Verimlilik - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Transkript
Verimlilik - Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Rahmi ÇETİN’in Değerlendirmesi Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı Perspektifinde Verimlilik ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300 Verimlilik www.verimlilikkongresi.gov.tr www.verimlilikkongresi.gov.tr d$ö5,/,%ø/'ø5ø278580/$5, 0h67(ù$5/$52785808 +$.(0/ø%ø/'ø5ø278580/$5, T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ’NÜN AYLIK YAYIN ORGANIDIR ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300 Bu dergi 6.500 adet basılmaktadır. ISSN: 1300-2414 Yayın Türü: Yerel Süreli Türkçe - İngilizce SAHİBİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ ADINA GENEL MÜDÜR Anıl YILMAZ GENEL KOORDİNATÖR Dilek BİRBİL SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Cangül TOSUN YAZI KURULU Dilek BİRBİL - Cangül TOSUN - Lütfiye BALKAYA İNGİLİZCE SAYFA SORUMLUSU Gülçin MANZAK AYDIN - Şirin Müge KAVUNCU WEB SİTESİ SORUMLUSU Aytunç AYHAN FOTOĞRAFLAR Cüneyt OLGAÇ DAĞITIM SORUMLUSU Mehtap EMRE (312) 467 55 90 / 331 mehtap.emre@sanayi.gov.tr Anahtar Dergisi’nin PDF dosyalarının her ay düzenli olarak e-posta hesabınıza gönderilmesini istiyorsanız, konu alanına “Anahtar” yazıp abone@sanayi.gov.tr adresine boş bir e-posta atabilirsiniz. Dergide yayımlanan yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. YÖNETİM YERİ T.C. BİLİM, SANAYİ VE TEKNOLOJİ BAKANLIĞI VERİMLİLİK GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Gelibolu Sokak No: 5 Kavaklıdere 06690 ANKARA Tel: (312) 467 55 90 (10 Hat) Faks: (312) 427 30 22 Faks (Dergi): (312) 467 47 79 e-posta: vgm@sanayi.gov.tr internet: http://vgm.sanayi.gov.tr http://anahtar.sanayi.gov.tr GRAFİK TASARIM ve UYGULAMA BASKI KORZA YAYINCILIK BASIM SAN. ve TİC. LTD. ŞTİ. Büyük Sanayi 1. Cad. 95 / 1 İskitler - Ankara Tel: (312) 342 22 08 Faks: (312) 341 14 27 BASILDIĞI TARİH: Anahtar Dergisi’nin Aralık 2013 sayısı 29.11.2013 tarihinde basılmıştır. Kapak Görseli: www.shutterstock.com U zun dönemde büyümenin ve küresel rekabet gücünün anahtarı olan verimlilik, bilim insanlarından iş dünyasına toplumun tüm kesimlerinin gündeminde önemli bir yer tutmaya devam etmektedir. Son dönemlerde istikrarlı bir büyüme hızı elde eden Türkiye, küresel ölçekteki krizler sonrasında da dünyanın ekonomik olarak en hızlı büyüyen ülkeleri arasında yer almıştır. Bununla birlikte verimlilik düzeyine ilişkin uluslararası karşılaştırmalar, ülkemizin uzun dönemli büyümesinin, olası ekonomik, sosyal ve çevresel krizlere karşı kırılganlığın azaltılarak, sağlam temellere oturtulabilmesi için önemli bir verimlilik artırma potansiyelinin varlığına işaret etmektedir. Orta gelir tuzağını aşmak için ülke olarak topyekûn bir verimlilik seferberliğine ihtiyacımız var. İşte bu alanda güncel bilimsel çalışmaların paylaşılacağı, işletme düzeyinde verimlilik artırma yöntemleriyle bu yöntemlerin başarılı uygulama örneklerinin sunulacağı ve verimlilik politika ve stratejilerinin tartışılarak önerilerin geliştirileceği IV. Ulusal Verimlilik Kongresi, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının seçkin temsilcilerini bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Kongre süresince güncel verimlilik konuları, imalat sanayi odağında olmak üzere teknoloji, işgücü, sermaye ve çevre boyutlarıyla bütünsel bir şekilde ele alınacaktır. Çağrılı konuşmacıların sunumları, paralel oturumlar, panel ve çalıştaylar gibi farklı etkinliklere ev sahipliği yapacak ve 3 gün sürecek olan Kongrede 2 adet panel, 7 oturumda 24 adet çağrılı bildiri, 17 oturumda 57 adet hakemli bildiri sunumu gerçekleşecektir. Kongre kapsamında ağırlıklı olarak Ulusal Verimlilik Politika ve Stratejileri, Verimlilik Yönetimi, Sürdürülebilir Üretim, İş Sağlığı ve Güvenliği, Ar-Ge ve Yenilik, İşgücü Verimliliği konu başlıklarında bildiriler yer alacak olup bunlara ek olarak kamu kesimi, tarım ve hizmetler sektörü gibi verimlilikle ilgili diğer alanlara yönelik paylaşımlar da gerçekleştirilecektir. Ulusal Verimlilik Kongreleri, Milli Prodüktivite Merkezi ev sahipliğinde 1991, 1994 ve 1997 yıllarında düzenlenmiş ulusal kongrelerin devamı niteliğinde planlanmıştır. Dördüncü Ulusal Verimlilik Kongresi 10-12 Aralık 2013 tarihlerinde Ankara Bilkent Konferans Merkezinde gerçekleştirilecek olup Bakanlığımız Stratejik Planı çerçevesinde 2015 ve 2017 yıllarında da beşinci ve altıncı kongrelerin düzenlenmesi planlanmaktadır. Tüm ilgililerin katılımına açık olacak IV. Ulusal Verimlilik Kongresinin konuyla ilgili tüm kişi, kurum ve kuruluşlara faydalı olmasını diliyoruz. Verimlilik temalı bu sayımıza katkılarıyla destek olan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Sayın Nihat ERGÜN’e ve Müsteşar Yardımcımız Sayın Hüseyin Rahmi ÇETİN’e şükranlarımızı sunuyor, yazı ve makaleleriyle katkı sağlayan ve emeği geçen herkese teşekkür ediyoruz. 2014 yılının sağlık, mutluluk ve verimlilik artışı getirmesi dileğiyle. Anıl YILMAZ Genel Müdür Kalkınma Bakanlığı Bölgesel Gelişme ve Yapısal Uyum Genel Müdürü Nahit BİNGÖL’ün Değerlendirmesi Başkentin Potansiyeli Harekete Geçiyor Bilgi Odaklı Sanayi ile Sürdürülebilir Kalkınma İçindekiler Kalkınma Ajansı Desteklerinin KOBİ’lere Etkisi , OCAK 2013 YIL: 25 SAYI: 289 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Sanayi Ürünleri Güvenliği ve Denetimi Genel Müdürü Muhsin DERE ile Röportaj Piyasa Gözetimi ve Denetiminde Yeni Yaklaşımlar Artık Verimlilik de Güvenlik Kadar Önemli! NİSAN 2013 YIL: 25 SAYI: 292 AÇIK Ürün Güvenliği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi “Sürdürülebilir Üretim Sempozyumu” Ankara’da Gerçekleştirildi Sanayi Genel Müdürü Süfyan EMİROĞLU ile Röportaj “Sempozyumun, ülkemizin hedeflerine ulaşmasında bir kilometre taşı olmasını diliyorum” Sanayi, İklim Değişikliği ve Teknoloji “Sürdürülebilir bir yaşam yolu bulmalıyız” MAYIS 2013 YIL: 25 SAYI: 293 “Temiz üretimi önemli bir fırsat ve açılım alanı olarak gördük” Sürdürülebilir Üretim Şirket Çevreciliği HAZİRAN 2013 YIL: 25 SAYI: 294 Sanayi ve İklim Değişikliği 44 4 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN'ün Değerlendirmesi 6 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Rahmi ÇETİN'in Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi Gelişmekte Olan Ülkelerin Ar-Ge ve İnovasyon Ekosistemlerinin Temel Dinamikleri Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) Başkanı Prof. Dr. Ahmet Cevat ACAR ile Röportaj Bilim ve Teknoloji Genel Müdürlüğü Destek Programları TEMMUZ 2013 YIL: 25 SAYI: 295 Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği Bölgesel Toplantıları Bilim Eğitiminin Önemi Bilim Dili Olarak Türkçe ve Türkçe Bilinci AĞUSTOS 2013 YIL: 25 SAYI: 296 Bilim Eğitimi 8 Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj 12 Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı Perspektifinde Verimlilik / Hasan YURTOĞLU - Pınar YAŞAR 16 TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Kamu - Üniversite - Sanayi İşbirliği EYLÜL 2013 YIL: 25 SAYI: 297 Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan ASLAN’ın Değerlendirmesi Türkiye Sanayisinin Yol Haritaları: Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler Otomotiv ve Makina Stratejileri Uygulamalarında Kararlı Adımlar Türkiye Demir Çelik ve Demir Dışı Metaller Sektörü Strateji Belgesi ve Eylem Planı Görevleri ve Faaliyetleri Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi KOBİ’lerin Risk ve Fırsatları Büyük Düşünen KOBİ'lerdeToplam Kalite Yönetimi (TKY) Uygulaması Uluslararasılaşma ve KOBİ’ler EKİM 2013 YIL: 25 SAYI: 298 Büyük Düşünen KOBİ’ler Sanayi Stratejisi ve Sektörel Stratejiler 20 Arçelik’te Altı Sigma Metodolojisi / Bahadır AKIN 22 Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması Uygulaması 23 IV. Ulusal Verimlilik Kongresi Ankara’da Gerçekleştirilecek 24 Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat ERGÜN’ün Değerlendirmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Rahmi ÇETİN’in Değerlendirmesi Verimlilik Genel Müdürü Anıl YILMAZ ile Röportaj Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı Perspektifinde Verimlilik Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Ramazan YILDIRIM’ın Değerlendirmesi 2013 Yılı İlk Dokuz Aylık Denetim Sonuçlarının Değerlendirilmesi Güvensiz Ürün Bilgilerinin Kamuoyuyla Paylaşılması Piyasa Gözetimi ve Denetimi Faaliyetlerinin Yargısal Denetimi KASIM 2013 YIL: 25 SAYI: 299 Piyasa Gözetimi ve Denetimi ARALIK 2013 YIL: 25 SAYI: 300 Verimlilik Hazırlıklarında Son Aşamaya Gelindi 26 OECD Sanayi Analizleri Çalışma Grubu Toplantısı ve Verimlilik Çalıştayı Paris’te Gerçekleştirildi Sayı 300 ARALIK 2013 28 Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile VGM İşbirlikleri Devam Ediyor 30 Kamuda Bireysel Performans Yönetim Sistemi Nehir AKŞİRİN BORLUK 34 Mobil Uygulamalar ve Verimlilik / Aytunç AYHAN 38 Üç Aylık Verimlilik İstatistiklerine İlişkin Analiz Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ - Yücel ÖZKARA - Dursun BALKAN 48 43 Resmi İstatistik Programı İl Müdürlüğü Eğitimleri ... 44 3. Sanayi Şurası Ankara’da Gerçekleştirildi 48 2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi İstanbul'da Düzenlendi 49 Verimlilik Dergisi 2013/4. Sayı Yayımlandı Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) Yayınları 50 Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Yeşil İşler Forumuna Katılım Sağlandı 51 “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” Projesi 2013 Yılı Yatırım Programına Alındı 52 Productivity 54 Sanayi Göstergeleri / Industry Indicators 55 Bilim ve Teknoloji Göstergeleri Science and Technology Indicators 34 56 Ulusal ve Uluslararası Verimlilik İstatistikleri National and International Productivity Statistics Ulusal Verimlilik İstatistikleri National Productivity Statistics Anahtar Dergisi Okuyucu Anketi Değerli okuyucularımız, dergimizle ilgili görüşlerinize başvurmak amacıyla hazırlanan ve http://anahtar.sanayi.gov.tr/ web sitesinde sunulan anketi doldurmanızı rica ederiz. ARALIK 2013 3 Orta Gelir Tuzağını Verimlilik Artışı İle Aşabiliriz Nihat ERGÜN Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Tarihsel ve bilimsel verilerin ortaya koymuş olduğu gibi, ülkelerin kalkınmasında ve küresel ölçekte rekabet avantajı elde edilmesinde verimlilik artışları, büyük önem taşımaktadır. Gerek işgücünün ve sermayenin ekonomiye sağladığı katkının artırılması, gerekse doğal kaynak ve hammaddelerin sürdürülebilir kalkınma prensipleri doğrultusunda kullanılması söz konusu olduğunda verimlilik, istikrarlı bir ekonomik büyümenin ve toplumsal refahın belirleyici 4 ARALIK 2013 faktörlerinin başında gelmektedir. Bu bağlamda ülkemizin son dönemde gerçekleştirdiği yüksek ekonomik büyüme performansının gelecek yıllara da yayılması ve 2023 hedeflerine ulaşmasında, her alanda sağlanacak verimlilik artışlarının doğrudan bir etkisi olacaktır. Orta gelir tuzağını aşmak; orta gelir seviyesinden yüksek gelir seviyeli ülkeler grubuna geçiş yapabilmek için hızlı ve sürekli bir verimlilik artışı gereklidir. Bu doğrultuda, 2014-2018 dönemini kapsayacak 10. Kalkınma Planında verimlilik artışları; işgücünün niteliğinin ve yenilik kapasitesinin artırılması ve bilgiye dayalı üretime yönelik dönüşümün sağlanmasıyla birlikte, rekabet gücünü ve büyüme hızını artıracak üç temel unsurdan biri olarak tanımlanmıştır. Yine Kalkınma Planı çerçevesinde ortaya konmuş olan 25 öncelikli dönüşüm programından ilki, “Üretimde Verimliliğin Artırılması” başlığını taşımaktadır. Verilerin de göstermiş olduğu gibi Türkiye, ekonomik büyüme oranlarında kaydettiği yüksek performansı, verimlilik alt bileşenleri kapsamında aynı düzeyde sağlayamamıştır. Gayrisafi milli hasılanın her yıl ortalama % 4,4’lük artış gösterdiği 2004-2012 döneminde, işgücü verimliliği artışları ortalamasının % 1,5’ta kaldığı görülmektedir. Benzer şekilde sermaye verimliliği ve toplam faktör verimliliği düzeylerindeki artış da, hedeflenen oranların belirli ölçüde altında seyretmektedir. Bu oranlar, gelişmiş ve rekabete konu olabilecek diğer ülkelerle kıyaslandığında, ülke olarak halen önemli bir verimlilik artışı potansiyeline sahip olduğumuz sonucuna varılmaktadır. Verimliliği sürekli ve planlı bir biçimde artırma hedefi doğrultusunda, orta ve uzun vadeli politikalar geliştirilmesi gereği ortadadır. Bu gereklilik bağlamında, Verimlilik Genel Müdürlüğümüz koordinasyonunda, Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı hazırlıklarına 2012 yılı Eylül ayında başlanmış olup söz konusu hazırlıklarda son aşamaya gelinmiştir. Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında öncelikli olarak imalat sanayinde verimlilik düzeylerinin artırılmasına odaklanılmış, bu yönde geliştirilen stratejilerin ise verimliliği bütün alt bileşenleriyle kuşatmasına özen gösterilmiştir. Diğer bir deyişle bu stratejiler geliştirilirken yalnızca işgücü ve sermayenin verimlilik düzeylerinin artırılmasına değil, doğal kaynaklar, hammadde ve diğer çevresel faktörlerin de daha verimli bir biçimde kullanılmasına yoğunlaşılmıştır. Hazırlıkları sürecinde sanayicilerimizin, diğer kurum ve kuruluşların, üniversitelerin ve sivil toplum kuruluşlarının en yoğun biçimde katkılarına başvurulan verimlilik stratejisi ve eylem planının başlıca öncelikleri arasında, işgücünün niteliğinin yükseltilmesi ve ulusal ölçekte Ar-Ge ve yenilik kabiliyetlerinin geliştirilmesi unsurları da yer almaktadır. 2014 yılı başında yürürlüğe girmesi öngörülen Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı kapsamında, başta Bakanlığımız olmak üzere çeşitli kurum ve kuruluşların sorumluluğunda olan eylemlerin gerçekleşme düzeyleri, yine Bakanlığımız tarafından izlenecektir. Kaynakların sürdürülebilir üretim ilkeleri çerçevesinde kullanılması ve geri kazanımının sağlanması noktasında, temiz üretim/eko-verimlilik uygulamalarının sanayide yaygınlaşması, öncelikli hedeflerimizden biridir. Bu çerçevede 2013 yılı Nisan ayında TÜBİTAK-MAM Çevre Enstitüsü, “Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü” olarak yeniden yapılandırılmış, bu enstitünün, sanayide temiz üretim çalışmalarının yaygınlaşması hedefi uyarınca Ulusal Temiz Üretim Merkezi işlevini üstlenmesi sağlanmıştır. Verimlilik Genel Müdürlüğünün yönlendiriciliğiyle çalışacak olan enstitünün, sürdürülebilir üretim teknik ve teknolojilerinin yaygınlaştırılması ve bu alandaki toplumsal bilincin yükseltilmesinde başlıca aktörlerden biri olması öngörülmektedir. Bunun yanında Bakanlığımızca başlatılan “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” projesi kapsamında, imalat sanayinde hammadde, enerji ve suyun etkin ve sürdürülebilir kullanımıyla sağlanacak ekonomik ve çevresel fayda potansiyelleri, sektörler ve bölgeler düzeyinde analiz edilecektir. Yine 2014 yılı başında uygulamaya koyacağımız Ulusal Eko-Verimlilik Programıyla da, ülke genelinde temiz üretim/eko-verimlilik alanında uygulama kapasitesini geliştirmeye yönelik teknik ve finansal destek mekanizmaları oluşturulacaktır. Verimlilik ve sürdürülebilir üretim alanlarında bilimsel gelişmelerin izlenmesi, değerlendirilmesi ve ülke gündemine taşınması hususunda, süreli-süresiz yayınlarımız ve gerçekleştirdiğimiz sempozyum, panel gibi etkinlikler, kapsamı artırılmak suretiyle devam edecektir. Bu doğrultuda, son olarak 1997 yılında, üçüncüsü gerçekleştirilmiş olan Ulusal Verimlilik Kongrelerini yeniden başlatma kararı almış bulunuyoruz. Bundan sonra ikişer yıllık aralıklarla, süreklilik kazanmasını öngördüğümüz kongrelerin dördüncüsünü, 10-12 Aralık 2013 tarihlerinde Ankara’da gerçekleştiriyoruz. Kongrede, verimlilik alanındaki politika ve stratejilerin değerlendirileceği panel ve özel oturumların yanı sıra, işletme ölçeğindeki iyi uygulamaların tanıtımı ve yaygınlaştırılmasına, bunun yanında verimlilik alanında son dönemde yapılan bilimsel araştırmaların paylaşılmasına yönelik çok sayıda oturum olacak. Bütün bunlarla birlikte, Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planında da ortaya konmuş olan öncelikler ve dönüşüm alanları çerçevesinde, ülke ölçeğinde verimlilik artışlarına hız kazandırmaya yönelik çalışmalarımız, ulusal ve uluslararası işbirliklerimiz çerçevesinde sürdürülecektir. ARALIK 2013 5 2023 Hedeflerine Ulaşılmasında, Öncelikle Ekonominin Her Alanında Sürdürülebilir Verimlilik Artışları Sağlanmalıdır Hüseyin Rahmi ÇETİN Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Her alanda sağlanacak verimlilik artışının ülkelerin gelişme ve kalkınmasında temel faktör olduğu ilgili tüm taraflarca tartışmasız olarak kabul görmektedir. Günümüzde küresel rekabette öne çıkmış ülke ekonomileri incelendiğinde; rekabet gücünün, 6 ARALIK 2013 verimlilik artışları ve kaynakların etkin kullanımı ile doğrudan ilişkili olduğu görülmektedir. Geçmişte ülkemizde yaşanan ve toplumsal ve ekonomik hayatımızda olumsuz etkiler bırakmış olan ekonomik krizler, bunalımlar ve bunların neden olduğu çalkantılardan sonra, verimliliğin hem ekonominin tümünü kapsayan “toplam verimlilik” bazında, hem de firma ve kuruluş düzeyinde ölçülmesi, izlenmesi ve artırılması için gerekli önlemlerin alınması, kısaca yönetilmesi gereken bir husus olduğu artık iyice anlaşılmış bulunmaktadır. 2023'te 2 trilyon dolarlık bir ekonomi ile 25 bin dolarlık kişi başına gelir ve 500 milyar dolar ihracatı hedefleyen bir ülkeyiz. Bu süreçte, öncelikle ekonominin her alanında sürdürülebilir verimlilik artışları sağlanmalıdır. Bugün dünya ekonomilerinde gözlemlenen uluslararası gelir farklılıklarının temel nedeni toplam faktör verimliliğindeki farklılıklardır. Bu nedenle üretkenlik artışı, gelişmekte olan ve gelişmiş ülke ekonomilerinin performansları açısından önem teşkil etmektedir. Ülkemizin önümüzdeki beş yıllık hedeflerini ve bu hedeflere ulaşmada izlenmesi gereken yol haritasını ortaya koyan 10. Kalkınma Planı, bilindiği üzere geçtiğimiz aylarda yürürlüğe girmiştir. Onuncu Plan bağlamında sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için mevcut politika eksenlerini kesen çok sayıda program Bakanlığımız çalışmalarıyla doğrudan ilgilidir. Sürdürülebilir kalkınma hedeflerine ulaşmak için küresel ölçekte başlayan yeni büyüme modeli arayışlarıyla birlikte ortaya çıkan “yeşil büyüme” kavramı çerçevesinde, üretim sektörlerinde temiz üretim ve eko-verimlilik ile hem çevrenin korunması hem de rekabetçiliğin artırılması mümkün görülmekte, tarım ve turizm gibi çevreye duyarlı sektörlerde ekolojik potansiyel değerlendirilmekte, yeni düzenleme ve yatırımlarla şehirlerin daha çevre dostu ve ekonomik olarak etkin olabileceği öngörülmektedir. Üretimde yerli katma değerin yükseltilmesi, sürdürülebilir üretime imkân veren daha yüksek teknolojili bir ürün desenine geçilmesi ve küresel değer zincirinin daha üst basamaklarına çıkılması sanayi sektörünün karşı karşıya olduğu en önemli konulardır. Bu alanlarda sağlanacak ilerlemelerle sektör içi verimlilik düzeylerinin artması; rekabet gücü daha yüksek, ithalat bağımlılığı daha düşük ve dünya pazarlarında ihracat payını yükseltebilen bir üretim yapısına ulaşılması mümkün olabilecektir. Verimlilik artışı ekonomik büyümeye doğrudan katkı sağlamanın yanında, kıt kaynakların etkin ve sürdürülebilir biçimde kullanılmasını sağlamaktadır. Dolayısıyla, ekonomik büyümenin verimlilik artışlarına dayandırılması, uzun vadede büyümenin sürdürülebilirliğini sağlamada ve toplumsal refahın kalıcı biçimde artırılmasında önem taşımaktadır. Bu çerçevede, Plan hedeflerine ulaşma yolunda verimliliği artırıcı politikalara öncelik verilecek ve ekonomimizin küresel rekabetteki konumu güçlendirilecektir. Diğer bir önemli husus da, çevresel tahribat ve bunun neden olduğu küresel iklim değişikliği tehlikesidir. Kaynakları hoyratça ve bilinçsizce kullanmanın neden olduğu yerel sorunlar, giderek yerini bütüncül sonuçlara ve sorunlara terk etmektedir. Türkiye gibi hızlı büyüyen ülkeler, endüstriyel çıktı başına malzeme, enerji ve kirlilik yoğunluklarını azaltmak için önemli potansiyele sahiptir. Özellikle ülkemiz sanayisinde oldukça önemli bir yere sahip olan KOBİ’lerde gerçekleştirilecek temiz üretim çalışmaları, sürdürülebilir kalkınmanın amaçları arasında yer alan ekonomik kalkınmayı ve çevresel gelişmeyi bir arada sağlamaya önemli katkı sağlayacaktır. Bakanlığımızca yürütülen pilot projeler; temiz üretim yaklaşımının verimlilik ve sürdürülebilirlik açısından önemli kazanımlar sağladığını doğrulamaktadır; ayrıca bu tip projelerde çok kısa sürelerde geri dönüş sağlandığını da görmekteyiz. Ülkemizi verimlilik kavramıyla tanıştıran, verimlilik sorunlarımızı ve çözüm yollarını araştıran, verimliliğin nasıl artırılabileceğine ilişkin olarak kamu ve özel kesim kuruluşlarımıza yol gösteren Bakanlığımız bu alandaki çalışmalarını sürdürmektedir. Bu kapsamda önümüzdeki yıldan itibaren “Türkiye Bölgesel ve Sektörel Verimlilik Gelişim Haritasının Hazırlanması” çalışmalarına başlıyoruz. Bunun yanı sıra 2014 yılı yatırım programı kapsamında “İşletmelerin Verimliliğini Artırma Programının Geliştirilmesi Projesi”ni hayata geçireceğiz. Aynı şekilde 2013 yılı yatırım programı kapsamında yürütülen “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi Projesi” ile sanayide hammadde, enerji ve suyun etkin ve sürdürülebilir kullanımı ile elde edilebilecek potansiyel ekonomik ve çevresel faydaları niceliksel olarak ortaya koyacağız. Büyümenin ve nihayetinde refahın önemli kaynağı olan verimlilik artışı, ülkemiz makro politikalarının da değişmez bir amacıdır. Uzun dönemli verimlilik artışlarında rol oynayan politikaların başında ise özellikle bilim, sanayi ve teknoloji politikalarının geldiği görülmektedir. Ülkemizin son dönemde yakalamış olduğu ekonomik performansın sürdürülebilir kılınması ve yüksek katma değerli teknoloji üretimine dayalı sanayi yapısının oluşması için Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak verimlilik artışlarıyla elde edilecek kazanımları azami seviyeye çıkarmada yönlendirici rolümüz güçlenerek devam edecektir. ARALIK 2013 7 Sanayinin Verimlilik Temelli Yapısal Dönüşümü İçin Çalışıyoruz... Anıl YILMAZ Verimlilik Genel Müdürü Sayın Yılmaz, Verimlilik Genel Müdürlüğünün temel görevleri ve organizasyon yapısından kısaca bahseder misiniz? Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının ana hizmet birimi olarak yapılandırılan1 Genel Müdürlüğümüzün temel görevi; “Ekonominin verimlilik esaslarına uygun olarak gelişmesi amacıyla verimlilik politika ve stratejileri hazırlamak, sanayi işletmelerinin verimliliğini artırmak, geliştirmek ve temiz üretim projelerini desteklemek” olarak tanımlanmıştır. Genel Müdürlüğümüz, kuruluş Kanununun yanı sıra, Kalkınma Planı, Orta Vadeli Program ve Yıllık Programlar, Türkiye Sanayi Strateji Belgesi, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Stratejik Planı gibi temel strateji belgeleri çerçevesinde birçok faaliyet yürütmektedir. Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) bu temel görevlerini; Verimlilik Politikaları ve Araştırma, Danışmanlık ve Eğitim, Verimlilik İzleme ve Değerlendirme ile Program Uygulama ve Destekler Daire Başkanlıkları eliyle yürütmektedir. Verimlilik Genel Müdürlüğünün verimlilik alanında politika oluşturma rolü nedir ve bu konuda hangi çalışmalar sürdürülmektedir? Genel Müdürlüğümüz, ülkemizde tüm makro değişkenlerin verimlilik odaklı yaklaşımlarla yönlendirilmesini sağlamak, kalıcı ve sürdürülebilir verimlilik politika ve stratejilerini belirlemek, eylem planlarının hazırlanmasında yönlendirici olmak, uygulamaları izlemek ve sonuçları değerlendirmek; değerlendirmeler sonucu gerekli tedbirlerin alınmasına ve yasal düzenlemelerin yapılmasına yönelik çalışmalarla görevlidir. Bu görev doğrultusunda, 2014-2017 dönemi için “Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı” (VSEP) taslak belgesi oluşturulmuş ve ilgili kurumların görüşüne sunulmuştur. Görüşlerin taslak belgeye yansıtılması çalışmaları sürdürülmekte olup, yıl sonuna kadar gerekli onay süreçleri tamamlanarak VSEP’in planlandığı şekilde yürürlüğe girmesi hedeflenmektedir. 2014 yılından başlayarak, VSEP kapsamındaki faaliyetler Bakanlığımız başta olmak üzere, eylemlerden sorumlu tüm Bakanlıklar ve kurumlarca sürdürülecek olup, gerçekleşmeler Genel Müdürlüğümüz tarafından izlenecektir. Kabul edersiniz ki doğru politikalar üretmek ancak sağlam bir araştırma, veri ve analiz altyapısı ile 1 17 Ağustos 2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 649 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile. 8 ARALIK 2013 mümkündür. Bu nedenle en önem verdiğimiz faaliyetlerimizden birisi de verimlilik araştırmalarıdır. VGM tarafından ne tür araştırmalar yürütülmektedir? Ülke, bölge, sektör ve işletme düzeyinde verimlilik ve temiz üretim konularında verimlilik politikalarının oluşturulmasına katkı sağlayacak şekilde inceleme, araştırma ve analizler yapmaktayız. Genel Müdürlüğümüzde, sanayi başta olmak üzere sektörlerin verimlilik sorunları, gelişme eğilimleri ve rekabet edebilirlik düzeylerinin izlendiği ve değerlendirildiği sektörel araştırmalar yürütülmekte bunun yanı sıra işletme veya kurum düzeyinde verimlilik sorunlarının incelenmesi ve sorunların giderilmesine yönelik çözümlerin geliştirilmesi de inceleme konusu yapılmaktadır. Bu faaliyetler yürütülürken mümkün olan en yoğun şekilde katılımcılığa, işletmelerimizin ve ilgili tarafların görüşlerinin alınmasına özen göstermekteyiz. VGM’nin araştırma faaliyetlerinin ağırlıklı bir kısmını da, makroekonomik göstergelerin izlenmesi, bu göstergelerdeki değişimlerin verimlilik üzerindeki etkilerinin ortaya konarak üretim ve istihdam artırıcı politika önerilerinin geliştirilmesi oluşturmaktadır. Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı’nın 2014 yılında yürürlüğe girmesi ile sanayinin verimlilik temelli yapısal dönüşümüne katkı sağlayacak bir araştırma gündeminin oluşturulması ve sürdürülmesi hedeflenmektedir. Yapılan çalışmalar kamuoyuyla hangi araçlarla paylaşılmaktadır? Genel Müdürlüğümüz sanayi başta olmak üzere pek çok sektörde verimlilik düzeyinin tespiti ve artırılmasına yönelik yürüttüğü çalışmalarını; süreli ve süresiz yayınları aracılığı ile paylaşmakta, ilgili kesimlerin verimlilik konusundaki bilgi ve bilinç düzeyini artırmanın yanı sıra konuya ilişkin literatüre de katkı sağlamaktadır. Kimi araştırma sonuçları kitap olarak basılarak, bunların dağıtımı gerçekleştirilmektedir. Bunun dışındaki araştırma raporlarımızı da internet sitemizden2 ilgililerin bilgisine sunuyoruz. Bakanlığımız süreli yayınları olan Anahtar Dergisi 3 ve Verimlilik Dergisi Genel Müdürlüğümüz tarafından yayımlanmaktadır. Bunlardan Anahtar Dergisi aylık olarak belirlenmiş temalar çerçevesinde ve tema ile ilişkili Bakanlık birimlerinin katkısı ile hazırlanmaktadır. Verimlilik Dergisi ise sanayiden tarıma, eğitimden sağlığa ve çevreye, bilişimden spora kadar hemen her konunun verimlilik boyutunu içeriğine taşımaktadır. Dergi, bu özelliğiyle geniş bir okuyucu kitlesine sahiptir. Verimlilik Dergisi 2004 yılından beri “Hakemli Dergi” statüsündedir. Üç aylık periyotlarla yılda dört sayı olarak yayımlanan Verimlilik Dergisi ULAKBİM Sosyal Bilimler Veri Tabanında yer almaktadır. Bir yandan yürütülen çalışmalarımızın aktarımını sağlamak bir yandan da verimlilik konusuyla ilgili kesimleri bir araya getirmenin bir aracı olarak çeşitli toplantı, çalıştay, konferans, panel gibi etkinlikler düzenlenmektedir. Bunlardan biri de Ankara Bilkent Kongre Merkezinde Aralık ayının 10’unda başlayacak ve üç gün sürecek olan IV. Ulusal Verimlilik Kongresi’dir 4. Üç gün boyunca verimlilikle ilişkili konularda çağrılı konuşmacılar özel oturumları ve hakemli bildiri oturumlarında 80’in üzerinde bildirinin sunulacağı kongreye, konuya ilgi duyan tüm katılımcıları bekliyoruz. VGM tarafından yürütülen danışmanlık ve eğitim faaliyetleri konusunda bilgi verir misiniz? Bu alanda daha önceki yıllarda MPM tarafından sunulmakta olan danışmanlık ve eğitim hizmetleri tecrübesine sahibiz. Bakanlık merkez teşkilatı içinde yeniden yapılandıktan sonra ise ülkemizde bu alandaki -yani başta sanayi sektörleri olmak üzere işletmelerimizin danışmanlık ve eğitim ihtiyacının karşılanması alanında- hizmetlerin daha yaygın bir şekilde sunulacağı, sektörlerin ve işletmelerin ihtiyaçlarını ve aynı zamanda da 2023 hedeflerimizi gözetecek daha sistematik ve program bazlı bir yaklaşımla yeni bir tasarım yapıyoruz. Bunu yaparken Bakanlık olarak yaklaşımımız bu alanda hizmet sunan özel sektörün önünü açacak ve eğitim-danışmanlık sektörünü geliştirecek düzenleme ve tedbirlere öncelik vermek. Bu amaçla sektör ve meslek örgütleri, Mesleki Yeterlilik Kurumu, KOSGEB ve diğer paydaşlarla birlikte hareket etmekteyiz. Kısa bir süre önce yürürlüğe giren Yönetim Danışmanlığı ve KOBİ Danışmanlığı meslek standartları bu alandaki önemli gelişmelerdir. Danışmanlık ve eğitim sektörlerinin geliştirilmesi amacıyla tarafları bir araya toplamaya ve bir yol haritası oluşturmaya yönelik faaliyetler yürütmekteyiz. İşletmelerin rekabet gücünün artırılması için iş ortamının ve özellikle KOBİ’lerin verimliliğini artırmaya yönelik eğitim ve danışmanlık faaliyetlerini içeren programların tasarımının yapılması, Organize Sanayi Bölgeleri (OSB) ve Teknoloji Geliştirme Bölgeleri (TGB) yönetim yapısı içinde, verimlilik çalışmalarının sürdürülebilirliğini sağlamak üzere, kurumsal yapı ve kapasite oluşturulması amacına yönelik olarak, “İşletmelerin Verimliliğini Artırma Programının Geliştirilmesi” adlı bir proje başlatıyoruz. 2014-2016 dönemini kapsayacak olan proje 2014 Yılı Yatırım Programına alınmıştır. Genel Müdürlüğümüz tarafından çeşitli hedef gruplara yönelik olarak sunulan ve öncelikle verimlilik yönetimi (ölçüm, sorun teşhisi, çözüm/iyileştirme teknikleri) konularına odaklanan çeşitli eğitim programları mevcuttur. Ayrıca 2014 yılı itibarıyla Temiz Üretim/Eko-Verimlilik Temel Eğitimi, Temiz Üretim Olanak Değerlendirmesi, İşletme Düzeyinde Eko-verimlilik Göstergeleri ve Ölçümü, Malzeme Akışı Maliyet Analizi, Karbon Ayak İzi Hesabı Uygulamalı Eğitimi, Temiz Üretim ve Enerji Verimliliği, ISO 14001 Çevre Yönetim Sistemi eğitim modüllerinin sunulması planlanmıştır. Teknik danışmanlık ve eğitim faaliyetlerinin yanında bilinçlendirme faaliyetleri de yürütmekteyiz. 2014 yılı “Verimlilik Haftası”nın, Haziran 2 Verimlilik Genel Müdürlüğü Web Sitesi - http://vgm.sanayi.gov.tr 3 Anahtar Dergisi Web Portalı – http://anahtar.sanayi.gov.tr 4 Kongreye ilişkin ayrıntılı bilgilere http://www.verimlilikkongresi.gov.tr adresinden ulaşılabilmektedir. ARALIK 2013 9 ayının ikinci haftasında kutlanması planlanmaktadır. Verimlilik Haftasında Türkiye çapında Bilim, Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüklerimiz, Organize Sanayi Bölgeleri ve Ticaret ve Sanayi Odaları ile birlikte konferans, seminer, çalıştay gibi etkinlikler düzenlenecek olup hazırlık çalışmaları sürdürülmektedir. Bakanlığımız, sanayinin rekabet gücünün artırılmasına ve sürdürülebilir bir altyapıya kavuşturulmasına destek olacak verimlilik artırıcı çalışmaları da teşvik etmektedir. Bu kapsamda, KOBİ’lerin ve büyük ölçekli işletmelerin verimlilik artışlarını desteklemek ve bu alanda projeler geliştirmesini teşvik etmek amacıyla “Verimlilik Proje Ödülleri” sistemi tasarlanmıştır. Genel Müdürlüğün, temiz üretim konusunda yürüttüğü çalışmalara değinir misiniz? Bakanlığımızın yeniden yapılandırılması ile tanımlanan görevleri ve Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi’nde de öncelik verilen sanayide temiz üretim sürecine geçişin desteklenmesi politikaları kapsamında çeşitli faaliyetler5 yürütmekteyiz. Bu çerçevede öncelikle kurumsal yapılanmanın oluşturulması ve kapasite geliştirilmesi amacıyla TÜBİTAK MAM Çevre Enstitüsü, “Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü” olarak yeniden yapılandırılmış6 ve sanayide temiz üretimin uygulanması amacıyla Ulusal Temiz Üretim Merkezi işlevini üstlenmesi sağlanmıştır. Enstitünün, temiz üretim (eko-verimlilik) uygulamalarının ülke çapında yaygınlaştırılarak Türk sanayisinin sürdürülebilir büyümesine ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak projelerin uygulanması bakımından kilit rol üstlenmesini öngörmekteyiz. 2014-2017 dönemini kapsayan “Ulusal Eko-Verimlilik Programı” hazırlıkları Genel Müdürlüğümüzce 2012 yılında başlatılmıştır. Söz konusu programın, VSEP çerçevesinde uygulamaya geçirilmesi öngörülmektedir. EkoVerimlilik Programının genel amacı, “Türk sanayisinin sürdürülebilir büyümesine ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak temiz üretim/ eko-verimlilik uygulamalarının yaygınlaştırılması”dır. Program kapsamında kısa vadede, temiz üretim/eko-verimlilik konusunda ülkemizdeki bilinç düzeyini, paydaşlar arası uyumu ve işbirliğini, insan kaynağını ve kapasitesini geliştirecek faaliyetler yürütülmesi planlanmaktadır. Programın kısa-orta vadede paydaşların bu alandaki projelerine teknik ve finansal destek sağlama ve daha uzun vadede ise bu alanla bağlantılı diğer ulusal politikalara yön vermesi öngörülmektedir. Bunların yanı sıra; “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” adlı projemiz 2013 Yılı Yatırım Programına alınmıştır. 2013-2015 döneminde yürütülmesi planlanan projenin temel amacı, Türkiye sanayisinde hammadde, enerji ve suyun etkin ve sürdürülebilir kullanımı ile elde edilebilecek potansiyel ekonomik ve çevresel faydaları; sektörler, bölgeler düzeyinde analiz edecek bir metodoloji geliştirmek ve bu potansiyeli niceliksel olarak ortaya koymaktır. Verimlilikle ilgili uluslararası alanda ne tür çalışmalar yapıyorsunuz? Genel Müdürlüğümüz, çeşitli uluslararası kuruluş ve birliklerle ilişkilerini aktif olarak sürdürmektedir. Bu uluslararası yapılardan biri Avrupa Ulusal Verimlilik Merkezleri Birliği 5 Temiz üretim ile ilgili ayrıntılı bilgiler için http://www.temizuretim.gov.tr 6 06/04/2013 tarih ve 218 sayılı TÜBİTAK Bilim Kurulunun 5 nolu kararı gereğince. 10 ARALIK 2013 (EANPC)’dir. Genel Müdürlüğümüz EANPC Başkan Yardımcılığına üst üste iki dönemdir seçilmekte ve ülkemiz adına bu görevi yürütmektedir. Bir diğer kuruluş olan Dünya Verimlilik Bilimi Konfederasyonunda (WCPS) ülkemizi ve Bakanlığımızı temsilen yine Genel Müdürlüğümüz yer almakta olup, 2013 yılından itibaren de Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yapmaktayız. Genel Müdürlüğümüz ayrıca, Birleşmiş Milletler Sınaî Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) ile Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından birlikte yönetilen Kaynak Verimli Temiz Üretim Küresel Ağı'na (Network on Resource Efficient and Cleaner Production - RECPnet) 2013 Mayıs ayından itibaren gözlemci üyedir. VGM ayrıca, Asya Verimlilik Teşkilatı’nın (AVT) yıllık Yönetim Kurulu toplantılarına ülkemizi temsilen gözlemci üye olarak katılmakta, verimlilik ve temiz üretim faaliyetleri kapsamında yürütülen çalışmaların ve eğitim programları ile çalıştayların takibini yapmaktadır. Ayrıca, Japon Uluslararası İnsan Kaynakları ve Sanayi Kalkınma Kuruluşu (HIDA) işbirliğiyle sanayi işletmelerine yönelik çeşitli eğitim programları düzenlenmektedir. OECD’nin Bilim, Teknoloji ve Sanayi Direktörlüğü altında faaliyet gösteren verimlilik ile ilgili komitelere de katılım sağlanmaktadır. Uluslararası alanda yürüttüğümüz bu düzenli faaliyetlerin yanında bir de proje bazında yürüttüğümüz işbirlikleri var. Yürüttüğünüz bu projeler hakkında da bilgi verir misiniz? Genel Müdürlüğümüz tarafından verimlilik alanındaki uluslararası tecrübelerden faydalanmak amacıyla çeşitli projeler yürütülmektedir. Bunlar ağırlıklı olarak deneyim paylaşımı, uzmanlık kapasitesinin geliştirilmesi ve kurumsal yapılanmaya destek niteliğinde olan projeler. Güney Kore Bilgi Değişimi Programı (KSP), 2013 yılında tamamlanan “Türkiye için Sınaî Rekabet Gücü Politikaları: Verimlilik ve Temiz Üretim Alanında Kore Deneyimlerinin Paylaşılması Projesi” bunlardan biridir. Projenin konusu “ulusal verimlilik stratejisinin oluşturulması” ile “eko-verimlilik/ temiz üretim merkezinin kurulması” konusunda tecrübe ve deneyim aktarımı sağlanmasıdır. Tamamlanan diğer bir projemiz de HESAPRO-Health and Safety at Work in Relation with Productivity (İş Sağlığı Güvenliği ve Verimlilik) adlı Leonardo da Vinci (LdV) ortaklık projesidir (2011-2013). Koordinatörlüğümüzde beş Avrupa ülkesi ile birlikte gerçekleştirilen projenin genel amacı, işçi, işveren ve tüm ilgili tarafların iş sağlığı ve güvenliğinin verimlilikle ilişkisi hakkındaki bilgi ve bilinç düzeylerinin artırılmasına katkı sağlamaktır. “AB İşletme ve Sanayi Politikası ile Çevre Müktesebatı Alanında Verimlilik Genel Müdürlüğünün Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi” projesi Genel Müdürlüğümüz tarafından tamamlanan başka bir projedir. AB Entegrasyon Sürecinin Desteklenmesi Faaliyetleri (SEI) kaynağı ile gerçekleştirilen projede eğitimlerle uzmanlık kapasitemizin geliştirilmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, “Türkiye İçin Çevresel Verimlilik ve Kaynak Verimliliği Göstergelerinin Geliştirilmesi”, “Temiz Üretim/Eko Verimlilik Araçları ve Teknikleri”; “Kısmi ve Toplam Faktör Verimliliği Hesaplaması” ve “Yaşam Döngüsü Değerlendirme Metodolojisi ve Uygulamaları” konularında eğitimler düzenlenmiştir. Ülkemizde verimlilikle ilgili veriler veya istatistikler nelerdir? Genel Müdürlüğümüzce, İstatistik Konseyi tarafından belirlenen Resmi İstatistik Programı dahilinde üç aylık ve yıllık ulusal verimlilik istatistikleri hesaplanmakta ve yayımlanmaktadır. İşgücü verimliliği hakkında makro düzeyde ve imalat sanayi alt sektörleri ayrıntısında istatistiki verileri oluşturmaktayız. Bu veriler düzenli bir şekilde internet ortamında7 ve basılı yayınlarla kamuoyuyla paylaşılmaktadır. Uluslararası düzeyde karşılaştırma yapılabilme özelliğine sahip verimlilik istatistikleri ile sektörlerdeki verimlilik değişmeleri güncel olarak kamuoyunun bilgi ve değerlendirmesine sunulmaktadır. Söz konusu istatistiklerin hesaplanmasında kullanılan ham veriler, EFİS Rev.2’ye8 göre sınıflandırılmış olup Türkiye İstatistik Kurumundan temin edilmektedir. Sanayi sektörü ve alt kollarında genel ekonomik değerlendirmelerin yanı sıra, katma değere ve üretim değerine göre çeşitli verimlilik istatistikleri hesaplanmaktadır. Hesaplanan ulusal verimlilik istatistikleri; üç aylık olarak çalışan kişi ve çalışılan saat başına üretim endeksleri ve değişimleri, yıllık olarak çalışan kişi başına katma değer, çalışılan saat başına katma değer ve birim emek maliyeti’dir. Yıllık ve Üç Aylık Verimlilik İstatistiklerinin haricinde yayınlamayı planladığınız başka istatistikler/göstergeler var mı? Ülke düzeyinde hesaplanan istatistiklerin yanı sıra, ülke ekonomisini bölgesel ve sektörel alt kırılımlarda değerlendirebilmek amacıyla bölgesel verimlilik istatistikleri hazırlık çalışmalarımız devam etmektedir. Bir diğer çalışmamız olan makro düzeyli çevresel verimlilik göstergeleriyle ilgili ulusal ve uluslararası literatür incelenmiş, ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmeler gerçekleştirilmiş, veri ihtiyacı belirlenmiş, taslak göstergeler seti oluşturulmuştur. Bunların yanında, istatistikleri bir arada izleyip değerlendirebilmek amacıyla bütünleşik bir takip ve değerlendirme sistemi oluşturulması için de hazırlık çalışmaları devam etmektedir. Yayınlanan son istatistiklere göre; ülkemiz imalat sanayinin verimlilik durumu hakkında neler söylemek istersiniz? 1 Ekim 2013 tarihinde yayımladığımız 2013 yılı ikinci çeyreğine ait işgücü verimliliği istatistiklerine göre; çalışan kişi başına üretim endeks değerinin 2012 yılının aynı dönemine göre %0,08; bir önceki döneme göre ise %8,29 artmıştır. Ülkemiz imalat sanayinin gerek son dört dönemdeki gerekse ortalama yıllık verimlilik artışının Almanya, İngiltere, İsveç gibi ekonomilerle kıyaslandığında daha iyi durumda olduğu görülmektedir. Avrupa ülkeleri arasında sadece nispeten sanayi üretimleri düşük olan ve aralarında eski Doğu Bloku ülkelerinin bulunduğu ülkelerin verimlilik büyümelerinin görece yüksek olduğu dikkat çekmektedir. Daha uzun dönemli baktığımızda ülkemizin verimlilik artışları gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere kıyasla yüksek olmakla birlikte seviye olarak OECD ülkeleri ile karşılaştırıldığında toplam büyüme içinde verimlilik artışlarının payı halen yeterli seviyede değildir. Bu yüzden 2023 hedeflerine ulaşmak ve orta gelir tuzağını atlamak için verimlilik artışına dayalı büyümeyi sağlamak durumundayız. Genel Müdürlük olarak bizim de tüm çalışmalarımız bu yönde devam etmektedir. 7 Verimlilik Genel Müdürlüğü Ulusal Verimlilik İstatistikleri Web Sitesi – http://vi.sanayi.gov.tr 8 Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistiki Sınıflandırılması-NACE Rev.2 ARALIK 2013 11 Türkiye Ekonomisi: Onuncu Kalkınma Planı Perspektifinde Verimlilik Hasan YURTOĞLU / Daire Başkanı - Pınar YAŞAR / Planlama Uzmanı (Kalkınma Bakanlığı, Ekonomik Modeller Dairesi) 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı'nda, 2023 hedeflerine ulaşma yolunda Türkiye’nin yüksek refah seviyesine ulaşarak gelişmiş ülkeler arasına girmesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda, Türkiye’nin büyüme performansının daha yüksek, istikrarlı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturulması öngörülmektedir. Kaynakların etkin kullanımını ifade eden verimlilik kavramı küreselleşen ve rekabetin yoğun olarak yaşandığı günümüz dünyasında daha da kritik bir role sahip olmaya başlamıştır. Ülkeler verimlilik düzeyinde elde ettikleri kazanımlarla uluslararası pazarlarda daha rekabetçi bir 12 ARALIK 2013 konuma gelebilmekte ve ihracat performanslarını artırabilmektedirler. Bu nedenle verimlilik, yüksek ve istikrarlı büyüme açısından kritik rol oynamaktadır. Ekonominin verimlilik artışlarıyla desteklenmesi, büyümenin uzun vadede istikrarlı biçimde sürdürülmesi ve dolayısıyla toplumun refahı açısından önemlidir. Teknoloji düzeyinde gelişim sağlayamayan ve dolayısıyla verimliliği kalıcı olarak yükseltemeyen ülkelerin orta gelir tuzağına yakalanmaları kaçınılmaz olmaktadır. Nitekim orta gelir tuzağına yakalanmadan yüksek gelirli ülkeler içinde yer almayı başaran ülkelerin geçmiş tecrübelerine bakıldığında, ekonomik yapıdaki değişimde etkili olan ve nominal yakınsamadan ziyade reel yakınsamayı sağlayan en önemli faktörün verimlilik olduğu görülmektedir. Türkiye ekonomisinde gelişmelere bakıldığında, verimliliğin büyümeye katkısının genel olarak çok sınırlı düzeyde ve düşük olduğu görülmektedir. Büyüme önemli oranda sermaye ağırlıklı olarak sağlanmaktadır. Nitekim 1985-2012 döneminde ortalama olarak sermaye stoğu ve istihdam, büyümeye yaklaşık yüzde 63,6 ve yüzde 25,3 oranında katkıda bulunmuşken, verimliliğin katkısı yüzde 11,1 düzeyinde kalmıştır. Bu uzun dönem büyüme yapısı dikkatle incelendiğinde, büyümenin dengesiz ve dalgalı bir yapı sergilemesinin yanı sıra ortalama büyümenin düşüş eğiliminde olduğu göze çarpmaktadır. Bu durum, sermaye birikimine bağımlı bir üretim yapısının doğal sonucu olarak görülmektedir. Bu eğilimi kırmak hatta tersine çevirmek için uygulanması gereken temel politika da üretimin ve dolayısıyla büyümenin üretim faktörleri açısından daha dengeli bir yapıya ulaştırılmasıdır. Bu kapsamda kalıcı ve istikrarlı verimlilik artışlarının sağlanmasına yönelik politikalar kritik önem taşımaktadır. Nitekim Onuncu Kalkınma Planı'nda yüksek ve istikrarlı büyüme yönündeki temel strateji, verimlilik artışı ve sanayileşmenin hızlandırılması yoluyla ihracata dayalı, özel sektör öncülüğünde, rekabetçi üretim yapısının geliştirilmesi olarak belirlenmiştir. Bu çerçevede izlenecek büyüme stratejisinin en önemli ayağını ekonomi genelinde sağlanacak verimlilik artışları oluşturmaktadır. Özellikle sanayileşme sürecindeki kazanımların hem verimlilik artışının desteklenmesine hem de büyüme performansına olumlu katkı sağlaması beklenmektedir. Plan’da verimlilik odaklı bir çerçevede rekabet gücü artırılarak ve cari açık gibi kırılganlıklar yaşanmadan yüksek ve istikrarlı büyümeye ulaşma hedefi vurgusu öne çıkmaktadır. Nitekim verimlilik artışına yönelik politikaların etkin bir biçimde hayata geçirilebilmesi için Plan’da yer alan öncelikli dönüşüm programları arasında sanayi sektörünü hedef alan “Üretimde Verimliliğin Artırılması Programı” ilk sırada yer almıştır. Verimlilik kavramı hem işgücü verimliliği hem de toplam faktör verimliliği (TFV) göstergeleri üzerinden tartışılmaktadır. İşgücü verimliliği uluslararası karşılaştırmalarda önemli bir gösterge niteliğindedir. Türkiye’de işgücü verimliliği gelişmelerine bakıldığında, verimlilik düzeyinin birçok gelişmiş ülkeye göre düşük düzeyde kaldığı görülmektedir. ABD’nin verimlilik düzeyinin baz olarak 100 değerini aldığı kabul edildiğinde, 2012 yılı için Türkiye’nin işgücü verimlilik düzeyinin 46,9 olarak gerçekleştiği görülmektedir. İşgücü verimliliği düzeyi, 2012 yılında Avro bölgesi için 85,9, OECD ülkelerinin geneli için ise 74,4 değerini almıştır. Polonya, Macaristan gibi ülkelerin, işgücü verimlilik düzeyi açısından Türkiye ile aynı grupta yer aldığı görülmektedir. Türkiye ekonomisinde işgücü verimliliği düşük düzeyde olmakla birlikte, yakınsama teorisiyle uyumlu olarak işgücü verimliliğinin artış hızlarının oldukça yüksek düzeyde olduğu göze çarpmaktadır. 2002-2008 döneminde işgücü verimliliği ortalama yüzde 6,6 oranında artış göstermiş, 2008 yılında yaşanan krizle sekteye uğrasa da işgücü verimliliği artışları son yıllarda da oldukça iyi bir performans sergilemiştir. Önümüzdeki dönemde bu durum sürdürüldüğü takdirde gelişmiş ülkelerin işgücü verimlilik düzeylerine yakınsanabilir ve Türkiye ekonomisinin rekabet gücüne olumlu katkı sağlayabilir. Bu artışın sürdürülebilirliği de eğitim alanında ve işgücü piyasalarında uygulanacak sağlıklı politikalarla mümkün olabilecektir. Nitekim sektör içi verimlilik düzeylerinin artırılabilmesi için hem işgücünde yer alan bireylerin niteliklerinin yükseltilmesi hem de eğitim kalitesinin artırılması yoluyla daha nitelikli bireylerin yetiştirilmesi ihtiyacı vurgusu ve buna yönelik önlemler Onuncu Kalkınma Planı’nda yer almıştır. Toplam faktör verimliliği ise teknoloji gelişimi, makroekonomik istikrar gibi ekonomide yaşanan gelişmeleri içinde barındıran ve ekonomi geneli verimliliği yansıtan bir göstergedir. Şekil 1. İşgücü Verimliliği Kaynak: TÜİK verilerinden hesaplanmıştır. ARALIK 2013 13 Tablo 1. Seçilmiş Ülke ve Ülke Grupları İçin İşgücü Verimliliği Artış Hızları (%) 1980-2000 1980-2012 2002-2008 2002-2012 2012* ABD 1,5 1,6 1,8 1,7 100 Almanya 2,2 1,8 1,4 1,0 94,6 Japonya 3,1 2,4 1,4 1,3 65,1 Güney Kore 6,5 5,5 4,7 4,1 46,9 İspanya 2,2 1,8 0,7 1,3 81,2 Polonya --- --- 3,1 3,2 45,6 Macaristan --- --- 3,5 2,3 46,3 Çek Cumhuriyeti --- --- 3,9 2,7 50,1 Türkiye 2,8 3,0 6,6 4,3 46,9 OECD --- --- 1,6 1,3 74,4 Avro Bölgesi --- --- 1,1 0,9 85,9 Kaynak: OECD Veri tabanı *ABD=100, Verimlilik Düzeyi Türkiye’de TFV gelişmelerine bakıldığında, 1980’li yıllarda TFV düzeyinde kayda değer bir gelişme yaşanmadığı görülmektedir. Bu dönemde, önceki dönemlere göre oldukça yüksek sermaye birikimi gerçekleştiği için TFV artışları sınırlı düzeyde kalmıştır. 1990’lı yıllar ise Türkiye ekonomisinde büyümenin istikrarsız bir yapı sergilediği, enflasyon oranlarının oldukça yüksek düzeylerde olduğu, tasarrufların verimli yatırımlara dönüştürülemediği ve makroekonomik istikrarsızlığın hakim olduğu bir dönem olmuştur. Dolayısıyla bu dönemde yaşanan gelişmelere bağlı olarak TFV düzeyi yerinde saymıştır. 2000’li yıllarda ise Türkiye ekonomisinde yaşanan krizlerin ardından, TFV’de önceki dönemlere kıyasla oldukça olumlu gelişmeler yaşanmış ve TFV büyümeye önemli katkı sağlamıştır. Bu durum, hem Türkiye ekonomisinde sağlanan 14 ARALIK 2013 ekonomik ve siyasi istikrarın, hem de gerçekleştirilen yapısal reformların bir sonucu olarak değerlendirilmektedir. Ancak, yaşanan son küresel krizin etkisiyle de TFV gelişmeleri çok olumlu bir tablo yansıtmamaktadır. Önümüzdeki dönemde Plan hedeflerine ulaşmada 2007 yılı sonrasında TFV’deki gözlenen yavaşlama eğilimi bir risk teşkil etmektedir. Dolayısıyla Plan döneminde uygulanacak politikalarla TFV’deki elde edilecek kazanımlar 2023 hedeflerine ulaşma yolunda da kritik bir rol oynayacaktır. Plan döneminde beşeri sermayenin geliştirilmesi, teknolojik ve yenilik faaliyetleri ile sermaye stoğunun üretkenliğinin artırılmasının TFV artışına katkı sağlaması ve TFV’nin yıllık ortalama yüzde 1,1 oranında artış göstermesi beklenmektedir. İzlenecek büyüme stratejisi çerçevesinde bu artışın da ağırlıklı olarak ticarete konu olan malların üretildiği sanayi sektöründen kaynaklanması öngörülmektedir. Sonuç olarak, Onuncu Kalkınma Planı döneminde verimlilik odaklı bir yaklaşımla rekabet gücü artırılarak cari açık sorunu yaşanmadan yüksek ve istikrarlı büyümeye ulaşılması hedeflenmektedir. Birçok alanda etkileşimli olarak izlenecek politikalar bu hedefe ulaşılmasında yardımcı olacaktır. Verimlilik bağlamında, Plan döneminde altyapı yatırımları, doğrudan yabancı yatırım, Ar-Ge ve eğitim gibi alanlarda uygulanacak politikalar ile mikro ölçekte uygulamaya konulacak ilave politikalar verimlilik artışlarını destekleyici olacaktır. Verimlilik konusunda hem sektör içi verimliliğin artırılması hem de yüksek verimlilik düzeyine sahip sektörlere kayarak verimliliğin artırılması için; para, maliye ve teşvik politikalarının uygulanmasında Şekil 2. Toplam Faktör Verimliliği Kaynak: Kendi hesaplamalarımız Tablo 2. TFV Artış Hızı (%) 2006 2012 2013 2018 2014-2018 2,3 -1,1 - 0,5 1,2 1,1 Kaynak: Onuncu Kalkınma Planı kaynakların üretken alanlara, özellikle sanayi sektörüne, yönlendirilmesi öncelik olarak gözetilmektedir. Ayrıca, Ar-Ge ve teknoloji politikalarının yanı sıra kayıt dışılık ve yolsuzlukla mücadele, vergi düzenlemelerinde öngörülebilirlik ve istikrar sağlanması, fikrî mülkiyet ve patent haklarının korunması ve yatırım ortamının güçlendirilmesi alanlarında uygulanacak politikalar da öne çıkmaktadır. Böylelikle özellikle üretken alanlara yeni uluslararası doğrudan yatırım girişleri artacak ve teknoloji transferi yoluyla verimliliği artırıcı yönde katkı yapacaktır. Bunların yanı sıra, uygulanacak işgücü piyasası politikaları ve kadınların işgücüne katılımını artırmaya yönelik politikalarla da ekonomide verimlilik düzeyini artırmak hedeflenmektedir. Kamu sektörü Plan döneminde hem kendi içinde hem de özel sektöre ilişkin uyguladığı politikalarla verimliliğin artırılması açısından önemli bir role sahip olacaktır. Kamu harcamalarının etkinleştirilmesiyle elde edilecek tasarruf ve tahsis edilecek ilave kaynakların, büyümeyi destekleyecek yatırım harcamalarında, teşviklerde ve Ar-Ge desteklerinde kullanılması amaçlanmaktadır. Kamu eliyle yapılan nitelikli altyapı yatırımları, özel sektör yatırımlarını güdüleyerek üretim kapasitesini artıracak ve üretimin mekanizasyonunda yenilenme sürecini destekleyerek verimlilik bazlı büyüme dinamiğine katkı sağlayacaktır. ARALIK 2013 15 TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Görevleri ve Faaliyetleri Temiz Üretim Nedir? Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın (UNEP) yaptığı tanımlamaya göre temiz üretim, verimliliğin artırılması ve çevre ile insanlar üzerindeki risklerin azaltılması için uygulanan, entegre, önleyici bir çevre stratejisinin proses, ürün ve hizmetlere sürekli uygulanmasıdır. Temiz üretim herhangi bir endüstride kullanılan proseslere, ürünlere ve topluma sunulan çeşitli hizmetlere uygulanabilir (UNEP, 2004). Şekil 1’de temiz üretimin tanımı ile getirdiği avantajlar özetlenmektedir. Temiz üretim yaklaşımı, kirliliği oluşmadan kaynağında önlemeyi ve azaltmayı hedefler. Bu hedef de, üretim proseslerinde veya ürünlerin kendisinde değişiklikler yaparak başarılır. İşletmelerde uygulanmasında kullanılabilecek çeşitli yaklaşımlar bulunmaktadır (Şekil 2 - REC Türkiye, 2011). Temiz üretim gerçekte çevre, toplum ve iş dünyasını koruyan bir kazankazan stratejisidir. Bu nedenle temiz üretim kavramı sadece çevresel stratejileri değil aynı zamanda ekonomik ve sosyal yararları da çevre kadar içeren bir kavramdır (UNEP, 2004). Şekil 1. Temiz Üretimin Avantajları 16 ARALIK 2013 Temiz Üretim Merkezlerine Neden İhtiyaç Vardır? Sürdürülebilirlik kavramı ile birlikte gelişen temiz üretim konusu 1990’lı yıllardan beri, gelişmiş, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkelerin gündemlerinde yer almaktadır. Ulusal Temiz Üretim Merkezleri (UTÜM) ise, bu sürecin etkin olarak sürdürülmesinde kritik öneme sahiptir. Bir UTÜM’ün amacı; yerel şartlara uyum içinde, işletmeler ve devlet politikalarında temiz üretim stratejisini teşvik etmek ve ülke genelinde talepleri yaratmak ve karşılamak için yerel kapasiteyi geliştirmektir. Merkezler, hazır çözümler yerine müşterilerinin sorunlarına özel en iyi çözüm önerilerini üretip, eğitimler organize ederler (UNEP, 2002). UTÜM ülke örnekleri ve UNEP tarafından uygulanan Ulusal Temiz Üretim iyi bir zaman planı ve uygulama programının yapılmasıdır (UNEP, 2004). “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı” kapsamında açılan Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı, 2008-2011 yılları arasında Birleşmiş Milletler Sınai Kalkınma Teşkilatı (UNIDO) sorumluluğunda, TTGV tarafından yürütülmüştür. Bu programın önemli bir hedefi Ulusal EkoVerimlilik (Temiz Üretim) Merkezi’nin kurulması olarak benimsenmiştir. 2011 yılında ülkemizde UTÜM’ün kurulması Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’na bağlı Verimlilik Genel Müdürlüğü’ne (VGM) verilmiş ve VGM’nin 2013 yılında programladığı stratejik hedeflerinden biri olarak belirlenmiştir. Bu kapsamda, 2013 yılında UTÜM’ün TÜBİTAK’a bağlı MAM bünyesinde kurulması yönünde 06/04/2013 tarihli TÜBİTAK Bilim Kurulu kararı gereği “Ulusal Temiz Üretim Merkezi” işlevini üstlenecek olan Çevre Enstitüsü’nün, Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü olarak yapılandırılması çalışmalarına başlanmıştır. Türkiye’de Temiz Üretim Merkezi Kurulması Faaliyetleri Ülkemizde “temiz üretim” kavramı ilk kez 1999’da, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırmalar Kurumu (TÜBİTAK) ve Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV) tarafından, Bilim, Teknoloji, Sanayi Tartışmaları Platformu, Temiz Üretim-Temiz Ürün Çevre Dostu Teknolojiler Çalışma Grubu Sanayi Sektörü Raporu ile gündeme gelmiştir. Bu kapsamda, bir Ulusal Temiz Üretim Merkezi’nin kurulması ilk kez önerilmiş, TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) bünyesinde kurulması planlanmış ancak uygulanamamıştır (TTGV, 2010). 2008 yılında ise TTGV bünyesinde kurulumu planlanmıştır. 2008 yılında yürürlüğe giren Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nün Görevleri ve Faaliyet Alanları TÜBİTAK MAM bünyesinde bulunan Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü, çevre yönetimi ve teknolojileri ile temiz üretim alanındaki gereksinimleri karşılamak üzere, sürdürülebilir kalkınma hedeflerine yönelik, ulusal ve uluslararası düzeyde araştırma ve geliştirme faaliyetleri yaparak bilgi ve teknoloji üretmekte, birikimlerini toplumun hizmetine sunmaktadır. Enstitü çalışma alanları Su ve Atıksu Yönetimi, Katı ve Tehlikeli Atık Yönetimi, Hava Kalitesi Yönetimi, Deniz ve İç Sular Araştırmaları olmak üzere dört stratejik iş birimi (SİB), Temiz Üretim ve Uzaktan Şekil 2. Temiz Üretim Uygulamasında Kullanılan Yaklaşımlar Programı incelendiğinde; bu merkezlerin genel olarak temiz üretim kavramının avantajları ve yararları konusunda bilinç yaratma, ulusal uzmanların eğitimi ve ulusal kapasitenin artırılması, kuruluşlara özel teknik destek, ortaklıklar kurma ve bilgi paylaşım ağlarının yaratılması, politikalar için teknik önerilerin oluşturulması aşamaları ile hayata geçtiği görülmektedir (UNEP, 2002). Aynı zamanda bu aşamalar ülkelerin temiz üretim konusundaki ihtiyaçlarını da oluşturmaktadır. Merkezin ilk 3-5 yıllık sürecinde bilinç yaratma amaçlı eğitimler, temiz üretim değerlendirmesi ve pilot projelerin oluşturulması, daha sonraki dönemlerde ise bilgi ağı oluşturma, eşleştirme, bilginin yönetimi ve politika önerileri gibi diğer stratejik hizmetleri sağlaması önerilir. Burada önemli olan, önceliklerin belirlenmesi ile ARALIK 2013 17 Algılama (UA) ve Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) olmak üzere iki birim ve R/V TÜBİTAK MARMARA Araştırma Gemisi Koordinatörlüğü arasında dağılmaktadır (Şekil 3). Enstitü'de 2 yönetici, 94 araştırmacı ve teknisyen, 15 gemi mürettebatı ve 3 destek personeli olmak üzere toplam 114 personel çalışmaktadır. Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Temiz Üretim Birimi Faaliyetleri Dünya genelindeki UTÜM’ler incelenerek ve ülkemizde bu konudaki gereksinim ve hedefler göz önüne alınarak TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü’nün temiz üretim alanındaki görevleri, sorumlulukları ve faaliyet alanları planlanmıştır. Bu kapsamda temiz üretim konusunda; • Teknolojinin geliştirilmesi, bilgi ve becerilerin artırılması, verimliliğin artırılmasına yönelik üretim sistemlerinin iyileştirilmesi yoluyla Ar-Ge projeleri yürütmek, • Teknoloji transferi ve iyi uygulamaların yaygınlaştırılması için projeler yürütmek, • Temiz üretim konusunda ulusal düzeyde farkındalık yaratmak, • Temiz üretim konusunda yerel uzman kadrosu ve kapasite oluşturma için eğitim organizasyonları düzenlemek, • Sanayi sektörü ile yakın ilişki içinde olarak teknik destek sağlamak, kurumsal kapasiteleri geliştirmek, • Bilgi ve teknoloji transferini sağlamak üzere uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapmak üzere görev ve sorumlulukları üstlenecektir. 18 ARALIK 2013 Şekil 3. Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü Çalışma Alanları TÜBİTAK MAM altında daha önceki yıllarda Enerji ve Çevre Enstitüsü, 2004-2009 yılları arasında Kimya ve Çevre Enstitüsü, 2009-2013 yılları arasında ise Çevre Enstitüsü olarak faaliyet gösteren çalışma grubu, geçmişte verimlilik ve temiz üretim konu başlıkları altında yer alabilecek kamu ve özel sektör projeleri yürütmüş ve hâlen yürütmeye devam etmektedir. Bu projelerden bazılarına örnek olarak: AB 6. Çerçeve Programı tarafından desteklenen, sıfır atıksu deşarjı prensibini hedefleyen “Sustainable concepts towards a zero outflow municipality (ZERO-M)” projesi (2003-2008), İstanbul Deri Organize Sanayi Müdürlüğü için yürütülen “İstanbul Deri Organize Sanayi Bölgesi Atıksu Geri Kazanımı ve Kullanım Suyu İyileştirilmesi Fizibilitesi” projesi (2004), SÖKTAŞ A.Ş. için yürütülen tekstil atıksularının geri kazanımını hedefleyen “Atıksu Geri Kazanımı Fizibilitesi” projesi (2004), Anteks Dokuma Fabrikası’nda baca gazında sülfür giderimi ünitesi tasarımı gerçekleştirilen “Desülfürizasyon Ünitesi Tasarımı” projesi (2002), TKİ’ye bağlı bir kömür işletmesinde üretimde ortaya çıkan yeraltı suyunun geri kazanılmak üzere arıtımı için proses tasarımının yapıldığı “Su Arıtımı/Geri Kazanımı” projesi (2010-2012), Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı, Sanayi Genel Müdürlüğü için yürütülen “İklim Değişikliği Kapsamında Sanayide Teknoloji İhtiyaç Değerlendirmesi ve Sera Gazı Azaltım Potansiyelinin Belirlenmesi” projesi (2012-2014), AB 7. Çerçeve Programı tarafından desteklenen ve geliştirilecek biyoteknolojik prosesler ile biyobozunur atıklardan farklı kullanım alanlarında, sürdürülebilir ve katma değeri yüksek ürün eldesinin hedeflendiği “Turning Biowaste into Sustainable Products: Development of Appropriate Conversion Technologies Applicable in Developing Countries (Biowaste4SP)” projesi (20122015), Çevre ve Orman Bakanlığı için, TÜBİTAK 1007 projesi olarak yürütülen “Türkiye’de Avrupa Birliği Çevre Mevzuatı ile Uyumlu Tehlikeli Atık Yönetimi” projesi (2009-2012) verilebilir. Hedeflerimiz Temiz üretim konusundaki sorumluluklarından biri işbirliği projeleri geliştirmek olan VGM tarafından hazırlanan ve Kalkınma Bakanlığı’na sunularak desteklenmesi kabul edilen “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” projesi 2013 yılında Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü tarafından yürütülmeye başlanacaktır. Projenin ana amacı Türkiye sanayisinde; hammadde, enerji ve suyun etkin ve sürdürülebilir kullanımı ile elde edilebilecek potansiyel ekonomik ve çevresel faydaları; sektörler, bölgeler düzeyinde analiz edecek bir metodoloji geliştirerek bu potansiyeli niceliksel olarak ortaya koymaktır. Projede ele alınacak öncelikli sektörler; gıda ürünleri imalatı, tekstil ürünlerinin imalatı, kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı, diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı ve ana metal sanayisidir. Enstitü, temiz üretim alanındaki çalışmalarını dört ana faaliyet başlığı altında sürdürmeyi hedeflemektedir (Şekil 4). Ulusal Temiz Üretim Merkezi görevlerini üstlenen Enstitü'nün bu alanda gerçekleştirmesi planlanan kısa vadeli hedefleri; ülkemizde ihtiyaç ve sorunların tespit edilmesi için paydaş toplantıları gerçekleştirmek, bilinç yaratma ve kapasitenin artırılmasına yönelik eğitimler organize etmek ve özellikle sektörel örnek oluşturması amacıyla pilot projeler yürütmek ve temiz üretim konusunda teknoloji geliştirmek, işletmelerde üretim sistemlerinin iyileştirilmesi yoluyla verimliliğin artırılmasına yönelik Ar-Ge projeleri geliştirmek olarak sıralanabilir. Referanslar • Changing Production Patterns:Learning From The Experience of National Cleaner Production Centres, UNEP, 2002. • Guidance Manual How to Establish and Operate a Cleaner Production Centre, UNEP, UNIDO, 2004. • Sürdürülebilir Üretim ve Tüketim Yayınları– I, Yaşam Döngüsü Analizi, Bölgesel Çevre Merkezi REC Türkiye, 2011. • Türkiye’de Temiz (Sürdürülebilir) Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması İçin Çerçeve Koşullarının ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi Sonuç Raporu, T.C. Çevre ve Orman Bakanlığı, Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), 2010. Şekil 4. Temiz Üretim Birimi Yapılanma Şeması ve Faaliyet Alanları ARALIK 2013 19 Arçelik’te Altı Sigma Metodolojisi Bahadır AKIN Arçelik Kalite Sistemleri ve Altı Sigma Yöneticisi bu iki önemli etmeni dikkate alarak istatistiksel araçlar kullanarak farklı çözümler ve süreç kontrol olanakları sunar. Böylece değişkenlikler istatistiksel olarak izlenir, sürekli azaltılır ve “sürekli iyileştirme” güvence altına alınabilir. Altı Sigma Nedir? Altı sigma, kuruluştaki konumlandırılış şekline göre bir problem çözme metodolojisi de olabilir, stratejik bir sürekli iyileştirme yaklaşımı da olabilir. O nedenle iş dünyasında çok geniş bir spektrumda uygulama şekillerine rastlandığı için, tanımları da biraz “filin tanımı” gibidir. Biz burada bu tartışmalara girmeden en genel hatlarıyla ve çok özet olarak Arçelik’teki uygulama adımlarını kısaca tanıtıp bazı önemli sonuçlarını vereceğiz. Altı sigma, günlük yaşamda karşılaştığımız problemleri “istatistiksel” dile dönüştürerek çözme yaklaşımıdır. Bu şekilde, problemlere gerçek hayattaki rassallığı ve değişkenliği katar ve 20 ARALIK 2013 Altı Sigma Kritik Başarı Faktörleri Metodolojinin kuruluşta uzun dönemli ve kalıcı olabilmesi için şu faktörler dikkate alınmalıdır: • Yönetimin Görünür İstek ve Kararlılığı • Müşteri Odaklılık • Sonuçlara Odaklanmış Görünür İşler • Stratejilerle Bütünleşik Projelerin Belirlenmesi • Çalışanlar Arasından En İyilerin Görevlendirilmesi • Tanıma ve Takdir Mekanizması • Sistematik Yaklaşım o Süreç Yönetimi o Deney Tasarımı o İstatistiksel Proses Kontrol. Akılda tutulması gereken bir başka husus da, bu metodolojinin gelip geçici bir “program” değil, kuruluşta kültürleşmesi ve kuruluşun genetik yapısına yerleşmesi gereken bir yaklaşım olduğudur. Altı Sigma Uygulamasında Temel Adımlar DMAIC veya TÖÇİK olarak kısaltılan başlıca uygulama adımları şunlardır: Define (D) – Tanımla (T) – Problemin kaynağı nedir? Measure (M) - Ölç (Ö) – Sürecin yeterliliği ne seviyededir? Analyse (A) – Çözümle (Ç) – Hatalar nerede ve ne zaman oluşur? Improve (I) - İyileştir (İ) – Süreç yeterliliği nasıl “Altı Sigma” seviyesine getirilebilir? Control (C) - Kontrol Et (K) – İyileşmenin ve kazancın sürekli olması için nasıl bir kontrol sistemi kurulmalıdır? Yer kısıtımız nedeniyle, her bir adımda kullanılan tekniklere ve DFSS (tasarımda altı sigma) yaklaşımına değinemiyoruz. Arçelik’te Altı Sigma Yolculuğu Arçelik 1990’lı yıllarda başlattığı toplam kalite yolculuğuna, 1998’de altı sigma yaklaşımını entegre etmiştir ve uygulamalarını gelişen organizasyona paralel olarak yaygınlaştırarak devam etmektedir. Altı sigma yolculuğumuzun önemli aşamalarını şöyle sıralayabiliriz: • 1998 - Genel müdür inisiyatifiyle başlangıç • 1999 - İlk karakuşak projelerinin gerçekleşmesi • 1999 - Arçelik ile TEE, Ardem ve satış şirketlerinin birleşmesi • 2002 - Üretim dışı süreçlerde altı sigma eğitimlerinin verilmesi • 2003 - Altı sigma organizasyonunun yeniden yapılanması • 2003 Mayıs - Yeni dönem karakuşak projeleri • • • • • 2003 Ekim - Yeni dönem ilk Türkçe yeşilkuşak eğitimi 2004 - Yeni dönem ilk Türkçe karakuşak eğitimi 2005 - Arctic şirketimizde (Romanya) altı sigma eğitimlerinin verilmesi 2006 - Kalite sistemleri ve altı sigma organizasyonunun birleşmesi 2011 - Beko LLC şirketimizde (Rusya) altı sigma eğitimlerinin verilmesi. Arçelik’te Altı Sigma Organizasyonu Şirket çapındaki tüm altı sigma faaliyetleri merkezi bir birim olan Kalite Sistemleri ve Altı Sigma Yöneticiliği (KSASY) tarafından koordine edilir ve yürütülür. Her üretim işletmesinden sorumlu bir altı sigma lideri vardır. İşletmelerdeki altı sigma eğitim ve projelerinin koordinasyonundan bu liderler sorumludur. Üretim dışı süreçlerde eğitim ve proje koordinasyonunu KSASY yapar. Bu birimlerde ve süreçlerde KSASY, ilgili sistem yöneticilikleri ile koordineli olarak altı sigma faaliyetlerini planlar. Kuşak yetiştirme ile ilgili koşullar şu şekilde tanımlanmıştır: Karakuşak Koşulları • Dört hafta eğitim süresi • İki adet başarıyla tamamlanmış proje • Sınavda başarılı olmak Yeşilkuşak Koşulları • İki hafta eğitim süresi • Bir adet başarıyla tamamlanmış proje • Sınavda başarılı olmak. Sertifikalı Kuşaklarımız Şirket genelinde 12’si uzman karakuşak, 113’ü karakuşak, 282’si yeşilkuşak olmak üzere toplam 407 sertifikalı çalışanımız bulunmaktadır. 2013 yılı sonunda bu sayının 500 kişiyi bulması hedeflenmektedir. Altı Sigma Projelerinin Seçimi ve Yönetimi Yönetim takımı, proje önerileri, sistem denetimleri ve şirket hedefleri doğrultusunda ihtiyaç duyulan projeleri belirler. Şirket ana iş hedefleri doğrultusunda oluşturulan güncel bir önceliklendirme metoduna göre, proje havuzunda öncelik sıralaması yapılır. Yönetim takımı, öncelikli projelerin proje liderlerinin belirlenmesi için, yıllık kaynak planlaması ve bireysel hedefleri de göz önüne alarak, kuşak adayları ve sertifikalı kuşakları değerlendirir. Eğitim alacak olan adayların ilk projeleri, aday henüz öğrenim aşamasında olduğu için nispeten daha kolay konulardan ve hâkim olduğu süreçlerden seçilir. 11 farklı iş biriminde yer alan altı sigma liderleri ile proje liderlerine projeleri boyunca periyodik olarak koçluk desteği verilir. Her üç ayda bir üst yönetimin de katıldığı proje gözden geçirme toplantıları düzenlenir. Bu toplantılarla; • Proje liderlerinin tanınması, • Altı sigma metodolojisinin şirket içi tanıtımı, • Yapılan faaliyetlerin paylaşımı ile iletişimin artırılması, • Düzenli geri besleme sağlanarak proje başarı oranının artırılması sağlanır. Altı Sigma Proje Sayılarımız 2012 yılında 340 adet altı sigma projesi tamamlanmıştır. 2013 yılı sonu itibarıyla 450 adet altı sigma projesinin tamamlanması planlanmaktadır. Altı Sigma ile Sağlanan Parasal Kazançlar Son üç yıldaki proje adetleri ve bunlarla sağlanan kazançlar şu şekildedir: • 2011 - 257 proje 11.5 mio TL • 2012 - 340 proje 14.0 mio TL • 2013 - 450 proje 20.0 mio TL (tahmini). Altı Sigma Bir Kurumdaki Kültürü Nasıl Değiştirir? • Organizasyon ve süreç hedeflerini uyumlu hale getirir. • Süreçleri şeffaf ve yönetilebilir kılar. • Sağladığı yaklaşım ve araç seti ile süreçlerin etkinlik ve verimliliğini artırır. • Verilerin istatistiksel analizine dayalı bir karar mekanizması sağlar. • Müşteri odaklılığı sağlar. • Takım halinde çalışmayı teşvik eder. • Sürekli kârlılık artırıcı bir platform yaratır. ARALIK 2013 21 Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması Uygulaması Yaşar Topluluğu sürdürülebilirlik, gelişim, yenileşim ve verimlilik konularında, değerleri ışığında ilerlemeyi ilke edinmiş bir topluluktur. Bu yaklaşım ile kuruluşundan bugüne birçok “ilk”e imza atmış ve inovatif yaklaşımı verimlilik temeline oturtarak bugünlere başarıyla gelmiştir. Verimliliği artırmaya yönelik projeleri teşvik edip ödüllendirmeyi aynı zamanda uygulanabilir yeni projeleri süreç yönetimine kazandırmayı hedefleyen bu yarışmanın temelini doğal olarak verimlilik kavramı oluşturmaktadır. Verimlilik kavramı, her kurum ve her kişiye göre farklı tanımlansa da Japon Verimlilik Merkezi’nin (Japan Productivity Center - JPC) benimsemiş olduğu tanıma göre; doğru olan işleri, doğru bir biçimde ve ekonomik bir çalışmayla gerçekleştirmeyi hedefleyen akılcı bir yaşam biçimidir. Başka bir deyişle verimlilik, zihinsel bir tutum olarak, ilerlemenin ve sürekli kalkınmanın itici gücüdür. Mevcut durumu daha da iyileştirme, ekonomik ve sosyal hayatın değişen şartlarına uyum sağlama üzerine yapılan çalışmaların, verimliliğin özünü oluşturduğu görülmektedir. Özetle bugün verimlilik, ekonomik ve örgütsel yeteneklerin yanı sıra doğal yaşamı ve çevreyi korumak, çalışanlara iyi bir yaşam ve çalışma şartları sağlamak, koşulları ve kaynakları en akılcı biçimde kullanmak olarak da tanımlanabilir. Şirketlerimizin doğmasında ilke olan bu yaklaşım, çalışanlarımızın verimliliği artırmaya yönelik çalışmalar yapmalarını teşvik etmek ve bu çalışmaları ödüllendirmek amacıyla 2005 yılından bu yana 22 ARALIK 2013 Verimlilik Yarışması başlığı altında toplanan bir yarışma platformunda yürütülmektedir. Kurumsal değerlerimizden biri olan “Operasyonel Mükemmelliyetçiliğimiz” değerimizi yaşatan ve bu değerimizin tutundurulması ve içselleştirilmesinde önemli bir yeri olan Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması, yönetmelik kapsamında yürütülmektedir. Çalışanlarımızın Verimlilik Yarışması sürecine başvuru yapabilmeleri için öncelikli olarak aday projelerin ana hedefinin "verimlilik" olması esası aranır. Ayrıca iki ve üzeri sayıda çalışanın oluşturduğu bir ekip tarafından hazırlanması, yönetmelik ile belirlenen süre ve EBIT (Earnings Before Interest & Taxes) getirisi koşullarını sağlaması gerekmektedir. Yaşar Topluluğu Verimlilik Yarışması’na bugüne kadar 381 kişi 158 projeyle başvuruda bulunmuş, toplamda 36 milyon TL’nin üzerinde EBIT getirisi sağlanmıştır. Bu tasarruf kazanımının yanı sıra çalışanlarımızın da bazı kazanımları olduğunu bu süreçte görüyoruz. Bu kazanımlar Verimlilik Yarışması koşulları açısından incelendiğinde; • Konusu “verimlilik” olan projelerin kabul edilmesi ile çalışanlarımızın doğru analiz yapmalarına, • Verimliliğin tek başına sağlanan bir unsur olmaması sebebiyle takım çalışması yapılmasına, • 12 aylık süre kısıtı ile zamanın doğru kullanılmasına, • Tasarruf hedefiyle de “sonuç odaklı” çalışılmasına katkı sağlamaktadır. Verimlilik Yarışması başvuru sürecinin tamamlanmasının ardından süreç ilk olarak projelerin başvuru kriterlerine uygunluğunun incelenmesiyle başlamaktadır. Başvuru kriterlerine uyan projeler, Grup/Şirket Ön Değerlendirme Komiteleri tarafından değerlendirilir. Her Grup/Şirket Ön Değerlendirme Komitesi’nin yönetmelikte belirlenen bir kontenjanı vardır ve bu kontenjan baz alınarak finale kalacak olan projeler belirlenir. Finale kalması için belirlenen projeler Yaşar Holding İnsan Kaynakları Departmanı’nda Verimlilik Yarışması organizasyonu sorumlusuna iletilir ve Yaşar Holding Bütçe Kontrol ve Analiz Departmanı tarafından bütçe şartlarına olan uygunluğu kontrol edilir. Onay alan projeler, Yaşar Holding üst yönetimi ve grup dışından katılım gösteren alanında uzman kişilerin oluşturduğu Büyük Jüri'ye sunularak özel ödüle hak kazanan proje/ler ve yaratıcılık projesi belirlenir. Finale kalmaya hak kazanan tüm proje ekip üyeleri, Yaşar Holding tarafından düzenlenen törenle ödüllendirilir. Verimlilik Yarışması kapsamında başvuran her bir proje için; proje üyeleri, onların yöneticileri, İnsan Kaynakları Departmanı Verimlilik Yarışması temsilcileri, Verimlilik Yarışması Komitesi, Grup/Şirket Ön Değerlendirme Komiteleri, Büyük Jüri, Bütçe Departmanları ve tüm yöneticiler üstün gayret göstermekte, operasyonel mükemmeliyeti kurum değeri olarak benimsemiş bir kurum olan Yaşar Topluluğu verimliliği faaliyetlerinin odak noktası olarak ele almaktadır. IV. Ulusal Verimlilik Kongresi Ankara’da Gerçekleştirilecek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde düzenlenen IV. Ulusal Verimlilik Kongresi, 10-12 Aralık 2013 tarihleri arasında Bilkent Otel ve Konferans Merkezi’nde gerçekleştirilecek. Verimlilik alanında güncel bilimsel çalışmaların sonuçlarının paylaşılacağı, işletme düzeyinde verimlilik artırma yöntemleriyle bu yöntemlerin başarılı uygulama örneklerinin sunulacağı ve güncel verimlilik politika ve stratejilerinin tartışılarak öneriler geliştirileceği IV. Ulusal Verimlilik Kongresi, üniversiteler, kamu kurum ve kuruluşları, meslek örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve iş dünyasının temsilcilerini bir araya getirecek. Kongre’de, imalat sanayi odağında işgücü, sermaye, teknoloji, iş sağlığı ve güvenliği, temiz üretim gibi konular verimlilik bağlamında ele alınacak. Kongre’nin odağında imalat sanayi yer almakla birlikte, kapsamı bununla sınırlı kalmayarak, hizmetler sektörü ve kamuda verimlilik gibi konulara da yer verilecek. Kongre’nin programı; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Ersan Aslan'ın moderatörlüğünü yapacağı ''Müsteşarlar Oturumu'' ile başlayacak. Ardından moderatörlüğünü Bilkent Üniversitesi İktisat Bölüm Başkanı Doç. Dr. Selin Sayek Böke’nin yapacağı panelle devam edecek. “Orta Gelir Tuzağından Kurtulmada Verimliliğin Rolü” başlıklı panele; Prof. Dr. Seyfettin Gürsel (Bahçeşehir Üniversitesi, BETAM Direktörü), Doç. Dr. İzak Atiyas (Sabancı Üniversitesi, REF Direktörü) ve Doç. Dr. Şeref Saygılı (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, Ekonomist) panelist olarak katılacak. Verimliliğin makroekonomik bir perspektiften ele alınacağı panellerin ardından programda yer alan çağrılı bildiri ve hakemli bildiri oturumlarıyla bölgesel, sektörel ve mikro düzeyde verimlilik analizleri dinleyicilerle paylaşılacak. Kongre programı kapsamında 20’nin üzerinde çağrılı konuşmacının katılacağı oturumlar gerçekleştirilecek. Bu çağrılı bildiri oturumlarının konuları ve oturum başkanları ise şöyle: • Makro Düzeyli Çevresel Verimlilik Göstergeleri (Prof. Dr. Osman Zaim, Kadir Has Üniversitesi); • Türkiye’de Temiz Üretimin Mevcut Durumu, (Prof. Dr. Bülent Keskinler, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü); • Örnek Temiz Üretim Uygulamaları (Doç. Dr. Ertan Durmuşoğlu, TÜBİTAK MAM Çevre ve Temiz Üretim Enstitüsü); • Ar-Ge, İnovasyon ve Verimlilik İlişkileri (Doç. Dr. Teoman Pamukçu, ODTÜ TEKPOL) • İş Sağlığı Güvenliği ve Verimlilik (Prof. Dr. A. Gürhan Fişek, Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Fişek Vakfı); • Kamuda Verimlilik (Prof. Dr. Eyyup Günay İsbir, TODAİE); • Verimlilik ve Ar-Ge Uygulamalarında Üniversite Sanayi İşbirliği Örnekleri (Doç. Dr. Bahar Yetiş Kara, Bilkent Üniversitesi). Çağrılı bildiri oturumlarının yanı sıra, Kongre programında 50’nin üzerinde bildirinin sunulacağı hakemli bildiri oturumları da yer alacak. Bu oturumların konu başlıkları ise şu şekilde: • İşletmelerde Verimlilik Artırıcı Uygulamalar (Prof. Dr. Ramazan Aktaş, TOBB ETÜ), • Verimlilik ve Ekonomik Büyüme, • Ulusal, Bölgesel ve Sektörel Verimlilik Analizleri, • Ar-Ge ve Yenilikte Politika Araçlarının Etkililiği, • İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamalarının Verimliliğe Etkileri (Yard. Doç. Dr. Çağla Ünlütürk Ulutaş, Pamukkale Üniversitesi), • Finans Sektöründe Verimlilik, • Kamu Hizmetlerinde İşgücü Verimliliği, • Enerji Verimliliğini Artırıcı Tasarım ve Uygulamalar (Erdal Çalıkoğlu, YEGM), • Temiz Üretim Uygulama ve Destekleri, • Hizmetler Sektöründe İşgücü Verimliliği. Kongreye ilişkin ayrıntılı bilgi, www.verimlilikkongresi.gov.tr adresinden edinilebilir. ARALIK 2013 23 Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Hazırlıklarında Son Aşamaya Gelindi 2012 yılının Eylül ayında, Verimlilik Genel Müdürlüğü koordinatörlüğünde hazırlıklarına başlanmış olan Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planı (2014-2017) Belgesi (VSEP) taslağı yayımlanarak ilgili kurum ve kuruluşlar ile ülke genelindeki bütün üniversitelerin görüş ve değerlendirmelerine açıldı. Verimlilik Politikaları ve Araştırma Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olan VSEP hazırlıkları, Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) kapsamında, “verimlilik politika ve stratejisinin oluşturulması” yönünde alınan karar ve 2013 yılı Programında yer alan ilgili tedbir doğrultusunda yürütüldü. Türkiye’nin son dönemde yakalamış olduğu yüksek büyüme performansının sürdürülebilir kılınmasında ve yüksek katma 24 ARALIK 2013 değerli teknoloji üretimine dayalı sanayi yapısının oluşmasında, verimlilik artışlarıyla elde edilecek kazanımları en yüksek ölçüye çıkarma kaygısıyla yürütülen çalışmalar, ulusal düzeyde belirlenen politika ve stratejiler temel alınarak sürdürüldü. Verimlilik alanındaki gelişmelerin veri ve analizler yoluyla değerlendirilmesi ve toplulaştırılması amacıyla geniş kapsamlı bir durum analizi çalışmasıyla zenginleştirilen VSEP’in temel amacı, paydaşların görüş ve önerileri de esas alınarak “sanayinin verimlilik temelli yapısal dönüşümünü hızlandırmak” şeklinde tanımlandı. Belirlenen temel amaç doğrultusunda, sanayide öngörülen dönüşümün dört ana alan üzerinde inşa edilmesi ve stratejilerin bu alanlar üzerinden geliştirilmesi kararlaştırıldı: Dönüşüm Alanı 1: İşgücünün niteliği ve istihdam, Dönüşüm Alanı 2: İş ve yatırım ortamı, Dönüşüm Alanı 3: Sürdürülebilir üretim, Dönüşüm Alanı 4: Firmaların Ar-Ge, yenilik ve verimlilik uygulama kapasitesi. Bu dönüşüm alanları kapsamında izlenecek stratejiler ise, altı yatay politika aracı zemininde tanımlandı: Yatay Politika Aracı 1: Plan, program ve stratejiler, Yatay Politika Aracı 2: Finansal destekler ve teşvikler, Yatay Politika Aracı 3: Hukuki ve idari düzenlemeler, kamu alımları ve yatırımlar, Yatay Politika Aracı 4: Üretimin mekânsal organizasyonu ve işbirlikleri, Yatay Politika Aracı 5: Araştırma, veri ve analiz altyapısı, Yatay Politika Aracı 6: Eğitim, bilinçlendirme ve geliştirme programları. Belirlenen dönüşüm alanları ve yatay politika araçları kapsamında, yine çeşitli tarafların görüş, değerlendirme ve önerileri ile yapılan analiz çalışmalarının çıktıları doğrultusunda, taslak belgede altı amaç ve bu amaçlar altında, 107 eylem önerisi ortaya kondu: Amaç 1: Verimlilikle ilgili alanlarda politika oluşturma süreçlerini güçlendirmek ve izlenebilirliği artırmak. Amaç 2: Ülke ölçeğinde işgücü verimliliğini artırmaya yönelik olarak eğitim sistemi ile işgücü piyasası arasındaki uyumu güçlendirmek ve insan odaklı bir perspektifle işgücüne katılımın ve sürekli istihdamın önündeki engelleri kaldırmak. Amaç 3: Rasyonel ilkeler doğrultusunda işleyen, rekabetçi bir iş ve yatırım ortamı oluşturulmasına, yatırımcıların yönlendirilmesine ve finansmana erişim olanaklarının iyileştirilmesine yönelik tedbirlerle sermaye verimliliği oranlarını yükseltmek. Amaç 4: Sanayide sürdürülebilir bir üretim altyapısına dönüşüm sürecine ve uluslararası rekabet gücünün artırılmasına katkı sağlayacak uygulamaları ve teknolojileri yaygınlaştırmak. Amaç 5: Sanayinin planlı gelişimini sağlamaya ve üretimin mekânsal organizasyonuyla elde edilen faydayı en yüksek düzeye çekmeye yönelik olarak sanayi bölgeleri ve kümelenme uygulamalarını güçlendirmek ve taraflar arası ortak iş yapma kapasitesini artırmak; bu doğrultuda bölgesel ve sektörel güç birlikleri oluşturmak. Amaç 6: Başta KOBİ'ler olmak üzere işletmelerin teknolojik donanımlarını, verimlilik uygulama ve Ar-Ge kapasitelerini güçlendirmek. ve eylemlerde uygun görülen değişiklikler tamamlandıktan sonra, belgenin teslim ve onay aşamasına geçilecek. Verimlilik Stratejisi ve Eylem Planının 2014 yılı başında uygulamaya konması öngörülüyor. VSEP genel strateji çerçevesi, bu bağlamda tanımlanan alt bileşenler ve oluşturulan eylem planı taslağına, yine konuya ilişkin tarafların görüş ve değerlendirmeleri temel alınarak son şekli veriliyor. Taslak belgeye ilişkin olarak kurum ve kuruluşlardan gelen görüş ve değerlendirmeler doğrultusunda strateji, amaç VSEP Genel Çerçevesi ARALIK 2013 25 OECD Sanayi Analizleri Çalışma Grubu Toplantısı ve Verimlilik Çalıştayı Paris’te Gerçekleştirildi ilişkin bilgilendirmeler yapıldı. Sonraki oturumlarda bilgiye dayalı sermayenin (knowledge based capital) ölçümü, verimliliğe etkileri, patent ve telif hakları, girişimcilik, endüstriyel tasarım vb. konulara ilişkin geliştirilen göstergeler ve bu göstergelere dayalı olarak yapılmış karşılaştırmalı çalışmalara ait sunumlar gerçekleştirildi. Buna ek olarak OECD tarafından çalışmaya katılan ülkelerle ortak olarak yürütülen, firma ölçeğinde mikro verilere dayanan, firma dinamiklerini ve verimliliklerini ortaya koyan “Dynemp” ve “Multiprod” projelerine ilişkin olarak elde edilen ilk sonuçlar, karşılaşılan güçlükler ve muhtemel işbirliği alanları üzerinde görüşüldü. Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) tarafından 21-23 Ekim 2013 tarihlerinde Paris’te düzenlenen Sanayi Analizleri Çalışma Grubu (Working Party on Industry Analysis-WPIA) toplantısı ile Sanayi Analizleri Çalışma Grubu ve Sanayi, Yenilik ve Girişimcilik Komitesi (Committee on Industry, Innovation and EntrepreneurshipCIIE) tarafından organize edilen Verimlilik Çalıştayı’na, Verimlilik Genel Müdürlüğü’nü temsilen Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Gül Taşkıran Battal katıldı. 21-22 Ekim 2013 tarihlerinde gerçekleşen WPIA toplantısında, açılış konuşmalarının ardından sanayiye dönük analizlerin istatistiksel altyapısının güçlendirilmesi amacıyla son dönemde OECD tarafından gerçekleştirilen çalışmalar aktarıldı. Bu bağlamda Yapısal Analiz (Structural Analysis-STAN) veritabanı ve Ticarette Katma Değer (Trade in Value Added-TiVA) göstergelerine 26 ARALIK 2013 22-23 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilen Verimlilik Çalıştayı’nda ise açılış konuşmalarının ardından yine firma düzeyinde verilere dayalı olarak gerçekleştirilen çalışmaların sonuçları paylaşılarak firmaların piyasaya giriş çıkış koşullarının, büyümelerinin istihdam ve verimlilik üzerindeki etkileri vurgulandı. Sonraki oturumda ise firma büyüklüğünün verimlilik üzerindeki etkilerini yansıtan çalışmaların sonuçları paylaşılarak firma büyüklüğünü etkileyen politika araçlarının kaynak dağılımı ve dolayısıyla ekonomi üzerindeki etkileri üzerinde duruldu. Üçüncü oturumda verimlilik ve rekabet edebilirliğin mikro düzeydeki belirleyicileri ve bunların makro düzeyde rekabet edebilirlik ve verimlilik ile ilişkisini konu alan sunumlar gerçekleştirildi. Son olarak, yenilik ve bilgiye dayalı sermayenin verimliliğe katkısı ile yenilik ve bilgiye dayalı sermayeye yapılacak yatırımların artmasını sağlayacak politikalar konulu sunumlar yapıldı. 23 Ekim’de Paris’te gerçekleşen OECD toplantısı ile İstanbul’da düzenlenen Bilgi Ekonomisi Küresel Forumu’nda OECD Bilim, Teknoloji ve Sanayi Karnesi 2013’ün (Science, Technology and Industry (STI) Scoreboard 2013) tanıtımı yapıldı. OECD tarafından iki yılda bir yayınlanan Bilim, Teknoloji ve Sanayi Karnesi; rekabetçiliği, verimliliği ve iş yaratmayı besleyen faktörler olan bilim, teknoloji, yenilik ve girişimciliğin sürdürülebilir büyümeyi sağlamada da önemli mekanizmalar olduğunu vurgulamaktadır. OECD STI Scoreboard 2013, içeriğindeki 260 gösterge ile OECD üyesi ve üye olmayan diğer önemli ülkelerin yönetimlerinin birçok alanda daha etkili politikalar üretmelerini ve hedeflerine yönelik olarak bunları izlemelerini sağlamayı amaçlamaktadır. Ulusal ve uluslararası pek çok kurum ve kuruluşla işbirliği içerisinde hazırlanan yayında, ülkelerin sağladığı istatistikler doğrultusunda istihdamdan kriz ortamında yaşanan iş kayıplarına, sektörel çeşitlilikten patent sayılarına kadar bilgi ekonomisi, yenilik ve büyümenin yeni alanlarına ilişkin karşılaştırmalara ulaşmak mümkün olmaktadır. Rapordan alınmış iki örnek şekil paylaşılmıştır. Şekil 1, gayrisafi yurtiçi hasılanın yüzdesi olarak gayri safi Ar-Ge harcamalarını göstermektedir. Ar-Ge harcamaları kimi ülkelerde 2001 yılında daha yüksekken, Türkiye’nin de içinde bulunduğu kimi ülkelerde ise 2011 yılında 2001 yılına göre daha yüksek gerçekleşmiştir. 2001 yılından 2011 yılına Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarında küçük bir artış gözlenmekte ancak Türkiye şekilde de görüldüğü gibi OECD ve AB28 ortalamasının oldukça gerisinde yer almaktadır. Söz konusu alanda karşılaştırılan ülkeler arasında 2011 yılında en yüksek oranda harcamayı İsrail yapmışken en düşük harcamayı Şili gerçekleştirmiştir. Şekil 2 ise Ar-Ge harcamalarında işletmelere yapılan devlet katkısının doğrudan fonlama ve vergi teşviki şeklinde ayrışmış halini göstermektedir. Buna göre Türkiye’de vergi teşviklerinin oranı 2006 yılından 2011 yılına gelindiğinde artmış, vergi teşviki yıllık büyüme oranı yaklaşık % 50, doğrudan fonlama yıllık büyüme oranı ise yaklaşık % 7 düzeyinde gerçekleşmiştir. Sunulan grafikler çalışmadan alınan örnekler olup yayının tamamına OECD web sitesinden ulaşılabilmektedir.* Şekil 1: Gayri Safi Ar-Ge Harcaması 2001 ve 2011 (gayri safi yurtiçi hasılanın yüzdesi olarak) Şekil 2: Özel Ar-Ge harcamalarına doğrudan fonlama ve vergi teşviki olarak devlet desteği 20062011 (toplam desteğin yüzdesi olarak, yıllık büyüme oranları ile) * http://www.oecd-ilibrary.org/science-and-technology/oecd-science-technology-and-industry-scoreboard-2013_sti_scoreboard-2013-en ARALIK 2013 27 Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) ile VGM İşbirlikleri Devam Ediyor UNEP tarafından Fransa’da UNESCO Genel Merkezinde düzenlenen II. Uluslararası Yaşam Döngüsü Analizi Toplantısında ülkemizin Genel Müdürlüğümüzce temsil edilmesi ile hız kazanmıştır. Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün (VGM), Birleşmiş Milletler Çevre Programı, Teknoloji Sanayi ve Ekonomi Birimi (UNEP-DTIE) ile yürüttüğü ortaklaşa çalışmalar kapsamında son olarak Ankara ve İstanbul’da Karbon Ayak İzi Eğitimleri ve Gebze’de 1. Yaşam Döngüsü Analizi Toplantısı düzenlendi. Genel Müdürlüğümüzün 12-16 Kasım 2012 tarihinde UNEP-DTIE tarafından Fransa, Paris’te organize edilen ”Karbon ve Su Ayak İzi Eğiticilerin Eğitimi” Çalıştayına katılması ile başlayan işbirlikleri, Avrupa Komisyonu ve 8-10 Nisan 2013’te gerçekleşen II. Uluslararası Yaşam Döngüsü Analizi Toplantısı’nda Türkiye Delegasyonu olarak yürüttüğümüz çalışmalar sonucunda, ülkemizin UNEP’in gerek Yaşam Döngüsü Analizi (YDA), gerekse YDA-bazlı çevresel ayak izi gibi konularda sağladığı hizmet ve desteklerden yeterince faydalanmadığının altı çizilmiş ve diğer ülkelerde yürütülen benzer çalışmaların ülkemizde de yürütülmesine ilişkin taleplerimiz aktarılmıştır. Bu toplantıyı takiben 6 Haziran 2013 tarihinde, Genel Müdürlüğümüz, UNEP, DTIE ve Boğaziçi Üniversitesi Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi işbirliği ile İstanbul’da “Türkiye’de YDA ve Ankara I. OSB Müdürlüğü, 7 - 8 Kasım 2013 28 ARALIK 2013 Yaşam Döngüsü Düşüncesinin Yaygınlaştırılması Çalıştayı” düzenlenmiştir. Boğaziçi Üniversitesi ev sahipliğinde ve ERSCP-EMSU Konferansı kapsamında düzenlenen Çalıştayda, ülkemizde özellikle ulusal YDA verisinin eksikliğine dikkat çekilmiş, bu eksikliğin giderilmesi için gelişmiş ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de ulusal YDA veritabanlarına ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. Çalıştayda ayrıca ülkemizde YDA-bazlı çevresel ayak izi konusunda ilgi düzeyinin yüksek olduğu ve konuyla kapasite oluşturulmasına ihtiyaç olduğu vurgulanmıştır. Söz konusu Çalıştayı takiben, karbon ayak izi konusunda Türkiye’de kapasite oluşturulabilmesi amacıyla Genel Müdürlüğümüz ve UNEP işbirliği ile karbon ayak izi konusunda temel bilgileri içeren bir eğitim paketi hazırlanıp Türkçeye çevrilmiştir. Ankara ve İstanbul'da sanayicilere yönelik düzenlenen ve iki gün süren uygulamalara odaklanan çalıştaylar gerçekleştirilmesi ihtiyacı dile getirilmiştir. İstanbul Sanayi Odası, 11 - 12 Kasım 2013 “Karbon Ayak İzi” Eğitimlerinden ilki 7-8 Kasım 2013 tarihleri arasında Ankara I. OSB Müdürlüğü'nde (Sincan OSB) Türkçe olarak, ikincisi ise 11-12 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul Sanayi Odası'nda İngilizce olarak gerçekleştirilmiştir. Genel katılıma açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilen eğitimlere imalat sanayisinde üretim yapan farklı sektörlerden toplam 80 firma temsilcisi ve çevre yöneticisi katılım sağlamıştır. İstanbul’daki eğitimde ayrıca Mısır, Fas ve Rusya’da bulunan Temiz Üretim Merkezleri’nden yedi temsilci yer almıştır. İşletmelerin üretim ve operasyonel süreçlerinden kaynaklanan ve sera etkisi yaratan gaz salımlarını içeren karbon ayak izi konusunda temel bilgilerin aktarıldığı eğitimde, UNEP Uzmanı Tracey Colley ile birlikte UNEP tarafından düzenlenen Karbon Ayakizi Eğiticilerin Eğitimi Programını tamamlayan ve GHG Protocol sertifikasına sahip eğiticiler Özlem Durmuş (BSTB VGM, Sanayi ve Teknoloji Uzmanı) ve Selda Cabbar (Karbon Danışma) eğitici olarak görev almıştır. Eğitimin ilk gününde karbon ayak izi kavramına giriş, amaç ve kapsam belirleme ile envanter analizi konularına yer verilmiştir. İkinci gün ise etki değerlendirmesi ve karbon ayak izi azaltımına yönelik örnek uygulama çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Eğitimlerde karbon ayak izi azaltımı ve enerji verimliliği ilişkisine vurgu yapılarak, işletmelerin çevresel etkilerini azaltırken aynı zamanda ekonomik kazanımlar da elde edilen örnekler üzerinde durulmuştur. Katılımcılar tarafından ilgiyle takip edilen eğitimler sonrasında UNEP imzalı sertifikalar dağıtılmıştır. İşletmelerin karbon ayak izi konusunda temel düzeyde bilgilendirilmesini hedefleyen bu giriş eğitimlerinin ardından sektörel düzeyde örnek Genel Müdürlüğümüz ayrıca, ülkemizde ulusal YDA verisinin eksikliği ve bu eksikliğin giderilmesine yönelik bir YDA veritabanının kurulabilmesi konusunda da konunun uzmanlarının bir araya gelip görüş alışverişinde bulunmasını sağlamak üzere 1. Yaşam Döngüsü Analizi Toplantısını düzenlemiştir. 13 Kasım 2013 tarihinde UNEP DTIE’nin de katılımı ile ve TÜBİTAK MAM ev sahipliğinde Gebze’de gerçekleştirilen toplantıda Türkiye’de yaşam döngüsü yaklaşımının yaygınlaştırılması için önerilerden oluşan ve bu konuda yapılması gerekenleri ortaya koymayı amaçlayan bir Yol Haritası Belgesi üzerinde tartışılmıştır. Genel Müdürlüğümüz moderasyonunda yürütülen ve UNEP DTIE Uzmanı Tracey Colley’in dünyadaki Ulusal YDA Veritabanları ve UNEP’in konuyla ilgili rehberlik destekleri hakkında bilgi verdiği toplantı sonuçları derlenip katılımcıların geri bildirimine sunulduktan sonra konuyla ilgili Yol Haritası Belgesi oluşturulacak ve çalışmalara devam edilecektir. TÜBİTAK MAM, 13 Kasım 2013 ARALIK 2013 29 Makale KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ Kamuda Bireysel Performans Yönetim Sistemi Nehir AKŞİRİN BORLUK / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Verimlilik kavramı tüm kaynaklardan en etkili faydayı elde etmekle ve bunlardan en yüksek katma değeri kazanmakla ilgilidir.1 Bu bağlamda, en önemli üretim faktörü olan insan kaynağının verimliliğinin artırılması, örgüt performansının artışında belirleyici bir unsur olmaktadır. Motivasyon, eğitim, ücret, ödüllendirme gibi insan kaynağının verimliliğini etkileyen birçok faktör bulunmaktadır. Doğru bir şekilde tasarımlandığı ve uygulandığı takdirde Performans Yönetim Sistemi’nin (PYS) de insan kaynağının verimliliğini artıran önemli bir faktör olduğu söylenebilir. Performans yönetimi, örgüt hedeflerinin başarılması için birey ve takım performanslarının geliştirilmesine yönelik sistematik bir yaklaşımdır.2 Literatür incelendiğinde birçok kaynakta “performans değerlendirme” ile “performans yönetimi” kavramlarının eş anlamlı olarak kullanıldığı görülmektedir. Performans değerlendirme, bir diğer ifadeyle çalışanların performansına not verme çalışması PYS’nin sadece bir aşamasıdır. PYS ise çalışanların performanslarının planlanması, izlenmesi ve rehberlik edilmesi, değerlendirilmesi ve geliştirilmesi üzerine odaklanan bütünleşik bir süreçtir. Bu süreçten sadece performans değerlendirmeyi seçerek diğer süreçleri göz ardı etmek çalışan verimliliğini artırmayacağı gibi olumsuz etkilere de neden olacaktır. Çalışan güçlü ve zayıf yönlerini bilemeyecek, eksikliklerini gidermek için kendini geliştiremeyecek ve sonunda da performans değerlendirmeyi bir cezalandırma aracı olarak algılayacaktır. PYS özellikle 1980’den sonra “toplam kalite yönetimi” ile yaygınlaşan ve organizasyonlar tarafından kullanılmaya başlanan bir sistemdir. Toplam kalite yönetim sisteminin benimsenmesiyle çalışan memnuniyeti, motivasyonu ve ödüllendirilmesi, performans değerlendirme ve ölçme yöntemlerinin kullanılması gibi PYS unsurları önem kazanmıştır. Değişimin en güçlü araçları olarak görülen performans yönetim sistemleri, ülkemizde ilk olarak 1986 yılında, kamu kesiminde, örgüt kültürüne ve kurumsal özelliğe değişim getirmek amacıyla, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun öngördüğü “Sicil Sistemi” adı altında uygulanmaya başlanmıştır. 2011 yılında kabul edilen 6111 Sayılı Kanun’la “Başarı, Üstün Başarı Değerlendirmesi ve Ödül” maddesi yeniden düzenlenmiş ve “kamu kurum ve kuruluşları yürütmekte oldukları hizmetlerin özelliklerini göz önünde bulundurarak memurlarının başarı, verimlilik ve gayretlerini ölçmek üzere, Devlet Personel Başkanlığı’nın uygun görüşü alınmak kaydıyla, değerlendirme ölçütleri belirleyebilir” maddesi eklenmiştir. Ayrıca, kanunda başarılı performans gösteren devlet memurlarının ödüllendirilmesine ilişkin maddelere de yer verilmiştir. Kanunda yapılan söz konusu değişiklikle kamuda sicil sisteminin kaldırılarak objektif kriterlere dayalı PYS’ye geçilmeye başlanacağı söylenebilir. Ülkemizde performans değerlendirme çalışmaları, özel sektör işletmeleri tarafından, 1970'li yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Günümüzde, işletmelerin çalışanlarının performanslarını 1 Prokopenko, J., North, K. (2011). Verimlilik ve Kalite Yönetimi: Modüler Program. Ankara: T.C. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü Yayınları:716. 2 Hendry, C., P. Bradley and S. Perkins. 1997. "Missed a Motivator?" People Management 3(10): 20-25. 30 ARALIK 2013 KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ Makale geliştirmek için kullandığı uygulamalar incelendiğinde, birçok kurumsal örgütün artık performans değerlendirme yaklaşımından etkin PYS yaklaşımına geçtiği gözlenmektedir. Uygulama Örneği Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nda, çalışanların performanslarını artırmak ve çalışanları Bakanlığın hedefleri doğrultusunda geliştirmek amacıyla Sanayi Genel Müdürlüğü (SGM) pilot birim olarak belirlenerek ‘Performans Yönetim Sistemi’ çalışmaları başlatılmıştır. Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) uzmanları yönlendiriciliğinde gerçekleştirilen çalışmada SGM’nin hizmet birimlerinden oluşturulan bir proje ekibi de görev almıştır. Performans Yönetim Sistemi Ön Çalışmaları Bir kurumda PYS kurulmadan önce bazı ön çalışmaların gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bunlar; • Örgüt amaçlarının ve hedeflerinin tanımlanması, • Örgüt amaç ve hedeflerine uygun organizasyonel yapının kurulması, • Birim amaç ve hedeflerinin tanımlanması, • Örgüt kültürünün incelenmesi olarak sıralanabilir. Bu doğrultuda öncelikle, Bakanlığın misyon, vizyon ve değerleri stratejik amaçları ve bu doğrultuda hazırlanan 2013-2017 Stratejik Planı incelenmiştir. Daha sonra SGM’nin organizasyon yapısı incelenmiş ve mevcut organizasyon yapısı çerçevesinde mevcut iş unvanları bazında iş tanımları hazırlanmıştır. İş tanımlarında, işe ilişkin görev ve sorumluluklar, yetkiler, organizasyonel ilişkiler ve çalışma koşullarının yanı sıra, işi yapacak personelde aranması gereken genel ve özel nitelikler yazılı olarak tanımlanmıştır. Bakanlığın “2013-2017 Stratejik Planı”nda SGM’nin sorumluluğunda bulunan amaç, hedef ve eylemler tespit edilmiştir. Ayrıca, ön çalışmalar kapsamında, çalışanların etkili bir şekilde PYS’yi uygulayabilmelerini sağlayabilmek amacıyla örgüt kültürü de irdelenmiştir. Performans Yönetim Sistemi Tasarımı Bakanlık için en uygun PYS’nin kurulabilmesi için, pilot olarak belirlenen SGM’de gerçekleştirilen ön çalışmaların ardından, PYS’nin tasarımı çalışmalarına başlanmıştır. Sistem tasarımında öne çıkan unsurlar aşağıda sıralanmaktadır: • Performans değerlendirme yöntemi • Değerlendirmede kullanılacak kriter ve standartlar • Performans değerlendirme formları • Değerlendirici veya değerlendiriciler. PYS tasarımının önemli aşamalarından biri, çalışan performansının ölçümünde kullanılacak performans kriterlerinin belirlenmesidir. Bakanlık çalışanlarına uygun kriterlerin seçilmesi, iyi bir PYS’nin kurulması için çok önemlidir. Kriterler ne kadar doğru seçilirse o kadar doğru ve güvenilir veriler elde edilir. Bakanlık için tasarımlanan sistemde çalışanların “hedef” ve “yetkinlikler” aracılığıyla değerlendirilmesi öngörülmektedir. Hedef değerlendirmelerinin şube müdürlükleri düzeyinde tutularak birim performansının ölçülmesi planlanmaktadır. Bunun en temel nedeni, hizmet üreten kurumlarda bireysel hedefler yerine takım hedeflerinin belirlenmesinin daha doğru bir yaklaşım olmasıdır. Ayrıca, SGM tarafından yürütülen çalışmaların daha çok takım çalışmasına dayandığı da gerçekleştirilen görüşmeler ve gözlemler sonucunda belirlenmiştir. Hedeflerin belirlenebilmesi için öncelikle hedeflere ilişkin performans göstergelerinin oluşturulması gerekmektedir. Daha sonra oluşturulan her bir performans göstergesi için performans standardı ve hedefi belirlenmelidir. SGM şube müdürlükleri için de bu yol takip edilmiştir. Şube müdürlüklerinin performans göstergeleri ve hedefleri belirlenirken Bakanlığın “2013-2017 Stratejik Planı”nda SGM sorumluluğunda bulunan eylemler ve performans göstergeleri ile şube müdürlüklerinin fonksiyonları dikkate alınmıştır. Şube müdürlüklerinin performans göstergeleri ve hedefleri SGM organizasyon yapısındaki her bir şube müdürlüğü için ayrı ayrı ARALIK 2013 31 Makale KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ oluşturulmuş ve sonuçta her çalışanın belirlenen hedeflere ulaşma derecesinden aynı biçimde etkilenmesi sağlanmıştır. Sistemde, bireysel performansın ölçümünde, yetkinliklerin değerlendirilmesi planlanmaktadır. Yetkinlik, bir kişinin bir işte üstün performans gösterebilmesi için sahip olması gereken bilgi, beceri ve kişilik özellikleri bütünüdür. SGM’de çalışan personelin yetkinliklerini belirlemek ve çok kaynaklı değerlendirme yaklaşımının Bakanlık için uygunluğunu değerlendirmek amacıyla çalışan ve yöneticilerin katıldığı odak grup toplantıları düzenlenmiştir. Odak grup toplantılarında ortaya çıkan sonuçlar ile benzer kuruluşların uygulamaları değerlendirilmiş ve SGM’de çalışanların tümü için geçerli olan tek tip yetkinlik grubu yerine, farklı kategoriler (daire başkanı, şube müdürü, uzman-mühendis, destek personel) için hazırlanan yetkinlik gruplarının kullanılması yaklaşımı benimsenmiştir. Dört ayrı kategoride (daire başkanı, şube müdürü, uzman-mühendis grup, destek personel) yer alan yetkinlikler tanımlanmış ve her biri için davranışsal göstergeler belirlenmiştir. Yetkinliklerin davranışsal göstergelerinin tam anlamıyla oluşturulabilmesi açısından değişen sayıda gösterge tanımlamasına gidilmiştir. SGM için tasarımlanan sistem çok kaynaklı değerlendirmeye dayalı olduğundan, çalışanların birbirlerini değerlendirmesine 32 ARALIK 2013 ve değerlendirme sonuçlarının toplulaştırılmasına yönelik olarak, iki form tasarımlanmıştır. Çalışanların birbirlerinin performansını değerlendirmesini sağlamak amacıyla “Performans Değerlendirme Formu” hazırlanmıştır. İkinci form ise, nihai değerlendirme belgesi olan “Performans Değerlendirme ve Geliştirme Sonuç Raporu”dur. “Performans Değerlendirme ve Geliştirme Sonuç Raporu”nda çalışanın güçlü yönlerinin ve gelişim alanlarının düzenlenmesi ve çalışanın bu doğrultuda yönlendirilmesi için “Performans Gelişim Planı” ile bir sonraki performans dönemine ilişkin gelişim hedef ve aktivitelerinin belirlenmesine yönelik bölümler de bulunmaktadır. Bakanlık için tasarımlanan PYS çok kaynaklı değerlendirmeye dayalı olduğundan değerlendiriciler, çalışanın ilk yöneticisi, beraber çalıştığı iş arkadaşları ve kendisidir. Yöneticiler için ise değerlendiriciler, ilk yönetici, astları, aynı pozisyonda bulunan diğer yöneticiler ve kendisidir. Bununla amaçlanan, çalışanın performansını ölçerken farklı düzeylerdeki insanların görüşlerini almak ve değerlendirmelerin daha adil ve nesnel olmasını sağlamaktır. Çalışan sayısının fazla olduğu kurumlarda çok kaynaklı değerlendirme yaklaşımının uygulanabilmesi ancak elektronik bir sistemin hayata geçirilmesiyle mümkün olabilecektir. Bu nedenle tasarımlanan PYS’nin elektronik kullanıma hazır hale getirilmesine yönelik çalışmalar devam etmektedir. Performans Yönetim Sistemi Süreci Ön çalışmalar tamamlandıktan ve PYS’nin tasarımı yapıldıktan sonra “Performansın Planlanması”, “Performansın İzlenmesi”, “Performansın Değerlendirilmesi” ve “Performansın Geliştirmesi”ni içeren uygulama sürecine geçilir. Performans planlama, çalışanın değerlendirme dönemi boyunca kendinden neler beklendiği, nelere, hangi kriterlere göre değerlendirileceği konusunda bilgilendirildiği süreçtir. Her değerlendirme dönemi öncesinde, performans değerlendirme formları performans planları dikkate alınarak revize edilir. Performans yönetiminin en önemli amacı, çalışanın sürekli gelişimini sağlamak olduğundan sürecin, performansın izlenmesi ve rehberlik aşaması büyük önem arz etmektedir. Bu aşamada, yönetici ile çalışan zaman zaman bir araya gelerek, çalışanın değerlendirme döneminde hangi yetkinlikleri geliştirmesi gerektiği üzerine görüş alışverişinde bulunur. Yönetici, kendisinden beklenenleri ne kadar gerçekleştirdiğine ilişkin olarak çalışanı bilgilendirir ve daha iyi performans göstermesi için yönlendirir. PYS sürecinin en hassas aşaması olan performans değerlendirme aşamasında, çalışanların performans sonuçları belirlenir. Bir başka ifadeyle, çalışanların performans düzeylerinin ölçümü yapılır. Performans puanlarının KAMUDA BİREYSEL PERFORMANS YÖNETİM SİSTEMİ Makale Şekil 1. Performans Yönetim Sistemi Süreci verilmesinden sonra, yönetici ve çalışan bir araya gelerek geri bildirim görüşmesi gerçekleştirir. Bu görüşmede çalışana değerlendirme sonuçları aktarılır. Yönetici, standartlarla fiili performans arasındaki farkı ortaya koyar. Görüşmede çalışanın “Performans Gelişim Planı” hazırlanır. Planda çalışanın güçlü yönleri ve gelişim alanları açık bir şekilde tanımlanır. Daha sonra çalışanın geliştirilmesi gereken yönlerinden 3-4 alan seçilerek gelişim hedefi olarak tanımlanır. Tanımlanan gelişim hedeflerine ulaşmak için yapılması gereken aktiviteler belirlenir ve planlanır. Örneğin; çalışanın gelişim sağlamak için hangi eğitim programlarına katılacağı, hangi görevleri üstleneceği detaylı bir şekilde yazılır. PYS sürecinin son aşaması performans değerlendirme sonuçlarının kullanılmasıdır. Performans sonuçları, ödül, ücret artışı, terfi, uyarma, eğitim, kariyer planlama gibi personel kararlarında kullanılır. PYS’nin sağlıklı bir şekilde uygulanabilmesinin ön koşulu üst yönetimin bu sistemin uygulanmasına destek vermesidir. Öte yandan, kurum çalışanlarının da, bu çalışmayı ek bir iş olarak algılamamaları tam tersine sorumluluklarının bir parçası olarak görmeleri gerekmektedir. Çalışanların sistemi sahiplenmesini ve etkili bir şekilde kullanmasını sağlamak için uygulamaya ilişkin sürekli bilgilendirmelerin yapılması, sistemle ilgili bilgilerin kulaktan kulağa değil; bizzat sistemi uygulayacak kişiler tarafından aktarılması gerekmektedir. Bu bağlamda, Bakanlık için tasarımlanan PYS’nin uygulama sürecine geçilmeden önce yönetici ve çalışanlara sisteme ilişkin eğitim ve uygulama programları hazırlanarak sisteme uyum sürecinin hızlandırılması planlanmaktadır. Çalışan verimliliği üzerine odaklanan PYS, hiçbir zaman cezalandırma aracı olarak kullanılmamalıdır. Aksine, PYS performansla ilgili problemlerin nedenlerini ve çözüm yollarını belirlemeye ve çalışanın zayıf yönlerini yok etmesi, güçlü yönlerini daha da kuvvetlendirmesi yönünde teşvik etmeye yönelik bir araç olarak kullanılmalıdır. ARALIK 2013 33 Makale MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK Mobil Uygulamalar ve Verimlilik Aytunç AYHAN / Sanayi ve Teknoloji Uzmanı (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Giriş Mobil uygulamalar artık günümüzün önemli parçalarından birisi haline geldi. Akıllı telefonların yoğun bir biçimde kullanılmasıyla birlikte, dizüstü ve masaüstü bilgisayarların kullanımının azalmasıyla mobil uygulamalar da kapsam açısından her geçen gün genişlemeye başladı. Bunu takiben, mobil kullanıcıların mobil uygulamalara olan talebi de giderek artmaya başlamıştır. Mobil uygulamaların yaygınlaşmasında en büyük etmen hayatımızı oldukça kolaylaştırmasıdır. Örneğin; alışveriş, bankacılık vb. gibi işlemler büyük ölçekte donanım cihazları gerekmeksizin yapılabilmektedir. Aynı şekilde sosyal ağlar bu cihazlar aracılığıyla etkin bir biçimde kullanılabilmektedir. Teknolojinin sürekli gelişmesi sonucunda, bant genişliği, veri kapasitesinin sınırlı olması, güvenlik ve coğrafi konum belirleme gibi sorunlarda ilerleme kaydedilmesiyle mobil uygulamalardan daha etkili ve daha az maliyetle fayda sağlanabilmektedir. Örneğin; uçak biletini her an mobil cihazlar vasıtasıyla satın almak, acil durumlarda en yakın eczane, hastane vb. konum bilgilerine ulaşmak hem zamandan hem de maliyetten tasarruf sağlamaktadır. GlobalWebIndex pazar araştırma şirketinin 2013 yılında akıllı telefon kullanıcıları arasında elde ettiği verilere göre Google Maps uygulamasının dünyada en çok kullanılan uygulama olduğu ortaya çıkmıştır. Google akıllı harita uygulamasını % 44 ile Facebook, % 35 ile Youtube takip etmektedir. Diğer uygulamalardan yararlanma oranları Şekil 1’de görülmektedir. Şekil 1. 2013 yılında akıllı telefon kullanıcılarının en çok kullandığı uygulamalar (GlobalWebIndex, 2013). 34 ARALIK 2013 MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK Makale Kurumlarda Mobil Uygulamalar Kurumlar bazında mobil uygulamalar gittikçe daha çok rağbet görmektedir. Çünkü mobil uygulamalar sayesinde zaman ve mekândan bağımsız olarak şirket verilerine güvenilir, rahat ve hızlı erişim sağlanabilmektedir. Teknoloji değişiminin hızlı olduğu günümüzde özellikle sosyal ağ ya da teknoloji trendlerini yakından takip eden şirketlerin müşteri memnuniyeti açısından ayakta kalabilmeleri daha da kolaylaşacaktır. Mobil uygulama trendini yakalayamayan şirketlerin ise uzun vadede değer kaybedecekleri öngörülmektedir. Bu bağlamda, mobil uygulama altyapısına sahip olmanın günümüz şartlarında rekabetçi bir güç elde edebilmek için zorunlu bir faktör olduğu görülmektedir. Kurumlar için mobil uygulama alanında yapabilecekleri en temel iş; web sitelerinin mobil versiyonlarını hazırlamaktır. Diğer taraftan da, her türlü uygulamanın mobil platforma taşınması maliyet gerektiren ve başarısız sonuçlara yol açabilen bir iş olduğu için, kurumların bunun gerçekten gerekli olup olmadığına öncesinde karar vermeleri gerekmektedir. Ayrıca uygulama hangi işletim sistemi üzerinde geliştirildiyse, belirli aralıklarla güncelleme yapmak gerekebilir. Diğer sorun da mobil cihazın çeşitliliğine göre o uygulamanın farklı bir şekilde yazılmasıdır. Başarılı bir mobil uygulama için aşağıdaki faktörler göz önünde bulundurulmalıdır: • Uygulama son derece basit olmalı ve temel faydayı kolaylıkla sunabilmeli, • Uygulama son kullanıcı tarafından fazla gayret göstermeksizin keşfedilebilmeli, • Uygulamanın başarı kriterleri iyi belirlenmeli • Uygulama tek başına bir strateji değil, stratejiyi destekleyen önemli bir kanal olmalı.v Mobil İş Mobil donanımlar ve bütünleşik mobil çözümler sayesinde pek çok sektörde iş modelleri ortaya çıkmaya başlamıştır. Şirketler, geliştirilen yeni mobil yazılımlar, sürekli gelişen donanımlar ve geniş bant sayesinde iş süreçlerini sahada da uygulayabilirken, uzak mesafeden haberleşme çözümleri ile de pek çok sektörde anlık kontrol sağlayabilmektedir. Verilerin akıllı PDA (Personal Digital Assistant Kişisel Sayısal Yardımcı) cihazlarla saha ekiplerince toplanması, işlemlerin doğruluğunu artırırken mobil çözümler saha personelinin de müşteri noktasında daha iyi servis vermesine ve böylece verimliliğin artmasına katkı sağlamaktadır. Bu bağlamda en çok öne çıkan teknolojiler ise; GPS ile konum belirleme, G-sensor ile kullanıcı hareketlerini algılama, yüksek çözünürlüklü kamera, dokunmatik ekran ve kalem ile pratik kullanıcı arayüzü, kablosuz ağ desteği, barkod okuma, yüksek kapasiteli mobil veri depolama, saha şartlarına elverişli tozdan ve nemden etkilenmeyen tasarımlardır. Diğer taraftan mobil iş uygulamalarının gelişmesiyle çalışanlar ofislerinde daha az zaman geçirirken, günlük işlerini sahada yapabilmektedir. Yöneticiler de ekiplerini sürekli takip edebilmekte ve anlık olarak yönlendirme yapabilmektedir. Son yıllarda birçok sektörde mobil uygulamaların sadece ofis uygulamalarında değil, en karmaşık iş uygulamalarında da kullanılması beklenmektedir. Mobil uygulamalarda teknoloji, ilaç, kimya, perakende ve otomobil gibi sektörler öncülük etmektedir. Mobil iş uygulamaları genellikle ekip takip, mobil imza ve konum tabanlı servislerde kullanılmaktadır. Hareket halindeki ekiplerin rotalarının takip edilmesi, gün içinde verilen iş planına uygun hareket etmelerinin sağlanması sayesinde kurumlar verimliliklerini artırıp, maliyetlerini düşürebilmektedir. Konum tabanlı servisler kapsamında da kurumların mobil haritalar üzerinde konumlarını ve bilgilerini göstererek hedef müşterilerine daha rahat ulaşabilmeleri sağlanabilmektedir. Örneğin araç takip ve filo yönetim sistemleri 3G altyapısıyla, hızlı mobil internet bağlantısı sağladığı için, mobil araç takip ve filo yönetimi sistemi kullanımına hızlı iletişim ve iletişim maliyetlerinin düşmesi olarak yansımaktadır. Mobil İş Zekâsı 3G teknolojisinin yaygınlaşması ile birlikte; yönetsel uygulamalar ve iş zekası çözümlerinde mobil uygulamalar önemli bir yer alma eğilimindedir. Yöneticiler anında bilgiye ulaşmak istediklerinde, ARALIK 2013 35 Makale MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK mobil uygulamalar ve iş zekâsı bu noktada devreye girmektedir. Mobil iş zekâsı sayesinde performans izleme, kritik konularda anında bilgilendirme, durum analizi yapma, raporlama ve karar verme sürecinde iş hayatı daha da kolaylaşmaktadır. Özellikle sahada çalışan, bayi yapısına sahip, tedarik zinciri yönetimi, müşteri ilişkileri yönetimi, dağıtım gibi iş alanlarında çalışan şirketler mobil uygulamaları daha çok tercih etmektedirler. Günümüzde fonksiyonel mobil cihazlar sayesinde şirketler, müşterileri ve iş ortakları ile anlık etkileşim içine girebilmekte ve hem hizmetlerini geliştirmekte, hem de verimliliğini arttırmaktadır. Yakın gelecekte, mobil cihazların grafiksel arayüzleri anlamında yetenekleri geliştikçe, bütün şirketlerin mobil iş tarafına kaymaları öngörülmektedir. Gerek kamu kurumları gerekse şirketler, mobil teknoloji ve iş zekâsı sayesinde iş süreçlerindeki verimlilik düzeyini ciddi bir biçimde artırmaktadır. Ayrıca bir artısı da şirketlere, daha hızlı ve doğru karar verme olanağı vermesidir. Gittikçe mobilleşen bir dünyada verimlilik, istihdam, üretkenlik yaratmanın yolunun teknolojiden geçtiği bilincine şirketler farkına varmalıdır. Bu doğrultuda şirketler, gelecekteki sektörün değişen trendlerine göre teknolojiyi kullanarak mobil dünyaya girmek zorunda kalacaklardır. Mobil uygulamaların bireylerin hayatını kolaylaştırdığı gibi kurumlar da mobil teknoloji sayesinde anlık kararlar vermeden müşteri memnuniyetine, operasyonel maliyetlerin 36 ARALIK 2013 düşürülmesinden, bilgi alışverişinin hızlandırılmasına; süreçlerin yeniden tanımlanmasından, insan kaynaklarının etkin bir biçimde yönetilmesine kadar birçok alanda fayda sağlayan tüm iletişim ihtiyaçlarını tek noktadan karşılayan bir mekanizmaya sahip olurlar. Şirketlerin mobil teknoloji yatırımı yaparken doğru teknolojiyi seçmeleri çok önemlidir. Doğru seçilen teknoloji, doğru optimizasyon ve de inovasyon verimliliği önemli ölçüde artıracaktır. M2M Uygulamaları Mobil teknoloji diğer taraftan, akıllı makineler arasındaki iletişim otomasyonunun artmasıyla verimliliğin yanı sıra yaşam kalitesini de arttıracak M2M (Machine to Machine Communication - Makineler Arası İletişim) denen uygulamalar geliştirmektedir. Bu uygulamayla uzaktan kontrollü ölçüm yapan cihazların topladığı verilerin GSM şebekesi üzerinden aktarılıp değerlendirmesi gibi fırsatlar sağlanmaktadır. M2M teknolojiler sayesinde eskiden manuel olarak yapılan ölçümler, sadece emek ve zaman tasarrufu değil, aynı zamanda daha güvenilir sistemler ve anlık müdahaleler de sağlamaktadır. Günümüzde M2M teknolojisi birçok sektörde etkin bir biçimde kullanılmaktadır. Örneğin sağlık, perakende, kamu kurumları, ulaştırma şirketleri M2M teknolojisini kullanmakta ve maliyet, zaman ve iş gücünü verimli bir şekilde yönetebilmektedir. Sayaç otomasyon sistemiyle sayaçların olduğu mekânlara gitmeden GSM altyapısı üzerinden sistemi izlemek, şirketlerin araç ve filolarını yönlendirmek, evlerin veya işyerlerinin güvenlik kameralarından sistem odalarına, atık su depolarına kadar birçok takibi uzaktan gerçekleştirmek mümkün olmaktadır. Sağlık MOBİL UYGULAMALAR VE VERİMLİLİK Makale alanında bireylerin hayat kalitesini artırarak sağlık standartlarını yükseltmek adına uzaktan hasta takibi ve bakımı gibi çağdaş sağlık hizmetleri yaygınlaşmaya başlamıştır. 2020 senesinde 50 milyar cihazın kablosuz ağ üzerinden bağlı olması öngörülmektedir. Bunun yanında Avrupa M2M pazarında 250 milyon aktif cihazın var olması beklenmektedir. Bu cihazların büyük bir kısmını otomotiv ve sayaç okuma sektöründeki cihazlar teşkil edecektir. Örneğin; akıllı sayaç sistemlerinin enerji piyasasına getireceği hareket, sürdürülebilir, güvenli ve verimli elektrik dağıtımı gibi birçok katkıları da beraberinde getirecektir. Bu katkılardan en önemlileri şunlardır: • Enerji verimliliği ve karbon salınımı, • Verimli tedarik, artmış kalite, güvenlik, ağ performansı, • Mevcut kablo şebekesine yenilenebilir kaynakların entegrasyonu, arz talep dengesinin ayarlanması, • Güçlenen müşteri bağlılığı ve artan yeni gelirler, • Müşterilere gelişmiş enerji kullanım arayüzü sayesinde, daha iyi enerji kullanım yönetimi, • Akıllı sayaçlarla gerçek zamanlı faturalandırma. Aynı şekilde otomotiv sektöründe de araçlara yerleştirilen sensörlerle araçta meydana gelebilecek mekanik sorunlar tespit edilebilmekte, yol koşulları ve kaza durumu konusunda sürücü önceden bilgilendirilebilmektedir. Sonuç Günümüzde 6 milyarın üzerinde mobil cihaz kullanıcısı olduğu tahmin edilmektedir. Cep telefonları hayatımızın vazgeçilmez bir aksesuarı olarak hayatımıza girmiştir. Bunun paralelinde de şirketler için pazarlama dünyasında mobil uygulamalara olan ilgi de artmaya başlamıştır. Ürünlerini pazarlayan şirketlerin, hedef kitleye istedikleri zamanda ve herhangi bir kısıtlama olmadan ulaşabilme şansı olmaktadır. Mobil uygulamalar şirketlerin son kullanıcılara ulaşmasında en büyük kanal olarak hızla ilerlemektedir. Son olarak mobil uygulamaların faydalarını şu şekilde özetleyebiliriz: • Müşteri memnuniyetinde artış • Daha etkili pazarlama • Satış performansında artış • Verimlilikte artış • Sahadan hızlı bir biçimde veri toplama • Maliyetlerde düşüş • İş süreçlerinin optimizasyonu • Marka görünürlüğünde artış Kaynakça 1. http://e-nokta.org/content/gercektenbir-mobil-uygulamaya-ihtiyaciniz-varmi (Erişim Tarihi: 01.11.2013). 2. “M2M Sayesinde Verimlilik ve Yaşam Kalitesi Artacak”, BT Dergisi, 06.06.2012, Sayı: 870. 3. http://www.computerworld.com/s/ topic/9/Business+Intelligence_Analytics 4. “Mobil İş Uygulamaları Çeşitleniyor, Verimlilik ve Hız Artıyor”, BT Dergisi, 31.10.2010, Sayı: 756. 5. Berna Kulaksız, Vodafone Türkiye Kurumsal Çözümler Müdürü, Elektrik Sayaçları Çalıştayı, 5-9.11.2012, Antalya. ARALIK 2013 37 Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Üç Aylık Verimlilik İstatistiklerine İlişkin Analiz Nazlı SAYLAM BÖLÜKBAŞ - Yücel ÖZKARA - Dursun BALKAN Sanayi ve Teknoloji Uzmanları (Verimlilik Genel Müdürlüğü) Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü, Resmi İstatistik Programı kapsamında Üç Aylık Ulusal Verimlilik İstatistikleri’ni hesaplamakta ve yayımlamaktadır. Bu istatistiklerin kapsamını EFİS Rev. 2’ye (Avrupa Birliğinde Ekonomik Faaliyetlerin İstatistikî Sınıflandırılması) göre sanayinin “B-Madencilik Taşocakçılığı”, “C-İmalat Sanayi” ve “D-Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme Üretimi ve Dağıtımı” kısımları ve alt kolları oluşturmaktadır. Ayrıca Ana Sanayi Grupları Sınıflaması (MIGs) çerçevesine uygun şekilde 5 sanayi grubunda da göstergeler hesaplanmaktadır. Bu istatistikler kapsamında, çalışan kişi başına ve çalışılan saat başına üretim endeksleri hesaplanmaktadır. Bu çalışmada imalat sanayisini oluşturan sektörlerin yıllık ortalama verimlilik büyüme oranları hesaplanmış ve sonuçlar teknolojik olarak gruplanmıştır. Ayrıca imalat sanayisini oluşturan bölümlerin 2009 yılındaki kriz öncesi ve kriz sonrası ortalama işgücü verimliliği seviyeleri karşılaştırılarak ortalama verimlilikleri değişmeyen sektörler verimliliğin kaynakları itibarıyla incelenmiştir. 38 ARALIK 2013 1. Sektörlerin Yıllık Ortalama Verimlilik Büyümeleri ve Teknolojik Gruplaması İmalat sanayisini oluşturan 24 adet bölümün 2005 yılı ile 2012 yılına ait ortalama çalışan kişi başına üretim endeksi değerleri arasındaki yıllık artış oranları incelenmiştir. Anılan dönemde imalat sanayi işgücü verimliliği yıllık ortalama %2,03’lük bir büyüme kaydetmiştir. NACE Rev.2’ye göre imalat sanayisini oluşturan 24 adet bölüme ilişkin işgücü verimliliği büyüme oranları Şekil 1’de yer almaktadır. Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı (mobilya hariç); saz, saman ve benzeri malzemelerden örülerek yapılan eşyaların imalatı bölümü yıllık ortalama %10,2’lik işgücü verimliliği büyümesi ile 2005-2012 yılları arası en yüksek performansı göstermiştir. Bu bölümü yıllık ortalama %9,1 ile diğer imalatlar, %6,8 ile de tütün ürünleri imalatı takip etmiştir. Bu dönemde en çok verimlilik düşüşü ise yıllık ortalama %4,9’luk azalış ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı bölümünde gerçekleşmiştir. Verimlilik büyümesinin eksi yönde olduğu diğer sektörler ise sırasıyla; kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, deri ve ilgili ürünlerin imalatı ve tekstil ürünlerinin imalatı bölümleridir. Eurostat tarafından yapılan teknolojik sınıflamaya göre imalat sanayisini oluşturan bölümler gruplandırıldığında 21 ve 26 numaralı bölümler yüksek teknolojili; 20, 27, 28, 29 ve 30 numaralı bölümler orta-yüksek teknolojili; 19, 22, 23, 24, 25 ve 33 numaralı bölümler orta-düşük teknolojili; 10, 11, 12, 13, 14, 15, 16, 17, 18, 31 ve 32 numaralı bölümler düşük teknolojili olarak sınıflandırılmaktadır. Bu teknolojik sınıflamaya göre imalat sanayisini oluşturan bölümler gruplandırılmış ve büyüme oranları yüksek teknolojiden düşük teknolojiye göre sıralanarak Şekil 1’de verilmiştir. Teknolojik sınıflamaya göre sıralanmış işgücü verimliliği büyümeleri incelendiğinde en çok dikkat çeken nokta, imalat sanayisinde düşük teknolojili sektörlerde oluşan verimlilik artışlarının diğer gruplara göre nispeten yüksek olduğudur. Düşük teknolojili bölümler dışında sadece temel eczacılık ürünlerinin ve ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Makale Şekil 1. 2005 ile 2012 yılları arası bölümlerin yıllık ortalama verimlilik büyümeleri (teknolojik gruplamaya göre) ARALIK 2013 39 Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Şekil 2. Yıllık ortalama verimlilik büyümesi negatif yönlü olan bölümler eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı bölümü yıllık %5’in üzerinde verimlilik büyümesi sergilemiştir. Yüksek ve orta yüksek teknolojili gruplarda ise yıllık ortalama %3,6’lık büyüme ile kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı bölümü ilk sırada gelmektedir. Teknolojik sınıflamaya göre gruplandırılan büyüme oranları imalat sanayisinin işgücü verimliliğinin, düşük teknolojili sektörlerde yüksek büyüme kaydettiği; orta düşük, orta yüksek ve yüksek teknolojili sektörlerde görece daha zayıf büyüme yakaladığı ortaya çıkarılmıştır. İmalat sanayisinin bölümleri incelendiğinde, yıllık ortalama %4,9’luk azalış ile bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı bölümünün verimlilik büyümesi negatif olan bölümler arasında birinci sırada yer aldığı, bunu ise sırasıyla kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı, deri ve ilgili ürünlerin imalatı 40 ARALIK 2013 ve tekstil ürünlerinin imalatının takip ettiği görülmektedir. Diğer bölümlere göre farklılık gösteren bu dört bölümün 2005-2012 döneminde işgücü verimliliğinin kaynakları incelenmiş ve Şekil 2’de sonuçları verilmiştir. Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı bölümünde bahsi geçen dönemde verimlilik azalışının sebebi üretimde meydana gelen yıllık ortalama %5,6’lık azalıştır. Tekstil ürünlerinin imalatında da yıllık ortalama %1,2’lik üretim azalışı beraberinde verimlilik azalışını getirmiştir. Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı ile deri ve ilgili ürünlerin imalatı bölümlerinde ise üretim artışı açısından negatif bir durum olmamakla birlikte istihdam açısından olumlu bir durum göze çarpmaktadır. Ancak her iki sektörde de artan istihdam beraberinde aynı oranda üretim artışı sağlayamamış ve bu durum ise işgücünde verimlilik azalışı olarak ortaya çıkmıştır. 2. Kriz Öncesi ve Kriz Sonrası Verimlilik Düzeyleri Küresel düzeyde 2009 yılında etkisini gösteren ekonomik kriz ve dalgalanmalar Türk sanayisini de etkilemiş ancak krizin aşılması ile birlikte 2010 yılından itibaren hızlı bir toparlanma kendisini göstermiştir. İmalat sanayi özelinde Şekil 3’e bakıldığında bu etkinin 2008 yılı üçüncü çeyreğinden itibaren başladığı ve dört dönem sonra 2009 yılının dördüncü çeyreğinden itibaren toparlanma eğilimine girdiği görülmektedir. Bu etki ve düzelme gerek üretim gerekse istihdam endeksi üzerinde oluşmuş ve dolayısıyla işgücü verimliliği seviyelerini de doğrudan etkilemiştir. Küresel düzeyde meydana gelen krizin sanayi genelinde yarattığı etkiyi işgücü verimliliği açısından değerlendirmek amacıyla kriz öncesi ve sonrası dönemleri analitik olarak karşılaştırmak anlamlı ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Makale sonuçlar verecektir. Kriz öncesi dönem 2005-I - 2008-III dönemleri arası ve kriz sonrası dönem 2009-IV - 2013-II. dönemleri arası olarak ele alınmıştır. Toplam sanayi, sanayiyi oluşturan madencilik, imalat ve elektrik kısımları; ana sanayi grupları ve imalat sanayisinin 24 adet bölümünün kriz öncesi ve kriz sonrası mevsimsel etkilerden arındırılmış çalışan kişi başına üretim endeksleri ortalamaları bağımsız örneklem t-testi ile karşılaştırılmıştır. Burada beklentimiz kriz öncesi ve sonrası dönemlerde gelişen ekonomi, artan üretim ve istihdamla birlikte verimlilik oranlarının da farklılaşmasıdır. NACE Rev 2.’ye göre 11, 15, 24, 33 numaralı sektörler hariç tüm sektörlerde kriz öncesi ve sonrası döneme ait mevsimsel düzeltmeli1 işgücü verimliliği seviyelerinin farklı olduğu görülmüştür. İmalat sanayisini oluşturan sektörlerde beklenen durum kriz öncesi ve sonrası dönemlere ait mevsimsel düzeltmeli işgücü verimliliği ortalamalarının farklı olmasıdır. Buradan hareketle yapılan t testinde 11, 15, 24, 33 numaralı sektörlerde işgücü verimliliği ortalamalarının istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık göstermemesi nedeniyle bu bölümlere ait istihdam ve üretim endeksine ait büyüme oranları detaylı biçimde incelenmiştir. Şekil 4 değerlendirildiğinde bazı çıkarımlar yapmak mümkündür. İçeceklerin imalatında kriz sonrası verimlilik büyümesi negatif yönde %4,2 olarak bulunmuştur. Bunun en büyük sebebi istihdamın kriz sonrası dönemde %12,5’i bulan büyüme oranına ulaşması buna karşın artan istihdamın aynı oranda üretim artışı sağlayamamasıdır. Deri ile ilgili ürünlerin imalatında kriz öncesi dönemde verimlilik sıfıra yakın olmak üzere negatif yönde olmasına rağmen kriz sonrası dönemde negatif yöndeki eğilimi daha da artmıştır. Bunun nedeni olarak içecek imalatında olduğu gibi istihdam artışının üretime göre daha fazla artması olarak değerlendirilmektedir. Ana metal sanayisine bakıldığında ise kriz öncesi ve kriz sonrası dönemlerin gerek işgücü verimliliği gerekse istihdam ve Şekil 3. İmalat sanayi çalışan kişi başına üretim endeksi değişimlerinin yapısı 1 Demetra paket programı kullanılarak yapılan mevsimsel etkilerden arındırma işleminde TramoSeats modeli tercih edilmiştir. Bu analiz ile mevsimsel düzeltmeli seri ve trend serisi üretilebilmektedir. ARALIK 2013 41 Makale ÜÇ AYLIK VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİNE İLİŞKİN ANALİZ Şekil 4. Kriz öncesi ve sonrası verimlilik ortalamaları değişimi anlamlı olmayan kısımlarda büyüme oranları üretim büyümelerinde yıllık ortalamalarının aynı yönlü ve birbirine çok yakın gerçekleştiği görülmektedir. Ancak 2005-I - 2013-II dönemleri arası yıllık ortalama büyümelerine bakıldığında ise bu oranların her üç göstergede de azaldığı görülmektedir. Bu durum ana metal sanayisinin bir yıllık kriz döneminden oldukça fazla etkilendiğini ancak kriz sonrası dönemde eski yapısını koruyarak toparlandığını ortaya koymaktadır. Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı bölümünde ise kriz sonrası dönemde verimliliğin artmış olduğu görülse de istihdam ve üretim büyümeleri kriz öncesi döneme göre oldukça olumsuz bir yön çizmiştir. 42 ARALIK 2013 Sonuç Çalışmada ilk olarak 2005-I ve 2013-II dönemleri arasında yıllık ortalama verimlilik büyüme oranları hesaplanmış ve imalat sanayisinin yıllık ortalama %2,03 büyüdüğü görülmüştür. Teknolojik sınıflamaya göre gruplanmış işgücü verimliliği büyümeleri incelendiğinde en çok dikkat çeken nokta, imalat sanayinde düşük teknolojili sektörlerde oluşan verimlilik artışlarının diğer gruplara göre nispeten yüksek olduğudur. İmalat sanayisini oluşturan bölümlerin mevsimsel etkilerden arındırılmış ortalama işgücü verimliliği seviyeleri 2009 yılında küresel düzeyde yaşanan kriz öncesi ve kriz sonrası olarak iki ayrı seride karşılaştırılmıştır. İmalat sanayisini oluşturan 24 bölümün 20’sinde kriz öncesi ve sonrası dönemlerin verimlilik seviyeleri farkı, istatistiksel olarak anlamlı bulunmuştur. Ortalama verimlilikleri değişmeyen diğer dört bölüm ise verimliliğin kaynakları itibariyle incelenmiştir. Bütün bu analizler genel olarak değerlendirildiğinde imalat sanayinde düşük teknolojili sektörlerin diğerlerine oranla yapısal olarak farklı olduğu, kriz döneminin imalat sanayi genelinde olumsuz etkilerinin olduğu, ancak bu etkilerin sonraki dönemlerde pek çok sektörde ortadan kalktığı gözlenmiştir. Resmi İstatistik Programı (2012-2016, 2013 Rev.1) Resmi İstatistik Programı (RİP), resmi istatistiklerin üretimine ve yayımına ilişkin temel ilkeler ile standartları belirlemek, ulusal ve uluslararası düzeyde ihtiyaç duyulan alanlarda güncel, güvenilir, zamanlı, şeffaf ve tarafsız veri üretilmesini sağlamak amacıyla 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanunu’na dayanılarak beşer yıllık dönemler için hazırlanmaktadır. “Resmi İstatistik Programı 2007-2011” ile Türkiye İstatistik Sistemi’nde programlı döneme geçilmiştir. İkinci Resmi İstatistik Programı 2012-2016 yıllarını kapsamaktadır. Programla, resmi istatistiklerin üretiminde ve yayımında karşılaşılan mükerrerlikler önlenmekte, cevaplayıcı yükü azaltılmakta, kamuda insan gücü ve kaynak tasarrufu sağlanarak resmi istatistiklere olan güven daha da artırılmaktadır. Ayrıca, resmi istatistiklerde standardizasyon sağlanmakta, sorumlu ve ilgili kurumlar tanımlanarak, hangi verinin hangi kurum tarafından, hangi yöntemle derleneceği ve hangi dönemler için ve ne zaman yayımlanacağı konularına açıklık getirilmektedir. İkinci program dönemi ile birlikte resmi istatistikler, meta veri ve değişken listeleriyle birlikte kullanıcıların hizmetine sunulmaktadır. Programın yürürlüğe girmesiyle birlikte, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) yayınladığı verilerin yanı sıra, RİP’te diğer kurum ve kuruluşlar tarafından üretilmesi öngörülen veriler, resmi istatistik olarak kabul edilmiştir. Böylece ihtiyaç duyulan her alanda güvenilir bir resmi istatistik üretilmesi sağlanmaktadır. Resmi İstatistik Programı (2012-2016)’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar’ın yürürlüğe konulması; Kalkınma Bakanlığı'nın 15/8/2013 tarihli ve 234 sayılı yazısı üzerine, 5429 sayılı Türkiye İstatistik Kanununun 3'üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 16/9/2013 tarihinde kararlaştırılmıştır ve 1 Kasım 2013 tarihli ve 28808 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. RİP kapsamında Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından Ulusal Verimlilik İstatistikleri başlığı altında Üç Aylık Verimlilik İstatistikleri ve Yıllık Verimlilik İstatistikleri yayımlanmaktadır. RİP 2012-2016 Rev.1’de Üç Aylık Verimlilik İstatistikleri ile ilgili herhangi bir değişiklik yer almamaktadır. Yıllık Verimlilik İstatistikleri ile ilgili revizyon ise daha önce NACE Rev.1.1’e göre yayımlanan istatistiklerin NACE Rev 2.’ye göre yayımlanacak olması sebebi ile RİP 2012-2016 Yıllık İş İstatistikleri bölümünün yapılacak yeni çalışmalar başlığı altına bu durumun eklenmesidir. İl Müdürlüğü Eğitimleri... Bakanlığımızın verimlilik ve temiz üretim alanındaki yetkinliğinin ve taşraya sunulan hizmetlerin etkinlik ve hızının artırılmasına yönelik olarak Bilim, Sanayi ve Teknoloji il müdürlüklerinde temiz üretim ve verimlilik ilkeleri konularında bilgilendirme çalışmaları gerçekleştirildi. Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün faaliyetlerini il müdürlükleri personeline tanıtabilmek, verimlilik ve temiz üretim alanında yürütülen projeleri ve gelecekte gerçekleştirilmesi planlanan proje ve eylemleri paylaşabilmek, il bazında gerçekleştirilecek çalışmalarda yapılabilecek işbirliklerini geliştirebilmek amacıyla düzenlenen “ Verimlilik ve Temiz Üretim” konulu eğitim programı; Eylül ve Ekim aylarında İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Konya, Bursa, Gaziantep, Malatya, Adana, Mersin, Antalya, Kocaeli, Denizli, Balıkesir, Trabzon ve Diyarbakır İl Müdürlükleri’nde gerçekleştirildi. Aralık ayının ilk haftasında ise Tokat İl Müdürlüğü yönetici ve çalışanlarına düzenlenecek eğitim ile program tamamlanacaktır. Genel Müdürlüğümüzün Danışmanlık ve Eğitim Dairesi Başkanlığı tarafından organize edilen eğitimler, konularında yetkin ve deneyimli sanayi ve teknoloji uzmanları tarafından sunulmuştur. İki tam gün olarak gerçekleştirilen eğitim programına, il müdürlüklerinde görev yapan uzman, mühendis, şef ve şube müdürlerinin katılımı sağlanmıştır. Bazı il müdürlüklerinin personel sayısı ve iş yoğunluğu göz alınarak dört yarım gün olarak gerçekleştirilen eğitimlerde verimlilik yönetimi, verimlilik istatistikleri, temiz üretim ve araştırma yöntem ve teknikleri konuları ele alınmıştır. 2013 yılında 17 il müdürlüğünde gerçekleştirilen eğitimlerin, önümüzdeki dönemlerde tüm il müdürlüklerini kapsayacak şekilde düzenlenmesi planlanmaktadır. ARALIK 2013 43 3. Sanayi Şurası Ankara’da Gerçekleştirildi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın ev sahipliğinde düzenlenen 3. Sanayi Şurası, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla 20-21-22 Kasım 2013 tarihlerinde Ankara Ticaret Odası Kongre Merkezi'nde gerçekleştirildi. 3. Sanayi Şurası’nın başlangıcında, Bakanlığın ''Medeniyetimizin Bilim, Sanayi ve Teknoloji Serüveni'' temalı tanıtım filmi Türkiye’de ilk kez hologram teknolojisi kullanılarak, üç boyutlu sunuldu. Şura’nın açılışında konuşma yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, küresel ekonomide bilginin değerine ve ihmal edilemez bir üstünlük vasıtası olduğuna dikkati çekti. Artan nüfus ve rekabet ortamıyla değişen ihtiyaçlar karşısında geleneksel üretim metotlarının yetersiz kaldığını belirten Erdoğan, bilginin üretimi köklü şekilde etkilediğini ve değiştirdiğini söyledi. Bilgiyi üreten ve takip eden iki ayrı yapı bulunduğunu belirten Erdoğan, takip etmenin ayakta kalma yöntemi olsa da rekabette öne çıkabilmek için üretimin gerekliliğini vurguladı. “Taklit ve takip edenlerin kaderi hiç şüphesiz önde değil geride olmaktır” diyen Erdoğan, sistemini takip ve taklit üzerine kuran 44 ARALIK 2013 hiçbir ekonominin öncü niteliğe ulaşamayacağını kaydetti. Ekonomi, son 10 yılda üç kattan fazla büyüdü Hükümet olarak son 11 yılda her alanda çok büyük reformlar gerçekleştirdiklerini, özellikle ekonomide tarihi rekorlara imza attıklarını vurgulayan Erdoğan, ekonominin son 10 yılda üç kattan fazla büyüdüğünü söyledi. Kimilerinin bunu yeterli görebileceğini belirten Erdoğan, “İddiası olan, hedefleri olan, büyük düşünen ve dünyanın ilkleri arasına girmeye azmeden bir devlet bununla yetinemez, kâfi göremez” dedi. Türkiye’de yatırım, üretim ve ihracatın arttığına da dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi: “Ancak bu artışın nicelik sahasına olduğu kadar, nitelik sahasına da yansıması gerekiyor. 2023 yılında 500 milyar dolar ihracat rakamına ulaşacaksak, bunu sadece daha fazla üreterek değil, daha yüksek katma değerli üretim yaparak sağlayabiliriz. Sanayide temel meselemiz araştırma geliştirme, inovasyon, tasarım, markalaşma, üniversite - sanayi işbirliği gibi konulardır.” Türkiye'nin 11 yıl içinde kendi savaş gemisini, tankını, insansız hava aracını, uydusunu yapabilen bir ülke haline geldiğini vurgulayan Başbakan Erdoğan, teknoloji geliştirme bölgelerinde, üniversitelerde, Ar-Ge merkezlerinde çok önemli projeler yürütüldüğünü söyledi. Sanayi Tezleri ve Tekno-Gelişim Sermayesi Desteği gibi programlar ile TÜBİTAK programlarıyla Türkiye’de çok önemli teknoloji çalışmalarının gerçekleştiğini aktaran Başbakan Erdoğan, şu anda Türkiye'nin, bilim insanlarıyla, iş adamlarıyla, genç mühendisleriyle, teknikerleriyle, uzmanlarıyla, çok ilgi çekici konular üzerinde çalıştığını da bildirdi. 2023 yılına kadar Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3, yüksek teknolojili ürünlerin üretim içindeki payını ise yüzde 20 seviyesine çıkarmayı hedeflediklerini bildiren Erdoğan, “Yine 2023 yılında dünya çapında bilinen, tanınan, tercih edilen en az 10 küresel marka oluşturmayı hedefliyoruz. Hükümet olarak bugüne kadar sanayicilerimizin önünü açmak için çok adımlar attık, atmaya da devam edeceğiz. Sanayicilerimizle el ele verip, doğru adımları doğru zamanda atacağız ve Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştıracağız" diye konuştu. Konuşmasının sonunda Başbakan Erdoğan, 3. Sanayi Şurası'nın “Büyük Türkiye hedeflerine katkı sağlayacak bir buluşma” olması temennisini dile getirdi. Sanayi politikaları düzenli olarak gözden geçirilecek Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Şura’nın açılışında yaptığı konuşmada Sanayi Şurası’nın ilkinin 1987 yılında, ikincisinin de 1995'te yapıldığını hatırlatarak, “Üçüncü şurayı bugün gerçekleştiriyor olmamızın nedeni, Türkiye’nin sanayi üretimi anlamında artık yeni bir sürecin eşiğinde olmasıdır” dedi. Bakan Ergün, bu süreci konuyla ilgili tüm tarafların katılımıyla masaya yatırmanın, bundan sonraki politika oluşturma süreci açısından son derece önemli olacağını ifade etti. Günümüz dünyasında bilimin, sanayinin, teknolojinin, üretim şekillerinin, üretici ve tüketici tercihlerinin son derece hızlı değiştiği bir dönemde olunduğunu anlatan Ergün, bu nedenle, bundan sonra her 5 yılda bir sanayi şurasını toplayacak ve politikaları oldukça kapsamlı bir şekilde gözden geçireceklerini söyledi. Ergün, sanayi sektörünün, Türkiye’nin son 11 yılda gerçekleştirdiği başarılarda nasıl hayati bir rol üstlendiyse, 2023 hedeflerine ulaşmada da aynı rolü üstleneceğini dile getirdi. Hükümetlerinin 11 yılda üzerinde en çok durduğu kavramların güven ve istikrar olduğunu belirten Ergün, güven ve istikrarın olmadığı bir ülkede ekonominin, sanayinin ve reel sektörün istenilen seviyeye çekilemeyeceğini ifade etti. Ergün, bugün Türkiye’nin başta ekonomi olmak üzere her alanda güven ve istikrar zeminini güçlendirmeye devam ettiğini vurguladı. Bakan Nihat Ergün, Türkiye'nin rekabet gücünü ucuz hammadde, ucuz iş gücü veya ucuz enerji gibi alanlarda bulamayacağının belirterek, “Bizim zenginliğimiz yerin altında değil, yerin üstünde, insanımızın girişimci ruhunda, aklında, zekâsındadır. İşte bu nedenle bizim rekabet gücünü bilim ve teknoloji alanında aramamız, bulmamız gerekiyor” diye konuştu. Şura kararları, sanayi stratejimizin revizyonunda temel kriterler olacak Konuşmasında Sanayi Stratejisi’ne de değinen Bakan Ergün, eylemlerde yüzde 85 gibi önemli bir gerçekleşme oranı yakaladıkları Sanayi Stratejisi’ni gelecek yılın sonunda yenileyeceklerini anlattı. Ergün, "İşte bu Şura neticesinde alınacak olan kararlar, sanayi stratejimizin revizyonunda temel kriterler olacaktır. 2023'e 10 kala gerçekleştirdiğimiz bu şura, sanayimizin nereye gideceğine ve ülkemizi nereye taşıyacağına karar vereceğimiz bir şura olacaktır. Amacımız Türkiye'yi, yeryüzünde insanoğlunun yapabileceği her şeyi üretecek bilgi, kapasite ve yeteneğe sahip bir ülke haline getirmektir. Biz böyle bir Türkiye inşa etmek istiyoruz" diye konuştu. Bakanlar Oturumu… Şura’da daha sonra Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün moderatörlüğünde Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın katılımıyla “Bakanlar Oturumu” gerçekleştirildi. Bakanlar Oturumu’nda konuşan Ergün, Türkiye'nin son 11 yıldır istikrarlı bir iktidar dönemi yaşadığını belirtti. Farklı alanlarda birbiriyle uyumlu politika üretilebilmesi için böyle bir siyasi istikrarın önemli olduğunu anlatan Ergün, sanayi alanındaki politikaların diğer alanlardaki politikalarla uyumlu olmaması durumunda hedefe ulaşılamayacağını kaydetti. 2011 yılında hazırladıkları Sanayi Strateji Belgesi'ni farklı kurumlar ve iş dünyasını işbirliğine dahil etme anlayışıyla oluşturduklarını dile getiren Ergün, 72 eylemden oluşan belgenin öncelikle rekabet gücünü ve verimliliği artırmayı ve çevreye duyarlı bir sanayi dönüşümünü amaçladığını söyledi. Ergün, Türkiye'nin, orta ve yüksek teknolojili ürün konusunda Avrasya'nın üretim üssü olması vizyonuyla hazırlanan belgenin uygulanmasında yüzde 85 başarı sağladıklarını kaydetti. Son 11 yılda ihracatta düşük teknolojili ürünlerin payının oldukça azaldığını, buna karşın orta teknolojili ürünlerin payının arttığını anlatan Ergün, “Türkiye, şu anda pek çok alanda dünyanın en başarılı ülkelerinden biri” ifadesini kullandı. Söz konusu alanlardaki üretimin daha çok montaja dayandığını ve başka ARALIK 2013 45 ülkelerin marka ve tasarımı ürünler olduğuna işaret eden Ergün, bu nedenle ithal edilen ürünlerin birçoğunun Türkiye'de üretilmesi ve ihraç edilmesinin önemini vurguladı. 3. Sanayi Şurası Sonuç Bildirgesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, 3. Sanayi Şurası’nın kapanışında yaptığı konuşmada; Türkiye’nin oldukça güçlü, dinamik ve rekabetçi bir sanayi sektörüne sahip olduğunu, sadece ihracatın yüzde 95 oranında sanayi ürünlerinden oluşmasının bile, sektörün önemini ve gücünü tek başına gösterdiğini söyledi. Devletin, sanayicilerle aynı hedefe kilitlendiğini, el ele verdiğini söyleyen Bakan Ergün, “Ülkemizin sanayi politikaları açısından belki de en umut verici gelişme, işte bu birliktelik duygusudur, devletle sanayici arasındaki kader ortaklığıdır” dedi. Konuşmasında; 3. Sanayi Şurası’nın Türkiye’yi 2023 yılına taşıyacak sanayi politikalarının oluşmasına büyük katkı sağlayacağını belirterek, “Sayın Başbakanımızın da katılımıyla açılışını gerçekleştirdiğimiz 3. Sanayi Şurası, gerçekten de son derece verimli, faydalı, ufuk açıcı konuşmalara, tartışmalara, 46 ARALIK 2013 sunumlara sahne oldu. Şura çalışmalarında, kamu, özel sektör, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarından 265 Şura Üyesi ve yaklaşık 1600 katılımcı yer aldı. Altı konu başlığı altında gerçekleştirilen oturumlarda 43 bilimsel tebliğ sunuldu” diye konuştu. Bakan Ergün, daha sonra 3. Sanayi Şurası çalışmaları kapsamında alınan tavsiye kararlardan bazılarını aktardı. “Bilimsel ve Teknolojik Gelişim, Ar-Ge ve İnovasyon” alanına yönelik olarak; • Yurtdışında doktorasını tamamlamış ve Türkiye’nin belirlediği öncelikli alanlarda sanayi tecrübesi olan araştırmacıların Türkiye’ye getirilmesi için gerekli desteğin devlet tarafından verilmesi, • İleri teknoloji alanlarında ürünlerin teknoloji detaylarının çıkarılması ve bu bilgilerin offset uygulamalarına dahil edilmesi, • Üniversitelerdeki araştırma merkezleri ile özel sektör Ar-Ge merkezlerinin beraber hareket edebileceği bir mekanizmanın geliştirilmesi, • Girişimciliğin geliştirilmesi için eğitimin ilkokuldan başlatılması, bu konuda Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı ile koordinasyon halinde çalışılması gibi kararlar alınmıştır. “Kamu Destekleri, Etkileri, İzlenmesi ve Değerlendirilmesi” alanına yönelik olarak; • Devlet desteklerinin tek bir platformda izlenmesi için kamu, özel sektör ve STK işbirliğinde bir koordinasyon modelinin oluşturulması, • Devlet desteklerinde, istihdam sağlayan veya yüksek katma değerli sektörlere göre öncelik verilmesi, • Üniversitelerde temel bilimler konusunda çalışmaları destekleyici yeni teşvik mekanizmalarının oluşturulması, • Yatırım ihtiyaçlarını ve imkânlarını gösteren bir yatırım haritasının oluşturulması ve güncel tutulması, • Yatırım teşviklerindeki alt sınırların KOBİ’ler lehine düşürülmesi şeklinde kararlar alınmıştır. “Sanayide Sürdürülebilir Üretim” alanına yönelik olarak; • Temiz üretim uygulama ve teknolojilerin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılmasına yönelik finansal mekanizmalar oluşturulması, • Eko-endüstriyel park, endüstriyel simbiyoz gibi uygulamaların yaygınlaşmasına ve mevcut OSB’lerin yeşil OSB’ye dönüştürülmesine yönelik yeni teşvikler sağlanması, • Belirlenmiş stratejik doğal kaynak ve hammaddelerin işlenmiş ürün olarak ihracatının desteklenmesi, • Dördüncü nesil otomasyona, hassas makine imalatına, endüstriyel yazılım teknolojilerine vb. alanlara yönelik yeni teşvik sistemlerinin oluşturulması, • Kamu alımlarında yeşil satın alma yönünde uygulamaların artırılması gibi kararlar alınmıştır. “Sanayide İnsan Kaynakları ve İstihdam” alanına yönelik olarak; • Ülkemizin meslek haritalarının oluşturulması ve bu çerçevede istihdam politikalarının belirlenmesi, • Eğitim sisteminin bilişim, biyoteknoloji, nanoteknoloji, ileri malzeme, genetik, mekatronik, robotik, yapay zekâ, hava, uzay ve savunma teknolojileri, organik tarım, yenilenebilir enerji, yeşil teknolojiler, nükleer teknoloji gibi geleceğin fırsat alanlarına adapte edilmesi, • Girişimciliği desteklemek üzere girişimci adaylarına danışmanlık sağlanması, girişimciler için deneyimlerin ve sorunların paylaşılabileceği ağ gruplarının oluşturulması, • Eğitim sisteminde mesleki eğitimin rolünün artırılması ve mesleki eğitimin toplumdaki imajının güçlendirilmesi, • Lisansüstü tezlerin sanayi sektörüne yönelik ve işbirliği içinde hazırlanmasının teşvik edilmesi; bu alandaki ihtiyaçların sanayi kuruluşlarından bilim kuruluşlarına aktarılması şeklinde tavsiye kararları alınmıştır. “Sanayi Yatırım Bölgeleri ve Kümelenme” alanına yönelik olarak; • Üniversitelerin kümelenme faaliyetlerinde aktif rol alması amacıyla bazı yasal düzenlemeler gerçekleştirilmesi, • Sanayi Yatırım Bölgelerinin kümelenme faaliyetlerinde etkin bir şekilde rol alması için destekleyici ve teşvik edici bir yapı oluşturulması, • Küme kolaylaştırıcıları ve uzmanlarının yetiştirilmesi için Kümelenme Akademisinin kurulması ve faaliyete geçirilmesi gibi kararlar alınmıştır. “Sanayi Politikaları ve Uluslararası Rekabet” alanına yönelik olarak; • Türkiye’nin uluslararası rekabette öne çıkabileceği güçlü sektörlerin teşvik edilmesi ve desteklenmesi, • KOBİ’lerin inovasyon kapasitelerinin artırılması, • Biyoteknoloji, nanoteknoloji gibi kilit öneme sahip teknolojilerin sanayide kullanımının teşvik edilmesi, • İleri teknoloji gerektiren ürün ve/veya parçaların üretiminde kamu-özel sektör işbirliğinin artırılması gibi kararlar alınmıştır. Türkiye’nin; gelişmiş sanayisi, tarihi birikimi, stratejik konumu, genç ve dinamik nüfusuyla 2023 hedeflerine ulaşabilecek potansiyele sahip olduğunu söyleyen Bakan Ergün konuşmasının sonunda, “Şura üyeleri tarafından alınan ve burada çok az bir kısmını paylaşabildiğimiz bu kararlar, ülkemizin önümüzdeki süreçte izleyeceği yol haritasına ışık tutacaktır. 3. Sanayi Şurası çalışmalarına katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum” dedi. ARALIK 2013 47 2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi İstanbul'da Düzenlendi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından düzenlenen 2. Ar-Ge Merkezleri Zirvesi, 15 – 16 Kasım 2013 tarihlerinde İstanbul Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Zirve’nin açılışında yaptığı konuşmada; Türkiye'de ilk defa orta, yüksek ve ileri teknoloji alanlarında yapılan ArGe projelerinin yatırım ve üretime dönüşmesi için yeni bir yatırım destek programı başlatacaklarını belirterek, “Bu program kapsamında, toplam 50 milyon liraya kadar olan projeler desteklenecek. Bu projeler için 3 milyon 600 bin lirası hibe olmak üzere, toplam 10 milyon liraya kadar destek sağlanacak” dedi. Türkiye’de bin kişiye, bir tam zamanlı araştırmacı düşüyor Bakan Ergün, Türkiye’nin son 11 yıldaki gelişimini ifade ederek, Türkiye’nin 2023 yılı hedeflerinin ulaşılması zor ama gerçekleşmesi mümkün olduğunu dile getirdi. Ergün, bireylerin, firmaların ve ülkelerin bu tür hedefler belirlemesi 48 ARALIK 2013 gerektiğine işaret ederek, “Türkiye’nin de 2023 hedeflerine ulaşmasını sağlayacak kaynak genç, dinamik, iyi eğitilmiş nüfus potansiyelidir. Bizim zenginliğimiz kendi insanımızın, aklı, beyni ve akıl teridir” dedi. Türkiye'nin ekonomik ve sosyal hedeflerine ulaşmasını sağlayacak alanların başında bilim ve teknoloji alanının geldiğini ifade eden Ergün, “Türkiye son yıllarda diğer alanlarda olduğu gibi Ar-Ge, inovasyon ve teknoloji gibi alanlarda da ivme artırmıştır. Ar-Ge harcamalarında kamunun payı azalırken, özel sektörün payı artmaktadır. 2023 sonunda Ar-Ge harcamalarının 3’te 2’sinin özel sektör tarafından yapılması sonucunu doğuracaktır. Yani 40 milyar dolarlık bir harcamayı özel sektörün yapmasını bekliyoruz. Bin kişiye düşen tam zamanlı araştırmacı sayımıza baktığımızda ABD, Güney Kore, Almanya gibi ülkelerin bir hayli gerisindeyiz. Bu ülkelerde bin kişiye dört ya da beş tam zamanlı araştırmacı düşmektedir. Hâlbuki ülkemizde bin kişiye, bir tam zamanlı araştırmacı düşmektedir. Biz de tam zamanlı araştırmacı sayımızı artırmalıyız” diye konuştu. Bakan Ergün, araştırmayı özendirirken, araştırmacılığın da özendirilmesi gerektiğini anlatarak, “Ar-Ge merkezlerine çok önemli teşvikler verdik. Ar-Ge faaliyetlerinin maliyetlerini azaltmaya çalıştık. Küçük işletmelerimizi bir araya gelerek rekabet öncesi iş birliği projesi olarak Ar-Ge merkezi kurmaya davet ediyorum” diye konuştu. Bakanlık olarak Ar-Ge merkezleriyle yakın bir temas halinde olduklarını belirten Ergün, “Ar-Ge merkezleriyle yaptığımız çalıştayda ve görüşmelerimizde iki konu ortaya çıkıyor. Bunlardan biri Ar-Ge merkezi kurmak için 50 tam zamanlı araştırmacı sayısının biraz daha düşürülmesi, daha fazla firmanın Ar-Ge merkezi kurabilmesi, diğeri de araştırmacıların Ar-Ge merkezi dışında geçirdiği sürenin muafiyet kapsamına alınmasıdır” şeklinde konuştu. VERİMLİLİK DERGİSİ 2013/4. SAYI YAYIMLANDI Marmara Bölgesi’ndeki Rüzgâr Enerji Santrallerinin (RES) Göreli Etkinliklerinin Veri Zarflama Analizi (VAZ) İle Ölçümü Tamer EMRE Yrd. Doç. Dr. Mine ÖMÜRGÖNÜLŞEN Verimlilik Ekonomisi ve Politika Arayışları Dr. Halit SUİÇMEZ İş Tatmininin Örgütsel Bağlılık Üzerine Etkisi: İlaç Sektörü Üzerine Bir Araştırma Doç. Dr. A. Sinan ÜNSAR Öğr. Gör. Altan AYAN Kırıkkale Belediyesi’nde Görev Yapan Zabıta Personelinin İş Doyum Düzeylerinin Belirlenmesine Yönelik bir Araştırma Öğr. Gör. Alper GÜRER Yrd. Doç. Dr. Yunus Bahadır GÜLER Standardizasyonun Ekonomik ve Sosyo-Ekonomik Getirileri Dr. Fatma Müge ALGAN Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) Yayınları Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan yayınlar ücretsiz temin edilebilmektedir. Resmi kurum ve kuruluşlardan veya bireysel olarak yapılan yayın istekleri, Genel Müdürlüğün onayıyla ilgililere ücretsiz olarak gönderilmektedir. Bunun için istenilen yayınların numarasının, açık adresin, telefon numarasının ve ‘kargo ücreti tarafımdan ödenecektir’ ibaresinin bulunduğu dilekçenin 0 312 427 30 22’ye faks çekilmesi yeterlidir. Verimlilik Genel Müdürlüğü yayınlarının büyük çoğunluğu Genel Müdürlükçe sonuçlandırılan araştırma projelerinden oluşmaktadır. Araştırma kitaplarının yanında, konunun özelliğini bir ders kitabı içeriğiyle ele alan “İş Etüdü, Ergonomi, Verimlilik Yönetimi” gibi yayınlar da bulunmaktadır. Talep edilen süreli ve süresiz yayınlar, stoktaki durum da göz önünde bulundurularak okuyuculara ulaştırılmaktadır. VGM yayınlarının tamamına şu adresten ulaşılabilmektedir: http://vgm.sanayi.gov.tr/ Files/Documents/mevcutyayinlar-2012-23032012140924.pdf ARALIK 2013 49 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Yeşil İşler Forumuna Katılım Sağlandı Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve İtalya hükümeti tarafından 1964 yılında Torino, İtalya’da ileri düzeyde bir mesleki eğitim merkezi olarak kurulan Uluslararası Eğitim Merkezi’nde (International Training Center-ITC) ILO’nun “insana yakışır işler” geliştirilmesi hedefiyle de uyumlu olarak insan kaynakları ve kurumsal kapasitenin geliştirilmesine yönelik eğitimler verilmektedir. Bu bağlamda, 4-15 Kasım 2013 tarihleri arasında İtalya’nın Torino kentinde ITC eğitim kampüsünde düzenlenen “Yeşil İşler Forumu: Yerel Stratejiler ve Eylemler” (Learning Forum On Green Jobs: Local Strategies And Actions) konulu eğitim programına, Verimlilik Genel Müdürlüğü’nü temsilen Sanayi ve Teknoloji Uzmanı Deniz Koç katıldı. Eğitim programı kapsamında farklı bölgelerde, sürdürülebilir yerel kalkınmaya katkıda bulunacak yeşil iş stratejileri ve insana yakışır işler yaratılması için potansiyellerin değerlendirilmesi, iyi uygulama örneklerinin paylaşılması ve iletişim ağlarının yaratılmasına yönelik sunumlar ve saha ziyaretleri gerçekleştirildi. Eğitime daha çok Asya ve Afrika ülkelerinden yerel ekonomik kalkınma ve çevre politikaları ile ilgili kamu çalışanları ile işçi ve işveren örgütlerinin yerel temsilcilerinden oluşan 17 kişi katıldı. Eğitim kapsamında, ILO’nun “Yeşil İş” kavramı ve “Yeşil İşler Programı” hakkında genel bilgilendirme yapıldı. Günümüzde hâlâ gelişmekte olan bir kavram olan yeşil işler, hammadde ve kaynakların kullanımını asgari düzeye indiren, ekosistemleri koruyup iyileştiren, atık ve kirlilik ile sera gazı emisyonlarını azaltan ve aynı zamanda “insana yakışır işler” sunan, yani, sosyal korumaya sahip yeterli bir gelir sağlayan, çalışanların haklarına saygı duyan ve işçi, işveren ve hükümetler arasında sosyal diyalog zemini sağlayan işler olarak tanımlanmaktadır. Yeşil işlerin; tarım, balıkçılık, ormancılık, enerji, kaynak yoğun imalat, geri dönüşüm, binalar ve ulaştırma olarak sekiz ana sektörde istihdam alanında önemli dönüşümler sağlayacağı çeşitli araştırmalarla belirtilmiştir. Eğitim kapsamında çeşitli sektörlerdeki iyi uygulama örnekleri yerinde görüldü ve deneyim paylaşımına olanak sağlayacak çalışma ziyaretleri gerçekleştirildi. Sürdürülebilir yerel kalkınma ve düşük karbon ekonomisi arasındaki bağlantı, yeşil büyüme stratejileri ve bunun insana yakışır işler ve girişimciliğin geliştirilmesine yönelik etkisi, özel sektörün yeşil ekonomideki rolü ve önemi ile yeşil işlerin oluşturulması için yerel stratejilerin geliştirilmesi başlıklarında bilgi ve deneyim paylaşımları da oldu. Eğitim süresince, diğer ülkelerdeki iyi uygulamalar ve ortak yaklaşımlar katılımcılar tarafından yapılan sunumlar ile paylaşılırken, Verimlilik Genel Müdürlüğü’nün de sanayide temiz üretim uygulamalarının yaygınlaştırılmasına yönelik yürütmekte olduğu projeler ve bu projelerin olası yeşil işlerin oluşturulmasına katkısını elen alan ve ayrıca Türkiye’de ILO Türkiye Ofisi tarafından ILO Yeşil İşler Programı ile işbirliğinde 1 Ocak 2013 tarihinde başlatılan “Yeşil Ekonomide İnsana Yakışır İşler” (Decent Work in the Green Economy) projesi hakkında da kısa bir bilgilendirme yapıldı. Ayrıntılı Bilgi İçin: Green Jobs Programme of the ILO http://www.ilo.org/empent/units/ green-jobs-programme/lang--en/ index.htm 50 ARALIK 2013 TEMİZ ÜRETİM (EKO-VERİMLİLİK) “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” Projesi 2013 Yılı Yatırım Programına Alındı Verimlilik Genel Müdürlüğü (VGM) tarafından tasarlanan “Sanayide Kaynak Verimliliği Potansiyelinin Belirlenmesi” isimli proje, 2013K100190 Proje Numarası ile 2013 yılı Yatırım Programına alındı. Ana amacı; “sanayide hammadde, enerji ve suyun etkin ve sürdürülebilir kullanımı ile elde edilebilecek potansiyel ekonomik ve çevresel faydaları; sektörler ve bölgeler düzeyinde analiz edecek bir metodolojinin geliştirilerek, bu potansiyelin niceliksel olarak ortaya konması” olarak özetlenebilecek olan proje, 2013-2015 yıllarında Verimlilik Genel Müdürlüğü tarafından yürütülecek. Bilindiği üzere, hammadde, enerji ve su gibi sınırlı ve tükenebilir kaynakların verimli ve sürdürülebilir kullanımı, hem çevre üzerindeki etkilerin azaltılması hem de daha az girdi kullanarak daha fazla değer üretilmesi yoluyla rekabet gücünün artırılması konusunda büyük önem taşımaktadır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde kaynak verimliliği potansiyelinin yüksek olduğu bilgisi genel olarak kabul görmekle beraber, bu potansiyelin derinlemesine analizi ile ilgili çalışmalar oldukça sınırlıdır. Benzer şekilde, ülkemizin kaynak verimliliği potansiyeli konusu da henüz sistematik biçimde araştırılmamış bir alan olup, bu alanın bütüncül bir bakış açısıyla incelenmesine ve bu potansiyelin ulusal/bölgesel/ sektörel bazda somut olarak ortaya konmasına katkı sağlayacak çalışmaların yürütülmesine ihtiyaç vardır. İşte bu ihtiyaçtan yola çıkan Verimlilik Genel Müdürlüğü, ülke sanayisinin kaynak verimliliği potansiyelinin araştırılması ile hem politika oluşturma ve uygulama araçlarının tasarımı süreçlerinin hem de konunun tüm ilgili taraflarının somut veri ve bilgilerle desteklenmesine olanak verecek bir çalışma gerçekleştirmek amacıyla bu projeyi tasarlayıp Kalkınma Bakanlığına sunmuştur. Kalkınma Bakanlığı’nın değerlendirmeleri sonucunda 2013 Yatırım Programı’na kabul edilen proje kapsamında öncelikle ülkemizdeki mevcut saha çalışmaları, literatür ve istatistikler incelenerek mevcut durum ana hatlarıyla ortaya konacaktır. İzleyen adımda, imalat sanayisinde kaynak verimliliği potansiyelini bilimsel, nicel ve güvenilir bir biçimde ve sektörel/ bölgesel kırılımda, miktarsal ve parasal olarak ortaya koyacak bir metodoloji geliştirilecektir. Geliştirilecek metodolojiye bağlı olarak kaynak verimliliği potansiyeli miktar ve ekonomik değer bazında, düşük ve yüksek yatırım maliyeti ayrıştırmasına gidilerek ortaya konacaktır. Söz konusu analizler, sektörel ve bölgesel kırılımlarda gerçekleştirilecektir. Konuya ilişkin yapılan ön hazırlıklar neticesinde seçilen beş sektör kapsamında, belirlenecek metodolojiye bağlı olarak, sonuçların saptanacak kriterlere göre bölgelere dağıtılması ve/veya bölgeler özelinde yapılacak çalışmalar ile potansiyelin bölgesel dağılımı (İBBS Düzey 1 veya Düzey 2) ortaya konacaktır. Proje kapsamında son olarak, belirlenen kaynak verimliliği potansiyelinin gerçekleşmesi durumunda çevreye sağlayacağı katkı tespit edilmeye çalışılacaktır. Projenin, seçilen sanayi sektörlerinde mevcut durum ve potansiyel ihtiyacını nicel ve parasal birimler ile ortaya koyma çabası düşünüldüğünde, hem Türkiye’deki sanayi kesimini ilgilendiren organize sanayi bölgeleri, sektör dernekleri vb. kuruluşlar için hem de ekonominin kapsadığı tüm kesimler için rehber niteliğinde bir kaynak olması hedeflenmektedir. ARALIK 2013 51 Productivity We can get rid of mid level income trap by productivity increase As it has been stated by historical and scientific data, productivity increase has crucial importance for countries in their development and competitive advantage at global scale. Productivity is one of the determining factors of stable economic growth and social welfare when contribution of labour and capital to economy and use of natural resources with sustainable development principles are taken into consideration. In this direction, productivity increase has a direct effect in high growth performance of our economy, its diffusion to coming years and reach to 2023 goals. Constant and rapid productivity increase has been required for getting rid of mid level income trap and passing to the group of high level income countries. Functions of TÜBİTAK MAM Environment and Cleaner Production Institute Taking into account international cleaner production centres in the world; the functions, responsibilities and field of activities of TÜBİTAK MAM Environment and Cleaner Production Institute have been planned. In this context, the functions and responsibilities of the institute in terms of cleaner production are as follows; • Carrying out R&D projects by means of technology development, knowledge and skills improvement and production systems development in terms of productivity increase, • Carrying out projects in order to generalize the use of technology transfer and good practices, • Improving national awareness about cleaner production, • Planning training organizations for cleaner production considering capacity building and forming local expert teams, • Giving technical support to industry and developing corporate capacities, 52 DECEMBER 2013 • Forming collaboration with international organizations with the aim of providing knowledge and technology transfer. Mobile Applications and Productivity It has been estimated that over 6 billion mobile device users exist in our day. Mobile phones have come into our lives as indispensable equipments. In parallel with this fact, increased interests in mobile applications in marketing world on behalf of companies has been the case. While marketing their products, companies have the chance to access to target audience anytime without any restrictions. Mobile applications have been growing as the biggest channel in order to get to access to the end user. The advantages of mobile applications can be summarized as increase in customer satisfaction, more effective marketing, increase in sale performance, increase in productivity, faster data collection, fall in costs, optimization of work processes and increase in brand visibility. ‘Identifying the Potential of Resource Productivity in Industry’ Project has been taken into the Investment Program 2013 ‘Identifying the Potential of Resource Productivity in Industry’ Project, which has been designed by Directorate General for Productivity, has been taken into the Investment Program 2013 with 2013K100190 project number. Main goal of the project, which would be conducted by Directorate General for Productivity between years of 2013 and 2015, can be summarized as ‘stating potential economic and environmental benefits by means of efficient and sustainable use of materials, energy and water in industry; developing a methodology in terms of analysing these benefits at sector-specific and regional levels; and stating this potential in numerical quantity’. Individual Performance Management Systems in Public Institutions The concept of productivity is related with realizing the most efficient benefit from all resources and gaining the highest added value. In this context, increasing productivity of human resource, which has been the most important production factor, has been a determining element in rise of organizational performance. There have been many factors affecting human resource productivity such as motivation, training, wage and rewards. Performance Management System can be an important factor in increasing human resource’s productivity if it has been designed and implemented in an accurate way. Performance Management System has been especially widespread after 1980’s with ‘total quality management’ and organizations started to use this system. The elements of performance management system such as job satisfaction, motivation, rewards, performance evaluation and measurement systems have gained importance after the use of total quality management system. Turkish Economy: Productivity from the Perspective of 10th Development Plan By means of productivity focussed approach, reaching high and stable growth without the problem of current account deficit has been purposed in the period of 10th Development Plan. Following interactive politics in many areas would be helpful in reaching this purpose. In the context of productivity, the policies that would be put into practice in areas of infrastructural investments, foreign direct investment, R&D and education and additional politics in micro scale would support productivity increase. In order to increase both productivity and resource productivity in different sectors, orientation of resources into industrial sector has been respected in terms of fiscal, monetary and promotion policy practises. Besides R&D and technology policies; policy practices come out in areas of ‘protection of patent and intellectual property rights’, ‘struggle against informality and corruption’, ‘maintenance of predictability and stability in tax regulations’ and ‘empowerment of investment environment’. The Fourth National Productivity Congress would be held in Ankara The Fourth National Productivity Congress that has been organized and hosted by Ministry of Science, Industry and Technology Directorate General for Productivity would be held in Bilkent Hotel Convention Centre in December 10-12 2013. Productivity would be discussed with all its aspects concerning industrial labour, capital, technology, occupational safety and health and cleaner production in the congress. Universities, public organizations and institutions, professional associations, non-governmental organizations and representatives of business world would come together in The Fourth National productivity Congress where results of current scientific studies would be shared; productivity increase methods and good practise cases would be presented and current productivity strategies and politics would be discussed and suggestions would be developed. DECEMBER 2013 53 SANAYİ GÖSTERGELERİ / INDUSTRY INDICATORS Sanayi Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) - İmalat Sanayii Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) Industrial Production Index (2010 Avg.=100) - Manufacturing Industry Production Index (2010 Avg.=100) Kaynak: TÜİK - Source: TURKSTAT İmalat Sanayi Kapasite Kullanım Oranı (%) Capacity Utilization Rate of Manufacturing Industry (%) Kaynak: Merkez Bankası - Source: Central Bank of the Republic of Turkey 54 ARALIK 2013 BİLİM ve TEKNOLOJİ GÖSTERGELERİ / SCIENCE and TECHNOLOGY INDICATORS OECD Ülkelerinde Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2011) R&D Expenditures as a Percentage of GDP in OECD Countries (2011) Kaynak: OECD, MSTII - Source: OECD, MSTI Türkiye’de Ar-Ge Harcamalarının GSYİH’ye Oranı (2000 – 2011) R&D Expenditures as a Percentage of GDP in Turkey (2000 – 2011) K - Source: TURKSTAT Kaynak: TÜİK ARALIK 2013 55 ULUSAL ve ULUSLARARASI VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ NATIONAL and INTERNATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS İmalat Sanayi Verimlilik Değişimleri (Yıllık ve Üç Aylık) ve Üç Aylık için Eğilimler Productivity Changes in Manufacturing Industry (Annually and Quarterly) and Trends for Quarterly Data Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey 140.00 18% 16% 120.00 14% 1 100.00 12% 80.00 10% 60.00 8% 6% 40.00 4% 20.00 2% 0.00 0% PDODW6DQD\LdDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP(QGHNVL ÖQDhUHWLP(QGHNVL Ortalama <ÖOOÖNVerimlilik <ÖOOÖN V Verimlilik De i LP2UDQÖ LP2UDQÖ Kaynak:: Türkiye Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source:: National Productivity Statistics of Turkey 56 ARALIK 2013 Lüksemburg-Luxembourg ngiltere-United Kingdom Almanya-Germany Finlandiya-,Finland sveç-Sweden TÜRK YE-Turkey +ÖUYDWLVWDQ&URDWLD +ÖUYDWLVWDQ&URDWLD Fransa-France A Avusturya-Austria spanya-Spain Macaristan-Hungary Portekiz-Portugal Çek Cum.-Czech Rep. Malta-Malta Letonya-Latvia Polonya-Poland Romanya-Romania Bulgaristan-Bulgaria Danimarka-Denmark Litvanya-Lithuania Estonya-Estonia -2% Makedonya-Macedonia -20.00 Ortalama <ÖOOÖNVHULPOLOLN'H V i LP2UDQODUÖ,,, A Rate of Annual Productivity Change (2005 I-2013 II) Average PDODW6DQD\L6RQ'|UWdH\UHN,,,,,dDOÖ an Ki i Ba ÖQDhUHWLP (QGHNVL2UW 2UWDODPDODUÖ 2UWDODPDODUÖ A / Manufacturing Industry Index of Production Per Person Employed Average of Last A Four Quarters (2012 III -2013 II) (2010 Ave.=100) Seçilmiş Avrupa Ülkeleri Son Dört Çeyrek Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi Ortalaması ve Ortalama Yıllık Değişim Oranları Index of Production Per Person Employed; Average of Last Four Quarters and Annual Average Rate of Growth For Selected European Countries Kaynak: Ulusal Verimlilik İstatistikleri - Source: National Productivity Statistics of Turkey ARM - Aramalı / IG - Intermediate Goods Ana Sanayi Grupları DLT - Dayanıklı Tüketim / DCG - Durable Consumer Goods DZT - Dayanıksız Tüketim / UCG - Non-Durable Consumer Goods Main Industrial ENJ – Enerji / E- Energy Groups (MIGs) SEM - Sermaye Malı / CG - Capital Goods Gıda ürünlerinin imalatı / Manufacture of food products İçeceklerin imalatı / Manufacture of beverages Tütün ürünleri imalatı / Manufacture of tobacco products Tekstil ürünlerinin imalatı / Manufacture of textiles Giyim eşyalarının imalatı / Manufacture of wearing apparel Deri ve ilgili ürünlerin imalatı / Manufacture of leather and related products Ağaç, ağaç ürünleri ve mantar ürünleri imalatı … Manufacture of wood and of products of wood and cork… Kağıt ve kağıt ürünlerinin imalatı / Manufacture of paper and paper products Kayıtlı medyanın basılması ve çoğaltılması / Printing and reproduction of recorded media Kok kömürü ve rafine edilmiş petrol ürünleri imalatı / Manufacture of coke and refined petroleum products Kimyasalların ve kimyasal ürünlerin imalatı / Manufacture of chemicals and chemical products Temel eczacılık ürünlerinin ve eczacılığa ilişkin malzemelerin imalatı Manufacture of basic pharmaceutical products and pharmaceutical preparations Kauçuk ve plastik ürünlerin imalatı / Manufacture of rubber and plastic products Diğer metalik olmayan mineral ürünlerin imalatı / Manufacture of other non-metallic mineral products Ana metal sanayi / Manufacture of basic metals Fabrikasyon metal ürünleri imalatı (makine ve teçhizat hariç) Manufacture of fabricated metal products, except machinery and equipment Bilgisayarların, elektronik ve optik ürünlerin imalatı Manufacture of computer, electronic and optical products Elektrikli teçhizat imalatı / Manufacture of electrical equipment Başka yerde sınıflandırılmamış makine ve ekipman imalatı / Manufacture of machinery and equipment n.e.c. Motorlu kara taşıtı, treyler (römork) ve yarı treyler (yarı römork) imalatı Manufacture of motor vehicles, trailers and semi-trailers Diğer ulaşım araçlarının imalatı / Manufacture of other transport equipment Mobilya imalatı / Manufacture of furniture Diğer imalatlar / Other manufacturing Makine ve ekipmanların kurulumu ve onarımı / Repair and installation of machinery and equipment Toplam Sanayi / Total Industry Madencilik ve Taşocakçılığı / Mining and Quarrying Sanayinin Kısımları İmalat / Manufacturing Sections of Industry Elektrik, Gaz, Buhar ve İklimlendirme/ Electricity, Gas, Steam And Air Conditioning Supply 2010 92,06 2012 98,59 96,25 89,01 86,92 89,99 89,36 110,35 95,76 103,76 114,22 195,61 205,10 127,15 100,00 123,73 105,27 69,40 64,12 80,52 92,70 95,11 100,00 108,42 95,54 60,22 76,22 71,89 85,39 89,86 100,00 107,82 111,05 100,12 91,51 128,93 95,08 91,88 100,00 103,45 102,97 100,00 104,38 95,45 104,40 73,50 103,37 93,95 90,97 102,88 102,00 89,40 100,00 103,12 98,03 100,00 113,06 105,61 100,00 100,12 106,90 100,00 110,08 110,09 100,00 104,53 98,36 100,00 100,85 97,48 100,00 102,00 102,24 109,16 101,85 112,45 81,07 99,34 96,13 95,38 94,15 95,22 105,33 99,18 93,94 81,90 88,87 90,38 96,92 76,46 93,50 96,37 90,18 96,26 2013 1.Çeyrek 1.Quarter 96,00 90,12 78,58 93,33 80,87 97,17 99,22 90,66 94,68 90,62 90,52 98,07 151,68 121,43 112,68 106,00 97,15 99,57 88,42 96,76 104,39 90,96 91,81 93,83 94,46 96,56 91,76 91,04 90,25 90,95 102,92 106,32 100,59 95,99 88,30 93,72 96,99 101,42 100,00 103,34 119,88 93,83 104,31 113,55 105,05 100,10 85,85 103,74 112,96 105,74 101,94 78,56 100,00 100,00 100,00 100,00 94,28 94,88 95,93 88,39 82,23 86,90 87,72 86,87 74,47 79,87 85,10 86,42 116,53 125,18 123,70 115,86 78,31 88,14 91,28 85,61 100,00 106,61 100,57 99,76 101,31 100,95 110,89 102,22 100,25 101,59 108,33 92,66 97,27 85,33 99,77 94,08 102,56 105,71 99,89 109,44 108,70 101,79 94,53 92,12 96,36 94,56 93,96 78,26 66,82 2011 100,00 104,78 58,87 92,10 50,93 86,59 2009 92,99 92,65 100,00 103,38 101,22 101,25 105,67 100,00 102,02 103,06 93,09 91,63 100,00 103,45 100,81 2008 93,00 94,43 92,74 93,18 100,00 80,66 84,26 88,00 92,34 100,00 90,71 92,35 91,42 96,01 100,00 84,03 87,43 92,09 92,21 100,00 93,63 99,42 97,36 83,04 100,00 100,37 97,86 96,86 94,51 100,00 96,08 102,87 110,36 109,41 100,00 80,39 87,16 106,77 94,05 100,00 102,93 97,91 93,66 96,21 100,00 87,48 92,54 85,54 91,07 100,00 102,57 89,26 86,99 89,92 100,00 80,30 67,46 93,22 95,02 94,22 2007 88,90 79,51 86,51 81,70 91,66 99,38 94,21 68,50 99,08 86,40 93,85 90,43 96,98 91,54 2006 86,58 99,97 87,56 2005 Çalışan Kişi Başına Üretim Endeksi (2010 Ort.=100) / Index of Production Per Person Employed (2010 Avg.=100) ULUSAL VERİMLİLİK İSTATİSTİKLERİ / NATIONAL PRODUCTIVITY STATISTICS 96,70 109,84 115,81 105,32 105,65 109,24 117,01 101,92 114,77 102,42 104,16 108,29 121,74 106,41 116,38 104,88 103,00 100,16 104,03 106,07 100,24 107,07 109,24 94,95 105,91 94,24 92,94 98,85 89,02 92,22 103,03 99,24 104,21 2013 2.Çeyrek 2.Quarter