Kasım 2011 - Sayı: 161 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
Transkript
Kasım 2011 - Sayı: 161 - TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
BÜLTEN Kasım 2011 Yıl: 26 Sayı: 161 TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ YAYIN ORGANI TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ haber bülteni Yıl: 26 - Sayı: 161 - Kasım 2011 İki ayda bir yayınlanmaktadır. BAŞYAZI Başyazı 2 YAYIN KURULUNDAN Sahibi: İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına İnş. Müh. Ayhan EMEKLİ Merhaba 4 ŞUBEDEN Sorumlu Yazı İşleri Yönetmeni: İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi adına İnş. Müh. Ali Fuat GÜNAK Eylül-Ekim-Kasım 2011 Etkinliklerimiz Duyurular 16 Yayın Kurulu Savranoğlu İşçileriyle Röportaj 20 TMMOB’den 23 TMMOB İKK’dan 24 Tahsin VERGİN (1949-2010) Ayhan EMEKLİ A. Fuat GÜNAK Hülya ALTUN Necati ATICI Sadık Can GİRGİN Şefika SEYHAN HAS Erhan ARSLAN Jale ALEL Ahmet BAHAR Ahmet ERMİN Gülşen IŞIK Arslan KESKİN Aydın NOGAY S. Ruken SARIOĞLAN Vedat YORULMAZEL Yayın Koşuları: Gönderilen yazıların yayınlanıp yayınlanmamasına Yayın Kurulu karar verir. Yazılardaki görüşler yazarlarına aittir. Gönderilen yazılar geri verilmez. Yazılar yaygın kullanılan kelime işlem programlarından birinde yazılmış olarak CD ile veya imoizmir@imoizmir.org.tr adresine e-posta ekinde gönderilmelidir. İyi bir baskı kalitesi için yazılarda kullanılan fotoğraf, şema, tablo gibi görsel malzemeler tek sütun için en az 8 cm eninde, çift sütun için 16,5 cm eninde ve en az 300 dpi çözünürlükte olmalıdır. Bültenimizin bir sayfasında görsel malzeme bulunmayan yazılar yaklaşık 580 kelime (4.500 boşluklu karakter) içermektedir. Yazıların sayfa düzeni yeniden yapıldığı için yazar tarafından bültene uygun bir sayfa düzeni yapılmasına gerek yoktur. Yönetim Yeri: Anadolu Cad. Tepekule İş Merkezi, No: 40, Kat: 1 Bayraklı/İZMİR Telefon : 232 462 56 55 - Faks: 232 462 11 67 web: www.imoizmir.org.tr e-posta: imoizmir@imoizmir.org.tr Dizgi ve Sayfa Düzenleme: İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Bu sayı 5800 adet basılmıştır. Şube üyelerine ücretsiz dağıtılır. Yayın Türü: Mesleki, Yerel, Süreli Yayın Baskı: Altındağ Grafik Matbaacılık 2839 Sokak No: 28 1. Sanayi Sitesi / İZMİR Tel: 0 232 457 58 33 - Fax: 0 232 457 89 99 Basım Tarihi: 19 Aralık 2011 5 İNCELEMELER İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu’nun Ardından 26 Konak Tüneli Projesi ve Değerlendirmesi 32 BETON Yüksek Performanslı Betonlar ve Beton Teknolojisindeki Son gelişmeler 39 İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ Şantiyeler İçin Örnek Risk Değerlendirmesi 41 VERGİ Mali Sistemde Meydana Gelmekte Olan Yeniliklerin Farkında mıyız? 46 HUKUK Yapı Denetim Kuruluşlarının Hukuki Sorumlulukları (1) 48 ÜYELERİMİZDEN Erciş Depremi 53 3 Aralık Dünya Engelliler Günü 55 Kaldırımlarımı İstiyorum 57 genç-İMO Eylül-Ekim-Kasım 2011 genç-İMO İzmir Etkinlikleri 58 KÜLTÜR ve SANAT Kitaplar Arasında 62 Mizah 63 OYUN Bulmaca 64 Başyazı Ayhan EMEKLİ İMO İzmir Şube Başkanı Van’da ve İzmir’de Deprem Değerli Meslektaşlarım; Deprem önce 23 Ekim günü saat 13.41’de 7,2 büyüklüğünde Van’da ve arkasından 9 Kasım saat 21.23’de 5,6 büyüklüğünde yine Edremit-Van’da bir deprem ülkesi olduğumuz gerçeğini acı sonuçlarıyla bizlere bir kez daha hatırlattı. Hasar gören, yıkılan, göçen binalarımızın belleklerimizde yer alan görüntüleri ve enkaz altında canlarını kaybeden insanlarımızın toplumsal yaşamımızda bıraktığı onarılamaz izleriyle daha önceki yıllarda defalarca tekrarlanan bu tanıdığımız doğa olayının afete dönüşmesiydi yaşadıklarımız. Televizyon kanallarında izlediklerimizi ve gazete fotoğraflarını önceki deprem görüntüleriyle yan yana koyduğumuzda birbirine çok benziyordu. Ne yazık ki mevcut yapı stoğumuzu oluşturan binalarımızın önemli bir bölümü depreme dayanıklı değildi. Biliyoruz ki bu yapılar inşaat mühendisliği hizmeti almamış yapılardı. 2 sinden planladığı Yapı Denetimi Sempozyumu, son yaşadığımız Van depremlerinin sonrasına rastlayan tarihlerde 17–18 Kasım’da İstanbul Şubemizde düzenlendi. İMO örgütlülüğünde daha önce de birçok kez yaptığımız gibi yapı üretimini mesleğimizin farklı uzmanlık alanları yönünden ele aldığımız, bu süreç içindeki yapı denetim sistemini sorguladığımız, sorunlarını, eksikliklerini tartıştığımız verimli bir sempozyumu tamamlamış olduk. Her zaman savunduğumuz, dile getirdiğimiz ve söylemekten asla vazgeçmeyeceğimiz konu istisnasız tüm yapılar gerek planlama, tasarım, projelendirme gerek uygulama, inşaat yapım ve gerekse de denetim süreçlerinden geçmeli, yapıların başından sonuna dek inşaat mühendisliği hizmeti alması sağlanmalıdır. Ne acıdır ki 23 Ekim’deki ilk depremin ardından arama kurtarma çalışmaları sürerken İnşaat Mühendisleri Odamızın yapıların hasar tespit çalışmalarına katılma talebi Van Valiliğince kabul edilmemiştir. Yine aynı günlerde hasar tespitleri devam ederken Çevre ve Şehircilik Bakanının yakın bir zamanda önemli bir deprem olmayacağı, Van’ın en güvenli kent olduğu açıklaması basında yer almıştır. Eski TOKİ başkanı ve kendisi de bir inşaat mühendisi olan Bakan’ın artçı depremlerde taşıyıcı sistemi önemli hasar gören binaların yıkılabileceğini ve uzman inşaat mühendislerince tespit yapılmaksızın kullanılmaması anlayışını gözardı eden bu açıklamalarının arkasından ne yazık ki 9 Kasım’da ikinci deprem meydana geldi. Bayram Otel’le birlikte ilk depremde yıkılmayan ama hasar gören birçok yapının yerle bir olmasını ve can kayıplarını 20 gün içinde göz göre göre tekrar yaşamış olduk. Yalnızca Deprem sonrasına endeksli afet planlaması yaklaşımı yerine deprem öncesinde afete hazırlık anlayışını hayata geçiremediğimiz; bilim, teknik, mühendislik ve planlama ilkelerine uymadığımız sürece bundan sonra da yaşayacaklarımız çok farklı olmayacaktır. Türkiye’de Yapı Denetimi hakkındaki 4708 Sayılı Kanun 2001 yılında yürürlüğe girdi. Yasa yapı denetiminin öncelikle 19 ilde başlatılmasını öngördü. Yasaya “pilot illerin genişletilmesi ve daraltılmasına Bakanlar Kurulu yetkilidir” hükmü kondu. Seçilen pilot iller birinci ve ikinci derece deprem bölgesinde bulunan illerdi. Ancak birinci derece deprem bölgesinde olan bazı iller pilot il listesinde yer almadı. Örneğin Van, Erzurum, Erzincan gibi. Pilot illerin seçiminde sanki daha ziyade ülkenin batısındaki ve Adana, Hatay, Gaziantep gibi gelişmiş ve teknik altyapısı güçlü belediyeler tercih edildi. Halbuki tercih birinci derece deprem bölgelerinde bulunan iller olmalıydı. Başlangıçta yapılan bu tercih birinci hata oldu. İkinci hata ise pilot illerde başlayan yapı denetiminde hangi maddelerinin aksadığı kısa zamanda ortaya çıkmasına, bunların İMO ve Yapı Denetim Dernekleri tarafından Bakanlığa bildirilmesine rağmen bu hataların bir kısmı uzun bir zaman sonra düzeltildi, bir kısmına ise hiç dokunulmadı. Ayrıca pilot il olarak seçilen illerdeki uygulama tam on yıl sürdü. Tüm yurtta Yapı Denetim Yasasının uygulanması 1 Ocak 2011’de yürürlüğe girdi. Yani 8-9 yıl kaybedildi. Ocak 2011’de yürürlüğe giren yasadan sonra, Van’da inşaatına başlanan 63 binadan hiçbirinde hasar tespit edilmediğini önemle vurgulamak gerekir. Hazırlık çalıştayını 19 Mayıs Simav depreminin ertesinde 20 Mayıs’ta Şubemizde gerçekleştirdiğimiz ve İnşaat Mühendisleri Odamızın yaklaşık iki yıl önce- Üçüncü hata ise 2011 Yasasının Türkiye’nin tamamını kapsamı içine almasına rağmen 2001 yasasına göre uygulama alanını daralttığı, yani 2001 yasasında de- Kasım 2011 - 161 Başyazı netim uygulama alanında olan bir takım yapıların alanlarını büyüterek küçük yerleşim bölgelerini uygulama alanı dışında bıraktı. Bu işlem yapı denetim istisnalarının genişletildiğini göstermektedir. Örneğin 2001 yasasında “tek parselde en çok 2 katlı ve toplam 250 m2’yi geçmeyen müstakil yapılar” denetim dışında iken 2011 yasasında “nüfusu 5000’in altında olan belediyelerin ve mücavir alan sınırları içinde iki katlı ve (bodrum ve çatı arası dışında) toplam 500 m2’yi geçmeyen konut yapıları ile bunların kömürlük, otopark depo gibi müştemilatı” da yapı denetiminden hariç tutuldu. Örneğin bir katı 250 m2 olmak üzere iki katı 500 m2, bodrumlu (bodrumun kot durumuna göre toprak altında veya kısmen toprak altında) çatı arası hariç 750 m2 yapı alanında bir dairesi 125 m2 olmak üzere 6 daireli bir bina artık yapı denetimsiz olarak yapılabilecek. TMMOB Şehir Plancıları odası nüfusu 5.000 kişinin altında olan belediyelerin Türkiye’de mevcut yerleşimlerin % 70’ini oluşturduğunu belirtmektedir. Denetimsizliğin büyüklüğü şimdi daha net görülmektedir. Fırsat verilirse İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin olumlu çalışmalara imza atmaya devam edeceği kanaatindeyiz. İzmir Büyükşehir Belediyesi ile DEÜ Mühendislik Fakültesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında yaklaşık 9.500 yapıyı kapsayan Balçova ve Seferihisar (Merkez) İlçelerinde Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” konusunda bir protokol imzalandı. Bu çalışma 10 ay içinde tamamlanacaktır. Bültenimizin Temmuz sayısında Özel Yetkili Savcıların talimatıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne düzenlenen operasyondan bahsetmiş ve üzerinden üç ay geçmesine rağmen kamuoyunun operasyonla ve iddianame ile ilgili bir bilgi alamadığını, tutuklamaların fiilen cezaya dönüştürüldüğünü söylemiştim. Bu kez 22 Kasım 2011 tarihinde İzmir Büyükşehir Belediyesine ikinci bir operasyon daha düzenlenmiş ve içinde TMMOB üyesi mühendis ve mimar bürokratların da yer aldığı Büyükşehir Belediyesi çalışanları gözaltına alınmış, önce serbest bırakılmışken yine Özel Yetkili Savcının ikinci bir talimatıyla 10 Aralık 2011 tarihinde tutuklanmışlardır. 2 Mayıs 2011 tarihinden bugüne kadar geçen yaklaşık 7,5 aylık sürede henüz iddianame ortaya konmamıştır. Geçen sayımızda belirttiğim gibi tutukluluk fiili cezaya dönüşmüş durumdadır. Fiziki olarak Tahsin Vergin aramızda olmadan ama onu her gün anarak bir yılı geride bıraktık. Tahsin Vergin’in yerini dolduramadık ama onun hoşgörüsüyle, onun kararlılığıyla, onun koyduğu hedeflerle, kısaca onun ilkeleriyle çalışmalarımıza devam ediyoruz. Onsuz çok eksiğiz. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Bu sene konaklamalı olarak Kuşadası Pine Bay Oteli’nde düzenleyeceğimiz Geleneksel İMO Gecesi’ne ulaşım için 7 Ocak 2012 Cumartesi günü saat 12.00’de Şubemizden, dönüş için 8 Ocak 2012 Pazar günü saat 12.00’’de otel önünden otobüs kaldırılacaktır. Geceye katılım koşulları Şubemizi telefonla arayarak veya Şube web sitemizden öğrenilebilir. Davetiyeler Şubemizden, İlçe Temsilciliklerimizden ve İşyeri Temsilcilerimizden temin edilebilir. Tel: 0232 462 56 55 - web: www.imoizmir.org.tr YÖNETİM KURULU GÖREV DEĞİŞİKLİĞİ 42. Dönem Şube Yönetim Kurulu Sayman Üyemiz Sadık Can GİRGİN Doktora Eğitimi için yurtdışına çıkacağından dolayı Yönetim Kurulumuzdan ayrılmıştır. Yönetim Kurulumuzun 6 Aralık 2011 tarihli toplantısında Yönetim Kurulu Yedek listesinin ilk sırasında bulunan Ilgaz CANDEMİR Yönetim Kurulumuza katılmıştır. Aynı toplantıda Yönetim Kurulu üyemiz Necati ATICI Sayman Üyeliğe getirilmiştir. Şube Yönetim Kurulu çalışmalarına verdiği katkılardan dolayı Sadık Can GİRGİN’e teşekkür eder, yeni Yönetim Kurulu üyemiz Ilgaz CANDEMİR’e başarılar dileriz. İMO İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Kasım 2011 - 161 3 Yayın Kurulundan Merhaba; Bu kez 23 Ekim ve 9 Kasım 2011 Van depremlerinin ardından merhaba diyoruz. Öte yandan bir çalışma yılının daha sonunda merhaba diyoruz bu sayımızda. Yine bu sayımız Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’ in bedenen aramızdan ayrılışının üzerinden geçen süreyi de hatırlatan bir sayı. Ne yazık ki Van depremleri deprem ve depreme karşı yapılacak dayanıklı yapılar konusunda mesleğimizin önemini bir kez daha göstermiştir. Ve bir kez daha İMO’nun ve TMMOB’ nin 1999 depreminden bu yana söyleye geldiklerinin haklılığını da gözler önüne sermiştir Van depremleri. Ve bu son depremler bir kez daha işin aslının insan ve insana verilen değer ve önem olması gerektiğini de göstermiştir. Deprem öncesi ve sonrasında yapılacakların yasa, mevzuat, kural ve standartlarının meslek odalarının dışlanarak, onların önerilerini, eleştirilerini görmezden gelerek yapılamayacağını, bizatihi bu hususların anayasal kurum olan meslek odalarının yasal görevleri arasında olduğunun bilinci içerisinde oluşturulması gerektiği ve bu konularda meslek odalarının yasal yetki ve sorumluluklarının uygulamaya konulması gerektiğini de bir kez daha hatırlatmıştır Van depremleri. Ancak siyasi iktidar halen depremde can kayıplarının olmaması için yapacaklarını anlattıkça görülmektedir ki, yine TMMOB ve bağlı Odalar dışarıda tutularak, deprem, kentleşme, imar planları, inşaat uygulamaları, denetim vb. konularda yıllardır söyleye geldiklerini dikkate almayacaklarını göstermektedir. Aynı zamanda depremin afete dönüşmemesi için daha önceden yapılan çalışmaları da görmezden gelinmektedir. Deprem Konseyi tarafından hazırlanarak 6 Mayıs 2002 yılında açıklanan “Deprem Zararlarını Azaltma Ulusal Stratejisi” başlıklı çalışmanın dikkate alınmadığı, yok sayıldığı o tarihten bu yana bu çalışma çerçevesinde hiçbir çalışma yapılmadığı gibi 26 Ağustos 2011 tarihinde kamuoyuna sunulan “Ulusal Deprem Stratejisi ve Eylem Planı” başlıklı raporda faydalanılan çalışmalar arasında bile gösterilmemiş olması bu söylediklerimizi doğrulamaktadır. Coğrafi olarak %95’i deprem riski altında olan, nüfusunun %98’i her an depremle yaşamak durumunda olan ülkemizde, doğa olayı olan depremin afete dönüşmemesi için yapılması gerekenleri sadece söylemenin yeterli olmadığının da bilince olmalıyız. Bu nedenle yaptığımız projelerden, hesaplardan, onların uygulamasından, zeminden demirin bağlama teline kadar yapılan tüm işlerin sorumluluğunun mesleğimize ait olduğunun bilinci içerisinde kendimizi yetiştirme, eğitme, geliştirme, uzmanlaşma ve denetim konularında hiç taviz vermemeliyiz. İMO İzmir Şube olarak yukarda belirttiğimiz hususlarda iş ve eylemleri hayata geçirdiğimiz en azından Bülten’de yayınlanan programlara bakılarak ta görülebilecektir 4 Kasım 2011 - 161 Seminer, kurs vb. etkinliklerle meslekte gelişmenin olanakları yaratılmaya devam edilirken, meslek odası olarak gerekli mühendislik, mimarlık hizmetleri ve yasal düzenlemelerle deprem zararlarının azaltılması, can ve mal kayıplarının önlenmesi için, bilime ve mühendisliğe uygun, kamu yararı ve insan öncelikli önerilerimizle ses çıkarmaya devam edeceğiz. Konuya ilişkin yapılan diğer çalışmalar ileriki sayfalarımızda yer almıştır. Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’ in bedenen aramızdan ayrılışının üzerinden bir yıl geçti. Bir kez daha kendisine sevgi ve saygılarımızı sunarken Bülten’de yayınlanan son başyazısında yaptığı değerlendirmelerin ve işaret ettiği hususların aynen hatta artarak devam ettiğini de görmekteyiz.Bu yazısında “son 60 yıldır ülkemizi idare edenler, mesleki birikimlerini bilim ve tekniğin yol göstericiliğinde ülkenin ve halkının çıkarları yönünde kullanmakta sınırsız özveriyle mücadele eden mühendis ve mimarları dikkate alsalardı, Dünya Ekonomik Forumu 2010 raporunda ülkemiz 134 ülke arasında ekonomide 131. sırada, sağlık ve yaşam ölçütleri acısından 61. sırada ve en önemlisi eğitim düzeyinde 109. sırada yer almazdı” diyerek; emperyalist sistemin geri bıraktırılmış ülkeleri daha iyi sömürmek ülkelerin doğal kaynaklarını daha iyi talan edebilmek amacıyla yüzyıldır çeşitli politikalar uyguladığını belirterek bu politikalara karşı yapılması gerekenlere değinmişti. 2011 yılında yapılan değerlendirmeler; ülkemizde geriye gidişlerin artarak devam ettiğini göstermektedir. Dünya Demokrasi Endeksinde 165 ülke arasında 89. sıraya düşerek Pakistan, Uganda, Tanzanya ve Filistin ile aynı gruptayız.BM Gelişmişlik endeksinde geçen yıl 83. sıradayken bu yıl 92. sıradayız. 142 ülke arasında pazar büyüklüğünde 17. sırada yer alırken, iş gücü piyasasının etkinliğinde sondan dokuzcu olarak 133. sırada yer alıyoruz. Ancak ülkemizin siyasi, ekonomik, toplumsal gelişiminde emeği ve bedelleri bulunan mesleki örgütümüzün elbette söylenecek sözü de bulunmaktadır.Bizler bu ülkenin aydınları olarak aynı zamanda; dünyayı, ülkemizi ve yaşadıklarımızı bilen, düşünen, sorgulayan, yorumlayıp toplumun çıkarlarını koruyacak bilgi ve becerideki meslek mensupları olarak elbette yapılacak işimiz çıkaracak sesimiz vardır. Hepimiz; karanlığı aydınlatacak birer alev olmasını da bilmeliyiz. Mesleğini bilen, onu halkın hizmetinde kullanan inşaat mühendislerinden, ülkesinin her işini yapabilecek nicel ve nitel gücü bulunan teknik elemana, kalkınmamızın ve gelişmemizin denetiminden meslek düzeyimizin geliştirilmesine, ülke meslek ve meslektaş sorunlarının çözümüne kadar amaç, iş ve eylemleri gerçekleştirmek için çıkaracak sesimiz söyleyecek sözümüz vardır. Sevgilerimizle. Yayın Kurulundan 8. ULUSAL BETON KONGRESİ 5-7 EKİM 2011 TARİHLERİNDE İZMİR’DE GERÇEKLEŞTİ TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası’nın gelenekselleşmiş etkinliklerinden birisi olan Ulusal Beton Kongresi’nin sekizincisi 5-6-7 Ekim 2011 tarihlerinde İMO İzmir Şubesi ve İMO İstanbul Şubesi birlikteliğinde İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Sürekli Eğitim Merkezi’nde (DESEM)’de gerçekleştirildi. 5 Ekim 2011 tarihinde yapılan açılış oturumunda sırasıyla İMO İzmir Şube Başkanı Ayhan EMEKLİ, İMO İstanbul Şube Başkanı Cemal GÖKÇE, İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mehmet GÖKARSLAN, İMO Yönetim Kurulu Başkanı H. Serdar HARP birer konuşma yaptılar. Açılış oturumunda 8. Ulusal Beton Kongresi’nin hazırlık çalışmaları sırasında kaybettiğimiz Kongre Danışma Kurulu üyelerimiz İMO İzmir Şube Başkanımız Tahsin VERGİN ve Haluk İŞÖZEN’in yaşamlarından karelerin yer aldığı kısa birer sunum yapıldı. Daha sonra Prof. Dr. Ferruh KOCATAŞKIN’ın yaşamı ile ilgili yapılan sunumdan sonra “Prof. Dr. Ferruh KOCATAŞKIN’ı Anma Oturumu” gerçekleşti. Kongreye 55’i bildiri yazarı olmak üzere toplam 510 kişi katıldı. Çağrılı konuşmacılardan Dr. Çelik Özyıldırım “Virjinya Karayollarında Son Yıllarda Gerçekleştirilen Beton Uygulamaları”, Nurettin Demir “Marmaray Projesi-Üs- İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr küdar İstasyonu Benzersiz Bir Aç-Kapa İstasyonu”, Ali Anıl Acun “Permafrost Zeminlerde İnşaat Yapım Teknikleri” konularında sunum yaptılar. “Kimyasal ve Mineral Katkılar” konusunda 12, “Kendiliğinden Yerleşen Betonlar” konusunda 11, “Lif Donatılı Betonlar” konusunda 10, “Özel Betonlar (hafifkütle beton)” konusunda 7, “Uygulama” ile ilgili 5 ve diğer konularda 12, olmak üzere katılan toplam 57 bildiriden 54’ü kongre sırasında sunuldu. Kongreye 9 resmi sponsor, 1 ana sponsor ve 7 destekleyen kuruluş olmak üzere beton sektöründeki 17 firma destek verdi. Kasım 2011 - 161 5 Şubeden TEŞEKKÜR 8. Ulusal Beton Kongresi’nin gerçeklemesindeki katkılarından dolayı aşağıda isimleri belirtilen sponsor firmalara teşekkür ederiz. Resmi Sponsorlar BASF Yapı Kimyasalları A.Ş. Batıçim Batı Anadolu Çİmento San. A.Ş. Çimentaş Çimbeton Hazır Beton ve Prefabrika Yapı Elemanları San. ve Tic. A.Ş. Dere Prefabrik Yapı Elemanları İnş. San ve Tic A.Ş. Modern Beton San. ve Tic. A.Ş. Bosch Sanayi ve Ticaret A.Ş. Türkiye Hazır Beton Birliği Türkiye Çimento Müstahsilleri Birliği 6 Kasım 2011 - 161 Ana Sponsor Batı Prefabrik Destekleyenler Bekaert Terbay Akçansa İdea Yapı Kimyasalları Soyak Çimsa Ecetaş Şubeden 6 KASIM 2010 TARİHİNDE KAYBETTİĞİMİZ ŞUBE BAŞKANIMIZ TAHSİN VERGİN ARAMIZDAN AYRILIŞININ 1. YILINDA ANILDI 6 Kasım 2010 tarihinde kaybettiğimiz Şube Başkanımız Tahsin Vergin’i, aramızdan ayrılışının 1. yılında çeşitli etkinliklerle andık. 3 Kasım 2011 tarihinde Şube’de Anma Etkinliği Başkanımız Tahsin Vergin Şubemiz Konferans Salonunda ailesinin, dostlarının ve üyelerimizin katıldığı bir toplantı ile anıldı. Anma etkinliği Şube Başkanımız Tahsin VERGİN ve mücadele arkadaşları anısına yapılan bir dakikalık saygı duruşu ile başladı. Ardından Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’in 17 Ağustos 2010 tarihinde İzmir Sky Tv’de Ege, İzmir ve Deprem konulu programdan kısa bir görüntüsünü izledik. Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ’nin açılış konuşmasından sonra Tahsin Vergin’in hayatının çeşitli dönemlerinden karelerin yer aldığı bir slayt gösterimi yapılarak, özgeçmişi okundu. “Dostları Tahsin Vergin’i anlatıyor” bölümünde Metin Aydoğan, Gürkan Erdoğan, Levent Çelik, Jale Alel, Ömer Zafer Alku birer konuşma yaparak Tahsin Vergin’in değişik konulardaki özelliklerine vurgu yaptılar. Bu bölümde salondan da söz alan dostları Tahsin Vergin’le ilgili duygu ve görüşlerini aktardılar. Çağatay Yamanlar, Sadık Can Girgin, Zehra Germen ve Soner Bilge’nin sunduğu şiir dinletisinden sonra Ege Üniversitesi Konservatuarından öğrencilerin sunduğu bir müzik dinletisi yapıldı. 6 Kasım 2011 Mezarı Başında Anma Tahsin Vergin Parkında Anıt Açılışı Doğançay Mezarlığındaki anma töreninin ardından Örnekköy Tahsin Vergin parkında, Başkanımız Tahsin Vergin anısına yapılan anıtın açılış töreni yapıldı. Şube Başkanımız Ayhan Emekli, Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz A. Fuat GÜNAK, Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU, Tahsin Vergin’in eşi Doç. Dr. Canan Vergin ve oğlu İnş. Müh. Alican Vergin’in yaptığı konuşmaların ardından üyemiz Latife Doğan “Hoşçakalın Dostlarım” başlıklı şiiri okudu. Parka Tahsin Vergin isminin verilmesinde ve Tahsin Vergin anıtının yapılması sürecindeki katkılarından dolayı Karşıyaka Belediye Başkanı İnş. Müh. Cevat DURAK’a ve Karşıyaka Belediyesi Meclisi’ne bir kez daha teşekkür ederiz. Başkanımız Tahsin Vergin’in birinci ölüm yıldönümünde ailesi, dostları, Şube Yönetim Kurulu üyelerimiz ve çok sayıda üyemizin katılımıyla, mezarı başında bir anma gerçekleşti. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 7 Şubeden 12 Eylül Askeri Darbesinin Yıldönümünde Yürüyüş ve Basın Açıklaması 12 Eylül 2011 12 Eylül Askeri darbesi 31. yılında İzmir’de DİSK, KESK, TMMOB ve Devrimci 78’liler tarafından düzenlenen yürüyüş ve basın açıklaması ile protesto edildi. Saat 17:00’ da Basmane Fuar kapısı önünde toplanıp, AKP il binasına yürünerek basın açıklaması yapıldı. 1. Ulusal Ege Kompozit Sempozyumu Danışma Kurulu 2. Toplantısı 15 Eylül 2011 Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanlığı’nda yapılan sempozyum Danışma Kurulu toplantısına Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ katıldı. “Mesleğimize ve Örgütümüze Sahip Çıkıyoruz” Basın Açıklaması 19 Eylül 2011 TMMOB tarihinde önemli bir yeri olan 19 Eylül 1979 iş bırakma eyleminin yıldönümü bu yıl ilk kez “19 EYLÜL TMMOB MÜHENDİS, MİMAR, ŞEHİR PLANCILARI DAYANIŞMA GÜNÜ” olarak 43 ilde yapılan basın açıklaması ile kutlandı. İzmir’de TMMOB’ye bağlı odaların üyeleri ile dayanışma gününe destek veren demokratik kitle örgütleri, emek örgütleri ve siyasi partilerin temsilcilerinin de katılımıyla 18:00’da Konak YKM önünde toplanıp Eski Sümerbank önüne yüründükten sonra basın açıklaması yapıldı. “İmar Mevzuatı ve son Dönemdeki Gelişmeler” Semineri 22 Eylül 2011 Ankara Bölge İdare Mahkemesi Hakimi Cafer ERGEN tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde Danıştay içtihatları ışığında, imar planları ve değişiklikleri, imar uygulamaları, yapı ruhsatı konularına İdari Yargının bakışı özetlenmiş, ayrıca İmar Hukuku ile idari yargıda açılan imar davalarının idari yargılama usulü sorunlarına değinilmiştir. Kanun Hükmünde Kararnameler ile yeniden düzenlenen İmar yetki değişikliklerinin özetlenmesinin ardından İmar Hukuku ile ilgili karşılaşılan sorunlar soru ve cevap bölümünde tartışılmıştır. İzmir Deprem Tehlikesi ve Önlemleri Çalıştayı 22 Eylül 2011 Başbakanlık Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı, İzmir Büyükşehir Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi Deprem Araştırma ve Uygulama Merkezi’nin işbirliğiyle gerçekleştirdiği deprem çalışmasının sonuçları açıklandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis salonunda yapılan İzmir Deprem Tehlikesi ve Önlemleri Çalıştayı’nda, İzmir ve çevresinin depremselliği, zemini ve güvenli yapı tasarımı konuları ile “İzmir metropolü ile Aliağa ve Menemen ilçelerinde güvenli yapı tasarımı için zeminin sismik davranışlarının modellenmesi” konulu TÜBİTAK projesinin sonuçları da aynı toplantıda ele alındı. Şubemiz adına Yönetim Kurulu Başkanımız Ayhan EMEKLİ, Yönetim Kurulu Üyemiz Necati ATICI katıldılar. Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlık Eğitimi 21-23 Eylül 2011 İMO Manisa Şubesi tarafından düzenlenen Enerji Kimlik Belgesi Uzmanlık Eğitimine Şubemiz eğitmenlerinden Elçin Oray Karadeniz ve Fırat Ümmetoğlu katıldılar. Konak Tüneli Basın Açıklamamız 23 Eylül 2011 tarihinde Ulaştırma Bakanı tarafından temel atma töreni yapılan “Konak Tüneli” hakkında Şube Yönetim Kurulumuz tarafından bir basın açıklaması yapıldı. İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu 23-24 Eylül 2011 İnşaat Mühendisleri Odasının düzenlediği 23-24 Eylül 8 Kasım 2011 - 161 Şubeden 2011 tarihleri arasında Muğla Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen 2. İnşaat Mühendisliği Eğitim Sempozyumu’na katıldık. Sempozyum kapsamında yapılan Bölüm Başkanları Toplantısının sonuç bildirgesini ve sempozyumla ilgili değerlendirme yazısını Bültenimizin İncelemeler Bölümünde bulabilirsiniz. Konak Tüneli Hakkında TMMOB İKK Basın Açıklaması 5 Ekim 2011 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulunca düzenlenen basın toplantısında, “Konak Tüneli” ile ilgili tartışmaların, TMMOB ve meslek odalarına yönelik bir linç kampanyasına dönüşmesine tepki gösterildi. Basın açıklaması metni bültenimizin TMMOB İzmir İKK’dan bölümünde yer almaktadır. TMMOB, DİSK, KESK, TTB Üyesi Onbinlerle Ankara’da Buluştuk 8 Ekim 2011 On Binlerce DİSK, KESK, TMMOB ve TTB üyesi ile birlikte “Tüm Temel Haklarımız İçin, İnsanca Yaşamı Savunuyor, Eşit, Özgür, Demokratik Bir Türkiye İstiyoruz” başlıklı mitingde üyelerimiz, öğrenci üyelerimiz ve mitingimize destek veren dostlarımızda birlikte Ankara’da buluştuk. TMMOB Danışma Kurulu Toplantısı 9 Ekim 2011 TMMOB Danışma Kurulu Toplantısına Şube Başkanımız Ayhan Emekli katıldı. Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Dönem Açılışı 11 Ekim 2011 Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümünün 2011-2012 öğretim yılı açılışına katıldık. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 17. Uluslararası Yapı Fuarı İzmir 2011’de Stand Açıp Halkımızı Deprem Konusunda Duyarlı Olmaya Çağırdık 13-16 Ekim 2011 YEM Fuarcılık tarafından organize edilen 17. Uluslararası Yapı Fuarı İzmir 2011’de açtığımız stantta Şubemiz tarafından hazırlanan deprem broşürüyle halkımızı bilgilendirirken yaptığımız anket çalışmasıyla İnşaat Mühendislerinin ve İnşaat Mühendisleri Odasının önemini anlattık. Deprem görüntüleri de yansıtılarak Depremi Unutmadığımızı Unutturmayacağımızı standımızı ziyarete gelenlere ifade ettik. Yapı Fuarı İzmir 2011 Stand çalışmamızda yer alan üyelerimize, öğrenci üyelerimize yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz. Emekçilerin Sokak Meclisi Etkinliği 14 Ekim 2011 DİSK, KESK, TMMOB ve TTB ile birlikte Konak eski Sümerbank önünde toplanılarak AKP İl Binası önüne meşaleli yürüyüş gerçekleştirildi. YEM Röportaj 14 Ekim 2011 Yapı Endüstri Merkezi, Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ ile yapılan inşaat yatırımları ve bu yatırımlara Şubemizin bakışı ile Şube çalışmalarımız hakkında röportaj yaptı. Mühendislik Mimarlık Haftası İzmir’de Çeşitli Etkinliklerle Kutlandı 17-20 Ekim 2011 TMMOB yasasının 1954 yılında kabulünden sonra toplanan ilk TMMOB Genel Kurulu’nun tarihleri Mühendislik ve Mimarlık Haftası olarak anılmaktadır. Kurulduğu günden bu yana TMMOB Ekim ayı içinde ülkenin dört bir yanında İl Koordinasyon Kurulları aracılığıyla Mühendislik Mimarlık Haftası’nı kutlamaktadır. Ülkemize dayatılan politikalara, mühendis ve mimarları gözden çıkaran anlayışlara karşı dayanışmamızı ve örgütlülüğümüzü güçlendirmek için, bağımsız ve demokratik bir Türkiye’nin yeniden yaratılması için Mühendislik ve Mimarlık Haftası İzmir’de 17-20 Ekim tarihlerinde basın açıklamasından belgesel gösterimine panelden sempozyuma kadar çeşitli etkinliklerle kutlandı. Kasım 2011 - 161 9 Şubeden 17 Ekim 2011 Pazartesi Mühendislik Mimarlık Haftası Basın Açıklaması Yenişehir’de bulunan TMMOB Birlik Parkında TMMOB`ye bağlı odaların yönetici, üye ve çalışanlarının katıldığı basın açıklaması TMMOB İzmir İKK Sekreteri Ferdan Çiftçi tarafından okudu. Açıklamasında, TMMOB`ye bağlı 23 odası ve 350 bine yakın üyesi ile mühendis, mimar ve şehir plancılarının, ülkenin kalkınmasında ve halkın refah düzeyinin yükseltilmesinde başrolü oynayan meslek üreticileri arasında yer aldığını ifade eden Çiftçi, “Mühendisler olarak bizlerin yaşamın her alanında, her yerde ve her şeyde izi vardır, olmalıdır ve olacaktır” dedi. rel mekanizmaları işlevsiz hale getirmektedir. Böylece kamu arazilerinin yapılaşmaya açılmasına merkezden izin verilebilmektedir. Bu durumun planlamada ne gibi sorunlar yaratacağını zaman içinde göreceğiz” şeklinde konuştu. Panelin bir diğer konuşmacısı olan Makine Mühendisleri Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Sekreteri Melih Yalçın “Meslek Odaları” başlıklı sunumunda ise KHK düzenlemesi ile kurulan Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü`nün işinin, TMMOB`ye bağlı odaların uygulamalarını denetlemek olduğuna dikkat çekti. “Bakanlık, yeni düzenleme ile meslek odalarını aşarak meslek mensubu ile doğrudan ilişkiyi amaçlıyor. 644 sayılı KHK, meslek odaları ile Bakanlık arasında hiyerarşik bir ilişki yaratmaktadır” dedi. İzmir Kent Gündemi Sempozyumu 20 Ekim 2011 Oturum başkanlığını Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ’nin yaptığı İzmir Kent Gündemi Sempozyumu Tepekule Kongre Merkezinde yapıldı. Sempozyumda Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi “ Planlama Sorunları”, Gemi Mühendisleri Odası İzmir Şubesi “Deniz dostu Kent” ve Çevre Mühendisleri Odası “ Çevre Sorunları” ve Mimarlar Odası İzmir Şubesi “EXPO” başlıklarında sunumlarını yaptılar. “Teoman Öztürk ve TMMOB Mücadelesi” Belgeseli 18 Ekim 2011 Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği‘ nin 1973- 1980 yılları arası Başkanlığını yapmış, Mühendis- Mimar hareketinin toplumcu bir çizgiye sahip olmasında önder ve yiğit kişiliği ile hep ön saflarda yer almış, TMMOB ile bütünleşmiş, örgütleşmiş bir isim olan Teoman ÖZTÜRK’ün ve TMMOB Mücadelesinin anlatıldığı belgesel Tepekule Kongre Merkezinde gösterildi. “Yeni Kanun Hükmünde Kararnameler Ne Getiriyor?” Paneli 19 Ekim 2011 Oturum başkanlığını TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Ferdan Çiftçi’nin yaptığı “Yeni Kanun Hükmünde Kararnameler Ne Getiriyor?” konulu panel Tepekule Kongre Merkezinde yapıldı. Mimarlar Odası İzmir Şube Başkanı Hasan TOPAL “Tabiat Varlıkları” ve “Kentsel Dönüşüm Projeleri” başlıklarında yaptığı sunumda 644 sayılı KHK`nin SİT alanlarına dair parçalı bir koruma yapısını gündeme getirdiğine dikkat çekerek, “daha önceki metinler koruma planlarından bahsederken bu yeni metinlerde planlardan bahsedilmiyor. Ayrıca koruma kavramının içinden doğal alanların dışlandığı dikkati çekmektedir” dedi. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Burcu Sılaydın Aydın “İmar Planları” başlıklı sunumunda ise 648 sayılı KHK ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın gerekli gördüğü hallerde 1/1000 ölçekli uygulama imar planlarına bile müdahale edebilir bir yetki ile donatıldığına dikkat çekti. Aydın, “KHK`lar bu haliyle tüm ye- 10 Kasım 2011 - 161 Çelik Pro Ürün Tanıtımı 20 Ekim 2011 MKA firması tarafından Çelik Pro yazılımının tanıtımı Şubemiz Konferans Salonunda gerçekleştirildi. 4. Ulusal Çelik Yapılar Konferansı 24-26 Ekim 2011 İstanbul’da gerçekleşen İMO 4. Ulusal Çelik Yapılar Konferansı’na katıldık. “İzmir İstanbul Otoyolu Projesi ve Değerlendirmeler” Semineri 27 Ekim 2011 Şube Yönetim Kurulu Sekreter üyemiz A. Fuat GÜNAK İzmir-İstanbul otoyolunun ihale ve yapım süreci hakkında bilgi verdikten sonra otoyolun yapımında halkın ve kamunun yararını değerlendirmiştir. Sunumdan sonra etkinlik katılımcıları görüşlerini aktarmış, sorucevap bölümüyle etkinlik sonlandırılmıştır. Şubeden İzmir Büyükşehir Belediyesi ve Dokuz Eylül Üniversitesi ile Yapı Envanteri Protokolü İmzalandı 15 Kasım 2011 İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında pilot bölge olarak seçilen Balçova ve Seferihisar (Merkez) ilçelerinde “Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” konusunda Protokol imzalandı. Protokol ve yapılacak çalışmalar konusundaki duyuruyu bültenimizin sonraki sayfalarında bulabilirsiniz. Performans Analizi ve Mevcut Paket Programlarının Analiz Modellemeleri 22 Kasım 2011 İnş. Yük. Müh. Suat Yıldırım tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde Türkiye’de yaygın olarak kullanılan üç paket programın DBYBHY-2007’ye göre performans analiz sonuçlarının birbiri ile ve SAP2000’de yapılan hesaplar ile karşılaştırılması anlatılmıştır. Bu amaçla paket programların önce kabulleri anlatılmış sonra da örneklerle karşılaştırmalar yapılmıştır. Seminerde şu program iyi şu program kötü değil, mühendisin programları kullanırken sorgulayıcı bir gözle yaklaşması, sonuçları mutlaka mantık, bilgi ve tecrübe süzgecinden geçirerek kullanması gerekliliği ifade edilmiştir. TMMOB İzmir İKK Çalışanlar Kokteyli 16 Kasım 2011 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından bu yıl ikincisi düzenlenen TMMOB İzmir İKK Çalışanlar Kokteyli’ne Şube çalışanlarımız ile birlikte katıldık. Performans Analizi, Güçlendirme Projesi ve Örnekleri 23 Kasım 2011 İnş. Yük. Müh. Suat Yıldırım tarafından Şubemiz Konferans Salonunda sunulan seminerde çeşitli örnek yapılar dikkate alınarak DBYBHY-2007’ye göre performans analizleri yapılmış ve sonrasında güçlendirme hesapları anlatılmıştır. Ayrıca güçlendirme hesaplarında ve güçlendirme uygulamalarında dikkat edilmesi gereken noktalar belirtilmiştir. 2. Yapı Denetimi Sempozyumu 17-18 Kasım 2011 İstanbul’da düzenlenen İMO 2. Yapı Denetimi Sempozyumuna katıldık. Yapı Sağlığının İzlenmesi için Akıllı Sistemler, Deprem Sonrası Gerçek Zamanlı Hasar Tespiti ve Bir Okul Örneği Semineri 17 Kasım 2011 Yrd. Doç. Dr. Özgür ÖZÇELİK’in sunduğu seminer Şube Konferans Salonumuzda gerçekleşti. Az ve Orta Katlı Betonarme Binaların Hasar Görebilme Olasılıklarının Belirlenmesi ve İzmir Ölçeğinde Değerlendirilmesi Semineri 24 Kasım 2011 İnş. Yük. Müh. Dr. Taner UÇAR tarafından Şubemiz Konferans Salonunda “hasar görebilirlik eğrileri” yöntemiyle yapı envanteri belirleme çalışmaları örneklemelerle anlatılmıştır. 7. Kıyı Mühendisliği Sempozyumu 20 Kasım 2011 Trabzon’da düzenlenen 7. Kıyı Mühendisliği sempozyumuna katıldık. İnşaat Yönetimi Kongresi 24-27 Kasım 2011 Bursa’da düzenlenen İMO 6. İnşaat Yönetimi Kongresi’ne katıldık. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 11 Şubeden İzmir Büyükşehir Belediyesi Operasyonuna TMMOB İKK olarak tepki gösterildi. 25 Kasım 2011 TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ile birlikte, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’na ‘geçmiş olsun’ ziyaretinde bulunduk. Ziyaret sonrasında Büyükşehir Belediyesi önünde bir basın açıklaması yapıldı. TV PROGRAMLARI 10 Ekim 2011 İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan Kent ve Yaşam programına katılan üyemiz Vedat YORULMAZEL “8 Beton Kongresi ve Betonarmenin sağlıklı kullanımı” konusunda görüşlerini aktardı. 23 Eylül 2011 Ulusal Kanal Ana Haber Bültenine katılan Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ Konak Tüneli ile ilgili Şube görüşlerimizi aktardı. 26 Eylül 2011 İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan Kent ve Yaşam programına katılan Şube Yönetim Kurulu Sekreter Üyemiz A. Fuat GÜNAK Konak Tüneli ile ilgili Şube görüşlerimizi aktardı. 26 Ekim 2011 - İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan Kent ve Yaşam programına katılan Şube Başka- KAMULAŞTIRMA BİLİRKİŞİLİĞİ KURA ÇEKİMİ İnşaat Mühendisleri Odası “Kamulaştırma Davalarında Bilirkişilik Yapacak İnşaat Mühendislerinin Çalışmalarının İzlenmesi, Sicillerinin Tutulması ve Atama İlkeleri Yönergesi” kapsamında, 21 Aralık 2011 Çarşamba günü saat 14.00’de Şubemizde Kamulaştırma Bilirkişiliği Kura Çekimi yapılacaktır. Başvuru şartları için Şubemizden bilgi alınabilir. İlgililere duyurulur. 12 Kasım 2011 - 161 nımız Ayhan EMEKLİ ve Şube Yönetim Kurulu Üyemiz Necati ATICI “Van depremi sonrası İzmir” konusunda görüşlerini açıkladılar. - Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ TRT Haber, Haber Türk, Bloomberg TV ve Show TV haber programlarına katılarak Van Depremi ve İzmir konusunda Şube görüşlerimizi aktardı. 2 Kasım 2011 Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ SKY TV Ana Haber Bülteninde ve SKY TV Hayatın Nabzı programına katılarak Van Depremi ve İzmir konusunda Şube görüşlerimizi aktardı. 3 Kasım 2011 Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ NTV Haber Kuşağında ve Kanal 35 Farklı Yorum programında Van Depremi ve İzmir konusunda Şube görüşlerimizi aktardı. 9 Kasım 2011 İzmir SKY TV’de Osman AKBAŞAK tarafından sunulan Kent ve Yaşam programına katılan üyemiz Prof. Dr. Hikmet H. ÇATAL “Öncesi ve sonrasıyla İzmir ve deprem” konusunda görüşlerini aktardı. 15 Kasım 2011 Kanal 35 Ekonomi Masası programına Şube Yönetim Kurulu üyemiz Necati ATICI katılarak “İzmirin mevcut yapı stoğu ve güvenli yapılar” konusunda Şube görüşlerimizi aktardı. TMMOB İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR ŞUBESİ İnşaat Mühendisi İnci GÜN Resim Sergisi 13-23 Aralık 2011 Yer: İMO İzmir Şubesi Şubeden İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 13 Şubeden MESLEKTE 25, 40 ve 50. YILINI DOLDURAN ÜYELERİMİZ 13 Aralık 2011 tarihinde, mesleğinde 50, 40 ve 25. yılını dolduran üyelerimize plaket töreni düzenlenecektir. Üyelerimizi kutlar, sağlıklı nice yıllar dileriz. Şubemiz kayıtlarına göre meslekte 50, 40 ve 25. yılını dolduran üyelerimizin listesi aşağıda bulunmaktadır. Aynı liste şubemizin internet sitesinde de yayınlanmaktadır: (www.imoizmir.org.tr) Listedeki üyelerimizin plaketleri hazırlanarak, Şubemiz kayıtlarındaki adreslerine yazılı davet gönderilecektir. Listede herhangi bir yanlışlık görülmesi durumunda Şubemize telefonla bilgi verilmesini rica ederiz. Telefon : 462 56 55 e-posta : imoizmir@imoizmir.org.tr SİCİL NO 755 3782 3800 3833 3866 3868 3875 ADI MEHMET BAHRİ YILMAZ ABDULKADİR GÜRCAN İSMAİL YILMAZ OKTAY MUSTAFA SOYADI ÜNVER ÜNGÖR ÇINAR BAŞER AKMAN İLDEN EĞİLMEZ SİCİL NO 3890 3916 3946 4015 4079 4530 4795 ADI EVRENOS BENGİ EROL ABDÜLVEHAP GÜNDOĞDU YUSUF ORAL MUSTAFA GÜN SOYADI ÖNEN ERGÜNDÜZ CAN KARAGÖZ SARIYILDIZ AKALIN BİRSEL SİCİL NO 7091 7118 7167 7175 7186 7204 7208 7285 7304 7346 7348 7374 7385 7424 7439 7459 7492 7498 7499 7503 7530 7576 7577 7605 7609 7650 7651 ADI ALAADDİN ALİ BEHZAT ŞUAYİP ALİ HAYRİ MUHLİS AHMET HÜSEYİN ÖZER NURİ ATİLLA YÜKSEL AHMET ZEKİ ÇETİN ERTUĞ MUAMMER ADNAN OĞUZ ADİL MUSTAFA ŞERİF ALİ AHMET İHSAN ALİ MEHMET BÜLENT BARIŞ ERŞAN İBRAHİM ŞEREF ALİ SİNECAN MUSTAFA AHMET FERDAN SOYADI GÜLEN BALAY ŞENOCAK ÖZDEN BAŞDEMİR GÜLÜM HORZUM EMİRBAYER ERDEMLİ ARAR DAMBA BULDUK DİLEKLİ AKYARLI KARAKUŞ İRTÜRK GÖNÜLTAŞ ERZURUMLU ÇAPARTI ÖNER ÖZER GÖK ÖZTARHAN GÜNDURU İÇEL KALENDER OMAÇ SİCİL NO 7664 7671 7672 7700 7735 7739 7761 7767 7768 7770 7771 7775 7793 7818 7841 7842 7847 7854 7855 7883 7889 7905 7909 7935 7944 7946 7955 ADI MEHMET ALİ HİKMET ARİF MUSTAFA ATACAN M.YAVUZ HİKMET MUAMMER A.GÜN CELAL HÜSEYİN ATTİLA ŞERİF YUSUF ZİYA ORTAÇ HALİL SABRİ HAFIZ MUSTAFA HÜSEYİN AYKUT YUSUF NECDET ŞAKİR İBRAHİM ALİ HÜSEYİN MEHMET HAMZA İSFENDİYAR MEHMET ZAFER SEBAHATTİN MEHMET ZEKİ SOYADI ÇİMENOĞLU AKKAN ÖRNEK MIZRAK ÖZGÖBEK ERDOĞAN ÇALLAR YÜCEBAŞ ZAĞPUS YILMAZ YÜCEBAŞ ÇİNER GÜMÜŞEL ÖZTEMEL ÖZGÖNÜL ZERMAN TATLIDİL SUBAŞI YOKAŞ KUŞDOĞAN KALELİ ÖZDİNÇ ŞAHİN EGELİ ARGUN ERİŞ KOTAN 14 Kasım 2011 - 161 Şubeden SİCİL NO 7985 7987 7988 7995 8008 8017 8030 8038 8069 8074 8076 8104 8117 8118 8143 8151 8199 8229 8243 8274 8278 8286 8294 ADI SOYADI NACİ HANÇER ERKAL ÖKTEM CAFER HANOĞLU MEHMET GİRGİNER RIZANUR ALTAN ALİ RIZA HAZNEDAROĞLU HÜSEYİN GÜLAT VEDAT BEYCAN APAYDIN BİLGE ORHON FEVZİ GEZGİNER ÖMER ÖZDEN BALKÖSE M.ESEN TOPÇUOĞLU RAFAEL LEVİ AKİL BALCI MEHMET BOZAN YAVUZ ÖZDEMİR MİNGÜ MAHMUT GİRİTLİ İSKENDER ODABAŞOĞLU NERİMAN KOYUTÜRK (YERTUTMAZLAR) TUNCAY SOYDEMİR YUSUF BATMAZ MURAT VARDARLI HİLMİ NEDİM ERGUN SİCİL NO 8348 8349 8410 8478 8495 8695 8725 8727 9070 9105 9136 9563 9933 12017 13476 13994 14206 15430 15513 17747 18985 31673 ADI REŞAT SELÇUK HALİL HASAN HÜSEYİN OSMAN AHMET CELAL DAVİT İBRAHİM MEHMET HARUN NİHAT AYTAN HASAN KASIM ATİLLA MUSTAFA SİNAN ABDULLAH METİN NACİ ŞANAL RIZA HİKMET SİCİL NO 32924 32948 33010 33065 33084 33092 33094 33183 33189 33198 33200 33205 33208 33292 33299 33367 33375 33382 33389 33393 33419 33468 33536 33546 33712 33760 33779 ADI SERDAR HAYATİ MEHMET ALİ SELÇUK CELAL MEHMET TAMER LEVENT GÜRER ALİ NEŞET HASAN BÜLENT HAYRETTİN MEHMET KAZIM BEKİR MEHMET BAKİ SÜLEYMAN ALİ OSMAN ŞÜKRÜ AYŞE SEZGİN ŞAVKİ KEMAL ALİ FEYYAZ EMİN ÖZBEK SİBEL GÜLŞEN SİCİL NO 33802 33811 33832 33873 33888 33898 33996 34184 34310 34515 35094 36190 36315 36404 36406 37874 38232 38494 43006 45818 47610 48094 52390 58174 71852 81395 ADI SAVAŞ HAKKI SERDAR MEHMET ALİ MEHMET MAHMUT GÜLŞEN HACER SABA TUNA İSMAİL HALİL AHMET TAYFUN İZZET MEHMET ŞÖLEN MEHMET VEHBİ EMRE ALİ HÜSEYİN GÜRALP SEDAT HAYRETTİN DEVRİM ÜNAL LEVENT AYDIN SEVTAP EMİN KORHAN SOYADI SARAN KAZAZ RAKANOĞLU ERDOĞDU ULUSOY ÖZTÜRK BENDEŞ ÜRGEN ŞAHİN ELBİRLİK BEYHAN ŞATIROĞLU URTİMUR YILDIZ SÜLEK KOCAKUNDAKÇI KUTAN DEMİR GÜLER KAYGISIZ KAZAZ ALTINIŞIK ÇAM PORSUK HEPSÖĞÜTLÜ YAVUZ TATAR İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr SOYADI NAZLI AYTUNA İLEM TANRIÖVER ARICI ÖZBİLGİN HABİF YOĞURTÇUOĞLU ÖZKAYA AVCI GÜRBÜZ ÇENBER ALTUĞ ÇOBANOĞLU GÜNEY KOL SOYDAN BABAOĞLU ÖKTEM BALKIR BALLIKAYA AYDIN SOYADI ÖZERBAY GÜNENÇ AYER YURDUSEV ALPAYDIN DERE YEŞİL (UYSAL) HASIRCI BAŞARAN ÇİÇEKSOY AKBAŞ ÖZDEMİR ÇAKIR AKIN AKARCALIOĞLU CELEP TATAR TABATABAYI ESENTÜRK ÖZGEN TOPLU ÖZ BİÇER ERKAN EVİN KARAKOÇ Kasım 2011 - 161 15 Şubeden EYLÜL-EKİM-KASIM 2011’DE YAYINLANAN YASA VE YÖNETMELİKLER 1. Karayolları Genel Müdürlüğünden: KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK YÖNETMELİĞİ (5 Eylül 2011 tarih ve 28045 s. R. G.) 2. Kamu İhale Kurumundan: ÇERÇEVE ANLAŞMA İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (8 Eylül 2011 tarih ve 28048 s. R. G.) 3. Orman ve Su İşleri Bakanlığından: ORMAN KANUNUNUN 17 VE 18 İNCİ MADDELERİNİN UYGULAMA YÖNETMELİĞİ (15 Eylül 2011 tarih ve 28053 s. R. G.) 4. İçişleri Bakanlığından: BELEDİYE GELİRLERİ KANUNU GENEL TEBLİĞİ (SERİ NO: 2011/1) (16 Eylül 2011 tarih ve 28056 s. R. G.) 5. 2011/2164 Kamu Konutları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (20 Eylül 2011 tarih ve 28060 s. R. G.) 6. Kamu İhale Kurumundan: YAPIM İŞLERİ İHALELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (2 Ekim 2011 tarih ve 28072 s. R. G.) 7. BAKANLAR KURULU KARARI: 2011/2169 Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Tarafından, 4734 Sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü Maddesinin (b) Bendi Kapsamında Yapılacak İhalelere İlişkin Esaslar Hakkında Karar (4 Ekim 2011 tarih ve 28074 s. R. G.) 8. 9. Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından: ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİ UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (8 Ekim 2011 tarih ve 28078 s. R. G.) Kültür ve Turizm Bakanlığından: KÜLTÜR MÜDÜRLÜKLERİNİN GÖREV-YETKİ, SORUMLULUK VE ÇALIŞMA ESASLARI HAKKINDA YÖNETMELİĞİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (11 Ekim 2011 tarih ve 28081 s. R. G.) 10. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İSKÂN KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (13 Ekim 2011 tarih ve 28083 s. R. G.) 11. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: TABİAT VARLIKLARINI KORUMA KOMİSYONLARI KURULUŞ VE ÇALIŞMA USUL VE ESASLARINA DAİR YÖNETMELİK (18 Ekim 2011 tarih ve 28088 s. R. G.) 12. 011/2237 Askerî Yasak Bölgeler ve Güvenlik Bölgeleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik (18 Ekim 2011 tarih ve 28088 s. R. G.) 13. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK ŞÛRASI YÖNETMELİĞİ (20 Ekim 2011 tarih ve 28090 s.mükerrer R. G.) 16 Kasım 2011 - 161 14. KIYI TESİSLERİNE İŞLETME İZNİ VERİLMESİNE İLİŞKİN USUL VE ESASLAR HAKKINDA YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK (21 Ekim 2011 tarih ve 28091 s. R. G.) 15. 2011/2342 EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulunun ve Organlarının Teşkili ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Karar (26 Ekim 2011 tarih ve 28096 s. R. G.) 16. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığından: ENERJİ KAYNAKLARININ VE ENERJİNİN KULLANIMINDA VERİMLİLİĞİN ARTIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (27 Ekim 2011 tarih ve 28097 s. R. G.) 17. Vakıflar Genel Müdürlüğünden: VAKIF KÜLTÜR VARLIKLARI İHALE YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (30 Ekim 2011 tarih ve 28100 s. R. G.) 18. ULAŞTIRMA, DENİZCİLİK VE HABERLEŞME BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME Karar Sayısı: KHK/655 (1 Kasım 2011 tarih ve 28102 s.mükerrer R. G.) 19. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İLLER BANKASI YAPI DENETİM HİZMETLERİ YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (2 Kasım 2011 tarih ve 28103 s. R. G.) 20. Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: İLLER BANKASI KANUNU UYGULAMA YÖNETMELİĞİNİN YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILMASINA DAİR YÖNETMELİK (2 Kasım 2011 tarih ve 28103 s. R. G.) 21. ORMAN VE SU İŞLERİ BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME İLE BAZI KANUN VE KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMELERDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN HÜKMÜNDE KARARNAME (2 Kasım 2011 tarih ve 28103 s. R. G.) 22. YAPI MALZEMELERİ YÖNETMELİĞİ (89/106/EEC) KAPSAMINDA UYGULANACAK TEKNİK ŞARTNAMELERİN YAYIMLANMASI HAKKINDA TEBLİĞ (TEBLİĞ NO: MHG/2011-04) (5 Kasım 2011 tarih ve 28106 s. R. G.) 23. ASANSÖR BAKIM VE İŞLETME YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK (5 Kasım 2011 tarih ve 28106 s. R. G.) 24. 2011/2380 EXPO 2020 İzmir Yönlendirme Kurulunun ve Organlarının Teşkili ile Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Kararda Değişiklik Yapılmasına Dair Karar (17 Kasım 2011 tarih ve 28115 s. R. G.) Şubeden Kültür ve Turizm Bakanlığından: Çevre ve Şehircilik Bakanlığından: KÜLTÜR VE TABİAT VARLIKLARINI KORUMA YÜKSEK KURULU İLKE KARARI PLANLI ALANLAR TİP İMAR YÖNETMELİĞİNDE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK 22 Kasım 2011 Resmî Gazete Sayı : 28120 26 Kasım 2011 Resmî Gazete Sayı : 28124 Toplantı No. ve Tarihi Toplantı Yeri Karar No. ve Tarihi MADDE 1 – 2/11/1985 tarihli ve 18916 sayılı mükerrer Resmî Gazete’de yayımlanan Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliğinin 2 nci maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir. : 1 1/11/2011 : ANKARA : 2 1/11/2011 Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun “1/5000 veya 1/1000 Ölçekli Koruma Amaçlı İmar Planlarının veya Geçiş Dönemi Koruma Esasları ve Kullanma Şartlarının İdari Yargı Kararlarıyla İptal Edilmesi Halinde Sit Alanlarında Yapılacak Uygulamaların Koruma Bölge Kurullarında Değerlendirilmesi” başlıklı 19/1/2010 tarih ve 761 sayılı İlke Kararının Danıştay 14 üncü Dairesinin 20/7/2011 tarihli kararı ile yürütmesinin durdurulması nedeniyle konunun 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesi uyarınca değerlendirilmesi sonucunda: Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yüksek Kurulunun 19/1/2010 tarih ve 761 sayılı İlke Kararının iptaline, Sit alanlarına ilişkin tüm ölçeklerde yapılmış; koruma bölge kurullarının uygun görüşü alınarak yürürlüğe giren planların yargı kararları ile uygulamasının durdurulması veya iptal edilmesi halinde uygulamaların “Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair 648 sayılı Kanun Hükmünde Kararname”nin 42 nci maddesi ile değişik 2863 sayılı Kanunun 17 nci maddesi kapsamında değerlendirilmesine, karar verildi. “16/6/2005 tarihli ve 5366 sayılı Yıpranan Tarihi ve Kültürel Taşınmaz Varlıkların Yenilenerek Korunması ve Yaşatılarak Kullanılması Hakkında Kanun ve 3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesi kapsamında Bakanlar Kurulunca yetkilendirilen ve belirlenen alanlarda yapılacak dönüşüm ve iyileştirme uygulamaları ile, 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu, 20/7/1966 tarihli ve 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 29/6/2011 tarihli ve 644 sayılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yapılacak iyileştirme, yenileme ve dönüşüm proje ve uygulamaları, finans merkezleri ve benzeri özel proje alanları, merkezî idarenin yetkisi içindeki kamu yatırımları ve özel yapım gerektiren yapılaşmalara ilişkin uygulamalarda bunlara ilişkin imar planı hükümleri, bu planlarda hüküm bulunmayan hususlarda bu Yönetmeliğin ilgili hükümleri uygulanır.” MADDE 2 – Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer. MADDE 3 – Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre ve Şehircilik Bakanı yürütür. YAPI DENETİMİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİĞE İLİŞKİN BAKANLIK DUYURUSU 02.11.2011 tarihli ve 28103 (Mükerrer)sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren KHK/662 karar sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16.maddesinde; “29/06/2011 tarihli ve 4708 sayılı Yapı Denetim Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin altıncı fıkrasında yer alan “%1 i” ibareleri ”%3 ü” olarak değiştirilmiş ve 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında yer alan “üç” ibaresi “altı” olarak İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr değiştirilmiştir.”denilmekte olup, Bu değişikliğe istinaden, 12.09.2011 tarih ve 6404 sayılı Genelgemiz ve 18.10.2011 tarih ve 7437 sayılı yazımızda yer alan “Bakanlığımız ve İlgili İdare Payı” uygulamasının, 02.11.2011 tarihi itibari ile imzalanan sözleşmelerde, KHK/662 Karar Sayılı Kanun Hükmünde Kararname doğrultusunda yürütülmesi gerekmektedir. İlgililere duyurulur. Kasım 2011 - 161 17 Şubeden ANAYASA MAHKEMESİ KARARI (15 Kasım 2011 SALI Resmî Gazete Sayı : 28113) Anayasa Mahkemesi Başkanlığından: Esas Sayısı : 2010/75 Karar Sayısı : 2011/42 (Yürürlüğü Durdurma) Karar Günü : 3/11/2011 YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNDE BULUNAN: Danıştay Altıncı Dairesi YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN KONUSU: 29/6/2001 günlü, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasına, 30/6/2004 günlü, 5205 sayılı Yasa’nın 1. maddesiyle eklenen “… ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar…” ibaresinin, Anayasa’nın 2., 5., 10. ve 56. maddelerine aykırılığı ileri sürülerek iptaline ve yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmesi istemidir. YÜRÜRLÜĞÜN DURDURULMASI İSTEMİNİN İNCELENMESİ Yürürlüğün durdurulması istemini de içeren başvuru kararı ve ekleri, bu konudaki yürürlüğü durdurma ve esas inceleme raporu ile ekleri, iptali istenilen kural, dayanılan Anayasa kuralları ve bunların gerekçeleri ile öteki yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü: 29/6/2001 günlü, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 1. maddesinin ikinci fıkrasına, 30/6/2004 günlü, 5205 sayılı Kanun’un 1. maddesiyle eklenen “… ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar …” ibaresi, 3/11/2011 günlü, E. 2010/75, K. 2011/150 sayılı kararla iptal edildiğinden, bu ibarenin, uygulanmasından doğacak sonradan giderilmesi güç veya olanaksız durum ve zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın Resmî Gazete’de yayımlanacağı güne kadar YÜRÜRLÜĞÜNÜN DURDURULMASINA, 3/11/2011 gününde OYBİRLİĞİYLE karar verildi. Başkan Haşim KILIÇ Başkanvekili Serruh KALELİ Başkanvekili Alparslan ALTAN Üye Fulya KANTARCIOĞLU Üye Fettah OTO Üye Serdar ÖZGÜLDÜR Üye Osman Alifeyyaz PAKSÜT Üye Recep KÖMÜRCÜ Üye Burhan ÜSTÜN Üye Engin YILDIRIM Üye Nuri NECİPOĞLU Üye Hicabi DURSUN Üye Celal Mümtaz AKINCI 18 Kasım 2011 - 161 Üye Erdal TERCAN Şubeden “YAPI STOKU ENVANTERİNİN OLUŞTURULMASI VE YAPI GÜVENLİĞİNİN DEPREM RİSKİ AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ” ÇALIŞMALARI HAKKINDA ÜYELERİMİZE DUYURU İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı ile Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi ve TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında düzenlenen ortak hizmet projesi protokolü kapsamında, Pilot Çalışma Bölgeleri olarak belirlenmiş olan Balçova ve Seferihisar (Merkez) ilçelerinde “Yapı Stoku Envanterinin Oluşturulması ve Yapı Güvenliğinin Deprem Riski Açısından Değerlendirilmesi” çalışmaları gerçekleştirilecektir. PROTOKOLÜN AMACI Balçova İlçesinde bulunan yaklaşık 6.500 adet yapı ile Seferihisar (Merkez) İlçesi’nde bulunan yaklaşık 3.000 adet yapının kapsamlı envanterinin oluşturulması ve bu yapıların güvenliğinin deprem riski açısından “HIZLI” değerlendirilmesidir. Projede incelenen binalar için Bina kimlik bilgileri oluşturulacak ‘İmar Bilgi Sistemi’ne aktarılacak Olası bir deprem sırasında binaların hasar görebilirlikleri bölgesel olarak belirlenecek, Elde edilen sonuçlar her iki ilçe bazında bölgesel olarak raporlanacak, Sonuçlar İzmir Büyükşehir Belediyesi Kent Bilgi Sistemi’ne aktarılacaktır. Projede görev alacak İnşaat Mühendisleri proje veri tabanının sağlıklı olabilmesi amacıyla, eğitime tabi tutulacaklar, eğitime yeterli katılımı sağlayanlar katılım belgesi alacaklardır. Eğitim sonunda yapılacak sınav sonuçlarına bağlı olarak “Eğitim Başarı Belgesi” verilecektir. Projede görev yapacak olan “Eğitim Başarı Belgesi” sahibi İnşaat Mühendisleri, Pilot bölge olan Balçova ve Seferihisar (Merkez) ilçelerinde yer alan tüm binalar için a) ARŞİV projelerinin değerlendirilmesi, sayısal hale getirilmesi ve İmar Bilgi Sistemine aktarılması b) SAHA gözlemleriyle proje-uygulama farklılıkları, hasar görebilirlik açısından HIZLI değerlendirilmesi, sonuçların İmar Bilgi Sistemine aktarılması aşamalarında görev alabileceklerdir. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Eğitim Programı (Süre 42 saat) Eğitimler İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi’nde gerçekleştirilecektir. Hafta içi 18.00 -20.30, Hafta Sonu: 10.00-14.00 M1 Modülü: (14 saat) Dünyada ve Türkiye’de Bina Envanter Çalışmaları/ Uygulamaları 1 Saat Kullanılacak yöntemlerin detayları ve uygulanacak formlar 1 Saat İstatistiksel Değerlendirme 2 Saat Saha gözlemleri – Hızlı Değerlendirme 1+1 Saat Proje üzerinden bilgi toplama ve değerlendirme 2+2 Saat İmar mevzuatı, kaçak yapılar, yapı kullanma izin belgesi, inşaat ruhsatı ve yapı denetim belgesi hakkında bilgilendirme 2 Saat Özel Durum Formları 2 Saat M2 Modülü: (16 saat) Beton kalitesi-Zamana bağlı değişim-Betonda oluşan bozulma 2 Saat Beton kalitesi, Beton sınıfları, uygulama hataları, değerlendirme 2 Saat Betonarme yapılarda hasar tipleri ve sınıflandırılması 2+2 Saat Deprem sonrası hasar değerlendirme -Düzce depremi örneği 2+2 Saat Yığma yapılarda hasar tipleri ve sınıflandırılması 2+2 Saat M3 Modülü: (8 saat) Deprem Mühendisliği ve Yapı Dinamiğinde Temel Kavramlar 2+2 Saat Uygulamalar ve Verilerin sayısal ortama aktarılması (Ortak program) 2+2 Saat Sınav (Ortak Sınav) 3+1 Saat Kurs Tarihleri ve Başvuru Bilgileri Şubemiz web sayfasında ve e-posta yoluyla duyurulacaktır. Kasım 2011 - 161 19 Şubeden SENDİKALI OLMAK İSTEDİKLERİ İÇİN İŞLERİNE SON VERİLEN SAVRANOĞLU İŞÇİLERİYLE RÖPORTAJ Genç Mühendisler Komisyonu’nun 30 Eylül 2011 tarihli toplantısında alınan karar doğrultusunda Hüseyin KUZU ve Kaan GİRGİN, sendikalı olmak istedikleri için işlerine son verilen Savranoğlu İşçilerini ziyaret etmiş, sendikalı olma ve işlerine son verilme süreçleri kendilerinden dinlenerek röportaj gerçekleştirmiştir. baygınlık geçiriyor, hastaneye götürüyorlar, çıkıp geliyor, ertesi gün bir daha kriz geçiriyor. Artık dayanamıyor, gidiyor, çalışamaz raporu alıyor. Ama aynı gün tekrar geri dönüyor, işinden olmasın diye. Soru: Fazla mesai ücreti var mıydı çalıştığınız süreçte? HÜSEYİN DENİZKAN: Fazla mesai bordroya yansıtılmıyor. Bordroda yazan kısım bankaya yatırılıyor, öbür kısımlar elden veriliyor zarf içinde. Genelde 100-150 saatten aşağı mesai yapan yok zaten. 250-300 saat mesai yapan arkadaşlar var. Bu yönden de ağır bir sektör. Soru: Kaç yıldır çalışıyorsunuz burada? HÜSEYİN DENİZKAN: Ben 5 yıldır çalışıyorum. TİMUR ISLIOĞLU: Ben 2 yıldır çalışıyorum. ÜZEYİR SARGIN: 9 yıldır çalışıyorum Soru: Deri sektöründen bahseder misiniz? HÜSEYİN DENİZKAN: Deri demek kimyasal demektir. Buraya gelen deri inek ve manda derisidir. Kimyasal işlemden sonra kullanılacak hale geliyor. Fabrikada havalandırma diye bir şey yok dersek, yalan söylemiş olmayız. Bütün kimyasal malzemeler kullanılıyor burada. Kimyasal malzemeler kullanıldıkça, ister istemez teneffüs etmek zorunda kalıyorsun. Bu havayı teneffüs ettiğin zaman, direkt ciğerlerine zarar veriyor. Bu bakımdan ağır bir sektör. Soru: Birçok arkadaşımızın özellikle solunumla ilgili hastalık yaşamakta olduğunu bilmekteyiz. Bu bakımdan da değerlendirdiğiniz de çalışma şartlarınız nasıl? TİMUR ISLIOĞLU: Servisimiz yok. İşe yaya gidip geliyoruz. Rahatsız olduğun zaman hastaneye gitme şansın yok. O gün ustanın psikolojisine bağlı. Akşam paydos saati yok zaten. Sabah 08.00 işbaşı, akşam işin bitimine bağlı. HÜSEYİN DENİZKAN- İşe girerken, herkes sağlık raporu alıp da geliyor. Bir kere akciğer filmi çektiler, o da herhalde ilk geldiğim yıldı. Ondan sonra bir şey görmedim. Bir kadın arkadaşımız üç defa art arda baygınlık geçirdi, nefes alamadı. Burada çalışırken bir 20 Kasım 2011 - 161 Soru: Sendikal mücadeleniz nasıl başladı? HÜSEYİN DENİZKAN- İki-üç arkadaş geldi, “Böyle bir düşüncemiz var; sen, bu düşüncenin içinde yer almak ister misin? Sendikaya üye olalım. Bizim için daha iyi olacak. Daha da önemlisi çocuklarımız için, geleceğimiz için daha iyi olacağını düşünüyoruz. Birlik beraberlik olduğu müddetçe, bizi hiçbir güç deviremez” dediler.Ben de düşündüm. Ustasıyla arası iyi olanlar için problem yokken ustasıyla arası kötü olanlar için sıkıntılar yaşanıyor. Gerçekten bu adaletsizliğe dur demenin zamanı geldi diye düşündüm. Başarılı olunur mu, olunmaz mı bilemiyorum ama bizim hedefimiz burada sendikalı olmak. Soru: Sendikal mücadele sürecinde neler yaşadınız? HÜSEYİN DENİZKAN: Bu işyerinde 2000 yılında da bir sendika olayı geçmiş. Bu dikkate alınarak gerekli çoğunluk elde edilmesin diye firma üçe bölünmüş. Bunu örgütlendikçe, bilinçlendikçe anlıyoruz. Ama şimdi sendikalı olunca herkes orta bir noktada buluştu, Bu mücadeleyi en sonuna kadar götüreceğiz. Bizi çözmek için bizlere, “30 Eylülde fabrikamı kapatıyorum, İstanbul’a taşıyorum. Gelenler yazılı olarak bildirsin, gelmeyenler de bildirsin.” Dediler. TİMUR ISLIOĞLU: Eğer İstanbul’a gitmezsek, otomatikman sürecimiz bitecekti. HÜSEYİN DENİZKAN: “İstanbul’a gidiyoruz” dedik. Bütün arkadaşlar evrak verdik. Tabi bu arada bizlere psikolojik baskı yapıldı. Bankaya yatan ücretle bordroya yazan ücret eşit olmadığından bordroya imza Şubeden atmadık. “Bordroya imzayı at, paranı al” denilerek psikolojik baskının boyutu artırıldı. 5-6 ay böyle direndik, İstanbul’a gidinceye kadar. Ama sonra paralarımızı aldık, imzalarımızı attık, İstanbul’a gittik. Soru: “Sendikal hakkımızdan vazgeçmeyiz” dediniz ve İstanbul’a gittiniz. Gelemezler diye düşünülüyordu herhalde. HÜSEYİN DENİZKAN- Evet. “Bunlar bu işte kararlı. Ben, bu örgütlenmeyi nasıl dağıtırım?” diye düşünmeye başladılar. Ama öyle bir şey oldu ki daha çok kaynaştık. İstanbul’a vardık, bize kalacak yer ayarlama sözü tutulmadı. Bizler de bunun üzerine çadırda kalmaya başladık hep birlikte. Bunun üzerine “Burayı işgal ettiniz” denilerek işten atıldık. Soru: Fabrikada şu an 50 kişi mi çalışıyor? HÜSEYİN DENİZKAN: Yaklaşık 50 kişi var. Soru: Fabrikadaki arkadaşların bakışlarının önemli olduğunu düşünüyorum. Ne düşünüyorlar, siz nasıl görüyorsunuz, ne yapacaklar? HÜSEYİN DENİZKAN: Sendika örgütlenme aşamasındayken, içerideki bütün arkadaşların haberi vardı bu olaydan. 30 kişilik bir grup var; kollanan adam oldukları için, onlar yanlış yapmamayı düşündüler, “Biz, yanlış yapmış oluruz” filan dediler. Soru: Sendikalı olmayla birlikte diğer işçilerin yaşadıkları neler? HÜSEYİN DENİZKAN: Fabrikada çalışan bir kadın işçimizin babası bekçidir. 18 seneden beri burada çalışıyor, Ona “Ben, fabrikayı kapatıyorum, senin de çıkışını veriyorum” denildi. Tek suçu, kızının sendikaya üye olmasıdır. TİMUR ISLIOĞLU: İki bekçiden bir tanesini çıkartıyor kızı sendikaya üye olduğu için. Gösterdiği sebep, “Fabrikayı kapatıyorum” diyor. Ama diğer bekçi işine devam ediyor ve çıkartılan arkadaşın yerine başka bir bekçi alıyor. Soru: Ailelerin durumu nasıl, onlara nasıl yansıdı bu durum? HÜSEYİN DENİZKAN: İstanbul’da yaptığımız eylemlerde gazeteciler geliyor, kameralar geliyor, televizyonlar geliyor, çekiyor. Evi arıyoruz, “Bakın, böyle böyle olaylar var” diyoruz. Ufaklık var benim 5 yaşında. Bunlar da televizyonda bakarken, annesi, “Bak, babana bak. Görüyor musun?” diyor. “Bakmak istemiyorum. Babamı burada görmek istiyorum ben” diyor. Çocukların psikolojisini çok etkiliyor. TİMUR ISLIOĞLU- “Arkanızdayız, sizi destekliyoruz” dediler, ama göremedik yani sadece lafla olmuş. HÜSEYİN DENİZKAN- Uzun soluklu bakamıyorlar olaya. Yarın “Çık” dediği zaman çıkacağını biliyorlar aslında, ama yanaşmıyorlar. Ama bunun yarını var, yarından sonrası var, geleceğin var, çocuğun var. Bunu düşünmek lazım. Soru: Çalışma hayatlarına burada başlayan 20’li yaşlarda kadınlar var. Onların sendikalı olmak istedikleri için işlerinin dışında birtakım işlerde çalıştırıldıkları söylendi. Sendikalı olmak istemenizle başlayan süreçte, sizin de işinizin dışında görevlendirilmeniz gibi bir şey oldu mu; direncinizi kırmak için? TİMUR ISLIOĞLU: Çalışan erkekler işimizin dışında işler yapıyorduk zaten. Sendikayla beraber kadınlara baskı kurmaya başladılar, ama sadece bu konuda. HÜSEYİN DENİZKAN: Çalıştığım makineyi soba gibi düşünün; geniş bir bacası var. İçeride oluşan tiner, kimyasal maddeler bacadan çıkarken, ister istemez birikiyor. Zamanı geldiğinde, onun temizlenmesi gerekiyor. Bunu temizleyen kim; erkek arkadaşlar. Ama sendika olayı patlak verdikten sonra işin rengi biraz değişmeye başladı, o işleri kadınlara yaptırmaya başladılar. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Ziyaret ettiğimiz gün Savranoğlu işçilerinin direnişlerinin 88. günüydü. Tabeladaki “Sanırım benim babam öldü, çünkü artık eve gelmiyor” ifadesi dikkatimizi çekti. Yazıyı sorduğumuzda aldığımız cevap karşısında sözün bittiği yerdeydik. TİMUR ISLIOĞLU: Öğretmenleri çocukların resim yapmalarını istiyor. İşçilerimizden birinin çocuğu adam resmi çiziyor, fakat siyah renkte. Sayfanın geri kalan kısmını da boş çiziyor. Öğretmen soruyor, “Neden bunu çizdin?” diyor. Çocuk, “Sanırım, benim babam öldü; çünkü görmüyorum, eve gelmiyor” diyor. Kasım 2011 - 161 21 Şubeden dolaşıyorum, bir arkadaşı gördüm. O da aslında bizim içimizde de, şu anda rahatsız olduğu için evde. “Ne yapıyorsun?” diye sordum. Doktora gidecekmiş, “Götüreyim” dedim. Mesela önceden olsa görmezden gelirdin. Ama şu anda artık pozisyon değişti, herkes birbirine kenetlendi. Tek mücadelemiz var artık; o da ekmek mücadelesi. Soru: Şu an hukuki süreç ne aşamada? Soru: Sendikalı olmaya bakışınız nasıl gelişti? HÜSEYİN DENİZKAN- Burada bizden büyük bir çalışanın çocuğunun bacağında protez var. O arkadaşımız orada, yaş derinin içerisinde ayağında çizmelerle naylon üzerinde, çalışıyor. TİMUR ISLIOĞLU: Sinek konacak, o sineği kovalayamazsınız; çünkü elinde eldiven, onun üstünde çorap. Deri çok kaygan. Şöyle sürdüğünüz zaman, şuradaki saçınızı, derinizi alır. HÜSEYİN DENİZKAN: O arkadaşımın yerine geçtim, öyle düşündüm. “Yazık, bu adam burada böyle çalışıyorsa, ihtiyacı var da çalışıyorsa, ben kendim için değil, o arkadaş için giriyorum” dedim. Soru: Sendikadan önce birbirinizle diyaloğunuz nasıldı? HÜSEYİN DENİZKAN: Genel olarak uzaktı. Mesela, üç arkadaş çok yakındık ama toplamda çok uzaktık. TİMUR ISLIOĞLU: Ama kader birliği var şimdi. HÜSEYİN DENİZKAN: İbrahim arkadaşımızın çocuğunun rahatsız olduğunu bilmiyordum mesela. Okula gidip geliyor çocuk. Epey bir rahatsız. Onun öyle olduğunu 5 yıldır bilmiyordum. Utandım kendimden. Ama aslında bizim de suçumuz değil. Sistem öyle gerektiriyor, uzaklaştırıyor milleti birbirinden. Ben, senin sıkıntına ortak olmaya başladığım zaman, o da ortak oluyor, bu da ortak oluyor. Ama bu olmadığında, milletin onu anlatmaya, onu söylemeye fırsatı kalmıyor, “Bir an önce işimi bitireyim, evime gideyim” diye uğraşıyor. TİMUR ISLIOĞLU: Sendikalı olmayla birlikte aramızda beraberlik oluştu bu olaydan sonra. Dün akşam 22 Kasım 2011 - 161 HÜSEYİN DENİZKANİşe iade davası açacağız. Çünkü burası çalışıyorsa, burada olacağız biz. Soru: İş kazası oranı nedir burada? Solunumla ilgili çok rahatsızlık var. HÜSEYİN DENİZKAN- Biraz da duygusal davranıyoruz. Ufak tefek şeyleri aramızda çözmeye çalışıyoruz. Kesiklerde bile çoğu arkadaşımız doktora gitmiyor. TİMUR ISLIOĞLU: Derinin kenarlarını jiletle alıyoruz. Çalışma Bakanlığından gelen yetkilinin “Jilet kullanmak için parmaklıklar var; onlardan kullanılması gerekiyor” demesine rağmen, burada kullanılmadığı için bir arkadaşımız elini kesti, bir aya yakın yattı. Deri fabrikasında yürümek de bir cambazlık gerektiriyor zaten, çünkü çok kaygan. Gezmeye bile geldiğinizde, kayıp düşebilirsiniz. Soru: Sendikalı olma sürecinizin sonunu nasıl görüyorsunuz? TİMUR ISLIOĞLU: Biz, şu an sendikalı olmak istiyoruz. Tabii, sendikayla birlikte, ekonomik ve demokratik haklarımızı kazanmak istiyoruz. Ama onun yanında, belki ondan da ön planda, çalışma şartlarımızın işçi sağlığı ve iş güvenliği konusunda alınabilecek önlemlerle çalışma şartlarımızın iyileşmesi için mücadelemizi sürdürüyoruz. ÜZEYİR SARGIN: Karıncalar uçurumun karşı tarafına geçmek istiyorlar, atıyorlar kendilerini. “Niye atıyorsunuz?” diye soruyorlar, çünkü geçmeyecekler oraya. Onlar kendilerini attığı zaman dolduruyor orayı. “Bizden sonrakilere yol olur” diyorlar. Ben, o şekilde düşünüyorum. Başaramazsak bile, bizden sonrakilere yol olur. Bu şekilde mücadelemizi öreceğiz. TMMOB’den VAN’DAN SESLENİYORUZ. SESİMİZİ DUYAN VAR MI? 23 Ekim 2011 tarihinde saat 13:41’de Van’da gerçekleşen 7,2 büyüklüğündeki depremin ardından Van’a giden TMMOB Heyeti yaptığı incelemenin ardından 26 Ekim 2011 tarihinde bir basın toplantısı düzenleyerek tespitlerini kamuoyu ile paylaştı. Gözlemler ve öneriler bölümü aşağıda yer alan açıklamanın tamamı Şubemizin web sitesinde yer almaktadır (www.imoizmir.org.tr) let donanımlı çadır kentler oluşturulmalıdır. ... Halkımız doğal olaylarda böylesine ağır bedeller ödemek zorunda değildir. Bilimden ve insan yaşamından yana politikalar ile yeni acıların yaşanmaması sağlanabilir. 3. Hiç ulaşılmamış köylere acilen çadır, battaniye ve ısıtıcı ulaştırılmalıdır. 4. Yıkılmamış tüm binaların taşıyıcı sistemlerine ilişkin mevcut durum tespiti yapılarak kullanılıp kullanılamayacağı ivedilikle belirlenmelidir. 5. Devletin olanakları bölgede protokol karşılanmasına yönelik değil halkın acil ihtiyaçlarının giderilmesine dönük seferber edilmelidir. 6. Felakete uğrayan halkın her türlü zararı ve ihtiyaçları sosyal devletin gereği olarak bedelsiz karşılanmalıdır. Vatandaşın devlete olan borçları ertelenmek yerine tümüyle silinmelidir. Heyetimizin Bölgedeki Gözlemleri: 1. Bölgede yıkılan binalar; yer seçiminden başlayarak yapı üretim süreçlerinde yeterli mühendislik, mimarlık hizmetlerinin alınmadığını ve denetlenmediğini gösteriyor 2. Yıkıma uğrayan köylerde yapıların tüm ülkede olduğu gibi hiçbir mühendislik-mimarlık hizmeti almadığı, birçoğunun taş toprak malzemeyle gelişigüzel inşa edildiği görülmüştür. Dolayısıyla yıkım büyük olmuştur. 3. 4. 5. Siyasal iktidarın deprem öncesinde afet riskinin azaltılması doğrultusunda gerekli adımları atmadığı tespit edilmiş, özellikle Erciş‘te afet yönetim sisteminin tümüyle iflas ettiği görülmüştür. Deprem sonrası tablo; arama kurtarma ekiplerinin ve halkın özverili çalışmasına rağmen enkaz kaldırma faaliyetleri de dahil olmak üzere tam bir kargaşa halindedir. Depremin üzerinden 3 gün geçmiş olmasına rağmen evlerinde kalamayanların barınma ve ısınma sorunları ortadan kaldırılmış değildir. Henüz çok az çadır dağıtılmış, bir tane bile toplu çadır alanı kurulmamıştır. Halkımızın büyük bir dayanışma örneği göstererek gönderdiği yardımlar yerine ulaştırılamamış, hatta dağıtıma dair herhangi bir organizasyon oluşturulmadığı görülmüştür. 6. Dağıtım kuyruklarının kilometrelerce uzadığı, kaymakamlık önünde yardım dağıtımının şehir efsanesine dönüştüğü, halkın ne yardım alacağını bilemeden saat başı toplanıp dağıldığı görülmüştür. 7. Finans kurumlarının mobil şubeler aracılığıyla kesintisiz çalıştırıdığı Erciş‘te enerji, kullanma suyu, kanalizasyon gibi çöken temel altyapı sistemlerinin onarılmasına dair hiçbir adım atılmamıştır. TMMOB ivedilikle yapılması gerekenlere ilişkin diyor ki: 1. Yıkılan tüm binalara bir an önce yeterli ve koordine edilmiş arama kurtarma ekip-ekipmanlarıyla müdahale edilmelidir. 2. Erciş‘te ortak yemekhane, sağlık ocağı, mobil tuva- İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr TMMOB, dün olduğu gibi bugün de sorumluluklarının bilincindedir. Bugün de tüm örgütlü gücü ile birlikte Van halkının yanındadır. İMO’DAN VAN DEPREMİ SONRASI TMMOB VE BAĞLI ODALARA YÖNELTİLEN ELEŞTİRİLERE YANIT İnşaat Mühendisleri Odası, Van’da yaşanan depremin ardından bazı basın yayın organları aracılığıyla TMMOB ve Odalara yöneltilen eleştiriler üzerine 4 Kasım 2011 tarihinde bir açıklama yaptı. Açıklamanın tam metni Şubemizin web sitesinde yer almaktadır. (www.imoizmir.org.tr) AKP’NİN KHK’LERİ VE TMMOB KİTABI YAYIMLANDI AKP Hükümetinin genel seçimlere iki ay kala Meclis`ten geçirdiği yetki yasasına dayanarak çıkardığı Kanun Hükmünde Kararnameler ve TMMOB ile bağlı Odaların konuya ilişkin açıklamaları, görüşleri kitap haline getirildi. Kasım 2011 - 161 23 TMMOB İKK’dan TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU’NCA “KONAK TÜNELİ” HAKKINDA YAPILAN BASIN AÇIKLAMASI METNİ TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, bir basın toplantısı düzenleyerek, “Konak Tüneli” ile ilgili tartışmaların, TMMOB ve meslek odalarına yönelik bir linç kampanyasına dönüşmesine tepki gösterdi. 05.10.2011 “Hükümeti ve yerel yöneticileri izmir adına, şehircilik kurallarına, bilimsel temellere, plan ve programlara dayanan, halkın yararına olan, sorun değil çözüm üreten, kentliyle paylaşılan projeler üretmeye çağırıyoruz.” Değerli basın mensupları, Son günlerde AKP‘nin İzmir için öngördüğü projelerden olan Konak Tüneli üzerinden yürütülen tartışmalar başta TMMOB‘ye bağlı odalarımız olmak üzere meslek odalarını suçlamaya ve linç kampanyasına dönüşmüş durumdadır. Odalarımızın uzmanlık alanları üzerinden yaptığı kamusal denetim ve bunun üzerinden kente ilişkin plan ve projelere yaptığı itirazlar hep birilerini rahatsız etmiştir. Ancak son gelinen nokta da sürecin odalarımızı linç kampanyasına dönüşmesi açık bir haksızlıktır kabul edilemez. Bu aynı zamanda demokrasi algımızın ne kadar gelişmiş olduğunun da bir göstergesidir. Bu baskıya boyun eğmeyeceğiz. Bitmeyen yarım kalmış yatırımların sorumlusu odalar değil, planlama ilkelerine ve kamu yararına uygun projeler geliştirip uygulamayan, ben yaptım oldu mantığıyla hareket eden, projeleri kentliyle paylaşma, tartışma gereği duymayan, İzmir‘i modern bir kent gibi değil, kasaba gibi algılayan siyasi karar alıcılar ve yöneticilerdir. Mühendis Mimar ve Şehir Plancıları olarak bizler eksik ve sakıncalı gördüğümüz plan ve projeler için eleştirilerimizi yasal süresi içinde yaptık, önerilerimizi sunduk. Ancak çözüm alamayınca da dava açmak zorunda kaldık. Açtığımız davalarda da plan ve projelerin planlama ilkelerine, şehircilik kurallarına, bilime ve kamu yararına aykırı oldukları tespit edildi. Eğer bizler söylendiği gibi bazı plan ve projelere davalar açmamış olsaydık, bugün Kordonun denizle bağlantısını kesen saçma bir Kordon Yolumuz, Konağın göbeğinde bir Galeriamız olacaktı. Birçok değerimizi de yitirmiş olacaktık Zamanında müdahil olunamadığı içinde İzmir o güzelim yalıları yerine, Çin Seddi gibi binalarla denizden ayrılmıştır. İzmir bunu hak etmemektedir. İzmir‘de Ahmet Adnan SAYGUN Sanat Merkezi ve Tarihi Havagazı Fabrikası gibi ranta teslim olmayan pro24 Kasım 2011 - 161 jelerin sayısı artırılmalıdır. Değerli Basın Mensupları, Tartışmayı başlatan konu olan Konak Tüneli ile ilgili olarak yaptığımız değerlendirmeleri içeren raporu bugün sizlerle paylaşacağız. Ancak satırbaşları ile Söz konusu Konak-Yeşildere Tüneli konusundaki görüşlerimizi aktarmanın yararlı olacağı düşüncesindeyiz. Konak Tüneli projesi, Genel Seçimler öncesinde AKP‘nin bir seçim vaadi olarak gelmiştir. Tünelin ilk proje güzergahı Konak‘tan Mürselpaşa Caddesine doğru uzanmaktadır. Ancak, hiçbir somutluğu olmayan bu düşünce aşamasındaki proje, maliyeti gerekçe gösterilerek aniden değiştirilmiştir. Yeni güzergah olarak ta Konak Bahribaba Parkı ve Yeşildere caddesi olarak ifade edilmektedir. Tünel kararı, İzmir‘in yürürlükteki nazım imar planlarında ve 2009 yılında hazırlanıp onanan Ulaşım Ana Planı‘nda bulunmamaktadır. Tünel hakkında İzmir‘i yöneten yerel yönetim başta olmak üzere İzmir Kamuoyunun bilgisi yoktur ve kamuoyunda yeterince tartışılmamıştır. Bu nedenle İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanan Uçanyol adı verilen proje ile çakışması nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı projeyi ulaştırma bakanlığına devrettiğini açıklamıştır. Tünel projesi, çağdaş planlama yaklaşımlarının aksine özel otomobil kullanımını arttırıcı niteliktedir. Tam tersine toplu taşıma sistemlerinin kent merkezlerinde yaygınlaştırılması gereklidir. Bu tünele harcanacak önemli bir kaynağın, nazım planlarda ve ulaşım ana planında öngörülmeyen, fizibilitesi yapılmamış bir yatırıma harcanması yerine, Ulaşım Ana Planı kararlarına uygun olarak, ulaşım sorunlarının çağdaş çözümü olan raylı sistem yatırımlarına yönlendirmek daha uygun olacaktır. Alsancak - Fahrettin Altay hattı, kent merkezinin ulaşım sorunlarını ve trafik yoğunluğunu azaltmak için rasyonel bir çözümdür. Ayrıca bu tünele harcanacak kaynakla, metronun Buca Hattı ve Bornova Hattı tamamlanabilir başka bir ifadeyle Buca ve Bornova‘nın toplu ulaşım sorunu çözülebilir. TMMOB İKK’dan Tünelin geçtiği güzergah, Kadifekale heyelan bölgesi yakınlarıdır. 1.derece deprem bölgesi olan İzmir‘de bu türden projelerin mutlaka zemin etüdü yapılarak projelendirilmesi gereklidir. Basına yansıdığı kadarıyla, projenin uygulamaya başlamasıyla zemin sondajlarının birlikte yapılacağı söylenmektedir. Sadece sondaj yeterli olmamakla birlikte, etütler sırasında önemli bir bulgu çıkarsa Tünel Projesi yarım kalabilecektir. Odalarımıza haksız ve acımasızca saldırıp karalama ve linç kampanyası yürüten kesimler öncelikle bu tespitlerimizi dikkate almalı ve bu sorulara yanıt aramalıdır. Tünel güzergahının başladığı bölge 3.derece arkeolojik sit alanıdır. Koruma Bölge Kurulu görüşü alınması zorunludur. Bildiğimiz kadarıyla bu yönde bir resmi girişim bulunmamaktadır. Hükümeti ve yerel yöneticileri İzmir adına, şehircilik kurallarına, bilimsel temellere, plan ve programlara, dayanan, halkın yararına olan, sorun değil çözüm üreten, kentliyle paylaşılan projeler üretmeye çağırıyoruz. Tünel güzergahı İzmir tarihi kent merkezi yayılma alanını kapsamaktadır. 8500 yıllık tarihi olan İzmir‘de güzergah üzerinde arkeolojik açıdan evrensel değeri bulunan bir site bulunması halinde ne yapılacaktır? Bu tünel Ulaştırma Bakanlığı‘nın henüz 6 ay önce hazırladığı “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023” raporuna tümüyle aykırıdır. Raporun ve projenin sahibi aynı Bakanlık olduğuna göre, Bakanlığın samimiyeti tartışılmalıdır. Hiçbir plana, programa, fizibiliteye dayanmayan, ben yaptım oldu mantığıyla yapılmaya çalışılan bu tünel bu haliyle bir gecekondudur. Türk Mühendis Mimar Odaları Birliği ve Bağlı odaları olarak bir kez daha ifade diyoruz. Her zaman diyalogdan yanayız ve İzmir adına yapılacak işlere aklın, bilimin önderliğinde meslek alanlarımız uzmanlıkları üzerinden katkı koymaya hazırız. Odalarımıza yöneltilen ve linç girişimine dönüşen karalama, küçük düşürme amaçlı söylem ve eylemleri reddediyoruz. Bunlara ilişkin hukuki ve demokratik tepki haklarımızı saklı tutuyoruz. Odalarımız bu girişimlere boyun eğmeyecek, uzmanlık alanları üzerinden kente ilişkin görüşlerini ifade etmeye, halkın yararına ve gelecek kuşaklara yaşanabilir bir İzmir bırakmanın sorumluluğunu kamusal denetim görevi üzerinden yerine getirmeye devam edecektir TÜRK MÜHENDİS VE MİMAR ODALARI BİRLİĞİ İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU TMMOB DAYANIŞMA KAMYONLARI VAN’A ULAŞMAYA BAŞLADI TMMOB’nin başlattığı kampanyayla İKK’lar aracılığıyla toplanan yardımlar Van’a ulaşmaya başladı. Depremzedelerin ihtiyacı olan çadır, battaniye, giysi, gıda, temizlik malzemelerinin toplanması için TMMOB üyeleri adeta seferber oldu. İKK’larda depremin hemen ertesi başlayan yoğun çalışmayla ve binlerce TMMOB üyesinin desteğiyle toplanan yardımlar Van İl Koordinasyon Kurulu tarafından dağıtılıyor. İllerden şu ana kadar çıkan kamyon sayıları şöyle: Adana İKK : 1 kamyon Ankara İKK : 12 kamyon Balıkesir İKK : 4 kamyon Batman İKK : 1 kamyon Bursa İKK : 1 tır + 1 kamyon Denizli İKK : 1 tır + 1 kamyon Diyarbakır İKK : 1 kamyon Eskişehir İKK : 2 kamyon Gaziantep İKK : 1 kamyon İstanbul İKK : 3 kamyon İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr İzmir İKK Kocaeli İKK Malatya İKK Mardin İKK Mersin İKK Muğla İKK Urfa İKK Zonguldak İKK : 1 tır : 1 kamyon : 2 kamyon : 1 kamyon : 1 tır : 1 kamyonet : 2 kamyon : 2 kamyon Kasım 2011 - 161 25 İncelemeler İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ SEMPOZYUMU’NUN ARDINDAN Türkay Baran, Serap Kahraman, Sadık Can Girgin Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü, Buca, İzmir İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumu (İMES) ilk olarak 2009 yılı Kasım ayında Antalya Şube tarafından düzenlenmiştir. İkinci olarak Eylül ayında Muğla Şube tarafından Muğla Üniversitesi, Atatürk Kültür Merkezinde gerçekleştirilen yüksek katılımlı toplantıda, eğitim sorunlarının tümünü kapsayacak biçimde sunumlar/tartışmalar yapılmıştır. Sempozyumdan bir gün önce İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanları toplantısı gerçekleştirilmiş olup, sonuç bildirgesi IMO tarafından yayınlanmıştır1. Sempozyumda yazarlar tarafından sunulan çalışmada, İMO İzmir Şube’de Aralık ayında yapılması planlanan Kurultay hazırlıkları çerçevesinde gerçekleştirilmiş olan Çalıştayda Eğitim başlığı altında ele alınan konular tartışılmıştır. Sempozyum bildirileri İMO tarafından yayınlanacaktır. Bu yazıda ise, gerek Çalıştay/Sempozyum kapsamında ayrıntılı olarak tartışılan konular, gerekse de genel olarak Eğitim/İnşaat Mühendisliği Eğitimi sorunu ele alınacaktır. İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ EĞİTİMİ Eğitim, toplumun yönlendirilmesinde başarıya ulaşmak için kullanılabilecek en etkili araç olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, bu tür ülkelerde eğitimin amacı bireyin değerini ortaya koymak olarak tanımlanabilir2. Üniversite eğitiminde hedeflen ise dünyaya geniş açıdan bakan, özgür düşünen ve düşüncelerini ifade edebilen insanlar yetiştirmek, üst düzeyde öğretim ve araştırma yaptırmak, topluma bilimsel düşünme yeteneği ve becerisine sahip bireyler kazandırmaktır3. Mühendislik matematik ve fizik bilimlerinin, çalışma, deneyim ve uygulama ile kazanılan mühendislik mantığının kullanılarak, doğal kaynakların ve gücün ekonomik olarak insanlığın yararına sunulması; mühendislik eğitiminin temel ölçüsü ise, üretken bir mühendislik kariyerini sürdürmeye yönelik, profesyonel gelişmeye açık mezunlar yetiştirmeye yönelik olmak şeklinde tanımlanmaktadır4 . Mühendislik eğitiminde de, ana hedef, toplumun bugün, yarın oluşacak ihtiyaçlarına çözüm oluşturabilecek niteliklere sahip elemanlar yetiştirmektir. Sözü edilen eğitim sürecinin uygulamaya paralel olması gerekmektedir. Mühendislik eğitimi ve uygulama konusundaki başarı afetlerle sınanmaktadır. Yakın tarihli Simav (Mayıs 2011) ve Van (Ekim 2011) depremlerinin sonuçlarına bu açıdan bakıldığında, eğitim alanında da tartışılacak çok konu olduğu görülecektir. Çağdaş mühendislik eğitiminde hedeflerin gerçekleş- 26 Kasım 2011 - 161 tirilmesi için öğrenciye sadece teknik bilgi kazandırmanın yeterli olmadığı kabul edilmiştir. Teknik bilgi yanında araştırma, düşünme, irdeleme de gereklidir. Mühendisler karşılaştıkları sorunu bütün olarak kavrayabilmeli; eğitim öğrencinin ufkunu genişletmeli, temel sorunların ortaya konabilmesine yardımcı olmalıdır. Kısacası eğitimin bir “felsefesi” olmalıdır. MEVCUT DURUM İnşaat mühendisliği eğitiminin Türkiye’deki temelleri 1773 yılında Mühendishane-i Bahri-i Hümayun’un kurulmasıyla atılmıştır. 1883 yılında kurulan Hendese-i Mülkiye Mektebi 1909 yılında Nafıa Nezareti’ne devredilerek adı Mühendis Mektebi olarak değiştirilmiştir. Bu kurum genişletilerek çeşitli isim değişiklikleriyle 1944 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi haline gelmiştir. 1950-1970 yılları arasında ilk inşaat mühendisliği öğrencilerini alan Yıldız Teknik Okulu, Robert Koleji (Boğaziçi), Orta Doğu Teknik, Karadeniz Teknik, Fırat ve Ege (bugün Dokuz Eylül) Üniversitesi ile toplam yediye ulaşan İnşaat Mühendisliği Bölümünde seksenli yıllarda yaklaşık 500 öğrenci eğitimine başlamaktadır. Günümüzde ise, 51 devlet üniversitesinde normal ve ikinci öğretim programlarında, 15 vakıf üniversitesi ve 6’sı Azerbaycan ve KKTC’de bulunan üniversitelerde olmak üzere toplam 72 üniversitede ve 108 programda inşaat mühendisliği eğitimi sürdürülmektedir. Bir başka ifadeyle (2011 yılı kontenjanları), ülkemizde her yıl toplam 7.400’ün üzerinde öğrenci inşaat mühendisliği eğitimine kabul edilmektedir. Önümüzdeki birkaç yıllık sürede lisans eğitimini sürdüren öğrenci sayısının 35.000 civarına çıkması beklenmelidir. Sadece İnşaat Mühendisliği alanıyla sınırlı kalmayıp, diğer alanlarda da gerçekleştirilen kontenjan artışları sonucunda İnşaat Mühendisliğinin tercih edilirliğindeki değişim de dikkat çekicidir. İnşaat Mühendisliği Bölümlerini tercih ederek yerleşen öğrencilerin ilk % 25’lik dilimlerinin üniversite tercihlerinin 2007-2009 yılları arasında değişimi Şekil 1’de sunulmaktadır. Bu değişimin, üniversitelerdeki birinci ikinci sınıflardaki başarı oranlarıyla ters yönlü değişim gösterdiği düşünülmelidir. İnşaat Mühendisliğini tercih eden öğrencilerin yerleştirme puanlarına bakıldığında en yüksek (524) ve en düşük (327) puanlar arasındaki % 40 mertebesindeki fark dikkat çekmektedir. Her büyük depremde tekrar görüldüğü gibi, İnşaat mühendisliği üretim kusurları İncelemeler üretimli eleman imalat tesisleri, demir-çelik fabrikaları, taş ocakları vs.) • ekstrem durum bölgelerini (deprem bölgeleri, taşkın alanları, kıyı alanları, çökme/yıkılmalar vs.) inceleme ve analiz yapabilme imkanlarını artırmak; mesleğe ilgi uyandırma ve önemini aşılama da amaçlanmaktadır. Öğrencilerin uluslararası bütünleşmesini, bilgilerin paylaşılmasını, sektördeki uygulamacı ve bilim insanlarıyla tanışmalarını sağlamak da stajın diğer kazanımlarıdır. Stajlar konusunda yapılan yasal değişiklikler, üniversitelerin mevcut iş yükünü önemli ölçüde arttırmıştır. Öğrenci sayılarındaki artış, gerek staj yerlerinin sağlanması, gerekse stajların değerlendirilmesi açısından önemli güçlükler yaratmıştır. Bunlara ek olarak, sektördeki firmaların stajyer bulundurmayı çoğunlukla yük olarak gördükleri, stajyer alımı konusunda isteksiz davrandıkları izlenmektedir. Stajyer kabul eden birçok firmanın ise, stajyerlere yönelik bir eğitim programı bulunmamaktadır. Bu tür programlara olan ihtiyacın bilinmemesi, temel olarak üniversite-sektör ilişkisinin kopukluğundan kaynaklanmaktadır Şekil 1: İnşaat Mühendisliği Bölümlerini tercih eden ilk %25’lik öğrenci diliminin üniversitelere dağılımı ekonomik olarak maliyeti yüksek, mühendislik hatalarının çok sayıda can kaybına yol açabildiği bir alandır. Böyle bir mühendislik alanında çok farklı çalışma disiplinlerine sahip bu adayların eğitim sürecinde bulunmasının İnşaat Mühendisliği eğitimi hedeflerinin sağlanması açısından özel bir durum yarattığı söylenebilir. Şekil 2’de ÖSYM Yükseköğretim İstatistikleri dikkate alınarak hazırlanan 2000-2010 yılları arası öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının değişimi sunulmaktadır. Buna göre 2000 yılında öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısı 34 iken 2010 yılı itibari ile 32’dir. 2000 yılında araştırma görevlisi sayısı 469 olup 2010 yılında 361’dir. Öğrenci sayısındaki artışa bağlı olarak araştırma görevlisi başına düşen öğrenci sayısı da 10 yıl içerisinde 34’ten 65’e ulaşmıştır. SORUNLAR Türkiye’de İnşaat Mühendisliği Eğitimi’nin araştırıldığı çalışmada 41 inşaat mühendisliği bölümünden 3.284 üçüncü ve dördüncü sınıf öğrencisinin cevaplamış olduğu anket sonuçlarına göre; öğrenciler %61 gibi büyük bir çoğunlukla, lisans eğitiminde kullanılan sistemin teorik bilgilerin öğrenilmesi için yetersiz olduğunu düşünmektedir. Üçte ikilik öğrenci kitlesi eğitim sürecinin teorik bilgilerin öğrenilmesini sağlayan ödev, proje, laboratuar gibi uygulamalarla desteklenmediğini ifade etmektedir5. İnşaat mühendisliği eğitiminde önemli bileşenlerden biri olan staj eğitiminde, inceleme ve öğrenme aktivitelerinin bir program dahilinde yürütülüp, öğrencilerin • yapı şantiyelerini (bina, baraj, yol, köprü, dalgakıran vs.), • üretim tesislerini (beton santralleri, prefabrike ve ön İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Şekil 2: Öğretim üyesi ve araştırma görevlisi başına düşen öğrenci sayısının değişimi Araştırma Görevlisi ile kıyaslandığında ‘iyi’ gibi görünen öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının da OECD ortalamalarının (Öğretim üyesi başına 16 öğrenci) çok üzerinde olduğunu belirtmek gerekir.. İnşaat mühendisliği öğrencilerinin; %46’sı altyapı eksikliğini, %43’ü öğretim üyesi azlığını, %24’ü konten- Kasım 2011 - 161 27 İncelemeler janların yüksek olmasını (kalabalık sınıf ) eğitim aldıkları bölümlerin en önemli sorunu olarak gördüklerini belirtmişlerdir5. Bu sorunların kontenjanların artması ile daha da büyüdüğü düşünülmelidir. İZMİR ÇALIŞTAYI İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi tarafından 2930 Ocak tarihlerinde düzenlenen “İnşaat Mühendisliği Kurultayı İzmir Çalıştayı”nda İnşaat Mühendisliği Eğitimi, öğrenci, akademisyen, yeni mezun ve sektör çalışanlarının katılımı ile değerlendirilmiştir. İnşaat Mühendisliği Eğitiminin ele alındığı kısa bir sunum sonrasında, katılımcıların katkı ve önerileriyle oluşturulması hedeflenen Çalıştay’ın ilk bölümündeki “Nasıl bir eğitim istiyoruz?” sorusuna yanıtlar aranmıştır. İnşaat Mühendisleri Odası’nın (İMO) eğitim sürecindeki rolü, eğitim dili, süresi ve içeriği açısından çalıştay katılımcılarının öneri ve katkıları aşağıdaki şekilde sıralanabilir: İMO’nun Eğitim Sürecindeki Rolü - Eğitim sürecinde İMO etkin görev almalıdır. - Üniversite-Sektör-IMO ortaklığı gereklidir. - MÜDEK (Eğitim akreditasyonu) sürecine İMO ve Sektörün aktif katılımı sağlanmalıdır. - Üniversiteler staj yerleriyle daha yakın bir ilişki kurarak, öğrencilerin yönlendirilmesini sağlamalıdır. IMO süreçte Üniversite-Sektör arasında etkin bir köprü görevi üstlenebilir. - IMO Barınma konusunda çözüm getirmelidir. - IMO öğrencilere burs sağlamalıdır. - Yurtdışı şantiyelerde staj için yurtdışında çalışan üyelerle ilişkiler kurulmalıdır. - Uluslararası gençlik kampları (Genç IMO), yurtdışı stajlar yaygınlaştırılarak, sosyal ilişki, yabancı dil gelişimi sağlanabilir. Bu konularda Avrupa İnşaat Mühendisleri – IMO ilişkisi sağlanmalıdır. Eğitim Dili, İçeriği ve Süresi - Öğretim programları akredite edilmelidir. - Eğitimde içerik (müfredat) güncellenmelidir. - Eğitim süresi arttırılmalıdır. - Öğretim dili Türkçe olmalıdır. Türkçenin doğru/etkin bir iletişim dili olarak kullanımı amacıyla meslek yaşamında farkındalık çalışmaları yapılmalıdır. - Eğitim süresi değiştirilmeden dersler üç yıla toplanmalı, dördüncü yılın uygulamada geçirilmesi sağlanmalıdır. - İşçi sağlığı/İş güvenliği konusu Üniversite ve IMO eğitim programlarında yer almalıdır. - Yabancı Dil için yaz aylarında yoğun dil öğrenimi ya28 Kasım 2011 - 161 pılmalıdır. - Hazırlık eğitimi eğitim niteliğiyle uyumlu olacak biçimde yapılandırılmalıdır. Görüldüğü üzere, tartışmalar oldukça canlı, bazen birbiriyle çatışan tezler üzerinden yürümüştür. Bu tartışmalar ışığında, eğitim süreçlerinin öğrenim süresi de dahil olmak üzere tartışılması, dinamik tutulması gerekliliği konusunda mutabakat sağlanmıştır. Eğitim dili olarak konusunda Türkçe eğilimi ön plana çıkmakla birlikte, yabancı dil konusunda da öğrenme isteği açık olarak dile getirilmektedir. Tümüyle yabancı dilde eğitim veren üniversitelerin dışında da kaliteli bir yabancı dil öğrenme isteği çalıştay kapsamında da belirgin olarak gözlenmiştir. SONUÇ YERİNE Eğitim gibi dinamik bir sürece ilişkin tartışmalar sonrasında sonuç yazmanın kolay olmayacağı açıktır. En önemli becerisi öğrenmek olan insanın, varoluşunu ortaya koyma, ya da daha basit tanımla hayatını kazanma biçimi olan meslek öğrenimi için de öğrenmenin ‘tamamlanan’ bir süreç olmadığını tekrar hatırlatmak uygundur. Eğitim konusundaki düşüncelerini doksanlı yıllardan başlayarak çeşitli platformlarda yazılı olarak da ifade eden ilk iki yazarın halen tartışmakta olduğu konular aşağıda özetlenmiştir. Eğitim Programlarının Güncellenmesi Öğretim elemanlarının sorun arama, çözümler üzerinde tartışmalarına yönelik ortak çalışma alanlarının, platformlarının yaratılması gerekmektedir. Bunun ötesinde, üniversiteler- yerel yönetimler-kamu kurumlarısivil toplum örgütleri-iş dünyası işbirlikleriyle AR-GE, sorun çözme çalışmalarının hızla gerçekleştirilmesi acil zorunluluktur. Eğitimde ders ve uygulama eksikleri ancak stajlar, teknik geziler ve uygulamaya yönelik projeler gibi araçlar kullanılarak kapatılabilir. Bu süreçlerin yapılandırılmasında paydaş olarak üniversite/sektör işbirliği kaçınılmazdır. Gerek bu işbirliğinin sağlanması, eksikliklerin ve/veya kopuklukların giderilmesi, gerekse bu tür etkinliklerin düzenlenmesi açısından İMO’nun katkısı büyük önem taşımaktadır. Genç-İMO örgütlenmesi öğrencilerin meslekle erkenden tanışması, ulusal/uluslararası öğrenci bütünleşmesi sağlamak gibi önemli işlevleri yerine getirmekte, bunun ötesinde sektördeki uygulamacı ve bilim insanlarıyla tanışma platformları oluşturarak öğrencilerin mesleki, bilimsel, etik sorumluluklarının da farkına varmasına imkân tanımaktadır. İnsan kaynaklarının eğitimi sürecinde, gerek araştırmacı akademisyenlerle öğrencileri daha yakın ve birlikte çalışmaya yönelten, gerekse yaratıcı düşünme yeteneklerini geliştirmeyi destekleyen eğitim yöntemlerinin uygulanmasına çalışılmalıdır. Ülkemizde ilk kez Dokuz Eylül üniversitesinde uygulanan Probleme Dayalı Öğrenme (PDÖ) İncelemeler yöntemleri, mühendislik alanında da uygulama olanağı bulmuştur. Gerek araştırmacı akademisyenlerle öğrencileri daha yakın ve birlikte çalışmaya yöneltmesi, gerekse yaratıcı düşünme yeteneklerini geliştirmeyi desteklemesi açısından PDÖ (probleme/projeye dayalı öğrenme) değerlendirilmesi gereken eğitim yöntemlerinden biridir. Teknoloji Kullanımı/Laboratuarlar Özellikle son yirmi yılda bilgi teknolojisi araçları tıp, fen, matematik, mühendislik eğitimi alanlarında yaygın olarak kullanılır hale gelmiştir. Bu araçlar sayesinde öğrencilere yaygın olarak sayısal analiz, benzetim, görüntüleme ve gerçek problemler üzerinde deney yapabilme imkânı sunulmuştur. Böylece yüksek öğrenimde, (1) yaratıcı, sorgulayıcı (2) işbirliğine, öğrenmeye açık, (3) bilgi okur-yazarı mezunlar yetiştirilmesi sağlanmıştır. Bilgi teknolojisi araçları hem geleneksel öğreten-öğrenen etkileşim biçimlerinde; hem de bilginin paylaşılması, dağıtılması, yayınlanması konularında önemli değişikliklere yol açmıştır. Bu birlikteliğinin sonucunda, eğitimde zaman - mekân sınırlarının aşılmasını sağlanmıştır. Eğitim sürecinde öğrencilerin deney yapabilir olması, öğrencinin fiziksel sürece bizzat katılmasını sağlamaktadır. Öğrenme sürecinin en önemli güdüsü “merak etme dürtüsünün uyarılması”dır. Doğa olaylarını deneyler yoluyla göstermek genç beyinlerin merak etme, sorgulama ve çözüm bulma mekanizmasını harekete geçirmenin en etkin yolu olarak tanımlanabilir. Dolayısıyla, eğitim sürecinin her kademesinde deneylerin öğrenme sürecinin verimliliğini, etkinliğini arttırdığı söylenebilir. Özellikle İnşaat Mühendisliği alanında laboratuar kurmanın güç ve oldukça masraflı olduğu düşünüldüğünde, mevcut laboratuarlar arasında iletişim ve işbirliğinin büyük önem taşıdığı görülecektir. Yeni bölümlerin açılması sırasında sadece öğretim üyelerinin değil, laboratuar olanaklarını sağlamanın güçlüğü, maliyeti de dikkate alınmalıdır. Yetkin Mühendislik Yetkin Mühendislik konusunun daha yaygın tartışılması gerekmektedir. Bu kapsamda, üniversitelerde akreditasyon süreçleriyle meslekte yetkinlik (profesyonellik, sertifika) ve çalışma alanlarında uzmanlık arasında ilişkilerin kurulması gereklidir. Bu amaçla, IMO – Üniversite işbirliği içinde öğretim elemanlarından başlayıp, öğrencilere, mezunlara uzanan bir bilgilendirme sürecinin daha işlevsel olacağı düşünülebilir. Bilgi toplumu yolunda üniversiteler bilgiyi eyleme dönüştürmeye yönelik bilinçli stratejiler üretmek görevini üstlenmek zorundadır. AR-GE çalışmalarının artarak sürdürülebilmesi, yeni teknolojilerin ve bilgi üretiminin gerçekleştirilmesi yanı sıra, ülkedeki mevcut bilgi ve becerilerin değerlendirilmesine yönelik bilgi yönetimi stratejileri geliştirilmesi kaçınılmazdır. Üniversiteler bilgi yönetimi stratejileri kapsamında, öğrencilerden gelen istekleri de yönlendirecek biçimde, gerekirse yabancı dil hazırlık programlarını eğitimleri ile birlikte yapılandırmaya yönelik bilinçli stratejiler üretmek görevini üstlenmek zorundadır. Yeni teknolojilerin ve bilgi üretiminin olmazsa olmaz bir bölümünün bilimsel ortamı izleyebilmek olduğu düşünüldüğünde, yabancı dil öğreniminin “yaşam boyu öğrenme” hedefleriyle de uyumlu olduğu görülecektir. Kaynakların Doğru Kullanımı Piyasa ekonomisi, özelleştirme gibi iktisadi yaklaşımların eğitim alanına da yansıması kamunun eğitim, araştırma altyapısına desteğinin azalması sonucunu doğurmaktadır. Oysa bu alanda yapılacak kesintilerin olumsuz etkilerinin çok uzun vadeye yayılacağı bilinmektedir. Azalan kaynaklar, artan teknolojik ihtiyaçlar ikileminden çıkış yolu da genellikle kaynak yaratmaya çalışmaktır. Bu ise çoğunlukla “üniversitenin ticarileşmesi” olarak eleştirilmektedir Eğitim sürecinde karşılaşılan en büyük sıkıntı, mali kaynakların kısıtlılığıdır. Dolayısıyla, üniversitelerde ticarileşmenin tanımının da doğru yapılması, iş dünyasının özellikle verimlilik, sürdürülebilirlik, kaliteyi arttırma, elemanların teşvik edilebilmesi alanlarından alınacak derslerin ihmal edilmemesi gerekmektedir. Ülkelerin gelişmişlik düzeyleri, Gayrı Safi Milli Hâsıla (GSMH) artışı ve büyüme oranları alanlarında yapılan son çalışmalar, ülkelerin büyüme (dolayısıyla kaynak, istihdam yaratma) potansiyellerinin ve servet birikimlerinin önemli kısmının eğitilmiş insan gücünden kaynaklandığını göstermektedir. Kaynaklar 1 http://e-imo.imo.org.tr/Portal/Web/h/1519/BOLUM-BASKANLARI-TOPLANTISI.aspx 2 Pirsig 1995, Zen ve Motorsiklet Bakım Sanatı 3 Baran ve Kahraman 2009, Üniversitelerde ‘Çağın Ruhu’ http:// www.imoantalya.org.tr/imo_antalya_semp2009/files/10.pdf 4 ABET, - The Accreditation Board for Engineering and Technology “Criteria for Accrediting Programs 5 İMO 2008, İnşaat Mühendisliği eğitiminde Türkiye gerçeği Yaşam Boyu Öğrenme Hedefi Yaşam boyu sürdürülebilir eğitim her meslek grubu için gerekli olduğu gibi toplumun gelişimine, eğitimli bireylerin artışına, kaliteli yaşam ve aydınlanma sürecine önemli katkılar sağlamaktadır. İMO mesleki etkinliklerle aktif olarak bu sürecin içinde yer almaktadır. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 29 İncelemeler BÖLÜM BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ İnşaat Mühendisleri Odası tarafından düzenlenen inşaat mühendisliği eğitiminin kapsam, içerik ve niteliğinde yaşanan sorunlara çözüm üretmek amacıyla İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu öncesinde Muğla’da 35 üniversitenin İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlarının katılımı ile gerçekleşen toplantının sonuç bildirgesi İnşaat Mühendisleri Odası, inşaat mühendisliği eğitiminin kapsam, içerik ve niteliğinde yaşanan sorunlara çözüm üretmek amacıyla İnşaat Mühendisliği Eğitimi 2. Sempozyumu öncesinde Muğla`da 35 üniversitenin İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanlarının katılımı ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantının İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sorunları bölümünde, öğretim üyesi yetiştirme, yeni kurulan üniversiteler, öğretim üyesi başına düşen öğrenci sayısının çokluğu, ikinci eğitim programları, öğretim üyelerinde nitelik kaybı, lisansüstü öğrencilerin teşvik edilmesi, Öğretim Üyesi Yetiştirme Programları`nın durumları, öğrencide-öğretende motivasyon kaybı, müfredatta değişim ihtiyacı, verimlilik için mesleki yeterlik ölçümü, üniversitelerin karakter kazanmaları, inşaat mühendisliğinde çift veya yan dal ile teknoloji fakülteleri gibi sorunlar değerlendirildi. Bölüm bakanlarının aktif katılımıyla gerçekleştirilen toplantının bu bölümünde inşaat mühendisliği eğitimi sorunlarına çözüm üretmek amacıyla çalışma grupları oluşturuldu. İMO-Üniversite İlişkileri bölümünde ise mesleği ilgilendiren konularda İMO ve üniversitelerin ortak davranış belirlemesi; akademi ile uygulama arasında bir köprü olan İMO`nun önemi; kamu yatırımlarının değerlendirilmesi; İMO`nun kongre, konferans gibi etkinliklerine ve meslek içi eğitimlere akademik katkı; yetkin mühendislik; sahte mühendisler; üniversite-genç-İMO ve İMO ilişkileri; öğrencilerin staj sorunları ve İMO`nun yayınları değerlendirildi. Öncelikli olarak İMO-akademi işbirliğinin geliştirilmeBundan sonra bu toplantıların her yıl inşaat mühendisliği bölümü olan üniversitelerde İMO çatısı altında yapılması kararlaştırıldığı toplantıda konuşulan tüm konular “sonuç bildirgesi” haline getirildi. Bildirgenin tam metni şöyle: İNŞAAT MÜHENDİSLİGİ BÖLÜM BAŞKANLARI TOPLANTISI SONUÇ BİLDİRGESİ TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İnşaat Mühendisliği Eğitim Kurulu İMEK’in 22.09.2011 tarihinde Muğla’ da düzenlediği İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanları toplantısında inşaat mühendisliği eğitimini ve ülkemizde icra edilmekte olan inşaat mühendisliğini yakından ilgilendiren konular tartışılmış ve aşağıda sıralanan sonuçların kamuoyuyla paylaşılması uygun görülmüştür: 1. Ülkemizin ulusal ve uluslararası uzun vadeli çıkarlarına en etkin katkıların yapılabilmesini bilimsel olarak sağlamak üzere İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ile üniversitelerimizin var olan işbirliğini en üst düzeye taşıması yaşamsal önem kazanmıştır. 2. 1980 öncesi dönemde olduğu gibi inşaat mühendisliği bölümlerinden mezun olanların İMO’ya dü30 Kasım 2011 - 161 zenli olarak bildirilmesi son günlerde arttığı belgelerle saptanan sahte diploma olgusunu ortadan kaldıracak bir tedbir olarak görülmektedir. 3. Afet sonrası İMO tarafından oluşturulan teknik heyetlerde üniversite desteğinin arttırılması, yönetmelik ve gerekli yasal düzenlemelere akademik destek verilmesi genel kamu yararı açısından önemlidir. 4. Genç inşaat mühendisliği adaylarının bir araya getirilmesinde ve örgütlülüğün etkinliğini kavramalarında üniversite ile genç - İMO işbirliğinin ve yaz kamplarının desteklenmesi meslek dayanışması açısından önemli bulunmaktadır. Mevcut sıkıntıların kaldırılması üzerinde durulmalıdır. 5. İMO oda yönetimlerinde akademisyenlerin daha çok yer alması içinde bulunulan sorunların aşılmasında olumlu katkılar yapacaktır. 6. Mezuniyet sonrası inşaat mühendislerinin kendilerini yenilemelerinde ve yeni bulguları özümsemelerinde önemli olan seminer, konferans v.b. etkinliklere İMO’nun katkısı en üst düzeye çıkarılmalıdır. 7. Teknik Dergi, Teknik Güç, Türkiye Mühendislik Haberleri v.b. mesleki yayınlara üniversite çevreleri ile işbirliği yaparak desteğin arttırılması önemli bulunmuştur. 8. Küresel anlamda artan mesleki rekabet karşısında daha donanımlı mühendisler yetiştirebilmek için yaşamsal önemi bulunan öğretim üyelerinin yetiştirilmesi ve yeni kurulmuş olan üniversitelere olduğu kadar mevcut üniversitelerdeki öğretim üyesi potansiyelinin yükseltilmesi giderek artan bir önem taşımaktadır. Bu açıdan Öğretim Üyesi Yetiştirme Programları ÖYP’nin yeniden gerçekçi biçimde ele alınarak değişmeyen bir devlet politikası haline getirilmesi sağlanmalıdır. 9. Üst düzeyde öğretim üyesi yetiştirmenin ön koşulu olan temel bilgiler ve yeterince donanmış yetenekli ve mesleği seven gençlerin seçilmesinde ve eğitilmesinde sanayi ile İşbirliği içerisinde ülke gereksinimlerini karşılaması beklenen üniversitelerin önündeki tüm engeller kaldırılmalı, bu amaçla araştırma görevlisi kadroları arttırılarak seçimleri üniversitelere bırakılmalıdır. 10. Üst düzeyde iyi eğitilmiş inşaat mühendisi yetiştirebilmek için üniversitelerin kapasiteleri göz önünde bulundurularak öğrenci sayılarının gelişigüzel arttırılmaması, ikinci eğitimin kaldırılması, araştırma görevlisi sayılarının hızla arttırılması, yüksek lisans İncelemeler 11. 12. 13. 14. 15. 16. 17. 18. 19. 20. 21. 22. 23. ve doktora çalışmalarının özendirilmesi, doktora yeterlik ve doçentlik sınavlarında daha dikkatli hareket edilmesi, 35. madde v.b. ile yurt içinde ve yurtdışında doktora yapanların kendi üniversitelerine dönmeleri sağlanmalıdır. Sayıları çok artan inşaat mühendisliği bölümlerinin YÖK tarafından daha iyi tanınması olanaklarının arttırılması, yanlış kararlar alınması olasılığını azaltacaktır. Bu bağlamda olmak üzere ÖYP dağılımlarının dikkatli yapılması, üniversite bazında karar vermek yerine bölüm bazında kararların alınabilmesi daha önemli bulunmaktadır. Dönemini başarı ile bitiren öğrencilerin öğretim üyesi olmak üzere üniversiteye kazandırılması, gerekli önlemlerin alınması, bu mesleğin geleceği ve gelişmesi açısından önem arz etmektedir. İnşaat Mühendisleri Bölüm Başkanları Toplantıları’nın her yıl başka bir üniversitede yapılması, İnşaat Mühendisliği Eğitimi Sempozyumlarının çalışma grubu hazırlıklarına dayalı olarak iki yıldan daha seyrek yapılması yerinde olacaktır. Bu toplantılarda paydaşların daha etkin biçimde katılımı sağlanacaktır. Büyük projeler konusunda akademik çevrelerin bilimsel incelemeleri esas alınarak politika üretilecektir. Mezunlarla işbirliği arttırılacak, teknik komitelere daha çok katılım ve katkıları sağlanacaktır. Gayrimenkul değerlendirme, bilirkişilik, gizli ayıplı işler v.b. konularda mevzuat açısından inşaat mühendislerinin bilgilendirilmesi, şantiye şeflerinin hukuksal yetki ve sınırları açısından eğitilmelerine iş güvenliği konusunda yetiştirilmelerine özel önem verilecektir. Oda yayınlarının mezunlara veya mühendis adaylarına ulaştırılabilmesi ıçın önlem alınacaktır. Meslek içi eğitimlere katkı verecek üniversite personelinin karşı karşıya kaldıkları hukuki sorunlara çözüm getirilmesi için çalışma yapılması gereklidir. Kıyılarımızın korunması v.b. konularda sivil toplum kuruluşu v.b. örgütlenmelerle etkili olunacak, bu konuda yurt dışındaki örneklerden yararlanılacaktır. Lisans eğitimi düzeyinde YÖK’ün çerçeve yönetmeliklerinde öngördüğü temel derslere uyulmasının sağlanması, programlar arasındaki farklılığın gözden geçirilerek olabildiğince kaldırılması ölçme - değerlendirmelerin birbirine uyumlu hale getirilmeli, bağıl değerlendirmelerin sakıncalarının ortadan kaldınlması için önlemler alınmalıdır. Ulusal ve uluslararası saygınlık kazanmış olan MÜDEK’in önemsenerek akreditasyon amacı ile kullanılması önemlidir. Programlarda sürekli iyileşme öngörülmelidir. 2547 sayılı kanunda karar - yürütme- denetim erk- İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 24. 25. 26. 27. 28. lerinin bir araya getirilmiş olmasının doğurduğu temel yanlışlıkların ortadan kaldırıcı öneriler geliştirilmelidir. İnşaat Mühendisliği çok geniş bir bilim dalı olma niteliğinin yanı sıra uygulaması ile de tecrübenin büyük öneme sahip olduğu bir meslek disiplinidir. Günümüzde bilgi birikiminin artış hızına sadece dört yıllık bir eğitimle yetişmek mümkün değildir. İnşaat mühendisliği gibi medeniyetin gelişimine paralel olarak genişleyen, ülkelerin ekonomisinin itici gücü olan, altyapı yatırımlarının ekonomik ve güvenli olarak yapımını sağlayarak ülkenin ilerlemesinde önemli rol oynayan bir alanda ileri dünyanın benimsediği “Yetkin Mühendislik” uygulamasının dışında kalmak ülkemizin gelişmişlik seviyesi ile bağdaşmamaktadır. Bu bağlamda, inşaat mühendisliğinin ilgi alanına giren konularda halkın güvenli yaşam hakkının korunması ve yatırımların ekonomik sınırlar içerisinde kalması için acilen “Yetkin Mühendislik” sisteminin yasal mevzuatının oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi gerekmektedir. 2547 sayılı Yüksek Öğretim Kanununa aykırı olarak uygulamaya konulan, ülkemizde mühendislik pratiğinde çok ciddi bir kargaşaya neden olacak “Teknoloji Fakülteleri”nin mezunlarının mühendislik haklarına sahip olması doğru değildir. Başta inşaat mühendisliği eğitimi olmak üzere meslek alanımızla ve sektörle ilgili sorunlara çözüm arayışlarının meslek örgütümüz İnşaat Mühendisleri Odası çatısı altında yapılması gerekli görülmüştür. İnşaat mühendisliğinin ve eğitiminin yüz yüze bırakıldığı sorunları aşabilmek için çalışmaların sürekli hale getirilmesi amacı ile aşağıdaki çalışma gruplarının kurulmasına karar verilmiştir. • Akreditasyon, Bologna Süreci - Müfredat, Ölçme ve Değerlendirme Çalışma Grubu • Yeni Üniversiteler - Öğretim üyesi Yetiştirme, üniversitelerin ortak çalışmaları, Laboratuarlar Çalışma Grubu • Yetkin Mühendislik Çalışma Grubu • Teknoloji Fakülteleri Çalışma Grubu • Mevzuat Çalışma Grubu • İMO ile ilişkiler Çalışma Grubu İnşaat Mühendisliğinin ihtisas ve uygulama alanlarının başka alanlardan mühendislerce işgal edilmesi uygulamada büyük yanlışlıklara, güvenlik seviyesinde büyük sorunlara ve ekonomik kayıplara neden olmaktadır. Geoteknik mühendisliği alanı bu yanlışlığın en yoğun ve ülke zararına sonuçlar doğuracak seviyede yaşandığı alandır ve mevcut yasal mevzuatın buna cevaz vermesi üzücüdür. İnşaat mühendisliği uygulamalarının güvenli ve ekonomik çözüm üretme gerekliliğinin tabanını teşkil eden geoteknik hizmetlerin mevzuatının inşaat mühendisliği formasyonuna sahip olmayan mühendislerce yapılabilmesini önleyecek şekilde düzenlenmesi gereklidir. Kasım 2011 - 161 31 İncelemeler KONAK TÜNELİ PROJESİ VE DEĞERLENDİRMESİ A. Fuat GÜNAK İnşaat Mühendisi (fuat.gunak@imoizmir.org.tr) Konak Tüneli’nin sorunları nelerdir? Konak Tüneli projesi, Genel Seçimler öncesinde bir seçim vaadi olarak gelmiştir. Tünelin ilk proje güzergahı Konak’tan Mürselpaşa Caddesine doğru uzanmaktaydı. Ancak, hiçbir somutluğu olmayan bu düşünce aşamasındaki proje, maliyeti gerekçe gösterilerek aniden değiştirildi. Bu rapora konu olan projenin ise Bahri Baba Parkı’ndan Yeşildere Caddesi’ne uzanacağı söylenmektedir. Hiçbir resmi kararı olmadığı için projenin yakın zamanda yine değişmesi beklenebilir. Planı ve projesi olup olmadığı bilinmeyen bir projenin temelinin atılması tamamen politik bir manevradır. Tünel kararı, İzmir’in yürürlükteki nazım imar planlarında ve Ulaşım Ana Planı’nda bulunmamaktadır. Aşağıdaki görsellerde yürürlükteki Nazım İmar Planı kararları sunulmaktadır. Görsel 1. Genel Seçimler öncesi vaadedilen Konak Tüneli güzergahı Görsel 2. Genel Seçimler sonrası Konak Tüneli’nin resmi kararı bulunmayan güzergahı 32 Kasım 2011 - 161 İncelemeler Bu denli büyük bir kaynağın, nazım planlarda ve ulaşım ana planında öngörülmeyen, fizibilitesi yapılmamış bir yatırıma harcanması yerine, Ulaşım Ana Planı kararlarına uygun olarak, ulaşım sorunlarının çağdaş çözümü olan raylı sistem yatırımlarına yönlendirmek uygun olacaktır. Alsancak – Fahrettin Altay hattı, kent merkezinin ulaşım sorunlarını ve trafik yoğunluğunu azaltmak için rasyonel bir çözümdür. Tünelin geçtiği güzergah, Kadifekale heyelan bölgesi yakınlarıdır. 1.derece deprem bölgesi olan İzmir’de bu türden projelerin mutlaka zemin etüdü yapılarak projelendirilmesi gereklidir. Basına yansıdığı kadarıyla, projenin uygulamaya başlamasıyla zemin sondajlarının birlikte yapılacağı söylenmektedir. Sadece sondaj yeterli olmamakla birlikte, etütler sırasında önemli bir bulgu çıkarsa Tünel Projesi yarım kalabilecektir. Tünel güzergahının başladığı bölge 3. derece arkeolojik sit alanıdır. Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım Sit olsa da yapılacak olmasa da yapılacak açıklaması düşündürücüdür ve Karayolları sit konusunda gerekli iznin alındığını söylemektedir. Tünel güzergahı İzmir tarihi kent merkezi yayılma alanını kapsamaktadır. 8500 yıllık tarihi olan İzmir’de güzergah üzerinde arkeolojik açıdan evrensel değeri bulunan bir site bulunması halinde ne yapılacaktır? Yakın zamanda İstanbul’da Marmaray kazıları sırasında rastlanan varlıklara “çanak, çömlek, arkeolojik şey” yakıştırması yapıldığı bilinmektedir. Tünel projesi, çağdaş planlama yaklaşımlarının tersine özel otomobil kullanımını arttırıcı niteliktedir. Tam tersine toplu taşıma sistemlerinin kent merkezlerinde yaygınlaştırılması gereklidir. Proje tanıtımlarında, otomobillerin Konak trafiğine girmeden Yeşildere Caddesi’ne çıkacağı belirtilmektedir. Tek yönlü olmayan tünelde, Yeşildere Caddesi’nden kent merkezine ters taraflı trafik akışı olacağı ise söylenmemektedir. Proje, kent merkezinden Yeşildere’ye gidişi sağladığı gibi, Yeşildere’den kent merkezine gelişi de sağlamaktadır. Projenin Çeşme otoyolunun devamı gibi gösterilerek yarım kalan işler kapsamında değerlendirilmesi açıkça kanunda boşluk aramaktır. Konak Tüneli ve benzeri nitelikteki projeler, Ulaştırma Bakanlığı’nın henüz 6 ay önce hazırladığı “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023” raporuna tümüyle aykırıdır. Bu bakımdan Ulaştırma Bakanlığı’nın 2023 hedeflerinin doğruluğu ve samimiyeti tartışmalıdır. Şöyle ki: T.C. Ulaştırma Bakanlığı tarafından 23.03.2011 tarihinde yayınlanan “Türkiye Ulaşım ve İletişim Stratejisi, Hedef 2023” Raporunda, Türkiye’de kentsel ulaşım sorunları ve çözümleri şöyle tanımlanmıştır: “Plansız kentleşme, ulaşım altyapısının oluşturulmasında mali kaynak yetersizliği, bu arada mevcut kısıtlı kaynakların kullanılmasındaki yanlışlıklar, toplu taşımacılık yerine küçük kapasiteli bireysel taşımacılığın Görsel 3. Konak Tüneli bölgesel hava fotoğrafı İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 33 İncelemeler Görsel 4. Konak Tüneli’nin plan kararı olmadığını gösteren, 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı Revizyonu, 2010 öne çıkması, çözüm arayışlarında ucuz ve yüzeysel uygulamaların tercih edilerek maliyet büyüklüğü gerekçe gösterilerek köklü çözümlerin ertelenmesi, kentli ve ülkemiz için maliyeti yüksek, güvensiz ve çevreyi kirletici bir taşımacılık ile trafik sıkışıklıklarının başlıca sebepleridir.(s:126)” “Otomobil, kilometrede taşıdığı yolcu başına, otobüse göre 125 kat fazla hava kirliliği yaratmakta, yatırım maliyeti otobüse göre 16 kat, metroya göre dört kat daha fazla olmaktadır. Ulaşım araçlarının yolcu/km başına enerji tüketimine bakıldığında, otobüs ve metroya göre otomobil beş kat daha fazla enerji tüketmektedir. Ayrıca, otomobil minibüse göre üç kat, otobüse göre 13 kat daha az yolcu taşımaktadır.(s:131)” “40 bin kişiyi bir saatte bir köprüden karşıya trenle geçirebilmek için iki şeride ihtiyaç varken, otobüs için dört, otomobillerle geçirebilmek için on iki ve bisikletleri üzerinde geçirebilmek için ise yalnızca bir şeride ihtiyaç vardır.(s:131)” “Görüldüğü gibi otomobil diğer ulaşım türlerine göre, taşıdığı yolcu, enerji tüketimi, yatırım-işletme maliyeti ve hava kirliliği bakımından her alanda verimsiz ve sorunlu bir ulaşım aracıdır. Bu nedenle tüm dünyada, otomobil sahipliği ve kullanımındaki artış karşısında, otomobile bağımlı bir ulaşım sistemi yaratmanın ulaşım sorunlarını arttırdığı ve sürdürülemez olduğu 34 Kasım 2011 - 161 bilinci yaygınlaşmış, tüm ulaşım türlerinden dengeli biçimde faydalanılan, otomobil kullanımının ise sınırlandırıldığı kentsel ulaşım sistemleri yaratmak başlıca hedeflerden olmuştur.(s:131)” Raporun 132.sayfasında kentlerin Ulaşım Ana Planlarının hazırlanacağı kararlaştırılmıştır “Ana kentlerde “Kent Ulaşım Ana Planı”: Nüfusu 500 bin ve daha büyük kentlerimizde her kent için ulaşım ana planı yapılacak, uygulanacak ve beş yılda bir güncellenecektir.(s:132)” “Kentiçi ulaşım yatırımlarında uzlaşma odaklı karar süreci: Kentiçi ulaşım yatırım kararlarına kullanıcıların katkısı sağlanacaktır.(s:132)” “Mevcut ulaşım altyapısını en verimli biçimde kullanmak ve otomobil ulaşımına kısıtlama getirmek için yolculuk talep yönetimi ilkelerinin uygulanması: Yolculuk istemlerinin, çevresel, ekonomik ve toplumsal açıdan olumsuz etkileri olan ve ulaşım sisteminin ve altyapısının yetersizliğine yol açan otomobil yolculuklarından, daha verimli, ekonomik ve çevresel olarak üstünlükler sunan toplu taşıma sistemlerine, ayrıca bisiklet ve yaya ulaşımı türlerine kaydırılması için gerekli düzenlemeler yapılacaktır.(133)” “Kentiçi Ulaşım Planları; katılımcı anlayışla, kamu yararı ve sürdürülebilirlik, ayrıca ve özellikle eşitlik ilkeleri esas alınarak hazırlanacak ve Ulaştırma yatırımları İncelemeler bütüncül bir yaklaşımla ele alınacaktır.(s:134)” “Beklenen ulaşım taleplerine cevap vermeyi amaçlayan geleneksel planlama yaklaşımı yerine, ulaşım talebini en azda tutacak, çevreyi koruyan, sürdürülebilir gelişmeyi hedefleyen planlamalar yapılacaktır (Yolculuk Talep Yönetimi).(s:136)” “Her kentin ulaşım yönetim sistemi standardize edilecek, ve kentiçi ulaştırma projeleri için gerekli fizibilite ve iş planlarının hazırlanması için usul ve esaslar, metodoloji ve standartlar hazırlanacaktır.(s:137)” “Kentiçi ulaşım politikası, “kent ulaşım planının oluşturulması, gereksiz ulaşım gereksinimlerinin önlenmesi ve ulaşımı iyileştirmeye yönelik çabaların eşgüdüm halinde yürütülmesi gereğini ortaya koymaktadır(s:138)” “Kentsel ölçekte, bugünkü yapısına müdahale edilmezse, otomobil odaklı ulaşım tercihi, fiziksel çevreyi onarılmaz biçimde bozan en önemli etkenlerden biri olarakkalacaktır. Ulaşımda özellikle toplu taşımda yenilenebilir ve temiz enerji seçeneklerinin yaygınlaştırılması, taşıtların değil insanların ulaştırılması amacıyla toplu taşımaya öncelik verilmesi ve yaygınlaştırılması, kentlerde otomobil kullanımına kısıtlar getirilmesi, yaya ve bisiklet ulaşımının politikalarda birinci önceliğe oturtulması, talep ve trafik yönetimi yaklaşımlarıyla otomobili temel alan ulaşım sistemlerinin değiştirilerek daha dengeli ve erişilebilirliği yüksek bir ulaşım sisteminin yaratılması, kent planlamada da otomobil bağımlılığını değil toplu taşıma ile bisiklet ve yaya ulaşımını destekleyen gelişme modellerinin hayata geçirilmesi öne çıkan yaklaşımlar olarak kabul edilebilir. (s:138-139)” “27 Eylül-1 Ekim 2009 tarihleri arasında gerçekleştirilen 10. Ulaştırma Şurası temel alınarak gerçekleştirilecek kentsel ulaşım projelerinin uygulama öncelikleri ve yatırım programları her kent için hazırlanacak olan ”Kentsel Ulaşım Planları” ve Stratejik Planlara göre detay ve uygulama öncelikleri belirlenecektir.(s:139)” Konak tüneli projesi, Ulaştırma Bakanlığı’nın yukarıda belirtilen tüm ilkelerine ve kararlarına aykırı nitelikler taşımaktadır. Ulaştırma Bakanlığı, ulaşım projelerinin, her kentin yapacağı ulaşım ana planı kapsamında değerlendirilmesini kararlaştırmışken, Konak Tüneli yürürlükteki İzmir Ulaşım Ana Planı kararlarına aykırıdır. Ulaştırma Bakanlığı, otomobil kullanımına kısıtlama getirmeyi, toplu taşıma sistemlerine ağırlık vermeyi kararlaştırmışken, Konak Tüneli, kent merkezinde özel otomobil kullanımını arttırmaktadır. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Ulaştırma Bakanlığı, özel otomobil kullanımının çevresel açıdan, kullanıcı maliyeti açısından ve ulaşım şebekesine getirdiği yük açısından olumsuzluklarını sıralamasına karşın, Konak Tüneli projesi ile yine özel otomobil kullanımını teşvik etmektedir. Ulaştırma Bakanlığı, kentiçi ulaşım politikasının, ilgili kurum ve kuruluşların eşgüdümü ile belirlenmesini kararlaştırmışken, Konak Tüneli projesinden İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bile haberi yoktur. Aynı şekilde, proje yürürlükteki yasalara aykırı biçimde gündeme getirilmiştir. Konak Tüneli projesi, AKP hükümeti döneminde imar planları, ulaşım planları, jeolojik etütler, koruma mevzuatı gibi pek çok alanda yapılan düzenlemelere aykırıdır. Bu yönüyle, Konak Tüneli projesi ve benzeri uygulamalar, hükümetin kendi politikalarına dahi aykırıdır. 10.07.2004 tarih, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanunu: MADDE 7.- Büyükşehir belediyesinin görev, yetki ve sorumlulukları şunlardır: b) Çevre düzeni plânına uygun olmak kaydıyla, büyükşehir belediye ve mücavir alan sınırları içinde 1/5.000 ile 1/25.000 arasındaki her ölçekte nazım imar plânını yapmak, yaptırmak ve onaylayarak uygulamak; f) Büyükşehir ulaşım ana plânını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak; ulaşım ve toplu taşıma hizmetlerini plânlamak ve koordinasyonu sağlamak; İzmir’in nazım imar planları İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından hazırlanmış olup yürürlüktedir. Konak Tüneli İzmir nazım imar planlarında bulunmamaktadır. 1/25000 ölçekli İzmir Kentsel Bölge Nazım İmar Planı ve 1/5000 ölçekli nazım imar planlarında Konak Tüneli veya benzeri bir güzergah bulunmamaktadır. İzmir’in Ulaşım Ana Planı, büyükşehir belediyesi tarafından hazırlanmış olup, yürürlüktedir. Konak Tüneli projesi bu planda bulunmamaktadır. 19.08.2008 tarih, 10337 sayılı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı, Konu: Plana Esas Jeolojik, Jeolojik-Jeoteknik ve Mikrobölgeleme Etüt Genelgesi’nde giriş cümlesi hükmü: Mevcut veya olası yerleşim alanlarında afet zararlarının azaltılması ve afete duyarlı planlamanın etkin hale getirilmesi için İmar Mevzuatı‘nda tanımlı Ek1‘de belirtilen planların hazırlanmasından önce, plan ölçeğiyle uyumlu nitelikte, Jeolojik Etüt, Jeolojik- Jeoteknik Etüt ve Mikrobölgeleme Etüt Raporları‘nın ha- Kasım 2011 - 161 35 İncelemeler zırlanması ve sonuçlarının ilgili idarelerce plan kararlarına yansıtılması gerekmektedir. Konak Tüneli, projesi olmadığı gibi, zemin etüt genelgesinde belirtilen yasal zorunluluk yerine getirilmeden temeli atılmıştır. Daha vahimi, yasal zorunluluk olmasına rağmen, böyle bir çalışma yapılmayacağı basına yansımıştır. Şimdiden suçlu aranmaktadır Yukarıdaki gerekçeler, meslek odalarının Konak Tüneli projesi gündeme getirildiğinde kamuoyunu zorunlu olarak uyarma ve bilgilendirme ihtiyacı duymasına neden olmuştur. Bu uyarıları yapmakla mesleki ve toplumsal sorumluluğunun gereğini yerine getiren meslek odaları, belirli kesimler tarafından adeta projeye karşıymış gibi gösterilmiştir. Tam aksine, meslek odaları kentin düzenli ve planlı gelişmesi için yapılması gerekenleri ifade etmiştir. Uyarıların ilgili kurumlarca dikkate alınmaması durumunda çıkacak proje ancak “tesadüfen” başarılı olabilir ki Konak Tüneli özelinde bu başarı ihtimali son derece düşüktür. Ancak görünen o ki, Ulaştırma Bakanlığı, gereken bilimsel çalışmalar yapıldığında güzergahın ve projenin uygun olmayacağını bilmektedir. Bu durumda, başarısızlığın nedenini baştan oluşturma girişimi yapılmıştır. Olası başarısızlığın suçlusu olarak meslek odaları şimdiden hedef gösterilmiştir. Konak Tüneli nasıl yapılabilir? Ulaşım kararları, gelişmiş ülkelerde ulaşım planlaması ve model sınamaları aracılığıyla alınmaktadır. Böylelikle, bir ulaşım yatırımının etkisi ölçülmekte, ekonomik ve teknik fizibilitesi yapılarak, uygunluğu baştan bulgulanmaktadır. Keyfi kararlarla gelen, model sınaması yapılmamış, projesi hazırlanmamış, ölçümleri yapılmamış hiçbir proje başarılı olmamış, tam aksine kentlerde “planlama felaketi” olarak atıl kalmıştır. Bilindiği üzere her ulaşım yatırımı, var olan trafiğin dışında ayrıca kendi talebini de yaratır. Çevre ulaşım bağlantıları üzerindeki etkisini ölçmek için makro ulaşım talep modeli, bölgesel ulaşım üzerindeki etkilerini ölçmek için mikro ulaşım talep modeli kurulmalıdır. Proje bu model içindeki ulaşım şebekesine atanarak, sınaması yapılmalıdır. Şebeke sınamasından başarılı geçtiği durumda, çevresel etkilerinin değerlendirmesi yapılmalıdır. Karayolu tünellerinin giriş ve çıkışlarında normal koşullardaki havadan 5-10 kat daha fazla gaz emisyonu bulunduğu, tünel çevrelerinde akciğer kanseri riskinin arttığı öl36 Kasım 2011 - 161 çülmüştür. Dolayısıyla, kent merkezinde yapılması planlanan tünelin emisyon değerlerinin çevresel risk oluşturmaması için ne tür tedbirler alınacağı da projelendirilmelidir. İmar planı değişikliği için öncelikle ulaşım ana planında teknik, bilimsel ve mali fizibilitesine dayanan değişiklik yapılması gereklidir. Nazım İmar Planı’nda ve Ulaşım Ana Planı’nda bulunmasa da, şebeke sınamasından geçen proje Ulaşım Ana Planı kararı olarak Nazım İmar Planına işlenebilir. Henüz projesi bile bulunmayan Konak Tüneli’nin ne ulaşım talep çözümlemesi ne de şebeke sınaması yapılmıştır. Ulaşım konusunda, şebeke sınamasından geçerek çözüm ürettiği bulgulandığı durumda elbette ki Konak Tüneli projesinin uygulanması uygun olacaktır. Bir Tünel Yönetim Modeli oluşturulması zorunludur. Tünelin içinde veya tüneli besleyen karayollarında tıkanıklık olduğu durumda tünelin acilen tahliye edilmesi ve kapatılması gereklidir. 2008 yılında Manş Tüneli’nde çıkan yangında tünel içi ısının 3000C’ye kadar çıktığı ölçülmüştür. Bilindiği üzere İstanbul’da gündeme getirilen 7 tepeye 7 tünel projesi hiçbir model sınaması yapılmadan uygulamaya geçmiş, yalnızca 2 hattı yapılabilmiştir. Üstelik bu 2 hat zirve saatlerde bile son derece verimsiz çalışmaktadır. Konak Tünelinin çok benzeri İstanbul Dolmabahçe - Dolapdere arasındaki tüneldir ve trafik devamlı olarak tıkalıdır. Kamu kaynaklarının verimsiz kullanımına en açık örneklerden biri olmuştur. Konak Tüneli, bilimsel çalışmalar doğrultusunda, ciddi bir sıkışıklık sorununu çözüyor, yapılmasına yönelik hukuki ve teknik engelleri de aşıyorsa, şüphesiz yapılabilir. Ancak bu çalışmaların hiçbiri yapılmadan gündeme getirilmesi tamamen keyfi bir tutumdur. Uzmanlık alanlarımızın bilgi ve deneyimi dünyada ve ülkemizde bilimsel ölçümleri yapılmayan projelerin çözdüğünden daha çok sorun yarattığını defalarca göstermiştir. Konak Tüneli gibi büyük ölçekli projeler geri dönüşü olmayan ve büyük kaynak gerektiren yatırımlardır. Alternatif nedir? Meslek odalarına yönelik sorular, “bu hat olmasın, peki hangi hat olsun” düzeyine indirilmiştir. Kent merkezlerinin ulaşım sorununu çözmek için öncelikle karayolu ve özel otomobil odaklı çözümlerden uzak durulması gereklidir. Çağdaş planlama yaklaşımları kent merkezinde özel otomobil kullanımını en aza indirmeyi hedef- İncelemeler Görsel 5. İBB tarafndan hazırlanmış olan Sahilyolu Tramvay proje güzergahı Görsel 6. İBB tarafından hazırlanmış olan Sahilyolu tramvay ve ek hat güzergahları İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 37 İncelemeler Görsel 7. İBB tarafından hazırlanmış olan sahil yolu tramvay güzergahı lemektedir. Ulaştırma Bakanlığı’nın “Türkiye Ulaşım ve İletişim Strateji”sinde de bu yönde pek çok karar bulunmaktadır. Ancak, Ulaştırma Bakanlığı kendi ilkelerine ve çağdaş ulaşım yaklaşımlarına aykırı hareket etmektedir. ve özel şahıs kaynakları verimli kullanılmış olacaktır. Ulaşım Ana Planı hazırlanmış olan İzmir’de Ulaşım Ana Planı’nın toplu taşıma sistemleri ve raylı sistemlere önem verdiği görülmektedir. Kent merkezinin ulaşım ve trafik sorunlarını çözmek için en uygun yöntem toplu taşıma sistemlerine ağırlık vermektir. Halihazırda, sahilyolu tramvayı projesi bulunmakta olup, Konak Tüneli’nden daha etkili olacağı açıktır. Sahil tramvayı projesi ile hem ekonomik olarak kamulaştırma yapma ihtiyacı bulunmamaktadır, hem de otobüs ve otomobil kullanımı azaltılarak trafik sıkışıklığı ve emisyon sorunu düşürülecektir. Üstelik, otomobile kıyasla kullanıcı maliyeti azalacak, kamu Ve demokrasi sorunu: 38 Kasım 2011 - 161 Aşağıdaki görsellerde, ön etütleri ve güzergah taslağı Ulaşım ana Planı’nda belirlenmiş olan Üçkuyular Alsancak tramvay hattı sunulmaktadır. İzmir halkı, Konak Tüneli gibi projeleri tartışmak, değerlendirmek, incelemek, görüş vermek hakkına hiç şüphesiz sahiptir. Konak Tüneli projesinde ise, İzmirliler konudan haberdar bile edilmemiştir. Meslek odalarının dikkate alınmaması bir yana, Yerel yönetimlerin dahi haberinin olmaması, bu yatırımın amacını daha net ortaya koymaktadır. Yatırımlar siyasi olmaktan kurtulmalı ve bilimsel ve teknik veriler temelinde yapılmalıdır. Beton YÜKSEK PERFORMANSLI BETONLAR VE BETON TEKNOLOJİSİNDEKİ SON GELİŞMELER Doç. Dr. Halit YAZICI D.E.Ü. İnşaat Müh. Böl. Yapı Malzemesi Anabilim Dalı Beton çağımızın en önemli yapı malzemesidir. Yakın gelecekte betonun yerini alabilecek malzeme yine özel beton türleri olarak karşımıza çıkacaktır. Beton teknolojisi sürekli olarak gelişmektedir. Son yıllarda yapılan araştırmalar sayesinde yüksek performanslı betonlar birçok yapıda kullanılmaya başlanmıştır. Yüksek performanslı beton yüksek dayanım ve uzun ömürlülük (dayanıklı, kalıcı) özellikleri ön plana çıkan, aynı zamanda yeterli işlenebilirlik özelliği sayesinde klasik beton uygulamalarının yerini alabilecek beton türüdür. Ülkemizde geçmişte kalitesiz beton üretimi birçok olumsuz sonuca yol açmıştır. Mevcut betonarme yapılardan örnek alınarak yapılan deneysel çalışmalar birçok betonarme yapıda betonun proje dayanımını sağlamakta ne kadar yetersiz kaldığını ortaya koymuştur. Ayrıca, söz konusu yapıların birçoğunda korozyon olayı sonucu çelik donatı-beton aderansının yok olduğu, çelik donatının kesit kaybı nedeniyle taşıma gücünü büyük oranda kaybettiği, beton örtü tabakasının (paspayı tabakasının) çatladığı veya döküldüğü görülmüştür. Tüm bu sorunlara beton teknolojisi kurallarına uyulmaması, üretimin her aşamasında kalite kontrol yapılmaması ve kalitesiz işçilik yol açmıştır. Bir başka deyişle, birçok betonarme yapının taşıyıcı sistemi taşıyıcı olmayan malzeme ile oluşturulmuştur. Marmara depremi gibi büyük felaketler ortaya çıktığında bu tablo daha iyi anlaşılmıştır. Aslında, betonarme bir yapının bilimsel yöntemlerle, akılcı ve istenen kalitede inşa edilmesinin maliyeti, gelişigüzel ve bilinçsizce inşa edilmesinin maliyetinden yüksek değildir. Bugün ülkemizde kaliteli beton üretimi için yeterli bilgi birikimi ve teknoloji bulunmaktadır. Birçok hazır beton tesisi sipariş gelmesi halinde C80 (800 kg/cm2 basınç dayanımı olan beton sınıfı) betonu üretebilmektedir. Bu beton sınıfı günümüzde en sık kullanılan en düşük beton sınıfı olan C20’nin dört katı basınç dayanımı olan yüksek performanslı beton sınıfıdır ve özellikle yüksek yapıların inşasında giderek daha çok kullanılması beklenmektedir Kullanımı hızla artan yüksek performanslı betonlar hem yüksek mekanik özelliklere hem de çok iyi kalıcılık özelliklerine sahiptir. Günümüzde beton konusunda yapılan araştırmaların çoğu özel beton türlerinin geliştirilmesi ve kalıcılık özelliklerinin iyileştirilmesine yöneliktir. Bu sayede gökdelen türü yapılarda betonarme yapı sistemleri çelik yerine tercih edilir hale gelmiştir. Bu dönüşüm son 15 yılda yüksek performanslı betonların yaygınlaşmasıyla hızlanmış olup, 1995 yılında inşa edilen Petronas kuleleri ve 2010 yılında tamamlanan halen dünyanın en yüksek binası olan Burj Dubai kulesinin taşıyıcı sistemi betonarmedir (Şekil 1). Bir başka deyişle günümüzde yüksek performanslı betonlar modern dünİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr yanın yeni ve sembol yapıtlarını inşa etmek için kullanılmaktadır. Şekil 1. Betonarme taşıyıcı sistemli iki gökdelen örneği Petronas Kuleleri ve Burj Dubai Ayrıca beton teknolojisindeki sürekli gelişmeler sayesinde yüksek performanslı betonların özellikleri de daha ileriye götürülmektedir. Böylece ultra yüksek dayanımlı Kasım 2011 - 161 39 Beton çimento esaslı kompozit malzemeler ortaya çıkmıştır. Bu tür kompozitlerin su/çimento oranları çok düşük mertebede olup (genellikle 0.20 ve altında), çimentonun yanında mikro-silika gibi çok ince toz katkılar ve kısa kesilmiş çelik teller kullanılmaktadır. Reaktif pudra betonu (RPB) adı verilen ultra yüksek performanslı betonların basınç dayanımı 2000 kg/cm2mertebesinde olup, bu değer ülkemizde kullanılan en düşük beton sınıfı olan C20 betonun basınç dayanımının 10 katıdır. RPB, üstün mekanik ve kalıcılık özelliklerini sahip olduğu boşluksuz içyapısına borçludur. Ülkemizde RPB üzerine yapılan uygulamalı çalışmalardan biri, İstanbul Teknik Üniversitesi – İSTON firması ortak çalışması olan yağmur suyu ızgarası ve rögar kapakları üretimidir. Bu yeni malzeme, çalınması nedeniyle çok sayıda kazaya ve ekonomik kayba neden olan geleneksel demir kapakların yerini almaktadır. RBP’lerin önemli dezavantajlarından biri normal betona göre 2-3 kat fazla çimento içermeleridir. Aşırı yüksek çimento kullanımının maliyeti arttırma, yüksek hidratasyon ısısı ve fazla miktarda büzülme gibi yan etkileri söz konusudur. Bu problemleri gidermek için Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Malzemesi Laboratuvarında TÜBİTAK desteğiyle yapılan çalışmalar ile düşük çimento kullanımıyla RPB üretilebileceği ortaya konmuştur. Bu karışımlarda çimento yerine termik santral atığı uçucu kül, demir üretimi atığı yüksek fırın curufu gibi toz maddeler çimento yerine kullanılarak RPB’ler üretilmiştir. Ayrıca, aynı çalışma kapsamında basınç dayanımı 4030 kg/cm2 değerine ulaşan RPB’ler üretilmiştir ki bu değer geleneksel bir betonun 20 katı basınç dayanımına işaret etmektedir. Bugün kullanılan nervürlü IIIa betonarme çeliğinin akma dayanımının 4200 kg/cm2 olduğu hatırlanırsa beton teknolojisindeki büyük gelişme daha iyi anlaşılabilir. Ultra yüksek performanslı betonların mukavemeti arttıkça malzemenin kırılganlığı da artmaktadır. Yapıların taşıyıcı sistemlerinde sünek, bir başka deyişle enerji yutabilen davranış tercih edilmektedir. Bu nedenle enerji yutmayı arttırabilmek için günümüzde yüksek ve ultra yüksek performanslı betonlarda kısa kesilmiş çelik teller (lif ) kullanılmaktadır. Betona çelik lif eklenmesiyle betonun çekme ve eğilme dayanımlarında artışlar gözlenmekte, çatlak oluşumu ve gelişimi gecikmekte ve betonun daha uzun ömürlü, dayanıklı olması sağlanmaktadır. Lifli beton olarak adlandırılan bu özel yüksek performanslı beton türü yeni yapıların inşasının yanısıra, mevcut yapıların onarımı ve güçlendirilmesi için de kullanılmaktadır. Lifli betonlarda kullanılan lif hacmi m3’te %0.5–3 arasında değişmektedir. SIFCON (Slurry Infltrated Fibered Concrete) olarak adlandırılan özel ultra yüksek performanslı lifli betonlarda ise %5–30 gibi çok yüksek miktarlarda lif kullanılabilmektedir. Lif hacminin artması ile betonun enerji yutma kapasitesi, eğilme ve çekme dayanımı gibi özelliklerinde geleneksel betonlara kıyasla oldukça önemli gelişmeler elde edilmektedir. SIFCON çok yüksek lif hacmine sahip olduğu için uygulamada öncelikle lifler kalıba yerleştirilmektedir. Bu teknolojide liflerin arası yüksek akışkanlıkta ve düşük mak40 Kasım 2011 - 161 simum tane çapına sahip beton ile doldurulmaktadır. Yüksek miktarda lifin geleneksel betonda olduğu gibi karışıma doğrudan katılması mümkün olmamaktadır. SIFCON’un eğilme dayanımı 50-100 MPa seviyelerine ulaşmaktadır. Bu değer geleneksel betonun 10-20 katıdır. SIFCON türü çimento esaslı malzemelerin sağladığı yüksek enerji yutma kapasitesiyle yapıların onarım ve güçlendirmesinde, nükleer atık sahalarında, askeri savunma yapılarında vb. alanlarda gelecekte daha yaygın olarak kullanılması beklenmektedir. Özetle beton teknolojisinde çok hızlı gelişmeler söz konusudur. Ülkemizin bu alanda çağı yakalamakta olduğunu görmek sevindiricidir. Yüksek performanslı betonların geleneksel beton yerine kullanımının ülkemizde de zamanla artması beklenmektedir. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ŞANTİYELER İÇİN ÖRNEK RİSK DEĞERLENDİRMESİ* Alpaslan Ertürk Maden Yük. Mühendisi İş Güvenliği Uzmanı (A) *(Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Teftiş Kurulu Başkanlığı, ILLIS(AB), Improving Labour Inspection System-İş Teftiş Sisteminin Geliştirilmesi Projesi Kapsamında gerçekleştirilen “Yapı İşlerinde İş Sağlığı ve Güvenliği Projesinden alınmış ve güncelleştirilmiştir) Şirket Şantiye İşyeri I. : : : ORGANİZASYON VE HAZIRLIK Gerekli Değil 1 Sorumluluklar düzenlenmiş midir? (Görev-Sorumluk Tanımları) 2 Şantiye alanı, ofisler yada sosyal tesislerde gerekli uyarı levhaları ve talimatlar bulunmakta mı? (Örn; acil telefonlar, ilk yardımcılar, iş güvenliği sorumluları, özel korunma tedbirleri vb.) 3 Gerekli izin sistemleri uygulanmakta mıdır? (örn; kazı, sıcak işlem, yüksekte çalışma, kapalı alan, elektrikli alan, özel nakliyatlar-çok yüksek ve çok genişizolasyon, trafik düzenlemeleri, yönlendirme vb.) 4 Depolama alanları yeterlimidir? 5 Kaldırma araçlarının yerleri belirlenmişmidir? 6 Çalışanlara İSG eğitimi ve yaptıkları işlerle ilgili olarak oluşabilecek özel riskler konusunda bilgilendirme yapılmış mıdır? 7 Özel risk taşıyan ekipmanlar var mıdır, bunlarla ilgili kullanım talimatları, periyodik kontroller ve risk değerlendirmesi yapılmış mıdır? (örn; kaldırma araçları, basınçlı kaplar, depo tesisleri, akaryakıt istasyonları, muhtemel patlayıcı ortamlar vb.) 8 ................... II. Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından ÇALIŞAN ULAŞIM YOLLARIw Gerekli Değil 1 Ulaşım yolları düz bir alanda ve engelsiz bir biçimde yapılmış mıdır? 2 Ulaşım yolları yeterli genişliğe sahip midir? (min 0,5 m) 3 Yüksekte bulunan işyerlerine erişim yolları-merdiven/ asansör vb.- güvenli bir biçimde sağlanmış mıdır? 4 Merdiven basamak kenarları açıkca görünür şekilde tasarlanmıi yada işaretlenmiş midir? 5 Dört basamaktan fazla olan merdivenlerde korkuluk mevcut mudur? 6 Merdivenlerde çeşitli nesne yada malzemeler depolanmakta mıdır? 7 Izgaralar dört tarfından oturtulmuş durumda mıdır? 8 Riskli alanlar sürekli kontrol yada kilit altında mıdır? 9 ........................ İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından Kasım 2011 - 161 41 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği III. TRAFİK Gerekli Değil Trafik düzenlemeleri ve talimatları yapılmış mıdır? İnsan yolları üzerinde zemin (kayma,takılma) önlemleri alınmış mıdır? Bariyerleme ve yönlendirme mevcut mudur ? 1 2 3 Işıklı işaretleşme gerekli midir? Bariyer ve trafik işaretleri periyodik olarak kontrol edilmekte midir? İnşaat alanında trafiği engelleyebilecek engeller kaldırılmış mıdır? 4 5 6 7 Çalışanların ayıredici ve farkedilebilir reflektörlü giysileri var mıdır? 8 Trafiğin güvenlik altına alınması konusunda sorumlu belirlenmiş midir? ........................ 9 IV. MEVCUT TESİSLERDE/BİNALARDA ÇALIŞMA Gerekli Değil 1 Mülk sahipleri ve/veya çevre hakıyla iletişime girildi mi? 2 Emniyet tedbirleri belirlenmiş mi? 3 Çalışmalar sırasında emniyetli çalışma kurallarına ve yasal yükümlülüklere uyuluyor mu? 4 Riskli alanlar işaretlenmiş ve bariyerlenmiş mi? 5 İnşaat bölgesinde düzenli kontrol sistemi kurulmuş mu? 6 ........................ V. 2 3 4 VI. Yeraltı hat planları alınmış mıdır? Yeraltına döşenmiş hatların yerleri net bir biçimde belirtilmiş midir? Telekom, doğalgaz, elektrik, su, kanalizasyon vb. idarelerin hat koruma talimatları dikkate alınmış mıdır? 4 Çalışanların hatların zarar görmesi durumunda uygulayacakları acil durum planı oluşturulmuş ve çalışanlar bu konuda bilgilendirilmiş midir? 5 Hatlar çalışmalar sırasında zarar görmeyecek şekilde emniyete alınmış mıdır? 6 7 Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından YERALTI TESİSATLARI Gerekli Değil 3 Evet Kirlenme kontrolleri amacıyla çalışma öncesinde inşaat alanında toprak analizi yapılmış mıdır? Kazı alanı altyapısında karşılaşılabilecek risklere karşı eylem planı oluşturularak çalışanlara gerekli bilgilendirme yapıldı mı? İnşaat altyapısında kazı sırasında karşılaşılabilecek riskler belirlenmiş midir? ......................... 1 2 Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından İNŞAAT YERİ Gerekli Değil 1 Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından Çalışma alanında hat planlarına göre boş görünen alanlarda kontrol çukurları açılmaktamıdır? ............................ 42 Kasım 2011 - 161 Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği VII. HAVAİ HATLAR Gerekli Değil Evet Gerekli Değil Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından Havai hat sorumlusu şirketlerle hatların korunması amacıyla ortak çalışma yapılarak alınacak emniyet tedbirleri belirlenmiş midir.? 1 Havai hatlar çalımaları kısıtlamakta mıdır? Hatlara gerekli emniyet mesafelerine uyularak çalışılmakta mıdır? Bomlu ekipmanlarla çalışmalarda elektrik alan izni uygulanmakta mıdır? .......................... 2 3 4 5 VIII. ELEKTRİKLİ TESİSATLAR Elektrik tesisatlarının imalatı, bakımı ve kontrolu yanlızca ehliyetli bir elektrikçi tarafından veya onun gözetimi altında mı gerçekleştirilmektedir? 1 Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından Saptanan eksiklikler ve hasarlar hemen mi düzeltilmektedir? Elektrik aksamı üzerinde düzenli periyodik kontrol sistemi oluşturulmuş mudur? Aktif parçalar doğrudan temasa karşı koru altına alınmış mıdır? Elektrikli ekipmanlar kurallara uygun mu kullanılmaktadır? 2 3 4 5 Ekipmanlar kullanım amacına uygun mu seçilmiştir? 6 Elektrikli ekipmanlar risk oluşturabilecekleri kullanım alanlarında(kuvvetli akım, inşaat, yangın ve patlama vb.) uygun talimatlar doğrultusunda mı kullanılmaktadır. İnşaat ve montaj alanlarında elektrik ihtiyacı planlanmış şekle uygun olarak mı gerçekleştirilmektedir? Çalışma alanında mevcut priz, buvat vb. yerlerden elektrik alınmakta mıdır? Trafo kazı alanından etkilenmeyecek bir yerde mi kurulmuştur? 7 8 9 10 Seyyar hatlar emniyetli koruma altına alınmış mıdır? Hatlar hasarlara karşı korunmakta (üstü örtülmüş, askıya alınmış mıdır? ....................... 11 12 13 IX. İŞ EKİPMANLARI Gerekli Değil 1 Seçilen iş ekipmanları uygun mu? 2 İnşaat alanı ön çalışmalarını gösteren belgeler mevcut mu? 3 İş Ekipmanlarını kullanacak personel yeterli eğitim, bilgi,deneyim ve ehliyete sahip mi? 4 İş ekipmanlarının kullanımında emniyet kurallarına uyuluyor mu? 5 İş ekipmanları için risk değerlendirilmesi yapılmış mı? 6 İş talimat ve prosedürleri çalışanların anlayabileceği şekil ve dilde midir? 7 ............................. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Gereklilikler yerine getirildi mi? Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından Kasım 2011 - 161 43 İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği TEHLİKELİ MADDELERLE ÇALIŞMA X. Gerekli Değil 2 Çalışmalar sırasında kullanılacak tehlikeli madde listesi hazırlanmış mı? Malzeme Güvenlik Formları (MSDS) var mı? 3 Tehlikeli Maddelerle çalışma talimatları hazırlanmış mı? 4 Alternatif risk düzeyi düşük malzemelerin kullanılabilirliği araştırıldı mı? 5 Tehlike değerlendirilmesi yapılmış ve koruma düzeyi belirlenerek gerekli tedbirler belirlenmiş mi? 6 Basınçlı gaz ve LPG tüpleri emniyetli bir biçimde yerleştirilmiş mi? 7 ............................. 1 Evet Gereklilikler yerine getirildi mi? Son Düzeltme tarihi / Hayır ............tarafından TOZLAR, BUHARLAR, AEROSOLLER XI. Gerekli Değil 1 Tozsuz/az tozlu çalışma yöntemleri mi seçilmiştir? 2 Oluşan tozlar suyla bastırılmakta yada emilmekte midir? 3 Derz kesim / taş testereleri için ıslak kesim yöntemi araştırılmış mı? 4 Oluşabilecek tozlu ortama karşı Kişisel Koruyucu Donanım verilmektemidir? 5 .......................... XII. Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından GÜRÜLTÜ Gerekli Değil 1 2 3 Gürültülü ekipmanlar kullanılmakta mı? Gürültü ölçümleri yapılmış mı? Gürültülü alanlar işaretlenmiş mi? 4 Gürültünün engellenmesi amacıyla mekanik tedbirler alınmış mı? 5 Olası gürültüden koruyan tedbirler alınmış mı? 6 İşveren tarafından gürültüye karşı 80 dB(A) koruma donanımı verilmektemidir? 7 85 dB(A) dan sonra her kişiye gürültü alanı içerisinde koruma donanımı verilmektemidir? 8 ............................... XIII. Gereklilikler yerine getirildi mi? Gereklilikler yerine getirildi mi? Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından ZOR KOŞULLARDA ÇALIŞMA Gerekli Değil 1 Ergonomik olarak işyeri genişlikleri ve yüksekliklerine uyulmuş mudur? 2 Yüksekliği ayarlanabilen duvar iskeleleri var mı? 3 Diz koruyucuları kullanılmakta mı? 4 Zor koşullarda çalışma zaman olarak sınırlandırılmış mı? 5 .................................... 44 Kasım 2011 - 161 Gereklilikler yerine getirildi mi? Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği XIV. METEOROLOJİK ETKİLER Gerekli Değil 1 Yağmurdan koruyan kıyafetler kullanıma tahsis edilmişmidir? 2 Soğuktan koruyan kıyafetler kullanıma tahsis edilmişmidir? 3 İş saatleri hava şartlarına göre değiştirilmektemidir? 4 ................................ XV. Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından KİŞİSEL KORUYUCU DONANIMLAR Gerekli Değil 1 Bir koruma kaskı tahsis edilmiş mi? 2 Koruyucu ayakkabılar tahsis edilmiş mi? 3 Koruyucu eldivenler tahsis ediilmiş mi? 4 Koruma gözlüğü tahsis edilmiş mi? 5 Kulakları koruyan donanım tahsis edilmiş mi? 6 Yapılan işe uygun özel kişisel koruyucu donanımlar var mı? 7 .......................... XVI. Gereklilikler yerine getirildi mi? Gereklilikler yerine getirildi mi? Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından EK BİLGİLER Gereklilikler yerine getirildi mi? Gerekli Değil Evet Hayır Son Düzeltme tarihi / ............tarafından 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 45 Vergi MALİ SİSTEMDE MEYDANA GELMEKTE OLAN YENİLİKLERİN FARKINDA MIYIZ? Doğan ÖZTÜRK Serbest Muhasebeci Mali Müşavir (İMO İzmir Şubesi Mali Danışmanı) Merhabalar Türkiye’nin AB sürecinde Mali sistemde meydana gelen yenilikler ve uyum sürecinde beklenen sancılar karşısında, bu işin uygulayıcılarından çok daha fazla ilgilendiren mükelleflerin ve bunlara bağlı kuruluşların bu yeniliklerin ne kadar farkında olduklarını değerlendirmek istiyorum. 2. (5024 Sayılı Kanunun 7’inci maddesiyle değişen bent: Yürürlük;01. 01. 2004) Yıl içinde tek veya birden fazla inşaat ve onarma işinin bu madde şümulüne girmeyen işlerle birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler, bu işlere ait harcamalar ile diğer işlere ait satış ve hasılat tutarlarının (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde bunların düzeltilmiş tutarlarının) birbirine olan nispeti dahilinde; Yeni Kurumlar Vergisi Kanunu, Yeni SSK, Yeni İş Kanunu, Yeni TTK, Muhasebe Standartlarındaki düzenlemeler, Denetim standartların Yeni TTK ile gündeme gelen uygulamalar vb kanunlarla dönüşü olmayan bir yola girmiş bulunmaktayız. 3. Birden fazla inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerle sair işlerde müştereken kullanılan tesisat, makina ve ulaştırma vasıtalarının amortismanları, bunların her işte kullanıldıkları gün sayısına göre. AB süreci ülkemizde serbest rekabetin gelişmesi, globalleşme, sermayenin daha güçlü hale gelmesi için öngörülerin arttığı, bireysellikten kurumsallığa doğru gidişatın teşvik edildiği bir süreç olmuştur. Bu süreçte mali yapılanma adına gerek hukuki, gerek mali yönden birçok düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler içinde en göze çarpanlar bizler açısından Yeni Kurumlar vergisi yasası, Yeni TTK, 5510 sayılı Sosyal Güvenlik kurumu yasası ve yine beklenen Vergi usul kanunu yasası ile Gelir Vergisi Yasasıdır. Aslında olması gereken düşünüldüğünde bir yasa çıkarılmadan önce Meclis komisyonlarının ilgili kanunun muhatabı sivil toplum örgütlerinin taleplerini alması ve bu öngörüleri kamu menfaati ile birleştirerek düzenlemeler yapmasıdır. Şöyle bir baktığımızda uygulamada belki biraz şekli anlamda makyaj babında bu işlemler yapılıyormuş gibi gözükse de çıkan kanunlarda ki aksamalar gerçek anlamda bu prensiplerin uygulanmadığının göstergesidir. Meslek örgütleri kendi sorunları ilgili bakanlıklar kanalı ile meclise iletmektedir. Ama iletilen sorunların ve yapılan taleplerin geri dönüşü olmamaktadır. Bu konuya kendi sektörümüzden inşaattan bir örnek vermeye çalışalım. Malum inşaat sektörü bin kalemin işlem gördüğü büyük yatırımların bulunduğu bir iş koludur. Konuyu daha iyi açıklamak adına düzenlemesi yeni olan inşaat muhasebesinde ortak giderlerin dağıtımı ile ilgili gelir vergisi kanuna bakalım kanun metnini aynen size aktarıyorum; Madde No 43 Kapsam Birden fazla takvim yılına sirayet eden inşaat ve onarma işlerinde veya bu işlerin diğer işlerle birlikte yapılması halinde müşterek genel giderler ve amortismanlar aşağıdaki esaslara göre dağıtılır: 1. (5024 Sayılı Kanunun 7’inci maddesiyle değişen bent: Yürürlük;01. 01. 2004) Yıl içinde birden fazla inşaat ve onarma işinin birlikte yapılması halinde, her yıla ait müşterek genel giderler bu işlere ait harcamaların (enflasyon düzeltmesi yapılan dönemlerde düzeltilmiş tutarlarının) enflasyon düzeltmesine tâbi tutulmuş tutarlarının birbirine olan nispeti dahilinde; 46 Kasım 2011 - 161 Çıkan kanun metni revize edildiği tarih 1. 1. 2004 ten itibaren uygulama alanı bulmuştur. 5024 sayılı enflasyon kanunun ile hayata geçmiştir. İlgili kanun çıkarılırken meslek örgütü görüşü alınsa, acaba yapsatların da ortak giderlerden pay alması ile ilgili daha açık bir metin yazılmaz mıydı? Yine metne baktığımız da yıllara sari olmayan inşaat işleri diğer işler midir? Diğer işler kavramının içinde yap sat işleri mevcut mudur? Yoksa inşaat ve onarma işi dendiğinden yap satıda yıllara sair olmayan inşaat işlerini de kapsamakta mıdır? Bu soruları daha da çoğaltabiliriz şöyle ki; Hem inşaat taahhüt işi, hem yıllara sari inşaat taahhüt işi hem de yap sat işi olan bir inşaat müteahhidin ayrıca bir de araba alım satım galerisi varsa ortak giderleri nasıl dağıtacak. Hatta soruyu biraz daha zorlaştıralım elinde yap sat işlerinden mamul olarak kalan iki daire olsun ve bunları da ilgili cari dönemde satmış ise bunlara ait gelirler diğer işlere ait gelir olarak sıfatlandırılacak mı? Kanun düzenlemesi ve uygulaması 1. 1. 2004 ten itibaren uygulamada değişiklik getirmesine rağmen şu sorduğum soruları aydınlatmaktan yoksundur. Bunu mali müşavir olarak bizler zor anlarsak bu işin en önemli tarafı olan sizler nasıl yorumlar ve anlarsınız Bu durumun bu kadar keşmekeş olmasındaki sebep şudur. Kanun koyucu kanunları yaparken tarafların görüşlerini yaşanan sorunları ve çözümleri yeterince dinlememektedir. Hali hazırda sorduğum sorunun cevabı hala boşlukta uygulamada ilgili müşavirlerin tecrübe ve yorumları ile şekillenmekte bu durum dada incelenen bir mali tablodan bir den fazla kar zarar sonucu çıkarmak mümkün bulunmaktadır. Daha açık bir söylevle X limidet şirketi için bir müşavir 100. 000, 00 TL kar hesaplarken, diğeri zarar dahi çıkarabilir. Bunlar gerek ticari kar için gerekse mali kar için çok önemli ayrıntılardır. Bu konu ile özel bir örneği bir sonraki yazımda sizlerle paylaşacağım. Yukarıdaki örnek sektörel bazda verilmiş bir kanun metnine ait küçük bir örnektir. Oysa yukarı da saydığım birçok kanun yeni düzenlemelerle doludur. Yeni TTK içinde birçok düzenlemeyi getirmiştir. Bu düzenlemelerin içinde mali sitemi Vergi etkileyen kısmı muhasebe standartları ile denetim standartlarıdır. Bu ay içinde çıkan 660 nolu KHK ile de Kamu Gözetim, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu kurulmuştur. Yakın gelecekte birçok tebliğ ve düzenleme arkası arkasına gelecektir. Farkında mısınız bilmiyorum ama artık muhasebede Şeffaflaşma ve gerçeğe uygun değer denilen çok önemli değişiklikler gelmektedir. Önceki yazımda da bu konulara değinmiştim. Kanunlar ve tebliğler yayınlandıktan sonra uygulamada sizler, muhasebecilerinizle karşı karşıya kalacaksınız, mali müşavirleriniz sizlerden bir takım bilgiler isteyecek, ayrıca denetim denilen olgu, ülkemizde % 1,5 olan inceleme oranını da çok daha yukarılara çıkaracaktır. Bunlar aslında kamu menfaati için lehte hususlardır. Ama ilgili kanunlar düzenlenirken meslek kuruluşları olarak bizler gerekli tepkileri vermeliyiz. Tüm mali sistem değişiyor ama ne basında, ne de sokaklarda, hiçbir alan ve mecrada gelişen ve tüm sonuçları bizi ilgilendiren bu konularda fikir beyan etmiyoruz veya ettiğimiz fikirlerin arkasından yeterince gitmiyoruz. Üç gün sonra denetim standartları yürürlüğe girdiğinde kanunun etrafından dolanmak için yollar arayacağımıza şimdiden yapılan yolun kullanılabilir olması için katkı koymalıyız. Ticaret odaları, Sanayi odaları, mesleki kuruluşlar, dernekler yaşadığımız köklü değişikliklerle ilgili konferanslar düzenlemelidirler. Taleplerini mutlak ilgili kurumlara iletmeli ve sonuna kadar bu taleplerin takipçileri olmalıdırlar. Haksız rekabetin üst safhada olduğu ülkemizde biz nasıl şeffaflaşacağız, nasıl her şeyi gerçeğe uygun hale getireceğiz. Bunun için özellikle Vergi Usul Kanunu ve Gelir Vergisi Kanunu ile ilgili çalışmalara mutlak müdahil olmalıyız. HAK, arayanların hakkıdır. Muhasebe sisteminde meydana gelecek yeni düzenlemeler ile tüm veri kayıtlarımız internet üzerinden izlenmeye başlayacak, e-fatura dönemi ile tüm gelir ve giderlerimiz daha reel hala gelecektir. Peki şu an içinde bulunduğumuz sistem bu koşullara hazır mıdır? Vergi oranları, SKK oranları, diğer harç ve kesintiler bu kadar yüksek iken bu yeni uygulamanın hayata geçmesi ne gibi sorunlar yaratacaktır bunu hep beraber göreceğiz. Bu sessizliğin sonunda çıkacak çığlıkların mutluluk çığlığı olmayacağını sizlere hatırlatmak isterim. Dünyadaki globalleşme ve bilişim çağı o kadar hızlı bir döngüde ilerliyor ki örnek aldığımız AB’nin de dahi mali sisteminde çökmeler gözükmektedir. Bunun sebebi şu an bizde yaşananlardan farklı olmadığı, yani onlarda da, kanun hazırlık süreçlerinin sıhhatli yaşanmadığı kanaatindeyim. Çözüm söylemek babında sizlere sunacağım tek unsur var, çıkmış ve çıkacak kanunların tarafı olan bizler bu konularda daha yüksek sesle konuşmak zorundayız, kısa vadede Ülkemizdeki inceleme oranları, denetim oranları artacak yeni mali sistem bizlerin şu anki köhneleşmiş yapısını alt üst edecektir. FARKINA varmazsak, FARKINDA olmadan eriyeceğiz. FARKINA varmak dileğiyle... İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr KAYBETTİKLERİMİZ İsmail BAKICI (1947-2011) Üyemiz Timuçin BAKICI’nın babası, 1974 Ege Üniversitesi Mühendislik Bilimleri Fakültesi Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulundan mezunu olan üyemiz 26 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir. Nurettin TANYERİ (1956-2011) 1980 yılında Ege Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olan üyemiz 29 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyelerimizin ailelerine, dostlarına ve meslektaşlarımıza başsağlığı diliyoruz. Üyemiz Hidayet ŞAHİN’in oğlu Engin ŞAHİN 14 Eylül 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Saliha KÖROĞLU’nun ablası Filiz VARDAR 28 Eylül 2011 tarihinde vefat etmiştir. Merhum Şube Başkanımız Tahsin VERGİN’in ablası, Üyemiz Alican VERGİN’in halası, Feyza VERGİN 18 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Aydın NOGAY’ın ablası Şükran Kalaycı 20 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Cevdet TÜMTÜRK’ün annesi Saliha TÜMTÜRK 22 Ekim 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Aslı ODABAŞI’nın babası Cemal GÜMÜŞÇEKİÇ 1 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyemiz Mürteza GÜR’ün annesi, Üyemiz Bilge GÜR’ün babaannesi Pembe GÜR 18 Kasım 2011 tarihinde vefat etmiştir. Üyelerimizin acısını paylaşır, kendilerine ve yakınlarına başsağlığı dileriz. Kasım 2011 - 161 47 Hukuk YAPI DENETİM KURULUŞLARININ HUKUKİ SORUMLULUKLARI (1) Avukat Baki OKAN Giriş Bilindiği gibi, 24 Ocak 1980 tarihli kararlar, ülkemiz açısından ekonomik liberalizmin ve ilkelerinin yerleştirilmeye başlandığı ve giderek etkisini siyasal ve idari açıdan da hissettirdiği gelişmelerin başlangıcı olmuştur. Dönemin öznel koşullarıyla ülkenin tümden değiştirilmesi projesine dönüşen bu durum kamu hizmeti alanına da yansımıştır. Liberalizmin ekonomik alandaki etkinliğinin sağlanması anlayışı doğrultusunda yerel hizmetlerin özelleştirilmesi ve ortaklıklar/şirketler aracılığıyla gördürülmesi yeni bir hizmet anlayışı yöntemi olarak benimsenmiştir.1 Bunun yanında denetim yollarının gereği gibi işletilmesine ise, ‘bürokratik engel’ olarak nitelendirilerek karşı çıkılmıştır. Marmara bölgesinde 1999 yılında meydana gelen depremlerin yol açtığı yüksek can ve mal kaybı, yapıların güvenliğine ilişkin tartışmaları yoğun bir şekilde kamu oyunun gündemine taşımıştır. Her ne kadar bazı inşaat müteahhitleri hakkında yasal kovuşturma başlatılmış ise de mevcut yasal düzenlemelerin öngördüğü yaptırımlar bu kişiler hakkında etkin bir caydırıcılık ortaya koyamadığı gibi mağdurlar açısından zararlarını karşılamaya yetecek tazminatı da sağlayamamıştır. Konu bu kez Van ve Erciş depremleriyle yeniden güncellik kazanmış görünmektedir. Bu nedenle konuyu birkaç yazıyı kapsayacak biçimde ve özellikle hukuksal bağlamda inceleyeceğiz. Yapı Denetimi Denetim kavramı neyin denetlendiğine göre değişim göstermekle birlikte, en genel anlamıyla; “bir faaliyetin sonuçlarının mümkün olduğu kadar planlara uygun olmasını sağlamak amacıyla standartlar konması, elde edilen sonuçların bu standartlarla karşılaştırılması ve uygulamaların plandan ayrıldığı noktalarda düzeltme önlemlerinin belirlenmesi olarak”2 tanımlanmaktadır. Yapı denetimi açısından bakıldığında, yapıdaki denetimin bir sonuç denetimi değil, sürecin izlenmesine yönelik olduğu ve önleyici özellik taşıdığı görülmektedir. Özetle, yapı denetiminde denetim işleminin etkinliği denetlenen faaliyetin düzeltilmesine yönelmiştir. Denetim işlevinin esası, yapılması gereken ile yapılan arasındaki karşılaştırmaya dayanır. Yapılması gereken iş yapının plan, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygunluğudur. Bu nedenle, etkin bir denetimde planlama aracına dayanılması önkoşuldur. Plan doğrultusunda belirlenen amaçların gerçekleştirilmesine çalışılır. Gerçekleşen durum ile gerçekleşmesi hedef alınan sonuçların karşılaştırılması denetim yoluyla yapılır.2 Tarihsel sürece bakıldığında, 1930’lu yılların ilk yarısına kadar kent planlama ve buna ilişkin kurumsal altyapıların varlığından sözedilmediğini görüyoruz. 2290 sayılı 48 Kasım 2011 - 161 Belediye Yapı ve Yollar Yasası ile imar planlarının hazırlanması, yeni yapılacak yapılar, yollar, ruhsat alınması, fenni sorumluluk ve yapı denetimi gibi konulara ilişkin yeni esaslar getirilmeye çalışılmıştır.3 Ülkemizde olaya özgü yasa çıkarılması geleneğine uygun olarak, 19391944 yılları arasında meydana gelen depremlerin yol açtığı can ve mal kaybının ardından 1944 yılında 4623 sayılı “Yer Sarsıntılarından Evvel ve Sonra Alınacak Tedbirler Hakkında Kanun” çıkarılmıştır. Deprem öncesi önlemlerin alınması bu yasa ile ilk kez gündeme gelmiştir.4 Fenni/teknik sorumluluk kurumunun hukuksal temeli 6785 sayılı İmar Yasasıdır. Ancak plan ve yasalar yapılmasına rağmen aynı kararlılık uygulamaya yansıtılamadığından doğal yıkım olayları için ayrı ayrı çıkarılan yasalarla yaraların sarılması yoluna gidilmesi uygulaması sürdürülmüştür. Dünyanın en önemli deprem kuşaklarından birisi üzerinde yer alan ülkemizde kentleşme, deprem etkisinin daha çok hissedildiği bölgelerin tam bir duyarsızlıkla yerleşime açılması ile bugüne gelmiştir. Yapı denetimi konusunun güçlü bir şekilde gündeme oturmuş olmasının nedeni, son yıllarda doğal afetlerin toplumda bıraktığı derin izler ve bundan kaynaklanan acı ve sıkıntıların yaygın iletişim olanakları ile geniş kitlelere kolaylıkla ulaşabilmesidir. Yapı Denetiminin Amacı Etkili bir yapı denetim sistemi proje aşaması ile başlayıp yapının tamamlanmasına kadar süren planlı bir sürecin uygulanması demektir. Bunun için yapı üretiminde kullanılan malzemelerin asgari düzeyini belirleyen ve uyulması zorunlu standart kurallar belirlenmeli, üretim ve denetimde uzmanlaşma sağlanmalı, bağımsız ve tarafsız kamusal nitelikli denetim kurumları tarafından teknik denetim yapılmalıdır. 5 Yapı denetiminin amacı 4708 sayılı yasanın 1. maddesinde ve bu yasanın uygulanması için çıkarılan Yapı Denetimi Usul ve Esasları Yönetmeliği’nin 1. maddesinde; “can ve mal güvenliğini teminen, imar planına, fen, sanat ve sağlık kurallarına, standartlara uygun kaliteli yapı yapılması için proje ve yapı denetimini sağlamak” olarak gösterilmiştir. Deprem yönetmeliğine uygun olarak tasarlanmış ve yapılmış bir yapının depremden zarar görme olasılığını tümüyle ortadan kaldırmak olanaksızdır. Yapı denetiminin amacı deprem ve diğer doğal afetler nedeniyle yapılarda meydana gelebilecek zararların hem ortaya çıkmasını önlemek hem de kaçınılması mümkün olmayan zararları en aza indirmektir. 6 Yönetmelikte açıkça “can ve mal güvenliğini teminen ....yapı denetimini sağlamak” şeklinde bir amaç gösterilmiştir. Yapıdaki can ve mal güvenliğinin sağlanması yalnızca yapının proje ve yapım Hukuk denetimi ile sınırlı değildir. Ayrıca inşaatta kullanılacak malzemenin de kalite, sağlamlık ve yerindelik bakımından denetimini gerektirmektedir. olaylarında en çok hasar gören kamu yapılarının yasanın kapsamı dışında tutulması yasanın amacı ve uygulanırlığı açısından ciddi bir eksikliktir. Anayasanın 57. maddesinde de “şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama”dan söz edilmektedir. Her yerleşim merkezinin kendi doğal ve kültürel değerleri içinde bir bütün oluşturduğu gerçeğinden hareketle can ve mal güvenliğini sağlamaya yönelik bir denetim işlevi estetik değerleri dışarda bırakmamalıdır. Yalnızca güvenliğin amaç edinildiği bir yapılaşma tek tip binaların bulunduğu yerleşimleri ortaya çıkaracaktır. Böyle bir yapılaşma bir yandan arsa ve arazi rantlarını öte yandan tasarımsız ve özensiz binaları çoğaltmaktadır. Bu durumun doğal sonucu olarak, yerel/ulusal kültür ve karakteri yansıtmayan kentlerin kendilerine özgü mimari kimlikleri de yok edilmektedir. Kentsel kimliği yoksayan bu yaklaşım estetik kirlenme ile birlikte toplumun ruh sağlığını da olumsuz yönde etkileyecektir. 4708 sayılı yasanın 1. maddesinin ikinci fıkrasında yeralan “ ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar” ibaresi Anayasa Mahkemesi’nin 03/11/2011 günlü E.2010/75, K.2011/150 sayılı kararıyla iptal edilmiş ve aynı gün bu ibarenin uygulamasından doğacak zararların önlenmesi ve iptal kararının sonuçsuz kalmaması için kararın resmi gfazetede yayınlanacağı güne kadar yürürlüğünün durdurulmasına karar verilmiştir. Özel hukuk kişileri açısından Borçlar Yasasının 58 ve Medeni Yasanın 730. maddesindeki hükümler dışında sorumluluğu belirleyecek hüküm bulunmamaktadır. Bu durum genellikle oluşan zararların giderilememesi sonucunu doğurmaktadır. İşte düzenlemenin getirilmesinde gözönüne alınan en önemli amaçlardan birisi de meydana gelen zararın tazmininin sağlanması açısından sorumluları belirleyebilmektir. Yapı denetimi, denetim yapanın kimliğini, sorumluluğu ve sorumlunun saptanmasını sağlar. Bu amaç yasanın 3. maddesinde “yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuvar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen ,sanat ve sağlık kuralarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar” şeklinde ifade edilmiştir. Meydana gelen zararlardan dolayı sorumluların belirlenerek tazminat isteme olanaklarının açık olması yapının yapımındaki kusur ve hatalara karşı birer tüketici olan mal sahipleri ve kullanıcılarda tüketici bilincinin gelişmesini de sağlayacaktır. 1 Yapı denetimi açısından sorunun iki seçenekli çözümü olduğu söylenebilir. Birincisi, denetimin özel kuruluşlara bırakılarak serbest piyasa koşulları içinde çözümün kendi kendini üretmesini beklemek, ikincisi ise; yapılaşmanın kamusal yolla önceden planlanarak etkili bir yapı denetimi işleyişini sağlamaktır. 2011 yılı ocak ayından beri kanunun 1. maddesinde belirtilen “3194 sayılı İmar Kanununun 26 ncı maddesinde belirtilen kamuya ait yapı ve tesisler ile 27 nci maddesinde belirtilen ruhsata tabi olmayan yapılar ile tek parselde, bodrum katı dışında en çok iki katlı ve toplam ikiyüz metrekareyi geçmeyen müstakil yapılar’ hariç, ülke genelinde 4708 sayılı yapı denetimi hakkındaki kanuna göre yapı denetimi gerçekleştirilmektedir. Bu durum; 17 Ağustos 2011 tarih ve 28028 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan 648 sayılı KHK ile istisnalar genişletilerek yeniden düzenlenmiştir. Meydana gelen doğal yıkım İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 4708 Sayılı Yapı Denetim Yasasıyla Getirilen Yapı Denetim Sistemi 3194 sayılı İmar Yasasının öngördüğü yapı denetim sisteminde proje denetimi yerel yönetimlere, yapım işlerinin denetimi ise fenni mesule/teknik sorumluya bırakılmıştır. 4708 sayılı Yapı Denetim Yasası 13.7.2001 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yasa belediye ve mücavir alan sınırları içinde ve dışında kalan tüm özel yapıların denetimini kapsamaktadır. Bu yasa ile yapıların denetimi özel kuruluşlara bırakılmıştır. Denetimin özel kuruluşlara verilmesiyle yapı sahipleri hizmet bedeli ile yükümlü tutulmuş ve denetimdeki kaynak sıkıntısı önlenmek istenmiştir. Böylece, yurttaşlar yerel nitelikli yapı denetim hizmetinin tüketicisi dolayısıyla, müşterisi durumuna gelmektedirler. Her ne kadar hizmet bedelinin ödenmesinde banka aracı kılınmakta ise de, özel kişiler arasındaki ikili ilişkiler hesaptaki paranın haricen iadesine engel olamamaktadır. Kısaca yeni yapı denetim sisteminde; öncelikle bir hizmet sözleşmesinin kurulması gerekmektedir. Hizmeti yüklenen kuruluşlar yönetsel ve hukuksal (md.3/4) yönden 3194 sayılı yasada açıklanan fenni mesul hükümlerine tabi olmaktadır (md.3/1). Diğer taraftan ceza yaptırımları ile uygulama desteklenmiştir. Denetim açısından getirilen bir başka kural ise, kullanılan malzemelerin laboratuar incelemesinden geçirilecek olmasıdır. Yapı denetim kuruluşlarına bazı durumlarda ihtar görevi yüklenmiştir. Yapı denetim kuruluşlarının denetlenmesi amacıyla yapı denetim komisyonu kurulmuş, denetçiler hakkında sicil tutulması esası getirilmiştir. Ayrıca yapı denetiminde çalışanların niteliklerine ilişkin kurallar ile denetimin aşama ve ilkeleri belirlenmiştir. Hizmet bedelleri açısından pazarlık yolunun önlenmesi için hizmet bedeli yasal olarak sabit bir orana bağlanmıştır. Denetlenen yapılara sertifika verilmesi de bir başka yeniliktir.1 Sorumluluğun Yasada Düzenleniş Şekli Hukukumuzda sorumluluğun kaynağı sözleşmeye, sebepsiz zenginleşmeye veya haksız eyleme dayanır. Sözleşmeye dayanan sorumluluk ancak taraflar arasında geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığına bağlıdır. Taraflar arasında herhangi bir sözleşme ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir ilişkinin bulunmadığı durumKasım 2011 - 161 49 Hukuk larda başkasına verilen hukuka aykırı zararın kaynağı haksız eylem sorumluluğudur. Haksız eylemden kaynaklanan sorumlulukta kusur yada kusursuz sorumluluk esası kabul edilmiştir. Kusura dayanan sorumluluk çeşidinde zarar verenin, sorumluluğuna hükmedilebilmesi için eyleminden dolayı sorumluluğunun onun kusuruna bağlanmış olması gerekir. Dolayısıyla, kusur yoksa eylemden dolayı sorumlulukta söz konusu olmayacaktır (BK. nun 41. md.). Buna karşılık kusursuz sorumlulukta zararın meydana gelmesinde kişinin kusuru bulunmasa dahi zarardan sorumlu tutulabilmektedir. Zarar verenin sözleşme uyarınca sorumlu tutulabilmesi için ise, taraflar arasında sorumluluğun kaynağını ve dayanağını oluşturan yasal unsurları yönünden geçerli bir sözleşme bulunmalıdır. Sözleşme ile meydana gelen ilişkide taraflar bu sözleşmenin kendilerine yüklediği yükümlülükleri yerine getirmemeleri durumunda bundan doğacak zararları tazmin etmek zorundadırlar. Sözleşmeden kaynaklanan sorumluluk sorumlu olan kimseye kendisine ait bütün kusurların sonuçlarına katlanma yükümü gerektirir (BK 98). Sözleşmenin tarafının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüğünü yerine getirmemesi, hiç yerine getirmeme, gecikerek yerine getirme ve gereği gibi yerine getirmeme şeklinde olabilir. Borcun gereği gibi yerine getirilmemesine ayıplı ifa denir. Sorumluluğun sözleşmeye dayandığı durumda, alacaklı borçlunun kusurunu ispat yükü altında değildir. Borçlu sözleşmenin kendisine yüklediği borçtan kaynaklanan zararın sorumluluğundan kurtulmak için kendi kusursuzluğunu kanıtlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük BK.nun 96. maddesinin, “Alacaklı hakkını kısmen veya tamamen istifa edemediği takdirde borçlu kendisine hiç bir kusurun isnat edilemeyeceğini ispat etmedikçe bundan mütevellit zararı tazmine mecburdur” şeklindeki hükmünden kaynaklanmaktadır. Bunun anlamı sözleşmeye dayalı sorumlukta sorumlu kişinin zararın doğumunda hiçbir kusurunun bulunmadığını kanıtlamakla yükümlü olmasıdır. Yapı sahibi lehine tanınmış olan bu ispat kolaylığı yalnızca sorumluluk nedenine özgülenmiştir. Yani yapı sahibi denetim kuruluşunun kusurunu ispat yükümü altında değildir. Buna karşılık yapı sahibi ortaya çıkan yapı hasarında, kendi zararının varlığını ve miktarını ispat etmek zorundadır. 7 Sözleşmeden kaynaklanan sorumlulukta borçlu borcun ifası yada bir hakkın kullanılmasında yardımcı kişi kullanmış ise, yardımcısının karşı tarafa verdiği zararlardan dolayı BK.nun 100. maddesi gereği kusursuz sorumludur. Yasada ayrıca özel bir hüküm getirilmediği takdirde sözleşmeye dayalı sorumlulukta zamanaşımı süresi BK. nun 125. maddesi gereği kural olarak on yıldır. Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu yapı denetimi hakkındaki yasanın 3. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre; “Bu Kanunun uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili idareye karşı üstlenir. Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının 50 Kasım 2011 - 161 ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır.” Ayrıca yine aynı madde uyarınca; “Yapı denetim kuruluşlarının yöneticileri, ortakları, denetçileri, mimar ve mühendisleri ile proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı müteahhidi; bu kanunun uygulanmasından dolayı ortaya çıkan yapı hasarından sorumludur.” Yapı denetim kuruluşu tüzel kişiliğinin yanı sıra denetçi mimar ve mühendis, proje müellifi, laboratuar görevlileri gibi teknik elamanlarla birlikte teknik olmayan yapı denetim kuruluşu yöneticisi, ortağı ve yapı müteahhidi de yasanın uygulanmasından dolayı ortaya çıkan yapı hasarından sorumlu tutulmuşlardır. Yapı denetim kuruluşlarının hukuksal sorumluluğuna yol açan nedenlerin başında yapı denetiminin, denetim ilke ve kurallarına uygun olarak yapılmaması gelir. Denetim raporlarındaki yanıltıcı bilgi ve uygulamalar, raporun gerçeği yansıtmaması denetimin denetim ilke ve kurallarına uygun yapılmadığını gösterir. Yasada kusurlu sorumluluk kabul edilmiştir. Yasa ilgilileri kusurları oranında sorumlu tutmuştur. Kusur oranının kimin tarafından nasıl belirleneceği açıklanmamıştır. Kusur oranının belirlenmesi, sorun yargıya taşındığında bilirkişi incelemesi sonucunda ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla, yasada adı geçen kişiler kusurları bulunmadığını kanıtladıkları takdirde sorumluluktan kurtulacaktır. Her ne kadar genel hükümlerde (Borçlar Yasasının 55. ve 58. maddeleri) kusursuz sorumluluk halleri düzenlenmiş ise de, adı geçen yapı denetimi hakkındaki yasanın özel bir düzenleme olması karşısında bu yasanın hükümleri öncelikle uygulanacaktır. Keza, Medeni Yasanın 50. maddesindeki düzenlemede, 4708 sayılı yasada hüküm bulunmayan hallerde uygulama alanı bulabilecektir. Buradaki sorumluluğun kaynağı denetim kuruluşları ve kuruluşta çalışan mimar ve mühendislerin objektif özen gösterme yükümlülüğüne aykırı davranmalarıdır.8 Kusurun belirlenmesinde, sorumludan beklenen ve göstermesi gereken özenin derecesi önemli olmaktadır. Gerekli özenin gösterilip gösterilmediği normal ve ortalama/orta zekalı bir insanın aynı durum ve koşullarda yapacağı davranışı gözönüne alınarak saptanmalıdır. Denetim kuruluşu normal bir denetim yaptığını belirterek sorumluluktan kurtulamaz. Ayrıca denetim işinin ayrı bir meslek ve uzmanlık alanı haline getirilmiş olması nedeniyle gösterilmesi gereken özenin derecesi de o oranda artmaktadır. Mesleğin niteliği, yapı denetimi konusunda iyi bir bilgiyi ve uzmanlığı gerekli kılmaktadır. Mesleğini profesyonelce icra eden uzman denetçiler genellikle bilinen ve kabul edilen kural ve yöntemleri, bilim ve tekniğin değişmez kurallarını bilmedikleri takdirde sorumlu olurlar. Mimar ve mühendisler meslekleri ile ilgili mevzuatı, mesleğin temel fen ve sanat kurallarını bilmek, değişiklikleri izlemek, izlediği denetim işi- Hukuk ni zamanında yapmak zorundadırlar. Bilgisizliği ya da beceriksizliği nedeniyle, bu derece özen göstermeyen meslek mensubunun davranışının kusurlu olarak nitelenmesi gerekir. Zira, yasanın 3. maddesinde belirtildiği gibi, kuruluşlar ile mimar ve mühendisler yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına uygun, tam hatasız ve kusursuz yapılması için özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmemiş olmaktadırlar. Tekniğin bilinen kuralları denetçilerin denetim borcu açısından sübjektif ölçülerin kullanılmayacağını göstermektedir. Yapı denetim kuruluşunun denetim borcunu tam ve gereği gibi yerine getirmemesi hukuksal sorumluluğunun yanında aykırı davranışı ceza kuralları ile de yaptırıma bağlanmıştır. revi; yapıyı ruhsat ve eklerine uygun olarak yaptırmak, yapı ruhsat ve eklerine aykırı ise bu durumu ruhsat veren organa bildirmek gibi kamu yararının gerçekleşmesi amacına yönelik olarak yapılaşma sürecini kamu adına izlemek ve denetlemek ve ona karşı sorumlu olmak şeklinde belirlenmiştir. Yasanın 38. maddesinin ikinci fıkrasında ise “Yapıların, mimari, statik ve her türlü plan, proje, resim ve hesaplarının hazırlanmasını ve bunların uygulanmasıyla ilgili fenni mesuliyetleri, uzmanlık konularına ve ilgili kanunlarına göre mühendisler, mimarlar ile görev ve sorumlulukları yönetmelikle düzenlenecek fen adamları deruhte ederler” kuralı yer almaktadır. Teknik sorumluluk, denetim kuruluşunun yaptığı işin kamuyu ilgilendiren yönünü ve kamuya karşı olan sorumluluğunu içerir. Hukuksal Sorumluluk Böylece, denetim kuruluşu yapı denetimi yaparken kamusal ve toplumsal sorumluluk da üstlenmiş olmaktadır. Denetim kuruluşu ile ilgili yönetim arasında sözleşmeye dayanan bir ilişki kurulmadığı için bu sorumluluk sözleşmeye değil, yasaya dayaanan bir sorumluluktur. İmar Yasası yapılaşmanın kamu açısından plan, sağlık ve çevre koşullarına uygun gelişmesini amaçlamaktadır. Söz konusu olan kamusal amaç, yapı ruhsatı alınmasını (m.21), yapının ruhsat ve eklerine uygun yapılmasını ( m.20 ), ruhsatsız veya ruhsat ve eklerine aykırı olarak inşa edilen yapılarda ruhsata aykırılık giderilemiyorsa inşaatın derhal durdurulmasını ve sonuçta yapının yıktırılmasını ( m.32), ruhsat alınmadan veya ruhsat veya eklerine yada imar mevzuatına aykırı olarak yapılan yapının sahibine ve yükleniciye ceza uygulanmasını ( m.42 ) öngörmektedir. Bu amaca uygun olmayan davranışlara girişildiği takdirde kamusal yaptırımlar uygulanacaktır. Hukukumuzda yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğu konusu 4708 sayılı yasada özel olarak düzenlenmiştir. Yapı denetimi, yapının yapım sürecine bağlı olarak sürdürülür. Bu yasanın uygulanmasında yapım süresi; yapı sahibinin, yapı ruhsatını aldığı tarih ile yapı kullanma iznini aldığı tarih arasındaki dönemi ifade etmektedir (md.1/d). Denetim kuruluşu, yapının ruhsat ve eki projelerine uygun olarak kısmen veya tamamen bitirildiğine dair ilgili yönetime rapor vermekle yükümlüdür (md.2/h). Sorumluluk süresi, yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren başlayacaktır. Bunun doğal sonucu imar yasasına tabi yapılarda inşaatın bitirilmesi günü kullanma izni verilmesi tarihi olması gerektiğinden kullanma izni, yapının belediye fen işlerince teknik kurallara, ruhsat alınmış projeye uygunluğu anlaşıldıktan sonra verilir.9 Yasanın 3. maddesinde belirtilen onbeş yıllık süre doluncaya dek yapıda herhangi bir hasar meydana gelmemesine karşın bu süreden sonra yapının denetiminden kaynaklanan bir hata nedeniyle bir hasar meydana geldiğinde 4708 sayılı yasa hükümlerine göre denetim kuruluşlarının sorumluluğuna gidilemez. Ancak, Borçlar Yasasının genel hükümlerine göre zamanaşımı süresi içerisinde sorumlu tutmak mümkündür. Yapı denetim kuruluşlarının sorumluluğunun düzenlendiği yapı denetimi hakkındaki yasanın “sorumluluklar ve yapılamayacak işler” başlıklı 3. maddesine göre sorumluluğun esasları; “bu yasanın uygulanmasında, yapı denetim kuruluşları imar mevzuatı uyarınca öngörülen fennî mesuliyeti ilgili yönetime karşı üstlenir” şeklinde açıklanmıştır. Yapı denetim kuruluşları fenni mesuliyeti/teknik sorumluluğu ilgili yönetime karşı üstlenmişlerdir. Fenni mesullük/teknik sorumluluk toplumsal ve teknik gereksinimin bir sonucudur. İlgili yönetimin neresi olduğu 4708 sayılı yasanın 1/b maddesinde gösterilmiştir. İlgili yönetim; “Belediye ve mücavir alan sınırları içindeki uygulamalar için büyükşehir belediyeleri ile diğer belediyeleri, bu alanlar dışında kalan alanlarda valilikleri, yapı ruhsatı ve kullanma izin belgesi verme yetkisine sahip diğer idareleri” ifade etmektedir. İmar Yasasının 28. maddesinde teknik sorumlunun göİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Nitekim, Danıştay 6. Dairesinin 12.4.2004 tarih 2004/1477-2115 sayılı kararında; “…Deprem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen zararların tazmini istemiyle açılan bu davada, yapının üzerinde bulunduğu zeminin özelliği, zemin durumuna göre depreme dayanıklılığının kontrolü, yapı kullanma izni bulunup bulunmadığı, imar planları ve inşaat ruhsatlarının hangi idarelerce yapıldığı ve verildiği, yapıların imar açısından denetlenmesi, afete uğramış ve uğrayabilecek bölgeler ile yapı ve ikamet için yasaklanmış afet bölgelerinin tespit ve ilan edilip edilmediği, afet bölgelerinde yapılacak yapılarla ilgili kuralları, yapı tekniklerini, projelendirme esaslarını, ülkenin deprem haritalarını hazırlamak konusunda idarelerin üzerlerine düşen görev ve yetkileri yerine getirip getirmediği, denetim ve kontrol görevlerini yapıp yapmadığı hususları ayrı ayrı irdelenmeli ve idarece gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı belirlenmeli ve bunun sonucuna göre; idarenin belli bir hareket tarzı izleyip izlemediği veya hareketsiz kalıp kalmadığı ortaya konulmalıdır. Olaya bu açıdan bakınca yukarıda yapılan belirleme sonucu olayda idarelerin hareketsizliği söz konusu olmakla öğretide de kabul edildiği gibi idarenin bu hareketsizliğinin “olumsuz eylem” olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda, uğranıldığı ileri sürülen zarar idarenin “olumsuz eyleminden” kaynaklandığından mahkemece 2577 sayılı Yasanın 13. Kasım 2011 - 161 51 Hukuk maddesi uyarınca davanın süresi içerisinde açılıp açılmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekirken davanın süreaşımı nedeniyle reddi yolundaki kararda isabet görülmemiştir.“ Yasanın sorumluluğu belirleyen hükmü, “Yapı denetim kuruluşları, denetçi mimar ve mühendisler, proje müellifleri, laboratuar görevlileri ve yapı müteahhidi ile birlikte yapının ruhsat ve eklerine, fen, sanat ve sağlık kurallarına aykırı, eksik, hatalı ve kusurlu yapılmış olması nedeniyle ortaya çıkan yapı hasarından dolayı yapı sahibi ve ilgili idareye karşı, kusurları oranında sorumludurlar. Bu sorumluluğun süresi; yapı kullanma izninin alındığı tarihten itibaren, yapının taşıyıcı sisteminden dolayı on beş yıl, taşıyıcı olmayan diğer kısımlarda ise iki yıldır” şeklindedir. Buradaki sorumluluk ‘sonuca’ yani, yapı hasarının ortaya çıkması sonucuna bağlanmış bir sorumluluktur. Yapı hasarı ortaya çıkmadığı sürece bu tür sorumluluğa gitmek mümkün olmayacaktır.10 Yasa koyucu burada sorumluları, sorumluluk nedenlerini ve süresini açıklamıştır. Diğer sorumluluk şekilleri için süre getirilmemiştir. Yasada hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere başvurulacaktır. Yapıda, yapı kullanma izni alındıktan sonra, ilgili yönetimden izin alınmadan yapılacak esaslı değişiklikten doğacak yapı hasarından, izinsiz değişiklik yapan sorumludur. Yapı denetimi hakkındaki Yasa yapı kullanım izni alındıktan sonra yapıda esaslı değişiklik yapılmasını yönetimden izin alınmasına bağlamıştır. Yapının dışındaki parselde meydana gelmesi olası yer kayması, çığ düşmesi, kaya düşmesi ve sel baskını için yasa yapı denetim kuruluşuna uyarı görevi yüklemiştir. Denetim kuruluşu yapı sahibini bu doğal yıkım riskleri konusunda yazılı olarak uyarmakla yükümlüdür. Bu uyarıya karşın yapı sahibi doğal yıkım risklerine karşı gereken önlemi almaması durumunda doğan zararlardan denetim kuruluşu sorumlu değildir. Yapı denetiminin denetim kurallarına uygun yapılmaması, kuruluşların hem ilgili yönetime karşı hem de yapı sahibine karşı hukuksal sorumluluğunu doğurur. İlgili yönetim ile yapı sahibinin kim yada neresi olduğu yasanın 1. maddesinin tanımlara ilişkin b ve c bendlerinde gösterilmiştir. Üçüncü kişilerin denetim hizmetinden kaynaklanan zararlarının da genel hükümler çerçevesinde denetim kuruluşundan istenebilmesi gerekir. Hukuksal sorumluluğun koşullarına ilişkin açıklamalar bir başka yazımızın konusunu oluşturacaktır. Yapı denetimi hakkındaki 4708 sayılı yasanın 9. maddesi ; “Bu Kanun hükümlerinin uygulanması sırasında, yapı denetim kuruluşunun icraî veya ihmalî davranışla görevini kötüye kullanan ortakları, yöneticileri, mimar ve mühendisleri, yapı müteahhidi, proje müellifi gerçek kişiler ile laboratuvar görevlileri, altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Yapı denetim kuruluşunun ortak ve yöneticileri, mimar ve mühendisleri ile laboratuvar görevlileri bu Kanun hükümleri çerçevesinde yapmaları gereken denetimi yapmadıkları hâlde yapmış gibi veya yapmalarına rağmen gerçeğe aykırı olarak belge düzenlemeleri hâlinde Türk Ceza Kanununun resmi belgede sahtecilik suçuna ilişkin hükümlerine göre cezalandırılır.” şeklindedir. Yapı denetim kuruluşlarına ilişkin yasal uygulamanın geçmişinin yeni olması ve denetimi yapılan yapılarla ilgili olarak doğal yıkım olaylarının ve buna bağlı hasarların gerçekleşmemesi nedeniyle yapı hasarları ve sorumluların saptanması açısından uygulamanın sonuçları hakkında yorum yapmanın erken olduğu düşünülmektedir. Kaynakça 1. 2. Denetim kuruluşuna yüklenen bir başka uyarı görevi ise 2. maddede gösterilmiştir. Yasanın 2. maddesine göre yapı denetim kuruluşu iş yerinde, işgüvenliği ve işçi sağlığı konusunda gerekli önlemlerin alınması için yapı müteahhidini yazılı olarak uyarmak, uyarıya uyulmadığı takdirde durumu ilgili bölge çalışma müdürlüğüne bildirmekle yükümlü kılınmıştır (md.2/f ). İşveren söz konusu işyerinde mevzuatın öngördüğü (Yapı İşlerinde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2. maddesi, 3. maddesi, 4. maddesi (“Her işveren, yapı işlerini, fenni yeterliği bulunan kişilerin, teknik gözetimi ve sorumluluğu altında yürütecektir.”), 13. maddesi, 107. maddesi, 523. maddesi, 529. maddesinde yazılı hükümler) önlemleri almakla yükümlüdür. 3. Yasada, yapı denetim kuruluşlarının yanı sıra denetçi mimar ve mühendis, proje müellifi, laboratuar görevlileri gibi teknik elemanlarla birlikte teknik olmayan yapı denetim kuruluşu yöneticisi, ortağı ve yapı müteahhidi de yasanın uygulanmasından dolayı ortaya çıkan yapı hasarından sorumlu tutulmuşlardır. 9. 10. 52 Kasım 2011 - 161 4. 5. 6. 7. 8. 11. Türkiye’de 1980’den Sonra Kent Planlaması Hizmetlerinin Özel Kesime Gördürülmesi Eğilimleri: Yapı Denetim Kuruluşları Örneği – Halil Yılmaz, Ankara, 2006 Recep Sanal, Türkiye’de Yönetsel Denetim ve Devlet Denetleme Kurulu, Türkiye ve Orta Doğu Amme İdaresi Enstitüsü Yayını, Ankara 2002, s. 4 Erhan Karaesmen/Nalan Boyacı Yakut/Endam Güngör, Deprem ve Kurumsal Yapılanma, Türk Müteahhitler Birliği Yayını, Yayın No:13, Ankara 2004, s. 56, Oktay Ergünay, Tartışmalar, Yapı Denetimi, Tartışmalar, Türk Belediyecilik Derneği Yayını, Ankara 1999, s. 26 Cemal Gökçe, “Yapı Denetimi ve Mustafa Ürgüplü”, İstanbul Bülten, Sayı 71, İstanbul 2004, s. 8 Türkiye’de Afetlere Karşı Dayanıklılığı Sağlayacak Yeni Bir Yerleşme ve Yapılaşma Denetim Sistemi Önerisi, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı Teknik Araştırma ve Uygulama Genel Müdürlüğü, Ankara 1999, s.3-11 Serozan Rona, Borçlar Hukuku Genel Hükümler, Üçüncü Cilt, 4. bası, Filiz Kitabevi, İstanbul 2006, s. 201 Erten, Türk Hukukunda Yapıların Neden Oldukları Zararlardan Dolayı Sorumluluk, age, s. 63 Yargıtay 15. HD.nin 18.04.1983 tarih 1983/438-964 sayılı karar Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 03.02.2005 tarih 2004/7039-746 sayılı kararı Anayasa Mahkemesi’nin 03/11/2011 günlü E.2010/75, K.2011/150 sayılı kararı (15/11/2011 gün ve 28113 sayılı resmi gazete) Üyelerimizden ERCİŞ DEPREMİ Serhat ÖZVAN İnşaat Mühendisi AKUT İzmir Gönüllüsü 23 Ekim 2011 tarihinde Erciş ilçesi başta olmak üzere, Van genelini etkileyen 7,2 büyüklüğündeki deprem, toplam 166 binanın yıkılmasına neden oldu. Depremin ardından gönüllüsü olduğum AKUT İzmir Birimi, diğer sivil ve resmi ekipler ile birlikte, deprem bölgesinde zarar görmüş olan yapılar üzerinde gerçekleştirilen arama ve kurtarma çalışmalarda görev aldı. makamlık binası önüne kurulmuş olan AKUT kampına ulaştığımızda görev alacağımız enkaz hakkında bilgilendirildik ve zaman kaybetmeden bize gösterilen çalışma bölgemize geçtik. 17 farklı şehirden gelmiş olan 192 AKUT gönüllüsü olarak, diğer arama kurtarma ekipleri ve sağlık personeli ile birlikte günler süren çalışmanın ardından, enkaz altında kalan afetzedeleri canlı olarak çıkarmanın mutluğunu yaşadık. Deprem bölgesine gidecek ekibimiz AKUT İzmir Merkezinde hazırlık yaparken. Enkaz üzerinde AKUT, Maden Arama Kurtarma ve UMKE ekipleri birlikte koordineli şekilde çalıştı. Deprem haberinin duyulmasının ardından, iletişim sorumlusu olan gönüllülerimiz, gerekli eğitim programlarını tamamlamış tüm üyelerimizi SMS ve e-mail göndererek bilgilendirdi. Arama kurtarma çalışmalarına katılacak gönüllülerin, her an yola çıkılacak şekilde hazırlanmaları istenildi. Kısa bir hazırlanma süresinin ardından, yola çıkmaya hazır olan AKUT gönüllüleri olarak Ege Üniversitesi Kampüsü’nde bulunan AKUT İzmir merkezinde bir araya geldik. Deprem bölgesine ulaşmış olan AKUT birimlerinden gelecek olan net bilgileri beklerken, diğer bir yandan arama kurtarma çalışmalarında kullanacağımız makine ve ekipmanımızı aracımıza yükledik. Deprem bölgesine en yakın AKUT birimi olan Bingöl Ekibinin, Erciş’e ulaşıp durumun ciddiyetini diğer birimlere iletmesinin ardından, arama kurtarma çalışmalarına katılmak üzere AKUT İzmir birimi olarak yola çıkma kararı aldık. Yola çıkacak olan ekibe AKUT Seferihisar, AKUT birimlerinden gelen gönüllülerimiz de katıldı. Erciş’te yaşanan depremin ardından 4136 sivil ve resmi arama kurtarma personeli uyumlu bir çalışma örneği sergileyerek toplam 208 afetzedeyi enkaz altından canlı çıkarmıştır. Rakamların da açıkça gösterdiği üzere, 1999 yılında yaşanan Gölcük ve Düzce depremlerinin ardından arama kurtarma konusuna verilen önem sayesinde, Erciş depreminde ciddi bir başarı elde edilmiştir. Bütün bu olumlu tablo yanında arama kurtarma çalışmalarının yapıldığı Erciş ilçe nüfusunun sadece 160 bin olduğu unutulmamalıdır. Nüfusları milyonlar ile ifade edilen ve fay hatları üzerinde bulunan şehirlerimizde yaşanabilecek depremlerin ardından, çok daha fazla sayıda eğitimli arama kurtarma personeline ve teknik malzemeye ihtiyaç duyulacağı bilinen bir gerçektir. Depremlerde yaşanan can kayıplarını en aza indirge- Öncü ekibimiz İzmir Valiliği tarafından arama kurtarma ekipleri ve sağlık personellerinin transferi için kiralanan özel uçak ile yola çıktı ve depremin yaşandığı gün içerisinde Van’a ulaştı. Ekibimizin geri kalan kısmı makine ve ekipmanlarımızı yüklediğimiz aracımız ile 28 saat süren kara yolculuğunun ardından Erciş’e ulaştı. Erciş şehir merkezinde depremin ardından yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen, ülkemizin her köşesinden gelmiş olan sivil ve resmi arama kurtarma ekipleri, enkazlar üzerinde uyum içerisinde çalışmaktaydılar. Erciş KayİMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 53 Üyelerimizden Erciş Kaymakamlık binası önüne kurulan AKUT kampı mek için, toplumumuza deprem anında nasıl davranılması gerektiğinin öğretilmesi gerekmektedir. Arama kurtarma çalışmaları sırasında girilen enkazlarda, deprem anında bulabildiği büyük bir eşyanın yanına uzanan ya da tesadüfen deprem anında yere düşerek yatay pozisyon alan vatandaşların çoğunlukla yaralı olarak kurtuldukları görülmüştür. Deprem anında dışarı kaçmak üzere koşturan vatandaşlar ise yıkılan katlar arasında vücutlarının dik pozisyonuna uygun alan kalmaması nedeniyle ciddi fiziksel yaralanma yaşayarak hayatlarını kaybetmişlerdir. AKUT birimleri talep olması durumunda okullara, resmi kurumlara, özel şirketlere ve diğer sivil toplum oluşumlarına ücretsiz deprem eğitimi vermektedir. İzmir AKUT birimi sadece 2011 yılı içerisinde 20’nin üzerinde okulda deprem ve ilkyardım dersi vererek öğrencilerin konu hakkında doğru bilgiler ile eğitilmesine destek olmuştur. Depremlerin ülkemizde yarattığı yıkıcı etkinin en büyük sebebi inşaat sektörünün hatalar ile dolu kontrolsüz işleyişidir. İnşaat sektörünün içinde bulunduğu bu olumsuz durumdan çıkması için, çalışmalar gerekli mesleki eğitimini almış teknik insanların kontrolüne verilmelidir. Nasıl ki bir ameliyata doktor ve hemşire dışında konu hakkında eğitim almamış kimse giremiyorsa, inşaatlarda da teknik eğitimi olmayan hiçbir idareci ve personelin çalışmasına izin verilmemelidir. Maalesef ülkemizde sermayesi olan her yatırımcı inşaat sektöründe faaliyet gösterebilmektedir. Yasal işlemleri aşmak için gerek inşaat firmaları, gerek yapı denetim firmaları yeni mezun mühendislere verdikleri cüzi ücretler ile projelerin altına imza attırmaktadırlar. Yapılar mühendislerin denetiminden uzak bir şekilde tamamlanıp halkın kullanımına açılmaktadır. Erciş’te arama kurtarma çalışmaları için üzerinde çalıştığımız enkazlar, inşaat sektöründe karşılaşılabilecek hemen hemen bütün hataları bir arada barındırmaktaydılar. Önceki depremlerde yaşanan yıkımlardan ders alınarak yeniden düzenlenmiş yapı yönetmelikleri, Türkiye’nin genelinde olduğu gibi Erciş’te de uygulanmamıştı. İnşaatlar denetimden uzak, müteahhitlerin 54 Kasım 2011 - 161 inisiyatifine kalmış şekilde inşa edilmişti. Son 10 yıl içerisinde yapılmasına rağmen birçok bina depremin ardından ayakta kalamamıştı. Yıkılmış olan yapıların tamamının betonarme taşıyıcı elemanları içerisinde, gerekli kesite sahip olmayan nervürsüz inşaat demiri kullanılmıştı. Birkaç basit çekiç darbesi ile düz inşaat demirlerini betondan ayırmak mümkündü. Yapılarda kullanılan donatılar çok ince olmaları nedeniyle hidrolik kesicilere gerek kalmadan basit el makasları ile kesilmekteydiler. Ayrıca eksik demir işçiliği nedeniyle donatıların bağlantılarında ciddi sorunlar göze çarpmaktaydı. Betonarme için kullanılmış olan dere malzemesi içinde çapı 10 cm’yi geçen taşlar bulunmaktaydı. Gerekli standartların altında kalan beton ile hazırlanmış taşıyıcı elemanlar depreme karşı dayanım gösteremeden parçalanmışlardı. Erciş’te büyük yıkıma neden olan depremin ardından bir kez daha yüzlerce insanımızı kaybettik, çok daha fazla sayıda insanımız yaralandı. Binlerce vatandaşımız zorlu kış mevsimine evsiz girmek zorunda kaldı. Yıkıma neden olan her deprem sonrasında halkımızın bu denli zarar görmesinin önüne geçmek için öncelikle ülkemizde gerçekçi bir yapı denetim sistemi oturtmamız gerekmektedir. Toplumun her kesimine ulaşarak vereceğimiz deprem ve ilkyardım dersleri ile halkımızın deprem anında ve sonrasında nasıl davranmaları gerektiği öğretilmelidir. Eğitimli arama kurtarma personelinin sayısı arttırılarak büyük şehirlerimizde gerçekleşmesi beklenen depremler için yeterli sayıda müdahale ekipleri hazır hale getirilmelidir. Üyelerimizden 3 ARALIK DÜNYA ENGELLİLER GÜNÜ Özgün UTKU İnşaat Mühendisi Makbule Utku Özel Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi Müdürü Evli bir çift bir gün bebek bekledikleri haberini alır ve heyecan, mutluluk dolu 9 aylık süreç başlar. Bebek, katılımıyla birlikte ailenin en sevileni oluvermiştir. Sonra 2 yaşına gelir konuşmaz, 3, 4 derken anne-baba içten içe kuşkular yaşasa da büyükler onları ‘Senin amcan da geç konuşmuştu.’, ‘Büyük teyzen 6 yaşında anne demiş’ gibi sözlerle teselli eder. Ve en sevdiğimiz, gözümüzden sakındığımızı bir sabah önlüğünü giydirerek ilk defa okuluna götürürüz. O ne kalp çarpıntısıdır… Hemen ilk iki ayın içinde sınıf öğretmeni, rehberlik öğretmeniyle birlikte anne babayı okula veli görüşmesine çağırır. Okul yolunda ‘Acaba çocuğum harika bir resim mi yaptı? Müzikte sıra dışı bir yeteneği mi var?’ diye hayaller kurulur. Kendinizi ‘Çocuğunuzda zihinsel yönden yetersizlik var, lütfen evinize en yakın RAM’a başvurun. Bizi çocuğun eğitimi için yönlendirsin.’ diyen iki öğretmenin karşısında buluverirsiniz. Artık siz de bir engelli ailesisinizdir. Otobüse bindiğinizde çevredekilerin fısıltıyla çocuğunuzla ilgili konuştuğunu duyarsınız. Anneler çocuğunuzun kendi çocuklarının yanına oturmasını istemez, onlara dokunmasına bile soğuk bakarlar. Komşunuza gitseniz hep diken üstündesinizdir. Çocuğunuzun sosyalleşmesi çok geri olduğundan sevgisini yaşıtına gösteremez; onu ısırabilir, hiç beklenmeyen bir anda ona vurabilir ya da başka öngörülemeyecek davranışlar gösterip onu korkutabilir. Bu nedenle komşular size gelip gitmeyi kesecekler sizi daha az evlerinde görmek isteyeceklerdir. Çocuğunuz zorunlu olan ilköğretime devam ederken; kısa zamanda sınıftaki diğer öğrencilerin annelerinden onun kendi çocuklarının yanında oturtulmaması için istekler gelecek, hatta kaydının başka sınıfa/okula alınması için imzalar toplanacaktır. Toplumun engelliyi çeşitli nedenlerle dışlaması çocuğun hayatı boyunca sürer. 1992 yılında Birleşmiş Milletler aldığı bir kararla, 3 Aralık gününü “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan etti. Bu kararın ardından BM İnsan Hakları Komisyonu 5 Mart 1993 tarihli ve 1993/29 sayılı bildirisi ile üye ülkelerce 3 Aralık gününün “engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması” amacıyla tanınmasını istedi. Ve o günden beri, 3 Aralık “engelliler günü” olarak bilinmektedir. WHO’ ya göre dünya nüfusunda 500 milyon engelli yaşıyor. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2002 yılı Türkiye Özürlüler Araştırması verilerine göre; Türkiye nüfusunun %12.29’u engelli bireylerden oluşmaktadır. Ege’de yaşayan engelli oranı toplam nüfusun %11.86’sıdır. Türkiye İstatistik Kurumu 2010 nüfus sayımı verilerine göre İzmir’imizin nüfusu 3.948.848 kişidir. Buna göre İzmir’de yaşayan engelli sayısını 468.333 kişi olarak kabul edebiliriz. (Devlet İstatistik Enstitüsü 2002 yılından beri engellilerle ilgili İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr veri toplamamıştır. Güncel olarak Ekim-Kasım-Aralık 2011 tarihlerinde veri toplama çalışması yapacağını duyurmuştur.) Engelliliğin nedenleri; • Doğum öncesi nedenler; 1. 2. 3. Akraba evliliği. Parasızlık nedeniyle hamileliğin takip edilememesi, gerekli testlerin yaptırılamaması ve hamilelik aşamasında engelliliğin fark edilip gebeliğin sonlandırılmaması. Hamile annenin dengeli ve yeterli beslenememesi. • Doğum sonrası nedenler; 1. 2. Sağlıklı bir hamilelik sürecinden sonra ehil ellerde yaptırılamayan doğumlarda bebeğin sadece birkaç saniye oksijensiz kalması da beynin oksijensiz kalması demek olduğundan, mutlak engellilik durumuyla karşılaşılması. İlk üç yaşta geçirilen ateşli hastalıklara zamanında müdahale edilememesi sonucu beyin hücrelerinin zedelenmesi… Bu sayılanların tümü eğitimsizliğin ve yoksulluğun sonuçlarıdır. ( DİE Türkiye Özürlüler Araştırması 2002 verilerine göre: Engelli birey ailelerinde akraba evliliği yapan: %15, annelerden doğum öncesi düzensiz bakım alan ya da hiç bakım almayan oranı: %69, doğum sırasında doktor ve hemşireden yardım almayan:%54, doğumunu hastane ve diğer sağlık kurumları dışında gerçekleştiren: %38’dir. Aynı verilere göre engelli birey hane halkı kadınların 2002 yılı Türkiye nüfusuna oranı; okuma yazma bilmeyen: %9, okuma yazma bilen: % 41, bir okul bitirmeyen: % 10, ilkokul mezunu:% 10, ilköğretim mezunu % 2, ortaokul veya dengi meslek okulu mezunu: % 2, lise veya dengi meslek okulu mezunu: % 5.5, yüksek okul mezunu : % 2, bilinmeyen % 18.5’dir. ) Engelli Bireyin Eğitimi: Ağır ve çok ağır özürlü bireyler aşağıdaki eğitim sisteminin hiçbir kademesine dahil edilmemektedirler. Ağır ya da çok ağır özürlü çocuk zorunlu eğitim yaşı olan 6-13 yaş arasında ikametine en yakın ilköğretim okuluna kayıt yaptırmaktadır. Bu durumdaki öğrenciler ilköğretimlerin e-kayıt ekranlarında görünmekte, ancak okula kabul edilmemektedir. 13 yaşını doldurunca da bir gün bile devam etmediği ilköğretimden diploma alarak mezun olmaktadır. i) Özel alt sınıf: Orta düzey zihinsel gerilik, Otistik ve İşitme engelli bireyler için özel alt sınıf uygulaması yapılmaktadır. ZorunKasım 2011 - 161 55 Üyelerimizden lu eğitim yaşında olup bu tanılardan birini almış öğrencilerin eğitimi azaltılmış sınıf mevcudu ve alan öğretmeniyle gerçekleştirilmektedir. ii) Kaynaştırma sınıfı: *Zihinsel engelli, Otistik çocuklar: Kaynaştırma sınıfı uygulaması mevzuata eklenirken bir engelli çocuk için sınıf mevcudunun 5 kişi azaltılması önerilmişti, ancak derslik sayısının yetersizliğinden dolayı sınıf mevcudu azaltılması yapılamıyor. İlköğretim sınıfına kayıt olan engelli çocuk bir öğretmenin sınıfına dahil oluyor. Öğretmen zaten kalabalık olan sınıf mevcudunun içinde, bir de nasıl eğitim vereceğini tam olarak bilemediği 1-2 öğrenci ile kalıyor. Engelli çocuğun eğitimi tamamen bireyselleştirilmiş planlarla yapıldığı için adeta evrakların içinde kayboluyor. * Bedensel engelli çocuklar: Fiziki şartları uygun olmayan okulda kaynaştırma eğitimine başlayan engelli çocuk kendini koruyamadığı için, merdivende-bahçede sıkışıp düşebilmektedir. Bir çok bedensel engelli çocuğun, zorunlu eğitim çağında olmasından dolayı, rampa ve asansörü olmayan, engelli tuvaleti bulunmayan okullara devamı istenmektedir. Fiilen uygulanması mümkün olmayan şeyler için uygulansın diye yasa, yönetmelik, yönerge yayınlamanın pratikte uygulayıcılara hiçbir yararı yoktur. iii) Mesleki eğitim KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ Zihinsel Engellilerin Mesleki Eğitiminin Bugünkü DuruSUDOKU ÇÖZÜMLERİ mu: i) Meslek Liseleri: Engelliler ilköğretimden sonra okuma1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 ya devam etmek istemeleri durumunda meslek liseleri1 M E T R D O T E L ARE BULMACA ÇÖZÜMÜ ne yönlendirilmektedirler. SUDOKU ÇÖZÜMLERİ 2 A 1 M A L İ K A N E 0 A 2 E Z S E R A Z E N Z A 3 Aralık A Engelliler V A T Günü. A RToplumun Bugün tüm dünyada 3 R dikkatini A K O çekebilmek R R veEdaha duengelliler L konusunda 3 4 5 6 7 8 9 10 yarlı olmalarını 4 İ S sağlamak A L için L çeşitli O etkinliklerle G S kutlaT R düzenleniyor. D O T E L malar 5 K E A S İ T A N E A A V var A oluşu T A R Özürlü insana 6 bireyin A R A R birA toplumun T L E verdiği S deR A ölçütünü K O ortaya R koyar. R EÇünkü insan kol, göz, kulak ğerin 7 N A BİR Z CANDIR A R VE CANDA F E ÖZÜR C İ YOKTUR. değildir. A L İNSAN L O G S 8 Z A merhaba İ T İ dediği R A zaman, F aslınBir toplumE özürlüye insan A S İ CANT demektedir. A N E da merhaba 9 E M İ E L İ T A R A T L E S Bir toplum verdiği değer 10 A cana N değer İ M İ Z oranda M insana İ N verZ A R Özürlü F ve E C İ insan arasındaki ilişki, insan mektedir. özürsüz A bir İ ilişkidir. T İ İnsanın R A yaşamının F insana anlamı, kendi yaşamını aştığı yerde başlar. Yaşamını anlamlı bulan insan M İ E L İ T yaşamaktan zevk alır, coşkusu vardır, yaratıcı ve üretici İ M İ SUDOKU Z M ( kolay İ N ) olur. 3 Engelliler 5 7 2 Günü 6 8 Kutlu 9 4Olsun…” 1 “3 Aralık Dünya Kaynakça: 1 9 2 5 4 7 3 6 8 SUDOKU ( kolay ) 4 6 8 1 3 9 2 5 7 1. Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 2002 yılı Türkiye Özür7 1 6 3 8 4 5 9 2 lüler Araştırması. 3 5 7 2 6 82 94 49 17 5 1 6 8 3 Cüceloğlu, Psikolog, Özel Eğitim Uz1 92. 2 Prof. 5 4Dr. 7Doğan 8 33 65 89 2 6 7 1 4 Okumamıza Engel Yok” 4 6 8 manı 1 3Sezgin 95 22Kartal; 54 76“Birlikte 1 3 8El Kitabı 7 9 Kaynaştırma Projesi Öğretmen 7 1 6 3 8 49 58 93 24 7 5 1 2 6 2 4 9 7 5 16 67 81 38 9 2 4 3 5 8 3 5 9 2 6 7 1 4 5 2 4 6 1 3 8 7 9 56 Kasım 2011 - 161 9 8 3 4 7 5 1 2 6 6 7 1 8 9 2 4 3 5 KARE KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ BULMACA ÇÖZÜMÜ SUDOKU ÇÖZÜMLERİ SUDOKU ÇÖZÜMLERİ KARE BULMACA ÇÖZÜMÜ 9 10 1 2 1 3 2 4 3 5 4 6 5 7 6 87 98 10 1 M 1 E M T E R T D R O D T O E T L E L 2 3 4 5 6 7 8 9 10 A 2 Z A A Z A A V A A V T A A T RA 3 L R A K O R R L R A K O R R E 4 İ S A L L O G İ 5 S A L L O G S K E A S İ T A N K 6 E A R A A S R İ A T T A N L EE A 7R N A A R Z A A T R L F E E SC N 8A E Z Z A A R İ F T E İ C R İ A E 9 Z A E M İ İ T İ E R L A İ FT 10E A M N İ İ M E İ L Z İ M T İ A N İ M İ Z M İ N R E S E S İ F N SUDOKUÇÖZÜMLERİ ( kolay ) SUDOKU SUDOKU3 ( 5kolay 7 2) 6 8 9 4 1 1 9 2 5 4 7 3 6 8 3 5 47 62 86 18 39 9 4 2 1 5 7 1 9 72 15 64 37 83 4 6 5 8 9 2 KOLAY 4 6 28 41 93 79 52 1 5 6 7 8 3 SUDOKU ( orta ) 94 25 6 9 7 2 1 4 7 1 86 33 58 2 4 59 297 485 9 8 3 8 3 5 59 62 641 47 6 6 7 1 8 SUDOKU5 ( orta ) 2 4 26 11 33 9 8 3 34 77 95 9 8 4 2 1 78 52 36 5 6 76 97 81 318 249 452 2 1 3 4 5 6 7 8 7 3 1 3 7 9 1 4 84 65 52 8 2 6 7 9 56 39 18 1 4 5 6 3 2 8 9 7 3 1 8 2 4 9 6 4 5 2 3 6 9 1 7 6 9 8 5 7 1 4 2 SUDOKU 126 318 873 75 79 58 13 22 7 1 4 94 25 46 37 8 7 42 9 3 11 67 164 9 8 23 45 7 9 93 6 64 1 58 9 86 6 5 2 5 3 1 4 5 3 2 8 9 7 2 4 9 6 5 6 ORTA 9 1 7 8 7 1 4 2 3 5 8 3 ( zor ) 7 6 5 9 1 8 2 3 4 3 8 9 2 4 6 7 1 5 SUDOKU ( zor ) 4 1 2 3 7 5 6 8 9 2 9 7 6 ZOR 5 9 1 85 23 3 8 9 2 4 68 74 4 1 2 3 7 5 6 6 5 2 9 6 1 8 71 57 5 3 7 4 9 29 12 8 4 1 5 6 3 9 6 37 11 8 3 48 64 2 1 44 55 9 7 36 88 7 6 5 3 7 2 4 8 9 1 1 7 8 6 3 9 4 5 2 9 2 4 8 5 1 3 7 6 8 7 5 4 3 9 2 1 6 8 6 3 9 2 7 2 4 8 9 1 3 9 4 5 2 5 1 3 7 6 Üyelerimizden KALDIRIMLARIMI İSTİYORUM Ayşe BAYSAL İnşaat Mühendisi İzmir Gönüllü Engelliler Grup Sözcüsü Sadece yayaların kullanımında olması gereken, kaldırımlarımız; lokanta önlerinde masa-sandalye, dükkân önlerinde satış ürünleri, kurumların kaldırımlara tesis ettikleri ( telefon, elektrik v.s) yapılar, ağaçlar, bisiklet ve motor gibi küçük binek araçları v.s, nedenlerle, işgal altındadır. Kaldırımların işgal edilmiş olması, engelli vatandaşların evlerinden dışarı çıkmalarını zorlaştırıyor/ imkânsızlaştırıyor. Engelli kişiler, engelsiz olan bir kişinin çıktığı gibi ayakkabılarını giyip çıkıvermiyor sokağa.. Engelli kişi evden çıkmak isterse, eğer otomobil otobüs gibi motorlu bir araca ihtiyacı yoksa, eğer kendi aracı – tekerlekli sandalyesi- ile gidebilecekse.. Önce düşünüyor.. Hangi güzergâhtan gitmeliyim diye. Gideceği yere en yakın güzergâhı seçmeyi, düşünmüyor! Hangi güzergahın kaldırımlarında masa-sandalye, ıvır-zıvır şeyler yoktur.. Hangi kaldırım rampası çıkılabilir / inilebilir.. Hangi kaldırım genişliği tekerlekli sandalyesinin geçişine uygun.. Hangi kaldırım rampasının giriş-çıkışına araçlar park etmemiştir, rampalar kullanılabilir.. Hangi? Hangi? Diye, düşünüyor. Engelli vatandaş, sadece tekerlekli sandalyesinde, kaldırımlardan, gideceği yere kadar gidebilmeyi istiyor. Eğer; kaldırımlar işgal altındaysa- kullanılamıyorsa, zorunlu olarak, seçeneklerini gözden geçiriyor. 1. Seçenek, kaldırımlarının kullanılabildiği uzun da olsa başka bir bir güzergâh kullanmak! 2. Seçenek, caddeyi, yani araç yolunu, kullanmak! 3. Seçenek, evden dışarı çıkmamak! Sonuç olarak; İzmir’de yaşayan engelli vatandaşlar, kaldırımları kullanamıyor olmanın eksikliği ile çoğu zaman, Alış-verişe gidemiyor, Gezmeye gidemiyor, Sinemaya gidemiyor, vs, vs, vs... Evinden çıkamıyor.. Amaçları, engellilerin hak ve taleplerinin savunucusu, aynı zamanda takipçisi olmak, üzere kurulan: 1. Ortopedik Özürlüler Rehabilitasyon Spor DerneğiKarşıyaka, İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr 2. 3. 4. 5. 6. 7. 8. 9. Engel-siz yaşam Derneği- Gaziemir, Çağdaş Özürlüler Yaşam Derneği-Bornova, Karşıyaka Eng Spor Dern-Karşıyaka, Multiple Skleroz (MS) Derneği- Narlıdere, Bedensel Eng Yeni Oluşum Derneği- Yenişehir, Çağdaş Görmeyenler Derneği, Sağır Dilsizler Koruma Dern –Hatay, Karşıyaka İşitme Engelliler Dayanışma DerneğiKarşıyaka Dernek üyelerinin de desteği ile İzmir Gönüllü Engelliler Grubu olarak; ilki 29 Haziran 2011 de, ikinci de 7 Ekim 2011 de olmak üzere, Kentimizde kaldırım işgallerini protesto etmek amacıyla; ‘’ Kaldırımlarımı istiyorum’’ başlığında, yürüme eylemi başlatılmıştır. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun işgal başlıklı 38. maddesinde; meydan, cadde, sokak veya yayaların gelip-geçtiği kaldırımların işgal edilmesi, buralarda mal satışı yapılması yasaklanmıştır. Belediye zabıta görevlileri tarafından, kaldırımların işgallerden kurtarılmaları gerekmektedir. Bu yasanın yürürlükte olmasına karşın, Kentimizin kaldırımları işgal altındadır. Bu nedenle de, özellikle görme ve yürüme engeli olan vatandaşların, erişebilirlik hakları ellerinden alınmış durumdadır. Kaldırımlar işgal altında iken, engelli vatandaşlarımız dışarı çıkamıyor- evlerinde hapsoluyor. Kullanım hakkı, yaya vatandaşın / engelli vatandaşın olan kaldırımlar, işgalden kurtulup engelsiz oluncaya kadar, İzmir Gönüllü Engelliler Grubu olarak, eylemlere devam edilecektir.. Kasım 2011 - 161 57 genç-İMO İNŞAAT MÜHENDİSLİĞİ BÖLÜMÜ 1. SINIF ÖĞRENCİLERİYLE TANIŞMA TOPLANTILARI VE “MESLEĞİMİZ VE İMO SEMİNERİ” İLE BULUŞTUK İnşaat Mühendisliği Bölümü bulunan İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi, Celal Bayar Üniversitesinde 1. sınıflara yönelik tanışma toplantıları düzenleyerek TMMOB, İMO ve genç-İMO çalışmaları hakkında bilgilendirme yaptık. Toplantılarda genç-İMO üyelerimiz, öğrenci üyelerimize yönelik yapılan etkinliklerle ilgili sunumlarını yaptıktan sonra Şube Yönetim kurulu Üyelerimiz ve Şube Çalışanlarımız tarafından Şubemizin mesleğimizle ilgili çalışmaların yanında, Şubemizin gençlere bakışı ve örgütlü bir toplum yaratma konularındaki çalışmalarımızı aktardık. Tanışma toplantılarında Odamızın öğrencilere olan bakışını anlatma fırsatını bize sağlayan Dokuz Eylül Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Yapı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ömer Zafer ALKU ve Öğr. Gör. Cem Polat ÇETİNKAYA’ya İYTE İnşaat Mühendisliği öğretim üyesi Yard. Doç. Dr. Cemalettin DÖNMEZ, Yard. Doç. Dr. O. Özgür EĞİLMEZ, Arş. Gör. Güneş KARAKAYA ve İnş. Müh. Yavuz ŞAHİN’e Ege Üniversitesi Öğr. Görevlisi Yard. Doç. Dr. İsmail ÇİL‘ e ve Celal Bayar Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Yapı Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Celal KOZANOĞLU ve Arş. Gör. Soner ŞEKER’ e teşekkürlerimizi sunarız. DEÜ Örgün ve İkinci Öğretim Tanışma Toplantısı İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü Tanışma Toplantısı 58 Kasım 2011 - 161 genç-İMO Ege Üniversitesi Tanışma Toplantısı Tanışma toplantılarının ardından 15 Ekim 2011 Cumartesi günü Şubemizde “Mesleğimiz ve İMO” semineri yapılmıştır. Seminerde katılımcılara İMO’nun 50. Yılı için hazırlanan Oda tarihimizi anlatan belgesel gösterilmiş, ardından Şube Başkanımız Ayhan EMEKLİ tarafından Oda çalışmalarımız anlatılmış, İnş. Müh. Gürkan ERDOĞAN tarafından ise gençlere dair yapılan çalışmalar aktarılarak bu toplantılarla odamızın geleceğini oluşturacak öğrencilerin sorunlarının mesleğimizin sorunlarından bağımsız olmadığı bilinciyle, öncelikle kendi sorunlarını bilen, sorunlarına çözüm yolları arayan, örgütsel bütünlüğü içerisinde Odasına sahip çıkan ve Oda çalışmaları içinde yer alan gençler olarak yetişmelerine katkı koymaya çalıştık. Celal Bayar Üniversitesi Örgün ve İkinci Öğretim Tanışma Toplantısı Mesleğimiz ve İMO Semineri İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 59 genç-İMO 3. genç-İMO Yaz Eğitim Kampı 05.09.2011-13.10.2011 Geleceğin Mühendisleri İnşaat Mühendisi bölümü öğrencilerinin, bilimsel ve mesleki açıdan niteliklerini yükseltmek, mesleki hak ve sorumlulukları konusunda bilinçli bireyler olarak yetişmelerine katkı sunmak, meslek örgütümüzün ilkeleri konusunda bilgi kazanmalarını sağlayarak örgütlülüğümüzü güçlendirmek için düzenlediğimiz genç-İMO Yaz eğitim kampımızın 3.’sünü bu yıl Manavgat’ta 5-13 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirdik. Yerel ve ulusal basının yakın ilgisiyle karşılanan yaz eğitim kampımız ülkenin dört bir yanındaki üniversitelerden gelen 140 genç-İMO üyesine ev sahipliği yaptı. “Onarım Güçlendirme”, “Su Politikaları ve HES’ler” “İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği”“Ulaşım Politikaları” “Kentsel Dönüşüm” “TMMOB ve Oda Politikaları” seminerlerinin yanı sıra “Halk Oyunları”, “Eşli Danslar”, “Yaratıcılık ve Beden Dili”,“Felsefe”, “Heykel”, “Sinema”, “Fotoğraf”, “Tiyatro” atölyeleri genç mühendis adaylarının bedensel ve zihinsel yaratıcılıklarının gelişmesine katkıda bulundu. Dalış atölyesi bünyesinde ilgilenenlerin su altı dalışı gerçekleştirdiği kampta, kamp haberlerinin yer aldığı ve öğrencilerin kendilerini ifade ettikleri bir diğer araç olan Kamp Gazetesi “BET10” da 2 günde bir okuyucularıyla buluştu. genç-İMO üyeleri; tekne turu ve Side gezisi ile Manavgat ve çevresini tanıma fırsatı bulurken teknik gezi kapsamında Keban ve Altıntaş Barajlarından sonra Türkiye’nin en yüksek üçüncü barajı olan Oymapınar Barajını ziyaret ederek baraja ilişkin bilgi aldılar. Yine teknik gezi bünyesinde depolamasız HES kurulması planlanan Gençler Köyü ziyaret edildi. İMO yönetimi ve genç-İMO konsey üyeleri, çevresel ve sosyolojik sonuçları hesaba katılmaksızın kurulmak istenen depolamasız HES’lere karşı mücadele yürüten köylüleri desteklediğini belirtirken, bu anlamda gerek Gençler köyü, gerekse Türkiye’deki diğer köyler ile dayanışma içerisinde olunduğunu kaydetti. Kamp boyunca çalışma yürüten atölyelerin gösterilerine yer verilen 3. genç-İMO yaz eğitim kampı kapanış gecesinde, tiyatro atölyesi bir oyun sergiledi. Halk dansları ve eşli danslar atölyelerinin dans gösterilerinin ardından, fotoğraf atölyesinin kamp boyunca çektiği kareler ve felsefe atölyesinin hazırladığı video da izleyicilerle buluştu. Aynı zamanda 12 Eylül askeri darbesinin yıldönümü olan kapanış gecesinde öğrencilerin kendilerinin çektiği 12 Eylül konulu film gösterimi gerçekleştirilirken, kamp gazetesi BET10’un 12 Eylül manşetli son sayısı da katılımcılara dağıtıldı. İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp’in tüm emeği geçenlere teşekkür ettiği konuşmasının ardından kapanış gecesi sona erdi. İMO ve genç-İMO HES KARŞITI KÖYLÜLERLE OMUZ OMUZA! Gezi kapsamında öncelikle depolamalı HES olan “Oymapınar” barajı ziyaret edilerek öğrenciler barajla ilgili ayrıntılı bilgi aldı. 1983 yılında inşaatı tamamlanan, Maksimum su yüzeyi kotu 185 m. minimum su yüzeyi kotu 35 m olan, çevreye uygun beton malzemesinin kullanıldığı barajın doğal yaşama zarar vermeksizin enerji üretimi konusunda önemli bir örnek olduğu ifade edildi. Oymapınar barajı ziyaretinin ardından Manavgat ilçesine bağlı Gençler köyünü ziyaret eden genç-İMO üyeleri, kamp süresi boyunca birçok boyutuyla ele alınan HES gerçeğini yerinde gözlemleme olanağını buldu. Başta köy muhtarı Hüseyin Kızılkaya olmak üzere köy sakinlerinin yakın ilgisiyle karşılaşan İMO Yönetim Kurulu Üyeleri ve 140 mühendis adayı, köylülerle birlikte öğle yemeği yedi. Köylülerin kendi emekleriyle ürettikleri üzüm ve incir ikramlarının ardında, köy muhtarının HES mücadelesini anlattığı konuşması ile İMO üyeleri HES’in yöre halkının yaşamını ve çevre dokusunu nasıl tehdit ettiği konusunda bilgi aldı. Köy muhtarı yörenin üzümlerinin yetiştiği bağların ve 60 Kasım 2011 - 161 köy sakinlerinin arazilerinin şirket tarafından satın alınmak istendiğini, ancak köylerinin satılık olmadığını kaydetti. Atalarının yaşadığı evlerinden sürülmek istenen Gençler köyü sakinleri “başkasının 10 dönüm yerinden benim 1 dönümüm daha hayırlıdır” diyerek, köylerini terk etmeyeceklerini belirttiler. genç-İMO üyeleri muhtarın konuşması sırasında “Dereler özgürdür, Özgür akacak”, “Mühendisiz Mimarız Halkın Yanındayız”, “Gençler köyü yalnız değildir” sloganları atarak köy halkı ile dayanışma sergilediler. genç-İMO Kızılkaya’nın konuşmasının ardından söz alan İMO Yönetim Kurulu Başkanı Serdar Harp Bir doğa katliamı olan Gençler köyü depolamasız HES projesinin tamamen sermayenin çıkarına olduğunu, yöre halkına ve doğaya yönelik bu saldırının karşısında, Gençler köyü halkının yanında olduklarını belirtti. Konuşmasında, Depolamasız HES’lerin bilimsel çevresel ve sosyolojik kriterlerin hiçe sayılarak yapılmaya çalışılmasını eleştiren Serdar Harp, asıl amacın suyun yatağının değiştirilerek doğal kaynakların alınır satılır hale getirilmesi olduğunu belirtti. Serdar Harp’in konuşmasının ardından söz alan genç-İMO komisyon Başkanı Anıl Asil İnşaat mühendisi öğrenci örgütünün Gençler köyünü kardeş köy ilan ettiğini, geleceğin mühendislerinin doğal kaynakların metalaştırılması karşısında halkın yanında olduğunu kaydetti. Bunun ardından köy sakini emekli öğretmen Şükrü Kuzulu yazmış olduğu şiiri genç-İMO üyeleri ve köylülerle paylaştı: İzmir Yapı Fuarı İMO Stant Çalışması 13.10.2011-16.10.2011 13-16 Ekim 2001 tarihleri arasında Yapı Fuarı İzmir 2011’de açtığımız stantta Şubemiz tarafından yapılan tanıtım çalışmalarına genç-İMO olarak destek verdik. Yapı Fuarı İzmir 2011 Stant çalışmamızda yer alan öğrenci üyelerimize yaptıkları katkılardan dolayı teşekkür ederiz. Şu gençlerin bağları Geçilmiyor yolları Altın olmuş her yanı Satılıyor Dağları Dübeş attım yek geldi Taşeronlar çok geldi Veremeyiz dedikçe Sırtımıza cop geldi Vermişler Ankara’dan Hiç bizlere sormadan Defolup gidin buradan Kafanızı Kırmadan Sahipsiz mi sandınız Buraları aldınız Bir taşını vermeyiz İşte şimdi yandınız Kimse heveslenmesin Buralara gelmesin Bir taşını vermeyiz Kararlarımız kesin Bunu söyler Kuzulu Hem Kar yapar hem dolu Güvenmeyiz biz size Kaypaktır insanoğlu. genç-İMO Münazara Topluluğu Toplantıları 01-06 Ekim 2011 tarihlerinde münazara tanıtım toplantıları yapıldı. 15 genç-İMO üyesinin katıldığı toplantılarda eğitmenlik yapan Yeliz TAŞ ve Sena YAZIBAĞLI’ ya teşekkür ederiz. Kuzulu’nun dizelerinin ardından köylülerle birlikte depolamasız HES’in yapılması planlanan bölgeye bir yürüyüş gerçekleştirildi. “HES yapma boşuna Yıkarız Başına”, “Kurtuluş Yok Tek başına Ya hep beraber Ya hiçbirimiz” sloganları eşliğinde gerçekleştirilen yürüyüş HES’in yapılması planlanan vadiye bakan noktada son buldu. İMO’nun köylülere Türkiye’deki HES mücadeleleri ile ilgili belgesel film “Sudaki Suretleri” hediye etmesinin ardından yeniden görüşmek ve dayanışma faaliyetini sürdürme kararı alınarak köyden ayrılındı. İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 61 Kültür ve Sanat İnş. Müh. Alim ŞADAN Zeminlerin Geoteknik ve Jeofizik Analizi (İnşaatların Tasarımı Sürecinde) Yrd. Doç. Dr. Ferhat Özcep Nobel Kitap Zemin, deprem ve inşaatlar (statik ve dinamik yükler) ilişkisi, etkileşimli bir ilişkidir. Bir taraftan, deprem dalgaları ve inşaatlar; zeminlerin mukavemet özelliklerini değiştirirken (örneğin taşıma gücü azalması, şev yenilmeleri, oturmalar vb.), diğer yandan da zeminler deprem dalgalarının genlik ve frekans özelliklerini değiştirerek (büyütme) inşaatlara hasar yapabilecek etki yaratabilmektedirler. ‘Zeminler’, yerkürenin en genç ve en küçük bir birimi olmasına karşın, kentlerimiz ve inşaatlarımızla olan ilişkisi ile yaşamımıza etkileri açısından bakıldığında büyük bir öneme sahiptir. Kent planlaması; nüfus artışının bir sonucu olarak genişleyen kentsel alanlarda önemli bir çalışma olarak öne çıkmaktadır. Toplumun genel refahı ve yaşam kalitesinin gelişebilmesi için, ister makro düzeyde isterse mikro dü- zeyde olsun insan yerleşimleri ile yerkürenin bileşenleri/ dinamiği arasında dengenin sağlanabilmesi zorunludur. Gerek geniş ölçekte kent planlaması uygulamaları kapsamında ve gerekse küçük ölçekte yapı mühendisliği bağlamında yapılacak ‘zemin incelemeleri’, bu dengenin kurulmasında önemli aşamalardan biridir. Bu yöndeki bütün çalışmalar, çeşitli insan gereksinimlerini doğal çevre ile uyum içinde optimize ederek multidisipliner karakterde olmak zorundadır. Bu eserin, eşit değerde iki temel hedef kitlesi vardır: Birincisi geotekniğe ilgi duyan jeofizik mühendisleri, ikincisi ise jeofiziğe ilgi duyan inşaat (geoteknik) mühendisleri. Her iki alanda çalışan mühendislerin ‘yetki ve sorumlulukları’nın sınırlarını bildikleri takdirde, ‘bilgilerinin’ ufuklarını genişletmelerinde sonsuz yararlar vardır. Kitap 3 bölüm ve eklerinden oluşmaktadır. 01-Giriş,tarihsel gelişim ve temel bilgiler 02-Zeminler üzerinde geoteknik ve jeoteknik analizler 03-Mühendislik alanında zemin problemleri ve çözümleri Yığma Yapı Mühendisliğinin Gelişim Tarihi / Depreme Dayanıklı Yapı Tasarımı Ali BAYRAKTAR Beta Yayın Dağıtım A.Ş. - Yapı mühendisliğinin bilimleri - Tarihi yapılarda kullanılan malzeme - Yapı temellerinin gelişim tarihi - Tarihi yapılarda duvar teknik ve mühendisliğin gelişimi - Temel yapı strüktürü - Yapılarda taşıyıcı sistem strüktürünün gelişimi - Yığma yapı mühendisliğinin tarihsel gelişimi - Yapı mühendisliği bilmine olan katkılar ve ekler kitap 12 bölümden oluşmaktadır . 62 Kasım 2011 - 161 Kültür ve Sanat İnş. Müh. Tuğrul BAŞTAN MÜJDENİN BÖYLESİ Moiz ve Aron adlı iki tüccar arkadaş, piyasayı araştırmışlar ve o sene haki renkte kumaşın moda olacağını öğrenirler. Bu nedenle bütün varlıklarını paraya çevirip piyasadaki bütün haki renkli kumaşları satın alırlar. Depolarını bu renkteki kumaşlarla doldururlar. Ancak aradan bir müddet geçmesine rağmen hiç kimse bu kumaşlara talip olmaz. İki kafadar artık iflasın eşiğine gelmiş dertli dertli otururlarken artık bıçağın kemiğe dayandığı bir gün kapı çalınır ve içeriye bir albay girer: “Sizde” der, “Haki renkte kumaş var mı?” Kulaklarına inanamazlar. Hemen atılırlar: “Evet albayım var, gösterelim.” Albay, dikkatle kumaşları inceler ve “Çok beğendim” der, “Bu sene askerlere iki yüz bin, subaylara elli bin adet haki renkte elbise yaptıracağız”, “Ancak tabii ki benim tek başıma beğenmem yetmez. Generalimin de oluru lazım. Bana bir parça numune verin. Yarın öğlen 12‛ye kadar telefon edersem siparişleri iptal ederim. Eğer telefon gelmezse kumaşları kesip imalata başlayabilirsiniz.” O gece bitmek bilmez. Zaman zaman ümitlenirler, zaman zaman “ya iptal olursa” diye düşünürler. Ertesi gün saat 11, 11.30, 11.45, gözler, kulaklar telefonda, endişeyle beklerler. Telefon çalmasın diye dua ederlerken 12‛ye beş kala telefon çalıverir. Moiz, büyük bir kederle koltuğa çöker. Aron da çaresiz telefonu açar. Aron kısa bir görüşmeden sonra sevinçle seslenir: - “Müjde Moiz, baban ölmüş!..” İMO İzmir Şubesi Bülteni - www.imoizmir.org.tr Kasım 2011 - 161 63 MÜHENDİSİ BULMACA 2 5 6 7 8 9 10 3 4 Oyun ALİ İHSAN ARGIT ULMACA İNŞAAT MÜHENDİSİ 4 5 6 7 8 9 10 3 1 2 3 1 4 2 3 KARE BULMACA 4 5 6 SAĞA 7 Bulmaca köşesi SUDOKU (kolay) 3 2 6 9 4 Bulmaca köşesi 1 5 6 7 8 9 10 SUDOKU (kolay) – Hint şgarson. 28 – Üye mitolojisine indiklerinde Ntanrlarn SAĞA 9 yeryüzüne ayn zamanda güncel bir kleri şekil, 3 10 İki –boruyu birbirine ddr. şgarson. 2 –– Üye Hint mitolojisine sağlayan bağlant parças. – Bir masn tanrlarn yeryüzüne indiklerinde SAĞA – Ulaştrma – Petrol araştrmalarnda SOLDAN SAĞA ükleri şekil, ayn SAĞA zamanda güncel bir kayt. 53SOLDAN –– Alfabenin 14. Harfinin İki boruyu birbirine ddr. 1 – Başgarson. 2 – –Üye Hint mitolojisine şgarson. 2 – Üye – Hint mitolojisine – İstanbul’un eski ad. 6– –Bir –mitolojisine 1 – Başgarson. 2 – Üye Hint göre masn sağlayan bağlant parças. göre tanrlarn yeryüzüne indiklerinde tanrlarn yeryüzüne indiklerinde tanrıların yeryüzüne indiklerinde büründükleri şekil, erin Ağr dağna verdiği ad – Lisans – Ulaştrmabüründükleri – Petrol araştrmalarnda şekil, ayn zamanda güncel bir kleri şekil, ayn güncel bir güncel bir film adıdır. 3 – İki boruyu tim snav. 7zamanda – zamanda Göze gelme, bakş, 314.– Harfinin İki boruyu birbirine addr. kayt. 5aynı–film Alfabenin sağlayan bağlantı parçası. 3 birbirine –bağlanmasn İkibağlanmasını boruyu birbirine ddr. göz atma – Ackl, çok ackl, yürekler sağlayan parças. – Bir u – İstanbul’un eski ad. – bağlant 6 –araştırmalarında – Bir nota. 4 – Ulaştırma Petrol masn sağlayan bağlant parças. – Bir nota.sknt 4 – Ulaştrma – üzgü Petrol –araştrmalarnda ajik. 8 – Üzme, verme, erin Ağrtutulan dağna verdiği ad – Lisans kayıt. 5araştrmalarnda – Alfabenin 14. Harfinin tutulan kayt. 5 –sakncal Alfabenin 14. okunuşu Harfinin – Ulaştrma – Petrol r tarafndan bilinmesi ğitim snav. 7 – Göze gelme, bakş, – İstanbul’un eski adı. 6 – Ermenilerin Ağrı dağına okunuşu – İstanbul’un eski ad. 6 – kayt. 5 – Alfabenin 14. vazgeçip Harfinin bir atma gerçeği saklamaktan göz –Ermenilerin Ackl, çokAğr ackl, yürekler verdiği ad – Lisans üstü eğitim sınavı. Göze gelme, dağna verdiği7 –ad – Lisans – İstanbul’un eskisnav. ad. 6 – gelme, bakş, a, söyleme, bildirme. – Bir–7 Acıklı, tembih üstü eğitim – Göze ajik. 8 – bakış, Üzme, sknt üzgü – acıklı, yürekler bakma, göz9verme, atma çok erin Ağr dağna verdiği ad Lisans Seçkin. 10acısı, – bakma, Canlclk –atma Ay evi. – –Ackl, çoküzgü ackl, yürekler trajik. bilinmesi 8göz – Üzme, sıkıntı verme, – Başkaları ar tarafndan sakncal tim snav. 7 – Göze gelme, bakş, acs, trajik. 8 – Üzme, sknt verme, – tarafından bilinmesi sakıncalı görülen bir üzgü gerçeği bir gerçeği saklamaktan vazgeçip Başkalar tarafndan bilinmesi sakncal göz atma – Ackl, çok ackl, yürekler DAN AŞAĞI saklamaktan vazgeçip söyleme, bildirme. a, söyleme, bildirme. 9 – açıklama, Bir saklamaktan tembih görülen bir gerçeği vazgeçip ajik. 8 – 9Üzme, sknt verme, üzgü – – Bir tembih sözü – Seçkin. 10 – Canlıcılık – Ayı evi. Seçkin. 10 –açklama, Canlclksöyleme, – Ay evi. bildirme. 9 – Bir tembih r bilinmesi sakncal eniştarafndan bir alana kurulmuş, büyük ve sözü – Seçkin. 10 – Canlclk – Ay evi. bir gerçeği saklamaktan li ev. 2 – Sahip – Ortaçağ'davazgeçip batllarn DAN AŞAĞI YUKARIDAN a, söyleme, bildirme. 9 –– Bir tembih YUKARIDAN anlara verdiği ad. AŞAĞI 3 AŞAĞI Ağaç kökü 1 – Geniş bir alana kurulmuş, Seçkin. 10 – Canlclk – Maksimum Ay evi. . büyük 4 ve – ve gösterişli ya yarayan bir araç – Geniş birev.alana kurulmuş, büyük 1– – Geniş bir alana kurulmuş, büyük ve 2 Sahip – Ortaçağ’da batılıların – İşaret, nişan, parola . 5 – Müslümanlara t kilim, şli ev. 2çul –verdiği Sahip –3 Ortaçağ'da batllarn gösterişli ev. 2 kökü – Sahip – Ortaçağ'da batllarn ad. – Ağaç çıkarmaya yarayan bir araç DAN AŞAĞIkadnlarn nadolu'da bir tür Müslümanlara ad.kökü 3 –– İşaret, Ağaç nişan, kökü manlara verdiği ad. 4 3–yaptrdğ –verdiği Ağaç – Maksimum. Bir çeşit kilim, çul – Başkasna geçen, devam eden. 4 – çkarmaya yarayan bir araç Maksimum .6 4–––Maksimum aya yarayan bir parola. 5 araç – Doğu– Anadolu’da kadınların yaptırdığı. bir eniştürü bir –alana kurulmuş, ve parola. 5 – –büyük İşaret, nişan, Bir çeşit kilim, çul ker Öğrencilerin veya öğretim – İşaret, nişan, parola 5 – eden. 6 – Bir it kilim, çul tür dövme. – Başkasına geçen, .devam Doğu kadnlarn yaptrdğ bir tür li ev. 2 –kalker Sahip – Anadolu'da Ortaçağ'da batllarn in hazrlayp bazen bir snav kurulu türü – Öğrencilerin veya öğretim üyelerinin Anadolu'da kadnlarn yaptrdğ bir devam tür – Başkasna geçen, eden. 6– dövme. anlara verdiği ad. 3 – Ağaç kökü 7 – Fal savunduklar bilimsel eser. hazırlayıp bazen bir sınav kurulu önünde savundukları – BaşkasnaBirgeçen, eden. 6 – veya öğretim kalker devam türü – Öğrencilerin Maksimum . 4 – ya yarayan bir eser. araç iskambil destesi – snaviskambil bilimsel 7– –hazrlayp Fal bakmak için kullanılan bazen bir kurulu keriçintürükullanlan – üyelerinin Öğrencilerin veya öğretim –önünde İşaret, nişan, parola . 5 – tarda kilim,gösterilen çul destesi – Sinemalarda gösterilen eser. 8 – Bir besin eser. 8 – Bir besin türü 7 – Fal savunduklar bilimsel eser. nin hazrlayp bazen bir snav kurulu nadolu'da kadnlarn yaptrdğ bir tür türü – Tiyatro yapılarında üst katlar. 9 – Bir çoğul eki –– bakmak için kullanlan iskambil destesi o savunduklar yaplarnda üst katlar. 9 – Bir çoğul bilimsel eser. 7 – Fal Erkek ismi. 10 – Çekinik. gösterilen eser.6 8–– Bir besin türü – Başkasna devam eden. ismi.kullanlan 10 Sinemalarda – geçen, Çekinik. kkekiçin destesi – 9 – Bir çoğul – Tiyatroiskambil yaplarnda katlar. ker türü – Öğrencilerin veya üst öğretim larda gösterilen– eser. 8 – Bir türü Erkek ismi. 10 –besin Çekinik. in hazrlaypekibazen bir snav kurulu ro yaplarnda üst katlar. 9 – Bir çoğul savunduklar bilimsel eser. 7 – Fal kek ismi. 10 – Çekinik. için 64kullanlan iskambil destesi – Kasım 2011 - 161 arda gösterilen eser. 8 – Bir besin türü o yaplarnda üst katlar. 9 – Bir çoğul 9 5 8 6 3İnş. Müh. Ali İhsan7 ARGIT SUDOKU 3 (kolay)2 6 9 4 6 8 4 9 Bulmaca köşesi 1 (kolay) 9 5 8 SUDOKU 2 9 7 6 3 6 3 7 SUDOKU (kolay) 3 3 2 2 6 9 4 7 6 8 4 9 1 5 1 5 9 7 8 2 9 7 6 3 3 3 52 6 2 96 74 9 6 3 2 5 7 8 6 1 99 8 2 4 9 5 7 1 5 7 6 1 3 7 2 9 7 6 3 6 5 8 42 6 9 9 3 2 7 7 65 3 7 12 99 2 5 2 7 7 SUDOKU ( orta 3) 1 5 9 5 1 2 67 7 1 9 9 2 7) 1 SUDOKU ( orta 9 1 SUDOKU (6orta ) 3 3 4 6 SUDOKU ( orta ) (1orta ) SUDOKU 9 7 6 3 2 9 39 4 6 6 1 9 7 6 4 6 1 8 3 2 93 4 2 3 3 47 6 6 2 7 7 8 1 8 4 2 9 6 2 3 1 8 6 8 72 3 1 8 SUDOKU ( zor ) 8 4 SUDOKU ( zor2) 3 8 SUDOKU6 ( zor9) SUDOKU 9 2 SUDOKU 6 ( zor )96 6 9 5 2 6 1 9 65 9 5 7 2 1 2 6 7 5 7 2 1 7 5 9 5 7 5 2 1 7 5 5 9 1 3 9 9 9 7 5 4 31 9 1 7 4 9 9 37 3 7 3 1 ( zor ) 2 6 3 2 9 2 6 7 1 7 7 9 4 9 5 2 7 49 2 52 6 2 3 1 3 8 3 1 9 3 5 5 2 8 4 2 8 1 8 1 3 9 3 4 8 3 9 1 5 38 7 4 2 1 87 3 2 Çözümleri 4 sayfa 56’da 31 9 sayfa Çözümleri 7 …….. da 3 8Çözümleri sayfa …….. da 4 Çözümleri sayfa …….. da