Din İşleri Yüksek Kurulu`nun 3 Şubat 1993 tarihli
Transkript
Din İşleri Yüksek Kurulu`nun 3 Şubat 1993 tarihli
Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 Sayı: B.02.1.DİB.0.10 / 212 / 11.02.1993 / 0221 Konu: Tesettür Karar No: 6 Karar Tarihi: 03.02.1993 İslâm dininde kadının kıyafeti ile ilgili olarak zaman zaman sorulan sorular dolayısıyla konu, Kurulumuzca ele alınıp incelendi: Nûr Sûresi’nin 30. âyet-i kerimesinde: “Resûlüm! Mümin erkeklere, gözlerini harama dikmemelerini, ırzlarını da korumalarını söyle. 1/6 Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 Çünkü bu, kendileri için daha temiz bir davranıştır. Şüphesiz Allah, onların yapmakta olduklarından haberdardır.” Buyrularak mü’min erkeklerin harama bakmamaları, namus ve iffetlerini korumaları emredildikten sonra 31. âyet-i kerimesinde kadınlarla ilgili olarak da: “Mümin kadınlara da söyle: Gözlerini harama bakmaktan korusunlar; namus ve iffetlerini esirgesinler. Görünen kısımları müstesna olmak üzere, zinetlerini teşhir etmesinler. Baş örtülerini, yakalarının üzerine kadar örtsünler…” buyurulmakta ve âyet-i kerimenin devamında kadınların kendiliğinden görünmeyen zînet yerlerini, kimlerin yanında açabilecekleri belirtilmektedir. Şöyle ki: “Kocaları, babaları, kocalarının babaları, kendi oğulları, kocalarının oğulları, erkek kardeşleri, erkek kardeşlerinin oğulları, kız kardeşlerinin oğulları, kendi kadınları mümin kadınlar, ellerinin altında bulunanları yani köleleri, erkeklerden, ailenin kadınına şehvet duymayan hizmetçi vb. tâbi kimseler, yahut henüz kadınların gizli kadınlık hususiyetlerinin farkında olmayan çocuklardan başkasına zinetlerini göstermesinler. Gizlemekte oldukları zinetleri anlaşılsın diye ayaklarını yere vurmasınlar. Dikkatleri üzerine çekecek tarzda yürümesinler. Ey müminler! Hep birden Allah’a tevbe ediniz ki kurtuluşa eresiniz.” 1. Harama Bakmak Ve İffeti Korumak: Görüldüğü gibi bu iki âyet-i kerimede, hem erkeklerin, hem de kadınların harama bakmamaları, edep yerlerini iyice örtülü tutup, iffet ve namuslarını zina, fuhuş ve onlara sebep olabilecek durumlardan korumaları emredilmektedir. Ebû Hureyre (R.A.)den rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de: 2/6 Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 “… Gözlerin zinası: Harama, namahreme bakmaktır… (Müslim, Kader: 5, No:21, 4/2047; Buhari, İsti’zan: 12, Kader: 9; Ebu Davud, Nikâh: 42; Ahmed b. Hanbel, 2/276, 317, 329, 343, 379, 431, 536; Beyheki, Es-Sünenü’1-Kübra, 7/89) buyurarak harama bakmayı, göz zinası olarak nitelemiştir. Ancak, gözün harama tesadüfen ilişmesinin kasıtlı bakmak hükmünde olmadığı da hadis-i şeriflerde belirtilmiştir. İslâm âlimleri, yukarıda metin ve mealleri yazılı âyet-i kerimelere ve konuyla ilgili hadis-i şeriflere dayanarak, erkeklerin ve kadınların, nikâhlı eşleri dışında, herhangi bir kimseye şehvetle bakmalarının haram olduğu üzerinde müttefiktirler. Tedavi, şahitlik ve evlenme maksadı gibi, zaruret veya ihtiyaç halinde bakmalara, fıkıhta belirtilen şartlar ve ölçüler dahilinde müsaade edilmiştir. Fitne tehlikesi ve şehvet korkusu olmamak kaydı ile, gerek erkeklerin ve gerekse kadınların, kendi yakınlarından ve yabancılardan kimlere ve nerelerine bakıp bakamayacaklarına dair hükümler, delilleri ile birlikte fıkıh kitaplarında mevcuttur. 2.Örtünme: Nur Sûresi’nin 31. âyet-i kerimesinde zikredilen bu emirlerden sonra kadınların örtünmesi ile ilgili olarak da, kendiliğinden görünenler müstesna zînetlerin, zînet yerlerini açmamaları ve başörtülerini yakalarının üzerine salmaları emredilmiştir. Cahiliyyet Devri’nde başını örten kadınlar, başörtülerini enselerine bağlar veya arkalarına salıverirlerdi. Allah Teâlâ, bu âyet-i kerimeyle, İslâm’dan önceki bu âdeti kesinlikle yasaklayarak mü’min kadınların, kendiliğinden görünen hariç zînetlerini, zînet yerlerini açmamaları ve başörtülerini, saçlarını, başlarını, kulaklarını, boyun, gerdan ve göğüslerini iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmalarını emretmiştir. Hz. Âişe (R.anhâ): “Allah ilk muhacir kadınlara rahmet eylesin. Çünkü Yüce Allah, “Başörtülerini yakalarının üstüne salsınlar” ayetini indirdiğinde yünden ya da ipekten dokunan dış giysilerin bedeni en iyi şekilde örtenini, dış giysilerinin en kalınını ikiye bölüp onların bir parçasını kendilerine başörtüsü yaptılar.” (Ebu Davud, Libas: 32, No: 4102, 2/459; Buhari, Tefsir: 251, No: 4480, 4/1782) Yine Hazret-i Âişe radiyallâhu anhâ bir gün Ensar kadınlarından sitayişle bahsederken, buna benzer bir ifade ile, başörtüsü emrine nasıl uyduklarını şöyle anlatır: ALLAH Teâlâ, Ensar kadınlarına rahmet etsin. Çünkü, Nûr sûresindeki: “Başörtülerini yakalarının üstünü kapayacak surette koysunlar...” âyet-i kerimesi, indiği zaman; mırtlarını yani boydan boya örten dış giysilerini yardılar, onu kendilerine baş örtüsü yaptılar. (Buhari, Tefsir: 251, No: 4480, 4/1782; Ebu Davud, Libas: 32, No: 4102, 41100, 2/459) Ümmü Seleme (R.Anha) validemiz de demiştir ki: “Cilbablarından üzerlerini sıkı örtsünler.” âyet-i kerimesi nazil olduğu zaman, Ensar kadınları üzerlerine siyah elbiseler giyerek öyle bir ağırbaşlılık ile çıkmışlardı ki, başları üstünde kargalar varmış gibi idi. (Ebu Davud, Libas: 32, No: 3/6 Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 4101, 2/459) 3. Örtülmesi gerekli olmayan kısımlar: Örtülmesi emredilen zînetten istisna edilen ve mücmel olarak geçen “kendiliğinden görünen” ifadesi; Ashabdan Hz. Ali, İbn-i Abbas, İbn-i Ömer, Enes; Tabiîlerden Said b. Cübeyr, Atâ, Mücâhid, Dahhâk; Müctehid İmamlardan Ebû Hanîfe, Mâlik ve Evzaî’nin (radiyallâhu anhum) de dahil olduğu İslâm âlimlerinin çoğunluğu tarafından; “yüz ve bileklere kadar eller” olarak tefsir edilmiştir. 4. Örtülmesi gerekli olan kısımlar: Âyet-i kerimedeki “kendiliğinden görünen” mücmel ifadeyi az da olsa farklı tefsir eden âlimler, kadınların, istisna dışında kalan zînetlerinin ve zînet yerleri olan saç, baş, boyun, kulak, gerdan, göğüs, kol ve bacaklarının örtülmesi olarak anlamışlar ve bunlardan herhangi birini açmalarının caiz olmadığı hükmünde ittifak etmişlerdir. Kadınların, bu zînet yerlerini kimlerin yanlarında açabilecekleri ise, âyet-i kerimenin devamında bildirilmektedir. Bu âyet-i kerime nazil olunca, yukarıda rivayet edilen hadis-i şeriflerle de sabit olduğu üzere, Ensar ve Muhacir kadınları, eteklerinden bir parça keserek, onunla başlarını örtmeye acele etmeleri, Hz. Âişe (R.Anhâ)nın ablası Esma (R.Anhâ)nın ince bir elbise ile Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin huzuruna çıktığı zaman, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin: “Ergenlik çağına gelen bir kadının elleri ve yüzü dışında kalan yerlerini göstermesinin caiz olmadığını” (Ebu Davud, Libas: 34, No: 4104, 2/460; Beyhaki es-Sünenü’l-Kübra, Salat, No: 3302, 3/81) bildirmesi, yine Hz. Âişe (R.Anhâ)dan rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin, bileklerinin dört parmak yukarısını işaret ederek: “Allah’a ve âhiret gününe iman eden bir kadına, ergenlik çağına gelince, yüzü ve şuraya kadar elleri hariç, herhangi bir yerini açması caiz değildir.” (Kurtubi El-Cami’u li Ahkami’l-Kur’an; 12/ 229) buyurması; söz konusu âyet-i kerimedeki emirlerin vücub için olduğuna, kadınların yukarıda sayılan zînet yerlerini örtmekle yükümlü olduklarına delâlet etmektedir. Örtünmenin gayesi: Dinimizin emrettiği örtünmeden maksat, kadının zînetini ve zînet yerlerini eşi veya mahremi olmayan erkeklere göstermemesi ve yabancı erkekler tarafından görülmesine meydan vermemesidir. Bu itibarla örtünün; saçın, ten renginin veya zînetlerin görülmesine engel olacak kalınlıkta, vücut hatlarını göstermeyecek nitelikte olması gerekir. Bu konuda, yukarıda zikredilen hadis-i şerifler dışında, daha pek çok hadis-i şerif bulunmaktadır. Ahzâb Sûresi’nin 59. âyet-i kerimesinde de: “Ey Peygamber! Eşlerine, kızlarına ve mü’minlerin kadınlarına söyle: 4/6 Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 Evden çıkarlarken üstlerine vücutlarını iyice örten dış elbiselerini giysinler. Bu, onların iffetli bilinmelerini ve bundan dolayı incitilmemelerini daha iyi sağlar.” buyurulmaktadır. Bu âyet-i kerimede, Müslüman hanımların evlerinden çıkarken, üstlerine vücut hatlarını belli etmeyecek bir dış elbise almaları, ev kıyafeti ile sokağa çıkmamaları emredilmektedir. Nûr Suresi’nin 60. âyet-i kerimesinde ise, yaşlanmış kadınların, 31. âyet-i kerimede örtülmesi emredilen zînet ve zînet yerlerini örtmek kaydı ile manto, pardösü, çarşaf gibi dış elbiselerini üstlerine almadan dışarı çıkabilecekleri belirtilerek şöyle buyurulmaktadır: “Bir nikah ümidi beslemeyen, çocuktan kesilmiş yaşlı kadınların zînetlerini, yabancı erkeklere göstermeksizin, dış elbiselerini çıkarmalarında, kendilerine bir vebal yoktur. Yine de dış elbiseli olmaları, kendileri için hayırlıdır. Allah işitendir, bilendir.” NETİCE: 1. Gerek erkeklerin ve gerekse kadınların gözlerini haramdan korumaları; 2. Kadınların, vücudun el, yüz ve ayakları dışında kalan kısımlarını, aralarında dinen evlilik caiz olan erkekler yanında, vücut hatlarını ve rengini göstermeyecek nitelikte bir elbise, örtü ile örtmeleri; 3. Başörtülerini, saçlarını, başlarını, boyun ve gerdanlarını iyice örtecek şekilde yakalarının üzerine salmaları, dinimizin, Kitap, Sünnet ve İslâm âlimlerinin ittifakı ile sabit olan kesin emridir. Müslümanların bu emirlere uymaları dinî bir vecibedir. 5/6 Din İşleri Yüksek Kurulu’nun 3 Şubat 1993 tarihli kararı. Burak tarafından yazıldı. Çarşamba, 09 Eylül 2009 10:35 6/6