PDF İndir
Transkript
PDF İndir
Ocak - Şubat 2016 Sayı: 87 87 Sayı: 87 Ocak - Şubat 2016 MESLEK ODALARI MESLEK ODALARI Fütüvvet ve Ahilik Arapça’daki kardeş anlamına gelen ahi ile Türkçe’de cömert manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde birleşmiş oldu. Bu teşkilatın düsturlarını bildiren fütüvvet-nameler yazıldı. 38 MESLEKTE BİRLİKTEN BİRLİK PLATFORMUNA “Özellikle meslek odalarının ideolojik merkezlere dönüştürülmesi fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin güçlü bir ülke olması adil bir dünya için de zarurettir. 70 MESLEK ODALARI VE VERGİ Meslek odaları, meslek mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin gelişimini sağlamak ve meslek disiplini korumak amacıyla kurulan kuruluşlarıdır. 80 BİR KIŞ MASALI Beş yıl önce üç kafadarın kışın ortasında yürüyerek yaylaya çıkmasıyla başlayan serüven, artık her yıl şubat ayında ayaklarıyla değil, yürekleriyle yürüyen yüzlerce katılımcının yaptıkları bir kış masalına dönüşüyor. 82 İmtiyaz Sahibi Mimar ve Mühendisler Grubu adına Genel Başkan Murat Özdemir Sorumlu Yazı İşlerİ Müdürü Murat Alpay muratalpay@mmg.org.tr EDİTÖR Mehmet İpek BU SAYIYA KATKIDA BULUNANLAR Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Prof. Dr. Şakir Şahin, Prof. Dr. Kemal, Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Doç. Dr. Özdoğan Yılmaz, Dr. Mustafa Uysal, Mehmet Kürşat Çapar, Şenol Arslan, Abdurrahman Mansur, A. Kerim Ekşi, Levent Gençyürek Yayın Koordİnatörü İsmail Şaşmaz ismail.sasmaz@abemedya.com Yayın Danışma Kurulu Avni Çebi, Prof. Dr. Nazif Gürdoğan, Prof. Dr. İlhan Kocaarslan, Prof. Dr. Nizamettin Aydın, Prof. Dr. Zeki Çizmecioğlu, Yrd. Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür, Mehmet Osmanlıoğlu, Yrd. Doç. Dr. Yalçın Boztoprak, Fatih Dönmez, Yrd. Doc. Dr. İbrahim Güneş, Yakup Güler İletİşİm Adresİ Kuştepe Biracılar Sok. No: 7 Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 0 212 217 51 00 - Fax: 0 212 217 22 63 Web: www.mmg.org.tr E-posta: mmg@mmg.org.tr Basım Bilnet Matbaacılık ve Ambalaj San. A.Ş. Dudullu Org. San. Bölgesi 1.Cad. No:16 Ümraniye-İST Tel: 0216 444 44 03 - Faks: 0216 365 99 07-08 www.bilnet.net.tr Edİtör Neşet Tosun Görsel Yönetmen Ersan Topuz Kuştepe Mah. Biracılar Sok. No: 15 Şişli / İSTANBUL Tel: 0 212 273 27 50 - Fax: 0 212 273 27 51 Web: www.abemedya.com Yayın Türü İki ayda bir yayınlanır. Yerel Süreli Yayın Ücretsizdir Yazı ve reklamların içerik sorumluluğu sahiplerine aittir. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir. İÇİNDEKİLER 28 32 36 38 42 MÜHENDİS VE MİMAR ODASI SEÇİMLERİNE HAZIRLIK VE ODALAR ÜZERİNE 21’İNCİ YÜZYILDA MÜHENDİSLİK MESLEK ODALARININ ÜLKENİN GELİŞME VE KALINMASINDAKİ ÖNEMİ FÜTÜVVET VE AHİLİK MACAR TİCARET VE SANAYİ ODASI M. KÜRŞAT ÇAPAR “Oda yönetimlerinde değişime ihtiyaç olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bu değişim, Gerek siyasi düşünce gerekse de kültürel olarak birbirinden farklı meslektaşlarımızı bir araya getirebilen ekiple mümkünDÜR.” DOÇ DR. ÖZDOĞAN YILMAZ Mühendis, bir fiziksel DR. ÖMER FARUK KÜLTÜR olaydaki değişimin vesile olduğu başka bir “Meslek odaları insanlığın fiziksel olayı, bilimin her geldiği yönetişim dalında şeyi sorgulayan müspet demokratik herkesin rehberliğinde araştıran temsilini sağlayacak ve deney sonuçlarını bir yapıda olmalıdır. üç matematik diliyle ifade dönem üst üste görevden ederek, insanoğlunun sonra tahdit getirilerek yararına dönüştürebilen yönetimlerin gençleşmesi, bir mütehassıstır. sürekliliğin sağlanması gerekir.” PROF. DR. KEMAL YAVUZ Arapça’daki kardeş anlamına gelen ahi ile Türkçe’de cömert manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde birleşmiş oldu. Bu teşkilatın düsturlarını bildiren fütüvvet-nameler yazıldı. MARIA STARK Macaristan’da Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MKIK) tarihi 150 yıldan fazla bir geçmişe dayanmaktadır. MKIK ülke genelinde 23 bölgede faaliyette bulunan, bölgesel ticaret ve sanayi odalarıyla koordineli olarak çalışan bir kurumdur. BİZDENEDİTÖRDEN HABERLER YENİ YILA YENİ YÜZÜMÜZLE GİRDİK Örgüt ve organizasyon, bir grup insanın birbirleriyle bağımlı bir biçimde bir amaca hizmet etmeleridir. İnsanlar günlük yaşantıları içerisinde çeşitli örgüt ve organizasyonlarla ilişki kurar ve yaşamlarının 2/3’lük bir kısmını bir örgüt ve/veya organizasyonun üyesi olarak geçirirler. Yaşamını sürdürebilmek için çalışmak zorunda olan insanoğlu, çalışma hayatı içerisinde dahil olduğu örgüt ve/veya organizasyonlarla sorunlarına çözüm bulmak ister. Çünkü yaşadığı sorunlarla mücadelede bireysel çözüm bulma zorsa bir araya gelerek çözmek daha kolaydır. Bir araya gelinerek çözüm arayışına girme çoğu zaman verimli sonuçlar doğurmuş yada yeni yolların açılmasına sebep olmuştur. Sorunların niteliklerine göre bu bir araya gelmeler sonucunda siyaset yapmak için siyasi partiler kurulmuş, hayatın diğer kısımları için de dernekler, vakıflar, Meslek Odaları gibi yapılar oluşturulmuştur. MMG dergimizin 87’nci sayısı dosya konusu da Meslek Odaları üzerine. Dosya için hazırlanan makalelerde meslek odalarının tarihi, neden çok önemli olduğu, meslek odalarına gereken önem verilmezse sonuçlarının ne olacağı, meslek odaları ile ilgili hukuki ve mali detaylar hakkında önemli ve geniş bilgilere ulaşabilirsiniz. Bu yıl MMG için çok önemli bir yıl. 2016 MMG’nin 20’nci yaşını kutlayacağı bir yıl. Bu 20 yılda çok önemli projelere imza atan, çok faydalı organizasyonlar gerçekleştiren MMG, faaliyetlerinde hikmet, imar ve ihsan kavramlarının önemine sürekli değinen her faaliyetinde hikmeti gözeterek imar edici olmak isteyen ve toplumla ihsanla paylaşmayı sürdüren bir anlayışa sahip olmayı devam ettirme hedefinde. MMG bu nedenle tüm üyelerinin desteğini sürekli canlı ve hevesli tutmasını geleceğe emin adımlarla birlikte ulaşmayı istiyor. MMG dergisi de MMG’nin bu hedefini üyelerine aktarmada en önemli güçlerden biri olarak üzerine düşen görevi yerine getirmeye çalışıyor. 2016’nın bu ilk sayısı ile birlikte MMG dergisinin tasarımı da yenilendi. Daha akıcı ve güncel bir tasarıma kavuşan MMG dergisi, okuyucuların konuya ilgisini daha da artıracak çizgilere ve daha zengin görsel kullanıma kavuştu. Yeni tasarımlı yeni yılın bu ilk sayısını beğeneceğinizi umuyoruz. Ayrıca 2016’nın hepimiz için hayırlara vesile olmasını, ülkemiz, İslam alemi ve insanlık için, savaşların olmadığı, insanların ölmediği, bol kazançlı ve sağlıklı bir olmasını temenni ediyorum. 46 52 54 64 TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA MESLEK KURULUŞLARI: TMMOB ÖRNEĞİ TMMOB VE MİMARLAR ODASI TÜRKİYE’DE MÜHENDİS VE MİMAR ÖRGÜTLENMESİNİN KISA TARİHİ MESLEK ODALARINDA VİZYON ARAYIŞI PROF. DR. ŞAKİR ŞAHİN Genellikle her meslek, alanında değerlerini, gelişimini, lisanslanmasını ve diğer insanlar açısından tanınmasını sağlayan kuruluşlara sahiptir. Bu kuruluşlar, “meslek kuruluşları” olarak adlandırılırlar. ABDURRAHMAN MANSUR Akademik meslek odalarıyla özellikle TMMOB bünyesindeki odalarla ilgili şikayet konuları, idari şemanın, insan kaynağı yapısının ve kamu ile üniversiteye alımda belirlenen standartların sonuçlarıdır. ŞENOL ARSLAN Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. PROF. DR. ALİ OSMAN ÖNCEL Amerikan Jeofizik Odası (AGU) tarafından düzenlenen son güz toplantısı, dünyanın her tarafından gelen 20 BİNden fazla bilim insanının birikimlerini sergilemelerine imkân vermiştir. -4- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ BİZDEN BAŞKANDAN HABERLER MESLEK ODALARI SAHİPLENİLMELİ MMG GENEL BAŞKANI Murat ÖZDEMİR Meslek odalarımızın seçimlerine katılımlara baktığımızda aslında odalarımızın mensupları tarafından sahiplenilmediğini görüyoruz. En fazla katılımın olduğu odada bile katılım yüzde 25-30’lar mertebesinde iken yüzde 10-15 katılımla seçimlerin yapıldığı odalar bulunmaktadır. Bunun yanında bir de seçimlerde nispi temsil değil de blok liste uygulaması bulunduğundan odalarda temsiliyet yüzde 15’i geçmemektedir. Bir kısım meslektaşımız meslek odalarına bir mesuliyet ve sahiplenme duygusuyla değil ancak bir menfaat gözetme duygusuyla yaklaşmakta ve “odanın bana ne faydası var, şimdiye kadar ne işime yaradı, bundan sonra ne işime yarayacak?” gibi değerlendirmelerde bulunarak oda faaliyetlerine ve seçimlerine alaka göstermemektedir. Bu meslektaşlarımızın zihinlerinde ve gündemlerinde odanın varlığı ve gerekliliği ile ilgili hiçbir veri yoktur. Bir kısım meslektaşlarımız ise sorulduğunda odalarla ilgili ve mevcut yapılanmalarından rahatsızdır ancak seçimlerle ilgili olarak “birileri çalışsın çabalasın, maddi ve manevi katkı sağlasın, bizleri de bilgilendirsinler biz o gün durumumuza bakarız, işimiz olmazsa, keyfimiz iyiyse, kayınvalideler kahvaltıya gelmeyecekse, hanım surat etmeyecekse, araba da gönderirlerse oy kullanmaya gidebilirim” yaklaşımında bulunmaktadırlar. Bütün yazılan mazeretler geçmiş dönemlerde seçim günü iletilen mazeretlerden derlenmiştir. Bir kısım bu işi dert edinen meslektaşlarımız da seçim dönemlerinde ellerinden geldiğince, seçimlere katılma yönünde gayret göstermekte ve çalışmaktadır. Seçim süreçleri bizler için mevcut dostluklarımızı tazelediğimiz, mesleğimiz ortak paydasında buluşup yeni dostluklar ve yol arkadaşlıkları kurma vesilesi de olmaktadır. Seçim sürecinde yapılması gereken, kimseye kırılmadan ve daha önemlisi de kimseyi kırmadan kendimize yakışan şekilde çalışmalarda bulunmak olmalıdır. Bu arada tüm çalışmalarımızda ve iletişimimizde başkalarında eleştirdiğimiz hataya kendimizin düşmemesi adına ayrıştırıcı değil birleştirici, ideolojik değil teknik bir dil kullanmaya da özen gösterilmelidir. Bizler için oda yönetimlerine talip olmadaki esas mesele emir olunduğumuz gibi dosdoğru olarak, olabileceğimiz her yerde bulunup iyiliklerin yayılması kötülüklerin engellenmesi için adaletle çalışmaktır. Amacımız sola devrilmiş arabayı alıp sağa devirmek değil, meslek, meslektaş ve memleket menfaatini önceleyen bir anlayışla orta yolda doğru bir şekilde kullanmak olmalıdır. Bu arada kanun yapıcılara da görev düşmektedir. 1954 yılında yapılmış bulunan Oda Kanunu günün gereklerine uygun olarak baştan ele alınmalıdır. Bu kapsamda da öncelikli olarak odalarımızın demokratik katılım ve temsil kabiliyetini artıracak olan nispi temsil sistemi ile illerde Ankara’ya genel merkeze bağlı oda şubelerinin değil de müstakil odaların kurulmasına imkan sağlayacak yasal düzenlemelerin yapılması gerekmektedir. Odalarımızın etkinliğinin azaltılması için değil öncelikli olarak meslektaşlarımızın tüm meslek hayatları boyunca sicillerini tutacakları, odaya üyeliğin tüm meslek mensupları için mezuniyetleri itibariyle mecbur olacağı daha etkin ve prestijli bir şekilde yapılandırılması için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Bir ülke mimar ve mühendislerinin omuzlarında yükselir. Meslek odalarımızın da bu gerçeğe uygun şekilde yapılandırılıp faaliyet göstermesi duasıyla, -5- OCAK - ŞUBAT 2016 HARUN MADENİ KAHVALTILI TOPLANTIDA AĞIRLADIK M MG Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Çelik’in sunuculuğunu üstlendiği, Uyumsoft Kurumsal İş Sistemleri ve İLG İnşaat’ın sponsorluğunda Barcelo Eresin Topkapı Hotel’de gerçekleştirilen kahvaltıya MMG Genel Başkanı Murat Özdemir’in yanı sıra eski genel başkanlardan Avni Çebi ile yönetim kurulu, MMG üyeleri, kamu ve özel sektörden birçok yönetici ile üniversitelerden pek çok akademisyen yeraldı. Mimar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) 17 Ocak’ta düzenlediği kahvaltılı çalışma toplantısına katılan PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Harun Maden, PTT’nin mevcut durumunu değerlendirerek geleceğe dair hedeflerini anlattı. TEKNOLOJİNİN DE GÜCÜYLE BİRÇOK ALANA YAYILDI PTT Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Harun Maden; PTT’nin 23 Ekim 1840 yılında mektup taşıma ile başlayan hizmetlerinin bugün teknolojinin de gücüyle birçok alana yayıldığını söyledi. PTT’nin ilklerinde bahseden Maden, PTT’de ilk posta pulunun 1863 yılında kullanıldığını, 1855’te ilk telgrafın çekildiğini, 1926’da ilk otomatik telefon santralinin kurulduğunu, ilk radyo anonsunun 1927’de PTT’de Eşref Şefik tarafından yapıldığını anlattı. EN GENİŞ HİZMET AĞINA SAHİP ANONİM ŞİRKET 1840’ta iletişimin her türlü hizmet dalında faaliyet göstermek üzere, Posta Nizamnamesi ile tarihi hizmet sürecini başlattıklarını söyleyen Maden, 6475 sayılı Posta Hizmetleri Kanunu’nun yeniden yapılandırılması sonucunda tüzel kişiliğe sahip olduklarını belirtti. Maden sözlerini şöyle sürdürdü:“40 bini aşan personelimiz ve 4 bin 500’ün üzerinde işyerimiz ile en geniş hizmet ağına sahip bir ‘Anonim Şirket’ olarak yolumuza devam ediyoruz. 175 yıllık tecrübemizi, toplumun PTT’ye duyduğu güven ve teknolojinin sunduğu olanaklarla birleştirerek, ulusal ve uluslararası alanda itibarlı bir marka değeri oluşturuyoruz.” KAR EDEN BİR ŞİRKETİZ, ORTAKLIKLARLA YURTDIŞINA AÇILACAĞIZ PTT’nin iki asra yakındır sunduğu hizmetlerle Türkiye’de ilkleri gerçekleştirdiğini ve yepyeni projelerle daha ileriyi hedeflediğini belirten Maden, “Posta teşkilatları daha önce haber taşıyordu, şimdi nesneleri taşıyor olacak” dedi. Harun Maden, e-ticaret yoluyla yapılan alışverişin tüketiciye ulaştırılması alanında çalıştıklarını kaydetti. PTT’nin kar eden bir şirket olduğuna işaret eden Maden, “2016 yılında ortaklıklar yoluyla yurtdışında varlığımızı göstereceğiz. Farklı şirketler ve ticari -6- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ ortaklıklarla hem Avrupa’da hem de Uzakdoğu’da var olmayı hedefliyoruz. Bunun için biz hazırız; mevzuat bekleniyor” ifadelerini kullandı. PTT BANKLARDA 20 MİLYON İNSAN İŞLEM YAPIYOR PTT’nin gelirlerinin yüzde 70’inin mektup ve posta hizmetlerinden geldiğini kaydeden Maden, “Vatandaş göndermiyor belki ama bankalar, telefon şirketleri vatandaşlara bildirimleri mektuplar ile hala gönderi- yor” diye konuştu. Maden, “Her yıl 20 milyon insanımızın işlem yaptırmak için uğradığı PTT banklarda, özel şahısların yanı sıra, kamu kurum ve kuruluşları ile özel hukuk tüzel kişiliklerine de hizmet sağlıyoruz” diye konuştu. Son yıllarda GSM sektörüne kazandırdıkları Pttcell markasının 500 bine yakın abonesi ile rakipleri arasında öne çıkmaya başladığını belirten Maden sözlerini şöyle sürdürdü: “Ayrıca lojistik hizmetler BİZDEN HABERLER alanında; depolama, taşımacılık, organizasyon gibi faaliyetleriyle de bu alandaki ağırlığını daha etkin hale getirmeyi hedefliyoruz. Bu konuda üzerinde çalıştığımız somut projeler 2016 başlarında işler duruma getirilecektir” dedi. DÜNYA POSTA BİRLİĞİ 2016 KONGRESİNE EV SAHİPLİĞİ YAPACAK 192 üye ülkenin posta idareleri ile birlikte ortak kararlar alan Dünya Posta Birliği’nin (Universal Postal Union - ODA SEÇİMLERİ MMG Genel Başkanı Murat Özdemir 5 Şubat 1996’da resmi olarak kurulan olan MMG’nin 5 Şubat 2016’da 20. yaşını doldurmuş olacağını belirterek kurumsallaşmayı becerebilmiş kurumların çok daha uzun soluklu olarak varlıklarını sürdürdüğünü ifade etti. Başkan Özdemir MMG olarak rutin faaliyetlerinin yanında, bu yılın ilk aylarında TMMOB’a bağlı meslek odalarınıın seçimleri de olduğu için bu kapsamda da yapılan seçim çalışmalarına destek sağlamaya çalıştıklarını dile getirdi. Bu sene Mimar ve Mühendisler Grubu camiası olarak bazı odalarda “Değişim” bazı odalarda da “Değişimde Birlik” ismiyle, ama tek liste olarak seçime girdiklerini ifade eden Başkan Özdemir, meslek odalarının özellikle son yıllarda meydana gelen, milletimizin birliği, dirliği ve gelişmesine KARŞI olan her türlü olayda aldıkları özellikle siyasi tavırlarla içinde bulunmasının esef verici durum olduğunun altını çizdi. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir; “TMMOB, aklı selimle tevili ve izahı hiç de mümkün olmayan, devlete karşı açıkça bir silahlı çatışma içinde olan gruplara bırakın kınamayı hiçbir şekilde en ufak bir eleştiri dahi getirmeden, bu gruplara karşı bekamızı koruma mücadelesi içinde olan devlete ve emniyet güçlerimize karşı bir kısım akademisyen tarafından yapılan talihsiz ve haince açıklamayı da destekleyerek durdukları yeri bir kez daha göstermiştir. Ancak, bu konu, yani meslek odalarının durumu gündeme geldiğinde bazılarımızın ifade ettiği şekilde odalarımız bir işgal altında değildir. Netice itibariyle bir seçim yapılmaktadır ve bizim yönetimlerini beğenmediğimiz oda yönetimleri bu seçimlerle iş başına gelmektedir” diye konuştu. İnşaat’ta yüzde 25’ler diğer odalarda %10-15’lerde olan seçime katılımı arttırmadıkça yani bizler odalara üye olup seçimlere gitmedikçe aslında kimseyi suçlamaya da hakkımızın olmadığını düşünüyorum dedi. Oda seçimlerinde MMG adaylarını; İnşaat Mühendisleri Odası’nda Atilla Üstündağ, Elektrik Mühendisleri Odası’nda Mehmet Kürşat Çapar, Ziraat Mühendisleri Odası’nda Ünal Akgün, Çevre Mühendisleri Odası’nda Raşit Avcı, Harita Mühendisleri Odası’nda Mehmet Adsız, Jeofizik Mühendisleri Odası’nda Serdar Tank, Jeoloji Mühendisleri Odası’nda Yakup Çelik olarak açıklayan MMG Genel Başkanı Murat Özdemir, MMG olarak faaliyetlerinde hikmet, imar ve ihsan kavramlarının önemine değinerek, “Hep yapmaya çalıştığımız gibi, her faaliyetimizde HİKMETİ gözeterek İMAR edici olacağız ve toplumumuzla İHSAN’la paylaşacağız” diyerek sözlerini noktaladı. UPU) kurucu üyelerinden olan PTT’nin Osmanlı döneminde sadece mektup taşıma faaliyeti ile başlayan postacılık hizmetlerine bugün kargo ve bankacılık sektörlerinin de eklendiğini belirten Maden, 2016 yılında gerçekleştirilecek UPU kongresine ev sahipliği yapacaklarının duyurusunu yaptı. Konuşmasının ardından Maden’e MMG Başkanı Murat Özdemir tarafından, dikilen fidanların sertifikası verilirken, sponsor, firmalara plaket takdim edildi. -7- OCAK - ŞUBAT 2016 ŞİŞLİ BELEDİYE BAŞKAN YARDIMCISINA ZİYARET M MMG’DEN Saadet partisi’ne ziyaret M MG Genel Başkanı Murat Özdemir, başkan yardımcılarından Prof. Dr. Ali Osman Öncel, Mehmet Kürşat Çapar, MMG Yönetim Kurulu Üyesi Yasir Yılmaz, MMG İnşaat Komisyonu Başkanı Harun Toksöz, MMG Genel Sekreteri Murat Alpay ve Eski Genel Başkan Avni Çebi ile Saadet Partisi’ne ziyaret gerçekleştirdi. Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın, GİK üyesi ve İstanbul İl Başkan Yardımcısı Mustafa Kaya, İl Başkan Yardımcısı Bilal Ay ve İl Yönetim Kurulu Üyesi Mithat Özdemir’in bulunduğu ziyarette taraflar toplumu doğrudan ilgilendiren konularda siyasi ve tek- nik anlamda çalışmanın önemine dikkat çekti. MMG Genel Başkanı Murat Özdemir MMG’nin çalışmaları ve süreli yayını olan Mimar ve Mühendis Dergisi hakkında bilgiler verirken, MMG’nin oluşumu ile ilgili de açıklamalar yaptı. Meslek odaları seçimleri kapsamında MMG Genel Başkan Yardımcısı olan Elektrik Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Başkan adayı Mehmet Kürşat Çapar’da yaptıkları çalışmalar hakkında bilgi verdi. Ziyaretten dolayı MMG Yönetimine teşekkürlerini belirten Başkan Birol Aydın, teknik bir dernek olarak yapılan çalışmaların önemini vurgulayarak ile başarı dileklerinde bulundu. MG Genel Sekreteri Murat Alpay, Şişli Belediyesi Başkanı Başkan Yardımcısı Dr. Esra Bozyazı Daylan’ı ziyaret ederekMMG’nin vizyon ve misyonu, çıkardığı dergiler, yaptığı etkinlikler, gerçekleştirilen paneller, sempozyumlar, kahvaltılı toplantılar ve teknik geziler hakkında bilgiler verdi. MMG Çevre Komisyonu Başkanı Betül Maç ise yakın zamanda gerçekleştirmeyi planladığı “Uluslararası Çevre Riskleri ve Afetler” sempozyumu içeriği hakkında Dr. Esra Bozyazı Daylan’a bilgiler verdi. Belediyenin, STK olarak MMG ile işbirliğine hazır olduklarını belirten Dr. Esra Bozyazı Daylan, MMG’yi tanımaktan duyduğu memnuniyeti ifade etti. ELEKTRİK MÜHENDİSLİĞİNDE İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ 2 2 Şubat’ta gerçekleştirilen “Bizbize Konuşmalar’’ etkinliğinin konuğu ‘Elektrik Mühendisliğinde İş Sağlığı ve Güvenliği Uygulamaları’ konulu sunumuyla MMG Enerji Komisyonu Başkanı A sınıfı İş Sağlığı ve Güvenliği Uzmanı Yrd. Doç. Dr. İbrahim Güneş oldu. -8- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ BİZDEN HABERLER 7. ENERJİ VERİMLİLİĞİ FORUMU VE FUARINA KATILDIK Avusturya sosyal güvenlik sistemi ve iş güvenliği uygulamaları anlatILDı M imar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) 5 Ocak’ta gerçekleştirilen “Bizbize Konuşmalar” etkinliğinin konuğu “Avusturya’daki Sosyal Güvenlik Sistemi ve İş Güvenliği Uygulamaları” konulu sunumuyla İş Güvenliği Uzmanları Derneği Başkanı A sınıfı İş güvenliği Uzmanı Mahmut Cihan oldu. Programa MMG İş Sağlığı ve Güvenliği Komisyonu Başkanı Sunullah Doğmuş, Çevre Komisyonu Başkanı Betül Maç ve MMG üyeleri katıldı. Mahmut Cihan, Avusturya’daki sosyal güvenlik sistemi ve iş güvenliği uygulamaları hakkında katılımcılara detaylı bilgi verdi. 3 5. Enerji Verimliliği Haftası çerçevesinde, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na bağlı Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından organize edilen 7. Enerji Verimliliği Forumu ve Fuarı, 14 - 16 Ocak tarihleri arasında İstanbul WOW Convention Center’da gerçekleşti. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı MMG Kurucu Üyemiz Fatih Dönmez, EPDK Başkanı Mustafa Yılmaz, Yenilenebilir Enerji Kaynakları Genel Müdürü Münib Karakılıç ve birçok MMG üyesi ile davetliler MMG standını ziyaret ederek çalışmalarımız hakkında bilgi aldılar. KÜRESELLEŞME KÜMELENME VE REKABET GÜCÜ M imar ve Mühendisler Grubu’nun (MMG) 13 Ocak’ta gerçekleştirilen “Bizbize Konuşmalar” etkinliğinin konuğu “Küreselleşme Kümelenme ve Rekabet Gücü” konulu sunumuyla Elektrik yüksek mühendisi Ahmet Erkoç oldu. Programa MMG Eski Genel Başkanı Avni Çebi ve MMG üyeleri katıldı. Ahmet Erkoç küreselleşmeyle birlikte hızla değişen teknolojik, ekonomik, siyasal ve toplumsal koşullarda; işletmelerin başarılı olabilmesi için daha ucuz, daha hızlı, daha kaliteli, daha yenilikçi ürün ve hizmetleri üretebilmeleri gerektiğine değindi. -9- OCAK - ŞUBAT 2016 MMG FAALİYET DEĞERLENDİRME TOPLANTISI YAPILDI M imar ve Mühendisler Grubu (MMG), 13 Şubat’ta 8 ilden şube başkanlarının katılımıyla MMG Genel Merkezinde faaliyet değerlendirme toplantısı yaptı. Toplantıya İstanbul genel merkezden; ge- nel başkan Murat Özdemir, başkan yardımcılarından Mahmut Çelik ve genel sekreter Murat Alpay katıldı. Şube Başkanlarından ise Ankara Şube Başkanı Yılmaz Ada, Bursa Şube Başkanı Ali Yılmaz, İzmir Şube Başkanı Doç. Dr. Musa Alçı, Sakarya Şube Başkanı Erol Demiralay ve Diyarbakır Şube Başkanı Mesut Işık, Kayseri Şube Sekreteri Abdülaziz Aksaray katıldı. PROF. DR. AHMET ERDAL OSMANLIOĞLU URANYUM İLE İLGİLİ DETAYLARI PAYLAŞTI U ranyum madeninden başlayarak uranyum cevherinden nükleer yakıt üretimine kadar olan aşamalar, nükleer reaksiyon ve nükleer reaktörlerin türleri ile ülkemizde kurulacak olan nükleer santral hakkında bilgiler sunan Prof. Dr. Ahmet Erdal Osmanlıoğlu, yerbilimleri açısından; uranyum madeni arama ve işletme teknikleri ile ülkemizde ve dünyadaki uranyum potansiyelini değerlendirdi. Prof. Dr. Osmanlıoğlu, kullanılmış nükleer yakıtın yönetilmesi aşamaları ve nükleer atıklar için derin jeolojik bertaraf tesislerinin tasarım ve işletilmesi konuları hakkında geniş bilgiler verdi. -10- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ BİZDEN HABERLER 3.köprüye Teknik Gezi Düzenledik 5 9 tabliyeden oluşacak köprüde 50 tabliyenin montaj bölümünün bittiğini söyleyen Yüksel Proje Eğitim Başmühendisi İlhan Kavasoğlu, özellikleri sebebiyle 3. Köprü’nün dünyada bir ilk olduğunun altını çizdi. 2016 mart ayı içinde tabliye işlemlerinin biteceğini açıklayan İlhan Kavasoğlu şu açıklamarda bulundu: “Odayeri ile Paşaköy arasındaki yollarda çalışmalar sürüyor. 3. Köprü’de tüm bağlantı yolları ve otobanıyla birlikte 2016 Ekim ayında hizmete açılması planlanmış, ancak çalışmalar hızla devam etmekte olup ağustos ayına yetiştirilmeye çalışılıyor. 1408 metre açıklığa sahip olan köprü 320 metreden yüksek kuleye sahip. 59 tabliye var ve yerleştirme süreci devam ediyor. Her iki yakadan 25 olmak üzere toplam 50 tabliyenin montaj işlemi tamamlandı. Montajı yapılacak 9 tabliye kaldı.” 3. BOĞAZ KÖPRÜSÜ 2013 yılında yapımına başlanan ve 2016 yılında tamamlanması hedeflenen 3. Boğaz Köprüsü, Kuzey Marmara Otoyolu Projesi’nin Odayeri – Paşaköy kesiminde yer alacak. Köprü üzerindeki raylı sistem, Edirne’den İzmit’e kadar yolcu taşıyacak. Marmaray ve İstanbul Metrosu ile entegre edilecek raylı sistemle Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen Havalimanı ve yeni yapılacak 3. Havalimanı da birbirine bağlanacak. Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü, yap-işlet-devret modeliyle gerçekleştirilecek. 4.5 milyar TL yatırım bedeline sahip projenin yapım dahil işletmesi, 10 yıl 2 ay 20 günlük süre ile IC İçtaş – Astaldi JV tarafından yapılacak ve bu süre sonunda Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na devir edilecek. Kuzey Marmara Otoyolu ve 3. Boğaz Köprüsü Projesi, 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hedefleyen Türkiye’yi bu hedefine daha da yaklaştıracak ve çağdaş Türkiye’nin simgelerinden biri olacak. Çoğunluğu Türk mühendislerden oluşan bir ekip tarafından inşası devam eden, yüksek mühendislik ve teknoloji ürünü olacak 3. Boğaz Köprüsü üzerinden 8 şeritli karayolu ve 2 şeritli tren yolu aynı seviyede geçecek. Gerek estetik gerekse teknik özellikleriyle dünyanın sayılı köprüleri arasında yer alacak. İlklerin köprüsü olacak 3. Boğaz Köprüsü, 59 metrelik genişliği ile dünyanın en geniş, 1408 metrelik ana açıklığı ile üzerinde raylı sistem olan dünyanın en uzun asma köprüsü olacak. Köprünün bir başka ilki ise 322 metreyi aşan yüksekliği ile dünyanın en yüksek kuleye sahip asma köprüsü olması. Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) tarafından organize edilen Teknik Gezi kapsamında 9 Şubat’ta Yavuz Sultan Selim Köprüsü olarak adlandırılan 3. Boğaz Köprüsü gezildi. 3. BOĞAZ KÖPRÜ KONSEPT TASARIMI HAKKINDA Kuzey Marmara Otoyolu Projesi kapsamında İstanbul Boğazı üzerinde yapılacak 3. Boğaz Köprüsü’nün konsept tasarımı yapı mühendisi “Fransız köprü üstadı” olarak nitelendirilen Michel Virlogeux ile İsviçreli T-Engineering firması tarafından ortak olarak yapıldı. Köprü tasarımı konusunda dünyanın en tecrübeli isimlerinin başında gelen Virlogeux’nin imzasını taşıyan önemli köprülerden bazıları, Portekiz’in başkenti Lizbon’daki Tejo Nehri’nin üzerinden geçen ve 17.2 kilometrelik uzunluğuyla Avrupa’nın en uzun köprülerinden olan Vasco da Gama Köprüsü ve Fransa’da yapıldığı 1 Ocak 1995’ten sonra 4 yıl süreyle dünyanın en uzun asma köprüsü unvanının sahibi olan Seine Nehri üzerinde kurulu olan Normandiya Köprüsü’dür. KUZEY MARMARA OTOYOLU Projenin, Odayeri-Paşaköy kesiminde; 20 adet kavşak ve bağlantı -11- yollarına sahip yaklaşık 120 km’lik Kuzey Marmara otoyolu bulunmaktadır. Bu otoyol projesi; Odayeri - Paşaköy hattının, halen kullanılmakta olan 1. Boğaz Köprüsü ile 2. Boğaz Köprüsü’nün trafik yükünü rahatlatmak ve İstanbul’un ulaşım sorununu giderebilmek için yap-işletdevret modeli ile 20 Nisan tarihinde 2012 ihale edilen ve içerisinde 2016 yılında bitmesi planlanan 3. Boğaz Köprüsü’nü de kapsayan bir otoyol projesidir. BU BÜYÜK PROJE SAYESİNDE - Odayeri-İkitelli ve Paşaköy-Çamlık bağlantı yolları, hem otoyolun İstanbul’un şehir içi ile bağlantılarını sağlayacak hem de TEM otoyolundaki yoğun trafiği rahatlatacak. Araçlar hem kesintisiz bir şekilde transit geçiş yapabilecek hem de İstanbul’un şehir içindeki ve mevcut boğaz köprülerindeki trafiği azalmış olacak. Böylece, önemli ölçüde yakıt tasarrufu da sağlanacak. OCAK - ŞUBAT 2016 TÜRKİYE’NİN MADEN REZERVLERİ ANLATILDI Dünya genelinde bulunan metalik maden rezervlerinin yüzde 0,4’ünün, jeotermal rezervin yüzde 0,8’inin, endüstriyel hammadde rezervlerinin ise yüzde 1’inin Türkiye’de bulunduğunu aktaran MTA Fizibilite Etütleri Daire Başkanı Veli Altundağ, “Dünya genelinde bulunan bor madeninin yüzde 72’si Türkiye’dedir. Dünyadaki endüstriyel hammadde rezervlerinin yüzde 2,5’i Türkiye’de bulunmaktadır. Türkiye’nin maden ihracatının yüzde 78’ini endüstriyel hammaddeler oluşturmaktadır. Yüzde 78’lik dilimin yaklaşık olarak yüzde 65’ini ise mermer oluşturmaktadır. Türkiye’de son yıllarda yapılan arama çalışmaları sonucu linyit rezervi yaklaşık 7 milyar tondan 15 milyar tona ulaşmıştır. Türkiye’nin altın rezervi 6 bin 500 tondur. Bu rezervin 700 tonu görünür rezervdir. Buna bağlı olarak her yıl ortalama 30 ton altın üretimi gerçekleştirilmektedir. Jeotermal potansiyel olarak Türkiye; Avrupa’da 1’inci, dünyada ise 7’nci sırada yer almaktadır” diye konuştu. TÜRKİYE’NİN AĞAÇ TÜRLERİ HAKKINDA BİLGİ VERİLDİ T ürkiye’deki ağaç türleri hakkında bilgiler veren Ankara Orman Bölge Müdür Yardımcısı Mehmet Sıraç Batuk, “Tüm Avrupa’da 12 bin bitki türü varken sadece Türkiye’de 9 bin bitki türü mevcuttur ve bunların 3 bini endemik türdür. Yani sadece Türkiye’de bulunur. Türkiye çeşit ve yayılış açısından meşe cenneti olarak bilinir. En fazla yayılış gösteren ağaç türümüz kızılçamdır (yüzde 27). Daha sonra meşe (yüzde 24), karaçam (yüzde 22), kayın (yüzde 9), sarıçam (yüzde 7), göknar, ardıç, sedir, ladin, kızılağaç kestane, fıstıklı, ıhlamur, gürgen, dişbudak, kavak ve okaliptüs gelir. Ormanlarımızda 1 milyar 171 milyon m3 servet (odun hammaddesi) bulunmaktadır. Ormanlarımız her yıl büyümektedir ve yılda 41 milyon m3 artım sağlamaktadır. Buna karşılık yıllık endüstriyel odun üretimimiz 15 milyon m3’tür. Bunun dışında; tıbbi aromatik bitki üretimi (kekik, biberiye, adaçayı, sales vs.), defne, keçiboynuzu, çam SİVİL HAVACILIK GELİŞMESİNİ SÜRDÜRÜYOR T ürkiye’de 55 havalimanı olduğunu dile getirerek bunlardan 43 tane- sinin olduğunu söyleyen Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Genel Müdürü Serdar Hüseyin Yıldırım, “Bunların neredeyse tamamı kar amaçlı değil hizmet amaçlıdır. Buna rağmen kurumun yıllık 1.000.000 TL karı vardır. Kar edenlerle etmeyenleri dengeliyoruz. İstanbul’da yapımı devam eden 3’üncü Havalimanı İşletmesi devlete her yıl 1 -12- milyar Avro kira ödeyecek. İnşaatı hızla devam ediyor. Normal şartlara göre 2018’de 1’inci Kısım açılacak. İlk etapta 2 adet pist yapılacak. Daha sonra inşaat devam edecek. Toplamda 5 adet birbirinden bağımsız paralel ve bir adet de bunlara dik pist olacak. Hedef kapasite 150 milyon yolcu taşımak olacak. Dünyanın en fazla yolcu kapasitesi halen Atlanta Havalimanı’ndadır. Kapasitesi yılda 90 milyon yolcudur” dedi. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ fıstığı, kestane, ceviz, badem v.s. üretimi, piknik ve mesire yerleri, şehir ormanları, bal ormanları, milli parklar (39 adet), tabiat parkları (22 adet), doğa koruma alanı (32 adet) ile de hizmet verilmektedir” dedi. “YAŞLI AĞAÇLARI EKONOMİYE KAZANDIRIYORUZ” Türkiye’deki ormanları planlı bir şekilde her türlü hayvan yetiştiriciliğine açtıklarını söyleyen Mehmet Sıraç Batuk, bal ormanları kurarak arıcıların hizmetine açtıklarını ve Türkiye’nin dünyada bal üretiminde 7’ncilikten 2’nciliğe yükseldiğini belirtti. Gelir getirici türlerle ağaçlandırma yaparak ve 3 sene bakımını üstlenerek köylüye gelirinden faydalanması için teslim ettiklerini anlatan Batuk, “Her ağaç türünün idare müddet diye adlandırdığımız ekonomik bir ömrü vardır. Bu yaşa gelen ağaçları çürümeye terk etmeden keserek ekonomiye kazandırıyoruz” dedi. BİZDEN HABERLER MMG ANKARA ŞUBESİ, VALİ YARDIMCISI HÜRREM AKSOY’U KONUK ETTİ M MG Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” adıyla düzenlediği etkinliğin konuğu Ankara Vali Yardımcısı Hürrem Aksoy oldu. Ankara Vali Yardımcısı Hürrem Aksoy’un sunumu ve MMG Ankara Şube Başkanı Yılmaz Ada’nın moderatörlüğünde gerçekleşen seminer yaklaşık üç saat sürdü. TÜRKİYE’NİN ENERJİ POLİTİKASI KONUŞULDU M imar ve Mühendislerle Grubu (MMG) Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” kapsamında, BOTAŞ Eski Genel Müdür Yardımcısı Kerim Taşkıran, EÜAŞ Baş Uzmanı Ahmet Cebeci, MMG Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Çevre Müh. Nihat Gül, MTA Jeotermal Ankara Koordinatörü Jeoloji Yüksek Mühendis Engin Bülbül, Türkiye’nin enerji arz ve talebi, jeotermal, güneş, rüzgar enerji üretimi, mevcut durum ve sorunları konularında söz alarak görüşlerini ifade etti. Toplantıda nükleer enerjinin yurtdışı kaynaklı enerji hammaddelerine olan bağımlılığı azaltacağı vurgulandı. Nükleer santraller devreye alınana kadar termik santral kapasitelerinin verimli kullanılabilmesi için bir an önce özelleştirme süreçlerinin tamamlanması gerektiği ifade edildi. Enerji yük dengesinin korunması zorunluluğundan dolayı baz yükte kalması gerektiği için de nükleer, termik ve hidroelektrik enerjinin yenilenebilir enerjiyle birlikte olmasının şart olduğu, bunun yanında güneş ve rüzgar enerji üretiminin de toplam üretimin en az yüzde 20’si olması gerektiği, dolayısıyla bu doğrultuda bir hedef konulması gerekliliği konuşuldu. CuMARTESİ KONUŞMALARINDA HİDROELEKTRİK ELE ALINDI M imar ve Mühendislerle Grubu (MMG) Ankara Şubesi’nin “Cumartesi Buluşmaları” kapsamında, hidroelektrik enerjisi ve santralleri konusunda. Elektrik Üretim Anonim Şirketi (EÜAŞ) Baş Uzmanı Ahmet Cebeci bir sunum gerçekleştirdi. Ahmet Cebeci, hidroelektrik santralinin isminden de anlaşıldığı gibi su ve elektrik bileşenlerinden oluşan bir sistem olduğunu, dolayısıyla önce su daha sonra elektrik hakkında bilgi verdikten sonra Hidroelektrik santrallerin çalışma prensibi ve bileşenleri hakkında bilgi vereceğini söyleyerek sunumuna başladı. Öncelikle Türkiye Su Kaynakları Potansiyeli Hakkında Bilgi veren Cebeci, Türkiye’de yılda 500 milyar m³ yağış gerçekleştiğini, bu yağışın 274 milyar m³ buharlaşarak atmosfere geri döndüğünü, 158 milyar m³ akarsular vasıtasıyla denize ve göllere boşaldığını, 69 milyar yeraltı sularını beslediğini, 28 milyar m³’ünün pınarlar vasıtasıyla tekrar yeryüzüne çıktığını söyledi. Sınırlarımızdan 7 milyar m³ suyun ülkemize girdiğini belirten Cebeci, ülkemizin brüt yer üstü ve yer altı toplam su potansiyelinin 234 milyar m³, teknik ve ekonomik potansiyelimizin 110 milyar m³ olduğunu ve 2015 yılı itibariyle Türkiye’de kişi başına düşen su miktarının 2 bin 972 m³ olduğundan su kıtlığı olan ülkeler sınırında bulunduğunu belirtti. TÜRKİYE’DE ELEKTRİĞİN VE HİDROELEKTRİK SANTRALLERİN TARİHSEL GELİŞİMİ Türkiye’de elektrik enerjisi ilk kez 1902 yılında Tarsus’ta II. Abdülhamid sayesinde kurulan bir hidroelektrik santral ile üretilmeye ve kullanılmaya başlandı. Üretilen elektrik enerjisi ile önce Tarsus’un sokakları aydınlatıldı. Elektrikle aydınlanan ilk konutlar ise Müftüzade Sadık Paşa (Sadık Eliyeşil) ile Sorgu Hakimi Yakup Efendinin evleridir. 1914 yılında ilk kayda değer elektrik üretim tesisi ise Silahtarağa Termik Santrali’nın hizmete girmesiyle oldu ve 14 Şubat 1914’te açılan bu tesis, ekonomik ömrünü tamamladı. MMG Ankara Şubesi’nden Abdurrahman Kurt’a Ziyaret M imar ve Mühendisler Grubu (MMG) Ankara Şubesi’nden bir heyet görevine yeni başlayan ve aynı zamanda MMG Ankara üyesi de olan Ak Parti İnsan Haklarından Sorumlu Başkan Yardımcısı İnşaat Mühendisi Abdurrahman Kurt’a hayırlı olsun ziyaretinde bulundu. Toplantıda Ak Parti Ekonomiden Sorumlu Başkan Yardımcısı Mücahit Fındıklı da bulundu. -13- OCAK - ŞUBAT 2016 ANKARA’NIN BÜYÜK PROJELERİ ANLATILDI Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Ankara Şube tarafından düzenlenen ‘Genç Mimar ve Mühendisler Buluşuyor’ isimli etkinlik serisinin 8’incisi 18 Şubat Perşembe günü Hamamönü’nde bulunan şube binasında gerçekleştirildi. Programın konuğu Ankara Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Yunus Aluç oldu. • Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından gerçekleştirilecek projelerden en önemlisi ‘Ankapark Projesi’dir. Bu proje ile dünyanın en büyük tema parklarından birisi Ankaralılar’ın hizmetine açılacaktır. Bu tema parkta yaklaşık bin 200 oyuncak yer alacak. 65 metre yüksekliğinde dünyanın en büyük dinozor maketi de buraya yapılacak. Park; 100 bin m² kapalı, 1 milyon 100 bin m² açık olmak üzere toplamda 1 milyon 200 bin m²’lik dev bir alana inşa edilecek. • Türkiye’nin en modern hayvanat bahçesi 939 bin 744 m²’lik alan üzerine Ankara’da inşa edilecek. Hayvanat bahçesinin içinde çocuk parkları ve hayvan hastanesi de bulunacak. • Ankara’ya yılda en az 1 milyon turist getirecek ve Hacı Bayram Camii ile birlikte, inanç turizmini teşvik edecek muhteşem bir müze olan ‘İnanç ve Tarih Müzesi’ Ankaralılar’ın hizmetine açılacak. • ‘Kuzey Yıldızı Camii ve Külliyesi’ projesi ile Cumhuriyet tarihinin en iddialı projelerinden birisi gerçekleş- -16- tirilecek. Toplamda 125 bin m²’lik bir alan üzerinde inşa edilecek külliye içinde 13 ayrı bölüm bulunacak. Bu bölümlerde 5 bin kişilik kongre salonu, bin 500 kişilik lokanta bölümü, çeşitli dükkanlar ve sanat merkezleri bulunacak. • Esenboğa Havalimanı’nın bitişiğine 100 bin m²’lik dev bir fuar alanı inşa edilecek. Fuar alanı uçaklar da giriş yapabilecek ve alanın metro bağlantısı da yapılacak. • Dünyanın en büyük kentsel dönüşüm projesi 7 milyon m² alan ile ‘Yeni Mamak Kentsel Dönüşüm Projesi’ adıyla gerçekleştirilecek ve bu proje ile 2019 yılına kadar toplamda 10 bin konut tamamlanacak. • Siteler mobilya esnafı için 32 bin m² alan üzerine dev bir showroom yapılacak. Showroom içinde 2 bin 500 m²’lik bir süper market ve 327 araçlık bir otopark da yer alacak. Proje Mayıs 2016’da hizmete girecek. • 15 bin 800 m²’lik bir alan üzerine, 70 bin kişilik bir nüfusu ilgilendiren dev bir proje olan ‘Kuzey Ankara MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Kentsel Dönüşüm Projesi’ çalışmaları 2016 ve sonrasında da devam edecek. • 220 hektarlık bir alan üzerine Dikmen Vadisi 4 ve 5. Etapları yapılacak. • Hacı Bayram Camii çevresi yenileme çalışmaları devam edecek. Şu ana kadar caminin kapasitesi bin 500 kişiden 10 bin kişiye çıkarılmış, 80 adet yeni dükkan açılmış ve 77 yapı restore edilmiştir. • 3 bin 200 kişiye hizmet verebilecek yaklaşık 16 bin m² büyüklüğünde kültür ve kongre merkezi dahil toplamda 67 bin 500 m²’lik kapalı alandan oluşan kompleks bir yapı inşa edilerek ulus dolmuş durağı yenileme çalışmaları gerçekleştirilecek. • Ulus’ta tarihi kent merkezi ve yakın çevresi yeniden canlandırılacak. Bu kapsamda 100. yıl çarşısı, Ulus Çarşısı, Gençlik Spor Genel Müdürlüğü, Anafartalar çarşısı ve Gümrük Bakanlığı’na ait binalar yıkılarak yerine Ankara’nın en büyük meydanı yapılacak. • Atıfbey, Hıdırlıktepe ve İsmetpaşa bölgelerindeki gecekondulaşma bitecek ve yerlerine Ankara Konakları yapılacak. • Halaçlı Veli Himmetli ve Çayırlı bölgelerinde toplamda 4 etaptan oluşan ve dar gelirliler için planlanan konutlar yapılacak. • Mevcut otobüs terminali eski Mamak çöplüğü bölgesine taşınacak. Yeni terminal 115 bin m²’lik bir alan üzerine inşa edilecek. • Havalimanı ve yeni yapılacak olan fuar alanını şehir merkezine bağlayacak 30 km’lik yeni metro hattı yapılacak. Yeni hat; Sıhhiye, Gar, Gençlik Parkı, Hacı Bayram, Siteler, Aydınlıkevler, Kuzey Ankara, Pursaklar, Saray, Fuar Alanı ve Havaalanı arasında işleyecek. • Yap-işlet-devret modeliyle en az 2 yeni teleferik hattı yapılacak. Kızılay-Dikmen ve Etlik-Sıhhiye arasında hizmet verecek olan yeni hatlar ile trafik sorunu büyük ölçüde çözülecek. • Ankara’nın ve Türkiye’nin en büyük ilçesi olan Keçiören’in 1 milyona yaklaşan nüfusu nedeniyle yaşamış olduğu trafik sorunlarını azaltmak için İstanbul Yolu, Konya Yolu ve Eskişehir Yolu’na tüneller ile kesintisiz bağlantı sağlanacak. • Keçiören trafiğini hafifletmek için Basınevleri Kavşağı ile Samsun Yolu arasında yeni alternatif bir yol yapılacak. • Gümüşdere Mahallesi’nde 6.5 hektarlık bir alan üzerinde kentsel dönüşüm projesi yapılacak. • Sıhhiye ve Bakanlıklar arasında toplam 3 km mesafede yaklaşık 15 bin m²’lik granit kaldırımlar ile Kızılay modern bir görünüm kazanacak. • Etimesgut Eryaman semtinde, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne ait arazi üzerinde 18 bin kişilik stadın inşası başladı. Stat, 2017 yılında hizmete girecek. BİZDEN HABERLER TÜRKİYE’NİN MEGA ULAŞIM PROJELERİ Y TARIM TÜRKİYE İÇİN HALA ÇOK ÖNEMLİ M MG Ankara Şubesi Cumartesi sohbetlerinin konuğu Tarım Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı M. Hadi Tunç oldu. Türkiye’de 24 milyon hektar arazisinin her yıl tarım amaçlı işlendiğini, bu arazilerin 32 milyon parsel ve 44 milyon malikinin olduğunu ifade eden M. Hadi Tunç, 2013 yılında 113 milyon ton ürün alındığını ve Türkiye’de yaklaşık 60 milyar Dolar tarımsal hasıla üretildiğini dile getirdi. Türkiye’nin makarna üretiminde dünya ikincisi, fındık üretiminde yüzde 70 oranıyla dünya birincisi olduğuna dikkat çeken Tunç, 2015 yılında tarım ürünlerinde 19 milyar Dolarlık bir ihracatın söz konusu olduğunu 2023 ihracat hedefinin ise 40 milyar Dolar olduğunu açıkladı. Müsteşar Yardımcısı M. Hadi Tunç; “Türkiye tarım arazisi varlığı olarak dünyada 21. sırada olmasına rağmen, üretim açısından dünyada 7’nci sıra da AB ülkeleri içerisinde 1’inci sırada yer almaktadır. 2008 yılından bu yana orta gelir tuzağına yakalanmış durumdayız. Tarımsal hasıla yönünden 2002’de toplam büyüme yüzde 22 iken 2015 yılında yüzde 9 civarında bir büyüme söz konusu oldu” diye konuştu. “ÜLKEMİZDE KIRMIZI ET TÜKETİMİ 1 MİLYON TON BEYAZ ET TÜKETİMİ 2 MİLYON TON CİVARINDADIR” Türkiye’de üretilen beyaz etin 350 bin tonunun Irak ve Kuzey Irak’a ihraç edildiğini söyleyen Tunç, balık üretimi yönünde iyi durumda olduğumuzu ifade ederek 2015 yılında sadece Elazığ Keban Alabalık tesislerinde 15 bin ton balık üretildiğini açıkladı. 2015 yılı itibariyle Büyük baş hayvan üretimimizin 14 milyon olduğunu açıklayan Müsteşar Yardımcısı M. Hadi Tunç; “Küçükbaş hayvan üretimimiz 44,5 milyon adettir. Koyun üretimimizi 34 milyondan 80 milyona çıkarmamız gerekiyor. Büyükbaş hayvan üretimi zor olduğundan koyun üretimini artırmak gerekiyor. Ancak terör olayları bu konuda gelişme göstermesini engelliyor” dedi. Ülkemizin kırmızı et ihtiyacını karşılamak üzere 250 bin adet besi hayvanı ithal ettiklerini ifade eden Tunç, 2015 yılında çiftçilere 11,6 milyar üretim desteği verildiğini dile getirdi. oğun bir ilginin olduğu programda Sayın Turan, katılımcılara Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü (AYGM) tarafından yürütülen mega projeler hakkında bilgiler verdi: - 2011 yılından önce DLH Genel Müdürlüğü olan AYGM, 2011 yılındaki yapılanma ile Altyapı Yatırımları Genel Müdürlüğü olmuştur. AYGM, Ulaştırma Bakanlığı’na bağlı dört büyük genel müdürlükten birisidir. Demiryolları, kıyı yapıları ve hava meydanlarının altyapı projelerini yerine getirmektedir. Toplamda 373 personel bulunmaktadır. - AYGM şu an Türkiye genelinde yaklaşık 320 km’lik kent içi raylı sistemler projesini yürütmektedir. Marmaray; Anadolu yakasında 43,4 km, Avrupa yakasında ise 19,6 km uzunluğundadır. Yeni alınan 440 araç ile Marmaray’ın hizmet kalitesi daha da artırılmıştır. - Avrasya Tüneli de tıpkı Marmaray gibi bir kısmı boğaz altından geçen, Marmaray’ın ikizi olarak adlandırılan, Göztepe’den Yenikapı’ya kadar uzanan bir hat boyunca Marmaray’ın güneyinden geçen bir hattır. Boğaz Köprüsü ile Fatih Sultan Mehmet Köprüsü arasında “Üç Katlı Büyük İstanbul Tüneli” tasarlanmakta ve bu tünel ile günde 1 milyon yolcu taşınması planlan- -17- maktadır. İstanbul’da her yıl artan köprü trafiğindeki araç sayısı ilk defa Marmaray ile beraber azalma göstermiştir. - İzmir’de Otogar ile Halkapınarı arasında 4,5 km’lik demiryolu projesi yapılmaktadır. Antalya’da 21 Kasım 2015’te inşaatına başlanan, meydandan havaalanına kadar uzanan 19 km’lik tramvay hattının iki ay içinde tamamlanması planlanmaktadır. Demir İpekyolu olarak adlandırılan Bakü-Tiflis-Kars hızlı tren hattı projesinin, Gürcistan sınırından Kars’a kadarki 79 km’lik bölümü yapılmaktadır. Proje tamamlandıktan sonra hattın yılda 1 milyon yolcu, 3,5 milyon ton ise yük taşıması planlanmaktadır. 2035 yılına kadar yolcu taşımacılığında 3,5 milyona, yük taşımacılığında ise 17 milyon tona ulaşılması hedeflenmektedir. - Karasu Limanı ile Adapazarı arasına demiryolu hattı projesi yapılmaktadır. 43 km uzunluğa, 400 metre taban genişliğine ve 25 metre derinliğe sahip Kanal İstanbul Projesi yakında hayata geçirilecektir. Kanal İstanbul’un iddia edildiği gibi İstanbul’un yeraltı sularını olumsuz yönde etkilemesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı yapılan hidrojeolojik etütler sonucu tespit edilmiştir. OCAK - ŞUBAT 2016 MMG İZMİR ŞUBESİ İLBANK A.Ş.’Yİ ZİYARET ETTİ İZMİR MMG’DEN AKHİSAR BELEDİYESİNE ZİYARET A khisar ekonomisinin bel kemiğini tarım ve tarıma dayalı sanayi oluşturmaktadır. Akhisar yaklaşık 830 bin dekar tarım alanına sahiptir. Bu alan Akhisar’ı Manisa merkez de dahil olmak üzere, Manisa’nın en büyük tarım arazisine sahip ilçesi yapmaktadır. Tarımsal üretimde ağırlık, zeytin, tütün, buğday, mısır, bağ, domates, biber ve kavun üretiminden oluşmaktadır. Akhisar aynı zamanda yaklaşık 12 milyon zeytin ağacı ile zeytincilik için çok ciddi bir merkez konumundadır. Üretip işlediği 150 bin ton zeytin ile pazardaki yeşil zeytinin yüzde 80’ini, siyah zeytinin yüzde 30-40’ını iç ve dış piyasaya tek başına sunmaktadır. Tarımın yanı sıra hayvancılıkta İZMİR MMG Abdülkadir Uraloğlu’nu ZİYARET ETTİ M imar ve Mühendisler Grubu (MMG) İzmir Şube 22 Şubat’ta Karayolları 2. Bölge Müdürü Abdülkadir Uraloğlu’nu ziyaret etti. MMG İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Musa Alcı ve Yönetim Kurulu üyelerinin katılımı ile gerçekleştirilen ziyarette MMG‘nin çalışmaları, misyonu hakkında bölge müdürüne bilgiler verildi. -18- da Akhisar gerçek bir potansiyele sahiptir. Yaklaşık 11 bin adet büyük baş ve 62 bin adet besi hayvanının yanında 8 milyon adet et tavukçuluğu ve 2 milyon adet yumurta tavukçuluğu ile beyaz et ve yumurta sektöründe Türkiye’nin en büyük entegre tesislerine sahip olan Akhisar, Türkiye ve dünyada, sektörde söz sahibi bir merkez durumuna gelmiştir. Maden ve madencilik konusunda gözle görülür bir potansiyele sahip olmasa da halen kömür, mermer, mozaik ve taş ocaklarında özel sektörün yoğun üretimi söz konusu. Son zamanlarda, rüzgar enerjisi konusunda enerji sektörünün ve özel girişimcilerin çok yoğun ilgisini çekmektedir. G örevleri; Belediyeler, Belediye Birlikleri ve İl Özel İdareler (Yerel Yönetimlerin) Kamu kullanımı niteliği taşıyan her türlü kentsel alt ve üst yapı hizmetleriyle (harita, imar plan, park, çocuk bahçesi, meydan gibi peyzaj alanı, jeolojik etüt, belediye hizmet binası, hal binası, soğuk hava deposu, mezbaha, terminal binası gibi her türlü üst yapı, içme suyu, kanalizasyon, arıtma, katı atık, deniz deşarjı vb.) ilgili etüt, plan ve proje hazırlamak, bu konularda danışmanlık ve kontrollük hizmetleri vermek ve söz konusu yatırımların gerçekleşmesi için kredi sağlamak olarak belirlenmiş olan İlbank A.Ş.’nin İzmir Bölge Müdürü Selahattin Özel’e yönetim olarak ziyarette bulunduk. MMG İZMİR ŞUBESİ HABAŞ’A TEKNİK GEZİ DÜZENLEDİ MMG İZMİR’DEN SOMA TERMİK SANTRALİ ZİYARETİ M imar ve Mühendisler Grubu (MMG) İzmir Şube 24 Şubat’ta Soma Termik Santrali Üretim Direktörü Mehmet Öksüzler’i ziyaret etti. Ziyarete MMG İzmir Şube Başkanı Prof. Dr. Musa Alcı, MMG Yönetim Kurulu Üyesi Serkan Kırkar ve Mehmet Ali Günay katıldı. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ S abah kahvaltısıyla başlayan gezide Habaş Demir Çelik Fabrika Müdürü Haşim Ayten’in katılımlarıyla verilen ön bilgilendirme toplantısının ardından öncelikle yapımı devam eden doğalgaz kombine çevrim santralı ek tesisleri gezildi. Santralden sonra demir çelik kısmında çeşitli üretim-bakım birimlerinin fırınların, haddehanelerin ardından çelikhanenin gezilmesiyle organizasyon son buldu. BİZDEN HABERLER KAYSERİ’DE KAHVALTILI İSTİŞARE TOPLANTISI GERÇEKLEŞTİ MMG DİYARBAKIR’DA UZAY-ZAMAN İLİŞKİSİNE DETAYLI BAKIŞ U zay Zaman bükülmesinin iki boyutlu çizimi ve maddenin varlığından seminere başlayan Doç. Dr. Taha Taşkıran, Uzay-zaman bükülmesinin iki boyutlu çizimini aktararak, “Maddenin varlığı, uzay zamanın geometrisini değiştirir. Bu bükülmüş geometri yerçekimi olarak tanımlanır. Şunu göz ardı etmemek gerekir ki şekildeki beyaz çizgiler uzayın bükülmesini değil, bükülmüş uzay zamana uyarlanmış koordinat sistemini temsil eder. Zîrâ düz bir uzay zamanda beyaz çizgiler de doğrusal olurlardı” dedi. Taşkıran sözlerini şöyle sürdürdü: “Zamanın akıp gittiğini söyleriz hep. Zaman değerlidir, zaman nakittir deriz. Zaman herkese normal ve basit bir kavram olarak gelebilir. Peki tam olarak zaman nedir? Nasıl akar? Zamanın geçmişten geleceğe aktığını biliyoruz. Bu doğru bir kullanım mı? Isaac Newton evrende zama- M imar ve Mühendisler Grubu (MMG) Kayseri şubesi, 23 Ocak Cumartesi günü Kayseri Mevlana Sosyal Tesisleri’nde kahvaltılı istişare toplantısını gerçekleştirdi. Toplantıya Kayseri Vali Yardımcısı Mehmet Aktaş, Talas Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu, Ticaret Odası Başkan Yardımcısı Celal Hasnalçacı, MMG Kayseri Şubesi Başkanı Tevfik Rıza Sümer, Başkan Yardımcısı Hasan Arpacık, eski Şube Başkanları Celal Dündar Selcuk, Oğuz Memiş ile Yönetim Kurulu üyeleri ve MMG üyeleri tarafından katıldı. Kayseri Vali Yardımcısı Mehmet Aktaş ve Talas Belediye Başkanı Dr. Mustafa Palancıoğlu, davetin kendilerini mutlu ettiğini söyledi. MMG Kayseri Şubesi Başkanı Tevfik Rıza Sümer ise MMG hakkında bilgiler vererek katılımcılara teşekkür etti. nın herkes ve her yer için sabit olduğunu söylemiştir. Ancak Albert Einstein bulduğu görelilik yasası ile Newton’un kanununu çökertmiştir.” KÜTLENİN BÜKTÜĞÜ UZAY ZAMAN Bilim insanların kara delik hakkında çokça fikir beyan ettiğini dile getiren Doç. Dr. Taha Taşkıran şunları söyledi: “Kara delik, astrofizikte, çekim alanı her türlü maddesel oluşumun ve ışınımın kendisinden kaçmasına izin vermeyecek derecede güçlü olan, kütlesi büyük bir kozmik cisimdir. Kara delik, uzayda belirli nicelikteki maddenin bir noktaya toplanması ile meydana gelen bir nesnedir de denilebilir. Bu tür nesneler ışık yaymadıklarından kara olarak nitelenirler. Kara deliklerin, ‘tekillik’leri dolayısıyla, üç boyutlu olmadıkları, sıfır hacimli oldukları kabul edilir.” MMG DİYARBAKIR’da KENTSEL DÖNÜŞÜM Konuşuldu AHMET ÖZBEKLER KOSGEB’İN DESTEK VERDİĞİ KONULARI KAYSERİ’DE ANLATTI K entsel Dönüşüm uygulamalarında hak sahipliği, uzlaşma, kamulaştırma, gayrimenkullerin değer tespitlerini yapma ve belirlenen esaslar ile proje çerçevesinde hak sahipleriyle anlaşmalar sağlama, kat mülkiyeti tesisi, tescili ve imar hakkı transferi ile ilgili iş ve işlemleri yürüttüklerine dikkati çeken Yrd. Doç. Dr. Mehmet Emin Öncü, olası afet risklerinden arındırılmış, daha sağlıklı ve güvenilir alanlar oluşturmayı amaçladıklarını vurguladı. Sur ilçesi sınırları içerisinde yaklaşık 167 hektar alanın Bakanlar Kurulunca “riskli alan” M MG Kayseri şubede Bizbize Konuşmalar etkinliğinin konuğu KOSGEB İl Müdürü Ahmet Özbekler oldu. KOSGEB’in destek verdiği konular hakkında bilgiler veren Özbekler, desteklerin hangi şartlar altında verildiğini, kimlerin başvurabileceğini anlatarak MMG üyelerinden de projeler beklediklerini dile getirdi. olarak belirlendiğine işaret eden Öncü, bu alanda 9 bin 246 yapı bulunduğunu kaydetti. Öncü, bu bölgede başlattıkları ilk etap proje çerçevesinde 32 taşınmazın tamamının kamulaştırılarak yıkıldığını ve ikinci etap yıkım çalışmalarına başladıklarını söyledi. -19- OCAK - ŞUBAT 2016 BİZDEN HABERLER MMG BURSA ŞUBESİ İBRAHİM MİRMAHMUTOĞULLARI’NI Konuk ETTİ i brahim Mirmahmutoğulları’nı ilk olarak 2009 yılında ağırladıklarını hatırlatan MMG Bursa Şubesi Başkanı Ali Yılmaz, “O zamanki başlığımız ‘Dizayn Grup’un Büyüme Öyküsü ve ArGe’nin Önemi’ idi. Aradan 6 yıl geçmiş. 6 yıl önce çok önemli şeyler dinlemiştik kendilerinden, çok farklı perspektifler yakalamıştık. Hatırladığım kadarıyla Ar-Ge konusunda Türkiye’deki ikinci büyük yatırım sağlamanın yanında kendi cirosunun Ar-Ge’ye ayrılan oranı olarak da ülkemizin ikinci firması olduklarını ifade etmişlerdi. O gün, birçok alandaki çalışmaları hakkında bilgi almıştık, bugün ise onların yeni versiyonlarını dinleyeceğiz” dedi. “Aslında Ar-Ge’yi biz, Peygamberimizden (SAV) öğreniyoruz” diyen Ali Yılmaz, “Peygamber (SAV) diyor ki; “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır.” Yani bizim MMG olarak bir felsefemiz var: Hikmet, imar, ihsan. İnsanları, toplumu, kendimizi ve memleketimizi bu çerçevede geliştirmeyi hedefliyoruz. Bunu hedeflerken de Peygamber Efendimizin (SAV) söylediğinden ilham alıp onu gerçekleştirmeye çalışıyoruz. İnşallah bugünkü programımız da Mimar Mühendisler Grubu (MMG) Bursa Şubesi tarafından 2016 yılının ilk kahvaltılı toplantısı yapıldı. Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Bursa Şubesi dernek merkezinde düzenlenen toplantının konuğu ise Dizayn Grup CEO’su İbrahim Mirmahmutoğulları oldu. buna katkı sağlayacaktır. Bu toplantı inanıyorum ki bize vizyon kazandıracaktır” ifadelerini kullandı. AR-GE OLMAZSA OLMAZ Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına girmek isteyen bir ülke için, Ar-Ge’nin olmazsa olmaz olarak değerlendirilebileceğini söyleyen Yılmaz, “Biz şuan Ar-Ge ile ilgili çalışmalarda neredeyiz diye baktığımızda, Türkiye açısından bir oranla karşılaştım. Türkiye Küresel Rekabetçilik Endeksi’nde 59’uncu, İno- vasyon Kapasitesinde 69’uncu, İş Yapma Kapasitesinde Endeksi’nde 71’inci, Matematik ve Fen Bilimleri Endeksi’nde 103’üncü, Dünya Refah Ligi’nde 75’inci sırada bulunuyor diye tarif etmek, bizim önümüzde kat etmemiz gereken yolu çok net bir şekilde ortaya koyuyor. Dünyanın ilk on ekonominse girmeyi hedefleyen bir ülke için Ar-Ge olmazsa olmazların başında geliyor” diye konuştu. Yılmaz, “Bizleri toplantılarımızda yalnız bırakmadığınız için hepinize tek tek teşekkür ederim” dedi. MMG BURSA’DA ŞEHİRLERİN ÇİÇEĞİ KUDÜS KONUŞULDU K udüs’te bulunan ve mutlaka görülmesi gereken yerleri anlatan Erol Bodur, Kudüs için ‘Gökte tasarlanıp yerde inşa edilmiş şehir’ dendiğini ve Zeytindağı’ndan Kudüs seyredildiğinde insanların bunu daha iyi anladığını dile getirdi. Kudüs’ün Haçlılar tarafından birçok kez kanlı bir şekilde kuşatıldığını ve -20- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Müslümanlar tarafından birkaç kez fethedildiğini ifade eden Erol Bodur, günümüzde Kudüs’te İsrail askerlerinin yönetimde olduğunu ve askerlerin Ürdün’lü görevliler ile işbirliği içerisinde olduğunu belirtti. Mescidi Aksa’nın kapılarında nöbet tutan bu askerlerin ve görevlilerin davranışlarının da iyi yönde olmadığını ifade etti. BİZDEN HABERLER Bilgiye Emek Veriyoruz… Bilinmeyen numaralar servisiniz -21- OCAK - ŞUBAT 2016 BİZDEN HABERLER VEFA HOLDİNG’İN 25. YILI V efa Holding Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Güner, 1990 yılında kurulan şirketlerinin 25. kuruluş yıldönümünü kutlamanın mutluluğu ve coşkusunu yaşadıklarını söyledi. 2020 yılında faaliyet gösterdikleri alanlarda en çok tercih edilen, en büyük ve lider oyuncu olmak istediklerini söyleyen Orhan Güner, 25 yıl önce, yaşamı zenginleştirecek yeni değerler üretmek amacıyla yola çıktıklarını belirterek, “Birçok ilki gerçekleştirdik, sektörümüze ve ülkemize büyük yenilikler kattık. En güçlü olduğumuz ön üretimli yapıların yanına yapı malzemeleri, enerji, teknoloji ve gayrimenkul alanlarını da ekledik. Şimdi bu faaliyet alanlarımızla en iyiye talip olmayı sürdürüyoruz” diye konuştu. Vefa Holding, 25. yılını görkemli bir gece ile kutladı. Geceye; Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Binali Yıldırım’ın yanı sıra, DEİK Başkanı Ömer Cihad Vardan, Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) Genel Başkanı Murat Özdemir, Albayrak CEO’su Dr. Ömer Bolat gibi siyaset ve iş dünyasının önemli isimleri katıldı. Gecede konuşma yapan bakanlara, 25. yıl anısına birer plaket takdim edildi. SEKTÖRÜN OKULU OLDUK Ön üretimli yapılar sektörünü dünya çapında bir noktaya ulaştırdıklarının altını çizen Güner, şunları söyledi: “Sektörümüzün okulu olduk, eğitimler verdik, mimarlar, mühendisler, teknik elemanlar yetiştirdik. Kendi alanımızla ilgili teknik detay kitapları hazırladık. Geliştirdiğimiz ürünler yüksek lisans ve doktora tezlerine konu oldu. Her zaman en basit afet barınağından en konforlu kalıcı yapılara kadar insan doğasına uygun yapılar üretmeyi hedefledik. Bugün itibariyle dünyadaki her kıtada, her türlü iklim koşulunda başarıyla test ettiğimiz malzemeleri ve yapıları üretmiş durumdayız.” “TÜRKİYE’NİN EN HIZLI BÜYÜYEN 100 ŞİRKETİ ARASINDAYIZ” Vefa Holding İcra Kurulu Başkanı ve MMG İstişare Kurulu Üyesi Turhan Koçyiğit sürdürülebilir bir büyüme ile Türkiye’nin en hızlı büyüyen 100 şirketi arasına adlarını yazdırdıklarını söyledi. İhracat yaptıkları ülke sayısını 81’e çıkardıklarını belirten Koçyiğit, “Sadece geçtiğimiz yıl içinde 34 farklı ülkeye ürünlerimizi göndererek o ülkelerde projeler gerçekleştirdik” dedi. -22- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ BİZDEN HABERLER -23- OCAK - ŞUBAT 2016 BİZDEN HABERLER MacaristaN KAYSERİ KARDEŞLİĞİ PERÇİNLENDİ R esmi görüşmelerde ilk olarak Vali Orhan Düzgün’ü ziyaret eden Gábor Kiss, Osman Şahbaz ve Macaristan Ticaret Ataşesi Bence Batızı, sonrasında Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik’i, Kayseri Ticaret Odası Başkanvekili Celal Hasnalçacı’yı, Ak Parti İl Başkanı Hüseyin Cahit Özden’i, Erciyes Üniversitesi Vekil Rektörü Prof. Dr. Hamza Çakır’ı, Talas Belediye Başkanı Yrd. Doç. Dr. H. Mustafa Palancıoğlu’nu ve Kay- Grup, Kay TV’yi ziyaret etti. Ziyareti değerlendirilen Kayseri Valisi Orhan Düzgün, “Büyükelçi ve Fahri Konsolos çok uyumlu ve başarılı bir çalışma ortaya koyuyor” dedi. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik, “Macaristan’a davetiniz bizleri memnun etmiştir. Davetinizi değerlendirip bir grup Kayserili ile kardeş şehrimiz Miskolc’u en kısa zamanda ziyaret edeceğiz” diye konuştu. Kayseri Ticaret Odası (KTO) Başkan Vekili Celal Hasnalçacı “1.5 yıl önce Miskolc şehrini ziyaret ettik. Onlar da 2014 yılı Eylül ayında Kayseri’ye geldi. Ticari ilişkilerimizin gelişmesi için gayret sarf ediyoruz. Bu yılsonunda rakamların artacağına inanıyorum” dedi. Macaristan’ın Ankara Büyükelçisi Gábor KIss, Mimar ve Mühendisler Grubu (MMG) eski genel başkan yardımcısı ve Macaristan’ın Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz ile Ticaret Ataşesi Bence Batizi, Kayseri’de bir dizi resmi görüşmelerde bulundu. SZABADBATTYÁN BELEDİYE BAŞKANI TÜRK İŞADAMLARINA YATIRIM ÇAĞRISI YAPTI M acaristan’ın Szabadbattyán Belediyesi’nin davetiyle Türkiye Cumhuriyeti Budapeşte Büyükelçiliği Ticaret Müşaviri Dr. Faruk Cömert, MMG Eski Genel Başkan Yardımcısı ve Macaristan’ın Kayseri Fahri Konsolosu Osman Şahbaz ve beraberindeki Türk işadamları şehirde yatırım ve işbirliği imkanlarını değerlendirmek üzere Macar Türk İş Forumu’na katıldı. Szabadbattyán Belediyesi ve Türk Macar İşadamları Derneği’nin ortaklaşa düzenlediği iş forumu Szabadbattyán Organize Sanayi Bölgesinde LOGSOL the energetic company kft. fabrikasındaki görüşmelere Úrhida Belediye Başkanı Bognár József, Kőszárhegy Belediye Başkanı Borján Péter, Sárkeszi Belediye Başkanı Farkas Gyuláné, Nádasdladány Belediye Başkanı Varga Tünde, Szabadbattyán Belediyesi Meclis Başkanı Borsó Pál’ın yanı sıra çok sayıda Macar sanayici ve işadamı katıldı. -24- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ “TÜRK İŞADAMLARINI YATIRIM YAPMAYA DAVET EDİYORUM” Türk ve Macar milli marşlarının çalınmasıyla başlayan iş formunda konuşma yapan Belediye Başkanı Polyák István Vilmos, “Belediye Başkanı olarak önemli görevim bölgemizde faaliyet gösteren sanayici ve işadamlarımıza yardımcı olmaktır” diyerek, “İlişkilerimiz kültürel bağlar ile sınırlıydı. Etkin ve dinamik olabilmeleri ve daha çok iş sahası oluşturulması için şimdiki önceliğimiz ekonomik alandaki bağlarımızı güçlendirmektir. Her türlü kolaylığı sağlayacağımız Türk işadamlarını bölgemize yatırım yapmaya davet ediyorum” dedi. BİZDEN HABERLER -25- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARININ ÖNEMİ FARK EDİLMELİ Örgütlenebilen toplumların karşılaştıkları sorunları dile getirebilme ve hedefledikleri sonuçlara ulaşmada başarılı oldukları aşikar. Özellikle bir ülke ekonomisi için çok önemli bir yere sahip olan mimar ve mühendislerin bir araya gelip dernek ve oda gibi yapılar çatısı altında mesleki paydaşları ile bir araya gelebilmesi ve ortak değerler üzerinden taleplerini iletebilmesi hayati önem taşıyor. Mühendislik ve mimarlık gibi toplumsal ve bireysel yaşama direkt müdahale edilen bir meslek grubunun örgütsüz olması mümkün değil. Yalnız burada şu gerçek ortaya çıkıyor ki mimar ve mühendislerin bir araya geldiği meslek odalarının nitelikli halde olması için mensuplarının o odayı sahiplenmesi şart. Çünkü mimar ve Mühendisler kendi meslekleri ile ilgili kararları alabilen, kendilerini yönetebilen ve ülkenin kalkınmasına yön verebilen kişiler olacaksa bu ancak etkin bir oda örgütlenmesi ile mümkün. -26- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ DOSYA-GİRİŞ -27- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI M. Kürşat Çapar MMG Başkan Yardımcısı MÜHENDİS VE MİMAR ODASI SEÇİMLERİNE HAZIRLIK VE ODALAR ÜZERİNE “Oda yönetimlerinde bir değişime ihtiyaç olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bu değişim, birinci önceliği mühendislik ve meslek olan, gerek siyasi düşünce olarak gerekse de kültürel olarak birbirinden farklı meslektaşlarımızı bir araya getirebilen bir ekiple mümkün olabilecektir. Bu çalışmalarda elde edilmek istenen nihai amaç, mesleğin onurunun yükseltilmesi, meslek eğitiminin kalitesinin artırılması, mühendislik eğitiminin alelade, uzaktan eğitimle veya yeterli akademik kadrolar olmadan yapılacak bir şey olmadığını anlatarak bir düzenleme ve bir değişim sürecini başlatmak olmalıdır.” Ö rgütlü topluluklar seslerini duyurabilir ve beklenen sonuçlara daha kolay ulaşabilirler. Mesleki paydaşları ile bir araya gelebilen ve ortak değerler üzerinden taleplerini iletebilen meslek grupları, gerek meslekleri gerekse de meslektaşları ile ilgili beklentilerine daha rahat ulaşabilecektir. Özellikle mühendislik ve mimarlık gibi toplumsal ve bireysel yaşama direkt müdahale edilen bir meslek grubunun örgütsüz olması hayal dahi edilemez. Bir örgütlenmenin varlığı tek başına beklenen sonuçları doğurmaya yetmez. Odaların olması gerektiği hale bürünmesi, meslek düzleminde ortak söylemlerin geliştirilmesi ve takibi kalıcı bir başarının anahtarı niteliğindedir. NASIL BİR ODA? Öncelikle odaların gerçek manada kendi öz konusuna odaklanması esastır. Ülkenin günlük siyasi veya ekonomik gündemine hapsolmuş ve asli işini yapamaz hale gelmiş odaların ivedilikle bu düzlemden çıkması gerekmektedir. Hükümet yanlısı veya hükümet karşıtı gibi bir tanım, meslek odası için asla söz konusu olmamalıdır. Meslek odalarının, mesleğin gerektirdiği muhalefeti yaparken ortaya koydukları tavır muarızlık noktasına geldiğinde, odalar saygınlığını ve dikkate alınırlığını kay- -28- betmektedir. Aynı şekilde her türlü yanlışı tasdik eden ve izah edici bir tavır sergileyen yaklaşım da benzer sonuçlar doğurmaktadır. Odalar, siyasilerin, belediyelerin, yatırımcıların yahut farklı meslek örgütlerinin yaptığı her doğruyu takdir edip arkasında durmayı, yapılan yanlışları veya planlanan yanlışları ise lisan-ı münasip ile uyarmayı kendisine ilke edinmelidir. Bir meslek odasının gündemi meslek eğitimi, meslektaşların koşulları, çalışma şartları ve mühendislik mesleğinin itibarı olmalıdır. Bugün birçok oda yönetimi, odayı siyasi bir zemin olarak görmekte ve bu bakış açısıyla mesleğe ciddi hasarlar vermektedirler. Bunun doğal neticesi olarak meslektaşlarımızın büyük bir kısmı odaya kayıt dahi yaptırmıyor, odanın kendilerine hiçbir şey katmadığını düşündükleri gibi, gelecekte de herhangi bir şey katamayacağını düşünüyorlar. Dolayısıyla ödeyecekleri küçük aidatları bile yük olarak algılıyorlar. Çünkü insanlar karşılığını aldıkları harcamalar yapmak ister. Oda, insanlara bu karşılığı verse, tüm meslektaşlarımızın odaya keyifle üye olacakları ve çalışmalara katkı sağlayacakları tartışmasız bir gerçektir. Öncelikle mühendis arkadaşlarımız, odadan beklentisi olan bireylere dönüştürülmeli, odalar mühendisleri iten değil çeken merkezler olmalıdır. Sadece MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Derleyen Osman Özcanlı MAKALE belirli görüşlere sahip ve kendi görüşleri ile Türkiye’yi ve dünyayı değiştireceğini düşünen insanların değil, her üyenin fikirlerini komisyonlarda ve yönetimde ifade edebildiği bir zemin hazırlaması çok önemlidir. ODALAR EĞİTİM KONUSUNDA SORUMLUKLARINI YERİNE GETİRMELİ Bir mesleğin gerek eğitim kalitesi, gerek toplum içerisinde gördüğü itibar gerekse de o meslek sahiplerinin yapabildiği işlerle ilgili yapılan her türlü faaliyette oda devrede olmalıdır. İnsanların günlük hayatlarını ve hatta sağlıklarını ilgilendiren çok somut sonuçlar doğuran bir branştan bahsediyoruz. Bir binanın tasarımı, bir elektrik şebekesinin ölçeklendirilmesi, hepsi günün sonunda bir yönüyle insan hayatını ilgilendiren konulardır. Mühendisliğin, üniversitede tercih aşamasından başlamak üzere, öncelikle kavrama kabiliyeti belli bir düzeyin üzerindeki bireylerin tercih ettiği bir meslek haline getirilmesi gerekiyor. Bunun dışında üniversitelerin akademik kadroları da mühendislik eğitiminde çok önemli. Bünyesinde belirli bir akademik seviyeye ulaşmış, belirli sayıda eğiticinin olmadığı üniversitelerde mühendislik eğitimi verilmesi yahut uzaktan eğitim yöntemiyle mühendislik eğitiminin verilmesi ciddi manada kalite problemi doğurmaktadır. Neticede insanlar mühendisliğin temel öğelerini dahi öğrenmeden mühendis diploması ile mezun olabilmektedir. Odalar eğitim ve dolayısı ile mühendis kalitesi konusunda sorumluklarını yerine getirmeli ve gerek kulis gerekse de farklı çalışmalarla sürecin her an içerisinde olmalıdır. STANDARTLARIN BELİRLENMESİNDE KATKI SAĞLANMALI Aynı şekilde mühendislik eğitiminde staj çalışmaları da önemli bir faktördür. Birçok meslek erbabı yetişme döneminde stajla ilgili çok ciddi emekler harcıyor. Tıp fakültelerinde son bir yıllık eğitim, yani altıncı seneleri aslında bir nevi stajyer doktorluk şeklinde geçiyor ve sahada vaka üzerinde uzman gözetmenler denetiminde bir eğitim alınıyor. Aynı şekilde öğretmenlik ve hukuk eğitimlerinde ciddi staj zorunlulukları var. Örneğin yeni mezun olmuş DOSYA bir avukatın, avukatlık mesleğini icra edebilmesi için belli bir süre uzman bir avukat yanında staj yapması gerekiyor. Yeni mezun bir birey ancak bu aşamadan sonra mesleğini tek başına icra edebilir hale geliyor. Hâlbuki mühendislik eğitiminde diploma sonrası bir staj zorunluluğu olmadığı gibi, yaz stajları da geçiştirme yöntemiyle yapılan, insanların çoğunlukla mesleğe dönük somut kavramlarla karşılaşmadığı zeminlerde yürüyor. Staj olanaklarının genişletilmesi ve staj yönteminin mutlaka gözden geçirilmesi, mühendislik eğitimi açısından olmazsa olmaz bir unsur olarak karşımıza çıkıyor. Odalar bu konuda da ciddi çalışmalar yapmalı ve mühendislik kalitesinin yükselmesine katkı sağlamalıdır. Denetimlerin yapılması konusunda asıl olan denetçilerdir. Yani denetçiler, tabir-i caizse yapılan yanlışları görmemek üzere programlanmış bir zihne sahiplerse bu ister oda bünyesinde olsun, ister hükümetin görevlendirdiği bir kurumla yapılsın her halükarda aynı sorunlarla karşı karşıya olacağız. Ülkemizde sertifikasyonlar uyulması gereken kurallar bütününden ziyade, satın alınması gereken belgeler olarak görülmektedir. Hâlbuki kalite ve standardizasyon çalışmaları değer artırıcı ve insan hayatını ön plana çıkaran bir unsurdur, masraf ettirici bir unsur değildir. Standartlar ve sertifikasyonlar insanların yapmakta olduğu işlerin doğru olup olmadığını denetlemek için vardır ve olmak zorundadır. Odalar standartların belirlenmesi ve belgelendirilmesi konusunda katkı sağlamalı ve toplum adına bir denetçi olmalıdır. ODALAR EĞİTİMLERİN İÇERİĞİ KONUSUNDA ETKİN OLMALI Odalar, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili, mühendislik uygulamaları ya da uygun olmayan denetimlerle ilgili, Ar-Ge inovasyon ile ilgili, gerek meslek liselerindeki gerekse de üniversitedeki eğitimlerin içeriği ile ilgili daha baskın ve etkili olmalı ve insanlar da odaları bu konularda geliştirdiği söylemlerle anmalıdır. Odalar asli görevlerine odaklandığında, otomatik olarak kamuoyu nezdinde de saygı duyulan ve sözüne itibar edilen kurumlar haline dönüşecektir. Üniversitelerdeki akademik birikimin özel sektörle bir araya getirilmesi, raporlar, görüşler, sempozyumlar, yayınlar vb. faaliyetlerle birikim paylaşımının sağlanması da odaların asli görevleridir ve odalar bu görevlerini en etkin bir şekilde yürütmelidir. Meslektaşların özlük haklarının savunulması, iş yapış şekillerinin tanımlanması, meslek etiğinin -29- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI korunması, kamuoyunun bilgilendirilmesi ve vizyoner açılımlara öncülük edilmesi de meslek örgütlerinin odağında olmalıdır. Odaların ifade ettiğimiz vasıflara haiz olması bu fikirlere inanan bireylerin yönetimlerde görev alması ile mümkün olacaktır. Yönetimlerin seçimle belirlendiği dikkate alınırsa, seçim çalışmaları yukarıda saydığımız hedeflerin gerçekleşmesi için ilk yapılması gereken faaliyetlerdir. Mimar Mühendisler Grubu başta olmak üzere bu konuda çalışma yapan tüm sivil toplum örgütleri seçim çalışmaları için öz ve ortak planlarını yapmalı ve sadece bir oda veya sadece bir şehir değil, tüm oda ve şubeler için seçim çalışmaları yürütülmelidir. Beklenen köklü değişimler özellikle TMMOB yönetiminin de benzer ideallere sahip kişilerden oluşması ile mümkün olacaktır. SEÇİMLERE NASIL HAZIRLANILMALI? Odalar, mesleki gelişim, örgütlenme, hakların savunulması ve mühendislik etiği vb. konularda faaliyet yapmak üzere kanun ile kurulmuş birer sivil toplum örgütüdür. Oda seçimlerine bu vasıflar dikkate alınarak hazırlanılmalı ve tüm söylem, slogan, proje ve güç birlikleri sadece bu parametre üzerine odaklanmalıdır. Merkeze, mesleki duyarlılıklar ve gelişim alınarak oluşturulan seçim çalışmaları başarının da ilk adımı olacaktır. Yıllardır odalarda hâkim olan bakış açısı ve bu kişilerin ortaya koyduğu yönetim, mesleğe ve meslektaşlarımıza sahip çıkma konusunda yeterli değildir. Oda yönetimlerinde bir değişime ihtiyaç olduğu tartışmasız bir gerçektir. Bu değişim, birinci önceliği mühendislik ve meslek olan, gerek siyasi düşünce olarak gerekse de kültürel olarak birbirinden farklı meslektaşlarımızı bir araya getirebilen bir ekiple mümkün olabilecektir. Bu çalışmalarda elde edilmek istenen nihai amaç, mesleğin onurunun yükseltilmesi, meslek eğitiminin kalitesinin artırılması, mühendislik eğitiminin alelade, uzaktan eğitimle veya yeterli akademik kadrolar olmadan yapılacak bir şey olmadığını anlatarak bir düzenleme ve bir değişim sürecini başlatmak olmalıdır. Seçim çalışmalarının ilk ve en önemli unsuru, çalışmaları yönetecek bir ekibin oluşturulmasıdır. Başarıların ekip çalışması ile elde edilebileceğine inanmak ve bu inanç çerçevesinde hareket etmek işin en önemli adımıdır. Bu aşamadan sonra tüm meslektaşlarımızın takımın bir parçası olmasını sağlamaya dönük faaliyetler planlanmalıdır. Sürece katkı sağlayan birey sayısı ne kadar çoğalırsa, seçime katılım o denli yükselecektir. Unutulmamalıdır ki bireylerin kişisel gayretleri ile büyük başarılar elde edilemez. Özellikle geçmiş yıllarda çalışmalara katkı sağlamış, çalışmalara öncülük yapmış çok değerli meslektaşlarımızın sürece dahil edilmesi, bu sürece ciddi katkılar sağlayacaktır. Oda seçimleri, çok yaygın propaganda yapılabilecek bir zemine sahip değildir. Sadece İstanbul ve civar illerde bulunan mühendis kitlesine hitap edilmektedir. Dolayısıyla yaygın bir propaganda çalışmasından ziya- de birebir insanlara temas etmek, onlarla mümkünse yüz yüze, değilse telefonla ama mutlaka seçime aday olan insanların temas kurduğu ve mekanik iletişimden uzak bir yol haritası çizmek etkin sonuçlar doğuracaktır. Yapılan faaliyetlerin duyurulması ve projelerin sunulması, özellikle sosyal medyanın etkin kullanımı oy kullanacak kişilerin katılımını teşvik edecektir. Oda üyelerine ulaşmak ve kendimizi anlatabilmek öncelikle erişim bilgilerine sahip olmak ile mümkündür. Üye bilgilerine çoğunlukla oda üzerinden ulaşmak mümkün olmamaktadır. Bu durum dikkate alınarak üye erişim bilgilerini toparlamak için ciddi çabalar harcanmalıdır. Bunun dışında odaya üye olmayan meslektaşların kayıtlarını yaptırmalarını sağlamak için de ayrı bir çalışma yürütmek gerekmektedir. Bu durum dikkate alındığında seçim çalışmaları seçimlerin bittiği gün yeniden başlayan bir süreç olarak ele alınmalı ve tüm planlar buna göre yapılmalıdır. Seçim çalışmaları ne kadar başarılı olursa olsun tüm işin hasılası seçim günü insanların seçime katılımı ile ortaya çıkacaktır. Bu yüzden seçime katılımda ulaşım vb. lojistik hizmetler de dikkatlice planlanmalı ve erişilebilen kişilerin seçime katılımının yüksek olması sağlanmalıdır. Şu unutulmamalıdır ki seçim çalışmaları ciddi mali kaynaklar gerektirmektedir. Dolayısı ile çalışmalar için gerekli bütçelerin oluşturulması da bu kapsamda dikkate alınmalıdır. Seçime katılacak listelerin hazırlanması, bu listeye girecek kişilerin doğru belirlenmesi de seçim çalışmalarının önemli bir aşamasıdır. Listeler oluşturulurken mesleğin farklı branşları, farklı istihdam merkezleri (kamu, özel, üniversite), yaş, bilinirlik ve daha fazlaya üyeye erişebilmek gibi parametreler dikkate alınmalıdır. Bu listelerin seçimlere doğru belirlenmesi ve meslektaşların beğenisine sunulması önemli bir değere sahiptir. İnsanlar tek tek kimleri seçeceklerini bilirlerse daha etkin bir katılım sağlayabilirler. SONUÇ: Mühendisler kendi meslekleri ile ilgili kararları alabilen, kendilerini yönetebilen ve ülkenin kalkınmasına yön verebilen kişiler olacak ise bu ancak etkin bir oda örgütlenmesi ile mümkündür. Odaların yetkisizleştirilmesi, kamu eli ile meslek örgütlerinin yönetilmesi vb. her türlü girişim mühendislik mesleğinin itibarını zayıflatacaktır. Bununla birlikte odalarına sahip çıkmayan bireyler şapkasını önüne koyup kendi muhasebesini yapmalıdır. Biz mesleğimize sahip çıkmazsak kimse bizim yerimize sahip çıkmayacaktır. -30- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE DOSYA -31- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI DoÇ. Dr. Özdoğan YILMAZ AnatolIan GeophysIcal 21’İNCİ YÜZYILDA MÜHENDİSLİK Mühendis, bir fiziksel olaydaki değişimin vesile olduğu başka bir fiziksel olayı, bilimin her şeyi sorgulayan müspet rehberliğinde araştıran ve deney sonuçlarını matematik diliyle ifade ederek, insanoğlunun yararına dönüştürebilen bir mütehassıstır. İnsanoğlu yeni yüzyılda karmaşıklığı giderek artan mühendislik problemleriyle karşı karşıyadır. Bu problemler artık belli konularda ihtisası olan mühendislerin takım çalışmasıyla çözülebilmektedir. Mühendislik problemlerini çözebilmek için, mevcut eğitim tedrisatı artık yeterli değildir. İhtisas konusu ne olursa olsun, mühendislerin temel eğitimi çok güçlü fizik ve matematik bir altyapıdan müteşekkil olmak zorundadır. M ühendis olmak isteyen bir öğrenci, liseden sonra 4 yıllık matematiksel fizik lisans programına tabi tutulmalıdır. Bilahare, öğrenci bir mühendislik dalını seçerek müteakip bir 4 yıllık eğitime tabi tutulmalıdır. Bu ikinci 4 yıllık dönemin ilk 2 yılında, öğrenci, seçtiği mühendislik dalına akraba olan diğer mühendislik dallarından dersler almalıdır. Ve nihayet, bu öğrenci, mühendislik eğitiminin son 2 yılında ise kendi mühendislik dalıyla ilgili bir tedrisatı takip etmelidir. Bilahare, toplam 8 yıllık bir eğitimden sonra, öğrencimiz, isterse ilave iki yıllık bir tedrisatla kendi seçmiş olduğu bir mühendislik dalında ihtisaslaşabilir. 8 yıllık bir eğitimden sonra mühendislik derecesi almış veya bu eğitime ilave 2 yıllık bir ihtisas yapmış bir mühendis, mesleğini icraata başladıktan dört yıl sonra bir sınavla, profesyonel mühendislik sertifikası alarak çalıştığı bir projede imza yetkisine hak kazanabilir. MÜHENDİSLİĞİN TANIMI Hans Oersted, 1820 yılında, elektrik akımına maruz kalan bir manyetik kompas iğnesinin hareket ettiğini keşfetmişti. Bu heyecan veren gözlemin izahı için birçok fizikçi yarışırcasına laboratuar deneyleri yapıyor, sonuçlara istinaden teoriler geliş- -32- tiriyordu. Isınmış bir hava kütlesinin aşağıdan yukarıya hareket ederek tornadoya dönüştüğü gibi Michael Faraday, yine aşağıdan yukarıya seyreden bir elektrik akımının da etrafında devridaim bir manyetik rüzgar oluşturacağını ve bu rüzgarın etkisindeki bir manyetik iğnenin hareket edeceğini tahayyül etmişti. Bu hipotezi test için, Faraday, laboratuarında bir deney düzeneği geliştirmek için haftalarca uğraşmıştı. Nihayet, 1821 Eylül ayında, Oersted’in keşfine mahsus sırrı çözecek bir deney yapmayı başarmıştı. Önce, bir manyetik çubuğu bir ucundan bir ağırlığa bağlayıp onun bir cıva haznesi içinde, yüzen bir ‘buoy’ gibi dik durmasını sağlamıştı. Sonra, cıva havuzunun ortasına yine düşey konumda bir tel yerleştirip içinden aşağıdan yukarıya seyreden bir elektrik akımı göndermişti. Faraday, bir keşfin başlangıcını yaşıyordu -manyetik çubuk elektrik telinin etrafında saat-istikametine- zıt bir daire yörünge üzerinde dönmeye başlamıştı. Faraday, bu deneyiyle sadece manyetik tornado teorisini kanıtlamakla kalmamış sonuçta dünyanın ilk elektrik motorunu da inşa etmişti. Mühendis, fiziksel olayları, bilimin her şeyi sorgulayan müspet rehberliğinde araştıran ve deney sonuçlarını insanoğlunun yararına dönüştürebilendir. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE Eğer elektrik, manyetizma oluşturuyorsa, bunun tersi neden olmasın yani, manyetizma neden elektrik üretmesin? Faraday, bu ihtimali araştırmak için müteakip 10 yıl uğraşmıştı. Nihayet, 1831 Ağustos ayında, bu tersine problemin sırrını çözecek bir deney yapmayı başarmıştı. Bir demir halkanın iki yarısına karşılıklı tel sarmıştı. Bir sargı teline, Volta’nın yeni icadı bateriyi bağlayarak, elektrik akımı vermiş ve böylece bütün demir halkayı dolaşan bir manyetik rüzgar oluşturmuştu. Bu manyetik rüzgar, karşı taraftaki sargı telinde elektrik oluşturacak mıydı? Faraday, bu tele bir metre bağlamış ve sonucu nefesi kesilircesine izlemişti. Evet, evet, metrenin ibresi hareket etmişti! Hem hareket etmiş hem de salınıp tekrar eski yerine geri gelmişti. Biraz beklemiş, lakin ibrenin artık hareket etmediğini izlemişti. Sonra, Volta’nın baterisini devreden çıkarınca, ibrenin yine hareket ettiğini görmüştü. Nasıl olurdu bu? Bir sargı telinden elektrik akımını kesince de karşı sargı telinde elektrik üretmişti? Bütün gece bateriyi tak-çıkar yaparak bu deneyi defalarca tekrarlamıştı. Nihayet, Faraday’a ilham gelmiş gibiydi. Bir sargı teline verilen elektrik akımı manyetik tornado oluşturuyordu ve bu da karşı sargı telinde bir elektrik akımı oluşturuyordu ama elektrik akımı yalnızca manyetik tornadonun yoğunluğunun arttığı veya azaldığı zaman oluşuyordu. İbrenin zıplayıp tekrar eski yerine dönmesi ancak böyle izah edilebilirdi. Yani Faraday, bateriyi bağladığı veya çıkardığı zaman manyetik tornadonun yoğunluğunu değiştiriyordu; diğer zamanlarda manyetik tornadonun yoğunluğu demir halka içinde aynı kaldığı için elektrik akımı oluşmuyordu. Müteakip aylarda, Faraday deney düzeneğini daha da geliştirdikten sonra, şu tarihi keşfini teyit etmişti: Bir manyetik kuvvet artınca veya azalınca elektrik üretir; ne kadar süratli artar veya azalırsa, o kadar çok elektrik üretir. Bu keşif, bilim insanları tarafından heyecanla karşılanmıştı ancak, Faraday’ın yaptığı keşfi, matematik dilini kullanmak yerine yukarıdaki sözcüklerle ifadesi yadırganmıştı. Niçin? Çünkü bilim insanı 17. asrın sonlarından itibaren, artık yaptığı keşifleri Newton ve Leibnitz’in icat ettiği ‘calculus’ dilini kullanarak kesin bir doğrulukla ifade edebiliyorlardı. Matematik, bilim insanının dili olmuştu. Faraday, bu açıdan bir istisnaydı. O, çok zor şartlarda çocukluğunu geçirmiş ve matematik eğitimi alma şansına sahip olamamıştı. Faraday’ın ömür boyu amacı, Tanrı’nın ebedi ve ilahi gücünün tezahürü olan fiziksel olayları, deneysel gözlemlerle anlamak ve herkesin anlayacağı dilde anlatmak olmuştu. Ancak 30 yıl sonra, James Maxwell, Faraday’ın yukarda ifade edilen keşfini matematik dille tartışmasız bir kesinlikle ifade edebilmişti. Maxwell, manyetizmayı B ile elektrisiteyi de E ile temsil ettikten sonra, diferansiyel ifadesini, ‘artma veya azalmadaki sürat’ (‘rate of change’) anlamında, ifadesini de ‘miktarı’ anlamında kullanarak, Faraday’ın yukarıdaki sözlerini aşağıdaki denklemle ifade etmişti: Yani, manyetizma tarafından üretilen elektrisitenin miktarı, manyetik kuvvetin artış veya azalma süratine eşittir. Faraday, manyetik tornado gibi bir fiziksel olayın etkisini gözlemiş ve bu olaydaki ‘değişimden’ doğan elektrisiteyi ölçmüştü. Maxwell ise DOSYA Faraday’ın gözlem ve ölçümünü matematik dille mükemmel bir kesinlikle ifade etmişti. Yukarıdaki denklemden hemen anlıyoruz ki bir manyetik kuvvet ne kadar süratli ‘değişirse’ o kadar çokça elektrik üretir. Manyetik kuvvet zamanda sabit kalırsa, büyüklüğü ne kadar olursa olsun, elektrik üretmez. Demek ki fiziksel olayın büyüklüğünden ziyade, değişimi bir ürün ortaya çıkarır. Yukarıdaki denklem, endüstriyel çağdan elektrik çağına geçişin sembolü olan insanoğlunun yararına kullanılacak başka bir motorun, inamonun icadına esas teşkil etmiştir. Şimdi, ilk paragrafın sonunda mühendis için verdiğimiz tarife ince ayar yapabiliriz: Mühendis, bir fiziksel olaydaki değişimin vesile olduğu başka bir fiziksel olayı, bilimin her şeyi sorgulayan müspet rehberliğinde araştıran ve deney sonuçlarını matematik diliyle ifade ederek, insanoğlunun yararına dönüştürebilen bir mütehassıstır. Siz mühendisseniz, mesleğinizi icra etmek için, mutlaka bir diferansiyel denkleminiz olması gerekir. Bana, kullandığınız diferansiyel denklemi söyleyin, ben size mühendislik ihtisasınızın ne olduğunu söyleyeyim. Bernouilli diferansiyel denklemi, ‘hareket etmekte olan bir akışkanın hızı ne kadar yüksek olursa, çevreye yaptığı basınç o kadar az olur’ sözlerinin matematiksel ifadesidir. Bu denklem, bir boru içinde akan suyun boru çapı küçüldükçe niçin daha hızlı aktığını izah eder. Dolayısıyla, bu denklem, hidrodinamikte ihtisas yapmış inşaat mühendisinin denklemidir. Bu denklem, uçakların niçin havalanabildiklerini ve havada graviteye karşı direnerek seyredebildiklerini de izah eder. Dolayısıyla, bu denklem, aerodinamikte ihtisas yapmış makine mühendisinin de denklemidir. Isı diferansiyel denklemi, ‘ısı akışına, sıcaklık farkı (‘temperature gradient’) neden olur’ prensibini ifade etmektedir. Bu denklem, ısıtma-soğutma sistemlerinde ihtisas yapmış bir makine mühendisinin denklemidir. 21’İNCİ YÜZYILDA MÜHENDİSLİK EĞİTİMİ Yukarıdaki tarifle, mühendisi, mesleğini bir diferansiyel denkleme istinaden icra eden bir mütehassıs olarak tanımladık. Mütehassıslık hususunu açıklığa kavuşturmak için tabi bilim olan tıptan bir benzetme yapmak yerinde olur. 20. yüzyıldan önce, her hekim her türlü hastalıkla ilgilenmek zorundaydı. İnsan vücudunun ne kadar karmaşık bir kimyasal-elektrik-mekanik sistem olduğu anlaşıldıkça, hekimler de ihtisaslaşmak zorunda kalmıştır. Bugün, genel pratisyen -33- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI hekimler, hiçbir zaman bir kardiyologun, bir dermatologun, veya bir nörologun ihtisaslaştığı konularda sorumluluk yüklenemez. Aynı şekilde, insanoğlu yeni yüzyılda karmaşıklığı giderek artan mühendislik problemleriyle karşı karşıyadır. Bu problemler artık belirli konularda ihtisası olan mühendislerin takım çalışmasıyla çözülebilmektedir. Mühendislik problemlerini çözebilmek için, mevcut eğitim tedrisatı artık yeterli değildir. İhtisas konusu ne olursa olsun, mühendislerin temel eğitimi çok güçlü fizik ve matematik bir altyapıdan müteşekkil olmak zorundadır. Tıp biliminden örnek alarak, 21. yüzyılda 8 yıllık mühendislik eğitiminin aşamaları şöyle olmalıdır: Mühendis olmak isteyen bir öğrenci, liseden sonra 4 yıllık matematiksel fizik lisans programına tabi tutulmalıdır. Bilahare, öğrenci bir mühendislik dalını seçerek müteakip bir dört yıllık eğitime tabi tutulmalıdır. Bu ikinci 4 yıllık dönemin ilk 2 yılında, öğrenci seçtiği mühendislik dalına akraba diğer mühendislik dallarından dersler almalıdır. Örneğin, bir inşaat mühendisi öğrencisi, ilk 2 yılda makine, elektrik, kimya, malzeme, jeoloji ve jeofizik mühendisliğinden dersler almalıdır. Böylece, ilk 4 yıllık matematiksel fizik temelini kendi dalıyla ilgili mühendislik dersleriyle takviye ederek, çok güçlü bir altyapı kazanmış olacaktır. Ve nihayet bu öğrenci, mühendislik eğitiminin son 2 yılında ise kendi mühendislik dalıyla ilgili bir tedrisatı takip etmelidir. Bilahare, toplam 8 yıllık bir eğitimden sonra, öğrencimiz, isterse ilave 2 yıllık bir tedrisatla kendi seçmiş olduğu bir mühendislik dalında ihtisaslaşabilir. Örneğin, inşaat mühendisi öğrencimiz, hidrodinamik, yapı veya geoteknik konularından birini seçerek 2 yıllık ihtisas dönemini tamamlayabilir. 8 yıllık bir eğitimden sonra mühendislik derecesi almış veya bu eğitime ilave 2 yıllık bir ihtisas yapmış bir mühendis, mesleğini icra etmeye başladıktan 4 yıl sonra bir sınavla, profesyonel mühendislik sertifikası alarak, çalıştığı bir projede imza yetkisine hak kazanabilir. MÜHENDİS MESLEK ODALARI Mühendislik meslek odalarının temel görevi, üyelerine mesleklerini icra ettikleri süre boyunca meslek içi eğitim programlarıyla destek olmaktır. Örneğin, yıllık teknik kongre ve sergiler ile belli konularda kısa teorik ve uygulamalı kurslar düzenlemek, teknik yayınlar yapmak ve meslek için gerekli uygulama ve kalite kontrol standartlarını geliştirmek meslek odalarının başlıca görevleridir. Ayrıca, profesyonel mühendislik sertifika sınav- -34- larının tanzim ve tatbikinden de mühendis odaları sorumlu olmalıdır. Mühendis odaları üyelerinin icraatında rekabete engel teşkil edebilecek, örneğin verilen mühendislik hizmeti için taban veya tavan fiyat belirleyecek tarzda, herhangi bir mevzuat geliştirmemelidir. Bu meyanda, Cumhuriyet kanunları da kamu iktisadi kurumlarının özel iktisadi kurumlarla imtiyazlı rekabetini kesinlikle yasaklayacak tarzda tanzim, telaffuz ve tatbik edilmelidir. Mühendislik dalları arasındaki enteraksiyonu artırmak için bir mühendis, kendi dalının dışında başka bir mühendislik odasına, örneğin, bir makine mühendisi, inşaat mühendisleri odasına da üye olabilmelidir. Ayrıca, bütün mühendisleri bir çatı altında toplayacak bir örgüt, periyodik aralıklarda teknik kongreler düzenleyerek mühendislik dalları arasındaki enteraksiyonu geliştirmelidir. Mühendis odalarının yönetimi, bürokrasiden ayıklan- malıdır. Bir mühendis odasının illerde ayrı ayrı yönetim kurulları oluşturmasına hiç ama hiç gerek yok. Merkezi bir yönetim kurulu yeterlidir. Yönetim kuruluna her yıl farklı üyeler seçilmelidir ve bir üye yönetim kurulunda bir yıldan fazla görev yapmamalıdır. Kurula seçilecek üyeler, kuruldaki her sandalye için iki aday üye olmak üzere, son 7 yılda yönetim kurulu başkanlığını yapmış üyelerin oluşturduğu aday belirleme kurulunca tespit edilmelidir. Bu adaylar, üyelerin oylamasına elektronik ortamda sunularak seçim yapılmalıdır. Unutmayınız ki yönetim kuruluna seçilmek bir onur vesilesi olup adaylar, oda mensupları tarafından aday belirleme kuruluna tavsiye edilmelidir. Aday belirleme kurulu da tavsiye edilen üyelerden, yönetim kurulundaki her bir sandalye için ikişer aday tespit ederek üyelerin oylarına sunmalıdır. KAYNAKLAR -Guillen, M., 1995, Five Equations that Changed the World, MJF Books, New York. -Hill, D., 1984, A History of Engineering in Classical and Medieval Times, Barne and Noble Books, New York. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ -Hodges, H., 1970, Technology in the Ancient World, Barnes and Noble Books, New York. -Sprague De Camp, L., 1993, The Ancient Engineers, Barnes and Noble Books, New York. MAKALE DOSYA Yeni Nesil Mekansal Çözümler EMİ GRUP TÜRKİYE’DE MOBİL LİDAR SİSTEMİNİN İLK KULLANICILARI VE UYGULAYICILARI ARASINDADIR 360O Panoramik Görüntüleme ÇALIŞMAALANLARI • ŞehirModelleme • UlaşımveAltyapıGüzergahının Haritalanması • TemelHaritaÜretimi • 360OPanoramikGörüntüleme ® • EnerjiNakilHatları • DemiryollarıveKarayolları Haritalanması • SelBaskınlarınınHaritalanması • DoğalKaynakYönetimi/Sulama EmiGrupBilgiTeknolojileriA.Ş. Seyitnizam Mah. Mevlana Cad. No:88 İleri İş Merkezi Kat:2-A Zeytinburnu-İstanbul-Türkiye T:+90 212 665 41 41 F:+90 212 665 41 22 www.emigrup.com.tr -35- SM OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Doç. Dr. Ömer Faruk Kültür YERYÜZÜ MÜHENDİSLERİ DERNEĞİ GENEL BAŞKANI MESLEK ODALARININ ÜLKENİN GELİŞME VE KALINMASINDAKİ ÖNEMİ “Meslek odaları insanlığın geldiği yönetişim dalında demokratik herkesin temsilini sağlayacak bir yapıda olmalıdır. Seçim sisteminin verdiği avantajları kullanarak yıllar geçmesine rağmen yöneticilerin neredeyse hiç değişmediği görülebilmektedir. Bu da işletme körlüğüne sebep olduğu gibi ilerleme ve gelişme de sağlanamamaktadır. Belli zaman sınırlamaları konularak üç dönem üst üste görevden sonra tahdit getirilerek yönetimlerin gençleşmesi, sürekliliğin sağlanması gerekir.” M eslek odalarının tarihi bizde Ahi teşkilatlarına kadar dayanır. Kadim medeniyet esaslarına göre meslek ile inanç arasında tevhit inancı gereği bir bağ irtibat bulunur. Mesleğinde yanlış yapanın inancı gereği ceza alacağı düşüncesi mevcut idi. Geçmişten bu güne bakıldığında Osmanlı’dan itibaren; Osmanlı’nın yükseliş, zirve ve düşüşü, cumhuriyetin kuruluş yılları, çok partili demokrasiye geçilen 1950’li yıllar, serbest piyasa ekonomisine geçilen 1980’li yıllar ve Avrupa Birliği uyum sürecine girilen 2000’li yıllar olarak farklı evrelerden söz edebiliriz. Bunun paralelinde düşünce yapısı, yaşam biçimleri ve yönelişler de farklılıklar arz etmektedir. Ancak bir topluluk ne kadar değişim gösterse de değişmeyen yanları mevcuttur. Esasen toplumlar da bazı hasletlerini muhafaza edip geleceğe yönelmelidir. Kendi köklerinden güç almayan hareketlerin sürdürülebilirliği mümkün gözükmemektedir. Zaman ile bazı meslekler kaybolabilmekte bazıları mahiyet değiştirmekte ama asıl olan temel ihtiyaçlar baki kalmaktadır. Bu ihtiyaçları karşılayan meslekler bulunmaktadır. Bu bağlamda meslek odaları toplumu meslekler açısından geleceğe taşıyacak donanım ve yapıda olabilmelidir. Mesleklerin gelişmesi, ülkelerin geleceğe hazırlıklı olması, hayatın ikamesi için şarttır. -36- DEMOKRATİK, HERKESİN TEMSİLİNİN SAĞLNADIĞI YAPI ŞART Her meslekte olduğu gibi mesleğe değişik katmanlarda hizmet verenler vardır. Kimisi bilginin gelişmesi, yeni bilgiler edinme, edinilen bu bilgilerin aktarılması, öğretilmesi ve öğrenilen bu bilgilerin tasarım haline getirilmesi, tasarımdan uygulamaya konulması, kendi içinde farklı disiplinleri ortaya çıkarmaktadır. Bunun yan dalları hukuk, tanıtım, siyasi konular da yine mesleği ilgilendiren hususlar olmaktadır. Bu bağlamda meslek odası tüm bu gayretlerin ortasında gerekli irtibatları sağlayıcı konumda olmalıdır. Bu yüzden meslek odası yöneticileri doğru kararlar alabilmesi için siyasi, ticari, hukuki angajmanlardan vabeste olmalıdır. Aksi takdirde bağımsız karar alamayıp belli çıkar gruplarının yörüngesinde kalarak mesleğin gelişmesine katkı sağlayamaz. Ülkelerin gelişmesi ve kalkınmasını sadece maddi açıdan görmek bugün yanlıştır. İnsana dair her şeyde olduğu gibi maddi alan ile maddi olmayan moral ahlaki, etik, entelektüel alanların beraber düşünülmesi gerekir. Bir kuşun iki kanadını düşünün, şayet ikisi arasında bir denge oluşmaz ise eksiklik zuhur edecektir. Bu açıdan meslek odaları bu dengeyi sağlayacak, mesleğin etik değerler üzerinden geliş- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ 1950 ÇOK PARTİLİ DEMOKRASİ 1980 serbest piyasa ekonomisi 2000 Avrupa Birliği uyum süreci MAKALE mesini sağlayacak, yönetmelik ve fiili uygulamalar ile bunu desteklemelidir. Meslek odaları insanlığın geldiği yönetişim dalında demokratik, herkesin temsilini sağlayacak bir yapıda olmalıdır. Seçim sisteminin verdiği avantajları kullanarak yıllar geçmesine rağmen yöneticilerin neredeyse hiç değişmediği görülebilmektedir. Bu da işletme körlüğüne sebep olduğu gibi ilerleme ve gelişme de sağlanamamaktadır. Belli zaman sınırlamaları konularak üç dönem üst üste görevden sonra tahdit getirilerek yönetimlerin gençleşmesi, sürekliliğin sağlanması gerekir. Yönetime seçilemeyen görüşlerin temsilini sağlayacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Bunlar oda meclisi danışma kurulları vb olabilir. Birde birbirinden ayrı çalışan meslek içi grupların da yönetim mekanizması olmalıdır. KURUMLAR ARASINDA İLİŞKİYİ SAĞLAYACAK MEKANİZMALAR GELİŞTİRİLMELİ Mesleğe yeni başlayan genç meslektaşların adaptasyonu için usta çırak mekanizmaları geliştirilip profesyonelleşmeleri belirli bir kriter dahilinde olmalıdır. Mesleği yaparken siciller objektif kriterlerle tutulmalı, kimin ne kadar ne iş yaptığı, iş vericiler için ulaşılabilir olmalı, alınan cezalar, meslekten men DOSYA edilmeler ulaşılabilir ve şeffaf olmalıdır. Dünyadaki gelişmeler ve ilerlemeler, yönelişler takip edilip, bir süzgeçten geçirilip ortak aklın değerlendirmesine tabi tutulmalıdır. Komşu ülkeler ile ilişki kurulup daha az kalkınmış ülke odalarına mesleki yardım yapılmalıdır. Sosyal sorumluluk açısından mesleği ilgilendiren konularda çalışan bir birim muhakkak oluşturulmalıdır. Kültürel sanatsal ilişkiler güçlendirilmeli, meslek erbaplarının her konuda gelişmesine yardımcı olunmalıdır. Üniversite, yerel yönetim ve resmi kurumlar arasında ilişkiyi ve iletişimi sağlayacak mekanizmalar geliştirilmelidir. Üniversitelerin eğitim ve öğretim faaliyet kalitesi denetlenerek aksaklıklar var ise ilgili merciler ile görüşerek giderilmesi yoluna gidilmelidir. Üniversitelerin meslek adamlarının sürekli eğitimini sağlayacak mekanizmalar meslek odaları vasıtası ile sağlanmalıdır. Hükümetlerin oda kanunlarındaki gerekli yeni düzenlemeler için geniş çaplı istişareler ile sonuca varılmalıdır. Denetlenmeyen kendi denetimini yine kendisine bırakılan yapılarda yozlaşmanın ve suistimallerin muhakkak olacağı göz ardı edilmemelidir. Bu konuda kayıtsız kalınması ülke menfaatleri için tamir edilmez zararlar getirmektedir Meslek odası yöneticileri doğru kararlar alabilmesi için siyasi, ticari, hukuki angajmanlardan vabeste olmalıdır. Aksi takdirde bağımsız karar alamayıp belli çıkar gruplarının yörüngesinde kalarak mesleğin gelişmesine katkı sağlayamaz. -37- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Prof. Dr. Kemal Yavuz FSMVÜ Öğretim Görevlisi Fütüvvet ve Ahilik Özellikle Türkler’de cömert kişi için akı veya ahı kelimesi kullanılır. İşte bu yönlerden ele alınınca Arapça’daki kardeş anlamına gelen ahi ile Türkçe’de cömert manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde birleşmiş oldu. Bu teşkilatın düsturlarını bildiren fütüvvetnameler yazıldı. Sonra fütüvvet topluluğunun şeyhleri “Ahı” olarak adlandırıldı. I. İzzeddin Keykavüs’ün fütüvvet teşkilatına girmesinden sonra ahilik gitgide kuvvetlendi. Daha I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) da aynı şekilde bu teşkilata girdi. A hiliğin geçmişine bakınca, bu kurumun fütüvvet ile başladığını görürüz. Fütüvvet genç yiğit ve cömert kimseler topluluğu olarak Emeviler devrinde kendini gösterir. Bunda gençlerin şahsi özelliklerinde ileri gitme gibi bir hal vardır. Bu sayede de toplum içinde dikkat çekme ortaya çıkar. Ancak bu gençler topluluğunun cemiyette bazı görevleri üstlenmeleri de bir başka yönleridir. Hal böyle olunca bunların devlet içinde ayrı bir güç olma durumu da görülür. Bu da merkezi otoritenin sarsılması demektir. Fakat toplulukta başkalarına yardım etme duygusu ağır basar. Bu noktada dini tarafa yönelen bu topluluk zamanla tasavvufla aynı doğrultuda gider. İşte fütüvvetin tasavvufla kesişen bu tarafı veya tasavvufa benzer yapısı ondaki meziyetleri de beraberinde getirir. Böylece fütüvvet, kötü huyluluk ve sefâhatten uzak durma, bir yemek sunma, armağan verme, güler yüz gösterme, gönül alma, alçak gönüllülük ile başkalarını incitmekten uzak durma gibi meziyetleri öne çıkarmıştır. 9. yüzyılda başlayan tasavvuf ve fütüvvet ilişkisi devam ederken, bu topluluktan olan ancak tasavvufla ilişkisi olmayan fityan birliklerinin olduğu da bir gerçektir. Halkın ayyâr, şâtır, evbâş ve rind şeklinde adlandırdığı bu birlikler 12. yüzyıla kadar devam etti. Bunlar memleketin birçok yerlerinde kanun dışı hareketlerde de bulunuyordu. -38- kırşehir ahi evran camii ve türbesi MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE DOSYA fütüvvet teşkilatı içinde yer almış oldu. Aslında Türk töre adet ve ananelerine bakacak olursak, Türk hükümdarı her zaman alp yani yiğittir. Onun bundan başka erdemleri de vardır. Bunlar, asalet sahibi olmak, doğruluk, cömertlik, vefa, başkalarına yardım duygusu ve alçak gönüllülüktür. Özellikle Türkler’de cömert kişi için akı veya ahı kelimesi kullanılır. İşte bu yönlerden ele alınınca Arapça’daki kardeş anlamına gelen ahi ile Türkçe’de cömert manasına gelen ahı kelimesi birbirinin yerine geçmiş oldu. Yahut da aynı seslerde birleşmiş oldu. Bu teşkilatın düsturlarını bildiren fütüvvet-nameler yazıldı. Sonra fütüvvet topluluğunun şeyhleri “Ahı” olarak adlandırıldı. I. İzzeddin Keykavüs’ün fütüvvet teşkilatına girmesinden sonra ahilik gitgide kuvvetlendi. Daha I. Alaeddin Keykubad (1220-1237) da aynı şekilde bu teşkilata girdi. (Ahmet Demir; Fütüvvet Teşkilatının Kökeni, Teşekkülü, ve Türkiye Selçuklularındaki Durumu, Türkler / Osman Turan; Selçuklular Zamanında Türkiye, İstanbul 1971, s. 330). a. Halife Nasır ve Fütüvvet 12. yüzyılın son çeyreğinde Abbasi Halifesi Nasır (1185-1225), fütüvvet teşkilatına girerek, bu gençler topluluğunun içinde yer aldı. Böylece bu teşkilâtı kanuni çerçeve içine alarak çeki düzen verdi. Kendisi de Şeyh Abdülcebbar’ın elinden fütüvvet şalvarı giyip fütüvvet kasesinden içti. Halife şahsına bağladığı fütüvveti, bütün İslam ülkelerine yaymayı gaye edindi. Bunda devrin büyük sufisi Ebu Ömer es-Sühreverdi’nin yardımlarından faydalandı. b. Türkler’de Fütüvvet Halife Nasır fütüvvet kurumunu devletleştirip kendine bağladıktan sonra, bunun yayılması için çalıştı. Başta Selçuklu sultanı I. İzzeddin Keykavüs’a (1211-1220) Sühreverdi’nin başkanlığında bir heyetle fütüvvet alameti olarak şalvar ve kase gönderdi. Libasü’l-fütüvveyi giyen ve ke’sü’lfütüvveden içen Anadolu Selçuklu Devleti hükümdarı I. İzzeddin Keykavüs de böylece Anadolu’da ahiliğin kurulup gelişmesinde Ahi Evran’ın büyük hizmetleri oldu. O Sultan I. Alaeddin’in yardımı ile İslami inanç ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zaviyelerde şeyhmürit ilişkisini düzenledi. Ayrıca usta, çırak ve kalfa ilişkilerinİ yoluna koydu (DİA). Fikirleri devrin sultanları tarafından benimsenip uygulanmaya konuldu. TÜRKLER’DE İLK AHİLER I. Gıyaseddin Keyhüsrev 1204 yılında Mecdüddin İshak’ı halifeye elçi göndermiştir. Sadreddin-i Konevi’nin babası olan bu zat ile birlikte Halife Nasır’ın gönderdiği Muhiddin-i Arabi, Evhadüddin-i Kirmani, Şeyh Nasirüddin Mahmud el-Hoyi (Ahı Evran) gibi alim ve mutasavvıflar Anadolu’ya geldi. I. İzzet Keykavüs ve I. Alaeddin Keykubat’ın ahilik teşkilatına girmeleri ile Anadolu’da Ahilik’in kuruluşu tamamlanmış oldu. Evhadüddin-i Kirmani ve öğrencilerinin Anadolu’da başlattıkları irşat faaliyetleri gitgide arttı. Bunlar için memleketin çeşitli yerlerinde tekke ve zaviyeler açıldı. AHİLER MEMLEKETTE BÜYÜK ROL OYNADI Anadolu’da ahiliğin kurulup gelişmesinde Ahi Evran’ın büyük hizmetleri oldu. O Sultan I. Alaeddin’in yardımı ile İslami inanç ve fütüvvet ilkelerine bağlı kalarak tekke ve zaviyelerde şeyh-mürit ilişkisini düzenledi. Ayrıca usta, çırak ve kalfa ilişkilerine yoluna koydu (DİA). Fikirleri devrin sultanları tarafından benimsenip uygulanmaya konuldu. Buna bağlı olarak Kayseri’de büyük bir sanayi sitesi kuruldu (M. Bayram, Türkler). Ahilerin kızları ve bacıları da burada çalışıyordu. Bunları da Ahi Evran’ın eşi, Evhadüddin-i Kirmani’nin kızı Fatma Bacı yönlendi- -39- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Ahilik, bünyesindeki esnaf ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu. Çıraklar mesleklerini çok iyi bilip ehil olmadıkça dükkan açamazlardı. Teşkilatta en yüksek ve çok sayılan reis olup buna ahi deniyordu. Bunların zanaatkarlar üzerinde bir şeyh gibi nüfuzları vardı. riyordu. Hoy şehrinden gelen Ahı Evran (1171-1261) Şafii mezhebinde fıkıh alimi ve doktor idi. Ayrıca kelam, tefsir ve tasavvufta bilgin idi. Mürşidü’l-Kifaye ve Yezdan Şinaht adlı eserlerini I. Alaeddin Keykubad’a ithaf etti. Alışveriş ilmini bilmeyen haram lokmadan kurtulamaz diyen Ahı Evran gittiği yerlerdeki esnafı teşkilatlandırdı. Böylece ahı teşkilatlarının kurucusu oldu. Kayseri’de yerleşen, 32 meslekte üstat olan ve debbağlık yapan Ahi Evran bütün Anadolu ahilerinin şeyhi kabul edildi. Anadolu’nun karışıklığa düştüğü, Moğol baskınlarının arttığı bir zamanda iftiraya uğradı ve 5 yıl tutuklu kaldı. Serbest kaldıktan sonra Denizli’ye gitti. Sonra Konya’ya döndü, daha sonra Kırşehir’e yerleşti. Menahic-i Seyfi adlı eserini Kırşehir emiri Seyfeddin Tuğrul’a sundu. Herkesin sevgisini kazandı. Bu sebeple büyük nüfuz sahibi idi. Onun bu durumundan çekinen Kırşehir emiri Nureddin Caca tarafından Moğollar’ın baskısı üzerine 1262 yılında şehid edildi. Daha sonra bir kısım ahı bölüğü Osmanlı beyliğine gelip uçlara yerleşerek, zaviye ve tekkeler açtı. Hanımların yetişmesini de Ahı Evran’ın hanımı Fatma Bacı üstlendi. Kadını ile erkeği ile ahiler doğudan gelen Türkmenleri terbiye edip yetiştirdi. Bu yönleri ile ele alındığı zaman ahilerin memlekette büyük rol oynadıkları görülür (Evliyalar Ansiklopedisi). AHİLER ZAMAN ZAMAN SİYASİ MESELELERE DE KARIŞTI Konya tahtına oturmak için Kayseri’den yola çıkan İzzettin Keykâvüs’ü, Obruk’a kadar karşılayanlar arasında ahiler de bulunuyordu. Yine Sultan Alaeddin Keykubad’ın saltanata daveti üzerine yola çıkan sultana Ruzbe ovasından itibaren Konya ahilerinden bin yiğidin silahlı olarak saltanat alayının önünde ilerledikleri de bir gerçektir (O.Turan, -40- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ 329). Ayrıca işgalci ve yağmacı Moğollara karşı başlarında Ahi Evran olmak üzere ahiler, Kayseri şehrini savunduğu gibi, mahalli otorite olarak varlıklarını da ortaya koymuştur. Yine Osmanlı döneminde Düzmece Mustafa olayında, Bursa’yı ona karşı savunmuşlardır. Osmanlı Devleti’nin kuruluş yıllarında da ahiler büyük rol oynamıştır. Şeyh Edebalı ve kardeşi de ahılardan idiler. Edebalı Osman Gazi’ye kızını vermiş ve onunla ilişki kurmuştu. Orhan Gazi ise ahılıkta bir unvan olan İhtiyarüddin lakabını almıştı. Yine Sultan I. Murad şed kuşanmış ve bu teşkilâttan, fetihlerde askerî bir güç olarak faydalanmıştı. AHİLİKTE HİYERARŞİ Ahiliğe girmek, şerbet içmek (şürb), şed kuşanmak, şalvar giymekle gerçekleşiyordu. Ahilik, bünyesindeki esnaf ustalar, kalfalar ve çıraklardan oluşuyordu. Çıraklar mesleklerini çok iyi bilip ehil olmadıkça dükkan açamazlardı. Teşkilatta en yüksek ve çok sayılan reis olup buna ahi deniyordu. Bunların zanaatkarlar üzerinde bir şeyh gibi nüfuzları vardı. Bir de esnaf arasındaki inzibatı sağlayan yiğitbaşı veya server denen ikinci bir reis bulunurdu. Bir şehirde bulunan ahilerin reisi ahı baba diye anılırdı. Ahi babalar, Kırşehir’de bulunan Ahi Evran tekkesine bağlı şeyhlerin vekilleri idi. Ahiliğin şartları Fütüvvet-name denen kitaplarda yazılı idi. Ahiliğe girecek kişinin bu eseri hakkıyla bilmesi ve öğrenmesi gerekirdi. Bu esere göre teşkilat mensupları, doğruluk, emniyet, cömertlik, tevazu, ihvana nasihat etme, affedici olma ve tövbe yolunu tutma gibi vasıflara sahip oluyordu. Şarap içme, zina, yalan, gıybet, kovculuk ve hile gibi davranışlar meslekten atılmayı gerektiren sebeplerdi. MAKALE DOSYA -41- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Tényiné Stark Mária / Maria Stark Uluslararası İlişkiler Müdürü MACAR TİCARET VE SANAYİ ODASI Macaristan’da Ticaret ve Sanayi Odası’nın (MKIK) tarihi 150 yıldan fazla bir geçmişe dayanmaktadır. MKIK ülke genelinde 23 bölgede faaliyette bulunan, bölgesel ticaret ve sanayi odalarıyla koordineli olarak çalışan bir kurumdur. Odamız, 20 binden fazla gönüllü işletmeci oda üyesinin yanı sıra endüstriyel ve el sanatları faaliyetleri ile uğraşan kurumsal işletmelerden oluşmaktadır. MKIK’in misyonu gerek ekonomik büyümeye olsun gerekse adil piyasa uygulamalarının saygınlığının korunmasına ve işletmelerimizin ortak ekonomik çıkarlarına uygun olarak gelişmelerine destek ve teşvik olmaktır. Odamızın amacı, öncelikle küçük ve orta ölçekli Macar işletmelerinin güçlendirilmesi ve rekabet edebilme kapasitelerinin büyütülmesidir. 2012 yılından bu yana MKIK’ın zorunlu kayıt uygulaması ile 60 bin işletme kayıt altına alınmıştır. Bu durum ekonomimizde şeffaflığı sağlama açısından önemli bir adım olmuştur. Odalarımız ekonomik menfaatlerimizin gerçekleştirilmesinde, hükümet ve belediyelerin kanun ve uygulama faaliyetlerine, görüşleriyle ve ekonomik analizleriyle tavsiyelerde bulunarak katkı sağlamaktadır. Bütün bunları yaparken piyasa ekonomisinin çalışmasını kısıtlayan veya sınırlayan yasaların önlenmesinde, serbest piyasa ve ticari özgürlük alanının korunmasında, rekabetin yürürlükte kalmasında, uygulamaların düzeltilmesinde ve teslim alınan hakların iade edilmesinde ve hukuksuzluğun geçersiz kılınmasında, işletmelerimizin yanında onurlu bir duruş sergilemektedir. MKIK’IN STRATEJİK HEDEFİ Odamızın en önemli stratejik hedefi; Macar ekonomisinin ihracat performansını artırmak, yerel işletmelerimizin dış pazarlarda iyi bir konuma gelmelerini sağlamak ve bu çerçevede bu işletmelerimizin sermaye yatırımlarını destek- -42- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Çeviri: Ali Mercan MAKALE lemektir. Macar hükümetinin dış ticaret stratejisi olarak uygulamaya koyduğu doğu ve güneye açılım politikası çerçevesinde Dış Ticaret ve Dışişleri Bakanlığı ve Macar Dış Ticaret kurumlarıyla ve bunun yanında arka planda aktif faaliyette bulunan Ticaret Evi, Macaristan Yatırım Ajansı (HIPA) ve EXIM Bank ile birlikte çalışmaktayız. Şüphesiz bütün uluslararası ticari ilişkilerde ilgili birimler, gerek iş konseyleri, B2B toplantı odaları ilgili ülkeler ve ihracat alanlarının tanımı gibi konularda söz konusu bölgelerde faaliyette bulunan şirketler için hizmet sunmakta önemli bir rol oynamaktadır. Macar Ticaret Odası iş forumlarına, dış iş toplantılarına organize ile giden iş heyeti üyelerine sürekli bilgi ve danışma olanakları sağlayarak, iş ortaklıklarının kurulmasında arabuluculuk görevi yapmaktadır. Bunun gibi MKIK, işletmelerin dış pazarlara erişimini desteklemek için çok sayıda hizmet vermektedir. Ülke çapında geçen yıl toplam 13 bin 500 girişimcinin katılımıyla 400’den fazla dış ekonomik organize gerçekleştirilmiştir. Geliştirilmiş bir ihracat portalı oluşturarak işletmelerimiz için online ihracat veritabanı oluşturulması ve sürekli güncel tutulması yeni hizmetlerimizden birisidir. Online ihracat rehberi olarak hizmet veren bu portalda ihracatçı doğrudan kendini buraya kayıt edebilmekte ve bilgilerini sürekli güncelleyebilmektedir. MKIK içinde ticaret odasına üye işletmelerin girişimleri sonucu 17 Haziran 2012’de Macar-Türk Bölümü kurulmuştur. Şu anda 85 üyeli Bölümün Başkanı Rév ve Ortakları Şirketi’nin CEO’su Sayın András Rév, Başkan Yardımcısı Sayın József Kovács, kendisi Novatio Danışmanlık firmasının yönetim ve işletme müdürüdür. İş toplantıları düzenlemek, bilgilendirme forumları ve iş heyetlerini organize etmek, bilgi alış verişini sağlamak, şirket açmak isteyenlere yardımcı olmak, Türkiye ile ticari ilişkilerin geliştirmek, pazar erişimini organize etmek ve Macaristan’ı Türkiye’nin yerel şirketleri için kolaylaştırmak bu bölümün görevlerindendir. Bölümün üyelerine her ay ülke ile ilgili aktüel ekonomik, politik ve toplumsal konularda elektronik mektup ile bilgilendirilmektedir. Bölüm ayrıca üyelerinin Türkiye’de düzenlenen fuar ve sergilere katılımını destekler. Türkiye çalışmalarında MKIK’ı temsilen, orada faal olan benzer ulusal ve bölgesel örgütler ile ticari işbirliği yapmaktadır. Temsilci bölümün herhangi bir kayıtlı tüzel kişiliği bulunan üyesi olabilir. Macar hükümetinin dış ticaret stratejisi olarak uygulamaya koyduğu doğu ve güneye açılım politikası çerçevesinde Dış Ticaret ve Dışişleri Bakanlığı ve Macar Dış Ticaret kurumlarıyla ve bunun yanında arka planda aktif faaliyette bulunan Ticaret Evi, Macaristan Yatırım Ajansı (HIPA) ve EXIM Bank ile birlikte çalışmaktayız. Şüphesiz bütün uluslararası ticari ilişkilerde ilgili birimler, gerek iş konseyleri, B2B toplantı odaları ilgili ülkeler ve ihracat alanlarının tanımı gibi konularda söz konusu bölgelerde faaliyette bulunan şirketler için hizmet sunmakta önemli bir rol oynamaktadır. DOSYA MKIK TAHKİM KURUMU İLE İŞBİRLİĞİ İÇİNDE 65 yıllık geçmişiyle MKIK, kendi çalışmalarının yanında uluslararası ilişkilerde Daimi Tahkim Kurumu’yla Macaristan’da hukuksal görevini icra etmektedir. Bu kurum kadim geleneğini deneyimli profesyonellik ile birleştirmiştir. Bugün yatırım ve inşaat alanında olsun, gayrimenkul satış, gayrimenkul geliştirme, gayrimenkul kiralama sözleşmeleri, finansal kiralama sözleşmeleri, kurumsal sözleşmeler, uluslararası satış ve aracılık ile ilgili sözleşmelerde birçok hukuksal tartışmalar olmaktadır. Tahkim Kurumu olarak her yıl iş-hukukunda 300-400 karar vererek, iş anlaşmazlıklarında önemli bir rol oynadığını göstermektedir. SZÉCHENYİ KÁRT PROGRAMI 2002’de yerli mikro, küçük ve orta ölçekli işletmelerin finansal iyileştirmesi yönünde gerek banka kredilerinin kolaylaştırılması ve gerekse devlet yardımlarının sektörlere daha ucuz ve kolay ulaşması için Széchenyi Kárt Programı uygulamaya konmuştur. Bu programın sağlıklı yürüyebilmesi için MKIK ve VOSZ (Milli Girişimciler ve İşvererenler Birliği) olarak KAVOSZ Zrt şirketi kuruldu. Yenilik getiren Széchenyi Kárt Programı kısmen farklı profil ile katkı sağlayan, kredi kuruluşları, meslek odaları, savunma örgütleri ve kamu kurumları gibi birçok yapıyla örneği olmayan birliktelik zemini oluşturmuştur. Bu birliktelik girişimci için geleneksel banka kredi prosedür sistemini aşarak daha hızlı ve daha kolay olarak sermaye edinmesini sağlamıştır. Girişimci dostu bir sistem ortaya çıkmıştır. Sistem tamamen Macar KOBi işletmecinin taleplerine uygun hale getirilmiştir. Girişimcinin yükü hafifletilmesi için faiz desteğiyle birlikte garantili ücret desteği sağlanmıştır. 2010 yılında Széchenyi Kárt Programı, Çalışma Sermaye Kredi Destek ve Yatırım Kredisi programlarıyla genişletilmiştir. Gerekirse hepsinden aynı anda faydalanma imkanı sunulmuştur. 2011 yılında Kırsal Kalkınma Bakanlığı ve Kavosz Zrt. desteğiyle Széchenyi Tarım Kart programı da devreye sokulmuştur. 2012 yılı bahar döneminde Avrupa destek teşviklerinden faydalanmayı kolaylaştırmak için Széchenyi Özgün-Güç Tamamlayıcı Kredi ve Széchenyi Destek Öncesi Kredi sistemi girişimcinin katkısına sunuldu. Daha sonraki yıllarda Széchenyi Kart Programı’na kredi sağlayan kurumların sayısı arttı. Bunun daha da artması beklenmektedir. -43- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI MKIK 10 yıldan fazla meslek eğitiminde ülke çapında danışmanlık veren bir ağ oluşturarak hizmet vermektedir. Bu ağ öğrencinin mesleki eğitim hayatı tamamLayıncaya kadar yanında durarak ilgili partnerler ile birlikte aktif işbirliğini sağlıyor. Öğrenci en erken ilkokul son sınıfında iken Oda ile tanışır ve bu dönemde kendisine kariyer yapabileceği alana yönelik tercih kararında yardımcı olunur. -44- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MKIK ÖĞRENCİLERE DE DESTEK VERİYOR MKIK 10 yıldan fazla meslek eğitiminde ülke çapında danışmanlık veren bir ağ oluşturarak hizmet vermektedir. Bu ağ öğrencinin mesleki eğitim hayatı tamamlayıncaya kadar yanında durarak ilgili partnerler ile birlikte aktif işbirliğini sağlıyor. Öğrenci en erken ilkokul son sınıfında iken Oda ile tanışır ve bu dönemde kendisine kariyer yapabileceği alana yönelik tercih kararında yardımcı olunur. Bölgesel Gelişim ve Eğitim Kurumu’nun Başkanı’nı Oda atar. Oda bu görevi ile iş sahasında mesleki ihtiyaçların giderilmesi için ilgili meslek okullarının durumunu yakından takip ederek, eğitimde etkili ve piyasa taleplerini karşılayacak sağlıklı kararlar verilmesini sağlar. MKIK kontrol mekanizması olarak eğitim materyallerinin ve içeriklerinin meslek ihtiyaçlarını tam karşılayabilmesi için özenle takip eder. Bunun yanında eğitim alanın uygunluğunu ve eğitim düzeyini sürekli teftiş eder. Yapmış olduğu seviye sınavları ile öğrencinin meslek eğitimi dışında çalışma hayatına uygunluğuna karar verir. Öğrencinin pratik eğitim yapması için iş sözleşmesine ön yardım sağlamak, kontrol etmek ve kayıt altına MAKALE almak ve onaylamakta MKIK’ın kamu görevleri arasındadır. 2014/2015 eğitim döneminde MKIK’ın garanti üstlenen bir kuruluş olarak rol oynaması tamamen bir yenilik oldu. MKIK 2014 itibari ile bütün öğrencilerin mesleki eğitimleri için gerekli olan pratik kazanmalarına yönelik özel işletmelerde gerek başka kurumlarda pratik yapabilmeleri için garantörlük yapmaktadır. MKIK işletme kurumlarındaki pratik eğitmenlerin mesleki seviyesini de özenle takip etmektedir. Mesleklerin prestijini artırmak için MKIK organizatörlüğünde 15 bin ziyaretçinin katıldığı “Star Meslek Festivali” isminde ülke genelinden katılımcılar ile meslekler arası yarışma düzenlemektedir. Geçen yıl yapılan bu festivalin açılışını Sayın Başbakan Viktor Orbán gerçekleştirmiştir. Bu yarışmalar gençlerin meslek eğitimine olan ilgilerini artırdığı gibi festivale sponsor olan firmaların kendilerini tanıtmaları için de bir imkan sağlamaktadır. Macaristan’da meslek olimpiyatı olarak da bilinen World Skills yarışmalarına 2007’den beri genç uzmanlar Avrupa şampiyonluğu Euro Skills’e 2008’den beri katılmaktadır. Yarışmalara katılım 2011’den beri MKIK sorumluluğundadır. BİZDEN HABERLER DOSYA rak veritabanımızda işletmecilerimizin ve girişimcilerimizin hizmetine sunulmuştur. Bu programlar neticesinde girişimci iş kümeleri, Ar-Ge ile işbirliği içinde iş araştırma merkezleri gibi 4 ana veritabanı oluşturulmasının yanı sıra gençlerin meslek seçme ve meslekleri yaygınlaştırma katalogları da geliştirilerek veritabanına eklenmiştir. Macaristan’ın 2018 yılı Euro Skills’e ev sahipliliği yapacak olması gurur duyduğumuz üstün bir başarı olarak görüyoruz. MKIK İŞLETMELERİN YENİLİKÇİ KAPASİTELERİNİ GELİŞTİRMEK İÇİN BÜYÜK BİR ÇABA SARF EDİYOR Ağustos 2011’den itibaren Ekonomi Bakanlığı tarafından MKIK ağı üstünden KOBİ’lerin inovasyon kapasitenin geliştirilmesi ve motive edilme programı başlatıldı. Bunun sonucu olarak bütün odalarımız inovasyon danışmanlık hizmetleri sunmaktadır. Hizmet sunulan alanlar, finansman olanaklarının veritabanı ve pazarlama, satış (yurtiçi ve AB fonları), risk sermayesi, start-up finansman, Széchenyi Kartı, banka finansman olanakları, enerji toplulukları yönetmek için maliyet-etkililik, şirketlere MKIK bültenin gönderilmesi, mevcut veritabanları üzerine yeni şirketlerin eklenmesi, yerli ortak arama ve ortaklık kurma imkanlarının veritabanında sürekli yenilenerek hizmete sunulmasından oluşmaktadır. 2014 yılı ortalarına doğru yaklaşık 130 inovasyon konusunda bilgilendirme proğramı gerçekleştirilmiştir. Bu çerçevede bir çok Oda tarafından gerçekleştirilen programlara toplam 5 000 kişilik katılım olmuştur. Bu çalışmalar online ola- UZMAN PERFORMANS BİRİMİ AKTİF BİR ŞEKİLDE ÇALIŞIYOR 2013’den itibaren MKIK inşaat ve inşaat sözleşmelerinden doğan hukuksal uyuşmazlıkların giderilmesinde hızlı çözüm oluşması için Uzman Performans Birimi’ni (TSZSZ) aktif bir şekilde çalıştırmaktadır. Uzman görüşünün sağlanması ücrete tabidir. Uzman raporun hazırlanma süresi 30 gündür. Geçerli sebep durumunda en fazla 30 gün daha uzatılabilir. En fazla 60 gün içinde uzman raporu hazırlanmış olur. Uzman görüş raporu için yazılı olarak müşteri, tasarımcı, müteahhit veya taşeron kuruluş başvuru yapabilir. Başvuru konusu olan vakalar kurumun kuruluşundan önceki konuları da kapsar. -45- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Prof. Dr. Şakir ŞAHİN Süleyman Demirel ÜnivERSİTESİ TÜRKİYE’DE VE DÜNYADA MESLEK KURULUŞLARI: TMMOB ÖRNEĞİ Meslek, bir eğitim süreci sonrasında insanın hayatını sürdürebilmesi için yaptığı işe bağlı kazandığı unvana verilen addır. Genellikle her meslek, alanında değerlerini, gelişimini, lisanslanmasını ve diğer insanlar açısından tanınmasını sağlayan kuruluşlara sahiptir. Bu kuruluşlar, “meslek kuruluşları” olarak adlandırılır. Yeryüzünde binlerce meslek bulunmakla birlikte, Türkiye’de resmi olarak tanımlanmış yaklaşık 600 civarında meslek bulunmaktadır. M eslek kuruluşları, kendi alanıyla ilgili meslek için tanım, görev alanları, genel olarak kullandığı araç ve gereçler, mesleğin gerektirdiği özellikler, çalışma ortamı ve koşulları, çalışma alanı ve iş bulma olanakları, meslek eğitimi ve verildiği yerler, meslekte ilerleyebilme konularıyla ilgilenir. Türkiye’de meslek kuruluşları, bünyelerinde 9 milyonu aşkın meslek mensubu bulunduran kamu yararına faaliyet gösteren dernekler niteliğindeki kurumlardır. Tüzükleri gereği demokratik mekanizmalarla temsil kabiliyeti kazanan yapılardır. Demokratik örgütlenmeler, yönetenlerin toplum adına denetiminde önemli bir rol oynar. İçerisinde meslek birliklerinin önemli bir yer tuttuğu, bugün sivil toplum olarak adlandırılan kesimlerin vücuda getirdiği yapılar da demokrasinin olmazsa olmazlarıdır. Meslek örgütleri salt üyelerinin hak ve menfaati açısından değil, demokrasinin eksiksiz ve arızasız işleyebilmesi açısından da son derece önemli işlevlere sahiptir. Ancak ülkemizde meslek kuruluşlarının uygulamalarından kaynaklanan sorunların yaşandığı yadsınamaz bir gerçektir. Anayasadan gücünü alan bu kuruluşlar ülke kalkınmasında çok önemli bir yere sahiptir. Ancak ülkemizde bunların etkilerinin istenen düzeyde olmadığını ve görevlerini yerine getirmediklerini görüyoruz. Bu çalışmada “mes- -46- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE lek kuruluşları” ve özelde TMMOB ele alınacak, yeni anayasa süreci ile birlikte yeni model önerisinde bulunulacaktır. 2. DÜNYADA MESLEK KURULUŞLARI Dünyanın bilinen ilk ticaret odası 1599 yılında Marsilya’da kurulmuştur. Ardından Fransız Devrimi öncesinde 11 ticaret odası faal hale gelmiştir. Fransız Devrimi sonrasında yaşanan çalkantılı politik tarih, siyasal akımlar arasındaki mücadeleler ve kamu hukuku tarafından çizilen çerçeveyi esas alan düzenleme kaygıları meslek kuruluşları ve bunların idare ile ilişkileri yönünden köklü gelişmeleri ortaya çıkarmıştır [1]. Ekonomik düzende kamu erki destekli kontrolün vurgulandığı 1920’lerde ise özel yasal çerçeve olmadan oluşan mesleki ve sektörel kuruluşlara kamu yönetimi çerçevesinde statüler verilmiştir. Fransız sistemi ile Anglo-Amerikan sistemlerinde meslek kuruluşları ile iktisadi-sektörel kuruluşlar arasındaki ayrımın anlamlı ve reel bir ayrıma tekabül ettiği görülmektedir [2]. DOSYA örgütleri genel hükümlere (Medeni Kanun, dernekler veya sendikalara ilişkin düzenlemeler) tabi olarak faaliyet göstermektedir. Macaristan gibi bazı ülkelerde ise ayrıca bir de iç tüzükleri vardır. Mesleki kuruluşların kurulabilmesi için bazı AB ülkelerinde merkezi yönetimin onayı bazı ülkelerde ise üst kuruluşun ön onayı gerekmektedir. Bazı ülkelerde de müracaat mercii yerel yönetimler olabilmektedir [4,5]. 2.1. Avrupa Birliği’nde (AB) meslek kuruluşları: Batı dünyasının kamu yönetimi ve kamu hukuku sistemlerinde meslek kuruluşları ile birlikte kamusal işlevlerinin düzenlenmesi yönünden temelde iki yaklaşımın, en dikkate değer örneklerinden biri Fransız sisteminin başı çektiği Kıta Avrupası anlayışı diğeri ise temel yapısı Anglo-Amerikan/Anglo-Sakson anlayışıdır [1]. Kimi zaman farklılıklar dikkate alınarak bu sistemler tarihsel süreç, yasa koyucuların ve toplumların tercihleri, ihtiyaçları temelinde değişik sonuçlar ortaya çıkarmıştır. Örneğin; İskandinav sistemleri veya diğer ülkelerdeki gibi karma sistemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Meslek kuruluşlarının kamu kurumu niteliğine veya kamu tüzel kişiliğine sahip olmaları ve kamu veya özel hukuk hükümlerine tabi olmaları hususu ülkelere göre farklılıklar gösterir. Bazı AB ülkelerinde meslek kuruluşları kamu kurumu niteliğinde iken diğerlerinde tamamen özel niteliklidir. Bunların dışında ikili yapılar da söz konusudur. Örneğin Fransa’da, zanaatkarlık ile ilgili mesleki yapılanmada, biri kamu kurumu niteliğindeki Fransız Zanaatkarlar Odaları Daimi Meclisi (APCM), diğeri ise gönüllü mesleki federasyon örgütlenmesi olmak üzere iki örgütlenme modeli vardır [3]. İngiltere meslek kuruluşlarının ise İngiliz Ticaret ve Sanayi Bakanlığına bağlı bir kurum olan Companies House’a kayıt olmaları gerekmektedir [4]. Çoğu ülkede mesleki kuruluşların kendisine ait bir teşkilat yasası bulunmakta ya da meslek 2.2. Anglo-Amerikan Sisteminde Meslek Kuruluşları: Bu sistem, hukuksal çerçevenin kişiler arası ortaklaşmalarını esas alır. Özellikle meslek kuruluşlarının kamusal niteliklerini verimsiz ve sınırlayıcı gören, bu bağlamda zorunlu üyelik, kamu adına hareket etme gibi özellikleri, eleştirilere tâbi tutan çevreler tarafından sıkça vurgulanmaktadır. Ancak Amerikan sistemindeki federal çeşitlilik nedeniyle Anglo-Amerikan sistemlerinin güncel görünümünü belirleyen temel etmenin tarihsel sürecin biçimlendirmesi ve pratik ihtiyaçların karşılanması olduğu dikkat çekmektedir. Anglo-Amerikan sistemlerinin doktriner belirleyicisinin akit teorisi ve bileşenler ölçütü olduğu söylenebilir [1]. Kuruluşlar ister iktisadi-sektörel, ister mesleki içerikte olsun, kullanılan “association (kurum)” terimi o kuruluşu oluşturan kişilerin iradeleriyle ve uzlaşmalarıyla meydana gelen bir ortaklığı vurgulamaktadır. İktisadi-sektörel kuruluşların aksine meslek kuruluşlarının Anglo-Amerikan sistemlerinde köklü bir geçmişi vardır. Mevcut sistemlerdeki meslek Dünya genelinde, kümeleşmeler ile kurumsal çözümler üretilmesi yaygın hale gelmiştir. Küresel kümelerin (Avrupa Birliği, EFTA, OECD vb.) yanı sıra bölgesel kümeleşmeler de giderek önem kazanmaktadır. Bilim Teknoloji Yüksek Kurulu’nun 2008 yılında aldığı bir karar ile İzmir’in gıda, İzmit’in taşımacılık ve Bursa’nın da otomotiv alanında bir TGB planlanmıştır. -47- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI 1924 Anayasası, meslek kuruluşları konusunda herhangi bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, 1924 Anayasası döneminde de birçok meslek kuruluşunun “ihdas” edildiği görülmektedir. 27 Haziran 1938’de kabul edilerek 1 Aralık 1938’de yürürlüğe giren 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nda barolar düzenlenmiş, Barolar Birliği ise 7 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile kurulmuştur. -48- kuruluşları ilke olarak akit teorisi ve bileşenler ölçütü üzerinden kavranır. Bunlar, gönüllü üyelik sistemine dayanan ve öncelikli olarak üyeleri üzerinde düzenleyici işlevler gören yapılar olarak belirlenirken, mesleklerin daha yeknesak ve kapsayıcı bir anlayışla düzenlenmesi yönünde ihtiyaç belirdiğinde (avukatlık mesleği hükümlerinde olduğu gibi) kamu erki tarafından desteklenen “tekelci” örgütlenmeler de ortaya çıkabilmiştir [2]. 3. TÜRKİYE’DE MESLEK KURULUŞLARI Ahilik ve ardından gelişen lonca sistemi, bu toprakların bilinen ilk mesleki örgütlenmeleridir. Özünde mesleğin belirli bir terbiye çerçevesinde yürütülmesi amacını güden bu örgütlenmeler, bir yandan meslek bilgisinin üretilmesini, yaygınlaştırılmasını ve elbette bunun gereği olarak meslek mensuplarının yetiştirilip yetkinleştirilmesini, bir yandan da toplumsal yaşamın bir parçası olarak mesleğin ve mensuplarının toplumsal ödevlerini belirlemeyi, gerekirse disiplin faaliyeti yürütmeyi iş edinmiştir [1]. Meslek kuruluşlarının kamusal yetkilerle donanması ve mevzuat tarafından düzenlenmesi ise daha yakın bir geçmişe sahiptir; lonca örgütlenmesinin siyasete bulaştığı gerekçesiyle siyaseten ilga edilmesi ve etkinliğini yitirmesinin ardından Tanzimat Dönemi uygulamaları ile karşımıza yeni meslek örgütlenmeleri çıkmıştır. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ 1881 yılında Ziraat Odaları kurulmuş, 1882 yılında İstanbul’da kurulan Ticaret Odası’nın ardından 1910’da Ticaret ve Sanayi Odaları Nizamnamesi yayınlanmıştır. O yıllarda Anayasal bir düzenlemenin yokluğu söz konusudur [1]. 1924 Anayasası, meslek kuruluşları konusunda herhangi bir düzenleme getirmemiştir. Ancak, 1924 Anayasası döneminde de birçok meslek kuruluşunun “ihdas” edildiği görülmektedir. 27 Haziran 1938’de kabul edilerek 1 Aralık 1938’de yürürlüğe giren 3499 sayılı Avukatlık Kanunu’nda barolar düzenlenmiş, Barolar Birliği ise 7 Temmuz 1969 tarihinde yürürlüğe giren 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ile kurulmuştur. 1950 yılında birçok Ticaret Odası ve Ticaret Borsası kuran 5590 sayılı Kanun yayınlanmış, bunu; 1953 yılında Türk Tabipler Birliği Kanunu, 1954 yılında Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ile Veteriner Hekimler Birliği Kanunu, 1956 yılında Türk Eczacılar Birliği Kanunu, 1957 yılında Ziraat Odaları ve Ziraat Birliği Kanunu izlemiştir. Türkiye’de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının anayasal tanımlama ve düzenlemeye konu edilmesi ilk olarak 1961 Anayasası ile gerçekleşmiştir. Halen yürürlükteki 1982 Anayasası’nın 135. maddesinde düzenlenmiş olan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının (KKNMK) anayasal statüsü de konu edilmektedir. MAKALE DOSYA Türkiye’de mevcut Meslek örgütleri; Serbest Muh. ve Mali Müşavir Odaları Birliği, Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu, Türk Tabipler Birliği, Türk Diş Hekimleri Birliği, Türk Eczacılar Birliği, Türkiye Barolar Birliği, Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Türkiye Ziraat Odaları Birliği, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’dir [6]. Bu meslek kuruluşları içerisinde TMMOB tartışılacak ve yeni Anayasa sürecinde meslek örgütlerinin yeniden yapılandırılması ele alınacaktır. 3.1. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip, Anayasanın 135. Maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. TMMOB’nin, 2014 Aralık ayı itibari ile oda sayısı 24, üye sayısı ise 467 bin 344’tür. TMMOB’ye bağlı odalar (kuruluş yıllarına göre); Elektrik M.O. (1954), Gemi M.O. (1954), Harita ve Kadastro M.O. (1954), İnşaat M.O. (1954), Kimya M.O. (1954), Maden M.O. (1954), Makine M.O. (1954), Mimarlar O. (1954), Orman M.O. (1954), Ziraat M.O. (1954), Gemi Makineleri İşletme M.O. (1960), Şehir Plancıları O. (1968), Fizik M.O. (1970), Metalürji M.O. (1970), Meteoroloji M.O. (1970), Petrol M.O. (1970), Jeoloji M.O. (1974), İç Mimarlar O. (1976), Jeofizik M.O. (1986), Çevre M.O. (1992), Tekstil M.O. (1992), Peyzaj Mimarları O. (1994), Gıda M.O. (1996), Bilgisayar M.O. (2012)’dır. TMMOB, odalarının kendi eşdeğeri kuruluşlarla kurdukları ilişkilerine bağlı olarak Dünya Mühendislik Birlikleri Federasyonu’nun (WFEO) üyesidir [7]. TMMOB Yasası’nda Birliğin amaçları şöyle sıralanmıştır: 1- Günün gerek ve koşullarına ve mevcut olanaklara göre, yasa ve tüzük hükümleri içinde kalmak üzere, mühendis ve mimarları meslek kollarına ayırmak, meslek ve çalışma konuları aynı ya da birbirine yakın bulunan mühendis ve mimarlık grubu için Odalar kurmak. 2 - Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerini karşılamak, mesleki etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal üretiminve sanayi üretiminin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak. 3 - Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde, resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi ya da yeniden konulması yolunda önerilerde bulunmak. 4 - TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki birikimlerini toplum yararına kullanmalarının zeminini yaratmak. Bu amaçla mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek. Bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye’nin oluşturulması yönündeki çalışmalarını bütüncül bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmektir [7]. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip, Anayasanın 135. Maddesinde belirtilen kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. TMMOB’nin, 2014 Aralık Ayı itibari ile oda sayısı 24, üye sayısı ise 467 bin 344’tür. 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Hem 1961, hem de 1982 Anayasası’nda düzenlenen kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, devletin yönetimine demokratik yollardan katılımın sağlandığı gruplardandır. 1982 Anayasası Madde 135’de, Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, meslekî faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda -49- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzel kişilikleridir. Anayasal bir kurum olan TMMOB federasyon niteliğindedir. Görev ve yetkileri Anayasayla belirlendiği için Mühendis ve Mimarlık alanında TMMOB dışında başka bir meslek grubu bulunmamaktadır. Üniversitelerimizin ilgili fakültelerinden mezun olan mühendis ve mimarlar TMMOB’ye bağlı meslek odalarına üye olmak zorundadır. Bu durum TMMOB’yi Türkiye’de ikinci en büyük sivil toplum kuruluşu haline getirmiştir. TMMOB, üye sayısını zaman zaman kamuoyunda güç unsuru olarak kullanmaktadır. Bazen üyesi olduğumuz halde kabul edemeyeceğimiz eylemlere şahit olunmaktadır. Bu durum birçoğumuz açısından kabullenilmesi mümkün olmayan sonuçlar ortaya koyabilmektedir. Oysa TMMOB statüsünde federasyon türü yeni bir yapılanma oluşturulması halinde, meslektaşlarımızın başka bir meslek kuruluşuna üye olması sağlanacaktır. Sendikalar örneğinde olduğu gibi… Böylelikle mühendis ve mimarlarımız meslek kuruluşunu seçebilme imkanına sahip olacak ve daha fazla demokratik katılım sağlanacaktır. Anayasanın 135. Maddesinde, meslek kuruluşları olarak meslek odaları ve üst kurul olarak da TMMOB nitelendirilmektedir. Aslında TMMOB bir şemsiye kurum niteliğindedir. Tüzüğünde yer alan ve yukarıda tanımlanan amaçlarına yönelik faaliyetlerini yürütmesi gerekir. TMMOB gerek meslek odalarının kendi iç işleyişinin kanunlara uygun yürütülmesi gerekse odalar arası koordinasyonu sağlamakla yükümlüdür. Meslek odaları mevzuata uygun olarak kendileri için tanımlı meslek alanlarında faaliyetlerini sürdürürler. Bir meslek grubunun bir başka meslek grubunun girişine kanunen izin verilemez. TMMOB bu meslek kuruluşları arasındaki koordinasyonu mevzuata uygun olarak sağlamakla yükümlüdür. Ancak Türkiye’de görünen o ki, bu hususlara pek de dikkat edilmemektedir. Örneğin 2012 yılında Isparta’da düzenlenen Mühendislik Haftası etkinlikleri kapsamında bir panelde Jeoloji Mühendisleri Odası Genel Başkanı Sayın Dündar Çağlan‘a sorulan “planlı alanlar tip imar yönetmeliğinin 57. Maddesinin uygulaması gerektiği” yönündeki bir soruya; “Hocam bu sorun- -50- lar çözülmez, çünkü Türkiye’de işsizlik var, herkes birbirinin alanına giriyor” biçimindeki cevap, TMMOB’nin görevini yerine getirmediğini göstermektedir. Yine Erzurum Palandöken’de kayak tesislerindeki kulelerin çöküşüne sebep olan olayların benzer şekilde uygulama eksikliğinden kaynaklı olduğunu söylemek yanlış olmaz. 2011-2012 yıllarında Jeofizik Mühendisliği Isparta İl Temsilciliği yaptığım dönemde Isparta Belediyesi ile karşılaştığımız birçok mesele TMMOB’nin sorun çözmedeki yetersizliğinden kaynaklanmıştır. Bunun gibi halen devam eden çok sayıda sorunun olduğunu da ayrıca belirtmek isterim. MÜHENDİSler VE MİMARLAR MESLEK ÖRGÜTÜNÜ SEÇME HAKKINA SAHİP OLMALI Mühendisler ve mimarlar bir ülkenin kalkınmasında en önemli dinamiklerden biridir. TMMOB’nin bu durumu, ülkemiz gelişmesine katkı yapmazken meslek odaları arasındaki çekişme de ülkemize zarar vermektedir. Bu du- rum üniversitelerdeki bölümlere dahi yansımaktadır. Üretimde interdisipliner çalışmanın olmazsa olmaz olduğu günümüzde sinerjiyi ortadan kaldırmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların yanında bir de TMMOB’nin ideolojik bakış açısı kutuplaşmayı körüklemektedir. Tüm bunlarla birlikte ülkemizde büyük projelerin durdurulmasına yönelik özellikle Mimarlar Odası’nın başlattığı mahkeme süreçleri, ülkemiz kalkınmasının önüne kurulan bir set haline gelmektedir. Bu sayılan nedenlerden ötürü Türkiye’nin gündeminde olan yeni anayasa çalışmalarında meslek örgütlerinin çeşitlendirilmesinde fayda vardır. Oluşturulacak yeni yapıda mühendis ve mimarlar meslek örgütünü seçme hakkına sahip olmalıdır. Bu durum kamu yararına çalışan dernekler statüsünde olan meslek örgütlerinin daha katılımcı olmasını sağlayacaktır. Rekabet koşullarının oluşturulmasına bağlı olarak özellikle üretim alanlarının genişletilmesi ve sürdürülebilmesine olanak verecektir. KAYNAKLAR [1] Günday, M., Tekinsoy, O., Mısır, M. B., Çamurdan, Y. B. (2012). Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Raporu, Ankara Diş Hekimleri Odası, Ankara. [2] http://www.conseil-etat.fr/fr/presentation-des-grandsarrets/tribunal-des-conflits-22-janvier-1921-.html [3] Senar, N. ve Kaya, Z. (2006). Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu, Esnaf ve Sanatkâr Meslek Kuruluşları İçin Ülke Örnekleri İle AB’de Mesleki Eğitim ve AB ve AB Mali Kaynakları Rehberi, Ankara. [4] DTM (Dış Ticaret Müsteşarlığı AB Genel Müdürlüğü) (2008). “Avrupa Birliği Ülkelerindeki Meslek Kuruluşları Hakkında Bilgi Notu”, Ankara. [5] DDK (Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Kurulu) (2009). Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının Teşkilat ve Mali Yapıları, Denetimleri, Organlarının Seçimlerine Dair esasların Değerlendirilmesi ile Bunların Etkin ve Verimli Şekilde Hizmet Yürütmelerinin ve Geliştirilmesinin Sağlanması Amacıyla Alınması Gereken Tedbirler, Araştırma İnceleme Raporu, Ankara. [6] Çaha, Ö., Yayla, A. ve Şahin, Y. (2013) Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşları Kamuoyu Araştırması, Uluslar arası Sivil Toplumu Destekleme ve Geliştirme Derneği, Ankara [7] http://www.tmmob.org.tr/sayfa/tmmobhakkinda#sthash.r9vbMgXK.dpuf MAKALE DOSYA -51- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Abdurrahman MANSUR Mimar TMMOB VE MİMARLAR ODASI Akademik meslek odalarıyla özellikle TMMOB bünyesindeki odalarla ilgili şikayet konuları, idari şemanın, insan kaynağı yapısının ve kamu ile üniversiteye alımda belirlenen standartların sonuçlarıdır. Tüm büyük meseleler tahlile ve aynı anda tüm yönleriyle ele alınarak çözülmeye muhtaçtır. 1.İDARİ ŞEMA Yönetenlerin değişmesinin yönetim tarzını pek değiştirmediği durumlar idari yapılanmada çarpıklığa işaret eder. 2. İNSAN KAYNAĞI YAPISI Doğal olarak meslek erbabının genel yapısı oda yönetimlerine doğrudan yansımaktadır. 1.1. Yarım yüzyılı aşan mevzuatı, 25 meslek odası ve yaklaşık 500 bin üyesiyle hantallaşan TMMOB çatısı kaldırılmalıdır. Böylece odaların üst düzey yöneticilerinin gündeminden TMMOB prosedürü, bürokrasisi meşgalesi kalkmış olacak, kendi mesleki alanlarına odaklanabilecek, daha özgür hareket edebileceklerdir. Odalar tek başlarına ya da yakın odalarla kümeler oluşturarak, faaliyetlerini daha rahat yürütebilirler. Örneğin, Mimarlar Odası, Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası, İç Mimarlar Odası, Endüstriyel Tasarım gibi odalar “Tasarım Odaları Birliği” gibi kendi aralarındaki protokole dayalı üst birlik ya da küme oluşturabilir. Mühendis odalarında da benzer kümelenmeler olabilir. 2.1. Niteliği artırmanın birinci aşaması, öğrencilikte yeterli eğitim ve öğretim sürecinin sağlanmasıdır. Mimarlık ve Şehir Planlama eğitiminin hem süre hem içerik açısından oldukça yetersiz olduğunu belirtmekte fayda var. Mimarlık eğitimi için 4 yıllık süre yetersizdir. Mesleğini, bilgisayar programı kullanmayı bilmekten ibaret zanneden yeni mezunlar var. Bu durumun ülkemize ve şehirlerimize ödettiği ictimai ve iktisadi bedeller çok fazladır ve apayrı inceleme konusudur. Meslek odaları meslek üyeleri tarafından yönetildiğine göre, meslek erbabının çok yönlü olması, idarecilik, siyaset, ticaret, iktisat, hukuk, ekoloji vb. tüm alanlarında en azından kısmi donanıma sahip olması üyelerini, şehri ya da ülkeyi ilgilendiren karar ve tavırlarının sağlığı açısından önem arzetmektedir. 2.2. İkinci aşama, örgün eğitimden sonra çıraklık süresi tamamlandıktan sonra meslek unvanı kazanılması konusudur. Bu süre eğitim ile iş hayatı arasında en az 1 yıl özel sektörde fiili çalışma sürecidir. Çıraklık, işveren tarafından belgelendirilen, Meslek Odası tarafından denetlenen, okul döneminin muhasebesinin yapıldığı ve eksiklerinin tamamlandığı, iş hayatına hazırlanılan, tecrübenin yanında mesleki değerlerin de kazanıldığı, çok önemli aşamadır. 1.2. Ayrıca aynı meslek grubuna hitap eden odaların büyükşehirlerdeki şube sayısının, belirli üye sayısı ve oranı şartları ile birden fazla olabilmesi, rekabeti, hizmeti ve katılımcılığı artıracaktır. Bursa örneğinde 400 mimarlık bürosu ve bin 200 oda üyesi sözkonusudur ve 2 ya da 3 şube tarafından temsil edilebilir. Meslek odası yöneticiliğinin atlama taşı, en azından reklam aracı olarak kullanılmasının cazibesi azalacaktır. Odaların üyeleriyle yazılı, yönetici ve personelinin yüzyüze iletişim dili, otoritenin tebayla iletişim tarzından farklı olmalıdır. Değerleri temel alan Anadolu’nun Ahilik geleneği meslek odalarında hissedilmelidir. -52- 1 Lisans eğitimi eğitim, öğretim, staj, değerler eğitimi ( okul + işveren ) MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ “Memurların fesadı hükümdarlarının fesadı iledir. Hükümdarların fesadı da ulemanın bozulmasıyladır. Alimlerin bozulması ise mal ve mevki sevgisi iledir. Dünya sevgisi içini kaplayan bir kimse bayağı insanları bile irşad edemez, nerede kaldı hükümdarlar ve büyükleri irşad.” İMAMI GAZALİ MAKALE 2 Çıraklık dönemi değerler eğitimi, tecrübe ( işveren + meslek odası ) 3 Mesleki ünvan ve faaliyet iş hayatı ( özel sektör + kamu + üniversite + meslek odası ) Çıraklığını tamamlamak; yetki kullanmanın, kamuya ya da yüksek lisansa başvurmanın önşartı olmalıdır. İmzacılık denen sorumsuzluğun, hastalığın ve haksız rekabetin bir miktar önüne geçecektir. Diploma sahibi olmak ile meslek sahibi olmanın farkı öğrenilmiş olmalıdır. Örneğin; yerini bilmediği, projesini görmediği inşa projelerine şantiye şefi olarak imza atan mimarlar DOSYA ve mühendisler, işini hakkıyla yapmaya çalışan diğer meslekteşlarının hem maddiyatına hem de itibarlarına zarar vermektedir. “Çıraklığını yapmadığın işin ustalığını yapmaya kalkma.” ATASÖZÜ 3. KAMUYA VE ÜNİVERSİTEYE ALIM Liyakat ve ehliyet en öcelikle, kamuya ve üniversiteye personel alımında dikkate alınması gereken husustur ki mesleki, dolayısıyla eğitim sürecinin standartları büyük ölçüde bu aşamada belirlenmiş olur. Aranmayan standartlar ve nitelik- ler azalmaya ve yok olmaya gider. Devletin ve üniversitenin alım standartları, yaygınlaşan ve yeterli görülen standartlar haline gelmektedir, müracaat sayısının çokluğu bu etkiyi artırmaktadır. Çıraklığını yapmak yani asgari olgunluk başvuru şartı olmalıdır. Kritere dayanmayan alım süreçleri, eğitim sürecine, kişisel ve ülkesel gelişmeye, iş ve çalışma ahlakına zarar vermektedir. En büyük işveren devlettir ve işler bürokrasi ile yürümektedir. 3.1. Yetersiz bilgi, yetersiz tecrübe ve yetersiz mesleki kültür ve ahlakı oluşmamış, sadece diplomaya sahip kişinin kamuya alınması, öğrenene kadar geçen sürede devletin en azından 1 yıl karşılıksız harcama yapmasına sebep olmaktadır. Öğrenme sürecinde önemli şeyleri önemsiz, önemsiz şeyleri önemli gören uygulamalar, işi için kuruma gelen vatandaşa olumsuz tavırlar, kamu kaynaklarının israfı gibi hususlar dikkat çekmektedir. Yıllara göre memurluk sınavına hazırlanmak için dersaneye giden ve sınava giren mezun sayısı katlanarak artmış, hatta okulun 3. sınıfında hazırlığa başlayan, ülke ve milleti için ideali olmayan öğrenciler ortaya çıkmıştır. Meslek ve iş hayatının ilk yılları verimsiz daha da kötüsü zaman, iş, enerji ve değer kaybıyla geçmiş olmaktadır. 3.2. Ehliyetsiz akademik kadronun hangi vasıfta öğrenci yetiştireceği konusu izaha gerek olmayacak kadar açıktır. Öyle örnekler sözkonusudur ki akademilerin saygınlığına gölge düşürür. Başta Yüksek Lisans başvurularında, bilgi, tecrübe, değer ölçüleri aranmaz ise kadroları yetiştiren akademik kadroların niteliksizliği problem olarak karşımıza çıkar ve bu kısır döngüye dönüşür. Şöyle ki iyi kadrolar seçilemezse iyi kadrolar yetişmez, iyi kadrolar yetişmezse iyi kadrolar seçilemez. Bu kısır döngü tuzun kokması demektir ve toplumu felakete sürükler. Akademik kadronun nitelik yönünden yetersizliği, tek yönlülük, pratikten uzak kalma, etik değerler, akademik kariyer-maddiyat ilişkisi gibi başlıklar halinde ayrıca konu başlığı ile değerlendirilmesi daha uygundur. İlmin ve ilimle ilgili kavramların şerefiyle ilgili, özellikle ilim öğrenmenin amacının ne olup olmamasıyla ilgili çokça Hadis-i Şerif bulunmaktadır. -53- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Şenol ARSLAN ELEKTRİK MÜHENDİSİ TÜRKİYE’DE MÜHENDİS VE MİMAR ÖRGÜTLENMESİNİN KISA TARİHİ türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) 7303 sayılı Yasa, 66 ve 85 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle değişik 6235 sayılı Yasayla 1954 yılında kurulmuştur. TMMOB tüzel kişiliğe sahip, Anayasanın 135. Maddesi’nde belirtilen kamu kurumu niteliğinde bir meslek kuruluşudur. Kuruluşunda 10 odası ve 6822 üyesi bulunan TMMOB’nin bu gün itibarı ile oda sayısı 24’e üye sayısı ise 31 Aralık 2015 tarihi itibarı ile 488 bin 193’e ulaşmıştır. TMMOB çalışmalarını 24 Oda, bu Odalara bağlı 212 Şube, 31 bölge temsilciliği, 66 il temsilciliği, 374 ilçe temsilciliği ile sürdürmektedir. TMMOB’ye bağlı Odalara 87 farklı mühendislik, mimarlık ve şehir plancılığı disiplininden mezun olanlar üyedir. TMMOB’nin Kuruluşuna Kadar Bu kısa tarihçe, ulaşılabilen belgeler ışığında 1954 yılı öncesinin önemli sayılabilecek olaylarına, Odaların kuruluşlarına, TMMOB Yasasındaki değişikliklere değinmektedir. Osmanlı Döneminde İlk Örgütlenmeler Avrupa’da ve ABD’de 19. yüzyılın ortalarında başlayan mühendis ve mimar örgütlenmesi, ülkemizde 2. Meşrutiyet ilk birlikte başlamıştır. 1908’de İstanbul’da çok sayıda sivil örgütün kurulduğu bilinmektedir. Bunlardan birisi de Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’dir. Cemiyetin yayın organında “Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin Tarihçesi” başlığı altında yayınlanan yazıda şu görüşlere yer verilmiştir: “Vatanımızda bilim ve fen tabii ki layık olduğu aşamaya erişemedi. Tanrıya şükürler olsun ki geçen yıl elde ettiğimiz Meşrutiyet yönetimi, zulüm baskısını paramparça ederek, her türlü engeli ortadan kaldırdı ve muhtelif meslek ilgilisinin tek başına ya da topluca çalışabilmesini sağladı. Özgürlük nimetinden beklenilen yararları -54- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE bir an önce hayata geçirmek ve birlik gücünün bireysel güçten daha açık ve daha esaslı bir şekilde yararlı hizmetler doğuracağı kuramı çerçevesinde toplanma amacı, Osmanlı mühendis ve mimarlarında bir birleşme düşüncesi oluşturmuş idi. Bu şekilde hazırlanmış görüşler, yapılacak bir çağrıyı beklerken, Mimar Kemalettin Bey fen mensuplarını birleşmeye davet etti ve bu suretle arkadaşlarından önce davrandı. Osmanlı fen mensuplarının bu çağrıya hemen uyması ve bir araya gelme teklifinin uygun bulunması sonucunda Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti adıyla bir örgüt kurulmasına karar verildi.” Yine aynı dergide yayınlanan dernek tüzüğünün amaç maddeleri arasında “Osmanlı mühendis ve mimarlarının hukukunu muhafaza etmek” ilk sırada yer almaktadır. Cemiyet 1912 yılında etkinliklerini askıya almış ve 1919’da yeniden çalışmalarına başlamış ve 1922 yılına kadar varlığını sürdürmüştür. Cemiyet yabancı ülkelerden mühendis ve mimar getirilmesine karşı Osmanlı mühendis ve mimarlarına öncelik verilmesini savunmuştur. İstanbul’un topografik haritasının çıkarılmasına Cemiyet olarak talip olunmuştur, işin yabancı mühendislere verilmesi üzerine Cemiyet üyelerinin bu işleri Osmanlı mühendis ve mimarlarının yapabileceğini ve hiç olmazsa beş Osmanlı mühendisinin bilgilerini artırmak amacıyla yabancıların yanında çalışmalarına izin verilmesini istediklerini “Şura-i Devlete” dilekçelerle ilettikleri bilinmektedir. 1912 yılından sonra “Association des Architectes et ingeniuers en Turquie” [Türkiye’deki Mimar ve Mühendisler Derneği] Fransızca adlı bir örgüt daha kurulmuştur. Bu örgütün tüzüğünde, Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin aksine, üyelik için “Osmanlı tabiiyetini haiz bulunma” koşulu bulunmamaktadır. Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti’nin çalışmalarının durduğu bu dönemde, bu yeni örgütün Türk mühendis ve mimarlığının örgütlenmesine karşı bir hareket olduğu şeklinde yorumlanmaktadır. 1919 yılında “Mühendis Birlik Yurdu”, 1923 yılında “Türk Mühendisleri Ocağı” ve 1925 yılında Türk Mimar ve Mühendis Cemiyeti” kurulduğu belirtilmektedir. Cumhuriyet Döneminde İlk Örgütlenmeler Cumhuriyet’ten sonra ilk örgütlenmeler 17 Mayıs 1926 yılında kurulan ve merkezleri Ankara’da bulunan Türk Mühendisler 1912 yılından sonra “AssocIatIon des ArchItectes et IngenIuers en TurquIe” [Türkiye’deki Mimar ve Mühendisler DeRNeği] Fransızca adlı bir örgüt daha kurulmuştur. Bu örgütün tüzüğünde, Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyetinin aksine, üyelik için “Osmanlı tabiyetini haiz bulunma” koşulu bulunmamaktadır. DOSYA Birliği ve Türk Yüksek Mühendisler Birliği adı altında gerçekleşmiştir. Birliklerin tüzükleri temelde aynıdır. Amaçlar arasında “memleketin ilerlemesine ve milli iktisadın inkişafına ve kuvvetlenmesine hizmet emeli ile mesleğin yükselmesine çalışmak”, “meslek haklarını ve azanın ihtiyaç ve menfaatlerini temin ve himayeye, mühendisler arasında tanışma ve tesanütün artmasına hizmet etmek”, “başka memleketlerden mühendis getirilmesine ihtiyaç kalmayacak derecede meslektaşların yetiştirilmesi için gençliğin mesleğe karşı rağbetini artırmaya; sermaye getirme mecburiyeti olmadıkça, memleketimizde yapılarak inşaatın Türk mühendis ve müteahhitlerine yaptırılmasını ve memlekette yerli ve ecnebi müesseselerde Türk mühendislerinin çalıştırılmasını temine çalışmak” yer almaktadır. Bu örgütü 18 Şubat 1927 tarihinde kurulan Türk Yüksek Mimarlar Birliği izlemiştir. Birliğin amacı; “Türk yüksek mimarları arasında fikri ve mesleki dayanışmayı temine, memleket içinde ve dışında Türk mimarisini ve mimarlığını tanıtmaya, Türk mimarlık sanatının ve inşaat bilgisinin beynelmilel terakkilere göre inkişafına ve Türk yüksek mimarlarının mesleki, iktisadi ve hukuki menfaatlerini korumak” olarak belirtilmektedir. Daha sonraları bu örgütlere çeşitli tarihlerde uzmanlık dallarında örgütler eklenmiştir. Bunlar arasında kurulduktan sonra başka bir örgütle birleşenler bulunmaktadır. 1954 yılında kabul edilen TMMOB Yasası uyarınca oluşturulan “Müteşebbis Heyet” içinde, Bayındırlık Bakanlığı temsilcilerinin dışında Türk Yüksek Mühendisler Birliği, Türk Mühendisler Birliği, Türk Yüksek Maden Mühendisleri Birliği, Karabük Ağır Sanayi Mühendisleri Derneği, Türk Mühendis Jeologlar Derneği, Harita ve Kadastrocular Derneği, Türk Ormancılar Cemiyeti, Türk Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği temsilcileri yer almışlardır. 1954 Yılına Kadar Yasal Süreç Mühendislerin ve mimarların yasayla kurulu bir örgüte kavuşturulması için çalışmaların 1926 yılına kadar uzandığı tahmin edilmektedir. Bu çalışmaların ilk ürünü 1927 yılında alınmış ve 1035 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun çıkmıştır. Kanun teklifinin gerekçesinde “son zamanlarda hiçbir sıfat ve salahiyeti olmadığı halde mühendis ve mimar ismini taşıyanların tûrediği” belirtilmektedir. Yasa teklifinin Bayındırlık Komisyonu -55- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI raporunda ise “Memleketin en uzak köşelerine kadar imalat ve inşa ruhunun nüfuz eylemesinden bilistifade yerli ve yabancı birçok kimseler mühendis ve mimarlık gibi uzun ve yorucu tetkik ve araştırmaya muhtaç mesleklerin namlarını kendilerine izafetle büyük ve muhteşem ve iri inşaatları deruhte ettikleri ve yaptıkları işlerin ise ekseriye üzücü surette neticelendiği görülmekte olmasından dolayı doktorluk ve avukatlık ve sair mesleklerde olduğu gibi mühendislik ve mimarlık işlerinin de mesleği üzerinde uğraşmış ve alışkanlıklar peyda etmiş ehillere tevdii zamanı gelmiş olduğu” belirtilmiştir. Yasayla yüksek mühendislik ve yüksek mimarlık tanımlanmakta, bu tanımlara uymayanların mühendislik ve mimarlık unvan ve yetkisiyle mesleklerini uygulamaları yasaklanmaktadır. Bu yasa 1936’da çıkarılan 3077 sayılı yasa ile değiştirilmiş ve bugün halen yürürlükte olan 1938 yılında 3458 sayılı yasa ile ortadan kaldırılmıştır. Bu yasalarla, mühendis ve mimarların mesleki tanınırlığı bir aşama kaydetmiştir. Ancak, daha sonra TMMOB Yasası’nın gerekçesinde de yer aldığı gibi “görev ve yetkileri kanunla belirlenmiş” bir yapılanma çalışmaları sürmüştür. Bu çalışmalarda özellikle avukatların, hekimlerin yasayla dayanarak örgütlenmeleri örnek oluşturmuştur. Kısaca, Barolar önce 1876 yılında, daha sonra da 1924 yılında Avukatlık Kanunu ile yasal örgütlenme dayanaklarına kavuşmuşlar. Aynı şekilde hekimler de 1929 yılında çıkarılan Etıbba [Tabipler] Odaları Nizamnamesi ile bu olanağı elde etmişlerdir. Mühendis ve mimarların yasal bir statüye kavuşmaları konusu 3458 sayılı yasa ile ilgili olarak Maarif Vekilliği, Başbakanlığa yazdığı yazıda “Serbest çalışan mimarları ve mühendisleri organize edecek olan Mimar Odaları ve Mühendis Odaları nizamnamelerini resmi mahiyete sokacak olan maddelerin kanuna ilavesi yerinde olacağını” bildirmektedir. Ayrıca bu yasa teklifinin TBMM’de görüşülmesi sırasında, Trabzon Milletvekili Mühendis Mithat Aydın şu talepte bulunmaktadır: “Sayın Nafıa ve Dahiliye vekillerimizden, memlekette vatandaşların bu hususta yekdiğerine karşı vaziyetlerini bildirecek, yani ustaların mühendis ve iş sahalarının vaziyetlerini iyi bir nizam içerisine koyabilecek bir talimatname, bir nizamname veya kanun vücuda getirmelerini çok istirham ederim.” Ulaşabilen belgelerden birisi olan Türk Yüksek Mühendisleri Birliği’nin 16. Yıllık Umumi Kongreye Ait Raporlar, Kararlar -56- ve Zabıtlar Broşüründen anlaşıldığı üzere, Türk Yüksek Mimarları Birliği, 1939 yılında “Türk Yüksek Mimar Odaları Kanun Projesi” hazırlayarak Bayındırlık Bakanlığı’na iletmiştir. Bakanlık ise “gerek mimarlarla mühendislerin iş sahasındaki sıkı münasebetleri bakımından gerek mühendisler için buna uygun olabilecek hak ve çıkarların incelenmesi” için taslağı Türk Yüksek Mühendisler Birliği’ne göndermiş, Birlik de bu taslak yerine daha kapsamlı olan “Türk yüksek mühendisleri ve yüksek mimarlarının salahiyetleri ve bunlara ait olarak kurulacak birlikler hakkındaki kanun projesini” hazırlamıştır. Türk Yüksek Mimarlar Birliği Nizamnamesi’nin 1939 yılında tasdik edilmiş yayınında ise “yakında büyük bir alaka ile bek¬lediğimiz Yüksek Mimar Odaları Kanunu’ndan” söz edilmektedir. Bir başka belgeden de, 1947 yılında İstanbul Yüksek Mühendisler Birliği ile Türk Yüksek Mimarlar Birliği’nin İstanbul şubesiyle yaptığı görüşmelerden sonra Türk Yüksek Mühendisler ve Yüksek Mimarlar Odaları Kanun Tasarısı’nın hazırlandığı anlaşılmaktadır. Tasarının 1. maddesinde “Bütün inşaat, makine, elektrik, gemi inşaatı, maden, mensucat, topografya ve jeodezi ve kimya mühendislerini içine alan bir Mühendisler Odaları ile bütün mimarları içine alan bir Mimarlar Odaları kurulmuştur” denilmektedir. Tasarının Mühendisler Odaları ve Mimarlar Odaları İttihadı [Birliği] bölümünde ise, İttihadın [Birliğin] amacı “odalar arası müşterek mesleki meseleleri, odaların göstereceği lüzum veya devletin bir müracaatı üzerine ele almak ve yalnız o mesele ile ilgili odalar delegelerinin iştirakiyle sonuçlandırmak” olarak belirlenmektedir. Mühendis ve mimar hareketinin 1940’larda da yabancı mühendis ve mimar çalıştırılmasına karşı tutumu sürmüştür. Mühendisleri ve mimarların ilk kitlesel hareketi olduğunu tahmin ettiğimiz olay şudur: İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi binasının projelerinin Amerikalı mühendis ve mimarlara yaptırılmak istenmesini protesto etmek üzere, 1949 yılında Türk Yüksek Mühendisler Birliği ile Türk Yüksek Mimarlar Birliği ortak bir yürüyüş düzenlediler. Kızılay’dan Ulus’a kalabalık bir mühendis-mimar topluluğu yürüdü. Ayrıca, 1953 yılında, o zamanki Bayındırlık Bakanlığı’nın Almanya’dan getirttiği yirmi mühendis ve mimarı çalıştırması üzerine, Türk Yüksek Mühendisler Birliği,üyesi olan Bakan Kemal Zeytinoğlu’nu onur kuruluna verme girişimi olmuştur. Şim- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ diki TMMOB Yasası için ise ilk kanun teklifi 1951 yılında Himmet Ölçmen tarafından “Mühendis ve Mimar Odaları Birliği” adıyla, ikinci kanun teklifi ise 1952 yılında Süleyman Kuranel tarafından “Türkiye Mimarlar ve Mühendisler Odaları adıyla verilmiştir. Bilindiği gibi TMMOB Yasası 1954 yılında kabul edilmiş ve böylece, mühendis ve mimarların kendi ülkelerinde yabancı mühendisler karşı haklarını almaya, toplum nezdinde varlıklarını kabul ettirmeye ve bunu yasal bir dayanağa bağlama çalışmaları belirli bir sonuca ulaşmıştır. TMMOB’NİN VE ODALARIN KURULUŞLARI İlk Kuruluşlar TMMOB ve Odaların kuruluşu 6235 sayılı TMMOB yasasının geçici 2. maddesi uyarınca gerçekleşmiştir. İlgili maddeler şöyledir: Muvakkat Madde 2- Bu kanunun neşri tarihinden itibaren bir ay içinde Bayındırlık Vekaleti’nin teşebbüsü ile mezkur tarihte faaliyet halinde bulunan mesleki birliklerce gönderilecek ikişer temsilci ile Bayındırlık Vekaleti’nin tayin edeceği beş temsilciden müteşekkil müteşebbis heyet Bayındırlık Vekaleti’nde toplanır. Kanunun neşrinden itibaren üç ay içinde Odalar Birliği Talimatnamesiyle kurulacak odaların hazırlıklarını ve ilk umumi heyet toplantısı için lüzumlu diğer bilumum hazırlıkları tamamlar ve MAKALE DOSYA Maden Mühendisleri Birliği, Karabük Ağır Sanayi Mühendisleri Derneği, Türk Mühendis Jeologlar Derneği, Harita ve Kadastrocular Derneği, Türk Ormancılar Cemiyeti, Türk Yüksek Ziraat Mühendisleri Birliği temsilcileri katılmışlardır. 1954 yılında kurulan ilk odaların üye kaydı Odanın Adı Üye Sayısı Elektrik 672 Gemi 96 Harita ve Kadastro 62 İnşaat 2.371 Kimya 312 Maden 313 Makina 902 Mimarlar 746 Orman 615 Ziraat 733 Toplam ilan eder. Kanunun neşrinden itibaren altı ay içinde o tarihte faaliyette bulunan birlikler umumi heyetlerini toplayarak üç kişiden az olmamak üzere kayıtlı azalarının yüzde beşi nispetinde delegelerini seçer, bunların isim ve adreslerini Bayındırlık Vekaleti’ne bildirir. Vekaletçe bir ay içinde birliklerce seçilen delegelere yazılı davetiye gönderilerek toplantıya davet olunur. Toplanan bu heyet Türk Mühendis ve Mimarlar Odaları Birliği’nin birinci umumi heyetini teşkil eder. Umumi Heyet, toplantısını idare etmek üzere bir reis, iki reis vekili, dört de katip seçer. Bu heyet kararlarını ekseriyetle verir. Yalnız Talimatnameye alt kararlarda üçte iki ekseriyet aranır. Muvakkat Madde 3- Birinci Odalar Birliği Umumi Heyeti’nin vazifeleri: a) Müteşebbis heyet tarafından hazırlanmış bulunan Odalar Birliği Talimatnamesi’ni müzakere ve kabul etmek; b) Kurulması icabeden ve müteşebbis heyet tarafından hazırlanmış olan odaları tespit etmek ve oda teşkili mümkün olmayan meslek mensuplarının hangi odaya kayıtlı olacaklarını tetkik ve tayin etmek; c) Odalar Birliği İdare Heyetini ve yedeklerini seçmek; ç) Odalar Birliği Umumi Katibini ve murakıplarını seçmek; d) Yüksek Haysiyet Divanı azalarını ve yedeklerini seçmek. TMMOB’nin 1. Genel Kurulu 18-22 Ekim 1954 tarihleri arasında yapılmıştır. Bu kurula Bayındırlık Bakanlığı temsilcilerinin dışında Türk Yüksek Mühendisler Birliği, Türk Mühendisler Birliği, Türk Yüksek 6.822 Adı ODA ADI KURULUŞ TARİHİ 1 Bilgisayar Mühendisleri Odası 2012 2 Çevre Mühendisleri Odası 1992 3 Elektrik Mühendisleri Odası 1954 4 Fizik Mühendisleri Odası 1970 5 Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası 1960 6 Gemi Mühendisleri Odası 1954 7 Gıda Mühendisleri Odası 1996 8 Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 1954 9 İç Mimarlar Odası 1976 10 İnşaat Mühendisleri Odası 1954 11 Jeofizik Mühendisleri Odası 1986 12 Jeoloji Mühendisleri Odası 1974 13 Kimya Mühendisleri Odası 1954 14 Maden Mühendisleri Odası 1954 15 Makina Mühendisleri Odası 1954 16 Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası 1970 17 Meteoroloji Mühendisleri Odası 1970 18 Mimarlar Odası 1954 19 Orman Mühendisleri Odası 1954 20 Petrol Mühendisleri Odası 1970 21 Peyzaj Mimarları Odası 1994 22 Şehir Plancıları Odası 1954 23 Tekstil Mühendisleri Odası 1992 24 Ziraat Mühendisleri Odası 1954 -57- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI 1954 Yılından Sonra Kurulan Odalar TMMOB Yasası Odaların kuruluşlarına ilişkin 13. maddede “Lüzum görülen yerlerde Birlik Umumi Heyeti kararıyla (Türk mühendis ve mimarları odaları) açabilir” hükmünü getirmiştir. Ayrıca 17. maddede “Sayıları oda teşkiline müsait olmayan ihtisas mensupları Birlik Umumi Heyeti kararıyla ihtisaslarına göre en yakın odaya ithal olunur” hükmünü getirmiştir. TMMOB Tüzüğünde konu daha ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Tüzüğün 48. maddesinde “Mevcut olanaklar ve koşullar elverişli ise her meslek dalı için Birlik Genel Kurulu Kararı ile yalnız bir Oda açılabilir” hükmü getirilmektedir. 49. Maddede ise “Bir Odanın Genel Kurulunda, Odaya bağlı olan bir meslek kolu mensuplarının ayrı bir Oda kurmalarının önerilmesine karar verilmesi ya da Odaya bağlı bir meslek kolu mensuplarının en az üçte ikisinin ayrı bir Oda kurmak istemesi halinde” konunun TMMOB Genel Kuruluna getirilmesi gereği ifade edilmektedir. 1954 yılından sonra kurulan Odalar ve kurulma gerekçeleri, kuruluş tarihleri sırasıyla, şöyledir: Gemi Makinaları İşletme Mühendisleri Odası: Bu Oda 1960 yılında yapılan TMMOB 7. Genel Kurulu’nun kararıyla kurulmuştur. Şehir Plancıları Odası: Bu Oda 1968 yılında kurulmuştur ve Mimarlar Odası’ndan ayrılmıştır. 1967’deki TMMOB Genel Kurulu’na yapılan başvuru ve alınan kararla kuruluş süreci başlatılmış ve hazırlanan Şehir Plancıları Odası Talimatnamesi’nin 31 Ocak 1968 tarihli TMMOB Yönetim Kurulu kararı ile onaylanması sonucu Şehir Planlama Mimar ve Mühendisleri Odası kurulmuştur. Odanın ilk Genel Kurulu 16 Mart 1969 tarihinde yapılmıştır. Fizik Mühendisleri Odası: 1970 yılında Elektrik Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. 1957 yılında Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik Bölümü’nü Fizik Yüksek Mühendisi olarak bitirenler Türkiye’nin ilk fizik mühendisleridir. Zaman içinde HÜ Mühendislik Fakültesi, Gaziantep Üniversitesi Mühendislik Fakültesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve İTÜ Fizik Mühendisliği eğitimi veren üniversitelerimiz olmuşlardır. Giderek sayıları artan fizik mühendisleri, 1970 yılında -58- TMMOB’ye bağlı olarak kurulan fizik mühendisleri, 1970 yılında TMMOB’ye bağlı olarak kurulan Fizik Mühendisleri Odası çatısı altında toplanmışlardır. MTA; TÜBİTAK, AEK, Meteoroloji gibi araştırma kuruluşlarında, TEK, DSİ, EİEİ, ETİBANK gibi enerji sektöründe, TRT gibi iletişim sektöründe, üniversiteler gibi eğitim öğretim alanında, özel ve devlet sektöründe bilgi işlem teknolojisi ve sağlık-medikalfizik alanında yoğunluklu çalışan fizik mühendisleri örgütlülüklerini sağlamak için oda kurma girişiminde bulunmuş ve bunu da sonuçlandırmışlardır. Günümüzde ise dört üniversitede; Ankara, Hacettepe, İstanbul ve İstanbul Teknik Üniversitelerinde ilgili eğitim yapılmaktadır. Fizik Mühendisleri Odasına, Fizik Mühendislerinin yanında Matematik Mühendisleri ile Nükleer Mühendisleri de bünyesinde barındırmaktadır. Hacettepe Üniversitesi ve İTÜ’de ilgili eğitimler yapılmaktadır. Metalurji Mühendisleri Odası: Bu Oda 1970 yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Metalurji Mühendisleri başlangıçta İTÜ Maden Fakültesi’nden mezun olmuşlardır. Bu çerçevede de Maden Mühendisleri Odası’nın kurulması kabul edilmiştir. Meteoroloji Mühendisleri Odası: Bu Oda 1970 yılında kurulmuş ve Elektrik Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ülkemizde Meteoroloji sektöründe kurumsal bazda ilk yapılanma 1937’de 3127 sayılı yasa ile (bugünkü Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü) gerçekleşmiştir. Meteoroloji Mühendisliği öğretimine ise 19531954 öğretim döneminde İTÜ’de başlanmıştır. İlk meteoroloji mühendisleri ise 1959 yılında mesleki hayata atılmışlardır. Petrol Mühendisleri Odası: Bu Oda 1970 yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Petrol mühendisleri 1970 yılına kadar Maden Mühendisleri Odası’na kayıtlı olmuşlardır. TMMOB’nin 1970 yılında yapılan 17. Genel Kurulunda Petrol Mühendisleri Odası’nın kurulması kabul edilmiştir. Jeoloji Mühendisleri Odası: Bu Oda 1974 yılında kurulmuş ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Jeoloji mensuplarının mesleki örgütlenmesi 1946 yılında Türkiye Jeoloji Kurumu Derneği ile başlamıştır. 1951 yılında yine mesleki amaçlı Jeologlar Derneği kurulmuştur. O dönem- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ lerde İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi ve Ege Üniversitesi Fen Fakültesi’nde yapılan eğitimler sonucunda “jeolog” meslek unvanını içeren diploma verilmemesi sonucu eski mezunların jeoloji lisans olarak aldıkları “Fen Lisans Diplomaları” Türkiye Jeologları Odası kurmalarına olanak vermemiştir. 1960 yılında İTÜ’de jeoloji meslek elemanı yetiştirmek amacıyla Jeoloji Mühendisliği bölümü açılmış, bu üniversiteyi ODT, KATÜ, Hacettepe, Ankara8 Üniversitesi ve İstanbul Üniversiteleri izlemişlerdir. İlk Jeoloji Mühendisi 1964 yılında mezun olmasına karşın örgütlenme çalışmalarına 1972 yılında başlamıştır. Oluşturulan 50 kişilik kurucu grup çalışmaları yürütmek üzere ülkemiz üniversiteleri ve dış üniversite mezunlarının her birini temsil ederek 16 kişiye müteşebbis heyet görevi vermiştir. Bu dönemde Maden Mühendisleri Odası’na kayıtlı 230 jeoloji mühendisi bulunmaktaydı. Heyet gerekli çalışmaları yaparak konuyu önce Maden Mühendisleri Odası sonra Birlik Genel Kurulu’na götürmüş ve 18 Mayıs 1974 yılında TMMOB’ne bağlı 17. oda olarak Jeoloji Mühendisleri Odası kurulmuştur. İç Mimarlar Odası: Bu Oda 1976 yılında kurulmuştur. İç mimarlar Güzel Sanatlar Akademisi’nden ve Tatbiki Güzel Sanatlar Akademisi’nden mezun MAKALE DOSYA ÇMD Genel Kurulu’nda alınan karar gereğince ÇMD Genel Kurulu’na ÇMO’nun kurulması istemi istenmiştir. ÇMD Genel Kurulunca olumlu bulunan bu istek TMMOB 32. Olağan Genel Kurulu’nda görüşülmüş ve 23 Mayıs 1992 günü ÇMO’nun kurulması oy birliği ile kabul edilmiştir. olmuşlardır. Meslek olarak mimarlıktan farklı olan iç mimarlar, Mimarlar Odası’na kayıt olmamışlardır. Konu Mimarlar Odası Genel Kurulu’nda görüşülmeden doğrudan TMMOB’nin Genel Kurulu’na gelmiş ve İç Mimarlar Odası’nın kurulması kararı alınmıştır. Jeofizik Mühendisleri Odası: Bu Oda 1986 yılında kurulmuştur ve Maden Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. 1956 yılında Türk Jeofizikçiler Derneği’nde örgütlenen jeofizikçiler mühendis unvanı almaya başladılar ve Maden Mühendisleri Odası’na kayıtlı oldular. Jeofizik mühendisleri sayılarının artması üzerine, 1986 yılında yapılan TMMOB Genel Kurulu’nda ayrı bir Oda kurulması kabul edildi. Çevre Mühendisleri Odası: Bu Oda 1992 yılında kurulmuştur ve İnşaat Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Çevre sorunlarına mühendislik temelinde çözümler getirmek amacı ile başlayan Çevre Mühendisliği lisans ve lisansüstü eğitimi Türkiye’de 70’li yıllarda başlamış ve bugün Çevre Mühendisliği eğitimi veren 27 üniversiteye ulaşılmıştır. Teknik kadroların konularında yetkin olabilmeleri üniversite eğitiminin sağlıklı olması ile birlikte, mesleki açıdan da örgütlü ve güçlü olmasına bağlıdır. 1980’li yılların başında bir meslek disiplini olarak ortaya çıkan Çevre Mühendisleri ilk olarak İnşaat Mühendisleri Odası (ÇMO) bünyesinde Tekstil Mühendisleri Odası: Bu Oda 1992 yılında kurulmuştur ve Makina Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Tekstil Mühendisleri Odası’nın kurulması, ilk kez 1970 TMMOB Genel Kurulu’nda yeni odaların kurulma tartışmasında gündeme gelmiştir. O yıllarda Türkiye’de tekstil mühendisliği eğitiminin yalnızca Ege Üniversitesi’nde olması ve henüz ilk mezunlarını da yeni verecek olması nedeniyle var olan üye potansiyeli tamamıyla yurtdışında eğitim almış tekstil mühendislerinden oluşmaktaydı. Bu kişiler, Makina Mühendisleri Odası ya da Kimya Mühendisleri Odası kayıt olarak TMMOB içinde örgütlenmenin güçlüğünü ve yakın gelecekte sayıları artacak yurtiçi mezunu tekstil mühendisleri ile yeni bir odanın gerekli olduğunu savunmuşlardır. Ancak Tekstil Mühendisleri Odası 1970 Genel Kurulu’nda kurulması tartışılan odalar arasında olmasına karşın kuruluş sürecini tamamlayamamıştır. TMMOB 1973 yılında tekstil mühendislerinin Makina Mühendisleri Odası içinde örgütlenmeleri kararını almıştır. 1977 yılında genelde yurtdışında eğitim almış tekstil mühendisleri, odalaşma sürecine yeni bir alternatif olarak Tekstil Mühendisleri Derneği’ni kurmuşlardır. Bu dernek de TMMOB Genel Kurullarına Odalaşma için başvurularda bulunmuştur. Makina Mühendisleri Odası’nda örgütlenmiş tekstil mühendislerinin etkinliklerinin giderek artmasının yanı sıra ülkedeki tekstil mühendisi sayısındaki hızlı artış Tekstil Mühendisleri Odası talebini net olarak açığa çıkarmıştır. 1991 yılında Bursa’da Makina Mühendisleri Odası Tekstil Mühendisliği Meslek Dalı Ana Komisyonu oluşturulmuş ve Odalaşma sürecinin hazırlıklarına başlanmıştır. Tekstil Mühendisleri Odası’nın kurulması önerisi TMMOB 32. Genel Kuruluna sunulmuş ve 21. oda olarak kurulma kararı alınmıştır. bir araya gelmişlerdir. Yaklaşık 10 yıllık bir süreçte ÇMO bünyesinde çalışmalarını mesleğin ve meslektaşların sorunlarının çözümüne odaklayan Çevre Mühendisleri, gerek komisyon çalışmaları gerekse de örgütlenmeye yönelik çalışmalar yaparak meslektaşların bir çatı altında bir arada tutulmasının sağlamaya çalışmıştır. Bu birikim sonucunda 1986 yılında Çevre Mühendisleri Derneği (ÇMD) kurulmuştur. 4 yılı aşkın bir süre faaliyet sürdüren ÇMD, meslektaşlarımız arası birliktelik ve dayanışmanın sağlamlaştırılması, örgütlülüğün devamının sağlanması ile asıl kuruluş amacı olan Çevre Mühendisleri Odası’nın (ÇMO) kurulması yönünde yoğun çalışmalarda bulunmuştur. Çalışmaların başladığı ilk günden bu yana ülke genelinde çevre konusunda basın, radyo ve televizyon aracılığı ile kamuoyu yaratılmaya çalışılmıştır. Çalışmaların başladığı ilk günden bu yana ülke genelinde çevre konusunda basın, radyo ve televizyon aracılığı ile kamuoyu yaratılmaya çalışılmıştır. 1980’li yılların başlarından 1990’lı yıllara gelindiğinde gerek örgütlemede yaşadığımız sürekli ivme kazanma olgusu gerekse mesleğimiz ile ilgili konularda ülke genelinde uygulandığını gözlemlediğimiz tutarsız ve yanlış politikalar, bu sürece daha yoğun katkı koyma konusunda itici güç olmuştur. Bu koşullarda Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği (TMMOB) çatısı altında ÇMO’nun kurulması yönünde adımlar atılmış ve 1991 yılı sonunda yapılan Peyzaj Mimarları Odası: Bu Oda 1994 yılında kurulmuştur ve Ziraat Mühen- -59- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI disleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi bünyesinde kürsü kurulması ile başlayan eğitim sürecinde, 1973 yılında Peyzaj Mimarlığı Bölümü ilk mezunlarını vermiştir. Peyzaj mimarlarının ilk örgütü olan Peyzaj Mimarisi Derneği ise, 1996 yılında kurulmuş ve bu dernek, odalaşma sürecinde misyon üstlenmiştir. Ziraat Fakülteleri bünyeleri dışında Orman Fakülteleri ve Güzel Sanatlar, Tasarım, Mimarlık Fakülteleri bünyesinde de Peyzaj Mimarlığı bölümlerinin YÖK tarafından açılması (ilki 1989-İ.Ü. Orman Fakültesi), Peyzaj mimarlarının tek bir oda çatısı altında toplanmalarını zorunlu kılmıştır. “Ayrı” odalarda örgütlenmeleri istenilen Peyzaj Mimarları “Dernek” çatısı altında birleşmişlerdir. TMMOB 33. Genel Kurulunda Peyzaj Mimarları Odası’nın 22. Oda olarak kurulması kararlaştırılmıştır. Gıda Mühendisleri Odası: Bu Oda 1996 yılında kurulmuştur ve Kimya Mühendisleri Odası’ndan ayrılmıştır. Ülkemizde 1975 yılında eğitimi verilmeye başlanan gıda mühendisliğinin ilk örgütlü yapısı 1983 yılında İzmir’de Gıda Mühendisleri Derneği adıyla gerçekleşmiştir. Gıda Mühendisleri Odası’nın kurulması için TMMOB’ye ilk başvuru 1985’te yapılmıştır. Başvuru TMMOB’nin Kanun ve Tüzüğü gereği Oda kurulması için gerekli sayıya ulaşılmadığı belirtilerek reddedilmiş ve gıda mühendislerinin mesleğe en yakın oda olarak Ziraat Mühendisleri Odası’na üye olunabileceği yönünde bir tavsiye kararı alınmıştır. 1985-1989 yılları arasında Ziraat Mühendisleri Odası’na 4 üyelik başvuru yapılmıştır. Gıda Mühendisleri Odası 23. Oda olarak 1996 yılında yapılan TMMOB 34. Olağan Genel Kurul kararıyla kurulmuştur. Bilgisayar Mühendisleri Odası: (BMO) 2 Haziran 2012 tarihinde gerçekleştirilen Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği 42. Olağan Genel Kurulu’nda verilen “BMO Kuruluş Önergesi”nin oy çokluğu ile kabul edilmesi sonucu 24. Oda olarak resmen kurulmuştur. 30 Haziran 2012 günü TMMOB tarafından Kurucu Yönetim Kurulu atanmış, 4 Ağustos 2012 tarihinde Oda Genel Merkezi Hizmet Ofisi açılmış, Elektrik Mühendisleri Odası’ndan (EMO) üye kayıtlarının aktarılmasından sonra 8-9 Eylül 2012 tarihinde yapılan 1. Olağan Genel Kurul ile BMO 1. Dönem Yönetim Kurulu seçilmiş ve faaliyetlerine başlamıştır. -60- TMMOB YASASI’NDA BİRLİĞİN AMAÇLARI ŞÖYLE SIRALANMIŞTIR: - Günün gerek ve koşullarına ve mevcut olanaklara göre, yasa ve tüzük hükümleri içinde kalmak üzere, mühendis ve mimarları meslek kollarına ayırmak, meslek ve çalışma konuları aynı ya da birbirine yakın bulunan mühendis ve mimarlık grubu için Odalar kurmak. - Mühendislik ve mimarlık mesleği mensuplarının ortak gereksinmelerinin karşılamak, meslek etkinlikleri kolaylaştırmak, mesleğin genel yararlara uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleriyle ve halkla olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hakim kılmak üzere, meslek disiplinini ve ahlakını korumak; kamunun ve ülkenin çıkarlarının korunmasında, yurdun doğal kaynaklarının bulunmasında, korunmasında ve işletilmesinde, çevre ve tarihi değerlerin ve kültürel mirasın korunmasında, tarımsal ve sınai üretimin artırılmasında, ülkenin sanatsal ve teknik kalkınmasında gerekli gördüğü tüm girişim ve etkinliklerde bulunmak. - Meslek ve çıkarları ile ilgili işlerde, resmi makamlar ve öteki kuruluşlar ile işbirliği yaparak gerekli yardımlarda ve önerilerde bulunmak, meslekle ilgili bütün mevzuatı, normları, bilimsel şartnameler, tip sözleşmeler ve bunlar gibi bütün bilimsel evrakı incelemek ve bunların değiştirilmesi, geliştirilmesi, ya da yeniden konulması yolunda önerilerde bulunmak. TMMOB, Odalarının kendi eşdeğeri kuruluşlarla kurdukları ilişkilerine paralel olarak Dünya Mühendislik Birlikleri Federasyonu’nun (WFEO) üyesidir. TMMOB, mesleki, ekonomik, sosyal ve kültürel alanlarda ülkemizdeki mühendisleri ve mimarları temsil etmek, onların hak ve çıkarlarını halkımızın çıkarları temelinde korumak ve geliştirmek, mesleki, sosyal ve kültürel gelişmelerini sağlamak ve mesleki alanlarıyla ilgili gelişmelerin ve politikaların sosyal, siyasal, ekonomik ve kültürel boyutlarını derinlemesine kavramak, yorumlamak ve toplumu bilgilendirmek; bu politikaların toplum yararına düzenlenmesi için öneriler geliştirmek ve bunların yaşama geçirilmesi için mücadele etmek ve bunların gereği olarak en genel anlamda bağımsız ve demokratik bir Türkiye’ nin yaratılması yönündeki çalışmalarını bütünsel bir anlayışla ve etkinleştirerek sürdürmek kararlılığındadır. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ TMMOB’NİN TEMEL İLKELERİ: - Mesleki demokratik kitle örgütüdür. - Demokrat ve yurtsever karakterdedir. - Emekten ve halktan yanadır. - Anti-emperyalisttir, ‘Yeni Dünya Düzeni’ teorilerinin, ırkçılığın ve gericiliğin karşısındadır. - Siyasetin dar anlamını aşar, yaşamın her olayını siyasetle ilişkili görür. - Barıştan yanadır. - İnsan hakları ihlallerine karşıdır, insanlık onurunun korunmasından yanadır. - Örgütsel bağımsızlığını her koşulda korur, gücünü sadece üyesinden ve bilimsel çalışmalardan alır. - Meslek ve meslektaş sorunlarının, ülkenin ve halkın sorunlarından ayrılamayacağını kabul eder. - Politikanın oluşturulmasında ve uygulanmasında demokratik merkeziyetçi yöntemleri uygular. - Karar alma süreçlerinde demokratik ve katılımcıdır. - Bağlı Odaları ile birlikte mühendis, mimar ve şehir plancılarının meslek alanlarını düzenler, üyesinin ve halkın çıkarlarını korur. - Sanayileşme ve demokratikleşme alanlarında durum tespitleri yapar, politikalar ve çözüm önerileri üretir. Ülkenin demokratikleşmesi için çaba sarf eder. - Kamuoyu oluşturmaya yönelik çalışmalar içinde tartışmasız yer alır. - Demokratik Kitle Örgütleri ve Sivil Toplum Örgütleri ile ilkeli ve demokratik işbirliği içerisindedir. TMMOB’NİN ÇALIŞMA ANLAYIŞI - Toplumdan soyutlanmış seçkin mühendis ve mimarların örgütü değil, aksine toplumun içinde yer alan, onun bir parçası olarak toplumla etkileşim içinde bulunan, -Temsili demokrasi alanının daraltılması ve biçimsel uygulamalar yerine, birlikte düşünme, birlikte üretme ve birlikte yönetme mekanizmalarını güçlendirici çabalara yönelen, - Rant gruplarının otoriter, sınanamayan, hesap vermeyen yönetimlerin aksine, örgüt içi demokrasisi güçlendirilmiş, seçim dışında da katılım mekanizmalarını yaşama geçiren, - Profesyonellerin ve uzmanların örgütü anlayışını reddeden; aksine kitle örgütü niteliği ile organlarına dayalı çalışmayı yürüten, MAKALE - Siyaset dışı kalma anlayışlarının tam tersine; her koşulda ve her zaman siyaset yapan, siyasetin dar tanımını aşan anlayışları yapıya egemen kılan, - Üye ile ilişkilerini, devlet ve egemen kesimlerle olan ilişkilerinin önüne koyan, resmi otorite ile her türlü diyaloga ve işbirliğine açık ama işbirlikçi yaklaşımların dışında kalan, - Örgüt işlevinin deforme edilmesi anlamındaki hizmet üretimini reddeden, aksine üyelerinin hizmetlerinin niteliğini yükseltecek düzenlemeler yapan, norm ve standartları oluşturan ve bunların gelişimine hizmet edecek şekilde denetleyen, - Egemen kesim ve egemen kesim söylemleri ile ters düşmeme anlayışlarını reddeden; aksine, üyesinin söz ve kararlarda yetki sahibi olmasını sağlayan, - Kamu hiyerarşisi içinde yer edinme ve örgüt etkinliklerini buna bağlama anlayışlarının yerine, örgütün kamuoyu önünde saygın yerini korumayı ve geliştirmeyi hedefleyen, örgüt etkinliklerini kendi iç dinamikleri ve kendi kararları ile belirleyen, - Meslek örgütü kavramını, demokratik kitle örgütü özelliğinin önüne çıkartarak, meslekçi eğilimleri güçlendiren anlayışların aksine, mesleki- demokratik kitle örgütü anlayışlarını yaşama geçiren, - Her türlü yapılanma ve örgütlerle olan ilişkisinde, anlamsız hiyerarşik eşitlik anlayışları yerine, ilişkilerinde bu yapıların toplum içindeki işlevselliklerini ölçü olarak alan, - Hiçbir üyesinin sorununu dışlamayan, ancak üyesinin büyük çoğunluğunu oluşturan ücretli çalışan mühendis ve mimarların konumları gereği, ücretli çalışan kesimlerle ve onların örgütleri ile ilişkilerini güçlü hale getiren, - Örgütün uluslararası ilişkilerini güçlendiren, - Dünyayı, ülkeyi ve yaşamı tanıyan, anlayan ve ona göre politikalar üreterek yaşama geçiren, bir çalışma anlayışı içerisindedir. ÇEVRE, ORMAN VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/636 Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığının kurulması; 6/4/2011 tarihli ve 6223 sayılı Kanunun verdiği yetkiye dayanılarak, Bakanlar Kurulu’nca 3/6/2011 tarihinde kararlaştırılmıştır. DOSYA MADDE 1- (1) Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin amacı; Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığının kuruluş, görev, yetki ve sorumluluklarını düzenlemektir. müşavirlik kuruluşlarının niteliklerine, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin esasları belirlemek, mesleki yeterlilikleri ile kuruluş yeterliliklerini değerlendirerek bunlara belge verilmesini ve kayıtlarının tutulmasını sağlamak. c) Bakanlığın görev alanına giren konularla ilgili olarak mimarlık ve mühendislik meslek kuruluşlarına ilişkin mevzuat düzenlemelerini yapmak ve denetlemek. d) Ülkenin planlama, projelendirme ve yapım işlerinde faaliyet gösterenlerin rekabet gücünü artırmak için inceleme ve araştırmalarda bulunmak, stratejiler geliştirmek, meslek odaları ve sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapmak ve koordinasyonu sağlamak. e) Bakan tarafından verilen benzeri görevleri yapmak. Hizmet birimleri MADDE 6- (1) Bakanlığın hizmet birimleri şunlardır: e) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü. MADDE 12- (1) Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğünün görevleri şunlardır: a) Yerleşme ve yapılaşmaya yönelik mimarlık, mühendislik, müteahhitlik ve müşavirlik hizmetlerine ilişkin düzenlemeleri yapmak, uygulamaları denetlemek ve izlemek. b) Kamu ve özel sektöre ait her türlü yapı ve tesisin projelerinin ve yapım işlerinin denetlenmesinde görev alacak mimar ve mühendisler ile yardımcı kontrol elemanlarının, yapı denetim kuruluşlarının ve TMMOB ÜYE SAYISI ODALAR KADIN ORANI %Sİ KADIN ERKEK 2015 2014 2013 2012 Bilgisayar Mühendisleri Odası 22,65 1.023 3.494 4.517 4.337 3.662 3.078 Çevre Mühendisleri Odası 48,17 6.229 6.703 12.932 12.050 10.702 10.437 Elektrik Mühendisleri Odası 10,25 5.387 47.177 52.564 49.582 47.372 44.617 Fizik Mühendisleri Odası 27,21 523 1.399 1.922 1.877 1.866 2.017 Gemi Makineleri İşl. Müh. Odası 1,25 153 3.039 3.192 3.128 1.480 1.466 Gemi Mühendisleri Odası 4,79 19 1.503 1.522 1.513 3.071 2.997 Gıda Mühendisleri Odası 60,40 9.169 6.011 15.180 14.200 13.558 12.738 Harita ve Kadastro Müh. Odası 14,54 2.025 11.899 13.924 13.806 12.930 12.238 İç Mimarlar Odası 48,02 1.672 1.810 3.482 3.222 2.983 2.694 İnşaat Mühendisleri Odası 9,67 9.658 90.168 99.826 94.788 89.713 85.921 Jeofizik Mühendisleri Odası 26,80 1.478 4.036 5.514 5.503 5.291 4.940 Jeoloji Mühendisleri Odası 25,60 4.486 13.036 17.522 17.888 17.077 15.992 Kimya Mühendisleri Odası 38,00 8.475 13.825 22.300 22.031 21.499 20.686 Maden Mühendisleri Odası 12,64 2.005 13.861 15.866 15.047 14.187 13.476 Makina Mühendisleri Odası 8,90 8.891 89.978 98.869 94.548 94.754 86.383 Metalurji Mühendisleri Odası 12,41 533 3.763 4.296 4.198 4.073 3.953 Meteoroloji Mühendisleri Odası 34,40 237 452 689 646 618 547 Mimarlar Odası 43,03 20.603 27.279 47.882 45.483 43.271 41.290 Orman Mühendisleri Odası 16,68 2.349 11.730 14.079 13.225 12.437 11.424 Petrol Mühendisleri Odası 10,94 127 1.034 1.161 1.114 1.081 1.056 Peyzaj Mimarları Odası 66,27 3.546 1.805 5.351 5.090 4.833 4.599 Şehir Plancıları Odası 53,92 2.981 2.548 5.529 5.345 5.454 5.343 Tekstil Mühendisleri Odası 37,64 725 1.201 1.926 1.688 1.805 1.723 Ziraat Mühendisleri Odası 31,62 12.062 26.086 38.148 36.987 35.792 33.745 TOPLAM 21,38 104.356 383.837 488.193 467.296 449.509 423.360 -61- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI 31 ARALIK 2015 İTİBARİYLE TMMOB ŞUBE VE TEMSİLCİLİK SAYILARI TMMOB MESLEK ODALARI 1 ŞUBE SAYISI BÖLGE TEMSİLCİ İL TEMSİLCİ İLÇE TEMSİLCİ 26 - 51 76 İnşaat Mühendisleri Odası 2 Makina Mühendisleri Odası 18 - 57 42 3 Elektrik Mühendisleri Odası 14 - 61 46 4 Mimarlar Odası 26 - 46 86 5 Ziraat Mühendisleri Odası 27 - 53 1 6 Kimya Mühendisleri Odası 12 3 31 - 7 Jeoloji Mühendisleri Odası 12 - 67 1 8 Maden Mühendisleri Odası 5 1 40 16 9 Gıda Mühendisleri Odası 7 - 16 - 10 Orman Mühendisleri Odası 13 9 46 - 11 Harita ve Kadastro Mühendisleri Odası 10 9 71 91 12 Çevre Mühendisleri Odası 3 2 9 - 13 Şehir Plancıları Odası 10 - 25 - 14 Jeofizik Mühendisleri Odası 11 4 54 5 15 Peyzaj Mimarları Odası 4 - 17 2 16 Bilgisayar Mühendisleri Odası - - 7 - 17 Metalurji ve Malzeme Mühendisleri Odası 1 - 3 - 18 İç Mimarlar Odası 4 - 3 1 19 Gemi Mühendisleri Odası 2 1 1 2 20 Tekstil Mühendisleri Odası 5 - 5 5 21 Fizik Mühendisleri Odası 1 - 2 - 22 Gemi Makineleri İşl. Mühendisleri Odası 1 - - - 23 Petrol Mühendisleri Odası - 2 1 - 24 Meteoroloji Mühendisleri Odası TOPLAM - - - - 212 31 666 374 TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ TMMOB’YE BAĞLI ODALARIN 2015 BÜTÇELERİ 2014 YILI GELİR BÜTÇESİ TOPLAM BÜTÇEDEKİ ORANI (%) S.N ODALAR MAKİNA M.O. 69.467.296 38,02 14 İNŞAAT M.O. 39.761.552 18,14 15 MİMARLAR O. 22.955.626 10,46 S.N ODALAR 1 3 2 MÜHENDİSİN YEMİNİ Bana verilen mühendislik unvanına daima layık olmaya, onun bana sağladığı yetki ve yüklediği sorumluluğu bilerek, hangi şartlar altında olursa olsun onları ancak iyiye kullanmaya, yurduma ve insanlığa yararlı olmaya, kendimi ve mesleğimi maddi ve manevi alanlarda yükseltmeye çalışacağıma namusum üzerine yemin ederim. 2014 YILI GELİR BÜTÇESİ TOPLAM BÜTÇEDEKİ ORANI (%) GIDA M.O. 982.867 0,45 METALURJİ M.O. 706.892 0,32 16 GEMİ M.O. 687.207 0,31 PEYZAJ MİM.O. 679.769 0,31 4 ELEKTRİK M.O. 21.089.007 9,62 17 5 HARİTA ve KAD.M.O. 7.254.294 3,31 18 PETROL M.O. 644.269 0,29 FİZİK M.O. 442.420 0,20 6 JEOLOJİ M.O. 5.941.745 2,71 19 7 ZİRAAT M.O. 3.695.384 1,68 20 İÇ MİMARLAR O. 448.891 0,20 8 ORMAN M.O. 2.710.385 1,23 21 TEKSTİL M.O. 244.525 0,11 9 MADEN M.O. 2.688.867 1,22 22 BİLGİSAYAR M.O. 199.538 0,09 10 ŞEHİR PL.O. 2.260.394 1,03 23 METEOROLOJİ M.O. 65.406 0,03 11 KİMYA M.O. 2.111.821 0,96 24 GEMİ MAK.İŞL.M.O. 54.917 0,02 12 JEOFİZİK M.O. 1.945.655 0,89 188.143.174 100 13 ÇEVRE M.O. 1.303.785 0,59 -62- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ TOPLAM MAKALE DOSYA -63- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI PROF. DR. Ali Osman ÖNCEL TMMOB Jeofizik Mühendisliği Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı Meslek Odalarında Vizyon ArayışlarıŞI Amerikan Jeofizik Odası (AGU) tarafından düzenlenen son güz toplantısı, dünyanın her tarafından gelen 20 BİNden fazla bilim insanının birikimlerini sergilemelerine imkân vermiştir. Dünya standartlarında yeryüzü mühendislerini ve bilim adamlarını temsil vizyonuyla çalışan meslek odaları bulundukları ülkelerde bilimsel gelişime, beyin göçüne, turizm potansiyelinin büyümesine, üniversite iş dünyası buluşmasına büyük katkılar sağlamaktadır. ÖZET Ülkemizde meslek odalarının performans ve vizyon olarak gelişmiş ülke meslek odaları seviyesine çıkarılması için gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekir. Özellikle Dünya Meslek Odaları mesleki denetim ve mezun gelişimine katkı sağlanmasına, profesyonel mühendislik hizmetlerinin yaygınlaşmasına, mühendislik eğitimi ve uygulamalı mühendislik çalışmalarında meslek etiğine aykırı yanlış ve eksik sorunların azaltılmasına katkı sağlar. Küresel mühendislik standartlarında kaliteli mühendisliği hızlandırıcı, özendirici, kolaylaştırıcı ve kazandırıcı kurumsal bir işlevi olacak Profesyonel Meslek Oda sistemine geçilmesi gerekir. Mesleki istihdam ve uygulama alanlarını büyütme vizyonuyla çalışacak akademisyen, profesyonel mühendislerin (PE) veya kalite belgeli mühendislerin (QP) yönetimde güçlü temsilini temin edecek seçilme kriterleri getirilmelidir. Anahtar kelimeler: Meslek Odaları, Amerika Meslek Odası, Japonya Meslek Odası, Meslek Odalarında Yönetim, Profesyonel Mühendislik, Seçilme Kriterleri GİRİŞ Ülkemizde mimar ve mühendislerle ilgili kanunlar 17/6/1938 [1] tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında 6235 sayılı Kanun 27/1/1954 [2] tarihinde çıkmıştır. 6235 sayılı Kanun’un maddeleri -64- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE DOSYA üzerinde değişiklikler farklı yıllarda (1959, 1963, 1983, 1997, 2001, 2003) güncellenerek devam etmiştir. Kanunla kurulan ve kamu yararını gözeterek çalışan kamu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır [3] . Meslek odalarının kamu niteliğinde kurum olması statüsünden çıkarılmasında kamu yararı olduğunu öneren yasal reform [4] çalışmaları bulunmaktadır.Bu makalenin amacı meslek odalarının küresel meslek odaları standartlarına uygun vizyonla yönetilmesini sağlayacak tartışmalara yeni bakış açıları sunarak katkı sağlamaktır. VİZYON ARAYIŞLARI Ülkemizde meslek odalarının yasal sorumlulukları ve uygulamada görülen sorunlar arasında çelişkili durumlara bağlı olarak değişim tartışmaları devam edecektir. Makalenin bu bölümünde küresel ve ulusal meslek odaları arasındaki farkların azaltılması hususunda öneriler ve arayışlar sıralanacaktır. Ülkemizi büyütecek meslek odalarına ihtiyaç var. Dünyada meslek örgütlerinin çalışması ve özellikle mesleki gelişime katkı vermeleri ülkelerin gelişmesine oldukça önemli katkılar sağlamaktadır. Bununla ilgili olarak birçok meslek örgütünün çalışmaları örnek verilebilir. Dünyanın 144 ülkesinden yaklaşık 60,000’den fazla üyesi, 40 milyon Dolar bütçesi, yüzden fazla çalışanı ve 20,000’den fazla gönüllü çalışanı olan Amerikan Jeofizik Odası (AGU) çağdaş meslek örgütlenmesi için önemli bir örnektir. Amerikan Jeofizik Odası (AGU [5] ) tarafından düzenlenen son (fall meeting [6]) güz toplantısı, dünyanın her tarafından gelen 20,000’den fazla bilim insanının birikimlerini bu toplantı kanalıyla sergilemelerine imkân vermiştir. Dünya standartlarında yeryüzü mühendislerini ve bilim adamlarını temsil vizyonuyla çalışan meslek odaları bulundukları ülkelerde bilimsel gelişime, beyin göçüne [7], turizm potansiyelinin büyümesine, üniversite iş dünyası buluşmasına, üniversitelerin ilk 100 Dünya Üniversite Vizyonu [8] çalışmalarına ve küresel yeni mühendislik standartlarının [9] oluşmasına büyük katkılar sağlamaktadır. Benzer yapılanma ve çalışma vizyonu Amerika İnşaat Mühendisleri Odası (AJSE [10]) sayfasında mevcuttur. Duvarsız meslek oda vizyonuyla çalışacak meslek odalarına ihtiyaç var. Duvarsız meslek oda vizyonu üyeler arasında mesafeyi ortadan kaldıracak proje ve çalışmaları örgütleyen, hızlı ulaşılabilir, şeffaf, kapısız ve açık yönetim anlamına gelir. Japonya Deprem Odası11 internet sayfası incelendiğinde düzenlenen etkinlik kalitesi ve deprem riski altında Japonya’da riskin azaltılması çalışmaları için proje odaklı yapılan toplantıların uluslararası boyutta olduğunu görmek mümkündür. Bilimsel indekslere giren uluslararası dergiler12 çıkaran bir Japonya Deprem Odası aynı zamanda yeryüzü deprem mühendislerine kapısını açmıştır. Meslek odaları ülkelerin bilimsel gelişim ve afet dirençli yapılaşma vizyonlarını geliştirir. Japon Deprem Odası tarafından 2016 yılında düzenlenecek toplantının adı Duvarsız[13] Dünyada Yerbilimleri olarak verilmiştir. Amerika’dan Japonya’ya meslek odaları duvarları yıkmış ve yeryüzü meslek odaları vizyonuyla kurumsallaşarak çalışmalarını sürdürmektedir. Profesyonel mühendislik için akreditasyon odalarına ihtiyaç var. Akademik meslek odalarına ilave olarak profesyo- Ülkemizi büyütecek meslek odalarına ihtiyaç var. Dünyada meslek örgütlerinin çalışması ve özellikle mesleki gelişime katkı vermeleri ülkelerin gelişmesine oldukça önemli katkılar sağlamaktadır. Bununla ilgili olarak birçok meslek örgütünün çalışmaları örnek verilebilir. Dünyanın 144 ülkesinden yaklaşık 60,000’den fazla üyesi, 40 milyon Dolar bütçesi, yüzden fazla çalışanı ve 20,000’den fazla gönüllü çalışanı olan Amerikan Jeofizik Odası (AGU) çağdaş meslek örgütlenmesi için önemli bir örnektir. -65- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Profesyonel mühendislik akreditasyon odaları kurulmalıdır. Ülkemizde meslek odaları Amerika veya Japonya’da faaliyet gösteren meslek odalarıyla yönetim ve verimlilik açısından karşılaştırıldığında ortaya çıkan temel farkların tespiti ve negatif yönlerinin izole edilmesi gerekir. Gelişmiş ülkelerde meslek odası yönetim vizyonu faaliyet olarak önceliği bilime verir. -66- nel mühendislik standartlarını geliştiren meslek odalarından bahsedilmesi yararlıdır. Bunun en güzel örneklerinden birisi Kanada’nın Alberta eyaletinde kurulu olarak çalışan Alberta Profesyonel Mühendisler ve Yerbilimciler Odası APEGA [14]’dır. APEGA misyon olarak profesyonel mühendislik sertifikası (P.Eng) ve Profesyonel Yerbilimci (P.Geo) sertifikalarını isteyenlere ayrı ayrı veya birlikte verir. Profesyonel üyelik sertifikaları bir akreditasyon sağlar. Profesyonel mühendislik şartını sağlayanların projelerde imza atma yetkisi vardır. Yeni mezun mühendisler veya mesleki kariyerlerine yeni başlamış mühendisler en az dört yıl bir profesyonel mühendisin yanında yardımcı mühendis olarak çalışır. Profesyonel mühendis olmayla ve mühendislik uygulamalarıyla ilgili standartları [15] APEGA belirler. Genelde dört yıl mesleki alanıyla ilgili bir işte çalışma (1), yazma ve konuşmada yeterliliğin sınanması (2), ulusal profesyonel mühendislik uygulama sınavında başarı (3), iyi karakter ve iyi tanınır olduğunu belgeleyecek referans mektupları (4) şartlarını arar, sınar ve başarılı olanlara P.Eng veya P.Geo yetkisi verir. Benzer uygulama Amerika’nın farklı eyaletlerinde uygulanmaktadır. Örnek olarak Texas Profesyonel Yerbilimciler Odası [16] PG (Professional Geoscientist) yetkisini akademik ve etik şartları [17] sağlayanlara verir. Profesyonel Mühendislik, bir açıdan Avrupa’da QP [18] (Qualified Person) olarak MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ kullanılan teknik uzmanlığa karşılık gelir. Projelendirmelerde QA (Quality Assurance) kalite güvenliği ile kalite mühendisliği birbiriyle yakın ilişkilidir. Ülkemizde henüz ne PE veya PG ne de QA veya QP [19] düzenlemelerinin istenmediğinin belirtilmesi gerekir. Profesyonel mühendislik akreditasyon odaları kurulmalıdır. Ülkemizde meslek odaları Amerika veya Japonya’da faaliyet gösteren meslek odalarıyla yönetim ve verimlilik açısından karşılaştırıldığında ortaya çıkan temel farkların tespiti ve negatif yönlerinin izole edilmesi gerekir. Gelişmiş ülkelerde meslek odası yönetim vizyonu faaliyet olarak önceliği bilime verir. Mezun mühendislerin sürekli eğitimle gelişimini merkeze alan bilim merkezli meslek odacılığı ülke gelişimine pozitif etki sağlar. Siyasetin merkezinde rol almaya çalışan, öncelikleri mezun mühendislerin sorunlarına çözüm geliştirmek olmayan, siyasi grupların taşeronu olmaya çalışan meslek odacılığına son verilmesi hep gündemde, tartışılan bir konudur. Meslek oda yönetimlerinin teşekkülünde akademik ve profesyonel ölçüt tanımının getirilmesi bir çözüm olabilir. Yönetim adaylıklarında ön koşul olarak aşağıda verilen iki düzeyden birinin sağlanması istenmelidir; • Profesyonel Mühendislik/PE • Akademik Yeterlilik/PhD Yukarıdaki bilim ve profesyonellik ölçüt- MAKALE lerinden en az birinin sağlanması koşulu aranmadan üye olan herkesin, yönetim kademesine aday olup seçilebildiği meslek oda yapıları verimsizlikte zirve yapmaktadır. Nitelikli mühendislik uygulamaları için meslek odalarına ihtiyaç var. TMMOB çatısı altında toplanan farklı meslek örgütlerinin, ülkemizin teknolojik gelişimine daha fazla katkı sağlayacak kamu niteliği taşıyan kurumlara dönüşümü hususu son zamanlarda sıkça tartışılan bir konudur. Nitelikli mühendislik uygulamalarının çoğalmasına önemli katkı sağlayacak bir meslek odası, ülkemizde mühendislerin ücret ve istihdam tavanının yükseltilmesine katkı sağlayabilir. Örnekleri verilen gelişmiş ülkelerin meslek odaları (Örn., AGU, JPGU ve APEGA) mezun eğitimi, profesyonel mühendislik, bilimsel toplantı organizasyonları ve mesleki bilimsel dergicilik konularında önemli mesafeler almışlardır. Türkiye’de ve dünyanın her yerinde akademik veya profesyonel iş bulmada gelişmiş ülkelerin dergilerinde yayınlanacak bir yayın veya toplantılarında bir bilimsel sunum büyük önem arz ederken, ülkemizde bilimsel etkinlik yapan oda sayısı hem sınırlı hem de katılımcılara mesleki akademik gelişim açısından sağladığı itibar düşüktür. Mesleki gelişimle meşgul meslek odalarına ihtiyaç var. Ülkemizde meslek odalarının gelişmiş ülkelerin meslek odaları ile işbirliği yaparak mesleki gelişim standartlarını yükseltecek bir sürü faaliyet alanları bulunmaktadır. Meslek odalarının vizyonsuz ve verimsiz mesleki yapılar olarak ülkemizde pozisyonlarını sürdürmesi, düşük riskli kalkınmanın gecikmesine neden olmuştur. Ülkemizde deprem sorununa [20] ilişkin bilimsel bakış ve önerilere itibar edilmemesi ve süregelen kalitesiz mühendislik uygulamalarına bağlı sakıncalı yapılaşmaya bağlı olarak depremlerin afeti riski artar. Japonya’da veya Amerika’da depremlerin afete dönüşme düzeyinin düşük olmasının nedeni kaliteli mühendislik uygulama standartlarını güncelleyecek ve karar vericiler tarafından uygulanmasını takip edecek deprem risk yönetimi [21] vizyonuyla çalışan güçlü meslek oda yönetimlerinin olmasıdır. Meslek oda yönetimlerine uluslararası vizyon getirilmelidir. Meslek odaları yönetimlerinde küresel vizyonu sağlayacak bir reformun yapılmasına, gelişim ve kalkınmaya hız vererek global meslek odaları standartlarına yükseltilmesine katkı sağlayacak bir düzenleme için bilim insanları ve profesyonel mühendislerden oluşacak bir çalışma kurulunu henüz oluşturulmamıştır. TMMOB çatısı altında olan odalara maddi DOSYA destek sağlayan rapor denetim yetkileri bir yasayla alınmış ve odalar bir anlamda finansal açıdan zor duruma düşmüş, ekonomik açıdan zayıflamışlardır. Yapı denetim yetmez yer denetim şirketlerinin kurulması da gerekir. Mühendislik uygulamalarının denetimi Yapı Denetim firmalarına devredilmiştir. Denetim isteyen firmaların kendi denetçilerini seçerek denetimden geçmeleri şeklinde sakıncalı bir sistem yürütülmektedir. Yapı denetim firmaları bağımsız denetçi olmadıklarından ve denetleyecekleri firmalar bir açıdan işverenleri olduğundan yapılan denetim düzeyi çok yeterli olmayacaktır. Bunun yerine merkezi “Yapı Denetim Şirketi Sistemi” kurularak, yapı denetçileri firmaları başvuru üzerine otomatik atayacak bağımsız yapı denetim sistemine geçilmesi gerekir. Makalenin amacıyla alakasız görünse bile yapı denetim sistemine bir not düşülmesi yararlı olacaktır. Yapı denetimi içerisinde yer incelemeleri çok yetersiz kalmış olup, depremlerde göçmüş binaların önemli bölümünün yerin düzgün proje mühendisliğiyle incelenmemesinden kaynaklandığı bilinmektedir. Bu nedenle, yer denetim firmaları ya ayrı kurulmalı ya da “Yer ve Yapı Denetimi” olarak bütünleşmiş denetim sistemine geçilmelidir. Mezun mühendislerin akredite edilmesinde yararlanılacak yapılar olarak çalışacak, uygulama aşamasından analiz aşamasına kadar standartlara uygunluk denetimi yapacak bir meslek odası yarar sağlayabilir. Küresel vizyonla çalışacak meslek odalarının yapılandırılmasında yaşanan gecikmeler, gelişim ve kalkınmayı etkileyecek risklere neden olacak tehlikeli bir durumdur. Bu nedenle dünya meslek odalarının yönetim yapısının teşkilini ve oy verme sistemini esas alacak düzenleme gerekir. Bilim merkezli akademik merkez odacılığı örnekleri emsal alınmalı, dönüşüm yapılmalı ve ülke gelişimine katkı sağlayacak meslek odacılığına geçilmesi hızla sağlanmalıdır. Profesyonel Meslek Oda Yönetimi sistemine geçilmelidir. Bu çalışmada akademik bilimsel bir bakışla meslek odalarının kamu yararı sağlayacak birçok çalışmayı yapabileceğine ilişkin bazı yerel örneklere değinilecektir. Profesyonel Meslek Oda Yönetimi (PMOY) [22] Projesi geliştirilmiş ve TMMOB Jeofizik Mühendisleri Odası İstanbul Şube XII. Şube Yönetimi tarafından 2012-2014 yılları arasında uygulanmıştır. Bu çalışmanın Şekil 1. Üniversite-Meslek Odası (Üst) ve Belediye-Meslek Odası (Alt) ortaklı organizasyon örneği. Şekil 2. Deprem fiziği ve zararları hususunda halk eğitimleri. Şekil 3. Üniversitelerle işbirliği ve ortak akademik etkinlik modellerinin geliştirilmesi. Şekil 4. Mezun gelişimini önceleyen sürekli meslek eğitimleri programlarının hazırlanması. Sertifikalı /Katılım belgeli/eğitimlere önem verilmelidir. Şekil 5. Mezun kariyer gelişimi ve istihdam olanaklarının arttırılması için katılım belgelerinin dağıtılması. -67- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI amacı sorumlu meslek yöneticiliğinin merkezine proje ve kalite odaklı mesleki gelişimin yerleştirilmesi gerektiğinin belirgin şekilde açıklanmasıdır. PROFESYONEL MESLEK ODASI YÖNETİM MODELİ PMOY akademik ve profesyonel mühendislik deneyimine sahip üniversite-iş dünyasında oluşturulan karma bir yönetim modelidir. Meslek odacılığı istekli ve nitelikli bir yönetimle başarılı olabilir. Meslek Örgütü Yönetimi’nde çalışma modelleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Model ne kadar iyi olursa olsun uygulamaları omuzlayacak motivasyonlu bir çalışma grubunun oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Yönetim kurulunda görev alacakların profesyonel mühendis olması veya akademik açıdan en az doktora denkliği olan kişilerden oluşması koşulu aranarak nitelikli meslek odası yönetiminin teşkili sağlanmalıdır. Örnek olarak Amerikan Jeofizik Odası Yönetimi [23], Teksas Profesyonel Yerbilimciler Odası Yönetimi [24] oluşturulma süreçleri incelenebilir. Uygulanan bazı çalışma model örnekleri aşağıda verilmiştir. Meslek odaları projelerle kaynak bulur. Sıfır maliyetli çalışma vizyonu bir meslek oda yönetimini kamu yararını gözetecek projeler üretmeye zorlar. Proje paydaşı olacak destek kurumların projenin amaçlarına ilgi duyması gerekir. Böylece proje ürünü, destekçinin ilave katkılarıyla beklenenden daha verimli olabilir. Sıfır Maliyetli Proje Etkinlik modeliyle uygulanan çalışma modellerine kısa başlıklarla örnek verilecektir. Mesleki markalaşma (Jeofizik) çalışmalarının medya üzerinden tanıtımı, desteklenen konferanslarla sağlanabilir. Çok maliyetli olacak mesleki markalaşma tanıtımları, kurumsal paydaşlarla (üniversite, belediye ve sivil toplum kuruluşlarıyla) yapılacak ortak çalışmalarla gerçekleşebilir. Örnek çalışmalar olarak bazı konferanslarla (Deprem ve Kentsel Dönüşüm konulu) ilgili görüntüler paylaşılmıştır (bkz. Şekil 1). Halk için bilim konferansları geliştirilmelidir. Dışa açık, proje ve kalite odaklı yönetim anlayışıyla çalışan bir meslek odası şube yönetimi, yüz yüze müzakere yoluyla ortak çalışma alanları bulabilir. Önemli akademik konferanslar başarıyla organize edilebilir. Örnek çalışmalar: “Beklenen İstanbul Depremi ve Kentsel Dönüşüm” ve “İstanbul Depreme Nasıl Hazırlanıyor”. (Şekil 1). Bilimsel farkındalık gezileri düzenlenmelidir. Özel sektör, STK veya kamu kurumlarının himaye ve destekleriyle teknik gezi -68- Meslek odacılığı istekli ve nitelikli bir yönetimle başarılı olabilir. Meslek Örgütü Yönetimi’nde çalışma modelleri çok önemli bir yer tutmaktadır. Model ne kadar iyi olursa olsun uygulamaları omuzlayacak motivasyonlu bir çalışma grubunun oluşturulmasına ihtiyaç vardır. Yönetim kurulunda görev alacakların Profesyonel mühendis olması veya akademik açıdan en az doktora denkliği olan kişilerden oluşması koşulu aranarak nitelikli meslek odası yönetiminin teşkili sağlanmalıdır. Örnek olarak Amerikan Jeofizik Odası Yönetimi, Teksas Profesyonel Yerbilimciler Odası Yönetimi oluşturulma süreçleri incelenebilir. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ projeleri uygulanabilir. Örnek olarak “Mürefte Şarköy Depreminin 100. Yılını Anma Gezisi”, bir depremin 100. yılı için İstanbul Üniversitesi ve MMG-STK ortaklı yapılan örnek bir çalışma olarak gösterilebilir (bkz. Şekil 2). Tecrübe aktarımı için öğrenci toplantıları yapılmalıdır. Meslek odaları uzmanlık alanlarıyla ilgili üniversite bölümleriyle konferanslar düzenleyerek vizyon geliştirebilir. Örnek olarak “Jeofizik Mühendisliğinin Geleceği [25]” konusunda Sakarya Üniversitesi’nde düzenlenen toplantı verilebilir. Sektör-üniversite tabanlı sürekli mezun eğitimleri düzenlenmesi gerekir. Dört aylık dönemler için hazırlanan ‘bilim ve sektör’ tabanlı haftalık seminerlerin duyuru aşamasında yapılan çok yönlü ve özgün tanıtımlarla, mesleki tanınırlık ve markalaşma sağlanabilir (Şekil 4). Sempozyum özet veya sunumlarının üyelere duyurulmasıyla yeniliklerin yayılması hızlandırılır. Sunum dosyaları internet sayfasından paylaşılarak bilginin üyelere ulaşımı sağlanabilir. Sertifikalı [26-27] ve katılım belgeli kayıtlı seminer modeliyle kariyer gelişimine katkı sağlanır. Katılım belgeli seminer sistemi, genç öğrencilerin veya yeni mezun mühendislerin bilgilerini artırır, özgeçmişlerini zenginleştirir ve iş bulma potansiyellerini yükseltir (Şekil 5). Kayıtlı etkinlik bilimsel arşiv oluşturur. Seminerlerin çözümlerinin yaptırılması, seminerlere katılamayan meslektaşlara ulaştırılması ve tüm ülkeye bilginin yayılmasıyla bilimsel arşiv oluşur. Kayıt altına alınmış duvarsız eğitim modeli standart olmak zorundadır. Üniversite ve Meslek Odası yüksek lisans ve doktora programları geliştirilmelidir. Üniversite ve Meslek Odaları ortak sertifika, Yüksek Lisans ve Doktora programları geliştirebilir. Okan Üniversitesi ve JFMO XII. Dönem İstanbul Şubesi ortak [28] yüksek lisans programı geliştirmiş ve öğrenci almaya başlamıştır. Ayrıca benzer protokol [29] antlaşması İstanbul Ticaret Üniversitesi ile yapılmıştır. Üniversite ve Meslek Odası ortak çalışma protokolleri işbirliğini artırır. Meslek odaları tarihinde meslek odası ve üniversiteler arasında ilk işbirliği protokolü [30] Okan Üniversitesi ve JFMO XII. Şube yönetimi tarafından gerçekleştirilmiştir. Yüksek lisans ve doktora yapacak mezun mühendislere önemli öğrenim harcı indirim fırsatları sağlanmıştır. MAKALE SONUÇ VE ÖNERİLER Meslek odalarında olması beklenen temel nitelikleri aşağıda madde olarak verilmiştir. Bu maddeler: -Ülkemizin büyüme vizyonuyla entegre olunmalı, -Uluslararası standartlarda şeffaflık ilkesiyle çalışılmalı, -Profesyonel mühendislik akreditasyonu sağlanmalı, -Kademeli mesleki gelişim programları düzenlenmeli, -Yönetim kademesi QP (Quality Person) sertifikalı kişilerden oluşmalı, - Projelerle kaynak üretilmeli, -Denetim fonksiyonuna sahip olunmalı, -Halka açık farkındalık etkinlikleri düzenlenmeli, -Öğrencilere açık tecrübe aktarımı eğitimleri düzenlenmeli, -Üniversite-iş dünyası işbirliği geliştirilmeli, -Sınavlı, sertifikalı eğitimler düzenlenmeli, -Üniversite-meslek odası yüksek ortak lisans ve doktora programları geliştirilmeli, -Kayıtlı bilimsel arşiv oluşturulmalı. Temel nitelikleri ve hedefleri yukarıda sayılı meslek odası yönetimi için yönetime girecek kişilerden aşağıda belirtilen nitelik belgesinden en az birisini sağlaması ön koşul olmalıdır. -Akademik doktoralı (PhD), -Profesyonel mühendislik sertifikalı (P.Eng veya P.Geo) -Kalite mühendislik sertifikalı (QP) meslek odalarından beklenen fonksiyonlar ve bunları gerçekleştirilecek nitelikli kişiler arasından yapılacak seçim sistemiyle ilgili öneriler sonuç olarak verilmiştir. Meslek odalarının güçlü olması seçimlere katılımın çokluğu ve adaylık sürecinin kolay olmasıyla ilgilidir. Önemli olan meslek odaları yönetiminde aday olacakların mesleki birikim ve düzeylerini belgeleme koşulu aranmasıdır. Aday olanlardan vizyonlarını ve öngördükleri çalışma programlarını açıklamaları istenmelidir. Kişilerin yapmış oldukları yapacaklarının göstergesidir. Bu nedenle hem çoğulculuğun sağlanması, hem de nitelikli üyelerin meslek odalarının yönetimlerine seçilebilmesi için Uzaktan Seçim Sisteminin (ONLINE [31]) kullanılması gerekir. Seçimlerin grupları temsil eden tek liste ile değil, her özel pozisyona ayrı ve bireysel adaylık şeklinde yapılması yararlı olur. İlave olarak seçim [32] süresinin daha geniş zamana yayılması ve oy DOSYA verilecek yerlerin çoğaltılarak katılımın yükseltilmesi amaçlanmalıdır. Başkan adaylığı yerine poziyon adaylıkları başvuruya açılmalı ve oylama süreci en az 20 günlük süre içerisinde e-devlet üzerinden veya internet üzerinden oylama şeklinde her yerden olmalıdır. İdeolojik meslek oda yönetim sistemlerinden meslek odalarını kurtaracak, bunun yerine mesleki ve kamusal çıkara odaklı Profesyonel Meslek Odacılığı sistemine geçilmesi için reform yapılması gerekir. Son söz olarak, ülkemizde meslek odalarının yeniden yapılandırılması hususunda ivedi çalışmalar yapılmasında geç kalınmıştır. Bu çalışma kapsamında Amerika, Japonya ve Kanada’da bulunan meslek odalarına kısaca değinilmiş ve ülkemizde benzer nitelikte çalışmalar yapan öncü model niteliği taşıyan Profesyonel Meslek Oda Yönetim Modeli’nden örnekler verilmiştir. Meslek odalarının kamu niteliği taşıyan ve ülkemizin gelişiminde kamu yararını önceleyen yapısal kimliklerine dönüşümleri sağlanmalıdır. Katkı Belirtme: Makalenin redaksiyonuna katkı sağlayan Seda Temel ve Ebru Aydındağ’a teşekkür ederim. Makalenin gelişmesi için ilave öneri ve düşüncelerini paylaşan Prof. Dr. Polat Gülkan, Dr. Mustafa Sarıbudak, Serhan Gören, Emre Özcan, Uğur Gönülalan ve Prof. Dr. Levent Gülen’e teşekkür ederim. KAYNAKLAR [1] http://www.tmmob.org.tr/hukuk/yasalcerceve/3458-sayili-muhendislik-ve-mimarlikhakkinda-kanun [2] http://www.tmmob.org.tr/hukuk/yasalcerceve/6235-sayili-turk-muhendis-ve-mimar-odalaribirligi-kanunu [3] http://akgul.bilkent.edu.tr/ddk/ddk41.pdf [4] http://www.liberal.org.tr/upresimler/Reform_ Onerisi.pdf [5] https://sites.agu.org/ [6] http://fallmeeting.agu.org/ [7] http://www.slideshare.net/oncel/beyin-19108375 [8] http://www.slideshare.net/oncel/top-university100 [9] http://www.slideshare.net/oncel/standardizasyon [10] http://www.asce.org/ [11] http://www.jpgu.org/index-e/ [12] http://www.jpgu.org/index-e/publications/ [13] http://www.jpgu.org/meeting_e2016/index.htm [14] https://www.apega.ca/ [15] https://www.apega.ca/apply/professionalmember/ [16] http://tbpg.state.tx.us/ [17] http://tbpg.state.tx.us/licensing/pg-licensure/ pg-license-requirements/ [18] http://www.qp-association.eu/qpag_ regulations.html [19] http://eipg.eu/wp-content/uploads/2013/07/eipgqp-code-of-practice.pdf [20] http://www.slideshare.net/oncel/trkiyenindeprem-sorununa-bak-ve-baz-neriler [21] http://www.slideshare.net/oncel/deprem-riskynetim-modeli-8921186 [22] https://youtu.be/P78hOCuSd4Y [23] http://sites.agu.org/leadership/bod/ [24] http://tbpg.state.tx.us/board/board-members/ [25] http://www.slideshare.net/oncel/jeofizikmhendisliinin-gelecei [26] http://jeofizik.gumushane.edu.tr/47/kentsel-riskyonetimi-sertifika-egitimi-tamamlandi.html [27] http://www.slideshare.net/oncel/kentsel-riskynetimi-sertifika [28] http://www.ticaret.edu.tr/tr/Sayfa/Akademik/ Enstituler/FenBilimleriEnstitusu/YuksekLisans/ GayrimenkulGelistirmeKentselDonusumvePlanlama [29] http://www.slideshare.net/oncel/tmmo [30] http://www.slideshare.net/oncel/jfmo-stanbulubesi-ile-okan-niversitesi-arasnda-mzalanan-protokol [31] http://elections.agu.org/ [32] https://www.apega.ca/news/2016-electionresults/ -69- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Dr. Müh. Mustafa Uysal MAKİNE MÜHENDİSİ BURSA’DA MAKİNE MÜHENDİSLERİNİN UZUN YÜRÜYÜŞÜ: MESLEKTE BİRLİKTEN BİRLİK PLATFORMUNA “Özellikle meslek odalarının ideolojik merkezlere dönüştürülmesi fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin güçlü bir ülke olması adil bir dünya için de zarurettir, güçlü Türkiye’nin ise güçlü mesleki alt yapı ve ortak hareket eden mühendis ve mimarlara ihtiyacı vardır. Birlik Grubu hareketinin doğmasında ana etken bu probleme çözüm getirmek arayışıydı.” 1960 ’ların ortalarında başlayıp 12 Eylül 1980 darbesine uzanan zaman diliminde Türkiye de soğuk savaşın yan etkilerinden nasibini fazlaca aldı ve cemiyetimizin dış mihraklar ve onların iç uzantılarıyla devamlı kanatılmak istenen ayrıştırıcı problemlerine bir yenisi daha eklendi; neredeyse bir iç savaşın eşiğine gelindi. Tarihimizde pek çok defalar görüldüğü üzere halkımızın sağduyusu bu tehlikenin atlatılmasına büyük katkıda bulundu. Meslek odaları gibi ülkenin kalkınmasında önemli rol oynayan muhtelif kurum ve kuruluşlar da belli siyasi grupların odaklandığı ve buraları bir siyasi parti gibi yönetmeye çalıştığı yerler haline geldi. Türkiye’de sol hareketler –ki, bununla sosyalist ve komünist fikriyatın temsilcilerini kastediyoruz- değerler uyuşmazlığı ve takındıkları tepeden inmeci, militarist tavırlardan ötürü toplumda ciddi bir taban elde edemedi. Ancak söz konusu kurum ve kuruluşlarda ciddi bir dayanışma sergileyerek var olmaya devam ettiler ama bunun bedelini kendi asli amaçları doğrultusunda faaliyet yapamaz hale getirilen kurum ve kuruluşlar ve bunların muhatabı olan kitleler ödedi. Bu kurum ve kuruluşlar arasında en talihsizlerinden biri de Türkiye Mühendis ve Mimar Odaları Birliği ve bunun çatısı altında faaliyet gösteren mühendis odalarıdır. Maalesef akademik meslek odaları olarak adlandırılan mühendis odaları yetmişli yılların -70- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ MAKALE ortalarından bu yana Türkiye’de taban bulamamış, son otuz yıldaki gelişmelerle siyasi ideolojiler tarihinin karanlıklarına terkedilmiş bir dünya görüşüne sahip kadroların yönetimine terk edilmiş bulunmaktadır. Özellikle meslek odalarının ideolojik merkezlere dönüştürülmesi fevkalade zararlıdır. Türkiye’nin güçlü bir ülke olması adil bir dünya için de zarurettir, güçlü Türkiye’nin ise güçlü mesleki alt yapı ve ortak hareket eden mühendis ve mimarlara ihtiyacı vardır. BİRLİK GRUBU DEMOKRATİK BİR YAPIDIR Birlik Grubu hareketinin doğmasında ana etken yukarıda anlatılanların ışığında bu probleme çözüm getirmek arayışıydı. Mevcut halin hiç de iyi olmadığını ve bu duruma müdahale edilmezse her şeyin eski DOSYA tas, eski hamam devam edeceğini, üstelik bu duruma müdahale etmemenin bizleri gelecek nesiller nezdinde görevini yapmamış, tembel ve gayretsiz insanlar mevkiine düşüreceğini idrak eden bir grup meslektaşımızın öncülüğünde ülke çapında ve öncelikle Ankara’da bir grup fedakar ve idealist insan tarafından “Meslekte Birlik” adı altında çok sayıda mühendis odasını kapsayacak tarzda bir hareket başlatılmıştır. Bu hareketin mensupları 1988 yılında Ankara’da İnşaat, Elektrik ve Orman Mühendisleri Odalarında yönetime gelmeye muvaffak oldu. Aynı yıl Ankara Makine Mühendisleri Odası’ndaki seçimlerde yönetimde bu harekete mensup isimler de yer aldı. Bu çalışmaların tesiri diğer illerde olduğu gibi Bursa’da da kendisini gösterdi. Bazı idealist arkadaşlarımız gönüllü olarak hemen benzer görüşleri paylaşan arkadaşlarıyla irtibat kurmak suretiyle Bursa’da Meslekte Birlik hareketinin temelini atmış oldu. 1988’deki seçimlere TSE Bursa Temsilciliği’nde görevli Sadık Demir’in başkanlığında katılan Meslekte Birlik grubu MMO Bursa şubesinde o zamana kadar görülmemiş bir seçime katılma oranına neden oldu. Bu teşebbüs neredeyse on yıldır Odayı bir çiftlik haline getiren kadrolara da esaslı bir uyarıydı. Her ne kadar seçimlerde başarılı olunamadıysa da çok önemli ve günümüze uzanan bir sivil toplum organizasyonunun temeli atılmış, zamanla diğer meslek odalarına sirayet edecek bir cereyana ilk kıvılcım çakılmış oluyordu. Meslekte Birlik grubunda yer alan kişiler genel olarak milli ve manevi değerlere bağlı bir profile sahip olmakla beraber, grup yukarıda bahsedilen esas gayelere inanan her görüşten insana kapısını daima açık tutmuştur. Nitekim bazı dönemlerde kendini sosyal demokrat veya liberal olarak tanımlayan meslektaşların da bu hareketin içinde yer alması bunun en bariz göstergesidir. Birlik Grubu bu manada ideolojik saplantılardan uzak, müsamahakar ve demokratik bir yapıdır ve bu vasfını hala sürdürmektedir. Meslekte Birlik hareketi 1990’da merhum Prof. Dr. Ahmet Halim Demirci önderliğinde tekrar MMO Bursa şubesi seçimlerine katılmıştır. 1994’te ise Yrd. Doç. Dr. Osman Kopmaz başkanlığında seçimlere iştirak edildi. 2004 yılına gelinceye kadar grup diğer meslek odalarındaki çalışmalarına devam ederek başarılar elde etti ve bu kuruluşların temel konularda bile kendi Ankara’da bir grup fedakar ve idealist insan tarafından “Meslekte Birlik” adı altında çok sayıda mühendis odasını kapsayacak tarzda bir hareket başlatılmıştır. Bu hareketin mensupları 1988 yılında Ankara’da İnşaat, Elektrik ve Orman Mühendisleri Odalarında yönetime gelmeye muvaffak oldu. -71- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI aralarında anlaşamayacak kadar hırçın ve ideolojik taassup sahibi kadroların tekeline bırakılamayacağını gösterdiler. BİRLİK GRUBU YENİ BİR ÇIĞIR AÇTI 2004 yılı Meslekte Birlik hareketinin Bursa’da kökleşmesinin miladıdır denilebilir. Bursa MMO seçimlerine katılmak üzere teşkilatlanan Meslekte Birlik hareketinin gönüllüleri aldıkları ortak bir kararla Osman Kopmaz’ın teklifiyle Birlik Grubu adını aldı. Bu isimle sadece meslekte değil, bu ülkenin bekasını sağlayacak bütün değerlerde birleşen insanların topluluğuna atıfta bulunulmak isteniyordu. Nitekim bu isim pek güzel ve samimi bir atmosferde ittifakla kabul ediliyor ve daha o toplantıda katılanlar üzerindeki olumlu tesiri gözleniyordu. Bu samimiyet ve inançla girilen seçimlerde mevcut oda yönetimi ve onun etrafındaki kadrolar fikir ayrılığına düştüler ve başarı, modern haberleşme araçlarını da kullanarak oldukça profesyonel bir tanııtım çalışması yapan İsmail Hakkı Kavurmacı başkanlığındaki Birlik Grubu mensuplarına nasib oldu. Birlik Grubu’nun MMO yönetimine gelmesi yeni bir çığır açtı. Oda üyeleri kuruluşundan bu yana görmedikleri yeni ve güzel işlere şahit oldu. Tarihi önemine binaen bu seçimde yönetime gelen gönüldaşlarımızı isim isim saymak yerinde olur: İsmail Hakkı Kavurmacı başkanlığında, Sevda Telli, Kadir Uyar, Mustafa Uysal, Mehmet Mutlu, Bayram Ali Özdemir, Suat Gülçimen, Arzu Aydınlı, Feridun Baykara, Yusuf Şimşek, Hacer Berberoğlu ve Yusuf Ordu yönetim kurulunu teşkil ediyordu. Yönetim kurulunun gerek asil gerekse yedek üyeleri tüm toplantılara tam kadro katılarak görevlerini ciddiyetle yerine getirdiler. Birlik Grubu’nun ruhuna uygun olarak yönetimi üstlenen gönüldaşlarımız Oda genel merkezinin pek çok engellemesine rağmen aldıkları kararlar ve düzenledikleri faaliyetlerle Oda’yı tüm üyelerini kucaklayan demokratik bir yapıya kavuşturmaya büyük gayret sarf etti. 2004 2004 yılı Meslekte Birlik hareketinin Bursa’da kökleşmesinin miladıdır denilebilir. -72- ADİL VE UZMANLIĞA SAYGILI BİR GÖREV DAĞILIMI Birlik Grubu’nun Oda yönetimindeyken yaptığı pek çok önemli iş arasından bazılarını zikretmek fikir vermek açısından yararlı olacaktır. Doğalgaz dağıtım hizmetlerinin ülke çapında özelleştirilmeye başladığı günlerde Bursa MMO yönetimi Bursa’da hizmet verecek dağıtım şirketiyle iyi bir diyalog geliştirerek serbest çalışan makine mühendislerini -kısa adıyla SMM’leri- örgütleyerek doğalgaz projelerinin halkın güvenliği açısından Oda’nın onayından geçmesini sağladı. Her kesimden bazı meslektaşlarımızın buna karşı çıkmasına rağmen sonunda doğru olanın bu olduğu anlaşıldı ve hem şirket hem de serbest makine mühendislerinin ittifakıyla bu düzenleme kabul gördü. Dönemin Bursa valisi ile de Bursa MMO seçimlerine katılmak üzere teşkilatlanan Meslekte Birlik hareketinin gönüllüleri aldıkları ortak bir kararla Osman Kopmaz’ın teklifiyle Birlik Grubu adını aldı. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ iyi bir diyalog kuran Oda yönetimi kontrol dışılığa kayan LPG dolum tesislerinin yapıldığı noktaları denetleme ve sızdırmazlık testi yapma yetkisini Oda’ya kazandırdı. Bursa Şubesi’ne bağlı Balıkesir, Çanakkale, Yalova, İnegöl ve Biga temsilciliklerinde merkezden atama yerine ilk kez bu temsilciliklere bağlı faaliyet gösteren üyelerin tercihine başvurdu ve sandıktan çıkanların temsilci olmasına imkan verdi. Üye sayısı 600’ü geçen Balıkesir temsilciğinin şube olması gerektiğini Oda merkez yönetimine karşı savundular. İlk defa Oda’nın şanına yakışır, kuşe kağıda basılı ve ideolojik slogan ve yazılardan arındırılmış bir bültenin çıkarılmaya başlaması da bu yönetime nasib oldu. Yönetimin aldığı kararla bültenin Bursa’da az maliyetle ve kaliteli basıl- Nitekim bu isim pek güzel ve samimi bir atmosferde ittifakla kabul ediliyor ve daha o toplantıda katılanlar üzerindeki olumlu tesiri gözleniyordu. MAKALE Bursa’nın otomotiv merkezi oluşunu daha kuvvetli hissettirecek tarzda gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Düşük iştirakten dolayı Oda merkezince tamamen iptali düşünülen bu sempozyumun hiç olmazsa bir kez daha yapılması konusunda merkez ikna edildi ve OTOSEM 2005 adı altında bir otomotiv sempozyumu organize edildi. Bu samimiyet ve inançla girilen seçimlerde mevcut oda yönetimi ve onun etrafındaki kadrolar fikir ayrılığına düştü ve başarı, modern haberleşme araçlarını da kullanarak oldukça profesyonel bir tanııtım çalışması yapan İsmail Hakkı Kavurmacı başkanlığındaki Birlik Grubu mensuplarına nasiP oldu. ması bülteni Ankara’da denetlendikten sonra bastırmaya alışmış olan Oda merkezini rahatsız etti ve kararı iptal ettiler. Yönetimdeki gönüldaşlarımız büyük bir fedakarlık göstererek şahsi imkanlarıyla bültenin basım mastaflarını karşıladılar. Baskı kalitesi ve nitelikli muhtevası üyelerin dikkatini çekti ve bülten o sayıdan itibaren bu şekliyle basılmaya devam etti. Yeni yönetimin oluşturduğu güzel bir gelenek de yeni mezun meslektaşlarımızın yemin töreni oldu. Aidiyet duygusunu geliştirmede böyle törenlerin önemi inkar edilemez. Ayrıca her bültende yeni mezun meslektaşlarımızın fotoğrafları basılarak kendileri için güzel bir hatıra olması sağlandı. Bursa Şubesi’nin gelir-gider tabloları her üç ayda bir bültende yayınlanarak üyeler nezdinde yönetimin şeffaflığına ciddi bir katkı sağlanmış oldu. Bu faaliyetler farklı düşünceden üyeler tarafından da çok olumlu karşılandı. Bilirkişilik hizmetlerinde adil ve uzmanlığa saygılı bir görev dağılımına özen gösterildi. DEVRİM’İN İLHAM KAYNAĞI… Bursa’nın otomotiv merkezi oluşunu daha kuvvetli hissettirecek tarzda gerçekleştirmek için kolları sıvadı. Düşük iştirakten dolayı Oda merkezince ta- DOSYA mamen iptali düşünülen bu sempozyumun hiç olmazsa bir kez daha yapılması konusunda merkez ikna edildi ve OTOSEM 2005 adı altında bir otomotiv sempozyumu organize edildi. Belli mihraklarca küçümsenen ve unutturulmaya çalışılan yerli otomobili tekrar hatırlara getirmek ve Türkiye’nin gerçek milli sanayileşme davasını toplumda ve meslektaş kitlemizde tekrar canlandırmak üzere 1961’de Devrim otomobili projesi çerçevesinde yapılan dört araçtan bugüne ulaşabilmiş ve TÜLOMSAŞ’taki hangarda muhafaza edilmekte olan yegane otomobil Ulaştırma Bakanlığı’ndan izin alınıp yüklü bir meblağ ile sigortalanarak teşhir amacıyla Bursa’ya getirildi ve sempozyumda ziyarete açıldı. Araçla yapılan şehir turu ve meslek liselerinin öğrencilerinin sempozyuma getirilmesi yerli otomobil davamızı tekrar ülke gündemine oturttu. Sempozyum da o zamana kadar yapılanlar içinde en yüksek iştirakin sağlandığı sempozyum olarak tarihe geçti. Bu sempozyum kısa bir süre sonra çevrilecek olan Devrim filmine de ilham kaynağı oldu. Yönetim 2005 yılında otomotiv sektörüne dair “Türkiye’nin Çıkışı: Yerli Otomobil” başlığı altında bir rapor yayımlayarak yetkilileri otomotiv alanında yeni girişimlerin geliştirilmesine davet ede- -73- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI rek, aksi halde on yıl içinde Bursa’nın avantajlı konumu, ucuz işgücü ve kalite bakımından gerileyebileceğine ve otomobil firmalarının Bursa’daki tesislerini başka ülkelere taşıma tehlikesine dikkat çekti. Bu raporda alınacak tedbirler zımnında şu üç hususa da temas ediliyordu: “Bursa’da bir teknik üniversite kurulmalıdır. Yerli üretim teknoloji merkezi oluşturulmalıdır ve nihayet otomotiv sanayi kümelenmesi gerçekleştirilmelidir.” Bu raporun sunulmasından beş yıl sonra Bursa Teknik Üniverisitesi’nin kurulması, altı yıl sonra Otomotiv Test Merkezi’nin Bursa’da kurulmasına karar verilmesi ve yedi yıl sonra da Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nda Otomotiv Geliştirme Kümesi”nin kurulması Birlik Grubu kadrolarının güçlü vizyonu hakkında herhalde yeterince fikir vermektedir. BİR DEFA YÖNETİME GELDİLER VE İZ BIRAKTILAR! Birlik Hareketi’nin mühendis odalarının yönetimine dair kanuni değişiklikler üzerinde çalıştığını da zikretmeden geçmek olmaz. Yaptıkları bütün müspet icraata rağmen sürekli Oda merkezinin engellemeleriyle karşılaşan yönetim bu-74- Birlik Hareketi’nin mühendis odalarının yönetimine dair kanuni değişiklikler üzerinde çalıştığını da zikretmeden geçmek olmaz. Yaptıkları bütün müspet icraata rağmen sürekli Oda merkezinin engellemeleriyle karşılaşan yönetim bunun 1950’li yılların konjonktür ve anlayışı çerçevesinde hazırlanmış mühendis odaları mevzuatının değiştirilmesiyle aşılabileceğini görerek TMMOB’nin yeniden yapılanmasına imkan verecek bir kanuni düzenleme taslağını hazırlamak üzere çalışmalara başladı. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ nun 1950’li yılların konjonktür ve anlayışı çerçevesinde hazırlanmış mühendis odaları mevzuatının değiştirilmesiyle aşılabileceğini görerek TMMOB’nin yeniden yapılanmasına imkan verecek bir kanuni düzenleme taslağını hazırlamak üzere çalışmalara başladı. Yönetim bu maksatla teşkil edilen komisyona İnşaat ve Elektrik Mühendislerinden Birlik Hareketi doğrultusunda düşünen meslektaşlarını da katarak 1953’te yürürlüğe giren TMMOB Kanunu’nu değiştirmek için kolları sıvadı. 2005 yılında hazırlanan kanun taslağına diğer şubelerdeki meslektaşları ve daha sonra milletvekilleri ile istişare ederek son şekli verildi. O günden itibaren de TMMOB’nin 50’li yılların merkeziyetçi anlayışı yerine adem-i merkeziyetçi bir yapılanma yeni kanun taslağının ruhunu oluşturuyordu. Bu kanun teklifinde üç temel değişiklik aşağıdaki gibi özetlenebilir: 1 - TMMOB yukarıdan aşağı değil aşağıdan yukarı yapılanmaya gitmeli, her il kendi bağımsız oda teşkilatını kurmalı, daha sonra bu teşkilatlar federasyon ve konfederasyon şeklinde bir araya gelmelidirler. MAKALE 2 - Seçimlerde nispi temsil sistemi getirilmeli ve oyların ekseriyetini almayan gruplar da yok sayılmamalıdır. (Ne hikmetse TMMOB yönetimi Türkiye’nin yönetiminin belirlenmesinde nisbi temsil sistemini savunmakta, ama iş oda yönetimine geldiğinde mevcut sisteminden yana tavır takınmaktadır.) 3 - Her ilde 25’i geçen sayıda mühendis ve mimar bir araya geldiğinde kendi meslek odasını kurabilmeli ve bu illerde ikinci bir meslek odası teşkilatı kurulmasına müsaade edilmemelidir. Böylelikle daha etkin ve tüm üyeleri kucaklayan bir yönetim anlayışını yerleştirmeyi savunan bu kanun taslağı çeşitli meslek odaları ve siyasi kuruluşlar nezdinde kabul gördü. Ne yazık ki, TBMM bünyesinde çeşitli zamanlarda gündeme gelmesine karşılık bu taslak henüz yasalaşmamış bulunuyor. Yeni bir anlayışla iş başına gelen yönetim bu kez o güne kadar kiralık yerlerde faaliyetlerini sürdüren odaların ilk defa bir arada bulunacakları ortak bir meslek odaları birliği binasını hayata geçirmek üzere yola çıktı. Nilüfer Belediyesi ve Bursa Büyükşehir Belediyesi Türkiye’nin ilk Akademik Odalar Birliği binasının inşa edilmesi hususunda ikna edildi. Dört yıl gibi kısa bir sürede inşaatı tamamlanan Bursa Akademik Odalar Birliği Merkezi Türkiye’nin muhtemelen tüm meslek odalarının bir arada yer aldığı yegane merkez olarak halen hizmetini sürdürmektedir. Elektronik haberleşme ve internet alemiyle Türkiye’nin yeni yeni tanıştığı günlerde ilk defa bir e-bülten çalışmasına da imza atan yönetim bu suretle üyelerine internet üzerinden de ulaşmayı başarmış ve bunun yaygınlaşmasına ön ayak olmuştur. Daha önceleri geleneksel gece adı altında yapılan ve toplumun değerlerinin göz ardı edildiği eğlence toplantıları yerine yeni yönetim oldukça seviyeli ve yaklaşık bin iki yüz üyenin katıldığı etkinliklerle de farklılığını ortaya koydu. Bu etkinlikler daha sonra gelen yönetimlere de bir tür ölçü ve emsal oldu. Kısaca ifade etmek gerekirse iki yıllık bir yönetim döneminde bile Birlik Grubu üyeleri kucaklayıcı, barışçı, gelişmeci ve teknolojinin imkanlarından istifade eden iş ve uygulamalarıyla Oda yönetiminde bugün bile hissedilen olumlu ve kalıcı izler bıraktı. Birlik Grubu 2006 yılında gerçekleşen seçimleri bazı taktik hatalardan ötürü maalesef kılpayıyla kaybetti. Aslında kaybeden Birlik Grubu değil, maalesef MMO idi. İzleyen yıllarda aynı sinerjinin yakalanamaması üst üste kaybedilen seçimlere yol açtı. Bununla birlikte grup mensuplarının kalite ve etki seviyelerinin yüksekliği Birlik Grubu’nun öncü kadrolarını, çalışmaları sadece Oda faaliyetleri ile sınırlandırmanın doğru olmadığı kanaatine sevk etti. Bu ise Birlik Platformu’nun doğması demek oluyordu. DOSYA BİRLİK GRUBU BİRLİK PLATFORMUNA DÖNÜŞTÜ Birlik Grubu 2006 yılında gerçekleşen seçimleri bazı taktik hatalardan ötürü maalesef kılpayıyla kaybetti. Aslında kaybeden Birlik Grubu değil, maalesef MMO idi. İzleyen yıllarda aynı sinerjinin yakalanamaması üst üste kaybedilen seçimlere yol açtı. Bununla birlikte grup mensuplarının kalite ve etki seviyelerinin yüksekliği Birlik Grubu’nun öncü kadrolarını, çalışmaları sadece Oda faaliyetleri ile sınırlandırmanın doğru olmadığı kanaatine sevk etti. Bu ise Birlik Platformu’nun doğması demek oluyordu. Mevcut gönüldaşlarımızın farklı işbirlikleri geliştirebileceği göz önünde tutularak bir tüzük hazırlandı. Birlik Platformu adını alacak olan bu yeni organizasyonda yönetim, danışma kurulları ile komisyonların nasıl teşkil edileceği belirli kurallara bağlandı ve böylece hareketin ileriki nesillere aktarılması sağlandı. 2005 yılından bu yana sürdürülen geleneksel iftarlar, danışma toplantıları ve sosyal medya unsurlarıyla platform üyeleri sürekli irtibattadır. Birlik Hareketi üyeleri birbirleriyle iş hayatı ve mesleki faaliyetlerinde dayanışmakta, aynı değerleri paylaşan yeni mezun meslektaşlarına iş bulmalarında veya meslek hayatında karşılaştıkları problemlerin çözümünde yardımcı olmaktadırlar. Bunların dışında yapılan teknik ve sosyal faaliyetlerle de üyeler arasındaki bağın kuvvetlenmesi hedeflenmektedir. Netice olarak diyebiliriz ki, kendi meslek odalarında bulamadıkları faaliyet, samimiyet ve dayanışmayı sivil bir inisiyatif olarak kendi aralarında kurmayı başaran Bursa Makine Mühendisleri Odası Birlik Platformu üyeleri gün geçtikçe daha güçlü hale gelmekte ve etkili, sözü dinlenir bir sivil toplum teşkilatı olmaya doğru gitmektedir. Birlik Platformu mensupları geçmişte şehir ve ülke gündemine yaptıkları olumlu katkılardan güç ve ilham alarak ülkemizin ferdi, toplumsal ve küresel ölçekte ahlaki normları olan ve ileri teknoloji sahibi bir ülke konumuna gelmesi için kendilerinin katkılarına ihtiyaç duyulduğunu fark ederek çalışmalarına büyük bir heyecan ve azimle devam etmektedirler ve bunda kararlıdırlar. Bu yazıyı nihayete erdirmeden başta Yusuf Aydın ve Ahmet Halim Demirci olmak üzere aramızdan ayrılan meslektaşlarımızı rahmetle yad eder, ayrıca yukarıda aktarılan bilgilerin temin ve teyidinde katkısı olan Dr. Mustafa Uysal’a da teşekkür ederim. -75- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI MÜLAKAT: PROF. DR. ALİ OSMAN ÖNCEL AMERİKA DEPREM ODASI SEISMOLOLOGICAL SOCIETY OF AMERICA Çeviren: Seda Temel Röportajımıza başlarken bize SSA Derneği ile bağlantınızı ve organizasyona nasıl dahil olduğunuzdan bahseder misiniz? 2001 yılında Kanada’ya doktora sonrası çalışmalarımı yapmak için ilk gittiğimden beri SSA Derneği’ne üyeyim. Kanada’nın Viktoria şehrinde düzenlenmiş olan SSA toplantılarından birinde tez danışmanım (John Adams) sismoloji alanında yapmış olduğum çalışmaları paylaşmam için destek verdi, bu toplantıdan sonra da SSA üyeliğim devam etti. Deprem Bilimi Sismoloji alanında yaşanan en temel zorluklar nelerdir? Yüzey görüntülemede kullanılan sensörler ile kısa zaman içinde küçük depremler hakkında bilgi toplamak karşılaşılan en büyük zorluklardan birisidir. Kuyu içi sismik görüntüleme ile toplanan sismik verilerin kalitesi artmakta ve en az 150 metre derinliğe yerleştirilen sismometreler ile daha küçük büyüklükteki depremler de rahatlıkla tespit edebilmektedirler. Fay zonlarındaki dayanımlı asperite alanlarının tespiti için sismik veri toplama zamanı kolaylaşmış ve hızlanmış olsa da dünya çapında toplanılan verilerin paylaşılması ve iş birliği gerekmektedir. Örnek verilecek olursa Marmara Denizi ile ilgili olarak çıkmış olan ve GJI’da basılan bir yayı- -76- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ nım için veri toplama süresi on yıldan fazla sürmüştür. Yıllar geçtikçe küçük ölçekli depremlere ait sismik verilerin toplanması; kırılma işleyiş mekanizmalarının anlaşılmasını ya da gelecekte deprem üretebilecek olası yüksek dayanımlı asperite alanlarının yerlerinin saptanmasını sağlamaktadır. Bu yüzden ben kendi açımdan daha kısa sürelerde kaliteli sismik veriler toplanması için kuyu içi sismik izlemenin daha yaygınlaşması gerektiğine inanmaktayım. Sismoloji alanında mı çalışıyorsunuz? Aslında son yıllar da çalışmış olduğum Kanada ve Sudi Arabistan’daki bölümler arama sismolojisi sahasında çalışmalara öncelik verdiği için arama sismolojisi alanı üzerinde çalışmaktayım. Temmuz 2011‘de İstanbul Üniversitesi’ne geri döndükten sonra çalışmalarımı deprem sismolojisi alanında yoğunlaştırmaya karar verdim. Bu günlerde üniversite kampüsümüz içine geniş bantlı sismometre yerleştirilmesi hakkında çalışmaktayım. Yerleştirilecek olan bu sismometrenin hem eğitim amaçlı hem de global sismoloji çalışmalarını destekleyici nitelikte kullanılmasını planlamaktayım. Ayrıca çalışma grubum ile artçı şokların izlenmesi ve kabukta sismik tomografi gibi birbiri ile ilişkili iki konu hakkında çalışmalar yapmak istiyorum. Bölgesel ölçekte kabuk kalınlığının derinlikle değişiminin RÖPORTAJ bilinmemesi depremlerin ne kadar hassasiyet ile izlendiğini belirlememiz hususunda engel teşkil etmektedir. Sizce 5-10 yıllık süreç içerisinde hangi konular çok daha dikkat çekici oldu? Ya da hangi konular önem kazanacak? Bence büyük Japonya depreminde insan ölümlerinin azaltılmasında en önemli unsur deprem erken uyarı sistemidir. Sanırım erken uyarı sistemi hakkında iyi araştırma raporları bulunmaktadır. Bölgenin deprem riskine göre sismik istasyon sayısının artırılması gerekmektedir. Sismologlar için artçı şokların tahmini hem zaman hem de büyük artçı şokların yerlerinin tespiti açısından zorluklar içermektedir. Bu konuları önümüzdeki 3-5 sene içerisinde SSA kurumunun nasıl ele alacağını düşünmektesiniz? Bence SSA iyi kalitede yayınları ve geleneksel yıllık toplantıları ile destek verecektir. Önümüzdeki yıllarda SSA’in ne tür başarılara imza atmasını istersiniz? Bu başarıları gerçekleştirmenin önündeki engeller ne olabilir? SSA’in başarılı olması çok önemlidir. Çünkü BSSA dergisi SSA kurumunun çok önemli bir koludur. Bu dergide yayınlanan kaliteli sismik araştırmalar dünya çapında paylaşılmaktadır. Sismologlar için SSA’in toplantıları, yaptıkları araştırmaları paylaşabilmeleri açısından büyük önem taşımaktadır. Ayrıca SSA gösterim videoları toplantılara henüz katılmamış olanlar ile iyi bir iletişim sağlanmasına yardımcı olmaktadır. Bu başarılı girişimlerin sonucu SSA’in sismoloji eğitiminin kalitesini artırması için MIT’deki gibi açık olarak verilen derslerin web üzerinden yayınlamasını beklemekteyim. Önümüzdeki 5 yıl içerisinde SSA’in başarı çizgisini korumak için farklı faaliyetlerde bulunması gerekli midir? Aslında SSA Kurumu SSA yayınlarında kullanılmış veriler ve yazılımlarından oluşan bir havuz oluşturabilir. Bu tür paylaşımlar başarılı işlerin ortaya çıkmasına vesile olur ve bu materyaller eğitimde kullanılabilir. SSA’in gelecekte hangi alt disiplinler ile bağlantılı olması gerekmektedir? Jeofizik aramalarda mikro sismisite yeni bir konu olarak yer almaktadır. Ayrıca maden sahalarında güvenlik ya da jeotermal alanlarda insanların neden olduğu sismik tehlikeyi DOSYA azaltmak için mikro sismisiteden yararlanılmaktadır. Bu yüzden sismik aktivite jeofizik aramalarda ve sismik görüntülemede çok önemli bir konudur. Yasal olmayan insan yapımı sismik aktivitelerin tespitinde Adli sismoloji yeni iş olanakları sağlayacaktır. SSA makalelerini tararken adli sismoloji ile ilgili yayınlara erişemedim. Bence adli sismoloji gelecekte önem kazanacak sismoloji dallarından birisidir. Jeofizik aramalarda mikro sismisite yeni bir konu olarak yer almaktadır. Ayrıca maden sahalarında güvenlik ya da jeotermal alanlarda insanların neden olduğu sismik tehlikeyi azaltmak için mikro sismisiteden yararlanılmaktadır. Bu yüzden sismik aktivite jeofizik aramalarda ve sismik görüntülemede çok önemli bir konudur. Yasal olmayan insan yapımı sismik aktivitelerin tespitinde Adli sismoloji yeni iş olanakları sağlayacaktır. SSA makalelerini tararken adli sismoloji ile ilgili yayınlara erişemedim. Bence adli sismoloji gelecekte önem kazanacak sismoloji dallarından birisidir. SSA üye sayısını artırmak ve yeni üyeler kazanmak için yayınlarından ve iletişim kanallarında nasıl değişiklikler yapmalıdır? Büyük bölgesel depremlerin sonucu ortaya çıkan konular üye sayısını artırmada yardımcı olabilir. Çünkü İzmit depremi hakkında ben de SSA’de yayın yaptım. SSA üyesi olmasaydınız ne kaybederdiniz? Eğer SSA üyesi olmasaydım son sismolojik çalışmalar hakkında bilgi sahibi olmazdım. Bütün zaman aralıklarındaki yayınların üyelerin erişimine açık olduğunu bilmem kişisel olarak beni mutlu etmekte. Amerika dışından üyelerin SSA’e katılması hakkında ne düşünüyorsunuz? Amerika dışındaki üyeler ile SSA Dünya Çapında Sismoloji birliği haline gelmiştir. Dünyanın diğer bölgelerindeki yayınlar desteklenmektedir. Özellikle SSA’in Amerika dışındaki üyelerine yazım destek merkezi kurması gerekmektedir. Şunu da belirtmek gerekir ki Amerika dışındaki üyelerin yazma becerileri SSA’in oluşturduğu yazım destekleme birimi tarafından değerlendirilirse onların vereceği tavsiyeler ile yazma becerileri daha da ilerleyecektir. Ayrıca kurum SSA makaleleri yazma hakkında bazı kurslar da açabilir. Amerika dışındaki bilim adamları ile SSA nasıl irtibata geçebilir? SSA eğer diğer bölgesel çapta profesyonel jeofizik kurumları ile bağlantıda olursa ve onların bölgesel jeofizik toplantılarında SSA oturumları yapılırsa katılan bütün araştırmacılar da SSA özel oturumuna katılırsa güzel yayınlar ortaya çıkabilir. Örneğin SSA, Türkiye Jeofizikçiler birliği ile bağlantıya geçip SSA-Van Depremi Türkiye bölümü olacağını ve burada yapılan sunumların BSSA’in özel sayısında basılacağı şeklinde teşvik edici reklam yapılabilir. Bu tür katılımlar dışarıda bulunan bilim adamlarını da destekler nitelikte olur. -77- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI nı tavsiye ederim. Ayrıca SSA yönetim kurullarına ve BSSA’in yönetici editörlerinin seçimlerine Amerika dışından da üyelerin dahil edilmesini öneriyorum. Daha çok Amerika dışındaki bilim adamlarının ilgilenmesini ve SSA’ye katılmasını nasıl sağlarız? SSA’in bölgesel jeofizik toplantılarında birlikte çalışacağı yeni bilim adamları ile ilgilenmesi önemlidir. Çünkü SSA toplantılarına katılım bizim gibi Amerika dışında olan bilim adamları için pahalıdır. Birçoğumuz için de katılım için dış destek bulmak zordur. Üye olmayı kolaylaştırmak ve ilgi çekici hale getirmek nasıl yapılabilir? Aslında SSA ulusal jeofizik toplantılarda SSA özel bölümlerinin yapılmasını desteklemek amaçlı planlar yapmalıdır. SSA Amerika dışında hem bilimsel üyeler ve potansiyel üyeler açısından hem de diğer ilgili kuruluşlar ve onların liderleri tarafından nasıl algılanmaktadır? Dışarıdaki bilim adamları tarafından SSA akademik kariyer açısından kendini göstermek demektir. Kariyerlerini tamamlamış iseler SSA aktivitelerine katılma durumları düşmektedir. Potansiyel üyeler olarak öğrencileri anlamaktayım. SSA öğrencilerin yaptığı araştırmalar için çok iyi kaynaklar sunmaktadır. İlgili organizasyonlar için SSA sismoloji alanı hakkında iyi materyaller sağlamaktadır. Dışarıdaki bilim adamları tarafından SSA akademik kariyer açısından kendini göstermek demektir. Kariyerlerini tamamlamış iseler SSA aktivitelerine katılma durumları düşmektedir. Potansiyel üyeler olarak öğrencileri anlamaktayım. SSA öğrencilerin yaptığı araştırmalar için çok iyi kaynaklar sunmaktadır. İlgili organizasyonlar için SSA sismoloji alanı hakkında iyi materyaller sağlamaktadır. Sizin gibi Amerika dışında bulunan araştırmacılara nasıl olanaklar ya da servisler sağlanmasını istersiniz? Özel bölümler hakkında hazırlanmış videoları izlerken hem eğleniyorum hem de sismoloji alanında ilgimi çeken ilginç tartışmaları takip etmemi sağlıyor. Gelişmekte olan ülkelerde olan üyelik programlarını biliyor musunuz? Eğer öyleyse onların değerleri ve nasıl daha dikkat çekici olacakları hakkında neler düşünüyorsunuz? Bence gelişmekte olan ülkelerde yaşayan insanların daha çok uğraş vermeleri gerektiğini göz önüne alınarak SSA organizasyonlarında bu ülkelerden gelen araştırmacılara daha çok yardımcı olunmalıdır. SSA Amerika’nın dışında bölgesel bölümler yaratmalı mıdır? Diğer ülkeler için bölgesel bölümler oluşturulması fikrini doğru buluyorum. Böylece ulusal jeofizik toplantılar ile bağlantı kurulmuş olunmaktadır. Ya da SSA serbest bölümler oluşturabilir. Bizim ülkemizde sismologların sayısı diğer ülkelerle kıyasla- -78- namaz ölçüde azdır. Örneğin gelecek sene SSA toplantısının Şarköy’de yapılmasını teklif ettim. Şarköy Marmara Bölgesi’nin batı kısmında bulunmaktadır ve bu bölgede 100 sene önce büyük bir deprem meydana gelmiştir. SSA 1906 Parkfield depremi ile ilgili özel bölüm yarattığında aynı konseptin diğer global depremler içinde oluşturulabileceğini düşündüm. SSA liderlerine gelecek için planlarını yaparken nasıl bir tavsiye vermek istersiniz? SSA’e Türkiye’nin kuzeybatısında meydana gelen 1912 Şarköy depreminin 100. yılı için dışarıdan bir bölüm oluşturması- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Bölgesel jeofizik toplantılarda SSA bölümlerinin oluşturulmasına bu toplantıları düzenleyen yöneticiler nasıl bakar? Yöneticiler olumsuz yaklaşırlarsa onlara nasıl kabul ettirilebilir? Amerika dışındaki bilim adamlarının SSA bölümlerine ilgisi nasıl çekilebilir? Bence sizin yaklaşımınızın pozitif açıdan iki türlü geri dönüşü olur. Örneğin Türkiye’deki jeofizik birliği geçen yıl meydana gelen iki deprem hakkında bölüm hazırlamak istiyor. SSA toplantılarının sunum dilinin İngilizce olma zorunluluğu bu toplantılara katılımı güçleştirmektedir. Bölgesel toplantılarda yapılan toplantılar konuşmacının ana dilidir. Bu sorunu çözmek için İngilizce dilinde yapılmayan SSA bölümleri olabilir. Ben gönüllü olarak TMMOB Türkiye Jeofizikçiler Odası 12. Dönem İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı olarak böyle bir SSA oturumuna katılımı desteklerim. SSA ile bölgesel jeofizik kuruluşlarının ortaklaşa çalışmasını başlatmak için bunun iyi bir yol olduğunu düşünmekteyim. BSSA ne anlama gelmektedir? Bence BSSA 100 yılı aşan birikimi ile sismolojiye ait bütün kaynakları içeren sismolojinin köklerinden birisidir. SSA’in yeni, geleneksel olmayan üstlenmesi gerektiğini düşündüğünüz ürünler ya da servisler hakkında roller var mıdır? Ya da nasıl çalıştığını düşünüyorsunuz? USGS’in haftalık seminerlerinin formatını beğeniyorum. ITUNE altından onların podcast’lerine abone oldum ve seminer derslerimde USGS seminerlerini kullanmaya başladım. Benzer olarak SSA’de bazı sözlü sunumlarını ITUNE altından indirilerek dinlenmesini sağlayabilir. SSA’in kendi üyelerine benzer seminer programları düzenlemeye başladığını biliyorum ama bu konuşmaları indirme seçeneği ITUNE üzerinden sağlanabilir bizde eğitim materyallerinden biri olarak kullanabiliriz. SSA yönetim bölümünde birden fazla Amerika dışından yönetici olması gerektiğini mi düşünüyorsunuz? Ben SSA yönetim kurulunda birden fazla Amerika dışından üyenin olması gerektiği kanaatindeyim. MAKALE DOSYA -79- OCAK - ŞUBAT 2016 MESLEK ODALARI Levent GENÇYÜREK Maliye Başmüfettişi MESLEK ODALARI VE VERGİ Meslek odaları, meslek mensuplarının ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin gelişimini sağlamak ve meslek disiplinini korumak amacıyla kurulan kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarıdır. Tabipler Odası, Makine Mühendisleri Odası, Mali Müşavirler Odası vb. meslek odası olarak faaliyet göstermektedir. İlmi amaçlı dernekler “Kurum”, siyasi amaçlı dernekler “Parti”, sportif faaliyetli dernekler “Kulüp”, mesleki dayanışmayı ve ortak menfaatleri korumak amacıyla kurulan dernekler de “Sendika ve Oda” olarak tanımlandığından, meslek odaları vergi kanunlarının uygulanması açısından dernek olarak kabul edilmektedir. K urumlar Vergisi Kanunu, sadece dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin vergilendirilmesi esasını benimsemiştir. Ticari, sınai veya zirai bir işletmenin bir derneğe bağlı ve devamlı olarak faaliyette bulunması durumunda Kurumlar Vergisi mükellefiyeti söz konusu olacaktır. Derneğe bağlı işletmenin, kazanç gayesi gütmemesi, faaliyetinin kanunla verilmiş görevler arasında bulunması, tüzel kişiliğinin ve bağımsız muhasebesinin olmaması veya ayrı bir işyerinin bulunmaması vergi mükellefi olmasına engel değildir. Sürekli olarak ve bir bedel karşılığında satış ve hizmet yapılması iktisadi işletmenin varlığını gösterir. Bedelin sadece maliyeti karşılayacak ölçüde olması veya elde edilen karın odanın amaçlarına tahsis edilecek olması sonucu etkilememektedir. Bir meslek odasına ait bir faaliyet, hacim ve önemi ile ticari muhasebeyi gerektirir ve ticari bir müessese mahiyetini taşırsa, yapılan bu iş ticari işletme sayılır ve meslek odasının iktisadi işletmesi olarak kurumlar vergisi kapsamına girer. Meslek odasına ait iktisadi işletmenin faaliyetinde süreklilik ve devamlılık unsurunun bulunması gerekmektedir. Balo, toplantı, gezi, seyahat gibi sürekli olmayan faaliyetler bir bedel karşılığında yapılsa ve maliyetin üstünde bir gelir elde edilse dahi kurumlar vergisine tabi olmayacaktır. -80- KDV’YE DAHİL OLAN FAALİYETLER Katma Değer Vergisi Kanunu odalara bağlı iktisadi işletmelerin yapmış oldukları bu tür işlemler için KDV tahsil edilmesi gerekmektedir. Dernek ve meslek odaları, üyeleri yanında toplumun diğer kesimlerini de etkileyecek faaliyetleri ile toplumsal açıdan önemli bir görevi yerine getirmektedir. Bu kuruluşların faaliyetleri desteklenirken, piyasa şartları içerisinde ve bedeli karşılığında yapmış oldukları ekonomik işlemlerin vergilendirilmesi, vergide adalet ve eşitlik ilkesinin uygulanması yanında mali disiplinin sağlanması ve fatura vb. belgelerin kullanılmasının zorunlu kılınması suretiyle belge düzeninin oturtulması açısından da MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ gereklidir. Kurumlar vergisi ile KDV’ye tabi olan faaliyetleri şu şekilde örnekleyebiliriz: – Baro’nun sürekli olarak düzenlediği avukatlara yönelik ücretli yabancı dil kursları, – Makine Mühendisleri Odası’nın bilet ücreti karşılığında film gösterimi, – Eğitim amaçlı da olsa Ziraat Mühendisleri Odası’nın çiçek ve fidan üretip satması, – SMMM Odasının Staj Başlangıç Sınavı veya Ruhsat Sınavı için düzenlediği ücretli kurslar, – Meslek odalarının lokanta, kantin, büfe vb. yerler işletmesi, – Hekimler odası tarafından çıkarılan dergi, broşür ve bülten gibi yayınların bir bedel karşılığında satılması. İvedik Organize San. Bölgesi Ağaç İşleri San. Sit. 21. Cad. 1373 Sok. No: 32 Kat: 1 Yenimahalle / ANKARA +90 312 284 88 73 +90 312 284 88 74 info@dfmdemiryolu.com www.dfmdemiryolu.com -81- OCAK - ŞUBAT 2016 Abdulkerim EKŞİ Mimar BİR KIŞ MASALI Beş yıl önce üç kafadarın kışın ortasında yürüyerek yaylaya çıkmasıyla başlayan serüven, artık her yıl Şubat ayında ayaklarıyla değil, yürekleriyle yürüyen yüzlerce katılımcının Türkiye’nin çeşitli illerinden, Rize’nin İkizdere ilçesine adeta akın edip yayla yürüyüşü yaptıkları bir kış masalına dönüşüyor. Yeşilin her tonunu bulabileceğiniz bir kartela; bir günde neredeyse 4 mevsimi yaşayabileceğiniz bir laboratuar; ülke sıcaklarla boğuşurken sığınılacak bir liman Karadeniz, oldukça büyük bir turist potansiyeli taşıdığını da bu tür etkinliklerle gösteriyor. “B -82- ir kış masalı” sloganı ile birkaç yıl önce bir grup arkadaş yola çıktılar. Dertleri; memleketlerinin biraz daha tanınması, bir turizm merkezi haline gelmesiydi. Rize’nin İkizdere ilçesi son birkaç yıldır zaman zaman ülkenin genel gündeminde de kendisine yer bulmayı başardı. Bu kimi zaman tartışılan HES (Hidro Elektrik Santral) projeleri ile kimi zaman turizm haberleri ile son olarak da Doğu Karadeniz’de yürütülen maden projeleri ve “yeşil yol” projesi ile gerçekleşti. Karadeniz Bölgesi’ni birçoğunuz gezmiş, görmüşsünüzdür. En kötü ihtimalle fotoğraflardan, yazılardan da olsa bölge hakkında bilgi sahibi olmuşsunuzdur. Yeşilin her tonunu bulabileceğiniz bir kartela; bir günde neredeyse 4 mevsimi yaşayabileceğiniz bir laboratuar; ülke sıcaklarla boğuşurken sığınılacak bir liman Karadeniz. Hâl böyle olunca bölgede atılacak olumlu-olumsuz her adımda çeşitli hassasiyetler ortaya çıkıyor ve kısa bir sürede bu konular yerelden ülke gündemine taşınıyor. MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ GEZİ RİZE Peki, hep tartışmalar mı yaşanıyor Karadeniz’de? Tabii ki hayır. Güzel şeyler de oluyor. Yazının başlığında belirttiğimiz “Bir Kış Masalı” da bunlardan biri. Beş yıl önce üç kafadar ağabeyimiz (Ali Rıza Coşkun, Hakan Karagöz, Hasan Kuy) arkadaş grubuyla bir çılgınlık yapmaya karar verdiler. Kışın ortasında yürüyerek yaylaya (2.500 m rakıma) çıkıp; yine yürüyerek inecekler, bir gece de konaklayacaklar üstelik! Bunu bölge insanına (özellikle eskilere) anlatsanız “ha bu uşak aklini atti” der, sizi ciddiye almazlar. Fakat bu ağabeylerimiz bu konudaki kararlılıklarını göstererek yöre insanının ve hemşerilerinin desteğini de alarak bugün artık bahsi geçen “Kış Masalı”nı ulusal, hatta uluslararası bir organizasyon haline getirdiler. ŞUBAT AYINDA GÖNÜLLERİ HEYECAN SARIYOR Son iki yıldır arkadaş grubumuzla birlikte bizim de katıldığımız etkinliğin içeriğinden biraz bahsettikten sonra bu işin bölge için önemine ve neden böyle bir deliliğe kalkışıldığına değineceğiz. Artık her yıl Şubat ayı geldiğinde gönülleri heyecan sarıyor. Ayaklarıyla değil, yürekleriyle yürüyen yüzlerce katılımcı Türkiye’nin çeşitli illerinden, hatta yurtdışından Rize’nin İkizdere ilçesine adeta akın ediyor. Cuma akşamı horon ve eğlenceyle başlayan etkinlik, Cumartesi sabahı tüm katılımcılar ile birlikte İkizdere halkının ilçe merkezinde toplu halde yürümesi ve sonrasında yine geniş bir halkada tulum eşliğinde horon tepmesiyle devam ediyor. Bu yürüyüş salt bir kış etkinliği olmanın ötesinde, mesaj veren, çağrı yapan, farkındalık oluşturan bir etkinlik. İlçe merkezinde bölgenin turizm potansiyeli hakkında basınla yapılan söyleşi sonrası katılımcılar minibüslerle yayla yoluna koyuluyorlar. Kardan dolayı kapalı olan kısma kadar minibüslerle çıkan aktivistler, burada sponsorların ikram ettiği yöresel ürünlerle ayaküstü kahvaltılarını yaptıktan sonra yürüyüş başlıyor. Sırtlarda erzak dolu çantalar, ayaklarda hedikler; tulum eşliğinde, yer yer durup horon teperek, fotoğraflar çekerek keyifli hale gelen yolculuk yaklaşık 4-5 saat sürüyor. Yürüme hakkını dönüşe saklayıp çıkışta zorlanmak istemeyenler için kiralanan helikopter ücret karşılığın- -83- da sizi 4-5 saat yerine 4-5 dakikada da yaylaya ulaştırabiliyor. Geçen yıl yürüyerek çıktığımız yaylaya bu yıl helikopterle çıkma fırsatı bulduk ve fırsattan istifade ederek bölgeyi de biraz dolaşıp tepeden inceleme imkânı bulduk. Gördüklerimize ileride değineceğim, etkinlik yarıda kalmasın. Yürüyüş bittiğinde yaylaya ulaşan katılımcılar önceden anahtarları temin edilmiş yayla evlerini açıyorlar, sobaları yakıyorlar, kar eriterek su elde edip çay demliyorlar ve çayla beraber artık ısınan ortamda muhabbet de demleniyor. Orta yaş grubu eskileri, anıları canlandırırken; genç kuşak istifade ediyor, bir yandan da kendine eğlence arıyor. Küçük bir yayla gezisi ve fotoğraf çekiminden sonra yavaş yavaş hava kararıyor ve esas eğlence de başlıyor. Tüm katılımcılar yaylada belirlenen meydanda toplanıyor, meşaleler yakılıyor, havai fişek gösterisi ve ardından tulum eşliğinde atma türküler, horonlar... Eğlence bitiminde yine herkes evlere dönüyor ve evde koyu muhabbet devam ediyor. Tabii ne kadar zaman geçirseniz de saate bir bakıyorsunuz, hâlâ 21:00. Yol yorgunluğu bir sessizlik çökertiyor eve, uyku moduna geçiliyor. BOL AKSİYONLU 2 GÜN Burada bir anekdotu paylaşmak istiyorum. Biz aile ve arkadaş grubu olarak 15 kişi aynı evde, aynı salonda kalıyoruz. Sobayı yakıp, etrafına yatak ve benzeri ne bulduysak serip, çekyatları açıp artık uyumaya geliyor sıra. Akşam 9 civarı başlayan uykumuz gece 1 sularında bir abimizin sesiyle bölünüyor: “Bu ne kardeşim; 1 haftadır uyuyoruz, saat hâlâ 1.” Bunu duyunca uyanan herkesi bir gülme aldı. Siteminde kesinlikle haklıydı… Yükseklikten midir, havasından mıdır; o kadar yorgun olmamıza rağmen yayla bize 4-5 saatlik uykuyu yeterli gördü. Sabah 4.30 civarı artık yavaş yavaş herkes uyanmaya başlamış, uyanmayanlar için ise amcamın “koğuş kalk” tekmili yeterli olmuştu. İmece usulüyle kahvaltı sofrası hazırlandı, ev eski haline döndürüldü, çöpler imha edildi ve dönüş hazırlıkları yapıldı. Gece eğlenmek için buluşulan meydanda artık dönüş için katılımcılar tekrar bir araya geldi. Dev Türk bayrağı önünde gerçekleşen geleneksel fotoğraf çekimi OCAK - ŞUBAT 2016 Trabzon’da Uzungöl, Rize’de Ayder yaylaları turizm yükünü sırtlanmış gibi görünse de bu iki aks artık cazibesini yitirmeye başlamış; plansız büyüme, yerel mimarinin dışına çıkan uygulamalar, araç ve trafik yoğunluğu yerli/yabancı turist kitlesini artık maalesef rahatsız etme noktasına getirmiş durumda. sonrası tek sıra halinde iniş yolculuğu başladı. İnişte de aynı şekilde yer yer horon ve fotoğraf molaları verildi ve yaklaşık 3 saatlik bir yürüyüşün ardından ilçe merkezinden aktivistleri almak üzere gönderilen minibüslerin bulunduğu noktaya varıldı. İlçe merkezine ulaşan katılımcılar otele dönüp termal suyun doğal masajıyla yorgunluklarını da İkizdere’de bırakarak dönüş için hazırlık yapmaya başlıyorlar. Kimisi pazar akşamı dönüyor, kimisi bir gece daha kalarak iyice dinleniyor. Baktığımız zaman 2-3 gün süren bir etkinlik… Abartıyorsun diyebilirsiniz, fakat iki yıldır etkinlik sonrası İstanbul’a dönüşlerimde hep “sanki bir haftadır ordaymışsın gibi anlatıyorsun, biz de artık böyle hissediyoruz” diyorlar. Gerçekten de 2 günde yapılabilecek aksiyonlar arasında üst sıralarda kendine yer bulabilecek bir etkinlikten bahsediyoruz. BÖLGEDE CİDDİ BİR TURİST POTANSİYELİ VAR Gelelim bu etkinliğin esas amacına… -84- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ Yazının başında bahsettiğimiz tartışmaların ötesinde bir gerçeklik var, bu gerçekliği yansıtma gayretindeyiz yöre insanı olarak. Turizmden bahsediyorum, bacasız sanayi diye de dillendirebiliriz. Doğu Karadeniz bölgesi özellikle son birkaç yıldır ciddi anlamda yerli yabancı turist çekmeye başladı. Özellikle Arap coğrafyasında yaşayanlar tatillerinin tamamına yakınını artık Türkiye’de, Karadeniz’de geçiriyorlar. Ülkelerinde kum, taş ve topraktan öte bir şey görmeyen bu turistler yeşil Karadeniz’i gördüklerinde kendilerini cennette gibi hissediyorlar. Biz de bu algıyı genele yaymak niyetinde olan, bölgenin ve çevrenin zarar görmeden turizmle kalkınmasını isteyen bireyler olarak elimizden geleni yapmaya gayret ediyoruz. Bölgede mevcut durumdan bahsedecek olursak; Trabzon’da Uzungöl, Rize’de Ayder yaylaları turizm yükünü sırtlanmış gibi görünse de bu iki aks artık cazibesini yitirmeye başlamış; plansız büyüme, yerel mimarinin dışına çıkan uygulamalar, GEZİ RİZE araç ve trafik yoğunluğu yerli/yabancı turist kitlesini artık maalesef rahatsız etme noktasına getirmiş durumda. Bu iki bölge için çok hızlı, beklenmeyen bir büyümenin gerçekleşmesi bir anda buraların betonarme(ahşap kaplı) otellerle dolmasını sağladı. Devlet bu bölgelerle ilgili bir turizm planı hazırlamadan bölge yükünü çoktan aldı. Fakat bugün baktığımızda alenen gördüğümüz bir gerçek var ki; bölgede ciddi bir turist potansiyeli var, turizmle ilgili ciddi yatırımlar yapılabilecek sahalar var. Şimdi o helikopterde gördüklerimi aktarabilirim; 2.000 metre rakım üzerinde, ağaç yetişmeyen bölgelerde ciddi düzlükler, potansiyel kayak pistleri olduğunu gördük. Bu bölgelerin planlı bir şekilde turizm alanı olarak değerlendirilmesi sonucu yaklaşık 5-6 ay boyunca kış sporları yapılabilecek bir sahanın bölgeye ve ülkemize kazandırılacağı gerçeğini gördük. Rize’de yapımı planlanan havalimanı projesi, İkizdere’de yapımı devam eden Türkiye’nin en uzun tüneli olan 14 km’lik Ovit Tüneli projesi ve Rize Limanı projelerinin bölgeye bir hareketlilik getireceği aşikâr. Fakat havalimanından veya karayolundan gelen turiste bir rota çizmezseniz, turizm alternatifleri oluşturmazsanız ve her mevsim burada kendilerini ağırlama imkânı varken bu yönde adımlar atmazsanız yapılan bu projelerin de altını doldurmamış olursunuz. “ALTERNATİF TURİZM” DEĞİL “TURİZM MERKEZİ” ALGISI OLMALI Geçtiğimiz aylarda gündeme gelen “Yeşil Yol” projesi, ülke gündemini de uzun bir süre meşgul etmişti. Yayla turizminin gelişmesi açısından önem arz eden bir proje olmasına rağmen, halka doğru anlatılmaması sonucu ciddi tartışmalara gebe kalmıştı. Hazırlanan her projenin eksik ve hatalı tarafları olur, olacaktır. STK’lar burada devreye girerek bu hataları ve eksikleri gidermekle mükelleftir. O dönemde bölgeye giderek olan biteni yerinde görüp, artıları eksileri masaya yatırarak yapıcı bir değerlendirme yapan MMG’yi tebrik ediyorum. Bu ve benzeri turizmi destekleyen yatırımların bölgede artması, doğru planlama ve sağlıklı büyüme ile bölgenin “alternatif turizm” algısından çıkarak “turizm merkezi” haline gelmesini sağlayacaktır. Geçtiğimiz günlerde memleketi İkizdere’yi ziyaret eden TBMM Başkanı Sn. İsmail Kahraman da ziyaretinde turizmin önemine vurgu yaparken; “Turizm alanındaki gelişmelerden fevkalade memnunum. Türkiye için bir övünç kaynağı oldu. Yeşilin bu kadar çok olduğu başka bir memleket yok” ifadelerini kullandı. Aklın yolu bir... “Bir Kış Masalı” diye başladık, turizmle devam ettik. Birbiriyle iç içe olan iki kavram olduğu için veya biri sebep diğeri sonuç olduğundan, aynı yazıda iki konuya da değinmek durumunda kaldık. Mesele memleket olunca, yazmakla bitmiyor. Bu yazıyı “Kar Yürüyüşü” etkinliği ve Karadeniz’de turizm potansiyeli hakkında bir küçük bilgilendirme yazısı olarak kabul etmenizi diliyor, saygılar sunuyorum. -85- OCAK - ŞUBAT 2016 KİTAPLIK 100 YAPIDA MİMARİNİN GELECEĞİ MİMARLIK PSİKOLOJİSİNE ÖNDEYİŞLER OSMANLI MİMARİSİNİN TEMEL İLKELERİ YAPI TAŞLARININ RESTORASYONU YAZAR: MARC KUSHNER YAYINEVİ: OPTİMİST YAYINLARI TED KİTAPLARI DİZİSİ YAZAR: HEİNRİCH WÖLFFLIN YAYINEVİ: JANUS YAYINLARI YAZAR: OYA ŞENYURT YAYINEVİ: DOĞU KİTABEVİ DERLEYİCİ: AYŞE GÜLÇİN KÜÇÜKKAYA YAYINEVİ: YEM YAYINLARI Sisi yutan bina; kağıttan fuar pavyonu; şişme konser salonu; karda ilerleyebilen araştırma laboratuvarı… Binalardan korunak ve barınak olmanın ötesinde şeyler beklediğimiz bir çağda Architizer.com kurucusu ve mimar Marc Kurshner bu kitabında 100 önemli yapı örneğini dikkatimize sunuyor. Yedi kıtadan en yenilikçi binaları renkli fotoğraflarla sergileyen kitabın her sayfası yüksek bir özgüven, derin bir zeka ve uzay çağı merakı yansıtıyor ve ilginç soruları da gündeme getiriyor: Bir bina nefes alabilir mi? Bir gökdelen bir günde inşa edilebilir mi? 3D yazıcıyla bir ev bastırabilir miyiz? Ayda yaşayabilir miyiz? Kurshner’e göre mimari herkesin yaşamına dokunur. Konunun uzmanı olmasa da herkes mimarinin taraftarı olmalıdır. Yeni medya araçları daha iyi binalar ve şehirler yapmamıza olanak verir. İsviçreli ünlü sanat tarihçisi Heinrich Wölfflin’in henüz 22 yaşında bir üniversite öğrencisiyken kaleme aldığı Mimarlık Psikolojisine Öndeyişler, mimari biçimlere ilişkin algımızı konu alan bir metindir. Bu metin aynı zamanda Wölfflin’in yayınlanan ilk eseridir ve genç bir felsefe öğrencisinin kendisine yönelttiği şu soruya cevap arar: “Bulunduğu-ortama -göre-iyi-bina-yapma-sanatı olan mimarlık nasıl oluyor da anlam üretebiliyor?” Heinrich Wölfflin sanatsal anlatımı kavramlaştırma yolundaki ilk çabalarını bu metinde sunar bize. Osmanlı dünyasında mimari çizim tekniğinin imparatorluğun geleneksel sanatlarından Hat ve Minyatür teknikleri ile benzerliği, her durumda tasavvur edilenin kağıda aktarımını sağlayan zihin dünyası ve geleneksel düşünce yapısı ile bağlantısını ortaya çıkarır. Mimari çizimlerin kağıda aktarımında Hat Sanatı’nın araçlarının kullanılması, bu sanatın estetik ve teknik özelliklerinin mekan tasarımında da izlerinin okunmasını olanaklı kılar. Diğer taraftan, Minyatür Sanatı’nda doğaya ve yapılı fiziksel çevreye bakma biçimlerine ilişkin tercihlerin mimari anlatım teknikleri ile olan ilişkisi de gözden kaçmaz. Bu kitap, birbirini izleyen tarih süreçleri ışığında Osmanlı Mimarisi’ni, plan tipolojileri, işlev, üslupsal ayrıştırma biçimindeki bilindik metodolojilerle ele almak yerine; yazı, yazılı belge, dil ve görme biçimlerine bağlı olarak sorgulamaktadır. Bu bakış açısıyla, gelenekselleşen tasarım yaklaşımlarının ve mimarlık düşüncesinin ortaya çıkardığı ilkelerin ulaştığı son nokta, Osmanlı’nın son dönemlerinden geriye yönelik bir değerlendirmeyle kaleme alınmıştır. Bu kitap, eski eserlerde kullanılan taşların Bozulma Nedenleri ve Restorasyon Yöntemleri başlıklı çalışma bilimsel yöntemlerle yapı taşlarını tanıma, sorunlarını tespit etme ve uygun restorasyon yönteminin seçimi ve uygulanması için yapılması gereken çalışmaları tanıtmayı amaçlayan bir derlemedir. Çalışma içinde tahrip nedenleri ve bozulma şekilleri konularında gösterilen örnekler, genellikle Anadolu ve Trakya’da ocakları olan Antik taşlar; Roma, Venedik, İstanbul ve Edirne’deki eski eserlerde kullanılan taşlar ve uluslararası literatüre geçmiş taşlar üzerinde yapmış olduğumuz değerlendirmelerdir. Çalışma, 1981 yılında İTÜ Maden Fakültesi, Kaya Mekaniği Kürsüsü Sn. Merhum Prof. Kemal Erguvanlı’dan alınan jeolojik bilgiler 1999 ICCROM Taş Koruma Teknolojisi kursunda uzman restoratörlerden edinilen teknik bilgiler ve İtalya’da yerinde izlenen uygulamalar ve edinilen bilgilerle geliştirilmiştir. -86- MİMAR VE MÜHENDİS DERGİSİ AJANDA FUAR SODEX Uluslararası Isıtma, Soğutma, Klima, Havalandırma, Yalıtım, Pompa, Vana, Tesisat, Su Arıtma ve Güneş Enerjisi Sistemleri Fuarı Sektör: İklimlendirme Şehir: İstanbul, İstanbul Fuar Merkezi Fuar Tarihleri: 04.05.2016-07.05.2016 Web: www.sodex.com.tr DENYAPI 2016 1. Denizli İnşaat ve Teknolojileri Fuarı Sektör: İnşaat Şehir: Denizli, EGS Fuar ve Kongre Merkezi Fuar Tarihleri: 26.05.2016-29.05.2016 Web: www.4mfuar.com KONYA İNŞAAT FUARI 13.Yapı, İnşaat Malzemeleri, İş ve İnşaat Makineleri, Isıtma, Soğutma, Havalandırma, Tesisat ve Doğalgaz Teknolojileri Fuarı Sektör: İnşaat Şehir: Konya, KTO Tüyap Konya Uluslararası Fuar Merkezi Fuar Tarihleri: 26.05.2016-29.05.2016 Web: www.tuyap.com.tr ANKOMAK 2016 21.Uluslararası İş Makineleri, Yapı Elemanları ve İnşaat Teknolojileri Fuarı Sektör: İnşaat Şehir: İstanbul, İstanbul Fuar Merkezi Fuar Tarihleri: 01.06.2016-05.06.2016 Web: www.euf.com.tr E-GAME SHOW Bilgisayar Oyunları Fuarı Sektör: Bilişim Şehir: Ankara, ATO Kongre ve Sergi Sarayı Fuar Tarihleri: 02.06.2016-05.06.2016 Web: www.atisfuarcilik.com -87- OCAK - ŞUBAT 2016