metal işçileri tarih yazıyor
Transkript
metal işçileri tarih yazıyor
Yeni Dünya İçin ÇAĞRI • Özel Sayı • Haziran 2015 • Fiyatı: 1,00 TL METAL İŞÇİLERİ TARİH YAZIYOR METAL DİRENİŞİNDE BAZI ÖNEMLİ GELİŞMELER BOSCH’TA TİS YAPILDI Tunus Dersleri Güvercin Anıldı 1 YIL SONRA SOMA RENAULT’TA DİRENİŞ KAZANIMLA SONA ERDİ Emekçiler Torba'ya Girmeyecek! METALDE SALTANAT ÇÖKÜYOR 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra, işbirlikçi, faşist, sarı sendika Türk Metal ile MESS’in metal işkolunda kurduğu düzen sallanıyor. SALLANTI BOSCH İLE BAŞLADI İlk kıvılcımı Bosch işçileri çaktı. 2012 yılında Bursa Bosch işçilerinin büyük çoğunluğu Türk Metal’den istifa ederek Birleşik Metal İş Sendikası’na üye oldu. Bosch işçilerinin Türk Metal esaretinden kurtulma girişimi Türk Metal, MESS ve hükümetin saldırıları ve müdahaleleri nedeniyle başarıya ulaşmadı. Bosch’da işçiler baskı altına alındı, öncü işçiler işten atıldı. İşçiler uzun süre yetkisiz kaldı. Dolayısıyla TİS yapılamadı. Sonuçta Bosch’da bir dizi ayak oyunuyla yetkiyi Türk Metal aldı. Metal işkolunda 2014-2016 Grup Toplu İş Sözleşmesini Türk Metal imzaladı. Sözleşme süresi 3 yıla çıkarıldı. Bosch’da ise Türk Metal, Grup Toplu İş Sözleşmesinin üzerinde ayrı bir sözleşme imzaladı. Saat ücretlerine % 60’a varan zam yapıldı. Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ RENAULT İŞÇİLERİ SAHNEDE! 2 İkinci kıvılcımı Reno işçileri çaktı. Reno işçileri Türk Metal’in Bosch’da imzaladığı sözleşmenin Reno’da da uygulanması, ücretlerin iyileştirilmesi talebiyle eyleme geçti. Fabrikada yapılan eylemler Bursa Kent Meydanına taşındı. Oyak Reno yönetiminin cevabı işçileri işten atmak oldu. Reno işçileri üretimi durdurdu. Oyak Reno yönetimi işçileri geri almak zorunda kaldı. Reno işçileri talepler formüle ederek, Oyak Reno yönetimine sundular. Reno işçilerinin talepleri şöyle: 1- Ücretlerde iy ileştirme yapılsın. 2- İşten atılma olmasın. 3- İşçilerin seçtiği temsilciler yönetim tarafından tanınsın. 4- Sahte sendika ve temsilcileri işyerlerine sokulmasın. Oyak Reno yönetimi işçilerin taleplerini değerlendirmek için iki hafta süre istedi. İstenilen süre dolmadan yönetim ve MESS işçilerin taleplerinin karşılanmayacağı açıklaması yaptılar. Bu açıklama üzerine işçiler yeniden eylemlere başladılar. Renault fabrikasında 14 Mayıs Perşembe günü, 16.00- 24.00 vardiyası işçileri üretimi durdurup fabrikayı boşaltmadı. Saat 24.00- 08.00 vardiyasında çalışan işçiler ise işbaşı yapmayıp fabrika bahçesinde eyleme başladı. Gece başlayan üretimi durdurma eylemine sabah vardiyasına gelen işçiler de katıldı. Türk Metal, MESS, Oyak Renault yaptıkları açıklama ile işçilerin üretimi durdurmasını, üretimden gelen gücünü kullanmasını “yasal” bulmadı. İŞÇİLER NE İSTİYOR? Reno işçilerinin çaktığı kıvılcım diğer fabrikalara da yayıldı. Tofaş, Çoşkunöz, Mako, Ototrim, Delphi, işçileri de eylemlere başladı. Bursa Kent Meydanında metal işçileri ortak eylemler gerçekleştirdi. İşçilerin temel talebi ücretlerin iyileştirilmesi, ek sözleşme yapılması ve Türk Metal’in esaretinden kurtulmaktır. Reno’da Türk Metal’den istifa etmek isteyen işçiler, taşeron sendika Türk Metal’in örgütlediği bir güruhun saldırısına uğradı. Yaralanan işçiler oldu. Renault, Tofaş, Çoşkunöz, Mako, Ototrim, Delphi, Ford Otosan fabrikalarında MESS’in taşeron sendika Türk Metal ile birlikte kurdukları düzen çöküyor. Bu fabrikalarda işçiler Türk Metal’den istifa ediyorlar. SÖZ VE KARAR İŞÇİLERİN OLMALI! Ağır koşullarda çalışan, sü- rekli mesai yapmak zorunda bırakılan, düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edilen metal işçileri ayakta! İşçilerin taşeron sendika Türk Metal’den istifa etmeleri, esaretten kurtulmak için mücadele etmeleri doğrudur. Desteklenmelidir. Türk Metal esaretinden kurtulma mücadelesi veren işçiler başka bir sendikaya şimdilik üye olmak istemiyorlar. İşçiler arasında genel olarak sendikalara güvensizlik var. Anda görünen işçiler kendi temsilcilerini kendi seçmek, seçtikleri temsilcilerin patronlar tarafından tanınmasını, muhatap alınmasını istiyorlar. Bu anlaşılır da. Uzun vadede bu şekilde gitmeyeceği, işçilerin üyesi olacağı, söz ve karar sahibi olacakları bir sendika mutlak gerekliliktir. Bu sendikanın hangi sendika olacağına işçiler karar vermelidir. Birden fazla sendika alternatifi varsa, sendikalar arasında rekabet varsa, hangi sendikaya üye olacaklarına işçiler karar vermelidir. Bunun yolu ise referandumdur. Her fabrikaya sandık konulmalı, işçiler hiçbir baskı altında kalmadan hangi sendikaya üye olacaklarına kendileri karar vermelidir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Ocak ayında yayınladığı işkollarında işçi sayısı, sendikaların üye sayıları istatistiğine göre Metal İşkolunda çalışan işçi sayısı 1.144.331 Sendika sayısı ise 11 Metal işkolunda sendikalar ve üye sayıları şöyle: Türk Metal: 177.125, Çelik İş: 28.823, Birleşik Metal İş: 25.595, Metsan İş: 24, Kalıp İş: 94, Çesen: 70, Tek Metal İş: 979, Bamis: 290, Tüm Metal İş: 29, Pak Metal İş: 184, Hür Metal İş: 5 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi yasasına göre bir sendikanın Toplu İş Sözleşmesi yapabilmesi için herhangi bir konfederasyona üye olması ve % 1 işkolu barajını aşması gerekiyor. Bir konfederasyona üye olmayan bağımsız sendika için işkolu barajı % 3’tür. Bu anti demokratik baraj işçilerin örgütlü, kararlı mücadelesi ile bir gün çöpe atılacaktır. Biz her işkolunda bir sendika, bu sendikaların birliğinden oluşan bir konfederasyondan yanayız. Bunun bugünkü koşullarda mümkün olmadığı aşikardır. Gerçek sınıf sendikalarının inşa edildiği, yaratıldığı koşullarda, tek sendika, tek konfederasyon gerçeklik haline gelecektir. Sınıf sendikalarında söz ve karar sahibi işçiler olacaktır. Profesyonel sendikacıların imtiyazları olmayacaktır. Ücretleri kalifiye işçi ücreti olacaktır. En fazla iki dönem görev yapacaklardır vb. GÜN DAYANIŞMA GÜNÜDÜR! Gün Reno işçileri ile başlayan, ayağa kalkan metal işçileriyle dayanışma günüdür. Metal işçilerinin Türk Metal esaretinden kurtulma mücadelesini destekleyelim! Yaşasın işçilerin birliği! Yaşasın sınıf dayanışması! Yaşasın metal işçilerinin haklı mücadelesi! 21.05.2015 Bursa’da, Türk Metal’in örgütlü olduğu fabrikalarda işçilerin Türk Metal’e karşı öfkesi giderek büyüyor. Renault, Tofaş, Mako, Coşkunöz gibi fabrikalarda işçiler ileri sürdükleri taleplerin kabul edilmesi için eylemlerine çeşitli biçimlerde devam ediyorlar. Direnişe geçen işçiler talepleri kabul edilmediği takdirde 5 Mayıs’ta Türk Metal’den istifa edeceklerini açıklamışlardı. Bosch’da yapılan sözleşmenin diğer fabrikalara da uygulanması, eyleme katılan işçilerin işten atılmaması ve işçilerin kendi temsilcilerini kendilerinin belirlemesi şeklindeki talepleri 5 Mayıs’a kadar kabul edilmeyince yüzlerce işçi topluca istifa etmek üzere Organize Sanayi Bölgesindeki Park’ta toplandılar. Yürüyüş ve sloganlarla alana gelen işçiler Türk Metal’in provokasyonlarına ve fiili saldırılarına maruz kaldı. Bu provokasyon ve saldırılar karşısında hazırlıksız yakalanan işçiler alanı terk etmek zorunda kaldılar. Türk Metal’in geleneğinde hakkını arayan işçiye saldırmak, darp etmek de vardır. 2012 yılında Bosch işçilerinin Türk Metal’den istifa edip Birleşik Metal İş Sendikasında örgütlenmesi sürecinde de Türk Metal’in eli sopalı çeteleri işçilere saldırmış ve ciddi şekilde yaralanmalar yaşanmıştı. Bu saldırılar işçilerin çalıştığı fabrikalarda da devam etti. 5 Mayıs akşamı Renault fabrikasında kaporta bölümünde bir işçi, Türk Metal’in yöneticileri ve temsilcileri tarafından saldırıya uğrayarak hastaneye kaldırıldı. Bu gelişmeler metal işçilerinin öf kesini ve mücadelesini daha da büyüttü. Vardiya giriş çıkışlarında, yemekhanelerde ve fabrika önlerinde toplanan işçiler ‘Türk Metal istifa, işçiye uzanan eller kırılsın, Mesut gelsene bizi de dövsene’ şeklindeki sloganlarla eylemlere devam ediyorlar. Renault işçileri adına yapılan açıklamada bu saldırıların yaşanmasının en önemli sebepleri olarak yeterince örgütlü, planlı ve uyanık davranılamaması, provokasyonlar karşısında yeteri kadar hazırlıklı olunamadığı belirtilirken, alınan kararları şu şekilde sıralıyorlar: “1 - Bugün alana gelip bizlere saldıran yaralayan TM’nin Temsilci Ve Yöneticilerini bırakın kabul etmeyi aynı fabrikada bile çalışmak istemiyoruz.2 Bu saldırı ile iş yerinde iş barışı bozulmuştur. Hızlı bir biçimde işçiler olarak temsilci ve yöneticilerimizi sandıklar kurarak seçimlerimizi yapmalıyız.3 - Bundan sonra 3 Vardiyada seçeceğimiz Temsilcilerle işverenle görüşüp bütün sorunlarımızı TM nin atadığı temsilcilerle değil kendi seçtiğimiz temsilcilerle çözmeliyiz.4 - İstifalar konusunda ise bütün vardiya ve UET lerden arkadaşlarımızla tartışıp kendimize bir yol haritası çizmeden hareket edilmemesi gerektiğini bir kez daha altını çizmek isteriz... --Oyak Renault İsçileri—“ Öf kenin büyümesi ve sendikadan istifaların başlaması üzerine bu kez Renault patronları devreye girdi. 6 Mayıs gecesi 24/8 vardiyasına gelen işçiler bazı işçilerin kartlarının okunmaması üzerine direnişe geçtiler. Boyahane bölümünden 16 işçinin işine son verildiğini öğrenince fabrika kapılarını tutarak eyleme başladılar. İşi durduran işçiler, işten atılanların çıkış kağıtları yırtılıp atılmadan ve talepleri kabul edilmeden kapıları açmayacaklarını duyurdular. Bu kararlı direniş Renault patronuna geri adım attırdı ve işten atılan işçiler geri işe alındılar. Bu, metal işçisi açısından kendi deyimleri ile tarihi bir gelişme idi. Basına yansıyan bilgilere göre, Renault işçilerinin kendi aralarından seçtiği temsilciler ile fabrika yönetimi arasında yapılan görüşmenin sonucunda; işten çıkarmaların iptal edil- diği, Türk Metal’in imzaladığı sözleşmedeki düşük ücretlerin yükseltilmesi için fabrikanın Fransa’daki merkezinde bulunan yönetimle görüşmek için 15 gün süre istendiği ve Türk Metal’in gönderileceği sözü verildiği belirtiliyor. Bu arada istifalar da devam ediyor. Sadece Renault’ta değil diğer fabrikalarda da işçilerin protestoları devam ediyor, Türk Metal’den istifa ettikleri haberleri geliyor. Bu gelişmelerle ilgili Birleşik Me t a l İ ş ç i le r i S e nd i k a s ı da bir açık lama yayınladı. Açıklamada Bosch’da yaşanan süreç aktarıldıktan sonra Bosch’ta alınan her kuruşun işçilerin Birleşik Metal ile birlikte verdiği onurlu mücadelenin sonucu olduğu vurgulanıyor. Bosch/Rexroth fabrikasında yetki davasının devam ettiği sarı sendikanın davaya konu yetki tespit tarihinde çoğunluğu olmadığı, Rexroth’ta o dönem 800’ün üzerinde işçinin Türk Metal’i terk ettiği ve Birleşik Metal’e üye olduğu ifade ediliyor. Rexroth’ta işçilerin mağduriyetinin tek sebebinin Türk Metal olduğu belirtilirken Bosch’ta olduğu gibi, hatta daha fazla baskı Rexroth’ta yapıldığı vurgulanıyor. Türk Metal’in işçiden korkmaması, 700 üyesinin olduğunu söylediği bu fabrikada referandum yapılmasını talep ederken bunu yapmaya cesareti olmayanların işçi adına konuşmaya kalkmamaları gerektiği belirtiliyor. Metal işçilerin ileri sürdüğü talepler ve Türk Metal’den kurtulmak için başlattığı mücadele desteklenmesi gereken haklı bir mücadeledir. Türk Metal yıllardır, bırakalım işçilerin sen- dikal haklarına sahip çıkmayı ve korumayı tam tersine patronlara karşı gelişebilecek her türlü mücadelenin de önünde en büyük engellerden biri konumunda olmuştur. İşçilerin en basit hak talebi, patrondan önce Türk Metal’in engellemeleriyle karşılaşmaktadır. Metal İşçileri bunu görmeye ve bu bürokratik, baskıcı, temsilci ve yöneticilerinin seçiminde hiçbir söz hakkına sahip olmadıkları aygıttan kurtulmaya çalışmaktadırlar. Bu işçilerin en tabii hakkıdır. Bunun ne ölçüde başarılabileceğini birlikte göreceğiz. Fakat bir kere buz kırılmış ve yol açılmıştır. B i r l e ş i k Me t a l İ ş ç i l e r i Sendikası Türk Metal’den istifa eden işçileri kendi çatısı altında birleşme çağrısı yapmaktadır. Birleşik Metal İş Sendikasının tüm zaaf ları ve yanlışlarına rağmen bu çağrının desteklenmesi gerektiğini düşünüyoruz. Metal işkolunda esas olarak üç sendika var. Türk Metal, Çelik İş ile karşılaştırıldığında, Birleşik Metal Sendikası mücadeleci bir sendikadır. Metal işçilerinin TİS yapma hakkı olmayan bir sendika kurma yerine, eksikliklerine, zaaflarına karşı mücadele ederek Birleşik Metal İş Sendikasında örgütlenmeleri bizce doğru olandır. Fakat her şeyden önce işçilerin bu somut mücadelede de olduğu gibi kendi taleplerine kendilerinin sahip çıkması, mücadeleyi kendi ellerine alması, aralarında seçecekleri adı ne olursa olsun komite önderliğinde mücadeleyi sürdürmeleri gerekmektedir. Yaşasın Renault işçilerinin haklı mücadelesi! 07.05.2015 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ METAL İŞÇİSİ "ARTIK YETER" DİYOR! 3 İŞÇİ ARKADAŞ! Yeni İşçi Dünyası gazetesi senin sesin, senin gazetendir. O’nu sahiplen. O’nu yazılarınla, haberlerinle destekle! Çevrende dağıt! Gönüllü muhabiri ol! Çalıştığın işyerinde yaşadığın sorunları, gelişmeleri bize bildir. Çevrende duyduğun işçi sınıfını ilgilendiren haberleri bizimle paylaş! İnternet kullanmıyorsan bize telefon et. Herhangi bir olay, gelişme olduğunda gazetemizden muhabir iste. Bizi ziyaret et! Yeni İşçi Dünyasını yaşatmak hepimizin görevidir. Zira Yeni İşçi Dünyası işçi sınıfının sesidir. YİD senin sesin, senin mücadelendir! Gazetene sahip çık! Adresimiz: Fatih Mah. Bahçeyolu Cad. No: 11 Kat: 4 Esenyurt/İstanbul Eposta adresimiz: iscikosesi@gmail.com Tel: 0212/620 67 57 0535 484 13 44 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ METAL DİRENİŞİNDE BAZI ÖNEMLİ GELİŞMELER 4 Metal grevinde gün gün yaşanılan gelişmeler üzerine facebook.com/ydicagridergisi sayfasında yayınlanan/paylaşılan kimi değerlendirmeleri yayınlıyoruz. DİRENİŞİNE TEPKİLER 14 Mayıs’ta üretimi durdurup direnişe geçen Renault işçilerine muhataplarından tepki gecikmedi. Türk Metal, MESS, Oyak Renault’un yaptığı açıklamalar kısaca şöyle: TÜRK METAL: “Grup toplu iş sözleşmemizin imzalanmasının ardından, yasal nedenlerle bu sözleşmenin dışında kalan Bosch işyerinde, daha sonra münferit bir söz- leşme imzalanmış ve 38 aydır hiçbir ücret artışı ve sosyal haktan yararlanamayan ve bu süreçte büyük mağduriyetler yaşayan Bosch işçilerine, bu mağduriyetlerini giderecek oranda yüksek artışlar sağlanmıştır. Renault işyerindeki üyelerimiz, imzalamış olduğumuz ve yaklaşık 8 aydır yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmemize rağmen, Sendikamızdan, aynı artışların kendilerine de yansıtılmasını talep etmişlerdir. Sendikamız, bunun yasal olarak mümkün olmadığını, ancak kendilerine bir sonraki sözleşmede gruplar arasındaki bu farkın kapatılacağına dair güvence vermiştir.” (http://www.turkmetal.org.tr/ aciklama_icerik_16599-1.html) TÜRKİYE METAL SANAYİCİLERİ SENDİKASI: (MESS) “15 Mayıs 2015 tarihinden itibaren üyemiz Oyak Renault Otomobil Fabrikası'nda başlatılan işyerini terk etmeme ve topluca iş bırakma şeklindeki eylemlerle birlikte olaylar yasadışı bir boyuta ulaşmıştır. Oyak Renault Otomobil Fabrikası'na ait işyerini de kapsayan 20142017 dönemi MESS grup toplu iş sözleşmesi 3 yıl için imza altına alınmıştır. Bu tür eylemler yoluyla 3 yıllık süre için bağlayıcılığı olan Grup TİS şartlarına yönelik haksız taleplerde bulunulması yasadışıdır.” ( ht t p://w w w.bu g u n.com. t r /… / m e s s - r e n a u l t t a k i olaylar-…/1644166) OYAK RENAULT: “Türkiye Bursa'da kurulu bu- lunan fabrikamız Oyak Renault otomobil fabrikalarında 15 Mayıs saat 0000 itibariyle önceden öngörülmeyen bir duruş yaşıyoruz. Üretimdeki bu duruş yürürlükte olan iş yasalarına ve ilgili mevzuat hükümlerine uygun değildir. Fabrikanın içinde ve dışında toplanmış bulunan yaklaşık 2,500 çalışanın korunması, normal çalışma düzenine dönmesi için Oyak Renault yönetimi eylem planı uyguluyor.” (http://www.hurriyet.com.tr/ ekonomi/29014961.asp) Türk Metal, MESS, Oyak Renault’un açıklamaları öz olarak aynı: İşçilerin direnişi “yasa dışı!” Bu ortaklar işçilerin mücadeleyi ellerine almalarını yasa dışı buluyor! Doğrudur. Kendinizin yaptığı yasalarda işçilerin mücadeleyi ellerine almalarının yeri yoktur! İşçilere esaret dayatılmışsa, sendikaları patronlarla hareket ediyorsa, işçilerin mücadeleyi ellerine almaktan başka seçenekleri yoktur. Korkunuz boşuna değil! Sarı işbirlikçi sendika ile birlikte kurduğunuz düzeniniz sallanıyor! Tofaş işçileri de bugün üretimi durdurarak direnişe geçti. Tofaş, Oyak Renault yönetimi Pazartesi’ye kadar tatil kararı aldı. Patronların amacı direnişi kırmak ve bölmek. İşçiler fabrikaları terk etmeyeceklerini açıkladı. Yaşasın metal işçilerinin onurlu direnişi! 15.05.2015 koşulları, işçilerin masada satılması, söz haklarının olmaması, temsilcilerinin atanması vb. düzenin yıkılması için tüm metal işçilerin ortak hareket etmesi gerekiyor. Metal işçilerinin haklı mücadelesi işçi sınıfının mücadelesi olmalıdır! Haydi dayanışmaya! İşçilerin birliği sermayeyi yenecek! Yaşasın metal işçilerinin haklı mücadelesi! 18 Mayıs 2015 METAL İŞÇİLERİ TARİH YAZIYOR! Metal işkolunda Türk Metal, MESS sultasına başkaldıran metal işçilerinin haklı isyanı büyüyor. Renault işçilerini Tofaş işçileri takip etti. Tofaş’tan sonra Coşkunöz işçileri şalter indirdi. Coşkunöz’ü diğer metal fabrikalarının takip etmesi bekleniyor. Yaşasın işçilerin birliği! Yaşasın sınıf dayanışması! 16 Mayıs 2015 METAL FIRTINA YAYILIYOR! Renault işçilerinin, ücretlerinin iyileştirilmesi, Türk Metal’in gitmesi talepleriyle 14 Mayıs’ta başlattığı direniş gide- rek yayılıyor. Reno direnişi domino etkisi yarattı. Coşkunöz, Tofaş, Mako’dan sonra Ford Otosan işçileri de aynı taleplerle üretimi durdurdu. Sırada Ototrim, Delphi, Valeo var. Ford Otosan işçileri, Kocaeli SEKA Park Uçurtma Tepesinde Pazar günü bir araya geldi. İşçiler, bu sabahtan itibaren iş bırakacaklarını açıkladılar. Direnişte olan işçilerin taleplerinin kendilerinin de talebi olduğunu belirten işçiler; şimdiye kadar Ford Otosan’da işten atılan 30-35 civarındaki işçinin de geri alınmasını talep etti. Bu açıklamadan kısa bir süre sonra fabrika yönetimi, bir açıklama yaparak ikinci bir duyuruya kadar üretime ara verdiğini duyurdu. Açıklama şöyle: “Parça ikmalinde yaşanan kesintiler nedeniyle ikinci bir duyuruya kadar üretim yapılmayacak. İdari ofislerde çalışanlar da dahil olmak üzere tüm sendika üyesi işçiler izinli sayılacak.” İşçilerin talepleri net: * İşten atmama garantisi verilsin. * Türk Metal’in tabelası sökülsün. İşyeri temsilciliğine işçilerin sözcüleri otursun. * Ücretler Bosch sözleşmesi çerçevesinde yenilensin. Metal işkolunda Türk Metal, MESS ve metal patronlarının kurdukları düzen sallanmaya devam ediyor. Düşük ücretler, ağır çalışma Metal işçilerinin kendiliğinden başlayan direnişini devlet kırmak için terörü devreye soktu. MİB’e (Metal İşçileri Birliği) yönelik operasyon yapıldı. Aralarında Kızıl Bayrak gazetesi Yazı İşleri Müdürü Tayfun Altıntaş’ında bulunduğu 10 kişi gözaltına alındı. Bu saldırıyı kınıyoruz. Gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır! Metal fabrikaları polis ablukası altına alındı. Fabrikaların önünde destek için gelenler polisin tacizi ve baskısı ile karşılaşıyor. Devlet, MESS, patronlar ve taşeronları Türk Metal, metal işçilerinin haklı direnişi kırmak ve bitirmek için ortak çalışıyor. Polis Renault işçilerinin fabrikayı boşaltmaları için önce sahte belge, tepkiler üzerine gerçek savcılık belgesini işçilere iletti. Renault işçileri toplantı yaptı. Toplantı sonunda işçiler direnişe devam etme ve fabrikayı terk etmeme kararı aldı. Tofaş işçileri de toplantı yaparak direnişi sürdürme kararı aldı. Coşkunöz’de yönetimin baskıları sonucu işçiler arasında bölünme yaşandı. İşçilerin bir bölümü fabrikaya girdi. Bir bölümü fabrika önünde direnişi sürdürüyor. Mako’da patron işçileri iş başı yapmaması halinde fabrikanın kapanacağı tehdidinde bulundu. İşçiler “Açlıktan ölmeyiz biz bu yoldan dönmeyiz!” sloganı atarak tehdidi protesto etti. 20 bine yakın metal işçisi direniyor. Metal işçileri mücadeleyi ellerine aldı. MESS’e, patronlara, işbirlikçi Türk Metal’e, devletin saldırılarına karşı direniyor. Bu direnişe sessiz kalmayalım. 21.05.2015 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ BASKI, TERÖR DEVREDE 5 METAL DİRENİŞİNDEN İZLENİMLER 14 Mayıs’ta üretimi durduran, fabrikayı terk etmeyen Oyak Renault ve Fiat Tofaş işçilerini 17 Mayıs Pazar günü ziyaret ettik. İşçilerden öğrendiğimiz bilgiler şöyle: Bursa Valiliği devreye girmiş. Vali, MESS, Renault temsilcilerinden oluşan heyet ile Renault işçilerinin seçtiği 6 temsilci bir araya geldi. İşçi temsilcileri heyete işçilerin taleplerini anlattı. Heyet ise “talepleri değerlendireceklerini” söyledi. Patronların olası bir anlaşmanın Türk Metal ile protokol altına alınması önerisi ise işçi temsilcileri tarafından kesin bir dille reddedildi. Görüşme hakkında bilgi temsilciler tarafından işçilerle paylaşıldı. Temsilciler tarafından heyete de aktarılan talepler şunlar: * İşten atmama garantisi verilsin. * Türk Metal’in temsilcilik tabelası sökülsün, temsilcili odasında işçilerin şu an sözcülüğünü yapan temsilciler otursun. * Ücretler Bosch sözleşmesi baz alınarak artırılsın. * Varılan anlaşma altında işçilerin temsilcileriyle birlikte protokol altına alınsın. İşçiler bu talepler karşılanana kadar direnişlerini sürdürmekte kararlı. Ziyaretimiz sırasında dikkatimizi çeken kimi noktalar şöyle: *Oyak Renault fabrikası bahçesine Oyak kartı olmayan, içeride çalışan işçilerin aileleri dışında, basın mensupları dahil kimse alınmıyor. Bu uygulamanın yeni olduğunu öğrendik. İşçiler bu uygulamanın nedeni olarak, içlerine kötü niyetli insanların girmesini engellemek için gerekli olduğunu ve bunun için yaptıklarını anlattılar. *Fiat Tofaş bahçesinde çok yoğun insan kalabalığı vardı. Bu insanların çok büyük çoğunluğunun Tofaş işçileri ve aileleri olduğunu öğrendik. Tofaş önünde çok yoğun sivil, resmi polis yığınağı var. Dışarıdan destek için gelen ziyaretçileri polis taciz ediyor. GBT uygulaması yapıyor. *Direnişlerde alışkın olduğumuz manzara Reno ve Tofaş’da yoktu. Kurumları temsilen flamalar, direnişi destekleyen pankartlar, bildiri, gazete vb. yoktu. İşçilerin siyasi duruşları bilindiğinde bu anlaşılır da. İşçiler bu tür şeylerin olmasını istemiyorlar. *İşçilerin temel talebi ücretlerinin iyileştirilmesidir. Bosch işçilerinin aldığı maaşı almak istiyorlar. Direnişin esas yönelimini ekonomik talep oluşturuyor. Bunun yanında Türk Metal’i kesinlikle istemiyorlar. Sadece Türk Metal’i değil hiçbir sendikayı istemiyorlar. Vali, MESS, Renault temsilcilerinden oluşan heyetin teklifi şu anlama geliyor: İşçilerin ön kapıdan kovdukları Türk Metal arka kapıdan içeri alınmak isteniyor. İşçiler bu tuzağa düşmemeli, talepleri kabul edilene kadar direnişlerine devam etmelidirler. 17.05.2015 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ METAL DİRENİŞİ ÖĞRETİYOR 6 14 Mayıs’ta Renault işçilerinin başlattığı direnişi, grevi diğer metal fabrikaları takip etti. Coşkunöz, Tofaş, Mako, Ford, Ototrim de işçiler üretimi durdurdu. 20 bine yakın metal işçisi grev yapıyor. Metal işçileri ayakta. Devlet grevi bitirmek, kırmak için MESS, fabrika patronları ve taşeron sendika Türk Metal ile ortak çalışıyor. İşçiler üzerinde baskılar artırıldı. Grev kırılmaya çalışılıyor. İşçilerin talepleri ortak ve net: *İşten atma ma garant isi verilsin. *Türk Metal’in tabelası sökülsün. İşyeri temsilciliğine işçilerin sözcüleri otursun. *Ücretler Bosch sözleşmesi çerçevesinde yenilensin. Metal grevi zengin derslerle doludur. Kimi dersleri şöyle özetleyebiliriz: 1-Metal direnişi kendiliğinden başlayan bir direniştir. Metal işçileri içinde örgütlü devrimci öncü bir güç yok. Dolayısıyla grevin önderliğini devrimciler yapmıyor. 2-Fabrikalarda işçiler tarafından seçilen temsilciler var. Greve önderlik eden bu seçilmiş temsilciler. Devlet, MESS, patronlar seçilen temsilcileri muhatap almak zorunda kaldı. Grevi bitirmek için bu temsilcilerle görüşüyor. Türk Metal devreden çıkmış durumda. Fabrikalar arası temsilciler kurulu var. Bu kurul fabrikalarda işçiler tarafından seçilen temsilcilerden oluşuyor. 3-Temsilciler yaptıkları görüşmeler hakkında işçilere bilgi veriyor. Kararlar işçilerin onayı ile alınıyor. 4-Metal grevi mücadele yasal sınırlar içinde kaldıkça, mücadelenin başarılı olamayacağını gösteriyor. Yasal çerçeve mücadeleyi ellerine alan işçiler tarafından parçalanıyor. 5- Metal grevi yıllardır bili- nen bir gerçeği bir kez daha gösterdi; işçi sınıfı hareketi ile sosyalist hareket ayrı ayrı kulvarlarda yürüyor. İşçiler sendikal anlamda bile örgütlü değil. İşçi sınıfının bilinç ve örgütlenme düzeyi çok geri düzeyde. 6-Metal grevi komünistlere fabrikaları temel almaya, işçi sınıfı çalışmasını temel almaya çağrıdır. 7-Metal grevi işçilerin mücadeleyi ellerine almanın ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. 8-Grevin talepleri ekonomik talepler. Devletin devreye girmesi, grevi kırmak için zora başvurması; grevin politikleşmesine yol açabilir. Metal işçileri mücadele içinde öğreniyor, öğretiyor. Bu mücadele sadece metal işçilerinin değil işçi sınıfının mücadelesi olmalıdır. Metal işçilerinin haklı mücadelesini destekleyelim! 21.05.2015 Tarih yazan metal işçilerinin grevi üzerine, Yeni İşçi Dünyası’nın çıkardığı bildiriyi yayınlıyoruz. MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN METAL İŞÇİLERİNİN ONURLU DİRENİŞİNİ SELAMLIYORUZ METAL İŞÇİLERİ TARİH YAZIYOR! Ağır koşullarda çalışan, sürekli mesai yapmak zorunda bırakılan, düşük ücretlerle çalışmaya mahkum edilen metal işçileri, taşeron sendika Türk Metal’in esaretinden kurtulma mücadelenizi selamlıyor ve destekliyoruz. SALTANAT ÇÖKÜYOR! 12 Eylül askeri faşist darbesinden sonra, işbirlikçi, sarı sendika Türk Metal ile MESS’in metal işkolunda birlikte kurdukları düzen çöküyor. Bunu sağlayan sizsiniz! Uzun yıllar düşük ücretlere imza atan, patronlarla elele çalışan, sizi masa başında satan, son olarak sözleşme süresini 3 yıla çıkaran işbirlikçi Türk Metal’e karşı verdiğiniz mücadele haklıdır. Bu mücadelenizi destekliyoruz. Metal işkolunda 2014-2016 Grup Toplu İş Sözleşmesini imzalayan Türk Metal sözleşme süresini 3 yıla çıkardı. Bosch’da ise Grup Toplu İş Sözleşmesinin üzerinde ayrı bir sözleşme imzaladı. Saat ücretlerine % 60’a varan zam yapıldı. Renault işçilerinin ve diğer metal fabrikalarındaki işçilerin Bosch’ta ki gibi yeni sözleşme yapılması, ücretlerin iyileştirilmesi talebi Türk Metal tarafından kaale alınmadı. Sizlere bunun “yasal olarak mümkün olmadığı, yeni sözleşmeyi beklemeniz” gerektiğini söylediler. SÖZ VE KARAR İŞÇİLERİN OLMALI! Bir işletmede birden fazla sendika varsa ya da sendikalar arasında rekabet varsa, işçilerin hangi sendikaya üye ola- caklarına, işçiler kendi özgür iradeleriyle karar vermelidir. Bunu sağlamanın yolu ise referandumdur. Her fabrikaya sandık konulmalı, işçiler hiçbir baskı altında kalmadan hangi sendikaya üye olacaklarına ya da yeni sendika kurup kurmayacaklarına kendileri karar vermelidir. Biz her işkolunda bir sendika, bu sendikaların birliğinden oluşan bir konfederasyondan yanayız. Bu bugünkü koşullarda mümkün değildir. İşçilerin karar ve söz sahibi olmadığı, masa başında satıldıkları, koltuk kavgalarının egemen olduğu, sendikal bürokra- sinin egemen olduğu sendikal yapı yerine gerçek sınıf sendikalarını yaratmalıyız. Gerçek sınıf sendikalarının inşa edildiği, yaratıldığı koşullarda, tek sendika, tek konfederasyon gerçeklik haline gelecektir. Sınıf sendikalarında söz ve karar sahibi işçiler olacaktır. Profesyonel sendikacıların imtiyazları olmayacaktır. Ücretleri kalifiye işçi ücreti olacaktır. En fazla iki dönem görev yapacaklardır vb. GÜN DAYANIŞMA GÜNÜDÜR! Gün Reno, Tofaş, Çoşkunöz, Mako, Ototrim, Delphi ve diğer metal fabrikalarındaki işçileri ile dayanışma günüdür! Gün ayağa kalkan, üretimi durduran metal işçileriyle dayanışma günüdür. Metal işçilerinin Türk Metal esaretinden kurtulma mücadelesini destekleyelim! Yaşasın işçilerin birliği! Yaşasın sınıf dayanışması! Yaşasın metal işçilerinin haklı mücadelesi! 15 Mayıs 2015 Bursa’da kurulu Bosch işyerinde imzalanan TİS ile birlikte Bosch çalışanları ile aralarında ücret farkı oluştuğunu ileri sürerek başlayan ve temel talepleri ücret artışı olan başta Renault çalışanları olmak üzere Tofaş otomotiv ana sanayi ve Coşkunöz, Mako, Valeo, Ototrim, Delphi gibi otomotive yan sanayi üreten fabrikalara sıçrayan sınıf hareketi gelişerek büyüyor. 27 Nisan 2015 tarihinde iş çıkışı servislere binmeyen ve slogan atarak; ‘’Türk Metal istifa’!, Satılık sendika istemiyoruz!’’ sloganlarıyla Bursa Kent Meydanında toplanan işçiler ortak ve haklı taleplerini açıkladılar: ya ‘’Bosch işçileri ile aramızda oluşan ücret farklılıkları giderilecek.’’ Ya da ‘’Türk Metal sendikası bu işyerlerinden gidecek istifa edeceğiz’’. 5 Mayıs günü sonuna kadar da süre verdiler. Bunun üzerine sendika yönetiminden ve işveren tarafından da bunun mümkün olmadığını, bunun yasal olmadığını, bu farkı gidermenin tek yolunun yasal düzlemde toplu sözleşme döneminde olacağı hep bir ağızdan seslendirildi. Olumsuz cevap alan yaklaşık 3000 işçi 6 Mayıs günü Renault işyeri önünde toplanarak sendikadan istifa etmeye başladılar. Bu bir kıvılcımdı. Zira bu kıvılcım diğer fabrikalara da sıçradı. Çünkü önlerinde bir deneyim vardı: BOSCH!! Onlar sendikadan istifa etmiş, mücadele etmiş, direnmiş taşeron sendikayı işyerinden atamamış ancak iyi bir sözleşme imzalamışlardı. Bu hareket işçilerin ekonomik talepler temelinde ‘kendiliğinden’ bir sınıf hareketidir. En önemli eksikleri içinde bilinçli unsurların; işçi sınıfının öncüsünü barındırmamasıdır. Bu kendisine sınıf hareketiyim diyen tüm hareketlerin eksikliğini ve zayıflığını gösteriyor. Ayrıca ‘’dışarıdan gelecek kışkırtma ve provakasyon’’ uyarıları nedeniyle aralarına kimseyi de katmıyor, desteğe gelenleri de içlerine almıyorlar, tedirginlik hakim. Aynı zamanda bu durum işçilerin bilinç ve örgütlenme seviyesinin ne kadar zayıf olduğunu da gösteriyor. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen işçilerin talepleri haklı ve meşru taleplerdir. İşçi sınıfı, kendi siyasi partisi önderli- ğinde bilinçlenip örgütlenirse, iktidarı hedef leyip, kendi iktidarını kurarsa, kurtuluş o zaman mümkündür. Aksi taktirde salt ekonomik talep veya salt sendika değişikliği kurtuluş değildir. Şunu da bilince çıkarmak isteriz: bugünkü toplumda sendikal örgütlülük anlamında en kötü sendika bile sendikasızlıktan evladır. Metal işçilerinin daha iyi bir sendika seçme şansı var. Zira örgütsüz kalmak, Türk metalde kalmaktan daha kötüdür!! NOT: yazıyı yazdığımız saatlerde Yeniköy ve Gölcük’te kurulu bulunan Ford işyerlerinde de iş bırakma eylemi haberleri geliyordu.... 20.05.2015 Bursa’dan Yeni İşçi Dünyası okuru Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ BURSA’DA BAŞLAYAN METAL HAREKETİ ANAFORA DÖNÜŞÜYOR 7 BOSCH’TA TİS YAPILDI 2012 yılı Mart ayında Türk Metal sendikasından istifa ederek; Birleşik Metal-İş sendikasında örgütlenmek isteyen, ancak bunu patron-sendika işbirliğiyle başaramayan Bosch işçileri adına yetkiyi alan Türk Metal sendikasıyla, Bosch patronu 38 aylık aradan sonra Toplu İş Sözleşmesini imzaladı. Toplam 5 yıllık imzalanan sözleşme 2 ayrı dönemden oluşuyor. 2012-2014 yılları arasını kapsayan ilk dönem için saat ücretlerine ilk altı ay için: %7+70krş, 2.altı ay için: %7+30krş, 3.altı ay için: enflasyon+15krş, 4.altı ay için: enf.+15krş zam oranlarında anlaşıldı. 2. Dönem ise 2014- 2017 arasını kapsayan ve son imzalanan MESS Grup Toplu İş Sözleşmesi oranlarında anlaşıldı. Sözleşmenin bu kadar uza- masının ve grev kararının asılmasının nedeni ise Türk Metal Sendikasının geriye dönük sendika aidatlarını talep etmesinin neden olduğu bildirildi. Sözleşme sonrası işyerinde çalışan işçilerden aldığımız bilgiye göre sendika aidatları sorunu; tüm işçilerden imzalı taahhüt alınarak her ay için 70 lira sendika aidatı vermeyi kabul ettirdiler. Tüm bu mücadele sonucunda, aslında bu sözleşme işçilerin mücadelesi sonucu kazandıkları bir haktır. Kazanılan bu hak diğer işletmelere örnek teşkil edecektir. Mücadele edenler kaybedebilir; ancak mücadele etmeyenler baştan kaybetmiştir!! 04.05.2015 Bursa’dan Yeni İşçi Dünyası okuru Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ 6552 SAYILI YASA VE KAMUDA TAŞERON İŞÇİLİK 8 Taşeron(alt işveren) işçiliğinin şartları, 4857 sayılı İş Ka nu nu nu n 2 .maddesi nde belirlenmiştir. 4857 sayılı İş Kanunun 2. Maddesine göre ‘’Bir işverenden, işyerinde yürtüttüğü mal veya hizmet üretimine ilşkin yardımcı işlerinde veya asıl işin bir bölümünde işletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işlerde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği işçilerini sadece bu işyerinde aldığı işte çalıştıran diğer işveren ile iş aldığı işveren arasında kurulan ilişkiye asıl işveren-alt işveren ilişkisi denir. Bu ilişkide asıl işveren, alt işverenin işçilerine karşı o işyeri ile ilgili olarak bu kanundan, iş sözleşmesinden veya alt işverenin taraf olduğu toplu iş sözleşmesinden doğan yükümlülüklerinden alt işveren le birlikte sorumludur. Asıl işverenin işçilerinin alt işveren tarafından işe alınarak çalıştırılmaya devam ettirlmesi suretiyle hakları kısıtlanamaz veya daha önce o işyerinde çalıştırılan kimse ile alt işveren ilişkisi kurulamaz. Aksi halde ve genel olarak asıl işveren alt işveren ilişkisinin muvazaalı işleme dayandığı kabul edilerek alt işverenin işçileri başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi sayılarak işlem görürler. İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren işler dışında asıl iş bölünerek alt işverenlere verilemez.’’ şeklinde belirlenmiştir. Bize göre ise kapitalizmin kendisinin sömürü sistemi olmasının yanında ‘taşeron işçilik’ sömürünün katmerlisi, sömürünün en yoğun olarak yaşandığı, çalışma şartlarının en ağır olduğu, ücretlerin en düşük olduğu çalışma biçimidir. Yukarıdak i yasa metnine göre kamu işyerlerinde bir milyonun üzerinde; toplamda ise 2,5-3 milyon taşeron işçinin çalıştırıldığı bir ülkedir Kuzey Kürdistan/Türkiye! Asıl işyardımcı iş ayrımı yapılmaksızın çalıştırılan taşeron işçilerden Karayollarında çalışan 6 binin üzerinde işçi açtığı ve kazandığı davalarla birlikte, devletten milyonlarca lira tazminat ve asıl iş’te çalıştırılma haklarını kazanmışlardı. Bir yıl önce Soma‘da ‘rödovans sistemi’ denilen taşeron işçiliğin, dayıbaşılığın hakim olduğu madenlerde yaşanan iş cinayetlerinin, inşaatlarda yaşanan iş cinayetlerinin arttığı ve bunların sonucu hükümetin üzerinde bir toplumsal baskının oluşması ve yaklaşan seçimlerinde etkisiyle Kamu İşyerleri özelinde taşeron olarak çalışan işçileri yakından ilgilendiren bir yasa (içerisinde toplama birçok kanun olan torba kanun) 6552 sayılı ‘’İş kanunu ile bazı kanun ve kanun hükmünde kararnamelerde değişiklik ile bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına dair kanun’’ 11.09 2014 tarihinde resmi gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdi. Bu kanunla birlikte Kamu işyerlerinde çalışan taşeron işçilerine yönelik çalışma şartlarında kimi yeni değişiklikler yapıldı. Bu değişikliklerden önemli olan birkaçını şöyle sıralayabiliriz: 1-Alt işveren eğer işçinin ücretini yatırmaz ya da eksik yatırırsa; asıl işveren, alt işverenin hakedişinden keserek işçinin hesabına yatırmakla mükellef. 2-Yıllık izin sürelerini takip etmek kullanılıp kullanılmadığını takip etmek sorumluluğu asıl işverene yüklendi.3-İşçilerin kıdem tazminatları; kamu kurum veya kuruluşlarında çalıştıklar süreler dikkate alınarak çalıştıkları son kamu kurum veya kuruluş tarafından ödenecektir (daha önce genellikle alt işveren iş sözleşmelerini 1 yıldan az sürede yaptığı için kıdem tazminatı alamıyorlardı). 4-Kamu işyerlerinde çalışan işçileri kapsayacak olan toplu iş sözleşmeleri alt işverenin yetkilendirmesi koşuluyla kamu işveren sendikalarından birisi tarafından sonuçlandırılacaktır. TİS’ten kaynaklanan ücret ve sosyal hak farkları kamu yönetimi tarafından karşılanacaktır. Bu yeni bir durumdur. Taşeron işçilerin bu yasadan önce de örgütlenme sendikalı olma hakları tabii ki vardı. Ancak ücret ve sosyal hak farklarını alt işveren ödemek durumundaydı. Somut olarak taşeron işçilerin örgütlenirken en çok korktuğu işimden olurum kaygısı bir nebze olsun ortadan kalkmış oldu. Ancak bu torba kanun ile bazı yasalar özelde 6356 sayılı Sendikalar Kanunu çelişmekteydi. Bu yasadan sonra tamamlayıcı 2 ayrı yönetmelik yayınlandı. Ancak bu yönetmeliklerde andaki durumda eksiktir. Yayınlanan yönetmelikler asıl iş-yardımcı iş ayrımını yapmıyor. Ayrıca işçilerin örgütlenebilmeleri için taşeron işyerlerinde işkolu yönetmeliği yayımlanmadı. ‘’Örneğin asıl iş sağlık işkolu iken e-devlet üzerinden sendikaya üyelik yapacağı zaman farklı işkolunda görünebiliyor.’’ Yasa bu yönleriyle eksiktir. Bu yeni yasa ile birlikte kimi iyileştirmeler olsa da sömürü devam ediyor. Bu yasa ile birlikte Temmuz 2015 istatistiğine yansıyacak yeni sendikalı işçi sayısında 250.000’e yakın artış olabileceğini tahmin ediyoruz. Ancak yukarda belirttiğimiz eksikliklerden dolayı bu sayınının 100.000 civarında kalabileceği de olası bir durumdur. Sorun taşeron sistemi değil kapitalizmin kendisidir. İşçi sınıfı kapitalizmi yıkıp; kendi iktidarını kurmadan sömürü ortadan kalkmayacak. K A HROL SU N ÜCR ETLİ KÖLELİK DÜZENİ! 20.05.2015 TOFAŞ VE MAKO'DA ANLAŞMA Tofaş, Mako işçileri, diğer metal fabrikalarındaki işçiler gibi – Renault, Ford, Coşkunöz, Ototrim vb- Türk Metal Sendikasını devre dışı bırakarak üretimi durdurdu, fabrikaları işgal etti. İşçiler kendi seçtikleri temsilcileri ile patronlarla masaya oturdular. Görüşmeler Tofaş, Mako ve Ototrim’de sonuç verdi. Renault’ta, yapılan tüm görüşmelere, yönetimin baskılarına rağmen, işçilerin tüm talepleri kabul edilmediği için direniş sürüyor. Keza Ford Otosan’da da işçilerin talepleri kabul edilmediği için direniş sürüyor. Tofaş’da işçi temsilcilerinin patron temsilcileri ile yaptıkları görüşmeler sonucu anlaşma sağlandı. Buna göre: 1-Eylemlere katılan hiçbir işçi işten atılmayacak. 2-Türk Metal gidecek. İşçiler temsilcilerini kendileri belirleyecek. 3-İş başı yapılmasının ardından işçilere bin lira ödeme yapılacak. Bunun haricinde henüz miktarı net olmamakla birlikte yıllık prim ödemesi yapılacak. (Evrensel) Diren Tofaş sosyal medya sayfasına göre varılan anlaşma şöyle: 1- Bu süreçte eylemlere katılan hiç bir işçi işten çıkartılmayacak! 2- Türk Metal Tofaş'tan gidecek! İşçiler kısa sürede kendileri fabrikada sandık kurup kendi temsilcilerini kendileri belirleyecek! 3- Ücretler konusunda Tofaş işçilerine 1 hafta içerisine 1000 TL yatırılacak! 2015 yılında 2400 TL, 2016 yılında 2400 TL olmak üzere bu paralar aylara bölünerek işçiye dağıtılacak!" (www.facebook.com/pages/DirenTofaş/1594819890734734?fref=nf) Ototrim'de ise Tofaş'taki anlaşmanın koşulları karşılığında anlaşmaya varıldı. Buna göre eylemler sebebiyle işten atmalar olmayacak. Renault'da işçilerin elde edeceği ekstra bir kazanım Ototrim işçilerine de yansıyacak. İşçilerin üç talebinden ikisi; eylemlere katılan işçilerin işten atılmaması, Türk Metal’in gitmesi, işçilerin kendi temsilcilerini kendilerinin seçmesi kabul ettirilmiştir. Üçüncü talep olan ücretlerin “Bosch sözleşmesi çerçevesinde yenilenmesi” talebi tam anlamıyla kabul ettirilememiştir. İşçilere 1000 TL ödenmesi, 2015 yılında 2400 TL’nin, 2016 yılında 2400 TL’nin aylara bölünerek işçiye dağıtılacak olması kısmi bir kazanımdır. İşçilerin kendiliğinden harekete geçerek, mücadeleyi ellerine almaları ve seçtikleri temsilcilerle patronlarla masaya oturması; bu hareketin en önemli kazanımıdır. İşçiler üretimden gelen güçlerini gördüler, görüyorlar. Bu deneyimler işçilerin gelecekte ki büyük mücadelelerinde yol gösterici olacaktır. İşçilerin bu kendiliğinden eylemleri görmek isteyen, görmesini bilen herkese işçi sınıfının üretimden gelen gücünün ne olduğunu gösterdi, gösteriyor. İşçi sınıfı bilinçli ve örgütlü bir şekilde harekete geçerse nelerin mümkün olacağını gösteriyor. Yaşasın metal işçilerinin haklı mücadelesi! 25.05.2015 Bursa’da Kurulu bulunan Oyak Renault fabrikasında, Türk Metal’in gitmesi, işçi temsilcilerinin işçiler tarafından seçilmesi, ücretlerin Bosch sözleşmesi çerçevesinde yenilenmesi talepleriyle, işçilerin 15 Mayıs'ta üretimi durdurarak başlattıkları direniş/grev sona erdi. 27 Mayıs Çarşamba günü sabah vardiyası işbaşı yaptı. Renault temsilcileriyle işçi temsilcileri arasında yapılan görüşme sonucunda 9 maddelik protokol üzerinde anlaşma sağlandı. Anlaşmaya varılan protokol maddeleri şöyle: 1- Kimse işten atılmayacak. 2- İşçiler aleyhine yapılan şikayetten vazgeçilecek. 3- Tüm çalışanların sendikal özgürlükleri tanınacak. 4- Son toplu iş sözleşmeleri ve çalışanların konuyla ilgili talepleri ile kıdem ve saat ücretleri dikkate alınarak bir ay içinde iyileştirme amacıyla analiz yapılacaktır. Düşük aylık ücret alanlara daha yüksek ve yüksek aylık ücret alanlara daha düşük prim olmak üzere ayrıştırılma yapılacaktır ve iç kategorizasyon sistemindeki geçişleri hızlandırma üzerine çalışılacaktır. 5- 4 No’lu madde kapsamında yapılacak iyileştirmelere mahsuben 1 hafta içerisinde tüm çalışanlara bin lira avans ödemesi yapılacak. 6- Her yıl sonunda çalışanlara kalite iş güvenliği ve üretim adetleri hedeflerine bağlı olarak performans primi verilecek olup prim miktarı asgari net 600 TL olacaktır. 7- İşyerinde çalışan ancak mevcut toplu iş sözleşmesinde dayanışma aidatı ödemek suretiyle yararlanan sendikasız işçilerin serbestçe sözcü seçmeleri halinde, yasal mevzuat çerçevesinde seçilen sözcüler, işçi-işveren arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla muhatap kabul edilecekler ve mevcut sözcüler seçime kadar işçi-işveren arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla muhatap olacaklardır. 8- Banka maaş ödemeleri promosyonu olarak çalışanlara net 480 TL prim ödenecek 9- Oyak Renault süreç içerisinde yaşadığı zararla ilgili çalışanlardan hiçbir talepte bulunmayacak. Aynı şekilde çalışanlar da süreçle ilgili Oyak Renault’dan şikayetçi olmayacak. (evrensel) Renault işçilerinin mücadelesi kazanımla sonuçlanmıştır. İşçilerin üç talebinden ikisi olan eylemlere katılan işçilerin işten atılmaması, Türk Metal’in gitmesi, işçilerin kendi temsilcilerini kendilerinin seçmesi talepleri kabul ettirilmiştir. Üçüncü talep olan ücretlerin “Bosch sözleşmesi çerçevesinde yenilenmesi” talebi tam anlamıyla kabul ettirilememiştir. Bir hafta içinde 1000 TL avans, yıl sonunda 600 TL prim, banka maaş ödemesi promosyonu 480 TL primin işçilere ödeneceği kararı, söz konusu talebin tam karşılığı olmamasına rağmen, ekonomik olarak işçilerin alacakları bağlamında bir iyileştirmedir. Ayrıca bir ay içinde saat ücretlerinin iyileştirilmesi için analiz yapılacağı konusu karara bağlanmıştır. Renault’ta işçilerin kendiliğinden harekete geçerek, mücadeleyi ellerine almaları ve seçtikleri temsilcilerle patronlarla masaya oturması Renault direnişinin en önemli kazanımıdır. Taleplerin önemli bölümü patrona kabul ettirilmiştir. Sadece bir talepte k ısmi kazanım sağlanmıştır. 13 gün süren direnişte, Reno işçileri üretimden gelen güçlerini gördüler. Deneyim elde ettiler. Reno işçilerinin deneyimleri gelecekte ki büyük mücadelelerinde yol gösterici olacaktır. Yaşasın sınıf dayanışması! Yaşasın metal işçilerinin haklı mücadelesi! 27.05.2015 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ RENAULT’TA DİRENİŞ KAZANIMLA SONA ERDİ 9 1 YIL SONRA SOMA 13 May ıs’ta k a ra haber Soma’dan geldi. Manisa’nın Soma ilçesinde Soma Holding A .Ş’ye a it Ey ne z M aden Ocağı’nda yaşanılan katliam sonucu 301 maden işçisi yaşamını kaybetti. Kaza değil katliam! Madende kesintisiz ve yoğun bir çalışmayı dayatan şirket, iş güvenliği önlemlerini yerine getirmemiş, gerekli kontrolleri yapmamıştı. Kontrol¬leri yapılmayan madende daha önce bir yanma meydana gelmiş, tam olarak önlem alın¬madığı için yanma başlamıştı. Her ne kadar ma¬den ocağının güvenlikli olduğuna dair raporlar verilse de maden ocağında yeterli bir havalan¬dırma sistemi yoktu! İşçilerin herhangi bir kaza anında sığınabilecekleri yaşam odaları yoktu! Yeterli uyarı sistemi olmayan, ola¬nın da çalışmadığı madende korkunç katliam geliyorum diyordu. Durumun vahameti daha önce yetkililere bil¬dirilmesine rağmen kazaya karşı önlem alınma¬mıştı. Teknisyenler elektrik kablolarının sorun yaratabileceği konusunda işvereni uyarmıştı, kazadan önceki günlerde madenden çıkarılan kömürün sıcak olması bilgisiyle birlikte. An¬latılanlar, a k ta rı la n bi lg i ler d i k kate alınmamıştı. İşçinin değeri yok! Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ Soma maden işçisi de diğer 10 sınıf kardeşleri gibi çok düşük ücretlerle çalışmak zorundaydı. Emek¬lerini “Dayıbaşı” veya “Ağabaşı” olarak adlandırı¬lan, özde taşeron olan kişilere devrediyorlardı. Bu kişiler de maden şirketinin taşeronlarıydı! Kapitalizmin egemen olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Kapitalizm için kâr amaç, diğer her şey araçtır. Kâr işçinin sağlığından önemlidir. Bu Kuzey Kürdistan-Türkiye’de çok daha açık görü¬lebilir. Kuzey Kürdistan-Türkiye’de işçi sağlığı, iş gü¬venliği kapitalistlerin azami kârının arkasından gelir. Kâr, daha fazla kâr, en fazla kâr! Kapitalist¬lerin istediği en fazla kârı elde etmektir. Böyle olduğundan onlar en fazla kârı elde etmek için maliyeti yükselten şeylerden öncelikle vazge¬çerler. Örneğin işçilerin güvenliği için gerekli olanlar önlemleri ya almazlar ya da yeterince almazlar! İş güvenliği yok! İş güvenliği, işçi sağlığı gibi konuları denetle¬me görevine sahip olan devlet / hükümet çoğu halde güvenlik konusunda eksikliklere göz yummakta, bu bağlamda kural dışı olarak ve¬rilen cezalar hiçbir caydırıcılığa ve zorlayıcılığa sahip olmayan düzeyde kalmaktadır. En fazla kalifiyelik gerektiren, en zor ve tehli¬keli işlerde bile yoğun bir taşeron işçi istihdamı söz konusudur. Burada da azami kâr güvenliğin önünde gelmektedir. Soma örneğinde bunu net bir şekilde gördük! Sendika mı? Soma’da sendika vardı, ama işçilerin sendikası de¬ğildi! Olması gereken yerde, işçilerin yanında değildi! Patronlarla içli dışlı bir sendikaydı! Sarı sendikaydı! Türk İş’e bağlı Maden-İş Send i k a sıyd ı. İşçi ler, k apalı zarf lara önceden konmuş oy pusulalarıyla sendika yö¬netimlerini seçiyorlardı. Katliam sonrasında işçiler sendikayı bastılar, sendika yönetiminin istifasını istediler; sendika geri adım attı, yönetim istifa etti. Bu arada DİSK’e bağlı Dev-Maden-Sen Soma’ya çıkarma yaptı. Ancak devlet ve patron, istifa etmek ve yeni sendikaya geçmek isteyen işçilere baskı uyguladı. Sendikal özgürlük Soma’da olmadı. Soma davası ne durumda? Katliamın üzerinden 11 ay geçtikten sonra 8 kişinin tutuklu yargılandığı toplam 45 sanıklı dava, 13 Nisan Pazartesi başladı. Devletin yoğun güvenlik önlemleri altında, Akhisar Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen dava iddianamenin okunması ve ifadelerin alınmasının ardından 15 Haziran’a ertelendi. Tutuklu sanıklar ilk celseye güvenlik gerekçesiyle getirilmedi. Sanıklar ancak katliamda yaşamını yitirenlerin yakınlarının tepkisi, kamuoyu baskısı sonucu ikinci celseye olağanüstü önlemler altında getirildi. Keza duruşmalara katılma konusunda, ölen işçilerin birinci derece yakınlarına getirilen sınırlama da yoğun tepkiler sonucu kaldırıldı. S oma k at l i a m ı 1.y ı ldö nümünde çeşitli illerde düzenlenen eylemlerle anıldı. Katliamda yaşamını kaybeden işçiler unutulmadı. S o m a’y ı u n u t m a y a l ı m ! Unutturmayalım! 15.05.2015 AYNES GIDA’DA İŞTEN ÇIKARMA Aynes Gıda firmasında bir buçuk yıldır muhasebe departmanında çalışan Rıfat Güven, kölece çalışma koşullarını kabul etmeyip “fedakarlık” yapmadığı ve 1 Mayıs'a katıldığı için 5 Mayıs günü işten atıldı. Aynes Gıda'nın çeşitli gerekçeler bularak işten atması üzerine Rıfat Güven 18 Mayıs’ta Gayretttepe'deki Aynes Gıda Merkezi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Basın açıklamasına işten atılan Dora Otel İşçileri, Grand Hyatt işçileri ve Turizm ve Otel İşçileri Dayanışma Platformu üyeleri de katılarak destek verdiler. Kapitalizmin ve patronların bitmek bilmeyen kar hırsları yüzünden ezilenler olarak yoğun sömürüyle karşı karşıya olduklarını belirten Güven, Aynes Gıda'nın da bu şirketlerden birisi olduğunu, bir buçuk yıldır muhasebe departmanında çalıştığı şirkette, maaşların geç yatırılması, ücretsiz fazla mesai dayatmaları, resmi tatillerde zorla çalıştırma gibi pek çok zorlama ve sömürüyle karşı karşıya olduklarını söyledi. Süt ve süt ürünleri üreten bir firma olan Aynes'de ücretsiz fazla mesailerin “fedakarlık” olarak adlandırıldığını ve mesailere kalmak istemediğinde “Herkes şirketimiz için fedakarlıkta bulunuyor sen neden fedakarlık yapmıyorsun?” denilerek işçilerin yaşamlarını şirketin çıkarları uğruna nasıl feda ettiklerini ortaya koyduklarını söyleyen Güven, kapitalizmin rekabet ortamında daha fazla kar için işçileri son terine kadar öldüresiye çalıştıran Aynes'te üç iş arkadaşını da iş cinayeti sonucunda kaybettiğine dikkat çekti. Rıfat Güven, resmi tatillerin zorunlu çalışma günü olduğu Aynes Gıda'da 1 Mayıs işçilerin mücadele ve dayanışma gününde de çalıştırılmak istendiklerini fakat kendisinin çalışmayarak 1 Mayıs'a katıldığını, 1 Mayıs'ın ardından işe geri dönüp çalışmaya başladığında bu sefer de müdürün ve Aynes Gıda patronlarının sözlü tacizlerine ve tehditlerine maruz kaldığını söyledi. “1 Mayıs'a katılmamı hazmedemeyen patronlarım beni işten çıkarmanın yollarını aramaya baladı. Hakkımda her- hangi bir bilgilendirme yapılmadan göstermelik bir disiplin soruşturması açıldı. Tamamen düzmece bir şekilde hazırlanan bu disiplin soruşturmasında haksız bulunup iş akdimin feshedilmesi kararı verilmiş! Ben daha ne olduğunu anlamamışken 5 Mayıs günü istifaya zorlanarak tazminat haklarımdan yararlanmamam adına işten ayrılmam istendi. Aynes Gıda patronları türlü ayak oyunlarına karşı yılmadığımı görünce son olarak disiplin kurulunun kararı ile beni işten çıkardılar. Kıdem İhbar tazminatlarım ve yıllık izin ücretim, fazla mesai ücretlerim ödenmeden işten çıkarıldım” diyen Rıfat Güven, Bugün sömürüye, baskıya, iş cinayetlerine karşı mücadele eden bir işçi olduğu ve 1 Mayıs'a katıldığı için “Kasada açık var” bahanesi ile gasp edilen hakları için Aynes Gıda'dan hesap sormaya geldiğini belirten Güven “Sütü bozuk Aynes patronlarını gasp edilen tüm haklarımı verene kadar burayı terk etmeyeceğim. Sütü bozukların düze- nini yıkacağım ve direne direne kazanacağım” diyerek sözlerini tamamladı. Ay nes Gıda işçisi R ı fat Güven, mesai saatleri içerisinde Fulya Mahallesi, Şenol Sokak'ta bulunan şirket önünde emek dostlarının desteğiyle direnişte olacağını ifade etti. Kapitalizm kendisini var edebilmek için, her dönem sömürüsünü daha da yoğunlaştırarak büyütmek zorunda. Kapitalizmin vaz geçilmez yasasıdır bu. Kapitalizm bu yasayı uygularken iki etken üzerinden beslenerek büyütür kendisini, biri Doğanın çok yoğun talanıyla gerçekleşirken, biri de emek sömürüsü üzerinde uy- gulanan yoğun sömürü üzerinden gerçekleşir. Doğa üzerinde ki sömürü belirli kapitalist guruplar arasında ham madde tedariki şeklinde tekelci bir işlev görürken, emek sömürüsü ise daha yaygın, her işverenin kendi tasarruf una göre bir yol izlemesiyle gelişir. Her işyerinde uygulanan farklı ücret politikası, çalışma saatleri, yapılan iş başına işçi sayısı vs her işverenin kendi sömürü politikasını uygulamasına asıl sömürünün her işletme için emek sömürüsü olduğunu gayet net gösteren örneklerdir. Bu durumu değiştirecek olanda ancak ve ancak sınıf bilincine erişmiş işçi sınıfı olabilir. Kapitalistlerin korkulu rüyasıdır, sınıf bilinçli işçi ve nerde bu bilinçle hareket eden bir işçi fark edilirse hemen kapitalistlerin hışmına uğrar, bu durum karşısındaysa nasıl bir örgütlülük sorusu çıkar. Bizce bu sorunun cevabı Leninist tarzda bir örgütlülük ve anlayış temelini doğru kavramaktan geçer. 19.05.2015 İş cinayetlerinde yakınlarını kaybeden aileler, 28 Nisan’ın yas ilan edilmesi için Taksim’de yürüyüş düzenledi. İş cinayetlerinde hayatlarını kaybedenler için 28 Nisan’ın “İş cinayetlerinde hayatını kaybedenleri anma ve yas günü ilan edilsin” talebiyle aileler 28 Nisan Salı günü saat 19.00’da Taksim Tramvay Durağında bir araya gelerek Galatasaray Lisesi önüne kadar yürüyüş düzenledi. Yürüyüşe iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerin yakınları, demokrat-devrimci kurumların temsilcileri katıldı. 1 Mayıs’ın yaklaşmasından dolayı tüm meydanda polis barikatları dikkat çekiciydi. Kitlenin yürüyüşü boyunca yoğun polis yığınağı dikkat çekti. Yürüyüş boyunca kitle sık sık “Kaza değil cinayet!, Çalışırken ölmek istemiyoruz!” sloganları attı. İş cinayetlerinde ölen işçilerin isimleri okundu. LC WAIKIKI önüne gelindiğinde bir grup “Temiz Giysi Kampanyası” dolayısıyla eylem yapıyordu. Yürüyüş yapan kitle burada bir süre durarak iki eylem birleştirildi. Bangladeş Rana Plaza’nın çökmesi sonucu ölen 1132 işçi burada anılarak sorumluluğu olan firmaların sözlerinde durması gerektiği vurgulandı. Temiz Giysi Kampanyası’nı düzenleyen grup eylemine son vererek yürüyüşe katıldı. Galatasaray Lisesi önüne gelindiğinde yaklaşık 150 kişilik kitleye hitaben basın açıklamasını Bayram Otel inşaatında hayatını kaybeden Cem Emir’in kardeşi Sinem Emir okudu. Basın açıklamasında; 28 Nisan’ın yas günü ilan edilmesi için Cumhurbaşkanlığına dilekçelerin verildiği, ama henüz geri döneceğiz demelerine rağmen geri dönülmediğine dikkat çekildi. Sinem Emir, 30 ülkede 28 Nisan’ın yas ilan edildiğini ve Türkiye’de de yas ilan edilmesi gerektiğini belirtti. 28 Nisan yas ilan edilene kadar mücadelemiz devam edecek ve iscinayetleriniunutma.org sitesinin de imza kampanyasının devam ettiği belirtilerek basın açıklaması son buldu. 28 Nisan’ın yas günü ilan edilmesi haklı ve meşrudur. İş cinayetlerinin temel sebebi kapitalizmin varlığıdır. Esnek, güvencesiz ve taşeron çalıştırılması sonucu işçi ölümleri gün geçtikçe artıyor. İş cinayetlerinin artmaması için ve son bulması için örgütlü mücadele şarttır. Kökten bir çözüm için kapitalizm yıkılmalıdır. 28.04.2014 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ 28 NİSAN GÜNÜ YAS İLAN EDİLSİN 11 Kısa... Kısa... hiçbir toplantıyı ve görüşmeyi kabul etmedi. Grev aşamasına gelen işçiler 7 Mayıs Perşembe sabahı greve çıktılar. DONGHEE OTOMOTİV’DE İŞTEN ÇIKARMA Hendek 2. Organize Sanayi bölgesinde faaliyet gösteren ve ağırlıklı olarak Hyundai Otomotiv fabrikasına parça üreten Donghee Otomotiv fabrikasında Birleşik Metal İşçileri sendikası örgütlendi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı toplu iş sözleşmesi yetkisi için çoğunluk tespitini 5 Mayıs’ta sendikaya verdi. Bunun üzerine patron sendikaya üye olan 2 öncü işçiyi işten çıkardı. Birleşik Metal İşçileri Sendikası 18 Mayıs’ta fabrika önünde düzenlediği basın açıklaması ile işten çıkarmayı protesto etti. Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ ARMETAL’DE DİRENİŞ 12 Gebze’de Kurulu bulunan A r meta l fabr i k ası nda çalışan işçiler Birleşik Metal S end i k a sı nd a örg üt lend i . Sendikayı kabullenemeyen patron, işçilere baskılarla, tehditlerle geri adım attırmaya çalıştı. Ancak işçiler, geri adım atmadılar ve toplu sözleşmelerini yaptılar. İşçiler 1,5 yıldır sendikalı çalışmalarına rağmen, 12 yıldır Armetal’de çalışan bir işçi tazminatsız olarak işten atıldı. 17 Nisanda işten atılan işçi, 21 Nisanda fabrika önünde direnişe geçti. Armetal işçileri işten atılan arkadaşlarını geri aldırabilmek için çeşitli eylemler düzenliyorlar. JOKEY PLASTİK’TE GREV Di lovası İM ES Sa nay i Bölgesi’nde bulunan Jokey Plastik ’te işçiler 7 Mayıs’ta greve başladılar. Yaklaşık 1 yıl önce işçiler, işverenin baskı ve işten atma tehd it leriyle üye si oldu kları Lastik İş Sendikası’ndan istifa ettirildiler. İstifaların ardından işverenin verdiği sözleri yerine getirmemesi, çalışma saatlerinin her geçen gün uzaması ve ücretlerinin giderek düşürülmesi nedeniyle işçiler, Lastik-İş Sendikası’nda yeniden örgütlenme çalışması başlattılar. Ancak Jokey Plastik’te tekrar yetki alan sendikaya karşı işverenin düşmanca tutumu devam etti. Jokey Plastik patronu, toplu iş sözleşmesi sürecinde DR. OETKER İŞÇİLERİ GREVDE İzmir’de Pancar Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren Dr. Oetker fabrikasında, toplu sözleşme görüşmelerinin tıkanması üzerine işçiler 7 Mayısta greve çıktılar. Tek Gıda-İş Sendikası’nın örg üt lü oldu ğ u i ş y e r i nde , send i ka birinci yıl için yüzde 8,7 artı 225 lira, ikinci yıl için enflasyon oranı artı yüzde 4 ücret artışı talep ediyor. İşveren ise ilk yıl için yüzde 8,7 artı 90 lira, ikinci yıl için sadece enflasyon oranında ücret artışı teklif etti. İLBEY TEKSTİL’DE 5 BİN İŞÇİ İŞTEN ATILDI Adana ve Osmaniye’de İlbey Tekstil fabrikalarında çalışan 5 bin işçi işten çıkarıldı. Adana’nın Ceyhan ve Kadirli ilçeleriyle Osmaniye’deki fabrikalarında çalışan 5 bin işçi, 2 ay önce 1 haftal ığ ı na ücretsiz izne çıkarıldı. Fabrika yönetimi tarafından “1 ha f ta fabr i k ay ı k apat ac a ğ ı z” diyerek izne çıkarılan işçiler, aradan 2 ay geçmesine rağmen işbaşı yapamadı. İşçiler, işten çıkışları yapılmadığı için fabrikanın işçisi olarak görünüyorlar ve İŞKUR’a işsizlik maaşı başvurusu yapamıyorlar. Tazminatlarını ve 2 aylık ücretlerini de alamayan işçiler, geçim sıkıntısı yaşıyorlar. İlbey Tekstil işçileri, Ceyhan fabrikası önünde bekleyişlerini sürdürüyorlar. Kendi aralarından seçtikleri bir temsilci, geçtiğimiz günlerde HDP milletvekili adaylarıyla birlikte patronla bir görüşme gerçekleştirdi. Patron, hükümetin Gülen cemaatiyle ters düşmesi üzerine Bank Asya’ya el koyduğunu ve bu yüzden işlerinin bozulduğunu söyledi ve 8 Mayısa kadar süre istedi. Patron işçileri oyalamayı sürdürüyor. 2 aydır ücretlerini alamadıkları için borçlarını, kiralarını ödeyemeyecek duruma gelen işçiler, haklarını alana dek eylemlerine devam edeceklerini ifade ediyorlar. Mayıs 2015 SINIF NEDİR? Sınıf kavramı sol literatürde kullanılan ve Marksist- Leninist teorinin en önemli kavramlarından biridir. Marksizm’i temel çıkış noktalarından biri, özel mülkiyete dayalı toplumlarda sınıfın ikiye bölünmüş olması ile tanımlanır. Bunlar ezen ve ezilen sınıf ve katmanlardır. Bu anlamda tüm toplumların tarihi, sınıf mücadeleleri tarihi olarak adlandırılır. Marx ve Engels’in eserlerinde sınıf konusundaki tespitleri şöyledir: “Tarihe materyalist bakış, üretimin ve onun yanında ürünlerin bölüşülmesinin toplumsal düzenin temeli olduğundan; tarihi olarak ortaya çıkan her toplumda ürünlerin paylaşımı ve onunla birlikte sınıflara ya da zümrelere bölünme biçimindeki sosyal kademelenmenin, neyin ve nasıl üretildiğine ve üretilenin nasıl paylaşıldığına bağlı olduğundan yola çıkar.” (Engels, Anti-Dühring, 1886/78, Marx-Engels Eserler Cilt 20, sayfa 248, Almanca) Marx ise şöyle der: “Milyonlarca hayat tarzlarını, çıkarlarını ve kültürlerini diğer sınıflardan ayıran ve diğer sınıflara düşmanca bir karşıtlık içine koyan ekonomik şartlarda yaşadığı sürece ve ölçüde bir sınıf oluştururlar. Küçük toprak sahibi köylüler, aralarında yalnızca yerel bir bağ bulunduğu, çıkarları arasındaki birlik, bir topluluk, ulusal çapta bir bağ ve aralarında siyasi bir örgütlenme yaratmadığı sürece ve ölçüde bir sınıf oluşturmazlar.” Hukuk Köşesi Bu bölümde iş yasalarına göre açıklamalarda bulunmaktayız. Burjuva devletlerde yasalar patronlar ve sermaye yararına yapılır. İşçi sınıfı haklarını almak ve bu haklarını genişletmek için tüm yol ve araçlarla mücadele yürütmelidir. Bunlardan birisi de hiç kuşkusuz Hukuk mücadelesidir. Bu nedenle mücadele yürüten işçi sınıfı yasaları bilmek zorundadır. Yıllık İzin hakkım ne kadar? Çalışan her işçinin yıllık ücretli izin hakkı vardır. Bu izinlerin nasıl ve ne şekilde kullanılacağı yasalarla belirlenmiştir. Yıllık ücretli izin hakkından yararlanabilmek için öncelikle o işyerinde en az bir yıl (deneme süresi de dahil) çalışmış olma şartı vardır. - Bir yıldan beş yıla kadar (5 yıl dahil) çalışmış olanlara 14 gün, - Beş yıldan fazla on beş yıldan az çalışanlara 20 gün, - 15 (dahil) ve daha fazla çalışanlara 26 günden az olmayacak şekilde yıllık izin verilmelidir. Ancak 18 yaşından küçük işçilerle, 50 ve daha büyük yaştaki işçilere en az 20 gün yıllık ücretli izin kullandırılmalıdır. Bu izin sürelerinin hesaplanmasın resmi tatiller dikkate alınmaz. Yani kullanılacak izin süreleri çalışma günleri baz alınarak hesaplanır. Yukarıda günlerini belirttiğimiz izin süreleri sadece işverenin isteği doğrultusunda bölünemez. İzin süresinin bölünebilmesi için işçi ve işverenin gerekmektedir. Bu anlaşmaya rağmen işçinin yıllık izni 10 günden aşağı (a z) olma ma k üzere en fazla üçe bölünebilir. Kullanılaca k yıllık izin hesabında n y ı l içinde kullanılan hastalık vb. gibi diğer izinler düşülemez. İşverenin yıl içinde izin kullanan işçinin yıllık izin günlerini eksik vermesi yasaya aykırıdır. Yıllık ücretli izin yasal bir zorunluluk olduğundan dolayı paraya çevrilip işçiye para olarak izin karşılığı ödenemez. Her işçi yıllık iznini kullanmak zorundadır. Ancak işçinin işten ayrılması veya çıkarılması durumunda kullanılmamış yıllık izin hakkı varsa, bu izin hakkının karşılığı para olarak ödenmek zorundadır. İşveren en az bir yıl kıdemi olan her işçiye yıllık izin vermek zorundadır. Yıllık izin hakkını kullandırıp kullandırmadığına dair ispat etme yükümlülüğü de işverene aittir. Bu nedenle işverenler yıllık ücretli izinlerin sürelerini, kullanılma tarihlerini vb. gösteren bir cetvel tutmak zorundadır. Bu ispat yükümlülüğünden dolayı yıllık ücretli izin hakkını kullanmayan işçinin izin kullandığına dair herhangi bir belgeyi imzalamaması önemlidir. Ancak izin hakkı kullanıldığında buna dair belgeler imzalanabilir. Sorularınızı iscikosesi@gmail.com adresine gönderebilirsiniz. Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ Eğitim Köşesi ( Karl Marx, Louis Bonaparte’nin 18. Brumaire’i 1851/1852, Marx-engels eserler Cilt 8, sayfa 198, Almanca) Görüleceği gibi Marx ve Engels de sınıf kavramı kısaca şöyledir: a) Geniş insan toplulukları sınıfı oluştururlar, küçük topluluklara sınıf denmez. b) Geniş bir insan topluluğunu sınıf yapan, o sınıfa mensup kişilerin ekonomik konumudur. Bu ekonomik konum, sınıf üyelerinin üst yapısal konumunu da belirler. c) Sınıflar her toplumda neyin, nasıl üretildiğine ve paylaşıldığına göre belirlenir. Bu anlamda ortak özelliklere sahip olanlar sınıfı oluştururlar. Marx ve Engelsin teorisini esas alan ve geliştiren Lenin ise sınıf tanımlamasını şöyle yapar: “Tarihi olarak belirlenmiş bir üretim sistemi içindeki yerlerine, üretim araçları ile olan ilişkilerine (bu ilişkiler çoğunlukla yasalarda tespit ve formüle edilmiştir), emeğin toplumsal örgütlenmesinde oynadıkları rollerde ve dolayısı ile toplumsal zenginlikten aldıkları payın büyüklüğüne ve bu payı alırken kullandıkları yollara göre birbirlerinden ayrılan büyük insan guruplarına sınıf denir.” (Lenin Devlet ve Devrim, Eserler Cilt 29, sayfa 410, Almanca) Bu anlamda sınıf ekonomik kategoriler içinde ele alınan, üretimdeki yerleri, üretim araçları ile olan ilişkilerine göre ayrılan insan gruplarını ifade eden bir kavramdır. Dünya görüşü, siyasi tavrı, milliyeti, dini ve benzeri ne olursa olsun, üretim araçlarına sahip olmayan, geçinmek için iş gücünü satmak zorunda kalan herkes işçi sınıfının bir parçasıdır. Bir işçi ister dinci olsun, ister faşist isterse de komünist olsun, o işçidir. İşçi sınıfının bir parçasıdır. Objektif konumu gereği komünist bir işçi ile faşist bir işçi ya da dinci bir işçi arasında bir fark yoktur. Çünkü onlar aynı sınıfın üyeleri olarak çıkarları bir ve aynıdır. 18.05.2015 13 NİSAN AYI İŞ CİNAYETLERİ Bu sayımızda da İşçi Sağlığı İş Güvenliği Meclisinin iş cinayetleri çetelesini yayınlamaya devam ediyoruz. Kâr üzerine kurulu sömürü düzeninde işçiler ölmeye devam ediyor. İSİG Meclisinin verilerine göre Nisan ayında en az 130 işçi çeşitli nedenlerle yaşamını yitirdi. Böylelikle yılın ilk dört ayında iş cinayetlerinde en az 482 işçi yaşamını yitirdi. İş kollarına göre: İnşaat, Yol işkolunda 40 işçi; Tarım, Orman işkolunda 27 emekçi; Taşımacılık işkolunda 19 işçi; Ticaret, Büro, Eğitim, Sinema işkolunda 13 emekçi; Belediye, Genel İşler işkolunda 8 işçi; Madencilik işkolunda 3 işçi; Metal işkolunda 3 işçi; Sağlık, Sosyal Hizmetler işkolunda 3 işçi; Gıda, Şeker işkolunda 2 işçi; Petro-Kimya, Lastik işkolunda 2 işçi; Çimento, Toprak, Cam işkolunda 2 işçi; Konaklama, Eğ lence i şkolu nd a 2 i şç i; Savunma, Güvenlik işkolunda 2 işçi; Çalıştığı işkolu belirlenemeyen/öğrenilemeyen 2 işçi; Ağaç, Kağıt işkolunda 1 işçi; Gemi, Tersane, Deniz, Liman işkolunda 1 işçi can verdi. Nisan ayında yaşamını yitiren 130 emekçinin 108’i işçi, memur statüsünde çalışan ücretlilerden; 19’u çiftçilerden/küçük toprak sahiplerinden ve 3’ü esnaflardan olmak üzere 22’si kendi nam ve hesabına çalışanlardan oluşuyordu. Nedenlerine göre: Trafik, Servis kazası nedeniyle 34 işçi; Diğer nedenlerden dolayı (kalp krizi, intihar, silahlı saldırı, kene ısırması, arı sokması, beyin kanaması, akciğer rahatsızlığı) 33 işçi; Düşme nedeniyle 27 işçi; Ezilme, göçük nedeniyle 23 işçi; Patlama, yanma nedeniyle 4 işçi; Elektrik çarpması nedeniyle 3 işçi; Nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 3 işçi; Zehirlenme, boğulma nedeniyle 2 işçi kesilme, kopma nedeniyle 1 işçi can verdi. Nisan ayında ölen işçilerin 9 tanesi kadın, 2 tanesi çocuk, 6 tanesi ise göçmen işçiydi. İllere göre: 12 ölüm İstanbul’da; 9 ölüm Konya’da; 7’şer ölüm Antalya ve Bursa’da; 6 ölüm İzmir’de; 5 ölüm Adana’da; 4’er ölüm Bilecik, Bolu ve Kocaeli’nde; 3’er ölüm Adıyaman, Aydın, Ç or u m , D ü z c e , M a l at y a , Manisa ve Tekirdağ’da; 2’şer ölüm Aksaray, Ankara, Bingöl, Burdur, Çankırı, Edirne, Elazığ, Gaziantep, Giresun, Hatay, Kahramanmaraş, Kastamonu, Mersin, Sakarya ve Trabzon’da; 1’er ölüm ise Afyon, Artvin, Bartın, Batman, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Erzincan, Gümüşhane, Isparta, Kayseri, K ı r ı k k a le, Niğde, Ordu, Samsun, Şanlıurfa, Şırnak, Yalova, Yozgat, Zonguldak’da yaşandı. Nisan 2015 Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ BATMAN 1 MAYIS İZLENİMLERİ 14 1 Mayıs, Batman’da dokuz ilden işçilerin, emekçilerin ve Batman halkının katılımıyla kutlandı. Bir Mayıs’ta öne çıkan; kapitalizmin yarattığı işsizlik, düşük ücret, yoksulluk, taşeron çalışma ve Kürdistan’ın en önemli sorunu statüsüz kimliksiz olarak yaşayan Kürtlere devletin başı ve de devletin kendisinin “Kürt sorunu yoktur, masa yoktur” diye meydan okumasıydı. Tüm konuşmacıların konuşmasında ki kararlılık öfkede buna verilen cevaptı. Konuşmalarda kapitalizme karşı alternatifin demokratik konfederalizm, demokratik sosyalizm olduğu vurgusu yapıldı. Hatta bir konuşmacı: halkın devrim yapacağını, bu zulmün devam edemeyeceğini belirtti. Gençliğin sloganlara, marşlara katılımı, halayları, coşkusu mükemmeldi. Ancak alana girdikten sonra gerek işçi, gerek memur sendikalarının üyelerinin rehaveti bir seyirci gibi etkinlikleri izlemesi düşündürücüydü. Kürdistan’da işçilerin, memur denilen emekçi kesimin yaşam koşulları evet çok iyi değil, ama işsizlere, mevsimlik işçilere, güvencesiz, sigortasız çalışanlara göre çok daha iyi konumdadır. Rehavette bu durumun etkili olduğunu düşünüyoruz. Ancak işçi ve emekçi kardeşlerimizin unutmaması gereken şey, elde edilmiş ekonomik demokratik özlük hakların alınmasında Türkiye Kuzey Kürdistan ve dünya proletaryasının mücadelesi vardır. Hem bunlara, hem bir bütün olarak Kürdistan yoksullarına, halkına karşı bir görevi vardır proletaryanın. Görevi sömürüsüz bir ülke yaratmaktır. Bu görev tarihsel materyalizmin yüklediği bir görevdir. Tarih Kürdistan işçilerini, emekçilerini bu görev karşısında takındığı duruma göre yargılayacaktır. Bu günkü haliyle Kürdistan proletaryası, Kürt demokratik hakları, Kürt burjuva demokratik hakları için kendi statüsünü koruyarak mücadele etmektedir. Bu yeterli değildir Proletaryanın sömürü- süz bir Kürdistan için mücadelede ipleri eline alma görevi acil olandır. Konuşmacıların dik duruşlarına rağmen, kullandıkları demokratik modernite, demokratik sosyalizm kavramları burjuva sömürgeci Türk devleti açısından fazla problem oluşturmamaktadır. Çünkü kapitalist sistemi yıkmadan, sistemdeki her düzeltme hareketi aynı zamanda burjuvazinin kendini yenilemesi için de bir fırsattır. Lenin ve Marks’ın dahice ortaya koydukları devrim ve ardından gelecek proletarya diktatörlüğüne karşı burjuvaziyle uzlaşmadır. Demokratik sosyalizm diye bir kavram Marksist Leninist lügat ta yoktur, ama burjuvazinin iktidarını yıkma, yerine proletarya diktatörlüğü kurma sosyalizmin temelidir. Niyet halkların sömü- rüsüz bir dünyada demokratik modernite de yaşaması olsa da, bu iyi niyetten öteye gidemeyen burjuva demokrasisinin sınırlarını genişletmeye yarayan kavramlardır. Sendikacı arkadaşların bu kavramları sosyalizmmiş gibi dillendirmesi yanlıştır. Tüm konuşmacıların benzer aynı kavramları kullanması Kürdistan halkının sosyalizm kavrayışını geciktirecek bulanıklaştıracaktır. Diğer önemli bir husus istediğinde bir ilde yüz bin, milyon kişiyi alanlara döken demokratik cumhuriyet anlayışı savunucusu arkadaşların dokuz ilin toplamı olarak Batman’da en fazla on bin insanı bir Mayıs’ta alana toplaması düşündürücüdür. Bu her ilden ortalama bin insan demektir. Ulusal hareket sadece Amed Newroz’unda iki milyon insanı bir araya getirebiliyorsa, 1 Mayıs’a gerekli önemi vermiyorsa, işçilerin, emekçilerin bunun üzerine düşünmesi gerekir. Bu 1 Mayıs’ta Kürdistan’da öne çıkan en önemli nokta budur. Bıji yek Gulan! Bıji sosyalist Kürdistan! 03.05.2015 YDİ Çağrı okuru 1 MAYIS MI? TAKSİM Mİ? 1 Mayıs 1886'da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 14-15 saat çalışmaya karşı üretimden gelen gücünü kullanarak iş bıraktılar. Amerika'nın Chicago kentinde yapılan gösterilere siyah ve beyaz işçiler birlikte yürür. O yıllar Luizvil'deki parklar siyahlara kapalıdır. 4 Mayıs'ta kanlı Haymarket olayı yaşanır. Sermaye ve hükümetler işçilerin gösterilerini üzerlerine ateş açarak, baskılarla kırmaya çalışır. Fakat işçilerin birbirlerinden aldıkları direnç başka şehirlere, ülkelere, fabrikalara taşar. İkinci Enternasyonal'de Fransız bir işçi temsilcisinin önerisiyle 1 Mayıs gününün tüm dünyada "Birlik, mücadele ve dayanışma" günü olarak kutlanmasına karar verilir. Bu tarihçeye bakarsak 1 Mayıs'ın en ön planda önemi "Birlik, dayanışma, mücadelenin” göz önüne alınmasıdır. Bu anlamda 1 Mayıs'ın en çok ta birlik, mücadele, dayanışma olgusunun ortaya çıkaracak bir şekilde hayat bulmasını sağlamak devrimcilerin, komünistlerin asıl önem vermesi gerektiğini düşünüyorum. 1 Mayıs'ın Taksim'de kutlanmasını istemek anlaşılır, ama bunu bir fetiş haline getirmek, bir dalaşa heba etmek anlaşılır değil. Özellikle bugün işçi sınıfının bilinç seviyesinin çok düşük oluğunu bildikten sonra böyle bir maceraya yönelmeyi çok hesapsız buluyorum. Egemen ler y ı l la rd ır 1 Mayıs'ın kutlanmasından,1 Mayıs’ta işçilerin taleplerinden, 1 Mayıs'ın kitlesel kutlanmasından, 1 Mayıs coşkusundan rahatsız olmuşlardır. 1976'da ki 1 Mayıs'ın görkeminden, kitlesinden korkmuşlardır. 1977'de katliam gerçekleştirdiler ve daha sonraki yıllarda sistematik olarak işçilerin, emekçilerin bilincine korku imparatorluğu kurarak sönükleştirmeye çalışmışlardır. Bu gün devrimcilerin, komünistlerin bu olguya karşı olması ve buna mani olması gerekir. Egemenlerin, hü kü met i n Ta k si m konusunda ısrarını anlaya biliyorum PROVAKASYON. Fakat kendilerine devrimciyiz, komünistiz diyenlerin ısrarını anlamakta güçlük çekiyorum. Aynı zamanda Taksim konusunda ısrar; bilerek ya da bilmeyerek, isteyerek ya da istemeyerek anti AKP dalgasının sularına da girmiş olunuyor. Bugün işçi sınıfının bilinç ve örgütlenme seviyesini oluşturmaktan çok kendi kendilerine misyon biçen öncü savaş, halk savaşı, gibi taktiği ortaya koyan, kitleler adına hareket eden anlayışlar ve AKP giderse veya küçülürse güzel günler göreceğiz çocukların peşinde. 1 Mayıs'ı Taksim de kutlamanın en önde talebi 1977'de hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimizin anısına sahip çıkmak ve anmak. Bu güzel amaç için daha kitlesel, birlik, mücadele, dayanışma ağının oluşturulduğu bir 1 Mayıs olamaz mı? Biz hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimizi en güzel şekilde anmaz mıyız? Hayatlarını kaybeden işçi kardeşlerimize en büyük armağan bu olmaz mı? Birazda biz ne istiyoruzdan ziyade işçiler, emekçiler ne istiyora bakmak gerekir. Bu anlayıştakiler Taksim olmazsa yereller olabi lir deni liyor. Bununda coşkudan uzak ne kadar sönük geçeceği aşikar. Yine de umudumuz büyük insanlıkta, enseyi karatmayalım! 21.05.2015 Yeni İşçi Dünyası okuru işçi DÜNYADAN İŞÇİ HABERLERİ Almanya’da aylardır hak taleplerine karşılık bulamayan makinistler, yeniden greve gidiyor. GDL sendikası, grevin ne zamana kadar süreceğini açıklamadı. Alman Makinistler Sendikası (GDL), toplu görüşmelerin tek elden yürütülmesinde ısrar eden demiryolu şirketi Deutsche Bahn’a tepkisini grev kararı alarak gösterdi. Çalışanların haklarını vermemekte direnen Deutsche Bahn GDL’nin grev kararına tepki göstererek, sendikanın milyonlarca çalışanı mağdur edeceğini , ‘milyonlara eziyet ettiğini’ belirterek, greve sert tepki gösterdi. 17 bini aşkın makinisti temsil eden GDL sendikası, 200 binin üzerindeki Deutsche Bahn çalışanını tem-sil eden EVG sendikası ile de rekabet halindeydi. GDL, makinistler dışında temsil ettiği diğer meslek gruplarından çalışanlar için de toplu görüşmelere katılma ve müzakere edilmesini istiyor. FİLİPİNLER’DE TERLİK FABRİKASINDA YANGIN: 72 İŞÇİ HAYATINI KAYBETTİ F i l i p i n l e r ’i n b a ş k e nt i Manila’nın banliyö bölgesindeki bir terlik fabrikasında çıkan yangın sonucu 72 işçi ha- yatını kaybetti. Fabr i k a n ı n bu lu nduğ u Va l e n z u e l a b a n l i y ö s ü nün Belediye Başkanı Rex GDL, geçtiğimiz yıl 1 Eylül’de başlattığı uyarı grevlerini bugüne kadar 8 kez organize etti. Sendika son olarak 4-10 Mayıs arasında grev düzenlemiş ve yolcu seferlerinde 127 saat boyunca işbaşı yap-mamıştı. Son grev, Deutsche Bahn tarihinin en uzun grevi olmuştu. Gatchalian, yaptığı açıklamada, fabrika yetkililerinin yangın sırasında binada kaç kişinin bulunduğuna dair tam bir rakam veremediklerini çünkü işçilerin giriş çıkışlarının tutulduğu kayıt defterinin de yandığını söylemişti. Işçi cinayetleri kapitalizmin „fıtratında“ olan bir şey. Sermaye daha fazla kar uğruna hiç bir önlem almadan işçileri köle gibi bütün dünyada çalıştırmaya devam ediyor. İşçilerin çalıştığı bu fabrikanın bütün camlarının demir parmaklıklarla çevrili olduğu, içeridekilerin bu yüzden kaçamadıkları belir-tiliyor. Bir görgü tanığı, “Fabrikadan bir kedi bile kaça- maz” ifadesini kullandı. Yangının ardından birçok kişi protesto gösterisi düzenledi. Yangına binanın ana girişindeki kaynak makinesinden sıçrayan kıvılcımların yol açtığı tahmin ediliyor. Eylemciler terlikler ile sokağa çıkarak iş cinayetini protesto ediyor Sermayenin iktidarı var olduğu sürece bu cinayetler devam edecektir. Bu cinayetlere, baskı ve sömürüye son vermek için işçi sınıfı ve emekçiler kendi iktidarı için sermayenin iktidarını yerle bir ederek kendi iktidarları olan demokratik halk iktidarı ve sosyalizmi kurmalıdırlar. Kaynak: sendika org, ANF Haziran 2015 • yeni dünya için ÇAĞRI’nın İŞÇİ EKİ ALMANYA’DA YENİDEN DEMİRYOLU GREVİ 15 MÜCADELEYİ ELLERİNE ALAN METAL İŞÇİLERİNİ SELAMLIYORUZ! YAŞASIN METAL İŞÇİLERİNİN HAKLI MÜCADELESİ!