7:Layout 1 - Güney Ecza Koop
Transkript
7:Layout 1 - Güney Ecza Koop
DÜNYA Finans / Borsa > finans@dunya.com 27 TEMMUZ 2010 SALI < Tarım sanayicisi Temizel çekirdekten ‘yağ’ çıkardı Maliye eski Bakanı Zekeriya Temizel, siyaseti bıraktıktan sonra iş ortaklarıyla beraber bir taraftan sebze ve meyveyi dalından ilk koparıldığı günkü tazeliğinde koruyan atmosfer kontrollü depolar yapıyor diğer taraftan meyve ve bitkiden yağ çıkartıyor. Şeftali çekirdeği yağı, vişne çekirdeği yağı ya da ruşeym yağı gibi saf yağlar hem kozmetik amaçlı hem de sağlık amaçlı kullanılıyor. Çeşitli kök ve bitkileri yetiştiren üstelik bunları nihai ürüne çeviren ortaklar yurtiçinde satışa geçiyorlar. Ece CEYHUN BORSA / FİNANS SERVİSİ Havza havza ürün planlaması yapmak lazım Zekeriya Temizel, sanayiciliğe girişini anlatırken Söke Ovası’ndan da örnek verdi ve tarımda ürün planlamasının önemine işaret etti. Temizel şöyle konuştu: “Söke Ovası Türkiye'nin en iyi, en verimli ovalardan biridir. Dünya tarım literatüründe olan bir ovadır. Buğday yapılır ikinci ürün olarak ise pamuk. Ama buğdayın hemen arkasından paldır küldür yapılan pamuk hiçbir zaman doğru dürüst bir pamuk olmaz. Destekleme kapsamında. Özellikle mikro kliması dikkate alınarak havza bazında bir ürün planlamasına gidip de Söke ovasında şu şu ürünler yetiştirilir diye bir tanımlama yapılsa Söke'deki çiftçinin geliri 10'a katlanır. Denizli'de Antalya'da da bu olur. Buradan ciddi anlamda uluslar arası talebi karşılayacak ürünler yetiştirilebilir.” İhracata da hazırlanıyor Bazı ürünlerin ihracatına bile başlayacağız talebini yarattık. Bir firma şeftali çekirdeği istiyor yağı onun hazırlıklarını yapıyoruz. Biri vişne çekirdeği yağı istiyor. Vişne çekirdeği yağı dünyada nemlendirici adına en nitelikli yağ Çin'deki bir ağacın kabuğunun yağından elde edilirmiş. Bu ağacın yağı ile vişne çekirdeğinin yağı kıyaslandığında inanılmaz bir benzerlik ortaya çıkıyor. Vişne çekirdeği yağı ilk defa burada üretiliyor. Müthiş bir nemlendirici. Kullanıldığı zaman hemen fark ediliyor. Değerlendirilmeyen mucize bitkileri değerlendiriyoruz. Temizel'e göre sadece önümüzdeki 5 yıl değil 15 hatta 20 yıl dünyanın yükselen sektörleri kesinlikle enerji ve gıda olacak. Enerjide yenilenebilir enerji kaynaklarını işaret eden Temizel, gıda ise geleceğin doğal gıdalar olduğunu burada da Türkiye açısından inanılmaz bir potansiyel olduğunu düşünüyor. DÜNYA Ekonomi-Politika Kurucusu: Nezih DEMİRKENT Dünya Süper Veb Ofset A.Ş. adına imtiyaz sahibi: Didem DEMİRKENT Başyazar: Genel Yayın Yönetmeni: Osman S. AROLAT Hakan GÜLDAĞ Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı: Sorumlu Yazıişleri Müdürü (Yayın Koordinatörü): Talip AKTAŞ Ömer TÜRKDÖNMEZ Yazıişleri Müdürü: ‹brahim EKİNCİ Görsel Yönetmen: Murat KASPAR Haber Merkezi: Editör: İbrahim İlktuğ GÖKMAN Cenk SARIOĞLU Borsa-Finans: Dış Haberler: Yurt Haberleri: Ece CEYHUN Evrim KÜÇÜK Handan Sema CEYLAN Sanat: Kurumsal İlişkiler: Faruk ŞÜYÜN Didem Eryar ÜNLÜ Genel Müdür: Hülya KOÇ Tel: 0216 681 19 62 • Fax: 0216 680 39 73 Ankara Temsilcisi: Ferit B. PARLAK 0312 438 55 00 (Pbx) İzmir Temsilcisi: Serap Zeybek IHLAMUR 0232 446 88 16-17-19 Reklam Müdürü: Meral ÖGAT Tel: 0216 681 18 46 Reklam Planlama Müdürü: Barbaros DARUGA Tel: 0216 681 18 47 • Fax: (0216) 680 39 74 Reklam Müdür Yardımcısı: Alev Koyaş YETGİN Tel: 0216 681 18 48 Reklam Müdür Yardımcısı: Şengül AKYILDIZ Tel: 0216 681 18 49 Tanıtım ve Halkla İlişkiler Müdürü: Nilay Şahinoğlu DOYURAN Tel: 0216 681 19 04 • Fax: 0216 680 39 76 Online satış: www.dunyastore.com Merkez: “Globus” Dünya Basınevi, Balamir Sok. No:7, 34810 Kavacık-Beykoz / İstanbul Telefon: (0216) 681 18 00 e-posta: dunya@dunya.com Yazıişleri: (0216) 681 19 13 Fax: (0216) 680 39 75 İstihbarat: (0216) 681 19 25 Araştırma: (0216) 681 19 40 İşletme: 0212 629 08 08 Dizgi ve Baskı: Dünya Süper Veb A.Ş. 100. Yıl Mahallesi 34440 Bağcılar / İstanbul Ankara Baskı Tesisleri: Turkuvaz Matbaacılık Yayıncılık AŞ Dağıtım: Doğan Dağıtım A.Ş. Abonelik ve şikayetleriniz için ücretsiz danışma hattı: 0800 219 20 24 - 25 Adres değişiklikleri için fax: 0216 680 39 73 Yayın Türü: Yaygın Süreli DÜNYA Online Yazıişleri Müdürü: Mehmet Dayıoğlu Web adresi: www.dunya.com İletişim: dunyaonline@dunyagazetesi.com.tr İnternette reklam: webreklam@dunyagazetesi.com.tr Tel: 0216 681 18 37 Fax: 0216 680 39 63 Maliye Başmüfettişliği, Gelirler Genel Müdür Yardımcılığı, İstanbul Defterdarlığı, 55. ve 56. hükümetlerde maliye bakanlığı, BDDK başkanlığı görevlerinde bulunan Zekeriya Temizel şimdi de tarım sanayicisi oldu. Kendi anlatımıyla biraz 'zoraki' tarım sanayicisi olan Temizel, bir taraftan çiftçinin ürününü pazara getirene kadar daldan koparttığı andaki tazeliğinde saklayan atmosfer kontrollü depolar kuruyor bir taraftan tıbbi ve aromatik bitkiler üretiyor diğer taraftan da meyve çekirdeklerinden yağ çıkartıyor. Üstelik bu bitki ve meyve çekirdeklerinden çıkan yağlar içildiğinde belli hastalıklara iyi geliyor cilde sürüldüğünde nemlendiriyor, akneden, lekeye hatta kırışıklığa kadar fayda sağlıyor. Bunlardan en ilginci de eczanelerde satışa sunulan kozmetik bir set. İçinde buğday ruşeyminden elde edilen bir yağ, vişne çekirdeğinden çıkartılan bir yağ ve vişne çekirdeği granülü var. Maliye eski bakanı Zekeriya Temizel ile Söke ovasına bakan üretim tesislerinde kendisini tarım sanayicisi olmaya götüren süreci konuştuk. Aslında Temizel'i yola çıkartan Sakarya'dan gelen bir arkadaş telefonu ve yaşlıca bir köylünün serzenişi ama ortaya konan felsefe bir Anadolu deyişinin uyarlanışı... Hani Anadolu'da derler ya 'biz kurbanın nefesi dışında her şeyini değerlendiririz' diye; Temizel de “Eğer sen tarımı her şeyini değerlendirecek şekilde yaparsan işte o zaman tarıma değer katarsın” noktasından hareket etmiş. Tabii müthiş bir ekiple beraber. Temizel, siyaset bıraktıktan sonra 3 eski bakan, 1 başbakan yardımcısı, 11 eski müsteşar, 13 profesör ve sanatçı arkadaşları ile birlikte Ülke Politikaları Vakfı'nda Türkiye'nin sorunları ile ilgili fikir ve projeler üretmeye başlamış. Bu projeler ise Tuz Gölü'nün kirlenmesinden, Siyasi Partiler Yasası'na, bir parti tüzüğüne kadar çok geniş bir yelpazeyi içermiş. Ama tarımın kapısını bir gün Sivas Lisesi'nden sıra arkadaşından gelen bir telefon açmış. İşte Temizel'in anlatımıyla çekirdekten yağ çıkarma hikayesi şöyle doğmuş: “Bundan 5 sene evvel. Bizim dönemin üniversite birincisi Adnan Kahveci'ydi. O dönemin ilk 5'e giren isimlerden biri de benim Sivas Lisesi'nden sıra arkadaşımdı. O da önce teknik üniversiteye girdi sonra Amerika'ya gitti oralarda okudu. O arkadaşım sonra, Amerika'da vardır ya tarladan sofraya temizlenmiş ürünler gidermiş, ona benzer bir şeyler örgütlemek için buraya gelmiş. Bir telefon 'sana bir şey göstermek istiyorum' dedi. Gel dediği yerde Sakarya Irmağı'nın kıyısı. Gittik. Bir baktım ki Sakarya Irmağı'nın kıyısı göz alabildiğine kırmızı soğan çuvalları ile dolu. Biri çıktı 'Sayın Bakanım soğanlar çürüdü, buna bir çözün bulun' dedi. ‘Yahu çürümüş soğanın çözümü mü olur dikecek başka bir şey mi bulamadınız' dedim. Birden kalabalıktan sakallı bir adam şöyle bir çıktı 'ne dikecektik söyle, bu defa sen ne dersen onu dikeceğim. Biz kendimizi bildik bileli buralarda şeker pancarı dikeriz. Şeker pancarına kota geldi ekmeyeceksin dediler. Birisi geldi soğan ekin iyi para ediyor diyince bizde ektik' dedi. Orada 3 şeyin sözünü verdim. Birincisi 5 Dünyada en büyük elma üreticisinden biri Türkiye Tarım Bakanı ile görüşme sözü ama asıl iki şey söyledim. Bunlardan birisi dünyada ürün yetiştirip de bunu tarlasında çürüten insan kalmadı. Bunu araştıracağım dedim. İkinci olarak da buralarda alternatif ne ekilebilir bunu araştıracağım dedim. Hakikaten gittik Bakana anlattım Vakıf'a geldim olayı anlattım. Atmosfer kontrollü depolar biliniyordu ama yoktu İki tane araştırma grubu kurduk. Birinci grup hasat sonrası ürünlerin de- SICAK PARANIN ÖMRÜ 5.5 GÜNDÜ: Sıcak paraya verginin tartışıldığı şu günlerde Hazine bonosuna stopaj koyan Maliye eski bakanı Zekeriya Temizel, “Ben Maliye Bakanı'yken sıcak paranın Türkiye'de kalma süresi 5.5 gündü. MB 40 milyar dolar rezerv tutmak zorundaydı. Çünkü paranın ne zaman çıkacağını bilmiyorsunuz. Bu kadar parayı tutmanın maliyeti de inanılmaz yüksekti” dedi. ğerlendirilmesi ile ilgili neler yapılıyor, soğanların nasıl çürümeyeceğini araştıracaktı, ikinci grupta alternatif ürünleri araştıracaktı. Bir grubun başına Nazif Ekzen, diğer grubun başına da Servet Taşdelen geçti. Araştırma sırasında iki olay gördük. Biri dünyada artık çok küçük ölçekteki aile işletmeleri hariç tarladan pazara ürün gönderme olgusu bitmiş vaziyette.. Onun yerine ürünler doğrudan depolara geliyor. Ama bunlar soğuk hava deposu değil atmosfer kontrollü depolar. Soğuk hava deposunda ürünler dalından koparıldıktan sonra da yaşamaya devam ediyor ve çürüyor. Atmosfer kontrollü depoda oksijeni tamamen yok ediyorsun azot gazı veriyorsun yaşam olmadığı için örneğin soğan 11 ay saklanıyor. Ay- 17 Atmosfer kontrollü depo sayısı nen tarladan söküldüğü gibi. Elmalar 7 ile 11 ay arasında saklanıyor. Mesela 56 bin ton kapasitesi olan atmosfer kontrollü deponun toplam maliyeti 1.5-2 milyon dolar civarında. Bunu öğrenince 'bizde neden uygulanmasın bir bit yeniği vardır' dedik. Çıktık üniversite üniversite dolaştık. Tekonolojisinin nasıl olduğunu herkes biliyor teknolojiyi hatta doktora tezi de yazılmış ama uygulama yok. Çünkü bu tip depolarda hangi ürünün hangi koşullarda ne kadar saklanacağının araştırmayla bilinmesi gerekiyor. Bu teknoloji tarım gelirini yüzde 42 artırır Mesela elma koyacaksan Türkiye'de yetişen elma ile denemen gerekiyor. Hollandalının koyduğu süre Türk üretimi bir meyve-sebze için geçerli olmuyor. Güneş, sıcak vb şeylere göre değişiyor. İkinci neden Türkiye'de değişik iklimler yaşanıyor. Dolayısıyla bir yerde bir sezon başladığında bitmiyor devam ediyor. Kirazın mesela sezonu 15 gün ama değişik yörelerde devam ediyor. Üçüncüsü de işletmeler küçük olduğu için böyle bir maliyeti kaldırmak mümkün değil. Bunların kooperatifleşmesi ya da tüccarların kurması gerekiyor. Türkiye'de 1.100'e yakın soğuk hava deposu var. Atmosfer kontrollü depo sayısı sadece 17. Bunun 8'ini de biz yaptık. Bu depoların karlılığı şimdi yüzde 400-500 gibi seyrediyor. Ama 3-4 sene sonra normal karlılık düzeyine inecek soğan her zaman 50 kuruş olacak Almanya'da olduğu gibi. Türkiye bu şekilde hasat sonrası ürün değerlendirme teknolojilerini uyguladığı andan itibaren bizim hesaplamalarımıza göre tarım gelirlerini yüzde 42 artırabiliyor. Devletten beklemeyelim dediler TİKTA'yı kurdular Devlet zaten soğuk hava depolarını destekliyor. Biz atmosfer kontrollü depoların da devlet tarafından desteklenmesi gerektiğini düşündük yalnız bu arada Tarım Bakanlığı'nın sahip olduğu 126 tane araştırma enstitüsünden 7 tanesinin de her bölgedeki ürünlerin saklanma koşullarını belirlemek üzere ayırması gerektiğini de düşündük. Tarım Bakanlığına bu 7 enstitü ile ilgili talebimizi ilettik. Raporlar yazıldı ama sonuç olarak bu olay yürürlülüğe girmedi. Hikmet Uluğbay'da 'Neden biz öncülük yapmıyoruz' dedi. Bazı eski arkadaşlarımızı da alarak bir araştırma şirketi kurduk ve şirketin adı da TİKTA oldu. Tarımsal İklimleme ve Teknolojik Araştırmalar. TİKTA, ODTÜ Teknokent'e başvurdu. Hemen bir yer verdiler. Ve araştırmaya başladık. Hemen Hollanda da 10 odalı bir test odası yaptırdık. Test makinesini buraya getirdik ve ODTÜ'de kurduk. Başladık Türk ürünlerinin hangi koşullarda nasıl saklanacağının parametrelerini araştırmaya. Şu anda Türkiye'de hangi ürünün nasıl saklanacağını biliyoruz. 30 küsür ürünün saklama koşullarını belirledik. Hareket noktamız soğan ama asıl elma konusunda çalışmalar yaptık. Türkiye, dünyanın en büyük 5'nci elma üreticisi. Ama Amasya elması yok or- COBWEB’İ TERSİNE ÇEVİRMELİ Cobweb teoremi tarım ürünlerinde arz ve fiyat arasındaki dengeyi anlatan bir teoridir. Çok basit şekliyle cobweb derki: bir ürün para ettiği zaman köylü milleti hep beraber onu eker, ürünün arz miktarı müthiş fazla olur fiyat düşer hepsi beraber çöker. Ondan sonra ekmezler fiyat yeniden yükselir. Bu kısır bir döngüdür. Bütün dünya bu Cobweb teoremini tersine çevirmek için çalışır. talıkta, biz 11 ay Amasya elmasını dalından koparılmış gibi sakladık. Sonra herkese dedik ki 'tamam ürünlerinizi çürütmeye gerek yok böyle depolarda saklayabilirsiniz'. İyide kim yapacak denince ayağımız yere değdi. Birde baktık ki bunu yapan yok. Kimseyi bulamayınca depo yapmak için kolları sıvadılar İtalyanlar gelmiş 5 depo yapmış ama arkası yok. Kalktık Hollanda'ya gittik. Dünyada atmosfer kontrollü depoları yapan en ünlü 3 firmanın temsilciliğini TİKTA'ya aldık. Çözüm ortaklarımızla şimdi bu depoları yapıyoruz, parametreleri de veriyoruz. Depolarını da kontrol ettiriyoruz orada bir sürü kimyager mühendis de çalıştırıyoruz. Mesela nar; 7 ay saklanıyor. Soğuk hava deposundan çıktıktan sonra 2 gün dayanıyor atmosfer kontrollü depodan çıktıktan sonra da raf ömrü 17 gün. Şimdi bunu yaygınlaştırmaya başladık ve insanlar ciddi anlamda para kazanmaya da başladı. Kayseri'de, Adana'da Mersin'de Antalya'da 2 tane var. Böylece faaliyetlerimizden biri olan atmosfer kontrollü depoculuk yapıyoruz ve bu büyük ölçüde Ankara'dan yönetiliyor. Alternatifleri araştırma tıbbi ve aromatik ürünlerle tanıştırdı Alternatif olarak ne üretebiliriz olgusunu araştıran ekip ile birlikte, OECD'de beraber çalıştığım, AB'deki bazı kişilerle temasa geçtik. Sizde geleneksel tarım ürünlerinin desteğinden vaz geçtiniz, şimdi AB neyi destekliyor diye sorduk. AB geleneksel tarım ürünlerinin desteğinden sonra 3 grup ürün destekliyor. Birinci grup enerji bitkileri. Bio dizel elde etmek için soya, mısır gibi ürünler. Sakarya ovasında bunlar yetiştirilebilir mi diye baktık. Tam bu araştırmaları yaparken Türkiye'de bio dizele de ÖTV getirdiler böyle olunca rasyonalitesi kalmadı ama hesaplamalar yapıldı. İkinci olarak AB 2011'den sonra AB ülkelerinde gıdalarda yapay boyaların kullanılmasını yasakladı. Doğal boya olacak ya da olmayacak. Dolayısıyla AB doğal boya verecek bitkileri destekliyor. Mesela ceviz. Bunlar çok geniş bir yelpazeye ulaşan kök ve bitkiler. Türkiye bu açıdan da bir gen merkezidir. AB 2011'de yapay boyaları yasaklıyor ve Türkiye'nin bu ülkeye ihraç edeceği ürünlerde de bu şart aranacak. Üçüncü adım ise tıbbi ve aromatik bitkiler. Tıbbi ve aromatik bitkilerin temeli ise Kyoto protokolüne da- 2011 Avrupa Birliği gıdalarda yapay boyayı yasakladığı tarih yanıyor. Kyoto protokolü ile yapay kimyasalların gıda, kozmetik ve ihraç sanayinde kullanımı zaman içinde sıfırlanacak. Özellikle doğal ilaçların, örneğin karaciğer hastalıklarında silimarin denilen bir madde kullanılır. Silimarinin kaynağı deve dikeni de denilen maria dikenidir. Ana merkezide burasıdır. Ama bu bitkilerin kontrollü ekilmesi ve kökünden çoğunun sökülmemesi gerekiyor. Bu tıbbi bitkilerin hepsinin Türkiye'de kültür olarak yetiştirilmesi gerekiyor. Doğadan toplayarak değerlendirme söz konusu değil. Kültür bitkisi olarak yetiştireceksin bir sanayi girdi hammadde olarak yararlanıp sanayi ürünü haline getireceksin bu tarımsal sanayi ürünlerinden de Türkiye'ye özgü ürünler yaratacaksın. Üretilen çözümde bu. Üretim metodu da Türkiye'de bir ilk Gittik Antalya'da 400 dönüm arazi kiraladık. Tıbbi ve aromatik ürünlerin tek başına yeterli olmadığını tıbbi meyve olayını da öğrendik. Tohumlar ve çekirdeklere de dünya kozmetik sanayisinin talip olduğunu gördük. Dolayısıyla bu ürünler değerlendirilmeye başladığında kurbanın nefesi dışında her şeyini değerlendirmek var ya bizim ürünlerimiz o zaman değerli olmaya başlıyor. Biz Antalya'da kurduğumuz tesiste ürettiğimiz bitkilerin hemen uçucu yağını elde ediyoruz. Buradaki tesiste de tohum ve çekirdekten yağ elde ediyoruz. Tohum ve çekirdeklerden elde edilen yağ yüzde 100 saf. Solvent kesinlikle yasak burada. Türkiye'de tek olan ve süper kritik karbon dioksit ekstraksiyonu denilen yöntemle üretiyoruz. Örneğin ruşeym yağı elde ediyoruz. Türk milletinin ekmek ve bulgur yiyerek sağlıklı kalmasının tek nedeni ruşeymdir. Ne zamanki Türkiye beyaz ekmek yapacağım ve raf endişeleri ile ruşeymden vazgeçti aslında nişasta ve şeker yemeye başladı. Biz Türkiye'nin atılan ruşeyminden yağ çıkartıyoruz. Hem içiyorsunuz hem de kozmetik amaçlı kulla- 42 TL Tabia markası ile satışa sunulan cilt arındırma ve bakım setinin fiyatı nıyorsunuz. Ruşeymi değirmenlerden un fabrikalarından alıyoruz. Ciltteki lekeleri kaldırıyor, kırışıklıkları götürüyor. Bir cilt arındırma ve bakım seti. Yok böyle bir ürün dünyada. Bunları sadece eczaneler aracılığı ile 42 TL'ye satacağız. Çünkü, Türkiye Ecza Kooperatifleri Birliği ve Güney Ecza Koop bu şirketin ortağı. TİKTA bu oluşumun ortaklarından biri ayrıca bazı Sökeli yatırımcılar var. Bu şirketi kuralı da 13 ay oldu. DÜNYA 07 K 7 TOBİN... Bu aralar Tobin Vergisi yine gündemde. TCMB bu konuda çalışma yapıyor haberleri var. Üstelik sadece Türkiye’de değil, yurtdışında da öyle. Tobin, meşhur vergiyi Bretton-Woods sonrası 1972 yılında önermişti ve başlangıçta “diyelim ki yüzde 0,5” şeklinde ifade etmişti. Brezilya 2009 ekim ayından bu yana yüzde 2 olarak uyguluyor. Tobin vergisi başlangıçta kurdaki dalgalanmalara karşı tipik bir Gündüz 1971 sonrası önlemi şeklinde FINDIKÇIOĞLU sunulmuştu. Zamanla her tür sermaye hareketine uygulanabilir findikciog@tskb.com.tr hale geldi. Bu konu dönem dönem tartışmaya açılır. 1990’ların ortasında da Tobin’in yorumuyla “tekerleğe atılan kum” şeklinde Dünya Bankası literatüründe yer almıştı. Asya Krizi sonrası konuşan Tobin, hem büyümenin reel olduğunu, hem de bu ülkelerin sermaye hareketlerine fazla açık olmalarının sorunun özünde yattığını savunarak Tobin vergisini 1971’de önermiş olmasının o zaman için bile doğru olduğunu ifade etmişti. “Sermaye piyasalarında dönen miktarın o zaman günde 70 milyar dolar olduğunu, Asya Krizi sonrasındaysa bu miktarın 1500 milyar dolara çıktığını düşününce Tobin vergisi önerisinin yeniden ilgi çekmiş olması şaşırtıcı değil” demişti. Ancak bu öneri ortaya atıldığı günden beri tartışılan bir öneri. Tobin ticaret gibi görünen mali işlemlerin nasıl ele alınacağını bilmediğini de söylemişti. Örneğin, spekülatif amaçlı “gürültü ticaretini” (noise trading) likidite amaçlı alım-satımdan nasıl ayırmak gerektiği bir soruydu. Örneğin Spahn vergisi Tobin vergisinin bir versiyonu olarak kura spekülatif saldırı zamanlarında devreye girecek yüksek bir tarife ve normalde düşük bir oran öneriyordu. Bir açıdan Tobin vergisi fikir olarak uzun bir geçmişe sahip ve ondan ilham alan uygulamalar yok değil. Burada sorunlar şunlar: (1) Optimal Tobin vergisi oranı nedir? (2) Verginin zamanlaması ve uygulanacağı işlem türleri nelerdir? (3) Vergiden kaçmanın yolları olduğu açıktır. Finansal mühendislik bugün bu işi kolay hale getirmiştir. (4) Pek çok işlem gün içi kapanmaktadır ve merkez bankalarında veya ilgili otoritenin kayıtlarında işlemin neti görülmektedir. İşlem vergisi netten mi, brüt işlemlerden her iki tarafa da mı konacaktır? (5) Vergi konulurken gelir maksimizasyonu hedefi de gözetilecek midir? (6) Dış açık veren ülkelerde uygulamada yapılabilecek bir hata daha büyük dalgalanmalara yol açabilir mi? (7) Vergi etkili olabilecek midir? Çok daha fazla ağırlık taşıyan faktörlerin yanında yüzde 1-3 oranında bir işlem vergisi kurun değerlenmesine engel olabilecek midir? Örneğin Brezilya kur verileri Tobin vergisi uygulaması sonrası belirgin değer kaybına işaret etmiyor. (8) Verginin varlık fiyatları ve kur volatilitesi üzerindeki etkisi ne olacaktır? Çalışmalar net bir sonuca işaret etmiyor. (9) Verginin hisse senedi veya türevler yerine sabit getirili enstrümanlar üzerinde daha fazla etkili olması mümkündür. Bu istenmekte midir? Örneğin İsveç uygulaması sonuçta kamunun borçlanma maliyetini artıran bir etki yapmış görünüyor. (10) Vergi “Ricardocu denklik” gösterecekse gelecekteki vergi ödemelerinin kapitalizasyonu bugünkü menkul kıymet değerini aynı oranda düşürecektir. Bu istenmekte midir? GLOKAL BAKIfi Prysmian Grubu, Helwin 1 için Almanlarla sözleflme imzalad› Enerji ve telekomünikasyon kabloları sektöründe faaliyet gösteren Prysmian Grubu’nun, 150 milyon Euro değerinde yeni bir sözleşme imzaladığı bildirildi. Prysmian Grubundan yapılan yazılı açıklamada, 150 milyon Euro değerindeki sözleşmenin, Kuzey Denizinde yer alan 2 adet rüzgar santralini Almanya’ya bağlayacak kablo şebekesi bağlantı projesi Helwin1 için Alman İletim Sistem Operatörü (Hollandalı şebeke operatörü TenneT’e bağlı) ile imzalandığı kaydedildi. Siemens Enerji konsorsiyumu ile gerçekleşecek olan projede Prysmian Grubunun, denizaltı ve kara kablolarının tüm tedarik, kurulum ve devreye alınması işlemlerini gerçekleştireceği, Siemens’in ise 576 megavat (MW) gücünde gerilim konvertör sistemini (VSC) temin edeceği, anahtar teslim projede ilk olarak Kuzey Denizinde 85 kilometre açıkta bulunan Kuzey Denizi açık deniz rüzgar santrali ile Alman kablo şebekesi arasında yenilenebilir enerji iletimi için bağlantı kurulacağı belirtildi. Kablolar ve aksesuarlarının üretiminin, 2011’de başlayarak Prysmian Grubunun Avrupa’daki yüksek gerilim kablo fabrikalarında ve sadece denizaltı kabloları üretimi gerçekleştirilen İtalya’daki Arco Felice fabrikasında gerçekleştirileceği, kablo döşemesinin 2011’de başlayacağı ve 2012 süresince devam edeceği, HVDC bağlantısı için operasyon başlangıcının ise 2013 olarak planlandığı bildirildi. DenizBank’tan işletmelere Ramazan kampanyası DenizBank, Ramazan ayına özel olarak işletmeler için yeni bir kampanya sunuyor. Bankadan yapılan yazılı açıklamaya göre, kampanya ile işletmelere 3 ay ödemesiz dönemle 36 aya kadar vade olanağı sunulurken, Ramazan boyunca kredi limitlerinin yüzde 10’u tutarında ilave ‘’Kurtaran Hesap’’ limiti işletmelerin otomatik olarak hesaplarına ekleniyor. İşletmeler, hesaplarında yeterli bakiye olmasa da çek/senet, fatura ve diğer kısa vadeli ödemelerini Kurtaran Hesap ile yapabiliyorlar. Kampanya kapsamında sunulan Ramazan Kredisi’nde işletmeler yüzde 1,10’dan başlayan faiz oranlarından yararlanabiliyor. İşletme Kart’ın faiz oranı, Ramazan ayına özel olarak Ağustos sonuna kadar yüzde 1,25’e indirilirken, İşletme Kart sahipleri, DenizBank Şubelerinden, ATM’lerinden ve Açıkdeniz’den (internet bankacılığı) taksitli ticari kredi kullanabiliyor, alternatifler doğrultusunda nakit akışlarına uygun geri ödeme seçeneklerinden ve 36 aya kadar vade olanağından yararlanabiliyor. DenizBank İşletme ve Tarım Bankacılığı Grubu Genel Müdür Yardımcısı Gökhan Sun, değerlendirmesinde, Ramazan Kampanyası ve İşletme Kart’ın yeni faiz oranının, şirketlerin büyümesine katkı yapacağını belirtti. Yapı Kredi 2 ‘mükemmellik’ ödülünü bir arada ald› Yapı Kredi, finans yayınlarından World Finance tarafından gerçekleştirilen ‘’2010 Yılı Bankacılıkta Mükemmellik Ödülleri’’ değerlendirmesinde, ‘’Türkiye’nin En İyi Bankası‘’, Yapı Kredi Özel Bankacılık da, ‘’Türkiye’de En İyi Özel Bankacılık Hizmeti’’ veren kurum seçildi. Bankadan yapılan yazılı açıklamaya göre, www.worldfinance.com’un üst düzey yöneticilerden oluşan 120 bin aktif üyenin oylarıyla seçilen Yapı Kredi, müşteri ilişkileri optimizasyonu, inovasyon kültürü ve esnekliği, rekabet ve sektör liderliği, coğrafi yaygınlığı, gelişim arzusu, ürün çeşitliliği ve sonuç veren stratejiler kriterlerine göre değerlendirildi. Yapı Kredi Murahhas Aza ve Genel Müdürü Faik Açıkalın, banka olarak müşteri odaklı yaklaşımları ile inovasyona ve kaliteye yönelik çalışmalarının, takdir gören bir kurum olmalarını sağladığını belirterek, ‘’Aldığımız ödüller, dünyadaki ekonomik dalgalanmalara rağmen gerçekleştirdiğimiz başarılı çalışmaların bir teyidi niteliğinde’’ dedi.