 AĞUSTOS 2012 marka değerine ulaşabilmesi için yenilikçi olması gerekiyor. Temelde; bilim, teknoloji ve matematik var. Bu konularda çok kaliteli eğitim verebilirsiniz ancak yeterli değil. Yaşam bilimleri dediğimiz; insan kaynakları yönetimi, pazarlama, işletme, yönetim organizasyonu, stres yönetimi gibi sosyal alanda kaliteli insanlar yetiştirebilirseniz, işte o zaman yenilikçilik ve marka oluşturma şansını yakalayabilirsiniz. Hocam bu noktayı biraz daha açıklar mısınız? Yeni fikir ve yeni ürün, eğer toplum tarafından beğenilirse pazarda kalıyor, markalaşıyor. Bunun arkasında kaliteli insan yatıyor. Sadece mühendis değil. Siz çok iyi ürün üretebilirsiniz, ancak pazarlayamazsanız ya da zamansız yaparsanız, o ürün pazara çıkamaz. Fikriniz güzeldir, bunu önceden deklare edersiniz, fikrinizi başkaları taklit eder, çalınır gider. Sosyal bilim ile mühendisliğin karşımıdır markanın ihtiyaç duyduğu insan kalitesi. Markayı marka yapanlar, işte o marka insanlardır. Sosyal bilimler alanında da talepler geliyor mu işletmelerden? Biz mühendislik öğrencilerinin yanı sıra uluslararası iktisat ve işletme öğrencilerini de gönderiyoruz sahaya. Çünkü KOBİ’ye soruyoruz, “Teknik olmayan, üretimle doğrudan ilgisi bulunmayan sosyal alanlarla ilgili bizden talepleriniz var mı” diye. O kadar çok talep geliyor ki… Hepsi pazar araştırması istiyor. Çok önemli. Çok akıllı, mükemmel bir ürün tasarlar ve üretirsiniz. Dünyada pazar payı sıfırsa ürününüzün, yaptığınız harcama, emek hepsi boşa gider. Çünkü tasarladığınız ürüne ihtiyaç duyulmamaktadır. Üniversitelerin açtıkları bölümler, bunlara ayırdıkları kontenjanlar ve öğrencilerin seçtiği bölümler, ülkenin gerçekten ivedilikle ihtiyaç duyduğu alanlar mı? Türkiye’yi daha verimli bir noktaya getirecek kalitede ve sayıda insanı yetiştiriyor mu üniversitelerimiz? Kesinlikle hayır. Üniversitelerimiz de verimsiz yönetiliyor, işletmelerimiz de… Bürokraside çok zaman kaybediyoruz. Bu merkezi bürokrasi, moral motivasyonu da olumsuz yönde etkiliyor. Kendi işlerinde de lüzumsuz bürokrasi yaratıyor. Her şey denetlendiği için, kayıt altına alınıyor ve çok sayıda evrak üretiyor sistem… Her yıl denetlendiğimiz için her şey kâğıtlardadır bizde. Bilgisayarda olması da yetmiyor. İşletmelerimizdeki verimlilik kültürü mü eksik, yoksa kaliteli insan açığımız mı çok fazla? Verimliliği herkes çok istiyor. Devletimiz de istiyor, üniversitelerimiz de… İşletmelerimiz de istiyor, vatandaşlarımız da… Bu niyet ve istekler ülke gerçeğimizle örtüşüyor mu? Çok iyi planlanmadığı için örtüşmüyor maalesef. İyi niyet var, gayret var. Ancak onlarla biz sürdüremiyoruz. Bir şeyin başarılı olabilmesi için sürdürülebilirliği önemli. Başarılı olabilmesi için sonuna kadar sabırla çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Bizim heyecanımız çabuk geçiyor. Odaklanıyoruz, çok çabuk kavrıyoruz. Sloganlar atılıyor, ondan sonra arkasını takip edemiyoruz. Toplum olarak bizim kültürümüzde değişiklik yapmamız gerekiyor. Ne gibi değişiklikler hocam? Örneğin, rekabet ortamında işbirliği yapma kültürümüz çok zayıf. O da kümelenmenin önündeki en büyük engel. İşletmelerimize kendi aralarında işbirliği yapma kültürü gelse daha verimli olacaklar; ama onların önlerindeki en büyük engel, “benim rakibimle işbirliği yapmam mümkün olamaz” düşüncesi. “Sizin yapamadığınız ya da çok uzaktan temin ettiğiniz bir ihtiyacınızı belki komşunuz üretiyordur” diyoruz, ama maalesef olmuyor. Maalesef bu kültür yok işletmelerimizde. Ayrıca disiplinli ve sürekli çalışma alışkanlığı açısından da zayıfız. Yeterince üzerinde çalışmadan, çabuk sonuca varmaya çalışıyoruz. Bu da ürünü rekabetçi yapmıyor. Bunlar KOBİ’lerin temel hastalıklarından. Verimliliğin kabul görmesi ve kamuoyunda verimlilik kültürünün oluşması için üniversitelerin önemli sorumluluklar taşıdığını söylediniz. Bu bağlamda Üniversite-sanayi işbirliğiyle yürüttüğünüz projelerin ne gibi yansımaları oldu? Kümelenme dediğiniz zaman nesiller boyu sürmesi gereken bir mücadeleden bahsediyoruz. Hedeflerimize ulaşabilmek için kısa, orta, uzun vadeli planlar yaptık. Temel problem şu: Etrafımızdaki yüzlerce işletme bize güveniyor, ancak birbirlerine güvenmiyorlar. Orada çok akıllı hareket etmek gerekir. Yanlış bir adım atarsanız etrafınızdaki o kişileri bir daha bir araya getiremezsiniz. Verimlilikte de, stratejik planlamada da atacağınız adım kadar zamanlaması da önemlidir. Daha önceden kurulmuş 5-10 tane başarılı küme olsaydı geçmişimizde, o zaman bizim işimiz daha kolay olacaktı. Başta Verimlilik Genel Müdürlüğü olmak üzere, kamuda pek çok kaliteli uzmanımız var. Onlar da üniversitelerden yetiştiler, lisans, doktora yaptılar. Ancak eksik olan bir şeyler var yine de… Onları yetiştirirken gerçek hayatla iç içe olma fırsatının onlara pek verilmediği anlaşılıyor. Dünyaları kitaplarla sınırlı kalıyor çoğu kez. Ben bir üniversite rektörü olarak pek çok mühendisten çok daha bilgiliyim sektör hakkında. Çünkü fabrikalarını gezdim, işçisiyle yemek yedim, sahibiyle saatlerce sohbet ettim, imalathanesini, deposunu gezdim. Onların yaşam şartlarını bizzat gözlemledim. Projeleri yapmak için zaten bizzat işletmelerin, sektörün içine giriyorsunuz. İşin özü şu: Biz sahaya inmeyen öğrenciye diploma vermiyoruz. Öğrenci, 9 ayını sahada geçiriyor. Başlarda bu, öğrencilerimize çok zor geliyordu. Ancak bir KOBİ’nin sıkıntısını tespit edip onun çözümünü gerçekleştirdiğinde, işletmeden bunun karşılığında teşekkür aldığında, bütün zorluklar kolay hale geliyor. Çok mutlu oluyorlar. İşin tadına varmaya başlıyor öğrenci… Hocam son olarak KOBİ’lerde yürüttüğünüz çalışmaları nasıl gerçekleştirdiğinizi, karar aşamasından sonuçlanma sürecine kadar, bir örnek olay şeklinde, kısaca özetler misiniz? Biz mühendislik eğitimi alan bütün 4’üncü sınıf öğrencilerine yıllık Bitirme Projesi dersi koyduk. Eylül-Haziran döneminde projeyi uyguluyoruz. Bu çerçevede Temmuz-Ağustos’ta hocalarımız sahaya iniyorlar, organize sanayi bölgelerini dolaşıyorlar. Ankara’da dört tane küme var. Bunlar; makine sektörü, savunma sanayi ve havacılık, yenilenebilir enerji ve medikal. Beşinci kümeyi geçen ay kurduk: Anadolu Raylı Ulaşım Sistemleri. Bu kümelere bağlı firmalara giden hocalarımız AĞUSTOS 2012 7 Üniversitelerin, bölgeleri için yapabileceği pek çok iş var. Biz buna üniversitemizin "sosyal sorumluluk" projesi diyoruz ve kümelenme modelini araç olarak kullanıyoruz. Gelecekte de var olmak için kümelenmeyi başarmalıyız. işletme yetkililerine sorarlar, “bu yıl ne gibi çalışmalar yapalım”, diye. Onlar da bir veya iki proje isterler. Bu projeleri üniversiteye getiririz. Elimizde ne gibi talepler var, çıkar ortaya. O sorunla ilgili dört son sınıf öğrencisi ve iki öğretim üyesinden takımlar oluştururuz. Öğrencimizin eylül ayının sonu geldiğinde takımı bellidir, problemi bellidir. İşletmeyle gerçekleştirilecek ziyaretler, toplantı günleri ve yapılacak işler önceden tespit edilir. O süreç içerisinde öğrenciler projeye nüfuz etmeye başlarlar. Hocalarıyla sürekli değerlendirme toplantıları, haftalık proje toplantıları yaparlar. Bu süreçte öğrencilerimiz sahaya tam anlamıyla nüfuz ederler. Yılın ortasına geldiğimizde ise elde ettiğimiz sonuçlar ve bundan sonra yapacaklarımız üzerine öğrencilerimiz firmada ya da organize 8 AĞUSTOS 2012 sanayi bölgesinde Türkçe sunumlarını yaparlar. İngilizce sunumlarını ise üniversitede yaparlar. İkinci yarıyılın sonunda, haziran ayında, işletmede ikinci Türkçe sunum yapılır, sonra da üniversitede ikinci İngilizce sunum yapılır. Üniversitedeki İngilizce sunuma işletmenin İngilizce bilen personeli de katılabiliyor. İşletmedeki sunumda öğrencilerimize işletme çalışanları ve sahipleri sorular soruyorlar. Üniversitedeki İngilizce sunumda ise hocalar soruyorlar. Akademik bölüm hep orada oluyor. Bu toplantıda işletme sahibi, “bu proje bizim, emeği geçen öğrencilerimize ve herkese teşekkür ediyorum”, dediği zaman o öğrenci daha mezun olmadan mesleki başarıyı yaşıyor. Sanayiye giden bir öğrenci bir problemi çözdüğünü özgeçmişinde sunabiliyor. “Şu firmanın şu sorununu çözdüm”, demesinden daha büyük referans olur mu? Bilenle bilmeyen bir olur mu? Bizi farklı yapan da budur zaten. Hocam verdiğiniz bilgiler için çok teşekkür ediyoruz. Son bir mesajınız varsa onu almak istiyoruz. “Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir” veciz sözünün gereğini yapmaya çalışıyoruz. 21. yüzyılda gerçek açlık bilgiye duyulan ihtiyaçtır. Bizler komşularımız bilgiye aç iken seyirci kalamayız. Bilgiye aç olan KOBİ’leri doyurmak, üniversitemizin sosyal sorumluluğudur. Bilkent Üniversitesi Üniversite-Sanayi İşbirliği Uygulama ve Araştırma Merkezi (USİM) Yeşim ERDOĞAN USİM Koordinatörü (usim@bilkent.edu.tr) USİM, Bilkent Üniversitesi bünyesinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat Ergün’ün de katıldığı açılış töreni ile 4 Şubat 2010 tarihinde kurulmuştur. USİM’in vizyonu; şirketler, kurumlar ve kuruluşlar ile gerçekleştirdiği işbirliği çalışmalarıyla Türkiye’de bir model olmak ve proaktif çözüm yolları ile ülkemizin eğitim, bilim ve ekonomi alanlarındaki ilerlemesine fayda sağlayan öncü bir kuruluş olmaktır. yaygınlaştırılması, kaynakların kaliteli, verimli ve en etkin şekliyle kullanımı gibi çalışmaların hedeflendiği bir üniversite-sanayi işbirliği arayüzüdür. İş dünyasının üniversiteye açılan kapısı olarak her an işbirliğine hazırdır. Rekabetin her alanda yüksek olduğu ve fırsatları erken fark edenlerin ve hedef koyarak onu uygulamaya alanların çok daha hızlı ilerleme Değişen çağa uyum sağlayacak yetkinlikte ve gelişmeye açık bir yapıya sahip olan USİM, çalışmalarını üç ana misyon kapsamında gerçekleştirmektedir: 3.Ar-Ge ve teknolojinin gelişimine katkı sağlamak amacıyla öğretim üyeleri ve araştırmacıların bilimsel birikimlerini kullanabilecekleri “üniversite-sanayi işbirliği ortamları”nı oluşturmak. USİM, bilgi birikiminin zenginleşerek iş sonuçlarına dönüşmesi, teknoloji geliştirme yeteneğinin pekişmesi, Ar-Ge süreçlerinin geliştirilerek öğrenilmesi ve nitelikli yaklaşımların USİM’in koordinasyonunda gerçekleştirilen bu projelerde üretim, hizmet, lojistik, bilişim, sağlık, mağazacılık gibi sektörlerden birçok KOBİ, büyük ölçekli şirket, kamu kuruluşları, dernekler, odalar vb. kuruluş yer almıştır. Bilkent Üniversitesi’nin kurumsal vizyonu ile de örtüşen çalışmaları başarı ile gerçekleştiren USİM’in direktörlüğünü Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu yapmaktadır. 1.Öğrencilerin mezuniyet öncesi gerçek hayata hazırlanmalarını sağlayacak “uygulamalı bir eğitim ortamı” oluşturmak, 2.Şirketlerin, kurumların ve kuruluşların karşılaştıkları benzer problemlerin tartışıldığı, paylaşıldığı ve çözüm yollarının araştırıldığı “ortak çözüm platformları” oluşturmak, akreditasyonu Amerika dışında dünyada alan ilk altı bölümden biridir. Üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları adı altında bugüne kadar farklı büyüklükte ve farklı sektörden 66 şirketle 291 proje gerçekleştirmiştir. şansını yakaladığı dünya koşullarında USİM, nitelikli Ar-Ge projeleriyle de kuruluşların yanında yerini alır. Çalışmalarını, Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölümü çatısı altında başlatan Merkez, aynı bölümün öğrencileriyle yaptığı başarılı proje çalışmalarıyla da dikkat çekmektedir. Endüstri Mühendisliği Bölümü; 22 öğretim üyesi, 70 asistanı ve 750 öğrencisiyle Türkiye’nin en büyük bölümlerinden biri ve aynı zamanda Amerikan üniversitelerindeki mühendislik bölümlerinin eğitim kalitesini değerlendiren Accreditation Board of Engineering and Technology (ABET) adlı kuruluşun verdiği Merkez, üniversite-sanayi işbirliği çalışmalarını öğrenci, iş dünyası ve bilim insanlarına sağladığı faydayı yakından bilen ve bunu artırmayı hedefleyen bir ekibin yoğun gayreti ve çabalarıyla sürdürmektedir. Projelere özgü yetkinlikte farklı bölümlerden bilim insanları, son sınıf öğrencileri, yüksek lisans/doktora öğrencileri veya iş dünyasından alanında tecrübe sahibi danışmanlarla işbirliği halinde bu süreçte bir araya gelinmekte ve hedefler doğrultusunda projeler gerçekleştirilmektedir. Aynı zamanda öğrencilerine proje yönetimi, teknolojik girişim, kariyer yönetimi gibi konularda danışmanlık hizmeti veren Merkez, onlara geleceğe daha donanımlı hazırlanma konusunda da destek olmaktadır. Bölgesinde AĞUSTOS 2012 9 ve ülkesinde fayda ve farkındalık yaratacak çalışmaların da içinde olan Merkez; kalkınma projeleri, konferans, çalıştay gibi etkinliklerle kurumsal sosyal sorumluluklarını da yerine getirmektedir. Proje çalışmalarına problem tanımı ile başlayan süreç; şirketlerin ihtiyaçlarına, problemin tanımına, kapsamına, hedeflerine, süresine göre USİM’in koordinasyonunda projelendirilir ve kapsamı belirlenir. Çalışmaların en ilgi çekici bölümü, öğrenci kapsamında olan Endüstri Mühendisliği Bölümü Bitirme Projeleri’dir. Bu projeler sekiz aylık bir sürede tamamlanır. Son sınıf öğrencilerinden oluşan proje ekipleri, şirket yetkilileri ve akademik danışmanları ile birlikte firmanın belirlediği gerçek problemler üzerinde çalışır. Ayrıca üç koordinatörün de yakından izlediği sistemde ortaya çıkan ürün, yöntem veya hizmet, ilgili firmaya önemli yarar ve katma değer sağlar. Oldukça sistematik bir şekilde ve gizlilik ilkesine bağlı kalınarak, kurumsal düzeyde yürütülen bu projeler, uluslararası ve ulusal yarışmalarda da dereceler almıştır. Süreç sonunda tüm şirketlerin, üniversitelerin, ilgili kamu kuruluşlarının davet edildiği ve üst düzey bir katılımla gerçekleştirilen “Proje Fuarı ve Yarışması” etkinliği düzenlenmektedir. Bu yıl 10’uncusu düzenlenen etkinliğe, TÜBİTAK- BİDEB tarafından da destek verilmiş ve örnek bir yaklaşım olarak web sitesinde de yayınlanmıştır. Bilimsel kaynaklı çalışmalar dendiğinde akla ürün olarak gelen en önemli çalışmalardan biri de her yıl yayımlanan ve tüm projelerin yer aldığı “Projeler Kitabı” serisidir. Problemlerin ve çözüm yollarının anlatıldığı kitabın; ortak problemleri olan firma ve kuruluşlara ışık tutması, üniversitelere, araştırmacılara ve konuya ilgi duyanlara örnek oluşturması hedeflenmektedir. Üniversite-sanayi işbirliği, bilgi birikimini verimliliğe 10 AĞUSTOS 2012 dönüştürebilmenin en önemli yollarından biridir. Yapılan işbirliği çalışmaları aynı zamanda, ülkenin bilimsel, teknolojik ve ekonomik gelişmesini de hızlandırmaktadır. Üniversite-sanayi işbirliği platformunda yer alan bilim insanları, öğrenciler ve iş dünyası bu çalışmalara katılarak kendilerine prestij sağlayan sistemin bir parçası olurlar... Üniversite-sanayi işbirliği çalışmaları ile elde edilen kazanımlardan birkaçı şöyle sıralanabilir: • İşbirliği sürecinde kuruşlar, bilimsel yaklaşımlar ve sistematik çalışmaların ışığı altında verimlilik, maliyet azaltımı, Ar-Ge nitelikli yaklaşımların öğrenilmesi, teknolojik gelişim, inovasyon gibi konularda kazanımlar sağlanmaktadır. Projelerde hedeflenen genel amaç ise belirlenen süreci daha iyi, daha kaliteli, daha hızlı, daha güvenli, daha az maliyetli yapmaktır. • Üniversite ile işbirliği sonucunda belirlenen hedefler doğrultusunda öğrencileri ve üniversiteyi daha yakından tanıma, doğru insanı doğru işe alma, stajyerlik, part time çalışma vb. konularda daha olumlu ve doğru tercih yapılması sağlanmaktadır. • Kuruluşlar; gelecek hedefleri, iyileşmesi gereken alanları, verimlilik ve Ar-Ge çalışmaları, kalite problemleri, var olan problemlerin çözümü gibi alanlarda bilim insanlarından danışmanlık ve eğitim alma, birlikte daha nitelikli Ar-Ge projeleri gerçekleştirme fırsatını yakalamaktadır. • Üniversiteler, iş dünyasının ve stratejik hedef belirleyicilerinin en güvenilir iş ortağıdır. Birlikte başarmak kavramının ve ülke gelişiminde önemli rol oynayan rekabet öncesi işbirliği sürecinin bilimsel dayanağıdır. Bu nedenle bu güvenilir ortak, yurt içinde ve yurt dışında destek veren tüm kuruluşların, kamu kuruluşlarının ve yatırımcıların bakış açısını olumlu yönde değiştirebilecek en önemli güç kaynaklarından birini oluşturmaktadır. Üniversiteler, proje gerçekleştirmenin yanı sıra araştırmalarında, deneysel süreçlerinde, birtakım optimizasyon veya simülasyon çalışmalarında onlara destek olur. Sahip olduğu imkânlarla onlara geleceklerine ait vizyonlar sunar. • Teknoloji transferi için üniversiteye açılan kapıyla tanışılır. Bilim insanları ve iş dünyası sahip olduğu bilgi birikimini bu çalışmalar ve sağlanan arayüzle ülke ekonomisi için faydaya dönüştürebilir. Yapılan girişimler, konferanslar, çalıştaylar, yarışmalar ve araştırmalar bunlar için örnek olarak sıralanabilir. • USİM koordinasyonunda yapılan tüm çalışmalarda öğrenciler mezuniyet öncesinde geleceğe daha güçlü ve daha donanımlı hazırlanmaktadır. Proje süreçleri sekiz ayı kapsadığı için iş dünyasını, sektörleri daha yakından tanımalarının yanında gerçek problemlerin, uygulamaların içinde çok önemli bir deneyim kazanırlar. Ayrıca kendilerine rol model olabilecek insanları yakından tanımaları için önemli bir fırsat yakalarlar. • Öğrenciler bu süreçle geleceğine yön verecek önemli kararları alırlar ve uygulama için adım atarlar (kendileri için doğru sektörü belirleme, iş fırsatlarını görme, kariyer planlama, iş görüşmeleri, başvurular gibi). • Öğrenciler aynı zamanda, Ar-Ge, teknoloji gelişimi, proje yönetimi, sürdürülebilirlik, rekabet, girişimcilik vb. konularda daha kapsamlı bilgi ve deneyim edinirler. Bu çalışmalar ve kazanılan yetkinlikler öğrencilerin değerini artırır. Gerçekleştirilen Öğrenci Projelerine Örnekler ve İşbirliği Yapılan Kuruluşlar: • Üretim Planlama Stratejileri Geliştirme ve Analiz Sistemi Tasarımı – TOFAŞ • Palet Üretimi İçin Karar Destek Sistemi ve Veritabanı Tasarımı – Benli Geri Dönüşüm • Montaj Hattı İş Sıralama ve İşçi Atama Sistem Tasarımı- Arçelik Bulaşık Makinesi Fab. • Talep Tahmin Sistemi Tasarımı Eczacıbaşı • Malzeme Taşıma Sistem Tasarımı – Ulusoy Elektrik • Tedarikçiden Üretim Hattına Etkin, Güvenli ve Ekonomik Taşımacılık – Türk Traktör • İş Güvenliği ve Üretim Hattı Riskleri Analizi ve Değerlendirmesi – Tepe Knauf • Veri Yönetimi ve Madenciliği Sistem Tasarımı- Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı • Etkili Filo Yönetimi İçin Karar Destek Sistemi Tasarımı – Alp Özler Nakliyat • Dağıtım Ağı Karar Destek ve Stratejik Rota Yapılandırması Sistemi – Coca Cola • Merkezi Afet Yönetimi İçin Karar Destek Sistemi Tasarımı – Kızılay • Fluence Modeli İçin Kapı İmalat Hücrelerinde Süreç Tasarım ve Optimizasyonu – OYAK Renault • Stok Tahsisi ve Yerleşim Tasarımı – Unilever • Planlı Bakım Aktivitelerinin Geliştirilmesi ve Tasarımı – TAI • İleri TPM Uygulamaları- Doğadan • Satın Alma Süreci Üzerine İş Zekası Uygulanması – Türk Telekom • Şirket İçi Etkin İletişim Sistemi Tasarımı – BOSCH • İhraç Ürünlerinin Satış Tahmini – Durukan Şekerleme AĞUSTOS 2012 11 Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Operational Research Öğrenci Kulübü Yiğit ARABACI Organizasyonlar Alt Grup Koordinatörü Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Operational Research Kulübü, 1992 yılında Bilkent Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği öğrencileri tarafından kurulmuştur. Etkinliklerini Bilkent Üniversitesi Öğrenci Konseyi’ne bağlı olarak gerçekleştiren Operational Research Kulübü 160’ı aktif 400 üyeden oluşmaktadır. Hedef üye kitlesi tüm Bilkent Üniversitesi öğrencileri olan Operational Research Kulübü, sene içinde düzenlediği ulusal ve uluslararası çapta organizasyonlar ve yaptığı ortak çalışmalar ile Bilkent Üniversitesi’nin, Türkiye’nin ve Avrupa’nın en aktif öğrenci kulüplerinden biridir. Bilkent Üniversitesi’nde aktivitelerini sürdüren 112 kulüp arasından Endüstri Mühendisliği Operational Research Kulübü son beş yıldır Öğrenci Konseyi tarafından en aktif kulüp seçilmektedir. Operational Research Kulübü yaptığı bu etkinlikler ve çalışmalarla, öğrencilere sosyal bir ortam hazırlamayı ve onların profesyonel ve akademik dünyayla olan ilişkilerini güçlendirmeye çalışır. 12 AĞUSTOS 2012 Kulübün gönüllülerinin çoğunun endüstri mühendisliği öğrencisi olması sebebiyle verimlilik üzerine yapılan çalışmalar Operational Research Kulübünün yapıtaşlarından birini oluşturmaktadır. Bu çalışmalara örnek olarak yıl boyunca yapılan vaka analizi çalışmaları ve CaseBilkent projesi verilebilir. Hepinizin de çok iyi bildiği üzere vaka analizi yarışmaları, yarışmacıların verimlilik esasına göre projelere çözüm üretmesi ve bu çözümleri de zamanı verimli kullanarak sunmasından oluşmaktadır. Bu yarışmalar sayesinde öğrenciler verimlilik üzerine tartışarak kendilerini geliştirme fırsatı bulmaktadır. CaseBilkent projemiz ile Bilkent Üniversitesi’nin sorunları açık bir tartışmaya açılmakta ve bu konuyla ilgili öğrencilere araştırma fırsatı sunulmaktadır. Bu araştırmaların sonucunda ise öğrenciler tarafından hazırlanan vaka analizi çalışmaları bir yarışma formatına dönüştürülmekte ve bu sorunlar üzerine Bilkent Üniversitesi’nin tüm bölümlerinden gelen katılımcılar projelerini sunmaktadır. Bu projeler de konusunda uzman jüri üyeleri tarafından uygulanabilirlik ve verimlilik esaslarına göre değerlendirilip öğrenciler tarafından hayata geçirilmektedir. Vaka analizi yarışmaları ve CaseBilkent projesi dışında Operational Research Kulübü, yaptığı kariyer etkinlikleriyle öğrencilerin iş hayatını tanımasını ve şirketlerdeki staj ve iş imkanlarını öğrencilerle buluşturmayı amaçlar. Bu etkinliklerle öğrenciler farklı sektörleri tanıyarak kendilerine uygun sektörü bulmakta ve iş hayatına daha kolay adım atabilmektedirler. Bunun yanısıra Operational Research Kulübü gönüllülerine sağladığı çalışma ortamı ve kültürle onların iş ve okul dışı hayata daha kolay adapte olmalarını sağlar. Böylece kulübün gönüllüleri ve kulübün etkinliklerinin katılımcıları daha verimli bir işe giriş süreci ve iş hayatı yaşarlar. Gazi Endüstri Topluluğu: Verimlilik Günleri önemli faaliyetlerimizden biridir Gazi Endüstri Topluluğu 1996 yılında, dönemin Endüstri Mühendisliği bölümü öğrencileri ve Endüstri Mühendisliği Bölümü Öğretim Elemanları tarafından kurulmuş bir öğrenci topluluğudur. özendirmesi, proje bazında çalışma ve takım çalışması, organizasyon yapısı ve tüzüğüyle profesyonel bir çalışma disiplinine sahiptir. Bu bağlamda da Gazi Endüstri Amacı; Türkiye’yi yarınlara taşıyacak, ülkemize yeni ufuklar açacak, reel sektör çarklarının daha güçlü dönmesini sağlayacak olan Endüstri Mühendisliği öğrencilerini yarınlara daha iyi hazırlamaktır. Bu doğrultuda üstlendiği görev; endüstri mühendisliğinin yurt genelinde tanıtılması, iş çevrelerine verimlilik bilincinin kazandırılması ve bu bağlamda endüstri mühendislerinin iş kollarının genişletilmesi, orta öğrenim düzeyindeki gençlerin meslek seçimlerinde endüstri mühendisliği mesleğini bilerek tercihte bulunmalarının sağlanması için her türlü olumlu çalışmayı gerçekleştirmek ve gerçekleştirilmesine katkı sağlamaktır. Gazi Üniversitesi Endüstri Topluluğu, çeşitli kurum ve kuruluşlar tarafından aranılan mühendisler olabilmek için sürekli gelişimi ve gelişimin getirdiği pozitif değişimi kendine esas edinmiştir. Her yıl düzenlediğimiz onlarca organizasyonla mühendis adaylarının kişisel gelişimlerine katkı sağlıyoruz. Böylece endüstri mühendisliği öğrencilerinin iş yaşamında, sosyal hayatın değişen dinamikleri içerisinde ve sürekli gelişen dünyada bilinçli bireyler olmaları için bir nevi eğitimden geçirilmelerini sağlıyoruz. Yönetim Yapısı ve Anlayışımız Yönetim Kurulu ve Üst Danışman Kurulu bulunan GaziENT, yatay hiyerarşik yapısı, eşit söz hakkı ilkesi, yaratıcı fikirleri Türk Traktör Teknik Gezisi, Arçelik Teknik Gezisi, Zakkum Konseri, Lise Sunumu, Vaka Analizi Rehberi (Eğitim), Ermeni Meselesi Konferans, Vaka Analizi Yarışması, Buz Pateni (Eğlence), Kitap Toplama Kampanyası, Akreditasyon Semineri, Genç Girişimcilik ve Yönetimde Liderlik Eğitimi, Okusun da Büyüsün Yardım Konseri, Verimlilik Günleri, Azrail Blöf Yapmaz (Tiyatro), Huzurevi Ziyareti, Mezunlar Buluşması. Verimlilik Günleri Gazi Üniversitesi Endüstri Topluluğu ve Endüstri Mühendisliği Bölümü ile birlikte her yıl düzenlediğimiz Verimlilik Günleri, öğrenci ve akademisyenleri ulusal çapta bilinçlenme organizasyonudur. İlki 17 Nisan 2004 tarihinde o zamanki adıyla Milli Prodüktivite Merkezi ile birlikte düzenlenen organizasyon, aynı zamanda Ulusal Verimlilik Haftası’nın resmi açılış toplantısı da olmuştur. Verimlilik Günleri, bu fonksiyonunu tam 6 kez yerine getirmiştir. Topluluğu’nun hedefleri; endüstri mühendisliği öğrencilerini aktif ve sosyal bireyler olarak yetiştirmek, takım ruhunu, bir bütün olma ruhunu onlara aktarabilmek ve iş dünyasına adaptasyonlarını kolaylaştırmaktır. 2012 Yılı Faaliyetlerimiz GaziENT ailesi olarak 2012 yılında konferans, söyleşi, teknik gezi, kariyer günü, sunum, turnuva, deprem yardımı, seminer, eğitim, ziyaret, buluşma, yarışma ve konser gibi 60 organizasyon gerçekleştirdik ve toplam 6752 kişiye ulaştık. Düzenlediğimiz organizasyonlardan bazıları şöyle: Endüstri Mühendisleri Kendini Tanıyor (Söyleşi), Tanışma Partisi (Eğlence), EMT Genel Kurulu, Geleneksel Bowling Turnuvası, Van Depremi Yardımı, A.O.Ç Teknik Gezisi, Mercedes Benz Kariyer Günü, Coca Cola Teknik Gezisi, Aselsan Teknik Gezisi, Verimlilik Günleri organizasyonunda temel amaç; mühendis adaylarında “verim” mantığını oturtmak ve Türkiye’de yapılan verimlilik çalışmalarını incelemektir. Geleceğin Türkiye’sinde söz sahibi olacak biz öğrencileri Türkiye’nin şu anki söz sahibi bürokrat ve sanayicileriyle bir araya getiren Verimlilik Günleri organizasyon sonunda herkesin aklına “verim” temasını yerleştirmeyi ilke edinmektedir. Bu organizasyon sayesinde toplantıya teşrif edecek bakan, müsteşar, bürokrat, sanayici ve akademisyenlerin daha verimli bir Türkiye için neler yapılabileceği konusunda fikir alışverişinde bulunma imkânı ortaya çıkmaktadır. AĞUSTOS 2012 13 Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu: Önümüzdeki dört yıl için beş ana hedef belirledik Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu, 2010 yılında Endüstri Mühendisliği Bölümü öğrencileri tarafından kurulmuştur. Kurulduğu günden bu yana öğrencilerin kişisel gelişimine katkı sağlayan, her zaman değişimi ve gelişimi hedef olarak belirlemiş bir öğrenci topluluğudur. Vizyonumuz Topluluğumuzun vizyonu; ulusal değerlerimize sahip çıkarak yaptığımız çalışmalarla ulusal ve uluslararası alanda örnek teşkil edecek bir öğrenci topluluğu olmak, mesleki ve sosyo-kültürel platformda etkili bir iletişim ortamı sağlamak, örnek olduğumuz kitlenin yönetimsel ve mühendislik disiplinleri açısından bilgi birikimini arttırmak, onların sosyal ve kişisel gelişimine katkıda bulunmaktır. arasındaki iletişimi kuvvetlendirmek için yola koyulan topluluğumuz, yeni kurulan bir organizasyon olmasına rağmen, bölüm öğrencileri ve akademisyenlerin verimli iletişimi sayesinde kısa sürede vizyon ve misyonunu belirlemiş, bu doğrultuda faaliyetlerini hızla hayata geçirmeye başlamıştır. Bu bağlamda Ankara’da CocaCola, TAI, Türk Traktör; Kocaeli’nde Honda; Aksaray’da Mercedes fabrikalarına teknik geziler düzenlenmiştir. 14 Kariyer Günleri Yine topluluğumuzun desteklediği Kariyer ve Staj Fuarı çerçevesinde Unilever, Koç Grubu, TAI, ETİ Maden İşletmeleri vb. gibi sektörlerinde öncü kuruluşlar deneyimlerini, olanaklarını katılımcılarla paylaşıp üniversite sanayi işbirliğine ne kadar önem verdiklerini gösterme imkânı bulmuşlardır. Teknik Geziler Kişisel Gelişim Seminerleri Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu, pek çok kulüpten farklı olarak, hiyerarşik düzen yerine paylaşımı temel ilke edinmiş bir organizasyondur. 2010 yılı başında Endüstri Mühendisliği öğrencilerinin Ayrıca bölümümüzün konferans salonuna bütün üniversite öğrencilerinin de faydalanabildiği gerek yurtdışı gerekse yurtiçinden akademisyenlerin ve iş adamlarının verdiği mesleki eğitim ve kişisel gelişim seminerleri sayesinde AĞUSTOS 2012 Tanışma Toplantıları Tüm bunlarla birlikte topluluğumuz tarafından dönem başında tanışma toplantısı ve dönem sonunda yılın yorgunluğunu atmak için eğlenceler düzenlenerek her sene farklı fikirlerle yenilenen geleneksel bir bölüm etkinliği anlayışı benimsenmiştir. Dört Yıl İçin Beş Ana Hedef Misyonumuz Misyonumuz; endüstri mühendisliği disiplininin farklı uygulama alanlarını tanıtmak, öğrencilerin farklı çalışma alanları arasında ilgi ve eğilimlerini fark etmelerine yardımcı olmak, öğrenci-akademisyen-iş dünyası arasında bilgi ve tecrübe akışını sağlamaktır. Teknik geziler düzenleyerek iş sahasının farklılıklarını öğrencilere fark ettirmek, endüstri mühendisliği mesleğini genç kuşaklara doğru anlatarak onların bilinçli tercihte bulunmalarını sağlamaktır. Sosyal ve kültürel geziler, (tatil ve piknik organizasyonları, spor turnuvaları, konser etkinlikleri, tarihi bölge ve müze gezileri) düzenlemek; sosyal sorumluluk projelerine katılmak ve bu projelerde örnek çalışmalar yapmak, verimlilik bilincini sosyal plaformlara ve iş çevrelerine doğru bir şekilde aktarmaktır. topluluğumuzun üstlendiği iletişim ve eğitim sorumluluğu da yerine getirilmiştir. Belirlediğimiz vizyon çerçevesinde yaptıklarımızı hiçbir zaman yeterli görmemek temel stratejimiz olduğu için, yaptıklarımıza ek olarak, önümüzdeki dört yıl için beş ana hedef belirlemiş bulunuyoruz. Bunlar, 1) Sosyal sorumluluk projelerinde yer almak, 2) Bizden sonra gelecek genç nesillerin “İleride endüstri mühendisi olabilir miyim?” sorusuna cevap verebilmek amacıyla tanıtım faaliyetleri düzenlemek, 3) Meslekte kullanacağımız araçlara uygulama alanı oluşturabilmek adına topluluğumuzun bünyesinde kurulacak kulüplerin temelini atmak, 4) Vaka analizi yarışmaları için geniş bir altyapı oluşturmak, 5) İş hayatında kullanılan hem makro düzeyde hem de şirket bazında verimlilik artırma teknikleri konusunda bilinçlenmek için yapılacak çalışmaların temelini atmak. Mesleğimize İnanıyoruz Türkiye’de endüstri mühendisliğinin tam olarak işlerlik kazanabilmesi için önümüze çıkacak olan zorlukların farkındayız. Geniş uygulama alanı bulduğunda mesleğimizin bir ülkeye ne kadar yararlı olabileceğini de üniversitemizde aldığımız kaliteli eğitimden biliyoruz. Bu bilinçle kurduğumuz topluluğumuzun hedeflerini gerçekleştirebilmesi için Hacettepe Üniversitesi Endüstri ve Sistem Topluluğu olarak çalışkanlığı ve dürüstlüğü ilke edinmiş herkesin yanında olacağız. ODTÜ Verimlilik Topluluğu: Her yıl 10 ayrı proje düzenliyor, 3 bin meslektaşımıza ulaşıyoruz Her Yıl 10 Değişik Proje ODTÜ Verimlilik Topluluğu, 1992 yılında Endüstri Mühendisliği tabanlı olarak, Prof. Dr. Canan Çilingir tarafından kurulmuştur. Kurulduğundan bu yana, başta ODTÜ olmak üzere Türkiye ve Avrupa’daki yönetim ve mühendislik öğrencilerinin buluştuğu platform olma gayesini sürdürmektedir. Topluluğumuz, iş dünyasından profesyoneller ve akademik dünyadan uzmanlar ile gündem oluşturan, yaratıcı ve ilginç konular üzerinde sayısız etkinlikler düzenlemiş, düzenlediği her etkinlikle Türkiye ve Avrupa çapında takdirle karşılanmış, etkinliklerinden bütün paydaşlarının karşılıklı yararlanmasını sağlamıştır. Üyesi Olduğumuz Kuruluşlar ODTÜ Verimlilik Topluluğu, diğer üniversitelerdeki öğrencilerle iletişim halinde bulunmak ve ortak etkinliklerde buluşmak amacıyla birçok öğrenci organizasyonuna üyedir. ESTIEM (European Students of Industrial Engineering and Management)’in Türkiye’den ilk üyesi olan topluluğumuz, yine bir öğrenci organizasyonu olan T-EMT (Türkiye Endüstri Mühendisliği Toplulukları Birliği)’nin de kuruluş aşamasından beri içinde yer almaktadır. Ayrıca her dönem düzenlenen TEMÖB ve Ankara EMP platformlarına da gerek katılımcı gerekse organizatör topluluk olarak katılmaktadır. Her sene vizyonu ve misyonu doğrultusunda 10 değişik proje düzenleyen topluluğumuz, Türkiye ve Avrupa’dan yaklaşık olarak 3 bin kişiye ulaşmaktadır. Topluluğumuz, etkinliklerinin içerik ve kalitesindeki artışı katılımcı sayısına da yansıtarak, Avrupa’da ve Türkiye’de lider öğrenci topluluğu olma noktasına yürümektedir. Yürüttüğümüz Projeler ODTÜ Verimlilik Topluluğu olarak 100’ü aşkın aktif üyemizle beraber gerçekleştirdiğimiz, çeşitli alanlarda birçok katılımcıya ulaşan projelerimiz şunlardır: Yönetim ve Mühendislik Günleri, Bireysel Gelişim Günleri, Çözüm Sende!, Mühendisler için Gelecek Planları, Kybele, VT-Aktif, VTDeneyim, Türkiye Endüstri Mühendisliği Toplulukları Birliği Projeleri, Ankara Endüstri Mühendisliği Platformu Projeleri, ESTIEM Projeleri. Verimlilik Temalı Çalışmalarımız Her sene ikinci yarıyıl döneminde düzenlenen “Yönetim ve Mühendislik Günleri” kapsamında tüm mühendislik öğrencilerini ilgilendiren, geniş kapsamlı ve “verimlilik” teması üzerine kurulu paneller düzenliyoruz. Bu projemizde her yıl üç gün boyunca yaklaşık bin katılımcıya ulaşarak verimlilik alanında ve rekabet, sürdürülebilirlik gibi farklı alanlarda öğretim üyeleri ve iş dünyasından isimlerle bir araya gelip, öğrenip, düşünüp, fikir alışverişinde bulunabilecekleri bir ortam sağlıyoruz. Temiz Üretim Çalışmaları sağlamak ve bilinçlendirmek amacımızdır. Bu bağlamda temiz üretim konusunda gerek aktif üyelerimiz gerekse projelerimize ilgi gösteren katılımcılarımız geniş bilgi sahibi olurlar ve çevre kirliliğini önleyici yönetim stratejilerini uygulayarak verimliliğin arttırılması konusunda bilinçlendirilirler. VGM’Yİ Takip Ediyoruz Topluluk olarak yaptığımız proje ve çalışmaların gerektirdiği bilgileri sağlamak, gündemi takip etmek ve kendimizi daha ileriye taşıyabilmek amacıyla Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün çalışmalarını sıklıkla takip ediyor ve işbirliği içinde olmaktan mutluluk duyuyoruz. Verimlilik artışı ve büyüme konusunda Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün yaptığı çalışmalar doğrultusunda edindiğimiz bilgilerle sınırlıyız. Fakat eksiklerimiz olduğunun farkında ve kendimizi geliştirmek için istekliyiz. Endüstri Mühendisliği Diğer mühendislik dalları içerisinde insan içerikli sistemleri inceleyen ve uygulamaya koyan tek tam kapsamlı bölüm endüstri mühendisliğidir. Endüstri mühendisliği üretim sistemlerinin sürdürülebilirliğini ve verimli kullanımını inceler yani doğrudan verimlilik kavramının kendisini ele alan tek mühendislik dalıdır. Endüstri mühendisliğinin çalışma alanları kapsamında otomotivden danışmanlık hizmetlerine kadar birçok sektör yer alır ve şirketlerin verimli çalışma prensiplerini düzenleme bilgisine yalnızca endüstri mühendisleri sahiptir. Üretim teknolojileri ve üretim sistemleri mesleki olarak endüstri mühendisliğinin bir parçasıdır ve topluluk olarak üniversite öğrencilerini iş dünyasıyla bir araya getirip kendilerini geliştirmelerini AĞUSTOS 2012 15 TOBB ETÜ Endüstri ve Verimlilik Topluluğu (EVT): Bütün etkinliklerimizde verimlilik teması vardır TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi Endüstri ve Verimlilik Topluluğu (EVT), “Verimlilik Topluluğu” adıyla 09.01.2005 yılında Milli Prodüktivite Merkezi (MPM) ve üniversitemiz işbirliği ile kurulmuştur. 2008 yılında ismi değişerek şimdiki “Endüstri ve Verimlilik Topluluğu” adını almıştır. Topluluğumuzun faaliyetleri seçimle işbaşına gelen Yönetim Kurulu ve Çalışma Grupları tarafından Öğrenci Etkinlikleri Komitesi’ne bağlı olarak gerçekleştirilmektedir. Topluluğumuzun Yönetim Kurulu; bir başkan, bir başkan yardımcısı ve yedi yönetim kurulu üyesinden oluşmaktadır. Haziran 2012 itibarıyla topluluğumuzun 40’a yakın aktif üyesi bulunmaktadır. Aktif üyeler, topluluğun veri tabanında kayıtlı olup, topluluk tarafından düzenlenen etkinliklerde görev alan üyeler arasından seçilmektedir. Temel Hedeflerimiz Topluluğumuzun temel hedefleri şunladır: 1. Verimlilik konusunda TOBB ETÜ öğrencilerini bilinçlendirmek, 2. Endüstri mühendisliği alanında öğrencilerin bilgi birikimini artırmak (Seminer, konferans, gezi, yarışma vb. düzenlemek), 3. Kişisel gelişim seminerleri düzenleyerek kişisel verimliliğimizi artırmak, 4. Diğer üniversitelerdeki endüstri mühendisliği öğrencileri ile etkileşim halinde bulunmak ve ortak etkinliklerde buluşarak ulusal ve uluslararası platformlara katılmak, 5. Sosyal ve kültürel aktivitelerle üyeler arası iletişimi güçlendirmek, üyelerin sosyal yanlarını geliştirerek topluma yararlı sosyal bireyler yetiştirmek. 16 AĞUSTOS 2012 Sosyal Etkinliklerimiz Topluluğumuz, seminer, panel, vaka analizi yarışması ve teknik geziler gibi eğitim içerikli çalışmaların yanı sıra, tanışma brunchları, fasıl, piknik, dönem açılış partileri gibi sosyal içerikli organizasyonlar gerçekleştirmektedir. Her yıl Eylül-Ekim aylarında düzenli olarak topluluğa yeni katılan üyelerimizin topluluğa uyumunu sağlamak ve bir arada vakit geçirmek için “tanışma brunchı” düzenliyoruz. Üyeler arası ilişkilerin gelişmesine katkı sağlayan bir başka sosyal faaliyetimiz ise geleneksel hale gelmiş olan “EVT Fasılı” dır. Her sene Kasım-Aralık aylarında düzenlenen bu etkinliğimizde üyeler arasındaki diyalogun gelişmesinin yanı sıra yeni üyeler de topluluk bünyesine dâhil olmaktadır. Eğitim Faaliyetlerimiz Üniversitemizin senede 3 dönem eğitim vermesinden dolayı eğitim faaliyetlerimiz bütün bir seneye yayılmış bulunmaktadır. Her dönem (Güz-Bahar-Yaz) çeşitli konularda düzenlediğimiz seminer ve panellerle kampüs içi ve kampüs dışından gelen katılımcılara hizmet veriyoruz. Düzenlediğimiz seminerlerin temelinde “Endüstri Mühendisliği” ve “Verimlilik” konuları yer almaktadır. En son düzenlediğimiz seminerde ETİ Şirketler Grubu Genel Müdürü Hakan Polatoğlu’nu ağırladık. Sayın Polatoğlu, öğrenciler ve bölümümüzün akademik kadrosundan oluşan katılımcılara “TPM Uygulamaları ve Verimlilik” hakkında bir sunum yaptı. Liderlik Kampı Her sene düzenlediğimiz en büyük çaptaki ulusal etkinliğimiz ise “Liderlik Kampı”dır. Toplamda 4 gün süren bu etkinliğimizde, 500’den fazla katılımcı liderlik ve verimlilik temaları hakkında ülkemizin önde gelen isimlerinin yanı sıra uluslararası platformlardaki önemli kişilerin sunumları izleme fırsatını bulmuştur. Topluluğumuz tarafından 32’incisi gerçekleştirilen Türkiye Endüstri Mühendisliği Öğrencileri Buluşması’na (TEMÖB) Dünya Verimlilik Konfederasyonu Başkanı John Heap katılmıştır. Sayın Heap şehir içi ve şehir dışından gelen konuklarımıza verimlilik konusunda bilgiler vermiştir. Sosyal Medyadayız Ayrıca sosyal medyada aktif olarak faaliyet gösteren ve aktif olarak yer alan bir topluluğuz. Sosyal medya üzerinden pek çok kişiyi bilgilendirmek için çalışmalar yürütmekteyiz. Liderlik Kampı 2012’de ülkemizin önemli girişimcilerinden Uni firmasının sahibi Ataman Özbay, hayat hikâyesini bizlerle paylaştı. Ataman Bey’in oturumu herkes tarafından çok beğenildi ve sosyal paylaşım sitesi Twitter’da Top Trend (TT) oldu. Eğitim Konferansları Bir başka ulusal organizasyonumuz ise Endüstri Mühendisliği Eğitim Konferansları’dır. Her sene Mayıs ayında düzenlenen bu etkinliğimizde endüstri mühendislerinin kariyer gelişimine katkı sağlayacak eğitimler verilmektedir. Bu konferansların düzenlendiği ilk senesinde “Endüstri Mühendisliğinde Japon Felsefesi” konusu işlenmiştir. Bu başlık altında 6 sigma, yalın üretim, 5S, Enerji Yönetimi ve EFQM Mükemmellik Modeli gibi konularda eğitimler verilmiştir. Temel Kavram Verimlilik Topluluğumuz bugüne kadar yaptığı çalışmalarla verimlilik konusunun önemine dikkat çekmeye çalışmıştır ve çekmeye devam edecektir. Eğitim içerikli olarak düzenlediğimiz bütün etkinlikler verimlilik temasına dayanmaktadır. Bu doğrultuda topluluk olarak düzenleyeceğimiz seminerler, vaka analizi yarışmaları ve teknik geziler ile çevremizdeki bireyleri verimlilik konusunda bilinçlendirmeye devam edeceğiz. Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Topluluğu: Endüstri mühendisliği verimlilik sembolüdür Uludağ Üniversitesi bünyesinde 1995 yılında kurulan Endüstri Mühendisliği Topluluğu her yıl daha etkin bir şekilde iş çevresinin ve bölüm öğrencilerinin beklentilerine cevap vermeyi hedeflemektedir. bir araya getiriyoruz. Programımızın amacı; öğrencilerin akademik açıdan bilgilenmelerini, iş çevresiyle olan bağlantılarını güçlendirmelerini, sosyal ve kültürel yönden kaynaşmalarını sağlamaktır. Her yıl Aralık ayında ulusal organizasyonumuz olan Endüstri Mühendisliği ve Sanayi Zirvesi’ni (EMSAZ), bahar döneminde ise yerel organizasyonumuz olan Vak’a-i Uludağ’ı düzenliyoruz. Ayrıca yıl içerisinde çeşitli fabrikalara teknik geziler düzenliyor, çeşitli konularda seminerler ve lise sunumları yapıyoruz. Sosyal Faaliyetlerimiz Uludağ Endüstri Mühendisliği Topluluğu olarak pek çok sosyal etkinlik düzenliyoruz. Tanışma yemekleri, EMSAZ, Vak’a-i Uludağ, eğitimler, seminerler, mezun yemekleri, partiler ile bir yılımızı gerek akademik, gerekse sosyal ve kültürel açıdan en verimli şekilde geçiriyoruz. Verimliliğin Sembolü Bizce, Verimlik=Endüstri Mühendisliği’dir. Endüstri mühendisliği, verimliliğin bir nevi sembolüdür bizce. EMSAZ Zirvesi Ulusal ve en büyük organizasyonumuz olan EMSAZ; 4 gün 3 gece süren bir organizasyon. Her yıl Aralık ayında düzenlediğimiz bu organizasyonda, Endüstri Mühendisliği öğrencileri başta olmak üzere, diğer mühendislik ve idari bilimler fakültesi öğrencilerini, çeşitli alanlarda faaliyet gösteren iş çevreleriyle sayısal veriler yardımıyla çözülmesini hedefleyen yarışma, öğrencilere sınırlı zaman çerçevesinde çalışma becerisi kazandırmaktadır. VAK’A Analizi Yarışması Vak’a–i Uludağ ise bir vaka analizi yarışmasıdır. Bu organizasyonumuzun amacı da öğrencileri iş hayatının zorlukları ve sorunlarıyla yüzleştirmektir. Gerçek hayattan alınan problemlerin Uludağ Endüstri Mühendisliği Topluluğu olarak, daha dinamik olabilmek için üyelerimizle ilgili çalışmalarımızı maksimum noktaya getirmek, sürekli olarak bir öncekinden daha başarılı organizasyonlar düzenlemek istiyoruz. AĞUSTOS 2012 17 Makale Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması VERİMLİLİK YÖNETİM SİSTEMİNİN BİR STANDART OLARAK ENDÜSTRİYEL İŞLETMELERDE UYGULANMASI Yrd. Doç. Dr. Umut H. İNAN / Haliç Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölümü (umutinan@halic.edu.tr) Özet Üretim kaynaklarını israf etmeden dengeli bir şekilde kullanması ve en az girdi ile en çok çıktı elde etmeleri işletmeler açısından arzu edilen bir durumdur. Aslında bu durum bizlere en basit anlamıyla verimliliği anlatmaktadır. Fakat işletmeler içerisinde değerlendirilmesi gereken birçok girdi, birçok farklı değişken vardır. İşgücünün yanı sıra başka üretim girdileri de kullanılmaktadır. Bu girdilerin tek tek ya da topluca üretim düzeyi ile yakın ilişkisi bulunmaktadır. İşgücünün yanında diğer girdilerin, üretimle ilişkilerini belirleyen kendi verimlilik oranlarının bilinmesi ve bunların değişik koşullar altında eğilimlerinin izlenmesi, gerektiğinde niceliklerini değiştirip en iyi girdi bileşimi ile en yüksek üretim düzeyine ulaşılmasına imkân sağlamaktadır. Daha ayrıntılı bakılacak olursa işletmeler verimliliğe, üretim sürecinde kullanılan ilk madde ve malzeme, işgücü, arazi, bina, makine, donanım ve enerji gibi kaynakların ne ölçüde etkin kullanıldığını belirleyen bir gösterge olarak bakmaktadırlar. Bu çalışmanın bir standart haline getirilmesindeki amaç, işletmelerin istenilen iç ve dış verimlilik seviyelerine ulaşması içindir. Çünkü standartlaştırma, ekonomik fayda sağlaması üzere bütün ilgili tarafların yardımı ve işbirliği ile belirli kurallar koyma ve bu kuralları uygulama işlemidir. Ayrıca, insan zihninde oluşturulan ve ilkel ilişkilerle karakterize edilen belirsizlikleri ve şans faktörünü elimine etmiştir. Dolayısıyla standardizasyon, tüm insanların anlaşabilmeleri ve birbirlerini algılayabilmeleri bakımından ayrı bir öneme sahiptir. 18 AĞUSTOS 2012 Anahtar Kelimeler: Verimlilik Yönetimi, Standardizasyon 1. Giriş Verimlilik yönetim sisteminin benimsenmesi, kuruluşun stratejik bir kararı olmalıdır. Kuruluşun verimlilik yönetim sisteminin tasarımı ve uygulanması, çeşitli ihtiyaçlardan, özel hedeflerden, sunulan ürünlerden, çalışan proseslerden ve kuruluşun büyüklüğü ve yapısından etkilenir. Böyle bir standardın geçerliliği onaylandığı takdirde belgelendirme kuruluşları da dahil olmak üzere, iç ve dış taraflarca kuruluşun kendi şartlarını karşılamadaki yeterliliğini değerlendirmek için kullanılabilir. 2. Verimlilik Yönetim Sistemi Bu yönetim sistemi, işletmelerin hem içerideki hem de dışarıdaki tüm faaliyetlerini bir standart haline getirerek verimlilik düzeylerini ölçülebilir bir duruma getirmeyi amaçlar. Ayrıca işletmelerin verimliliklerini arttırmak için verimlilik yönetim sisteminin geliştirilmesi uygulanması ve etkinliğinin iyileştirilmesinde proses yaklaşımının benimsenmesini teşvik eder. Bir kuruluş, etkin çalışması için birçok bağlantılı faaliyetleri tanımlamalı ve yönetmelidir. Kaynakları kullanan ve girdilerin, çıktılara dönüşümünün sağlanması için yönetilen faaliyet, proses olarak değerlendirilebilir. Genellikle, bir prosesin yönetilmesi ile birlikte “proses yaklaşımı” olarak adlandırılabilir. İşletmelerin verimlilik hedeflerine ulaşabilmesi için verimliliğin ölçülmesi, değerlendirilmesi, verimliliği artırma programlarının tasarlanması ve uygulanması faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gerekliliğinden ve bu faaliyetlerin verimlilik yönetimi döngüsünü oluşturduğundan hareketle, verimlilik döngüsünün tüm adımlarını kapsamaktadır. Proses yaklaşımının avantajı, proseslerin oluşturduğu hem prosesler sistemi dahilindeki bireysel prosesler arasındaki bağlantı ve hem de bunların birleşimi ve etkileşimleri üzerinde sürekli bir kontrol sağlamasıdır. Böyle bir yaklaşım verimlilik yönetim sisteminde kullanıldığında; a)Şartların anlaşılmasının ve yerine getirilmesinin, b)Proseslerin değer katma açısından dikkate alma gereksiniminin, c)Proses performans ve etkinliğinin Şekil 1. Verimlilik Yönetim Süreci Döngüsü Makale Verimlilik Yönetim Sisteminin Bir Standart Olarak Endüstriyel İşletmelerde Uygulanması sonuçlarının elde edilmesinin ve d)Objektif ölçüme dayanan proseslerin sürekli iyileştirilmesinin önemini vurgular. Verimlilik döngüsünün ilk adımı verimlilik düzeylerinin belirlenmesidir. Bu düzeyler “Verimlilik Ölçme” çalışmalarıyla belirlenebilir. Verimlilik düzeyleri ölçüldükten sonra sonuçlar değerlendirilmelidir. Bu aşamada, “Verimlilik Sorunlarının Teşhisi” çalışmaları yapılarak; planlanan hedeflerden sapmaların nedenleri irdelenmelidir. Değerlendirme aşamasından sonra, kısa ve uzun vadeli planlamalar yapılmalıdır. Bu aşamada “Verimliliği Artırma Programları” tasarlanmalıdır. Verimlilik döngüsünün son adımında, planlanan hedeflere ulaşmak için “Verimliliği Artırma Programı” kapsamında çeşitli verimliliği artırma teknikleri uygulanır. Verimliliği artırma programları uygulandıktan sonra, planlanan hedeflere ulaşılıp ulaşılmadığını görmek için verimlilik düzeyleri tekrar ölçülmeli ve diğer adımlar aynı şekilde tekrarlanmalıdır. İşletmeler bu döngüyü uygulayarak verimliliğini artırabilir. Verimlilik döngüsü, işletmede “verimlilik yönetimi” uygulandığı sürece süreklilik arz eder. Verimlilik Yönetim Sisteminin Sürekli İyileştirilmesi Şekil 2’de gösterilen proses temeline dayanan verimlilik yönetim sistemi modeli araştırma yapılan verimlilik sisteminin proses bağlantılarını gösterir. Bu gösterim şartların girdi olarak tanımlanmasında personelin önemli bir rol oynadığını gösterir. Personel performanslarının izlenmesi, personelin çalışma düzeni ile ilgili bilgilerin ve kuruluşun verimlilik gereklerinin karşılanıp karşılanmadığının değerlendirilmesini gerektirir. Şekil 2’de gösterilen model, bu standardın tüm şartlarını kapsar, ancak bu prosesleri detaylı seviyede göstermez. yapılması gereken çalışmalarla ilgili şartları kapsamaktadır. 3. Verimlilik Yönetim Sisteminin Bileşenleri • Yönetimin Sorumluluğu • Süreçler ve Verimlilik İlişkisi • Verimlilik Yönetim Sistemi Dokümantasyonu • Verimlilik Politika ve Hedeflerinin Belirlenmesi • Çalışanların Katılımı - Tedarikte ve Tedarikçi İlişkilerinde Verimlilik Bu standard, bir kuruluşun; - Operasyonlarda Verimlilik a)Sistemin sürekli iyileştirilmesi, geliştirilmesi için, proseslerde dahil olmak üzere, sistemin verimli uygulanması amacına yöneldiği durumlarda, - Satış ve Satış Sonrası Operasyonlarda Verimlilik b)Verimliliği düzenli bir şekilde sağlama yeteneğini gösterme ihtiyacı olduğunda, verimlilik yönetim sistemi için karşılanması gereken şartları belirler. - Sistemin Tetkik Edilmesi Bu standard kurumun, verimlilik gereklerini yerine getirebilecek yeteneklere sahip olduğunu göstermek amacı ile uygulanabilir. Ayrıca; proses iyileştirme de dahil olma üzere kurumda verimlilik artışının sağlanabilmesi için - Sistem Tasarımı / Verimlilik Yönetimi - Verimlilik Ölçme ve Değerlendirme Şeklinde özetlenebilir. 4. Verimlilik Yönetim Sisteminin Kurumlara Katkıları Verimlilik Yönetim Sisteminin bir standart haline getirilmesi, özellikle karlılığın verimlilikle bu kadar iç içe olduğu rekabetçi bir ortamda devlet destekleri ve hibelerden yararlanmak isteyen bilhassa KOBİ’lerde (Küçük ve Orta Büyüklükte İşletme) etkin bir referans kaynak olabilecektir. Bu sistem ulusal ve uluslar arası akreditasyon zincirlerine entegre edildiğinde kurumlar tedarik zincirlerinde yer alan diğer kurumların gelişme indekslerini daha kolay takip edebilecekler, en verimli, maliyetlerini en iyi kontrol edebilen ve kalitede beklentilerini karşılayabilen tedarikçilerle uzun dönemli ilişkiler oluşturabileceklerdir. Şekil 2. Proses temeline dayanan verimlilik yönetim sistemi modeli AĞUSTOS 2012 19 Makale ÜniversiteVErimlilik ÜniversiteVErimlilik* Prof. Dr. Türkay DERELİ / Gaziantep Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı (dereli@gantep.edu.tr) Y ıllar önceydi. Allah’a çok şükür şimdilerde en azından altı doldurulmaya çalışılan, “üniversite – sanayi işbirliği” söylemlerinin tavan yaptığı günlerdi. Bir endüstri kentinin yegâne üniversitesinin daha yeni seçilmiş tıpçı rektörünün gözleri parlıyordu. Bir şeyler yapması lazımdı. “Üniversite – sanayi işbirliği” denince ilk akla gelen şey olan mühendislik fakültesinin dekanını aradı. “Hazırlanın, gidiyoruz” dedi. Dekan, “nereye gidiyoruz efendim” diye sorunca; “sanayiyi fethetmeye gidiyoruz” dedi rektör. Önce, hazırlıklar yapılmalı ve üniversite tarafı bu fethe hazırlanmalı ve motive edilmeliydi. Nitekim üniversitenin sosyal tesislerinde yemekli toplantılar düzenlenmişti bunun için. Sıra artık kaynaşmadaydı, vuslattaydı… Önce üniversitede, sonra organize sanayideki bir lokantada hem akademisyenlerin hem de sanayicilerin katıldığı yemekli toplantılar düzenlendi. Her ne kadar bu yemeklerde, öğretim elemanları ile sanayiciler ayrı ayrı oturdularsa da, üniversite ile sanayi sonunda kaynaşmıştı. Sonrasında bütün öğretim elemanları kendi uzmanlık alanlarını ve hünerlerini ortaya koyan dokümanlar hazırladı. Bu dokümanlar ışığı altında belli alanlar ve çalışma grupları oluşturuldu. Sanayiciler de boş durmadı bu arada. Kendi ihtiyaçlarını belirlediler. Uzmanlıklar, yetkinlikler ve ihtiyaçların eşleştirilmesi gerekiyordu. Bunun için bir ara yüz’e ihtiyaç vardı. O da halledildi. Artık, akademisyenler ile sanayicilerin ortak bir buluşma noktası ve web’de çalışan platformu vardı. Sorunlarının ve çözümlerini paylaşabilecekler ve haberleşebileceklerdi… Bir sonraki 20 AĞUSTOS 2012 adım, “ziyaretleşmeler” olacaktı. Önce kim gelsin, sonra kim gitsin tartışmaları çok fazla uzun sürmedi. Sanayi “orada” olduğu için, “oraya” gidilecekti ilk olarak. Üniversitenin mühendislik fakültesinin her bölümünün başkanları ve seçkin öğretim üyeleri, önlerinde dekanları ve rektörleri ile birlikte yollara düştüler. Daha doğrusu, dekan ve rektör tüm öğretim üyelerinin arkasındaydı bu konuda, destekliyorlardı. Her sektörden ufku açık birer firma seçilecekti. Bu seçim işini, bağlı oldukları kurum yapacaktı. Firma ziyaret edilecek, firma gezilecek, yemek yenilecek, firma yetkilileri ihtiyaçlarını açıklayacak, daha sonra öğretim elemanları uzmanlıklarını ve neler yapabileceklerini ortaya koyacaktı. Sonra da, o firmada birlikte hangi işlerin, hangi işbirliklerinin, hangi Ar-Ge çalışmalarının yapılabileceği tartışılacaktı. Günler günleri kovaladı. Bir “tekstil” fabrikası pilot olarak seçildi. Randevu alındı ve gidildi. Fabrika sahibi olan “sanayici”, mühendislik fakültesi bölüm başkanlarından ve ilgili diğer seçkin akademisyenlerden oluşan heyeti kapıda karşıladı. Türk kahveleri ve çaylar içildi. Sonra, fabrika baştan ayağa hep birlikte geçildi. Fabrika sahibi ve işletme müdürü gezinti sırasında bazen durarak “işletmede hâlihazırda ne gibi sorunları” olduğundan bahsediyordu. Mesela, ürettikleri kumaş renklerini zaman zaman tutturamayabiliyorlar, zaman zaman “örüntüyü” etkin olarak kontrol edemedikleri için biraz fazla fire veriyorlardı. Daha sonra, öğle yemeği safhasına geçildi. Yemekten sonra, mühendislik fakültesi bölüm başkanları kendi bölüm, meslek ve disiplinlerini tanıttılar. Bu fabrika özelinde neler yapabileceklerine dair konuşmalar yaptılar. Mesela, makine mühendisliği bölümü başkanı işletmedeki makinelerin bakımına el atabileceklerini, işletmedeki nem oranını kontrol altına alarak bazı sorunlara çözüm bulabileceklerini belirtti. Elektrik mühendisliği bölümü başkanı işletmenin aydınlatmaları ve elektrik enerjisi harcamaları konusunda çalışmalar yapabileceklerinin altını çizdi. Fizik mühendisliği bölümü başkanı fabrikada üretilen “renk haslığı” deneylerini gerçekleştirebileceklerini söyledi. İnşaat mühendisliği bölümü başkanı işletmenin depreme dayanıklılığını ölçebileceklerini ve zemin etütleri yapılabileceğinden bahsetti. Gıda mühendisliği bölümü başkanı, “burada bize yapacak pek bir iş yok gibi…” diye iç geçirerek ve diyerek düşünceli bir biçimde sırasını savmış oldu. Fabrika’nın temel iştigal alanı ile ilgili olan tekstil mühendisliği bölüm başkanına gelmişti sıra. Tekstil, iplik ve kumaş konularında detaylı bilgiler verdi. Bölümün laboratuarlarından bahsetti. Düzgünsüzlük dâhil bütün deneyleri yapabileceklerini hatırlattı. Tekstilde katma değerli ürünler üretme ve nanotekstil konusunda çalışmalar yapmanın önemine işaret etti. Derken sıra, fakültenin en son kurulan bölümü olan endüstri mühendisliği bölümüne ve başkanına gelmişti. Mikrofonu kaptığı gibi konuşmaya başladı. “İşletmelerin verimliliklerini ve rekabetçiliklerini, ürün ve hizmetlerin kalitesini nasıl artırabileceklerini” anlatarak sözlerine başladı. “İnsan”, “makine”, “para”, “çevre” bileşenlerinden oluşan sistemleri ve bu sistemlerden elde edilen ürün Makale ÜniversiteVErimlilik ve hizmetlerin müşteri ihtiyaçlarını en iyi karşılayabilecek doğrultuda tasarımı, planlanması, kontrolü ve yönetimini hedeflediklerinden dem vurdu. Verilerden değer üretilmesi gerektiğini, veriler ışığında “kararlar” verilmesi gerektiğini söylüyordu. Her şeyi, ama her şeyi planlayabileceklerini, çizelgeleyebileceklerini ve modelleyebileceklerini, ilgili tüm süreçlerin eniyilenmesini sağlayabileceklerini, kaliteyi ve verimliliği artırabileceklerini hatırlatıyordu. Bunun yanında, işleri tasarlayabilirler, ölçebilirler, işçi sağlığı ve iş güvenliği, insan faktörlerine dayalı ürün ve üretim sistemleri tasarımı ile çevreye duyarlı üretim ve tasarım konularında da işbirliği yapabilirlerdi. İşin özünde, başarı için kaynakların etkin kullanılmasının yattığını ve bunun da aslında “verimlilik” ile doğrudan ilişkili olduğunu söyledi. Endüstri mühendislerinin aslında birer “verimlilik mühendisi” olarak algılanması gerektiğine işaret ediyordu. Soyut şeylerden bahsediyordu. Sunumların yapıldığı salonda homurdanmalar başladı. Tam o sırada, fabrikanın sahibi olan “sanayici” topa girdi: “Hocam, sizinle işimiz olmaz, sizinle sonra görüşelim, bizim işimiz tekstil, tekstil mühendisliği bölümü ile işbirliği yapabiliriz gibi gözüküyor, hem siz verimlilikten bahsediyorsunuz, benim makinelerimin hepsi ithal ve tam otomatik, fabrikayı gezerken siz de görmüşsünüzdür, hepsinin elektronik gösterge panelinin üzerinde yüzde 97 yazıyor, siz verimliliğimizi daha fazla ne kadar artırabilirsiniz ki?”… Ortalık buz gibi olmuştu bir anda. Bir rektöre ve bir de sanayicinin gözlerine baktı endüstri mühendisliği bölüm başkanı. Bir anda yıllar öncesine gitti aklı. Doktorası bitmek üzereyken, freze tezgâhlarındaki kesme işlemlerin en iyi şartlarda gerçekleştirilmesi için geliştirdiği sistemin uygulamasını yapabilmek adına bir işletmeye gitmişti. “Fırsat verin, operasyonlarınızı eniyileyelim, katalog değerleri yerine en uygun (optimal) kesme parametrelerini kullanalım, verimliliğinizi artıralım…” demişti de, kendisiyle dalga geçmişlerdi. “Hocam, sen iş getir yeter ki, biz kesmesini biliriz…” demişlerdi. Bu duygularla sözüne tekrar başladı kaldığı yerden endüstri mühendisliği bölümü başkanı: kadarıyla işletmenizde yapabileceğimiz birçok hizmetler var, işbirliği yapabiliriz”. “…Efendim karıştırmayalım lütfen üretkenlik ile verimliliği birbirine, tıpkı birçoklarının yaptığı gibi… Farklı şeylerdir bunlar. Manüel tezgâhlarınızı CNC yani bilgisayar destekli/kontrollü tezgâhlar ile değiştirirseniz üretkenliğinizi bir çırpıda artırabilirsiniz. Ancak, CNC tezgâhın sağladığı kabiliyetleri ve esnekliği iyi yönetemezseniz, ondan en iyi şekilde faydalanamazsanız onu gerçek anlamda verimli kullanmış olmazsınız, verimliliğinizi artırmış olmazsınız. Boşu boşuna para bağlamış ve kaynakları israf etmiş olursunuz. Yani, para ile üretkenliği artırabilirsiniz, ama verimliliği artırmak için ekstra bir şeyler daha yapmanız gerekir. Üstelik çok üretken ve verimli bir biçimde elde ettiğiniz kumaşları satamazsanız eğer, bunlar ‘stok’ olarak beklerse depolarınızda, bütün bunların hiçbir anlamı kalmaz. Verimli ya da üretken olmanızın hiçbir anlamı kalmaz. Yani sadece, verimli ve üretken olmak yetmeyebilir. Aynı zamanda, etkin ve etkili olmak da gerekir. Gördüğüm Lafı biraz fazla uzattığının o da farkındaydı. Ama yıllar boyunca içinde kalanları ve söyleyemediklerini, şimdi hem de herkesin huzurunda dökebildiği için çok mutluydu. Rahatlamıştı... İçinde kalmamıştı... Ancak, kimse yine oralı olmadı. Sanayici, “bizim bir trafo işimiz var, bir de kumaşlarımızdaki fireleri düşünüyoruz. O yüzden, elektrik mühendisliği ve tekstil mühendisliği bölümü yetkililerimiz ile yarın ayrıca görüşebiliriz, sizinle daha sonra görüşelim, teşekkür ederim” diyerek son cümleleri sarf etmiş oldu. Son noktayı koymuştu. Alkışlardan ve veda seremonisinden sonra, eller sallandı ve herkes kendi yuvasına döndü… Ve devam etti: “Şimdi, size bir örüntü tanıma sistemi geliştirebiliriz, toplam üretken bakım felsefesini işletmeye yerleştirebiliriz, ergonomi ve insan mühendisliği uzmanlığımıza aydınlatma problemlerinize kalıcı çözümler bulabiliriz, kumaş rengine etki eden faktörleri tespit edebilir bunun için deneyler tasarlayabiliriz, kaliteyi yönetebiliriz, enerji verimli ve çevre dostu üretim yapmanıza sağlayabiliriz, verimliliğinizi artırabiliriz, üstelik bütün bu süreçlerde diğer tüm arkadaşlar ile, diğer tüm bölüm ve disiplinler ile ortak çalışabiliriz…” Yıllar geçti. O gün bugündür, ne arayan oldu ne de soran verimlilik konusunda… Zaten, “verimlilik” kimsenin de umurunda değildi aslında… Çukurlar kazılıyor ve sonra da dolduruluyordu nasıl olsa… Çarklar AĞUSTOS 2012 21 Makale ÜniversiteVErimlilik bir şekilde dönüyordu. Parke taşları döşenmeye devam ediyor, ancak bu dahi “verimsiz” ve “ilkel” yöntemlerle icra ediliyordu. Üstelik üniversitenin rektörü değişmiş, eski eskide, mazi mazide kalmıştı… Protokoller, web sayfaları, platformlar… Hepsi kadük olmuş, işlevini yitirmişti. Zaten ne bir sanayici ne de bir akademisyen o platformları kullanmamış, bir e-posta bile göndermemişti birbirine işbirliği yapmak için. Üniversitelerin kendisi bu kadar verimsiz iken, sanayideki işletmelerin verimliliğini nasıl artırabilecekti ki? Sistem(ler) bir türlü kararlı bir hal alamıyordu. Değişmek güzeldi, ama kontrolsüz ve yönetilebilir olmayınca insanlar takip bile edemiyordu değişimleri. Üniversitelerde “verimlilik” dersi gölgede kalmıştı, bu konuyu ön plana 22 AĞUSTOS 2012 çıkaran sınırlı sayıda bölüm ve program mevcuttu üniversitelerde. Verimlilik, bazı derslerin içine sıkışıp kalmıştı. Aslında, mesela endüstri mühendisliği disiplininin neredeyse tüm dersleri “verimliliği artırmaya” ve “kaynakları etkin kullanmaya” odaklandığı halde, bütün bunlar sistematik ve tekil halde ön plana çıkarılamamıştı. Meşhur bir arama motoruna “verimlilik ve endüstri mühendisliği” yazıldığında sadece altı adet zayıf ilişkili “kayıt” bulunabiliyordu. 08.00–17.00 mesaisi ile, memur zihniyeti ile bu işin olamayacağını gayet iyi biliyordu. Zevk-ü sefanın olduğu yerde verimlilik olmayacağını düşünüyordu. Huzurun ve heyecanın olmadığı yerde verimliliğin barınamayacağını da… Türkiye’nin en büyük sorununun ve hastalığının aslında “verimsizlik” olduğunu iddia ediyordu. Son zamanlarda, ekonomisi ile parlayan bir yıldız olarak ortaya çıkan Türkiye’nin “verimliliği” her alanda ve süreçte artırabildiği takdirde, ihracatını hedeflenen süreden çok daha önce ikiye katlayacağına ve dünyanın ilk on değil, ilk beş ekonomisinden birisi olabileceğine yürekten inanıyordu. Bu yüzden, karar vericilere ve destek sağlayıcılara, “verimlilik” konusunun çok önemli olduğunu ve bu konuda hazırlanacak projelere destek olunması gerektiğini anlatmaya çalışıyordu. O’na göre son zamanlarda içi boşaltılmaya çalışılan inovasyon kavramının temel amaçlarından birisi de “verimliliği” artırmaktı. Hem böylece yaşam kalitesi de artacaktı. Çalışmak, ama çok çalışmak lazımdı. Yapılacak en öncelikli iş üniversite ile sanayinin, daha doğrusu üniversite ile iş dünyasının, daha da doğrusu; üniversite ile halkın kaynaşmasını (!), aynı dili, ortak bir dili kullanmasını sağlamaktı. Gerekirse, işin en başından, alfabesinden başlanmalıydı. Çöpe çöp atmayı öğrenmekten, çöp tenekesini verimli bir şekilde kullanabilmekten başlayabilirdik mesela. Gerekirse, kilit taşı bile döşesek, verimliliği ön plana çıkarabilirdik… Ama aynı zamanda bir o kadar da dikkatli olmak gerekiyordu. Tadında bırakmak gerekiyordu her şeyi... Mesela, “endüstriyel tarım” ile verimlilik artırılmıştı, dönüm başına alınan ürün miktarları artmıştı ama, GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ile birlikte hiçbir sebze ve meyvenin eski tadı kalmamıştı. Dolayısıyla, “verimlilik” kavramını bile “verimli” kullanmak ve içini boşaltmamak gerekiyordu. İşte, tam da bu duygu ve düşünceler içerinde iken, bir telefon çaldı aniden ve durup Makale ÜniversiteVErimlilik Ders Adı Kredi Program Zorunlu / Seçmeli Üniversite Bölüm Verimlilik Yönetimi 2 Doktora Seçmeli Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Verimlilik Yönetimi 3 Doktora Seçmeli Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Verimlilik Yöntem ve Teknikleri 3 Lisans SA İstanbul Kültür Üniv. İşletme Verimlilik ve Yeniden Yapılanma 2 Lisansüstü Zorunlu İstanbul Kültür Üniv. İşletme Kalite ve Üretim Yönetimi Çalışma Hayatında Verimlilik 3 Lisans Seçmeli Sakarya Üniversitesi Çalışma Ekonomisi Bölümü Verimlilik ve Değer Analizi 2 Lisans Seçmeli Uludağ Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Verimlilik 3 Lisans Seçmeli Erciyes Üniversitesi İktisat Verimlilik Yönetimi 2 Lisans Seçmeli Bartın Üniversitesi Orman Endüstri Mühendisliği Verimlilik Analizi 3 Lisans Seçmeli İTÜ Endüstri Mühendisliği İnşaat Projeleri Verimlilik ve Performans Yönetimi 3 Yüksek Lisans Seçmeli Sakarya Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Tezsiz Yüksek Lisans Seçmeli İstanbul Aydın Üniversitesi Yöneticiler için İşletme Yüksek Lisans Seçmeli Niğde Üniversitesi Seçmeli Anadolu Üniversitesi Turizm Verimlilik ve Kalite Yönlü Tasarım Verimlilik ve Kalite Yönetimi 2 Verimlilik Yönetimi 3 Ücret Sistemleri ve Verimlilik 3 Lisans Seçmeli Uludağ Üniversitesi Kamu Yönetimi Bölümü Verimlilik Yönetimi 3 Lisans Seçmeli Mustafa Kemal Üniversitesi İşletme Verimlilik Yönetimi 3 Lisans Seçmeli Maltepe Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Verimlilik Yönetimi 2 Seçmeli Fırat Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Verimlilik ve Performans Yönetimi 2 Lisansüstü Zorunlu Afyon Kocatepe Üniversitesi İşletme Verimlilik Yönetimi 3 Lisans Zorunlu Okan Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Verimlilik Yönetimi 3 Lisans Seçmeli Okan Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Verimlilik Yönetimi 3 Lisans Seçmeli Dumlupınar Üniversitesi Endüstri Mühendisliği dururken. Adı, ister “tesadüf” olsun, isterse başka bir şey… İlginçti… T.C Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın “KALKINMADA anahtar VERİMLİLİK” dergisi için “üniversiteler ve verimlilik” ekseninde bir yazıya ihtiyaç duyulmaktaydı. Kalkınmanın anahtarının “verimlilik” olduğunu ve verimliliğin de “endüstri mühendisliğinden” geçtiğini düşünen bölüm başkanı çok teşekkür etti, telefon görüşmesinden sonra, fırsat bu fırsattır diye bilgisayarın klavyesinin başına geçti ve bu yazıyı yazdı. Verimliliğe dikkat çekmek için, yazının başlığını “Üniversite ve Verimlilik” yerine “ÜniversiteVErimlilik” şeklinde koydu. Hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle… *Bu yazıda geçen tüm isim, yer ve karakterler hayal ürünü olabilir. AĞUSTOS 2012 23 Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SÜRDÜRÜLEBİLİR KAMPÜS UYGULAMALARI Prof. Dr. Gülen GÜLLÜ / Yrd. Doç. Dr. Merih Aydınalp KÖKSAL / Öğr. Gör. Dr. Hatice ŞENGÜL Hacettepe Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü T üm dünyada ve ülkemizde, çevreye duyarlı, enerji tasarrufu yöntemlerini kullanan, başta ülke ekonomisi ve doğası olmak üzere tüm akademisyenlere, üniversite öğrencilerine, mezunlarına daha iyi hizmet veren, çevresel farkındalık yaratarak sürdürülebilir kalkınmaya katkıda bulunabilecek kampüsler oluşturulması hedefiyle yola çıkan “Sürdürülebilir Kampüs - Yeşil Kampüs” uygulamaları hızla yaygınlaşmaktadır. Bugünün dünyasının karşı karşıya olduğu karmaşık çevresel sorunların çözümünde üniversitelerin iki önemli misyonu bulunmaktadır. Bunlardan birincisi; üniversitelerin hizmet veren diğer kurumlar gibi öğretim ve araştırma için ofis, derslik ve laboratuvarların kullanımı sırasında 24 AĞUSTOS 2012 enerji tüketimi ve atık üretimi nedeniyle doğrudan; öğrencilerin yiyecek, içecek tüketimi, ulaşımları gibi nedenlerden ötürüde dolaylı yoldan çevreye baskı unsuru olan birimler olduklarından, sürdürülebilirlik konusunda diğer kurumlara örnek teşkil etme misyonu vardır. Diğer önemli misyonları ise lider yetiştirmede, topluma örnek model ve canlı bir laboratuvar oluşturarak sürekli öğrenmede, yeni teknolojilerin ve endüstri dallarının geliştirilmesinde, sürdürülebilirlik alanında yeni uygulamalar ve yöntemler konusunda yol gösterici olmada, geliştirilen yeni teknolojilerin sürdürülebilirlik kavramı ile ele alınarak çevresel etkilerinin azaltılmasında, sürdürülebilir uygulamalarda ve daha sürdürülebilir bir toplumun oluşmasındaki rolleridir. Sürdürülebilir kampüsler; enerji tüketimlerini ve emisyonlarını azaltarak, malzeme ve atık yönetimini iyileştirerek, hem eğitim, öğretim, araştırma ve kurumsal yönetim birimlerini işlevsel açıdan birbirine bağlamakta, hem de yeni teknik ve teknolojilerin sürdürülebilirlik kavramı ile geliştirilmesini sağlamaktadırlar. Bu şekilde sürdürülebilir kampüsler şimdiki ve gelecek nesillerin yaşam tarzı kavramlarında, refah uygulamalarında sürdürülebilirlik temasının yer almasında öncü rol oynamaktadırlar. Sürdürülebilir kampüse ulaşmanın ana temaları, Şekil 1’de özetlenmiş olarak görüleceği gibi, sürdürülebilir kampüs idaresi (kampüs işletimlerinin idaresinde sürdürülebilirlik değerlendirmesi, iyileştirmeler ve zamanla değişiminin izlenmesi), sürdürülebilir araştırma, ekolojik okuryazarlık, etik ve ahlaki sorumluluk, üniversiteler ve uluslararası işbirlikleri, interdisipliner ve sürdürülebilirlik odaklı müfredat geliştirilmesi, ve kamu, özel ve endüstri kuruluşlarıyla ortaklıklardır. Sürdürülebilir kampüse ulaşmada bugüne kadar küresel, ulusal ve kurumsal bazda adımlar atılmıştır. Bu makale bu adımlardan önemlilerinin özetini içermekte, sürdürülebilir kampüs uygulamaları hakkında bilgi vermektedir. TARİHSEL GELİŞİM Eğitimle sürdürülebilir kalkınma arasındaki ilişki ilk kez 1972 Stockholm Konferansı’nda vurgulanmıştır. Stockholm Bildirgesi’nin 19. Prensibi’nde çevreyi korumak için çevre eğitimi verilmesi konusunda çağrıda bulunulmaktadır. 1977’de Tbilisi Çevre Eğitimi Uluslararası Konferansı’nda çevre eğitimi konusunda ilk uluslarası bildirge ortaya konulmuştur. Ardından 1990’da Fransa’nın Talloires bölgesinde düzenlenen konferansın ardından 20 üniversitenin rektörleri on adet aksiyon planının yer aldığı Talloires Bildirgesi’ne imza atmıştır. Bu bildirge daha sonra imzalanan Halifax, Swansea, Kyoto, Copernicus, Tessaloniki bildirgeleri gibi oluşturulan şu ana kadar toplam yükseköğretimde sürdürülebilirlikle ilgili 31’den fazla bildirgeye örnek ve ilham kaynağı olmuştur (Tablo 1). Şu anda Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları 50’den fazla ülkeden 400’den fazla yükseköğretim kurumu bu bildirgeyi imzalamıştır. Ekolojik okur-yazarlık/ ekosistem bilgi ve anlayışının geliştirilmesi Talloires Bildirgesi’nin önemli temalarından biridir. Halen Sürdürülebilir Gelecek için Üniversite Liderleri Topluluğu bu bildirgenin sekreteryası olarak çalışmaktadır. Bildirgeler medyanın ve halkın ilgisini arttırmak için olumlu olsa da imza atan üniversitelerin ne derece sorumluluk aldıkları bilinmemektedir. Çünkü bu konuda bir izleme sistemi kurulmamıştır. Üniversitelerin sürdürülebilirlik faaliyetlerini değerlendirmek için Yükseköğretimde Sürdürülebilirliğin Geliştirilmesi Derneği (İng. kısaltma: AASHE) “Sürdürülebilirlik İzleme, Değerlendirme ve Reyting Sistemi (İng. kısaltma: STARS)’ni oluşturmuştur. Bu sistemde kurumlar eğitim ve araştırma, yönetim ve finans, ve kampüs idaresi olmak üzere üç ana kategoride puanlanmaktadır. The Princeton Review Yayınevi Amerika Yeşil Bina Konseyi işbirliğiyle üniversitelerin değerlendirildiği yıllık Yeşil Üniversiteler Rehberi’ni yayınlamaktadır. 1990’lardan itibaren birçok üniversitede sürdürülebilirlikle ilgili çeşitli projeler ve faaliyetler yürütülmüştür. Projelerin hayata geçirilmesi çoğu zaman ekonomik kazanç da sağlamaktadır. 1990 yılında Amerika Ulusal Doğal Hayat Derneği “Kampüs Ekolojisi Programı” ağını kurmuştur. Bu program sayesinde sadece 1998 yılında toplam yirmi kampüste hayata geçirilen projelerle on beş milyon doların üzerinde tasarruf sağlandığı belirlenmiştir. “Sürdürülebilir kampüs”e ilgi gün geçtikçe artmaktadır. Birleşmiş Milletler’in 2005-2014 on yılını Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim On yılı olarak ilan etmesi ve diğer BM insiyatifleri küresel çabaları desteklemede önemli rol oynamıştır. Yükseköğretimde Sürdürülebilirliğin Geliştirilmesi Derneği (İng. AASHE) şu anda 640’tan fazla üyeye sahiptir. Derneğin düzenlediği yıllık konferansın katılımcı sayısı 2006’da 700 iken 2008’de 1.800’ü aşmıştır. 2000’de Yükseköğretimde Sürdürülebilirlik Uluslararası Dergisi çıkarılmaya başlanmıştır. 2007 yılında Zurih’te küresel bilgi paylaşımını desteklemek için Uluslararası Sürdürülebilir Kampüs Ağı (İng. Kısaltma: ISCN) adında bir platform kurulmuştur. 2010 yılında ISCN, GULF (Dünya Üniversite Liderleri Forumu (İng. Kısaltma: GULF) Dünya Ekonomik Forumu tarafından üniversite liderlerini biraraya getirmek ve küresel politikalarda önemli alanlarda üniversitelerarası işbirliğini arttırmak amacıyla kurulmuştur) ile ISCN-GULF Sürdürülebilir Kampüs Bildirgesi’ni oluşturmuştur. Bu bildirgeyi Yale, Brown, ETH-Zurich, Stanford gibi ünlü üniversiteler imzalamıştır. Şekil 1. Üniversitelerde Sürdürülebilirliğin Aşamaları AĞUSTOS 2012 25 Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları ÜNİVERSİTELER NEDEN “YEŞİL” OLMAK İSTİYOR? Kampüslerin sürdürülebilir kampüs olma isteklerinin altında, ekonomik nedenler, iç ortam kalitesi, yenilenemez enerji kaynaklarının azalması, giderek artan enerji maliyetleri, küresel enerji kullanımının ekolojik etkileri, yeni teknolojiler, küresel çapta ilgi ve bilinç düzeyi, çevresel kirlenme, iklim değişikliği ve ekolojik sağlık gibi pek çok etmen yer almaktadır. Üniversiteler,yenilikçi özellikleri ve toplumda öncü rollere sahip olmalarından dolayı sürdürülebilirlik uygulamaları ile toplumda sürdürülebilir bir yaşam stilinin yaygınlaşmasına katkı sunmayı amaçlamaktadır. Ekonomik Kazanç Sürdürülebilir kampüs uygulamaları azalan su ve enerji maliyetleri, geri dönüşüm kazançları vb. nedenlerle genel olarak ekonomik kazanç getiren uygulamalardır. Ancak, sürdürülebilir kampüse sahip olma, üniversitelerin salt kendi ayakları üzerinde durabilmesinin finansal bir gerekliliği olarak düşünülmemelidir. Artan çevresel problemler, küresel iklim değişikliği, insan faaliyetlerinin bu değişiklikteki önlenemez katkısı ve bu değişikliğin yol açtığı sorunlara maruz kaldığımız günümüzde üniversiteler, sürdürülebilirlikle ilgili bilgiyi üretmek, toplumla paylaşmak ve sürdürülebilir teknolojilerin üretilmesi/kullanılması konusunda liderlik yapmak suretiyle sosyal sorumluluk görevlerini yerine getirmiş olabileceklerdir.Özellikle kampüslerde kurulan fotovoltaik, rüzgar türbini gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik üretiminde 26 AĞUSTOS 2012 kullanılması ve/veya biyokütle/ atıklardan biyogaz üretilmesi ile enerji giderlerinde düşüşler görülmüştür. Kalifornia’da bulunan Southwest Koleji’nde kurulan 4 MW’lık fotovoltaik sistem ile elektrik giderlerinde yılda 280.000 $’lık ve Minnesota Üniversitesi’nde kurulan biyokütle tesisi ile doğalgaz giderlerinde yılda 500.000 $’lık azaltım görülmüştür. iyi olduğunu göstermesi açısından sürdürülebilir kampüs uygulamalarında tercih unsuru olmaktadır. Güneş ışığından daha fazla yararlanılan ortamlarda öğrenci performansında yüzde 20’lik bir artışın gözlendiği aynı zamanda önemli oranda enerji tüketiminden tasarruf sağlandığı yapılan araştırmalarla ortaya konulmuştur. Ülkemizde, yeşil Tablo 1. Yüksek Öğretimde Sürdürülebilirlik Bildirgeleri Kronolojisi Yıl Bildirgeler Yıl Bildirgeler 1972 Stockholm Bildirgesi 2001 Lüneburg Bildirgesi 1977 Tbilisi Bildirgesi 2002 Ubuntu Bildirgesi, Cape Town Bildirgesi 1990 Talloires Bildirgesi 2004 Barcelona Bildirgesi 1991 Halifax Bildirgesi 2005 Graz Bildirgesi 1992 BM’nin Çevre ve Kalkınma Raporu 36. Bölüm 2006 Yüksek öğretimde Sorumluluk Bildirgesi 1993 Kyoto Bildirgesi, Swansea Bildirgesi 2007 ACPUCCC 2007 (Amerika Üniversite Rektörleri İklim Taahhütü), Lucerne Bildirgesi 1994 CRE Copernicus Bildirgesi 2008 Fransız Üniversiteleri Ortaklığı Bildirgesi, Sapporo Bildirgesi 1997 Thessaloniki Bildirgesi Uluslararası 2009 Çevre ve Toplum Konferansı 1998 Yükseköğretim Dünya Bildirgesi 1999 Hollanda Üniversiteleri Bildirgesi Yeşil Bina Tasarımı Üniversitelerdeki binaların tasarımının yeşil bina ilkelerine göre yapılması ve ilgili sertifikasyonlarla belgelendirilmesi, binaların enerji verimli olduğunu, iç ortam hava kalitesinin ve konfor özelliklerinin 2010 Tokyo Bildirgesi, Bonn Bildirgesi, AAU Yeşil Enerji Uzlaşı Bildirgesi, Lübeck Bildirgesi ISCN/ GULF Bildirgesi bina konseptine olan talep oldukça sınırlıdır. Üniversiteler, mevcut binalarındaki iyileştirmelerinde veya özellikle yeni kuracakları binalarda yeşil bina konseptine göre düzenleme yapmaları durumunda, binanın yaşam döngüsü boyunca ortaya çıkacak Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları masrafları ve etkileri azaltacak, enerji giderlerini en aza indirebileceklerdir. Çevre dostu binalara yönelik uluslararası arenada kabul gören LEED, BREEAM gibi sertifika sistemleri mevcuttur. 1998 yılında ortaya çıkan LEED sertifika sistemi, Amerikan Yeşil Binalar Konseyi (İng. kısaltma: USGBC) tarafından geliştirilmiş bir çevre dostu bina sertifikasyon sistemidir. BRE Environmental Assessment Method (BREEAM) ise, ilk olarak 1990'da İngiltere'de kullanılmaya başlanan ama daha sonra dünyanın bir çok ülkesinde benimsenmeye başlanmış bir çevre dostu bina sertifika sistemidir. LEED sertifikasında olduğu gibi BREEAM sertifikasının amacı bir binanın ne kadar çevreye duyarlı oluğunun standartlara bağlanarak ölçümünün yapılmasıdır. Her sene yenilenen sertifika günümüzün çevre dostu teknolojilerini uygulayan binaların taçlandırılmasını sağlamaktadır. Sertifika sistemlerinde, sadece bina için değil tüm kampüs alanı içinde başvurulabilinmektedir. Sertifakalandırılabilmek için, kampüs içindeki bitki örtüsünün toprak ve iklim yapısına uygun şekilde tasarlanması, yağmur sularının direkt toprağa karışması yerine yağmur kanallarından akıtılarak sulama amacıyla kullanılabilmesi, çatı ve duvarlarda ısı yalıtımını sağlayacak malzemeler kullanılması, yaz mevsimi uzun süren bölgelerde açık renk ve gölgelendirme sistemli binaların, kış mevsimi uzun süren bölgelerde ise koyu renklerin tercih edilmesi, cam cephelerde ısı iletkenlik katsayısının düşürülmesi ve doğal ışığın kullanılması gerekmektedir. Düşük emisyonlu ve iç mekanlarda kaliteli malzemeler kullanılması, zemin kaplamasına önem verilmesi iç ortam hava kalitesini iyileştirerek daha sağlıklı bir yaşam alanı sağlayan binaların oluşmasına fırsat vermektedir. Ülkemizde yeni kurulan bazı vakıf üniversiteleri, kampüs geneli veya bazı binaları için bu tip sertifikaların alınmasına yönelik çalışmalar yürütmektedirler. Yeni /Yenilenebilir Enerji Kaynakları Yaratmak Artan enerji fiyatları, petrol ve doğalgazda dışa bağımlılık ve fiyatların kontrolsüz artışı, yüksek emisyonlara sahip kömür ile çalışan termik santralleri kaçınılmaz olarak elektrik üretim alternatifi olarak gündeme getirmektedir. Üniversite kampüslerinde enerji taleplerinin azaltılması ve kampüs içinde enerji ihtiyaçlarının yenilenebilir enerji kaynakları kullanılması üzerine birçok projeler geliştirmiştir. Sürdürülebilir Kampüs Projeleri olarak adlandırılan bu projeler genellikle enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı üzerine yoğunlaşmaktadır. Kampüslerde, sürdürülebilir enerji kaynaklarından olan küçüksu kaynakları, jeotermal kaynaklar, rüzgar, dalga ve güneş enerjisi, biyokütle, biyogaz kaynakları gibi değişik alternatiflerin değerlendirilmesiyle kampüsün tüm enerji ihtiyacını karşılayabilmesi yanında gelir getirici unsur olarak yararlanılabilecek yatırımlar düşünülmelidir. Yeni kurulacak üniversitelerde mümkünse kampüs için alanı belirlerken bölgesel şartlara göre yenilenebilir enerji kaynaklarından istifade edebilecek bir yer seçilmesi gelir getirici unsur olarak sürdürülebilirlik açısından önem kazanmaktadır. Kampüs elektrik ihtiyacının karşılanmasında en çok tercih edilen yenilenebilir enerji kaynakları rüzgar ve güneştir. Üniversiteler güneş enerjisinden hem elektrik hem de ısı enerjisi üretiminde faydalanmaktadırlar. Kampüs elektrik ihtiyacının karşılanmasında güneş enerjisinin kullanıldığı en büyük sistem, ABD’nin Kalifornia eyaletinde bulunan Southwest Koleji’nin 2008 yılında kurduğu 4 MW’lık fotovoltaik sistemdir. Yenilenebilir enerji kaynaklarından sadece elektrik üretilmemekte, ayrıca AĞUSTOS 2012 27 Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları ısı enerjisine dönüştürülerek de faydalanılmaktadır. ABD’nin Illınois eyaletinde bulunan Governors State Üniversitesi’nin spor salonu çatısı üzerine kurduğu güneş-ısı sistemi olimpik bir yüzme havuzunu ısıtmakta, soyunma odaları için sıcak su sağlamakta ve üniversitenin diğer yakın binalarının da sıcak su ihtiyacını karşılamaktadır. Maliyeti 300.000$ olan sistemin yıllık 10.000$ değerinde doğal gaz tasarrufu sağladığı belirtilmiştir. New Hampshire Üniversitesi’nin 45.000.000$ maliyet ile kurduğu metan üretim alanı yıllık 27 milyon m3’lük doğalgaza eşdeğer üretim yapabilmektedir. Bu sistemin kendisini 10 yılda geri ödemesi beklenmektedir. Ülkemizde de benzer örnekleri görmek mümkündür, Hacettepe Üniversitesi Beytepe Kampüsü’nde kurulan Güneş Evi, kendi enerji ihtiyacını bodrumunda bulunan çakıl-yatak ısı deposu ve yaklaşık 1kW’lık fotovoltaik sistem ile karşılamaktadır. Ayrıca yine Beytepe Kampüsü içerisinde çok sayıda güneş enerjili trafik uyarı sistemleri ve aydınlatma sistemleri kurulmuştur. Bugünlerde ise, kampüste bulunan üç otopark alanının üstü toplam 400 kW’lık fotovoltaik paneller ile kaplanarak elektrik üretilmektedir. Fotoğraf 1’de bu sistemlerden birinin resmi verilmiştir. Harran Üniversitesince DPT tarafından sağlanan finansmanla Temiz Enerjili Kampüs Entegre Projesi dâhilinde birçok yenilenebilir enerji kaynağının etkin kullanımı yanında fotovoltaik sistemler ile su pompalama ve elektrik üretme üzerine çalışmalar yapılmıştır. 19 Mayıs Üniversitesi’nde rüzgar enerjisi 28 AĞUSTOS 2012 santrali kurularak bu santralden kampüsteki binaların enerji ihtiyacının karşılanmasının hedeflenmekte, Muğla Üniversitesi’nde kurulacak güneş enerjisi santralinin de şebekeye bağlanması amaçlanmaktadır. Akdeniz Üniversitesince hazırlanan Sıfır Emisyonlu Kampüs Stratejisi çerçevesinde enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı ve sıfır salım yaklaşımı ile yıllık 50 bin ton CO2 olan kampüs salımını azaltmak için atık yönetimi, biyogaz kullanımı ve güneş enerjisi uygulamalarının hayata geçirilmesi planlamıştır. 630kW’lık fotovoltaik sistem kurulumu ile üniversitenin bazı birimlerinin elektriklendirilmesi ilgili strateji kapsamında bahsedilmiştir. Çevre Kirliliğinin Önlenmesi, İklim Değişikliği ve Ekolojik Sağlık Özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte gittikçe artan başta fosil yakıt tüketimine bağlı karbon salınımı ve hava kirliliği ve endüstriyel çevre kirliliği, bazı tarımsal faaliyetler ve bunları kontrol etme çabalarında gönülsüzlük giderek bir iklim ve çevre felaketine dönüşmektedir. Özellikle fosil yakıtlı enerji üretim santralleri, artan hava kirliliği ve küresel iklim değişikliği sorunlarına yol açan başlıca aktörlerden biridir. Enerji tüketiminin azaltılması direkt olarak emisyonların azalmasına neden olarak iklim değişikliğinin önlenmesinde faydalı bir uygulamadır. Öğrenciler başta olmak üzere tüm kampüs toplumunda ortak bir tasarruf şuurunun ve kültürünün yerleştirilmesi ile azalan atık miktarı ve çevre kirliliğinin önlenmesine yönelik davranışlar, üniversitenin sosyal sorumluluk işlevi gereği olduğu gibi sürdürülebilirlik konusunda toplumda öncülük edilmesine de katkı sağlayacaktır. Sürdürülebilir kampüs için tüm akademik ve idari personel ve öğrencilerinin çevre bilincine sahip olmaları ve bu çerçevedeki çalışmalara günlük kampüs yaşamı ve öğretim programı çerçevesinde katılmaları hedeflenmektedir. Michigan Üniversitesi’nin Ann Arbor Kampüsü’nde yeşil kampüs çalışmaları kapsamında 2011 yılındaki toplam karbondioksit emisyonunda 2004’teki değerine göre yüzde 5,8 azalma sağlanmıştır. Su kullanımında ise 2011 yılında 2004’teki değerine göre yüzde 7,1 azalma sağlanmıştır. Southampton Üniversitesi’nde atık yönetim stratejileri ile 2007/2008 döneminde düzenli deponi alanına gönderilen atıkta 2004/2005 dönemindeki değerine göre yüzde 75 azaltım sağlanmıştır. Melbourne Üniversitesi çeşitli projeleri hayata geçirerek üniversitenin net karbon emisyonunda 2009 yılında 2006’daki değerine göre yüzde 34’lük azaltım sağlamıştır. “YEŞİL” ÜNİVERSİTE OLMANIN ZORLUKLARI Her iyi ve değerli çaba, faydalı potansiyel sonuçları olacağı görülmesine rağmen engeller ile karşılaşabilmektedir. Sürdürülebilir kampüs’e ulaşılması ancak kampüs yönetim birimi, akademik ve idari personel, öğrenci ve yerel toplumu içine alan başarılı bir planlama ve uygulama süreci ile mümkün olabilmektedir. Aşağıdaki liste, kesinlikle tam olmasa da, sürdürülebilir kampüs uygulanması açısından karşı karşıya kalınacak Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları önemli sorunları göstermekte, bu engellerin nasıl aşılabileceğine de vurgu yapılmaktadır. 1.Sürdürülebilir kalkınmanın önemini ve aciliyetini kavramak İlk ve en zorlu engel, organizasyon ihtiyacının kabul edilmesidir. Pek çok organizasyon gibi üniversiteler de sınırlı kaynaklarla büyük bir misyon için çalışmaktadırlar. Başlangıçta, örgütün konuya olan ilgisi, bilgisi ve kaygısı, temin edilmesi gereken mali profilden daha önemlidir. Gerçekleştirilecek ön incelemeler,kampüste çeşitli bölüm ve birimlerdeki kişiler ile yapılacak görüşmeler, sürdürülebilirlik ve yeşil bir kampüs geliştirme konusunda temel bir ilginin oluşmasına katkı sağlayacaktır. İlk olarak ihtiyaç duyulan neden ve nasıl bir sürdürülebilir kampüs olunacağı ile ortak bir dil oluşturmaktır. Bu dil birliğinin organizasyonun tüm seviyelerinde gerçekleşmesi gerekir. 2.Bilgi kaynaklarının kullanılabilirliği Sürdürülebilir kampüs olma yolunda ihtiyaç duyulan çevresel performans göstergeleri (kişi başı karbon salımı, tüketilen enerji, su, oluşan atık vb.) ile ilgili bilgileri kampüs içinde tek bir yerde bulmak kolay değildir, veya bugüne kadar hiç üretilmemiş bilgelere ihtiyaç duyulabilir. Birçok kişi sorunun farklı yönleri hakkında belli bilgilere sahipse de genellikle mevcut verilerle büyük resmi görmek mümkün değildir.Ne yazık ki, istenilen bilgilere hızla ulaşmakta ciddi direnç görmek de olasıdır. 3. Neredeyse görünmez tüketim maliyeti Çok az kuruluş,altyapı hizmetlerinin maliyetleri hakkında yayın üretmektedir. Çoğu durumda sadece birkaç idare yetkilisi, enerji, su ve atık yönetimi için harcanan para miktarının farkındadır. Bu da enerji, su ve diğer kamu tüketiminin doğru belirlenememesine katkıda bulunur. Hatta çoğu bölüm başkanları kendi işletim programlarının maliyetinin farkında değildir. 4.Bireylerin rolünün önemsizliği algısı Bir koruma programı ile uğraşan insanlar, genellikle bu program içinde kendi rollerinin önemsiz olduğu algısına kapılıp, harcayacakları çabanın alınacak sonuç için gereksiz olduğunu düşünürler. Tüm organizasyon düşünüldüğünde bir işe yaramayacağı düşünülen pek çok bireysel katkının toplamda binlerce liralık fayda sağlayacağının anlatılması gerekir. 5.Koruma amacıyla yapılan her türlü eylemin faydadan çok maliyet getireceğine olan algı Çoğu insan, tüketim maliyetleri hakkında bilgisi olmadığı için, su, atık ve/veya enerji tüketimini kontrol etmek için uygulanacak iyileştirme projeleri, eğitim, öğretim ve projeler ile bireysel eylemlerin sonradan AĞUSTOS 2012 29 Makale Dünyada ve Türkiye’de Sürdürülebilir Kampüs Uygulamaları somutlaşan faydasının öneminin farkında değildir. Ülkemiz, hızla gelişmekte olan ekonomisi ve artan nüfusuna paralel olarak enerji talebi ve bu sebeple CO2salımını günden güne artan, bulunduğu coğrafya nedeniyle de oluşabilecek iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek olan ülkelerden biri konumundadır. Ne yazık ki, kamuoyunun, küresel iklim değişikliği, insan faaliyetlerinin bu değişiklikteki payı ve değişikliğin yol açtığı sorunlar hakkında farkındalık seviyesi çok düşüktür. Ülkemiz için, sürdürülebilirlik, kaynak israfının önlenmesi ve korunması konularında farkındalık yaratabilecek sınırlı sayıda girişimden bahsetmek mümkündür. Bunlardan birisi de sayıları hızla artan devlet ve vakıf üniversitelerde sürdürülen veya yapılması planlanan yeşil kampüs çalışmalarıdır. Üniversitelere gereğince finans tahsis edilmesinin gittikçe daha zor hale geldiği günümüzde üniversitelerin elbette belli eğitim standartlarını karşılayabilmek ve dünyadaki diğer üniversitelerle yarışabilmek için finansal boyutu da düşünmeleri önem arz etmektedir. Bu tür çalışmalar hem üniversitelerin enerji giderlerinin azaltılmasını, hem de toplumda çevre duyarlılığının artmasında öncülük yapmalarını hedeflemektedir. Bu iki gerekliliğin birbirini desteklemesi nedeniyle hem köklü üniversitelerimizde, hem de yeni kurulacak üniversitelerin sürdürülebilir kampüs olma yönünde önemli fırsatlar ortaya çıkmaktadır. 30 AĞUSTOS 2012 KAYNAKÇA 1. Akaydın, M., Akdeniz Üniversitesi Sıfır Emisyon Kampüs Stratejisi, http:// www.umwelttechnik-rlp.de/aktuelles/ downloads/MFM_Antalya_06/ PPT_061006/akaydin_TUR.pdf, Erişim Tarihi: 06.07.2012 2. Calder W. ve Clugston R. “Progress Toward Sustainability in Higher Education” in The Environmental Law Reporter: News & Analysis, Vol. 33, No. 1, Environmental Law Institute, 2003. 3. Elder J. L. “Think Systemically, Act Cooperatively: the Key to Reaching a Tipping Point for the Sustainability Movement in Higher Education”, Sustainability: The Journal of Record, Vol. 1, Issue.5. pp 1-12, 2008. 4. İGovernors State University (GSU), Governors State University to Illinois Lt. Governor Pat Quinn to discuss the state’s largest solar panel installation, http://www.govst.edu/NewsEvents/t_ NewsEvents_PressReleases. aspx?id=3767, Erişim Tarihi: 05.07.2012 5. Grindsted T.S. ve Holm T. “Thematic Development of Declarations on Sustainability in Higher Education”, Environmental Economics, Vol. 3, Issue. 1, pp. 32-40, 2012 6. Oktik, Ş.,Eke, R., Eltez, M., Tozlu, C., “Güneş Enerjisi ve Muğla Üniversitesi MUTEK-ARGE Uygulamaları”, http:// www.eie.gov.tr/turkce/en_tasarrufu/en_ tas_etkinlik/2005_bildiriler/oturum6/ SenerOktik.doc, Erişim Tarihi:06.07.2012 7. Renewable Energy World, Los Angeles College Installs 4-MW Solar Project, http://www.renewableenergyworld. com/rea/news/article/2008/11/losangeles-college-installs-4-mw-solarproject-53999, Erişim Tarihi: 05.07.2012 8. University of Minnesota (UMN), 2009,Biomass District Heating & Cooling System, http://renewables.morris.umn. edu/biomass/, Erişim Tarihi: 05.07.2012 9. University of New Hampshire (UNH), LandfillGas Project, http://www.unh. edu/ecd/images/lfgbrochure.pdf, Erişim Tarihi: 05.07.2012 10. Velazquez L.,Munguia N., Platt A., ve Taddei J. “Sustainable University: WhatCan Be the matter”, Journal of Cleaner Production, Vol. 14, Issue.9–11, pp. 810–819, 2006 11. Wright T.S.A."Definitions and Frameworks for Environmental Sustainability in Higher Education", International Journal of Sustainability in HigherEducation, Vol. 3, Issue. 3, pp. 203 – 220, 2002 12. Yeşilata, B., Mutlu, İ, H. ve Aktacir, M. A., “Fotovoltaik Güç ve Harran Üniversitesi Temiz Enerjili Kampüs Entegre Projesi-1: Stratejik Esaslar", IV. Yenilenebilir Enerji Kaynakları Sempozyumu, 31 Ekim- 2 Kasım, Gaziantep, s. 71-75, 2007. 13. Zhang N., Williams I.D., Kempa S., ve Smith N.F. "Greening Academia: Developing Sustainable Waste Management at Higher Education Institutions”, Waste Management,Vol. 31, pp. 1606–1616, 2011. GOGREEN PROJESİ Alper ŞAHİN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı – Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Son yıllarda tüm dünyada firmaların çevreye saygılı işletmelere dönüşümü artmakta ve Lisbon Stratejisi inovasyon ve kalkınmanın çevrenin korunması ile işbirliği içinde olması gerektiğini vurgulamaktadır. Birçok çalışma, işletmelerin yeşil (çevreci) uygulamaları benimsemelerinin ve çevre dostu süreç, ürün ve hizmetler geliştirmelerinin, firmalara daha çok iş olanağı, maliyet düşürme, işletme imajının iyileştirilmesi, pazarlarda üstünlük ve sağlıklı iş ortamları yaratılması gibi rekabet avantajları sağladığını göstermektedir. Bu ve benzeri yeşil (çevreci) faaliyetler yürütmek isteyen KOBİ’lerin bu alanda önemli bilgi ve becerilere sahip olması gerekmektedir. “Yeşil iş akıllı iştir (green business is smart business)” gerçeğinden hareketle, firmaları, çevre dostu uygulamaların kurulması ve yönetilmesi konusunda etkili bir şekilde desteklemek için yeşil iş eğitim programlarının oluşturulmasını içeren GoGreen Projesi; ihtiyaçların belirlenmesi ve KOBİ yöneticileri, satın alma ve insan kaynakları müdürleri, çevre danışmanları, mesleki eğitim uzmanları, kamu görevlileri, politika yapıcılar ve sahadaki uygulayıcılara ulaşmak için tasarlanmıştır. GoGreen Projesi; Avrupa Komisyonu tarafından Eğitim ve Kültür Genel Müdürlüğü altında ortak finansmanı sağlanan, Yunanistan, İtalya, İspanya, Romanya, Bulgaristan ve Türkiye’den toplam 11 ortak tarafından yürütülmekte olan 24 aylık çalışmanın ürünü olan bir projedir. Proje, kişiselleştirilmiş “Yeşil Eğitim Programı” verilmesine odaklanmaktadır. Projenin amacı; girişimcilerin ve profesyonellerin yeşil (çevreci) işletme uygulamalarının etkin tanıtımı ve uygulayacak eğitmenler yetiştirmek. • Eğitim programına katılan ve yeşil işletme operasyonlarını geliştiren KOBİ’ler için Sertifika Şeması oluşturmak (Mükemmel Çevreci Belgesi). • KOBİ çalışanların bilinç ve mesleki becerilerini artırmak. • Proje çıktılarının duyurulması ve sürdürülebilirliğinin sağlanması için, Odalar (Sanayi ve Ticaret Odaları vb.) içerisinde özel GoGreen Büroları (Yeşil İşletme Büroları) kurmak. yönetimi hakkında bilgi ve becerilerini geliştirmektir. Projenin ana hedefleri şunlardır: • Girişimcilerde ve yöneticilerde çevre bilinci uyandırmak ve onları çevreye duyarlı uygulamalar ve operasyonlar gerçekleştirmeleri için teşvik etmek. • Genel ve spesifik konulu eğitimlerin boşluklarını tespit edecek bir denetim aracı geliştirmek ve katılımcı ülkelerdeki hedef kitlenin inovatif çevre dostu süreçler, ürün ve servisler uygulanmasının tasarlanmasına ilişkin eğitim ihtiyaçlarını belirlemek ve analiz etmek ve mali yetersizliğin ve ilgili tüketicilerin eğitim ihtiyaçlarının doğası ve derecesinin ilk uluslararası karşılaştırmalı analizini yapmak için kullanmak. • Bir eğitim motoru ve kaynak rehber olarak kullanılabilecek kişiselleştirilmiş sürdürülebilirlik ve çevre yol haritası sunmak. • Eğitim modülleri geliştirmek ve KOBİ’lere işlerini etkileyen çevre konularını belirlemeleri konusunda tam destek sağlayacak online bütünleşik platform üretmek; proje ortağı ülkelerde eğitim modüllerini • Hayat boyu öğrenme ve iyi uygulama paylaşımını teşvik edecek bir katalizör sağlamak. GoGreen, 6 ülkeden birbirini tamamlayıcı deneyimlere sahip 11 ortaktan oluşmaktadır. Bu ortaklar; Proje Lideri Arkadia Odası (Yunanistan), Allweb Solutıons SA (Yunanistan), Militos Yeni Teknolojiler ve Hizmetler (Yunanistan), Roma Tre Üniversitesi (İtalya), Eurosportello Consorzio Eurosportello Tüccarlar Konfederasyonu (İtalya), Valencia Ticaret ve Sanayi Odası (İspanya), Scienter Espana (İspanya), Arad Ticaret, Sanayi ve Tarım Odası (Romanya), Bicc-Sandanski (Bulgaristan), İstanbul Sanayi Odası (Türkiye) ve İzmir Ticaret Odası’dır (Türkiye). GoGreen Web Linki: http://www. gogreenproject.eu/HOME/tabid/40/ language/tr-TR/Default.aspx Detaylı Bilgi: İstanbul Sanayi Odası (İSO) Tel: +90 212 252 29 00 / 151 Faks: +90 212 251 46 37 İzmir Ticaret Odası Tel: +90 232 444 92 92 Faks: +90 232 498 46 38 AĞUSTOS 2012 31 Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar E-TİCARETTE YENİLİKÇİ YAKLAŞIMLAR Derya ERGÜN ZORLUBAŞ / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı - Verimlilik Genel Müdürlüğü GİRİŞ İnternetin büyük kitleler tarafından kullanılmaya başlamasıyla, birbirleriyle internet üzerinden haberleşen, çeşitli bilgi kaynaklarına ulaşan, tartışan, forumlar düzenleyen başka bir deyişle zamanının önemli bir bölümünü internet üzerinde geçiren çok sayıda kullanıcının oluşturduğu ve “elektronik topluluk” olarak adlandırabileceğimiz bir kullanıcı kitlesi oluşmuştur. Bu kitle ilk olarak araştırma için kullandığı interneti daha sonra eğlence, dinlenme, bilgilenme ve alışveriş amaçlı olarak kullanmaya başlayınca kullanıcıların sayısı giderek artmıştır. İnternet üzerinden alışveriş yapanların sayısı o kadar hızlı artmaya başlamıştır ki artık günümüzde insanlar “internetten alışveriş yapanlar” ve “yapmayanlar” olarak ikiye ayrılabilir noktasına gelmiştir. Hızla gelişen internet ve iletişim teknolojileri ekonomik hayattan, sosyal hayata, eğitimden, politikaya kadar hayatımızın tüm kesiminde bizleri etkilemeye devam etmektedir. İnternet, iş hayatında elektronik ticaret, eğitimde uzaktan eğitim, sosyal hayatımızda, sosyal paylaşım siteleri gibi hayatımızda doğrudan değişimler yaratmıştır. Teknolojiye yakın ya da uzak olalım tüm bu değişimler her kesimden insan üzerinde bir etki yaratacaktır. Dünyamız sayısallaşma sürecinde ekonomik anlamda “yeni ekonomi” olarak adlandırılan yeni bir düzene girmiştir. Bu yeni düzende iş yapış şekilleri ve süreçleri oldukça farklılaşmıştır ve küreselleşmenin pekişmesini sağlamıştır. Verimlilik artışını esas alan iş modelleri ortaya çıkmıştır. Bu yeni düzende ayakta 32 AĞUSTOS 2012 kalabilmek için işletmeler bilgi tabanlı ekonomiye geçiş süreçlerine hız vermişlerdir. Yeni ekonomi düzeniyle oluşan sayısallaşma sürecinde, işletmelerin organizasyon yapıları iş süreçleri ve parametreleri değişime uğrayarak, bilgi ve iletişim teknolojileri sayesinde yeni ortaklıklar oluşmuştur. Buna paralel olarak da tüketicinin konumu da değişime uğramıştır. Artık tüketiciler daha fazla seçenek sayesinde kıyaslama, seçme imkanına ve daha fazla haklara sahip olmuşlardır. İşletmeler küresel pazarlara erişebilmek için ticaretlerini elektronik ortam üzerinden yürütmeye başlamıştır. Büyük firmaların yanı sıra yeni girişimciler de hızla elektronik ortamda yerlerini almıştır. Elektronik ticaret, insanların hayatında hızla kabul görerek günlük hayatın vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. İşletmeler, elektronik ticaret sayesinde daha az maliyetle daha büyük pazarlara erişim ve daha çok gelir beklentisi içerisindedirler. Yeni ekonomide rekabet edebilmek için elektronik ortamın kurallarını iyi bilmek ve uyum sağlamak şart hale gelmiştir. E-TİCARET ve E-İŞ Bilişim teknolojilerindeki hızlı gelişmelere paralel olarak büyüyen e-ticaret, birçok sektörde geleneksel ticarete alternatif olmaktan çok, destekleyici ve tamamlayıcı bir yaklaşım olmuştur (Jentzsch ve Miniotas, 1999). Geleneksel pazarlama ve satış yaklaşımının en önemli kısıtlarından biri olan zaman ve mekan kavramını ortadan kaldıran e-ticaret, aynı zamanda küçük işletmelerin büyüklerle rekabet edebileceği, ülke sınırlarını ortadan kaldıran, pratik olarak erişilmesi mümkün olmayan pazarlara erişim sağlayan bir yenilik olarak karşımıza çıkmıştır (Türen ve diğ., 2011). E-ticaret ve e-iş, çoğu zaman birbirlerinin yerine kullanılan iç içe geçmiş iki kavramdır. Ancak e-iş aslında elektronik ortamda yapılan ticareti ve buna ait tüm süreçleri de içeren bir kavramdır. “E-iş, tedarik zincirinden müşteri ilişkilerine kadar olan süreçlerin, internet ve bilgisayar teknolojilerinin desteğiyle yeniden yapılandırılması ve ilgili tüm taraflara değer katmasıdır.” (Özmen, 2003). 1997 yılında OECD’nin yaptığı tanıma göre e-ticaret, sayısallaştırılmış yazılı metin, ses ve görüntünün işlenmesi ve iletilmesine dayanan, kişileri ve kurumları ilgilendiren tüm ticari işlemlerdir. Diğer bir tanımda ise elektronik ticaret; işletmelerin ve müşterilerin ticari işlemleri bilgisayar ağları üzerinden yapmaları ve yürütmeleri (Liu ve Arnett, 2000) şeklinde belirtilmiştir. ELEKTRONİK TİCARETİN TÜRLERİ Yapılan işlemlerin yapısına göre elektronik ticaret türleri 4 ana biçimde incelenebilir (Bajaj ve Nag, 2005); • İşletmeden – İşletmeye (Business – to – Business: B2B) • İşletmeden – Tüketiciye (Business – to – Consumer: B2C) • Tüketiciden – Tüketiciye (Consumer – to- Consumer: C2C) • Tüketiciden – İşletmeye (Consumer – to – Business: C2B) Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar B2B: İşletmeler arasındaki ürünlerin servislerin veya bilginin internet üzerinden değişimi biçiminde yapılan e-ticaret biçimidir. B2C: Herhangi bir işletmenin ürün ya da servislerinin internet üzerinden müşterilerin kullanımı için satışı olarak tanımlanabilir. pazarlık imkanı sağlayan yapıdaki e-ticaret türüdür. C2C: İnternet üzerindeki sanal pazaryerleri üzerinde alıcı ve satıcıya mal değişimi, kullanılmış ürün pazarlama ve ürün fiyatları üzerinde C2B: B2C modeline benzeyen bu modelde fark tüketicinin satıcı, işletmenin ise alıcı olmasıdır. Kariyer siteleri bu modele örnek olarak verilebilir. Fayda Tanımı Ürün Reklamı E-Ticaret, müşterilerle direk ve etkileşimli olarak iletişim kurulmasını ve ürün reklamları geliştirilmesini sağlar. Maliyet Tasarrufu İnternet ve sayısal iletişim gibi herkes tarafından paylaşılan ortamların kullanılmasıyla, e-ticaret sistemleri müşteriye bilgi iletiminde personel, telefon, posta, yazdırma gibi imkanlara kıyasla daha düşük maliyet yükü getirecektir. Zamanında Bilgi Anlık doğalarından dolayı e-ticaret sistemleri bilgi ve servislerin üretim ve gönderim için döngü sürelerinin kısaltılmasına imkan sağlamaktadır. Daha Kısa Havale Süresi Müşteriler EFT olarak bilinen elektronik para gönderme yöntemiyle ödemelerini satıcının bankasına kolayca havale edebilmektedirler. Bilgi Bütünlüğü E-ticaret, iş yaparken bilgilerin paylaşımında elektronik formların kullanımıyla bilginin bütünlüğünü ve doğruluğunun garantilenmesini sağlar. Daha İyi Müşteri Servisi Problemlere çevrim içi olarak yanıt verilebilmesi ve temsilcilerle 24 saat 365 gün olarak iletişim kurulabilmesi, müşterinin firma için güven ve bağlılık duymasını sağlamaktadır. Daha İyi Müşteri İlişkileri E-ticaret, müşterinin hangi ürün hakkında bilgi aldığı, hangisini satın aldığı, müşteri servisi talepleri gibi gerçekleştirilen her işlemin kayıt altında tutulması ile müşteri hakkında bilgi elde edilmesini kolaylaştırmaktadır. Ürünlerin Kişiselleştirilmesi E-ticaretin bilgi tabanlı doğası yeni ürünlerin yaratılmasına veya var olan ürünlerin müşterilerin gerçek isteklerine göre kişiselleştirilmesine izin vermektedir. Rekabete Dayanan Avantajlar E-ticaret, işletmenin reklam ve tanıtım maliyetlerini düşürerek maliyetten tasarruf etmesine, ürünlerin kişiselleştirilerek farklılaştırılması ve pazara zamanında yanıt verme, müşteri odaklı daha iyi müşteri hizmetleri ve müşteri ilişkileri gibi rekabetçi avantajları elde etmesine izin verir İş yapmaya Uygunluk İlgili taraflarla iş yürütmede belli bir zamanda ve yerde olması konusunda limit bulunmamaktadır. Bilgi, üreticiye, sağlayıcıya ve depoya neredeyse gerçek zamanlı olarak gönderilmektedir. ELEKTRONİK TİCARETİN FAYDALARI Elektronik Ticaretin işletmelere sağladığı faydalar yandaki tablodaki gibi özetlenebilir (Wen ve diğ., 2001): Elektronik ticaretin sağladığı olanaklara karşın, üreticiler, aynı tür ürünleri elektronik yoldan pazarlayan pek çok üretici ile rekabet etmek zorunda kalacaklardır. Bu açıdan hayatta kalabilmeleri için daha yenilikçi ve etkin olmaları, kendilerini artan rekabete hazırlamaları gerekmektedir (Özgöker ve Saral, 2000). İNTERNET ve E-TİCARET KULLANIM ORANLARI Dünyada e-ticaret, amazon.com üzerinden 1994 yılındaki ilk kitap satışıyla başlamıştır (Türen ve diğ., 2011). Ardından internetin giderek yaygınlaşması ile pek çok firma e-ticaret kavramına yakınlaşmıştır. Günümüzde internetin yaygınlaşma durumunu anlayabilmek için kısaca rakamlara bakılırsa; Uluslararası Telekomünikasyon Birliği’nin yaptığı araştırmaya göre 2011 yılında dünya nüfusunun %35’i internet kullanıcısı durumundaydı. Türkiye’de ise 2006’da 10 milyon olan internet kullanıcısı sayısı 2010’da yaklaşık 35 milyondur. Bu da nüfusun %45’ine denk gelmektedir. Türkiye’nin Dünya’daki internet kullanımındaki konumuna AĞUSTOS 2012 33 Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar bakılacak olursa; Dünya’da ilk 20 internet kullanan ülke listesinde 2012 yılı itibari ile ülkemiz 15. sırada yer almaktadır. Avrupa’da ise 5. sırada yer almaktadır. Tablo 1. IWS 2010 verilerine göre Türkiye’de İnternet Kullanım Oranları Yıl Kullanıcı Popülasyon Popülasyon % 2000 2.000.000 70.140.900 %2.9 2004 5.500.000 73.556.173 %7.5 2006 10.220.000 74.709.412 %13.9 2010 35.000.000 77.804.122 %45.0 E-TİCARETTE YENİ EĞİLİMLER Günümüzde ülkemizin e-ticaret potansiyelinin giderek artması ve fırsatlar açısından zenginliği pek çok yatırımcının ve girişimcinin dikkatini çekmiş durumdadır. Giderek kızışan e-ticaret piyasasında yer alabilmek için girişimciler daha yenilikçi e-ticaret yaklaşımlarını kullanmaya, büyük yatırımcılarda bu tip sitelere daha fazla yatırım gerçekleştirmeye başlamışlardır. IWS 2010 verilerine göre Türkiye’de İnternet Kullanım Oranları Ülkemizin internet kullanımındaki artış elektronik ticaret kullanımının da artmasını sağlayan öğelerin başında gelmektedir. 2009 verilerine göre her 100 kişiden 13’ü internet üzerinden mal veya hizmet alıp satmaktadır (İyiler, 2009). Kaynak: BKM-Sanal Pos İle Yapılan İşlemler BKM’nin verilerine göre Türkiye’de 2005-2010 yılları aralığında e-ticaret işlem hacminin 5 senede yaklaşık 5 kat artış gösterdiği görülmektedir. 34 AĞUSTOS 2012 Kaynak: IMAP, 2010 Ülkemizde ciddi anlamda 2000’li yılların başlarından beri hayatımızda olan e-ticaret siteleri, 2004 yılında sosyal medya dediğimiz olgunun hayatımıza girmeye başlaması ve ardından 2007 yılında akıllı telefonların hayatımıza günümüzdeki manasıyla girmesi sayesinde kendilerine gelişim sağlayacak farklı platformlara da erişmiş oldular. Artık e-ticaret eğilimleri bu iki gelişmeyi arkasına alacak ve gelişimlerini bu yönlerde artarak sürdüreceklerdir. Günümüz insanının her şeyi daha kısa sürede yapma talebi beraberinde alışveriş kültüründeki değişimi de getirmiştir. Bu açıdan yeni e-ticaret yaklaşımları ile tüketicinin giyim, ayakkabı, aksesuar gibi denemeden almaya çekineceği ürünler bile e-ticaret kapsamına dahil olmuştur. E-ticaret eğilimlerinden günümüzde öne çıkan başlıklar şu şekildedir; sosyal ticaret, mobil ticaret, özel alışveriş kulüpleri, grup satın alma ve kişiye özel portföylü kampanyalı alışveriş modeli. SOSYAL TİCARET (SOCIAL COMMERCE) Pek çok tüketici sosyal medyayı aileleri ve arkadaşlarının neyle ilgilendiğini görmek için başlangıç noktası olarak kullanmaktadır E-ticaret firmaları da tüketicilerle bu ortamda iletişim içinde olarak satışlarını artırmayı hedeflemektedirler (E-commerce Trends, 2011). Bu sebeple, e-ticaret yazılım çözümleri, firmalara sosyal medya siteleri içinde dükkan açma imkanını sunmaktadır. Günümüzde çok sayıda firma yeni sosyal ticaret çözümleri üretebilmek için çabalamaktadır. Sosyal ticaret doğrudan satış odaklı bir yaklaşımdan ziyade, müşteriyle diğer müşterilerin tecrübelerini paylaşmasına dayalı bir model olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal ticaret, köken olarak sayısal dünyanın iki büyük kavramı olan e-ticaret ve sosyal medyanın birleşiminden oluşturulmuş bir terimdir. Sosyal ticaret örnekleri; kullanıcı değerlendirme ve yorumları, kullanıcı önerileri ve referansları, sosyal alışveriş (çevrimiçi alışveriş eylemlerini bir arada paylaşma), kullanıcı forumları ve toplulukları, e-ticaret için sosyal medya optimizasyonu ve sosyal medya uygulamaları ile onların e-ticaret reklamlarına bağlantıları şeklinde verilebilir. Sosyal ticarette yapılan bir çeşit ağızdan ağıza pazarlamanın (Word-of-mouth marketing) sosyal medya versiyonudur (E-ticarette Yeni Trendler). Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar Sosyal ticaret, ürün ve servislerin çevrim içi alış verişinde kullanıcı katkılarını ve sosyal etkileşim desteğini kullanmak için sosyal medyayı içeren bir e-ticaret alt kümesidir (http://en.wikipedia.org/wiki/ Social_commerce). Daha özet olarak sosyal ticaret, e-ticaret kapsamındaki işlemlerde sosyal ağların kullanımıdır. Günümüzde sosyal medya araçlarının ve içeriklerinin e-ticaret kapsamında özellikle de moda endüstrisinde kullanımı yaygınlaşmıştır. Tablo 2. M-ticaret Uygulamaları Uygulama Servis Örnekleri Mobil bankacılık • Mobil finansal bilgi • Mobil oyun Mobil eğlence Mobil ticaret işlemleri, temel olarak mobil terminal veya kablosuz ağların kullanımıyla yürütülen elektronik işlemler olduğundan kimi zaman “mobil e-ticaret” olarak • Anlık olaylar (finansal, spor ve diğer haberler) Mobil sıfatı, m-ticaret veya m-iş gibi iş süreçlerine “herhangi bir yerde, herhangi bir zamanda erişim” gibi özel bir anlamı ifade etmektedir. Erişim hizmetleri, bu servislere kullanıcının coğrafi konumundan bağımsız olarak ulaşmasına imkan vermek için mobil iletişim ağları üzerinden gerçekleştirilmektedir (Tiwari, 2006). • Seyahat bilgileri ÖZEL ALIŞVERİŞ KULÜPLERİ • İzleme servisleri (kişiler veya nesneler) Son yıllarda e-ticaret kavramına yeni bir bakış açısı getiren, indirimli ürünlerin üyelikle satışını gerçekleştiren “özel alışveriş kulüpleri”, sayısı hızla artmaya başlamış bir e-ticaret modelidir. Özel alışveriş kulüpleri, özellikle giyim ve aksesuar alanında satış üzerine odaklanmış durumdadırlar. • Müzik ve telefon melodisi indirme • Video ve dijital resim indirme • Konum temelli eğlence servisleri MOBİL TİCARET (M-COMMERCE) Geçtiğimiz beş yıl içinde akıllı telefon sahipliğinin artması mobil ticaret kavramının yaygınlaşmasında en önemli faktörlerden biridir (E-commerce Trends, 2011). Kullanıcıların, sadece akıllı telefon değil ayrıca tablet tarzı mobil araçları da edinmesinden ve tüm bu araçları 3G teknolojisi ile kullanmalarından dolayı daha fazla aracın mobil ticarette yer alacağı öngörüsünde bulunmak mümkündür. 3G teknolojisi ile neredeyse her cep telefonu sahibi de internet erişimi hakkına sahip olmuştur. Tüm bu araçlar sayesinde artık kullanıcılar daha rahat mobil ticaret işlemleri gerçekleştirebileceklerdir. Artık daha fazla mobil ticaret uygulamaları geliştirilerek ve var olan e-ticaret siteleri mobil kullanıma uygun hale getirilerek, e-ticaret firmalarının bu yükselen eğilimden geri kalmamaya çabalamaları gerekmektedir. • Mobil saymanlık Mobil bilgi servisleri • Mobil arama servisleri • Doğrudan pazarlama Mobil • Mobil aktivite pazarlama organizasyonları • Mobil gazeteler Mobil alışveriş • Ürünleri ve servisleri mobil satın alma • Toplu taşıma Mobil biletleme • Spor ve kültürel olaylar • Hava ve demiryolu trafiği • Mobil otopark • Araçların uzaktan teşhis ve onarımı Telematik sistemler olan araçları içermektedir. Bir başka tanımlamada m-ticaret, “mobil iletişim ağı vasıtasıyla yürütülen, parasal değeri olan eylemlerdir” şeklinde belirtilmiştir (http://en.wikipedia.org/ wiki/Mobile_commerce). • Navigasyon servisleri • Araç izleme ve çalınma koruma • Acil durum servisleri tanımlanabilmektedir. Mobil terminaller, mobil telefonlar ve PDA’lar gibi tüm taşınabilir cihazları, kablosuz ağlara erişebilme yeteneği E-ticarete bu tarz bir yaklaşım diğer e-ticaret modellerinden farklı olarak ilk önce Amerika değil Avrupa’da denenerek dünyaya yayılmıştır. Özel alışveriş kulübü yaklaşımı 2001 yılında ilk defa bir Fransız firması tarafından denenmiş yenilikçi bir yaklaşımdır. Bu e-ticaret modeli 2008 yılından itibaren de ülkemizde yaygınlaşmıştır. Ülkemizde bu modelin öncüsü pozisyonundaki firmanın büyüme rakamları (2011 yılı için %700) incelendiğinde gelişime açık bir e-ticaret modeli olduğu görülmektedir. Üyelikle satış yapan firmalar müşteri çemberini kendi üyeleri sayesinde AĞUSTOS 2012 35 Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar siteleri günün fırsatı başlığı altında ürün ve servislerini duyurarak belli sayıda satışa imkan tanımaktadırlar. Pek çok grup satış sitesi yerel satıcılarla, KOBİ’lerle anlaşıp toplu ve indirimli ürün-servis satışları geçekleştirmektedirler. Bu e-ticaret modelinde de ilk etapta üyelikle işlem yaptırılsa da zaman içerisinde üyelik kavramı önemini yitirmeye başlamıştır. Bu sitelerde özellikle yeme-içme-seyahat-masaj gibi başlıklarda hizmet ağırlıklı satışlar sıklıkla görülmektedir. KİŞİYE ÖZEL PORTFÖYLÜ KAMPANYALI ALIŞVERİŞ (PUSH SHOPPING) genişletme yoluna gitmişlerdir. Her üye, yeni üye kazandırdıkça hediye çekleri ile ödüllendirilerek müşterilerinin kendi reklamlarını yapmasını sağlayan farklı bir pazarlama taktiği geliştirmişlerdir. Bu iş modelinde süre sınırlaması söz konusudur ve indirimden kısa bir süre önce üyelere e-posta yolu ile bildirim yapılarak, üyeler bilgilendirilmektedir. Bu yapıda bir üyeden davetiye almadan kulübe üye olunamamakta, ürünler görüntülenememekte ve indirimden haberdar olunamamaktadır, yani kapalı devre alışveriş sistemiyle çalışmaktadır. Eskiden internetten alınan ürünlerin iade süreçleri ve müşteri ilişkileri sıkıntılı olduğundan daha çekingen 36 AĞUSTOS 2012 olan müşteri potansiyeli gelişen müşteri hizmetleri, ücretsiz kargo iadesi gibi yöntemlerle elektronik ortamda alışverişe artık daha az mesafeli yaklaşmaktadır. GRUP SATIN ALMA Grup satın alma, ürün ve servisleri önemli ölçüde indirimli fiyatlarla belirli sayıda alıcının satın alması prensibine dayana e-ticaret modelidir. Grup satın alma firmaları, kampanyalara katılan diğer firmalardan belirli oranlarda komisyon alarak gelir elde etmektedirler. Son zamanlarda grup satın alma web siteleri çevrimiçi alışveriş işinin önde gelen firmaları tarafından yürütülmeye başlanmıştır. Tipik olarak bu web Bu e-ticaret eğilimi, belli bir hayat tarzına yönelik birkaç günlük fırsatların sunulduğu özel alışveriş kulüplerine benzese de onlardan faklılaştığı bir takım yönleri bulunmaktadır. Bu yaklaşımla kampanya alışveriş modeli bir adım daha öteye götürülerek, kişiye özel fırsatlı alışveriş mantığı ile e-ticaret kavramlarına bir yenisi eklenmektedir. Bu tip alışveriş sitelerinde kişiler detaylı bir hayat tarzı anketi doldurur ve ardından belirlenen bir miktarda, düzenli aylık üyelik ücreti öderler. Ardından ankette doldurulan tarza yönelik özel olarak ürün kataloğu müşterilerin e-posta hesabına gelir. Bu tip siteler hiç kimseye bütün ürünleri görme imkanı vermemektedir, sadece anketten gelen bilgiler ile müşteriye seçilen özel ürünler görülebilmektedir (Push Shopping, 2012). Bu sayede müşterilerin anketi doğru bilgilerle doldurması konusu önemli hale gelmektedir. Müşterinin aldığı ilk ürün aylık ücreti verildiğinden bedelsizdir. Makale E-Ticarette Yenilikçi Yaklaşımlar Eğer müşteri ürün almaz ise aylık ücreti yine de ödemiş olmaktadır. Kişiselleştirmenin maksimum olduğu bu e-iş modelinde güvenilirlik konusu en problemli kısım olarak görünmektedir. Bu yüzden bu tip e-ticaret firmaları ünlü kişileri reklam yüzü olarak kullanarak müşteri güvenini sağlama yoluna gitmektedirler. Daha çok moda, aksesuar endüstrisi, teknoloji ürünleri için başarılı olabileceği düşünülen bir modeldir. Kişiye özel portföylü kampanyalı alışveriş modelinde tüketicilerin hayat tarzlarına dair özel bilgiler bu firmaların elinde bulunduğundan müşterilere yaratılabilecek birçok ekstra değer bulunmaktadır. Bu nedenle yatırımcılar tarafından yakından takip edilen bir model olarak öne çıkmaktadır. SONUÇ E-ticaret hacminin büyümesinde şüphesiz ki internetin yaygın kullanılmaya başlaması kadar akıllı telefonlar ve sosyal medyanın da büyük önemi bulunmaktadır. 90’lı yıllarda geleneksel ticaret modellerinin kopyalanması ile yapılan e-ticaret günümüzde firmaların ve müşterilerin ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamaya başlamıştır. Artık teknolojinin sağladığı tüm imkanlar ve farklı yaklaşımlar kullanılarak oluşturulan yeni modeller kullanılmaktadır. Pek çok e-ticaret uzmanına göre, 2013’te e-ticaret sektöründe tek bir ürün gamına odaklanan dikey sitelerin yükselişte olacağı, kişiye özel üretim siteleri, sosyal medya ve sosyal ticaretle ilgili kurguların ön planda olacağı öngörülmektedir. Yapılan tahminlere göre e-ticaret alanında büyüme devam edecek ancak bu noktada yenilikçi yaklaşımlar kullanan firmalar bir adım öne çıkacaklardır. Türkiye’de özellikle özel alışveriş kulüpleri ve grup satın alma alanında yaklaşımları ile kurulan e-ticaret firmalarının büyüme oranları göz önüne alındığında e-ticaret potansiyelinin ne kadar büyük olduğu daha iyi anlaşılacaktır. 10. 11. 12. KAYNAKÇA 1. Bajaj, K., Nag, D. (2005), “E-Commerce”, Tata McGraw-Hill Publishing, s. 18-19. 2. Wen, J., Chen, H., Hwang, H., (2001), “E-commerce Web Site Design: Strategies and Models” Information Management & Computer Security , s. 6. 3. BKM (Bankalar Arası Kart Merkezi), Sanal Pos İle Yapılan E-ticaret İşlemleri, http://www.bkm.com.tr/istatistik/sanal_ pos_ile_yapilan_eticaret_islemleri.asp, Erişim Tarihi: 07.05.2012 4. E-commerce Trends For 2011, http:// www.zippycart.com/ecommercenews/1613-ecommerce-trends-for-2011. html, Erişim Tarihi: 25.04.2012 5. E-ticarette Yeni Trendler, http://www. teknokulis.com/Yazarlar/hasan_ genc/2011/05/03/ eticarette-yenitrendler: Erişim Tarihi: 27.04.2012 6.http://en.wikipedia.org/wiki/Social_ commerce, Erişim Tarihi: 26.04.2012 7.http://en.wikipedia.org/wiki/Mobile_ commerce, Erişim Tarihi: 26.04.2012 8. IMAP, Retail Industry Global Report, (2010), http://www.imap. com/imap/media/resources IMAPRetailReport8_23CB9AA9C6EBB. pdf, Erişim Tarihi: 04.05.2012 9. IWS, 2010, Turkey Internet Usage Stats and Market Report, http://www. 13. 14. 15. 16. 17. 18. internetworldstats.com/ euro/tr.htm, Erişim Tarihi: 27.04.2012 İyiler, Z., 2009, Elektronik Ticaret ve Pazarlama: İhracatta İnternet Zamanı, İhracatı Geliştirme Etüd Merkezi, Ankara, http://www.ibp.gov.tr/bilkay/assets/ eticaret.pdf, Erişim Tarihi: 02.05.2012, s.53. Jentzsch, R., Miniotas, A. (1999), “The Application of E-commerce to SME” Proc. 10th.Austalusian Conference on Information Systems, s. 435. Liu Chang ve Arnett Kirk P. (2000), “Exploring the Factors Associated with Web Site Success in the Context of Electronic Commerce”, Information & Management, Vol 38, s.23. Özgöker, U., Saral, T., (2000) Gümrük Birliği Sürecinde KOBİ’ler, Türkiye-Avrupa Birliği Derneği İstanbul Şubesi,Yayın No. 6, İstanbul s. 188. Özmen, Ş., (2003), “Ağ Ekonomisinde Yeni Ticaret Yolu E-ticaret”, İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları, s.15. Türen, U., Gökmen, Y., Tokmak, İ. (2011), “Türkiye’de E-ticaret İşlem Hacmini Etkileyen Faktörler Üzerine Bir Araştırma: Bir Model Önerisi”, KHO Savunma Bilimler Dergisi, 10(1), s. 49-71. Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), Ülkelere Göre Dünyadaki İnternet Kullanıcı Sayıları, http://en.wikipedia. org/wiki/List_of_countries_by_ number_of_Internet_users, Erişim Tarihi: 27.04.2012 Push Shopping, http://www.dijitolog. com/2011/09/push-shopping-nedir/, Erişim Tarihi: 11.05.2012 Tiwari, R., Buse, S., Herstatt, C., (2006), “From Electronic To Mobile Commerce”, Institute of Technology and Innovation Management Hamburg University of Technology, Tech Monitor Magazine Sep-Oct 2006 s.39-42. AĞUSTOS 2012 37 "REFAHIN ÖLÇÜMÜ VE TOPLUMLARIN İLERLEMESİNİ TEŞVİK ETMEK" KONFERANSI Dursun BALKAN - Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ Sanayi ve Teknoloji Uzmanları – Verimlilik Genel Müdürlüğü “Refahın Ölçümü ve Toplumların İlerlemesini Teşvik Etmek” konulu konferans; e-frame projesinin paydaşları olan OECD, İtalya İstatistik Ofisi (Istat) ve Hollanda İstatistik Ofisi (CBS) tarafından organize edilmiş ve Eurostat ile Avrupa İstatistik Sistemi (European Statistical System) işbirliğinde 26-28 Haziran 2012 tarihlerinde Fransa’da gerçekleştirilmiştir. Konferansa Verimlilik Genel Müdürlüğü’nü temsilen Özlem Durmuş, Nazlı Saylam Bölükbaş ve Dursun Balkan katılmıştır. Konferansta ilk olarak “Refahın ve Toplumların İlerlemesinin Ölçümü”ne yönelik yürütülen e-frame projesinin tanıtımı yapılmıştır. Proje kapsamında çeşitli konferans ve çalıştaylar düzenleneceğinden bahsedilmiştir. Bu çalıştay ve konferansların listesi şu şekildedir: 38 Son konferansa kadar entegre edilmiş ana raporlar tamamlanmış olacaktır. Bu raporları; “İlerlemenin Ölçümü ve Sürdürülebilir Büyüme Durum Değerlendirme Raporu” ve gelecek çalışmalar için yol haritası olacak olan “İlerlemenin Ölçümü El Kitabı” oluşturmaktadır. E-frame projesinin koordinatörlüğü İtalya Ulusal İstatistik Enstitüsü (ISTAT- Italian National Institute of Statistics) tarafından yürütülmektedir. E-frame projesinin en temel amacının refah ve ilerlemenin ölçümü üzerine yapılan tüm tartışmalar için ilgili tüm paydaşlar arasında bir Avrupa çerçevesi yaratmak olduğu üzerinde durulmuştur. E-frame projesi, ekonomik performans, gelişme, refah ve daha genel olarak toplumların ilerlemesini ölçmek konularındaki tartışmaları ilgili tüm paydaşların (Avrupa’daki ilgili kurumlar, politika yapıcılar, araştırmacılar ve sivil toplum) faaliyetlerini koordine ederek konuyu tüm önemli yönleriyle ele almayı ve aşağıdaki genel hedeflere ulaşmayı hedeflemektedir. Sosyal Sermaye Çalıştayı 25-26 Mayıs 2012 İlk konferans 26-28 Haziran 2012 Beşeri Sermaye ve İşgücü Piyasası Çalıştayı Mart 2013 Avrupa’da Sosyal İzleme ve Raporlama Çalıştayı Mart 2013 • Sürdürülebilirlik ve beşeri sermaye de dâhil olmak üzere refah ve toplumsal ilerlemenin ölçülmesi konusunda araştırma faaliyetlerini sürdürmek, Küreselleşen Dünyada Ulusların Zenginliği Çalıştayı Nisan 2013 • Konu ile ilgili Avrupa’da tartışma ortamını teşvik etmek, İlerlemenin Yerel Seviyede Ölçümü Çalıştayı Nisan 2013 • Mevcut göstergelerin kullanımı için kurallar tanımlamak, Maddi Olmayan Varlıklar Üzerine Çalıştay Mayıs 2013 Paydaşların Katılımı ve Müzakereci Süreçlerin Etkinleştirilmesi İçin Metodolojiler Konulu Çalıştay • İlerlemenin ölçümü üzerine çalışan Ulusal İstatistik Enstitüleri’nin uyumlaştırılmasını sağlamak. Haziran 2013 Yeni Ulusal Hesaplar Mimarisi Çalıştayı Kasım 2013 Çevresel Göstergeler Çalıştayı Aralık 2013 Son Konferans Şubat 2014 AĞUSTOS 2012 İlgili hedefler doğrultusunda gerçekleştirilen konferans, refahın ve ilerleme göstergelerinin ölçümü ve politika kullanımı üzerine odaklanmıştır. Bu göstergeler insanların yaşamında direkt etki eden göstergelerdir. Refahın ve ilerlemenin ölçümü; standart ekonomi ve gelişme göstergelerini tamamlayıcı ve insanların yaşam koşullarını direkt yansıtan yeni istatistikler oluşturmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma üç kavramsal çerçeve altında gruplandırılmıştır: 1) Maddi Koşullar (Material conditions) a) Ulusal Hesaplardaki Eşitsizliklerin Ölçülmesi, b) Hanehalkları Tarafından Kendi Kullanımları İçin Üretilen Hizmetlerin Ölçümü, c) Kişi Başına Reel GSYİH Büyümesi ve Kişi Başına Reel Hanehalkı Geliri Büyümesi Arasındaki Farklılıkların Belirlenmesi, d) Hanehalkı Gelir, Harcama ve Varlıklarına İlişkin Bütünleşik Mikro Veri Çerçevesi Oluşturulması. Konferansta ayrıca, “GSYİH ve Ötesi” (GDP and Beyond) kavramından ve bu kavramın tarihsel gelişiminden bahsedilmiştir. Bahsedilen tarihsel gelişim kronolojik olarak aşağıdaki gibidir: 1968: Ulusal Hesaplar Sisteminin Benimsenmesi 1970’ler: Ekonomik büyüme ve ekonomik hesaplara yöneltilen eleştiriler Demografik ve sosyal istatistiklere entegre bir sistem geliştirme çalışmaları Çevre için ekonomik kavramlar 1987’ler: Sürdürülebilir Büyüme 2001: Avrupa Sürdürülebilir Büyüme Stratejisi ve Sürdürülebilir Göstergelerin Değişimi 2006: Yenilenmiş Avrupa Sürdürülebilir Büyüme Stratejisi 2007: Geniş katılım içeren büyük Avrupa Konferansı (İstatistikçiler, çevreciler ve politikacıların katılımı ile) 2009: GSYİH ve ötesi konusunda kısa ve uzun dönemli politik yol haritaları üreten komisyonların oluşturulması 2010: Avrupa İstatistik Sistemi (ESSEuropian Statistical System) tarafından başlatılan Sponsorluk GrubuSponsorship Group (Stiglitz Raporu) 2011: Sponsorluk Grubu Raporları Bu kapsamda GSYİH ile refah ölçümünün doğruluğu da irdelenmiştir. GSYİH, ülkelerin refah düzeylerinin ve ilerlemelerinin ölçülmesi ve bu konulardaki değişimlerin izlenmesi ve ülkeler arası karşılaştırmaların yapılması konusunda kullanılan temel göstergedir. Ancak günümüz dünyasında pek çok ekonomist tarafından; bir ülkenin sadece mal ve hizmet üretebilme kapasitesini ölçmekte yetersiz kaldığı ve bir toplumda yaşayan insanların refahını oluşturan sağlık, eğitim, iş-yaşam dengesi, çevre kalitesi gibi doğrudan üretime bağlı olmayan faktörlerin de incelenmesi gerektiği konusu gündeme getirilmiştir. Bu görüş doğrultusunda, sadece ürettiği mal ve hizmet miktarını ölçmek gerek bir ekonominin verimliliğini yansıtma anlamında ve gerekse politika üretme süreçlerinde yetersiz kalmaktadır. Diğer taraftan GSYİH gelir dağılımdaki eşitsizliği hesaba katmakta yetersiz kalabilmektedir. GSYİH kişi başına düşen ortalama üretimi yansıtır ve toplumun herhangi bir kesimindeki değişimleri gösteremez. Gelir dağılımındaki eşitsizliğin artması ise işgücü verimliliğinin azalmasına sebep olur. Ekonomik krizlere, artmakta olan kaynak sıkıntısı ve pek çok çevre tehdidi eklenince; daha etkili yeni ölçüm araçlarının oluşturulması ihtiyacı ivme kazanmıştır. İlerlemeyi ölçebilmek için yeni ölçüm değerleri ve araçları oluşturmaya çalışanlardan bazıları; Birleşmiş Milletler, OECD, UNEP (United Nations Environment Programme)’dir. Ayrıca maddi koşullar ile ilgili olarak, Avrupa 2020 Stratejisi’nde ise basit, spesifik ve ölçülebilecek beş ana hedef belirlenmiştir. Bu hedefler; • İstihdam: 20-64 yaş arası nüfusun istihdam oranının yüzde 69’dan yüzde 75’e çıkarılması, • Ar-Ge / İnovasyon: Avrupa Birliği Gayrisafi Yurtiçi Hasılası’ndan ArGe ve inovasyona ayrılan payın mevcut yüzde 2 oranından yüzde 3’e çıkarılması, Index) kullanarak ölçmektedir. İnsani gelişme endeksi üç boyut ve dört göstergeden oluşmaktadır. İnsani gelişme endeksini oluşturan üç boyut; sağlık, eğitim ve yaşam standartlarıdır. Dört gösterge ise yaşam beklentisi, ortalama eğitim süresi, beklenen eğitim süresi, kişi başına düşen gayri safi milli gelirdir. • Yoksulluk/Sosyal dışlanma: 20 milyon insanın yoksulluktan ve sosyal dışlanmadan kurtarılmasıdır. Ayrıca, yaşam kalitesinin subjektif şartlara ve yeterliliklere bağlı olduğu ve yaşam kalitesi göstergelerinin de kapsamlı bir şekilde eşitsizlikleri değerlendirmesi gerektiği; yaşam kalitesini ölçmek için hazırlanan anketlerin her kişi için farklı yaşam kalitesi kriterlerini değerlendirecek şekilde tasarlanması ve bu bilgilerin de farklı alanlarda politika üretirken kullanılması gerektiği vurgulanmıştır. Gerek objektif gerekse subjektif refah ölçülerinin kişilerin yaşam kalitesi hakkında anahtar bilgi sağlayacağına değinilmiştir. İstatistik kurumlarının anketlerinde kişilerin yaşam değerlendirmeleri, hedonic deneyimleri ve önceliklerini elde edecek sorulara yer vermesi gerektiği belirtilmiştir. 2) Yaşam Kalitesi (Quality of life) 3) Sürdürülebilirlik (Sustainability) Ekonomik kaynaklar genelde kişilerin refahı konusu üzerinde durmaz. Sağlık, insan ilişkileri, eğitim, çevre kalitesi, sivil katılım, yönetim, güvenlik ve yaşam kalitesini oluşturan kişilerin hayattaki subjektif deneyimlerine dayanan duygular ve değerlendirmeler gibi diğer tüm faktörler kişilerin refahını oluşturur. Yaşam kalitesini ölçmek tüm bu faktörleri aynı anda ekonomik ve ekonomik olmayan, subjektif ve objektif şekillerde ve farklı nüfus grupları arasında değerlendirmeyi gerektirir. OECD’nin bu konudaki çalışmaları ise “Subjektif Refahın Ölçülmesine Yönelik Kılavuzlar Geliştirmek” şeklindedir. Subjektif refah göstergeleri kişilerin yaşamına ilişkin kritik bilgileri elde etmede fayda sağlar. Yaşam memnuniyeti gibi subjektif refah ölçüleri ülkelerin İstatistik Ofisleri ve uluslararası organizasyonlar tarafından oluşturulur. Konferansta sürdürülebilirlik başlığında temel olarak iki dinamik üzerinde yoğunlaşılmıştır. Birisi beşeri sermeye diğeri ise doğal sermayedir. • İklim değişikliği/Enerji: Sera gazı salınımının 1990 yılına kıyasla en az yüzde 20, şartlar elverişli ise yüzde 30 oranında azaltılması, AB’nin enerji tüketiminde yenilenebilir enerjinin payının yüzde 20’ye yükseltilmesi ve yüzde 20 oranında enerji verimliliği sağlanması, • Eğitim: Okulu erken bırakanların oranının yüzde 15’ten yüzde 10 seviyesine düşürülmesi, 30-34 yaş arası yüksek öğrenim mezunu nüfus oranının yüzde 31 seviyesinden en az yüzde 40 seviyesine yükseltilmesi, Dünya Bankası, yaşam kalitesini İnsani Gelişme Endeksi (Human Development Beşeri sermaye; üretime katılan işgücünün sahip olduğu ve diğer üretim faktörlerinin daha verimli kullanılmasına imkân veren bilgi, beceri, tecrübe ve dinamizm olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu değerler, yeni teknolojilerin bulunması ve etkin bir şekilde kullanılmasına yol açmakta, böylece ekonomik büyüme artmakta ve ülke ekonomisi daha hızlı gelişebilmektedir. Beşeri sermaye ekonomik olan ve olmayan çok çeşitli yararlar sağlar. Özellikle en büyük yararlarından bazıları daha iyi sağlık, daha uzun ömür ve toplum yaşamına daha fazla katılımdır. Sürdürülebilir refah bir ülkenin diğer kaynaklarının yanında beşeri sermaye değişimleriyle de ilişkilidir. OECD beşeri sermaye stokunu parasal olarak tahmin etme çalışmaları yürütmektedir. Bu göstergeler okullaşma ve yetkinlik AĞUSTOS 2012 39 gibi fiziksel göstergeleri temel alır. Beşeri sermaye stoku fiziksel sermaye stoku ile karşılaştırıldığında yararlı olmaktadır. Ülkeler arasında beşeri sermayeyi ölçmek için kullanılan veri kaynakları çok çeşitlidir ve tahminler araştırmalarla sınırlı kalmaktadır. Ayrıca beşeri sermaye ölçümünde kullanılan ölçüler de ülkeden ülkeye çeşitlilik göstermektedir. Fiziksel göstergeleri genel olarak eğitim istatistiklerinden elde edilen geleneksel göstergeler oluşturmaktadır. Parasal ölçüler için ise gelire dayalı yaklaşımlar ön plana çıkmaktadır. Doğal Sermaye: Konferansın doğal sermaye başlıklı oturumunda toplumların varlıklarını oluşturan en önemli bileşenlerden biri olan doğal kaynak sermayesi ve bu sermayenin nasıl ölçüleceği ele alınmıştır. Doğal sermaye ve doğal sermayenin ölçümüne ilişkin tartışmalar ağırlıkla; doğal kaynakların sürdürülebilir ve verimli kullanımının, doğal kaynak kullanımı ve çevresel etkilerin ekonomik büyümeden ayrıştırılmasının (decoupling) ve bilgiye dayalı çevresel karar alma süreçlerinin önemi ve bu alanda öne çıkan çalışmalar olan Çevresel-Ekonomik Hesaplamalar için Uluslararası İstatistik Standartları (SEEA) ile OECD’nin Yeşil Büyüme Göstergeleri ekseninde gerçekleşmiştir. Gelir eşitsizlikleri, iş ve kazançlar, hanehalkı gelir ve dağılımı, subjektif refah, sosyal bağlantılar ve sivil katılım, bölgesel ve kentsel boyutlar, çevresel sermaye, beşeri sermaye ve nüfusun yaşlanması: ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik ise paralel çalıştayları oluşturan başlıklardır. Konferansta, OECD’deki toplumsal ilerlemenin ve refahın ölçümüne ilişkin çalışmaların “Küresel Proje” (Global Project) adıyla 10 yıl önce başladığından, bu çalışmalardan sonuncusunun geçtiğimiz yıl tanıtımı yapılan “Daha İyi Yaşam Girişimi” (Better Life Initiative) olduğundan, bu girişimin amacının ise toplumsal ilerlemenin haritasını çıkarmak ve politika yapma süreçleri için “piyasanın, 40 AĞUSTOS 2012 ortalamanın, şimdi ve buradanın ötesinde” bir bilgi sistemi oluşturmak olduğundan bahsedilmiştir. Yine bu Girişim kapsamında yer alan ve kamuoyuyla ilk kez bu konferansta paylaşılan “Hayat Nasıl” Raporu (How’s Life Report) OECD’nin yürüttüğü Küresel Projenin sonuçlarını yansıtmakta olup yaklaşık 40 ülkede insan yaşamının detaylı bir fotoğrafını sunmaktadır. İnsanların maddi yaşam koşulları ve yaşam kalitesine ilişkin ilk defa bu kadar fazla sayıda göstergenin uluslararası seviyede bir araya getirildiği bu raporun daha önce yayınlanan Stiglitz Raporundaki tavsiyeleri dikkate alarak hazırlandığı ve geçtiğimiz Mayıs ayında hayata geçirilen “Daha İyi Yaşam Endeksi” adlı interaktif aracı beslediği belirtilmiştir. OECD’nin Hayat Nasıl Raporu refahı, yaşam kalitesi ve maddi yaşam koşulları ana başlıkları altında toplam on bir açıdan aşağıdaki gibi ele almıştır: İNSAN REFAHI Farklı insanlar için farklı sonuçlar (eşitsizlikler) Yaşam Kalitesi 1) sağlık durumu 2) iş-yaşam dengesi 3) eğitim ve beceri 4) sosyal ilişkiler 5) sivil katılımcılık ve yönetim Maddi Yaşam Koşulları 9) gelir ve varlık 10) iş ve ücret 11) barınma 6) çevre kalitesi 7) kişisel güvenlik 8) subjektif refah REFAHIN ZAMANLA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİĞİ (sermayenin farklı biçimlerinin korunması gerekliliği) • doğal sermaye • ekonomik sermaye • beşeri sermaye • sosyal sermaye Yukarıdaki çerçevede belirlenen konulardaki göstergeler seçilirken şu kriterler uygulanmıştır: • Göstergelerin İlgililiği - yüzeysel geçerlilik (face-validity): ölçülmesi amaçlananı kapsama kapasitesi - kolay anlaşılabilirlik ve tartışmasız biçimde yorumlanabilirlik - politika değişikliklerinde uyumlanabilirlik - nüfus gruplarına göre ayrılabilirlik • Destekleyici Verinin Kalitesi - resmi ve iyi yapılandırılmış veri kaynağı - karşılaştırılabilir/standart tanımlar - maksimum ülke kapsayıcılığı - tekrarlamalı (rekürsif ) veri toplanması Konferansta, GSYİH’nin ve diğer makroekonomik değişkenlerin insan hayatına ilişkin gerçekliği tamamen yansıtamadığının artık kabul edildiği belirtilmiş ve bu konuda “asıl önemli olanın bir ülkenin yaptığı sağlık harcamalarından ziyade o ülkedeki insanların sağlıklı olup olmadığıdır” örneği verilmiştir. GSYİH artarken pek çok insanın eskisine oranla daha iyi hissetmediğini, yaşam kalitesinden bahsederken de sadece gelir ve refahtan bahsetmemek gerektiğini; örneğin etkili ulaşım, sağlık, eğlence ve temiz çevre gibi kavramların, yaşam kalitesini etkileyen faktörlerden bazıları olduğu dile getirilmiştir. Ekonomik göstergeler düşünüldüğünde GSYİH’nin bir ülkenin mal ve hizmet üretme kapasitesini ölçen bilinen en etkili gösterge olduğunu ancak GSYİH’yı diğer istatistiksel göstergelerle tamamlamanın bir öncelik olması gerektiği üzerinde durulmuştur. Bunun için Birleşmiş Milletler’in İnsani Gelişme Endeksi’ni (HDI) oluşturduğundan, OECD’nin Toplumların İlerlemesinin Ölçümü üzerine küresel projeyi yürüttüğünden, Fransa hükümetinin Joseph Stiglitz başkanlığında Ekonomik Performans ve Sosyal İlerleme Komisyonu’nu kurmuş olduğundan ve Avrupa Komisyonunun GSYİH ve Ötesi konferansını düzenlediğinden bahsedilmiştir. Ayrıca ortalamaların ötesine bakabilmenin ve nüfus grupları arasındaki gelir eşitsizliklerini değerlendirebilmenin önemine vurgu yapılmış, yaşam koşulları ve bu koşulların doğrudan bireylerce takdirini yansıtabilmek için hem objektif hem de subjektif konuların önemli olduğu belirtilmiştir. Bu doğrultuda OECD’nin odaklandığı noktalar şu şekilde sıralanmıştır: • Sadece GSYİH değil, hanehalkı ve insanlar, • Girdi veya çıktılar değil, nihai etkiler, • Ortalamanın yanı sıra eşitsizliklerin değerlendirilmesi, • Refahın objektif ve subjektif unsurlarının birlikte içerilmesi. Konferanstan çıkarılacak temel sonuç ise; ülkelerin refahının ve ilerlemesinin belirlenmesinde sadece mal ve hizmet üretebilme kapasitesinin (GSYİH) ölçülmesinin yetersiz olduğu, bunun yanında doğrudan üretime bağlı olmayan faktörlerin (sağlık, eğitim, çevre, gelir dağılımı) de incelenmesi gerektiğidir. Çünkü sadece üretilen mal ve hizmet miktarını ölçmek gerek bir ekonominin verimliliğini yansıtma anlamında gerekse politika üretme süreçlerinde yetersiz kalmaktadır. Bu bağlamda genel kabul görmüş GSYİH ve verimlilik gibi göstergeler nispeten geleneksel kalmakta ve bu tarz göstergelerin; gelir dağılımı, subjektif refah, eğitim, sağlık, çevre, beşeri sermaye gibi boyutlarla birlikte incelenmesi gerekliliği ortaya çıkmaktadır. Konferansın beşeri sermayenin ölçülmesi ile ilgili kısmında da; beşeri sermayenin sosyal politika, işgücü piyasası, eğitim gibi konularda etkileyici faktör olmasının yanı sıra ekonomik büyüme ve verimlilikte de belirleyici bir rol oynadığı ve toplam faktör verimliliği hesaplamalarında fiziksel sermaye stokuna ek olarak beşeri sermaye stokunun da kullanılması gerektiği gündeme gelmiştir. AĞUSTOS 2012 41 Güney Kore Milletvekillerinden Oluşan Heyet Bakanlığımızı Ziyaret Etti Güney Kore devleti tarafından 2005 yılından bu yana uygulanan teknik işbirliği amaçlı Bilgi Değişim Programı kapsamında Türkiye’de gerçekleştirilen üçüncü proje olan ve Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğünce başlatılan işbirliği projesi ile ilgili memnuniyetlerini iletmek ve sanayi alanında iki ülke arasında olası işbirliği alanlarını görüşmek üzere ülkemize gelen G. Kore heyeti, 6 Ağustos 2012 tarihinde Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığını (BSTB) ziyaret etti. G. Kore Ulusal Meclisi Strateji ve Maliye Komisyonu Başkanı Kang Ghil-Boo Başkanlığındaki heyette, Milletvekili ve G. Kore Ulusal Meclisi Strateji ve Maliye Komisyonu Başkan Yardımcısı Na Seong Lin, Milletvekili ve Kore Ulusal Meclisi, Strateji ve Maliye Komisyonu Başkan Yardımcısı Kim Hyun Mee, Strateji ve Maliye Bakanlığı, Planlama ve Koordinasyondan sorumlu Bakan Yardımcısı Kim Kyu Ok, G. Kore Ulusal Meclisi Strateji ve Maliye Komisyonu Direktörü Cook Kyung Bok, G. Kore Eximbank Kıdemli Yönetici Direktörü Shim Seop, Kore Eximbank Ekonomik Kalkınma İşbirliği Fonu Grup Direktörü Moon Jae Jeong ve Kore Eximbank Ekonomik Kalkınma İşbirliği Fonundan Lee Dong Uk yer aldı. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu tarafından kabul edilen heyetle gerçekleştirilen toplantıya Verimlilik Genel Müdürü Anıl Yılmaz, AB ve Dış İlişkiler Genel Müdürü Ayhan Karaca ile ilgili uzmanlar katıldı. Bakan Yardımcısı Prof. Dr. Davut Kavranoğlu, konuk heyet başkanı Kang Ghil-Boo ve beraberindeki heyeti ağırlamaktan duyduğu memnuniyeti ifade ederek başladığı konuşmasında, bilim ve teknolojinin insanlığın yararına kullanılması için ülkelerin yakın işbirliği yürütmeleri gerektiğini belirterek, işbirliklerinin kurulması ile sürdürülebilir büyümenin yakalanabileceğini ve bunun her iki ülke için de son derece önem arz ettiğini ifade etti. 42 AĞUSTOS 2012 Görüşmede G. Kore heyeti, Bilgi Paylaşım Projesinin hayata geçirilmesinden duydukları memnuniyeti ifade etti ve çalışmaların gidişatına ilişkin görüş alışverişinde bulunuldu. BSTB yetkilileri ise projenin takvime uygun şekilde devam ettiğini belirterek, önceki projelerin de tecrübesine dayanarak projeden başarılı sonuçlar alınması beklentilerini ifade ettiler. G. Kore heyeti ayrıca,“Türkiye Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti Arasında Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Çerçeve Anlaşma”ile“Türkiye Cumhuriyeti ve Kore Cumhuriyeti Arasında Mal Ticareti Anlaşması”nın, 1 Ağustos 2012 tarihinde Ankara'da imzalandığını ve bu antlaşmalardan duydukları memnuniyeti dile getirerek, Anlaşmanın iki ülke meclisi tarafından kısa vadede onaylanması ve kapsamının hizmet ticareti ile yatırımlara da genişletilmesi dileğini iletti. Toplantıda Prof. Dr. Kavranoğlu, Türkiye’nin enerji ve vergi politikalarına ilişkin bilgi vererek ülkemizdeki yeni teşvik paketine dikkat çekti ve teşviklerde yerli yabancı ayrımı olmadığını belirtti. Kavranoğlu, iki ülkenin de doğal kaynaklarının yetersizliğini dile getirerek, mevcut durumda işbirliğinin yoğun olarak görüldüğü otomotiv sektörünün dışındaki sektörlerde de –özellikle nükleer enerji başta olmak üzere temiz kömür teknolojileri ve yenilebilir enerji ile bilim ve teknoloji alanlarında- işbirliğine gidilmesinin fayda sağlayacağını ifade etti. VGM tarafından yürütülen“Bilgi Değişim Programı” (KSP) Kapsamındaki Proje Finansmanı G. Kore Eximbank’ın katkılarıyla G. Kore Strateji ve Maliye Bakanlığınca karşılanan proje ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından hayata geçirilecek“Ulusal Verimlilik Stratejisi”çalışması ile“Eko Verimlilik Merkezi Kurulması”çalışmaları için Güney Kore deneyimleri ışığında bir yol haritası çizilmesi planlanmakta ve Türkiye’de konuyla ilgili mevcut durum ortaya konarak, mevzuat, insan kaynağı ve teknik anlamda ihtiyaçların belirlenmesi hedeflenmektedir. İçinde KOSGEB tarafından yürütülecek eko-endüstriyel parklarla ilgili bir bileşen de bulunmakta olan projenin ilk aşaması 16-19 Temmuz 2012 tarihleri arasında İstanbul ve Ankara’da yapılan çalışmalarla tamamlanmış olup ikinci aşamada Ekim 2012’de G. Kore’de çalıştay, seminer ve saha ziyaretleri gerçekleştirilecektir. Ocak 2013’te ise Türkiye’de düzenlenecek kapanış toplantısı ve sunulacak final raporu ardından projenin tamamlanması öngörülmektedir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK Arasında ‘Ar-Ge’ İşbirliği Protokolü İmzalandı TÜBİTAK arasında imzalanan bu anlaşmayla büyük bir sinerji doğacaktır” dedi. Bu protokolle, 10 yıl içinde sanayileşmeyle ilgili çok önemli mesafeler kat edilecek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün ile Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) arasında 13 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilen İşbirliği Protokolü İmza Töreni'ne katıldılar. Bu anlaşmayla büyük bir sinerji doğacak Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün konuşmasında, Türkiye’nin uzun yıllar boyunca ihtiyaçlarını dışarıdan karşıladığını, potansiyelini açığa çıkarma konusunda biraz geri kaldığını belirtti. Bugün itibariyle ise Türkiye'nin büyük bir potansiyeli, imkanları ve kaynağı olduğunu anlatan Ergün, ihtiyaçların da gün geçtikçe büyüdüğünü söyledi. Ergün, Türkiye’nin 10 yıl önceki üretim ve ihracat rakamlarıyla bugün aynı alanlarda yakalanan rakamların karşılaştırıldığında, arada önemli bir fark olduğunu vurgulayarak,“130 milyar Dolar üretim yaparken ihtiyacınız olan enerjiyle 800 milyar Dolar’lık üretim yaparken ihtiyacınız olan enerji aynı mı? Değil... Şimdi hedeflerimiz var. Fert başına 20 bin Dolar milli gelir seviyesini aşmak istiyoruz. Bu da 2 trilyon Dolar üretim, 500 milyar Dolar’lık ihracat demek, enerji demek... Bu üretimi, bu ihracatı enerji olmadan gerçekleştiremezsiniz”diye konuştu. Enerjiyle ilgili tüm imkanların birlikte değerlendirilmesi ve bunun da Ar-Ge ile yapılması gerektiğini vurgulayan Ergün, şöyle devam etti: “Önümüzdeki dönemin en önemli konuları; su, gıda ve enerjidir. Herkesin bu konularda arz güvenliğini sağlaması, kendi teknolojilerine sahip olması gerekmektedir. Hele bizim gibi ülkelerin bunlara daha fazla sahip olması gerekmektedir. Dünyada iddiası olmayan, ‘azıcık aşım ağrısız başım’ diye düşünen kişiler olduğu gibi ülkeler de olabilir ama biz öyle bir ülke değiliz. Bizim ağrısız başımız olmaz. Bizim başımız şu veya bu şekilde bu coğrafyada, büyük bir ülke olarak ağrır. Ağrıyor da zaten ama bu coğrafyada ayakta kalmak, güçlü olmak zorundayız.” Enerjinin, Türkiye'nin büyümesindeki en önemli sektörlerin başında geldiğini söyleyen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız şunları kaydetti:“Diyelim ki rüzgar santrali... Eğer siz tribün ve jeneratör kısmını yapamıyorsanız, burada yine yatırımları ithal kaynaklarla yapmak zorunda kalıyorsunuz. Bu bir paradoks, bunu aşmak zorundayız. İşte bu yaptığımız protokoller ve bunun çerçevesinde yapılacak yatırımlarla, Türkiye'nin yalnızca rüzgarla alakalı karar verilmiş ve lisansa bağlanmış yatırımlarında minimum 15 milyar dolarlık bir ithalatı kesmiş olacağız.”Bakan Yıldız, bugün yapılan protokolle beraber 10 yıl içinde sanayileşmeyle ilgili çok önemli mesafeler kat edileceğine dikkati çekerek, yatırımların mümkün olduğu kadar yerli kaynaklardan yapılması gerektiğini ifade etti. TÜBİTAK'ın vereceği desteğe çok önem verdiklerini dile getiren Yıldız, ''Ar-Ge faaliyetleriyle alakalı, tüm kurumlarımızla beraber yapılacak 15’e yakın bölümdeki destek için çok teşekkür ediyoruz'' dedi. 10 yıl içinde 10’a yakın proje TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak ise Türkiye için son derece önemli olan bir protokol imzaladıklarını bildirdi. Konu enerji olunca, çok fazla söze hacet olmadığını dile getiren Altunbaşak, Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu'nda alınan kararlar gereği enerjinin, ülkenin öncelikli alanlarından biri olduğunu söyledi. İmzalanan protokolle enerjide dışa bağımlılığı azaltmak istediklerini vurgulayan Altunbaşak, protokol kapsamında 10 yıllık bir zaman sürecinde 10’a yakın projeden bahsettiklerini bildirdi. Altunbaşak, protokolle birlikte en az yüzde 20'lik bir yerlilik artışı beklediklerine işaret ederek,“Enerji ile ilgili konularda hem ham madde hem teknoloji olarak çok büyük satın almalar yapıyoruz. Stratejik işbirliği çerçevesinde teknoloji transferi yapmak istiyoruz. Bunlara örnek vermek gerekirse termik ve hidroelektrik santrallerinin tasarımlarını da burada yapmak istiyoruz. Türkiye’nin teknolojide geldiği seviye bunun için yeterli” şeklinde konuştu. Konuşmaların ardından Bakan Ergün ile Bakan Yıldız, İşbirliği Protokolü'nü imzaladılar. İmzalanan protokolle, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile TÜBİTAK'ın, önümüzdeki 10 yıl içinde çok büyük Ar-Ge projeleri gerçekleştireceklerini belirten Ergün, bunun çok önemli bir karar olduğunu söyledi. Bakan Ergün,“Burada büyük bir Ar-Ge potansiyeli var. Enerji Bakanlığı ile AĞUSTOS 2012 43 Productivity Studies in Universities The Application of Productivity Management Systems in Industrial Enterprises as a Standard Using production resources in a sensible way without wasting and obtaining maximum output with minimum input are desirable situations for enterprises. In fact, these imply productivity in a simple sense. However, there exist many inputs and many variables needing to be taken into account within the enterprise. Other production inputs are also used besides labor and these inputs have close relations with production level individually or as a whole. Knowing the productivity rates of all inputs besides labor and monitoring their trends under different circumstances pave the way for changing the quantities to reach the best input combination and maximum production level when necessary. In other words, enterprises evaluate productivity as an indicator showing the efficiency levels of allocated resources like primary materials and supplies, labor, land, building, machine, equipment and energy. The aim of rendering this study a standard is to make enterprises reach their desirable productivity levels since standardization is a task of setting up and implementing rules in order to obtain economic gains by the collaboration of all related parties. In addition, it also eliminates the ambiguity and the chance factor characterized in human mind by primitive relations. Thereby, standardization has a special importance in terms of agreement and perception between people. 44 AUGUST 2012 Sustainable Campus Implementations in Turkey and the World “Sustainable Campus – Green Campus” implementations that aim to use environment friendly and energy saving methods, to serve all academicians, university students and graduates and especially the economy and the nature of the country better and to contribute sustainable development by creating environmental awareness have become widespread rapidly in the country and the world. Universities have two important missions regarding the solutions for complicated environmental problems that today’s world faces. First of all, they have the mission of being prototype for other institutions in terms of sustainability since they also have pressure on the environment directly by consuming energy and producing waste during utilizing the offices, classes and laboratories for education and research activities and indirectly by consumption and transportation of its students. The second important mission is about their roles in continuous learning by raising leaders and generating a living laboratory, in decreasing the environmental effects by handling new technologies with the sustainability concept as a guide for new implementations and methods and in total in the formation of a more sustainable society. Beneath the eagerness of campuses to be sustainable, there lie many factors such as economic factors, indoor quality, descending nonrenewable energy resources, ascending energy costs, ecological effects of global energy usage, new technologies, global concern and awareness level, environmental pollution, climate change and ecological health. On the other hand, there are some difficulties in the way to sustainable campus. This tough task can only be performed by a successful planning and implementing process including campus management unit, academic and administrative staff, students and local society. These difficulties can be listed as follows: perception of the importance and urgency of sustainable development, availability of information resources, consumption cost which is almost invisible, littleness perception of role of individuals, belief in that every movement towards protection brings cost more than benefit. The Key for Productivity is the Collaboration between University and Industry? Firms in Turkey have to behave cautious and be productive since they are threatened by the severe competition of firms in China and India. The clustering project of Çankaya University can be handled in this perspective. The central role is given to the university in this project depending on the belief that universities have responsibilities in all areas in its region. The circle around the university is reserved for the related sector and the bigger circle is for the public. In other words, the public, related sector and the university are the main actors of the cluster. Local administrations, non-governmental institutions and labor organizations are also natural members since the target of this organism is to increase the welfare of the region. Achieving this target requires coalition of the mentioned parts. Productivity increases have special importance since they enable the firms to increase wages, to pay for social security contribution, to reserve capital for research and development… etc. In the clustering model, common purchase is suggested to Small and Medium Enterprises (SMEs) in order to decrease their costs. Otherwise, firms have to pay for the logistic individually for small amounts of raw materials. This is especially significant for firms which import their raw materials. İŞİM cluster in OSTİM is a successful instance for these organizations. These organisms depend on voluntariness of the firms, as expected. In this regard, there exist some problems concerning cooperation culture in Turkey under competition atmosphere. Likewise the habit of working regularly under discipline is also a problematic area in the country. If these features could be settled down, then our firms would become more productive. Bilkent University University-Industry Cooperation Implementation and Research Center which was founded in 2010 aims to be a model in Turkey by their cooperation studies between institutions and to gain favor in education, science and economy by proactive solutions. Bilkent University Industrial Engineering Operational Research Student Club which was founded in 1992 by the students in Industrial Engineering Department tries to produce a social environment for the students while strengthening their relations with professional and academic worlds. Gazi Industry Society which was founded in 1996 by the Industrial Engineering students aims to prepare the interested students for tomorrows’ professional life. It has also taken an active role in Productivity Days contributing to productivity discussions. Hacettepe University Industry and System Society which was founded in 2000 by the Industrial Engineering students aims to contribute to the extensive knowledge of managerial and engineering disciplines and to social and personal development of its members. METU Productivity Society which was founded in 1992 by the leadership of Prof. Dr. Canan Çilingir organizes 10 different projects every year and has been in contact with 3 thousand colleagues. TOBB-ETÜ Industry and Productivity Society which was founded in 2005 in collaboration with National Productivity Center of the time aims mainly to draw attention to productivity concept with its activities and increase the awareness about the subject. Uludağ University Industrial Engineering Society which was founded in 1995 takes productivity as a symbol of their discipline and tries to meet the expectations of students and business environment more efficiently every year. AUGUST 2012 45 SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS Kaynak: TÜİK- Source: TURKSTAT Kaynak: Merkez Bankası- Source: Central Bank of the Repuclic of Turkey 46 AĞUSTOS 2012 BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS Kaynak: (OECD, MSTI;2011)- Source: (OECD, MSTI;2011) Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT AĞUSTOS 2012 47 ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS Seçilmiş AB Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortlama Yıllık Değişim Oranları / Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth for Selected EU Countries Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri, EUROSTAT. Source: National Productivity Statistics of Turkey, EUROSTAT OECD Ülkelerinde Büyümeye Katkılar, 1985-2009 Ortalaması / Contributions to Growth in OECD Countries , 1985-2009 Average Kaynak: OECD Factbook 2011: Ekonomik, Çevresel ve Sosyal İstatistikler ve Verimlilik Genel Müdürlüğü Hesaplamaları. Source: OECD Factbook 2011: Economic, Environmental and Social Statistics and General Directorate for Productivity Calculations. 48 AĞUSTOS 2012 ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2005 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2005 Ave.=100) Toplam Sanayi / Total Industry Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying Sanayinin Kısımları/ İmalat / Manufacturing Sections of Industry Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme ... / Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods Ana Sanayi DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods Grupları / Main DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods Industrial Groups ENJ – Enerji / E- Energy (MIGs) SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı... / Manufacture of wood and of products of wood and cork... Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı / Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) / Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı / Manufacture of computer, electronic and optical products Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c. Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı / Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment Mobilya imalatı / Manufacture of furniture Diğer imalatlar / Other manufacturing Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment 2006 2007 2008 2009 2010 2011 104,5 97,0 104,5 119,0 104,6 101,4 104,9 102,9 102,1 101,0 102,0 117,4 103,9 101,3 109,3 115,6 105,7 107,2 107,4 112,6 107,7 95,0 107,6 128,4 106,2 106,0 106,7 107,0 108,5 98,5 109,2 127,2 98,8 107,1 95,1 131,2 106,7 114,3 106,2 116,6 107,4 101,3 106,3 136,5 104,3 110,7 105,7 112,7 106,2 97,5 117,1 155,9 94,5 99,0 92,7 153,7 105,6 116,0 99,4 109,3 107,0 105,7 104,6 136,5 104,8 116,1 111,0 112,9 90,6 95,1 116,1 137,3 97,1 105,4 95,8 184,7 114,7 127,4 82,3 112,9 115,8 102,7 117,9 130,8 117,2 130,1 114,7 135,3 116,6 97,5 103,1 146,2 102,9 111,9 104,7 212,7 117,2 126,8 85,9 122,9 119,8 102,8 117,9 130,8 110,5 119,1 109,1 141,5 106,7 99,6 99,9 137,0 98,8 108,6 104,1 247,3 121,9 139,9 95,8 123,7 2012 1. Çeyrek 1st Quarter 114,4 94,4 110,9 156,9 110,5 119,1 109,1 141,5 106,7 91,0 86,8 152,2 95,0 103,6 100,8 230,3 122,5 124,2 86,5 119,8 109,3 119,4 123,5 129,1 127,9 131,1 136,6 98,4 103,1 109,8 100,6 102,2 113,5 95,6 103,0 107,3 94,8 104,0 100,1 104,0 113,4 105,7 108,2 116,8 104,0 98,8 96,9 105,8 102,4 108,5 100,5 91,9 103,7 112,5 110,5 80,1 107,2 104,8 102,4 110,1 92,4 126,6 91,4 74,3 107,2 105,2 103,7 188,5 116,0 119,4 128,8 69,9 100,0 95,6 102,8 197,7 133,6 141,8 95,0 64,7 102,9 85,4 90,4 122,5 137,0 149,2 91,8 84,7 119,9 107,2 113,3 126,1 136,4 171,1 99,1 91,5 130,6 114,5 117,8 162,3 154,1 174,3 89,5 78,0 122,0 112,6 109,4 125,5 130,4 159,2 85,9 T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) - Faks: (312) 427 30 22 - Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr - internet: http://vgm.sanayi.gov.tr