2008 Haziran - türk eczacıları birliği
Transkript
2008 Haziran - türk eczacıları birliği
Yayın Türü: Süreli Yayın İÇİNDEKİLER SAHİBİ Ecz. Erdoğan ÇOLAK Genel Başkan SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ecz. Hilmi ŞENER Genel Sekreter MERKEZ HEYETİ Ecz.Erdoğan ÇOLAK Ecz.Şevket KAYA Ecz.Hilmi ŞENER Ecz.Özgür ÖZEL Ecz.Mukaddes HARMANCI Ecz.Deniz İÇER Ecz.Sabih Tekin ÇAĞLAR Ecz.M. Sait Yücel Prof.Dr.Levent Üstünes Ecz.Çağatay ÇAKAR Ecz.Ali ASLAN YAYIN SEKRETERİ Ayşen YALMAN BAKIŞ Ecz. Erdoğan ÇOLAK 3 DİYALOG Ecz. Hilmi ŞENER 4 2. BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI Ecz. Neşe KILINÇ, Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU, Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU 5 TEB’in 14 MAYIS ETKİNLİKLERİ Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ 13 ODALARIN RENKLİ 14 MAYIS ETKİNLİKLERİ Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ 16 FARMASÖTİK VE PARA-FARMASÖTİK ÜRÜNLERİN AVRUPA ÜLKELERİNDE DAĞITIMINA İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME Ecz. Vildan ÖZCAN 22 1. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS KONGRESİNİN ARDINDAN 4-6 HAZİRAN 2008 ANTAKYA-HATAY REDAKSİYON Ayşen YALMAN Ecz. Güzide SÖNMEZ Semra SARDAŞ, Ahmet AKICI 1. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS KONGRESİNİN ARDINDAN Semra SARDAŞ, Ahmet AKICI REKLAM SORUMLUSU Ayşen YALMAN KAPAK VE SAYFA TASARIMI Tekin TEKİNER BASKI Fersa Ofset Tesisleri Ostim 36. Sokak No: 5/C-D Yenimahalle - ANKARA Tel: 0312 386 17 00 (pbx) www.fersaofset.com Baskı Tarihi: 14 Ağustos 2008 YÖNETİM YERİ VE YAZIŞMA Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA Tel: 0.312 409 81 00 YAYIN KOŞULLARI Dergideki yazılar dengi adı gösterilerek yayımlanabilir. yazılardaki görüşlerden yazarın kendisi sorumludur. Dergi üyelere ücretsiz gönderilir. Yayınlanması istenilen yazıların, bilgisayarda Word programı ile yazılması ve yazıların orijinal çıktısı ile birlikte disketinde gönderilmesi teknik açıdan kolaylık sağlayacaktır. TEB Haberler Dergisi hakkındaki şikayetlerinizi, memnuniyetinizi ve önerilerinizi iletebilmek için; Türk Eczacıları Birliği Willy Brandt Sokak No: 9 Çankaya / ANKARA adresine, teb@teb.org.tr e-posta adresine yazabilir ya da 0312 409 81 09’a faks çekebilirsiniz. 28 28 PGEU GENEL TOPLANTI VE SEMPOZYUM Aslı Yürür MERAN 31 FENİLKETONÜRİ NEDİR? Ecz. Güzide SÖNMEZ 32 MANİSA ECZACI ODASI’NDAN ANLAMLI PROJE Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU 34 ECZACILIK AKADEMİSİ Prof. Dr.İ. Tayfun UZBAY 35 TEB İLAÇ GERİ ÖDEME ENSTİTÜSÜ Ecz. Rida ŞİMŞEKEL 38 ECZACI ODALARI 39 1 MAYIS’TA YÜRÜYEN “AYAKLAR” AYAKLAR ALTIRA ALINDI Serkan MERCAN 40 TUZLA: CAN PAZARI Berivan VARGÜN 42 GÜNCE Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU 44 BASINDA TEB Ayşen YALMAN 46 Bakış Sınırları tam olarak bilinemeyen ve çoklu belirlenimlerle, zaman içerisinde sürekli değişim gösteren yapılar her zaman söz konusu bütünün parçalarını tedirgin etmektedir. Modern zamanın toplulukları bizleri farklı bütünlük şemsiyesi altında, güvenli bir biçimde toplayacağını iddia etse de; yakından tanımadığımız ve dokunamadığımız yüzlerce insan ve yapısını ve işleyişini tam olarak bilemediğimiz bir çok kurum ile karşı karşıya kalırız. Artık bu topluluk içerisinde kişisel ve tamamen duygusal temelli değil de, daha çok ortak idealler ve ortak çıkarlar üzerinden bir takım birliktelikler kurmaktayızdır. Görmediğimiz ancak ortak amaçlarımız olan ya da olduğuna inandığımız yüzlerce yandaşımız bulunmaktadır. Bu yeni dönemin karmaşıklığı bireyler ve toplulukları yeni dayanışma ağları yaratmaya iter. Farklı biçimlerde ve farklı düzeylerde birbirlerine eklemlenen ‘yalnız’ bireyler ancak bu biçimde karmaşık toplumsal yapı içerisinde ‘insanca’ yaşamaya devam edebilirler. Karmaşıklaşan toplum ölçeği karmaşıklaşan örgütlenme modellerini de beraberinde getirir. Bu örgütlenme ister çam ağacı kozalaklarını korumak, isterse organik tarımı güçlendirmek için olsun, nihai olarak karmaşıklaşan toplumsal yapı ve bunun sonucunda zaten yalnızlaşan bireyin ideallerini korumak için tek başına güçsüz olduğu gerçeğinden kaynak almaktadır. Elbette değişimi tek başına gerçekleştirmenin bir güç sorunu olarak değerlendirilmesi, tek başına yanıltıcı olabilir. Bahsettiğimiz bir tiranın gücü olduğunda bir çok kapı ardına kadar açılacaktır. Ancak modern zamanın ve yeryüzünden ayakları tam olarak yere bastırılan ‘rasyonel’ insanın artık savunmaktan geri duramayacağı bir takım temel ilkeler tüm toplumların belleğine kazınmıştır. Özgürlük gibi, eşitlik gibi, demokrasiyi gerçek manada yaşanır kılmak gibi…Bizler artık toplumsal yapıyı değiştirmek için elimizde bir takım referans değerler ve ilkelerle hareket ediyoruz. Sonuç itibariyle yalnızca kendi gündelik çıkarlarımız için değil, insanlığın bu Bizler bugüne kadar yalnızca kendi mesleki çıkarlarımızı, tek tek hepimizin çıkarlarını korumak için bir araya gelmedik. Uzun yıllardan bugüne önemli bir örgüt kültürü yarattık ve bu tarih üzerinden bugünü birlikte örmek için mücadele ediyoruz. Örgüt kültürümüzün en önemli özelliklerinden bir tanesi kuşkusuz ki toplumun uzun vadede sağlığını korumayı öncelik olarak kabul etmektir. Bunun dışında, bizler tam da bahsettiğimiz çoklu belirlenimler ve mesleğimize yönelik farklı düzeylerdeki baskılar karşısında koşullar ne olursa olsun bir arada durmak ve öncelikle birbirimize ve örgütlü gücümüze güvenmek konusunda bir teamül geliştirmişizdir. Muhalefet, her zaman için her kişi ve kurum için olmazsa olmazdır ve eleştiri ve özeleştiri mekanizmalarını yapıcı bir biçimde devreye soktuğu oranda ortak iyinin kurulmasına hizmet eder. Ancak dayanışmayı ve gerekli olduğu durumda bir bütün olmayı her koşulda önceliğimiz saymalıyız. Ortak kararlarımıza ve ‘ortak aklımıza’ sahip çıkmalı ve ne eylemimiz ne de söylemimizle bu aklı zarara uğratmamaya özen göstermeliyiz. Çünkü bu ortak akıl ve ortak irade her koşulda bizim en değerli gücümüzdür. Yalnızca bugünü değil geleceğimizi de kuracak olan bu güçtür. Her bir yanımızın düşmanlarla çevrili olduğuna ilişkin bir hamaset söylemi değildir bu, bizler bir arada durarak, öncelikle kendimizi ve çevremizi sürekli sorgulayarak, örgütlü gücümüze olan inancımızı hiçbir zaman azaltmadan birbirimizi geliştirerek, ne tür bir zorlukla karşı karşıya kalırsak kalalım hepsinin üstesinden geleceğimize samimiyetle inanıyoruz. Yaşam bir çarpışmalar bütünü ise, bize doğru yaklaşan bir akıntının karşısında ancak bir arada durarak, Sağduyu ile, Emek ile, ortak Sinerjimiz ile bir SES yaratabiliriz. Sesimize sahip çıkalım. Bugünümüz ve geleceğimiz için… Ecz. Erdoğan ÇOLAK TEB Genel Başkanı TEB HABERLER M odern hayat toplumun her yapısından önemli değişimler yarattı. Öncelikle cemaat ilişkilerinden sıyrılan birey, kendisini koruyan ilahi güçleri sorgulamaya başladı. Zamanın ‘döngüselliği’ ve bu bağlamda belirliliği bir zigzaglar çizgiselliğine dönüştükçe gelecek belirsizleşmeye başladı. Birey kendisini koruyan ilahi ve toplumsal kabuktan sıyrıldı; yani deyim yerindeyse tek başına dünyanın ortasına atılıverdi. Sanayileşmenin hızlanması ile beraber; birey artık sınırlarını tam olarak bilemediği, dahası kendi varlığının ne tür bir etki yarattığına/yaratabileceğine dair çok da fazla bilgi sahibi olmadığı, daha büyük ancak daha karmaşık bütünlüklerin parçası olmaya başladı. ilkelerin kılavuzluğunda yeniden kurulması için, gelecek için mücadele ediyoruz. Ulaşmaya çalıştığımız ideallerimiz ve korumaya çalıştığımız ortak çıkarlarımıza ulaşmak kadar, bu yolda nasıl ve hangi araçlarla yürüdüğümüz de en az bu amaçlar kadar önemlidir. Nihai olarak ulaşmaya çalıştığımız gerçek demokratik bir sistem ancak her açıdan güçlü ve demokratik bir biçimde örgütlü hareket eden bir toplumla mümkün olur. Toplumun örgütlü yapıları güçlü ve demokratik olmadığı durumda, mücadele amacı ne olursa olsun nihai olarak iyi bir sonuç elde etmek mümkün olmayacaktır. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Değerli Meslektaşlarım, 3 Diyalog Değerli Meslektaşlarım, Yeni bir ekiple 2 yıllık hizmet döneminin ilk 7 ayını geride bıraktık. 36. Büyük Kongre sonunda oluşan bu yeni ekip tarafından, katılımcı bir anlayışla hazırlanan çalışma raporu aşama aşama uygulamaya konuldu. Bizler biliyorduk ki, mesleğimizin özellikle son yıllarda içine çekildiği açmazların ve belirsizliklerin, bu dönemde geriye döndürülmesi ve yeni kazanımlar için azami gayret yanında, katılımcı ve şeffaflık anlayışı çerçevesindeki bir çalışma bizi hedefe götürebilirdi. Bu anlayış, irade ve inançla yaptığımız çalışmaların olumlu sonuçlarını görmeye başladığımızı söylemek isterim. Birlikte hareket etme, güven ve katılımcı bilincin devamı halinde de gerek mesleğimiz gerekse ülkemiz adına yeni kazanımlarımızın kaçınılmaz olacağı açıktır. Birkaç istisna hariç, oda başkanı arkadaşlarımızın ve özellikle tüm meslektaşlarımızın birlik ve beraberlik duygusuyla gösterdiği kararlı tutumunun, bugün olduğu gibi önümüzdeki süreçte de devam etmesi, mesleğimizin önünü açacaktır! 4 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Çalışma raporunun temel perspektif bölümünde vurgulanan katılımcı örgüt yapısının oluşturulması, ilk semeresini kamu kurum ıskontosunun eczacıya bir yükolmaktan çıkarılması ve eczane indirimlerinin aşağı çekilmesi ile almıştır. Zira bu yeni örgüt yapısı anlayışımızı kağıt üzerinde bırakmayarak, SUT/BUT komisyonu ve teknik düzeyde görüşme ekibi gibi pek çok komisyon oluşturduk. Tabii ki, TEB Merkez Heyeti’nin sorumluluğu uhdesinde tutarak, komisyonlar ve görüşme ekibinin arkasında kararlılıkla durması ve tabanda bölge eczacı oda başkanları ile görüş birliği içinde olması bu olumlu sonuçta, en önemli etken olmuştur. Değerli meslektaşlarım, Sürpriz bir şekilde gündemimize oturan, bazı kişilere Azerbaycan’dan eczacılık diploması aldıktan sonra haksız bir şekilde YÖK tarafından denklik ve Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsat verilmesi uygulaması TEB Merkez Heyeti’nin zamanında müdahalesi ve girişimleri ile önlenmiştir. Sürpriz bir şekilde diyorum, zira yargı kararına rağmen böylesi bir uygulama ile karşı karşıya gelinmesi gerçekten hepimiz için sürpriz olmuştur. Gündemin en yoğun olduğu bir dönemde Merkez Heyeti’nin görev bölümü yaparak şahsımın da içinde bulunduğu bir heyetle yaptığı bu girişimler sonucu haksız uygulamaların önlenmesi, mesleğimiz adına diğer olumlu bir gelişmedir! Bütün bu katılımcı, şeffaf, özverili ve benmerkezcilikten uzak çalışmalara karşın, Bursa Bölgelerarası Toplantıda bazı bölge oda başkanı meslektaşımın şahsımı hedef alan konuşmalarını pek çok meslektaşım gibi ben de anlaşılır bulmadığımı belirtmek istiyorum. Elbette kişisel amaçları için anlaşılır ve açıklanabilir tarafı olabilir! Ancak mesleğimizin birlik, beraberlik içinde; yıkıcı olmaktan uzak, yapıcı davranışlara en çok ihtiyacı olduğu bu dönemde haftanın 5 günü tam mesai ile hizmet veren şahsıma yönelik bu saldırıları sizlerin tekdirlerinize sunmak isterim. 6197 sayılı meslek yasamızın günümüz koşullarına uyarlanarak güncel hale dönüştürülmesi adına yapılan çalışmalarla ilgili endişelere meydan bırakmayacak olumlu beklentimi de sizlerle paylaşmak isterim. Mesleğimizdeki etik bozulmaların önlenmesinin, söz konusu yasa ile birlikte eczacılık fakültelerinin sayısı ve eğitimde farklı alanlara yönlendirmelerin önemini de dikkatten uzak tutmamamız gerektiği bilinci içindeyiz. Bilinmesini isteriz ki, meslektaşlarımız için farklı istihdam alanları yaratılması kaçınılmaz olmalıdır. Değerli meslektaşlarım, Tüm bunların ışığında son derece önemsediğim ve yazımda özellikle vurguladığım katılımcı ve şeffaf anlayışa karşı durulmaması ve TEB’in tüm birimlerinin kurumsal yapısının daha da güçlenmesi dileklerimle saygılar sunarım… Ecz. Hilmi Şener TEB Genel Sekreteri TOPLANTI Ecz. Neşe KILINÇ, Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU Ecz. Berna ÇİZMECİOĞLU 2. BAŞKANLAR DANIŞMA KURULU TOPLANTISI YAPILDI Değerli arkadaşlar, bugün bu toplantıda Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti’nin çalışmalarını değerlendireceğiz, bölgesel sorunları ele alacağız, bunları tartışmaya çalışacağız. 6197 sayılı Yasamız, yasa tasarımızla ilgili düşüncelerinizi alacağız. Özellikle oradaki muvazaa sorununa ilişkin yeni düzenlemeler yaptık, taslak size dağıtıldı ve 6197 taslağına ilişkin yeni bir strateji de belirlememiz gerekiyor. Bunu birlikte tartışmaya çalışacağız ve her zaman olduğu gibi bu Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısının sonunda da birlikte, mutabık kaldığımız bir sonuç bildirgesi yayınlayacağız. Biz dün Sosyal Güvenlik Kurumuyla bir görüşme yaptık. Bu görüşmeden edindiğimiz izlenim, her an sağlık uygulama tebligatı ve protokol sürecinin başlayacağına ilişkindi. Şimdi bununla ilgili yeni görüşmeler başladığında önümüze birtakım olgular gelecek. Belki o zaman yeniden sizleri toplama gereksinimimiz olacak; ancak, konuyla ilgili temel yaklaşımımızın altını bir kez daha çizmek istiyorum arkadaşlar. Bu protokol 1 Temmuz 2008’de sona erecek. Yeni hazırlanan protokol, bizim düşündüğümüz taslak çerçevesinde eczacıları potansiyel suçlu olarak görmeyen, sağlık elemanı olarak değerlendiren, kamu Çok açık ifade etmek istiyorum; en kötü protokol, protokolsüzlükten iyidir fikrine katılmıyorum arkadaşlar. Böyle bir fikir olmaz. Bizim yaklaşımımız şu olmalı: Hem bir protokolümüz olacak, hem de iyi bir protokolümüz olacak. Bu konuda kararlı bir yaklaşım sergileyeceğiz; ama, bu kararlı yaklaşımı birlikte sergileyebilirsek bu sorunu aşacağımızı ve temel hedefimize yaklaşacağımızı düşünüyorum. Değerli meslektaşlarım, sahte ilaç, sahte reçete, sahte rapor gibi sahte dünyanın sahteliklerinin tüm sorumlusu eczacılar haline getirilmek isteniyor. En son Diyarbakır’da yaşanan yan etki operasyonunun bizim açımızdan korkunç yan etkileri oldu. Orada hiçbir suçu olmaksızın meslektaşlarımız apar topar gözaltına alındılar ve afişe edildiler. Bu hem kişisel, hem meslekî onurumuz açısından kabul edilemez bir uygulamadır. Hepimizin onuru zedelenmiştir. Burada hepinizin huzurunda sayın oda başkanlarımıza ve Diyarbakırlı meslektaşlarımıza bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum. Hukukun, suçu kanıtlanana kadar suçlu suçsuzdur ilkesine saygı gösterilmesini istiyoruz. TEB HABERLER ECZ. ERDOĞAN ÇOLAK TEB MERKEZ HEYETİ BAŞKANI kurum ıskontolarının 3 yıldır eczacılara yüklediği, artık katlanılamaz bu yükü ortadan kaldıran, eczacının soluk almasını kolaylaştıracak, muhakkak ki tarafların ortak mutabakatıyla hazırlanmış bir metin olmasını istiyoruz. Mesleğimizin saygınlığına yakışır, meslek örgütümüzün inanç ve kararlılığına uygun bir metin olması için hepimiz çaba göstereceğiz ve bu çabaların sonuç vermesi için bu çabaları ortaklaştıracağız ve bundan sonraki süreçte enerjimizi de bu alanda sergileyeceğiz. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 3 6.Dönem Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti II.Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı 18 Haziran tarihinde Ankara’da yapıldı. Toplantıda, Sosyal Güvenlik Kurumu ile yapılacak yeni İlaç Temin Protokolü maddeleri üzerinde duruldu. 5 TOPLANTI Değerli meslektaşlarım, tabii bizler Eczacı Odası yöneticileri ve Türk Eczacıları Birliği yöneticileri olarak hiçbir zaman kendi meslektaşlarımız içerisinde yanlış yapan, yolsuzluk yapan, usulsüzlük yapanları savunma noktasında olmadık. Böyle bir şey mümkün değil zaten. Bunun kanıtı da odalarımızın çabalarıyla hazırlanan çok sayıda dosyanın her 3 ayda bir Birliğimize görüşülmek üzere gelmesidir. Kendi meslektaşlarını bu kadar çok denetleyen ve bu kadar çok ceza veren bir örgüt yapılanması Türkiye’de yoktur. Bunları ayıklamak, bunları meslektaşlarımızın dışına atmak bizim elbette ki temel görevimiz; ama, mesleğimize karşı gelen saldırılara karşı mesleğimizi korumak da yine hepimizin görevi diye düşünüyoruz. Değerli meslektaşlarım, bir süredir bazı meslektaşlarımız “Yasama, dokunma” başlığıyla bir kampanya yürütüyorlar. Tüm eksikliklerine rağmen mevcut 6197 sayılı yasamızın, hükümet tarafından çıkarılacak bir yasadan daha iyi olacağını savunuyorlar. Şimdi burada 3 tane temel soru var arkadaşlar: Ya yasa eskisi gibi kalacak; ya yeni hazırladığımız yasa taslağı bu Meclisten geçecek ve uygulamaya girecek; ya da biz önümüzdeki süreçte bu yasa taslağıyla birlikte oluşabilecek eksiklikler olabilir endişesiyle bu yasa taslağının çıkmasını istemeyeceğiz. Değerli meslektaşlarım, eğer hükümet gerçekten eczacılıkla ilgili bir dönüşüm, bir değişim yapmak istiyorsa, bunu bizim yasamıza bağlı olarak gerçekleştirmek durumunda değil. Burada önemli olan eczacıların ve eczacı potansiyelinin, çıkabilecek olumsuzluklar karşısındaki direncinin ölçüsüdür. 6 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Bu konuda çok iddiacı bir noktada değiller. Bu sorun da karşımıza çok ciddi biçimde çıkacağını zannetmiyoruz; çünkü, sonuç olarak şöyle bir ifade kullandılar: “Bu yasayı siz istiyorsunuz, biz birlikte hazırlıyoruz. Onun için sizin istediğiniz biçimde çıkacak, biz sizi karşımıza alarak bu yasayı çıkartamayız” diyorlar. Değerli meslektaşlarım, birlikte hazırladığımız, üzerinde mutabakata vardığımız çalışma programı üzerinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. 3 aylık zaman diliminde yapabildiğimiz işleri, becerebildiğimiz noktaları sizinle paylaşmaya çalıştık, çalışıyoruz ve bu 3 aylık yolu da bir ortak hazırlık evresi olarak geçirdik. Değerli meslektaşlarım, Başkanlar Danışma Kurulu toplantımızda son şekli verilmiş olan çalışma programımızda, meslek hakkı, ilaç dışı ürünler, reçetesiz ilaçlar ve ilaçta reklam gibi bugüne kadar merkezî düzeyde ele alınmamış bazı başlıklar altında bir raporlama faaliyetinin yapılması öngörülüyordu. Bu faaliyetlerin bir kısmını tamamladık, bir kısmını da sonuçlandırmak üzereyiz. Onlarla ilgili faaliyetlerimiz devam ediyor. Biz, geçtiğimiz dönemde yine bir emek meslek örgütü olarak Genel Sağlık Sigortası ve Sosyal Sigortalar Genel Sağlık Sigortası Yasasına ilişkin Emek Platformuyla birlikte bu yasa taslağının vatandaşı ve vatandaşın sağlık hizmetini sıkıntıya sokmayacak, devamlılığını sağlayacak, kalitesini artıracak ve gerçekten bir sağlık hakkının Anayasal hak olduğu noktasında ve bu hakkın devlet tarafından mutlaka sağlanması noktasındaki taleplerimizi birlikte iletmeye çalıştık; ancak, bu konuda yapmış olduğumuz etkinlikler ve çabalar maalesef bu yasanın da çok fazla değişimini sağlamadı. Yasa, ana mantalitesini koruyarak Meclisten geçti. Daha çok özel sigortacılığın önünü açan, düşük ve dar gelirli grupların sağlık hizmetine erişimini güçleştiren bir sistem olarak değerlendiriyoruz biz bugünkü var olan yasayı ve önümüzdeki süreçte de bunun sıkıntılarını hep birlikte ister Genel Sağlık Sigortası boyutunda, ister aile hekimliği noktasında, ister etik boyutlarda birlikte yaşayacağız. Değerli arkadaşlarım, değerli oda başkanları, birleşmek başlangıçtır, birliği sürdürmek gelişmedir. Birlikte çalışmak ise başarıdır. Bu toplantının da başarılı geçmesini diliyorum ve hepinize hoş geldiniz diyorum. ECZ. SEMİH GÜNGÖR İSTANBUL ECZACI ODASI BAŞKANI Sağlık Uygulama Tebliği ve Protokole gelince, tabii burada başlangıçtan beri protokol ön planda tutuluyor; ama, bence protokolden daha önemlisi Sağlık Uygulama Tebliği; çünkü, bizi esasında kısıtlayan ve sıkıntıya sokan bir sürü madde tebliğin içinde yer alıyor. Onun için 2008 Yılı Sağlık Uygulama Tebliğini görmeden imzalanacak bir protokol, bizim açımızdan sıkıntı yaratacaktır. Eğer içinde bizim önerdiğimiz, “Protokol imzalan- TOPLANTI Bu taslağın yüzde yüz oranında Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kabul edilmesi tabii ki hepimizin isteği; ama, inanın ben bunun yüzde 75-80’ine de razıyım; çünkü, çok ince ve detaylı bir çalışma yapıldı taslak hazırlanırken. Biliyorsunuz protokol, meslek örgütü ile karşılıklı olarak imzalandığı için örgütümüzün görüşleri bu noktada çok önemli; ancak, SUT’da böyle bir gereklilikleri yok. Bir sabah kalktığımızda Resmî Gazete’de 2008 SUT’unu görebiliriz. Bu nedenle Merkez Heyetimiz SUT yayınlanma sürecine müdahil olmalı, gerekli yerlerde gerekli etkilerde bulunmalı diye düşünüyorum. ECZ. TUNCAY SAYILKAN İZMİR ECZACI ODASI BAŞKANI Protokolle ilgili olarak, bugün yapılması gereken çok şey var; ama en azından, krize dönme süreci önümüzdeyken yapılabilecek bence en doğru iş, nokta atışıyla bir önceki yıldan daha iyi bir protokolü ortaya koyabilmek; hiçbir şey yapamazsak bile kamu kurum iskontosundan arınmış bir 2007 protokolünü ortaya koysak bile -kendi adıma söylüyorum- bir şekilde bir adım atmış olmak, her yıl bir şeyler kaybederek bugünlere gelmiş bir meslek grubu olarak, 2008’de ilk defa bir adım öne geçtiğimizi gösterecek. Böylelikle bunun da üyemize rahatlıkla anlatabileceğimiz bir protokol olacağını düşünüyorum. ECZ. BURHANETTİN BULUT ADANA ECZACI ODASI BAŞKANI Bugün Başkanlar Danışma Kurulunun gündemi 2 maddeden oluşuyor. Bir tanesi, Türk Eczacılar Birliği Merkez Heyeti çalışmalarının sunulması, Oda yöneticilerinin bu şekilde bilgilendi- ECZ. HARUN KIZILAY KONYA ECZACI ODASI BAŞKANI Yasada bir değişiklikle eski reçetelerin incelenmesine ilişkin bir düzenleme yapıldığı söyleniyor. Biliyorsunuz bizim Sosyal Güvenlik Kurumuyla, ondan önce de SSK ile anlaşmamız vardı ve bu anlaşmamız çerçevesi içerisinde böyle bir örnekleme yoktu. Esasen geçen yıl yapılan sözleşmenin, protokolün içerisinde de örneklemenin zorunlu kılınması aslında yasaya aykırıydı; ama, maalesef biz geçen yıl bu zamanlar çok da hararetli toplantılar yapmıştık; ama, örneklemeyi bir anda tamamen kabul etmiş olmuştuk. Açıkçası şunu söyleyeyim: İstanbul, Ankara ve İzmir dışında SSK Sağlık İşleri İl Müdürlükleri, yasada olmayan bir şekilde, gayri yasal çalışan kurumlar. Böyle bir yasa yok, 13 tane ilin yasası yok. Yasal kurumlar olmayan kurumlarla biz muhatap olduk şimdiye kadar, bir sürü işlem yapıldı. Ben, geçenlerde bu Sosyal Güvenlik Kurumunun bürokratlarından bir tanesine söyledim “Çok iyi tespit etmişsiniz. Böyle bir yasa yok, hakikaten böyle bir şey yok” dedi. ECZ. KIVANÇ ATMACA BURSA ECZACI ODASI BAŞKANI Bir Anadolu deyişiyle başlamak istiyorum. “Akılları pazara çıkarmışlar, herkes kendi aklını almış” derler; yani, herkesin düşüncesi kendisine göre en iyi düşünce; ama, toplumsal sorunlara bireysel yaklaşımlarla çözüm üretme şansımız yok. O yüzden işte insanlar bir araya geliyorlar, birlikler, örgütler, sendikalar, sivil toplum kuruluşları oluştu- TEB HABERLER ECZ. OĞUZ EKİNCİOĞLU ANKARA ECZACI ODASI BAŞKANI rilmesinin sağlandığı için teşekkür ediyoruz. Ancak, 2 nci madde bence çok anlamlı değil. Bu anlamda ben bugün bölgesel sorunlardan ziyade başka 2 maddenin gündem olmasını isterdim. Bir tanesi 6197, diğeri de protokol; çünkü, her ikisi de hayatî, her ikisi de gerek eczacılığın geleceği açısından, gerekse eczanedeki pratik uygulamalar açısından çok önemli. Ama, bu iki konunun Başkanlar Danışma Kurulunda gündem edilmemesi, bende bu konularla ilgilenilmediği veya bu konuların çok da ciddiye alınmadığı hissiyatını oluşturdu. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 dığı tarihteki Sağlık Uygulama Tebliği kurallarıyla sınırlıdır”. Noktasında bir kalıcı hüküm yer alırsa ne âlâ. Bugünkü kurallar içinde olmazsa olmazlarımızı ortaya koyarız. Onların arkasından gelecek değişikliklerin de eczacıyı bağlamaması sağlanmış olur. 7 TOPLANTI rup ortak akıl yaratmaya çalışıyorlar. Bizim Genel Kurulumuzda eczacıların ortak aklının bir araya getirileceği en önemli ortam. Örgütü bir hedefe götürmekle ilgili Genel Kurulumuz ortak aklı belirledi. Şimdi pek çoğumuzun ciddi anlamda beklentisi var. Örgütün genel anlamda beklentisi, imzalanacak olan protokolün bu gemiyi batırmaması. Merkez Heyetimize düşen en önemli görev de örgütümüzün beklentilerini boşa çıkarmadan bu protokolü en iyi şekilde imzalamak. ECZ. İRFAN DEMİRCİ GAZİANTEP ECZACI ODASI BAŞKANI 6197 ile ilgili Başkanım şundan bahsetti: Ya yasa bizim istediğimiz gibi çıkacak, ya hiç çıkmayacak ya da istediğimiz gibi çıkmayacak tarzında; yani, bu durumda mevcut yasanın hiç değilse eczane sahibi ve mesul müdürün eczacı olması tarifine katılıyorum. Korkuyorum; Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü’nün, Sağlık Komisyonu Başkanı eczacı milletvekillerinin, eczacı-eczacı ortaklığına sıcak baktığı bir ortamda, bizim bunun Meclisten nasıl geçeceğini çok iyi düşünmeliyiz. Çünkü, eczacı-eczacı ortaklığı dediğiniz zaman bunun üzerine başka bir şey var, Türk Ticaret Kanunu diye bir kanun var. Ortaklığı o tarif etmiş. Önce ona uygun olması lâzım. O anlamda 6197’nin mevcut halinin iyi olduğunu, hiç değilse bizi koruduğunu, bağımsız ve özel eczanemizi koruduğunu düşünüyorum. ECZ. CİHAN DİNÇ 8 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER ANTALYA ECZACI ODASI BAŞKANI Sözleşmenin 1 Temmuz itibariyle bitecek olması hepimizin çok önemli sorunu. Sizden istirhamım, devletle olan görüşmelerinizde kendi kişisel kırgınlıklarınızı, küslüklerinizi bırakmanız, 23 bin tane eczacının geleceğini düşünerek imza atmanızdır. Elbette ki bu imzayı atarken bizim haklarımızı savunmadan atmayınız. Belli koşulları almadan atmayınız. Örnekleme metoduyla ilgili eleştirilerimi de söyleyeceğim. Sayın Başkanım, Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Bu hukuk devletinde Türk Eczacılar Birliği de bu hukuk kurallarına göre kurulmuş bir örgüttür, eczacı odaları da öyledir. Çıkan bir kanun var. Eğer bu kanun bizi bağlamıyorsa, oturup hep beraber ortak irade gösterelim. Biz hep beraber aynı kararı uygulayamayacaksak bizim zaten birlik olmamızın ne anlamı var. ECZ. YAHYA ÇOMAK DİYARBAKIR ECZACI ODASI BAŞKANI Bu örgütün şunu bilmesini istiyorum; başta ben ve önemli bir kısım eczacımız bu örgütü utandıracak hiçbir şey yapmamıştır. Bunu, yargı sürecinin bitiminde herkese ispatlayacağız. Mevcut protokole göre, bir hasta beyanıyla eczacılarımız rahatlıkla Ağır Ceza Mahkemelerinde yargılanabilmektedir. Öncelikli olarak, yeni protokolde bu konuda meslektaşlarımızın menfaatlerini koruyacak, haksız yere ceza almalarını engelleyecek düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. ECZ. BÜLENT ÜNSAL KAYSERİ ECZACI ODASI BAŞKANI Bu yeni sözleşme önümüzde olacak; bizce bu meslek hakkını atlamayalım; çünkü, 5 inci kademede işte biliyoruz, başa baş çalışıyoruz ve büyük ciroyu bunlar oluşturuyor; yani, birçok eczanede aynı durum yaşanıyor. Özellikle meslek hakkını almadan yeni sözleşmenin olmaması gerektiğini özür dileyerek talep ediyorum. Bir de şu evrak takibi var. Çok güzel ifade etmişsiniz basın bildirisinde de, şu evrakları biraz azaltsalar, çok bunaldık. Bu noktada ne kadar azaltılabilir, bunun üzerinde hassasiyetle durulması gerekiyor. ECZ. SEMA KARAGÜLLE ZONGULDAK ECZACI ODASI BAŞKANI Protokolle ilgili şunu söylemek istiyorum. Komisyon olarak, gerçekten eczacıyı çok mutlu edecek bir taslak hazırladığımızı düşünüyorum. Bu taslak hazırlama çalışmalarına başlamadan önce, Sayın Başkan komisyona bir söz verdi, “Hazırladığımız taslağın sonuna kadar arkasında olacağız, görüşmelerde bu konuda kararlar alacağız” dedi. Bugünkü konuşmasında da aynı şeyi ifade etti. Kendisine teşekkür TOPLANTI Kendi bölgem için konuşuyorum; insanlar sıkıntılı, insanlar tükeniyor. Herkesin bölgesinde aynı sorunlar var. Her gün bir eczaneye icra geliyor, her gün bir eczanenin ekranı kapanıyor. Artık bizim de yüzümüz eskidi, yerlere düştü. Sorun bizi de aştı. Siyaset üzerimize geliyor. Alanımıza göz dikenler, ekmeğimize musallat olmak isteyenler var. Birlik, beraberlik değerli arkadaşlarım. Tekrar herkes için iyi dileklerimi, iyi düşüncelerimi ifade ederek, özellikle ve öncelikle Merkez Heyetimizin, Sayın Başkanımın da ifade ettiği ortak çalışma zeminine dönmesi, şahsımı ve bütün arkadaşlarımı ziyadesiyle memnun edecektir. Bu tarzın hayata geçirilmesi için hepinizden destek, özveri ve katkı bekliyoruz. ECZ. MURAT YÜRÜR ORDU ECZACI ODASI BAŞKANI Yeni sözleşme sürecinde, sözleşmesizlik gibi bir olayın meydana gelebileceğinden bahsettiniz. Eğer bu sözleşmenin yapılmasında ciddi anlamda bir kaygınız varsa, bu gibi bir durumda toplu olarak nasıl bir davranış içinde olacağımızın da burada belirlenmesinde fayda görüyorum. Tabii bu sözleşmenin mutlak suretle lehimize olabilecek her türlü hükmünü yerine getireceğinizi, anlamsız cezaî müeyyidelerin de bu sözleşmenin içine sokulmamasına hassasiyet göstereceğinizi de düşünüyorum. Değerli arkadaşlarım, artık eczaneler çöplüğe döndü. İnsan ve insana yönelik olarak kullanılacak tüm müstahzarların Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılması gerekiyor. Ziraat vekâletinden çıkmış olan birtakım şeylerin yanlışlıklarına da eczanelerin bulaştırılmaması için böyle bir çalışma içinde olunabilir diye düşünüyorum. 6197 sayılı Yasa Taslağının yıllardır önümüze sürüldüğünü ve bize söz verildiği halde yapılmadığını biliyorum. Eski Oda Başkanıyım ve bu Taslağın bu süreçte, AKP’nin kapatılması sürecinde geçmeyeceğine inananlardanım ve bu taslağın bu dönem gündem edilmemesi gerektiğini ben de savunuyorum. Bu yüzden, şu anda, protokolle ilgili bu kadar çok görüşmemiz varken, Taslağın gündemini daha sonraya bırakalım diyorum ve protokolle ilgili de, komisyon güzel çalışmış, kendilerine teşekkür ediyorum. Her konuda istediğimiz gibi protokol var önümüzde; ancak, SGK’nın buna ne diyeceğini ben merak ediyorum. Bizim kaybedecek artık hiçbir şeyimiz yok, kalmadı. Eğer bu örgütte eczanelerin yarısı iflas etme noktasındaysa, artık dibe vurmayı beklemeyelim. ECZ. MEHMET GÖNENÇ HATAY ECZACI ODASI BAŞKANI Protokolle ilgili olmazsa olmazlarımızı artık hepimiz biliyoruz. Bunları burada tekrar etmeye gerek yok. Kamu kurum iskontoları, eczacının verdiği ıskontolar, muayene ücretleri, cezaî şartlar, görüşmelere o olmazsa olmazlarımızı tespit ederek gitmemiz lâzım. Bu görüşmelerden umarım bizim hazırladığımız taslak protokol uygun görülür ve birçok maddesi kabul edilir. 6197 ile ilgili olarak; gerçekten bunun artık doğru zemini olmadığını, bunu tartışmaya açmanın çok büyük fayda getirmeyebileceğini, hatta bize zarar verebileceği endişesini ben de taşıyorum. Özellikle bu ortamda ve mevcut siyasî iktidarın sağlık ve eczacılara nasıl baktığının çok net olduğu bir ortamda bunu artık çok fazla tartışmamak gerektiğini düşünüyorum. ECZ. HASAN BUMİNHAN YAVUZ AKSARAY ECZACI ODASI BAŞKANI Sürekli 8 bin eczaneden bahsediyoruz. Bu eczacıları kurtaracak projeler yapma zorunluluğumuz TEB HABERLER ECZ. NEVZAT AKMAN TRABZON ECZACI ODASI BAŞKANI ECZ. AYŞENUR ÖZDEN KASTAMONU ECZACI ODASI BAŞKANI Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 ediyorum. 6197 sayılı yasa hakkında arkadaşlarıma ben de katılıyorum. Aynı endişeleri paylaşıyorum. Her istediğini yapan, istediği her kanunu çıkaran bir hükümet var karşımızda. Bir gece yarısı taslağın ne şekilde, nasıl çıkacağı hiç belli değil. Bu nedenle 6197 üzerinde şu anda fazla çaba harcamamamız gerekir diye düşünüyorum. 9 TOPLANTI var. Bu görev, buradaki Oda Başkanlarına, Türk Eczacılar› Birliği yöneticilerine düşüyor. Her gün gazetelerde, 5 bin YTL, 4 bin YTL aylık fiyatlarla eczacı ilanlarını görüyorsunuz. Bu eczacıları, bunların kucağına bırakmamak zorundayız. Bunun için de hepimize bir sorumluluk düştüğü kanaatindeyim. Gerekli her türlü projeye de destek veririz. Onun dışında saymanımızın bahsettiği bu SGK ödemeleriyle ilgili çalışmanın genel olarak olumlu, güzel bir çalışma olduğunu düşünüyoruz. Bu konuda da gereken bilgilendirmeyi üyelerimize yapıp, gerekli desteği sağlamaya çalışacağız. ECZ. MEYSE KADEMOĞLU GİRESUN ECZACI ODASI BAŞKANI Ben de diğer Oda Başkanlarımız gibi, bugün en önemli gündem maddemizin SGK Protokolü olması gerektiğini düşünüyorum. Başkanımızın da dediği gibi, Protokol hakikaten bizimle yapılmalı ve gerekirse de delinmelidir. 2008 SGK Protokolü taslağı, TEB bünyesinde kurulmuş bir komisyonda görev alan arkadaşlarımız tarafından, büyük emekler sarf edilerek hazırlanmıştır. Bu taslak, tabiki de bizlerin istekleri doğrultusunda ve serbest eczacılarımızın menfaatlerini koruyacak şekilde hazırlanmıştır. Merkez Heyetimizin ve protokol görüşmelerinde görev alacak diğer arkadaşlarımızın, bu taslağı kabul ettirmek için ellerinden geleni yapacaklarına inanıyorum. ECZ. CENGİZ BİNGÜL 10 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER MARDİN ECZACI ODASI BAŞKANI Şimdi birkaç yıl önce, SSK ile anlaşma yaptığımız dönemde, bir lâfım vardı. En kötü anlaşma, anlaşmanın olmamasından iyidir. O zamanın şartlarında ben ona inandığım için o cümleyi kullandım. Evet, en kötü anlaşma anlaşmanın olmamasından iyidir. O gün bunu söylerken gördüğüm, düşündüğüm birtakım veriler vardı. O zaman siz 35 milyon SSK’lıyı karşınıza alacaktınız. Eczacılar Birliği bunu istemiyor.” Böyle bir durumda, böyle bir pozisyonda bu sorumluluğun altında kalacağımıza inandığımdan fikrimi açık açık beyan ettim.Bunun üzerinden, 4 sene geçti. Netice itibariyle inanıyorum ki biz eczacılar yapmamız gereken tüm fedakârlığı, her şeyimizle yaptık. Artık o süreyi geçtik, o diyeti ödedik. ECZ. EMİN BEYAZ BATMAN ECZACI ODASI BAŞKANI Protokolle ilgili olarak SGK’nın tavrının iyi irdelenmesi gerektiğini düşünüyorum. Eczacılara yönelik yapılan operasyonların da alt zeminini hazırladıklarını düşünüyorum. Biz Diyarbakır’da yaşanan operasyon sırasında bu duruma şahit olduk. SGK müfettişleri, malî şubeyle beraber çalışma yaparak olayı direkt ulusal basına yansıtmışlar ve bunu Türkiye’nin gündemine bilinçli bir şekilde taşımışlardır. Burada yapılmak istenen aslında ortada. Eczacı çalıyor, çırpıyor, eczacı bu işi yapamıyor; ne yapalım, bunu çok uluslu güçlerin de baskısı ortadayken değişik bir sistemde eczacıyı memurlaştıralım; zincir eczaneler gelsin, hem kâr oranı daha düşük bir şekilde bunlar hizmet versinler, hem de kontrolleri daha rahat olsun şeklinde kendi aralarında konuştuklarını biliyoruz aslında. ECZ. ZEKİ ÖZGEN OSMANİYE ECZACI ODASI BAŞKANI Bütçe Uygulama Talimatı herkes tarafından farklı yorumlanmamalı, örneklerle açıklanmalıdır. Örneğin, Adana SSK’nın kabul ettiği raporu Kahramanmaraş SSK’nın kabul etmemesi gibi durumların da önüne geçilmelidir. Provizyon sisteminde reçete düzeltme işleminin de, reçete silmeden yapılmasına imkân sağlanmalıdır. Bazı hastaneler de Bakanlığın vermiş olduğu formatlar dışına çıkarak rapor çıkarmamalıdırlar. ECZ. HARUN LEKESİZ YOZGAT ECZACI ODASI BAŞKANI Eğer siz kötü de olsa, SSK’nın sözleşme talebini geri çevirseydiniz, o zamanın mevcut hükümeti derdi ki, “Bakın ilaç ve eczacılık hizmetini ayağınıza getirmek istiyoruz; ama, buradaki eczacı arkadaşlar, Türk Bizlerin eczacı olarak yaşadıkları büyük sıkıntıları, problemleri var. Burada eczacılık kavramını biraz TOPLANTI Eczacılar çok büyük bir mali külfet içerisindedir. Geçmişe baktığımızda, bugünkü ödemelerimiz eskiye göre biraz daha iyi; ama hala rayına oturmamış ödemelerimiz mevcut. Bunlardan biri hepinizin bildiği gibi Yeşil Kart ödemeleri. Bazı vilayetlerimiz, Yeşil Kart ödemelerini uçuk noktada almış olmasına karşın bazıları 2007 yılı ödemelerini yeni tekamül ettirmiş, paralarını yeni alabilmişlerdir. Bu konuda girişimlerimiz var, inşallah akibeti hayırlı olur. ECZ. ERDOĞAN ÇOLAK TEB MERKEZ HEYETİ BAŞKANI 6197 sayılı yasa bizim 10 yıl uğraştığımız bir yasa. Şu anda da genel olarak baktığınızda, hükümetin bununla ilgilenecek bir fonksiyonu da yok. Şu anda kendi içlerindeki bu kaotik ortama fazlaca dalmış durumdalar; ancak, biz Türk Eczacılar› Birliği olarak, 6197 sayılı yasayla ilgili olarak yaşanan sıkıntıyı çözme konusunda bir ilâvemiz olduğunu her zaman beyan ettik. Bu konuyla ilgili de TBMM Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuyla, eczacı milletvekilleriyle, Sağlık Bakanlığıyla, Sağlık Bakanlığı Müsteşarlığıyla görüşmeler Merkez Heyetimiz birlikte oluşturduğumuz bir çalışma programını deyimi yerindeyse bir ilerleme raporunu size sundu. Raporu değerlendirmek için çok fazla zaman olmadığının ben de farkındayım; ama, incelediğimizde bir dizi iş yapıldığını, gerçekten adımlar atıldığını, bir çoğunun sonuçlanma aşamasında olduğunu, bir çoğuyla ilgili başlangıçlar noktasında olduğumuzu, sadece bu yapmış olduğumuz çalışmaların kendi konjonktürel durumumuzla ilgili olmadığını, Avrupa Birliği süreciyle de ilgili olduğunu göreceğiz. Dünyada eczacılık trendinin geldiği boyutun da irdelenmesi gerektiğini ve eczacılığın sadece Türkiye’de değil, dünyanın bütün ülkelerinde tartışılır noktada olduğunu, eczacı-eczacı ortaklığı anlamında, OTC, ilaçta reklam anlamında, zincir eczaneler anlamında bunun dünyada tartışıldığını bilmemiz gerekiyor. Merkez Heyeti bütün çalışmalardan bir bütün halinde sorumludur. Kimse buradaki çalışmayı tek başına üstlenmek veya tek başına bunun övgüsünü almak durumunda değildir. Böyle bir övgüyü de kabul etmiyoruz. Biz, kendimizi bir bütün olarak kabul ediyoruz, seçim süreci ister içinize sinsin, ister sinmesin, seçim sandığının açıldığı noktada bu süreci TEB HABERLER ECZ. KAMİL ÖZGÜNAY KARAMAN ECZACI ODASI BAŞKANI yaptık, İlaç Eczacılık Genel Müdürlüğüyle görüşmelerde bulunduk ve biz bir çalışma yaptık. Eczacı milletvekilleri de bir çalışma yaptı. O iki çalışmayı aldık, baktık, aralarında çok fazla bir ayrım yoktu. Nerdeyse, bizim çalışmanın aynısıydı. 1-2 ufak tefek farklılık vardı, meselâ şimdi belediyelerle ilgili bir madde konmuş. O, eczacı milletvekillerinin hazırladığı taslakta vardı, biz de aynen koyduk; yani, bu çalışma bir yerden gelmedi. Biz sadece, Meclis Temmuz’da kapanıp Ekim’de açılırsa, Ekim’de açılacak Meclisin önüne koyalım dedik; ama, Türkiye’de her şey, her an, her biçimde değişebilir arkadaşlar. Bugün hükümet buradadır, 2 gün sonra seçim kararı da alabilir, bambaşka bir Meclis de önümüze çıkabilir. Yani, ne istediğimizi ve hangi süreçte olduğumuzu çok iyi bilmemiz gerekiyor. O yüzden diyorum ki, bu hükümetle veya bundan sonraki hükümetle, biz bu yasayı çıkartabilecek noktadayız. Burada önemli olan, bizim birlikte davranma modelimizdir, birlikte duruş tavrımızdır, bu bütünselliğimizdir. Bu güç, zaafa uğradığı noktada farklı şeyler çıkar. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 açmak istiyorum. Tabi Eczacı Odalarımızın üyelerinin büyük bir kısmını serbest eczane işleten eczacılar oluşturduğundan, bugün, burada, ağırlıklı olarak onların problemleri dile getirilmektedir. Eczacı olarak mı sorunlarımız var, yoksa birer eczane işletmecisi olarak mı sorunlarımız var, bu ikisini birbirinden ayırmak istiyorum. Bugün ağırlıklı olarak konuşulan protokol eczane işletmecisinin problemidir. Eczacı olarak da gerçekten çok önemli ve bir an önce çözüme kavuşturulması gereken bir problemimiz var: gelecek problemi. Eczacılarımız maalesef gelecek kaygısı duymaya başlamışlardır ve bu kaygı her geçen gün derinleşerek devam etmektedir. Türkiye’deki eczacıları temsil eden Eczacı Odaları olarak ve üst birliğimiz Türk Eczacıları Birliği olarak bu sorunu ortadan kaldırmak öncelikli görevimiz olmalıdır. 11 TOPLANTI bitirdiğimize inanıyoruz. Şimdi, buraya seçim sonucunda gelen arkadaşlarla birlikte yürümeye çalışıyoruz. Bu yolu tamamlarız, tamamlayamayız, belki süreç bizi başka yerlere götürür, bu kendi realitesi içerisinde oluşabilecek bir şeydir; ama, burada yapmamız gereken şey, iyi niyetli ve geleceği öngörecek mekanizmalar üretmektir. Biz bu mekanizmaları üretmeye çalışıyoruz ve tüm meslektaşlarımızı da, tüm odalarımızı da bu işin içine katmaya çalışıyoruz. Yapmak istediğimiz şey budur. Dolayısıyla biz 6-5 noktasından bakmıyoruz, bakmayacağız; çünkü, böyle bir ayrım varmış gibi davranmak bizce en büyük ayrımcılıktır. Biz bu kurulun eş üyeleriyiz ve hiçbirimiz de bir diğerinin yaptığı işe engel olmaya çalışmıyoruz. Aksine iş yapanı desteklemeye çalışıyoruz. 12 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Değerli arkadaşlar, burada kritik nokta şu: 1 Temmuz 2008’de SGK Protokolü bitecek. Şimdi biz bundan sonra ne yapacağız? Burada şöyle bir eleştiri geldi; yani, sanki SGK, Bakanıyla, Başkanıyla, Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürüyle, bizim hiçbir iletişimimiz yok. Dünyadan bihaberiz. Yok böyle bir şey. Şimdi bizim burada yol almamamızın sebebi, Sosyal Güvenlik Kurumunun kendi içindeki dinamizmini kaybetmiş olması. Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürlüğü çantasını hazırlamış, her an ne zaman oradan alacak, onu bekliyor. Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanı yurtdışına gitti, gittiği gün görevden alındı. Şimdi bunları bilmemiz lâzım. Eğer böyle olmazsa gerçekten tıkanır bir vaziyete geliriz. Komisyona, çok değerli, çok yetkin oda başkanlarını ve bu odalarda gerçekten ciddi çalışmalar yapan, Sağlık Uygulama Tebliğini, protokolü yutmuş arkadaşlarımızın bir kısmını aldık. Çünkü, bu komisyon dediğiniz çalışmalar, normalde 3-5 kişiyle, bilemediniz 7-8 kişiyle giden işler. Biz 23 kişiyle bu toplantıları yaptık. Sonuçta, oradan ortak bir yapı, ortak bir anlayış, ortak bir deklarasyon, ortak bir proje çıktı. Bunu Merkez Heyetinde değerlendireceğiz. Biz de henüz değerlendirmedik. Yeni geldi, değerlendireceğiz, Sağlık Uygulama Tebliğiyle ilgili görüşleri tüm birimlerle görüştük ve gönderdik. Arkadaşlar, şunu kabul etmek durumundayız: Dünyada bir trend var ve o trendin adı liberalizm. Liberalizm dediğiniz şey sermayedir. Sermaye, her şeyin, her alanın pazara açılmasını istiyor. Bunun sıradan bir mal olması ya da ilaç gibi hayatî öneme haiz, hastalık halinde kullanılabilecek stratejik bir ürün olması fark etmiyor. Dünyada açılan pazarın bir modelini de burada kurmak istiyor. Burası da küçümsenecek bir pazar değil. Dünyanın 13 üncü büyük pazarı. Türkiye nüfusu şu anda genç; ama, 2030’lu yıllardan itibaren yaşlı nüfus olacak. O zaman daha çok ilaç kullanılacak, o zaman 13 üncü sıra, belki 7’lere, 8’lere çıkacak. Biz de ona karşı kendi reflekslerimizi geliştireceğiz. Ama, bunu yaparken, akılla, birliktelikle, ortaklaşa fikirler üreteceğiz. Buna şiddetle ihtiyacımız var arkadaşlar. Birbirinize yaklaşmak, birbirinizle yakınlaşmak, ayrı listelerde de olmuş olabiliriz. Bu, birbirimize yaklaşmamıza, bütünleşmemize engel değil; çünkü, sorunlarımız ortak ve biz eczacıyız, meslektaşız. 14 MAYIS TEB’in 14 MAYIS ETK‹NL‹KLER‹ Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ B ilimsel Eczacılığın kuruluşunun 169.yılı “Bilimsel eczacılığın 169’uncu yılında bizi mesle- Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı ğimizi çağdaş ölçülere göre yapmaktan alıkoyan Odaları tarafından çeşitli etkinliklerle bürokratik engellere ve yasal düzenlemelere ilişkin kutlandı. olarak muhataplarımızdan acil çözüm bekliyoruz. İlaç firmalarının kamuya yaptığı ıskontolar eczane Türk Eczacıları Birliği’ndeki 14 Mayıs etkinlikleri, üzerinden geçerken yaşadığımız yüzde 2,5-3 civa- her yıl olduğu gibi basın toplantısıyla başladı. TEB rındaki kayba artık tahammülümüzün kalmadığını Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak, Eczacılık Günü nede- bir kez daha haykırıyoruz. Artık geri ödeme gecik- niyle yaptığı basın açıklamasında, 29.000 eczacı mesi yaşamak istemiyoruz. İlaçla reklamın yan yana olarak toplum sağlığını iyileştirmek ve topluma gelmesine, bazı ilaçların tezgah üstü olarak reçete- daha iyi bir ilaç ve sağlık danışmanlığı hizmeti vere- siz satılmasına karşı, halk sağlığını korumak için bilmek için çaba sarf ettiklerini belirterek, insan ve çalışıyoruz. Kaynağından kesilen katılım paylarının toplum sağlığını korumak gibi kutsal bir hedefi olan, düzenli ve zamanında ödenmemesi, yatsa bile han- sağlık sisteminin sekteye uğramaması için çalışan gi aya ve hangi faturaya ait olduğu bilinmediğinden eczacıların, 169 yıldır en yakın sağlık danışmanı takip edilemez olması sorununu anlayamıyoruz. Muayene ücretleri üzerimizden tahsil edilerek, sağ- toplantısında kısaca şunları söyledi; lık sisteminin tahsilat memuru olmak istemiyoruz. TEB HABERLER bekleyen sorunları dile getiren Erdoğan Çolak basın Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 olduğunun altını çizdi. Eczacılık Bayramında çözüm 13 14 MAYIS Dünyada uygulaması olmayan bir şekilde günübirlik tedavi adı altında bazı reçetelerin özel hastanelerden karşılanmasının önünün açılması, sahte ilaçların takibinde hırsızın hiçbir suçunun olmadığı varsayılarak eczacının cezalandırılmasına yönelik bir sistem kurulması çalışmaları, hekimin yazdığı reçetedeki sorunların ve eksikliklerin bedelinin hem maddi olarak hem de sözleşme feshi şeklinde eczacıya ödetilmesi, eczacının hasta ile karşı karşıya bırakılması, eczacıyı sağlık sisteminin günah keçisi haline getiriyor. Oysa, biz eczacılar ilaç ve sağlık danışmanı olarak sağlık sisteminin ayrılmaz bir parçasıyız ve öyle kalmak istiyoruz. Sorunlarımızın ülkenin sorunlarından ayrı olmadığını, sağlık politikalarında uygulanan çarpık değişimlerin yansımaları olduğunu biliyoruz. Bu nedenle, sadece eczacılık alanında değil, genel olarak sağlık alanındaki sorunların doğal muhatabı ve müdahili olduğumuzun ve bundan sonra da olacağımızın unutulmamasını istiyoruz. Sosyal Güvenlik Reformu Sağlık Hakkını Daraltmaktadır! Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Yasası’nın; sosyal adaleti sağlayan, yurttaşların geleceğini ve sağlık gereksinimlerini güvence altına alarak, onlara onurlu yaşam hakkını veren ve gelecek kaygısı duymadan, güvenli bir toplum içinde yaşadıkları duygusunu pekiştirmesi gerekirken; aksine getirilen yeni düzenlemeler ile sosyal devlet ilkesinden uzaklaşılmış, sosyal haklar yardıma in- hasta reçetelerinin hastane alacağından mahsup edilecek olması, hastaneleri, eczanelerinde bulunan sınırlı sayıda ilacı kullanmak zorunda bırakmaktadır. Ayrıca, gerekli altyapı ve personelin olmaması, eczacısız eczane hizmeti veren hastane sayısının çokluğu, hasta başına düşen eczacı sayısının azlığı, bunun sonucunda ortaya çıkabilecek akılcı olmayan ilaç kullanımının tedaviyi zorlaştırıcı ve tedavi maliyetlerini artırıcı etkileri olabileceğinden endişe etmekteyiz. dirgenmiş, devletin vatandaşını koruması anlayışı yara almıştır. Sağlık alanında hizmet veren bir meslek örgütünün temsilcileri olarak, her zaman sağlık hakkının en temel anayasal hak olduğunu söyledik. Bugün bu söylemimizi bir kez de buradan yineliyoruz. Çağdaş dünyada bireyin ve toplumun sağlık ih- 14 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER tiyaçlarını karşılamak devlet kurumlarının öncelikli görevleri arasında yer alır. Yatan hastaların reçetelerinin hastane eczanelerinden karşılanması uygulamasına geçilmesine rağmen, eczacı istihdamının artırılmaması ve hastanelerde gerekli fiziki koşulların yaratılmaması sorunları da beraberinde getirmektedir. Dışarı çıkarılan yatan Birliğimiz, yatan hasta reçetelerinin tamamen hastane eczanelerinden verilmesi uygulamasının yarattığı ve yaratması olası hasta mağduriyetine karşı, bir sağlık meslek örgütü olmanın gereği olarak, tamamen Türk Eczacıları Birliği ve Bölge Eczacı Odalarımızın denetimi ve yürütmesinde bir yatan hasta tevzi sistemi kurmayı önermektedir. Eczacı İstihdamı Artırılmalıdır! Ülkemizde ortalama 3500 kişiye bir eczane düşmektedir. Bu rakam, Avrupa ortalamasının çok üzerinde olup, var olan serbest eczane sayısının 2020 yılına kadar yeterli olduğu bilimsel olarak ortaya ko- 14 MAYIS ECZACILIK RESEPSİYONU Basın toplantısının ardından, aynı gün Bilkent Otel’de resepsiyon ve Eczacılık Akademisi Bilim ve Hizmet Ödül Töreni düzenlendi. Eczacılık Akademisi tarafından bu yıl 4 üncüsü yapılan ödül töreninde, Bilim Ödülü’ne, Prof.Dr.Sibel Özkan (A.Ü. Analitik Kimya ABD) ve Prof.Dr.Ekrem Sezik (G.Ü. Farmakognozi ABD), Hizmet Ödülü’ne ise A.Ü.Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ABD, emekli öğretim üyesi ve TEB Eski Başkanı Prof.Dr.Mekin Tanker layık görüldüler. Eczacılık Bayramı Resepsiyonu’nda Sanatçı Özdemir Erdoğan sahne aldı. Kutlamalar, neşeli görüntülerle sona erdi. TEB HABERLER Eczacılar sağlık döngüsünün önemli bir öznesi, sağlık sisteminin giriş kapısı ve son noktasıdır. İlaç danışmanı olarak eczacı, sağlık hizmeti için vazgeçilmezdir. İnsanlık, insanların ve toplumun sağlığını iyileştirmek ve korumak gayesinden vazgeçmediği sürece eczacının vazgeçilmezliği gerçeği de değişmeyecektir. Bilinmelidir ki, mesleğine sahip çıkan ve sağlık alanında uzmanlık gerektiren önemli bir hizmeti özverili bir şekilde yerine getiren eczacılar, sadece ilaç satan kişiler değildir! Finansörlük, memurluk, mutemetlik değil, topluma sadece çağdaş bir eczacılık hizmeti sunacağımız güzel günleri hep beraber görme inancıyla, sizlerin aracılığıyla tüm meslektaşlarımızın Bilimsel Eczacılık Günü’nü kutluyoruz.” Törene çok sayıda eczacı odası yöneticisinin yanı sıra, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Uzm. Dr. Orhan Fevzi Gümrükçüoğlu, Sağlık Bakanlığı İlaç Eczacılık Genel Müdürü Dr. Mahmut Tokaç, çok sayıda bürokrat ve eczacı katıldı. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 nulmuştur. Ancak eczanelerin % 41’i ülke nüfusunun sadece % 23’ünün yaşadığı üç büyük ilimizde toplanmıştır. Eczanelerin % 59’u ise nüfusun % 77’sine hizmet vermektedir. Bu eşitsizlik giderilmeli, eczane açılışına nüfus ve eczaneler arası mesafeye göre kısıtlama getirilmelidir. Ayrıca, eczanelerde ciroya göre eczacı çalıştırma zorunluluğu getirilmeli, her 50 hasta yatağı başına bir hastane eczacısı istihdam edilmeli, reçete kontrollerini de hızlandıracak bir uygulama olarak; kontrol birimlerinde çalışan eczacı sayısı artırılmalı ve eczacıların ilaç sanayinde çalışmalarını özendirecek önlemler alınmalıdır. 15 14 MAYIS ODALARIN RENKLİ 14 MAYIS KUTLAMALARI Ayşen YALMAN, Ecz. Neşe KILINÇ İstanbul Eczacı Odası 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından, yapılan yürüyüşün bitiminde Taksim Atatürk Anıtı önünde basın açıklaması yapıldı. “Türk Eczacılık Günü’nün Tarihi”, “Eczanede Farmasötik Bakım, “Molekülden Hastaya Psikofarmakoloji ve Eczacının Rolü” ve “Çok Yıldızlı Eczacı” konulu sunumlar gerçekleştirildi. Marmara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Öğrenci Tiyatro Topluluğunun gösterisi sergilendi, ayrıca “Eczacılık Mesleğinin Sorunları ve Geleceğin Eczacısı” konulu forum düzenlendi. Forumun ardından, 50 Yıllık Eczacılar için düzenlenen Plaket Töreni yer aldı. 16 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Ankara Eczacı Odası Etkinlikler kapsamında, 0412 Mayıs arası Mezunlar ve Fakülteler arası spor karşılaşmaları yapıldı. 14 Mayıs günü Anıtkabir’i ziyaret ve saygı duruşunun ardından, Gazi Üniversitesi Rektörlük Binası, Mimar Kemaleddin Salonunda tören düzenlendi, Onur ve Başarı belgeleri sunuldu. Aynı günün akşamı, Funda Arar’ın konuk sanatçı olarak katıldığı Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. 22 Mayıs günü “Ankara Eczacı Odası Türk Sanat Müziği Korosu” konseri, 30 Mayıs Günü de “Ankara Eczacı Odası Türk Halk Müziği” konseri düzenlendi. Etkinlikler, 6 Haziran Günü “Ankara Eczacı Odası Tiyatro Topluluğu”nun “Boyacı” isimli oyununun sahnelenmesiyle son buldu. İzmir Eczacı Odası 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından Ege Üniversitesi’nde bir tören düzenlendi. Aynı gün, “İlaç Sanayinin Dünü ve Bugünü” konulu konferans verildi. Konferansın ardından E.Ü. Eczacılık Fakültesi’nde “Geleneksel Pilav-Döner Partisi” verildi. Daha sonra “Yeni Sosyal Güvenlik Yasasının Ülke İnsanına ve Sağlık Hizmetlerine Yansıması” konul panel düzenlendi. Panelin ardından, meslekte 30 yılını dolduran eczacılar için plaket töreni düzenlendi. Eczacılık Günü etkinlikleri Eczacılık Günü Yemeği ile son buldu. Adana Eczacı Odası 14 Mayıs Eczacılık günü kapsamında, Adana Eczacı Odası tarafından 3 Mayıs’ta “Aile Hekimliği” konulu bir panel düzenlendi. Panelde TEB Genel Başkanı Ecz.Erdoğan Çolak “ Eczacılık Yönüyle Aile Hekimliği” konulu sunum gerçekleştirdi. 4 Mayıs günü eczacılara brunch verildi, 5 Mayıs günü, Adana Tiyatro Derneğinin “Eroin Güncesi” adlı oyunu sergilendi. 9 Mayıs’ta, geçen yıl 14 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde temeli atılan Adana Eczacı Odası Anaokulu’nun açılışı yapıldı. 10 Mayıs Cumartesi akşamı Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. 12 Mayıs’ta, “Aile Modelleri” isimli psiko-drama sahnelendi. 14 MAYIS Etkinlikler 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk koyma ve saygı duruşunun ardından yapılan basın açıklaması ile son buldu. nettiği oturumda, TEB Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Sait Yücel Kutlamalar, 13 Mayıs günü, Sunay Akın’ın söyleşisi ile başladı, 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk sunumunun ardından, “Geleneksel 14 Mayıs Pidesi” servis edildi. Aynı günün ak“Son Ders” isimli film gösterimi düzenlendi. 16 Mayıs’ta, Grup Voice’nin katıldığı Eczacılık Balosu düzenlendi. 9 Mayıs’ta Kültür Bakanlığı tarafından en iyi gençlik projesi ödülüne layık görülen “Sessiz Çığlık” tiyatro oyunuyla başlayan etkinlikler, 12-13 tarihinde TEB Saymanı Özgür Özel yönetiminde “Türkiye’de Sosyal Güvenliğin Geçmişi ve Ge- fut- leceği” başlıklı panel düzenlendi. Eczacılık 14 Mayıs’ta vilayet önünde Atatürk Anıtı’na çelenk konul- Balosu düzenlendi. masının ardından bir basın açıklaması yapıldı. Aynı günün 11 Mayıs günü, 14 akşamı, geleneksel Eczacılık Balosu yapıldı, meslekte Eczacılık Şenliği kapsamında brunch verildi. 14 Mayıs 50.yılını dolduranlara plaket verildi. günü Atatürk Anıtına çelenk sunumunun ardından, bow- Antalya Eczacı Odası ling turnuvası düzenlendi. Etkinlikler, 16 Mayıs’ta Bursa Eczacı Odası Başkanı Uzm.Ecz.Kıvanç Atmaca’nın yönettiği, TEB Merkez Heyeti Saymanı Ecz.Özgür Özel ve TEB Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Deniz İçer’in panelist olarak katıldığı “Dünya ve Ülkemizde İlaç ve Eczacılık Sektöründeki Gelişmeler” konulu panelle sona erdi. Gaziantep Eczacı Odası Etkinlikler, 14 Mayıs Günü, Atatürk Anıtı’na çelenk koyma töreni ve basın açıklaması ile başladı. 18 Mayıs’ta, Antalya Eczacılar İl- 14 Mayıs Eczacılık Günü Etkinlikleri kapsamında, 9 köğretim Okulu’nda Mayıs’ta E.Ü.Eczacılık Fakültesi Farmasötik Botanik Ana- Geleneksel bilim Dalı öğretim üyesi Yrd.Doç.Dr. Dr.Canan Karaalp Pikniği düzenlendi. tarafından “Fitoterapötik Ürünlerin Toksik Potansiyelleri” 19-26 Mayıs tarih- Bahar konulu konferans verildi. lerinde, “Eskiyen Yüzlerimiz, Genç Yüreklerimiz” konulu 10 Mayıs günü Geleneksel fotoğraf sergisi yapıldı. 21 Mayıs 2008 Günü, “Ölümü Eczacılık Balosu gerçekleş- Erteledim” isimli oyun sahnelendi. Etkinlikler, 24 Mayıs tirildi. 14 Mayıs Günü Ata- Günü, Antalya Dedeman Oteli Boğaziçi Salonunda yapı- türk Anıtına çelenk konul- lan “Geleneksel Eczacılık Balosu” ve balo kapsamında ması ve basın açıklamasının mesleğinde 25 yılını dolduran eczacılara onur plaketi verilmesi ile son buldu. ardından, Eczacı Odası film gösterisi ve kokteyl düzen- TEB HABERLER Geleneksel Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Mayıs Eskişehir Eczacı Odası etkinlikler çerçevesinde 12 Mayıs bol turnuvası, 10 Mayıs’ta Özdemir konuşmacı olarak yer aldı. yumlarıyla devam etti. Ayrıca Odası Mayıs’ta ve İ.Ü.Eczacılık Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr.Osman Mayıs’taki öğrenci sempoz- Bursa Eczacı 7 konulu oturum gerçekleştirildi. Gaziantep Eczacı Odası Başkanı Ecz.İrfan Demirci’nin yö- SamsunEczacı Odası şamında, lendi. 15 Mayıs’ta “Eczacılığa ve İlaç Sanayiine Bakış” 17 14 MAYIS Diyarbakır Eczacı Odası 6-13 Mayıs tarihleri arasında, Futbol, Tenis ve Satranç Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs günü yapılan basın açıklamasının ardından, Tillo Eczanesinde “Geleceğin Eczanesi” konulu gitar dinletisi ve kokteyl düzenlendi. 24 Mayıs’ta, Murathan Mungan’ın katıldığı bir söyleşi düzenlendi. Etkinlikler, 25 Mayıs günü, Hemofili Derneği’ne yapılan ziyaretle son buldu. Kayseri Eczacı Odası 14 Mayıs etkinlikleri çerçevesinde önce eczacılar ziyaret edildi, Prof. Dr. Mehmet Akif Özdemir, Doç. Dr. Metin Özkan, Prof. Dr. Bünyamin Kaplan, Prof. Dr. Olgun Kontaş’ın katıldığı “Kanserde Güncel Yaklaşımlar” başlıklı panel düzenlendi. Öte yandan, Ecz. Halil Tekiner “Eczacılık Hizmetlerinde İletişim” konulunu bir sunum gerçekleştirdi. Aynı gün meslekte 25.yılını dolduranlara birer plaket verildi. Etkinlikler Geleneksel Gala Yemeği ile son buldu. Isparta Eczacı Odası 11 Mayıs’taki İnsuyu Mağarası ziyaret edildi,. 12 Mayıs’ta Halil Baba ve Burcu YAYLACIK “Eczanede Mal Alım İlkeleri” eğitimi verdi. 14 Mayıs’ta Atatürk anıtı’na çelenk koyulurken, daha sonra valilik ziyareti gerçekleştirildi. Aynı günün akşamı Geleneksel Eczacılık Balosu yemeği verildi. Zonguldak Eczacı Odası 10 Mayıs’ta, Prof.Dr.Filiz Meriçli ve Prof.Dr.Ali Meriçli tarafından verilen “Fitoterapi” konulu meslek içi eğitimin ardından, Eczacılık Balosu düzenlendi. 14 Mayıs günü Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından, basın açıklaması yapıldı. Erzurum Eczacı Odası 8 Mayıs’ta düzenlenen tavla ve masa tenisi turnuvasıyla başlayan etkinlikler, 10 Mayıs’taki TEB Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Deniz İçer, Prof.Dr.Dilek Demir Erol, Yrd.Doç. Dr.Philip Clark’ın katıldığı “Avrupa’da ve Türkiye’de Eczacılık ve Eczacılığın Geleceği” başlıklı panelle devam etti. Aynı günün akşamı geleneksel Eczacılık Balosu verildi. Trabzon Eczacı Odası 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başlayan etkinlikler, aynı gün yapılan basın açıklamasıyla devam etti. 17 Mayıs’ta Dr. Turhan Çömez’in İnsan, Sağlık ve Türkiye Gerçeği konulu sunumu gerçekleştirilirken, aynı gün Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. 18 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Tekirdağ Eczacı Odası Etkinlikler çerçevesinde 3 Mayıs’ta piknik düzenlenirken, 6 Mayıs’ta Geleneksel Dostluk Maçı, 10 Mayıs’ta ise Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. Öte yandan, meslekte 25.yılını dolduranlara plaket verildi. 14 MAYIS Ayrıca 12-16 Mayıs tarihleri arasında tavla turnuvası, 15 Mayıs’ta ilköğretim öğrencilerine yönelik tiyatro gösterisi ve 25 Mayıs’ta piknik düzenlendi. su düzenlendi. 16-17-18-19 Mayıs tarihlerinde Kapadokya gezisi düzenlendi. Manisa Eczacı Odası Ordu Eczacı Odası Eczacılık Bayramı kutlama etkinliklerine 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başlandı, aynı gün Gala Yemeği verildi. Yemekte, meslek hayatında 25.yılını dolduranlara da birer plaket verildi. Mersin Eczacı Odası 11-18 Mayıs tarihleri arasında, Bowling, Tenis, Futbol, Satranç Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs’ta Cumhuriyet alanına çelenk konulmasının ardından, MEÜ Eczacılık Fakültesi 2006-2007 yılı 1, 2 ve 3. sınıf birincilerine, 2007-2008 öğretim yılı, güz yarıyılında Onur belgesi alan öğrencilere, poster yarışması birinci, ikinci ve üçüncülerine, uzman unvanı alan MEÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyelerine başarı belgesi ve MEÜ Kültür ve Spor Şenliklerinde, turnuva şampiyonu olan MEÜ Eczacılık Fakültesi Bayan Basketbol Takımı’na teşekkür belgesi verildi. Aynı gün, Prof.Dr.Osman ÖZDEMİR’in katılımıyla düzenlenen panelin ardından basın açıklaması yapıldı. 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk konulmasının ardından Manisa Valisi ziyaret edildi. Dr.Ömer Faruk Meriç İlköğretim Okulu ziyaret edilerek, atık pil kampanyasına katkıları nedeniyle 2/B sınıfına ödül verildi. Ardından, “Avrupa’da hızla yaygınlaşan yeni düzenlemelerin ilaç dağıtım zincirinde yol açtığı yeni yaklaşımlar” konulu söyleşi ve plaket töreni düzenlendi. Oturum yöneticiliğini TEB Saymanı Ecz.Özgür Özel’in yaptığı panelde, konuşmacı olarak Ecz.Ayşegül Yıldız yer aldı. Söyleşinin ardından eczacılık mesleğinde 25 inci ve 40 ıncı yılını dolduran eczacılara plaket verildi. 14 Mayıs akşamında, “14 Mayıs Tenis Turnuvası Ödül Töreni” ve kokteyl gerçekleştirildi. Ayrıca, Geleneksel Balo Yemeği verildi. Kocaeli Eczacı Odası 11-18 Mayıs tarihleri arasında, Bowling, Tenis, Futbol, Satranç Turnuvaları düzenlendi. 14 Mayıs’ta Cumhuriyet alanına çelenk konulmasının ardından, MEÜ Eczacılık Fakültesi 2006-2007 yılı 1, 2 ve 3. sınıf birincilerine, 2007-2008 öğretim yılı, güz yarıyılında Onur belgesi alan öğrencilere, poster yarışması birinci, ikinci ve üçüncülerine, uzman unvanı alan MEÜ Eczacılık Fakültesi öğretim üyelerine başarı belgesi ve MEÜ Kültür ve Spor Şenliklerinde, turnuva şampiyonu olan MEÜ Eczacılık Fakültesi Bayan Basketbol Takımı’na teşekkür belgesi verildi. Aynı gün, Prof.Dr.Osman ÖZDEMİR’in katılımıyla düzenlenen panelin ardından basın açıklaması yapıldı. TEB HABERLER 10 Mayıs günü, Ecz.Kürşat Badakal’ın Fotoğraf Sergisi gerçekleştirildi. Ardından Tavla Turnuvası ve Efikas Masa Tenisi Turnuvası Finalleri gerçekleştirildi. 12 Mayıs’ta, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak’ın katıldığı bir söyleşi, 14 Mayıs’ta Prof. Dr.Kasım Cemal Güven’in katıldığı bir sohbet toplantısı düzenlendi. 14 Mayıs akşamında, Eczacılık Bayramı Balo- Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Şanlıurfa Eczacı Odası 19 14 MAYIS Afyonkarahisar Eczacı Odası 13 Mayıs’ta, Prof.Dr.Serpil Nebioğlu ve Prof.Dr.Nilüfer Tarımcı’nın ko- “Fitoterapi ve Eczaneler” konulu seminerin ardından Diyarbakır Mahalli Sanatçılarının katıldığı sıra gecesi ve gala yemeği düzenlendi. nuşmacı olarak katıldığı konferans ve klasik müzik dinletisi düzenlendi.14 Mayıs’ta Kocatepe Anıtı’na çelenk konuldu ve Halk Eğitim Merkezi’nde “Sessiz Çığlık” isimli tiyatro oyunu sahnelendi. Aksaray Eczacı Odası Oda tarafından düzenlenen futbol turnuvasıyla başlayan etkinlikler, 14 Mayıs’ta düzenlenen Geleneksel eczacılık Balosuyla sona erdi. Edirne Eczacı Odası Atatürk Anıtı’na çelenk koyulmasıyla başlayan 14 Mayıs kutlamaları, basın toplantısıyla devam etti. Aynı günün akşamı Gala Yemeği düzenlendi, meslekte 25 ve 40 yılını dolduran eczacılara plaket verildi. Kütühya Eczacı Odası 10 Mayıs’ta başlayan kutlama etkinlikleri çerçevesinde ilk olarak, Psikolog Sibel Göğebakan tarafından Öfke Kontrolü ve İletişim semineri verildi. Daha sonra, Ecz. Levent Gökgünneç tarafından “Doğal Takviyelerin ve Vitaminlerin Sağlık İçin Kullanımı”, Ecz. Tolgar Akkuş tarafından da “Eczane Otomasyon Programı Tanıtımı” başlıklı semi- Tokat Eczacı Odası nerler verildi. 11 Mayıs’ta piknik ve Geleneksel Eczacılık 14 Mayıs akşamı, “Geleneksel Eczacılık Balosu” düzenlendi. Balosu düzenlendi. Sivas Eczacı Odası 12 Mayıs’ta, Prof.Dr.Osman Özdemir tarafından, “Farma- 20 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER kovijilans” konulu meslek içi eğitim verildi. 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu ve basın açıklaması, 24 Mayıs’ta piknik yapıldı. Van Eczacı Odası 14 Mayıs günü, Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Aynı gün, Prof.Dr.Erdem Yeşilada’nın katılımıyla düzenlenen 14 MAYIS Giresun Eczacı Odası Osmaniye Eczacı Odası 10 Mayıs akşamı, “Geleneksel Eczacılık Balosu” düzen- 14 Mayıs’ta Çelenk Koyma, Valilik Ziyareti ve 14 Mayıs lendi. 14 Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk konuldu. Aynı Kokteyliyle başlayan kutlama etkinlikleri, basın açıklama- gün verilen öğle yemeğinin ardından Bulancak Sanat Ti- sı ve futbol turnuvasıyla devam etti. 15 Mayıs’ta ise; şe- yatrosu tarafından “72. Koğuş” isimli oyun sahnelendi. hitlik, huzurevi, Korkut Ata Üniversitesi, 80.Yıl Bedensel Özürlüler Derneği ziyaretleri yapıldı. 16 Mayıs’ta, Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlendi. Futbol turnuvasında şampiyon olanlara ödülleri verildi. Batman Eczacı Odası 14 Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk sunumunun ardın- Karaman Eczacı Odası dan, Valilik Makamı, Belediye ve Basın ziyaretleri gerçekleştirildi. 16 Mayıs’ta, Prof.Dr.Remzi Örten tarafından Etkinlikler çerçevesinde 9 Mayıs’ta akşam yemeği verildi, verilen “Eczane İşletmeleri ve Muhasebe, Vergi ve Mali 14 Mayıs’ta Atatürk Anıtı’na çelenk koyuldu. Aynı gün ba- Yönetim” konulu meslek içi eğitim düzenlendi. 17 Mayıs sın açıklaması yapan oda yönetimi, ardından bir kokteyl akşamı, “Geleneksel Eczacılık Günü Balosu” verildi. düzenledi. Yozgat Eczacı Odası 14 Mayıs Eczacılık Haftası için Eczacılar Hatıra Ormanı için fidan dikimi gerçekleştiren Oda, “Akılcı İlaç Kullanımı” konulu resim yarışması düzenledi. 14 Mayıs akşamı Geleneksel Eczacılık Balosu düzenlenirken, meslekte 25. 10 Mayıs’ta “Geleneksel Eczacılık Balosu” verildi. 14 Mayıs’ta, Atatürk Anıtı’na çelenk sunumunun ardından, İlaç Takip Sistemi ve Yeni Barkod Düzeni” konulu toplantı düzenlendi. TEB HABERLER Amasya Eczacı Odası Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 yılını dolduranlara plaket verildi. 21 DOSYA FARMASÖTİK VE PARA-FARMASÖTİK ÜRÜNLERİN AVRUPA ÜLKELERİNDE DAĞITIMINA İLİŞKİN BİR DEĞERLENDİRME Ecz. Vildan ÖZCAN D ünyadaki ve Türkiye’deki ilaç ve ilaç bazı satış noktalarından halka ulaştırılabilen OTC dışı ürünler pazarı, eczanelerden ve ec- ilaçların listesi ise büyük bir titizlikle hazırlanarak, zane olmayan perakende satış noktala- kısıtlı sayıda endikasyon veya ilacı içerecek şekil- rından bireylere ulaştırılan ürünlerden de oluşturulmakta ve ayrıca bazı ülkelerde gene bu oluşan bir yapıya sahiptir. Bu ürünlerin farklı tasnif ilaçların ancak bir eczacı veya konu hakkında yet- biçimleri bulunmaktadır: Geri ödeme kapsamında kin bir sağlık personelinin denetiminde dağıtılması- olan reçeteli ve reçetesiz ilaçlar, geri ödeme kapsa- na müsaade edilmektedir. Tüm bu politikalar ülke mında olmayan reçeteli ve reçetesiz ilaçlar (OTC) ve halkının eğitim seviyesi, ekonomik ve sosyal durum, parafarmasötikler (farmasötik olmayan ürünler) en kültürel özellikler gibi bir takım dinamikler göz önü- genel kategorileri oluşturmaktadır. ne alınarak oluşturulmaktadır. Farklı ülkelerde farmasötik ve parafarmasötik ürün Bu bağlamda; Avrupa ülkelerinde eczanelerden pazarının gelişimini sosyal ve ekonomik koşullar ile sağlık sektörünün yapısı belirlemekte bu nedenle de ülkelerde farkı uygulamalarla karşılaşılabilmektedir. AB ilaç mevzuatını oluştururken reçeteli ve reçetesiz ilaç ayırımında temel kriter hasta güvenliğidir. Üye ülkelerin fiyatlandırma ve geri ödeme konularında ise AB Şeffaflık Direktifi ile temel prensipler tanımlanarak sadece genel bir çerçeve çizilmektedir. Yani reçeteli / reçetesiz ilaçların sınıflandırılması, 22 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER fiyatlandırma politikaları ve geri ödeme kapsamına karşılanan ürün çeşitlerini şu şekilde sınıflandırabiliriz; A) Reçeteli İlaçlar Avrupa ülkelerinde reçeteli ilaçlar büyük çoğunlukla eczanelerden karşılanmakta, eczane cirolarının büyük bir kısmını bu reçeteli ilaçlar oluşturmaktadır. Ancak daha az boyutlarda bazı ülkelerde kendisi reçete karşılayan doktorlar, poliklinik eczaneleri ve internet eczanelerinden reçeteli ilaçların karşılandığı görülebilmektedir. Geri ödeme listesine alınan re- alınıp alınmayacağı tamamen üye ülkelere bırakıl- çeteli ilaçlar her ülkenin kendi politikaları çerçeve- mış olup üye ülkeler kendi toplumlarının özelliklerini sinde düzenlenmekte, ortak bir liste bulunmamak- dikkate alarak bu sınıflandırma ve politikaları belir- tadır. Yine aynı şekilde eczacıların jenerik ikamesi lemekte serbest bırakılmışlardır. yapabilme yetkisi de ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin İrlanda Avusturya, Belçika gibi ülkelerde Farmasötik ve parafarmasötik ürünlerin satış yerle- eczacıların jenerik ikamesi yapmasına izin verilmi- rine ilişkin olarak ta AB mevzuatında bir kısıtlama yorken, Birleşik Krallıkta, eczacılar en ucuz eşde- yer almamaktadır. Bununla birlikte üye ülkelerin ço- ğeri verme konusunda teşvik edilmekte ve bunun ğunda özellikle reçeteli ilaçlar olmak üzere ilaçların sonucunda belirli oranlarda bir ücret almaktadırlar. eczane dışında satışına izin verilmemekte, kısmen DOSYA B) OTC İlaçlar OTC ilaçlar, günlük hayatta sıkça rastlanan basit rahatsızlıkların giderilmesinde, hekim müdahalesi olmaksızın gerektiğinde sadece eczacının tavsiyesiyle kullanılmasında tıbbi sakınca olmayan, güvenli ve belirtilen endikasyonlar için etkili oldukları kabul edilmiş ilaçlardır. Bir ilacı, OTC olarak serbestleştirmenin temel amacı ticaridir. Üretici bir reçeteye gerek kalmaksızın ilaç satışının artacağını ümit etmektedir. Bir ilaç OTC şeklindeyken Ulusal Sağlık Sistemi ya da güvence fonu tarafından finanse edilmeyebilecektir. Hasta eğer ilacı kendisi alırsa nakit ödeme yapacaktır ki bu da sağlık sisteminde maliyet tasarrufu sağlayacaktır. Bir OTC ilacının reçetelenip bir sağlık sistemi tarafından karşılanıp karşılanmayacağı ülkelerin uygulanan değişik kuralları ile ilgili bir konudur. Örneğin; Sosyal Güvenlik Sistemindeki ağır açıktan ötürü, 2007 yılının ikinci yarısında yeni Fransız Hükümetinin göreve gelmesi ile birlikte Sağlık Bakanlığı özellikle Fransa eczanelerinde satılmakta olan reçetesiz ilaçlara yönelik kendi kendine tedaviyi destekleyen bir tutum sergilemeye başlamıştır. Bakanlık, bu sistem daha fazla seçeneğin önünü açacak ve kişilerin ilaç fiyatları arasında kıyaslama yapmalarını destekleyerek artan rekabetin ilaç fiyatlarının düşmesine neden olacağı görüşündedir. Ayrıca hükümet eczanelerdeki bu kendi kendine tedavi ürünlerinin toplumun kendi sağlığının sorumluluğunu alacağından daha fazla danışmanlık talebi ve bilgilenme isteği oluşturacağını düşünmektedir. Ülke örnekleri incelendiğinde ilaçların OTC kapsamına geçirildikçe eczane dışı satış merkezlerinde satılabilme oranlarının da arttığı buna bağlı olarak, OTC’lerin eczane cirosu içinde ki payının Avrupa genelinde azalmaya başladığı göze çarpmaktadır. Bundan dolayı, sadece eczanelerden satılan OTC’ler ile ‘genel satış’ için listelenmiş OTC’ler arasında bir ayrım yapmak gerekir. Avusturya, Almanya, İrlanda, Hollanda, Portekiz gibi ülkelerde bu iki farklı OTC grubunda bahsedilebilirken Bekçika’da OTC kategorisindeki ilaçlar ve homeopatik ilaçlar sadece eczanelerden karşılanabilmektedir. Portekiz’de 2005 yılında reçetesiz ilaçların eczane dışındaki satış noktalarından da karşılanmasına izin veren yasaların yürürlüğe girmesinin ardından yaklaşık üç yıl sonra 28 şehirde toplam 668 satış noktası açılmıştır. Reçetesiz ilaçların satış yetkisine sahip olan bu yeni satış noktalarının, Ulusal İlaç Kurumu İNFARMED’teki düzenlemelere uygun bir şekilde bir eczacı veya bir eczacı teknisyenin sorumluluğunda olması zorunlu tutulmaktadır. İtalya’da 2005 yılında alınan bir hükümet kararı ile kendi kendine tedavi endikasyonlarının listesi genişletilmiştir. Bu karar, ilaca erişimi arttırmak amacı ile reçetesiz ilaçların pazarını geliştirmek, reçetesiz ve geri ödeme kapsamı dışındaki ilaçların eczaneler dışından satışını sağlamaya yöneliktir. Ayrıca pazar rekabetini geliştirmek ve serbest fiyatlandırma suretiyle reçetesiz ilaçların fiyatlarını düşürmek amaçlanmıştır. Son yasama kararı 2005 Eylül ayında hayata geçirilmiş, reçetesiz ve geri ödeme kapsamı dışında kalan ilaçların eczane dışı satış noktalarından da karşılanmasına izin verilmiştir. ve çoğunlukla öksürük ve soğuk algınlığı tabletleri, antiseptikler, antiasitlerin çoğu, aspirin ve parasetamol içeren analjezikleri içeren ilaçlar süpermarketlerden de satılabilmektedir. Norveç’te OTC’lerin tamamı geri ödeme kapsamı dışında olmakla birlikte OTC fiyatları ve kar marjları tamamen eczanenin inisiyatifindedir. 2003 Kasım ayı itibariyle mevcut reçetesiz ilaçların eczane dışından da satışına izin verilmiştir. TEB HABERLER tedirler. İngiltere’de Genel Satış Listesi içerisinde yer alan Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Tüketicilerin serbestleşmeye tabi tutulan en yeni ürünü doktor reçetesi yoluyla değil de doğrudan aleni satış yöntemiyle almayı tercih etmeleri kişinin bireysel tedavideki güvenine ve ücretini ödeyebilme gücüne bağlıdır. Bu nedenle, daha genç ve daha varlıklı tüketiciler arasında kendi iradeleriyle eczaneden serbestleştirilmiş ilaçlardan satın alma eğilimi mevcuttur. Öte yandan, daha yaşlı ve yoksul durumdaki hastalar da doktorlarının tavsiye ettikleri reçete üzerindeki ilaca güvenmeye devam etmek- 23 DOSYA C) BTC (Behind The Counter- Tezgah Arkası Ürünler) D) Parafarmasötikler Parafarmasötikler doğrudan ve dolaylı olarak sağSon yıllarda, ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde lık bakımı ile ilişkili olup, ilacın yasal tanımlamasına farmasötik sektöründe yaşanan değişimler yavaş tekabül etmeyen ürünler olarak tanımlanabilirler. yavaş etkilerini göstermeye başlaAvrupa’da Satış Noktalarına Göre Reçetesiz İlaçların Sınıflandırılması mış, eczane dışı oluşumlardan bir sağlık profesyonelinin danışmanlığı Bazı reçetesiz ilaçlar Reçetesiz ilaçlar “Sadece Eczane” şeklinde Genel Satış Listesi’nde olmaksızın karşılanan OTC ilaçlarısınıflandırılmaktadır. tanımlanmaktadır. nın güvenirliliği gündeme alınmaya başlanmış ve listeler yeniden de23% ğerlendirme sürecine alınmıştır. 41% Bu liberal sisteme ilk geçiş yapan Hayır 59% Evet ülkelerden biri olan Amerika’da ve sırasıyla diğer ülkelerde yeni yeni 77% ortaya çıkan, OTC ve reçetesiz ilaç 24 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER arasındaki BTC kategorisi, yaşanılan bu tedirginliğin bir sonucudur. Bu kategori sadece eczacıya danışıldıktan ve kimlik tespiti yapıldıktan sonra alınabilecek ilaçları ifade eder. Uygulamanın amacı, halen bazı ilaçlara reçetesiz erişimi korumakla birlikte, eczacıların ilaçların yanlış kullanımın engellenmesindeki rolünün sürdürülmesidir. Reçeteli ve reçetesiz ilaç ayrımı yapılırken, BTC kavramıyla önemi bir kez daha kabul edilmiş olan, ilacın halka sunulmasında eczacı danışmanlığının kritik rolünün dikkate alınması gerekmektedir. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA), özellikle çocuklar ve gençleri kapsayacak şekilde, tezgah üstünde satılan ve OTC olarak sınıflandırılmış ilaçların kişiye verilmesi için 18 yaşın üzerinde olmaları, aksi takdirde bu ilaçları sadece eczacı danışmanlığında alabileceklerine dair yeni bir düzenleme yapmış ve bu düzenleme Ağustos 2006’da uygulamaya konmuştur. FDA halihazırda bu kategoriyi değerlendirmeyi sürdürmektedir. Değerlendirmenin OTC olmayan bazı ilaçları da sadece eczacı danışmanlığında vermek üzere BTC sınıfına kaydırmayı içereceği düşünülmektedir. Diğer yandan Almanya, İngiltere, Kanada ve Avusturalya’da BTC (“sadece eczacı tarafından verilebilir”) resmi bir sınıflandırma olarak kullanılmaktadır. İngiltere’de reçetesiz alınabilen ilaçların yarısı bu kategoridedir. Üretimleri ve pazarlamaları için birçok farklı kurala ve düzenlemeye sahiptirler. Bu kategoriye bebek mamaları, biyosidal malzemeler, kozmetikler, medikal malzemeler gibi ürünler girmektedir. Bu ürünler eczanelerden satılabildiği gibi güzellik ürünü mağazaları ve süper marketlerde de satılabilmektedirler. Parafarmasötikler bazı ülkelerde eczanelerde önemli bir paya sahip olabilirken bazı ülkelerde bu ürünlerin karşılanmasında belirli sınırlandırılmalar getirilmiştir. Örneğin İrlanda’daki eczanelerde kozmetikler, biosidal malzemeler ve güneş ürünleri gibi ürünler eczane içerisinde çok fazla yer kaplamaktadır Bu nedenle, birçok eczane (özellikle büyük şehirlerdeki) dışarıdan kıta Avrupa’sındaki eczaneler gibi görünmez. Herhangi bir perakende satış dükkânı gibi görünür. Farmasötik olmayan ürün cirosu, toplam cironun %19’una tekabül etmektedir. Hollanda’da eczaneler aracılığıyla satışı yapılan farmasötik olmayan ürünler neredeyse tüm medikal malzemelerdir. Avusturya’da farmasötik olmayan ürünlerin eczaneden satılmasında sınırlandırma mevcuttur. Farmasötik olmayan ürünler “sağlık ile ilgili” ve bunların miktarı ve sergilenmesi “tipik” bir eczane görünümünü değiştirmeyecek şekilde olmak zorundadır. Finlandiyalı eczacılar ilaçlar dı- Hayır Evet DOSYA şında geniş bir ürün yelpazesine sahip olabilmekte- kararda Avrupa Komisyonunun yoğun baskılarının dirler. Reçetesiz ilaçlar ve sağlıkla ilgili diğer ürün- etkisi olduğu düşünülmektedir. ler toplam cirolarının küçük bir bölümüne tekabül etmektedir. İlaç satışını etkileyebilecek, müdahale Tüm bunların dışında İsviçre’de çok farklı bir model edebilecek olan ilaç dışı ürünlerin satışı yasaklan- söz konusudur. İlaçların perakende satışı, sadece mıştır. Almanya’da 2003 yılına kadar bu ürünler hükümetçe veya hükümetçe kontrol edilen bir tüzel için biraz kısıtlayıcı nitelikte bir katalog bulunmakta kişi tarafından yapılır. Farmasötik ürünün peraken- iken 2004’ten beri bu açıdan geliştirilmiş olanaklar de satışının yönetimi Hükümet ile Apoteket AB ola- mevcuttur. Ana kriter bu ürünlerin sağlıkla ilişkili ol- rak tanımlanan İsveç Eczaneleri Ulusal Birliği ara- ması zorunluluğudur. Norveç’te medikal araçların sında yapılan bir anlaşma ile yürütülmektedir. Tek (bandaj ve pansuman malzemeleri gibi) yanı sıra yetki İsveç Eczaneleri Ulusal Birliğindedir ve tüm cilt bakım ürünleri gibi parafarmasötik ürünler ec- eczaneler onlara aittir. Apoteket AB reçeteci olarak zanelerden karşılanabilmektedir. Farmasötik olma- mezun olan bir kişi ve eczacı tarafından bu hizme- yan ürünlerin eczanelerden satışı için Norveç İlaç tin verilmesini sağlar. Apoteket eczanelerin nerede Kurumu’ndan onay almak zorunludur. Genel kural olacağına, veya ilaçların başka nereden satılacağı- eczaneden satılan ürünlerin sağlığın kalitesini artı- na karar verir. Sadece Apoteket bir eczaneye sahip ran veya sağlıkla ilgili (güneş gözlükleri gibi) olarak olabilir ve bunu bir zincir olarak örgütlemektedir. değerlendirilmesi gerektiğidir. Ayrıca farmasötik OTC’ler Apoteketin sahip olduğu eczanelerden sa- olmayan ürünlerin eczane cirosundaki payının ke- tılabilmektedir ancak son yıllarda bu ilaçların ecza- sinlikle %15’i geçmemesi gerekir. neler dışında bir takım satış noktalarından da halka ulaştırılmasına başlanmıştır. Görüldüğü üzere tüm Avrupa ülkelerinde parafarmasötik ürünler farklı oranlarda da olsa eczanelerden karşılanabilmekte ancak eczaneler bu ürünlerin AVRUPA ÜLKELERİNDE İLAÇ SATIŞI YAPILABİLEN ECZANE DIŞI OLUŞUMLAR karşılanmasında tek yetkili konumunda bulunma- Avrupa ülkeleri incelediğinde ilaçların karşılanabil- maktadırlar. diği, ülkelere göre değişik isimler alan, kendilerine ilaç satış noktalarının mevcut olduğu görülmekte- zamanda parafarmasötik ürünleri de içeren bir kon- dir. İlaç ve ilaç dışı ürünlerin karşılanabildiği bu satış trol sistemine sahiptir. Bu parafarmasötik ürünler noktaları ; için (bebek mamaları, kozmetikler, medikal malze- 1) İlaç Karşılama Yetkisine Sahip Doktorlar: meler, dezenfektan maddeler vs.) üreticiler, Belçika İrlanda, İngiltere, Avusturya ve Hollanda gibi bazı Eczacılar Birliği’nin etiket komisyonuna başvurarak ülkelerde, özellikle kırsal kesimlerde olmak üzere, (mikrobiyolojik, toksikolojik, analitik analizlerle bir- ülkelerin kendi düzenlemeleri çerçevesinde belirle- likte) ürünü için etiket talebinde bulunabilir. Etiket nen mesafeler içerisinde eczane bulunmaması şartı onaylandığı taktirde bu ürünlerin düzenli kontrolleri altında, doktorlara reçeteli ve reçetesiz ilaçları sat- yapılır. 2000 yılına kadar olan süreçte üzerlerinde ma yetkisi verilebilmektedir. Örneğin Avusturya’da Belçika Eczacılar Birliği’nin kalite etiketi bulunan diş 1 Ocak 2005 verilerine göre 1172 eczane ve 992 macunu, vitamin destekleri, şampuanlar, kozmetik ilaç karşılama yetkisine sahip doktor bulunmakta- ürünler ve bebek mamaları gibi ürünleri içeren pa- dır. rafarmasötik ürünlerin sadece eczanelerden satıl- 2) Poliklinik Eczaneleri: masına izin verilmekte idi ancak 2000 yılında Bel- Hollanda’da 1 Nisan 2000’den beri hastanelere, çika Eczacılar Birliği’nin aldığı kararla bu ürünlerin poliklinik içerisinde, kendi hastaları dışındaki kişile- eczaneler dışında da satılmasına izin verilmiştir. Bu re de ilaç satışında bulunabilen eczane açabilmeleri TEB HABERLER Belçika Eczacılar Birliği, sadece ilaçları değil aynı Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 özgü kurallar çerçevesinde düzenlenen eczane dışı 25 DOSYA için yetki verilmiştir. Almanya’da ise 2002 Ağustos ayından itibaren hastaneler özellikle kemoterapi ilaçları olmak üzere bir takım ilaçların direk olarak doktorlara karşılanması konusunda yetki sahibi olmuşlardır. Norveç Hastane eczanelerinde de ayakta tedavi gören hastalara ilaç verilebilmektedir. 3) Eczane Şubeleri: Bazı ülkelerde eczanelerin şube eczane açma izni bulunmaktadır. Avusturya’da ana eczanenin denetimi altında ve en yakın eczaneden en az 4 km uzakta olması şartı ile her eczane bir şube eczane açabilmektedir. Finlandiya’da bir eczacının en fazla 3 şube eczanenin sorumluluğunu almasına izin verilir. Az nüfus yoğunluğuna sahip bölgelerde açılabilen Şube Eczaneler, “reçeteci” diye tabir edilen kişilerce bağlı oldukları eczacının denetiminde işletilirler. Bir şube eczane sadece Finlandiya İlaç Kurumunun onayı ile özel eczaneye çevrilebilir. Böylece Finlandiya’da yasal olmayan zincir eczanelerin 5) “Drugstore” Adı Verilen İlaç Satış Noktaları ve Süpermarketler: Avusturya, Almanya, Portekiz gibi ülkelerde ilgili düzenlemelerle belirlenmiş sınırlı sayıda OTC ilacın satışının yapılabildiği “drugstore” adı verilen perakende satış noktaları bulunmaktadır. Ancak Almanya örneği incelendiğinde halk eczanelerinin dağıtıma büyük oranda hakim olduğu, 2002 yılında 1647 milyon kutu olarak yapılan satışın %93’ü eczanelerden %7 gibi küçük bir kısmı “drug stores” adı verilen satış noktalarından ve süpermarketlerden yapıldığı görülmektedir. “Drugstore” ve süpermarketler vitamin, mineral, bazı fitoterapatik ürünlerin satışında yetki sahibiyken nikotin replasman ürünleri, homeopatik ilaçlar ve antroposofik ilaçlar gibi OTC ilaçlar eczaneden satılmak zorunluluğundadır. Almanya’da 2008 verilerine göre şu an; 2.042 adet “drugstore” gibi eczane dışı satış noktalarından da halka ulaştırılabilen tıbbi ürün bulunmaktadır. önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Almanya’ya bak- “Druggists/Parapharmacies” adı verilen ilaç dağıtım merkezleri tığımızda 2003 yılına kadar her eczacı sadece bir eczanenin sahibi olabiliyorken 2004’ten sonra en fazla 4 eczanenin işletilmesine ve aynı veya komşu illerde 3 eczane şubesi açılabilmesine izin verilmiştir. 30000 25000 20000 15000 10000 5000 0 4) Ecza Dolapları: Finlandiya’da “Medicine Chest” diye tabir edilen ecza dolapları; eczane veya şube eczanenin bu- Eczacı Denetiminde Olan Eczacı Denetiminde Olmayan Bulga Dani Finlan Alman İtalya Hollan Norveç ristan marka diya ya da 0 0 160 0 700 652 1000 0 28188 0 0 0 4000 1178 lunmadığı, eczanelere ulaşımın kısıtlı olduğu kırsal alanlarda Finlandiya İlaç Kurumunun izni ile eczane sahipleri tarafından açılabilmektedir. Çoğunlukla postane ve alışveriş merkezi gibi alanlarda bulun- Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 5000 4000 sınırlı sayıda OTC ilacın satışını yapabilirler. Bu mer- 3000 kezler hastalara sadece yazılı bilgileri ileten herhangi 2000 bir meslek sahibi olmayan kişilerce işletilirler. Eğer 1000 ihtiyacı duyarsa bağlı olduğu eczacıya telefonla ula- TEB HABERLER 6000 maktadırlar. Bir eczanenin denetiminde sadece hasta etikette belirtilmeyen bir konuda danışmanlık 26 İlaç Satışı Yapan Süpermarket Sayısı şılır. 2005 yılı rakamlarına göre Finlandiya’da 160 0 Eczacı Denetiminde Olan Eczacı Denetiminde Olmayan Danimarka 0 1672 İtalya 80 0 Hollanda 0 900 Norveç 0 5600 adet bu tip satış noktası mevcuttur ve son 15 yılda bu tip merkezlerin sayısında belirgin bir azalma olmuştur. Bunun nedeni olarak şube eczanelerin sayısındaki artış, ve büyük şehirlere olan göç sonucu daha az bu merkezlere ihtiyaç duyulması gösterilmektedir. İrlanda, Hollanda, Almanya gibi ülkelerde bazı OTC ilaçlar süpermarketler içindeki ilaç reyonlarından veya alışveriş merkezleri içerisindeki noktalardan satılabilmektedir. İlaç mağazalarında OTC satışı DOSYA Eczane dışında İlaç Satışı Yapan Merkezlerin Tahmini Sayısı (2006) Süpermarketler Druggists / Parapharmacies ÜLKE Eczacı denetiminde olan Avusturya Belçika Bulgaristan Çek Cumh. Hırvatistan Kıbrıs Danimarka Finlandiya Fransa Almanya İrlanda İtalya Luksemburg Makedonya Hollanda Norveç Portekiz Slovakya Slovenya İspanya İsveç İsviçre Birl. Krallık 0 0 0 0 N.I. 0 0 160(1) 0 0 N.I. 700 0 N.I. N.I. 0 N.I(2) 0 0 0 0 0 N.I. Eczacı denetiminde olmayan N.I.(3) 0 652 N.I. 0 0 1000(4) 0 0 28188(5) N.I. 0 0 N.I. 4000 1178 N.I. 0 0 0 0 0 N.I. Eczacı denetiminde olan Eczacı denetiminde olmayan 0 0 0 N.I. 0 0 0 0 0 0 N.I. 80 0 N.I. 0 0 0 0 0 0 0 0 N.I. Doktor tarafından karşılanan 0 0 0 N.I. 0 0 1672 N.I. 0 N.I. N.I. 0 0 N.I. 900 5600 N.I. 0 0 0 0 0 N.I. 978 0 0 0 0 3 0 0 112 0 135 0 0 0 581 10 0 0 0 0 0 3928 5924 Diğer 0 0 0 0 0 0 0 0 0 0 N.I. 0 0 0 250(6) 0 0 150(7) 66(8) 0 0 0 N.I. (1) Ecza Dolabı. Ulusal İlaç Ajansı Ecza Dolabı açma yetkisini sadece eczacılara vermektedir. (2) Bir eczacı veya teknisyen tarafından işletilen 529 eczane dışı outlet (3) ”Druggist” olarak tanımlanan merkezlerin sayısı tam olarak belli değildir. Sanayi ve Ticaret odasının verilerine göre 685 üye mevcuttur ancak bu sayının içinde diğer kollar ve zincirlerin outlet mağazalarıda olabilir. Başka bir kaynağa göre (BMGFJ İstatistik) bu sayı 2493’tür . (4) 135 eczane, 664 OTC merkezi, 201 ilaç dağıtım merkezi (5) 3830 ilaç merkezi, 14098 selfservis ilaç merkezi, 2500 sağlık ürünleri mağazası, 7700 perakende satış noktası (6) Petrol İstasyonu (7) Medikal satış merkezi (8) Bir teknisyen sorumluluğunda yürütülen uzmanlaşmış mağaza Hollanda’da reçeteli ilaçların da satışının yapılabildiği internet eczaneleri mevcutken Almanya’da sadece reçetesiz ilaçların uzaktan satışına izin verilmektedir. Belçika ve İtalya gibi ülkelerde ilaçların telefon veya internet yolu ile uzaktan satışı yasaklanmıştır. Sadece parafarmasötik ürünler kargo ile satılabilmektedir. 1) PGEU Report – Community Pharmacy in Europa PGEU Selected Facts&Figures March 2008 2) ÖBİG REPORT – Community Pharmacy in Europa 2006 3) Association of the European Self-Medication Industry (AESGP)–Annual Report 2007-2008 4) AESGP 43rd Annual Meeting Conference Report Warsaw – Poland / 4-6 June 2007 5) European Observatory on Health Care Systems Series–Regulating pharmaceuticals in Europe: striving for efficiency, equity and quality 6) http://www.resourcing.uk.com/CandidateEEAPharmacyModels.aspx TEB HABERLER 6) İnternet Eczaneleri: Kaynaklar: Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 yapabilmek için işletmecinin veya bir çalışanın özel ilaç mağazası lisansına sahip olması gerekmektedir. 27 KONGRE I. ULUSAL FARMAKOVİJİLANS KONGRESİNİN ARDINDAN Semra ŞARDAŞ* Ahmet AKICI** (4-6 HAZİRAN 2008 - ANTAKYA-HATAY) Ü lkemizde farmakovijilans konusunda katılımcılara ve organizasyon şirketine içtenlikle 2005 yılından bugüne değin bir dizi teşekkür ediyoruz. önemli gelişme yaşandı. Bunlar arasında kilometre taşı sayılabilecek ge- lişmelerden birisi de Farmakovijilans Derneği’nin 2 farklı şubesi (İstanbul ve İzmir) ile birlikte kurulmuş olmasıdır. Bir derneğin kuruluşunun ardından düzenlediği ilk kongre, sunduğu birçok ilkleri bakımdan heyecan vericidir. Farmakovijilans Derneği de düzenlediği bu ilk kongresinde heyecan verici çok sayıda ilki, bir arada yaşamış ve konuklarına da yaşatmıştır. Birinci Ulusal Farmakovijilans Kongresi’ni Antakya da 4-6 haziran tarihleri arasında Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdür Yardımcısı, TÜFAM Başkanı ve yetkilileri, Sağlık Bakanlığı Beşeri Tıbbi Ürünlerin Güvenliliğini İzleme ve Değerlendirme Komisyonu üyeleri, İlaç sektörü, akademi, sözleşmeli araştırma kuruluşu, eczane ve bir çok sağlık kuruluşu çalışanlarının değerli katılım ve katkılarıyla gerçekleştirmiş bulunmaktayız. Kongre süresince 150’den fazla hekim, eczacı ve diğer sağlık mesleği mensubu meslektaşlarımız ile Farmakovijilansla 28 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER ilgili en güncel konuları değerlendirme fırsatını bulduk. Kongrenin gerçekleşmesini sağlayan, değerli desteklerini esirgemeyen Dernek Başkanı ve yönetimimize, Ulusal / Uluslararası İlaç Endüstrisi Farmakovijilans Departmanı’nın değerli yöneticilerine, Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlüğü’ne, yerli ve yabacı konuşmacılara, poster sunumları ile kongremize bilimsel katkıda bulunanlara, tüm değerli Kongre süresince çok sayıda konuşmacı farmakovijilans konusunda değerli katkılarını katılımcılarla paylaşma imkânı buldu. Bu oturumların birçoğunda değerli eczacı meslektaşlarımızı yakından ilgilendiren konular tartışıldı. Bu konular arasında Eczacılık Mesleğini yakından ilgilendiren “Sağlık Mesleği Mensuplarının Eğitiminde Farmakovijilans Paneli”nde “Eczacılık Eğitiminde Farmakovijilansın Yeri / Önemi ve Serbest Eczacıların İlaç Güvenliliği Konusunda Bilgi ve Tutumlarının Araştırılması” ele alınmıştır. Bu yazıda panel sırasında sunmuş olduğumuz bilgileri ve serbest eczacılara yönelik farmakovijilansla ilgili araştırmamızın sonuçlarından özet bir bölümü sizlerle paylaşmak istiyoruz. Farmakovijilans ile ilgili konularda diğer birçok kişi ya da kurumun sorumluluğuna benzer şekilde, eczacıların ve eczacılık fakültelerinin de üzerine düşen çeşitli sorumlulukları bulunmaktadır. Mevcut koşullarda eczacıların farklı alanlardaki farmakovijilans aktivitelerinde görev aldıkları görülmektedir. Bu alanlar; hastanelerde ve ilaç endüstrisinde farmakovijilans birimi sorumluluğu, sözleşmeli araştırma kuruluşları ve düzenleyici otoritelerin farmakovijilans ile ilgili birimlerinde görev almak vb. alanlar şeklinde sıralanabilir. Öte yandan, eczacılar profesyonel olarak salt farmakovijilans ile uğraşmasalar dahi, farmakovijilansa yönelik konularda asgari bilgi sahibi olmak sorumluluğundadırlar. İlaçlarla ilgili so- KONGRE Ülkemizde eczacılık fakültelerinin eğitiminin 5 yıla çıkmış olmasının da sunduğu olanaklarla, çeşitli fakültelerde farmasötik ve klinik toksikoloji, farmakoloji dersleri kapsamında farmakovijilans konusuna daha da ağırlık verilmeye başlanmıştır. Fakültelere göre farklı uygulamalar söz konusu olsa da, seçmeli alan dersi olarak da 5. yıl programlarına ilave edilmiş ve mezuniyet sonrası yüksek lisans ve doktora programlarında ilaç güvenliliği konuları seçmeli/zorunlu dersler halinde kapsamlı bir şekilde sunulmaya başlanmıştır. Etkili bir sistemin işleyişinde eczacının önemli rolü olduğu görüşü ve bildirimlerin arttırılmasında büyük katkısı olacağı görüşü son yıllarda uluslararası sağlık otoritelerinin çeşitli platformlarında tartışılan önemli konu başlığı haline gelmiştir. Buna göre, ad- Eczacılara mezuniyet öncesi ve sonrası farmakovijilans konusunda verilecek eğitimler, yukarıda sıralanan gelişmeler dikkate alınarak planlanır ve uygulamaya geçirilirse, farmakovijilans eğitimi konusunda daha başarılı olunacağı söylenebilir. Öte yandan, bizim gibi ulusal farmakovijilans sistemini yeni oluşturulan ülkelerde, eczacıların farmakovijilans konusundaki bilgi ve tutumlarının araştırılıp, varsa eksiklikleri ve gereksinimlerinin ortaya koyulması, gelecekte daha işlevsel sistemlerin oturtulmasına önemli ölçüde katkı sağlayabilir. Bu konuyu araştıran ülkemizde yapılmış kısıtlı sayıdaki çalışmaların sayı ve kapsamının daha da artırılması yararlı olacaktır. Örneğin hastane ve serbest eczane çalışanı eczacıların farmakovijilans konusundaki bilgi ve tutumlarını değerlendiren anket çalışmamızın sunduğu veriler incelendiğinde, çalışmaya Ankara’dan katılan eczacıların %40’ı farmakovijilans kelimesini duyduğunu ve duyanların da %25’i (tüm eczacıların %10’u) bu kelimenin anlamını doğru olarak bildiği, bunların %94,5’unun eczacılık fakültelerinde öğrencilere “farmakovijilans eğitimi” verilmesi gerektiğini düşündüklerini belirtmiştir. Farmakovijilansı duyanların %70’inin Türkiye’de bu konuda herhangi bir aktivite yapıldığına dair bilgi sahibi olmadığı, sadece 5 eczacının TÜFAM’ hakkında bilgi sahibi olduğu görülmüştür. “Farmakovijilans irtibat noktası sorumlusu görevi üstlenen birisi”ni duyanların tüm katılımcıların %14’ünü oluşturduğu, Advers etki formunun görenlerin ise %8 oranında olduğu görülmüştür. Eczacıların %14,9’u “prospektüsünde kontrendikasyonu değişen ilaç olduğunu”, TEB HABERLER Tüm bunlar birlikte ele alındığında eczacıların ilaç güvenliliği konusundaki rollerinin giderek netleştiği, eczacılara mezuniyet öncesi ve sonrasında bu konuda yeterli düzeyde eğitim verilmesinin gerekliliği net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. vers etki formlarının iletilmesi, toplanmasında eczanelerin de dahil olduğu bir “iletişim ağı” sistemi önerilmektedir. Ayrıca serbest eczacıların advers etki raporlama sisteminde yetkilerinin arttırılması, daha fazla resmiyet kazanmaları da tartışılan diğer bir önemli konudur. Eczacıların sistemin daha verimli işlemesini sağlayacağı gibi, aynı zamanda hastaların daha güvenli farmakoterapi hizmeti almalarını sağlayacaklardır (European Public Health Alliance-EPHA Executive Commitee Meeting August 2007). Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 run yaşayan hastaların çoğu zaman ilk başvurduğu kişiler arasında yer aldığı dikkate alındığında, eczacıların farmakovijilansla ilgili risklerin azaltılmasında ve sorunların tespitindeki katkısı daha net anlaşılabilir. Bu katkı, tamamlayıcı tıp uygulamaları ve reçetesiz kullanılan ilaçlar söz konusu olduğunda, daha fazla önem kazanmaktadır. 29 KONGRE %12,8’i “prospektüsünde uyarılar/önlemler bölümü değişen ilaç olduğunu”, %6,5’i “prospektüsünde “advers/yan etki bölümü” değişen ilaç olduğunu” hatırladığını beyan etmiştir. “Advers etkisi sebebiyle piyasadan çekilen herhangi bir ilaç hatırlayanların oranının %70,8 olduğu tespit edilmiştir. Eczacıların % 44,9’unun advers olay/etki nedeniyle kendilerine başvuruda bulunan hasta olduğunu ve bu beyanda bulunanların en sık karşılaşmış oldukları advers olay/etkinin “bulantı” olduğu (%22) belirtilmiştir. Serbest eczacıların “advers olay/etki” nedeniyle kendilerine başvuruda bulunan hastaların bu başvurularını yeterli oranda iletmemeleri nedenini zaman darlığı ve farmakovijilans sistemi hakkında kapsamlı bilgiye sahip olmamalarına bağlamışlardır. Bu araştırmada ayrıca serbest eczacıların gastrointestinal sorunlar başta olmak üzere ilaçlara bağlı sorunlarla karşılaşmaya devam ettikleri görülmektedir. 30 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Toklu ve Uysal tarafından İstanbul da 172 serbest eczacıya advers etki bildirmeme nedenlerini araştıran bir diğer anket çalışmasında da serbest eczacıların farmakovijilans sistemi hakkında yeterli bilgi sahibi olmadıkları gösterilmiştir (Toklu H.Z.,Uysal M.K. The knowledge and attitude of the Turkish community pharmacists toward pharmacovigilance in the Kadikoy district of Istanbul. Pharm World Sci. 2008). Etkili bir sistemin işleyişinde eczacının önemli rolü olduğu görüşü ve bildirimlerin arttırılmasında büyük katkısı olacağı görüşü son yıllarda Uluslararası Sağlık Otoritelerinin çeşitli platformlarında tartışılan önemli konu başlığı haline gelmiştir. Buna göre, advers etki formlarının iletilmesi, toplanmasında eczanelerin de dâhil olduğu bir “iletişim ağı” sistemi önerilmektedir. Ayrıca serbest eczacıların advers etki raporlama sisteminde yetkilerinin arttırılması, daha fazla resmiyet kazanmaları da tartışılan diğer bir önemli konudur. Hasta ile eczacının birebir diyalogunun sağlanması, prospektüste bildirilen advers etkiler hakkında hastaya vakit ayırması ve prospektüste bildirilenlerin haricinde hastanın gözlediği beklenmeyen/bilinmeyen advers etkiler konusunda hastanın kendisine geri dönmesini bunun önemi/gerekliliği, ayrıca ilaçların etkililiğini monitorize etmesi istenmektedir. Ayrıca Uluslar arası Farmasötik Federasyonu (FIP) eczacıların ilaçla ilgili problemler, yeni advers etkiler/bireysel farklılık konusundaki gözlemleri farmakovijilans programlarının işleyişinde sisteme büyük katkı sunacağı ve bu meslek grubunun sistemin beslenmesinde kilit noktayı oluşturduğu gerçeğini vurgulanmaktadır. Eczacıların sistemin daha verimli işlemesini sağlayacağı gibi, aynı zamanda hastaların daha güvenli farmakoterapi hizmeti almalarını sağlayacaklardır. İlaç güvenliliği konusunda eczacıların tecrübeleri ve bunların dikkate alınması, işleyen bir farmakovijilans sistemini oluşturmada önemlidir. Tüm bu tespitler, ülkemizde henüz yeni kurulan farmakovijilans sisteminin daha ilerilere taşınabilmesi için, eczacılara yönelik eğitim ve bilgilendirme faaliyetlerine gereksinim duyulduğunu ortaya koymaktadır. Yönetmelik sonrası eczacılık fakültesi öğrencileri bu konuda daha bilgi sahibi olarak mezun olmaktadırlar, ancak haklı olarak yönetmelik öncesi eski mezunlarımıza da her fırsatta Türkiye çapında “farmakovijilans” kavramını, TÜFAM‘ı ve işleyişini tanıtmak önemli görevimiz arasında olmak zorundadır. Sonuç olarak ilaçlara bağlı sorunları tespit etmek, izlemek, oluşmasına engel olmak ya da olası sorunun boyutlarını en aza indirmek, hastalara daha güvenli farmakoterapi imkânı sunmaya çalışmak için ülkemizde de vakit kaybedilmeden farmakovijilans sistemine dahil olan tüm meslek gruplarının gerekli ölçüde bilgi sahibi olması sağlanmalı ve bu konunun mesleki sorumlulukları arasında yer aldığı programlı bir şekilde anlatılmalıdır. T.C. Sağlık Bakanlığı İlaç ve Eczacılık Genel Müdürlüğü “Beşeri Tıbbi Ürünlerin Güvenliliğini İzleme, Değerlendirme ve Danışma Komisyonu” *Başkanı ve **Üyesi, Marmara Üniversitesi *Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Ab.D. ve **Tıp Fakültesi Farmakoloji ve Klinik Farmakoloji Ab.D. *,** Türk Eczacıları Birliği Farmakoekonomi, Farmakoepidemiyoloji, Farmakovijilans Araştırma Merkezi Danışma Kurulu Üyeleri ETK‹NL‹K PGEU GENEL TOPLANTI VE SEMPOZYUM PGEU Sempozyumu konusu; “Sağlık Bakımında İşbirliği” Sempozyumun genel amacı, Eczacılar ve diğer Sağlık meslektaşlarıyla beraber hastalara daha iyi bir sağlık hizmetinde bulunabilmek için nasıl işbirliği yapılabileceği ve bu işbirliğini nasıl geliştirilebileceğini araştırmaktı. Sağlıklı yaşlanma ve Diyabet gibi 2 spesifik vaka çalışması ortak bakımın önemini örneklemek için geliştirildi. Sempozuma bir çok konuşmacı sunumlarıyla katkıda bulundu. E – Sağlık – Avrupa Birliği Aktiviteleri, Ms. Flora Giorgio-Gerlach – Eski PGEU Genel Sekreteri – Avrupa Birliği Toplum Bilgilendirme Yöneticisi; Sağlık Bakımında Eczacının Rolü ve İşbirliği Dr. Kamal Midha – FIP Başkanı; Yaşlılara Bakımda Tıbbi Tedavi, Dr. Barbro Westerholm – AGE Avrupa Yaşlıları Platformu; Hemşirelerle İşbirliği, Ms. Susanna Lehtomäki – Avrupa Hemşire Birliği Federasyonu; Eczacılarla İşbirliği, Ms. Sirpa Peura – Finlandiya Eczacılar Birliği; 2 çeşit Diyabet den korunma – DEHKO Program 2000-2010, Dr. Timo Saaristo – Finlandiya Diyabet Birliği; Diyabet Bakımı – Hasta Perspektifi, Dr. Wim Wientjens – Uluslararası Diyabet Federasyonu, başlıklı sunumlarını yapmışlardır. ÜYE ÜLKELERDEN SICAK HABERLER Almanya : Sağlık reformu onaylandı Sağlık reformu parlamento engelini kaldırmıştır. Bundesteg’in yankı getiren desteğini takiben kanun tasarısı Bundesrat’ta oy çoğunluğuyla kabul edildi. 16 federal devletten 11’i kanunu destekleyeceklerini önceden bildirmişti. Yeni hükümlerden en önemlisi sağlık fonunun, 2009 yılına kadar temin edilmeyecek olmasına rağmen, zorunlu sağlık sigortası sistemini karşılamak için kullanılmasıdır. Özel sağlık sektörü 2009’dan itibaren asgari fiyat listesini belirleyecektir, bu tarife zorunlu sağlık sistemiyle benzer bir işleve sahip olacaktır. Federal hükümet haplara ve ilaçlara azami fiyat getirme planlarını bıraktı. Bu bir seferliğine 500 milyon euroluk tasarruf sağlayacaktı. 40,000 eczacı ve personel büyük bir iş kaybı ve malzeme dar boğazından korkarak önerilen kanunun aleyhinde tepki gösterdi. Bunun yerine eczacılar tarafından sağlık sigorta şirketlerine ödenen indirim, hükümetin kasasını yılda 150 milyon euro ile dolduracak şekilde 2’den 2.30 euroya yükseldi. İsveç : Apoteket İsveç hükümeri 2009 itibariyle devletin eczane tekelini sonlandırmak istiyor. 35 yıllık özel eczacılar ilk kez kendi işyerlerini açabilecekler. Halihazırda İsveç’in 800 eczanesinin tamamına sahip devlet tarafından işletilen Apoteket kendini yeni duruma hazırlıyor. Henüz şirketi satma planları olmamakla beraber Pazar lideri kendi payını korumakta istekli. Yeni koşullar Apoteket’i ekonomik yapısını yeniden düzenlemeye zorlayacak. İngiltere: Robot eczacı hastaneye yardım ediyor Yılda 1200 saatlik personel süresinden fazla tasarruf sağlayacağı öne sürülen yeni bir robot Somerset hastanesinin eczanesine kuruldu. Musgrove Park Hastanesindeki makine Taunton hastaların ilaçlarını tanımlamak ve toplamak için barkod kullanıyor. Yaklaşık hata oranı 10,000 çeviride bir olan robot iki kişi tarafından kontrol edilecek. Zaman tasarruf edilmesi eczacıların artakalan ilaçları eczaneye göndermek üzere kontrol etmek için daha fazla zaman olacağı anlamına geliyor. Bu uygulama ile hastane geçen aylarda £30,000 tasarruf etti. Bu robot aynı zamanda eczacıların hastalarla daha fazla reçete hazırlamakla daha az zaman harcamalarını sağlıyor TEB HABERLER 0 8 – 10 Haziran 2008 tarihleri arasında, Finlandiya Helsinki’de düzenlenen PGEU Genel Toplantısı ve 49.su düzenlenen PGEU Yıllık Sempozyum’a Türk Eczacıları Birliği’ni temsilen, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, TEB Genel Sekreteri Ecz. Hilmi Şener, TEB Denetleme Kurulu Başkanı Ecz. M. Şerif Boyacı ve TEB Denetleme Kurulu Üyesi Ecz. A. Cemal Toplu katılmışlardır. 08-10 HAZİRAN 2008 FİNLANDİYA / HELSİNKİ Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Aslı Yürür MERAN 31 İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR Ecz. Güzide SÖNMEZ FENİLKETONÜRİ NEDİR? F enilketonüri nadir görülen kalıtsal metabolik hastalıklardan biridir. Anne ve babasında hastalık yapmayan bozuk genleri alan bir çocuk fenilketonüri hastalığı ile doğmaktadır. Anne ve babanın taşıyıcı olması halinde bu çiftin her çocuğunda hastalığın görülme ihtimali %25’dir. Fenilketonüri, toplumumuzda hala yeterince bilinmemekte ve tedavi edilmediği taktirde çocuğun ömür boyu özürlü kalmasına sebep olmaktadır. Bu hastalıkla doğan çocuklar proteinli gıdalarda bulunan fenilalanin isimli bir amino asidi sindiremezler, sonuçta kanda ve diğer vücut sıvılarında biriken fenilalanin ve artıkları, çocuğun gelişmekte olan beynini harap eder ve ileri derecede zeka özürlü olmasına, sinir sistemini ilgilendiren daha bir çok belirtilerin ortaya çıkmasına neden olur. Fenilketonüri Amerika’da ve bir çok Avrupa ülkesinde her 10.000-30.000 yenidoğan da bir görülmesine karşın ülkemizde 3.000-4.000 yenidoğan da bir görülmektedir. Türkiye fenilketonüri hastalığının en sık görüldüğü ülkelerden biridir. Ülkemizde akraba evliliklerinin sıklıkla yapılması anne ve babanın taşıyıcı olduğu bu gibi hastalıkların yüksek sıklıkta izlenmesine neden olmaktadır. Akraba evliliği hastalığın görülme sıklığını artırıyor olsa da, akraba olmayan bireylerin de çocukları hastalıklı doğabilir. Çünkü Türkiye’de her 100 kişiden 4 ü bu hastalık açısından taşıyıcı durumundadır 32 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER FENİLKETONÜRİ NASIL TEŞHİS EDİLİR? Hayatın ilk bir kaç ayı içerisinde fenilketonüri hastalığı olan bebekler sağlıklı bebeklerden ayırt edilemez. Fenilketonürili çocuklarda 5-6 aylardan sonra zekadaki gerileme belirgin hale gelir. Akranlarından farklı olarak oturma, yürüme ve konuşma gibi becerileri kazanamazlar. Beyin gelişimleri normal olmadığından başları da küçük kalır. Ayrıca kusma, aşırı el, kol, baş hareketleri, havale nöbetleri, ciltte döküntüler, idrar ve terin küf gibi kokması hastalığın önemli belirtilerindendir. Bu çocukların % 60’ında göz, kaş ve cilt rengi anne-babaya göre daha açıktır. Fenilketonüri hastalığı ile doğan bebeğin, beyni etkilenmeden, erken olarak tanınması çok önemlidir. Bu amaçla geliştirilmiş her yenidoğan çocuğa uygulanabilen bir tarama testi vardır. Doğumdan 72 saat sonra özel bir filtre kağıdına alınan 2 damla kan teşhis için yeterlidir. Hasta bebek hayatın ilk günlerinde tanındığında uygun diyet tedavisi ile zeka geriliği önlenebildiği için gelişmiş ülkelerde tüm yenidoğanların fenilketonüri yönünden taranması zorunluluğu vardır. FENİLKETONÜRİ NASIL TEDAVİ EDİLİR? Fenilketonüri erken teşhis edildiğinde tedavi edilebilen bir hastalıktır. Tedavide genel ilke gıdalar ile alınan fenilalanin miktarını azaltarak kan fenilalanin düzeyini normal sınırlar içinde tutmaktır. Diyet tedavisinde fenilalanini çok azaltılmış ya da fenilalanin içermeyen özel ve ilaç niteliğinde mamaların ve tıbbi ürünlerin kullanılması gereklidir. İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR Bu hastalığın zamanımızdaki tek tedavi yolu fenilalaninden kısıtlı diyettir ve bu diyet tedavisinin aile, metabolik hastalıklarda uzmanlaşmış çocuk hekimi, diyet uzmanı ve laboratuar uzmanlarından oluşan bir ekip tarafından izlenmesi gerekmektedir. Tedaviye uymayan hastalarda zihinsel ve gelişimsel bozukluklar olabileceği için hasta sahibi olan ailelerin diyeti çok iyi öğrenmesi gerekmekte- FENİLKETONÜRİ DİYETİ ve TEMEL PRENSİPLERİ A- Et , balık , peynir , yumurtalar , süt ve kuruyemişler protein ve dolayısıyla fenilalanin bakımından zengin olduğu için yasaktır. B- Diğer yiyecekler (patates ve tahıllar) gibi az miktarlarda tüketebilirler. Ölçülü yiyecekler öğünler arasında dağıtılır. Ölçüler kişiden kişiye, aynı kişide günden güne değişir. C- Çoğu meyveler, bazı sebzeler ve salatalar normal olarak alınabilir. Şeker, reçel,şurup ve yağlar mesela; tereyağ, domuz yağı, pişirme yağı normal kullanılabilir. PKU’ lu kişiler için düşük proteinli özel ürünler imal edilmiştir. Bunlar düşük proteinli ekmek, makarna, un bisküvi, pirinç gibi diyette çeşitliliği sağlayan ürünlerdir. D- Et, balık, peynir ve yumurta gibi yüksek proteinli yiyecekler yapıları değiştirilip fenilalanin içermeyen hale gelmeden tüketilmemelidir. Bu protein ikameleri (içeriğinde e.g. XP AnalogLCP, Aminogran Food Suplement, Maxamaid XP, PKU Express gibi ibareler yer alır) uygun şekilde kullanılabilir. Bunlar büyüme ve gelişme için temel ve güvenli protein ihtiyacını karşılar. Hastayı takip eden diyetisyen ve pediatrist hasta için uygun olan miktarı ve nasıl alınacağını tavsiye edecektir. Protein ikameleri PKU’ lu kişi için günlük diyetinin önemli bir bölümünü oluşturur. Gün içinde düzenli bir şekilde eşit miktarlarda alınmalıdır. Vitamin ve minerallerde diyette sürekli yer almalıdır. Kaynak: www.pku.gen.tr TEB HABERLER Anne sütü bebeklerin büyüme ve gelişmesi için gerekli olan bir besindir. Fenilketonürili bebekler de anne sütü ile birlikte fenilalaninsiz karışımlar (tıbbi mama) kullanılarak ve kan fenilalanin değerleri yakından izlenerek beslenebilirler. Yapılan çalışmalar yaşamın ilk yıllarında anne sütü alan fenilketonürili bebeklerde büyüme ve zihinsel gelişimin daha iyi olduğunu göstermektedir. dir. Annenin ilk çocuğu hastalıklı olarak doğmuş ise ikinci bebeğin daha anne karnında iken hasta olup olmadığının belirlenmesi yani anne karnında erken tanı mümkün olabilmektedir. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 Fenilketonüri yenidoğan taraması ile saptanıp ilk 3 ayda tedaviye başlanmaz ise hastalığın şiddetine uyan zihinsel özür gelişmesi kaçınılmazdır. Tedaviye mümkün olduğunca erken başlanması zihinsel performansı olumlu etkileyecektir. Hastanın belli aralarla beslenme durumu değerlendirilmeli, kan fenilalanin ve tirozin düzeyi ölçülmeli ve ölçüm düzeylerine göre diyeti ayarlanmalı, zihinsel gelişimi izlenmelidir. İlk 2 yaşta haftada iki kez, 2-4 yaş arasında haftada bir, 4-10 yaşlarda 15 günde bir, daha sonra ise ayda bir kez kan fenilalanin düzeyi ölçülmelidir. Kan fenilalanin düzeylerinin 0-12 yaş arası 2-6 mg/dl,12 yaşından sonra 2-11 mg/dl, fenilketonürili hastanın gebeliği süresince ise 2-4 mg/dl değerleri arasında tutulması gerekir. Tedavi en az beyin dokusunun en hızlı geliştiği hayatın ilk 8-10 yılı boyunca çok iyi şekilde uygulanması gerekmekle birlikte diyet tedavisi yaşam boyu olmalıdır. Yenidoğan döneminde diyet tedavisi başlanmış fenilketonürili hastalar, yetişkin olduklarında diyeti bırakırlarsa algılamada güçlük, dikkat azalması gelişmektedir. 33 İNSAN SAĞLIĞI VE HASTALIKLAR MANİSA ECZACI ODASI’NDAN ANLAMLI PROJE Ayşen YALMAN M anisa Eczacı Odası, düzenlediği etkinlikte, Fenilketonüri hastası çocukları, onlar için özel olarak hazırlattığı yiyeceklerle sevindirdi; minikler ise hayatlarında ilk kez pizza yemenin keyfini çıkarttılar. Bu tür rahatsızlığı olan çocukların yetişkin insanlar gibi gıda tüketimi gerçekleştiremediklerini belirten Manisa Eczacı Odası Başkanı Ecz. Meliha Nalan Can, Fenilketonüri hastası çocuklara bundan sonra da yardım edeceklerini belirtti. Günlük hayatlarında yiyemedikleri pek çok yiyeceği, özel olarak getirtilen aşçı ve malzemelerle pişirildikten sonra çocuklara sunduklarını belirten Can, “Çocuklarında bu tür hastalığı bulunan aileleri de bir dernek çatısı altında toplamak için çalışmalara başladık” dedi. 34 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Meliha Nalan Can, bundan sonra düzenli olarak, diyetisyen gözetiminde hazırlanmış ve çocukların günlük yaşamlarında yiyemedikleri yiyecekleri, fenilketonüri hastası çocuklara sunacaklarını belirterek şunları kaydetti: “Halk Sağlığına hizmet eden bir mesleğin temsilcileri olarak, mesleki ve sosyal anlamda halkımıza hizmet verme çabasındayız. İl Sağlık Müdürlüğümüzün yardımlarıyla Manisa merkez ve ilçelerinde bulunan Fenilketonüri hastalarımızın ailelerine ulaştık ve onlarla sorunlarını paylaştık. Bu hastalık toplumumuz- da çok fazla bilinmeyen ve dikkat edilmeyen ancak kötü sonuçlara sebep olan bir hastalık. Bunun için dernek kurarak, çalışmalarımızı hızlandırmayı amaçlıyoruz. Bu çocuklar her yiyeceği yiyemezler. Onların özel yiyecekleri var ve çoğu aile bunun farkında bile değil. Üstelik bu hastalığın yiyeceklerini ve ilaçlarını devlet karşılamıyor. Proteini çok gıdalar tükettiklerinde beyinde kalıcı hasarlar ortaya çıkabiliyor. Yiyeceklerinde her yerde bulunmayan özel un kullanılıyor. Aralarında, çikolata, dondurma, pizza gibi yiyecekleri hayatlarında hiç tatmamış çocuklar var. Bizler özel olarak hazırlattığımız yiyecekleri düzenlediğimiz piknikle yemelerini sağladık. Bir gün bile olsa, onlara bu duyguyu yaşatmak istedik. İleriki dönemde, dernek kurarak, onlara daha çok yardım edebilmek için bir çalışma içindeyiz.” Öte yandan, Eczacı Odası, bu hastalığı bulunan çocukların yemesi gereken gıdaların içeriğine ve yapılış biçimine dair bir kitabı da ailelere dağıtarak, toplumsal bilinç oluşturma konusunda önemli bir görevi de yerine getirmiş oluyor. Umuyoruz, diğer illerimizde de, belki küçük ama; minik yüreklerde kocaman yeri olan böylesi önemli projeler hayata geçer. ECZACILIK AKADEM‹S‹ ALTERNAT‹F VEYA TAMAMLAYICI TIP UYGULAMALARININ ET‹K BOYUTU Prof. Dr. ‹. Tayfun UZBAY Gülhane Askeri T›p Akademisi Askeri T›p Fakültesi T›bbi Farmakoloji Anabilim Dal› bununla yetinmeyip gerekirse her türlü bilimsel üretimi ve üreticileri olan bilim insanlarını baskı altına almak ve gerekirse hiç çekinmeksizin yok etmek davranışı ile karakterizedir (3). Gerek sahte bilimin gerekse karşıt bilimin gerçek bilime ve bilimsel düşünceye daha baskın olduğu ülkeler veya toplumlar günümüzde gerek siyasal, gerek sosyal ve gerekse ekonomik bakımından refah düzeyi düşük ülke veya topluluklardır. Bilimsel bilgi, deneye dayalı olarak, olaylar arasında neden-sonuç biçimde mantıklı bir bağ kurmanın sonucunda kazanılmaktadır. Herkesçe kabul edilen, kanıtlanan ve istenildiğinde tekrarlanabilen deneyler sonucunda incelenen olaylar arasında nedensellik (veya neden-sonuç) bağlantısı kurulabildiğinde bilimsel bilgi elde edilebilir. “Bilimsel düşünce” yukarıda ana hatları ile tanımlanan bilimin çerçevesinde düşünerek yeni fikirler üretmektir. Bilimsel düşünce, bilimin genel kurallarına uymanın yanı sıra problemlerin çözümüne yönelirken, mutlak doğru sonucu elde etme ve uygulamaya koymada “etik” olmak zorundadır. Etik, genel bir kavram olarak, her tür insan ilişkisinin, toplumsal yaşamın ve etkileşmenin ahlaki kurallarını içerir. Bu çerçevede, bilim alanında bilim etiği kuralları söz konusudur (1,2). Sahte bilim, “bilim yapıyormuş gibi görünme” veya “bilimi kendi çıkarları için kullanmaya yönelik davranışlar” ile karakterizedir. Karşıt bilim ise bilime ve bilimsel düşünceye her koşulda karşı çıkmak, Alternatif veya Tamamlayıcı Tıp ve Özellikleri Alternatif sözcüğü sözlük anlamı olarak “seçilebilecek bir başka yol; yöntem, seçenek” olarak tanımlanmaktadır (4). Bir yöntemin tıpta belli bir tedaviye alternatif olabilmesi için “bilimsel bilgi” içermesi; yani bilimsel olarak geçerli olması ve yasal çerçevede bu hastalığı tedavi etme yetkisi olan kişinin bilgisi, önerisi ve yönetimi çerçevesinde gerçekleşmesi ve yürütülmesi gerekir. Bu iki koşula uymayan her türlü alternatif uygulama “şarlatanlık” tanımına uyar (5). Alternatif tedaviye daha çok çeşitli tedavi yöntemlerini denemiş ve sonuç alamamış, herhangi TEB HABERLER Alternatif Tıp, tedavi ve koruyucu amaçlı birçok yöntemi kapsar. Bitki özlü karışımlar, farmakolojik etkiye sahip doğal ürünler, akupunktur, telkinin her türlüsü, masaj, vitaminler, bazı özel aletli uygulamalar, su (hidroterapi), biyoenerji ve benzeri pek çok yöntem alternatif tıp yöntemleri arasında sayılabilir. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 A lternatif veya tamamlayıcı tedavi yöntemleri özellikle modern tıbbın pek etkili olamadığı durumlarda, kanser başta olmak üzere birçok hastalığın tedavisi için hastalar ve hasta yakınları tarafından kullanılmaktadır. Basın ve yayın organlarının abartılı ve çok defa bilimsel bir temele dayanmayan destekleyici tutumu, kanser gibi tedavisi uzun süreli, güç ve pahalı hastalıklarda insanların sosyal güvence eksikliğine bağlı maddi sıkıntıları ve hepsinden önemlisi cehalet, analitik düşünceye sahip olmama ve bilimden çok dogmatik yaklaşımları benimseme gibi nedenlerle alternatif tedavi başlığı altında pek çok yöntem kullanılmakta ve uygulanmaktadır. Dikkatle incelendiğinde bunların çoğunun çaresizlik duygusu içinde olan insanları sömürmeye yönelik, bilimsel dayanaktan yoksun ve etik kurallar çerçevesinde uygulanmayan yöntemler olduğu görülmektedir. 35 ECZACILIK AKADEM‹S‹ bir sosyal güvencesi olmayan, yakınında kolay ulaşabileceği bir sağlık kuruluşu olmayan, cahillik ve yanlış inançlar gibi nedenlerle herhangi bir rasyonel tıbbi tedavi yöntemini kabul etmeyen ve kanser gibi tedavisi zor hastalıklara yakalanmış kişiler yönelmektedir. Alternatif ve Tamamlayıcı Yöntemler Bakımından Etik Olmayan Durumlar 36 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Etik olmayan durumlar aşağıda maddeler halinde belirtilerek özetlenmiştir (6): 1. Erişkin ve psikolojik şartları sağlıklı olan bir hastanın hekimini ve tedavi biçimini seçme hakkı vardır. Ayrıca tedaviyi sürdürürken hekimini ve tedavi şeklini değiştirme veya ret etme hakkı da vardır. Bununla beraber, hastaya hastalığı net olarak anlatılmış ve geçerli bilimsel bilgiye dayanan tedavi yöntemlerini terk etmesinin nelere mal olabileceği net olarak ifade edilmiş olmalıdır. 2. Hekimin bilgilendirmesine rağmen, tedavi sorumluluğunu alan hekimine haber vermeksizin alternatif yöntemler deneyen ve dahası bunu yaparken belli bir süre asıl tedavisini de aksatan hasta etik davranmamaktadır. 3. Basın ve yayın organlarının yeterli bilimsel bilgiye sahip olmadan geçerliliği ve yeterliliği tartışma konusu olan yöntemleri ve ürünleri abartılı yaklaşımlarla haber yapması ve insanların çaresizliğini sömürmesi. Basın ve yayın organlarının bu tür haberleri için Sağlık Bakanlığı ve İç İşleri Bakanlığı gibi devlet kuruluşlarının da önlem almaması ve yaptırım uygulamaması. 4. Sağlık alanı ilişkili yetkililerin ve bilim insanlarının medyatik olma arzusu ile bu yöntemlerin bilimsel bir temele dayanmadığını bile bile medyanın istediği yönde abartılı demeçler vermesi. 5. Bir sağlık görevlisinin (hekim bile olsa) ilgili alanın uzmanı olmadığı halde tedavi ve alternatif tedaviler üzerinde klinik araştırmalar yapması (alanın uzmanlarıyla birlikte gerçekleştirilen multidisipliner çalışmalar hariç) ve sonuçları üzerinde konuşması. 6. Bilimsel olarak geçerli bir tedavi yöntemi uygulayan hekimin hastasının asıl tedaviyi terk etmeksizin zarar vermeyecek bir alternatif tedavi- yi hastaya yasal olarak tedavi uygulama yetkisi olmayan kişilerden almasına göz yumması. 7. Daha kolay tolere edilebilecek ve daha az yan etkiye sahip bir tedavi alternatifi varken maddi nedenlerle hastayı daha fazla zorlayacak yöntemlerin ve ürünlerin tedavide tercih edilmesi. 8. Hastalıkların tedavisindeki son gelişmelerin ilgili uzmanlar tarafından yakından izlememesi ve uzmanların hastayı işe yaramaz alternatif tedaviler konusunda ikna edebilecek bilgi düzeyine sahip olmaması veya yeterli bilgiye sahip oldukları halde hastayı ikna etmeye yönelik çaba harcamaması. Doğal Ürünler Karmaşası: Eczane ve eczacı dışında ilaç verilmesi etik olmamasının yanı sıra yasal olarak da suç teşkil eden bir durumdur. Günümüzde bitkisel kaynaklı etken madde taşıyan birçok ürün “doğal ürünler” olarak tanımlanmakta ve eczane dışında başka dükkân ve marketlerde eczacı olmayan kişiler tarafından Sağlık Bakanlığı dışında başka bakanlıkların izni ile pazarlanabilmektedir. Bitkisel kökenli etken madde içeren bu ürünler halka doğal oldukları için herhangi bir yan etkisi ve toksisitesi olmadığı yaklaşımı içinde verilmekte ve rahatlıkla kullanılmaktadır. Burada ciddi anlamda yanlış bilgilendirme ve yanlış kullanım ile etik ve yasal ihlaller söz konusudur. Şöyle ki: a) Bitkisel kökenli ürünlerin içerdiği etken maddeler de sonuç olarak “ilaç etken maddesidir”. Bu etken maddelerin sırf bitkisel (halk arasındaki deyimle doğal) oldukları için yan etkilerinin ve toksisitelerinin olmayacağı ve başka ilaçlarla etkileşmeyeceği bilgisi yanlıştır. Doğal kaynaklardan elde edilen etken maddeler de kendi aralarında ve sentetik ilaçlarla etkileşebilmektedirler. Bunları kullananlar, özellikle başka ilaçlarla etkileşmeleri ve toksisiteleri konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları nedeniyle risk altındadırlar. b) İlaç etken maddesi içeren bir ürün yasal olarak ancak eczaneden ve eczacıdan alınabilir. Burada, ilacın eczane dışında ve eczacı olmayan ECZACILIK AKADEM‹S‹ c) Ülkemizde ilaçlara sağlık bakanlığınca ruhsat verilmektedir. Sağlık bakanlığı dışında bir bakanlığın doğrudan insanda kullanılacak ve bir sağlık sorununa çözüm getirmek üzere pazarlanacak olan bir ürüne ruhsat vermesi yanlıştır. Sonuç olarak, doğal ürünler kılıfı altında eczane ve eczacı dışında başka meslek mensupları tarafından sunulan bu ürünlerin kullanımının denetim altına alınması ve zaman geçirilmeden ilaç kategorisi içinde değerlendirilmesi halk sağlığı lehine olacaktır. Aksi takdirde bu uygulamalar bilimsel, etik ve yasal bağlamda ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam edecektir. Toplumu Alternatif (?) Tedavilerin Zararlarından Korumak İçin Yapılması Gerekenler Hastalarının çaresizlik duygusunun kötü niyetli kişilerle sömürülerek zarar görmelerini engellemek için aşağıda maddeler halinde sıralanan önlemlerin alınması ve uygulanması gerekmektedir: 1. Basın ve yayın kuruluşları özellikle kanser gibi ciddi hastalıklara yönelik alternatif tedavi yöntemleri ile ilişkili haberlerin verilişi ve işlenişi konusunda sıkı bir kontrol altına alınmalıdır. Basın ve yayın organlarına hastaları korumaya yönelik olarak çeşitli yaptırımlar uygulanabilmelidir. Bu konuda yasal boşluklar varsa doldurulmalıdır. Basın ve yayın organlarından toplumun geniş kesimlerine hastalıkların rasyonel tedavisi ile ilişkili doğru bilgileri aktaracak şekilde yararlanılmalıdır. 2. Devlet, toplumda sağlık sigortasının etkili biçimde uygulanmasını sağlayarak bireylerin maddi sıkıntılarla kanser başta olmak üzere hastalıkların tedavisinde geçerli bilimsel yöntemler yerine alternatif yöntemlere yönelmesini önlemelidir. Halkın çaresizliğini kötüye kullananların rahat hareket etmesini kısıtlayıcı yasal önlemler alınmalıdır. 3. Kanser başta olmak üzere tedavisi zor kronik hastalıkların tedavisinde geçerli bilimsel yöntemleri en iyi şekilde uygulayabilecek özel donanımlı hastane ve merkezlerinin sayısı artırılmalıdır. 4. Toplumda bu tür hastalıkların rasyonel tedavisi için uzman gereksinimi iyi saptanmalı; yeteri kadar uzman yetiştirerek istihdamının sağlanmasına yönelik önlemler alınmalı ve planlamalar yapılmalıdır. 5. Hekimler ve sağlık personeli konvansiyonel yöntemler kadar alternatif ve doğal kaynaklı tedavilerle ilişkili bilgileri ve gelişmeleri de yakından izlemeli, bu konularda hastalardan ve hasta yakınlarından daha fazla ve geçerli bilgilere sahip olmalıdırlar. Hekim veya diğer sağlık personeli gerektiğinde hastalar ile alternatif yöntemler hakkında konuşabilecek hatta bunun felsefesini yapabilecek bilgi, hoşgörü ve sabra da sahip olmalıdırlar. 6. Tedavisi zor hastalıklara yakalananların ruh sağlığı ihmal edilmemeli, deneyimi ve bilgisi yeterli olan psikiyatrist ve psikologlar ile işbirliği yapmalıdırlar. 7. Farmasötik nitelikli doğal ürünlerin eczane dışında sunumu engellenmeli ve bu ürünler sağlık bakanlığı onayı ile pazarlanabilmelidir. 8. Doğal kaynaklı ve farmakolojik etki potansiyeli olan ürünlere çok katı yaklaşmak hatalıdır. Bunları doğrudan ret etmek yerine uygun bilimsel yöntemlerle geçerliliklerinin kanıtlanması daha doğrudur. Kaynaklar 1. Bursalı, O. Bilimsel araştırmada etik ve sorunlar. Cumhuriyet Bilim Teknik, Sayı: 795: 3, 2002. 2. Uzbay, İ.T. Türkiye’nin çağdaş uygarlığı yakalama hedefinde bilimin yeri. Silahlı Kuvvetler Dergisi, 391 (Ocak): 62-75, 2007. 3. Koyre, A. Bilim Tarihi Yazıları. Çeviren: Dinçer, N., TÜBİTAK Popüler Bilim Yayınları, No: 126, Pelin Ofset, Ankara, 2000. 4. Türk Dil Kurumu, Güncel Türkçe Sözlük (http:// www.tdk.gov.tr/tdksozluk). 5. Güler, C. Tıpta Şarlatanlık. Konferans, 2 Nisan 2004, Bayındır Hastanesi, Ankara. 6. Uzbay, İ.T. Geleneksel uygulamalar, toplum ve etik. 7. Ulusal İç Hastlaıkları Kongresi Konuşma Metinleri ve Serbest Bildiriler Kitabı, 2005, s. 248-250. Yayına Hazırlayan: Özge Arıkan TEB HABERLER yasal bir ihlal yapılmaktadır. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 kişiler tarafından sunulması ile bilimsel, etik ve 37 ENST‹TÜLER Ecz. Rida ŞİMŞEKEL E czacılık mesleğinin karmaşıklaşan yapısı; bilimsel alanda ve meslek icrası alanında meydana gelen değişimleri hızlı ve etkin bir biçimde takip ederek üyelerimize ulaştırmak, eczacılık mesleğinin bilimsel ve pratik ihtiyaçları ve sorunları için çözüm üretmek amacıyla 2007 yılında TEB Bünyesinde kurulan enstitüler ve araştırma merkezi; çalışmalarını sürdürmektedir. İlaç Geri Ödeme Enstitüsü’nün kuruluş amacı; geri ödeme konusunda dünyada gelişen koşulların incelenmesi, araştırılması, ve ülkemizdeki uygulamalarda karşılaştırılması, diğer ülkelerdeki geri ödeme kurumları ile eczacılar arasındaki anlaşmaların kurallarını incelemek, ilaçların takibi, incelenmesi, araştırılması ile geri ödemenin şeffaflaştırılmasını sağlamaya çalışmaktır. 38 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER İlaç Geri Ödeme Enstitüsü Yönetim Kurulu görev dağılımı Prof.Dr.Mehtap Tatar – Başkan Ecz.Ali Aslan – Üye Ecz.Çağatay Çakar – Üye Ecz.Gönül Berker – Üye Ecz.Rida Şimşekel – Genel Sekreter Şeklindedir. Sağlık hizmetlerinde geri ödeme ve ilaçta geri ödeme kavramları, 1990’lı yılların başından bu yana hızla artan sağlık ve ilaç harcamaları ile birlikte tüm ülkelerin gündeminde önemli yer tutmaya başlamıştır. Geri ödeme kavramı, modern sağlık sistemlerinde, sağlık hizmetlerini alan kişi ve veren kurumdan bağımsız olarak gelişen ve üçüncü taraf olarak da nitelenen hizmeti ödeyen kurum ile birlikte ortaya çıkmıştır. Sağlık hizmet sunucuları, hastalara sağlık hizmeti vermekte, hastalar ya da üçüncü taraf ödeyiciler de verilen bu hizmetin karşılığını hizmet TEB ‹LAÇ GER‹ ÖDEME ENST‹TÜSÜ sunucusuna aktarmaktadır. Özellikle 2005 yılı itibariyle ülkemizde tedavi yardımı ve ilaç temin hizmetinde meydana gelen uygulama değişiklikleri, sonrasında sosyal güvenliğin tek çatı altında toplanması gibi uygulamalar, “geri ödeme” kavramının ayrı bir başlık olarak ele alınmasını gerektirmiştir. İlaç Geri Ödeme Enstitüsü İlaç ve Geri Ödeme Enstitüsü çalışmalarının bir kitap haline getirilmesi için çalışma yapmaktadır. Çalışma için analiz kapsamına alınan ülkeler, “İngiltere, Fransa, İtalya, Yunanistan ve Portekiz”dir. “Dünyada ve Türkiye’de Eczanelere Geri Ödeme: Karşılaştırmalı bir analiz” çalışması içeriği; I. Giriş II. Sağlık hizmetlerinde ve ilaçta geri ödeme sistemleri: Teorik çerçeve III. Seçilmiş ülkelerde eczanelere geri ödeme sistemleri a. İngiltere b. Fransa c. İtalya d. Yunanistan e. Portekiz IV. Türkiye’de eczanelere geri ödeme yöntemleri ve karşılaşılan sorunlar V. Sonuç ve öneriler Şeklindedir. Bu çalışma ile, referans alınan beş ülkedeki geri ödeme sistemlerinin incelenmesi ile, ülkemizdeki sistemin etkinliği ve yararlılığının değerlendirilmesi, Türkiye’de süregelen ilaç geri ödeme sisteminin yol açtığı sorunlar ile çözüm önerilerinin paylaşılması amaçlanmaktadır. ODALARIMIZ 48. Bölge OSMANİYE ECZACI ODASI D aha önce 4.Bölge Adana Eczacı Oda- zarar görmemesi ve mesleklerini sağlıklı, istikrarlı sı’ na bağlı temsilcilik olarak faaliye- olarak devam ettirebilmesi için meslek kuruluşu tini sürdüren odamız; Türk Eczacıları olan odamızın ve birliğimizin rolü çok büyüktür. Bu Birliği’nin 36.Büyük Kongrede alınan kuruluşlara çok büyük görev ve sorumluluklar düş- kararla, “48.Bölge Osmaniye Eczacı Odası” olarak mektedir. Odamızın ve birliğimizin önemini geride kurulmuştur. Yine TEB Merkez Heyetinin 14 Ocak bıraktığımız 2008 yılı protokol görüşmelerinde bir 2008 tarihli toplantısında alınan kararla kurucu yö- kez daha anladık. netim olarak; Ecz.Zeki ÖZGEN, Ecz.Korkut YALÇIN, Ecz.Selin ATEŞ, Ecz.Halil İbrahim KARGIOĞLU, Ecz. Hakan TEKMAN atanmıştır. Sonrasında 1.Olağan Genel Kurul çalışmalarına başlanmış ve 29-30 Mart 2008 tarihinde ilk Genel kurulumuz coşkuyla yapılmıştır. Geniş bir katılımın olduğu genel kurulumuza başta bölge milletvekillerimiz, valimiz, TEB Başkanımız, belediye başkanımız olmak üzere çok değerli saygın davetlilerin yanı sıra meslektaşlarımızın katılımıyla örnek bir genel kurul olmuştur. Genel Kurul sonunda oda yönetim kurulu aşağıdaki isimlerden oluşmuştur; 1)ECZ.ZEKİ ÖZGEN-YÖNETİM KURULU BAŞKANI 2)ECZ.MEHMET GÜL-GENEL SEKRETER 3)ECZ.SİBEL BİLİK-SAYMAN 4)ECZ.MEHMET METLİOĞLU-ÜYE Doktor, hasta, eczane zincirinde her zaman sorumlu ve sorunlu görülen biz eczacıların;Mesleki saygınlığını kazanmasında ve korunmasında, ekonomik sıkıntılardan kurtulmasında, meslekte etik olmayan tüm sıkıntıların çözümünde birlikte olmanın, beraber hareket etmenin çok büyük önemi vardır. Son yıllarda gerek dünyada gerekse ülkemizde meydana gelen ekonomik sıkıntılardan dolayı, eczacılar mesleğini devam ettirmede maalesef çok zorlanmaktadır. Nitekim ülkemizdeki mevcut eczanelerde yaklaşık olarak üçte birine tekabül eden 8.500 eczanenin kapanma noktasında olduğunu ve bir o kadar eczanenin de , banka kredileri ile depolarla yaşadıkları sorunlar nedeniyle gizli iflasta olduğunu 5)ECZ.HALİL İBRAHİM KARGIOĞLU-ÜYE maalesef biliyoruz.Bu sıkıntılarımızın çözümü adına, Ülkemizde sağlıkta, ilaç ve eczacılıkta o kadar hız- meliyiz. ecza kooperatiflerini, yerli ilaç firmalarını destekle- lı değişimler oluyor ki; bu değişimden üyelerimizin Kuruluş aşamasında bizde gerek maddi, gerekse manevi yardım ve desteklerini esirgemeyen başta ilimizdeki meslektaşlarımız olmak üzere, 4. Bölge Adana Eczacı Odası’na bölgemizde faaliyet göste- noktasında; başta Türk Eczacıları Birliği olmak üzere tüm odalarımızın öteden beri olduğu gibi duyarlı, üretken ve başarılı olmaları gerekmektedir. Bu düşünceler ışığında tüm meslektaşlarımıza stresten ve sıkıntılardan uzak bir hayat dileriz. TEB HABERLER Mesleğimize sahip çıkma, sorunlarımızın çözümü Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 ren ecza depolarına teşekkür ediyoruz. 39 1 MAYIS 1 MAYIS’TA YÜRÜYEN “AYAKLAR”, AYAKLAR ALTINA ALINDI... Serkan MERCAN 1 İşsizlerin de işçi olduğunu kabul ettikleri bir ülkede yaşasaydık böyle çoğunluklara oynayan bir iktidar böyle davranmazdı. İşçi deyince sadece fabrikada çalışan insan gelince akla böyle olmuyor tabi ki de ve böyle şeyler çıkıyor ortaya. Önce işçiyi tanımlamak lazım. Üretim araçlarında, sermayede mülkü olmayan bence işçidir… (Aysu Kayacı, Haydi Gel Bizimle Ol Programı, NTV, 01.05.2008) Mayıs 2008 günü, İşçi Bayramı’nı kutla- Sivilleşme, çok kültürlülük ve çoğulculuk, demokra- mak ve ayrıca hafızalardan silinmeye yüz si ile eşanlamlı görülecek kavramlar veya süreçler tutmuş Mayıs 1977’de Taksim-Kazancı değildir. Demokrasi, özünde eşitlik ve özgürlük fik- Yokuşu katliamını tekrar Türkiye insanına rini barındıran bir kavram ve mücadelesi verilen bir hatırlatmak amacıyla Türkiye’nin emekçileri Taksim süreçtir. Türkiye’de ordu-demokrasi ikiliği üzerinden Meydanı’nda toplanabilmek için İstanbul’daydı. sivilleşme temelinde tanımlanan iktidar partisinin DİSK’in, KESK’in ve diğer emek ve meslek örgüt- (özünde anti-demokrat) “muhafazakâr demokrasi- lerinin kararlı tutumu ile Taksim’e yürümek isteyen si”, eşitlik ve özgürlük fikirleri üzerinde yükselme- kitleler emniyet güçlerinin “orantısız” güç kullanımı yen bir demokrasi tanımına sahiptir. Diğer bir de- ile karşılaştı. Emniyet güçlerinin emekçilere yönelik yişle, 1 Mayıs’ta kolluk kuvvetinin gerçekleştirdiği aşırı güç kullanımı, siyasi iktidarın ne kadar demok- “Şanlı Taksim Müdafaası” (Akşam, 02.05.2008) bir rat olduğunu ve de Türkiye’de demokrasinin yaşatı- kez daha göstermiştir ki “AKP’nin demokratlığı bu- labilmesi için asıl olarak nelere ihtiyaç duyulduğunu raya kadarmış” (Radikal, 02.05.2008). Demokrat- bir kez daha tartışmak gerektiğini gösterdi. lığı sorgulanmak durumunda olan ve ayakların baş 1 Mayıs 2008 günü emekçilerin karşılaştığı şiddet üzerine yazılanlar1, siyasal iktidar yanlısı medya hariç, açıkça tek bir şey gösteriyordu: İktidar partisinin “muhafazakâr demokrasisi” bir kez daha eleştirel bir gözle değerlendirilmelidir. Her şeyden önce şu belirtilmelidir ki, iktidar partisinin demokrasi havarisi olduğu argümanları devletin ve toplumun analizine dair eksik ve hatta yanlış bir bakış açısının ürünüdür. Bu bakış açısı, ordu-demokrasi ikiliği üze- 40 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER rinden okunmaya/okutulmaya alışılmış Türkiye’deki demokrasi mücadelesini, “sivilleşme” ile eşanlamlı olarak görülmesinden kaynaklanmaktadır. 1 “1 Mayıs polis devleti” (Hürriyet, 02.05.2008), “Gazcı kardeşler” (Sabah, 02.05.2008), “Ayaklar ayak altında” (Vatan, 02.05.2008), “AKP’nin demokratlığı buraya kadarmış” (Radikal, 02.05.2008), “Şanlı Taksim Müdafaası” (Akşam, 02.05.2008), “Dün AKP Hükümeti Halka Faşizmi Yaşattı” (Birgün, 02.05.2008). 1 MAYIS Hatırlanacağı üzere, Türk Eczacıları Birliği’nin de içinde bulunduğu emek platformunun birçok bileşeni ile birlikte karşı durulan SSGSS Yasası, toplumun en geniş kesimini temsil eden emekçilerin görüşleri alınmadan ve onlara rağmen Meclis’ten geçirilmişti. Çoğulculuk vurgusu yapan bir iktidar partisinin bu tavrının, dillerden düşmeyen “katılımcı demokrasinin” gereklerini karşılamadığı ortadaydı. SSGSS Yasası’na dair emek ve meslek örgütlerinin göstermiş olduğu direngen tavır, iktidar partisini tedirgin etmiş olacak ki 1 Mayıs günü adeta sıkıyönetim koşullarını aratmayan bir askeri yönetim gibi hareket etmek zorunda gördü kendisini. Ülkenin zenginliğini yaratan emekçileri “ayak”, siyasi otoriteyi “beyin” olarak görmek, siyaset bilimi literatürü içinde tam da muhafazakârlık denen düşünce biçiminin ürünüdür. Dolayısıyla iktidar partisinin gerçek niteliğine gayet uygundur. Muhafazakârlık değişime kapalı, özgürlüklere karşı şüpheci ve eşit bireylerden oluşan toplum düşüncesine uzak bir ideoloji olarak demokrasi ile bağdaşamaz. Zaten Fransız Devrimi ilkelerine karşı gelenek ve görenekler ile eski toplumun hiyerarşik yapılanmasını savunan düşünürler tarafından türetilmiştir. Bu nedenle, 1 Mayıs’ta yaşatılanlar; özgürlüklere karşı şüpheci ve bireylerin eşit olduğuna dair olumsuz fikirleri bulunan muhafazakâr bir iktidarın beklenen bir uygulaması olarak tarihe geçmiştir. Bu beklenen uygulamada beklenmeyen süreçler de yaşanmıştır. 1 Mayıs günü İstanbul’da emekçilere uygulanan şiddet, caddelerde ve sokaklarda insan- Bir başka deyişle, bugün, emekçi kesimlerin ve toplumun diğer ezilen kesimlerinin yaşamsal taleplerini çeşitli kanallar, metotlar ve hamasi söylemler ile soğurabilme yeteneğine sahip olan iktidar partisi, bu toplumsal kesimlerin ne denli güçlü olduklarını fark ettiğin de (SSGSS eylemleri), 1 Mayıs gibi anlamlı bir günde tekelindeki meşru zor kullanma kapasitesini kullanmaktan geri durmamış ve cevap vermiştir adeta. Diğer bir deyişle, SSGSS’ye karşı gösterilen direngen tavra yönelik cevap 1 Mayıs’ta verilmiştir. Bu nedenle, konfederasyonların Taksim’e çıkma kararlığı değil iktidar partisinin emekçilere yönelik (özünde anti-demokrat) “muhafazakâr-demokrat” yaklaşımı şiddet ortamını doğurmuştur. Sonuç olarak, iktidar partisinin uzlaşmaz tavrının süreceği düşünülürse, emek ve meslek örgütlerinin kararlı duruşu devam ettiği sürece önümüzdeki yıl 1 Mayıs çok daha şiddet dolu geçeceğini tahmin etmek mümkün görünüyor. Ancak kapatma davası, Ergenekon soruşturması, erken seçim ihtimali ve yerel seçimler gibi ülke gündemini baştan aşağı değiştirecek süreçlerin yaşandığı/yaşanacağı düşünülürse, önümüzdeki yıl emekçilerin bu yıl ki kararlı tutumları devam edeceğinden 1 Mayıs’ın İşçi Bayramı olarak resmen kutlanmasının önü de açılabilir. TEB HABERLER 1 Mayıs ve SSGSS lara gaz, tazyikli su ve cop kullanma marifetiyle saldırmak ile sınırlı kalmamıştır. Şişli Etfal Hastanesi önünde bir araya gelen Türk Eczacıları Birliği ve bazı odalarının, Türk Tabipleri Birliği’nin, İstanbul Tabip Odası’nın ve Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın yöneticileri, çalışanları ve üyeleri de hastane içinde polis saldırısına uğramış ve gaz bombalarına maruz kalmışlardır. Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 olamayacağını beyan eden “muhafazakâr” bir siyasi liderin icazeti ile İstanbul’da dengesiz ve aşırı güç kullanılmasının yarattığı şiddet ortamının, demokratik bir ülkenin özlenen koşulları ile uzaktan yakından bir ilgisi olmadığı açıktır. 41 ENST‹TÜLER CAN PAZARI: Berivan VARGÜN Yangın, patlama, elektrik çarpması, zehirlenme, düşme gibi sebeplerle her geçen gün yaşamını yitiren işçi sayısı çoğalıyor, Hasan, Osman, Mikail, Cevat onlar sadece isimlerini sayabildiklerimiz, Peki ya sayamadıklarımız? 42 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER Hepsi işçi, Hepsi yoksul, Hepsi evine ekmek parası götürmek derdinde… Son bir buçuk yılda 25 işçinin iş kazası sonucunda öldüğü Tuzla Tersaneleri’nde can pazarı sürüyor. Özellikle 2004 yılından bu yana büyümekte olan gemi inşa sektörü artan iş kazaları ve işçi ölümlerini de beraberinde getiriyor. Büyümeyle birlikte iş saatleri ve iş yükü artıyor. Çalışma koşullarının yetersizliği içinse hiçbir iyileştirme adımı atılmıyor. İşverenler büyüyen bu sektöre ilişkin iş güvenliği tedbirlerini almıyor ve yasal sorumluluklarını yerine getirmiyor. Tersane işçiliği en tehlikeli iş kolları arasında yer almakta ve çoğu gelişmiş ülkede iş güvenliği eğitiminden geçirilmeyen işçilerin tersanelerde çalışmasına izin verilmemektedir. Ancak ülkemizde kalifiye iş gücü görmezden gelinmekte, son bir buçuk yılda 25 kişinin yaşamını yitirdiği tersanelerde günlüğü 2535 YTL arasında değişen ücretlerle, sigortasız bir şekilde, bu konuda hiçbir ENST‹TÜLER deneyimi ve eğitimi olmayan insanlar çalıştırılmaktadır. İş kazalarına ilişkin yapılan incelemeler, alınan siparişlerin zamanında yetişmesi ve gecikme tazminatı ödememek için işçilerin çalışma sürelerinin artırıldığını, yardımcılarla yapılan işlerin tek kişiye yüklendiğini ve böylece iş yükünün arttığını, iş kazalarının olmaması içinse iskelelerin sağlamlığını kontrol etmek, Tersanelerde kadrolu olarak gösterilen işçi sayısı 100’lü rakamlarla ifade edilirken siparişi alınan geminin inşasında 1000’e yakın işçi çalıştırıldığı biliniyor. Böylece kadrolu olarak istihdam edilen işçiye hizmet verebilecek işyeri hekimliği, güvenlik elemanı ve buna göre düzenlenen çalışma şartları diğer işçiler için göz ardı ediliyor ve keyfi uygulamalarla yürütülmeye çalışılıyor. tirdiği teknik donanıma sahip, 7,5 saatlik çalışma sürelerine uyan gerekli tedbirleri almış tersanelerin olduğu tabiki inkar edilmiyor ancak işin taşeronlara devredildiği tersanelerde güvenli ve sağlıklı çalışma koşullarının olmayışı iş kazalarını da peşi sıra getiriyor işçinin daha düşük ücret ve daha az masrafla tüm sosyal ve yasal haklarından mahrum çalıştığı biliniyor. Hazırlanan çoğu raporda işçilerin cehaletinden dolayı ölümlerin yaşandığı vurguluyor, kimine göre işçiler baret ya da gözlük takmadıkları için ölüyorlar ama buna karşın işverenin sağlaması gereken güvenlik koşullarını kimse dillendiremiyor. İş başlamadan ve üretim sırasındaki güvenlik önlemlerinin alındığına dair göstergelerin olmayışı bile kimi zaman yitip giden bu yaşamların niye yitip gittiğini açıklamaya yetmiyor.... TEB HABERLER Tuzla tersanelerinde 2002 yılında 13 bin işçi çalışıyorken bugün çalışan işçi sayısı 40 binin üzerinde, buna 100 binin üzerinde işçinin ise yan sanayilerde çalıştığı eklenince durum çok daha vahim bir hal alıyor. Tersanelerde 47 asıl şirketin, 563 alt taşeron şirketin ve bunlarında altında daha ufak taşeron şirketlerin olduğu biliniyor ve işçi sayısının 2002 yılından bu yana yüzde 150 artmasına rağmen mevcut tersane alanlarının büyümemesi ve iş güvenliği tedbirlerinin alınmaması, kazanç hırsıyla birlikte ucuz işçi çalıştırarak, işçi sağlığı ve iş güvenliği kavramlarının yok sayıldığını da gözler önüne seriyor. Tersanelerinde 2008 yılı başında Çalışma Bakanlığı ile imzalanan protokolden sonra personele yönelik eğitimler verilmeye başlanmasına rağmen işlerin devam etmesinden dolayı istenilen hedeflere ulaşılamadığı, alınan tedbirlerin yeterli olmadığı ve yaşanan iş kazalarına yenilerinin eklendiği yadsınamaz bir gerçek olarak karşımızda durmaya devam ediyor. Tüm bunlarla birlikte Tuzla’da gemiciliğin gerek- Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 kabloları birbirinden ayırmak, gaz ölçümü yapmak gibi gerekli tedbirlerin alınmadığını göstermektedir. 43 GÜNCE Ecz. Meriç KALAYCIOĞLU 1 May›s 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve TEB çalışanları, İşçi Bayramını kutlamak üzere TTB, SES, İstanbul Tabip Odası ve İstanbul Eczacı Odasının buluşma noktası olan Şişli Etfal Hastanesi’nin bahçesinde biraraya geldiler. 24 Mayıs 2008 > 29 Mayıs 2008 > 3 May›s 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Adana Eczacı Odası tarafından düzenlenen Aile Hekimliği toplantısına katılarak bir sunum gerçekleştirdi. 8 Mayıs 2008 > TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER ve Av.Özkan ERGÜL, ‘Sağlık Personelinin Tam Gün Çalışmasına ve Sağlıkla İlgili Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’ ile ilgili olarak, Birliğimizin görüşlerini yazılı ve sözlü sunmak üzere Sağlık Bakanlığı’nda Müsteşar Yardımcısı Sebahattin AYDIN başkanlığında yapılan toplantıya katıldılar. 10 Mayıs 2008 > > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesinin mezuniyet törenine katıldılar. > Aynı gün TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER, Azerbeycan’dan alınan diplomalara sınavsız verilen denkliklerin iptal edilmesinin gerekliliği konusunda YÖK Denetleme Kurulu Üyesi Kemal AY ile bir görüşme gerçekleştirdi. 5 Haziran 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Zonguldak Eczacı Odası’nın 14 Mayıs kutlamaları kapsamında düzenlemiş olduğu etkinliklere katıldılar. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Şanlıurfa Eczacı Odası tarafından düzenlenen 14 Mayıs kutlamalarına ve ardından bölge toplantısına katıldılar. 13 Mayıs 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Geleneksel 14 Mayıs Bilimsel Eczacılık Günü dolayısıyla TEB Merkez Binasında bir basın toplantısı düzenleyerek, ülkemizi ve mesleğimizi ilgilendiren sorunların bir kez daha altını çizdi. > Türk Eczacıları Birliği’nin ev sahipliği’nde TEB Otel’de düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü Resepsiyonu’na Sağlık Bakanlığı Müsteşarı O.Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU’nun yanı sıra çok sayıda akademisyen ve eczacı katıldı. Resepsiyonda ayrıca, her yıl düzenlenen TEB Eczacılık Akademisi ödül töreni gerçekleştirildi. 14 Mayıs 2008 44 Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 TEB HABERLER > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde düzenlenen 14 Mayıs Eczacılık Günü kutlamalarına katıldılar. 15 Mayıs 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.Ahmet Cemal TOPLU, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürünü ziyaret ederek, 01 Temmuz 2008’de yürürlüğe girmesi gereken 2008 Yılı SGK Protokolünün bir an evvel imzalanarak, eczacıların mağdur edilmemesinin gerektiğini belirttiler. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER ve Merkez Heyeti Üyesi Ecz. Ali ASLAN, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı O.Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU’nu makamında ziyaret ettiler. 2 Haziran 2008 11 Mayıs 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Kahramanmaraş Eczacı Odası’nın yeni binasının açılış törenine katıldı. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz. Hüseyin OLAN, SGK Başkan Vekili Fatih ACAR’ı makamında ziyaret ettiler. Ziyarette kamu kurum iskontoları, provizyon sisteminde yaşanan aksaklıklar, günübirlik tedavi, hasta katılım payları, meslek hakkı ve sahte ilaç konularında yaşanan sorunlar aktarıldı. 7 Haziran 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK ve Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezuniyet törenine katıldılar. 8-10 Haziran 2008 > Helsinki’de yapılan PGEU (Avrupa Birliği Eczacılık Grubu) Genel Meclisi toplantısına TEB Başkanı Ecz. Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Denetleme Kurulu Başkanı Ecz.Şerif BOYACI ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.Ahmet Cemal TOPLU katıldılar. 12 Haziran 2008 > Saymanlar Danışma Kurulu toplantısı, 31 Eczacı Odası Saymanın katılımı ile TEB Merkez binasında gerçekleştirildi. 18 Haziran 2008 > II. Başkanlar Danışma Kurulu Toplantısı TEB Merkez Binasında gerçekleştirildi. 36. Dönem Merkez Heyeti çalışmalarının ve bölgesel sorunların değerlendirilmesi gündemli yapılan toplantıya 46 Eczacı Odası Başkanı katıldı. 19 Haziran 2008 > TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz. Özgür ÖZEL ve Av.Hüseyin ÖĞÜŞLÜ, Azerbaycan’dan alınan diplomalara sınavsız verilen denkliklerin iptal edilmesinin gerekliliği konusunda Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU ile bir görüşme gerçekleştirdiler. GÜNCE > SGK tarafından yapılan davet üzerine TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz.Özgür ÖZEL ve Denetleme Kurulu Üyesi Ecz.Hüseyin OLAN, SGK Genel Sağlık Sigortası Genel Müdürü Sami TÜRKOĞLU ile bir görüşme gerçekleştirdiler. Görüşmede, SGK ile TEB arasında imzalanacak 2008 yılı Protokolü görüşmelerinin 23 Haziran 2008 tarihinde başlamasına karar verildi. Ayrıca aynı heyet, Protokol konusunda SGK Sağlık İşleri Daire Başkanı Süleyman HAKBİLEN ve Ecz.Meral AKSOY ile de bir görüşme gerçekleştirdi. TEB Genel Sekreteri Ecz.Hilmi ŞENER ve Sayman Ecz.Özgür ÖZEL, Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürü Naci AĞBAL ile bir görüşme gerçekleştirerek, kamu kurum iskontolarının kaldırılması ve konsolide bütçe ödemelerinde yaşanan sıkıntıların çözülmesi gerektiğini belirttiler. Ayrıca SGK Strateji Daire Başkanı Hüseyin OYMAK’ı da ziyaret ederek, 2007 yılı öncesi reçetelerinin örnekleme yöntemi ile kontrol edilmemesini istediler. > 27 Haziran 2008 > > 23 Haziran 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesi mezuniyet törenine katıldı. 24 Haziran 2008 > TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, Genel Sekreter Ecz.Hilmi ŞENER, Sayman Ecz.Özgür ÖZEL, Merkez Heyeti Üyesi Ecz.Ali ASLAN ve Ecz.Mukaddes HARMANCI, Azerbaycan’dan alınan diplomalara sınavsız verilen denkliklerin iptal edilmesinin gerekliliği ve kamu kurum iskontolarının çözümlenmesi konularında, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Orhan Fevzi GÜMRÜKÇÜOĞLU ile tekrar bir görüşme gerçekleştirdiler. TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK, 2008 yılı SGK Protokolü ile ilgili olarak TEB ve Kurum heyetleri arasında yapılan toplantı devam ederken, SGK Kurum Başkan Vekili Fatih ACAR ile tekrar bir görüşme gerçekleştirerek, kamu kurum iskontoları, kademeli eczane iskontoları, eczacılara yapılacak ödemeler, günübirlik tedavi uygulaması, muayene ücretleri, hasta katılım payları ve sözleşmede yer alan cezai hükümler konularında yaşanan problemleri ve çözüm önerilerini içeren dosyayı kendisine iletti. 23-24-25 Haziran 2008 > 2008 Yılı SGK Protokol görüşmeleri kapsamında Kurum ile yoğun bir şekilde toplantılar yapılmış olup, bu toplantılara Birliğimizi temsilen TEB Saymanı Ecz. Özgür ÖZEL, Merkez Heyeti Üyeleri Ecz.Ali ASLAN ve Sabih Tekin ÇAĞLAR, İstanbul Eczacı Odası Başkanı Ecz.Semih GÜNGÖR, Konya Eczacı Odası Başkanı Ecz.Harun KIZILAY, Ecz.Atilla AŞAN, Nesrin SEÇKİ, Ecz.Nesrin ÖZASLAN, Ecz.Cem ÖZCİVANOĞLU ve Av.Gökhan PEKCAN katıldılar. 2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde Kurum ile anlaşma sağlanamamasından dolayı, TEB Başkanı Ecz. Erdoğan ÇOLAK başkanlığındaki heyet, Sağlık Bakanı Prof.Dr.Recep AKDAĞ’ı makamında ziyaret ederek, Protokol görüşmelerinde çözümsüzlüğe yol açan kamu kurum iskontoları, kademeli eczane iskontoları ve günübirlik tedavi uygulamasında yaşanan sorunların çözümlenmesi gerektiğini belirttiler. Aynı heyet gün içinde 2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde anlaşma sağlanamaması ile ilgili olarak, Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK’in daveti üzerine görüşmeye gitmişler ve kamu kurum iskontoları, kademeli eczane iskontoları, günübirlik tedavi ve eczanelere yapılacak ödemelerin Protokolde çözümlenemediğini belirterek, bu konuların bir an evvel çözümlenmesi gerektiğini belirtmişlerdir. 28 Haziran 2008 2008 yılı SGK Protokol görüşmelerinde Kurum ile anlaşma sağlanamamasından dolayı Protokol gündemli III. Başkanlar Danışma Kurulu toplantısı 47 Eczacı Odasının katılımı ile TEB Merkez Binasında gerçekleştirildi. 30 Haziran 2008> 25 Haziran 2008 > SGK ile TEB arasında 23-24-25 Haziran 2008 tarihlerinde yapılan 2008 yılı SGK Protokol toplantıları, Kurum ile anlaşma sağlanamaması nedeniyle askıya alındı. > Birliğimiz ile SGK arasında imzalanarak 01.07.2008 tarihinde yürürlüğe girmesi gereken 2008 Yılı SGK Protokolü’nde yer alan kademeli eczacı iskontosu ve kamu kurum iskontoları konusunda anlaşma sağlanamaması nedeniyle, Sosyal Güvenlik Kurumu’nda Çalışma Bakanı Sayın Faruk ÇELİK başkanlığı’nda yapılan toplantıya, TEB Merkez Heyetinin yanısıra, İstanbul E.O. Başkanı Ecz.Semih GÜNGÖR, Adana E.O. Başkanı Ecz.Burhanettin BULUT, Konya E.O. Başkanı Ecz.Harun KIZILAY ve Av.Gökhan PEKCAN katıldı. Gün içinde konunun Bakanlar Kurulu’nda ilk gündem maddesi olarak görüşülmesinin ardından, Çalışma Bakanı Sayın Faruk ÇELİK, Sağlık Bakanı Sayın Prof. Dr. Recep AKDAĞ ve Maliye Bakanı Sayın Kemal UNAKITAN’ın katılımı ile Çalışma Bakanlığı’nda gerçekleştirilen toplantıya, Birliğimizi temsilen Protokol görüşmelerinde bulunan heyet de katıldı. Bu toplantının ardından 3 Bakanın imzasının bulunduğu bir toplantı tutanağı imzalanarak, kademeli eczacı iskontolarında iyileştirme sağlandı ve kamu kurum iskontolarında yaşanan sıkıntının da önüne geçildi. Toplantının ardından da Çalışma Bakanı Faruk ÇELİK ve TEB Başkanı Ecz.Erdoğan ÇOLAK bir basın toplantısı düzenleyerek kamuoyunu bilgilendirdiler. TEB HABERLER > 26 Haziran 2008-Perşembe Mayıs - Haziran 2008 - Sayı: 3 20 Haziran 2008 45 BASINDA TEB Ayşen YALMAN KANAL 24 30.06.2008 “SABAH” HABERTÜRK 13.05.2008 “1. GÜN” TRT-1 30.06.2008 “SABAH HABERLERİ” KANAL 24 13.05.2008 “MODERATÖR” F0X 30.06.2008 “FOX BUGÜN” NTV 13.05.2008 “GÜNÜN İÇİNDEN” SHOW TV 30.06.2008 “SABAH HABERLERİ” TGRT HABER 13.05.2008 “HABERLER” NTV 30.06.2008 “GÜNE BAŞLARKEN” ART 13.05.2008 “ANA HABER” CNN TURK 30.06.2008 “YENİ GÜN” BAŞKENT TV 14.05.2008 “İLAÇ VE SAĞLIK” KANAL 1 30.06.2008 “KANAL 7’DE SABAH” TGRT HABER 23.05.2008 “HABERLER” TRT-2 30.06.2008 “HABERLER” MAYIS-HAZİRAN TV ÖZETLERİ KANAL 24 30.06.2008 “MODERATÖR” TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak, 14 Mayıs Eczacılar Günü dolayısıyla bir basın açıklaması yaparak, eczacıların sorunlarını aktardı. HABERTÜRK 30.06.2008 “HABER 09” ÜLKE TV 30.06.2008 “HABER” STV HABER 30.06.2008 “HABER” SKY TÜRK 30.06.2008 “HABERLER” TV8 30.06.2008 “HABERLER” KANAL B 30.06.2008 “HABER SAATİ” CNBC-E 30.06.2008 “PİYASA EKRANI” KANAL 1 30.06.2008 “ANA HABER” BAŞKENT TV 30.06.2008 “HABER” ULUSAL KANAL 30.06.2008 “ANA HABER” ATV 30.06.2008 “ANA HABER” ATA TV 30.06.2008 “HABER EKSENİ” KANAL D 30.06.2008 “ANA HABER” TGRT HABER 30.06.2008 “HABER 20” ART 30.06.2008 “ANA HABER” FLASH TV 30.06.2008 “ANA HABER” KANAL A 30.06.2008 “GECE BÜLTENİ” TEB HABERLER CİNE 5 30.06.2008 “ANA HABER” 46 Türk Eczacıları Birliği Merkez Heyeti, SGK ilaç alım protokolündeki taleplerini kabul etmezse eczaneleri kapatma kararı aldı. TGRT HABER 23.05.2008 “SAĞLIKTA ORTAK AKIL” TEB Başkanı Ecz. Erdoğan Çolak sağlık alanındaki pek çok profesyonelin katıldığı programa katılarak, sağlık sektörü içindeki sorunları ve eczacıların güncel sıkıntılarından bahsetti. TEB HABERLER BASINDA TEB 47