hukuk dergisi - Leges Yazılım
Transkript
hukuk dergisi - Leges Yazılım
SAYI: 70 MAKALELER HUKUK DERGİSİ HAKEMLİ DERGİ YIL : 6 SAYI : 70 / EKİM 2015 Hukuki Makaleler Yargı İçtihatları Mevzuat YAZILIM TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ 1 LEGES 2 LEGES Hukuk Dergisi HUKUK DERGİSİ EKİM 2015 HAKEMLİ DERGİ Leges Yazılım Tic. Ltd. Şti. adına Sahibi ve Sorumlu Müdür Ömer Faruk KAHRAMAN Editör Prof. Dr. Ahmet GÜRBÜZ Av. / Aal. Zehra Birsen YAMAK Genel Müdür Cavit TAŞOLUK Yayın Danışmanı Av. / Aal. Aydın Barış HASÇAĞAN Kültür - Sanat Danışmanı Av. / Aal. Zehra Birsen YAMAK Yıl : 6 Sayı : 70 ISSN 1309-9620 REKLAM TARİFESİ İç Sayfalar (Siyah-Beyaz) - 2000.TL +KDV Kapak Karşıları - 3500.TL +KDV İç Kapaklar - 4000.TL +KDV Arka Kapak - 5000.TL +KDV İnsört (4 Sayfa) - 4000.TL +KDV Yayın Türü : Yaygın Süreli Yayın Her ay yayımlanır Basıldığı Yer : Yıldız Matbaacılık ve Baskı Sistemleri Ziya Gökalp Mah.42/4 Sok.No:18/2 Zeytinburnu - İSTANBUL - TÜRKİYE Tel.: 0212 558 01 05 – 416 09 39 Yönetim Yeri : Sümer mah. 29/5 sok. No:2 Nur Apt. K: 4 D:11 Zeytinburnu-İstanbul-TÜRKİYE Tel: 0212 547 60 80 Fax: 0212 547 60 82 www.legeshukukdergisi.net • e-posta: leges@leges.com.tr Kapak Tasarım : LegesGraf Dizgi - Tasarım : LegesGraf Düzeltmen : Leges Yazılım Copright 2010 - Bu derginin tüm yayın hakları Leges Yazılım Tic. Ltd. Şti.’ye aittir. Her hakkı saklıdır. Alıntılarda kaynak göstermek zorunludur. YILLIK ABONELİK BEDELİ (12 SAYI): PEŞİN 600 TL - VADELİ 680 TL SAYI: 70 MAKALELER 3 YAYIN KURULU u u u u u u u u u u u Prof. Dr. Ufuk AYDIN Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Yusuf KARAKOÇ Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. İsmail KAYAR Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Köksal KOCAAĞA Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Mesut ÖNEN Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Feridun YENİSEY Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç.Dr.Murat KAYIKCI Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Hakim Derya KONAK Hakim Güler AYBERK Av. Rıfat ÇULHA Av. Selçuk HANEGELİOĞLU DANIŞMA KURULU u u u u u u u u u u u u u u u u u u u Prof. Dr. Nüvit GEREK Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Didem ALGANTÜRK LIGHT İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Walter ANDREWS University of Washington Prof. Dr. Mustafa AVCI Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ali AKYILDIZ Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ufuk AYDIN Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ali Şafak BALI Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Vladimir BELYAKOV Russian Academy of Sciences Prof. Dr. Uwe BLAESİNG Universiteit Leiden Prof. Dr. Bernt BRENDEMEON University of Oslo Prof. Dr. Valerij BOVTUN Altay Devlet Teknik Üniversitesi Prof. Dr. Maria CİKİA Bilimler Akademisi Prof. Dr. Ramazan ÇAĞLAYAN Kırıkkale Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Mustafa ÇEKER Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Abdullah DİNÇKOL Doğuş Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yücel ERTEKİN Çağ Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Gavril GAVRILEVIÇ FILIPPOV NEF Üniversitesi Prof. Dr. Hüseyin HATEMİ İstanbul Ticaret Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Halil KALABALIK Sakarya Üniversitesi Hukuk Fakültesi 4 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 u u u u u Prof. Dr. Yusuf KARAKOÇ Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. İsmail KAYAR Erciyes Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. M.Macit KENANOĞLU İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ahmet KILIÇOĞLU Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Stale KNUDSEN University of Bergen u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u u Prof. Dr. Köksal KOCAAĞA Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Nevzat KOÇ Yakın Doğu Üniversitesi Prof. Dr. Erkan KÜÇÜKGÜNGÖR Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Tekin MEMİŞ İstanbul Şehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Hayrettin ÖKÇESİZ Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Mesut ÖNEN Ege Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Demet ÖZDAMAR Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Selçuk ÖZTEK İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Bravina Rozalia INNOKENTYEVNA SAHA Cumhuriyeti Bilimler Akademisi Prof. Dr. Oğuz SANCAKDAR Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Almagul SARYMSAKOVA Kazakistan Amerikan Üniversitesi Prof. Dr. Pervin SOMER Kadir Has Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Kemal ŞENOCAK İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Ali Dursun ULUSOY Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. M.Fatih UŞAN Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Prof. Dr. Feridun YENİSEY Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Müslüm AKINCI Kocaeli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Şahin BAĞIROV Azerbaycan Milli İlimler Akademisi Doç. Dr. Ebru CEYLAN İstanbul Aydın Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Fatma KOCABAŞ Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Doç. Dr. İbrahim SUBAŞI Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Metin TOPÇUOĞLU Süleyman Demirel Üniversitesi Hukuk Fakültesi Doç. Dr. Esra YAKUT Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Ahmet Haluk ATALAY Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Mesut AYGÜN Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Emel BADUR Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Filiz TEPECİK Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Gamze TURAN BAŞARA Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yard. Doç. Dr. Bülent YÜCEL Anadolu Üniversitesi Hukuk Fakültesi SAYI: 70 MAKALELER 5 KATKIDA BULUNANLAR u Av. Prof. Dr. Mustafa TOPALOĞLU Adana Barosu u M.Handan SURLU Yargıtay Onursal 1.Başkanvekili (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Başkanı) u Derya KONAK (Adana Hakimi) u Güler AYBERK (İstanbul Anadolu Yakası 12 Hd.Hakimi) u Av. Rıfat ÇULHA (Türkiye Barolar Birliği Eğitim Merkezi Yürütme Kurulu Üyesi) u Av. Ali DİLBER (Düzce Baro Başkanı) u Av. Müjdat İLHAN (Denizli Baro Başkanı) u Av. Tuncer AKTAŞ (Erzurum Barosu) u Av. Ahmet Nihat ATA (Adana Barosu) u Av. Arda BALCI (Edirne Barosu) u Av. Abbas BİLGİLİ (Adana Barosu) u Av. Uygar BUDAK (Edirne Barosu) u Av. M.Tevfik BUĞDAYCI (Konya Barosu) u Av. Erdoğan ÇAKMAKLI (İzmir Barosu) u Av. Turan ÇINAR (Erzurum Barosu) u Av. Boran ÇİÇEKLİ (İstanbul Barosu) u Av. M.İhsan DARENDE (Kastamonu Barosu) u Av. Demircan DİLEK (Sakarya Barosu) u Av. Murat Volkan DÜLGER (İstanbul Barosu) u Av. Şerafettin EKİCİ (İstanbul Barosu) u Av. Rukiye GÜLMEZ (Kayseri Barosu) u Av. Armağan GÜLTEKİN (İstanbul Barosu) u Av. Mehmet HANEGELİOĞLU (Bingöl Barosu) u Av. Gülşah HANEGELİOĞLU (İstanbul Barosu) u Av. Sadrettin HAŞILOĞLU (Erzurum Barosu) u Av. Ertuğrul HÜDAYİOĞLU (Kahramanmaraş Barosu) u Av. Süleyman Nadir İNAL (İzmir Barosu) u Av. Selahattin KARAGÖZ (Konya Barosu) u Av. Yusuf Soner KAYVAR (İstanbul Barosu) u Av. Adem Eray KOZAN (Edirne Barosu) u Av. Tahsin KILIÇ (Bursa Barosu) u Av. Önder MUTLU (Düzce Barosu) u Av. Nuri POLAT (İstanbul Barosu) u Av. İlker ONAY (İstanbul Barosu) u Av. Hüseyin Rahmi ÖZDEMİR (Antalya Barosu) u Av. Serdar ÖZERSİN (Ankara Barosu) u Av. Mehmet Şener ÖZTERZİ (İzmir Barosu) u Av. İbrahim SÜLÜN (Kütahya Barosu) u Av. Fevzi ŞEN (Balıkesir Barosu) u Av. Necati TAŞTAN (Hatay Barosu) u Av. Ejder TEKEREK (Kahramanmaraş Barosu) u Av. Mustafa TOLAY (Adana Barosu) u Av. Hasan TURGUT (Manisa Barosu) u Av. Kadir Ali Osman TÜRE (Kütahya Barosu) u Av. Fahri ULUSOY (Zonguldak Barosu) u Av. Bayram Veli UYSAL (İstanbul Barosu) u Av. Mehmet ÜÇOK (Konya Barosu) u Av. Halis YAŞAR (Ağrı Barosu) u Av. Ertuğrul H.YEŞİLDAL (Antalya Barosu) u Av. Tuncer YILMAZ (Denizli Barosu) 6 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 MAKALELER 7 İÇİNDEKİLER MAKALELER o Türkiye’de Sosyal Medya Kullanımı Kıymet Canan KARA Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans Bölümü Dr. İlker KARA Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Ankara, Türkiye Adli Bilişim Uzmanı............................................................................ 13 o Halka Arz Esnasında Kamuyu Aydınlatma Kapsamında Yönetim Tarafından Finansal Durum ve Faaliyet Sonuçlarının Analizi ve Tartışılmasının Önemi Av. Derin Altan – Av. Nil Acar...........................................................................25 o Kurumsal Yönetim İlkesi Bağlamında Ortakların Şirkete Borçlanma Yasağı Veysel DEMİR ............................................................................................ 67 YARGI İÇTİHATLARI o Ölünceye Kadar Bakıp Gözetme Sözleşmesi – Tapu İptal ve Tescil Davalarının Son Kayıt Malikine Karşı Açılacağı......................................... 75 o Hukuk Genel Kurulu Kararlarına Karşı Karar Düzeltme İsteği – Posta İle Gönderilen Karar Düzeltme Dilekçesinin Postaya Veriliş Tarihininin Esas Alınamayacağı, Hakimin Havale Tarihinin Geçerli Olacağı........................ 83 8 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 o Ecrimisil İhbarnamesinin İptali Talep Edilmeksizin Hazineye Ait Taşınmazın Kullanımından Ötürü Açılan Ecrimisil Davasının Adli Yargıda Görüleceği – Görev......................................................................... 85 o Belediyeye Usulsüz İşçi Alınması Durumunda İşçilere Ücret Ödenmesinin Kamu Zararını, Haksız Eylemin Zarar Unsurunu Ortadan Kaldırmayacağı – İcra İnkar Tazminatı – İtirazın İptali................................ 91 o İfade Özgürlüğü – Kişilik Hakkına Saldırı Nedeniyle Tazminat................ 100 o İtirazın Kaldırılması – Temyiz Dilekçesinin Karşı Tarafa Tebliği Gerektiği – Vekil İle Takip Edilen Davalarda Avukatın Usulüne Uygun Vekaletnamesinin Bulunmasının Dava Şartlarından Olduğu...................... 109 o Hakimin Hukuki Sorumluluğuna Dayalı Maddi ve Manevi Tazminat İsteminin Yasa Yolları Düzenlenmiş Bulunan Yargısal İşlem ve Kararlara İlişkin Olduğu............................................................................................. 112 o Bozmadan Sonra Kısmen Direnme Hükmü Kurulamayacağı – Kazandırıcı Zamanaşımı – Usule İlişkin Kazanılmış Hak.......................... 117 o Kimsenin Kendi Muvazaasına Dayanarak Hak Talep Edemeyeceği – Toplu İş Sözleşmesi.................................................................................... 124 o Dosyanın Mahalline Geri Gönderilmesi İşlemi – Usulüne Uygun Tebligat – Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu Kararları.............................. 138 o Direnme Kararından Söz Edebilmek İçin Mahkemenin Yeni Delil Toplamadan Önceki Deliller Çerçevesinde ve Gerekçesini Genişletebilirse De Değiştirmeden Karar Vermesi Gerekeceği – Şikayet............................ 144 o Dar Yetkili İcra Mahkemesinin Genel Mahkemede Yargılanarak Varılacak Sonuçlar Hakkında Yargılama Yapamayacağı – Haczedilmezlik Şikayeti.149 SAYI: 70 MAKALELER 9 o İtiraz – Pasif Husumet Yokluğu – Şikayet – Temsil Yetkisinin Aşımı Nedeniyle Borçtan Şahsen Sorumluluk...................................................... 153 o Mahkemenin Bozma Sonrası Yeni Delile Dayanarak Gerekçesini Değiştirmesi Halinde Yeni Bir Karar Oluştuğundan Bu Durumda Direnme Hükmünden Söz Edilemeyeceği – Takibin İptali......................... 160 o İcranın Geri Bırakılması – Karar Düzeltme İsteminde İiknun 33. Maddesindeki Teminatın Aranmayacağı............................................... 162 o Geçici Su Aboneliği.................................................................................... 165 o Hukuki Dinlenilme Hakkı – İstirdat............................................................ 169 o Bozmaya Uyan Mahkemenin Verdiği Karar Ne Surette Olursa Olsun Yeni Bir Karar Olup Direnme Hükmü Olarak Kabul Edilemeyeceği – Gerçeğe Aykırı Beyanda Bulunma Suçu – Haciz İhbarnamesi................... 173 o Görevsizlik Kararları Üzerine Merci Tayini – Yargıtayca Verilen Merci Tayini Kararının Ondan Sonra Davaya Abakacak Mahkemeyi Bağlayacağı ve Bu Konuda Yerel Mahkemenin Direnme Kararı Veremeyeceği............ 181 o Kamu Düzenine İlişkin Olmayan Davada, Her İki Tarafın Bozmayı Kabul Yönündeki İrade Açıklamalarını Nazara Almadan Mahkemenin Direnme Kararı Veremeyeceği – Menfi Tespit........................................................... 183 o Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulamayacağı – Temlike Dayalı Alacak İstemi........................................................................................................... 189 o İş Kazası – Maddi Ve Manevi Tazminat – Manevi Tazminatın Takdirinde Zarar Görenin Müterafik Kusurunun Varlığının da Nazara Alınbması Gerektiği...................................................................................................... 193 10 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 o Eksik İnceleme İle Hüküm Kurulamayacağı – Hizmet Tespiti – İşçilik – Alacaklarının Tahsili................................................................................... 201 o Mahkemece, Taraflara Tefhim Edilen Kısa Kararda Hükmün Tüm Unsurları Yer Almakla Birlikte Kararın Gerekçesinin Tefhim Edilmemesi Halinde Temyiz Süresinin Gerekçeli Kararın Tebliğinden İtibaren Başlayacağı................................................................................................. 206 o Kooperatif Genel Kurul Kararlarının İptali – Müdahallik Talebi............... 211 Önemli Bilgiler...................................................................................................... 215 Kavramlara Göre Arama Endeksi...................................................................... 325 SAYI: 70 MAKALELER 11 MAKALELER u TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI Kıymet Canan KARA Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans Bölümü Dr. İlker KARA Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Ankara, Türkiye Adli Bilişim Uzmanı u HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLATMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ Av. Derin ALTAN - Av. Nil ACAR u KURUMSAL YÖNETİM İLKESİ BAĞLAMINDA ORTAKLARIN ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI Veysel DEMİR 12 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 MAKALELER 13 TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI Kıymet Canan KARA1*, Dr.İlker KARA2** Özet Teknolojinin gelişmesi ve yaygınlaşması ile birlikte ülkemizde ve dünyada internet kullanım oranı büyük bir hızla artmaktadır. Sosyal medya olarak adlandırılan sanal ortam, kullanıcı tabanlı olması ile birlikte kitleleri ve insanları bir araya getiren ve aralarındaki etkileşimi arttırması nedeniyle önemlidir. Yapılan araştırmalarda, Türkiye’de internet ve sosyal medya kullanımın artmasıyla sosyal medyada yaşanılan sıkıntılar da artmış göstermiştir. Bu bağlamda; çalışmanın ana amacı, Türkiye’de sosyal medya kullanımının artmasıyla yaşanılan sorunlar ve çözüm önerileri sunulmaktadır. Anahtar Sözcükler: Bilişim Alanındaki Suçlar, Bilişim Suçları, Sosyal Medya THE USE OF SOCIAL MEDIA IN TURKEY Abstract Along with the development and spreading of technology, internet usage rate is increasing rapidly in our country and world. Besides being user based, this virtual platform named as social media is important because of bringing people and communities together and improving interaction between them. Studies carried out has shown that the number of troubles experienced in social media are increasing parallel with the rise in the usage * Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans Bölümü ** Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı, Ankara, Türkiye. Adli Bilişim Uzmanı. Gazi Üniversitesi Fizik Bölümü 14 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 of internet and social media in Turkey. In this context, the main purpose of this study is presenting the problems experienced in social media due to increase in usage and giving suggestions for solving these problems. Keywords: Crimes In The Field Of İnformation, IT Crimes, Social Media GİRİŞ İnternet1, insanlığın hizmetine sunulması sonrası en hızlı biçimde gelişen ve kullanıcılar arasında yaygınlaşan buluştur (Kara, 2015:154168). Bilgisayar kullanıcıları, internet teknolojisi sayesinde internet (web) sayfaları üzerinden bilgi paylaşımı, eğlence, iletişim kurmak, hizmet vermek ve kendilerini tanıtmak gibi birçok ihtiyacını karşılamaktadır (Kara, 2014; 73-81). İletişim teknolojilerinin hızla gelişmesi, kişilerin internet ve web2 araçlarını daha fazla kullanmasına yol açmaktadır. Bu araçlardan en önemlisi ise sosyal medyadır. Sosyal medya3; kullanıcıların kendilerini ifade ettikleri ve diğer kullanıcılar ile bağlantıda kaldığı yeni bir sanal medyadır (Kara, 2015:Şubat). Küreselleşme, son yıllarda üzerinde en çok tartışılan, çok farklı anlam ve değerler yüklenen, çok farklı tanımlamalara ve nitelemelere konu olan kavramların başında yer almaktadır. Kısaca, “dünyanın tek bir mekan olarak algılanabilecek ölçüde sıkışıp küçülmesi anlamına gelen bir süreci (Erbay, 1998:19).” ifadesiyle tanımlanan küreselleşme, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel değerlerin ve bu değerler çerçevesinde oluşmuş birikimlerin ulusal sınırlar dışına taşarak dünya geneline yayılması şeklinde değerlendirilmektedir (Erbay, 1998:19). 1 2 3 İnternet, Dünya genelindeki bilgisayar ağlarını ve kurumsal bilgisayar sistemlerini birbirine bağlayan elektronik iletişim ağıdır. Merriam Webster’s Dictionary & Thesaurus, 2008. World Wide Web (kısaca www veya web), internet üzerinde yayınlanan birbirleriyle bağlantılı hiper-metin dokümanlarından oluşan bir bilgi sistemidir. Sosyal medya, Web 2.0’ın kullanıcı hizmetine sunulmasıyla birlikte, tek yönlü bilgi paylaşımından, çift taraflı ve eş zamanlı bilgi paylaşımına ulaşılmasını sağlayan medya sistemidir. SAYI: 70 MAKALELER TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI 15 Bu gelişmeler sonucu dünya “küresel köy” olmaya daha da yaklaşmıştır. Özellikle internet medyasının getirdiği özgür ve geniş alan, sosyal medyanın en büyük paylaşım alanı olmasını sağlamıştır. Geleneksel iletişim araçları televizyon, gazete ve radyo gibi iletişim araçları gelişen teknoloji ile yeni boyut kazanmıştır. Yeni iletişim teknolojileri, özellikle internet teknolojisi kullanıcıların kendi elektronik televizyon, gazete ve radyo oluşturmasına da imkân vermektedir (Tutar, 2000). Gelişen ve giderek yaygınlaşan sosyal medya; sadece bireyler için değil aynı zamanda kurumlar ve markalar için de yükselen bir yıldız haline gelmiştir. Özellikle 2005’in başından itibaren sosyal medya; kurumsallaşmış şirketler ve markalar için vazgeçilmez bir iletişim aracı haline gelmiş ve artık son dönemlerde sosyal medyada varlık göstermek artık bir zorunluluk halini almıştır. Ülkemizde 26 milyon civarında kullanıcısı olan ve kullanıcı sayısı hergeçen gün artan sosyal medya; Facebook, Twitter, Flickr, Blogger gibi binlerce ücretsiz internet sitesi ve ortamı sunmakta; bu ortamın kullanıcıları da içerikleri kendileri oluşturmakta ve alternatif bir medya oluşturmaktadırlar. İçeriklerin çok hızlı bir biçimde yayıldığı mikroblog örneği olarak Twitter ise dünyanın herhangi bir yerinde olan çok önemli bir olayı dünyanın diğer ucuna en hızlı biçimde ulaştırmayı sağlayarak kurumlar açısından da çok büyük değer görmektedir.İnternet kullanıcılarının beğendikleri siteleri ya da sayfaları başkalarıyla paylaşmasına olanak sağlayan sosyal imleme siteleri sayesinde internette yer alan milyonlarca içerik paylaşılmakta ve internet kullanıcıları paylaşılan içerikleri oylayarak ya da yorumlayarak takip etmektedirler. Her nasıl offline dünyada atılan bir adım, ağızdan çıkan laf ve eylemler itibarı oluşturuyorsa; online dünyada da bırakılan her iz arama motorlarında itibarı şekillendiren yapı taşları olarak yerini almaktadır (Timisi, 2003:84). Türkiye, elektronik gelişmeler konusunda güncel teknolojiyi yakalamayı başarmıştır. İnternetin hayatımıza girmesi ile hızlanan bu süreçte dünya ile entegre olmamız daha hızlı gerçekleşmiştir. Ama sosyal ağların 16 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 hayatımıza girmesi ile süreç bambaşka bir yere doğru gitmektedir. Türkiye’deki sosyal medya kullanımı artıkça bu alanda üzerinden işlenen suçlar gün geçtikçe artmaya devam etmektedir. Türkiye’de Sosyal Medya Kullanımı Şekil 1. Türkiye’de girişimlerin sosyal medya kullanım amaçları (TUİK, 2015) Reklam ve halkla ilişkiler uygulamalarında kullanılan kitle iletişim araçlarının boyutları gün geçtikçe büyümektedir. 1990’lı yılların sonlarında internetin dünya kültürüne tanıştırılması, internetin bir pazarlama iletişimi aracı olarak kullanılabileceğine dair bir fikir vermekten ve yeni SAYI: 70 MAKALELER TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI 17 bilgilere ulaşmak ve haberleşmeyi sağlamaktan öteye geçmemiştir. Teknolojinin toplumsal kültürle birleşmesinden sonra televizyonun yeni fark edilen faydalarından pazarlama iletişimi karması içinde reklam ve halkla ilişkiler kullanılmaya başlanmıştır (Onat, Aşman, Kılıç, 2008: 1111-1143). 1990’ların sonunda, yeni teknolojik gelişmeler ve internetin bulunuşu ve internete bağlı yeni online teknolojilerin ve dolayısıyla da yeni dijital platformların oluşması; yeni kitle iletişim tekniklerinin oluşmasına neden olmuştur. Sanal ortam, coğrafi sınırları kaldırmanın da ötesinde, işitsel, görsel ve oral tüm evreleri bünyesinde barındırarak toplumların birbirleriyle eş zamanlı iletişim kurmalarını sağlamaktadır. Bu durum firmalar için de çok önemli faydalar sağlamıştır. Dijital ortamları kendileri için bir fırsat gören firmalar; önce elektronik postalar, intranetler ve ekstranetler yoluyla eş zamanlı olarak personeliyle, aracı kuruluşlarıyla, tedarikçileriyle, müşterileriyle ve sosyal paydaşlarıyla iletişim kurup etkileşimde bulunurlar, reklam ve halkla ilişkiler uygulamalarını bu ortamlarda hayata geçirirken, daha sonra web sitesi kurarak tanıtımlarını yapmaya başlamışlardır (Onat, Aşman, Kılıç, 2008: 1111-1143). Şekil 1’de Türkiye’de girişimlerin sosyal medya kullanım amaçları gösterilmiştir. Şekil 1’den anlaşılacağı gibi girişimciler için sosyal medyayı tanıtımı imaj yaratmak ve ürün pazarlamak açısından önemli bir mecradır. Girişimciler için sosyal medya, ucuz olması ve geniş kitlelere hızlı bir şekilde ulaşabildikleri için tercih etmektedirler. Sosyal medya siteleri üzerinden Türkiye’de bulunan hemen hemen bütün alanlardaki firma hesaplarına ulaşmak mümkündür. İnternet arama motorları üzerinden “ara” sekmesinden üzerinden istenilen ürüne hangi firmalarda bulunduğunu, ürün hakkında görüş, şikâyetlerin ve önerilere ulaşabilmektedirler. Eğer firma ya da ürün hakkında bir şikâyet veya önerileriniz varsa firma yetkilileri kullanıcılarla DM (Direct Message) yoluyla hızlı bir şekilde iletişime geçebilmektedir. Bu yöntem müşteriler için çok kullanışlıdır. Diğer yöntem olan telefon ile müşteri temsilcisine ulaşmak zor ve sıkıcı bir çözümdür. 18 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Bu durumlara ek olarak sosyal medya üzerinden iş ortakları ve diğer kurumlarla iş birliği yapmak, personel seçimi ve alımı yapmak için hızlı ve etkili bir şekilde yapılmasına imkân sağlamaktadır. Türkiye’de cinsiyet ve yaşa göre sosyal medya kullanımı Şekil 2. Türkiye’de cinsiyet ve yaşa göre sosyal medya kullanım yüzde sıklığı (2013) (Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması, 2015) Şekil 2’de Türkiye’de cinsiyet ve yaşa göre sosyal medya kullanım yüzde sıklığı görülmektedir. Sosyal medya kullanımında cinsiyete göre oranlar benzer olmakla beraber erkekler daha fazla sosyal medya kullandığı görülmektedir. 25-29 yaşları arasında sosyal medya kullanımı en yüksek seviyede olduğu görülmüştür. Genel olarak bakıldığında kullanıcıların cinsiyet ve yaş fark etmeksizin kullanıcıların en az %80’nin sosyal medya hesaplarını ziyaret etmektedir. Bu sonuç kullanım amaçlarına göre değişiklik göstermektedir. Sosyal medyanın getirdiği yeniliklerin yanında kötü niyetli kişilerinde ilgisini SAYI: 70 MAKALELER TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI 19 çekmektedir. Bu durum özellikle Grooming (Ayartma), bir kişinin cinsel istismar fiilini gerçekleştirmeye hazırlık yapmak için çocukla internet ortamında cinsel içerikli sohbet etmesi olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle çocuklara cinsel istismarda bulunmak amacıyla bilişim sistemleri ile arkadaşlık kurmak, güvenlerini kazanarak çocukla buluşarak fiziksel istismar bulunmaya çalışmak olarak da ifade edilmektedir. Bu arkadaşlık çocukla cinsel bir etkileşime gerçekleştirebilmek için kurulan duygusal arkadaşlık bağını ifade etmektedir. Ayrıca bu fiilin, çocuklara cinsel etkinliklere ve çocuk pornografisini özendirmek amacıyla kullanıldığı bilinilmektedir. Grooming birbirinden farklı çocuklara yönelik suçların hazırlık hareketi olarak değerlendirildiğinden birçok ülkede (Avustralya, Kanada, Kosta Rika, Hollanda, Birleşik Krallık) suç olarak kabul edilmesine rağmen ülkemizde yasal bir düzenleme bulunmamaktadır (Kara, 2015:Şubat). Türkiye’de penetrasyon (girme) en yüksek olan sosyal ağlar Şekil 3. Türkiye’de penetrasyon (girme) en yüksek olan sosyal ağlar yüzde gösterimi(2015) (Social&Mobile, 2015) 20 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Günümüzde, birçok sosyal ağ sitesi ortaya çıkmış ve insanların iletişimini, etkileşimini, işbirliğini, çalışmasını yeniden şekillendirmiştir (Murray, 2008:1). Milyonlarca kullanıcı gerçek kimlikleri ile sosyal ağlar üzerinde çevrimiçi olarak yer almaktadır. Dünya çapında bu denli yaygınlaşan sosyal ağlar, ülkemizde de yoğun bir şekilde kullanılmaya devam etmektedir. Bu yüksek ilgi, sosyal ağların birçok özelliği ve olanaklarının olması en önemli etkendir. Şekil 3’de Türkiye’de penetrasyon (girme) en yüksek olan sosyal ağlar görülmektedir. %26 ile Facebook en çok tercih edilen sosyal ağ olmakla beraber kullanıcılarının %37,5 kadın iken % 62,5 erkekdir (Socialbakers, 2015). Diğer çevrimiçi sosyal ağ sitelerine (Friendster, MySpace gibi) benzer bir biçimde, kullanıcılar kendilerini çevrimiçi bir profilde tanıtır, arkadaş edinir, diğerlerinin profillerine veya sosyal içeriğe bilgi veya yorum yazabilir. Facebook dünyanın en büyük sosyal ağı olmasına rağmen, birçok kullanıcısı olan ve büyüyen sosyal ağlar da bulunmaktadır (Peluchette, Karl, 2010:85). Facebook’un bu denli yaygın olmasının en büyük nedeni kullanıcılarına birçok farklı uygulama hizmeti sunmasıyla ilgilidir. Facebook’un tespit edilen kullanım amaçları şu şekilde sıralanmaktadır (Toprak vd., 2009: 44-55); Arkadaş bulmak amaçlı, denetim ve gözetim amaçlı, paylaşım amaçlı, oyun oynamak amaçlı, örgütlenme amaçlı, siyasal amaçlı, e-ticaret amaçlı, cinsel amaçlı ve ihbar amaçlı. Facebook’un en temel kullanım amacı arkadaş bulmaktır. Arkadaş bulmak sosyal çevreden olan kişileri kapsadığı gibi internet ortamında edinilen yeni arkadaşlıkları da içermektedir. Facebook kullanıcılarının en sevdiği imkânlardan biri de geçmişte okul, iş gibi çevrelerde edinilen fakat zamanla iletişimin koptuğu arkadaşların yeniden bulunarak iletişim kurulabilmesidir. Denetim ve gözetim Facebook’un en çok tartışılan kullanım amaçlarından biridir. Kişiler bağlı oldukları arkadaşlarının profillerine ve tüm paylaşımlarına ulaşabildiği gibi üyeler, arkadaş listesinde bulunan kişilerin arkadaşlarının bilgilerine de ulaşabilmektedir. Her ne kadar bu erişim kullanıcılar tarafından kısıtlanabilse de herkesin herkesi ‘gözetleyebildiği ’ne SAYI: 70 MAKALELER TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI 21 yönelik bir sorun ortaya çıkmaktadır. Kullanıcılar öncelikle arkadaşlarını “gözetlemektedir”. Facebook’un en sık kullanılan işlevleri arasında birinci sırada “arkadaşlarının fotoğraflarına bakmak” gelmektedir (Şener, 2009: 4). Basit bir ara yüze sahip olan Facebook gibi sosyal paylaşım sitelerinin kullanıcılar genel olarak boş zaman etkinliği olarak değerlendirmektedir. SONUÇ Küreselleşmenin yerleştiği dünyada yeni medya teknolojilerinin etkisiyle artan sosyal medya kullanımıyla birlikte sosyal medyada yaşanılan sıkıntılar her geçen gün biraz daha belirginleştirmektedir. Değişen ve gelişen yenidünya düzeninde hukuksal düzenlemelerin gerçekleştirilmesi noktasında önerilebilecek diğer bir husus ise; uluslararası boyutta hukuksal gelişmelerin ve düzenlemelerin Türk Hukukunda takibinin iyi yapılması gerekliliğidir. Ayrıca bu konuda imzalan sözleşmelerin biran önce uygulamaya geçirilmesi demokratik yaşamında bir gereğidir. Türk hukukunda suç sayılan fiillerle ilgili talepler hakkında sosyal medya gruplarının gerekli işlemleri yapabilecek ofislerinin ülkemizde açılması zorunludur. Çünkü bürosu olmayan bu kuruluşlarda suç soruşturmalarında bilgi ve belge talep edildiğinde kolluk kuvvetlerinin verilere ulaşması güçleştirmektedir. Bu talepleri sadece avukatlık büroları talepleri karşılamakta yeterli olmadığı aşikârdır. Sosyal medya şirketleri örneğin Facebook’ta bulunan yardım servisi, kullanıcıların hesabını ele geçirilmesi durumunda hızlı cevap vermesi gerekirken en erken 2(iki) gün sonra cevap verebilmektedir. Bu servislerin cevap verme sürelerinin hızlandırılması kullanıcıların kişisel hakları, özel hayatı ve güvenlik açısında önemli bir konudur. Bu durumu önleyebilmek için bu tarz yardım hizmetlerinin kullanıcı ülkelere yönelik yardım hattı kurulmasına ihtiyaç vardır. Sosyal medya üzerinden meydana gelen hakaret ve suç içerikli görüşmelerle ilgili olarak bireylerin mahkemeye başvurmaktadır. Fakat mahkemelerin aldıkları kararları uygulayacak bir mekanizma ülkemizde bulunmamaktadır. Bu durum yaptığı başvurulardan sonuç alamayan sosyal 22 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 medya kullanıcıların adalet mekanizmasına olan güveni azalmasına neden olmaktadır. Bu süreçlerin uygulanabilir olması ve ülkeler arası işbirliği yapılarak suç ve suçun önlenmesinde hayati önem arz etmektedir. Sonuç olarak; ticaretten büyük kitleleri örgütlemeye, yeni arkadaşlık kurmalarında, kişiler hakkında bilgi edinmeye hatta evliliğe kadar sosyal medya toplumun her kesimimde yaygın olarak kullanılmaktadır. Gerekli kurallara uyularak kullanıldığında yararı olduğu gibi bağımlılık boyutunda varan kullanıcılar için büyük zararlarında bulunmaktadır. Özellikle ebebeyinlerin çocukların sosyal medyanın kötü amaçlı kullanımlar için gerekli tedbirlerin alınması gereklidir. Bu amaçla online çocuk istismarı suçunun ülkemizde tanımlanması ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılmalıdır. Toplumun her kesim ve her yaş grubundan kişilerin sosyal medyayı nasıl kullanması gerekliliği konusunda toplumsal kamuoyunda farkındalık yaratılması kanaatindeyiz. SAYI: 70 MAKALELER TÜRKİYE’DE SOSYAL MEDYA KULLANIMI 23 KAYNAKÇA ERBAY, Yusuf. (1998). “Kavram Olarak Küreselleşme”, Yeni Türkiye, 21. Yüzyıl Özel Sayısı-I, Sayı 19. TİMİSİ, Nilifer. (2003). Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi, Dost Kitapevi, Ankara, 84. KARA İlker, Sönmez Ümit, Kaya Gamze, Kaymakçıoğlu Özge. (2014). “5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 134 üncü Maddesinin Uygulama Yönünden Değerlendirilmesi”, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi Bahçeşehir Üniversitesi, 73-81. KARA İlker, Kaya Gamze.(2015). “Türkiye’de Bilişim Alanında İşlenen Suçların Uygulama Bakımından Hukuki Boyutunun Değerlendirilmesi”, Kazancı Hakemli Hukuk Dergisi Bahçeşehir Üniversitesi, 154-168. KARA İlker.(2015). Bilişim Sistemleri Aracılığıyla İşlenen; “Çocuk Cinsel İstismarı Suçu”, Hukuk ve Hayat Dergisi, Şubat Sayısı KARA Tolga, Özgen EBRU. (2012) .Sosyal Medya Akademi. İSTANBUL. 1. Baskı – Şubat Sayısı TUTAR Hasan.(2000). “Küreselleşme Sürecinde İşletme Yönetimi”, Hayat Yayıncılık, İstanbul. 2000. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK). http://pro.webrazzi.com. Erişim Tarihi (03.03.2015) Ferah ONAT, Özlem AŞMAN, Ali İKILIÇ (2008). “Sosyal Ağ Sitelerinin Reklam Ve Halkla İlişkiler Ortamları Olarak Değerlendirilmesi”, Journal of Yasar University, 3(9), 1111-1143. Türkiye Cumhuriyeti Gençlik ve Spor Bakanlığı- Gençlik ve Sosyal Medya Araştırması, http://pro.webrazzi.com. Erişim Tarihi (03.03.2015). We are Social-Digital, Social&Mobile. (2015). http://pro.webrazzi.com. Erişim Tarihi (03.03.2015). Socialbakers. (2015). http://pro.webrazzi.com. Erişim Tarihi (03.03.2015). 24 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 MURRAY Carter.(2008). “Schools and Social Networking: Fear or Education?”, Synergy Perspectives: Local, Vol. 6 Issue 1,2008, pp. PELUCHETTE Joy, KARL Katherin. (2010). “ Examining Students” Intended Image on Facebook:“What Were TheyThinking?”’, Journal of Education for Business, Vol. 85, 2010, pp TOPRAK, Aki. vd. (2009). Toplumsal Paylaşım Ağı Facebook: “Görülüyorum Öyleyse Varım”. İstanbul: Kalkedon Yayınları. ŞENER, Gülüm (2009). “Türkiye’de Facebook Kullanımı Araştırması”, XIV. Türkiye’de İnternet Konferansı. İstanbul Bilgi Üniversitesi. 12-13 Aralık 2009. İstanbul. SAYI: 70 MAKALELER 25 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLATMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 1 Av. Derin ALTAN – Av. Nil ACAR Özet 30 Aralık 2012 tarihli 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nda pay halka arzlarına onay2 bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) kuralı benimsenmiştir. Bu çerçevede, izahnamenin bölümleri arasında yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi de çok büyük önem taşımaktadır. Zira finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümünün nihai amacı ihraççının finansal verilerine ilişkin açıklama sunmak ve bu sayede yatırımcıların ihraççının finansal durumunu yönetimin gözünden görebilmesini sağlamaktır.3 İdeal bir finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümünde ihraççılar içerik olarak önemli bilgilere yoğunlaşmalı, ihraççının finansal durumu, likiditesi, sermaye kaynakları ve faaliyet sonuçlarının değişimi (özellikle kar ve zarar durumu ile nakit akımları çerçevesinde) hakkında bilgi sağlamayan önemsiz bilgileri elemelidir. İhraççılar sadece teknik ve mekanik olarak kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirme amacıyla finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizini hazırlamak yerine, 1 2 3 Yazarların Notu: Bu makalede yer alan fikir ve görüşler yalnızca yazarların fikir ve görüşlerini içermektedir. Yazarların çalışmakta olduğu kurumun görüş ve fikirlerini temsil etmesi gerekmez. Eski SPKn’unda ihraç edilen payların Kurul kaydına alınması hususu kaldırılmış olup, kayıt sistemi yerine onay sistemi gelmiştir. Bu çerçevede, SPK izahnameye onay vermek suretiyle, halka arza onay vermektedir. U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. 26 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 yatırımcılara yönetimin perspektifini sunmayı ve analizin amacına hitap etmeyi öngörmelidir.4 Anahtar Kelimeler İzahname, halka arz, kamuyu aydınlatma, finansal durum analizi. Abstract The Capital Markets Law numbered 6362 published at the Registry Gazette as of December 30, 2012 and numbered 28513 adopted the “disclosure principle” (or “principle of preparing a prospectus”) for the approval of public offerings. Accordingly, the disclosure of financial position and results of operations analysis plays a significant role as being part of the prospectus. The ultimate purpose of financial position and results of operations analysis is to provide an explanation to investors in the means of financial data and accordingly allow investors to take a look at the company’s financial situation from the perspective of the management.5 In an ideal financial position and results of operations analysis section, issuers are required to focus on material information and should omit useless information that is irrelevant to changes in issuer’s financial position, liquidity, capital resources and results of operations (within the scope of profit and loss and cash flow). Issuers shall not only prepare financial position and results of operations analysis section for the purposes of complying with disclosure requirements in a technical and mechanical manner, but also aim to provide investors with the perspective of management and serve the ultimate purpose of this section.6 Keywords Prospectus, public offering, public disclosure, financial condition analysis. 4 5 6 Ibid. Ibid. Ibid. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 27 1. GİRİŞ 30 Kasım 1981 tarihli ve 17416 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanun’unun (“Eski SPKn”) ilk yürürlüğe girdiği dönemde Eski SPKn’un 5’inci maddesinde ve ilgili madde gerekçesinde T.C. Başbakanlık Sermaye Piyasası Kurulu’nun (“SPK”) halka arz edilen payları kaydına alabilmesi için, “kamu yararı” şartını araması gerektiği düzenlenmişti. Kısaca, halka arza konu sermaye piyasası araçlarının halk tarafından satın alınmasının halka bir zarar ika etmemesi bir koşul olarak aranmaktaydı.7 Bu düzenlemeye paralel olarak, Eski SPKn kapsamında SPK tarafından hazırlanarak yürürlüğe koyulan, 1982 tarihli mülga Seri: I, No:1 sayılı Hisse Senetlerine ilişkin Esaslar Tebliği de payların halka arzı için (a) gereklilik ve yeterlilik, (b) kaynaklar arası denge, (c) verimlilik ve (ç) güven ön koşullarının sağlanması gerektiğini düzenlemekte idi. Bu noktada görülebileceği üzere bir halka arza için verilmesi için önemli derece sübjektif kriterler öngörülmüştür. 1991 yılında Seri: I, No: 1 sayılı Tebliğin ilga edilmesi ile halka arz edilen payların SPK kaydına alınması için gereken bu önkoşullar kaldırılmıştır. Bu değişikliği takiben, 2499 sayılı Eski SPKn’da değişiklik yapan 3794 sayılı Kanun’un 1992 yılında yürürlüğe girmesiyle beraber halka arz edilen payların SPK kaydına alınabilmesi için aranan “kamu yararı” koşulu da kaldırılmıştır. Bu çerçevede, bugünkü halka arz onayı için de gereken izahnamede yer alan açıklamaların tam (yeterli) ve doğru (gerçeğe uygun) bulunması koşulunun yeterli olacağı kabul edilmiştir. Bir başka deyişle, halka arzlara onay bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) 1992 yılında Eski SPKn’de yapılan kanun değişikliğiyle bilfiil kabul edilmiştir. İzahnamenin fonksiyonlarına ilişkin olarak akademik çalışmalarda genel olarak iki grupta görüşler toplanmaktadır, bunlar da izahnamenin bir satış dökümanı (selling document) olduğu ve kamuyu aydınlatma aracı (disclosure document) olduğudur.8 7 8 VURAL, s. 25. RATHER, HAZEN, s. 22 – 29. 28 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 30 Aralık 2012 tarihli 28513 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu (“Yeni SPKn”)’da pay halka arzlarına onay9 bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) kuralı devamlılığını korumaktadır. Nitekim Yeni SPKn’un 4’üncü maddesinde sermaye piyasası araçlarının halka arz edilebilmesi veya borsada işlem görebilmesi için izahname hazırlanması ve bu izahnamenin SPK tarafından onaylanması gerekliliği hükme bağlanmıştır. İzahname SPK’nın halka arza onayı bakımından temel alınacak ve yatırımcıların yatırım kararını etkileyecek en önemli belge olduğu için, izahnamede yer alan bilgilerin tutarlı, anlaşılabilir ve eksiksiz olması büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede, izahnamede yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi kısmı da çok büyük önem taşımaktadır. Zira finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi sayesinde, ihraççılar yatırımcılara finansal verileri şeffaf bir şekilde açıklar, finansal verilerin hangi yollarla analiz ettiğini yatırımcılara gösterir. Yatırımcılar, izahnamede yer alan bu analiz sayesinde ihraççının karlılığı, nakit akışının sürekliliği ve muhtemel değişkenliği konularında bilgi edinir ve bu sayede ihraççının geçmiş performansına bakarak gelecek performansı hakkında bir fikir oluşturup, halka arza yatırım yapıp yapmama kararını verir. Kamunun aydınlatılması ve halka arz izahnamelerinde kapsamlı bilgi verilmesi yalnızca hukuki sorumluluk ilkeleri için değil, halka arz fiyatı için de önem arz etmektedir. Yapılan akademik çalışmalarda da halka arz izahnamelerinde daha kapsamlı bilgi verilmesi halinde, halka arz fiyatının daha doğru tespit edilebildiği ve halka arz ıskontosunun azaldığı tespit edilmiştir.10 Paylara ilişkin halka arz işlemleri, asimetrik enformasyon probleminin en yüksek derecede yaşandığı işlemlerden biridir.11 Halka arz fiyatlarının rayiç bedelden düşük olduğuna, ve bunun da asimetrik enformasyon probleminden gerçekleştiğine dair akademik çalışmalar bulunabi9 Eski SPKn’unda ihraç edilen payların Kurul kaydına alınması hususu kaldırılmış olup, kayıt sistemi yerine onay sistemi gelmiştir. Bu çerçevede, SPK izahnameye onay vermek suretiyle, halka arza onay vermektedir. 10 HANLEY, HOBERG, s. 25. 11 STRÖM, s. 1. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 29 lir.12 Kısaca halka arz işleminde ihraççı bir ‘limon’ konumundadır.13 Asimetrik enformasyon problemin tek çözüm noktası halka arz izahnamesi olmamakla birlikte,14 en azından yöneticiler ve yatırımcılar arasında bilgi köprüsü oluşturması sebebiyle kilit bir noktadadır. Bu çerçevede, çalışmamız izahnamenin kilit bölümlerini teşkil eden finansal durum ve faaliyet sonuçları analizinin uluslararası doktrinde nasıl algılandığı, ihraççılar tarafından nasıl hazırlandığı ve yatırımcılar nezdinde önemli hususlara ilişkin bilgi vermek ve Türkiye’de hazırlanan bu bölümlerin uluslararası uygulamaya yakınsaması için bir kaynak oluşturmaktır. 2. TERMİNOLOJİ Bu çalışma kapsamında yukarıda da ifade edildiği üzere, gerek karşılaştırmalı hukukta gerek Türk hukukunda halka arz izahnamelerinde yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi ele alınacaktır. Halka arz izahnamelerinde yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi Amerika Birleşik Devletleri (“ABD”) sermaye piyasası hukuku çerçevesinde Yönetimin Finansal Durum ve Faaliyet Sonuçlarına ilişkin Tartışmaları ve Analizi (Management’s Discussion and Analysis of Financial Condition and Results of Operations)15, Avrupa Birliği sermaye piyasası hukuku çerçevesinde ise Faaliyete ilişkin ve Finansal Değerlendirme (Operating and Financial Review)16 olarak adlandırılmaktadır. 12 Bu çalışmaların özeti ve anti-tezi için, (a) Welch, Ivo and Ritter, Jay R., A Review of IPO Activity, Pricing and Allocations (February 2002). Yale ICF Working Paper No. 02-01, (b) Schrand, Catherine M. and Verrecchia, Robert E., Information Disclosure and Adverse Selection Explanations for IPO Underpricing (October 2005) ve (c) Nam, Daeil and Arthurs, Jonathan D. and Nielsen, Marsha L. and Mousa, Fariss and Liu, Kun, Information Disclosure and IPO Valuation: What Kinds of Information Matter and is More Information Always Better? (February 23, 2009). Babson College Entrepreneurship Research Conference (BCERC), 2008; Frontiers of Entrepreneurship Research 2008. 13 1970 tarihinde Nobel ödüllü ekonomist George Akerlof tarafından yayımlan ve asimetrik enformasyon problemi hakkındaki “The Market for Lemons: Quality Uncertainty and the Market Mechanism” isimli makalede ikinci el araçlara ‘limon’ ismi verilmektedir. Bu makale için, Akerlof, George A., The Market for Lemons: Quality Uncertainty and the Market Mechanism, The Quarterly Journal of Economics, Vol. 84, No. 3. (Ağustos 1970), pp. 488-500. 14 SPİNDLER, s. 2. 15 U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. 16 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s.1-5. 30 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Sermaye piyasası hukukumuzda ise ABD sermaye piyasası hukukundaki “Yönetimin Finansal Durum ve Faaliyet Sonuçlarına ilişkin Tartışmaları ve Analizi” veya Avrupa Birliği sermaye piyasası hukukundaki “Faaliyete ilişkin ve Finansal Değerlendirme” terimlerine karşılık gelen ve halka arz izahnamelerinde yer alan finansal durum analizini içeren bölümlere topluca verilen bir terim bulunmamaktadır. Ancak, bahsi geçen bölümlerde payları halka arz edilen ortaklığın finansal durum ve faaliyet sonuçları ile likidite ve sermaye kaynaklarının yıllara göre değişimlerinin ve bu değişimin nedenlerinin tartışılmasından dolayı, bu bölümü “finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi” olarak adlandırmayı yerinde buluyoruz. Bu makalede “ihraççı” terimi, payları halka arz edilen veya halka arz etmek amacıyla SPK’ya başvurmuş olan ortaklıkları kastetmek amacıyla kullanılmaktadır, ki bunlar da ancak tüzel kişiler olabilmektedir.17 Çalışmamız pay halka arzlarına ilişkin olup, SPK’nın 2013 yılında yayınladığı pay halka arzlarında kullanılacak izahname kılavuzları arasından tek belgeden oluşan izahname kılavuzu üzerinde yoğunlaşılmıştır. 3. FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ KAMUYA AÇIKLANMASININ AMACI Genel olarak, halka arz izahnamelerinde yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin amacı yatırımcılara ihraççının finansal durumu, finansal durumundaki değişimler ve faaliyet sonuçları hakkında yatırımcıların yatırım kararını etkileyebilecek nitelikteki bilgiyi sağlayabilmektir. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu’nun (Securities and Exchange Comission) (“SEC”) yayınladığı kılavuza göre halka arz izahnamelerinde yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi hazırlanırken gözetilmesi gereken üç temel amaç mevcuttur: 18 • ihraçcının finansal verilerine ilişkin açıklama sunmak ve bu sayede yatırımcıların ihraççının finansal durumunu yönetimin gözünden görebilmesini sağlamak; 17 GÖKALP, s. 53. 18 U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 31 • finansal verilerin en şeffaf şekilde kamuya açıklanmasını sağlamak ve bu finansal verilerin nasıl analiz edildiğini yatırımcılara göstermek; ve • ihraççının karlılığı, nakit akımlarının sürekliliği ve muhtemel değişkenliği konusunda yatırımcılara bilgi vermek, bu sayede yatırımcıların ihraççının geçmiş performansını değerlendirerek gelecekteki olası performansı hakkında bir fikir edinmesini sağlamaktır. • Yine SEC uyarınca ideal bir finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümünde, ihraççı aşağıdaki hususlar konusunda yatırımcılara bilgi sağlamalıdır: 19 • ihraççının faaliyet konusu ve organizasyon yapısı; • ihraççının hedefleri ve sonuçları; • ihraççının geçmiş finansal verileri; • ihraççının yönetim sistemleri, içsel kontrol ve hukuki uyum yapısı; ve • ihraççının mevcut riskleri, belirsizlikleri, şartları ve eğilimlerinin gelecekte beklenen etkileri. Bu çerçevede, yukarıda belirtilen şartlara uygun olarak hazırlanmış bir finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi yatırımcılara yönetimin bakış açısından ihraççının faaliyetlerini hem kısa hem de uzun vadede inceleme olanağı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu amaçları sağlayabilmek için, ihraççılar izahnamede yer alması gereken finansal verileri yatırımcılara sunmakla kalmamalı, yönetimin gözünden bu finansal verilerin analizini yapmalıdır. Bir başka deyişle, ihraççılar belli bir finansal veriyi ve o finansal verinin analizini sadece kamuyu aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmek için sunmamalı, yatırımcılara da kendileri hakkında yeterli bir kanı oluşturmayı amaçlamalıdır.20 19 FEDERAL ACCOUNTING STANDARDS ADVISORY BOARD, s. 5-6. 20 SHEARMAN & STERLING LLP, s.1. 32 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 4. FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ KAMUYA AÇIKLANMASININ ÖNEMİ Bir halka arz sırasında payları halka arz edilen ortaklığın yönetiminin en önemli görevlerinden biri ortaklığın paylarına finansal bir yatırım yapmayı düşünen potansiyel yatırımcılara bahsi geçen ortaklık hakkında tam, doğru ve anlaşılabilir bilgiyi sunmaktır. Halka arz izahnamesinde yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi ise bu bilgi sunumunun en önemli parçalarından birini teşkil etmektedir. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinde halka arz izahnamesinde yer alan ve çeşitli şekillerde kamuya açıklanan bağımsız denetimden geçmiş finansal tablolarda yer alan finansal verilere ilaveten yatırımcılara bu verilerin nasıl yorumlanması gerektiği hakkında bilgi verilmektedir. Bu analiz ihraççıların finansal tarihi süresince gerçekleşen önemli olaylar, gelişmeler ve gelecek planları konusunda da önem göstergeler sağlamaktadır. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi Uluslararası Menkul Kıymetler Komisyonları Örgütü (International Organization of Securities Commissions) (“IOSCO”) tarafından da halka açık şirketlerin finansal verilere ilişkin yaptığı en kilit kamuyu aydınlatma olarak nitelendirilmektedir.21 Bu bölümde ihraççıların devam eden faaliyetleri, ihraççının faaliyet sonuçları veya finansal durumu üzerinde önemli etki doğurabilecek muhtemel belirsizlikler (ihraççının ürün fiyatlarındaki muhtemel düşüş, ihraççının pay değerinin düşmesi, sigorta değerindeki düşüş vb.) yatırımcılara açıklanmaktadır. 5. KARŞILAŞTIRMALI HUKUK BAKIMINDAN DÜZENLEMELER VE UYGULAMALAR 5.1. ABD Hukuku Sermaye piyasası hukuku asli olarak İngiltere’de gelişmeye başlamışken, bu alandaki öncülük, özellikle 1933 ve 1934 tarihlerinde federal 21 OICU – IOSCO, s. 1-5. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 33 hükümetin çıkarttığı iki kanun ve bu kanunlar kapsamında kurulan SEC ile birlikte, ABD’ye geçmiştir.22 ABD Yüksek Mahkemesi ve ABD Temyiz mahkemeleri de sermaye piyasası hukukunun teori ve uygulamalarına büyük katkıda bulunmuşlardır.23 Bu sebeple karşılaştırmalı hukuk incelemesine ABD ile başlamak yararlı olacaktır. SEC düzenlemeleri çerçevesinde paylarını ABD’de ihraç eden ihraççıların finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizini hazırlama ve gerek menkul kıymetlerin ilk ihracı için hazırlanan kayda alma belgesinde (registration statement) gerekse yıllık raporlarda bu analizin kamuya açıklanması yükümlülüğü yaklaşık yarım yüzyıllık bir süredir uygulanmaktadır. Ayırca halka arzlarda yalnızca Rule 433’e göre hazırlanan ön izahname (preliminary prospectus) ya da Rule 434’e göre hazırlanan özet izahname (summary prospectus) kullanılabilmektedir.24 İlk olarak, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi 1968 yılında paylar da dahil olmak üzere menkul kıymetlerin ilk ihracında kullanılan kayda alma belgesinin bir parçası olarak uygulanmaya başlamıştır. 1974 yılında ise SEC finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin hali hazırda menkul kıymetleri tedavülde bulunan ihraççılar tarafından hazırlanan faaliyet raporlarında da yer alması gerektiğine ilişkin öneride bulunmuş ve bu öneri ileriki yıllarda yasalaştırmıştır.25 Halka arz edilen menkul kıymetlere yapılacak yatırımlara ilişkin olarak finansal verilerde yapılacak analizlerin öneminin hem yargı kararlarında hem de doktrinde vurgulanması sebebiyle 2003 yılında, IOSCO’nun finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin uluslararası standartları yayınlamasını takiben, SEC de yabancı ihraççılar için analiz standartlarını IOSCO’nun düzenlemelerine paralel hale getirmiştir. ABD’de hali hazırda uygulanan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin kurallar temel olarak 1980’de SEC’in sermaye piyasalarına getirdiği yeni düzenlemelere dayanmaktadır. SEC 1980’de yaptığı 22 23 24 25 KÜTÜKÇÜ, s. 1. KÜTÜKÇÜ, s. 1. AYOĞLU, s. 106. SCHROEDER, GIBSON, s.78-87. 34 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 değişiklikle menkul kıymetlerin ilk ihracı için kayda alma belgesinin esaslarını düzenleyen 1933 tarihli Menkul Kıymetler Kanunu’nu, hali hazırda tedavülde menkul kıymetleri olan ihraççıların periyodik olarak hazırladığı raporlara ilişkin esasları düzenleyen 1934 tarihli Menkul Kıymetler Kanunu’yla kaynaştıran bir sistem öngörmüştür. Mevcut düzenleme çerçevesinde, örnek vermek gerekirse, Amerika’da menkul kıymetlerini ihraç etmiş bir yabancı ihraçcı yıllık olarak SEC’e Form 20-F formatında bir rapor sunmaktadır. 1980 yılında SEC’in getirdiği mevzuat değişikliğiyle beraber, Form 20-F çerçevesinde hazırlanan rapor içeriği ile menkul kıymetleri kayda alma belgesi içeriği uyumlulaştırılmıştır. Bu çerçevede, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi her iki belge bakımından da önemli bir bölümü teşkil etmektedir. 2001 yılında Enron Skandalı’nın gerçekleşmesiyle beraber, SEC ihraççıların finansal raporlama ve finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi hususlarının daha kaliteli ve şeffaf bir şekilde kamuya açıklanması konusunda çalışmalar başlatmıştır.26 Bu çerçevede, mevzuat değişikliğinden ziyade mevzuat içerisinde yer alan ve finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin daha sağlıklı bir şekilde hazırlanması ve kamuya açıklanabilmesi amacıyla 19 Aralık 2003 tarihinde finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümlerinin nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin açıklayıcı bir kılavuz yayınlamıştır.27 Kılavuz çerçevesinde, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin finansal tabloların basit bir tekrarı veya anlatımı olmaması gerektiği vurgulanmaktadır. Aksine, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi, ihraççının üst yönetiminin aktif katılımıyla hazırlanan ve ihraççının finansal tablolarında numerik olarak verilen verilerinin analizine ilişkin bir belge olmalıdır. 5.2. Avrupa Hukuku Avrupa Birliği’nin sermaye piyasası alanında izlediği temel politika “şeffaflık” ilkesinin ön plana çıkarılması olup,28 bu ilke çerçevesinde yasal düzenlemeleri sıklaştırmak yerine, mümkün olduğunca kamuyu aydınlat26 SHEARMAN & STERLING LLP, s.1. 27 U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. 28 FERRARINI, s. 24, vd. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 35 ma ilkesi çerçevesinde şeffaflığın sağlanmasına çalışılmaktadır29. Bu ilke ABD hukuk ve uygulamasında da hakim olduğundan dolayı, iki hukuk düzeni birbirine yakınlaşmıştır.30 Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi 4 Kasım 2003 tarihinde kabul edilen 2003/71/EC sayılı İzahname Direktifi’nde (“İzahname Direktifi”) üye ülkelerde halka arz edilen veya borsalarında işlem gören menkul kıymetlerin ihraçlarında uygulanacak kamuyu aydınlatma yükümlülüğüne ilişkin genel esaslar düzenlenmektedir. İzahname Direktifi’nin eki olan izahname formatının 7’nci kısmında finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümü yer almaktadır. Bu bölümde yer alan açıklamalar çerçevesinde, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi izahnamede yer alan finansal tabloların hesap dönemlerine ilişkin olarak ihraççının finansal durumu ve faaliyet sonuçlarını önemli derecede etkileyen faktörlerin ve eğilimlerin yönetimin bakış açısından değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarına ek olarak, likidite ve sermaye kaynakları, araştırma, geliştirme, patent ve lisanslar ile eğilimler de bu kısımda yer verilmesi gereken diğer başlıklardır. Avrupa Konseyi’nin İzahname Direktifini kabul etmesini takiben, Avrupa Komisyonu 29 Nisan 2004 tarihinde İzahname Direktifi’nin uygulanmasına ilişkin olarak 809/2004 sayılı İzahname Tüzüğü’nü (“İzahname Tüzüğü”) kabul etmiştir. İzahname Tüzüğü’nün eklerinde değişik ihraç tipleri bakımından detaylı olarak izahname formatları ele alınmış olup, bu çerçevede, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi kısmında yer alması gereken ögelere ilişkin ek açıklamalar da verilmiştir. Bunlara ek olarak, Avrupa Menkul Kıymetler Düzenlemeleri Komitesi (Committee of European Securities Regulators) CESR/10-411 sayılı kılavuzu (“Avrupa İzahname Direktifi Kılavuzu”) değiştirerek 23 Mart 2011 tarihinde yeniden çıkarmıştır.31 Kılavuzda finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin nasıl yapılması gerektiğine ilişkin açıklamalar 29 YANLI, s. 179. 30 MUTLU, s. 153. 31 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s.1-5. 36 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 bulunmakta olup, kılavuz üye ülkeler bakımından öneri niteliğini taşımaktadır. Ancak öneri niteliğinde de olsa, en iyi uygulama kriterlerinin belirlenmesi açısından bu kılavuz büyük önem arz etmekte ve dikkate alınmaktadır. 6. TÜRK HUKUKUNDA YER ALAN DÜZENLEMELER 6.1. Mülga mevzuat bakımından 6.1.1. Ticaret Hukuku Düzenlemeleri 9 Temmuz 1956 tarihinde 9353 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 6762 sayılı eski Türk Ticaret Kanunu’nun (“Eski TTK”) 393’üncü maddesi 14 Şubat 2011 tarihinde 27846 sayılı Resmi Gazete’de 6102 sayılı yeni Türk Ticaret Kanunu’nun (“Yeni TTK”) yayınlanmasından önce ticaret hukukunda izahnameye ilişkin temel ve tek düzenlemeyi teşkil etmekteydi. Eski TTK’nın 393’üncü maddesi halka çağrı yoluyla pay satışı gerçekleşmesi halinde izahname düzenlenmesi gerektiğini belirtmiş; izahnamede yer alması gereken hususları sıralamıştır. Mülga 393’üncü madde çerçevesinde izahnamede yer alması gereken kısımlar arasında finansal durum ve faaliyet sonuçlarına tekabül edebilecek kısımlar arasında; • murakıpların raporu ile beraber son kar ve zarar hesabıyla bilanço, • şirketin tahviller çıkarmak suretiyle yaptığı istikrazlar, • ayın nevi’nden sermaye ile devralınacak mallar ve sağlanan hususi menfaatlar, • yeni hisse senetlerinin ne zamandan itibaren kar payına hak kazandıracakları, bu hakkı tahdideden hükümler yer almaktadır. Eski TTK’da yer alan 393’üncü madde şüphesiz ki bugün uluslararası anlamda anlaşılan finansal durum ve faaliyet sonuçları analizine teka- SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 37 bül etmemekte olup, bahsi geçen madde ile izahnamede yer alması gereken hususlar günümüzdeki kapsamda anlaşılan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının amacını karşılamaktan çok uzak bir düzenlemeydi. 6.1.2. Sermaye Piyasası Hukuku Düzenlemeleri 6.1.2.1. Eski SPKn’un Değerlendirilmesi İlga edildiği haliyle Eski SPKn halka arza ilişkin ilk ve temel düzenlemeleri teşkil etmekte olup, 6’ncı ve 7’nci maddesinde SPK tarafından bir ihraççının paylarının kayda alınabilmesi için, izahnamenin onaylanması gerektiğini düzenlemiştir. Eski SPKn’un 6’ncı maddesinde izahnamede bulunan bilgilerin SPK tarafından belirleneceği belirtilerek, izahnamenin içeriğinin belirlenmesi bakımından SPK’ya yetki verilmiştir. Benzer şekilde, Eski SPKn’un 22’nci maddesinde SPK’nın görev ve yetkileri arasında kamunun zamanında yeterli ve doğru olarak aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, sermaye piyasası araçlarının halka arzında yayımlanacak izahnamenin, sirkülerin ve araçların değerini etkileyebilecek bilgilerin kapsamını, standartlarını ve ilan esaslarını tespit ve bu konularda tebliğ yayımlamak yer almaktadır. 3794 sayılı Kanun öncesinde, SPK’nın payların halka arz amacıyla kurul kaydına alınmasına ve bu çerçevede izahnamenin onaylanmasına ilişkin yetkilerinin kapsamının daha geniş olduğu iddia edilebilir. Zira Eski SPKn 5(3) maddesi çerçevesinde, SPK tarafından bir halka arza onay verilebilmesi ve payların kayda alınabilmesi için, • izahnamede yer alan açıklamaların tam (yeterli) ve doğru (gerçeğe uygun) bulunması, • halka arzın kamu yararına aykırı düşmemesi ve • halkın istismarına yol açmaması şartları aranmaktaydı. 32 Bu koşullarla paralel olarak oluşturulan ikincil mevzuat niteliğindeki 1982 tarihli Seri:I No:1 Tebliği de pay halka arzı için aşağıda yer alan 32 GÜNAL, s. 25. 38 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 genel ilkelerin sağlanması gerektiğini belirtmiştir33: • gereklilik ve yeterlilik (ortaklığın faaliyeti sağlıklı yürütmek ve geliştirmek için fon gereksinimini dayandırarak kanıtlanması) • kaynaklar arası denge (ekonomik koşullara, faaliyetin özelliklerine, ortaklığın aktif yapısına göre iç ve dış kaynaklar ve uzun ve kısa süreli kaynak oranlarının yeterli olması) • verimlilik (ekonomik koşullara ve ortaklığın özkaynak ve karlılık durumuna göre yeterlik getirinin sağlanması) • güven (temettü ve faizin istikrarlı olması, zamanında ödenmesi). Seri: I No:1 Tebliği’nin 1991 tarihinde ilga edilmesiyle beraber halka arz edilecek payların SPK tarafından kayda alınabilmesi için sağlanması gereken bu ilkeler de ortadan kaldırılmıştır. Benzer şekilde, 3794 sayılı Kanun’la beraber, Eski SPKn’un 5’inci maddesinde “kamu yararı” koşulu kaldırılmış, buna göre SPK tarafından halka arz edilecek payların kayda alınabilmesi için, izahnamede yer alan bilgilerin yeterli ve gerçeği dürüst bir şekilde yansıtması ve halkın istismarına yol açmaması yeterli görülmüştür. Böylelikle, halka arzların SPK kaydına alınabilmesi bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) tam anlamıyla kabul edilmiştir.34 Gerçekten de 3794 sayılı Kanun ile yapılan en önemli değişiklik sermaye piyasası araçlarının halka arzında liyakat veya “izin” sistemine dayalı olan yapısının değiştirilerek tam anlamıyla “kamuyu aydınlatma” sistemine geçilmesidir.35 Hatta bu düzenlemenin, sermaye piyasalarımızdaki en önemli ve en kritik değişikliklerden biri olduğunu söylememiz bile mümkündür. 3794 sayılı Kanun’un gerekçesine göre “izin” sistemi, SPK’yı, sermaye piyasası araçlarının halka arzında, bilgilerin yeterliliğini ve doğruluğunu inceleme dışında “kamu yararına aykırı düşüp düşmeyeceği” veya “halkın istismarına yol açıp açmayacağı” gibi subjektif öğeler 33 Ibid. 34 TİKVEŞ, s. 270. 35 T.B.M.M., s. 64. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 39 taşıyan ve esasen piyasaya bırakılması gereken değerlendirmelerle de karşı karşıya bıraktığından, gerek kamuya yüklediği sorumluluk, gerek sermaye piyasasının genel özelliğine ters düşmesi açısından uygun görülmemiştir.36 Yine 3794 sayılı Kanun’un gerekçesi uyarınca sermaye piyasasında yatırımcıların yatırım yapacakları şirketlerin ekonomik gerçeği hakkında yeterli ve doğru bilgi edinmeleri ve bu bilgilere dayanarak risk — getiri değerlendirmelerini kendilerinin yapmaları esastır.37 Bu nedenle düzenleyici otoritelerin temel görevi genelde kamunun aydınlatılmasını sağlama çerçevesinde kalmaktadır. 3794 sayılı Kanun’un gerekçesinde ayrıca kamuyu aydınlatmanın sağlanarak, risk/getiri değerlendirmesi ve yatırım kararının piyasa ve yatırımcıya bırakılması, kamunun bu süreçteki rolünü, olması gereken bir konuma çektiği gibi, piyasada çok zengin bir risk getiri bileşiminde çeşitli araç yelpazesinin oluşmasına, doğru yatırım kararları verilmesinde rol oynayan derecelendirme ve danışmanlık kurumlarının doğmasına, yatırım riskini azaltma ve ölçek ekonomilerinden faydalanma anlamında kollektif yatırım ihtiyacı ve bilincinin gelişmesine ve kamuyu yeterli ve doğru anlatma kaydıyla, riskli olmakla beraber iyi getiri vaad eden yatırımlar için piyasadan fon sağlanabilmesine olanak vereceği de belirtilmiştir.38 Bu değişiklik kanımızca sermaye piyasası mevzuatımızda gerçekleşen en önemli değişikliklerden biri olup, işbu makalenin konusunun ortaya çıkış noktasıdır. Zira kamuyu aydınlatma esası kapsamında yatırımcılara payları halka arz edilen şirket hakkında kapsamlı bilgi verilmeli, ve yatırımcının yatırım kararını bu bilgiler ışında vermesi esastır. Finansal bir yatırım olan pay yatırımında da ihraççı şirketin yönetimi tarafından ihraççının finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analiz edilmesi ve tartışılması büyük önem arz etmektedir. Eski SPKn hükümleri finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin hazırlanması ve kamuya açıklanması bağlamında incelendiği takdirde, 22’nci maddede yer alan SPK’nın görev ve yetkileri dışında özel 36 Ibid. 37 Ibid. 38 Ibid. 40 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 olarak bir düzenlemenin yer almadığı söylenebilir. Zira 22’nci maddede SPK’ya kamunun zamanında yeterli ve doğru olarak aydınlatılmasını sağlamak amacıyla, genel ve özel nitelikte kararlar almak ve her türlü mali tablo ve raporlar ile bunların bağımsız denetimlerinin, sermaye piyasası araçlarının değerini etkileyebilecek önemli bilgilerin kapsamını, standartlarını ve ilan esaslarını tespit ve bu konularda tebliğler yayımlamak hususunda bir yetki verilmiştir. Bu çerçevede, SPK finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine tekabül edecek kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini ikincil mevzuatta düzenlemiştir. 1992 yılında kamunun aydınlatılması esasına geçilmesini takiben Yeni SPKn yürürlüğe girene kadarki süreçte, SPK halka arzlara ilişkin birçok ikincil düzenleme yürürlüğe koymuştur. Son olarak, Yeni SPKn yürürlüğe girene kadar halka arzlara ilişkin düzenlemeler Seri:I No: 40 sayılı Payların Kurul Kaydına Alınmasına ilişkin Esaslar Tebliği (“Seri:I No:40 Tebliği”) altında yer almıştır. 6.1.2.2. Seri: I No: 40 Tebliği’nin ve 2011 yılında çıkan İzahname Kılavuzunun Değerlendirilmesi Seri:I No: 40 Tebliği’nde, payların SPK kaydına alınması bakımından 3794 sayılı Kanunla paralel şekilde izahname esası korunmuştur. Buna göre, mülga tebliğe göre SPK’nın izahnameye ilişkin yaptığı inceleme çerçevesinde, izahnamede yer alan açıklamaların yeterli olmadığı ve gerçeği dürüst bir şekilde yansıtmayarak halkın istismasına yol açacağı sonucuna varılırsa, SPK herhangi bir gerekçe göstermeksizin payları kaydına almaktan imtina edebilecekti. Seri:I No: 40 Tebliği’nde izahnamede yer alması gereken finansal tablolara ilişkin kural harici, özel olarak finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümlerine ilişkin bir düzenleme yer almamaktaydı. Ancak, SPK Eski SPKn’un 22’nci maddedeki yetkisini kullanarak yayınladığı izahname kılavuzlarıyla ihraççıların paylarının halka arzında hangi finansal verileri hangi detayda açıklamaları gerektiğine ilişkin yol göstermiştir. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 41 Bu çerçevede, Yeni SPKn’un yürürlüğe girmesinden önceki dönemde yürürlükte olan 2011 yılında SPK tarafından çıkarılmış “Payların Halka Arzında Kullanılacak İzahnamenin Hazırlanmasına ilişkin Kılavuz” (“Kılavuz 2011”) finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine tekabül edecek bölümler içermekteydi. Kılavuz 2011’de izahnameye ek olarak verilecek finansal tablolar ile finansal tabloların ana kalemlerinin verildiği seçilmiş finansal bilgilere ilaveten, 10’uncu bölümde “Finansal Durum Ve Faaliyet Sonuçları” yer almaktaydı. Finansal durum ve faaliyet sonuçları bölümünün ilk kısmında ihraçcı, faaliyetlerinin yatırımcılar tarafından ve açıkça anlaşılmasını sağlamak üzere, izahnamede yer verilen son üç yıl ve ilgili ara dönem için finansal durumu ve finansal verilerinde yıldan yıla meydana gelen değişimleri ve bu değişimlerin nedenlerini açıkça ortaya koymalıydı. Kılavuz 2011’de finansal durum ve faaliyet sonuçları bölümünün ikinci kısmında ihraççının işletme sermayesinin son durum itibariyle yeterli olup olmadığı ve yeterli değilse, gerekli ek işletme sermayesinin nasıl temin edileceği hakkında bilgi verilmesi gerektiği belirtilmişti. Bu çerçevede, izahnamede açıkça işletme sermayesinin yeterli olduğu ifade edilmeli veya aksi durumda ek işletme sermayesinin nasıl temin edileceğine ilişkin bilgi verilmeliydi. Finansal durum ve faaliyet sonuçları bölümünün üçüncü kısmında ihraççının finansman yapısı ve borçluluk durumu hakkında bilgi verilmesi gerektiği düzenlenmişti. İzahnamenin 11’inci bölümünde finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine tekabül eden bir başka bölüm olan “Fon Kaynakları” ele alınmıştır. Bu bölümde ihraççının fon kaynakları ile likiditesinin anlatılması gerektiği düzenlenmişti. Son yıllık hesap dönemi ve son durum itibariyle, nakit giriş ve çıkışları açıklanmalı, kullanılmayan önemli likidite kaynaklarına değinilmeliydi. Kılavuz 2011’e göre, izahnamenin 12’nci bölümünde finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine destek mahiyetinde, izahnameye ek olarak sunulan finansal tabloların ve seçilmiş finansal bilgiler kısmında yer alan finansal tablo verilerinin hangi koşullar altında oluşturulduğuna iliş- 42 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 kin bilgi verilmiştir. Bağımsız denetim raporları, ilgili bağımsız denetim kuruluşu gibi bilgilerin burada sağlanması gerektiği düzenlenmiştir. Ayrıca Kılavuz 2011’e göre, izahnamenin 15’inci bölümünde finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine destek mahiyetinde, kar tahminleri ve beklentilerine yer verilmiştir. İhraçcı tercih etmesi durumunda ve bağımsız denetimden geçirilmiş şartıyla kar tahminleri ve beklentilerine yer verilebilecekti. Kılavuz 2011 artık yürürlükte olmamasına karşın, finansal durum ve faaliyet sonuçları analizinin kapsamının Türk sermaye piyasalarında ne derece geliştiğini görebilmek açısından incelenmesi yararlı bir kaynaktır. 6.2. Yürürlükteki mevzuat bakımından 6.2.1. Ticaret Hukuku Düzenlemeleri 14 Şubat 2011 tarihli 27846 Resmi Gazete’de yayınlanıp, 1 Temmuz 2012 tarihinde genel hükümleri bakımından Yeni TTK’nın yürürlüğe girmesiyle beraber, Eski TTK yürürlükten kalkmıştır. Yeni TTK’da izahnamenin nasıl hazırlanmasına ilişkin genel nitelikli hüküm 549’uncu madde olup, bu maddede izahnamelerin yanlış, hileli, sahte, gerçeğe aykırı olmasından, gerçeğin saklanmış bulunmasından ve diğer kanuna aykırılıklardan doğan zararlardan, belgeleri düzenleyenlerin veya beyanları yapanlar ile kusurlarının varlığı halinde bunlara katılanların sorumlu olacağı düzenlenmiştir. Yeni TTK’nın 549’uncu maddesinin halka arzlar bakımından “kamuyu aydınlatma esasını” (veya “izahname esasını”) ve izahnamenin yeterliliği ve doğruluğunu kabul ettiğini söylemek mümkündür. Yeni TTK’da Eski TTK’nın aksine 393’üncü maddeye benzer bir içerikte hüküm bulunmamakta dolayısıyla, halka arzla bağlantılı olarak finansal tabloların hazırlanması ve finansal durum ve faaliyet sonuçlarının kamuya açıklanmasına ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu çerçevede, bu hususlara ilişkin olarak doğrudan yeni sermaye piyasası mevzuatının incelenmesi yerinde olacaktır. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 43 6.2.2. Sermaye Piyasası Hukuku Düzenlemeleri 6.2.2.1. Yeni SPKn’un Değerlendirilmesi Yeni SPKn’un 30 Aralık 2012 tarihinde yayınlanmasını takiben, Eski SPKn yürürlükte kaldırılmış olup, pay halka arzlarına onay39 bakımından izahnamenin esas olması kuralı ise devamlılığını korumuştur. Nitekim Yeni SPKn’un 4’üncü maddesinde sermaye piyasası araçlarının halka arz edilebilmesi veya borsada işlem görebilmesi için izahname hazırlanması gerekliliği ve bu izahnamenin SPK tarafından onaylanması gerekliliği hükme bağlanmıştır.40 Yeni SPKn’un 4’üncü maddesi halka arzlar bakımından izahnamenin onayı esasına ilaveten, izahnamenin nasıl hazırlanması gerektiğine ilişkin de düzenlemeler içermektedir. İzahnamede yer alan bilgilerin yatırımcılar tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek şekilde sunulması gereklidir. Benzer şekilde, Yeni SPKn’un 6’ncı maddesinde izahnamenin nasıl hazırlanmasına ilişkin düzenlemeler bulunmakta olup, bu düzenlemeler Eski SPKn’un izahnamede yer alan açıklamaların yeterli ve gerçeği yansıtması gerektiğine ilişkin 5’inci maddesine paralel niteliktedir. Buna göre, SPK izahnamede yer alan bilgilerin tutarlı, anlaşılabilir ve SPK tarafından belirlenen izahname standartlarına göre eksiksiz olduğunun tespiti halinde izahnamenin onaylanmasına karar verir. Bu maddenin gerekçesinde de belirtildiği üzere, SPK’nın izahname onayına ilişkin yapacağı incelemenin kapsamı izahnamede yer alan bilgilerin açık, anlaşılır, birbiriyle tutarlı olması ve SPK tarafından belirlenen standartlara göre tüm başlıkları kapsadığının incelenmesi ile sınırlı olarak ve izahnamede yer alan bilgilerin doğruluğunun araştırılmasını içermeyecek şekilde belirlenmiştir. Yeni SPKn’un 5’inci maddesinde, Eski SPKn’un 22’nci maddesine benzer ve fakat daha kapsamlı ve açıklayıcı şekilde SPK’ya izahnamenin formatını ve esaslarını belirleme hususunda yetki verilmiştir. Buna göre, 39 Eski SPKn’unda ihraç edilen payların Kurul kaydına alınması hususu kaldırılmış olup, kayıt sistemi yerine onay sistemi gelmiştir. Bu çerçevede, SPK izahnameye onay vermek suretiyle, halka arza onay vermektedir. 40 AKBULAK, s. 148. 44 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SPK, ihraççının ve halka arz edilecek veya borsada işlem görecek sermaye piyasası araçlarının türü ve niteliğine göre, izahnamede bulunması gereken asgari bilgilere, garantöre ve garantinin niteliğine, izahnameyi oluşturan belgelere, izahnamenin şekline, kamuya duyurulmasına, yayımlanmasına, ilan ve reklamlara, izahnamede önceden yayımlanmış bilgilere atıfta bulunulmasına, satış şartlarına, onaylanan izahnamede değişiklik yapılmasına ve izahname hazırlama ve yayımlanmasından kısmen veya tamamen muafiyete ilişkin usul ve esasları belirler. İzahnamenin içeriğinin ne olacağı konusunda Yeni SPKn’da yer alan tanım aslında kilit noktalara dikkat çekmektedir, zira burada yer alan tanım çerçevesinde izahnamenin ihraççının finansal durumu ve performansı, geleceğe yönelik beklentilerine, faaliyetlerine ve sair konularda yatırımcıların bilinçli bir değerlendirme yapmasına imkan tanımak için gerekli nitelikteki tüm bilgileri kapsaması gerektiğini söylemek mümkündür.41 Yeni SPKn’un 14’üncü maddesinde genel olarak kamuya açıklanacak finansal tabloların şekil ve içeriği konusunu belirlemek konusunda SPK’ya yetki verilmiştir. Bu madde çerçevesinde, ihraçcı, kamuya açıklanacak veya gerektiğinde SPK tarafından istenebilecek finansal tablo ve raporları, şekil ve içerik bakımından Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde SPK tarafından belirlenen düzenlemelere uygun olarak, zamanında, tam ve doğru bir şekilde hazırlamak ve ibraz etmek zorundadır. Bağımsız denetim kapsamında, ihraççılar düzenleyecekleri finansal tablo ve raporlardan Türkiye Muhasebe Standartları çerçevesinde SPK tarafından belirlenenleri, listeye alınan bağımsız denetim kuruluşlarına Türkiye Denetim Standartları çerçevesinde bilgilerin gerçeği doğru ve dürüst bir biçimde yansıtması ilkesine uygunluğu bakımından inceleterek bir bağımsız denetim raporu almak zorundadırlar. Yeni SPKn çerçevesinde, finansal tablo ve raporların nasıl hazırlanacağı hususunda izahname özelinde bir hüküm olmamakla beraber, SPK’ya bu hususu belirleme için yetki tanınmıştır. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin Yeni SPKn’unda mülga düzenlemelerden farklı olarak, 3’üncü maddede yer 41 ÇETİN, s. 29. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 45 alan tanımlar kısmında finansal durum ve faaliyet sonuçlarına atıf yapılmıştır. İzahname Yeni SPKn çerçevesinde, ihraççının ve varsa garantörün finansal durum ve performansı ile geleceğe yönelik beklentilerine, faaliyetlerine, ihraç edilecek veya borsada işlem görecek sermaye piyasası araçlarının özelliklerine ve bunlara bağlı hak ve risklere ilişkin olarak yatırımcıların bilinçli bir değerlendirme yapmasını sağlayacak nitelikteki tüm bilgileri içeren kamuyu aydınlatma belgesi olarak tanımlanmıştır. Ancak, tanım kısmında yer alan atıf haricinde, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin nasıl yapılacağına ilişkin özel bir hüküm Yeni SPK’unda yer almamaktadır. 6.2.2.2. İkincil sermaye piyasası mevzuatının değerlendirilmesi Yeni SPKn’un yürürlüğe girmesini takip eden süreçte, SPK Yeni SPKn’da yer alan hükümlere ilişkin pek çok ikincil düzenleme çıkarmıştır. İzahname formatı ve izahnamede yer alacak finansal tablolara ilişkin olarak, 22 Haziran 2013 tarihli 28685 sayılı Resmi Gazete’de İzahname ve İhraç Belgesi Tebliği (II-5.1) (“İzahname Tebliği”) yayınlanmıştır. İzahname Tebliği’nde de halka arzlar bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) bir kez daha pekiştirilmiştir. Nitekim Tebliğ’in 5’inci maddesi çerçevesinde hakkında SPK düzenlemesi olmayan sermaye piyasası araçlarının ihracı halinde izahnameye ilişkin SPK onayı söz konusu sermaye piyasası aracına ilişkin hak, yükümlülük ve riskleri ile ihraççıya ya da halka arz edene ilişkin bilgilerin izahnamede yer verilmesi kaydıyla verilir. Bu düzenleme Seri:I No:40 Tebliği’nde mevcut değildi. 6.2.2.3. Mevcut İzahname Hazırlama Esasları İzahname Tebliği’nde izahname hazırlama esaslarına ilişkin olarak, izahnamenin ve izahnamede yer alacak bilgilerin, ihraççı ve varsa halka arz eden ile ihraca ilişkin olarak mevzuatın öngördüğü ve SPK tarafından gerekli görülen bilgileri açıklıkla ortaya koyacak ayrıntıda hazırlanması, SPK tarafından belirlenen standartlara uygun, tam ve güncel olması, yatı- 46 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 rımcılar tarafından kolaylıkla analiz edilebilir, anlaşılabilir ve değerlendirilebilir bir şekilde hazırlanması gerektiği düzenlenmiştir. Yeni SPKn’un yürürlüğe girmesiyle beraber, SPK 2011 yılında yürürlüğe koyduğu izahname formatını yani Kılavuz 2011’i uygulamadan kaldırmış ve yeni sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde İzahname Direktifi’ne paralel yapıda izahname formatlarını yürürlüğe koymuştur. İzahnamenin tek veya birden fazla belgeden meydana gelmesine bağlı olarak, iki farklı izahname formatı yayınlanmıştır. Mülga mevzuattaki raf kayıt izahnamesini andıran bir format niteliğindeki birden fazla belgeden meydana gelen izahnamenin kısımları ihraççı bilgi notu, sermaye piyasası aracı notu ve özet kısımlarıdır. Temel olarak, iki izahname formatı arasında bölümlere ilişkin bir farklılık bulunmamaktadır; sadece birden fazla belgeden meydana gelen izahname onayını takiben geçerli olduğu bir yıllık süre içerisinde, daha kolay güncellenebilmektedir. Bu sebeple, ortaklık hakkı vermeyen sermaye piyasası araçlarının halka arzı bakımından tertip ihraç fazlasıyla kullanılan bir yöntem olduğundan dolayı birden fazla belgeden meydana gelen izahname formatının kullanılması SPK tarafından zorunlu tutulmuştur. İzahname Direktifi’nin 11’inci maddesine paralel şekilde, İzahname Tebliği’nin 9’uncu maddesi çerçevesinde, izahnameye, ihraççı veya halka arz eden ile ilgili olarak daha önceden SPK’nın veya Borsa İstanbul A.Ş.’nin internet sitesinde veya Kamuyu Aydınlatma Platformu’nda (“KAP”) kamuya duyurulan bilgilere atıfta bulunmak suretiyle bilgi dahil edilebilir. İzahnameye atıfta bulunmak suretiyle dahil edilen bilginin ihraççının veya halka arz edenin sahip olduğu en güncel bilgi olması gerekmektedir. Atıfta bulunularak izahnameye dahil edilebilecek belgeler arasında finansal tablolar ile bağımsız denetim ve/veya sınırlı inceleme raporları da sayılmıştır. Zira İzahname Tebliği’nin 10’uncu maddesinde bağımsız denetimden veya sınırlı incelemeden geçirilmiş finansal tablolarını KAP’ta yayınlama yükümlülüğü bulunan ihraççıların izahnamede finansal tablolara yer vermesi gerekmediği ancak söz konusu finansal tabloların KAP’ta ilan edildiğine ilişkin bilgiye ilan tarihi ile birlikte yer verilmesi gerektiği hükme bağlanmıştır. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 47 6.2.2.4. Mevcut mevzuat çerçevesinde finansal raporlama standardı ve bağımsız denetim Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya ilişkin Esaslar Tebliği’nin (II-14.1) 13 Haziran 2013 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanması ve yürürlük maddesi olan 24’üncü madde çerçevesinde yürürlüğe girmesiyle beraber, Seri:X No:29 sayılı Sermaye Piyasasında Finansal Raporlamaya İlişkin Esaslar Tebliği yürürlükten kalkmıştır. Gerek yeni tebliğ gerekse de eski tebliğ çerçevesinde, izahnamede yer verilecek veya yıllık olarak ihraççıların hazırlama ve yayınlama yükümlülüğüne konu olan finansal tabloların Türkiye Finansal Raporlama Standartları (“TFRS”) esasları çerçevesinde hazırlanması gerekmektedir. Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarının uygulanma esaslarının belirlenmesine ilişkin yetki 26 Eylül 2011 tarihinde 660 sayılı kanun hükmünde kararnameyle Türkiye Muhasebe Standartları Kurulu’ndan Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’na (“KGK”) aktarılmıştır. Bu çerçevede, Uluslararası Finansal Raporlama Standartlarını temel alan TFRS standartları KGK’nın yayınlandığı tebliğler çerçevesinde belirlenmektedir. 6.2.2.5. Mevcut mevzuat çerçevesinde finansal verilerin sunumu İzahname Tebliği’nin 7’inci maddesi izahnamede finansal verilerin sunum esaslarını düzenlemektedir. İzahnamede bağımsız denetimden ve/ veya sınırlı incelemeden geçirilmiş finansal tablolar ile bu finansal tablolara dayalı verilere yer verilmesi esastır. İzahnamede, bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmiş finansal tablolara dayalı bilgiler ile birlikte bu finansal tablolara dayalı olmayan bilgilerin verilmek istenmesi durumunda; • Bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmemiş verilerin bağımsız denetimden ve/veya • Bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmiş finansal verilerin bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmemiş finansal verilerden daha dikkat çekici şekilde sunulması, 48 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 • Finansal tablolardan üretilmeyen verilerin, kullanılan terimler ve hazırlanma esasları ile birlikte açıkça belirtilmesi ve güncel olması, • Finansal tablolardan üretilmeyen verilerin geçmiş, tahmini, beklentiye dayalı ya da pro forma finansal bilgilerden hangisi ile ilişkili olduğunun belirtilmesi, ve • Finansal tablolardan üretilmeyen verilerin bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmediği hususunun açıkça vurgulanması zorunludur. İzahname Tebliği’nin 10’uncu maddesi çerçevesinde, izahnamede bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmiş son üç yıla ve varsa ilgili ara döneme ilişkin finansal tabloların sunulması gerekmektedir. İzahname Tebliği’yle gelen yeniliklerden biri kuruluş ve benzeri nedenlerle söz konusu finansal tabloların bulunmaması halinde, bağımsız denetimden ve/veya sınırlı incelemeden geçirilmiş mevcut finansal tabloların kullanılabilmesidir. İzahname Tebliği’nin 11’inci maddesi izahnameye hangi dönem finansallarının gireceğini düzenlemektedir. Bu maddeye göre, Seri:I No:40 Tebliği’ndeki düzenlemenin aksine, İzahname Direktifi’nde de kabul edilen 135-gün kuralına paralel olarak, ara dönem finansal tablolar kapsadığı finansal dönemin son gününden itibaren 135 gün boyunca geçerli olacak ve izahnamede kullanılabilecektir. Bu çerçevede, satışın başladığı tarih itibariyle, 135 günlük periyodun bitmesi halinde, finansal tablolarda yer alan her bir dönemin bitiş tarihinden itibaren 15 günü geçmemek üzere bir sonraki döneme denk gelen bir tarih olması durumunda; sonraki döneme ilişkin finansal tablolar izahnameye ek olarak verilebilir. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bakımından, İzahname Tebliği’nde Yeni SPKn 3’üncü maddede verilen izahname tanımının gene tanımlar kısmında verilmesi haricinde, özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu çerçevede, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bakımından SPK’nın yayınladığı izahname formatları incelenmelidir. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 49 6.2.2.6. Mevcut İzahname Formatı Yeni SPKn’un yürürlüğe girmesiyle beraber, SPK 2011 yılında yürürlüğe koyduğu izahname formatını yani Kılavuz 2011’i uygulamadan kaldırmış ve 2013 yılında yeni sermaye piyasası mevzuatı çerçevesinde İzahname Direktifi’ne paralel yapıda izahname formatlarını (“Kılavuz 2013”) yürürlüğe koymuştur. İzahnamenin tek veya birden fazla belgeden meydana gelmesine bağlı olarak, iki farklı izahname formatı yayınlanmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere, pay halka arzları bakımından tek belgeden oluşan izahname kullanılabilmekte olup, bu çalışmanın kapsamı nedeniyle, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bakımından tek belgeden oluşan izahname kılavuzu (“Kılavuz 2013”) dikkate alınacaktır. Kılavuz 2013’ün finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin ana bölümleri: • 10’uncu bölümde yer alan Faaliyetlere ve Finansal Duruma ilişkin Değerlendirmeler ve • 11’inci bölümde yer alan İhraçcının Fon Kaynakları bölümüdür. • Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin destekleyici bölümler ise: • 4’üncü bölümde yer alan Seçilmiş Finansal Bilgiler, • 12’inci bölümde yer alan Araştırma ve Geliştirme, Patent ve Lisanslar, • 13’üncü bölümde yer alan Eğilim Bilgileri, • 14’üncü bölümde yer alan Kar Tahminleri ve Beklentileri ile • 23’üncü bölümde yer alan İhraççının Finansal Durumu ve Faaliyet Sonuçları Hakkında Bilgiler bölümüdür. İzahname Direktifi çerçevesinde kabul edilen izahname formatıyla bir karşılaştırma yapmak gerekirse, İzahname Tüzüğü’nün Ek-1’inde pay ihraçlarına ilişkin izahnamede yer alması gereken asgari bilgi formatı yer almaktadır. 50 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Bu izahname formatının finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin ana bölümleri: • 9’uncu bölümde yer alan Faaliyet Sonuçları ve Finansal Durum Değerlendirilmesi (Operating and Financial Review) ile • 10’uncu bölümde yer alan Sermaye Kaynaklarıdır (Capital Resources). • Destekleyici bölümler ise: • 3’üncü bölümde yer alan Seçilmiş Finansal Bilgiler (Selected Financial Information), • 11’inci bölümde yer alan Araştırma ve Geliştirme, Patent ve Lisanslar (Research and Development, Patents and Licenses), • 12’inci bölümde yer alan Eğilim Bilgileri (Trend Information), • 13’üncü bölümde yer alan Kar Tahminleri ve Beklentileri (Profit Forecasts or Estimates) ile • 20’inci bölümde yer alan İhraçcının Varlık ve Borçları, Finansal Durumu, Kar ve Zararına ilişkin Finansal Veriler (Financial Information Concerning the Issuer’s Assets and Liabilities, Financial Position and Profits and Losses) bölümlerine tekabül etmektedir. Bu çerçevede, Kılavuz 2013’ün finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bakımından İzahname Direktifi’ne benzer bir yapı sergilediği söylenebilir. 7. KAPSAM VE İZAHNAMELERDE FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ AÇIKLANMASINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR Bu bölümde ilk olarak finansal durum ve faaliyet sonuçları analizine ilişkin olarak uluslararası uygulamalarda kabul edilen ve görüşümüze göre ülkemizde hazırlanan izahnamelerde de kabul edilmesi gereken, temel SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 51 prensipler açıklanacak; akabinde ana bölümler üzerinde tek tek durularak, bu bölümlerin hazırlanmasında “en iyi uygulama” konusunda bilgiler verilecek ve takiben destekleyici bölümler hakkında genel bilgi verilecektir. Bu konuda avukatlara da büyük rol düşmektedir: uluslararası literatürde de daha tecrübeleri avukatların, kendilerini ve müvekkillerini hukuki sorumluluktan korumak adına daha kapsamlı ve detaylı izahnameler hazırlamaya ikna ettiğine ilişkin tespitler yer almaktadır.42 7.1. Temel prensipler Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin amaçlarına hizmet edebilmesi için belirli prensiplere uygun olarak hazırlanması gerekmektedir. IOSCO’nun finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin temel prensiplerine ilişkin Şubat 2003 tarihli raporu çerçevesinde, analizin temel prensipleri aşağıdaki şekilde belirlenmiştir43: • Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi analizle en çok ilişkilendirilebilecek bilgileri içermelidir. • Analiz açık, anlaşılabilir ve sade bir dille anlatılmalıdır. • Analiz yatırımcılara ve söz konusu bilgiyi kullanabilecek taraflara (yatırım danışmanları, derecelendirme kuruluşları gibi) anlaşılabirliği artıracak şekilde anlatılmalıdır. • Analiz izahnamede yer alan finansal tablo süreçlerini karşılayacak bir şekilde yapılmalıdır. • Yatırımcıların değerleme yapmalarını ve yatırım yapıp yapmama hususunda karar almalarını engelleyebilecek nitelikte standartlaşmış metinlerden kaçınılmalıdır. • Analiz ihraççının münhasır durumuna ilişkin olarak yapılmalıdır. Analizin ihraççının özel olarak durumuna ilişkin olarak yapılması finansal raporlamanın kalitesini artıracaktır ve analizin önemli ölçüde doğru ve tam olmasını sağlayacaktır. 42 BARONDES, SANGER, s. 4. 43 OICU – IOSCO, s.4-6. 52 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 • Analiz ihraççının finansal durumu, finansal durumu ve faaliyet sonuçlarındaki değişimler hakkında objektif bilgi sağlamalıdır. • SEC tarafından finansal durum ve faaliyet sonuçları analizinin temel prensipleri ise aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: • Analiz yatırımcıların ihraççıyı anlamasına ve değerlendirmesine el verecek şekilde finansal durum ve faaliyet sonuçlarının temel etkenlerini içermelidir. • Analiz ihraççının değerlendirilmesini engelleyebilecek nitelikte önemsiz bilgileri içermemelidir. • Analiz ihraççının performansı üzerinde önemli etkide bulunabilecek önemli eğilimler, belirsizlikler, olaylar ve taahhütler hakkında bilgi vermelidir.44 • Benzer şekilde, SEC Kılavuzu finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizini hazırlayan ve yayımlayan ihraççılara analizin hazırlanması bağlamında temel prensip niteliğinde öneriler içermektedir: • İhraçcılar kolay takip edilebilen ve anlaşılabilen bir şekilde analizlerini hazırlamalıdır. Analizin daha anlaşılabilir olmasını sağlamak amacıyla ilgili olabilecek finansal veriler bir tabloda sunulabilir. Örnek vermek gerekirse, ihraççı belirli peryotlar itibariyle değişen sonuçları bir tabloda yatırımcılara sunarsa, bu sonuçlar yatırımcılar için daha anlaşılabilir olabilir. Bazı ihraççılar analizlerini daha anlaşılır kılmak için, analizin nasıl okunacağına ilişkin analizin başında ekstra bilgi vermektedir. • İhraçcılar finansal durum ve faaliyet sonuçlarının amacına hizmet eden bilgiyi yatırımcılara sağlamalıdır.45 44 PRACTICAL LAW COMPANY CORPORATE & SECURITIES (US). 45 SEC sadece teknik kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini sağlamayan, ama yanı sıra yeterli ölçüde transparan olan ve bilgi içeren bir finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi kısmının hazırlanması için belirlemesi gereken kurallar, yorumlayıcı süreçler ve alması gereken adımlar hakkında uzunca süre çalışma yapmıtşır. Bu çalışma sonucunda SEC Kılavuzu hazırlanmıştır. SEC’in Kurumsal Finansman Departmanı bu analizi geliştirmek için çalışmalara devam etmektedir. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 53 • İdeal bir finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümünde ihraççılar içerik olarak önemli bilgilere yoğunlaşmalı, ihraççının finansal durumu, likiditesi, sermaye kaynakları ve faaliyet sonuçlarının değişimi (özellikle kar ve zarar ile nakit akımları çerçevesinde) hakkında bilgi sağlamayan önemsiz bilgileri elemelidir. • İhraççılar faaliyetlerini yönetmek amacıyla dikkat aldıkları ve yatırımcılar için önem teşkil edebilecek temel performans göstergelerini (finansal tablolarda yer almayan performans göstergeleri ile beraber) tartışmalıdır. • İhraççılar finansal durumları veya faaliyet performanslarına etkide bulunabilecek bilinen eğilimleri, olayları, taahhütleri ve belirsizlikleri yatırımcılara açıklamalıdır. • İhraççılar sadece teknik ve mekanik olarak kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirme amacıyla finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizini hazırlamak yerine, yatırımcılara yönetimin perspektifini sunmayı ve analizin amacına hitap etmeyi öngörmelidir. • İhraççılar finansal tablolarında yer alan kaynaklar, nakit kullanımı ve bu kalemlere ilişkin önemli değişikliklerin nedenlerini gelişmiş bir analizle sunmalıdır. • Nakit akım tablosunu dolaylı yöntemle hazırlayan ihraççılar nakit akım tablolarında yer almayan unsurların analizini ve kamuya açıklanmasını sağlamalıdır. • İhraççılar analizlerinde borçlanma araçları, garantiler ve ilgili olabilecek diğer taahhütlere yer vermek hususunda gerekli analizi yapmalıdır. Yukarıda da bahsedildiği üzere, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizinin nihai amacı yatırımcılara yönetimin gözünden ihraççının finansal durumu ve faaliyet sonuçları hakkında bir perspektif verebilmek- 54 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 tir. Bu çerçevede, finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi finansal tablo dipnotlarının bir tekrarı olmamalıdır.46 7.2. Ana bölümler 7.2.1. Faaliyetlere ve Finansal Duruma İlişkin Değerlendirmeler (Bölüm 10) Bu bölüm ihraççının faaliyetleri ve finansal durumuna ilişkin olarak geçmişteki ve hali hazırdaki performansı konusunda yatırımcılara adil bir değerlendirme yapma olanağı sunabilmeli ve yatırımcılara ihraççının faaliyetleri ve finansal durumuna ilişkin temel riskler ve belirsizliklere ilişkin bilgi vermelidir. Bu kısımda verilen bilgiler ve yapılan analiz ihraççının faaliyetleri hakkında yeterli bilgi sağlayacak detayda ve uzunlukta olmalıdır. Bu bölümde temel amaç yukarıda da bahsedildiği üzere, yatırımcılara ihraççının finansal durumu ve faaliyetini yönetimin gözünden değerlendirme olanağı sağlamaktır. Dolayısıyla, bu bölümde ihraççı tarafından önemli addedilebilecek faaliyete ilişkin tüm koşullara yer verilmelidir. İhraççının finansal durum ve faaliyet sonuçlarına ilişkin performansı uzun vadeli hedefler çerçevesinde değerlendirilmelidir. Bu analiz yapılırken finansal tablo dönemleri itibariyle performansını etkileyen etkenler ile ihraççının finansal tablolarına yansıtılmayan ve aynı zamanda ölçülemeyen etkenlere de yer verilmelidir. Yapılan analizde, kazanç ve nakit akımlarının farklı bileşenleri, kazançların ve nakit akışının gelecekteki devamlılığına ilişkin yatırımcı tarafından doğru tahminde bulunulmasına imkan verecek şekilde ortaya konulmalıdır. İhraççının finansal durumu ile faaliyet sonuçları değerlendirilirken aşağıdaki ilkeler göz önünde bulundurulmalıdır: Hedef Kitle: Yatırımcıları ilgilendiren konulara odaklanılmalı ve ihraççının faaliyetleri ile faaliyet ortamının önceden detaylı olarak bilinmediği varsayılmalıdır. Ek olarak, tüm yatırımcılarının nitelikli yatırımcı olmadığı varsayılmalıdır. 46 U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 55 Süre: Analiz, ihraççının izahnamede yer alması gereken finansal tablo dönemleri itibariyle performansını değerlendirecek şekilde yapılmalı, yatırımcının ihraççının geçmiş dönem performansını değerlendirebilmesine yönelik önemli eğilimler ile etmenler ortaya konulmalıdır. Güvenirlilik: Analiz tarafsız ve adil olmalı, hem kötü hem de iyi yönleri içermelidir. İzahnamenin başka bir bölümünde yer verilen önemli değerlendirmelere yatırımcının yanlış yönlendirilmesini önlemeyi teminen gerekli atıflar yapılmalıdır. Karşılaştırılabilirlik: Bu bölümde verilen bilgiler her bir ihraççı tarafından farklı bir yaklaşımla sunulabilmekle birlikte, benzer bilgiler için karşılaştırılabilir nitelikte olmalıdır. Özellikle aynı sektördeki ihraççılar için aynı açıklama standartlarının kullanılması karşılaştırılabilirliği artıracaktır.47 7.2.1.1. Finansal durum Bu bölümde, izahnamede yer alması gereken finansal tablo dönemleri için yıldan yıla meydana gelen önemli değişikliklerin nedenleri de dahil olmak üzere, ticari faaliyetlerini bir bütün olarak kavrayabilmek için gerekli olan ihraççının finansal durumu ile finansal durumunda meydana gelen önemli değişikliklere yer verilmelidir. Burada gözetilmesi gereken nokta finansal duruma ilişkin yapılan açıklamaların finansal tabloların dipnotlarının bir tekrarı olmaması, yatırımcıya yatırım yapma kararını sağlayabilecek derecede şirketin faaliyetleri hakkında bilginin verilebilmesidir. Finansal duruma ilişkin değişikliklerin nedenlerinin finansal tablo dipnotlarından daha detaylı olarak anlatılması gerekmektedir.48 47 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s.11. 48 Ibid. 56 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 7.2.1.2. Faaliyet sonuçları Bu bölümde, ihraççının faaliyet gelirlerini önemli ölçüde etkileyen olağanüstü olaylar ve yeni gelişmeler dahil olmak üzere faktörler hakkında, gelirin etkilenme derecesi belirtilmek suretiyle bilgiler verilmelidir. Faaliyet sonuçları analizinde temel olarak ihraççının gelir tablosu kalemleri dikkate alınılmaktadır. Faaliyet sonuçları bakımından indikatif olabilecek finansal tablo kalemleri hasılat/satış gelirleri, satışların maliyeti, pazarlama satış ve dağıtım giderleri, faiz, ücret komisyon ve benzeri gider, finans sektörü faaliyetleri geliri, net dönem karlılığı gibi esas olarak gelir tablosunda yer alan finansal tablo kalemleridir. İzahnamenin bu bölümünde her bir ilgili olabilecek finansal tablo kalemi bakımından önceki yılla karşılaştırma yapılarak, yüzde yöntemiyle yıl bazındaki değişiklikler yatırımcılara sunulabilir. İhraçcı her bir yıl bakımından ilgili finansal tablo kalemlerindeki değişimi nümerik olarak yatırımcılara sunmanın ötesinde, değişimin nedenlerini anlatmalıdır. Örnek vermek gerekirse, ihraçcı hasılatında yıl bazındaki değişim nedenlerini satış fiyatlarındaki değişime, satış hacmine, satış tutarına veya yeni ürünlerin sunulması, eski ürünlerin tedavülden kalkması gibi nedenlere bağlayarak yatırımcıya sunmalıdır. Faaliyet sonuçlarının değişimi anlatılırken, ihraçcı önemli veya olağandışı olaylara, finansal verilerinin etkileyen eğilimlere, bir sonraki hesap dönemini etkileyebilecek bilinen veya beklenen eğilimlere veya belirsizliklere yer vermelidir. Örnek vermek gerekirse, hesap döneminin bitimi itibariyle, ihraçcı üretim kanallarından birini durdurmaya karar vermişse, bu durum çok büyük ihtimalle biten hesap dönemine ait faaliyet sonuçlarını etkilememiştir. Ancak söz konusu durdurma bir sonraki hesap dönemini etkileyecektir ve yatırımcıların yatırım kararını verirken göz önüne alacakları bir husus olacağı için ihraççının bu durumu izahnamede açıklaması gerekmektedir. Genelde, ABD’de paylarını halka arz etmiş ihraççılar bu kısımda bir tablo hazırlamak yoluyla yatırımcılara (i) önemli gelir tablosu kalemlerini SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 57 (ii) bu kalemlerdeki her bir yıl bazında yüzdesel değişimi ve bu yüzdesel değişimin hasılata veya satışlara etkisini (iii) bu değişimin tutarını sunmaktadır. İhraçcılar tabloyu hazırlarken tabloya ekleyecekleri gelir tablosu kalemlerine ilişkin segmentasyonu faaliyet dalları bazında yapmalıdır. Bu da, ihraççının faaliyet dallarının segmentlere ayrılıp ayrılmadığı, ihraççının faaliyetini hangi alt faaliyet dallarıyla beraber değerlendirdiğinin analizini gerektirmektedir.49 7.2.1.3. Borçluluk durumu Bu kısımda ihraççının borçluluk durumu hakkında açıklamaya yer verilmesi gerekmektedir. Dolaylı ve şarta bağlı yükümlülükle tutar ve mahiyetleriyle beraber ele alınmalıdır. Borçluluk durumu bakımından, izahnamede yer alan ilgili finansal tablo periyotları dikkate alınmalıdır.50 7.2.2. İhraççının Fon Kaynakları (Bölüm 11) Bu bölümde, ihraççının fon kaynakları ile likiditesi ele alınmalıdır. Faiz karşılama ve borç/özsermaye ya da benzer oranlar hakkında uygun olduğu ölçüde bilgi verilmelidir. SEC’in finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizine ilişkin olarak yayınladığı kılavuz (“SEC Kılavuzu”) çerçevesinde, likidite ve fon kaynakları altında ilgili ve önemli olduğu ölçüde verilmesi gereken bilgiler: • Fon kaynakları ve sermaye maliyetine ilişkin tarihi bilgi; • Nakit akışının tutarı ve belirliliği hakkında değerlendirme; • Fon kullanımını gerektiren taahhütler ile sermaye maliyetine ilişkin taahhütlerin belirliliği ve zamanı; 49 PRACTICAL LAW COMPANY CORPORATE & SECURITIES (US). 50 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s. 27-28. 58 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 • Bilinen eğilimler ve belirsizliklere ilişkin analiz; • Sermaye kaynaklarının göreceli ve bütün olarak maliyetine ilişkin açıklama; • Likiditenin tahlil edilmesinde kullanılan bilanço, gelir tablosu veya nakit akış tablosundaki ilgili kalemlere ilişkin açıklama; ve • İhraççının gelecekteki nakit ihtiyacı ve bu nakit ihtiyacını nasıl fonlayacağına ilişkin bilgidir. • SEC Kılavuzu bu bölümün alt başlıklarından olan nakit gereklilikleri altında bahsedilmesi gereken soruları ise aşağıdaki şekilde belirlemiştir: • Mevcut faaliyetlerini devam ettirebilmek, hali hazırda yapılan projeleri bitimi ve daha önceden açıklanmış amaç ve planlarının gerçekleştirilebilmesi için gereken fon tutarı ve nasıl sağlandığı; • Sermaye ve diğer maliyetler için ihraççının taraf olduğu taahhütler; ve • Bilinen eğilim ve belirsizliklere ilişkin gelecekteki nakit gereksinimleri ve söz konusu belirsizliklerin ne zaman belirlenebileceğine ilişkin zamansal gösterge. İhraçcılar nakit gereksinimlerine ilişkin analiz ve bilgiyi tabloda vererek, yatırımcılara açık ve anlaşılır veri sunabilirler. SEC Kılavuzu’na göre bu bölümde tartışılması gereken konular arasında yer alan fon kullanımı ve kaynakları altında ihraççıların fon kullanımına ilişkin bir değerlendirme sunabilmesi açısından fon kullanımına neden olan birincil etmenleri ve diğer önemli faktörleri açıklaması gerekmektedir. Fon kullanımı ve kaynakları (i) faaliyetler ve (ii) finansman altında değerlendirilmelidir. Faaliyetler kısmında ihraççılar hangi faaliyetlerin fon çıkışına neden olduğuna ilişkin açıklama yapmalı ve bu açıklamayı finansal tablonun nakit akış tablosunda yer alan ilgili kalemlerle sınırlandırmamalıdır. Örnek vermek gerekirse, bir ihraççının nakit dışındaki işletme SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 59 sermayesi kalemlerinde ciddi bir artış olabilir. Bu artışın bir sonucu olarak söz konusu dönem içinde faaliyetlerden elde edilen net naktin azalmasına neden olabilir. İşletme sermayesindeki artış satışlardaki artışlardan ziyade revize edilmiş bir kredi politikasından doğan alacaklardan da kaynaklanabilir. Bu tür nedenselliklerin önemli ve ilgili olduğu ölçüde, bu bölümde açıklanması gerekmektedir. Finansman kısmında ihraççı önemli ve ilgili olduğu ölçüde dış borç kaynaklarını, bilanço dışı kalemlere ilişkin finansman sözleşmelerini, paya bağlı türev araçları ihraç veya alımını, paylarını finansman aracı olarak kullanıp kullanmadığını ve kredi derecelendirmelerine ilişkin potansiyel değişimleri açıklamalıdır. Gene bu başlık altında tartışılması gereken bir başka husus, önemli ve ilgili olduğu ölçüde ihraççının üçüncü kişilere borçları, ihraç ettiği borçlanma araçları, garantileri ve taahhütleridir. İhraçcılar bu borç ve taahhütleri bakımından temerrüde düşmüşlerse ve bu temerrüt faaliyetleri bakımından önemli nitelikteyse, bu borç ve taahhütlerin açıklanması gerekir. Borç ve taahhütlere ilişkin temerrüdün önemliliği bakımından yapılan analiz sırasında aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır: • ihraççının temerrüdü bertaraf etmek için aldığı kararlar; • ihraççının temerrütten çıkmak için aldığı kararlar; • temerrüdün muhtemel sonuçları; ve (çapraz temerrüt veya çapraz muacceliyet gibi durumlar varsa belirtilmesi gerekir) • alternatif fonlama yöntemleri. Herhangi bir temerrüt söz konusu olmamakla beraber, ihraççılar ilave dış kaynaklardan veya özkaynak finansmanına taraf olma yetilerini etkileyen taahhütleri de bu kısımda yatırımcılara açıklamalıdır. Bu başlık altında SEC Kılavuzu çerçevesinde açıklanması gereken konulardan biri de nakit yönetim politikasıdır. Bilindiği üzere, ihraççıların borçlarını ifada ve diğer sermaye maliyetlerini ödemede nakit kaynaklarını kullanmak hususunda serbestileri mevcuttur. Bu bölümde ihraççılar bu serbestileri çerçevesinde aldıkları kararları bilinen eğilimler ve belirsizlik- 60 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 lerle beraber ortaya koymalıdır.51 Avrupa İzahname Direktifi Kılavuzu ise bu bölümde yer alması gereken hususları izahnamede ele alınan finansal tablo dönemleri itibariyle nakit giriş ve çıkışları açıklanması, kullanılmayan önemli likidite kaynaklarına değinilmesi olarak belirtmiştir. Fon kaynaklarının değerlendirilmesi sırasında ayrıca, finansal ve mali politikalar, hedefler, ihraççı bünyesindeki hazır değerlerin ne ölçüde nakit ve nakit benzeri olarak ve hangi para cinsinden tutulduğu, sabit faiz oranından ne kadar borçlanıldığı ile korunma amacı ile ne tür finansal araçların kullanıldığı hakkında bilgi verilmelidir. İhraççının mevcut likiditesi ile yükümlülüklerini karşılamakta kullanılmasını öngördüğü fon kaynaklarının neler olduğu, borçlanma düzeyi, borçlanmanın dönemselliği (borçlanmaya en çok ihtiyaç duyulan dönem belirtilerek) ve borçların vadesi gibi hususlar tartışılmalıdır.52 7.2.2.1. Fon kaynakları Bu bölümde ihraççının kısa ve uzun vadeli fon kaynakları hakkında bilgi verilmelidir. 7.2.2.2. Nakit akımları Bu bölümde ihraççının nakit akımlarının kaynakları ve tutarları ile nakdin kullanım yerleri hakkında sözel bir değerlendirmeye yer verilmelidir. Burada nakit akım tablosuna tamamen yer verilmesi gerekmemektedir.53 7.2.2.3. İşletme sermayesi beyanı Bu bölümde, ihraççının işletme sermayesinin son durum itibariyle yeterli olup olmadığı ve yeterli değilse gerekli ek işletme sermayesinin nasıl temin edileceği hakkında bilgi verilmelidir. 51 U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION. 52 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s. 11-12. 53 Ibid. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 61 Avrupa İzahname Direktifi Kılavuzu çerçevesinde işletme sermayesi beyanı, ortaklık görüşüne göre, birçok değişken ve bilgiyi dikkate almak suretiyle en az 12 aylık bir dönem için yeterli nakit akımına sahip olup olmadığına dair geleceğe dönük bir beyan olarak tanımlanmıştır. İşletme sermayesi beyanının izahname tarihinden itibaren en az on 12 aylık bir dönemi kapsayacak şekilde verilmesi gerekmekle birlikte, ihraççının 12 aylık sürenin sonunda işletme sermayesi sıkıntısı yaşanılacağını tahmin etmesi durumunda, bu kısımda ek açıklama yapılması gerekmektedir. İhraççı, işletme sermayesi beyanı verirken beyan ya da tüm açıklamanın anlaşılır olmasını sağlamalıdır. Diğer bir ifadeyle, işletme sermayesi beyanı, ihraççının görüşüne göre yeterli işletme sermayesinin bulunup bulunmadığı konusunda yatırımcının kafasında hiçbir tereddüde yol açmayacak şekilde açık ve kesin olmalıdır. İşletme sermayesi beyanının amacı, cari yükümlülükleri karşılamak için yeterli işletme sermayesinin bulunup bulunmadığını açıklamaktır. Bu çerçevede açıkça işletme sermayesinin yeterli olduğu ifade edilmeli veya aksi durumunda ek işletme sermayesinin nasıl sağlanacağı açıklanmalıdır.54 7.2.2.4. Yatırımlar Avrupa İzahname Direktifi Kılavuzu çerçevesinde ihraççının faaliyetlerini doğrudan veya dolaylı olarak önemli derecede etkilemiş veya etkileyebilecek fon kaynaklarının kullanımına ilişkin hali hazırda devam etmekte olan yatırımlar, yönetim kurulunca karara bağlanmış olan planlanan yatırımlar ile mevcut ve finansal kiralama da dahil olmak üzere edinilmesi planlanan önemli maddi duran varlık yatırımları ile bunlar için öngörülen fon kaynakları hakkında bilgilere yer verilmelidir. 54 EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, s. 25-26. 62 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 8. SONUÇ Eski SPKn’un 1981 yılında ilk yürürlüğe girdiği dönemde paylarını halka arz eden ortaklıkların paylarının SPK kaydına alınabilmesi için “kamu yararı” şartının araması gerektiği düzenlenmişti. Kamu yararı şartına ek olarak, SPK’nın ikincil düzenlemelerinde de pay halka arzlarının SPK tarafından kayda alınabilmesi için (a) gereklilik ve yeterlilik, (b) kaynaklar arası denge, (c) verimlilik ve (ç) güven ön koşullarının ihraççılar tarafından sağlanması gerektiği düzenlenmişti. Ancak, ilgili ikincil mevzuatın 1991 yılında mülga edilmesiyle ve Eski SPKn’unu değiştiren 3794 sayılı Kanun’un 1992 yılında yürürlüğe girmesiyle beraber, pay halka arzları için “kamu yararı” koşulu ve ilgili önkoşullar kaldırılmıştır. Bu çerçevede, bugünkü halka arz onayı için de gereken izahnamenin yer alan açıklamaların tam (yeterli) ve doğru (gerçeğe uygun) bulunması koşulunun yeterli olacağı kabul edilmiştir. 1992 yılında gerçekleşen bu mevzuat değişiklikleriyle, halka arzlara onay bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) kabul edilmiştir. Yeni SPKn’un ve ilgili ikincil mevzuatın yürürlüğe girmesiyle beraber, pay halka arzlarına onay bakımından “kamuyu aydınlatma esası” (veya “izahname esası”) kuralı devamlılığını korumaktadır. Bu çerçevede, izahname gerek SPK tarafından halka arzlara onay bakımından gerekse de yatırımcıların finansal kararları bakımından dikkate alınan esas belge niteliğinde olduğu için, izahnamede yer alan bilgilerin tutarlı, anlaşılabilir ve eksiksiz olması büyük önem taşımaktadır. Yatırımcıların verdiği yatırım kararları finansal karar teşkil ettiği için, izahnamede yer alan finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi kısmı da karar süreci bakımından oldukça büyük önem taşımaktadır. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi sayesinde, ihraççılar yatırımcılara finansal verileri şeffaf bir şekilde açıklar, finansal verilerin hangi yollarla analiz ettiğini yatırımcılara gösterir. Finansal durum ve faaliyet sonuçlarının analizi bölümünde, ihraççılar izahnamede ele alınan hesap dönemleri süresince finansal durumları ve faaliyet sonuçlarında gerçekleşen değişiklikleri ve bu değişikliklerin nedenlerini yatırımcılara SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 63 sunar. Yatırımcılar, bu analiz sayesinde ihraççının karlılığı, nakit akışının sürekliliği ve muhtemel değişkenliği konularında bilgi edinir ve bu sayede ihraççının geçmiş performansına bakarak gelecek performansı hakkında bir fikir oluşturup, halka arza yatırım yapıp yapmama kararını verir. Bu analizin amacı yatırımcılara ihraççının finansal durumunu ve verilerini yönetimin gözünden sunmaktır. Bu nedenle analizin sadece mekanik olarak kamuyu aydınlatma yükümlülüklerini yerine getirmek yerine, yatırımcılara finansal kararlarında yardımcı olacak bir şekilde hazırlanması büyük önem taşımaktadır. 64 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 KAYNAKÇA AKBULAK, Yavuz, Sermaye Piyasası Bakımından İzahname ve İhraç Belgesine ilişkin Yeni Esaslar, Legal Hukuk Dergisi Yıl 2013 Sayı 129, s. 148. AYOĞLU, Tolga, Sermaye Piyasası Hukukunda Halka Arz Kavramı ve Halka Arza Aracılık Sözleşmeleri, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2008. BARONDES, Royce de Rohan, SANGER, Gary C., Lawyer Experience and IPO Pricing s.4 (http://www.researchgate.net/publication/228193370_Lawyer_ Experience_And_IPO_Pricing erişim 4 Mayıs 2000). ÇETİN, Nusret; TÖREMİŞ, Ebru Hatice, CANTİMUR, Zeynep, 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun Sistematik Analizi, Yetkin Yayınları, Ankara 2014. EUROPEAN SECURITIES AND MARKETS AUTHORITY, ESMA Update of the CESR recommendations- The consistent implementation of Commission Regulation (EC) No 809/2004 implementing the Prospectus Directive, European Securities and Markets Authority ESMA/2011/81, s.1-50 (http:// www.esma.europa.eu/system/files/2013-319.pdf , erişim 23 Mart 2011). FEDERAL ACCOUNTING STANDARDS ADVISORY BOARD, Management’s Discussion and Analysis, Statement of Recommended Accounting Standards Number 15, s.1-17 (http://www.fasab.gov/pdffiles/15_md%26a. pdf erişim Nisan 1999). FERRARINI, Guido A., Pan-European Securities Markets: Policy Issues and Regulatory Responses, European Business Organization Law Review (EBOR), Vol. 3, 2002, s. 24, vd (http://papers.ssrn.com/sol3/papers. cfm?abstract_id=314576, erişim 30 Nisan 2002). GÖKALP, Namık Kemal, Sermaye Piyasalarında Halka Arz “Yöntemler, Uygulama ve Analizi”, Beta, İstanbul Şubat 2014. GÜNAL, Vural, Sermaye Piyasası Hukuku, Sermaye Piyasası Kurulu Yayınları, Ankara 1987. SAYI: 70 HALKA ARZ ESNASINDA KAMUYU AYDINLANMA KAPSAMINDA YÖNETİM TARAFINDAN FİNANSAL DURUM VE FAALİYET SONUÇLARININ MAKALELER ANALİZİ VE TARTIŞILMASININ ÖNEMİ 65 HANLEY, Kathleen Weiss and HOBERG, Gerard, The Information Content of IPO Prospectuses, Review of Financial Studies, Vol. 23, p. 2821-2864, 2010, AFA 2010 Atlanta Meetings Paper s. 25 (http://rfs.oxfordjournals. org/content/23/7/2821.full.pdf+html , erişim 15 Ekim 2009). KÜTÜKÇÜ, Doğan, Sermaye Piyasası Hukuku, Cilt: 1, Beta Yayınları, İstanbul Ağustos 2004. MUTLU UŞAKLI, Senem, Halka Arz Kavramı ve Halka Arzda Kullanılan Satış Yöntemleri, Vedat Kitapçılık, İstanbul 2010. OICU – IOSCO, General Principles Regarding Disclosure of Management’s Discussion and Analysis of Financial Condition and Results of Operations, Report of the Technical Committee of the International Organization of Securities Commissions s.1-6 (https://www.iosco.org/library/pubdocs/pdf/ IOSCOPD141.pdf, erişim Şubat 2013). PRACTICAL LAW COMPANY CORPORATE & SECURITIES (US), Preparation of Management’s Discussion and Analysis of Financial Condition and Results of Operations, (http://us.practicallaw.com/4-383-6378?q=Preparation+of+Management’s+Discussion+and+Analysis+of+Financial+Condition+and+Results+of+Operation, erişim 2014). RATHER, David, HAZEN, Thomas Lee, Securities Regulation Cases and Materials, West Group, 5th Edition, American Casebook Series, St. Paul. SCHROEDER, Nicholas and GIBSON, Charles, Readability of Management’s Discussion and Analysis, Accounting Horizons, December 1990, Volume 4, Number 4. SHEARMAN & STERLING LLP, SEC Issues MD&A Interpretive Guidance, s.1 (http://www.shearman.com/~/media/Files/NewsInsights/Publications/2004/01/SEC-Issues-MDA-Interpretive-Guidance/Files/Download-PDF-SEC-Issues-MDA-Interpretive-Guidance/FileAttachment/ CM_011604.pdf, erişim 16 Ocak 2004). SPINDLER, James C., IPO Underpricing, Disclosure, and Litigation Risk, USC CLEO Research Paper No. C09-9; CELS 2009 4th Annual Conference on Empirical Legal Studies Paper, USC Law Legal Studies Paper No. 09-10, 66 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 s.2 (http://papers.ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=1396818, erişim 13 Mayıs 2009). STRÖM, Niklas, Initial Public Offerings Disclosure Strategy, s.1 (http://papers. ssrn.com/sol3/papers.cfm?abstract_id=665503, erişim Şubat 2005). T.B.M.M. (S. Sayısı: 64), Sermaye Piyasasi Kanununda Değişiklik Yapılmasına, Bankalar Kanunun Bir Maddesinin Değiştirilmesine ve 35 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazi Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun Gerekçesi (1/377), T.C. Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğü Sayı: B.02.0KKG/101—284/03457, 27.3.1992. TİKVEŞ, Özkan, Bankalar Kanunu ve Sermaye Piyasası Kanunu Şerhi, Alfa Basım Yayım Dağıtım, Ağustos 1992. U.S. SECURITIES AND EXCHANGE COMMISSION, Interpretation: Commission Guidance Regarding Management’s Discussion and Analysis of Financial Condition and Results of Operations, Securities and Exchange Commission, 17 CFR Kısımları 211, 231 ve 241 (https://www.sec.gov/ rules/interp/33-8350.htm , erişim 19 Aralık 2003). YANLI, Veliye, Sermaye Piyasası Hukuku Çerçevesinde, Halka Açık Anonim Şirketler ve Kamunun Aydınlatılması, İstanbul 2005. SAYI: 70 MAKALELER 67 KURUMSAL YÖNETİM İLKESİ BAĞLAMINDA ORTAKLARIN ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI Veysel DEMİR A. GİRİŞ Kurumsal yönetim (corporate governance), anonim ortaklıkların, yönetimini, denetimini ve işleyişini, anonim ortaklığın bekası bakımından en iyi seviyede tutmayı hedef edinmiş, ilkeleri olan, anonim ortaklıklara özgü bir yönetimdir. Oldukça genç bir kavram olan kurumsal yönetim, esasında Anglo Sakson kökenlidir ve mülkiyet ile kontrolün ayrılmasını ifade eden “Agency Teorisine” dayanmaktadır1. Kurumsal yönetim; anonim ortaklıklardaki yönetim ve denetim kurulları ile ortaklık hissedarlarının menfaat çatışmalarını, ilk adımda hissedarlar, ikinci adımda ise daha geniş anlamda ortaklığın sirayet alanına giren; resmi kurumlar, vergi daireleri, tedarikçiler, şirket çalışanları, gibi oldukça geniş bir kesimin yararına olmak üzere dengelemektir. Zira, ortaklık yönetimi, şu veya bu şekilde ortaklığın çıkarları yerine kendi kişisel çıkarlarını ön planda tutabilirler. İşte kurumsal yönetim, ortaklığın yönetimindeki kişilerin kendi menfaatlerini düşünerek, ortaklıkların iflasına yol açma veya ortaklığı zarara uğratma ihtimali ve bu durumun da ekonomik yansımasının olumsuzluğu düşünülerek ortaya konulmuştur. Kurumsal yönetim, Türkiye’de hisseleri borsada işlem gören anonim ortaklıklar için zorunlu olmakla birlikte, hisseleri kapalı olan şirketlerde isteğe bağlıdır. Temennimiz odur ki, sermaye piyasalarına olan güvenin artması ve ekonomik istikrarın sağlanması adına, ortaklık yönetimi profesyonel ellere bırakılmalı ve kurumsal yönetim, tüm anonim ortaklık1 Tanım ve tarihi gelişme için bkz: Pulaşlı, Hasan : Corporate Governance, Anonim Şirket Yönetiminde Yeni Model, Ankara 2013 68 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 lar için temel ilke olmalıdır. Bu bağlamda olmak üzere, önemle belirtmek gerekir ki, Türkiye’de de TÜSİAD, Haziran 2000’de “Kurumsal Yönetim İlkeleri” adlı çalışmada kurumsal yönetim ilkelerini tek tek ortaya koymuş ve açıklamıştır. Bu çalışmada, OECD’nin aradığı standartların ve ilkelerin neler olduğu belirtilmiştir. Kurumsal Yönetim ilkelerinin, her ülkenin kendi özel kanunları ile uygulanmasından ziyade, yeknesak hukuk normları ile belirlenmesi de, şüphesiz uluslararası ticaretin faydasına olacaktır. Tüm dünyadaki, en azından tüm OECD ülkelerindeki, tüm anonim şirketlere uygulanacak yeknesak kurumsal yönetim normlarının var olduğu bir sistemin hayali bile oldukça tatmin edicidir. Bu çalışmada sadece 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun anonim şirketlerde kurumsal yönetim ilkelerinin tesisi adına getirdiği yeniliklerden biri olan şirkete borçlanma yasağı irdelenecek, bu yasak ile kurumsal yönetim arasındaki bağ ortaya konulmaya çalışılacaktır. B. ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI Yeni TTK 358. Maddesinde “Pay sahipleri, sermaye taahhüdünden doğan vadesi gelmiş borçlarını ifa etmedikçe ve şirketin serbest yedek akçelerle birlikte kârı geçmiş yıl zararlarını karşılayacak düzeyde olmadıkça şirkete borçlanamaz.” hükmü yer almaktadır. Hemen belirtmek gerekir ki, kanunun bu hükmü Yeni TTK’daki orijinal metin olmayıp 6335 Sayılı Kanun ile değişikliğe uğramış bir metindir. Kanunun bu metinden evvelki hali ise “İştirak taahhüdünden doğan borç hariç, paysahipleri şirkete borçlanamaz. Meğerki, borç, şirketle, şirketin işletme konusu ve paysahibinin işletmesi gereği olarak yapılmış bulunan bir işlemden doğmuş olsun ve emsalleriyle aynı veya benzer şartlara tâbi tutulsun.” Kanun metinlerinden de açıkça görüleceği üzere, orijinal metin 6335 Sayılı Kanun ile törpülenmiştir. Buna göre ortakların şirkete borçlanmaları sözde kural olarak yasak olsa da, kanunda gösterilen sermaye taahhüdünün yerine getirilmesi ve şirketin yedek akçelerle birlikte şirket karının geçmiş yıl zararını karşılaması şartları kümülatif olarak yerine getirildiği takdirde, ortaklar şirkete borçlanabilecektir. Yani bir başka deyişle, şirkete borçlanma yasağı hukukumuz- SAYI: 70 KURUMSAL YÖNETİM İLKESİ BAĞLAMINDA ORTAKLARIN MAKALELER ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI 69 da mevcuttur desek de, kanun metninin özünde şirkete borçlanma izninin kural, yasağın ise istisna olduğu aşikârdır. Kanunun bu şekilde yumuşatılması, kimi çevrelerce geriye atılmış bir adım olarak nitelendirilirken, kimi çevrelerce de Türkiye gerçeklerine uygun bir adım olarak nitelendirilmiştir. Kanaatimce, yeni düzenlemede, şirkete borçlanma miktarı ve zamanının sınırlanmamış olmaması, borç alınan meblağın faiz ile birlikte mi ödeneceği, faiz ile birlikte ödenecek ise hangi faiz oranı ile birlikte ödeneceğinin gösterilmemiş olması ve TTK 358’de gösterilen emredici hükmün ihlali halinde cezai yaptırımı düzenleyen TTK 562. Maddede hükme bağlanan cezanın caydırıcı olmaması karşısında, yeni düzenlemenin kötüniyetli kullanımlara açık hale geldiği aşikârdır. Bu bağlamda, yeni düzenlemenin kurumsal yönetim ilkesini zedelediği ve götürüsünün getirisinden çok olduğu kanaatindeyim. Zira, kurumsal yönetim; ortaklıkların, mevcut sermayeyi şeffaf, hesap verilebilir bir şekilde kullanmasını amaçlar, menfaat gruplarının oluşmasını engellemek ister. Oysa ki söz konusu yeni düzenlemede, menfaat gruplarının yararına olacak şekilde ve hukuki veya cezai yaptırım gücü etkisiz olarak, şirketin borçlanmasının önü açılmıştır. Şirkete borçlanma yasağının ikinci ayağını ise, Yeni TTK 395/2. Maddesinde yer alan “Pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyeleri ile yönetim kurulu üyelerinin pay sahibi olmayan 393 üncü maddede sayılan yakınları şirkete nakit borçlanamaz. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yükümlendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilir” Hükmü oluşturmaktadır. Yine hemen belirtmek gerekirse, kanunun bu hükmü de Yeni TTK’daki orijinal metin olmayıp 6335 Sayılı Kanun ile değişikliğe uğramış bir metindir. Kanunun orijinal metni ise “Yönetim kurulu üyesi, onun 393 üncü maddede sayılan yakınları, kendisinin ve söz konusu yakınlarının ortağı oldukları şahıs şirketleri ve en az yüzde yirmisine katıldıkları sermaye şirketleri, şirkete nakit veya ayın borçlanamazlar. Bu kişiler için şirket kefalet, garanti ve teminat veremez, sorumluluk yüklenemez, bunların borçlarını devralamaz. Aksi hâlde, şirkete borçlanılan tutar için şirket alacaklıları bu kişileri, şirketin yüküm- 70 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 lendirildiği tutarda şirket borçları için doğrudan takip edebilirler” şeklindedir. Görüldüğü üzere, yeni metnin kapsamı orijinal metne göre oldukça daraltılmış ve anlamsızlaştırılmış vaziyettedir. Her ne kadar, pay sahibi olan yönetim kurulu üyelerinin, zaten TTK 358. Maddeye tabi olduğu ve bu sebeple yeni düzenlemenin pay sahibi olmayan yönetim kurulu üyelerine yönelik olduğu iddia edilebilecek olsa da, ortaklığın yönetim kurulu üyesinin, yönetim kurulu üyesinin yakınlarının ve yönetim kurulu üyesi ile yakınlarının ortağı olduğu ortaklıkların da şirkete borçlanamayacağını hükme bağlayan geniş kapsamlı eski düzenleme karşısında, bu iddianın dinlenebilir bir iddia olmayacağı açıktır. Yeni düzenleme ile yönetim kurulu üyesinin ve onun yakınlarının ortağı olduğu başka ortaklıklara ilişkin borçlanma yasağının kaldırılmasının ise tam bir facia olduğu kanaatindeyim. Zira yeni düzenleme ile pay sahibi olmayan bir yönetim kurulu üyesi, kendi adına borçlanmak istediğinde, ortağı olduğu başkaca bir ortaklığı borçlandırarak bu yasağı dolanabilir2. C. SONUÇ Her iki maddenin değişikliğe uğramadan evvelki hallerinin, kurumsal yönetim ilkesi ile bağdaştığı ve ilerici düzenlemeler olduğu izah etmeye çalıştığım üzere ortadadır. Gerçekten de orijinal metinler, kurumsal yönetim ilkesinin ayakları olan şeffaflık, eşitlik ve hesap verilebilirlik ilkelerini sahiplenmiştir. Yönetim kurulu üyelerinin ve onlarla bağlantılı kişilerin şirkete borçlanma yasaklarının, gerçek ve tam anlamı ile tesisi, şirketlerin esas sözleşmelerinde yer alan hükümlerin tüm hissedarlara eşit bir şekilde uygulanması, mülkiyetin ve yöneticiliğin kesin çizgilerle ayrılması, gerek piyasa, gerek kamu gerekse de gerçek kişiler açısından elzem görünmektedir. Kurumsal yönetim ilkesinin sadece adının kanunda yer alması ise, ilkin yabancı yatırımcılar bakımından devamında ise ülke sermayesi açısından olumsuz bir yaklaşımdır. 2 Karahan, Sami : Anonim Şirkete Borçlanma Yasağı ve 6335 Sayılı Kanun İle Getirilen Değişikliğin Sonuçları, Yaklaşım Dergisi, Kasım 2012 ( http:// http://www.ticaretkanunu.net/ makale-24, 06. 2015) SAYI: 70 KURUMSAL YÖNETİM İLKESİ BAĞLAMINDA ORTAKLARIN MAKALELER ŞİRKETE BORÇLANMA YASAĞI 71 Hukuk, uygulamadan doğar. Kanaatimce, zaman içerisinde yaşanması muhtemel ve fakat kesinlikle yaşanmasını istemediğimiz ekonomik gerilemeler yahut ekonomik anlamda ülke olarak ciddi manada ilerleyemeyişimiz, kanunda yeniden ilkeli ve kesin bir değişikliğe gidilmesine yol açacaktır. Temennim, bu değişikliğe gidilmesinde geç kalınmamasından başka bir şey değildir. 72 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI YARGI İÇTİHATLARI 73 74 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 75 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 19.3.2014 Esas: 2013/1-751 Karar: 2014/333 u ÖLÜNCEYE KADAR BAKIP GÖZETME SÖZLEŞMESİ u TAPU İPTAL VE TESCİL DAVALARININ SON KAYIT MALİKİNE KARŞI AÇILACAĞI ÖZET : Dava, muris muvazaası ile akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesine dayalı bir temlikin muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. Eldeki davada; miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmadığı kabul edilmelidir gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; miras bırakan tarafından davalı gelinine ölünceye kadar bakım koşulu ile yapılan temlik işleminin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut olayda, ölünceye kadar bakma akdi mevcut olup, bu tür akitlerde; bakım alacaklısının mutlaka akit tarihinde bakıma muhtaç olması şart değildir. Diğer taraftan bakım borçlusunun temlik edenin gelini olmasının, kendisine bakım koşuluyla temlik yapılmasına mani olmadığı gibi, aksine yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Ayrıca, miras bırakanın ölümünden önceki son üç ayını yatalak halde geçirdiği, davalının geliniin gerek hastalık dönemi, gerekse sair zamanlarda bakım alacaklısının tüm ihtiyaç 76 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 ve gereksinimlerini eşi ile birlikte karşıladığı, miras bırakanın da temlikten sonra 6 yıl daha yaşadığı, bu süre içerisinde bakım koşulunun yerine getirilmediğine dair bir ihtaratı veya açtığı bir davanın bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Bu durumda davalının bakım görevini murisin sağlığında yerine getirdiğinin kabulü gerekir. Ayrıca miras bırakının davalının eşi olan oğlu Ahmet’e yaptığı temliklere ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların kabulle sonuçlanmış olması nedeniyle davalıya yapılan temlikin de muvazaalı olduğuna karine teşkil edeceği, miras bırakanın iradesinin bölünemeyeceği yönündeki görüşün, anılan davalara konu taşınmazlar ile eldeki davaya konu taşınmazın farklı akitlerle temlik edildiği gözetildiğinde yasalarca teminat altına alınan akit yapma serbestîsi ile bağdaşabileceği söylenemez. Kaldı ki, somut olayda murisin davacılardan mal kaçırmasını gerektiren bir olgunun ve sebebin varlığı da kanıtlanmış değildir. Tüm bu olgu ve ilkeler karşısında; temlikteki asıl amacın mirasçıdan mal kaçırmak değil, ölünceye kadar bakıp gözetme olduğu, muvazaa ile illetli bulunmadığı anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görülüp direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. İlgili Kanun/Madde: 6100/m.124-3 818/m.511 DAVA : Taraflar arasındaki “Tapu iptali ve tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun 2.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 02.02.2011 gün ve 2010/228 E.-2011/53 K. sayılı kararın incelenmesi davalılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 31.10.2011 gün ve 2011/9604 E.-2011/11134 K. sayılı bozma ilamı ile; ( ... Dava, muris muvazaası ile akde aykırılık hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmadığı takdirde tazminat isteklerine ilişkindir. Mahkemece; yapılan temlikin 01.04.1974 tarih, ½ sayılı İçtihadı birleştirme Kararı uyarınca muvazaa ile illetli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 77 Gerçekten de; akde aykırılıktan dolayı açılacak davaların miras bırakan tarafından açılması gerektiği bu yönde mirasçıların dava açmaya haklarının bulunmadığı gözetilerek mahkemece; bu isteğe hukuki netice bağlanmaması isabetlidir. Ancak; iptal ve tescil davaları son kayıt malikine karşı açılır ve her dava açıldığı tarihteki koşullara tabidir. Eldeki dava 21.05.2010’da 15.04’de B.’a karşı husumet tevcih edilerek ikame edilmişse de bu saat itibariyle kendisine husumet yöneltilen davalı taşınmaz maliki değildir. Dava tarihinde davalı kayıt maliki olmadığına göre açılan davanın dinlenme olanağından söz edilemez. Dâhili dava yoluyla da bir kimseye taraf sıfatı verilmesine de olanak yoktur. Ne var ki; 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Yasada öngörülen hükümler usule ilişkin olup kamu düzeni ile ilgilidir. Ayrıca bu Yasanın geçici 3.maddesi 1086 sayılı HUMK’nun 427 ila 434.maddelerinin temyiz aşamasında uygulanacağını bir başka ifadeyle anılan maddeler dışındaki yasal düzenlemelerin eldeki davalara da tatbik edilmesi gerekeceğini öngörmüştür. Buna göre; dava tarih ve saatinden 24 dakika önce taşınmazın satış yoluyla temlik edilmesi ve temellük eden H...’ın davaya dâhil edilerek işin esası bakımından neticeye gidilmiş olması 6100 sayılı HMK’nun 124/3.maddesi hükmüne uygundur. Öte yandan; ölünceye kadar bakıp gözetme sözleşmesi, taraflarına karşılıklı hak ve borçlar yükleyen bir bağıttır. ( B.K.m.5ll ). Başka bir anlatımla ivazlı sözleşme türlerindendir. Bu sözleşme ile bakım alacaklısı, sözleşme konusu malın mülkiyetini bakım borçlusuna geçirme, bakım borçlusu da bakım alacaklısına yasanın öngördüğü anlamda ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü altına girer. ( B.K.m.5l4 ). Hemen belirtmek gerekir ki, bakıp gözetme koşulu ile yapılan temliki işlemin geçerliliği için sözleşmenin düzenlendiği tarihte bakım alacaklısının özel bakım gereksinimi içerisinde bulunması zorunlu değildir. Bu gereksinmenin sözleşmeden sonra doğması ya da alacaklının ölümüne kadar çok kısa bir süre sürmüş bulunması da sözleşmenin geçerliliğine etkili olamaz. 78 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Kural olarak bu tür sözleşmeye dayalı bir temlikinde muvazaa ile illetli olduğunun ileri sürülmesi her zaman mümkündür. En sade anlatımla muvazaa, irade ile beyan arasında kasten yaratılan aykırılık olarak tanımlanabilir. Böyle bir iddia karşısında, asıl olan tarafların akitteki gerçek ve müşterek amaçlarının saptanmasıdır. ( B.K.m.l8 ). Şayet bakım alacaklısının temliki işlemde bakıp gözetilme koşulunun değil de, bir başka amacı gerçekleştirme iradesini taşıdığı belirlenirse ( örneğin mirasçılarından mal kaçırma düşüncesinde ise ), bu takdirde akdin ivazlı ( bedel karşılığı ) olduğundan söz edilemez; akitte bağış amacının üstün tutulduğu sonucuna varılır. Bu halde de Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu’nun 0l.04.1974 gün ve l/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararı olayda, uygulama yeri bulur. Miras bırakanın, ölünceye kadar bakıp gözetme karşılığı yaptığı temlikin muvazaa ile illetli olup olmadığının belirlenebilmesi içinde, sözleşme tarihinde murisin yaşı, fiziki ve genel sağlık durumu, aile koşulları ve ilişkileri, elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekir. Eldeki davada; yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde bir değerlendirme yapılarak sonuca varıldığından söz edebilme olanağı yoktur.12.05.2010 tarihinde ölen murisin yedi kızı, bir oğlu bulunmaktadır. Kızlardan beşi davacı, tek oğlu Ahmet’in eşi miras bırakının gelini olan B. ise davalıdır. Muris 97 yaşında ölmüştür. Ölünceye kadar davalı gelini ve onun eşi Ahmet’le birlikte aynı çatı altında hayatını idame ettirmiş, maddi ve manevi, sosyal beşeri her türlü ihtiyacı davalı tarafından karşılanmış ve bakım koşulları yerine getirilmiştir. Esasen temlikten sonra muris, 6 yıl daha yaşamış bu süre içerisinde miras bırakan akde aykırılıktan da bir dava açmamıştır. Ayrıca miras bırakının davalının eşi olan oğlu Ahmet’e yaptığı temliklere ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların kabulle sonuçlanmış olması davalıya yapılan temlikin de muvazaalı olduğunu göstermez ve karine teşkil etmez. Öyle ise; yukarıda açıklanan ilke ve olgular çerçevesinde somut ola- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 79 ya bakıldığında; miras bırakanın gerçek iradesinin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı olmadığı kabul edilmelidir. Buna göre ikinci el konumundaki taşınmazı temellük edenin iyiniyetli olup olmadığı neticeye etkili değildir. Hal böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi doğru olmadığı gibi kabul tarzı itibari ile de davalı ile ondan temellük eden Hasan’ın el ve işbirliği içinde oldukları kabul edildiğine göre gerek yargılama giderlerinden gerekse avukatlık ücretinden birlikte sorumlu tutulmalarının gözetilmemesi de isabetli değildir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil, olmazsa tazminat istemine ilişkindir Davacılar vekili; miras bırakan M.A.’ın sahibi olduğu 4904 ada 1 parsel sayılı taşınmazını 2004 yılında “ölünceye kadar bakma akdi” karşılığında davalı gelini B.’a temlik ettiğini, onun da muvazaayı gizlemek amacı ile dâhili davalı A.’a devrettiğini, yapılan işlemlerin diğer mirasçılardan ( kız çocuklarından ) mal kaçırma amacıyla yapıldığını ileri sürerek, tapunun iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescile, aksi durumda tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalılar vekili; iddiaların yersiz olduğunu, davalı B.’un bakım görevini yerine getirildiğini, dâhili davalı H.’ın da iyiniyetli olduğunu bildirip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; yapılan temliklerin 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca, muvazaa ile illetli olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, davalılar vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur. 80 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiş, direnme kararı YHGK’un 05.12.2012 gün ve 2012/1-1132-1080 sayılı ilamı ile kısa karar gerekçeli karar çelişkisinden bozulmuş; Yerel Mahkemece bu bozma ilamına uyularak aynı gerekçelerle Özel Daire bozma ilamına tekrar direnilmiş, karar davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; miras bırakan tarafından davalı gelinine ölünceye kadar bakım koşulu ile yapılan temlik işleminin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Öncelikle, muvazaa kavramı üzerinde durulmasında yarar vardır. İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda mülga 818 sayılı BK’nun 18.maddesinde düzenlenmiştir. BK’nun 18.maddesinde “bir akdin şekil ve şartlarını tayinde, iki tarafın gerek sehven, gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmayarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır” ifadeleri mevcuttur. ( Benzer hükmede 6098 sayılı TBK’nun 19.maddesinde yer verilmiştir. ) Muvazaa daha çok sözleşmenin yorumuyla ilgili olduğundan, öğreti ve uygulamada bu konu kapsamlı olarak incelenmiş ve belirli kurallara bağlanmıştır Gerek öğretide, gerek uygulamada muvazaa; mutlak ve nispi muvazaa şeklinde iki gruba ayrılmaktadır. “Muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibarıyla nispi muvazaa türüdür. Muris muvazaasında miras bırakan, mirasçılardan mal kaçırmak amacıyla gerçekte bağışladığı taşınmazını, görünüşteki sözleşmede satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi gibi göstererek temlik etmektedir ( 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı ). Bu noktada; görünürdeki ölünceye kadar bakım sözleşmesi tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli sözleşme de şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar resmi sözleşmenin muvazaa nedeniyle geçersizliğinin tespitini ve tapu kaydının iptalini isteyebilirler. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 81 Hemen belirtilmelidir ki; burada bakım borçlusuna yapılan temlikin gerçek yönünün, eş söyleyişle miras bırakanın irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılması önemlidir. Bunun için de, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul nedeninin bulunup bulunmadığı, bakım borçlusu ve diğer mirasçılarla ilişkileri, murisin yaşı, sağlık durumu, temlik edilen malın tüm mamelekine oranı gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır. Somut olayda, mülga BK’nun 511. ve takip eden maddelerinde öngörülen ölünceye kadar bakma akdi mevcut olup, bu tür akitlerde; bakım alacaklısının mutlaka akit tarihinde bakıma muhtaç olması şart değildir. Diğer taraftan bakım borçlusunun temlik edenin gelini olmasının, kendisine bakım koşuluyla temlik yapılmasına mani olmadığı gibi, aksine yasal bir düzenleme de bulunmamaktadır. Ayrıca, miras bırakanın ölümünden önceki son üç ayını yatalak halde geçirdiği, davalı gelini Bahtınur’un gerek hastalık dönemi, gerekse sair zamanlarda bakım alacaklısının tüm ihtiyaç ve gereksinimlerini eşi Ahmet’le birlikte karşıladığı, miras bırakanın da temlikten sonra 6 yıl daha yaşadığı, bu süre içerisinde bakım koşulunun yerine getirilmediğine dair bir ihtaratı veya açtığı bir davanın bulunmadığı dosya kapsamıyla sabittir. Bu durumda davalının bakım görevini murisin sağlığında yerine getirdiğinin kabulü gerekir. Bunun yanında, kural olarak, miras bırakanın elinde bulunan mal varlığının miktarı, temlik edilen malın, tüm mamelekine oranı, bunun makul karşılanabilecek bir sınırda kalıp kalmadığı gibi bilgi ve olguların göz önünde tutulması gerekmektedir. Ne var ki, mahkemece bu yönde bir değerlendirme yapılmamış ise de, dosya içeriğinden, özellikle davacılar tarafından davalının eşi olan mirasçı Ahmet’e yapılan temliklere ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı davaların kabulle sonuçlandığı gözetildiğinde, bakım alacaklısının kendisiyle ilgilenilmesi, ihtiyaçlarının kısmen ya da tamamen karşılanmasını teminen temlik ettiği dava konusu taşınmazın makul ölçüde kaldığı da anlaşılmaktadır. Ayrıca miras bırakının davalının eşi olan oğlu Ahmet’e yaptığı temliklere ilişkin olarak açılan muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı 82 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 davaların kabulle sonuçlanmış olması nedeniyle davalıya yapılan temlikin de muvazaalı olduğuna karine teşkil edeceği, miras bırakanın iradesinin bölünemeyeceği yönündeki görüşün, anılan davalara konu taşınmazlar ile eldeki davaya konu taşınmazın farklı akitlerle temlik edildiği gözetildiğinde yasalarca teminat altına alınan akit yapma serbestîsi ile bağdaşabileceği söylenemez. Kaldı ki, somut olayda murisin davacılardan mal kaçırmasını gerektiren bir olgunun ve sebebin varlığı da kanıtlanmış değildir. Tüm bu olgu ve ilkeler karşısında; temlikteki asıl amacın mirasçıdan mal kaçırmak değil, ölünceye kadar bakıp gözetme olduğu, muvazaa ile illetli bulunmadığı anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararına uyularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı görülmüştür. Yapılan görüşmeler sırasında, bir kısım üyelerce, mirasbırakanın davalı gelinine yaptığı temlikteki asıl amacın, davalının eşi olan oğlunu diğer mirasçılardan üstün tutmak olduğunu, nitekim diğer dosyalarda mirasbırakanın oğlu Ahmet’e yaptığı devirlerin muvazaalı olduğu hususunun da kesinleşen mahkeme kararları ile belirlendiğini, bu bakımdan davanın kabulüne karar verilmesinin usul ve yasaya uygun bulunduğu ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca yukarıda belirtilen nedenlerle benimsenmemiştir. Bu bakımdan, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/I.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.03.2014 gününde yapılan görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 83 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.124-3 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (3) Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. 818/m.511 BORÇLAR KANUNU (Mülga) Kaydıhayat ile bakma mukavelesi, akitlerden birinin diğerine ölünceye kadar bakmak ve onu görüp gözetmek şartiyle bir mamelek yahut bazı mallar temlikini iltizam etmesinden ibaret olan, bir akittir. Borçlu, alacaklı tarafından mirasçı nasbolunmuş ise bu akit hakkında miras mukavelesi hükümleri ceryan eder. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 26.11.2014 Esas: 2014/2-1166 Karar: 2014/955 u HUKUK GENEL KURULU KARARLARINA KARŞI KARAR DÜZELTME İSTEĞİ u POSTA İLE GÖNDERİLEN KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİNİN POSTAYA VERİLİŞ TARİHİNİNİN ESAS ALINAMAYACAĞI, HAKİMİN HAVALE TARİHİNİN GEÇERLİ OLACAĞI İlgili Kanun/Madde : 1086/m.440-1 HUMK (Mülga) DAVA : Taraflar arasındaki davadan dolayı; Yargıtay 2.Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen 22.03.2013 gün ve 2011/5 84 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 E-2013/1 K. Sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 19.02.2014 gün ve 2013/2-1738 E.-2014/114 K. sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davacı H. S. tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşme sırasında, işin esasının incelenmesine geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulu kararına karşı karar düzeltme isteminin süresinde olup olmadığı hususu ön sorun olarak ele alınmıştır. 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/I.maddesi uyarınca Yargıtay kararlarına karşı on beş gün içinde karar düzeltme yoluna gidilebilir. Hukuk Genel Kurulu kararı karar düzeltme isteyene 07.04.2014 tarihinde tebliğ edilmiş olup; davacı karar düzeltme istemli dilekçesini herhangi bir mahkemeden havale ettirmeksizin posta aracılığı ile ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 2. Hukuk Dairesi Başkanlığı’na göndermiştir. Karar düzeltme dilekçesi adı geçen Daire’ye 07.05.2014 tarihinde ulaşmış ve havale edilmiştir. Her ne kadar havale tarihi olarak 07.05.2012 tarihi yazılmış ise de; Hukuk Genel Kurulu karar tarihi, davacıya kararın tebliğ tarihi gibi tarihler nazara alındığında, “2012” yılının sehven yazıldığı, bunun “2014” yılı olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Davacı tarafından dilekçe havale ettirilmeksizin postaya verildiğine göre, postaya verilme tarihi değil hakimin havale tarihi karar düzeltme tarihi olarak kabul edilmek gerekmekle, yasal on beş günlük süreden sonra ibraz edilen karar düzeltme dilekçesinin reddi gerekir. SONUÇ : Yukarıda yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muha- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 85 kemeleri Kanunu’nun 440/I.maddesi gereğince davacının karar düzeltme dilekçesinin REDDİNE, kararın mahiyetine göre takdiren para cezası alınmasına yer olmadığına, istek halinde karar düzeltme harcının yatırana geri verilmesine, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 28.3.2014 Esas: 2013/3-1354 Karar: 2014/422 u GÖREV u ECRİMİSİL İHBARNAMESİNİN İPTALİ TALEP EDİLMEKSİZİN HAZİNEYE AİT TAŞINMAZIN KULLANIMINDAN ÖTÜRÜ AÇILAN ECRİMİSİL DAVASININ ADLİ YARGIDA GÖRÜLECEĞİ ÖZET : Dava, Hazinece tahsil edilen ecrimisil bedelinin iadesi ve tahakkuk ettirilen yeni ecrimisil bedeline yönelik borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Mahkemece; İdari Yargının görevli olduğu belirtilerek görev nedeniyle reddine karar verilmiştir. Özel Dairece; Davaya bakmaya adli yargı görevli olmakla davanın esası hakkında karar vermek gerekirken, yargı yolu bakımından reddi yerinde görülmeyip yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; eldeki davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılacağı noktasında toplanmaktadır. 86 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davacı taraf ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebi olmaksızın, davalı Hazineye ait taşınmazın haksız kullanımından ötürü tahakkuk ettirilen ve tahsil edilen ecrimisil bedelinin davalı idareden geri alınması ve tahakkuku yapılıp da henüz tahsil edilmeyen ecrimisil bedelinden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Bu durumda, haksız işgal ve haksız eylemin varlığının tespitine yönelik davaya bakmaya adli yargı görevlidir. Özel Daire bozma kararına uyulup davanın esası hakkında karar bir verilmesi gerekirken, yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir. İlgili Kanun/Madde: 6100/m.30, 31 DAVA : Taraflar arasındaki “alacak ve menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadirli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 09.03.2006 gün, 2005/435 E. – 2006/88 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 07.11.2012 gün, 2012/18247 E. – 22850 K sayılı bozma ilamı ile; ( ... Davacı vekili dava dilekçesinde; tapuda hazine adına kayıtlı 102 parsel sayılı taşınmazın haksız işgal edildiği gerekçesi ile davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen 11.475,00 TL ecrimisil bedelinin davacı tarafından davalı idareye ödendiğini ayrıca 01.01.2004–31.12.2004 tarihleri arasında da 6.120 TL ecrimisil bedeli tahakkuk ettirilerek ödenmesinin talep edildiğini ancak söz konusu 102 parselde davacının hiç yer kullanmadığını belirterek davacıdan haksız olarak alınmış olan 11.475,00 TL alacağın sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği davalı idareden tahsili ile davacıdan ecrimisil ihbarnamesi ile talep edilen 6.128 TL’lik ecrimisil alacağına ilişkin olarak davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davanın görev yönünden ve esastan reddini savunmuştur. Mahkemece; iadesi istenilen alacak ile borçlu olmadığının tespiti istenilen alacağın davalı idarenin yapmış olduğu işlemler ve kararlardan SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 87 kaynaklanmış olması nedeniyle İdari Yargının görevli olduğu belirtilerek görev nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davada, ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebi olmaksızın, davalı Hazineye ait 102 parsel sayılı taşınmazın haksız kullanımından ötürü tahakkuk ettirilen ve davacıdan tahsil edilen ecrimisil bedelinin davalı idareden geri alınması ve tahakkuku yapılıp da henüz tahsil edilmeyen ecrimisil bedelinden dolayı davacının borçlu olmadığının tespiti talep edilmektedir. Bu durumda ise davaya bakmaya adli yargı görevli olmakla davanın esası hakkında karar vermek gerekirken, yargı yolu bakımından reddi yerinde görülmemiştir. 6100 sayılı HMK.’nun 31.maddesi ile Hâkimin davayı aydınlatma görevinin bulunduğu, aynı yasanın 30.maddesine göre de usul ekonomisi ilkesine uyulması gereklidir. Hâkimin, uyuşmazlığın aydınlatılması bakımından neler yapabileceğinin hüküm altına alındığı bu madde 1086 sayılı HMUK.’nun 75/2, 3.fıkralarını karşılamaktadır. Maddi anlamda davayı sevk yetkisinin düzenlendiği görülmektedir. Mukayeseli hukuktaki gelişim sonucunda, iddianın taraflarca, muktezanın tayininin ise duruşma hâkiminde olduğu açıktır. Bu bağlamda, mahkemece; davanın esasına girilerek taraflardan delilleri sorulmak suretiyle oluşacak sonuca göre hüküm kurulması gerekirken, yazılı gerekçe ve görev nedeni ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, Hazinece tahsil edilen ecrimisil bedelinin iadesi ve tahakkuk ettirilen yeni ecrimisil bedeline yönelik borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. 88 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davacı vekili; müvekkilinin eşi ve müvekkili adına davalı hazineye ait 102 parsel sayılı taşınmazın haksız kullanımından ötürü tahakkuk ettirilen ve müvekkilinden tahsil edilen 11.475,00 TL alacağın haksız zenginleşme hükümleri gereğince davalı idareden alınması ayrıca tahakkuku yapılıp da tahsili yapılmayan 6.128,00 TL lik alacak için müvekkilinin borçlu olmadığının tespiti isteğinde bulunmuştur. Davalı vekili; iddia edilen hususların idari yargının görev alanına girdiğini bildirip görevsizlik kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece; iadesi istenilen alacak ile borçlu olmadığının tespiti istenilen alacağın davalı idarenin yapmış olduğu işlemler ve kararlardan kaynaklandığı gerekçesiyle, davanın görev yönünden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle verilen karar bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki gerekçeler genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiş, direnme kararı, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davaya adli yargı yerinde mi yoksa idari yargı yerinde mi bakılacağı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği gibi, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle işgal tazminatı, hak sahibinin kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İnançları Birleştirme Kararında “…fuzuli işgalin kiraya benzetilemeyeceği; …haksız bir eylem sayılması gerektiği, …bir zarar meydana gelirse bunun tazmin ettirileceği, …Medeni Kanunun ( eski ) 908 inci maddesi anlamında zilyedin faydalanmasından doğan bir istem olduğu…” vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. a ) Haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklindeki olumlu zarar, SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 89 b ) Kullanmadan doğan olumlu zarar, c ) Malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda ( olumsuz zarar ) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. Yargıtay’ın ilgili Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu kararlarında, özetlenen bu ilkeler esas alınmaktadır. Bu bakımdan ecrimisilin tahsili için açılacak davaların genel mahkemelerde görülmesi gerekir. Diğer taraftan, 2886 Sayılı “Devlet İhale Yasası” nın 75 inci maddesinde “Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan malların gerçek ve tüzel kişilerce işgali üzerine, fuzuli şagilden bu Kanunun 9. maddesindeki yerlerden ( Ticaret Odası, Sanayi Odası, borsa veya bilirkişiler ) sorulmak suretiyle 13. maddede gösterilen komisyonca ( ilgili idare memurunun başkanlığında en az bir uzman veya maliye memuru ) takdir ve tespit edilerek ecrimisil istenir. Ecrimisil talep edilebilmesi için Hazinenin işgalden dolayı bir zarara uğramış olması gerekmez ve fuzuli şagilin kusuru aranmaz. Ecrimisil fuzuli şagil tarafından ödenmez ise 6183 Sayılı “Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tahsil olunur...” hükmü öngörülmüştür. Ayrıca; Uyuşmazlık Mahkemesinin 20.02.1989 tarih 2/1 sayılı ilke kararında da “...2886 Sayılı Devlet İhale Kanununun 75. maddesi uyarınca, tebliğ olunan ihbarname ile istenilen ecrimisil nedeniyle açılan davaların çözüm yerinin, ecrimisilin belirlenmesi ve işgalciden istenilmesi işlemlerinin idari niteliği itibariyle idari yargı yeri olduğu açıklanmıştır. Gerçekten de; 2886 Sayılı Yasa’nın 75.maddesine göre, Hazinece ecrimisili ihbarnamesinin düzenlenip tebliği işleminden sonra, ecrimisil gerekmediği veya fazla talep edildiği iddiasına dayalı olarak ihbarnamenin iptaline yönelik işlerin ve davaların idari nitelikte bulunduğu çözüm yerinin idari yargı olduğu kuşkusuzdur. Somut olayda; davacı taraf ecrimisil ihbarnamesinin iptali talebi olmaksızın, davalı Hazineye ait 102 parsel sayılı taşınmazın haksız kullanımından ötürü tahakkuk ettirilen ve tahsil edilen ecrimisil bedelinin davalı idareden geri alınması ve tahakkuku yapılıp da henüz tahsil edilmeyen 90 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 ecrimisil bedelinden dolayı borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. Bu durumda, haksız işgal ve haksız eylemin varlığının tespitine yönelik davaya bakmaya adli yargı görevlidir. O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen, Özel Daire bozma kararına uyulup davanın esası hakkında karar bir verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle yargı yolu bakımından davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan direnme kararının bozulması gerekmiştir. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından da benimsenen Özel Dairenin bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/III-3 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.30 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Hâkim, yargılamanın makul süre içinde ve düzenli bir biçimde yürütülmesini ve gereksiz gider yapılmamasını saağlamakla yükümlüdür. 6100/m.31 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 91 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 12.2.2014 Esas: 2013/4-489 Karar: 2014/98 u İTİRAZIN İPTALİ u İCRA İNKAR TAZMİNATI u BELEDİYEYE USULSÜZ İŞÇİ ALINMASI DURUMUNDA İŞÇİLERE ÜCRET ÖDENMESİNİN KAMU ZARARINI, HAKSIZ EYLEMİN ZARAR UNSURUNU ORTADAN KALDIRMAYACAĞI ÖZET : Dava, 5393 sayılı Belediyeler Kanununa aykırı işçi alımı nedeniyle oluşan idare zararına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; İcra inkar tazminatına karar verilmemesi gerektiği belirtilerek bu kısmın hükümden çıkarılarak düzelterek onanmasına karar verilmiştir. Karar düzeltme isteği üzerine; Mahkemenin, daha önce özel daire tarafından onanmış bulunan kararı, karar düzeltme istemi üzerine kaldırılarak yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir. Davaya konu somut olayda işçi alımının usulsüz olduğu sabit olsa da, alınan bu işçilere yaptıkları hizmet karşılığında kurumca ücret ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre haksız eylemin zarar unsuru gerçekleşmediğinden ortada mevcut bir kurum zararından söz edilemez. Şu halde yerel mahkemece, haksız eylemin zarar unsurunun gerçekleşmediği gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken istemin kabulüne 92 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. Yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Dosya içeriğinden, davalının Belediye Başkanlığı görevini vekaleten yürüttüğü 2006-2007 yıllarında İ. E., S. Z. ve Ş. K. adlı işçileri 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesine aykırı olarak aldıkları Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, kurum zararının gerçekleşip gerçekleşmediği, buna göre davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Madde metninde sorumluluk koşulları düzenlenmiş ve toplanan deliller, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere üç işçinin usulsüz olarak alındığı ve bu surette kamu zararına neden olunduğu belirlenmiş olup, alınan işçilere hizmeti karşılığı kurumca ücret ödenmesi gerçekleşen zararı ortadan kaldırmaz. Davalının, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesine aykırı olarak işçi aldığı ve kamu zararına neden olduğu anlaşıldığından, oluşan zararın anılan madde uyarınca Belediye Başkanı olan davalıdan tahsili gerekir. Yerel Mahkemenin direnme kararı yerindedir. İlgili Kanun/Madde: 818/m.41 5393/m.49 DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Gündoğmuş Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 14.05.2009 gün ve 2008/48 E., 2009/45 K. sayılı kararın karar düzeltme yolu ile incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 12.10.2011 gün ve 2011/10577-10384 sayılı ilamı ile; ( ... Dava, 5393 sayılı Belediyeler Kanununa aykırı işçi alımı nedeniyle oluşan idare zararına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 93 Yerel Mahkemece istemin kabulüne dair verilen kararın davalı tarafça temyizi üzerine dairemizce icra inkar tazminatına karar verilmemesi gerektiği belirtilerek bu kısmın hükümden çıkarılarak düzelterek onanmasına karar verilmiş, bu karara karşı tarafların karar düzeltme isteminde bulunmaları nedeniyle dosya yeniden incelenmiştir. Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde; “Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur…” biçimindeki düzenleme uyarınca; tazminata hükmedilebilmesi için, zararın varlığı ile birlikte zarar ve kusurlu eylem arasında uygun nedensellik bağının bulunması gerekmektedir. Davacı, kurum müfettişleri tarafından düzenlenen rapora göre usulsüz işçi alımı nedeniyle kamu zararının oluştuğunu belirterek oluşan zararın ödetilmesini istemiştir. Gerek dava dilekçesi içeriğinden gerekse yargılama sırasındaki davacı taraf beyanları ile dosya arasına giren bilgi ve belgelerden, usulsüz olarak kadroya alınan işçilerin çalıştırılmadığı ya da işçilere çalıştırılmadan ücret ödemesi yapıldığı şeklinde bir iddianın bulunmadığı anlaşılmaktadır. Davaya konu somut olayda işçi alımının usulsüz olduğu sabit olsa da, alınan bu işçilere yaptıkları hizmet karşılığında kurumca ücret ödemesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre haksız eylemin zarar unsuru gerçekleşmediğinden ortada mevcut bir kurum zararından söz edilemez. Şu halde yerel mahkemece, haksız eylemin zarar unsurunun gerçekleşmediği gözetilerek istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken istemin kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir. Karar bu nedenle bozulmalıdır. Ne var ki, mahkemece verilen istemin kabulüne dair karar dairemizce düzelterek onanmıştır. Açıklanan nedenlerle davalının karar düzeltme istemi HUMK’nun 440-442 maddeleri uyarınca kabul edilmeli, dairemizin 09/05/2011 tarih 2010/4144 esas, 2011/5390 karar sayılı düzelterek onama kararı kaldırılmalı ve karar açıklanan nedenlerle bozulmalıdır… ), 94 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, 5393 sayılı Belediyeler Kanunu’na aykırı işçi alımı nedeniyle oluşan idare zararına yönelik başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalı borçlunun, G. B. görevini vekil olarak yaptığı 2006-2007 yıllarında 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49. maddesine aykırı olarak İ. E., S. Z., Ş. K. olmak üzere 3 adet geçici işçiyi İçişleri Bakanlığı’nın izni olmadan işe aldığı ve son bütçe gelirlerinin Vergi Usul Kanunu’na göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın % 40’ ını geçtiği ve kamu zararına sebep olduğunun tespit edildiği, bu nedenle icra takibi yapıldığı, davalı tarafından haksız olarak takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile inkar tazminatı istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; “... davalı borçlunun G. B. görevini 2006-2007 yıllarında vekaleten yürüttüğü, bu görevi sırasında 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49 . maddesine aykırı olarak üç işçiyi alarak çalıştırmaya başladığı, davalı borçlunun bu maddeye aykırı olarak işçi aldığı ve bu oranı aştığı bu şekilde kamu zararına neden olduğu, adı geçen maddenin son cümlesine göre oluşan kamu zararının kanuni faizi ile birlikte davalı borçludan tahsil edileceği, davalı borçluya bu durumun bildirilmesine rağmen borcun ödenmediği, bunun için davacı tarafından davalı borçlu aleyhine Gündoğmuş İcra Müdürlüğü’nün 2008/76 takip dosyası ile icra takibine başlanıldığı, davalı borçlunun süresi içerisinde itiraz ederek takibi durdurduğu, ancak Belediye Kanunu’nun 49. maddesine aykırı olarak işçi almak suretiyle kamuyu zarara uğrattığı, bu nedenle yapmış olduğu itirazın haksız olduğu, böylece yaptığı itirazın iptaline karar vermek gerektiği, ayrıca SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 95 alınan işçilere ödenecek miktarın ve bu miktara uygulanacak faiz oranının belli olması nedeniyle takibe konu alacağın likid olduğu, davalı borçlu tarafından bu alacağın bilinebilecek durumda olduğu, bu nedenle davalı borçlunun itirazının haksız olduğu, bu nedenle davalı aleyhine % 40 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiği...”, gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece, inkar tazminatının reddi gerektiği gerekçesi ile düzeltilerek onanmış ise de taraf vekillerinin karar düzeltme istemi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne metni aynen alınan ilam ile bozulmuştur. Yerel Mahkemece, icra inkar tazminatına ilişkin istem reddedilerek önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını taraf vekilleri temyiz etmiştir. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49/8.maddesi; “Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu aşamaz. Nüfusu 10.000’in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda, cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye kadar yeni personel alımı yapılamaz. Yeni personel alımı nedeniyle bu oranın aşılması sebebiyle oluşacak kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren hesaplanacak kanunî faiziyle birlikte belediye başkanından tahsil edilir.”hükmü düzenlenmiştir. Dosya içeriğinden, davalının Belediye Başkanlığı görevini vekaleten yürüttüğü 2006-2007 yıllarında İ. E., S. Z. ve Ş. K. adlı işçileri 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesine aykırı olarak aldıkları Yerel Mahkeme ve Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu değildir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, kurum zararının gerçekleşip gerçekleşmediği, buna göre davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 96 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Madde metninde sorumluluk koşulları düzenlenmiş ve toplanan deliller, bilirkişi raporundan da anlaşıldığı üzere üç işçinin usulsüz olarak alındığı ve bu surette kamu zararına neden olunduğu belirlenmiş olup, alınan işçilere hizmeti karşılığı kurumca ücret ödenmesi gerçekleşen zararı ortadan kaldırmaz. Hukuk Genel Kurulu görüşmeleri sırasında bir kısım üyeler tarafından davalının Belediye Başkanı olarak görev yaptığı dönemde usulsüz olarak işçi aldığı sabit ise de, alınan bu işçilere hizmetleri karşılığı kurumca ücret ödemesi yapıldığından kamu zararının oluşmadığı gerekçesine dayanan Özel Daire bozma ilamının yerinde olduğu görüşü savunulmuşsa da, yukarıda açıklanan nedenlerle bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. O halde, davalının, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 49.maddesine aykırı olarak işçi aldığı ve kamu zararına neden olduğu anlaşıldığından, oluşan zararın anılan madde uyarınca Belediye Başkanı olan davalıdan tahsili gerekir. Yerel Mahkemenin direnme kararı açıklanan nedenlerle yerindedir. Ne var ki, işin esasına yönelik diğer temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden dosya Daireye gönderilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, DİRENME UYGUN OLUP; taraf vekillerinin işin esasına yönelik diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 4. HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı HUMK 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 97 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 818/m.41 BORÇLAR KANUNU (Mülga) Gerek kasten gerek ihmal ve teseyyüp yahut tedbirsizlik ile haksız bir surette diğer kimseye bir zarar ika eden şahıs, o zararın tazminine mecburdur. Ahlaka mugayir bir fiil ile başka bir kimsenin zarara uğramasına bilerek sebebiyet veren şahıs, kezalik o zararı tazmine mecburdur. 5393/m.49 BELEDİYE KANUNU Norm kadro ilke ve standartları İçişleri Bakanlığı ve Devlet Personel Başkanlığı tarafından müştereken belirlenir. Belediyenin ve bağlı kuruluşlarının norm kadroları, bu ilke ve standartlar çerçevesinde belediye meclisi kararıyla belirlenir. Belediye personeli, belediye başkanı tarafından atanır. Birim müdürlüğü ve üstü yönetici kadrolarına yapılan atamalar ilk toplantıda belediye meclisinin bilgisine sunulur. Belediye ve bağlı kuruluşlarında, norm kadroya uygun olarak çevre, sağlık, veterinerlik, teknik, hukuk, ekonomi, bilişim ve iletişim, plânlama, araştırma ve geliştirme, eğitim ve danışmanlık alanlarında avukat, mimar, mühendis, şehir ve bölge plâncısı, çözümleyici ve programcı, tabip, uzman tabip, ebe, hemşire, veteriner, kimyager, teknisyen ve tekniker gibi uzman ve teknik personel yıllık sözleşme ile çalıştırılabilir. Sözleşmeli personel eliyle yürütülen hizmetlere ilişkin boş kadrolara ayrıca atama yapılamaz. Bu personelin, yürütecekleri hizmetler için ihdas edilmiş kadro unvanının gerektirdiği nitelikleri taşımaları şarttır. Bu fıkra uyarınca sözleşmeli olarak istihdam edileceklere ödenecek net ücret, söz konusu kadro unvanı için birinci derecenin birinci kademesi esas alınmak suretiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa göre tespit edilecek her türlü ödemeler toplamının net tutarının yüzde 25 fazlasını geçmemek üzere belediye meclisi kararıyla belirlenir. Genel hükümlere göre birinci dereceden kadro ihdas edilemeyen kadro unvanları için ise o kadro unvanından ihdası yapılmış en yüksek kadro derecesinin birinci kademesi esas alınır ve yapılacak ödemenin azami tutarı yukarıda belirtilen usûle göre tespit olunur. Bu fıkra hükümlerine göre çalıştırılacak personel için İçişleri Bakanlığı unvanlar itibarıyla sınırlama getirebilir. 98 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Avukat, mimar, mühendis (inşaat mühendisi ve harita mühendisi olmak kaydıyla) ve veteriner kadrosu bulunmayan veya işlerin azlığı nedeniyle bu unvanlarda kadrolu personel istihdamına ihtiyaç duyulmayan belediyelerde, bu hizmetlerin yürütülmesi amacıyla, haftanın ya da ayın belirli gün veya saatlerinde kısmi zamanlı olarak sözleşme ile personel çalıştırılabilir. Kısmi zamanlı olarak çalıştırılacak personel sayısı yukarıda belirtilen her unvan için birden fazla olamaz ve bunlarla yapılacak sözleşme süresi takvim yılını aşamaz. Bunlara ödenecek net ücret, aynı unvanlı kadroların birinci derecesinin birinci kademesi için yapılması gereken bütün ödemeler toplamının net tutarının yarısını geçmemek ve çalıştırılacak süre ile orantılı olmak üzere belediye meclisi kararı ile tespit edilir. Bu fıkra uyarınca sözleşmeli personel olarak çalıştırılanlar için iş sonu tazminatı ödenmez ve işsizlik sigortası primi yatırılmaz. Bunlardan yaptıkları başka işler sebebiyle herhangi bir sosyal güvenlik kurumuna tâbi olanlar için sosyal sigorta ve genel sağlık sigortası primi yatırılmaz ve aynı kişi birden fazla belediye veya bağlı kuruluşta çalıştırılamaz. Üçüncü ve dördüncü fıkra hükümleri uyarınca çalıştırılacak personele her ne ad altında olursa olsun sözleşme ücreti dışında herhangi bir ödeme yapılmaz ve ücret mahiyetinde aynî ya da nakdî menfaat temin edilmez. Bu personel hakkında bu Kanunla düzenlenmeyen hususlarda vize şartı aranmaksızın 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (B) fıkrasına göre istihdam edilenler hakkındaki hükümler uygulanır. Bu personele ait sözleşme örnekleri sözleşmenin imzalanmasını izleyen 30 gün içinde İçişleri Bakanlığına * gönderilir. Kamu kurum ve kuruluşlarında istihdam edilen memurlar, belediye başkanının talebi, kendilerinin ve kurumlarının muvafakatiyle, belediyelerin birim müdürü ve üstü yönetici kadrolarında geçici olarak görevlendirilebilirler. Bu şekilde görevlendirmelerde 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 68 inci maddesinin (B) fıkrasında öngörülen şartlar dikkate alınır. Belediyelerde bu şekilde istihdam edilen personel kurumlarından izinli sayılırlar. Bu personelin görevlendirildikleri süre zarfındaki, görevlendirildikleri kadroya ait her türlü malî hakları ile kurumları tarafından karşılanması gereken sosyal güvenlik ve benzeri diğer hakları belediye tarafından ödenir. İzinli oldukları müddet, terfi ve emekliliklerinde hesaba katılır ve terfi haklarını kazananlar başkaca bir işleme lüzum kalmaksızın terfi ettirilirler. Bu şekilde görevlendirilenler, görevlendirme süresinin sona ermesinden itibaren onbeş gün içerisinde yazılı olarak kurumlarına başvurmaları hâlinde SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 99 en geç bir ay içerisinde kadrolarına veya müktesebine uygun başka bir kadroya atanırlar. Norm kadrosunda belediye başkan yardımcısı bulunan belediyelerde norm kadro sayısına bağlı kalınmaksızın; belediye başkanı, zorunlu gördüğü takdirde, nüfusu 50.000›e kadar olan belediyelerde bir, nüfusu 50.001-200.000 arasında olan belediyelerde iki, nüfusu 200.001-500.000 arasında olan belediyelerde üç, nüfusu 500.000 ve fazla olan belediyelerde dört belediye meclis üyesini belediye başkan yardımcısı olarak görevlendirebilir. Bu şekilde görevlendirilen meclis üyelerine belediye başkanına verilen ödeneğin 2/3›ünü aşmamak üzere belediye meclisi tarafından belirlenecek aylık ödenek verilir ve taleplerine göre bir sosyal güvenlik kurumu ile ilişkilendirilir. Bu şekilde görevlendirme, memuriyete geçiş, sözleşmeli veya işçi statüsünde çalışma dâhil ilgililer açısından herhangi bir hak teşkil etmez ve belediye meclisinin görev süresini aşamaz. Sosyal güvenlik prim ve benzeri giderlerden kurum karşılıkları belediye bütçesinden karşılanır. Belediyenin yıllık toplam personel giderleri, gerçekleşen en son yıl bütçe gelirlerinin 213 sayılı Vergi Usul Kanununa göre belirlenecek yeniden değerleme katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarın yüzde otuzunu aşamaz. Nüfusu 10.000›in altında olan belediyelerde bu oran yüzde kırk olarak uygulanır. Yıl içerisinde aylık ve ücretlerde beklenmedik bir artışın meydana gelmesi sonucunda personel giderlerinin söz konusu oranları aşması durumunda, cari yıl ve izleyen yıllarda personel giderleri bu oranların altına ininceye kadar yeni personel alımı yapılamaz. Yeni personel alımı nedeniyle bu oranın aşılması sebebiyle oluşacak kamu zararı, zararın oluştuğu tarihten itibaren hesaplanacak kanunî faiziyle birlikte belediye başkanından tahsil edilir. Personelin her türlü alacakları zamanında ve öncelikle ödenir. Sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlar hariç belediye memurlarına, başarı durumlarına göre toplam memur sayısının yüzde onunu ve Devlet memurlarına uygulanan aylık katsayının (20.000) gösterge rakamı ile çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek üzere, hastalık ve yıllık izinleri dâhil olmak üzere, çalıştıkları sürelerle orantılı olarak encümen kararıyla yılda en fazla iki kez ikramiye ödenebilir. 100 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 30.4.2014 Esas: 2013/4-1111 Karar: 2014/571 u İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ u KİŞİLİK HAKKINA SALDIRI NEDENİYLE TAZMİNAT ÖZET: Dava, kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Özel Dairece; Davalı savunmasında davacı hakkında kullandığı ifadelerle davacıyı hedef göstererek ve onun evinde de arama yapıldığı takdirde suç unsurlarının bulunacağını ima etmek ve ayrımcılık içeren beyanlarda bulunmak suretiyle savunma sınırları aşılarak davacının kişilik hakları ihlal edilmiştir. Şu halde, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmeyerek yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; davalının mahkeme huzurunda yaptığı savunmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. Davalının savunması dikkate alındığında “Ayrıca Askeri Savcılık tarafından bir takım kişilerin evlerinde arama yapıldı, İ. A.’ın evinin aranması gerekirdi, o bir Kürt kökenli milletvekilidir, aynı zamanda Kürtçüdür, Başbakanla da akrabalığı vardır. Bunlar bir düzmecedir” şeklindeki ifadesindeki “kürt” ve kürtçü” şeklindeki değer yargısı ifadeleri davacı ile ilgilidir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 101 Davalı savunmasında bu değer yargısına 1992 yılında “Sor” yayınlarından yayınlanan “Kürt Soruşturması” adlı kitaptan vardığını savunmuştur. Söz konusu kitabın ilgili bölümleri ibraz edilmiştir. Davacı söz konusu yayını inkar etmemiştir. Ayrıca, eğer bilgi genel kamuoyu tarafından zaten biliniyorsa, bir değer yargısı destekleyecek gerçekleri ortaya koyma şartı daha az katı olacaktır. Somut olaya bakıldığında; davalının savunmasında sarf ettiği ancak bazı yayın organlarında belirtilen şekilde yansıtılan ifadelerin savunma sınırları içinde kaldığının ve değer yargısı niteliğinde olduğundan bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinin kabul edilmesi gereklidir. Bu bakımdan yerel mahkeme kararı onanmalıdır. İlgili Kanun/Madde: 2709/m.90 5237/m.128 6098/m.58 AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ/m.10 DAVA : Taraflar arasındaki “kişilik hakkına saldırı nedenine dayalı tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Asliye Hukuk 6. Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 22.06.2010 gün ve 2009/214 E.-2010/187 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 4.Hukuk Dairesi’nin 14.03.2012 gün ve 2011/811 E.-2012/4084 K. sayılı ilamı ile; ( ... Dava, kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, Diyarbakır milletvekili olduğunu, davalının ise kamuoyunda Ergenekon soruşturması olarak bilinen soruşturma kapsamında yargılandığını, davalının yargılama sırasında verdiği ifadesinde kişilik haklarına yönelik ağır saldırı ve hakaret içeren, iftira niteliğinde gerçeğe aykırı iddia ve isnatlarda bulunulduğunu, davalının iddialarının basında da yer aldığını beyan ederek her bir haber nedeniyle manevi tazminata hükmedilmesini istemiştir. 102 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davalı, Askeri Mahkemedeki ifadesinde basında yer aldığı şekilde beyanda bulunmadığını, ifadesinin hukuka uygunluk kriterlerini taşıdığını, savunma dokunulmazlığı kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, “... davalının savunma yaptığı, içinde bulunduğu ruh hali düşünüldüğünde, sanık konumundaki davalının, mahkeme huzurunda savunmasını yaparken sarf ettiği sözlerin tek tek ele alınarak anlam çıkarılmasının yerinde olmadığı, davalının doğrudan yayın kuruluşlarına beyanda bulunmadığı, davacının ise politikacı olduğu, her türlü eleştiriye ağır ve incitici olsa da katlanmak zorunda olduğu, yasal koşulları oluşmadığından...” şeklindeki gerekçe ile istemin reddine karar verilmiştir. Dosya kapsamından davalının Askeri Mahkeme huzurunda 26.06.2009 tarihinde verdiği ifadesinde “... Askeri Savcılık tarafından bir takım kişilerin evlerinde arama yapıldı, İ. A.’ın da evinin aranması gerekirdi, o bir Kürt kökenli milletvekilidir. Aynı zamanda Kürtçüdür, Başbakanla da akrabalığı vardır. Bunlar bir düzmecedir...” şeklinde komşusu olan davacı hakkında beyanlarda bulunduğu anlaşılmaktadır. Davalı savunmasında davacı hakkında kullandığı ifadelerle davacıyı hedef göstererek ve onun evinde de arama yapıldığı takdirde suç unsurlarının bulunacağını ima etmek ve ayrımcılık içeren beyanlarda bulunmak suretiyle savunma sınırları aşılarak davacının kişilik hakları ihlal edilmiştir. Şu halde, davacı yararına uygun bir miktar manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile istemin tümden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 103 Davacı M. İ. A. vekili 23.07.2009 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “M. A.’ın, Adalet ve Kalkınma Partisinin ... Milletvekili olduğunu, davalının 27.06.2009 tarihli celsede verdiği ifadesinde manevi şahsiyet haklarına yönelik ağır saldırı ve hakaret içeren ve iftira niteliği taşıyan gerçeğe aykırı iddia ve isnatlarda bulunduğunu, davalının bu ifadelerinin 27.06.2009 tarihli Akşam, Habertürk, Hürriyet, Radikal ve Taraf gazetelerinde haber yapıldığını ve davalının ağzından kamuoyuna duyurulduğunu, davalının ifadelerinin toplumun değer yargılarını sömürmek suretiyle ayrımcılık yaratacak şekilde olduğunu, davalının toplum içinde ayrımcılık yaratacak isnatlarda bulunarak davacıya karşı düşmanca bir ortam hazırlamayı amaçladığını iddia ederek, her bir haber için 5.000.-TL ( beşbin TL ) olmak üzere toplam 25.000.-TL ( yirmibeşbin TL ) manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesi” istemiştir. Davalı M. D. vekili 09.09.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “mahkeme zabıtlarında dava konusu yayınlarda belirtildiği şekilde herhangi bir ifadenin mevcut olmadığını, ifade ile yayınlarda yer alan tek ortak ifadenin “Kürtçü” şeklindeki sıfatlama olduğunu, bu sıfatlamanın da ancak davacının siyasi tavrına binaen bir eleştiri olarak adlandırılabileceğini, davacının, müvekkilin sarf etmediği sözleri haber konusu haline getiren ve yayınlayan gazeteler hakkında dava ikame etmesi gerekirken, yayını yapan gazetelere dava ikame etmemiş olmasının düşündürücü olduğunu, bu görüşlerin savunma amaçlı oluşu ve görünür gerçeğe uygun oluşunun gözetilmesi gerektiğini, Sapanca’da yazlık olarak kullandığı evin davacının evine komşu olduğunu, taşınmazını davacıya satmayınca tehdit ettiğini davacının evini peşmerge kıyafeti giymiş kişilerin koruduğunu, M. A.’ın “Sor Yayınları” adlı yayınevinden 1992 yılında çıkan “Kürt Soruşturması” adlı kitabı dikkate alındığında “kürtçü” iddiasının doğru olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece istem reddedilmiş, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur. Mahkemece evvelki gerekçeler tekrar edilerek önceki kararda direnilmiştir. 104 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Uyuşmazlık; davalının mahkeme huzurunda yaptığı savunmasının davacının kişilik haklarına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. İşin esasına geçilmeden önce Daire sözcüsünce, Daire bozma kararında çoğunluk görüşünde olanların da azınlık görüşünü paylaştığını, bu nedenle çoğunluk görüşünün savunulmayacağı ifade edilmiştir. 1982 Anayasasının 90.maddesinin son fıkrasında; “Usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır” hükmü yer almaktadır. Bu durumda mahkemelerin önlerine gelen uyuşmazlıklarda, usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası antlaşmalar ile iç hukukun birlikte yorumlanması ve uygulanması gerekmektedir. Hal böyle olunca, Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi gözetilerek verilen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ( AİHM ) kararlarının incelenmesi gerekmektedir. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin “adil yargılanma hakkı” başlıklı 6.maddesinin 3.fıkrasında bir suç ile itham edilen herkesin kendisini bizzat savunmak hakkına sahip olduğu belirtilmiştir. Savunma hakkının ise sınırsız olmadığı açık ise de, bir suç ile suçlanan kişinin içinde bulunduğu psikolojik durum, kendisini savunma refleksi dikkate alındığında bu hakkın sınırlarının daha da geniş tutulması gerekliliği açıktır. Bu savunma hakkı yerine getirilirken kullanılan ifadelerin de kişilik haklarına saldırı teşkil edip etmediği AİHS 10 maddesi dikkate alınarak belirlenmelidir. Anayasa’nın “ Herkes meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklindeki 36. maddesi ve 5237 sayılı SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 105 TCK. nun “Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde ceza verilemez” şeklindeki 128.maddesi ile, iddia ve savunma dokunulmazlığı anayasal ve yasal teminat altına alınmıştır. Her hakta olduğu gibi iddia ve savunma dokunulmazlığı da sınırsız olmayıp, madde devamında, “Ancak, bunun için, isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerektiği” bildirilmiştir. Anayasa’nın ve 5237 sayılı TCK’nun kabul ettiği esasa göre, iddia ve savunma hakkının kullanılması ancak meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle olmalıdır. İddia ve savunma hakkının her türlü etkiden uzak olarak kullanılması esastır. Bir davada tarafların yargı mercileri önünde iddia ve savunmalarını hiçbir endişeye kapılmadan serbestçe yapmaları gerekir. Ancak bu serbesti, dava konusu olayın aydınlığa kavuşması, bir başka anlatımla hakkın meydana çıkarılmasına vesile olması amacına hizmet etmelidir. Böyle olduğu takdirde Anayasa’nın öngördüğü meşru vasıta ve yollara başvurulmuş olur. Ancak o dava sebebiyle söylenmesinde ve yazılmasında yarar bulunmayan, diğer bir deyişle davanın aydınlığa kavuşmasında ve hakkın meydana çıkarılmasında hiçbir olumlu etkisi olmayan, hakareti oluşturan yazı ve sözlerin kullanılmasında meşruiyet vardır denilemez. Bu gibi durumlarda iddia ve savunma sınırı aşılmış ve dolayısıyla haysiyetler korunmamış olur. ( Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 20.10.1998 tarih, E. 1998/225, K. 1998/316 sayılı kararı ) Bu ilkelerin ışığında somut olaya baktığımızda; davalının Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesi’nin 2009/350 Esas sayılı dosyasında verdiği 26.09.2009 tarihli savunmasında “bu gördüğüm malzemeler içerisinde bana ait olan, bana istihkak olarak verilen kullandığım malzemeler var, ancak sorgumda belirttiğim gibi benim şahsen kullandığım malzemeler dışındaki tüm malzemeler bana ait değildir, oraya polis tarafından ya da başka biri tarafından konuldu. Ayrıca Askeri Savcılık tarafından bir takım kişilerin evlerinde arama yapıldı, İhsan Arslan’ın evinin aranması gerekirdi, o bir Kürt kökenli milletvekilidir, aynı zamanda Kürtçüdür, Başbakan- 106 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 la da akrabalığı vardır. Bunlar bir düzmecedir” şeklinde beyanları olduğu görülmüştür. Davalının savunması, 27.06.2009 tarihli Taraf, Hürriyet, Habertürk, Radikal ve Akşam gazetelerinde bazı eklemeler yapılarak verilmiştir. Hemen ifade edilmelidir ki davalının savunmasının basın organlarında farklı şekillerde verilmiş olmasından davalının sorumlu tutulmasının mümkün olmadığı açıktır. Davalının savunması dikkate alındığında “Ayrıca Askeri Savcılık tarafından bir takım kişilerin evlerinde arama yapıldı, İ. A.’ın evinin aranması gerekirdi, o bir Kürt kökenli milletvekilidir, aynı zamanda Kürtçüdür, Başbakanla da akrabalığı vardır. Bunlar bir düzmecedir” şeklindeki ifadesindeki “kürt” ve kürtçü” şeklindeki değer yargısı ifadeleri davacı ile ilgilidir. Öncelikler şunun ifade edilmesi gerekir ki 6098 sayılı TBK 58. ( 818 sayılı eBK 49 ) maddesi dikkate alındığında ifade özgürlüğüne müdahale edilmesine yönelik Daire bozma kararının hukuken öngörülebilir olduğu, AİHS’nin madde 10§2’nin anlamı dâhilinde başkalarının itibarını ve haklarını koruma meşru amacını izlediğini söylemek mümkündür. Ancak, davacının talebinin ve Daire bozma kararının demokratik bir toplumda kabul edilip edilmeyeceği tartışılmalıdır. Davalı savunmasında bu değer yargısına 1992 yılında “Sor” yayınlarından yayınlanan “Kürt Soruşturması” adlı kitaptan vardığını savunmuştur. Söz konusu kitabın ilgili bölümleri ibraz edilmiştir. Davacı söz konusu yayını inkar etmemiştir. Gerçeklerin var oldukları gösterilebilirken, değer yargılarının doğruluğu kanıta açık değildir. Bir değer yargısının doğruluğunu kanıtlama şartının yerine getirilmesi imkânsız olup bunun taraftan istenilmesi AİHS’nin madde 10 ile korunan hakkın temel bir parçası olan görüş özgürlüğünün kendisini ihlal eder. Bir beyanın bir gerçek ya da bir değer yargısı olarak sınıflandırılması, özellikle mahkemelerin takdir payına düşer. Bununla birlikte, bir beyanın bir değer yargısı olması durumunda bile, bunu destekle- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 107 yecek gerçeklere dayalı, yeterli bir temel olmalıdır, bu temel olmadığında, aşırı olacaktır ( Lindon, Otchakovsky Laurens and July, Fransa, Başvuru No: 21279/02 ve 36448/02, paragraf 55 ). Ayrıca, eğer bilgi genel kamuoyu tarafından zaten biliniyorsa, bir değer yargısı destekleyecek gerçekleri ortaya koyma şartı daha az katı olacaktır ( Feldek -Slovakya, no. 29032/95, paragraf 86, ECHR 2001 VIII ). Bu ilkeler çerçevesinde somut olaya bakıldığında; davalının savunmasında sarf ettiği ancak bazı yayın organlarında belirtilen şekilde yansıtılan ifadelerin savunma sınırları içinde kaldığının ve değer yargısı niteliğinde olduğundan bu ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinin kabul edilmesi gereklidir. Bu bakımdan yerel mahkeme kararı onanmalıdır. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, direnme kararının yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alınmış olduğundan başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ AVRUPA İNSAN HAKLARI SÖZLEŞMESİ/m.10 1. Herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Bu hak, kamu makamlarının müdahalesi olmaksızın ve ülke sınırları gözetilmeksizin, kanaat özgürlüğünü ve haber ve görüş alma ve de verme özgürlüğünü de kapsar. Bu madde, Devletlerin radyo, televizyon ve sinema işletmelerini bir izin rejimine tabi tutmalarına engel değildir. 2. Görev ve sorumluluklar da yükleyen bu özgürlüklerin kullanılması, yasayla öngörülen ve demokratik bir toplumda ulusal güvenliğin, toprak bütünlüğünün veya kamu güvenliğinin korunması, kamu düzeninin sağlanması ve suç 108 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın, başkalarının şöhret ve haklarının korunması, gizli bilgilerin yayılmasının önlenmesi veya yargı erkinin yetki ve tarafsızlığının güvence altına alınması için gerekli olan bazı formaliteler, koşullar, sınırlamalar veya yaptırımlara tabi tutulabilir. 2709/m.90 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI Türkiye Cumhuriyeti adına yabancı devletlerle ve milletler arası kuruluşlarla yapılacak andlaşmaların onaylanması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onaylamayı bir kanunla uygun bulmasına bağlıdır. Ekonomik, ticarî veya teknik ilişkileri düzenleyen ve süresi bir yılı aşmayan andlaşmalar, Devlet Maliyesi bakımından bir yüklenme getirmemek, kişi hallerine ve Türklerin yabancı memleketlerdeki mülkiyet haklarına dokunmamak şartıyla, yayımlanma ile yürürlüğe konabilir. Bu takdirde bu andlaşmalar, yayımlarından başlayarak iki ay içinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin bilgisine sunulur. Milletler arası bir andlaşmaya dayanan uygulama andlaşmaları ile kanunun verdiği yetkiye dayanılarak yapılan ekonomik, ticarî, teknik veya idarî andlaşmaların Türkiye Büyük Millet Meclisince uygun bulunması zorunluluğu yoktur; ancak bu fıkraya göre yapılan ekonomik, ticarî veya özel kişilerin haklarını ilgilendiren andlaşmalar, yayımlanmadan yürürlüğe konulamaz. Türk kanunlarına değişiklik getiren her türlü andlaşmaların yapılmasında birinci fıkra hükmü uygulanır. Usulüne göre yürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. 5237/m.128 TÜRK CEZA KANUNU (1) Yargı mercileri veya idarî makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnadlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması hâlinde, ceza verilmez. Ancak, bunun için isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerekir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 109 6098/m.58 TÜRK BORÇLAR KANUNU Kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir. Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 9.4.2014 Esas: 2014/6-316 Karar: 2014/515 u İTİRAZIN KALDIRILMASI u TEMYİZ DİLEKÇESİNİN KARŞI TARAFA TEBLİĞİ GEREKTİĞİ u VEKİL İLE TAKİP EDİLEN DAVALARDA AVUKATIN USULÜNE UYGUN VEKALETNAMESİNİN BULUNMASININ DAVA ŞARTLARINDAN OLDUĞU İlgili Kanun/Madde: 6100/m.76, 77, 114-f DAVA : Taraflar arasındaki “itirazın kaldırılması” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.05.2012 gün ve 2011/2376 E-2012/782 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 6.Hukuk Dairesinin 26.12.2012 gün ve 2012/15842 E-2012/17394 K. sayılı ilamı bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 110 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hukuk Genel Kurulunca incelenerek dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, itirazın kaldırılması istemine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine dair verilen hükmün temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6.Hukuk Dairesi’ne ait yukarıda esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuştur. Bozma üzerine yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiş, direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfiyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 433/1.maddesi gereğince temyiz dilekçesinin hüküm veren mahkeme aracılığı ile karşı tarafa tebliğ edilmesi ve kanunen verilen yasal hakların tanınması gereklidir. Mevcut bu yasal düzenlemeye karşın davacıya ait temyiz dilekçesi davalılara tebliğ edilmeden temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmiştir. Ayrıca; Vekil ile takip edilen davalarda vekaletnamenin ibrazını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nun 76’ncı, vekaletnamesiz dava açılması ve işlem yapılması halini düzenleyen HMK’nun 77’nci ve dava şartlarını düzenleyen HMK’nun 114/f maddeleri uyarınca usulüne uygun düzenlenmiş vekaletnamenin dosya içerisinde bulunması zorunludur. Dosya içerisinde yapılan incelemede mahkemenin davalı S. B. vekilinin vekaletnamesi ya da usulünce düzenlenmiş yetki belgesi dosya arasında bulunamamıştır. Bu nedenle davacıya ait temyiz dilekçesinin davalılara tebliğ edilmesi ve yasal süre beklenildikten sonra dosyanın gönderilmesi ve davalı S. B. vekiline ait vekaletnamenin tamamlanması için dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi gereklidir. SONUÇ : Yukarıda usulü işlemlerin yerine getirilmesi için dosyanın mahkemesine GERİ ÇEVRİLMESINE, 09.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 111 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.76 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Avukat, açtığı veya takip ettiği dava ve işlerde, noter tarafından onaylanan ya da düzenlenen vekâletname aslını veya avukat tarafından onaylanmış aslına uygun örneğini, dava yahut takip dosyasına konulmak üzere ibraz etmek zorundadır. (2) Kamu kurum ve kuruluşlarının avukatlarına, yetkili amirleri tarafından usulüne uygun olarak düzenlenip verilmiş olan temsil belgeleri de geçerli olup, ayrıca noterce onaylanmasına gerek yoktur. 6100/m.77 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Vekâletnamesinin aslını veya onaylı örneğini vermeyen avukat, dava açamaz ve yargılamayla ilgili hiçbir işlem yapamaz. Şu kadar ki, gecikmesinde zarar doğabilecek hâllerde mahkeme, vereceği kesin süre içinde vekâletnamesini getirmek koşuluyla avukatın dava açmasına veya usul işlemlerini yapmasına izin verebilir. Bu süre içinde vekâletname verilmez veya asıl taraf yapılan işlemleri kabul ettiğini dilekçeyle mahkemeye bildirmez ise dava açılmamış veya gerçekleştirilen işlemler yapılmamış sayılır. (2) Vekâletnamesiz işlem yapmasına izin verilen ancak haklı bir sebep olmaksızın süresi içinde vekâletname ibraz etmeyen avukat, celse harcı ile diğer yargılama giderleri ve karşı tarafın uğradığı zararları ödemeye mahkûm edilir. Bunu kötüniyetle yapan avukat aleyhine, ceza ve disiplin soruşturması açılmasını sağlamak üzere, Cumhuriyet başsavcılığına ve vekilin bağlı olduğu baro başkanlığına durum yazıyla bildirilir. (3) Bir tarafın avukat tutmak istemesi sebebiyle, yargılama hiçbir şekilde başka bir güne bırakılamaz. (4) Avukatın istifa etmesi, azledilmesi veya dosyayı incelememiş olması sebebiyle yargılama başka bir güne bırakılamaz. Ancak, dosyanın incelenmemiş olması geçerli bir özre dayanıyorsa, hâkim bir defaya mahsus olmak üzere, kısa bir süre verebilir. Verilen süre sonunda, dosya incelenmemiş olsa bile davaya devam olunur. 112 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 6100/m.114-f HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Dava şartları şunlardır: f) Vekil aracılığıyla takip edilen davalarda, vekilin davaya vekâlet ehliyetine sahip olması ve usulüne uygun düzenlenmiş bir vekâletnamesinin bulunması. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 24.12.2014 Esas: 2014/7-1014 Karar: 2014/1075 u HAKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN YASA YOLLARI DÜZENLENMİŞ BULUNAN YARGISAL İŞLEM VE KARARLARA İLİŞKİN OLDUĞU İlgili Kanun/Madde: 6100/m.46, 47, 48, 49 DAVA : Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan incelemesi sonucunda ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 7. Hukuk Dairesince; ( ... DAVA: Davacı N. E. dava dilekçesinde: miras bırakanı babası A. E. 21.01.2000 tarihinde vefatı nedeniyle kız kardeşi M. Ç. tarafından talep edilen mirasçılık belgesinin Çayıralan Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.09.2000 tarih 2000/158-163 E.K. sayılı ilamı ile boşanan eş C. E. da mirasçı gösterilmek suretiyle hatalı olarak düzenlendiğini, Çayıralan Sulh Hukuk Mahkemesine açtığı ortaklığın giderilmesi dava dosyasına ibraz ettiği ve A. E. mirasçılarının doğru olarak belirlendiği Ankara 7.Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.03.2000 tarih 2000/128-207 E.K. sayılı mirasçılık bel- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 113 gesi ile Çayıralan Sulh Hukuk Mahkemesince verilen mirasçılık belgesi çeliştiğinden çelişkinin giderilmesi için ortaklığın giderilmesine ait Çayıralan Sulh Hukuk Mahkemesinin 20.02.2007 gün ve 2005/310 E. 2007/24 K. Sayılı kararının Yargıtay6.Hukuk Dairesince bozulduğunu, bu nedenle mevcut mirasçılık belgesinin iptali ile yenisinin alınması için Ankara 9.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/2571 esasında görülen davayı açmak zorunda kaldığını, dava yol ve konaklama gideri için masraf yapmak zorunda bırakıldığı gibi, babasından boşanan C. E. mirasçı gösterilmesi ve ortaklığın giderilmesi kararının Yargıtay’ca bozulmasının son derece üzülmesine ve acı çekmesine neden olduğunu öne sürerek, toplam 1.207,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi zararın 01.07.2008 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. CEVAP: Davalı H. H. vekili cevap dilekçesinde davanın süresinde açılmadığını ayrıca HMK’nun 46.maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafından mirasçılık belgesinin hatalı olarak düzenlediği iddia olunan Hakim M. C.’a dava ihbar olunmuş, yapılan tebligata rağmen ihbar olunan davaya cevap vermemiştir. Her ne kadar davalı H. H. vekili davanın süresinde açılmadığını öne sürmüş ise de davacının daha önce idare mahkemesine açtığı davanın adli yargının görevli olduğu gerekçesiyle reddedildiği bunun üzerine davacı tarafından önce Asliye Hukuk Mahkemesinde daha sonra da Yargıtay 4.Hukuk Dairesinde tazminat davası açtığı Yargıtay 4.Hukuk Dairesince görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle dava dosyasının Dairemize gönderildiği, bu nedenle de davanın süresinde olduğu anlaşılmıştır. GEREKÇE: Dava hakimin hukuki sorumluluğuna dayalı maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Hakimlerin yargısal faaliyetleri nedeniyle sorumlulukları, HMK’nun 46-49 maddelerinde düzenlenmiş bulunmaktadır. Yasada gösterilen sorumluluk nedenleri örnek niteliğinde olmayıp, sınırlı ve sayılı durumları ifade etmektedir. 114 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Somut olayda ihbar olunan hâkimin düzenlediği mirasçılık belgesinin hatalı olması nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebinde bulunulmuştur. Tazminat istemi yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Hatalı olduğu ileri sürülen yargısal işlemde, özel amaç ile kasıtlı davranıldığı yönünde bir delil dava dosyasında bulunmamaktadır. Somut olayda HMK’nun 46.maddesinde sayılan hukuki sorumluluk nedenlerinden hiçbirisi bu davada mevcut değildir. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir. 6100 Sayılı HMK’nun 49.maddesi uyarınca davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasının takdir edilerek hüküm altına alınması gerekir. Bu konuda para cezasında yeniden değerleme oranında yapılması gereken artırım miktarı ile dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde tutularak asgari hadden para cezasına hükmolunmuştur. HÜKÜM: 1-HMK’nun 46.maddesinde öngörülen sorumluluk sebepleri bulunmadığından davanın reddine, 2-HMK’nun 49.maddesi uyarınca takdiren 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak H. H.’ye gelir kaydedilmesine, 3-Davanın reddi nedeniyle alınması gereken 24,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 94,87 TL’den düşümü ile kalan 70,57 TL’nin istek halinde davacıya iadesine, 4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca davalı yararına takdir olunan 2.640,00 TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına… ), Dair oybirliği ile verilen 14.11.2013 gün ve 2013/1-2013/3 sayılı kararın davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın süresinde temyiz edildiğinin anlaşılmasından ve dosyadaki tüm kağıtların okunmasından SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 115 sonra gereği düşünüldü: KARAR : Davacı, babasının vefatı nedeniyle kendisi tarafından Ankara 7.Sulh Hukuk Mahkemesinden, kardeşi tarafından ise Çayıralan Sulh Hukuk Mahkemesinden mirasçılık belgesi alındığını, Çayıralan’dan alınan mirasçılık belgesinde babasının boşandığı eşinin de mirasçı olarak gösterildiğini, mirasçılık belgesinin ortaklığın giderilmesi davasında kullanıldığını, çelişkili mirasçılık belgeleri nedeniyle kararın bozulduğunu, mirasçılık belgesinin iptali için dava açtığını, süreçte maddi ve manevi olarak yıprandığını, üzüldüğünü belirterek 1.207 TL maddi, 3.000TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili davanın süresinde açılmadığını ayrıca HMK’nun 46.maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yukarıda başlık bölümüne alınan gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir. SONUÇ : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile 7. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın yukarıda açıklanan nedenlerle ONANMASINA, gerekli temyiz ilamı harcı peşin alındığından başka harç alınmasına mahal olmadığına, 24.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.46, 47, 48, 49 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU MADDE 46- (1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir: 116 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması. b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması. c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması. ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması. d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması. e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması. (2) Tazminat davasının açılması, hâkime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz. (3) Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder. MADDE 47- (1) Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde; Yargıtay Başkan ve üyeleri ile kanunen onlarla aynı konumda olanların fiil ve kararlarından dolayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca; bu Kurulun ilk derece mahkemesi sıfatıyla tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara ilişkin temyiz incelemesi ise Yargıtay Büyük Genel Kurulunca yapılır. (2) Devletin sorumlu hâkime karşı açacağı rücu davası, tazminat davasını karara bağlamış olan mahkemede görülür. MADDE 48- (1) Tazminat davası dilekçesinde hangi sorumluluk sebebine dayanıldığı ve delilleri açıkça belirtilir; varsa belgeler de eklenir. (2) Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 117 MADDE 49- (1) Dava esastan reddedilirse davacı, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm edilir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 16.4.2014 Esas: 2013/8-1020 Karar: 2014/526 u KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI u USULE İLİŞKİN KAZANILMIŞ HAK u BOZMADAN SONRA KISMEN DİRENME HÜKMÜ KURULAMAYACAĞI ÖZET : Dava, yol olarak tespit dışı bırakılan yerin tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Tespit öncesi neden için makul süre geçtiği, tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmadığı, davalıların kanuni hasım olmaları dolayısıyla davacı lehine vekalet ücreti takdir edilemeyeceği gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir. Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Daha sonra bu uyma kararından dönerek, direnme kararı veremez, bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. 118 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Yerel mahkemece, bozma ilamına uyulması yönünde ara karar verildiği halde davacı beyanı doğrultusunda kısmen direnme hükmü kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Bozma kararına uyulmasına açıkça karar verilmesi ile davacı yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur. Bu ara karar sonrası mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak hâkim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar, bunun istisnalarındandır. Diğer bir anlatımla, bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır. İster aynı oturumda, ister daha sonraki oturumlarda olsun, bundan dönerek eski hükümde direnemez. Verilen karar direnme kararı değil yeni bir karar niteliğindedir. O halde, yerel mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması gerekirken, oluşan usulü kazanılmış hakka aykırı biçimde verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. İlgili Kanun/Madde: 4721/m. 713-1 DAVA : Taraflar arasındaki “Tescil” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ilgaz Sulh Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 08.02.2012 gün ve 2010/103 E.-2012/61 K. sayılı kararın incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 8.Hukuk Dairesi’nin 26.06.2012 gün ve 2012/5992 E.-2012/6363 K. sayılı bozma ilamı ile; ( ... Davacı vekili, müvekkili adına tescil edilen dava dışı 139 ada 6 ile 138 ada 108 sayılı parseller arasında kadastro sırasında paftasında gösterilmek suretiyle yol olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın yol niteliğinde olmadığını ve vekil edenine ait olduğunu açıklayarak, müvekkili adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine temsilcisi, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Davalı Y. B. temsilcisi, yöntemine uygun biçimde dava dilekçesi ve duruşma günü tebliğ edildiği halde yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir. Fer’i müdahil M. Y., uyuşmazlık konusu taşınmazın yol niteliğinde SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 119 olduğunu açıklayarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, dava konusu taşınmazın öncesinde yol olarak kullanılmadığını, davacı yararına zilyetlik yoluyla kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne; teknik bilirkişilerin 13.10.2011 havale tarihli raporlarında A harfi ile gösterilen kırmızı ile boyalı 228,98 m2 yüzölçümlü ve B harfi ile işaretlenen yeşil ile boyalı 50,14 m2 yüzölçümlü yol olarak yazılan kısımların yol kayıtlarının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tescillerine, alınması gereken 21,15 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 17,15 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 4,00 TL harcın davalı Yeşildumlupınar Belediyesinden tahsiline, davacı tarafından yapılan toplam 542,10 TL yargılama giderinin ve 23,10 TL nispi vekâlet ücretinin davalı Yeşildumlupınar Belediyesinden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir. Bilindiği üzere ve kural olarak; kadastro çalışmalarında tespit dışı bırakılan bir yer için tespit öncesi zilyetlik hukuksal nedenine dayanılması halinde tespit dışı bırakılma tarihinden, davanın açıldığı tarihe kadar makul sürenin kaçırılmaması gerekir. Tespit sonrası imar-ihya ve zilyetlik nedenlerine dayalı tescil isteklerinde ise, tespit dışı bırakıldığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar, öncelikle imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren yirmi yıllık sürenin aralıksız-çekişmesiz davacı yararına gerçekleşmesi zorunludur. Somut olaya gelince; davacının nizasız komşu 138 ada 108 ve 139 ada 6 parsel sayılı taşınmazların kadastro tespitleri 26.10.2007 tarihinde yapılmıştır. Eldeki dava 06.04.2010 tarihinde açılmıştır. Bu durumda, Dairenin kararlılık kazanmış içtihatlarına göre tespit öncesi neden için makul süre geçmiştir. Tespit sonrası neden için ise yirmi yıllık süre dolmamıştır. Açıklanan ilkeler göz önünde tutularak davanın belirtilen nedenlerle reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile kabulüne karar verilmesi doğru olmamıştır. Kabule göre de; paftasında yol olarak belirlenen taşınmaz tapusuz yer olduğundan mahkemenin kararında yazılı olduğu üzere “yol kayıtla- 120 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 rının iptali” şeklinde hüküm kurulması doğru değildir. Öte yandan, dava TMK. nun 713/1.maddesi gereğince açılan tescil davası olup, Hazine ve ilgili kamu tüzel kişisi durumunda bulunan davalı Belediye Başkanlığı aynı maddenin 3.fıkrası uyarınca kanuni hasım durumunda bulunduklarından, her türlü yargılama giderleriyle sorumlu tutulamazlar. Bu tür davalarda eksik harcın davacı taraftan alınmasına, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına, davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına karar verilir. Davanın davacı yararına olumlu veya olumsuz sonuçlanmış olup olmaması açıklanan ilkeye ve sapma göstermeyen uygulamaya etkili bulunmamaktadır. Bu nedenle eksik harcın, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı Belediye Başkanlığına yükletilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Sapma göstermeyen Yüksek Yargıtay ve Daire uygulaması da bu yöndedir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemce önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, yol olarak tespit dışı bırakılan yerin tapuya kayıt ve tescili istemine ilişkindir. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur. Yerel Mahkemece, 03.10.2012 tarihli celsede Yargıtay 8.Hukuk Dairesinin 26.06.2012 tarihli, 2012/5992 Esas-2012/6363 Karar nolu bozma ilamını uyulmasına denilip önceki karar ile kısmen aynı yönde karar verilmek suretiyle eylemli direnme kararı verilmiş, direnme kararı davalı Hazine vekili ve fer’i müdahil M. Y. tarafından temyiz edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nda işin esası görüşülmeden önce; yerel mahkemece 03.10.2012 tarihli celsede bozma ilamına uyulması yönünde ara karar verildiği halde kısmen direnme hükmü kurulmasının mümkün olup SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 121 olmadığı ön sorun olarak incelenmiştir. Bilindiği üzere, bir davada, mahkemenin veya yanların yapmış oldukları bir usul işlemi nedeniyle taraflardan biri lehine, dolayısıyla diğeri aleyhine doğan ve gözetilmesi zorunlu olan hakka, usuli kazanılmış hak denilir. Örneğin, Hakimin bir tarafa re’sen yemin teklif etmesiyle o taraf lehine usuli kazanılmış hak doğar. Aynı biçimde mahkemenin Yargıtay bozma ilamına uymasıyla bozma kararı lehine olan yan bakımından kazanılmış hak doğar. 09.05.1960 gün ve 1960/1-9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi; 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’da usuli kazanılmış hakka ilişkin açık bir hüküm yok ise de, Yargıtay’ın bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma amacıyla kabul edilmiş olması yanında, hukuksal anlamda istikrar amacına ulaşmak isteğinin kabul edilmiş bulunması bakımından, usule ait kazanılmış hak kurumu, usul yasasının dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. Esasen, hukukun kaynağı sadece yasa olmayıp, yargısal içtihatlar dahi, hukukun kaynağı olduğundan, söz konusu usuli kazanılmış hak için kanunda açık hüküm bulunmaması, onun kabul edilmemesini gerektirmez. Bir mahkemenin Yargıtay Dairesi’nce verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen biçimde inceleme ve araştırma yapmak ve yine o kararda belirtilen hukuksal esaslar gereğince karar vermek yükümlülüğü oluşur. Bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen ilkelere aykırı bulunması, usule uygun olmadığından bozma nedenidir. Bozma kararı ile dava, usul ve yasaya uygun bir hale sokulmuş demektir. Bozmaya uyulduktan sonra buna aykırı karar verilmesi usul ve yasaya uygunluktan uzaklaşılması anlamına gelir ki, böyle bir sonuç kamu düzenine açıkça aykırılık oluşturur. Buna göre, Yargıtay’ın bozma kararına uymuş olan mahkeme, bu uyma kararı ile bağlıdır. Daha sonra bu uyma 122 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 kararından dönerek, direnme kararı veremez, bozma kararında gösterilen biçimde inceleme yapmak, ya da gösterilen biçimde yeni bir hüküm vermek zorundadır. Aynı ilke, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2003 gün ve 2003/8-83 E, 2003/72 K; Hukuk Genel Kurulu’nun 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E, 2010/87 K; Hukuk Genel Kurulu’nun 05.02.2014 gün ve 2013/13-597 E, 2014/62 K, sayılı ilamlarında da benimsenmiştir. Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usuli kazanılmış hak” olgusunun, birçok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır: Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı ( 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK ) ya da geçmişe etkili bir yeni kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usuli kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır. Benzer şekilde; uygulanması gereken bir kanun hükmü, hüküm kesinleşmeden önce Anayasa Mahkemesi’nce iptaline karar verilirse, usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararından sonra oluşan yeni duruma göre karar verilebilecektir ( YHGK’nun 21.01.2004 gün ve 2004/10-44 E,19 K; 03.02.2010 gün ve 2010/4-40 E, 2010/54 K ). Bu sayılanların dışında ayrıca; görev konusu, hak düşürücü süre, kesin hüküm itirazı, harç ve maddi hataya dayanan bozma kararlarına uyulmasında olduğu gibi kamu düzeni ile ilgili konularda usuli kazanılmış haktan söz edilemez ( Baki Kuru, Hukuk Muhakemeleri Usulü-6. Baskı, cilt 5, s,4738 vd ). Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde somut olayda, yerel mahkemece 03.10.2012 tarihli celsede bozma ilamına uyulması yönün- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 123 de ara karar verildiği halde davacı beyanı doğrultusunda kısmen direnme hükmü kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir. Oysa 03.10.2012 tarihli oturumda bozma kararına uyulmasına açıkça karar verilmesi ile davacı yararına usule ilişkin kazanılmış hak doğmuştur. Bu ara karar sonrası mahkemenin yapacağı iş, bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak ve gerekli kararı vermekten ibarettir. Kural olarak hâkim ara kararından dönebilirse de, bozmaya uyulmasına ilişkin karar, bunun istisnalarındandır. Diğer bir anlatımla, bozma kararına uyan mahkeme, bununla bağlıdır. İster aynı oturumda, ister daha sonraki oturumlarda olsun, bundan dönerek eski hükümde direnemez. Verilen karar direnme kararı değil yeni bir karar niteliğindedir. Usuli kazanılmış hak kurumunun yukarıda açıklanan istisnaları da somut olayda söz konusu değildir. O halde, yerel mahkemece uyulan bozma ilamı doğrultusunda işlem yapılması gerekirken, oluşan usulü kazanılmış hakka aykırı biçimde verilen karar usul ve yasaya aykırıdır. SONUÇ : Davalı Hazine vekili ve feri müdahil M.. Y..’un temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ile 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/III.maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 4721/m. 713-1 TÜRK MEDENİ KANUNU Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak yirmi yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir. 124 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 7.5.2014 Esas: 2013/9-1792 Karar: 2014/584 u TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ u KİMSENİN KENDİ MUVAZAASINA DAYANARAK HAK TALEP EDEMEYECEĞİ ÖZET : Davacı işçi, alt işveren ile farklı işkolunda örgütlenen sendika arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasının iddiasıyla, fark tazminat ve alacak istemektedir. Mahkemence davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Davacı yararlanmayı talep ettiği TİS tarafı Y... Ltd. Şti. işçisi değildir. Davalı da Toplu İş Sözleşmesinin tarafı değildir. Aksine davacı işçi asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu iddia ederken, diğer taraftan işverenlik sıfatı olmayan alt işverenin imzaladığı Toplu İş Sözleşmesinin kendisi hakkında uygulanmasını istemekle, çelişkili davranmıştır. Başlangıçtan beri davalı asıl işverenin işçisi olduğunu iddia eden işçinin, asıl işverenin faaliyet alanı kapsamına giren işkolundaki sendikaya üye olması veya bu işkolunda örgütlü sendikanın imzaladığı Toplu İş Sözleşmesi için dayanışma aidat ödemesi gerekirdi. Davacının kendisi için uygulanma ve yararlanma olanağı olmayan Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan fark tazminat ve alacak taleplerinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir gerekçesiyle yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık, asıl-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu; alt işveren çalışanlarının baştan itibaren gerçek ve tek işvereninin bulunduğu ve davacı- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 125 nın işvereninin davalı şirket olduğu hususunun işe iade davasında verilen karar ile kesinleşmesi karşısında, alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin gerçekte işçisi olmayan davacı hakkında uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bu davada, alt işveren ile farklı işkolunda örgütlenen sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını istemektedir. Kural olarak, davacının çalıştığı işyerinin faaliyet kolunda olmayan sendikaya üye olması ve kesinleşen muvazaa kararı karşısında işvereni olmayan şirketin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Ne var ki, somut uyuşmazlığın çözümünde muvazaa ve hakkın kötüye kullanımı müesseselerinin de değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Somut uyuşmazlıkta, işe iade davasında ... Ltd. Şti. ile davalı .. AŞ arasındaki hizmet alım sözleşmesi ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş karar bulunduğundan, uyuşmazlığın çözümü açısından muvazaanın hukuksal sonuçlarının da değerlendirilmesi gerekmektedir. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Uyuşmazlığın değerlendirilmesinde, davalı işverenin kendi muvazaasına dayalı olarak, davacıyı toplu iş sözleşmesinden yararlandırmamak suretiyle maddi menfaat elde etmeyi amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiği kabul edilmiştir. Mahkemenin davalının talep ettiği ve toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmamasından kaynaklanan taleplerinden sorumlu olduğuna ilişkin kabulü usul ve yasaya uygun olduğundan direnme hükmü yasalara uygun bulunmuştur. İlgili Kanun/Madde: 2822/m.9 4721/m.2, 3 DAVA : Taraflar arasındaki “toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan fark işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul Anadolu 2. İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 10.04.2012 gün ve 2010/645 E. 2012/335 K. sayılı kararın incelenmesi 126 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 02.07.2012 gün ve 2012/22196 E. 2012/25136 K. sayılı ilamı ile; ( … A ) Davacı İsteminin Özeti: Davacı vekili, davalı işveren ... A. Ş.’nin alt işvereni ... Limited Şirketinin işçisi olarak çalışan davacının Nakliyat İş Sendikasına üye olduğunu, üye sendika ile ... Ltd.Şti şirketi arasında 26.12.2007 tarihli toplu iş sözleşmesinin imzalandığını, uzun yıllardan beridir süre gelen asıl işveren - alt işveren ilişkisinin, alt işverenin Sendika ile TİS imzalayacağını öğrenen davalı ... A. Ş. tarafından 2008 yılında yenilenmeyeceğinin alelacele taşerona bildirilerek sonlandırıldığını, bu ilişkinin ... A. Ş. tarafından sonlandırılmasının tek nedeninin, sendikadan ve imzalanan toplu iş sözleşmesinin kendisine yükleyeceği külfetten kurtulmak olduğunu, davacının iade kararına rağmen işe başlatılmadığını, davacının Toplu İş Sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten geçersizliğine karar verilen fesih tarihine kadar sözleşmeden kaynaklanan fark alacakları bulunduğunu, ayrıca işe başlatılmayan davacıya Toplu İş Sözleşmesinin uygulanmaması nedeni ile kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen süre ücret ve diğer haklarının eksik ödendiğini belirterek, fark kıdem, fark ihbar, fark sendikal ( işe başlatmama ) tazminatı ile fark ücret ve fark boşta geçen süre ücret alacağının davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. B ) Davalı Cevabının Özeti: Davalı vekili, davacının fark talebinin ... Ltd.Şti. ile Nakliyat İş Sendikası arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesine dayandığını, buna karşın kesinleşen işe iade davalarında ... Ltd.Şti. ile davalı ... A. Ş. arasındaki asıl işveren - alt işveren ilişkisinin muvazaaya dayandığı ve ... Ltd.Şti. işçilerinin baştan itibaren işçisi olduğunun tespit edildiğini, bu nedenle ... Ltd.Şti şirketi ile imzalanan TİS’in uygulanmasının mümkün olmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. C ) Yerel Mahkeme Kararının Özeti: Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan hesap raporuna ve emsal kararlara itibar edilerek, asıl işveren - alt işveren ilişkisinin geçersiz SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 127 olması durumunda alt işverenin imzaladığı sözleşmenin uygulanma kabiliyetini yitireceğinin kabul edilmesi 2822 sayılı kanunda kabul edilen temel esaslara uygun görülmekte olup, çalışan işçiler baştan itibaren asıl işverenin işçisi sayıldığından, alt işverenin işlerinin asıl işverene işletmesine bağlanması gerekmekte olup, toplu iş sözleşmesinin hükümsüzlüğünün geçmişe etkili olarak görülmemesi gerekmekte olup, hükümsüzlüğün ileriye etkili olduğuna dair Yargıtay içtihatları da bulunduğundan muvazaanın saptandığı tarihe kadar toplu iş sözleşmesinin geçerli sayılması gerektiği, toplu iş sözleşmesi de baştan itibaren hükümsüzlüğü kabul edilse dahi bir kimsenin kendi muvazaasından yararlanmaması esası asıl işveren alt işveren konusunun düzenlenmesine hakim olan işçiyi korumak düşünceleri de dikkate alınmış olup uyuşmazlık konusu olayda davalı ... A. Ş. ile alt işveren ... Ltd. Şti. arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunun 14/12/2009 tarihinde kesinleştiği, davacının üyesi olduğu nakliyat iş sendikası ile davalı. ... A. Ş. nin alt işverenin ... Ltd. Şti. arasında imzalanan toplu iş sözleşmesini imza tarihinin ise 27/12/2007 olduğu, hükümsüzlüğün ileriye yönelik olarak etkili olduğu, davacının alt işverenin taraf olduğu ve imzaladığı Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. D ) Temyiz: Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. E ) Gerekçe: Bir toplu iş sözleşmesi bir gerçek veya tüzel kişiye ait aynı iş kolunda bir veya birden çok işyerini kapsayabilir. Önemli olan işkolunda örgütlü işçi sendikasının her iş yeri için ayrı ayrı toplu iş sözleşmesi yapma yetkisine sahip olmasıdır. Toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi; toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip taraflardan birinin sözleşmenin diğer tarafını toplu iş sözleşmesi imzalatmak amacıyla toplu iş görüşmesine çağırabilme yetkisini ifade eder. Toplu İş Sözleşmesi, ehliyeti olmayan kişi ve kuruluşlarca akdedilemez. Keza aynı iş yerinde aynı dönemde birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz. Ehliyete sahip olmayan taraflarca yapılan Toplu İş Sözleşmesi geçersizdir. 128 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmanın temel koşulları Toplu İş Sözleşmesinin uygulandığı işyerinde çalışır olmak ve 2822 sayılı Yasanın 9/1 maddesi gereğince işverenin faaliyet alanı kapsamına giren işkolundaki sendikaya üyeliğin gerçekleşmesidir. Bir işçi çalıştığı işyerinin kapsamına giren işkolundaki bir sendikaya üye olabilir. Bu mutlak emredici bir kuraldır. İş hukuku sistemimizde Toplu İş Sözleşmesinden bütünüyle yararlanmak, bağlılık ilkesine dayandırılmıştır. Bağlılık ilkesi de işkolundaki sendika üyeliğinin kazanılmasıyla gerçekleşmektedir. Taraf sendikaya üye olmayanların Toplu İş Sözleşmesinin imza tarihinden sonra yararlanmaları ise aynı yasanın 9/3 maddesinde düzenlenmiş olup, bu da dayanışma aidatı ödenmesidir. Sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesinden yararlanma açısından ayrılmaz bir bütündür. Bu nedenlerle sendika üyesi olmadan ve sendika üyeliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeden, herhangi bir külfete katlanmadan sadece Toplu İş Sözleşmelerinin avantajlarından yararlanılması kabul edilemez. Dosya içeriğine göre davacı, davalıya ait işyerinde feshin geçersizliği ve işe iade kararı ile kesinleşen muvazaalı bir işlem ile alt işveren işçisi olarak çalışırken, alt işverenin faaliyet alanı kapsamına giren nakliyat işkolundaki sendikaya üye olmuş, sendika yetki almış ve alt işveren ile Toplu İş Sözleşmesi imzalamıştır. Davalı ... A.Ş.’nin faaliyet alanı metal iş olup, davalı Metal İş Kolunda örgütlü sendika ile Toplu İş Sözleşmesi imzalamıştır. Somut uyuşmazlıkta, davacı iş sözleşmesinin alt işveren tarafından feshedilmesi üzerine, davalı ile iş sözleşmesini fesheden dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin muvazaalı olduğunu, başlangıçtan beri davalının işçisi olduğunu, iş sözleşmesinin sendikal nedenle feshedildiğini iddia etmiş ve yapılan yargılama sonunda kesinleşen karar ile davalı ile dava dışı... Ltd.Şti arasındaki ilişkinin muvazaalı ve davacının başlangıçtan itibaren davalı işçisi olduğu, feshin sendikal nedene dayandığı kabul edilmiştir. Davacının işe iade kararı sonrası davalı işveren davacıyı işe başlatmayarak bordroya göre kıdem, ihbar ve işe başlatmama tazminatı ile boşta geçen SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 129 süre ücret alacağını ödemiştir. Davacı işçi bu davada alt işveren ile farklı işkolunda örgütlenen sendika arasında imzalanan Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını iddiasıyla, fark tazminat ve alacak istemektedir. Davacının üyesi olduğu Nakliyat İş Sendikası ile dava dışı alt işveren .. İnşaat Yükleme Boşaltma Ltd. Şti. arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi, 15.03.2007-14.03.2009 yürürlük dönemi için 26.12.2007 tarihinde imzalanmış ise de davacının bu şirketin işçisi olmadığı ve işe girdiği tarihten itibaren davalı A... A.Ş. olduğu kesinleşen feshin geçersizliği hükmü ve muvazaa tespiti ile sabittir ve zaten bu nedenle davacının ... A.Ş.’deki işe iadesine karar verilmiştir. İş Kanunun 2.md.nin muvazaalı alt işverenlik ilişkisine bağladığı sonuç da bunu gerektirmektedir. Dolayısı ile davacı yararlanmayı talep ettiği TİS tarafı Y... Ltd. Şti. işçisi değildir. Geçersizliğine karar verilen bir asıl-alt işveren ilişkisinde alt işverenin imzaladığı Toplu İş Sözleşmesinin uygulanabilirliğine olanak tanımak, taraf olmayan davalı asıl işverenin sorumluluğunun, ayrıca aynı işyerinde birden fazla Toplu İş Sözleşmesinin uygulanmasının, keza farklı işkolunda örgütlü sendikanın imzaladığı sözleşmenin de tanınmasının kabulü demektir. Bu Toplu İş Sözleşmesi düzeninin yukarıda belirtilen temel ilkelerine aykırıdır. Her ne kadar davalı muvazaalı asıl-alt işveren ilişkisinin tarafı olup kendi muvazaasından yararlanmaz ise de, belirtildiği gibi Toplu İş Sözleşmesi Nakliyat İş Sendikası ile dava dışı ... Ltd.Şti. arasında imzalamıştır. Davalı Toplu İş Sözleşmesinin tarafı değildir. Aksine davacı işçi asıl-alt işveren ilişkisinin muvazaalı olduğunu iddia ederken, diğer taraftan işverenlik sıfatı olmayan alt işverenin imzaladığı Toplu İş Sözleşmesinin kendisi hakkında uygulanmasını istemekle, çelişkili davranmıştır. Başlangıçtan beri davalı asıl işverenin işçisi olduğunu iddia eden işçinin, asıl işverenin faaliyet alanı kapsamına giren işkolundaki sendikaya üye olması veya bu işkolunda örgütlü sendikanın imzaladığı Toplu İş Sözleşmesi için dayanışma aidat ödemesi gerekirdi. Davalı işyerinde, davalının faaliyet alanı kapsamına giren işkolunda örgütlü sendika olan Metal İş Sendikası ile Toplu İş Sözleşmesi imzalan- 130 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 mıştır. Farklı işkolunda örgütlenen sendika tarafından imzalanan ve davalının taraf olmadığı Toplu İş Sözleşmesinin işyerinde uygulanma olanağı bulunmamaktadır. Esasen bu mahkemenin de kabulündedir. Davacının kendisi için uygulanma ve yararlanma olanağı olmayan Toplu İş Sözleşmesinden kaynaklanan fark tazminat ve alacak taleplerinin reddi yerine yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir...”, Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, asıl-alt işverenlik ilişkisinin muvazaalı olduğu; alt işveren çalışanlarının baştan itibaren gerçek ve tek işvereninin bulunduğu ve davacının işvereninin davalı şirket olduğu hususunun işe iade davasında verilen karar ile kesinleşmesi karşısında, alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinin gerçekte işçisi olmayan davacı hakkında uygulanıp uygulanamayacağı noktasında toplanmaktadır. Bilindiği üzere, toplu iş sözleşmesinden yararlanmanın temel koşulları; toplu iş sözleşmesinin uygulandığı işyerinde çalışmak ve işverenin faaliyet alanı kapsamına giren işkolundaki sendikaya üye olmaktır. İşçinin ancak çalıştığı işyerinin kapsamına giren işkolundaki bir sendikaya üye olabileceği ise mutlak emredici bir kuraldır. Sendika üyeliği ve toplu iş sözleşmesi, toplu iş sözleşmesinden yararlanma açısından ayrılmaz bir bütündür. Bu nedenlerle sendika üyesi olmadan ve sendika üyeliğinin gerektirdiği yükümlülükleri yerine getirmeden toplu iş sözleşmelerinin avantajlarından yararlanılması kabul edilemez. Kural olarak toplu iş sözleşmesi; bir gerçek veya tüzel kişiye ait aynı iş kolunda, bir veya birden çok işyerini kapsayabilir. Önemli olan işkolunda örgütlü işçi sendikasının her iş yeri için ayrı ayrı toplu iş sözleşmesi SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 131 yapma yetkisine sahip olmasıdır. Toplu iş sözleşmesi yapma yetkisi; toplu iş sözleşmesi yapma ehliyetine sahip taraflardan birinin, sözleşmenin diğer tarafını toplu iş sözleşmesi imzalatmak amacıyla toplu iş görüşmesine çağırabilme yetkisini ifade eder. Toplu iş sözleşmesi, ehliyeti olmayan kişi ve kuruluşlarca akdedilemeyeceği gibi, aynı işyerinde aynı dönemde birden fazla toplu iş sözleşmesi yapılamaz. Toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına üye olanlar toplu iş sözleşmesinden imza tarihinden itibaren yararlanabilirler, taraf sendikaya üye olmayanların toplu iş sözleşmesinden yararlanmaları için, dayanışma aidatı ödemeleri gerektiği gibi, dayanışma aidatı ödeme suretiyle yararlanma ancak talep tarihinden itibaren geçerlidir. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde; dava dışı ... Ltd. Şti.nin davalı ... A. Ş. ile arasında imzalanan ve birbirini takip eden sözleşmeler uyarınca davalıya ait işyerinde yükleme ve boşaltma işlerini yaptığı, davacının dava dışı ... Ltd. Şti. işçisi olarak davalı ... A.Ş.’ne ait işyerinde çalıştığı ve 23.02.2007 tarihinde ... Ltd. Şti.’nin faaliyet gösterdiği işkolunda örgütlenmiş Nakliyat-İş Sendikasına üye olduğu, dava dışı ... Ltd. Şti ile Nakliyat-İş Sendikası arasında 15.03.2007 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 26.11.2007 tarihinde toplu iş sözleşmesi imzalandığı, davalı ... A. Ş.’nin 30.11.2007 tarihinde Y... Ltd. Şti.ne sözleşmenin 31.12.2007 tarihinde sona erdirileceği ve yenilenmeyeceğini bildirdiği, davacının hizmet akdinin ise 02.01.2008 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır. Davacı tarafından davalı ... A. Ş. ile ... Ltd. Şti aleyhine açılan işe iade talebine ilişkin davada “muvazaa nedeniyle alt işveren çalışanlarının başlangıçtan itibaren asıl işveren işçisi sayılmaları gerektiği…” gerekçesiyle, “... Ltd. Şti. hakkında açılan davanın husumet nedeniyle reddine, davalı ... A. Ş. hakkında açılan davanın kabulü ile feshin geçersizliğine ve davacının işe iadesine, davacının yasal süre içinde başvurmasına rağmen davalı işveren ... A. Ş. tarafından süresi içinde işe başlatılmaması halinde ödenmesi gereken tazminat miktarının feshin sendikal nedenle gerçekleştirilmesi nedeniyle davacının bir yıllık brüt ücreti tutarında belirlenmesine” dair verilen karar onanmak suretiyle 14.12.2009 tarihinde kesinleşmiştir. 132 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davacı iş bu davada, alt işveren ile farklı işkolunda örgütlenen sendika arasında imzalanan toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını istemektedir. Kural olarak, davacının çalıştığı işyerinin faaliyet kolunda olmayan sendikaya üye olması ve kesinleşen muvazaa kararı karşısında işvereni olmayan şirketin imzaladığı toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir. Ne var ki, somut uyuşmazlığın çözümünde muvazaa ve hakkın kötüye kullanımı müesseselerinin de değerlendirilmesinde zorunluluk bulunmaktadır. Bilindiği üzere, hakkın kötüye kullanımı kurumu hukukun şekilciliğinden doğan sertliği gidermek maksadıyla ortaya çıkmıştır. Zira teknik gerçekler dolayısıyla belli kalıplara sokulmuş olan hukuk kuralları tarafından kişilere tanınan yetkilerin olduğu gibi kullanılması, diğer kişiler ve toplumlar için çoğu kez katlanılması güç olan sonuçlar doğurabilecektir. İşte bu noktada TMK’nun 2. maddesi önem taşımakta olup, bu hüküm hukukta ortaya çıkabilecek bu gibi gerçek olmayan kanun boşluklarının giderilmesi amacını gütmektedir. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun “Dürüst Davranma” alt başlıklı 2. maddesinde “Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır.” ilkesine yer verilmiş, devamında da “Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” kuralı getirilmiştir. Bir hakkın dürüstlük kuralına aykırı olarak kullanılması suretiyle başkasına bir zarar verilmesi hakkın kötüye kullanımını oluşturur. TMK’nun 2/I hükmü herkesin haklarını, toplumda geçerli doğruluk dürüstlük ve iş ilişkilerinin gerektirdiği karşılıklı güven anlayışına uygun olarak kullanmasını emreder. Hakkın kullanımı ölçütünü Medeni Kanununa göre dürüstlük kuralları verir. Bunun yanında ayrıca hak sahibinin başkasını ızrar kastıyla hareket etmiş olup olmadığını araştırmaya gerek yoktur. Önemli olan başkasına zarar vermek kastı değil; hakkın dürüstlük kurallarına aykırı olarak kullanılması sonucunda başkasının zarar görmüş olmasıdır. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 133 Hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı, “dürüstlük kurallarına aykırı davranılıp davranılmadığı” ile ilgili olduğuna göre dürüstlük kuralının da kısaca açıklanması uygun olacaktır: Medeni Kanun’un 3. maddesinde düzenlenen iyiniyet “hakların kazanılması” ile ilgili olduğu halde, Medeni Kanunun 2. maddesinde yer alan dürüst davranma “hakların kullanılması” ve “borçların yerine getirilmesinde” söz konusu olur. Dürüst davranma “bir hak sahibinin hakkını kullanırken veya bir borçlunun borcunu yerine getirirken iyi ve doğru hareket etmesi yani dürüst, namuskar, makul, fiilinin neticesini bilen, orta zekalı her insanın benzer hadiselerde takip edecek olduğu yolda hareket etmesi” anlamındadır. O halde bir hak sahibi hakkını kullanırken veya bir borçlu borcunu yerine getirirken yukarıda belirtilen ilkelere uygun hareket etmek durumundadır; aksi halde, haklarını kötüye kullandıkları sonucuna varılabilecektir. Aynı Kanun’un “İyiniyet” başlıklı 3.maddesinde ise “Kanunun iyiniyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz.” denilmektedir. Objektif iyiniyet olarak da tanımlanan ve dürüstlük kuralını düzenleyen TMK.’nun 2. maddesi, bütün hakların kullanılmasında dürüstlük kuralı çerçevesinde hareket edileceğini ve bir kimsenin başkasını zararlandırmak ya da güç duruma sokmak amacıyla haklarını kötüye kullanmasını yasanın korumayacağını belirtmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrasında düzenlenen, hakkın kötüye kullanılması yasağı kuralının amacı, hakime özel ve istisnai hallerde ( adalete uygun düşecek şekilde ) hüküm verme olanağını sağlamaktadır. Bir hakkın kullanılmasının açıkça adaletsizlik oluşturduğu, gerçek hakkın tanınması ve bireyin korunması için tüm hukuki yolların kapalı bulunduğu zorunluluk hallerinde, TMK.nun 2. maddesi uygulama alanı bulur ve olağanüstü bir imkan sağlar; haksızlığı düzeltici, yasadaki kural- 134 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 ları tamamlayıcı fonksiyonunu yerine getirir ( 25.1.1984 gün ve 1983/3 E., 1984/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ). Dürüstlük kuralı bir kimseden dürüst bir insan olarak beklenen davranışı ifade eder. Bir davranışın bu nitelikte olup olmadığı, toplumda geçerli ahlak ölçülerine gelenek ve göreneklere, karşılıklı uygulanagelen teamüllere ve hakları sağlayan ilişkilerin amacına göre tayin edilir. Diğer yandan, hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığı belirlenirken; o kişinin hakkın kullanılmasında geçerli ve haklı bir yararının varlığı, hakkın kullanılmasının sağlayacağı yarar ile başkalarına vereceği zarar arasında aşırı oransızlığın olmaması, bir kimsenin kendi ahlaka aykırı davranışına dayanmaması ve uyandırılan güvene aykırı davranışta bulunmaması gibi ölçütler hakkın kötüye kullanılıp kullanılmadığını belirler ( M.Kemal Oğuzman Medeni Hukuk-Temel Kavramlar 5. Bası 1985.sf, 154 vd ). Hakkın kötüye kullanıldığı savunma olarak ileriye sürülmüş olmasa dahi bu husus def’i değil itiraz olarak kabul edildiğinden hakim, dava dosyasından anlaşılan böyle bir durumu resen göz önüne almak zorundadır ( Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.11.1964 gün 1964/2-953 Esas ve 1964/640 K. sayılı ilamı ile 14.2.1951 tarih ve 1949/17 E, 1951/1 K. sayılı; 8.11.1991 tarih 1990/4 Esas, 1991/13 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararları ). Diğer taraftan, kullanılan hak soyut değil somut olaylara dayanmalıdır. Eğer bir olayda, objektif iyiniyet kurallarına aykırılık varsa, burada hakkın kötüye kullanımı söz konusudur. Objektif iyiniyet kurallarını, her olayda geçerli kabul edilebilecek bir ölçü bulmak mümkün değildir. Hak sahibinin hakkını kullanmada iyi yada kötü niyetli olduğunu saptamak kullananın iç dünyası ile ilgili olduğundan bunu belirlemek oldukça güçtür. Dolayısıyla her somut olayda, iyiniyet kurallarına aykırılığın olup olmadığının kendi şartları içerisinde değerlendirilmesi gerekir. Kuşkusuz hakkın kötüye kullanımının kabulü halinde; herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğundan bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 135 düzeninin korumayacağı ve evrensel hukuk ilkeleri arasında yer alan “hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” ilkesi iş hukuku alanında da göz önünde bulundurularak varılacak sonuca göre karar verilmelidir. Somut uyuşmazlıkta, işe iade davasında ... Ltd. Şti. ile davalı .. AŞ arasındaki hizmet alım sözleşmesi ilişkisinin muvazaalı olduğunun tespitine ilişkin kesinleşmiş karar bulunduğundan, uyuşmazlığın çözümü açısından muvazaanın hukuksal sonuçlarının da değerlendirilmesi gerekmektedir. İrade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanan muvazaa, pozitif hukukumuzda Borçlar Kanunu›nun 18. maddesinde düzenlenmiş ve anılan maddede, “bir aktin şekil ve şartlarını tayinde, iki tarafın gerek sehven, gerek akitteki hakiki maksatlarını gizlemek için kullandıkları tabirlere ve isimlere bakılmayarak, onların hakiki ve müşterek maksatlarını aramak lazımdır” hükmüne yer verilmiştir. O halde muvazaa; tarafların üçünü kişileri aldatmak amacı ile ve fakat kendi gerçek iradelerine uymayan ve aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak hususunda anlaşmalarıdır, şeklinde tanımlanabilir. Bir başka ifadeyle, irade açıklamasında bulunan taraflar bu açıklamanın kendisine yapıldığı kişi, irade açıklamasının sonuç doğurmaması konusunda anlaşmışlar, yalnız gerçek bir hukuki işlemin bulunduğu görüşünü yaratmayı istemişlerse, muvazaadan söz edilir. Taraflar ister yalnız bir görünüş yaratmayı, ister ikinci bir gizli işlem yapmayı arzu etmiş olsunlar, görünüşteki ( zahiri ) işlem tarafların gerçek iradelerine uymadığından, ilke olarak herhangi bir sonuç doğurmaz. Muvazaada görünüşteki işlemin her türlü hukuki sonuçtan yoksun olması, tarafların ortak iradelerinin bu yolda olmasından kaynaklanmaktadır. Kural olarak hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemez. Kaldı ki böyle bir hak talebi herkesin haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorunda olduğu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasının hukuk düzenince korunamayacağını belirten TMK.nun 2. maddesine de aykırıdır. 136 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Somut uyuşmazlıkta davacı, alt işverenin davalıya göre farklı bir işkolunda imzaladığı toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasını istemektedir. Taraflar arasında görülen işe iade davasının yargılaması sonucunda kesinleşen karar ile davalı ile dava dışı ... Ltd. Şti. arasındaki ilişkinin muvazaalı ve davacının başlangıçtan itibaren davalının işçisi olduğu, feshin sendikal nedene dayandığının kabul edildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Davalı işverenin muvazaalı sözleşmeler ile davacıyı alt işverenin işçisi gibi çalıştırdığı, davacının görünüşte farklı bir işkolunda faaliyet gösteren alt işveren işçisi olması nedeniyle davalıya ait işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanamadığı, buna göre davalının muvazaalı sözleşmelere dayalı olarak davacıda alt işverenin işçisi olduğu görünümü yaratarak davacının davalının faaliyet gösterdiği işkolunda örgütlü sendikaya üye olmasını ve buna bağlı olarak işyerinde geçerli toplu iş sözleşmesinden yararlanmasının engellenmesini amaçladığı anlaşılmaktadır. Yukarıdaki açıklamaların ışığında uyuşmazlığın değerlendirilmesinde, davalı işverenin kendi muvazaasına dayalı olarak, davacıyı toplu iş sözleşmesinden yararlandırmamak suretiyle maddi menfaat elde etmeyi amaçladığı, bu anlamda davalının savunmasının dürüstlük kuralına aykırı ve bu bağlamda hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu, hiç kimse kendi muvazaasına dayanarak bir hak talep edemeyeceğinden davalının dürüstlük kuralına aykırı davranması nedeniyle muvazaalı eyleminin sonuçlarına katlanması gerektiği kabul edilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmeler sırasında, davacının muvazaa iddiasına dayanmış olması, asıl-alt işveren ilişkisine dayalı olarak talepte bulunmaması da dikkate alındığında, Türk İş Hukukunda işkolu esasının geçerli olması nedeniyle işe iade davasında işvereni olmadığı kesinleşen şirket tarafından imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanılmasının mümkün olmadığı görüşü dile getirilmiş ise de bu görüş, yukarıda açıklanan nedenlerle çoğunluk tarafından benimsenmemiştir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 137 Açıklanan nedenlerle; Mahkemenin davalının talep ettiği ve toplu iş sözleşmesinden yararlandırılmamasından kaynaklanan taleplerinden sorumlu olduğuna ilişkin kabulü usul ve yasaya uygundur. Ne var ki, mahkemece hükmedilen miktarlara yönelik olarak davalı vekilinin temyiz itirazları Özel Dairesince incelenmemiştir. Bu nedenle işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Özel Dairesine gönderilmesi gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme uygun olup, davalının hükmedilen miktarlara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’ne GÖNDERİLMESİNE, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 07.05.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2822/m.9 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ GREV VE LOKAVT KANUNU Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar. Toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar. Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesin-den yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakatı aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir. Dayanışma aidatı miktarı, üyelik aidatının üçte ikisidir. 138 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 4721/m. 2 TÜRK MEDENİ KANUNU Herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. 4721/m.3 TÜRK MEDENİ KANUNU Kanunun iyiniyete hukukî bir sonuç bağladığı durumlarda, asıl olan iyiniyetin varlığıdır. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyiniyet iddiasında bulunamaz. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 3.12.2014 Esas: 2014/11-698 Karar: 2014/1005 u USULÜNE UYGUN TEBLİGAT u YENİDEN İNCELEME VE DEĞERLENDİRME KURULU KARARLARI u DOSYANIN MAHALLİNE GERİ GÖNDERİLMESİ İŞLEMİ İlgili Kanun /Madde: 7201 /m.11, 12, 13 1136 /m.41 6100/m.73, 81, 82 DAVA : Taraflar arasındaki “YİDK kararının iptali-marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 3.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 139 01.04.2008 gün ve 2006/415 E-2008/84 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 19.10.2010 gün ve 2009/148 E-2010/10527 K. Sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, YİDK kararının iptali, davalı şirketin marka başvurusu tescil edilmiş ise hükümsüzlük istemine ilişkindir. Mahkemenin, davanın reddine dair verdiği karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir. Hükmü temyize davacı vekili getirmiştir. Direnme kararı ve ekleri temyiz incelemesi için gönderilmiş ise de yapılan incelemede; dosyanın eksik ikmali için daha önce de Hukuk Genel Kurulu’nun ( 12.09.2012 gün ve 2012/11-175 E- 2012/574 K. 08.05.2013 gün ve 2012/11-1568 E-2013/686 K. sayılı ) kararları ile mahalline geri çevrildiği, ancak geri çevirme kararlarının gereğinin usul ve yasaya uygun biçimde yerine getirilmediği anlaşılmıştır. Bilindiği üzere, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 301. ( Mülga 1086 sayılı HUMK’nun 392. ) maddesinde; kararların yazılıp imzalanmasından sonra taraflara tebliğ usulü düzenlenmiş ve “yazı işleri müdürü tarafından iki taraftan her birine makbuz mukabilinde verileceği” belirtilmiştir. Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği’nin 52.maddesinde ise; tebligat işlemlerinin 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve bu kanun uyarınca çıkarılacak yönetmeliklere göre yapılacağı öngörülmüştür. Tebliğin şekline ilişkin yasal düzenlemelere gelince; Belirtmelidir ki, tebligat; bilgilendirme yanında belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Gerek tebliğ işlemi ve gerekse tebliğ tarihi ancak yasa ve yönetmelikte emredilen şekillerle tevsik ve dolayısıyla ispat olunabilir. Bu sebeple tebligatın usul yasaları ile ilişkisinde daima göz önünde tutulmalıdır. 140 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Tebligat ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu ve buna bağlı olarak çıkarılan Yönetmelik hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Yönetmeliğin amacı tebligatın muhatabına en kısa zamanda ulaşması, konusu ile ilgili olan kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususların belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, yasa ve yönetmelik hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur. Kanunun ve Yönetmeliğin belirlediği şekilde yapılmamış ve belgelendirilmemiş olan tebligatların geçerli olmayacağı Yargıtay içtihatlarında açıkça vurgulanmıştır. Tebligat Kanunu ile Yönetmeliği’nde öngörülen şekilde işlem yapılmış olmadıkça, tebliğ memuru tarafından yapılan yazılı beyan onun mücerret sözünden ibaret kalır ve dolayısıyla belgelendirilmiş sayılmaz. 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 11, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 41 ve HMK’nun 73, 81 ve 82.maddeleri gereğince vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Öte yandan, tüzel kişilere tebligatın nasıl yapılacağı Tebligat Kanunu’nun 12 ve 13.maddesi ile Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 20 ve 21.maddelerinde açıklanmıştır. Buna göre; tüzel kişilere yapılacak tebligat, bunların yetkili temsilcilerine yapılır. Eğer tüzel kişinin yetkili temsilcisi yoksa veya evrakı bizzat alamayacak bir halde ise; görev itibariyle temsilciden sonra gelen kimse veya evrak müdürü gibi bu işle görevlendirilmiş bir kişiye, o da yoksa tüzel kişinin o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Tebligat tüzel kişinin yetkili temsilcisine yapılmamış ve sıralı kişilere yapılmışsa, bunun nedenlerinin açıkça ve ayrıntılı olarak tebligat mazbatasına yazılması gerekir. Nitekim, aynı ilkelere Hukuk Genel Kurulu’nun 08.05.2013 gün ve E:2012/11-1568, K:2013/686 sayılı geri çevirme ilamında da vurgu yapılmıştır. Somut olayda: Mahkemece geri çevirme kararının gereği yerine getirilmek üzere, davacı vekilinin direnmeye ilişkin temyiz dilekçesi davalı B... G... Gıda SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 141 Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne tebliğe çıkarılmış ise de; Posta İdaresinin tebligata ilişkin belgesinde başka hiçbir açıklamaya yer verilmeksizin “10.01.2014 tarihinde aynı adreste daimi çalışan şirketin işçisine” tebliğ edildiği; buna göre yapılan bu tebligat, konuya ilişkin yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere uygun değildir. Bunun yanında, iki ayrı geri çevirme kararında direnme kararının da davalı şirkete tebliğe çıkarılması gerektiği belirtilmesine rağmen bu işlemin gereğinin yerine getirilmediği de belirgindir. Mahkemelerce, yargılamanın usul hükümlerine uygun ve gecikmeksizin sonuçlandırılması, her aşamada gösterilmesi gereken özen ve dikkatle mümkündür. Mahkemece geri çevirme kararının içeriğine uygun işlem yapılmayarak dosyanın aynı eksiklerle temyiz incelemesine gönderilmiş olması beklenen özen ve dikkate uygun bir davranış değildir. Tekrarlanması halinde sorumluları hakkında yasal işlem yoluna gidileceği bilinmelidir ( HGK’nun 02.06.2010 gün ve E:2010/10-298, K:2010/280 sayılı ilamı ). O halde, mahkemece yapılacak iş; öncelikle direnme kararı ile davacı vekilinin direnmeyi temyiz dilekçesini davalı B... G... Gıda Ürünleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’ne yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler de gözetilerek yöntemine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi; direnme kararının temyiz edilmemesi halinde bu şekliyle, temyizi halinde ise devamı işlemler de tamamlanarak, dosyanın usulüne uygun tebliğ işlemi için üçüncü kez geri çevrildiği de gözetilmek suretiyle yeni bir geri çevirmeye mahal verilmeyecek şekilde geri çevirmenin gereklerinin yerine getirilmesi konusunda özenli davranılması ve dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesi olmalıdır. Açıklanan nedenlerle; dosyanın, belirtilen eksiklikler giderilerek ve gönderme formunu imzalayan hakimce son kontrolünün de sağlanarak temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a gönderilmesi için, Yerel Mahkemeye geri çevrilmesi gerekir. 142 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, anılan eksiklikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmek üzere dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, gerekli özen ve dikkat gösterilmediği takdirde sorumlular hakkında işlem yapılması yoluna gidileceğinin ihtarına, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 7201 /m.11, 12, 13 TEBLİGAT KANUNU Madde 11 – (Değişik birinci fıkra : 6/6/1985 - 3220/5 md.) Vekil vasıtasıyla takip edilen işlerde tebligat vekile yapılır. Vekil birden çok ise bunlardan birine tebligat yapılması yeterlidir. Eğer tebligat birden fazla vekile yapılmış ise, bunlardan ilkine yapılan tebliğ tarihi asıl tebliğ tarihi sayılır. Ancak, Ceza Muhakemeleri Usulu Kanununun, kararların sanıklara tebliğ edilmelerine ilişkin hükümleri saklıdır. (Ek ikinci fıkra: 11/1/2011-6099/4 md.) Avukat tarafından takip edilen işlerde, avukatın bürosunda yapılacak tebligatlar, resmî çalışma gün ve saatleri içinde yapılır. Kanuni mümessilleri bulunanlara veya bulunması gerekenlere yapılacak tebligat kanunlara göre bizzat kendilerine yapılması icabetmedikçe bu mümessillere yapılır. Madde 12 – Hükmi şahıslara tebliğ, salahiyetli mümessillerine, bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır. Bir ticarethanenin muamelelerinden doğan ihtilaflarda, ticari mümessiline yapılan tebliğ muteberdir. Madde 13 – Hükmi şahıslar namına kendilerine tebliğ yapılacak kimseler her hangi bir sebeple mutat iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. 1136 /m. 41 AVUKATLIK KANUNU Belli bir işi takipten veya savunmadan isteği ile çekilen avukatın o işe ait SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 143 vekalet görevi, durumu müvekkiline tebliğinden itibaren onbeş gün süre ile devam eder. Şu kadar ki, adli müzaharet bürosu yahut baro başkanı tarafından tayin edilen avukat, kaçınılmaz bir sebep veya haklı bir özrü olmadıkça, görevi yerine getirmekten çekinemez. Kaçınılmaz sebebin veya haklı özrün takdiri avukatı tayin eden makama aittir. 6100/m.73 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Davaya vekâlet, kanunda özel yetki verilmesini gerektiren hususlar saklı kalmak üzere, hüküm kesinleşinceye kadar, vekilin davanın takibi için gereken bütün işlemleri yapmasına, hükmün yerine getirilmesine, yargılama giderlerinin tahsili ile buna ilişkin makbuz vermesine ve bu işlemlerin tamamının kendisine karşı da yapılabilmesine ilişkin yetkiyi kapsar. (2) Belirtilen bu yetkiyi kısıtlamaya yönelik bütün sınırlandırıcı işlemler, karşı taraf yönünden geçersizdir. 6100/m.81 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Vekilin azli veya istifasının, mahkeme ve karşı taraf bakımından hüküm ifade edebilmesi için, bu konudaki beyanın dilekçeyle bildirilmesi veya tutanağa geçirilmesi ve gerektiğinde ilgilisine yapılacak tebligat giderinin de peşin olarak ödenmesi zorunludur. 6100/m.82 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) İstifa eden vekilin vekâlet görevi, istifanın müvekkiline tebliğinden itibaren iki hafta süreyle devam eder. (2) Vekilin istifa etmiş olması hâlinde, vekâlet veren davayı takip etmez ve başka bir vekil de görevlendirmez ise tarafın yokluğu hâlinde uygulanacak hükümlere göre işlem yapılır. (3) Yukarıdaki fıkralarda yer alan hususlar, istifa eden vekilin istifa dilekçesi ile birlikte vekâlet verene ihtaren bildirilir. 144 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 29.1.2014 Esas: 2013/12-496 Karar: 2014/50 u ŞİKAYET u DİRENME KARARINDAN SÖZ EDEBİLMEK İÇİN MAHKEMENİN YENİ DELİL TOPLAMADAN ÖNCEKİ DELİLLER ÇERÇEVESİNDE VE GEREKÇESİNİ GENİŞLETEBİLİRSE DE DEĞİŞTİRMEDEN KARAR VERMESİ GEREKECEĞİ. ÖZET : Taraflar arasındaki şikayet kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; İhale alıcısı borçluya ait hisseyi alarak müşterek malik olmuş ise de, taşınmazı işgal eden borçlu olduğundan tahliye emri gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır gerekçesi ile yerel mahkeme hükmü bozulmuştur. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. Yerel Mahkemece, önceki gerekçesinin yanı sıra, kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak karar vermiş olması nedeniyle, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 145 temyize konu karar, yeni bir hüküm niteliğindedir. Kurulan bu yeni hükmün temyizen inceleme görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye ait olduğundan, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. İlgili Kanun/Madde: 2004/m.135 4721/m.462-8 DAVA : Taraflar arasındaki “şikayet ” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 5.İcra Hukuk Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 02.06.2011 tarih ve 674-938 sayılı kararın incelenmesi davalı/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 02.05.2012 tarih, 2011/29613-14644 Sayılı ilamı ile; ( … Borçlu vasisinin, ihale konusu taşınmazın borçluya ait 3/6 hissesinin alacağa mahsuben alacaklı tarafından ihalede alındığını, müşterek mülkiyete konu taşınmazlarda hisse satın alan ihale alıcısının tek başına İİK.nun 135.maddesi gereğince tahliye emri gönderilmesini isteyemeyeceğini belirterek tahliye emrinin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, ihalenin kesinleştiğinin talimat icra müdürlüğünce gönderilmediği ve hisse satın alan ihale alıcısının tek başına İİK.nun 135. maddesindeki hakkı kullanamayacağı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır. İİK.nun 135/2.madde hükmü gereğince “taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise on beş gün içinde tahliyesi için borçluya ve işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur” hükmünü içermektedir. Anılan hükme göre, ihalenin kesinleşmesi üzerine ihale alıcısı, icra dairesinden, taşınmazı işgal eden kişinin taşınmazdan çıkarılmasını isteyebilir. 146 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 İşgal eden kişi, taşınmazı hacizden önceki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akde dayanarak işgal etmekte olduğunu ispat etmekle yükümlüdür. ( m.135,II c.1 ) Taşınmazı işgal etmekte haklı bulunduğunu, hacizden önce yapılmış resmi bir belge ile ispat ederse, icra mahkemesi, tahliye emrinin iptaline karar verir. Somut olayda, taşınmazın borçluya ait ½ hissesinin ihalede alacağa mahsuben alacaklı tarafından satın alındığı, ihalenin kesinleştiği, ihale alıcısı adına tescilin yapıldığı ve taşınmazı işgal etmekte olan borçluya tahliye emri gönderildiği görülmektedir. İhale alıcısı borçluya ait hisseyi alarak müşterek malik olmuş ise de, taşınmazı işgal eden borçlu olduğundan tahliye emri gönderilmesinde yasaya uymayan bir yön bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, şikayetin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü isabetsizdir... ), Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Şikayetçi vekili, borçlu vasisinin, ihale konusu taşınmazın borçluya ait 3/6 hissesinin alacağa mahsuben alacaklı tarafından ihalede alındığını, müşterek mülkiyete konu taşınmazlarda hisse satın alan ihale alıcısının tek başına İİK.nun 135.maddesi gereğince tahliye emri gönderilmesini isteyemeyeceği, icra kefaletinin alındığı sırada borçlunun ehliyetsiz olduğunu ileri sürerek, tahliye emrinin ve İcra Müdürlüğü işleminin iptalini istemiştir. Mahkemece, ihalenin kesinleştiğinin talimat icra müdürlüğünce gönderilmediği ve hisse satın alan ihale alıcısının tek başına İİK.nun 135. maddesindeki hakkı kullanamayacağı, diğer istemlerin ihalenin feshi davasının konusu olduğu ve davacı tarafından genel mahkemede 2010/483 esaslı dava açıldığı gerekçesiyle şikayetin kabulüne karar verilmiştir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 147 Hükmün alacaklı ( karşı taraf ) vekili tarafından temyizi üzerine Özel Dairece, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 135.maddesi uyarınca ihale alıcısı borçluya ait hisseyi alarak müşterek malik olmuş ise de, taşınmazı işgal eden borçlu olduğundan tahliye emri gönderilmesinin yasaya uygun olduğu, şikayetin reddi gerektiği gerekçesi ile hüküm bozulmuştur. 1- ) İşin esasına geçilmeden önce Hukuk Genel Kurulu’nda borçlu A. A. 22.01.2010 tarihinde demans ( bunama ) tanısı ile vesayet altına alındığı ve kendisine D. A. vasi olarak atandığı anlaşılmakla, eldeki dava yönünden 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 462/8.maddesinde düzenlenen; “Acele hallerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması,” hükmü uyarınca husumete izin alınması gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ise de, şikayetin takip hukukuna ilişkin, acele işlerden olduğu ve husumete izin alınması gerekmediğinden ön sorun bulunmadığına oybirliği ile karar verilmiştir. 2- ) Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu’nda bozma sonrası Yerel Mahkemece kurulan hükmün gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı, dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu’nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak tartışılıp, değerlendirilmiştir. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir. ( 1086 sayılı HUMK. m.429 ). Yerel Mahkemece, önceki gerekçesinin yanı sıra, borçlu A. A.tarafından alacaklı A.E. karşı açılan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2010/483 esas sayılı davasının 18.06.2012 tarihinde karara bağlandığı, mahkemece İstanbul 9. İcra Müdürlüğünün 2008/868 esas sayılı dosyasında A. A. ile ilgili yapılan işlemlerin iptaline, şikayete konu tahliyesi talep edilen taşınmazda A. E.adına kayıtlı hissenin iptali ile A. A.adına kayıt ve tesciline karar verildiği hususunu da gerekçeye dahil etmek suretiyle hüküm kurulduğundan, mahkemenin yeni bir delile veya bilgiye 148 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 dayanması, ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukuki olgunun yanında veya dışında yeni bir hukuki olguya dayanarak karar vermiş olması nedeniyle, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar, yeni bir hüküm niteliğindedir. Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen inceleme görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daire’ye ait olduğundan, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle alacaklı ( karşı taraf ) vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2004/m.135 İCRA VE İFLAS KANUNU Taşınmaz alıcıya ihale edilip bedeli alındıktan sonra alıcı namına tescil edilmesi için (134) üncü maddede yazılı müddete riayet edilerek tapuya müzekkere yazılır. (Değişik 6/6/1985 – 3222/17 md.) Taşınmaz borçlu tarafından veya hacizden evvelki bir tarihte yapıldığı resmi bir belge ile belgelenmiş bir akte dayanmayarak başkaları tarafından işgal edilmekte ise onbeş gün içinde tahliyesi için borçluya veya işgal edene bir tahliye emri tebliğ edilir. Bu müddet içinde tahliye edilmezse zorla çıkarılıp taşınmaz alıcıya teslim olunur. 4721/m.462-8 TÜRK MEDENİ KANUNU Aşağıdaki hâllerde vesayet makamının izni gereklidir: 8. Acele hâllerde vasinin geçici önlemler alma yetkisi saklı kalmak üzere, dava açma, sulh olma, tahkim ve konkordato yapılması, SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 149 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 5.11.2014 Esas: 2013/12-1309 Karar: 2014/846 u HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ u DAR YETKİLİ İCRA MAHKEMESİNİN GENEL MAHKEMEDE YARGILANARAK VARILACAK SONUÇLAR HAKKINDA YARGILAMA YAPAMAYACAĞI ÖZET : Taraflar arasındaki “icra memurunun işlemini şikayet” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; Mahkemece talebin kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Yaşlılık aylığı üzerine konulan haczin kaldırılması isteminin kabulü halinde, ancak şikayet tarihinden sonra yapılan ve henüz alacaklıya ödenmemiş kesintilerin iadesine karar verilebilir. Bunun dışında, alacaklıya ödenen kesintilerin geri alınması ise, genel mahkemede açılacak istirdat davası ile mümkün olup ayrıca bunların da iadesine karar verilmesi isabetsiz bulunarak yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; İcra Hukuk Mahkemelerinin borçlunun yaşlılık aylığı üzerine haksız olarak konulan haczin kaldırılması ile birlikte borçlunun yaşlılık aylığından şikayet tarihinden önce yapılan kesintilerin iadesine karar verip veremeyeceği, kesintilerin iadesi yönünde borçlunun genel mahkemede istirdat davası açması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bu hususların genel mahkemelerde yapılan yargılama sonucunda belirlenebilecek olmasına ve dar yetkili icra mahkemesinin anılan konularda 150 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 yargılama yaparak sonuca varmasının mümkün bulunmamasına göre, Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. İlgili Kanun/Madde: 2004 Sayılı İİK İlgili Hükümleri DAVA : Taraflar arasındaki “icra memurunun işlemini şikayet” talebinden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi’nce talebin kabulüne dair verilen 09.12.2011 gün ve 2011/1202 E. 2011/1386 K. sayılı kararın incelenmesi alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 14.01.2013 gün ve 2012/24528 E. 2013/50 K. sayılı ilamı ile; ( ... Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de; Borçlunun, yaşlılık aylığına konulan haczin kaldırılması ve kesintilerin iadesi istemi ile icra mahkemesine başvurduğu, mahkemece, haczedilmezlik şikayetinin kabulü ile haczin kaldırılmasına ve kesintilerin iadesine karar verildiği anlaşılmaktadır. Yaşlılık aylığı üzerine konulan haczin kaldırılması isteminin kabulü halinde, ancak şikayet tarihinden sonra yapılan ve henüz alacaklıya ödenmemiş kesintilerin iadesine karar verilebilir. Bunun dışında, alacaklıya ödenen kesintilerin geri alınması ise, genel mahkemede açılacak istirdat davası ile mümkün olup ayrıca bunların da iadesine karar verilmesi isabetsizdir… ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Talep, haczedilemezlik şikayetine ilişkindir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 151 Şikayetçi-borçlu, yaşlılık aylığına haciz konularak kesinti yapılamayacağını belirterek, icra müdürlüğünün haciz konulmasına ilişkin kararının kaldırılmasını ve kesilenlerin iadesini talep etmiştir. Mahkemece, talebin kabulü ile haczin kaldırılmasına ve kesintilerin baştan itibaren iadesine karar verilmiştir. Özel Daire, yaşlılık aylığı üzerine konulan haczin kaldırılması halinde, ancak şikayet tarihinden sonra yapılan ve henüz alacaklıya ödenmemiş kesintilerin borçluya iadesine karar verilebileceği, alacaklıya ödenen kesintilerin geri alınmasının ise, genel mahkemede açılacak istirdat davası ile mümkün olması nedeniyle bunların da iadesine karar verilmesinin isabetsiz olduğu gerekçesiyle, kararı kesintilerin iadesi yönünden bozmuş ise de Mahkemece, yasa koyucunun emekli aylığını koruma yönündeki iradesi uyarınca yorum yapılması gerektiği, kişiyi hakkını almak için başka bir dava açmaya zorlamanın HMK’nun tasarruf ve usul ekonomisi ilkelerine aykırı olduğu ve icra müdürlüğünün kusuru ile oluşan bu haksızlığın icra mahkemesi nezdinde işlemin iptali ile birlikte giderilmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı alacaklı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Uyuşmazlık; İcra Hukuk Mahkemelerinin borçlunun yaşlılık aylığı üzerine haksız olarak konulan haczin kaldırılması ile birlikte borçlunun yaşlılık aylığından şikayet tarihinden önce yapılan kesintilerin iadesine karar verip veremeyeceği, kesintilerin iadesi yönünde borçlunun genel mahkemede istirdat davası açması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, alacaklı tarafından şikayetçi-borçlu aleyhine 22.10.2002 tarihinde, 01.02.2002 tarihli bonoya dayalı olarak 10.000 TL asıl alacak 7.200 TL işlemiş faizi olmak üzere toplam 17.200 TL’nin tahsili amacıyla kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlatıldığı, borçlu hakkında örnek no 10 ödeme emri düzenlendiği, borçlunun 09.12.2002 tarihinde mal beyanında bulunarak, emekli maaşından başka geliri bulunmadığını bildirdiği, alacaklının 15.01.2003 tarihli 152 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 talebinin kabulü ile borçlunun maaşı üzerine haciz konulduğu ve ilk sıradaki borcun bitmesi nedeniyle borçlunun aylıklarından 2005 Ağustos ayından itibaren her ay 117 TL kesinti yapıldığı, alacaklı vekiline alacağına mahsuben 15.11.2005 ile 27.10.2010 tarihleri arasında toplam 8.419,50 TL ödeme yapıldığı, şikayetçi-borçlu vekilinin 21.10.2011 tarihinde iş bu temyize konu talep ile iaşesi karşıladığı yaşlılık aylığına konulan haciz kararının kaldırılmasını ve kesilenlerin iadesini talep ettiği anlaşılmaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle alacaklıya ödenen kesintiler yönünden; yaşlılık aylığının haczine yönelik icra müdürlüğü kararının iptaline ilişkin kararın geriye yürüyüp yürümeyeceği, alacaklının malvarlığına geçen kısmın iade edilip edilemeyeceği, iadesine karar verilen miktara hangi tarihten itibaren hangi oranda faiz uygulanması gerektiği hususlarının genel mahkemelerde yapılan yargılama sonucunda belirlenebilecek olmasına ve dar yetkili icra mahkemesinin anılan konularda yargılama yaparak sonuca varmasının mümkün bulunmamasına göre Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen değişik gerekçe ile Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 05.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 153 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 3.12.2014 Esas: 2013/12-1355 Karar: 2014/994 u ŞİKAYET u İTİRAZ u PASİF HUSUMET YOKLUĞU u TEMSİL YETKİSİNİN AŞIMI NEDENİYLE BORÇTAN ŞAHSEN SORUMLULUK ÖZET : Taraflar arasındaki “borca itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mahkemece takibin iptaline karar verilmiştir. Özel Dairece; Takip borçlusunun yetkisini aşarak düzenlemiş olduğu çekten dolayı şahsen mesul olmasında ve takip edilmesinde usulsüzlük görülmeyip yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık, borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte; şirketi müştereken temsile yetkililerden birisi olan takip borçlusunun, tek başına şirket adına düzenlediği çekten; -iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu benimsenerek, temsil yetkisinin aşımı nedeniyle borçlunun şahsen sorumlu olup, olayda mülga TTK’nun ilgili maddeleri uygulanarak şikayetin reddi ile diğer istekler hakkında karar verilmesinin mi gerektiği; -yoksa borçlu aleyhinde yürütülen takibin, borçlunun kişisel olarak çekten sorumlu tutulamayacağından 2004 sayılı İİK’nun 170/a maddesi uyarınca pasif husumet yokluğundan iptalinin mi gerektiği noktasında toplanmaktadır. 154 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davacı-borçlu takibe konu çeki şirketi temsilen imzaladığını, kişisel olarak borçtan sorumlu olmadığını ileri sürdüğüne göre, bu istem İcra İflas Kanunu’nun 169.maddesi kapsamında borca itirazdır. Salahiyetini aşan temsilci çekten bizzat sorumlu olacağından, aleyhine takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece borçlunun bu yöne ilişkin itirazının reddi ile diğer istekleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı değişik gerekçelerle bozulmalıdır. İlgili Kanun/Madde: 2004/m.169, 170 DAVA : Taraflar arasındaki “borca itiraz” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 9.İcra Hukuk Mahkemesi’nce takibin iptaline dair verilen 19.01.2012 gün ve 2010/929 E./2012/45 K. sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 07.06.2012 gün ve 2012/3692 E.-2012/19798 sayılı ilamı ile; ( ... Borçlunun icra mahkemesine başvurarak, takip dayanağı çekteki keşideci imzasını şirketi temsilen attığını, kendisini şahsen sorumlu kılacak bir imzanın bulunmadığını ileri sürerek takibin iptalini istediği anlaşılmıştır. Başvuru bu haliyle İİK’nun 169.maddesi kapsamında borca itirazdır. Takip dayanağı 31.03.2010 keşide tarihli çekin, keşideci şirketi temsilen İ. P. tarafından imzalanarak düzenlendiği anlaşılmaktadır. Dosyadaki 27.10.2010 tarihli ticaret sicil memurluğundan gönderilen müzekkere cevabına göre, 10.02.2009 tarihli karar uyarınca 10 yıl süre ile aralarında takip borçlusu İ. P.’ın da bulunduğu altı kişinin şirketi müştereken temsile yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. TTK.nun 690.maddesi göndermesiyle aynı yasanın 589.maddesinde; “selahiyeti olmadığı halde gerçek ve tüzel kişinin temsilcisi gibi kambiyo senedi imzalayan kişinin o senetten dolayı bizzat sorumlu olacağı” düzenlenmiştir. Bu durumda takip borçlusunun yetkisini aşarak düzenlemiş olduğu çekten dolayı şahsen mesul olmasında SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 155 ve takip edilmesinde usulsüzlük yoktur. Mahkemece borçlunun bu yöne ilişkin şikayetinin reddiyle diğer itirazlarının incelenerek oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, istemin de yanlış vasıflandırılarak yazılı gerekçe ile şikayetin kabulüne ve takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir… ), Gerekçesi ile bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Davacı-borçlu, davalı şirket tarafından aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığını, takibe konu çeki İ... Şirketi’ni temsilen imzaladığını, dolayısıyla borçlusunun kendisi değil, İ... Şirketi olduğunu, çekte bulunan ilk imzanın da kendisine ait olmadığını ileri sürüp, yetki itirazında da bulunarak, borca ve kısmen imzaya itiraz edip takibin iptalini istemiştir. Davalı- alacaklı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, çekin tüzel kişilik İ... Şirketi tarafından tanzim edildiği, takibin ise dava konusu hakla ilgisi bulunmayan İ. P. aleyhine yürütüldüğünden takibin pasif husumet yokluğu nedeni ile redde mahkum olduğu, davacı yanın dilekçesinde, çekten kişisel olarak keşideci veya ciranta durumunda olmayan kimse aleyhinde kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapılmasına imkan bulunmadığını öne sürdüğü dikkate alındığında talebin 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 170 a maddesinde tarifi yapılan takip engeli niteliğinde bulunduğundan salt bu nedenden ötürü İİK.nun 170 a maddesi uyarınca takibin iptaline, sair hususlar da konusuz kalmakla esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir. Davalı-alacaklı vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıya metni aynen alınan ilamla bozulmuştur. Direnme kararını temyize davalı- alacaklı vekili getirmiştir. 156 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, borçlu aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte; şirketi müştereken temsile yetkililerden birisi olan takip borçlusunun, tek başına şirket adına düzenlediği çekten; -iddianın borca itiraz niteliğinde olduğu benimsenerek, temsil yetkisinin aşımı nedeniyle borçlunun şahsen sorumlu olup, olayda mülga TTK’nun ilgili maddeleri uygulanarak şikayetin reddi ile diğer istekler hakkında karar verilmesinin mi gerektiği; -yoksa borçlu aleyhinde yürütülen takibin, borçlunun kişisel olarak çekten sorumlu tutulamayacağından 2004 sayılı İİK’nun 170/a maddesi uyarınca pasif husumet yokluğundan iptalinin mi gerektiği noktasında toplanmaktadır. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; alacaklı-davalı Isı Sanayi A.Ş tarafından, borçlu-davacı aleyhine 16.06.2010 tarihinde, 16.637.00 TL bedelli 31.03.2010 keşide tarihli çeke dayalı olarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı; Ticaret Sicil Memurluğunun 27.10.2010 tarihli yazısından çeki keşide eden İ. İnşaat Makine vs Ltd. Şti ni 10.02.2009 tarihli karara göre 10 yıl süre ile davacı-borçlunun da aralarında bulunduğu altı kişinin müştereken temsile yetkili kılındığı anlaşılmaktadır. Davacı-borçlu takibe konu çeki şirketi temsilen imzaladığını, kişisel olarak borçtan sorumlu olmadığını ileri sürdüğüne göre, bu istem İcra İflas Kanunu’nun 169.maddesi kapsamında borca itirazdır. Davacı-borçlu çeki keşideci şirketi temsilen imzaladığına ve şirketi temsilde yetkili olan altı kişinin çeki müştereken imzalaması gerektiği düşünüldüğünde, Türk Ticaret Kanunu’nun 730.maddesi yollamasıyla aynı kanunun 590. maddesinde düzenlenen “Temsile salahiyetli olmadığı halde bir şahsın temsilcisi sıfatiyle bir poliçeye imzasını koyan kimse, o poliçeden dolayı bizzat mesul olur ve poliçeyi ödediği takdirde temsil olunan haiz olabileceği haklara sahip olur. Salahiyetini aşan temsilci için dahi hüküm böyledir.” hükmü uyarınca çekten bizzat sorumlu olacağından, aleyhine takip yapılmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır. Mahkemece borçlunun bu yöne ilişkin SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 157 itirazının reddi ile diğer istekleri incelenerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Açıklanan bu değişik gerekçe ile usul ve yasaya aykırı olan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı-alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarda açıklanan değişik gerekçelerle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2004/m.169, 170 İCRA VE İFLAS KANUNU Madde 169 – (Değişik: 18/2/1965 – 538/82 md.) Borçlu, 168 inci maddenin 5 numaralı bendine göre borca karşı yapacağı itirazını bir dilekçe ile tetkik merciine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Madde 169/a – (Ek: 18/2/1965 – 538/83 md.) (Değişik birinci fıkra: 17/7/2003-4949/46 md.) Tetkik mercii hâkimi, itiraz sebeplerinin tahkiki için iki tarafı en geç otuz gün içinde duruşmaya çağırır. Hâkim, duruşma sonucunda borcun olmadığının veya itfa veya imhal edildiğinin resmî veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispatı hâlinde itirazı kabul eder. Tetkik mercii hâkimi yetki itirazının incelenmesinde taraflar gelmese de gereken kararı verir. (Değişik ikinci fıkra: 17/7/2003-4949/46 md.) Tetkik mercii hâkimi, borçlunun itiraz dilekçesine ekli olarak ibraz ettiği belgelerden borcun itfa veya imhal edildiği veya senedin metninden zamanaşımına uğradığı veya borçlunun borçlu olmadığı yahut icra dairesinin yetkili olmadığı kanaatine varırsa, daha evvel itirazın esası hakkındaki kararına kadar icra takibinin muvakkaten durdurulmasına karar verebilir. 158 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (Değişik : 9/11/1988 – 3494/32 md.) Borçlunun ibraz ettiği belge altındaki imza alacaklı tarafından inkar edilirse, merci hakimi, 68/a maddesindeki usule göre yapacağı inceleme neticesinde imzanın alacaklıya ait olduğuna kanaat getirdiği takdirde, borçlunun itirazının kabulüne karar verir ve alacaklıyı, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasina mahküm eder.Alacaklı birinci fıkra gereğince çağrıldığı duruşmaya gelmediği takdirde merci hakimi alacağın itiraz edilen kısmı için icranın muvakkaten durdurulmasına karar verir. Bunun üzerine alacaklı en geç altı ay içinde merci önünde duruşma talep ederek makbuz altındaki imzanın kendisine ait olmadığını ispat etmek suretiyle, takibin devamına karar alabilir. Merci,imzanın alacaklıya ait olmadığına karar verirse borçluyu, sözü edilen belgenin taalluk ettiği değer veya miktarın yüzde onu oranında para cezasına mahküm eder. Merci hakimi, borçlunun zamanaşımı itirazını alacaklının ibraz ettiği kambiyo senedindeki tarihe göre varit görür ve alacaklı da zamanaşımının kesildiğini veya tatil edildiğini resmi veya imzası ikrar edilmiş bir belge ile ispat edemezse, itirazın kabulüne; aksi halde reddine karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur.Alacaklının genel hükümlere göre dava açmak hakkı mahfuzdur. Alacaklı, genel mahkemede dava açarsa, inkar tazminatı ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan inkar tazminatı ve para cezası kalkar. (Ek fıkra: 9/11/1988 – 3494/32 md.) (Değişik birinci cümle: 17/7/20034949/46 md.) Borçlunun itirazının tetkik merciince esasa ilişkin nedenlerle kabulü hâlinde kötü niyeti veya ağır kusuru bulunan alacaklı, takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere; takip muvakkaten durdurulmuş ise bu itirazın reddi hâlinde borçlu, diğer tarafın isteği üzerine takip konusu alacağın yüzde kırktan aşağı olmamak üzere tazminata mahkûm edilir. Borçlu, menfi tespit ve istirdat davası açarsa yahut alacaklı genel mahkemede dava açarsa, hükmolunan tazminatın tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve dava lehine sonuçlanan taraf için,daha önce hükmedilmiş olan tazminat kalkar. (Değişik son fıkra: 2/3/2005-5311/13 md.) İtirazın reddi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması, hiçbir icra muamelesini durdurmaz. Şu kadar ki, borçlu 33 üncü maddenin üçüncü fıkrasına göre teminat gösterirse icra durur. Madde 170 – (Değişik: 9/11/1988 – 3494/33 md.) Borçlu,168 inci maddenin 4 numaralı bendine göre kambiyo senedindeki SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 159 imzanın kendisine ait olmadığı yolundaki itirazını bir dilekçe ile tetkik merciine bildirir. Bu itiraz satıştan başka icra takip muamelelerini durdurmaz. Tetkik mercii duruşmadan önce yapacağı incelemede,borçlunun itiraz dilekçesi kapsamından veya eklediği belgelerden edindiği kanaata göre itirazı ciddi görmesi halinde alacaklıya tebliğe gerek görmeden itirazla ilgili kararına kadar icra takibinin geçici olarak durdurulmasına evrak üzerinde karar verebilir. (Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/47 md.) Tetkik mercii, 68/a maddesinin dördüncü fıkrasına göre yapacağı inceleme sonunda, inkâr edilen imzanın borçluya ait olmadığına kanaat getirirse itirazın kabulüne karar verir. İtirazın kabulü kararı ile takip durur. Alacaklının genel hükümlere göre dava açma hakkı saklıdır. İnkâr edilen imzanın borçluya ait olduğu anlaşılırsa ve itiraz ile birlikte takip ikinci fıkraya göre durdurulmuşsa, borçlu sözü edilen senede dayanan takip konusu alacağın yüzde kırkından aşağı olmamak üzere inkâr tazminatına ve takip konusu alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm edilir ve itiraz reddedilir. Borçlu menfi tespit veya istirdat davası açarsa, hükmolunan tazminatın ve para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve davanın borçlu lehine sonuçlanması hâlinde daha önce hükmedilmiş olan tazminat ve para cezası kalkar. (Değişik birinci cümle: 17/7/2003-4949/47 md.) Tetkik mercii, itirazın kabulüne karar vermesi hâlinde, senedi takibe koymada kötü niyeti veya ağır kusuru bulunduğu takdirde alacaklıyı senede dayanan takip konusu alacağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere tazminata ve alacağın yüzde onu oranında para cezasına mahkûm eder. Alacaklı genel mahkemede dava açarsa, para cezasının tahsili dava sonuna kadar tehir olunur ve bu davayı kazanırsa hakkında verilmiş olan para cezası kalkar. Borçlunun kambiyo hukuku bakımından şikayeti: Madde 170/a – (Ek: 18/2/1965 – 538/85 md.) Borçlu,alacaklının bu fasıl hükümlerine göre takip hakkı olmadığını 168 inci maddenin 3 üncü bendine göre şikayet yolu ile ileri sürebilir. Tetkik mercii müddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyle, usulü dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin müstenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re’sen nazara alarak bu fasla göre yapılan takibi iptal edebilir. 160 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (Ek: 9/11/1988 – 3494/34 md.) Her ne suretle olursa olsun, imza inkarı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz. Uygulanacak diğer hükümler: md.) Madde 170/b – (Ek: 18/2/1985 – 538/85 md.; Değişik: 17/7/2003-4949/48 61 inci maddenin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkraları ve 62 ilâ 72 nci maddeler bu fasıl hükümlerine aykırı olmadıkça, kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip hakkında da uygulanır. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 24.12.2014 Esas: 2013/12-1412 Karar: 2014/1083 u TAKİBİN İPTALİ u MAHKEMENİN BOZMA SONRASI YENİ DELİLE DAYANARAK GEREKÇESİNİ DEĞİŞTİRMESİ HALİNDE YENİ BİR KARAR OLUŞTUĞUNDAN BU DURUMDA DİRENME HÜKMÜNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİ İlgili Kanun/Madde: 6100/m. 297-2 ÖZET : Dava, takibin iptali istemine ilişkindir. İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Özel Dairece; SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 161 Kararda borçlu E. K.’ın sorumluluğunun olmadığına ilişkin şikayetiyle ilgili gerekçe bulunmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, borçlu E. K.’ın bonoda isminin yer almadığından bahisle bonodan dolayı sorumluluğunun bulunmadığına ilişkin itirazı yönünden inceleme yapılmalı ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmek gerektiğinden yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Mahkemenin yeni bir delile dayanarak ve gerekçesini değiştirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Somut olayda ise; mahkemece, ilk karardan farklı bir karar verilmiştir. Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır. Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye ait olduğundan yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m. 297-2 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. 162 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 3.12.2014 Esas: 2014/12-1822 Karar: 2014/999 u İCRANIN GERİ BIRAKILMASI u KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE İİKnun 33. MADDESİNDEKİ TEMİNATIN ARANMAYACAĞI İlgili Kanun/Madde: 2004/m.33 DAVA : Taraflar arasındaki “icranın geri bırakılması” isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4.İcra Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen kararın bozulması üzerine direnme yoluyla; İstanbul 4.İcra HUKUK Mahkemesinden verilen 10.05.2012 gün ve 2012/285 E.-2012/423 K. sayılı karara yönelik davacı ( borçlu ) vekilinin temyiz dilekçesinin reddini kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ndan çıkan 30.04.2014 gün ve 2013/12-1540 E.-2014/574 K. sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı ( borçlu ) vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, İİK.’nun 33.maddesine dayalı icranın geri bırakılması istemine ilişkindir. Davacı ( borçlu ) vekili, Kadıköy 2.İcra Müdürlüğünün 2010/12946 E sayılı dosyasında alacaklı M... Gıda.. Ltd. Şti. tarafından borçlu S... Uluslararası Ltd. Şti. aleyhine girişilen takipte müvekkiline gönderilen İİK.89/1 haciz ihbarnamesi uyarınca mevcut dosyaya toplam 319 602 TL ödeme yapıldığını, dolayısıyla alacaklı S... Uluslararası Ltd. Şti tarafından SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 163 müvekkili aleyhine İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesinin 29.04.2010 tarihli ilamına dayalı olarak İstanbul 7.İcra Müdürlüğü kanalı ile girişilen takipte ilamda bildirilen 12.677,91 TL vekalet ücreti de dahil olmak üzere 332 273,91 TL için alacakların takas mahsubuna ve İİK 33.madde uyarınca icranın geri bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı ( alacaklı ) vekili; İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesi kararından sonra borçlu yanca kanuna karşı hile kullanılmak sureti ile hiç doğmamış bir alacağa dayanarak borçlu Özgün Angan’ın sahibi ya da kuvvetli bağları bulunduğu M... Gıda. Ltd. Şti. alacaklı görünmek sureti ile takip başlatıldığını, takibin Teb. K.35’e göre usulsüz olarak kesinleştirildiğini, akabinde davacının müvekkili şirkete olan kendi borcunu 89/1.birinci haciz ihbarnamesi ile muvazaalı şirketine aktararak borcundan kurtulmayı önceden planladığını tüm bu hususlardan yapılan işbu itiraz nedeni ile haberdar olduklarından Kadıköy 2.İcra Müdürlüğü’nün takip dosyasına itiraz dilekçesi sunulup icra mahkemesine de şikâyetçi olduklarını, nihayet davacı tarafından takas mahsup ve icranın geri bırakılmasına ilişkin talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, İİK 33.maddeye dayalı icranın geri bırakılması taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı ( borçlu ) vekilince temyiz edilen karar, Özel Daire’ce, icra takibinin borçlusu olması nedeniyle, kendisine tebliğ edilen haciz ihbarı doğrultusunda ödeme yapan borçlu Ö. A.’ın, ödediği miktarları bu takipte mahsup ettirme hakkı olduğunun kabulü gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. Yerel Mahkemece; önceki gerekçelerle ilk hükümde direnilmiştir. Davacı ( borçlu ) vekili tarafından temyiz edilen direnme kararı, Hukuk Genel Kurulunca, kararı temyiz eden borçlu tarafından İİK.nun 33/3. maddesinde öngörülen teminatın yatırıldığı veya maddede belirtilen şekilde yeterli malın haczedildiği dosya kapsamından anlaşılmadığından davacının temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle yasada öngörülen teminatı yatırmayan ve yeterli malı da haczedilmemiş olan davacı ( borçlu ) vekilin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir. 164 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Davacı vekilince, Hukuk Genel Kurulunun temyiz dilekçesinin reddi kararının karar düzeltme yoluyla düzeltilmesi istenmiştir. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında karar düzeltme isteminin Hukuk Genel Kurulunca incelenebilmesi için İİK 33/3.maddesinde öngörülen teminat yatırılması koşulunun aranıp aranmayacağı ön sorun olarak ele alınmıştır. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 33/3.maddesinde “İcra mahkemesi geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak temyiz yoluna başvuru süresi içinde alacağı karşılayacak nakit veya mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartıyla temyiz yoluna başvurabilir . Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.” düzenlemesinde açıkça temyiz yoluna başvurulması için teminat yatırılma koşulunun düzenlendiği karar düzeltme ile ilgili bir düzenleme bulunmadığı bu nedenle Hukuk Genel Kurulunca karar düzeltme isteminin incelenebilmesi için İİK 33/3.maddesindeki teminatın aranmayacağı sonucuna oybirliğiyle varılarak, ön sorun da bu şekilde aşılmıştır. İşin esasına gelince: SONUÇ : Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1.maddeleri gereğince takdiren 226,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak Hazineye gelir kaydedilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca 52,40 TL. karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 165 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2004/m.33 İCRA VE İFLAS KANUNU (Değişik : 18/2/1965 – 538/17 md.) İcra emrinin tebliği üzerine borçlu yedi gün içinde dilekçe ile icra tetkik merciine başvurarak borcun zamanaşımına uğradığı veya imhal veya itfa edildiği itirazında bulunabilir. İtfa veya imha iddiası yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya tetkik merciinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle tevsik edildiği takdirde icra geri bırakılır. İcra emrinin tebliğinden sonraki devrede tahakkuk etmiş itfa, imhal, veya zamanaşımına dayanan geri bırakma istekleri her zaman yapılabilir. Bunlardan itfa veya imhale dayanan istekler mutlaka noterlikçe re’sen yapılmış veya tasdik olunmuş belgelere veya icra zaptına istinat ettirilmelidir. Tetkik mercii, geri bırakılma talebini reddettiği takdirde borçlu ancak istinaf veya temyiz yolujna başvuru süresi içinde alacağı karşılıyacak nakit veya mercice kabul edilecek taşınır rehin veya esham veya tahvilat veya taşınmaz rehni yahut muteber bir banka kefaleti göstermek şartiyle istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir. Borçlunun yeter malı mahcuz ise veya borçlunun talebi üzerine istinaf veya temyiz yoluna başvuru süresi içinde yeter malı haczedilmişse bu fıkrada yazılı teminatı göstermeye lüzum yoktur.(1) Borçlu olmadığı parayı ödemek mecburiyetinde kalan borçlunun 72 nci madde mucibince istirdat davası açarak paranın geriye verilmesini istemek hakkı saklıdır. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 3.12.2014 Esas: 2013/13-1229 Karar: 2014/996 u GEÇİCİ SU ABONELİĞİ İlgili Kanun/Madde: 3194/Geçici Madde 11 166 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 DAVA : Taraflar arasındaki “geçici su aboneliğinin tesisi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4.Tüketici Mahkemesi’nce davanın reddine dair verilen 09.09.2011 gün ve 2011/151 E- 2011/803 K. sayılı kararın incelenmesi davacı tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13.Hukuk Dairesi’nin 23.02.2012 gün ve 2011/19294 E-2012/3721 K. Sayılı ilamı ile; ( ... Davacı, Mamak İlçesi Ekin Mahallesinde 37819 ada,12 parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan binada daire maliki olduğunu, binayı yapan müteahhidin iskan raporunu almadan kayıplara karıştığını, elektrik, telefon ve doğalgaz aboneliği olduğu halde davalı tarafça su aboneliğinin tesis edilmediğini, binada bulunan başka dairelerin açtıkları davalar sonucu su aboneliğinin açıldığını ileri sürerek, dairenin su bağlantısının sağlanmasını istemiştir. Davalı, davacının Tarifeler Yönetmeliğinin 6/h maddesi gereğince iskana müracaat yazısı ve statik raporu ile müracaat ederek aynı yönetmeliğin 30/d maddesi gereğince inşaat aboneliğinin hesabını kesmesi gerektiğini, inşaat aboneliğinin borcu bulunduğunu, bu durumda abonelik verilemeyeceğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, binanın statik raporunun olmadığı, inşaat ruhsat süresinin geçtiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu binanın iskan izninin alınmadığı dosya içeriği ile sabittir. 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 30 ve 31.maddeleri hükmüne göre, yapı kullanma izin belgesi bulunmayan yerlerde abonelik tesisi mümkün değildir. Ne var ki; davadan önce yürürlüğe girmiş bulunan 26.7.2008 tarihli Resmi Gazetede yayınlanıp yürürlüğe giren 5784 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 25.maddesinde 3194 Sayılı İmar Kanunu’na eklenen Ek Geçici 11.madde, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı ( inşaat ) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kanalizasyon kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara yol, su, elektrik, telefon vb.gibi altyapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde ilgili SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 167 yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar geçici abonelik yapılabilir, bu halde elektrik ve su bağlanması abone için kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak yapı ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12.10.2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanamaz” hükmü getirilmiştir. Ayrıca ASKİ Tarifeler Yönetmeliği 30/d maddesinin yollamasıyla uygulanması gereken 6.maddesi ( h ) bendi gereğince; yapı ruhsatı bulunup da elektrik, doğalgaz ve telefon gibi kamu hizmetlerinin en az birinden yararlandığını ispatlamak koşuluyla, yapı kullanma izni için ilgili kuruma başvurulduğu halde izin verilmeme nedenlerinin sigorta prim veya vergi borçlarından kaynaklanması, binanın bazı kısımlarının yapı ruhsatına aykırı olması, binanın oturulan bölümleriyle ilgili olmayıp çevre düzenlemesi gibi eksikliklerden kaynaklanması halinde geçici abonelik yapılacağı kabul edilmiştir. Davacı, kendisinin elektrik, telefon ve doğalgaz abonesi olduğunu, binada bulunan başka dairelerin açılan davalar sonucu su aboneliklerinin açıldığını belirtmiş, doğalgaz faturası ibraz etmiştir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmamıştır. Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. Öyle olunca mahkemece, anılan yasa ve yönetmelik hükümleri de dikkate alınarak davacının iddiaları üzerinde durulması, davacının elektrik, telefon ve doğalgaz abonesi olup olmadığı ve binada bulunan diğer dairelerle ilgili açılan davaların sonuçlanıp sonuçlanmadığının araştırılması ve sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir... ), Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: 168 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacı asilin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 3194/Geçici Madde 11 İMAR KANUNU – (Ek : 9/7/2008-5784/25 md.) Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihe kadar yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olup, kullanma izni verilmeyen ve alınmayan yapılara; yol, elektrik, su, telefon, kanalizasyon, doğal gaz gibi alt yapı hizmetlerinden birinin veya birkaçının götürüldüğünün belgelenmesi halinde, ilgili yönetmelikler doğrultusunda fenni gereklerin yerine getirilmiş olması ve bu maddenin yayımı tarihinden itibaren başvurulması üzerine, kullanma izni alınıncaya kadar ilgili mevzuatta tanımlanan ait olduğu abone grubu dikkate alınarak geçici olarak su ve/ veya elektrik bağlanabilir. Bu kapsamda, ilgili belediyeden dağıtım şirketlerine elektriğin kesilmesi talebinin söz konusu olması halinde aboneliği iptal edileceğinden, su ve/veya elektrik bağlanması herhangi bir kazanılmış hak teşkil etmez. Ancak, yapı (inşaat) ruhsatı alınmış ve buna göre yapılmış olma şartı 12/10/2004 tarihinden önce yapılmış olan yapılarla ilgili olarak uygulanmaz. Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan abonelikler de ait olduğu gruba dönüştürülür. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 169 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 28.1.2015 Esas: 2013/13-1697 Karar: 2015/790 u İSTİRDAT u HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI İlgili Kanun/Madde: 2709 /m.36 6100/m.27, 297-1-c, 320 DAVA : Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya ( 1. ) Tüketici Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 31.10.2012 gün ve 2012/291 Esas, 2012/480 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 19.03.2013 gün ve 2013/5345 Esas, 2013/6980 Karar sayılı ilamı ile; ( ... Davacı, davalı bankadan konut kredisi kullandığını, kendisinden farklı isimler altında haksız yere ücret alındığını belirterek, 2.666,34 TL bedelin kesinti tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, HMK’nın 320.maddesi uyarınca dosya üzerinden karar verilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; bu karar davalı tarafından temyiz edilmiştir. 1- )Savunma hakkı Anayasanın 36.maddesinde güvence altına alındığı gibi, karar tarihinde yürürlükte bulunan HMK’nun 27.maddesi hükmüne göre de, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip 170 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 olup, başka bir anlatımla, davalıya savunma hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. HMK’nın 320/1.maddesinde “mahkeme mümkün olan hallerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar vereceği” belirtilmişse de bunun ancak ön inceleme aşamasında ve “mümkün olan hallerde” olduğu belirtilmek suretiyle yasanın uygulama alanı dar bir çerçeve ile belirlenmiştir. HMK’nın 27.maddesinde belirtildiği üzere davanın taraflarının, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakları mevcut olup, bu hak çerçevesinde tarafların açıklama ve ispat hakkını kullanabilmeleri gerekmektedir. Hukuki dinlenilme hakkının usul hukukundaki bir diğer yansıması ise, HMK madde 297/ 1-c bendinde yer almış olup buna göre, mahkemelerin gerekçeli kararlarında, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi ile sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin belirtilmesi gerektiği vurgulanmaktadır. Hal böyle olunca, tarafların hukuki dinlenilme hakkı bağlamında ilk derece mahkemesince duruşma yapılması kural olup, mahkemece tarafların iddia ve savunmalarının toplanarak duruşma açılması ve tarafların açıklamaları dinlenildikten sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken dosya üzerinde karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirir. 2- )Bozma nedenine göre, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 171 SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 28.01.2015 gününde oyçokluğu ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2709 /m.36 TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASI Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma hakkına sahiptir. Hiçbir mahkeme, görev ve yetkisi içindeki davaya bakmaktan kaçınamaz. 6100/m.27 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. (2) Bu hak; a) Yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, b) Açıklama ve ispat hakkını, c) Mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini, içerir. 172 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 6100/m.297-1-c HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar: c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri. 6100/m.320 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Mahkeme, mümkün olan hâllerde tarafları duruşmaya davet etmeden dosya üzerinden karar verir. (2) Daha önce karar verilemeyen hâllerde mahkeme, ilk duruşmada dava şartları ve ilk itirazlarla hak düşürücü süre ve zamanaşımı hakkında tarafları dinler; daha sonra tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları tek tek tespit eder. Uyuşmazlık konularının tespitinden sonra hâkim, tarafları sulhe teşvik eder. Tarafların sulh olup olmadıkları, sulh olmadıkları takdirde anlaşamadıkları hususların nelerden ibaret olduğu tutanağa yazılır; tutanağın altı hazır bulunan taraflarca imzalanır. Tahkikat bu tutanak esas alınmak suretiyle yürütülür. (3) Mahkeme, tarafların dinlenmesi, delillerin incelenmesi ve tahkikat işlemlerinin yapılmasını yukarıdaki fıkrada belirtilen duruşma hariç, iki duruşmada tamamlar. Duruşmalar arasındaki süre bir aydan daha uzun olamaz. İşin niteliği gereği bilirkişi incelemesinin uzaması, istinabe yoluyla tahkikat işlemlerinin yürütülmesi gibi zorunlu hâllerde, hâkim gerekçesini belirterek bir aydan sonrası için de duruşma günü belirleyebilir ve ikiden fazla duruşma yapabilir. (4) Basit yargılama usulüne tabi davalarda, işlemden kaldırılmasına karar verilmiş olan dosya, yenilenmesinden sonra takipsiz bırakılırsa, dava açılmamış sayılır. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 173 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 26.11.2014 Esas: 2013/16-1174 Karar: 2014/963 u GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇU u HACİZ İHBARNAMESİ u BOZMAYA UYAN MAHKEMENİN VERDİĞİ KARAR NE SURETTE OLURSA OLSUN YENİ BİR KARAR OLUP DİRENME HÜKMÜ OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİ ÖZET : Talep, haciz ihbarnamesine itirazda yanlış beyan nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nu 89. madde uyarınca cezalandırılma ve tazminat istemlerine ilişkindir. İcra Ceza Mahkemesince sanıkların beraatine, tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Özel Dairece; “Şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, tazminat istemine yönelik olarak hükmün bozulmasına kara verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Bozmaya uymuş olan mahkemenin, varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, yeni bir hükmü bulunmaktadır. Uyma kararının varlığı nedeniyle bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetimi, temyize konu kararın incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, bozma kararına uyulan Yargıtay Özel Hukuk Dairesine aittir. 174 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir. İlgili Kanun/Madde: 2004/m.89, 338, 345 DAVA : Taraflar arasındaki “İİK’nun 89. maddesine muhalefetten kaynaklanan tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 7. İcra Ceza Mahkemesi’nce sanıkların beraatine, tazminat talebinin reddine dair verilen 09.04.2009 gün ve 2006/3122 E., 2009/159 K. sayılı kararın incelenmesi müşteki-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’nin 22.11.2010 gün ve 2010/3560 E., 2010/6744 K. sayılı ilamı ile; ( ... Gerçeğe aykırı beyanda bulunma suçuna yönelik kurulan hükmün temyiz incelemesi sonunda; Şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkililerinin isminin belirtilmediği, tüzel kişiliğin şikayeti halinde şikayet dilekçesinde gösterilmeyen kişilerin araştırılmasına ve cezalandırılmasına yasal imkan bulunmaması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yasaya aykırı olduğundan hükmün CMUK’nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasından “... Diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine” kısmının çıkarılarak, aynı Yasanın 322.maddesi uyarınca, “şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345.maddesi gereğince davanın reddine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek ONANMASINA, Tazminat istemine yönelik hükmün temyiz incelemesi sonunda ise; Müşteki vekili şikayet dilekçesinde tazminat talebinde de bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi BOZULMASINA… ), SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 175 Gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Talep, haciz ihbarnamesine itirazda yanlış beyan nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nu 89. madde uyarınca cezalandırılma ve tazminat istemlerine ilişkindir. Talepte bulunan alacaklı vekili, davalı sanıkların haciz ihbarnamesine karşı; borçlu şirkete taahhüt ettikleri sermayeyi bildirmeyerek gerçeğe aykırı beyanda bulundukları gerekçesiyle, İİK’nun 89/4 maddesi uyarınca cezalandırılmalarını ve ayrı ayrı takip alacağından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmelerine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, İİK 338. maddesinde belirtilen suçun oluşabilmesi için, mal beyanı dilekçesinin borçlu tarafından verilmesi gerektiği, mal beyanı dilekçelerinin vekil tarafından verilmiş olması nedeniyle borçlunun sorumlu tutulamayacağı gerekçesiyle, borçlu F... Tekstil Ltd. Şti. yetkilisi hakkındaki davanın tefrikine, diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine, beraat eden sanıklarla ilgili olarak tazminat hususundaki talebin reddine karar verilmiştir. Özel Dairece, şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkililerinin isminin belirtilmediği, tüzel kişiliğin şikayeti halinde şikayet dilekçesinde gösterilmeyen kişilerin araştırılmasına ve cezalandırılmasına yasal imkan bulunmaması nedeniyle İİK’nun 345. maddesi gereğince davanın reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, hüküm fıkrasından “...Diğer sanıkların tümünün ayrı ayrı beraatlerine” kısmının çıkarılarak, aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca, “şikayet dilekçesinde borçlu tüzel kişiliği temsil eden şirket yetkilisinin ismen belirtilmemiş olması nedeniyle İİK’nun 345. maddesi gereğince davanın reddine” ifadesi yazılmak suretiyle hükmün düzeltilerek onanmasına, tazminat istemine 176 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 yönelik hükmün temyiz incelemesi sonunda ise; müşteki vekili şikayet dilekçesinde tazminat talebinde de bulunduğu halde bu konuda olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi isabetsiz olduğundan temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmekle hükmün istem gibi bozulmasına, karar verilmiştir. Mahkemece 30.06.2011 tarihli oturumda açıkça Özel Daire bozma ilamına uyulmasına karar verilmiş, yapılan yargılama sonunda mahkemece “sanıkların beraatlerine yönelik hükmün düzeltilerek onanmasına karar verildiğinden, bu konuda yeniden karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, tazminat yönünden; tazminat talebi konusunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği gerekçesi ile karar bozulmuş ise de, kararda beraat eden sanıklar yönünden, tazminat talebinin reddine karar verildiği ve bozma ilamında tazminatın reddine yönelik verilen hükme ilişkin bozmaya yer verilmediğinden, yeniden tazminat şartlarını değerlendirme imkanı bulunmadığı” gerekçesiyle tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Müşteki-alacaklı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire 07.05.2013 tarihli kararında, “Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilerek yargılamaya devam edilmiş ve yargılama sonunda “karar, tazminat talebine ilişkin olumlu-olumsuz bir karar verilmemesi yönünden bozulmuş ise de, kararda beraat eden sanıklarla ilgili olarak tazminat hususundaki talebin reddine karar verildiğinden, tazminat talebinin reddine” karar verilmiş olması karşısında bu durumun eylemli direnme kararı olarak değerlendirilmesinin gerekmesi...” gerekçesiyle temyiz incelemesi yapılmak üzere dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiştir. Bilindiği üzere, ( 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan ) 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429/2. maddesinde bozma sonrası mahkemece yapılacak işlemler açıklanmıştır. Buna göre mahkeme, temyiz edenden 434. madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 177 davet edip, dinledikten sonra Yargıtay’ın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verecektir. Mahkemece tarafların beyanlarının alınıp bozmaya uyulmasına da karar verildikten sonra yapılacak iş; bozma gereklerinin yerine getirilmesi olmalıdır. Zira, mahkemece bozmaya uyulması yönünde oluşturulan karar, bozma lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hakkın gerçekleşmesine neden olur. HUMK’de usule ait kazanılmış hak konusunda bir açıklık olmamakla birlikte bozma kararına uyulmasıyla bu türden bir hakkın doğduğu 9.5.1960 gün ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararıyla kabul edilmiş ve hukukun temellerinden biri durumuna gelmiştir. 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da belirtildiği üzere, bu ilke kamu düzeni ile ilgili olup, Yargıtay’ca kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Somut olayda, mahkemece açıkça bozma ilamına uyulmuş ve uyma hususu gerekçeli kararda da vurgulanmıştır. Bozmaya uymuş olan mahkeme, ister bozma gereklerini yerine getirmiş ve isterse bunun tam tarsine bir tutum belirlemiş olsun uyduğu bozmadan sonra vereceği her türlü karar, yeni bir hüküm niteliği taşır, bu kapsamda eski hükmün aynen kurulmuş olması uyma kararının varlığını ortadan kaldıran bir neden olarak kabul edilemez. Bu durumda ortada varlığından söz edilebilecek bir direnme kararı mevcut olmayıp, yeni bir hükmün bulunduğunun kabulü gerekir ve uyma kararının varlığı nedeniyle bozma gereklerinin yerine getirilip getirilmediğinin denetimi, temyize konu kararın incelenmesi görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, bozma kararına uyulan Yargıtay 16. Hukuk Dairesi’ne aittir. Bu nedenle dosya, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmelidir. SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 16. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 26.11.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. 178 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 2004/m.89 İCRA VE İFLAS KANUNU (Değişik: 18/2/1965 – 538/49 md.) Hamiline ait olmıyan veya cirosu kabil bir senetle müstenit bulunmıyan alacak veya sair bir talep hakkı veya borçlunun üçüncü şahıs elindeki taşınır bir malı haczedilirse icra memuru; borçlu olan hakiki veya hükmi şahsa bundan böyle borcunu ancak icra dairesine ödiyebileceğini ve takip borçlusuna yapılan ödemenin muteber olmadığını veya malı elinde bulunduran üçüncü şahsa bundan böyle taşınır malı ancak icra dairesine teslim edebileceğini, malı takip borçlusuna vermemesini, aksi takdirde malın bedelini icra dairesine ödemek zorunda kalacağını bildirir (Haciz ihbarnamesi).Bu haciz ihbarnamesinde, ayrıca 2, 3 ve 4 üncü fıkra hükümleri de üçüncü şahsa bildirilir. Üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haciz ihbarnamesinin tebliğinden önce borç ödenmiş veya mal istihlak edilmiş veya kusuru olmaksızın telef olmuş veya malın borçluya ait olmadığı veya malın kendisine rehnedilmiş olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir iddiada ise, keyfiyeti, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde icra dairesine yazılı veya sözlü olarak bildirmeye mecburdur. (Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/22 md.) Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde itiraz etmezse, mal yedinde veya borç zimmetinde sayılır ve kendisine gönderilen haciz ihbarnamesine süresinde itiraz etmediği, bu nedenle de malın yedinde veya borcun zimmetinde sayıldığı ikinci bir ihbarname ile bildirilir. Bu ikinci ihbarnamede ayrıca, üçüncü şahsın ihbarnamenin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün içinde ikinci fıkrada belirtilen sebeplerle itirazda bulunması, itirazda bulunmadığı takdirde zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmesi istenir. İkinci ihbarnameye süresi içinde itiraz etmeyen ve zimmetinde sayılan borcu icra dairesine ödemeyen veya yedinde sayılan malı icra dairesine teslim etmeyen üçüncü şahsa onbeş gün içinde parayı icra dairesine ödemesi veya yedinde sayılan malı teslim etmesi yahut bu süre içinde menfi tespit davası açması, aksi takdirde zimmetinde sayılan borcu ödemeye veya yedinde sayılan malı teslime zorlanacağı bildirilir. Bu bildirimi alan üçüncü SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 179 şahıs, icra takibinin yapıldığı veya yerleşim yerinin bulunduğu yer mahkemesinde süresi içinde menfi tespit davası açtığına dair belgeyi bildirimin yapıldığı tarihten itibaren yirmi gün içinde ilgili icra dairesine teslim ettiği takdirde, hakkında yürütülen cebri icra işlemleri menfi tespit davası sonunda verilen kararın kesinleşmesine kadar durur. Bu süre içinde 106 ncı maddede belirtilen süreler işlemez. Bu davada üçüncü şahıs, takip borçlusuna borçlu olmadığını veya malın takip borçlusuna ait olmadığını ispat etmeye mecburdur. Üçüncü şahıs açtığı bu davayı kaybederse, mahkemece, dava konusu şeyin yüzde kırkından aşağı olmamak üzere bir tazminata mahkûm edilir. Bu fıkraya göre açılacak menfi tespit davaları maktu harca tabidir. Üçüncü şahıs, haciz ihbarnamesine müddeti içinde itiraz ederse, alacaklı, üçüncü şahsın verdiği cevabın aksini tetkik merciinde ispat ederek üçüncü şahsın 338 inci maddenin 1 inci fıkrası hükmüne göre cezalandırılmasını ve ayrıca tazminata mahküm edilmesini isteyebilir. Tetkik mercii, tazminat hakkındaki davayı genel hükümlere göre halleder. Üçüncü şahıs, kusuru olmaksızın bir mani sebebiyle müddeti içinde haciz ihbarnamesine itiraz etmediği takdirde 65 inci madde hükmü uygulanır. (Değişik son cümle: 17/7/2003-4949/22 md.) Her hâlde üçüncü şahıs, borçlu ile kötü niyetli alacaklıya karşı dava açarak ödemek zorunda kaldığı paranın veya teslim ettiği malın iadesini isteyebilir. Malın teslimi mümkün olmazsa, alacaklı tetkik merciine müracaatla değerini üçüncü şahsa ödetmek hakkını haizdir. Haciz ihbarnamesi, bir hükmi şahsın veya müessesenin merkez ve şubelerinden hangisine tebliğ edilmiş ise, beyanda bulunma mükellefiyeti yalnız ihbarnameyi tebellüğ eden merkez veya şubeye aittir. Üçüncü şahsın beyanı hiçbir harc ve resme tabi değildir. 2004/m.338 İCRA VE İFLAS KANUNU (Değişik: 31/5/2005 – 5358/9 md.) Bu Kanuna göre istenen beyanı, hakikate aykırı surette yapan kimse, alacaklının şikâyeti üzerine, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. 180 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hakkında aciz vesikası alınmış borçlu, asgari ücretin üstünde bir geçim sürdürdüğü, aciz vesikası hamili alacaklının alacağının aciz vesikasına bağlanmasından en geç beş sene içinde müracaatı üzerine sabit olursa, asgari ücretin üstünde kalan gelirlerinden icra tetkik merciinin dörtte birden az olmamak üzere tespit edeceği kısmını merci kararının kesinleşmesinden itibaren en geç bir ay içinde ve aciz vesikasındaki borcun ödenmesine kadar her ay icra dairesine yatırmaya mecburdur. Bu mükellefiyeti yerine getirmeyen borçlu hakkında bir yıla kadar tazyik hapsine karar verilir. Hapsin tatbikine başlandıktan sonra borçlu borcun tamamını veya o tarihe kadar icra veznesine yatırmak zorunda olduğu meblağı öderse tahliye edilir; ödemelerini tekrar keserse, hakkında tazyik hapsine yeniden karar verilir. Ancak, bir borçtan dolayı tazyik hapsinin süresi bir yılı geçemez. (1) Bu madde başlığı “Mal beyanı için gelmiyenlerin ve beyanda bulunmıyanların ve istenen malı teslim etmiyenlerin cezası:” iken, 31/5/2005 tarihli ve 5358 sayılı Kanunun 7 nci maddesiyle metne işlendiği şekilde değiştirilmiştir. Borçlunun nafaka borçluları dahil üçüncü şahıstan yardım görmesi, asgari ücretin üstünde eline geçen para ve menfaatlerin icra mahkemesi kararı ile belirlenecek kısmını, icra veznesine yatırmak mükellefiyetini ortadan kaldırmaz. İkinci fıkradaki hükmün tatbikini birden fazla aciz vesikası hamili alacaklı talep etmiş ise, bunlar talep tarihi sırasıyla öncelik hakkını haizdir. 2004/m.345 İCRA VE İFLAS KANUNU Bu kanunda yazılı suçlar, hükmi bir şahsın idare veya muamelelerini ifa sırasında işlenmiş ise ceza o hükmi şahsın müdürlerinden, mümessil ve vekillerinden, tasfiye memurlarından, idare meclisi reis ve azasından veya murakıp ve müfettişlerinden fiili yapmış olan hakkında hükmolunur, SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 181 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 26.2.2014 Esas: 2013/17-2405 Karar: 2014/191 u GÖREVSİZLİK KARARLARI ÜZERİNE MERCİ TAYİNİ u YARGITAYCA VERİLEN MERCİ TAYİNİ KARARININ ONDAN SONRA DAVAYA ABAKACAK MAHKEMEYİ BAĞLAYACAĞI VE BU KONUDA YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARI VEREMEYECEĞİ İlgili Kanun/Madde: 6100/m.23-2 DAVA : Taraflar arasındaki “nüfus ( Ad ve Soyadı Düzeltilmesi İstemli )” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Sakarya 2.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın görevsizliğine dair verilen 13.03.2013 gün ve 2013/278 E- 2013/230 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 01.07.2013 gün ve 2013/9753 E.-2013/10333 K. sayılı ilamıyla yargı yerinin belirlenmesi, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, nüfus ( ad ve soyadı düzeltilmesi ) istemine ilişkindir. Asliye Hukuk Mahkemesine açılan davada anılan mahkemece görevsizlik kararı verilmiş, temyiz edilmeden kesinleşmiştir. 182 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Dosyanın gönderildiği Sakarya 2.Sulh Hukuk Mahkemesince de görevsizlik kararı verilmesi ve bu kararın da temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine; Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 01.07.2013 gün ve 2013/9753 E.-2013/10333 K.sayılı merci tayini kararı ile görevli Mahkemenin Sulh Hukuk Mahkemesi olduğu belirlemiştir. Sakarya 2. Sulh Hukuk Mahkemesi 19.04.2002 tarihinde önceki kararda direnmiş, direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay’ca verilen merci tayini kararlarının davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlayacağı 6100 sayılı HMK.nın 23/2.maddesi hükmü gereğidir. Bağlayıcı nitelikte bulunan bu tür Yargıtay kararlarına karşı yerel mahkemece direnme kararı verilmesi mümkün değildir. Bu husus gözetilmeksizin önceki kararda direnilmesi doğru değildir. O halde usul ve yasaya uygun olmadan direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen gerekçelerle 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacıların temyiz isteminin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.23-2 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (2) Bölge adliye mahkemesince veya Yargıtayca verilen yargı yeri belirlenmesi ile kanun yolu incelemesi sonucunda kesinleşen göreve veya yetkiye ilişkin kararlar, davaya ondan sonra bakacak mahkemeyi bağlar. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 183 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 22.1.2014 Esas: 2013/19-556 Karar: 2014/40 u MENFİ TESPİT u KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLMAYAN DAVADA, HER İKİ TARAFIN BOZMAYI KABUL YÖNÜNDEKİ İRADE AÇIKLAMALARINI NAZARA ALMADAN MAHKEMENİN DİRENME KARARI VEREMEYECEĞİ ÖZET : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde TTK’nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükmü uygulanır. Bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükü davacı keşidecidedir. Mahkemece, bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken davalının TTK’nun 644. maddesi ile tanınan hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Mahkemenin kamu düzenine ilişkin olmayan davada, her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklamalarını nazara almadan, direnme kararı vermesi olanaklı değildir. Mahkemece tarafların beyanları ve bu beyanların doğurduğu hukuki sonuç da gözetilerek, bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. İlgili Kanun/Madde: 1086/m.292 6100/m.200 6762/m.644 184 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 DAVA : Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 13.09.2011 gün ve 39/268 esas, karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 16.04.2012 gün ve 2011/15715 esas, 2012/6489 karar sayılı ilamı ile; ( ... Davacı vekili, müvekkilinin, oğlu için ev satın aldığını ve karşılığında baba-oğul müteahhit olan dava dışı E. ve A. B.’e 40.000 TL bedelli 1 adet bonoyu imzalayıp verdiğini, işbu bono bedelini ödeyerek bu şahıslardan ibraname aldığını, ancak müteahhitlerin bononun bir başkasında olduğunu söyleyerek bonoyu kendisine iade etmediklerini, daha sonra davalı tarafından bu bonoya dayalı olarak müvekkili hakkında takip başlatıldığını, söz konusu bononun zamanaşımına uğradığı gibi müvekkilinin icraya konu edilen bono bedelini ödemiş olması nedeniyle davalı alacaklıya karşı da sorumluluğunun bulunmadığını belirterek takibe konu bono nedeniyle davalıya karşı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, ödeme iddiasının HMK’nun 292.maddesi gereğince senetle ispat edilmesi gerektiğini ve yine TTK’nun 690. maddesine yollaması ile 599. maddesi gereğince borçlu davacının şahsi def ilerinin iyi niyetli hamil olan müvekkiline karşı ileri sürülemeyeceğini beyanla davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, davacının söz konusu senet bedelini kendi lehtar ve cirantalarına ödemiş bulunması ve ödemeye ilişkin işbu şahsi def’inin zamanaşımı nedeniyle kambiyo vasfını yitirmiş olan senedi elinde bulunduran davalıya yönelik olarak da ileri sürme imkanının olması ve buna görede davacının senet bedelini ödediğini ispat etmesi karşısında, senedin bedelsiz kaldığının anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Takip konusu bono 1.1.2006 vadeli olup R... G... Ltd. Şti. tarafından 3.2.2009 tarihinde takibe konulmuştur. Bonoyu düzenleyen davacı bononun bedelinin lehtara ödenerek ibraname alındığını, bononun zamanaşı- SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 185 mına uğradığını ileri sürerek menfi tespit davası açmıştır. Zamanaşımına uğramış bonodan dolayı kambiyo senetlerine ilişkin haklar yitirilmiş olur. Davacı keşideci ile davalı arasında temel ilişki bulunmamaktadır. Zamanaşımına uğrayan kambiyo senetlerinde TTK’nun 644. maddesinde düzenlenen sebepsiz iktisap hükmü uygulanır. Bu durumda sebepsiz zenginleşmediğini ispat yükü davacı keşidecidedir. Mahkemece, bu yönler gözetilerek bir karar verilmesi gerekirken davalının TTK’nun 644. maddesi ile tanınan hakkı ortadan kaldıracak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, menfi tespit istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme kararını, davalı vekili temyize getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmelerde işin esasına geçilmeden önce, Özel Daire bozma ilamına karşı davalı vekilinin uyulmasını talep etmesi, davacı vekilinin de bozma ilamının tebliği üzerine yazılı beyanında Yargıtay bozma ilamına uyulmasını talep etmesi, ancak duruşmadaki beyanında direnilmesini talep etmiş olması karşısında Yerel Mahkemece direnme hükmü kurulmasının mümkün olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmıştır. Bilindiği üzere, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi hükmüne göre; Hâkim, Yargıtay’ın bozma kararı üzerine tarafları duruşmaya çağırıp dinledikten sonra bozma ilamına uyulup uyulmayacağına karar verir. Görülüyor ki hâkim kural olarak, Yargıtay’ın bozma kararına uyup 186 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 uymamak konusunda tarafların düşünce ve istekleri ile bağlı olmayıp, bu yönden serbest davranmak; uyma ya da direnme kararı vermek yetkisine sahiptir. Diğer taraftan, çekişmeli yargıda bozma kararına karşı diyecekleri sorulan tarafların bozma kararına uyulmasını istemeleri, bozma nedenleri bakımından bozma kararına uyulmasını isteyen tarafı bağlayabilecek ve davayı karşı taraf yararına sona erdirebilecek bir nitelik taşıyorsa, böyle bir durumda, artık hâkimin direnme kararı vermesi olanağı bulunduğundan da söz edilemez. Eş söyleyişle, bozma nedenlerinin kamu düzenine ilişkin ve dolayısı ile hâkimin kendiliğinden ( re’sen ) göz önünde bulundurulması gereken sebeplerden olmaması halinde taraflar veya vekilleri, bozma kararına uyulmasını istemişlerse, artık mahkeme önceki kararda direnemez. Zira, bozmaya uyulması talep edilmekle artık bozma lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğmuş olur. 1086 sayılı HUMK’nda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamakta ise de bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla, Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü kanılmış hak, anlam itibariyle; bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir ( Hukuk Genel Kurulu’nun 18.10.1989 gün 541-534, 21.2.1990 gün 10-117; 7.10.1990 gün 439-562; 19.2.1992 gün 635-82; 23.2.1994 gün 936-94; 03.03.2010 gün ve 2010/12-81-118; 27.09.2006 gün ve 2006/19635 E. 2006/573 K; 15.10.2008 gün ve 2008/19-624 E. 2008/632 K ile 17.02.2010 gün ve 2010/9-71 E. 2010/87 K. , 06.06.2012 gün ve 2012/18105 E., 2012/336 ) Somut olay incelendiğinde; kamu düzenine ilişkin olmayan ve dolayısı ile hakimin kendiliğinden ( re’sen ) göz önünde bulundurması gerekmeyen çekişmeli yargı işine ilişkin temyize konu davada, mahkeme kararının Özel Daire’ce bozulmasını takiben tarafların beyanları alınmıştır. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 187 Davacı vekili bozma ilamının kendisine tebliği üzerine yazılı beyanında bozma ilamına uyulmasını talep etmiş, duruşmadaki beyanında da bozma ilamına direnilmesini talep etmiş, davalı vekili ise bozmaya uyulmasını istemiştir. Bu durumda davacı vekili bozma ilamına uyulmasını talep ettikten sonra bu beyanından dönerek direnilmesini talep etmesi mümkün değildir. O halde, mahkemenin kamu düzenine ilişkin olmayan eldeki davada, her iki tarafın bozmayı kabul yönündeki bu irade açıklamalarını nazara almadan, direnme kararı vermesi olanaklı değildir. Hal böyle olunca; mahkemece tarafların beyanları ve bu beyanların doğurduğu hukuki sonuç da gözetilerek, bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesinin atfı dikkate alınarak HUMK. nun 429. maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcın yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı HUMK’nun 440/I. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.01.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6762/m.644 TÜRK TİCARET KANUNU (Mülga) Keşideci ve poliçeyi kabul etmiş olan muhatap, (Müruruzaman sebebiyle veya senede dayanan hakların muhafazası için kanun hükmünce yapılması gerekli muamelelerin ihmal edilmiş bulunması dolayısiyle poliçeden doğan borçları düşmüş olsa bile) hamilin zararına ve sebepsiz olarak iktisabetmiş oldukları meblağ nispetinde ona karşı borçlu kalırlar. 188 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Sebepsiz mal edinmeye dayanan dava, muhataba ikametgahlı bir poliçeyi ödeyecek olan kimseye ve keşideci poliçeyi başka bir şahıs veya ticarethane hesabına çekmiş olduğu takdirde o kimseye veya ticarethaneye karşı dahi açılabilir. Poliçeden doğan borcu düşmüş olan cirantaya karşı böyle bir dava açılamaz. 6100/m.200 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir. 1086/m.292 HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU (Mülga) Senetle ispatı lazımgelen hususlarda tahriri bir mukaddimei beyyine mevcut olursa şahit istimaı caizdir. Mukaddimei beyyine müddeabihin tamamen sübutuna kafi olmamakla beraber bunun vukuuna delalet eden ve aleyhine ibraz edilmiş olan taraf canibinden verilen evrak ve vesaiktir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 189 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 17.12.2014 Esas: 2013/19-1154 Karar: 2014/1041 u TEMLİKE DAYALI ALACAK İSTEMİ u EKSİK İNCELEME İLE HÜKÜM KURULAMAYACAĞI ÖZET : Dava, dava dışı temlik eden ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle mevcut olduğu ileri sürülen alacağın tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Dosyaya sunulan delillere göre dava dışı K. T. A.’ın davalıya çek verdiği ve karşılığında davalıdan mal ve nakit ödeme aldığı anlaşılmaktadır. Alacak borç ilişkisinin tespiti yönünden alınan bilirkişi raporu ve ekleri alacak miktarını belirlemeye ve kesin olarak tespite yeterli olmadığı gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmeyip yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; dava dışı temlik eden ile davalı şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin tespiti için yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. O halde, davalı şirketin dava dışı temlik eden K. T. A. ne miktarda borcu olduğu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesine işaret eden Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. 190 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 İlgili Kanun/Madde: 6098Sayılı TBK. 6102 Sayılı TTK. İlgili Hükümleri DAVA : Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 03.11.2011 gün ve 2009/198 Esas-2011/513 Karar sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin 09.07.2012 gün ve 2012/327 Esas-2012/11387 karar sayılı ilamı ile; ( ... Davacı vekili, müvekkilinin dava dışı K. T. A.’ın davalıdan olan alacağını 02.03.2009 tarihli temlikname ile devir aldığını ve temliğin davalıya ihbar olunduğunu, alacağın ödenmediğini ileri sürerek 300.000 TL alacağın tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, dava dışı K. T. A.’a borçları olmadığını beyan ederek davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davalının temlik ihtarına karşı mal verildiğini, davada ise hatır çeki aldığını bildirerek çelişki yarattığı, borçlu olmadığını kanıtlayamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Davacı, temliğe dayalı alacak isteminde bulunmaktadır. Öncelikle dava dışı K. T. A.’ın davalıdan alacaklı olduğunu davacı yan kanıtlayacaktır. Dosyaya sunulan delillere göre dava dışı K. T. A.’ın davalıya çek verdiği ve karşılığında davalıdan mal ve nakit ödeme aldığı anlaşılmaktadır. Ancak alacak borç ilişkisinin tespiti yönünden alınan bilirkişi raporu ve ekleri alacak miktarını belirlemeye ve kesin olarak tespite yeterli olmadığı gibi Yargıtay denetimine de elverişli değildir. Bu durumda davalı ve dava dışı K. T. A. arasındaki ticari ilişkiyi tüm boyutları ile çelişkileri gideren rapor alınıp temlik tarihi ile davalının dava SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 191 dışı K. T. A.’a ne miktar borcu olduğu saptandıktan sonra uygun sonuç çerçevesinde bir karar verilmek gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, dava dışı temlik eden ile davalı şirket arasındaki ticari ilişki nedeniyle mevcut olduğu ileri sürülen alacağın tahsili istemine ilişkindir Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur. Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dışı temlik eden ile davalı şirket arasındaki alacak-borç ilişkisinin tespiti için yeterli araştırmanın yapılıp yapılmadığı noktasında toplanmaktadır. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle, bilirkişi raporlarındaki tespitlerin incelenmesi gereklidir. Dosyada mevcut kök ve iki ayrı ek bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin ticari defterlerinin kapanış tasdikinin bulunmadığı, defterler usulüne uygun olarak tutulmadığından sahibi lehine delil olamayacağı, davalı tarafın ticari defterlerindeki kayıtlar uyarınca, davalı şirketin, dava dışı temlik eden K. T. A.’a borcunu mal verme, nakit ödeme, virman, bankadan ödeme vb. şekillerde ödeme yaptığının anlaşıldığı, dava dışı temlik edenin davalı şirkete verdiğini iddia ettiği çek tutarının 2.491.812,00 TL, davalının defterlerinde tahsil edildiği belirtilen çek tutarının 1.499.262,00 TL, banka kayıtlarına göre davalı tarafından tahsil edilen çek tutarının ise 192 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 1.647.750,00 TL olduğu, bu durumda, banka kayıtlarına göre davalı tarafından çekilen çek tutarından defterlerindeki ödeme kaydı düşüldüğünde farkın ( davalı borcunun ) 6.902,40 TL olduğu şeklinde görüş bildirilmiştir. Delil listesinde tarafların ticari defterlere ve banka kayıtlarına delil olarak dayandıklarını açıklamış olmaları nedeniyle, bilirkişi raporunda yer alan bu tespit, uyuşmazlığın çözümü için önem kazanmaktadır. Bozma ilamında da bahsi geçen bu husus; “davalının, dava dışı temlik edene borcunu mal verme, nakit ödeme, virman, bankadan ödeme vb. şekillerde yaptığının” bilirkişi tarafından açıklanmış olmasıdır. Her ne kadar yerel mahkemece, davalı tarafından alındığı kabul edilen çek bedellerinin ödenmediği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de, bilirkişi raporunda ödeme yapıldığına ilişkin ibareler yer almış ancak, bu ödemelerin ne zaman ve ne şekilde yapıldığına ilişkin gerekli araştırma yeterli düzeyde yapılmamış, bahsi geçen taraflar arasındaki ticari ilişki tereddüde yer vermeyecek şekilde ortaya konulmamıştır. Bu durumda, davalı şirket tarafından yapıldığı belirtilen ödemelerin taraflarca ileri sürülen deliler çerçevesinde ( banka kayıtları vb ) araştırılarak belirlenmesi suretiyle temlik tarihi itibariyle davalı şirketin, temlik eden kişiye ne miktarda borcu olduğunun denetime imkân verecek şekilde tespit edilmesinin gerektiğine Kurul çoğunluğunca karar verilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’ndaki görüşmeler esnasında bir kısım üyelerce; davalının davaya konu çeklerin hatır çeki olduğu ve bedellerinin geri ödendiği şeklinde savunma yaparak ispat yükünü kendi üzerine aldığı için finansman amacıyla alınan hatır çeki bedellerinin geri ödendiğini ispat etmesinin gerektiği, somut olayda ise davalının bu yönde bir delil ibraz etmediğinden yerel mahkeme kararının onanmasının gerektiği belirtilmiş ise de, Kurul çoğunluğunca bu görüş yukarıda açıklanan gerekçelerle kabul edilmemiştir. O halde, davalı şirketin dava dışı temlik eden K. T. A. ne miktarda borcu olduğu belirlenerek sonucuna göre bir karar verilmesine işaret eden ve Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 193 Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 17.12.2014 gününde yapılan ikinci görüşmede oyçokluğu ile karar verildi. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 28.3.2014 Esas: 2013/21-503 Karar: 2014/412 u İŞ KAZASI u MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT u MANEVİ TAZMİNATIN TAKDİRİNDE ZARAR GÖRENİN MÜTERAFİK KUSURUNUN VARLIĞININ DA NAZARA ALINBMASI GEREKTİĞİ ÖZET : Dava, iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Olay tarihi ile tarafların kusur durumu dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı çok fazla bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. 194 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının somut olayın gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. İş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik derecesinin % 7,2 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının % 25 oranında, davalıların ise % 75 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş kazası sonucunda davacının iş göremezlik derecesi, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğunun anlaşılmasına göre Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. İlgili Kanun/Madde: 818/m.47 6098/m.56 4721/m.4 DAVA : Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 18. İş Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 29.12.2010 gün 2008/538 E., 2010/965 K sayılı kararın incelenmesi davacı vekili ile davalılardan E. M. vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 18.06.2012 gün ve 2011/4219 E., 2012/11584 K. sayılı ilamı ile; ( ...1- )Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici nedenlere ve temyiz nedenlerine göre davacının tüm, davalının E. M.’nün ise aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine, 2- )Dava, 6.5.2006 tarihinde geçirdiği iş kazasında yaralanan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, maddi tazminat davasının kabulüne manevi tazminat davasının ise kısmen kabulüne karar verilmiştir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 195 Dosya içerisindeki bilgi ve kayıtlardan; meydana gelen zararlandırıcı olayın SGK Başkanlığınca iş kazası olarak kabul edildi,uğranılan iş kazası neticesinde sigortalının %7,2 oranında sürekli işgöremezliğe uğradığı, kazanın oluşumunda %75 oranında davalıların %25 oranında ise davacı sigortalının kusurunun bulunduğu anlaşılmıştır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile sigortalı yakınlarına verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları,tarafların sosyal ve ekonomik durumları,paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu,olayın ağırlığı,davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, hükmedilecek tutarın manevi tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda olması gerektiği de söz götürmez ve yine 22.06.1966 gün 1966/7-7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de açıklandığı üzere zarar görenin müterafik kusurunun varlığı halinde bu durumun manevi tazminatın takdirinde göz önünde bulundurulması gerekir. Buna göre olay tarihi ile tarafların kusur durumu dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarı çok fazladır. Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. 196 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır... ), Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin davalılardan E. M.’ne bağlı işyerinde çalışmakta iken 06/05/2006 tarihinde uğradığı iş kazası sonucunda sürekli iş göremez duruma düşerek genç yaşta sakat kaldığını ileri sürerek 5.000.00 TL.maddi tazminatın olay günü olan 06/05/2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen, 180.000,00 TL manevi tazminatın ise davalılardan E. M.’nden olay günü olan 06.05.2006 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülerek tahsiline karar verilmesini istemiştir Davalı E. M. vekili cevap dilekçesinde özetle:davacının diğer davalı şirketler ortaklığına bağlı olarak Emet Bor İşletme müdürlüğünde hizmet sözleşmesi gereği taşeron işçi olarak çalıştığını, dava konusu olayın olduğu 06/05/2006 tarihinde davacının çalıştığı kısımda bulunan cevher taşımasını sağlayan bant konveyörün gerdirme aksamının gevşek olduğunu gördüğünü, bu aksaklığın kaynak ustalarınca giderilmesi gerektiği halde davacının müdahale ettiğini ve yaralandığını, olayın tamamen davacının kendi kusuru ve dikkatsizliği sonucu meydana geldiğini, kaza ile ilgili yapılan tahkikat neticesinde de Emet Cumhuriyet Başsavcılığının 2006/281 Hazırlık Nolu kararı ile Kovuşturmaya yer olmadığına kararının verildiğini, kaza konusu olayda müvekkillerinin herhangi bir sorumluluklarının bulunmadığını, sorumluluğun diğer davalı yüklenici firmalarda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... San. Tic. Ltd. Şti. cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın Emet İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle yetkisizlik SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 197 itirazında bulunduklarını, işyerinde kazalara karşı işçiler için her türlü tedbirin alındığını, olayın tamamen davacının kendi kusurlu davranışı nedeniyle meydana geldiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Davalı ... Ltd. Şti. ise cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın Emet İş Mahkemesinde görülmesi gerektiğinden bahisle yetkisizlik itirazında bulunduklarını, firmalarının tüm işçilere iş malzemelerinin nasıl kullanılacağının gösterildiğini, olayın oluşunda kusurun davacının kendisinde olduğunu, davaya konu iş kazası olan bandı durdurup işini görmesi gerekirken bant çalışırken iş yaptığı için olayın meydana geldiğini, bu nedenle kusurun davacıda olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile, 15.197,53TL.maddi, 40.000.00TL.manevi olmak üzere toplam 55.197,53TL tazminat alacağının olay tarihi olan 06.05.2006 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ( Davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. ile ... Oto. İşlt. İnş. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti.’nin taleple bağlı kalınarak sadece 5.000.00TL.’lik maddi tazminatla ilgili olmak kaydıyla ) davalı taraftan dayanışmalı olarak ( müştereken ve müteselsilen ) tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, manevi tazminat alacağı ile ilgili fazlaya ilişkin taleplerinin ise reddine, dair verilen karar, davacı ile davalılardan E. M. vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire’ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, önceki kararda takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden direnilmiştir. Direnme hükmünü, davalılar E. M. vekili ile ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekilleri temyize getirmiştir. 1- ) Davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin, temyiz itirazları yönünden; Hukuk Genel Kurulu’nun görevi, direnme kararlarının temyizen incelenmesidir. bozma ilamına konu ilk kararın davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti ye usulüne uygun tebliğ edilmemiştir. Bu nedenle davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz talebinin, bozma ilamı öncesi verilen ilk kararın 198 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 temyizi niteliğinde olmakla, temyiz itirazını inceleme görevi Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir. 2- ) Davalı E. M. vekilinin temyiz itirazlarına gelince; Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yerel mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının somut olayın gerçekleşme biçimine, hak ve nesafet kurallarına göre uygun olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir. Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. ( 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. ) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Yine BK 47 ( TBK 56 ). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri göz önünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 199 halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. Manevi tazminat, beden gücü kaybı nedeniyle bozulan ruh huzurunun, duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbetinde iadesini amaçladığından hâkim, M.K.nun 4. maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir. Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir ( Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları ). Somut olayın incelenmesinde, 06.05.2006 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacının iş göremezlik derecesinin % 7,2 olarak belirlendiği, olayın meydana gelmesinde davacının % 25 oranında, davalıların ise % 75 oranında kusurlu olduğu hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle iş kazası sonucunda davacının iş göremezlik derecesi, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok fazla olduğunun anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : I- )Yukarıda ( 1 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle; davalı ... Orman Ürünleri Gıda Tek. Mad. Tur. San. Tic. Ltd. Şti vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 21. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, II- )Yukarıda ( 2 ) nolu bentte gösterilen nedenlerle, davalı E. M. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma 200 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 818/m.47 BORÇLAR KANUNU (Mülga) Hakim, hususi halleri nazara alarak cismani zarara düçar olan kimseye yahut adam öldüğü takdirde ölünün ailesine manevi zarar namiyle adalete muvafık tazminat verilmesine karar verebilir. 6098/m.56 TÜRK BORÇLAR KANUNU Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir. Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir. 4721/m.4 TÜRK MEDENİ KANUNU Kanunun takdir yetkisi tanıdığı veya durumun gereklerini ya da haklı sebepleri göz önünde tutmayı emrettiği konularda hâkim, hukuka ve hakkaniyete göre karar verir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 201 YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 5.3.2014 Esas: 2013/22-1212 Karar: 2014/247 u HİZMET TESPİTİ u İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ u EKSİK İNCELEME İLE HÜKÜM KURULAMAYACAĞI ÖZET : Dava, hizmet tespiti ve işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Uzman bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli raporla belirlenmeli ve deliller yeniden değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Uyuşmazlık, işçilik alacaklarının ödenip ödenmediğinin tespiti yönünden mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporunun mahkeme kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi ciddi hesap hataları içerdiği ve 5747 sayılı Kanun Ek Madde 2’nin hesaplama sırasında dikkate alınmadığı, davalı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen ödeme belgelerinden hangilerinin hangi alacaklar ile ilişkilendirildiğinin, denetime elverişli şekilde belirtilmediği anlaşılmaktadır. 202 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı bulunup direnme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. İlgili Kanun/Madde: 5747/m.GEÇİCİ:2/4 DAVA : Taraflar arasındaki “hizmet tespiti ve işçilik alacakları” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce ( İş Mahkemesi Sıfatıyla ) davanın kısmen kabulüne dair verilen 25.06.2012 gün ve 2011/257 E., 2012/337 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 08.11.2012 gün ve 2012/22563 E., 2012/24595 K. sayılı ilamı ile; ( … Davacı vekili, müvekkilinin Hacıbeyli Belediyesinde işçi olarak işe başladığı, 29.03.2009 tarihinde adı geçen belediyenin köye dönüşmesi nedeniyle görev yapan tüm personelin İ... İ...’ne devredildiği, bu devir neticesinde müvekkilinin haklarının ödenmediğini, Hacıbeyli Belediyesinde çalıştığı süre yönünden T. 05.03.2014İ. S. farkı, genel tatil alacağı, bayram harçlığı, ikramiye ve ilave tediye alacağı, fazla mesai ücreti, yıllık izin ücreti, sosyal haklar alacağı, kıdem ve ihbar tazminatı, ücret alacağı ile İ... İ...’ndeki çalıştığı dönem için ücret farkı alacağının en yüksek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili; davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, devir işleminin 5747 sayılı kanunun geçici 2/4. maddesi gereğince gerçekleştiğini, dava konusu alacakların tahakkuk ettirilerek davacıya ödendiğini, davacının hak ve alacağı olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, dava konusu istekler kısmen hüküm altına alınmıştır. tir. Hüküm süresinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiş- Dosya kapsamından davacının Hacıbeyli Belediyesinde işçi olarak çalışırken, 29.03.2009 tarihinde adı geçen belediyenin köye dönüşmesi SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 203 nedeniyle görev yapan tüm personelin davalı Adana İ... İ...’ne devredildiği, daha önce Belediye-İş Sendikasına üye olan davacının, davalı işveren nezdinde çalışırken 25.05.2009 tarihinde Yol-İş Sendikasına üye olduğu anlaşılmaktadır. Davalı devir işlemi uyarınca davacıya tüm alacaklarının ödendiğini savunmuş, davacı taraf ise alacaklarının ödenmediğini iddia etmiştir. Dosyaya bir kısım ödeme belgeleri ibraz edilmişse de, yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporu söz konusu işyeri kayıtları ve ödeme belgeleri yeterince ve gereğince incelenmeden tanzim olunmuştur. Bu sebeple işveren delil listesinde işyeri kayıtlarına ve bilirkişi incelemesine de dayandığına göre bilirkişi aracılığı ile işyeri kayıtları incelenerek davacının çalıştığı belediyenin kapatılması üzerine davalı işyerinde çalışmaya başladığı dönem ve sunulan ödeme belgeleri de dikkate alınarak söz konusu dönemde davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı, ayrıca davacının diğer taleplerinin de kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanarak konusunda uzman bilirkişi heyetinden alınacak denetime elverişli raporla belirlenmeli ve deliller yeniden değerlendirmeye tabi tutularak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir…”, Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir. Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının, işçi olarak çalıştığı belediyenin 29.03.2009 tarihinde köye dönüşmesi nedeniyle İ... İ...’ne devredildiklerini, belediyede çalıştıkları dönemde; TİS farkı, ücret alacağı, ikramiye ve ilave tediyeler, bayram ikramiyesi, fazla çalışma ücreti, ücretli izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücretleri ve sosyal haklarını tam olarak alamadıkları gibi, İ... İ...’nde; belediyede aldıkları ücretin çok altında bir ücretle çalıştırılmaları nedeniyle 30.03.2009 tarihinden itibaren eksik 204 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 ödenen ücret nedeniyle fark maaşlarının ödenmesi gerektiğini belirterek, toplu iş sözleşmesi farkı, genel tatil alacağı, bayram harçlığı, ikramiyeler, fazla mesai ücreti, yıllık izin alacağı, sosyal haklar, kıdem ve ihbar tazminatı, belediyede çalışma karşılığı ücret alacağı, İ... İ...’ndeki çalışmalar karşılığı ücret farkının tahsilini talep ve dava etmiştir. Davalı İ... İ... vekili cevap dilekçesinde özetle; 2009 seçimleri öncesinde köye dönüşen belediye personelinin 30.03.2009 tarihi itibariyle Adana İ... İ...’ne devredildiğini, Büyükşehir Belediyeleri Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair 5747 sayılı Kanun’un Geçici 2. maddesi uyarınca, kamu kurum ve kuruluşlarına olan borçların, ilgili belediyece idareye bildirildiğini, ancak bu kanunda personele olan borçların devriyle ilgili hüküm bulunmadığından idarelerinin sorumluluğu olmadığını ve davanın husumetten reddi gerektiğini, ayrıca davacılara, TİS ile diğer işçilere uygulanan ücret, ücret zammı ve diğer sosyal hakların ödendiğini, eksik ücret ödemesi bulunmadığını, davacının, fazla çalışma, dini ve resmi bayramlarda çalışması olmadığı gibi, ücretli izin alacağı, hafta tatili ve genel tatil ücretleri ve sosyal hak alacağı bulunmadığını, ödemelerin bordrolarda yer verilerek yapıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, bilirkişi raporu uyarınca ve maddi hatalar düzeltilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizleri üzerine Özel Daire tarafından yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş, mahkemece; “ödeme hususunun belirlenmesine ilişkin hususları ispat etmek külfeti ve bu amaçla buna ilişkin kayıt ve belgeleri sunma yükümlülüğü üzerinde olan davalı tarafça, dava dilekçesinin tebliği ve bilirkişi raporundan sonra itiraz mahiyetinde bozma ilamında belirtilen belgelerin dosyaya sunulduğu, bilirkişi tarafından bu belgeler incelenerek rapor tanzim edildiği ve mahkemece de rapor denetlenerek ve belgelerle karşılaştırılarak TİS hükümleri çerçevesinde değerlendirme yapılarak karar verildiği” gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne ilişkin kararda direnilmiştir. Direnme hükmü, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 205 Uyuşmazlık, işçilik alacaklarının ödenip ödenmediğinin tespiti yönünden mahkemece yapılan araştırmanın hüküm kurmaya yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. Somut uyuşmazlığın incelenmesinde, bilirkişi raporu esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de, bilirkişi raporunun mahkeme kararının gerekçesinde de belirtildiği gibi ciddi hesap hataları içerdiği ve 5747 sayılı Kanun Ek Madde 2’nin hesaplama sırasında dikkate alınmadığı, davalı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen ödeme belgelerinden hangilerinin hangi alacaklar ile ilişkilendirildiğinin, denetime elverişli şekilde belirtilmediği anlaşılmaktadır. Bu bakımdan mahkemece, dosyanın konusunda uzman bilirkişiye tevdii ile, davacının alacak kalemleri tek tek belirlenerek, ödeme iddiasını ispat yükünün davalı işverende bulunması nedeniyle, sadece davalı işveren tarafından dosyaya ibraz edilen ödeme belgeleri dikkate alınarak, davacının her bir alacak kalemi ayrı ayrı ödeme belgeleri ile ilişkilendirilmek suretiyle, davalının ödeme iddiasının kanıtlanıp kanıtlanmadığını gösterir ve denetime elverişli şekilde düzenlenmiş rapor alınarak, dosyada mevcut tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle varılacak sonuca göre karar verilmelidir. O halde, Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. SONUÇ : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen ilave nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8/3. fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 05.03.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. 206 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 5747/m.GEÇİCİ:2/4 BÜYÜKŞEHİR BELEDİYESİ SINIRLARI İÇERİSİNDE İLÇE KURULMASI VE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN (4) Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır. Devredilen personelden, 4/4/2007 tarihli ve 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi kapsamında bulunanlar, devredildikleri belediye veya il özel idarelerinde, 5620 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesine göre istihdam olunurlar. Devir sebebiyle personel giderlerinde meydana gelecek artışlarda, 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesinin sekizinci fıkrasındaki sınırlamalar dikkate alınmaz. Personel devri nedeniyle ilgili il özel idaresinin veya belediyenin norm kadrosunda yapılması gereken ilave ve değişiklikler, ilgili belediye veya il özel idaresinin talebi üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından altı ay içinde sonuçlandırılır. Bu belediyelerin malvarlıkları, hak, alacak ve borçları, mahalle olarak katıldıkları belediyeye veya ilgili il özel idaresine intikal eder. Ancak, köye dönüştürülen belediyelerin taşınmazları ile ihtiyaç duyulan araç ve gereçleri paylaşım, devir ve tasfiye komisyonunca ilgili köy tüzel kişiliğine bırakılır. Mahkemelerde süren davaları ile belediye olarak faaliyet gösterdiği döneme ve yapılan işlemlere ilişkin olarak açılacak davalarda muhatap, katıldığı belediye veya ilgili il özel idaresidir. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 3.12.2014 Esas: 2013/22-1441 Karar: 2014/1000 u MAHKEMECE, TARAFLARA TEFHİM EDİLEN KISA KARARDA HÜKMÜN TÜM UNSURLARI YER ALMAKLA BİRLİKTE KARARIN GEREKÇESİNİN TEFHİM EDİLMEMESİ HALİNDE TEMYİZ SÜRESİNİN GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAYACAĞI SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 207 ÖZET : İstek, iş akdinin feshi nedenine dayalı ücret alacağı ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Özel Dairece; Yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar verilmiştir. Mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulunca; Direnmeye ilişkin gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanamamıştır. Hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur. Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda ( hüküm özeti ) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Dosyanın, belirtilen eksiklik giderilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtaya gönderilmesi için, Yerel Mahkemeye geri çevrilmesine karar verilmiştir. İlgili Kanun/Madde: 6100/m.321-2 5521/m.8 DAVA : Taraflar arasındaki “ işçilik alacağı ve tazminat “ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 15. İş Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 24.01.2012 tarih 2008/340 E., 2012/21 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin 13.11.2012 gün ve 2012/4069 E., 2012/25204 K. sayılı ilamıyla bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 208 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : İstek, iş akdinin feshi nedenine dayalı ücret alacağı ile maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemenin, davanın kısmen kabulüne dair verdiği karar, Özel Daire’ce bozulmuş; yerel mahkeme önceki kararında direnmiştir. Hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir. Direnme kararı ve ekleri temyiz incelemesi için gönderilmiş ise de yapılan incelemede; direnmeye ilişkin gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanamamıştır. Hukuk Genel Kurulu’nda yapılan görüşmede işin esasının incelenmesine geçilmeden önce taraflara tefhim edilen kısa kararda ( hüküm özeti ) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresinin gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayıp başlamayacağı, burada varılacak sonuca göre, hüküm özeti tefhim edilen davacı vekiline gerekçeli kararın tebliğinin gerekip gerekmediği; dolayısıyla tebliğ işleminin yapılabilmesi için dosyanın geri çevrilmesi gerekip gerekmediği önsorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir. İlkin, konuyla ilgili kısa bir açıklama yapılmasında yarar vardır. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK’nın 321. maddesinin 2.fıkrasına göre; kararın tefhimi için hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanamadığı ve bu nedenle zorunlu olarak hüküm özetinin tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. Bu hüküm doğrultusunda, hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilmediği hallerde gerekçeli kararın taraflara tebliği zorunludur ( Anayasa Mahkemesi Başkanlığı’nın ( İkinci Bölüm ) 20.03.2014 gün ve 2012/1034 Başvuru sayılı kararı da aynı yöndedir ). SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 209 Mahkemece, taraflara tefhim edilen kısa kararda ( hüküm özeti ) hükmün tüm unsurları yer almakla birlikte kararın gerekçesinin tefhim edilememesi halinde temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlar. Ancak, hüküm tüm unsurları ve gerekçesi ile birlikte tefhim edilmiş ise artık hükmün HMK’nın 321/2 maddesine göre usulüne uygun ve eksiksiz bir biçimde tefhim edildiği kabul edilir ve temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren başlar. 5521 sayılı Kanun‘un 8.maddesinde yer alan ve temyiz süresinin başlangıcına esas alınan tefhim kavramının “hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal” olarak anlaşılması zorunludur. Tarafların, gerekçeli karar tebliğ edilmeden önce, temyiz süre tutum dilekçesi veya gerekçeli temyiz dilekçesi sunmak suretiyle kararı temyiz ettikleri hallerde, kararın gerekçesini dikkate alarak yeni temyiz gerekçelerine dayanması mümkün olduğundan, gerekçeli kararın taraflara tebliği gerekir. Davanın tümden kabul veya tümden reddedildiği hallerde, reddedilen bir talebi bulunmadığından davacının veya davacı yararına kurulan bir hüküm bulunmadığından davalının kararı temyizde ilke olarak hukuki yararı bulunmadığı kabul edilmekte ise de tarafların kararın gerekçesini temyiz etme hakları bulunduğundan gerekçeli karar taraflara tebliğ edilmelidir. Mahkemece oluşturulan direnmeye ilişkin gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ edildiğine dair dosyada herhangi bir bilgi veya belgeye rastlanamamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş; öncelikle direnmeye ilişkin gerekçeli kararın, davacı vekiline yöntemine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi; direnme kararının temyiz edilmemesi halinde bu şekliyle, temyizi halinde ise devamı işlemler de tamamlanarak ondan sonra dosyanın son kontrolünün yapılıp, eksiksiz olmak üzere temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmesi olmalıdır. 210 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Açıklanan nedenle; dosyanın, belirtilen eksiklik giderilerek temyiz incelemesi yapılmak üzere Yargıtay’a gönderilmesi için, Yerel Mahkemeye geri çevrilmesi gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, anılan eksiklik tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmek üzere dosyanın yerel mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 03.12.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. İLGİLİ MEVZUAT METİNLERİ 6100/m.321-2 HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU (1) Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. (2) Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir. 5521/m.8 İŞ MAHKEMELERİ KANUNU (Değişik: 2/3/2005-5308/1 md.) İş mahkemelerince verilen nihaî kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Şu kadar ki, para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararlar hariç, miktar veya değeri bin lirayı geçmeyen davalar hakkındaki nihaî kararlar kesindir. İstinaf yoluna başvurma süresi, karar yüze karşı verilmişse nihaî kararın taraflara tefhimi, yokluklarında verilmiş ise tebliği tarihinden itibaren sekiz gündür. Bölge adliye mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI 211 Kanun yoluna başvurulan kararlar, bölge adliye mahkemesi ve Yargıtayca iki ay içinde karara bağlanır. Yargıtayın kararlarına karşı karar düzeltme yoluna başvurulamaz. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU Tarih: 30.4.2014 Esas: 2013/23-1012 Karar: 2014/560 u KOOPERATİF GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ u MÜDAHALLİK TALEBİ İlgili Kanun/Madde: 6100 Sayılı HMK İlgili Hükümleri DAVA : Taraflar arasındaki “kooperatif genel kurul kararlarının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce asıl ve birleşen davanın kabulüne dair verilen 12.12.2011 gün ve 2008/639 E. 2011/568 K.sayılı kararın incelenmesi asıl ve birleşen dava davalı vekilince istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 30.05.2012 gün ve 2012/940 E.-2012/3798 K.sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: KARAR : Asıl ve birleşen dava, kooperatif genel kurul kararlarının iptali istemine ilişkindir. 212 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Mahkemenin, asıl ve birleşen davaların kabulüne dair verdiği karar, asıl ve birleşen dava davalı vekilinin temyizi üzerine Özel Daire’ce bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmiştir. Direnme hükmü, asıl ve birleşen dava davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Temyiz incelemesi için dosya Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmiş ise de, dosyanın yapılan incelenmesinde, dava dışı E. K.’nın 23.12.2011 tarihli dilekçesi ile “davalı kooperatife üye olduğu, haklarının zayi olmaması için müdahilliğine karar verilmesini” talep ettiği, mahkemenin 26.02.2012 tarihli Ek Kararı ile müdahillik talebini reddettiği anlaşılmaktadır. Ne var ki dosya içerisinde, müdahillik talebinin reddine dair Ek Kararın müdahillik talebinde bulunana tebliğ edildiğine ilişkin bir belge bulunmamaktadır. O halde, mahkemece, müdahillik talebinin reddine ilişkin Ek Kararın müdahale talebinde bulunana tebliğ edilmiş ise tebliğ belgesinin dosya içerisine eklenmesi, tebliğ edilmemiş ise; yöntemine uygun olarak tebliği ile temyiz süresinin geçmesinin beklenmesi, ek kararın temyiz edilmemesi halinde bu şekliyle, temyizi halinde ise devamı işlemler de tamamlanarak ondan sonra dosyanın son kontrolünün muhakkak hakimince yapılmasından sonra eksiksiz olmak üzere temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmelidir. Açıklanan nedenlerle; dosyanın, belirtilen eksiklikler giderilerek ve gönderme formunu imzalayan hakimce son kontrolünün de sağlanarak temyiz incelemesi yapılmak üzere gönderilmesi için, Mahkemeye geri çevrilmesi gerekir. SONUÇ : Yukarıda açıklandığı üzere işlem yapılarak, anılan eksikler tamamlandıktan sonra temyiz incelemesi için Hukuk Genel Kurulu’na gönderilmek üzere dosyanın Yerel Mahkemeye GERİ ÇEVRİLMESİNE, 30.04.2014 gününde oybirliği ile karar verildi. SAYI: 70 YARGI İÇTİHATLARI ÖNEMLİ BİLGİLER r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r r Kıdem Tazminatı Tavanı Dönemler İtibariyle Asgari Ücret Asgari Ücret ve Dönem Tutarları Asgari Ücret Ödemesinde Yeni Dönem Yıllık Ücretli İzin Süreleri İhbar Tazminatı (Akdin Feshinde Bildirim Süreleri) İşsizlik Sigortası Primi Gelir Vergi Oranları Katma Değer Vergi Oranları Kurumlar Vergisi Oranları Geçici Vergi Oranları Vergi Usul Kanununa Göre Yeniden Değerlendirme Oranı Yasal Faizler ve Yürürlük Süreleri Ticari Temerrüt (Avans) Faiz Oranları Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’a Göre Gecikme Zammı Oranları Kira Artışına Yargıtay’ca Uygulanan Endeksler Enflasyon Oranları (%) (Tuik Verilerine Göre) Enflasyon Oranları (Aylara ve Yıllara Göre) Değerli Kağıtlar Damga Vergisi Harçları Yargı Harçları Noter Harçları Vergi Yargısı Harçları Tapu ve Kadastro Harçları Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi CMUK Avukatlık Ücret Tarifesi Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Döviz Kurları (ABD Doları) Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Döviz Kurları (Euro) HUMK ve İİK Parasal Sınırları İYUK Parasal Sınırları Karşılıksız Çeklerde Bankaların Ödemekle Yükümlü Oldukları Tutarlar 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanun’unda Süreler 213 214 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 215 VERGİ ORANLARI Gelir Vergisi Oranları 2011 yılı gelirlerine uygulanan gelir vergisi tarifesi a.Ücret gelirleri Gelir dilimleri Vergi oranı 9.400 TL'ye kadar % 15 23.000 TL'nin 9.400 TL'si için 1.410 TL, fazlası % 20 80.000 TL'nin 23.000 TL'si için 4.130 TL, fazlası % 27 80.000 TL'den fazlasının 80.000 TL'si için 19.520 TL, fazlası % 35 b.Ücret dışındaki gelirler Gelir dilimleri Vergi oranı 9.400 TL'ye kadar % 15 23.000 TL'nin 9.400 TL'si için 1.410 TL, fazlası % 20 53.000 TL'nin 23.000 TL'si için 4.130 TL, fazlası % 27 53.000 TL'den fazlasının 53.000 TL'si için 12.230 TL, fazlası % 35 2012 yılı gelirlerine uygulanan gelir vergisi tarifesi a.Ücret gelirleri Gelir dilimleri Vergi oranı 10.000 TL'ye kadar % 15 25.000 TL'nin 10.000 TL'si için 1.500 TL, fazlası % 20 88.000 TL'nin 25.000 TL'si için 4.500 TL, fazlası % 27 88.000 TL'den fazlasının 88.000 TL'si için 21.510 TL, fazlası % 35 216 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 b.Ücret dışındaki gelirler Gelir dilimleri Vergi oranı 10.000 TL'ye kadar % 15 25.000 TL'nin 10.000 TL'si için 1.500 TL, fazlası % 20 58.000 TL'nin 25.000 TL'si için 4.500 TL, fazlası % 27 58.000 TL'den fazlasının 58.000 TL'si için 13.410 TL, fazlası % 35 2013 yılı gelirlerine uygulanan gelir vergisi tarifesi a.Ücret gelirleri Gelir dilimleri Vergi oranı 10.700 TL'ye kadar % 15 26.000 TL'nin 10.700 TL'si için 1.605 TL, fazlası % 20 94.000 TL'nin 26.000 TL'si için 4.665 TL, fazlası % 27 94.000 TL'den fazlasının 94.000 TL'si için 23.025 TL, fazlası % 35 b.Ücret dışındaki gelirler Gelir dilimleri Vergi oranı 10.700 TL'ye kadar % 15 26.000 TL'nin 10.700 TL'si için 1.605 TL, fazlası % 20 60.000 TL'nin 26.000 TL'si için 4.665 TL, fazlası % 27 60.000 TL'den fazlasının 60.000 TL'si için 13.845 TL, fazlası % 35 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 217 2014 yılı gelirlerine uygulanan gelir vergisi tarifesi a.Ücret gelirleri Gelir dilimleri Vergi oranı 11.000 TL'ye kadar % 15 27.000 TL'nin 11.000 TL'si için 1.650 TL, fazlası % 20 97.000 TL'nin 27.000 TL'si için 4.850 TL, fazlası % 27 97.000 TL'den fazlasının 97.000 TL'si için 23.750 TL, fazlası % 35 b.Ücret dışındaki gelirler Gelir dilimleri Vergi oranı 11.000 TL'ye kadar % 15 27.000 TL'nin 11.000 TL'si için 1.650 TL, fazlası % 20 60.000 TL'nin 27.000 TL'si için 4.850 TL, fazlası % 27 60.000 TL'den fazlasının 60.000 TL'si için 13.760 TL, fazlası % 35 Kurumlar Vergisi Oranı Yıl Oran 2014 % 20 2013 % 20 2012 % 20 2011 % 20 2010 % 20 2009 % 20 2008 % 20 2007 % 20 2006 % 20 2005 % 30 2004 % 33 2003 % 30 218 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Geçici Vergi Oranları Kurumlar vergisi mükellefleri Yıl Gelir vergisi mükellefleri 2014 % 20 % 15 2013 % 20 % 15 2012 % 20 % 15 2011 % 20 % 15 2010 % 20 % 15 2009 % 20 % 15 2008 % 20 % 15 2007 % 20 % 15 2014 Yılı Damga Vergisi Oranları 1 SAYILI TABLO I. Akitlerle ilgili kağıtlar A.Belli parayı ihtiva eden kağıtlar: 1. Mukavelenameler, taahhütnameler ve temliknameler Binde 9,48 2. Kira mukavelenameleri (Mukavele süresine göre kira bede- Binde 1,89 li üzerinden) 3. Kefalet, teminat ve rehin senetleri Binde 9,48 4. Tahkimnameler ve sulhnameler Binde 9,48 5. Fesihnameler (Belli parayı ihtiva eden bir kağıda taalluk Binde 1,89 edenler dahil) 6. (5766 Sayılı Kanun'un 10. maddesiyle değişen bent. Yürür- Binde 1,89 lük 06.06.2008) Karayolları Trafik Kanunu uyarınca kayıt ve tescil edilmiş ikinci el araçların satış ve devrine ilişkin sözleşmeler B.Belli parayı ihtiva etmeyen kağıtlar: 1. Tahkimnameler 41,20 TL 2. Sulhnameler 41,20 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 3. Turizm işletmeleri ile seyahat acentelerinin aralarında düzenledikleri kontenjan sözleşmeleri (Belli parayı ihtiva edenler dahil) 231,10 TL II. Kararlar ve mazbatalar 1. Meclislerden, resmi heyetlerden ve idari davalarla ilgili olmayarak Danıştay'dan verilen mazbata, ilam ve kararlarla hakem kararları a) Belli parayı ihtiva edenler b) Belli parayı ihtiva etmeyenler 2. (5766 Sayılı Kanun'un 10. maddesiyle değişen bent. Yürürlük 06.06.2008) İhale kanunlarına tabi olan veya olmayan resmi daire ve kamu tüzel kişiliğini haiz kurumların her türlü ihale kararları Binde 9,48 41,20 TL Binde 5,69 III. Ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar 1. Ticari ve mütedavil senetler a) Emtia senetleri aa) Makbuz senedi (Resepise) 14,40 TL ab) Rehin senedi (Varant) 8,50 TL ac) İyda senedi 1,60 TL ad) Taşıma senedi 0,60 TL b) Konşimentolar 8,50 TL c) Deniz ödüncü senedi Binde 9,48 d) İpotekli borç senedi, irat senedi Binde 9,48 2. Ticari belgeler a) Menşe ve Mahreç şahadetnameleri b) Resmi dairelere ve bankalara ibraz edilen bilançolar ve işletme hesabı özetleri 14,40 TL ba) Bilançolar 31,80 TL bb) Gelir tabloları 15,40 TL bc) İşletme hesabı özetleri 15,40 TL c) Barnameler 1,60 TL d) Tasdikli manifesto nüshaları 6,40 TL e) Ordinolar 0,60 TL 219 220 LEGES Hukuk Dergisi f) Gümrük idarelerine verilen özet beyan formları EKİM 2015 6,40 TL IV. Makbuzlar ve diğer kağıtlar 1. Makbuzlar a) Resmi daireler tarafından yapılan mal ve hizmet alımlarına ilişkin ödemeler (avans olarak yapılanlar dahil) nedeniyle, kişiler tarafından resmi dairelere verilen ve belli parayı ihtiva eden makbuz ve ibra senetleri ile bu ödemelerin resmi daireler nam ve hesabına, kişiler adına açılmış veya açılacak hesaplara nakledilmesini veya emir ve havalelerine tediyesini temin eden kağıtlar Binde 9,48 b) (5766 Sayılı Kanun'un 10. maddesiyle değişen bent. Yürürlük 06.06.2008) Maaş, ücret, gündelik, huzur hakkı, aidat, ihtisas zammı, ikramiye, yemek ve mesken bedeli, harcırah, tazminat ve benzeri her ne adla olursa olsun hizmet karşılığı alınan paralar (avans olarak ödenenler dahil) için verilen makbuzlar ile bu paraların nakden ödenmeyerek kişiler adına açılmış veya açılacak cari hesaplara nakledildiği veya emir ve havalelerine tediye olunduğu takdirde nakli veya tediyeyi temin eden kağıtlar Binde 7,59 c) Ödünç alınan paralar için verilen makbuzlar veya bu mahiyetteki senetler Binde 7,59 d) İcra dairelerince resmi daireler namına şahıslara ödenen paralar için düzenlenen makbuzlar Binde 7,59 2. Beyannameler (Bu beyannamelerin sadece bir nüshası vergiye tabidir): a) Yabancı memleketlerden gelen posta gönderilerinin gümrüklenmesi için postanelerce gümrüklere verilen liste beyannamelerde yazılı her gönderi maddesi için 0,60 TL b) Vergi beyannameleri ba) Yıllık gelir vergisi beyannameleri 41,20 TL bb) Kurumlar vergisi beyannameleri 55,00 TL bc) Katma değer vergisi beyannameleri 27,20 TL bd) Muhtasar beyannameler 27,20 TL be) Diğer vergi beyannameleri (damga vergisi beyannameleri hariç) 27,20 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER c) Gümrük idarelerine verilen beyannameler 55,00 TL d) Belediye ve il özel idarelerine verilen beyannameler 20,30 TL e) Sosyal güvenlik kurumlarına verilen sigorta prim bildirgeleri 20,30 TL f) (5838 Sayılı Kanun'un 15. maddesiyle eklenen bent. Yürürlük 28.02.2009) Elektronik ortamda birlikte verilen muhtasar beyanname ve sigorta prim bildirgesinden sadece muhtasar beyanname için 32,30 TL 3. Tabloda yazılı kağıtlardan aslı 1,00 Türk Lirasından fazla maktu ve nispi vergiye tabi olanların resmi dairelere ibraz edilecek özet, suret ve tercümeleri 0,60 TL 221 KDV Oranları Yürürlükteki katma değer vergisi oranları Mal teslimlerine ve hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranları, 30.12.2007 tarih ve 2007/13033 Sayılı Kararnamenin Eki Karar ile belirlenmiştir. Bu Karar’da çeşitli tarihlerde bazı Bakanlar Kurulu Kararları ile değişiklikler yapılmıştır. Bu değişiklikleri de içeren 2007/13033 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’na aşağıda yer verilmiştir. Madde 1 (1) Mal teslimleri ile hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranları; % 18 a) Ekli listelerde yer alanlar hariç olmak üzere, vergiye tabi işlemler için, b) Ekli (I) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, % 1 c) Ekli (II) sayılı listede yer alan teslim ve hizmetler için, % 8 olarak tespit edilmiştir. (2) (16.12.2011 tarih ve 2011/2604 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değiştirilen fıkra. Yürürlük: 27.12.2011) (I) sayılı listenin 16. ve 17. sıralarında sayılan işlemler hariç olmak üzere finansal kiralama işlemlerinde, işleme konu olan malın tabi olduğu katma değer vergisi oranı uygulanır. 222 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (3) (I) sayılı listenin 2/a sırasında yer alan ürünlerin perakende safhadaki teslimlerinde bu maddenin (a) bendinde öngörülen vergi oranı, 1, 2/b ve 3. sıralarında yer alan ürünlerin perakende safhadaki teslimlerinde ise (c) bendinde öngörülen vergi oranı uygulanır. (4) Perakende safhadaki teslimden maksat; teslimi yapılan ürünlerin aynen veya işlendikten sonra satışını yapanlar ile işletmelerinde kullanacak olanlar dışındakilere satılmasıdır. Ürünleri, aynen ya da işlendikten sonra satanlar ile işletmesinde kullanacak olanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmamaları halinde bunlara yapılan teslimler de perakende teslim sayılır. (5) (I) sayılı listenin 9. sırasında yer alan “kullanılmış” deyimi, 4760 sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanunu’na göre özel tüketim vergisine tabi olmayan taşıtları ifade eder. (6) (24.12.2012 tarihli ve 2012/4116 sayılı BKK ile eklenen fıkra. Yürürlük: Yapı ruhsatı 1 Ocak 2013 tarihinden itibaren alınan konut inşaatı projeleri ile kamu kurum ve kuruluşları ile bunların iştirakleri tarafından ihalesi bu tarihten itibaren yapılacak konut inşaatı projelerine ilişkin konut teslimlerinde uygulanmak üzere 1 Ocak 2013) (I) sayılı listenin 11. sırasında yer alan net alanı 150 m2’ye kadar konutlardan; 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu kapsamındaki büyükşehirlerde (6306 sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun kapsamında rezerv yapı alanı ve riskli alan olarak belirlenen yerler ile riskli yapıların bulunduğu yerler hariç) lüks veya birinci sınıf inşaat olarak yapılan ve ruhsatın sonradan revize edilip inşaat kalitesinin yükseltilmesi hali de dahil olmak üzere, yapı ruhsatının alındığı tarihte üzerine yapıldığı arsanın Emlak Vergisi Kanunu’nun 29. maddesine istinaden tespit edilen arsa birim m2 vergi değeri; a. 500 TL ile 1.000 TL (1.000 TL hariç) arasında olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen vergi oranı (% 8), b. 1.000 TL ve üzerinde olan konutların tesliminde bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen vergi oranı (% 18), uygulanır. Mal ve hizmetleri tanımlama yetkisi Madde 2 (1) Bu Karar kapsamındaki mal ve hizmetleri tanımlamaya Maliye Bakanlığı yetkilidir. Yürürlükten kaldırılan mevzuat SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 223 Madde 3 (1) Mal teslimleri ve hizmet ifalarına uygulanacak katma değer vergisi oranlarının tespit edilmesi hakkındaki 17/7/2002 tarihli ve 2002/4480 Sayılı Kararname ile bu Kararnamede değişiklik yapan, 25/4/2003 tarihli ve 2003/5557 sayılı, 5/6/2003 tarihli ve 2003/5710 sayılı, 23/12/2003 tarihli ve 2003/6666 sayılı, 26/2/2004 tarihli ve 2004/6887 sayılı, 21/7/2004 tarihli ve 2004/7666 sayılı, 18/8/2004 tarihli ve 2004/7802 sayılı, 27/12/2004 tarihli ve 2004/8301 sayılı, 6/3/2006 tarihli ve 2006/10138 sayılı, 26/6/2006 tarihli ve 2006/10620 sayılı, 25/5/2007 tarihli ve 2007/12143 Sayılı Kararnameler yürürlükten kaldırılmıştır. Geçici madde 1 (16.01.2012 tarih ve 2012/2697 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen madde. Yürürlük: 28.01.2012) (1) 15.07.2012 tarihine kadar uygulanmak üzere; okul, sağlık hizmet tesisi ve öğrenci yurdu olarak kullanılmak amacıyla inşa edilen prefabrik yapı teslimlerinde katma değer vergisi oranı % 1 olarak belirlenmiştir. Yürürlük Madde 4 (1) Bu Kararın; finansal kiralama işlemlerine ilişkin hükümleri Kararın yayımı tarihinden sonra düzenlenen sözleşmeler için geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, (II) sayılı listenin “A) GIDA MADDELERİ” bölümünün 13/b, 14 ve 18/b sıraları ile “B) DİĞER MAL VE HİZMETLER” bölümünün 24. ve 25. sıraları 01.01.2008 tarihinde, diğer hükümleri yayımını izleyen gün yürürlüğe girer. Yürütme Madde 5 (1) Bu Karar hükümlerini Maliye Bakanı yürütür. (I) Sayılı Liste 1- Kuru üzüm, kuru incir, kuru kayısı, ceviz, fındık, antep fıstığı, çam fıstığı, yer fıstığı, kestane, leblebi, ayçiçeği çekirdeği, kabak çekirdeği, 224 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2- a) Mazı, palamut, kendir tohumu, kanola (kolza), kitre, b) Meyan kökü, meyan balı, meyan hülasası, çöven, sumak yaprağı, defne yaprağı, ıhlamur, kekik, adaçayı, mahlep, kimyon, susam, anason, haşhaş tohumu, rezene tohumu, süpürge teli ve tohumu ile bunlardan mamul süpürgeler, kapari (kebere), harnup (keçiboynuzu), harnup çekirdeği, zerdali çekirdeği, kayısı çekirdeği, kişniş, acıbadem, kuzu göbeği mantar, şeker pancarı, 3- Buğday, bulgur, arpa, mısır, yulaf, çavdar, darı, çeltik, soya, kuru fasulye, kuru barbunya, kuru bakla, nohut, mercimek, patates, kuru soğan, sarımsak, zeytin, zeytinyağı, küçük ve büyükbaş hayvanlar (arılar dahil), 20/12/2010 tarihli ve 2010/1180 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin (“01.05 pozisyonunda yer alan hayvanlar ile” ibaresi 02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesiyle yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük: 02.12.2013) 2 no.lu faslında yer alan mallar (22.02.2013 tarih ve 2013/4345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesiyle eklenen ibare. Yürürlük: 25.02.2013) (02.07 pozisyonu ve 0209.90.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında yer alan mallar hariç), 4- Buğday unu, buğday unundan imal edilen ekmekler (kepekli olanlar dahil, diğer katkı maddeliler hariç), yufka, 5- Buğday, arpa, mısır, çeltik, fasulye, yer fıstığı, ayçiçeği, soya, şeker pancarı, patates, pamuk, nohut, yonca, korunga, adi ve diğer fiğler, sorgum, sudan otu ve sorgum-sudan melezinin sertifikalı tohumlukları ile sertifikalı meyve fidanları, 6- 24/6/1995 tarihli ve 552 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre toptancı hallerinde faaliyette bulunanlara ve bunlar tarafından gerçek usule tabi katma değer vergisi mükelleflerine yapılan taze sebze ve meyve (mamulleri hariç) teslimleri, 7- Suni döllenme için dondurulmuş hayvan spermaları, 8- Gazete ve dergiler (21/6/1927 tarihli ve 1117 Sayılı Kanun hükümlerine göre poşetlenerek satılanların tesliminde bu Kararın 1. maddesinin (a) bendinde öngörülen vergi oranı uygulanır.), (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesiyle eklenen ibare. Yürürlük: 02.12.2013) bu yayınların elektronik ortamda satışı (elektronik gazete ve dergi okuyucu, tablet ve benzerleri hariç), SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 225 9- Aşağıda tanımları yapılan motorlu taşıtlardan yalnız “kullanılmış” olanlar, ‘’Türk Gümrük Tarife Cetvelinin’’ (2009/14812 BKK ile eklenen ibare. Yürürlük 30.03.2009) 8701.90.50.00.00 kullanılmış olanlar ile 87.03 pozisyonundaki binek otomobilleri ve esas itibarıyla insan taşımak üzere imal edilmiş diğer motorlu taşıtlar (87.02 pozisyonuna girenler hariç) (steyşın vagonlar ve yarış arabaları dahil). [(Yalnız binek otomobilleri, steyşın vagonlar, yarış arabaları, arazi taşıtları, jipler, vb., motorlu karavanlar, elektrik, gaz, güneş enerjili vb. motorlu taşıtlar, ‘’8703.10.11.00.00 özellikle kar üzerinde hareket etmek için dizayn edilmiş sıkıştırma ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu olanlar (dizel veya yarı dizel) veya kıvılcım ateşlemeli içten yanmalı pistonlu motorlu taşıtlar’’, ‘’8703.10.18.00.00 diğerleri’’] [Ambulanslar, mahkum taşımaya mahsus arabalar, para arabaları, cenaze arabaları, itfaiye öncü arabaları gibi özel amaçla yapılmış motorlu taşıtlar hariç.] (Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30/b maddesine göre binek otomobillerinin alımında yüklenilen katma değer vergisini indirim hakkı bulunan mükelleflerin, bu araçları tesliminde bu Kararın 1. maddesinin (a) bendinde öngörülen vergi oranı uygulanır.), (31.03.2008 tarih ve 2008/13426 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesiyle eklenen hüküm. Yürürlük: 07.04.2008) Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 30. maddesinin (b) bendine göre binek otomobillerin alımında yüklenilen katma değer vergisini indirim hakkı bulunan mükelleflerin, kiralamak veya çeşitli şekillerde işletmek üzere iktisap ettikleri ve 31.12.2007 tarihi itibarıyla aktiflerinde veya envanterlerinde bulunan binek otomobillerinin iktisap tarihinden itibaren 2 yıl geçtikten sonra teslime konu olması halinde bu teslimde % 1 katma değer vergisi oranı uygulanır. 10- Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2713.20.00.00.11 pozisyonunda yer alan penetrasyon asfalt (cut-back asfaltlar hariç) teslimi, 11- Net alanı 150 m2’ye kadar konut teslimleri ile belediyeler, il özel idareleri, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ve bunların % 51 veya daha fazla hissesine ya da yönetiminde oy hakkına sahip oldukları işletmeler tarafından konut yapılmak üzere projelendirilmiş arsaların (sosyal tesisler için ayrılan bölümler dahil) net alanı 150 m2’nin altındaki konutlara isabet eden kısmı, 12- Konut yapı kooperatiflerine yapılan inşaat taahhüt işleri, 13- Kanunla kurulmuş sosyal güvenlik kuruluşları ve belediyelere yapılan sadece net alanı 150 m2’ye kadar konutlara ilişkin inşaat taahhüt işleri, 226 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 14- Cenaze hizmetleri, 15- (08.07.2008 tarih ve 2008/13902 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen sıra. Yürürlük: 01.08.2008) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca teslimleri katma değer vergisinden istisna olan araçların, faaliyetleri kısmen veya tamamen bu araçların kiralanması veya çeşitli şekillerde işletilmesi olan mükelleflere kiralanması hizmeti. 16- (16.12.2011 tarih ve 2011/2604 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen sıra. 27.12.2011 tarihinden itibarendüzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri kapsamındaki kiralama ve teslimler için geçerli olmak üzere) 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu’nun 13. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi uyarınca Yatırım Teşvik Belgesi sahibi mükelleflere belge kapsamındaki makine ve teçhizatın, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanunu’na göre finansal kiralama şirketleri tarafından kiralanması, 17- (16.12.2011 tarih ve 2011/2604 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen sıra. 27.12.2011 tarihinden itibarendüzenlenen finansal kiralama sözleşmeleri kapsamındaki kiralama ve teslimler için geçerli olmak üzere) 20.12.2010 tarihli ve 2010/1180 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile yürürlüğe konulan İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife cetvelinin; 84.02 Buhar kazanları (aynı zamanda alçak basınçlı su buharı da üretebilen merkezi ısıtma için sıcak su kazanları hariç); kızgın su kazanları: 84.03 Merkezi ısıtma kazanları (84.02 pozisyonundakiler hariç): 84.04 84.02 veya 84.03 Pozisyonlarındaki kazanlarla birlikte kullanılmaya mahsus yardımcı cihazlar (ekonomizörler, kızgın su hasıl eden, kurum temizleme ve gaz tasarruf cihazları gibi); su buharı veya diğer buhar güç üniteleri için kondansörler: 84.17 Sanayi veya laboratuvarlara mahsus elektrikli olmayan fırınlar ve ocaklar (çöp yakma fırınları dahil): 8418.61. Isı pompaları (84.15 pozisyonundaki yer alan klima cihazları hariç) 00.00.00 8418.69 Diğerleri (Diğer soğutucu veya dondurucu cihazlar) SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 227 84.19 Isı değişikliği yoluyla (özellikle ısıtma, pişirme, kavurma, damıtma, rektifiye etme, steril hale koyma, pastörize etme, etüvleme, kurutma, buharlaştırma, kondanse etme veya soğutma gibi) maddelerin işlenmesi için makinalar ve tesis veya laboratuvar cihazları (ısıtması elektrikli olsun olmasın) (85.14 pozisyonundaki ocaklar, fırınlar ve diğer cihazlar hariç) ( ev işlerinde kullanılmaya mahsus makina ve cihazlar hariç) elektrikli olmayan şofbenler ve diğer su ısıtıcıları: 84.20 Kalenderler ve diğer hadde makinaları (metal veya cam hadde makinaları hariç) ve bu makinaların silindirleri: 84.21 Santrifüjler (santrifüj kurutma makinaları dahil); sıvıların veya gazların filtre edilmesine veya arıtılmasına mahsus makina ve cihazlar: 84.24 Sıvı veya toz halindeki maddeleri püskürtmeye, dağıtmaya veya pülverize etmeye mahsus mekanik cihazlar (el ile kullanılan türde olsun olmasın); yangın söndürme cihazları (doldurulmuş olsun olmasın): püskürtme tabancaları ve benzeri cihazlar; buhar veya kum püskürtme makinaları ve benzeri püskürtme makinaları: 84.26 Gemi vinçleri ("derricks"); vinçler ("cranes"); (taşıyıçı halatlı vinçler dahil); hareketli kaldırma çerçeveleri, şasisi "straddle" tipi olan ayak mesafeleri ayarlanabilen lastik tekerlekli taşıyıcılar ve vinçli yük arabaları: 84.28 Kaldırma, elleçleme, yükleme veya boşaltma işlerine mahsus diğer makina ve cihazlar (asansörler, yürüyen merdivenler, konveyörler, teleferikler gibi): 84.29 Kendinden hareketli buldozerler, angledozerler, greyderler, toprak tesviyesine mahsus makinalar, skreyperler, mekanik küreyiciler, ekskavatörler, küreyici yükleyiciler, sıkıştırma işini tokmaklamak suretiyle yapan makinalar ve yol silindirleri: 84.30 Toprağın, minerallerin veya cevherlerin taşınması, yayılması, tesviyesi, sıyrılması, kazılması, sıkıştırılması, bastırılıp sıkıştırılması, çıkarılması veya delinmesine mahsus diğer makina ve cihazlar; kazık varyosları ve kazık sökme makinaları; kar küreyicileri ve püskürtücüleri: 84.32 Toprağı hazırlamaya, işlemeye ve ekmeye mahsus tarla ve bahçe tarımında veya ormancılıkta kullanılan makina ve cihazlar; çimenlikler ve spor sahaları için silindirler: 228 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 84.33 Tarım ürünlerinin hasat ve harman edilmesine mahsus makina ve cihazlar (ot ve saman balyalamaya mahsus olanlar dahil); çim ve çayır biçme makina ve cihazları; yumurtaları, meyvaları ve diğer tarım ürünlerini ağırlık ve büyüklüklerine göre ayıran ve temizleyen makina ve cihazlar (84.37 pozisyonundaki makina ve cihazlar hariç): -Çim biçme makina ve cihazları: 84.34 Süt sağma makinaları ve sütçülükte kullanılan makina ve cihazlar: 84.35 Şarap, elma şarabı, meyva suları veya benzeri içeceklerin imaline mahsus presler, fulvarlar ve benzeri makina ve cihazlar: 84.36 Tarla ve bahçe tarımına, ormancılığa, kümes hayvancılığına veya arıcılığa mahsus diğer makina ve cihazlar (mekanik veya termik tertibatlı çimlendirmeye mahsus olanlar dahil); kümes hayvancılığına mahsus civciv çıkartma ve büyütme makina ve cihazları: 84.37 Tohumların, hububatın, kuru baklagillerin temizlenmesine, tasnif edilmesine veya ayıklanmasına mahsus makina ve cihazlar; kuru baklagillerin veya hububatın öğütülmesine veya işlenmesine mahsus makina ve cihazlar (çiftlik tipi makina ve cihazlar hariç): 84.38 Bu fasılın diğer pozisyonlarında yer almayan veya belirtilmeyen yiyecek ve içeceklerin sınai amaçlarla hazırlanması veya imaline mahsus makina ve cihazlar (hayvansal, bitkisel sabit katı veya sıvı yağların çıkarılmasına veya hazırlanmasına mahsus olanlar hariç) 84.51 Dokumaya elverişli ipliklerin, mensucatın veya dokumaya elverişli madde mamullerinin yıkanması, temizlenmesi, sıkılması, kurutulması, ütülenmesi, preslenmesi suretiyle ütülenmesi (ısı ile yapıştıran presler dahil), ağartılması, boyanması, aprelenmesi, finisajı, emdirilmesine mahsus makina ve cihazlar (84.50 pozisyonundakiler hariç) ve zemin kaplamalarının imalatında kullanılan (linoleum gibi) mensucat ve diğer mesnetlere pasta kaplama makinaları, mensucatı top halinde sarmaya açmaya, katlamaya, kesmeye veya şekilli kesmeye mahsus makinalar; 84.55 Metalleri haddeleme makineları ve bunların silindirleri; 84.68 Lehim ve kaynak yapmaya mahsus makina ve cihazlar (kesmeye elverişli olsun olması) (85.15 pozisyonundakiler hariç); gazla çalışan satıh tavlamaya mahsus makina ve cihazlar; SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 229 84.74 Toprak, taş, cevher veya katı haldeki diğer mineral maddeleri (toz ve hamur halinde olanlar dahil) tasnif etmeye, elemeye, ayırmaya, yıkamaya, kırmaya, öğütmeye, karıştırmaya veya yoğurmaya mahsus makina ve cihazlar; mineral katı yakıtları, seramik hamurlarını, sertleşmemiş çimentoyu, alçıyı ve toz veya hamur halindeki diğer mineral maddeleri aglomere etmeye, kalıba dökmeye veya bunlara şekil vermeye mahsus makina ve cihazlar, kumdan dökümhane kalıpları yapmaya mahsus makinalar: 85.01 Elektrik motorları ve jeneratörler [elektrik enerjisi üretim (elektrojen) grupları hariç]: (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. maddesiyle eklenen sıra. Yürürlük: 02.12.2013) Çıkış gücü 75 kVA.yı 8502.11 geçmeyenler (Sıkıştırma ateşlemeli, içten yanmalı, pistonlu motorlu (dizel veya yarı dizel) elektrik enerjisi üretim (elektrojen) grupları (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. maddesiyle eklenen sıra. Yürürlük: 02.12.2013) Çıkış gücü 75 kVA.yı ge8502.12 çen fakat 375 kVA.yı geçmeyenler (Sıkıştırma ateşlemeli, içten yanmalı, pistonlu motorlu (dizel veya yarı dizel) elektrik enerjisi üretim (elektrojen) grupları 02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. maddesiyle eklenen sıra. Yürürlük: 02.12.2013) Çıkış gücü 375 kVA.yı geçen8502.13 ler (Sıkıştırma ateşlemeli, içten yanmalı, pistonlu motorlu (dizel veya yarı dizel) elektrik enerjisi üretim (elektrojen) grupları (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. mad8502.20 desiyle eklenen sıra. Yürürlük: 02.12.2013) Kıvılcım ateşlemeli, içten yanmalı, pistonlu motorlu elektrik enerjisi üretim (elektrojen) grupları 02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı'nın 1. mad8502.31 desiyle eklenen sıra. Yürürlük: 02.12.2013) Rüzgar çıkış gücü ile çalışanlar (Yalnız çıkış gücü 500 kVA olanlar) 85.04 Elektrik transformatörleri, statik konvertörler (örneğin; redresörler) ve endüktörler: 85.14 Sanayi veya laboratuvarlarda kullanılan elektrik ocak ve fırınları (endüksiyon veya dielektrik kaybı yoluyla çalışanlar dahil); endüksiyon veya dielektrik kaybı yoluyla işlemlerde kullanılmaya mahsus diğer sanayi veya laboratuvar cihazları; 230 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesiyle 85.14 satırından sonra gelmek üzere aşağıdaki satırlar eklenmiştir. Yürürlük: 02.12.2013) 84.06 Buhar türbinleri 84.10 Su türbinleri, su çarkları ve bunlar için regülatörler 84.11 Turbojetler, turbopropellerler ve diğer gaz türbinleri 8413.19. Fiyat ve miktar gösteren tertibatı olan dağıtım pompaları 00.20.00 8413.19. Gıda maddeleri için miktar gösteren dağıtım pompaları 00.90.11 8413.19. Miktar gösteren tertibatı olan diğer dağıtım pompaları 00.90.12 8413.40. Beton pompaları 00.00.00 8413.60 Diğer döner deplasmanlı (pozitif hareketli) pompalar Şişeleri, kutuları, çuvalları veya diğer kapları doldurmaya, kapamaya, 8422.30. mühürlemeye veya etiketlemeye mahsus makinalar; şişeleri, 00.00.00 kavanozları, tüpleri ve benzeri kapları kapsüllemeye mahsus makinalar; içecekleri gazlandırmaya mahsus makinalar 8422.40. Diğer paketleme veya ambalajlama makinaları (ısı ile büzerek ambalaj00.00.00 lamaya mahsus makinalar dahil) 8423.30 Sabit ağırlıkları tartan basküller ve maddeyi belirli bir ağırlığa göre tartarak çuval ve diğer kaplara doldurmaya mahsus baskül ve teraziler 84.27 Forkliftler; kaldırma ve elleçleme tertibatı olan diğer yük arabaları 84.39 Lifli selülozik maddelerden kağıt hamuru imaline veya kağıt veya karton imaline veya finisajına mahsus makina ve cihazlar 84.40 Cilt makinaları ve kitap formalarını dikmeye mahsus makinalar (münferit yaprakları dikmeye mahsus makinalar dahil) 84.41 Kağıt hamuru, kağıt veya kartonun işlenmesine mahsus diğer makina ve cihazlar (her cins kesme makina ve cihazları dahil) SAYI: 70 84.42 ÖNEMLİ BİLGİLER 231 Levhaları, silindirleri ve diğer tabedici unsurları hazırlamaya ve yapmaya mahsus makinalar, cihazlar ve teçhizat ( 84.56 ila 84.65 pozisyonlarında yer alan takım tezgahları hariç); levhalar, silindirler ve diğer tabedici unsurlar; matbaacılıkta kullanılmak üzere hazırlanmış levhalar, silindirler ve litoğrafya taşları (örneğin; düz, pütürlü veya cilalı) 8443.16. Fleksografik baskı yapan makinalar 00.00.00 Dokumaya elverişli sentetik veya suni maddelerin ekstrüzyonu (basınçlı 8444.00 fışkırtma usulüyle lif imali), çekilmesi, tekstüre edilmesi veya kesilmesine mahsus makina ve cihazlar 84.45 Dokumaya elverişli elyafın hazırlanmasına mahsus makinalar; eğirme, katlama veya bükme makinaları veya dokumaya elverişli ipliklerin üretimine mahsus diğer makina ve cihazlar; dokumaya elverişli iplikleri bobinleme veya çilelemeye mahsus (masura sarıcılar dahil) ve 84.46 veya 84.47 pozisyonlarındaki makinalarda kullanılan dokumaya elverişli ipliklerin hazırlanmasına mahsus makinalar 84.46 Dokuma makinaları (tezgâhlar) 84.47 Örgü makinaları, dikiş -trikotaj makinaları ve gipe edilmiş iplik, tül, dantela, işleme, şeritci ve kaytancı eşyası veya file imaline mahsus makina ve cihazlar ve püskül, ponpon makina ve cihazları 8448.11. Ratiyerler ve jakardlar; jakard kardlarını azaltıcı, kopya edici, delici veya 00.00.00 birleştirici makinalar 8448.19 Diğerleri (84.44,84.45, 84.46 veya 84.47 Pozisyonlarındaki makinalar için yardımcı makina ve cihazlar) Şekilli veya parça halinde keçe veya dokunmamış mensucat imalatına 8449.00 veya finisajına mahsus makina ve cihazlar (keçeden şapka imaline mahsus makina ve cihazlar dahil); şapka kalıpları 8452.21. Otomatik üniteler(Ev tipi olmayan diğer dikiş makinaları) 00.00.00 8452.29. Diğerleri(Ev tipi ve otomatik üniteli olmayan diğer dikiş makinaları) 00.00.00 84.53 Post, deri ve köselelerin hazırlanması, dabaklanması veya işlenmesi, deri veya köseleden yapılan ayakkabı veya diğer eşyanın imaline veya tamirine mahsus makina ve cihazlar (dikiş makinaları hariç) 84.54 Metalürjide veya metal dökümhanelerinde kullanılan tav ocakları, döküm potaları, külçe kalıpları ve döküm makinaları 232 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 84.56 Herhangi bir maddenin aşındırılarak, lazerle, diğer ışın veya foton ışınıyla, ultrasonik, elektro-erozyon, elektro-kimyasal, elektron ışını, ionik ışın veya plazma arkı yöntemleri ile işlenmesine mahsus makina ve aletler, su püskürtmeli kesme makinaları 84.57 Metal işlemeye mahsus işleme merkezleri, tek istasyonlu tezgâhlar ve çok istasyonlu transfer tezgâhları 84.58 Metal işlemeye mahsus torna tezgahları ( tornalama merkezleri dahil) 84.59 Metalleri talaş kaldırmak suretiyle delmeye, raybalamaya, frezelemeye, diş açmaya veya vida yuvası açmaya mahsus takım tezgahları (kızaklı işlem üniteleri dahil) [84.58 pozisyonundaki torna tezgahları (tornalama merkezleri dahil) hariç] 84.60 Metalleri veya sermetleri taşlama taşları, aşındırıcılar veya parlatma ürünleri vasıtasıyla işleyen çapak alma, bileme, taşlama, honlama, lepleme, parlatma veya başka şekilde tamamlama işlemlerine mahsus tezgâhlar ( 84.61 pozisyonundaki dişli açma, dişli taşlama veya dişli tamamlama tezgâhları hariç) 84.61 Metalleri veya sermetleri talaş kaldırarak işleyen, tarifenin başka bir yerinde belirtilmeyen veya yer almayan planya, vargel, yiv açma, broş, dişli açma, dişli taşlama veya dişli tamamlama tezgâhları, testere, dilme tezgâhları ve diğer takım tezgâhları 84.62 Metalleri dövme, çekiçleme veya kalıpta dövme suretiyle işlemeye mahsus takım tezgahları (presler dahil); metalleri kavislendirmeye, katlamaya, düzeltmeye, makasla kesmeye, zımbalı kesmeye, taslak çıkartmaya veya şataflamaya mahsus takım tezgahları (presler dahil); metalleri veya metal karbürleri işlemeye mahsus yukarıda sayılmayan presler 84.63 Metalleri veya sermetleri talaş kaldırmadan işlemeye mahsus diğer takım tezgâhları 84.64 Taş, seramik, beton, asbestli çimento veya benzeri mineral maddeleri işlemeye veya camı soğuk olarak işlemeye mahsus makinalar 84.65 Ağaç, mantar, kemik, sert kauçuk, sert plastik maddeler veya benzeri sert maddeleri işlemeye mahsus makinalar (çivi çakma, zımbalama, yapıştırma veya başka şekilde birleştirmeye mahsus makinalar dahil) 84.77 Bu fasılın başka pozisyonlarında belirtilmeyen veya yer almayan kauçuk veya plastiğin işlenmesine veya kauçuk veya plastikten eşyanın imaline mahsus makina ve cihazlar SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 233 Diğerleri(Yol çizme makinaları ile beton serme ve dökme makinaları 8479.10. dışındaki bayındırlık, inşaat ve benzeri işlerde kullanılmaya mahsus 00.00.19 makina ve cihazlar) 8479.50. Sınai robotlar (tarifenin başka yerinde belirtilmeyen veya yer almayan) 00.00.00 8479.89 Diğerleri (Kendine özgü bir fonksiyonu olan diğer makine ve cihazlar) 8480.71. Enjeksiyon veya basınçlı döküm için olanlar (Kauçuk veya plastik mad00.00.00 deler için kalıplar) 8480.79. Diğerleri(Enjeksiyon veya basınçlı döküm için olmayan kauçuk veya 00.00.00 plastik maddeler için kalıplar) 8515.80. Ultrasonik kaynak makinaları(Metalleri işlemek için olanlar) 10.10.00 8515.80. Ultrasonik kaynak makinaları (Metal dışındaki maddeleri işlemek için 90.10.00 olanlar) 8515.80. Diğerleri(Metal dışındaki maddeleri işlemeye mahsus ultrasonik 90.90.00 olmayan kaynak makinaları) gümrük tarife istatistik pozisyonunda yer alan ve amortismana tabi iktisadi kıymet niteliği taşıyan makina ve cihazların (kullanılmış olanları ile aksam, parça, aksesuar ve teferruatları hariç) finansal kiralamaya konu olmak üzere, 3226 sayılı Finansal Kiralama Kanununa göre finansal kiralama şirketlerine teslimi ve bu malların finansal kiralama şirketleri tarafından katma değer vergisi mükellefleri ile işlemleri katma değer vergisinden istisna edildiği için katma değer vergisi mükellefiyeti bulunmayan ancak kazançları bilanço esasına göre tespit edilen gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine kiralanması ve teslimi,” 18-(27.08.2012 tarihli ve 2012/3594 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 1. maddesiyle eklenen sıra. Yürürlük: 13.09.2012) Kur’an-ı Kerim (Kur’an meal ve tefsir kitapları ile münhasıran Kur’an cüz, sûre, ayet ve/veya meallerini içeren kitaplar dâhil) ile Tevrat, Zebur ve İncil kitapları. (II) Sayılı Liste A. Gıda maddeleri 22/12/2006 tarihli ve 2006/11437 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin; 234 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 1- a) 01.01, 01.02, 01.03, 01.04, 01.05 (“01.05” ibaresi 02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesiyle eklenmiştir. Yürürlük: 02.12.2013) pozisyonlarında yer alan hayvanlar ile 01.06 pozisyonunda yer alan (yalnız tavşanlar, geyikler, dağ keçisi, keklik, devekuşu, bıldırcın, çulluk, yabani ördek ve kazlar, sülün, beç tavuğu) hayvanlar, b) (22.02.2013 tarih ve 2013/4345 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesiyle yeniden düzenlenen bent. Yürürlük: 25.02.2013) 02.07 pozisyonu ve 0209.90.00.00.00 gümrük tarife istatistik pozisyon numarasında yer alan mallar, c) 3 no.lu faslında yer alan mallar (0301.10 pozisyonunda yer alan süs balıkları hariç), 2- 4 no.lu faslında yer alan mallar (0408.11.20.00.00, 0408.19.20.00.00, 0408.91.20.00.00, 0408.99.20.00.00 pozisyonlarında yer alan mallar hariç), 3- 5 no.lu faslın 0504.00 pozisyonunda yer alan mallar, 4- 6 no.lu faslın 0601.20.10.00.11, 0601.20.10.00.12, 0602.10, 0602.20, 0602.90.10.00.00, 0602.90.20.00.00, 0602.90.30.00.00 pozisyonlarında yer alan mallar, 5- 7 no.lu faslında yer alan mallar, 6- 8 no.lu faslında yer alan mallar, 7- 9 no.lu faslında yer alan mallar, 8- 10 no.lu faslında yer alan mallar, 9- 11 no.lu faslında yer alan mallar, 10- 12 no.lu faslında yer alan mallar (yalnız; sebze ve meyveler, bunların tohum, çekirdek ve sporları, nane, şeker kamışı, pamuk tohumu ve çiğiti, yağlı tohum ve meyvelerin un ve kaba unları), SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 235 11- 15 no.lu faslında yer alan yağlardan insan gıdası olarak kullanılmaya elverişli olanlar ile bunların üretiminde kullanılmaya elverişli olan ham yağlar, 12- 16 no.lu faslında yer alan mallar, 13- a) 17 no.lu faslında yer alan mallar (1704.90.30.00.00 pozisyonunda yer alanlar hariç), b) 1704.90.30.00.00 pozisyonunda yer alan mallar, 14 -18 no.lu faslında yer alan mallar, 15 -19 no.lu faslında yer alan mallar, 16 - 20 no.lu faslında yer alan mallar, 17 - 21 no.lu faslında yer alan mallar, 18 - 22 no.lu faslında yer alan mallardan yalnız; a) 22.01, 2202.10.00.00.19, 2202.90, 2204.30, 2209.00.91.00.00, 22.09.00.99.00.00 pozisyonlarında yer alanlar, b) 2202.10.00.00.11, pozisyonlarında yer alanlar, 2202.10.00.00.12, 2202.10.00.00.13 19- 23 no.lu faslın 2306.90.11.00.11, 2306.90.11.00.19, 2306.90.19.00.11, 2306.90.19.00.19 pozisyonlarında yer alan mallar, 20- 25 no.lu faslın 2501.00.91.00.11, 2501.00.91.00.19 pozisyonlarında yer alan mallar. 2501.00.91.00.12, Bu bölümdeki malların (I) sayılı listede de yer alması halinde, (I) sayılı listede belirlenen oranlar uygulanır. B. Diğer mal ve hizmetler 1- Kütlü ve elyaf pamuk, linter pamuk, pamuk lifi döküntüleri, natürel veya tops haldeki tiftik, yün ve yapağı, 2- Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 41.01 pozisyonundaki sığır ve atların, 41.02 pozisyonundaki koyun ve kuzuların (astragan veya karakul, persaniye, breitschwanz ve benzerleri, Hint, Çin, Moğolistan ve Tibet kuzuları hariç), 236 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 41.03 pozisyonundaki keçi ve oğlakların (Yemen, Moğolistan ve Tibet keçi ve oğlakları hariç) ham post ve derileri, 3- İplikler ve iplik imali için hazırlanan her nevi filamentler, lifler, vb. (Pamuktan, yünden, tiftikten, hayvan kıllarından, ipekten, sentetikten, suni maddelerden, dokumaya elverişli her nevi maddelerden veya bunların karışımlarından elde edilenler.), 4- Pamuklu, yünlü, ipekli, sentetik, suni veya bunların karışımlarından örme dahil her nevi mensucat (pamuk, keten, ipek, sentetik, suni, kauçuk iplik, lif ve benzerleriyle, hayvan kıllarıyla, dokumaya elverişli maddelerle veya bunların karışımları ile birlikte; el tezgahlarında veya diğer şekillerde dokunsun dokunmasın, ağartılmış, boyanmış, baskılı vb. şekillerde olsun olmasın), emdirilmiş, sıvanmış, kaplanmış veya lamine edilmiş dokumaya elverişli mensucat, dokunmamış mensucat, vatka, keçe ile her nevi dantela, kordela, kordon ve işlemeler, 5- Yukarıdaki 4 numaralı sırada yazılı mensucat, vatka, keçe ve dantela, kordela, kordon ve işlemelerden mamul; iç ve dış giyim eşyası (şapka, kravat, kaşkol, kemer, çorap, eldiven vb. dahil), havlu, bornoz, perde, çarşaf, yastık, yorgan, battaniye, uyku tulumu, her türlü kılıf ve örtüler ile bunların benzeri ev tekstil ürünleri (taşıtlarda kullanılanlar dahil) (yataklar hariç), 6- (08.07.2008 tarih ve 2008/13902 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı değiştirilen sıra. Yürürlük: 20.07.2008) a) İşlenmiş post, deri ve köseleler ile bunların taklitleri ve bunlardan mamul giyim eşyası (şapka, kemer, kravat, eldiven ve benzerleri dahil), b) 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin “4302.19.95.00.19 Diğerleri” pozisyonunda yer alan eşyalardan yalnız sığırların (bufalo dahil) dabaklanmış ve aprelenmiş kürkleri, 7- Her nevi maddeden mamul ayakkabı, terlik, çizme ve benzerleri, 8- Her nevi maddeden mamul çanta, bavul, valiz ve benzerleri, 9- Halılar ve diğer dokumaya elverişli maddelerden yer kaplamaları, 10- Fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon işleri, 11- 3100 sayılı Katma Değer Vergisi Mükelleflerinin Ödeme Kaydedici SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 237 Cihazları Kullanmaları Mecburiyeti Hakkında Kanun kapsamına giren ödeme kaydedici cihaz teslimleri, 12- 13/10/1983 tarihli ve 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 64. maddesine göre otobüs, kamyon ve çekici türü taşıtlarda bulundurulması ve kullanılması zorunlu olan takoğraf cihazı teslimleri, 13- Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 4801.00 pozisyonunda yer alan gazete kağıdı (rulo veya tabaka halinde) ile 48.02 pozisyonunda yer alan baskı ve yazı kağıtlarının teslimi, 14- Kitap ve benzeri yayınlar (21/6/1927 tarihli ve 1117 Sayılı Kanun hükümlerine göre poşetlenerek satılanların tesliminde bu Kararın 1. maddesinin (a) bendinde öngörülen vergi oranı uygulanır.), (02.09.2013 tarih ve 2013/5595 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı’nın 2. maddesiyle eklenen ibare. Yürürlük: 02.12.2013) elektronik kitap (e-kitap) ve benzeri yayınların elektronik ortamda satışı (elektronik kitap okuyucu, tablet ve benzerleri hariç), kurşun kalem, boya kalemleri, sulu boya ve pastel boyalar, okul defterleri, silgi, kalemtıraş, cetvel, pergel, gönye, iletki, 15- Üniversite ve yüksekokullar ile 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu, 2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ve 573 sayılı Özel Eğitim Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında verilen eğitim ve öğretim hizmetleri, ‘’Okul Servis Araçları Hizmet Yönetmeliği’’ kapsamında verilen öğrenci taşıma servis hizmetleri ile ‘’Özel Öğrenci Yurtları Yönetmeliği’’ hükümlerine tabi yurtlarda verilen hizmetler, 16- Sinema, tiyatro, opera, operet, bale, müze giriş ücretleri, 17- İnsan gıdası olarak kullanılan mamalar, insan ve hayvan sağlığı için kullanılan antiserumlar, immunglobulinler, kan ve kan kompenentleri ile kan ürünleri, aşılar, 18- (20.02.2012 tarih ve 2012/2931 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı değiştirilen sıra. Yürürlük: 25.03.2012) Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan veya ithaline izin verilen beşeri tıbbi ürünler, bu ürünlerin terkibinde bulunan etkin maddeler ve etkin madde üretiminde kullanılan hammaddeler, 19- (20.02.2012 tarih ve 2012/2931 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı değiştirilen sıra. Yürürlük: 25.03.2012) 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife 238 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Cetvelinin 0106.90.00.90.14 pozisyonunda yer alan biyolojik mücadelede kullanılan parazit ve predatörler ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından zirai mücadelede kullanılmak üzere ruhsatlandırılan bitki koruma ürünleri, bu ürünlerin terkibinde bulunan aktif maddeler ve aktif madde üretiminde kullanılan hammaddeler, 20- (20.02.2012 tarih ve 2012/2931 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı değiştirilen sıra. Yürürlük: 25.03.2012)Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılan veteriner ispençiyari ve tıbbi müstahzarlar (veteriner kozmetikleri hariç), bu ürünlerin terkibinde bulunan etkin maddeler ve bu etkin maddelerin üretiminde kullanılan hammaddeler, 21- İlgili Bakanlıklar ya da kanunlarla izin verilen gerçek veya tüzel kişiler tarafından yerine getirilen insan veya hayvan sağlığına yönelik koruyucu hekimlik, teşhis, tedavi ve rehabilitasyon hizmetleri (hayvan ırkının ıslahına yönelik hizmetler dahil), ambulans hizmetleri, 22- (08.07.2008 tarih ve 2008/13902 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı değiştirilen sıra. Yürürlük: 20.07.2008) 18.12.2007 tarihli ve 2007/13007 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin; Herhangi bir maddenin aşındırılarak, lazerle, diğer ışın veya foton ışınıyla, ultrasonik, elektro-erozyon, elektro-kimyasal, elektron ışını, ionik ışın veya plazma arkı yöntemleri ile işlenmesine mahsus makina ve aletler, su püskürtmeli kesme makinaları 2520.20. 90.10.00 Dişçilikte kullanılan alçılar 2520.20. 90.90.11 Tıpta kullanılan alçılar 2804.40. 00.00.00 Oksijen 2844.40. 20.00.11 Radyoaktif iyot 2844.40. 20.00.12 Radyoaktif fosfor 2844.40. 20.00.13 Radyoaktif karbon SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 2844.40. 20.00.14 Radyoaktif kobalt 2844.40. 20.00.19 Diğerleri 2844.40. 30.00.00 Suni radyoaktif izotopların bileşikleri (EURATOM) 239 30.01 Tedavide kullanılan kurutulmuş guddeler ve diğer organlar (toz haline getirilmiş olsun olmasın); guddelerin veya diğer organların veya bunların salgılarının tedavide kullanılan hülasaları; heparin ve tuzları; tedavide veya korunmada kullanılmak üzere hazırlanmış tarifenin başka yerinde yer almayan veya belirtilmeyen insan veya hayvan menşeli diğer maddeler 30.05 Tıpta, cerrahide, dişçilikte veya veterinerlikte kullanılan eczacılık maddeleri emdirilmiş veya kaplanmış veya perakende satılacak şekilde hazırlanmış veya ambalajlanmış pamuklar, gaz bezleri, bandajlar ve benzeri maddeler (sargılar, sparadralar, hardal yakıları gibi) 30.06 Bu fasılın 4 nolu notunda belirtilen eczacılık eşyası ve müstahzarları 33.06 Ağız veya diş sağlığını korumaya mahsus müstahzarlar (takma dişleri temizlemeye ve onları ağızda sabit tutmaya mahsus pat ve tozlar dâhil); diş aralarını temizlemekte kullanılan iplikler (diş iplikleri), bireysel kullanıma mahsus ambalajlarda perakende satılacak hale getirilmiş 3307.90. 00.90.11 Kontakt-lens veya suni göz solüsyonları 3407.00. 00.10.00 Dişçilikte kullanılan alçı esaslı diğer müstahzarlar 3407.00. 00.90.11 Dişçi mumu 3407.00. 00.90.13 Elastomer esaslı ölçü maddeleri (dişçilikte kullanılan) 3407.00. 00.90.14 Çinko oksit-öjenol esaslı ölçü maddeleri (dişçilikte kullanılan) 3701.10. 10.00.00 Tıpta, dişçilikte veya veterinerlikte kullanılanlar 3701.20. 00.90.12 Seluloitten veya diğer plastik maddelerden sağlık işlerinde kullanılanlar 240 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 3821.00. 00.00.00 Mikroorganizmaların (virüsler ve benzerleri), bitkilerin, insan veya hayvan hücrelerinin geliştirilmesine veya idamesine mahsus müstahzar kültür ortamları 3822.00 Bir mesnet üzerinde bulunan laboratuvarlarda veya teşhiste kullanılan reaktifler, bir mesned üzerinde olsun olmasın laboratuvarlarda veya teşhiste kullanılan müstahzar reaktifler (30.02 veya 30.06 pozisyonlarında yer alanlar hariç); standart (referans) maddeleri 39. Fasıl Plastikler ve mamulleri (Yalnız idrar torbaları, kolostomi torbaları, aseptik dolum torbaları, her nevi eldivenler, her nevi kan alma tüpleri ve prezervatifler) 40. Fasıl Kauçuk ve kauçuktan eşya (Yalnız idrar torbaları, kolostomi torbaları, aseptik dolum torbaları, her nevi eldivenler, her nevi kan alma tüpleri ve prezervatifler) 7015.10. 00.00.00 Numaralı gözlük camları 8419.20 Tıbbi, cerrahi veya laboratuvar sterilizatörleri 8421.29. 00.00.11 Diyalizör 8509.80. 00.00.19 Diğerleri (Yalnız elektrikli - pilli diş fırçaları) 90.11 Kombine haldeki optik mikroskoplar (fotomikrografi, sinefotomikrografi veya mikroprojeksiyon mikroskopları dâhil) (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç) 90.18 Tıpta, cerrahide, dişçilikte ve veterinerlikte kullanılan alet ve cihazlar (Sintigrafi cihazları, diğer elektromedikal cihazlar ve göz testine mahsus cihazlar dahil) (Aksam ve parçalar hariç) 90.19 Mekanoterapi cihazları; masaj cihazları; psikotekni cihazları; ozonoterapi, oksijenoterapi, aeroterapi, suni teneffüs veya diğer terapik teneffüs cihazları (Aksam ve parçalar hariç) 9020.00 Diğer teneffüs cihazları ve gaz maskeleri (Mekanik parçaları ve değiştirilebilen filtreleri olmayan koruyucu maskeler hariç) (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç) SAYI: 70 90.21 ÖNEMLİ BİLGİLER 241 Ortopedik cihazlar (Koltuk değnekleri, cerrahi kuşaklar ve fıtık bağları dahil); cebireler, gudyerler ve kırıklara mahsus diğer cihazlar; protez organlar; sağırların işitmesini kolaylaştırmaya mahsus cihazlar ve vücut kusur veya noksanlığını gidermek amacıyla üstte veya elde taşınan veya vücudun içine yerleştirilen diğer cihazlar (Aksam, parça ve aksesuarlar hariç) 9022.12. 00.00.00 Bilgisayarlı tomografi cihazları 9022.13. 00.00.00 Diğerleri (dişçiliğe mahsus olanlar) 9022.14 Diğerleri (tıbbi, cerrahi veya veterinerlik amaçlı kullanımlar için) 9022.21 Tıbbi, cerrahi, dişçilik veya veterinerlik amaçlı kullanımlar için 9027.80 Diğer alet ve cihazlar (Yalnız PCR cihazı, kan sayım, nefelometre vb. analiz ve ölçüm cihazları, biokimya, idrar ve eliza cihazları) 9402.10. 00.00.11 Dişçi koltukları 9402.90 Diğerleri (Aksam ve parçalar hariç) 9506.91. 90.00.00 Diğerleri (Yalnız yürüteç barı vb.) 9603.21. 00.00.00 Diş fırçaları (20.09.2008 tarih ve 2008/14092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen mallar: Yürürlük: 21.09.2008) 9001.30. 00.00.00 Kontak lensler (Yalnız görme kusurunun giderilmesine mahsus olanlar) 9001.40 Camdan gözlük camları (Yalnız görme kusurunun giderilmesine mahsus olanlar) 9001.50 Diğer maddelerden gözlük camları (Yalnız görme kusurunun giderilmesine mahsus olanlar) 90.03 Gözlüklere veya benzeri eşyaya ait çerçeveler ve bunların aksam ve parçaları (Kıymetli metallerden veya kıymetli metallerle kaplama metallerden olan gözlük çerçeveleri ve gözlük benzeri eşyaya ait çerçeveler ile bunların aksam ve parçaları hariç) 242 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 9004.10. 10.00.00 Optik tarzda işlenmiş camlı olanlar (Çerçevesi kıymetli metallerden veya kıymetli metallerle kaplama metallerden olanlar hariç) 9004.90 Diğerleri (Çerçevesi kıymetli metallerden veya kıymetli metallerle kaplama metallerden olanlar hariç) pozisyonlarında yer alan eşyaların teslimi ile bunlardan makina ve cihaz niteliği taşıyanların kiralanması hizmetleri, 23- Küspe (20.09.2008 tarih ve 2008/14092 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen parantez içi hüküm. Yürürlük: 21.09.2008)(18.12.2007 tarihli ve 2007/13007 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin 2303.10 pozisyonunda yer alan nişastacılık artıkları ve benzeri artıklar ile 2303.30.00.00.00 pozisyonunda yer alan biracılık ve damıtık içki sanayiinin posa ve artıkları hariç), tam yağlı soya (fullfat), kepek, razmol, balık unu, et unu, kemik unu, kan unu, tapiyoka (manyok), sorgum ve her türlü fenni karma yemler, (kedi-köpek mamaları hariç) saman, yem şalgamı, hayvan pancarı, kök yemler, kuru ot, yonca, fiğ, korunga, hasıl ve slajlık mısır, üçgül, yemlik lahana, yem bezelyesi ve benzeri hayvan yemleri (yeşil ve kuru kaba yemler ve bunların pellet şeklinde veya mevsimsel ihtiyaçlara göre bir bağlayıcı kullanılarak veya kullanılmadan işlem görmüş olanları dahil), 24- Gazino, açık hava gazinosu, bar, dans salonu, diskotek, pavyon, taverna, birahane, kokteyl salonu ve benzeri yerler hariç olmak üzere kahvehane, kır kahvesi, çay bahçesi, çay ocağı, kıraathane, kafeterya, pastane, ayakta yemek yenilen yerler, yemeği pakette satan veya diğer şekillerde yemek hizmeti sunan yerler, lokanta, içkili lokanta, kebapçı ve benzeri yerlerde (14.07.2009 tarih ve 2009/15200 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen parantez içi hüküm. Yürürlük: 15.07.2009) (birinci sınıf lokanta ruhsatı ya da işletme belgesine sahip olan yerler ile üç yıldız ve üzeri oteller, tatil köyleri ve benzeri tesislerin bünyesindeki lokantalar hariç) verilen hizmetler (bu yerlerde verilen hizmetlerin alkollü içeceklere isabet eden kısmı hariç), 25- (05.02.2008 tarih ve 2008/13234 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişen sıra. Yürürlük: 09.02.2008) Otel, motel, pansiyon, tatil köyü ve benzeri konaklama tesislerinde sunulan geceleme hizmeti (1618 Sayılı Kanun hükümlerine göre Kültür ve Turizm Bakanlığından işletme belgesi almış seyahat acenteleri tarafından müşteriye aktarılan geceleme hizmet tutarı ve bu hizmete ilişkin aracılık bedellerine de konaklama tesislerinde verilen geceleme hizmetlerinin ait olduğu oran uygulanır. Konaklama tesislerinde geceleme hizmetinden yararlanmayanlara verilen tüm hizmetler ile geceleme SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 243 hizmetiyle beraber verilen ancak ayrıca belgelendirilen ya da geceleme hizmetine ait belgede ayrıca fiyatlandırılan hizmetler bu sıra kapsamında yer almamaktadır. Ancak geceleme hizmeti kapsamında verilmesi ve geceleme bedeline dahil edilmesi mutat olan diğer hizmetler bu sıra kapsamında yer almakla birlikte bu şekilde belirlenen geceleme bedeli içinde sunulan alkollü içeceklere ilişkin yüklenilen katma değer vergisi tutarları, hizmeti sunanlar tarafından indirim konusu yapılamaz.), 26- Yaşlı, sakat ve düşkünler için bakım ve huzurevleri ile yetimhanelerde verilen hizmetler, 27- Belediyeler veya bunların iktisadi işletmeleri tarafından verilen atık su hizmetleri. 28- (05.02.2008 tarih ve 2008/13234 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen sıra. Yürürlük: 09.02.2008) 18.12.2007 tarihli 2007/13007 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin; Numaralı gözlük camları 8424.81 Tarıma ve bahçeciliğe ait olanlar (sıvı veya toz halindeki maddeleri püskürtmeye dağıtmaya veya pülverize etmeye mahsus mekanik cihazlar) 8428.20. 30.90.00 Diğerleri (Tarımda kullanılmak üzere özel olarak imal edilmiş pnömatik elevatörler ve konveyörler) 8428.90. 71.00.00 Zirai traktörlere takılmak üzere imal edilenler (Tarımda kullanılmak üzere özel olarak imal edilmiş yükleyiciler) 8428.90. 95.90.11 Zirai traktörler için hidrolik kaldırıcılar 8432.10 Pulluklar 8432.21. 00.00.00 Diskli tırmıklar (diskorolar) 8432.29 Diğerleri: (Tırmıklar, skarifikatörler, kültivatörler, zararlı otları ayıklayan makineler, çapa makinaları) 8432.30 Ekim ve dikim makinaları 244 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 8432.40 Gübreleme makina ve cihazları 8433.20 Çayır biçme makinaları (traktörlere monte edilen parmaklı biçme makinaları dahil) 8433.30 Ot hazırlama makina ve cihazları 8433.40 Ot ve saman balyalama makina ve cihazları (ot ve samanları toplayıp demet veya balya yapmaya mahsus olanlar dahil) 8433.51. 00.00.00 Biçer döverler 8433.52 Diğer harman makina ve cihazları 8433.53 Kök ve yumru sökme makinaları 8433.59. 11.00.00 Kendinden hareketli olanlar (silaj makinası) 8433.59. 19.00.00 Diğerleri (silaj makinası) 8433.59. 30.00.11 Orak makinaları (biçerler) 8433.59. 30.00.12 Biçer toplarlar 8433.59. 30.00.13 Biçer bağlarlar 8433.59. 80.00.11 Pamuk hasat makinası 8433.59. 80.00.12 Mısır hasat makinası 8433.59. 80.00.13 Mısır toplama ve daneleme makinaları 8433.59. 80.00.19 Diğerleri (diğer hasat ve harman makina ve cihazları) 8433.90 Aksam ve parçalar (84.33 pozisyonundaki makina ve cihazlara ait olanlar) SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 245 (2009/14812 BKK ile eklenen satır. Yürürlük 30.03.2009) 8434.10. 00.00.00 Süt sağma makinaları 8436.10. 00.00.00 Hayvan yemleri hazırlamaya mahsus makina ve cihazlar 8436.80. 91.00.00 Otomatik yalaklar 8436.80. 99.00.11 Arıcılığa mahsus bal mumunu petek yapan makina ve cihazlar 8436.80. 99.00.12 Arıcılığa mahsus diğer makina ve cihazlar 8436.80. 99.00.13 Mekanik hayvan kırkma makinaları (elle çalışanlar hariç) 8510.20. 00.00.12 Hayvan kırkma makinaları 8701.10. 00.00.00 Motokültörler 8701.90. 11.00.00 Motor gücü 18 kW.ı geçmeyenler (traktörler) 8701.90. 20.00.00 Motor gücü 18 kW.ı geçen fakat 37 kW.ı geçmeyen (traktörler) 8701.90. 25.00.00 Motor gücü 37 kW.ı geçen fakat 59 kW.ı geçmeyen (traktörler) 8701.90. 31.00.00 Motor gücü 59 kW.ı geçen fakat 75 kW.ı geçmeyenler (traktörler) 8701.90. 35.00.00 Motor gücü 75 kW.ı geçen fakat 90 kW.ı geçmeyenler (traktörler) 8701.90. 39.00.00 Motor gücü 90 kW.ı geçenler (traktörler) 8716.20. 00.00.00 Tarımda kullanılmaya mahsus kendinden yüklemeli veya boşaltmalı römork ve yarı römorklar gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alan mallar. 246 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 29- (31.03.2008 tarih ve 2008/13426 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile eklenen sıra. Yürürlük: 07.04.2008) 18/12/2007 tarihli ve 2007/13007 Sayılı Kararnamenin eki İstatistik Pozisyonlarına Bölünmüş Türk Gümrük Tarife Cetvelinin; 84.29.52. 10.00.00 Paletli ekskavatörler (kulesi 360 derece dönebilen) 84.29.52. 90.00.11 Lastik tekerlekli olanlar (kulesi 360 derece dönebilen makina ve cihazlar) 84.29.59. 00.10.11 Beko loder 84.47 Örgü makinaları, dikiş-trikotaj makinaları ve gipe edilmiş iplik, tül, dantela, işleme, şeritçi ve kaytancı eşyası veya file imaline mahsus makina ve cihazlar ve püskül, ponpon makina ve cihazları 84.52.10 Ev tipi dikiş makinaları 84.52.21. 00.00.00 Otomatik üniteler (diğer dikiş makinaları) 84.52.29. 00.00.00 Diğerleri (diğer dikiş makinaları) 84.58 Metal işlemeye mahsus torna tezgahları (tornalama merkezleri dahil) 84.59 Metalleri talaş kaldırmak suretiyle delmeye, raybalamaya, frezelemeye, diş açmaya veya vida yuvası açmaya mahsus takım tezgahları (kızaklı işlem üniteleri dahil) 84.58 pozisyonundaki torna tezgahları (tornalama merkezleri dahil) hariç) gümrük tarife istatistik pozisyon numaralarında yer alan mallar. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 247 Motorlu Taşıtlar Vergisi Tutarları 2012 yılında uygulanacak olan motorlu taşıtlar vergisi tutarları (I) sayılı tarife Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) Motor silindir hacmi (cm3) 1 - 3 yaş 4 - 6 yaş 7 - 11 yaş 12 - 15 yaş 16 ve yukarı yaş 1-Otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri 1300 cm3 ve aşağısı 480,00 335,00 189,00 142,00 52,00 1301-1600 cm e kadar 768,00 576,00 335,00 237,00 92,00 1601 - 1800 cm e kadar 1.352,00 1.059,00 624,00 381,00 149,00 1801 - 2000 cm e kadar 2.129,00 1.642,00 965,00 576,00 229,00 2001 - 2500 cm e kadar 3.194,00 2.320,00 1.449,00 867,00 345,00 2501 - 3000 cm e kadar 4.452,00 3.873,00 2.421,00 1.304,00 480,00 3001 - 3500 cm e kadar 6.780,00 6.101,00 3.676,00 1.836,00 675,00 3501 - 4000 cm e kadar 10.658,00 9.204,00 5.422,00 2.421,00 965,00 3 3 3 3 3 3 3 4001 cm ve yukarısı 3 17.443,00 13.080,00 7.747,00 3.484,00 1.352,00 2-Motosikletler 100 - 250 cm3 e kadar 92,00 71,00 52,00 34,00 15,00 251 - 650 cm e kadar 189,00 142,00 92,00 52,00 34,00 651 - 1200 cm e kadar 480,00 286,00 142,00 92,00 52,00 1.159,00 768,00 480,00 381,00 189,00 3 3 1201 cm ve yukarısı 3 (I) sayılı tarifede yer alan otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerlerine ait vergi tutarlarının Türkiye Sigorta ve Reasürans Birliği tarafından her yılın Ocak ayında ilan edilen kasko sigortası değerlerinin % 6’sını aşması halinde, aynı yaş grubunda bulunan taşıtlara ait vergi tutarlarını, bir alt kademedeki taşıtlara isabet eden vergi tutarı olarak belirlemeye, bu oranı % 4’e kadar indirmeye ve kanuni oranına kadar artırmaya Bakanlar Kurulu yetkili kılınmıştır. Bu oran, halen, Bakanlar Kurulu’nun 2004/8327 sayılı Kararı ile % 5 olarak uygulanmaktadır. 248 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (II) sayılı tarife (I) sayılı tarifede yazılı taşıtlar dışında kalan motorlu kara taşıtları, aşağıdaki (II) sayılı tarifeye göre vergilendirilecektir. Taşıt cinsi ve oturma yeri / azami toplam ağırlık 1) Minibüs Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 – 6 yaş 7 – 15 yaş 16 ve yukarı yaş 576,00 381,00 189,00 2) Panel van ve motorlu karavanlar (Motor silindir hacmi) 1900 cm3 ve aşağısı 768,00 480,00 286,00 1901 cm ve yukarısı 1.159,00 768,00 480,00 3 3) Otobüs ve benzerleri (Oturma yeri) 25 kişiye kadar 1.449,00 867,00 381,00 26 - 35 kişiye kadar 1.739,00 1.449,00 576,00 36 - 45 kişiye kadar 1.935,00 1.642,00 768,00 46 kişi ve yukarısı 2.320,00 1.935,00 1.159,00 4) Kamyonet, kamyon, çekici ve benzerleri (Azami toplam ağırlık) 1.500 kg.’a kadar 518,00 345,00 170,00 1.501 - 3.500 kg’a kadar 1.043,00 606,00 345,00 3.501 - 5.000 kg’a kadar 1.565,00 1.304,00 518,00 5.001 - 10.000 kg’a kadar 1.739,00 1.477,00 694,00 10.001 - 20.000 kg’a kadar 2.088,00 1.739,00 1.043,00 20.001 kg ve yukarısı 2.612,00 2.088,00 1.215,00 (III) Sayılı tarife: 5897 Sayılı Kanun ile 30.06.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere deniz taşıtlarının yer aldığı (III) sayılı tarife kanun metninden çıkarılmıştır. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 249 (IV) sayılı tarife Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 - 3 yaş 4 - 6 yaş 6 - 10 yaş 11 ve yukarı yaş 1.150 kg’a kadar 9.688,00 7.747,00 5.810,00 4.648,00 1.151 - 1.800 kg.’a kadar 14.535,00 11.625,00 8.719,00 6.975,00 1.801 - 3.000 kg.’a kadar 19.380,00 15.504,00 11.625,00 9.301,00 3.001 - 5.000 kg.’a kadar 24.228,00 19.380,00 14.535,00 11.625,00 5.001 - 10.000 kg.’a kadar 29.074,00 23.258,00 17.443,00 13.952,00 10.001 - 20.000 kg.’a kadar 33.920,00 27.136,00 20.349,00 16.276,00 20.001 kg. ve yukarısı 38.766,00 31.011,00 23.258,00 18.606,00 Taşıt cinsi ve azami kalkış ağırlığı Uçak ve helikopterler 2013 (I) sayılı tarife Motor silindir hacmi (cm3) Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1-3 yaş 4-6 yaş 7 - 11 yaş 12 - 15 yaş 16 ve yukarı yaş 1- Otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri 1300 cm3 ve aşağısı 517 361 203 153 56 1301 - 1600 cm e kadar 827 620 361 255 99 1601 - 1800 cm e kadar 1.457 1.141 672 410 160 1801 - 2000 cm e kadar 2.295 1.770 1.040 620 246 2001 - 2500 cm e kadar 3.443 2.500 1.405 934 371 2501 - 3000 cm e kadar 4.799 4.175 2.609 1.405 517 3001 - 3500 cm e kadar 7.308 6.576 3.962 1.979 727 3501 - 4000 cm e kadar 11.489 9.921 5.844 2.609 1.040 4001 cm ve yukarısı 18.803 14.100 8.351 3.755 1.457 3 3 3 3 3 3 3 3 250 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2- Motosikletler 100 - 250 cm3 e kadar 99 76 56 36 16 251 - 650 cm e kadar 203 153 99 56 36 651 - 1200 cm e kadar 517 308 153 99 56 1.249 827 517 410 203 3 3 1201 cm ve yukarısı 3 (II) sayılı tarife (I) sayılı tarifede yazılı taşıtlar dışında kalan motorlu kara taşıtları, aşağıdaki (II) sayılı tarifeye göre vergilendirilecektir. Taşıt cinsi ve oturma yeri / azami toplam ağırlık 1) Minibüs Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 – 6 yaş 7 – 15 yaş 16 ve yukarı yaş 620 410 203 2) Panel van ve motorlu karavanlar (Motor silindir hacmi) 1900 cm3 ve aşağısı 827 517 308 1901 cm3 ve yukarısı 1.249 827 517 3) Otobüs ve benzerleri (Oturma yeri) 25 kişiye kadar 1.562 934 410 26 - 35 kişiye kadar 1.874 1.562 620 36 - 45 kişiye kadar 2.085 1.770 827 46 kişi ve yukarısı 2.500 2.085 1.249 4) Kamyonet, kamyon, çekici ve benzerleri (Azami toplam ağırlık) 1.500 kg.’a kadar 558 371 183 1.501 - 3.500 kg’a kadar 1.124 653 371 3.501 - 5.000 kg’a kadar 1.687 1.405 558 5.001 - 10.000 kg’a kadar 1.874 1.592 748 10.001 - 20.000 kg’a kadar 2.250 1.874 1.124 20.001 kg ve yukarısı 2.815 2.250 1.309 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 251 (III) Sayılı tarife: 5897 Sayılı Kanun ile 30.06.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere deniz taşıtlarının yer aldığı (III) sayılı tarife kanun metninden çıkarılmıştır. (IV) sayılı tarife Uçak ve helikopterler (Türk kuşu, Türk Hava Kurumuna ait olanlar hariç) aşağıdaki (IV) sayılı tarifeye göre vergilendirilecektir. Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 - 3 yaş 4 - 6 yaş 6 - 10 yaş 11 ve yukarı yaş 1.150 kg’a kadar 10.443 8.351 6.263 5.010 1.151 - 1.800 kg.’a kadar 15.668 12.531 9.399 7.519 1.801 - 3.000 kg.’a kadar 20.891 16.713 12.531 10.026 3.001 - 5.000 kg.’a kadar 26.117 20.891 15.668 12.531 5.001 - 10.000 kg.’a kadar 31.341 25.072 18.803 15.040 10.001 - 20.000 kg.’a kadar 36.565 29.252 21.936 17.545 20.001 kg. ve yukarısı 41.789 33.429 25.072 20.057 Taşıt cinsi ve azami kalkış ağırlığı Uçak ve helikopterler 252 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2014 (I) sayılı tarife Motor silindir hacmi (cm3) Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1-3 yaş 4-6 yaş 7 - 11 yaş 12 - 15 yaş 16 ve yukarı yaş 1- Otomobil, kaptıkaçtı, arazi taşıtları ve benzerleri 1300 cm3 ve aşağısı 537 375 210 159 58 1301 - 1600 cm3 e kadar 859 644 375 265 102 1601 - 1800 cm3 e kadar 1.514 1.185 698 426 166 1801 - 2000 cm3 e kadar 2.385 1.839 1.080 644 255 2001 - 2500 cm3 e kadar 3.578 2.598 1.623 970 385 2501 - 3000 cm3 e kadar 4.987 4.339 2.711 1.460 537 3001 - 3500 cm3 e kadar 7.595 6.834 4.117 2.056 755 3501 - 4000 cm3 e kadar 11.940 10.310 6.073 2.711 1.080 4001 cm3 ve yukarısı 19.541 14.654 8.679 3.902 1.514 100 - 250 cm3 e kadar 102 78 58 37 16 251 - 650 cm3 e kadar 210 159 102 58 37 651 - 1200 cm3 e kadar 537 320 159 102 58 1.298 859 537 426 210 2- Motosikletler 1201 cm3 ve yukarısı (III) Sayılı tarife: 5897 Sayılı Kanun ile 30.06.2009 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere deniz taşıtlarının yer aldığı (III) sayılı tarife kanun metninden çıkarılmıştır. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 253 (II) sayılı tarife Taşıt cinsi ve oturma yeri / azami toplam ağırlık 1) Minibüs Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 – 6 yaş 7 – 15 yaş 16 ve yukarı yaş 644 426 210 2) Panel van ve motorlu karavanlar (Motor silindir hacmi) 1900 cm3 ve aşağısı 859 537 320 1901 cm3 ve yukarısı 1.298 859 537 3) Otobüs ve benzerleri (Oturma yeri) 25 kişiye kadar 1.623 970 426 26 - 35 kişiye kadar 1.947 1.623 644 36 - 45 kişiye kadar 2.166 1.839 859 46 kişi ve yukarısı 2.598 2.166 1.298 4) Kamyonet, kamyon, çekici ve benzerleri (Azami toplam ağırlık) 1.500 kg.’a kadar 579 385 190 1.501 - 3.500 kg’a kadar 1.168 678 385 3.501 - 5.000 kg’a kadar 1.753 1.460 579 5.001 - 10.000 kg’a kadar 1.947 1.654 777 10.001 - 20.000 kg’a kadar 2.338 1.947 1.168 20.001 kg ve yukarısı 2.925 2.338 1.360 254 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (IV) sayılı tarife Taşıtların yaşları ile ödenecek yıllık vergi tutarı (TL) 1 - 3 yaş 4 - 6 yaş 6 - 10 yaş 11 ve yukarı yaş 1.150 kg’a kadar 10.853 8.679 6.509 5.206 1.151 - 1.800 kg.’a kadar 16.283 13.023 9.768 7.814 1.801 - 3.000 kg.’a kadar 21.712 17.369 13.023 10.420 3.001 - 5.000 kg.’a kadar 27.143 21.712 16.283 13.023 5.001 - 10.000 kg.’a kadar 32.572 26.057 19.541 15.631 10.001 - 20.000 kg.’a kadar 38.002 30.401 22.798 18.234 20.001 kg. ve yukarısı 43.431 34.742 26.057 20.845 3501 - 4000 cm3 e kadar 11.940 10.310 6.073 2.711 4001 cm3 ve yukarısı 19.541 14.654 8.679 3.902 Taşıt cinsi ve azami kalkış ağırlığı Uçak ve helikopterler SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 255 Veraset ve İntikal Vergisi Tarifesi 2011 Veraset yoluyla intikallerde vergi oranı İvazsız intikallerde vergi oranı* İlk 170.000 TL için %1 % 10 Sonra gelen 370.000 TL için %3 % 15 Sonra gelen 800.000 TL için %5 % 20 Sonra gelen 1.600.000 TL için %7 % 25 Matrahın 2.940.000 TL'yi aşan bölümü için % 10 % 30 Matrah * Bir şahsa ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan intikaller hariç), ivazsız mal intikalinde oranların yarısı dikkate alınır. 2012 Veraset yoluyla intikallerde vergi oranı İvazsız intikallerde vergi oranı* İlk 180.000 TL için %1 % 10 Sonra gelen 400.000 TL için %3 % 15 Sonra gelen 880.000 TL için %5 % 20 Sonra gelen 1.700.000 TL için %7 % 25 Matrahın 3.160.000 TL'yi aşan bölümü için % 10 % 30 Matrah * Bir şahsa ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan intikaller hariç), ivazsız mal intikalinde oranların yarısı dikkate alınır. 256 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2013 Veraset yoluyla intikallerde vergi oranı İvazsız intikallerde vergi oranı* İlk 190.000 TL için %1 % 10 Sonra gelen 430.000 TL için %3 % 15 Sonra gelen 940.000 TL için %5 % 20 Sonra gelen 1.800.000 TL için %7 % 25 Matrahın 3.360.000 TL'yi aşan bölümü için % 10 % 30 Matrah * Bir şahsa ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan intikaller hariç), ivazsız mal intikalinde oranların yarısı dikkate alınır. 2014 Veraset yoluyla intikallerde vergi oranı İvazsız intikallerde vergi oranı* İlk 190.000 TL için %1 % 10 Sonra gelen 440.000 TL için %3 % 15 Sonra gelen 970.000 TL için %5 % 20 Sonra gelen 1.800.000 TL için %7 % 25 Matrahın 3.400.000 TL'yi aşan bölümü için % 10 % 30 Matrah * Bir şahsa ana, baba, eş ve çocuklarından (evlatlıktan evlat edinenlere yapılan intikaller hariç), ivazsız mal intikalinde oranların yarısı dikkate alınır. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 257 Harçlar (1) SAYILI TARİFE Yargı harçları: A) Mahkeme harçları: Hukuk, ceza ve ticaret davalarıyla idari davalarda ihtilafsız yargı konularında Anayasa Mahkemesine bireysel başvurularda ve icra tetkik mercilerinde I. Başvurma harcı: Dilekçe veya tutanakla dava açma veya davaya müdahale veya tevdi mahallinin tayini, ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz, tesbiti delail ile ilgili taleplerde 1. Sulh mahkemelerinde, icra tetkik mercilerinde 11,70 TL 2. Asliye Mahkemelerinde, İdare Mahkemelerinde 25,20 TL 3. Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinde (Mahkemenin yetkisizlik veya görevsizlik kararı vermesi sebebiyle yetkili görevli mahkemeye yeniden başvurulması halinde bu harç alınmaz.) 38,70 TL 4. (6216 Sayılı Kanun’un 75/8. maddesi ile eklenen bent. Yürürlük: 03.04.2011) Anayasa Mahkemesinde 206,10 TL II. Celse harcı: (Taraflar veya vekilleri tarafından ertelenmelerine sebebiyet verilen celselerden.) 1. Sulh mahkemeleri: a) Konusu belli bir değerle ilgili davalarda dava konusu miktardan (14,40 TL’den aşağı olmamak üzere) b) Belli bir değer bulunmayan davalarda 2. Asliye mahkemelerinde, idari yargı mercilerinde (25,20 TL’den az olmamak üzere) III. Karar ve ilam harcı: Binde 2,27 14,40 TL Binde 2,27 258 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 1. Nispi harç: a) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden Binde 68,31 (6518 Sayılı Kanun’un 9. maddesiyle eklenen ibare. Yürürlük 19.02.2014) Tahkim yargılamasında bu bende göre hesaplanan harç yüzde elli oranında uygulanır. Bakanlar Kurulu, dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu bentte yazılı nispeti binde 10’a kadar indirmeye veya Kanun’da yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkilidir. b) Bir gayrimenkulün hissedarlar arasında satış suretiyle şuyuun izalesine dair olan hükümler (Gayrimenkulün satış bedeli üzerinden) Binde 11,38 c) Gayrimenkulün hissedarlar arasında taksimine dair olan hükümler (Taksim edilen gayrimenkul değeri üzerinden) Binde 4,55 d) Nafaka verilmesine dair hükümler (Bir senelik nafaka bedeli üzerinden) Binde 11,38 e) Yukarıdaki nispetler Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi ve Yargıtay’ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları için de aynen uygulanır. f) (5582 Sayılı Kanun’un 32. maddesiyle eklenen hüküm. Yürürlük: 06.03.2007) Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden) Bakanlar Kurulu, dava çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu alt bentte yazılı nispeti binde 10’a kadar indirmeye veya Kanun’da yazılı nispete kadar çıkarmaya yetkilidir. Nispi harçlar 25,20 TL’den aşağı olamaz. Binde 68,31 2. Maktu harç: a) 1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik mercilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında 25,20 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER b) (5035 Sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişen bent. Yürürlük: 01.01.2004) (a) fıkrasında yazılı davalarda esasa taalluk eden veya tashihi karar taleplerinin reddine dair Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi kararlarında 52,40 TL c) (5035 Sayılı Kanun’un 34. maddesi ile değişen bent. Yürürlük: 01.01.2004) Bölge Adliye Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Yargıtay, Danıştay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesinin icranın tehiri kararlarında 41,50 TL d) Tespiti delail, ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kararlarında 41,50 TL 259 IV. Temyiz, istinaf ve itiraz harçları (6217 Sayılı Kanun’un 13. maddesiyle başlığı ile birlikte değiştirilen fıkra. Yürürlük 14.04.2011) a) Yargıtay hukuk dairelerine yapılacak temyiz başvurularında 123,60 TL b) (Anayasa Mahkemesi’nin 20.10.2011 tarihli ve E: 2011/54, K: 2011/142 sayılı Kararı ile iptal edilmiştir.) c) Danıştaya yapılacak temyiz başvurularında 123,60 TL d) Yürütmenin durdurulmasına ilişkin itirazlar dahil olmak üzere bölge idare mahkemelerine itirazen yapılacak başvurularda 68,60 TL e) Bölge adliye mahkemeleri hukuk dairelerine yapılacak istinaf yolu başvurularında 68,60 TL f) (*) g) (*) h) (*) (*) Bu bentler, 13.09.2013 tarihinden geçerli olmak üzere 13.03.2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin E.2011⁄64 ve K.2012⁄168 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. V. Keşif harcı (Mahkemelerce re’sen veya istem üzerine verilen keşif ya da tespit kararlarını yerine getirmek için) (6009 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen fıkra. Yürürlük 01.08.2010) 177,50 TL B) İcra ve iflas harçları: I. İcra harçları: 1. İcraya başvurma harcı 25,20 TL 260 LEGES Hukuk Dergisi 2. Değeri belli olmayan icra takiplerinde, icranın yerine getirilmesi harcı EKİM 2015 25,20 TL 3. Değeri belli olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer üzerinden: a) Ödeme veya icra emrinin tebliği üzerine hacizden evvel ödenen paralardan Yüzde 4,55 b) Hacizden sonra ve satıştan önce ödenen paralardan Yüzde 9,10 c) Haczedilen veya rehinli malların satılıp paraya çevrilmesi suretiyle tahsil olunan paralardan Yüzde 11,38 d) Resmi ve özel müesseseler memur ve hizmetlilerinin maaş, ücret, gündelik ve sair hizmet gelirlerinin haczi suretiyle tahsil olunan paralardan Yüzde 4,55 e) Takip talebi bulunmayan alacaklılara İcra ve İflas Kanunu’nun 125. maddesinin 3. fıkrası gereğince ödenen paralardan Yüzde 2,27 f) Gayrimenkullerin ve gemilerin tahliye ve tesliminde: aa) İcra emrinin tebliği üzerine tahliye olunduğu takdirde Yüzde 2,27 bb) Tahliye ve teslim icra marifetiyle olduğu takdirde Yüzde 4,55 g) Menkul tesliminde; aa) İcra emrinin tebliği üzerine teslim halinde Yüzde 2,27 bb) İcra marifetiyle teslim halinde Yüzde 4,55 h) (5582 Sayılı Kanun’un 32. maddesiyle eklenen hüküm. Yürürlük: 06.03.2007) 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, bu bentte belirtilen tahsil harçları dörtte biri oranında uygulanır. 4. İdare harçları: (Haczedilen gayrimenkullerin idaresi, kira mukaveleleri düzenlenmesi ve hesap tutulması için) 17,50 TL II. İflas harçları: 1. Maktu harç: İflasın açılması veya konkordato isteği ve masaya katılma harcı 41,50 TL 2. Konunun değeri üzerinden harç: a) İflasta paylaşılan para üzerinden Yüzde 4,55 b) Konkordatoda alacaklılara verilmesi kararlaştırılan para üzerinden Binde 11,38 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER III. Haciz, teslim ve satış harcı (Yukarıdaki (I) ve (II) numaralı fıkralarda yer alan icra ve iflas işlemlerinin daire dışında memur eliyle yerine getirildiği her bir işlem için) (6009 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen bölüm. Yürürlük 01.08.2010) 261 59,00 TL C) Ticaret sicili harçları: I. Kayıt ve tescil harçları: (Ticari işletme rehni dahil) 1. Ticari işletmenin ve ünvanının tescil ve ilanında: a) Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 187,10 TL b) Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 536,50 TL c) Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 1.208,90 TL 2. Temsile yetkili kılınan kimselerin tescil ve ilanında (Her kişi için): a) Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 92,80 TL b) Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 132,90 TL c) Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 294,20 TL 3. Ticaret siciline tescil edilmiş olan vakalardaki değişikliklerin tescilinde: (Ticari işletme rehni ile ilgili vakalar dahil) (Muhteva ile ilgili bulunmayan düzeltmelerden harç alınmaz.) a) Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 92,80 TL b) Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 132,90 TL c) Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 294,20 TL 4. Kayıt silinmesinde: (Ticari işletme rehni kaydının silinmesi dahil) a) Gerçek kişilere ve kooperatiflere ait işletmelerde 36,20 TL b) Şahıs şirketlerine ait işletmelerde 52,40 TL c) Sermaye şirketlerine ait işletmelerde 92,80 TL Şubelerin herbiri (Yabancı müesseselerin Türkiye’deki şubeleri dahil) ayrıca aynı harca tabidir. II. Kayıt ve belge suretleri ve tasdikname harçları: 1. Bir ticari işletmeye ait sicil esas defterindeki kayıtların tamamının veya bir kısmının veya memurlukta saklanan bütün belgelerin örneğinin beher sayfasından (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde:11/1) 9,30 TL 2. Tasdiknamelerden (Ticaret Sicili Tüzüğü Madde: 11/2, 104, 105) 30,90 TL D) Diğer yargı harçları (Müşterek kısım): 262 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 I. Suret harçları: a) İlamın her sayfasının suretinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 1,60 TL b) Mahkeme ve merci zabıtnameleri ve diğer evrakın beher sayfasının suretlerinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 1,60 TL c) Avukatların tasdik ettiği vekaletname suretlerinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 3,80 TL d) Sulh hakimi tarafından tasdik edilen vekaletname suretlerinden (Tasdikli fotokopiler dahil) 3,80 TL Re’sen verilmesi icap eden suretler hariç olmak üzere ceza mahkemelerinden alınacak suretlerden de aynı harçlar alınır. II. Muhafaza harçları: Adliye veznelerine tevdi olunan kıymetli eşyanın kabul ve muhafazası için, muhafaza olunan değer üzerinden: a) Bir yıla kadar Binde 11,38 b) Bir yılı geçen her yıl ve kesirler için Binde 5,69 III. Defter tutma harçları: a) Alelumum, defter tutma ve tahrir işlerinde 14,40 TL’den az olmamak üzere deftere kaydolunan değer üzerinden Binde 4,55 b) Miras işlerinde defter tutulmasında: aa) Mevcut ve alacak bakiyesi hasıl olmuş ise bu bakiye üzerinden Binde 4,55 bb) Borç bakiyesi hasıl olmuş veya mevcut ve alacaklar ile borçlar bakiyesi eşit ise 38,70 TL c) İflas dairesi tarafından tutulacak defterlerden 38,70 TL IV. Miras işlerine ait harçlar: Terekenin tahrir ve tespiti, mirasın taksimi, tasfiyesi ve idaresinde, bunların konusunu teşkil eden değerler üzerinden (Miras idaresinde her sene ve kesirler için harç alınır.) Binde 4,55 V. Vasiyetname tanzimine ait harçlar: Medeni Kanun’un 479. maddesine göre sulh hakimi tarafından tanzim edilen resmi vasiyet senetleri: a) Belli bir meblağı ihtiva edenler b) Belli bir meblağı ihtiva etmeyenler Binde 1,13 52,40 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 263 (2) SAYILI TARİFE Noter harçları I. Değer veya ağırlık üzerinden alınan nispi harçlar: 1. Muayyen bir meblağı ihtiva eden her nevi senet, mukavelename ve kağıtlardan beher imza için Binde 1,13 Bütün imzalar için bu suretle alınacak harcın toplam miktarı 52,40 TL’den az, 26.891,50 TL’den çok olamaz. 2. Emanet harçları: Saklanmak üzere noterlere tevdi edilen değeri belli emanetlerden Binde 2,27 Harç miktarı 3,80 TL’den az olamaz, harç yıllık olarak hesaplanır. Bir yıldan fazla olan her yıl için ilave olarak yarı harç alınır. Yıl kesirleri tam itibar olunur. 3. Gayrimenkul ve menkullerin idaresi harcı: Binde 4,55 Harç yıllık olarak hesaplanır, bir yıldan fazla olan her yıl için ilave olarak yarı harç alınır.Yıl kesirleri tam itibar olunur. Gayrimenkullerin değerleri belli değilse değerler takdir yolu ile tespit edilir. 4. Konşimento yazılması harcı: Konşimento yazılmasında eşyanın her gayrisafi tonundan 0,471 TL II. Maktu harçlar: 1. Belli meblağı ihtiva etmeyen ve alınacak harç miktarı kanun ve tarifede ayrıca gösterilmemiş olan senet, mukavele ve kağıtlardaki imzaların beherinden 8,20 TL 2. Her nevi tebliğ (6830 Sayılı Kanun hükümleri muvacehesinde noterlerce muhataba yapılacak tebliğler dahil) ihbar, ihtar ve protestolardan muhataba tebliğ edilecek beher nüsha için 14,40 TL 3. Vekaletnameler: a) Özel vekaletnamelerde beher imza için 6,80 TL b) Genel vekaletnamelerde beher imza için 10,80 TL 4. Defter tasdiki: a) Açılış, ara ve kapanış tasdik ve şerhleri (Beher defter için): aa) İşletme defteri ve diğer her türlü defterler 20,30 TL bb) Serbest meslek kazanç defteri 25,20 TL 264 LEGES Hukuk Dergisi cc) Bilanço esasına göre tutulan defterler EKİM 2015 25,20 TL b) Açılış tasdiklerinde sayfaların mühürlenmesi: 100 sayfaya kadar (100 dahil) 6,60 TL 100 sayfadan yukarı beher 50 sayfa ve fazlası için 6,60 TL Ticaret sicili memurluklarınca yapılacak defter tasdiki işlemlerinden yukarıda belirtilen harçlar aynen alınır. 5. Suretler ve tercümeler: a) İlgililere veya ibraz edenlere verilecek her türlü mukavele, senet, yazılı kağıt ve kayıt suretlerinin ve fotokopilerinin beher sayfasından 1,60 TL b) Tercüme suretleri ve yabancı dille yazılmış kağıtların suretleri ve tercümeleri beher sayfasından (Fotokopiler dahil) 3,80 TL 6. Saklanmak üzere noterlere tevdi olunan ve değeri belli olmayan emanetlerle vasiyetnameler her yıl için (Yıl kesirleri tam sayılır) 14,40 TL 7. Tespit ve tutanak harçları: Mukavelename, senet veya yazılı kağıtların veya bir şeyin veya bir yerin hal ve şeklinin ilgili şahısların hüviyet ve ifadelerinin tespiti 14,40 TL 8. Piyango, seçim ve toplantılarda hazır bulunmaktan alınacak harçlar: Davet üzerine piyango ve hususi müesseselerin kur’a, seçim ve toplantılarında hazır bulunarak düzenlenecek tutanaklarda 267,50 TL 9. Düzeltme harcı: Evvelki işin mahiyet ve değeri değişmemek şartıyla yapılacak düzeltmelere ait beyannamelerden beher imza için 3,00 TL 10. Mukavele feshi harcı: Değeri belli bir borç veya bir taahhüdün ikrarını tazammun etmeyen mukavelelerin feshinde beher imza için 3,00 TL 11. Belli bir meblağı ihtiva etmeyen umumi ibra, umumi makbuz, tahkimname, ölüme bağlı tasarruf senet ve mukaveleleri, ölünceye kadar bakma akdi, vakıf, aile vakıfları, evlat edinme, karıkoca haklarının idaresi, babalığı tanıma senetleri, miras taksim mukaveleleri, mirasçılık belgesi, ifraz mukaveleleri ve bunlardan rücu ve bunların feshi ve bunların teferruatına dair senet, mukavele ve kağıtların düzenlenmesinden ve noter tarafından re’sen düzenlenecek tutanaklardan (6217 Sayılı Kanun’un 13. maddesi ile değişen fıkra. Yürürlük: 14.04.2011) 52,40 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 265 (3) SAYILI TARİFE Vergi yargısı harçları: Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezalara ilişkin uyuşmazlıklardan dolayı Vergi Mahkemelerinde, Bölge İdare Mahkemelerinde ve Danıştay’da açılan davalarda. I. Başvurma harcı: a) Vergi Mahkemeleri ile Bölge İdare Mahkemelerine başvurma 25,20 TL b) Danıştay’a başvurma 52,40 TL (5766 Sayılı Kanun’un 11/e maddesiyle eklenen fıkra.Yürürlük 06.06.2008) c) Danıştay’a temyiz başvurularında 109,20 TL (5766 Sayılı Kanun’un 11/e maddesiyle eklenen fıkra.Yürürlük 06.06.2008) d) Bölge İdare Mahkemesine itirazen yapılan başvurularda 72,80 TL II. Nispi harçlar: a) Vergi Mahkemesi ile Bölge İdare Mahkemesi kararlarında: Tarhiyata ve ceza kesme işlemlerine karşı mükellefin dava açması üzerine Vergi Mahkemesinin nihai kararları ile Bölge İdare Mahkemesi’nin kararlarında, karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değer üzerinden 25,20 TL’den az olmamak üzere Binde 4,55 b) Danıştay kararlarında: Karar altına alınan uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümler ile bunlara bağlı zam ve cezaların toplam değeri üzerinden 52,40 TL’den az olmamak üzere (Bu miktardan evvelce ödenen nispi harç mahsup edilir) Binde 9,10 III. Maktu harç: Yukarıdaki pozisyonlarda gösterilen ve nispi harca tabi tutulmamış olan tarhiyat veya ceza kesme ve diğer işlemlerle ilgili: a) Vergi Mahkemesi ve Bölge İdare Mahkemesi kararlarında 25,20 TL b) Danıştay kararlarında 52,40 TL c) Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştay’ın yürütmenin durdurulması kararlarında 52,40 TL IV- Suret harçları: Tarafların isteği üzerine verilecek karar suretleri için karar suretinin her sayfasından (Fotokopiler dahil) 1,10 TL 266 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (4) SAYILI TARİFE Tapu ve kadastro işlemlerinden alınacak harçlar: I. Tapu işlemleri: 1. Kayıt harici kalmış olan gayrimenkullerin tescilinden takdir olunan değer üzerinden Binde 11,38 2. Deniz, göl ve nehir kıyılarında izinli ve izinsiz doldurma suretiyle iktisabedilen yerlerin tescilinden takdir edilecek değer üzerinden Binde 1593,9 (5831 Sayılı Kanun’un 6. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 27.01.2009) 3. a) Terekeye dahil taşınmaz malların kanuni ve atanmış mirasçılar arasında aynen veya ifrazen yapılacak taksiminde kayıtlı değer üzerinden Binde 22,77 (5831 Sayılı Kanun’un 6. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 27.01.2009) b) Taşınmaz malların ve sınırlı ayni hakların, intikalinde alınmamak kaydıyla, bağışlanmasından rücularda ve vasiyetlerin infazında veya piyango ve ikramiye suretiyle iktisabında kayıtlı değer üzerinden Binde 11,38 4. Gayrimenkullerin ve mülkiyetten gayri ayni hakların bağışlanmasında, kanuni mirasçılar dışında intifa hakkından kuru mülkiyet sahibi lehine ivazsız feragat edilmesinde ve süreli intifa haklarında süre dolarak intifa hakkının sona ermesinde kayıtlı değer üzerinden Binde 68,31 5. Dalyan ve voli mahallerinin tescil, intikal, hibe, vasiyet, temlik ve sair tasarrufi muamelelerde takdir olunacak kıymet veya bildirilen bedelden yüksek olanı üzerinden Binde 68,31 6.a) İfraz veya taksim veya birleştirme işlemlerinde kayıtlı değerler üzerinden Binde 11,38 (5831 Sayılı Kanun’un 7. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 27.01.2009) b) İmar parselasyon planları uygulama sonucu şuyulanan parsellerin pay sahipleri arasında rızaen veya hükmen taksiminde kayıtlı değer üzerinden Binde 11,38 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER c) Yukarıdaki fıkralar dışında kalan ve müşterek mülkiyete konu olanların rızaen veya hükmen pay sahipleri arasında aynen veya ifrazen taksiminde kayıtlı değer üzerinden Binde 4,55 7. İpotek tesisinde: a) İpotekte sağlanan borç miktarı üzerinden Binde 4,55 b) İpoteğe dahil gayrimenkullerden birisinin çıkarılarak başkasının ithalinde veya teminat ilavesinde borç miktarı üzerinden Binde 4,55 c) Mevcut ipotek derecelerinin sonradan değişikliklerinde borç miktarı üzerinden Binde 2,27 istenilen 8. Muvakkat tesciller: Medeni Kanun’un 921. maddesi (22/11/2001 gün ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1011. maddesi) gereğince yapılacak tescillerde kayıtlı değer üzerinden Binde 2,27 9. Mal birliği ve mal ortaklığının, mukaveleden mütevellit şüf’a, iştira ve vefa haklarının, aile yurtlarının mutlak veya nakil ile mükellef mirasçı nasbının sicile şerhinden veya tescilinden kayıtlı değer üzerinden Binde 6,83 10. Adi veya hasılat kira mukavelelerinin tapu siciline şerhinde mukavele müddetine göre hesaplanacak kira toplamı ve mukavele mevcut değilse veya mukavelede müddet belirtilmemişse bir yıllık kira bedeli üzerinden Binde 6,83 11. Teferruatın tapu siciline kaydında beyan olunan değeri üzerinden Binde 4,55 (5838 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 28.02.2009) 12. Satış vaadi sözleşmeleri ile irtifak hakkı tesisi vaadi sözleşmelerinin tapu siciline şerhinde, sözleşmede yazılı bedel üzerinden (Bu bedel, sözleşmeye konu gayrimenkulün emlak vergisi değerinden az, emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) bedelsiz olanlarında emlak vergisi değeri üzerinden Binde 6,83 (5838 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 28.02.2009) 13.a) Arsa ve arazi üzerine inşa olunacak bina vesair tesislerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm vesair tesis için) 162,70 TL 267 268 LEGES Hukuk Dergisi Bayındırlık ve İskan Bakanlığının görüşü alınarak Maliye Bakanlığınca tespit ve ilan edilmiş bulunan sosyal mesken, işçi evleri ve bunlardan daha düşük nitelikteki meskenlerin tescilinde (Her bir bağımsız bölüm için) EKİM 2015 81,30 TL Tapu siciline tescil yapılmaması halinde de bu harcın tahsili aynı esaslar dahilinde yürütülür. b) Meşfu payın şüf’a hakkı sahibi tarafından ilama müsteniden iktisabında, kayıtlı değer üzerinden Binde 22,77 (5838 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 28.02.2009) c) (a) fıkrası dışında kalan her nevi cins ve kayıt tashihinde (her bir işlem için) 81,30 TL 14. Tapu harcı mevzuuna giren işlemlerle ilgili tescil ve şerhlerin terkininden 17,50 TL 15. Yapı kooperatiflerinin ortaklarına dağıtacağı gayrimenkullerin ortaklar adına tescilinde kayıtlı değer üzerinden Binde 2,27 16. Gayrimenkullere ait haritaların kopyalarının verilmesinde her parsele ait kopya için 36,20 TL 17. İlgililerin isteği üzerine gayrimenkullere ait verilecek kayıt örneklerinin her birisiyle çıkarılacak belge örneklerinin beher sayfasından (Fotokopiler dahil) 6,60 TL 18. Taksim hakkının bertaraf edilmesinde bunun beyanlar hanesine işlenmesinde gayrimenkulün kayıtlı değeri üzerinden Binde 11,38 19. Muvazaa tarikiyle vaki tescillerin hükmen düzeltilmesinde kayıtlı değer üzerinden Binde 136,62 20.a) Gayrimenkullerin ivaz karşılığında veya ölünceye kadar bakma akdine dayanarak yahut trampa hükümlerine göre devir ve iktisabında gayrimenkulün beyan edilen devir ve iktisap bedelinden az olmamak üzere emlak vergisi değeri üzerinden (Cebri icra ve şuyuun izalesi hallerinde satış bedeli, istimlaklerde takdir edilen bedel üzerinden) devir eden ve devir alan için ayrı ayrı Binde 20 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 269 Tapuda kaydı bulunmayan gayrimenkullerin, zilyetlik devir sözleşmeleri ile devrinde de bu fıkra hükümleri uygulanır. Hesaplanacak harç, zilyetlik devir sözleşmeleri yapılmadan önce, şekli ve muhtevası Maliye Bakanlığınca tespit edilecek bir beyanname ile bildirilir ve beyanname verme süresi içinde ödenir. b) Gayrimenkullerin, irtifak haklarının ve gayrimenkul mükellefiyetinin sermaye şirketlerine sermaye olarak konulmasında ticaret mahkemesince tayin olunan değer üzerinden devir alan için ve gayrimenkul devir hallerinde devir eden için Binde 20 c) Gayrimenkul mükellefiyetinin tesis ve devir yoluyla iktisabında tesis ve devir için ödenen bedel üzerinden (Bu bedel muayyen zamanlarda bir şey yapmak veya vermekten ibaret olduğu takdirde mükellefiyet bedeli beher sene verilecek veya yapılacak şeylerin 20 misline eşit sayılır) devir alan için Binde 20 d) Gayrimenkul hükmündeki daimi ve müstakil hakların tesis ve devri için ödenen bedel üzerinden (5615 Sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değiştirilen parantez içi hüküm. Yürürlük:4.4.2007) (Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün emlak vergisi değerinin yarısından az, iki katından çok olamaz.) devir alan için Binde 20 (5838 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle değiştirilen fıkra. Yürürlük 28.02.2009) e) Gayrimenkul üzerine irtifak hakkı tesis ve devrinde (634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’na göre yapılan kat irtifakları hariç olmak üzere) tesis ve devir için ödenen bedel (Bu bedel, üzerinde hak tesis edilen gayrimenkulün emlak vergisi değerinin iki katından çok olamaz) üzerinden devir alan için Binde 20 f) İvaz karşılığında kuru mülkiyet iktisabında devir bedeli üzerinden devir eden ve devir alan için ayrı ayrı Binde 20 Yukarıdaki (e) fıkrasında yer alan intifa hakkı ile (f) fıkrasında yer alan kuru mülkiyetin değerleri bu Kanun’un 64. maddesinin son fıkrasına göre hesaplanan miktarlardan düşük olamaz. 270 LEGES Hukuk Dergisi g) Satıp geri kiralama yöntemi ile gerçekleştirilen kiralama sözleşmeleri kapsamında kiracı tarafından sözleşme süresi sonunda geri alınmak kaydıyla kiralanan taşınmazların kiralayana satışı sırasında devredenden (Taşınmazın herhangi bir şekilde kiracı tarafından geri alınmamasının tespiti durumunda ilgililerden (a) bendindeki oran ile bu bentteki oran arasındaki farka tekabül eden harç tutarı 213 sayılı Kanun hükümlerine göre gecikme faizi ile birlikte alınır.) (6361 Sayılı Kanun’un 51. maddesiyle eklenen ibare. Yürürlük: 13.12.2012) EKİM 2015 Binde 4,55 II. Kadastro ve tapulama işlemleri: Kadastro ve tapulama işlemleri sonucunda tapu siciline tescil edilen bazı gayrimenkullerde kayıtlı değer üzerinden: a) Tapuda murisi veya kendisi adına kayıtlı olup da kadastroda beyanname verenlere, tapulamada tespitte hazır bulunanlara ait gayrimenkullerin kadastrolanmasında veya tapulanmasında, Binde 6,83 b) Tapuda murisi veya kendisi adına kayıtlı olup da kadastroda beyanname vermeyenlere, tapulamada tespitte hazır bulunmayanlara ait gayrimenkullerin kadastrolanması veya tapulanmasında, Binde 11,38 c) Aslen senetsiz gayrimenkullerin zilyedi adına kadastrolanması veya tapulanmasında, beyanname verenler ile tespitte hazır bulunanlardan, Binde 9,10 d) Aslen senetsiz gayrimenkullerin zilyedi adına kadastrolanması veya tapulanmasında, beyanname vermeyenler ile tespitte hazır bulunmayanlardan, Binde 13,66 (Yukarıdaki fıkralar gereğince ödenecek harç miktarı her parsel için 14,40 TL’den aşağı olamaz.) Tapu ve kadastro işlemlerinde de nispi harçların en az miktarı 14,40 TL’dir. Kadastro işlemlerinin yenilenmesinden harç alınmaz. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 271 (5) SAYILI TARİFE Konsolosluk harçları : I. Değer üzerinden alınacak harçlar : 1. Tereke işlerinde: a) Terekenin tahrir, tesbit, idare ve tasfiyesinden Binde 22,77 b) Tereke, mahallin memurları tarafından tahrir, tesbit, idare ve tasfiye olunduğu takdirde konsoloslukça yapılan murakabeden Binde 11,38 2. Sulhnameler: (Kararda yazılı değer üzerinden): a) 0,05 TL’ye kadar olan kısmından (0,05 TL dahil) Binde 45,54 b) 0,05 TL’den sonra gelen kısmından ilaveten Binde 11,38 3. Kıymetli eşyanın tesliminde: Yurt dışında konsolosluklara ve büyükelçiliklere emaneten bırakılan kıymetli eşyanın ilgililere tesliminde Binde 6,83 4. Türkiye’ye ihraç edilecek mallardan listeleri konsolosluklarca tasdiki gerekenlerden Binde 2,27 II. Gemicilik işlerinde ton üzerinden alınacak harçlar: 1. Gemilere konsolosluklarca verilecek bayrak şahadetnameleri: Beher rüsum tonilatosundan 0,911 TL 2. Ticaret eşyası manifestolarının tasdikinde eşyanın beher gayrisafi tonundan 0,472 TL 3. Sıhhiye patentası verilmesi veya vizesi, beher rüsum tonilatosundan 0,472 TL III. Maktu harçlar: 1. Gemi jurnalinin tasdiki: a) Jurnalin tasdiki 79,20 TL b) Jurnala sayfa ilavesi 30,90 TL 2. Vizeye tabi olan yabancı hava ticaret ve gezinti gemilerinin vizeleri 321,40 TL 3. İmza ve mühür tasdiki: 272 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 a) Bulunulan yabancı memleketteki yerli makamlarla o memleketteki yabancı makamlar tarafından verilip Türk makamlarına veya Türk makamları tarafından verilip bulunulan yabancı memleketteki yerli ve yabancı makamlara ibraz edilecek olan yazılı kağıt ve suretlerdeki imza ve mühürlerin veya tasdike müteallik imza ve mühürlerin metne şamil olmamak üzere tasdiki (Fotokopiler dahil) 30,90 TL b) İmza ve mühürlerin metne şamil olmak üzere tasdiki (Fotokopiler dahil) 62,80 TL 4. Yabancı memlekette usulüne uygun olarak yetkili makamlar tarafından tanzim olunan yazı, kağıt ve suretlerin o memlekette yürürlükte bulunan Kanunlara uygun olduğunun tasdiki (Fotokopiler dahil) 30,90 TL 5. İdari hususlara ait beyanname, ilmühaber, tutanaklar ve şerhler: a) Birinci sayfa için 30,90 TL b) Birinci sayfadan sonraki her sayfa için 14,40 TL 6. Gerçek ve tüzel kişilerin isteği üzerine: a) Türk Kanunlarının bir veya birkaç maddesinin aynının verilmesi (Beher sayfa için) 52,40 TL b) Bunların tercümesinin tasdiki (Beher sayfa için) 106,40 TL 7. Terekenin mühürlenmesi 79,20 TL 8. Bilirkişi tayini ve bilirkişi raporlarının tasdiki 47,00 TL 9. Bu tarife ile noter harçlarına ait (2) sayılı tarifede zikredilmeyen hukuk işlerine ait diğer yazılı kağıtlar ve kararlar 30,90 TL 10. Bu tarifede sayılan yazılı kağıt ve işlemlerin konsoloshane haricinde düzenlenmesi ve icrasından asıl harca ilave olarak 79,20 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 273 (6) SAYILI TARİFE Pasaport, vize, ikamet tezkeresi, Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları ve yabancılara verilecek çalışma izin belgesi harçları: I. Pasaport harçları: 1. Umuma mahsus münferit ve müşterek pasaportlar: (Konsolosluklarca verilen pasaportlar dahil) 6 aya kadar olanlar 96,10 TL 1 yıl için olanlar 140,50 TL 2 yıl için olanlar 229,30 TL 3 yıl için olanlar 325,50 TL 3 yıldan fazla süreli olanlar 458,70 TL Umuma mahsus münferit ve müşterek pasaportlarda pasaportta kayıtlı her kişi için ayrı ayrı harç alınır. Refakatte kayıtlı 7 yaşından küçük çocuklardan harç alınmaz. Süre uzatımları da aynı miktarda harca tabidir. 2. 5682 sayılı Pasaport Kanunu’nun 18. maddesinde yer alan yabancılara mahsus damgalı pasaportlardan da 1 numaralı fıkradaki esaslara göre, umuma mahsus münferit ve müşterek pasaportlardan alınan harçlar aynen alınır. 3. Muteberlik müddeti sona eren pasaportların konsolosluklarca süre uzatımı, bu pasaportların sürelerinin bitimi tarihinden itibaren ceza alınmaksızın yapılır. II. Vize müracaat ve vize harçları: 1. Giriş vizeleri: a) Tek giriş b) Müteaddit giriş 320,70 TL 1.074,10 TL 2. Transit vizeleri a) Tek transit 320,70 TL b) Çift transit 643,40 TL (Müşterek pasaportlarda her şahıs için 1 ve 2. fıkralarda gösterilen harçlar aynen alınır.) 274 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Hangi ülke vatandaşlarından vize müracaat harcı, hangi ülke vatandaşlarından vize harcı alınması gerektiği ile harç tutarlarının tespitine, mütekabiliyet esası göz önünde tutularak Dışişleri Bakanlığı yetkilidir. 3. Yabancıların Türkiye’den çıkışlarında istekleri üzerine verilecek münferit pasaportlara ait dönüş vizeleri 536,00 TL III. Yabancılara verilecek ikamet tezkeresi ve Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları: 1. İkamet tezkeresi 1 aya kadar her gün için (Bu tutar ilk ay için tezkere başına 22,60 TL’den az, 115,10 TL’den çok olamaz.) 12,10 TL 1 aydan sonraki her ay için 76,50 TL İlk aydan sonraki aylara ait harcın hesabında ay kesirleri tam ay olarak dikkate alınır. (4731 Sayılı Kanun’un 6. maddesiyle eklenen cümleler. Yürürlük: 30.12.2001) (İkamet tezkeresinin alınmaması veya süresinin uzatılmaması, aşılan sürenin kapsadığı tarife itibarıyla hesaplanacak harcın tahsilini engellemez. Bu suretle hesaplanan harç, ceza ve gecikme faizi uygulanmaksızın bir kat fazlası ile tahsil edilir.) (4761 Sayılı Kanun’un 7. maddesiyle eklenen cümle. Yürürlük: 22.06.2002) İkamet tezkeresi harçlarının tespitine, mütekabiliyet esası göz önünde tutularak, Maliye Bakanlığı yetkilidir. 2. Dışişleri Bakanlığı tasdik harçları 186,50 TL IV. Yabancılara verilecek çalışma izin belgeleri: 1. Süreli Çalışma İzin Belgesi: a) 1 yıla kadar (1 yıl dahil) 164,40 TL b) 3 yıla kadar (3 yıl dahil) 495,00 TL Süre uzatımları da aynı miktarda harca tabidir. 2. Süresiz Çalışma İzin Belgesi 3. Bağımsız Çalışma İzin Belgesi 825,70 TL 1.652,60 TL Çalışma izin belgesi harçlarının tespitine, karşılıklılık ilkesi esası göz önünde tutularak Dışişleri Bakanlığı yetkilidir. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 275 (7) SAYILI TARİFE Gemi ve liman harçları I. Gemi sicil işlemleri: 1. Gemi tasdiknameleri, beher rüsum tonilatosundan: (159,70 TL’den az 10.756,00 TL’den çok olamaz.) 0,194 TL 2. Gemi siciline kayıtlı gemilerin ivaz karşılığında temlikinde veya muvazaa yoluyla yapılan tescillerin düzeltilmesinde satış veya muvazaa belgelerinde yazılı bedel üzerinden (Belge mevcut olmaması veya belgede bedeli yazılı bulunmaması veya rayiç bedelden küçük olması hallerinde emsal bedeli üzerinden harç alınır. Aile tesisleri, trampa, iktisabi zaman aşımı tescilleri de bu esasa tabidir.) Binde 22,77 3. Sicilde kayıtlı gemilerin, ölünceye kadar bakma akdi ile temlikinde, emsal bedeli üzerinden Binde 5,69 4. Gemi sicilinde kayıtlı gemiler üzerine ivaz karşılığında mukavele ile intifa hakkı tesisinde, bedeli üzerinden Binde 5,69 5. Gemi siciline kayıtlı gemiler üzerinde tesis olunacak ipoteklerden sağlanan borç miktarı üzerinden Onbinde 11,38 6. Kira mukavelelerinin gemi siciline şerhinde mukavelede şart koşulan kira bedeli toplamı üzerinden Onbinde 11,38 7. Harç mevzuuna giren işlemlerin terkininden (Tescilinde alınan harç miktarını aşamaz) 14,40 TL 8. Gemi sicilinde yapılan kayıt düzeltmelerinden beher rüsum tonilatosundan (14,40 TL’den az 267,70 TL’den çok olamaz.) 0,194 TL 9. İstek üzerine verilen ve gemi siciline atıf yapılmış olan belge suretleri ile sicil kayıt suretlerinden (Fotokopiler dahil) 6,60 TL II. Liman işlemleri: 1. Denize elverişlilik belgesi: En az 52,40 TL maktu harca ilave olunarak aşağıdaki tarifeye göre harç alınır: İlk 150 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,601 TL Sonra gelen 350 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,324 TL 276 LEGES Hukuk Dergisi 500 tonilatodan yukarı beher rüsum tonilatosundan (Harç tutarı 1.612,30 TL’den çok olamaz.) EKİM 2015 0,162 TL 2. Ölçme Belgesi: En az 106,40 TL maktu harca ilave olarak aşağıdaki tarifeye göre harç alınır: İlk 150 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,797 TL Sonra gelen 350 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,797 TL Sonra gelen 2.500 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,601 TL 3.000 tonilatosundan yukarısı için beher rüsum tonilatodan (Harç tutarı 4.301,60 TL’den çok olamaz) 0,324 TL 3. Yola elverişlilik belgesi: Aşağıdaki tarifeye göre harç alınır: 11-150 rüsum tonilatoluk gemilerden 30,90 TL 151-500 rüsum tonilatoluk gemilerden 52,40 TL 501-3.000 rüsum tonilatoluk gemilerden 106,40 TL 3.000 rüsum tonilatodan yukarı gemilerden 132,90 TL 10 rüsum tonilatoya kadar olan gemiler harçtan muaftır. 4. Ulaştırma Bakanlığınca verilen bayrak şahadetnameleri beher rüsum tonilatodan (79,20 TL’den az, 2.688,40 TL’den çok olamaz) 0,601 TL 5. Gemi jurnallarının liman idarelerinde tasdiki 11,70 TL 6. Yeterlik belgesi harçları a) Uzakyol Kaptanı, Uzakyol Başmakinist/Başmühendisi, Uzakyol Birinci Zabiti, Uzakyol İkinci Mühendisi/Makinisti, Uzakyol Vardiya Zabiti, Uzakyol Vardiya Mühendisi/Makinisti, Liman Kılavuz Kaptanı, İstanbul Boğazı Kılavuz Kaptanı ve Çanakkale Boğazı Kılavuz Kaptanı 79,20 TL b) Kaptan, Başmakinist ve Deniz Kılavuz Kaptanı 52,40 TL c) Birinci Zabit, İkinci Makinist, Vardiya Zabiti, Telsiz Zabiti/Operatörü, Makine Zabiti, Yat Kaptanı, Balıkadam, 1. Sınıf Dalgıç, 2. Sınıf Dalgıç, Balıkadam Gaz Karışım ve Açık Deniz Balıkçı Gemisi Kaptanı 30,90 TL d) Sınırlı Kaptan, Sınırlı Başmakinist, Sınırlı Vardiya Zabiti, Sınırlı Makina Zabiti, Amatör Denizci ve Balıkçı Gemisi Kaptanı 22,60 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 7. Türk denizci kütüğüne kayıt suretlerinden (Fotokopiler dahil) (5035 Sayılı Kanun’un 38. maddesi ile değişen fıkra.Yürürlük:1.1.2004) Gemiadamı Cüzdanı, Gemiadamlarının Eğitim, Belgelendirme ve Vardiya Standartları Hakkında Uluslararası Sözleşme Kapsamında Verilen Eğitim Sertifikaları ve Kısa Mesafe Telsiz Belgeleri 277 14,40 TL 8. Gemi sörvey belgeleri: a) Yolcu gemisi emniyet belgesi, yük gemisi teçhizat ve inşa emniyet belgesi, uluslararası yükleme sınırı belgesi, yük gemisi telsiz-telefon emniyet belgesi, telsiz-telgraf emniyet belgesi, (Her bir belge için ayrı ayrı olmak üzere) En az 25,20 TL maktu harca ilave olarak beher rüsum tonilatosundan. Her belgenin harç tutarı 267,70 TL’den çok olamaz. 0,048 TL b) Muafiyet belgesi 52,40 TL (Yukarıdaki bölümde yazılı belgelerin konsolosluklarca yapılacak temdidi işleminden de aynı miktarda harç alınır.) 9. Özel yat kayıt belgesi: En az 52,40 TL maktu harca ilave olunarak aşağıdaki tarifeye göre harç alınır: İlk 150 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,601 TL Sonra gelen 350 tonilato için beher rüsum tonilatosundan 0,324 TL 500 tonilatodan yukarı beher rüsum tonilatosundan (Harç tutarı 1.612,30 TL’den çok olamaz.) 0,162 TL 10. Transitlog belgesi: (5281 Sayılı Kanun’un 10. maddesi ile eklenen fıkra Yürürlük:1.1.2005) Aşağıdaki tarifeye göre harç alınır: 11-100 rüsum tonilatoluk gemilerden 11,00 TL 101-250 rüsum tonilatoluk gemilerden 22,60 TL 251-500 rüsum tonilatoluk gemilerden 45,80 TL 501-3.000 rüsum tonilatoluk gemilerden 92,10 TL 3.000 rüsum tonilatodan yukarı gemilerden 115,10 TL 10 rüsum tonilatoya kadar olan gemiler harçtan muaftır. 278 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 (8) SAYILI TARİFE İmtiyazname, ruhsatname ve diploma harçları I. İmalat ruhsatları: 1. Müstahzar ruhsatnameleri: Tıbbi ve ispençiyari müstahzarların ticarete çıkarılması için Sağlık Bakanlığınca verilecek ruhsatnameler: a) Memleket dışında imal olunup ithal edilenler b) Memleket içinde imal olunanlar 1.074,30 TL 536,50 TL c) Ruhsatname verilmeden önce yapılacak tahlillerden alınacak gider karşılığı: - Hariçten ithal edilenler 536,50 TL - Memleket içinde imal olunanlardan 267,70 TL 2. Patent ve faydalı modeller: (5228 Sayılı Kanun’un 37. maddesi ile değişen bent.Yürürlük:31.7.2004) a) Başvuru harcı 18,00 TL b) Patent/faydalı model başvurularında rüçhan hakkı talepleri (Her bir rüçhan başvurusu ayrı harca tabidir.) 18,00 TL c) Patent ve faydalı model belge düzenleme harcı 90,30 TL d) Ek patent belgesi düzenleme harcı 90,30 TL e) Enstitüce onaylı patent ve faydalı model belgesi suret harcı 90,30 TL f) Sınai mülkiyet koruma harcı (İkinci yıldan sonra geçerlilik süresince her yıl tahsil edilir.) 90,30 TL g) Patent/faydalı model başvuruları ve patent/faydalı model belgeleri üzerinden tasarruf işlemleri; - Devir 90,30 TL - Veraset 90,30 TL - Lisans 103,60 TL - Rehin 90,30 TL - Mevki fiil 90,30 TL h) Rüçhan belgesi düzenleme harcı 103,60 TL 3. Endüstriyel tasarımlar: a) Tekli tasarım başvuru harcı 28,10 TL b) Çoklu tasarım (5’e kadar) başvuru harcı 74,40 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER c) 6 ve fazlası her bir tasarım için başvuru harcı 15,40 TL d) Tasarım tescil harcı 29,70 TL e) Yenileme harcı (her bir yenilemede) 177,60 TL f) Süre uzatımı ile yenileme (6’şar aylık her bir süre uzatımı ile yenileme) 267,40 TL g) Devir şerhi tescil 90,30 TL h) Lisans işlemi kayıt harcı 177,60 TL ı) Veraset ve intikal işlemi harcı 51,30 TL i) Birleşme kayıt harcı 132,90 TL j) Rüçhan hakkı kayıt harcı 103,60 TL k) Enstitüce onaylı tasarım tescil belgesi ve sicil sureti verilmesi 29,70 TL l) Menşei memleket belgelerinden 103,60 TL m) Endüstriyel tasarım erken inceleme harcı 642,80 TL 4. Markalar: a) Marka başvuru harcı (İlk üç sınıf için) 74,40 TL b) Marka başvuru harcı (ilk üç sınıftan sonraki her sınıf için ek olarak) 74,40 TL c) Marka yenileme harcı 193,40 TL d) Koruma süresi sona eren marka yenileme harcı 257,90 TL e) Marka tescil belgesi düzenleme harcı 156,70 TL f) Marka devir işlemi kayıt harcı 143,60 TL g) Lisans kayıt ve yenileme harcı 257,90 TL h) Veraset ve intikal işlemi kayıt harcı 94,80 TL ı) Rehine işlemi kayıt harcı 148,90 TL i) Rüçhan hakkı kayıt harcı 103,60 TL j) Enstitüce onaylı marka sureti ve sicil sureti düzenleme harcı 74,40 TL k) Öncelikli başvuru harcı l) Uluslararası başvuru harcı 1.203,70 TL 74,40 TL 5. Coğrafi işaretler a) Başvuru harcı 18,00 TL b) Coğrafi işaret tescil belgesi ve sicil kayıt harcı 18,00 TL 279 280 LEGES Hukuk Dergisi c) Enstitüce onaylı coğrafi işaret tescil belgesi ve sicil sureti düzenleme harcı EKİM 2015 18,00 TL 6. Marka ve patent vekillerinden: a) Sicil kayıt harcı 257,90 TL b) Sicil yenileme harcı 257,90 TL c) Marka ve patent vekilliği belge harcı 257,90 TL II. İhracatçı ruhsatnameleri ve ithalatla ilgili belgeler: (4369 Sayılı Kanun’un 82. maddesiyle kaldırılmıştır.) III. Maden arama ruhsatnameleri, işletme ruhsatnameleri, işletme imtiyazları: 1. Maden arama ruhsatnamesi taleplerinden 321,40 TL 2. Maden arama ruhsatnameleri (Her yıl için) 805,50 TL 3. Önişletme ruhsatnameleri (Her yıl için) 2.822,30 TL 4. Maden işletme ruhsatnameleri (Her yıl için) a) 10 yıla kadar olan (10 dahil) işletme ruhsatnameleri 4.839,60 TL b) 15 yıla kadar olan (15 dahil) işletme ruhsatnameleri 5.645,80 TL c) 40 yıla kadar olan (40 dahil) işletme ruhsatnameleri 8.066,40 TL d) 60 yıla kadar olan (60 dahil) işletme ruhsatnameleri 12.262,30 TL 5. Mülga 6309 Sayılı Kanun’a göre verilen (60-99) yıllık işletme imtiyazları (Her yıl için) 16.134,60 TL 6. Taşocağı Nizamnamesi gereğince verilecek ruhsatnameler (Her yıl için) 536,50 TL 7. Arama, önişletme ve işletme ruhsatnameli sahalarla işletme imtiyazlı sahalara fenni nezaretçi tayini taleplerinden 402,20 TL 8. İşletme ruhsat hakkı, birleştirme, uzatma, küçültme, alan değiştirilmesi ve taşocağı maddelerinin Maden Kanunu kapsamına alınması taleplerinden 2.015,50 TL Maden arama ruhsatnamesi, önişletme ruhsatnamesi, işletme ruhsat hakkı, işletme ruhsatnamesi, işletme imtiyazı ve taşocağı maddelerinin Maden Kanunu kapsamına alınması taleplerinin devir ve intikalleri sırasında, bu hakların verilmesi sırasındaki harçlar yeniden alınır. IV. Petrol işlemleri: 1. Sicil işlemleri: SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER a) Arama ve işletme ruhsatnameleri, kullanma hakkı ve belge istihsali taleplerinin tescilinden 402,20 TL b) Arama ve işletme ruhsatnameleri, kullanma hakkı ve belgelerin tescilinden 482,50 TL c) Arama ve işletme ruhsatnamelerinde ve belgelerde yapılan değişikliklerin tescilinden 240,80 TL d) Arama ve işletme ruhsatnameleri ile belgelerin devirlerinin veya bunların sahiplerine verdiği haklardan muayyen bir kısmında, diğer bir hükmi şahsa muvakkaten kullanma hakkı tanınmasının tescilinden 402,20 TL e) Diğer hususların tescilinden 159,90 TL 281 2. Ruhsatlar: a) Müsaade vesikaları 1.074,30 TL b) Arama ruhsatnameleri 1.612,30 TL c) İşletme ruhsatnameleri 13.445,30 TL d) Belgeler 1.612,30 TL Arama ve işletme ruhsatnameleri ile belgelerin temdit veya devrinden aynı miktarda harç alınır. 3. Tarifelerin tasdiki 267,70 TL V. Satış ruhsatnameleri: 1. (5035 Sayılı Kanun’un 49/5 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük:31.12.2003) 2. (5035 Sayılı Kanun’un 49/5 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük:31.12.2003) 3. Pul ve kıymetli kağıtlar bayilerine verilecek ruhsatnameler (Her yıl için, son nüfus sayımına göre): Nüfusu 10.000'den aşağı yerlerde 20,30 TL Nüfusu 10.000-50.000 olan yerlerde 52,40 TL Nüfusu 50.000'den yukarı olan yerlerde 106,40 TL 4. Tıbbi eczalar ve kimyevi maddeleri toptan satan ticarethanelerden alınacak ruhsat harçları: Ecza ticarethaneleriyle sanat ve ziraat işlerinde kullanılan zehirli ve müessir kimyevi maddelerin toptan satışına mahsus ticarethaneleri açmak için Sağlık Bakanlığınca verilecek ruhsatnameler (Son nüfus sayımına göre): 282 LEGES Hukuk Dergisi Nüfusu 30.000'e kadar olan mahallerde EKİM 2015 536,50 TL Nüfusu 30.000 ile 50.000 arasında olan mahallerde 1.074,30 TL Nüfusu 50.000 ile 100.000 arasında olan mahallerde 1.612,30 TL Nüfusu 100.000 ile 400.000 arasında olan mahallerde 2.688,40 TL Nüfusu 400.000 ve daha yukarı olan mahallerde 5.377,20 TL VI. Meslek erbabına verilecek tezkere, vesika ve ruhsatnamelerden alınacak harçlar: 1. Eczane açanlardan alınacak ruhsat harçları: Yeniden eczane açmak üzere verilen ruhsatnameler (Son nüfus sayımına göre): Nüfusu 5.000'e kadar olan mahaller için 52,40 TL Nüfusu 5.000 ile 10.000 arasında olan mahaller için 106,40 TL Nüfusu 10.000 ile 20.000 arasında olan mahaller için 267,70 TL Nüfusu 20.000 ile 40.000 arasında olan mahaller için 429,10 TL Nüfusu 40.000 ile 75.000 arasında olan mahaller için 644,30 TL Nüfusu 75.000 ile 100.000 arasında olan mahaller için 859,30 TL Nüfusu 100.000 ile 400.000 arasında olan mahaller için 1.074,30 TL Nüfusu 400.000 ve daha yukarı olan mahaller için 1.612,30 TL 2. Mimarlık ve mühendislik ruhsatnameleri: a) Programlarının Türk yüksek mühendis ve yüksek mimar eğitim müesseseleri programlarına muadil olduğu kabul edilen bir ecnebi yüksek mühendis veya yüksek mimar eğitim müessesesinden diploma almış olanlara usulüne göre verilecek ruhsatnameler 536,50 TL b) Programlarının Türk Teknik Okulu mühendis kısmı programlarına muadil olduğu kabul olunan bir ecnebi mühendis veya mimar eğitim müessesesinden diploma almış olanlara usulüne göre verilecek olan ruhsatnameler 321,40 TL 3. Mütehassıs tabiplik vesikaları: a) Türkiye’de ihtisas yapmış olan Türk hekimlerine verilecek ihtisas vesikaları 536,50 TL b) Yabancı memleketlerde ihtisas yapmış olan Türk hekimlerine verilecek ihtisas vesikaları 536,50 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER c) Yabancı memleketlerin tıp fakültesinden mezun Türk hekimlerine Türkiye Cumhuriyeti hudutları dahilinde tababet icra etmek üzere verilecek mezuniyet vesikaları 536,50 TL 4. Mütehassıs kimyagerlik vesikaları: a) Türkiye’de ihtisas yapmış olan Türk kimyagerlerine verilecek ihtisas vesikaları 536,50 TL b) Yabancı memleketlerde ihtisas yapmış kimyagerlerine verilecek ihtisas vesikaları b) Yabancı memleketlerde ihtisas yapmış kimyagerlerine verilecek ihtisas vesikaları 536,50 TL olan Türk olan Türk c) Yabancı memleketler mektep veya fakültelerinden mezun Türk kimyagerlerine Türkiye’de icrayı sanat etmek üzere verilecek mezuniyet vesikaları 536,50 TL 5. Dişçilere ait mezuniyet vesikaları: Yabancı memleketler dişçi mektep veya fakültelerinden mezun olan diş tabiplerine Türkiye’de icrayı sanat etmek üzere verilecek mezuniyet vesikaları 536,50 TL 6. Veterinerlere ait mezuniyet vesikaları: Yabancı memleketler mektep veya fakültelerinden mezun olan veterinerlere Türkiye’de icrayı sanat etmek üzere verilecek mezuniyet vesikaları 213,70 TL 7. Ebe, hemşire, sünnetçilere verilecek ruhsatnameler: a) Kurs ve imtihan sonu muvaffak olan hemşire,ebe ve sünnetçilere verilecek ruhsatnameler 159,90 TL b) Ecnebi memleketlerdeki mekteplerden mezun olan Türk tebaası hemşire, ebe, sağlık memuru ve laborantlara Türkiye’de icrayı sanat etmek üzere verilecek ruhsatnameler 159,90 TL c) Sağlık okullarından ve kolejlerinden mezun olanlara verilecek şahadetnameler 159,90 TL 8. Gözlükçülük ruhsatnameleri: Hususi Kanunu’na göre verilecek fenni gözlükçülük ruhsatnameleri 805,50 TL 9. Hususi hastaneler açma ruhsatnameleri a) Para ile hasta bakan hususi hastanelere verilecek açma ruhsatnameleri 20 yataklıya kadar olanlar 1.074,10 TL 20-50 yataklıya kadar olanlar 1.612,30 TL 50-100 yataklıya kadar olanlar 2.688,40 TL 283 284 LEGES Hukuk Dergisi 100 yatak veya daha yukarı olanlar EKİM 2015 4.301,60 TL (Son nüfus sayımına göre nüfusu 200.000 den aşağı bulunan mahallerde açılacak hastanelerden bu harçların dörtte biri alınır.) b) Radyoloji, radyo ve elektrikle teşhis ve tedavi ve diğer fizyoterapi müesseseleri açmak için verilecek ruhsatnameler 1.074,30 TL 10. Laboratuvarlara ait ruhsatnameler: Seriri ve gıdai taharriyat ve tahliller yapılan ve misli teamüller aranılan umuma mahsus bakteriyoloji ve kimya laboratuvarları açmak için verilecek ruhsatnameler 536,50 TL 11. Avukatlık ruhsatnameleri: Hususi Kanunu mücibince verilecek avukatlık ruhsatnameleri 536,50 TL 12. (4008 Sayılı Kanun’un 39. maddesi ile kaldırılmıştır.) 13. Eski eserler ve define arama ve sondaj ruhsatnameleri: Eski eser ve define arama sondaj ruhsatnamelerinden : a) Eski eser araştırmaları için verilecek hafriyat ruhsatnameleri (Beher yıl için) 106,40 TL b) Eski eser araştırmaları için verilecek sondaj ruhsatnameleri (Beher ay için) 52,40 TL c) Define araştırmaları için verilecek ruhsatnameler (Beher iki ay için) 267,70 TL 14. Gümrük müşavirlerine verilecek izin belgeleri: Gümrük müşavirliği izin belgesi 2.150,60 TL Gümrük müşavir yardımcısı izin belgesi 1.074,30 TL 15. Avcılık belgesi Hususi Kanunu gereğince verilecek avcılık belgeleri (Her yıl için) a) Avcı derneklerine dahil olanlardan 140,80 TL b) Avcı derneklerine dahil olmayanlardan 153,90 TL 16. Silah taşıma ve bulundurma vesikaları: a) Resmi makamlar tarafından gerçek kişilere verilecek silah taşıma müsaade vesikaları (Her yıl için) b) Bulundurma vesikaları c) Özel kanuna göre verilecek yivsiz tüfek ruhsatnameleri 17. (4008 Sayılı Kanun’un 39. maddesi ile kaldırılmıştır.) 642,80 TL 1.028,40 TL 25,00 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 285 18. Özel okul ve özel dersane işletme ruhsatnameleri: a) İlköğretim seviyesindeki özel okullardan (Her yıl için) 1.074,30 TL b) Lise seviyesindeki özel okullardan (Her yıl için) 2.150,60 TL c) Özel dersanelerden (Her yıl için) 2.150,60 TL d) Karayolları Trafik Kanunu’nun 123. maddesine göre özel kişi ve kuruluşlara sürücü kursları açmak için ilgili Bakanlıkça verilecek okul açma belgelerinden (Her yıl için), Son nüfus sayımına göre; Nüfusu 200.000'e kadar olan şehirlerde 726,80 TL Nüfusu 500.000'e kadar olan şehirlerde 1.454,30 TL Nüfusu 500.000'den yukarı olan şehirlerde 2.181,60 TL (Kazanç temini gayesi bulunmayan ve genel eğitime yararlı olduğu Milli Eğitim Bakanlığınca tasdik olunan özel okullar hariç) 19. Turizm müessese belgeleri: Merkez turizm komitesinin kararı ve Kültür ve Turizm Bakanlığının onayı üzerine a) Dördüncü sınıf turizm müessesesi kuruluş belgesinden 159,90 TL b) Üçüncü sınıf turizm müessesesi kuruluş belgesinden 267,70 TL c) İkinci sınıf turizm müessesesi kuruluş belgesinden 321,40 TL d) Birinci sınıf turizm müessesesi kuruluş belgesinden 429,10 TL e) Lüks sınıf turizm müessesesi kuruluş belgesinden 644,30 TL f) Dördüncü sınıf turizm müessesesi işletme belgesinden 159,90 TL g) Üçüncü sınıf turizm müessesesi işletme belgesinden 267,70 TL h) İkinci sınıf turizm müessesesi işletme belgesinden 321,40 TL i) Birinci sınıf turizm müessesesi işletme belgesinden 429,10 TL j) Lüks sınıf turizm müessesesi işletme belgesinden 644,30 TL turistik müessese harcı alınır. 20. Müteahhitlik karneleri: Karnede yazılı değer üzerinden (Geçerlilik süresi sonuna kadar) Ancak, bu miktar 10.756,00 TL’den fazla olamaz. VII. Okul diplomaları: 1. (4369 Sayılı Kanun’un 82. maddesiyle kaldırılmıştır.) Binde 0,22 286 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2. Lise veya bu dereceye muadil okullarda bu derecedeki sanat ve meslek okul ve enstitülerinden mezun olacaklara verilecek diplomalar 6,60 TL 3. Üniversite haricinde kalan yüksek okullardan veya aynı derecedeki sanat ve meslek okul ve enstitülerinden mezun olacaklara verilecek diplomalar 10,80 TL VIII. Yolcu beraberinde getirilen telefon kullanım izin harcı: (6322 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle yeniden düzenlenen şekli. Yürürlük 15.06.2012) 1.Ticari mahiyette olmaksızın, yolcuların kendi kullanımları için yurt dışından getirdikleri alıcısı bulunan verici portatif telsiz telefon cihazları kullanım izni (Söz konusu harç, elektronik kimlik bilgisinin kayıt altına alınması işleminden önce ödenir. Elektronik kimlik bilgisinin kayıt altına alınması için yapılan başvuru sırasında harcın ödendiğine ilişkin belge aranır ve harç ödenmeden kayıt işlemi yapılmaz. Harç ödenmeden kayıt işlemi yapılan ve kullanıma açılan cihazlar, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu tarafından kullanıma kapatılır. Ödenmeyen harç % 50 fazlasıyla ilk kayıt tarihinden itibaren 6183 Sayılı Kanun’a göre hesaplanan gecikme zammı ile birlikte tahsil edilir. Bu tahsilat yapılmadan cihaz kullanıma açılamaz.) 119,50 TL IX. Kapalı devre televizyon ruhsat harçları: Kapalı devre televizyon sistemi kurulması ve işletilmesi için Radyo ve Televizyon Yüksek Kurulu tarafından verilecek izin belgelerinden (Her yıl için) a) 3-15 TV alıcı cihazı ihtiva eden sistemlerden 1.612,30 TL b) 16-30 TV alıcı cihazı ihtiva eden sistemlerden 3.225,90 TL c) 31-60 TV alıcı cihazı ihtiva eden sistemlerden 6.453,70 TL d) 61 ve daha fazla TV alıcı cihazı ihtiva eden sistemlerden 9.411,10 TL Birden fazla kanal ihtiva eden sistemlerden bu harçlar % 50 zamlı olarak tahsil edilir. Genel ve katma bütçeli daire ve idarelerle il özel idareleri, belediye ve köyler tarafından kurulan kapalı devre televizyon sistemleri bu harca tabi tutulmazlar. X. Gümrük Kanunu hükümlerine göre verilen ruhsatname harçları: (4503 Sayılı Kanun’un 4. maddesi ile değişen şekli) 1- Genel antrepo izin belgeleri: SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 287 a) Genel antrepo işletmeciliği izin belgelerinden: - Açma 28.236,10 TL - İşletme (Her yıl için) 9.411,10 TL b) Yurt içi gümrük hattı dışı eşya satış mağazası izin belgelerinden: - Açma 18.823,90 TL - İşletme (Her yıl için) 9.411,10 TL c) Giriş-çıkış kapılarında gümrük hattı dışı eşya satış mağazası izin belgelerinden: - Açma 18.823,90 TL - İşletme (Her yıl için) 9.411,10 TL d) Yat limanlarında gümrük hattı dışı eşya satış mağazası izin belgelerinden: - Açma 18.823,90 TL - İşletme (Her yıl için) 9.411,10 TL e) Uluslararası faaliyetlerin gerektirdiği yerlerde gümrük hattı dışı eşya satış mağazası açma izin belgelerinden 4.704,80 TL f) Gümrük hattı dışı eşya satış mağazalarına ait depo açma izin belgelerinden 4.704,80 TL 2- Özel antrepo izin belgeleri: - Açma 14.117,10 TL - İşletme (Her yıl için) 6.990,90 TL 3- Geçici depolama yeri izin belgeleri: a) Geçici depolama yeri işletmeciliği izin belgelerinden: - Açma 28.236,10 TL - İşletme (Her yıl için) 9.411,10 TL b) Eşya sahibine ait geçici depolama yeri izin belgelerinden: - Açma 14.117,10 TL - İşletme (Her yıl için) 6.990,90 TL XI. Finansal faaliyet harçları (5035 Sayılı Kanun’un 39. maddesi ile değişen şekli.) 1- Banka kuruluş ve faaliyet izin belgeleri: (5951 Sayılı Kanun’un 3. maddesi ile değiştirilen bent. Yürürlük: 05.02.2010) 288 LEGES Hukuk Dergisi a) Türkiye’de kurulan bankalar ile yabancı bankalarca Türkiye’de açılan Merkez Şubelere ilişkin izin belgeleri (her yıl için) b) Serbest bölgelerde faaliyet göstermek üzere kurulan bankalar ve açılan yabancı banka şubelerine ilişkin belgeler (her banka, her şube ve her yıl için) EKİM 2015 296.061,70 TL 296.061,70 TL c) Bütün bankaların, serbest bölgelerdekiler de dahil olmak üzere açılan şubeleri (yabancı bankalarca serbest bölgelerde açılan şubeler hariç) için düzenlenen belgeler (6487 Sayılı Kanun’un 11. maddesiyle değiştirilen parantez içi hüküm. Yürürlük: 11.06.2013) (her şube ve her yıl için, şube açılışında şubenin açıldığı ay kesri tam ay sayılmak suretiyle takvim yılının kalan ay süresine isabet eden harç tahsil edilir.) bir önceki takvim yılı başındaki nüfusa göre; - Nüfusu 5.000’e kadar olan belediyelerde 17.763,60 TL - Nüfusu 5.000 ila 25.000 arasında olan belediyelerde 53.291,00 TL - Nüfusu 25.000’den fazla olan belediyeler ile serbest bölge sınırları içinde 71.054,80 TL 2. (5951 Sayılı Kanun’un 3. maddesi ile yürürlükten kaldırılan bent. Yürürlük: 05.02.2010) 3- Sermaye piyasasında aracılık yapan kurumlara verilen yetki belgeleri (Her belge için ayrı olmak üzere) (Her yıl için) 43.870,10 TL 4- Yatırım ortaklığı kurma ve faaliyet izin belgeleri 43.870,10 TL 5- Finansal kiralama şirketleri kuruluş izin belgeleri: a) Finansal kiralama şirketleri kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) 43.870,10 TL b) Finansal kiralama şirketlerinin, serbest bölgelerdekiler de dahil olmak üzere açacakları şubeler için düzenlenen belgeler (Her şube için) 21.934,80 TL 6- Faktoring şirketleri kuruluş izin belgeleri: a) Faktoring şirketleri kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) 43.870,10 TL b) Faktoring şirketlerinin, serbest bölgelerdekiler de dahil olmak üzere açacakları şubeler için düzenlenen belgeler (Her şube için) 21.934,80 TL 7- Yetkili müesseseler (Döviz büfeleri) kuruluş izin belgeleri: (5615 Sayılı Kanun’un 16. maddesi ile değiştirilen hüküm. Yürürlük:1.1.2008) SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 289 a) Yetkili müesseseler (Döviz büfeleri) kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) 20.462,10 TL b) Yetkili müesseselerin (Döviz büfeleri) açacakları şubeler için düzenlenen belgeler 10.230,90 TL 8- (5035 Sayılı Kanun’un 39. maddesi ile değişen bent. Yürürlük:1.1.2004) a) Sigorta şirketleri kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) 109.676,80 TL b) Emeklilik şirketleri kuruluş izin belgeleri (Her yıl için) 77.197,30 TL (6322 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen paragraf. Yürürlük: 15.06.2012) (a) ve (b) bentlerinde yer alan şirket kuruluş izin belgelerinin her ikisini de alanlardan, izin belgelerinin alındığı yıldan sonraki yıllarda, bu belgelere ait harçlardan sadece yüksek olanı alınır. 9- Diğer finansal kurumlara ilişkin belgeler: a) Diğer finansal kurumlar kuruluş ve faaliyet izin belgeleri (Her yıl için) 43.870,10 TL (Diğer finansal kurumlar, yukarıda belirtilen kurumların dışında kalan, ancak faaliyetleri yetkili kamu mercilerinin iznine tabi gerçek ve tüzel kişilerdir.) b) (a) fıkrasında belirtilen kuruluşların açacakları şubelerle ilgili izin belgeleri (Her şube için) 21.934,80 TL 10. (5582 Sayılı Kanun’un 33. maddesi ile yürürlükten kaldırılan fıkra. Yürürlük: 21.02.2007) XII. Transfer fiyatlandırması ile ilgili yöntem belirleme anlaşması harçları (5766 Sayılı Kanun’un 11. maddesiyle eklenen bölüm. Yürürlük 06.06.2008) 1- Başvuru harçları 45.593,40 TL 2- Yenileme harcı 36.474,60 TL XIII. Bağlama kütüğü ruhsatnamelerinden ve bunların vizelerinden alınacak harçlar: (5897 Sayılı Kanun’un 4. maddesiyle eklenen bölüm. Yürürlük: 30.06.2009) 10/8/1993 tarihli ve 491 sayılı Denizcilik Müsteşarlığının Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine göre oluşturulan bağlama kütüklerine kaydedilen gemi, deniz ve iç su araçlarına verilecek ruhsatnamelerden ve bunların vizelerinden (Gemi, deniz ve iç su aracının boyuna göre): 5 metreden 9 metreye kadar olanlardan 325,50 TL 9 metreden 12 metreye kadar olanlardan 651,10 TL 290 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 12 metreden 20 metreye kadar olanlardan 1.302,50 TL 20 metreden 30 metreye kadar olanlardan 2.605,20 TL 30 metreden büyük olanlardan 5.210,50 TL Aracın boyunun tespitinde bir metreden küçük değerler dikkate alınmaz. Münhasıran deniz taşımacılığı ve balıkçılık faaliyetinde kullanılan gemi, deniz ve iç su araçları için alınacak ruhsatname ve yapılacak vize işlemleri bu bölümdeki harçlardan müstesnadır. XIV. Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları: (6322 Sayılı Kanun’un 20. maddesiyle eklenen bölüm. Yürürlük: 15.06.2012) 1- Denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri (Her yıl için) a) Kamu yararını ilgilendiren kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri: aa) Belgenin verildiği yıl bb) Takip eden yıllarda 11.951,90 TL’den az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının 35.855,80 TL Binde 5,75 b) Diğer kuruluşları denetleyecek bağımsız denetim kuruluşları yetkilendirme belgeleri: aa) Belgenin verildiği yıl bb) Takip eden yıllarda 5.975,90 TL’den az olmamak üzere bağımsız denetim faaliyetlerinden elde edilen bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatının 17.927,90 TL Binde 5,75 2- Denetim yetkilendirme belgeleri ve müşavirlik ruhsat harçları: a) Yeminli mali müşavirlik ruhsatı 2.151,30 TL b) Bağımsız denetçi yetkilendirme belgesi 1.075,60 TL c) Serbest muhasebeci mali müşavirlik ruhsatı 537,80 TL Bakanlar Kurulu gayrisafi iş hasılatı üzerinden hesaplanacak harcın oranını binde 2’den az, binde 10’dan çok olmamak üzere yeniden belirlemeye yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini denetim kuruluşlarının gayrisafi iş hasılatlarına göre farklı oranlar belirleyerek de kullanabilir. XV. Elektrik üretimi lisans harçları: (6456 Sayılı Kanun’un 17. maddesiyle eklenen bölüm. Yürürlük: 01.01.2014) 1- Hidrolik kaynaklara dayalı elektrik üretim lisansı (Her yıl için): SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER Elektrik Piyasası Kanunu kapsamında, özelleştirme bedeli, lisans ihale bedeli ve su kullanım bedeli ödemeksizin hidrolik kaynaklara dayalı elektrik üretim faaliyetinde bulunanların (Kamu Kuruluşları hariç) bu faaliyetlerden elde ettikleri bir önceki yıl gayrisafi iş hasılatı üzerinden 291 Binde 15 Üreticilerin kendi ihtiyaçları için kullandıkları elektriğin bedeli gayrisafi iş hasılatına dahil edilmez. (9) SAYILI TARİFE Trafik harçları I. Tescil harçları: (4760 Sayılı Kanun’un 18/2 maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük:1.8.2002) II. Sürücü belgesi harçları: (5281 Sayılı Kanun’un 11. maddesi ile değişen bent. Yürürlük:1.1.2005) Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmeliğine göre verilecek sürücü belgelerinden bir defaya mahsus olmak üzere, a) A sınıfı sürücü belgelerinden (A1 ve A2 dahil) 115,10 TL b) B sınıfı sürücü belgesinden 346,70 TL c) F ve H sınıfı sürücü belgelerinden 115,10 TL d) Uluslararası sürücü belgelerinden 231,10 TL e) Diğer sürücü belgelerinden 578,20 TL Stajyer sürücü belgeleri ilgili olduğu sınıfa ait harca tabi tutulur. III. Sınav harçları: (5281 Sayılı Kanun’un 11. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Yürürlük:1.1.2005) IV. Sürücü belgesi vize harçları: (5281 Sayılı Kanun’un 11. maddesi ile değişen bent. Yürürlük:1.1.2005) Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine göre yapılacak sürücü belgesi vize işlemlerinde “II-Sürücü belgesi harçları” bölümünde belirtilen harçların ¼’ü oranında harç alınır. Stajyer sürücü belgesinin asli sürücü belgesine dönüştürülmesi veya mevcut stajyer sürücü belgesinin vize edilerek teslim edilmesi halinde bu fıkra uyarınca harç alınır. 292 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 V. Teknik muayene harçları (5228 Sayılı Kanun’un 60. maddesi ile kaldırılan bent.Yürürlük:1.1.2005) VI. Ruhsat (İzin) harçları: Karayolları Trafik Kanunu’nun; a) 13. maddesine göre verilecek izin belgelerinden 320,70 TL b) 16. maddesine göre verilecek izin belgelerinden (Her yıl için) 643,40 TL c) 17. maddesine göre verilecek izin belgelerinden (Her yıl için) 1.289,40 TL d) 33. maddesine göre verilecek her izin belgesinden 643,40 TL e) 35. maddesine göre verilecek işletme belgesinden (Her yıl için) 3.225,50 TL f) (4842 Sayılı Kanun’un 27. maddesi ile kaldırılmıştır.) VII. Geçici trafik belgeleri harçları: a) Karayolları Trafik Kanunu ve Yönetmelik hükümlerine göre verilecek geçici trafik belgelerinden; aa) A sınıfı trafik belgelerinden 1.880,60 TL bb) Diğerlerinden 186,50 TL b) Karayolu uygunluk belgesi verilmeyen araçlara verilen izin belgesinden 213,50 TL Maktu Özel İletişim Vergisi Mobil telefon aboneliğinin ilk tesisinde (operatör değişiklikleri hariç) Uygulandığı yıl Vergi tutarı 2014 40,00 TL 2013 39,00 TL 2012 37,00 TL 2011 34,00 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 293 TUTAR ve ORANLAR Bilanço Usulüne Göre Defter Tutma Hadleri Yıllar Yıllık alış tutarı Yıllık satış tutarı Yıllık gayrisafi iş hasılatı İş hasılatının beş katı ile yıllık satış tutarı toplamı 2014 150.000 TL 200.000 TL 80.000 TL 150.000 TL 2013 150.000 TL 200.000 TL 80.000 TL 150.000 TL 2012 140.000 TL 190.000 TL 77.000 TL 140.000 TL 2011 129.000 TL 180.000 TL 70.000 TL 129.000 TL Fatura Düzenleme Sınırı Yıllar Tutar 2014 800,00 TL 2013 800,00 TL 2012 770,00 TL 2011 700,00 TL Veraset ve İntikal Vergisinden İstisna Tutarlar 2011 Veraset ve intikallerde istisna Tutar (TL) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde 118.438 Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde 237.018 İvazsız suretle meydana gelen intikallerde 2.730 Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde 2.730 294 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2012 Veraset ve intikallerde istisna Tutar (TL) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde 130.589 Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde 261.336 İvazsız suretle meydana gelen intikallerde 3.010 Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde 3.010 2013 Veraset ve intikallerde istisna Tutar (TL) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde 140.774 Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde 281.720 İvazsız suretle meydana gelen intikallerde 3.244 Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde 3.244 2014 Veraset ve intikallerde istisna Tutar (TL) Evlatlıklar dahil füruğ ve eşten her birine isabet eden miras hisselerinde 146.306 Füruğ bulunmaması halinde, eşe isabet eden miras hissesinde 292.791 İvazsız suretle meydana gelen intikallerde 3.371 Para ve mal üzerine düzenlenen yarışma ve çekilişlerde kazanılan ikramiyelerde 3.371 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER Yeniden Değerleme Oranları Yıllar Oran 2013 % 3,93 2012 % 7,80 2011 % 10,26 2010 % 7,70 2009 % 2,20 2008 % 12,00 2007 % 7,20 2006 % 7,80 2005 % 9,80 2004 % 11,20 2003 % 28,50 2002 % 59,00 2001 % 53,20 2000 % 56,00 1999 % 52,10 1998 % 77,80 1997 % 80,40 295 296 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Reeskont ve avans işlemlerinde uygulanan iskonto ve faiz oranları T.C. Merkez Bankasınca açıklanan VUK Uygulandığı dönem İskonto faiz oranı Avans faiz oranı Reeskont oranı* 29.12.201118.06.2011 % 17,0 % 17,75 % 17,75 19.06.201219.12.2012 % 16,0 % 16,5 % 16,5 20.12.201220.06.2013 % 13,50 % 13,75 % 13,75 21.06.201326.12.2013 % 9,5 % 11 % 11 27.12.2013'ten itibaren % 10,25 % 11,75 % 11,75 * Vergi Usul Kanunu uyarınca yapılan reeskont işlemlerinde senette veya vadeli çekte faiz oranının belirtilmediği durumlarda bu oranın kullanılması gerekmektedir. (238 seri numaralı VUK Genel Tebliği) Gider Yazılabilecek Demirbaşlara Ait Sınır Yıllar Tutar 2014 800,00 TL 2013 800,00 TL 2012 770,00 TL 2011 700,00 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 297 Beyanname İmzalatma Zorunluluğu 2013 yılı mali tablolarına göre Aktif Toplamı: 5.799.000 TL ve Net Satışlar Toplamı: 11.594.000 TL'yi aşmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve serbest meslek kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri 2014 yılı beyannamelerini, meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. Bu hadlerden herhangi birini aşan mükellefler ise beyannamelerini YMM'lere tasdik ettireceklerdir. 2012 yılı mali tablolarına göre Aktif Toplamı: 5.580.000 TL ve Net Satışlar Toplamı: 11.156.000 TL'yi aşmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve serbest meslek kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri 2013 yılı beyannamelerini, meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. Bu hadlerden herhangi birini aşan mükellefler ise beyannamelerini YMM'lere tasdik ettireceklerdir. 2011 yılı mali tablolarına göre Aktif Toplamı: 5.176.000 TL ve Net Satışlar Toplamı: 10.349.000 TL'yi aşmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve serbest meslek kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri 2012 yılı beyannamelerini, meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. Bu hadlerden herhangi birini aşan mükellefler ise beyannamelerini YMM'lere tasdik ettireceklerdir. 2010 yılı mali tablolarına göre Aktif Toplamı: 4.694.000 TL ve Net Satışlar Toplamı: 9.386.000 TL'yi aşmayan kurumlar vergisi mükellefleri ile ticari, zirai ve serbest meslek kazançları dolayısıyla gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi mükellefleri 2011 yılı beyannamelerini, meslek mensuplarına imzalatmak zorundadırlar. Bu hadlerden herhangi birini aşan mükellefler ise beyannamelerini YMM'lere tasdik ettireceklerdir. 298 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Azami Damga Vergisi Tutarı (Her bir kağıt için) Yıllar Tutar 2014 1.545.852,40 2013 1.487.397,70 2012 1.379.775,30 2011 1.251.383,40 2010 1.161.915,90 2009 1.136.904,10 2008 1.015.093,00 2007 946.915,20 2006 878.400,00 2005 800.000,00 Asgari Geçim İndirimi Bekar çalışan: 10,5 pt Tutar 01.01.2014 - 31.12.2014 80,33 01.01.2013 - 31.12.2013 73,40 01.01.2012 - 31.12.2012 66,49 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 299 Evli çalışan: Eşin çalışıp çalışmaması ve çocuk sayıları dikkate alınarak hesaplanan asgari geçim indirimi tutarları aşağıdaki tablolarda dikkatinize sunulmuştur: 2012 yılı Çocuk sayısı / Eşin çalışması Çocuk yok 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk 4 çocuk Çalışıyor 66,49 TL 76,46 TL 86,43 TL 93,08 TL 99,73 TL Çalışmıyor 79,79 TL 89,76 TL 99,73 TL 106,38 TL 113,03 TL 2013 yılı Çocuk sayısı / Eşin çalışması Çocuk yok 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk 4 çocuk Çalışıyor 73,40 TL 84,40 TL 95,41 TL 102,75 TL 110,09 TL Çalışmıyor 88,07 TL 99,08 TL 110,09 TL 117,43 TL 124,77 TL 2014 yılı Çocuk sayısı / Eşin çalışması Çocuk yok 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk 4 çocuk Çalışıyor 80,33 TL 92,37 TL 104,42 TL 112,46 TL 120,49 TL Çalışmıyor 96,39 TL 108,44 TL 120,49 TL 128,52 TL 136,55 TL Gelir Vergisinden İstisna Yemek Yardımı Yıllar Tutar 2014 12,00 2013 12,00 2012 11,70 2011 10,70 2010 10,00 2009 10,00 300 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Engellilik İndirimi Tutarları Yıllar Birinci derece engelliler İkinci derece engelliler Üçüncü derece engelliler 2014 800 TL 400 TL 190 TL 2013 800 TL 400 TL 190 TL 2012 770 TL 380 TL 180 TL 2011 700 TL 350 TL 170 TL 2010 680 TL 330 TL 160 TL Konut Kira Geliri İstisna Tutarı Yıllar Tutar 2014 3.300 2013 3.200 2012 3.000 2011 2.800 2010 2.600 2009 2.600 2008 2.400 2007 2.300 2006 2.200 2005 2.000 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER Gelir Vergisinden İstisna Çocuk Yardımı Uygulandığı dönem 0-6 Yaş grubu Diğerleri 01.01.2014 - 31.12.2014 38,50 TL 19,25 TL 01.07.2013 - 31.12.2013 38,40 TL 19,20 TL 01.01.2013 – 30.06.2013 36,92 TL 18,46 TL 01.07.2012 – 31.12.2012 35,79 TL 17,90 TL 01.01.2012 – 30.06.2012 34,42 TL 17,21 TL 01.07.2011 – 31.12.2011 32,23 TL 16,12 TL 01.01.2011 – 30.06.2011 30,98 TL 15,49 TL 01.07.2010 – 31.12.2010 29,72 TL 14,86 TL 01.01.2010 – 30.06.2010 28,69 TL 14,35 TL Enflasyon İndirim Oranı (MSİ) Yıllar Oran 2013 % 53,11 2012 % 84,4 2011 % 126,4 2010 % 93,4 2009 % 16,7 2008 % 64,9 301 302 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 FAİZ VE CEZALAR Tecil Faizi Oranları (6183 Sayılı Kanun) Uygulandığı dönem Yıllık oran 21.10.2010 tarihinden itibaren % 12 21.11.2009-20.10.2010 % 19 28.04.2006-20.11.2009 % 24 04.03.2005-27.04.2006 % 30 12.11.2003-03.03.2005 % 36 02.02.2002-11.11.2003 % 60 31.03.2001-01.02.2002 % 72 Gecikme Zammı ve Gecikme Faizi Oranları Uygulandığı dönem Aylık oran 19.10.2010 tarihinden itibaren % 1,40 19.11.2009-18.10.2010 % 1,95 21.04.2006-18.11.2009 % 2,50 02.03.2005-20.04.2006 % 3,00 12.11.2003-01.03.2005 % 4,00 31.01.2002-11.11.2003 % 7,00 29.03.2001-30.01.2002 % 10,00 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 303 Özel Usulsüzlük Cezaları 2012 1. Özel usulsüzlük fiilleri ve cezaları (VUK md. 353) Özel usulsüzlük filleri Ceza (TL) 1- Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu verilmemesi ve alınmaması halinde, belgede yazılması gereken meblağın % 10'u. Her bir belge için 180 TL'den az olamaz. - Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek toplam ceza 88.000 2- Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığı'nca düzenleme zorunluluğu getirilen belgelerin düzenlenmemesi, kullanılmaması veya bulundurulmaması 180 - Her bir belge nev'ine ilişkin olarak her bir tespit için toplam ceza 8.800 - Her bir belge nev'ine ilişkin bir takvim yılı içinde kesilecek toplam ceza 88.000 3- Maliye Bakanlığı'nca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması, günü gününe kayıt yapılmaması, yetkililere ibraz edilmemesi ve levha bulundurma, asma mecburiyetine uyulmaması 180 4- Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ilişkin kural ve standartlara uyulmaması 4.000 5- Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 220 6- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 660 304 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 - Bu bent uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek toplam özel usulsüzlük cezası 130.000 7- 4358 sayılı Kanun uyarınca vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri, belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere 880 8- Vergi Usul Kanunu'nun 127. maddenin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı'nın özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına 660 geliyorsa vergi ziyaının gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir. Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinin 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin (nihai tüketiciler); fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma bileti almadıklarının tespit edilmesi halinde, bunlara yukarıda 2. sırada yer alan cezanın beşte biri kadar özel usulsüzlük cezası kesilir. 2. Özel usulsüzlük cezaları (VUK mük. md. 355) (Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257. madde hükmüne uymayanlar için) Mükellefiyet Türü Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında Ceza (TL) 1.170 İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 580 Yukarıda belirtilenler dışında kalanlar hakkında 280 Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayanlara bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 880.000 TL’yi geçemez. Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında uygulanır. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 305 Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. 2013 1. Özel usulsüzlük fiilleri ve cezaları (VUK md. 353) Özel usulsüzlük filleri Ceza (TL) 1- Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu verilmemesi ve alınmaması halinde, belgede yazılması gereken meblağın % 10'u. Her bir belge için 190 TL'den az olamaz. - Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek toplam ceza 94.000 2- Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığı'nca düzenleme zorunluluğu getirilen belgelerin düzenlenmemesi, kullanılmaması veya bulundurulmaması 190 - Her bir belge nev'ine ilişkin olarak her bir tespit için toplam ceza 9.400 - Her bir belge nev'ine ilişkin bir takvim yılı içinde kesilecek toplam ceza 94.000 3- Maliye Bakanlığı'nca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması, günü gününe kayıt yapılmaması, yetkililere ibraz edilmemesi ve levha bulundurma, asma mecburiyetine uyulmaması 190 4- Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ilişkin kural ve standartlara uyulmaması 4.300 5- Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 230 306 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 6- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 700 - Bu bent uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek toplam özel usulsüzlük cezası 140.000 7- 4358 sayılı Kanun uyarınca vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri, belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere 940 8- Vergi Usul Kanunu'nun 127. maddenin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı'nın özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına 700 Yukarıda belirtilen özel usulsüzlükler sonucunda vergi ziyaı da meydana geliyorsa vergi ziyaının gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir. Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinin 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin (nihai tüketiciler); fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma bileti almadıklarının tespit edilmesi halinde, bunlara yukarıda 2. sırada yer alan cezanın beşte biri kadar (38 TL) özel usulsüzlük cezası kesilir. 2. Özel usulsüzlük cezaları (VUK mük. md. 355) (Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257. madde hükmüne uymayanlar için) Mükellefiyet Türü Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında Ceza (TL) 1.200 İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 600 Yukarıda belirtilenler dışında kalanlar hakkında 300 Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayanlara bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 940.000 TL’yi geçemez. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 307 Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında uygulanır. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. 2014 1. Özel usulsüzlük fiilleri ve cezaları (VUK md. 353) Özel usulsüzlük filleri Ceza (TL) 1- Fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest eslek makbuzu verilmemesi ve alınmaması halinde, belgede yazılması gereken meblağın % 10'u. Her bir belge için 190 TL'den az olamaz. - Bir takvim yılı içinde her bir belge nevine ilişkin olarak kesilecek toplam ceza 97.000 2- Perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi, giriş ve yolcu taşıma bileti, sevk irsaliyesi, taşıma irsaliyesi, yolcu listesi, günlük müşteri listesi ile Maliye Bakanlığı'nca düzenleme zorunluluğu getirilen belgelerin düzenlenmemesi, kullanılmaması veya bulundurulmaması 190 - Her bir belge nev'ine ilişkin bir takvim yılı içinde kesilecek toplam ceza 97.000 3- Maliye Bakanlığı'nca tutulma ve günü gününe kayıt edilme mecburiyeti getirilen defterlerin; bulundurulmaması, günü gününe kayıt yapılmaması, yetkililere ibraz edilmemesi ve levha bulundurma, asma mecburiyetine uyulmaması 190 4- Belirlenen muhasebe standartlarına, tek düzen hesap planına ve mali tablolara ilişkin usul ve esaslar ile muhasebeye yönelik bilgisayar programlarının üretilmesine ilişkin kural ve standartlara uyulmaması 4.400 308 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 5- Kamu kurum ve kuruluşları ile gerçek ve tüzel kişilerce yapılacak işlemlerde kullanılma zorunluluğu getirilen vergi numarasını kullanmaksızın işlem yapanlara her bir işlem için 230 6- Belge basımı ile ilgili bildirim görevini tamamen veya kısmen yerine getirmeyen matbaa işletmecilerine 700 - Bu bent uyarınca bir takvim yılı içinde kesilecek toplam özel usulsüzlük cezası 140.000 7- 4358 sayılı Kanun uyarınca vergi kimlik numarası kullanma zorunluluğu getirilen kuruluşlardan yaptıkları işlemlere ilişkin bildirimleri, belirlenen standartlarda ve zamanda yerine getirmeyenlere 970 8- Vergi Usul Kanunu'nun 127. maddenin (d) bendi uyarınca Maliye Bakanlığı'nın özel işaretli görevlisinin ikazına rağmen durmayan aracın sahibi adına 700 Yukarıda belirtilen özel usulsüzlükler sonucunda vergi ziyaı da meydana geliyorsa vergi ziyaının gerektirdiği vergi cezaları ayrıca kesilir. Vergi Usul Kanunu’nun 232. maddesinin 1 ila 5 numaralı bentlerinde sayılanlar dışında kalan kişilerin (nihai tüketiciler); fatura, gider pusulası, müstahsil makbuzu, serbest meslek makbuzu, perakende satış fişi, ödeme kaydedici cihaz fişi ve giriş ve yolcu taşıma bileti almadıklarının tespit edilmesi halinde, bunlara yukarıda 2. sırada yer alan cezanın beşte biri kadar (38 TL) özel usulsüzlük cezası kesilir. 2. Özel usulsüzlük cezaları (VUK mük. md. 355) (Bilgi vermekten çekinenler ile 256, 257 ve mükerrer 257. madde hükmüne uymayanlar için) Mükellefiyet Türü Birinci sınıf tüccarlar ile serbest meslek erbabı hakkında Ceza (TL) 1.200 İkinci sınıf tüccarlar, defter tutan çiftçiler ile kazancı basit usulde tespit edilenler hakkında 600 Yukarıda belirtilenler dışında kalanlar hakkında 300 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 309 Tahsilat ve ödemelerini banka, benzeri finans kurumları veya posta idarelerince düzenlenen belgelerle tevsik etme zorunluluğuna uymayanlara bir takvim yılı içinde kesilecek özel usulsüzlük cezasının toplamı 940.000 TL’yi geçemez. Elektronik ortamda beyanname verilmesi mecburiyetine uyulmaması halinde kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası, beyannamenin kanuni süresinin sonundan başlayarak elektronik ortamda 30 gün içinde verilmesi halinde 1/10 oranında, bu sürenin dolmasını takip eden 30 gün içinde verilmesi halinde ise 1/5 oranında uygulanır. Elektronik ortamda verilme zorunluluğu getirilen bildirim veya formlara ilişkin olarak süresinden sonra düzeltme amacıyla verilen bildirim ve formların, belirlenen sürelerin sonundan itibaren 10 gün içinde verilmesi halinde özel usulsüzlük cezası kesilmez, takip eden 15 gün içinde verilmesi halinde ise kesilmesi gereken özel usulsüzlük cezası 1/5 oranında uygulanır. Usulsüzlük Cezaları 2012 Usulsüzlük cezaları (VUK md. 352) Birinci derece usulsüzlükler (TL) İkinci derece usulsüzlükler (TL) Sermaye şirketleri 105,00 58,00 Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı 66,00 33,00 İkinci sınıf tüccarlar 33,00 16,00 Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 16,00 8,80 Kazancı basit usulde tespit edilenler 8,80 4,00 Gelir vergisinden muaf esnaf 4,00 2,30 Mükellef grupları Yukarıda belirtilen usulsüzlük fiilleri, aynı zamanda, mükellefin dönem vergi matrahının re’sen takdirini de gerektiriyorsa, tabloda gösterilen ceza tutarları 2 kat olarak uygulanmaktadır. 310 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 2013 Usulsüzlük cezaları (VUK md. 352) Birinci derece usulsüzlükler (TL) İkinci derece usulsüzlükler (TL) Sermaye şirketleri 110,00 60,00 Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı 70,00 35,00 İkinci sınıf tüccarlar 35,00 17,00 Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 17,00 9,40 Kazancı basit usulde tespit edilenler 9,40 4,30 Gelir vergisinden muaf esnaf 4,30 2,40 Mükellef grupları Yukarıda belirtilen usulsüzlük fiilleri, aynı zamanda, mükellefin dönem vergi matrahının re’sen takdirini de gerektiriyorsa, tabloda gösterilen ceza tutarları 2 kat olarak uygulanmaktadır. 2014 Usulsüzlük cezaları (VUK md. 352) Birinci derece usulsüzlükler (TL) İkinci derece usulsüzlükler (TL) Sermaye şirketleri 110,00 60,00 Sermaye şirketleri dışında kalan birinci sınıf tüccar ve serbest meslek erbabı 70,00 36,00 İkinci sınıf tüccarlar 36,00 17,00 Yukarıdakiler dışında kalıp beyanname usulüyle gelir vergisine tabi olanlar 17,00 9,70 Kazancı basit usulde tespit edilenler 9,70 4,40 Gelir vergisinden muaf esnaf 4,40 2,40 Mükellef grupları Yukarıda belirtilen usulsüzlük fiilleri, aynı zamanda, mükellefin dönem vergi matrahının re’sen takdirini de gerektiriyorsa, tabloda gösterilen ceza tutarları 2 kat olarak uygulanmaktadır. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER İŞ VE SOSYAL GÜVENLİK İşsizlik Sigortası Prim Oranları İşçiden %1 İşverenden %2 Devlet katkısı %1 Gelir Vergisinden İstisna Kıdem Tazminatı Tavanı Uygulandığı dönem Tutar (TL) 01.01.2014-31.12.2014 3.438,22 01.07.2013-31.12.2013 3.254,44 01.01.2013-30.06.2013 3.129,25 01.07.2012-31.12.2012 3.033,98 01.01.2012-30.06.2012 2.917,27 01.07.2011-31.12.2011 2.731,85 01.01.2011-30.06.2011 2.623,23 01.07.2010-31.12.2010 2.517,00 01.01.2010-30.06.2010 2.427,04 01.07.2009-31.12.2009 2.365,16 01.01.2009-30.06.2009 2.260,04 01.07.2008-31.12.2008 2.173,19 01.01.2008-30.06.2008 2.087,92 01.07.2007-31.12.2007 2.030,19 01.01.2007-30.06.2007 1.960,69 311 312 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Net Asgari Ücret Hesaplaması 2012 yılı (16 yaşını doldurmuş işçiler) 01.01.201430.06.2014 01.07.201431.12.2014 Brüt asgari ücret 886,50 TL 940,50 TL Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14) 124,11 TL 131,67 TL İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1) 8,87 TL 9,41 TL Gelir vergisi matrahı 753,52 TL 799,42 TL Hesaplanan gelir vergisi (% 15) 113,03 TL 119,91 TL Asgari geçim indirimi (Bekar) (-) 66,49 TL 66,49 TL Kesilecek gelir vergisi 46,54 TL 53,42 TL Damga vergisi (binde 6,6) 5,85 TL 6,21 TL Kesintiler toplamı 185,37 TL 200,71 TL Net asgari ücret 701,13 TL 739,79 TL 2013 yılı (16 yaşını doldurmuş işçiler) 01.01.201430.06.2014 01.07.201431.12.2014 Brüt asgari ücret 978,60 TL 1.021,50 TL Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14) 137,00 TL 143,01 TL İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1) 9,79 TL 10,22 TL Gelir vergisi matrahı 831,81 TL 868,27 TL Hesaplanan gelir vergisi (% 15) 124,77 TL 130,24 TL Asgari geçim indirimi (Bekar) (-) 73,40 TL 73,40 TL Kesilecek gelir vergisi 51,37 TL 56,84 TL Damga vergisi (binde 7,59) 7,43 TL 7,75 TL Kesintiler toplamı 205,59 TL 217,82 TL Net asgari ücret 773,01 TL 803,68 TL SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 313 2014 yılı (16 yaşını doldurmuş işçiler) 01.01.201430.06.2014 01.07.201431.12.2014 1.071,00 TL 1.134,00 TL Sosyal güvenlik primi işçi payı (% 14) 149,94 TL 158,76 TL İşsizlik sigortası primi işçi payı (% 1) 10,71 TL 11,34 TL Gelir vergisi matrahı 910,35 TL 963,90 TL Hesaplanan gelir vergisi (% 15) 136,55 TL 144,59 TL Asgari geçim indirimi (Bekar) (-) 80,33 TL 80,33 TL Kesilecek gelir vergisi 56,22 TL 64,26 TL Damga vergisi (binde 7,59) 8,13 TL 8,61 TL Kesintiler toplamı 225,00 TL 242,97 TL Net asgari ücret 846,00 TL 891,03 TL Brüt asgari ücret Yıllık Asgari Ücret Yıllar Tutar (TL) 2014 13.230,00 2013 12.000,60 2012 10.962,00 2011 9.801,00 2010 8.937,00 2009 8.154,00 2008 7.482,60 2008-2013 dönemine ilişkin asgari ücret tutarları 16 yaşını doldurmuş işçiler için geçerlidir. 314 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Sosyal Güvenlik Primine Esas Kazanç Sınırları Uygulandığı dönem Alt sınır (TL) Üst sınır (TL) 01.07.2014-31.12.2014 1.134,00 7.371,00 01.01.2014-30.06.2014 1.071,00 6.961,50 01.07.2013-31.12.2013 1.021,50 6.639,90 01.01.2013-30.06.2013 978,60 6.360,90 01.07.2012-31.12.2012 940,50 6.113,40 01.01.2012-30.06.2012 886,50 5.762,40 01.07.2011-31.12.2011 837,00 5.440,50 01.01.2011-30.06.2011 796,50 5.177,40 01.07.2010-31.12.2010 760,50 4.943,40 01.01.2010-30.06.2010 729,00 4.738,50 Yıllık Ücretli İzin Süreleri Hizmet süresi Gün Hizmet süresi 1 yıldan 5 yıla kadar (5 yıl dahil) olanlara En az 14 gün Hizmet süresi 5 yıldan fazla 15 yıldan az olanlara En az 20 gün Hizmet süresi 15 yıl (dahil) ve daha fazla olanlara En az 26 gün Ancak 18 ve daha küçük yaştaki işçilerle 50 ve daha yukarı yaştaki işçilere verilecek yıllık ücretli izin süresi 20 günden az olamaz. SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 315 ENFLASYON ORANLARI Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2011 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak 2,36 2,36 10,80 8,89 182,75 Şubat 1,72 4,13 10,87 9,23 185,90 Mart 1,22 5,40 10,08 9,36 188,17 Nisan 0,61 6,04 8,21 9,17 189,32 Mayıs 0,15 6,20 9,63 9,21 189,61 Haziran 0,01 6,21 10,19 9,42 189,62 Temmuz -0,03 6,18 10,34 9,59 189,57 Ağustos 1,76 8,05 11,00 9,76 192,91 Eylül 1,55 9,72 12,15 10,03 195,89 Ekim 1,60 11,48 12,58 10,26 199,03 Kasım 0,65 12,20 13,67 10,72 200,32 Aralık 1,00 13,33 13,33 11,09 202,33 2011 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları Endeks sayıları (Yİ-ÜFE) 316 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2012 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak 0,38 0,38 11,13 11,11 203,10 Şubat - 0,09 0,29 9,15 10,96 202,91 Mart 0,36 0,65 8,22 10,79 203,64 Nisan 0,08 0,73 7,65 10,72 203,81 Mayıs 0,53 1,27 8,06 10,57 204,89 Haziran -1,49 -0,24 6,44 10,24 201,83 Temmuz -0,31 -0,56 6,13 9,88 201,20 Ağustos 0,26 -0,30 4,56 9,33 201,71 Eylül 1,03 0,72 4,03 8,65 203,79 Ekim 0,17 0,90 2,57 7,80 204,15 Kasım 1,66 2,58 3,60 6,98 207,54 Aralık -0,12 2,45 2,45 6,09 207,29 2012 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları Endeks sayıları (Yİ-ÜFE) SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 317 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2013 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak -0,18 -0,18 1,88 5,33 206,91 Şubat -0,13 -0,31 1,84 4,72 206,65 Mart 0,81 0,50 2,30 4,23 208,33 Nisan -0,51 -0,01 1,70 3,74 207,27 Mayıs 1,00 0,99 2,17 3,27 209,34 Haziran 1,46 2,46 5,23 3,18 212,39 Temmuz 0,99 3,48 6,61 3,23 214,50 Ağustos 0,04 3,52 6,38 3,39 214,59 Eylül 0,88 4,43 6,23 3,58 216,48 Ekim 0,69 5,15 6,77 3,93 217,97 Kasım 0,62 5,80 5,67 4,10 219,31 Aralık 1,11 6,97 6,97 4,48 221,74 2013 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları Endeks sayıları (Yİ-ÜFE) 318 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2014 2014 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın Bir önceki 12 aylık aralık ayına yılın aynı ortalamalara göre değişim ayına göre göre değişim oranı değişim oranı oranları Endeks sayıları (Yİ-ÜFE) Ocak 3,32 3,32 10,72 5,22 229,10 Şubat 1,38 4,75 12,40 6,11 232,27 Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 0,74 0,09 -0,52 0,06 0,73 0,42 0,85 0,92 -0,97 -0,76 5,52 5,61 5,06 5,12 5,89 6,33 7,24 8,22 7,18 6,36 12,31 12,98 11,28 9,75 9,46 9,88 9,84 10,10 8,36 6,36 6,95 7,89 8,66 9,03 9,26 9,55 9,84 10,11 10,32 10,25 233,98 234,18 232,96 233,09 234,79 235,78 237,79 239,97 237,65 235,84 Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) 2015 2015 Ocak Şubat Mart Nisan Bir önceki aya göre değişim oranı 0,33 1,20 1,05 1,43 Bir önceki yılın Bir önceki 12 aylık aralık ayına yılın aynı ortalamalara göre değişim ayına göre göre değişim oranı değişim oranı oranları 0,33 1,53 2,60 4,06 3,28 3,10 3,41 4,80 9,59 8,79 8,03 7,36 Endeks sayıları (Yİ-ÜFE) 236,61 239,46 241,97 245,42 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 319 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2011 2011 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 0,41 0,73 0,42 0,87 2,42 -1,43 -0,41 0,73 0,75 3,27 1,73 0,58 0,41 1,14 1,57 2,45 4,93 3,43 3,00 3,75 4,53 7,95 9,82 10,45 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları 4,90 4,16 3,99 4,26 7,17 6,24 6,31 6,65 6,15 7,66 9,48 10,45 8,28 7,76 7,29 6,79 6,64 6,47 6,37 6,24 6,00 5,93 6,13 6,47 Endeks sayıları (TÜFE) 182,60 183,93 184,70 186,30 190,81 188,08 187,31 188,67 190,09 196,31 199,70 200,85 320 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2012 2012 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 0,56 0,56 0,41 1,52 -0,21 -0,90 -0,23 0,56 1,03 1,96 0,38 0,38 0,56 1,13 1,55 3,09 2,87 1,95 1,71 2,28 3,34 5,36 5,76 6,16 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları 10,61 10,43 10,43 11,14 8,28 8,87 9,07 8,88 9,19 7,80 6,37 6,16 6,95 7,48 8,02 8,59 8,68 8,89 9,11 9,29 9,53 9,53 9,26 8,89 Endeks sayıları (TÜFE) 201,98 203,12 203,96 207,05 206,61 204,76 204,29 205,43 207,55 211,62 212,42 213,23 SAYI: 70 ÖNEMLİ BİLGİLER 321 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2013 2013 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 1,65 0,30 0,66 0,42 0,15 0,76 0,31 -0,10 0,77 1,80 0,01 0,46 1,65 1,95 2,63 3,06 3,21 4,00 4,32 4,21 5,01 6,90 6,91 7,40 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları 7,31 7,03 7,29 6,13 6,51 8,30 8,88 8,17 7,88 7,71 7,32 7,40 8,62 8,33 8,08 7,66 7,51 7,47 7,47 7,42 7,32 7,32 7,39 7,49 Endeks sayıları (TÜFE) 216,74 217,39 218,83 219,75 220,07 221,75 222,44 222,21 223,91 227,94 227,96 229,01 322 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2014 2014 Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı Ocak Şubat Mart Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık 1,72 0,43 1,13 1,34 0,40 0,31 0,45 0,09 0,14 1,90 0,18 -0,44 1,72 2,41 3,57 4,96 5,38 5,70 6,18 6,28 6,43 8,45 8,65 8,17 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları 7,48 7,89 8,39 9,38 9,66 9,16 9,32 9,54 8,86 8,96 9,15 8,17 7,51 7,60 7,70 7,97 8,23 8,31 8,35 8,46 8,54 8,65 8,80 8,85 Endeks sayıları (TÜFE) 232,96 234,54 7,70 240,37 241,32 242,07 243,17 243,40 243,74 248,37 248,82 247,72 Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) 2015 2015 Ocak Şubat Mart Nisan Bir önceki aya göre değişim oranı Bir önceki yılın aralık ayına göre değişim oranı 1,10 0,71 1,19 1,63 1,10 1,82 3,03 4,71 Bir önceki 12 aylık yılın aynı ortalamalara ayına göre göre değişim değişim oranı oranları 7,24 7,55 7,61 7,91 8,80 8,77 8,70 8,57 Endeks sayıları (TÜFE) 250,45 252,24 255,23 259,39 SAYI: 70 KAVRAMLAR İNDEKSİ KAVRAMLARA GÖRE ARAMA İNDEKSİ 323 324 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 SAYI: 70 KAVRAMLAR İNDEKSİ 325 Kavramlara Göre Arama İndeksi B BELEDİYEYE USULSÜZ İŞÇİ ALINMASI DURUMUNDA İŞÇİLERE ÜCRET ÖDENMESİNİN KAMU ZARARINI, HAKSIZ EYLEMİN ZARAR UNSURUNU ORTADAN KALDIRMAYACAĞI.................................................. 91 BOZMADAN SONRA KISMEN DİRENME HÜKMÜ KURULAMAYACAĞI.......................................................................................... 117 BOZMAYA UYAN MAHKEMENİN VERDİĞİ KARAR NE SURETTE OLURSA OLSUN YENİ BİR KARAR OLUP DİRENME HÜKMÜ OLARAK KABUL EDİLEMEYECEĞİ................................................................................. 173 D DAR YETKİLİ İCRA MAHKEMESİNİN GENEL MAHKEMEDE YARGILANARAK VARILACAK SONUÇLAR HAKKINDA YARGILAMA YAPAMAYACAĞI................................................................................................ 149 DİRENME KARARINDAN SÖZ EDEBİLMEK İÇİN MAHKEMENİN YENİ DELİL TOPLAMADAN ÖNCEKİ DELİLLER ÇERÇEVESİNDE VE GEREKÇESİNİ GENİŞLETEBİLİRSE DE DEĞİŞTİRMEDEN KARAR VERMESİ GEREKECEĞİ..................................................................... 144 DOSYANIN MAHALLİNE GERİ GÖNDERİLMESİ İŞLEMİ........................... 138 326 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 E ECRİMİSİL İHBARNAMESİNİN İPTALİ TALEP EDİLMEKSİZİN HAZİNEYE AİT TAŞINMAZIN KULLANIMINDAN ÖTÜRÜ AÇILAN ECRİMİSİL DAVASININ ADLİ YARGIDA GÖRÜLECEĞİ................................ 85 EKSİK İNCELEME İLE HÜKÜM KURULAMAYACAĞI........................ 189, 201 G GEÇİCİ SU ABONELİĞİ...................................................................................... 165 GERÇEĞE AYKIRI BEYANDA BULUNMA SUÇU.......................................... 173 GÖREV.................................................................................................................... 85 GÖREVSİZLİK KARARLARI ÜZERİNE MERCİ TAYİNİ............................... 181 H HACİZ İHBARNAMESİ...................................................................................... 173 HACZEDİLMEZLİK ŞİKAYETİ......................................................................... 149 HAKİMİN HUKUKİ SORUMLULUĞUNA DAYALI MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT İSTEMİNİN YASA YOLLARI DÜZENLENMİŞ BULUNAN YARGISAL İŞLEM VE KARARLARA İLİŞKİN OLDUĞU......... 112 HİZMET TESPİTİ................................................................................................. 201 HUKUK GENEL KURULU KARARLARINA KARŞI KARAR DÜZELTME İSTEĞİ............................................................................................... 83 HUKUKİ DİNLENİLME HAKKI........................................................................ 169 SAYI: 70 KAVRAMLAR İNDEKSİ 327 I-İ İCRA İNKAR TAZMİNATI.................................................................................... 91 İCRANIN GERİ BIRAKILMASI......................................................................... 162 İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ.......................................................................................... 100 İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ............................................................... 201 İŞ KAZASI............................................................................................................ 193 İSTİRDAT.............................................................................................................. 169 İTİRAZ.................................................................................................................. 153 İTİRAZIN İPTALİ................................................................................................... 91 İTİRAZIN KALDIRILMASI................................................................................ 109 K KAMU DÜZENİNE İLİŞKİN OLMAYAN DAVADA, HER İKİ TARAFIN BOZMAYI KABUL YÖNÜNDEKİ İRADE AÇIKLAMALARINI NAZARA ALMADAN MAHKEMENİN DİRENME KARARI VEREMEYECEĞİ........... 183 KARAR DÜZELTME İSTEMİNDE İİKnun 33. MADDESİNDEKİ TEMİNATIN ARANMAYACAĞI........................................................................ 162 KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI.......................................................................... 117 KİMSENİN KENDİ MUVAZAASINA DAYANARAK HAK TALEP EDEMEYECEĞİ...................................................................................... 124 KİŞİLİK HAKKINA SALDIRI NEDENİYLE TAZMİNAT................................ 100 KOOPERATİF GENEL KURUL KARARLARININ İPTALİ.............................. 211 328 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 M MADDİ VE MANEVİ TAZMİNAT...................................................................... 193 MAHKEMECE, TARAFLARA TEFHİM EDİLEN KISA KARARDA HÜKMÜN TÜM UNSURLARI YER ALMAKLA BİRLİKTE KARARIN GEREKÇESİNİN TEFHİM EDİLMEMESİ HALİNDE TEMYİZ SÜRESİNİN GEREKÇELİ KARARIN TEBLİĞİNDEN İTİBAREN BAŞLAYACAĞI................................................................................ 206 MAHKEMENİN BOZMA SONRASI YENİ DELİLE DAYANARAK GEREKÇESİNİ DEĞİŞTİRMESİ HALİNDE YENİ BİR KARAR OLUŞTUĞUNDAN BU DURUMDA DİRENME HÜKMÜNDEN SÖZ EDİLEMEYECEĞİ....................................................................................... 160 MANEVİ TAZMİNATIN TAKDİRİNDE ZARAR GÖRENİN MÜTERAFİK KUSURUNUN ARLIĞININ DA NAZARA ALINBMASI GEREKTİĞİ............ 193 MENFİ TESPİT..................................................................................................... 183 MÜDAHALLİK TALEBİ...................................................................................... 211 Ö ÖLÜNCEYE KADAR BAKIP GÖZETME SÖZLEŞMESİ................................... 75 P PASİF HUSUMET YOKLUĞU............................................................................ 153 POSTA İLE GÖNDERİLEN KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİNİN POSTAYA VERİLİŞ TARİHİNİNİN ESAS ALINAMAYACAĞI, HAKİMİN HAVALE TARİHİNİN GEÇERLİ OLACAĞI..................................... 83 SAYI: 70 KAVRAMLAR İNDEKSİ 329 S ŞİKAYET....................................................................................................... 144, 153 T TAKİBİN İPTALİ.................................................................................................. 160 TAPU İPTAL VE TESCİL DAVALARININ SON KAYIT MALİKİNE KARŞI AÇILACAĞI............................................................................................... 75 TEMLİKE DAYALI ALACAK İSTEMİ............................................................... 189 TEMSİL YETKİSİNİN AŞIMI NEDENİYLE BORÇTAN ŞAHSEN SORUMLULUK.................................................................................................... 153 TEMYİZ DİLEKÇESİNİN KARŞI TARAFA TEBLİĞİ GEREKTİĞİ................ 109 TOPLU İŞ SÖZLEŞMESİ..................................................................................... 124 U USULE İLİŞKİN KAZANILMIŞ HAK................................................................ 117 USULÜNE UYGUN TEBLİGAT......................................................................... 138 V VEKİL İLE TAKİP EDİLEN DAVALARDA AVUKATIN USULÜNE UYGUN VEKALETNAMESİNİN BULUNMASININ DAVA ŞARTLARINDAN OLDUĞU............................................................................... 109 330 LEGES Hukuk Dergisi EKİM 2015 Y YARGITAYCA VERİLEN MERCİ TAYİNİ KARARININ ONDAN SONRA DAVAYA ABAKACAK MAHKEMEYİ BAĞLAYACAĞI VE BU KONUDA YEREL MAHKEMENİN DİRENME KARARI VEREMEYECEĞİ.................. 181 YENİDEN İNCELEME VE DEĞERLENDİRME KURULU KARARLARI..... 138