MERKÜR HABER GAZETE SAYI 12.indd
Transkript
MERKÜR HABER GAZETE SAYI 12.indd
MERKÜR HABER DARBEYE YIL: 1 - SAYI:12 HAFTALIK SİYASİ HABER GAZETESİ 11 - 17 TEMMUZ 2016 Fiyatı: 2.5 TL HAYIR 2 GENEL MERKÜR HABER 11 - 17 TEMMUZ 2016 HALK DARBEYE DARBE İLE KARŞILIK VERDİ Türkiye 15 Temmuz akşamı tarihinin en karanlık gecelerinden birini yaşadı. TSK içinde kendini ‘Yurtta Sulh Konseyi’ olarak tanıtan grup saat 22.30 sıralarında İstanbul’da bulunan köprülerin geçiş ve çıkışlarını kapattı. Devletin resmi kanalı olan TRT binasını ele geçiren askerler canlı yayında bildirisini okuttu. Daha sonra Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar’ı da rehin olarak tutan grup üyeleri, birçok askeri bölgede polisle çatıştı. Çıkan çatışmalarda yüzlerce asker ve polis hayatını kaybederken çok sayıda vatandaşta çatışmalarda öldü. Halkın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokaklara çıkın söyleminden sonra saokaklara akın eden vatandaşlar, darbenin başarısız olmasında başrol oynadı. 15 Haziran gecesi Türkiye Demokrasi ile ciddi bir mücadele verdi. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde kendini ‘Yurtta Sulh Konseyi’ olarak tanıtan askeri grup saat 22.30 sıralarında darbeye teşebbüs etti. Helikopter, savaş uçakları ve tanklarla kritik yerleri vurmaya başladı. polisinde karşılık vermesiyle çatışmalar çıkarken, çıkan çatışmalarda yüzlerce sivil, polis ve asker hayatını kaybetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sokaklara çıkın söyleminden sonra sokaklara akın eden vatandaşlar, darbenin başarısız olmasında başrol oynadı. teklemediği bir hareket” açıklamasında bulundu ve gerekli tedbirlerin alınmakta olduğunu belirtti. 9. Hükümet yetkilileri sokaktaki askerlere, verilen emirlere uymama ve kışlalarına geri dönme çağrısında bulundu. 10. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkı meydanlara davet etti ve “Kesinlikle bu darbecilerin başarılı olacağına inanmıyorum” ky’i düşürdü. 16. İstanbul 3. Kolordu Komutanı Erdal Öztürk askerlere kışlalarına dönme çağrısı yaptı aksi takdirde hukuki işlem yapılacağını belirtti. İşte yüzlerce kişinin ölmesine ve yüzlerce kişininde yaralanmasına neden olan darbenin gelişimi; 1. TRT1 Haber sunucusu Tijen Karaş’ın silah zoru ile Yurtta Sulh Konseyi’nin Darbe Bildirisini okuması. 2. İstanbul’daki Boğaziçi Köprüsü ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü bir grup jandarma tarafından araç trafiğine kapatıldı. Ankara’da birçok jetin, şehirde alçak uçuşlar yaptığı gözlendi. Bu olaylardan sonra Ankara’daki Emniyet Müdürlüğü tüm personeli göreve çağırdı. İstanbul Bayrampaşa’daki çevik kuvvet binasının girişine ise çok sayıda tank konuşlandırıldı. 3. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin e-posta adresinden tüm basın mensuplarına “Ülke yönetimine bütünüyle el konuldu” şeklinde mesaj gönderildi. Ayrıca bu mesaj TSK’nın internet sitesinden de yayınlandı. 4. Ardından TRT’de Yurtta Sulh Konseyi imzasıyla şu açıklamalar yapıldı: “Temel hak ve hürriyetler zedelenmiştir. Devletimiz ulusal ortamda hak ettiği itirabı yitirmiştir. Korkuya dayalı otokrasiyle yönetilen bir ülke haline getirilmiştir. Terör tırmanarak birçok masum vatandaşımızın ve güvenlik görevlilerimizin hayatına mal olmuştur. Bürokrasideki hırsızlık ve yolsuzluk ciddi boyutlara ulaşmıştır. Yüce Atatürk’ün önderliğinde kurulan TSK; yolsuzluğu engellemek, terörle mücadele yolu açmak, tüm vatandaşlarımız için laik, demokratik sosyal ilke üzerine oturan anayasa düzeni tesis etmek için, daha güçlü bir ilişki maksadıyla yönetime el koymuştur. Devletin yönetimi teşkil edilen Yurtta Sulh Konseyi tarafından deruh edilecektir. Meşruiyetini kaybetmiş siyasi iktidara görevden el çektirilmiştir. Tüm yurtta sıkıyönetim ilan edilmiştir, ikinci bir duyuruya kadar sokağa çıkmak yasaktır.” 5. Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar askeri kalkışmada bulunan bir grup asker tarafından rehin alındı. 6. Ankara’nın Gölbaşı ilçesindeki Polis Özel Harekât Eğitim Merkezi’nde patlama ve Genelkurmay’da silah sesleri duyuldu. Ardından Atatürk Havalimanı’na tanklar ve zırhlı personel taşıyıcı araçlar gönderildi ve havalimanı yolu trafiğe kapatıldı. 7. İstanbul ve Sakarya’da protesto gösterisinde bulunan halka askerler tarafından ateş açıldı. İstanbul’da 2 kişi hayatını kaybederken Sakarya’da 8 kişi yaralandı. 8. 1.Ordu komutanı Ümit Dündar “Bu TSK’nın des- açıklamasında bulundu. 17. Çerkezköy 3.Zırhlı Tugayı darbe girişiminde bulunanlara karşı harekete geçti. 11. İstanbul’un çeşitli semtlerinde minarelerden gece boyu aralıklarla normal saatlerin dışında ezan okundu ve ardından halk darbe girişimine karşı meydanlarda emniyet müdürlükleri önünde toplanmaya çağrıldı. 18. TRT’yi ele geçirmeye kalkışan 1’i rütbeli 4 asker vatandaşlar ve polis tarafından etkisiz hale getirildi. 12. Ankara’da bulunan Milli İstihbarat Teşkilatı, tüm personeline ateş açma yetkisi verdi. 20. Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne 4 adet bomba atıldı. Şeref Kapısı, Dikmen Kapısı ve ziyaretçi girişlerinin yapıldığı bölgede hasar oluştu. 13. Gölbaşı Özel Harekat Daire Başkanlığı’na yapılan saldırı sonucu 17 polis şehit oldu. 14. Türksat kampüsünde görevli 2 personel de hayatını kaybetti. 15. F-16’lar darbe girişimi yapanların elindeki Sikors- 19. Bursa İl Jandarma Komutanı Albay Yurdakul Akkuş gözaltına alındı. 21. Rehin alınan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar’ın kurtarıldığı duyuruldu. 22. Darbe girişiminde bulunanlar Doğan Medya Center’ı ele geçirdi. 11 - 17 TEMMUZ 2016 GENEL MERKÜR HABER 3 23. Başbakan Binali Yıldırım darbecilerin askeri helikopter ve uçaklarının füzeyle vurulacağını belirtti. 24. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Marmaris’teki ayrıldığı bir otelin bombalandığını ve genel sekreterinin alıkoyulduğunu belirtti. 25. Başbakan Binali Yıldırım, darbe girişiminde bulunan bir generalin öldürüldüğünü söyledi. 26. Ankara Gölbaşı Savcılığı, Ankara’daki çatışmalarda 42 kişinin hayatını kaybettiğini duyurdu. 27. 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar, Genelkurmay başkanlığna geçici vekalet ile atandı. 28. Boğaziçi Köprüsü’nü ulaşıma kapatan 50 kişilik asker grubu teslim oldu. 29. Ankara Cumhuriyet Başsavcı vekili Ankara’da 60 kişinin yaşamını yitirdiğini açıkladı. 30. 754 TSK mensubu gözaltına alındı. 5 general, 29 albay görevden uzaklaştırıldı. Ankara Başsavcılığı, yüksek yargı üyeleri ile general, amiral ve subaylar hakkında gözaltı kararı verdi. 31. Genelkurmay Başkanlığından dışarıya çıkarılan tank, barikat amacıyla kurulan kamyonların olduğu bölgeye ateş açtı. 32. Emniyet, Jandarma Genel Komutanlı- suplarımızın, buna itibar etmediği görülüyor. Bütün askerimize çağrım emre itaat etmesinler.” TBMM Başkanı İsmail Kahraman: “Talihsiz bir hareketle karşı karşıyayız ama demokrasimiz güçlü. Halkımız milletimiz demokrasiye sahip çıkıyor. Milletvekillerimizin tamamını Meclis’e çağırdık. Üzüntü verici olmakla beraber biz yolumuza devam ediyoruz.” 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar: “Bu olaylar meydana geldiği andan itibaren Sayın Valimizle bir araya gelip İstanbul üzerine yoğunlaştık. Buradaki problemi çözmek için çalışıyoruz. Birinci Ordu Komutanlığı içinde küçük bir grubu temsil ediyorlar. Endişe edecek bir durum yok, bunlara katılmayan ve şu anda emir komuta zinciri içinde olan diğer birliklerle birlikte gerekli tedbirleri alıyoruz.” Avrupa Birliği Bakanı Ömer Çelik: “Türkiye Cumhuriyeti’nin başkomutanı herkesi sokaklara meydanlara davet etmiştir. O askerler, o emirleri veren komutanlara uymamalılar.” ğı’na yaptığı operasyonda 16 askerin ölü ele geçirildiğini ve yaklaşık 200 kişinin gözaltına alındığı açıkladı. 33. Rehin durumdaki Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar Akıncılar Üssü’ne düzenlenen bir operasyonla kurtarıldı. 34. Silahını bırakarak teslim olan bir askerin boğazı kesilerek öldürüldü. 35. Darbe girişiminin bilançosunun 161 şehit, 1440 kişinin yaralandığı ve 1563 kişinin de gözaltına alındığı bildirildi. 104 Darbeci askerin öldürüldüğü açıklandı. Darbe girişiminin ardından gözaltı ve görevden uzaklaştırmaların başlatıldı. TEPKİLER Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: “Tüm milletimizi illerimizin meydanlarına davet ediyorum, milletçe meydanlarda toplanalım, toplarıyla, tanklarıyla ne yapacaklarsa yapsınlar. Emir komuta zinciri çalışmamaktadır, tamamen askıya alınmıştır. Zincirde olanlar, altın üste yönelik adımlar atılmıştır. Cumhurun başı olarak başkomutanım. Başkomutan olarak benim haberimin olmadığı bir olaya yargı gereğini yaptı, yapacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin onurlu generallerine sesleniyorum. Onlar gidici, siz kalıcısınız. El ele vereceğiz.” Başbakan Binali Yıldırım: “Bu bir kalkışmadır. Bunu yapanlar en ağır şekilde bedelini ödeyeceklerdir. Asker içinde bir yapılanma girişimde bulundu. Buna henüz darbe mümkün değil.” Milli Savunma Bakanı Fikri Işık: “Bu kalkışma girişimi, tespit ettiğimiz kadarıyla paralel yapının bir girişimi, bu noktada tespit ettiğimiz bir emir komuta zinciri içinde yapılmış bir girişim değil, bu açıkça paralel ihanet çetesinin Türkiye’yi eline alma, avucuna alma, Türkiye’yi demokratik dünyadan koparma girişimi. Ankara ve İstanbul dışında lokal bazı yerlerde de herhangi bir şey yok. TSK men- Ana muhalefet (Cumhuriyet Halk Partisi) lideri Kemal Kılıçdaroğlu: “Bu ülke darbelerden çok çekmiştir. Aynı sıkıntıların yeniden yaşanmasını istemiyoruz. Cumhuriyet’e ve demokrasimize sahip çıkıyor; inancımızı eksiksiz bir şekilde koruyoruz. Herkes çok iyi bilmeli ki Cumhuriyet Halk Partisi, Parlamenter demokrasimizin vazgeçilmezi olan yurttaşlarımızın özgür iradesine bağlıdır.” Muhalefet (Milliyetçi Hareket Partisi) lideri Devlet Bahçeli: “Böyle bir kalkışma kabul edilemez, hükümetin yanındayız.” Halkların Demokratik Partisi: “HDP her koşulda ve ilkesel olarak her tür darbeye karşıdır. Türkiye’nin acilen çoğulcu ve özgürlükçü bir demokrasiye, iç ve dış barışa, evrensel demokratik değerlere ve sözleşmelere uyum ihti- 4 MERKÜR HABER BÖLGE 11 - 17 TEMMUZ 2016 Türkiye “Darbe Girişimi” ile sarsıldı VAN’DA NELER YAŞANDI? Türkiye 15 Temmuz Cuma akşamı 21.50 sularında Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet Köprüsü’nün askerler tarafından kapatılmasının ardından, Türk Silahlı Kuvvetleri’nde bir grubun, hükümete yönelik darbe teşebbüsüyle sarsıldı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı yakınlarında uçakların bombalanması, darbe teşebbüsünde bulunanların kontrolünde olan Sikorsky helikopterin F-16’lar tarafından düşürülmesi, TRT’den “Yurtta Sulh Harekâtı” adın- da bildiri yayınlanması, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın halkı darbe teşebbüsüne karşı sokaklara çağırması, Genelkurmay Başkanlığı’na yapılan geçici atama gibi pek çok olay yaşandı. ERCİŞ, MURADİYE, ÇATAK, GEVAŞ... İŞ ADAMLARI VE BAŞKANLARDAN KINAMA Van’ın Erciş, Muradiye, Çatak ve Gevaş ilçeleri de darbe girişimini protesto etti. Van’da bulunan iş adamları ve STK ve odalar da darbe girişimini bu sözlerle protesto etti: ilçelerde vatandaşlar Türk Bayraklarıyla AK Parti ilçe başkanlıkları önüne ellerindeki Türk bayraklarıyla gelerek slogan attı. Van Ticaret ve Sanayi Odası (Van TSO) Yönetim Kurulu: Doğrudan halkın tercihlerine ve demokrasinin ön koşulu olan kurum ve kuruluşlara yönelik olduğuna inandığımız 15 Temmuz kalkışmasını, çağdaş, modern ve müreffeh bir toplum oluşturma arzusuna, doğrudan demokrasiye yönelik bir eylem olduğu kanaatini taşıyor bu kalkışmayı kınıyoruz. TÜMSİAD Van Şube Başkanı Süleyman Güler: Unutmayalım ki halkın iradesini yok sayan hiçbir girişim başarıya ulaşamaz. Van Ticaret Borsası (VANTB): Seçilmiş iradenin varlığı ancak yine seçmenlerin vereceği kararla son bulacak ya da devam ettirilecektir. Zahir Kandaşoğlu: Ülkesini ve Milletini seven herkes ayakta olmalıdır van gibi,çünkü bu ülkenin geleceğine yapılan bir darbedir. Vangölü Gazeteciler Cemiyeti (VGC): Cemiyet olarak halkın iradesinin üzerinde başka bir iradeyi kabul etmediğimizi ifade eder ve darbe girişimini şiddetle kınadığımızı belirtiyoruz. Anadolu Basın Birliği (ABB) Van Şubesi:Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir Latin ülkesi, bir Afrika ülkesi değildir. Demokrasisi sağlam olan bu ülkede halkın iradesi her zaman üstün gelmiştir ve yine üstün gelecektir. Van Bakkallar ve Manavlar Odası Başkanı İsa Berge: Toplumun değerlerini, halkın seçme ve seçilme haklarını tanımayan bu darbe anlayışını kınıyoruz. Ülkede Bütün Bunlar Yaşanırken VAN’DA NELER YAŞANDI? 15 Temmuz’u 16 Temmuz’a bağlayan gece tüm Türkiye darbeye karşı çıkarak büyük bir başarılar elde etti. İstanbul ve Ankara’nın ardından tüm ülke meydanlara dökülerek darbe girişimini hem engellemeye çalıştı hem de girişimi protesto etti. Van’da da darbe girişimi protesto edildi. İstanbul ve Ankara’da yaşanan gelişmelerin ardından Van’da da vatandaşlar ellerinde Türk bayrakları ile AK Parti İl Başkanlığı’nın olduğu alanda toplandı. Van’da büyük bir grup, AK Parti İl Başkanlığı’nın da bulunduğu Meydanı’na geldi. Türk bayrakları Cumhurbaşkanı ve hükümete destek veren kalabalık yürüyüşe geçti. Kentte 03.00 sularında giderek sayıları yüz binleri bulan kalabalık, daha sonra Beşyol mevkiinde Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’na doğru yürüyüşe geçti. Ellerinde Türk bayrakları ve Erdoğan’ın posteri ile birlikte sloganlar atan Vanlılar, tekbirler getirdi. Van Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı’na yüz metre kala etten duvar ören polis ekipleri, anonslarla vatandaşlara sağduyulu davranmaları için uyarılarda bulundu. Vatandaşlar, TOMA ve polis araçlarının bir çoğunun üzerine çıkarak, protestolarına devam etti. TOMA üzerinde ezan okuyan grup daha sonra polisin talimatıyla geri dönüş yaptı. Uzun araç konvoyu oluştu. Yoğun güvenlik önleminin alındığı Van’da olumsuz bir durum yaşanmazken, halk tepkisini sürdürmeye devam etti. SİYASİLER BİRLİK MESAJI VERDİ Van Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Muhittin Aydemir: Ülkemizin birliğine, bütünlüğüne ve demokrasimize karşı yapılan bu alçakça girişimi tüm esnaf ve sanatkarlarımızın adına kınıyoruz. 16 Temmuz 14.30’da Van’daki siyasi parti temsilcileri, ortak açıklama yaparak birlik ve beraberlik mesajı verdi. Kayhan Türkmenoğlu: Tüm Van Halkımızdan Allah Razi Olsun, Rabbim Birliğimizi Daim Kılsın... Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi tarafından Beşyol Meydanı’nda organize edilen tepki mitinginde bir araya gelen AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda, Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan, Milliyetçi Hareket Partisi Van İl Başkanı Salih Güngöralp ile Hür Dava Partisi Van İl Başkanı Rasim Saygın, yaptıkları açıklamada birlik ve beraberlik mesajı verdi. Yüzüncü Yıl Üniversitesi: Şükürler olsun ki bu alçakça teşebbüs, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletimizin organları ve aziz milletimiz tarafından büyük bir nefretle püskürtülmüştür. Birlik ve beraberlik buluşmalarında AK Parti Van İl Başkanı Zahir Soğanda, “Bugün birlik ve beraberlik günüdür. Bugün dayanışma günüdür” derken, Saadet Partisi Van İl Başkanı Özay İlhan, ““Bugün ülkemiz tarih yazmaktadır” ifadesini kullandı. Milliyetçi Hareket Partisi Van İl Başkanı Salih Güngöralp ise, “Sizler burada demokrasi anıtı oldunuz, sizlere teşekkür ediyoruz” açıklamasını yaparken, Hür Dava Partisi Van İl Başkanı Rasim Saygın da, “Bu halk bombalar altında dahi olsa canını ortaya koyup meydanlara indi ve polisten askerden önce o darbecilere müdahale etti. Selam olsun Ankara’da, İstanbul’da, İzmir’de ve Türkiye’nin her bir yerinden bu mücadeleyi yürütenlere” şeklinde konuştu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Van İl Başkanı Mehmet Kurukcu da bir açıklama yayınlayarak, “Ülkemizde dün sahneye konan darbe girişimi karşısında Cumhuriyet Halk Partisi olarak ilk andan itibaren karşı duruşumuzu net bir şekilde ortaya koyduk” dedi. VAN’DA ŞEHİTLER İÇİN GIYABİ NAMAZI... Hz. Ömer Camii’nde bir araya gelen Vanlılar, burada hem cami içerisinde hem de cami avlusunda gıyabi namaza durdular. Van Müftüsü Nimetullah Arvas’ın kıldırdığı cenaze namazında darbe girişimi esnasında hayatını kaybeden şehit polisler ve vatandaşlar için dualar edildi. VAN’DAKİ GÖZALTILAR... Darbe girişimini destekleyen askerlere yönelik Van’da da gözaltılar olduğu öğrenildi. Van 6. Hudut Alay Komutanı’nın eski ve yeni komutanları gözaltına alındı. İstanbul ve Ankara’da yapılan darbe girişimi kapsamında sürdürülen soruşturma çerçevesinde haklarında gözaltı kararı verilen eski 6. Hudut Alay Komutanı Kurmay Albay Ali Yalçın, Van’a yeni atanan 6. Hudut Alay Komutanı Kurmay Albay Salih Ataman gözaltına alındı. MERKÜR BÖLGE 11 - 17 TEMMUZ 2016 HABER 5 BİTLİS ‘DARBE GİRİŞİMİ’ İÇİN NE DEDİ? Türkiye Demokrasi tarihine “en uzun gece” olarak adını yazdıracak olan 15 Temmuz Darbe Girişimi toplumun çok farklı kesimlerinin bir araya gelerek Demokrasi taleplerini haykırması nedeniyle başarısız bir girişim olarak kalmasına şahit olduk. Farklı siyasal tercihler, hayat standartlarındaki farklılıklar, farklı toplumsal rolleri olmasına karşın darbecilere bir demokrasi dersi verilen 15 Temmuz Gecesinde demokrasi taleplerini haykıran Bitlis ve Tatvan kentlerinin temsilcileri düşüncelerini Merkür Habere aktardı… Bitlis Barosu Başkanı Avukat Enis GÜL:”Otoriterleşmenin Alternatifi Darbe Olamaz…” Bitlis Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Davut TEZCAN:”Bu Girişimde bulunanların üzerine kararlılıkla gidilmeli”… Halk iradesine, demokrasiye sahip çıkmıştır. Darbe girişimini şiddetle protesto ediyor ve kınıyorum. Darbe girişimi halkın geleceğine ve demokrasisine yönelik olmuştur. Bu durumun kabul edilebilecek bir tarafı yoktur. Ülkeye ve ülkenin geleceğine kast eden bu kişilerin arkasında hangi güç ve güç odakları varsa hukuk çerçevesinde sonuna kadar gidilmelidir. Demokratik yaşamın önüne geçmeye çalışan her girişime karşı çıkılmalıdır. Halkımız da darbecilere gereken tepkiyi göstermiş ve reaksiyon göstererek darbecileri vahşi emellerinden uzaklaştırmıştır. Askeri darbeler ya da bir şekliyle demokrasinin kesintiye uğratılması için hiçbir gerekçe kabul edilemez. Demokrasi, tüm kurum ve kuruluşlarıyla birlikte işletilmelidir. Darbe, şiddet içermesi bakımından ne gerekçe olursa olsun şiddetin bir çeşidi olması nedeniyle kabul edilemez. Her ne kadar demokrasimiz yeterli olmasa da demokrasinin yeterli olmaması darbenin bir gerekçesi olamaz. Şiddetin hiçbir türü düşünce ve demokrasinin önüne geçebilecek haklılığa sahip değildir. Daha fazla demokrasi ve özgürlükler beklerken darbeler tarihi geçmişimiz de olmasına karşın bu darbe girişimi çok anlamsızdır. Daha 12 Eylül Darbe Anayasasından kurtulamamışken yeni bir darbe anayasası ülke dinamiklerini öldürür ve verimsiz bir toplum haline ge- lirdik. Çok şükür halkın güçlü iradesi ile böyle bir şey yaşanmadı. Seçimle gelen seçimle gider. İktidarın otoriterleşmesindenşikayet ettiğimiz bugünlerde otoriterleşmenin alternatifi askeri yönetim olamaz. Darbe girişiminde bulunanların hedef aldıkları yerlerin başlıcalarından birinin TBMM olması, darbecilerin hedeflerinin tek başına Ak Parti iktidarı olmadığını gösteriyor. Darbeciler, sivil ve demokratik olan her noktaya karşı harekete geçtikleri için darbe girişimini Ak Parti iktidarına yönelik bir darbe diye nitelemek yanlış olacaktır. Halkımız şiddete karşı çıkmıştır. Şiddet her nereden gelirse gelsin haklı bir yanı olamaz. umauyorum ki halkımız tüm şiddet olaylarına karşı aynı sağduyu ve kararlılıkla demokratik tepki- Tatvan Esnaf ve Sanatkarlar Odası Başkanı Emrullah TEKİN:”TatvanKaranlık Çetelere Karşı Dimdik Ayaktadır…” Biz demokratik mücadelemizi dün olduğu gibi bugünde yarında yapmaya devam edeceğiz. Bizim mücadelemiz demokrasi içindedir. Her türlü darbe ve şiddete, dün olduğu gibi bugünde yarında karşı olacağız. Tatvan halkı ve esnafları olarak Demokrasiye bağlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz. Tatvan halkı ve esnafları demokrasi ve hukukun silahların gölgesinde gelişmeyeceğini darbecilere göstermek amacıyla sabahın ilk ışıklarına kadar meydanlara inmiştir. Tatvan halkı ve esnafı iradesine ve demokrasiye sahip çıkmıştır. Tatvan dün de olduğu gibi bugün de demokrasinin, huzurun ve kardeşliğin kalesi olduğunu göstermiştir. Tatvan halkı ve esnafları karanlık çetelere karşı dimdik ayaktadır. 15 Temmuz Türkiye’de demokrasinin bayramı olacaktır. Demokrasiye sahip çıktığı ve bu ihanet şebekesini tarihin karanlık sayfalarına gömülmesinde etkisi olan Tatvan halkı ve esnaflarına teşekkür ediyorum. Mazlum-Der Bitlis Şube Başkanı Avukat Burhan AKSOY:”Halkın Darbeye Karşı Göstermiş Olduğu Refleks Devrimdir. İlk defa karşılaştığımız bir durum. Bu darbeyi vatandaş engelledi. Olması gereken de buydu. İnsanlar darbelerin çözüm olmadığını, darbelerin kendilerine ne getireceğini bildikleri için Bitlis ve ilçelerinde darbecilere karşı takdire şayan bir direnç gösterdi. Halkın darbeye karşı göstermiş olduğu refleks devrim niteliğindedir. Ben de meydanlara inerek darbeye karşı bireysel tepkimi gösterdiğimde Ak Partili, HDP’li, CHP’li, MHP’li insanların darbeye karşı irade göstermelerini görmek beni mutlu etti. Darbenin halk öncülüğünde püskürtülmesinin ardından iktidar ve muhalefet partileri de daha kucaklayıcı bir tavır ve politika izler. Darbe girişimine karşı bölge halkının bir bütün olarak karşı çıkması Kürt Sorununun da demokratik yol ve yöntemlerle çözümü yönünde umutlarını arttırdı. Umarım, bu yönde de bir irade filizlenir. Tatvan Belediye Başkanı Fettah AKSOY:”Darbenin Savuşturulması Demokrasinin ve Halkın Zaferidir…” İnsanlarımız eskisi gibi bir düdük çaldığında evlerinden çıkmayan insanlar değil ve koşullar her ne olursa olsun demokratik tepkisini kendisine yönelen güçlere yöneltiyor. Dün gece saat 11’den sabah saat 4’e kadar Tatvan halkına yönelik demokrasi kültürüne sahip çıkmaları ve darbecilere karşı koymaları yönünde konuşmalar yaptım. Halkımız yapılan çağrılara en üst seviyede karşılık vererek demokrasi taleplerini Tatvan’ın cadde ve sokaklarında haykırdı. İnsanımız demokrasiye, insan haklarına, özgürlüğe, kardeşliğe ve huzura yönelik taleplerini meydanlarda dile getirdiler. Tatvan halkı darbeye açık ve net bir şekilde karşı durmuş ve demokrasi kültürünü sahiplenmiştir. Halkımız “söz de benimdir, oy da benimdir, irade de benimdir” demiştir. Biz de Tatvan ilçe merkezinde iş makinelerimizle tugay binası, jandarma, orduevi ve Sorgun Askeri Kışla’nın önünde tankların veya darbeye teşebbüs edebilecek olanların ilçe merkezine girmemesi, kolluk kuvvetleri ve Tatvan halkı ile karşı karşıya gelmemesi için iş makinelerimizle nöbetteyiz. Tatvan halkının desteği demokrasiye taraftır. İnsanları sağduyuya davet ederken, dün geceden beri desteklerini esirgemeyen halkımıza teşekkür ediyorum. Gece 11’den sabah gün ağarana kadar zengini-fakiri, Ak Partilisi-HDP’lisi,MHP’lisi-CHP’lisi, emeklisi ve öğrencisiyle toplumun her kesiminden insanı meydanlarda görmek tarifi imkansız duygular hissettirdi. Buna şahit olmak beni çok mutlu etti. “İşte Tatvan budur, işte ülke budur, işte kendisine, iradesine, oyuna sahip çıkmak budur. Bu tepki parti, ideoloji, sosyal ya da ekonomik durum ayrımı göstermeden herkesi Tatvan meydanlarında gördüm ve bundan dolayı herkese ayrı ayrı şükranlarımı sunarım. Darbenin savuşturulmasını demokrasinin bir miladı, halkın bir zaferi olarak görmek ve bu doğrultuda kutlamak gerekir. Darbe girişimi neticesinde gerçekleşen olaylarda hayatlarını kaybedenlere baş sağlığı, yaralananlara ise acil şifa diliyorum. Rabbim bir daha böyle günleri göstermesin. sini ortaya koyar. Olaylarda yaşamlarını yitirenlere baş sağlığı diliyorum. 6 MERKÜR HABER GENEL 11 - 17 TEMMUZ 2016 DARBE GİRİSİMİNE DUNYADAN TEPKiLER Türkiye’de 15 Temmuz’da gerçekleştirilen darbe girişimine dünyanın bir çok ülkesinden tepki geldi. Türkiye’deki darbe girişimine dünyanın bir çok ülkesinden tepkiler geldi. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun, Türkiye’deki darbe girişimiyle ilgili olarak, askeri müdahalenin kabul edilemez olduğunu vurguladı. “Askeri müdahale kabul edilemez” BM Genel Sekreter Sözcülüğü’nden yapılan açıklamada “BM Genel Sekreteri, askeri müdahalenin kabul edilemez olduğunu vurguluyor. Demokrasi ilkelerine uyum içerisinde, sivil kanun ve anayasal düzenin hızlı ve barışçıl şekilde sağlanması önemli olacaktır.” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, BM Genel Sekreteri’nin sükunet, şiddetten uzak durma ve itidal ricasında bulunduğu bildirildi. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin demokratik kurumları ile anayasasına tam saygı gösterilmesi çağrısı yaptı. Türkiye’deki olayları yakından ve endişeyle izlediğini belirten Stoltenberg, “İtidal, sükunet ve Türkiye’nin demokratik kurumları ile anayasasına tam saygı gösterilmesi çağrısında bulunuyorum. Türkiye değerli bir NATO müttefikidir.” dedi. AB liderlerinden ortak açıklama Avrupa Birliği (AB) liderleri ortak açıklamayla, Türkiye’de anayasal düzene hızlı bir şekilde dönülmesi çağrısı yaptı. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk, AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ve AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini’nin, AB ülkeleri adına yaptığı ortak açıklamada, “Türkiye, AB için önemli bir ortak. AB, demokratik yollarla seçilmiş hükümeti, ülkenin kurumlarını ve hukuk kaidesini tam olarak destekliyor. Türkiye’de anayasal düzene hızlı bir şekilde dönülmesi çağrısı yapıyoruz. Gelişmeleri yakından izlemeyi sürdüreceğiz.” ifadelerine yer verildi. AB ülkelerinin dışişleri bakanları, Türkiye’nin demokratik kurumlarına desteklerini bildirdi. AB dışişleri bakanları, konuya ilişkin Moğolistan’ın başkenti Ulanbator’daki Asya-Avrupa Toplantısı (ASEM) Zirvesi darbe girişimine ilişkin olağanüstü toplantı düzenledi. AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, konuya dair açıklamasında bakanların, Türkiye’nin demokratik kurumlarına desteklerini ifade ettiğini ve bu kurumlara karşı kullanılan şiddeti kınadıklarını belirtti. AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Türkiye’nin AB için kilit öneme sahip bir üye olduğunu belirterek, “AB demokratik bir şekilde seçilen hükumeti, ülkenin kurumlarını ve hukukun üstünlüğünü destekliyor.” dedi. Juncker, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, Türkiye’de anayasal düzene süratle dönülmesi çağrısı yaptı. Juncker, “28 AB üye devletleriyle koordine içinde gelişmeleri yakından takip ediyoruz. Türkiye, AB için kilit öneme sahip bir üyedir. AB demokratik bir şekilde seçilen hükümeti, ülkenin kurumlarını ve hukukun üstünlüğünü destekliyor.” ifadelerine yer verdi. ABD’den hükümete destek ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ABD’nin, Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş sivil hükümetine ve demokratik kurumlarına mutlak destek sunduğunu ilettiğini bildirdi. Kerry, yazılı açıklamasında, Çavuşoğlu ile Türkiye’deki gelişmelere ilişkin bir telefon görüşmesi yaptığını belirtti. Türkiye’deki şu anki “akışkan durumu” izlediklerini ifade eden Kerry, “Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile bu akşam bir görüşme gerçekleştirdim ve ABD’nin, Türkiye’nin demokratik yollarla seçilmiş, sivil hükümetine ve demokratik kurumlarına mutlak destek sunduğunu ilettim.” açıklamasında bulundu. Kerry, Türkiye genelindeki tüm taraflara diplomatik misyonlar, personel ve sivillerin güvenliğinin sağlanması yönünde çağrı yaptı. “Demokratik düzene saygı duyulmalı” Almanya hükümeti, İstanbul ve Ankara’daki darbe girişimine tepki gösterdi. Başbakan Angela Merkel’in sözcüsü Steffen Seibert yaptığı açıklamada, “Türkiye’de demokratik düzene saygı duyulmalı. İnsanların hayatını korumak için her şey yapılmalı.” dedi. İran İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, Türk halkının darbe girişimine karşı duruşu ile ilgili “cesurca” değerlendirmesinde bulundu ve övdü. İran Dışişleri Bakanı Zarif, Twitter hesabından yaptığı açıklamada, “Türk halkının demokrasi ve seçilmiş hükümetini cesurca savunması bölgede darbelere yer olmadığının ve teşebbüslerin de başarısızlığa mahkûm olduğunun kanıtıdır.” ifadelerini kullandı. Gürcistan Gürcistan Cumhurbaşkanı Giorgi Margvelaşvili ve Başbakanı Giorgi Kvirikaşvili, Türkiye’de demokratik yollarla seçilen hükümetin göreve devam etmesinin son derece önemli olduğunu belirterek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türk hükümetini desteklediklerini vurguladı. Margvelaşvili açıklamasında “Öncelikle Türkiye’de demokratik yollarla seçilen hükümete destek verdiğimizi ifade etmek istiyorum. Şahsi olarak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklediğimi ifade etmek istiyorum.” dedi. Margvelaşvili, dost ve komşu Türkiye’deki gerginliğin kısa süre içinde sona ereceğinden ve hayatın normale döneceğinden emin olduğunu vurguladı. Somali Somali Cumhurbaşkanı Hasan Şeyh Mahmud, İstanbul ve Ankara’daki darbe girişimini kınayarak, Türk halkının seçtiği demokrasi yolunun darbe girişimiyle değiştirilmeye çalışılmasının kabul edilemez olduğunu belirtti. Somali Cumhurbaşkanlığından yapılan yazılı açıklamada Mahmud, Somali halkının Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı sonuna kadar desteklediğini bildirdi. Ukrayna Ukrayna Devlet Başkanı Petro Poroşenko da Türkiye’de yapılan darbe girişimine tepki göstererek, Ukrayna’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ve Türk hükümetini desteklediğini bildirdi. Poroşenko, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, “Demokrasinin temel prensiplerine saygı gösterilmelidir. Ukrayna demokratik olarak seçilen Türkiye’nin Cumhurbaşkanını ve hükümetini destekliyor.” ifadelerine yer verdi. Fas Fas Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Türkiye’nin anayasal düzenine karşı yapılan darbe girişiminin kabul edilemez olduğunu belirtildi. Açıklamada, “Fas, kardeş ve Müslüman ülke Türkiye ile her zaman dayanışma içerisinde olacaktır.” ifadelerine yer verildi. Açıklamada, Türkiye’deki anayasal düzeni koruma çağrısı yapıldı. GENEL 11 - 17 TEMMUZ 2016 MERKÜR HABER Azerbaycan 7 Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı, darbe girişimine karşı Türk halkı ve devletine destek açıklaması yayımladı. Bakanlığın açıklamasında, yaşananlar, Türk halkının demokratik yolla seçtiği hükümete karşı bir grubun darbe girişimi olarak nitelendirildi. Türk milleti ve devletinin birlik göstererek bu girişime karşı çıktığının belirtildiği açıklamada, “Türkiye’de yaşanan olaylar bizi ciddi şekilde tedirgin etti ve sarstı. Kardeş Türk halkı ve devletinin yanında olduğumuzu beyan ediyor, durumun yakın zamanda sabitleşeceğine ve normalleşeceğine emin olduğumuzu belirtiyoruz.” ifadelerine yer verildi. İngiltere İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Jonhson Twitter hesabından yaptığı açıklamada, mevkidaşı Bakan Mevlüt Çavuşoğlu ile görüştüğünü belirterek, görüşmede, İngiltere’nin Türkiye’de demokratik yollardan seçilmiş hükümet ve kurumları desteklediğinin altını çizdiğini kaydetti. “ Avusturya Avusturya Başbakanı Christian Kern, Türkiye’deki darbe girişimi ile ilgili olarak “Hukuk devletinde güç kullanılması çözüm değil.” dedi. Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamad Al Sani, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı telefonla arayarak, Katar’ın, anayasal meşruiyetin korunması, hukukun uygulanması, güvenlik ve istikrarın muhafazası için alınacak her türlü önlemde Türkiye’nin yanında olduğunu dile getirdi. Bosna Hersek Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzetbegovic, İstanbul ve Ankara’daki darbe girişimine ilişkin, “Ordunun görevi devletini korumaktır, başka bir şey değil. Ordunun kontrolü eline alma hakkı yoktur.” dedi. Tunus Tunus Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, darbe girişimini kınadı. Nahda Hareketi’nin resmi internet sayfasından Gannuşi imzasıyla yayınlayan yazılı açıklamada, “Nahda Hareketi Türkiye’de ordudan bir kanadın Türk halkının iradesi ve demokratik anayasal kurumların ihlaline yönelik isyan hareketini reddedip kınamaktadır.” ifadesi kullanıldı. Gannuşi, darbe girişiminin karşısında durulduğunu ve demokratik yasallığın yanında yer alan Türk halkı ve sivil güçlerle dayanışma halinde olunduğunu vurguladı. Dik duran ve darbeye boyun eğmeyen Türk halkını ve güvenlik güçlerini kutlayan Gannuşi, Tunus ve tüm Arap dünyasındaki siyasi güçlerden, Türkiye’deki tehlikeli darbe girişimini kınamalarını istedi. Pakistan Pakistan’ın Başbakanı Navaz Şerif de darbe girişimini kınadı. Şerif’in ofisinden yapılan yazılı açıklamada, Pakistan halkı ve hükümetinin en büyük dileğinin Türkiye’de huzurun en kısa zamanda tesis edilmesi olduğu belirtilerek, şöyle denildi: “Pakistan, Türkiye halkı ve hükümeti ile dayanışma içerisindedir. Türkiye’deki halkın iradesi ile oluşan demokratik sistemi ve demokratik yollardan seçilmiş liderliğini destekliyoruz. Pakistan, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü yıkma girişimini kınamaktadır. Pakistan halkı ve hükümeti, Türkiye’de huzurun en kısa zamanda tesis edileceğini ümit etmektedir.” Baltık ülkeleri Baltık ülkeleri Litvanya, Letonya ve Estonya, yapılan darbe girişiminin ardından Türkiye’de seçilmiş hükümeti desteklediklerini bildirdi. “ Katar Emiri Temim’den Erdoğan’a telefon Kern, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, darbe girişiminde hayatını kaybedenler için başsağlığı dileğinde bulundu. Hukuk devletinde şiddetin kabul edilemeyeceğini belirten Kern, vatandaşların özgürlüğü ve güvenliği için hukukun üstünlüğü ve demokratik seçimlere saygı gösterilmesi gerektiğine dikkati çekti. Kern, “Hukuk devletinde güç kullanılması çözüm değil. Türkiye, gecikme olmadan diyalog ve hukukun üstünlüğüne geri dönmeli.” ifadelerini kullandı. “Türkiye’de yaşanan olaylar bizi ciddi şekilde tedirgin etti ve sarstı” Türkiye’nin Washington Büyükelçiliği, darbe girişimini sert şekilde kınadı. Büyükelçilikten yapılan yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’de yaşanmakta olan durum, demokratik olarak seçilmiş hükümeti alaşağı etmek için yapılmış bir darbe girişimidir. Girişim, Türk milletinin birlik ve dayanışması ile engellenmiştir. Cumhurbaşkanımız ve hükümetimiz görevinin başındadır. Türk Silahlı Kuvvetleri bütünüyle darbe girişiminin içinde yer almamıştır. Silahlı Kuvvetler içindeki bir yapı tarafından yapılan darbe girişimi milletimiz tarafından hak ettiği karşılığı görmüştür.” Hamas’tan kınama Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, “demokrasiye yapılmış bir saldırı” olarak nitelendirilen darbenin başarıyla püskürtülmesinden ötürü Türk halkı ve yönetimi kutlandı. Açıklamada, “Hamas, yüce Türk halkını, onun seçimle iş başına gelmiş yönetimini ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı, siyasi partilerini, güvenlik güçlerini ve ordusunu kazandıkları zaferden ötürü kutlamaktadır.” ifadesine yer verildi. Açıklamada ayrıca, Türkiye’nin Filistin halkına ve onun haklı davasına destek olduğu ve Gazze’deki ambargoyu kaldırmak için çalıştığı hatırlatıldı. MERKÜR HABER SAYI: 12 11 - 17 TEMMUZ 2016 İMTİYAZ SAHİBİ Nurullah SEZEK JENERİK SORUMLU YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Ferit ERÇİN HABER MÜDÜRÜ Nazmi KARCA EDİTÖR İslam DÜZENCİ BASKI: İhlas Gazetecilik A.Ş - ADANA İletişim: (0 322) 346 36 25 Adres: Şerefiye Mahallesi Ordu Caddesi Yıldız İş Merkezi Kat:8 No:100 Tel: (0 432) 212 06 30 Fax: (0 432) 215 03 88 e-mail: merkurhaber@gmail.com www.merkurhaber.com 8 GENEL MERKÜR HABER 11 - 17 TEMMUZ 2016 E-MUHTIRA’YI DA UNUTMADIK 27 Nisan 2007’de TSK tarafından yayınlanan ve tarihin kara sayfalarından biri olan e-muhtıra’nın üzerinden 9 yıl geçse de önceki gün Türkiye’de darbe tehlikesiyle en uzun gece yaşandı. Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bulunan ve paralel yapıya yakın olduğu ifade edilen bir askeri grup darbe girişiminde bulundu. Darbe girişimi seçilmişlerin ve halkın kararlı duruşu neticesinde engellenirken başkanlık sistemi tartışmasının yaşandığı şu süreçte olması 27 Nisan 2007’de TSK tarafından yayınlanan bildiriyi akıllara getirdi. HALA AKILLARDA Türkiye önceki gün akşam saatlerinde başkent Ankara ve İstanbul’da yaşanan olağandışı gelişmelerle sarsıldı. Köprüler kapandı, uçaklar alçaktan uçtu, devlet kanalına el konuldu. Genelkurmay Başkanlığı’nın internet sitesinde de darbe bildirisi yayımladı. İnsanlar ne olduğuna anlam veremeden hükümet yetkilileri canlı yayınlara bağlanarak bunun bir darbe girişimi olduğunu ancak halkın tedirgin olmaması yönünde açıklamalarda bulundular. Darbe girişimi başarısız olurken başkanlık sistemi tartışmasının yaşandığı şu süreçte olması 27 Nisan 2007’de TSK tarafından yayınlanan ve tarihin kara sayfalarından biri olan e-muhtıra’yı da akıllara bir kez daha getirdi. KİME KARŞI YAYINLANDI? Türkiye şimdi olduğu gibi 2007 yılında da en sancılı dönemini yaşamıştı. Türkiye 11. Cumhurbaşkanını seçme sürecindeydi. AK Parti Cumhurbaşkanı adayının Abdullah Gül olduğunu açıklaması üzerine kriz üzerine kriz yaşandı. Muhalefet partileri cumhuriyet mitingleri düzenledi, y Yargıtay sert açıklamalar yaptı, Anayasa Mahkemesi ise kenarda süreci izledi. Ancak bu kriz yetmezmiş gibi bir de Genelkurmay Başkanlığı tarafından gece saatlerinde sert bir bildiri yayınlandı. Gece yarısı yayınlanan bildiri gündeme bomba gibi düşerken milli iradeye sahip çıkıldı ve dönemin başbakanı şimdiki Cumhurbaşkanı R.Tayyip Erdoğan dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ile Dolmabahçe ofisinde bir araya geldi. Bildiri 4 yıl sitede kalırken dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt yıllar sonra ‘’O bildiriyi ben kaleme aldım’’açıklamasında bulundu. E-MUHTIRA’NIN TAM METNİ Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt tarafından kaleme alınan bildiri şöyleydi: Türkiye Cumhuriyeti devletinin, başta laiklik olmak üzere, temel değerlerini aşındırmak için bitmez tükenmez bir çaba içinde olan bir kısım çevrelerin, bu gayretlerini son dönemde artırdıkları müşahede edilmektedir. Uygun ortamlarda ilgili makamların, sürekli dikkatine sunulmakta olan bu faaliyetler; temel değerlerin sorgulanarak yeniden tanımlanması isteklerinden, devletimizin bağımsızlığı ile ulusumuzun birlik ve beraberliğinin simgesi olan milli bayramlarımıza alternatif kutlamalar tertip etmeye kadar değişen geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Bu faaliyetlere girişenler, halkımızın kutsal dini duygularını istismar etmekten çekinmemekte, devlete açık bir meydan okumaya dönüşen bu çabaları din kisvesi arkasına saklayarak, asıl amaçlarını gizlemeye çalışmaktadırlar. Özellikle kadınların ve küçük çocukların bu tür faaliyetlerde ön plana çıkarılması, ülkemizin birlik ve bütünlüğüne karşı yürütülen yıkıcı ve bölücü eylemlerle şaşırtıcı bir benzerlik taşımaktadır. Bu bağlamda; TÜRKİYE DARBELER VE MUHTIRALARLA ZARAR GÖRDÜ Türkiye demokrasisi sık sık askeri darbeler ve muhtıralarla zarar gördü. 1960, 1980 askeri darbeleri, 12 Mart 1971 muhtırası ve 28 Şubat postmodern darbesi Türk demokrasisini rayından çıkaran gelişmeler oldu. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yapıldığı günlerde, 27 Nisan 2007 tarihinde, askerler TSK´nın sitesinde yayımladıkları bir bildiri ile sivil siyasete müdahale etmeye çalıştı. Ankara’da 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlamaları ile aynı günde kuran okuma yarışması tertiplenmiş, ancak duyarlı medya ve kamuoyu baskıları sonucu bu faaliyet iptal edilmiştir. 22 Nisan 2007 tarihinde Şanlıurfa’da; Mardin, Gaziantep ve Diyarbakır illerinden gelen bazı grupların da katılımı ile, o saatte yataklarında olması gereken ve yaşları ile uygun olmayan çağ dışı kıyafetler giydirilmiş küçük kız çocuklarından oluşan bir koroya ilahiler okutulmuş, bu sırada Atatürk resimleri ve Türk bayraklarının indirilmesine teşebbüs edilerek geceyi tertipleyenlerin gerçek amaç ve niyetleri açıkça ortaya konulmuştur. Ayrıca, Ankara’nın Altındağ ilçesinde “Kutlu Doğum Şöleni” için ilçede bulunan tüm okul müdürlerine katılım emri verildiği, Denizli’de İl Müftülüğü ile bir siyasi partinin ortaklaşa düzenlediği etkinlikte ilköğretim okulu öğrencilerinin başları kapalı olarak ilahiler söylediği, Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Nikfer beldesinde dört cami bulunmasına rağmen, Atatürk İlköğretim Okulunda kadınlara yönelik vaaz ve dini söyleşi yapıldığı yolunda haberler de kaygıyla izlenmiştir. Okullarda kutlanacak etkinlikler, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ilgili yönergelerinde belirtilmiştir. Ancak, bu tür kutlamaların yönerge dışı talimatlarla yerine getirildiği tespit edilmiş ve Genelkurmay Başkanlığınca yetkili kurumlar bilgilendirilmesine rağmen herhangi bir önleyici tedbir alınmadığı gözlenmiştir. Anılan faaliyetlerin önemli bir kısmının bu tür olaylara müdahale etmesi ve engel olması gereken mülki makamların müsaadesi ile ve bilgisi dâhilinde yapılmış olması meseleyi daha da vahim hale getirmektedir. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Cumhuriyet karşıtı olan ve devletimizin temel niteliklerini aşındırmaktan başka amaç taşımayan bu irticai anlayış, son günlerdeki bazı gelişmeler ve söylemlerden de cesaret almakta ve faaliyetlerinin kapsamını genişletmektedir. Bölgemizdeki gelişmeler, din ile oynamanın ve inancın siyasi bir söyleme ve amaca alet edilmesinin yol açabileceği felaketlerin ibret alınması gereken örnekleri ile doludur. Kutsal bir inancın üzerine yüklenmeye çalışılan siyasi bir söylem veya ideolojinin inancı ortadan kaldırarak, başka bir şeye dönüştüğü, ülkemizde ve ülke dışında görülebilmektedir. Malatya’da ortaya çıkan olayın bunun çarpıcı bir örneği olduğu ifade edilebilir. Türkiye Cumhuriyeti devletinin çağdaş bir demokrasi olarak, huzur ve istikrar içinde yaşamasının tek şartının, devletin Anayasamızda belirlenmiş olan temel niteliklerine sahip çıkmaktan geçtiği şüphesizdir. Bu tür davranış ve uygulamaların, Sn. Genelkurmay Başkanı’nın 12 Nisan 2007 tarihinde yaptığı basın toplantısında ifade ettiği “Cumhuriyet rejimine sözde değil özde bağlı olmak ve bunu davranışlarına yansıtmak” ilkesi ile tamamen çeliştiği ve Anayasanın temel nitelikleri ile hükümlerini ihlal ettiği açık bir gerçektir. Son günlerde, Cumhurbaşkanlığı seçimi sürecinde öne çıkan sorun, laikliğin tartışılması konusuna odaklanmış durumdadır. Bu durum, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından endişe ile izlenmektedir. Unutulmamalıdır ki, Türk Silahlı Kuvvetleri bu tartışmalarda taraftır ve laikliğin kesin savunucusudur. Ayrıca, Türk Silahlı Kuvvetleri yapılmakta olan tartışmaların ve olumsuz yöndeki yorumların kesin olarak karşısındadır, gerektiğinde tavrını ve davranışlarını açık ve net bir şekilde ortaya koyacaktır. Bundan kimsenin şüphesinin olmaması gerekir. Özetle, Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türküm diyene!” anlayışına karşı çıkan herkes Türkiye Cumhuriyeti’nin düşmanıdır ve öyle kalacaktır. Türk Silahlı Kuvvetleri, bu niteliklerin korunması için kendisine kanunlarla verilmiş olan açık görevleri eksiksiz yerine getirme konusundaki sarsılmaz kararlılığını muhafaza etmektedir ve bu kararlılığa olan bağlılığı ile inancı kesindir. 11 - 17 TEMMUZ 2016 MERKÜR GENEL HABER 9 28 ŞUBAT’DA NELER YAŞANDI? Türkiye önceki gün 22.30 itibarıyla Silahlı Kuvvetlerin içindeki bir grubun darbe girişimi ile karşılaştı. Ordu içinde kendini ‘Yurtta Sulh Konseyi’ olarak tanıtan grup sabah saatlerinde Emniyet Müdürlüğü güçlerine bağlı birimler ve darbeye destek vermeyen asker grubu tarafından bastırılsa da faturası ağır oldu. Yüzlerce insanın öldürüldüğü ve yaralandığı darbe girişimi başarısız olsa da akıllara daha önceki darbeleri getirdi. T ürkiye’de önceki gün demokrasi kara bir gün yaşadı. Yüksek Askeri Şurada tasfiye edileceği iddia edilen bir grup asker darbe girişiminde bulundu. Türkiye genelinde halk, darbe girişimine karşı sokağa döküldü. Darbe girişimi Emniyet Müdürlüğü güçlerine bağlı birimler ve darbeye destek vermeyen asker grubu tarafından engellendi. Mecliste bulunan partiler darbeye karşı yekvücut olurken darbenin faturası ağır oldu. Tankları şehre çıkarıp ülkeyi iç savaşa sürüklemek isteyen askeri grup 28 Şubat 1997’de yapılan ve post-modern darbe olarak da adlandırılan süreci akıllara getirdi. 28 ŞUBAT SÜRECİ 28 Şubat süreci, Necmettin Erbakan’ın başbakan, Tansu Çiller’in dışişleri bakanı olduğu 28 Şubat 1997’de olağanüstü toplanan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı başlatıldığı iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreçti. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve bu kararların uygulanması sırasında Türkiye’de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçte yaşananlar, post-modern darbe olarak da adlandırılmıştır. KİME KARŞI YAPILDI? Bu dönem, başta muhafazakâr kesime karşı başörtüsü yasağı gibi ayrımcı uygulamalara ve insan hakları ihlallerine sahne olmuş, başörtülü öğrenciler okullardan atılmış, ikna odaları kurulup başlarını açmaları için zorlanmış ve çok sayıda kamu personeli işinden atılmıştır. ALINAN KARARLAR 28 Şubat’ta yapılan MGK toplantısı 9 saat sürdü. MGK laikliğin Türkiye’de demokrasi ve hukukun teminatı olduğunu vurguladı. 28 Şubat 1997’deki MGK kararları hükümete bildirildi. Kararda; “Laiklik için yasalar uygulanmalı, tarikatlara bağlı okullar denetlenmeli ve MEB’e devredilmeli. 8 yıllık kesintisiz eğitime geçilmeli, Kuran kursları denetlenmeli, Tevhidi Tedrisat uygulanmalı, tarikatlar kapatılmalı, irtica nedeniyle ordudan atılanları savunan ve orduyu din düşmanıymış gibi gösteren medya kontrol altına alınmalı. Kıyafet kanununa riayet edilmeli, kurban derileri derneklere verilmemeli, Atatürk aleyhindeki eylemler cezalandırılmalı” deniyordu. 28 ŞUBAT KARARLARI SONRASI YAŞANANLAR 4 Mart’ta dönemin Türkiye Başbakanı Erbakan, MGK kararları yumuşatılmazsa imzalamayacağını söyledi ve daha sonra da imzalamadı. 21 Mayıs’ta Yargıtay Başsavcısı Vural Savaş, “Ülkeyi iç savaşa sürüklediği” suçlamasıyla, RP’nin kapatılması için dava açtı. 3 Haziran’da Susurluk Davası 7 ay aradan sonra DGM’de başladı. 7 Haziran’da Genelkurmay, irticai faaliyetleri desteklediğini iddia ettiği firmalara ambargo koydu. ASKERDEN MAHKEMELERE “İRTİCA BRİFİNGİ” 10 Haziran’da Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay başkan ve üyeleri Genelkurmay Başkanlığı’na çağrılarak kendilerine irtica konusunda bilgi verdi. 18 Haziran’da Necmettin Erbakan başbakanlıktan istifa etti. İstifasının nedeninin başbakanlığı Tansu Çiller’e devretmek olduğunu belirtti. Ertesi gün 19 Haziran’da Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini o sırada arkasında TBMM çoğunluğu olan DYP lideri Tansu Çiller’e vermeyip, ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’a verdi. 30 Haziran’da Mesut Yılmaz, Bülent Ecevit ve Hüsamettin Cindoruk’la birlikte ANASOL-D Hükümeti’ni kurdu. MECLİS’TE KAVAKÇI’YA AĞIR SÖZLER Fazilet Partisi 18 Nisan 1999 tarihinde yapılan seçimlerde 111 milletvekili çıkarmış ve meclisteki yerini almış, İstanbul’dan milletvekili seçilen Merve Kavakçı, 28 Şubat sürecinin ve başörtüsü yasağının devam ettiği o günlerde başörtüsü nedeniyle daha seçildiği ilk günden itibaren Türkiye kamuoyunda yer bulmuştu. Dönemin meclisin en yaşlı üyesi TBMM geçici başkanı Ali Rıza Septioğlu ise Atatürk’ün Şapka İnkılâbı’nı işaret ederek ve Kavakçı’nın başörtüsüyle meclise genel kuruluna giremeyeceğini ve yemin edemeyeceğini söylemiştir. Daha sonra 2 Mayıs 1999 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu’ndan mazbatasını aldıktan sonra meclisin açılış oturumuna katılmak için Merve Kavakçı, TBMM Genel Kurul Salonu’na gelmiş ancak başörtüsüyle meclis genel kuruluna girmesi üzerine Demokratik Sol Parti (DSP) milletvekilleri sıralara vurarak ve yuhalayarak Kavakçı’yı protesto etmişler. Bu sırada DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit meclis kürsüsüne gelerek şu sözleri sarf etmiştir: “Burası hiç kimsenin özel yaşam mekânı değildir. Burası devletin en yüce kurumudur. Burada görev yapanlar devletin kurallarına uymak zorundadırlar. Burası devlete meydan okunacak yer değildir. Lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!” 10 MERKÜR GENEL HABER 11 - 17 TEMMUZ 2016 Korkunç 80 darbesi yeniden hortladı! TÜRKİYE 30 YIL SONRA DARBE GİRİŞİMİ İLE SARSILDI Türkiye ilk kez 36 yıl aradan sonra önceki gün saat 21:00 sularında Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içinde bir grup askerin darbe girişimi ile karşı karşıya kaldı. Ülke genelinde korku ve paniğe neden olan darbe girişimi halkın sokaklara dökülmesi ile önlendi. Asker ve polis arasında saatlerce süren çatışmalar sonrasında yüzlerce kişi hayatını kaybederken binlerce kişi yaralandı milyonlarca liralık zarar meydana geldi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CNN Türk’te halka seslenmesi ile darbe girişimi halkın sokağa inmesiyle önlendi. Çok sayıda insanın hayatını kaybettiği darbe girişimi 1980’de Kenan Evren’in “Bayrak Harekatı” adı altında gerçekleştirdiği darbeyi hatırlattı. Evren’ın 1980 yılında gerçekleştirdiği ve aradan 36 yılın geçtiği darbe ülke genelinde kaos yaratarak geri unutulmaz acılar bıraktı. Bu gün halen hafızalarda acı dolu öyküleri ile yerini koruyan 80 darbesi dün girişiminde bulunan “Yurtta Sulh Konseyi” darbe girişimi ile akıllara 1980’de gerçekleştirilen “Bayrak Herakatı” darbesini getirdi. Türkiye’nin bugünkü siyasetine, yaşamına, toplumuna, toplumun refah ve düzenine, yaşanan sorun ve çatışmalı sürecine ön ayak olan Kenan Evren darbesi daha çok yaşanan ve yaşatılan acılarla anılır. Peki Kenan Evren darbesinde neler yaşandı nasıl bir düzen sağlandı ve dün gerçekleştirilmeye çalışan darbe Türkiye’de nasıl bir izlenim bırakacaktı bunları özetle sıralayalım. 1980’de Kenan Evren’in “Bayrak Harekatı” adı altında gerçekleştirdiği darbenin gerekçesi olarak siyasi iktidarsızlık, ekonomik sebepler ve sağcı solcu sorunları gerekçe gösterilmişti. O dönem yaşananlar özetle şöyle 1 milyon 683 bin kişi fişlendi 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı Darbenin kod adı “Bayrak Harekatı”ydı 7 bin kişi için idam cezası istendi 12 Eylül 1980 günü sabaha karşı saat 3’te tanklar hareket etmeye başladı, asker hayata el koydu 517 kişiye idam cezası verildi, 50’si asıldı Ülkenin tek kanallı televizyonundan marşlar duyuluyordu 30 bin kişi sakıncalı olduğu için işten atıldı Darbeyle beraber ülkedeki bütün siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri yasaklandı, TBMM lağvedildi 14 bin kişi yurttaşlıktan çıkarıldı Generallerin yönetimindeki Milli Güvenlik Konseyi yasama, yürütme ve yargıyı tek elde topladı ve… Kenan Evren Cumhurbaşkanı seçildi 30 bin kişi siyasi mülteci olarak yurtdışına gitti Bülent Ecevit ve Süleyman Demirel gibi dönemin önemli figürlerinin siyasete girmesi yasaklandı 300 kişi kuşkulu bir şekilde öldü 1982’de halkın yüzde 92’sinin kabul ettiği darbe anayasası yürürlüğe girdi gelendi 171 kişinin işkenceden öldüğü bel- Yeni anayasa ile sendikalaşma kaldırıldı, grev hakkı yasaklandı 3 bin 854 öğretmenin ve 47 hâkimin görevine son verildi Zorunlu din dersi getirildi, yönetimin KHK ve OHAL belirleme yetkisi artırıldı 400 gazeteci için toplam 4 bin yıl hapis cezası istendi Cezaevlerinde toplam 299 kişi yaşamını yitirdi 14 kişi açlık grevinde öldü, 16 kişi -kaçarken- vuruldu, 95 kişi -çatışmada- öldü 73 kişiye -doğal ölüm raporu- verildi, 43 kişinin -intihar ettiği- bildirildi 12 Eylül 1980’in üzerinden 33 yıl geçti 11 - 17 TEMMUZ 2016 GENEL MERKÜR HABER 1960 DARBESi VE DEMOKRAT PARTi İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından demokratikleşme ile tanışan Türkiye Cumhuriyeti ilk seçimde gücü paylaşmak istemeyen kadroların türlü hile ve usulsüzlükleriyle hiç de iyi bir pratik sahibi olmasa da 1950 seçimlerinde Demokrat Parti’nin ezici bir çoğunlukla seçimleri kazanmasıyla Türkiye’nin demokrasi tarihi başlamış oldu. Liberalleşme politikaları ile birlikte zenginliğin çeşitlenmesi; beraberinde halkın sosyal ihtiyaçlarının da karşılanması yönünde taleplerle Türkiye’nin demokrasi yolculuğu keyifli bir hale gelmişti. Başta Ezan’ın Türkçe okunması kararının iptal edilmesi olmak üzere halktan gelen birçok talep dönemin Demokrat Parti kadroları eliyle hayata geçirilmişti. Dönemin demokrasi ruhunun ulaştığı seviyeyi anlatan en net olaylardan birisi de Deniz Baykal ve Adnan Menderes arasında geçen hararetli diyalogdur… Deniz Baykal öğrenci iken bir ortamda Adnan Menderes’in yakasına yapışmış, demokrasi arzusunu dile getirmiştir. Bunun üzerine Menderes; “Başbakanın yakasına yapışmışsın, bundan daha büyük bir demokrasi tasavvur edebiliyor musun?” diye sormuştur. Başbakanın dahi yakasını tutarak eleştirebilecek bir olgunluğa sahip Türkiye Demokrasisinden rahatsız olan “Ayrıcalıklı Kesimler” demokrasiye 14 yıl tahammül edebilmiş ve nihayetinde darbe gerçekleştirilmiştir. 27 Mayıs 1960 yılında darbe yapılmış, sonrasında dönemin başbakanı ve iki bakanı asılarak demokrasi tarihimizde onulmaz bir yaranın açılmasına sebep olunmuştur. 27 Mayıs Darbesi 27 Mayıs 1960’ta yapılan darbe Türkiye Cumhuriyeti tarihinde gerçekleşmiş ilk askerî darbedir. Darbe emir komuta zinciri içinde yapılmamıştır; 37 düşük rütbeli subayın planları ile icra edilmiştir. Kritik mevziler bu subayların ellerindeki asker ve silahlarla önce ordudaki komuta kademesinin etkisiz hale getirilmesi ile ele geçirilmiştir. Bu darbenin daha sonraki yıllarda meydana gelen askeri darbelerden farkı, TSK’nın emir komuta zinciri içinde gerçekleştirilmemiş olması ve hatta Genelkurmay Başkanı da yönetime el koymaya çalışan askeri güçler tarafından tutuklanmış olmasıydı. Darbeciler tarafından oluşturulan Yüksek Adalet Divanı’nca yargılananlardan 15 kişi idama, 31 kişi ömür boyu hapse, 418 kişi değişik hapis cezalarına çarptırılırken 123 kişi de aklandı. Milli Birlik Komitesi’nin onayıyla Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961, Adnan Menderes ise 17 Eylül 1961’de İmralı Adası’nda idam edildi. Celal Bayar ve Refik Koraltan ile 11 kişinin idam cezası ömür boyu hapse çevrildi. DP, 29 Eylül 1960’ta kapatıldı. Yapılan hukuksuz ve insanlıktan uzak yargılamaların yapıldığı darbenin etkileri yalnızca bu sonuçlarla sınırlı kalmamış, günümüze kadar devam eden önemli siyasal ve toplumsal kırılmalara/kutuplaşmalara da yol açmıştır. Darbe sonrasında yapılan düzenlemelerle, demokratik sivil iradenin ülke yönetimine doğrudan yansımasının önüne geçilmiştir. Darbeciler, darbe sonrası varlıklarını ve ayrıcalıklarını devam ettirmek amacıyla; Milli Güvenlik Kurulu ile yürütme, Cumhuriyet Senatosu ile yasama, Anayasa Mahkemesi ile yargı alanında vesayetçi kurumlar oluşturulduğu gibi, ekonomik alanda da kurumsallaşma yoluna gidilmiş ve OYAK kurulmuştur. Bu düzenlemeler, darbeci anlayışın ülke yönetiminde kurumsallaşmasına ve sonraki yıllarda gerçekleşecek askeri müdahalelerin alt yapısının oluşmasına olanak tanımıştır. Darbeler Tarihi Başladı… Yeni Bir Cuntanın Ortaya Çıkışı 1961 Darbe Anayasası’nı bu sefer de giderek 27 Mayıs Darbesini yapan askeri cunta üyeleri beğenmemeye başlamışlar, bu cunta üyelerinden emekli general Cemal Madanoğlu’nun başkanlığında kurulan, Doğan Avcıoğlu, İlhan Selçuk gibi sivillerin de ortağı olduğu “9 Mart Cuntası” veya “ Sol Kemalist Cunta”, adı geçen tarihte kendi darbesini yaparak, “Siviller ülkeyi idare edemiyorlar, biz daha iyi yönetiriz” gerekçesiyle, kendi akıllarınca makul Seçkinci – Devletçi ve Devrimci programından olarak “Sol Kemalist Devrim Programı” ile ülkeyi idare etmeye kalkışmışlardır. Bu programda, siyasi partiler yoktur, “Devrim Partisi” adı altında tek parti, “Devrim Anayasası” ve yalnızca danışmalarda bulunmak için “Devrim Meclisi” vardır. Demokrasi tamamen rafa kaldırılmış, ülkede, bazı Arap ülkelerinde sosyalizmle soslandırılmış “Baas yönetimi” benzeri tek partili bir yönetim kurulmak istenilmiştir. 9 Mart Cuntası ve darbe girişiminin MİT görevlisi Prof. Mahir Kaynak tarafından deşifre edilmesi üzerine, bunu önlemek için Genelkurmay Başkanı Orgeneral Memduh Tağmaç’ın liderliğinde üç kuvvet komutanı hemen harekete geçerek 12 Mart’ta bir muhtıra vermek suretiyle sol darbeyi önlemişlerdir. 9 Mart Cuntası deşifre edildikten sonra, cunta kuranların cezalandırılarak işin geçiştirilmesi, 12 Mart Muhtırası’na ihtiyaç olmayacağı ihtimali varken, biraz da “Hem askeriyedeki hem de toplumdaki gerilimlerin havasını almak için” denilerek 12 Mart Muhtırası’nın verilmesine gerek duyulduğu yorumları yapılmıştı. Sol darbeye karşı oldukları için muhtırayı veren generallere “Atatürkçü – Amerikancı generaller” denilmişti. Sol hareket bu dönemde kriminalize edilerek Sinan Cemgil, Ulaş Bardakçı gibi birçok solcu öğrenci lideri öldürülmüş, öğrenci liderlerinden Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan ve Yusuf Aslan ise idam edilmişlerdi. 11 YIL: 1 - SAYI:12 HAFTALIK SİYASİ HABER GAZETESİ 11 - 17 TEMMUZ 2016 FOTOĞRAFLARLA DARBE GİRİŞİMİ