Araştırma Raporunun Tamamını Okumak İçin TIKLAYINIZ
Transkript
Araştırma Raporunun Tamamını Okumak İçin TIKLAYINIZ
Araştırma Raporu/11 13.04.2015 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı: 2000 Yılı Öncesi ve Sonrasının Karşılaştırılması Behsat EKİCİ1 ÖZET Türkiye yaklaşık 40 yıldır hem yüksek miktarda uyuşturucu ticaretine hem de yoğun terör faaliyetlerine maruz kalmaktadır. Coğrafi ve etnik birliktelik temelde motivasyonları farklı olan terör örgütleri ve organize suç gruplarının etkileşimini kaçınılmaz kılmıştır. Yüksek miktarda kar getiren uyuşturucu ticareti Türkiye, Ortadoğu ve Avrupa’da faaliyet gösteren PKK/KCK, DHKP/C ve TKP-ML gibi terör örgütleri için cazip bir finansal kaynak olmuştur. Bu çalışma bahsi geçen terör örgütlerinin uyuşturucudan nasıl finansman sağladığını somut örnekleri/delilleri ile ortaya koymaktadır. Aynı zamanda her üç terör örgütünün 2000 yılı öncesi ve sonrasında uyuşturucudan sağladığı finansmanda ne tür dönüşümler yaşandığını analiz etmektedir. Yapılan çıkarımlar: i) terör örgütü mensuplarından Türkiye ve yurtdışında gerçekleşen 380 uyuşturucu olayının analizine, ii) örgüt mensubu ve uyuşturucu kaçakçılarının ifadelerine, iii) uzman soruşturmacılarla yapılan mülakatlara, iv) devlet kurumlarının yayınladığı raporların incelenmesine ve v) medya içerik taramasına dayanmaktadır. Yapılan analizler terör örgütlerinin Türkiye ve Avrupa’da uyuşturucu üretimi, kaçakçılığı ve sokak dağıtımı aşamasında bizzat etkin rol oynadığını göstermektedir. Makalenin son bölümünde terörizmin uyuşturucuyla finansmanı konusunda mevcut sistemde görülen aksaklıklar tartışılarak çözüm önerileri sunulmaktadır. Anahtar kelimeler: Terörizmin finansmanı, narkoterörizm, uyuşturucu ticareti, milli güvenlik, PKK, TKP-ML, DHKP/C 1 Doç. Dr. Behsat Ekici MISAM kıdemli araştırmacısıdır. Yazarın yorumları tamamen kişisel olup hiçbir kamu kurumunu bağlayıcı niteliği yoktur. Behsat EKİCİ MİSAM ABSTRACT Turkey has been experincing massive flow of drugs and terrorism campaign over the last four decades. Despite the motivational divergences, geographic proximity and ethnic ties made the interaction of the terrorist networks and transnational crime syndicates inevitable. Highly profitable drug trade has been a major financial resourse for the terror networks such as the PKK/KCK, DHKP/C and TKP-ML, which operate in Turkey, Middle East and Europe. This study demonstrates with concrete cases/evidences how these terror networks generate funds from drugs. Moreover, it compares and contrasts how drug driven financing of these three organizations transformed through pre and post 2000 periods. The analyses and inferences are drawn upon five types of data sources; i) case files of 380 drug seizures from the operatives of these terror networks in Turkey and abroad, ii) statements of the arrested drug traffickers and terrorists, iii) interviews with expert investigators, iv) examination of the reports of government institutions, and v) content analysis of media. The analysis indicated that terror Networks actively engage in drug production, trafficking and distribution both in Turkey and Europe. In the last part of the article existing flaws in governmental policies against drug-driven financing of terrorism is discussed and recommendations are presented for policy makers to resolve these problems. Keywords: Financing of Terrorism, narcoterrorism, drug trafficking, national security, PKK, TKP-ML, DHKP/C GİRİŞ Terör örgütlerinin finansmanı uluslararası güvenlik arenasında gün geçtikçe daha popüler bir konu haline gelmiştir. Diplomatik platformlarda çok sayıda uluslararası inisiyatif başlatılmasının yanısıra, BM Güvenlik Konseyi ve Financial Action Task Force (FATF) tarafından ek tavsiye kararları alınmıştır. Günümüzde birçok uluslararası güvenlik uzmanı terör örgütlerinin faaliyetlerinin devamının yeterli ölçüde finansman sağlayamaya bağlı olduğunu daha sık vurgulamaya başlamıştır.2 Terör örgütlerinin finansmanında bağışların, yandaş devlet yardımının, paravan şirketlerin, uyuşturucu ticaretinin, haraç ve soygun gibi yasadışı faaliyetlerin önemli rol oynadığı birçok araştırma tarafından ortaya konulmuştur.3 Dünyada karaparanın en büyük kaynağı olan uyuşturucu ticaretinin terör örgütlerinin yasadışı yollardan elde ettiği finansmanın en önemli kısmını oluşturduğu konusunda uzmanlar arasında konsensüs bulunmaktadır.4 2 Phil Williams. “Strategy for a new world: Combating terrorism and organized crime” John Baylis (ed) Strategy in the Contemporary World: An Introduction to Strategic Studies. Oxford University Press; New York, 2007 ; Thomas Naylor Naylor, Wages of Crime: Black Markets, Illegal Finance and the Underground Econonomy, Ithaca, New York: Cornell University Press, 2002. 3 Loretta Napoleoni, Terror Incorporated: Tracing the dollars behind the terror networks. New York: Seven Stories.2005. ; Nimrod Raphaeli, “Financing of Terrorism: Socurces, Methods and Challanges”, Terrorism and Political Violence, Vol 15, No.4. 4 Mark James Findlay, “Global Terror and Organized Crime: Symbiotic or Synonnymous? Asian Criminology 3:75, 2008, Tamara Makarenko, “Crime, Terror, and the Central Asian Drug Trade”. Harvard Asia Quarterly 6(3), 2002 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı Terör örgütlerinin uyuşturucu organizasyonları ile etkileşimi alanında iki temel görüş bulunmaktadır. Bunlardan birinci görüşe göre, iki illegal grup arasındaki etkileşim çoğunlukla işbirliğine dönüktür ve stratejik ittifaktan bütünleşmeye kadar uzanabilmektedir.5 İkinci görüşe sahip uzmanlar ise farklı motivasyonlara sahip iki grubun ortak yaşamına şüphe ile yaklaşmışlardır. Onlara göre, suç örgütleri ve terör örgütleri arasındaki ilişki abartılmıştır ve sağlam bir dayanaktan yoksundur.6 Terör örgütleri ve organize suç şebekeleri kimi durumlarda işbirliği yapsalar da gündemlerindeki net farklılıklar nedeni ile tek bir yapı içinde birleşmeleri olası değildir. Williams’a göre terör örgütleri organize suç faaliyetlerine suç örgütleriyle birleşmekten daha ziyade, yapısal dönüşüm yoluyla dahil olurlar.7 Williams bu durumu “do-it-your self” olarak adlandırmış ve suç metotlarının terörist amaçlar için kullanılmasının çoğunlukla işbirliğinden daha öne çıktığını vurgulamıştır.8 Williams’a göre bir çok örnekte, terör örgütleri politik amaçlarını korumak kaydıyla uyuşturucu kaçakçılığı dahil organize suç faaliyetleriyle ilgilenen gizli hücreler kurmuşlardır. Terör örgütleri için organize suç faaliyetleri sadece finans sağlama aracıdır. Politik amaç önceliğini korumakta ve maddi çıkarların gölgesinde kalmamaktadır. Uluslararası güvenlik literatüründe Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC), Tamil Elam Bağımsızlık Kaplamları (LTTE) ve Özbekistan İslami Hareketi (IMU) gibi terör örgütlerinin uyuşturucudan finans sağladığı sık sık vurgulanmaktadır.9 Ancak bugüne kadar bu kompleks etkileşimi açıklamaya çalışan akademik çalışmaların tamamına yakını ikna edici deliller ortaya koyamamıştır. Araştırmaların yeterli derecede güvenilir ampirik veriye dayanmadığı ve derinlemesine analizlerinin şaşırtıcı şekilde eksik olduğu görülmektedir. Araştırmacılar farklı ülkelerin medya kaynaklarından derlenen yüzeysel örnekler sunarak argümanlarını desteklemeye çalışsalar da ikna edicilikten uzak kalmaktadırlar. Bu nedenle derinlemesine dosya analizlerinin yanı sıra teröristler, organize suç mensupları ve kanun uygulayıcılarla yapılan mülakatlardan elde edilecek birincil verilere ciddi şekilde ihtiyaç duyulmaktadır. Türkiye’de Terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretinden finansman sağladığı yüzeysel olarak bilinmektedir, ancak narkoterörizm konusunu derinlemesine inceleyen sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Terör örgütü liderleri yaptıkları açıklamalarda, uyuşturucu bağlantısını reddetmektedirler. Bunun yanı sıra gerek devlet yetkilileri gerekse güvenlik uzmanları çoğu kez somut bir olay gösterememektedir. Bu konuda yazar tarafından değişik KOM ve TUBİM 5 Tamara Makarenko, “The Crime-Terror Continuum: Tracing the Interplay between Transnational Organised Crime and Terrorism”, Global Crime, Vol. 6, No. 1, February. 2004.; Rachel Ehrenfeld, Narco-Terrorism. New York: Basic Books.1990; Frank Bovenkerk, Bashir Abou Chakra “Terrorism and Organized Crime”. Forum on Crime and Society, Vol. 4, Numbers 1-2. 2004 . 6 Phil Williams. “Strategy for a new world: Combating terrorism and organized crime” John Baylis (ed) Strategy in the Contemporary World: An Introduction to Strategic Studies. Oxford University Press; New York, 2007; Alex Schmid, Links Between Terrorist and Organized Crime Networks: Emerging Patterns and Trends. Milan, ISPAC, 2004; Thomas Naylor Naylor, Wages of Crime: Black Markets, Illegal Finance and the Underground Econonomy, Ithaca, New York: Cornell University Press, 2002. 7 Phil Williams,Strategy for a New World. 8 A.g.e 9 Ehrenfeld, Narco-Terrorism; Napoleoni, Terror Incorporated, Alex Schmid, Links Between Terrorist and Organized Crime Networks 3 Behsat EKİCİ MİSAM raporlarında bölümler yazılmış ayrıca iki İngilizce makale yayınlanmıştır.10 Daha önce yayınlanan makaleler genellikle 2000 yılı öncesinde meydana gelen olayları analiz etmiştir. Güncel olarak PKK ve diğer terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretinden finansman sağlamaya devam edip etmediği konusunda deliller sunulmamıştır. Bu çalışma ulusal güvenlik literatüründe önemli bir boşluğu doldurmayı, narkoterörizm konusundaki dağınık bilgileri toplamayı ve geçmişle günceli karşılaştırarak konuyu derinlemesine analiz etmeyi planlamaktadır. Bu makalede yapılan analizlerde 2000 yılı öncesi ve sonrasında terör örgütlerince uyuşturucudan sağlanan finansmanın nasıl değiştiği ortaya konulmaktadır. Analiz dönemlerinin 2000 yılı öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılmasının üç temel sebebi bulunmaktadır. Birincisi, 1999 yılında PKK terör örgütünün liderinin yakalanması ve ardından PKK’nın farklı bir yönetim sürecine girmesidir. İkincisi, 2000 yılından itibaren organize suçlarla mücadele eden KOM biriminde önemli atılımlar yapılması, soruşturma kapasitesinin artırılması, yolsuzluktan arındırılması ve terörizmin en önemli finansman kaynaklarından biri olan uyuşturucuyla daha etkin bir şekilde mücadele vermeye başlamasıdır. Üçüncüsü ise 2000 yılı sonrasında Avrupa’da sentetik uyarıcı ve kokain kullanımının artması paralelinde eroin kullanımında durgunluk ve gerileme görülmesidir. Araştırma temel olarak aşağıdaki sorulara cevap aramaktadır: 1) Türkiye’de sağlamaktadır? terör örgütleri yoğun uyuşturucu trafiğinden nasıl finansman 2) 2000 yılı öncesinde ve sonrasında Türkiye’de narkoterörizm olgusu nasıl değişmiştir? 3) Bu konuda devlet politikası ve mücadele çalışmaları nelerdir? 4) Terörizmin uyuşturucudan finansmanının önüne geçmek için neler yapılabilir? Araştırma sürecinde veriler dört temel yöntemle toplanmıştır. i) terör örgütleriyle bağlantılı uyuşturucu olaylarının incelenmesi, ii) uzmanlarla mülakatlar, iii) ulusal/uluslararası kurumlarca yazılan raporların incelenmesi, ve iv) ulusal/uluslararası medya içerik taraması. Toplanan uzman mülakatları ve sanık ifadeleri sözel analiz yöntemi sürecinde öncelikle kodlara ayırılmış ve daha sonra bu kodlar sistematik olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca çalışmaya yardımcı olan istatistikçiler tarafından oluşturulan kapsamlı olay tablosuna tüm yakalamaların yeri, tarihi, şekli, şüphelileri, yakalanan uyuşturucu miktarı, türü ve terör örgütlerinin olaydaki rolü işlenmiştir. 10 Behsat Ekici, Phil, Williams, ve Ayhan Akbulut, “The PKK and the KDNs: cooperation, convergence or Conflict?” Strozier, Charles and Frank James, (Eds) The PKK: financial sources, social and political dimensions. Saarbrucken:VDM Verlag Publications, 2012.; Ahmet Pek ve Behsat Ekici, “Narcoterrorism in Turkey: The Financing of PKK-KONGRA GEL From Illicit Drug Business.”, Ozgur Nikbay ve Suleyman Hangerli (Eds) Understanding and Responding to the Terrorism Phenomenon: A Multi-Dimensional Perspective, NATO Science for Peace and Security Series, 2007 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı 2000 YILI ÖNCESİ VE SONRASINDA TÜRKİYE’DE TERÖRİZMİN UYUŞTURUCUDAN FİNANSMANINA GENEL BAKIŞ Türkiye jeostratejik konumu doğrultusunda uluslararası uyuşturucu trafiği açısından kilit bir konumda bulunmaktadır. Güvenlik kuvvetlerinin etkin mücadelesine rağmen Türkiye üzerinden yapılan uyuşturucu ticareti sürekli olarak artmakta ve çeşitlenmektedir.11 Geleneksel olarak transit bir konumda olan ülke, özellikle 2000 yılı sonrasında sentetik uyarıcılar, kokain, bonzai ve esrar açısından nihai pazar konumuna gelmiştir. Bu doğrultuda olay-şüpheli sayısında ve yakalanan uyuşturucunun miktarında 2000 yılı sonrasında önemli artışlar görülmüştür. 2006 yılında meydana gelen 10,548 uyuşturucu olayında 21,856 şahıs yakalanmıştır. 2006-2012 yılları arasında olay sayısı yaklaşık yedi kat artarak 83,133’e ulaşmış ve bu olaylarda 130.049 şahıs yakalanmıştır.12 Bu durum Türkiye’de uyuşturucu suçlarının hızlı bir tırmanış içerisinde olduğunu göstermektedir. Görülen bu yoğun uyuşturucu trafiği paralelinde çeşitli terör örgütleri 40 yıla yakın süredir Türkiye içerisinde faaliyet göstermekte ve ulusal güvenliği tehdit etmektedir. 1970’li yıllardan itibaren görülen sağ-sol çatışmaları ve 1984 yılından itibaren ülkeyi tehdit eden terör faaliyetleri 40,000’den fazla insanın ölümüne yol açmış, sosyo-ekonomik gelişimi frenlemiş ve ülke ekonomisine yaklaşık 1 trilyon dolar zarar vermiştir.13 Ülkeye bu denli büyük zararlar veren muhtelif terör kampanyalarının büyük miktarlı finansman sayesinde devam edebildiği görülmektedir. Birçok uzmana göre, uyuşturucu ticareti ülke içerisinde faaliyet gösteren terör örgütlerinin en önemli finansman kaynaklarından biridir.14 Türkiye’de terör örgütleri 1970’li yılların sonundan itibaren uyuşturucudan finansman sağlamaya başlamıştır. O yıllarda Avrupa’da giderek büyüyen eroin pazarı Türkiye’de faaliyet gösteren kaçakçılar açısından çok cazip hale gelmiştir.15 Afganistan ve İran’dan eroin ve bazmorfini alarak Türkiye üzerinden Avrupa’ya sevkiyatını organize eden büyük çaplı organize suç orgütleri oluşmuştur.16 1970’li yılların sonunda görülen iç çatışma sürecinde çok sayıda silaha ihtiyaç duyulmuştur. Bu çatışmalarda hem terör örgütleri hem de halk hızlı bir şekilde silahlanmıştır. Uğur Mumcu’nun belirttiği üzere yasadışı silahların Türkiye’ye getirilmesinde uyuşturucu organizasyonları üç şekilde kilit rol oynamıştır.17 Birincisi, ülkede görülen ekonomik sıkıntılara rağmen çatışma ortamında silah alımını finanse etmişlerdir. İkincisi, Türk mafyasının Balkanlar ve Avrupa’da kurmuş olduğu bağlantılar sayesinde yasadışı yollardan silah temin edilebilmiştir. Üçüncüsü, uyuşturucu organizasyonlarının 11 Behsat Ekici, “Uyuşturucu Maddenin Arz Boyutu: Uyuşturucu Madde Piyasası”, TUBIM (Eds). National Drug Report 2013. Ankara: KOM Yayınları, 2013. 12 A.g.e. 13 Servet Mutlu, “Ayrılıkçı PKK terörünün Ekonomik Maliyeti”, Terörizm ve Terörizmle Mücadele. Ankara: 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü, 2011. 14 Cengiz Erdinç, Overdose Türkiye: Türkiye’de eroin Kaçakçılığı, Bağımlılığı ve Politikalar, İstanbul: İletişim Yayınları, 2004.; Behsat Ekici, Phil, Williams, ve Ayhan Akbulut, “The PKK and the KDNs: cooperation, convergence or Conflict?” Strozier, Charles and Frank James, (Eds) The PKK: financial sources, social and political dimensions. Saarbrucken:VDM Verlag Publications, 2012 15 Cengiz Erdinç, Overdose Türkiye 16 Frank Bovernkerk ve Yücel Yeşilgöz, Türkiye’nin mafyası. İstanbul: İletişim Yayınları, 2000. 17 Mumcu U. (1983). Silah Kaçakçılığı ve Terör. Ankara: Tekin Yayınevi. 5 Behsat EKİCİ MİSAM kullanmış olduğu nakliye kanalları sayesinde temin edilen yasadışı silahlar ülkeye yakalanmadan sokulabilmiştir. 1980 Askeri Darbesinden sonra Türkiye’de terör örgütlerinin yapı ve faaliyetlerinde önemli dönüşümler görülmüştür. PKK en önemli milli güvenlik tehdidi olarak ortaya çıkmıştır. Ancak Türkiye’nin uluslararası eroin akışında kilit rolü değişmemiştir. Bu yıllarda Avrupa’da artan talep doğrultusunda Türkiye daha fazla uyuşturucu kaçakçılığına maruz kalmış ve giderek artan oranda yeni suç organizasyonları türemiştir.18 1980’li yıllarda güvenlik kurumları ortaya çıkan bu yeni tehdit konusunda hazırlıksız yakalanmışlardır. Kadrolarını genişletmek isteyen PKK ise önemli miktarda finansmana ihtiyaç duymuştur. Örgütün lojistik, silah ve propaganda giderlerinin önemli bir kısmı uyuşturucu ticaretinden elde edilen gelirle karşılanmaya başlamıştır.19 Daha sonradan pişman olan örgüt mensuplarının ifadelerine göre 1980’li yıllarda Lübnan’ın Bekaa Vadisine yerleşen PKK, Rıza Altun liderliğinde uyuşturucu ticaretine girişmiş, bu bölgedeki esrar üretiminde söz sahibi olmuş ve silah masraflarının önemli bir kısmını uyuşturucu parasından karşılamıştır. Lübnan’daki iç savaşın sona ererek uyuşturucuyla mücadele çalışmalarının artırılmasına paralel olarak PKK uyuşturucu faaliyetlerini Kuzey Irak ve İran’a kaydırmıştır.20 Bu çalışmada yapılan dosya analizlerine göre; 1990’lı yıllarda PKK’ya finans sağladığı gerekçesiyle Türkiye’de polis tarafından üzerine gidilen önemli uyuşturucu organizasyonları kendilerini devletin öldüreceğini iddia ederek Avrupa’dan sığınma istemişlerdir. Başlangıçta iltica hakkı alan organizasyonlar daha sonradan vatandaşlık kazanmışlardır. Bu şebekeler zamanla Avrupa’nın önemli ülkelerinde toptan ve perakende eroin pazarını ele geçirmişlerdir. 1984 yılından başlayarak TKP-ML, DHK/PC ve PKK militanlarından tespit edilebilen 380 olayda Tablo 1’de görülen yakalamalar yapılmıştır. Türkiye içerisinde toplam 32 ilde terör bağlantılı uyuşturucu yakalaması gerçekleştirilmiştir. Bağlantı hususunda iki kriter kullanılmıştır; i) Terör örgütü mensuplarının uyuşturucu operasyonlarında yakalanması, ii) Soruşturmalar sonucunda uyuşturucu ticaretinde PKK militanlarının rolü olduğunun tespit edilmesi. Bu yakalamalar İstanbul, Van, Hakkari, Diyarbakır ve Kocaeli illerinde yoğunlaşmıştır. 2000 yılı sonrasında terör örgütü mensuplarının karıştığı uyuşturucu olayı sayısında %78 oranında bir düşüş görülmektedir. Aynı şekilde eroin, bazmorfin, kokain, afyon sakızı, sentetik uyarıcı, aseton, eroin atığı, dietil eter ve HCL yakalamalarında kayda değer düşüşler görülmektedir. Bunun aksine esrar yakalamalarında %71, kenevir bitkisi yakalamalarında da %523 oranında artış görülmüştür. 2000 yılı sonrasında terör örgütlerinin eroin ticaretinden ziyade esrar ticaretinden finans sağladıkları görülmektedir. PKK terör örgütü esrarın Kürt gençlere satılmasını önlemek için Güneydoğu Anadolu Bölgesinde sert tedbirler aldırmaktadır. Ülke içerisinde PKK kontrolünde üretilen esrarın temel hedefi Türk kullanıcılardır. PKK esrar ticaretinden sadece finansman sağlamamakta aynı zamanda Türk gençlerinin uyuşturulmasına da çalışmaktadır. 18 Cengiz Erdinç, Overdose Türkiye KOM. Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor), 2005.; Erdinç, Overdose Türkiye. 20 KOM. Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor), 2005 19 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı Tablo 1: 2000 Yılı öncesi ve sonrasında terör örgütü bağlantılı uyuşturucu yakalamaları 2000 yılı sonrasında narkoterör olaylarında görülen azalmanın iki temel sebebi olduğu değerlendirilmektedir. Birincisi, terör örgütleri uyuşturucu ticaretinde daha uzman hale geldiğinden yakalama oranının düşmesidir. İkincisi, örgütler Güney Rotası ve Kuzey rotası gibi alternatif güzergahlar kullanarak Türkiye’yi bypas etmeyi başarmışlardır. Türkiye’de terör örgütlerinden esrar ve kenevir bitkisi yakalamalarında görülen hızlı artışın da iki temel sebebi olduğu görülmektedir. Birincisi, Türkiye genelinde esrar talebinde görülen hızlı artışın yerel üretimle karşılanmaya çalışılmasıdır. Nitekim ulusal esrar yakalamaları 2008 yılında 39 ton iken 2012 yılında 152 tona yükselmiştir.21 İkincisi ise özellikle 2012 yılı sonrasında Diyarbakır kırsalında bulunan kenevir tarlalarına müdahale edilerek yüksek miktarlarda yakalamalar yapılmasıdır. Yapılan dosya analizleri PKK, DHKP/C ve TKP-ML’nin 1980’li yıllardan itibaren çok sayıda ülkede uyuşturucu konusunda faaliyet göstermeye başladığını göstermektedir. Yurtdışında bu örgütlerin militanlarından ilk uyuşturucu yakalamaları 1984 yılında gerçekleşmiş ve Yunanistan’da bir olayda 5 kg, Almanya’da ise 2 olayda toplam 67 kg eroin ele geçirilmiştir.22 İlerleyen aşamalarda örgütten uyuşturucu yakalamaları tüm Avrupa sathına yayılmıştır. Yapılan dosya analizlerinde üç örgütün militanlarından yurtdışında toplam 21 ülkede uyuşturucu yakalaması yapıldığı görülmektedir (Yunanistan, Almanya, Belçika, 21 Behsat Ekici, “Uyuşturucu Maddenin Arz Boyutu: Uyuşturucu Madde Piyasası”, TUBIM (Eds). National Drug Report 2013. Ankara: KOM Yayınları, 2013. 22 Olay 1; Olay 2; Olay 3 7 Behsat EKİCİ MİSAM Avusturya, Bulgaristan, Danimarka, Fransa, Hollanda, İngiltere, İsveç, İtalya, K.K.T.C., Kanada, Norveç, Romanya, Slovenya, Suriye, Venezuella ve Yunanistan). Yurdışında meydana gelen toplam 97 olayda 302 PKK mensubu yakalanmıştır. Bahse konu örgüt mensuplarından 1,663 kg eroin, 33 kg esrar, 9.9 kg kokain, 277,600 sentetik uyuşturucu tableti, 600 gram bazmorfin ve 263 gram paracetamol ele geçirilmiştir. Yurtdışında yapılan yakalamaların %98’inden fazlası PKK militanlarından yapılmış, DHKP/C ve TKP-ML terör örgütlerinden yurtdışında sınırlı miktarda uyuşturucu ele geçirilmiştir. PKK terör örgütünden uyuşturucu yakalayan ülkelerin başında Almanya gelmektedir. Dosya taramasından tespit edilebildiği kadarıyla Alman makamlarının yaptığı 51 planlı çalışmada toplam 169 PKK mensubu uyuşturucu ticaretinden tutuklanmış, bu operasyonlarda 738 kg eroin, 33 kg esrar, 5.6 kg kokain, 600 gram bazmorfin ve 263 gram paracetamol ele geçirilmiştir. Almanya’dan sonra PKK militanlarından en çok uyuşturucu yakalayan ülkelerin başında İngiltere, Moldova, Hollanda, Romanya ve İtalya gelmektedir. Türkiye ve Avrupa’da PKK terör örgütüne yardım ve yataklık yapmaktan kaydı olan binlerce şahıs değişik uyuşturucu suçlarından yakalanmıştır. Ancak bunların verileri sağlıklı bir şekilde tutulamamıştır. Narkoterör projesi ekibi tarafından uyuşturucudan kaydı olan şahısların terör kaydı sorgulanmıştır.23 Sorgulamalar 1986-2008 yılları arasında uyuşturucudan kaydı olan 3,779 şahsın aynı zamanda terör kaydı bulunduğunu göstermiştir. Tablo 1’de rapor edilen 380 olayın birçoğunda bireylerin PKK adına eylem yapma, lojistik destek sağlama suçundan hapis yattığı ve uyuşturucu ticaretini örgüte finans sağlamak için yaptığı görülmüştür. Birlikte hapis yatanların birçoğunun cezaevinde uyuşturucu ticaretini nasıl yapacakları ve yakalanmayacakları konusunda ortak strateji geliştirdikleri ve dışarı çıktıktan sonra müşterek olarak uyuşturucu ticaretine devam ettikleri tespit edilmiştir. Zaman zaman terör örgütlerinin sığınak ve barınaklarından önemli miktarlarda uyuşturucu ele geçirilmiştir. Narko-terörizm projesi kapsamında derlenebilen 380 olaydan 61’inde uyuşturucu PKK’nın sığınak ve barınaklarında yakalanmıştır. Örneğin 28 Aralık 1996 tarihinde Diyarbakır Kocaköy mevkiinde güvenlik kuvvetleri tarafından bir PKK sığınağında 156 kg esrar yakalanmıştır.24 1995 yılında Hakkari’de bir PKK sığınağında çok sayıda örgütsel doküman, silah-mühimmat ve kışlık erzakla birlikte 850 kg toz esrar yakalanmıştır.25 Daha güncel bir olayda 17 Ocak 2013 tarihinde Van-Başkale ilçesinde bir PKK sığınağı içerisinde 7 kg esrar yakalanmıştır.26 Türkiye’de ve yurtdışında son 30 yıllık süreçte (1984-2014) bu üç terör örgütünden yakalanan uyuşturucunun ekonomik değeri hesaplandığında 3.2 Milyar TL’yi geçmektedir (Tablo 2).27 Dünyada ülkelerin geçen uyuşturucuyu yakalama oranı %1 ile %20 arasında 23 Narkoterör Projesi 2003 Yılında KOM Daire Başkanlığında başlatılmıştır. Proje grubunun amacı Türkiye’de terör bağlantılı uyuşturucu olaylarının dökümünü tutmak, bilgi ve belgeleri arşivlemektir. İstendiğinde üst düzey görevlilere raporlar ve değerlendirmeler sunulmaktadır. Bu projeye tarafımca 2013 yılına kadar başkanlık yapılmıştır. 24 Olay 244. 25 Olay 167. 26 Olay 374. 27 Türkiye’de daha önce Dr. Sedat Yetim Tarafından PKK terör örgütünün 1999 yılına kadar uyuşturucudan kazandığı para hesaplanmıştır. Dr. Yetim toptan örgütten yakalanan paranın toptan piyasada 202 milyon dolar, Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı değişmektedir; ancak genelde %10 kabul gören standarttır.28 Bu durumda eğer yakalama oranı %10 olarak kabul edilirse, bahsi geçen terör örgütlerinin son 30 yılda uyuşturucudan kazandığı rakam 32 milyar TL’ye çıkmaktadır. Hesaplamalar uyuşturucunun toptan piyasa fiyatı üzerinden değerlendirilmiştir. Perakende fiyat üzerinden değerlendirilirse rakam birkaç kat artacaktır. Ayrıca, PKK, TKP-ML ve DHKP/C sadece Türkiye sınırları içerisinde değil İran, Irak, Suriye, Lübnan ve Avrupa ülkelerinde uyuşturucu ticareti yapmaktadır. Maalesef yurtdışında bahsi geçen örgüt mensuplarından yakalanan uyuşturucu çoğu kez kurumlarımıza bildirilmemektedir. Türkiye dışında yapılan yakalamalar dahil edildiğinde terör örgütlerinin son 30 yılda uyuşturucudan kazancının 50 milyar TL’nin altında olmadığı rahatça söylenebilir. Bu rakam dünyada tüm terör örgütleri için çok muazzam bir miktardır. Aynı zamanda, Türkiye’de terör örgütlerinin 30-40 yıl boyunca faaliyetlerine sürekli olarak devam edebilmesini açıklamak açısından önemli bir faktördür. Tablo 2: Terör örgütlerinden yakalanan toplam uyuşturucucu miktarı (1984-2014), Uyuşturucu fiyatları ve tahmini olarak terör örgütlerinin kazancı 29 perakende olarak ise 3,9 milyar dolar ettiğini ortaya koymuştur. Bkz. Sedat Yetim, Karaparanın Aklanması, Boyutları ve Mafyokrasi, Ankara:Şeyma Yayınevi, 2000. 28 UNODC, Global Afghan Opium Trade: A Threat Assessment, Vienna: United Nations Publications, 2011 29 2 Uyuşturucu fiyatları ülkenin değişik kesimlerinde değişmektedir. Tablo 1 yaklaşık rakamları göstermektedir. TUBİM’in ulusal uyuşturucu fiyatlandırma projesinde üst ve alt fiyatların yaklaşık olarak ortalaması alınarak hesaplanmıştır. Ayrıca uyuşturucu tahkikatlarından elde edilen bilgiler de dikkate alınmıştır. Perakende pazarındaki fiyatlar dikkate alınmamıştır. Alınması durumunda terör örgütlerinin elde ettiği hesaplanan miktar birkaç kat artacaktır. 9 Behsat EKİCİ MİSAM Terör örgütlerinin intihar bombacılarını eyleme gönderirken yoğun miktarda uyuşturucu verdikleri birçok olayda ortaya çıkmıştır. Bu olaylar hem 2000 yılı öncesinde hem de sonrasında meydana gelmiştir. Örneğin 30 Temmuz 1998 tarihinde Sivas ili Hafik İlçesinde dur ihtarına uymayan kadın terörist el bombası atarak kaçmıştır.30 Açılan ateş sonucu yaralanan kadının üzerinden bomba tertibatı ve bir şırıngalık eroin çıkmıştır. Daha güncel bir olayda 19 Ağustos 2012 tarihinde Diyarbakır TEM ekiplerince üzerinde bomba düzeneği olan bir kadın yakalanmıştır.31 Bomba düzeneğinin yanısıra tuzaklanmış el bombaları da bulunmuştur. Kadının uyuşturucu madde aldığı tespit edilmiştir. PKK/KCK TERÖR ÖRGÜTÜNÜN UYUŞTURUCUDAN FİNANSMANI 2000 YILI ÖNCESİ VE SONRASINDA Türkiye’de uyuşturucudan finans sağlayan terör örgütlerinin başında PKK/KCK terör örgütü gelmektedir. 1970’li yılların ortasından bu yana terör örgütü mensupları ile uyuşturucu (özellikle eroin) organizasyonlarının aynı bölgede faaliyetlerini yoğunlaştırdıkları görülmektedir. Hem terör hem de uyuşturucu organizasyonlarının aynı bölgeden eleman temin ettikleri görülmektedir. Bu durum motivasyonu görünüşte farklı olan iki organizasyon üyeleri arasında çok önemli akrabalık bağları olduğunu ve bu yakınlığın ileriki aşamalarda etkileşimi devam ettirdiğini ortaya koymuştur. Başlangıçta uyuşturucu organizasyonlarından, faaliyetlerine göz yumma ve güvenliklerini sağlama karşılığı komisyon alan PKK, uyuşturucu madde kaçakçılığının sağladığı kazancın büyüklüğü anlayınca bizzat bu işin içinde yer almayı tercih eder olmuştur.32 Örgütün 3. Kongresinden sonraki yapısal dönüşümü PKK’nın finansal ve ekonomik alt birimlerinin daha işlevsel bir yapıya bürünmesini sağlamıştır. Bu kongrede alınan kararlar doğrultusunda Avrupa, Suriye ve İran’da bulunan birçok PKK militanının yeri değiştirilerek örgütün mali kanadında istihdam edilmiştir.33 Örgütün mali kanadı özellikle 2001 yılındaki KARSAZ toplantısından sonra daha sistematik ve sofistike bir yapıya bürünmüştür.34 Bu süreçten sonra PKK birçok Kürt işadamını ve kaçakçıyı haraca bağlamıştır. Bu süreçte PKK hücrelerinin güçlük çekmeden uyuşturucu ticaretine adapte oldukları gözlemlenmiştir. PKK’nın mali kanadında ve uyuşturucu hücrelerinde görevlendirilen militanlar özel eğitime tabi tutulmuştur. Uyuşturucu işinde görevlendirilen militanlar askeri ve siyasi kanattan ayrı tutularak direk bölge lideri ve mali sorumluya bağlı olarak çalışmalarına devam etmiştir.35 Zaman içerisinde PKK daha çok suç örgütü görüntüsü vermeye başlamış ve uyuşturucu ticaretinden sorumlu olan hücreleri hızla genişlemiştir.36 Bu hücrelerin üyeleri genelde terör 30 Sabah Gazetesi, 31 Temmuz 1998. Hürriyet Gazetesi, 20 Ağustos 2012 32 Behsat Ekici, Phil, Williams, ve Ayhan Akbulut, “The PKK and the KDNs: cooperation, convergence or Conflict?” 33 Emin Demirel, Gecmisten Gunumuze PKK ve Ayaklanmalar. Istanbul: IQ Kültür Sanat Yayincilik. 2005. 34 KOM. Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor), 2005 35 A.g.e 36 Behsat Ekici, Phil, Williams, ve Ayhan Akbulut, “The PKK and the KDNs: cooperation, convergence or Conflict?” 31 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı kaydı bulunmayan, kanun uygulayıcı birimler tarafından aranmayan militanlar arasından seçilmiştir. Ancak bazı olaylarda üst düzey PKK militanlarının uyuşturucu sevkiyatı esnasında yakalandığı görülmektedir. Örneğin 13.07.1984 tarihinde Almanya’nın Frankfurk şehrinde 32 kg eroin yakalanmıştır. Operasyon kapsamında PKK bünyesinde “Albay” rütbesiyle görev yapan Mehmet Şerif Baybaşin sevkiyatı koordine ettiği gerekçesiyle Alman polisi tarafından tutuklanmıştır.37 Daha güncel olarak 2008 yılında Moldova Polisi tarafından gerçekleştirilen 200 kg eroin yakalamasında PKK’nın Moldova sorumlusu olan Murat Cernit tutuklanmıştır. 38 2000 yılı öncesi ve sonrasında meydana gelen birçok olayda PKK terör örgütü mensuplarının veya kaçakçıların üzerinden para makbuzları çıkmıştır. Örneğin 26.01.1995 günü Diyarbakır Bismil bölgesinde faaliyet gösteren bir organizasyona karşı düzenlenen operasyonda yün çoraplar içerisine gizlenmiş halde 20 kg toz esrar ele geçirilmiştir.39 Olayda tutuklanan şahıslardan birinin üzerinden PKK terör örgütüne ait üzerinde “MAKBUZE MEHANETİ A ERNK” yazan bir makbuz ile 19,820,000 TL para çıkmıştır. 26 sayfalık makbuzda PKK adına toplanan paraların dökümü bulunmuştur. Yürütülen tahkikatlar PKK hücresinin uyuşturucu satarak ve örgüt adına haraç alarak örgüte finansman sağladıklarını ortaya koymuştur. Çoğunluğu 1990’lı yıllarda olmak üzere PKK’ya ait 61 hücre evi ve sığınakta uyuşturucu ele geçirilmiştir. Ayrıca muhtelif zamanlarda çatışma sonrası vurulan örgüt mensuplarından silah ve mühimmatla birlikte uyuşturucu yakalanmıştır. Örneğin, 06.05.1995 günü Güvenlik Kuvvetleriyle Beytüşşebap Terzitepe bölgesinde çatışmaya giren teröristlerden 3’ü ölü, 1’i yaralı 2’si ise sağ olarak ele geçirilmiştir.40 Teröristlerden çeşitli miktarlardaki silah ve mühimmatın yanı sıra 17 kg. toz esrar ele geçirilmiştir. Bazı olaylarda PKK mensuplarının parmak izleri ve örgüt mühürleri uyuşturucu paketlerinin üzerinden çıkmıştır. Örneğin 07.03.2003 tarihinde faili meçhul olarak 13 paket içerisinde toplam 12,600 gram gelen esrar maddesi ele geçirilmiştir.41 Koli bantları üzerinden alınan parmak izlerinin incelenmesi sonucunda, parmak izlerinin L.K. isimli şahsa ait olduğu tespit edilmiştir. L.K.’nin parmak izlerinin daha önce PKK adına faaliyet gösterirken yakalandığı bir soruşturma kapsamında alındığı, L.K.’nin örgüt adına yoğun faaliyetlerde bulunduğu ve lojistik destek sağladığı ortaya çıkmıştır.42 1993 yılında gerçekleşen başka bir olayda Türkiye’den Hollanda’ya gönderilen bir teneke bal içerisinde 2 kg eroin ele geçirilmiştir.43 Balın Türkiye’de göndericisi olan O.A.’nın evinde yapılan aramada Tarsus ERNK temsilciliği mühürlü yardım fişleri, aidat fişleri, Hollanda’ya gönderilmek üzere hazırlanmış başka bir torba ile çok sayıda örgütsel doküman ele geçirilmiştir. PKK uyuşturucu ticaretinde birçok etnik gruptan organizasyonla işbirliği yapabilmektedir. Eroin imalatı ve temininde PKK’nın en önemli ortağı İranlı uyuşturucu organizasyonlarıdır. 37 Olay 3 Olay 352 39 Olay 216 40 Olay 187 41 Olay 326 42 Olay 326 43 Olay 67 38 11 Behsat EKİCİ MİSAM Uyuşturucu ticaretinden yakalanan veya pişman olarak örgütten ayrılan birçok şahıs ifadesinde PKK’nın İranlı organizasyonlarla Kuzeybatı İran’da eroin imalatı yaptıklarını, İranlıların PKK’ya ucuza uyuşturucu temin ettiğini, eroinin Türkiye içerisine sokulmasında ortak hareket ettiklerini ve elde edilen karı paylaştıklarını ifade etmiştir. 44 Yapılan dosya analizleri PKK’nın Avrupa sokak piyasasında da yerli gruplarla işbirliği yaptığını göstermektedir. Başta İngiltere, Hollanda, Almanya, Romanya ve Avusturya olmak üzere Avrupa ülkelerinde dağıtım aşamasında yerli organizasyonlarla işbirliği yapmakta ve karı paylaşmaktadır. İran, Türkiye ve Avrupa’da uyuşturucu imal ve ticaretinden haraç alma İlk yıllarda PKK'nın uyuşturucu ticaretindeki rolü büyük ölçüde Türkiye-İran sınırından geçen uyuşturucu kaçakçılarını vergilendirme ve haraca bağlama ile sınırlı kalmıştır. Zamanla PKK’nın aynı bölgede faaliyet gösteren uyuşturucu organizasyonlarıyla coğrafi birlikteliği iki grup arasındaki etkileşimi artırmıştır. Türkiye-İran sınırı boyunca konumlanmış olan PKK hücreleri yasadışı maddelerin akışını kontrolüne ve kaçakçıları vergilendirmesine olanak sağlamıştır. Yapılan dosya analizleri PKK terör örgütünün uyuşturucu kaçakçılarından 2000 yılı öncesinde ve sonrasında haraç almaya devam ettiğini göstermiştir.45 Gerek örgüt mensuplarının gerekse uyuşturucu kaçakçılarının örtüşen ifadeleri, PKK’nın uyuşturucu kaçakçılarından iki şekilde komisyon aldığını göstermektedir. Birincisi sınır bölgelerinden örgüt tarafından oluşturulan yasadışı “gümrük” noktalarında kilo başına alınan vergilerdir. 2000 yılı öncesinde kilo başına alınan haraç 1000 Alman Markı veya toplam değerin %10’u şeklindedir. 2000 yılı sonrasında ise haracın daha çok dolar bazında alındığı ve eroinden 50-65 dolar, bazmorfinden ise 25-35 dolar kilo başı vergi alındığı görülmektedir.46 Vergi alındıktan sonra “Arkadaşın Vergisini Aldık” ifadesi ve HPG mührü bulunan makbuzlar verilerek çifte vergilendirmenin önüne geçilmeye çalışılmıştır. Bu gerçek yakalanan onlarca örgüt mensubu ve uyuşturucu kaçakçısının ifadesinde net bir şekilde belirtilmiştir. Son olarak daha önce uzun süre PKK’nın İran sınırındaki sözde gümrük kapılarında çalışan ve 2009 yılında kendiliğinden gelerek güvenlik güçlerine teslim olan bir şahıs PKK’nın vergilendirme politikası konusunda çok detaylı bilgiler vermiştir. Şahısla daha sonradan yapılan mülakatta uyuşturucudan elde edilen komisyonun Yüksekova geçişinde bulunan sadece 4 sınır kapısında yıllık yaklaşık 2 milyon Euro olduğu ifade edilmiştir.47 İkincisi ise PKK’nın bölgelerinde bulunan önemli uyuşturucu organizasyonlarından yıllık olarak aldığı “Vatandaşlık Vergisi”dir. PKK uzun yıllar süren etkileşim neticesinde bölgede faaliyet gösteren uyuşturucu organizasyonlarının yapısı, faaliyetleri ve yıllık gelirleri hakkında kayda değer istihbarata sahip olmuştur. Özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu 44 Olay 48; Olay 95; Olay 253. Olay 229, Olay 365. 46 PKK Vergi Noktasında görev alan ve sonradan teslim olan bir şahısla mülakat, 30 Nisan 2011 47 PKK Vergi Noktasında görev alan ve sonradan teslim olan bir şahısla mülakat, 30 Nisan 2011. 45 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı bölgesinde PKK’dan habersiz uyuşturucu ticareti yapmak oldukça zor hale gelmiştir. Köylerde esrar eken veya uyuşturucu ticareti yapanlar derhal PKK Köy sorumluları tarafından tespit edilmekte ve vergi vermemeleri durumunda giderek artan oranda şiddete maruz kalmaktadırlar. Alınan vergiler uyuşturucu organizasyonlarının yıllık gelirinin tahmini hesaplamasına dayanmaktadır. Yapılan dosya analizleri PKK’nın 1990’lı yıllarda yüklü miktarda uyuşturucu kaçakçılığı yapan başta Baybaşin, Cantürk, Buldan, Soytaş, Kıtay, Sitoçi, Yıldırım, Hidayet, Koylan, Ay ve Konuklu aileleri olmak üzere birçok organizasyondan düzenli olarak bağış adı altında haraç aldığını ortaya koymuştur. PKK yöneticileri vergi ödemeyen uyuşturucu organizasyonu liderleri hakkında ölüm, sevkiyata el koyma, polise ihbar etme gibi değişik yaptırımlara başvurmuştur. Yapılan dosya ve ifade analizleri PKK’nın kaçakçıların yanısıra Yüksekova, Başkale ve İran’da yapılan yasadışı eroin imalatından da yaklaşık %10 oranında komisyon aldığını göstermiştir. Örneğin 1998 yılında Van Başkale’de 200 kg eroinle yakalanan N.Y ve M.S.A isimli şahısların Başkalenin kırsal kesimlerinde düzenli olarak eroin üretimi yaptıklarını, her üretimden PKK’nın payının ayrıldığını, son iki üretimde sonra 10’ar bin mark (toplam 20,000 mark) paranın İranlı bir şahıs aracılığıyla örgüt liderlerine ulaştırıldığı ortaya çıkmıştır.48 Şahısların ifadelerinden bölgede PKK’ya komisyon vermeden eroin üretiminin mümkün olmadığı anlaşılmıştır. PKK’nın uyuşturucu vergilendirmesi sadece Türkiye-İran sınırı ile kısıtlı kalmamış, zaman içerisinde tüm Balkan Rotasına ve Avrupa pazarlarına yayılmıştır. 1990’ların ortalarında güvenlik güçlerinin genel baskısı sonucu birçok uyuşturucu baronu operasyon merkezlerini Türkiye’den Avrupa’ya taşımak zorunda kalmıştır. Eş zamanlı olarak Avrupa’daki PKK hücrelerinin yaygınlaşması iki grup arasındaki etkileşimin artmasını sağlamıştır. PKK’nın büyük uyuşturucu kaçakçılarının yanı sıra sokak dağıtıcılarını da vergilendirmeye başladığı Avrupa’daki birçok güvenlik kurumunca bildirilmesinin yanı sıra yakalanan PKK militanı ve uyuşturucu tacirinin ifadeleriyle doğrulanmıştır. Güneydoğu Anadolu bölgesinde artan kenevir ekimi ve PKK’nın rolü 1980’li yıllarda PKK Türkiye, İran ve Suriye’nin kırsal bölgelerinde yapılan kenevir ekimini vergilendirmekle yetinmekteydi. Ancak 1990’lı yılların başından itibaren örgütün büyümesi ile birlikte PKK bu bölgelerdeki kenevir ekimini doğrudan kontrol etmeye başlamıştır. Bu süreçte örgüt militanları sözde “Kürt bağımsızlık” hareketi adına köylüleri kırsal bölgelere kenevir ekimine zorlamıştır. PKK belirlenen köylülere belirli bir alanda belirli bir miktarda kenevir ekmeleri ve hasat sezonunda elde edilen esrarı PKK’ya teslim etmeleri yönünde baskı kurmuştur. Özellikle 1990’lı yıllarda yapılan birçok terör operasyonunun olay tutanakları PKK’nın elde edilen esrarı Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin dağlık kesimlerinde bulunan örgüt sığınaklarında sakladığını ortaya çıkarmıştır. 1990’lı yıllar boyunca güvenlik birimleri 48 Olay 275. 13 Behsat EKİCİ MİSAM PKK sığınak ve hücre evlerinden 23 tonun üzerinde kenevir ele geçirmiştir.49 Bu yakalamalar anılan dönemde sürekli olarak artmış ve 1993-1997 yılları arasında zirve yapmıştır. Terör örgütünün 1990’lı yıllarda kenevir ekiminden finansman sağladığı, kenevir ekiminden tutuklanan çok sayıda şahıs tarafından ifade edilmiştir. Bu şahıslar örgütün kenevir ekimini teşvik ettiğini, dağlık bölgelerde köylülere kenevir ektirdiğini ve hasat sonunda gelerek belirli bir komisyon aldıklarını ifade etmiştir.50 Ayrıca örgütün mevcut olarak kenevir ekimi yapan şahısları da tespit ederek belirli bir komisyon aldığı ve bunun karşılığında koruma önerdiği beyan edilmiştir. 1990’lı yıllarda muhtelif PKK sığınaklarından kenevir tohumu ele geçirilmiştir. Yakalanan bazı şahıslar köylerine başlangıçta tohumların PKK militanları tarafından getirilerek dağıtıldığını ve sezon sonunda tohum verilen köylülerden belirli miktarlarda paralar alındığını ifade etmiştir.51 Birkaç ifadede PKK’nın tohum sağlaması durumunda örgüt sempatizanlarının yetiştirmiş olduğu esrarın gelirinin 2/3’üne el koyduğu geriye kalan 1/3’ünü ise yetiştiriciye bıraktığı beyan edilmiştir.52 2012-2013 yılında yapılan operasyonlar kırsal kesimlerde yüksek miktarda kendiliğinden yetişen esrar olduğunu göstermiştir. Yabani esrarın bu derece çoğalmasının temel nedeni PKK tarafından 1990’lı yıllarda dağıtılan tohumların rüzgârla tüm bölgeye yayılmış olmasıdır. Türkiye’de 2000 yılı sonrasında kenevir üretimi ve ekiminde büyük bir artış görülmektedir. Özellikle 2013 yılında tüm zamanların rekoru kırılarak yaklaşık 274 ton esrar yakalanmıştır. 2012-2013 yılında Emniyet ve Jandarma tarafından yapılan ortak çalışmalar özellikle Diyarbakır ili kırsalında örgütün desteği ve korumasında geniş çaplı kenevir ekimi yapıldığını ortaya koymuştur. Güneydoğu Anadolu’da esrar üretiminin hızla artmasında PKK’nın rolü büyüktür. PKK esrarı hem gelir elde etmek hem de batı illerine sevk ederek Türk nüfusunu uyuşturmak amacıyla ürettirmektedir. PKK Kürt nüfusunun zehirlenmesini önlemek amacıyla Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde esrar içen ve torbacılık yapan şahıslara oldukça sert yaptırımlar uygulamaktadır.53 2012 yılından itibaren PKK/KCK terör örgütü tarafından Diyarbakır kırsalında yaptırılan kenevir ekimine karşı ortak operasyonel çalışmalara başlanmıştır. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü (KOM, İstihbarat Şubeleri) ve Jandarma Komutanlığınca yürütülen çalışmalar neticesinde kırsal bölgede geniş alanlarda kenevir ekimi yaptırıldığı, kenevir tarlaları için sulama sistemleri kurulduğu, bazı tarlaların başına bekçi kulübesi yapılarak sürekli gözetlendiği tespit edilmiştir.54 Kenevir tarlaları havadan helikopter yardımı ile fotoğraflanmış, konumları belirlenmiş ve ardından koordineli bir şekilde harekat başlatılmıştır. 2012 sonrasında yapılan bazı önemli operasyonlar şu şekildedir. Diyarbakır kırsalında 2012 ve 2013 yıllarında yapılan imha çalışmaları sırasında PKK militanları tarafından güvenlik güçlerine uzun namlulu silahlarla ateş açılmıştır. Örgütün 49 KOM. Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor), 2005 Olay 195; Olay 334; Olay 356. 51 Olay 334; Olay 356. 52 Olay 146. 53 Doğubeyazıtta görev yapmış bir Emniyet Görevlisi ile mülakat 8 Ağustos 2013 54 Olay 373; Olay 374; Olay 377. 50 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı önemli gelir kaynaklarından olan kenevir ekim alanlarının yok edilmesinin önüne geçmek ve güvenlik güçleri tarafından yakalanan 3 ton esrarı geri almak amacıyla 24 Mayıs 2013 tarihinde Diyarbakır Ortaç Köyü ve Mahle mezrasında yerel halk ayaklandırılmıştır.55 Bölgede bulunan Jandarma birliklerine öncelikle “el konulan uyuşturucuyu geri verin yoksa çatışma çıkar” şeklinde tehdit edilmiş ardından bu istek kabul edilmeyince taş yağmuruna tutulmuştur.56 Tablo 3: 2012-2013 Yıllarında Diyarbakır Kırsalında PKK kontrolündeki kenevir tarlalarına karşı Emniyet ve Jandarma tarafından yapılan bazı operasyonlar. Tablo 3’ten anlaşılacağı üzere PKK militanları sadece kenevir ektirmekle kalmayıp toplanan kenevir bitkisinin piyasada satılabilmesi için esrar üretimi aşamasında da rol oynadıkları görülmektedir. Bu süreçte esrarın zaman zaman mağara tarzı barınaklara depolandığı, elekten geçirildiği, paketlendiği anlaşılmaktadır.57 Bu mağaralar gerek PKK 55 Haberdokuz, 24 Mayıs 2013. Haberdokuz, 24 Mayıs 2013. 57 Olay 373. 56 15 Behsat EKİCİ MİSAM militanları gerekse PKK tarafından silah ve mühimmat sağlanan sempatizanlar tarafından korunduğu gözlemlenmiştir. Nitekim yüklü miktarda esrar ele geçirilen birçok mağarada Kalaşnikof tüfek ve mühimmat ele geçirilmiştir.58 Kubar ve toz hale getirilen esrar daha sonra PKK militanları tarafından Diyarbakır’dan başta İstanbul olmak üzere batı illerine sevk edilmektedir. En güncel olarak Jandarma tarafından 18 Aralık 2014 tarihinde Diyarbakır’ın Hazro ilçesi Çitlibahçe köyünde bir eve yapılan baskında PKK tarafından işletilen bir patlayıcı ve silah imalathanesi ele geçirilmiştir.59 İmalathane içerisinde 17 uzun namlulu silah, yüksek miktarda patlayıcı madde, 50 kg toz esrar ve bir torna tezgahı ele geçirilmiştir.60 Kırsal alanlarda kenevir ekimi yapan birçok şahıs ifadesinde PKK/KCK terör örgütü mensuplarının dağdan indiklerinde kendi evlerinde kaldıklarını, örgüt elemanlarına yiyecek ve barınak sağladıklarını beyan etmiştir.61 Yapılan dosyaların analizinden esrar ekimi yapanlarla genelde PKK’nın tim komutanlarının muhatap olduğu, esrar üreticilerinin bu komutanlardan çok korktuğu, hiçbir şekilde devletle işbirliğine veya ihbara yanaşmadıkları, ancak yüksek miktarda esrarla yakalanınca paniğe kapılarak PKK tim komutanının ismini verdikleri görülmüştür.62 Bölgede çalışan emniyet görevlileri ile yapılan mülakatlarda; kenevir ekimi yapan ailelerin giderek zenginleştiği, yoğun bir şekilde araba ve gayrimenkul alımına yöneldikleri, PKK’ya yardım ettikleri için örgüt yöneticileri tarafından kıymet verildiği, kenevir ekmeyenlerin ekenlere kıyasla ekonomik durumlarının kötüye gittiği, aile bireylerinin alım gücünü yükseltmek amacıyla aile reisine psikolojik baskı yaptıkları ifade edilmiştir.63 Eroin üretimi, laboratuarlar ve ara kimyasalların kaçakçılığı 1990’lı yılların başında Türkiye’de bazmorfini eroine dönüştüren ve eroinin saflık derecesini değiştiren çeşitli laboratuvarlar ele geçirilmiştir. Bu laboratuarlar genellikle Hakkari ili Yüksekova ilçesi ile İstanbul çevresinde yoğunlaşmıştır. PKK terör örgütü mensuplarının her iki bölgede faaliyet gösteren laboratuarları işletenler hakkında bilgi sahibi olduğu ve zaman zaman eroin üretimi sürecine müdahil olduğu gözlemlenmiştir.64 PKK’nın bazmorfinden eroin üretmesinin iki temel sebebi bulunmaktadır. Birincisi, ucuz fiyata alınan bazmorfin işlenerek eroine dönüştürüldüğünde fiyatı katlanarak artmaktadır. 1000 gram bazmorfinden 1100 gram eroin elde edilebilmektedir. Kullanılan ara kimyasalların fiyatı ise oldukça uygundur (Kilogram fiyatı 30-200 TL) . İkincisi, örgüt laboratuvar sürecini kontrol ettiği zaman eroinin saflığını istediği gibi ayarlayabilmekte ve müşteri taleplerine göre üretim yapabilmektedir. 2000 yılı öncesinde PKK tarafından Tekirdağ, Hakkari ve İstanbul illerinde işletilen üç labaratuvar ele geçirilmiştir. KOM 2005 raporuna göre, bu laboratuarlar PKK mensubu 58 Olay 373. Hürriyet Gazetesi, “PKK Dağ Başında Bomba Üretim Tesisi Kurmuş”, 18 Aralık 2014. 60 A.g.e. 61 Olay 148. 62 Olay 107; Olay 147. 63 Diyarbakır eski KOM yöneticisi ile mülakat 7 Aralık 2013. 64 Olay 184, Olay 320. 59 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı Konuklu ailesi tarafından işletilen bir çiftlikte yer almaktaydı.65 Yürütülen tahkikatlar Konuklu ailesinin PKK adına bir eroin kaçakçılığı ve kara para aklama hücresi gibi hareket ettiğini göstermiştir.66 Ailenin bir kısmının PKK adına silahlı eylemlere katılırken diğer bireylerinin ise uyuşturucu üretimi ve kaçakçılığı yaparak örgüte finansman sağladığı tespit edilmiştir. Bu olaylardan birinde 4 Aralık 1998 tarihinde PKK güdümünde faaliyet gösteren HADEP’in Maltepe sorumlusu olan F.D.’nin kontrolündeki bir eroin laboratuvarı ele geçirilmiştir.67 Bu olayda F.D.’den başka 4 PKK mensubu ile birlikte 12 kg eroin ve 27 kg bazmorfin karışımı yakalanmıştır. Bir diğer olayda 1994 yılında Hakkari ili Yüksekova ilçesinde bir çiftlik evinde güvenlik kuvvetleri tarafından yürütülen teknik-fiziki takip neticesinde bir laboratuvar, kalaşnikof silahlar, 40 adet bazmorfin torbası, 6 bidon asetik anhidrit ve 36 kg eroin ele geçirilmiştir. Yürütülen tahkikatlar laboratuvarı işleten şahısların PKK üyesi olduklarını, içlerinden K.B.’nin daha önce yüklü miktarlarda eroin ile yakalandığını ve Baybaşin ailesi ile birlikte eroin ticareti yaptığını, diğer şahısların ise PKK terör örgütüne yardım ve yataklıktan kaydı olduğunu, olayın temel aktörü olan Canan ailesinin dağda PKK adına savaşan birçok mensubu olduğunu göstermiştir. Ayrıca 17 olayda 47 PKK mensubunun değişik eroin imalatı olaylarına karıştığı tespit edilmiştir. 2000 yılı sonrasında ise örgüt mensuplarının eroin imalatı faaliyetlerini İran’ın Kuzeybatı bölgelerinde yoğunlaştırdığı anlaşılmıştır. Teslim olan örgüt mensuplarının verdiği ifadelere göre Kuzey İran’da, özellikle Urumiye çevresinde, PKK kontrolünde çok sayıda eroin laboratuvarı bulunmaktadır. PKK özel yetiştirilmiş “doktorları” bu laboratuarlarda çalıştırmakta ve kilo başı 40,000-50,000 Toman para vermektedir. İran’da üretilen eroin at ve katır sırtında Yüksekova ve Başkale ilçelerine kadar taşınmakta, buradan motorlu taşıtlarla batı illerine sevkiyatı gerçekleştirilmektedir.68 1990’lı yıllarda PKK kontrolündeki laboratuarlara asetik anhidrit (AA) temel olarak organize suç grupları tarafından sağlanmıştır. Uyuşturucu organizasyonlarının kaçağa kaydırarak ülkeye getirdiği yüklü miktarda AA maddesinin bir kısmı PKK tarafından alınmış, İran ve Yüksekova’da bulunan laboratuarlarda kullanılmıştır.69 Örneğin yapılan dosya analizleri 1996 yılında İzmir’de ele geçirilen 22,440 kg Asetik Anhidrit maddesinin 5 tonunun PKK militanlarına aktarılacağını ortaya koymuştur.70 2000 sonrası dönemde ise örgüt mensuplarının Asetik Anhidrit kaçakçılığında zaman zaman daha aktif rol oynadıkları görülmektedir. 2003 yılında KOM, DEA ve Rusya Uyuşturucuyla Mücadele Teşkilatı tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen MATRUŞKA operasyonunda 3.4 ton asetik anhidrit maddesi (AA) ele geçirilmiştir.71 Yürütülen tahkikatlar AA maddesini Moskova’da bulunan ve Şıyar Kod adlı PKK’nın Rusya sorumlusunun yakın irtibatlı olduğu F.B. isimli şahsın gönderdiği ve Kuzeybatı İran’da bulunan eroin 65 KOM. Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor), 2005 Olay 184. 67 Olay 298. 68 Olay 235, Olay 365. 69 Olay 376. 70 Olay 225. 71 Olay 320. 17 66 Behsat EKİCİ MİSAM laboratuarlarına sevk edildiği, sevkiyattan kazanılan paraların PKK kasalarına aktarıldığı, F.B.’nin ikametinde çok sayıda örgütsel doküman ve Abdullah Öcalan posterleri bulunduğu, Rusya’daki PKK faaliyetlerinde aktif rol aldığı tespit edilmiştir. F.B ifadesinde asker gibi dağda eğitim aldıklarını, PKK’ya para kazandırmak için her türlü işi yaptıklarını, o tarihte Rusya’da bulunan PKK mensuplarının bir diğer 26 ton asetik anhidrit sevkiyatı peşinde olduklarını beyan etmiştir. 2000’li yılların ikinci yarısında Türkiye’de asetik anhidrit ve eroin laboratuvarı yakalama oranında önemli bir düşüş görülmüştür. Eroin laboratuvarları genellikle Afganistan, Pakistan ve İran’da yoğunlaşmıştır. Ayrıca INCB ve UNODC Kuzey Irak’ta önemli miktarlarda eroin üretimi olabileceğini değerlendirmektedir.72 Kuzey Irak’ta yapılan eroin üretiminin, PKK bilgisi ve kontrolü dışında yapılması ihtimal dışıdır. Uluslar arası Uyuşturucu Kontrol Kurulu (INCB) tarafından kuzey Irak’ta paravan şirketler kurularak sipariş verilen 600 tondan fazla AA maddesinin sevkiyatı şüpheli olduğu gerekçesiyle durdurulmuştur. Geleneksel olarak Türkiye’ye İran’dan girmekte olan eroin son yıllarda Kuzey Irak’tan giriş yapmaya başlamıştır. 2011-2012 yıllarında Kuzey Irak’tan giren 884 kg eroin yakalanmıştır.73 Uyuşturucu ticaretinde uzmanlaşma ve kaçakçılığının kontrolü Uyuşturucu ticaretinde görülen yüksek kar marjı PKK mali kanadı için her zaman cazip bir unsur olmuştur. Afganistan’da kilosu yaklaşık 2200 dolar olan eroin toptan olarak İran’da 4,000-5,000 dolara, İstanbulda 12,000 Euroya, Avrupa’da ise 25,000-50,000 Euroya alıcı bulmaktadır.74 Uyuşturucunun doğudan batıya sevki sürecinde saflığı giderek azaltılmaktadır. Türkiye’de toptan piyasada ortalama %70 civarında saflık derecesi olan eroin Avrupa perakende pazarında %10’un altında bir saflık derecesiyle piyasaya sürülmektedir. Bu durumda İran’dan 4,500 dolara (3,300 Euro) alınan bir kilo eroinin Avrupa’da 33,000 Euroya satılması ve saflık derecesinin %70’den %10’a düşürülmesi durumunda 70 kat kar marjı söz konusudur. Bu kar marjı sevkiyat ve dağıtım aşamasında çeşitli organizasyonlar arasında paylaşılmaktadır. Ancak kartel konumuna gelen organizasyonlar uyuşturucunun temininden sokak dağıtımı aşamasına kadarki tüm süreci kontrol ettiğinden elde edilen gelirin neredeyse tamamına sahip olmaktadır. 1990’lı yıllarda PKK’nın büyük organize suç gruplarıyla birlikte hissedar olarak Pakistan’dan eroin ve bazmorfin temin ettiği ve maddenin gemiyle Avrupa’ya nakledildiği görülmektedir. Gemilerin bazılarında bazmorfini eroine dönüştüren laboratuarlar bulunduğu rapor edilse de bu konuda somut bir örnek bulunamamıştır. PKK’nın yüklü miktarda eroin sevkiyatına karıştığının en önemli örneği 1992 yılında gerçekleştirilen KISMETİM 1 72 INCB, Precursors and chemicals frequeently used in the illicit manufacture of narcotic drugs and psychotrophic substances. New York. United Nations Publications, 2012; UNODC, World Drug Report. Vienna:United Nations Publications, 2013. 73 Behsat Ekici ve Adem Çoban, Afghan heroin and Turkey: Ramifications of an International Security Threat. Turkish Studies , "15/2", Haziran-2014 74 UNODC, World Drug Report. Vienna:United Nations Publications, 2013. ; Behsat Ekici, “Uyuşturucu Maddenin Arz Boyutu: Uyuşturucu Madde Piyasası”, TUBIM (Eds). National Drug Report 2013. Ankara: KOM Yayınları, 2013. Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı operasyonudur.75 Operasyonun dosyasının incelemesinde 3,100 kg eroinin Baybaşinler koordinesinde sevk edildiği ve önemli bir kısmının PKK’ya ait olduğu anlaşılmıştır. Burada dikkat çeken hususlardan bir tanesi örgütün Pakistan’daki toptan eroin pazarlamacıları ve Avrupa’daki alıcıları irtibat sağlayarak yüklü miktarda eroini tekelden Avrupa’ya ulaştırabilmesidir. 1990’lı yıllarda meydana gelen bazı olaylarda PKK’nın mali sorumlularının Avrupa’da işçi olarak çalışan ve Türkiye’ye sürekli gelip giden şahısların yanına yaklaşarak eroin ve silah kaçakçılığı yapmaya teşvik ettiği görülmektedir.76 PKK’nın mali sorumluları uyuşturucu kaçakçılığında kendilerini koruyacaklarını, karın %30’unu PKK’ya vereceklerini, Avrupa’ya ulaştıklarında örgüt mensuplarının kendisini karşılayarak eroini devralacağını beyan etmiştir. Ancak PKK hiçbir seferinde uyuşturucu kaçakçılarını devletin soruşturmalarından koruyamamış ve şahıslar yakalandıktan sonra kesinlikle irtibat kurmamıştır. 2000 yılı sonrasında PKK’nın uyuşturucu kaçakçılığı yaptığına dair somut operasyonlar Türkiye ve diğer Avrupa ülkelerinde yapılmaya devam edilmiştir. Örneğin 20 Mart 2008 tarihinde Moldova Polisi Türkiye’den gelen bir minibüs içerisinde 200 kg eroin yakalamıştır.77 Olayla ilgili olarak ilk aşamada iki şahıs tutuklanmıştır. Tutuklananlardan bir tanesi PKK’nın Moldova sorumlusu olan Murat Cernit (Kod Adı Doğan) isimli şahıstır. Cernit hakkında Türkiye’de PKK üyesi olmak suçundan dolayı 10 yıl mahkûmiyet cezası bulunmaktadır. Yurt dışına kaçan Cernit Almanya’da uyuşturucu kaçakçılığı suçundan iki yıl, Moldova’da ise PKK adına haraç almaktan dolayı yedi ay hapis yatmıştır. Operasyonda yakalanan Cernit ve diğerleri ABD Hazine Bakanlığı tarafından Kingpin listesine alınmıştır. PKK terör örgütünün uyuşturucu ticaretinde monopolist bir yapıya büründüğü son yıllarda yapılan bazı operasyonlarda ortaya çıkmıştır. Örneğin 15 Ekim 2010 tarihinde Kocaeli, İstanbul, Van ve Hakkari KOM tarafından ortaklaşa gerçekleştirilen bir operasyonda 142 kg eroin ele geçirilmiştir.78 Operasyonda yakalanan şahıslardan biri; PKK’nın Afganistan’dan Avrupa’ya eroin sevkiyatının tüm aşamasını kontrol ettiğini, Afganistan ve İran’da PKK adına eroin temin eden şahıslar bulunduğunu, Eroin Türkiye’ye girdikten sonra Yüksekova ve Van’da PKK görevlileri tarafından teslim alındığını, PKK’nın Van-İstanbul hattında çalışan bir nakliye kanalı olduğunu, İstanbul-Avrupa hattında ise PKK güdümünde ihracat yapan şirketlerin kullanıldığını, Avrupa’ya ulaştırıldıktan sonra uyuşturucunun PKK hücreleri tarafından teslim alınarak iç piyasaya dağıtıldığını, paranın daha çok kuyumcular ve döviz büroları tarafından havale yöntemiyle transfer edildiğini, PKK yetkililerinin uyuşturucu sevkiyatında görev alan şoförler, nakliyatçılar ve zulacılara ne kadar para verileceğini belirlediğini ifade etmiştir. PKK’nın silah sevkiyatında kullandığı nakliye kanalının zaman zaman uyuşturucu kaçakçılığı için de kullanıldığı değişik olaylarda görülmüştür. 2002 yılında KOM tarafından yürütülmekte olan bir tahkikatta bir TIR aracında Orta Asya’dan yüklü miktarda uyuşturucu nakli yapıldığına dair bilgiler edinilmiştir.79 Ancak Ardahan ilinde 75 Olay 48. Olay 301; Olay 307. 77 Olay 352. 78 Olay 365. 79 KOM, 2005. 76 19 Behsat EKİCİ MİSAM durdurulan TIR’ın gizli bölmelerinde 68 adet TNT bombası ile çok sayıda roketatar, Kalaşnikof, Bixi, Kanas tüfekleri, el bombaları, roket başlıkları, mayınlar ve yaklaşık 8000 adet mermi ele geçirilmiştir.80 TIR aracında getirilen silah ve mühimmatların PKK terör örgütüne teslim edileceği anlaşılmıştır. Başka bir olayda Ağustos 2010 tarihinde Diyarbakır ilinde 65 kg patlayıcı ile 65 kg esrar aynı TIR aracında ele geçirilmiştir.81 Olayda üç şahıs PKK’ya silah sağlama suçundan dolayı mahkeme tarafından tutuklanmıştır. PKK uyuşturucu kaçakçılığında genelde klasik Balkan Rotasını kullanmasına rağmen, zaman zaman Güney Rotasını da (Ortadoğu ve Akdeniz Üzerinden Avrupa’ya uzanan güzergah) takip ederek uyuşturucu sevkettiği ortaya çıkmıştır. Bu bağlamda Kıbrıs hem bir sevkiyat hem de karapara aklama üssü olarak PKK mensupları tarafından kullanılmıştır. Kıbrıs üzerinden uyuşturucu sevkiyatı genellikle gemiler aracılığıyla doğrudan İngiltere ve Hollanda limanlarına yapılmıştır.82 PKK 1990’lı yıllara kadar genelde eroin ve esrar ticaretinde rol oynamaktaydı. 1990’lı yıllardan itibaren Avrupa’da kokain ve sentetik uyarıcı pazarında bir yükseliş söz konusudur. PKK terör örgütü yetkilileri artan kokain ve sentetik pazarından pay kapmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Örneğin 1993 yılında Dışişleri Bakanlığı Venezuella’nın Karakaş Havalimanında Türk (Kürt) uyruklu bir bayan kuryeden 3,400 gram kokain yakalandığını bildirmiştir.83 Yapılan soruşturmalarda anılan kişinin PKK tarafından kurye olarak kullanıldığı ve defalarca Bogota’ya giderek kokain sevkiyatı yaptığı anlaşılmıştır. Özellikle 2000 yılı sonrasında PKK mensuplarından sentetik uyarıcılar da ele geçirilmeye başlanmıştır. Türkiye’de sadece KOM tarafından PKK militanlarından toplam 337,412 adet Amfetamin Türü Uyarıcı (ATS) tableti ele geçirilmiştir. Avrupa ülkelerinde eroinin sokak piyasasında önemli aktör PKK terör örgütü uyuşturucu ile ilgili faaliyetlerine kaçakçı ve üreticilerden komisyon alarak başlamış, son zamanlarda uyuşturucunun Avrupa sokak piyasasını kontrol etmeye kadar ilerlemiştir. Yapılan dosya analizleri PKK’nın Avrupa’da uyuşturucunun sokak dağıtımını bizzat organize ettiğini ortaya koymuştur. Uyuşturucu fiyatlarındaki yüksek kar oranları örgütün sokak dağıtımına yönelmesinin en önemli nedenidir. Örgüt üyeleri arasında hiyerarşik bir yapının bulunması, iletişim ağı ve kurye sisteminin verimli bir şekilde işlemesi, Kürtçe’nin teknik takibinin zor olması, uyuşturucu organizasyonlarının korku ve tedirginlikten dolayı örgütle rekabetten çekinmesi, PKK’ya uyuşturucu dağıtımında uygun bir atmosfer sağlamaktadır. Türk/Kürt kökenli uyuşturucu organizasyonları Avrupa eroin arzının en önemli aktörlerindendir. Özellikle Hollanda, İngiltere ve Almanya pazarına eroin tedariğinin bir kısmı bu organizasyonlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Uyuşturucu nihai pazara ulaştırıldıktan sonra ise dağıtımı çok farklı gruplar tarafından yapılmaktadır. PKK, Avrupa pazarında sokak dağıtımında yüksek miktarda para olduğunu gözlemledikten sonra 80 KOM 2005. Olay 363. 82 Olay 24, Jigsaw Operasyonu. 83 Milliyet, 24.12.1993. 81 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı başlangıçta Kürt dağıtım şebekelerinden komisyon almaya başlamıştır. Ancak daha sonraları birçok olayda örgütün proaktif davranarak taşeron dağıtım şebekeleri kurduğu, bu şebekelerde Türkiye’den yasadışı yollarla göç ettirilmiş işsiz gençlerin çalıştırıldığı görülmüştür. Türk KOM ve Alman Bundeskriminalamt (BKA) teşkilatlarının işbirliği ile 1995 yılında ASENA projesi başlatılmıştır.84 Proje kapsamında yapılan ortak soruşturma ve bilgi değişiminden PKK’nın Avrupa’da uyuşturucu kaçakçılığı ve dağıtımında önemli bir aktör olduğuna dair somut deliller elde edilmiştir. Araştırmalar; ailelerin ve PKK terör örgütünün uyusturucu işinde tekelleşmeye doğru gittiklerini, profesyonelleştiklerini ve yapılanmalarının giderek daha sistematik hale geldigini ortaya koymuştur. Birçok olayın analizinde PKK’nın çocuk yaşta sokak dağıtıcıları kullandığını göstermiştir. Örneğin 1993 yılında Alman polisi çok sayıda Türk/Kürt Mülteciyi eroin dağıtımı yapmaktan tutuklamıştır. Yakalanan şahısların sorgusunda çocuk yaşta birçok dağıtıcının PKK adına hareket ettikleri ortaya çıkmıştır. 1993 yılının Eylül ayında Hamburg polisi 11 yaşında bir çocuk dahil olmak üzere birçok Kürt kökenli uyuşturucu dağıtıcısını tutuklamıştır. Avrupa’da PKK’nın uyuşturucu dağıtımında etkin rol oynadığına dair diğer bazı örnekler aşağıda verilmiştir: 84 14.02.1997 tarihinde Avusturya’nın Viyana şehrinde 4 Kürt ile birlikte 2,596 gram eroin ele geçirilmiştir. Avusturya polisi tarafından yürütülen tahkikatlar şebekenin çok iyi organize olduğunu, Avrupa’nın birçok bölgesine eroin dağıtımı yaptığını, daha önce diğer üyelerinden çeşitli yakalamalar yapıldığını ortaya koymuştur. Uyuşturucu şebekesinin ikametinde yapılan aramada PKK’ya ait dokümanlar, özellikle Türkiye’de Kürt vatandaşlarına yönelik savaş yapıldığı cihetiyle Türkiye deki turizmin boykot edilmesi yönünde broşürler, Avrupa’daki Kürt Birlikleri Konfederasyonu KON- KURD’un aldığı kararlar ve bol miktarda propaganda belgeleri çıkmıştır.85 14.01.1999 Tarihinde Almanya’nın Dachau kentinde Kürt kökenli Türk uyruklu H.G. ile birlikte 929.5 gr eroin ile birlikte 971.4 gr açık kahverengi toz madde (Mannitol) ele geçirilmiştir. Olayın detayları Alman polisi tarafından Türk makamlarıyla paylaşılmıştır. Olayda eroinin saflık derecesini düşürerek piyasaya süren şahıs hakkında Türk makamları tarafından bir araştırma yapılmış ve H.G.’nin daha önce PKK’nın kuryeliğini yaptığı, Bingöl Şehir Merkezinde güvenlik güçleri hakkında bilgi toplayarak eylem yapılmasını sağladığı, örgütün lojistik ihtiyaçlarını temin ettiği, güvenlik güçleri geldiğinde örgüte haber vermek için köyün elektriklerini kestiği, güvenlik güçlerinin pusu yerlerinin krokisini çizerek örgüte verdiği anlaşılmıştır.86 06.07.1991 tarihinde Almanya’nın Köln şehrinde V.K. isimli bir Kürt şahıstan dağıtım aşamasında 2.5 kg eroin maddesi ele geçirilmiştir. Alman polisi tarafından şahsın PKK terör örgütü elemanlarıyla ilişki içerisinde olduğu bildirilmiştir. Sanık Yazar bir müddet bu büroda çalışmış ve Almanya’ya ziyarette bulunmuştur. Olay 262. 86 Olay 308. 21 85 Behsat EKİCİ MİSAM hakkında Türkiye’de yapılan araştırmada PKK örgütüne mensup olduğu, “Mahmut” kod adını kullandığı, 1990 yılı Eylül ayında Diyarbakır Kent Merkezindeki Fatihpaşa Polis Karakolunu silahla tarayarak iki polis memurunu şehit etmek ve birini yaralamak suçundan yakalandığı, hakkında Diyarbakır DGM’de idam istemiyle dava açıldığı, ancak duruşmasına üç ay kala cezaevinden firar ederek yasadışı yollardan F. Almanya’ya kaçtığı ortaya çıkmıştır.87 Almanya’da Hamburg ve Hannover polisince 1999 yılının Eylül ayında yapılan operasyonda PKK bağlantılı bir uyuşturucu dağıtım şebekesi çökertilmiştir.88 Alman polisi bu grubun PKK’ya aylık 1 milyon Mark aktardığını bildirmiştir. Yine Alman polisine göre ardı ardına yapıldığı tespit edilen eşit miktardaki para transferleri PKK’nın uyuşturucu organizasyonlarını vergilendirdiğinin açık bir göstergesidir.89 Yapılan dosya analizlerinden hem 2000 yılı öncesinde hem de sonrasında PKK’nın Avrupa’ya sığınan mültecileri uyuşturucu dağıtımında kullandığını ortaya koymuştur. Örneğin,1992 yılında Danimarka’nın Kopenhag şehrinde mülteci statüsünde bulunan bir Kürt 236 gram eroin ile yakalanmıştır.90 Yürütülen tahkikatlar şahsın yasal işi bulunmadığını ve mülteci parası alan diğer bireylere kıyasla çok lüks bir yaşam sürdüğünü, PKK adına bölgede uyuşturucu dağıtımı yapan bir şahıs tarafından kullanıldığını ortaya koymuştur. 1993 yılında Almanya’nın Hamburg, Bremen ve Bad Bramstad şehirlerinde yapılan planlı operasyon neticesinde farklı sokak dağıtıcılarından toplam 9 kilo 745 gram eroin ele geçirilmiştir.91 Operasyonda ilk aşamada toplam 21 PKK mensubu/sempatizanı mülteci tutuklanmıştır. Devam eden soruşturmalarda Türkiye’den Avrupa’daki dağıtım şebekesine eroin tedarik eden başka bir çetenin varlığı tespit edilmiştir. Bahse konu şebekeden 6 kg eroin yakalanmıştır. Organizasyonun eroin parasını ödemek amacıyla Türkiye’ye yasal bankalar üzerinden değişik seferlerde 100,000 DM, 38,500 DM, 11,000 DM, 6,000 DM ve 5,000 DM para gönderdiği tespit edilmiştir.92 Devam eden çalışmalarda ikili işbirliği sayesinde organizasyonla bağlantılı olarak İstanbul ilinde iki seferde 1,986 gr ve 8,022 gram eroin yakalanmıştır. PKK’nın tutuklanma riskini azaltmak için yer yer çocuk yaşta sokak dağıtıcıları kullandığı bilinmektedir. Avrupa polis teşkilatları bu konuda çok sayıda olay rapor etmiştir. Örneğin 15 Eylül 1992 tarihinde Hamburg polisi yaşları 8 ile 12 arasında değişen bir grup Kürt mülteci yakalamıştır.93 Olay sonrasında yürütülen soruşturmalar PKK’nın çocukları Güneydoğu Anadolu’dan uyuşturucu dağıtımı yapmak üzere getirildiğini ortaya koymuştur. Şahıslar sorgularında PKK tarafından uyuşturucu dağıtımı yapmak üzere zorlandıklarını ve PKK militanlarının kendilerine yaşları nedeniyle adli ceza almayacakları yönünde telkinde bulunduğunu ifade etmiştir.94 Yapılan dosya analizleri ve Avrupa’da yakalanan şahısların ifadeleri PKK’nın uyuşturucu kaçakçılığı yapmak üzere Avrupa’ya çok sayıda çocuk yaşta 87 Olay 28 Focus Magazine, 7 Eylül 1999 89 A.g.e 90 Olay 38. 91 Olay 79. 92 Olay 79 93 Hamburg Yerel TV, 15 Eylul 1992 94 A.g.e 88 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı mülteci götürdüğünü, çocukların aç ve işsiz oldukları için eroin dağıtma işini kabul ettiklerini, PKK’nın bu şahısları polise ihbar etmekle tehdit ettiğini ve sürekli sınırdışı edilme tehdidi altında yaşadıklarını göstermiştir. Uyuşturucu dağıtımında tekelleşmeye başlamasından dolayı PKK ile Avrupa’da yerleşik diğer sokak dağıtıcıları arasında yer yer çatışmalar olmuştur. İlk rant çatışması Alman polisi tarafından rapor edilmiştir. 1994 Yılında Almanya’nın Reelinghausen şehrinde bir restoranda 180 kg eroin sebebiyle çatışma çıkmış ve bir şahıs ateşli silahla yaralanmıştır.95 Olayda silahı ateşleyen S.S.’nin bölgede önemli bir PKK militanı olduğu tespit edilmiştir. Olayda yakalanan diğer şahısların da Türkiye’de terör suçlarına karışmaktan dolayı mahkeme tarafından arandığı ortaya çıkmıştır. İkinci büyük çatışma Londra’da bulunan PKK hücreleri ile Baybaşinlerin kontrolündeki Bombacılar grubu arasında 2000’li yılların başlarında çıkmıştır.96 Bombacılar grubunun genç üyeleri Kürt göçmenler arasından seçilmiştir. İngiliz medyası 2002 Kasım ayında PKK ve “Bombacılar” arasında 1 ölü ve 20 yaralı ile sonuçlanan büyük bir çatışmanın yaşandığını bildirmiştir.97 Benzer bir çatışma 2009 yılında rapor edilmiş ve 1 şahıs öldürülmüştür. 10 Aralık 2003 tarihinde Londra’da gerçekleştirilen Tiller operasyonunda Baybaşin Göztaş ve PKK’ya ait 2 milyon sterlin değerinde uyuşturucu ve 85 silah ele geçirilmiştir. İngiliz polis yetkilileri haraç toplama döneminin yaklaşması nedeniyle bu gruplar arasında şiddetli çatışma beklendiği gerekçesiyle operasyonu yapmıştır. Benzer çatışmalar Hollanda’da görülmüş, bazı Kürt uyuşturucu şebekelerinin üyeleri yakılarak öldürülmüştür.98 Kara paranın aklanması 1990’lı yıllarda özellikle Avrupa’ya yerleşik olan PKK mali sorumlularının karapara aklamada uzmanlaştığı görülmektedir. Avrupa’da Kürt bireylerden ve uyuşturucu kaçakçılarından toplanan vergilerin profesyonel bir şekilde örgütün silah, propaganda ve lojistik ihtiyaçları için harcandığı tespit edilmiştir. Örgütün mali kanadının Kuzey Irak, İran ve Türkiye’de bulunan PKK kadrolarına özellikle kuyumcular ve döviz bürolarını kullanarak havala yöntemiyle para transferleri gerçekleştirdikleri bilinmektedir. Uyuşturucu organizasyonlarından alınan haraç ve vergilerin önemli bir kısmının MED/TV’nin finansmanında kullanıldığı görülmektedir. 2000 yılı öncesinde “Avrupa’nın Pablo Escobarı” olarak ün yapan Hüseyin Baybaşin’in MED-TV’nin finansmanının önemli bir kısmını (yaklaşık %40) üstlendiği kendisi tarafından ifade edilmiştir.99 Ancak daha sonradan Baybaşin ailesi ile PKK’nın arasının açılmasından dolayı bu finansman kesilmiştir. MED TV’nin uyuşturucudan finansman sağladığı 1996 ve 2001 yıllarında Belçika ve Fransa polisi tarafından yapılan SPUTNIK Operasyonlarında gün yüzüne çıkmıştır. 1996 yılında Belçika Mali Polisi “MED-TV’nin her ay milyonlarca dolar para harcadığı halde 95 Olay 85. Ekici, Williams & Akbulut, PKK and KDNs 97 BBC, April 7, 2006. 98 Bovernkerk ve Yeşilgöz, Türkiye’nin Mafyası, 99 A.g.e. 96 23 Behsat EKİCİ MİSAM personeline ödediği aylık maaşın dahi kaynağını gösteremediği, söz konusu organizasyonun uyuşturucu ve silah kaçakçılığından elde edilen kara paranın aklandığı bir firma haline geldiği” açıklamasını yapmıştır.100 Sputnik operasyonu çerçevesinde şüpheli olduğu gerekçesiyle örgüt adına faaliyet gösteren “Kürt Kredi Vakfı”nın 12 hesabına el konulmuştur. Soruşturmalar uyuşturucudan elde edilen gelirin MED TV’ye aktarılmasının yanı sıra örgütün mali sorumluları tarafından İngiltere, Fransa, Hollanda ve Belçika’daki derneklere aktarıldığını göstermiştir. Kara para aklama işleminde 15 paravan şirketin PKK adına faaliyet gösterdiği anlaşılmıştır. 2000 yılı sonrasında PKK’nın yasadışı faaliyetler ve uyuşturucu ticaretinden sağladığı finansman daha sistematik ve kurumsal hale gelmiştir. 2001 yılında Hollanda/Amsterdam’da kurulan Uluslararası Kürt İşverenler Birliği (KARSAZ) PKK’nın Avrupa’da ekonomik inisiyatiflerini örgütleyip sürekli ve istikrarlı bir şekilde gelir sağlamayı amaçlamıştır. Başlangıçta önemli bir sermayesi bulunmayan KARSAZ’ın hızlı bir şekilde gayrimenkul alımına girmesi ve Kürt işadamlarına kredi sağlamayı taahhüt etmesi yoğun bir karapara aklama faaliyetinin göstergesidir. PKK terör örgütünün uyuşturucudan sağladığı karaparayı akladığına yönelik en somut örneklerden biri Fransa’da gerçekleşmiştir. 28 Şubat 2006 tarihinde E.Y. ve C.A. isimli iki PKK mensubu Paris’te 5 ve 10 Euroluk banknotlardan oluşan toplam 190,000 Euroyu Amerikan Dolarına çevirmeye çalışırken Fransız polisi tarafından yakalanmıştır.101 Banknotlar üzerinde yapılan laboratuvar analizinde yüksek saflık derecesinde eroin atıkları tespit edilmiştir. Daha sonra şahısların evinde yapılan aramada 110,000 Euro para, PKK dokümanları, PKK militanları ile çekilmiş fotoğraflar ve üzerinde eroin kalıntısı bulunan iki plastik torba ele geçirilmiştir. Yapılan sorguda şahıslar toplam 300,000 Euro’nun İstanbul’da bulunan H.S. isimli bir “işadamı” tarafından gönderildiğini beyan etmişlerdir. 2008 yılında Fransız adli makamları tarafından yapılan H.S’nin kim olduğu konusunda araştırma talebi Türk makamlarına iletilmiştir. H.S.’nin Türkiye’de tanınmış bir uyuşturucu kaçakçısı olduğu, 2007 yılında 47.5 kg eroin sevkiyatını organize ederken İstanbul Narkotik Şube Müdürlüğü tarafından tutuklandığı ortaya çıkmıştır. Daha sonra Fransa’da yürütülen tahkikatlar 300.000 Euro ile yakalanan iki PKK mensubunun PKK’nın mali sorumlusu Nedim Şener ve Avrupa Sorumlusu Ali Rıza Altun ile irtibatının olduğunu ortaya koymuştur. Fransız mahkemesi tarafından Ali Rıza Altun hakkında tutuklama kararı çıkmasına rağmen şahsın ülke dışına kaçtığı görülmüştür. Daha sonraki süreçte Türk KOM ve Amerikan Uyuşturucuyla Mücadele Teşkilatı (DEA) işbirliği içerisinde konunun üzerine gitmiştir. Ortak çalışmalar neticesinde Ali Rıza Altun, ABD Hazine Bakanlığı tarafından uluslararası uyuşturucu kaçakçılarına yaptırım uygulayan Kingpin yasası kapsamında Office of Asset Control (OFAC) listesine alınmıştır.102 Rıza Altun dışında Zübeyir Aydar, Murat Karayılan, Remzi Kartal, Cemil Bayık, Duran Kalkan, Sabri Ok ve Adem Uzun gibi PKK’nın üst düzey yöneticileri aynı listeye eklenmiştir. Amerika 100 KOM, 2005, Narkoterör, s.40) Olay 344. 102 Bu listelemeler Amerikan Hazine Bakanlığı’nın websitesinden görülebilir: http://www.treasury.gov/resourcecenter/sanctions/Programs/Documents/narco_designations_kingpin.pdf 101 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı tarafından örgütün üst düzey yöneticilerinin narko-terörist ilan edilmesi uluslararası kamuoyunca PKK’nın uyuşturucu bağlantısının kabullenilmesine katkıda bulunmuştur. Gerek 2000 yılı öncesinde, gerekse 2000 yılı sonrasında kuyumcular karapara transferinde önemli rol oynamaktadır. 1990’lı yıllarda Kapalı çarşıda bulunan birçok kuyumcu, uyuşturucu kaçakçıları ve terör örgütlerinin parasını aklamış ve kayıtdışı havale işlemlerini gerçekleştirmiştir. Terör örgütüne finansman sağlayan Kürt kökenli birçok uyuşturucu kaçakçısı Kapalı Çarşıdan kuyumcu satın almıştır. Örneğin Avrupa’nın en büyük eroin tedarikçilerinden biri olan Behçet Cantürk görünürde Kapalı Çarşıda bulunan bir kuyumcuydu. 1990’lı yıllarda yapılan birçok soruşturma Behçet Cantürk’ün PKK’ya yüklü miktarda finansman sağladığını göstermektedir. PKK lideri Abdullah Öcalan da vermiş olduğu ifadesinde, Cantürk Ailesinin örgüte yüksek miktarlı yardımlarda bulunduğunu belirtmiştir.103 2000 Yılı sonrasında yapılan birçok operasyonda da İstanbul, Hakkari, Van, İran ve Irak’ta bulunan kuyumcuların PKK’nın para transferinde önemli rol oynadığını ortaya koymuştur. DİĞER TERÖR ÖRGÜTLERİNİN UYUŞTURUCUDAN FİNANSMANI Kamuoyunda ve akademik dünyada PKK’nın uyuşturucu kaçakçılığı yaptığı az çok bilinmekle birlikte, Türkiye’de diğer terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretinden finansman sağladığına dair kapsamlı bir bilgi bulunmamaktadır. Bu araştırma çerçevesinde 1980’li yıllardan itibaren diğer terör örgütlerinin de uyuşturucuyla bağlantıları incelenmiştir. PKK dışında DHKPC ve TKPML terör örgütlerinin uyuşturucudan finansman sağladıkları anlaşılmıştır. DHKP/C 1970’li yıllarda DEV-GENÇ ismiyle kurulan örgütün ismi daha sonra THKP/C-DEV- SOL ve DHKP/C olarak dönüşüm sağlamıştır. DHKP/C terör örgütü temel olarak mevcut siyasi sistemin devrim yoluyla yıkılarak yerine Marksist-Leninist ilkelere dayalı bir komünist devlet kurmayı amaçlamaktadır. Örgüt çok sayıda Polis ve Askeri şehit etmelerinin yanı sıra sansasyonel eylemlere imza atmıştır. Narkoterör projesi kapsamında yapılan dosya analizleri DKHP/C’nin birçok olayda uyuşturucu ticareti yaparak örgüte finansman sağladığını göstermektedir. Yapılan analizler DHKP/C adına uyuşturucu ticaretini bizzat örgüt lideri Dursun Karataş’ın organize ettiğini ve kendisi hapse girdiğinde örgütün silah ve uyuşturucu ticaretinde önemli bir düşüş olduğunu göstermektedir. DHKP/C’nin karıştığı olaylardan bazıları şu şekildedir: 29.05.1996 tarihinde Belçika polisi tarafından 2.6 kg eroin ve 100 gram kokain maddesi ele geçirilmiş ve üç T.C. uyruklu şahıs tutuklanmıştır. Yakalama sonrasında tutuklulardan birinin evinde yapılan aramada 9 mm çaplı tabancaya ait fişekler, 22 adet tüfek, ile “Parti –Cephe şehitleri” başlıklı 12 sahife örgütsel yayın, 1 adet 103 Ekici, Williams & Akbulut, PKK and KDNs 25 Behsat EKİCİ MİSAM Kürdistan adı altında harita, 1 adet DHKP-C bayrağı, 1 adet DHKP-C takvimi ve çok sayıda örgütsel kitap ele geçirilmiştir.104 18.04.1995 tarihinde İstanbul ilinde yapılan operasyonda Almanya’da bulunan örgüt lideri Dursun Karataş ve üst düzey Merkez Komite mensubunun talimatı ile yurt dışına çıkma hazırlığı içinde bulunan R.T. isimli DHKP/C örgüt mensubu 10 kg eroin ile birlikte yakalanarak gözaltına alınmıştır. Devam eden operasyonel çalışmalar ve sahsın sorgulanması sonucu uyuşturucunun yurtdışına pazarlanarak örgüte gelir temin edileceği ve bu durumdan örgüt üst düzey kadrosunun da haberdar olduğu öğrenilmiştir.105 22.09.1998 tarihinde Mersin ilinde planlı soruşturma neticesinde SILKEBORG isimli gemide yapılan aramada 602 kg 603 gr kokain maddesi ele geçirilmiştir. Olayla ilgili olarak 8 sanık tutuklanmıştır. Olayın sanıklarından E.D.’nin arşiv tetkikinde THKP/C DEV-YOL örgütünün Adana İl Genel sorumlusu olduğu, örgüt faaliyetleri ile ilgili olarak daha önce tutuklandığı, M.K.’nin THKP/C DEV-YOL örgütünün üyesi olduğu ve örgüt faaliyetleri ile ilgili olarak daha önce tutuklandığı, K.A’nın Zaza Kadir kod adıyla THKP/C DEV YOL örgütü mensubu olduğu, THKP/C DEV YOL örgütüne ait silahları naklederken tutuklandığı anlaşılmıştır.106 Son yıllarda DHKP/C militanlarının İstanbul’da uyuşturucu dağıtımı yapmaya başladıkları görülmüştür. 29.10.2010 tarihinde örgüt militanları tarafından kullanılan bir derneğe yapılan polis baskınında çok sayıda silah ve mühimmatla birlikte 27 fişek (2-3 gramlık paket) uyuşturucu ele geçirilmiştir. Uyuşturucu satan DHKP/C militanları 2012 tarihinde torbacılarla rant çatışmasına girmiş ve iki grup arasında silahlı çatışma çıkmıştır.107 Yapılan dosya analizlerinden DHKP/C terör örgütünün Türkiye-Avrupa arasında kurye sitemi kurduğu, özellikle Almanya, Hollanda, Romanya ve Fransa’da kuryelerin getirdiği uyuşturucuyu yerel pazarlara aktarmak için hücreler bulunduğu, bu hücrelerin aynı zamanda yurtdışında soygun ve gasp olaylarına da karıştıkları, kazanılan paranın önemli bir kısmıyla silah ve mühimmat aldıkları, paravan şirketler kurarak uyuşturucu-silah sevkiyatını ve para transferlerini örttükleri anlaşılmıştır. TKP-ML TKP/ML terör örgütü 1970’li yılların başlarında İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları tarafından kurulmuştur. 1980’li yıllardan itibaren çok sayıda suikast, sansasyonel terör eylemi ve adam kaldırma olayı gerçekleştirmiştir. Örgüt bu eylemleri gerçekleştirmek için önemli miktarda finansmana ihtiyaç duymuştur. Soğuk savaş sonrasında yandaş devlet yardımından yoksun kalan örgüt içerisinde Olağanüstü Parti Kongresi (OPK) hizbi uyuşturucu ticareti 104 Olay 234. KOM, Narkoterör , 106 Olay 299. 107 Stargazete, 1 Ekim 2013 105 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı yaparak gelir elde etmeye başlamıştır. Bu durum örgütün diğer hizbi olan DABK grubu tarafından şiddetle eleştirilmiştir. Partinin yayın organı olan PARTİZAN dergisinde (17. Sayısında) OPK grubu MAFYA hizbi olarak adlandırılmış ve eroin ticareti yaparak davanın imajını baltaladıkları vurgulanmıştır.108 Örgütün Türkiye’den Avrupa’ya yüklü miktarlarda eroin sevkiyatı yaptığı tespit edilmiştir. Örneğin 1991 yılında örgütün merkez komite üyesi lojistik destek sorumlusu H.D. tarafından Hollanda’ya 130 kg eroin sevkedilmiş karşılığında toplam 4.550.000 Hollanda Florini getirilmiştir.109 Yapılan dosya analizlerinde 1991-1993 yılları arasında TKP-ML lojistik sorumluları tarafından yapılan diğer sevkiyatlardan 5 milyon DM gelir edildiği ancak 3.5 milyonun örgüte aktarıldığı, geriye kalan kısmının sevkiyatı gerçekleştiren şahısların kişisel hesaplarına kaydırıldığı, bunun örgütte huzursuzluğa ve nifaka yol açtığı anlaşılmıştır. Partizan (1994) dergisinin 17. sayısında bu husus şu şekilde rapor edilmiştir: “Eroin ticareti yapma suçu Konferansçı kanattan 5 kişi tarafından 92 Nisanından önce işlenmiştir. Bu durum yurtdışına bir görev için giden bir Siyasi Büro üyemiz tarafından tesadüfen öğrenilmiştir”.110 Derginin devamında “Onlar emperyalizmin marifeti olan pisliklerden EROİN TİCARETİNE bulaşıp örgütün komünist ilke ve ahlak kurallarına uymadıkları” yönünde sert eleştiriler yöneltilmiştir. 111 TKPML terör örgütünün 1990’lı yıllarda uyuşturucudan finans sağladığı açıkça ortadayken 2000 yılı sonrasında benzer yasadışı faaliyetlere karıştıklarına dair çok fazla somut bir örnek bulunmamaktadır. MEVCUT DEVLET POLİTİKALARI VE YAPILMASI GEREKENLER Türkiye’de uyuşturucuyla mücadele alanında Emniyet KOM ve Jandarma tarafından yürütülen operasyonel çalışmalar neticesinde terör örgütü mensuplarından yüksek miktarda uyuşturucu yakalanmıştır. Bunun paralelinde Terörle Mücadele Birimleri tarafından yapılan birçok operasyonda önemli miktarlarda uyuşturucu madde yakalaması gerçekleştirilmiştir. Ancak bu iki farklı alanda da uzmanlaşan güvenlik birimleri arasında ortak çalışma birkaç istisna dışında neredeyse hiç yapılmamaktadır. Kurumsal koordinasyonsuzluk, terörün finansmanıyla etkin mücadeleyi olumsuz etkilemektedir. TEM birimleri terör örgütlerinin yapısını, işleyişini bilirken KOM birimleri uyuşturucu soruşturmalarına yoğunlaşmış durumdadır. Bunun yanında Suç Gelirleriyle Mücadele Şubeleri ve MASAK çoğu kez hem terör hem de narkotik soruşturmalarının dışında tutulmaktadır. Narko-terörizmle mücadele anlamında KOM, TEM, Jandarma ve MASAK’ın ortak çalışacağı proje grupları oluşturulmalıdır. Bu gruplar büyük şehirlerle terör ve uyuşturucunun yoğun olduğu tüm diğer illere yayılmalıdır. Türkiye’de KOM, TEM, Emniyet İstihbarat, MİT, Jandarma ve MASAK ayrı veritabanları ve sorgulama sistemleri kullanmaktadır. Uyuşturucu ticaretinden yakalanan bir şahıs, narkotik ve organize suçlar veritabanından sorgulanmakla birlikte terör kaydına nadiren bakılmaktadır. Aynı şekilde terör eylemlerinden yakalanan bir şahıs terör veritabanından sorgulanmakta 108 PARTİZAN dergisinin 17. Sayısı, 1994 KOM, Narkoterör , 110 Partizan dergisinin 17. Sayısı, 1994. s.125. 111 A.g.e., s.126. 109 27 Behsat EKİCİ MİSAM uyuşturucu kaydına bakılmamaktadır. Oysaki KOM tarafından uyuşturucu kaçakçılarına yönelik Kaçakçılık İstihbarat Harekat ve Bilgi Toplama Dairesine (KİHBİ) yaptırılan sorgulamada binlerce uyuşturucu kaçakçısının terör kaydı çıkmıştır. Günlük soruşturmalarda daha etkin olabilmek ve kaçakçıların terör kaydını görebilmek için ilgili kurumlar arasında online ve güvenli veritabanı oluşturulmalıdır. Terör kaydı çıkan uyuşturucu kaçakçılarıyla ilgili olarak geriye dönük soruşturma başlatılmalı ve şahıslara yönelik terör operasyonlarını yapan birimle anında irtibata geçilerek örgüt içindeki konumları hakkında bilgi edinilmelidir. Türk hukuk sisteminde suç gelirlerinin müsaderesi çok sıkıntılı konulardan biridir. Pratikte ispat yükümlülüğü devlette olduğundan kamu kurumlarının ayrı bir soruşturma yürütmesi ve kurumlararası koordinasyon sağlanması gerekmektedir. Ancak Emniyet KOM bünyesinde kurulmuş olan Suç Gelirlerini Araştırma Şube Müdürlükleri ve Büro Amirlikleri personel ve araç açısından çok yetersiz bir durumdadır. Türkiye’de 2013 yılında 80 bini aşkın uyuşturucu olayı meydana gelmiştir.112 Mevcut şartlarda personel ve araç yetersizliğinden dolayı kolluk birimleri uyuşturucu tahkikatlarını yürütmekte büyük zorluk çekmektedir. Suç gelirlerinin soruşturulması ekstra bir yük olarak görülmekte ve ikinci plana itilmektedir. Ayrıca şahısların banka hesap hareketlerine ulaşılamamaktadır. Bu durumda MASAK’la yazışma yapılmak zorunda kalınmaktadır. MASAK’ın çok sınırlı sayıda uzmanı bulunmaktadır. Ayrıca taşra yapılanması ve polisiye istihbarat toplama yetkileri olmayan kurumda tüm çalışmalar merkezde dosya üzerinden yürütülmektedir. Bu nedenle inceleme taleplerine çok geç cevap verilmektedir. Bürokratik süreçlerin uzaması soruşturmanın etkinliğini etkilemektedir. Bu hususlar doğrultusunda Emniyette Suç Gelirleriyle Mücadele birimlerinin ve MASAK’ın personel sayısı artırılmalı ve taşrada yaygınlaştırılmalıdır. Ayrıca mevzuatın yeniden düzenlenerek Emniyet bünyesinde bulunan Suç Gelirlerini Araştırma Birimlerine mahkeme kararı doğrultusunda doğrudan banka hesap bilgileri ve hareketlerine ulaşım yetkisinin verilmesi yerinde olacaktır. Uyuşturucu ticareti özellikle birçok Batılı devletin PKK’yı uyuşturucu kaçakçılığı listesine dahil etmesi ile örgütün ideolojik imajı büyük ölçüde sarsıntıya uğramıştır. Örneğin Amerika Birkeşik Devletleri Kingpin yasası kapsamında PKK terör örgütünü küresel uyuşturucu kaçakçılığı örgütlerinin arasında göstermiş ve önde gelen 13 PKK mensubunu OFAC listesine almıştır. Hazine Bakanlığı tarafından Amerikan şirketlerinin listelenen PKK mensupları ile ticari alışveriş yapması yasaklanmıştır. Ancak ABD tarafından listelenen şahıslara yönelik herhangi bir fiili yaptırım söz konusu olmamıştır. Bu listelemeden sonra Amerikan makamlarının yabancı ülke vatandaşlarını Amerika’da yargılamayı öngören 960 sayılı yasayı Türk makamlarına diretmeleri üzerine görüşmeler tıkanmıştır. Türkiye’de suç işleyen vatandaşlarımızın yabancı ükelerde yargılanması Anayasamıza aykırıdır. ABD ile bu süreçten sonra yapılacak işbirliği somut basamaklar üzerine kurulmalı ve mevcut listelenen PKK yöneticilerine yönelik yaptırımlar hayata geçirilmeye çalışılmalıdır. Avrupa’da birçok PKK mensubu uyuşturucu suçlarından dolayı hapse girmiştir. Önceleri politik dokunulmazlık verilen PKK hücreleri, uyuşturucu bağlantılarının ortaya çıkmasından sonra polis operasyonlarının hedefi haline gelmiştir. 2012 Europol TESAT raporunda PKK bir 112 TUBIM, Turkiye Uyuşturucu Raporu,Ankara:KOM Daire Başkanlığı Yayınları, 2014 Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı narko-terörist örgüt olarak nitelendirilmiştir. Bu olumlu gelişmelerde Türk güvenlik kurumlarının etkin bir şekilde konuyu uluslararası ortamlarda anlatmasının rolü büyüktür. Ancak Avrupalı polis teşkilatları PKK ile mücadele konusunda Türk güvenlik kurumlarına gerekli yardımı sağlamamaktadır. Bunun aksine Türk kurumları her yıl AB vatandaşlarını hedef alan tonlarca uyuşturucu yakalamakta ve binlerce Avrupalının ölümünü önlemektedir. Ancak Türk makamları diplomatik aşamada uyuşturucuyla mücadele kozunu iyi kullanamamaktadır. Türkiye’nin uyuşturucuyla mücadele ederek Avrupa güvenliğine yaptığı çalışmalar anlatılarak terörle mücadele konusunda daha aktif davranmaları konusunda ısrarcı olmak gerekmektedir. Türkiye’de terör örgütleri tarafından kazanılan kara paranın genellikle kuyumcular ve döviz büroları tarafından aklandıkları veya havale113 yöntemi kullanılarak ihtiyaç duyulan bölgeye ulaştırıldığı görülmektedir. Uyuşturucudan kazanılan milyonlarca dolar, hiçbir kayıtlı banka transfer sistemi kullanılmadan hedefine teslim edilmektedir. Ayrıca dünyada son yıllarda Paypal, Bitcoin, Western Union gibi kontrolü oldukça zor olan alternatif transfer yöntemleri terör örgütleri tarafından sıkça kullanılır hale gelmiştir. Bu durumda terörle mücadele mevzuatında bir değişiklik yapılarak alternatif para transferi sağlayan sistemlerin kontrol altına alınması, soruşturmacı birimlerin bu sistemlere ulaşabilecek şekilde donatılması büyük bir önem arz etmektedir. Ayrıca terör örgütleri adına para transferi gerçekleştiren kuyumcu ve döviz bürolarının illegal faaliyetlerinin teknik ve fiziki takiple delillendirilerek mallarının müsadere edilmesi terörizmin finansmanıyla mücadeleye ciddi katkılar sağlayacaktır. SONUÇ Türkiye’de terörizmin uyuşturucudan yüksek miktarda gelir sağladığı yapılan çalışmada açıkça ortaya konmuştur. PKK/KCK, DHKP/C ve TKP-ML terör örgütlerinin uyuşturucu ticaretine karıştıklarına dair somut olaylar ve deliller sunulmuştur. Özellikle PKK uyuşturucu ticaretinin tüm aşamalarında rol oynayarak tekelleşme sürecine girmiştir. Başlangıçta sadece uyuşturucu kaçakçılarından komisyon alan örgütler daha sonra kendi özel hücreleri ile uyuşturucu ticaretini profesyonel bir şekilde yürütmeye başlamıştır. Yapılan çalışmalar Türkiye’deki terör örgütlerinin uyuşturucudan sadece haraç almakla kalmayıp proaktif olarak ticaretin tüm aşamalarında yer aldığını göstermektedir. Yapılan dosya analizleri gerek 2000 yılı öncesinde gerekse sonrasında üst düzey DHKP/C, TKP-ML ve PKK mensuplarının uyuşturucu ticaretine karıştığını açıkça göstermektedir. Her ne kadar terör örgütleri ideolojik olarak motive olmuşsa da TKP/ML örneğinde görüldüğü gibi bazı üyelerinin uyuşturucudan gelen yüksek kar marjını gördükten sonra kendi hesaplarına çalışmaya başladıkları ve bunun örgüt içerisinde nifaka yol açtığı görülmektedir. 113 Havale yöntemi terror örgütleri ve uyuşturucu kaçakçıları tarafından çok sık kullanılan bir yöntemdir. Bir şehirde bulunan havaledara para nakit olarak verilmektedir. O havaledar paranın aktarılmak istediği şehirde bulunan meslektaşıyla irtibata geçerek paranın verileceği şahsın bilgilerini vermektedir. Para adına gönderilen şahıs belirli bir komisyon ödeyerek nakiti elde etmektedir. Para transferinde hiçbir şekilde bankacılık sistemi kullanılmamaktadır. Farklı şehirlerdeki havaledarlar alacaklarını ve vereceklerini tutmakta belirli aralıklarla buluşarak hesabı kapatmaktadır. 29 Behsat EKİCİ MİSAM Ulusal kurumlar her yıl çok sayıda uyuşturucu ve terör soruşturması yürütmesine rağmen, terörizmin finansmanıyla mücadele anlamında ortak soruşturmalar oldukça sınırlıdır. Kurumlar arası koordinasyonsuzluk nedeniyle PKK, TKP-ML ve DHKP/C gibi örgütlerin uyuşturucu bağlantısı üzerine yeterince gidilememektedir. Bu noktada ilgili kurumların biraraya gelerek ortak proje grupları oluşturmaları ve terör/uyuşturucu kayıtlarına ilişkin ortak bir veri tabanının oluşturulması büyük bir önem arz etmektedir. SUMMARY This paper investigated how PKK, DHKP/C and TKP-ML terror networks engaged in illicit drug business in the pre and post 2000 periods. Unlike many theoretical articles on the subject matter, this study provided empirical evidence from real operational cases, statements of terrorists, statements of drug traffickers and interviews of investigators who worked on narcoterrorism cases. The investigator and his assistants have examined thousands of drug investigation files to explore the connection between terror networks and illicit drug business. In 380 case files, the investigation team found significant evidences of this interrelationship. In the narcoterrorism cases a total of 1,251 individuals were arrested along with 4,784 kg heroin, 57,459 kg cannabis, 18 million cannabis plants, 710 kg cocaine, 21 kg opium, 27.5 tons of acetic anhydride, 4,304 kg morphine base, 344,135 ATS tablets and 4 heroin laboratories. The total value of the seized drugs from the terror networks exceeds 3.2 billion Turkish Liras. The case numbers in the post 2000 period declined 78% from 311 to 69. Similarly the number of arrests declined 81% from 1053 to 198. Heroin seizures declined from 3,596 kg to 1,384 kg and morphine base seizures declined from 4,305 kg to zero. However, cannabis seizures sharply increased from 21 tons to 36 tons in the post 2000 period. Similarly cannabis plant seizures increased from 2.4 million to 17.9 million. This indicates that terror networks in the post 2000 period shifted predominantly from heroin to cannabis. Among the three terrorist organizations PKK takes the lead in drug driven financing. Since its initial stages in Beqaa Valley, drug production and trafficking has been the principal financial resource of the terror network. During the 1980’s, PKK based its compounds in Northern Syria, Northern Iraq and Northwestern Iran. In this context, the network generated enormous amounts of money from illicit drug trade in several ways: First, both in pre and post 2000 periods, PKK collected taxes from drug traffickers along the Turkish-Iranian border. Before 2000, PKK operatives posed 1000 Mark or 10% tax per kilogram of heroin. In the post 2000 period the amount of taxation was fixed to $50-65 per kilogram. Moreover, PKK imposed annual taxes to Kurdish drug kingpins. In accordance with their income each drug lord gave annual taxes to the terrorist organization. Second, apart from taxing the cannabis cultivators in Southeastern Turkey, PKK encouraged the peasants to grow the plant on behalf of the “Kurdish Independence Movement”. During the harvesting season a PKK operative visited each cannabis farmer and collected the money. The amount of PKK instigated cannabis planting increased sharply after 2000. Especially in 2013 Turkish law enforcement agencies Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı seized around 274 tons of cannabis nationwide. Most of these seizures took place around Diyarbakır province. Only at a single joint operation of KOM and Gendarma in 2012, 21 tons of PKK affiliated cannabis was seized. Third, PKK operatives played active role in heroin production and precursor smuggling especially before 2000. Turkish law enforcement agencies dismantled 4 heroin labs which were run by the PKK operatives. Statements of convicted heroin traffickers and PKK operatives indicated that PKK run many heroin labs inside Iran. Fourth, over 1,100 PKK operatives were arrested from drug trafficking both before and after 2000. Some of these traffickers were high level administrators in the organization. For instance a “colonel” level PKK operative was arrested in Germany in 1984 with a 32 kg heroin. More recently PKK’s top operative in Moldova was arrested with 200 kg heroin in 2008. Fifth, PKK operatives not only taxed the Kurdish drug distribution networks in Europe but also recruited teenagers for street dealing of heroin. Especially in Germany and United Kingdom, police arrested many PKK operatives for drug dealing. PKK uses unemployed teenager Kurdish immigrants for this task. The investigations revealed that DHKP/C militants also engaged in drug trafficking to finance their terror campaigns. Most of the drug seizures from this organization were made before 2000. For instance, a high level DHKP/C operative was arrested in 1995 with 10 kg heroin on his way to Germany. The trafficking was supervised by Dursun Karataş, the leader of the terrorist organization. In 1998, Adana provincial leader of DHKP/C was arrested with 602 kg cocaine along with 7 other members of the terror network. Drug trafficking brought disastrous consequences for the TKP-ML terror network during the 1990s. One fraction of the organization was in favor of heroin trafficking especially after ceasing of economic assistance from the Soviet Union. The other fraction was against trafficking schemes due to its devastating impact on the ideological standing of the organization. Heightened internal conflict eventually divided the organization into two different fractions. The division caused a serious setback for the TKP-ML and the organization was almost dismantled. There is no evidence that the organization was engaged in drug trade in the aftermath of 2000. 31 Behsat EKİCİ MİSAM KAYNAKÇA Aykın, H. (2010). Aklama ve Terörün Finansmanıyla Mücadele. Ankara: MASAK Yayınları Bovenkerk, F. & Yeşilgöz, Y. (2000). Türkiye’nin mafyası. İstanbul: İletişim Yayınları. Bovenkerk, F & Chakra, B.A. (2004). Terrorism and Organized Crime. Forum on Crime and Society, Vol. 4, Numbers 1-2. Demirel, E. (2005). Gecmisten Gunumuze PKK ve Ayaklanmalar. Istanbul: IQ Kültür Sanat Yayincilik. Ekici, B. & Çoban, A. (2014). Afghan heroin and Turkey: Ramifications of an International Security Threat. Turkish Studies (Forthcoming June 2014). Ekici, B., Williams, P. & Akbulut, A. (2012) “The PKK and the KDNs: cooperation, convergence or Conflict?” in The PKK: financial sources, social and political dimensions. Edited by Strozier, Charles and Frank James, VDM Verlag Publications. Ehrenfeld, R. (1990). Narco-Terrorism. New York: Basic Books. Ekici, B. (2013a). Narkoterör: PKK/KCK terör örgütünün Kenevir Ekiminde Rolü, (Eds) TUBIM. National Drug Report 2013. Ankara: KOM Yayınları. Ekici, B. (2013b). Uyuşturucu Maddenin Arz Boyutu: Uyuşturucu Madde Piyasası, (Eds) TUBIM. National Drug Report 2013. Ankara: KOM Yayınları. Erdinç, C. (2004). Overdose Türkiye: Türkiye’de eroin Kaçakçılığı, Bağımlılığı ve Politikalar, İstanbul: İletişim Yayınları Findlay, M. J. (2008). Global Terror and Organized Crime: Symbiotic or Synonymous? Asian Criminology. 3. INCB. (2012). Precursors and chemicals frequeently used in the illicit manufacture of narcotic drugs and psychotrophic substances. New York. United Nations Publications. KOM. (2003). Kaçakçilik ve Organize Suçlarla Mücadele: 2012 Raporu. Ankara: KOM Daire Baskanligi Yayinlari. KOM. (2005). Narkoterörizm. Ankara: KOM Daire Baskanligi (Yayınlanmamış Resmi Rapor). KOM. (2011). Kaçakçilik ve Organize Suçlarla Mücadele: 2012 Raporu. Ankara: KOM Daire Baskanligi Yayinlari. Makarenko, T. (2002). Crime, Terror, and the Central Asian Drug Trade. Harvard Asia Quarterly 6(3) Makarenko, T. (2004). The Crime-Terror Continuum: Tracing the Interplay between Transnational Organised Crime and Terrorism, Global Crime, Vol. 6, No. 1, February. Mumcu U. (1983). Silah Kaçakçılığı ve Terör. Ankara: Tekin Yayınevi. Mutlu S. (2011). Ayrılıkçı PKK terörünün Ekonomik Maliyeti. Terörizm ve Terörizmle Mücadele. Ankara: 21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü. Napoleoni, L. (2005). Terror Incorporated: Tracing the dollars behind the terror networks. New York: Seven Stories. Türkiye’de Terörizmin Uyuşturucudan Finansmanı Naylor, T.N., (2002). Wages of Crime: Black Markets, Illegal Finance and the Underground Econonomy, Ithaca, New York: Cornell University Press. Pek A. & Ekici, B., (2007). Narcoterrorism in Turkey: The Financing of PKK-KONGRA GEL From Illicit Drug Business., Eds in Nikbay O. and Hancerli S. (2007). Understanding and Responding to the Terrorism Phenomenon: A Multi-Dimensional Perspective, NATO Science for Peace and Security Series. Raphaeli, N. (2003). Financing of Terrorism: Socurces, Methods and Challanges, Terrorism and Political Violence, Vol 15, No.4. Schmid, A. P. (2004), Links Between Terrorist and Organized Crime Networks: Emerging Patterns and Trends. Milan, ISPAC, 2004. UNODC. (2013).World Drug Report. Vienna:United Nations Publications. Yetim, S. (2000). Karaparanın Aklanması, Boyutları ve Mafyokrasi, Ankara:Şeyma Yayınevi, Williams, P. and Savona, E.U. (Eds.) (1995). The United Nations and Transnational Organized Crime. Transnational Organized Crime. No. 1, pp. 1-22. Williams P. (2007). Strategy for a new world: Combating terrorism and organized crime. Chapter 9 in. Baylis, J., Wirtz J.J., Cohen, E.A.,& Gray.C.S. (2007) Strategy in the Contemporary World: An Introduction to Strategic Studies. Oxford University Press, USA; 2nd edition 33