Maria Gorlenko-Dolina ve Leopold Auer`in İstanbul günleri
Transkript
Maria Gorlenko-Dolina ve Leopold Auer`in İstanbul günleri
KAYIP SESLERİN İZİNDE Emre Aracı emre.araci@andante.com.tr Maria Gorlenko-Dolina ve Leopold Auer’in İstanbul günleri Maria Gorlenko-Dolina Rus kontralto Maria Gorlenko-Dolina ve Macar kemancı Leopold Auer’in Balkanları kapsayan küçük bir turne kapsamında Rus Büyükelçiliği’nin Beyoğlu’ndaki sarayında ve Sultan II. Abdülhamit’in huzurunda verilecek iki konser için geldikleri Osmanlı’nın başkentinde geçirdikleri günleri anlatan araştırmacı yazarımız Dr. Emre Aracı, sanatçıların İstanbul izlenimlerini, Yıldız Sarayı anekdotlarını ve konser tecrübelerini, yine tarihî belgeler ışığında aktarıyor. Leopold Auer 1 büyük icracılarından biri olduğu Op. 35, Re Majör Keman 902 yılının Mart ayında bir gün Viyana’dan İstanbul’a Konçertosu’nu çalmış, Prens Igor’daki Kontschakowna rolünü doğru hareket etmeye hazırlanan Şark Ekspresi yine ilk defa söyleyen Gorlenko-Dolina ise Borodin’in bu sevilen düzenli seferlerinden bir tanesine çıkmak üzereydi. operasından meşhur kavatini seslendirmişti. Orta yaşın üzerinde, saçları dökülmüş, sakalına kır düşmüş Illustrirtes Wiener Extrablatt gazetesi Gorlenko-Dolina’nın bir bey ve zarif bir hanım dünyanın belki de bu en romantik Ruslara has güzelliğini ve nadir görülen kuvvetli kontralto treninde, varacakları istikametin mistik havası üzerinde sesinin geniş paletini övüyor ve Avusturya çoktan konuşmaya dalmış bir halde, yerlerini gazetesinin uzun kritik yazısını ise İstanbul’un almışlardı. Viyana gazeteleri ise bu ikilinin 12 Le Moniteur Oriental gazetesi 19 Mart tarihli Mart’ta Musikverein’ın meşhur Altın Salonu’nda sayısında aynen veriyordu. Aynı gazete sekiz gün vermiş oldukları konserin övgülerini sütunlar sonra, 27 Mart günkü sayısında halinde vermeye devam ediise o gün Rus Çarı’nın solistleri yordu. Macar keman virtüözü Mme. Gorlenko-Dolina ve M. Leopold Auer ve Rus kontralto Auer’in Pazar günü Pera’daki Rus Maria Gorlenko-Dolina, Viyana Büyükelçiliği’nin balo salonunda Senfoni Orkestrası eşliğinde bir konser vermek üzere Şark Viyanalılara muhteşem bir konser Ekspresi ile İstanbul’a varmış vermişlerdi; Auer, Çaykovski’nin olduklarının haberini duyurmakta kendisine ithaf ettiği, ancak eseri ve sanatçıların Pera Palas Oteli’ne çalınamaz bulduğu için ithafı Musikverein , Viyana yerleştiklerini bildirmekteydi. Zira kabul etmediği, sonradan da en 50 Andante www.andante.com.tr / Kasım 2014 Yaklaşık yirmi gün İstanbul’da kalan Auer ve Gorlenko-Dolina Viyana’da bir hayli sükse yapmış olan bu iki büyük sanatçı Rus Büyükelçiliği’nin Beyoğlu’ndaki sarayında bir hafta arayla İstanbul dinleyicisi tarafından da uzun süredir büyük bir heyeiki konser verdiler. Bu zaman zarfında da Auer’in anılarında canla beklenmekteydi. Sirkeci garında Gorlenko-Dolina ve Auer 27 Mart 1902 günü Şark Ekspresi’nden inince acaba neler hisset- aktardığı şekliyle Rus Büyükelçisi M. de Zinovieff onlara büyük yakınlık gösterdi. Fossati kardeşlerin inşa ettiği anıtsal boytiler? uttaki görkemli Rus büyükelçilik Belki de bu sorunun cevabını My binasının balo salonundaki ilk konser Long Life in Music başlığını taşıyan, 30 Mart akşamı gerçekleşti; iki soliste Auer’in 1923’te yayımladığı anılarında piyanoda Alexandre Miklachewsky aramak gerekir: “Trenimizden ineşlik etti. Program, Handel’in keman dikten sonra Pera [Palas] Oteli’ne sonatlarından bir tanesiyle başladı; yerleştik. Burada geniş caddeler, lüks ancak ağırlıklı olarak Glinka, Cui, mağazalar, etrafta dolaşan taksi ve Borodin, Rubinstein, Rimski-Korsakov tramvaylar bize hâlâ bir Batı şehrinde ve Çaykovski gibi Rus bestecilerin olduğumuzu hissettirdi. Ancak kısa eserlerine yer verilmişti. Le Monibir süre dinlendikten sonra Boğaz teur Oriental, konserin başarısını Kıyıları’na inip Türk İstanbul’una aktarırken, dinleyiciler arasında göze giden uzun “İç Köprü”yü [Galata çarpan kişilerin adlarını sıralamayı Köprüsü] geçtikten sonra kendimi da eksik etmemişti; konsere geniş bir pek çok açıdan Avrupa’dan Asya’ya diplomatik katılım olmuş, Paul Lange geçmiş gibi hissettim. Yürüyüş için çok Bey gibi İstanbul’un önemli müzisygüzel bir gündü, güneş masmavi gökte enleri de o akşama katılanlar arasında parlıyordu ve Sultan’ın başkentinin yer almıştı. sokaklarının bundan daha hoş, Rus Büyükelçiliği’ndeki ikinci resim gibi manzarasını görebilmek konser 6 Nisan akşamı gerçekleşti; bu mümkün olamazdı. Kara çarşaflara defa Auer programa Grieg’in Op. 45 bürünmüş Türk kadınları, koyu renk Do Minör Keman Sonatı’yla başladı. gözlü ve düşük kaşlı erkekler, çim yeşili İkinci yarıda ise Gorlenko-Dolina, üniformaları içerisinde başlarında Wagner’in meşhur Wesendonck siyah koyun derisi kalpaklarıyla veya lied’lerinden Der Engel’i (Melek) söylkırmızı fesleriyle subaylar, kahverengi Orient Express edi. Tristan ve Isolde operası üzerinde tonundaki yüzleri transparan peçelçalışırken Mathilda Wesendonck’un erle kapalı genç kızlar, katırcılar, şiirlerini bestelediği Wagner’in bu sakaların merkepleri, meyve ve şarkı dizisinin ilk parçasını, meleklere şekerleme satıcıları, hamallar, jandarseslenen o şarkıyı, acaba Grand Rue malar, Anadolu köylüleri - başka hiç de Pera’da yürüyenler o akşam duybir yerde görülemeyecek renkli bir abildiler mi diye düşünüyorum kendi kalabalık - göz önünden geçiyordu. Bu, kendime. tablo havasındaki değişik kıyafetler Le Moniteur Oriental - 27 Mart 1902 Beyoğlu’nun gürültülü ana cadve görünüm, yürüyüş ve tavırların desine o akşam Gorlenko-Dolina’nın farklılığında da göze çarpıyordu, dışa sesi karışmış olmalıydı, ancak iki vuran bu davranış hallerinde bile Doğu sanatçı seslerini en fazla Yıldız’ın Batı’ya göre değişiklikler gösteriyor. yüksek duvarlarının ötesinde duyurVe bu sokak manzaraları Boğaz’ın mak arzusunduydular. Bu yüzden de ve yemyeşil kıyılarının yeşil mavi İstanbul’dan bir türlü ayrılamadılar. çerçevesi içerisinde göze çarpıyordu. Balkan başkentlerinde verecekleri Kilise ve saraylara gelince; Aya Sofya, konserleri de iki defa ertelemek zoFatih, Selim ve Süleyman’ın camileri, runda kalmışlardı; ancak Yıldız’dan saray yapıları ve diğerleri o kadar beklenen davet bir türlü gelmiyordu. çok meşhur gezgin tarafından bugüne Nihayet 8 Nisan sabahı Pera Palas’a kadar anlatılmış ki seyahat eden bir Pera Palas Oteli beklenen davetiye ulaştı; aynı günün kemancının bu detaylara burada akşamı saat 6’da Padişah onları Yıldız girmesine hiç gerek yok. Esasında, gün Sarayı’ndaki özel tiyatrosunda temsil içerisinde hayâl edilebilecek en güzel için bekliyordu. İki kupa araba onları manzaralarla çevrili ve akşam da dinî saraya götürmek üzere yollanmıştı. bayram süresince camilerinin miHava ılık ve hafif rutubetliydi; Auer narlerini kucaklayan gümüş ışıkların buna rağmen heyecandan sanki aksettiği İstanbul’un bu tablo gibi şiirsel donmuş gibi titrediğini hissetti. Üsatmosferini yaşamak, anlatmaktan çok telik saraya girişte görevliler elindeki daha kolay.” keman kutusundan şüphelenmişlerdi: İşte Auer anılarında da dile “Arabadan iner inmez etrafımı merakgetirdiği şekilde kendisini İstanbul’da Pera'daki Rus Büyükelçiliği la çeviren bazı saray görevlilerinin dikböylesine efsunlu bir ortamda katini elimdeki keman kutusu çekmişti. bulmuştu. Auer ve Gorlenko-Dolina’yı Kutuya elleriyle dokunuyor ve elimden almaya çalışıyorlardı; İstanbul’a getiren süreç, meşhur kontraltonun kocasının onlara Balkanları kapsayan küçük bir turne organize etmesi ile başladı. tahminimce içinde bomba, ya da el bombaları olduğunu düşünüyorlardı”. Viyana, İstanbul, Sofya ve Belgrad’ı kapsayan bu turnenin ikSanatçıları Yıldız’da konser öncesi özel bir ziyafet bekleinci durağı olarak iki sanatçı Osmanlı başkentine gelmişlerdi. Andante 51 ederken bir de şöylesine enteresan ve inanılması güç bir anekmekteydi; yüzlerce mumun aydınlattığı altın takımlardan dot tarihe düşecekti: “Padişah yerine oturur oturmaz Aranda servis yapılan yemekte Auer şarapların Avrupa saraylarında Paşa başlamaklığımızı rica etti. Piyano için yer yapılmamıştı; olduğu gibi doğru protokol sırasıyla sunulmasını överken, boş salonun ortasında, Padişah locasına yakın ve tam karşısına, şampanyanın ılık olduğundan yakınıyordu. Anlaşılan Yıldız’a döşeme üstüne konmuştu. Konser giden sanatçılar konser öncesi böylesşüphesiz piyanistimizin çaldığı Türk ine bir ikramla karşılaşıyordu. O marşı ile başladı, çünkü sarayda sırada Yıldız Sarayı’nda Padişah’ın verilen herhangi bir konserden evvel başmüzisyeni olarak İspanyol asıllı emirde Türk marşını çalmak merasim Aranda Paşa görev yapmaktaydı. icaplarındandı. Sıra bana gelmişti. Hep birlikte konserin verileceği Yıldız Gözüm Sultan’a dikilmiş bir halde ve Sarayı’nın bugün de çok şükür yerli durmamı bildirecek işareti bekleyerek yerinde duran tiyatrosuna geçildi. iki üç küçük parça çalmağa başladım. Auer’in anılarını detaylı bir şekilde Sultan hiç kımıldamadı. Halbuki salon ilk defa Türkçe’ye kazandıran Mahpek sıcak olduğundan ve hava da rumud Ragıp Gazimihal Türkiye-Avrupa tubetli bulunduğundan çok geçmeden Musiki Münasebetleri kitabında kemanımı akord etmek mecburiyetinde o günün diliyle bu özel konseri kalmıştım. Akorda başlar başlamaz kemancının dilinden şöyle terAranda Paşa bana doğru koştu ve cüme ederek aktarır: “Abdülhamid asabi bir tavırla çalmakta devam dilediği zaman tamamıyla hususi bir etmemi söyledi. Kendisine kemanın surette ve Münih’te Bavyera Kralı II. akordu[nun] tamamen bozulduğunu ve Ludwig’in yaptığı gibi musıkî âlemakord etmeden devam edemeyeceğimi leri yaparmış. Salona geldiğimiz zasöyledim. Büyük bir heyecanla man bir kere daha keman kutumun kulağıma eğilerek ‘zarar yok devam etrafında fısıldaşıp mırıldanan ve et’ dedi. Bereket versin çok geçmeden kutunun içinde ne olduğunu bilmek Leopold Auer'in anılarında yayımlanan Padişah bana tebessüm etti. Ve başını arzusunu açıkça izahereden bir alay II. Abdülhamid portresi zarif bir surette eğerek çekilmekliğime siyah müstahdemler etrafımı aldı. müsaade etti.” Hepimiz - Bayan Gorlenko, kocası, Leopold Auer ve Maria Gorlenkoben ve piyanist Miklachewsky büyük Dolina, Yıldız’daki konserin hemen bir yeşil paravanın arkasına alındık. ardından Balkan turnelerine deBurada Aranda Paşa bize kendisini vam etmek üzere derhal Sofya’ya tanıttı, riayet etmemiz gerekli merasim hareketle İstanbul’dan ayrıldılar. hakkında talimat verdi: ‘Çalmağa ve Ancak ayrılmadan önce II. Abdülsöylemeğe başlayan artistin parça hamid Gorlenko-Dolina’ya ikinci sona erdiği vakit durmayıp Padişah dereceden Şefkat, Auer’e ve piyanist başını eğerek artistin çekilmesini ima Miklachewsky’e de sırasıyla ikinci ve edinceye kadar hep çalmakta ve söyleüçüncü derecelerden Mecidi nişanları mekte devam edilmesini kat’i bir kaide Yıldız Sarayı'nın günümüze ulaşan tarihi tiyatrosu verdi. “Boğaziçi’nin birbirinden olarak’ bu arada bilhassa ihtar etti. ayırdığı iki denizin hafif rüzgarlarının Program Padişah’ı ve maiyetini memokşadığı, güzelliği dünyada eşsiz olan nun bırakacak surette hazırlanmıştı: bu şehirden ayrılırken duyduğum benim çalacağım parçalar içerisinde pişmanlığı hâlâ hatırlıyorum,” diye Chopin’in iki noktürnü ve diğer küçük yazan ve 20. yüzyılın en önemli birtakım parçalarla Brahms - Joachim kemancılarından Mischa Elman Macar Dansları vardı”. ve Jascha Heifetz gibi virtüözleri “Saat sekize doğru yüzlerce kadın yetiştiren Auer esasında İstanbul’dan sesleri kafesli localar arkasından pek de isteksiz bir şekilde ayrıldı. işitilmeğe başladı. Ara sıra küçük Pera Palas’ta kalan Sir Edward soprano bağrışmalar, zaptedilmemiş Elgar’ın fotoğrafı 1905’te İstanbul’a kahkahalar, ipek eteklerin fışırtıları gelmiş olduğu gün olan 25 Eylül’ün muhiti kapladı. Hepsinin üstünde yıldönümünde, birkaç ay önce, bu olarak da yukarıdan aşağı lavanta tarihî otelin duvarına asıldı. Kimbilir, kokuları dağıldı. Bomboş salonun belki bir gün Maria Gorlenko-Dolina üstümüzde uyandırdığı asabiyeti bu ve Leopold Auer’in fotoğrafları da şen ve şuh gürültüler dağıtıverdi”. Pera Palas’ın duvarlarındaki yerAuer, Yıldız Tiyatrosu’ndaki lerini bulur. O zaman John Murray o anı anılarında işte böyle Yayınevi’nin Londra’da Piccadilly’ye ölümsüzleştirecekti. Biz de birkaç Leopold Auer'in sarayında seyircisiz opera izleyen açılan 50 Albemarle Sokağı’ndaki sene önce aynı sahnede, Yıldız’da, bir II. Abdülhamid'i benzettiği Bavyera kralı II. Ludwig tarihî salonunu bir ziyaretimde VII. konser verdiğimizde Auer’i ve GorJohn Murray’nin bana aktardığı üzere lenko-Dolina ile yer aldığı bu konseri duvarda portreleri asılı duran yazar ve şairlerin herkes gittikten hatırlayacaktık. Hatta bir defasında elektrikler kesik olduğu için sonra akşam canlanarak birbirleriyle konuşmaya başladıklarını karanlıkta o tiyatroda verdiğim bir konferansta Auer’in de tarif hayâl ettiği gibi ben de Pera Palas’ta nice konserler duyar gibi ettiği gibi, ben de kendimi II. Ludwig’in Cuvillies Tiyatrosu’nda oluyor, yağmurlu bir İstanbul akşamında Grieg’in Op. 45, Do Bavyera Kralı’nın huzurundaymışım gibi hissetmiştim. Minör Keman Sonatı’nı dinliyorum... Auer anılarında Yıldız’daki konseri hatırlamaya devam 52 Andante www.andante.com.tr / Kasım 2014