nihai rapor - Çayeli Bakır İşletmeleri
Transkript
nihai rapor - Çayeli Bakır İşletmeleri
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK ÇALIŞMASI (NİHAİ RAPOR) HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2011 YÖNETİCİ ÖZETİ Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş., Rize İli, Çayeli İlçesi, Madenli Beldesi sınırları içerisinde bulunan işletmesinde yeraltı madencilik yöntemleri ile elde ettiği bakır ve çinko cevherini geleneksel kırma, öğütme, flotasyon (yüzdürme) prosesleri kullanarak zenginleştirerek Bakır ve Çinko konsantre cevheri üretmektedir. 1983 yılında Bakanlar kurulu kararı ile Eti Maden İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün ortak girişimleri ile kurulmuş olan işletme, 2004 yılı özelleştirme sonrasında Inmet Mining, 2013 yılı sonrasında ise First Quantum Minerals (FQM) firması tarafından işletilmektedir. Çayeli Bakır İşletmeleri Biyolojik Çeşitlilik Standardı; işletmenin yatırım aşaması ve sondaj faaliyetleri de dahil olmak üzere tüm madencilik süreçleri boyunca biyolojik çeşitliliğin takip edilmesi ve koruma önlemlerin geliştirilmesi için gereklilikleri açıklamaktadır. Bu çalışma, The International Council for Mining and Metals (ICMM) tarafından yayımlanan “Madencilik ve Biyolojik Çeşitlilik için İyi Uygulamalar” kılavuzu ile uyumlu olarak, Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, Öğretim Görevlileri; Prof. Dr. Levent TURAN (Fauna), Prof. Dr. Nuray AKBULUT (Hidrobiyoloji) ve Uzman Haşim ALTINÖZLÜ (Flora) tarafından hazırlanmıştır. Hacettepe Üniversitesi, Fen Fakültesi, Biyoloji Bölümü, gerek farklı Anabilm Dalları gerekse öğretim üye sayısı bakımından büyük bir potansiyele sahiptir. Özel sektör Üniversite işbirliği kapsamında birçok proje yapılmakta, bilim ve sanayinin gelişime önderlik yapmaktadır. Hacettepe Üniversitesi, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel sektöre konusunda bilimsel danışmanlık hizmeti vermektedir. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında yaptığımız arazi çalışmalarında elde ettiğimiz gözlemler aşağıda özetlenmektedir: • Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik etkilere maruz kalması engellenecek ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya devam edecektir. • Görünür su kalitesi ve sediment değerleri oldukça temiz ve normal değerler içerisinde bulunmuştur. • Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere’nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu sonucu çıkmaktadır. • Tesisin kurulum aşamasında, doğal alanlara yapılan müdahele minimum düzeyde tutulmuş ve peyzaj düzenlemesinde doğal türlerin seçilmesine özen gösterilmiştir. 2 A. FLORA 1. METODOLOJİ Rize İli, Çayeli İlçesi sınırları içerisinde Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında hakim olan floral yapıyı meydana getiren bitki türlerini, bu türlerin koruma statülerini ve bu türlerin karşı karşıya bulundukları riskler ile alınması gereken koruma önlemlerini belirleyebilmek amacıyla 2011 yılı içerisinde tarafımızdan saha çalışması gerçekleştirilmiştir. Açık alan çalışmaları sırasında alandan bitki örnekleri toplanmıştır. Toplanan bu yaş bitki örnekleri herbaryum tekniğine uygun olarak kurutulmuştur. Kurutulan bitki örneklerinin teşhis edilmesi aşamasında "Flora of Turkey And East Aegean Islands" adlı kaynaktan yararlanılmıştır. Teşhis edilen bitkilerin listesi Tablo I de verilmiştir. Oluşturulan floristik listede alanda mevcut olduğu belirlenen bitkilerin sistematik konumları kontrollerde kolaylık sağlaması bakımından alfabetik olarak verilmiştir. Birinci sütunda familya, İkinci takson, üçüncü sütunda Türkçe adı, dördüncü sütunda biliniyor ise fitocoğrafik bölgesi, beşinci sütunda türün endemizm durumu, altıncı sütunda habitat ve yedinci sütunda ise türün IUCN kriterlerine göre tehlike kategorisi verilmiştir. Bitkilerin Türkçe adlarının belirlenmesinde Şinasi Akalın tarafından hazırlanmış olan "Büyük Bitkiler Kılavuzu" ve Prof. Dr. Turhan Baytop tarafından hazırlanmış olan "Türkçe Bitki adları" adlı kaynaklardan faydalanılmıştır. Bitkilerin tehlike kategorileri IUCN komisyonunun tespit ettiği kriterlere göre ve Ekim v.d. tarafından hazırlanmış ve Türkiye Tabiatını Koruma Derneği tarafından yayınlanmış olan "Türkiye Bitkileri Kırmızı Kitabı" adlı kaynaktan faydalanılmıştır. Bitki türlerinin tehlike kategorilerinin tesbitinde kullanılan kısaltmalar ve açıklamaları: EX: Tükenmiş LC: Az tehdit altında EW: Doğada tükenmiş DD: Veri yetersiz CR: Çok tehlikede NT: Tehlike altına girmeye aday EN: Tehlikede VU: Zarar görebilir NE: Değerlendirilemeyen 3 2. FLORİSTİK ANALİZ Arazi çalışmaları sırasında toplanan bitkilerin teşhisi sonucu; 55 familyaya ait 107 cins, 119 tür, 7 alttür ve 1 varyete tespit edilmiştir. Bu alandan tespit edilen bitkilerin fitocoğrafik bölgelere göre dağılımı ise şöyledir; Akdeniz elementi 4, İran-Turan elementi 1, Avr.-Sib. elementi 24 ve Öksin elementi 19 şeklindedir. 59 tür ise bilinmeyen yada birden çok fitocoğrafik bölge elementidir. Çalışma alanından tespit edilen bitki türlerinin tamamı da LC (az tehdit altında) kategorisindedir. Proje sahasında çok sınırlı alanlarda endemik Heracleum platytaenium Boiss. ve BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum bitki türleri tespit edilmiştir. 3. KORUMA ÖNLEMLERİ Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında tespit edilen ve endemik olan Heracleum platytaenium Boiss. ve BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum türleri için alınması gereken koruma önlemleri ve Türkiye’deki dağılımları aşağıda detaylı olarak verilmiştir. Bu türlerin tespit edildiği alanlara tanıtıcı levhalar hazırlanarak bu türlerin neden önemli olduğu ve bu alanlarda daha hassas davranılması gerektiği vurgulanabilir. Aşağıda, Cyclamen coum Miller var. coum türü için alanın tanımlamasını yapacak tabloda yazılabilecek bilgiler verilmiştir. Cyclamen coum Miller var. coum Cyclamen coum Miller var. coum türü Uluslararası BERN Sözleşmesine göre koruma altındadır. Bu tür Türkiye’de, Amasya, Antalya, Artvin, Bolu, Bursa, Çorum, Hatay, İstanbul, Kastamonu, Muğla, Ordu ve Trabzon’da yayılış gösterir. Habitat olarak; 0-2135 metreler arasında, Pinus brutia,Abies ve Quercus-Fagus ormanı ve kayalık tepelerdeki çalılık alanları tercih eder. Türün tespit edildiği ve açıklayıcı levha ile işaretli bu alanlara Çevre Bölümü’ne bilgi verilmeden hiçbir şekilde müdahale edilmemelidir. Çayeli Bakır İşletmeleri Çevre Bölümü Heracleum platytaenium Boiss. Heracleum platytaenium türü, Zonguldak, Kastamonu, Amasya, Ankara, Balıkesir, Bursa, Giresun, İzmir, Konya, Kütahya, Manisa, Rize ve Trabzon’da yayılış gösterir. Çiçeklenme dönemi, 5-7 nci aylar arasıdır. Habitat olarak karışık ormanlar, kayalık yamaçlar, dere kenarları ve kıyıları tercih eder. Meyvelerin olgunlaşma dönemi, 7-8 nci aylar arasıdır. Bu tür için sahada “Ex-situ Koruma Yöntemi” uygulanmıştır. 4 Bu yönteme göre; olgunlaşan tohum bez torbalara alınarak, gölgede, oda ısısında nemini alması sağlanmıştır. Nemini alan tohumların üzerine etiket bilgileri (etiket bilgisinde tohumun toplandığı lokalite, toplandığı koordinat, toplama tarihi, tohumun ait olduğu bitkinin tür adı) yazılmıştır. Tohumlar tespit edildiği lokaliteye maden kapanış döneminde dikileceğinden muhafaza edilebilmesi için, Ankara da bulunan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde buluna Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma Merkezi’ne muhafaza edilmek üzere gönderilmiş, dikim zamanında bu merkezden alınarak proje sahasına yeniden dikilecektir (Fotoğraf 1,2). Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Tarımsal Araştırmalar ve Politikalar Genel Müdürlüğü, Tarla Bitkileri Merkez Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde buluna Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma Merkezi’ne teslim edilen Heracleum platytaenium türüne ait tohumların teslim edildiğine ait belge bu raporun ekinde verilmiştir. Tesisin kapatılma aşamasında; Heracleum platytaenium türü’ne ait tohumlar Tohum ve Gen Kaynakları Araştırma Merkezi’nden alınarak; proje sahasında tespit edilen benzer habitatlara dikilmelidir. Dikim işlemi; 5 cm derinliğinde, 10 cm genişliğinde çukurlar açılarak her çukura 1-2 tohum konulmalı, üstü toprak ile kapatılmalı ve 50 cc can suyu verilmelidir. Tohum ekilen çukurların koordinatları alınarak, tohumların gelişimi kontrol edilmelidir. Tohumlar, bir sonraki çiçeklenme döneminde dikildiği yerlerde çimlenerek yeni Heracleum platytaenium bireyleri verir. Bu bireyler daha sonraki çiçeklenme dönemlerinde de sürekli olarak yeni bireyler vermeye devam eder. 5 Fotoğraf-1.Heracleum platytaenium Boiss. endemik bitki türü Fotoğraf-2. Heracleum platytaenium Boiss. endemik bitki türünün işletme sahasında tespit edildiği alan ok işareti ile gösterilmiştir 6 Cyclamen coum Miller var. coum Cyclamen coum Miller var. coum türü, Amasya, Antalya, Artvin, Bolu, Bursa, Çorum, Hatay, İstanbul, Kastamonu, Muğla, Ordu ve Trabzon’da yayılış gösterir. Habitat olarak; 0-2135 metreler arasında, Pinus brutia, Abies ve Quercus-Fagus ormanı ve kayalık tepelerdeki çalılık alanları tercih eder. Proje sahasında, 0648349, 4545055 ve 94 metre de tespit edilmiştir. Bu alan da herhangi bir inşaat faaliyetine izin verilmemelidir. Faaliyetin yapılması zorunlu ise bu türe ait tuberlerin mutlaka benzer habitatlara taşınması gerekir (Fotoğraf 3,4). Fotoğraf-3. BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum 7 Fotoğraf-4. BERN sözleşmesine göre korunacak türler listesinde olan Cyclamen coum Miller var. coum türü’nün proje sahasından tespit edilen taban yaprakları 4. VEJETASYON Proje sahasında yapılan arazi çalışmaları sırasında alanın genel vejetasyon tipi de tespit edilmiştir. Vejetasyon tipleri ve baskın bitki türlerinin oluşturduğu yapılar; 1. Orman açıklıkları, 2. Orman vejetasyonu ve 3. Tarım alanları’dır. 4.1. Orman Açıklıkları Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında orman açıklıkları; ormanlık alanlarda ağaçların kesildiği kesimlerde tespit edilmiştir (Fotoğraf 5). Bu alanlarda; Epilobium anatolicum Hausskn. subsp. prionophyllum (Hausskn.) P.H.Raven, Prunella vulgaris L., Hypericum xylosteifolium (Spach) Robson, Hypericum androsaeum L., Erodium cicutarium (L.) L’Herit. subsp. cicutarium, Trifolium pratense L. var. pratense, Pisum sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius, Medicago lupulina, Convolvulus arvensis L., Holosteum umbellulatum L. var. umbellulatum ve Sambucus nigra L. gibi türler tespit edilmiştir. 8 Fotoğraf-5. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası orman açıklıkları 4.2. Orman Vejetasyonu Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasında baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir (Fotoğraf 6). Bu alanlarda; Viburnum orientale Pallas, Symphytum longipetiolatum Wickens, Alliaria petiolata (Bieb.) Cavara & Grande, Petasites albus (L.) Gaertner, Lapsana communis L. subsp. intermedia (Bieb.) Hayek, Cirsium osseticum (Adams) petrak, Aster subulatus Michaux, Hedera helix L., Hedera colchica (C.Koch) C. Koch, Ilex colchica Poj., Acer trautvetteri Medw., Calystegia silvatica (Kit.) Griseb, Cornus mas L., Corylus avellana L. var. avellana, Rhododendron luteum Sweet, Rhododendron ponticum L., Castanea sativa Miller, Fagus orientalis Lipsky, Ficus carica L. subsp. carica (All.) Schinz & Thell., Clematis vitalba L. ve Laurocerasus officinalis Roemer gibi türler tespit edilmiştir. 9 Fotoğraf-6. Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası orman vejetasyonu 4.3. Tarım Alanları Proje sahasına yakın tarım alanları, güney pasa sahası civarında mevcuttur (Fotoğraf 7). Bu alanlarda; Orobanche elatior Sutton, Plantago lanceolata L., Plantago majör L. subsp. intermedia (Glib.) Lange, Phytolacca americana L., Polygonum persicaria L., Ficus carica L. subsp. carica (All.) Schinz & Thell., Lamium purpureum L. var. purpureum, Trifolium pratense L. var. pratense, Pisum sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius, Lotus corniculatus L. var. corniculatus (Bieb.) Arc., Euphorbia djimilensis Boiss., Eriobotrya japonica (Thunb.) Lindl., Diospyros lotus L., Cornus mas L. ve Chenopodium album L. subsp. album var. album gibi türler tespit edilmiştir. 10 Fotoğraf-7. Çayeli Bakır İşletmeleri sahasına yakın tarım alanları 5. PROJE SAHASININ MİLLİ PARKLAR AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Çayeli Bakır İşletmeleri, işletme sahası ve tesislerin kurulu olduğu alan ve bu alana yakın herhangi bir Milli Park, Tabiatı Koruma alanı ya da statülü bir alan yoktur. 6. PROJE SAHASININ ULUSLARARASI SÖZLEŞMELER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahasının floristik listesi değerlendirildiğinde; 09.01.1984 tarihinde Türkiye’nin resmen taraf olarak onayladığı Avrupa’nın Yaban Hayatı ve Yaşam Ortamlarını Koruma Sözleşmesi (BERN) gereği koruma altında bulunan Cyaclamen coum Miller var. coum türü proje sahasında 0648349, 4545055 ve 94 metrede tespit edilmiştir. 3 Mart 1978’de Washington da imzalanan CITES (Nesli tehlikede olan hayvan ve bitki türlerinin uluslararası ticaretine ilişkin sözleşme) gereği koruma altına alınan ve ticareti yasaklanan bitki türlerinin hiçbiri alanda bulunmamaktadır. 11 7. MADEN KAPANMA AŞAMASINDA PROJE SAHASININ DOĞAL HALİNE GETİRİLMESİNDE DİKİLEBİLECEK AĞAÇ VE ÇALI TÜRLERİ Çayeli Bakır İşletmeleri’nin maden kapanış aşmasında, proje sahasının doğal haline getirilmesi için kullanılacak ağaç ve çalı türleri mutlaka aynı bölgede bulunan türlerden seçilmelidir. Aksi taktirde; bölgeye uygun olmayan türlerin seçilmesi durumunda türün adaptasyonunu zorlaştıracak ve belki belirli bir zaman sonra kurumaya başlayacaktır. Proje sahasına dikilen ağaç yada çalı türlerinin istilacı bir tür olması durumunda ise doğal ağaç ve çalı türlerinin rekabet gücünü zayıflar ve doğal türlerin ortadan kalkmasına neden olabilir. Proje sahasının yeniden eski doğal haline getirilmesinde; Picea orientalis (L.) Link (Ladin), Acer trautvetteri Medw. (Akça ağaç), Hedera helix L. (Orman sarmaşığı), Hedera colchica (C.Koch) C. Koch (Duvar sarmaşığı), Corylus avellana L. var. avellana (Fındık), Robinia pseudo-acacia L. (Yalancı akasya) ve Tilia rubra DC. (Ihlamur) kullanılabilir. Tesisin kapanmasından 1-2 yıl önce ağaçlandırma çalışmalarında kullanılacak ağaç türü için, 100 m x 100 m bir alanda deneme kurulmalıdır. Bu denemelerde her ağaç türünden Mart-Nisan ayları arasında 5-10 adet dikilmelidir. Dikim işlemleri için; 50 cm derinliğinde x 50 cm çapında küçük çukurlar açılmalı, fidanlar bu çukurlara yerleştirilerek 5-6 litre can suyu verilmelidir. Bu denemede amaç, ağaçlandırma çalışmasında kullanılacak ağaç türünün gelişiminin takip edilmesi ve plantasyondan daha iyi sonuç alabilmek için uygun ağaç türlerinin tespit edilmesidir. Fotoğraf-8.Picea orientalis (L.) Link (Ladin) Fotoğraf-9.Acer trautvetteri Medw. (Akça ağaç) 12 Fotoğraf-10. Hedera helix L. (Orman sarmaşığı) Fotoğraf-11.Hedera colchica (C.Koch) C. Koch (Duvar sarmaşığı) Fotoğraf-12. Corylus avellana L. var. avellana Fotoğraf-13. Robinia pseudo-acacia L. (Yalancı (Fındık) akasya) 13 Fotoğraf-14.Tilia rubra DC. (Ihlamur) 8. SONDAJ ALANLARI VE YENİ PLANLANACAK İNŞAAT ALANLARINDA YAPILMASI ÖNERİLEN ÇALIŞMALAR Çayeli Bakır İşletmeleri proje sahası ve çevresinde yapılacak sondaj çalışmaları, tesis genişletmeleri yada buna benzer inşaat çalışmalarında, çalışmalara başlamadan önce alanın biyolojik envanterinin tespit edilmesinde fayda vardır. Yapılacak envanter çalışması, önceki ve sonraki durumun kıyaslanmasına olanak sağlayacaktır. Bu kapsamda; Çayeli Bakır İşletmelerinin Biyolojik Envanter Çalışması yürütülürken, rezerv araştırmaları için PA, PB ve PC sondaj sahalarında flora ve fauna envanter tespiti yapılmıştır. Bu çalışmaların raporları ekte verilmiştir. 14 Tablo I: Çayeli Bakır İşletmeleri Proje Sahası Floristik Listesi Familya Tür Türkçe İsim Fitocoğrafik Bölge Endemizm Atkuyruğu __ __ Eğrelti __ __ Habitat Tehlike Sınıfı PTERIDOPHYTA Equisetaceae Equisetum arvense L. Aspleniaceae Phiyllitis scolopendrium (L.) Newm. Polypodiaceae Polypodium vulgare L. Benekli eğrelti __ __ Dennstaedtiaceae Pteridium aquilinum (L.) Kuhn Kartal eğrelti __ __ Pinus sp. Çam __ __ Picea orientalis (L.) Link Ladin __ __ Acer trautvetteri Medw. Akça ağaç Öksin ele. __ Havuç Akd. ele. __ Heracleum platytaenium Boiss. Kral tacı Öksin ele. Endemik Ilex colchica Poj. Mahonya Öksin ele. __ Güney pasa döküm sahası, nemli alanlar, kuzey pasa sahası Portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, nemli alanlar Güney pasa döküm sahası, orman altları, Kuzey pasa sahası LC LC LC LC SPERMATOPHYTA GYMNOSPERMAE Pinaceae Tesisin ağaçlandırma alanlarında Güney pasa döküm sahası, ormanlık alanlar LC LC ANGIOSPERMAE DICOTYLEDONES Aceraceae Apiaceae Aquifoliaceae Daucus broteri Ten. Tesisin ağaçlandırma alanlarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Galeri ağzı, yol kenarları Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC LC LC LC 15 Araliaceae Hedera helix L. Orman sarmaşığı __ __ Hedera colchica (C.Koch) C. Koch Duvar sarmaşığı Öksin ele. __ Galeri ağzı, ormanlık alanlar Galeri ağzı, ormanlık alanlar LC LC Yavşan otu Akd. ele. __ Tesisin kuzeyi, hurda sahası, güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Aster __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, galeri ağzı, yol kenarları LC Cirisum arvense (L.) Scop. Deve dikeni __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, galeri ağzı, yol kenarları LC Cirisum hypoleucum DC. Deve dikeni Öksin ele. __ Cirisum osseticum (Adams) petrak Deve dikeni __ __ Artemisia arborescens L. Aster subulatus Michaux Asteraceae Conyza bonariensis (L.) Cronquist __ __ __ Crepis setosa Hall. Fil. Hindiba Avr.-Sib. ele. __ Helichysum graveolens (Bieb.) Sweet Ölmez otu __ __ Güney pasa döküm sahası, orman altları Güney pasa döküm sahası, yol kenarları Güney pasa döküm sahası, yol kenarları, portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC LC LC LC LC LC 16 Lapsana communis L. subsp. intermedia (Bieb.) Hayek Mycelis muralis (L.) Dum. Petasites albus (L.) Gaertner Asteraceae Tanacetum parthenium (L.) Schultz Bip. Taraxacum scaturiginosum G. Hagl. Sonchus asper (L.) Hill subsp. glaucescens (Jordan) Ball Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC Galeri ağzı, yol kenarları LC __ Sülfürlü pasa sahası, kuzey pasa sahası LC __ __ Sülfürlü pasa sahası LC Hindiba __ __ Tesisin kuzeyi, hurda sahası LC Eşek gevreği __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, kuzey pasa sahası LC Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası, portal havalandırma sahası, kuzey pasa sahası LC __ __ __ __ Avr.-Sib. ele. __ Lapaza çiçeği Avr.-Sib. ele. Teke sakalı Betulaceae Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa Kara ağaç Avr.-Sib. ele. __ Bignoniaceae Catalpa bignonioides Wladst. Katalpa __ __ Cynoglossum creticum Miller __ __ __ Unutma beni çiçeği Öksin ele. __ Karakafes otu Öksin ele. __ __ __ __ Kara lahana __ __ Boraginaceae Brassicaceae Myosotis lazica M. Popov Symphytum longipetiolatum Wickens Alliaria petiolata (Bieb.) Cavara & Grande Brassica oleracea L. Tesisin ağaçlandırma sahalarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Tesisin ağaçlandırma alanlarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, tarım alanları LC LC LC LC LC LC 17 Brassicaceae Cardamine impatiens L. var. pectinata (Pallas) Trautv. Raphanus raphanistrum L. subsp. raphanistrum Budlejaceae Budleja davidii Franch Caprifoliaceae Caryophyllaceae Chenopodiaceae Convolvulaceae Cornaceae Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Tere Avr.-Sib. ele. __ Hardal __ __ Kelebek çalısı __ __ Galeri ağzı, yol kenarları, sülfürlü pasa sahası LC Sambucus nigra L. Mürver Avr.-Sib. ele. __ Sülfürlü pasa sahası, portal havalandırma sahası LC Viburnum orientale Pallas Kartopu Öksin ele. __ Galeri ağzı, yol kenarları LC Holosteum __ __ Kuzey pasa döküm alanı LC Minuatya __ __ Sülfürlü pasa alanı LC LC Holosteum umbellulatum L. var. umbellulatum Minuartia aizoides (Boiss.) Bornm. LC LC Silene compacta Fischer Nakıl __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası Chenopodium album L. subsp. album var. album Kaz ayağı __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC Calystegia silvatica (Kit.) Griseb Boyatan sarmaşık __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, portal havalandırma sahası LC Convolvulus arvensis L. Gündüz sefası __ __ Kızılcık Avr.-Sib. ele. __ Cornus mas L. Tesis bölgesi, ormanlık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC LC 18 Coryllaceae Corylus avellana L. var. avellana Ebenaceae Diospyros lotus L. Ericaceae Euphorbiaceae Fabaceae Fındık Avr.-Sib. ele. __ Trabzon hurması __ __ Eriobotryajaponica (Thunb.) Lindl. Rhododendron luteum Sweet Malta eriği __ __ Sarı orman gülü Öksin ele. __ Rhododendron ponticum L. Orman gülü Öksin ele. __ Euphorbia djimilensis Boiss. Sütleğen Öksin ele. __ Acacia cyanophylla Lindley Kıbrıs akasyası Akd. ele. __ Albizia julibrissin Durazz. Gülibrişim __ __ Lathyrus pratensis L. Mürdümük Avr.-Sib. ele. __ Lotus corniculatus L. var. corniculatus (Bieb.) Arc. Lüfer otu __ __ Medicago lupulina Taş yonca __ __ Güney pasa döküm sahası, tarım alanları, portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Tesisin orman ile sınırında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, yol kenarları Tesisin ağaçlandırma alanlarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, portal havalandırma sahası LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC 19 Fabaceae Fagaceae Pisum sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius Bezelya Akd. ele. __ Robinia pseudo-acacia L. Yalancı akasya __ __ Trifolium pratense L. var. pratense Üç gül __ __ Trifolium medium L. var. medium Üç gül __ __ Trifolium campestre Schreb. Üç gül __ __ Castanea sativa Miller Kestane Avr.-Sib. ele. __ Fagus orientalis Lipsky Kayın Avr.-Sib. ele. __ Quercus robur L. subsp. robur Meşe Avr.-Sib. ele. __ Jentiyan Avr.-Sib. ele. __ Gentianaceae Gentiana asclepida L. Geraniaceae Erodium cicutarium(L.) L’Herit. subsp. cicutarium Turna gagası __ __ Hypericum androsaeum L. Koyun kıran __ __ Hypericum xylosteifolium (Spach) Robson Lamium purpureum L. var. purpureum Binbir delik otu Öksin ele. __ Ballıbaba Avr.-Sib. ele. __ Hypericaceae Lamiaceae Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Tesisin kuzeyi, hurda sahası, tesisin içinde peyzaj alanlarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, kuzey pasa sahası Tesisin kuzeyi, Hurda sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, ormanlık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası Güney pasa döküm sahası, ormanlık alanlar Tesisin ağaçlandırma sahalarında Güney pasa döküm sahası, orman altları Portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Tesisin kuzeyi, Hurda sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC 20 Lamiaceae Meliaceae Moraceae Myrtaceae Onagraceae Galeri ağzı, yol kenarları LC __ Tesisin ağaçlandırma alanlarında LC LC Avr.-Sib. ele. __ Salvia forskahlei L. Ada çayı Öksin ele. __ Melia azedarach L. Tespih ağacı __ İncir __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası, portal havalandırma sahası, kuzey pasa sahası Sıtma ağacı __ __ Tesisin ağaçlandırma alanlarında LC Yakı otu Öksin ele. __ Portal havalandırma sahası LC Canavar otu __ __ Ekşi ot __ __ Plantago lanceolata L. Sinir otu __ __ Plantago majör L. subsp. intermedia (Glib.) Lange Sinir otu __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, yol kenarları Güney pasa döküm sahası, yol kenarları, kuzey pasa sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Phytolacca americana L. Amerikan şekerci boyası Ficus carica L. subsp. carica (All.) Schinz & Thell. Eucalyptus camaldulensis Dehnh. Epilobium anatolicum Hausskn. subsp. prionophyllum (Hausskn.) P.H.Raven Orobanche elatior Sutton Oxalidaceae Oxalis acetosella L. Phytolaccaceae LC Erik Otu Orobanchaceae Plantaginaceae Portal havalandırma sahası Prunella vulgaris L. __ __ Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası LC LC LC LC LC 21 Çoban değneği __ Ekşikulak __ __ Rumex tuberosus L.subsp.horizontalis (Koch) Rech.fil. Labada Ir.-Tur. ele. __ Rumex acetocella L. Labada __ __ Sülfürlü pasa sahası Fare kulağı __ __ Sıklamen __ Endemik Ak asma __ __ Düğün çiçeği Öksin ele. __ Fragaria vesca L. Dağ çileği __ __ Laurocerasus officinalis Roemer Kocayemiş Öksin ele. __ Potentilla argentea L. Beşparmak otu __ __ Prunus xdomestica L. Çakal eriği __ __ Portal havalandırma sahası Araç yıkama sahası, orman altları Güney pasa döküm sahası, yol kenarları Galeri ağzı, yol kenarları Tesisin kuzeyi, Hurda sahası Kuzey pasa döküm sahası Portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Portal havalandırma sahası Portal havalandırma sahası Gül __ __ Polygonum persicaria L. Polygonaceae Primulaceae Ranunculaceae Rumex scutatus L. Anagallis arvensis L. var. arvensis Cyclamen coum Miller var. coum Clematis vitalba L. Ranunculus cappadocicus Willd. Rosaceae Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, sülfürlü pasa sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, kuzey pasa sahası __ Rosa pulverulenta Bieb. Galeri girişi LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC 22 Rosaceae Rutaceae Salicaceae Simaroubaceae Scrophulariaceae Böğürtlen Avr.-Sib. ele. __ Portakal __ __ Mandalina __ __ Populus nigra L. subsp. nigra Kavak __ __ Salix alba L. Söğüt Avr.-Sib. ele. __ Ailanthus altissima (Miller) Swingle Kokar ağaç __ __ Scrophularia nodosa L. Sıraca otu Avr.-Sib. ele. __ Sığır kuyruğu Öksin ele. __ Yavşan otu Avr.-Sib. ele. __ Rubus hirtus Waldst. & KIit. Citrussinensis Osbeck. Citrus nobilis Lour. Verbascum pyramidatum Bieb. Veronica officinalis L. Solanaceae Solanum nigrum L. subsp. schultesii (Opiz) Wessely Köpek memesi __ __ Thymaleaceae Daphne pontica L. Yalancı defne Öksin ele. __ Urticaceae Urtica dioica L. Isırgan Avr.-Sib. ele. __ Violaceae Viola odorata L. Menekşe __ __ Vitaceae Vitis vinifera L. Asma __ __ Güney pasa döküm sahası, yol kenarları Sülfürlü pasa sahası Tesisin kuzeyi, Hurda sahası Tesisin ağaçlandırma sahalarında Tesisin ağaçlandırma sahalarında Tesisin ağaçlandırma sahalarında Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Portal havalandırma sahası Galeri ağzı, yol kenarları LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC 23 MONOCOTYLEDONES Cyperaceae Carex capitellata Boiss. & Bal. Ekşi otu Öksin ele. __ Carex pendula Hudson Ekşi otu Avr.-Sib. ele. __ Juncaceae Juncus effusus L. Kofa __ __ Liliaceae Smilax aspera L. Solucan otu __ __ Alopecurus aequalis Sobol __ Avr.-Sib. ele. __ Brachypoidum sylvaticum (Hudson) P. Beauv. __ Avr.-Sib. ele. __ Kuş yemi __ __ Brom __ __ __ __ __ Elym __ __ __ Avr.-Sib. ele. __ Briza maxima L. Poaceae Bromus commutatus Schrader Digitaria sanguinalis (L.) Scop. Elymus repens (L.) Gould Lolium perenne L. Güney pasa döküm sahası, nemli alanlar Portal havalandırma sahası, kuzey pasa sahası Tesisin kuzeyi, hurda sahası Güney pasa döküm sahası, ormanlık alanlar, tesisin kuzeyi, hurda sahası, portal havalandırma sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Kuzey pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar, sülfürlü pasa sahası Güney pasa döküm sahası, çakıllık alanlar LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC LC 24 Fotoğraf-15. Hyperıcum androsaeum L. Fotoğraf-16. Rumex scutatus L. Fotoğraf-17. Veronica officinalis L. Fotoğraf-18. Helichrysum graveolens (Bieb.) Sweet Fotoğraf-19. Holosteum umbellulatum L. var. Fotoğraf-20. Plantago lanceolata L. umbellulatum Fotoğraf-21. Euphorbia djimilensis Boiss. Fotoğraf-22. Fragaria vesca L. Fotoğraf-23. Solanum nigrum L. subsp. schultesii Fotoğraf-24. Raphanus raphanistrum L. subsp. (Opiz) Wessely raphanistrum Fotoğraf-25. Trifolium pratense L. var. pratense Fotoğraf-26. Pisum sativum L. subsp. elatius (Bieb.) Aschers. & Graebn. var. elatius 26 Fotoğraf-27. Orobanche elatior Sutton Fotoğraf-28. Silene compacta Fischer Fotoğraf-29. Anagallis arvensis L. var. arvensis Fotoğraf-30. Rhododendron ponticum L. Fotoğraf-31. Sambucus nigra L. Fotoğraf-32. Smilax aspera L. 27 9. KAYNAKLAR 1. Davis, P.H. (ed.), Flora of Turkey and yhe East Aegean Islands. Vol. 1-9, 1965-1985 (Edinburgh). 2. Güner, A., Vural, M., Sorkun, K., Rize Florası, Vejetasyonu ve Yöre Ballarının Polen Analizi, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu, Matematik, Fizik ve Biyoloji Bilimler Araştırma Grubu, Proje No: T.B.A.G. 650, 1987 (Ankara). 3. Davis, P.H., Mill, R.R, Tan, K.(eds), Flora of Turkey and The East Aegean Islands, Vıl. 10, at the Universty Press, 1988, (Edinburgh). 4. Güner, A., Özhatay, N., Ekim, T., Başer, K.H.C (eds.), Flora of Turkey and The East Aegean Islands, Vıl. 11, at the Universty Press, 2000, (Edinburgh). 5. Tutin, T.G. et al. (ed.), Flora Europaea, Vol. 1-5, !964-1979 (Londra) 6. Anşin, R., Doğu Karadeniz Bölgesi florası ve asal vejetasyon tiplerinin floristik içerikleri, Doçentlik tezi, 1980 (Trabzon). 7. Davis, P.H., ve Cullen, J., The identification of flowering plant families, 1979 (Londra). 8. Güner, A., Kaçkar Dağlarının Kuzey Yamacının Florası, TUBİTAK, TBAG-463 nolu proje raporu, 1983 (Ankara). 9. Peşmen, H., Six nex species from Anatolia, Ibid. 38:435-441, 1980. 10. Güner, A., New records for the Flora of Turkey and two species from Anatolia, Notes R.B.G. 41(2): 283-288, 1983 (Edinburgh). 28 B. FAUNA 1. AMAÇ ve KAPSAM Fauna çalışmaları kapsamında öncelikle Rize ili, Çayeli İlçesi Mağdenli Beldesi sınırları içerisinde Çayeli Bakır İşletmeleri tarafından işletilmekte olan maden sahaları, işletme ve yönetim tesisleri ile pasa alanlarının da dahil olduğu kesimleri kapsayan işletme sahası sınırları içerisinde yer alan karasal fauna elemanlarının hangileri olduklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu başlık altında Karasal Omurgalı Faunasını meydana getiren İkiyaşamlılar (Amphibia), Sürüngenler (Reptilia), Kuşlar (Aves) ve Memeli Hayvanlar (Mammalia) sınıflarına bağlı türlerle ilgili gözlem, inceleme ve değerlendirmeler yapılmıştır. 2. TÜRLERİN BELİRLENMESİ Çalışmalar kapsamında tür teşhislerinin gerçekleştirilmesi amacıyla saha gözlemleri gerçekleştirilmiştir. Gözlemler çıplak gözle ya da dürbün, teleskop veya teleobjektif gibi donanımlar kullanılarak yapılmıştır. Teşhis edilen türlerin bulundukları kesimler veya habitatlarla ilgili olarak tanımlamada kullanılması için bir GPS donanımından istifade edilmiştir. Bu donanım yardımıyla hem koordinat hem de yükseklikle ilgili veriler elde edilmiştir. Türlerin tespit edilmesi aşamasında sadece doğrudan gözlemlerden istifade edilmemiştir. Ek olarak saha çalışmaları esnasında bulunan ve yaban hayatı bileşenlerine ait olan ayak izleri, vücut parçaları, karkaslar, doğal ortamlara bırakılmış yumurtalar, besin artıkları, dışkılar gibi kanıtlardan da istifade edilmiştir. Ayrıca literatür kontrolleri de gerçekleştirilerek bu bölge faunasına yönelik herhangi bir çalışmanın bulunup bulunmadığı gibi noktalar da göz önünde bulundurulmuştur. Tüm bu çalışmaları destekleyici olarak bazı yöre sakinleri ve İşletme elemanlarıyla da görüşülerek fauna bileşenlerinin tespit edilmesine yönelik olarak veriler toplanmıştır. Türlerin tespit edilmesi sürecinde gerektiğinde anahtarlar veya rehber kitaplardan da istifade edilmiştir. 3. HABİTATLARA YÖNELİK ÇALIŞMALAR İşletme sahasından değişik gereksinimlerini karşılamak amacıyla istifade eden türlerin teşhislerinin gerçekleştirilmesinden sonra teşhisi tamamlanan yaban hayatı bileşenleri tarafından işletme sahası içerisinde tercih edilen habitat tipleri; bu habitatların özellikleri ve konumları da değerlendirilmiştir. Lokalitele konularında inceleme ve değerlendirmeler yapılabilmesi; işletme sahasında gerçekleştirilen çalışmalar ve insan aktiviteleri nedeniyle işletme sahası olarak tanımlanan kesimlerde tüm yıl boyunca mevcut olan türler, yani “yerli” formlar yanında değişik gereksinimlerini karşılayabilmek amacıyla geçici süreler için bu kesimleri ziyaret eden, yani 29 “göçmen” formların etkilenip etkilenmedikleri; bu etkileşimlerin sonuçları; söz konusu etkileşimler nedeniyle bu kesimlerdeki türler ve habitatlarının etkilenip etkilenmedikleri yanında işletme sahası içerisinde rastlanan yabanıl fauna bileşenleri ve bu bileşenlerce farklı amaçlar için kullanılmakta olan habitatların olumsuz etkilenmemesi için alınması gereken önlemleri ve tedbirleri ortaya koyabilmek amacıyla tarafımızdan saha çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Göçmen kuşların göç noktalarına ulaştıkları zaman dilimi olmasının yanında üreme dönemini de kapsayan bu ilk saha çalışmasında işletme sahası olarak tanımlanan kesimlerde öncelikle hangi türlerin bulunduğu konusunda değerlendirmeler yapılmıştır. 4. LOKAL FAUNA BİLEŞENLERİNİN STATÜLERİNİN BELİRLENMESİ Saha çalışmaları ve diğer çalışmalar sonucunda elde edilen verilerin bir arada değerlendirilmesi sonucunda işletme alanı olarak belirlenen kesimler ile bu kesimlere yakın bitişik kesimlerde kısa yada uzun süreli olarak yaşadığı tespit edilen yabanıl formların, yani fauna bileşenlerinin statüleri de değerlendirilmiştir. Burada “Statü” başlığı altında türlerin bulundukları kesimlerdeki konumları, bir yıllık takvimin tamamı göz önünde bulundurulmaktadır. Eğer bir tür tüm yıl boyunca bir kesimde görülüyorsa “Yerli” (Y); sadece kış döneminde görülebiliyorsa “Kış Ziyaretçisi” (KZ); eğer ilkbahar mevsimi başında bu kesimlere geliyor ve bu kesimlerde çoğaldıktan sonra yaz sonunda veya sonbahar mevsiminde geldikleri bölgeye geri dönüyorlarsa “Yaz Ziyaretçisi” (YZ); belli bir kesimden geçerken beslenme, dinlenme veya geceleme gibi amaçlarla, kısa süreli olarak molalar veriyorsa “Transit”(T) ve son olarak da düzensiz aralıklarla belli bir kesimi ziyaret eden türler ise “Vagrant” (V) yani Başıboş, Gezgin türler olarak tanımlanırlar. 5. TÜRLERİN KORUMA STATÜLERİNİN BELİRLENMESİ Ülkemiz “zengin” olarak tanımlanabilecek özellikte bir biyolojik çeşitliliğe sahiptir. Sınırlarımız içerisinde Avrupa kıtasına eşdeğer veya yakın sayılarda bitki ve hayvan türü tespit edilmiş olup bu sayılar gün geçtikçe artmaktadır. Diğer taraftan ise söz konusu türler yaşadıkları kesimlerde birçok tehditle karşı karşıyadırlar. Türlerin büyük bir kısmı karşı karşıya kaldıkları tehditleri nedeniyle azalmış veya azalma sürecindedirler. Her bir türe yönelik tehditler farklı olabileceği gibi bu tehditlere karşı gösterilen tepkiler de farklıdır. Bu durumun bir sonucu olarak da türler ulusal ve uluslararası koruma listelerinde az veya çok önemde, farklı statülerle temsil edilmektedirler. Bu tip bir değerlendirme nadir ve koruma altına alınmış olan türlere ve habitatlarına yönelik olarak yapılabilecek müdahaleleri engellemekte veya belli koşullarla yapılabilmesine izin vermektedir. Bu nedenle 30 koruma, izleme çalışmaları yapılırken hedef sahaya yönelik olarak habitat tanımları, habitat sınıflamaları yanında bu habitatlardan değişik şekillerde yararlanan türlere yönelik de koruma statülerinin belirlenmesi çabaları sarf edilmektedir. Çayeli Bakır İşletmelerinin sınırları içerisinde tarafımızdan gerçekleştirilen tür tespitlerini takiben ofis çalışmalarıyla türlere, özellikle de koruma statülerine yönelik olarak inceleme ve değerlendirmeler yapılmıştır. Bu süreçte ulusal ve uluslararası ölçekte kullanılan bazı sözleşmelerden istifade edilmiştir. Bu amaçla kullanılan sözleşmeler şunlardır; • Bern Sözleşmesi (Fauna bileşenleri için kullanılan EK-II ve EK-III kategorileri), • Uluslararası Doğayı ve Doğal Habitatları Koruma Birliği (IUCN = International Union for Conservation of Nature and Natural Habitats) tarafından hazırlanan ve sürekli olarak güncellenen Avrupa Kırmızı Listesi (ERL=European Red List), • Merkez Av Komisyonu (MAK) koruma listeleri, • Türkiye’de kaydedilmiş olan kuş türleri için hazırlanmış olan, 2008 tarihli Türkiye Kuşları Kırmızı Listesi (Red Data Book for Turkish Birds) isimli çalışmalardan istifade edilmiştir. 6. İŞLETME SAHASI İÇERİSİNDE TESPİT EDİLMİŞ OLAN KARASAL FAUNA BİLEŞENLERİ Çayeli Bakır İşletmelerinin yer aldığı kesimler büyük ölçüde yollar, işletme tesisleri ve işletme binaları yanında malzeme ve depo alanları gibi amaçlarla kullanılmaktadır. Ayrıca tesislerin yer almadığı sınırlı bölgelerdeki pasa döküm alanları doğal özelliklerinden oldukça uzaktır. Bu konumlarıyla sözü edilen kesimler doğal özelliklerini yitirmiş konumdadırlar. Buna karşılık çalışma alanı sahası olarak tanımladığımız kesimler tamamen doğal alanlarla çevrilidir. Dolayısıyla da bu doğal alanlardan değişik şekillerde istifade eden fauna bileşenleri söz konusudur. Çevrede yoğun ve hemen hemen tekdüze bir orman varlığı fauna bileşenlerinin tür ve birey sayılarının artmasına olanak sağlamaktan uzaktır. Buna karşılık yine de bir faunal yapı söz konusudur. İşletme sahası dışındaki alanları çeşitli amaçlarla kullanmakta olan faunal bileşenler zaman zaman işletme sahası içerisindeki ortamları da ziyaret edebilmektedirler. Hatta bunlardan bazıları söz konusu alanların daimi sakinleri haline gelmişlerdir. Ruhsatlı alanları da kapsayan çalışma alanında gerçekleştirilecek her türlü faaliyetin lokal fauna bileşenlerine ve habitatları üzerine olası etkileri göz önünde bulundurularak şekillendirilmesi koruma çalışmaları arasında ilk sıralarda gelmektedir. Bu nedenle türlerin tespiti, ilgili özelliklerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışma kapsamında çalışma alanı sınırları içerisinde tüm yıl boyunca bulunabilen veya geçici süreler için bu kesimleri ziyaret eden İkiyaşamlı, Sürüngen, Kuş ve Memeli hayvan türleri belirlenmiştir. 31 6.1. İkiyaşamlılar (Amphibia) İkiyaşamlı türleri en azından üremek amacıyla suya bağımlı olan türlerdir. Bazı türleri tüm yaşamları boyunca sucul ortamları tercih ederken bazı türleri ise sadece üreme dönemlerinde su ortamına giderek yumurtalarını bırakırlar. Yumurtadan çıkan yavrular erginleştikten sonra yeniden karasal ortamlara dönmektedirler. Dolayısıyla her iki grup için de büyük veya küçük ölçekli de olsa tatlısu ortamına gereksinim vardır. Bu ortamlar yapay veya doğal olabilir. İşletme sahası içerisinde ve işletme sahasına yakın bir kesimde ikiyaşamlı türleri açısından uygun habitat tipleri söz konusudur. Bunlardan en önemlisi ve en hacimlisi batı yönünde işletme sahası ile sınır oluşturan, daimi bir akarsu konumunda olan Büyükdere’dir (Fotoğraf-33). Fotoğraf-33. İşletme sahası ile sınır oluşturan Büyükdere ve pasa sahası Büyükdere nispeten geniş bir yatakta akmakta ve bol su taşımaktadır. Ayrıca debisi de nispeten yüksektir. İkiyaşamlı türleri genellikle hızlı akan sularda bulunmayı tercih etmemektedirler. Bu nedenle bu kesimlerde görülen ikiyaşamlı bireylerini akarsu sınırındaki sığ ve suyun yavaş aktığı kesimler ile akarsu kıyısında bazı kesimlerde şekillenmiş olan gölcükleri tercih etmektedirler. Bu akarsu dışında, işletme sahasının güney sınırlarında pasa sahası civarında küçük ölçekli bir yan kol olan Madendere bulunmaktadır. Mevsimsel özellikteki bu yan kol Büyükdere’ye katılmakta olup Büyükdere’ye göre hem çok daha az su taşımakta hem de çok daha yavaş akmaktadır. 32 Bu akarsuyun kıyılarında nispeten yoğun bir vejetasyon söz konusudur. Tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmaları esnasında bu kesimlerde de az sayıda kurbağa bireylerine rastlanmıştır. İşletme sahası sınırları içerisinde ikiyaşamlılar tarafından habitat olarak kullanılmaya uygun bazı yapay ortamlar da söz konusudur. Bu yapay ortamlardan birisi ıslahı yapılmış Madendere’dir (Fotoğraf-34). Fotoğraf-34. İşletme sahası yanında ıslahı yapılmış Madendere Madendere kanalın eğimi nedeniyle hızlı bir akış görülmektedir. Ayrıca kanal yatağı içerisinde tutunmaya uygun herhangi bir ortama veya yapıya rastlanamamıştır. Bu iki nokta nedeniyle söz konusu kanal ortamı ikiyaşamlı türleri açısından uygun bir yaşam alanı olmaktan oldukça uzaktır. İşletme sınırları içerisinde ikiyaşamlılar açısından en azından yumurta bırakmak için uygun olabilecek bir diğer sulu ortam ise işletme içerisindeki yüzeysel suların toplanmasına yönelik olarak tesis edilmiş eğimli kanallardır. Ayrıca işletme sahası içerisinde çeşitli kesimlerde bulunan boş kaplarda çeşitli amaçlarla kullanılmış olan kapların ortada bırakılması ve yağmur suyu ile dolması sonucunda ikiyaşamlılar açısından uygun yumurta bırakma ortamları şekillenmiştir. Benzer şekilde, depolanmış olan malzemelerin üzerini örtmek amacıyla kullanılan örtülerde zamanla yağışların şekillendirdiği su birikintileri de yumurtlama amacıyla kullanılabilmektedir. 33 Nitekim 2011 yılı Mayıs ayı gözlemleri esnasında bu tip şekillenmiş ortamlarda çok sayıda ikiyaşamlı yumurtaları belirlenmiştir (Fotoğraf-35). İkiyaşamlı Yumurtaları Fotoğraf-35. İstiflenmiş boruların üzerine örtülen naylon örtülerde şekillenmiş ve içerisinde İkiyaşamlı yumurtalarının bulunduğu su birikintileri 6.2. Sürüngen Türleri (Reptilia) İşletme sahası sınırları içerisinde yaşayan sürüngen türleri ve sürüngen türleri tarafından tercih edilen habitatlara yönelik olarak tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında 3 sürüngen türü belirlenmiştir. Bu türler ve koruma statüleri Tablo-2 üzerinde verilmiştir. Alanda tespit edilmiş olan sürüngen türleri arasında yaygınlık ve yoğunluk açısından bir sıralama yapılması gerekirse bu sıralama Artvin kertenkelesi (Darevskia rudis), Hemşin kertenkelesi (Dareskia armeniaca) ve Yılanımsı kertenkele (Anguis fragilis) şeklinde (Fotoğraflar-36 ve 37). 34 Fotoğraf-36. Artvin Kertenkelesi Fotoğraf-37. İşletme sahasında teşhis edilmiş olan bir yılanımsı Kertenkele (Anguis fragilis) 35 6.3. Kuş Türleri (Aves) İşletme sahası sınırları içerisinde biyolojik çeşitlilik bileşenlerine yönelik olarak gerçekleştirilen gözlem ve incelemelerde tespit edilen tür sayıları açısından en zengin grup kuş türleridir. 2011 yılı içerisinde, Mayıs ve Temmuz aylarında gerçekleştirilen saha gözlemlerinde tespit edilmiş olan kuş türü sayısı 21’dir. İlgili tablodan da görülebileceği gibi işletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan kuş türlerinin büyük bir kısmı yerli türlerdir. Yani yıl boyunca bu kesimlerde bulunan, üremesini bile bu kesimlerde gerçekleştiren türlerdir. Ülkemizde kaydedilmiş olan karasal omurgalı hayvan türleri açısından da en zengin grup da 500’den fazla tespit edilmiş tür sayısı ile Kuşlardır. Tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında tespit edilen kuş türleri ve bu kuş türlerinin koruma statülerinin de dahil olduğu bazı parametreler Tablo-3 te verilmektedir. Fotoğraf-38. İşletme sahasında kaydedilen kuş türlerinden Karabaşlı Ötleğen 36 6.4. Memeli Hayvanlar (Mammalia) Çalışma sahası sınırları içerisinde oldukça yoğun bir işletme faaliyeti söz konusudur. Bu kapsamda kayda değer ölçülerde insan, taşıt ve makine aktivitesi yaşanmaktadır. Karasal omurgalı faunasının en gelişmiş üyelerini barındıran Memeli hayvanlar sınıfına bağlı bileşenler üzerlerindeki çok yönlü baskılardan kendilerini koruyabilmek amacıyla kuvvetli savunma ve saklanma güdüleri geliştirmişlerdir. Bunun sonucu olarak da zorunlu kalmadıkça yaşam alanlarını insanların yaşam alanları ile çakıştırmaktan kaçınmaktadırlar. Tüm bu sayılan nedenlerden dolayı işletme sahası içerisinde yaşadığı tespit edilen memeli hayvan türü sayısı oldukça sınırlı kalmıştır. Tespit edilen türlerin büyük bir kısmı da işletme sahasını çevreleyen doğal alanların sakinlerinden olup değişik amaçlarla işletme sahasına gelen ve kısa süreler sonra bu kesimleri terk eden formlardır. İşletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan memeli hayvan türleri arasında böcekçiller 1 tür, kemirgenler 2 tür, yarasalar 1 tür ve çifttoynaklılar da 1 tür ile temsil edilmektedirler. Bölgede tespit edilmiş olan sincapın işletme sahasını besin temin etmek amacıyla sıklıkla ziyaret ettiği belirlenmiştir (Fotoğraf39). Fotoğraf-39. İşletme sahası sınırları içerisinde kaydedilen Sincap (Sciurus anomalus) İşletme sahası sınırları içerisinde ve sahaya bitişik, komşu yaşam ortamlarında yaşadıkları belirlenen türler ve ilgili özellikler Tablo-4 te verilmektedir. 37 7. İŞLETME SAHASI SINIRLARI İÇERİSİNDE GERÇEKLEŞTİRİLECEK FAALİYETLER İLE İLGİLİ OLARAK DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR Çayeli Bakır İşletmeleri’nin yer aldığı kesimler ile çevredeki ilgili alanlarda uzun süreden beri çalışmalar yapılmaktadır. Bu süreçte çevre konusunda etkili birçok önlem alınmış, birçok uygulama hayata geçirilmiştir. Buna karşılık zaman içerisinde bazı yeni durumların ortaya çıkabilme olasılığı herzaman için söz konusu olabilmektedir. Tarafımızdan gerçekleştirilen saha çalışmalarında mevcut faunal bileşenlerin halihazırda gerçekleştirilmekte olan veya gelecek gerçekleştirilmesi planlanan çalışmalardan olumsuz etkilenme risklerini ortadan kaldırmaya veya en aza indirmeye yönelik olarak dikkat edilmesi gereken bazı noktalar aşağıda verilmektedir; 7.1. İşletme sahasınında su birikintilerinin şekillenmesine uygun ortamlar İşletme sahası içerisinde tarafımızdan gerçekleştirilen saha gözlemleri ve habitat incelemeleri esnasında bazı kesimlerde boş kaplar içerisinde, bazı kesimlerde depolanmış boruların üzerini kapatmak amacıyla kullanılan örtülerin çukur kesimlerinde ve şantiye binalarının girişlerinde ayakkabı temizliğine yönelik olarak dizayn edilmiş olan kaplar içerisindeki sular ikiyaşamlılar tarafından yumurta bırakma alanları olarak tercih edilmekte olan ortamlar haline gelmiştir. Bu kesimlere yumurtaların bırakılması sonrasında herhangi bir müdahalede bulunulmasa bile sıcaklık ve yağış koşullarına bağlı olarak bu kesimlerdeki suların buharlaşma riski her zaman için söz konusudur. Bu da çok sayıda ikiyaşamlı bireyinin erginleşemeden ölmesi anlamına gelmektedir. Söz konusu riskler kurbağalar haricinde semenderler için de söz konusu olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Bu tip kayıpların önüne geçilebilmesi ancak bu tip kapların gelişigüzel ortamlara bırakılmaması; belli süreler için depolanma zorunluluğu söz konusu ise ters olarak kapatılması; borular üzerindeki örtülerin gergin bir şekilde örtülmesiyle su birikintilerinin, dolayısıyla da yapay yumurta bırakma seçeneklerinin azaltılması veya tamamen ortadan kaldırılması başarılabilir. Bu şekilde alınacak tedbirler yumurtlama ortamı seçeneklerini ortadan kaldırmaya değil bırakılan yumurtaların boşa gitmesini önlemeye yöneliktir. Bu amaca yönelik olarak yapılabilecek bir diğer uygulama da yumurta bırakılan kesimlerin gözetim altına alınması ve yumurtalardan yavru bireyler çıkana kadar desteklenmesidir. 38 7.2. Islahı yapılmış Madendere İşletme içerisinde, tünel yakınında ıslahı yapılmış Madendere kanalının farklı yüksekliklere sahip olan kenarları açıktır (Fotoğraf-40). Çeşitli nedenlerle bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin çok büyük bir kısmının bu kanala düşebilme riski söz konusudur. Bu kanal boyunca yapılacak 30 cm yüksekliğindeki bir çit ile bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin kanal içerisine düşerek yaralanma veya telef olma riski ortadan kaldırılmış olacaktır. Fotoğraf-40.Tahliye kanalı ve akış yönüne göre solda kalan alçak, açık kenarı 7.3. İstiflenmiş Borular İşletme sahası içerisinde bazı kesimlerde, kullanılacakları zamana kadar istiflenmiş veya ihtiyaçtan fazla olması nedeniyle kullanılmayan pek çok borunun bir arada bulunduğu yığınlar belirlenmiştir. Bu işlem özellikle tünel civarında ve kuzey kesimindeki pasa sahasında gözlenmiştir. Bazı yığınların üzerinin örtüler ile kapatılmaya çalışılmasına karşılık boruların her iki ucunun açık olduğu görülmüştür (Fotoğraf-41). 39 İkiyaşamlı Yumurtaları Fotoğraf-41. İstiflenmiş borular ve üzerindeki örtüde şekillenmiş su birikintileri Boru yığınları bu haliyle kuşlar, sürüngenler ve küçük vücutlu memeli hayvanlar, hatta kelebekler gibi narin ve nadir formlar başta olmak üzere birçok yabanıl form açısından saklanma, dinlenme, geceleme hatta üreme ortamları olarak kullanılabilme olasılığı meydana getirmektedirler. Bu durumun iki sakıncası vardır. Bunlardan birincisi boruların içerisinde bulunan yaban hayatı bileşenlerinin boruların kullanılabilme olasılığı söz konusu olduğunda ortaya çıkabilecek riskler; ikincisi ise bu borulardan oluşan güvenli barınma alanlarının varlığı nedeniyle işletme sahasının bir çok yaban hayatı bileşeni için güvenli ortamlar haline gelebilmesi riskidir. İstiflenen borular nedeniyle ortaya çıkabilecek risklerin ortadan kaldırılabilmesi için ya uzun süreli istiflemelerden kaçınılmalı ya da istiflenen boruların uçları fiziki engeller ile kapatılmalıdır. 7.4. Doğal Ortamlara Terk Edilmiş Plastik Örtüler İşletme sahası olarak bilinen ve farklı kesimleri bünyesinde barındıran alanlar içerisinde ve sahaya bitişik kesimlerde gerçekleştirilen gözlem ve incelemelerde birkaç noktada nispeten büyük plastik örtülere rastlanmıştır. Bu plastik örtülerin boru veya başka malzemelerin üstünün örtülmesi amacıyla kullanılmış oldukları; uzun sürelerden beri aynı kesimlerde bulundukları; bu haliyle atık konumuna geldikleri görülmüştür. 40 Plastikler gibi doğal ortamlarda kendiliğinden toprağa karışması çok uzun süre alabilecek atıkların bulunması yanında bu ortamların birçok yabanıl form açısından barınma alanı olarak tercih edilebilme riski de söz konusudur. İçlerine giren küçük gövdeli yaban hayvanlarının bu örtülere yapılabilecek en küçük müdahalelerde bile zarar görebilme riskleri söz konusu olabilecektir. Bu nedenle bu örtülerin dikkatli bir şekilde kaldırılarak atık depolama alanlarına götürülmesinde ve bu kesimlerde uzun süre bekletilmemesine özen gösterilmelidir. 7.5. Pasa Sahaları Yeraltı maden işletmesinin geliştirilmesi aşamasında çıkan pasa malzemesi işletme sahası içerisinde bulunan sahile doğru, akarsu kıyısında yerleşimlerden uzak bir kesimde kontrollü olarak depolanmıştır. Rehabilitasyonu yapılmış sözkonusu pasa sahasına aktif bir döküm yapılmamaktadır (Fotoğraf-42). Pasa sahasının toprak karışımı mevcut haliyle besin açısından oldukça zayıftır. İnsan eliyle bir katkı olmaksızın doğal süreçler ile zenginleşmesi için uzun sürelere gereksinim olacaktır. Bitkilerin sağlıklı ve güçlü bir şekilde gelişebilmesi açısından uygun hale getirilmesi amacıyla, nebati toprak uygulanması gerekmektedir. Diğer taraftan, işletme tarafından verilen bilgiye göre, maden kapanış döneminde “iyi bir uygulama” olarak yerüstünde depolanan pasa sahalarının yeraltına taşınması planlanmaktadır. Fotoğraf-42. Güney pasa sahası 41 7.6. Toz faktörü İşletme sahası sınırları içerisinde madencilik faaliyeti gerçekleştirilmektedir. Bu süreçte madenden çıkarılan cevher kamyonlarla taşınarak önce depolama sahasına boşaltılmakta, buradan da öğütme ve işleme tesislerine aktarılarak işlenmesine devam edilmektedir. Bu süreçte işletme içerisinde, yoğun malzeme taşınması ve yükleme-boşaltma trafiğinden köken alan ve nispeten bu kesimdeki yolların tamamında toz emisyonları söz konusu olabilmektedir. Bilindiği gibi toz emisyonları hem bitkiler hem de hayvanlar üzerinde olumsuz etkiler meydana getirmektedir. Bitkilerin yaprak ve gövdelerinde birikerek solunum ve transpirasyonu (terleme) engellemekte, böylece bitkilerin sararmasına ve ölmesine neden olabilmektedir. Benzer şekilde lokal fauna bileşenlerini de çeşitli şekillerde olumsuz etkileyebilmektedir. Bu riskin ancak etkili bir mücadele ile çözülebilir. İşletme sahasının bulunduğu kesimlerin yağış ortalaması Türkiye ortalamasından oldukça fazla olan Doğu Karadeniz bölgesi sınırları içerisinde olmasından dolayı tozun en önemli doğal düşmanı olan yağış açısından da şanslıdır. Yağışların yoğunluğu söz konusu toz emisyonlarının etkisiz hale gelmesi açısından oldukça önemlidir. Buna rağmen tozun henüz kaynağındayken bertaraf edilebilmesi risklerin ortadan kalkması sürecinde, ÇBİ tarafından belirli zamanlarda toza karşı etkin bir çalışma yapılmaktadır (Fotoğraf-43, 44). Fotoğraf-43. Cevher kamyonları lastik yıkama tesisi 42 Fotoğraf-44. Yolların toza karşı nemlendirerek süpürülmesi 7.7. Asit-Maden Drenajı (AMD) Çayeli Bakır İşletme sahası içerisinde bazı kesimlerde gerek doğal formasyondan kaynaklanan, gerekse de bazı kesimlere depolanan malzemeden kaynaklanan sınırlı miktarda AMD gözlenmiştir. Bu drenajın meydana gelmesinde bölgedeki yağış koşulları büyük ölçülerde etkili olmaktadır. İşletme sahası nispeten eğimli bir topoğrafya üzerinde tesis edilmiştir. Bu nedenle akarsu yatağına doğru doğal bir eğim söz konusudur. Bundan dolayı da yukarı kesimlerde cevherle etkileşime girmiş sular işletme sahasını neredeyse boydan boya kat ederek tesis içerisinde oluşturulan özel havuza ulaşmaktadır. İşletmeden dışarıya herhangi bir kontrolsüz atık su deşarjı söz konusu olmadığından dolayı işletme sahasına bitişik kesimde akmakta olan akarsu ve akarsudaki canlı yaşam açısından bir risk meydana gelmesi beklenmemektedir. Diğer taraftan söz konusu suların beton zeminler üzerinde akması nedeniyle toprağa ve yeraltı sularına sızma riski de büyük ölçüde engellenmiştir. Her ne kadar yüzeyden akan bu sular işletme sahası içerisindeki canlılar açısından uygun ortamlar meydana getirmese de tadından dolayı canlılar tarafından tercih edilmeyen bir sudur. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta işletme sahasında, herhangi bir noktada yapılacak sondaj veya farklı çalışmalar nedeniyle meydana gelebilecek asit-maden drenajının kontrolsüz kalması durumunda hem yeraltı suyuna hem de yaban hayatı bileşenlerine ve habitatlarına ulaşabilme riski söz konusudur. Bu tip bir riske karşı mevcut önlemlerin sıkı bir şekilde devam etmesi önemlidir. 43 8. DOĞAL ALANLARDA YAPILABİLECEK ÇALIŞMALAR ÖNCESİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR Çayeli Bakır İşletmeleri belirli bir ruhsat sahasına sahiptir. Ayrıca gerek görüldüğü takdirde yakın çevrede veya bölgede yeni maden alanlarına yönelik olarak izin veya ruhsat alınabilmesi olasılığı söz konusu olabilecektir. Bilindiği gibi işletme sahasının çevresinde yoğun bir bitkisel formasyon söz konusudur. Bu bitkisel formasyonu meydana getiren türler arasında koruma altında olan, nadir hatta endemik bitki türlerinin bulunabilmesi olasılığı da her zaman için vardır. Lokal fauna bileşenleri açısından da benzer durumlar söz konusudur. Bu nedenle doğal ortamlar içerisinde gerçekleştirilmesi planlanan her türlü faaliyet öncesinde çalışma yapılması planlanmış olan kesimlerin konunun uzmanları tarafından dikkatli bir şekilde gözden geçirilmesi gerekmektedir. Böylelikle doğallığını kaybedecek kesimlerde bulunması olası nadir bitki ve hayvan türlerine ait bireylerin zarar görebilme riski de büyük oranda ortadan kalkmış olacaktır. Söz konusu gözlemler ve incelemeler esnasında herhangi bir yaban hayatı bileşenine rastlanması durumunda bu bireylerin ya kendiliklerinden bu kesimlerden uzaklaşmasına imkan verilecek, eğer stres veya şok nedeniyle kendiliğinden uzaklaşamayan yabanıl formlar söz konusu olursa bunların da uygun yakalama ve taşıma yöntemleri ile alan dışına götürülerek ekolojik ihtiyaçlarına uygun habitatlarda yeniden serbest bırakılması gerekmektedir (Fotoğraflar-45 ve 46). Fotoğraf-45. İşletme sahasında yakalanan bir su kurbağası bireyi 44 Sondaj faaliyetleri sonrasında kullanılmasına gerek olmayan kesimlerin söz konusu olması durumunda bu kesimlerin tekrar eski haline getirilebilmesine yönelik olarak rehabilitasyon ve peyzaj çalışmaları hayata geçirilmelidir. Fotoğraf-46. Taşıma amacıyla kullanılan bez torbalar 9. KORUNAN TÜRLERLE İLGİLİ OLARAK ALINMASI GEREKEN YASAL ÖNLEMLER Çayeli Bakır İşletmeleri tarafından halihazırda kullanılmakta olan ve ileride kullanılması düşünülerek izin veya ruhsatları alınmış kesimlerde yaşadığı belirlenen karasal omurgalı faunası bileşenleri Tablolar 1-4’de verilmektedir. Bu türler içerisinde ulusal ve Türkiye tarafından taraf olunan uluslararası koruma anlaşmaları kapsamına giren türler söz konusudur. Bu türler ve sahip oldukları koruma statüleri de benzer şekilde ilgili tablolar üzerinde verilmektedir. İşletme sahasında ve ilgili kesimlerde yaşadığı belirlenen fauna bileşenlerine yönelik olarak gerek ulusal, gerekse de uluslararası anlaşmalar kapsamında dikkat edilmesi gereken noktalar ve alınması zorunlu önlemler aşağıda verilmektedir. İşletme sahası içerisinde gerçekleştirilecek her türlü faaliyet çerçevesinde söz konusu korunan türler ve bu türler tarafından kullanılmakta olan ve türler açısından önemli olarak tanımlanabilecek habitatlara yönelik çalışmalarda bu noktaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir. 45 9.1. BERN Sözleşmesi Eklerinde Yer Alan formlarla İlgili Olarak Dikkat Edilecek Noktalar İşletme sahası içerisinde ve komşu alanlarda yaşadığı belirlenen türler arasında BERN Sözleşmesi ek listelerine (Ek-II ve Ek-III) giren bazı fauna bileşenleri bulunmaktadır. Bilindiği gibi BERN Sözleşmesi’nin II. Bölümünde Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, sözleşmeye imza koyan tüm taraf ülkelerin sözleşme kapsamına giren türlerin listelendiği EK Liste-II ve EK Liste-III’e giren göçmen türler açısından önem taşıyan alanlara özel önem vermek zorunda oldukları vurgulanmaktadır. Çayeli Bakır İşletme sahası ile ilgili tüm kesimler öncelikle bu açıdan değerlendirilmiştir. Yapılan gözlem, inceleme ve literatür kontrolleri sonucunda söz konusu alanların göçmen türler açısından göç sürecinde beslenme veya dinlenme gibi amaçlarla kullanılmadığı belirlenmiştir. Göçmen formlar yanında yerli formları da ilgilendiren bir diğer önlem BERN Sözleşmenin 6. Maddesinde verilmektedir. Buna göre işletme sahası içerisinde tespit edilmiş olan fauna bileşenleri arasından EK-II’de, yani “Mutlak Koruma Altında” kategorisinde yer alan türler için aşağıdakiler fiiller yasaklanmıştır; • yakalama, tutsak etme ve öldürme, • bu türlere ait dinlenme alanlarının bozulması veya tahrip edilmesi, • bu türlere ait üreme alanlarının bozulması veya tahrip edilmesi, • yabanil fauna türlerinin özellikle üreme, beslenme, kışlama periyotlarında rahatsız edilmesi, • bu türlere ait yumurtalara zarar verilmesi, • bu yumurtaların boş bile olsa toplanması. Sözleşmenin EK-III’e giren, yani “Koruma Altında Bulunan” yabanıl fauna bileşenleriyle ilgili düzenlemeleri ise Madde 7’de belirtilmektedir. Buna göre tüm taraf ülkeler EK-III’e giren fauna bileşenleri için koruma ve devamlılığı sağlamaya uygun, gerekli yasal ve idari önlemleri almak zorundadır. Bu önlemler EK-III’te yer alan türlerle ilgili her türlü işletme faaliyetinin yabanıl hayvan türlerinin populasyonlarını tehlikeye düşürmeyecek şekilde düzenlenmesini şart koşmaktadır. Bu nedenle işletme sahası içerisinde tespit edilen ve bu kategoriye giren türlerle ilgili olarak yukarıda vurgulanmakta olan noktalara özen gösterilmesi; çabaların başarılı sonuçlar verebilmesi için sadece karar vericilerin değil hangi pozisyonda olurlarsa olsunlar işletme sahası içerisindeki yapay ya da fiziksel alanlarda söz konusu formlarla karşılaşma olasılığı olan tüm ilgili kişilerin bu konularda bilgilendirilmesi önem taşımaktadır. 46 Tüm bu noktalar ışığında, projenin hayata geçirileceği tüm kesimlerde gerçekleştirilmesi planlanan her türlü faaliyet esnasında, sadece EK-II veya EK-III’e giren türlere bağlı bireyler değil her iki kategoriye de giren yabanıl fauna bileşenleri ve habitatlarıyla ilgili olarak yukarıda bahsedilen noktalara dikkat edilmesi; sahaya yönelik olarak alınması gereken önlemlerin titizlikle belirlenmesi ve uyulması gerekmektedir. 9.2. Avrupa Kırmızı Listelerinde Yer Alan Lokal Yabanıl Formlarla İlgili Olarak Dikkat Edilmesi Gerekenler Uluslararası Doğayı ve Doğal Habitatları Koruma Birliği (IUCN) tarafından hazırlanmış ve sürekli olarak güncellemesi yapılan Avrupa Kırmızı Listesi (ERL) ülkemizde de kaydedilmiş olan yaban hayatı bileşenlerinin hemen hemen tamamını kapsamaktadır. Bu listede yer alan türler uluslararası ölçekte karşı karşıya bulundukları tehlike dereceleri, populasyon durumları gibi noktalar göz önünde bulundurularak farklı koruma statülerine dahil edilmektedirler. Türkiye’de de ilgili otoriteler ve kurumlar tarafından da referans liste olarak kabul edilen Avrupa Kırmızı Listesi’nin hazırlanması sürecinde ülkemiz bilim adamları da katkı sağlamaktadırlar. Bu nedenle Bern Sözleşmesi’nde yer alan bazı türlerin Avrupa ve Türkiye’deki durumlarında yaşanan çelişkili durumlar bu liste için aynı ölçülerde geçerli değildir. Çayeli Bakır İşletmesi ve ilişkili sahalarda ve bu sahalara bitişik kesimlerde kaydedilmiş, bu nedenle de işletme sahasına girip çıkabilmeleri olasılık dahilinde olan fauna bileşenleri arasında Avrupa Kırmızı Listesi’nde yer alan birçok tür söz konusudur. Bu türlerin tamamına yakını “LC” (=Least Concern) yani “En Düşük Derecede Tehdit Altında” kategorisinde yer alan türlerdir. Bu türlerle ilgili olarak dikkat edilmesi gereken noktalar hemen hemen Bern Sözleşmesi ve MAK kararlarında vurgulanan noktalara benzerlik göstermektedir. Yani bu kategoriye giren türlerle ilgili olarak, yukarıda vurgulananlar dışında farklı bir uygulamaya gereksinim bulunmamaktadır. Buna karşılık faaliyet sahası sınırları içerisinde ve yakın çevrede doğal olarak bulunan yabanıl fauna bileşenleri arasında yer alan türler arasından Avrupa Kırmızı diğer kategorilere giren türler olabileceği gibi günümüzdeki kategorileri değişebilme olasılığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Buna göre Avrupa Kırmızı Listesi’nde “VU”(=Vulnerable), yani “Hassas, Zarar Görebilir” kategorisine giren türler için yine bu listelerde “orta vadeli bir gelecekte; “NT”(=Near Threaten), yani “Tehlikeye Yakın” kategorisine giren türler için yine bu listelerde “yakın vadeli bir gelecekte nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya olan türler” tanımlaması yapılmaktadır. Özellikle bu türler ve habitatlarıyla ilgili olarak taraf ülkelerin her çeşit faaliyetten kaynaklanabilecek risklerin ortadan kaldırılmasın yönelik olarak öncelikleri belirlenmesi ve uygulamaya alması gerekmektedir. 47 Ülkemizde bu öncelikler ve tedbirler halihazırdaki Merkez Av Komisyonu kararları ve taraf olunan uluslararası sözleşmelerde vurgulanan önlemler kapsamında yer almaktadır. Bu noktalar bu kısım içerisinde vurgulanmaktadır. 9.3. Merkez Av Komisyonu (MAK) Listelerinde Yer Alan ve İşletme Sahasında Tespit Edilmiş Olan Fauna Türleriyle İlgili Olarak Dikkat Edilmesi gereken Noktalar Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü Türkiye’de bugüne kadar kaydedilmiş olan yabanıl formlar arasında yer alan ve av hayvanı statüsüne giren formları belirlemek; bu türlerle ilgili olarak avlanma limitleri ve avlanma sezonları gibi konuları belirlemekle görevli bir otoritedir. Bu otorite aynı zamanda av hayvanları dışında kalan yabanıl formları ve bunlar arasından korunması gereken av hayvanları ve diğer yaban hayvanı türlerini de belirlemektedir. Komisyon tüm bu düzenlemeleri her sezon için yeniden güncellemektedir. Bu çalışma kapsamında işletme sahası içerisinde değişik nedenlerle bulunduğu belirlenen fauna bileşenlerine yönelik olarak yapılan değerlendirmede Merkez Av Komisyonu tarafından 2011-2012 dönemine yönelik olarak güncellenmiş listelerden yararlanılmış ayrıca komisyon tarafından alınmış olan kararlardan istifade edilmiştir. İşletme sahası içerisinde tespit edilen ve bu Merkez Av Komisyonu tarafından güncellenmiş olan koruma listelerinde yer alan fauna türleri için bu komisyon kararlarında belirtilen koruma tedbirlerine uyulması gereklidir. Bu listelerde yer alan fauna türleri arasından EK LİSTE-I’ de yer alan yaban hayvanları, 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrası gereğince Bakanlık tarafından koruma altına alınmıştır. Bu listede yer alan yaban hayvanlarıyla ilgili olarak alınmış olan kararlar genelde avlanma, ölü ya da canlı bulundurulma ve hatta taşınma da dahil olmak üzere tüm olumsuz müdahaleleri yasaklamaktadır. Bu kapsamda işletme çalışanlarının benzer şekilde bilgilendirilmesi, bu konuda bilgisi ve deneyimi olmayan çalışanların faaliyetler esnasında karşılarına çıkabilecek yabanıl formlara karşı nasıl davranmaları gerektiği konusunda yapılacak her tür bilgilendirmenin faydalı olması beklenmektedir. Aşağıda bu bilgilendirmeleri içeren tablolar yer almaktadır. Yaşam Türleri ve Statü Tablolarında kullanılan sembollerin açıklamaları: Vu = Zarar Görebilir; LC = En Düşük Düzeyde Tehlike Altında; NT= Tehlikeye Yakın; MAK= Merkez Av Komisyonu Koruma Listeleri; END=Endemizm; G= Gözlem; L= Literatür; A= Anket. 48 Tablo-1. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası İki yaşamlı Türleri (Amphibia) ve Koruma Statüleri Bilimsel Adı Türkçe Adı ERL BERN END. KAYIT ŞEKLİ VU EK-III -- G LC EK-III -- G LC EK-III -- G (IUCN) URODELA KUYRUKLU KURBAĞALAR SALAMANDRIDAE SEMENDERLER Mertensiella caucasica Kafkas semenderi ANURA KUYRUKSUZ KURBAĞALAR BUFONIDAE KARA KURBAĞALARI Bufo bufo Siğilli Kurbağa RANIDAE OVA/-SU KURBAĞALARI Pelophylax ridibundus Ova Kurbağası Not: Merkez Av Komisyonu İkiyaşamlılarla ilgili bir değerlendirme yapmamaktadır. Bu nedenle İkiyaşamlı türleriyle ilgili tabloda MAK sütunu bulunmamaktadır. 49 Tablo-2. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Sürüngen Türleri (Reptilia) ve Koruma Statüleri Bilimsel Adı Türkçe Adı ERL (IUCN) BERN MAK END. KAYIT ŞEKLİ SQUAMATA PULLU SÜRÜNGENLER LACERTIDAE KERTENKELELER Darevskia armeniaca Hemşin kertenkelesi -- EK-II EK-I -- G Darevskia rudis Kaya Kertenkelesi LC EK-III EK-I -- G ANGUIDAE YILANIMSI KERTENKELELER Anguis fragilis Yılan Kertenkele LC EK-III EK-I -- G 50 Tablo-3. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Kuş Türleri (Aves) ve Koruma Statüleri Bilimsel Adı Türkçe Adı CICONIIFORMES LEYLEKSİLER ARDEIDAE BALIKÇILLAR Ardea cinerea Gri Balıkçıl CHARADRIIFORMES YAĞMURKUŞLARI LARIDAE MARTILAR Larus cachinnans Sarı Ayaklı Martı COLUMBIFORMES GÜVERCİNLER COLUMBIDAE GÜVERCİNGİLLER Columba livia Kaya Güvercini APODIFORMES SAĞANLAR APODIDAE EBABİLGİLLER Apus apus Ebabil, Karasağan MEROPIDAE ARIKUŞUGİLLLER Merops apiaster Arıkuşu PICIFORMES AĞAÇKAKANLAR PICIDAE AĞAÇKAKANLAR ERL (IUCN) BERN MAK R.D.B TR STATÜ END Kayıt Şekli LC EK-III EK-II A.3.1 Y -- G LC EK-III EK-II A.4 Y -- G LC EK-III EK-III A.5 Y -- G LC EK-III EK-III A.5 Y -- G LC EK-II EK-I A.3.1 YZ -- G 51 Dendrocopus syriacus Alaca Ağaçkakan PASSERIFORMES ÖTÜCÜ KUŞLAR ALAUDIDAE TARLAKUŞLARI Galerida cristata Tepeli Toygar HIRUNDINIDAE KIRLANGIÇGİLLER Hirundo rustica Delichon urbicum MOTACILLIDAE LC EK-II EK-I A.2 Y -- G LC EK-III EK-II A.3 Y -- G İs Kırlangıcı LC EK-II EK-I A.5 YZ -- G Pencere Kırlangıcı LC EK-II EK-I A.3 YZ -- G KUYRUKSALLAYANGİLL ER Motacilla alba Akkuyruksallayan LC EK-II EK-I A.3.1 Y -- G Motacilla flava Sarı Kuyruksallayan LC EK-II EK-I A.3.1 YZ -- G MUSCICAPIDAE SİNEKKAPANLAR Erithacus rubecula Kızılgerdan LC EK-II EK-I A.3 Y -- G Phylloscopus collybita Cif Caf LC EK-II EK-I A.3.1 Y -- G TURDIDAE ARDIÇKUŞLARI Turdus merula Karatavuk LC EK-III EK-III A.3 Y -- G SYLVIIDAE ÖTLEĞENGİLLER Sylvia atricapilla Karabaş Ötleğen LC EK-II EK-I A.2 YZ -- G 52 PARIDAE BAŞTANKARAGİLLER Parus ater Çam Baştankarası LC EK-II EK-I A.3 Y -- G Parus major Büyük Baştankara LC EK-II EK-I A.3.1 Y -- G LANIIDAE ÇEKİRGEKUŞLARI Lanius collurio Çekirgekuşu LC EK-III EK-I A.3 YZ -- G CORVIDAE KARGAGİLLER Corvus corone Leşkargası LC -- EK-III A.5 Y -- G PASSERIDAE SERÇEGİLLER Passer domesticus Ev Serçesi LC -- EK-III A.5 Y -- G FRINGILLIDAE İSPİNOZGİLLER Fringilla coelebs İspinoz LC EK-III EK-II A.4 Y -- G 53 Tablo-4. Rize-Çayeli Bakır İşletmeleri, İşletme Sahası Memeli Hayvan Türleri (Mammalia) ve Koruma Statüler Bilimsel Adı Türkçe Adı INSECTIVORA BÖCEKYİYENLER SORICIDAE SİVRİFARELER Sorex araneus Orman Sivriburunlufaresi MICROCHIROPTERA BÖCEKÇİL YARASALAR RHINOLOPHIDAE NALBURUNLUYARASALAR Rhinolophus hipposideros Nalburunlu Büyükyarasa RODENTIA KEMİRİCİLER SCIURIDAE SİNCAPGİLLER Sciurus anomalus Anadolu Sincabı MURIDAE FARELER VE SIÇANLAR Apodemus flavicollis Sarıboyunlu Ormanfaresi CETARTIODACTYLA ÇİFT TIRNAKLILAR SUIDAE ESKİ DÜNYA DOMUZLARI Sus scrofa scrofa Yabani domuz ERL (IUCN) BERN MAK END Kayıt Şekli LC EK-II EK-I -- G LC EK-II EK-I -- G+L LC EK-II EK-I -- G LC -- -- -- G LC -- EK-III -- G 54 C. HİDROBİYOLOJİK ÇALIŞMALAR 1. GİRİŞ Sulakalanlar, ilk başlarda hem hastalık taşıyan sivrisineklere yataklık eden ortamlar olmaları nedeniyle hem de tarımsal faaliyetlerde kullanılmak üzere kurutulmaları gereken verimsiz bataklık alanlar olarak düşünülmüştür. Bunun sonucu olarak gerek ülkemizde gerekse de dünya çapında bu alanlar tamamiyle bilinçli politikalar sonucu kurutulmaya başlanmıştır. Fakat zamanla bu alanların barındırdıkları türlerinin çeşitliliği ve üretken sistem oldukları anlaşılmıştır. Yeraltı suyu reşarjı ve deşarjı, taşkın kontrolü, erozyon kontrolü, besin tuzlarının depolanması, mikroiklim stabilizasyonu, su temini, ekonomik olarak kullanılabilen ürünleri ve biyolojik çeşitlilik gibi bir çok yararları vardır. Sulakalanların bilinçli ya da bilinçsiz olarak yok edilmesinin sonucu olarak belirtilen bu kazançların hemen tümü sekteye uğramaktadır (Dungan, 1990). Sulakalanlarda kanundışı avlanma, aşırı otlatma, su bitkilerinin kontrolsüz kesimi gibi birçok sorun bugün çözüm beklemektedir. Ülkemizde, yüzölçümüne kıyasla çok büyük bir alanın sulakalanlarla kaplı olduğu görülmektedir. Uygulanan politikaların temel sorunları çözebilecek yeterlilikten uzak olmasından dolayı sulakalanlar ve barındırdığı biyolojik çeşitlilik gittikçe azalmaktadır. Sulak alanlar, sahip oldukları özellikleri ve içerlerinde barındırdıkları canlı türlerinin zenginliği yönünden ekolojik açıdan büyük bir öneme sahiptirler. Faunistik, floristik, ekolojik ve ekonomik yönden çok önemli olan bu alanlar, tropikal ormanlardan sonra yeryüzündeki organik madde ve oksijen üretiminin en yüksek olduğu yerlerdir. Ayrıca bu bölgeler yeraltı sularını da içeren bir depo işlevi gördüğünden, sulama ve içme suyu sağlama açısından da ayrı bir önem taşırlar. Göl ve nehir ekosistemlerinde enerji çevriminin, başka bir ifade ile besin zincirinin ilk halkasını fitoplanktonik organizmalar, ikinci halkasını ise zooplanktonik organizmalar oluşturmaktadır. Böylece bir göl ekosisteminde fitoplanktonik organizmalardan sonra en önemli enerji çevrim halkasını ve besin kaynağını zooplanktonik organizmalar ve balıklar oluşturmaktadır. Bu çalışmada belirlenen Rize-Çayeli ilçesi sınırlarında bulunan Büyükdere üzerindeki iki örnekleme noktasından; bentik organizmalar, fitoplankton, zooplankton, ve balık türleri araştırılmıştır. Çayeli Bakır İşletmeleri’nin akış yukarısında ve akış aşağısında olmak üzere iki ayrı yerden ve iki ayrı dönemde (24.05.2011 ve 08.09.2011 tarihlerinde) örneklemeler yapılmıştır. Yapılan bu çalışmalar sonucunda, Çayeli Bakır İşletmelerinin başta Büyükdere ve Madendere olmak üzere yakın çevresindeki sucul ekosistemlere herhangi bir deşarjı ya da etki meydana getirebilecek bir uygulamasının olmadığı gözlenmiştir. 55 Fotoğraf-47. Çayeli Bakır İşletmeleri’nin hemen üst kısmındaki örnekleme noktası Fotoğraf-48. Çayeli Bakır İşletmeleri’nin hemen alt kısmındaki örnekleme noktası 2. MATERYAL VE METOD 2.1. Planktonik Çalışmalar (Fitoplankton ve Zooplankton) ve Bağlı Algler Fitoplanktonik ve zooplanktonik organizmaları tespit etmek amacıyla 55 µm por açıklığında, 20 cm. çapında ve 50 cm. uzunluğunda plankton kepçesi kullanılmıştır. Plankton kepçesi ile horizontal olarak suyun akış hızı yönünde 5 dakika süre ile bekletilmiş ve örnekler, 250 cc'lik plastik kavanozlara alınmıştır. Ayrıca tatlısu alglerinin sucul ortamlarda çok farklı habitatları işgal etmiş 56 olmalarından dolayı (bitkilerin ve taşları üzerinde ve dip kısımdaki sedimene bağlı olarak) bitkilerin, taşların ve sedimenin yüzeyinden kazıma yapılmak suretiyle örnekler alınmıştır. Planktonik numuneler % 4'lük formaldehit ile tamponlanarak fikse edilmişlerdir. Fotoğraf-49. Fitoplankton ve Zooplanktonik organizma örneklerin toplanması Laboratuara getirilen örneklerden diyatome dışındaki tatlısu alglerin geçici preparatları hazırlanarak Nikon marka mikroskop altında teşhisleri yapılmıştır. Daimi preparatlar ise sadece diyatome türlerinin teşhisi için hazırlanmıştır. Buna göre diyatomelerin teşhisinde kullanılan rafe ve sitria gibi yapıların net olarak görülebilmesi için asit ile kaynatma metodu kullanılmıştır (Round, 1973). Bu metoda göre; 2.3 devirde 2 dakika santrifüj edilen örneklerin üzerindeki formollü su dökülerek, geri kalan tortu kısmına 20 ml'lik saf su alınmıştır. Buda çalkalandıktan sonra 100 ml'lik erlen'lere aktarılmıştır. Üzerine, daha önceden hazırlanmış olan 0.1 N potasyum permanganat'tan 2 ml ilave edilmiştir. Bu şekilde ağzı kapalı olarak oda koşullarında dört saat bekletilmiş ve bekleme süresi sonunda 7 ml HCl örneklerin üzerine eklendikten sonra erlenlerin bu hali ile çeker ocakta 20 dakika kaynaması sağlanmıştır. Kaynatmayı takiben asitten uzaklaştırmak için tekrar 2.3 devirde 2 dakika santrifüj işlemi uygulanmıştır. Altta kalan tortu kısım lamellerin üzerine yayılarak kurumaya bırakılmış ve lam üzerine kanada balzamı damlatılarak bunun üzerine de kurumuş örneğimizi içeren lamel kapatılmıştır. Ardından kanada balzamının kurumasını sağlamak için etüvde iki gün süre ile 70°C'de beklemeye bırakılmıştır. 57 Alglerin teşhis işlemlerinde aşağıda belirtilen literatürlerden yararlanılacaktır (Krammer and LangeBertalot, 1986; 1988; 1991a; 1991b; Bold and Wynne, 1985; Czernecki and Blen, 1982; Foged, 1981, 1982; Germain 1981; Hustedt, 1930; Patrick and Reimer, 1966; Sreenivasa and Duthie, 1973; Van Heurck, 1962; Cox, 1996; Huber Pestalozzi, 1938; 1941; 1955; 1961; 1968; 1982; Prescott, 1975, Komarek, 1983). Zooplanktonik organizmaların tanınması için de, geçici ve kalıcı olmak üzere iki çeşit preparat hazırlanmıştır. Geçici preparatlar, çalışma sırasında lam üzerine alınan örneklerin üzerine lamel kapatılarak yada doğrudan incelenmesiyle elde edilmiştir. Daimi preparatların yapılmasında, 0.00 numaralı böcek iğnesi kullanılmıştır. Daimi preparatların hazırlanmasında Euromex arnhem marka binoküler mikroskop kullanılmıştır. Alınan organizma lamın tam ortasına gelecek şekilde ayarlanmış ve organizmanın deforme olmasını engellemek amacıyla, lamelin dört kenarına plastilin değdirilerek kapatılarak gliserin içerisindeki suyun tamamen buharlaşması sağlanarak, lamelin kenarları entellan ile kapatılarak etiketlenmiştir. Rotifera türlerinin tanısında Hutchinson (1967); Pejler (1962); Kuttikova (1970); Kolisko (1974); Koste (1978a; 1978b); Ridder (1981) kaynaklarından yararlanılmıştır. Cladocera ve Copepoda için Kiefer (1978)'in referansı kullanılacaktır. Ayrıca tespit edilen türlerin yayılış alanları da Illies (1978)'e göre kontrol edilmiştir. 2.2. Bentik Canlılar Bentik omurgasız örnekleri çalışma noktasında beş dakika boyunca dip kepçesi ile akarsu tabanının taranması ile toplanmıştır. Toplanan bu örnekler %80'lik alkolde saklanmış ve daha sonra laboratuarda binoküler mikroskop ile incelenip teşhisleri yapılmıştır. 58 Fotoğraf-50. Bentik organizmaların örneklemesi Bentik organizmalar için Surber net sediman örneği ile yaklaşık beş dakika boyunca 10 m2’lik bir alanın taranması ile örnekleme yapılmıştır. Ayrıca derin bölgelerden örnek alınması amacıyla kullanılan Peterson grab’ta çalışma sırasında ekipman içerisinde olmasına karşın kullanılmasına ihtiyaç kalmadan, istenen noktaların tümünden örnekleme yapılmıştır. Nehirlerin sığ kesimlerinde sediman örnekleri toplamak amacıyla, çelik plakadan yapılmış olan sediman örnekleyicileri (4 x 4 cm²) (“sediment corer”) kullanılmıştır. Toplanan sediman örnekleri tüm nehir geçiş bölgelerinden alınmıştır. Örnekler mataryeli ayıklamak için, alçak basınçlı filtreli nehir suyu hortum sistemi kullanılarak değişik gözenek açıklığına sahip 5’li elek sistemi kullanılarak ayıklanmış ve boyutlarına göre sınıflandırılarak teşhis edilmişlerdir. Elekten geçirilen örnekler, laboratuvar analizleri için etiketlenmiş kaplarda %70’lik alkol içerisinde korunmuşlardır. Teşhisler için kullanılan literatürler şunlardır; Sennika, 1943; Mann, 1962; Needham and Needham, 1962; Macan, 1982; Quigley, 1977; Pennak, 1978; Illies, 1978; Elliot and Mann, 1979; Biro, 1981; Edington, 1981; Bellman, 1988; Glöer, 1992; Ludwig, 1993. 59 2.3. Balıklar Büyükdere üzerindeki iki ayrı örnekleme noktasından elektroşoker kullanılarak balık örneklemeleri toplanmıştır. Elde edilen balıklar önce % 4'lük form aldehite alınmış, suda yıkandıktan sonra alkolde muhafaza edilmiş ve teşhisleri yapılarak istasyonlara göre dağılımları değerlendirilmiştir. Fotoğraf-51.Örnekleme çalışmalarında kullanılan Samus 725 MP model elektroşoker Fotoğraf-52. Electro-Şoker kullanılarak yapılan balık örneklemesi 60 3. BULGULAR 3.1. Tatlısu Algleri Algler, gerek yapısal olarak gerekse de dış görünüşleri bakımından oldukça farklı görünümdedirler. Yapısal olarak eukaryotik (gelişmiş hücre tipi) ve prokaryotik (basit yapılı hücre tipi) olmak üzere iki büyük gruba ayrılırlar. Buna göre Mavi-Yeşil algler göstermiş oldukları hücre organizasyonları bakımından prokaryot hücre özelliği taşımaktadırlar. Belirgin bir hücre çekirdeğinin olmaması ve çok basit olan kromatofor yapısındaki pigmentlerin dağılımı ve prokaryotik hücre özellikleri bakımından diğer alglerden ayrılırlar. Dış görünümleri bakımından tek hücreli ve ipliksi formlardan karışık olarak gelişmiş bireylere kadar değişik biçimlerde gözlenebilmektedirler (Round, 1973). Ekolojik olarak algler, karlı alanlar, tamamen buzla kaplı alanlarda da bulunabilirler. Fakat % 70'nin dağıldığı asıl yayılış alanı sulardır. Bu ortamlarda organik karbon bileşenlerinin major primer üreticisidirler. Mikroskobik fitoplankton formunda meydana gelebilirler. Makroskobik ve mikroskobik formların her ikisi de kara ve su ortamlarında bulunurlar. Gövde ya da benzer işlevlere sahip yapıları ile derelerin alt kısımları ve sedimenlere, toprak partiküllerine ya da kayalara tutunurlar. Yukarıda da belirtildiği gibi buzla kaplı alanlarda bulundukları gibi 70 °C ya da daha yüksek sıcaklıktaki kaynak sularında da yaşayabilirler. Bazıları çok tuzlu su ortamlarında bile gelişebilirler. Göllerde ve denizlerde yüzeyden 100 m aşağıda ya da daha düşük ışık yoğunluğu ve yüksek basınç altında yaşayabilirler. Denizlerde yüzeyden 1 km aşağıda da yaşayabildikleri görülmüştür (Elliot et. al., 1992). Algler su ortamında primer üretici canlılardır. Yapılarındaki pigmentleri sayesinde karbondioksit ve suyu ışığın etkisi ile karbonhidratlara çevirirler, böylece su ortamındaki besin değerinin ve çözünmüş oksijen oranının artmasını sağlarlar. Sonuçta kendi gelişimlerini sağlayarak besin zincirinin ilk halkasını oluştururlar. Bu şekilde üretime olan katkıları ve üst basamaktaki canlılarla olan ilişkileri açısından önem taşımaktadırlar. Araştırma alanında alglerin gelişim ve dağılım alanlarında rol oynayan bazı faktörler vardır. Bunların başında su sıcaklığı, ışık geçirgenliği, pH, tuzluluk, çözünmüş oksijen, azotlu bileşikler ve fosfor gelmektedir. Sıcaklığa bağlı olarak fotosentez hızının solunum hızından fazla olduğu ilkbahar ve yaz aylarında farklı sınıflardan türleri bir arada görmek olasıdır. Bu yüzden tür çeşitliliği bu örnekleme döneminde yüksek bulunmuştur. Örnekleme alanında tespit edilen diatom (Bacillariophyceae) türleri sıcaklık değişimlerine dayanıklı türler olarak ön plana çıkmaktadırlar. 61 Çalışma alanların çoğu hafif alkali olup, alglerin yayılışı açısından olumlu bir etki yapmaktadır. Nötr seviyelere yakın bir pH değerinin mevcudiyetinden dolayı sucul canlılar için sınırlayıcı bir etki yaratmamaktadır. Tuzluluk alglerin gelişimde ve dağılımlarında sınırlayıcı faktörlerden birisidir. Tatlısulardaki alg çeşitliliği tuzlusu ortamlarına göre daha fazladır. Tüm alanlar (Kızılırmak nehri dışında) tamamen tatlısu özelliğinde olup, farklı türler için uygun bir habitat özelliği göstermektedir. Özellikle yeşil algler tuzlu ortamlarda daha az türle temsil edilirler. Bacillariophyceae sınıfı içerisinde en baskın grup olarak Cymbella, Fragilaria, Nitzcshia ve Navicula'ya bağlı türler ön plana çıkmaktadır. Bu taksonlar Türkiye'nin bir çok lokalitesinden kayıt olarak bildirilmiş olup geniş bir yayılışa sahiptir (Akbulut, 1996). Chlorophyta’ya ait türler içerisinde ise Scenedesmus ve Closterium türleri ön plana çıkmaktadır. Cyanophyta sınıfının en baskın türü Oscillatoria sp. olmuştur. Oscillatoria'ya bağlı türlerin çok geniş bir dağılım profilleri vardır. Bunlar temiz sulardan çok kirli ve bulanık ortamlara kadar her türlü habitatta bulunabilirler. Bu cins Cyanophyta içerisinde ön plana çıkmasına karşın tüm algler içerisinde önemsiz bir yoğunluğa sahiptir. Tür sayısı bakımından daha az türle temsil edilen Euglenophyta ve Pyrrophyta üyeleri çoğunlukla besince zengin suları tercih ederler. Genel olarak teşhisi yapılan tatlısu alg türlerinin hepsi kozmopolit olup bölgeye özgü endemik, nadir ve tehlike altında olan bir tür bulunmamaktadır. Proje bölgesinin alg toplulukları Tablo 1’de verilmiştir. 62 Tablo 1. Çalışma alanlarına göre alg türleri ve yayılışları BACILLARIOPHYTA Navicula bacillum Oedogonium sp. Achnanthes lanceolata Navicula cryptocephala Oocystis borgei Amphora ovalis Navicula cuspidata Oocystis parva Anomoeoneis sphaerophora Navicula pupula Pediastrum dublex Aulacoseira granulata Navicula radiosa Pediastrum simplex Aulacoseria ambigua Navucila bacillum Scenedesmus acuminatus Caloneis bacillum Neidium dubium Scenedesmus quadricauda Caloneis permagna Nitzchia amphibia Spirogyra dubia Ceratoneis arcus Nitzschia constricta Spirogyrasp. Cocconeis pediculus Nitzschia gracilis Spirogyra varians Cocconeis placentula Nitzschia obtusa Spirogyra weberi Cyclotella meneghiniana Nitzschia palea Tetraedron minimum Cyclotella ocellata Nitzschia recta Ulothrix sp. Cymatopleura solea Nitzschia sigmoidea CYANOPHYTA Cymbella affinis Nitzschia tryblionella Anabaena affinis Cymbella amphicephala Pinnularia gibba Aphanocapsa pulchra Cymbella cistula Pinnularia microstauron Chroococcus limneticus Cymbella minuta Rhoicosphenia abbreviata Chroococcus minutus Cymbella prostrata Rhoipalodia gibba Lyngbya aerugineo-caerulea Cymbella tumida Stauroneis anceps Lyngbya sp. Diatoma vulgaris Surirella angusta Merismopedia elegans Diploneis ovalis Surirella brightwelli Merismopedia glauca Epithemia argus Surirella ovalis Oscillatoria formosa Epithemia sorex Surirella robusta Oscillatoria limnetica Epithemia turgida CHLOROPHYTA Oscillatoria limosa Fragilaria arcus Chlamydomonas globosa Oscillatoria rubescens 63 Fragilaria contruens Chlamydomonas sp. Oscillatoria tenuis Fragilaria dilatata Chlorella vulgaris Spirulina laxillima Fragilaria ulna Cladophora fracta Spirulina major Gomphonema angustatum Closterium aciculare Stigonema mesentericum Gomphonema clavatum Closterium littorale EUGLENOPHYTA Gomphonema gracile Coelastrum microporum Trachelomonas sp. Gomphonema olivaceum Cosmarium botrytis Euglena oxyuris Gomphonema parvalum Cosmarium granatum Euglena sp. Gomphonema pseudoaugur Cosmarium obtusatum Phacus sp. Gomphonema truncatum Cosmarium vexatum PYRROPHYTA Gyrosigma acuminatum Crucigenia sp. Glenodinium sp. Hantzschia amphioxys Monoraphidium irregulare Peridinium cinctum Melosira varians Mougeotia capucina Peridinium sp. Meridion circulare Mougetia sp. 64 Alg tür sayılarındaki değişim çoğunlukla suyun fiziksel ve kimyasal içeriği ile yakından ilişkilidir. Çözünmüş oksijen, pH, tuzluluk, sıcaklık, su miktarı, bulanıklık, dip yapısı, örnekleme alanlarının gölgelenme özelliği gibi fiziksel unsurlar türlerin bir alandaki mevcudiyetlerini etkilemektedir. Kimyasal bileşiklerden azotlu ve fosforlu bileşikler alglerin mevcudiyetleri yanı sıra populasyon miktarlarına da önemli etkilerde bulunmaktadır. Proje alanında teşhisleri gerçekleştirilen toplam 114 taksonun, divizyo düzeyindeki tür dağılımına bakıldığında Bacillariophyta üyelerinin çok büyük bir farkla üstün olduğu görülmektedir (63 takson). Ardından Chlorophyta 28 takson ile ikinci sırada gelmekte ve üçüncü sırada ise 16 takson ile Cyanophyta gelmektedir. Euglenophyta 4 takson ile temsil edilirken Pyrrophyta’ya bağlı 3 takson teşhis edilmiştir. Fitoplanktonik organizmaların asıl yayılış alanları durgun sulardır ya da akıntı miktarı çok düşük lotik habitatlardır. Akıntı hızı serbest halde yüzen fitoplanktonik organizmaların sürüklenmesine neden olacağı için hızlı akan dere ve nehirlerde ya hiç bulunmazlar ya da çok az yoğunlukla temsil edilirler. Bu tür alanların asıl baskın alg toplulukları bağlı algler’dir (attached algae). Bağlı algler bitki, taş ve sedimanlara yapışarak akıntının bu fiziksel etkisini minimuma indirir ve sürüklenmezler. Dolayısı ile hızlı akıntılı sistemler fitoplankton için uygun habitatlar değillerdir. Nehir sistemlerindeki akıntı hızı fitoplanktonların yayılışını olumsuz yönde etkileyen birincil etkendir. Diğer etkenlerden fiziksel ve kimyasal parametreler ise ikinci derecede sınırlayıcı etkilere neden olmaktadır. Öncelikle akıntı hızının fazlalığı fiziksel olarak fitoplanktonların sürüklenmesine neden olacağı için ortamdaki kimyasal parametrelerin etkisi kendisini gösteremeyecektir. Fiziksel parametrelerden çözünmüş oksijen, sıcaklık, tuzluluk etkin ve sınırlayıcı parametreler olurken kimyasal olarak azotlu ve fosforlu bileşikler fitoplankton yoğunluğu açısından oldukça önemlidirler. Özellikle sıcaklık ve fosforlu bileşikler algler tarafından büyüme açısından önemli abiotik faktörlerdir. Sıcaklığın artması metabolik aktivitenin artması anlamına gelmektedir. Bu artış ortamdaki azotlu ve fosforlu bileşikler tarafından da desteklendiğinde alg topluluklarının yoğunlukları oldukça yüksek düzeylere çıkmaktadır. Ancak bu faktörler nehirlerden çok durgun su ortamlarında çok belirgin olarak görülmektedir. Nehir sistemlerinde akıntının azaldığı kesimlerde fitoplankton topluluklarına rastlamak mümkündür, ancak yoğunlukları durgun su kütlesindeki kadar olmayabilir. Akıntılı ortamlarda, besleyici maddelerin bol olduğu ve uygun sıcaklık derecelerinde, fitoplankton formundan daha çok bağlı alglerin yoğunlukları çok fazla artmaktadır. 65 Bacillariophyta planktonik formlarınyanısıra bağlı yaşayan formları açısından da en baskın divizyodur. Yukarıda değinildiği üzere akıntılı sularda baskın yaşam formları bağlı alglerdir. Bu bağlı algler çoğunlukla akıntı ve rüzgarın etkisi ile su kütlesi içerisine karışmakta ve planktonik formları oluşturabilmektedir. Sayımı gerçekleştirilen fitoplanktonların önemli bir kısmı bağlı alg türleridir (Cymbella, Gomphonema, Navicula, Fragillaria vd.) ve belirtilen bu etkiler ile su kütlesi içerisinde bulunabilmişlerdir. Bacillariopyta’dan sonra Chlorophyta ve Cyanophyta’ya gözle görülür bir baskın gruplardır. Chlorophyta’dan özellikle Spirogyra sp. sayım açısından en çok birey ile temsil edilen cins olmuştur. Ardından Scenedesmus sp. bu divizyo içerisinde sayıca fazla bulunmuştur. Cyanophyta’dan Oscillatoria türleri plankton örnekleri içerisinde baskın cinsi olarak ön plana çıkmışlardır. Genel anlamı ile fitoplanktonik organizmaların çalışma yapılan örnekleme noktalarındaki populasyon yoğunlukları epilitik formlar dışında beklendiği gibi düşük düzeylerde kalmıştır. Bununla birlikte alg grupları içerisinde Bacillarophyta, Cyanophyta ve Chlorophyta divizyolarının baskınlıkları söz konusudur. 3.2. Zooplanktonik Organizmalar Tatlı su sisteminde yaşayan zooplanktonik organizmalar belli başlı üç dominant hayvan grubu ile temsil edilirler, bunlar Crustacaea'nin iki alt sınıfı olan Cladocera ve Copepoda ile, Aschelminthes filumuna bağlı Rotifera sınıfıdır. Bunlardan başka, Gastrotricha, bazı böcek larvaları, birçok Coelenterata türü ve balık larvaları da zooplankton içerisinde yer alır (Wetzel, 1983). Bu organizmaların yoğunluğu, bulunduğu yere ve mevsime göre farklılık gösterir (Şişli,1996). Zooplankton, sucul ekosistemlerde kurulmuş olan besin zinciri içerisinde, birincil üreticiler ile daha yüksek formlar arasındaki temel besinsel halkayı oluşturduğundan, büyük bir öneme sahiptir. Zooplankton, yalnızca planktivor balıkların besinlerini oluşturmakla kalmaz, ekosistemde yer alan tüm balık larvalarına, sucul böceklere, böcek larvalarına ve diğer sucul hayvanlara yem olurlar. Zooplanktonik organizmaların miktar ya da çeşit yönünden değişikliğe uğraması besin piramidinin üst basamağındaki canlı gruplarını da etkiler. Ayrıca planktonik organizmaların ortam şartlarındaki değişikliklere bağlı olarak miktar yada çeşitliliklerindeki değişim biyolojik izleme çalışmalarında kullanılmaktadır. Kirletici atıkların atılmasından önce ve sonra akarsuda bulunan planktonik organizmaların yapısı belirlenerek çevresel etkinin değerlendirilmesinde kullanılır. 66 Zooplanktonik organizmaların bir diğer grubu ise Rotifera'dır. Rotifera'ya ait bireylerde oldukça küçük, mikroskobik canlılardır. Büyük bir çoğunluğu tatlısularda yayılış göstermektedir. Denizel tür sayısı tatlısulara göre daha azdır. Gölcüklerde, küçük su birikintilerinde, acısu ortamlarında ve tuzlusularda yaşayan türleri de mevcuttur. Türlerin büyük bir kısmı planktonik olup, göllerin limnetik ve littoral bölgelerinde yaşarken bir kısmı da dip kesimlerde sesil olarak yayılış gösterirler. Tatlısu sistemlerinin su kalitesini saptamada, Rotifera türlerinin indikatör olarak kullanılmaları, sucul ekosistemlerde birçok omurgasız ve omurgalı canlının besinlerini oluşturmaları nedeniyle önem taşımaktadırlar. Zooplankton türlerinin büyük bir çoğunluğunun, su sistemlerinin kalitesini, trofik düzeyini ve kirlilik düzeyinin saptanmasında indikatör olarak kullanılmaları, önemlerini daha da artırmaktadır. Rotifera türlerinden Anuraeopsis fissa, Pompholyx sulcata, Polyarthra euryptera, Trichocerca cylindrica, Trichocerca pusilla, Brachionus angularis, Filinia longiseta, Keratella cochlearis f. tecta ötrifikasyon indikatörü olarak kullanılırlarken, Kellicottia longispina oligo mesotrofi indikatörü olarak kullanılırlar Cladocera türlerinden, Daphnia cristata, Daphnia galeata oligotrofik sularda yaygın olarak gözlenirken, Daphnia cuculata ve Bosmina longirostris ötrofik suların indikatörüdür. Copepoda türlerinden ise Limnocalanus macrurus ve Senecella calanoides oligotrofi indikatörü olarak kullanılırken, Eudiaptomus gracilis oligo mesotrofik suların indikatörüdür (Eliot, 1977). Eliot (1977)'a göre, Synchaeta oblonga, Synchaeta tremula, Polyarthra vulgaris, Polyarthra dolichoptera, Conochilus unicornis, Kellicottia longispina ve Asplanchna priodonta türleri oligotrofi indikatörü, Keratella quadrata, Keratella cochlearis, Euchlanis dilatata, Pompholyx sulcata türlerini ise ötrofi indikatörüdürler. Sladecek (1983)'e göre Rotifera türlerinin büyük bir çoğunluğu saprobity indeksi olarak kullanılmakta, Rotaria neptunia ve Rotaria rotatoria türleri polisaprobinin göstergesi olarak kullanılırken, Brachionus urceolaris beta- mesosaprobinin, Kellicottia longispina, Keratella cochlearis, Polyarthra türleri ise oligosaprobinin indikatörüdürler. Rotifera türlerinin büyük bir kısmı pH indikatörü olarak kullanılırlar. Asplanchna, Filinia, Brachionus, cinsleri alkali özellikteki sularda bulunurlarken, Cephalodella, Lepadella, Lecane, Trichocerca cinsler ise, asidik sularda bulunurlar (Sladecek, 1983). Rotifera türlerinin büyük bir çoğunluğunun bakteri ve detritus üzerinden beslenmeleri, metabolizmalarının yüksek olması, çok hızlı üremeleri, balıkların ve birçok sucul omurgasız canlıların besinlerini oluşturmaları nedeniyle oldukça önemlidir. 67 Sucul ortamlardaki besin zincirinde, karbonhidratlar, yağlar ve proteinler ilk olarak fitoplanktonik gruplar tarafından sentezlenir ve buradan daha yüksek besin kademelerine geçerler. Bu bitkisel protein ilk olarak, zooplanktonun Crustacea grubunda havansal proteine dönüşür. Tatlısularda baskın zooplankton formları genelde Copepod'lardır. Bitkisel proteini hayvansal proteine dönüştürmeleri nedeniyle zooplanktonik organizmalar, hayvansal proteine gereksinim duyan canlılar için besin zincirinde çok önemli bir halkaya sahiptirler. Zooplanktonik organizmalar çoğunlukla suyun hareketine bağlı olarak yer değiştirirler ve durgun su habitatlarında yaşarlar. Akarsuların hızlı akıntılı kısımlarındaki mevcudiyetleri çok sınırlıdır. Ancak bazı gruplarda hızlı akan derelerde psammofil olarak yani taşların altında yaşayabilen türler olarak görülebilirler. Özellikle Rotifera grubuna bağlı türler taş altlarını kullanmakta olup akıntı hızının olumsuz etkisini bertaraf etmektedirler. Çalışmada tespit edilen zooplanktonik türlerin hepsi kozmopolittir. Uygun ortamlarda yaygın olarak görülebilirler. Çalışma alanlarında tespit edilen zooplanktonik organizmaların listesi Tablo 2’de verilmiştir. Tablo 2. Proje bölgesinde tespit edilen zooplanktonik organizmalar ROTIFERA Asplanchna priodonta Lecane quadridentata (Ehrenberg) Asplanchna sieboldi (Leydig) Notholca acuminata (Ehrenberg) Brachionus angularis Gosse Polyarthra dolichoptera Brachionus calyciflorus Pallas Polyarthra vulgaris Colurella obtusa Synchaeta oblonga Conochilus unicornis Synchaeta pectinata Ehrenberg Euchlanis dilatata Ehrenberg Testudinella patina Filinia longiseta Ehrenberg COPEPODA Keratella quadrata (O. F. M.) Eucyclops serrulatus Lecane luna (O. F. M.) 68 Zooplanktonik organizmalar tıpkı fitoplanktonlar gibi durgun, akıntısı az olan yaşam ortamlarını tercih etmektedir. Çalışma alanındaki zooplanktonların üç büyük grubu içerisinde tür sayısı ve populasyon yoğunlukları açısından Rotifera en baskındır. Çalışma alanında yapılan incelemelerde zooplantonik organizmaların dominant gruplarını oluşturan Rotifera, Copepoda’ya ait toplam 18 takson teşhisi yapılmıştır. Bunlardan en Rotifera phylumuna ait 17 ve Copepoda’ya ait 1 takson teşhis edilmiştir. Cladocera grubuna bağlı hiçbir birey Büyükdere’de yakalanamamıştır. Rotifera türlerinin önemli bir kısmı akıntı hızına karşı bir adaptasyon geliştirmişlerdir. Bu türler akıntılı ortamlardaki taşların altlarına tutunarak, akının olumsuz etkisinden kendilerini koruyabilmektedirler. Rotifera’nın diğer gruplardan daha fazla tür ile temsil edilmeleri bu adaptif özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Zooplanktonik organizmalar gelişimlerini devam ettirebilmek için fitoplanktonik organizmalar ile beslenmelidirler. Dolayısı ile bu besinin bol olduğu ve diğer fiziksel ve kimyasal etkenlerin kendileri için optimum olduğu alanları tercih ederler. Nehirler ve çaylar bu canlılar için uygun habitat niteliğinde değildir. Bu alanlarda hem besin olarak kullandıkları fitoplanktonik organizmalar azdır, hemde nehir akıntısı önemli bir sınırlayıcı etkendir. Çok küçük boyutta olmalarından dolayı kolaylıkla sürüklenerek ölebilirler. Nitekim örnekleme alanlarının tümündeki zooplanktonik organizmalara ilişkin yoğunluk sonuçları çok düşük düzeylerde bulunmuştur. Rotifera’nın, diğer zooplankton gruplarına göre, akıntılı ortamlara daha iyi adapte olmalarından dolayı populasyon yoğunluğu açısından en baskın gruptur. Çalışma istasyonlarının akıntı hızındaki azalmaya bağlı olarak diğer zooplanktonlarında ön plana çıkmaya başladıkları görülmüştür. 3.3. Bentik Organizmalar Tatlı su habitatlarında tabanda (sediment, döküntü, makrofitler, filamentöz algler üzerinde) hayatının en az bir kısmını geçiren organizmaları içine alır. 500 µm’lik por çaplı bir ağ ile yakalanabilen hayvanlar bu tanımlama içine girerler. Bazı türlerin ilk formları daha küçük olabilir. Bentik organizmalar kavramına nektonlar ve tabanda gömülen formlar da dahildir. Bentik organizmalarla yapılan biyolojik izleme çalışmaları iki türlüdür. Birincisi, su ortamını etkileyeceği düşünülen bir projenin öncesi ve sonrasında bentik canlılardaki değişikliğin izlenmesidir. Örneğin, kirletici atıkların atılmasından önce ve sonra akarsuda bulunan bentik omurgasızların cinsi, çeşitliliği ve bolluğu belirlenerek çevresel etkinin değerlendirilmesinde 69 kullanılır. Bu şekilde bentik omurgasızların ortamda bulunup bulunmaması veya sayısındaki değişiklikler göz önüne alınarak su kalitesi standartlarının belirlenmektedir. Bentik omurgasızlardan sucul ortamın mevcut durumunu öğrenmek ve zamanla olan değişimleri belirlemek için çalışmalar yapılmaktadır. Çalışmalarda, canlılardaki genetik yapının değişmesi, kirleticilerin biyolojik birikimi, arazide ve laboratuarda kirlilik testleri, populasyon ve kommunite yapısındaki değişikliklerin ölçülmesi, ekosistemdeki fonksiyon değişiklikleri belirlenmektedir. Aşağıda belirtilen özellikleri nedeniyle bentik organizmalar biyolojik izleme çalışmalarında tercih edilen gruplardandır (Rosenberg and Resh, 1992); bentik organizmaların böyle bir çalışmada tercih edilme nedenlerinden bazıları şunlardır. 1. Sucul sistemlerde çok farklı ortamlar bulunmasına rağmen her ortama adapte olmuşlardır. 2. Çevresel baskının şiddetine göre çok çeşitli tür grupları geniş bir spektrumda cevap verir. 3. Genel olarak bulunduğu alanlara bağlıdır. Çevre değişikliği ve kirletici etkilerden kaçıp uzaklaşamazlar. Bentik faunanın dağılımı, beslenme, gelişme ve üremeleri için farklı gereksinimlerinin olması sonucu son derece heterojendir. Bu gereksinimler büyük ölçüde, oksijen içeriğindeki değişimler ve besin için gereken canlı yada ölü organik madde girdisi gibi, yaşam ortamlarındaki değişimlerden ve mevsimsel değişimlerden etkilenir. Bentik organizmalar ya bu değişikliklerin üstesinden gelebilecek uyumsal mekanizmalara sahiptirler ve uygun koşulları beklemek için durağan evreye girerler, yada ölürler. Bentik canlıların dağılımları, gelişimleri, verimlilikleri ve üreme potansiyelleri çevresel parametre değişikliklerine karşı uyum yeteneklerine bağlıdır. Bentik hayvanlar son derece çeşitlidir ve protozoalardan büyük makroomurgasızlar ve omurgalılara kadar neredeyse tüm şubelerle temsil edilirler. Bu gerçek, heterojen habitat, beslenme, gelişme, üreme, ölüm ve davranış özellikleri ile birleşince bu hayvanların bütünsel ve fonksiyonel bir yaklaşımla ele alınmalarını son derece zorlaştırmaktadır. Tespit edilmiş olan bentik organizmaların listesi Tablo 3’de verilmiştir. 70 Tablo 3. Çalışma alanlarına göre bentik organizmalar ve yayılışları TAKSON Şube: MOLLUSCA Sınıf: GASTROPODA Takım: DİPTERA Familya:Chrinomidae Familya: Limnophilidae Takım: PROSOBRAHCHIATA Chironomus plumosus L. Limnephilus sp. Familya: Lymnaeidae Familya: Culicidae Familya: Hydropsychidae Lymnaea sp. Anopheles sp. Hydropsyche sp. Radix sp. Culex sp. Familya: Leptoceridae Familya: Simuliidae Leptocerus sp. Takım: PULMONATA Familya: Planorbidae Gyraulus albus Simulium sp. Takım: ODONATA Takım: EPHEMEROPTERA Familya: Aeshnidae Familya: Ancylidae Familya: Baetidae Aeshna sp. Ancylus fluviatilis Baetis rhodani Anax imperator Şube: ANNELIDA Baetis buceratus Familya: Cordulegasteridae Baetis vernus Cordulegaster sp. Takım: OLIGOCHAETA Baetis spp. Familya: Calopterygidae Familya: Archoligochaeta Familya: Caenidae Calopteryx splendens Tubifex sp. Caenis sp. Familya: Coenagrionidae Sınıf: CLITELLATA Lumbricus sp. Takım: HIRUDINEA Familya: Erpobdellidae Erpobdella sp. Şube: ARTHROPODA Sınıf: CRUSTACEA Takım: AMPHIPODA Familya: Gammaridae Familya: Heptageniidae Coenagrion sp. Ecdyonurus autumnalis Sınıf: ARACHNIDAE Iron alpestris Takım: Aranea Rhithrogena sp. Familya: Aracnidae Iron sp. Aranea gen sp Heptagenialongicauda Ecdyonurus sp. Familya: Oligoneuriidae 71 Gammarus lacustris Gammarus pulex Takım: ISOPODA Familya: Oniscidae Oligoneuriella sp. Familya: Ephemerellidae Ephemerella sp. Takım: PLECOPTERA Oniscus sp. Familya: Perlidae Sınıf: INSECTA Perla marginata Takım: HEMİPTERA Familya: Corixidae Micronecta sp. Takım: COLEOPTERA Familya: Elmidae Elmis sp. Limnius sp Familya: Nemouridae Nemoura sp. Familya: Perlodidae Isoperla sp. Takım: TRICHOPTERA Familya: Rhyacophilidae Rhyacophila sp. Çalışılan nehir ve çaylardaki bentik organizmaların tür sayıları bakımından mevcudiyetleri habitat yapılarına göre değişiklik göstermektedir. Bununla birlikte, omurgasız canlıların teşhisleri sonucunda çalışma alanlarında toplam 43 takson teşhis edilmiştir. Bentik canlıların 3 büyük şubeye ait toplam 43 taksonun 4’ü Mollusca, 3’ü Annelida, ve 35’ide Arthropoda şubelerine aittir. Görüldüğü üzere Arthropoda şubesi tür sayısı açısından en baskın şubesedir. Mollusca şubesi örnekleri ise Gastropoda sınıflarından oluşmuştur. Annelida şubesi Clitellata sınıfı altında sülükler olarak bilinen Hirudinea ve halkalı solucanlar olarak bilinen Oligochaeta takmlarından oluşmaktadır. Arthropoda şube içerisinde Crustacea, Insecta ve Arachnidae’dan oluşan üç büyük sınıf bulunmaktadır. Arachnidae sınıfına ait bireylerin hemen tamamı Arenea cinsi üyeleridir. Crustacea’dan ise Amfipoda ve Isopoda takımlarına ait toplam 3 takson teşhis edilmiştir. Insecta sınıfı içerisinde ise Hemiptera, Diptera, Ephemeroptera, Plecoptera, Coleoptera, Trıchoptera ve Odonata takımlarına ait 32 takson teşhis edilmiştir. Bununla birlikte Insecta sınıfının en çok türü 13 takson ile Ephemeroptera olurken ardından 5 takson ile Odonata takımı gelmektedir. 72 Tür sayısının fazla bulunduğu alanlarda dip yapısı habitat çeşitliliğinin fazlalığı dikkati çekmektedir. Bu alanlarda çamurlu, kumlu, çakıllı alanların bulunması, bentik türlerinin de tür çeşitliliği anlamına gelmektedir. Çünkü bentik canlılar dip yapısına göre yaşam alanlarını belirlemektedir. Bir tür hem çamurlu hemde çakıllı alanlarda yayılış göstermez. Her ortama özgü türler bulunmaktadır. Örneğin Diptera türlerinin önemli bir kısmı özellikle Chrinomidae familyası üyeleri yalnızca çamurlu, oksijeni az ortamlarda bulunularken Trichoptera, Odonato ve Ephemeoroptera gibi takımların üyeleri çakıllı ve oksijeni bol ortamlarda yaşarlar. Dolayısı ile dip yapısının çeşitliği tür sayısını arttıran önemli bir etkendir. Bentik türlerin mevcudiyet ve yayılışlarını etkileyen diğer fiziksel ve kimyasal etkenlerde bulunmaktadır. Bazı türler, kirli ortamları sevebilirken bazıları da yalnızca temiz sulu ortamlarda yaşayabilirler. Diptera ordosu içerisinde Chrinomidae familyası üyeleri kirli ortamlarda bulunurken, Simuliidae familyası üyeleri temiz su ortamlarını tercih ederler. Dolayısı ile akıntı hızı ve kirlilik etkenleri gibi unsurlar türler üzerinde baskılayıcı bir unsurdur. Bu durum çalışma alanlarında yapılan örnekleme sonuçlarına da yansımıştır. Chrinomidae familyası üyelerinin hemen tamamı balçık, durgun ve çamurlu dip yapısına sahip istasyonlarda bulunmuştur. Simuliidae familyası üyeleri de hızlı akıntılı, bol oksijenli ve çakıllı zemin yapısına ait ortamlarda bulunmuşlardır. 3.4. Balıklar Balıklar, sucul sistemlerdeki besin zincirinin üst halkasında yer alan önemli biyolojik bileşenlerdir. Ekolojik olarak alg, zooplankton ya da bentik canlılarla beslenirler. Her nekadar bölgede ticari amaçlı bir avlanma yapılması da tüm Büyükçay havzası boyunca yöre halkı günlük ihtiyaçlarını karşılamak için balık yakalamaktadır. Ekolojik olduğu kadar ekonomik önemleri bakımından da önemli bir girdi kaynağını oluşturmaktadırlar. Büyükdere havzasında gerçekleştirilen balık avlama birçok tür için üreme dönemlerinde alabalıklar için ise tüm yıl boyunca yasaktır. Ancak yine de bu yasak dönemlerinde dahi kaçak avlama yapıldığı tarafımızdan gözlenmiştir. Çalışma alanlarını oluşturan nehir ve çaylarda balıkçılık faaliyetleri yoğun değildir. Avlanma yapanlar ise serpme ve olta balıkçılığı yapmaktadır. Çalışma alanlarında tespit edilen türlerin mevcudiyetleri ve çeşitli koruma statülerine ilişkin bilgileri Tablo 4’de verilmiştir. 73 Tablo 4. Çalışma Bölgesi Balık Türleri Latince Adı ERL BERN Kaynak Squalius cephalus LC - Gözlem Chondrostoma colchicum - - Literatür Ek III Gözlem Cyprinidae Alburnoides bipunctatus Barbus tauricus VU Capoeta tinca - - Gözlem Alburnus chalcoides LC Ek III Literatür LC Ek III Gözlem Salmo labrax LC - Literatür Onchorynchus mykiss - - Gözlem Gözlem Gobiidae Ponticola kessleri Salmonidae VU: VULNARABLE; LC: LEAST CONCERN Çalışma yapılan tüm sucul sistemlerdeki balık taksonu sayısı 9 olarak kaydedilmiştir. Bu türlerin önemli bir kısmı literatür kayıtlarından alınmıştır. Bunun yanı sıra arazi gözlemlerinden elde edilen teşhis sonuçları da tabloda verilmiştir. Çalışma alanlarında tespit edilen 3 ayrı familya bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en fazla tür Cyprinidae familyasına bağlıdır ve 6 tür tespit edililmiştir. Ardından 2 takson ile Salmonidae familyası gelmektedir. Diğer familyaların ise 1’er takson ile temsil edildikleri görülmüştür. Cyprinidae familyası, tüm çalışma alanlarından yakalanan örnekler göz önüne alındığında tür çeşitliliği ve yoğunlukları bakımından en önemli familya olmuştur. Bu familyaya ait Barbus, Capoeta. Chondrostoma ve Squalius cinsleri yoğunluk bakımından diğerlerine göre ön plana çıkmaktadırlar. Bu türler tüm Anadolu'da yaygın ve bol olarak bulunmaktadır. Gobiidae türleri çoğunlukla Karadeniz havzasında baskındırlar. Bununla birlikte Yeşilırmak ve Kızılırmak havzalarının Karadeniz kıyılarında da bulunmaktadırlar. Bu familya üyeleri tür bakımında önemli bir çeşitlilik göstermelerine karşın yoğunlukları çok fazla olmadığı görülmüştür. 74 Bern sözleşmesinin kapsamına giren toplam 3 takson bulunmaktadır. Bu hepsi Ek III kategorisindedir girmektedir. European Red List (ERL) değerlendirme kriterlerine göre Cyprinidae familyasından Barbus tauricus, hassas tür (VU) kategorisinde yer almaktadırlar. Yine ERL sınıflandırmalarından olan Least Concern (LC) kategorisine göre 4 takson listede yer almaktadır. Çalışma alanında tespit edilen bazı balık türlerinin fotoğrafları aşağıda verilmiştir. Fotoğraf-53. Squalius cephalus 75 Fotoğraf-54. Capoeta tinca Fotoğraf-55. Barbus tauricus 76 Fotoğraf-56. Onhcorynchus mykiss Fotoğraf-57. Alburnoides bipunctatus 77 Fotoğraf-58. Ponticola kessleri 4. PROJE BÖLGESİSUCUL HABİTAT YAPISINA İLİŞKİN GENEL DEĞERLENDİRMELER Bölgede sulak ekosistem açısından, yalnızca akarsu habitatının varlığı söz konusudur. Sulakalanlar temel olarak akıntılı ve durgun olmak üzere iki büyük ekosistem tipi ile tanımlanmaktadır. Bununla birlikte, suların fiziksel ve kimyasal özelliklerine göre de alt sistem tiplerini tanımlamak mümkündür. Bu açıdan bakıldığında Büyükdere’nin tatlısu özelliğinde akıntılı bir (lotik) habitat olduğu görülmektedir. Bu akıntılı ortamların kendi içinde barındırdıkları daha küçük ve birbiri ardınca tekrarlanabilen alt habitat tiplerine ayrıldıkları bilinmektedir. Özellikle havzanın üst kotlarında, eğime bağlı olarak hızlı akıntılı habitatlar görülürken (rhitron), bazı alanlarda daha yavaş ve durgun (potamon) habitatlar da bulunmaktadır. Bu habitat tipleri tümvadi boyunca ardışık olarak değişim gösterebilmektedir. Habitat yapılarına bağlı olarak yaşayan türlerin kompozisyonlarında da değişimler söz konusudur. Hızlı akıntılı ortamdaki sucul türler ile durgun ortamlardaki canlı türleri birbirlerinden tamamen farklıdır. Büyükdere, örnekleme dönemlerindeki su debisine bağlı rhitron olarak tanımlanan akıntılı su habitatına sahiptir. Bununla birlikte potamon olarak tanımlanan alanlar, su seviyesinin azalması ile bazı çukurluk ve kıyıdaki durgun kesimlerden kaynaklanmaktadır. 78 Proje bölgesinin dip habitat yapısı büyük ve küçük taşlardan oluşmaktadır. Orta ve kıyı kesimlerde büyük kaya blokları gözlenirken, kıyıya doğru küçük ve büyük taşlar artmakta, akarsu kara kıyı çizgisinde ise küçük çakıl birikintileri bulunmaktadır. Dip yapısındaki bu çeşitlilik farklı türlerin bu ortamlara adaptasyonu açısından da önemlidir. Genel olarak yapılan değerlendirmelerde, Büyükdere’nin kaliteli ve bozulmamış bir alan olduğu sonucu çıkmaktadır. Büyükdere’nin dip yapısı bakımından tüm istasyonlarında homojen bir yayılış göstermektedir. Her iki istasyonda kaya blokları, kıyı bitki toplulukları, taş, çakıl ve kum gibi habitat ortamlarının birbirlerine benzer ve yakın değerlerde bulundukları görülmektedir. Bu durum istasyonların dip canlıları açısından çeşitliliğinin artması anlamına gelmektedir. Söz konusu habitatlardaki çeşitlilik bu alanları kullanan türlerin de artması anlamına gelecektir. Büyükdere arazi kullanımı açısından çok az tarım ve ormanlık alanlarla çevrilidir. Havzada bulunan ilçe, belde ve köylerevsel atıklar ve bahçelerinde kullandıkları gübrelerin yüzey suları ile sucul ekosisteme ulaşması sonucu kirlilik kaynağı olarak bir etkiye neden olabilmektedir. Çalışma bölgesinde erozyona açık bir alan bulunmamaktadır. Bununla birlikte kıyı kesimlerdeki ağaçların varlığı da erozyona karşı önemli bir etki olarak değerlendirilebilinir. Morfolojik tip yapısı bakımından her iki istasyon da akıntılı (run) olarak kabul edilmekte iken riffle ve run aynı oranlarda temsil edilmekte ve pool daha az görülmektedir. Derenin bazı bölgelerinde sel ve diğer etkiler ile sürüklenmesi sonucu büyük ağaç yığınları da gözlenmiştir. Aquatic vegetation toplulukları içerisinde rooted emergent, rooted submergent ve bağlı algler önemli yoğunluklarda bulunmuşlardır. Görünür su kalitesi ve sediment değerleri oldukça temiz ve normal değerler içerisinde bulunmuştur. İnorganik substrate kaya blokları, taş, çakıl ve kum habitatların çalışma bölgesinde birbirlerine yakın değerlerde gözlemlenmişlerdir. Habitat değerlendirme kriterleri içerisindeki epifaunal substrate, pool substrate ve channel alteration değerleri, her iki istasyon için optimal olmuştur. Bununla birlikte kıyı stabilitesi ve kıyı kesimi vegetative protection ve riperian vegetative zone parametreleri de optimal sınırlar içerisindedir. Proje bölgesinde örneklemeleri ve incelemeleri yapılan türlerin genel değerlendirmeleri yapıldığında temiz su özelliğine sahip türlerin ön plana çıkmış oldukları görülmektedir. 79 Bentik türler su kalitesi çalışmalarında yoğun olarak kullanılmaktadır. Özellikle Ephemeoroptera ve Trichoptera takımlarına bağlı, çalışma bölgesindeki türlerin türlerin önemli bir kısmı temiz su indikatörü olarak bilinmektedir. Benzer şekilde alglerden diatom ve yeşil alglerden ile zooplanktonik organizmalardan bazı Rotifera’ya bağlı yaygın ve bol olan türlerin de temiz sularda baskın oldukları gözlenmiştir. Çalışma bölgesindeki Cyprinidae familyası en fazla türle temsil edilmektedir. Bunlardan Barbus tauricus ve Alburnoides bipunctatus türlerisayıca fazla bulunmuşlardır. Her iki tür de Çayeli Bakır işletmelerinin üst ve alt kesimlerindeki örnekleme noktalarında da bol olarak bulunmaktadır. Gobiidae familyasından Ponticolakessleri türü yalnızca işletmenin alt kesimindeki istasyondan yakalanabilmiştir. Salmonidae familyası üyelerinden yalnızca kültür tür olan Onhcorynchus mykiss yakalanmıştır. Doğu Karadeniz Bölgesindeki akarsularda ve Karadeniz’de, Salmo labrax’ın üç farklı ekotipi bulunmaktadır. Bunlar, deniz ekotipi, dere ekotipi ve göl ekotipidir. Bunlar arasında renk yönünden büyük varyasyonlar görülür. Örneğin, deniz ekotipi deniz ve tatlısu arasında göç edici bir form olduğundan, genç yavrularla ergin bireyler arasında morfolojik bakımdan ve özellikle renk ve desen yönünden büyük farklar görülmektedir. Bu ekotipin genç yavruları henüz tatlısularda iken vücutlarının yan taraflarında dağınık siyah benekler ve kırmızı lekeler taşıdıkları halde, denize döndüklerinde bu renk ve desenlerini yavaş yavaş kaybederek gümüş beyazı bir renge dönüşür ve denizdeki ebeveynlerinin rengini alırlar (Slastenenko, 1956; Svetovidov, 1984). Deniz ekotipinde böyle bir durum görülürken, göl ve dere ekotiplerinde yavru ve erginler arasında belirgin bir renk ve desen farkı görülmemektedir. Özellikle dere ekotipinde yavrularda çok daha karakteristik olan kırmızı benekler, büyüdükleri zamanda aynı kalmakta ve hayatları boyunca kaybolmamaktadır (Svetovidov, 1984; Çelikkale, 1988). Proje bölgesinde söz konusu ekotiplerden yalnızca deniz ekotipi alabalıklar bulunmaktadır. Deniz ekotipi üreme dönemlerinde tatlısuya geçmekte ve bu geçiş zamanlarında proje bölgesini kullanmaktadırlar (Slastenenko, 1956; Geldiay ve Balık, 1996). Sözkonusu göç zamanlarında, proje bölgesinde alabalık türlerine rastlanılamamıştır. Bununla birliktekültür türü olan Onchorynchus mykiss türü, alandaki üretme çiftliklerinde Büyükdere’ye geçmekte ve yoğun olmamakla birlikte zaman zaman görülebilmektedirler. 80 Çalışma alanından elde edilen biyolojik bulgulara göre, sucul ortamın çeşitliliğinin yüksek olduğu söylenebilinir. Teşhisleri gerçekleştirilen ve literatür bilgileri ile desteklenen, algler, zooplanktonik organizmalar, bentik organizmalar ile balıklar ülkemizin ve bölgenin bir çok yerinde geniş yayılışa sahip türleri ihtiva etmektedir. Bununla birlikte nesli tehlike altında olan bir türe de rastlanmamıştır. Bölgenin sucul habitat yapısı; taşlık, su içi bitkisi bulunmayan ve sadece mikro algler ve bentik omurgasız canlıları barındıran bir özelliktedir. Proje bölgesinde yapılan örnekleme çalışmalarında özellikle bağlı alg topluluklarının ve bentik omurgasız ve balık türlerinin önemli bir çeşitliliğe sahip olduğu görülmüştür. Zooplanktonik organizmaların durgun su sistemlerinde yayılış göstermelerinden dolayı bu gruba bağlı tür içeriği, çalışma bölgesindeki sucul ekosistemde çok düşük olmuştur. Yalnızca taşların altlarına tutunarak bağlı yaşayabilen Rotifera türlerinin çeşitliliği yüksek sayıda bulunmuştur. Çayeli Bakır İşletmelerinin çalışma yöntemi açısından kapalı bir işletme olması dış ortam açısından meydana gelecek çevresel etkilerin de minimum düzeyde kalmasını sağlamaktadır. Yeraltından çıkartılan cevherin işletme öncesi ve işletme sonrası depolandığı alanların sucul sistem açısından bir takım etkileri olabilir. Çoğunlukla işletme sonrası pasa olarak nitelendirilen toprağın depo alanlarının uluslararası standartlar göz önüne alınarak yapılması önem taşımaktadır. Bu pasa alanlarının depo edildiği yerlerin mümkün olduğunca dere yatağından uzak olması tercih edilmelidir. Ancak proje sahasının jeolojik yapısı nedeniyle bu pek mümkün görülmemektedir. Bu nedenle erozyon etkilerinden uzak yerler depo alanı olarak tercih edilmelidir. Ayrıca işletmenin ömrünü tamamlaması ile yüzeyde depolanmış olan bu pasaların, şirket politikası ve taahhütlerine göre tekrar yer altına taşınarak galerilerin kapatılmasında kullanılacak olmasından dolayı uzun vadede meydana gelebilecek etkileri de ortadan kaldıracaktır. Maden işletmelerinde sülfürlü minerallerin su ve hava ile teması sonucunda oksidasyona uğramaları sonucunda asit maden drenajı oluşması muhtemeldir. Genellikle pH 5’in altında olan ve çözünmüş metal ihtiva eden bu suların kontrolsüz olarak çevreye deşarj edilmesi ya da gerekli önlemlerin alınmaması durumunda yersüstü ve yeraltı sularında olumsuz etkilenmeler ve hatta habitat kayıpları görülebilir. İşletmede madencilik faaliyetleri sonucu oluşan sülfürlü pasanın depolandığı alanın jeomembran ile taban sızdırmazlığı sağlanmış olup sızıntı suları toplanarak direkt olarak atık hattına yönlendirilmektedir. Bununla birlikte, yüzey sularının toplanarak atık hattına yönlendirilmesi ya da 81 cevher işleme tesisinde tekrar işletme ihtiyaçları için kullanılması çevre yönetimi açısından güzel bir örnek oluşturmaktadır. Çayeli Bakır işletmelerinin çevresel yönetim planlamaları açısından iyi bir yönetim modeli sergilediği gözlemlenmiştir. İşletmenin gerek karasal gerekse de sucul ekosistem açısından her türlü eylem ve yönetim planlarına sahip olduğu, çevresel bozulmalara karşı çok hassas bir yönetim sistemini sürdürülebilir bir yaklaşım ile uyguladığı tespit edilmiştir. İşletme tarafından sucul ekosisteme herhangi bir deşarjın ve müdahalenin yapılmamış olması çevre yönetimi açısından önemli bir değerdir. Mevcut yönetim sisteminin ve izleme çalışmalarının devam ettirilmesi durumunda, faaliyet alanı ve çevresindeki sucul sistemlerin, olası akut ve kronik etkilere maruz kalması engellenecek ve çevresel açıdan sürdürülebilir bir işletme örneği olmaya devam edecektir. 82 5. KAYNAKLAR 1) A.O.A.C. 1975. Official methods of analysis of the Association of Official Analytical Chemists. Horwitz, W (ed.). 12th Edition. Augier, H. 1977. Les hormones des algues.Etat 2) Akbulut, A., 1996, Türkiye Tatlısu Algleri, In Demirsoy, Genel ve Türkiye Zoocoğrafyası "Hayvan Coğrafyası", sf. 405-463, Ankara. 3) Balık, S., Ustaoğlu, R., 1992, Türkiye Tatlısu Balıklarını Tanımlama Esasları, E.Ü. Fen Fakültesi Kitaplar Serisi No:137, İzmir, 58 s 4) Bellmann, H., 1988, Leben in Bach und Teich. Pflanzen und Wirbellose der Kleingewässer. Steinbach Naturführer. 287 s. 5) Biro, K., 1981, Kleiner Bestimmungsschlüssel für Zuckmückenlarven (Diptera: Chironomidae). Wien 329 s. 6) Bold, H.C., Wynne, M.J., 1985, Introduction to the Algae, Structure and Reproduction, Second Ed., 720 pp., New Jersey 7) Borutski, E.V., 1963, Fauna of the U.S.S.R. Crustacea, Vol. III, No: 4, Freshwater Harpacticoida. I.P.S.T. Jerusalem, 314 pp. 8) Cox, E.J., 1996, Identification of Freshwater Diatoms From Live Material, Chapman and Hall, 158 pp., London 9) Czernecki. D. B. and Blinn, D. W., 1978, Diatoms of Colarado River, J. Cramer, 181 p. Germany Foged, N., 1981, Diyatoms in Alaska, J. Cramer, 310 p., Germany. 10) Dungan, P.J., 1990, Sulakalanların Korunması, IUCN-The World Conservation Union, DHKD Yayınları, 95 sf., İstanbul 11) Dussart, B., 1967, Les Copépodes des Eaux Continentales d’Europe Occidentale. Tome I, Calanoides et Harpacticoides, N. Boubee et cie, Paris, 500 pp. 12) Dussart, B., 1969, Les Copépodes des Eaux Continentales d’Europe Occidentale. Tome II, Cyclopoides et Biologie, N. Boubee et cie, Paris, 292 pp. 13) Edington, J. M., A. G. Hildrew, 1981, Caseless Caddis larvae of the British Isles. Freshwater Biological Association Scientific Publication No:43, 92 p. 83 14) Einsle U., 1996, Guides to the Identification of the Microinvertebrates of the Continental Waters of the World. Copepoda: Cyclopoida, Genera Cyclops, Megacyclops, Acanthocyclops. SPB Academic Publishing, No: 10, 82 pp. 15) Eliott, J. I., 1977, Seasonal changes in the abundance and distribution of planktonic rotifers in Grasmere, (English lake District) Freshwater Biology, 7, 147-166. 16) Elliot, J. M., K. H. Mann, 1979, A key to British Freshwater Leeches. Freshwater Biological Association Scientific Publication No: 40, 72 s. 17) Elliot. W., Stoching, C. R., Barbour, M. G., Rost, T. L., 1992, Botany, An Introduction to Plant Biology, 6 nd. Ed., John Wiley and Sons, Singapure. 18) Emergency and Remedial Response, Washington, DC. EPA/540/1-89/002. NTIS PB90-155581. 19) Emir, N.(1994): Zooplankton community structure of Çavuşcu and Eber lakes in Central Anatolia-Acta hydrochim. Hydrobiol. 22, 280-288. 20) EPA. Rapid Bioassessment Protocols for Use in Wadeable Streams and Rivers: Periphyton, Benthic Macroinvertebrates and Fish. Of.ce of Water, U.S. Environmental Protection Agency, Washington, D.C. EPA 841/B-99/002. 1999. 21) FAO, 1991, Recent developments in animal waste utilization". REUR Technical Series No. 17, 1991 22) Foged, N., 1982, Diyatoms in Bornholm, Denmark, J. Cramer, 174 p., Germany 23) Geldiay, R. ve Balık, S., 1999, Türkiye Tatlısu Balıkları, E.Ü. Su Ürünleri Fakültesi Yayınları No:46, İzmir, 532 s. 24) Germain, H., 1981, Flora Des Diyatomés, Diatomophycées, 441 p., Paris. 25) Glöer, P., C. Meier Brook, O. Ostermann, 1992, Süsswasser mollusken: Ein Bestimmungsschlüssel für die Bundesrepublic Deutchland. Hamburg. 111 s. 26) Holmes, N., Whitton, B.A., 1977. Macrophytic vegetation of the river Tees in 1975 observed and predicted changes. Freshwater Biology 7, 43-60. 27) Huber Pestalozzi G (1941). Das Phytoplankton des Süswassers, 2. Teil, 1. Hälfte, Chrysophyceen. Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 28) Huber Pestalozzi G (1955). Das Phytoplankton des Süswassers, 4. Teil, Euglenophyceen. Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 84 29) Huber Pestalozzi G (1961). Das Phytoplankton des Süswassers, 5. Teil, Chrysophyceae (Ordung:Volvocales). Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 30) Huber Pestalozzi G (1968). Das Phytoplankton des Süsswassers, 3. Teil, Cryptophyceae, Chloromonadophyceae, Dinophyceae. Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 31) Huber Pestalozzi G (1982). Das Phytoplankton des Süswassers, 8. Teil, 1. Hälfte, Conjugatophyceae (Zynematales und Desmidiales). Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 32) Hustedt, 1930, Die Süswasser-Flora Mitteleuropas, 466 pp. Jena 33) Hutchinson, G.E., 1967, A Tereatise on Limnology, Department of Yale University, 1115 P 34) Illies, J., 1978, Limnofauna Europea. Gustav Fisher Verlag. 532 s. 35) Kazancı, N., 2001, Gümüşhane, Erzurum, Erzincan, Artvin, Kars İlleri Ephemeroptera Faunasına İlişkin Ön Çalışma. Türkiye İç Suları Araştırmaları Dizisi V. İmaj Yayınevi, 80 s., Ankara. 36) Kiefer, F., 1955, Freilebende Ruderfusskrebse (Crustacea, Copepoda) aus Türkischen Binnengewasser. II. Cyclopoida und Harpacticoida. İ.Ü.F.F. Hidrobiyoloji Araşt. Enst. Yayınları, Seri B, II (4): 108-132. 37) Kiefer, F., 1978, Das Zooplankton der Binnengewasser 2. Teil. Freilebende Copepoda. Die Binnengewasser Band XXVI E. Schweizerbant’sche, Verlagbuchhandlung, Stuttgart. 315 pp. 38) Kolisko, R., 1974, Plankton rotifers biology and taxonomy. Biological Station Lunz of Austrian Academy of Science, Stuttgart. 39) Kolisko, R.A., 1974, Plankton Rotifers Biology and Taxonomy, Biological Station Lunz of the Austrian Academy of Science, Stuttgard, 974 p. 40) Komárek J (1983). Das Phytoplankton des Süswassers, 7. Teil, 1. Hälfte, Chlorophyceae (Ordung: Chlorococcales). Stuttgart:E. Schweizerbart'sche Verlagsbuehhandlung. 41) Koste, W., 1978a, Die Radetiere Mitteleuropas 1. texband Berlin Stutgart 670 P. 42) Koste, W., 1978b, Die Radertiere Mitteleuropas II. Tafelband Berlin Stutgart, 235 P. 43) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1986, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae, Band 2/1, 1. Teil: Naviculaceae, Gustav Fischer Verlag, 876 pp., Stuttgart 85 44) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1988, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae, Band 2/2, 2. Teil: Bacillariaceae. Epithemiaceae, Surirellaceae, Gustav Fischer Verlag, 584 pp., Stuttgart 45) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1991a, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae, Band 2/3, 3. Teil: Centrales, Fragilariaceae, Gustav Fischer Verlag, 576 pp., Stuttgart 46) Krammer, K., Lange-Bertalot, H., 1991b, Sußwasserflora von Mitteleuropa, Bacillariophyceae, Band 2/4, 4. Teil: Achnanthaceae, Kritische Ergänzungen zu Navicula (Lineolatae) und Gomphonema Gesamtliteraturverzeichnis, Gustav Fischer Verlag, 436 pp., Stuttgart 47) Kuttikova, A., 1970, Rotatoria (The Rotifer fauna of SSCB), 670 P. 48) Lackey, J. B. 1938 The flora and fauna of surface waters polluted bv acid mine drainage. Publ. Health Rep. 53: 1499-1507. 49) Le Cren, E.D. 1951. The length-weight relationship and seasonal cycle in gonad weight and condition in Perch (Perca fluviatilis). J. Anim. Ecol. 20:201-219. 50) Ludwig, H.W., 1993, Tiere in Bach, Fluss, Tümpel, See, Merkmale, biologie, Lebensraum Gefährdung BLV Bestimmungsbuch 255 s. 51) Lund, J.W.G., Kipling, C. & LeCren, E.D. (1958). The inverted microscope method of estimating algal numbers and the statistical basis of estimations by counting. Hydrobiologia, 11, 143-170. 52) Macan, T. T., 1982, A guide to Freshwater Invertebrate Animals. Longman. 118 p. 53) Mann, K. H., 1962, Leeches (Hirudinea) Their Structure, Physiology, Ecology and Embryology. Pergamon Press. 201 p. 54) Needham, J. G., P. R. Needham, 1962, A guide to the study of Freshwater Biology. San Francisco 107 p. 55) Negrea, S.T., 1983, Fauna Rebuplici Socialiste Romania Crustacea Cladocera. Academia Repiblicii Socialiste Romania, 4: (12), Buceristi, p. 399. 56) Odum, E. P. 1971. Fundamentals of ecology. W.B. Saunders Co., Philadelphia. 57) Özesmi, U., 1988, Sultan Sazlığı’nın Sucul heteroptera ve Coleoptera türleri üzerinde bir faunistik araştırma. TÜBİTAK BAYG-Proje yarışması Araştırma raporu. 58) Patrick, R., Reimer, C. W., 1966, The Diatoms of the United States, Vol. 1-2, Part I, Philadelphia. 86 59) Pauly, D. and Navaluna, N.A. 1983.Monsoon-induced seasonality in the recruitment of Philippine fishes. In G.D Sharp and J. Csirke (eds.) Proceedings of the Expert Consultation to Examine Changes in Abundance and Species Composition of Neritic Fish Resources, 18-29 April 1983, San Jose, Costa Rica. FAO Fisheries Report 291, Vol. 3. 60) Pejler, B., 1962, Taxonomic notes on some planktonic-freswater rotifers, zoologiska Bidrag Fran Uppsalla, Bond 35, 302-319 61) Pennak, R. W., 1978, Freshwater Invertebrates of the United States. John Wiley and Sons Publication. 803 p. 62) Prescott, G.W., 1975, Algae of Western Great Lake Area, Brown Comp. Pub., 977 p. 63) Quigley, M., 1977, Invertebrates of Streams and Rivers. A key to Identification. London 874 p. 64) Rider, M. de, 1981, Rotifera, Cercle Hydrobiologique de Bruxelles, 190 P. 65) Rosenberg, D. M., and Resh, V. H., 1993, Freshwater biomonitoring and bentic macroinvertabrates, New York, 326p. 66) Round, F.E., 1973, The Biology of the Algae, Second Ed., Edward Arnold Pub., 278 pp., London 67) Rylov, V.M., 1963, Fauna of U.S.S.R. Crustacea, Vol. III, No: 3, Freshwater Cyclopoida, I.P.S.T. Jerusalem, 314 pp. 68) Sennika, S.A.B., 1943, Contributions to the Ecology and Biology of the Danish Freshwater Leeches (Hirudirea). Københaum Denmark 109 p. 69) Sladecek, V., 1983, Rotifers as indicators of water quality, Hydrobiologia, 100, 169-201. 70) Smirnov, N.N., 1992, Guides to the Identification of the Microinvertebrates of the Continental Waters of the World. The Macrothricidae of the World. SPB Academic Publishing, No: 1, 140 pp. 71) Sreenivasa, M. R., Duthie, H. C., 1973, Diatom Flora of the Grand River Ontario, Canada, Hydrobiologia, 42: 161-224. 72) Şahin, Y., 1991, Türkiye Chironomidae Potomofaunası TÜBİTAK Proje No: TBAG-869. Ankara 88 s. 73) Şişli, N., 1996, Ekoloji, Yeni Fersa Matbaacılık, 492 s. 74) U.S. EPA. 1989. Risk Assessment Guidance for Superfund (RAGS): Volume I. Human HealthEvaluation Manual (HHEM) (Part A, Baseline Risk Assessment). Interim Final. Office of 87 75) U.S. EPA. 2001. Risk Assessment Guidance for Superfund: Volume I. Human HealthEvaluation Manual, Part D: Standardized Planning, Reporting, and Review of Superfund RiskAssessments. Office of Emergency and Remedial Response. Washington, DC. OSWERDirective No. 9285-47. December. 76) Van Heurck, H., 1962, A Treatise on the Diatomaceae, J. Cramer, 555 p., London. 88 ÇAYELİ BAKIR İŞLETMELERİ SONDAJ SAHALARI FLORA-FAUNA ÇALIŞMA RAPORU Prof. Dr. Levent TURAN (FAUNA) Uzman Haşim ALTINÖZLÜ (FLORA) HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ 2011 89 GİRİŞ Çayeli Bakır İşletmeleri A.Ş. (ÇBİ), 1993 yılından bu yana Rize İli, Çayeli İlçesi, Madenli Beldesi sınırları içerisinde bulunan işletmesinde yeraltı madencilik yöntemleri ile elde ettiği bakır ve çinko cevherini geleneksel kırma, öğütme, flotasyon (yüzdürme) prosesleri kullanarak zenginleştirerek Bakır ve Çinko konsantre cevheri üretmektedir. İşletme tarafından, ruhsat sınırları dahilinde rezerv tespiti amacıyla sondajlı arama faaliyetleri yapılması planlanmış ve yürürlükteki Çevresel Etki Değerlendirmesi yönetmeliği hükümleri gereğince gerekli izinler alınmıştır. Ayrıca, Çayeli Bakır İşletmeleri’nin de bir üyesi olduğu Kanada Madenciler Birliği (MAC)’nin bir insiyatifi olarak yayımlanan “Towards Sustainable Mining” ve bunun atıfta bulunduğu ICMM uluslararası standartlarının bir gereği olarak, sondaj yapılacak alanlarda faaliyete başlamadan önce biyolojik çeşitlilik açısından önemli bitki ya da hayvan türlerinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi ve gerektiği durumlarda koruma önlemlerinin alınması amacıyla 30.09.2011 tarihinde planlanan sondaj sahalarında arazi çalışması gerçekleştirilmiştir. Çalışmaların yapılacağı sondaj sahaları PA (0648793; 4546278; 254m), PB (0647040; 4544503, 311 m) ve PC (0646485; 4544015, 256m) şeklinde tanımlanmış olup faaliyetten etkilenecek her bir alan yaklaşık 10m x 17m diğer bir ifade ile 170 m2 olacaktır. I-FLORA Rize ili Çayeli ilçesinde sondajların yapılması amacıyla belirlenmiş olan üç alanda da Karadeniz bölgesine özgü floristik yapının hakim olduğu belirlenmiştir. Bilindiği gibi Doğu Karadeniz bölgesinin en tipik ve yaygın iki önemli bitkisel deseni çay ve fındıktır. Bölgede hemen hemen tüm açık alanlar bu amaçla kullanılmaktadır. Dik yamaçlar bile bu amaçla şekillendirilmektedir. Buna ilave olarak birçok doğal alan da dönüşüme uğratılarak çay ya da fındık plantasyonlarına dönüştürülmüştür. Bu bitkisel bileşenlerden arta kalan kesimlerde ise karışık doğal orman tipi baskın hale geçmektedir. Bölge genelinde hakim olan, ibreli ve geniş yapraklı ağaçlardan oluşan karışık ormanlar çalışmaların yapılacağı kesimlerde de hakim vejetasyon yapısını meydana getirmektedir. Sondajların gerçekleştirileceği kesimlerde tarafımızdan yapılan gözlemlerde yoğun bitki örtüsünün sondaj yapılacak kesimleri tamamen kaplamış olduğu belirlenmiştir. Yukarıda coğrafi koordinatları verilen, PA, PB ve PC sahalarında arazi çalışmalarında tespit edilen bitki ve hayvan türleri aşağıda verilmiştir. Tür sayılarının az olmasının nedeni, sondaj çalışmalarının yapılacağı alanlar yaklaşık 170 m2 olmasıdır. 90 PA, PB ve PC sahalarındaki türlerin hepsi kozmopolit türler olup, endemik ya da koruma altında olmayan türlerdir. Sondaj çalışmalarında türlerin korunmasına yönelik herhangi bir önlem alınmasına gerek yoktur. PA Sahası PA sahasında, (Fotoğraf 1) baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir. Bu alanlarda; Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Hedera helix L., Hedera colchica (C.Koch) C. Koch, Cirisum hypoleucum DC., Lapsana communis L. subsp. intermedia (Bieb.) Hayek, Petasites albus (L.) Gaertner, Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa, Aster subulatus Michaux, Rubus hirtus Waldst. & KIit. ve Impatiens noli-tangere L. türleri tespit edilmiştir. Fotoğraf-1. PA sondaj sahası PB Sahası PB sahasında (Fotoğraf 2) baskın olarak orman vejetasyonu tespit edilmiştir. Bu alanlarda; Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa, Rubus hirtus Waldst. & KIit., Calystegia silvatica (Kit.) Griseb, Ailanthus altissima (Miller) Swingle, Smilax aspera L., Juncus effusus L., Symphytum longipetiolatum Wickens ve Polygonum amphibium L., Alnus glutinosa (L.) Gaertner subsp. glutinosa, ve Plantago major L. subsp. major türleri tespit edilmiştir. 91 Fotoğraf-2. PB sondaj sahası PC Sahası PC sahasında (Fotoğraf 3), Pteridium aquilinum (L.) Kuhn, Daucus broteri Ten., Rubus hirtus Waldst. & Kit., Calystegia silvatica (Kit.) Griseb, Ailanthus altissima (Miller) Swingle, Arctium platylepis (Boiss. et Bal.) Sosn. ex Grossh.,Impatiens noli-tangere L., türleri tespit edilmiştir. Fotoğraf-3. PC sondaj sahası 92 II-FAUNA Sondajların gerçekleştirileceği kesimlerde tarafımızdan yapılan gözlemlerde yoğun bitki örtüsünün sondaj yapılacak kesimleri tamamen kaplamış olduğu belirlenmiştir. Sondajların yapılması planlanan kesimlerde tarafımızdan yapılan habitat incelemeleri ve görsel kontroller esnasında sondaj alanları sınırları içerisinde veya bu kesimlere 100 m mesafede sulak alan tanımına giren herhangi bir durgunsu veya akarsu varlığına rastlanamamıştır. Bilindiği gibi sulak alanlar başta İkiyaşamlı türleri olmak üzere diğer yaban hayatı bileşenleri açısından cazibe noktası özelliğindedir. Söz konusu yaban hayatı bileşenleri sulak alanlardan üreme, beslenme ve su gereksinimlerini karşılamak amacıyla yararlanmaktadırlar. Bu tip alanların bulunmaması bu kesimlerde bulunabilecek yaban hayatı bileşenlerinin sayısını da azaltmaktadır. Böylelikle çalışmalardan etkilenebilecek birey ve habitatlarına yönelik riskler de minimuma inmiş olacaktır. Her üç sondaj sahasının da nispeten dik yamaçlarda yer aldığı belirlenmiştir. Sondaj çalışmalarının gerçekleştirileceği kesimlerde, sadece “PC” kodlu sondaj alanının hemen bitişiğinde bir konuta ait tarımsal amaçla kullanılmakta olan kesimlerde mısır ve kabak gibi ürünlerin yetiştirildiği belirlenmiştir. Bazı kozmopolit kuş türlerinin bu tür alanları ziyaret ettikleri bilinmektedir. Gerçekleştirilmesi planlanan sondaj alanlarına yakın kesimlerde İkiyaşamlılar (Amphibia), Sürüngenler (Reptilia), Kuşlar (Aves) ve Memeli Hayvanlar (Mammalia) sınıflarına ait herhangi bir omurgalı türünün yaşayıp yaşamadığı; eğer yaşıyorsa buradaki konumu, statüsü, sondaj sahalarında herhangi bir omurgalı türüne ait aktif veya terk edilmiş yuva alanlarının bulunup bulunmadığı; bu kesimlerin yabanıl formlar tarafından dinlenme, beslenme veya geceleme amacına uygun olarak kullanılıp kullanılmadığı gibi noktalar değerlendirilmiştir. Nokta gözlemleri ve habitat incelemeleri esnasında her üç sondaj noktasında da herhangi bir yaban hayatı bileşenine rastlanamamıştır. Gözlem yapıldığı dönemlerde hakim olan meteorolojik koşulların da olumsuz olması bu duruma katkı sağlamış olabilir. Buna karşılık sahalarda yabanıl formlar tarafından kullanılan ya da en son üreme periyodunda kullanılmış olan herhangi bir yuvaya veya kalıntılarına da rastlanamamıştır. Bu türlerin hepsi kozmopolit türler olup, endemik ya da koruma altında olmayan türlerdir. Sondaj çalışmalarında türlerin korunmasına yönelik herhangi bir önlem alınmasına gerek yoktur. 93 Sondajların yapılacağı kesimler civarındaki bitki örtüsünün ve topoğrafyanın homojen olması nedeniyle bu kesimlerde gerçekleştirilecek sondajlar nedeniyle bu kesimlerden değişik şekillerde yararlanan yabanıl formların olumsuz etkilenmeleri beklenmemektedir. Sadece çalışmalar öncesinde ve çalışmalar esnasında sondaj yapılacak kesimlerin son bir kez gözden geçirilmesi, sonradan değişik nedenlerle bu kesimlere gelmesi olası yaban hayatı bileşenlerinin bu kesimlerde görülmeleri durumunda dikkatli olunmalıdır. Yabanıl formların insan aktivitelerini hissettikleri anda o kesimlerden hemen uzaklaşmaları beklenir. Aksi bir durumda, yani herhangi bir nedenle bu kesimlerden uzaklaşmayan herhangi bir yabanıl formun tespit edilmesi durumunda zarar görmemesi için ya kaçmalarına müsaade edilmeli, ya da eldiven yardımıyla tutularak yakın kesimlerde benzer ortamlara taşınarak orada serbest bırakılmalıdırlar. Bundan sonraki aşamada herhangi bir birey kalmadığına emin olunduktan sonra çalışmalara geçilmesinde herhangi bir sakınca bulunmayacaktır. 94 95