arter pdf için tıklayınız
Transkript
arter pdf için tıklayınız
içindekiler içindekiler 02 Sevgili Meslektaşlarım... Prof. Dr. Aytuğ ATICI FA AL T 03 Oda Faaliyetleri 10 Başkanlar Toplandı 13 Mersin’de Görev Yapan Hekimlerin Sahibi Mersin Tabip Odası adına Dr. Aytuğ ATICI 10 n tarihine bakmak istersek kayıtlar ına bakmam tarihide n bu yana başkanl yapan tüm ık hekimle rimizi arayıp odamıza ettik. Tümdavet başkanl arımız davetim ize cevap verdi. Bazı başkanl nedeni ile arımız mazeret anılarını katılamayacağın leri ı ama o ve yazılı yazılı olarak bildirece döneme olarak odamıza klerini belirtile ait anılarını kendi döneml r davetim ilettiler. Bazı başkanl ize katılaca arımız ise erine ait klarını bildirdil bizzat 2 Kasım 2010 Salı er. olarak odamızd akşamı yönetim başladık a kurulu . Bu hekimbaşkanlarımızı hiç görmem bekleme ağabeyl ye iş ve tanımıyo erimizin odamıza Dr. Cevat rduk. İlk kimisini diğer başkanl Dedeoğ olarak lu geldi, arımızda teker teker daha sonra odamızı ız bize mutlak a ışık tutacak tır” onurlan dırdılar. eskimey Zeki en dostların Müren’in dediği ardında sohbeti gibi n ve tanışma toplantı dönem başkanı nın nın Daha sonra amacı ile ilgili mız Prof Dr Aytuğ kısa sohbet döneml havasın bir bilgi verdi.Atıcı erine ait anılarını da başkanlar kendi anlatma ya başladıl ar. Dr. Cevat Dedeoğ lu 1972-19 O dönemd 74 için telefonl e üyeler çok çok güzel a insan toplardıazdı. Kongre yapmak geçerdi. kişi mutlaka Atatürk k ama 14 Martlar Anıtı önünde bulunur Balosun duk. a yönden günlerce önce Hanımlar 14 8-10 Mart sıkıntım hazırlan Dondur ız vardı. ırdı. Maddi macı Mühend Tabip odasınınHalil’in sırasınd islerle a apartma beraber yeri Oktar’ın n altında evinin altınavardı. Daha Daha sonra taşındı. sonra Dr. Daha sonra Akdeniz Hastane Eski Mersin Kayhan eviydi. si’nin plaj yolundaMühendis ve Teknike oraya taşındı. ki yere rler Derneği taşındı. Biz diş tabipler ile inin YO RU 18 Türk Erkeklerinde Erken Boşalma Sorunu ve Güncel Tedavi Prof. Dr. Selahittin ÇAYAN de z! 1923 nin, yaşıyoru devrimi biz henüz Burjuva sürecini şmiş gecikmiş ara çözüm olarak , şimdi gerçekle de lmek için çökmüş sermaye z. 1923’ler i” model minin batıya yetişebi yaşıyoru ığı “devletç kapitaliz Güvencesiz, bir ülkede iyeti’nin kuruluş uygulad 19.yy’ın vahşi aları, üştür. Cumhur kurumlarının Artık “başka” e dönülm işçi uygulam yeniden Türkiye tarzı, rinin ve modelin taşeron başlayan birikim eyiz. nin, değerle sağlayan kazalara yaklaşım nu evresind felsefesi bu olgunun ndaki ucuz emek ünün son de kuruluşu ocakları a uygulamaları çözülüş iyet 1923 üzerine devam ı’nın maden sızlaştırm ları ıdır. “Artık Cumhur için sendika dayanak “1923 de Osmanl ştirmek binlerce somut kanıtlar ı temel ir”(1) bilinen leri” sağladığ karı azamile yitirmişt için bulunan Türkiye yıl a “yöntememeği ak ştır.” (2)15 etme şansını Elde edilecek da ucuzlatm ü durdurm artık tıkanmı in ne kadar amaçla Bu daha ir. a zaman çöküşün emeği ndirmen açıkça hikâyed tarih boyunc iyeti cevabı ıştır. Cumhur bu değerle ımız son yıllarAKP yıllık bilinen olanlara ler kullanılm işçilerin bugün önce yapılmış u yaşadığ yöntem gasp edilecek erinde i (bunu olduğun minin madenl bileklerinin en vahşi yerinde “Refah hareket zaman sistemi, elmas ı Batı kapitaliz i. ayak gösterd gerekir) dininin oynadığ k üzere Kölecilik rını önleme grevci işçilerin olarak okumakProtestan ile emeğin ye’nin laiklik min ması, kaçmala sinde r…Türki çalıştırıl Yalnızca “sopa” kçe gelişme takımı kapitaliz ni oynatıyo kırılarak büyüdü nması v.s! rolü İslam’a tefeci ve hırsız üzerinde geliştiği arı “ikna edici” kurşunla esinin maliyeti daki hırsızlıkl temel sözel, r, sağlık iddiasın üzere bir ahlaki nedenle kendiadıkları ucuza devşirilm şsa ı ikna etmek Örneğin hekimle dır. Bu batıda belli insanlar miştir. k” söylemi başlamı zorunda nedeniyle başaram(yani da bilmek Refah’ın lıkları sında diller geliştiril rı için “kutsallı atılacak kazığın ın ve ahlaksızsermeye birikimi de başarma çalışanla emekçilerine . Dinsel inançlar da, t açık ki, tler, kapitalis İslami ahlak temelin (3) Şu da u gösterir edildiği koşullar bu sağlık ) olduğun AKP’nin bir taraf yoktur.” dışında hüküme son aracı çok geliyor k bir kaçı , ticarete alınıp satıldığı şaşılaca nin daha ince se ülkelerin da siyasete“uygun fiyata” kalmış ki, insan olabildiğ ne neredey ve güçlerini sermaye Adalet, her şeyin kutsal olan kutsallık söylemi de emeğin aktadır. tüm yetki bunun için ası, iki yüz yılda neden hala çıkarlar için, politik e kullanmgerçekleşmeyen hayatı kazanm bile a uyor? Ticari amaçlı, salt eye sağlığı, lması yönünd ucuzlatı grupları arasında çok kazanırs konuşul i altında hegemonya kurmakinsanı öldürtm n sermaye a da sermaye sadaka projesin binlerce çiğnene da bölgede yüz düşen kalkınm onların nu için bir laf, payına ı ağızların pozisyo politikac hala inanan varsa bir kırık ek eğer, kitlelerin Düşünm erine ktadır. hazır malum gerek. Orada söyleml i Yeniden anlatma kutsallık omuna bakmak Türkiye’y sf. 10 an 1.T. Akçam ı 1995 Kromoz 21. Yayınlar ı yatırımd Birikim parça olabilir! sağlığa yapacağ öncelikle sf 49 nin elbette ndür. 2.Aynı kitap Sermaye azamileşmesi ile mümkü sf 172- 173 olması k için askeri karın işgücü alacağı 3.Aynı kitap geçirme rin ucuz hekimle ları neyi ni sancısız Politika Geçiş dönemi yılın Sağlık Son yedi tleşme ürüyor? n kapitalis dönüşt da yaşanıla Batıda 19.yy Dr. Gürsel 20 Adalet ve Kalkınma mı? Azgın Kapitalizm mi? Dr. Gürsel ERKILINÇ Erkılınç MERSİN TABİP OD MUT GÜ LNAR GEZ ASI İSİ kemal 24 Mersin Tabip Odası Mut - Gülnar Gezisi Mustafa Kemal DOĞAN, Sedef Kayahan MUT Doğan - Zİ ODASI GEZİSİ TABİP AMUR MERSİN BOZYAZI AN IK AYDINC Suyunda Son Durum: 2010 Ekim Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT 29 Mersin Tabip Odası mersintabipodasi@mersintabipodasi.org.tr arter@mersintabipodasi.org.tr Not: Bu dergideki reklam ve ilanlarda sözü edilen ürün ve hizmetlerin etkinliği ve niteliği Mersin Tabip Odası garantisi altında değildir. Yazıların sorumluluğu yazarlarına aittir. 30 Türk Tabipleri Birliği 59. Büyük Kongresi’nden İzlenimler 31 Yeniden Merhaba 28 • Mersin’i 185 milyon n Tarsus Berdan m3 su depolay Çayı vardır. üzerind abilen bir e su havzası • Su görülmehavzasının debisi olarak iki diği “Kadıncık” yüksek ve kirlenm kolu vardır. ve “Cehenn enin em Deresi” • Havzanı n kaynakl durumu yaşanm nda en kurak arı, mevcut kullanım yıllarda ayacak bile dereced • Su e yüksek susuzluk debiye bölgesinhavzası, hem Mersin sahiptir. hem de karşılaya in içme kullanm Tarsus bilmekt a suyu ihtiyacın • Su havzasın edir. ı canlı girişini ın etrafınd a bazı bölgele önleyec yoktur. ek mutlak koruma rde • Havzanı bandı n çevresin yapılma Kamula ktadır ve birkaçin %1-2’sinde ştırma çalışma yerleşim tarım • Baraj gölünde ları devam yeri mevcut tur. etmekte n yapılan dir. analizle rde bugüne EKİM Odası Halk Sağlığı Komisyo n Başkanı kadar kimyasa l kirliliğe • Son rastlanm amıştır. görülmü yıllarda havzada ştür. tatlı su midyesi • Havzanı n güvenliğ • Havzanı ini DSİ sağlama n 1-2 hizmet ktadır. veren bir km güneyin de 26 su arıtma • Su tesisi yer yıldır kontrolüarıtma tesisinin almakta nü MESKİ işletmes dır. ini özel yapmak • Arıtma sektör, tadır. tesisind m3 ve en Tarsus’a 98 000 günde Mersin’e • Arıtma m3 su verilebil 292 000 tesisinin yapılan teknik donanım mektedir. öngörül işlemler içme ve ları ve getirebi en yasal mevzua kullanma suyu lmekted tın gerekler için ir. ini yerine • Arıtma tesisi 24 sürekli saat çalışan olarak suyun laboratu analizin • Ham için geçen suyun kullanım i yapmaktadır.varı ile süre yaklaşık a hazır hale gelmesi • Mersin’i 50 dakikad baraj gölüdürn şu an için ır. tek su kaynağı . • Mersin’d Berdan e kaçak çıkmakt adır (2008 su oranı yılındak %60’lara kadar • İleriki i durum) yıllarda barajı yapılma . aynı sı planlansu üzerinde başka • Mersin’e maktad bir ır. suyun girdiği Güneyk ilk deposu ent su deposu nda 20 yer olan mevcut olarak analizi 000 tonluk tur ve yapılma depodaki suyun su ktadır. • Depolar günlük sınırı olan dan çıkan su, Mersin’i verilebil Mezitli ve Davulte n batı mekted pe’ye kadar • MESKİ’n ir. in “İnsani hakkınd gereken a yönetmelik” tüketim amaçlı bütün analizleesasların sular sahip merkez a göre yapılma ri yapma laboratu • İl Sağlık varı vardır.kapasitesine sı Müdürlü oluşan ğü, ekipler örnekle Mersin’d MESKİ ri alıp, analizin e günlük görevlilerinden • Alınan i yapmak olarak su su numune tadır. sayısı mevzua ta göre 32 Nobel Ödüllü Yazar Necif MAHFUZ ve Hit Kitabı Kahire Üçlemesi... Çiğdem AYTÜRK 34 Gündem ve Sanat Bengi ÖZDÜLGER, Ali ÖZDÜLGER 35 Kayıp Aranıyor Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT Baskı: Güven Ofset Tel: 0324 231 14 16 guvenofset@superonline.com Mersin Tabip LİZ KURT / Mersin Merkez, köylere Tarsus ve içme Baraj Havzası ve kullanm Mersine bağlı analiz sonuçla, su arıtma a suyu sağlayanbazı rı Mersin tesisi, su depolar Berdan Komisyo Tabip Odası ı ve su Değerle nu tarafından Halk değerle ndirme ndirilmi Sağlığı almakta sonuçla dır. rı ve öneriler ştir. aşağıda yer ANA Tel: 0324 238 41 62 Fax: 0324 237 97 05 24 aralıksız nsında ambüla bu iş? dedik. diğeri 112 “Nasıl olur çalışan Biri acilde nı söyledi. acil ve 112’de ş. le boşalmı saat çalıştığı i nedeniy buralar olunca geçici Aile hekimliğ r aile hekimi için buralara sayıda hekimle bilmesi lmiş. “Yeterli acil İşlerin yürütüle r gönderi ihtiyaç oldukça er. hekimle her an, rını” söyledil görevle ca, na baktıkla tekrarlandığı hekim olmayın 112 çağrılarırında sık sık hekim hasta ve reklamla hizmeti, bir çalışma dan Banka ATMsaat hekimlik böyle bir gibi 7x24 yararlı olabilir dedik ve yanların gelsin ne kadar da? Kolay ortamın Devlet Bozyazı bahçesinde ayrıldık. zun üstünde . Hastane , şöyle içine Yolumu uğradık re si aciline ambülans bekliyor ventilatö an Hastane lı bir be, cihazınd tam donanım ik, ambu durumda. Vay z ne gezdird bir göz şey var ve çalışır ambülanslarımı ında kadar her ri kapsam 112 hizmetle MERSİN’D SUYUN E İÇME VE KU DA SON LLA DURUM: NMA Yrd. Doç. 2010 Dr. A.Öner İlk Yardım Merkezi Çalışmaları Özgür Çocuk Parkı Bitişiği Kurulu l nin evrense mesleği hekimlik ür. ın korunup örgütüd hakların Tabip Odaları ri ve özlükönemli bir meslek esi değerle nı mesi için görevleri yapabilm ği geliştiril rin tamamı üstlendi kadar hekimle Odanın ğu yerde i en yakınına için bulundu si, onlarınını yerinde görmes Bu yabilme koşullar ektedir. kucakla gerekm Tabip çalışma etmesi Mersin giderek ını tespit döneminde rı yerlerde ve sorunlar 2010-2012 rle rimizi çalıştıkla rimizi bize nedenle hekimle ık. İlk ziyaretle verdik. Odası olarak amaçlad a karar etmeyi yapmay 07:00’da ziyaret ilçelere saat olan e sabah Geziye en uzak yola çıktık. Prof. 2010 tarihind dan ’a doğru 16 Ekim en Anamur yönetim kurulun Şaşmaz, Gül Mersin’d C. Tayyar Tabip Odası Suna imiz Mersin Atıcı, Doç.Dr. Devlet ve sekreter Dr. Aytuğ Tülay demirüstünde Aydıncık genç Uzm.Dr. zun iki tane Yolumu . Acilde katıldı. sine uğradık Hastane ımızla hekim arkadaş ık. Birisi karşılaşt n geçici gelmiş, Tarsus’ta buraya görevle Mersin iki yıl önce inden Tıp Fakültes BİR olmuş mezun aşımız. meslekt izi Kendim Mersin tanıttık, an ce Tabip Odasınd izi söyleyin geldiğim Varsa er. sevindil çaylarını bir bardak çalışma içelim, hakkında ı koşullar istedik. ım konuşal unuz, “Ne yapıyors iz nasıl günlerin dedik, sen ” geçiyor? soran. misin bunu Adres: Kiremithane Mahallesi M.Arif Yavuz İşh. Kat: 4 33060 MERSİN Yönetim 40 Mizah 02 faturasın hekimi ı tasdik ediyord 38 uk. Tarsus’ta bir kısmı tane diş çekmiş. n bir çekim, Tabip Odası bir kısmı telefon edip diş aradım tamirat Başkanl Bana sigorta ığı bir devlet dedi. Eskiden hastane Demirta bir koruma verdiler. sinden ş Mahalle olurdu. hastanesi bir Dr. Yüksel Çay kahve geri dönüyo si’ndeki Burkuto söyledim rum. Sonra evine bırakıyo içiyor. ğlu Tabip koruma rum, plaket bu . O dönem doktorla Mersin’n Odası ilk önce istemed de temsilci Adana’y doldura dönemde verildi. r ön plandayiğimi odası seçimi a bağlıydı lik vardı. n hekimle hekimlere gümüş, Meslekte 25 dı. İlk parka giymişsivar. Gülnar’d 1968 yılında . re altın yılını 30 yılını n, bıyıklar an geldim, söz tabip ve Ali İçgören doldura Dr. Mustafa şilt verildi. sarkık Mustafa istedim doktor n dediler. olmayan Nihat Kuruloğ Ben de Sağlar, a söz İl Özel söyledim üyenizi lu tanımıyo vermiyoruz . katında İdaresi’ne ait rsunuz plaj yıllık diye 1978 Kirayı mimarla5 milyon kira yolunun zemin kullanılı döneminde Oda r ödüyord ödeniyordu. ilk bilgisay yor. Üyeler seçimle Dr. Asaf rinde posta ile hekimle ar orada alındı.u. Tabip Odası’na Yörük oy kullandı oy ri ile beraber oyları kabul divan başkanı Yan işlerle ilgilenird lar. dik. Dr. tarafta diş etmedil ydı. Nükleer Ayşe Vural er. Seçimle Mektupla i. alacaktı Santrale k. EntegreTece’de 14 dönüml sosyal Eylül dönemi karşı çıkan ri biz kazandı ilk hekim k. nde Dr. İbrahim bir tesis yapmak ük bir arsa yakalan benim. dı diye yakalandığımda için, Dal olmadı. 12 televizy Mesudiy onda haber kızıl doktor Dr. Mehme (daha önce e Mahallesi’nde yaptılar. t Korkut 14 Mart’ta bir tabip mühendislerle bağımsız olarak bir Validen meslekt odası lokali açtık. birlikteydik) randevu tıp balosu tertipliy aşlarımı vermeye Lokale aldık. Vali oruz. yolunda zda geliyord bayan beye Özel İdare’nin ile bir beygittik. Bizi 10 u. Sonrada ettiği lokal dakika davetiye bekletti bakmıyo sohbet ediyor, yerini birliktemühendislere n plaj lokal kapatıld . Vali tahsis bırakma r. Biz de arkadaş yüzümüze bile ı. Meslekt kullanmak üzere meslekt dan ayrıldık. larla beraber e belirli aşlara düzenle eski önce böyle plaket verilmey Soli yılını doldura davetiye dik. gıcık kapan 3 tane kuzu de 14 Mart Balosu bir uygulam n e başland a var mı ı. Dr. Enver ilişkilerle biriymiş. Dr. çevrildi. Vali balolard hatırlam Daha Sedat Tütüncü Şahin an ıyorum. arazi vardı.ilgilenirdi. Tömük ilk defa dış Doktorla ‘de 90 dönüml düşünd gayrime Mersin Tabip ra bir ük. Arsa nkul Odası’na beraber alınama site yaptıralım ük bir daire Camişeralarak odanın bir sayımız dı. Diş hekimle diye kendi malı if Mahalle 130’du. faaliyetl ri ile olan bir erine orada si’nde devam satın alınarak Mersin edildi. oda tabip Odası telefon 70’den rehberi fazla dernek, basıldı. oda, siyasi partinin bir rdı. Bugün n belki tepki toplarla lı işçisinde ır. ve büyük sendika maktad katıydı e çalıştırıl işçi o günün maliyetl taşeron sı’nın mış, daha az Sendika bin civarında hortlatıl üçte bir v Sağlık-İs yeniden m 300 yeniden “… DİSK/De göre, …toplaı yarı yarıya taşeron lmasının lüğün yasası diktatör mecburi hizmet in ucuzlatı piyasa alarına ı bugün ğu Bakanlığ re araştırm emeğin dışında hekimle olan Sağlık Sağlık Bakanlığ ile uştur. Hekimdayatmalar ının bulundu çalışanı aktadır. konulm yasal istihdam taşeron inin “sopası” politik, a taşeron işçi çalıştırm yolu eri… temini maları ve ekonom en çok ir. Bakanlığ emekçil eğitim kamuda nın en “akıllıca” edilmişt mekaniz ur… Sağlık sağlama . Alt yapıda,masa kurumd kâr hırsına teslim adan de tehdittir kalıcı olarak ın işsizlikle gelişme sağlanmkontenjanları firmalar elbette ında bir tıp fakülteleri kadrolar ştır. arı ile artırılmı başı talimatl keyfi olarak iki, üç kat, ehane muayen ahlaki Kamu ve birlikte icrası lı ise bu inin hekimliğ kadar tartışma sağlık için olarak ne edebilmek ahlakiliği yok sı sistemi ının aynı şekilde çıkarma a bakanlığ yönetmelik bir i ucuzlatm tartışılır hekim emeğin den başka ifadesin da yine açık bir hırsının az! ne olabilir? l davranmprofesör e Para duygusa ı öncelikl ye i sermaye Sağlık bakanlığ rın emeğin olmanın doktorla miş ehane çekeme peşkeş muayen çıkarttı. hırsla o topar verdiği eliğini apar e yönetm ” zihniyet r ve Sağlık “çağdaş ik bir sektördü rdığı göre ekonompara kazandı sahiptir. insan sağlığı ait bir öneme sağlığına l ölçüde insan duygusa zaman a Zaman yer alan ahlaki, a kazanm medyad sağlıkta para ğin er makalel ait acımasız gerçekli işlevi e bir sos düzenin yarayan geçiş esine gizlenm Şimdilik biz bir m, . görüyor eyiz ve vahşi kapitaliz e sürecind kları yeterinc Sağlık sigortat eski alışkanlı iş değil. kırabilm acımasız kapitalis in tümüyle sistemin bal henüz kendini ilişkileri edi; şimdilik “ağızlara Yeşil kart gösterm ndeyiz. çalma” ve temizlik dönemi sonra 112 çalma” ası da “ağza bal olarak güvenlik -İktidar arda ilk aşma, daha inde uygulam bir parçası. a da bu taşeronl birimler bağlı kuruluşl nin röntgen başlayan aldığınd den dönemi sağlama alanında laboratuar ve ştır.” kendini a umarız değişme çıkmış. 10 milyon Acil Servis, maya başlamı sağlık uygulam -2000 yılında 15 milyona a sistemi karını de uygulan lür. sürdürü kartlı, 2008 yılında işçi çalıştırmsermayenin ür Taşeron ekte, olan yeşil ) işçi ni düşürm Yarı köle statüsüd bakınız. Taşeron edir. ı maliyeti “… işini (EK 3’e izm ve ştirmekt işçilikte takım hakların azamile Vahşi Kapital işçilik! Taşeron yasal bir ortaya temizlik taşeron ek korkusu ile a lerinde bir durum hastane rı da 657 sayılı çalıştırm kaybetm a yönünde r kamu o sayıları aramam Bir zamanla thane çalışanla da li, ameliya ardı. 20 yıl önce lı işçiler persone iki tabi memurl azalmış sendika arın belki yasaya ı memurl bile oldukça maaşlar zaman onların ki, vardı 20 6 No’lu Tarsus Merkez Mersin yılında ve 4. 2010 bir emek a ciddi ödüllerin Sağlık Ocağı Bu n arkasınd bir Her başarını bir ekip vardır. çalışanlarına sağlık er vardır, emekçil ve emek veren ni öyküleri Ocağı . bakalım Sağlık Limonlu ’yi Erdemli Mersin yerde, Sağlık Ocağı yakın bir Limonlu denize Mersin yolun sağında geçince yeni hekimle rin geldiği yaşanm adığı öğrenild ve hekim Devlet sıkıntısı i. Daha Hastane önce sine gitmedi ği, hastane giden hastalar Karaman kart sistemiy içinde elektron ın artık le kayıtlı kaydedi ik hasta hasta sayısının ldi. arttığı Mut’a ile görüşmgelinir de Musa Eroğlu ne kadar eden olur mu? temizm Eroğlu’ndan iş, yolda Kalbimiz merkezinde bahsetmiştik,Musa ilçenin bir sarıldık karşımıza , ayak üstü çıkıverdi. yaptıkt Şöyle çıktık. an sonra Gülnarkısa bir sohbe t ’a doğru yola Öğleye doğru Devlet Hastane Gülnar temsilci si Başheki Doğan miz ve ile mi Dr. Mustafa ve merkez buluştuk. Gülnar Kemal Devlet Meslekt aile sağlığı merkezi Hastane aşlarımı si ni ziyaret şartlar altında z küçük çalışmak bir hastanede ettik. zorunlu taydı. Hekimle zor fiziki hizmet görevle kapsam rin çoğu rini yapmak ında meslekt taydılar. buraya gelmiş aşlarımı Odasına zın hiçbirin Konuştuğumuz ve öğrendi üyeliğinin olmadığin Mersin Tabip k. ını üzülerek görüşm Hemen orada eler yapıldı odaya işlemler ve en kısa üyelikle ilgili inin başlatılm sürede asına karar üyelik Sonuç verildi. meslekt olarak bu ziyaretle aşlarımı sorunlar zın çalışma rle ı arasında yerinde gözlend koşulları ve daha sıkı i. bu ziyaretle ilişkilerin Oda ile hekimle r kurulab kadar önemlirin düzenli ilmesi için olduğu olarak yapılma yıllardır ortaya çıktı. sının ne ülkemiz sağlıkta de dönüşü uygulanmaya Diğer yandan de Mersin m süreci çalışılan kaygılar Tabip Odasını üzerine hem TTB ın n ortaya ile yavaş Pilot Aile Hekimli koyduğ hem gözlend yavaş su yüzüne ği uygulam u aları i. çıkmaya başladığ ı kten r ama polikliniiken ben her r, iz gerekiyo ocağında yakalıyo Sağlık vermem oruz ki. diyabet hastası ayda bir çıkamıy yeni eğitim izliyor, 3-4 ay 3-4 tane hastalarımı topluyor onlara eski diyabet ı olanları bebeklerimi izliyor, rini imi hizmetle kronik hastalığ u sağlık nerede ne um, gebeler um, yapıyord gereken koruyuc bir bölgem yapmam um. Bölgemi tanıyord Şimdi böyle kişiler yapıyord u biliyordum. e gelecek olduğun yok, sadece bana hizmeti veremeyri ne en sağlık yarın hekimle ik üzerind bir belirsizl um. Ayrıca çalışıyor bilmiyoruz, büyük bekliyor Otuza yakın var.” dedi. gittik. memuru ns yerine Konfera hemşire ve sağlıkKamu du. ebe, bekliyor hekim, üzerine ımız bizi da arkadaş Birlikleri Yasa Tasarısı sonrasın Sunum Hastane yaptık. de sağlıkta bir sunum tasarısı hem üzerine hem yasagüncel konular olarak hekim yaşanan konuştuk. Genel arasında rı karşılıklı sağlık çalışanla karamsarlık bir ve diğer dönük olarak e birinci geleceğ hekimliği ile irilirken, ri özelleşt vardı. Aile lerinin hizmetle hastane devlet k sağlık basama tasarısı ile de rın performansave ağı çalışanla bu kanun ımız i irilmesi, çalışmaya zorlanac nedenin yaşadığ rlığın özelleşt eli u görünce Yıllarca acilde lı olduğun iği bu karamsa kaldı. dayalı sözleşm üzere belirsizl a donanım kursağımızda ÇİLYAD olmak gelecek aktaydı. k re başta işler yerine oturmay mutlulu oluşturm hekimle , tam ağın eden çalışan kurs verilmişşeyi darmad yıllarını her pek çok aları, derken başlıyor Hekimliği uygulamgücünü insan Pilot Aile yetişmiş ış. Hekim acile vermiş en kaçırtmdileyip, acil ve 112’lerdkolaylıklar ımıza arkadaş ayrıldık. n ’a yanında i Anamur Tabip başkent Mersin Muzun Yıllardır liğini yapan vardık. k. 12:00’da Anamur temsilci buluştu n Odasını Gökduman’la ız Dr Erhan den yaptığım öncesin ’da çalışanrının Günler arda Anamur duyurul diğer sağlık çalışanla Birlikleri hekim vela “Kamu Hastane ns ıştık. katılımıy ı” bir konfera n ayı planlam Yasa Tasarısın Tabip Odasınıan önce da konuşm a Mersin z tarafınd kadar ortamın öncesinde daha şimdi sonund aşlarımı na ve ns Günün ayakları meslekt Konfera a çalışan larla bu gezi dı. Odanın konuşulması yaptığı sağlık ocağındi yapan arkadaşocağı karşılan üzerine zda büyük konular arını Nusret çok olumlu aile hekimliğ Yıllarını sağlık , gencel de meslektaşlarımı Bu gezilerin ettik. ve çalışmal rmış bir uştu. gelmesi sohbet hem e taçlandımemnun ile arına adamış hem bizde k kaynağı oluşturm çalışmal sının oda Ocağı Ödülüyl inden re yapılma bağ oluşturacağı bir mutlulu Fişek Sağlık “Aile hekimliğ bir az bir defa güzel hekimle iz?” aşımız yılda en arasında güçlü ayrıldık. meslekt ını” ifade etti. “Ne mutlu değilsin r Aile hekimle siyle Anamur’dan olmadığ veriyorlar, nedenaşımız “ Pilot r, düşünce ğe kapatıyo iz çok para eyledik. Meslekt ri poliklinihizmet vermem diye sual a rde ğinin hekimle ve hastalar hizmetle Hekimli gezici gelen kişi sadece or. Teorik olarak bekleniy içeri girdik, ımız . Acilden diye sevindikbir hekim arkadaş sohbet kadar değişti tayin olmuşTanışalım biraz yeni sayısının Van’dan a bakıyor. de hekim hem gelen hastalar Acil ve hastane dedik. u, acildeki hekimin ı, 112 edelim na baktığın olduğun yetersiz de 112 çağrıları doktorsuz gittiğinir nsın hekimle acile hem ambüla olunca aynı, acilde çalışan tam çağrısı nsının k. Sebep 112 ambüla öğrendi olmuş. aile hekimi GE Tabip Odası 2010 Nisan, 19 Nisan sı toplantı Onur Kurulu 2010 sı 20 Nisan toplantı Kurulu NİSAN Yönetim ) Yaşama 2010 2010 Kaymak Torlak) 02 Nisan (Dr. Edip 21 Nisan r Tehlike ve Sağlıklı Uğurhan şiir dinletisi “Nüklee sı (Dr. Ful İçel Koleji TÖK’ün toplantı 2010 ilgili basın Hakkı” konulu 02 Nisan çalışanla (Dr. Ful Uğurhan 2010 hamile Çocuk Bayramı i) C. 23 Nisan Egemenlik ve Doç. Dr. Tıp Fakültes İşten çıkarılan Doğan, Ulusal ası (MEÜ (Dr. Yemliha açıklam 23 Nisan sunumu Torlak) çelenk basın ilgili 2010 Tayyar Şaşmaz) Yasası ile Dr. Bilge 05 Nisan 2010 da meslek Birlikleri Torlak, Sarayı’n 27 Nisan Kamu Hastane Ful Uğurhan ve Sergi ası (Dr. Kongre açıklam Mersin (Dr. Bilge Nomer) Nomer) tanıtımı 2010 sı 06 Nisan MAYIS toplantı 2010 Kurulu 05 Mayıs sı Yönetim Aytuğ Atıcı) 2010 toplantı Nisan (Prof.Dr. 07 yapılan MESAP 2010 4.kurs açılışı İnönü’ye 07 Mayıs ası. İsmet Atıcı) Gebe Okulu 2010 basın açıklam Dr. Aytuğ 12 Nisan sı KESK’in e ile ilgili (Prof. toplantı Kurulu benzetm Onur 2010 Devlet işten 2010 07 Mayıs ası. Toros işçilerin sı 13 Nisan açıklam 40 yaşındaki toplantı Kurulu SES’in basın Atıcı) Yönetim si’nde çalışan ilgili oylama Dr. Aytuğ 2010 Hastane Yasası ile ası. (Prof. 14 Nisan Torlak) Birlikleri Ful Uğurhan çıkarılm 2010 İnönü’ye ası (Dr. Kamu Hastane ası. İsmet Dr. C. Tayyar 07 Mayıs açıklam (Doç. hk. basın basın açıklam sı (Dr.Ful 2010 e ile ilgili. ADD’nin toplantı benzetm 15 Nisan asyon Kurulu yapılan Koordin şaşmaz) Turizm Torlak) 2010 ilk yardım Uğurhan Aytuğ ğü’ne temel 08-09 Mayıs 2010 (Prof. Dr. Bölge Müdürlü 15 Nisan si’ne ziyaret Orman ir Belediye kursu Yenişeh Yemliha Doğan) 2010 Atıcı, Dr. sı 11 Mayıs sine yürüyüş 2010 toplantı r, Dr. Kurulu 15 Nisan devlet Hastane Yılmaze Yönetim 2010 Dr. Ayşın te’den Toros Torlak, Üniversi 15-16 Mayıs Uğurhan (Dr. Ful Bilge Nomer) a ziyareti 2010 ’nin Odamız 16 Nisan asi Derneği Sosyal Demokr n Mut 24 Mersin Ağustos, Sedef Kayaha 26 Mersin Tabip Odası 28 Mersin’de İçme ve Kullanma Temmuz, T Mustafa Mersin Tabip Odası “Gidem Yönetim ediğin Kurulu yer başlattığ ımız ilçe senin değildir olarak 2010 tarihind gezilerim ” düşünce izin ikincisin nedenle siyle e Mut ve ri Bu geziye Gülnar’a i 26 Ekim öncesin sorgulandığında yaptık. de aile kurulun Mersin Tabip pilot sağlığı ücret alacakla dan Odası yönetim elemanl uygulam C. Tayyar Prof.Dr. Aytuğ rı vaat edilmiş arına dolguna alamadı kları için sekreter Şaşmaz, Uzm.Dr. Atıcı, Doç.Dr. ama bu katılmad çalışmal imiz ücretler Hanife Mut’a ulaştık.Suna Gül katıldı. Kara ve Hekimli ıkları ifade edildi.ara etkin bir şekildei ği uygulam İlçe temsilci Saat 10:00’a ile buluştu Bu temel sağlık alarının durum Pilot doğru giderek k ve çalıştığı miz Dr Meriç alışık olduğum Aile hizmet değiştird , Aile Tunca sunumu sohbet orada çalışan aile Sağlığı Merkezi uz hekimliğ iğini, TTB ve Mersin nu kökten ettik. hekimi arkadaş ne koymak i sistemi konusun Tabip Odası’nı Hepsini larla tadır. n daki kaygılar n aile iş yüklerinortak sıkıntısı ını ortaya İkinci in çok arttığınısağlık ocakları yaptığı Burada durağımız Mut na işi yıllarca aile sağlığışimdi iki kişinin, daha önce 5-6 kıyasla Mersin Devlet Hastane temsilci kişinin yapmay elemanl liğini yapan Tabip Odası si. çoğunu a çalıştığı arının ve yeni n Uzm Dr. temsilci ebe/hem istifa ettiğini, mutlu olmadık nı, İdris Günteki miz Uzm.Dr. buluştu yerlerin k. e görevle larını ve çalışmal şirelerin Sedef Kaya n arkadaş Hastanede bulunan ara aktif ndirilen larla teker ile olarak katılmad bütün hekim hizmet teker nedeniy merhab bu nedenle ığını, le geçen alaştık. Zorunlu 2-3 ayda işleri yalnız bütün hastane yapmay zorland ye a ıklarını ifade ettiler. Aynı aile sağlığı sorun ikinci gezdiğim merkezini karşımız izde de a Buradak çıktı. i arkadaş hekim larımız da yanların da çalışan sağlığı aile elemanı ndan şikayetç i sağlığı idi. Aile elemanl gebe bebek arının gibi temel izlemi görevle bile yapmad ri aile hekimle ıkları, boyu her rinin gün başların türlü işi yalnız a yaptıkla ifade edildi. rı Bunun Aydıncık - Bozyazı - Anamur Gezisi Yayın Kurulu Dr. Oya ÖGENLER Dr. Çiğdem AYTÜRK Dr. Ahmet SARAÇLAR Dr. Metin UZABAÇI M NMA MI? VE KALKI ADALET PİTALİZM Mİ? KA AZGIN Haziran, ARE Yazı İşleri Müdürü Dr. Alfert SAĞDIÇ Dr. Nedim İNCE BAŞKA NLA TOPLAND R I “Bir kurumu Bir kurumu bakmam n tarihine bakmak ız bize mutlaka istersek Ancak kayıtlara kayıtları na da öğrenm geçmem ışık tutacaktır. iş olaylar ek istiyor tanıklar isek o dönemive anıları ına da başvurm kurulu olarak Mersin ak gerekir. n canlı kayıtları Tabip Odası’nıBiz yönetim mızdan baktığım n tarihine gibi bir ız de o döneme tanıklık etmiş başkanl arla toplantı sohbet yapıp etmek istedik. Bunun için odamızı Adana Tabip n Odasınd ayrıldığı an Mayıs, 2010 Eylül, Ekim ZİY Editör Dr. Murat BOZLU 16 Hekimlik Mesleği r. edilmişti asının içini sine teslim ” uygulam hizmeti ekonomi Sigortası şekilde sağlık bir en iyi nasıl “Genel Sağlık nlar herkesin Oysa bununçıkan katkı ektedir. okumaya Atıcı cebinden zannetm aldığını a olduğu halkın Aytuğ tedir. Prof. Dr. aldatmac gözler önüne serilmek perde gerisine asının u, payları ile i” uygulamhekimi olduğun e kolayca “Aile Hekimliğ ailenin bir nlar her halkın sağlık hizmetin bir şekilde bakmaya ta in de mutlu sağlık şlarım, hekimler Oysa koruyucu birinci basamak saha Kutlu Olsun!” iğini ve Sevgili Meslekta Bayramımız ulaşabildrını sanmaktadır. ü, pek çok yerde a dek riyet ı “Sonsuz 87. çalıştıkla rinin nasıl çöktüğün hastanın müşteri, ek “Cumhu yet Bayramın iyetimizin el dığını; ini görmem Cumhuri hizmetle Cumhur mükemm yapılama yılki Bu getirildiğ ının çalışmas de tüccar haline ya ant içtiğimiz ve ardından n oluşan yaşatma olsun” mesajıyla 10 kelimede aralarını hekimin asının satırbol olmak gerekir. yaşı kutlu kutladık. Sadece ümüz ile laik, ki için kör uygulam ile Çalışma” in tek yerde çalışıpbunun bir balo bölünmez bütünlüğdevletimiz hakkında ifade “Tamgün hukuk şekilde , bir bu mesaj tik ve sosyal ktedir. Oysa nlar hekimler çalıştırılıp ve içten okumaya ğını düşünme demokralerimizi en yalın in köle gibi ödemelerine para kazanaca , hekimler sermaye düşünce ir. ve ölüm an döner sıyla ortaya çıkmıştır. doğru olmadığı doğumu etmekted gereği yaşam e yansımay anlaşılma koşullarda, bebeğin ardından in doğası in bir emekliliğ , edildiğin beri, insani ücret alarak tek Mesleğin bulunan n ölümünün mahkûm ki çizgide yaşam” için öteden uygun bir arasında doğan, hastasını a “özgürce ve kardeşçe Biz hekimler . imize yansıyan barışı ile yenidenve kurtuluş savaşınd iyi emekliliğ hekimler ı arzu ediyoruz yasa tasarısını yas tutan hiçe sayanhissederler. Kardeşçe inadına olarak yerde çalışmay Birlikleri” değil, birlik canlarını erin kendi ı iliklerine kadar ötekileştirerek ğini; “Kamu Hastaneler hastanel ektedir. Oysa neye olabilece yaşamay ın ayrılarak veya dirmeyen mümkün üstünlüğü, ticaretha değerlengüçleneceğini zannetm yaşaman severek ve sayarak hukukun erinin bir eceğini yaşama, daha da da devlet hastanel hastanelerin ötesi daha çok ve özgür anlayışıyla ulaşılabilçıkarları eden n ulus kendi ve zarar ayrıntılar sağlığını zincirlerine tam bağımsız tik ve sosyal üzerinde rülmesi güçler dönüştü edilmesi ve halkın laik, demokradeğildir. Ülkemiz emperyalistnı kardeş olan hastane ktedir. zor yapan ölüme terk güdümünde olduğu görülme görmek sunda hesaplar ki tüm umutları nin ıcı nin saklı sermaye doğrultu görmüş olmalılar ve kutsal değerler e edilmesi mide bulandır yet’in ye emanet Üniversit bir bunu . oynanan n de Cumhuri ayrı toplumu sonrası bölünme sonrası Sağlık alanındabazılarına değindim kavgası n yapılan kavga Hastasının ve etmiş olan çirkin hesaplar sadece üzerinde na bağlamışlardır. görmeye yemin r. oyunların üzerinde yapılan sağlığını önemlidi eri siper yıkılması baş kaygısı olarak ruh ve sosyal hastanel oyunu göğsünü olacak kadar akına konusu nan bu çirkin sağlığını insanların beden, yazı alanda tezgâhla de bu hayâsızca hekimler yönelik olarak varmış ve her Şimdi gel bozmaya tehlikenin farkına lardır. etme! la, arın yasını n görmüş, e etmeye başlamış saygılarım yaşananl Sevgi ve mücadel ve Sivas’ta İnegöl ve ülkemizi an ve nmaraş Kahrama ederken, Dörtyol, oyunlard Aytuğ Atıcı en aşağılıkdeneyim kazanan devam Prof. Dr. sahnelen tutmaya fazla yet’in yerinde Kurulu Başkanı pek çok nden oldukça er Cumhurir, bu Yönetim zihniyetl süreçleri sinsi darbe anlamışla k ve sosyal güçler ve acağını karanlık n yıkılamayÜlkemizin ekonomi işlerdir. Dünyanı top ve tüfekle lara ek olarak kları neokışkırtma çökertmeyi hedeflem nenler, de uyguladı da yapısını gelişmiş ülkelerin ve cesaretle satışa net çeşitli az rdan beslenen çok n her şeyini liberal politikala erle Ülkemizi sağlık alanında gelen yerli işbirlikçil Bu sinsi planı dür. Kulağa hoş piyasa ardır. rle sağlık sunmuşl görmek mümkün söylemle bir şekildeboşaltılmış süslü ancak içi TI LAN TOP Tabip Odası İle İlişkileri A.Öner KURT, Gülçin YAPICI, Tayyar ŞAŞMAZ, Metin UZABACI, Aksel TOL, İ.Hakkı BOZGEDİK, Gülin ÖZTÜRK Mersin Tabip Odası Yayın Organı 2010 / 2-3 (ücretsizdir) İYE ERİ LİYETL ODA FAA bu Sağlık Ocağı li Limonlu persone deniz feneri. Sağlık ocağı ilkelerini adeta bir yılında aldı. ca hizmet ideal bir ödülü 1994 göreve başlayındeğiştirerek, işlerdi. 1991 yılında baştan aşağı özetlem kadar ocağını ” şeklinde ğın ne “Sağlık yapmak basama ışığında ” sağlık ocağı riyle “Birinciz, bu bilincin başladık Kendi deyimle u biliyoru a çalışmaya Fişek olduğun hızımızl Nusret önemli tüm şlardı. Mersin, kolları sıvayıp 1994 yılında işe koyulmu ile ilk defa buluştu. diyerek Ödülü sayesinde Sağlık Ocağı Sağlık Ocağı Limonlu yeterli düzeyde alınmak dir. Hatta tadır. daha fazla bile • Herhang i bir kirlilik Müdürlü ğü ile MESKİ durumu nda İl Sağlık ortak çalışma • Berdan baraj yaklaşık 10 saatte gölünden alınan ktadır. Mezitli’y • Su e ulaşmakham su kullanmanaliz sonuçla tadır. rına bölgele a suyunun MESKİ’dgöre, içme rde zaman ve kirlilik rapor zaman en verildiği suda edilmek çözülme le birlikte, bakteriyolojik kte ve bakteriy 2010 yılının sorun hemen geçmem ilk sekiz ayı olojik kirlilik oranı ektedir. için yüzde biri • Sonuç olarak; kullanm Berdan a suyu güvenle kaynakl Önerile kullanıla ı içme ve r bilir. 1. Mevcut havzaya korunm önlemle ası için alınan su sağlayan kaynakl ve uygulan r artırılara k devam an bütün arın 2. Havzanı n bazı bölgeleetmelidir. rinde eksik olan 26 “mutlak tamaml koruma bandı” anmalıd en kısa zamand 3. Havzanı ır. a alan tarımsal n etrafınd a az da alanlar kaldırılm ve yerleşimolsa yer alıdır. yerleri 4. Mersin’e yapılma ikinci su lıdır. kaynağı için çalışma 5. Havzada lar çoğalma görülen sı önlenm tatlı su midyesi elidir. 6. Su nin önlenm nakil hatların daki kaçaklar sağlaştı esi için en kısa ın rılmalıd sürede şebeke 7. Halkın ır. hattı içme, kurumla ra güveninkullanma suyuna analiz sonuçla i devam ettirmek ve ilgili rı düzenli yerel yazılı için su olarak internet paylaşılm ve görsel medya alıdır. ortamı, aracılığı yla halkla 8. Su, nedenle ulusal bir zenginli tarafınd su arıtma tesisinin k ve kaynakt an yapılma ır, bu işletmes lıdır. i kamu MERSİN İLK YAR TAB DIM MER İP ODASI KEZİ ÇAL IŞMALA Mersin Merkezi Tabip Odası İlk 03.02.20 mesul müdürü 09 yılındaYardım Eğitim kuruldu veren Genel yıllardır ilk yardım . Merkezin Temel Cerrahi Demirs kursları Uzmanı anlatılan ilk yardım eğitim oy’dur. Dr. A. Oğuz konular olay yerinin İlk yardım dan bazıları:programında merkezi belirlen çocuk için değerlendirilme hasta, yaralı nde sağlık en ilk yardım müfredata si, yetişkin ve yaralanm temel yaşam bakanlığ uygun olanlara eğitimi” ve sınav olarak “temelınca çarpma alarda, yanık, desteği, kanamave larında, donma yardım sertifika verilmek sonucu başarılı bilinç bozuklu kırık, çıkık ve sıcak larda, konusun tedir. Eğitimle ve burkulm olan hekimle klarında da deneyim hayvan , alarda, r, ilk li,eğitici ilk yardım r tarafınd yabancı ısırmalarında, zehirlenmelerde an verilmek sertifika göz, eğitimin , saattir. ilkyardımcisim kaçmasında, kulak ve buruna in süresi tedir. Temelsı Genellik boğulm ders ile le günlük 16 teknikle uygulamaları bir alarda ridir. ve hasta tamaml hafta sonund 8’er saatlik / yaralı anmakt a eğitim taşıma ders anlatım adır. Eğitimle ının yanında r teorik uygulam Verilen alarla da desteklemutlaka ilkyardım ve ilkyardım cı sertifikanmektedir. cı kimlik ları geçerlili belgesin k süresi sonund in üç yıldır. a Bu sürenin güncelle yapılması zorunlu olan tarafınd me eğitimi de eğitimlean verilmektedir.merkezimiz rinin süresi Güncell bir gündür. eme İlk yardım temel eğitim merkezi materya mizde gerekli yanında llerinin yetişkin grupların ihtiyacın , bebek de bulunm ve çocuk ı karşılayacak sayıda gruplara aktadır. EğitimCPR eğitim manken bir kurs Açıldığı niteliğin 12-14 kişilik küçük i günden merkezi de verilmek bugüne kadar kurum miz tarafından tedir. çalışanın birçok kamuilk yardım güncelle a temel me eğitimle ilk yardım ve özel en eğitimi ri verilmiş yönünd ya da tir. ri sunan sağlık hizmetle u: “Temel üzerinde hizmet n yapısı yenileye adır. yazıyord tlarının durumd olan Ocağı, kendini ülke standar az e Sağlık ına örnek Karader Sağlık Ocaklar e uygulanması ki vardı: ile diğer a Türkiye’d ası yani bölgede ik Ekipte kimler sağlık Sağlık Ocağınd Fişi uygulamçıkarılarak Hakkı Bozged a • Dr. İsmail k Kişisel Sağlık e sağlık kartı Ocağı şartların Karabıyı kta, tüm bireyler ktadır. Sağlık sunulma • Dr. Mustafa Bal ar hizmeti z ön planda izlemi yapılma İlkay laboratu köy iyi güleryü • Hemşire göre en ve vatandaşa Sağlık Ocağı bir özverili Öztan lin e temizlik persone • Ebe Sevda ktadır. Karader Uğuz a rağmenve sürdürülebilir tutulma ta, olmasın • Ebe Emine ) Kadriye Çelik sağlık ocağı kaliteli, sürekli içinde sunmak ı arıyla (Merhum • Ebe çalışmal i ekip anlayışı ve katılımın kelime Aydın n sevgi yazacak Ali Uğuz rini sağlık hizmetin toplumu • Ebe Selver n sonra Bayram Bu ifadede k sağlık hizmetle bu nedenle memuru Meşe bir ktadır.” • Sağlık Ali Rıza sağlama Birinci basama e çok net daki gibi n Akman orum. memuru diyenler ni Ramaza bulamıy • Sağlık gerekir e Sağlık Ocağı’n kimler sağlık teknisye (Merhum) Mustafa nasıl sunmak Karader sunan ekipte • Çevre hizmeti yanıt; Anamur savaş memuru r. Peki bu • Sıtma an olacaktı Yazıcı s Gökdum İbrahim vardı: Barbaro • Dr. Erhan r savaş memuru r Çöme Aydemi • Sıtma Muzaffe • Dr. Şükrü Şahin savaş işçisi Ümmü • Sıtma Hemşire Balcı Çopur • Şahin Necati Ayşe • Şoför • Hemşire Satıcı • Ebe Ayşe Göçer • Ebe Sonnur Balcı Ali memuru • Sağlık man Yaşar Abdurah • Memur RI 70. Yıl Mersin Merkez Cumhuriyet Ocağı Sağlık Mersin Ocağı Anamur Karadere Sağlık n Ocağını e Sağlık şunlar Karader sinde gerekçe Anamur Mersin aldığı ödül 2002 yılında iyet 70. Yıl Cumhur ın Mersin Sağlık Ocağı’n ğu yılın Merkez kuruldu kuruluş ismi ocağın iyet’in 70. sı Cumhur müne rastlamabeş yıldönü ledir. Yıllardır nedeniy ve yaklaşık 35000 k mahalle birinci basama tadır. nüfusa sunmak sağlık hizmeti bütün i yanında Bunun rıyla tıp fakültes staj sağlığı çalışanla lerinin halk destek öğrenci alarına da uygulam Sağlık ocağınınFişek dır. olmakta rı 2009 yılı Nusret e aday çalışanla Ödülü’n Sağlık Ocağı açıklamaktadır: şekilde içinde sağlık lerini şu süreci yapmış olma gerekçe ine geçme şimdiye kadar ve ken, önemli “Aile hekimliğ nın ne kadar mız kapatılır ocakları ocakları uz hizmetlerin ak, sağlık u hatırlatm olduğum olduğun başarılı 35 Prof. Dr. Aytuğ Atıcı Sevgili Meslektaşlarım, “Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun!” Bu yılki Cumhuriyet Bayramını “Sonsuza dek yaşatmaya ant içtiğimiz Cumhuriyetimizin 87. yaşı kutlu olsun” mesajıyla ve ardından mükemmel bir balo ile kutladık. Sadece 10 kelimeden oluşan bu mesaj bölünmez bütünlüğümüz ile laik, demokratik ve sosyal hukuk devletimiz hakkındaki düşüncelerimizi en yalın ve içten bir şekilde ifade etmektedir. Mesleğinin doğası gereği yaşam ve ölüm arasındaki çizgide bulunan, bir bebeğin doğumu ile yeniden doğan, hastasının ölümünün ardından yas tutan ve kurtuluş savaşında “özgürce yaşam” için kendi canlarını hiçe sayan hekimler barışı ve kardeşçe yaşamayı iliklerine kadar hissederler. Kardeşçe yaşamanın ayrılarak veya ötekileştirerek değil, inadına daha çok severek ve sayarak mümkün olabileceğini; tam bağımsız ve özgür yaşama, hukukun üstünlüğü, laik, demokratik ve sosyal anlayışıyla ulaşılabileceğini görmek zor değildir. Ülkemiz üzerinde kendi çıkarları doğrultusunda hesaplar yapan emperyalist güçler de bunu görmüş olmalılar ki tüm umutlarını kardeş kavgası sonrası bölünmeye ve kutsal değerler üzerinden yapılan kavga sonrası Cumhuriyet’in yıkılmasına bağlamışlardır. Hastasının ve toplumun sağlığını baş kaygısı olarak görmeye yemin etmiş olan hekimler insanların beden, ruh ve sosyal sağlığını bozmaya yönelik olarak tezgâhlanan bu çirkin oyunu görmüş, tehlikenin farkına varmış ve her alanda mücadele etmeye başlamışlardır. Kahramanmaraş ve Sivas’ta yaşananların yasını tutmaya devam ederken, Dörtyol, İnegöl ve ülkemizin pek çok yerinde sahnelenen aşağılık oyunlardan ve darbe süreçlerinden oldukça fazla deneyim kazanan karanlık güçler ve sinsi zihniyetler Cumhuriyet’in top ve tüfekle yıkılamayacağını anlamışlar, bu kışkırtmalara ek olarak Ülkemizin ekonomik ve sosyal yapısını da çökertmeyi hedeflemişlerdir. Dünyanın çeşitli az gelişmiş ülkelerinde uyguladıkları neoliberal politikalardan beslenen ve cesaretlenenler, yerli işbirlikçilerle Ülkemizin her şeyini satışa sunmuşlardır. Bu sinsi planı sağlık alanında çok net bir şekilde görmek mümkündür. Kulağa hoş gelen ancak içi boşaltılmış süslü söylemlerle sağlık piyasa ekonomisine teslim edilmiştir. “Genel Sağlık Sigortası” uygulamasının içini okumayanlar herkesin en iyi şekilde sağlık hizmeti aldığını zannetmektedir. Oysa bunun nasıl bir aldatmaca olduğu halkın cebinden çıkan katkı payları ile gözler önüne serilmektedir. “Aile Hekimliği” uygulamasının perde gerisine bakmayanlar her ailenin bir hekimi olduğunu, birinci basamakta halkın sağlık hizmetine kolayca ulaşabildiğini ve hekimlerin de mutlu bir şekilde çalıştıklarını sanmaktadır. Oysa koruyucu sağlık hizmetlerinin nasıl çöktüğünü, pek çok yerde saha çalışmasının yapılamadığını; hastanın müşteri, hekimin de tüccar haline getirildiğini görmemek için kör olmak gerekir. “Tamgün Çalışma” uygulamasının satır aralarını okumayanlar hekimlerin tek yerde çalışıp bol para kazanacağını düşünmektedir. Oysa bunun doğru olmadığı, hekimlerin köle gibi çalıştırılıp, emekliliğe yansımayan döner sermaye ödemelerine mahkûm edildiğinin anlaşılmasıyla ortaya çıkmıştır. Biz hekimler öteden beri, insani koşullarda, emekliliğimize yansıyan uygun bir ücret alarak tek yerde çalışmayı arzu ediyoruz. “Kamu Hastane Birlikleri” yasa tasarısını iyi değerlendirmeyenler hastanelerin birlik olarak daha da güçleneceğini zannetmektedir. Oysa ayrıntılarda devlet hastanelerinin bir ticarethaneye dönüştürülmesi ve zarar eden hastanelerin ölüme terk edilmesi ve halkın sağlığının ulus ötesi sermayenin güdümünde olan hastane zincirlerine emanet edilmesinin saklı olduğu görülmektedir. Sağlık alanında oynanan mide bulandırıcı oyunların sadece bazılarına değindim. Üniversite hastaneleri üzerinde yapılan çirkin hesaplar ayrı bir yazı konusu olacak kadar önemlidir. Şimdi gel de bu hayâsızca akına göğsünü siper etme! Sevgi ve saygılarımla, Prof. Dr. Aytuğ Atıcı Yönetim Kurulu Başkanı A FA ET LİY ODA FAALİYETLERİ Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim 2010 NİSAN 02 Nisan 2010 İçel Koleji şiir dinletisi (Dr. Edip Kaymak) 02 Nisan 2010 İşten çıkarılan hamile çalışanla ilgili basın açıklaması (MEÜ Tıp Fakültesi) (Dr. Ful Uğurhan Torlak) 05 Nisan 2010 Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili basın açıklaması (Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Bilge Nomer) 06 Nisan 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 07 Nisan 2010 Gebe Okulu 4.kurs açılışı (Prof.Dr. Aytuğ Atıcı) 12 Nisan 2010 Onur Kurulu toplantısı 13 Nisan 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 14 Nisan 2010 Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili oylama hk. basın açıklaması (Dr. Ful Uğurhan Torlak) 15 Nisan 2010 Turizm Koordinasyon Kurulu toplantısı (Dr.Ful Uğurhan Torlak) 15 Nisan 2010 Yenişehir Belediyesi’ne ziyaret (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Yemliha Doğan) 15 Nisan 2010 Üniversite’den Toros devlet Hastanesine yürüyüş (Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Ayşın Yılmazer, Dr. Bilge Nomer) 16 Nisan 2010 Sosyal Demokrasi Derneği’nin Odamıza ziyareti 19 Nisan 2010 Onur Kurulu toplantısı 20 Nisan 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 21 Nisan 2010 TÖK’ün “Nükleer Tehlike ve Sağlıklı Yaşama Hakkı” konulu toplantısı (Dr. Ful Uğurhan Torlak) 23 Nisan 2010 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı çelenk sunumu (Dr. Yemliha Doğan, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 27 Nisan 2010 Mersin Kongre ve Sergi Sarayı’nda meslek tanıtımı (Dr. Bilge Nomer) MAYIS 05 Mayıs 2010 MESAP toplantısı 07 Mayıs 2010 KESK’in basın açıklaması. İsmet İnönü’ye yapılan benzetme ile ilgili (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 07 Mayıs 2010 SES’in basın açıklaması. Toros Devlet Hastanesi’nde çalışan 40 yaşındaki işçilerin işten çıkarılması. (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 07 Mayıs 2010 ADD’nin basın açıklaması. İsmet İnönü’ye yapılan benzetme ile ilgili. (Doç. Dr. C. Tayyar şaşmaz) 08-09 Mayıs 2010 Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım kursu 11 Mayıs 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 15-16 Mayıs 2010 Kamu Hastane Birlikleri Yasası ile ilgili basın açıklaması (Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Bilge Nomer) n isa 5N Sosyal Demokrasi Derneği’nin Odamıza ziyareti 16 Ni n sa Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım kursu 17 Mayıs 2010 SES’in basın açıklaması. Toros Devlet Hastanesi’nde çalışan 40 yaşındaki işçilerin işten çıkarılması. (Dr. Hanife Kara) 18 Mayıs 2010 Yönetim Kurulu toplantısı, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın Odamıza ziyareti 20 Mayıs 2010 2010/2-3 Emek ve Demokrasi Platformu’nun 26 Mayıs 2010 tarihinde ki iş bırakma eylemi hk. (Dr. Hanife Kara) 20 Mayıs 2010 IV. Gebe Okulu sertifika töreni (Dr. Hülya Taze) 21 Mayıs 2010 Birinci Ulusal Okul Sağlığı Sempozyumu (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt) 22 Mayıs 2010 Birinci Ulusal Okul Sağlığı Sempozyumu (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım kursu 18 ıs ay M 26 ıs ay M Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt) 22 Mayıs 2010 CNN Türk ile Nükleer Santral hakkında röportaj (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 22-23 Mayıs 2010 Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım kursu 25 Mayıs 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 26 Mayıs 2010 Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısına karşı, İşsizliğe, yoksulluğa karşı, Performansa değil, güvenceli ve insanca yaşanacak temel ücretler için, Paran kadar sağlık politikalarına karşı, Sağlık ve sosyal hizmetlerin ticarileştirilmesine, özelleştirilmesine karşı İş Sağlığımız ve işyeri güvenliğimiz için, 4/c’li güvencesiz çalışmaya karşı durmak ve herkese sağlık, güvenceli iş, güvenli gelecek için 26 Mayıs Çarşamba günü KESK, DİSK ve Türk –İş ve Kamu-Sen’in destek verdiği greve katıldı. 26 Mayıs 2010 2010/2-3 05 Nükleer Santrale hayır demek için enerji bakanlığına faks çekme 27 Mayıs 2010 Tarım İl Müdürlüğü ziyareti (Halk Sağlığı Komisyonu) 28 Mayıs 2010 Mersin’de 5 Temmuz 2010 başlayacak olan Aile Hekimliği hakkında basın açıklaması 29-30 Mayıs 2010 Orman Bölge Müdürlüğü’ne temel ilk yardım kursu 31 Mayıs 2010 Emek ve Demokrasi Platformu’nun basın açıklaması. İsrail’in Gazze’ye giden yardım gemisine saldırı. (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) HAZİRAN 01 Haziran 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 02 Haziran 2010 “Gazze’ye Yardım Götüren Gemilere Saldıran İsrail’i Kınıyoruz”, “İskenderun’da Askerlerimize Yapılan Hain Saldırıyı Kınıyoruz” basın açıklaması 02 Haziran 2010 Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısında Hemşire Nerede? Paneline (Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt) 07 Haziran 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 07 Haziran 2010 MESAP toplantısı 08 Haziran 2010 Mesap olarak Nükleer Santral sağlığa zararlıdır basın açıklaması 09 Haziran 2010 İl Özel İdaresi personeline insan hakları sunumu (Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt) 09 Haziran 2010 Akdeniz Kent Konseyi toplantısı (Dr. Tülay Demir) 12 Haziran 2010 Hatay’da yapılan GİTO toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Tülay Demir) 15 Haziran 2010 KESK’in basın açıklaması“657 sayılı devlet memurları kanununda yapılan değişiklikleri” protesto için (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 16 Haziran 2010 Cem Evinde 2 Temmuz etkinlikleri ile ilgili toplantı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Yemliha Doğan) 06 2010/2-3 18 Haziran 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 21 Haziran 2010 Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin Nükleer Santral ile ilgili basın açıklaması (Dr. Yemliha Doğan, Dr. Tülay Demir) 23 Haziran 2010 NKP toplantısı (Dr. Ful Uğurhan Torlak) 23 Haziran 2010 19 Haziran ve 21 Haziran 2010 tarihinde yaşanan terör olaylarını kınamak için Mersin tabip Odası, Mersin Eczacı Odası ve Mersin Diş hekimleri Odası olarak basın açıklaması yapıldı. (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Yemliha Doğan, Dr. Hülya Taze, Dr. Bilge Nomer, Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Bekir Özçivit, Dr. Ali Dündar, Dr. Hüseyin Şendağ, Dr. Mehmet Demir, Dr. Halim Demirçay ve Dr. Nedim İnce) 25 Haziran 2010 KESK’in son günlerde yaşanan terör olayları hakkında görüşmek üzere yapılan toplantı. (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 26 Haziran 2010 Nükleer Santrale hayır mitingi (Dr. Tülay Demir, Dr. Ful Uğurhan Torlak, Dr. Alfert Sağdıç, Prof. Dr. Volkan Öztuna, Dr. Sinem Hale Öztuna, Dr. Muhsin Sırım) 29 Haziran 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 29 Haziran 2010 Aile Hekimliği ile ilgili SUN TV röportaj. (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 29 Haziran 2010 Yenişehir İlçe İnsan Hakları toplantısı (Dr. Yemliha Doğan) 29 Haziran 2010 İl İnsan hakları Kurulu toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 30 Haziran 2010 2 Temmuz Sivas katliamı ile ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 30 Haziran 2010 Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi mezuniyet töreni (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) TEMMUZ 02 Temmuz 2010 Yönetim Kurulu’nun Mersin valisi Hasan Basri Güzeloğlu’nu ziyaret 05 Temmuz 2010 Yönetim Kurulu’nun Mersin valisi Hasan Güzeloğlu’nu ziyareti z mu em 2T Kanal 33 Mersin’in Nabzı Programı. Aile Hekimliği (Tabip Odası’ndan Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Mersin Sağlık İşletmeleri Derneği adına Dr. Abbas Taşdemir, Aile Hekimleri Derneği adına Dr. Gürbüz Şen) Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Hülya Taze) 15 Temmuz 2010 Gündoğdu ve Hal Aile Sağlığı Merkezi ziyareti Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt) 05 Temmuz 2010 Nükleer Santral kararının meclise gelmesi ile ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 17 Temmuz 2010 SUN TV röportaj. Tam Gün Yasası kısmi iptali hakkında (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 07 Temmuz 2010 İl Özel İdaresi personeline insan hakları sunumu (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 19 Temmuz 2010 Akkuyu’da yapılması planlanan nükleer santralin yapımı ve işletim sözleşmesinin TBMM’de onaylanmasını kınamak amacıyla AKP İlçe Binası önünde “kefenli siyah çelenk bırakma” eylemi (Dr. Tülay Demir) 07 Temmuz 2010 Emek ve Demokrasi Platformu’nun “06.07.2010 tarihinde Ankara’da yapılan “Türkiye Nükleer istemiyor” “Kirli anlaşmaya Hayır De” eyleminde göz aylına alınan 58 kişi ile ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 11 Temmuz 2010 Saklı Bahçe’de Mersin Hekimleri Kahvaltıda buluşuyor. 13 Temmuz 2010 Yönetim Kurulu toplantısı, Halk Sağlığı Komisyonu toplantısı 13 Temmuz 2010 Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasası ile ilgili karar vermeden önce Türk Tabipleri Birliği yetkilileri görüşme hakkında basın açıklaması 14 Temmuz 2010 Adnan Özçelik Aile Sağlığı Merkezi, Palmiye Aile Sağlığı Merkezi ve Güvenevler Aile Sağlığı Merkezi ziyareti (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, 20 Temmuz 2010 Aile Hekimlerinin yaşadıkları sorunlar ve çözüm önerileri konusunda toplantı. 20 Temmuz 2010 Güney TV’de röportaj. Tam Gün Yasası (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) Kanal 2000 Tam Gün Yasası kısmi iptal (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 23 Temmuz 2010 Bugün Mersin Gazetesi röportaj (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 24 Temmuz 2010 TTB’de, Tam Gün Yasası kısmi iptali ile ilgili bundan sonra yapılabilecekler konulu toplantı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 24 Temmuz 2010 TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol toplantısı (Dr. Hülya Taze) 2010/2-3 07 26 Temmuz 2010 Tarsus İtfaiye Müdürlüğü personeline ilk yardım kursu güncelleme eğitimi yapıldı. 11 Ağustos 2010 Toros Gübre çalışanlarına ilk yardım kursu güncelleme eğitimi 27 Temmuz 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 11 Ağustos 2010 TMMOB makine Mühendisleri Odası İl Koordinasyon Kurulu’nun Odamıza ziyareti 27 Temmuz 2010 Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın Anayasa Mahkemesi’nin Tam Gün Yasasının bazı maddelerini kısmen iptal etmesi ve Danıştay 5. Dairesi’nin verdiği yürütmeyi durdurma kararlarının ardından yaptığı basın açıklamalarında hekimlere karşı takındığı düşmanca tavır ve hekimlik meslek etiğine yakışmayan incitici sözler sarf etmiş olması nedeniyle hakkında disiplin soruşturması açılmasının gerekli olduğuna ve konunun Ankara Tabip Odası’na bildirildi. 29 Temmuz 2010 Sağlık Bakanı’nın Anayasa Mahkemesi’nin kararı ile birlikte hekimlere yönelik etik dışı söylem ve tutumlarını protesto etmek üzere Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde basın açıklaması yapıldı. AĞUSTOS 4 Ağustos 2010 İl Özel İdaresi İl Genel Meclisi üyelerine Kadın Hakları sunumu (Dr. Ful Uğurhan Torlak) 10 Ağustos 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 21 Ağustos 2010 78’liler Derneğini’nin düzenlediği “Mersin Solu Referandumu Konuşuyor” toplantısı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 23 Ağustos 2010 TMMOB Makine Mühendisleri Odası, Tabip Odası, Mersin Eczacı Odası’nın birlikte yaptığı 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referandum ile ilgili basın açıklaması (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Yemliha Doğan, Dr. Hanife Kara, Dr. Tülay Demir) 24 Ağustos 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 28 Ağustos 2010 Yargı Bağımsızlığı, Hukuk Devleti ve Anayasa konulu konferans (Doç. Dr. Ümit Kocasakal) 30 Ağustos 2010 30 Ağustos Zafer Bayramı çelenk sunumu (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Hanife Kara) 31 Ağustos 2010 12 Eylül 2010 tarihinde yapılacak olan referanduma hayır diyen kurumların toplantısı Yargı Bağımsızlığı, Hukuk Devleti ve Anayasa konulu konferans (Doç. Dr. Ümit Kocasakal) 28 Ağ tos us 08 2010/2-3 (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Cüneyt Taze) Halk Sağlığı Komisyonu toplantısı EYLÜL 02 Eylül 2010 Onur Kurulu toplantısı 23 Eylül 2010 Arter Yayın Kurulu toplantısı 3 Eylül 2010 Referanduma hayır yürüyüşü (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 4 Eylül 2010 Hatay’da yapılan TTB Barışı konuşuyor toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Yemliha Doğan, Dr. Tülay Demir, Dr. Ful Uğurhan Torlak) 07 Eylül 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 10 Eylül 2010 Dr. Kemal Gül, Huzurevi ve Hastane acil servislerine bayram ziyareti (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Yemliha Doğan, Dr. Tülay Demir) 14 Eylül 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 15 Eylül 2010 Gebe Okulu altıncı kursun açılışı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 16 Eylül 2010 Aile Hekimleri derneği, Tabip Odası ve Aile Hekimliği Çalışma Grubu toplantısı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Dr. Gürbüz Şen, Dr. Olgan Çavdar, Dr. İsmail Aydın, Dr. Halit Ergönül, Dr. Ayşın Yılmazer) 17-18 Eylül 2010 Toros Gübre işçilerine ilk yardım eğitimi temel eğitimi kursu 25 Eylül 2010 TTB GYK toplantısı (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Dr. Hanife Kara) 27 Eylül 2010 Kadın hekimlik ve Kadın Sağlığı Komisyonu toplantısı 28 Eylül 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 28 Eylül 2010 Dr. Mustafa Deveci’nin 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde duruşması. (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı) 28 Eylül 2010 İl İnsan Hakları Kurulu toplantısı (Dr. Tülay Demir) 28 Eylül 2010 Yenişehir İlçe İnsan Hakları Kurulu toplantısı (Dr. Yemliha Doğan) 29 Eylül 2010 İşyeri Hekimliği Komisyonu toplantısı 30 Eylül 2010 Sağlıkta Dönüşümü İzleme Komisyonu toplantısı 30 Eylül 2010 TÖK seçimi (Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 18 Eylül 2010 TTB İşçi Sağlığı ve İşyeri Hekimliği Kol toplantısı (Dr. Yemliha Doğan) EKİM 4 Ekim 2010 Akdeniz Kent Konseyi Kadın Meclisi toplantısı (Dr. Tülay Demir) 20 Eylül 2010 Toros Gübre ve Özel IMC Hastanesi personeline ilk yardım eğitimi güncelleme kursu 5 Ekim 2010 Yönetim Kurulu toplantısı, Pratisyen Hekim Komisyonu toplantısı 21 Eylül 2010 Yönetim Kurulu toplantısı 6 Ekim 2010 Dr. Hasan Uyan’ın 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde duruşması (Dr. Tülay Demir) 21 Eylül 2010 Elektrik Mühendisleri Odası’nın düzenlediği “Türkiye-Rusya Nükleer Teknoloji Transfer Anlaşması ve Akkuyu Santrali Projesi” konulu konferans (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 21 Eylül 2010 Pratisyen Hekimlik Komisyonu toplantısı 23 Eylül 2010 Kültürel, Sportif ve Sanatsal Çalışmalar komisyonu toplantısı 23 Eylül 2010 9 Ekim 2010 “Sağlık Alanında Sık Karşılaşılan Hukuksal Sorunlar” sempozyumu Prof. Dr. Hakan Hakeri, Diş hekimi Gamze Bulut 9 Ekim 2010 Kahramanmaraş GİTO toplantısı (Doç. Dr. C. Tayyar Şaşmaz) 12 Ekim 2010 Yönetim Kurulu toplantısı, Mezuniyet sonrası sürekli tıp eğitimi toplantısı 2010/2-3 09 TO AN PL TI BAŞKANLAR TOPLANDI “Bir kurumun tarihine bakmak istersek kayıtlarına bakmamız bize mutlaka ışık tutacaktır” Bir kurumun tarihine bakmak istersek kayıtlarına bakmamız bize mutlaka ışık tutacaktır. Ancak kayıtlara geçmemiş olaylar ve anıları da öğrenmek istiyor isek o dönemin canlı tanıklarına da başvurmak gerekir. Biz yönetim kurulu olarak Mersin Tabip Odası’nın tarihine kayıtlarımızdan baktığımız gibi bir de o döneme tanıklık etmiş başkanlarla toplantı yapıp sohbet etmek istedik. Bunun için odamızın Adana Tabip Odasından ayrıldığı tarihiden bu yana başkanlık yapan tüm hekimlerimizi arayıp odamıza davet ettik. Tüm başkanlarımız davetimize cevap verdi. Bazı başkanlarımız mazeretleri nedeni ile katılamayacağını ama o döneme ait anılarını yazılı olarak bildireceklerini belirtiler ve yazılı olarak odamıza kendi dönemlerine ait anılarını ilettiler. Bazı başkanlarımız ise bizzat davetimize katılacaklarını bildirdiler. 2 Kasım 2010 Salı akşamı yönetim kurulu olarak odamızda başkanlarımızı beklemeye başladık. Bu hekim ağabeylerimizin kimisini hiç görmemiş ve tanımıyorduk. İlk olarak odamıza Dr. Cevat Dedeoğlu geldi, daha sonra diğer başkanlarımızda teker teker odamızı 10 2010/2-3 onurlandırdılar. Zeki Müren’in dediği gibi eskimeyen dostların sohbeti ve tanışmanın ardından dönem başkanımız Prof Dr Aytuğ Atıcı toplantının amacı ile ilgili kısa bir bilgi verdi. Daha sonra sohbet havasında başkanlar kendi dönemlerine ait anılarını anlatmaya başladılar. Dr. Cevat Dedeoğlu O dönemde üyeler çok azdı. Kongre yapmak için telefonla insan toplardık ama 14 Martlar çok güzel geçerdi. Atatürk Anıtı önünde 8-10 kişi mutlaka bulunurduk. Hanımlar 14 Mart Balosuna günlerce önce hazırlanırdı. Maddi yönden sıkıntımız vardı. Mühendislerle beraber Dondurmacı Halil’in sırasında apartman altında Tabip odasının yeri vardı. Daha sonra Dr. Kayhan Oktar’ın evinin altına taşındı. Eski Mersin eviydi. Daha sonra Akdeniz Hastanesi’nin oraya taşındı. Daha sonra Mühendis ve Teknikerler Derneği ile plaj yolundaki yere taşındı. Biz diş tabiplerinin faturasını tasdik ediyorduk. Tarsus’tan bir diş hekimi 38 tane diş çekmiş. telefon edip aradım bir kısmı çekim, bir kısmı tamirat dedi. Eskiden Tabip Odası Başkanlığı bir devlet hastanesi bir sigorta hastanesinden olurdu. Dr. Yüksel Burkutoğlu Tabip Odası ilk önce Adana’ya bağlıydı. Mersin’nde temsilcilik vardı. 1968 yılında tabip odası seçimi var. Gülnar’dan geldim, söz istedim parka giymişsin, bıyıklar sarkık Mustafa Sağlar, Ali İçgören doktor olmayana söz vermiyoruz dediler. Ben de üyenizi tanımıyorsunuz diye söyledim. 1978 döneminde Oda seçimlerinde oy kullanılıyor. Üyeler posta ile oy kullandılar. Dr. Asaf Yörük divan başkanıydı. Mektupla oyları kabul etmediler. Seçimleri biz kazandık. Nükleer Santrale karşı çıkan ilk hekim benim. 12 Eylül döneminde yakalandığımda kızıl doktor yakalandı diye televizyonda haber yaptılar. Dr. Mehmet Korkut 14 Mart’ta bir tıp balosu tertipliyoruz. Validen randevu aldık. Vali beye davetiye vermeye gittik. Bizi 10 dakika bekletti. Vali ile bir bey sohbet ediyor, yüzümüze bile bakmıyor. Biz de arkadaşlarla beraber davetiye bırakmadan ayrıldık. Soli de 14 Mart Balosu düzenledik. 3 tane kuzu çevrildi. Vali balolardan gıcık kapan biriymiş. Dr. Sedat Tütüncü dış ilişkilerle ilgilenirdi. Tömük ‘de 90 dönümlük bir arazi vardı. Doktorlara bir site yaptıralım diye düşündük. Arsa alınamadı. Diş hekimleri ile beraber sayımız 130’du. Bana bir koruma verdiler. Çay kahve içiyor. Demirtaş Mahallesi’ndeki evine bırakıyorum, geri dönüyorum. Sonra koruma istemediğimi söyledim. O dönem doktorlar ön plandaydı. İlk plaket bu dönemde verildi. Meslekte 25 yılını dolduran hekimlere gümüş, 30 yılını dolduran hekimlere altın ve şilt verildi. Dr. Mustafa Nihat Kuruloğlu İl Özel İdaresi’ne ait plaj yolunun zemin katında yıllık 5 milyon kira ödeniyordu. Kirayı mimarlar ödüyordu. Tabip Odası’na ilk bilgisayar orada alındı. Yan tarafta diş hekimleri ile beraberdik. Dr. Ayşe Vural sosyal işlerle ilgilenirdi. Tece’de 14 dönümlük bir arsa alacaktık. Entegre bir tesis yapmak için, olmadı. Dr. İbrahim Dal Mesudiye Mahallesi’nde bağımsız olarak (daha önce mühendislerle birlikteydik) bir tabip odası lokali açtık. Lokale bayan meslektaşlarımızda geliyordu. Sonradan plaj yolunda Özel İdare’nin mühendislere tahsis ettiği lokal yerini birlikte kullanmak üzere eski lokal kapatıldı. Meslekte belirli yılını dolduran meslektaşlara plaket verilmeye başlandı. Daha önce böyle bir uygulama var mı hatırlamıyorum. Dr. Enver Şahin ilk defa Mersin Tabip Odası’na bir gayrimenkul alarak odanın kendi malı olan bir daire Camişerif Mahallesi’nde satın alınarak oda faaliyetlerine orada devam edildi. Mersin tabip Odası telefon rehberi basıldı. 70’den fazla dernek, oda, siyasi partinin 2010/2-3 11 bir araya gelerek oluşturduğu Mersin Dayanışma Grubu’nda odamız aktif rol aldı. Cumhurbaşkanımıza Mersin’in temel ve acil yapılması gereken 5 sorununu dosya halinde sunarak, bunların içinde tıp fakültesinin açılması işlevinde o zaman aktif rol aldı. İlk defa Sağlık Bakanı İçel Tabip Odası’nı resmi olarak ziyaret etti. İşyeri hekimliği sıralama listesini uygulandı. Yönetim Kurulu üyesinin sayısını ilk defa 7 kişiye çıkarıldı. Nükleer Santral başta olmak üzere, gerek hekim hakları gerekse diğer toplumsal olaylarda televizyon, gazete, toplantı ve yürüyüşlerde odamız en aktif şekilde yer almıştır. Ama hekim hakları bakımından kalıcı haklar elde edemedik. (Bakan Kazım Dinç) Dr. Mustafa Güleç Erkılınç İçel Tabip Odası olarak GİTO’nun kuruluş çalışmalarına başladık. Çok güzel kültürel bir miras aldık. Uyumlu bir dönem başladı. Bir adli tıp kursu düzenlenmesi ve 1998 yılında işyeri hekimliği kursu düzenledik. Bu gelir getirdi. PTT dinlenme tesislerinde kurs yapıldı. Hepimiz canla başla çalışıp gelir elde ettik. Kaotik bir süreç vardı. Ulus devleti savunan, demokrasiden ödün vermeyen mersin ulusal güçler meclisi içerisindeydik. İlk Mersin’de kuruldu, sonra 21 ile daha yayıldı. Nükleer Santral kurma tartışmaları başlamıştı. Akkuyu’da yapılan eyleme destek verdik. Sağlık meslek Birlikleri olarak bir araya geldik. İçel Sanat Kulübü’nde Yönetim Kurulu üyelerine plaket verdik. Dr. Teoman Uğurlu (1998-2000) Necdet Tamamoğulları’nın lokal açma taahhüdü vardı. Mustafa Arif Yavuz İşhanı’nda 12 2010/2-3 lokal alındı. 1997 yılında 2 otobüsle Ankara’ya eyleme gittik. Dr. Mustafa Nihat Kuruloğlu Camişerif Mahallesi’ndeki eski bina eğitim salonu olarak kullanılsın diye tadilat yaptırdık. Lokalden çok sıkıntı çektik. Doktor olmayanlar geliyor dediler. İşyeri hekimliği kursunu açmamızdaki gaye para kazanmaktı. Kurs 175.00 TL. idi. Sağlık Meslek Lisesi’nde kurslar yapıldı. İyi gelir elde ettik. Dr. Oktay Deniz Sağ sol kavgası vardı. Sağcılarda solcularda beni severlerdi başkan yaptılar. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı Dr. Ali Nadir Hayta’yı 14 Martt’ta MHP’li olduğu için öldürdüler. Katiller yakalandığında Cevat Dedeoğlu’nu vuramadık, onun yerine Ali Nadir Hayta’ karşımızdan gelince onu vurduk demişler. Mersin’e Sağlık Bakanı Cengiz Gökçek (MHP’liydi) Mersin’e geldi. Ogün onu karşılamaya gitmedim. Taraf tutuyor demesinler diye. Dr. Önal Özdemir Hekim Meclisi kuruldu. İlk defa ilçeler ziyaret edilerek temsilciler seçildi. grevdeyiz eylemleri yapıldı. İşyeri hekimliği kursu düzenlendi. Eski başkanlarımız veya genel sekreterlerimiz o dönemden akıllarında kalan anılarını bizler ile bir sohbet ortamında paylaşmışlardı. Şeker tadında ki bu sohbetin ardından anı fotoğrafları çekildi. Herkesin tekrar görüşelim dileğinin ardından eski başkanlarımızı uğurladık. AR AŞ R TI A M MERSİN’DE GÖREV YAPAN HEKİMLERİN TABİP ODASI İLE İLİŞKİLERİ A.Öner Kurt*, Gülçin Yapıcı**, Tayyar Şaşmaz***, Metin Uzabacı****, Aksel Tol****, İ.Hakkı Bozgedik*****, Güliz Öztürk****** Mersin Tabip Odası Hekim Meclisi’nde alınan karar sonrasında Kasım-Aralık 2009 tarihlerinde Mersin’de görev yapan hekimlerin sosyodemografik özelliklerini, çalışma yaşamı ilişkilerini ve karşılaştıkları sorunlar ve tabip odası ile olan ilişkilerini belirlemek amacıyla yapılan bilimsel çalışma sonuçlandı. Çalışmanın koordinatörlüğünü Halk Sağlığı Komisyonu adına Yrd.Doç.Dr. A.Öner Kurt yürüttü. Araştırmanın sonuçları; 30 Eylül - 02 Ekim 2010 tarihlerinde Pleven/Bulgaristan’da yapılan “Public Health in the 21st Century - Realities and Perspectives” Kongresinde ve 18-22 Ekim 2010 tarihleri arasında İzmir’de düzenlenen “13. Ulusal Halk Sağlığı Kongresi”nde poster bildiri olarak sunuldu. Kongrelerde sunulan poster bildirinin özet şekli aşağıda verilmiştir. Mersin ilinde görev yapan hekimlerin meslek örgütleriyle ilişkilerinin değerlendirilmesi Giriş Türkiye’de “sağlıkta dönüşüm programı”nın etkisiyle hekimlerin çalışma yaşamları olumsuz olarak etkilenmiştir. Tabip odaları üyelerinin hak ve yararları korumak amacıyla daha fazla çalışmalı, hekimler de meslek örgütlerini daha fazla sahiplenmelidir. Bu çalışmada; Mersin İlinde görev yapan hekimlerin meslek örgütleri olan tabip odası ile ilişkilerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç Yöntem Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu üyeleri tarafından yürütülen bu çalışma kesitsel tipte planlandı. Verileri Kasım-Aralık 2009 tarihlerinde anket formu kullanılarak toplandı. Mersin İlinde toplam 1875 hekim görev yapmaktadır. Çalışmaya 550 hekimin alınması hedeflendi ve tamamına (100.0%) ulaşıldı. Çalışmaya alınacak hekimler; çalıştığı yerleşim yeri, kurumu, unvanı ve cinsiyete göre tabakalı, orantılı sistematik örnekleme yöntemi ile belirlendi. Verilerin özetlenmesinde tanımlayıcı istatistikler ve değişkenlerin karşılaştırılmasında ki kare önemlilik testi kullanıldı. Bulgular: Hekimlerin 393’ü (71.5%) il merkezinde, 157’si (28.5%) ilçede görev yapıyordu. Hekimlerin 380’i (%69.1) erkek, 454’ü (82.5%) evli, 445’i (%80.9) kamu sağlık kurumlarında çalışıyordu. Çalışmaya katılanların 207’si (37.6%) pratisyen hekim, 49’u (8.9%) araştırma görevlisi ve 294’ü (53.5%) uzman hekim olarak görev yapıyordu. Hekimlerin yaş ortalaması 42.5±9.7 (24-82) yıl ve ortalama görev süresi 17.4±9.6 (1-52) yıldı. Hekimlerin 175’i (31.8%) çalışma koşullarını kötü/çok kötü olarak tanımlıyor, 312’si (56.7%) mesleğini yönetsel veya parasal baskı altında yaptığını, 292’si (53.1%) son bir yıl içerisinde hasta/hasta yakınlarından, 155’i (28.2%) son bir yıl içerisinde yöneticiler/çalışma arkadaşlarından şiddet gördüğünü belirtiyordu. Hekimlerin 522’si (94.9%) son 10 yılda mesleki saygı ve statülerinde gerileme olduğunu belirtiyordu. Hekimlerin tabip odasından talep ve beklentileri sorulduğunda ilk üçünün sırasıyla; çalışma koşullarının iyileştirilmesi (78.7%), ücretlerinin artırılması (68.2%) ve hekimlerin meslektaşları 2010/2-3 13 ve hastalarla olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi (57.1%) konusunda etkinlikler yapılması olduğu görüldü. Hekimlerin 424’ü (77.1%) tabip odasına üyeydi. Üye olmayan 126 hekimin 90’ı (71.4%) sonraki süreçte de üye olmak istemiyordu. Hekimlerin 173’ü (31.5%) son bir yılda tabip odası çalışmalarına katılmış ve 147’si (26.7%) bugünden sonraki süreçte tabip odası çalışmalarında görev almak istiyordu. Kadın, evli olan, özelde çalışan, uzman olan ve görev süresi fazla olan hekimlerin diğer gruplara göre tabip odasına daha fazla üye oldukları ve bu farkında istatistiksel olarak anlamlı saptandı. Son bir yılda araştırma görevlilerinin tabip odası çalışmalarına daha az katıldığı görüldü. Bundan sonraki süreçte bütün hekimler benzer oranda tabip odası çalışmalarına katılacaklarını belirtiyordu (Tablo 1). Tablo 1. Hekimlerin sosyodemografik özellikleri ile tabip odası ilişkilerinin değerlendirilmesi Tabip Tabip odası odasına üye çalışmalarına olanlar katılanlar Değişkenler (n) n (%)a n (%)a Tabip odası çalışmalara katılacaklar n (%)a Görev yeri İl merkezi (393) İlçeler (157) 306 (77.9)NS 130 (33.1)NS 106 (27.0NS 118 (75.2) 43 (27.4) 41 (26.1) Cinsiyet Male (380) Female (170) 307 (80.8)*** 114 (30.0)NS 100 (26.3NS 117 (68.8) 59 (34.7) 47 (27.6) Medeni durum Marital (454) Not marital (96) 365 (80.4)*** 146 (32.2)NS 122 (26.9NS 59 (61.5) 27 (28.1) 25 (26.0) Görev yeri Kamu sağlık kurumu (445) 319 (71.7)*** 143 (32.1)NS 123 (27.6NS 24 (22.9) Özel sağlık kurumu (105) 105 (100.0) 30 (28.6) Görev unvanları Pratisyen hekim (207) Araştırma görevlisi (49) Uzman hekim (294) 143 (69.1)*** 20 (40.8) 261 (88.8) 72 (34.8)*** 7 (14.3) 94 (32.0) 59 (28.5)NS 11 (22.4) 77 (26.2) Görev süresi (yıl) 1- 9 (110) 10-19 (238) 20-29 (136) 30+ (66) 57 (51.8)*** 189 (79.4) 115 (84.6) 63 (95.5) 30 (27.3)NS 76 (31.9) 52 (38.2) 15 (22.7) 30 (27.3)NS 72 (30.3) 36 (26.5) 9 (13.6) Toplam 424 (77.1) 173 (31.5) 147 (26.7) : Chi-square test, : fark yok, : P<0.05, : P<0.01, : P<0.001 a NS * ** *** Çalışma koşullarının iyileştirilmesini bekleyen hekimlerin tabip odasına daha fazla oranda üye olduğu saptandı. Hekimlerin son bir yılda tabip odası çalışmalarına katılma ve gelecek dönemde oda çalışmalarına destek olma düşünceleri meslek yaşamına ilişkin özellilerinden etkilenmiyordu (Tablo 2). 14 2010/2-3 Tablo 2. Hekimlerin meslek yaşamına ilişkin özellikler ve tabip odasından beklentileri ile tabip odası yaklaşımlarının değerlendirilmesi Tabip odasına üye olanlar Tabip odası çalışmalarına katılanlar Tabip odası çalışmalara katılacaklar n (%)a n (%)a n (%)a Görev yeri İl merkezi (393) İlçeler (157) 306 (77.9)NS 118 (75.2) 130 (33.1)NS 43 (27.4) 106 (27.0)NS 41 (26.1) Cinsiyet Male (380) Female (170) 307 (80.8)*** 117 (68.8) 114 (30.0)NS 59 (34.7) 100 (26.3)NS 47 (27.6) Medeni durum Marital (454) Not marital (96) 365 (80.4)*** 59 (61.5) 146 (32.2)NS 27 (28.1) 122 (26.9)NS 25 (26.0) Görev yeri Kamu sağlık kurumu (445) Özel sağlık kurumu (105) 319 (71.7)*** 105 (100.0) 143 (32.1)NS 30 (28.6) 123 (27.6)NS 24 (22.9) Görev unvanları Pratisyen hekim (207) Araştırma görevlisi (49) Uzman hekim (294) 143 (69.1)*** 20 (40.8) 261 (88.8) 72 (34.8)*** 7 (14.3) 94 (32.0) 59 (28.5)NS 11 (22.4) 77 (26.2) Görev süresi (yıl) 1- 9 (110) 10-19 (238) 20-29 (136) 30+ (66) 57 (51.8)*** 189 (79.4) 115 (84.6) 63 (95.5) 30 (27.3)NS 76 (31.9) 52 (38.2) 15 (22.7) 30 (27.3)NS 72 (30.3) 36 (26.5) 9 (13.6) Değişkenler (n) Toplam 424 (77.1) 173 (31.5) 147 (26.7) : Chi-square test, : fark yok, : P<0.05, : P<0.01, : P<0.001 a NS * ** *** Tartışma Hekimlerin çalışma yaşamı mesleğin doğası gereği farlılıklar göstermektedir. Çalıştıkları kurumun kentsel olup olmaması, unvanları, görev yaptıkları kurumun kamu ya da özel olması başta olmak üzere çalışma yaşamlarını doğrudan etkilemektedir. Sağlıkta dönüşüm programının çalışanlar aleyhine etkileri ortadayken hekimlerin yaklaşık dörtte birinin tabip odasına üye olmaması olumsuz bir durumdur. Bu, bütün üyelerine karşı kendisini görevli sayan bir meslek örgütünün meslektaşlarının tümüne ulaşamaması ya da hekimlerin çalışma yaşamlarına ilişkin sorunların çözümünde meslek odalarına destek olmaması sonucunu getirebilir. Çalışmamızda erkek hekimlerin daha fazla oranda üye olmaları, kadın hekimlerin örgütlü yaşam konusunda erkeklere göre daha geri durmalarına bağlanabilir. Hekimlerin görev süreleri arttıkça tabip odalarına daha fazla üye olma eğiliminde oldukları görülmektedir. Bu durum; ülkemizde 1980 yılından sonra çıkarılan kanunla hekimlerin mesleği yapabilmeleri için tabip odalarına üye olma zorunluluklarının kaldırılması ve sağlıkta dönüşüm programlarının örgütlü yaşamı gerileten etkileri ile açıklanabilir. Hekimlerin özel kurumlarda çalışma ve muayenehane açma izni alabilmesi için gereken yasal zorunluluk özel sağlık kurumlarında ve uzman hekim gruplarında tabip odası üyeliğinin yüksek olmasına yol açmıştır. Tabip odasından çalışma koşullarının iyileştirilmesi talebinde olanların tabip odasına daha fazla oranda üye olması, hekimlerin çalışma yaşamlarındaki sorunların çözümünde meslek odalarından geleceğe yönelik umut ve beklentilerini göstermektedir. Bunun yanında mevcut çalışma koşulları yetersiz, yönetimden baskı gören, hasta ve yöneticiler tarafından sözel ya da fiziksel şiddete maruz kalan, mesleki değerlerinde kayıp olduğunu düşünen hekimlerin de daha fazla oranda üye olması beklenirdi. Hekimlerin sadece tabip odasına üye olması örgütsel ilişki açısından yeterli değildir. Üyelik yanında oda çalışmalarına da katılması gereklidir. Son bir yılda tabip odası çalışmalarına araştırma görevlilerinin daha az katılması; üyeliğin zorunlu olmaması, meslek yaşamında yeni olmaları ve işlerinin yoğunluğu nedeniyle olabilir. Hekimlerin sosyodemografik ve çalışma yaşamı özellikleri açısından, tabip odası çalışmalarına katılmalarına birbirine benzerdi. Hekimlerin tabip odasından çalışma yaşamındaki sorunların çözümüne ilişkin talepte bulunurken çalışmalara yeterince destek olmadıkları görüldü. Çalışma yaşamında çeşitli sorunlar yaşayan hekimlerin çalışmalara daha fazla katılması ve destek vermesi beklenirdi. Sonuç ve Öneriler Sonuç olarak; hekimlerin dörtte üçünden fazlası tabip odasına üye, üçte biri son bir yılda oda çalışmalarına katılmış ve gelecek süreçte de çalışmaların içinde yer almak istediğini belirtiyordu. Sağlıkta dönüşüm nedeniyle yaşanan olumsuzlukların sonucunda hekimlerin örgütten beklentileri de özellikle çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve gelirlerinin artırılması ve hekimlerin meslektaşları ve hastalarla olan ilişkilerinin yeniden düzenlenmesi konusunda etkinlikler yapılması yönündeydi. TTB ve tabip odaları hekimlerin özlük hakları başta olmak üzere çalışma yaşamını daha yüksek konuma getirebilmek için önemli bir güçtür. Hekimlerin meslek örgütü olan tabip odaları üyelerinin haklarını korumak için daha fazla çaba göstermelidir. Tabip odalarının sağlık ortamındaki olumsuz değişimlere karşı durabilmesi için üyelerin de örgütlü yaşamın gereklerini yerine getirerek meslek örgütlerine daha fazla sahip çıkması gerekmektedir. Gelecek süreçte çalışmalara katılacak 26,7% Son bir yılda çalışmalara katılmış 31,5% Tabip Odası üyesi 77,1% Grafik: Mersin İlindeki Hekimlerin Tabip Odası Üyeliği ve Çalışmalarına Katılma Durumu Teşekkür Araştırmamızda, verilerin toplanması ve veri girişindeki emeklerinden dolayı Dr. Filiz Akcan, Dr. Mithat Cemal Aydın, Dr. Mustafa Kemal Doğan, Dr. Zeki Sinan Doğan, Dr. Gürsel Erkılınç, Dr. Erhan Gökduman, Dr. İdris Gültekin, Dr. Ö.Özkan Özdemir, Dr. Serdar Sağıroğlu, Dr. A.Taner Saydere, Dr. Mahmut Senem, Dr. A.Burhan Söker, Dr. Recep Tepe, Dr. Akın Yıldırım, Dr. Hüseyin Yıldız, Dr. Nurcan Yürek, Serap Çetinalp, Dilber Kılınç’a teşekkür ederiz. *Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı, Mersin **Tarsus 6 Nolu Sağlık Ocağı, Mersin ***Silifke Verem Savaş Dispanseri, Mersin **** Erdemli Limonlu Sağlık Ocağı, Mersin *****Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı, Mersin ******Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyon Üyesi 2010/2-3 15 M RU YO HEKİMLİK MESLEĞİ Dr. Nedim İnce Meslek tanımı için Türk Dil Kurumu’nun Güncel Türkçe Sözlüğü’ne göz attığımızda “Belli bir eğitim ile kazanılan sistemli bilgi ve becerilere dayalı, insanlara yararlı mal üretmek, hizmet vermek ve karşılığında para kazanmak için yapılan, kuralları belirlenmiş iş” cümlesi ile karşılaşırız. Yine TDK’nın İktisat Terimler Sözlüğü mesleği; “Bir kimsenin geçimini sağlamak için sürekli yaptığı; bilgi, eğitim veya yaratıcı güç gerektiren etkinlik” şeklinde tanımlamaktadır. Zanaat tanımı ise şu şekildedir: “1. İnsanların maddeye dayanan gereksinimlerini karşılamak için yapılan, öğrenimle birlikte deneyim, beceri ve ustalık gerektiren iş, sınaat. 2. El ustalığı isteyen işler” Usta için iki tanım şu şekildedir: “1. Bir zanaatı gereği gibi öğrenmiş olan ve kendi başına yapabilen kimse. 2. Zanaat öğreten kişi.” Tıp doktorluğu; yani hekimlik yukarıdaki tanımlardan da anlaşıldığı gibi bir meslek olup usta çırak ilişkisinin kendine yer bulduğu bir zanaattır. Gelişen bilgi, tıbbi teknik ve teknoloji sonucunda sanat tanımını da içeren özellikler taşımaya başlamıştır. 2010/2-3 Hastalık gibi insan bizzat kendisi için normalden sapma olan, acı çekmesini neden olup, yaşamını tehdit eden hatta sonlandıran şeyler de tanrıların gazabı, kötü ruhların işi olarak değerlendirildi. Hekimlik görevi büyücülere, şamanlara düştü. İnsan sosyalleştikçe ve aklını kullanıp bilgi dağarcığını zenginleştirdikçe büyücü ve şamanların bazıları daha öne çıkmaya başladı; tapınaklarda sağlık alanında özelleşmiş, babadan oğula, ustadan çırağa geçen ilk hekimler tarihteki yerini aldı. Bir tapınakta rahip hekim olan Hipokrat modern tıbbın temellerini atan kişi olarak kabul edilir. Hipokrat ile birlikte tanrısal boyutu biraz geri plana çekilen ve dünyevi özelliği baskın olmaya başlayan hekimlik mesleği, Hipokrat’ın tanımladığı yemin ile de ilk kurallarını da yaşama geçirmeye başladı. Artık hekimler sermayenin ücretli çalışanlarıdır. Sağlık hizmeti üretirken mesleki kurallar ticari kaygıların izin verdiği ölçüde uygulanacaktır. Sağlık ekibinin hala lideri olsa da onu nasıl yöneteceğini patronları, özel sigorta şirketleri, Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili bürokrasi ve siyasi iktidar belirlemektedir. Sağlık artık kar etmenin ön planda olduğu ve hizmetlerin buna göre yürütüleceği bir alan olmuştur. Sanat tanımına göz attığımızda karşımıza çıkan manzara ise şudur: “1. Bir duygu, tasarı, güzellik vb.nin anlatımında kullanılan yöntemlerin tamamı veya bu anlatım sonucunda ortaya çıkan üstün yaratıcılık. 2. Belli bir uygarlığın veya topluluğun anlayış ve zevk ölçülerine uygun olarak yaratılmış anlatım. 3. Bir şey yapmada gösterilen ustalık. 4. Bir meslekte uyulması gereken kuralların tümü 5. Zanaat.” 16 İlk çağlarda insanlar yolunda gitmeyen her şeyi tanrılara, ruhlara bağlayarak nedenlerini açıklamaya çalışmışlardır. Başlangıçta usta- çırak sistemi ile kişisel düzeyde gerçekleştirilen tıp eğitimi; sosyal örgütlenmeler geliştikçe yine usta- çırak sistemi bazında ancak kurumsal temele dayanmaya başladı. Yeryüzünde açılan ilk okullar arasında tıp eğitimi verenlerin de olduğunu biliyoruz. Tıp mesleği, artan bilgiler ve gelişen beceriler sonucunda hastalıkları tanımaya, doğru tanılar koymaya, etkili tedavi yöntemleri geliştirmeye başladı. İnsanların acılarını dindiren, yeniden sağlığına kavuşmasını sağlayan hekimler, tarihsel kökenlerindeki kutsallıklarının dünyevi beceriler ile devam etmesine olanak tanıdılar. Tarih boyunca saygı duyulan, sosyal statüsü yüksek, rahat geçinecek bir gelire sahip olan hekimler, özenilen, gıpta duyulan hatta kıskanılan bir meslek grubu oldular. Bilgi birikiminin yoğunluğu, geliştirilen özel beceriler, mesleğin doğrudan insanı ilgilendiren, insanı etkileyen bireysel ve toplumsal özelliği ve de iç denetimi, hasta- hekim ilişkisinin öznelliği, tıp doktorlarını toplumda ayrıcalıklı bir konuma getirdi. 20. yüzyılda hızlanan, 21. yüzyılda akıl almaz gelişmelere imza atan bilim ile sağlık hizmetleri çok daha özelleşti ve aynı oranda da hekim dışı uzmanlaşmış sağlık personeline de yer açtı. Hekim yine sağlık hizmet ekibinin başı olmakla birlikte ciddi eğitimlerden geçen bir sağlık ekibi ile görev yapmaktadır. Önceleri sadece hekimlere has bazı beceriler artık ekibin diğer üyelerine ait olamaya başlamış, hekim alanında daha da uzmanlaşırken çekildiği yerlere diğer üyeler yerleşir olmuştur. Yaygınlaşan eğitim, olağan üstü artan iletişim kanalları, bilgi üretimindeki ve paylaşımındaki baş döndürücü hız ayrıcalığının temel taşlarından olan hekimlerin bilgi tekelini de sarsan diğer gelişmelerdir. Bunların üzerine sağlık hizmetlerinin ticarileşmesi gelince binlerce senedir damıtılarak gelen meslek kuralları ticari kurallar ile yer değiştirmeye başlamıştır. Sermaye sağlık sektörünü kar edecek bir alan olarak tespit ettiğinde Ulaş İnce’nin bir önceki Arter’de ayrıntılı olarak tanımladığı gelişmeler hız kazanmıştır. Artık hekimler sermayenin ücretli çalışanlarıdır. Sağlık hizmeti üretirken mesleki kurallar ticari kaygıların izin verdiği ölçüde uygulanacaktır. Sağlık ekibinin hala lideri olsa da onu nasıl yöneteceğini patronları, özel sigorta şirketleri, Sosyal Güvenlik Kurumu ve ilgili bürokrasi ve siyasi iktidar belirlemektedir. Sağlık artık kar etmenin ön planda olduğu ve hizmetlerin buna göre yürütüleceği bir alan olmuştur. Sosyal statüsü, geliri düşen, insanlar ve toplum nezdinde ayrıcalığını yitiren hekimin mesleğini yaparken uğrayacağı motivasyon kaybının işine nasıl yansıyacağı; olası olumsuz etkilerinin cezai yöntemlerle ne kadar engellenebileceği bir muamma olarak durmaktadır. Mahallelinin tanıdığı, bildiği bakkal, artık çok daha fazla kişinin gördüğü ama kimsenin tanımadığı hipermarketteki bir kasiyer olmuştur. Sermayenin işleyişi gereği bakkalın kasiyer olmasının bireysel ve toplumsal etkisi çok olumsuz olmayabilir. Anca söz konusu hekim olunca sonuçlarının nasıl olacağını ise kestirmek pek de kolay olamayacak gibi durmaktadır. 2010/2-3 17 AR AŞ TIR MA TÜRK ERKEKLERİNDE ERKEN BOŞALMA SORUNU VE GÜNCEL TEDAVİSİ Prof. Dr. Selahittin Çayan / Türk Androloji Derneği Genel Sekreteri, MEÜ Tıp Fak. Anabilim Dalı Öğr. Üyesi Erken boşalma, meninin daima veya çoğu zaman vajinal penetrasyon öncesi veya yaklaşık bir dakika süresinde gerçekleşmesidir. Vajinal penetrasyonların tümü veya tama yakınında meni gelişini geciktirememe durumudur. Erken boşalma sorunu olan erkeklerde sıkıntı, rahatsızlık ve/ veya cinsel ilişkiden kaçınma gibi negatif kişisel etkiler görülür. Türk Androloji Derneği tarafından Türkiye’de 17 ilde 2875 çift üzerinde yapılan araştırma sonucunda erken boşalma görülme sıklığı % 20 olarak saptanmıştır. Görülme sıklığı bölgeler ve iller arasında belirgin farklılık göstermemekle birlikte; ilerleyen yaş, düşük ekonomik, eğitim ve gelir düzeyi varlığında erken boşalma görülme sıklığı artmaktadır. Erken boşalmanın 4 farklı tipi vardır. Yaşam boyu, kazanılmış, doğal değişkenli ve erken boşalma benzeri ejakülasyon bozukluğu olarak Türkiye’de bölgelere göre erken boşalma görülme sıklığı 18 2010/2-3 sınıflandırılmaktadır. Yaşam boyu erken boşalma; ilk cinsel deneyimden itibaren yakınmaların başlaması ve vajinal penetrasyondan önce ya da penetrasyon başladıktan sonra 1-2 dakika içinde boşalma olmasıdır. Erkeklerin % 2-5 civarında görülmektedir. İlişkilerin hemen tamamında görülmektedir. Olguların çoğunda yaş ile görülme sıklığı artmaktadır. Nörobiyolojik temele bağlı olduğu düşünülmektedir. Bu nedenle bu tip erken boşalmada ilaç tedavisi faydalıdır. Kazanılmış erken boşalma; daha önce boşalma sorunu olmayan olmayan bir kişide sonradan ani veya yavaş gelişen erken boşalma görülmesidir. % 2-5 oranında görülmektedir. Altta yatan psikolojik ya da somatik bir bozukluk mevcuttur. Prostat bezi iltihabı ve tiroid bezi bozuklukları en sık altta yatan nedenlerdir. Altta yatan nedenin tedavisi genellikle şikayetlerde düzelme sağlamaktadır. Doğal değişkenli erken boşalma; boşalmaya kadar geçen zamanın düzensiz ve değişken olması olarak tanımlamaktadır. % 10-20 oranında görülmektedir. Genellikle süre 1,5 dakika civarındadır. Altta yatan gerçek bir patoloji yoktur. Bu olgularda psikoterapinin etkili olduğu bilinmektedir. Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin yaklaşık %10’lik bir kısmının partnerleri de erken boşalmadan yakınmaktadır. Şimdiye kadar erken boşalma şikayetiniz olduğunu düşündüğünüz için bir doktora başvurdunuz mu? 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Erken boşalma sorunu yaşayan erkeklerin sadece % 10 kadarı sorunlarını bir hekimle paylaşırken, yaklaşık % 90’ı sorunu için bir hekime başvurmamıştır. Erken boşalma benzeri ejakülasyon bozukluğu; boşalmaya kadar geçen süre normal olmasına karşın kişinin öznel algısında problem olmasını göstermektedir. % 10-20 oranında görülmektedir. Cinsel ilişki sırasında düzenli ve düzensiz olarak erken boşalma görülmektedir. Bu durumun gerçek bir tıbbi rahatsızlık olmadığı düşünülmektedir. Bu olguların tedavisinde psikoterapi uygun bir seçenektir. Erken Boşalmada Tedavi yaklaşımları Boşalma süreniz size göre ve eşinize göre nasıldır? 80 70 60 50 40 30 20 10 0 Erken boşalma birçok ilişkide problem yaşanmasına neden olmaktadır ve böyle bir durumda bu rahatsızlığın giderilmesi gerekmektedir. Erken boşalma sorunu yaşayan Türk erkeklerinin sadece %10’u hekime başvurarak tedavi arayışına girmektedir. Tedaviye başlamadan önce hasta beklentileri belirlenmeli ve altta yatan ereksiyon bozukluğu benzeri cinsel fonksiyon bozuklukları veya prostatit gibi rahatsızlıklar giderilmelidir. Günümüzde erken boşalma tedavisi için Türkiye’de Sağlık Bakanlığı tarafından onaylanmış bir ilaç bulunmasa da, sadece kronik selektif serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI) ve bölgesel anestezik ajanların bu hastalığın tedavisinde etkili oldukları bilinmektedir. 2010/2-3 19 R YO UM ADALET VE KALKINMA MI? AZGIN KAPİTALİZM Mİ? Dr. Gürsel Erkılınç Artık “başka” bir ülkede yaşıyoruz. 1923’lerde başlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesinin, değerlerinin ve kurumlarının çözülüşünün son evresindeyiz. “Artık Cumhuriyet 1923 de kuruluşunu sağladığı temel dayanakları üzerine devam etme şansını yitirmiştir”(1) “1923 de Osmanlı’nın çöküşünü durdurmak için bulunan Türkiye Cumhuriyeti cevabı artık tıkanmıştır.” (2)15 yıl önce yapılmış bu değerlendirmenin ne kadar yerinde olduğunu yaşadığımız son yıllar açıkça gösterdi. “Refah hareketi (bunu bugün AKP olarak okumak gerekir) Batı kapitalizminin gelişmesinde Protestan dininin oynadığı rolü İslam’a oynatıyor…Türkiye’nin laiklik iddiasındaki tefeci ve hırsız takımı kapitalizmin batıda belli bir ahlaki temel üzerinde geliştiğini bilmek zorundadır. Bu nedenle kendi hırsızlıkları ve ahlaksızlıkları nedeniyle başaramadıkları kapitalist sermeye birikimi Refah’ın (yani AKP’nin) İslami ahlak temelinde başarmasında şaşılacak bir taraf yoktur.” (3) Şu da açık ki, neredeyse ülkelerin bir kaçı dışında hükümetler, tüm yetki ve güçlerini sermayenin daha çok kazanması, bunun için de emeğin olabildiğince ucuzlatılması yönünde kullanmaktadır. Adalet, sermaye grupları arasında bile gerçekleşmeyen bir laf, kalkınma da sermaye çok kazanırsa eğer, kitlelerin payına düşen sadaka projesini anlatmaktadır. 1.T. Akçam Türkiye’yi Yeniden Düşünmek Birikim Yayınları 1995 sf. 10 2.Aynı kitap sf 49 3.Aynı kitap sf 172- 173 Son yedi yılın Sağlık Politikaları neyi dönüştürüyor? Batıda 19.yy da yaşanılan kapitalistleşme 20 2010/2-3 sürecini biz henüz yaşıyoruz! 1923 de gerçekleşmiş gecikmiş Burjuva devriminin, batıya yetişebilmek için ara çözüm olarak uyguladığı “devletçi” model çökmüş, şimdi yeniden 19.yy’ın vahşi kapitalizminin sermaye birikim modeline dönülmüştür. Güvencesiz, ucuz emek sağlayan taşeron işçi uygulamaları, maden ocaklarındaki kazalara yaklaşım tarzı, sendikasızlaştırma uygulamaları bu olgunun bilinen somut kanıtlarıdır. Elde edilecek karı azamileştirmek için emeği daha da ucuzlatma “yöntemleri” binlerce yıllık bilinen hikâyedir. Bu amaçla emeği gasp edilecek olanlara tarih boyunca zaman zaman en vahşi yöntemler kullanılmıştır. Kölecilik sistemi, elmas madenlerinde işçilerin kaçmalarını önlemek üzere ayak bileklerinin kırılarak çalıştırılması, grevci işçilerin kurşunlanması v.s! Yalnızca “sopa” ile emeğin ucuza devşirilmesinin maliyeti büyüdükçe insanları ikna etmek üzere sözel, “ikna edici” diller geliştirilmiştir. Örneğin hekimler, sağlık çalışanları için “kutsallık” söylemi başlamışsa bu sağlık emekçilerine atılacak kazığın da geliyor olduğunu gösterir. Dinsel inançların da siyasete, ticarete aracı edildiği koşullarda, her şeyin “uygun fiyata” alınıp satıldığı son iki yüz yılda kutsal olan ne kalmış ki, insan sağlığı, hayatı neden hala kutsallık söylemi altında konuşuluyor? Ticari çıkarlar için, bölgede hegemonya kurmak amaçlı, salt politik pozisyonu için yüz binlerce insanı öldürtmeye hazır malum politikacı ağızlarında çiğnenen kutsallık söylemlerine hala inanan varsa onların 21. Kromozomuna bakmak gerek. Orada bir kırık parça olabilir! Sermayenin sağlığa yapacağı yatırımdan alacağı karın azamileşmesi elbette öncelikle hekimlerin ucuz işgücü olması ile mümkündür. Geçiş dönemini sancısız geçirmek için askeri diktatörlüğün yasası yeniden hortlatılmış, hekimlere mecburi hizmet yeniden konulmuştur. Hekim emeğinin ucuzlatılmasının temini politik, yasal dayatmalar dışında piyasa mekanizmaları ve ekonominin “sopası” ile kalıcı olarak sağlamanın en “akıllıca” yolu elbette işsizlikle de tehdittir. Alt yapıda, eğitim kadrolarında bir gelişme sağlanmadan masa başı talimatları ile tıp fakülteleri kontenjanları iki, üç kat, keyfi olarak artırılmıştır. Kamu ve muayenehane hekimliğinin birlikte icrası ahlaki olarak ne kadar tartışmalı ise bu sistemi yok edebilmek için sağlık bakanlığının aynı şekilde ahlakiliği tartışılır bir yönetmelik çıkarması da yine hekim emeğini ucuzlatma hırsının açık bir ifadesinden başka ne olabilir? katıydı ve büyük tepki toplarlardı. Bugün bir taşeron işçi o günün sendikalı işçisinden belki üçte bir daha az maliyetle çalıştırılmaktadır. “… DİSK/Dev Sağlık-İs Sendikası’nın araştırmalarına göre, …toplam 300 bin civarında çalışanı olan Sağlık Bakanlığı yarı yarıya taşeron işçi çalıştırmaktadır. Sağlık Bakanlığı bugün kamuda en çok taşeron istihdamının bulunduğu kurumdur… Sağlık emekçileri… taşeron firmaların kâr hırsına teslim edilmiştir. Bakanlığa Para duygusal davranmaz! Sağlık bakanlığı öncelikle profesör doktorların emeğini sermayeye peşkeş çekememiş olmanın verdiği hırsla o muayenehane yönetmeliğini apar topar çıkarttı. Sağlık “çağdaş” zihniyete göre ekonomik bir sektördür ve insan sağlığı para kazandırdığı ölçüde bir öneme sahiptir. Zaman zaman insan sağlığına ait medyada yer alan ahlaki, duygusal makaleler sağlıkta para kazanma düzenine ait acımasız gerçekliğin gizlenmesine yarayan bir sos işlevi görüyor. Şimdilik biz bir geçiş sürecindeyiz ve vahşi kapitalizm, eski alışkanlıkları yeterince kırabilmiş değil. Sağlık sigorta sisteminin acımasız kapitalist ilişkileri henüz kendini tümüyle göstermedi; şimdilik “ağızlara bal çalma” dönemindeyiz. Yeşil kart uygulaması da “ağza bal çalma” döneminin bir parçası. -İktidar kendini sağlama aldığında da bu uygulama umarız değişmeden sürdürülür. -2000 yılında 10 milyon olan yeşil kartlı, 2008 yılında 15 milyona çıkmış. (EK 3’e bakınız.) Vahşi Kapitalizm ve Taşeron işçi çalıştırma Bir zamanlar kamu hastanelerinde temizlik personeli, ameliyathane çalışanları da 657 sayılı yasaya tabi memurlardı. 20 yıl önce sayıları o zaman bile oldukça azalmış sendikalı işçiler vardı ki, onların maaşları memurların belki iki bağlı kuruluşlarda ilk olarak güvenlik ve temizlik alanında başlayan taşeronlaşma, daha sonra 112 Acil Servis, laboratuar ve röntgen birimlerinde de uygulanmaya başlamıştır.” Taşeron işçi çalıştırma sistemi sağlık maliyetini düşürmekte, sermayenin karını azamileştirmektedir. Yarı köle statüsüdür taşeron işçilik! Taşeron işçilikte “… işini kaybetmek korkusu ile yasal bir takım haklarını da aramama yönünde bir durum ortaya 2010/2-3 21 çıkarmaktadır.” Sendikalı olmaları düşünülemez bile “… çalışanların iş kaybı, daha düşük ücretler, çalışma koşullarının kötüleşmesi …bu işçilerin sigortalılık süreleri oldukça kısadır. Genel-İş sendikasının yaptığı bir araştırmada taşeron işçilerin %65’in toplam sigortalılık sürelerinin 1-3 yıl olduğu saptanmıştır. …Taşeronlaşma kimi durumlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği açısından işyeri hekimi bulundurma, iş sağlığı ve güvenliği kurumları oluşturma gibi düzenlemelerde yasanın aradığı işçi sayısını aşağıya çekmek için kullanılmaktadır…” Özel hastanecilik ve sağlık piyasası Hekim emeğinin “kutsallığı” özel hastane kapısından içeride de devam eder mi? Sağlıkta dönüşüm, sağlığa harcanılan paranın bir avuç sermaye sahibinin kasalarına girmesi için gerçekleştirilmiş pis bir oyundur yalnızca. (EK 2) Bu arada sağlık hizmeti kalitesi artı mı? Evet. İnsanlar daha kaliteli ve zahmetsiz sağlık hizmeti alabiliyorlar mı? Evet! Bu sistem bu maliyetle böylece sürdürülebilir mi? Hayır! İki kat maliyetle sağlanacak iyileşme için 4 kat para harcanıyor! Devlet eliyle adam zengin etme politikasının sağlık hizmetleri alanında uygulamasının adıdır dönüşüm. ( EK 1) Denildi ki “hastalar müşteridir ve müşteri memnuniyeti sağlanmalıdır.” Hep birlikte itiraz ettik. “Olur mu? Hasta bir insandır; insani gereksinmeler ticaret mantığı ile ele alınamaz!” Ne kadar yanlış anlamışız biz! Ne budalaca bir önyargı ile konuşmuşuz. Onlar her şeyi, sürecin evrileceği durumu çok iyi bilmelerine karşın bize bir açıklama yapmakta her zamanki gibi bir tenezzül buyurmadılar. Şimdi her şey apaçık ortada. Evet, hastalar gerçekten müşteriler ama hekimlerin değil. Biz neden üzerimize alınmıştık ki? Hastalar Özel Hastane patronlarının müşterisi kardeşim! Biz hekimler olsa olsa patronunun müşterisine iyi davranması gerekli birer ücretli işçiyiz! Bu “iyi davranma” hadisesi de patronunun müşterisi kaçmasın diye oynanılacak bir rol! Profesyonel gülümsemeler, göz teması, sakin ve güven veren bir eda; çok şey bilen adam duraksamaları; hastanın ağzının içine bakma (diş hekimi olmasan da), ödenecek fatura bedeli içine dahil olmayan esnaf konuşmaları; (meyveler) bizden bonkörlüğü… Hekim Örgütlülüğü Bir çobanın oyu elbette bir doktorun, profesörün oyuna eşittir! Bir tıp hekimi gerçekten dağdaki çobandan daha “akıllı” ise aklını kullanır; uzun vadeli çıkarlarını koruma adına örgütlenebilir, aleyhine kurulmuş oyunu bozabilir; daha “değerli” ise değerini örgütlülük içinde kanıtlar; emeğinin özel, vazgeçilmez, 22 2010/2-3 kolayca yerine konulamazlığı gerçeğini anlar; kendini ve emeğini ucuza pazarlamak isteyenlerin hevesini kursağında bırakır. “Özel sektörde çalışan hekimlerin birçoğu maaşlarını zamanında alamama, hastane sahibinin baskısı, sözleşmesiz çalıştırılma, sigorta primlerinin düşük ödenmesi gibi sorunlarla karşı karşıya kalırken yaşananlar hekimlerin ruh sağlığını da olumsuz etkiliyor. Bir ay önce kurulan Özel Sektör Hekimleri Derneği (ÖSHED) Başkanı Op. Dr. Filiz Küçük … sağlıkta özelleştirmenin arttığını belirterek “Hastaneler ticarethane, hastalar müşteri gibi görülüyor. Devletin özel hastanelerde bir denetimi yok. Araştırmalara göre hekimlerin yüzde 40’ı depresyonda. Böyle bir hekimden nasıl verim alınabilir” diye konuştu…Hekimler ve Tabip Odaları’nın hızlı özelleştirme karşısında yetersiz kaldığını hissettiğimiz için derneğimizi kurarak mücadeleye başladık” dedi. Sağlık bakanlığının hekim emeğini sermayeye ucuza sunma gayreti bu denli açığa çıkmışken, TTB’nin “Tam Gün Hekimliğe” karşı çıkması “ilkesel” olarak eleştirilse de, haklı olduğu söylenebilir. “Biliyoruz ki; Ne “Tam Gün Yasası”nın çıkarılmasındaki, ne 3 Ağustos düzenlemelerindeki amaç vatandaşların eşit, ücretsiz ve nitelikli sağlık hizmeti almasıdır. Bugün artık sermayeye kaynak aktarma ve “Özelleştirme ve Taşeron Bakanlığı”na dönüşmüş olan Sağlık Bakanlığı eliyle yürütülen bu operasyonun bütün hedefi; Bir yandan; hekimlerin, sağlık çalışanlarının emeklerini değersizleştirmek, işgüçlerini ucuzlatmak ve özelleştirilmiş bir sağlık piyasasında kötü koşullarda, iş güvencesiz ve düşük ücretlerle çalışmaya zorlamak, diğer yandan; sağlık için harcanan paranın mecrasını değiştirmek, başta yandaş tarikat özel hastaneleri olmak üzere özel sektöre yönlendirmektir… Bunun için mümkün olan en geniş hekim ve sağlık çalışanları dayanışmasına gerek vardır.,, Emeğimizin değersizleştirilmesine, işgücümüzün ucuzlatılmasına yönelik saldırılar cevapsız kalmayacak, yürüttüğümüz mücadeleyi önümüzdeki dönemde bütün hekimler, bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte yükselterek sürdüreceğiz” TTB Basın Açıklaması 13.8.2010 Evet. Başka yolu yok. “Emeğimizin değersizleştirilmesine, işgücümüzün ucuzlatılmasına yönelik saldırılar” ancak birlikte, kararlı bir mücadele sınırlandırılabilir. EK 1 ÜLKEMİZ SAĞLIK HARCAMALARININ BOYUTU NE KADARDIR ? …Sadece Sağlık Bakanlığı bütçesi olan 14 milyar TL, SGK sağlık harcamaları olan 26 milyar TL’ yi topladığınızda, 40 milyar TL’ ye ulaşılıyor. Buna üniversitelerin, Kızılay’ ın, MSB’nin, Emniyet’ in, diğer kuruluşların… sağlık harcamaları dahil değil. 2008 yılı kamu sağlık harcamalarının toplam boyutu, 51 milyar TL olarak belirtilmekteydi. Bu miktarın şu anda 55-60 milyar TL arasında olduğu büyük ihtimaldir. Toplam bütçemizin 286 milyar TL olduğu…kamu sağlık harcamalarımızın gerçek boyutunun, genel bütçenin % 20’ si civarında olduğunu söylemek daha doğru bir yaklaşım olmaz mı ? … MSB bütçesi 16 milyar TL civarındadır. Bu haliyle Sağlık Bakanlığı harcamaları, MSB’ nin ve MEB’ nın neredeyse birbuçuk katına ulaşıyor. NEREDEN NEREYE ? 2002’de Sağlık Bakanlığı bütçesinin 3 milyar TL olduğu belirtiliyor. Diğer kurumlardan aldıklarıyla, bu miktarın 4-5 milyar TL’yi aşmadığını belirtmek gerekir. Bugün ise, 26-27 milyar TL harcama boyutuna ulaşmış durumdadır. Toplam sağlık harcamalarının da 10 milyar TL civarından 50 milyar TL üzerine çıktığını varsayabiliriz. … BU YÜK TAŞINABİLİR Mİ ? Taşınamayacağı kanısındayız. Türkiye, her yıl 50 milyar TL üzerinde borç faizi ödemektedir. SGK açıkları için 31.8 milyar TL ödüyor. Bütçe açığı iki yıl önce 5-6 milyar TL iken, 2009’ da 50 milyar TL’ nin üzerine çıkmış durumdadır. …Yunanistan iflas etmiş durumda. İspanya, Portekiz, İrlanda arkadan geliyor… DURUMUN VEHAMETİ BİLİNİYOR MU ? Bilindiğinden kuşkuluyuz. … Sağlıkta temel politikalar yeniden gözden geçirilmelidir. Popülizm mi, gerçekçi adımlar mı? Geciktikçe bedelin boyutları büyüyor. Acı olan, bu bedeli gelecek nesillerin ödeyecek olmasıdır… Doç. Dr. Paşa Göktaş 28-06-2010 EK 2 Kayseri sanayi Odası …Türkiye’de özel sağlık kuruluşları sayısı hızla artıyor. 2004 yılında 167 olan özel hastane sayısı 2007’de 355’e çıktı… Bir milyon 100 bin nüfuslu Kayseri’de 2006 yılında 6 milyon 100 bin hastaya bakıldı… Özel hastaneler içinde yıllık hasta sayısına göre 606 bin 358 hasta ile Universal Hospitals Group ilk sırada yer alıyor. Universal Hospital grubunun ardından 504 bin 517 hasta ile Acıbadem Sağlık grubu, 330 bin 485 hasta ile Medical Park grubu geliyor. … hazır yemek, tekstil, tıbbi cihaz ve mobilya sektörüne altın çağını yaşatıyor. Hastanelere ürün tedarik eden pek çok firma son on yılın en verimli dönemini yaşadığını dile getiriyor… Medical Park otuz, Universal Group otuz altı yeni hastane açmak için düğmeye basarken 2009’a kadar Acıbadem Grubu yedi, Medicana Grubu beş, Dünya Göz Hastaneleri de beş şube daha açacak. …Türkiye’nin sağlık turizmi pastasından yıllık 200 milyon dolarlık bir pay aldığı tahmin ediliyor. Hindistan’da ise bu rakam yıllık üç milyar dolar civarında olduğu belirtiliyor. Türkiye’nin de doğru politikalar geliştirildiği takdirde önümüzdeki beş yıl içinde beş milyar dolara çıkarabileceği kaydediliyor. … Avrupa ve Amerika’da üç bin dolardan başlayan lazer ameliyatlarının fiyatı Türkiye’de 500 Euro ile 700 Euro arasında değişiyor. …Medical Park Sağlık Grubu, 2008 yılı sonuna kadar Türkiye’nin otuz ilinde otuz hastane kurma projesini yürürlüğe koydu. 2008 sonuna kadar Mersin, G. Antep, Elazığ, Samsun, Şanlıurfa, Erzurum, Trabzon, Ankara, Eskişehir, Konya, İzmir, Siirt, Erzincan, Kayseri ve Edirne’nin de aralarında bulunduğu illerde hizmete açılacak Medical Park hastanelerinin tümünde dört bin personel çalışacak. EK 3 Rakamlar ne anlatır? …SSK kapsamındaki nüfus, 1980 yılında 10 milyon 674 bin 172 iken, 2002 itibariyle yüzde 203 artarak 35 milyon 261 bin 104’e ulaştığı bu süreçte, SSK hastanesi sayısındaki artış yüzde 63, hastane yatak sayılarındaki artış ise yüzde 55 oranında olmuştur. 10 bin SSK’lıya düşen hasta yatağı sayısı 1980’de 16.81 iken, 2002 yılında bu sayı 7.91’e gerilemiştir.(Egemen Cevahir) (Ne kadar açık değil mi? Bilerek, taammüden o ilaç, hastane kuyrukları olsun istenmiştir! Adı geçen dönemde SSK’lı nüfus 3.5 kat artarken, yatırımdaki artış yalnızca 0.5 kat!) “Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) Başkanı Emin Zararsız, 2002’den bu yana kamunun sağlık harcamalarının yaklaşık dört kat artarak 36 milyar TL’ye ulaştığını… söyledi.” 08/08/2009 “Sağlık-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci… Boyutu belirsiz ve kontrolsüz biçimde büyüyen ve sürekli olarak da kamunun sırtına yükletilen sağlık harcamaları, ülkemizi Yunanistan’ın durumuna sürükleyebilir.” 5.7.2010 2002 yılında tedavi için harcanan 2,8 milyar TL’nin en önemli bölümü (%64) devlet hastanelerine aktarılırken onu üniversite hastaneleri (%21,9) ve özel hastaneler (%14) takip ediyordu. …2009 yılında 15 milyar TL’yi geçen tedavi harcamalarından devlet hastanelerine ayrılan pay %52’ye gerilerken, özel hastanelerin payı %30’un üzerine çıktı… Üniversite hastanelerine aktarılan pay ise %17’lere geriledi. (http://www.referansgazetesi.com/haber.) 2002 yılında hekimlerin %88’i kamuda istihdam edilirken, 2008’de bu oran %81’e geriledi. Aynı oran uzman hekimlerde %78’den %69’a; hemşirelerde ise %92’den %85’e geriledi. Bu, Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile sağlık alanının kamudan özel sektöre devrinin amaçladığının ve belli ölçülerde de başarıya ulaşıldığının önemli bir göstergesidir. 2009 yılında yeşil kartlılar için harcanan ilaç ve tedavi masrafları 2002 yılındaki 0,5 milyar TL seviyesinden 5,5 milyar TL’ye yükselmiş oldu. (Sağlıkta dönüşümde en çok zarar görecek kitleyi korumak, muhalefeti önlemek için sürdürülen bu “yardım” dileriz ki sürdürülür.) … Vergi ve danışmanlık şirketi Deloitte’ın 2009 Aralık ayında yayınladığı ilaç sanayi raporunda… Türkiye, 2003 yılında dünyanın 18. büyük ilaç pazarı iken, 2008 yılında 13. sıraya yükselmiş durumda. Ayrıca 2002 yılında 4.8 milyar TL olan kutulu ilaç pazarı 2008 yılında 12.1 milyar dolara ulaştı. …Ülkemizde faaliyet gösteren en büyük 20 ilaç firmasından 14’ü yabancı ilaç tekelleri tarafından satın alınmış, ya da bu tekellerle ortaklıklara girmiştir. … ithal ilaçların TL cinsinden payı 2002 yılında yüzde 33.5 iken, 2008 yılında neredeyse tüm pazarın yarısına ulaşmıştır. 2010/2-3 23 AR ZİY ET MERSİN TABİP ODASI MUT GÜLNAR GEZİSİ Mustafa kemal Doğan - Sedef Kayahan Mut Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu olarak “Gidemediğin yer senin değildir” düşüncesiyle başlattığımız ilçe gezilerimizin ikincisini 26 Ekim 2010 tarihinde Mut ve Gülnar’a yaptık. Bu geziye Mersin Tabip Odası yönetim kurulundan Prof.Dr. Aytuğ Atıcı, Doç.Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Uzm.Dr. Hanife Kara ve sekreterimiz Suna Gül katıldı. Saat 10:00’a doğru Mut’a ulaştık. İlçe temsilcimiz Dr Meriç Tunca ile buluştuk ve çalıştığı Aile Sağlığı Merkezine giderek, orada çalışan aile hekimi arkadaşlarla sohbet ettik. Hepsinin ortak sıkıntısı sağlık ocaklarına kıyasla iş yüklerinin çok arttığını, daha önce 5-6 kişinin yaptığı işi şimdi iki kişinin yapmaya çalıştığını, aile sağlığı elemanlarının mutlu olmadıklarını ve çoğunun istifa ettiğini, yerlerine görevlendirilen ebe/hemşirelerin çalışmalara aktif olarak katılmadığını, bu nedenle bütün işleri yalnız yapmaya zorlandıklarını ifade ettiler. Aynı sorun ikinci aile sağlığı merkezini gezdiğimizde de karşımıza çıktı. Buradaki hekim arkadaşlarımız da yanlarında çalışan aile sağlığı elemanından şikayetçi idi. Aile sağlığı elemanlarının gebe bebek izlemi gibi temel görevleri bile yapmadıkları, aile hekimlerinin gün boyu her türlü işi yalnız başlarına yaptıkları ifade edildi. Bunun 24 2010/2-3 nedenleri sorgulandığında pilot uygulama öncesinde aile sağlığı elemanlarına dolgun ücret alacakları vaat edilmiş ama bu ücretleri alamadıkları için çalışmalara etkin bir şekilde katılmadıkları ifade edildi. Bu durum Pilot Aile Hekimliği uygulamalarının alışık olduğumuz temel sağlık hizmet sunumunu kökten değiştirdiğini, TTB ve Mersin Tabip Odası’nın aile hekimliği sistemi konusundaki kaygılarını ortaya koymaktadır. İkinci durağımız Mut Devlet Hastanesi. Burada yıllarca Mersin Tabip Odası temsilciliğini yapan Uzm Dr. İdris Güntekin ve yeni temsilcimiz Uzm.Dr. Sedef Kaya ile buluştuk. Hastanede bulunan bütün hekim arkadaşlarla teker teker merhabalaştık. Zorunlu hizmet nedeniyle geçen 2-3 ayda hastaneye yeni hekimlerin geldiği ve hekim sıkıntısı yaşanmadığı öğrenildi. Daha önce Karaman Devlet Hastanesine giden hastaların artık gitmediği, hastane içinde elektronik hasta kart sistemiyle kayıtlı hasta sayısının arttığı kaydedildi. Mut’a gelinir de Musa Eroğlu ile görüşmeden olur mu? Kalbimiz ne kadar temizmiş, yolda Musa Eroğlu’ndan bahsetmiştik, ilçenin merkezinde karşımıza çıkıverdi. Şöyle bir sarıldık, ayak üstü kısa bir sohbet yaptıktan sonra Gülnar’a doğru yola çıktık. Öğleye doğru Gülnar temsilcimiz ve Devlet Hastanesi Başhekimi Dr. Mustafa Kemal Doğan ile buluştuk. Gülnar Devlet Hastanesi ve merkez aile sağlığı merkezini ziyaret ettik. Meslektaşlarımız küçük bir hastanede zor fiziki şartlar altında çalışmaktaydı. Hekimlerin çoğu zorunlu hizmet kapsamında buraya gelmiş ve görevlerini yapmaktaydılar. Konuştuğumuz meslektaşlarımızın hiçbirinin Mersin Tabip Odasına üyeliğinin olmadığını üzülerek öğrendik. Hemen orada odaya üyelikle ilgili görüşmeler yapıldı ve en kısa sürede üyelik işlemlerinin başlatılmasına karar verildi. Sonuç olarak bu ziyaretlerle meslektaşlarımızın çalışma koşulları ve sorunları yerinde gözlendi. Oda ile hekimler arasında daha sıkı ilişkilerin kurulabilmesi için bu ziyaretlerin düzenli olarak yapılmasının ne kadar önemli olduğu ortaya çıktı. Diğer yandan yıllardır ülkemizde uygulanmaya çalışılan sağlıkta dönüşüm süreci üzerine hem TTB hem de Mersin Tabip Odasının ortaya koyduğu kaygıların Pilot Aile Hekimliği uygulamaları ile yavaş yavaş su yüzüne çıkmaya başladığı gözlendi. 2010/2-3 25 Zİ GE MERSİN TABİP ODASI AYDINCIK BOZYAZI ANAMUR GEZİSİ Mersin Tabip Odası Yönetim Kurulu Tabip Odaları hekimlik mesleğinin evrensel değerleri ve özlük haklarının korunup geliştirilmesi için önemli bir meslek örgütüdür. Odanın üstlendiği görevleri yapabilmesi için bulunduğu yerde hekimlerin tamamını kucaklayabilmesi, onların en yakınına kadar giderek çalışma koşullarını yerinde görmesi ve sorunlarını tespit etmesi gerekmektedir. Bu nedenlerle 2010-2012 döneminde Mersin Tabip Odası olarak hekimlerimizi çalıştıkları yerlerde ziyaret etmeyi amaçladık. İlk ziyaretlerimizi bize en uzak olan ilçelere yapmaya karar verdik. 16 Ekim 2010 tarihinde sabah saat 07:00’da Mersin’den Anamur’a doğru yola çıktık. Geziye Mersin Tabip Odası yönetim kurulundan Prof. Dr. Aytuğ Atıcı, Doç.Dr. C. Tayyar Şaşmaz, Uzm.Dr. Tülay demir ve sekreterimiz Suna Gül katıldı. Yolumuzun üstünde Aydıncık Devlet Hastanesine uğradık. Acilde iki tane genç hekim arkadaşımızla karşılaştık. Birisi Tarsus’tan geçici görevle buraya gelmiş, iki yıl önce Mersin Tıp Fakültesinden mezun olmuş BİR meslektaşımız. Kendimizi tanıttık, Mersin Tabip Odasından geldiğimizi söyleyince sevindiler. Varsa bir bardak çaylarını içelim, çalışma koşulları hakkında konuşalım istedik. “Ne yapıyorsunuz, günleriniz nasıl geçiyor?” dedik, sen misin bunu soran. 26 2010/2-3 Biri acilde diğeri 112 ambülansında aralıksız 24 saat çalıştığını söyledi. “Nasıl olur bu iş? dedik. Aile hekimliği nedeniyle acil ve 112’de çalışan hekimler aile hekimi olunca buralar boşalmış. İşlerin yürütülebilmesi için buralara geçici görevle hekimler gönderilmiş. “Yeterli sayıda hekim olmayınca, her an, ihtiyaç oldukça acil hasta ve 112 çağrılarına baktıklarını” söylediler. Banka ATM reklamlarında sık sık tekrarlandığı gibi 7x24 saat hekimlik hizmeti, bir hekim ne kadar yararlı olabilir böyle bir çalışma ortamında? Kolay gelsin dedik ve yanlarından ayrıldık. Yolumuzun üstünde Bozyazı Devlet Hastanesi aciline uğradık. Hastane bahçesinde tam donanımlı bir ambülans bekliyor, şöyle içine bir göz gezdirdik, ambu cihazından ventilatöre kadar her şey var ve çalışır durumda. Vay be, 112 hizmetleri kapsamında ambülanslarımız ne kadar değişti diye sevindik. Acilden içeri girdik, Van’dan yeni tayin olmuş bir hekim arkadaşımız gelen hastalara bakıyor. Tanışalım biraz sohbet edelim dedik. Acil ve hastanede hekim sayısının yetersiz olduğunu, acildeki hekimin hem acile hem de 112 çağrılarına baktığını, 112 çağrısı olunca ambülansın doktorsuz gittiğini öğrendik. Sebep aynı, acilde çalışan hekimler aile hekimi olmuş. 112 ambülansının tam donanımlı olduğunu görünce yaşadığımız mutluluk kursağımızda kaldı. Yıllarca acilde çalışan hekimlere başta ÇİLYAD olmak üzere pek çok kurs verilmiş, tam işler yerine oturmaya başlıyor derken her şeyi darmadağın eden Pilot Aile Hekimliği uygulamaları, yıllarını acile vermiş yetişmiş insan gücünü acil ve 112’lerden kaçırtmış. Hekim arkadaşımıza kolaylıklar dileyip, yanından ayrıldık. Muzun başkenti Anamur’a 12:00’da vardık. Yıllardır Mersin Tabip Odasının Anamur temsilciliğini yapan Dr Erhan Gökduman’la buluştuk. Günler öncesinden yaptığımız duyurularda Anamur’da çalışan hekim ve diğer sağlık çalışanlarının katılımıyla “Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısını” bir konferans ortamında konuşmayı planlamıştık. Konferans öncesinde daha önce sağlık ocağında çalışan ve şimdi aile hekimliği yapan arkadaşlarla sohbet ettik. Yıllarını sağlık ocağı çalışmalarına adamış ve çalışmalarını Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülüyle taçlandırmış bir meslektaşımız “Aile hekimliğinden memnun olmadığını” ifade etti. “Ne güzel hekimlere çok para veriyorlar, neden mutlu değilsiniz?” diye sual eyledik. Meslektaşımız “ Pilot Aile Hekimliğinin hekimleri polikliniğe kapatıyor, sadece gelen kişi ve hastalara hizmet vermemiz bekleniyor. Teorik olarak gezici hizmetlerde vermemiz gerekiyor ama poliklinikten çıkamıyoruz ki. Sağlık ocağında iken ben her ay 3-4 tane yeni diyabet hastası yakalıyor, eski diyabet hastalarımı izliyor, 3-4 ayda bir kronik hastalığı olanları topluyor onlara eğitim yapıyordum, gebelerimi bebeklerimi izliyor, yapmam gereken koruyucu sağlık hizmetlerini yapıyordum. Bölgemi tanıyordum, nerede ne olduğunu biliyordum. Şimdi böyle bir bölgem yok, sadece bana gelecek kişiler üzerinden sağlık hizmeti veremeye çalışıyorum. Ayrıca yarın hekimleri ne bekliyor bilmiyoruz, büyük bir belirsizlik var.” dedi. Konferans yerine gittik. Otuza yakın hekim, ebe, hemşire ve sağlık memuru arkadaşımız bizi bekliyordu. Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarısı üzerine bir sunum yaptık. Sunum sonrasında hem yasa tasarısı hem de sağlıkta yaşanan güncel konular üzerine karşılıklı konuştuk. Genel olarak hekim ve diğer sağlık çalışanları arasında geleceğe dönük olarak bir karamsarlık vardı. Aile hekimliği ile birinci basamak sağlık hizmetleri özelleştirilirken, bu kanun tasarısı ile de devlet hastanelerinin özelleştirilmesi, çalışanların performansa dayalı sözleşmeli çalışmaya zorlanacağı ve gelecek belirsizliği bu karamsarlığın nedenini oluşturmaktaydı. Günün sonunda Mersin Tabip Odasının yaptığı bu gezi meslektaşlarımız tarafından çok olumlu karşılandı. Odanın ayaklarına kadar gelmesi, gencel konular üzerine konuşulması hem bizde hem de meslektaşlarımızda büyük bir mutluluk kaynağı oluşturmuştu. Bu gezilerin yılda en az bir defa yapılmasının oda ile hekimler arasında güçlü bir bağ oluşturacağı düşüncesiyle Anamur’dan ayrıldık. 2010/2-3 27 AN AL İZ MERSİN’DE İÇME VE KULLANMA SUYUNDA SON DURUM: 2010 EKİM Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT / Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyon Başkanı Mersin Merkez, Tarsus ve Mersine bağlı bazı köylere içme ve kullanma suyu sağlayan Berdan Baraj Havzası, su arıtma tesisi, su depoları ve su analiz sonuçları Mersin Tabip Odası Halk Sağlığı Komisyonu tarafından değerlendirilmiştir. Değerlendirme sonuçları ve öneriler aşağıda yer almaktadır. • Mersin’in Tarsus Berdan Çayı üzerinde 185 milyon m3 su depolayabilen bir su havzası vardır. • Su havzasının debisi yüksek ve kirlenmenin görülmediği “Kadıncık” ve “Cehennem Deresi” olarak iki kolu vardır. • Havzanın kaynakları, mevcut kullanım durumunda en kurak yıllarda bile susuzluk yaşanmayacak derecede yüksek debiye sahiptir. • Su havzası, hem Mersin hem de Tarsus bölgesinin içme kullanma suyu ihtiyacını karşılayabilmektedir. • Su havzasının etrafında bazı bölgelerde canlı girişini önleyecek mutlak koruma bandı yoktur. • Havzanın çevresinin %1-2’sinde tarım yapılmaktadır ve birkaç yerleşim yeri mevcuttur. Kamulaştırma çalışmaları devam etmektedir. • Baraj gölünden yapılan analizlerde bugüne 28 2010/2-3 kadar kimyasal kirliliğe rastlanmamıştır. • Son yıllarda havzada tatlı su midyesi görülmüştür. • Havzanın güvenliğini DSİ sağlamaktadır. • Havzanın 1-2 km güneyinde 26 yıldır hizmet veren bir su arıtma tesisi yer almaktadır. • Su arıtma tesisinin işletmesini özel sektör, kontrolünü MESKİ yapmaktadır. • Arıtma tesisinden günde Mersin’e 292 000 m3 ve Tarsus’a 98 000 m3 su verilebilmektedir. • Arıtma tesisinin teknik donanımları ve yapılan işlemler içme ve kullanma suyu için öngörülen yasal mevzuatın gereklerini yerine getirebilmektedir. • Arıtma tesisi 24 saat çalışan laboratuvarı ile sürekli olarak suyun analizini yapmaktadır. • Ham suyun kullanıma hazır hale gelmesi için geçen süre yaklaşık 50 dakikadır. • Mersin’in şu an için tek su kaynağı Berdan baraj gölüdür. • Mersin’de kaçak su oranı %60’lara kadar çıkmaktadır (2008 yılındaki durum). • İleriki yıllarda aynı su üzerinde başka bir barajı yapılması planlanmaktadır. • Mersin’e suyun girdiği ilk yer olan Güneykent su deposunda 20 000 tonluk su deposu mevcuttur ve depodaki suyun günlük olarak analizi yapılmaktadır. • Depolardan çıkan su, Mersin’in batı sınırı olan Mezitli ve Davultepe’ye kadar verilebilmektedir. • MESKİ’nin “İnsani tüketim amaçlı sular hakkında yönetmelik” esaslarına göre yapılması gereken bütün analizleri yapma kapasitesine sahip merkez laboratuvarı vardır. • İl Sağlık Müdürlüğü, MESKİ görevlilerinden oluşan ekipler Mersin’de günlük olarak su örnekleri alıp, analizini yapmaktadır. • Alınan su numune sayısı mevzuata göre yeterli düzeydedir. Hatta daha fazla bile alınmaktadır. • Herhangi bir kirlilik durumunda İl Sağlık Müdürlüğü ile MESKİ ortak çalışmaktadır. • Berdan baraj gölünden alınan ham su yaklaşık 10 saatte Mezitli’ye ulaşmaktadır. • Su analiz sonuçlarına göre, içme ve kullanma suyunun MESKİ’den verildiği bölgelerde zaman zaman suda bakteriyolojik kirlilik rapor edilmekle birlikte, sorun hemen çözülmekte ve bakteriyolojik kirlilik oranı 2010 yılının ilk sekiz ayı için yüzde biri geçmemektedir. • Sonuç olarak; Berdan kaynaklı içme ve kullanma suyu güvenle kullanılabilir. Öneriler 1. Mevcut havzaya su sağlayan kaynakların korunması için alınan ve uygulanan bütün önlemler artırılarak devam etmelidir. 2. Havzanın bazı bölgelerinde eksik olan “mutlak koruma bandı” en kısa zamanda tamamlanmalıdır. 3. Havzanın etrafında az da olsa yer alan tarımsal alanlar ve yerleşim yerleri kaldırılmalıdır. 4. Mersin’e ikinci su kaynağı için çalışmalar yapılmalıdır. 5. Havzada görülen tatlı su midyesinin çoğalması önlenmelidir. 6. Su nakil hatlarındaki kaçakların önlenmesi için en kısa sürede şebeke hattı sağlaştırılmalıdır. 7. Halkın içme, kullanma suyuna ve ilgili kurumlara güvenini devam ettirmek için su analiz sonuçları düzenli olarak internet ortamı, yerel yazılı ve görsel medya aracılığıyla halkla paylaşılmalıdır. 8. Su, ulusal bir zenginlik ve kaynaktır, bu nedenle su arıtma tesisinin işletmesi kamu tarafından yapılmalıdır. MERSİN TABİP ODASI İLK YARDIM MERKEZİ ÇALIŞMALARI Mersin Tabip Odası İlk Yardım Eğitim Merkezi 03.02.2009 yılında kuruldu. Merkezin mesul müdürü yıllardır ilk yardım kursları veren Genel Cerrahi Uzmanı Dr. A. Oğuz Demirsoy’dur. İlk yardım merkezinde sağlık bakanlığınca belirlenen müfredata uygun olarak “temel ilk yardım eğitimi” ve sınav sonucu başarılı olanlara sertifika verilmektedir. Eğitimler, ilk yardım konusunda deneyimli,eğitici sertifikası olan hekimler tarafından verilmektedir. Temel ilk yardım eğitiminin süresi 16 saattir. Genellikle günlük 8’er saatlik ders ile bir hafta sonunda eğitim tamamlanmaktadır. Eğitimler teorik ders anlatımının yanında mutlaka uygulamalarla da desteklenmektedir. Verilen ilkyardımcı sertifikaları ve ilkyardımcı kimlik belgesinin geçerlilik süresi üç yıldır. Bu sürenin sonunda yapılması zorunlu olan güncelleme eğitimi de merkezimiz tarafından verilmektedir. Güncelleme eğitimlerinin süresi bir gündür. İlk yardım merkezimizde gerekli temel eğitim materyallerinin yanında grupların ihtiyacını karşılayacak sayıda yetişkin, bebek ve çocuk CPR eğitim mankeni de bulunmaktadır. Eğitim 12-14 kişilik küçük gruplara bir kurs niteliğinde verilmektedir. Temel ilk yardım eğitim programında anlatılan konulardan bazıları: hasta, yaralı ve olay yerinin değerlendirilmesi, yetişkin ve çocuk için temel yaşam desteği, kanamalarda, yaralanmalarda, yanık, donma ve sıcak çarpmalarında, kırık, çıkık ve burkulmalarda, bilinç bozukluklarında, zehirlenmelerde, hayvan ısırmalarında, göz, kulak ve buruna yabancı cisim kaçmasında, boğulmalarda ilkyardım uygulamaları ve hasta / yaralı taşıma teknikleridir. Açıldığı günden bugüne kadar ilk yardım merkezimiz tarafından birçok kamu ve özel kurum çalışanına temel ilk yardım eğitimi ya da güncelleme eğitimleri verilmiştir. 2010/2-3 29 ÇİM SE 25-27 HAZİRAN 2010, ANKARA: TÜRK TABİPLERI BİRLİĞİ 59. BÜYÜK KONGRESİ’NDEN İZLENİMLER Yrd. Doç. Dr. A.Öner KURT / Mersin Tabip Odası 2010-2012 Dönemi Büyük Kongre Delegesi Türk Tabipleri Birliği 59. Büyük Kongresi 25-27 Haziran 2010 tarihlerinde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Morfoloji Binası Abdülkadir Noyan Konferans Salonu’nda gerçekleştirildi. Toplantıya Mersin Tabip Odasından; Prof. Dr. Aytuğ Atıcı (Başkan) ve büyük kongre delegeleri Yrd. Doç. Dr. A. Öner Kurt, Dr. Necip Tolga Yüceer, Dr. Metin Uzabacı, Dr. Suzan Çetin, Dr. Y. Ayşın Yılmazer, Dr. Gülçin Nebioğlu Bozlu ve Dr. Güliz Öztürk katıldı. Üç gün süren kongrenin ilk günü olan 25 Haziran 2010 Cuma tarihinde saat 14.00’de Saygı Duruşu ile kongre açıldı. Türk Tabipleri Birliği Başkanı açış konuşmasından sonra konukların konuşmaları oldu. 26 haziran 2010 cumartesi günü 09:30’da kongre başkanlık divanı seçimi yapıldı. 59. Büyük kongre gündeminin okunarak oylamaya sunuldu. Merkez konseyi çalışma raporunun, mali raporunun ve denetleme raporlarının okundu ve aklandı. Tahmini bütçenin görüşülerek oylanması. Karar önerilerinin okundu ve oylanarak kabul edildi. Tabip odası temsilcileri konuşmalarında, sağlıkta dönüşüm olarak adlandırılan programın aslında sağlık hizmetlerinin özelleştirilmesi olduğuna ve bu sürecin hem hekimlere hem de halka zarar vereceği konusuna vurgu yaptılar. 27 Haziran 2010 Pazar günü saat 09:00-17:00 arasında Merkez konseyi, Yüksek Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu üyelerinin belirlenmesi için seçim yapıldı. Hekimler Merkez konsey seçimlerine; Etkin Demokratik TTB Grubu, Hekimlerin Güçbirliği Grubu ve Türkiye Hekim Platformu olarak üç listeyle katıldı. Seçimlerde, 65 tabip odasının toplam 502 delegesinden 457’si oy kullandı. TTB 59. Büyük Kongre seçimini mevcut yönetimdeki Etkin Demokratik TTB Grubu’nun listesi kazandı. Sonraki süreçte 20102012 dönemi görev dağılımı yan sütundaki şekilde belirlendi: 30 2010/2-3 Merkez Konseyi Dr. Eriş Bilaloğlu Başkan Dr. Özdemir Aktan II. başkan Dr. Feride Aksu Genel Sekreter Dr. Arzu Erbilici Veznedar üye Dr. Özlem Kurt Azap Muhasip üye Dr. Gülriz Ersöz Üye Dr. Halis Yerlikaya Üye Dr. Hüseyin Demirdizen Üye Dr. Osman Öztürk Üye Dr. Mehmet Zencir Üye Dr. Zülfikar Cebe Üye Yüksek Onur Kurulu Dr. Aytaç Aras Dr. Berna Arda Dr. Hakan Giritlioğlu Dr. Şükrü Güner Dr. Sermet Koç Dr. Orhan Odabaşı Dr. Selim Ölçer Dr. Fatih Sürenkök Dr. Yaşar Uluta Denetleme Kurulu Dr. Taha Karaman Dr. Umut Karasu Dr. Cafer Tuncer Zİ GE YENİDEN MERHABA Mersin Tabip Odası Tıp Öğrenci Komisyonu yeni döneme piknikle merhaba dedi. Uzun ve zorlu bir dönem bizi yeniden aldı içine. Sonu gelmez çalışmalar, yorgunluklar, hayattan kopuşların bolca yaşandığı bir dönem daha… Biraz da olsa bu sıkıntılardan uzaklaşmak istedik. İyi hekim olmanın şartlarından birinin de insanlarla iyi iletişim kurabilmek ve sosyalleşebilmek olduğunu düşündük. Bizimle bu fikirde ortaklaşan kırk beş arkadaşımızla güneşli bir Akdeniz sabahında yola koyulduk. Biraz gezi bizi kendimize getirir dedik ve güzel bir ortam yaratıp yeni ilişkiler yakalayabiliriz, aynı yolda yürüdüğümüz insanlarla. Piknik sepetlerimizi sırtlayıp, topumuzu, ipimizi alıp gittik, Erdemli çamlığına. Hayatımızı ortaklaştırdık. Yedik, içtik, eğlendik ve sohbet ettik elbette ki. Dünümüze, bugünümüze, yarınımıza dair ve daha birçok şeye. Sadece bizim değil, yaşadığımız toplumun, ülkenin geleceğinden bahsettik ve neler getirip neler götüreceğinden hayatlarımıza. Doğrusu karamsar bir tablo çıktı ortaya. Malumunuz, gericilik yavaş yavaş iliklerimize işlemekte. Sağlıktaki değişimler can yakmakta. Artık Mersin’de yaşayan bizler de aile hekimliğinin ‘ kurbanları’ arasında yerimizi aldık ya da ‘müşterileri’ hangisini kulağınıza hoş geliyorsa. Yine de umudumuzu yitirmedik geleceğe dair. E tabi genç doktorlar mesleklerini her yönüyle tanıyıp örgütlü mücadele etmek istiyor şimdiden ve bir araya geliyor; yine her şeye rağmen. Daha duyarlı, daha bilinçli, halkın doktoru olma çabasında hepsi. Hepimizin gözlerinde aynı umut, aynı parıltı. Nihayet, güzel bir günden geriye kalan; tanışıp kaynaşmalar, biraz yorgunluk ve neyi niye yaptığını bilen dimağlar hem de çok genç. En karanlığa doğru ilerliyoruz hızla, yakındır doğacak aydınlık Ama öncesinde eşsiz bir fırtına Sağlıcakla… 2010/2-3 31 AP KİT NOBEL ÖDÜLLÜ YAZAR NECİP MAHFUZ VE HİT KİTABI KAHİRE ÜÇLEMESİ HAKKINDA UFAK BİR PENCEREYİ AÇTIM, BUYRUN DAVETLİSİNİZ.. Dr. Çiğdem Aytürk Arapça’nın 20. yüzyıldaki en büyük romancısının magnus opum’u 52 yıl sonra nihayet Türkçe’de. Kahire Üçlemesi’nin ilk cildi Saray Gezisi’nden sonra, Işıl Alatlı’nın güzel çevirisi ile Şevk Sarayı ve Şeker Sokağı yayınlandı.. Hitkitap’a bu kararı ve özenli çeviri çalışması için bir alkış rica ediyoruz. Bir söyleşide Mahfuz’a soruyorlar: “Kalbinize en yakın, hakkında yazmayı en çok sevdiğiniz konu nedir!” Yanıtı: “Özgürlük” oluyor; “Sömürgecilikten özgürleşme, bir kralın mutlakiyetinden özgürleşme, toplum ve aile bağlamında temel insani özgürlüklere sahip olma. Bu özgürlük türleri birbirlerini takip ederler. Sözgelimi Kahire Üçlemesinde devrimden sonra politik özgürlük geldiği zaman, Abdülcevat’ın ailesi de ondan daha fazla özgürlük talep etmişti.” Mahfuz karakterlerin tasvirinde, diyaloglarda, betimlemelerde kusursuz. Hikâyelerini kalbi ile hızlıca ve ön hazırlıksız yazdığını oysa Kahire Üçlemesi’nin her karakteri için uzun bir ön çalışma yaptığını ve ayrı dosyalar hazırladığını söylemişti. Nitekim roman sizi alıyor, götürüp Kahire’ye Abdülcevat’ın evine yerleştiriyor. Romanda Abdülcevat’ın küçük oğlu olarak okuduğumuz Kemal otobiyografik özellikler taşır, Mahfuz’a göre baba Abdülcevat ve Kemal’in karışımı, kendisidir. 1-KONU (1. Saray gezisi 2. Şevk Sarayı 3. Şeker Sokağı) Üçleme Ahmed Abdülcevat adlı bir tüccarın kendisi, çocukları ve torunlarını hayatın her yönünde karşılaşabileceğiniz, karakterleriyle betimleniyor.Konu üç nesille birlikte 1919Mısır’ın İngiliz işgalindeki direnişi ve 1944 de 2 dünya savaşı ile son şeklini alıyor. İlk roman “Saray Gezisi” adını 1. nesli temsilen Ahmed Abdülcevat’ın yaşadığı sokaktan alıyor., 2.roman “Şevk Sarayı” en büyük oğul Yasin’în yaşadığı yerden ve 3. sokak Şeker Sokağı 32 2010/2-3 ise Abdülcevat’ın kızı Hatice’nin ve ailesinin yaşadığı sokağın adı olarak görünüyor. Kitapta önceden belirtildiği gibi, yazar kendini, en küçük olan oğul Kemal’in bir parçası olarak ortaya koyuyor. Kahire üniversitesinde okuyan felsefeye ilgi duyan bir öğretmen Kemal. Batı ile Doğu’ nun kritiğini yapan; bilimin geleneksel inançlarla ilişkisini, hayatı sürekli her şeyi sorgulayan bir karakter. İlk romanda neşeli bir çocuktur, 2. romanda üniversite de öğrenci, 3 üncü romanda hiç evlenmemiş bir öğretmen olarak görünür Kemal. Kadere, aşka, geleneklere olan inancını yitirmiş biridir. Sürekli hayatı sorgular ve hep düşünür. Ama sonunda hayatta idealist olarak bir umut yakar. Ayrı bir gelişim de kadınlarında da görülür. Baştaki erkeğe hizmet eden ve karşısında tek söz edemeyen anne Emine’nin yerini, 3. romanda üniversite okuyan, bir çok konuda erkeklerle birlikte görüşünü rahatça savunan Kemal’in aşık olduğu Ayda alır. Romanda “Şeker Sokağı” üçlemenin en can alıcı noktasının kritiği gibidir. Okur Modern Mısır’ın yapısını oluşturan toplumundan kesitleri, torunların seçimleri ve hayatlarında görür. Torun Ahmet komünist bir aktivist, kardeşi Abdülmümin Radikal bir İslamcıdır ve kuzenleri Rıdvan ise babası ve dedesinin yakışıklılığı ve cazibesinin mirasçısı olarak ünlü bir homoseksüel siyasetçinin etkisiyle, politikada söz sahibi bir politikacıdır. 2- KİŞİSEL GÖRÜŞ VE BİLGİ KARŞILAŞTIRMA Bu roman ben de, Dostoyevski ‘nin Karamazov Kardeşlerini” hatırlatır. Orda ki kardeşler de Rusya’nın yapısında şekillenen, Dostoyevski’yi veriyordur çünkü. BİRİNCİL KARAKTER Dostoyevski romanda önce en büyük oğul şehvet ve herhangi bir erkeğin ilgilendiği konulara düşkün Dimitri’dir. (Mahfuz’ da bu, Mısır ‘da en büyük oğul Yasin) İKİNCİL KAREKTER Dostoyevski’nin Çarlık Rusyasına karşı çıktığı dönemlerinde ki asiliğini anlatır, 2. oğul İvan; nihilist akımdan etkilenen bir düşünür olarak çıkar, yazar okur karşısına. (Mahfuz’da yalnızca düşünce olarak,; en küçük oğul Kemal ve torun Ahmed) , ÜÇÜNCÜL KAREKTER: Dostoyevski’nin Sibirya Rusya’sında ki sürgününü ve dine yönelişinin alaraktan anlatıldığı 3. oğul Alyoşa’dır,(Mahfuz’ da karakter olarak Kemal,benim kişisel görüşüm.) Sonuç olarak tüm iyi romancılarda olduğu gibi olaylar- hangi ülkede yaşanırsa yaşansıntoplumda görülen insanların birer yansıması olarak sunulur, okuyucuya. Tarihin sayfalarında yaşayan insan karakterleri hep aynıdır. Bu yazarlar da, yazılarını yazarken o insanların kişiliğine bürünürler. Kimi zaman bazı karakterler de baskın olarak hissedilen kişiliklerini, objektif olarak ortaya sürer ve bize olabildiğince çıplaklığıyla gösterirler. 3- YAZAR Bir söyleşisinde Mahfuz’a “Kendinizi nasıl tarif edersiniz!”diye sorulmuş, yanıt: “Edebiyatı seven birisi. Kendi işine sadık ve inanan birisi. İşini para ve şöhretten daha fazla seven birisi. Şüphesiz, para ve şöhret gelirse, bu kötü bir şey olmaz. Ancak onlar benim amacım olmadılar. Niçin! Zira yazmayı başka her şeyden daha çok sevdim. Belki sağlıksızdı ancak edebiyat olmadan hayatımın hiçbir anlamı olmayacağını hissederim. Bir sürü arkadaşlara sahip olabilir, seyahatler yapabilir, lüks içinde yaşayabilirdim ama edebiyat olmadan yaşamım berbat olurdu. Bu tuhaf bir şey, ama gerçekte öyle değil, zira bir çok yazar bu şekilde yaşar. Ama bu hayatımda yazmaktan başka bir şey yapmadım anlamına gelmesin. Evliyim, çocuklarım var. 1935’den beri gözlerimdeki bir rahatsızlık beni yaz aylarında yazmaktan ve okumaktan alıkoyuyor, dolayısıyla bu durum yaşamıma zorunlu bir denge getirdi. – Allah tarafından gönderilen bir denge! Her yıl üç aylığına yazar olmayan birisi olarak yaşamak zorundayım. O üç ay boyunca arkadaşlarımla buluşur ve sabahlara kadar kalırım.” Mısır’dan dışarıya adımını bile atmadı Mahfuz. 1988’de Nobel’i aldığında bile. Nobel’i aldığı gecenin öyküsü de çok komiktir. Eve gelen telefonları, karısının kendisini uyandırmasını, arkadaşlarının aramasını hep şaka olarak nitelendirir; pijamasını bile çıkarmaz, uyumaya devam eder, ta ki kapının zili çalıncaya kadar. Pijaması üzerinde kapıyı açtığında karşısında gördüğü İsveç’in Kahire Büyükelçisidir Nobel ödül törenine gönderdiği mesajda kendisini tanıtmaya “tarihin belli bir noktasında mutlu bir evlilik yapan iki uygarlığın oğlu” olarak başlıyordu. Bu uygarlıklardan birisi 7000 yıllık Mısır uygarlığı, diğeri de 1400 yıllık İslam uygarlığıdır. İslâm ile ilgili verdiği örnek ise Bizans’a karşı kazanılan bir zafer sonrasında, Müslümanların Bizanslı savaş esirlerinin salıverilmesi karşılığında eski Grek felsefe, tıp ve matematik kitaplarını talep etmelerinin hikâyesidir. Ona göre bu insan ruhunun bilgiye olan ihtiyacının bir şahadetidir. “İşte”, der “ben bu iki uygarlığın kucağında doğdum, onların sütünü içip, onların edebiyatı ve sanatı ile beslendim. Sonra da sizlerin zengin ve göz kamaştırıcı kültürünüzün nektarını içtim.” Kendi eseri işte bu sentezin bir sonucudur. SON-UÇ: İyi bir hayat tecrübelerle yoğrulur. Biz de, belki de bu büyük yazarlar gibi: nasıl onlar yazarken kişilikleri birebir yaşıyorlarsa; okuyarak diğer hayatları yaşayabiliriz. Bunun da bizim, hayata daha sağlam bakmamızı sağlayacağına inanıyorum. Bence elinize geçen her kitabı okuyun, çünkü içinde ki hayatlarda mutlaka bir şey bulacaksınız. Her yaşam bir romandır ve romanlarda insanı anlatır; yani ayrılmaz bir bütündür. Tanıtmaya çalıştığım yazar ve roman da inanın okunmaya değer bir şaheserdir. Popüler kitaplara bağlı kalmayın-mutlak onların içinde de iyisi vardır ama hepimiz gizli güzelliklerin daha değerli olduğunu biliriz. YANİ “Necip Mahfuz” KAHİRE ÜÇLEMESİ (HİT YAYINCILIK) 1. SARAY GEZİSİ 2. ŞEVK SARAYI 3. ŞEKER SOKAĞI VE YANİ ‘Dostoyevski’ KARAMAZOV KARDEŞLER ….. Mutlaka okuyun, sevgiyle ve saygıyla; kendinize bir romanın penceresinden iyice bakın. 2010/2-3 33 T NA SA GÜNDEM ve SANAT Bengi Özdülger - Ali Özdülger Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü 2010-2011 Sanat yılında seyircisinin karşısına opera, bale, müzikaller ve çocuk oyunlarıyla çıkmaya devam ediyor. 2010’un son ayında da geçen sezondan bu yana devam eden opera ve operetlerin yanı sıra , geçtiğimiz kasım ayında seyircilerle yeni buluşmuş opera ve bale eserleri ve yepyeni bir gençlik müzikalinin prömiyeri göz dolduran ederler olacak. 2 Aralık Perşembe günü saat 20.00’de geçen Tosca operası sahnelenecek. Bu temsil, Tosca operasının Mersin’de ikinci kez sahnelenişi olacak. Giaccomo Puccini’ nin bestelediği üç perdelik görkemli opera dünya opera sahnelerinde en çok oynanan eserlerden biri olmak özelliğini de taşımaktadır. Bu büyüleyici operanın bizim açımızdan bir diğer önemi de ulu Önder Atatürk’ün en sevdiği opera oluşudur. Özellikle son perdede ressam Cavaradossi rolünü oynayan tenorun son aryası da en sevdiği arya... Her dinlediğinde anlam ve içeriğinden çok etkilendiğini büyük bir samimiyetle çevresiyle paylaştığı belirtilir. Arya’ nın adı “E lucevan le stelle- Artık yıldızlar parlamıyor”. 9 Aralık Perşembe günü saat 20.00’de Fantastik Müzikalinin prömiyerini izleyeceğiz. Fantastik Müzikali 42 yıldır sahnelenmektedir. Aileleri tarafından sevgileri engellenmiş ve birbirlerine kavuşamamış iki sevgili temasının farklı bir yorumudur. Babalarının ördüğü bir duvarla birbirlerinden ayrılan iki genç büyük bir özlem içindedirler ve babalarına da büyük kızgınlık duymaktadırlar. Zamanla duvarın aslında birbirlerine duydukları aşkı körüklemek ve evliliği sonsuz bir istekle arzulamaları için hazırlanmış bir fikir olduğu ortaya çıkar. İkinci perdede ise evlenmelerinin ardından birbirlerinden sıkılmaları da alaycı bir dille 34 2010/2-3 ifade edilir. Ulaşılan her şey bir süre sonra büyüsünü kaybediyorsa aşkın anlamı nedir? Fikirlerinin sorgulandığı bu keyifli müzikale tüm Mersin’li sanat severleri bekliyoruz. 11 Aralık Cumartesi oynanacak Hürrem Sultan Balesi ile 23 Aralık Perşembe gecesi sergilenecek VI. Murat operaları da Osmanlı tarihinde çok önemli yer tutan farklı zamanlarda yaşamış iki büyük karakterin, yaşadıkları dönem içindeki hırs, kıskançlık ve entrikaları gözler önüne seriyor. Gerek bale gerek opera sanatçıları rollerini büyük başarıyla sergileyerek dönem tarihine ışık tutarak izleyicileri etki altına almayı başarıyorlar. 25 Aralık ta geçen sezondan devam eden Don Kişot balesini izliyoruz. 28 Aralık Salı akşamı yine geçen sezon ilk gösterimi yapılan, bu dönemde de aynı coşkuyla seyirciyi kucaklayan Strauss’un Yarasa operetini izleyeceğiz. Büyük keyifle izlenen üç perdelik bu görkemli operette dansın, coşkunun ve kostümlerin ışıltısının keyfine varırken solistlerin etkileyici yorum ve oyunculukları da seyirciyi çepeçevre sarıyor. Bu ayda çocuklar da unutulmadı. Geleceğimizin çok sevgili opera seyircilerine sanatçılarımız kuklacı (Pinokyo) oyununu sergileyecekler. 16 Arlık Perşembe saat 13.00 ve 21 Aralık Salı saat 10.30’da minik izleyicilerimizi salonumuza bekliyoruz. Ayrıca 6 Aralık pazartesi saat 14.00’de Atatürk evinde ve 24 Aralık Cuma saat 20.00’de Kültür Merkezi Şeref Salonunda ücretsiz şan konserlerimiz de sanatseverlerin beğenisine sunulacak. Şimdiden keyifli seyirler dileğiyle , yeni gösterilerde buluşmak üzere... YIP KA NI İLA KAYIP ARANIYOR Yrd.Doç.Dr. A.Öner Kurt / MEÜTF Halk Sağlığı AD Zülfü Livaneli’nin 1993 yılında çıkardığı kasette bir şarkının sözleri; “Haydi çık pazara her şey satılık, Üç otuz paraya her şey satılık, Dostluk şeref namus hep haraç mezat, Üstte başta ne varsa her şey satılık” diye devam ediyor ve “Rüzgarlarla yarışan atlar satılık” diye sonlanıyordu. Yayın kurulunda Arter için Mersin’de “Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü” alan sağlık ocaklarının öyküsünü yazalım diye konuştuktan sonra ansızın aklıma bu şarkının sözleri geldi. Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin 1991’de dağılması sonrasında kapitalizm eleştirisi olarak yazılmış, söylenmiş ve sonra unutulmuştu sözleri, özü… Yıl 2010, acaba o günden bugüne neler değişmişti, neler yaşanmıştı ki, 20 yıl öncesini anımsadım? Siyasi iktidar bilindiği üzere, Sağlıkta (Geri) Dönüşüm Programı’nın bir ayağı olan Aile Hekimliği Modeliyle birinci basamağın özelleştirilmesini yani sağlık ocaklarının satışını 2010 yılının sonuna kadar tamamlayacak. Gelecek yıldan itibaren ülkemizde sağlık ocakları kalmayacak. Ve, rüzgarla yarışan atların satıldığı dünyada, sıranın sağlık ocaklarına geldiği acı gerçeğiyle yüzleşeceğiz… şekilde ve olanakları ölçüsünde; başarılı bir ekip hizmeti veren, entegre sağlık hizmeti sunan, bölgesindeki toplumla kaynamış sağlık ocaklarını kamuoyuna duyurarak bütün sağlık ocaklarını daha iyi hizmet vermek yönünde özendirmek amacıyla Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülünü vermektedir. Bu ödül 20 yılda toplam 52 sağlık ocağına bu verildi. Mersin’in Türk Tabipleri Birliği 1991 yılından beri “Sosyalleştirme Yasası”nın ruhuna uygun bir 3. 2009 yılında Mersin 70. Yıl Cumhuriyet Merkez Sağlık Ocağı doğusundan batısına toplam dört sağlık ocağımız da bu ödülü kazandı. 1. 1994 yılında Mersin Limonlu Sağlık Ocağı 2. 2002 yılında Mersin Anamur Karadere Sağlık Ocağı 2010/2-3 35 4. 2010 yılında Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı Her başarının arkasında ciddi bir emek ve emekçiler vardır, bir ekip vardır. Bu ödüllerin öykülerini ve emek veren sağlık çalışanlarına bir bakalım. Mersin Limonlu Sağlık Ocağı Mersin Limonlu Sağlık Ocağı Erdemli’yi geçince yolun sağında denize yakın bir yerde, 36 2010/2-3 adeta bir deniz feneri. Limonlu Sağlık Ocağı bu ödülü 1994 yılında aldı. Sağlık ocağı personeli 1991 yılında göreve başlayınca hizmet ilkelerini “Sağlık ocağını baştan aşağı değiştirerek, ideal bir sağlık ocağı yapmak” şeklinde özetlemişlerdi. Kendi deyimleriyle “Birinci basamağın ne kadar önemli olduğunu biliyoruz, bu bilincin ışığında kolları sıvayıp tüm hızımızla çalışmaya başladık” diyerek işe koyulmuşlardı. Mersin, Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü ile ilk defa 1994 yılında Limonlu Sağlık Ocağı sayesinde buluştu. Ekipte kimler vardı: • Dr. İsmail Hakkı Bozgedik • Dr. Mustafa Karabıyık • Hemşire İlkay Bal • Ebe Sevda Öztan • Ebe Emine Uğuz • Ebe (Merhum) Kadriye Çelik • Ebe Selver Aydın • Sağlık memuru Bayram Ali Uğuz • Sağlık memuru Ali Rıza Meşe • Çevre sağlık teknisyeni Ramazan Akman • Sıtma savaş memuru (Merhum) Mustafa Barbaros • Sıtma savaş memuru İbrahim Yazıcı • Sıtma savaş işçisi Muzaffer Çöme • Şoför Necati Çopur yazıyordu: “Temel sağlık hizmetleri yönünden ülke standartlarının üzerinde hizmet sunan Karadere Sağlık Ocağı, kendini yenileyen yapısı ile diğer Sağlık Ocaklarına örnek durumdadır. Sağlık Ocağında Türkiye’de uygulanması az olan Kişisel Sağlık Fişi uygulaması yani bölgedeki tüm bireylere sağlık kartı çıkarılarak sağlık izlemi yapılmaktadır. Sağlık Ocağı şartlarına göre en iyi laboratuar hizmeti sunulmakta, temizlik ve vatandaşa güleryüz ön planda tutulmaktadır. Karadere Sağlık Ocağı bir köy sağlık ocağı olmasına rağmen personelin özverili çalışmalarıyla kaliteli, sürekli ve sürdürülebilir sağlık hizmetini ekip anlayışı içinde sunmakta, bu nedenle toplumun sevgi ve katılımını sağlamaktadır.” Bu ifadeden sonra yazacak kelime bulamıyorum. Birinci basamak sağlık hizmetlerini nasıl sunmak gerekir diyenlere çok net bir yanıt; Anamur Karadere Sağlık Ocağı’ndaki gibi olacaktır. Peki bu hizmeti sunan ekipte kimler vardı: • Dr. Erhan Gökduman • Dr. Şükrü Aydemir • Hemşire Ümmü Şahin • Hemşire Ayşe Şahin Balcı • Ebe Ayşe Satıcı • Ebe Sonnur Göçer • Sağlık memuru Ali Balcı • Memur Abdurahman Yaşar Mersin 70. Yıl Cumhuriyet Merkez Sağlık Ocağı Mersin Anamur Karadere Sağlık Ocağı Mersin Anamur Karadere Sağlık Ocağının 2002 yılında aldığı ödül gerekçesinde şunlar Mersin 70. Yıl Cumhuriyet Merkez Sağlık Ocağı’nın ismi ocağın kurulduğu yılın Cumhuriyet’in 70. kuruluş yıldönümüne rastlaması nedeniyledir. Yıllardır beş mahalle ve yaklaşık 35000 nüfusa birinci basamak sağlık hizmeti sunmaktadır. Bunun yanında bütün çalışanlarıyla tıp fakültesi öğrencilerinin halk sağlığı staj uygulamalarına da destek olmaktadır. Sağlık ocağının çalışanları 2009 yılı Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü’ne aday olma gerekçelerini şu şekilde açıklamaktadır: “Aile hekimliğine geçme süreci içinde sağlık ocaklarımız kapatılırken, şimdiye kadar yapmış olduğumuz hizmetlerin ne kadar önemli ve başarılı olduğunu hatırlatmak, sağlık ocaklarının 2010/2-3 37 desteklenmesi durumunda bu hizmetlerin çok daha başarılı olacağını gözler önüne serebilmek, şimdiye kadar bir başarı yakalandıysa bunun bizler tarafından yapıldığını hatırlatmak içindir.” Sağlık ocağı ekibinde yer alanlar: • Ebe Kadriye İzci (Mahalle ebesi) • Ebe Müslüme Yıldız (Mahalle ebesi) • Ebe Müzeyyen Kılıç (Mahalle ebesi) • Ebe Aysel Nalbant (Mahalle ebesi) • Dr. Senay Demiroğlu • Ebe Fatma Narinç (Mahalle ebesi) • Dr. Hüseyin Bozgeyik • Ebe Nursel Bolacalı (Mahalle ebesi) • Dr. Hülya Sözen • Ebe Gül Yeter Uz (Mahalle ebesi) • Dr. Ayhan Ekinci • Ebe Duygu Ustaoğlu (Ocak ebesi) • Dr. Mehmet Cavlım • Ebe Ayten Şimşek (Ocak ebesi) • Dr. Nadir Uyanık • Ebe İlknur Obaoğlu (Gece çalışıyor) • Dr. Ahmet İzci • Ebe Ayşe Şimşek (Gece çalışıyor) • Dr. A. Duran Akat • Ebe Zübeyde Özdemir (Gece çalışıyor) • Hemşire Ayşegül Mil Sandallı • Ebe Ayşe Selçuk (Gece çalışıyor) • Hemşire Hatice Yürük Dilbaz • Ebe Serpil Köprübaşı (Ocak ebesi) • Hemşire Zülfiye Bilgin • Ebe Emine Arık (Karaisalı Sağlık Evi) • Ebe Hüsniye Özsubaşı (İzlem sorm) • Sağlık memuru Atilla Salış • Ebe Ayşe Çiçeklioğlu (AP sorm) • Çevre sağlık teknisyeni Yahya Yirci • Ebe Esmanur Erken (Bağışık sorm) • Laboratuvar teknisyeni Özden Doydu • Ebe Fatma Toptaş (Mahalle ebesi) • Tıbbi sekreter Ömer Taşpınar • Ebe Şerife Yılmaz (Mahalle ebesi) • Ebe Sadiye Dülger (Mahalle ebesi) • Ebe Filiz Toktaş (Mahalle ebesi) • Ebe Selma Şahbaz (Mahalle ebesi) 38 2010/2-3 Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı; Nato Yolu’nun kenarında, üç mahalle ve üç köyde yaklaşık 14000 nüfusa hizmet veren bir sağlık ocağıdır. Sağlık ocağı her türlü kültürel yapıyı içinde barındıran bir göç bölgesinde yer almaktadır. Mersin Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı’nın ödül başvurusu öyküsü “güneş doğudan yükselir” sözünden yol çıkarak başlamıştır. 1994 yılında Mersin’in en batısı, 2002 yılında merkezin batısı, 2009 yılında merkezden bir sağlık ocağı ödül aldı. Burada doğudan bir şeyler eksikti. Bir uçtan diğerine sağlık ocağı hizmet sunumu açısından güzel bir örnek oluşturabilir miyiz? diye düşünürken Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı ekibi bu işe girdi. Hem de günlerden temmuz sıcağı, aile hekimliği kuraları yeni çekilmiş. Ortalık toz duman. Sağlık ocağı raporu hazırlanıyor, ama sağlık ocağı yok. Kayıp… Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü son kez, Tarsus Merkez 6 No’lu Sağlık Ocağı’na verildi. Sağlık ocağı ekibinin ödül başvuru amaçları aslında birçok şeyi anlatmaktadır; “Artık hem sağlık çalışanlarına hem de topluma kendini hissettiren Sağlıkta dönüşüm sürecinde sağlığın metalaştırıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Mersin İlinde de 05 Temmuz 2010 tarihinden itibaren aile hekimliği modelinin yürürlüğe konulmasıyla sağlık ocaklarının yerini aile sağlığı merkezleri almıştır. Bugüne kadar bizim diyerek sahiplendiğimiz, ülkemizde sağlık ortamının yapıtaşları olan sağlık ocaklarının sonuncusu olacağımızı bilmek elbette üzücü. Biz her türlü olumsuzluğa rağmen sağlık ocağımızda ekip anlayışı ile doktoru, hemşiresi, sağlık memuru, ebesi ve personeli ile sağlık hizmeti üretmeye çabaladık. Bununla birlikte ülkemizde Polio hastalığının eradike edilmesinde, kızamık hastalığının eliminasyonun sağlanmasında 6000 civarında sağlık ocaklarında çalışan sağlık ekibinin çabalarının unutulmaması gerekir. Uzun yıllar ekip ruhu ile birlikte çalıştığımız sağlık çalışanları ile birlikte her şeye rağmen sosyalizasyonu uygulamaya çalışmış bir sağlık ocağı olarak, bu zor dönemde çalışmalarımızı derleyip bizlere sağlık alanında her zaman önder olan Hocamız Sayın Prof.Dr. Nusret Fişek adına verilen Sağlık Ocağı ödülüne başvurarak sağlık ocağı çalışmalarımızı sizlerle paylaşmak istedik.” Sağlık ocağı ekibi: • Dr. Metin Uzabacı • Dr. Sermet Engin • Dr. Turgut Öğ • Sağlık Memuru Osman Çarlak • Hemşire Esma Soruklu Akyüz • Ebe Fadime Kaya • Ebe Vezire Kaya • Ebe Yasemin Çeliktaş • Ebe Ayfer Anıl • Ebe Zülal Dediğidoğru (AP) • Ebe Özlem Orhan (AP) • Personel Mustafa Nenni Sonuç ya da Başlangıç!? Nusret Fişek Sağlık Ocağı Ödülü alan her sağlık ocağına pirinçten yapılmış bir plaket ve her çalışana bir belge verilmektedir. 2010 yılı ödülünü nereye asacağız, bu belgeleri sahiplerine nasıl vereceğiz? sorularının yanıtını netleştiremedik. Biraz daha geriye gidince acaba önceki yıllarda ödül alan sağlık ocakları ve çalışanlar nerede, ne durumda ? diye düşündük. Belirsizlikler, soru işaretleri arttı. Durum böyle olunca yazının başlığı “kayıp aranıyor” ortaya çıktı. Arananlar listesi • Bu ödülleri alan sağlık ocakları ve ekibi • Mersin’in doğusundan batısına bütün sağlık ocakları ve buralarda çalışanlar • Giderleri bütçeden karşılanan, herkes için eşit, ücretsiz, nitelikli, ulaşılabilir ve kamusal bir sağlık hizmeti • Bu topraklarda sağlığın alınıp satılır bir mal olarak dayatılmayıp sağlığın doğuştan kazanılmış bir hak olarak sunulması. SAĞLIKLI YAŞAM REHBERİ Çalışma ortamı gittikçe kötüleşiyor. Yerini bilmediğim Tabip Odası “benim için ne yapıyor” diyor ve depresyona giriyorsanız hemen arayın. Tel: 0324 238 41 62 www.mersintabipodasi.org.tr • mersintabipodasi@mersintabipodasi.org.tr 2010/2-3 39 Mizah YUMURTA YAPMANIN 100 YOLU İki horoz mutfağa girerler. Etrafa meraklı gözlerle bakarlarken tezgahın üzerinde bir yemek kitabı görürler. Kitabın üzerinde : “Yumurta yapmanın 100 yolu” yazmaktadır. Biri diğerini dürter ve der ki : -Olum bak lan seks kitabı bulduk alaaaaaaa ... KAVGA SEBEBİ Karakolun kapisindan içeri bir küçük oğlan girmiş... “Polis amca, lütfen yardım edin babam sokakta 3 kişiyle kavga ediyo...” Ve birlikte sokağa inmişler gerçekten de çocuğun babasi 3 tane adamla tekme tokat dövüşüyo, polis sormuş: “Peki hangisi senin baban????” Çocuk cevap vermiş: 40 2010/2-3 ANLAMLI ANLAMLI Karadenizlinin biri hemşerisine anlatıyor : -Dün belediye otobüsüne bindim; yan koltuktaki adam bilet almamışım gibi bana anlamlı anlamlı baktı. -Sen ne yaptın? -Bende bilet almışım gibi anlamlı anlamlı ona baktım. Çıkarmış Leonardo’nun fotoğrafını, kendi fotoğrafını yapıştırmış. Uçmuş Türkiye’ye. Atatürk Havalimanı’nda görevli gümrük memuru Temel’in Karsısına geçmiş. Temel, almış pasaportu; adamın ismine bakmış: “Leonardo Di Caprio”; fotoğrafa bakmış ; bir zenci adama bakmış; ayni zenci. Birkaç şaşkın bakıştan sonra öbür masaya seslenmiş: “Ula Cemal, bu Titanik batmış mıydı, yanmış mıydı? PASAPORT Amerika’da zencinin biri, pasaportunu kaybetmiş. Aksilik bu ya, o gün de Türkiye’ye uçacakmış. Kara kara düşünürken yolda bir pasaport bulmasın mı! Hemen almış yerden, bir bakmış ki Leanardo Di Caprio’nun pasaportu. “Ne olursa olsun,” demiş ve şansını denemeye karar vermiş. TAVŞAN Temel ava çıkmış, eli boş dönmemek için kasaptan bir tavşan almış. Fadime, - Ha pu netur, soyulmuş tavşanı nasıl avlaysun? - Sex yaparçen yakaladum, çiyinmeye firsatu olmadu... “Bilmiyorum.. zaten bu yüzden kavga ediyolar....”