Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Türkiye`nin Uyumu
Transkript
Avrupa Birliği Ortak Tarım Politikası ve Türkiye`nin Uyumu
T.C. BASBAKANLIK GÜMRÜK MÜSTESARLIGI AT ve Dis Iliskiler Genel Müdürlügü AVRUPA BIRLIGI ORTAK TARIM POLITIKASI ve TÜRKIYE’NIN UYUMU Uzmanlik Tezi Mehtap ATAKAN Ankara, Eylül 1998 4 TABLOLAR LISTESI Sayfa Tablo 1 Ortak Tarim Politikasinin AB Bütçe Harcamalarindaki Payi 11 Tablo 2 AB’nin Baslica Ülke Gruplarina Tarim ve Gida Ürünleri 68 Ihracati Tablo 3 AB’nin Baslica Ülke Gruplarindan Tarim ve Gida Ürünleri 69 Ithalati Tablo 4 AB’nin Ihracatimiz Içindeki Payi 70 Tablo 5 AB’nin Ithalatimiz Içindeki Payi 71 Tablo 6 AB ile Ihracatimizin Sektörel Yapisi 71 Tablo 7 AB ile Ithalatimizin Sektörel Yapisi 72 Tablo 8 Gayri Safi Milli Hasilada Sektörlerin Payi 74 Tablo 9 Sektörlerin Sivil Istihdama Katkilari (%) 75 Tablo 10 Sektörlerin GSYIH’ya Katkilari (%) 77 Tablo 11 Tarim Ürünleri Üretiminde Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin 78 Payi Tablo 12 Tarim Ürünlerinin Dis Ticaretteki % Payi 80 Tablo 13 Tarimda Baslica Devlet Harcamalari 86 Tablo 14 Risk analizinden önce 128 Tablo 15 Risk analizinden sonra 128 EKLER LISTESI Sayfa Ek 1 Roma Antlasmasi Ek II 135 Ek 2 DTÖ Tarim Anlasmasi Kapsami Ürünler Listesi (Tarim Anl. 137 Ek 1) Ek 3 Ithalat Beyannamesi 138 Ek 4 Ithalat Sertifikasi 139 5 Ek 5 Ihracat Sertifikasi 141 KISALTMALAR AB : Avrupa Birligi AET : Avrupa Ekonomik Toplulugu AKÇT : Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu AS : Armonize Sistem AT : Avrupa Toplulugu, Topluluk ATRG : Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesi DPT : Devlet Planlama Teskilati DTM : Dis Ticaret Müstesarligi DTÖ : Dünya Ticaret Örgütü DIE : Devlet Istatistik Enstitüsü EAGGF : Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (European Agricultural Guidance and Guarantee Fund) EFTA : Avrupa Serbest Ticaret Alani (European Free Trade Association) FAO : Gida ve Tarim Örgütü (Food and Agriculture Organization) FEOGA : Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu (Fonds Européen d’Orientation et de Garantie Agricole) GAP : Güneydogu Anadolu Projesi GATT GSMH : Gümrük Tarifeleri ve Ticareti Genel Anlasmasi (General Agreement on Tariffs and Trade) : Gayri Safi Milli Hasila GSYIH : Gayri Safi Yurtiçi Hasila KIT : Kamu Iktisadi Tesebbüsü MDAÜ : Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri OECD OGT : Avrupa Ekonomik Isbirligi Teskilati (Organisation of Economic Cooperation and Development) : Ortak Gümrük Tarifesi OKK : Ortaklik Konseyi Karari OPD : Ortak Piyasa Düzenleri OTP : Ortak Tarim Politikasi TIB : Tek Idari Belge 6 GIRIS Tarim, insanlarin en temel ihtiyaci olan beslenme gereksinimini karsilayan bir sektör olmasindan dolayi, ülke ekonomilerinde ve toplumlarin gündelik hayatinda oldukça önemli bir yere sahiptir. 1957 yilinda Roma Antlasmasi ile alti Bati Avrupa devleti arasinda kurulan Avrupa Ekonomik Toplulugu’nda ortak bir tarim politikasi olusturulmasi en bastan öngörülmüstür. Ortak Tarim Politikasi, tüm üye devletlerin tabi olacagi bir sistemin, ortak kurallarin ve mekanizmalarin uygulamaya koyuldugu ilk ortak politika olma özelligini tasimaktadir. 1960 yilinda tesis edilen Ortak Tarim Politikasi ayni zamanda, Toplulugun, üzerinde en fazla tartismalarin yapildigi ve sürekli reform önerilerine konu olan en önemli politikalarindandir. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Toplulugu arasinda ortaklik kuran 1963 tarihli Ankara Antlasmasi, ortaklik rejiminin tarim ürünlerini de kapsadigini belirtmektedir. Ortaklikta, hazirlik dönemi, geçis dönemi ve son dönem olmak üzere üç asama öngörülmekte, 1973’te yürürlüge giren 1971 tarihli Katma Protokol ile geçis döneminin süresi ve bu döneme iliskin, tarim da dahil olmak üzere, taraflar arasindaki ticarette geçerli olacak kurallar tespit edilmektedir. Katma Protokol’e göre, tarim ürünlerinin serbest dolasima girmesi için, Türkiye’nin 22 yillik geçis döneminde, Ortak Tarim Politikasina uyum saglamasi gerekmektedir. Geçis döneminin tamamlanmasini takiben, Türkiye-Avrupa Toplulugu Ortaklik Konseyi’nin, 6 Mart 1995 tarihli 1/95 sayili Karari ile gümrük 7 birliginin son asamasinin uygul anmasina iliskin esaslar belirlenmis, 1.1.1996 tarihi itibariyle Avrupa Toplulugu (AT) ile Türkiye arasinda gümrük birligi uygulamasi baslamistir. Geçis döneminde, Ortak Tarim Politikasinin üstlenilmesi yönünde mesafe alinamamasi nedeniyle, 1/95 sayili Karar’da, tarim ürünleri ticaretinde serbest dolasima geçilebilmesi için belirsiz bir ek süre taninmistir. Ankara Antlasmasi’nin 11. maddesinde, tarim ürünlerinden kast edilenin Roma Antlasmasi’nin II sayili Ekini olusturan listede yer alan ürünler oldugu belirtilmektedir. Toplulugun Ortak Tarim Politikasi, Roma Antlasmasi II sayili Ekinde yer alan ürünlere iliskin olup, Ek II’de yer almayan ürünler olarak da tabir edilen, imalatinda hububat, seker, süt ve süt tozu gibi temel tarim ürünleri kullanilan islenmis tarim ürünleri AT ile ticarette gümrük birligi kapsaminda yer aldigindan, çalismamizda islenmis tarim ürünlerine iliskin düzenlemelere detayli olarak yer verilmemistir. Katma Protokol’de, tarim ürünlerinde serbest dolasim tesis edilinceye kadar, taraflarin birbirlerine tercihli bir rejim taniyacaklari hükme baglanmistir. Topluluk, bu hüküm çerçevesinde, Katma Protokol ve çesitli Ortaklik Konseyi Kararlari ile tarim ürünlerinde Türkiye’ye tavizler tanimis, geçis dönemi boyunca, Türkiye, benzer yükümlül ügü oldugu halde Topluluga kayda deger bir taviz tanimamistir. 1993 yilinda, gerek Katma Protokol’ün ilgili hükmü gerekse GATT kurallari geregi, Topluluk ile tarim ürünleri ticaretinde karsilikli taviz görüsmeleri baslatilmistir. Müzakereler 1997 yilinda tamamlanmis ve 1/98 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile 1 Ocak 1998’den itibaren yürürlüge girmistir. Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri ticaretini ve Türkiye’nin uyum saglamasi öngörülen Ortak Tarim Politikasini etkileyen önemli bir unsur da GATT Uruguay Round müzakereleri sonucunda kabul edilen 8 Tarim Anlasmasidir. GATT Uruguay Round müzakereleri sonucunda, Dünya Ticaret Örgütü kurulmus ve Kurulus Anlasmasi’nin ekinde yer alan Tarim Anlasmasi ile, dünya tarim ürünleri ticaretinde yeni kurallar getirilmistir. Bu Anlasma’ya AT’nin de taraf olmasi nedeniyle, tarim alanindaki iliskilerimizin sekillenmesinde belirleyici bir rol oynamasi kaçinilmazdir. Bu çalismanin ilk bölümünde, Türkiye’nin uyum saglamasi gereken Toplulugun Ortak Tarim Politikasi, reformlari ve gelecek için öngörüler incelenmis, ikinci bölümünde, Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri ticaretine iliskin düzenlemelere yer verilmistir. Üçüncü bölümde ise, Türk tarim sektörü ve tarim politikasi irdelenmis, Topluluk Ortak Tarim Politikasi ile karsilastirilarak bu politikaya uyumu degerlendirilmistir. Ortak Tarim Politikasina tabi tarim ürünlerinin kontrollerinin ve bunlarda uygulama birliginin önemi dolayisiyla, çalismanin son bölümü gümrük islemlerine ve kontrollerine ayrilmis, Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina uyum saglamasi durumunda, gümrük açisindan uyulmasi gereken düzenlemelere deginilmistir. Ortak Tarim Politikasi çesitli ürün ve ürün gruplari için ayri ayri belirlenen kapsamli ortak piyasa düzenleri çerçevesinde yürütülmektedir ancak, ayri bir inceleme konusu olabilecek ürün ve ürün grubu bazinda detayli incelemeye, Ortak Tarim Politikasi ve uyumunu daha global olarak ele alan bu çalismada yer verilmemistir. 9 BIRINCI BÖLÜM AVRUPA TOPLULUGU ORTAK TARIM POLITIKASI I- Ortak Tarim Politikasinin Olusumu Tarimsal üretimin artirilmasi, üreticilere daha iyi bir yasam seviyesi saglanmasi ve piyasalarin istikrara kavusturulmasi suretiyle arzin devamliliginin saglanmasi hedeflerini gerçeklestirmek üzere tesis edilen Ortak Tarim Politikasi 40 yillik bir geçmise sahiptir. Dayanagini, 1957 yilinda, alti Bati Avrupa Devleti (Belçika, Hollanda, Lüksemburg, Fransa, Almanya ve Italya) arasinda imzalanan ve 1 Ocak 1958’de yürürlüge giren Roma Antlasmasi’ndan alan ortak politikanin temelleri, Temmuz 1958 tarihinde Stresa Konferansinda atilmistir. Ortak Tarim Politikasi, Toplulugun en önemli, en gelismis, üzerinde en fazla tartismalarin yapildigi ve sürekli olarak reform önerilerine konu olan politikasini meydana getirmekte olup, Topluluk bütçesinin önemli bir bölümü bu amaçla kullanilmaktadir. Sanayi ülkeleri olarak tanimlanan ülkelerin olusturdugu Avrupa Toplulugu’nun kurulusundan önce tarim politikalarinin ortak olarak belirlenmesi kararlastirilmistir. Gerçekten de Avrupa ülkelerinin tarimsal alanda izlenecek politikalari bir esgüdüm olarak ele almasi ve böylece Avrupa tariminin yönlendirilmesi düsüncesi ilk önce 1950’li yillarda 10 gündeme gelmistir. 1950 yilindan itibaren tarim ürünleri fiyatlarinin bir “otorite” tarafindan belirlenmesi esasina dayandirilan görüsleri içeren raporlar hazirlanmis, ama bu otoritenin uluslar üstü yetkilerle mi, yoksa hükümetlere öneri getirecek sekilde hükümetler arasi düzeyde yetkilerle mi donatilmasi gerektigi konusunda Avrupa ülkeleri arasinda bir anlasma saglanamamistir. Avrupa Toplulugu’nun temellerinin atildigi Haziran 1955’de toplanan Messina Konferansinda olusturulan komite, diger konular yaninda tarimi da ele alarak, tarimsal sorunlari ortaya koymus, tarimda uzmanlasmanin yararlari belirtilerek, üye ülkeler arasinda ticari çikarlarin dengelenmesi açisindan ortak politikalar arasinda tarim politikasina da yer vermenin önemini vurgulamistir. O dönemde, tarimin Altilar’in ekonomisi içindeki önemi, günümüz kosullarinda sanayi ülkesi olarak adlandirilan ülkelerdekine oranla çok yüksekti. Tarim, orman ve balikçilik sektöründe çalisanlar, faal nüfusun ortalama %24’üne ulasmakta, tarimin payi, Altilar’in toplam Gayri Safi Milli Hasilasi içinde ortalama %11 dolaylarinda bulunmaktaydi.1 Tarim kesiminde çalisanlarin gelirleri diger sektörlerde çalisanlara göre daha düsüktü ve artirilmasi gerekiyordu, tarimsal üretimde verimlilik az, tarim isletmeleri küçük ve güçsüzdü. Bu nedenlerle, ulusal hükümetler farkli yönde ve yogunlukta tarima müdahale etmekteydiler. Tarim ürünleri fiyatlarinin bir ülkeden digerine farklilik göstermesi, bu ürünlerin serbest dolasimini olumsuz etkileyecekti. Nihayet, yine tarim ürünleri fiyatlarinin farkli olusu, besin maddesi fiyatlarinin her ülkede degismesi, ücretlerin de besin fiyatlarindan etkilenmesi demekti. Besin maddesi fiyatlarindaki farkliligin yarattigi ücret düzeyleri farki sonuçta sanayi kesimini de etkileyecek ve tarim ürünlerinin ucuza saglandigi ülkede sanayi mal iyetleri de ücretler yoluyla 1 Gülcan Eraktan, “Ortak Tarim Politikasi ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB Iliskileri”, Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi, T.C. Ziraat Bankasi Kültür Yayinlari No.30, 1997, s.101 11 daha düsük düzeyde olusacakti. Bu da sanayi sektöründe rekabet esitligini bozacak bir etki yaratabilecekti. II- Ortak Tarim Politikasinin Esaslari Roma Antlasmasi’nin 2. maddesine göre Toplulugun amaci, “Ortak bir pazarin kurulmasi ve üye ülkelerin zamanla ekonomi politikalarinin birbirine yaklasimi ile, Toplulukta ekonomik yasamin uyumlu bir sekilde gelismesi, daha büyük ekonomik stabilite ile hayat standardinin da hizli bir sekilde yükselmesinin temini ve üye ülkeler arasinda daha siki iliskilerin tesviki” seklinde ifade edilmektedir. Antlasmanin 3. maddesine göre bu amaci geçeklestirebilmek için, üye ülkelerin yapmayi karar altina aldiklari isler arasinda ortak bir tarim politikasinin kabulü ve uygulamasi da gelmektedir. Ortak Tarim Politikasi (OTP) özellikle “Tarimsal kesimde çalisanlarin gelirlerini arttirarak kendilerine adil bir yasam düzeyi” saglamayi amaçlamaktadir. 1962’den itibaren uygulanmaya baslanan Ortak Tarim Politikasina - pazarin organizasyonu, - yapisal iyilestirmeler, - ortak mali dayanisma, - sinirlardan arinmis bir iç pazar yaratma, - bölgesel sorunlar, - çevre kirlenmesini önleme politikasi yönlerinden bakilmaktadir. Hedeflenen, AT ülkelerinin uyguladiklari tarim politikalarinin ahenklestirilmesi ve bütünlestirilmesidir. A- Ortak Tarim Politikasinin Amaçlari 12 OTP, dayanagini Roma Antlasmasi’nin 38-45. maddelerinden almakta, amaçlari 39. maddede su sekilde siralanmaktadir: Madde 39 : 1. Ortak Tarim Politikasi’nin amaçlari : (a) teknik ilerlemeyi gelistirerek, tarimsal üretimi rasyonel biçimde artirarak ve üretim faktörlerini, özellikle isgücünü en iyi biçimde kullanarak tarimda verimliligi yükseltmek; (b) böylece özellikle tarimla ugrasanlarin kisisel gelirlerini artirarak çiftçilerin iyi bir yasam düzeyine kavusmasini saglamak; (c) piyasalara istikrar kazandirmak; (d) bu ürünlerin arzini güvence altina almak; (e) ürünlerin tüketiciye uygun fiyatlarla ulasmasini saglamaktir. 2. Ortak tarim politikasiyla, bu politikanin gerektirdigi özel yöntemlerin olusturulmasinda : (a) tarimsal faaliyetin tarimin sosyal yapisindan ve degisik tarim bölgeleri arasindaki dogal ve yapisal farkliliklardan kaynaklanan özel niteligi; (b) gerekli düzeltmelerin asamali olarak gerçeklestirilmesinin gerekliligi; (c) üye devletlerde tarimin, bir bütün olarak ekonomiyle siki sikiya bagli bir sektör olusturmasi gerçegi gibi hususlar dikkate alinir. Bu amaçlarin gerçeklestirilmesine yönelik olarak Madde 40’da bir tarim pazarlari ortak organizasyonunun olusturulmasi öngörülmüs; bu organizasyonun ilgili ürüne bagli olarak üç biçimden birini alabilecegi belirtilmistir: - rekabete iliskin ortak kurallar, - çesitli ulusal pazar organizasyonlari arasinda zorunlu koordinasyon, - bir Avrupa pazar organizasyonu. 13 B- Ortak Tarim Politikasinin Ilkeleri Tarimsal üretimin artirilmasi, üreticilere daha iyi bir yasam düzeyi saglanmasi ve piyasalari istikrara kavusturarak arzin devamliliginin saglanmasi hedeflerini gerçeklestirmek üzere tesis edilen Ortak Tarim Politikasi, Stresa Konferansinda belirlenen üç temel ilkeye dayandirilmistir: - Tek Pazar (Pazar Bütünlügü) - Topluluk Tercihi - Mali dayanisma. Tek pazar ilkesi ile hedeflenen, mallarin üye devletler arasinda serbest dolasiminin saglanmasidir. Bu amacin gerçeklestirilmesi, ortak fiyatlari, ortak rekabet kurallarini, istikrarli döviz kurlarini, idari alanda, insan ve hayvan sagligi konularinda ilgili kural ve mevzuatin yakinlastirilmasini gerektirmektedir. Topluluk tercihi ilkesi, Toplulugun kendi üretimiyle ihtiyacinin karsilanmasi ancak üretimin yetersiz olmasi durumunda ithalata basvurulmasi, bir baska deyisle Topluluk üretimine öncelik verilmesi, iç pazarin düsük fiyatli ithalata ve dünya pazarlarinda gerçeklesebilecek asiri fiyat dalgalanmalarina karsi korunmasini da beraberinde getirmektedir. Mali dayanisma ilkesi, tarim alaninda ortak bir politika izlenmesi ve bu politika çerçevesinde çesitli mekanizmalarin olusturulmasi, gerekli harcamalari karsilayabilecek bir finansman kaynaginin olusturulmasini da gerekli kilmistir. Bu hedefe yönelik olarak 4 Nisan 1962’de, Toplulugu kuran alti üye ülkenin Bakanlar Konseyi, Roma Antlasmasi’nin 40 ve 43. maddelerini dikkate alarak, Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu’nu (The European Agriculture Guidance and Guarantee Fund: 14 EAGGF- Fonds Européen d’Orientation et de Garantie Agricole: FEOGA) kurmuslardir. FEOGA - Avrupa Tarimsal Yönlendirme ve Garanti Fonu Fon, Birligin yüksek fiyatli destekleme politikasinin finansmanini saglamaktadir. Gelirleri ise sunlardir: • Prelevmanlar, • Ortak piyasa düzeni kapsamina giren tarim ürünlerinin üçüncü ülkelerden ithalatindan alinan vergiler, • Ortak piyasa düzeni içindeki seker vergileri, • Ortak Gümrük Tarifesine göre, üçüncü ülkelerden yapilan ithalatta alinan gümrük vergileri, • Katma deger vergisinin bir kismi. Ortak Tarim Politikasi’nin mali araci olan FEOGA, aslinda bagimsiz bir Fon ise de, Topluluk bütçesinin ayrilmaz bir parçasidir ve bütçe harcamalarinin ortalama üçte ikisini kapsamaktadir. Tarim Fonu FEOGA, 1964 yilinda ikiye bölünmüs ve yönlendirme ve garanti bölümleri ortaya çikmistir.2 Garanti Bölümü: Fonun Garanti bölümü temel tarim ürünleri pazarlarinin desteklenmesini hedeflemektedir. Temel tarim ürünleri pazarlarinin desteklenmesi kapsaminda, Topluluk tercihini (ithalattan alinan vergi) ve dis pazarlara girisi (ihracat sübvansiyonu) saglayan mekanizmalarin yani sira, fiyatlar düstügünde ürünleri depolayan veya satan ulusal müdahale kuruluslarinca saglanan fiyat destekleriyle, Topluluk ürün fiyatlarinin istikrarli bir düzeyde tutulmasi hedeflenmektedir. Garanti bölümünden karsilanan harcamalar sunlardir: 2 Ridvan Karluk, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995, s.121-123 15 • Topluluk disi ülkelere ihracatta ödenecek iadeler (Harcamalarin yaklasik %40’ini kapsamaktadir). • Iç piyasaya müdahaleler: müdahale, ortak piyasa düzenleri ile belirlenmis üretim ve isleme yardimlari, primler, stoklama, satin alma ve geri çekme yardimlari seklindedir. ( Tüm garanti harcamalarinin ortalama %60’ini müdahale harcamalari olusturmaktadir) FEOGA’nin Garanti Bölümü, Topluluk bütçesinin ortalama üçte ikisine yakindir. Garanti Bölümü harcamalarinin ortalama %95’i, süt ve sütlü ürünler, tahil ve pirinç, meyve, sebze, sarap, tütün, et, zeytin ve yagli tohumlar ile seker sektörlerine yapilmaktadir.3 3 a.g.e, s.122 16 Yönlendirme Antlasmasi’nin Bölümü: 39. gerçeklestirilmesine FEOGA’nin Yönlendirme Bölümü, Roma maddesinde yönelik sayilan ortak ve eylemleri OTP’nin finanse hedeflerinin etmek için olusturulmustur. Yönlendirme Bölümü, orta ve uzun dönemde tarimsal yapinin iyilestirilmesine yönelik çalismalarin gerektirdigi mali destegi yerine getirmekte, AT’de bölgelerin ekonomik kalkinmasi, istihdamin tesviki, çevrenin korunmasi, yeni enerji kaynaklari, alt yapinin gelistirilmesi ve tarim, balikçilik vb. sektörlerin uyumunu saglamaya yönelik, birlik içinde yürütülen proje ve uygulamalari finanse eden yapisal fonlar kapsaminda yer almaktadir. Ayrica, verimliligi artirmaya yönelik çalismalari mali yönden desteklemektedir. Yönlendirme Bölümü’nün finansmani, dolayli ve dogrudan olmak üzere, iki sekilde yapilmaktadir. Dolayli olarak, Yönlendirme Bölümü, Topluluk kurallarina uygun bir sekilde, üye devletlerce finanse edilen harcamalari geri ödemektedir. Geri ödenen miktar, yatirimin %25’i kadar olup, geri kalmis bölgeler için %65’e kadar çikabilmektedir. Dogrudan ise, Yönlendirme Bölümü, basvuruda bulunan kurulusa belirli bir yatirim projesi için dogrudan yardimda bulunmaktadir. Burada tek sart, üye ülkenin projeyi onaylamasi ve finansmanina katkida bulunmasidir. Yardimin orani bölgelere göre farklilik gösterir. Ister dogrudan ister dolayli sekilde olsun, Toplul uk mali katkisi projelerin tamamlanmasindan sonra ödenmektedir. Ayrica, belli piyasalara veya bazi ürün gruplarina yönelik bölgesel nitelikli projeler de söz konusu olabilmektedir. Bu çerçevede, sermaye ve faiz 17 katkilari, götürü yardim ve primler yer almakta ve Topluluk katkisi toplam maliyetin degisen yüzdelerine denk gelmektedir. Yönlendirme Bölümü tarafindan finanse edilen projeler genel olarak, sosyal ve alt yapi tedbirleri, az gelismis bölgelerle ilgili tedbirler, tarimsal altyapiya iliskin tedbirler, tarimsal piyasalarin düzenlenmesiyle ilgili tedbirlerdir. Yönlendirme harcamalari toplam FEOGA harcamalarinin ancak %3’ü dolayindadir. Tablo 1 Ortak Tarim Politikasinin AB Bütçe Harcamalarindaki Payi AB Bütçesi FEOGA Garanti Bölümü FEOGA Yön Verme Böl. Diger Tarimsal Harcama. Top.Tarimsal Harcama. 1992 58,857 32,108 2,715 158 34,981 1993 65,269 34,748 3,386 111,6 38,246 1994 59,909 32,970 2,586 127 35,683 OTP’nin AB Bütç. % Payi 59.4 58.6 59,6 (Milyon ECU) * 1995 1996 75.438 82.015 36,894 40,828 2,953 3,933 121 141 39,968 44,903 52,6 54,7 * Geçici Kaynak: The Agricultural Situation in the European Union,1996 Ortak Tarim Politikasi, AT bütçesine yillar itibariyle giderek artan bir yük getirmistir. Ortak piyasa düzenlemelerinin kademeli olarak genisletilmesi, tarimsal ürünlerin %96’sinin ortak finansmana dahil edilmesi, Toplulugun 6 üye devlet tarafindan kurulup, 1973’te Danimarka, Irlanda ve Ingiltere’nin, 1981’de Yunanistan’in, 1986’da Portekiz ve Ispanya’nin, 1995’de Avusturya, Isveç ve Finlandiya’nin katilmasiyla 15 üyeli hale gelmesi, özellikle Yunanistan, Portekiz ve Ispanya’da tarimin önemli bir ekonomik faaliyet alani olmasi, kendi kendine yeterlilik çabasi, 18 tarimda meydana gelen teknik ilerlemenin boyutu FEOGA’nin ve özellikle Garanti bölümünün harcamalarinda büyük bir artisa neden olmustur. C- Ortak Piyasa Düzenleri ve Fiyat Politikalari 1) Ortak Piyasa Düzenleri OTP’nin yukarida belirtilen üç temel ilkesi çerçevesinde, her bir sektör için tesis edilen “Ortak Piyasa Düzenl eri” (OPD) yoluyla tarimsal ürünlerin üretimi, desteklenmesi, dis ticaretine iliskin politikalar yürütülmektedir. Genel hatlari ile belirtilen ortak fiyat politikasi çesitli ürün ve ürün gruplari için ayri ayri belirlenen, kapsamli ortak piyasa düzenleri ile yürütülmektedir. Piyasa düzenleri disinda kalan ürünler için ise bir fiyat garantisi söz konusu degildir. Ancak bu ürünlerin sayisi birkaç taneyi geçmemektedir. 1966/67 üretim döneminde hububatla baslayan ortak piyasa düzenleri günümüzde 23 tarim ürünü veya tarim ürünü grubunda uygulanmaktadir.4 Bunlar: 4 DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Ankara, Ocak 1996, s.42-43 19 1. Tahillar 2. Pirinç 3. Seker 4. Zeytinyagi 5. Sigir eti 6. Domuz eti 7. Koyun ve keçi etleri 8. Kümes hayvanlari eti 9. Yumurta 10. Sarap 11. Süt ve sütlü ürünler 12. Yaprak tütün 13. Su ürünleri 14. Taze sebzeler ve sofralik meyveler 15. Tahillarin islenmesinden saglanmis ürünler 16. Meyve ve sebzelerin islenmesinden saglanmis ürünler 17. Keten ve kenevir 18. Serbetçi otu 19. Kurutulmus hayvan yemleri 20. Tohumluklar 21. Yagli tohumlar 22. Ipek böcegi 23. Muz ( 1993’te olusturulmustur) 20 Söz konusu piyasa düzenleri; • Fiyat ve müdahale, • Topluluk içi serbest dolasim, • Üçüncü ülkelerle ticaret, • Rekabet ve finansman politikalarini içermektedir. Topluluk, çiftçi gelirlerini arzu edilen seviyede tutmak üzere iki temel mekanizmayla desteklemek yoluna gitmektedir: - Topluluk sinirinda gümrük vergisi ve prelevman tahsili yoluyla, ithal edilen ürünlerin, Topluluk içi piyasalarda olusmasi amaçlanan hedef fiyat düzeyinin altindaki fiyatlarla satilmasi önlenmekte, - Piyasa fiyatlarinin, müdahale fiyatlarinin altina düsme egilimi göstermesi halinde, piyasadaki fazlalik ürünün satin alinmasi yoluna gidilmektedir. Toplulugun tarimsal ürünler için uygulamakta oldugu piyasa düzenlemeleri ve fiyat politikalari, Topluluk içinde ve üçüncü ülkelere karsi olmak üzere iki sekilde görülmektedir. Topluluk içinde, tavan fiyati özelligini tasiyan hedef fiyat ile, taban fiyati özelligini tasiyan müdahale fiyatlari, üretim döneminden önce saptanmakta ve fiyat olusumu arz ve talep kosullarina göre otomatik isleyen piyasa mekanizmalarina birakilmaktadir. Ancak piyasa fiyati, saptanan hedef fiyatin üstüne çikma veya müdahale fiyatinin altina düsme egilimi gösterirse, yetkili organlar tarafindan piyasaya müdahale edilerek fiyatin tekrar arzulanan düzeye gelmesi saglanmaktadir. Üçüncü ülkelere karsi ise, iç piyasalari koruyucu bir sistem gelistirilmistir. Bu sistemde referans fiyatlari, prelevman ve restitüsyon uygulamalari büyük önem tasimaktadir. Iç piyasadaki yüksek fiyatlarla, bu fiyatlardan genellikle 21 daha düsük dünya fiyatlari arasindaki fark ithalatçidan alinan degisen vergilerle giderilerek, ürünün ithal fiyati Topluluk içi fiyatlar düzeyine getirilmektedir. Ihracatta ise, ihracatçiya ödenen restitüsyonlar ile ihraç fiyatlari dünya fiyatlarina yaklastirilmaktadir. Bu islemler sonucu, ithalatta, ithalatçidan alinan vergiler tarimin desteklenmesinde kullanilan fonun gelirinin, ihracatta, ihracatçilara ödenen iadeler de, fonun harcamalarinin bir bölümünü olusturmaktadir. 2)Fiyat Politikalari Fiyat politikasinin amaci, Komisyonun ortak piyasa düzenlerine tabi ürünler için, üreticilere gelir garantisi saglamak ve Topluluk pazarini korumak amaçlariyla belirledigi farkli fiyatlari yönetmektir. a) Iç Piyasa Fiyat Düzenlemeleri Ulasilmaya çalisilan iç piyasa fiyatlari: Iç piyasa fiyatlari, Topluluk içindeki destekleme ve disa karsi koruma açisindan bir temel olustururlar. Hedef Fiyat (Target Price - Prix Indicatif ) Üreticinin hakli bir gelir saglamasi için elde edilmesi istenen fiyat olup, belli basli hububat türleri, seker, süt, zeytinyagi, kolza ve ayçiçegi tohumu için belirlenir. Yönlendirme Fiyati (Guide Price - Prix d’Orientation) Hedef fiyat ile ayni isleve sahip olup, piyasada olusmasi arzu edilen fiyattir. Bazi yagli tohumlar, sarap, sigir eti ve balik gibi ürünler için uygulanmaktadir. Amaç Fiyat (Norm Price - Prix d’Objectif) Hedef ve yönelim fiyati ile ayni isleve sahip olup, rasyonel olarak çalisan bir isletmenin ekonomik olarak varligini devam ettirmesine ve üreticinin yeterli bir geliri elde etmesine olanak verecek fiyati tanimlamaktadir. Islenmis tütün için uygulanmaktadir. 22 Temel Fiyat (Basic Price - Prix de Base) Iki farkli sekilde kullanilmaktadir. Meyve ve sebze için uygulanan birici tipte, üretimin en fazla oldugu yörelerde, üreticiler tarafindan elde edilmesi istenilen en düsük fiyat düzeyini ifade etmektedir. Ikinci tip, domuz eti için uygulanan yönlendirme fiyatina benzer bir islev görmektedir. Topluluk içinde ürünlerin desteklenmesi amaciyla belirlenen fiyatlar: Müdahale Fiyati (Intervention Price - Prix d’Intervention) Asgari garanti edilen fiyattir. Bir ürünün AT içinde satilabilecegi en düsük fiyati ifade eder ve Konsey tarafindan bir yil öncesinden ilan edilmektedir. Ürüne göre degisen ve hedef, yönlendirme, amaç veya temel fiyatin belirli bir yüzdesi olarak belirlenen (genellikle hedef fiyatin %5-10’u kadar altinda) minimum garanti fiyat düzeyidir. Fiyatlarin herhangi bir nedenle müdahale fiyatinin altina düsmesi veya üzerine çikmasi durumunda AT görevli organlari piyasaya girerek alim yapma veya stoklardan satis yapmakla görevlilerdir. Müdahale Kuruluslari o ülkede üretilen ve kendilerine getirilen tüm ürünleri belli kalite ve miktar özelliklerini dikkate alarak satin alirlar. Müdahale fiyatlari tahillarin önemli bir bölümü, seker, tütün, yagsiz süttozu, bazi peynirler, sigir, dana, koyun ve keçi eti için uygulanmaktadir. Geri Çekme Fiyati (Withdrawal Price - Prix de Retrait) Üreticilerin bir araya gelerek olusturduklari kuruluslarca piyasadaki ürün fazlasini satin aldiklari fiyat düzeyidir. Balik, bazi meyve ve sebzeler için uygulanmaktadir. Satinalma Fiyati (Buying-in Price - Prix d’Achat) Geri çekme fiyatina benzer bir islevle, üretici kuruluslar yerine, kamu kuruluslarinca piyasadaki ürün fazlasini satin almak için belirlenen fiyat düzeyidir. Meyve ve sebzeler için uygulanmaktadir. Asgari Fiyat (Minimum Price - Prix Minimum) Desteklemenin tarim ürünleri isleyicilerine yapildigi durumda, isleyicilerin üreticilere ödemeleri zorunlu olan en düsük fiyat düzeyidir. Seker pancari, patates, 23 fasülye ve bezelye için uygulanmaktadir. Üretim Yardimlari (Production Aid- Aide à la Production) Bir fiyat belirleme yöntemi olmayip, ürün miktarina ve ekim alanina bagli olarak hesaplanan ve üreticilere dogrudan yapilan ödemelerdir. Durum bugdayi, keten ve kenevir lifi, ipek böcegi, kuru meyveler, zeytinyagi, serbetçi otu, tohumluk ve tütün için uygulanmaktadir. b) Dis Piyasa Fiyat Düzenlemeleri AT’nin dis ticarette izledigi fiyat politikalarini üç bölümde ele almak mümkündür: Ithalatta uygulanan koruma mekanizmalari Esik Fiyat (Treshold Price-Prix de Seuil) Üçüncü ülkelerden alinan ürünlerin Topluluga giris fiyatidir. Ithal tarim ürününün fiyatini, Topluluk içindeki en yüksek maliyetli bölgelerdeki hedef fiyat düzeyine çikartmayi amaçlayan fiyattir. Belirlenen esik fiyatin altinda ürünlerin Topluluk piyasal arina girisine izin verilmemektedir. Tahil, seker, tereyagi, yagsiz süttozu, bazi peynirler ve zeytin için uygulanmaktadir. Set Fiyati (Sluice-Gate Price- Prix d’Ecluse) Esik fiyati ile ayni fonksiyonu görmektedir. Üretim masraflarina bagli olarak hesaplanan en düsük ithal fiyatidir. Domuz eti, kümes hayvanlari ve yumurta için uygulanmaktadir. Referans Fiyati (Reference Price- Prix de Référence) Üçüncü ülkelere karsi uygulanan fark giderici vergi miktarinin saptanmasinda esas alinan fiyattir. Dampingli fiyatlarin Topluluk piyasalarini dalgalandirmasini önleme amaci ile, Toplulugun üretiminin en fazla oldugu bölgesinde üç yillik bir dönemde tespit edilen fiyatlarin aritmetik ortalamasina, pazarlama giderlerinin eklenmesiyle hesaplanmaktadir. Balik, meyve ve sebze, sarap ve tohumluklarda uygulanmaktadir. Prelevman (Variable Levy- Prélèvement) Üçüncü ülkelerden ithal edilen ürünlerin fiyatini esik fiyat düzeyine 24 ulastirmak için uygulanan ve dünya fiyati ile esik fiyat arasindaki fark kadar olan bir vergidir. Gümrük vergileri, ithal edilen ürünlerin fiyatini içerideki destekleme fiyatlarina esitleme amacini gütmekte olup, tarim ürününden ne kadar vergi alinacagi esik fiyatina baglidir. Prelevmanlar klasik gümrük vergileri gibi sabit oranli degildir, ürünün ithal fiyati ile esik fiyat arasindaki farka esittir. Prelevman sistemi 5, AT toplam tarimsal üretiminin %40’ini kapsamaktadir. Bu ürünler tahil, seker, süt ve süt ürünleri, zeytinyagi, koyun eti gibi temel tarim ve gida ürünleridir. Prelevmanlar Topluluk tarim bütçesinin en önemli gelir kaynaklarindandir. Ilave Vergi (Suplementary Levy- Droit Supplémentaire) Set fiyat veya referans fiyati uygulamasinin oldugu ürünlerde, fiyat düzeyini Topluluk tarafindan belirlenen fiyat düzeyine yükseltmek amaciyla ithalata konulan bir vergidir. Gümrük Vergisi (Customs Duty- Droit de Douane) Ithal edilen ürünün degerinin belirli bir yüzdesi olarak (ad valorem) alinan bir vergidir. Gümrük vergileri Topluluk tarafindan uygulanmakta olan Ortak Gümrük Tarifesi (OGT) kapsaminda alinmaktadir. Tarim ürünleri için ithalatta uygulanan diger koruma mekanizmalari nedeniyle gümrük vergisi sarap, tütün, balik, meyve, sebze, sigir ve koyun eti ve serbetçi otu gibi belirli ürünler için uygulanmaktadir. Telafi Edici Vergi (Countervailing Charge-Charge Compensatoire) Referans fiyati uygulanan ürünlerde, üçüncü ülke çikisli ithalatta Topluluga giris fiyati gümrük vergisine ragmen referans fiyatinin altinda kalirsa alinmaktadir. Taze meyve, sebze, sarap ve su ürünlerinde uygulanmaktadir. Ihracatta uygulanan koruma mekanizmalari Ihracati Tesvik Iadesi (Restitution): Topluluk tarim ürünleri fiyatlari dünya fiyatlarindan yüksek oldugundan, ürünlerinin dünya piyasalarina girip rekabet edebilmesi için, Topluluk, tarim ürünleri ihracatinda bir prim ödemektedir. Bu 5 1995 yilinda GATT Uruguay Round Tarim Anlasmasi çerçevesindeki yükümlülükleri çerçevesinde, AT’de prelevmanlar kaldirilarak, yerine sabit gümrük vergileri uygulamasi getirilmistir. 25 ihracat sübvansiyonu, ortalama dünya fiyatlariyla Topluluktaki pazar fiyatlari arasindaki fark düzeyinde olup, dünya piyasa fiyatlarindaki dalgalanmalara paralel olarak degismektedir. Söz konusu fiyat dengesi tersine döner yani dünya fiyatlari Topluluk fiyatlarindan düsük olursa, ihracati tesvik primi vergiye dönüsmektedir. Topluluk, bu ihracati tesvik uygulamasi ile, tahil, seker, tütün, süt ve süt ürünleri, koyun eti, sigir eti, domuz eti, kümes hayvanlari, yumurta, meyve, sebze, sarap, pirinç, balikçilik ürünleri, bazi sivi yaglar seklinde siralanabilecek tarimsal ürünlerin büyük bir bölümünün ihracatini özendirmektedir. Diger koruma mekanizmalari Imalatçilara Verilen Sübvansiyonlar: Topluluk tarim ürünleri fiyatlari dünya fiyatlarindan yüksek oldugundan ve tahil ve seker gibi bazi ürünlerdeki desteklemeden dolayi, imalatçilarin hammadde maliyetleri yüksek olmaktadir. Bu durumu ortadan kaldirmak için belirli ürünlerde, imalatçilarin hammaddeleri dünya fiyatlari düzeyinde temin etmelerini saglayacak degerde sübvansiyon verilmektedir. Tüketici Yardimlari: Belirli ürünlerin tüketimini artirmak veya tarim ürünlerinin yüksek fiyatlarinin düsük gelirliler üzerindeki etkisini azaltmak amaciyla tüketicilere yardimda bulunulmasidir. Üretim fazlaliklarini eritmek amaciyla bazi ürünlerin (örnegin süt) okullarda dagitimi yoluna da gidilmektedir. Niteligini Degistirme Primi: Ürünün pazara asiri miktarda geldigi dönemlerde, fazla ürünü piyasadan çekmek için uygulanan bir primdir. Üretim Kotalari: Üretim fazlaliklarinin oldugu ürünlerde uygulanmaktadir. Özellikle Ortak Tarim Politikasi’nin reformu çerçevesinde etkin olarak uygulanmaya baslanmistir. Ortak Sorumluluk Vergisi: 26 Üretim fazlaliklarinin finansmaninda üretici ile bu maliyeti paylasma amaciyla uygulanmaktadir. Üretimin belli bir düzeyi asmasi durumunda, üreticinin bu fazlaligin neden oldugu bazi harcamalarin bir kismini üstlenmesi istenmektedir. Bu ise, ortak fiyatlarda ve üretici yardimlarinda indirim, belirli bir orandaki fazlaligin elden çikartilmasinda harcamalara katkida bulunma veya satis kontenjanlari olarak tanimlanan ve satisi garanti edilen miktarlarla sinirlama sekillerinde olmaktadir. Seker, süt, hububat, islenmis domates ve sarap gibi ürünlere uygulanmaktadir. Ihracat Vergileri: Dünya fiyatlarinin Topluluk fiyatlari üzerinde olusmasi durumunda, ihracat sübvansiyonunun aksine bir uygulama olarak vergi alinmasi yoluna gidilmektedir. Ancak, genelde Topluluk fiyatlari dünya fiyatlarindan yüksek oldugundan, fazla uygulanmamaktadir. III- Ortak Tarim Politikasinin Reformlari A- Neden OTP’de Reform? Ortak Tarim Politikasinin önemli bir unsuru da yapisal reformlardir. Daha 1968 yilinda “Mansholt Plani”6 ile Ortak Tarim Politikasinin reformu geregi üzerinde durulmus, en radikal denebilecek öneriler yapilmis ve büyük tepki görmüstür. Topluluk içinde tarim politikasinin reformu için baski belli basli üç konuda toplanmaktadir: 6 Komisyon üyesi Sicco MANSHOLT tarafindan, 1968 yilinda hazirlanan ve 10 yillik bir dönemi kapsayan “1980 Tarim Programi” olarak bilinen reform plani, 25 Mart 1971’de kabul edilmistir. 27 1- Bütçe baskisi: OTP’nin sürdürülmesinin giderek daha büyük kaynak gerektirmesi, 2- Tüketicilerin baskisi: Ülkelerindeki gida fiyatlarinin yüksekligi, büyük gida stoklari, buna karsilik üçüncü ülkelerdeki açlik sorunu tüketicilerin, vergi yükünü tasiyanlarin tepkisini çekmektedir, 3- Çevreciler: OTP sonucu, kirsal bölgelerde bozulan dogal dengeleri elestiren gruplar (yesiller) vardir. Bati Avrupa ülkelerinde, gida harcamalari aile giderlerinin yaklasik 1/5’ini olusturmakta, tarim sektörü ise 15 üyeli AT’nin GSMH’sinin %2’sini olusturmakta, isgücünün %5’ini istihdam etmektedir. Tarimdaki sosyal öncelikler degismistir. 1960’larda 6’lar Avrupa’sinda, tarim isgücünün %20’sini istihdam etmekte ve bugün 15 üyeli Toplulugun, 7.8 milyonluk çiftçisinin iki misline yakin (14 milyon) çiftçi var iken, fiyat desteklemelerine dayali bir tarim politikasinin sosyal, gida arz eden ve hatta kirsal bir politika olma amaçlarina hizmet ettigi söylenebilirdi.7 Bugün, Roma Antlasmasi’ndan 40 yil sonra, Topluluk’ta artik gida arzi sikintisi kalmadigi, Avrupali çiftçilerin ve gida sanayinin ticari boyutta gida arzinda önemli rol oynadigi görülmektedir. Iliman iklimi ve verimli topraklari gelismis teknikler ve iyi egitilmis bir isgücü tarafindan islenen Avrupa, uluslararasi gida sektöründe önemli bir yere sahiptir. Çiftçilerin de büyük bir kismi, birden fazla isle ugrasmakta ve tarim disi sektörlerden gittikçe artan gelirler elde etmektedirler.8 Dolayisiyla, tarim politikalari da artik bu degisen sosyal yapiya uyumlu hale getirilmeli ve daha çok uluslararasi rekabet ile çevre bilinci konularina odaklanmaya dogru gitmeli görüsü ortaya çikmaktadir. 7 European Commission, “Towards a Common Agricultural and Rural Policy for Europe”,Report of an Expert Group, April 1997, http://europa.eu.int/en/comm/dg06/new/buck_en/1.htm (1/8/1998) 8 ibid 28 Toplulukta hosnutsuzluklar bugün, ve genisleme 9, GATT Uruguay OTP’ye Round karsi sonrasi içte duyulan tarim ürünleri ticaretindeki liberalizasyon OTP’de yeni bir reforma ihtiyaç duyulmasinin baslica nedenleri olarak sayilabilir. Sürekli reform baskilarina ragmen, OTP’nin ana çizgilerinin degismemis olmasinin baslica nedenleri olarak ise: - Tarim sektörlerinin ülkelere göre gösterdigi önemli yapisal farkliliklarin, bir ortak çözüm bulmayi güçlestirmesi, - Tarim kesiminin politik gücü, - Bazi kesimler için Tarim Politikasinin “Ortaklik” simgesi olarak görülmesi, tarim politikalarinin yeniden millilesmesi tehlikesine karsi köklü önlemler almaktansa, üzerinde herkesi uzlasabilecegi kadar degisiklik yapilmasinin tercih edilmesi sayilabilir. B- Reformlar Yüksek fiyat, sinirsiz destekleme ve etkin koruma ilkelerine dayanan Ortak Tarim Politikasi, son yillarda üretim fazlaliklari, bütçe maliyeti ve üretici gelirlerinde azalma gibi sorunlarla karsilasmistir. Baslangiçta tarimsal yapinin olusturulmasi ve tarimsal üretimin güvenligini saglamaya yönelik olan OTP, daha sonra önemli üretim artislarina yol açmis, ortaya çikan fazlaliklarin stoklanmasi sorun yaratmistir. Roma Antlasmasi’nda öngörülen “tarimsal gelirlerin artirilmasi” amacindan kaynaklanan ve arzin sürekliligini saglayacak bir araç olarak öngörülen müdahale alimlari, zamanla üretimi körükler hale gelmis, Topluluk çiftçisinin gelir seviyesinin korunmasi, bütçeye daha pahaliya mal olmaya baslamistir. Ayrica, fiyat garantisine dayanan gelir desteklemesi 9 Aralik 1997’de toplanan Lüksemburg Avrupa Konseyi’nde, AB’nin 11 yeni ülkeye genislemesi karari ifade edilmistir. Bu baglamda, ilk etapta AB’ye katilacak ülkeler, Macaris tan, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovenya, Estonya ve Kibris olarak belirlenmis, ikinci etapta ise, Romanya, Slovakya, Letonya, Litvanya ve Bulgaristan sayilmistir. 29 üretimin hacmi ile orantili oldugundan, desteklemenin büyük bölümü en genis ve yogun çiftliklerde toplanmistir. Bu sorunlara Toplulugun her genislemesiyle OTP’nin karsilastigi yeni olgulari da eklemek gerekir. Ingiltere, Irlanda ve Danimarka’nin 1973’te Avrupa Topluluguna katilmalari, az gelismis tarimsal bölgeler ile daglik bölgeler lehine tüzükler çikmasina neden olmustur. 1981’de Yunanistan, 1986’da Portekiz ve Ispanya’nin katilimi ile, Akdeniz ülkelerinin farkli yapisal düzenlemeleri için de yeni önlemler alinmistir. Bu önlemlerden birisi de Akdeniz Entegre Programlaridir. Komisyon, bu çerçevedeki sorunlar karsisinda, reforma gidilmesi yönündeki niyetini önce 1985 yili programinda vurgulamis, daha sonra bu politikanin perspektiflerini kapsayan ve Yesil Kitap (Green Paper) olarak anilan Raporunu Konseye sunmustur. Yesil Kitap temelinde baslatilan tartismalar, Komisyon’un 18 Aralik 1985 tarihli Memorandumunda ortaya konulan ilkelerle sonuçlanmistir. Bu ilkeler sunlardir: • Piyasa taleplerini yansitan bir fiyat politikasi araciligiyla fazlalik veren sektörlerdeki üretimin zamanla azaltilmasi, • Kirsal kalkinma, sosyal dengenin sürdürülmesi ve çevrenin korunmasi açisindan, zaruri oldugu alanlarda tarimin desteklenmesi, • Küçük çiftçi ailelerinin gelir sorunlarinin daha etkin ve sistematik sekilde çözülmesi, • Çiftçilerin çevre bilincinin artirilmasi.10 Bu ilkeler isiginda piyasa düzenleri reforma tutulmustur. Subat 1988 tarihli Avrupa Konseyi’nde “dengeleyiciler” (stabilizerler) kavrami ortaya çikmistir. Her ortak piyasa düzeninin özelliklerine göre farkliliklar göstermekle birlikte, bu reformlar, üretimin belli bir esigi asmasi durumunda fiyatlarin düsürülmesi, harcamalarin finansmanina üreticilerin katkisinin artirilmasi, 10 Ridvan Karluk, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995, s.124 30 müdahale sisteminden kaynakl anan garantilerin azaltilmasi gibi ortak amaçlar tasimaktadir. 1) Dengeleyiciler Politikasi Özellikle fiyat politikasina dayanan bu pazar politikasi, asagidaki iki hedefe yönelik tedbirler araciligiyla yürütülecektir: 1. Üretimden ayirma (set-aside), üretimin ekstansiflestirilmesi, tür degistirilmesi (conversion, diversification) ve emeklilikle tarim disi birakilan arazilerle baglantili erken emeklilik yardimlari gibi tedbirlerle üretimin düsürülmesi. 2. Fiyatlardaki düsüsün ve artirilan ortak sorumlulugun en çok zarar gören küçük çiftçi gelirlerindeki olumsuz etkisinin hafifletilmesi ve bu amaçla küçük çiftçiler için ortak sorumlulugun azaltilmasi ile çesitli yardim programlarinin yürütülmesi. Bu tedbirler kisaca su sekilde açiklanabilir:11 Fiyat Politikasinin Kullanilmasi: Her bir ürün için kampanya döneminden önce belirlenen ortak fiyatlarin, bir sonraki kampanya döneminde düsürülmesi veya ayni seviyede dondurulmasidir. Garanti Esikleri: Topluluk, üretim ve harcamalarin kontrolü amaciyla, maksimum üretim miktarlari tespit etmekte ve bu miktarlarla sinirli müdahaleyi garanti etmektedir. Bu sinirin üzerine çikilmasi durumunda, ortak fiyatlarda indirim, üretici yardimlarinin azaltilmasi ve fazlaliklarin elden çikarilmasinda dogrudan katki talebi gibi tedbirlere basvurmaktadir. Bu tedbirler, tahillar, süt, domates mamulleri, ayçiçegi, zeytinyagi, yagli tohumlar, proteinli ürünler ve bazi yas meyve ve sebze sektörü ürünlerinde uygulanmaktadir. Ortak Sorumluluk Vergisi: Fazlaliklar sonucu artan mali yükün hafifletilebilmesi için üreticilerin, piyasa, üretim düzeyi ve stoklarin elden çikarilmasi gibi hususlarda sorumluluk almalaridir. Garanti esigi denilen garanti edilmis üretim miktarlarinin asilmasi durumunda fazlaligin elden çikarilmasi 11 DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, 1996, s.46-47 31 amaciyla üreticinin maliyete katilmasidir. Bugday ve süt sektörlerinde bu tarz bir tedbir söz konusudur. Müdahaleye Getirilen Düzenlemeler: Müdahalenin arzin sürekliligini saglama yönündeki amacindan sapmasi sonucunda, alimlarin kampanya dönemleri sonuna alinarak, bu alimlarla ihracat için alim yapanlar arasindaki rekabetin ortadan kaldirilmasi ile kaliteli ürün alimini saglamak üzere, farklilastirilmis müdahale fiyatlarinin belirlenmesi gibi tedbirler öngörülmektedir. Üretimden Ayirma (set-aside), Üretimin Yayginlastirilmasi (extensification) ve Tür Degistirilmesi (diversification): Topluluk, baslangiç olarak, hububat, sigir ve dana eti, sarap gibi sektörlerde tarimsal alanlarin üretimden çekilmesi, bu alanlarin nadasa birakilmasi, agaçlandirilmasi ya da tarim disi amaçlarla kullanilmasi, bu sektörlerdeki üreticilerin gelir kayiplarinin tazmini seklinde özetlenebilecek bir üretimden ayirma programi öngörmektedir. Öte taraftan, alternatif ürünler üretilmesi olanaklari da arastirilmaktadir. Özellikle, fazlalik yaratan zeytin ve sarap gibi ürünlerin, topragin verimliligini koruyacak ve çevre üzerinde olumlu etkiler yaratacak ürünlerle degistirilmesi üzerinde durulmaktadir. Alternatif olarak, sert kabuklu meyveler, yagli tohumlar, pamuk, baklagiller, tropik ürünler, tibbi ürünler ön planda tutulmaktadir. Yapisal Tedbirler: Bu kapsamda, belirlenmis maksimum üretim seviyelerini asmayan küçük üreticilerin tamamen veya kismen üretim vergilerinden muaf tutulmasi, küçük çiftçilere dogrudan yardim verilmesi, 55 yasin üzerindeki çiftçilere erken emeklilik saglanmasi gibi tedbirler vardir. Ancak dengeleyiciler politikasi OTP’nin sorunlarini çözmede tam basari gösterememistir. Söz konusu uygulamalar, OTP’de köklü degisiklikler öngörmemekte, aksine, belli bir üretim esiginin ötesinde fiyat ve garantilerin azaltilmasi seklinde özetlenebilecek otomatik mekanizmalar yoluyla harcama ve üretimin istikrara kavusturulmasina yönelik bir politika özelligi tasimaktadir. FEOGA kanaliyla yapilan desteklemelerin üretim miktarlariyla orantili 32 olarak sürdürülmesi, daha fazla üretimde bulunulmasi için bir tesvik olusturmaya devam etmistir. Konsey tarafindan öngörülen tazmin edici tedbirler, ancak marjinal bir rol oynamislardir. Üretimden ayirma, üretimin yayginlastirilmasi, gelir yardimlari ve erken emeklilik gibi yan tedbirler ise, kendilerinden beklenen sonucu yaratmamislardir. Böylece, 1985-1988 yillarinda geçeklestirilen reformlar sonuçsuz kalmis, OTP bir kez daha ciddi krizlerle karsilasmistir. Toplulugun piyasada gittikçe çogalan fazlalik ürünleri karsisinda, ticaret ortaklarindan gördügü baskinin yani sira, çiftçilerin de politikaya karsi güvenleri sarsilmistir. Bütün bu gelismeler sonucunda, Komisyon, 9 Temmuz 1991 tarihli toplantisinda, Komiser Mac Sharry tarafindan hazirlanan ve politikanin olusumundan itibaren geçen 30 yillik süre esnasinda yapilan en radikal degisiklikleri içeren reform paketini benimsemistir. 2) Mac Sharry Reformu Mac Sharry reform paketi: • Piyasa düzenleri ve garanti edilmis fiyatlarla ilgili önlemler, • Çevre bakimindan daha az riskli, üretimin ve ormanlandirmanin tesvikine iliskin önlemler, • Sosyal önlemler olmak üzere üç ana bölümden olusmaktadir. Söz konusu reform tedbirleri ortak piyasa düzenine tabi ürünlerin üretiminin deger olarak yaklasik %75’ini kapsamaktadir.12 Reform çerçevesinde en ayrintili ve radikal kararlar, kurulan ilk ortak piyasa düzeni olan hububat sektörüne yöneliktir. Bu sektörde, üç yillik bir 12 M.Gündüz, AB Ortak Tarim Politikasi Çerçevesinde Tarim Ürünleri Fiyat Mekanizmalari ve Türkiye’de Uygulanabilirligine Iliskin Bir Analiz, Hazine Müstesarligi, Uzmanlik Tezi, Ankara, Nisan 1997, s.11 33 dönemde iç müdahale fiyatlarinin %29 oraninda indirilmesi öngörülmekte, üreticilerin fiyat indirimlerinden dogan kayiplarini telafi etmek amaciyla da hektar basina dogrudan yardim esasina dayali bir tazminat mekanizmasi getirilmektedir. Hububat disindaki sektörlerde (tütün, süt mamulleri, sigir ve koyun eti) karara varilan hususlar, üretim artisini kontrol altina almaya yönelik üretim kotalarinin azaltilmasi, müdahale alimina konu olacak maksimum garanti miktarlarinin azaltilmasi gibi daha ilimli tedbirleri içermektedir. Reform paketi, Topluluk ortak piyasa düzenine tabi 5-6 sektöre yöneliktir. Reforma tabi sektörler, Topluluk’ta üretim fazlaligi bulunan ve temel ürün niteliginde olan sektörlerdir. Reform uygulamalari ile üreticiler önemli gelir kayiplarina ugrayacagindan, bu kayiplari gidermek için reform uygulamalari ile fiyat desteklemeleri giderek üreticilere dogrudan gelir yardimlarina dönüstürülmüstür. Reformlar, zorunlu nadasa birakma ile sosyal ve çevre ile ilgili önlemleri de içermektedir. Diger taraftan, Topluluk GATT Uruguay Round Tarim Anlasmasi kapsamindaki yükümlülüklerini de 1 Temmuz 1995 tarihinde yürürlüge koymustur. Uruguay Round sonuçlarinin AT’ye etkileri IV. Baslik’ta ayrintili olarak ele alinmistir.13 Reformun Sonuçlari 1992 reformlarinin belli alanlarda basarili oldugu söylenebilir: • Piyasalar belli bir dengeye kavusmus ve kamu stoklari önemli ölçüde azalmistir, • Topluluk tarim ürünlerinin fiyatlari dünya fiyatlarina yaklasmistir, 13 Bkz. sayfa 32-37 34 • FEOGA Garanti Bölümü’nün harcamalari daha öngörülebilir ve kontrol edilebilir duruma gelmistir, • FEOGA Yönlendirme Bölümü çerçevesindeki yapisal faaliyetler 1989 ile 1995 yillari arasinda iki katina çikmistir, • Ortalama tarim geliri 1992 ile 1996 yillari arasinda %4.5 artmistir, • Tüketiciler bazi fiyat indirimlerinden yararlanabilmislerdir,… Ancak, 1992 reformunun olumlu sonuçlari sonsuza dek etkili olamayacagi gibi yeterli de degildir. Bugün Ortak Tarim Politikasinin yeni ihtiyaçlara cevap vermesi gerekmektedir: • Toplulugun önemli tarim unsuru içeren ülkelere genislemesi, • Dünya yiyecek talebinin artmasi, • Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) çerçevesindeki gelecek tur müzakereleri, • Tek para birimine geçilmesi, • Kirsal gelisme politikasinin güçlendirilmesi, • Daha iyi bir çevre korumasi ve ürünlerin kalitesinin artirilmasi.14 Komisyon, Aralik 1995’te Madrid’de toplanan Avrupa Konseyi’ne, tarimsal strateji konusunda bir belge sunmustur. Bu belgede, ticaretinin liberalizasyonu ve gida ürünleri talebinde beklenen gelisme çerçevesinde, gerek iç pazar gerekse dünya pazarinda Avrupa tarim ve gida sanayi sektörlerinde rekabet düzeyini artirmanin öneminin alti çizilmektedir. Ayrica, 1992 reformundaki politikalar gelistirilerek, Ortak Tarim Politikasinda yeni bir degisime ihtiyaç duyuldugu vurgulanmakta, bu reforma kirsal bir politikanin da eslik etmesinin gerekliligi belirtilmektedir. AB düzeyinde mevzuatin sadelestirilmesi ve politikanin uygulanmasinda, merkeziyetçiligin azaltilmasina dogru gidilmesi de önerilmektedir. 14 Commission Européenne, Comment Fonctionne http:/europa.eu.int/en/comm/dg06/new/leaflet/02_fr.htm, (1/8/1998) 35 la Politique Agricole Commune, Bu görüsler çerçevesinde, Komisyon’un “Agenda 2000” (Gündem 2000) Genisleme Raporu’nun tarima iliskin bölümünde, Ortak Tarim Politikasi’ni gelecek yüzyila hazirlamak ve yeniden sekillendirmek için somut öneriler getirilmesinin zamaninin geldigi belirtilmektedir.15 Reformun degerlendirilmesinde, tarim piyasalarina yönelik politikalar çerçevesinde, 1992 reformunun, piyasalarin dengeye kavusmasinda ve kamu stoklarinin azalmasinda etkili oldugu, hububat sektöründe, topraklarin tarim disi birakilmasi üretimin kontrolüne katkida bulundugu ve fiyatlarin rekabet düzeyinin artirilmasiyla, özellikle hayvan yeminde, önemli ilave miktarlarin iç piyasaya sürülmesinin saglandigi gözlemlenmistir. Sigir eti sektöründe ise, piyasa durumu olumlu gelismeler göstermis ve 1996 martinda BSE krizinin ortaya çikisina kadar, müdahale stoklarinda hizli bir düsüs kaydedilmistir. Genel olarak, reformun uygulanmasi ile kisi basina tarim gelirindeki gelisme pozitif olmus ve 1992-1996 yillari arasinda, yillik ortalama %4.5 artis göstermistir. Reformun çevre konusundaki etkilerinde ise, hem pozitif, hem negatif sonuçlar gözlemlenmistir. Fiyatlama desteklerinin azaltilarak, dogruda yardimlara basvurulmasi, tarimsal fiyatlarin desteklenmesinin yükünün bir kismini artik üstlenmeyen tüketicinin lehine olmus, ayrica, çiftçiye yapilan dogrudan yardimlar, sistemin seffafligini arttirmistir. Kirsal gelisme politikalari çerçevesinde ise, 1992 reformu, topraklarin en büyük kullanicisi olan tarim sektörünün çevre boyutunun önemini vurgulamis, 15 Commission Européenne, “Agenda 2000”- Agriculture, http://europa.eu.int/en/comm/dg06/ag2000/text/text_fr.htm, (24/3/1998) 36 ve reforma eslik eden çevreye iliskin önlemler genelde halk ve çiftçiler tarafindan olumlu karsilanmistir. 3) Beklentiler Agenda 2000’de, asagida özetlenen uzun vadeli öngörüler ve beklentilere de yer verilmistir. Uzun vadede, tarim piyasalarindaki gelismelerin ihracatçi ülkeler için olumlu olacagi beklenmektedir. Özellikle, nüfus ve gelir düzeyi artisi ile gida ürünlerine talebin artacagi beklentisi mevcuttur. Gelecek on yillik dönemde, tarimsal üretimin geçmise göre daha yavas artacagi, özellikle gelismekte olan ülkelerde, bu artisin talep artisinin altinda kalacagi öngörülmektedir. Dünyadaki bu olumlu duruma ragmen, bir çok tarim ürününün Avrupa için vaad edici bir sekilde gelisme göstermeyecegi düsünülmektedir. Simdiye kadar uygulanan politikalara devam edilmesi halinde, bir çok sektörde, Birlik fiyatlari ile dünya fiyatlari arasinda önemli bir fark olmaya devam edecegi ve Uruguay Round sonrasindaki, özellikle de ihracattaki yardimlar konusundaki taahhütler çerçevesinde, muhtemelen 2000 yilindan sonra, ihraç edilemeyecek fazlaliklarin ortaya çikacagi ve Birligin gelismekte olan dünya pazarlarindaki payinin gerileceginden endise edilmektedir. Ayrica, Uruguay Round’dan sonraki, yeni çok tarafli ticaret müzakerelerinin 1999 yilinda baslayacagi da dikkate alinmalidir. Avrupa Birligi’nin doguya genislemesi, 100 milyon yeni tüketici getirecektir ancak, bunlarin ortalama satin alma gücünün, su andaki Birlik tüketicisinin yaklasik olarak üçte birini olusturdugu hatirlanmalidir. Tarimsal alan, su andakinin yarisi kadar artarken, tarimsal isgücü en az iki misline çikacaktir. Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri’nin (MDAÜ) tarimsal yapilarini 37 düzeltmek için çok büyük çabalar harcamalarinin gerekecegi açiktir. OTP araçlarinin, özellikle de fiyat desteklemeleri ve dogrudan yardimlarin, su andaki sekil ve düzeyleri ile MDAÜ’lerde uygulanmasi durumunda, sorunlar yasanmasi kaçinilmazdir. Dogrudan yardimlar kanaliyla, belli kisilere yüksek nakit akisinin saglanmasi ile gelirler arasinda önemli farkliliklar ve bu ülkelerin kirsal alanlarinda sosyal sorunlar çikarmasi ihtimali vardir. Ancak, tüketicinin tarim ve gida sektöründen beklentilerinin de arttigi gözden kaçirilmamalidir: Saglik kosullarinin gittikçe daha fazla önem kazanmasi, yasam kosullarindaki gelismelerden dolayi hazir gida sektörünün öneminin artmasi da bunun bir göstergesidir. Art arda yapilan reformlar, seffaflik ve etkinligi artirirken, çesitli politikalar arasinda bazi uyumsuzluklar ve kesismeler de meydana gelmistir. Çesitli politikalar çerçevesinde, ayni bölgede, çok sayida program ve önlem ayni anda uygulanabilmekte, bu sistemin bütünlügüne zarar vermektedir. Dolayisiyla, AB düzeyinde mevzuatta büyük bir sadelestirmeye acilen gidilmesi, önlemlerin uygulamasinin merkezi degil de bölgesel olarak yapilmasi yani üye ülkeler ve bölgelere, uygulamada belli bir esneklik saglanmasi gerekmektedir. Ancak, bu desantralizasyon yapilirken, politikalarin tekrar millilestirilmesine kesinlikle izin verilmemelidir. OTP’nin siyasi amaçlari çerçevesinde, Avrupa tariminin, dünya pazarindaki olumlu görünen gelismeden faydalanmasini saglamak üzere, OTP’nin yeni reformu, Avrupa tariminin hem iç hem de dünya pazarlarindaki rekabet düzeyini artirmalidir. Rekabet açisindan, sadece fiyatlarin düsmesi degil, ayni zamanda, gida maddelerinin güvenilirligi ve kalitesi de önem arz etmektedir. Bu baglamda, üretim metotlarinin, hayvanlara iyi davranma ve ekolojik gereklilikler ile bagdastirilmasinin da önemi artmaktadir. OTP’nin, tarim nüfusuna belli bir gelir düzeyi saglama amaci geçerli 38 olmaya devam edecek, çevrenin korunmasi ve çiftçilerin bu kapsamdaki rollerinin artirilmasi da OTP’nin önemli amaçlarindan biri haline gelecektir. Tarim sektöründeki is imkanlarinin azalmasi nedeniyle, çiftçiler ve ailelerine yeni gelir kaynaklari ve is imkanlari yaratilmasi da OTP’nin gelecekteki baslica amaçlarindan biri olacaktir. 4) Yeni Reform Önerileri “Agenda 2000”de, Komisyon, 1992 reformunun bilançosunun yapmis ve yeniliklere neden gerek duyuldugunu açiklamistir. Komisyon, daha sonra, Konsey ve Parlamento’ya sundugu belgede 16 “Agenda 2000” kapsamindaki görüsler dogrultusunda yapilmasi gerekenlere yönelik öneriler sunmustur. Komisyon, öncelikle Ortak Tarim Politikasi’nda neden tekrar reforma gerek duyuldugunun açiklamis, bunun en az üç adet iç ve iki adet dis nedenlerden kaynaklandigini belirtmistir: Içsel nedenler: • Dünya pazarlarinda bir talep artisi beklenirken, AT’de uygulanmakta olan politikalar dolayisiyla, fiyatlarin çok yüksek olmasi ve dolayisiyla dünya pazarindaki gelismeden faydalanmamasi, bunun sonucunda da fazlaliklarin ortaya çikmasi, stoklarin artmasi ve harcamalarin dayanilmaz boyutlara ulasmasi gibi sorunlar yasanmasi beklenmektedir. Bir düzeltme gerçeklestirilmemesi durumunda ise, AT gittikçe hem dünya hem de iç piyasadaki yerini kaybedecek ve bu istihdam açisindan da olumsuz etkilere yol açacaktir. • OTP’nin bazi olumsuz etkileri de olmus ve 1992 reformu ile bunlarin ancak bir bölümü düzeltilebilmistir. Saglanan yardimlar, oldukça dengesiz bir biçimde dagitilmakta ve en kötü durumda olan bölgeler ve üreticilerde 16 Proposals for Council Regulations (EC) Concerning the Reform of the CAP, Explanatory Memorandum, The Future for European Agriculture, ATRG COM(1998)158 Final, 18.03.1998 39 yogunlasmamaktadir. Ayrica, bazi bölgelerde uygulanan entansif yöntemler, çevre ve hayvan sagligi açisindan önemli sorunl ar ortaya çikarmis, bu da OTP’nin kamuoyu önündeki itibarini zedelemistir. • 15 üyeli Avrupa Toplulugu’nda tarim, dogal kaynaklari, üretim yöntemleri, gelir ve rekabet düzeyleri açisindan çesitlilik göstermekte, bu durum Avrupa tariminin kalitesini ve oriji nalligini olusturmaktadir. OTP’nin, bu çesitlilikten azami fayda saglayacak sekilde olusturulmasi ve isletilmesi gerekmektedir. Oysa, OTP’nin mevcut isletilme yöntemi, alti üyeli bir Topluluk için tanimlanmis ve büyük degisiklige ugramamis olup, yeni üyelerin katilacak oldugu, 15 üyeli bir Birlik için artik uygun degildir. Bu da, OTP’nin karmasik, bürokratik ve çiftçiler tarafindan anlasilmayan bir politika olmasi sonucunu dogurmustur. O halde, yapilmasi gereken, üye ülkelere, sektörün veya bölgenin belli özelliklerini dikkate alarak, bir kisim sorunlari kendilerinin çözmesini saglayacak imkanlari saglayan, daha az merkeziyetçi olan yeni bir model olusturmaktir. Ancak, bu tür bir gelisme, OTP’nin tekrar millilestirilmesi veya rekabetin bozulmasi riskini engelleyecek sekilde tasarlanmalidir. Üye ülkelere taninan serbestlik derecesinin artirilmasi, ortak, açik ve belirgin kriterler ile, bir Topluluk finansmani sistemi ve siki kontrol mekanizmalari çerçevesinde yapilmalidir. Gelecek yillarin baslica sorunlarindan biri de, tarim politikasinin ortak isletmesi ile artan bir adem-i merkeziyetçilik arasinda yeni bir dengenin tanimlanmasi ve korunmasi olacaktir. Dissal nedenler: • Birligin gelecekteki genislemesi, basitlestirmeye ve pazara yönelik zaten alinmasi gereken önlemlerin önemini daha da artirmaktadir. • Ikinci neden ise, gerek Dünya Ticaret Örgütü bünyesinde yeni bir tur gerekse ikili ticari anlasmalara iliskin müzakereler seklinde planlanan uluslararasi ticari müzakerelerden kaynaklanmaktadir. 40 OTP’nin reformuna gerek duyulmasini açiklayan bu nedenler, Avrupa Konseyi, Parlamentosu, Ekonomik ve Sosyal Komite ve Bölgeler Komitesinde de tartisilmakta ve bu nedenlere büyük çapta katilindigi gözlemlenmektedir. Bu konuda, 1997 Aralik ayinda Lüksemburg’ta toplanan Avrupa Konseyi de, “1992’de baslanan reformun, devam ettirilmesi, derinlestirilmesi, uyumlastirilmasi ve tamamlanmasinin uygun oldugu”nu belirtmistir. Önerilen reformun baslica özellikleri ise asagida özetlendigi sekilde sayilmistir: Yeterli derecede gerçeklestirilecek fiyat indirimleri ile rekabet düzeyi arttirilacak Topluluk tariminin, dünya pazarinin gelismesine katkisi artacak, üreticilerin gelirlerini korumak için, fiyatlardaki bu düsüs dogrudan yardimlarin artirilmasi ile telafi edilecektir. Görevlerin Brüksel (merkez) ve üye ülkeler arasinda yeni paylasimi konusunda, üreticilere dogrudan yapilacak yardimlarin bir kismi, 1992 reformundan farkli olarak, tamamen FEOGA Garanti Bölümü tarafindan finanse edilen, ulusal “zarflar” seklinde verilecek, her üye ülke bunu, belli Topluluk kriterlerine uyarak, kendi tercihleri dogrultusunda dagitacaktir. Üye ülkeler entansif veya ekstansif üretim arasindaki tercihi de kendileri yapacaktir. Kirsal gelismeye iliskin yeni düzenleme ise, üye ülkelere, önceliklerini kendilerinin belirlemesi ve uygulanacak önlemleri seçme imkanlarini taniyacaktir. Bu adem-i merkeziyetçi hareket, mevzuatta da önemli bir basitlestirme çabasini beraberinde getirecektir. Ortak Tarim Politikasi’na, çevrenin korunmasi ve kirsal gelisme konularinda önemli görevler yüklenecektir. 41 Komisyon Akdeniz ürünlerine verdigi önemi vurgulamak için, daha önce tütün konusundaki önerisine ilaveten, zeytinyagi piyasa düzeninde de reform önerisi sunmus, sarapla ilgili önerisini de sunmaya hazirlanmaktadir. OTP’nin imajina zarari dokunan bazi hususlarda da düzeltme yapilmasi öngörülmektedir. Bu kapsamda, bir tarim isletmesinin alabilecegi dogrudan yardimlarin toplam tutarina, gittikçe azalacak bir üst sinir konularak, reformun bazi isletmelerin asiri sübvansiyonuna neden olmasi engellenmeye çalisilacaktir. 1992’den sonra, çiftçi olmayan bazi kisilerin, hukuki usulsüzlükler yolu ile, OTP yardimlarindan faydalandiklari gözlemlenmistir, buna son verebilmek için, üye ülkelere, dogrudan yardimlarin, gerçekten tarimla istigal eden kisilere verilmesini saglayacak hukuki imkanlar saglanacaktir. Üye ülkeler, isletmede çalisan isgücüne göre belirlenecek kriterler dogrultusunda, dogrudan yardimin düzeyini degistirebilecek yani düsürebilecektir. Bu öneriler çerçevesinde, önümüzdeki yillardaki Avrupa tarim modelinin asagidaki özellikleri tasimasi beklenmektedir: • Uluslararasi düzeyde gittikçe daha az kabul gören sübvansiyonlarda asiriya kaçmadan, tedricen dünya pazarlariyla karsi karsiya gelebilecek rekabet düzeyine sahip bir tarim; • Üretim metodlari saglikli ve çevreyi koruyan, toplumun beklentilerine cevap veren kalitede ürünler sunabilen bir tarim; • Çesitliligi, gelenekleri ile zengin bir tarim, görevi sadece üretmek olmayan, ayni zamanda, çesitliligi, canli ve aktif bir kirsal hayati ve varolan istihdami koruyan ve yenisini yaratan bir tarim; • Basitlestirilmis, anlasilir, ortak kararlastirilmasi gereken hususlar ile üye ülkelere birakilmasi gerekenler arasinda net bir ayirim yapabilmis bir ortak tarim politikasi; • Neden oldugu harcamalarin, toplumun çiftçilerden bekledigi görevleri üstlenmesini sagladigini açiklayabilecek bir ortak tarim politikasi. 42 Ortak Tarim Politikasi, hem Topluluk hem de dünyada degisen kosullar çerçevesinde, yenilenmeye ihtiyaç duymus, bir çok kez reformuna gidilmistir. Önümüzdeki yillarda da, öngörülen genisleme, degisen sartlar ve GATT Uruguay Round çerçevesindeki taahhütler dogrultusunda tekrar degisiklik yapilmasi planlanmaktadir. Bu baglamda, OTP’nin finansmani, FEOGA’nin kirsal kalkinmaya destegi gibi konularda, 1.1.2000 yilindan itibaren uygulanmasi planlanan yönetmelik taslaklari üzerinde çalismalar sürdürülmektedir.17 IV- GATT-Uruguay Round Sonuçlari ve Ortak Tarim Politikasi Yedi yillik müzakereler sonunda, 15 Aralik 1993’te kabul edilen ve 15 Nisan 1994’te, Marakes’te imzalanan Uruguay Round Senedi ile Dünya Ticaret Örgütü kurulmus ve “tarim istisnasi”na son verilmistir. Bundan böyle, tarim sektörü de DTÖ çerçevesinde belirlenen çok tarafli kurallara tabi olacaktir. Uruguay Round tarim müzakerelerinde, tarim sektöründe bir reform süreci baslatilarak, bu sektördeki ticaretin piyasa kurallarina göre islemesini saglamak amaçlanmistir. GATT Tarim Anlasmasi dünya tarim ticaretinde yeni kurallar getirmektedir. Bunlar : • Pazar Izni : Bu konuda tarifikasyona gidilmesi öngörülmüstür. Bu çerçevede imzaci ülkelerin tümü prelevman, asgari fiyat ya da kota gibi tarife disi engelleri sabit gümrük vergisine dönüstürmeyi taahhüt etmislerdir. Ayarlamalarin baslangiç tarihi olarak 1986 yili esas alinmistir. Ayrica tarife disi engellere konu olan ürünlerin ithalatinin 1986-88 dönemi iç tüketiminin %3’ünden az olmamasi kosulu getirilmistir. 17 Örnegin 4.6.1998 tarih ve C170 sayili ATRG’de bu konulardaki taslak yönetmelik metinleri görülebilir 43 • Ihracat Sübvansiyonlari : 1986-1990 (1991-92 dönemindeki sübvanse edilmis ihracatin ortalama miktarinin 1986-90 döneminden yüksek oldugu durumlarda 1991-1992) dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonlarinin belli süreler zarfinda kademeli olarak azaltilmasi öngörülmüstür. • Iç Destekler : Tarimsal üretime dogrudan ya da dolayli olarak saglanan desteklerin belli oranlarda azaltilmasi, ancak üretici gelirlerinin kapsam disinda birakilmasi kararlastirilmistir. Tüm bu indirimlerin gelismis ve gelismekte olan ülkeler için degisik sürelerde ve degisik oranlarda gerçeklesmesi öngörülmüs ve az gelismis ülkeler indirimlerden muaf tutulmustur. Tarim Anlasmasinin getirdigi yeni düzenlemelere uyum süresi gelismis ülkeler için 6 yil, gelismekte olan ülkeler için ise 10 yil olarak belirlenmistir. GATT Uruguay Round Görüsmelerinde AB’nin Tarim Alanindaki Yükümlülükleri AB’nin tarim alanindaki yükümlülüklerinin uygulama dönemi 1995 yilindan baslamak üzere 6 yildir. Bunlar üç bölümde incelenebilir : Pazar Izni : (Sistemin 1986-88 temel dönemi verilerine göre olusturulmasi öngörülmüstür.) - tarife disi engellerin esdeger gümrük tarifesine dönüstürülmesi - mevcut tarifelerin dondurulmasi ve yenilerinin koyulmamasi - gümrük tarifelerinin (tarife esdegerliler dahil olmak üzere) basit ortalama esasina göre yillara esit sekilde %36 oraninda indirilmesi. Ancak her bir ürün için indirim en az %15 olacaktir - tarife disi engellere konu olan ürünlerde ithalatin, temel dönem yurt içi tüketiminin en az %3’ü olmak üzere, %5 oraninda artirilmasi - ithalat artisinin %5’in üzerinde oldugu tarife disi engellere konu olan 44 ürünlerde mevcut artisin sürdürülmesi - tarifikasyona konu olan ürünlerde belirli bir miktar ve fiyat düzeyine göre harekete geçen özel ithalat güvencelerinin olusturulmasi. Ihracat Sübvansiyonlari : (Sistemin 1986-1990 temel dönemine göre-belirli durumlarda 1991-92 temel dönem olarak alinabilmektedir-olusturulmasi öngörülmüstür.) - 1986-1990 temel dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonuna konu olan ürünlerin fiziksel miktarinin yillara göre esit sekilde %21 oraninda azaltilmasi - 1986-1990 temel dönemi esas alinarak ihracat sübvansiyonuna konu olan ürünler için yapilan bütçe harcamalarinin yillara göre esit sekilde %36 oraninda azaltilmasi - yeni sübvansiyonlarin olusturulmamasi - indirim taahhütlerinin ürüne özgü olmasi - islenmis ürünlerde ihracat sübvansiyonlarina bütçe disiplininin koyulmasi - temel dönem boyunca ihracat sübvansiyonuna konu olmayan ürünlere ihracat sübvansiyonu koyulmamasi. Yurt Içi Destekler : (1986-88 temel dönemine göre sistemin olusturulmasi) - desteklemenin Toplu Destek Ölçümüne (TDÖ) 18 göre esit sekilde %20 oraninda azaltilmasi - üretimi kisitlayici politikalar için kriterlerin olusturulmasi. Özetle, Tarim Anlasmasi sonucunda, üçüncü ülkelerden gelen tarim ürünlerinin Topluluk pazarina girisi kolaylastirilmis ve Toplulugun tarim ürünleri ihracatina yaptigi yardimlarin tedricen azaltilmasi öngörülmüs ancak, bu anlasma Ortak Tarim Politikasi’nin temel prensiplerine ve fiyat politikasina 18 Toplu Destek Ölçümü, DTÖ Tarim Anlasmasi’nin 2. ekinde belirtilen (indirim taahhüdü gerektirmeyen) desteklerin disinda kalan, bir temel ürünün üreticisine ya da bir ürünle sinirli olmadan tüm tarim üreticilerine saglanan yillik destek düzeyinin parasal ifadesidir. 45 dokunmamistir. GATT Tarim Anlasmasi ile Avrupa Toplulugu 6 yil içinde asagidaki hususlara uyma taahhüdünde bulunmustur:19 Ithalatta: ◊ Üçüncü ülkelerden gelen tarim ürünlerinin Topluluk pazarina giris kolayliklarinin genisletilmesi. Bir ürünün ithalat düzeyi, iç tüketimin %5’inin altinda kaliyorsa, asgari giris kolayligi adina, (düsük veya sifir vergi saglayan) tarife kontenjanlarinin açilmasi. ◊ Ortak gümrük tarifesine, yilik ad valorem ve/veya spesifik gümrük vergilerinin konulmasi ve gerektiginde bunlara, özel koruma hükümleri dogrultusunda, ek vergilerin ilave edilmesi. Bu sekilde, prelevman, degisken vergi gibi daha önce kullani lan koruma önlemleri kalkacaktir. ◊ 1986/1990 dönemine göre, AB’ye yapilan tarim ürünleri ithalatindaki tarife korumasinin 2001 yilina kadar %36 indirilmesi. Ihracatta: ◊ Sübvanse edilen ihracat hacminin %21 azaltilmasi. ◊ Iade tutarlarinin, ortak piyasa düzeni çerçevesinde %36 azaltilmasi. ◊ Iadelerin, belli ürün gruplarina sinirlandirilmasi. Anlasma hükümlerinin yürürlüge sokulmasi, Toplulugun üçüncü ülkelerle tarim ürünleri ticaretinde bazi degisiklikler gerektirmistir: ÖIthalatta • Tarim prelevmanlarinin ve ithalattaki diger vergilerin (degisken unsur, telafi edici vergiler) kaldirilmasi.20 • Yerine, ortak gümrük tarifesinde yer alan ad valorem ve/veya spesifik gümrük vergileri konulmasi. 19 Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996 Meyve ve sebzelerde, kuru üzüm ve islenmis kirazlar için Topluluk pazarinin korunmasina iliskin hükümler 5 yil daha muhafaza edilebilir. 46 20 • Bir Ortak Piyasa Düzenine tabi her tarim ürünü veya ürün grubu için ithalat sertifikasi düzenlenmesinin zorunlu olmasi. • Bir hasat dönemi veya bir yil için geçerli, düsük veya sifir vergi avantaji saglayan tercihli anlasmalarin çogalmasi. • Tercihli bir rejim saglayan (düsük veya sifir vergi), tarife kontenjanlarinin, ürün sektörü basina hacim olarak artirilmasi. Topluluk pazarinin dengesinin bozulmamasi için, miktarlarin bir hasat dönemi veya üç veya alti ay gibi dönemler için belirlenmesi. • Hububat, pirinç, sarap ile meyve ve sebzeler gibi bazi sektörler için ilave mekanizmalarin uygulamaya sokulmasi 21. • Özel koruma önlemlerinin uygulanmasi, dünya fiyatlarindaki önemli bir düsüs ve/veya ithalat hacmindeki asiri bir artis sonucunda, asgari düzeyde bir pazar korumasi saglamak üzere, ek vergiler uygulanmasina izin vermektedir. Bir tarim ürünün CIF kiymeti, belirlenen bir fiyatin altina düser düsmez, bu ek vergiler uygulanir. (Örnegin, yumurta, seker, süt ürünleri sektörleri için uygulamaya konulmustur.) Ö Ihracatta • Sübvansiyonlu ihracatlarin 6 yilda azaltilmasi • Ihraç edilen miktarlarin kaydinin tutulmasi: Bir OPD’ye tabi ürün veya ürün gruplari için, iade miktarinin bastan belirlenecegi zorunlu ihracat sertifikasi uygulamasi getirilmistir (iade miktarinin 60 ECU’den düsük oldugu durumlar hariç). Avrupa Toplulugu’nun Ortak Tarim Politikasi ve gelismelerinden sonra, ikinci bölümde, Türkiye’nin ortaklik iliskisi içinde bulundugu Avrupa Toplulugu ile tarim ürünlerine iliskin düzenlemelerini inceleyecegiz. 21 Bazi hububat için, ithalat vergileri, Avrupa Komisyonu tarafindan 15 günde bir belirlenmektedir. 47 IKINCI BÖLÜM TÜRKIYE-AT TARIM ÜRÜNLERI TICARETINE ILISKIN DÜZENLEMELER I- Türkiye-AT Anlasmalari ve Ortaklik Konseyi Kararlarinda Tarim Sektörü A- Ankara Antlasmasi’nda Tarim Alti Bati Avrupa ülkesinin aralarinda imzaladiklari Roma Antlasmasi’nin 1958’de yürürlüge girmesinin ardindan, 1959 yili Temmuz ayinda Türkiye Topluluga katilmak için müracaat etmistir. Türkiye ile AET arasindaki görüsmeler dört yil sürmüs ve “Türkiye ile Avrupa Ekonomik Toplulugu Arasinda Bir Ortaklik Yaratan Antlasma” 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara’da imzalanarak, 1 Aralik 1964 tarihinde yürürlüge girmistir. Roma Antlasmasi’nin 238. maddesine dayandirilan ortakligin, hazirlik, geçis ve gümrük birligi olmak üzere üç asamada gerçeklesmesi öngörülmüstür. Ankara Antlasmasi’nin 10. maddesinde, “gümrük birligi mal alisverislerinin tümünü kapsar” denilmekte ve kurulacak gümrük birliginin sadece sanayi ürünleri için degil, ayni zamanda tarim ürünleri için de söz konusu oldugu ortaya konulmaktadir. Antlasma’nin Ikinci Bölümü “Tarim” basligini tasimakta ve bununla ilgili hükümler 11. maddede asagidaki sekilde yer almaktadir: 1- Ortaklik rejimi, Toplulugun ortak tarim politikasini göz önünde bulunduran özel usullere göre, tarimi ve tarim ürünleri alis verisini de kapsar. 2- Tarim ürünlerinden, Toplulugu kuran Antlasma'nin II. Ekinin konusu olan ve sözü edilen Antlasma'nin 38. maddesinin 3. fikrasi hükümlerinin uygulamasi ile tamamlanmis bulunan listede sayili ürünler anlasilir.” 48 Bu maddelerde de görüldügü üzere, Ankara Antlasmasi taraflar arasinda bir gümrük birligi amaçlamakta ve tarim ürünleri bu gümrük birligi kapsami içinde sayilmaktadir. Ancak, tarimla ilgili öngörülen düzenlemeler, Roma Antlasmasi’nda oldugu gibi Ortaklik Antlasmasi’nda da ayri bir uygulama alani seklinde belirlenmistir. Hazirlik Döneminde tek tarafli yükümlülük üstlenilerek, Türkiye’nin Toplulugun yardimi ile ekonomisini güçlendirmesi düsünülmüs, bunun için de Ankara Antlasmasi’na ekli 1 sayili Geçici Protokol ile Türkiye’nin geleneksel ihracat ürünleri olan kuru üzüm, kuru incir, findik, ve tütün için ülkelere göre açilan kontenjanlar dahilinde gümrük indirimi uygulamasina gidilmistir. Daha sonra bu kontenjanlar Topluluk için global olarak açilan tek bir kontenjanda birlestirilmis ve gene ayni Protokol’ün 6. maddesine dayanilarak bazi sü ürünleri, sofralik taze üzüm, turunçgiller ve sarapta 1 Aralik 1967 tarihinden itibaren bazi sürüm kolayliklari taninmistir. Ankara Antlasmasi ile Hazirlik Döneminde Türk tarafindan genel olarak ekonomik gelismesini saglayacak çabalara girismesi beklenmekte, ancak bunun disinda bir yükümlülük getirilmemektedir. Geçis Dönemindeki düzenlemelerin ne olacagi ise Ankara Antlasmasi’nda yer almamaktadir. B- Katma Protokol’de Tarim 1970’de imzalanan ve 1 Ocak 1973’de yürürlüge giren Katma Protokol, hukuk açisindan Ankara Antlasmasi’nin ayrilmaz bir parçasi olup, Geçis 49 Dönemi’nin uygulanmasina iliski n sartlari, usulleri ve süreleri belirlemektedir. Ankara Antlasmasi’nin 4., Geçici Protokol’ün 1. maddesine dayanilarak hazirlanan Katma Protokol, bir “Uygulama Anlasmasi”dir. Zira, Ankara Antlasmasi’nin belirledigi genel çerçeve, Katma Protokol ile doldurulmus ve uygulamaya geçilmistir. Katma Protokol’ün birinci kisminin 3. ve 4. bölümleri taraflar arasinda tarim alaninda uygulanacak rejimin esaslarini saptamaktadir. Bu rejim, ana kural olarak, Türk tariminin OTP’ye uyumunu öngörmektedir. Ancak uyum konusu, 22 yillik geçis döneminin sonunda Ortaklik Konseyi’nin saptayacagi hükümler çerçevesinde ele alinacaktir. Bu konular, Katma Protokol’ün 31 ila 35. maddelerinde ayrintili olarak yer almaktadir: Bölüm III : Ortak tarim politikasinin uygulama alanina konulmasi sonucu olarak Topluluga ithali özel düzene bagli ürünler Madde 31 : Tarim ürünleri için IV. bölümde belirtilen rejim, ortak tarim politikasinin uygulama alanina konulmasi sonucu olarak Topluluga ithali özel bir düzene bagli ürünlere uygulanir. 31. madde, bu maddelerdeki hükümlerin tüm tarim ürünlerine degil, sadece ithali bir pazar düzenlemesine konu olan ürünlere uygulanacagini belirtmektedir. Burada amaçlanan, Roma Antlasmasinin II sayili ekindeki listede yer alan (EK 1) ve Ortak Piyasa Düzenlerine tabi olup da iç pazarda desteklenen, ayni zamanda disa karsi korunan ürünlerdir. Söz konusu listenin disinda kalan ve tamamen veya kismen tarim ürünlerinin islenmesinden elde edilen ürünler ise, sanayi mallari sayilarak (tarim ve sanayi paylari ayrilmak suretiyle) gümrük birligi kurallarina tabi tutulmakta dolayisiyla serbest dolasima konu olmaktadir. Bölüm IV : Tarim Madde 32 : 50 Bu Protokolün hükümleri, 33 ilâ 35. maddelerde öngörülen aykiri hükümler sakli kalmak üzere, tarim ürünlerine uygulanir. Madde 33 : 1- Yirmi iki yillik dönem içinde, Türkiye, tarim ürünlerinin Türkiye ile Topluluk arasinda serbest dolasimi için Türkiye'de uygulanmasi gerekli ortak politikasi tedbirlerini bu dönemin sonunda alabilmek amaciyla, kendi tarim politikasinin uyumu yoluna gider. 2- 1. fikrada belirtilen sürede Topluluk, tarim politikasinin tespiti veya ilerideki gelismesi sirasinda Türk tariminin çikarlarini göz önünde tutar. Türkiye, bu amaca yararli bütün unsurlari Topluluga bildirir. 3- Topluluk, Ortak Tarim Politikasinin tespiti veya gelismesi ile ilgili Komisyon tekliflerini, bu tekliflere iliskin görüsleri ve alinan kararlari Türkiye'ye bildirir. 4- Tarim alaninda Türkiye tarafindan Topluluga bildirilmesi gereken hususlari Ortaklik Konseyi kararlastirir. 5- 3. fikrada belirtilen Komisyon teklifleri ve 1. fikra uyarinca Türkiye'nin tarim alaninda almayi öngördügü tedbirlerle ilgili olarak, Ortaklik Konseyi çerçevesinde, danismalar yapilabilir. 33. madde ile, Türkiye’ye Ortak Tarim Politikasina uyum yükümlülügü getirilmistir. Ayrica, 2. paragraf ile Topluluga da önemli bir yükümlülük getirilmektedir: buna göre, Topluluk, Türkiye’nin kendi tarimi hakkinda verecegi düzenli bilgilere göre, OTP’nin saptanmasinda Türk tariminin çikarlarini koruyacaktir. 3. paragraf ile getirilen ikinci bir yükümlülük ise, Toplulugun OTP veya bununla ilgili yapisal ve gereginde uygulamaya yönelik kararlari Türkiye’ye bildirme zorunlulugudur. Bu maddeden anlasilan, Türkiye’nin tarim politikasini Geçis Dönemi içinde OTP’ye uydurmasinin beklendigi, bu konuda Topluluk’tan bazi isteklerine olumlu yanit alabilecegi, ya da Ortaklik Konseyi’nde danismalar yapabilecegi, ancak Ortaklik Konseyi’nin istegi üzerine de, gerekli konularda Topluluga bilgi vermek durumunda oldugudur. Topluluk ise OTP ile ilgili teklif, görüs ve 51 kararlari Türkiye’ye bildirmeyi ve bu konularda Ortaklik Konseyi’nde danismalar yapmayi kabul etmektedir. Görüldügü gibi, Katma Protokol çerçevesinde tarim politikalarinda uyumla yükümlü tutulan taraf Türkiye’dir. Madde 34 : 1- Yirmi iki yillik dönemin sonunda Ortaklik Konseyi, Türkiye'nin 33. maddenin 1. fikrasinda belirtilen Ortak Tarim Politikasi tedbirlerini aldigini tespit ettikten sonra, tarim ürünlerinin Türkiye ve Topluluk arasinda serbest dolasiminin gerçeklesmesi için gerekli hükümleri tespit eder. 2- 1. fikrada belirtilen hükümler, bu Protokolde öngörülen kurallardan gerekli her türlü sapmayi kapsayabilir. 3- Ortaklik Konseyi 1. fikrada belirtilen tarihi degistirebilir. Bu maddenin 1. paragrafinda yer alan önemli husus, serbest dolasim sürecinin baslamasinin otomatik olmayip, Ortaklik Konseyi’nce yapilacak incelemenin olumlu sonuç vermesine bagli bulunmasidir. Ortaklik Konseyi, Türkiye’nin 22 yillik süre içinde OTP önlemlerini uygulayacak biçimde gerekli uyum girisimlerinde bulunup bulunmadigini saptamaya yetkilidir. 2. paragraf, ürünlerin serbest dolasimi için Ortaklik Konseyi tarafindan saptanacak hükümlerin, Katma Protokol’ün tarim bölümünde öngörülmüs olan kurallara bagli kalmayabilecegini belirtmektedir. 3. paragrafta ise 22 yillik sürenin de kesin olmadigi ve Ortaklik Konseyi karari ile bu tarihin degistirilebilecegi ifade edilmektedir. Madde 35 : 1- 34. maddede öngörülen hükümlerin tespit edilmesine kadar ve 7 ilâ 11, 15 ilâ 18. maddeler, 19. maddenin 1. ve 5. fikralari, 21 ilâ 27 ve 30. maddeler hükümlerinden sapma olarak, Türkiye ve Topluluk, birbirlerine, tarim ürünleri alis verisleri için, genisligi ve usulleri Ortaklik Konseyi tarafindan tespit edilecek olan tercihli bir rejim tanirlar. 2- Bununla beraber, geçis döneminin basindan itibaren uygulanacak rejim 6 sayili 52 ekte tespit edilmistir. 3- Bu Protokolün yürürlüge girisinden 1 yil sonra ve bundan sonra da iki yilda bir, Ortaklik Konseyi, iki taraftan birinin istegi üzerine, tarim ürünlerine uygulanan tercihli rejimin sonuçlarini inceler. Ortaklik Konseyi, Ortaklik Antlasmasinin gitgide gerçeklestirilmesini saglamak üzere, gerekli olabilecek iyilestirmeleri kararlastirabilir. 4- 34. maddenin 2. fikrasi hükümleri bu madde için de geçerlidir. Bu maddede, taraflar arasindaki tercihli tarim ürünleri ticaretinin genisligini ve usullerini Ortaklik Konseyi’nin belirlemesi kabul edilmistir. Tarim ürünlerinin serbest dolasimi kabul edilinceye kadar da, Katma Protokol’ün gümrük vergileri indirimi ile ilgili 7-11. maddelerle 19. maddenin iki fikrasi, gümrük vergileri ve ortak gümrük tarifesine uyumla ilgili 15-18. maddeleri; miktar kisitlamalari ile ilgili 21-27. maddeler ve ulusal tekellerle ilgili 30. madde tarim ürünleri için uygulanmayacaktir. Katma Protokol’ün 6 sayili Ek’inde yer alan Türkiye tarim ürünleri için uygulanacak tercihli rejimi söyle özetleyebiliriz: kuru ve taze üzüm, kuru ve taze incir, kuru sebze, baklagiller, çay, çesitli hayvan, vs Topluluga gümrük vergilerinden muaf olarak; çok sayida taze meyve-sebze, narenciye, findik, fistik, islenmis çesitli meyveler-sebzeler Topluluga çesitli düzeylerde gümrük vergisi indirimleriyle; prelevman sistemi ile korunan tahil, zeytinyagi gibi ürünler Topluluga prelevman indirimleriyle ithal edilirler. Türkiye menseli tarim ürünlerinin ithalatina saglanan kolayliklar karsisinda, Ek’in 17. maddesinde, Türkiye’nin de Topluluk menseli tarim ürünleri ithalatinda tatminkar bir artis gerçeklestirilebilmesi için Topluluga içeri belirlenmeyen tercihli bir rejim tanimasi istenir. Söz konusu ekte taninan tercihli uygulama sadece Türkiye menseli ürünlere taninmistir. Ek’in 16. maddesinde, “menseli ürünler” kavraminin taniminin Ortaklik Konseyince tespit edilecegi belirtilmistir. 53 4/72 ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Kararlari 29 Aralik 1972 tarih ve 4/72 sayili “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin I. Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye ‘menseli ürünler’ kavraminin tanimlanmasina iliskin” 4/72 sayili Ortaklik Konseyi Karari 22 ile, Topluluga ithalatta tercihli rejimden faydalanabilecek Türkiye “menseli ürünler” kavrami tanimlanmistir. 4/72 sayili Karar, 26 Mayis 1975 tarih ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Karari 23 ile degistirilmistir. Söz konusu degisiklikle, Topluluk menseli ürünlerin kümülasyonu imkani taninmistir. C- 1/80 sayili Ortaklik Konseyi Karari’nda Tarim Tercihli rejim, Türkiye-AET Ortaklik Konseyi'nin 1973 yilinda 1/73, 1977 yilinda 1/77 sayili kararlari ve özellikle 1980 yilindaki 1/80 sayili karari ile iyilestirilmistir. Ortaklik Konseyi’nin 30 Haziran 1980 tarihinde aldigi 1/80 sayili Karar ile, bazi istisnalar hariç, OTP geregince uygulamaya konulan Ortak Piyasa Düzenlerine tabi ürünlerin tümünde Türkiye’ye yeni bir ödün daha taninmistir. Ayrica, Türkiye’nin tarimini ve tarim politikasini Topluluk tarimina ve tarim politikasina uydurmasi ve bunun için gerekli arastirmalara hemen baslanmasi benimsenmistir. 1/80 sayili Karar ile, Topluluk, Türkiye çikisli tarim ürünlerinden alinan gümrük vergilerinden, %2 kadar veya daha düsük olanlarin 1 Ocak 1981 tarihine kadar, %2'nin üzerinde olanlarin ise 1 Ocak 1987 tarihine kadar 4 22 23 ATRG, L 59 05.03.1973 ATRG, L 142 04.06.1975 54 asamada24 kaldirilmasini kabul etmistir. Ayrica Türkiye çikisli bazi meyve ve sebze (turfanda patates, fasulye, bakla, sogan, patlican, kabak, kereviz, sofralik taze üzüm, erik, kavun ve karpuz) için yilin belirli dönemlerinde gümrük muafiyeti tanimistir. Bu gümrük vergisi bagisikligi sadece Ortak Gümrük Tarifesine tabi olan tarim ürünleri için geçerlidir. Gümrük vergisi disinda kalan Topluluk koruma önlemleri, örnegin prelevman, telafi edici vergiler, vs. Türk tarim ürünleri ithalatinda geçerliliklerini korumaktadir. Fakat bazi ürünler i çin bu koruma rejimlerinden de kismi ödünler verilmistir. Öte yandan, bazi ürünlerin gümrük vergisi muafiyetinden yararlanmasi belli miktar kisitlamalari çerçevesinde olacaktir. Örnegin, Toplulugun Türkiye’ye tanidigi yillik ithalat kontenjanlari, findik için 25 000 ton, kayisi pulpu için 90 ton olarak belirlenmistir, bu miktarlara kadar gümrük vergisinden muafiyet uygulanirken, miktarlarin asilmasi halinde, findikta %4, pulpta %17 vergi uygulanacaktir. Domates salçasi ve konservelerinde ise yillik toplam 16500 tonluk otolimitasyon çerçevesinde vergi indirimi yapilacaktir. Yine vergi indirimi taninan turfanda patates, fasülye, bakla, sogan, patlican, kereviz gibi taze sebzeler ile sofralik üzüm, erik, kavun, karpuz gibi taze meyveler, belli ihraç takvimleri disinda Ortak Gümrük Tarifesi uygulamasi ile karsilasmaktadir. Diger taraftan, Katma Protokol’ün ilgili maddesi geregince, Türkiye, ilk kez 1993 Ithalat Rejimi ile Topluluga bazi ürünlerde taviz marji tanimis, 1994 yilinda bazi ürünler için bu marj genisletilerek ilave taviz verilmistir. D- Tam Üyelik Basvurusu Çerçevesinde Türkiye-AT Tarim Iliskileri Türkiye, 14 Nisan 1987’de tam üye olmak amaciyla AT Konseyi’ne basvurmus, Konsey 27 Nisan 1987’de, Türkiye’nin basvurusu konusunda görüsünün hazirlanmasi amaciyla konuyu Komisyon’a havale etmistir. Komisyon, 18 Aralik 1989’da, hazirladigi raporu Konsey’e sunmustur. Rapor, 10 24 1 Ocak 1981'de %30, 1 Ocak 1983'de %60, 1 Ocak 1985'de %80 ve 1 Ocak 1987'de %100 55 sayfalik bir ana metin (görüs bölümü) ve 125 sayfalik bir teknik rapordan olusmaktadir. Komisyon Raporunun teknik rapor bölümünde, tarim ile ilgili olarak su ifadeler yer almaktadir: • Zengin toprak ve su kaynaklarina ve farkli ekolojilere sahip olmasi Türkiye'yi tarim alaninda elverisli ülkeler arasina sokmaktadir ve tarim sektörü Türkiye’de önemli bir yere sahiptir. • Hizli nüfus artisina ragmen, Türkiye tarim ürünlerinde kendine yeterli, önemli bir tarim ürünleri ihracatçisi ülkedir ve genis bir ürün grubunda (kuzey ürünleri ve Akdeniz ürünleri dahil olmak üzere) tarima dayali sanayiye ham madde saglamaktadir. • Verimlilikte saglanan önemli artislara ragmen, modern tekniklerin kullanimindaki yetersizlikler, isletme yapilari, çiftçilerin düsük egitim düzeyi ve sulamadaki sinirli gelisme düzeyi nedeniyle tarim ürünleri üretimindeki verim düzeyi, Topluluk ortalamasinin çok gerisindedir. • Türk tarimi, hiçbir azalma egilimi göstermeyen asiri tarimsal isgücü, küçük tarim isletmelerinin çogunlukta olusu ve bu isletmelerinin gittikçe daha da küçülmeleri, toprak erozyonu, çayir ve meralarin asiri kullanimi ve az gelismis yörelerdeki nüfus yogunlugu ile temel yapisal ve sosyo-ekonomik yetersizliklerle karakterize edilmektedir. • Devlet tarim sektöründe her alanda önemli role sahiptir. Üretim, pazarlama vs. asamalarinda tarim sektörünü desteklemektedir. • Türkiye ile Topluluk arasinda destekleme sistemleri farkli oldugundan bir kiyaslama yapmak güçtür ancak, Türkiye'deki tarim ürünleri fiyat seviyeleri Topluluk düzeyinin altindadir. Et ve diger hayvansal ürünlerin fiyatlarinin yaklasik ayni düzeyde olmasina ragmen, meyve ve sebzede fiyat düzeyleri Topluluk tarim ürünleri fiyatlarinin yarisi ile üçte ikisi arasinda degismektedir. Çogunlukla dünya fiyatlarina yakin düzeydedir. • Türkiye'nin Topluluga katilmasi durumunda Toplulugun fiyat düzeyinin 56 uygulanmasi ve tarim sektörüne yapilacak yardimlar özel ve kamu kuruluslarinin yatirimlarini tesvik edecek ve verimlilik düzeyinde saglanacak artislarla tarimsal üretimde bir patlama ortaya çikabilecektir. • Türkiye'nin simdiye kadar yaptigi en büyük proje ve ayni zamanda hedef ve büyüklük bakimindan bu alanda dünyanin en büyük projesi olan Güneydogu Anadolu Projesi (GAP), tarimsal üretimi artirmada Türkiye'nin sahip oldugu olanaklari göstermesi bakimindan iyi bir örnektir. Raporda yer alan ifadeler Türk tariminin uyumda ortaya çikabilecek sorunlarini ve Topluluk tarimindan farkliliklarini açik bir sekilde ortaya koymaktadir.25 E- 1/95 Sayili Ortaklik Konseyi Karari’nda Tarim Gümrük Birligi’nin Tamamlanmasina Iliskin, 6 Mart 1995 tarihli ve 1/95 sayili 25 36. Dönem Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Karari ile, Ankara C. Ertugrul, “DPT Açisindan Türk Tariminin Topluluga Uyum Çalismalari”, AT ile Bütünlesme Hareketlerinde Türk Tarim Sempozyumu, Izmir Ticaret Borsasi Yayin no.44, Izmir, 1991 57 Antlasmasi’nda öngörülen, gümrük birligine iliskin son döneme 1 Ocak 1996 itibariyle girilmistir. Söz konusu Kararin, tarimla ilgili hükümleri II. Kisim’da, 24 ila 27. maddelerde yer almaktadir: II. Kisim : Tarim ürünleri Madde 24 : 1- Ortaklik Konseyi, Taraflarin, Katma Protokol'ün 32-35. Maddelerinde ortaya kondugu üzere aralarinda tarim ürünlerinin serbest dolasimini saglama hedeflerini teyit etmektedir. 2- Ortaklik Konseyi, bu ürünlerin serbest dolasimini saglamak amaciyla gerekli kosullarin olusturulmasi için ek bir sürenin gerekli oldugunu kaydetmektedir. Görüldügü üzere, Ankara Antlasmasi ve Katma Protokol’de yer alan, tarim ürünlerinin serbest dolasiminin saglanmasi yani gümrük birligi kapsamina alinmasi hedefi 1/95 sayili Karar ile teyide edilmekte, ancak bunun henüz mümkün olmadigi ve ek bir süre gerektigi ifade edilmektedir. Madde 25 : 1- Türkiye, politikasini, tarim ürünlerinin serbest dolasimini saglamak için gerekli olan Ortak Tarim Politikasi tedbirlerini benimseyecek biçimde uyumlastiracaktir. Türkiye, bu dogrultuda alinan kararlari Topluluga bildirecektir. 2- Topluluk, tarim politikasini gelistirirken mümkün oldugu ölçüde Türk tariminin çikarlarini göz önünde bulunduracak ve ilgili Komisyon önerileri ile bu öneriler temel alinarak benimsenen kararlar konusunda Türkiye'ye bilgi verecektir. 3- Paragraf 2'de atifta bulunulan öneriler ve kararlar ile Türkiye'nin 1. paragraf dogrultusunda almayi amaçladigi tedbirler konusunda Ortaklik Konseyi bünyesinde, danisma toplantilari yapilabilecektir. 25. madde, Katma Protokol’ün 33. maddesinde yer alan hükümlerin bir 58 nevi tekrari seklindedir. Türkiye, tarim ürünlerinin taraflar arasinda serbest dolasimini saglamak için gerekli olan OTP tedbirlerini alacak, bu dogrultuda alinan kararlari Topluluga bildirecek, Topluluk ise, tarim politikasindaki gelismelerde Türk tariminin çikarlarini dikkate alacak ve Türkiye’ye bilgi verecektir. Madde 26 : Topluluk ve Türkiye, tarim ürünleri ticaretinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimleri, asamali gelistireceklerdir. olarak Ortaklik ve karsilikli Konseyi, bu avantajlar tercihli yaratacak biçimde düzenlemelerde yapilan iyilestirmeleri düzenli olarak inceleyecektir. Bu maddede yer alan, Taraflarin, tarim ürünleri ticaretinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimi gelistirmeleri hükmü dogrultusunda, teknik ayrintilari saptamak üzere, Türk tarafindan Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Dis Ticaret Müstesarligi ve Devlet Planlama Teskilati Müstesarligi temsilcilerinin katildigi, AT’nin ise Tarim Genel Müdürlügü (DG VI) yetkililerince temsil edildigi Tarim Teknik Komitesi görevlendirilmistir. Uzun bir aradan sonra Eylül 1993’te zaten yeniden toplanmaya baslamis olan Komite, 6 Mart Karari üzerine genislettigi gündemi üzerindeki çalismalarini Nisan 1997’de tamamlamistir26. Söz konusu müzakereler sonucu olusturulan, Türkiye’nin Topluluga ve Toplulugun Türkiye’ye tarim ürünleri ticaretinde uygulayacagi tercihli rejim, 1/98 sayili Ortaklik Konseyi Karari ekinde yer almistir. Madde 27 : 26 IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan 1997 Tarihli “Protokol”, Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137 59 Ortaklik Konseyi, Türkiye'nin 25 (1). Maddede bahsedilen Ortak Tarim Politikasi tedbirlerini aldigini tespit ettikten sonra, Toplulukla Türkiye arasinda tarim ürünlerinin serbest dolasimini saglamak için gerekli hükümleri benimseyecektir. 25 ve 27. maddelerden, tarim ürünlerinin Türkiye ile Topluluk arasinda serbest dolasiminin dört etap sonrasinda gerçeklestirilecegi sonucu çikmaktadir: 1. Türkiye, gerekli görülen OTP önlemlerini benimseyecek ve bunu AT’ye bildirecek. 2. Ortaklik Konseyi, Türkiye’nin gerekli OTP tedbirlerini uyguladigina karar verecek. 3. Ortaklik Konseyi, tarim ürünlerinin serbest dolasiminin tamamlanmasi için gerekli hükümleri benimseyecek. 4. Tarim ürünleri gümrük birligi kapsamina alinacak. F- 1/98 Sayili Ortaklik Konseyi Karari Mektup teatisi ile kabul edilen ve 20 Mart 1998 tarihinde Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesi’nde yayimlanan, 25 Subat 1998 tarih ve 1/98 sayili “Tarim ürünleri ticaret rejimine iliskin” Ortaklik Konseyi Karari, 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere27 yürürlüge girmistir. Kararin Giris bölümünde, Katma Protokol’ün 35. maddesine ve 1/95 sayili OKK’nin 26. maddesine atif yapilmakta, ekinde 3 protokol yer almaktadir: -Türkiye menseli tarim ürünlerinin Topluluga ithalinde uygulanacak tercihli rejime iliskin Protokol 1, -Topluluk menseli tarim ürünlerinin Türkiye’ye ithalinde uygulanacak tercihli rejime iliskin Protokol 2, -Mense kurallarina iliskin Protokol 3. 27 Toplulugun, findik için sabit gümrük vergisi uygulamasi 1999 yili basinda, domates salçasi için 30 000 ton/yillik muafiyete tabi tarife kotasi ise 1997 yili basinda yürürlüge girecektir. 60 Türkiye ve Toplulugun tarim ürünlerinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimi tek bir metinde toplayan bu Kararin, ilk iki protokolü, Tarim Teknik Görüsmeleri sonucunda, 25 Nisan 1997’de paraflanan metinlere iliskin olup, sonuncusu bu tercihli rejimlerin uygulanacagi ürünleri belirleyen mense kurallarina iliskindir. Söz konusu Karar çerçevesinde, tarim ürünleri ticaretinde ülkemiz tarafindan Topluluk lehine açilacak tarife kontenjanlarinin uygulanmasina dair 97/10467 sayili Bakanlar Kurulu Karari 28, 9.1.1998 tarihinde yayimlanarak 1.1.1998’den itibaren yürürlüge konulmustur. Bu Karar ile saglanan tavizlerle, Topluluga yönelik tarim ürünleri ihracatimizin hemen hemen tamami tercihli rejime dahil olacaktir. Yeni saglanan tavizler kapsamina giren ihracatimizin degeri (1996 yili ticaret esas alinarak) 640 milyon $ olarak hesaplanmaktadir. Buna mukabil, Türkiye’nin de Topluluk kaynakli yaklasik 230 milyon $ degerinde (1996 yili istatistikleri esas alinarak) ürün için vergi veya diger pazara giris kolayliklari saglamis oldugu belirtilmektedir. Saglanan tavizlerin yürürlüge girmesi ile, Türkiye’nin Topluluga yönelik tarim ürünleri ihracatinin (%68’i gümrük vergisinden muaf, %25’i vergi indirimli olmak üzere) %93’ü tavizli rejim kapsaminda olacak, Toplulugun Türkiye’ye yönelik tarim ürünleri ticaretinin ise (%22’si muaf, %11’, vergi indirimli olarak) %33’ü tavizden yararlanacaktir.29 G- Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi 12-13 Aralik 1997 tarihlerinde toplanan Lüksemburg AB Konseyi, Türkiye’nin Avrupa Birligi’ne katilmaya ehil oldugunu ve diger aday devletlerle ayni kriterler temelinde mütalaa edilecegini teyit etmistir. Bu kapsamda, Avrupa Konseyi, tüm alanlarda AB’ye yakinlastirmak suretiyle, Türkiye’yi katilima hazirlayacak bir strateji belirlemis, burada tarim ürünlerinin serbest dolasimi ve OTP’ye uyum konulari da ele alinmistir. 28 9.1.1998 tarih ve 23225 sayili Resmi Gazete. IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan 1997 Tarihli “Protokol”, Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137 61 29 Avrupa Komisyonu’nun Türkiye için Avrupa Stratejisi uygulamaya yönelik baslangiç önerilerinde, tarim ürünlerinde serbest dolasimin saglanmasi amaciyla OTP tedbirlerine uyum açisindan, Türkiye’nin tarim politikasinda gerekli düzenlemeleri yapmasi gerektigi belirtilmistir. 15 Temmuz 1997 tarihli Bildirim ile, Türkiye’ye ülkenin tarimsal yapisini ve bu alanda pek fazla bir gelisme kaydedilmedigini dikkate alarak, Topluluk müktesebatini kendi hukuk düzenine dahil etmesinin tesvik edilmesi önerisinde bulunulmustur. Bu amaç dogrultusunda, Komisyon Merkezi ve Dogu Avrupa Ülkeleri için kullanilan yaklasimdan esinlenerek üç asamali bir süreç önermistir.30 Birinci asamada, Komisyon Türk makamlarina yönetim için gerekli tüm araçlar ve kurumlara iliskin ayrintilar ile birlikte, pazar organizasyonunun degisik yönleri ile saglik ile ilgili baslica yasal düzenlemelerin envanterini verecektir. Türkiye ise bu baglamda, Komisyona Türk tarim politikasini anlamaya yönelik ayrintilar sunmak durumunda olacaktir. Ikinci asama, OTP’nin çesitli yönleri ve sektörleri ile Türk tarim politikasinin derinlemesine tartisilmasini kapsayacaktir. Üçüncü asama ise, degisik sektörler bazinda OTP ve Türk tarim politikasi arasindaki farkliliklarin bir özetinin çikarilmasini kapsayacaktir. Bu sürecin sonunda, Türkiye’nin Komisyona Topluluk müktesebatinin kabulü için izleyecegi programini sunmasi istenecektir. Sürecin ilk asamasinin 1998 yilinin ikinci yarisinda baslayabilecegi ve bilgi teatisinin gerçeklesmesini müteakiben kapsamli görüsme turlarina geçilebilecegi belirtilmistir. 30 DPT, “Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi Uygulamaya Yönelik Baslangiç Önerileri”, AB’den Haberler, Sayi 3/98, Mart 1998, http://www.dpt.gov.tr/dptweb/edergi/abhaber/abh98-3i.html, (24/6/1998) 62 Toplulugun saglayacagi mali ve teknik yardim, Türk tariminin yeniden yapilanmasi ve ülke tarim politikasinin OTP’ye uyumu çalismalari için çok önemli bir unsurdur. Bu baglamda, Türkiye Komisyona öncelikli tedbirleri içeren bir liste sunmalidir. Ancak, böyle bir liste üzerinde görüsüldükten sonra bir teknik yardim programi hazirlanabilir. II- Türkiye-AT Islenmis Tarim Ürünleri Ticareti Ankara Antlasmasi’nin 11. maddesinde, tarim ürünlerinden kast edilenin Roma Antlasmasi’nin II nolu Ekini olusturan listede yer alan ürünler oldugu belirtilmektedir. Islenmis tarim ürünleri bu kapsamda yer almamakta ve AT ile Türkiye arasinda gümrük birligi çerçevesinde serbest dolasim hükümlerine tabidir. Çalismamizda, Ortak Tarim Politikasi çerçevesinde, Roma Antlasmasi’nin Ek II’sinde yer alan tarim ürünleri ve bu politikaya Türkiye’nin uyumu incelendiginden islenmis tarim ürünleri ticareti ve buna iliskin düzenlemelere detayli olarak deginilmemistir. Topluluk’ta, islenmis tarim ürünlerinin ticaretinde serbest piyasa kosullari dahilinde, tarim ürünlerinden farkli bir rejim uygulanmaktadir. Islenmis tarim ürünlerinin Topluluga ithalatinda, bir grubu için yalnizca advalorem olarak adlandirilan sabit bir vergi orani uygulanirken, muhtevasinda temel ürünler (süt ve sütlü ürünler, hububat, seker) bulunan bir diger grup ise yerli imalatçiyi korumayi amaçlayan sabit vergi oranina (sanayi unsuru) ek olarak, temel ürünlerin yerli üretimini korumak için degisken bir vergi tahsil edilmektedir. Bu sistem, Toplulukta ilk kez 1966’da bir yönetmelik ile kurulmustur. Bu çerçevede, üç ayda bir belirlenen degisken tarimsal unsur, GATT Uruguay Round çerçevesinde, 1.7.1995 tarihinden itibaren degisken vergiden sabit bir vergiye dönüstürülerek, 6 yil içinde %36’lik bir indirime konu olacaktir. 63 Topluluk’ta 1966 yilinda bir yönetmelikle uygulanmaya baslanilan bu usul ile ilgili düzenlemeler en son 3448/93/EC isaretli Topluluk Konsey Yönetmeligi ile, söz konusu koruma oranlarini belirlemeye yönelik analiz metodlari konusundaki son düzenlemeler ise 22/12/1987 tarih ve 4154/87/EEC isaretli Komisyon Yönetmeligi ile yapilmistir.31 Islenmis tarim ürünleri itibariyle, Türkiye ile Topluluk arasindaki iliskiler ise, 1.1.1996 itibariyle gerçeklestirilen gümrük birliginin sanayi ürünlerini kapsamasi ve bu çerçevede islenmis tarim ürünlerindeki sanayi paylarinin belirlenerek sifirlanmasi konusundaki mutabakata dayanmaktadir. 1/95 sayili OKK’nin 17 ila 23. maddeleri islenmis tarim ürünleriyle ilgilidir. Islenmis tarim ürünlerinin Roma Antlasmasi Ek II’de yer almayan ürünleri kapsamasi nedeniyle, bu ürünler genellikle “Ek II’de yer almayan ürünler” (non-Annex II goods) olarak tanimlanmaktadir. Söz konusu ürün ve ürün gruplarinin bir kismi Katma Protokol’ün 11. maddesi çerçevesinde 3 sayili ek kapsaminda 22 yillik listede bulunan ürünlerdir. Bu kapsamda, islenmis tarim ürünlerinde taraflarin karsilikli olarak sanayi payina uygulanan vergiyi kaldirmalari gerekmektedir. Topluluk mevzuatina uygun olarak, islenmis tarim ürünlerindeki sanayi ve tarim paylari tespit edilerek, sanayi payina tekabül eden kismin karsilikli olarak sifirlanmasi öngörülmüstür. Türkiye, üçüncü ülkelere karsi,Toplulugun sanayi korumasini kullanacak, tarim payi ise Türkiye’nin mevcut korumasi ve fiyatlari baz alinarak hesaplanacaktir. Bu dogrultuda yapilan çalismalar sonunda korunacak tarim paylarini ihtiva eden ilk düzenleme Ithalat Rejimi Kararina Ek Karar olarak 9/7/1995 tarihli ve 22338 mükerrer sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir. Yapilan 31 Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No.19, 19.03.1998 tarih ve 23291 sayili Resmi Gazete, s.8 64 çalismalarin devaminda yeniden belirlenen islenmis tarim ürünlerindeki tarim paylarina ait sabit ve degisken koruma paylarini kapsayan diger düzenleme ise 31/12/1995 tarihli ve 22510 sayili Resmi Gazete’de yayimlanan Ithalat Rejimi Karari Eki seklinde gerçeklesmistir. Söz konusu islenmis tarim ürünlerindeki tarim payi ve sanayi payinin belirlenmesi için kimyasal analize tabi tutulmalari, analiz sonuçlarina göre Bilesim Tablosu (Meursing Tablosu) 32 uygulanarak hesaplamanin yapilmasi gerekmektedir. Gümrük birligi çerçevesinde tesis edilen islenmis tarim ürünlerinin ithalati sirasinda yapilmasi gereken analizler Gümrük Müstesarligi tarafindan, Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No.1933 çerçevesindeki düzenlemeler kapsaminda yapilmaktadir. Sanayi payi, gümrük birliginin 1.1.1996’da gerçeklesmesi ile karsilikli olarak sifirlanmistir. Tarim payinda ise, Türkiye’nin “hedef tarim payi”na (AB’de uygulanan tarim payi) ulasmasinin bazi ürünlerde hemen, bazilarinda ise kademeli olarak gerçeklesmesi öngörülmüstür. 1.1.1996 itibariyle uyum saglanan ürünler: Bu grupta yer alan 79 ürün arasinda, bazi makarna çesitleri, dondurma, katkili yogurtlar, margarin gibi ürünler bulunmaktadir. Bu ürünlerdeki koruma yalnizca hedef tarim payi ile saglanmaktadir. Geçis dönemi uygulanacak ürünler: Bu grupta, Türkiye’nin hassas ürünlerinin bulunmasi nedeniyle, üç yillik bir süre sonunda hedef tarim payina ulasilmasi öngörülmüstür. Bu ürünler, bazi makarna çesitleri, bisküvi ve pastacilik ürünleri ve çikletleri içermektedir. Bu ürünler için sanayi payinin AB’ye karsi sifirlanmasinin yaratacagi olumsuz etkiyi azaltmak amaciyla, mevcut 32 Bilesiminde üç ve/veya daha fazla temel ürün bulunan islenmis tarim ürünlerinin tarim paylari “Meursing Tablosu”adi verilen tablo, mamulün bünyesine giren bilesenlerin süt yagi, süt proteini, nisasta/glükoz ile sakkaroz miktarlari esas alinarak hazirlanan ve verginin dogrudan tespitine yarayan bir tablodur. 33 19.03.1998 tarih ve 23291 sayili Resmi Gazete 65 sanayi payinin bir kismi tarim payina eklenmis ve bu yükseltilmis tarim payinin 1.1.1996’dan baslayarak her sene indirime tabi tutularak, 1.1.1999 itibariyle hedef tarim payina ulasilmasi planlanmistir. Katma Protokol’ün 22 yillik listesinde yer alan ve 1,5 yillik geçis dönemi istenen ürünler: Bu grupta bulunan 51 ürün arasinda çikolata ve çikolatali ürünler, sekerlemeler, hazir gidalar sayilabilir. Bu ürünler için de ilave koruma yöntemi benimsenmis ve 1.7.1995 tarihinden itibaren, alti aylik dönemlerde indirim uygulanmak üzere, hedef tarim payina 1,5 yillik bir geçis dönemi sonunda ulasilmasi öngörülmüstür. Ayrica, islenmis tarim ürünü kapsamina girdigi halde, gümrük birligi çerçevesinde sanayi ürünü gibi islem gören, bira, viski, sigara, kakao gibi ürünler sadece sanayi payi (ad-valorem vergi) ile korunmalari nedeniyle, gümrük birliginin tamamlanmasiyla birlikte, AT ile Türkiye arasinda serbest dolasima girmislerdir. III- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticareti ve Mense Kurallari A- Mense Kurallarina Iliskin Düzenlemeler Katma Protokol’ün 6 sayili Ek’i ile tarim ürünlerindeki tercihli uygulama sadece Türkiye menseli ürünlere taninmis, Ek’in 16. maddesinde, “menseli ürünler” kavraminin taniminin Ortaklik Konseyi’nce tespit edilecegi belirtilmistir. Topluluk ile Türkiye arasindaki tarim ürünleri ticaretinde uygulanacak mense kurallari, “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin I. Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye ‘menseli ürünler’ kavraminin tanimlanmasina iliskin” 4/72 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile belirlenmistir. Iki maddeden olusan Karar’in ilk maddesinde, asagidaki ürünler, Türkiye menseli 66 ürünler olarak sayilmislardir: a) Türkiye’de hasat edilen bitkisel ürünler, b) Türkiye’de dogan ve yetistirilen canli hayvanlar, c) Türkiye’de yetistirilen canli hayvanlardan elde edilen ürünler, d) Türkiye’de elde edilen avcilik ve balikçilik ürünleri, e) Türk gemileri tarafindan denizden çikarilan deniz ürünleri, f) Imallerine, menseleri ne olursa olsun, tali olarak baska ürünler girmis olsa bile, (a) ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin islem veya isçilige tabi tutulmasi ile Türkiye’de elde edilen esya. Kararin ikinci maddesinde ise, açiklayici notlarin Karar’in ayrilmaz bir parçasi oldugu belirtilmektedir. Bes notun yer aldigi Açiklayici Notlarda, Türkiye menseli ürünler kavraminin tanimina iliskin ilave açiklamalar yapilmis, besinci notta, 1. maddenin (f) fikrasindaki “tali” kavrami konusunda, Kararin 1. maddesinin (a) ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin miktar olarak %10’unu geçmeyen ürünlerin, imallerine tali olarak girmis sayilacaklari belirtilmistir. 4/72 sayili Karar, 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Karari ile degistirilmis, 1. maddenin (f) fikrasinda yapilan bu degisikligin nedeni olarak, söz konusu fikra ve 5 No.’lu açiklayici notta yer alan hükmün gereginden fazla kati olmasi belirtilmistir. 1/75 sayili Karar ile, 1. maddenin (f) fikrasi asagidaki sekilde degistirilmistir: “f) Imallerinde baska ürünler kullanilmis olsa bile, Türkiye veya Topluluk disinda elde edilen ürünlerin imallerinde sadece tali olarak kullanilmis olmasi sartiyla, (a) ila (e) fikralarinda belirtilen ürünlerin islem veya isçilige tabi tutulmasi ile Türkiye’de elde edilen esya.” Yapilan bu degisiklik ile, tali olarak kullanilabilecek ürünlerin Topluluk veya Türkiye disinda elde edilen ürünler olmasina izin verilmekte, baska bir deyisle, Topluluk ile Türkiye menseli ürünler arasinda ikili kümülasyona olanak taninmaktadir. Bu husus, Topluluk içinde tartisma konusu olmus, Komisyon’un 67 Hukuk Servisi’nin görüsüne basvurulmus ve Mart 1997’de bildirilen görüse göre de, söz konusu degisiklik ile, Topluluk ve Türk menseli ürünler arasinda kümülasyon imkani oldugu belirtilmistir. Ancak bu Kararlarda, “Türkiye menseli ürünlerin” tabi olacagi kurallar belirlenmis olmakla birlikte, “Topluluk menseli” kavrami tanimlanmamistir. Türkiye’nin de Topluluk tarim ürünlerine tercih uygulamasi ve 1/75 sayili Kararin Topluluk menseli ürünlerin ikili kümülasyonuna izin verdiginin açikliga kavusturulmasi ile bir bosluk oldugu ortaya çikmistir. Tek tarafli isleyen bu mense kurallari yerine iki tarafli isleyebilecek ve Türkiye menseli kavrami yaninda Topluluk menseli kavramini da açiklayan düzenleme, 1/98 sayili Ortaklik Konseyi Karari34’nin 3 nolu Protokol’ünü olusturan “Mense Kurallari Protokolü” ile yapilmistir. Söz konusu Mense Protokolü, AT’nin EFTA, MDAÜ ve Baltik ülkeleri ile olusturdugu- Türkiye’nin ise sanayi ürünlerinde 1.1.1999 tarihi itibariyle katilmasi öngörülen- “Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi”35 çerçevesinde bu ülkeler ile yapilan mense protokolleri modeline uygundur.36 Ancak, sadece tarim ürünlerini kapsamasi nedeniyle küçük bazi degisikliklere ve çapraz kümülasyon maddesinin yer almamasi gibi önemli bir farkliliga sahiptir. Topluluk, Türkiye’ye tarim ürünlerinde önemli tavizler tanimis oldugunu ve tarim sektörünün önem ve hassasiyetini göz önünde bulundurarak, tarim ürünlerinin kümülasyon sistemine dahil edilip edilmeyecegi konusunun degerlendirmesi gerektigini belirtmis, bu yöndeki çalismalara baslangiç olarak 34 ATRG, L86 20.03.1998 AT Konseyi, 1993 Kopenhag ve 1994 Essen zirvelerinde alinan kararlar dogrultusunda, tüm Avrupa ülkelerini içine alan ve bu ülkeler menseli ürünlerin kümülasyonuna izin veren bir sistemin kurulmasi için gerekli çalismalari baslatmis, “Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi” olarak adlandirilan ve AT, Polonya, Macaristan, Çek ve Slovak Cumhuriyetleri, Bulgaristan, Romanya, Letonya, Litvanya, Estonya, Slovenya, Izlanda, Norveç ve Isviçre’nin dahil oldugu bu sistem, 1.7.1997’de islemeye baslamis olup, 1.1.1999’dan itibaren Türkiye’nin de söz konusu ülkelerle serbest ticaret anlasmalarini da tamamlamasi ile, gümrük birligi kapsami sanayi ürünleri ve islenmis tarim ürünleri ile AKÇT ürünlerinde sisteme dahil edilmesi öngörülmektedir. Bkz, M. Atakan, V. Sözdinler, K. Tokgöz, Sorularla Dis Ticarette Mense Kurallari, IKV:149, Subat 1998, s. 19-30 36 “Pan Avrupa Mense Kümülasyonu Sistemi”nin uygulanabilirligi için, sistem kapsami ülkelerin aralarindaki analasmalarin tamamlanmis olmasi ve bu anlasmalarda ayni mense kurallarina yer verilmis olmasi gerekmektedir. Dolayisiyla, tarim ürünlerinin de kümülasyon sistemine dahil edilmesi halinde, Türkiye-AT arasindaki tarim ürünleri ticaretine iliskin mense protokolündeki küçük farkliliklarin da kaldirilmasi gerekecektir. 68 35 da, Türkiye’nin serbest ticaret anlasmalarinda tarim ürünleri tavizlerini incelemek üzere talep etmistir. Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri tercihli ticaretinde uygulanacak mense protokolünün bir farkliligi da, geri ödemenin ve gümrük vergilerinden muafiyetin yasaklanmasina iliskin37 madde (madde 13(6)) hükmünde, Türkiye’nin uyguladigi gümrük vergilerinin Toplulukta uygulananlardan yüksek olmasi durumunda, gümrük vergilerinde veya es etkili vergilerde geri ödeme veya muafiyete izin vermesidir. Ayrica, mense protokollerinde, geri ödemenin ve gümrük vergilerinden muafiyetin yasaklanmasina iliskin hükmün, tarim ürünlerinde bir ihracat iadesi sisteminin uygulanmasina engel olusturmadigi belirtilmekte, tarim ürünlerinin ayricalikli statüsü burada da kendini göstermektedir. B- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticaretinde Belge Düzeni Türkiye ile AT arasinda, gümrük birligi kapsaminda, serbest dolasimda bulunan esya için kullanilan belge A.TR Dolasim Belgesidir. Türkiye ile AT arasinda Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu (AKÇT) ürünleri, mense esasina dayali bir serbest ticaret anlasmasina konu olup, kullanilan belge EUR.1 Dolasim Sertifikasidir. 1/98 sayili Karar’in uygulanmasindan önce, tercihli düzenlemeye tabi tarim ürünleri için de A.TR Dolasim Belgesi 38 kullanilmistir. Ancak, esasen esyanin serbest dolasimda oldugunu göstermek amaciyla kullanilan bu belge, tarim ürünleri için, esyanin Türkiyeli menseli oldugunu göstermekteydi. 1/96 sayili AT-Türkiye Gümrük Isbirligi Komitesi Karari 39’nin (Köprü Mevzuat) 6 ve 7. maddeleri, söz konusu belgenin, Türkiye ile Topluluk arasindaki tarim 37 “No-drawback” kurali olarak da bilinir. 1.7.1996’dan önce A.TR.1 veya A.TR.3 Dolasim Belgesi 39 ATRG, L 200 09.08.1996 38 69 ürünlerine saglandigini iliskin da tercihli düzenlemelerin gösterecegini uygulanmasindaki belirtmektedir. kosullarin Ye ni mense protokolünün uygulanmasi ile, Türkiye ile Topluluk arasindaki tarim ürünleri tercihli ticaretinde mense ispat belgesi olarak, EUR.1 Dolasim Sertifikasi ile fatura beyani kullanilmaya baslanmistir. (Ancak 31.12.1998’e kadar, A.TR Dolasim Belgelerinin de kullanilabilecegi bir geçis süresi taninmis bulunmaktadir.) Bahse konu mense protokolüne iliskin iç düzenleme, 17 mayis 1998 tarih ve 23345 sayili Resmi Gazete’de yayimlanan “Türkiye ile Avrupa Toplulugu Arasinda Tarim Ürünleri Ticaretine Iliskin Mense Ispat Belgeleri Yönetmeligi” seklinde yapilmistir. AT ile tarim ürünleri ticaretinde, tavizden faydalanilmasini saglayan ve tarim ürünlerinin menseini gösteren A.TR veya EUR.1 belgeleri yaninda, bitkisel ürünlerde bitki saglik sertifikasi, hayvansal ürünlerde veteriner saglik sertifikasi ve bazi ürünlerde (balikçilik ürünleri ve yumusakçalarda Veteriner Saglik Kontrol Numarasi, sarap, üzüm suyu ve siralarinda V.I.1 Analiz Belgeleri gibi) aranilan diger spesifik belgeler kullanilmaktadir. 70 C- AT ile Tarim Ürünleri Ticaretinde Karsilasilan Mense ve Saglik Sorunlari 1) Mense Sorunlari Yukaridaki açiklamalardan, Türkiye ile AT arasindaki ticarette kullanilan belge düzeni ve uyulmasi gereken kurallarin yeknesak olmadigi görülmektedir. Gerçekten de, Türkiye ile AT arasindaki ticarette: - sanayi ve islenmis tarim ürünleri gümrük birligi kapsaminda olup, serbest dolasim kurallarina tabidirler ve ticaretleri A.TR Dolasim Belgesi kapsaminda yapilmaktadir. - Avrupa Kömür ve Çelik Toplulugu ürünleri serbest ticaret anlasmasi 40 konusu olup, mense kurallarina tabidirler ve ticaretlerinde EUR.1 Dolasim Sertifikasi kullanilmaktadir. - Tarim ürünleri ise gümrük birligi kapsaminda olmayip, tercihli düzenlemeler çerçevesinde, mense kurallarina tabidirler. Ticaretlerinde daha önce A.TR Dolasim Belgesi kullanilmakta iken 1/98 sayili Kararin mense protokolü ile EUR.1 Dolasim Sertifikasi kullanimina geçilmistir. Gerek Türkiye ile AT arasindaki ticari düzenlemelerin karmasikligi, gerekse, gümrük birligi öncesinde 41 mense kurallarina iliskin düzenlemelerin detayli olarak yapilmamis olmasi ve mense kurallarina uygunlugun kontrollerinin 40 “Türkiye ile AKÇT arasinda AKÇT Anlasmasi’nin Kapsamina Giren Ürünlerin Ticareti ile ilgili Anlasma” 25 Temmuz 1996 tarihinde imzalanmis ve 1 Agustos 1996 tarihinde yürürlüge girmistir. AKÇT Anlasmasi Kapsamina Giren Ürünlere iliskin EUR.1 Dolasim Sertifikalari Yönetmeligi de 12.08.1996 tarihli Resmi Gazete’de yayimlanmistir. 41 1/95 sayili Ortaklik Konseyi Karari’nin 16.maddesi 1. ve 2. fikralari ile 28. maddesinin 1(a) bendindeki hükümler dogrultusunda, Türkiye’nin Toplulugun tercihli ve tercihsiz mense düzenlemelerini benimsemesi gerekmektedir. Bu çerçevede, Türkiye Toplulugun tercihli rejimlerini üstlenmekte ve menseye iliskin düzenlemeler önem kazanmaktadir. 71 yetersiz kalmasi nedeniyle, AT ile özellikle tarim ürünlerinin mense kurallarini saglamamis olmasi nedeniyle bazi sorunlarla karsilasilmaktadi r. Türkiye’den Topluluga, tercihli rejim çerçevesinde ihraç edilen ton baligi konservelerinin 4/72 ve 1/75 sayili Ortaklik Konseyi Kararlari hükümlerine uygun olmadigi süphesiyle, 1996 tarihinde bir inceleme yapilmis42 ve mense kurallarina uygunlugunun belgelendirilmesi konusunda düzenlemelerde eksiklik oldugu fark edilmistir. Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Kararlari Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesi’nde yayimlanmakta ancak Türkiye Cumhuriyeti Resmi Gazetesi’nde yayimlanmamaktadir, dolayisiyla 4/72 ve 1/75 sayili Karar hükümlerinin duyurulmasini saglamak ve bunlara iliskin düzenlemelerin uygulanmasi esnasinda dikkate alinacak hususlara açiklik getirmek amaciyla, 1 Subat 1997 tarih ve 22895 sayili Resmi Gazete’de bir Gümrük Genel Tebligi (Uluslararasi Anlasmalar- Sira No:5) yayimlanmistir. Türkiye’den Topluluga ihraç edilen tarim ürünlerinin mensei ile ilgili süpheler ton baligi konservesi ile sinirli kalmamis, Türkiye menseli olmayan elma suyu, visne suyu, domates salçasi ve havyar gibi tarim ürünleri için de A.TR Dolasim Belgesi düzenlendigi süphesi Komisyon’un ilgili birimleri tarafindan iletilmis ve bu konularda da incelemelere gidilmistir. Topluluk tarafindan Türkiye’ye tarim ürünlerinde taninan tavizler sadece Türkiye menseli ürünler için oldugundan, mense kuralini saglamayan ürünlerin tercihten faydalanmasini engellemek için bu kurallara uygunlugun kontrolü önem tasimaktadir. Türkiye’nin tarim ürünlerinde Toplulugun Ortak Tarim Politikasina uyumu hedefi göz önüne alindiginda, bu ürünlerin menseinin kontrolünü saglayamayan ülkenin, OTP gibi karmasik bir sistemi uygulamada ve sistemin 42 1/75 sayili OKK ile yapilan degisikligin Topluluk ürünleri ile kümülasyona izin verip vermedigi konusundaki tartisma da bu kapsamda gündeme gelmis ve Komisyon Hukuk Servisinin görüsüne basvurulmustur. 72 gerektirdigi siki kontrollerin yapmakta zorlanacagi görüsü dogabilecek ve olumsuz bir izlenim edinilebilecektir. 2) Saglik Sorunlari 1997 yili sonlarinda, AT’ye yapilan bazi su ürünleri ihracatimizda, üretim sürecindeki yetersiz hijyen sartlarindan kaynaklandigi düsünülen, sagliga zararli mikro organizmalarin tespit edilmesi üzerine, 2 Aralik 1997 tarihinde 97/806/EC sayili yasaklamaya iliskin Karar 43 yayimlanmis ve 1998 yili Subat ayinda bir Komisyon heyeti, incelemelerde bulunmak üzere Türkiye’ye gelmistir. Inceleme sonucu hazirlanan raporda, hijyen kosullarinin saglanmadigi ve yetkili makamlarca düzeltilmesi gereken ciddi aksakliklar oldugu belirtilmistir. Türkiye menseli veya çikisli çift çenekli yumusakçalar ile taze balikçilik ürünlerine iliskin koruma önlemleri konusundaki 16 Haziran 1998 tarihli ve 98/407 sayili Komisyon Karari 44 ile 97/806 sayili Karar kaldirilmistir. Söz konusu Karar ile, AT üye ülkelerine Türkiye menseli veya çikisli, çift çenekli yumusakçalar ile taze balikçilik ürünlerinin ithalinin yasaklandigi, dondurulmus veya islenmis balikçilik ürünlerinin ise mikrobiyolojik analize tabi tutulacagi belirtilmektedir. Kararda, Türkiye’den alinacak garantiler dogrultusunda, yasaklama kararinin Eylül ayinda tekrar gözden geçirilecegi belirtilmis, bu kapsamda Tarim ve Köyisleri Bakanligi’nca çalismalar yapilmis, bir Acil Eylem Plani ve Su Ürünleri Kalite Kontrolü Uygulama Talimati devreye sokulmus ve yapilan çalismalar ile garantileri içeren bir dosya hazirlanarak Temmuz ayinda AT’ye sunulmustur. Topluluk’la ticarette tarim ürünlerinin saglik ve hijyen kosullarina verilen önem ve hassasiyetin, Türkiye’de de gösterilmesi gerekmekte, bu husus OTP’ye uyum çerçevesinde daha da önem kazanmaktadir. 43 44 ATRG L 330, 2.12.1997 ATRG L 180, 24.6.1998 73 IV- Türkiye-AT Tarim Ürünleri Ticareti Türkiye ile AT arasindaki tarim ürünleri ticareti, Ankara Antlasmasi’ndan bugüne, iki tarafli olarak önemli gelismeler göstermistir. Türkiye’nin Topluluga gerçeklestirdigi tarim ürünleri ihracati, Topluluk’tan yaptigi tarim ürünleri ithalatindan daha fazla olmustur. 1990’larin basinda, AT’nin, Türkiye’nin tarim ürünleri ihracati içindeki payi üçte bir iken, Türkiye’nin ithalati içindeki payi dörtte bir civarindaydi. Türkiye’nin AT’ye ihracatindaki en önemli pay (1994’de %59), taze meyve, sebze ve findikta olmustur. En önemli artis ise, 1988’de %21’den 1994’de %31’e çikan hazir gida maddelerinde Almanya’ya gözlemlenmistir. yapilmaktadir. Türkiye’nin Türkiye’den Topluluga AT’ye ihracatinin yapilan tarim %40’i ürünleri ihracatindaki artis, tüm ülkelerden AT’ye yapilan ihracatin ortalamasindan daha hizli olmustur. Bu basarinin bir bölümü, Türkiye’nin arzinda basta geldigi ürünlerin, AT’nin tarim ürünleri ithalatindaki artisin yogunlastigi ürünler olmasi ile açiklanabilir. 45 Tablo 2 45 D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997, s.37 74 AB’nin Baslica Ülke Gruplarina Tarim ve Gida Ürünleri Ihracati Milyon ECU 1994(6) 1995 15'ler AB’sinde % pay 1996 1994(6) 1995 1996 1. Dünya Toplami 154 109 171 658 176 275 - - - 2. AB içi 108 885 125 084 127 277 - - - 3. AB disi 45 224 46 573 48 998 100 100 100 6 556 6 319 7 165 14,5 13,6 14,6 - ABD - Kanada 5 228 911 5 203 856 5 895 923 11,6 2.0 11,2 1.8 12.0 1.9 5. MDAÜ (2) 4 127 5 256 5 877 9.1 11.3 12.0 1 177 462 195 1 359 480 317 1 620 423 334 2.6 1.0 0.4 2.9 1.0 0.7 3.3 0.9 0.7 8 273(4) 4 570 4 641 18.3 9.8 9.8 4 505 5 748 5 165 10.0 12.3 10.5 359 862 918 0.8 1.8 1.9 2 205 2 381 2 518 4.9 5.1 5.1 4. NAFTA (1) - Polonya - Macaristan - Romanya 6. EFTA (3) 7. Akdeniz Havzasi (5) - Türkiye 8. AKP (Lome Konvansiyonu) Kaynak: EUROSTAT, Avrupa Komisyonu Tarim Genel Müdürlügü, 1997 (1) ABD, Kanada, Meksika (2) Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Slovenya, Hirvatistan, Bosna-Hersek, Sirbistan, Makedonya 3 ( ) Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn (4) Avusturya, Finlandiya, Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn (5) Cezayir, Misir, Israil, Ürdün, Lübnan, Libya, Malta, Kibris, Fas, Tunus, Suriye, Türkiye (6)12’li AB 75 Tablo 3 AB’nin Baslica Ülke Gruplarindan Tarim ve Gida Ürünleri Ithalati Milyon ECU 1994(6) 1995 15'ler AB’sinde % pay 1996 1994(6) 1995 1996 1. Dünya Toplami 169 452 186 120 189 363 - - - 2. AB içi 105 672 121 901 123 258 - - - 3. AB disi 63 780 64 219 66 105 100 100 100 9 483 11 024 11 249 14.5 13.6 14.6 - ABD - Kanada 7 531 1 719 8 745 1 891 9 186 1 665 11.8 2.7 13.6 2.9 13.9 2.5 5. MDAÜ (2) 3 583 4 600 4 709 5.6 7.2 7.1 1 101 877 131 1 249 1 065 157 1 174 1 147 167 1.7 1.4 0.2 1.9 1.7 0.2 1.8 1.7 0.3 8 455(4) 4 038 4 087 13.3 6.3 6.2 3 843 4 205 4 363 6.0 6.5 6.6 1 545 1 629 1 723 2.4 2.5 2.6 7 820 8 756 8 860 12.3 13.6 13.4 4. NAFTA (1) - Polonya - Macaristan - Romanya 6. EFTA (3) 7. Akdeniz Havzasi (5) - Türkiye 8. AKP(Lome Konvansiyonu) Kaynak: EUROSTAT, Avrupa Komisyonu Tarim Genel Müdürlügü, 1997 (1) ABD, Kanada, Meksika (2) Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Macaristan, Romanya, Bulgaristan, Arnavutluk, Slovenya, Hirvatistan, Bosna-Hersek, Sirbistan, Makedonya 3 ( ) Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn (4) Avusturya, Finlandiya, Norveç, Isviçre, Izlanda, Lihtenstayn (5) Cezayir, Misir, Israil, Ürdün, Lübnan, Libya, Malta, Kibris, 76 Fas, Tunus, Suriye, Türkiye (6)12’li AB 77 Tablo 2 ve 3’ün incelenmesinden de görüldügü üzere, AB’nin toplam tarim ve gida ürünleri ithalati, ihracatindan yüksektir. Gerek ithalat, gerekse ihracatta en önemli pay ise NAFTA ülkelerinin (1996’da %14.6), özellikle de ABD’nindir (1996’da %12). Türkiye’nin AB’ye ithalattaki payi ise ihracattakinden önemlidir, yani Türkiye’nin Toplulugun tarim ve gida ürünleri ticaretindeki payi, hem deger hem de pay olarak Topluluk ithalatinda, ihracatina göre daha önemlidir. Ayrica, (tabloda yer alan ve) ilk etapta Topluluga katilmalari öngörülen MDAÜ’den Polonya ve Macaristan’a göre, Türkiye’nin Toplulugun tarim ve gida ürünleri ithalatindaki payi daha yüksektir (1995’de, Polonya ve Macaristan’in ithalattaki paylari sirasiyla %1.9 ve 1.7 iken Türkiye’nin %2.5, 1996’da ise %1.8 ve 1.7 ile Türkiye için %2.6). Toplulugun ihracatinda ise Polonya’nin payi Türkiye’ninkinden yüksektir (Polonya için 1995 ve 1996’da oranlar, %2.9 ve 3.3 iken Türkiye için %1.8 ve 1.9 olarak gerçeklesmistir.) Asagidaki tablolarda (Tablo 4 ve 5 ) da gözlemlendigi üzere, genel olarak dis ticaretimiz içinde AB’nin payi %45-50 dolaylarinda seyretmekte, yani dis ticaretimizin yaklasik yarisi AB üye ülkeleri ile gerçeklestirilmektedir. Tablo 4 AB’nin Ihracatimiz Içindeki Payi (Milyon $) 1993 1994 1995 1996 1997 Toplam 15.348 18.105 21.636 23.224 26.244 10.283 10.587 Deg (%) - 18,0 19,5 7,3 13,0 - 3,0 AB 7.288 8.634 11.078 11.548 12.247 4.810 5.197 Deg (%) - 18,5 28,3 4,2 6,1 - 8,0 AB’nin Payi 47,5 47,7 51,2 49,7 46,7 46,8 49,1 Kaynak: 1997(*) 1998(*) DTM,DIE, http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm (5/9/1998) (*) Ocak-Mayis Dönemi 78 Tablo 5 AB’nin Ithalatimiz Içindeki Payi (Milyon $) 1993 1994 1995 1996 1997 1997(*) 1998(*) Toplam 29.429 23.270 35.707 43.626 48.585 18.368 18.950 Deg (%) - -20,9 53,4 22,2 11,4 - 3,2 AB 12.950 10.279 16.860 23.138 24.869 9.131 9.763 Deg (%) - -20,6 64,0 37,2 7,5 - 6,9 AB’nin Payi 44,0 44,2 47,2 53,0 51,2 49,7 51,5 Kaynak: DTM,DIE, http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm (5/9/1998) (*) Ocak-Mayis Dönemi Tablo 6 AB ile Ihracatimizin Sektörel Yapisi (Milyon $) 1994 1995 1996 1997 1997(*) 1998(*) Tarim 1.212 1.335 1.386 1.486 406 407 Pay (%) 14,0 12,1 12,0 12,0 10,6 9,9 Deg (%) - 10,1 3,8 5,9 - 0,2 Maden 154 194 193 192 48 66 Pay (%) 1,8 1,8 1,7 1,6 1,3 1,6 Deg (%) - 26,0 -0,5 -0,5 - 37,5 Sanayi 7.268 9.549 9.970 10.588 3.359 3.363 Pay (%) 84,2 86,2 86,3 86,4 88,1 88,5 Deg (%) - 31,4 4,4 6,2 - 8,2 Toplam 8.634 11.078 11.549 12.248 3.813 4.106 79 Deg (%) - 28,3 4,3 6,1 - 7,7 Kaynak: DTM, http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm (5/9/1998) (*) Ocak-Nisan Dönemi Tablo 7 AB ile Ithalatimizin Sektörel Yapisi (Milyon $) 1994 1995 1996 1997 1997(*) 1998(*) Tarim 260 609 658 622 210 147 Pay (%) 2,4 3,6 2,8 2,5 3,0 1,9 Deg (%) - 134,2 8,0 -5,5 - -30,0 Maden 38 70 84 113 23 22 Pay (%) 0,3 0,4 0,4 0,5 0,3 0,3 Deg (%) - 84,2 20,0 34,5 - -4,3 Sanayi 10.617 16.180 22.395 24.134 6.791 7.421 Pay (%) 97,3 96,0 96,8 97,0 96,7 97,8 Deg (%) - 52,4 38,4 7,8 - 9,3 Toplam 10.915 16.859 23.137 24.869 7.024 7.590 Deg (%) - 54,5 37,2 7,5 - 8,1 Kaynak: DTM, http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/rakamlar/absektör.htm (5/9/1998) (*) Ocak-Nisan Dönemi AB ile dis ticaretimizde sektörel olarak en önemli pay ise, sanayi 80 ürünlerine ait olup (ihracatta %86, ithalatta %97 dolaylarinda), tarim ürünleri AB ile ihracatimizin yaklasik %12’sini, ithalatimizin ise %3’ünü olusturmaktadir. 81 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM TÜRKIYE’NIN TARIM POLITIKASI VE ORTAK TARIM POLITIKASINA UYUMU I-Türkiye’de Tarim Sektörü ve Tarim Politikasi A. Türkiye’de Tarim Sektörü Bir ülkede mevcut tarimsal yapi, o ülkenin izlemesi gereken tarim politikasini sekillendireceginden, çalismada öncelikle bu konu ele alinmis ve OTP’ye uyum çerçevesinde AT ile karsilastirmalara yer verilmistir. Baslangiçta deginilmesi gereken bir husus ta, Türkiye’de tarima iliskin verilerin genelde yeterli ve saglikli bir biçimde kullanima hazir olmadigidi r.46 Belirlenecek politikalar ve yapilacak karsilastirmalar açisindan, istatistiki verilerin bu durumu da göz önünde bulundurulmalidir. (Örnegin bir yildan kisa dönemler için tarimsal üretime iliskin veri eksikligi, çift hasat alanlari ve hayvancilik açisindan önemli bir husustur.47) Tarimin Türkiye ekonomisindeki yerini degerlendirmek açisindan, Tablo 8’de de görüldügü üzere, 1980’lerde, tarim sektörünün Gayri Safi Milli Hasiladaki (GSMH) payi %20’lerde iken, 1990’li yillarda %15.5 seviyelerine düsmüstür. Kalkinma planlarinda sanayiye öncelik verilmesinden dolayi sanayi kesimi büyük bir hizla büyümüs, ancak tarimda bir daralma yasanmistir. 46 L Çaglayan, AT ve Türkiye Tariminda Uygulanmakta Olan Destekleme Politikalarinin Karsilastirilmasi, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Mayis 1992,s.89 47 D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997, s.70 82 Tablo 8 Gayri Safi Milli Hasilada Sektörlerin Payi (1987 sabit fiyatlariyla Milyar TL) 1980 Tarim Tarimin Payi % Sanayi Sanayinin Payi % Hizmet Hizmetin Payi % 1985 1990 1995 1996 12 636 12 669 14 177 14 640 15 395 27 22 19 16 16 11 197 15 909 22 302 27 766 29 743 24 27 29 31 31 22 398 29 728 39 280 46 796 50 236 48 51 52 52 53 Kaynak: DPT, Temel Ekonomik Göstergeler, Ekim 1997 Tarim sektöründe istihdam edilen nüfus, Birinci Bes Yillik Plan döneminin sonunda %71’lerde iken, 1990’larda %45’lere düsmüstür (Tablo 9). Tarimda istihdam edilen nüfusun, yillar içinde sehirlere göç ederek diger sektörlere kaydigi gözlemlenmektedir. 1980’lerin basinda köy nüfusu çogunlugu temsil ederken (%56), günümüzde yasanan göç ile bu oran %35’lere varmistir48. Tarim sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasila (GSYIH) içindeki payi 1990 yilinda %17.5 iken, bu oran son yillarda %15 seviyesine düsmüstür. Buna karsilik, tarimin sivil istihdamdaki payi ise %45 ile agirligini sürdürmektedir. Tarimin GSYIH’ye olan oraninin nisbi olarak azalmasi ekonomik gelisme sürecinin dogal bir sonucu olup, esasen tarim sektörünün milli ekonomi içerisindeki önemi devam etmekte, nüfusun önemli bir kismi geçimini tarimdan saglamaktadir. Tablo 9 48 Izmir Ticaret Borsasi, Son On Yilda Tarimin Durumu ve Iç Ticaret Hadleri, Izmir, Subat 1998 83 Sektörlerin Sivil Istihdama Katkilari (%) Tarim 1996 1986 Almanya Avusturya Belçika Danimarka Ispanya Finlandiya Fransa Yunanistan Irlanda Italya Lüksemburg Hollanda Portekiz Ingiltere Isveç AB-15 Türkiye 3.3 7.2(2) 2.5(3) 4.0 8.7 7.1 4.6 20.4(3) 10.7 7.0 2.8(3) 3.9 12.2 2.0 2.9 5.1 44.9 4.4(1) 8.6 3.0 5.9 16.2 11.0 7.3 28.5 15.7 10.9 4.3 4.8 21.9 2.2 4.2 7.9 48.3 Sanayi 1996 1986 37.5 33.2(2) 26.5(3) 27.0 29.7 27.6 25.9 23.2(3) 27.2 32.1 .. 22.4 31.4 27.4 26.1 30.3 22.0 40.8(1) 37.8 29.6 28.2 31.9 32.0 31.4 28.1 28.7 33.1 33.5 26.8 34.1 34.3 30.1 33.9 21.6 Hizmetler 1996 1986 59.1 59.6(2) 71.0(3) 69.0 61.6 65.3 69.5 56.4(3) 62.3 60.9 .. 73.8 56.4 70.6 71.0 64.7 33.1 54.8(1) 53.6 67.4 65.9 51.9 57.0 61.3 43.4 55.6 56.0 62.2 68.4 44.0 64.0 65.6 58.3 29.4 Kaynak: Statistiques de la population active:1976-1996, OCDE, Paris,1997; Statistiques trimestrielles de la population active, OCDE, Paris,1998; Comptes nationaux, OCDE, Paris,1998; division des comptes nationaux, STD. http://www.oecd.org/publications/figures/sectcont_f.pdf( 30/6/98) (1) Sadece Federal Almanya Cumhuriyeti (2) 1994 (3) 1995 Tablo9’da da açikça görüldügü gibi, tarim sektörünün istihdamdaki payi, 1986 ve 1996 yillari arasinda bir azalma göstermesine ragmen, Türkiye’de, üye ülkeler ve Topluluk ortalamasina göre oldukça yüksektir (Türkiye’de tarimin payi 1986’da %48, 1996’da %45 civarinda iken, AT ortalamasi, %7.9 ve %5.1’dir). Ayrica, yine ayni tablodan, Topluluga 1986’da katilimlardan sonraki on yil içerisinde, Ispanya ve Portekiz’de tarim sektörünün istihdamdaki payinin yaklasik yari 84 yariya düstügü gözlemlenmektedir. Esasen, dünyanin gelismis ülkelerinde sektörler itibariyle nüfus dagilimina bakildiginda, nüfuslarinin %10’undan daha azinin tarimla ugrastigi, geri kalan kesimin sanayi ve hizmetler sektöründe çalistigi görülmektedir. Türkiye’de planli dönemin baslarinda istihdamdaki payi %76.8 olan tarim, yildan yila gerileyerek %45 düzeyine düsmüsse de bu gelismis ülkelere göre oldukça yüksek bir orandir. Tarimda istihdam edilen kisi basina düsen arazi büyüklügü Avrupa Toplulugu’nda 6.9 hektar, ABD’de 55 hektar, Türkiye’de ise 2.8 hektardir. Bu veriler, Türkiye’de kirsal nüfusun fazlaligi ve birim alan basina düsen nüfus yükünün çok fazla oldugunu ortaya koymaktadir.49 Ayrica, tarimin genel ekonomi içerisindeki yerinin degerlendirilmesinde, sanayiye hammadde temini yönünden ve sanayi mallarinin tüketicisi olmasi açisindan önemini de göz ardi etmemek gerekir. Türkiye’de, hammaddesini tarimdan saglayan sanayi gelisme içindedir, ancak tarimsal ürünlerin islenme orani henüz istenilen ölçüye ulasmamistir. Diger taraftan, kirsal kesimde yasayan nüfus diger sektörler için önemli bir pazar durumunda oldugundan, bu kesimde yasayan insanlarin gelirleri, yasam standartlari arttirildiginda diger sektör ürünlerine talep artacak ve dolayisiyla bu sektörlerde canlanmaya yol açacaktir. 49 1. Tarim Surasi 2. Komisyon Raporu, Tarimsal http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_2.htm,(13/6/1998) 85 Yapi ve Degismeler, Tablo 10 Sektörlerin GSYIH’ya Katkilari (%) Tarim 1996 1986 Almanya Avusturya Belçika Danimarka Ispanya Finlandiya Fransa Yunanistan Irlanda Italya Lüksemburg Hollanda Portekiz Ingiltere Isveç Türkiye 1.0(1) 1.5(1) 1.3(1) 3.6(1) 3.5(3) 3.7(1) 2.3 12.0(1) 5.1(1) 2.9(1) 1.0(1) 3.1(1) 3.7(3) 1.6(1) 2.0(4) 15.7(1) 1.4(2) 3.3 2.1 4.5 5.6 6.8 3.7 14.3 7.8 4.3 2.2 4.2 7.1 1.7 3.2 19.5 Sanayi 1996 1986 30.6(1) 30.5(1) 28.5(1) 24.3(1) 31.7(3) 31.4(1) 26.0 20.0(1) 40.2(1) 31.6(1) 24.0(1) 27.1(1) 33.4(3) 27.5(1) 27.5(4) 31.8(1) 34.6(2) 33.2 31.0 24.5 35.7 32.2 30.3 26.5 35.1 34.7 33.2 30.2 37.5 32.4 30.8 32.4 Hizmetler 1996 1986 68.4(1) 67.9(1) 70.2(1) 72.1(1) 64.8(3) 64.9(1) 71.7 67.9(1) 54.7(1) 65.5(1) 74.9(1) 69.8(1) 62.9(3) 70.8(1) 70.5(4) 52.5(1) 64.0(2) 63.5 66.9 71.0 58.7 61.0 65.9 59.2 57.1 61.1 64.7 65.6 55.4 65.9 66.1 48.1 Kaynak: Statistiques de la population active:1976-1996, OCDE, Paris,1997; Statistiques trimestrielles de la population active, OCDE, Paris,1998; Comptes nationaux, OCDE, Paris,1998; division des comptes nationaux, STD. http://www.oecd.org/publications/figures/sectcont_f.pdf( 30/6/98) (1)1995 (2)1991 (3)1993 (4)1994 Tablo 10’da görülen tarim sektörünün Gayri Safi Yurtiçi Hasilaya katkisi, 1986 ve 1996 yillari arasinda bir azalma göstermesine ragmen, AT üye ülkelerindeki en yüksek payin görüldügü Yunanistan’a göre bile oldukça yüksektir. 1995’te Yunanistan’da tarim sektörünün GSYIH’ya katkisi %12 iken, Türkiye için bu oran %16 civarindadir. Topluluk üyeleri içinde Yunanistan’i, 86 1995 yili için %5.6’lik pay ile Irlanda’nin izlemesi, diger üye ülkelerde ise bu oranin %1 ila %3.5 arasinda olmasi farkliligin önemini daha net bir sekilde göstermektedir. Tablo 11 Tarim Ürünleri Üretiminde Bitkisel ve Hayvansal Ürünlerin Payi (1995) bitkisel ürünlerin tarim üretiminde deger olarak % payi Almanya Avusturya Belçika Danimarka Ispanya Finlandiya Fransa Yunanistan Irlanda Italya Lüksemburg Hollanda Portekiz Ingiltere Isveç Türkiye Macaristan Polonya Çek Cum. hayvan ve hayvansal ürünlerin tarim üretiminde deger olarak % payi 61.3 65.0 60.9 68.4 43.6 72.1 48.9 30.8 87.4 38.4 82.4 53.8 50.5 61.0 67.8 35.7(1) 44.6(2) 59.1 53.4(2) 38.7 35.0 39.1 31.6 56.4 27.9 51.1 69.2 12.6 61.6 17.6 46.2 49.5 39.0 32.2 64.3 55.4(2) 40.9 46.6(2) Kaynak: Banque de données centrale, AGR. http://www.oecd.org/publications/figures/agri1_f.pdf (30/6/98) (1) Hayvanlar hariç (2) 1994 Tablo 11’de, Türkiye’nin aksine, AT üye ülkelerinde genelde tarim 87 ürünleri üretiminde hayvan ve hayvansal ürünlerin payi nin agirlikli oldugu görülmektedir. Bitkisel üretimin payinin Türkiye’den yüksek oldugu tek Topluluk ülkesi ise Yunanistan’dir (Bitkisel ürünlerin payi, Türkiye’de %64.3, Yunanistan’da %69.2). Topluluk üye ülkelerinde, Türkiye gibi, bitkisel üretimin agirlikli oldugu ülkeler Italya (%61.6), Ispanya (%56.4) ve Fransa (%51.1) olarak sayilabilir. Türkiye’de tropikal bitkiler disinda pek çok ürünün üretimi yapilmakta, ancak ülkemiz insanlari hayvansal protein yönünden eksik beslenmektedir. Dolayisiyla hayvansal üretimin artirilmasina ihtiyaç vardir.50 Öte yandan, Türkiye’deki hayvan sayisi, tarimi ileri pek çok ülkeninkinden fazla olmasina ragmen birim hayvan basina elde edilen verim düsüktür. Hayvanciligi ileri ülkelerde ortalama sigir karkas agirligi 250 kg dolayinda iken, Türkiye’de 160-170 kg’dir. Sigir basina süt verimi bu ülkelerde ortalama 5000-6000 kg/laktasyon iken, Türkiye’de 1500-1700 kg/laktasyondur.51 Türkiye’de hayvanciligin meralara bagimli olmasi nedeniyle, maliyet düsürücü bir unsur olarak meralarin önemi büyüktür. Nitekim, uzun bir bekleyisten sonra, 4342 sayili Mera Kanunu kabul edilerek, 28 Subat 1998 tarih ve 23272 sayili Resmi Gazete’de yayimlanmistir52. Söz konusu Kanunun amaçlari, mera, kislak ve yaylaklarin tespiti, tahdidi ile tahsislerinin yapilmasi, belirlenecek kurallara uygun kullanimin saglanmasi, mera alanlarinin bakim ve islahlarinin yapilarak verimliliklerinin artirilmasi, kullanimlarinin denetlenmesi, bu alanlarin korunmasi ve gerektiginde kullanim amacinin degistirilmesi olarak belirtilmistir.53 50 1. Tarim Surasi 2. Komisyon Raporu, Tarimsal Yapi ve Degismeler, http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_2.htm (13/6/1998) 51 DPT, 1998 Yili Programi, Ankara, Kasim 1997 52 14 Haziran 1998 tarih ve 23372 sayili Resmi Gazete’de ise, Mera Kanununun Bazi Maddelerinin Degistirilmesi Hakkinda Kanun yayimlanmistir. 53 Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Icraatimiz, Tarim Sektöründe 12 Altin Ay (30 Haziran 1997- 30 Haziran 1998), http://www.tarim.gov.tr/_private/Icraat/mera_kanunu.htm (8/9/1998) 88 Tarimin ekonomi içindeki önemini ortaya koyan göstergelerden biri de, tarimsal ürünlerin dis ticaretteki payidir. 1980 yilindan sonra Türkiye’de uygulamaya konulan liberal ve disa açik ekonomi ve dis ticaret politikalari, ihracatin tesviki, ithalatta korumalarin azaltilarak serbestligin artirilmasi uygulamalari tarim ithalatini önemli 89 ölçüde artirmistir. Tablo 12 Tarim Ürünlerinin Dis Ticaretteki % Payi (1995 yili) Almanya Avusturya Belçika Danimarka Ispanya Finlandiya Fransa Yunanistan Irlanda Italya Lüksemburg Hollanda Portekiz Ingiltere Isveç Türkiye Macaristan Polonya Çek Cumh. Ihracatta %pay 5.2 4.3 10.6(*) 21.9 14.7 3.1 14.4 32.1 19.2 6.8 10.6(*) 22.2 6.4 6.8 2.0 19.9 22.5 10.3 7.4 Ithalatta % pay 10.3 6.5 11.1(*) 10.6 12.3 6.4 10.5 15.8 8.7 12.4 11.1(*) 14.0 13.1 9.8 6.3 10.2 6.5 10.7 9.1 Kaynak: Banque de données centrale,AGR. http://www.oecd.org/publications/figures/agri1_f.pdf (30/6/98) (*) Belçika-Lüksemburg Ekonomik Birligi Türkiye’de tarim ürünlerinin ihracattaki payi, ithalattaki payindan daha önemli oldugu, Tablo 12’de de görülmektedir. Topluluk üyelerinin çogunlugunda durum tersine olmakla birlikte, Danimarka, Fransa, Yunanistan, Irlanda ve Hollanda’da da Türkiye’dekine benzer sekilde, tarimin ihracattaki payi, ithalattakinden fazladir. Zaman içinde sanayi, ticaret ve hizmetler gibi sektörlerin çok hizli büyümesiyle tarimin ekonomideki göreli önemi azalmistir. Nitekim 1970 yilinda, 90 yaklasik 600 milyon $’lik genel ihracatimizin %83’ünü tarim sektörü olustururken, 1980 yilinda 2.9 milyar $’lik genel ihracatimiz içinde 1.9 Milyar $ ile %64 paya sahip olmus ve tarim sektörü ihracatinin payi yillar itibariyle azalarak, 1994 yilinda %23’lere kadar düsmüstür. Bu dönem içerisinde, tarim ürünleri ihracati 1970 yilinda 487 milyon $’dan 1995 yilinda 4.57 milyar $’a yükselmistir. Ancak, genel ihracatimizin ayni dönemde 600 milyon $’dan 21.6 milyar $’a yükselmesi sonucunda tarim sektörü ihracatinin toplam ihracata orani düsmüstür.54 VI. Bes Yillik Plan döneminde, tarim sektörü üretiminde yillik ortalama %1.7 artis, ihracatinda %1.3, ithalatinda ise, %5 azalis olmustur. 1994 yili verilerine göre, tarimsal üretimin %66.7’si bitkisel ürünler, %25.2’si hayvancilik, %2.7’si ormancilik ve %5.3’ü su ürünleri üretiminden olusmaktadir.55 B- Türkiye’de Tarim Politikasi Ekonomi içerisindeki göreli agirligi azaliyor olmasina karsin, ülkemiz açisindan agirlikli önemini koruyan tarim sektörüne yönelik politikalar çok genis bir nüfusu ilgilendirmesi nedeniyle, tüm hükümetlerin dikkatle üzerinde durduklari bir konu olmustur. Arazi kullanim planlarinin bulunmayisi, tarim arazilerinin tarim disi kullaniminin artisi ve erozyon gibi nedenlerle tarim alanlari azalmakta, arazi mülkiyetindeki dagilimin bozuklugu sonucunda, küçük isletmelerin payi artmaktadir. Tarim sektöründe istihdam edilenlerin gelirleri diger sektörlere göre düsük olup, tarim sektörünün kendi içerisinde de gelir dagilimi büyük ölçüde farklilik göstermektedir. Uygulanan destekleme politikalari ile üretici gelirlerinde istikrar saglanamadigi gibi, dünya fiyatlarinin üstünde seyreden destekleme fiyatlari, bazi ürünlerde ekim alanlarinin asiri genislemesine, üretim 54 DTM, Tarim Ürünlerinin Ekonomi http://www.foreigntrade.gov.tr/ihr/madde/tarime.htm 55 DPT, VII. Bes Yillik Kalkinma Plani, Ankara, 1996 91 ve Ihracat Içerisindeki Yeri, fazlasi olusmasina ve devletin fazla alim yaparak yüksek stok maliyetine neden olmaktadir. Ilgili kuruluslarda ve isletme düzeyinde yeterli ve düzenli kayit tutulmamasi nedeni ile istatistiki bilgilerin saglanamamasi tarim sektörü ile ilgili politikalarin olusturulmasinda önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Üretimin yönlendirilmesi, pazarlanmasi, fiyat olusumu, üreticilere hizmet götürülmesine yönelik üretici düzeyinde örgütlenme yetersizdir. Kamu kesiminde yetki daginikligi ve koordinasyon yetersizligi devam etmektedir. Türk tarim sektöründe karsilasilan sorunlarin ortaya konulmasi, çözüm yollarinin aranmasi amaciyla, sektör temsilcileri, konunun uzmanlari ve üniversitelerdeki bilim adamlarindan olusan 420 Sura üyesinin katilimiyla, 25-27 Kasim 1997 tarihlerinde Ankara’da toplanan 1. Tarim Surasi’nin Tarimsal Üretim Politikalarina iliskin 6. Komisyon Raporunda, Türkiye’de tarimin sorunlari asagidaki sekilde özetlenmistir. ◊ Isletme ölçeklerinin küçük ve çok parçali olmasi, ◊ Üreticilerin bölgesel ve ülke seviyesinde ürünler bazinda demokratik örgütlerinin olmayisi, ◊ Etkili ve sistematik tarim politikalarinin uygulanmayisi, ◊ Ürün kalite ve standartlarinda dünya standartlarinin altinda olunmasi nedeniyle Türkiye’nin rekabet gücünün giderek azalmasi, ◊ Bitki -hayvan sagligi tedbirlerinin yetersizligi sebebiyle birçok tarim ürününde yurt içi ve yurt disi pazarlarda kayiplara ugranilmasi, ◊ Türk tarim politikasinin amaçlarinin net olarak belirlenerek, bu amaçlara yönelik politikalarin Tarim ve Köyisleri Bakanligi tarafindan belirlenip uygulanmamasi ve AB ile ortaklik anlasmamiz olmasina ragmen tarim ürünlerinin tanimlari ve bu ürünlerle ilgili yetkinin kamu kurumlari arasinda paylasilmis olmasi. 92 Tarim politikalari içerisinde destekleme politikalarinin önemli bir yer tuttugu görülmektedir. Türkiye’de devlet, tarimsal desteklemeler yoluyla ürün fiyatlarinin olusumunda, ürünlerin pazarlamasinda, girdilerin tesvik edilmesinde etkili olmaktadir. Destekleme politikalarimiz genel olarak asagidaki araçlarla uygulanmaktadi r. 56 Fiyatlar ve alimlar yoluyla destekleme: destekleme fiyatlari açiklamak, ürün almak, depolamak, islemek ve bunlari iç ve dis pazarda satmak, ithalat koruma mekanizmalari ile iç fiyatlarin düsmesini önlemek ve ihracat sübvansiyonlari vererek, fazla ürünün dis satimini kolaylastirmak gibi uygulamalar bu destekleme kapsamindadir. Girdi sübvansiyonlari: Desteklenen girdiler, baslica kimyevi gübre, tohumluk, tarimsal ilaç, zirai kredi ve damizlik hayvandan olusmaktadir. Dogrudan yardimlar: Üreticilere dogrudan saglanan gelir destegi arasinda, süt ve et tesvik primleri, prim sistemi çerçevesinde üreticilere verilen fiyat farki primleri, tütünde kota ve çayda budama tazminati uygulamasi çerçevesinde yapilan ödemeler sayilabilir. Destekleme politikalari açisindan, 1994 yili önemli bir dönüm noktasini temsil etmektedir. 1980’de fiyat yoluyla destekleme 24 ürünü kapsarken, bu sayi 1990’da 10’a düsmüs, 1994 yilinda alinan bir kararla, fiyat yoluyla yapilan desteklemelerin ürün kapsami daraltilmis, devlet destegine tabi ürünler; hububat, seker pancari ve tütün ile sinirlandirilmistir. Türkiye’de bugüne kadar uygulanan destekleme politikalarinin, olumlu sonuçlarina örnek olarak, destekleme kapsamindaki ürünlerde pazar fiyatlarinin genellikle dünya fiyatlarinin üzerinde olusmasi, ürün fiyatlarinin devlet 56 1. Tarim Surasi 7. Komisyon Raporu, http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_7.htm (13/6/1998) 93 Tarimsal Destekleme Politikalari, alimlarinin etkisiyle istikrarda tutulabilmesi; desteklemeye tabi ürünlerde verim artisinin saglanmasi; girdi sübvansiyonlarinin, gübre, tohumluk, zirai ilaç gibi verim artirici girdilerin kullanimini tesvik etmesi ve bu sekilde tarimsal üretim artisina olumlu katkilar saglanmasi sayilabilir. Bu olumlu sonuçlar yaninda, uygulanan destekleme politikalarinin üretici gelirlerinde istikrar saglayamamasi, girdi fiyatlarinin ürün fiyatlarina göre daha hizli artmasi sonucunda, çiftçilerin satin alma gücünün zayiflamasi; üreticilere intikal eden reel desteklemenin yetersiz kalmasi; faydanin, üreticiler ve bölgeler arasinda dengesiz dagilmasi; ürün stoklari olusmasi ve stok maliyetinin artmasi; fiyatlarin dalgalanmasi önlendiginden ve asiri devlet alimlari yüzünden borsaciligin gelismesinin gecikmesi olumsuz sonuçlar olarak sayilabilir. Dis ticaret açisindan, tarim ürünleri ithalatinda uygulanmakta olan gümrük vergileri, Bakanlar Kurulu’nca; söz konusu ürünün yerli üretim maliyeti, ithal maliyeti, üretim-tüketim dengesi, iç ve dis piyasa fiyatlari, sektörden gelen talepler, ilgili kurum ve kuruluslarin görüsleri ile uluslararasi anlasmalardan dogan yükümlülüklerimiz çerçevesinde tespit edilmektedir. Tarim ürünleri dis ticaretini etkileyen en önemli anlasmalar, Dünya Ticaret Örgütü Kurulus Anlasmasi, AT ile olan Ortaklik Anlasmasi ile serbest ticaret alani anlasmalaridir.57 DTÖ Kurulus Anlasmasi hükümleri uyarinca, tarim ürünleri ithalatinda (islenmis tarim ürünleri ile balik ve diger su ürünleri hariç) koruma araci olarak sadece gümrük vergisi kullanilabilmektedir. Bu itibarla, Ithalat Rejimi Karari çerçevesinde gümrük vergilerinin ödenmesi ve Tarim ve Köyisleri Bakanligi’ndan kontrol belgesi alinmasi kosuluyla bütün tarim ürünlerinin ithali serbesttir. Ancak tarim ürünleri ithalatinda uygulanmakta olan gümrük vergilerinin degistirilmesine iliskin karar süreci uzun zaman almakta ve bazi spekülatif olusumlara meydan vermektedir. Ayrica, sinir ticareti kapsaminda, 57 Türkiye, 1/95 sayili OKK’nin 16. maddesi uyarinca AT’nin tercihli rejimlerini üstlenmek yükümlülügüne girmis, bu kapsamda, 1996-1998 yillarinda, Israil, Macaristan, Litvanya, Estonya, Letonya, Romanya, Slovenya, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Slovakya ile serbest ticaret alani anlasmalarini imzalamis, Polonya ve Makedonya ile müzakereler devam etmekte olup, 1998 yili içerisinde, Tunus ve Fas ile de müzakerelere baslanilmasi planlanmaktadir. 94 sinir illerinin ihtiyaçlari çerçevesinde ithal edilen tarim ürünlerinin sadece söz konusu illerde tüketilmeyerek, diger illerde pazara sunulmasi durumunda, üretici üzerinde olumsuz etki meydana gelmektedir.58 Türkiye’de tarimsal destekleme politikasinin verimsizligi, gerek destekleyen, gerekse desteklenen kesim tarafindan elestirilmektedir. Temel elestiri, destekleme adina tarima yapilan harcamanin gerçekte tarima gitmemesi, harcanan kaynaklarin büyüklügüne ragmen tarim kesiminin istenildigi gibi desteklenememesidir. Mevcut destekleme fiyatlari yapisinin, düsük kaliteli ürünleri yüksek fiyatlandirma yönünde oldugu söylenebilir. Ürün türüne göre destekleme kurumu kurulmus olmasi (örnegin hububat için Toprak Mahsulleri Ofisi, tütün için TEKEL) ve destekleme politikasiyla ilgili kurum ve kuruluslar arasinda koordinasyon eksikliginin bulunmasi, uygulanan politikalarin amaçlarina ulasmasini zorlastirmaktadir. Simdiki uygulama ile yalniz bazi ürünleri üreten üreticiler desteklenmekte, ancak bu destekleme, ürünün kolay satilabilmesi, girdinin yüksek oranlarda desteklenmesi, desteklenen ürünlerin fiyatlarinin diger ürünlere göre yükselmesi gibi sebeplerle tarimsal desteklemeden beklenen amaçlara hizmet etmekten uzak kalabilmektedir. Türkiye’de yaklasik olarak 4 milyon çiftçi bulunmakta, ancak bunlarin yarisi, bir milyon kadari (genelde büyük çiftçiler) dogrudan Ziraat Bankasi’ndan ve diger bir milyonu (küçük çiftçiler) kredi kooperatifleri araciligiyla, kredi sübvansiyonlarindan faydalanmaktadir. Türkiye’de 1995 yilinda tarima aktarilan 2.3 milyar $’lik kaynagin %65’i piyasa fiyati destegi, %3’ü dogrudan ödemeler ve %32’si diger bütçe yardimlaridir. OECD ortalamasina bakildiginda piyasa fiyati desteginin payi 58 1. Tarim Surasi 9. Komisyon http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon_9.htm (13/6/1998) 95 Raporu, Tarimsal Pazarlama, %58, diger bütçe yardimlarinin payi %19 ve dogrudan ödemelerin payi ise %23’tür.59 Tarim sektörüne yapilan baslica harcamalarin dagilimi ise Tablo 13’te görülmektedir. Tablo 13 Tarimda Baslica Devlet Harcamalari (Milyar $) 1990 1991 1992 1993 1994 Toplam % Bakanlik Bütçeleri 0.45 0.65 0.75 0.67 0.41 2.93 14 KIT’ler 0.33 2.21 0.35 0.88 0.48 4.25 20 Dogrudan Ödemeler 0.06 0.06 0.26 0.03 0.16 0.57 3 Gübre 0.54 0.42 0.44 0.38 0.18 1.96 9 1.70 1.77 2.41 2.03 2.59 10.50 50 Diger 0.14 0.12 0.13 0.12 0.08 0.59 3 Toplam 3.22 5.23 4.34 4.11 3.90 20.80 100 Sübvansiyonlari Kredi Sübvansiyonlari Kaynak: D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997 1990’li yillarin ilk yarisinda, tarim programlari çerçevesindeki devlet harcamalarinin 3 ila 5 milyar dolar civarinda oldugu görülmektedir. Baslica harcama ise kredi sübvansiyonlari seklinde yapilmaktadir. Kredi sübvansiyonlari 1990-1994 dönemi içinde artis gösterirken, gübre sübvansiyonlarinda azalma yasanmaktadir. Kamu Iktisadi Tesebbüslerine yapilan transferlerin seyrinin ise 59 M.C. Yener, R. Tezcan, M. Gündüz, Ö. Yeni, L. Arslan, “Tarimsal Destekleme Politikalarinin Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizisi 9, Ekonomik Arastirmalar Genel Müdürlügü, Kasim 1996 kaynagindan Agricultural Policies, Markets and Trade in OECD Countries, Monitoring and Evaluation, 1996 96 düzenli olmadigi ve 1991 yili dikkate alinmadigi takdirde, %20’nin çok altinda bir paya sahip oldugu gözlemlenmektedir. Devlet Planlama Teskilati, hazirladigi bes yillik kalkinma planlari çerçevesinde, Tarim ve Köyisleri Bakanligi ile koordineli olarak tarim politikasini da hazirlamakla yükümlüdür. Hazirlanan tarim politikasinin uygulanmasi ise, Tarim ve Köyisleri Bakanligi’nin sorumlulugundadir. Ayrica, tarim politikalarinin uygulanmasi ve izlenmesi konusunda faaliyet gösteren pek çok kurulus da bulunmaktadir. Bu kurum ve kuruluslar arasinda, Toprak Mahsulleri Ofisi, Türkiye Ziraat Odalari Birligi ve Ziraat Odalari, üretici birlikleri vb. sayilabilir. C- Yedinci Bes Yillik Kalkinma Plani (1996-2000) ve Tarim 1996-2000 yillarini kapsayan VII. Bes Yillik Kalkinma Planinda, tarimsal politikalar ile ilgili yapisal degisim projesi basligi altinda, asagida özetlenen amaçlar, ilkeler ve politikalar belirtilmistir. VII. Bes Yillik Plan’da, artan nüfusun dengeli ve yeterli beslenmesini saglamak, mukayeseli üstünlüge sahip oldugumuz ürünlere agirlik vererek, üretimin ve ihracatin artirilmasi ve üretici gelirlerinde artis ve istikrarin saglanmasinin temel amaç oldugu belirtilmektedir. Tarim politikalarinin, Uruguay Round sonunda imzalanan Dünya Ticaret Örgütü Kurulus Anlasmasi’nin tarimla ilgili hükümleri çerçevesindeki yükümlülüklerimiz ve AT Ortak Tarim Politikasinda beklenen gelismelere uygun olarak düzenlenecegi eklenmektedir. Tarimsal destekleme politikalari, üretimin serbest rekabet sartlarinda pazar sinyallerine uygun gelismesi esas alinarak ve bu amaçla ayrilan kamu kaynaklarinin daha rasyonel kullanilmasi gözetilerek yeniden yapilandirilacaktir. 97 Bu çerçevede, tarim ürünleri fiyatlarina olan devlet müdahaleleri azaltilarak, bunun yerine kayitli üreticilere dogrudan gelir destegi verilmesi yoluna gidilecek, girdi destekleri asamali olarak kaldirilacak, arz fazlasi olan ürünlerin üretimleri, belli kriterler dogrultusunda ekim alanlari sinirlandirilarak veya benzeri tedbirler alinarak azaltilacak ve bunlarin yerine iç ve dis talebi olan ürünlerin üretimine yönelme saglanacaktir. GAP çerçevesinde, sulamaya açilan alanlarda arazi toplulastirmasi ve tarla içi gelistirme hizmetlerinin etkinlestirilmesi ve sulama yatirimlari ile uyumunun saglanmasi, ürün deseninin tespitinde karsilastirmali üstünlüge sahip oldugumuz ürünlere agirlik verilmesi öngörülmektedir. Plan döneminde, kimyasal gübre kullaniminin yillik %4.5 oraninda artarak 1995 düzeyi olan 5.1 milyon tondan 2000 yilinda, 6.4 milyon tona yükselecegi tahmin edilmektedir. Bitkisel üretimin artirilmasinda, çevre boyutuna önem verilerek, gübre ve ilaç kullaniminda çevreye zarar verilmemesi esas olacaktir. Ülkelerin gelismislik düzeyleri ile, et, süt yumurta gibi hayvansal protein içeren maddelerin tüketim miktarlari arasinda yakin ilgi bulundugu dikkate alinarak, tarimda hayvancilik sektörünün payinin artirilmasi, ülkemizdeki hayvansal protein eksikliginin giderilmesi ve üreticilerin gelir düzeyinin yükseltilmesi amaciyla, hayvanciliga özel önem verilmesi, hayvancilikta, sermaye sirketlerinin kurulmalarinin desteklenmesi planlanmaktadir. Serbest piyasada olusan fiyatlardan üreticilerin daha fazla pay alabilmeleri ve tarim ürünlerinin rekabet ortami içinde pazarlanabilmesi için, ürün borsalari, haller ve bunlarla ilgili altyapinin gelistirilmesi, vadeli islem borsalarinin kurulmasi, tarimsal üretimin yönlendirilmesi, pazarlanmasi ve üreticilere hizmet götürülmesi konularinda faaliyet göstermek üzere, üretici birliklerinin kurulmalari ve kooperatiflerin gelistirilmelerinin özendirilmesi öngörülmektedir. 98 Tarimsal politikalarin düzenli olarak yürütülebilmesi ve istatistiklerin güvenilir hale gelmesi için üreticilerin kayitli olmalari ve isletme sahiplerinin isletmeleri ve üretim faaliyetleri hakkinda kayit tutmasi saglanacak, istatistiki bilgilerin toplanmasi ve yayimi çalismalari belli bir sisteme kavusturulacaktir. VII. Plan döneminde, yillik ortalama tarimsal üretim artisinin %2.9-3.7 oranlari arasinda olacagi tahmin edilmektedir. VII. Bes Yillik Kalinma Planinin en önemli yani, benimsenen hedef, ilke ve düzenlemelerin daha çagdas, uluslararasi kurulus ve anlasmalarla uyumlu, sürdürülebilir kalkinmada büyük rolü olan dogal kaynaklari koruyucu ve sürdürülebilirliklerini saglayici, çevre boyutuna daha fazla önem verici, üretimin artirilmasi ve milli gelirin dagitilmasinda belli yapilar getiriyor olmasidir.60 Yedinci Bes Yillik Plan’da, tarim politikalarinin OTP’deki gelismelere uygun olarak düzenlenecegi belirtilmekte, bu da OTP’deki gelismelerin düzenli takibini gerektirmektedir. Plan’da öngörülen girdi desteklerinin kaldirilmasi, dogrudan desteklerin artirilmasi, ekim alanlarinin belli kriterler dogrultusunda sinirlandirilmasi gibi düzenlemeler, gerçeklestirilmesi halinde, OTP’ye uyum yönünde adimlar olarak degerlendirilebilir. Çevre boyutuna önem verilmesi de AT’deki gelismelere paralellik arz etmektedir. II- GATT-Uruguay Round Sonuçlari ve Türkiye Ülkemiz tarim politikalarinin belirlenmesi sürecinde, dünya tarim ticaretine yön veren bazi olusumlarin da dikkate alinmasi zorunlulugu bulunmaktadir. Özellikle GATT Anlasmasi ve bu çerçevede olusturulan Dünya Ticaret Örgütü’ne taraf olan Türkiye’nin, bu olusumlardan kaynaklanan 60 Izmir Ticaret Borsasi, Son on yilda tarimin durumu ve iç ticaret hadleri, Izmir, Subat 1998 99 yükümlülükleri de ulusal politikalarina uyumlastirmasi gerekmektedir. Bu hususa VII. Bes Yillik Plan’da da yer verilmis bulunmaktadir. Uluslararasi ticaret konusunda ortak kurallar getiren genis kapsamli GATT Anlasmasi’nin amaci, “dünya ticaretinde liberalizasyonu saglamak ve bunu güvenli bir temele oturtmak suretiyle ülkelerin refah ve ekonomik kalkinmalarina katkida bulunmak” biçiminde özetlenebilir. GATT Anlasmasi’nin temel ilkeleri: - en çok kayrilan ülke, - korumaciligin azaltilmasi, - iyi niyet ve müzakereye açiklik ve - tarife indirimi ve tarife disi engellerin azaltilmasi olarak siralanabilir. “En çok kaçirilan ülke” ilkesi, akit taraflarin herhangi bir ülkeye tanidiklari ticari ayricaligi diger tüm ülkelere de tanimak zorunlulugunu getirmektedir. Bu kuralin önemli bir istisnasi, bölgesel ticari birlesmelerdir. Korumaciligin azaltilmasi ilkesi ile, ulusal üretimin korunmasina yönelik tarife, tarife disi engeller ve miktar kisitlamalari seklindeki mekanizmalarin zamanla kaldirilmasi amaçlanmakla birlikte, gelismekte olan ülkelerin dis ödeme güçlükleri dikkate alinarak istisnalar öngörülmüstür. GATT Uruguay Round müzakerelerinde ele alinarak olusturulan Tarim Anlasmasi 61, tarim ürünleri ticaretinde bir reform sürecinin baslatilmasina zemin hazirlanmasi ve serbest piyasa kurallarina göre isleyen adil bir tarim ürünleri ticaret sisteminin tesisi ile destekleme ve koruma politikalarinda verilebilecek tavizler konusunda uzlasmaya varilmasi, daha güçlü ve islevsel etkinlige sahip olan GATT kural ve disiplinlerinin tespit edilmesini amaçlamaktadir. 61 25 Subat 1995 tarih ve 22213 Mükerrer sayili Resmi Gazete 100 Bu amaçlar dogrultusunda, taraflar, tarimsal destekleme ve korumalarda, belirli bir süreye yayilmis büyük oranlarda ve artan ölçülerde indirimler saglayarak dünya tarim pazarindaki kisitlama ve çarpikliklari önlemeye yönelik çalismalar gerçeklestireceklerdir. Bu çerçevede, üye ülkeler, saglik, pazara giris, iç destek, ihracatta rekabet gibi konularin her biri için taahhütlerde bulunacaklardir. Tarim Anlasmasi kapsaminda yer alan (EK 2) ve taahhüde baglanan ürünler disindaki ürünlere, uygulama döneminde destek saglanamayacagi ve taahhüt listelerinde olup da taahhüt seviyelerini asacak sekilde sübvansiyon verilemeyecegi hususlari da hükme baglanmistir. GATT Uruguay Round Sonucu imzalanan Tarim Anlasmasinin getirdigi yeni düzenlemelere uyum süresi gelismis ülkeler için 6 yil, gelismekte olan ülkeler için ise 10 yil olarak belirlenmistir. Bu çerçevede, Türkiye’de gelismekte olan ülke statüsü ile, GATT çerçevesindeki taahhütlerini yerine getirmesi için 1995-2004 yillarini kapsayan 10 yillik bir süreye sahiptir. Ayrica, Türkiye’nin tarife ve ihracat desteklemelerindeki indirim oranlari da, gelismis ülke statüsü ile, taahhütlerini 1995-1999 döneminde gerçeklestirmesi gereken AB’ninkilere göre daha düsüktür. Türkiye, Tarim Anlasmasi çerçevesinde, tarim ürünlerinde yaklasik %100 konsolidasyona gitmis ve tarim ürünleri gümrük vergilerinde genelde ortalama %24, her bir üründe de (tarife pozisyonuna göre) %10 indirim taahhüdünde bulunmustur. Türkiye’de destekleme alimlari yoluyla yapilan yardim miktari, üretim degerinin %10’unu geçmemekte, dolayisiyla Tarim Anlasmasi’nin asgari destek “de minimis” ilkesi kapsamina girmekte olup, destekleme konusunda indirim 101 taahhüdüne girmesi gerekmemistir. Baska bir deyisle GATT, asgari destek durumunda gelismekte olan ülkelerin iç desteklemede bir indirime gitmelerini beklememektedir. Türkiye’nin bu konuda taahhüt altina girmemesi, gerek mevcut destekleme politikalarinin devami gerekse bu politikalarda reform yapilabilmesi açisindan önem tasimaktadir.62 Iç desteklerde ise, Türkiye, spesifik bir liste vermek yerine, diger bir çok gelismekte olan ülke gibi, GATT’in azami limitlerini kendi taahhütleri olarak sunmanin daha avantajli olacagini düsünerek, iç destek oranlarini bu sekilde tespit etmistir. Bu destek oranlarinin, ülkemizde uygulanan oranlarin çok üzerinde olmasi nedeniyle, 1995-2004 döneminin sonrasinda da önemli bir indirim sorunu ile karsilasmayacagimiz düsünülebilir. Ihracat sübvansiyonlarina iliskin düzenlenen tablolarda 1986-1990 yillarinda vergi iadesi ya da 1991-1992 tarihlerinde bütçe kaynaklarindan yapilan sübvansiyonlarin yillik ortalama degeri ABD dolari olarak gösterilmis, bu degerler üzerinden 10 yil içinde esit dilimler halinde kaynak tahsisinde %24, sübvansiyonlu mal miktarlarinda ise %14 oraninda indirim yapilacagi belirtilmistir. Ayrica, Türkiye’nin ihracat sübvansiyonlari ile ilgili taahhütleri, 1986-1990 yilari arasinda kalan dönemde sübvansiyon verilmeyen ürünlere bundan sonra da sübvansiyonda bulunulmayacagi ve bu dönemde kaldirilan sübvansiyonlarin yeniden tesis edilemeyecegi hususlarini da içermektedir. Bunlarin yaninda, Türkiye AB ile olusturacagi Gümrük Birligi çerçevesinde ortak gümrük tarifelerini en düsük düzey olarak kullanabilme hakkini sakli tuttugunu bildirmistir. Gelismekte olan ülkelerin, kalkinma planlarinin önemli bir bölümünü olusturan, tarimsal ve kirsal gelismeyi destekleyici dolayli ve dolaysiz devlet 62 M.C. Yener, R. Tezcan, M. Gündüz, Ö. Yeni, L. Arslan, “Tarimsal Destekleme Politikalarinin Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizisi 9, Ekonomik Arastirmalar Genel Müdürlügü, Kasim 1996, s.14-15 102 yardimlari ile tarima uygulanan yatirim sübvansiyonlari, düsük gelirli üreticilere saglanan tarimsal harcama sübvansiyonlari ve uyusturucu madde üreticilerinin diger ürünlere yönelmeleri için yapilan tesvik tedbirlerinin iç destek taahhütleri kapsami disinda tutulmasi, ülkemizin ulusal tarim politikalari reformu s ürecinde, GATT Tarim Anlasmasi’nin önemli bir kisitlayici faktör olma özelligini büyük ölçüde azaltmaktadir. III- Türkiye’nin Tarim Politikasi Ile Topluluk Ortak Tarim Politikasinin Karsilastirilmasi Türk tariminin Topluluk tarimina göre büyük farklar göstermesinin yani sira tarim politikalari da birbirinden önemli farkliliklar tasimaktadir. Toplulukta tarim nüfusunun ve tarimsal isletmelerin sayisinin azaltilmasi, buna bagli olarak isletmelerin büyütülmesi esas politika olarak benimsenmis ve zaman içinde bu alanda önemli ilerlemeler kaydedilmistir. Isletmelerin daha modern, daha rasyonel çalisir hale getirilmesi için önlemler alinmaktadir. Türkiye’de ise ne tarimsal nüfusun, ne isletme sayisinin azaltilmasi, ne isletmelerin büyütülmesi ve modernlestirilmesi konusunda bir politika izlenmektedir.63 Kurumsal yapilar açisindan önemli bir fark pazarlama organizasyonlaridir. Topluluk’ta üreticiler, üretici birlikleri ve kooperatifler seklinde örgütlenmislerdir. Birçok ürün için yüksek fiyat politikalari ve üretici yardimlari seklindeki üreticiyi desteklemeye yönelik araçlardan yalniz bu tür birliklerin çatisi altinda toplanmis üreticiler yararlandirilmaktadir. Türkiye’de ise kooperatiflerin güçlendirilmesi yönünde bir politika olusturulmamistir.64 63 G. Eraktan, “OTP ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB Iliskileri”, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997, s.108 64 a.g.e., s.109 103 Topluluk ve Türkiye’de en önemli farkliliklardan biri de üretim politikasi alanindadir. Topluluk’ta asiri üretim en önemli tarim politikasi sorunudur. Üretim fazlalari büyük masraflarla ihraç edilmeye veya baska amaçlarla tüketilmeye çalisilmaktadir. Zaman içinde yapi lan reformlarla üretim azaltilmaya çalisilmistir. Türkiye ise hangi ürünlerin üretiminde hedefinin ne oldugunu belirlemis degildir. Topluluk’ta üretim artislarina engel olmak için üretim kotalari, garanti esigi gibi uygulamalar getirilmektedir.65 Tarim politikalarina uyum açisindan en önemli sorunlardan biri ise, Türkiye’deki destekleme politikalari ile OTP’nin fiyat ve yardim mekanizmalarindaki temel farkliliklardir. AT ve Türkiye arasinda, tarimsal destekleme politikalarindaki temel farkliliklari özetleyecek olursak: 66 AT’de tarim ürünlerinin yaklasik %97’si fiyat politikalariyla korunmakta, Türkiye’de ise fiyat destekleme politikasina konu olan ürünler 1980’li yillardan itibaren giderek azalmaktadir. AT’de tarimsal girdilerde sübvansiyon söz konusu degilken, Türkiye’de, çesitli girdiler sübvanse edilmis fiyatlarla üreticiye intikal ettirilmektedir. AT’de Ortak Tarim Politikasi’nin finansmani tek bir bütçeden (FEOGA) karsilanmaktayken, Türkiye’de desteklemenin finansmanini degisik kuruluslar gerçeklestirmektedir. AT’de uygulanan fiyat politikalariyla tarim ve tarim disi sektörlerde çalisanlar arasinda denge kurma ve tarimsal üretimi artirma amaçlanmaktadir. 65 ibid R. Aydin, “Tarim Ürünlerini Destekleme Politikalariyla Ilgili Özel Sektör Görüsü Sorunlar ve Öneriler”, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no46, Izmir 1992, s.79 104 66 Türkiye’de ise destekleme daha çok, üretim düzeyini koruma, üreticiye belirli fiyatlarda pazar garantisi saglama amacina yöneliktir. Toplulukta her ürün için gereksinme duyuldukça, yeni düzenlemelere gidilebilmekte yani yeterince esnek bir tarim politikasi uygulanmaktadir. Türkiye’de ise destekleme politikasi daha çok siyasal seçimlere bagli olarak fi yat ayarlamalari yapan bir yapiya sahiptir.67 Topluluk’ta destekleme amaciyla uygulanan politikalarin esasi, Ortak Tarim Politikasi çerçevesinde, iyi organize olmus pazar ve fiyat mekanizmalarina dayanmaktadir. Karmasik gibi görülmekle birlikte, istikrarli politikalar ve gelismis bir sistem içerisinde, madde politikalari bazinda isletilen sistemde, merkezi bir finansman organi olan FEOGA yaninda üretici ve meslek kuruluslarinin da kararlara katilimlari saglanmaktadir. Türkiye’de tarimin desteklenmesi, genelde kisa dönemlik politikalarla ve daginik bir sekilde yürütülmektedir. Bu esnada üretici örgütlerinin ve mesleki kuruluslarinin etkinlikleri, Topluluga kiyasla hemen hemen yok gibidir. Fiyat desteklemelerinde, kapsam olarak bir süreklilik olmadigi gibi, destekleme fiyatlarinin saptanmasi esnasinda da Topluluk’taki gibi objektif ölçütlerden yararlanma yoluna gidilmemektedir. Pazar politikalarinda ise, prim ödemeleri yaninda, Topluluk’ta uygulanmayan girdi sübvansiyonlari ön plandadir. IV- Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina Uyumu Ankara Antlasmasi’nda, ortakligin tarim ve tarim ürünleri ticaretini de kapsadigi belirtilmekte, Katma Protokol ve 1/95 sayili Ortaklik Konseyi Karari’na göre de, Ortak Tarim Politikasi’na uyumu gereken Türk tarimi ile 67 C.Arikbay, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992 105 ilgili çalismalarda söz konusu politika kurallarinin göz önünde bulundurulmasi önemli görülmektedir. AT’de Ortak Piyasa Düzenleri’ne tabi olan ürün ve ürün gruplari için olusturulan çalismalidir. mekanizmalara, Bu arada, Türkiye’de gerekli belirli araliklarla organizasyon ve yaklasmaya mekanizmalar gerçeklestirilinceye ve Ortaklik Konseyince de onaylanincaya kadar, ulusal düzeydeki çesitli uygulamalar devam edecektir. Ancak, Türkiye Topluluga tam üye olmadigindan, geçis dönemi güçlüklerini ortadan kaldiracak FEOGA ve benzeri fon ve yardimlardan faydalanamayacak ve bu da Türk tarim ürünlerinin rekabet düzeyini önemli ölçüde sinirlayacaktir. Türkiye OTP’ye uyumda, bütçe imkanlari ölçüsünde kendi kaynaklarini kullanmak durumundadir. Bunun, yapilmasi gereken harcamalari karsilamada çok yetersiz kalacagi söylenebilir. Bu yüzden, asamali da olsa, OTP’ye uyumun Türk ekonomisinde önemli sorunlara yol açmasi beklenmektedir. O halde, finansman güçlügü de dikkate alinarak, ilk asamada daha az sorunlu ürün veya ürün gruplarini n OTP kapsamina alinmasi için çalisilmalidir. Bu baglamda, - Toplugun kendine yeterli olmadigi ve üretim fazlasinin da bulunmadigi, ayni zamanda ihracat açisindan potansiyel vaad eden ürünlerle, üçüncü ülkelerce talep edilmesi olasi görülen ürünlerin (OPD’ye tabi olanlar) ilk asamada OTP kapsamina alinmasi uygun olacaktir. - OTP kapsamina alinacak bitkisel ve hayvansal ürünlerle ilgili pazarlama organizasyonlarinin (üretici kooperatifleri ve birlikleri, tarim satis kooperatifleri,…) yeniden yapilanarak, ülkesel ve bölgesel anlamda, hem üretici hem de tüketiciyi temsil edecek hale getirilmesi, OTP’ye uyumu ve gerekli altyapinin olusturulmasini da kolaylastiracaktir. - Ilk asamada seçilecek ürünler, bitki ve hayvan sagligi, standardizasyon, kalite vb. açilardan rekabet edebilecek düzeyde olmalidir. - OTP’ye uyumda finansman kaynaginin sürekliligi ve yeterliligi de önem arz etmektedir. Bu nedenle, AT, tarim sektörünün az gelismisligini ve çiftçinin düsük gelir sahibi olmasini dikkate alarak, 1964 yilinda FEOGA’yi yürürlüge 106 koymustur. Zaman içinde ve kaynaklar uygun oldugu takdirde, böyle bir fon Türkiye’de de olusturulmalidir. - Iç tüketim, hammadde ve ihracat açisindan önemli bir potansiyel olusturan, ayni zamanda büyük bir çiftçi toplulugunu ilgilendiren ürünlerin destekleme kapsaminda muhafaza edilmesi, AB pazarlarinda güçlü bir rekabet ortami da hazirlayacagi için önemli görülmektedir. - OTP’ye uyumu kolaylastirmak ve dolayisiyla geçis süresini kisaltmak için, tarim sektöründe altyapinin olusturulmasina, toplam üretimin büyük bir bölümünü kapsayan, ihracatta da önemli payi olan ve OPD kapsaminda yer alan ürünlerden baslanilmasi gerekmektedir.68 OTP’ye uyumda, tarimsal altyapinin iyilestirilmesi, yeniden yapilandirilmasi, verimlilik ve üretim artisi yaninda, çiftçi basina düsen milli gelirin yükseltilmesi açisindan da önem tasimaktadir. Ancak Türkiye’de tarimda bir yandan yüksek istihdam, diger yandan arazinin miras yolu ile giderek daha küçük parçalara bölünmesi ve isletme sayisinin artmasi nedeniyle ekonomik bir isletmecilik mümkün olmamakta ve bu da beklenen gelismeyi engellemektedir. Türkiye’nin Topluluga tam üyeliginin gerçeklesme tarihi belli olmadigindan, tam üyeligin gerçeklestigi tarihe dek OTP simdikinden farkli bir görünüm alabilecektir. Bu nedenle, de olasi üyeligin Türkiye üzerine sonuçlari ancak sinirli varsayimlarla tartisilabilir.69 Bu durum göz önüne alinarak, tam üyeligin FEOGA’nin da katkisiyla tarimsal yapiyi iyilestirici etkiler yapacagi, bunun da Türk tarimini daha rasyonel bir çalisma ortamina kavusturacagi söylenebilir. Ayrica OTP’ye uyum ile tarim ürünleri fiyatlari artacak ve tarimsal ürünlerin göreli fiyat yapisi degisecektir. Yeni fiyatlar üretici gelirini artiracak ancak, tüketicilerin alim gücü 68 Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996, s.82-83 69 Canan Arikbay, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992 107 ayni oranda degismeyecegi için sorunlar ortaya çikabilecek ve tarim ürünleri fiyat artisi, tarim ürünlerini kullanan tarim disi sektörlerde maliyet artisina yol açacaktir. Girdi sübvansiyonlarina son verilmesi ile de fiyat artislari söz konusu olacak, bu da beklenen ürün artisini sinirlayici etki yapacaktir. Bitkisel üretime destek veren destekleme politikamiz, bu agirligi hayvansal ürünlere veren OTP ile yer degistirecektir. Destekleme kapsamindaki ürünler degisecek, Türkiye’de su anda desteklenen bazi ürünler kapsam disinda birakilip, bazi lari da kapsam içine alinabilecektir. Topluluk, Türkiye’nin de üreticisi oldugu bazi tarim ürünleri için üretim fazlalari vermekte ve üretimi kisma yoluna gitmektedir, tam üye olmasi halinde Türkiye’den de bu uygulama istenecektir. Türkiye’de yaratilan tarimsal katma deger düsük oldugundan, Türkiye’nin Topluluk bütçesine katkisi çok yüksek toplamlara erismeyecek, Topluluk fonlarindan Türkiye’ye saglanacak katkilar, Türk tariminin gelisimi açisindan önemli bir kaynak olacaktir.70 Tarim sektörünün Toplulugun OTP’sine uyumunda GATT-Tarim Anlasmasi da dikkate alinmalidir. Tarim sektörünün gümrük birligi disinda kalmasi esasen müzakereler sirasindaki istege bagli bir pazarlik sonucu kararlastirilmis degildir. Ortak Tarim Politikasinin Türkiye tarafindan uygulanamamasi, tarim sektöründe gümrük birligini olanaksiz kilmaktadir. Her iki tarafin müdahale ettikleri ürün kapsami dahi farklidir. Iki taraf tarima farkli politikalarla müdahale ederken, gümrük birligine giderlerse, çesitli alt sektörlerde kabul edilemez rekabet sapmalarina yol açilabilir. Degil gümrük birligi, Türkiye tam üye olsaydi, tarimda gümrük birligi gene de hemen degil, zaman içinde gerçeklestirilmek durumunda kalinirdi.71 Türkiye’nin Topluluga tam üye olmadan, kendi basina ve olanaklariyla OTP’yi uygulamasi ve tam üyelik sonrasi erisilebilecek durumu daha önce elde edebilmesi teknik açidan da olanakli görünmemektedir. Türkiye açisindan ancak 70 ibid Halis Akder, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997, s.113 108 71 OTP’ye yakinlasma saglayacak politikalar uygulanabilir. Ankara Antlasmasi bu yönde çabalara girilmesini zaten öngörmüstü. Öte yandan, GATT Tarim Anlasmasi da yakinlasma saglayacak politikalar kümesinin bir kismini tanimlamaktadir. Türkiye’nin simdiye kadar OTP’ye uyum göstermemesini bagislatabilecek, daha iyi oldu dedirtebilecek konu yine GATT kurallaridir. Yeni anlasma hem OTP’nin ne yönde degisecegi konusunda daha net bir izlenim verebilmektedir hem de Türkiye’yi ayni dogrultuya yönlendirmektedir.72 Ayrica, tarimin gümrük birligi kapsaminda olmamasinin, üçüncü ülkelerle ticaretimizde, politikalarimizi düzenl emekte tarim açisindan serbest oldugumuz anlamina geldigi de unutulmamalidir. AT’ye karsi taahhütleri çerçevesinde, Türkiye tarim politikasini OTP’ye uyumlastirmalidir ancak, bu uyumun gerçeklesmesi gereken tarih belirlenmis degildir. Dolayisiyla, Türkiye öncelikle bu uyum için kendisine uygun bir takvim belirlemelidir. Tarim ürünlerinin AT ile gümrük birligi kapsamina alinmasi durumunda, Türkiye’nin tüm tarim ürünleri Topluluga ve Toplulugunkiler Türkiye’ye gümrüksüz olarak girecek, Türkiye üçüncü ülkelerden ithalatta alinan gümrük vergilerini Topluluk düzeyine getirecek, Türkiye’deki destekleme fiyatlari Topluluk düzeyine getirilecek, Türkiye’de uygulanmakta olan gübre desteklemesi kaldirilacaktir.73 Birlesmis Milletler Gida ve Tarim Teskilati (FAO) ve T.C. Tarim ve Köyisleri Bakanligi tarafindan yaptirilan bir arastirmaya göre, Türkiye’nin önümüzdeki yillardaki tarim politikasini belirleyebilmesi için, öncelikle, tarim ürünlerinde önemli bir liberalizasyona gidip gitmeyecegini kararlastirmasi 72 age, s.113 D.McClatchy, “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997, s.96 109 73 gerektirdigi ve eger liberalizasyon olacaksa, bunu tek basina veya AT ile uyumlu olarak yapma alternatifleri ile karsi karsiya oldugu belirtilmektedir. Tarim sektörü için mevcut politikalarda bir degisiklik yapilmadigi takdirde, OTP’de önemli degisiklikler olmayacagi varsayimiyla OTP’ye uyum saglandigi takdirde ve OTP’ye uyum saglanarak veya saglanmayarak önemli reformlara gidilmesi durumlarinda, 2005 yilinda ulasilacak duruma dair yapilan incelemeden özetle asagidaki sonuçlara ulasilmistir. Mevcut tarim politikalarinda önemli degisiklikler yapilmadigi takdirde, nüfus artisi ve gelir artisindan dolayi tarim ve gida ürünleri talebinin artacagi ve üretimdeki artisin bu talebi karsilayamayacagi öngörülmektedir. Bu da ihracat fazlalarinin azalmasi ve belli ürünlerde ithalatin artmasi ile sonuçlanacak ve Türkiye 2005 yilinda tarim ürünlerinde dis ticaret açigi yasayacaktir. Yapilan incelemede, 1993-95 yilinda 475 milyon $ olan tarim ürünleri dis ticaret fazlasinin, 2005 yilinda yerini 340 milyon $’lik açiga birakacagi sonucuna ulasilmistir. Ayrica, tüketiciler için 2005 yilindaki fiyatlarin, ürünlerin çogu için sabit ABD Dolari cinsinden daha yüksek olacagi beklenmektedir. OTP’de önemli degisiklikler olmayacagi varsayimiyla, OTP’ye uyum saglanmasi durumunda, 2005 yi linda tarim ürünlerin çogunlugunun, özellikle de hayvansal ürünlerin fiyati daha düsük olacaktir (OTP’de reform yapilmadigi takdirde, destekleme fiyatlarinin 2005 yilinda reel olarak %15 düsecegi varsayimi kabul edilmistir). Bu ikinci olasilikta, özellikle hayvancilik ürünlerinde olmak üzere, daha düsük üretim ve daha fazla tüketim yasanacaktir. Üretimde azalma, çiftçi gelirlerinde düsüse neden olacak, öte yandan, tüketici %6 daha az harcayarak, daha fazla yiyebilecektir. Vergi açisindan, kaldirilacak ihracat sübvansiyonlarindan saglanacak kazanç tarife indirimlerinden kaynaklanan 110 vergi gelirindeki düsüsten dolayi, net etki ilk senaryoya göre, yarim milyar dolarlik bir kayip olarak ortaya çikacaktir. Arastirmaya göre, bu ikinci senaryoda genel olarak, tüketicilerin kazancinin, çiftçilerin kaybini ve göreceli olarak küçük sayilabilecek vergi kaybini geçecegi ve Türk ekonomisine 0.3 ila 0.4 milyar dolar net kazanç saglanacagi öngörülmektedir. Serbest ticaret senaryolari olarak adlandirilan, OTP’ye uyum saglansin veya saglanmasin, tarim politikalarinda önemli reformlara gidilmesi durumunda ise, fiyatlarin bir önceki senaryodakinden de düsük olacagi, genel olarak sonuçlarin, ikinci durumdakilerle ayni yönde ancak daha genis etkili olacagi ve net kazancin, 1 milyar dolar civarinda olacagi sonucuna ulasilmaktadir. Arastirmada, hangi durum gerçeklesirse gerçeklessin, her halükarda, Türkiye’nin kendine yeterlilik düzeyinde azalma olacagi ve tarim ürünleri ticaretindeki açigin büyüyecegi öngörülmektedir. Mevcut durumda düsük korumaya tabi olan bazi ürünlerin fiyatinin, Türkiye’deki destekleme politikalarinin OTP’ye uyumlastirilmasi veya uyum olmaksizin tarim ürünleri ticaretinde liberalizasyona düsünülmektedir. gidilmesi Çiftçilik ürünlerinin kararlarindan çogunda, bu çok az arada etkilenecegi Türkiye’deki desteklemelerin OTP düzeyine getirilmesi durumunda, üretici fiyatlarinin 2005 yilinda daha düsük olacagi beklenmektedir. OTP’ye uyum saglanmasi veya saglanmamasi durumlarindan en çok etkilenecek sektörün ise hayvancilik oldugu söylenmektedir. Arastirmada, ekonomik bir bakis açisiyla, Türk ekonomisinin genel olarak, tam bir tarim politikasi ve ticaret liberalizasyonundan önemli ölçüde fayda saglayacagi söylenmektedir. Ancak, saglanacak potansiyel faydanin dagitiminin ne sekilde olacagi önem tasimaktadir. Daha hizli bir liberalizasyonun seçilmesi halinde, genel ekonomik kazançlardan vazgeçilmeden çiftçilerin 111 kayiplarinin telafi edilmesinin yollari aranmalidir. Ki tam bir liberalizasyon durumunda, bu kayiplarin yillik 5 milyar $ civarinda olacagi tahmin edilmektedir, ancak çiftçiler de ayni zamanda gida ürünü tüketicisi olarak, tüketicilerin faydalanacagi ve 6 milyar $ olarak öngörülen kazancin önemli bir bölümünden faydalanacaklardir. Uzun vadede Türkiye’nin AT’ye tam üyelik hedefi göz önüne alindiginda, Türk tarim politikasinin OTP’ye uyumun gerekliligi ortaya çikmaktadir. Türkiye’nin, OTP’ye uyum saglamasi durumunda, GATT çerçevesinde gidilen yön olan liberalizasyonu da, AT’nin ritminde gerçeklestirmesi gerekecektir. Ancak, AT’nin bu yönde hizli veya yavas gelisme mi gösterecegi bilinmedigi gibi, gümrük birliginin yakin gelecekte tarim ürünlerine genisletilmesi niyetine yaklasiminin ne olacagi da belirsizdir. AT’nin yakinda öngörülen doguya genisleme çerçevesinde, Türkiye’nin tarim politikasina uyumun daha sonra ele alinmasini tercih etmesi ihtimali yüksektir. Dolayisiyla, Türkiye’nin reformlarini kendine uygun bir hizda yapmayi tercih etmesi durumunda, bunu AT ve OTP’nin muhtemelen daha hizli olacak liberalizasyonundan “bagimsiz” olarak yapmasi, OTP’ye uyumu bir süre daha ertelemesi daha uygun olacaktir. Koruma oranlari farkli oldugundan belli sektörler daha fazla düzenleme gerektireceginden, tarimda liberalizasyonun, tüm ürünlerde ayni hizda degil de, belli ürünler için daha yavas olmasi, daha uygun görülmektedir. Türkiye ulasmak istedigi duruma göre tercihini yapmali ve önümüzdeki yillardaki tarim politikasini buna göre belirlemelidir. Bu tercihi baslica üç seçenek arasindan yapabilir: - Mevcut politikalarda, sadece uluslararasi zorunluluklarin gerektirdigi asgari degisiklikleri yapmak; - Gümrük birliginin tarim ürünlerini de kapsamasi için AT ve OTP ile uyum saglamak; - Tek tarafli liberalizasyona dogru gitmek. 112 Hedefin belirlenerek, politikadaki belirsizliklerin asgari düzeye getirilmesi ve çiftçilerin ile sanayinin önünü net görebilmesi, ayarlamalarin daha kolay yapilmasini saglayacaktir. Bu belirleme yapilmadan, diger önemli politika kararlarinin alinmasi da zor olacaktir. OTP’ye uyumu, baslica asagidaki basliklar açisindan degerlendirecek olursak,74 Verimlilik ve teknoloji kullanimi açisindan, AT, kurulus yillari ve özellikle OTP’nin yürürlüge kondugu 1962 yilindan beri, modern tekniklerin kullanimina agirlik verilmek suretiyle verim ve üretimde önemli gelismeler saglamis ve çiftçi gelirlerini artirmistir. Türkiye tarim politikasinda da temel amaç verimliligin artirilmasidir. Ancak, sahip oldugu dogal avantajlara ragmen, arazinin miras yolu ile parçalanarak küçük isletmeler haline dönüsmesi, tarimsal altyapinin iyilestirilememesi, üreticilerin faal bir sekilde örgütlenememesi, gübre ve tarimsal ilaçlar gibi girdilerin yeterli düzeyde kullanilamamasi nedeniyle kaliteli ürün elde edilmesinde güçlüklerle karsilasilmasi gibi nedenlerle Türk tariminda verim pek fazla artirilamamaktadir. Gerek Topluluk gerekse dünya ekonomisiyle entegrasyonda, Türkiye tarim politikasini, verimlilik ile saglanacak artislarla rekabet gücünün yükseltilmesi esasina dayandirmalidir. Fiyat ve pazar politikalari çerçevesinde, OPD kapsaminda yer alan tarim ürünleri, fiyat ve pazar garantisine sahiptir. Bu politikalarin ana hedefleri, çiftçi gelirlerinin yükseltilmesi, piyasada denge saglanmasi, üretimin iç ve dis talebe göre ayarlanmasi ve tüketicinin korunmasi seklinde özetlenebilir. OTP’ye uyum 74 Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996, s.85-108 113 saglanmasi için, diger konular yaninda, tarim sektörünün belkemigi niteliginde olan pazar ve fiyat düzenlemelerine agirlik verilmelidir. Tarimsal yapi politikasi açisindan, Türkiye ile AT tarimi arasinda önemli yapisal farkliliklar bulundugu söylenebilir. Toplulugun kurulus yillari ve sonraki genisleme dönemlerinde, özellikle Akdeniz ülkelerinin tarimsal yapisi, Türkiye’ninkinden geri idi. Söyle ki, baslangiçta AT ülkeleri, isletme sayisinin fazlaligi, arazinin çok parçali olmasi, isgücünün fazla ve egitim düzeyinin düsük olmasi, verim düsüklügü, üretimin talebi karsilamamasi, pazarlama imkanlarinin sinirli olmasi, kisi basina düsen gelirin azligi, teknolojinin eski ve yetersiz olusu, sosyal güvenlik alaninda dikkate deger bir uygulama bulunmamasi, destekleme ve yardim imkanlarinin sinirli olmasi gibi durumlarla karsilasmislardir. OTP çerçevesinde olusturulan FEOGA’nin devreye sokulmasi ile, tarimda altyapinin iyilestirilmesi ve gelistirilmesine öncelik verilmis ve bununla ilgili çözüm önerilerini içeren programlar hazirlanarak uygulamaya konulmustur. Türkiye, AT’ye üye olmadigi için, OTP’ye uyumla ilgili altyapi düzenlemelerini kendi bütçesinden ayirabilecegi ödeneklerle yapmak durumundadir. Gerçekten, sinirli gelismeler disinda altyapisi olusmamis bir sektörün OTP’ye uyumu, AT’nin mali destegi olmadan gerçeklestirilmesi kolay degildir. Bu arada, baslangiçta çok parçali arazilerin toplulastirilmasi konusunda bazi somut adimlar atilabilir ve bunun yararlari da pratikte görülebilirse, çiftçinin bu uygulamaya daha sicak bakabilecegi düsünülmektedir. Finansman politikasi açisindan, AT’nin tarim sektöründe yapmakla yükümlü oldugu harcamalari karsilayan ve genel bütçe içinde yer alan FEOGA, kurulusundan bu yana bütçeden en büyük payi alan fon olmustur. Tarim sektörünün gida ihtiyacini ve sanayi için gerekli olan hammaddeyi saglamasinin yani sira düsük olan çiftçi gelirlerinin artirilmasi zorunlulugu, bütçeden daha fazla pay ayrilmasina yol açmistir. Buna karsilik Türkiye’nin AT’ye üye olmamasi nedeniyle, FEOGA ve diger yardim-destekleme agirlikli finansman 114 imkanlarindan faydalanmasi söz konusu degildir. Ancak büyük sorunlari olan tarim sektörü, yeterli finansman yardimi olmadan, OTP’ye uyumda ciddi güçlüklerle karsilasacak ve bu da dogal olarak uyum sürecini uzatacaktir. Türkiye, kendi bütçe olanaklari dahilinde, uyum çalismalarini sürdürmekle yetinecektir. Ancak, AT’nin tarimla ilgili finansman politikasinin agirlikli olarak dayandigi, OTP çerçevesinde isletilen FEOGA benzeri, sadece sektöre hizmet edecek bir “Tarim Fonu”nun Türkiye’de olusturulmasini gündeme getirecek ortamin hazirlanmasinin uygun olacagi düsünülmektedir. Üretici gelirlerini arttirici politikalar açisindan, Roma Antlasmasi’nda, tarimda çalisanlara, gelirlerini yükseltmek suretiyle, uygun bir yasam düzeyi saglanmasi öngörülmektedir. Bu yükümlülük çerçevesinde, AT OTP ile, bir yandan verimlilik ve üretim artisina agirlik verirken, diger yandan da pazarlama altyapisini olusturmustur. Bu sekilde toplam tarimsal üretimin %95’den fazlasinin çesitli sistemlerle desteklenmesi ve korunmasi sayesinde çiftçi gelirleri giderek yükseltilmistir. Ayrica, AT içinde daha az gelismis bölgeler75 olarak tespit edilen bölgelerin kalkindirilmasi için, sosyal fonlar (FEOGA Yönverme Fonu, Avrupa Bölgesel Kalkinma Fonu, Avrupa Sosyal Fonu,…) ile Uyum Fonu kullanilirken, diger taraftan dogrudan yapilan yardimin yani sira ulusal hükümetler de gerekli destegi saglamislar, ayrica, Avrupa Yatirim Bankasi da düsük faizli kredi saglamistir. AT’de çiftçiyi ve kirsal kesimi kalkindirmak için bunca ugras verilirken, Türkiye’de de devlet destegi ile çiftçinin ekonomik bir varlik haline getirilmesi için gerekli önlemler alinmalidir. Tarimda, devlet desteginin çekilmesi veya giderek azaltilmasi, bir anlamda OTP’ye uyumun askiya alinmasi demek 75 12’ler Avrupa’sinda, tarima elverisli topraklarin, yaklasik %55’inin daha az gelismis bölgelerde - ortalama gelir düzeyinin %75 altinda kalan yerler - oldugu belirlenmistir. (Karabagli, Alpkent; “Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi”, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996) 115 olacaktir. Bunun yaninda, çiftçinin uyum konusunda kilit rol oynayacagi gerçegi gözden kaçirilmamalidir. DPT’nin yaptigi bir çalismaya göre76, OTP’ye uyum için her yil yaklasik 3.1 milyar $’a ihtiyaç olacaktir. Bunun, pratikte gerçeklesmesi olasi görülmemektedir. Dolayisiyla, Türk tariminin OTP’ye Ispanya ve Portekiz kadar yardim görmedikçe- tam uyumunun ancak üyelikle saglanabilecegi seklindeki bir yaklasimin yanlis olmayacagi söylenebilir. Tüketiciyi Koruma Politikalari açisindan, AT’de gida maddeleri kalite standartlari, hem iç pazarlarda hem de dis ticarette aynidir ve her asamada, konuya göre, kamu ve özel kuruluslarin kontrolüne tabidir. Dis ticaretteki kontrol tümüyle devlet kuruluslarinin yetkisindedir. Tüketici, gida maddeleri seçiminde fiyatin yani sira, kaliteye de önem vermektedir. Bunun anlami, insan sagligina zararli etkileri olan kalitesiz ürünlere prim verilmeyecegidir. Teknik kosullara uyulmadan uygulanan ve insan sagligina zararli etkileri görülen gübreler, tarimsal ilaçlar ve hormonlarin kullaniminda da giderek sinirlamalar, yerine göre yasaklamalar gündeme gelmekte ve “dogal tarima” duyulan ilgi artmaktadir. Türkiye’de ise, iç pazarlarda satisa sunulan ürünlerin standardi olmadigi için, kalite kontrolü de söz konusu edilmemektedir. Ancak, uzun yillar süren tartismalardan sonra, “gida yasasi”nin çikarilmasi, Gümrük Birligi’ne girisin agirlikli olarak gündeme gelmesiyle, Haziran 1995’de 560 sayili Kanun Hükmünde Kararname olarak yayinlanmistir77. Bu Kararname ile, özellikle gidalarin üretim, tüketim ve denetlenmesi esas alinmistir. Ayrica, 8 Mart 1998 tarihli Resmi Gazete’de yayimlanan 23.2.1995 gün ve 4077 sayi ile kabul edilen “Tüketicinin Korunmasi Hakkinda Kanun” özetle, gida maddeleri basta olmak üzere, öteki mal ve hizmetleri kullanan ve tüketenlerin tümünü, beklenen veya beklenmeyen çesitli anlasmazliklardan dolayisiyla zararlardan korumayi amaçlamaktadir. 76 Ertugrul, Cemil (1995), “Tarim Alaninda Türkiye-AT Iliskiler,”, DPT AB ile Iliskiler Genel Müdürlügü, Ankara, Mayis 1995 77 28.06.1995 gün ve 22327 sayili Resmi Gazete 116 Ürün ve ürün gruplari politikalari çerçevesinde, Roma Antlasmasi’nin ürün arzinin garanti edilmesi amaci dogrultusunda, tarimsal üretimin verimlilik yoluyla arttirilarak, talebin kesintiye ugratilmadan ve yeterli ölçüde saglanmasi gerekmektedir. AT, verimlik ve üretimde büyük boyutlara varan gelismeler saglayarak, temel gida maddeleri basta olmak üzere, çogu ürünlerde kendine yeterli düzeyin de üstüne çikmistir. Müdahale, sübvansiyon, yardim, ihracat iadesi gibi uygulamalari agirlikli olarak, OPD kapsamindaki bitkisel ve hayvansal ürünlere yöneliktir. Buna göre, toplam üretimin büyük bir kismini olusturan bu ürünlerdeki üretim fazlaliklarinin bütçeye agir yük getirmesi nedeniyle, bu fazlaliklari engellemek için, ürünler itibariyle maksimum üretim kotalari uygulamaya konmus, bu miktarlari asan çiftçilere “sorumluluk vergisi” getirilmis, erken emeklilik tesvi k edilmistir. Ancak, tüm bu önlemlerden saglanan olumlu sonuçlar sinirli kalinca, bu kez arazinin belirli bir bölümünün tarim disi birakilmasi uygulamasina geçilmistir. Üretim açisindan, Türkiye’nin Topluluga uyum saglamasi, ürünler bazinda durumun incelenmesini ve sonra da her bir ürün için ayri ayri düzenlemelerin yapilmasini gerektirmektedir. Bu düzenleme çalismalarinda, yalniz AT’ye satis olanaklari degil, ayni zamanda Topluluk disi ülkelere yönelik ihracat olanaklari da dikkate alinmalidir. Türkiye tariminda üretim artisi politikasina devam edilmeli, Toplulugun kendi kendine yeterli oldugu ürünlerde, Türkiye’nin de kendine yeterli duruma gelmesine çalisilmalidir. 117 DÖRDÜNCÜ BÖLÜM ORTAK TARIM POLITIKASINA TABI TARIM ÜRÜNLERINDE GÜMRÜK ISLEMLERI Ortak Tarim Politikasi, Avrupa düzeyinde uyumlastirilmis ilk politika ile ortak politikalarin en gelismisi olma özelligini tasimakta ve Avrupa’nin kurulmasindaki en saglam çimentolardan biri olarak kabul edilmektedir. Bu çerçevede, Topluluk üyesi ülkeler arasinda, uygulamada uyum birliginin saglandigi ilk alanlardan biri de OTP kapsaminda olmustur. Bu birligin saglanabilmesi için, Topluluk düzeyinde tarim ürünlerine iliskin çok sayida düzenleme yapilmistir. Ilk bölümde, Toplulugun tarimsal ürünler için uygulamakta oldugu düzenlemelerin, Topluluk içinde ve üçüncü ülkelere karsi olmak üzere iki sekilde oldugunu görmüstük. Tarim ürünlerinin gerek Topluluk içi, gerekse üçüncü ülkelerle ticaretinde - tüm diger ürünlerin dis ticaretinde oldugu gibi - gümrük idareleri ve gümrük islemleri devreye girmektedir. Dolayisiyla, OTP kapsamindaki kontrollerin de büyük bir bölümü gümrük idarelerince yapilmaktadir. I- AT’ye Ithalatta Gümrük Islemleri A- Vergilendirme Usulleri Avrupa Toplulugu’nda, 1 Temmuz 1995’ten yani Uruguay Round sonuçlarinin uygulanmasindan önce, sinirlarda degisken vergilemeye dayali bir korumacilik sistemi uygulanmakta idi. Bu sekilde, üçüncü ülkelerden gelen tarim ürünlerinin fiyati Toplulukta garanti edilen fiyatin düzeyine getirilmekteydi. Ürüne göre, prelevmanlar telafi edici vergiler ve degisken (mobil) unsurlar ile tamamlanmaktaydi. Dolayisiyla, vergilendirme dünya fiyatlarina göre yapiliyor yani zaman içinde degisiyordu. Uruguay Round sonrasinda, Amerikalilarin, 118 Topluluk pazarina girmeden önce, ödemeleri gereken fiyati bilme istekleri karsilanmistir. Uruguay Round sonrasi, Topluluk alanina giristeki vergilendirme sistemi basitlestirilmistir: tarimsal prelevmanlar, telafi edici vergiler, degisken unsurlar kaldirilmistir. Artik, ithalatta ad-valorem (kiymete dayali) ve/veya spesifik (agirlik veya miktara dayali) gümrük vergileri uygulanmaktadir. Bu vergi oranlari ise, yillik olarak belirlenmekte ve Ortak Gümrük Tarifesinde yayinlanmaktadir. Ancak bunlar genel düzenlemeler olup, özel düzenlemelerin uygulandigi istisnalar vardir: • Tarim ürünlerinin tabi oldugu tercihli anlasmalar artmakta, bu kapsamda, belli bir dönem için düsük veya sifir vergi uygulanmaktadir. • Belli ürün sektörleri için uygulanan tarife kotalarinin hacmi artmakta, bu kapsamda ithalatçilar düsük veya sifir vergilendirme seklinde tercihli bir düzenlemeden faydalanmaktadirlar. Topluluk pazarinin dengesi için, miktarlar belli (üç aylik veya alti aylik) dönemler itibariyle belirlenmektedir. • Bazi sektörlerde, ek mekanizmalar uygulanmaktadir, örnegin tahillar, pirinç, sarap, meyve ve sebzeler için, ithalatta uygulanacak vergiler on bes günlük dönemler itibariyle Avrupa Komisyonu tarafindan belirlenmekte ve üye ülkelere bildirilmektedir. • GATT Anlasmasi, 2000 yilina kadar özel koruma önlemlerinin uygulanmasina izin vermistir. Dünya fiyatlarinda önemli bir düsüs ve /veya ithalat hacminde önemli bir artis olmasi uygulanmasina imkan taninmaktadir. 119 durumunda, ek vergiler Ek vergilendirme: OTP’ye tabi her ürün için, Topluluk koruma sistemini harekete geçirme fiyati olarak da adlandirilan, asgari bir garanti fiyat belirlemektedir. Diger yandan, Komisyon, temsili fiyat olarak adlandirilan, söz konusu ürünün çesitli uluslararasi piyasalardaki ortalama CIF fiyatini gözlemlemektedir. Bu ortalama fiyat, harekete geçirme fiyatindan düsük oldugunda, ek vergiler uygulanacaktir. “Temsili” fiyat, Avrupa Komisyonu tarafindan uluslararasi piyasalarda gözlemlenen CIF fiyat oldugundan, ithalatçinin, bu ürünü daha pahaliya satin aldigini beyan etmesi durumunda, her seyden önce, beyannamenin 44 nolu kutusunda (EK 3), ek vergilerde indirim talebinde bulunmalidir. Ayrica, ürüne Komisyon tarafindan belirlenen fiyattan daha yüksek bir fiyat ödedigini ispat etmelidir. Ispat, beyannameyi verdikten sonraki bir ay içinde asagidaki belgelerin ibrazi ile yapilmalidir: - satin alma sözlesmesi (kontrat), - sigorta poliçesi, - fatura, - tasima sözlesmesi, - mense belgesi, - konsimento (var ise),… Ayni zamanda, ithalatçinin, ithal gümrügüne, Komisyon tarafindan belirlenen, ödemesi gereken ek vergi miktari ile kendi talep ettigi miktar arasindaki farka tekabül eden bir teminat vermesi gerekir. Islenmis tarim ürünlerinin vergilendirilmesi Roma Antlasmasi Ek II harici ürünler olarak da adlandirilan islenmis 120 tarim ürünlerinin gümrük vergisi iki bölümden olusmaktadir: - ad-valorem vergi, - spesifik vergi: vergilendirmenin tarim payini yansitmakta ve spesifik bir tutar seklini almaktadir (örn. ECU/100Kg seklinde). Bu miktar, nihai ürünün içindeki temel ürünlerin payina göre belirlenmekte, {bu payda Meursing tablolar ile hesaplanabilmektedir.} B- Ithalat Sertifikasi AT, GATT anlasmalari çerçevesinde, tarim ürünleri sektörlerinde, düsük veya sifir vergi saglayan tarife kotalari hacmini arttiracagini, ayrica, bir ürünün ithalat düzeyi, topluluk içi tüketiminin %5’inden az oldugunda, bu tür yeni kotalar açacagini taahhüt etmistir. Komisyonun bu taahhütlerine uymasini saglamak için, ithalatçinin sistematik olarak bir ithalat sertifikasi düzenlemesi zorunlulugu getirilmistir78. Ithalat sertifikalari, bir ortak piyasa düzenine tabi ve serbest dolasima girecek her ürün için zorunlu hale getirilmistir. Ancak istisnalar vardir: • Vergilerin askiya alinmasi rejimine (örnegin antrepo veya dahilde isleme rejimi) tabi tutulan ürünler bu formaliteye tabi degildir. • Sadece asagidaki iki durumda, ithalat sertifikalari sonradan ibraz edilebilir: - belge hali hazirda var ve geçerli ise, - beyan sahibinin iradesi disinda gerçeklesen olaylardan dolayi, belge beyannameye eklenememis ise. 78 Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996 121 • Ithalat sertifikasinin ibrazini gerektirmeyen diger islemler: - Roma Antlasmasi Ek II harici ürünler için, - 5 ECU’lük veya daha düsük tutarlarda garanti gerektiren miktarlar için sertifika düzenlenmesini gerektirecek islemler için. Ithalat sertifikalari sahsa düzenlenmektedir. Sertifika sahibi, belgede yer alan miktari - belli durumlarda arti veya eksi %5’lik tolerans kabul edilebilir ithal etmek zo rundadir. Ithalatçinin taahhütlerini yerine getireceginden emin olmak için, belgeyi düzenleyen idare, nakit veya teminat olarak garanti talebinde bulunacaktir. Sertifika sahibi ithal etme hakkini tek bir kisiye devredebilir. Ancak, bu kisi hakkini devredemez, hatta ilk sahibine bile iade edemez. Devire, belgeyi düzenleyen kurum izin verir. Sertifikalar iki nüshadan olusmakta, birinci nüsha79, ilgili esyanin gümrük islemlerinde kullanilmak üzere sahibine verilmekte, ikincisi, düzenleyen kurumda kalmaktadir. (EK 4) Her sertifikanin sag üst kösesindeki seri numarasinin önünde düzenlendigi üye ülkenin kodu yer almaktadir (örn Fransa için “FR”, Almanya için “DE”). Ayrica, verildiginde, düzenleyen kurumun mührü ve yetkilinin imzasi bulunmalidir. Sertifikalar, verildikleri ülkenin dilinde düzenlenmekte olup, gümrük idaresi gerektiginde çevirisini talep edebilmektedir. Sertifikadaki önemli bilgiler: 79 Sertifikanin birinci nüshasinin iki yüzü de yesil menevis zeminlidir. 122 - 4 nolu kutuda yer alan sertifikanin sahibi; sayet sertifika devredilmisse, devredilen kisinin adi ve adresi 6 nolu kutuda belirtilir ve düzenleyen kurum tarafindan onaylanir. Ayrica, devir tarihi de belirtilmelidir. - 7 nolu kutuda yer alan ürünün geldigi yer; eger Topluluk mevzuati ürünün geldigi yerin belirtilmesini zorunlu tutmussa, “evet” kelimesinin önündeki kutu isaretlenir ve belirtilen ülke ürünün gerçekten geldigi yer degilse, sertifika geçersiz olur. - 12 nolu kutuda yer alan sertifikanin son geçerlilik tarihidir. Ithalat sertifikalarinin müfrezi, kayip edilmesi durumunda ikinci nüshasi veya kismen veya tamamen zayi olmasi durumunda, yeniden düzenlenmesi mümkündür. Ayni sertifika birden fazla ithalat isleminde kullanilabilir. Geçerli ve beyanname bilgileri ile tutarli olan sertifikanin arka sayfasina80, her bir ithalat islemi islenir ve mükellefe, daha sonraki islemlerinde kullanmasi veya teminatlarini çözmesi için iade edilir. Sonradan kontrolleri kolaylastirmak için, islenmis sertifikanin bir örnegin beyannameye eklenir. II- AT’den Ihracatta Gümrük Islemleri A- Genel Prensipler Topluluk tercihi kapsaminda, ihracat iadeleri (restitution) sisteminin üçüncü ülkelerle ticaretin önemli unsurlarindan biri olduguna deginilmisti. Sistemin esasi, Topluluk fiyatlari ile dünya fiyatlari arasindaki farkin sübvanse edilerek 80 Arka sayfanin dolmasi ve yetmemesi durumunda, bir veya daha fazla ek ilave edilmesi mümkündür. Bunlar da sertifika gibi yesil menevis desenli olup, ulusal matbaalardan alinir. 123 telafi edilmesidir. Dolayisiyla iadeler, fiyatlarin dünya pazarlarindaki seyrine göre degismekte ve ürünün kiymetine bagli olmaktadir. Bu avantajdan faydalanmak için ihracatçi, esyasini “Iade Kodu” 81 (Code Restitution) olarak adlandirilan özel bir siniflandirma kodunu kullanarak beyan etmelidir. Bu kod ile iadenin verilmesinin belirlenmesini ve OTP’ye iliskin mevzuatin uygulanmasini saglayacaktir. Kombine Nomanklatürden daha kompleks bir siniflandirmaya ihtiyaç duyulmasinin nedeni ise, iadelerin çogunlukla ürünün kalitesine veya bilesimine göre verilmesi ve Kombine Nomanklatürün bu ayirimi yapmada yetersiz kalmasidir. B- Ihracat Sertifikasi Ihracat sertifikasi (EK 5), ithalat sertifikasi gibi belli haklar saglamakla birlikte, belli zorunluluklar da getirmektedir, belli durumlarda, sertifikada yer alan miktar üzerinden, %5’lik bir tolerans saglanmaktadir. Ihracat sertifikasi olmaksizin iadeden faydalanmak mümkün degildir. Ancak, bazi islemler için, ihracat sertifikasinin ibrazi gerekmemektedir: - Iade tutari 60 ECU’den az olan islemler için, - Belli özel yerlere (askeri üsler,…) yapilan teslimatlar için, - Küçük miktarlarda ve düzenli olarak yapilan ihracat için (tahillar için, Iade Nomanklatürü Kodu basina 5000 Kg’den az miktarlar, diger ürünler için, Iade Nomanklatürü veya Kombine Nomanklatür Kodu basina 500Kg’den az miktarlar) Roma Antlasmasi Ek II kapsami disi ürünler ihracat sertifikasi uygulama alani disinda birakilmistir. 81 Iade Kodu: Kombine Nomanklatür+3 rakamdan olusmaktadir. 124 Bazi hassas sektörler (pirinç, tahillar, seker ve zeytin yagi) için ise, sistematik olarak ihracat sertifikasinin bulunmasi gerekmektedir. Ihracat sertifikasi da ithalat sertifikasi gibi, birinci nüsha sahibinde kalmak, ikincisi ilgili kurum için olmak üzere iki nüshadan olusmaktadir. Sertifika talebinde bulunuldugunda, ilgili kuruma teminat verilmektedir. C- Ihracat Iadesi (Restitüsyon) 1) Ihracat Iadesinin Özellikleri Tarim ürünlerinde ihracat iadeleri rejiminin uygulanmasina iliskin ortak hükümler, Komisyonun 3665/8782 sayi ve 27.11.1987 tarihli yönetmeligi ile düzenlenmistir. Ortak Piyasa Düzenlerine iliskin düzenlemeye göre, iadeler ihracati saglamak için “verilebilirler”, yani Avrupa Toplulugunda bu iadenin verilip verilmemesi ihtiyari bir özellige sahiptir83. Topluluk düzeyinde belirlenen ihracat iadelerinin verilmesi üye ülkelerin yetkili kurumlarina birakilmistir. Avrupa Komisyonu periyodik olarak, ihracat iadelerinden faydalanabilecek ürünlerin listesini belirlemekte ve bu ürünlerin listesi Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesinde yayimlanmaktadir. Komisyon ayni zamanda, periyodik olarak ihracat iadelerinin miktarini da belirlemektedir, yani bunlar zaman içinde degisken bir özellige sahiptir. Ihracat iadelerinin miktari da Avrupa Topluluklari Resmi Gazetesinde yayimlanmaktadir. 82 ATRG L 351, 14/12/1987, son olarak 604/98 sayili Komisyon Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 080, 18/3/98) 83 Nitekim bazi ürünler iadeden faydalanmamaktadir. 125 Pazarin birligi ilkesinin bir sonucu olarak, ihracat iadelerinin de “birligi” söz konusudur. Ihracatin yapildigi üye ülke hangisi olursa olsun, belli bir ülkeye, belli bir zamanda, belli bir ürünün ihracatinda ödenen iade ayni olur. Ihracat iadesi spesifik olarak belirlenir: matrahi miktar olarak ifade edilir (örn. F/Kg…). Esyanin içindeki belli oranda bir maddeye göre de ifade edilebilir (örn. yag orani). Ihracat iadesi, ürünün cinsine, kalitesine veya varis yerine göre degisebilmektedir. 2) Ihracat Iadesinin Ödenmesinin Kosullari Ihracat iadelerinin ödenmesi için belli kosullarin saglanmasi gerekmektedir: ÖIhracat gümrügüne verilen gümrük beyannamesinde belli bilgiler yer almalidir: Ä13 nolu bulunmalidir84. tasimaktadir: kutuda, FEOGA yardimi talep edildigine dair ibare Bu ibare hem ihracatçi hem de gümrük idaresi için önem ibarenin faydalanamamakta; bulunmamasi gümrük idaresi durumunda, açisindan ise, ihracatçi bu iadeden beyannamelerin ayirdedilebilmesini saglamaktadir, çünkü söz konusu beyannamelerin ayri olarak arsivlenmesi gerekmektedir ki FEOGA hesaplari kapatilana dek (üç yillik nizami süreden daha uzun bir süre) muhafaza edilebilsin. Ayni zamanda, kontrol edilen beyanname oraninin, Topluluk kurallarina uygun oldugunun ispatini saglamaktadirlar 85. 84 85 Fransa’da “AFD” ibaresi (Aide FEOGA Demandée- FEOGA Yardimi Talep Edilmistir) yazilir. Bakiniz OTP’de Gümrük Islemlerinin Kontrolüne Iliskin III. Baslik 126 Ä16 nolu kutuda, mense ülke mutlaka belirtilmelidir. Ä31 nolu kutuda, beyan edilen esyanin iade kodu, iadenin hesaplanmasinda kullanilacak miktarlar ve ihracat sertifikasinin numarasi belirtilmelidir. Yani bu kutuda, OTP ürününe iliskin tüm bilgiler yer almalidir. Ä44 nolu kutuda, ihracat sertifikasina iliskin bilgiler yer alir, tarih, sayi, belgeyi düzenleyen kurumun ismi, ülkesi,… ÖÜrüne iliskin bazi kosullarin da saglanmasi gerekmektedir: ÄKalite açisindan, ürün ATRG’de yayimlanan listede bulunan ürünlerden olmalidir, Topluluk’tan çikista, ürün sihhi ve ticari olarak uygun kalitede olmalidir. Dolayisiyla, çikista, ürünün bozularak tüketilmeye elverissiz bir duruma gelmemis olmasi ve AT’de pazarlanabilir veya varis ülkesindeki ulusal normlara uygun olmasi gerekmektedir. Bazi sektörler için, özel kalite unsurlari da öngörülmüstür. ÄMense açisindan, iadeler sadece AT’de serbest dolasimda bulunan ürünler için uygulanmaktadir. Üçüncü ülkelerden, ilk halinde ithal edilen ve AT’den tekrar ihraç edilen bazi ürünler için, iade tutari, Topluluk topraklarina giriste alinan vergi tutarini asamaz. Baska bazi sektörler için ise, iadeye konu olacak ürünün Topluluk menseli olmasi gerekmektedir, üçüncü ülkelerden ithal edilerek AT’de serbest dolasima sokulan ve daha sonra AT’den ihraç edilen ürünler iadeden faydalanamamaktadir (örn. sigir eti). ÄVaris yeri açisindan, ihracat iadesinden faydalanabilmesi için, ürünün üçüncü bir ülkeye ihraç edilmesi veya AT’de yerlesik uluslararasi kuruluslar veya askeri üslere yapilan teslimat gibi benzeri sekilde kabul edilebilecek yerlere yönelik olmasi gerekir. 127 Ö Belli ibarelerin yer almasi gereken ihracat beyannamesinden baska üç özel formalitenin yerine getirilmesi gerekmektedir: ÄIlk formalite olarak, gümrük islemlerinin kurallara uygun bir sekilde tamamlanmasi, özellikle de ihracat sertifikasinin mutlaka ibraz edilmesi gerekmektedir. GATT’a göre (Uruguay Round sonrasinda), AT ihracat iadesinden faydalanan tarim ürünlerinin hacmini, 6 yilda %21 azaltmalidir. Deger olarak ise bu azalma ayni dönemde %36 düzeyinde olmalidir. Dolayisiyla, iadelerin ortak piyasa düzenleri ile tanimlanan belli tarim ürünü gruplari ile sinirlandirilmasi öngörülmüstür. Bu taahhütten dolayi, AT artik sinirsiz bir sekilde ihracatta iadeler veremeyeceginden, her ortak piyasa düzenine göre bir iade bütçesi olusturulmustur ve bu yeni sistemde, ihracatçi her islemi için iade alabileceginden artik emin degildir. Ihraç edilen miktarlar ve bütçe harcamalarinin optimum isletmesi için, Komisyon, iadelerin tutarinin önceden belirlenmesini zorunlu kilarak, ihracat sertifikasina dayali bir sistem olusturmustur. Bu sistem ile, ihracat hacminin hesabi tutulabilecektir, zira tarimdaki çesitli sektörler için, iadeden faydalanarak ihraç edilen gerçek miktarlar, sertifikalar ile takip edilebilecektir. Ayrica, ihracatlarin parasal hesabi da tutulabilecektir, sertifikada, iadelerin degeri yer alacagindan, bu iadelerin belirlenen tavani asmamasina iliskin taahhütlere uyulabilecektir. ÄIkinci formalite, ihracat beyannamesinin kayda alinmasindan itibaren 60 günlük süre içinde, esyanin Topluluk topraklarindan çiktiginin kanitlanmasidir. Esya, 60 günlük süre içinde Topluluk’tan çikmaz ise, iade uygulamasi iptal edilmez ancak, geçen zamana orantili olarak, iade miktari 128 düsürülür. ÄÜçüncü formalite, üzerinde Topluluk’tan çikis tarihinin yer aldigi ihracat beyannamesi nüshasinin, gümrük idaresi tarafindan, ilgili müdahale kurumuna gönderilmesi seklindedir. Mükellef, ödeme dosyasini getirmesi için, bu islemden haberdar edilir. 3) Iadelerin Ödenmesi Ödeme, gümrük islemlerinin tamamlandiginin, esyanin Topluluk’tan çiktiginin kanitlandigi olusturulmasindan sonra bir “ödeme yapilir. dosyasi”nin Hakkin ihracatçi kaybedilmemesi tarafindan için, ihracat beyannamesinin kaydindan itibaren 12 ay içinde, bu dosya ilgili müdahale kurulusuna86 verilmelidir. III- Ortak Tarim Politikasinda Gümrük Islemlerinin Kontrolü A- Ortak Tarim Politikasi Kontrollerine Iliskin Mevzuat Ortak Tarim Politikasi çerçevesinde, gümrük idaresi tarafindan yapilan kontrollerin kapsami çesitli Topluluk düzenlemeleriyle belirlenmistir. 27.11.1987 tarih ve 3665/87 sayili Komisyon Yönetmeligi tarim ürünlerinde ihracat iadelerine iliskin olup, OTP kontrollerinin temelindeki düzenleme, OTP’nin finansmanina iliskin 21.04.1970 tarih ve 729/70 sayili Konsey Yönetmeligi 87’dir. 86 Müdahale kuruluslari: OTP’nin finansmanina iliskin yönetmelik çerçevesinde, FEOGA, müdahale alimlari, yardimlar, ihracat iadeleri gibi üye ülkelerde yapilmasi gereken ödemeleri dogrudan yapmamakta, her üye ülkede bu amaçla belirlenmis kuruluslara “müdahale kuruluslari” denmektedir. 87 ATRG L 94, 28/04/1970, son olarak 1287/95 sayili Konsey Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 125, 8/6/1995) 129 FEOGA finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler tarafindan kontrolüne iliskin 21.12.1989 tarih ve 4045/89 sayili Konsey Yönetmeligi 88’nin 1. maddesi, bu yönetmeligin, faydalananlarin ticari belgelerine dayanarak, FEOGA garanti bölümünün finansman sistemindeki islemlerin gerçekliliginin ve uygunlugunun kontrolüne iliskin oldugunu belirtmektedir. Ihracat iadesi veya baska yardimlardan faydalanan tarim ürünlerinin ihracatindaki kontrollere iliskin 12.02.190 tarih ve 386/90 sayili Konsey Yönetmeligi 89 ise, bu kontrollerin ne sekilde yapilacagini, özellikle de fiziki kontrollerin (muayene) oranlarini belirlemektedir. Fiziki kontrollerin, sondaj usulü ile habersiz ve sik sik yapilmasi ve ihracat iadesi talebinde bulunulan beyannamelerin en az %5’lik temsili bir kismi üzerinde yapilmasi gerektigi belirtilmektedir. Bu %5’lik oran ise, her bir gümrük idaresi için, bir takvim yili içinde ve ürün sektörü basina uygulanmalidir. 163/94 sayili Yönetmelik ile yapilan degisiklik ile, ürün sektörü basina %5’lik oranin, üye ülkenin risk analizlerine dayali bir seçme sistemi uygulamasi halinde, her bir sektör için %2’nin altina düsmemek kaydiyla, sektörlerin tümünün %5’i olarak degistirilebilecegi düzenlenmistir. Ihracat iadesinden faydalanan tarim ürünleri için risk analizi kriterleri ise, 20.12.1994 tarih ve 3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi 90 ile belirlenmistir. 20.09.1995 tarih ve 2221/95 sayili Komisyon Yönetmeligi 91 ise 386/90 sayili Konsey Yönetmeliginin, ihracat iadesinden faydalanan tarim ürünlerinin ihracatinda yapilan fiziki kontrollere iliskin uygulama hükümlerini düzenlemektedir. Bu düzenleme, ihracat islemlerinin yapildigi gümrük ile çikis 88 ATRG L 388, 30/12/1989, son olarak 3235/94 sayili Yönetmelik ile degistirilmistir (ATRG L 338, 28/12/1994) 89 ATRG L 42, 16/2/1990, 163/94 sayili Konsey Yönetmeligi ile degistirilmistir (ATRG L 24, 29/1/1994) 90 ATRG L 330, 21/12/1994 91 ATRG L 224, 21/9/1995, 1167/97 sayili Yönetmelik ile degistirilmistir (ATRG L 169, 27/6/1997) 130 gümrügünün farkli olmasi durumunda, esyanin degistirilmemesine iliskin kontrolleri de içermektedir. B- Ortak Tarim Politikasi Kontrolleri Ihracat iadeleri, önce üye ülkeler tarafindan ödenmekte, daha sonra, Komisyon, hesaplari kontrol etmekte ve gereken mahsup islemleri yapilmaktadir. Komisyon bu islemi, üye ülkeler tarafindan yapilan kontrolleri inceledikten sonra yapar. Bu kontrollerin tabi olmasi gereken nitelik ve nicelik kriterleri Komisyon tarafindan belirlenmistir: Miktarla ilgili olarak, her bir gümrük idaresi için, bir takvim yili içinde ve her bir ürün sektörü için, (risk analizleri uygulanmiyorsa) %5’lik muayene oranina uyulmalidir. Kalite konusunda, FEOGA görevlileri, yapilan kontrollerin gerçekligini ve hem sekil hem esas olarak kalitesini denetlemek üzere, gümrük idarelerine giderler. Gümrük idareleri tarafindan yapilacak fiziki kontroller sondaj usulü ile, sik sik ve habersiz olarak yapilmalidir. Sayet gerekli kontroller yapilmamis veya yapilmis ancak FEOGA görevlileri tarafindan uygun bulunmamissa, Komisyon, üye ülkenin iadeler için ödedigi avansi karsilamaz ve bunlar ulusal bütçeye yüklenir. C- Gümrük Idaresince Yapilmasi Gereken Kontroller Ihracatta, gümrük beyannamesinin verildigi beyannamede bulunmasi gereken tüm bilgilerin ihraç gümrügünde, mevcut oldugu, gerekli belgelerin (fatura, ihracat sertifikasi,…) beyannameye eklendigi, 13 nolu kutuda FEOGA yardiminin talep edildigine dair ibarenin bulundugu, 31 nolu kutuda iade kodunun belirtildigi, 44 nolu kutuda ihracat beyannamesi referanslarinin 131 yer aldigi ve beyannamedeki agirlik, koli sayisi gibi bilgilerin faturadakiler ile uyumlu olduguna bakilir. Ayrica, Topluluktan çikis için isletilecek 60 günlük süreden dolayi, detayli beyannamenin kayit tarihine dikkat edilmelidir. Daha sonra, esyanin muayene edilip edilmeyecegine karar verilir92. Hangi islemlerin muayeneye tabi tutulacaginin belirlenmesi için, bir seçme metodu olarak nitelendirilebilecek risk analizleri uygulanabilir. Gümrük idaresince yapilan fiziki kontrol, ihracat beyannamesinde yer alan bilgiler ile ekinde yer alan belgelerdeki bilgilerin ve esyanin karsilastirilarak (miktar, özellikler,…) uygun olup olmadiginin belirlenmesi seklindedir. FEOGA yardimlari, esyanin miktari üzerinden belirlendiginden, miktar kontrolü mutlaka yapilmalidir. Genellikle laboratuar analizlerine de gerek duyulur çünkü çogunlukla, esyanin beyan edilen türü, kalitesi, ilgili Topluluk mevzuatina uygunlugu, iade kodunun dogru olup olmadigi ancak bu sekilde belirlenebilir. Iade, esyanin içindeki belli oranda bir maddeye göre belirleniyorsa, (2221/95 sayili yönetmeligin 5. maddesinin 4. paragrafi uyarinca) mutlaka laboratuar tahliline basvurulur. Ayrica, ihraç islemlerinin yapildigi gümrük ile Topluluk’tan çikis gümrügü farkli oldugunda, tasit aracinin veya kolilerin mühürlenmesi gerekir. Ancak, tüm tasit araçlari bu uygulamaya uygun olmadigindan, tasima esnasinda esyanin degistirilmesi riski vardir. Bu nedenle, 164/94 ve 2221/95 sayili Yönetmelikler ile, çikis gümrügünde yapilacak kontrollere iliskin yeni düzenlemeler getirilmistir. Bu kontrolün amaci, esyanin, ihracat beyannamesinin kabulü ile Topluluk gümrük alanindan çikisi arasinda degistirilmesini önleyerek, haksiz iadelerin faydalanilmasini engellemektir. Çikis gümrügünde, esya ile ona eslik eden belgelerin (T1 ve T5 93) uyumlu olup olmadigina bakilir. Sadece esyaya 92 Genelde, AT üye ülkelerinde, gerek ithalatta gerek ihracatta tüm islemler fiziki muayeneye tabi tutulmazlar. Ihracatta kontrole tabi tutulan ürünler ise, iadelere konu olacak OTP kapsami ürünlerdir. 93 Transitte, Tek Idari Belgenin (1), (4), (5) ve (7) sayili nüshalari kullanilmakta; T1 belgesi, Topluluk transit beyannamesi, T5 ise teyit nüshasidir. 132 bakarak bunun tespiti mümkün degilse, ambalajlar ve diger belgelerde yer alan bilgilere bakilir ve gerekirse, tahlil amaciyla numune alimina gidilebilir. (Numune alindigi T5 teyit nüshasi üzerinde belirtilmelidir). Gümrük veya veterinerlik servisleri tarafindan mühürleme yapildiginda, çikis gümrügünde yapilan bu kontrollere, usulsüzlük veya kaçakçilik süphelerinin olusmasi durumlari disinda gerek yoktur. Diger durumlarda, (2221/95 sayili Yönetmeligin 9. maddesi uyarinca) bu kontrollerin günde en az bir defa yapilmasi gerekmektedir. Esya ve belge üzerinde ihracat aninda yapilan kontroller disinda, belgeler üzerinde veya firma nezdinde sonradan kontroller de yapilmaktadir. D- Risk Analizi Topluluk için risk analizinde dikkate alinacak kriterler, Avrupa Komisyonu’nun 3122/94 sayili Yönetmeligi ile belirlenmistir. Bu çerçevede, risk analizi yönteminin amaci, fiziki kontrollerin, en yüksek risk tasiyan esya, gerçek veya tüzel kisi ve sektörlere yönlendirilmesi olarak belirtilmistir. Bu baglamda, riskler tespit edilerek, muayeneye tabi tutulacak esyayi seçmek için risk düzeyleri belirlenmektedir. Risk analizi yönteminin uygulanmasinda, fiziki kontrole tabi tutulacak esyaya iliskin ihracat beyannamelerini belirlenmesi için, asagidaki kriterler dikkate alinabilir94: • Esyaya iliskin olarak: esyanin mensei, kalitesi, iade nomanklatüründe yer alan özellikleri, kiymeti, tarife sinirlandirmasinda olabilecek kayma 94 3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi, madde 1 133 riskleri, miktari, daha önce numuneleri üzerinde yapilan analizler, baglayici tarife bilgisi,… • Ticaretine iliskin olarak: bu esyanin ticaretinin ne siklikla yapildigi, yeni bir ticarete konu olup olmadigi, trafik sapmalarina konu olabilecek bir esya olup olmadigi,… •Iade nomanklatürüne iliskin olarak: iade orani, bu kodlar arasinda olabilecek kayma riskleri,… • Ihracatçiya iliskin olarak: taninmisligi, güvenilirligi, mali durumu, yeni ortaya çikan bir ihracatçi olup olmadigi, ekonomik gerekçesi olamayacak bir ihracat yapilip yapilmadigi, ihracatçinin geçmiste usulsüzlük veya kaçakçiliktan takip edilmis olup olmamasi, • Kullanilan gümrük rejimine iliskin olarak: gümrük islemlerinin normal veya basitlestirilmis prosedürler çerçevesinde yapilmasi. Gümrük kontrollerindeki çalisma yöntemlerinin iyilestirilmesinin yani sira, risk analizleri ile gerek Komisyon gerekse üye ülkeler düzeyinde amaçlananin, kontrollerin daha etkin olmasi için kurallarda esneklik saglanmasi, insan kaynaklarinin yüksek risk arz eden ürünlerde yogunlasmasinin saglanmasi, fiziki kontrolleri daha iyi yönlendirebilmek için daha genis bir hareket alaninin saglanmasi ve Topluluk mevzuatinin tüm üye ülkelerde ayni sekilde uygulanmasini saglamak için kontrol kurallarinin uyumlastirilmasi oldugu söylenebilir. IV- Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina Uyumu Durumunda Gümrük Islemleri Bu bölümdeki açiklamalardan da görüldügü üzere, OTP kapsami ürünler, 134 Topluluk’ta özel düzenlemelere tabi oldugundan, gümrük idaresi açisindan da ayri bir dikkat ve uygulama gerektirmektedir. Nitekim, gümrükte genelde kontroller esyanin girisinde yani ithalinde yapilirken, tarim ürünleri (ihracat iadelerinden dolayi maddi çikarlar ve dolayisiyla risk söz konusu oldugundan), Toplulukta çikista yani ihracatta da siki kontrollere konu olmaktadirlar. Ayrica OTP kapsaminda, ithalat ve özellikle de ihracatta gümrük idaresince yapilan kontrollerde, Topluluk bütçe harcamalarinin büyük bir kismini teskil eden FEOGA harcamalarinin etkin kullanimi ve kontrolü için, üye ülkeler arasinda uygulama birligi önem arz etmekte ve dis ticaret politikalarinin uygulayici birimi olan gümrüklere önemli görevler düsmektedir. Nitekim, Topluluk mevzuatinda, OTP çerçevesindeki finansman ve kontrollere iliskin bir çok düzenleme mevcut olup, kontrole iliskin uygulamayi yapmak gümrük idaresine düsmektedir. Türkiye’nin Toplulugun Ortak Tarim Politikasina uyumu durumunda, bu kontrollerin de Topluluk düzenlemeleri ve uygulamalari ile uyumlu olmasi talep edilecektir. Yani uyum sadece politika düzeyinde degil, uygulama düzeyinde de olacaktir. Bu kapsamda Türk gümrükleri, Topluluk üye ülke gümrüklerindeki kontrol sistemine paralel bir sistem olusturmalidir. Daha önce de deginildigi üzere, ürünler genelde ithalatta kontrole tabi tutulurken, OTP kapsaminda tarim ürünleri ticaretinin özelliklerinden biri, ihracat iadesi sisteminden dolayi, ihracatta siki kontroller yapilmasidir. Türkiye’nin geçmisinde yasanmis hayali ihracat vakalarinin, tarim ürünlerinde tekrarlanmamasi uyum açisindan önem tasimaktadir. OTP kapsaminda, tarim ürünleri ticaretinin tabi oldugu bu kontrollerin, sekli, orani, sikligi,… ortak kurallarla belirlenmis durumdadir. Bu kapsamda, ülkede risk analizi yönteminin uygulaniyor olup olmamasi da kontrollere farklilik getirmektedir. Esasen risk analizleri sadece tarim ürünleri için degil, tüm islemlerin kontrolü için, Topluluk’ta gittikçe yayginlik kazanmakta olup, 135 bunun için bilgi degisimi ve veri tabanlarinin olusturulmasi önemli olgular olarak karsimiza çikmaktadir. Türkiye’de de risk analizlerine dayali bir sistem olusturulmasinin önemi, tarim ürünlerinde ortak tarim politikasina uyum çerçevesinde bir kez daha ortaya çikmaktadir. 24.1.1994 tarih ve 163/94 sayili Konsey Yönetmeligi, üye ülkelerin risk analizlerine dayali bir kontrol sistemi olusturmus olmasi halinde, her bir gümrük, takvim yili ve ürün sektörü basina %5’lik kontrol oraninin, bir ortak piyasa düzenine tabi her bir sektör için fiziki kontrollerin oraninin %2’nin altina düsmemesi kaydiyla, her bir gümrük ve takvim yili için, sektörlerin tamaminin global olarak %5’i olarak degistirilebilecegini düzenlemistir. Ihracat iadesinden faydal anan tarim ürünleri için risk analizi kriterlerini belirleyen 3122/94 sayili Komisyon Yönetmeligi uyarinca, Ek II kapsami disindaki ürünlerin, %5’lik global oranin hesaplanmasinda dikkate alinmamasi, ancak asgari %2’lik bir oranin fiziki kontrole tabi tutulmasi gerekmektedir. Asagidaki tablolarda, risk analizi uygulamasi yapilmasi ve yapilmamasi durumlarina iliskin bir örnek ele alinmistir.95 Tablo 14 : Risk analizinden önce Tarim Ürünü Sektörü Basina Ihracat Kontrol Oranlari Beyannamesi Sayisi 2000 adet - Ek II kapsami disi Fiziki Kontrol (Muayene) Sayisi %5 100 ürünler 95 Marc Dagorn, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996 136 700 ade t - domuz eti %5 35 300 adet - sigir eti %5 15 Toplam : 3000 adet TIB96 %5 150 Tablo 15 : Risk analizinden sonra Tarim Ürünü Sektörü Basina Ihracat Kontrol Oranlari Beyannamesi Sayisi 2000 adet - Ek II kapsami disi Fiziki Kontrol (Muayene) Sayisi %2 40 700 adet - domuz eti (düsük riskli) %2 14 300 adet - sigir eti (yüksek riskli) %12 36 %5 50 ürünler Dikkate alinan: 1000 adet TIB Toplam : 3000 adet TIB 90 Risk analizi uygulandiginda, Ek II kapsami disindaki ürünler, %5’lik global oranin hesaplanmasinda dikkate alinmamaktadir. Bu örnekte de görüldügü üzere, risk analizi uygulamasi gümrük idaresinin is hacmini arttirmamakta, kontrollerin daha hassas sektörlere yönlendirilmesine imkan tanimaktadir. Türkiye’de gümrüklerin modernizasyonu projesi çerçevesinde, bir risk analizi sisteminin ve bunun için gerekli olan veri tabaninin olusturulmasi mümkün olabilecektir. Topluluga tam üye olunmasi durumunda, Türkiye’nin Toplulugun tüm mevzuatini üstlenirken, OTP kapsamindaki kontrollere iliskin düzenlemelere ve 96 TIB: Tek Idari Belge 137 uygulama birligine de uyum saglamasi gerekecek, dolayisiyla Türk gümrüklerinde de bu yönde bir çalisma yapilmasi kaçinilmaz olacaktir. Tam üye olunmadan, OTP’ye uyum ve tarim ürünlerinin AT ile Türkiye arasinda serbest dolasima girmesi durumunda ise, çok büyük harcamalara konu olan bu ürünlerin ticaretindeki kontrollerin, Topluluk tarafindan titizlikle takip edilecegi süphesizdir. Bugün, bu ürünlerin menseini n kontrolünün gerektigi gibi yapilmadigi süphesinin ortaya çikmasina neden olan uygulama aksakliklarinin giderilmesi bu nedenle de önem arz etmektedir. Türk gümrük idaresince, Ortak Tarim Politikasina uyum çalismalarinin gelismelerini takip ederek, kaydedilen asamalara göre, bu çerçevede özellikle kontrollere iliskin düzenlemelere uyum saglamak için gerekli yapiyi olusturmasi ve hazirliklarini yapmasi faydali olacaktir. 138 SONUÇ Tarim sektörü kendine özgü bir takim özellikleri ve ayricaliklari nedeniyle korumayi gerektiren bir sektör konumundadir. Liberal ekonomilerin en yaygin sekilde uygulandigi AB ülkelerinde ve ABD’de bile tarim, ürün bazinda korunmakta ve desteklenmektedir. 1958 yilinda kurulan Topluluk’ta tarim ürünleri ve tarimsal destekleme, bir ortak tarim politikasinin konusunu olusturmus, bu politika, tüm üye ülkelerin tabi olacagi bir sistemin ve ortak kurallarin uygulamaya koyuldugu ilk ortak politika olmustur. Ancak Ortak Tarim Politikasi, hem Topluluk hem de dünyada degisen kosullar çerçevesinde, yenilenmeye ihtiyaç duymus, bir çok kez reformuna gidilmistir. Önümüzdeki yillarda da, öngörülen genisleme, degisen sartlar ve GATT Uruguay Round çerçevesindeki taahhütler dogrultusunda tekrar degisiklik yapilmasi planlanmaktadir. Türkiye, dis ticaretinin yaklasik olarak %50’sini, 1963 yilinda ortaklik iliskisine girdigi AT ile yapmaktadir. Türkiye ile AT arasinda, Ankara Antlasmasi ile kurulmus olan ortaklik iliskisinin tarim ürünlerini de kapsamasi öngörülmüs, geçis döneminin düzenlendigi Katma Protokol ile de, tarim ürünlerinin taraflar arasinda serbest dolasiminin saglanmasi, Türkiye’nin Ortak Tarim Politikasina uyum için gerekli tedbirleri almasina baglanmistir. Katma Protokol ile öngörülmesine ragmen Türk tariminin OTP'ye uyumu konusunda gelisme saglanamamis, ayni sekilde tam üyelik basvurusu çerçevesindeki Komisyon Raporu, tarim konusunda olumsuz bir tutum sergilemistir. Avrupa Komisyonu’nun Türkiye için Avrupa Stratejisi uygulamaya yönelik baslangiç önerilerinde, tarim ürünlerinde serbest dolasimin saglanmasi amaciyla OTP tedbirlerine uyum açisindan, Türkiye’nin tarim politikasinda gerekli düzenlemeleri yapmasi gerektigi belirtilmis, ülkenin tarimsal yapisi ve bu alanda pek fazla bir gelisme kaydedilmedigi göz önünde bulundurularak, 139 Türkiye’ye, Topluluk müktesebatini kendi hukuk düzenine dahil etmesinin tesvik edilmesi önerisinde bulunulmustur. 6 mart 1995 tarih ve 1/95 sayili Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Karari ile, 1.1.1996 tarihi itibariyle, sanayi ürünleri ve islenmis tarim ürünlerinde gümrük birligi tesis edilmistir. Tarim konusunda ise, Karar’da, Türkiye’nin gerekli OTP önlemlerini benimsemesi ve bunu AT’ye bildirmesi, Ortaklik Konseyi’nin, Türkiye’nin gerekli OTP tedbirlerini uyguladigina karar vermesi ve tarim ürünlerinin serbest dolasiminin tamamlanmasi için gerekli hükümleri benimsemesinden sonra, tarim ürünlerinin gümrük birligi kapsamina alinmasi öngörülmektedir. Karar’da ayrica, taraflarin tarim ürünleri ticaretinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimleri, asamali olarak ve karsilikli avantajlar yaratacak biçimde gelistirecekleri de hükme baglanmistir. Bu çerçevede, AT ve Türkiye’nin, tarim ürünlerinde birbirlerine tanidiklari tercihli rejimi ve mense kurallarini içeren 25 Subat 1998 tarih ve 1/98 sayili “Tarim Ürünleri Ticaret Rejimine Iliskin” Ortaklik Konseyi Karari, 1 Ocak 1998 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere yürürlüge girmistir. Bu baglamda, AT ile tarim ürünleri ticaretinde geçerli olan kriter serbest dolasim olmayip, menseye dayandigindan, uygulamada bazi karisikliklar yasanabilmektedir. Ayrica, Topluluk ile tarim ürünleri ticaretimizde, Türkiye’nin gerek saglik gerekse mense kosullarini yerine getirmedigi süpheleri mevcut olup, bu konulardaki sorunlarin kisa vadede çözülememesi, Türkiye’de kompleks ve kati kurallari olan OTP’ye uyum saglanabilecek yapinin mevcut olmadigi ve OTP çerçevesindeki uygulamalarin ve kontrollerin gerektigi gibi yapilamayacagi izlenimini dogurabilecek ve bu konudaki güveni sarsabilecektir. Bu nedenle, AT ile tarim ürünleri ticaretimizin düzenli islemesi ve çikabilecek sorunlarin gerekli önlemler alinarak kisa sürede çözülmesi ve yinelenmemesinin saglanmasi önem arz etmektedir. Türkiye’nin, OTP’ye uyum çerçevesinde, bu kapsamdaki kontrollere iliskin düzenlemelere ve uygulama birligine de uyum saglamasi gerekecek, dis ticaretteki kontrollerin yapilmasinda gümrük idaresinin rolü dolayisiyla, Türk 140 gümrüklerinde de bu yönde bir çalisma yapilmasi kaçinilmaz olacaktir. Türk gümrük idaresinin, Ortak Tarim Politikasina uyum çalismalarinin gelismelerini takip ederek, kaydedilen asamalara göre, bu çerçevede özellikle kontrollere iliskin düzenlemeler için gerekli yapiyi olusturmasi ve hazirliklarini yapmasi faydali olacaktir. Tarim sektörünün Türkiye-AT gümrük birligi disinda kalmasi esasen müzakereler sirasindaki istege bagli bir pazarlik sonucu kararlastirilmis degildir.97 Türkiye ile Topluluk arasinda destekleme sistemleri farkli oldugundan bir kiyaslama yapmak güçtür ancak, Ortak Tarim Politikasinin Türkiye tarafindan uygulanamamasi, tarim sektöründe gümrük birligini olanaksiz kilmaktadir. Her iki tarafin müdahale ettikleri ürün kapsami dahi farklidir. Iki taraf tarima farkli politikalarla müdahale ederken, gümrük birligine giderlerse, çesitli alt sektörlerde kabul edilemez rekabet sapmalarina yol açilabilir. Bu farkliliklardan ötürü, Türkiye’nin tam üyelik çerçevesinde dahi, tarimda gümrük birligini hemen degil, zaman içinde gerçeklestirmesi daha uygun olacaktir. Türkiye uyum sagladiginda bile, uzun tartismalar sonunda ve üyelerin çikarlari esas alinarak olusturulmus bulunan OTP’de, Türk tariminin ihtiyaçlari ve çikarlari dogrultusunda degisiklikler yapma ve yeni kurallar ekleme olanagi son derece sinirli olacaktir. Türkiye’nin Topluluga tam üye olmadan, kendi basina ve olanaklariyla OTP’yi uygulamasi ve tam üyelik sonrasi erisilebilecek durumu daha önce elde edebilmesi teknik açidan da olanakli görünmemektedir. Türkiye açisindan ancak OTP’ye yakinlasma saglayacak politikalar uygulanabilir. Türkiye’nin Topluluga uyum saglamasi, ürünler bazinda durumun incelenmesini ve sonra da her bir ürün için ayri ayri düzenlemelerin yapilmasini gerektirmektedir. Bu düzenleme çalismalarinda, yalniz AT’ye satis olanaklari degil, ayni zamanda Topluluk disi ülkelere yönelik ihracat olanaklari da dikkate alinmali, ve uyum ilk asamada daha az sorunlu ürün veya ürün gruplarinin OTP 97 Halis Akder, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi tebligi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997 , s.113 141 kapsamina alinmasi için çalisilmasi seklinde yapilmalidir. OTP’ye uyum için gerekli görülen fonlar konusunda ise, zor da olsa Toplulugun katkisinin saglanmasi yönünde çaba gösterilmelidir. Ilgili kuruluslarda ve isletme düzeyinde yeterli ve düzenli kayit tutulmamasi nedeni ile istatistiki bilgilerin saglanamamasi, Türkiye’de tarim sektörü ile ilgili politikalarin olusturulmasinda önemli bir sorun olmaya devam etmektedir. Tarim sektöründe bir yapi degisikligi yerine getirilmeden, gerekli kurumsal altyapi kurulmadan OTP’ye uyumla ilgili hususlari gerçeklestirmek zordur. Topluluk tariminin bugün geldigi nokta, OTP’de çesitli adimlar ve reformlarla gerçeklesmistir. Bugün Türkiye’nin de bunlari uygulayabilmesi için mevcut daginik yapidan daha sistematik bir yapiya dönüsmesi lazimdir. Bu tarim politikalarinin yürütülmesi için ise, tarimda yeniden yapilandirmaya gidilmeli, bu çerçevede, Tarim Bakanligi’nin reformu ve reorganize edilmesi gerekmektedir. Topluluk ile OTP’yi tesis edebilmek için belli bir yapinin gelistirilecegi bir süreçten geçmek gerekli görülmektedir. Zira tarim politikalarinin bütünlestirilmesi kaldirilmasiyla gerçeklestirilebilecek mallarindakinden daha fazla sadece bir ortak gümrük olay veya vergilerinin degildir. benzer Hatta, kurumsal ortadan sanayi yapilarin olusturulmasi gereklidir. Türk tariminin OTP'ye uyumu gerçeklestirilsin veya gerçeklestirilmesin, Türkiye herseyden önce, dünya tarimindaki gelismeleri göz önünde bulundurmali ve buna uygun politikalar gelistirmelidir. Türkiye, AT ile iliskisi çerçevesinde, Ortak Tarim Politikasina uyum saglamak yükümlülügündedir, ancak tarim sektörünün tüm dünyada hizli ve sürekli bir degisim içerisinde oldugu dikkate alindiginda, uyumun ne zaman gerçeklestirilecegi konusu önem kazanmaktadir. Tarim sektörünün Toplulugun OTP’sine uyumunda GATTTarim Anlasmasi da dikkate alinmalidir. Türkiye’nin simdiye kadar OTP’ye uyum göstermemesini bagislatabilecek, 142 daha iyi oldu dedirtebilecek konu ise yine GATT kurallaridir. Yeni anlasma hem OTP’nin ne yönde degisecegi konusunda daha net bir resim verebilmekte hem de Türkiye’yi ayni dogrultuya yönlendirmektedir. 98 Uzun vadede Türkiye’nin AT’ye tam üyelik hedefi göz önüne alindiginda, Türk tarim politikasinin OTP’ye uyumunun gerekliligi ortaya çikmaktadir. Türkiye’nin, OTP’ye uyum saglamasi durumunda, GATT çerçevesinde gidilen yön olan liberalizasyonu da, AT’nin hizinda gerçeklestirmesi gerekecektir. Ancak, OTP’ye uyum için Türkiye’nin takvimini tek basina belirlemesi yeterli olmayip, AT’nin de bu konudaki yaklasimi degerlendirilmelidir. Uyumun, Türkiye tarafindan önümüzdeki yillarda düsünülmesi durumunda ise, AT’nin yakinda öngörülen doguya genisleme çerçevesinde, Türkiye’nin tarim politikasina uyumunun daha sonra ele alinmasini tercih etmesi ihtimali yüksek görülmektedir. Dolayisiyla, Türkiye’nin reformlarini kendine uygun bir hizda yapmayi tercih etmesi durumunda, bunu AT ve OTP’nin muhtemelen daha hizli olacak liberalizasyonundan “bagimsiz” olarak yapmasi, OTP’ye uyumu bir süre daha ertelemesi daha uygun olacaktir. Türkiye’nin Dünya Ticaret Örgütü çerçevesindeki gelismeleri de dikkate alarak, öncelikle Ortak Tarim Politikasina uyum için takvimini belirlemesi, ilk etapta uyum saglanacak ürünleri ve uygulamalari tespit etmesi, gerekli yapisal degisiklikleri yapmasi ve OTP çerçevesindeki gelismeleri yakindan takip ederek, uyum konusunda Topluluk’tan saglanabilecek teknik yardimdan azami fayda elde etmeye çalismasi gerekli görülmektedir. 98 a.g.e., s.113 143 KAYNAKÇA Kitaplar ve Makaleler AKDER Halis, “Gümrük Birligi Sonrasi Türkiye Tarimi”,Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu: Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi, TCZB Kültür Yayinlari no.30,1997 ALATAS Cahit, Avrupa Birligi Ortak Tarim Politikasi ve Türk Tarim Politikasinin Ortak Tarim Politikasina Uyumu, DTM Uzmanlik Tezi, Ankara, 1995 ARIKBAY Canan, Avrupa Topluluguna Tam Üyeligin Türkiye’nin Tarimsal Ürünler Üretimi, Fiyatlari ve Dis Ticaretinde Yaratacagi Olasi Degismeler, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:479, Ankara, 1992 ATAKAN M., SÖZDINLER V., TOKGÖZ K., Sorularla Dis Ticarette Mense Kurallari, IKV:149,Istanbul, Subat 1998 AYDIN Riza, “Tarim Ürünlerini Destekleme Politikalariyla Ilgili Özel Sektör Görüsü Sorunlar ve Öneriler”, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Izmir, 1992 BAKAN Yasar, “Tarim Politikasi ve Birlikler”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8 COSKUNOGLU Fatma, “GATT ve AT Karsisinda Türk Tarimi”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8 144 ÇAGLAYAN Latif, AT ve Türkiye Tariminda Uygulanmakta Olan Destekleme Politikalarinin Karsilastirilmasi, Tarimsal Ürünlerde Destekleme Politikalari, Izmir Ticaret Borsasi Yayinlari, Yayin no. 46, Mayis 1992 DAGORN Marc, La Politique Agricole Commune, DNRFP, Neuilly Gümrük Okulu ders notlari, Nisan 1996 DTM, AB Tarim Politikasina Uyum, http://www.foreigntrade.gov.tr/AB/abtarim/abtarim.htm (5/9/98) DTM, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Ankara, Ocak 1996 DTM, Dis Ticaret Yönüyle Gümrük Birligi El Kitabi, Genisletilmis 2. Baski, Mart 1996 DTM, “Tarim Ürünlerinin Ekonomi ve Ihracat Içerisindeki Yeri”, http://www.foreigntrade.gov.tr/ihr/madde/tarime.htm DPT, VII. Bes Yillik Kalkinma Plani, Ankara, 1996 DPT, 1998 Yili Programi, Ankara, Kasim 1997 DPT, Avrupa Topluluklarina Iliskin Temel Belgeler, Avrupa Topluluklarini Kuran Temel Antlasmalar (AKÇT, AET,AAET), Cilt 1, Agustos 1993 DPT, Avrupa Topluluklarina Iliskin Temel Belgeler, Ankara Anlasmasi ve Katma Protokol, Cilt 2, Agustos 1993 DPT, “Avrupa Komisyonu’nun Türkiye Için Avrupa Stratejisi Uygulamaya Yönelik Baslangiç Önerileri”, AB’den Haberler, Sayi 3/98, Mart 1998 ERAKTAN Gülcan, Avrupa Toplulugu Ortak Tarim Politikasi, A.Ü. Ziraat 145 Fakültesi Tarim Ekonomisi Bölümü Notlari, Ankara, 1992 ERAKTAN Gülcan, “Ortak Tarim Politikasi ve Tarimsal Alanda Türkiye-AB Iliskileri”, Tarim Haftasi 1996 Sempozyumu, Yeni Dünya Düzeni ve Türkiye Tarimi, T.C. Ziraat Bankasi Kültür Yayinlari No.30, 1997 ERTUGRUL Cemil, “DPT Açisindan Türk Tariminin Topluluga Uyum Çalismalari”, AT ile Bütünlesme Hareketlerinde Türk Tarim Sempozyumu, Izmir Ticaret Borsasi Yayin no.44, Izmir, 1991 ERTUGRUL Cemil, “Tarim Alaninda Türkiye-AT Iliskiler,”, DPT AB ile Iliskiler Genel Müdürlügü, Ankara, Mayis 1995 GÜNDÜZ Mehtap, AB Ortak Tarim Politikasi Çerçevesinde Tarim Ürünleri Fiyat Mekanizmalari ve Türkiye’de Uygulanabilirligine Iliskin Bir Analiz, Hazine Müstesarligi, Uzmanlik Tezi, Ankara, Nisan 1997 GÜRAKAN Tulu, SOMUNKIRAN Doruk, KUMBARACI Serdar, “Toplulugun Tarim Ürünlerindeki Ortak Piyasa Düzenleri, Fiyat Politikalari ve Destekleme Sistemleri, HDTM, Ekonomik Arastirmalar ve Degerlendirme Genel Müdürlügü, Ocak 1993 IKV, Türkiye ile AB Arasinda Karsilikli Tarim Tavizlerini Düzenleyen 25 Nisan 1997 Tarihli “Protokol”, IKV Dergisi Temmuz-Agustos 1997, Sayi 137 IKV, Gümrük Birligi Çerçevesinde Islenmis Tarim Ürünleri Paneli, IKV Dergisi Kasim-Aralik 1996, Sayi 133 IKV, Gümrük Birligi Çerçevesinde Avrupa Birligi ve Türkiye’de Islenmis Tarim Ürünleri, IKV:No.142, Istanbul, Aralik 1996 146 Izmir Ticaret Borsasi, Son On Yilda Tarimin Durumu ve Iç Ticaret Hadleri, Izmir, Subat 1998 KARABAGLI Arslan, ALPKENT Nurettin, Türk Tariminin Avrupa Birligi Tarim Politikasina Uyumu ve Gümrük Birligi Ile Iliskisi, Milli Prodüktivite Merkezi Yayinlari:573, Ankara 1996 KARLUK Ridvan, Avrupa Birligi ve Türkiye, 3. Baski, Eskisehir, 1995 MCCLATCHY D., “Agricultural Policy Reform in Turkey Relating to WTO and EU Agreements”, Ministry of Agriculture and Rural Affairs of Turkey, Food and Agriculture Organization of the United Nations, Ankara, November 1997 OCKENDEN Jonathan and FRANKLIN Michael, European Agriculture: Making the CAP Fit the Future, Chatham House Papers, The Royal Institute of International Affairs, London, 1995 ÖZKAN Sonay, “Islenmis Tarim Ürünü Ithalatinda Gümrük Uygulamasi”, Gümrük Dergisi, Aralik 1996, Sayi 19 SAHINÖZ Ahmet, Avrupa Toplulugu’nda Ortak Tarim ve Dis Ticaret Politikasi, A.Ü. Avrupa Toplulugu Arastirma ve Uygulama Merkezi, Arastirma Dizisi, Yayin no.12, Ankara, 1993 Tarim ve Köyisleri Bakanligi, Icraatimiz, Tarim Sektöründe 12 Altin Ay (30 Haziran 1997- 30 Haziran 1998), http://www.tarim.gov.tr/_private/Icraat/mera_kanunu.htm (8/9/1998) Tarim ve Köyisleri Bakanligi, 1. Tarim Surasi Komisyon Raporlari, http://www.tarim.gov.tr/Sura/SuraHTML/komisyon.htm (13/6/1998) TÜMAY I., “Tarim:Nereden nereye?”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz 147 Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin Organi, OcakMart 1998, Sayi 8 UYSAL Gül, “Türkiye’nin Hayvancilik Politikasi Yok”, Ekonom Dergisi, Dosya: Uçsuz Bucaksiz Sorunlar Sektörü: Tarim, Ekonomi Muhabirleri Dernegi Yayin Organi, Ocak-Mart 1998, Sayi 8 YENER M.C.,TEZCAN R., GÜNDÜZ M., YENI Ö., ARSLAN L., “Tarimsal Destekleme Politikalarinin Degerlendirilmesi: Alternatif Model”, Hazine Müstesarligi, Arastirma ve Inceleme Dizi si 9, Ekonomik Arastirmalar Genel Müdürlügü, Kasim 1996 Ministère de l’Agriculture et de la Pêche, ”Les Dosiers de la PAC”, Nov.1997, http://www.agriculture.gouv.fr/mapa/agriweb/internat/pacword.stm, (18/8/98) RESMI BELGELER Commission Européenne, Comment Fonctionne la Politique Agricole Commune, http:/europa.eu.int/en/comm/dg06/new/leaflet/02_fr.htm, (1/8/1998) Commission Européenne, “Agenda 2000”- Agriculture, http://europa.eu.int/en/comm/dg06/ag2000/text/text_fr.htm, (24/3/1998) European Commission, The Agricultural Situation in the European Union, 1995 Report European Commission, The Agricultural Situation in the European Union, 1996 Report European Commission, “Towards a Common Agricultural and Rural Policy for Europe”,Report of an Expert 148 Group, April 1997, http://europa.eu.int/en/comm/dg06/new/buck_en/1.htm (1/8/1998) Proposals for Council Regulations (EC) Concerning the Reform of the CAP, Explanatory Memorandum, The Future for European Agriculture, ATRG COM(1998)158 Final, 18.03.1998 RESMI GAZETELER: T.C. Resmi Gazeteleri DTÖ Tarim Anlasmasi, 25 Subat 1995 tarih ve 22213 (mükerrer) sayi 560 sayili Kanun Hükmünde Kararname, 28 Haziran 1995 tarih ve 22327 sayi AKÇT Yönetmeligi, 12.08.1996 tarih 22725 sayi A.TR Dolasim Belgeleri Yönetmeligi, 24 Agustos 1996 tarih, 22737 sayi Gümrük Genel Tebligi (Uluslararasi Anlasmalar) Sira No: 5, 1 Subat 1998 tarih ve 22895 sayi Tarim ürünleri ticaretinde Türkiye tarafindan Topluluk lehine açilacak tarife kontenjanlarinin uygulamasina dair 97/10467 sayili Bakanlar Kurulu Karari, 9 Ocak 1998 tarih ve 23225 sayi Mera Kanunu, 28 Subat 1998 tarih, 23272 sayi Gümrük Genel Tebligi (Giris Rejimi) Seri No:19, 19 Mart 1998 tarih ve 23291 sayi Türkiye ile AT Arasinda Tarim Ürünleri Ticaretine Iliskin Mense Ispat Belgeleri 149 Yönetmeligi, 17 Mayis 1998 tarih ve 23345 sayi Mera Kanununun Bazi Maddelerinin Degistirilmesi Hakkinda Kanun, 14 Haziran 1998 tarih ve 23372 sayi AT Resmi Gazeteleri OTP’nin finansmanina iliskin, 729/70 sayili ve 21 Nisan 1970 tarihli Konsey Yönetmeligi, L94, 28.04.1970 4/72 sayili “Ankara Antlasmasi’na ekli Katma Protokol’ün 6 Sayili Ek’inin I. Bölümü hükümlerinin uygulanmasi için Türkiye ‘menseli ürünler’ kavraminin tanimlanmasina iliskin” AT-Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 59, 5.03.1973 4/72 sayili Karari degistiren, 1/75 sayili Türkiye-AT Ortaklik Konseyi Karari, L142, 4.06.1975 Tarim ürünlerinin ihracatindaki restitüsyonlara iliskin, 3665/87 sayili ve 27 Kasim 1987 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L 351, 14.12.1987 FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili ve 21 Aralik 1989 tarihli Konsey Yönetmeligi, L 388, 30.12.1989 Restitüsyondan veya baska yardimlardan faydalanan ürünlerin ihracatindaki kontrollere iliskin 386/90 sayili ve 12 Subat 1990 tarihli Konsey Yönetmeligi, L42, 16.2.1990 Restitüsyondan veya baska yardimlardan faydalanan ürünlerin ihracatindaki kontrollere iliskin 386/90 sayili Yönetmeligi degistiren, 163/94 sayili ve 24 Ocak 1994 tarihli Konsey Yönetmeligi, L 24, 29.1.1994 150 FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili Yönetmeligi degistiren, 3094/94 sayili ve 12 Aralik 1994 tarihli Ko nsey Yönetmeligi, L 328, 20.12.1994 Restitüsyondan faydalanana tarim ürünlerine iliskin risk analizleri kriterlerini düzenleyen 3122/94 sayili ve 20 Aralik 1994 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L330, 21.12.1994 FEOGA Garanti Bölümü finansman sistemi kapsamindaki islemlerin, üye ülkeler tarafindan kontrolüne iliskin, 4045/89 sayili Yönetmeligi degistiren, 3235/94 sayili Konsey Yönetmeligi, L 338, 28.12.1994 OTP’nin finansmanina iliskin, 729/70 sayili Yönetmeligi degistiren, 1287/95 sayili ve 22 Mayis 1995 tarihli Konsey Yönetmeligi, L 125, 8.6.1995 386/90 sayili Konsey Yönetmeliginin, ihracat iadesinden faydalanan tarim ürünlerinin ihracatinda yapilan fiziki kontrollere iliskin uygulama hükümlerini düzenleyen, 20.09.1995 tarih ve 2221/95 sayili Komisyon Yö netmeligi, L224, 21.9.1995 1/95 sayili ve 22 Aralik 1995 tarihli, AT-Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 35, 13.02.1996 1/96 sayili ve 20 Mayis 1996 tarihli, AT-Türkiye Gümrük Isbirligi Komitesi Karari, L 200, 09.08.1996 2221/95 sayili Yönetmeligi degistiren, 1167/97 sayili Komisyon Yönetmeligi, L169, 27.6.1997 Türkiye menseli bazi balikçilik ürünlerine iliskin koruma önlemlerine dair 97/806/EC sayili Komisyon Karari, L 330, 2.12.1997 151 Tarim ürünlerinin ihracatindaki restitüsyonlar rejiminin uygulanmasina dair ortak hükümleri düzenleyen, 3665/87 sayili Yönetmeligi degistiren, 604/98 sayili ve 17 Mart 1998 tarihli Komisyon Yönetmeligi, L 80, 18.3.1998 1/98 sayili AT- Türkiye Ortaklik Konseyi Karari, L 86, 20.03.1998 97/806 sayili Karari kaldiran, Türkiye menseli çift çenekli yumusakçalar ile taze balikçilik ürünlerine iliskin koruma önlemleri konusundaki 16 Haziran 1998 tarihli ve 98/407 sayili Komisyon Karari, L 180, 24.6.1998 152