üçüncülük ödülü
Transkript
üçüncülük ödülü
Yarýna bir ‘deðer’ býrak TURÝZM SEKTÖRÜ ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ Mehmet Kemal Dedeman Araþtýrma ve Geliþtirme ALANYA ÖRNEÐÝNDE ÞEHÝR TURÝZMÝ VE AÇIK ALANLAR ÜZERÝNE BÝR ÖNERÝ HAZIRLAYANLAR DR. KUMRU ARAPGÝRLÝOÐLU HATÝCE KARACA 2008 Mehmet Kemal Dedeman Araþtýrma ve Geliþtirme ALANYA ÖRNEÐÝNDE ÞEHÝR TURÝZMÝ VE AÇIK ALANLAR ÜZERÝNE BÝR ÖNERÝ Captain Beaufort (1810-1812) HAZIRLAYANLAR DR. KUMRU ARAPGÝRLÝOÐLU HATÝCE KARACA MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ ÖZET Bu çalışma, “Türkiye’de Şehir Turizmi: Dünü Bugünü ve Yarını” adlı Proje yarışmasına şehir turizminde ülkemizde yeterince önemsenmedi ğini düşündüğü kentsel açık alanlar ve yönetimi konusunu ele aldığı ve bu bağlamda geliştirdiği bir proje önerisi ile katılmaktadır. Çalışma, kentsel açık alan nitelikleri ve yönetimi konularını turizm sektörüne bir katkı olarak kıyı kentleri üzerinden tartışacaktır. Bu bağlamda ülkemiz kıyı kentleri her ne kadar turizmlerini “deniz, kum ve güneş” üçlüsüne dayandırmış olmakla birlikte, birçok kıyı kentimiz taşıdığı özellikler nedeniyle aynı zamanda “şehir turizmine” de uygun adaylar arasındadır. Proje yürütücüleri, açık alanlar üzerine geliştirdikleri önerilerini, uzun süredir üzerinde çalıştıkları, bir alan araştırması gerçekleştirdikleri ve yakından tanıdıkları Alanya kenti üzerinden tartışmaya açacaklardır. Çalışma dört ana bölümden oluşmaktadır: Birinci bölüm, kentsel açık alanların önemleri, özellikleri ve yönetimleri üzerinde duracak; ikinci bölüm, Alanya genelinde turizm sektörünün son otuz y ıllık gelişimini ve kent üzerindeki etkilerini ele alacak; üçüncü bölüm, 2007 yılında yürütücüler tarafından gerçekleştirilmiş olan alan araştırmasının projeyle ilgili bölümlerini özetleyecek; dördüncü bölüm ise, Alanya kentsel açık alanlarının şehir turizmi açısından değerlendirilmesini ve genelde tüm kıyı kentlerine ve “şehir turizmine” aday kentlere yönelik proje önerisini içerecektir. ANAHTAR KELİMELER Şehir turizmi Kentsel açık alanlar Kıyı kentleri Açık alan ve kaynak yönetimi Aktörler Mekansal Kimlik Simgeler 1 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ ÖNSÖZ Nasıl Bir Proje Öneriyor Neyi Hedefliyoruz … Bu projenin öncelikli hedefi hızlı bir ekonomik, demografik ve kentsel değişim ve dönüşüm içinde olan kıyı kentlerimizin mekansal kimliklerini ve niteliklerini turizm penceresinden incelemek ve turizm sektörüne katkı sağlayacak öneriler geliştirmektir. Kıyı kentlerimizin mekansal kimlik ve nitelik sorgulamasını yaparken önceliğimiz açık alan kimliği ve niteliği üzerine olacaktır. Bu projenin iddiası yeni bir keşif yapmak değil, sağlıklı kentler, sürdürülebilir bir turizm ve ekonomik kalkınma için açık alanların ve çevre yönetiminin önemini vurgulamaktır. Bu proje sürdürülebilir ve nitelikli bir turizm için kentlerde aç ık alan niteliklerini, şehir turizmine katkı sağlayacak biçimde değerlendirme yöntemlerini araştıracak ve ilgili önerileri ele alacaktır. Bu nedenle … Bu proje üst düzeyde sağlıklı bir çevre için çevre ve kaynak yönetiminin önemine vurgu yaparken temel hedef olarak kıyı kentlerinde şehir turizmini geliştirmeye yönelik açık alan kimliği ve niteliği üzerinde duracak; Yine üst düzeyde bir kentin işleyişinde önemli bir çerçeve belge olan Avrupa Kentsel Şartı ilkelerine vurgu yaparken, alt düzeyde onun on üç maddeden olu şan ana ilkelerine öncelik verecektir. Bu belgenin Türkiye Hükümeti taraf ından onaylanmış olması ve doğrudan yerel yönetimlere yönelik hazırlanmış olması, onu kent ve açık alan yönetiminde temel bir başvuru kaynağı olarak öne çıkarmaktadır. Bu projeyi gerçekleştirirken var olan uluslararası uygulamalar ve örneklerden yararlanmakla birlikte ülkemiz koşulları, uygulamaları ve gereksinimleri bize yol gösterecek, önemli bir turizm kenti olan Alanya geli ştireceğimiz önerilerde bize örnek oluşturacaktır. 2 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ ...........................................................................................................................5 2. ŞEHİR TURİZMİNDE AÇIK ALANLAR VE ÇEVRESEL KAYNAKLAR ........................6 a. Neden Açık Alanlar? b. Kentsel Açık Alanlarda Temel Özellikler c. Kentsel Açık Alanlarda Nitelik Beklentileri 3. ALANYA ÖRNEĞİNDE KENTSEL BÜYÜME, YÖNETİM ve TURİZM .......................10 a. Alanya’nın Fiziksel Yapısı, Planlama ve Kent Formu b. Demografik, Ekonomik Yapı ve Alanya’da Turizm c. Yönetsel Yapı ve Katılım d. Alanya’da Açık Alan Olanakları ve Sorunları 4. ALANYA’DA BİR ALAN ARAŞTIRMASI, TURİZM VE AÇIK ALANLAR ....................20 e. Alanya’da Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm f. Alanya’da Yaşam g. Alanya’da Sahil, Doğa ve Turizm 5. ALANYA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN BİR PROJE ÖNERİSİ, TARTIŞMA VE DEĞERLENDİRME .................................................................................................29 KAYNAKLAR .................................................................................................................33 EKLER ...........................................................................................................................36 EK 1. Avrupa Kentsel Şartı ve Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu EK 2. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu EK 3. European Urban Charter II SON NOTLAR ...............................................................................................................49 3 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ TABLOLAR Tablo 1. Yıllara göre Alanya Merkez, Kırsal Alan ve Toplam Nüfusları 1935-2007 .......14 Tablo 2. Alanya’daki turistik tesisler, yatak sayısı ve yabancı turist konaklama sayıları 1988-2006............................................................................................15 Tablo 3. Türkiye’nin Turizm Gelirleri içinde Alanya’nın Yeri 1994-2005 ........................16 Tablo 4. Alanya’da Çalışanların Sektörlere Dağılımı ve Oranlar 2000 ..........................17 ŞEKİLLER Şekil 1. Son Otuz Yılda Yapılaşmada Gözlenen Olumlu Gelişmeler............................22 Şekil 2. Son Otuz Yılda Yapılaşmada Gözlenen Olumsuz Gelişmeler .........................22 Şekil 3. Son Otuz Yılda Yaşam Biçiminde Gözlenen Olumlu Gelişmeler .....................23 Şekil 4. Son Otuz Yılda Yaşam Biçiminde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ..................24 Şekil 5. Son Otuz Yılda Sahil Şeridinde Gözlenen Olumlu Gelişmeler.........................25 Şekil 6. Son Otuz Yılda Sahil Şeridinde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ......................25 Şekil 7. Son Otuz Yılda Doğada Gözlenen Olumlu Gelişmeler ....................................26 Şekil 8. Son Otuz Yılda Doğada Gözlenen Olumsuz Gelişmeler .................................27 Şekil 9. Son Otuz Yılda Turizmde Gözlenen Olumlu Gelişmeler..................................28 Şekil 10. Son Otuz Yılda Turizmde Gözlenen Olumsuz Gelişmeler ..............................28 Şekil 11. Alanya’yı Alanya Yapan Beş Özellik...............................................................29 4 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 1. GİRİŞ Şehir turizmi denildiğinde ilk olarak akla içinde konakladığımız, o kentin havasını soluduğumuz, sokaklarında gezindiğimiz, kültürel etkinliklerine katıldığımız, alışveriş yaptığımız, lokantalarında yemek yediğimiz, kendine özgü kent içi doğal ve tarihi ören yerlerine kolayca eriştiğimiz bir kent geliyor. Bunlar arasında, İstanbul, Paris, Roma, Kahire gibi birçok özelliği içinde barındıran büyük tarihi metropolleri; New York, Tokyo, Berlin, Londra gibi kültürel etkinliklerin, yeniliklerin yer ald ığı büyük kentleri; Lizbon, Viyana, Budapeşte, Prag, Mardin, Antakya gibi kendine özgü belli ba şlı özellikleri barındıran daha küçük şehirleri saymak olanaklıdır. Bu çok genel sıralama içerisinde yer alan şehirler kendilerine özel bir tanınmışlığa, çekim alanına, simgesel anlamları ağır basan bir turizm vurgusuna sahiptirler ve genellikle bu özelliklerini güçlendiren yan alanlar ı da içlerinde barındırırlar. Bu kentler daha fazla turist çekmek, ziyaretçi say ılarını artırmak için özel çaba içinde olmazlar ya da çok asgaride bir çal ışmayla bunu sürdürebilirler. Şehir turizmi denildiğinde akla gelmesi gereken bir başka grup ise yazları büyük bir turizm akımına uğrayan adı duyulmuş ya da duyulmamış kıyı kentleridir. Bu kentlerden birçoğu simgesel bazı özelliklere sahip olmakla birlikte, hızlı ve yoğun büyüme, küreselleşmenin yansımaları, turizm ve öteki pazarlama tekniklerinin benzerlikleri nedeniyle özelliklerini yitirir ve bir süre sonra hangisini ziyaret etti ğiniz bir anlam ifade etmeyecek biçimde aynılaşırlar. Sözü edilen kıyı kentlerini, şehir turizminin can damarı yapan bir başka özelliği ise, ekonomik gelişmesi turizme bağlı ülkeler için önemli bir ilgi alanı olması ve birçok farklı ülkeden çok sayıda ziyaretçi çekmesidir. Hem birbirleri ile olan rekabet hem de ekonomik nedenlerle bu kentler yalnızca doğal, tarihi, kültürel yanlarıyla değil şehir yaşamının canlılığı ve kent örgülerinin özgünlüğü ile de ön plana çıkmaya çalışıp, turizm mevsimini yıl içerisine ve kent alanına yaymaya çalışırlar. Yaklaşık üç bin kilometre kıyısı bulunan ülkemizde de kıyı kentleri turizm mevsimlerinde, hafta sonlarında ve bayramlarda yerli ve yabancı ziyaretçilere ev sahipliği yaparlar. Özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında birbiri ardına yer alan orta büyüklükteki birçok kıyı kenti sezon içi ve sezon dışı nüfus iniş çıkışlarına uyum sağlamaya çalışır. Biz de bu çalışmamızda şehir turizmi başlığı altında kıyı kentlerinin sorunları ve gelişim olanaklarını, bir turizm ve kıyı kenti olan Alanya örneğinden yola çıkarak tartışmaya açacağız. Akdeniz’de yer alan ilk turizm beldelerinden biri olarak bu k ıyı kentinin, ülkemiz açısından da şehir turizminin “dünü bugünü ve yarınını” tartışmaya en uygun örneklerden biri oldu ğu görüşündeyiz. “Yarına bir Değer Bırak” adlı proje yarışması Şartname’sinde de belirtildiği gibi şehir turizmi çok katmanlı bir olgudur. Bir kentin şehir turizmine aday olabilmesini sağlayacak katmanlar denildiğinde, o kenti çekici kılan tarihi, kültürel, doğal özelliklerden, kent ve turizme yönelik hizmetleri gerçekleştiren kurum ve kuruluşlar ve yaklaşımlarından, kentte yaşayanlar ve yaşam biçimlerinden ya da geçici ziyaret edenlerin profilinden söz etmek olanaklıdır. Bu bağlamda şehir turizminde “doğru hedefe” yönlenebilmek için öncelikle örnek çalışma alanında yer alan katmanların ayrıntılı bir dökümü; katmanlar arası ilişkilerin ve etkileşimin boyutlarının belirlenmesi ve buna bağlı sorunların, önceliklerin ve acil çözüm gerektiren konuların saptanması gerektiği söylenebilir. Ayrıca, örnek alanda bulunan kurumlar arası, katmanlar arası iletişim, örgütlenme ve eşgüdüm olanakları, bunun kimler / 5 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ hangi kurumlar tarafından gerçekleştirileceği, nasıl bir yöntem izleneceği gibi konular da şehir turizminin geliştirilebilmesi açısından ön plana çıkacak konular arasındadır. Bir başka önemli boyut ise katmanlar ve ilişkiler arasında bütünü görebilmek ve “doğru hedefin” bütün içerisindeki yerini, onunla ilişkisini değerlendirebilmektir. Belirlenecek yerel ve bölgesel politikalar, doğru hedefe yönelik olarak odaklanılacak konuları ya da hedef grupları ortaya çıkaracaktır. Bu aşamada Proje Yarışması Şartnamesi’ni nasıl “okuduğumuzu” sizlerle paylaşmak gerekirse: “Şehir turizmi” denildiğinde bizler, öncelikle bir kentin özgünlüğünü (doğal, tarihi ve kültürel); çağdaşlığını (sunduğu hizmetlerde ve yapılarında); güvenliğini, teknik donanımını ve altyapı hizmetlerini (yerel yönetim); tesis kalitesi ve fiyat politikalar ını (otel, motel, tatil köyü); eğlence ve dinlenceye yönelik yan hizmetleri (restoranlar, barlar, lunaparklar, su parkları gibi); kentsel açık alan kalitesi ve kent içi dağılımını (parklar, sokaklar, yaya yolları, gezinti yolları gibi); kent halkının genel tutumu, turizme, turistlere bakış açılarını (sivil toplum örgütleri, tanıtım, kent yönetimine katılım); kent yaşamını çekici kılacak tüm öteki etkinlikleri (festivaller, yarışmalar, spor karşılaşmaları gibi) anlamaktayız. Dolayısıyla Alanya’da şehir turizmi sorgulamasını yaparken bu katmanları ve ilişkileri göz önünde bulundurarak gerçekleştireceğiz. Ancak aşağıda ve çalışma içeriğinde de izleneceği gibi, tüm bunları ele almak proje kapsamını aşacağından, bunların bir bölümüne kısaca değinirken, burada özellikle en yakından tanıdığımız ve başka nitelikleri nedeniyle de önemsediğimiz açık alanların ve çevresel kaynakların kent turizminde önemi ve yönetimi üzerine odaklanacağız, ama bu, değinemediğimiz konuları önemsemediğimiz anlamını içermeyecek. 2. ŞEHİR TURİZMİNDE AÇIK ALANLAR VE ÇEVRESEL KAYNAKLAR Bir bölgede bir şehirde şehir turizmini geliştirmenin, etkin kılmanın birçok aracı ve yöntemi olabilir, bunlar üzerinden çeşitli projeler üretebilir. Bu bağlamda bir kentte öncelikle vurgulanması gereken, ancak ülkemizde yeterince üzerinde durulmayan temel, vazgeçilmez öğelerden biri de kentsel açık alanlar ve bunların şehir turizmine katkısıdır. Bu o kadar açık ve göz önündedir ki tartışmaya açılmaz bile, dolayısıyla göz ardı edilir. Kentsel açık alanları şehir turizminin ayrılmaz bir parçası olarak kabul ettiğimizde bu alanların kurgulanması, planlanması, tasarlanması, uygulanması ve yönetimi konusu başka bir boyut kazanır ve açık alan niteliklerinin yeniden ele alınması ve bunu sağlayacak etkin bir yönetim modelinin oluşturulması ön plana çıkar. Etkin bir yönetim modeli birçok aktörü de içinde barındırır. Bu aktörlerin kimler olduğu, bu yönetim modelinde nasıl ve hangi yoğunlukta yer alacakları da önemlidir. Tüm bunları anlamaya çalışmadan önce açık alanların bir tanımını yapmak, kent yaşamı ve işleyişi açısından önemlerini ortaya koymak gerekir. Bu arada, açık alanların kimler tarafından kullandığına bakmak, nasıl oluşturulduğunu saptamak, nitelik, süreklilik ve yönetim gibi konular ına açıklık kazandırmak gerekebilir. Bu açıdan ele alındığında, şehir turizmini canlı ve çekici kılabilmenin öncüllerinin arasında, bir kentte var olan kentsel açık alanların çeşitliliğinin ve kente özgü açık alan özelliklerinin korunuyor olması, bakımı ve sürdürülebilirliğinin sağlanması sayılabilir. Bir açık alan kurgusu olmayan ve buna bağlı sorunlar yaşayan kentlerde ise kente özgün yeni bir açık alan kurgusunun tasarlanması ve hayata geçirilmesi önem kazanır. Kent 6 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ bütününde ele alındığında, bir kentin açık alan örgüsü ve ulaşılabilirliği, kentin özgün alanlarına erişime olanak verebiliyorsa (bu iki yönde sorgulanabilir: ula şım tipleri ve etkinliklerin örgütlenmesi), bu, kentin var olan simgesel ve çekici unsurlar ının kullanım yoğunluğunu da artıran bir etkiye sahiptir. Açık alan kurgusunun işlerliği onun yakın çevresinde yer alan işlevlere, niteliğine ve sürekliliğine bağlı olarak farklılaşacaktır. Özellikle kıyı kentleri gibi iklim koşullarının uygun olduğu yerlerde zamanın çoğunun açık alanlarda geçiriliyor olması onların nitelik ve kullanım çeşitliliği açısından önemini artırır. Kent içindeki konaklama alanları ve tesislere yönelik açık alanların önemi sorgulanacak olursa örneğin bir kent otelinin kalitesi ve varlığının da, otelin konumuna ve yakın çevresinde yer alan açık alan özelliklerine bağlı olarak biçimleneceği söylenebilir. Bir kent otelinin kent merkezine, tarihi ören yerlerine ula şılabilirliği, güvenli bir alanda yer alması, en az o otelin tesis kalitesi ve sunduğu hizmet kadar önem taşımaktadır. Zaten gerek kıyı kentlerinde gerekse öteki kentlerde otellerin buna göre konumland ığı görülür. Hangi amaçla olursa olsun bir kent ziyaretçisi kalaca ğı otelin bu özelliklerine dikkat edecektir. Bir kent oteli için bir başka önemli özellik ise, ziyaretçilerin kent otellerinin yak ınlarında ya da kolayca ulaşabilecekleri alanlarda kendilerine çekici gelebilecek çok çe şitli etkinliğe ve yüksek nitelikli mekanlara erişebilmeleridir. En azından kendilerini bu mekanlara ulaşmalarını sağlayacak toplu taşım ağlarına yakın olmak isteyeceklerdir. Kentsel açık alanlar kentlerin mekansal kimliğini de belirleyen, tanımlayan bir özelliğe sahiptirler. Bu mekansal kimlik bireyler tarafından (kişilik yapıları, kültürel ve yetiştirilme özelliklerine bağlı olarak) farklı biçimlerde algılanabileceği ve yorumlanabileceği gibi, toplumsal bellekte daha belirgin simgelerle kolektifle ştirilebilirler. Bu bir sokak ya da bir meydan, bir dükkan, bir heykel, bir çeşme, bir mimari yapı, ya da bir anıt ağaç olabilir. Bu zaman içerisinde (tanınırlığına ve popülaritesine bağlı olarak) küresel bellekte de bir simgeye dönüşebilir, örneğin Eyfel Kulesi, La Defense, Champs Elysee bir çoğumuza Paris’i, piramitler, Nil nehri Kahire’yi, Ayasofya, Süleymaniye, Boğaz İstanbul’u hatırlatmaktadır. Ama kolektif semboller yanı sıra Akdeniz’deki Nice, Cannes gibi bazı kıyı kentleri, Yunan Adaları, Avrupa’daki birçok kent, kent açık alanlarının yüksek nitelikleri ve kesintisiz yaya erişilebilirliği ve açık alanlara da taşan çeşitli kültürel etkinlikleri ile tanınmakta ve yalnızca bu özellikleri nedeniyle çok sayıda ziyaretçi çekmektedir. Sözü edilen türden simge kentler turizm açısından önemli çekim öğelerini oluştururlarken onlarla bütünleşen, kuvvetli bağlar kurabilen kent açık alanları ve taşıdığı özellikler, kentte geçirilecek öteki zamanların niteliğini de artırmakta, orada harcayacağımız zamanı belirlemekte ve doğrudan kentte kalış süremizi etkilemektedir / yakından ilgilendirmektedir. Kim huzursuz olduğu, mutsuz olduğu, sıkıldığı bir mekanda daha fazla vakit geçirmek ister ki? En az doğal, kültürel ve tarihi özellikler kadar, kentsel aç ık alanların yaşamsal nitelikleri ve canlılığı da ziyaretçiler için önemli ölçütler arasındadır. Dışarıdan bir kenti ziyarete gelenler öncelikle küresel simgeleri merak eder ve onlar ı görmek, belgelemek, yakınlarında olmak, hatta dokunmak isterler. Kendine özgü do ğal, tarihi, kültürel simgeleri ve öne çıkan belirgin özellikleri olmayan bazı kentler ise artık böyle simgeler üretme peşindedirler, birkaç örnek kent bunu ba şarıyla gerçekleştirerek, yarattıkları çağdaş simgelerle bir marka olmayı başarmışlardır. Bunlar arasında Gugenheim müzesinin yer aldığı Bilbao kenti bu açıdan ele alarak incelenecek başarılı örneklerden birisidir. Simgeler bir ziyaretçiyi oraya çekmek için önemli bir araç olmakla birlikte, orada geçirilecek zamanın niteliğini ve kalış süresini ise kentin öteki özellikleri 7 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ belirler. Yalnızca özel simgeleri için ziyaret edilen kentler, şehir turizmine aday olabilmek için yeni ve bütüncül kurgulara ve yaklaşımlara gereksinim duyarlar. Bir kenti bütünüyle, tüm açık alanlarıyla turizme yönelik kurgulamak ancak çok özel bazı turistik kentlerde olanaklıdır. Bu gibi kentler konumları, kentsel ve tarihi dokuları sayesinde açık hava müzesi olarak nitelendirilecek derecede tümüyle turizme aç ılmış ve bunun baskısıyla çağdaş özellikler geri plana itilmiştir. Bu gibi (Safranbolu, Bruge) kentler bizlere geçmişe yolculuk etmişiz izlenimi verir, uzun süreli kalış isteği oluşturmazlar, çünkü bunlar zamanın ve mekanın neredeyse dondurulduğu müze kentlerdir. Gerçek anlamıyla bugünü de yaşayan bir kent, kent turizmine daha uygun bir aday olabilir. “Kent turizminin” bizce olmazsa olmazı her yönüyle yaşayan, dönüşen, bireylere, topluma ziyaretçilere yeni değerler yaratma olanağı veren; kentin özgün değerleriyle ortak bir payda oluşturmayı başaran, onları korurken sürdüren bir yaşam fırsatı, deneyimi sunabilen kentlerdir. a. Neden Açık Alanlar? Açık alanların kentler ve orada yaşayanlar için ne ifade ettiğini ve neleri kapsadığını aşağıdaki gibi özetlemek olanaklıdır. Açık alanların bu farklı katmanlarda incelenmesi o kentin açık alan niteliği hakkında bize bir fikir vererek, şehir turizmi ve açık alanlar bağlamında geleceğe yönelik hedeflerin belirlenmesinde yol gösterici olacakt ır. · · · · · · Bir yaşam biçimi olarak açık alan kurgusu ve özellikleri–planlama ve tasar ım ilkeleri; Kent Formu ve Kentsel Açık Alanlar: Sokaklar, meydanlar, parklar, caddeler, kent koruları, bahçeler, akarsular, kanallar, göl ve deniz k ıyıları, ufuk çizgisi. Bir yaşam kolaylığı olarak açık alanlar-işlevsel özellikler; Kentte ulaşılabilirliğin ve erişilebilirliğin etkin bir aracı olarak açık alanlar: Ulaşım ağları, toplu taşım ağları, otobüs, minibüs, taksi durakları, metro durakları ve çıkışları, hafif raylı sistemler, yaya bisiklet ağları, kesintisiz ulaşım. Bir yaşam kalitesi olarak açık alanlar – teknik ve estetik özellikler; Kentsel açık alanların nitelikleri ve düzenlemeler: Kıyı düzenlemeleri, yaya yolları, gezinti yolları, bitkisel ve yapısal peyzaj, kent mobilyaları, teknik standartlar, yönlendirme ve işaretleme, açık alan sürekliliği ve örgüsü. Bir toplumsal üretim, yenilenme ve ifade alanı olarak açık alanlar – sosyo-kültürel özellikler; Sosyal bir etkileşim ve iletişim aracı olarak açık alanlar: Siyasal, kültürel, eğitsel etkinlikler, alış-veriş alanları, bilgi panoları, yönlendirme işaretleri, bilgi işlem noktaları, buluşma odakları, spor alanları, eğlence dinlence yerleri. Bireysel üretim, yenilenme ve toplumsallaşma aracı olarak açık alanlar – kişisel ve psikolojik özellikler; Bireysel yenilenme ve üretim aracı olarak açık alanlar: Bireysel farklılıklara hizmet edebilecek, çeşitli kentsel gereksinimlerin kesintisiz ve doyurucu olarak aç ık alanlarda karşılanabilmesi. Doğal bir yaşam kaynağı olarak yeşil alan örgüsü, çevresel kaynaklar ve açık alanlar – ekolojik ve çevresel süreklilik ve açık alanlarla bütünlüğü; Doğal yaşamın, çevresel kaynakların ve kentin sürdürülebilirliği açısından kentsel açık alanlar: Doğal ve yapılı açık alanların ekolojik ilişkileri ve onları destekleyecek yeşil alan ağları. 8 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ b. Kentsel Açık Alanlarda Temel Özellikler Konuyla ilgili olarak kent turizminde ön plana çıkan özellikler arasında: tesislere bağımlılığı azaltacak, kenti çekici kılacak özellikleri teşvik etmek; tesis yakın çevresinde ve kent genelinde nitelikli açık alanlar ve güvenli bir yaya sürekliliği sağlamak; tarihi, kültürel ve doğal mekanlar arası ulaşımı olanaklı kılmak; kentsel açık alanları herkesin her an güvenli kullanabileceği biçimde donatmak, önlemler almak; yönlendirme tabelalar ı, uyarılar, belli başlı kuralların bulunduğu duyurular asmak; kentsel açık alanları bir buluşma alanı olarak çeşitli etkinliklerle (fırsat tanımak, olanak sağlamak) canlı tutmak, karşılıklı etkileşimi artırmak; kent yönetimlerinde farklı kullanıcılara söz hakkı tanımak, gerçekleştirilecek projelerde onlara danışmak, görüşlerini almak; farklı kullanıcı gruplarına eşit erişebilirliği sağlamak olarak sıralanabilir. Çeşitli uluslararası kaynaklar tarandığında kentsel açık alanlara yönelik aşağıdaki özellikleri sıralamak olanaklıdır. · · · · · · · · · · · · · · · Açık alanlar yakın çevrelerinde bulunan konut, otel, motel benzeri kullan ımlara değer katarlar; Açık alanlar yüksek nitelikli bir yaşam arayan bireyler ve iş yerleri için önemli bir girdidir; Açık alanlar kent ziyaretçileri için çekim alanı oluşturur ve onların mekanda daha fazla zaman geçirmelerine olanak verir; Açık alanlar sağlıklı bir yaşam için bireylere gerekli olan spor olanaklar ını sağlar; Korunmuş ve sürekliliği sağlanmış açık alanlar, çevre yönetiminin önemli araçlarından biridir; Açık alanlar festivaller, konserler, spor kar şılaşmaları gibi birçok etkinliğin gerçekleş-tirebilmesine olanak sağlar; Doğru bir etkinlik örgütlenmesi açık alan kullanımını artırır ve etkin kılar; Açık alan etkinliklerinin yoğun olduğu yerlerde suç oranlarının düştüğü gözlenmiştir; Açık alanlar tarihi ve kültürel alanların birbirine bağlanabilmesinde önemli bir rol oynar; Etkinlik alanlarına ve odak noktalarına yönelik görsel bağları ve perspektifi güçlü açık alanlar oluşturmak onların değerini artırır; Kıyı açık alanlarının sürekliliği önemlidir; Kıyı açık alanları üzerinde rahatlama ve toplanma alanlar ı oluşturacak odak noktalarının bulunması önemlidir; Açık alanların toplu taşım ağlarına kolay erişimi sağlaması önemlidir; Birçok ülkede kapsamlı bir açık alan planlaması ve yeşil alan düzenlemesi için kent yöneticileri ve ortakları birlikte hareket ederler, bu gibi öneri ve planlar karar vericiler için önemli bir başvuru kaynağı ve kılavuzu oluşturur. Açık alanların yönetiminde onların teknik ve estetik özellikleri kadar üzerinde yer alacak etkinliklerin örgütlenmesi ve yönetimi de özel bir yer ta şır. c. Kentsel Açık Alanlarda Nitelik Beklentileri Açık alanların çeşitli kaynaklarda bireylerin eşit ulaşımına açık alanlar olması nedeniyle kamu alanları olarak adlandırıldığı görülür, kamu alanlarının bireylerin ve farklı grupların gereksinimlerine yanıt vermesi bekleniyorsa, toplumsal iletişimi karşılamak 9 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ üzerine tasarlanmalıdırlar. Uzun yıllar San Francisco, Berkeley ve California bölgelerinde gerçekleştirilmiş çalışmalar sonucunda kamu açık alanları şunları içermesi gerektiği düşünülmektedir: Kamu alanları – Açık alanlar; · · · · · · · · · · · · · · Potansiyel kullanıcılar tarafından kolayca görülebilmeli ve ulaşılabilmelidir; Özellikle çocuklar ve engelliler için kolay ulaşılabilir olmalıdır; Olası kullanıcılar için fiziksel ve psikolojik olarak güvenlik duygusu sa ğlanmalıdır; İstenilen ve olması beklenen birçok etkinliğe göre düzenlenmiş olmalıdır; Bu alanları en çok kullanacağı düşünülen grupların gereksinimlerine göre örgütlenmi ş ve düzenlenmiş olmalıdır; Alanların başka alt gruplar tarafından da herhangi bir çatışmaya olanak vermeyecek biçimde kullanılmasını özendirmelidir; Özellikle kullanımın yoğun olduğu saatlerde güneş, rüzgar, gölge ve benzeri konularda gerekli konforu sağlamalıdır; Eğlence ve oyalanmaya yönelik olanakların (çayır alanı, kum havuzu, su oyunları gibi) yer almasını sağlamalıdır; Tasarım, yapım ve onarma süreçlerine katılım sağlayarak kişilerin mekanla bağları kuvvetlendirilmeli ve oluşturulacak mekanlarla aidiyet duyguları pekiştirilmelidir; Belli başlı alanlarda kolayca ve ekonomik olarak onar ımlarının karşılanabilir olmalıdır; Uygun olan alanlarda kullanıcıların kentsel stresini azaltacak, duygusal refahlar ını artıracak ve sağlıklarını geliştirecek olanaklar sunulmalıdır; Mekan yöneticileri çeşitli alanlardaki (eğitim, çocuk bakımı, hastane terapileri gibi) felsefi programlarla desteklenmelidir; Hem dışarıdan hem de içeriden güzel ve oyalayıcı olabilmesini sağlanmalıdır; Sanatsal dışavurum ve farklı ortamlara dikkatin dengeli dağılımını sağlayarak, herhangi biri lehine oluşacak yoğunlaşmanın engellemesi. Özellikle kentsel açık alan niteliklerinin üst düzeyde sağlanabildiği çağdaş kentlerde ve çağdaş yönetimlerde yukarıda sözü edilen ayrıntıda hatta tasarım ilkelerinin de belirlenebildiği beklentilerin varlığı o yerler ve kentler için oldukça doğalken, oldukça hızlı ve yoğun bir yapılaşma baskısıyla karşı karşıya ülkemiz kıyı kentleri için bu beklentilerin bir lüks gibi algılanması olanaklıdır. Ancak bizler çalışmanın önsözünde de belirtildiği gibi ülkemizde ihmal edilmiş olan kentsel açık alan kurgusunun ve nitelik sorununun şehir turizmi konusunu da yakından ilgilendirdiği görüşündeyiz. Bu bağlamda öncelikle sağlıklı bir kent ve yönetimi için Avrupa Kentsel Şartı temel ilkelerinin ve Avrupa Kentsel Hakları Deklarasyonu’nun ülkemiz yerel yönetimlerince benimsenmesi ve bu do ğrultuda desteklenmeleri gerekmektedir. Bu sağlıklı ve işler kentsel açık alanlar oluşturmada ve şehir turizmini bir hedef olarak belirleyen kentlerde önemli bir ad ım olacaktır. 3. ALANYA ÖRNEĞİNDE KENTSEL BÜYÜME, YÖNETİM ve TURİZM Bir kentin geçmişinden bugüne neleri getirdiği bugünden geleceğine neleri taşıyacağı ya da taşıması gerektiği sorusuna, o kentte oluşan toplumsal-kültürel ve ekonomik dinamiklerin iyi anlaşılmasıyla yanıt bulunabilir. Bu bağlamda kent tarihindeki belli başlı dönüm noktalarını saptayabilmek ve kent yaşamı açısından ortaya çıkardığı dönüşümü 10 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ anlayabilmek gerekir. Bu, izleyen adımları ve eylem alanlarını kararlaştırmada kolaylık sağlayacak ve sonraki adımlara kılavuzluk edecektir. Güncel anlamda, bir kentin özel bir çekim alanı oluşturup oluşturmadığını ve gelişim eğilimlerini anlayabilmenin en önemli araçlarından biri de ekonomik ve demografik özelliklerini bir arada gözlemleyebilmek, bunlar ın dağılımı ve yönelimlerini izleyebilmektir. Bu iki özellik kentin nasıl bir gelişim izlediğini ve izleyeceğini gösteren önemli ipuçları içerir. Dolayısıyla bizler Alanya örneği üzerinden “şehir turizmini” ve Alanya turizminin “dünü, bugünü ve yarını” tartışabilmek için öncelikle kent yakın tarihindeki belli başlı dönüm noktalarını, buna bağlı ortaya çıkan sosyo-ekonomik ve demografik değişimleri ve bunların kent üzerindeki etkilerini anlamaya çal ışacağız. Bunu yaparken turizm olgusunun, özellikle kent yaşamını ve gelişimini olumlu ya da olumsuz yönde, nasıl etkilediği üzerinde duracağız. Ayrıca bu bağlamda önemli bir role sahip olan yerel yönetimlerin etkileri, sorumluk alanları ve görevlerini de irdeleyeceğiz. Kent turizmine yönelik temel özellikler olan doğal, tarihi, kültürel katmanları Alanya bağlamında sorgularken, Alanya’da son otuz yılda gerçekleşen değişimi, orada yaşayanların nasıl algıladığını anlamaya yönelik olarak temel başvuru kaynağımız gerçekleştirdiğimiz alan araştırması olacaktır. Bir kentin gelişimini ve buna bağlı biçimlenen çevresel ve açık alan niteliğini etkileyen çeşitli öğeler bulunur. Bu öğelere bağlı olarak kentin çevresel değerleri korunabilmiş ya da korunamamıştır. Bir kentin planlama geçmişi, sivil toplum örgütlerinin yapılanması, yönetime katılımı ve yerel yönetim yaklaşımı bu değerlerin nasıl ele alındığını belirleyebilir ve çevresel kaynakların bu paydaşlar tarafından bir araç mı yoksa bir değer olarak mı ele aldıklarına bağlı olarak biçimlenir. Yerel yönetimlerce zamanında atılmış doğru adımlar ve önlemler bir kentin çevresel ve açık alan değerlerini korur ve artırırken; yanlış atılmış adımlar, zamanında öngörülememiş sorunlar ve yoğun kullanım, çevresel ve açık alan değerlerini yıpratır ve sürdürülebilirliklerini tehlike altına sokar. Bu aşamaları izleyebilmek için o kentteki geçmiş uygulamalara, yaklaşımlara ve başka ilgili alanlara bakmak gerekir. Bir kentin geleceğe yönelik hedeflerini oluşturabilmede, o kentin geçmişini ve bugününü belirleyen etkenleri ve dinamikleri anlamak önemlidir. Alanya çalışmasını aktarırken sözü edilen dinamikleri, kentte üst üste yer alan ve etkileşim içinde olan üç farklı katmanda ele alacağız. Bunlar: kentin konumunu, morfolojik ve doğal yapısını, kent dokusunu ve tarihi alt-katmanları içinde barındıran fiziksel katman; kentin yaşamını, toplumsal ve kültürel yapısını, demografik özelliklerini ve ekonomik ilişkilerini içinde barındıran sosyo-ekonomik katman; kentin işleyişini, örgütlenmesini, hizmet ve yönetimlerini barındıran yönetsel katman. Bu birbirinden farkl ı gibi görünen ama iç içe geçmiş katmanları şehir turizmi bağlamında anlamlandırabilmenin birçok yolu ve yöntemi olabilir, ancak bizler belirtti ğimiz gibi mesleki bakış açımıza bağlı kalarak, yarışma konusuyla örtüşecek biçimde, Alanya’nın dünü ve bugününe bakarak yarınını görebilmenin yollarını, onun açık alanları ve çevresel değerleri üzerinden yapacağız. a. Alanya’nın Fiziksel Yapısı, Planlama ve Kent Formu Alanya, olağanüstü doğası ve heybetli tarihi yarımadası ile Toroslar ve Akdeniz arasında verimli bir düzlükte yerleşmiştir. Kentsel gelişimini kıyıya paralel olarak ve kuzeye 11 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Toros eteklerine doğru sürdürmüş olan Alanya’nın yoğun yapılaşması Akdeniz boyunca kilometrelerce uzanır. Burada Toroslar coğrafi olarak bölgeyi ayırır ve daha kapalı bir havza oluşturur. Alanya Antalya körfezinin doğuda sonlandığı bir konumda da olduğundan aynı zamanda bir sınır ve geçiş bölgesinde yer aldığı da söylenebilir, tarihi olarak Pamfilya ve Kilikya’nın sınırında olduğu kaynaklarda belirtilmektedir. Alanya yarımadası doğal limanı ve sarp topografyasıyla i.ö. 1. ve 2. yüzyıllarda korsanlar için önemli bir sığınma noktası olmuş, yedi kilometre uzunluğundaki surları bu dönemde inşa edilmiştir. Deniz ipek yolu üzerinde bir liman kenti olan Alanya, Do ğu Akdeniz kentleri, özellikle Mısır’la ilişkisini Toros Dağlarından elde edilen kereste ticareti ile sağlamıştır. Antik Yunan, Roma ve Bizans dönemlerinde Alanya (karga ya da karabatak anlamına gelen) “Korakesion” ve “güzel dağ” anlamına gelen “Kalonoros” isimleriyle anılmıştır. 1221’de Selçukluların egemenliğine girdikten sonra kent en parlak dönemini yaşamış, “Alaiye” (yücelik sahibinin yeri) ismini alarak Selçuklu ba şkentinin kışlağı olmuş ve kentin silueti bu dönemde biçimlenmiştir. Kızılkule’nin yapılması, cami, han, hamam, köşkler, sarnıçlar, medrese ve bedesten gibi birçok yapının yapılması, iç kalenin ve surların yenilenmesi, yeni bir mahalle olan Tophane’nin imar ı, askeri önemi olan tersanenin yapımı Selçuklu döneminde şehircilik adına yürütülen önemli imar faaliyetleri arasında sayılabilir. 1471 ve 1920 tarihleri arasında Osmanlı egemenliğinde yer alan Alanya, İç Anadolu ve çevresiyle bağlantısının kesilmesi sonucu ticari önemini kaybetmiş, konumundan dolayı askeri bir merkez olarak kullanılmıştır. Şehrin büyümesi bu dönemde neredeyse durmuş, tek gelişim kıyı ovasına yapılan meyve bahçeleri içindeki evler olmuştur. Kentin coğrafi konumu ve doğal kaynakların varlığı ve tüm sözü edilen tarihi katmanlar, Alanya kentinin ilk yerleşim çekirdeğini oluşturarak bugünkü kent formunu kazanmasında ve farklı dönemlerde bir çekim alanı olmayı sürdürmesinde önemli bir rol oynamıştır. Bir kentin coğrafi yapısı, doğal güzellikleri kadar onun üzerinde yer alan uygarlıkların bıraktıkları izler de bir kentin kimliğini ve onu ziyaret edenler için önemini belirler. Alanya için bu var olan değerlerini koruyabilmek, bir açıdan geçmiş kimliğini korumak anlamına gelmekle birlikte, bugünkü kimliğini ve varlığını da sürdürebilmenin önemli bir aracıdır. Bu simgesel ve toplumsal değerlerin başında tarihi yarımadada yer alan tarihi, arkeolojik ve kültürel alanlar ın, kent içinde hala daha varlığını sürdüren ve nefes almasına yardımcı olan tarım arazileri ve Alanya’nın peyzajını oluşturan Toros dağları, yaylaları ve bitki örtüsü gelmektedir. Bu çalışmada bizleri öncelikle Alanya’nın son otuz yıllık gelişimi ve bu bağlamda ele alacağımız turizm ve turizme bağlı oluşan değişim ve dönüşümler ilgilendirdiği için kısaca bu bölümde 1970’lere kadar kent yakın döneminde gerçekleşmiş değişiklere değinmek istiyoruz. Bu dönemde Alanya’nın kentsel büyümesini ve değişimini belirleyen birkaç önemli yatırım olmuştur. Bunların başında kentin bölge ve Anadolu ile bağlantılarını kuvvetlendiren karayolları atılımları ve deniz ulaşımına yönelik yapılan yatırımlar gelir. Cumhuriyet döneminde 1949 yılında başlanılan ve 1966 yılında tamamlanan Antalya – Mersin karayolunun yapımına kadar Alanya’nın bölgesiyle olan ilişkisi oldukça sınırlıdır. 1980’lerde açılan Konya bağlantısıyla kentin çevresiyle ilişkisi artmış; ancak deniz ulaşımına yönelik herhangi bir yatırım olmadığından, kentin denizle ilişkisi Selçuklu 12 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ devrinde yapılan Tersane ile sınırlı kalmıştır. Yeni iskelenin yapımı 1956 yılında tamamlanmasıyla deniz ulaşımıyla ilgili ilk adım atılmıştır. Alanya’nın ilk imar planı girişiminin de bu yıllarda gerçekleştiği görülür, kent imar planı 1957’de bir yarışma sonucu elde edilmiş; hazırlandığı dönemde bile yetersiz kalan bu plan ancak 1972’de yeniden ele alınmıştır. Arazi sahiplerinin sürekli müdahaleleri sonucu plan ın sürekli değişikliğe uğramış olması nedeniyle 1984’e kadar tamamlanamamıştır. İmar planında sürekli tadilat yapılması ve şehrin gelişmekte olan bölümlerini kapsamaması bu planın da kısa sürede yetersiz kalmasına yol açmıştır. 80’lerde imar gelişmelerine koşut olarak gerçekleştirilen alt yapı çalışmaları da yetersiz nüfus tahminleri ve öngörülenden yüksek nüfus artışları nedeni ile gereksinimlerin gerisinde kaldıklarından sorunlar yaşanmıştır. Alanya ve yakın bölgesi için, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Turizm Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı’nca 1975, 1981 ve 2008 yıllarında turizm hedefli gelişmelerin bir parçası ve onları denetleyebilmenin bir aracı olarak üst ölçeklerde bölgesel çevre düzeni ve turizm amaçlı planlar hazırlanmıştır. Ancak bu planlar bölgede sayıca çok belediyenin bulunması ve eşgüdüm sorunları nedeniyle bugüne kadar hedeflerine ulaşamamışlardır. Planlama sürecinde yaşanılan kesintiler, yapılan yanlışlar, kentsel doğal kaynakların yitirilmesine yol açmıştır. Kıyı şeridinde ise, 1974’te var olan iskele uzat ılmış, 1976’da balıkçı barınağı eklenmiş, rıhtımın çarşıya kadar uzatılmasına karar verilmesiyle 1984’te kumsal doldurulmu ş ve 1986’da rıhtım projesi uygulanmaya başlanmıştır. Bu gibi uygulamalar, kıyı düzenlemelerinde çokça başvurulan bir yöntemdir, ancak bunlar kıyının doğal yapısını zedeleyen girişimlerdir. Şu anda ise büyük tur gemilerinin yanaştığı bir rıhtım, tur tekneleri ve yatların barındığı bir liman bulunur. b. Demografik, Ekonomik Yapı ve Alanya’da Turizm Alanya’nın demografik ve ekonomik katmanlarda incelenmesi, Cumhuriyet’in ilan ından sonra çeşitli evrelerde geçirdiği dönüşümleri izlememizi kolaylaştırmaktadır. Bu bölümdeki yorumlara geçmeden önce ekonomik, demografik ve toplumsal de ğişimlerin karşılıklı olarak birbirlerinden etkilendi ğini ve buradaki yorumlarımızın da o bağlamda ele alındığını belirtmek gerekir. Türkiye ve bölgenin geli şme eğilimleri ve yatırım olanaklarına bağlı olarak Alanya ve yakın çevresi hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşamıştır. Alanya’nın 1935-2007 tarihleri arasındaki nüfus değişimlerine bakıldığında ilk karayolları ve turizm atılımlarının başladığı 45-50 yılları arasında, tarım teşviklerinin başladığı 65-70 yılları arasında ve ülke turizminin hızla geliştiği 90-2007 (Bkz. Tablo 1- % 210 artış) yılları arasında gerçekleşen nüfus değişimlerinin o dönemlerde yaşanan ekonomik değişim ve siyasal yaklaşımlarla paralel ilerlediği ve onlardan doğrudan etkilendiği görülür. Örneğin 85’lerde turizm tesislerine ve bölgeye yönelik te şviklerin ve devlet yatırımlarının artışı bu bölgede turizm sektöründe istihdamı artırmış, buna bağlı olarak yan hizmetlerde ve nüfus artışında da belirgin bir büyüme izlenmi ştir (Bkz. Tablo 1) 13 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Tablo 1 – Yıllara göre Alanya Merkez, Kırsal Alan ve Toplam Nüfusları 1935-2007 Yıllar Kentsel Kırsal Toplam Nüfus Nüfus Nüfus 1935 5112 18095 23207 1940 5162 20431 25995 1945 5884 18110 23995 1950 6623 22665 29288 1955 8049 25086 33135 1960 10129 27614 37745 1965 10522 33119 43641 1970 15011 38541 53552 1975 18520 44719 63239 1980 22190 51957 74147 1985 28733 58347 87080 1990 52460 76646 129106 1997 110181 111927 222028 2000 169325 88346 257671 2007 91713 134523 226236 Kaynak: Alanya Nüfus Müdürlüğü; DİE (2000), 2000 Genel nüfus sayımı, s: 61; Alanya Tarih ve Kültür Seminerleri III (1997), 7. Kültür ve tarih semineri, s: 256. Yörede ilk turizm atılımı, 1948 yılında kalenin eteklerinde Damlataş mağarasını bulan turist rehberi Galip Dere’nin dönem milletvekili Ahmet Toku ş tarafından Avrupa’ya gönderilmesi ile başlamıştır. Sağlık turizmine yönelik bir atılım olarak başlayan bu girişim ve bu dönemdeki çeşitli uluslararası tanıtım çabaları sonucunda, Alanya 1950’lerden sonra yabancı turistler tarafından ziyaret edilen bir yer olmuştur. 1952 yılında, merkezinde yalnızca bir otel bulunan Alanya’da, 60’ların sonuna doğru bir tane birinci sınıf otel, birkaç tane ikinci sınıf otel ve çok sayıda motel yer almaktaydı. Alanya’da 1948 – 88 yılları arasındaki 40 yıllık sürede açılan otel, motel ve pansiyon sayıları o dönemin turizm gelişimi ve olanakları hakkında ip uçları vermektedir. Ancak Alanya için esas turizm atılımının 80’lerin ortasından sonra başladığını söylemek olanaklıdır. Bu gelişim ve Alanya’nın ülkemiz turizmindeki payı tablo 2 ve 3’ten izlenebilir. Bazı kaynaklara göre 1948’de Alanya’da iki evden bozma toplam 4 otel bulunurken, 1960 da ilk motel açılmıştır. 1973’te birçok ev pansiyonunun hizmete girdi ği ve 14 motel, 8 otel 5 pansiyonun açıldığı kaynaklarda belirtilmektedir. Özellikle 1975’te ev pansiyonculu ğunun çok gelişmiş olduğu ve Alanya turizminde önemli bir yer tuttuğu; 1988’te bile belgeli pansiyon sayısının 140’ı bulduğu, pansiyonların % 30 unun yabancı turiste rezerve edildiği 14 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ görülür. Tablo 2 den izleneceği gibi turizm tesislerinin artış yüzdeleri 88-95 yıllarında ortalama %10-15 arasındayken, 95-96 yılları arasında hızlı bir artış gerçekleşmiştir. 96-99 yılları arasında da belirgin bir artış sonrasında 2000 den sonra sabitlendiği görülür, 20052006 yıllarında ise düşüş vardır. 2000’lerde apart otel sayısı artarken ve herşey dahil sistemi başlıyor. 1996 - 2005 yılları arasında otellerin sayısında % 25,2, yatak sayısında %118 yabancı turistlerin sayında ise %147 artış gerçekleşmiştir. Alanya öncelikli olarak tarımla geçinen bir ekonomiye sahip olduğundan 1970’lerde seracılığın da devlet tarafından teşvik edilmesiyle bölgede yeni bir tarım atılımı başlamış, dağın güney yamacı seralarla dolmuş ve Alanya önemli bir tarım merkezi haline gelmiştir. Mcgee’nin yorumuyla kentte “bir gecede muz ve narenciye milyonerleri belirmi ştir”. Turizmde belli bir gelişim izlenmekle birlikte 80’lere kadar Alanya bir tar ım kenti olmayı sürdürmüştür. (ALANYA, Ekonomik Rapor 2005, Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Haber Alanya Matbaacılık, Alanya, 2006) Tablo 2: Alanya’daki turistik tesisler, yatak sayısı ve yabancı turist konaklama sayıları 1988-2006 Yıl 1988 1989 1990 1991 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 Tesis 204 227 275 339 395 438 473 476 631 691 715 768 754 747 768 722 748 790 669 Toplam yatak 15.333 21.227 27.137 33.125 44.284 50.033 53.668 54.232 67.168 88.024 97.453 106.355 104.711 112.957 122.663 127.432 133.361 146.302 147.303 Yabancı turist 165.463 230.512 299.302 212.593 386.261 371.137 345.294 479.953 592.870 698.628 617.312 418.537 677.340 866.130 1.029.350 988.785 1.133.616 1.464.686 1.357.554 Kaynak: Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Alanya Ekonomik Rapor 1997 – 2006 . 1980’lerin ortasında kıyı kentlerine yapılan yatırımların hızlanması ve artan turizm teşvikleriyle turizm sektörü önemli bir ivme kazanmış; bu değişimden en çok etkilenen bölgelerden biri olan Antalya’da yer alan Alanya ve Alanya k ıyıları da bunun etkisiyle yeniden biçimlenmiştir. Turizm ve turizme bağlı sektörler bu süreç içinde hızla kent içinde yerlerini almışlar ve buna bağlı olarak nüfusta da büyük bir artış yaşanmıştır. Otel sayılarındaki artışla beraber, yeni bir turizm biçimi olan kitle turizminin ba şlaması, kentler 15 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ ve yakınlarında yer alan oteller için yeni bir dönemi açmıştır. Bu gelişmelerin etkisiyle bozulmamış doğası, kilometrelerce kıyısı ile Alanya hem turizm yatırımcıları hem de turizme bağlı sektörlerde çalışmak isteyenler için önemli bir çekim merkezi haline gelmi ş ancak her şey dahil sistemi nedeniyle tesislerde konaklayanlar ın kentle iletişimleri neredeyse kesilmiştir. Nüfus sayımı sonuçları bu gelişmeler bağlamında yeniden değerlendirildiğinde 1988’den sonra olan artışların bölgedeki sektörel değişimden de etkilendiği görülür. Cumhuriyetin ilanından 80’lere kadar daha durağan bir artış yaşayan Alanya kent nüfusunun 1985–1990 arasında 28,735’den 58,629’a çıktığı ve artışın devam ederek günümüzde 91723 bine ulaştığı görülür. 1945-50 arasında nüfus artış oranı %4,4, 65-70 arasında % 4,54 ile bir sıçrama göstermekle birlikte ortalama 5’er y ıllık artışların %2,06 ile % 3,5 arasında kaldığı izlenir. 1985-90 arasında ise bu % 9,6’ya çıkmıştır. Bu dönemde Türkiye de ortalama nüfus artış oranı % 2,2’dir. Bu hızlı değişim ve nüfus artışına hazırlıksız yakalanan kent gerekli altyapı ve imar çalışmalarını zamanında gerçekleştirmediğinden, bugün belli bölgelerde yoğunluğun ve hızlı gelişmenin sorunlarını hala daha yaşamaktadır. Tablo 3: Türkiye’nin Turizm Gelirleri içinde Alanya’nın Yeri Yıl 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 Alanya/Türkiye (Milyon USD) (Milyon USD) % 4.321 327.4 7,58 4.957 423.3 8,54 5.66 481.4 8,45 7.001 529.6 7,56 7.177 448.8 6,25 5.203 310.9 5,98 7.636 557.5 7,30 8.09 807.2 9,97 9.009 961.4 10,67 9.679 932.4 9,64 15.888 1.098,5 6,91 18.152 1.397,7 7,60 Türkiye Alanya Kaynak: Alanya Ticaret ve Sanayi Odası, Alanya Ekonomik Rapor 1997–2005 Sözü edilen dönemler ve değişiklikler sektörler bağlamında ele alındığında Alanya’da 1970’lere kadar nüfusun % 81’inin tar ım sektöründe, % 6’sının hizmetler sektöründe, % 3’ünün ise öteki sektörlerde çal ıştığı; 1985’ten sonra kent ekonomisinde ve ilgili sektörlerde yaşanan değişimin ekonomik yapıya da yansıyarak 1990’da tarım sektöründe çalışanların % 75’e düştüğü, hizmet sektöründe çalışanların oranının ise % 18’e çıktığı görülür. Alanya Ticaret ve Sanayi Odasının 2007 tarihli değerlendirme raporunda yer alan 2000 verilerine göre tar ım sektörünün ekonomideki payı düşmüş olmakla birlikte (% 48,2) istihdam kapasitesi turizmin de içinde yer ald ığı hizmetler sektörüyle (%47.4) (sanayi % 4.5) ba şa baş gitmektedir (bkz. Tablo 4). 16 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Tablo 4: Alanya’da Çalışanların Sektörlere Dağılımı ve Oranlar 2000 2000 YILI Alanya TARIM SANAYİ HİZMETLER Kişi Oran Kişi Oran Kişi Oran 57.659 %48,2 5.352 %4,5 56699 %47,7 Kaynak: ALTSO (2007), Ekonomik ve sosyal yönüyle Alanya, s:6 c. Yönetsel Yapı ve Katılım Tüm bu değişim ve büyümenin doğrudan kentin yaşam alanlarına, yoğunluğuna ve kullanım desenine ve dağılımına yansıdığı görülür. Özellikle Alanya’nın yaşadığı tüm ülkemiz kıyı kentlerinde yaşandığı ve kent özgün kimliğine belirgin etkisi olduğu söylenebilir. Bu gelişmelerin çeşitli olumsuz yanları olmakla birlikte, yerel yönetimlerin özellikle açık alan düzenlemelerine ve donatılarına yönelik yatırımları artırması, yaya bölgelerinin oluşumu, kıyı düzenlemeleri olumlu yönde gelişmelere de olanak vermiştir. Bu açıdan kıyı kentlerinin en zor uyum sağlayabildiği konu sezon içi ve sezon dışı nüfus değişimleridir. Yalnızca var olan nüfus ve büyüklüğüne göre merkezi hükümetten destek alabilen kıyı belediyeleri birden bire iki-üç hatta Alanya bölgede oldu ğu gibi dört katına çıktığı zaman o kent için gerekli alt yapıyı sağlamak, var olan açık alanlarının bakım ve onarımlarını yapmak, hizmetleri yetiştirebilmek (ör: ulaşım, çöp gibi), kent içi güvenliğini (suç oranları, denetimler gibi) sağlamak oldukça güçleşmektedir. Bir kentte kent turizminin gelişimine yön verebilecek en önemli aktörlerden biri yerel yönetimdir. Yerel yönetimler seçimle başa geldikleri için her yeni gelen yönetim kendi yapılanması ile doğru orantıda bir yönetim biçimi benimser. Bu yönetim biçimini de çoğunlukla yine seçimle başa gelen belediye başkanının bakış açıları ve yaklaşım biçimleri belirler. Her belediye başkanının, aday olduğu bölge için önem verdiği ya da kendisi için öncelik taşıyan konular vardır onlarla ilgili sorunları çözmeye yönelir. Belediye meclislerini de kendi eğilimleri ve beklentileri doğrultusunda yönlendirmesi de oldukça doğaldır. Belediye başkanlarını etkileyenler ise kent ekonomisinde söz sahibi kurum ve kurulu şlar, stk’lar, varsa halk tepkileri ve istekleridir. Bir belediye başkanı ve yönetimi kent adına herhangi bir konunun önemini ve sorun alanlarını fark ederek bu yönde politikalar oluşturabilir ve uygulamaya koyabilirler. Ancak bir konuyla ilgili olarak bir yerel yönetimde yeterince fark ındalık oluşmadıysa o konuya yönelik doğru hedefleri belirlemesi, doğru kararlar alması, doğru uygulamalar gerçekleştirmesi beklenemez. Bu bağlamda yerel yönetimi oluşturan bireylerin konuyla ilgili samimi görüşleri, konuya ilgileri, yaklaşım biçimleri, farkındalıkları konuyu ele alışlarını belirler. Bu açıdan yerel yönetimlerin ve ilgili bireylerin konuyla ilgili yeterince bilgilendirilmeleri o konuya ilişkin sorun alanlarının ve gerekliliklerin anlatılması gerekir. Bu nedenle de kentte yaşayanlar ve kent dinamiklerinde etken olanlar ın yerel yönetim, belediye başkanı ve meclis üyeleri ile etkileşimi sürdürmesi, sorunların iletilebilmesi açısından önemlidir. Turizm sektöründe çal ışanlar ve bu alanda politikalar üretenler de bu bilinçle kendi sorunlarını yalnızca merkezi yönetime değil yerel yöneticilere de ulaştırmaları 17 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ gerekir. Bir kentin açık alan niteliği turizmcilerde dahil olmak üzere o kenti kullanan herkesi yakından ilgilendirir ve sorumluk alanında olması beklenir. Alanya’da ilk belediye teşkilatı 1872 yılında kurulmuş, ilk belediye başkanı Ahmet Asım Bey 1901 yılında göreve başlamıştır. Bugüne kadar çeşitli dönemlerde 15 farklı belediye başkanının hizmet verdiği Alanya’da başkanların çoğunun Alanya’nın tanıtımı ve gelişimi için özel bir çaba sarfettiği söylenebilir ve bu başkanların isimlerinin kent sokak ve cadde isimlerinde yaşadığı fark edilir (Şevket Tokuş Caddesi, Eşref Kahvecioğlu Caddesi, Azakoğlu Sokak gibi). Alanya’da araştırma yürüttüğümüz süre içerisinde ve sonrasında oranın en güçlü yanlarından biri olarak sivil toplum örgütlerinin yönetime kat ılımı, yerel yönetimle birlikte Alanya’nın tanıtımında ve projeler üretme bağlamında ortaya koydukları işbirliği ve Alanya’da çalışma yürütenlere yönelik verdikleri destekler dikkat çekicidir. Bu da Alanya’y ı bizim için ve benzeri çalışmalar yürütmek isteyenler için örnek bir alan olarak öne ç ıkartır. d. Alanya’da Açık Alan Olanakları ve Sorunları Bu aşamada, yukarıda ele alınan konular Alanya’da şehir turizmi bağlamında açık alanların güçlü ve sorunlu yanları açısından değerlendirilerek, bunların şehir turizmi üzerindeki etkisi ve varsa olası yararlarına değinilecek, yönetsel ve örgütsel yönleri tartışılacaktır. Buradan hareketle: Nasıl bir açık alan yönetimi? : Nasıl bir kent yönetimi? Bunun yaratacağı farklılıklar? : Çekici kılacak özellikler? gibi soruların yanıtları aranacaktır. Alanya’nın öncelikle açık alan potansiyelleri sıralanacak olduğunda: Alanya uzun bir sahile sahiptir, kentin çizgisel gelişimi kıyıya kolay ulaşıma olanak vermektedir, yarımadanın her iki yakasında (Kleopatra ve Keykubat sahillerinde –bkz. Antalya Kent Şeması) kıyı düzenlemelerinin gerçekleştirilmiş olması, özellikle sahil şeridi ve yakın çevresinde açık alanların birbirleri ile bağlantılarının ve açık alan ilişkilerinin kurulmuş olması açık alan niteliklerini artırmaktadır. Ayrıca açık alanlarda festivaller, etkinlikler ve sanatsal, görsel objelere yer verilmesi, açık alan kullanımlarının gece gündüz sürelerine yayılması, kent otellerinin bazı bölgelerde bir araya gelerek ortak aç ık alan düzenlemeleri gerçekleştirmiş olmaları, kent içi konaklayanlara ve öteki tesislerde kalanlara yönelik yak ın çevre gezi olanaklarının çeşitliliği açık alanların zenginliğine ve sahiplenildiğine yönelik olumlu yanlardır. Bunlara ek olarak tarihi yarım ada üzerinde yer alan yerleşimin korunmuş olması, burada tarihi siluetin aynı kalmış olması, açık alan yararlanımı kadar, kent manzarasına da önemli katkı sağlamaktadır. Kentsel öteki hizmetlere ulaşım açısından sağlık hizmetlerinin, çeşitli alış veriş olanaklarının kentin yaya olarak ulaşılabilir noktalarında yer alması, kent içinde her tür alış veriş olanağının ve seçeneğinin varlığı Alanya kenti açık alanlarının şehir turizmine yönelik sağladığı önemli kolaylıklar arasındadır. Kent açık alanlarına yönelik olumsuz ve sorunlu yanlar ele al ındığında ise, sahilin uzun olması nedeni ile (40-70 km.) yürüyerek her yerine ula şmanın olanaksızlığı ve bunu sağlayacak yeterli toplu taşım olanaklarının bulunmaması, kıyı düzenlemeleri ve kentsel donatıların kentin iç bölgelerinde, apart oteller, yerle şimler olmasına karşın (Bkz-Alanya Kent Şeması) yetersiz olması, kıyıdan kent içlerine kesintisiz yaya ve ulaşım ağlarının yetersizliği, buna bağlı olarak dikeyde açık alan sürekliliğinin bulunmaması yaya 18 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ sürekliliğini ve niteliğini etkileyen sorunlar arasındadır. Özellikle sezon içerisinde açık alanlarda yaşanan denetimsizlik nedeni ile oluşan aşırı ses kirliliği, bu kent içi konaklama yapanları olumsuz etkilemekle birlikte kalış süreleri üzerinde de etkili olabilmektedir. Yak ın çevre ören yerlerinin tanıtımına ve onlara ulaşıma yönelik girişimlerin azlığı, tarihi yarımadanın bakım ve tanıtım girişimlerinin azlığı ziyaretcilere farklı olanakları kısıtlamaktadır. Kentin bakı noktası ve peyzajın önemli bir parçası olan Toros eteklerinde aşırı yapılaşma, kıyıya paralel gelişen plansız ve yoğun yapılaşma rüzgar koridorları önünde bir set oluşturmakta, kent içinde yer alan tarım alanlarının ranta bağlı yok olma tehlikesi, yüksek yoğunluklu ve kimliksiz bir mimari ve yapılaşma, çağdaş kültürel yapıların ve mimarinin eksikliği, özellikle turizme yönelik dükkanların tek düzeliği, aynılığı, esnaf davranışları açık alanlarda karşılaşılan öteki sorunlar arasında yer almaktadır. Burada sıralanan olumlu ve olumsuz yanlar şehir turizmi açısından yeniden ele alındığında kentsel açık alanlara yönelik Alanya örneğinde bir seferde sıralayabildiğimiz birçok olumlu yanın aynı zamanda bu kentte yer alan tesislere de art ı bir değer kattığını söylemek olanaklıdır. Alanya ve benzeri kıyı kentlerinde tüm düzenlemeler, harcamalar ve yatırımlar, turizme yönelik ve turizm sezonu için gerçekle ştirildiğinden; Alanya’da da olduğu gibi çoğunlukla açık alanlara yönelik yaşanan olumsuzlukların kent sakinlerine yansıdığı söylenebilir. Çünkü kent turizmi ve ziyaretçilerine yönelik Alanya kent aç ık alanları birçok olumlu yana sahipken, kent içlerine doğru gidildiğinde gerek kent donatılarında, peyzajında ve benzeri düzenlemelerde ihmal edilmi ş birçok açık alana ve soruna rastlamak olanaklıdır. Bu açıdan, çalışmamızın başında da belirttiğimiz gibi, kent açık alanlarının bir bütün olarak ele alınması AÇIK ALANLARDA TOPLAM NİTELİK FELSEFESİ bağlamında gerçekleşebilir. Bunun için öncelikle ETKİN BİR YÖNETİM MODELİ ne gereksinim vardır. Etkin bir yönetim modelinde yalnızca yerel yönetim ve merkezi yönetimin ilgili kurum ve kuruluşları değil o kenti kullanan, orada yaşayan herkesin olabildiğince yer alması ve söz sahibi olması beklenir. Bu açıdan bir değerlendirme yapılacak olursa Alanya beldesinin şanslı olduğunu söylemek olanaklıdır. Oldukça eski bir belediye teşkilatına sahip olan Alanya belediyesi, kent açık alanlarının tasarımı ve kentle ilgili birçok konuda kent sahipleriyle (kent konseyi), çeşitli akademik çevrelerle (üniversiteler, üniversitelerden gelen uzmanlar), kentte söz sahibi gruplarla (Alanya Ticaret ve Sanayi Odas ı, Alanya Turizm İşletmeleri Derneği, Mimarlar Odası Alanya Şubesi gibi), nüfusun ortalama % 14’ünü oluşturan yabancılarıyla (yabancılar konseyi) bir araya gelerek tartışma ortamları oluşturmakta ve katılımcı bir yaklaşımla çözüm üretmeye çalışmaktadır. Alanya’nın kuvvetli bir başka yönü ise güçlü bir sivil toplum örgütlenmesinin, yerel bas ın ve yayınlarının bulunması ve halk arasından çeşitli kesimlerden bireylerin Alanya’yı sahiplenerek çeşitli girişimlerde bulunmaları (tanıtım çalışmaları, festival sponsorlukları gibi). Toplam kalite’den ne anlıyoruz? Bunu, öncelikle çok üst düzeyde ulusal turizm politikaları ve bölge politikaları ile bağdaştırmak, bunun İlgili aktörler / yaklaşımlarına yönelik yorumlamak olanaklıdır. Örneğin Antalya bölgesinin turizm alanı ilan edilerek teşvik alması ve yatırımların bu bölgeye yönlendirilmesi böyle bir üst düzey politikan ın sonucudur. Bu bağlamda Alanya’nın beklentileri arasında bir hava limanına sahip olmak bulunur. Kent bütününde ele alındığında her kentin ve bölgenin kendi özelliklerine yönelik 19 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ olarak odaklanacağı bir yerel turizm politikası bulunması gerekir, burada da İlgili aktörler / yaklaşımları önemli bir rol oynayacaktır. Örneğin yerel yönetimin turizme yönelik yatırım planları ve yaklaşımının önemi gibi, daha alt düzeyde ise tesis sahiplerinin bu politikalar ı ne kadar benimsedikleri ve destek verdikleri de bir ba şka önemli konudur. Bu bağlamda yerel politikalar, o kenti şehir turizmine yönelik geliştirmeyi hedefliyorsa tesis sahiplerinin ve tüm ilgili yan kuruluşların bununla ilgili katkıları ve işbirliği önem taşır. Aktörler ve eylemlere yönelik olarak çok genel hatlar ıyla aşağıdaki şemayı oluşturmak olanaklıdır. AKTÖRLER/ ortaklar à EYLEMLER Merkezi hükümet à Bölgesel Politikalar (Turizm / Koruma) Yasal düzenlemeler Bölgesel ulaşım / altyapı yatırımları Teşvikler ve destekler Yerel Yönetim à Planlama ilkeleri Yerel Politikalar Teknik altyapı yatırımları ve uygulamaları Kent mekanında nitelik / denetim Festival ve Etkinlikler Tanıtım 4. ALANYA’DA BİR ALAN ARAŞTIRMASI, TURİZM VE AÇIK ALANLAR 2007 Eylül ayında gerçekleştirilen bu alan araştırmasınıni temel hedefi, son 30 yıl içerisinde çok hızlı bir değişim ve gelişim yaşamış olan Alanya’nın nasıl bir “mekansal kimlik” oluşturduğunu sorgulamak, kenti birçok farklı kullanıcı için çekici kılan özellikleri ortaya çıkarmak ve burada yaşayanların, özellikle kent nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan yabancı nüfusun, nasıl bir “aidiyet duygusu” geliştirdiğini ve nasıl içselleştirdiklerini anlayabilmekti. Genel araştırma evreni Alanya’da ki yerleşik nüfustur ve ziyaretçileri kapsamaz. Burada yapılan araştırma bu çalışma evreninden yola çıkarak yapılan bir genelleme olacaktır ve ancak yalnızca Alanya için geçerlidir. Anket yapılacak kişilerin seçimi rastlantısaldır ve oranlı örnekleme yöntemi izlenmiştir (Alanya’nın yerlileri, Alanya’ya göç eden yerliler ve Alanya’ya yerleşen yabancılar). Alan araştırmasında kullanılmak üzere geliştirilen 27 soruluk anket çalışması altı bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde anket yapılan kişinin profilini anlamak üzere hazırlanan sorular bulunuyor (Yaş, cinsiyet, medeni durum, vb.). İkinci bölüm ise katılımcıların Alanya ile bağları ve hareketlilik durumunu anlamak hedefleniyor (Doğduğu yer, ne zamandan beri Alanya’da, otuduğu mahalleler, vb). Üçüncü bölümdeki amaç ise kişilerin Alanya’yla ilgili düşünceleri ve nasıl bir aidiyet duygusu geliştirdiklerini anlamak üzere kurgulanmıştır (Alanya’dan ayrılmayı düşünür mü?, 20 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Alanya’dan ayrılacak olsa en çok neleri ve nereleri özler?, Alanya’y ı Alanya yapan beş özellik ıralayabilir mi?, vb.) . Dördüncü bölümde kentteki de ğişim süreci üzerinden, kişilerin çevrelerini nasıl algıladıkları ve duyarlılıklarını anlamak üzere hazırlanmıştır (Son 30 yıl içerisinde, kentte, kıyılarda, yaşam biçiminde, doğada ve turizmde gözlemlenen olumlu ve olumsuz değişimler nelerdir?). Beşinci bölümde kişilerin üstlendiği sosyal sorumluluklar ve kentle ilgili gelişmelere katılımları sorgulanmaktadır (Alanya’nın kentsel, kültürel ve kentsel kimliliğinin korunması için etkinlik gösterilen bir sivil toplum örgütü olup olmad ığı?). Son olarak da altıncı bölümde Alanya’da mekan kullanımı, kullanım sıklıkları, bu mekanların kişiler üzerinde bıraktığı etkiler ve kentin birçok farklı kullanıcısı için çekici kılan özellikleri ortaya çıkarmak üzere kurgulanmıştır (Kent içi hareketlilikte tercih eilen yerler ve yollar, değişmesini istemediği veya kendisini yabancı hissettiği yerler, vb.). Bu proje yarışması kapsamında Eylül 2007’de 132 kişiyle yapılan 27 soruluk anketten oluşan çalışmasının iki sorusu üzerinden bir değerlendirme yapılacaktır. Bu sorular son 30 yıl içindeki değişimi anlamak üzere kurgulanmış olsa da, alınan yanıtlar katılımcıların sadece deneyimleri değil algılarının sonucu verdikleri yanıtlardır. Bizim yorumlarımız ise bu yanıtlar üzerinden olacaktır. Aynı zamanda, bu çalışmada anket sonuçlarını bir temele oturtabilmek ve değişimi anlayabilmek adına 1968 yılından beri Alanya’da yayınlanmakta olan ‘Yeni Alanya’ gazetesinin 1968 – 2000 yılları arası arşiv taramalarını yaparak buradaki yaşama ve değişime şahit olmaya çalıştık. a. Alanya’da Yapılaşma ve Kentsel Dönüşüm Selçuklu döneminde şehircilik açısından önemli gelişmeler yaşayan Alanya, Cumhuriyet dönemine kadar geçen sürede hiçbir geli şim göstermemiş, yalnızca kıyı ovada çok düşük yoğunluklu bahçeli evler boy göstermiştir. Cumhuriyet ilanından sonra 1949 yılında yapımı başlayan Alanya – Mersin karayolunun yapımı ve 1956 yılında betonarme iskelenin yapımıyla birlikte denizyolu ve karayolu bağlantıları sağlanmış, bu da gelişiminin hız kazanmasına yardımcı olmuşii. Kentin nüfusu artış gösterirken ve yeni yerleşim bölgeleri oluşurken henüz bir imar planı olmaması, şehrin plansız büyümesine sebep olmuş. 1984’te tamamlanan imar planı kentteki büyümenin gerisinde kalmış, yapıldığı gün itibarıyla güncelliğini yitirmiştiriii. Hatta 80’lerin sonunda belediye başkanı olan Cengiz Aydoğan durumu şöyle ifade etmiş: “Şehir merkezini kaybettik, artık geride kalan yerleri korumak bizim görevimiz.iv” 21 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Şekil 1: (Soru 21-a) Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir? (% 56 yanıt yok demiştir) kentsel büyüme 33% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları. kentsel güvenlik 2% açÐk alanlar 3% kentsel servisler + kentsel büyüme 12% kentsel servisler 23% ekonomik büyüme 13% kentsel servisler + açÐk alanlar 7% kentsel ve ekonomik büyüme ‘Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 1) sorusuna %56 oranında yanıt verilmemiştir. Bu da bize gösteriyor ki ankete katılanların %56’sı söyleyecek olumlu birşey bulamamıştır ve Alanya’nın kentsel gelişiminin olumsuz yönde olduğu söylenebilir. Olumlu gelişmeler olduğunu düşünenlerin %33’ü kentsel büyüme yanıtını verirken, %23 kentsel servislerin artışı, %13 ekonomik büyümeye bağlı olumlu gelişimden bahsederken, %3 ile açık alanlar ve %2 ile kentsel güvenlik yanıtını verenlerin sayısı az sayıda olumlu yanıt verenler arasında bile sayıca çok azdır. Şekil 2: (soru 21-a) Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir? (% 26 yanıt yok demiştir) Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları k kentsel açÐk alanlar 2% kimliksiz 3% kentsel servisler 3% plansÐz büyüme + plansÐz büyüme 26% kentsel servisler 13% 4% ‘Son 30 yılda Alanya’nın yapılaşma sürecinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 2) sorusuna % 26 oranında yanıt verilmemiştir ve yanıt vermeyen bu grubun %25’ini ise Alanyalılar oluşturur. Şikayetlerin %49’unu yoğunluk, %26’sını plansız büyüme, %13’ünü ise plansız büyüme ve yoğunluk beraber oluşturmaktadır. Bu da bize 22 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ gösteriyor ki yaşayanların % 88’i plansız büyüme ve buna bağlı ortaya çıkan yoğun yapılaşma ve bunun beraberinde getirdi ği baskılardan şikayetçidirler. Kentsel açık alanların ve kentsel servislerin yetersizliği ve kimliksiz yapılaşma yorumları toplamda %5 gibi çok küçük bir yüzdeye denk gelmektedir. b. Alanya’da Yaşam Alanya kenti ekonomik ve kentsel büyüme ve değişime bağlı olarak farklı aktörleri biraraya toplamış kozmopolit bir yapıya sahiptir. Bu aktörler; Alanya’lı yerli nüfus, turizm sektöründeki artışa bağlı olarak anadolunun farklı yerlerinden gelip buraya yerleşen nüfus, iklimsel ve doğal özelliklerinden dolayı burada yaşamayı seçmiş yabancı nüfus, mevsimlik iş bulmak üzere yaz aylarında buraya göç eden nüfus ve son olarak da yerli ve yabanc ı turistlerden oluşmaktadır. Alanya mevsimsel farklılıkların avantajlarını hem iklimsel hem de mekansal olarak yaşamaktadır. Buradaki açık alan kullanıcıları mevsime göre değişmekte ve yazın turistlere terkedilen yerlerv kış mevsimi süresince asıl sahipleri tarafından deneyimlenmektedir. Şekil 3: (soru 21-c) Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir? (%56 yanıt yok) kültürel etkinliklerde Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları 21% biçimleri 42% biçimleri + kültürel etkinliklerd 10% ekonomik ekonomik kültürel etkinliklerde + ekonomide biçimleri 5% 17% ‘Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 3) sorusuna % 56 oranında yanıt alınamamıştır. Olumlu yanıtların % 42’sini edinilmiş yeni yaşam biçimleri oluştururken, %21’ini kültürel etkinliklerdeki çe şitlilik oluşturur. Ekonomik çeşitliliği olumlu görenlerin yüzdesiyse 17’dir. Geride kalan yan ıtlar, bu üçünün yaklaşık yüzdelerle farklı biçimlerde biraraya gelişleri ve dağılımlarıdır. 23 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Şekil 4: (Soru 21-c) Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir? (%51 yanıt yok) ranta ve turizme olumsuz yanlar 38% bozulma 17% pahalÐlÐk 20% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları toplumsal bozulma 25% ‘Son 30 yılda Alanya’da yaşam biçiminde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 4) sorusuna % 51 oranında yanıt alınamamıştır. % 38 oranında katılımcı kentin büyümesine bağlı olarak değişen ekonomik, toplumsal ve kültürel yapıyı olumsuz buluyor. % 25’i göçe bağlı toplumsal bozulma olduğunu düşünüyor, % 17 turizmden dolayı kaynaklanan rantın yol açtığı toplumsal bozulmadan şikayetçi. Son olarakta % 20’lik bir grup, büyümenin sebep olduğu pahalılığı rahatsız edici buluyor. c. Alanya’da Sahil 80’li yılların başlarına kadar doğal halini koruyabilmiş, alanyalıların biraraya geldikleri, denize girdikleri ve hatta İskeleyi çarşıya bağlayan caddesi üzerinde yalı evleri bulunan Alanya kıyılarında değişim kararları ilk olarak 1977 yılında alınmış ve iskeleyi çarşıya bağlayacak rıhtım projesi ihaleye çıkartılmıştırvi. 1985 yılında ilk dolgunun yapıldığı Alanya, yeni kıyı düzenlemesiyle beraber çehresini tamamen de ğiştirecektirvii. Bu projenin sonunda 45.000 m2’likviii alan doldurularak üzerinde anfitiyatr ve 80-100 dükkanlık teraslı çarşı gibi işlevleri barındıracak 1000 metre uzunluğunda sahil yolu yaratılmıştırix. Bu sırada bir taraftan da 70’lerde at arabalar ı ve traktörlerle yapılan kum talanı, 90’larda karayolları tarafından kamyonlarla devam etmiş, eksilen kumların yerine toprak örtülerek sahiller daraltılmıştırx. 1990’larda Alanya’nın iki yakasındaki sahiller, doğuda Kleopatra ve batıda Keykubat, halk plajı ilan edilmiş ve bundan bir süre sonra buraların işletmesi ALTİD ve Belediyenin ortaklığında sürdürülmüştür. 2000’lerde ise sahiller yeni düzenlemeleri, parkları, spor sahaları, yürüyüş ve bisiklet yolları ile dikkati çekmiştir. Günümüzde Alanya kıyıları hala şehrin içinden denize girebilme özelliğini korumaktadır. 24 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Şekil 5: (Soru 21-b) Son 30 yılda Alanya sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir? sorusunun doğum yerlerine göre dağılımı. (%51 yanıt yok) servisler / hizmet kalitesi 5% düzenlenmesi 61% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları kullanÐcÐ ve kullanÐm 8% çevre düzenlemesi + hizmet kalitesi düzenlemesi 11% ‘Son 30 yılda sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 5) sorusuna ise %51 oranında yanıt verilmemiştir. Bu grubun % 50’sini ise Alanyalılar ve İç Anadolu’dan göç edenler oluşturuyor. Olumlu yanıtların büyük çoğunluğunu % 81 ile sahil şeridinin düzenlenmesi (%61), sahil şeridinin düzenlenmesiyle beraber hizmet kalitesinde artış (%9) ve sahil şeridinin düzenlenmesi ve çevre temizliği oluştururken, diğer yanıtlar, yani hizmet kalitesinde artış, kullanıcı ve kullanım çeşitliliği ve çevre temizliği % 5, % 8 ve % 6 gibi çok yakın değerlere sahiptir. Şekil 6: (Soru 21-b) Son 30 yılda Alanya sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir? (%39 yanıt yok) kullanÐcÐ ve hizmet kalitesinde yapÐsal bozulma 18% n olumsuz etkileri 15% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları kamu alanÐnÐn daraltÐlmasÐ 14% 1% yapÐsal bozulma 6% kullanÐcÐ 26% yapÐsal bozulma + kamu alanÐnÐn daraltÐlmasÐ 6% 5% kullanÐcÐ kamu alanÐnÐn daratÐlmasÐ 9% ‘Son 30 yıldır Alanya sahil şeridinde gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 6) sorusuna % 39 oranında yanıt verilmemiştir. Burada en yüksek dilimi % 26’yla çevre kirliliği (deniz ve kumsal) birinci, % 18’le yapısal bozulma ikinci, % 15’le kullanıcı ve 25 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ kullanım çeşitliliğinin olumsuz etkileri üçüncü ve %14’le kamu alanlarının daraltılması dördüncü sırada yer alır. Diğer yanıtlar ise % 5’le % 9 arasında bu yanıtların türevleri olarak sıralanmaktadır. d. Alanya’da Doğa Bir taraftan heybetli Toros Dağları diğer taraftan Akdeniz ve dik yamaçlardan oluşan tarihi yarımada ile çevrili Alanya, iklim koşullarına bağlı zengin doğal bitki örtüsüyle ve bereketli topraklarıyla önceleri tarım daha sonraları ise turizm açısından bir cazibe merkezi olmuştur. Bütün bu hızlı kentleşme, plansız büyüme ve çarpık kentleşmeye direnen doğa, fazlasıyla tahrip edilmesine rağmen ihtişamını korumuş ve bu özellikleriyle anılmaya devam etmiştir. Şekil 7: (Soru 21-d) Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir? (%78 yanıt yok) örtüsü ve kentsel peyzaj 57% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları 7% 29% yasal önlemler 7% ‘Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 7) sorusuna % 78 oranında yanıt verilmemiştir. Bu da bize gösteriyor ki doğada çok büyük bir tahribat vardır ve anket sorularını cevaplayanlar, verecek olumlu yanıt bulmakta zorlanmışlardır. Yanıtların % 57’si doğal bitki örtüsü ve kentsel peyzajın olumlu yanları üzerine yoğunlaşırken, % 29 ise hiçbir değişim olmadığını düşünüyor. Arkadan %7’şer payla yasal önlemlerin sebep olduğu olumluluklar ve altyapıdaki çalışmalara bağlı deniz temizliği geliyor. 26 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Şekil 8: (Soru 21-d) Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir? (%20 yanıt yok) bitki örtüsü & tarÐm alanlarÐnÐn yok olmasÐ kentsel peyzajÐn bozulmasÐ 9% kÐyÐnÐn bozulmasÐ & kirlilik 6% kaynaklarÐn kötü kullanÐmÐ 17% bitki örtüsü & tarÐm alanlarÐnÐn yok kaynaklarÐ kötü kullanÐmÐ kÐyÐnÐn bozulmasÐ & kirlilik +bitki örtüsü & tarÐm alanlarÐnÐn yok olmasÐ 8% Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları kÐyÐnÐn bozulmasÐ & kirlilik + kentsel peyzajÐn bozulmasÐ 3% bitki örtüsü & tarÐm alanlarÐnÐn yok olmasÐ + kentsel peyzajÐn ‘Son 30 yılda Alanya’nın doğasında gözlemlediğiniz olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 8) sorusunaysa sadece %20 oranında yanıt alınamamıştır. Bu sorunun yanıtları çok çeşitlidir ve iki soru dışında eşite yakın bir dağılım göstermektedir. En çok tekrarlanan yanıt % 45’le doğal bitki örtüsü ve tarım alanlarının yok olmasıdır. Bunu takiben gelen yanıt ise doğal kaynakların kötü kullanımıdır. Diğer yanıtları ise şu şekilde sıralayabiliriz; kentsel peyzajın bozulması, kıyının tahribatı, kirlilik ve bunların kombinasyonları. e. Alanya’da Turizm Alanya her ne kadar 80’lerden sonra popüler olmu ş olsa da turizm çok daha erken, 1948 yılında Damlataş Mağarası’nın bulunmasıyla başladığı söylenebilirxi. 50’lerin başında Antalya milletvekili olan Ahmet Tokuş, Damlataş Mağarası’nı keşfeden turist rehberi Galip Dere’yi Avrupa’ya göndermi ş ve ‘turist nasıl çekilir’ öğrenmesini istemiştirxii. Farklı dönemlerde karşılaştığımız gazete haberlerine bakarak şunu söyleyebiliriz ki, ‘turist nasıl çekilir, turisti memnun etmek için ne yapılmalı’ gibi sorular o günlerden itibaren alanyalıların kaygısı olmuşturxiii. Yabancı turistler için iklimi, tarihi ve doğal güzellikleri ve ucuzluğundan dolayı bir çekim noktası olan Alanya, turizmle çok erken tarihlerde tanışmasına rağmen turizmde gerçekleşen artışa ‘hazırlıksız yakalanmış’xiv kenti ve bu sektörde çalışanları koruyacak turizm politikalarını geliştirememiştir. 27 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Şekil 9: (Soru 21-e) Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumlu gelişmeler nelerdir? (%80 yanıt yok) turist sayÐsÐnda Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirile çalışmanın sonuçları 63% & mevsime yayÐlma 11% turizm sektöründe bilinçlenme 15% hizmet 11% ‘Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumlu gelişmeler nelerdir?’ (şekil 9) sorusundaysa çarpıcı olan % 80’nin yanıt vermemiş olmasıdır. Yanıt verenlerin dağılımına doğum yerlerine göre bakacak olursak, bunlar ın arasında Alanyalılar bulunmamaktadır. Bu da bize gösteriyor ki alanyalılar turizmle ilgili gelişmeleri olumlu buluyor, şikayet etmiyorlar. Turizmdeki değişimden memnun olmayanları, daha büyük hayallerle diğer illerden ve yurtdışından buraya göç eden ‘Yeni Alanyalılar’ oluşturuyor. Olumlu yanıtlara bakacak olursak %63’ün turist sayısındaki artıştan, % 15’in turizm sektöründeki bilinçlenmeden, % 11’in hizmet kalitesindeki artıştan ve diğer % 11’inse turizmdeki çeşitlilik ve mevsime yayılmadan bahsettiğini görüyoruz. turist kalitesinde 25% Şekil 10: (Soru 21-e) Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumsuz gelişmeler nelerdir? (%21 yanıt yok) ihtiyaç fazlasÐ tesis 9% tesis kalitesinde Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçlar sistemin olumsuzluklarÐ 17% turizm politikalarÐnÐn 27% esnafÐn olumsuz hizmet kalitesinde 6% fiyat politikasÐ 10% 3% ‘Son 30 yılda Alanya turizmindeki olumsuz gelişmeler nelerdir?’ (şekil 10) sorusunu sadece % 21 katılımcı yanıtsız bırakmış. Geriye kalan yanıtlarsa çok çeşitli olmuştur. Anketi cevaplayanların % 27’si turizm politikalarının yetersiz olduğunu düşünürken, % 25’i 28 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ gelen yabancı turist kalitesindeki düşüşten şikayet ediyor. % 17’iyle herşey dahil sistemin olumsuzlukları ve kent turizmine verdiği zarar, % 10’la esnafın turiste yönelik olumsuz davranışları ve fiyat politikaları ve % 9’la ihtiyaç fazlası tesisler ve vu bu tesislerin turiste sundukları arasında farklılık olmaması takip ediyor. Son olaraksa daha düşük yüzdeleri bulunan tesis kalitesinde düşüş, ulaşımdaki sıkıntılar ve hizmet kalitesindeki düşüşten bahsediliyor. bir iki üç dört e k k en on t om d o i - ku s tu u r iz ya m yl a & di m ça yÐ kÐ zÐ lk ul e 35 30 25 20 15 10 5 0 Şekil 11: Alanya’yı Alanya yapan beş özelliği sıralayınız. (soru 19) Kaynak: Eylül 2007’de Alanya’da gerçekleştirilen çalışmanın sonuçları Bu şekilin ifade ettiği anket sorusunun soruluş amacı farklı olmasına rağmen ortaya çıkan grafik ve verilen yanıtlar değişimle ilgili sorudaki yanıtları destekler doğrultuda ve olumlu yönlerini vurgulayacak bir grafik ortaya koyuyor. Alanyal ının biraz da sembolleştirerek sıraladığı yanıtlar kent içindeki tarihi yapı ve bölgelerin ve bunlara bağlı açık alanların önemini, doğayı ve iklimi, kentteki yaşam biçimini ve sosyo-kültürel yapının olumluluklarını, yapılı ve doğal sahil şeridinin önemini ve son olarakta turizmi ve turizmin bu kente katkılarının vazgeçilmezliklerine vurgu yapıyor. Bu yanıtlar sezgisel ya da bilinçli olsun her iki durumda da Alanya halkı bir taraftan bu özellikleri sahip olman ın gururunu yaşarken bir taraftan da bunları başkalarıyla paylaşmaya açık olduklarını düşünebiliriz. 5. ALANYA ÖRNEĞİ ÜZERİNDEN BİR PROJE ÖNERİSİ, TARTIŞMA VE DEĞERLENDİRME Şehir turizminde açık alanların önemi üzerine odaklanan önerilerimize geçmeden önce birkaç noktayı belirtmekte yarar görüyoruz, bir açık alan kurgusu, planlaması ve tasarımı kentlerde tek bir grup ya da sektör için ele al ınacak bir öncelik olmaktan öte bir kentin, orada yaşanların tümünün yaşam biçiminde önemli rol oynayan bir unsurdur. Biz burada açık alan kurgusunu turizme yönelik bir araç olarak de ğerlendirirken, kent bütünü için önemini hiçbir zaman göz ardı etme niyetinde değiliz. Genellikle turizm sektörü yakın çevresindeki doğal, kültürel, tarihi değerlerin kendisi için önemli olduğunu bilmekte ve bunu 29 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ böyle ortaya koymakla birlikte, turizm endüstrisinin bir ç ığ gibi büyümesine yol açan bir turizm yaklaşımı olan kitle turizmi, bu kaynakları yalnızca kullanmakta onun ötesinde onların korunmasına, bütünlüklerinin sürdürülmesine yönelik özel bir çaba göstermemektedir. Bu bağlamda da bir kentin doğal, kültürel ve tarihi değerlerinin sürdürülebilmesi ve hızla gelişen kentle bütünlüğünün sağlanabilmesi ancak “kent turizmine” bu değerler penceresinden bakarak olanakl ıdır. Eko-turizm olarak da adlandırılan yeni yaklaşımda kent turizminde ve ziyaret edilen yerlerde odak noktas ına yalnızca ziyaretçileri değil ziyaret edilen yeri, insanlarını ve tüm ilgili değerleri koymaktadır. Bu yaklaşımda ziyaret edenlerin de sorumlulukları vardır, yeniden o kente geldiklerinde arad ıklarını bulabilmeleri için yaşadıkları süreç içerisinde kentin değerlerine saygılı olmaları ve onları yıpratmamaları beklenir. Bu anlayışta ziyaret edilen kent tüketilecek bir “meta” de ğil saygı duyulacak ve geleceğe taşınacak bir “değer”dir. (bir kültür mirasıdır) Bir kentin “meta” olmadığını öncelikle düşünecek ve düşündürtecek olan o kentin sahipleridir. Kent sahipleri, kentlerine, do ğal, kültürel, tarihi değerlerine sahip çıkabilmelidirler. Bunu yapamadıkları zaman kentteki tüm yaşam ve kurgu dışarıdan gelenlere göre tasarlanacak, kentin asıl sahiplerine yönelik hizmetler göz ardı edilecektir. Kıyı kentlerinin ve yaşayanlarının en büyük açmazı ve hatası sanki yaz ve turizm mevsimi için yaşamlarını kurgulamış olmalarıdır. Kışı bile yaza hazırlanarak geçirmektedirler. Çoğunlukla yalnızca turizm için yaşayan ve onun için var oluyormuş gibi görünen kıyı kentlerinden turizm nüfusu çekildiğinde bazı bölgeleri hayalet kentlere dönmekte, yatırımların önemli bir bölümü bunlara yönelik gerçekleştiğinden atıl kalmaktadır. Asıl kentlinin yaşadığı mekanlar ise ihmal edilmekte öncelik onların geçici kullanıcılarına, yani turistlere, verilmektedir, aslında birçok kıyı kentinde kent hizmetlerinden yararlanan önemli say ıda kent nüfusu olduğunu unutmamak gerekir. Bir kentin doğal değerlerini korumanın iki önemli kademesi vardır, üst düzeyde gerekli önlemlerin alınması, alt düzeyde tasarruf. Çevre değerlerini korumak romantik bir yaklaşım peşinde koşmak değil yaşamımızı nitelikli bir biçimde sürdürebilmenin yollarını aramak ve bu doğrultuda davranış biçimleri geliştirmek demektir. Örnek vermek gerekirse, turizm sektörü için en önemli sorunlardan biri yeterince suya sahip olmakt ır. Suları akmayan bir tesis neredeyse bir hiçtir. Kentin altyap ı sorunlarına ilgi duymayan bunlarla ilgili sorumluluk almayan tesislerin bundan şikayete ne kadar hakkı vardır. Turizm açısından baktığımız su sorunu tüm dünyayı ilgilendiren ciddi bir sorun alanıdır. Bununla ilgili olarak birçok katmanda çeşitli önlemler alınmaya çalışılmaktadır. Bu bağlamda herkesin kendi payına düşen belli düzeylerde sorumluluğu sahiplenmesi ve buna yönelik önlemlerin alınması küresel, ulusal, bölgesel açılardan da önem taşır. Bunun aslında evrensel bir sorumluluk da olduğunu söylemek olasıdır. Bir yerel yönetim beldesinde yer alan tesislere su temin etme sorumluluğunu taşırken bir tesis de o suyu olabildiğince tasarruflu kullanmanın yollarını bulmalı ve uygun yöntemleri geliştirmelidir. Örneğin son yıllarda otellerde kullanılmış havluların yıkanması gerektiğinde yere atılması yönünde uyarıların yer aldığı görülür. Bu gibi uyarıları tesisler genellikle küresel bir duyarl ılıkla değil kendi tüketimlerini ve masraflarını azaltma yönünde yaparlar. Bu gibi tasarruf önlemlerinin daha fazla benimsenmesi ve ziyaretçilerin de bunun bir parças ı haline gelebilmesi için bu gibi uyarıların sayısının artırılması ve gerekli önlemlerin alınması gerekmektedir. Kent turizmi açısından ele alındığında ise, su, kanalizasyon gibi altyapı sorunlarını çözmemiş bir kentte kent turizminden söz edilemeyeceği gibi doğal değerlerin korunmasından da söz 30 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ edilemez. Doğal değerlerin korunmadığı bir yerde ise sağlıklı yaşam koşullarından söz etmek olanaklı değildir. Bu örnekler sayıca çoğaltılabilir, yazımızın başında da değindiğimiz gibi turizm endüstrisini hızla geliştiren kitle turizmi, her şey dahil gibi sistemler kaynak tüketimini teşvik etmekte bununla ilgili önlem almaya yönelik yöntemler geli ştirmemektedir. Bu gibi yaklaşımlar hem kentin doğal kaynaklarının hızla tüketilmesine yol açarken öte yandan HD tesislere gelen ziyaretçilerin kentle ili şkisini nerdeyse sıfıra indirilmekte, (tesise katkısı en üst düzeyde sağlanırken) tesisin tüm altyapısını sağlayan kentin ekonomisine hiçbir katkısı olmamaktadır. HD sistemler yalnızca çevresel kaynakları değil tesis içinde de tüketimi her yönden teşvik eden bir yapıya sahiptir. Bu tartışmayı üst düzeyde değerler ve davranış biçimleri üzerinden tartışırken alt düzeyde yerel yönetimler, uygulamalar ve bireylerin mutluluklar ı üzerinden tartışmak olanaklıdır. Bunların gerçek anlamda anlaşıldığı ve yaşama geçirildiği kentlerde hem yaşayanlar hem de ziyaretçiler için nitelikli çevreler ve mekanlardan söz edebilmek olasıdır. Nitelikli çevreler ve mekanlar mutlu bireyleri, mutlu bireyler ise sa ğlıklı toplumları ve sağlıklı ilişkileri getirir. Burada nitelikli çevreden kastımız doğal kaynakların korunduğu bir çevredir, nitelikli mekan ise kent açık alanlarıdır. ÖNERİLERİMİZ Birinci adım- Açık alanların kentlerdeki yeterliliği ve nitelik saptamasına yönelik bir açık alan değerlendirme listesi oluşturmak; bu liste çeşitli uzmanların ve ilgili kurum ve kuruluşların katılımıyla oluşturulabileceği gibi, zaman içerisinde eklenerek değişebilecek esneklikte bir liste de olabilir; (Örneğin bizler benzer bir listeyi birinci bölümde olu şturmaya çalıştık. 10-20 maddeden oluşacak bu listeden kaç tanesinin bir kent açık alanında yer aldığının işaretlenmesi sonucunda o kentin açık alan niteliğini ve bir ön sınıflama ortaya çıkacaktır) İkinci adım- Bu listeyi daha da ayrıntılandırarak bir nitelik kademelendirmesi oluşturmak ve bunu çapraz bir tabloda birle ştirmek; bu tabloyu ise her bir kentin açık alan niteliğine bir puan verecek biçimde düzenlemek; bu tablonun sonucuna ba ğlı olarak, otel ve motellerin değerlendirmelerinde olduğu gibi her kentin açık alan nitelik yıldızlarını (bizler açık alanlar için yaprak kullanmayı öneriyoruz) oluşturmak. Üçüncü adım- Bir sonraki aşama olarak önerimiz, bu gibi yıldızlar / yapraklar alındıktan ve ilgili birimlere üye olunduktan sonra gerekli şartların sürekliliğinin ve bu niteliklere uygunluğunun sürdürülebilirliğini sağlamak üzere gerekli alt yapının oluşturulması ve denetlemenin gerçekleştirilmesidir. Çalışmanın önsözsünde belirttiğimiz gibi üst düzeyde kentin sağlıklı işleyişinin gerçekleşebilmesi için Avrupa Kentsel Şartı ilkeleri benimsenirken; alt düzeyde kentsel açık alanların niteliklerini artırarak, turizmin temel geçim kaynağı olduğu şehirlerde her kentin kendine özel açık alan yönetimini üstlenecek, bunu izleyecek ilgili bir birimi oluşturmak, Son adım- ya da ilk adım olarak, konuya ilgi duyan yerel yönetimlere k ılavuzluk edecek kitapçıklar hazırlamak ve Alanya gibi örnek kentlerde açık alan kullanımları ve 31 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ şehir turizmi ilişkilerini kurgulayacak, destekleyecek ve yönlendirecek olan alan araştırmalarına uygun ortamları yaratmak. Bu proje yarışması kapsamında açık alanların nasıl değerlendirilebileceği konusunu düşünürken, bu alanda yapılmış çalışmalar olup olmadığını araştırdık. Bizleri de şaşırtan sonuç turizmle ilgili birçok kaynakta kent mekanlarının niteliğinin önemi üzerinde durulurken bunlara yönelik (mavi bayrak, y ıldız gibi) her hangi bir değerlendirme ölçütünün oluşturulmamış olmasıydı. Rastladığımız sayıca az kaynakta ise açık alanların yalnızca turizme yönelik ekonomik değer artışı sağladıklarına vurgu yapan yazılar gördük. Bizi şaşırtan bir başka veri ise ETC WHO ortaklığında hazırlamış olan oldukça kapsamlı bir çalışmanın şehir turizminde kent içi deneyimlerin en çok yürüyerek edinildi ğinin belirtilmesine karşın açık alanlara yönelik herhangi bir istatisti ğin yer almamasıydı. Bu nedenle de bizler özellikle ülkemiz kıyı kentlerinden başlayarak başka kentlerimize de yayılabilecek böyle bir değerlendirme aracının yalnızca ülkemiz şehir turizmini tanıtımında değil uluslararası bir bağlamda da ilgi çekebilecek özgün bir yaklaşım içerdiğini düşünüyoruz. 32 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ KAYNAKLAR ALTSO, MOAT. (2007). Alanya neden, niçin, nasıl il olmaya hazır. Alanya: Hat Baskı Sanatları Yayını. Açıkalın, F. (2002). Dilin ucundakiler. Alanya : Fa & Fa Yayıncılık. Açıkalın, F. (1999). Görüp geçemediklerim. Alanya : Fa & Fa Yayıncılık. Aktaş, A., A. Çevirgen, B. Toker. (2007). Alanya turist profili araştırması. Akdeniz Üniversitesi Alanya İşletme Fakültesi & TÜRSAB Alanya Bölgesel Yürütme Kurulu. (yayınlanmamış çalışma) Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:43. Mayıs/Haziran. Alanya: Dim yayınları. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:44, Ağustos/Eylül. Alanya: Dim yayınları. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:45, Ocak/Şubat 2007. Alanya: Dim yayınları. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. ALTSO Dergi. Sayı:49. Mart/Nisan 2008. Alanya: Dim yayınları. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (1998). Alanya ekonomik rapor 1997. Alanya:Özgün Matbaacılık. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (1999). Alanya ekonomik rapor 1998. Alanya:Mavi Deniz Basın Yayınevi. Haziran. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2002) Alanya ekonomik rapor 2001. Alanya:Günizi Basım. Temmuz. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2003). Alanya ekonomik rapor 2002. Alanya: Günizi Basım. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2004). Alanya ekonomik rapor 2003. Alanya: Günizi basımevi. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2005). Alanya ekonomik rapor 2004. Alanya: Artı Tanıtım ve Matbaa. Alanya Ticaret ve Sanayi Odası. (2006). Alanya ekonomik rapor 2005.. Alanya:Haber Alanya Matbaacılık. Alanya Gelişim Projesi: Çevre Raporu. (2002). Yıldız Teknik Üniversitesi. İstanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Basım – Yayın Merkezi. ALTİD. Alanya Hotel Guide 2000. Alanya: Günizi Grafik. ALTİD. Alanya Hotel Guide 2001. Alanya:Günizi Grafik. 33 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ ALTAV. (2003). Alanya map and city map, Alanya: Net Turistik Yayınları. ALTİD, ALTAV. (2003). Alanya pocket guides. Alanya: Ekin Yayın Grubu. Arapgirlioğlu, K., H. Karaca (2008). A hybrid city: A med-urban identity, the case of Alanya . IV. Akdeniz Kentleri Forumu. 27-29 Mayıs 2008. Reggio Calabria Üniversitesi Mimarl ık Fakültesi. Reggio Calabria, İtalya. Avrupa Kentsel Şartı. (1996). Ankara: İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü Yayını. (çev.) Yener, Z., K. Arapkirlioğlu. Alanya Kent Konseyi. (2007). Birinci dönem çalışma raporu. (yayınlanmamış çalışma) Bilici, K. (2008). Kalenin gemileri, Alanya kalesi’ndeki gemi graffitileri. İstanbul: Ege Yayınları. ETC Research Report. (2005). City tourism & culture. The European experience. A report of the research group of the european travel comission and of the world tourism organization. LA group and interart. Madrid: WTO. Çubuk, M. (Ed.) (1996). Sürdürülebilir turizm: turizm planlamas ına ekolojik yaklaşım. İstanbul: Mimar Sinan Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü. Kocakuşak, S. (1996). “Alanya’da mahallelerin fonksiyonel özellikleri”. Alanya Kültür Ve Tarih Seminerleri. (1993). Alanya: Alanya Belediyesi. S: 169-180. Kolçak, F.N. (Ed.). Alanya tarih ve kültür seminerleri II, 1992-93-94-95 . Alanya Belediyesi. ALSAV, , Kasım 1996, Alanya: Günizi Grafik. Kolçak, F.N. (Ed.) Alanya tarih ve kültür seminerleri III, 1996-97-98-99-01 . Alanya Belediyesi, ALSAV, Mart 2004. Alanya: Hür Ofset Konyalı, İ. H. (1946). Alanya : (Alaiyye). İstanbul: Ayaydın Basımevi. Korum, O. (1998). Olaylar insanlar, 75 yılda Alanya. Alanya : Günizi Basım. Lloyd, S. (1958). Alanya = (`Ala'iyya). London: The British Institute Of Archaeology. Mcgee, G. & C. (1992). Life in Alanya, turkish delight. Benson Vermont: Chalidze Publications. Murphy, M. (2005). Landscape architecture theory. Illinois: Waveland press. Promer Planlama. (1998). Alanya 1/5000 ilave nazım imar planı ve 1/10000 ilave uygulama imar planı açıklama raporu. (yayınlanmamış çalışma) Riefstahl, R. (1931). Turkish architecture in southwestern Anatolia . Cambridge: Harvard University Press. Soyak, C. (2003). Alanya’da turizm ve kentsel mekanlar. AKAD Yayını:5. Araştırma Dizisi:2. Istanbul: Yıldız Teknik Üniversitesi Basım Yayın Merkezi Matbaası International Urban Design Meeting: Urban Design in the Process of Globalization and Local Particularities, Mimar Sinan Üniversitesi, Istanbul, Türkiye, 22-29 Eylül. 34 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Ulusoy Z., Karaca H., Bas F. (2003). “Spatial, social and temporal compromise on the border”. in Traditional Dwellings and Settlements Working Paper Series. cilt no. 155. s. 37-49. Uzel, A. (1975). Alanya analitik etüdler. (Yayınlanmamış İller Bankası Raporu) Yiğitbaşıoğlu, H. (1996). “Alanya’da turizmi etkileyen fiziksel faktörler”. Alanya Kültür ve Tarih Seminerleri. S: 97-98. 1992. Alanya: Alsav. 35 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ EKLER EK 1. AVRUPA KENTSEL ŞARTI VE AVRUPA KENTLİ HAKLARI DEKLARASYONU Avrupa Kentsel Şartı Avrupa Konseyi tarafından 1992 yılında kabul edilen Avrupa Kentsel Şartı, kentli hakları bakımından Avrupa’daki en önemli belgedir. 1980-1982 y ılları arasında Konsey tarafından düzenlenen “Kentsel Rönesans için Avrupa Kampanyası” kapsamında geliştirilen kentsel politikalardan yola çıkılarak oluşturulan Avrupa Kentsel Şartı, yerel düzeyde iyi bir kent yönetimi için gerekli ilkeleri bir araya getirmektedir. Metin, 20 maddelik Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu ile 13 maddelik ilkelerden olu şmaktadır. Şartın amacı: · · · · Yerel yönetimler için pratik bir kent yönetimi el kitab ı oluşturmak, Gelecekteki olası bir Kentli Hakları Kongresi için temel ilkeleri oluşturmak, Şartın ilkelerini yerine getiren kentler için verilecek uluslararas ı ödüllere bir baz oluşturmak, Fiziksel çevre ve yasalarıyla ilgili yaptırımlar için Avrupa Konseyi’nin bu konulara ilişkin katılımına bir “vize ” oluşturmak; aynı zamanda Avrupa Konseyi’nin ve özellikle Avrupa Yerel ve Bölgesel İdareler Daimi Konferansı’nın (AYBİK) kent sorunlarına ilişkin tüm çalışma sonuçlarının bir çözümlemesini yapmaktadır. Kentsel gelişmenin niteliksel özellikleri ve yaşam kalitesiyle doğrudan ilgili olan Şart, farklı yerleşimlerin sorunlarının farklı olduğunu ancak özde aynı yapıyı barındırdığı düşüncesinden hareketle, Avrupa’da hemen her ülkeye uygulanabilecek bir dizi yol gösterici evrensel ilke tanımlamaktadır. Şart’ın önemle benimsediği temel iki ilke işbirliği ve dayanışmadır. Şiddetten, her tür kirlilikten, bozuk ve çarp ık kent çevrelerinden arınma hakkı; yaşadığı kent çevresini demokratik koşullarda kontrol edebilme hakkı; insanca konut edinme, sağlık, kültür hizmetlerinden yararlanma, dola şım özgürlüğü gibi temel kentli haklarının olduğu inancını esas kabul eder. Ayrıca, söz konusu hakların, yaş, cinsiyet, ırk, inanç, milliyet, sosyoekonomik ve politik statü, ruhsal ve bedensel özür gözetmeksizin, tüm insanlara eşit koşullarda uygulanmasını savunur. Bu nedenle, yerel ve bölgesel yönetimlerin önemli bir sorumluluğu da, doğru kalkınma stratejileriyle, söz konusu kentli haklarını korumaktır. Avrupa Kentsel Şartı’nın ilkelerinin ana başlıkları şunlardır, 1. Ulaşım ve dolaşım, 2. Kentlerde çevre ve doğa, 3. Kentlerin fiziki yapıları, 4. Tarihi kentsel yapı mirası, 5. Konut, 6. Kent güvenliğinin sağlanması ve suçların önlenmesi, 7. Kentlerdeki özürlü ve sosyo ekonomik bakımdan engelliler, 8. Kentsel alanlarda spor ve boş zamanları değerlendirme, 9. Yerleşimlerde kültür, 10. Yerleşimlerde kültürlerarası kaynaşma, 11. Kentlerde sağlık, 12. Halk katılımı, kent yönetimi ve kent planlaması, 13. Kentlerde ekonomik kalkınma. 36 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ EK 2. Avrupa Kentli Hakları Deklarasyonu 1. GÜVENLIK: Mümkün olduğunca suç, şiddet ve yasa dışı olaylardan arındırılmış emin ve güvenli bir kent; 2. KIRLETILMEMIŞ, SAĞLIKLI BİR ÇEVRE: Hava, gürültü, su ve toprak kirliliği olmayan, doğası ve doğal kaynakları korunan bir çevre; 3. İSTİHDAM: Yeterli istihdam olanaklarının yaratılarak, ekonomik kalkınmadan pay alabilme şansının ve kişisel ekonomik özgürlüklerin sağlanması; 4. KONUT: Mahremiyet ve dokunulmazlığının garanti edildiği, sağlıklı, satın alınabilir, yeterli konut stokunun sağlanması; 5. DOLAŞIM: Toplu taşım, özel arabalar, yayalar ve bisikletliler gibi tüm yol kullan ıcıları arasında, birbirinin hareket kabiliyetini ve dola şım özgürlüğünü kısıtlamayan uyumlu bir düzenin sağlanması; 6. SAĞLIK: Beden ve ruh sağlığının korunmasına yardımcı çevrenin ve koşulların sağlanması; 7. SPOR VE DINLENCE: Yaş, yetenek ve gelir durumu ne olursa olsun, her birey için, spor ve boş vakitlerini değerlendirebileceği olanakların sağlanması; 8. KÜLTÜR: Geniş kapsamlı kültürel ve yaratıcı etkinliklere ve uğraşlara erişilebilmesi ve katılınabilmesi; 9. KÜLTÜRLER ARASI KAYNAŞMA: Geçmişten günümüze, farklı kültürel ve etnik yapıları barındıran toplulukların barış içinde yaşamalarının sağlanması; 10. KALİTELİ BIR MİMARİ VE FİZİKSEL ÇEVRE: Tarihi yapı mirasının duyarlı bir biçimde restorasyonu ve nitelikli çağdaş mimarinin uygulanmasıyla, uyumlu ve güzel fiziksel mekanların yaratılması; 11. İŞLEVLERİN UYUMU: Yaşama, çalışma, seyahat işlevleri ve sosyal aktivitelerin olabildiğince birbiriyle ilintili olmasının sağlanması; 12. KATILIM: Çoğulcu demokrasilerde; kurum ve kuruluşlar arasındaki dayanışmanın esas olduğu kent yönetimlerinde; gereksiz bürokrasiden ar ındırma, yardımlaşma ve bilgilendirme ilkelerinin sağlanması; 13. EKONOMİK KALKINMA: kararlı ve aydın yapıdaki tüm yerel yönetimlerin, doğrudan veya dolaylı olarak ekonomik kalkınmaya katkı konusunda sorumluluk sahibi olması; 14. SURDIJRCJLEBILIR KALKINMA: Yerel yönetimlerce ekonomik kalkınma ile çevrenin korunması ilkeleri arasında uzlaşmanın sağlanması; 37 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 15. MAL VE HİZMETLER: Erişilebilir, kapsamlı, kaliteli mal ve hizmet sunumunun yerel yönetimi, özel sektör ya da her ikisinin ortakl ığıyla sağlanması; 16. DOĞAL ZENGİNLİKLER VE KAYNAKLAR: Yerel doğal kaynak ve değerlerin; yerel yönetimlerce, akılcı, dikkatli, verimli ve adil bir biçimde, beldede yaşayanların yararı gözetilerek, korunması ve idaresi; 17. KİŞİSEL BÜTÜNLÜK: Bireyin sosyal, kültürel, ahlaki ve ruhsal gelişimine, kişisel refahına yönelik kentsel koşulların oluşturulması; 18. BELEDIYELERARASI IŞBİRLİĞİ: Kişilerin yaşadıkları beldenin, beldeler arası ya da uluslararası ilişlerine doğrudan katılma konusunda özgür olmaları ve özendirilmeleri; 19. FINANSAL YAPI VE MEKANİZMALAR: Bu deklarasyonda tanımlanan hakların sağlanması için, gerekli mali kaynakları bulma konusunda yerel yönetimlerin yetkili kılınması; 20. EŞİTLİK: Yerel yönetimlerin; tüm bu hakları bütün bireylere cinsiyet, yaş, köken, inanç, sosyal, ekonomik ve politik ayrım gözetmeden, fiziksel veya zihinsel özürlerine bakılmadan; eşit olarak sunulmasını sağlamakta yükümlü olması. EK 3. European Urban Charter II Manifesto for a new urbanity Adopted by the Congress on the occasion of its 15 th Plenary Session in Strasbourg on 29 May 23008 Rapporteur: Carlos Alberto Pinto (Portugal) Co-Rapporteurs: Willy Borsus (Belgium) and Myriam Constantin (France) Preamble 1. In 1992 the Congress of Local and Regional Authorities of the Council of Europe adopted the first European Urban Charter. This was a ground-breaking step for Europe. Since then, fifteen years have elapsed and our societies, cultures and economies have changed considerably. 2. The great divide between East and West, which had such an enduring impact on the post-war period, has now closed up again. Many countries have moved forward in the pursuit of ambitious co-operation within the European Union or the Council of Europe. 3. In this crucial period, it was the towns and cities of Europe that were the most exposed to globalisation. First and foremost, they rapidly became the focus of Europe’s efforts to 38 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ adjust to the new technological, ecological, economic and social conditions that this entailed. Willingly or not, they entered the global age and had to cope with its main challenges. 4. They became aware of the new role they were required to play and saw themselves as “collective players”, centres of initiative and creativity. They became the setting in which new lifestyles and social networks emerged, along with a new social flexibility, often characterised by family instability, unstable employment and residential mobility. 5. At the same time, they were faced with far-reaching social and economic changes: the erosion of the working class, the de-industrialisation of entire regions, increasing social inequality, crises in working-class neighbourhoods, growing immigration, ageing of the population, urban sprawl and widespread car use. They also had to tackle the challenges arising from the threats to our environment. 6. In this period of rapid change, a number of key texts on urban issues were adopted. Some were drafted by the Congress of Local and Regional Authorities of the Council of Europe1. Others were the work of the Committee of Ministers of the Council of Europe2, the European Union3, the United Nations4, civil society and associations of local and regional authorities5. 7. These reference texts have reflected an increasing acknowledgement of the major changes of the last fifteen years. Taken together, they follow in a direct line from the Congress’s Urban Charter and have mostly been approved by European governments. A glance at them reveals an acute awareness of the scale of the changes taking place and a collective resolve to address them. Stemming from very different organisations and written in different styles, these texts reaffirm the right to the city, emphasising the indispensable role of the urban citizen at the heart of urban policies. 8. However, given the diversity of these international reference texts on urban development, the Congress felt that it was necessary to reframe some of the principles of the European Urban Charter. While the original European Urban Charter retains its status as a benchmark, we felt that it was necessary to add to it and update it. That is the purpose of this Manifesto, which reflects a new form of urbanity that has emerged at the dawn of the new century. The European urban “acquis” and the prospect of a new urbanity 9. In adopting this European Urban Charter II after the first one in 1992, the Congress of Local and Regional Authorities of the Council of Europe aims to establish a body of common principles and concepts enabling towns and cities to meet the current challenges of urban societies and to outline, for the main players in urban development and Europe’s urban citizens, the prospect of a new form of urban living, in other words a new way of living together and a new approach to city life. 39 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 10. In keeping with this spirit, we, European local elected representatives and Congress members, reaffirm the importance of the European urban “acquis”. We believe that this “acquis”, stemming both from the experiences of urban governments and from the ideas, reports and statements of the main players in urban development, constitutes a bedrock of principles on which our manifesto can be based. In particular, we consider the following principles to have been established: 11. European towns and cities belong to their citizens; they are an economic, social and cultural asset which must be passed on to future generations. 12. Given the scale of the global challenges facing us, European towns and cities are the ideal setting for a historic compromise between the economy, society and the environment. 13. European towns and cities are responsible for building a model of urban government which takes account of the new demands of democracy, particularly where participation is concerned. They are an asset in the much-needed democratic revitalisation of our societies. 14. European towns and cities are conducive to creative diversity and represent powerful forces for innovation. They are perfect places for personal development and access to learning and knowledge. They have the potential to integrate and mutually enrich the multiple identities and cultures which exist within them. 15. European towns and cities are now driving forces for prosperity and key players in the globalisation process. They are the ideal setting for the knowledge-based economy which is the future of economic growth in Europe. 16. We, European local elected representatives and Congress members, believe that these principles and the analysis underpinning them form the basis for future change and for the policies which we will be required to implement. 17. The towns and cities which we want to place at the heart of our priorities are made first and foremost for the people who live there, who must also be citizens. 18. The towns and cities which we want are also sustainable towns and cities, respecting the local and global environment. 19. They are cohesive towns and cities, committed to fostering the greatest possible solidarity within and between themselves. 20. Lastly, they are towns and cities of knowledge and culture which need their past and present diversity in order to project themselves into the future. 40 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ Town and city dwellers as citizens 21. We, European local elected representatives, share the belief that the inhabitants of our towns and cities cannot live their town or city to the full without also being responsible, active and informed citizens thereof. 22. We reaffirm in this regard the validity of the values and principles contained in our European Charter of Local Self-Government drawn up in 1985, and in particular the belief that the right of citizens to participate in public affairs can be fully exercised at the local level. 23. Indeed, we think that it is at this level that this right is exercised most directly, most effectively and most successfully. 24. We also reaffirm the principles of ethical public life as defined in the European Code of conduct for local and regional elected representatives. 25. Lastly, we think that the crisis of political representation facing many of our countries, which can be seen especially in high abstention rates at elections, a continuing extremist vote and a growing disaffection with politics, can and must be fought primarily at the local level. 26. We, European local elected representatives, believe that urban democracy, having for a long time been a school of national democracy for many politicians, can revive the public spirit of our citizens and their appetite for democracy. 27. As far back as 1985, the European Charter of Local Self-Government envisaged the possibility of having recourse to participatory democracy practices alongside the traditional mechanisms of representative democracy. 28. We therefore encourage, as the Charter of Local Self-Government invites us to do, the use of citizens’ assemblies, local referendums and all forms of direct citizen participation. 29. To promote the exercise of modern local democracy we recommend, for example, the setting up of elected councils at the different levels of urban decision-making, which, however, does not preclude the provision of information to residents and opportunities for public discussion and co-operation in urban planning. 30. In the same spirit of involvement of all the components of the urban population, the right to vote and to stand in elections to urban local assemblies must be granted to migrants, who contribute in many different ways to the life of the community. 31. To maximise the effectiveness of these different arrangements, we urge our towns and cities to make full use of the new information technologies in order to improve public consultation on urban projects. We believe that interactivity and speed of information can enhance the process of democratic participation and improve dialogue between elected representatives and citizens. 41 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 32. Our towns and cities must work to establish extensive local e-democracy. Far from being technical gadgets, the information and communication technologies (ICTs) offer new opportunities for democratic mobilisation which it would be tragic not to make use of in these times of disaffection with politics. 33. With regard to local powers and responsibilities, we believe that appropriate devolution is a key to the proper democratic functioning of our towns and cities. In this connection, we reiterate our attachment to the principle of subsidiarity, which regulates the proper relationship of powers between the European, national and local levels. 34. But the principle of subsidiarity cannot stop half-way between central government and the local level. It must also guide the distribution of responsibilities between the different levels of local government and within local areas. 35. In keeping with this spirit, we believe that the general principle governing the allocation of public management responsibilities in our towns and cities must be based on a constant concern for closeness to urban citizens. This principle should apply, for example, both to large conurbations and to infra-municipal areas (neighbourhoods, wards, districts), which should be able to have their own elected assemblies, budget and local responsibilities. 36. Furthermore, the devolution of local and regional powers and responsibilities should be accompanied at all relevant levels by the resources, particularly financial resources, needed for the full exercise of those responsibilities. Here again, we recommend referring to the European Charter of Local Self-Government, which demands that towns and cities should be able to control their expenditure. 37. We believe that the complexity of exercising these powers and responsibilities in the management of large urban areas calls today for a clearly identified, democratically elected urban government driven by a constant concern for good urban governance. 38. This governance should be subject to effective supervision machinery and regular evaluation. It should be open to political and public debate in local elections in order to mobilise citizens and lead a majority of urban citizens to support the collective urban political project. In this context, the elected urban executive, the mayor or equivalent, should act as a driving force for local activity and should be committed to mobilising citizens and the networks that shape the urban fabric around a collective political project that can be understood by the majority of people. 39. The quality of this urban governance also lies in its ability to organise itself within an appropriate area, ensuring a match between the size of local institutions and the urban areas which they are responsible for developing and administering. 40. We believe, moreover, that some issues cannot fall exclusively within the scope of local management (urban sprawl, transport and information infrastructure, right to housing, environmental protection etc) and that it should be possible for local policy issues to be regulated at regional, national and European level on the basis of a balanced and respectful partnership. 42 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 41. In this connection, the need for spatial equity requires that towns and cities should be able to contribute to measures for redistributing resources. Such measures should make it possible to reduce unavoidable spatial inequalities. 42. We, European local elected representatives, aware of the profound changes affecting our countries in the general redistribution of powers between Europe, central and regional governments and local authorities, believe that the weakening of state supervision and the resulting emancipation of towns and cities should not be to the detriment of much-needed solidarity between local areas. The increasing independence of towns and cities should not lead to ruthless, unregulated competition between local areas. 43. We are convinced that the state must be the guarantor of this solidarity, which should be set in a context of balanced regional, national and European spatial planning. Sustainable towns and cities 44. We, European local elected representatives, support the action taken by our citizens, and more generally by all the players in urban development, to turn our towns and cities into sustainable urban spaces. 45. We share our citizens’ growing concern at the increasingly clear evidence of the global environmental crisis facing us. This crisis now affects the whole biosphere and is reflected in declining biodiversity, soil degradation, increasingly scarce water resources, air and river pollution, an increase in other forms of pollution and nuisance, and many other aspects which all affect our quality of life. The crisis is unquestionably man-made and one tangible result is the increasing number of natural disasters and exceptional climatic events which have alerted opinion in our countries and greatly increased citizen involvement in addressing environmental issues. 46. We believe that this global environmental crisis takes on a specific form in urban areas and calls for specific analysis and treatment in the context of urban ecology. 47. In addition to the strict protection of the local environment which they must provide for their territory and their citizens in a context of heightened risk, we believe that our towns and cities have a major role to play in protecting, restoring and managing the global environment. 48. In terms of the level of economic activity, the increasing size of urban populations in Europe and the ability to generate relevant behavioural models, our towns and cities are in the front line of the fight for a more liveable planet. It is for us to encourage them in this responsibility which is crucial for the future of our societies. 49. In keeping with this spirit, we undertake to develop urban ecology in order to turn resolutely towards a more sustainable kind of urban development. We undertake to reduce the environmental footprint of our towns and cities, to preserve their natural resources, to 43 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ maintain and enhance their biodiversity, to provide access for all to public assets and their networks, and to make energy efficiency central to our policies. 50. To achieve this, we know that we must organise our development around different types of urban form and a different model of mobility. 51. With regard to the urban form, we believe that the current dilution of urban areas is a cause for concern. Urban sprawl, which is usually accompanied by a functional specialisation of areas between shopping, residential, leisure, industrial and craft areas etc., drastically reduces the environmental capital of our towns and cities. This sectorbased urban model increases energy wastage and damage to the environment. It is a policy which has no future. 52. We must conceive of our towns and cities in terms of dense, compact urban forms requiring as few resources as possible for their maintenance and allowing their inhabitants to have access to the various urban functions and services in the immediate vicinity, as well as to leisure areas and preserved natural areas. We seek towns and cities that are sparing of resources, land, travel and energy. Our towns and cities must be coherent and compact if urban areas are to be made easier, more accessible and livelier for all their inhabitants, whatever their social status, age or state of health. 53. We want towns and cities that are able to check their growth through increased control of land. 54. Mobility is the other central variable of the proper functioning of towns and cities and of environmentally sound urban development. Travel and mobility are becoming increasingly important in our society of intense communication. They are becoming a key to good urban practice and a decisive factor in the quality of urban life. 55. To take up the challenges of controlled and sustainable mobility, we believe that we must develop credible alternatives to the car. The adverse effects of the priority given to the car are now well known. Air and noise pollution, road safety issues, fragmentation of space by invasive infrastructure, the blighting of our urban landscapes – all these encourage us to turn resolutely towards a development that is oriented more towards the citizen and shows greater concern for the human dimension of our towns and cities. We must free ourselves from over-dependence on the car all the more quickly because, in addition to the environmental nuisance that it causes, it prevents a large number of people without access to motor transport from fully enjoying the towns and cities that they live in. 56. It is for us, European local elected representatives, to promote sustainable mobility policies which favour “soft” means of travel such as walking and cycling, and all forms of public transport. 57. In this connection, we must opt for a public transport policy which is not restricted to public transport alone but which provides for a new social sharing of the roads and public space in which all means of travel will find a place, but with cars and motorcycles taking a smaller place, due account being taken of their social usefulness. 44 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 58. It is in this spirit that we must pursue concurrently our aims of sustainability, conviviality and improved mobility flows in our towns and cities, which depend in particular on the possibilities offered by increased use of intermodal transport. 59. Our analysis has led us to the realisation that the sustainability dimension of our urban development (compact towns and cities, voluntary and controlled mobility, respect for the environment) is not just another step in the improvement of our quality of life, but the indispensable precondition for proper spatial development. Only a commitment to sustainability can give real coherence to our urban development projects and offer tangible prospects of success. Cohesive towns and cities 60. Our towns and cities must be understood in their wider geographical context. They develop within a regional, national and European space. They are integrated politically and economically into those spaces and crystallise their socio-economic contradictions, and in particular the profound social inequalities affecting our societies. 61. We, European local elected representatives, believe that sustainable urban development, which must reconcile the economic activity of towns and cities with the protection of our environment, is inconceivable without a demand for social equity. We want to make the social dimension a central aspect of our sustainable development policies. That is the meaning of the historic compromise that we want to achieve at the local level between the environmental, economic and social dimensions. It is essential to pursue new urban policies incorporating these three requirements. 62. The towns and cities that we want are places where everyone enjoys a quality of life, to which everyone has access, as well as to the services they provide, particularly in the education, health, cultural and housing sectors. They are also places where there is a genuine social mix, reflecting our goal of building in Europe a cohesive, inclusive and diversified society provided with ambitious quality of life standards. 63. The question of housing is of particular importance. The population movements which have led to continual growth of our towns and cities in recent years have triggered a housing crisis in many of our countries and urban areas which has been exacerbated by the rising land and property prices. Despite this situation, we remain attached to the principle of a right to housing. We must pay particular attention to the provision of a varied housing supply with the aim of maintaining an indispensable social mix in our neighbourhoods. We must be able to offer the inhabitants of our towns and cities, in all urban sectors, the possibility of housing that is tailored to their needs and income. 64. This aim calls for strong political will on our part and a policy of active solidarity founded on a democratic ethic. It involves promoting solidarity between generations, with low-income groups and the disabled, and with all those facing financial and social difficulties. The ultimate goal is to combat social exclusion and thus offer everyone the opportunity to enjoy the vast potential offered by towns and cities. 45 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 65. In this connection, we are aware of the work that remains to be done to realise this aim of cohesive towns and cities. We observe disturbing trends towards increasing poverty. Serious social and spatial disparities continue to affect large sections of our populations. In addition to the wide social rifts between different urban neighbourhoods, there are environmental disparities which mean that the most vulnerable among us are concentrated in the areas of greatest environmental degradation, resulting in a dramatic combination of inequalities. We are particularly alarmed by spatial disparity processes that are leading to gentrification of certain urban areas, by the uncontrollable rise in land prices in our urban centres, by parallel phenomena of ghetto formation in peri-urban areas, and by the appearance in certain places of “gated communities” encouraging a spatial segregation which is breaking up our towns and cities. 66. We solemnly reaffirm that the central aim of urban policies is social and spatial cohesion. Our towns and cities are places where people live and work, multigenerational, multicultural and multireligious places where people from all social backgrounds mingle on a daily basis. For urban society to develop fairly, mutual assistance between citizens, dialogue between groups, including interreligious dialogue, and voluntary activity need to be promoted. We will continue our fight against financial and employment insecurity, exclusion and all forms of discrimination on grounds of social status, age, culture, religion, gender and disability. 67. Our towns and cities must also be rid of all forms of stigmatisation of particular groups, which are seriously detrimental to the sense of belonging to an urban community and which, more often than not, are the root of the urban violence, antisocial behaviour and insecurity that is painfully felt by our urban citizens, particularly the most vulnerable among them (the elderly, children, people living alone, immigrants, the poor). 68. Lastly, we consider that the solidarity which is needed within the city limits should also guide our relations with urban surrounding areas, other neighbouring towns and cities and the rest of the population, in accordance with criteria and redistribution mechanisms decided at national level. 69. In keeping with this spirit, mutual assistance between towns and cities is intensifying at international level, particularly where the countries of the South are concerned. This solidarity which is spreading as globalisation proceeds may be seen as a form of “city diplomacy”. We strongly encourage these other forms of solidarity with the cities of disadvantaged countries, which help to build a more balanced and more cohesive world. 70. Our concept of solidarity begins in the neighbourhoods of our towns and cities, but it cannot stop at their gates. Knowledge-based towns and cities 71. Our towns and cities are the crossroads of civilisations. They are the setting par excellence where knowledge and culture find expression, they are contact and meeting places. We, European local elected representatives, view our towns and cities as places of exchange, cosmopolitan places where differences are free to interact and find expression in a spirit of mutual respect. 46 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 72. We are not looking for towns and cities where cultural differences merge into a single global and globalised model. Our towns and cities are culturally and architecturally different and diverse, and must remain so. We are alert to the risks of standardisation of buildings and services and the aberrations of a globalised urban development model which only obeys to the rules of a global market, leaving its uniform imprint everywhere. 73. We also support the culture of our local areas and their identities. We wish to promote and disseminate our local cultures and our local memories as a key asset in an increasingly globalised world. We undertake to continue our efforts to support artistic creation and a high standard of cultural amenities for our towns and cities. 74. Our towns and cities have always been home to forces for change and innovation. They are an opportunity for progress and adjustment to change. We believe that our towns and cities are the focal points of the knowledge-based economy which is already driving the development of our communities and will do so even more in future. 75. We think that, at the beginning of this new millennium, our towns and cities more than ever have an historic role to play in the establishment of this knowledge-based economy in Europe. The de-industrialisation of whole areas, the rise of the new information and communication technologies, the advent of biotechnology and, more generally, the development of intangible economic activities mark the new forms of our development, and we know that local areas can play a major role in this regard. We therefore want to give priority to knowledge and innovation, to access to education, to research, and more generally to cultural and artistic activities, which provide the fertile ground on which this new economy will grow. 76. With this in mind, we undertake to develop our communications and telecommunications infrastructure and to increase Internet access, to create “intelligent” spaces and to bring e-governance into general use. We want to make our towns and cities the setting for omnipresent co-operation networks that can facilitate knowledge transfer between the education and research systems and the production system. We want to build digital towns and cities that are an asset to our development. 77. We are aware that our goal of making our towns and cities a crucible of knowledge, culture and the arts would lack credibility if we showed no concern for their architectural beauty. 78. In this connection, we are aware that our urban landscapes have often grown up in the last fifty years without any real concern for high architectural quality. We have neglected many of our peri-urban landscapes and we have abandoned the outskirts of our towns and cities to soulless and uncreative commercial urban planning. Henceforth we want to take into greater consideration the architectural dimension in our spatial development and foster the development of a lively architectural culture among decision-makers and urban citizens. 47 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ 79. We want to be proud of our towns and cities and their culture, but also of their architecture. Conclusion 80. We, European local elected representatives, know that the present development of our towns and cities is not without danger and that the challenges facing them are on an unprecedented scale: environmental, democratic, cultural, social and economic challenges. 81. In this Manifesto we are driven by a sense of confidence in our towns and cities. We firmly believe that they are a unique asset for our societies. As driving forces for local development and collective political players, individually or in networks, they have to address the changes in our societies. They can contribute to the prosperity of their communities and to their sustainability. But the perspective cannot be exclusively local. In the pursuit of this goal of prosperity and sustainability, they must continue to show solidarity with other local areas. 82. We know that our towns and cities have a long history and must be viewed from the long-term perspective of our cultures. We think that these roots in the past and in our collective memories are also an asset that helps us to project ourselves into the future on the basis of a strong identity. We are not proposing a single model of urban development. Our towns and cities have their own personality. They are all different and their diversity is an opportunity for Europe. 83. Diversity of and diversity within towns and cities: we think that the ability to integrate cultural diversity can be developed through a conflict-free vision of our identities. We are proud of our identities, but we view them unreservedly as an element of openness to others. 84. We are convinced that encouraging towns and cities to strive for more democracy, greater sustainability, ever greater solidarity within and between local areas, better governance and better performance is crucial for the proper development of our societies. 85. It is this optimistic, ambitious and demanding message that we wish to convey to our urban citizens and to all those involved in urban development. We propose this Charter as an invitation to build a new urban project for the towns and cities of Europe based on a sharing of values and an exchange of experience, so that towns and cities can retain their individuality while collectively embodying a European urban blueprint that is a seamless combination of humanist values, individual freedom, economic prosperity, social solidarity, care for the planet and living culture. 48 MEHMET KEMAL DEDEMAN ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME PROJE YARIŞMASI - 2008 A L A N Y A Ö R N E Ğ İ N D E Ş E H İ R T U R İ Z M İ V E A Ç I K A L A N L A R Ü Z E R İ N E B İ R Ö N E R İ SON NOTLAR i Bu araştırma Bilkent Üniversitesi Araştırma Fonunun desteğiyle gerçekleştirilmiştir. Alan araştırması süresince bizlere destek olan öğrencilerimiz Müge Durusu ve Ada Deniz Sel’e, Alanya Belediyesi çalışanlarına, kaynaklarını bizimle paylaşan kişi ve kurumlara (ALTİD, ALTSO, ALTAV, Alanya İlçe Emniyet Müdürlüğü) ve anketlerimize yanıt veren alanyalılara teşekkür ederiz. ii Yeni Alanya, 25.10.1975, s:1 iii Yeni Alanya, 12.10.1984, s:1 iv Yeni Alanya, 10.2.1990. v Alanyalıların bir kısmı geçmişten gelen alışkanlıklarını hala sürdürüyor, yaz aylarını yaylalarda geçirip kış aylarında şehre geri iniyorlar. vi Yeni Alanya, 4.3.1977, s:1. “İskeleyi çarşıya bağlayacak rıhtım 24 martta ihale ediliyor. 24 martta eksiltmeye çıkarılacak olan rıhtımın (sahil yolu) 80 metresi, iskele onarımı ve yat yanaşma limanı (balıkçı barınağı) yapımı ile 1976 yılında tamamlanmıştı. Söz konusu ilave rıhtımın boyu 450 metre eni ise 25-50 metre olacak.” vii Yeni Alanya, 30.9.1985, s:1. Dönemin belediye ba şkanı Müstakbel Dim’in açıklaması: “Bir sure once belediye Sarayı’nın önüne kadar uzatılacağı açıklanan kordonda, inşaat çalışmaları önümüzdeki hafta başlıyor.” Yeni Alanya, 3.3.1987, “Sahil düzenlenmesi ilçemizin çehresini değiştirecek, mola kavşağı yeniden düzenleniyor, dolmuş garajı taşınıyor yerine kültür sitesi kuruluyor.” viii Yeni Alanya, 10.6.1986, s:1. ix Yeni Alanya, 13.1.1986, s:1. Müstakbel Dim: “Rıhtım projeleri yeniden çizilip geldi. Rıhtım 1000 metre. Halen törenlerin yapıldığı iskele caddesinin altındaki boş Alana turizme dönük yoğun alışveriş merkezleri yapılacak.” x Yeni Alanya, 8.5.1990, s.1 xi Yeni Alanya, 28.10.1975 xii Mcgee, 1992. xiii Yeni Alanya, 19.1.1977, s.1. Haluk Oğuzbeyoğlu: “Turist nedir ve kimdir?...... Turist bizden tatlı dil, güleryüz, iyi muamele bekler. Bunları gördükçe bize daha fazla ısınır, alışır ve yaklaşır. Kalmayı tasarladığı süreyi uzatır bu suretle bize daha fazla döviz bırakır.” xiv Yeni Alanya, 15.4.1985, s.1. “Turizm patlamasına henüz hazır değiliz.” 49 TURÝZM SEKTÖRÜ ÜÇÜNCÜLÜK ÖDÜLÜ