İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın
Transkript
İtalya`nın önde gelen gazetelerinden La Repubblica`nın
BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 MİELE’DEN İKİ ÖZEL KOLEKSİYON; ICE VE FİRE Solo ve ankastre ev aletleri ve endüstriyel cihazlardan oluşan geniş ürün yelpazesi ile alanında dev bir marka olan Miele, sadece özel showroom‟larda sergilenen yeni Ice ve Fire koleksiyonları ile estetik ve kalite düzeyleri ile mutfak keyfini profesyonel düzeye çıkartıyor. Parlak krom kaplama kulplu, alüminyum „cool‟ Ice Koleksiyonu; fırın, davlumbaz, özel tasarımlı elektrikli ocak, buharlı fırın ve kahve makinesinden oluşuyor. Ateşi simgeleyen altın kaplama kulplu alüminyum Fire Koleksiyonu ise; fırın, davlumbaz, özel tasarımlı elektrikli ocak, buharlı fırın ve kahve makinesinden oluşuyor. GORENJE’DEN HAYATI KOLAYLAŞTIRACAK BİR SERİ : SİMPLİCİTY Beyaz eşyada tasarımın öncü markası Gorenje yeni ürün serisi Simplicity ile hayatı kolaylaştırmayı vaadediyor. Simplicity serisi, kullanılan seçeneklerin bir araya toplandığı tek düğmeyle kontrol edilen cihazlardan oluşuyor. Özgün formu ve malzeme seçimiyle göz zevki sunan seri ergonomisiyle enerjiden tasarruf ettiriyor: doğru seçimler için gerekenden fazla zaman harcamak yok. Simplicity çevreye saygılı, düşük enerji tüketimine, azaltılmış su tüketimine ve sessiz çalışma özelliklerine sahip. ÇAMAŞIR MAKİNENİZ YETKİLİ SERVİSLE KONUŞURSA Çamaşır makineniz mi bozuldu? Sizi meşakkatli bir süreç bekliyor. Sırtlanıp, arabaya atıp tamire götüremeyeceğinize göre yetkili servisi ya da tanıdığınız ustaları arayıp, onların müsait zamanını, sizinkine uydurup bir süre gelmelerini bekleyeceksiniz. Geldiklerinde de sorunun çözüleceği kesin değil tabi. LG‟nin yeni modeli arızalandığında aradığınız yetkili servis ile bağlantı kurup, sorunun ne olduğunu söylüyor, tamire çağırılan servisin gerekli parçaları almalarını sağlayıp, soruna olabildiğince çabuk çözüm üretiyor. Bu nasıl çamaşır makinesi dediğinizi 27 Eylül 2010 duyar gibiyim. Şaşırtıcı ama gerçek. Akıllı teşhis adı verilen bu sistem sadece yetkili servisin anlayabileceği özel bir dil üzerinden iletişimi gerçekleştiriyor. Yıldız Savaşları‟nın ünlü robotu R2-D2 gibi özel bir dile sahip çamaşır makineleri kendi dertlerini kendileri anlatıyorlar. Makinesi bozulan tüketici, servisi arayıp telefonunu makinesine yaklaştırıyor. Söz konusu arızaya ilişkin sinyaller, veriler ne ise yetkili servis bunları makineden dinliyor, kaydediyor ve çözüm üretiyor. İlerleyen yıllarda arızalanınca kapıyı açıp çıkan, gidip kendi kendini tamir ettirip gelen çamaşır makinelerimiz olursa şaşırmayalım. Çünkü teknoloji hızla bir zamanlar hayal olan, uçuk gözüken noktalara doğru ilerliyor. SAMSUNG ELECTRONICS TÜRKİYE’YE, YENİ BEYAZ EŞYA SATIŞ MÜDÜRÜ Tüketici elektroniğinin lider isimlerinden Samsung Electronics Türkiye‟nin Beyaz Eşya Satış Müdürlüğü görevine Ömer Songür getirildi. Çalışma hayatına 1997 yılında Arçelik‟te Satış Destek Danışmanı olarak başlayan Songür, 2002 yılında Satış Temsilciliği görevine yükseldi. 2005-2008 yılları arasında Anadolu Elektronik‟te, 20082010 yılları arasında da LG Electronics‟te Beyaz Eşya Satış Müdürü olarak görev yapmaya başlayan Songür yeni görevi ile ilgili olarak, “Samsung Türkiye ailesine katılmaktan dolayı mutluyum. Giderek büyüyen ve sektördeki iddiasını artıran genç bir ekip ile birlikte çalışacak olmak heyecan verici. Yeni görevimde yeni ekibimle beraber başarılı işlere imza atacağımızdan eminim” dedi. 2002 yılında Marmara Üniversitesi İşletme Bölümü‟nden mezun olan Ömer Songür, iyi derecede İngilizce biliyor. Songür, evli ve bir çocuk babası. MANİSA’DA İŞKUR KURSLARINA DÜNYA BANKASI İLGİSİ İşkur Manisa İl Müdürlüğü‟nün meslek edindirme amacıyla açtığı 6 farklı kurs, Dünya Bankası tarafından takibe alındı. Kurs süresince kursiyerleri takip edecek olan Dünya Bankası, kursların istihdama katkısını değerlendirmeye alacak. Ekim ayı sonunda başlayacak ve 150 kursiyerin katılacağı BEYSAD 1 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 27 Eylül 2010 kursların sonunda Dünya Bankası İşkur‟a öneri raporu sunacak. İSO: İSTANBUL SANAYİDEN VAZGEÇMEMELİ İşkur Manisa İl Müdürü Yüksel Uçar, İşkur‟un başlattığı meslek edindirme kurslarının yararlı olduğunu göstermeyi amaçladıklarını ve böylece hangi kursların daha çok istihdam sağladığının ortaya çıkacağını belirtti. Dünya Bankası‟nın açılacak 6 kursu, 6 ay boyunca takip edeceğini kaydeden Uçar, “Önce kurslara hangi yaş grubunun daha çok ilgi gösterdiği araştırılacak. Kurslar başladıktan sonraki üçüncü ayda kursiyerlere anket yapılacak ve kurslar hakkında fikirleri alınacak. Sonrasında ise hangi kursiyer hangi işe yerleştirildi, işe yerleştirilme oranları nedir, bunlar tespit edilecek” diye konuştu. Uçar, Dünya Bankası‟nın yapılacak bu çalışmalar sonunda bir rapor hazırlayacağını ifade ederek, “Bu kurs faydalı, bu kursun bir faydası yok, kursiyerlerin beklentileri şu yönde ya da şunları istiyorlar şeklinde bize öneri raporu sunacaklar” dedi. İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Tanıl Küçük, sanayiciler olarak kentin yeniden yapılanması konusunda toptan bir reddediş içinde olmadıklarını belirterek, “Bir kentin kültür, tarih, turizm, ticaret, finans, moda merkezi olması sanayiden vazgeçmesi anlamına gelmiyor. İstanbul ölçeğinde bir kentin böyle bir lüksü ise hiç yoktur” dedi. Kurslara 150 kişi katılacak Uçar, Manisa‟da Web Tasarım, Bilgisayar Çizim, Bilgisayar Bakım- Onarım, Ön Muhasebe, Doğalgaz Teçhizatçılığı ve Plastik Enjeksiyon Kalıplama dallarında Kasım ayında başlayacak kurslara, 25‟er kişi olmak üzere toplam 150 kişinin katılacağını açıkladı. Kurslara katılmak için işsiz, 18 ile 65 yaş arasında ve Sosyal Güvenlik Kurumu‟ndan maaş alınmaması gerektiğini dile getiren Uçar, kurs boyunca kursiyerlere iş kazası sigortasının da yapılacağı gibi günlük 15 Lira harçlık verileceğini, kursu tamamlayanların beceri sertifikası alacağını söyledi. Uçar, “Kurslar 300 ile 600 saat arasında olacak. 150 kursiyeri, kurs devam ederken takip etmenin yanı sıra, kurs bittikten sonra istihdam edildikleri yerlerde de gözlemleyeceğiz. Hangi yaş grubu daha çok istihdam ediliyor, hangi kurs daha etkili gibi pek çok konuyu gözleyeceğiz” dedi. Uçar, kursların 278 bin Lira‟ya mal olacağını ve Manisa İl Milli Eğitim Müdürlüğü‟nün işbirliğiyle belirlenen okullarda açılacağını sözlerine ekledi. Küçük, İSO Meclis toplantısında yaptığı konuşmada, İstanbul‟a olan yoğun göçe işaret ederek, şehrin nüfusunun yaklaşık yüzde 70‟inin İstanbul dışında doğduğunu, 1950 yılında Türkiye nüfusunun yüzde 5,6‟sı İstanbul‟da yaşarken, bugün yaklaşık yüzde 18‟inin yaşadığını yoğun göç ve hızlı nüfus artışının kaçınılmaz olarak eksik altyapı, çarpık kentleşme gibi sorunları da beraberinde getirdiğini söyledi. Çarpık kentleşmenin kentin su havzalarını tehdit ettiğini, trafik sorunu ve diğer altyapı eksikliklerinin giderilmesi için yeniden yapılanmaya ihtiyaç olduğunu belirten Küçük, geçtiğimiz yıl İstanbul‟da 1/100.000 ölçekli planın askıya çıktığını, sanayiciler olarak kentte konut, sanayi rekreasyon, tarım ve benzeri alanları yeniden belirleyen plan kapsamında mevcut pek çok tesisin geleceğine ilişkin soru işaretlerinin doğduğunu ifade ederek şöyle konuştu: “Sanayiciler olarak bizler, İstanbul‟un ve İstanbul‟da sanayici olmak ve İstanbullu olmak arasındaki ince çizginin farkındayız. Ancak bizim bu süreçteki temel beklentimiz ve hedefimiz, İstanbul‟un menfaatleri ile sanayimizin menfaatleri arasında sağlıklı bir dengenin kurulabilmesidir. Türkiye‟deki sanayi kuruluşlarının yüzde 38‟ine ev sahipliği yapan, çalışan nüfusunun yaklaşık yüzde 40‟ını sanayide istihdam eden İstanbul‟un sanayi fonksiyonundan kolayca vazgeçeceğini düşünmek gerçekçi değildir. Bir kentin kültür, tarih, turizm, ticaret, finans, moda merkezi olması sanayiden vazgeçmesi anlamına gelmiyor. İstanbul ölçeğinde bir kentin böyle bir lüksü ise hiç yoktur. İstanbul‟da da sanayi mutlaka olacaktır ve olmalıdır. Ancak bu sanayi BEYSAD 2 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 kentle, kentin diğer özellikleriyle barışık, iyi planlanmış, çağdaş bir altyapıya sahip bir sanayi olmalıdır.” İstanbul‟da sanayinin tarihsel süreç içinde yavaş yavaş kent dışına kaydığını ve bu kayışın kaçınılmaz olarak devam edeceğini belirten Küçük, sürecin bundan sonra çok daha sistemli ve planlı bir şekilde işlemesi ve iyi yönetilmesi gerektiğini, iyi yönetilmediği takdirde kentin ekonomik ve sosyal yapısında ciddi sorunlar yaşanabileceğini söyledi. İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da, dünyada her yerde trendin hizmet sektörünün lehine geliştiğini, dolayısıyla İstanbul‟da hizmetler sektörünün geliştirilmesi gerektiğini, ancak bunun sanayiyi geri plana atarak yapılamayacağını kaydetti. ÜLKEDE YENİ YAKLAŞIM: LİBYALI ORTAKLA ŞİRKET KURMAK Libya yönetiminin yeni yaklaşımı, yabancı şirketlerin Libyalı ortak ile „ortak bir girişim şirketi‟ kurması yönünde. Bu durum, 14 Kasım 2006 tarihinde, Libya‟da yabancı şirketler ve gerçek kişiler ile ilgili kesin kuralların konulduğu Genel Halk Komitesi‟nin 443/2006 Sayılı Kararı ile önem kazandı. Bu karar, yabancı şirketin bu kararda belirlenmiş etkinlikler veya projelerden herhangi birini üstlenmesi durumunda, Libyalı ortak veya ortaklarıyla, ortak girişim yapma zorunluluğunu ve anonim şirket kurma zorunluluğunu getirdi. Bu karar ile turizmde 7/2004 Sayılı Yasa ve Yabancı Sermaye Yatırımında 5/1997 Sayılı Yasayla sınırlanan şirketler, ortak girişim şartlarından muaf tutuldu. 14 Kasım 2006 443/2006 No‟lu Karar 1 ve 2. Maddelerinde belirtilen faaliyetleri ve projeleri üstlenmek isteyen yabancılar, buna yalnızca „Mushtaraka‟ denilen yeni bir anonim şirketi türünde, Libyalı ortak veya ortaklarıyla (kamu yada özel) gerçekleştirebilecek. İkinci maddenin son paragrafı, bu kararın yayınlanma tarihini takiben yürütülen ya da 27 Eylül 2010 imzalanan bütün anlaşma ve projeleri kapsadığını belirtiyor ama bu tarihten önce imzalanan ve yürütülen sözleşme ve projeler bu karardan etkilenmeyecek. Limited şirketlerde yabancı en fazla %49 pay alabiliyor Yabancılar, Libya limited şirketlerine maksimum yüzde 49 hisseyle katılabiliyor. Hissedarların minimum sayısı üç, maksimum sayısı 25 olarak belirlendi. Şirket minimum 5 bin Libya Dinarı (yaklaşık 3 bin 750 dolar), maksimum 30 bin Libya Dinarı (22 bin 500 dolar) sermaye hissesine sahip olabiliyor. Anonim şirketler, limited şirketin hissedarı olamıyor. Limited şirketlerde olduğu gibi, yabancılar, anonim şirkette de yüzde 49‟a kadar hisseye sahip olabiliyor. Hissedar gerçek kişiyse, yüzde 10‟dan fazla hisseye sahip olamıyor. Anonim şirketin minimum sermaye hissesi 100 bin Libya Dinarı (75 bin dolar) iken, maksimum değer belirlenmiyor. Bu nedenle yabancı yatırımcılar için bu tür şirketler, limited şirketlere göre daha uygun olarak nitelendiriliyor. ‘Ortak girişim’de, noter onayı gerekiyor Libya‟da ortak girişim şirketinin noter onayıyla kurulması zorunlu hale getirildi. Ortak girişim şirketinin adı hususunda uygunluk belgesi için notere başvuruluyor. Uygunluk belgesi alındığında, ortak girişim şirketi adı altında Libya Ticari Bankalarından birinde bir banka hesabı açtırılıyor. Türkiye ve Libya ilişkileri yükseliş trendinde 2009 yılında Türkiye‟nin Libya‟ya ihracatı bir önceki yıla göre yüzde 80 artarak 1.8 milyar dolara ulaştı. Ayrıca, Libya ile 40-60 milyon dolar civarında bavul ticareti olduğu da belirtiliyor. 2009 yılında Libya‟ya ihraç edilen belli başlı ürünler arasında demir-çelik çubukları, plastik borular, demir çelikten inşaat aksamı, çimento, kablolar, işlenmiş doğal taşlar, prefabrik yapılar, demir-çelik filmaşin, plastik inşaat malzemesi, petrol yağlar, maden makineleri, mücevherler, mobilya aksam ve parçaları, demir-çelik borular, buzdolapları, klimalar ve alüminyum inşaat aksamı bulunuyor. BEYSAD 3 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 2009 yılında Libya‟da yapılan ithalat ise, bir önceki yıla göre yüzde 20 oranında artarak 402 milyon dolar olarak gerçekleşti. Türkiye‟nin, Libya‟dan yaptığı ithalatta önem arz eden ürünler arasında petrol yağları ve bitümenli minerallerden elde edilen yağlar, petrol gazları ve diğer hidrokarbonlar, ham petrol, azotlu gübreler, saf amonyak, ağırlık olarak yüzde 99.94‟ü demir olan müstahsallar, elektrik transformatörleri ve buğday unu bulunuyor. FİKİRLERİN İTİCİ GÜCÜNE İNANAN BİR KURUM: TED Profesyonel çevrelerde duyulmasını istediğiniz fikirleriniz var mı? Emsali olmayan bir ürün mü tasarladınız? Kendi alanınızda uyguladığınız yenilikleri farklı disiplinlerden uzmanlarla da paylaşmak mı istiyorsunuz? Yoksa, fikir liderlerinin ve yaratıcı uzmanların yeni projelerini ve buluşlarını mı dinlemek istiyorsunuz? TED, sesinizi en iyi şekilde duyuracağınız ve farklı mesleklerin ileri gelenleriyle fikir alışverişi edeceğiniz ideal mecra olabilir. TED bir takas odasına benzetiliyor, dünyanın en ilham veren düşünürlerine, bilgi ve fikir meraklılarının düşünce alışverişi yaptıkları bir takas odası. TED‟in amacı kâr elde etmek değil, yaymaya değer fikirleri meraklılarına duyurmak. TED konferansları ve tedtalks Konuşmacılar TED konferanslarında konuşmalarını yapıyorlar. Bugün 1000‟in üzerinde kişi TED Konferansı‟na katılıyor. Bir sene önceden konferans kendi kendine doluyor. Artık, içerik bilim, işletme, sanat ve global konuları da içine alıyor. Dört günlük konferans süresince 50 konuşmacı 18 dakikalık konuşmasını yapmak için sahnede yerlerini alıyor. Ayrıca, müzik ve komedi gösterileri de sahneye geliyor. Konuya göre ayrı oturumlar yok, her katılımcı hangi meslekten olursa olsun aynı konuşmaları dinliyor. Herkesin her şeyi paylaştığı bu platformda bilim, sanat ve işletme gibi alanların ne kadar ortak noktaları olduğu ortaya çıkıyor. 27 Eylül 2010 TED’in 10 emri 1. Her zaman yaptığın klişeleşmiş konuşmaları yapmayacaksın. 2. Büyük hayallerin olacak veya yepyeni bir şeyi izleyicilere tanıtacaksın veya konuşmada anlattıkların daha önce hiç konu edilmemiş olacak. 3. Meraklarını ve tutkularını öne çıkaracaksın. 4. Bir hikaye anlatacaksın. 5. Bağlantı kurmak veya tartışma yaratmak için diğer konuşmacıların söylediklerine özgürce yorum yapacaksın. 6. Egonun öne çıkmasına izin vermeyeceksin. Başarılarından bahsettiğin gibi, zaaflarından bahsetmeyi unutmayacaksın. 7. Sahneden satış yapmaya kalkma. Ne şirketini, ne ürünlerini, ne yazılarını, ne umutsuz fon arayışlarını konuşmanın konusu yapmayacaksın. Yoksa, sen ve konuşman kenara koyulursunuz. 8. Gülmenin iyi bir şey olduğunu hatırla. 9. Konuşmanı okumayacaksın. 10. Zaman çalmayacaksın. Ayrıntılar için www.ted.com/talks TÜRKİYE, BEYİN GÖÇÜNDE 24’ÜNCÜ SIRADA Genç Girişim ve Yönetişim Birliği (GGYB) Başkanı Metin Özbek, Türkiye‟nin dünyada beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde 24‟üncü sırada yer aldığını vurgulayarak, her yıl Türkiye‟de iyi eğitim gören 100 kişiden 59‟unun beyin göçüyle kaybedildiğine dikkat çekti. Genç Girişim ve Yönetişim Birliği Başkanı Metin Özbek, siyasetin ve iş dünyasının Türkiye‟de beyin göçüne duyarsız kaldığını vurgulayarak, dünyada beyin göçü en fazla olan 34 ülke içinde 24‟üncü sırada yer alan Türkiye‟nin her yıl eğitim gören 100 kişiden 59‟unu beyin göçü olarak kaybettiğinin altını çizdi. Özbek, “Yurtdışında önce eğitim ve kariyer, sonra iş ve eş arayan gençlerimizin bir kısmı da üniversitelere giremediğinden yurtdışında okumayı tercih ediyor. Beyin BEYSAD 4 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 göçünün ülkemize maliyeti sanıldığından daha yüksek” dedi. Özbek, dünyada da önemli bir sorun olan beyin göçünün az gelişmiş ülkelerden gelişmiş ülkelere doğru aktığını ifade ederek, yapılan anketlere göre beyin göçü ve istihdam sorununun, siyasi istikrarsızlıktan sonra yüzde 31 „lik oran ile Türkiye‟nin ikinci büyük sorunu olduğunu ortaya koydu. Gençlerin bir kısmının üniversiteye giremediğinden bahseden Özbek, “Öğrencilerimizin gelişmiş ülkelerde eğitim görmesi tabi ki yararlıdır. Yurt dışında eğitim gören ve yurda dönen beyinlerin döndüklerinde ülkemizde iyi değerlendirilememesi, olanaklar sunulmaması ve kaynakların heba edilmesi üzücü bir durumdur. Beyin göçünün ülkemize maliyeti çok yüksekti. Ülkemizin nitelikli beyin kaybı ve beyin küstürmesi lüksü yoktur” ifadelerini kullandı. Başta Almanya ve ABD olmak üzere gelişmiş ülkelerde 50 binden fazla öğrencimizin okuduğunu belirten Özbek, “İstatistiklere göre yurtdışında eğitim alanların yüzde 77‟si Türkiye‟ye dönmüyor. Çünkü işletme tahsili alan bir gencin aldığı maaş Türkiye‟de 700 TL iken, ABD‟de 7 bin dolar oluyor” dedi. Özbek, bu konuda devlet ve üniversitelerin işbirliği yapması gerektiğini, nitelikli öğrencilere tatmin edici iş imkanı sunulmasının şart olduğunu kaydetti. TÜRKİYE, REKABETTE ALT SIRALARDAN KURTULAMIYOR Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 2010-2011 Küresel Rekabet Listesi‟nde Türkiye, geçen yılki performansını koruyarak 61‟nci oldu. Dünyanın en rekabetçi ülkesi ise, İsviçre. Türkiye, 2010-2011 dünya rekabet liginde geçen yıldaki performansını koruyarak 61. oldu. Dünya Ekonomik Forumu tarafından yayımlanan 2010-2011 Küresel Rekabet Listesi‟nin ilk üç sırasında İsviçre, İsveç ve Singapur bulunuyor. Dünya Ekonomik Forumu tarafından Pekin‟de açıklanan 2010-2011 Küresel Rekabet 27 Eylül 2010 Raporu, 200-2010 sıralaması olduğu gibi bu yıl da en rekabetçi ülkenin İsviçre olduğunu gösterdi. Geçen yıl da birinciliği İsviçre‟ye kaptırıp ancak ikinci olabilen ABD ise, bu defa da İsveç ve Singapur‟un da gerisine düşerek dördüncülük ile yetinmek zorunda kaldı. ABD‟nin, küresel rekabet listesinde 4. sıraya gerilemesinin, makroekonomik dengesizliklere ek olarak kamu ve özel kuruşların zayıflaması ile finansal piyasalarının durumuna ilişkin kaygıların sürmesi gibi faktörlerden kaynaklandığı belirtiliyor. 139 ülkenin değerlendirildiği Küresel Rekabet Listesi‟nin ilk 10 sırasında ayrıca Almanya, Japonya, Finlandiya, Hollanda, Danimarka ve Kanada da yer alıyor. Bu arada, İngiltere‟nin 12. İsrail‟in ise 24. olduğu listede başlıca yükselen ekonomilerin arasında en iyi performansı gösteren Çin Halk Cumhuriyeti, 27. olurken Hindistan 51., Brezilya, 58. ve Rusya 63. sırada bulunuyor. Ciddi bir ekonomik krizin yaşandığı Yunanistan, iki basamak düşüşü ile 83. iken çok büyük bir tırmanış gösteren Vietnam da, 75. sıradan 59. sıraya çıkarak, 61. sırayı koruyan Türkiye‟yi de geride bıraktı. Türkiye‟den iyi bir performans gösteren ülkeler arasında 40. sıradan 32. sıraya yükselen Afrika ülkelerinden Tunus ve 46.‟tan 39. sıraya tırmanan Polonya da var. Diğer ilginç bulgular 2010-2011 Küresel Rekabet Raporu‟ndaki veri ve tablolar, söz konusu 139 ülkenin de çok sayıda alandaki performanslarını da gözler önüne seriyor. Singapur‟un birinciliği elde ettiği, ihracatın GSYH‟a oranı tablosunda Türkiye 106. iken, Hong-Kong‟un liste başı çektiği ithalat-GSYH oranı sıralamasında ise 177. oldu. Satın alma gücü paritesine göre, Türkiye 139 ülke arasında 16. sırada yer alıyor. Birincilik ise ABD‟nin elinde bulunuyor. Dış pazar büyüklüğüne ilişkin tabloda ise, Çin birinci iken Türkiye 28. geldi. Türkiye, iç pazar BEYSAD 5 BEYAZ EŞYA YAN SANAYİCİLER DERNEĞİ HABER BÜLTENİ/21 büyüklüğü sıralamasında ise 16. oldu. Bu listenin başında ABD var. Bankacılık sektörünün sağlamlığının değerlendirildiği tabloda da Kanada birinci, Türkiye ise, 36. oldu. Kadınların erkeklere göre işgücüne katılma oranına ilişkin tabloda Afrika ülkelerinden Mozambik liste başında bulunuyor. Türkiye ise ancak 131. sıraya yerleşebildi. Beyin göçünü çekmek ve kendi beyinlerini muhafaza etmek açısından en başarılı ülkenin İsviçre olduğu belirlenirken, Türkiye 90‟ncı olabildi. TÜRKİYE EKONOMİSİNDE MONTAJ SANAYİİNİN YERİ İhap SUBAŞI’nın 17 Eylül tarihli yazısı Yerli sanayimizin atar damarı ve geleceği ülkedeki işleyiş tarzıyla, montaj sanayinin ithalattan soyutlanıp işletilmesidir desek yanlış bir tespit yapmamış oluruz. Montaj sanayi, ülke yan sanayisiyle yürütülürse, yan sanayi ile yerli sanayide ekonomik olarak büyük aşama kat edilir. Türkiye bu tarz bir sanayiyi organize ederek ve kurarak böyle bir düzeni kurup geliştirip işletememiştir. İthalat yaparak montaj sanayinin ülkeye faydalı olabilecek esasını kaybettirmiş, ithal parçaları ile sanayilerini işletip geliştirmeye çalışmışlardır. Yıllar yılıdır bu düzen aynen devam ettirilmiş ve de ettirilmektedir. Eksik olan ekonomik dalgalanmadaki montaj sanayinin yerli sanayi ile eksiksiz sürdürülebilmesidir. Günümüzde oto sanayinin yerli yan sanayiden ne derece istifade edip faydalandığı çok büyük önem arz eder. Tabii ki çok az bir faydalanma olduğu istatistiki verilerle ortaya çıktığı görülmekte. Ülkemizde yerli sanayi ithalata yönelip, yan sanayi ihmal edince, bugünkü dışa bağımlılıktan sanayimiz kurtulamamıştır. Rusya, montaj sanayii sayesinde bugünlere gelmiştir. Devlet, sanayi kesimine şu programı uygulama direktifi vermiştir. On yıl yüzde 10 yerli yan sanayi, ithal malı için de yüzde 90 gibi bir programla ve planla organize ederek yola çıkmıştır. On yıl sonra tam tersi yüzde 90 yerli yan sanayi, yüzde 10 ithal malı demiştir. Bir üniteyi tamamlamak için yerli ve ithal malı uygulamasının yüzdelerini vermiştir. 27 Eylül 2010 Sonuç, Rusya fezaya insan göndermiştir. Nostaljik şöyle bir uzanırsak, bunu kolayca görebiliriz. Global bir ekonomiyi kabul etmemek mümkün değildir. Amma, ülke ekonomisi için bazı fayda getiren tedbirleri de almak ticaretimizin ana faktörü olarak uygulamasını sağlamak, bu yönlü bir uygulama istemi milli bir konum olmasıyla tatbikat bulmalıdır. Bitirilmiş mal ithalatı gibi bir madde ile de ülkede işçi istihdamını ve yan sanayiyi sekteye uğratmak hangi ticaret anlayışının ürünüdür sorulması gereken bir konumdur. Bu ülkede işçi çalışarak evine ekmek götürürse o zaman ülke kalkınmasında, ülke huzuru ve sosyal alanda en büyük sorun aşılmaz mı? Tek çıkar amacıyla para kazanmak hırsıyla düşünceler seferber edilirse, ekonomik yozlaşmanın kapısı açılamaz mı? Bu da çok tehlikeli sosyal patlama gibi bir maceranın başlangıç sebebi olmaz mı? Ülkem böylesine yanlış, dışa bağımlı yalnız tüketen, üretmeyen bir sanayi yapısı statüsünden acilen çıkarılmalıdır. Her gün gazetem "DÜNYA"nın sütunlarına düşüyor, ünlü işadamlarımızın siluetleri, hepsi ticaretin ana statükosunun yalnız kâr üzerine kurulması yönüyle fikir paylaştıkları görülüyor. O yol ile ülke ekonomisinin kalkınacağını sanıyoralar. Çin malı piyasalarımızı doldurdu, tedbir için hiç kimse çıkıp bir şey söylemiyor. Marketlerde her türlü ithal maddesi tüketicinin emrine amade kılınmış, yerli malı satmayı hiç kimse düşünerek denemiyor. Bu mudur ülke ekonomisinin geleceği için onurlu ufuklar, sonra ağzı olan ülke ekonomisi için ahkam keserek konuşuyor. Dahilde İşleme Rejimi diye bir tatbikat ve uygulama yürürlükte, gümrüklü serbest bölgelerde bu işlemlerin yapılması gerekirken, firmaların emirlerine her türlü ithal maddesi verilerek bir uygulama yapılarak sürdürülmektedir. Yerli yan sanayi gene burada es geçilmiş, gümrüğün takibi altında bu muameleler gerçekleştirilmektedir. Sonuç olarak; montaj sanayi ülke ekonomisine büyük merhaleler atlatılabilirdi, ne yazık ki bundan istifade edilememiştir. BEYSAD 6