Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri
Transkript
Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri
Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156 Orijinal Makale Düşük Doğum Ağırlığı ve Perinatal Risk Faktörleri (Low birth weight and perinatal risk factors) Müberra Namlı KALEM, Sevgi YILDIRIM, Yüksel ONARAN, Esra Aktepe KESKİN, Candan İltemir DUVAN Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, ANKARA ÖZET Amaç: Kliniğimizde doğan DDA bebek insidansını saptamak ve DDA doğumlarda anne ve bebeklerin perinatal verilerini inceleyerek risk faktörlerini ortaya çıkarmaktır. Materyal ve Metot: Araştırma, Ocak 2009 ile Ocak 2014 tarihleri arasında Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniğinde doğum yapan 4135 hastanın gebelik ve doğum kayıtlarının retrospektif olarak taranması ile gerçekleştirilmiştir. Bulgular: Tüm doğumlar içinde düşük doğum ağırlığı oranının %3,9 olduğu tespit edilmiştir. Düşük doğum ağırlığı grubunda kaybedilen bebek oranımız %5,5 olarak bulunmuştur. Hastaların önceki gebeliklerinde spontan abortus öyküsü olması, anne yaşının <19 yaş (adolesan gebelik) olması, paritedeki artış ve gebelik sırasında anemi, gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi gelişmesini düşük doğum ağırlıklı bebek görülme riskini arttırdığı tespit edildi. Sonuçlar: Çalışmamızdan elde edilen veriler ışığında yüksek riskli gebelik takibinin normal gebelik takibine göre daha sık vizitlerle sağlanması, risk faktörlerinin uygun yönetimi, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin etkin bakım göstermesi ile düşük doğum ağırlıklı bebek doğum insidansının ve buna bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılabileceği öngörülebilir. ABSTRACT Background: To identify the incidence of low birth weight infants in our clinic; and to investigate the maternal and fetal perinatal risk factors. Material and Methods: This study was conducted by screening 4135 patients pregnancy and birth records retrospectively at the Department of Obstetrics and Gynecology in Turgut Özal University Faculty of Medicine between January 2009 and January 2014. Results: The rate of low birth weight infants was %3.9 in all births. The infant loss ratio was established as %5.5 in low birth weight group. Having a history of previous spontaneous abortion, maternal age being less than 19 (adolescent pregnancy), increased number of parity, anemia during pregnancy, gestational hypertension, preeclampsia are all established as risk factors for development of low birth weight infants. Conclusions: In the light of evidences extracted from our study we concluded that patients with high risk pregnancy require more frequent surveillance compared to pregnant women of normal risk. Through appropriate management of risk factors and effective usage of high quality neonatal intensive care unit we can decrease the incidence of low birth weigh infants resulting in low morbidity and mortality rates. Anahtar Kelimeler: Düşük doğum ağırlığı; perinatal risk faktörleri; perinatal ölüm riski Key Words: Low birth weight; perinatal risk factors; perinatal mortality rate GİRİŞ yenidoğanın fizik muayenesi ve gelişimsel yaş tayini önemlidir2,3. Hangi alt grupta olursa olsun DDA varlığı artmış perinatal morbidite ve mortalite oranları ile birliktedir4,5. Doğum ağırlığı azaldıkça yenidoğan morbidite ve mortalite oranları artmaktadır6. Günümüzde düşük doğum ağırlıklı bebeklerde antenatal ve perinatal bakımdaki gelişmeler sayesinde sonuçlar giderek iyileşmektedir7. Gebelik takiplerindeki titizlik, gelişen ultrasound teknolojisi, antenatal steroid tedavisi, planlanmış sezaryen doğumları, iyi resusitasyon uygulanması, surfaktan tedavisi, hassas ventilasyon, akılcı antibiotik stratejilerindeki gelişmelerle özellikle gelişmiş ülkelerde son 3 dekadda survival oranları ciddi artış göstermiştir8,9. Dünyada gelişmiş ülkelerde sağlık ve sosyal sistemlerdeki gelişmeye karşın, %5-12 arasında değişen preterm doğum hızı giderek artmaktadır. Bu artış endikasyonlu preterm doğumların ve yardımlı üreme teknolojisi sonucu ortaya çıkan çoğul gebeliklerin sıklığının artmasına bağlıdır10. Düşük doğum ağırlığı (DDA) tanımı, 2500 gram ve altında doğan tüm bebekler için nedene bakılmaksızın kullanılmaktadır1. DDA (LBW, Low BirthWeight) bebekler ağırlıklarına göre iki alt gruba daha ayrılırlar: 1500 gr ve altında olan bebekler Çok Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek (ÇDDA=Very Low Birth Weight, VLBW), 1000 gram ve altında doğan bebekler ise Aşırı Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek (ADDA=Extremely Low Birth Weigth, ELBW) olarak adlandırılmaktadırlar1,2. Düşük doğum ağırlıklı bebekler, prematürite kaynaklı veya intrauterin gelişme geriliği (IUGG) kaynaklı olmak üzere iki genel kategoride değerlendirilirler. IUGG, maternal, plasental veya fetal sebeplere bağlı olarak gelişmektedir ve yönetimi daha komplike olabilmektedir3. Prematürite kaynaklı DDA ile IUGG bağlı DDA’nın ayırtedilmesinde obstetrik öykü, Yazışma adresi: Dr. Mübarra Namlı KALEM Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı, ANKARA e-mail: muberranamli@hotmail.com Yazının geldiği tarih : 06.11.2014 Yayına kabul tarihi : 25.05.2015 152 152 Yeni Tıp DergisiM. 2015;32:152-156 Namlı Kalem ve ark. Prematür doğumlar perinatal mortalitenin %75’inden sorumlu olup, hem erken hem de geç dönemde neden oldukları değişik morbiditeler ile toplum sağlığı için büyük sorun oluşturmaktadır. Bu nedenle prematür doğumların önlenmesi neonatal mortalitenin ve dolayısı ile bebek mortalitesinin de azaltılmasında kilit rol oynamaktadır11. 2013 yılında yapılan geniş çaplı bir araştırmada Türkiye’de bebek ölümlerinin %60’ını prematür ve düşük doğum ağırlıklı bebeklerin oluşturduğu bildirilmiştir. Aynı çalışmada vakaların gebelik yaşı ve doğum ağırlığı açısından değerlendirilmesinde %59’unun prematür bebek, %22,7’sinin ise ileri derecede prematür bebek (<28 hafta), %37,9’unun ÇDDA bebek, %20,1’inin DDA bebek olduğu belirtilmektedir12. Perinatal morbidite ve mortalitenin önde gelen nedenlerinden biri olan düşük doğum ağırlığı olgularında önlenebilir sebeplerin ortaya çıkarılması yani koruyucu sağlık hizmetine öncelik verilmesinin postnatal tedavi stratejileri kadar önemli olduğunu düşünmekteyiz. Bu araştırmanın amacı da kliniğimizde doğan DDA bebek insidansını saptamak ve DDA doğumlarda anne ve bebeklerin perinatal verilerini inceleyerek risk faktörlerini ortaya çıkarmaktır. MATERYAL ve METOT Bu araştırma, Ocak 2009 ile Ocak 2014 tarihleri arasında Turgut Özal Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Kliniği’nde doğum yapan 4135 hastanın gebelik ve doğum kayıtlarının retrospektif olarak taranması ile gerçekleştirilmiştir. Tüm doğumlar içerisinde 163 (%3,9) düşük doğum ağırlığı vakasına ulaşılmıştır. Bu hastalardan verileri tamamlanamayan hastalar, 20-24 hafta öncesinde olan doğumlar (4 hasta), çoğul gebelikler (39 hasta), fetal malformasyon (1 hasta), intrauterin ölüm (5 hasta) çalışma dışında bırakılmıştır. Antenatal ve perinatal tüm kayıtları hastanemizde mevcut olan 108 düşük doğum ağırlıklı vaka çalışmamıza dahil edilmiştir (%2,6). Çalışmada annelerin demografik özellikleri, önceki gebelik öyküleri değerlendirilmiştir. Annelerin bu gebelikteki prenatal dönem özellikleri, gebelikte gelişen anemi, hipertansiyon ve gestasyonal diyabet gibi patolojiler değerlendirilmiştir. Gebeliğin spontan veya yardımcı üreme teknikleri (IVF) ile oluştuğu tespit edilmiş, spontan gebelik ve IVF gruplarının gebelik seyrinde oligohidramnios, IUGG ve preeklampsi gelişimleri karşılaştırılmıştır. Doğumun hangi şekilde gerçekleştiği sorgulanarak DDA bebeklerin doğum şekilleri de karşılaştırılmıştır. Bebeklerin doğum kiloları, doğum yaşları kaydedilmiş, yenidoğan ünitesinde takip olup olmadığı, takibin prematürite veya respiretuar distress sendromu amaçlı olduğu değerlendirilmiştir. BULGULAR Çalışmamızda tüm doğumlar içerisinde DDA bebek oranı %3,9 olarak tespit edilmiştir. Çalışma grubunda DDA ile doğan bebeklerin %80,55’inin doğum ağırlığı 2500-1500 gr, %9,26’sinin<1500 gr ve %10,18’inin <1000 gr olduğu saptandı. Ortalama doğum ağırlığı 1912 gr (SD±497 gr) olarak saptandı (Tablo 1). Tablo 1. Ağırlıklarına Göre Düşük Doğum Ağırlıklı Bebek (DDA) Tipleri ve Yüzdeleri LBW (2500–1500 gr arası) VLBW (1500–1000 gr arası) ELBW (1000 gr altı) Hasta sayısı 87 10 11 % 80,55 9,26 10,18 LBW:Low Birth Weight VLBW: Very Low Birth Weight ELBW:Extremely Low Birth Araştırma kapsamındaki annelerin demografik özellikleri incelendiğinde ortalama anne yaşı 30,6±5,17 idi. Hastaların %15,4‘ü ileri anne yaşında (>37 yaş), %4,3’si adelosan yaş grubunda (<19) idi ve ortalama anne vücut kitle indeksi (VKİ) 23,9±3,33 olarak bulundu. Hastaların %8’i ilkokul ve altı, %54,0’ü ortaokul lise ve %38’i ise yükseköğrenim düzeyinde eğitim görmüştü. Çalışma grubundaki annelerin eğitim düzeylerinin orta seviyede olduğu ve bu grupta yüksek oranda düşük doğum ağırlıklı bebek doğumu dikkati çekti. Hastaların %57,4‘ü ev hanımı idi. Çalışma grubundaki gebelerin ailelerinin %26,9’u 1000 TL ve altında aylık gelire, %53,9‘u 2000 TL üzerinde aylık gelire sahipti. Hastaların %72,9’u il merkezinde yaşamaktaydı. Araştırma kapsamına giren bebeklerin annelerinin ortalama gravida sayısı 1,9±1,31 ortalama parite sayısı 0,77±1,05 olarak saptandı. Hastaların %50,9’u primipar, %25,9’si multipar, %23,96’sı üç ve üzeri doğum yapmış grandmultipar idi. Çalışmamızda ilk doğumlarda düşük doğum ağırlıklı bebek görülme yüzdesi ikinci ve üçüncü doğumlara oranla daha düşük bulunmuştur. Grand multipar annelerin daha az sayıda doğum yapan annelere göre daha fazla düşük doğum ağırlıklı bebeğe sahip oldukları izlenmiştir (Tablo 2). Çalışmamıza dahil olan adelosan yaştaki gebelerin %54,2’sinin DDA bebek dünyaya getirdiği tespit edilmiştir. DDA bebeklerin %85,2’si sezaryen, %14,3’ü normal vajinal yol ile doğurtulmuş olduğu tespit edildi. Çalışmamıza katılan DDA bebeklerin ortalama doğum haftaları 34 hafta idi (SD±1,31) DDA ile doğan bebeklerin annelerinin gebelikleri sorgulandığında %81 oranında spontan gebelik, %19 oranında invitro fertilizasyon yardımcı üreme tekniği ile sağlanmış gebelik olduğu saptandı. Araştırma kapsamına giren bebeklerin annelerinin sosyo-demografik özelliklerine ilişkin bulgular Tablo 2’de sunulmuştur. 153 153 Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156 M. Namlı Kalem ve ark. Tablo 2. DDA Doğum Yapan Hastaların Demografik Özelikleri Hasta yaşı Hasta Eğitim Düzeyi Hasta Çalışma Durumu Hasta Vücut Kitle İndexi Kötü Obstetrik Öykü -ölü doğum-spontan düşük Hasta Parite Sayısı Nullipar hasta Multipar hasta Grandmultipar hasta 15-19 yaş 20-29 yaş %4,32 %42,12 Yok İlkokul %8 Çalışmıyor %57,4 15-21 %42 Var %33 Nullipar %49 LBW %31 %33 %34 Spontan abortus öyküsü olanlarda düşük doğum ağırlıklı bebek doğumlarının daha fazla olduğu gözlendi. İncelenen hasta grubunda ölü doğum yapmış kadınlarda düşük doğum ağırlıklı bebek görülme olasılığı belirgin oranda yüksek bulunmadı. Aynı durum elektif gebelik terminasyonu öyküsü olan kadınlar için de geçerli bulunmuştur. Önceki gebeliklerinde düşük ve ölü doğum öyküsü olan annelerin çalışma grubumuzdaki dağılımı Tablo 3’de sunulmuştur. Tablo 3. Önceki Gebeliklerde Kötü Obstetrik Öyküsü Olan Annelerin DDA Grubundaki Dağılımı Ölü doğum öyküsü (>24 hafta) <10 Hf düşük öyküsü >10 Hf düşük öyküsü DDA Doğum yapan hasta grubunda %3,7 %12,1 %11 DDA doğum yapan hastaların prenatal gebelik takipleri incelendiğinde; %21,2’si intrauterin gelişim kısıtlılığı (IUGR), %19,4’ü fetal distress, %17,5’i preeklampsi, %15,7’si preterm eylem %12’sinde izole oligohidramnios geliştiği tespit edilmiştir. Preterm eylem hasta grubunda prematür erken membran rüptürü insidansı %17,5’ti. Günümüzde düşük doğum ağırlığının önde gelen nedenleri arasında gösterilen trombofili, çalışma grubunda araştırıldığında spontan oluşan gebeliklerde %23,6 ve IVF ile oluşan gebeliklerde %46,4 oranında tespit edildi. Her iki grubun prenatal takipleri birbiri ile karşılaştırıldığında IVF grubunda oligohidramnios, preeklampsi ve IUGR insidansının spontan gebelik grubu ile benzer olduğu saptanmıştır. Gebelikleri esnasında anemi tanısı alan annelerin 2 kat daha fazla düşük doğum ağırlıklı bebeğe sahip oldukları görülmüştür. Araştırma kapsamına giren bebeklerin annelerinin gebeliklerinde gelişen hastalıklara ilişkin bulgular Tablo 5’te sunulmuştur. 154 30-34 yaş %44,28 Ortaokul-Lise %54 21-25 %38 VLBW %35 %36 %31 ≥35 yaş %9,28 Yüksek Öğrenim %38 Çalışıyor %42,6 25 ve Üstü %20 Yok %67 Multipar %51 ELBW %34 %31 %43,9 Tablo 4. DDA Doğum Yapan Hastaların Taramalarında Saptanan Gebelikte Gelişen Hastalıkları Gebelikte oluşan Anemi Gestasyonel Hipertansiyon Gestasyonel Diyabet Sayı 29 19 5 Yüzde %31 %19 %6 Postnatal verilerimizin analizi sonucu solunum sıkıntısı ya da respiratuar distres sendromu sonucu yenidogan yoğun bakım ünitesinde (YDYB) takip edilen bebek oranı %20,3 idi. Prematürite nedenli YDYB‘da takip edilen bebek oranının %29,6 olduğu görüldü. %54 oranında bebekte yoğun bakım ihtiyacı olmadı ve %5,5 oranında bebek kaybedildi. Araştırma kapsamına giren bebeklerin doğum sonrası takiplerine ilişkin bulgular Tablo 6’da sunulmuştur. Tablo 5. DDA ile Doğmuş Bebeklerin Postnatal Durumları YDYB’da RDS nedenli takip YDYB prematürite nedenli takip YDYB ihtiyacı olmayan bebek Ex olan bebek Sayı 22 32 59 6 % %20,37 %29,62 %54,63 %5,55 YDYB: yenidoğan yoğun bakım TARTIŞMA Çalışmamızda tüm doğumlar içinde düşük doğum ağırlığı oranının %3,9 olduğu tespit edilmiştir. Adolesan yaş grubu ve grandmultipar annelerde DDA oranlarının yükseldiği izlenmiştir. Önceki gebeliklerde ölü doğum öyküsü ile DDA’nın korelasyon göstermediği fakat spontan abortus öyküsü olanlarda DDA oranlarının arttığı izlenmiştir. Gebelikte anemi tanısı alanlarda DDA sıklığının arttığı görülmüştür. DDA doğumların prenatal öyküsü incelendiğinde IUGG, fetal distress, preeklampsi, preterm eylem, oligohidramnios ve gestasyonel diabet oranlarının DDA grubunda normal populasyona göre daha yüksek olduğu izlenmiştir. DDA ile sonuçlanan IVF gebelikleri ve spontan 154 Yeni Tıp DergisiM. 2015;32:152-156 Namlı Kalem ve ark. gebelikler karşılaştırıldığında trombofili oranları IVF gebeliklerinde artmış olarak bulunmuştur, oligohidramnios, preeklampsi ve IUGR oranları arasında ise fark bulunmamıştır. Düşük doğum ağırlığı grubunda kaybedilen bebek oranımız %5,5 olarak bulunmuş, yoğun bakım endikasyonlarımız ise %29,62 prematürite nedenli ve %20,37 RDS nedenli olarak bildirilmiştir. Literatürde DDA ile düşük sosyoekonomik seviye ve eğitim seviyesi arasında güçlü bir korelasyon bildirilmektedir13-15. Bizim çalışma grubumuzda ise hastalarımızın sosyo-ekonomik düzeyleri ve eğitim düzeyleri birbiriyle farklılık göstermemekte idi ve Türkiye ortalamasına göre düşük-orta düzeyde idi. Bu nedenle bu faktörler iyi değerlendirilememiştir. Çalışmamızda DDA oranını %3,9 bulmamıza karşılık Altuncu ve ark 2006’da Bakırköy Eğitim Hastanesi’nden bu oranı %9,14 olarak bildirmişlerdir3. Bu farkın nedenleri Altuncu ve ark’ın hasta grubunun sosyo-ekonomik seviyesinin daha düşük olması ve bizim çalışma dışı bıraktığımız multipl gebelikleri ve anomalili bebekleri de çalışmaya dahil etmiş olmalarıdır. Çalışmamızda adelosan yaşta bulunan gebelerin %54,2’si DDA bebek dünyaya getirmiştir, bu bulgu literatur verileri ile uyumludur; sosyodemografik veriler normal olsa bile (evli, istenen gebelik, yeterli aile desteği) adolesanlarda biyolojik immaturite nedeniyle komplikasyonlarla karşılaşılmaktadır16,17. Grandmultipar grupta da düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma oranlarının yüksek olması literatürdeki genel kanı ile uyumludur. Schimmel ve ark bu durumu ilerlemiş maternal yaş ve onun getirdiği preeklampsi ve diabet gibi gebelik komplikasyonları ile ilişkilendirmişlerdir18. Babinski ve ark ise grandmultiparitedeki gebelik komplikasyon oranları ve DDA riskindeki artışın sosyo-ekonomik değişkenlerden etkilendiğini bildirmişlerdir19. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA) 2008 sonuçlarına göre annenin paritesi arttıkça düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranı artmaktadır. İlk doğumları olan annelerin bebeklerinde düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranı %9,8 iken, 2 veya 3. doğumda %10,2, doğum sırası 4 veya 5 olunca düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranı %17,3 bildirilmiştir20. Negi ve ark.’nın düşük doğum ağırlığına neden olan epidemiyolojik faktörleri belirlemek amacıyla yaptıkları çalışmada önceki gebeliklerinde düşük ve ölü doğum öyküsü olanlarda düşük doğum ağırlıklı bebek görülme oranının anlamlı düzeyde yüksek olduğu bildirilmiştir21. Buna karşılık bizim çalışmamızda ölü doğum yapmış kadınlarda düşük doğum ağırlıklı bebek görülme olasılığı belirgin oranda yüksek bulunmamıştır. Aynı durum elektif gebelik terminasyonu öyküsü olan kadınlar için de geçerlidir. Çalışmamızda önceki gebeliklerinde spontan düşük öyküsü olanlarda düşük doğum ağırlıklı bebek doğumlarının daha fazla olduğu gözlenmiştir. Literaturde bildirilen kötü obstetrik öykü ile DDA birlikteliğini gözönüne aldığımızda22 bizim çalışmamızda daha önce ölü doğum yapmış anne sayısının çok az olması değerlendirmemizin yeterli düzeye ulaşmasına engel teşkil etmektedir, Levy ve ark, 2005 tarihli geniş çaplı araştırmalarında maternal aneminin düşük doğum ağırlığı ve preterm doğumlar için bağımsız bir risk faktörü olduğunu bildirmişlerdir23. Bizim çalışmamızda da maternal anemi ile DDA arasında güçlü bir korelasyon bulunmuştur. Düşük doğum ağırlığı grubumuzda prenatal dönem özelliklerine bakıldığında IUGG, fetal distress, preeklampsi, preterm eylem, oligohidramnios ve gestasyonel diabet oranlarının normal populasyona göre daha yüksek olduğu izlenmiştir. Tüm bu gebelik komplikasyonları DDA için tek başlarına bile birer risk faktörü olmakla birlikte aynı zamanda ilerlemiş yaş, bozulmuş vaskuler yapı, beslenme problemleri, enfeksiyonlar gibi ortak problemleri de kapsamaktadırlar24-26. Trombofili, IVF te tekrarlayan başarısızlıklar ve implantasyon yetersizlikleri ile ilişkilendirilmiştir fakat literatürde IVF gebeliklerinde trombofili artışına dair bir veri bulunmamaktadır27,28. Bizim çalışmamızda IVF grubunda trombofili oranlarının yüksek bulunmuş olması infertiliteye yol açan hiperkoagulabilitenin plasentasyonu da bozmuş olabileceğini düşündürmektedir. IVF gebeliklerinde preeklampsi, IUGG, oligohidramnios gibi gebelik komplikasyonlarının arttığını gösteren yayınlara karşın bizim çalışmamızda gruplar arasında fark bulunmamıştır29,30. Çalışmamızdaki hasta sayıları bu konularda herhangi bir çıkarımda bulunmak için yeterli değildir. Yenidoğan birimlerinde yıllık bakılan düşük doğum ağırlıklı bebek sayısı ve doğumun gerçekleştiği ünitenin yoğun bakım düzeyi ölüm oranlarını etkilemektedir31. Dünyada da gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde farklı rakamlar verilmektedir. Vermont-Oxford Network grubu DDA yenidoğanlarda 1991 yılında %17,7 olan mortalite oranının 1999 yılında %15’e düştüğünü bildirmiştir32. 2014 yılında Hindistan’da yapılan bir çalışmada oranlar 1000 gr altı bebeklerde %50, 10001499 gr arası %16,9, 1500-1999 gr arası %8,8 ve 2000-2500 gr arası %6,8 olarak verilmiştir33. Türkiye verilerinde DDA grubuna ait bir mortalite oranına ulaşılamamıştır, fakat DDAnın prematurite ile birlikte önemli bir oranda morbidite ve mortaliteden sorumlu olduğu görülmektedir34. 155 155 Yeni Tıp Dergisi 2015;32:152-156 M. Namlı Kalem ve ark. Bizim çalışma grubumuzda ise düşük doğum ağırlıklı bebeklerdeki mortalite oranımız %5,5 olarak belirlenmiştir. Bu oranın düşüklüğünde yenidoğan yoğun bakım ünitesinin iyi koşullarda hizmet veriyor olması yanısıra çok düşük ve aşırı düşük doğum ağırlıklı bebek sayımızın az olması da bir etkendir. Çalışmamız; Türkiye’de düşük doğum ağırlığı insidansı ile birlikte perinatal risk faktörlerini değerlendiren çok az sayıda çalışmadan biridir. Çalışma grubumuzun sosyoekonomik ve demografik olarak homojene yakın olması bazı değişkenlerin değerlendirilmesini güçleştirmiştir. Örneğin sosyoekonomik düzey ile ya da vücut kitle indeksi ile DDA arasındaki ilişkinin gösterilmesi mümkün olmamıştır. Çalışmamızın retrospektif oluşu ve çalışma grubumuzun az sayıda olması da kısıtlayıcı faktörler olmuştur. Sonuç olarak çalışmamızda; hastaların önceki gebeliklerinde spontan abortus öyküsü olması, anne yaşının <19 yaş (adolesan) olması, artmış parite sayısı varlığı, gebelik sırasında anemi, gestasyonel hipertansiyon, preeklampsi gelişmesi sebebiyle düşük doğum ağırlıklı bebek görülme riskinin artmış olduğu tespit edildi. Bu konuda daha geniş hasta ve kontrol grupları ile yapılacak prospektif çalışmalar gelecekte obstetri ve yenidoğan ünitelerinin çalışmalarına ışık tutacaktır. Çalışmamızdan elde edilen veriler ışığında yüksek riskli gebelik takibinin normal gebelik takibine göre daha sık vizitlerle sağlanması, risk faktörlerinin uygun yönetimi, yenidoğan yoğun bakım ünitesinin etkin bakım göstermesi ile düşük doğum ağırlıklı bebek doğum insidansının ve buna bağlı morbidite ve mortalitenin azaltılabileceği öngörülebilir. Yazarın beyanı: Çıkar çatışması bulunmamaktadır. (Conflict of interest statement: None declared) REFERANSLAR 1. Mazur-Mosiewicz A, Dean RS. Low Birth Weight. In Encyclopedia of Child Behavior and Development 2011;902-3. 2. Jain V, Singhal A. Catch up growth in low birth weight infants: striking a healthy balance. Reviews in Endocrine and Metabolic Disorders 2012;13: 141-7. 3. Altuncu E, Kavuncuoğlu S, Özdemir Gökmirza P, Albayrak Z, Arduç A. The incidence of low birth weight in 5000 liveborn infants and the etiology of fetal risk factors. 2006;19:49-51 4. Horbar JD, Badger GJ, Carpenter JH, et al. Trends in mortality and morbidity for very low birth weight infants 1991-1999. Pediatrics 2002;110: 143-51. 5. Lawn JE, Cousens Bhutta ZA, et al. Why are 4 million newborn babies dying each year? Lancet 2004;31-364:399-401 6. Grisaru-Granovsky S, Reichman B, Lerner-Geva L, Boyko V, Hammerman C, Samueloff A. Israel Neonatal Network. Mortality and morbidity in preterm small-for-gestational-age infants: a population-based study. American journal of obstetrics and gynecology 2012;206:150-e1. 7. Horbar JD, Carpenter JH, Badger GJ, et al. Mortality and neonatal morbidity among infants 501 to 1500 grams from 2000 to 2009. Pediatrics, 2009;129:1019-26. 8. Tagare A, Chaudhari S, Kadam S, et al. Mortality and morbidity in extremely low birth weight (ELBW) infants in a neonatal intensive care unit. The Indian Journal of Pediatrics 2013;80:16-20. 9. Salam RA, Mansoor T, Mallick D, et al. Essential childbirth and postnatal interventions for improved maternal and neonatal health. Reprod Health 2014;11:(Suppl 1), S3. 10. Cheng YW, Kaimal AJ, Bruckner T, et al. Perinatal morbidity associated with late preterm deliveries compared with deliveries between 37 and 40 weeks of gestation. BJOG: An International Journal of Obstetrics & Gynaecology 2011;118: 1446-54. 11. Lees C, Marlow N, Arabin B, et al. Perinatal morbidity and mortality in early onset fetal growth restriction: cohort outcomes of the trial of randomized umbilical and fetal flow in Europe (TRUFFLE). Ultrasound in Obstetrics & Gynecology 2013;42:400-8. 12. Korkmaz A, Aydın Ş, Çamurdan AD, Okumuş N, Onat FN, Özbaş S, Polat E, Şenel S, Tezel B, Tezer H, Köse MR . Türkiye’de bebek ölüm nedenlerinin ve ulusal kayıt sisteminin değerlendirilmesi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 2013;56:105-21. 13. Currie J, Hyson R. Is the impact of health shocks cushioned by socioeconomic status? The case of low birthweight (No. w6999). National bureau of economic research. 1999. 14. Krieger N, Chen JT, Waterman PD, Soobader MJ. Choosing area based socioeconomic measures to monitor social inequalities in low birth weight and childhood lead poisoning: The Public Health Disparities Geocoding Project (US). Journal of epidemiology and community health 2003;7:186-99. 15. Hacettepe Üniversitesi Perinatal Mortalite Çalışma Grubu. Hacettepe Üniversitesi 1998 yılı perinatal mortalitesi. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Dergisi 1999;42:315-27. 16. Kramer MS. Determinants of low birth weight: methodological assessment and meta-analysis. Bulletin of the World Health Organization 1987;65:663. 156 17. Harville EW, Madkour AS, Xie Y. Predictors of birth weight and gestational age among adolescents. American journal of epidemiology 2012;176 (suppl 7);150-63. 18. Schimmel MS, Bromiker R, Hammerman C, et al. The effects of maternal age and parity on maternal and neonatal outcome. Archives of gynecology and obstetrics 2014;1-6. 19. Babinszki A, Kerenyi T, Torok O, et al. Perinatal outcome in grand and great-grand multiparity: effects of parity on obstetric risk factors. American journal of obstetrics and gynecology 1999;181:669-74. 20. Perinatal Mortality Study Group. Perinatal mortality rate: hospital based study during 1998-2001 at Hacettepe University. J Perinat Med 2003;31: 435-40. 21. Negi KS, Kandpal SD, Kukreti M. Epidemiological factor saffecting low birth weight. JKScience. January-March 2006;8:31-3. 22. Mavalankar DV, Gray RH, Trivedi CR, et al. Risk factors for preterm and term low birthweight in Ahmedabad, India. International journal of epidemiology 1992;21:263-72. 23. Levy A, Fraser D, Katz M, et al. Maternal anemia during pregnancy is an independent risk factor for low birthweight and preterm delivery. European Journal of Obstetrics & Gynecology and Reproductive Biology 2005;122: 182-6. 24. Eichenwald EC, Stark AR. Management and outcomes of very low birth weight. New England Journal of Medicine 2008;358:1700-11. 25. Hillier SL, Nugent RP, Eschenbach DA, et al. Association between bacterial vaginosis and preterm delivery of a low-birth-weight infant. New England Journal of Medicine 1995;333:1737-42. 26. Edwards LE, Hellerstedt WL, Alton IR, et al. Pregnancy complications and birth outcomes in obese and normal-weight women: effects of gestational weight change. Obstetrics & Gynecology 1996;87:389-94. 27. Azem F, Many A, Yovel I, et al. Increased rates of thrombophilia in women with repeated IVF failures.Human Reproduction 2004;19:368-70. 28. Mara M, Koryntova D, Rezabek K, et al. [Thromboembolic complications in patients undergoing in vitro fertilization: retrospective clinical study]. Ceska gynekologie/Ceska lekarska spolecnost J. Ev. Purkyne 2004;69:312-6. 29. Shevell T, Malone FD, Vidaver J, et al. FASTER Research Consortium. Assisted reproductive technology and pregnancy outcome. Obstetrics & Gynecology 2005;106:1039-45. 30. GUIDELINE JSC. Pregnancy outcomes after assisted reproductive technology. J Obstet Gynaecol Can 2006;28:220-33. 31. Mandy GT, Weisman LE, Kim MS, et al. Incidence and mortality of the prematüre infant. UpToDate. September 2010. 32. Horbar JD. The Vermont Oxford Network: evidence-based quality improvement for neonatology. Pediatrics 1999;103(1 Suppl E):350-9. 33. Gupta MK, Kakkar M, Sethi C, Malhotra AK. Low birth weight, Neonates, Mortality and morbidity. PATTERN OF MORBIDITY AND MORTALITY IN LBW NEONATES: A STUDY FROM JAIPUR, (3169) 2014. 34. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü. Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırmaları. Hacettepe Üniversitesi Basım Evi 2008;24-160 156