eğitim ve öğretimin görevi doğrultusunda sistemin yapısı
Transkript
eğitim ve öğretimin görevi doğrultusunda sistemin yapısı
EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝMÝN GÖREVÝ DOÐRULTUSUNDA SÝSTEMÝN YAPISI (12-03-2012) - Editör Ercan ARSLANER - Son Güncelleme (19-03-2012) EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝMÝN GÖREVÝ DOÐRULTUSUNDA SÝSTEMÝN YAPISI Ercan ARSLANER(*) GÝRÝÞ AK parti HÜKÜMETÝ’nin iktidara geldikten sonra sosyal alanda neler yaptýðýný bir TV yayýnýnda muhaliflerinin aðzýndan bizzat dinledim. 5 kiþilik bir grupta konuþmacýlardan biri “Biz ne dedikse onu (biz deðil) onlar yaptý.” Baþbakanýmýzýn önderliðinde Ulaþtýrma, Saðlýk, Dýþ Ýþler alanlarýnda yapýlanlar ise büyük bir ihtilal deðerindedir. Bu arada milletimize karþý olumsuz niyetler taþýyan eski egemenlerin de mahkemelerde hesap vermesi hiçbir zaman hafýzalardan silinmeyecek ve Tayip Erdoðan adýyla birlikte anýlacaktýr. “VAN MÝNÜTLERLE“ kocaman bir Arap dünyasý daðlara taþlara yeni doðan çocuklarýna TAYYÝP ERDOÐAN adýný BOÞUNA vermediler. Bütün bunlarýn yanýnda Eðitim bakanlýðý içinde ne olduðunu ve olmadýðýný okuyucuya býrakmak istiyorum. Üç bakan geldi geçti eðitim alanýnda yaprak kýmýldamadý. Þimdi ise sayýn baþbakanýmýz bu alanda iþe baþladý ve hepimize ümit verdi. Ben de bir Edebiyat ve Almanca öðretmeni olarak Almanya’da 14 yýl öðretmenliðim ve 3 yýl ataþeliðim sebebiyle ilgi konudaki tecrübelerimi açýklamak istiyorum: 1..EÐÝTÝM VE ÖÐRETÝM, tarihimizin derinliklerine etkisiyle hiçbir zaman bize yabancý olmamýþtýr. Öncelikle Kur’an’ý Kerimdeki “OKU” emri itaat ettikçe derecemizi yüceltmiþ, ondan uzaklaþtýkça halkýmýzý her yönden fakirleþtirmiþtir. Kuran-ý Kerim ve Hadis-i Þerifler sadece varlýðýn özünü anlatmaz ,”onun bölümleri arasýndaki uyuma nasýl varýlýr?” onu da pedagojik yolla açýklar. Bir iki örnek: Bir çiftçi atýna veya devesine iyi davranmadýðý için yeterli verimi alamamaktadýr. Onu yanýna alarak yüce peygambere gelir, derdini anlatýr. O ise hayvana biraz ot verir ve boynunu sývazlar. Deve onun ilgisiyle çok rahatlamýþtýr.”Bir daha da ona hiç kötü davranma .”der. Bir þahýs peygamberimizin öðretmenlik gücünü anladýðý için Mesud veya Zeyd adýndaki çocuðunu onun terbiyesine býrakýr. Bir yýldan sonra çocuðunu almaya gider. Yüce peygamber ise “Kendisine soralým. Belki burada kalmak ister.”der. Çocuk ise gerçekten onun yanýnda kalmak ister. Harun Reþit zamanýnda yapýlan çalar saat kendilerine hediye edilen BÜYÜK ÞARL ve çevresindekileri þaþýrtmýþtýr. Fatih Sultan Mehmet’tin yaptýrdýðý toplarla endüstriyel bir üründür. Denizaltý gemisinin Sultan Abdulhamid zamanýnda bir Ýngiliz mühendise Ýstanbul’da üç sene boyunca yaptýrýlmak istenmesi de fevkalade bir olaydýr (Yakýn Tarihimiz dergisi-Kandemir)Ayrýca onun zamanýnda yapýlan demiryolu faaliyetiyle Mekke-Medine ‘nin Avrupa ve Anadolu’ya baðlanmasý büyük bir basiret ifade eder. Günümüzdeki hýzlý tren faaliyeti le Türkiye çaðlarý devirmektedir. Bu sözlerimiz eðitimin görevinin sadece endüstriyel alana ait olduðunu zannettirmemeli. Çünkü Kristof Kolonf endüstri ürünü gemileriyle orta Amerika’ya gittikten sonra zamanýn endüstri harikasý Ýnka ve Aztek medeniyetlerini yerle bir etmiþlerdir. Yine Moðollar Anadolu’daki Müslümanlarý kan revan içinde býrakmýþken Selçuklular veya Osmanlýlar savaþlarda insan öldürmekten daima uzak durmuþlardýr. Ayný yüceliði Selahaddin Eyyübi’nin Ýngiliz kralý Riþar’a davranýþýnda da görmüþüzdür. Eðitimin görevi insanlarýn huzuruna hizmet etmektir. Metodik alanda Goethe’nin söylediði “Devamlý, fakat yorulmadan çalýþ! sözleri de konumuza ýþýk tutar. En baþta http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52 yüce kitabýmýzýn “OKU” emri etrafýnda çevrelenen her türlü emir ve yasaklarla yönlenen insanlar en yüce uygarlýklara adaydýrlar. Dolayýsý ile eðitim insana maddi manevi alanda gelecek her türlü erdemin kaynaðýdýr. 2. AVRUPA – ALMANYA (tanýdýðýmýz ülkeler)yanýnda kendi uygarlýðýmýzý ne ölçüde tanýdýðýmýz maalesef meçhuldür. Hâlbuki tarih kitaplarýmýzda otuz yýl savaþlarý, yüzyýl savaþlarý oldukça geniþ yer tutmaktadýr. Oysa onlar yerine kalýn kalýn tarih kitaplarý yerine hayati konularý içeren konu ve kitaplara yer verilemez miydi? Elbette bu konular arasýnda yabancý dil konusu ön sýralarda yer alabilirdi. Ülkemizde 6 yýl öðrencinin devam ettiði öðretmen okullarýný biliriz. Bu okullarda hiçbir þekilde yabancý dil yer almýyordu. 3. Bir Marþal yardýmýndan galiba kimsenin haberi yoktu. ABD kaynaklý bu yardým ülkemize ve diðer Avrupa ülkelerine ne ölçüde yapýlmýþtýr?”sorusunu cevaplandýrmak da yurtseverliðimizi artýrabilirdi. Çünkü Almanya’da fýrýncýlýk meslek okulu birincilerine yapýlan yardým 400 bin DM’dir. Bu, büyük bir ülke olan Almanya gibi bir ülkede belki binlerce fýrýncýlýk veya meslek okulu olan bir ülkede sadece bir okul birincisine verilecek armaðandý.Hâlbuki Türkiye’de kesinlikle böyle bir miktardan söz edilemez.Þahsen 1960 yýlýnda Tokat Öðretmen Okulu birincisi olmuþtum ve bana verilen armaðan bir Technos marka il bir foto albümü idi.Marþal yardýmý alanlarýnda öðretmenlerden öðrencilere yapýlan bir açýklama da yoktu. Ýþin tuhafý savaþta Almanya ve ABD birbirine düþmandýr. Daha sonra Almanya’da ABD’nin yýktýðý yerleri onarmak için insan gücüne çok ihtiyaç olmuþtur. Dolayýsý ile bu ülkeyi oldukça yakýndan tanýmak fýrsatýný buldum. Bir öðretmen olarak endüstrilerini belki yeterli ölçüde tanýmadýmsa da her dereceden okullarýný yakýndan gördüm ve tanýdým. Bu arada okul durumu kadar yol yapýmlarý da dikkat çekicidir. Kuzeyden güneye, doðudan batýya þehirlerarasýnda oto yollar vardýr. Bu yollar üzerinde yaðmurlardan sonra hiçbir su birikintisine rastlanmaz. Ayrýca hýzlý trenlerde yolcular için büyük rahatlýk saðlar. Þimdi eðitim sorununa gelebiliriz: Onlarýn mevcut sistemlerinden þikâyet edene rastlamadým. Eðitim (A) anaokulu ile baþlar. (B) Daha sonra ilkokula gidilir. (C) Dördüncü sýnýfla bitirilen ilkokuldan sonra (D) Haupschule’ye gidilir. Fakat dördüncü sýnýftan sonra (E) liseye gidebilecek öðrenciler seçilerek ayrýlýrlar. Konuyla ilgili bir hatýram þudur: Söz konusu okulun Gronyanschli adýnda müdiresi vardý. Onun odasýna ne zaman gittimse hiç kimsenin bu odaya girmediði sanýlýrdý. Bunun bir anlamý müdirenin çalýþma durumunu öðrenmekti. Çünkü o, öðrenciler arasýndan kendi odasýna girmeye vakit bulamýyordu. Oldukça da yaþý ileri görülen müdire ile Almanlarýn okul müdürlerini ancak belli yaþa gelince atadýklarý anlaþýlýyordu. Bunu adalete uygun yapmaya dikkat ettikleri görülüyordu. Sayýn müdire okuluna velileri davet etmiþti. Veliler toplandýktan sonra müdire þunlarý söyledi: “Liseye öðretmenler kurulu tarafýndan üç öðrenci seçilmiþtir.” Bunlardan ikisi Alman biri de Türk’tür ve Eðiti Ataþesinin kýzýdýr. Türk öðrenci bu okulda ikinci yýlýný okuyordu. Diðer bir Türk veli kendi çocuðunun da liseye gönderilmesini istedi. Müdire Gronyanschli þöyle devam etti: “Siz istiyorsunuz ama biz deðil. Öðrenci (sizin) çocuðunuz lisede okuyacak durumda deðil. Onun okuyamayýp geri geliþi ise kendisi için çok zararlýdýr.” Veliler niçin lise ister? Çünkü liseye gidenler üniversiteye doðrudan gidecektir. Öðrencinin LÝSEDEN mezuniyeti adeta üniversiteden mezuniyet gibidir. Okulun KESÝNTÝSÝZ olmasýnýn sýrrý buradadýr. http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52 Liseye gidemeyenler 5. sýnýftan sonra 10 .sýnýfa kadar okuyanlar meslek okuluna geçerler.Bu okullarýn adý sadece meslek okuludur ama meslek lisesi deðildir.. . Meslek okullarýnýn geleceðinde ise çýraklýk, kalfalýk, ustalýk vardýr. Üniversite mezunlarý mastýrlarýný yapmýþ olarak diplomalarýný alýrlar. Çalýþmak istemeyenler arzu ederlerse doktoralarýný bitirebilirler. Almanlarda ustalýðýn anlamýný þu örnekle daha iyi anlayabiliriz. Kýrýkkale fabrikalarýnda çalýþan bir iþçiden dinlediðime göre fabrikaya bir alman usta getirilmiþtir. Bu eylemin amacý orada iki devre yapýlan üretimi iþini üç devreye çýkarmaktýr. Türk ustanýn ifadesine göre bu amaca Alman usta ile ulaþýlmýþtýr. Alman eðitiminin temelinde 1960-1962 yýllarýnda Ýstanbul Eðitim Enstitüsünde öðrenci iken Rifat Özgönenç hocamýn anlattýklarý vardý. Son Osmanlý eðitim nazýrlarýndan Emrullah Efendiye göre eðitim sistemi bir piramit görünümünde olmalýdýr. Piramitin üst veya sivri tarafýna zekâ ve çalýþkanlýklarýyla baþarýlý öðrencileri çýkacaklardýr. Bunlarýn %40’ý üniversiteye gitme þansýna sahiptir. Bu oran %60 nispetiyle meslek okullarýna gider. Her iki yüzdeden üniversiteye gidecekler Dortmund’daki merkezce ayarlanýr, diðerleri ise (%60 olanlar) il merkezlerince yerleþtirilirler. Bir öðrencimin mesleðe giriþ öyküsü þöyledir: Resim ve boyama derslerinde yetenekli Haluk Yeþil adýndaki Ispartalý öðrencim karnesiyle iþ dairesindeki memur beye gider. Memur bey karneye bakar ve “Senin resim derslerin güzel. Ýstersen oto boyacýsý olabilirsin” der. O da bunu kabul eder uzun yýllar bu meslekte çalýþtýktan sonra inþaatçýlýða baþlar. Onu 2000 yýlýnda tekrar gördüðümde 5. evi kendisine yaptýracaðýný söylemiþti bana. Tekrar durumunu sorduðumda boyacýlýða döndüðünü öðrenmiþtim. 4.ENDÜSTRÝYEL KONUM..1974 yýlýnda bakanlýk sýnavlarýný kazanarak Almanya’ya öðretmen olarak gönderildiðim zaman özellikle endüstri ve tarým dayanýþmasý dikkatimi çekmiþti. Onlarda tereyaðý daðlarýndan bahsetmiþlerdi. Bu daðlar Rusya’dan gelen doðalgazla deðiþtiriliyordu. Mýsýr ve patates onlarda þeker pancarý ve samanla karýþtýrýlarak hayvan yemi olarak kullanýlýyordu. Bu yemlerin yapýlýþýnda makineler kollanýlýyordu. Aksi halde yapýlmalarý zordu. Bizde ise o yýllarda belki halen ilk çað araçlarý kullanýlýyordu. 1960-1962 yýllarý arasýnda okuduðum Ýstanbul Eðitim Enstitüsünde rahmetli Ahmet Kabaklý’dan duyduðum þu sözler oldukça önemliydi:”Bir ülk3ede 4 þeker fabrikasý,4 bez fabrikasý ile ekonomi olmaz.”O zamanlar Tercüman gazetesi yazarýydý. Þimdiki durumumuzla karþýlaþtýrýrsak aradaki fark bize çok aydýnlatýcý bilgiler verecektir. Bir ülkenin ekonomisinde herhalde dinamitin önemli yeri olmalýydý. Çünkü dinamitsiz yol yapýlamazdý. Fürt ve Nürnberg þehirlerinin yeraltlarýnda belki binlerce Türk iþçisi bu iþ kolunda çalýþmaktadýr. 5. EÐÝTÝMÝN TEMEL YAPISI: Yukardan itibaren yazdýklarýmýzda ortak bir yön göreceðiz. Hatta bu ortak yön bütün dünya eðitimlerinde vardýr. Ýþin problem yönü SEÇME iþinin ne kadar baþarýlý yapýldýðý veya yapýlacaðýdýr. Türk eðitiminde de Alman eðitimindeki örneklerden yararlanýlmasý denenebilir. Kaldý ki onlar halen kendi eðitimlerinde bu deneysel yollarý halen uygulamaktadýrlar. Kuzey Almanya’daki liselerden birinde öðrencilere not verilmez. Öðretmenler öðrenci hakkýndaki gözlemlerini karneye not yerine yazarlar. Eðitim konusunda örnek olacak þu eðitim olaylarýný dinlemek ve deðerlendirmek faydalý olacaktýr. Bir polis memuru öðretmen olduðumu anlayýnca þunlarý söyledi: http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52 –Hocam benim oðlum derste konuþmak istiyor. Fakat diðer bazý öðrenciler onu engelliyorlarmýþ. Ýþin kötü yaný bu duruma öðretmenler de engel olamýyor(muþ). DÝN DERSLERÝ Günümüz Afrika ülkelerinin dikkat çeken bir yönü özellikle Avrupa egemenliðinde kalanlarýn yabancý dil öðrenimleridir. Bu insanlar 5 yabancý dile kadar bilmektedirler. Bizde ise bir yabancý dil yanýnda Arapçanýn öðrenilmesi oldukça önemlidir. Arapça öðrenimiyle Türk çocuðu he r alanda karlý olacaktýr. Çünkü Arap ülkeleriyle aramýzda din birliði yanýnda onlarýn iþ gücüne ihtiyaçlarýdýr. Günümüz ilahiyat fakültelerinde Arapça öðretimi az ve yetersizdir. Oysa Arapçanýn en güçlü ve pratik öðrenimi Türkiye’nin her alanda lehine olacaktýr. Uludað yaz mevsiminde grup grup Arap turistlerini aðýrlamaktadýr. Ayrýca Arap turistleri yaz mevsiminde Karadeniz yaylalarýndan çok hoþlanabilirler. Günümüz Ýmam-Hatip okullarý özellikle Arapçadan yana belki sanýlanýn ötesinde geri kalmýþlardýr, týpký liselerdeki yabancý dil derslerinde olduðu gibi. Ýstanbuldaki bir lisede edebiyat öðretmeniydim. Sýnýfýn kalabalýk oluþu nedeniyle öðrencilerin yazýlarýný yazýlý sýnavlarda görebiliyordum. Bir kýz öðrencinin yazdýðý sýnav kâðýdýndaki yazýnýn hangi dile ait olduðu anlaþýlmýyordu. Onun yazýsýna belki Arapça da diyebilirdiniz. Þimdi halen daha önceleri olduðu gibi sanýrým Ýmam-Hatip’e de gitmeyen bir öðrenci Ýlahiyat Fakültesine gider. Gider ve oradan Arapça öðrenmek bir yana Ýslamiyeti bile öðrenmeden mezun olabilir. Bir öðrenci yüksek tahsilinde Ýlahiyata gidecekse lise dersleri yanýnda aðýrlýklý Arapça öðrenmeleri, hatta Ýlahiyata girmeden önce Arapça sýnava girmeleri ve baþarý göstermeleri lüzumlu olmalýdýr. Fakat günümüz Ýlahiyat Fakültelerinde Ýslam, Kuran, Arapça dersleri dýþýnda her ders vardýr. Bu arada Ýlahiyat okuyan öðrenciler Ýngilizce dersleriyle de kendilerini takviye edebilirler. ÝNGÝLÝZCE Bu dilin tüm dünyadaki önemi açýkça bilinir. Almanlarýn büyük çoðunluðu Ýng bilse de kasten konuþmamaktadýrlar. Ayrýca liselerde okuyanlarýn çoðunun büyük yabancý dil amacý Onu iler seviyede okumak, yazmak, konuþmaktýr. Mesela Mekke ve Medine’ye hac ve umre için gidenlerin daima duyduklarý Ýng. Konuþup konuþmadýðýdýr. Bütün bunlarýn dýþýnda ABD’de yayýnlanan SPECTRUM gibi bilimsel dergiler hem Ýng. hem Almanca yayýnlanmaktadýr. ÖÐRETMENLER. Ülkemizde öðretmen veya eðitim fakültelerin açýlýþý oldukça yenidir.Fakat eðitim bilimlerinin geliþmiþliði oldukça tartýþmalýdýr Alman okullarýnda rehber öðretmenlik yok Türkiye’de ise çok sayýda rehber öðretmen bulunuyor.Ne ölçüde yararlý olduklarý bilinmiyor..Halbuki bu öðretmenlerin sýnýf veya ders öðretmenliði belki da ha faydalý olabilir:Ýlgi konuda faydalý bilgiler: a) Bir Alman polisinin ifadesine göre onlarda öðretmenler polislerden daha fazla maaþ almaktadýr. b) Lise sýnýflarýnda en fazla 30 öðrenci bulunur. Öðretmenlerin ders saati 28 civarýndadýr. c) En enteresan tarafý ise öðretmene ders hazýrlýðý için her gün için 3 saatlik fazladan ücret ödenmesidir. d) Ýstanbul’daki liselerden birinde bir sýnfta 70 öðrenci bulunurken diðer bir lisenin bir sýnýfýnda 8-9 öðrenci bulunuyordu. http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52 Hâlbuki sýnýflarda öðrenci eþitliði çok önemliydi. e) Bütün bunlar nasýl saðlanýrdý? Öncelikle lise kalitesinin yükselmesi gerekiyordu. Her hal-ü karda öðrenci sayýsý 30 olmalý ve üniversiteye bu okul öðrencileri gitmeliydi. Ülkemizde üni. Mezunlarý iþ bulamazken belediye kurslarýnda meslek eðitim kurslarýna gidenlerin hemen hepsi iþ bulmaktadýrlar. DERS KÝTAPLARI Sayýn Erbakan’a gelinceye kadar ülkemizdeki öðretmenler veya (var idiyse) pedagoglar “Yat yat uyu!” cümlesindeki çeliþkiyi görmediler. Belki yarým asýrlýk zamanlardan sonra onun dikkat çekiþiyle halkýmýz uykusundan gözlerini ovuþturarak kalktý. 1995 yýlýnda Almanya’da bel fýtýðýna yakalandým. Orada çocuklarýmýn ders kitabýna baktýðým zaman bu hastalýða karþý önerilerle karþýlaþtým. Bu itibarla ders kitaplarýnýn hazýrlanýþýnda konu ve metotlar için onlarýn kitaplarýndan yararlanmayý tavsiye ediyorum. Ülkemiz Eðitim Reformu liseler ýslah edilmedikçe anlam ifade etmeyecektir. Yök baþkaný Erdoðan Teziç ise bu görevi 4 yýl yaptýktan sonra ayrýlýrken “Yüksek öðretimi ýslah edin.”demiþti. Aslýnda lise kalitesinin yükseltilmesini saðlayacaktýr. Daha doðrusu öðrencilerin %60 meslek eðitimine ayrýlmasý bütün bir eðitim alanýný etkileyecektir. DERSANELER Dershane macerasýna Almanya’dan baþlamak istiyorum. Büyük oðlum lise benzeri Realschule’de okuyordu. Bir ders sebebiyle dershaneye kaydoldu. Okul açýlýnca ben de yanýnda gitmiþtim. Dershaneden bahsedince “Onu götürmekle iyi etmediniz. Dedi müdür muavini. Bu dershaneye gitmeden önce kendi öðretmenine ona ders vermesini önermiþtim. O ise “Bizde öðretmen kendi öðrencisine ek ders vermez.” dedi. Bizdeki öðretmenler bu cevaptan epeyce ders almalý deðil midir? Bizdeki kýymetli veliler iþin artsýný, eksisini bilseler de denize düþenler gibi çýrpýnýp durmaktadýrlar. ALMANYA’DA ÖÐRETMEN YETÝÞTÝREN PROFESÖRLER Bu konuya elimdeki bir Pedagoji Ansiklopedisi ile baþlamak istiyorum.5 ciltlik bu pedagoji kitabýnda her cilt 1090 –ar sayfadan ibarettir. Mesela bu konularda yüzlerce kitap yazýldýðý görülür. Ayrýca bizdeki sayýn profesörler de onlardaki çalýþmalarý az çok izlemeli ve kitaplar yazmalýydýlar. Þimdi artýk politikacýlarý da bunaltan bu konularda mebuslar deðil, bilim adamlarý konuþmalýydýlar. Diðer yandan sorumluluðun mecliste oluþu da çalýþmalarýn yavaþ gitmesine sebep olmaktadýr. SONUÇ Türk eðitiminin bir çýkmazda olduðu çoktan anlaþýlmýþtýr. Yalnýz öðretmenler deðil, onlarýn üstleri de çok uzun zamandan beri en baþta adaletten ayrýlmýþtýr. Bunlarý söylemek oldukça acýdýr ama orta öðretim öðrencileri ve öðretmenleri birlikte sigara içerse, öðretmenin öðrenciye not vermesinde adalet beklemek zor olacaktýr. Meslek okullarýna ve liselere öðrenciler ayrýlýrken durum Almanya’daki gibi olmayabilir.Çünkü orada öðretmenin davranýþ ve kanaatine velilerin büyük saygýsý vardýr.Bizde ise bu seçimde farklý uygulamalar yapýlabilir.Asýl kritik nokta liseyi baþaramayacak öðrencilerin geldiði okula geri gitmesidir.Bunun için seçimlerin yukarda anlattýðým Alman örneðine göre Yapýlmasýdýr. Ayrýca onlarda liseden geri gelenler ortada kalmazlar ya geldiði okula veya Realschule ‘ye giderler.Kýsacasý onlarda hiçbir öðrenci açýkta kalmaz. http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52 Eskiden köy enstitülerinde baba evine gönderilen öðrencileri durumlarýný çok yakýndan biliyorum. Daha doðrusu o gençler köy enstitülerinden atýlýnca kaynar kazana atýlýr gibi olurlardý. Yalnýz bazen durum tersine iþlerdi. Okullarýndan ayrýlan bazý öðrenciler hükümetin açtýðý zanaat kurslarýna giderek marangozluk, demircilik öðrendiler. Onlarýn maddi durumu köy enstitüsünü bitirenlerinkinden çok daha iyi oldu ve öðretmenler maaþ yolu beklerken bu zanaatkârlar zengin oldu. Sýnýflarý kademelendirme 4+4+4 olsa da olmasa da önemli olan yukardan beri anlatmaya çalýþtýðým SEÇME iþinin genel anlamda %60 +%40’a uygun yapýlabilmesidir. Ercan Arslaner, Tel:0505 394 98 71 http://www.kriter.org - www.kriter.org Powered by Mambo Generated: 13 October, 2016, 09:52