G - Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi
Transkript
G - Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi
01 02 İçindeki 16 İçindekiler Yönetim Kurulu Çalışma raporu RÖPORTAJ Merhum Yüksek Mimar Şahap Güneyligil:.................18 2012 Yılı faaliyet raporu..05 GÜNDEM KAPAK DOSYASI Teröre karşı dik duruş çağrısı......................................14 Yolun sonu Türktepe.........24 Okula gitmeyen kız çocuklarına örnek olacaklar.................................15 Nostaljik Müzik Eşliğinde Nostaljik Sergi......................16 18 Açıklandığı günden bu yana büyük tartışma konusu olan ve Gaziantep’in geleceğini yakından ilgilendiren Şahinbey Belediyesi’nin ‘Türktepe Kentsel Dönüşüm Projesi’ne son nokta. DUAYEN Ünal Özdil...............................30 Gaziantep’i öngörüsüzlük mahvetti Kapak fotoğrafı: (Kültürel değerlerimizin korunması ve yaşatılması komisyonu üyelerimizin çalışmalarından alınmıştır.) 24 Komisyon üyeleri: A. Zafer Okuducu, Cevdet Bakırcı, Şeyma Battal, Elif Bozhüyük, O. Melih Buharalı, Ferit Fermanoğlu, Ö. Faruk Arpacıoğlu, Canan Doğan, Bahar Budak, Barış Gören, Serdar Polat, Mustafa Nakışçı, Ali Akyılmaz 02 34 iler RÖPORTAJ 44 KÖŞELER Ali Havuçcuoğlu..................34 Derya Oktay..........................38 Güzel nedir? Sürdürülebilir kent ve mimarlık üzerine tartışma ve öneriler GENÇLER Yrd. Doç. Dr Atilla Aykanat........................44 Genç mimarlardan................50 Engelsiz yapı tasarımı Yusuf Erdem Güzelbey.......46 Gençlere fırsat tanınmalı GEZİYORUM Hong Kong Makau ......................................58 Masumiyet (İN) Müzesi 50 Ertuğrul Uzak........................48 Teknolojik gelişim ve malzeme TEKNOLOJİ Çimentosuz Beton Üretildi......................................55 Dikey Bahçeler......................56 56 58 03 Editörden SAYI :1 YIL: 1 EKİM - KASIM - ARALIK İmtiyaz Sahibi Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Adına Başkan Bekir Sıktı Severoğlu Elif BOZHÜYÜK Şiraz Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Hasan Özgür Girişken Editör Elif Bozhüyük Şiraz Katkıda Bulunanlar Çiğdem Cesur Apa Erdem Güzelbey Ertuğrul Uzak Cemil Açıkkol Cihangir Uygur A.Sina Açıkkol Grafik/Tasarım ve İçerik Yönetimi Mark&Mark İletişim Danışmanlığı 0342 232 80 81 Faks: 232 80 82 www.mark-mark.net Basım Tarihi Kasım 2012 Basım Yeri Gap Olay Medya Grubu A.Ş. Mücahitler Mah. 6 Nolu Cadde 35 Nolu Sk. No:1 Olay Medya Plaza Şehitkamil / Gaziantep Telefon : 0342 322 86 86 (Pbx) Faks : 0342 322 86 87 Yönetim Yeri Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Değirmiçem Mah. 14 Nolu Sok. No:8 Efes İş Merk. Kat:2 Daire 6 Şehitkamil/Gaziantep Tel:0(342) 220 96 48 Faks: 0(342) 230 06 36 info@gaziantepmimod.org.tr www.gaziantepmimod.org.tr İçerikte yer alan haber ve fotoğraflar kaynak belirtilerek kullanılabilir. 04 Tüm Meslektaşlarımıza Merhaba Uzun bir aradan sonra tamamen değişen içeriğimizle yeniden sizlerleyiz. Bu zaman zarfında bana gelip bülten nerede kaldı gibi sorular yönelten herkese teşekkürler. Şube olarak hazırladığımız yayınların bir okuyucu kitlesinin olduğunu bilmek, gerçekten mutluluk verici. İlk olarak 1988 yılında Temsilcilik döneminde klişe baskı ile 4 sayfa olarak başlayan Mimarlık Bülteni serüveni bu yıllar içerisinde gelişerek, değişerek “Mimarlık Dergisi” halini aldı. Bu zamana kadar bültenin oluşmasında emek ve gönül vermiş birçok isime verdikleri destek için teşekkür ediyor ve desteklerinin devamını bekliyoruz. Yenilenen sayımızda Gaziantep’in ilk mimarı olarak mesleğini icra eden ve Gaziantep için son anına kadar çalışmalarını bırakmayan değerli büyüğümüz Yük. Mimar Şahap Güneyligil’i de saygıyla anıyoruz. Ayrıca geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden Sait Taha Aksoy, Ahmet Tuğrul Yılmaz, Enver Gümüşburun ve Hayri Şaf’ı da saygıyla anıyoruz. Dergi kapak konusu olarak aldığımız Türktepe bölgesi için şu anda yapılan çalışmaları sizlerin gündemine alıyoruz; Çünkü burası bizim tarihimiz ve bizler sahip çıkmazsak yok olup gidecek. İki yıl kadar önce bu bölge için “kültürel değerleri koruma ve yaşatma komisyonu” üyeleri çok özverili bir çalışma yürüterek detaylı bir rapor hazırladılar. (o dönem yayınlanan oda bültenlerini takip edenler hatırlayacaklardır.) Umarım yapılan bu çalışmalar bazı değerlerin kurtarılmasına vesile olur. Şubemize yeni kayıt yaptıran meslektaşlarımıza, Gaziantep’te açılan mimarlık fakültelerinde okuyan arkadaşlarımıza yaşanılmış olan tecrübelerin bir şekilde aktarılması ve anlatılması gerektiğini düşündüğümüz için tecrübeli meslektaşlarımızdan olan Ünal Özdil ve Ali Havuçcuoğlu ile röportajlara yer verildi. Bunun yanında yeni mezun meslektaşlarımıza ve öğrenci arkadaşlarımıza da yaşadıkları sorunlar konusunda bir kulak verelim istedik. Şimdi size keyifle okuyacağınız bir dergi sunduğumuzu düşünerek iyi günler diliyorum… TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr fAALİYET RAPORU Tmmob Mimarlar Odası Gaziantep şubesi Xıı. Dönem Yönetim Kurulu Çalışma raporu 2012 YILI FAALİYET RAPORU 1-18.02.2012 tarihinde üyeler ile genel toplantı yapıldı.(Genel sorunlar üzerine görüşmeler yapıldı.) 9- 09.03.2012 tarihinde Yönetim Kurulu üyeleri MYK toplantısına katıldı. 2- 22.02.2012 tarihinde Yapı Denetimde çalışan üyeler ile toplantı yapıldı. 10- 12.03.2012 tarihinde Şahinbey Kaymakamı Uğur Turan ziyarete geldi. 3- 23.02.2012 tarihinde Bölge Kat Sayısının yeniden düzenlenmesi için üyelerle toplantı yapıldı; Yusuf Ağar, Ökkeş Kıroğlu ve Halit Ziya Biçer ziyarete geldi. 11- 13.03.2012 tarihinde Gaziantep Ticaret Odası ziyarete geldi. 4- 25.02.2012 tarihinde Şehitkâmil ve Şahinbey Belediyesinde çalışanlar ile toplantı yapıldı. 12- 18.03.2012 tarihinde B.Sıtkı Severoğlu genel kurul öncesi İstanbul Büyükkent Şubesinde yapılan toplantıya katıldı. 5- 28.02.2012 tarihinde Müteahhitler Derneği ziyarete geldi. 13- 24.03.2012 tarihinde Soruşturma Uzlaştırma Kurulunun üyeleri Genel Merkezdeki toplantıya katıldı. 6- 01.03.2012 tarihinde Büyükşehir ve Şehitkâmil Belediyesi ziyaret edildi. 14- 25.03.2012 tarihinde İmar Planı Tadilatları görüşülmek üzere şubede toplantı yapıldı. 7- 07.03.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi ve Valilik ziyaret edildi. 8- 08.03.2012 tarihinde Dünya Kadınlar Günü için Ticaret Odası Meclis Salonunda toplantı, kokteyl ve gramofon dinletisi düzenlendi.(üyelerimizden Ahmet Açbay’ın eşi Eczacı Nigar Açbay -Gülay Ergün konuşma yaptı ve plaket verildi.) TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 15- 26.03.2012 tarihinde Şehitkamil Belediyesi ve Büyükşehir Belediyesi Yaprak Mah. Özel Sağlık Tesisi, Gazikent Mah. Yeşil alan ve Batıkent mah. Pazar yeri,Spor alanı,Resmi Kurum alanı ve Park alanı Nazım İmar Planı revizyonlarına itiraz edilmiştir.(Şehitkamil Belediyesinden 03.05.2012 tari- 05 fAALİYET RAPORU www.gaziantepmimod.org.tr hinde ve Büyükşehir Belediyesinden de 24.04.2012 tarihinde İmar Planı Tadilatları için yapılan itirazlara cevap gelmiştir.) 16- 27.03.2012 tarihinde yeni kurulacak komisyonlarda görev dağılımı içinde toplantı yapıldı, İnşaat Mühendisleri Odası ziyaret edildi ve Kadın Dostu Kentler Grup Çalışmasına katılım sağlandı. 17- 29.03.2012 tarihinde İbrahimli 2. Bölge imar planına itiraz edilmiş bunun sonucunda da 06.04.2012 tarihinde büyükşehir belediyesince Şehitkamil belediyesi temsilcilerinin de bulunduğu bir toplantı organize edilmiş ve şube yönetim kurulu olarak katılım sağlanmıştır. 18- 31.03.2012-01.04.2012 tarihinde SMGM Eğitimleri kapsamında Sketch-up kursu düzenlendi. 19- 05.04.2012 Komisyonlar ile toplantı yapıldı. 20- 06.04.2012 tarihinde Büyükşehir Belediyesinin Nazım İmar Planı revizyon toplantısına katılım sağlandı. 21- 09.04.2012 tarihinde Yerel Eşitlik Eylem Planı Atölyesi eğitimine katılım sağlandı. 22- 11.04.2012 tarihinde Mimar Sinan haftası etkinlikleri kapsamında Dünya Durdukça adlı belgesel gösterimi yapıldı. 23-13.04.2012 tarihinde Genel Kurula Delegeler ve Yönetim Kurulundan gözlemci üyeler katıldı. 24- 19.04.2012 tarihinde Dr. Ersin Arslan’a yapılan saldırı için kınama mitingine katılım sağlandı. 25- 24.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesi Başkanı Rıdvan Fadıloğlu şube ziyaretinde bulundu. 26- 27.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesine Mücahitler mah. MİA emsaline ve Gazi mah. Konut alanı emsallerine itiraz edilmiştir. 27- 21.04.2012 tarihinde Mimar Sinan Haftası Etkinlikleri kapsamında Türktepe ve Hüseyin Enç Kültür Evi gezisi düzenlendi. 28- 02.05.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi Başkanı Mehmet Tahmazoğlu şube ziyaretinde bulundu. 29- 09.05.2012 tarihinde Makine Mühendisleri Odası Ziyarete geldi. 06 30- 12.05.2012 tarihinde Şube Denetçileri Genel Merkezdeki eğitime katıldılar. 31- 13.05.2012 tarihinde Zirve Park Restaurantta Anneler Günü için kahvaltı düzenlendi. 32- 15.05.2012 tarihinde MÜSİAD ziyarete geldi. 33- 16.05.2012 tarihinde Gaziantep Valisi Erdal Ata şube ziyaretinde bulundu. 34- 18.06.2012 tarihinde Gaziantep kalesi ile ilgili alınan, duvar yıpranma ve yıkımları ile ilgili şubemizden dört kişilik bir komisyon kurarak kale çevresinde inceleme yapılmış, hazırlanan rapor büyükşehir belediyesi Başkanlığı’na ulaştırılmıştır. 35- 25.06.2012 tarihinde Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin’e 2010 yılında Kültürel Değerleri koruma ve yaşatma komisyonu üyelerimizin yapmış olduğu çalışma ile ilgili bilgilendirme yazısı yazılmıştır.( kültür ve turizm bakanlığından konu ile ilgili çalışma yapılması konusunda müdürlüğe yazılan yazı bilgi amacıyla şubemize de iletilmiştir. 36- 28.06.2012 tarihinde genel merkezden dava açma yetkisi alınarak mimarlık ünvanını kullanan toplam 10 şirket hakkında suç duyurusunda bulunulmuş ve dava açılmıştır. 37- 04.07.2012 tarihinde Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ile güncellenecek olan Gaziantep imar yönetmeliği için ortak çalışma başlatıldı. 38- 20.07.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi’ne Akkent plan notları ile ilgili otopark düzenlemesi, yoğunluk artışı, bahçe mesafeleri ve cephe konularındaki çekincelerimizden dolayı itirazda bulunulmuştur. 39- Şehitkâmil Belediyesi Gazikent Mah. Yeşil alan tadilatına yapılan itiraza alınan olumsuz cevap sonucunda 14.08.2012 tarihinde genel merkezden dava açma yetkisi alınarak dava açılmıştır. 40- Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın genel merkezimize göndermiş olduğu 2007-2012 yılları arasında Gaziantep, Şanlıurfa ve Adıyaman illerinde düzenlenmiş olan ruhsatlar şubemiz tarafından incelenmiş, oda onayı alınmadan ruhsatlandırılmış projelerin müelliflerine gerekli bilgilendirme yazıları gönderilmiştir. (veya halen bilgilendirilmektedir?) TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr fAALİYET RAPORU 16.05.2012 tarihinde Gaziantep Valisi ziyareti 24.04.2012 tarihinde Şehitkâmil Belediyesi Başkanı ziyareti 02.05.2012 tarihinde Şahinbey Belediyesi Başkanı ziyareti 12.03.2012 tarihinde Şahinbey Kaymakamı Uğur Turan ziyareti TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 07 fAALİYET RAPORU www.gaziantepmimod.org.tr 13.03.2012 tarihinde Gaziantep Ticaret Odası ziyareti 08.03.2012 tarihinde Dünya Kadınlar Günü için Ticaret Odası Meclis salonunda toplantı, kokteyl ve gramofon dinletisi 15.05.2012 tarihinde MÜSİAD ziyareti 09.05.2012 tarihinde Makine Mühendisleri Odası ziyareti 08 TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr fAALİYET RAPORU 28.02.2012 tarihinde Müteahhitler Derneği’nin Ziyareti 18.02.2012 tarihinde üyeler ile genel toplantı 22.02.2012 tarihinde Yapı Denetim firmalarında çalışan üyeler ile toplantı 23.02.2012 tarihinde bölge kat sayısının yeniden düzenlenmesi için üyelerle toplantı ve Yusuf Ağar, Ökkeş Kıroğlu, Halit Ziya Biçer’in ziyareti TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 09 fAALİYET RAPORU www.gaziantepmimod.org.tr 25.02.2012 tarihinde Şehitkâmil ve Şahinbey Belediyesi’nde Görevli Üyelerimizle ile toplantı 11.04.2012 tarihinde Mimar Sinan Haftası etkinlikleri kapsamında Dünya Durdukça adlı belgesel gösterimi 19.04.2012 tarihinde Dr. Ersin Arslan’a yapılan saldırı için kınama mitingine katılım 13.05.2012 tarihinde Zirve Park’ta anneler günü için kahvaltı 10 TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr fAALİYET RAPORU 25.03.2012 tarihinde imar planı tadilatları hakkında şubede toplantı 27.03.2012 tarihinde Kadın Dostu Kentler Grup çalışmasına katılım, yeni kurulacak olan komisyon görev dağılımı toplantısı 31.03.2012-01.04.2012 tarihinde smgm eğitimleri kapsamında Sketch-up kursu 05.04.2012 komisyonlar toplantısı TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 11 BAŞKAN’DAN www.gaziantepmimod.org.tr B.Sıtkı Severoğlu Binlerce yıllık tarihi boyunca bünyesindeki çok kültürlülüğe rağmen barış ve hoşgörü içerisinde birlikte yaşamanın merkezi olan Gaziantep’te, Mimarlar Odası Şube Yönetimi gibi zor ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın çabası içerisindeyiz. Binlerce yıllık tarihi boyunca bünyesindeki çok kültürlülüğe rağmen barış ve hoşgörü içerisinde birlikte yaşamanın merkezi olan Gaziantep’te, Mimarlar Odası Şube Yönetimi gibi zor ve onurlu bir görevi hakkıyla yapmanın çabası içerisindeyiz. Nöbeti devraldığımız gün, her şeyimizi borçlu olduğumuz ülkemizden ve şehrimiz Gaziantep’ten, bu çabayı esirgemeyeceğimize dair söz verdik. Bu sözün ilk gereği olarak da, oda yönetimini ve başkanlığını bir koltuk, makam ve mevki olarak değil, hizmet mecrası olarak kabul ettik. Bu anlayışı bize hatırlatması ve sembolize etmesi için de odamız bünyesindeki “Başkanlık” makam odasını kaldırdık. 12 Bir sivil toplum örgütünün olması gerektiği gibi meslektaşlarımıza ve temsil ettiğimiz kitleye olan sorumluluklarımızı gözardı etmeden, kent, ülke ve dünya nüfusunun bir parçası olmaktan kaynaklanan sorumluluklarımızın bize yüklediği görevleri de layıkıyla yerine getirmek için çalıştık, çalışıyoruz. Gaziantep’in yalnızca bir kent olmaktan öte, tarihsel ve kültürel bir miras olduğunun ve bu mirasın korunmasının özel bir çaba gerektirdiğinin bilincindeyiz. Bu yüzden mesleki sorumluluğumuzun yanında sahip olduğumuz mirası koruma sorumluluğu da biz mimarların üzerindedir. Sorumluluğumuz gereği belediyelerimizi yakın takibe aldık. Belediye meclis gündemlerinin TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ BAŞKAN’DAN www.gaziantepmimod.org.tr %80’ini imar tadilatları oluşturmaktadır. Biz oda olarak ranta dönük imar tadilatlarının karşısında durduk. “Eğer imar planlarında bu kadar tadilata ihtiyaç duyuluyorsa, bunlar şu anda olduğu gibi tek tek değil, genel bir revizyon şeklinde, kentin ihtiyaçları, tarihi ve kültürel dokusu dikkate alınarak yapılmalıdır” tezini ortaya attık ve savunduk. Oda olarak her türlü eylem ve icraatımızda tek bir kriter ile hareket etmeye kararlıyız: Kentin fayda ve menfaatleri. Bu faydaya hizmet ederken asla yıkıcı olmadık. Olmayacağız. Faydalı bulduğumuz, doğru olduğunu düşündüğümüz her çalışmayı destekledik. Yanlış olduğunu düşündüklerimize ise sadece karşı çıkmakla kalmadık. Doğrusunun ne olduğunu da öneri ve raporlarımızla hem ilgililer ile hem de komuoyu ile paylaştık. Yapılan bir işe ya da plana karşı oluşturduğumuz olumlu ya da karşı tutumun ölçütü, doğruluk, uygunluk, Gaziantep’in menfaatleri ve korunması olmuştur. Olmaya da devam edecektir. Bu yolda çalışmalarımızı sürdürürken güç aldığımız iki mecra vardır. Birisi meslektaşlarımızın enerjisi, diğeri kamuoyunun desteği. Kamuoyunun desteği için her zaman güçlü bir mesleki örgütlenme ve dayanışmanın şart olduğuna inanıyoruz. TMMOB Mimarlar Odası Ana Yönetmeliği’nde yer alan “Mimar mesleğini uygularken doğal ve kültürel mirasın, kentsel ve çevresel değerlerin korunması, Oda olarak her türlü eylem ve icraatımızda tek bir kriter ile hareket etmeye kararlıyız: Kentin fayda ve menfaatleri. Bu faydaya hizmet ederken asla yıkıcı olmadık. Olmayacağız. Faydalı bulduğumuz, doğru olduğunu düşündüğümüz her çalışmayı destekledik. Yanlış olduğunu düşündüklerimize ise sadece karşı çıkmakla kalmadık. Doğrusunun ne olduğunu da öneri ve raporlarımızla hem ilgililer ile hem de komuoyu ile paylaştık. kamu ve toplum yararının önceliğini gözetir. Topluma bütün bilgi ve birikimi, mesleki sorumluluk ve görev anlayışı ile hizmet sunar” ilkelerini kendimize düstur edindik. Bu düstur doğrultusunda öncelikle binlerce yıldır barışın, estetiğin, güzelliğin ve kardeşliğin sembolü olmuş şehrimizde insanlık düşmanlarının kurguladığı oyunlara karşı durmamız gerekiyordu. Ortadoğu coğrafyası üzerinde türlü hesapları olan emperyalist güçlerin, bölgemizdeki etnik ve kültürel mozaikleri kullanarak şehrimize terör belasını bulaştırma çabalarına karşı durduk. Gaziantep’in terör karşısındaki eylem ve duruşunda saflardaki yerimizi alarak bütün Türkiye’ye örnek olduk. “Birlikten doğan kuvveti şehrin dinamiklerine yansıtmak ve şehrin sorunları için çözüm önerileri üreterek ilgili kurumlarla TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ paylaşmak” amacını güden “Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği”nin kuruluş sürecinde aktif rol oynadık. GAMOB kısaltması ile göreve başlayan ‘Gaziantep Akademik Meslek Odaları Birliği’nin ilk yılında “Sekreter Oda” görevini üstlendik. Odamızın geleneklerinde var olan güç ve enerjiyi artırarak sürdürmek için özellikle genç meslektaşlarımızın desteğine, enerjilerine, fikirlerine ve yanımızda yürümelerine ihtiyacımız var. Bu nedenle tüm meslektaşlarımızı odamızda zihinsel ve fiziksel olarak çok daha aktif görmek istiyoruz. Mimarın işi güzeli bulmaktır... Güzelleştirmektir. Daha yaşanır bir kent için çaba sarfetmektir. Biz ne kadar çoksak, biz ne kadar birlikteysek, her şey o kadar güzel olur. Saygılarımla. 13 GÜNDEM www.gaziantepmimod.org.tr Teröre karşı dik duruş çağrısı Gaziantep’te meydana gelen ve bütün ülkeyi üzüntüye boğan bombalı saldırının ardından, bütün sorumluluk sahibi sivil toplum kuruluşları gibi TMMOB çatısı altında yer alan odalar da tepki ve tespitlerini kamuoyu ile paylaştı. G e ç t i ğ i miz Ramazan B a y r a m ı ’n d a Gaziantep, Karşıyaka Polis Karakolu önünde terör örgütü tarafından bombalı bir aracın patlatılması surety ile gerçekleşen hain saldırı tüm ülkenin gündemine oturdu. Karakol önüne bir çekici ile getirilen bombalı araç yol kenarına indirilmiş ve yoğun bayram trafiğinde toplu taşıma araçları geçerken uzaktan kumanda ile patlatılmıştı. Gaziantep’in isminin ilk kez terör olayları ile gündeme gelmesine sebep olan bu menfur saldırıda 9 vatandaşımız yaşamını yitirirken pek çok vatandaşımız da yaralanmıştı. Bu saldırının ardından Gaziantep’in tüm kişi ve kurumları ile dik duruşu, verdiği ölçülü tepki ve birlik mesajları tüm ülkede taktirle karşılanırken bölücü örgüte de müthiş bir mesaj oldu. Bütün kurumlar gibi odamız da bu süreçte üstüne düşeni en doğru şekliyle yaptı. Olayın meydana geldiği yerde toplanan TMMOB üyesi odarımızın Gaziantep şube başkan, yönetici ve üyeleri, saldırıda yaşamını yitirenlerin anısına gerçekleştirdikleri saygı duruşunun ardından, olay yerine çelenk bıraktılar. Daha sonra kaleme aldıkları ortak metni komuoyu ile paylaşan TMMOB üye ve yöneticileri “hükümeti Ortadoğu coğrafyası 14 üzerinde oynanan ve bölgenin taşeron kullanılarak yeniden şekillendirilmesi oyununa alet olmaması için dikkatli, uyanık ve sorumlu davranmaya davet ediyoruz” dediler. Etkinliğe İnşaat Mühendisleri Odası, Mimarlar Odası, Makina Mühendisleri Odası, Kimya Mühendisleri Odası, Çevre Mühendisleri Odası, Elektrik Mühendisleri Odası, Şehir Plancıları Odası ve TMMOB İl Koordinasyon Kurulu temsilcilikleri katıldı. “Olayda yaşamını yitirenlere Allahtan rahmet, yarılara acil şifalar ve yakınlarına ve tüm ulusumuza sabır ve başsağlığı diliyoruz” sözleriyle başlayan ortak açıklamada: “Gaziantep yüzyıllardır barışın, hoşgörünün, ortak yaşamın, çok farklı inançlar ve kültürlerin buluşma noktası olmuştur. Gaziantep’in içinde barındırdığı bu hoşgörü mozayiğini kullanarak kentimizi ve ülkemizi bir takım kirli oyunlara alet etmek isteyenlerin varlığının farkında- yız. Afganistan ve Irak’ta oynamaya çalıştıkları oyunda başarısız alan egemen emperyalist güçler taktik değiştirerek, yeniden dizayn etmek istedikleri coğrafyamızda taşeron ve maşa kullanma eğilimine girmişlerdir. Bu çabaların bölgeye yeni bir Sevr haritası dayatılmasını amaçladığını hepimiz çok iyi bilmekteyiz. Bugüne dek ismi bir kez bile terör ile anılmayan şehrimizin bölye bir olayda hedef seçilmesinin amacı elbette ki din, mezhep, sosyal ve kültürel mozaik açısından toplumsal barışı en güzel şekliyle yaşayan Gaziantep’i kullanarak bir takım kirli emellere ulaşma gayretidir. Biz sivil toplum örgütleri olarak bu olumsuz gayretlerin farkındayız. Halkımızın ve özellikle de hükümetimizin de aynı farkındalığa ulaşmasını, dikkatli, sorumlu ve uyanık davranmasını istiyoruz” denildi. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr GÜNDEM Okula gitmeyen kız çocuklarına örnek olacaklar Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi, 8 Mart Dünya Kadınlar gününü kutlamak ve geleceğe öncülük edecek, sürdürülebilir proje ile kız çocuklarını okumaya teşvik etmek amacıyla bir araya geldi. G aziantep Ticaret Odası’nda düzenlenen toplantıya Şehitkâmil Kaymakamı Mehmet Aydın, Mimarlar Odası Gaziantep Şube Başkanı Bekir Sıtkı Severoğlu, mimarlar ve çeşitli sektörlerden kadınlar katıldı. Şube Başkanı Sıtkı Severoğlu, Mustafa Kemal Atatürk’ün geçmişten bu yana kadınların önemini nasıl vurguladığını anlattı. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana kadınların ülkemizde nerede bulunduklarını, neler yaptıklarını ve gelecekte hayatımız için neler yapabileceklerini dile getiren Severoğlu 1950 yılından bu yana Gaziantepli kadınların birçok başarılara imza attığını dile getirdi. Çeşitli sunum çerçevesinde ilerleyen toplantıda Gaziantep’te kadınların ilk defa nerelerde bulundukları ve neler yapabildikleri anlatıldı. Kadınlarda ve özellikle kız çocuklarında eğitimin ön planda tutulması gerektiğini ifade eden Severoğlu “ Kadın toplumun yarısını oluşturmaktadır. Siya- sette, sanayide, eğitimde ve diğer meslek kuruluşlarında her zaman az sayıda kadın bulundu. Birçok önemli konuma sahip olan kadınlar geçmişten ve gelecekte eğitim gibi sorunla mücadele ediyorlar. Kız çocuklarının yeri çok önemli. Zira onlar iyi bir eğitimle büyürlerse yeni nesile iyi bir evlat yetiştirebilirler. İyi ve eğitimli evlatlar ülkemizin birer vatandaşı olarak kalkınmaya katkı sağlayacaktır. Kadınların ve kız çocuklarının ge- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ leceğe örnek olabilmesi ve daha iyi bir toplum olabilmesi için eğitimden uzaklaştırılmamalı” dedi. Toplantıda yer alan, Gaziantep’te ilk defa kadın olarak çeşitli meslek kuruluşlarında yer alan katılımcılar ise kadının önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. 15 GÜNDEM www.gaziantepmimod.org.tr Çevre bilinci oluşmalı Dünya çevre günü nedeniyle odamız tarafından gerçekleştirilen etkinliklerden birisi olan nostaljik sergide, taş plaktan unutulmaz eserler seslendirildi. T MMOB Gaziantep Şubesi, 5 Haziran Çevre Günü etkinlikleri kapsamında Gaziantep’in eski fotoğraflarından oluşan bir resim sergisi açtı. TMMOB Mimarlar Odası Mithat Enç Kültür Evi’nde açılan fotoğraf sergisine katılan davetliler, Ali Koçum’un arşivinde yer alan eski Antep fotoğraflarını, taş plak ustası Halil Birecikligil’in arşivinden unutulmaz şarkılar eşliğinde inceledi. ‘Gaziantep’e Bir Bakış’ konulu serginin açılışına Şehitkamil Belediye Başkanı Rıdvan Fadıloğlu’nun yanı çok sayıda davetli katıldı. Serginin açılışında konuşan Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi Yönetim Kurulu Başkan Bekir Sıtkı Severoğlu, ”Ülkemizde ve dünyada çevre bilinci her geçen gün artmakta.Ama bu artış henüz yeterli seviyede değil.Yaşadığımız çevrenin daha güzel ve yaşanabilir bir çevre olması için herkes üzerine düşen eksiksiz olarak yapmalı” şeklinde konuştu. Severoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Çevrenin korunması 4 temel öğenin korunması demektir. Bunlar hayatın da oluşumunu sağlayan Hava, Su, Toprak ve bizi geçmişimize bağlayan kültürel değerlerdir. Bunlardan özellikle ilk üçü ve Çevrenin korunması 4 temel öğenin korunması demektir. Bunlar hayatın da oluşumunu sağlayan Hava, Su, Toprak ve bizi geçmişimize bağlayan kültürel değerlerdir. Bunlardan özellikle ilk üçü ve kısmen de 4.’sü hızlı ve plansız sanayileşmenin, ölçüsüz nüfus artışının ve çarpık yapılaşmanın tehdidi altındadır. 16 TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr GÜNDEM MMOB Gaziantep Şubesi, 5 Haziran Çevre Günü etkinlikleri kapsamında Gaziantep’in eski fotoğraflarından oluşan bir resim sergisi açtı. kısmen de 4.’sü hızlı ve plansız sanayileşmenin, ölçüsüz nüfus artışının ve çarpık yapılaşmanın tehdidi altındadır. Doğal kaynakların hoyratça kullanımı, yanlış atık politikaları ve daha çok kar politikasına dayalı ekonomik tercihler içinde bulunduğumuz dünyayı her geçen gün biraz daha yaşanmaz hale getirmekte ve belki de canlı yaşamı sonlandıracak kaçınılmaz sona doğru hızla sürüklemektedir. 5 Haziran günü, “yaşanabilir” bir Dünya’nın bugünü ve geleceğine dikkat çekmek için, 169 ülkenin insanlarınca çeşitli etkinliklerle değerlendirilmektedir. Kyoto Protokolü gibi bu gidişatı önlemeye çalışan uluslararası anlaşmalar Anlaşmalar bizzat bu protokolü göstermelik imzalayan ülkeler tarafından baltalanmakta veya öngörülen uygulamalar bilinçli olarak geciktirilmek- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ tedir. Her şeyde olduğu gibi bu konuda da gerçek çözüm bireylerin bilinçlenmesi ve kendileri ve gelecekleri için bir şeyler yapmaya karar vermeleridir. Geçtiğimiz yıl özellikle kent merkezinde bulunan binaların kömürle veya fuel-oil ile ısınmaları nedeniyle çok kötü hava koşulları yaşanmıştır. Bu nedenle kent merkezinde bulunan kamu binaları başta ve örnek olmak üzere tüm binalar doğal gaza geçmelidir. 5 Haziran Çevre Günü dolayısıyla bu konuyu hatırlatmayı görev sayıyoruz.” Taş plak koleksiyoncusu Halil Birecikligil’de sergide yaptığı konuşmasında plaklar hakkında çeşitli bilgiler verdi. Paha biçilmez bir koleksiyona sahip olduğunu söyleyen Birecikligil, daha sonra taş plaktan unutulmaz eserler dinletti. 17 RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr Merhum Şahap Güneyligil anısına Merhum Yüksek Mimar Şahap Güneyligil: Odamızın emektar üyelerinden merhum Şahap Güneyligil’in hayatı başlı başına bir mimarlık dersi gibiydi. O Gaziantepte mesleğ başladığında şehirde sadece üç mimar vardı. O günlerde fayans bulmak bile mümkün değildi ve daha ne öyküler... 18 TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr RÖPORTAJ “Eskiden merkepler nerden geçerse yollar oraya yapılırdı. Eğer merkebi burada bıraksaydık bu şehir böyle olmazdı” diyen şehrimizin duayen mimarlarından Merhum Şahap Güneyligil. Kendisi ile vefatından kısa bir süre önce yapılan bu söyleşiyi keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz. Y irmi üç yıl belediyede meclis üyeliği gibi çeşitli kademelerde çalışmış, Gaziantep Ticaret Odası’nda dört yıl meclis başkanlığı yapmış, Vilayet Encümen Üyeliği ve idari konularda Gaziantep’e hizmet vermiş bir isim Yüksek Mimar Şahap Güneyligil… Şimdi deneyimlerini genç mimarlarla paylaşıyor. Gaziantep Lisesi’nin karşısında bulunan 1966 yılında çizimlerini kendisinin yaptığı evde eşiyle birlikte yaşıyor. Şahap Güneyligil’i ve evini görmek isteyen çok sayıda genç mimar aileyi ziyaret ediyor. Gaziantep’in siluetinin değiştiği, şehrin dokusunun yeni yeni oluştuğu yıllara tanıklık etmiş bir isim Şahap Güneyligil. Ama yüreği buruk, “Gaziantep’e yazık oldu” diyor. Geleceği göremeyen insanların şehri bu hale getirdiğine işaret ediyor: “Bana belediye reisi ol diye çok baskılar oldu. En üst makamlardan bile bana çok baskı yaptılar, sağlık nedeni ile kabul etmedim ama şimdi çok pişmanım.1973 imar planı uygulaması başladığında bir dönem başkan ben olmalıydım ve Gaziantep’i tam bir şehre çevirmeliydim. Bu şehre borcum kaldı, biraz da günah bende; çok yazık ettik Antep’e” diyor. Onu dinledikçe “bu yol niye böyle” dediğimiz anlar aklımıza geliyor. Bir caddeye girdiniz ve bir türlü gideceğiniz yere ulaşamıyorsunuz veya adres soran birine çok iyi bildiğiniz bir yeri tarif edemiyorsunuz… Şimdi sizi bu sorunların tohumlarının atıldığı yıllara götürüyoruz. Gaziantep’in yeni şehir imar planı oluşturulurken düzenlenen proje yarışmasına, en kötü projenin nasıl birinci olduğuna Yüksek Mimar Şahap Güneyligil’in anlattıklarıyla tanık oluyoruz. “Çok değerli hocalardan eğitim alma imkânı buldum” TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ Şahap Güneyligil, üniversite tahsilini İstanbul’da yapıyor. Üniversite eğitiminin ardından memleketi Gaziantep’e dönüyor. Çok değerli hocalardan ders alma imkânı bulduğunu dile getiren Güneyligil, şöyle konuşuyor: “Ben 1925 doğumluyum, lise tahsilimi Gaziantep’te tamamladım 1945 yılında şimdiki ismi Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi olan okulun Mimarlık bölümüne girdim. O zamanlar okulun ismi Güzel Sanatlar Akademisi’ydi. Okulda bir şansım oldu! Savaş dolayısıyla Almanya’daki kıymetli doktor, mühendis ve hukukçular gibi ilim adamları savaştan kaçıp Türkiye’ye gelmişlerdi. Bunlardan bir tanesi de benim hocam olan Profesör Ölsner’di ve iki yıl ben ondan ders aldım. Şehirciliği bize sevdirdi; şehirciliğin mimarlığın bir dalı olduğunu bize benimsetti. İki yıl sonra Almanya’nın Hamburg şehrine belediye başkanı olarak harap olan Hamburg’u yeniden imar etmek için Alman hükümeti tarafından geri çağrıldı. Biz yerli hocalarımızla yolumuza devam ettik. O dönemde Türkiye’deki kentlerimizin hepsi şehirciliğe aç durumdaydı şehirciliği kimse bilmiyor ve ilgilenende yok gibiydi. Bizim nesil mimarlar, şehircilik okuyarak yetişti.” “Mimarlığın ve mühendisliğin seviyesi çok düşüktü” O yıllarda branşlaşmanın olmadığını ve bir kişinin çok sayıda işi aynı anda yapmaya çalıştığını belirten Güneyligil, şöyle devam ediyor: “1950 senesinde üniversiteden mezun olup geldiğimde hem mimarlığın hem de mühendisliğin seviyesi çok düşüktü. Odamda bir levha var. Bu benim 1950 senesindeki tabelam. Bakın ben ne işler yapıyorum: plan, proje, keşif, betonarme, yani komple bir adammışım gibi. Çünkü o zaman herkes aynı durumdaydı. Mühendisler mimarlık, mimarlar mühendislik yapıyordu. 19 RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr Hatta askerde biraz çizim öğrenen gelip plan yapıyordu. Şimdi bu tabela 1950’nin tabelası, o yılların mimarlık seviyesini, sanat anlayışını en iyi şekilde anlatan belge niteliğinde. Ben mimar olarak o zaman bunu yaptırmışım. O dönemin ne vaziyette olduğunu yansıttığı için halen saklıyorum.” Gaziantep’in imar planını ilk Atatürk hazırlatıyor Atatürk’ün, Gaziantep için mükemmel bir imar planı hazırlattığını, ancak bunun savaş dolayısıyla uygulanamadığını kaydeden Güneyligil, şunları aktarıyor: “Atatürk’ün Gaziantep’e ayrı bir sevgisi ve gönül bağı vardı. Gazi’nin nüfus kaydı Gaziantep’de olmalıdır; diyerek, kendisini Antep’in Bey Mahallesi nüfus kütüğüne kaydettirmişti. Atatürk Türkiye’nin yeni başkenti Ankara’nın imar planını yaptırmak için, dünyaca ünlü şehircilik profesörü Alman Herman Jansen’i Türkiye’ye getirtmişti. Ankara imar planı yapımından sonra, 1937 senesinde Gaziantep’in imar planını da Herman Jansen’e yaptırıyor. Bu imar planı benim panomda halen asılıdır. O Antep için harika bir imar planıydı. Fakat 1939’da savaş başlıyor. Antep planı maalesef uygulama şansı bulamıyor. 1947 senesinde tekrar bir imar planı yapılması için çalışma başlatılıyor. Özel olarak yine bizim hocalarımızdan iki profesör imar planı çiziyor. Kendilerine göre güzel mantıklı bir plan ama uygulayıcı olmayınca o da gerçekleşmiyor.” Dere boyu Central Park “Gaziantep adeta imar plansız bir şekilde yönetildi. Zira yapılan imar planı mevcut şehri dahi içine almıyordu.” 20 Güneyligil, o dönemde Atatürk Bulvarı ve Kavaklık dışında yerleşim yeri olmadığını, kendisinin Değirmiçem’i şehrin merkezi olarak düşündüğünü ancak bütün çabalarına rağmen yetkililerden olumlu cevap alamadığını anlatıyor. Güneyligil, şöyle konuşuyor: “Sene 1950, belediye seçimleri yapıldı. Bende meclis üyesi oldum. Değirmiçem bomboştu. Belediye Başkanı Abdülkadir Batur’a ‘Elimizde ne kadar para varsa şehre hiçbir şey yapmayalım. Hatta şehri bile süpürmeyelim. Süpürgeye vereceğimiz paraya Değirmiçem’den yer alalım ve burayı kısmen parselleyelim. Antep’in müzikli ve eğlenceli bir yaşamı vardır. Saz, eğlence, sahre hayatı dediğimiz birtakım şeyler. Halk pazar günü mutlaka pikniğini yapar. Bu dere boyunu boydan boya sosyal hayata ayıralım. Mesela spor tesisleri, gazinolar, yazlık sinemalar yapalım. Ondan sonra Çakmak Bulvarı (Narlı yolu) TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr etrafına meskûn alanları koyalım. Değirmiçem’in arsa fiyatı on kuruş. Hepsini satın alıp burayı kısa zaman içerisinde parselleyelim ve halka bunu satalım. Hem parasını çıkaralım hem de belediyeyi Türkiye’nin en zengin belediyesi yapalım’ dedim. Tabii bu önerim biraz hayali ve fanatikti. Başkan haklı olarak ‘şehri bile süpürmemek olur mu’ dedi. Ben bu hayalimde New York’taki Central Park’tan esinlenmiştim. Eğer bu parkı yapabilseydik burada da bir Central Park olacaktı. Bu hayalimi bir süre sonra Halep’e gittiğimde gördüm, Fransızlar yapmışlar. O park gibi Gaziantep’te de güzel bir park olabilirdi. Ama 1947 projesinde tamamı yerleşime ayrılmıştı, belediyenin imkânsızlığı nedeniyle yerleşim de yapılamadı.” En kötü proje birinci oldu ve şehir bu hale geldi Güneyligil, Gaziantep’in imar planının düzenlenen bir yarışma ile belirlendiğini ve en kötü projenin birinci seçildiğini söylüyor. Anlatırken adeta o yılları yaşayan Güneyligil, biraz da öfkelenerek aktarıyor yaşananları: “1973 senesinde, belediye meclisinde imar komisyonu başkanıydım. Yeni bir imar çalışması başlattık. Şehrin imar planını proje yarışması ile temin etme yoluna gittik. Bunun için İller Bankası ile anlaşmaya vardık. Yarışmayı İller Bankası organize etti. Ben de jüri üyesi seçildim ve çalışmalarımızı yaptık. Çalışmalar sırasında şehrin mevcut planının çıkarılması, neler korunacak, neler yola gidebilir bunların tespiti gerekliydi. Bunun için benim bir hocam görevlendirildi ama işlerinin yoğunluğu nedeniyle kabul etmedi. Sonra teknik üniversiteden Profesör Doğan Kuban görevlendirildi, fakat bize hiçbir etkisi olmadı. Çünkü sürekli Amerika’daydı bir gün bile yanımıza gelmemişti. Bu nedenle imar planımız yarışmaya eksik olarak çıkarıldı. Yarışmada 17 tane proje vardı. Kategorisine göre eleme yapılırken en kötü proje son üçe kaldı. Ben bu işte kayırma var diye isyan ettim. Benimle birlikte Prof. Ruşen Keleş ve Prof. Tuğrul Akçura da ‘Olmaz ne yapıyorsunuz? Siz bu projeyi buraya Ne olursa olsun gecekondu da yapsan kaliteli yapacak ve dürüst olacaksın. kadar getirdiyseniz ben şehirciliği boşuna okumuşum, bu meslekten hiçbir şey anlamamışım’ demişti. İtirazlara rağmen bu proje daha sonra birinci seçildi. Antep için büyük şanssızlıktı. Bu proje kazandırıldı fakat jüri bir not koydu. İkinci olan projedeki bir ana fikri yani şehrin merkezinin Değirmiçem’e taşınması fikrinin uygulanması… Bu arada ben jüri üyesi olarak daima İpek Yolu, Çakmak Bulvarı ve bir de şimdiki Rasaf yoluna dikkati çektim. jüri raporuna İpek Yolundan Rasaf Yolu ile Havaalanı’na direkt iki yol açılması şartını yazdım.” TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ Tam bir rezaletti Yarışmanın tamamlandığını ve bilinmeyen bazı gerçeklerin sonradan gün yüzüne çıktığını dile getiren Güneyligil, şöyle devam ediyor: “1973 yılı belediye seçimlerinde başkanlık el değiştirdi.1980 yılı 12 Eylül ihtilaline kadar olan dönemde imar planı yarışmasını kazanan şehircinin yeteneksizliği ve belediye başkanının bilgisizliği ve tecrübesizliği nedeniyle Gaziantep adeta imar plansız bir şekilde yönetildi. Zira yapılan imar planı mevcut şehri dahi içine almıyordu. Bu gerçeği söylediğinizde yüzleri dahi kızarmıyordu. Rasaf Yolu da, Hava Meydanı yolu da gündeme 21 RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr Bizim zamanımızda malzeme yoktu. Taş, tahta, tuğla ve son zamanlarda da mermer vardı. O zaman fayans bulamıyorduk. 1950-1960’lı yıllarda fayans yoktu. Eczacıbaşı 1,5 santimetre kalınlığında çamurdan üzerine biraz seramik sürüp fayans diye çıkarmaya başlamıştı. Şimdi gayet iyi mimarlarımız yetişti Gaziantep’te. Arkadaşların yaptığı binaların hepsi güzel, haklarını vermek lazım. Gençlere yalnız çalışmayın derim, mutlaka bir ortak alın onu yapmıyorsanız iyi bir elemanı iyi bir ücretle çalıştırın. Çünkü yalnız adamın hasta olmaya bile hakkı yoktur. 22 dahi getirilmedi. Yeni şehirde yollar bir plana göre değil, keyfi olarak şahıs menfaatlerine göre yapıldı. Rasaf Yolu’nun hayati önemini belirterek biran önce açılması için gazetelerde yazılar yazdım. Toplantılar da konuşmalar da yaptım. Hatta bu yolun Yavuz Sultan Selim’in Mısır Seferi’nde kullandığı tarihi önemi olan bir yol olduğunu belirterek yapılacak bulvara Yavuz Sultan Selim Bulvarı isminin verilmesi gereğini yazı ve konuşmalarımda önerdim. 1980-1984 arası askeri belediye başkanı dönemiydi. Aynı keyfilik ve bilgisizlik bu dönemde de sürdü ve şehir hızla bu hale geldi. Tam bir rezaletti. Aradan iki üç sene geçti uygulamalar başladı. Dönemin Yapı İşleri Genel Müdürü ve yarışma jüri üyesi Yüksek Mimar Halil Emirhasan benim çok yakın arkadaşımdı. Bir gün Antep’e geldiğinde beni ziyaret etti. Şehrin ne hale geldiğini görünce Dedi ki, ‘Biz jüri olarak Antep’e büyük bir haksızlık yaptık, bu projeyi kayırarak kazandırdık, o jürinin ve şehircilik odasının başkanı olan bayan; projeyi yapan oymuş, yarışmaya katılan zavallıya sadece imza attırmışlar. Biz de bunun sonradan farkına vardık. Böyle bir rezaletin yaşanacağını da düşünmedik’ dedi.” Gaziantep’in yanlış projeler nedeniyle sorunlarının arttığına işaret eden Güneyligil, o günlerde yapılan en büyük yanlışın vatandaşlara ev yapma imkanı sağlamak için yollardan, parklardan ve sosyal kültürel alanlardan yapılan fedakarlıklar olduğunu söylüyor. Eskisi de eğri yenisi de Şehirde ki trafik karmaşası Anteplileri adeta çıldırtıyor. Değirmiçem bölgesi hiçbir meydan düşünülmeden binalarla doldurulduğu gibi, Karşıyaka’yı ana şehre bağlayan yollar direkt Atatürk Bulvarına bağlanması gerekirken, hepsi vilayet önünde İstasyon Caddesine bağlanıyor. Bütün trafik Maarif Kavşağı’nda birleştirilmiştir. Hatta bu yolların tespi- tinde merkep kullanılmamasından kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Eğer merkebi burada bıraksaydık bu şehir böyle olmazdı. “Bir gün yazıhanede oturuyorum Antep Bayındırlık Müdürü telefon açtı. ‘Kayseri Belediyesi’nden misafirlerim var, bunlar Antep’i gezmek istiyorlar, Antep’i senden başka iyi bilen yok’ dedi ve gezdirmemi rica etti. İki gün gezdirdim sonra bana veda etmeye geldiler, Karayolları lojmanına götüreceğim. Eğri köprüden geçerken Müdür Bey, ‘Hadi Eski Antep’in eğri büğrü oluşunu anladık, bu Yenişehir niye eğri büğrü bir tane bile doğru caddeniz yok niye böyle’ dedi. Merkebin keyfinin kahyası mısın? Daha önceki yazılarımda bir anekdot geçtim; vaktiyle kara yollarının tespiti aletler kullanılarak yapılmazmış. Araziye bırakılan bir merkep nereden geçiyorsa yolu oradan geçirirlermiş. Bu bir gerçektir. Hatta eskiden hepimiz 1950’li yıllarda şoförlük yaptık ‘Bu merkepler niye böyle geçmiş’ derdik. Eğer şehrin yollarının tespitinde bizde merkep kullanmasaydık yollarımız ve trafik bu kadar hatalı olmazdı. Ne yaparsan yap kalitelisini yap Sohbetimiz Şahap Bey’in özel yaşamıyla sürüyor. Güneyligil, başarıya giden yoldaki prensiplerini şöyle sıralıyor: “Ne olursa olsun gecekondu da yapsan kaliteli yapacak ve dürüst olacaksın. Ben çok çalışırdım. Kilis, Maraş, Urfa da çeşitli devlet inşaatlarım vardı. Antep’te çok sayıda villa iş hanları sinemalar oteller apartmanlar, yatılı bölge okulları, hastaneler, liseler vs. yaptım. Senede seksen bin kilometre yapacak kadar o inşaat senin bu inşaat benim koşturmuşumdur. Ailem uyurken ben beşte kalkardım inşaatları kontrol edip sekizde kahvaltıya yetişirdim.” TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr RÖPORTAJ dile getiriyor: “Bizim zamanımızda malzeme yoktu. Taş, tahta, tuğla ve son zamanlarda da mermer vardı. O zaman fayans bulamıyorduk. 19501960’lı yıllarda fayans yoktu. Eczacıbaşı 1,5 santimetre kalınlığında çamurdan üzerine biraz seramik sürüp fayans diye çıkarmaya başlamıştı. Şimdi gayet iyi mimarlarımız yetişti Gaziantep’te. Arkadaşların yaptığı binaların hepsi güzel, haklarını vermek lazım. “Örnek binalar yaptım” Güneyligil Gaziantep’e kazandırdığı eserler hakkında şu bilgiyi veriyor: “Hakikatten örnek binalar yaptım. Mesela Ali Veli İş Hanı, Veliç İş Hanı. Benim oradaki prensibim; mal sahibiyle mukavele yaparken mesela ‘binanın cephesini mozaik yapacağız’ derim. Mermer yaparım. ‘Doğramaları ahşap olacak’ derim alüminyum Şahap Güneyligil, çok güzel piyano çalıyor. Gençlik yıllarında tambur da çalmış, “Piyano bana hediye edildi. Bir bina yapıyordum, her katta üç daire olan beş katlı bir bina olacak ama en üstüne de bir daire istendi. Birinci daire katına geldik durdurdu; “bunu yapmayalım sen bana bunu tek daireli kata çevir” dedi. Olması çok zordu neyse sonra bir proje çizdim yaptık, çok beğendiler sonra bana bu antika piyanoyu hediye ettiler. 3 oğlum da piyano öğrendiler. Tuşları falan kırık ama bakmayın sesi çok güzel.” Diyor. “Mimarlığın zorluğu işi kendi elinizle yapmıyor olmanız” Mimarlığı en güzel meslek olarak tanımlayan Güneyligil, mesleğin zor tarafları olduğunu da belirtiyor ve konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Babam doktorluk veya hukuk oku dedi ben ‘yok mimarlığı kazanırsam okurum yoksa geri gelirim’ dedim. Mimarlığın zorluğu işi kendi elinizle yapmıyorsunuz işçiye yaptırıyorsunuz. Ya siz başında çok fazla duracaksınız ya bu işi çok iyi takip edecek bir elemanınız olacak. Bir de çalışan işçide ki mantık maalesef çok farklı. Şöyle bir olay yaşadım: Saha betonu döktürüyorum ve sahanın ölçüsüne göre gidecek çimentonun sayısı belli. Bir baktım çimentoyu eksik getiriyorlar. ‘Niye eksik getiriyorsun dedim çalışana’ yanında ki adama döndü ‘bu adama iyilik de yaramıyor’ dedi. Bir torba eksik çimento atarak güya beni kolluyor. Sen beni kolladığından değil sırtında bir çuval eksik taşımak için bunu böyle yapıyorsun dedim ve adamı kovdum. Benim hayatımda bu gibi örnekler çok. Yanımda aslan gibi çalışan adamlarda vardı. Hem çekinirlerdi hem saygı duyarlardı. Bizden iş almayı tercih ederlerdi, çünkü zarar ettirmezdik. İşçi işi almak için mutlaka düşük fiyat verir. Ben ortağım varsa ortağıma, bu işi almak için bu fiyatı veriyor ama işin sonunda bunun belli bir miktar hakkını vermek lazım derim. Bu benim şöhretim oldu. Gaziantep’te iyi mimarlar yetişti. Ben geldiğimde üç mimardık. Şimdi 450 yi geçtik. Önceleri mimarların malzeme sıkıntısı yaşadığına işaret eden Güneyligil, şimdi ise bu durumun değiştiğini ve iyi mimarların yetiştiğini söylüyor. Güneyligil, yaşanan değişimi şöyle TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ yaparım. ‘İç boyalar plastik boya olacak’ derim hepsini yağlı boya yaparım. Yani hepsini en süper kalite yaparım, mal sahibi inanamaz. Gençlere tavsiyeler Genç mimarlara tavsiyelerde bulunan Güneyligil, yalnız çalışmak yerine bir ortakla çalışmanın işleri kolaylaştıracağına işaret ediyor. Güneyligil, düşüncelerini şöyle aktarıyor: “Gençlere yalnız çalışmayın derim, mutlaka bir ortak alın onu yapmıyorsanız iyi bir elemanı iyi bir ücretle çalıştırın. Çünkü yalnız adamın hasta olmaya bile hakkı yoktur. Ben birkaç defa hastalandım; bir defa Almanya’ya bir iki defa Amerika’ya gittim ameliyat oldum. Yalnız olsaydım gidemezdim. Mutlaka sen yokken elini taşın altına koyacak biri gerekli. Bir de mutlaka işçilerin bile fikirlerini sorsunlar. Karşıdaki çok yanlış şeyler söyleyebilir ama mutlaka sizin aklınıza bir şey düşürür. 23 AYIN KONUSU www.gaziantepmimod.org.tr Yolun sonu TÜRKTEPE Açıklandığı günden bu yana büyük tartışma konusu olan ve Gaziantep’in geleceğini yakından ilgilendiren Şahinbey Belediyesi’nin ‘Türktepe Kentsel Dönüşüm Projesi’ne son nokta, Bakanlar Kurulu’nun 09.08.2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanan 2012/366 sayılı kararı ile konuldu. B AKANLAR KURULU KARARI: Karar Sayısı : 2012/366 : Gaziantep İli, Şahinbey İlçesinde bulunan ve ekli krokiler ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanların kentsel dönüşüm ve gelişim proje alanı ilan edilmesi; Çevre ve Şehircilik Bakanlığının 9/8/2012 tarihli ve 1000 sayılı yazısı üzerine, 5393 sayılı Belediye Kanununun 73 üncü maddesine göre, Bakanlar Kurulu’nca 13/8/2012 tarihinde kararlaştırılmıştır. 500 MİLYAR DOLARLIK KAYNAK Hükümet Türkiye’nin çeşitli şehirlerinde yapılacak kentsel dönüşüm projeleri için 500 milyar dolar kay- 24 nak ayıracağını açıklamıştı. Türktepe projesinin de içerisinde bulunduğu ilk projelerde Bakanlar Kurulu kararlarının resmi gazetede yayınlanması ile ilk adım atılmış oldu. Meclisin muhalefet kanadı açıklanan bu 500 milyar dolarlık kaynağın kullanımına, tamamen meclisin ve her tür denetim mekanizmasının dışında kullanılacak olduğu gerekçesi ile şiddetle karşı çıkıyor veya çıkmakta. Kentsel dönüşümün yapılacağı kentlerde sivil toplum kuruluşlarının pek çok projeye karşı çıkması da işin ayrı bir boyutu. Bu bölgelerde varolan yaşam alanları ve mahallelerde yerleşik vatandaşların durumu da henüz tam anlamıyla netliğe kavuşmuş değil. Belediyeler vatandaşın TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ AYIN KONUSU www.gaziantepmimod.org.tr Havaalanı yolu başta olmak üzere yapılan çalışmalarda ortaya çıkan binaların lojman standardında olması, çağdışı planları, olmayan çevre ve sosyal alan düzenlemeleri ve bina kaliteleri daha şimdiden tepki toplar durumda. mağdur edilmeyeceğini söylese de, daha önce yaşananlar ve özellikle de TOKİ’ye verilen kamulaştırma vi imar planı yapma da dahil pek çok olağanüstü yetkiler kafalarda soru işareti yaratıyor. Gaziantep özelinde ise söz konusu dönüşüm alanının tarihi dokuyu içerisinde barındırıyor olması özellikle en büyük sorun olarak projenin ve uygulayıcısı olan Şahinbey Belediyesinin önünde duruyor. Projenin çok büyük olması ancak ve özellikle TOKİ’nin bu tip projelerde yerel firmalara uzak durması da Gaziantep inşaat sektörünü ve sektördeki sivil toplum kuruluşlarını rahatsız eden bir başka gerçeklik. TEPKİLER, TEPKİLER, TEPKİLER TOKİ’nin ve belediyelerin bugüne kadar yaptıkları kent- sel dönüşüm çalışmaları dikkate alındığında vatandaşın ve Gaziantep menfaatleri ekseninde hareket eden sivil toplum örgütleri ile muhalefetin kaygılarının haksız olduğunu söylemek pek mümkün değil. Mimar ve mühendislerin tamamına yakını Gaziantep’te bugüne kadar yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarında ortaya çıkan şeylerin daha şimdiden dönüşüme ihtiyaç duyduğu konusunda hemfikirler. Havaalanı yolu başta olmak üzere yapılan çalışmalarda ortaya çıkan binaların lojman standardında olması, çağdışı planları, olmayan çevre ve sosyal alan düzenlemeleri ve bina kaliteleri daha şimdiden tepki toplar durumda. Bu örnekler ortadayken, Türktepe’nin farklı olacağı yönündeki açıklama ve taahhütler ne yazık ki sağlaması gereken güven ve inandırıcılıktan çok uzak kalıyor. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 25 AYIN KONUSU www.gaziantepmimod.org.tr EN SERT TEPKİ SEVEROĞLU’NDAN Gaziantep Mimarlar Odası Başkanı Sıtkı Severoğlu Türktepe Projesinin en ciddi ve sert muhaliflerinden. Severoğlu bu projenin uygulamaya geçmesiyle yaratacağı etkileri tanımlarken “Fransız bombardımanından bir farkı olmaz” ifadelerini kullanmıştı. Severoğlu’nun konu ile ilgili olan ve sık sık komuoyu ve medya ile paylaştığı görüşleri şöyle: Türktepe’de TOKİ istemiyoruz! “Türktepe’de sokak sağlıklaştırma projesi yapılmalı. Bölge savaş yıllarında Fransız bombardımanına maruz kalmış ve çok zarar görmüştü. Türktepe’de yapılacak bir kentsel dönüşüm çalışmasının vereceği zarar en az Fransız bombardımanı kadar olur. Çamlıca, Nuripazarbaşı ve Düztepe bölgelerinde yapılan kentsel dönüşüm çalışmalarını destekledikliyoruz. Çalışmaları, niteliksiz yapıların yıkılması ve geleceğe dönük hayati riskler konusunda alınan tedbir olarak değerlendiriyoruz. Ancak yerine yapılan yapıları estetik bulmuyoruz, kent siluetini bozduğunu düşünüyoruz. Ayrıca Türktepe içerisinde bulunan yapıların tarihi niteliği sebebiyle kentsel dönüşüm alanı olarak düşünülmemelidir. Türktepe’de, tarihi ve kültürel dokuya 26 saygılı, kentsel sağlıklaştırma projesi yapılmalıdır. Söz konusu alan, korunması gereken tarihi ve kültürel değerleri bünyesinde barındırmakta ve yaşatmaktadır. 2010’da 15 mimardan oluşan çalışma komisyonu ile Türktepe Bölgesi’nde tescile değer yapıları araştırdık. 235 adet tescile değer yapının tespit edildiği çalışma 3 ayda tamamlandı. Çalışmayı ilgili kurumlarla paylaştık ancak geçen 2 yıllık süreye rağmen herhangi bir dönüş olmadı. Bey Mahallesi’nde sürdürülen çalışma bizlere gurur veriyor. Türktepe’de ise korunması gereken pek çok yapı içler acısı durumda. Aynı özen ve hassasiyeti Türktepe’de de görmek ve tarihi, kültürel değerlerimizin gün ışığına çıkarıldığına, onlara sahip çıkıldığına inanarak bu uğurdaki çalışmaları da tıpkı Bey Mahallesi’nde olduğu gibi tüm gücümüzle desteklemek istiyoruz. Türktepe bölgesi Fransız işgali sırasında toplarla bombardımana maruz kaldı. Evler yerle bir edildi. Evlerin altında bulunan mağaralar sığınak olarak kullanıldı. Yüreğinizle dinlerseniz burada inleyen Gazianteplilerin sesini duyarsınız. Bu alanın kentsel dönüşüm projesiyle yok edilmesinin bize göre Fransız bombardımanından farkı yoktur. Tarihi kent dokusu içerisinde TOKİ binası istemiyoruz. Başta yerel yönetimler olmak üzere her Gazianteplinin bu konuda gerekli duyarlılığı göstermesi gerektiğini düşünüyoruz.” Yüreğinizle dinlerseniz burada inleyen Gazianteplilerin sesini duyarsınız. Bu alanın kentsel dönüşüm projesiyle yok edilmesinin bize göre Fransız bombardımanından farkı yoktur. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr AYIN KONUSU BÜYÜKŞEHİR ULTİMATOM VERDİ! Şahinbey Belediyesi ile mahalle sakinleri, muhalefet ve sivil toplum örgütleri arasındaki Türktepe polemiği sürerken, Büyükşehir Belediye Başkanı Asım Güzelbey de konuya müdahil oldu. Güzelbey, “Tarihi dokuya zarar verici bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse kusura bakmasın” derken kaygılarını şu şekilde dile getirdi ve uyardı: “Türktepe projesi kapsamında tarihi dokuya zarar verilmesi durumunda müdahale ederiz. Mimarlar Odası yaptığı incelemede söz konusu bölgede çok sayıda tescilli ve tescilsiz tarihi yapı belirlemiştir. Şahinbey Belediyesi yetkilileri ise tarihi eserlere hiçbir zarar verilmeyeceğini hatta tarihi eserleri aslına uygun restore ettireceklerini açıklamışlardır. Eğer orada silueti engelleyici, kalenin görüntüsünü bozucu, tarihi dokuya zarar verici bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse kusura bakmasın. Türktepe bölgesinde yapılması düşünülen Kentsel Dönüşüm konusunda endişeliyiz. Şu ana kadar bana sunulan bilgilerde, oradaki tarihi dokuya zarar verilmeyeceği ifade edilmiş olmasına rağmen Türktepe konusunda endişelerimi maalesef toplumla paylaşmak istiyorum. Eğer orada silueti engelleyici, kalenin görüntüsünü bozucu, tarihi dokuya zarar verici bir tavır sergilenirse Büyükşehir Belediyesi olarak müdahale edeceğiz, kimse kusura bakmasın. Göreve geldiğimizden beri tarihi dokunun sahiplenilmesi, yaşaması için büyük çaba gösteriyoruz. 2004 tarihinde ‘Tarihi Antep TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ Evlerini Koruyalım Yaşatalım’ kampanyasını başlattığımız gün, ‘işi gücü bıraktılar eski evlerle uğraşıyorlar, bunlar da bu işlerden hiç anlamıyor’ denildi. Ama bugün geldiğimiz noktada Gaziantep, bütün dünyanın tarihi dokuyu koruma ve yaşatma konusundaki yaptığı çabalarla anılıyor. Bu duruşumuzu Türktepe konusunda da sergileriz. Ancak Şahinbey Belediyesi’nin bize sunduğu projelerde kaygı verici bir durum görünmüyor. Tabi ki uygulama aşamasının her basamağını dikkatle takip edeceğiz.” 27 AYIN KONUSU www.gaziantepmimod.org.tr TÜRKTEPE PROJESİ NEDİR? ŞAHİNBEY TEPKİLERE TEPKİLİ Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu konu ile ilgili yaptığı açıklamada “Bizim Türktepe Projesi ile tarihi doku ve eserlere zarar vereceğimizi iddia edenler ya bizi tanımıyorlar ya da yaptığımız işleri takip etmiyorlar. Biz Gaziantepliyiz. Bu kentin doğal ve tarihi dokusuna zarar verecek bir işe önce biz karşı çıkarız. Zaten proje hayata geçtiğinde ne yaptığımızı 28 herkes görecek” dedi. Tarihi eserlere hiçbir zarar verilmeyeceğini hatta tarihi eserleri aslına uygun restore ettireceklerini açıklayarak uygulamanın bu yönde olacağını açıkladı. Şahinbey belediyesinin daha önce yaptığı tüm çalışmalara ve genel icraat anlayışlarına bakıldığı taktirde, Şahinbey yönetiminin kenti çirkinleştirecek bir çalışmaya imza atmasının mümkün olmadığının görüleceğini ve kentin tarihi dokusunu Şahinbey Belediye Başkanı Mehmet Tahmazoğlu projeyi şu şekilde anlatıyor: “Yapılacak alan çok büyük, Türktepe’nin tamamı ile Tüfekçi Yusuf Bulvarı’na kadar olan geniş bir alanı kapsıyor. Ayrıca Endüstri Meslek Lisesi’nin olduğu yerden başlayıp, Tutluk mevkine kadar uzayan alanda kentsel dönüşüm yapacağız. Yaklaşık 15 mahalleyi kapsayacak bir proje gerçekleştireceğiz. Hedefimiz bu dev projeyi görev süremiz bitmeden 4.5 yıl içerisinde tamamlamaktır. Kentsel dönüşüm yapılacak alanın tamamında vatandaş ile anlaşarak, önce rezerv konut yapılacak alanı belirleyerek TOKİ tarafından yapılacak bu konutlara vatandaşlar yerleştirilecek. Vatandaşlar kiracı olarak veya satmak suretiyle bu konutlara taşınacak. Yani evini yıktık gel paranı al şeklinde yaparak vatandaşı mağdur etmeyeceğiz.” TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr AYIN KONUSU Mehmet Tahmazoğlu: Bizim Türktepe Projesi ile tarihi doku ve eserlere zarar vereceğimizi iddia edenler ya bizi tanımıyorlar ya da yaptığımız işleri takip etmiyorlar. Biz Gaziantepliyiz. Bu kentin doğal ve tarihi dokusuna zarar verecek bir işe önce biz karşı çıkarız. Zaten proje hayata geçtiğinde ne yaptığımızı herkes görecek korumak ve yaşatmak çabasının en büyük öncelikleri olduğunu ifade eden Tahmazoğlu, Türktepe’de yapılacak çalışmaların tarihi dokuyu tahrih etmek ve kapatmak iddialarının aksine, açığa çıkaracağını, koruyacağını ve onaracağını ısrarla vurguladı. NE OLACAK ŞİMDİ? Türktepe krizinde maçın ilk ayağı bakanlar kurulu kararı ile bitmiş gibi görünüyor. Türkiye genelindeki durumu bir kenara bırakıp Gaziantep’i ilgilendiren kımsa bakacak olursak: Bakanlar kurulu kararı resmi gazetede yayınlanması itibariyle bağlayıcıdır ve yürürlüğe girmiştir. Kararın iptali için İdare Mahkemesi’nde dava açmak mümkündür. Türktepe projesine karşı çıkan gerçek ve tüzel kişiler an itibarıyla ya Şahinbey Belediyesi’nin “Türktepe Gaziantep’e ve tarihi kültürel değerlere zarar vermeyecek” sözüne inanarak beklemeye geçecek ya da sözkonusu kararın iptali için Başbakanlığa dava açacaklar. (Bakanlar kurulunun tüzel kişiliği olmadığı için, bakanlar kuruluna karşı olan davalan başbakanlığa açılıyor.) TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ KARARA SEVEROĞLU’NUN TEPKİSİ Türktepe’ye de start verecek olan Bakanlar Kurulu Kararı üzerine Oda Başkanımız Severoğlu “Mimarlar Odası Gaziantep Şubesi olarak şehrimizin tarihi ve kültürel dokusunu korumak adına elimizden gelen her türlü gayreti göstermeyi görev addediyoruz. Belediyelerin “Merak etmeyin biz en güzelini yapacağız” açıklamalarını bu kentte yaşayan sorumluluk sahibi mimarlar olarak yetersiz buluyoruz. Gaziantep’in daha yaşanılabilir bir kent olması için mümkün olan en fazla gayreti göstermek bizim sorumluluğumuzdur. Bugüne kadar görüşümüzün sorulduğu her platformda ve konuda gerek görüşlerimizi gerekse de mesleki bilgi, tecrübe ve öngörülerimizi büyük bir içtenlikle paylaştık. Doğru olduğuna inandığımız her tür projenin yanında ve arkasında olduğumuzu söyledik ve bunu her zaman da ispatladık. Yanlış bildiklerimizin üzerine gittik. Gitmeye de devam edeceğiz. Bu kenti seviyor olmanın verdiği sorumluluk bilinci ile hareket edeceğimizi ve etmeye devam edeceğimizi tüm kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine bir kez daha sunuyoruz” ifadelerini kullandı. 29 DUAYEN www.gaziantepmimod.org.tr Ünal Özdil Gaziantep’i öngörüsüzlük mahvetti Gaziantep’in ilk kuşak mimarlarından olan Ünal Özdil, mimarlığı teknik yönü olan sanatsal bir meslek olarak tanımlıyor ve iyi bir mimarın aynı zamanda iyi de ekonomi bilmesi gerektiğine inanıyor. İşte 40 yıla yaklaşan bir tecrübenin sizlerle paylaşmak istediği çok önemli detaylar. Ö nce Tecrübe 1951 yılında Gaziantep’te doğdum. İlk, orta ve lise tahsilimi Gaziantep’te tamamladım. Ardından İstanbul’da Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Akademisi’ni kazandım. 1975 mezunuyum. Mezuniyetimin hemen ardından 1978 yılına kadar, 3 yıl boyunca İstanbulda büyük bir inşaat firmasında şantiye şefi ve proje mimarı olarak çalıştım. Bu firmada tecrübe kazandıktan sonra 1978 yılında Evsan İnşaat ismi ile kendi firmamızı kurduk. Ogünden bu zamana da ayni firma ile işime devam ediyorum. Ağılıklı olarak yap-sat inşaatlar üretiyoruz. Bundan 10 yıl öncesine kadar mimari ve statik projeler de yapıyorduk. Ancak son yıllarda yeteri kadar teknik eleman yetişmesi ve bu konuda sıkıntı yaşahmaması üzerine biz tamamen inşaat üzerine çalışmaya başladık. Ben Akademiden sonra hemen kendi işime atılmadım. 3 yıl kadar piyasada hem inşaat teknikleri hem de projeyer üzerine çalışarak tecrübe edindim. Bu tecrübelerin bana kendi işimi kuracak düzeye geldiğine kanaat getirdikten sonra kendi işimi ve büromu kurdum. Şu dönem- 30 lerde yeni mezun arkadaşlara da bunu tavsiye ediyorum. Önce tecrübe kazanın. Sonra kendi işinize yönelin. Mesleğimizde pratik çok önemlidir. Mutfağı bilmeden ve pratiğe sahip olmadan kendi işine yönelenler ne yazık ki büyük sıkıntılar yaşıyor. Mimarlık hem sanatsal hem de teknik bir meslektir Mimarlık bir sanattır. Bir mekanı, yaşam yerini çevresiyle tasarlamaktır. İşin içerisine tasarlamak girince elbette ki sanat yönü kuvetli bir meslek diyebiliriz. Öte yandan tasarladığınız şeyin bilimsel ve teknik açıdan uygulanabilir ve ekonomik de olması gerekiyor. Bu açıdan da teknik ve bilimsel bir meslektir. Eskiden bu bakış açısıyla Mimar Sinan öğrenci adayalarına yetenek sınavı da yapardı. Bence de mimarlık yetenek isteyen bir iş. Ama son zamanlardaki teknik gelişmeler, bilgisayarların devrele girmeyi vs. ile birlikte daha çok öğrenilebilir teknik bir meslek olarak görülmeye başlandı. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ DUAYEN www.gaziantepmimod.org.tr Yine eskiden diyeceğim ama, bizim dönemimizde mimarlık ideal mesleklerden birisiydi. Çocuklara “Büyüyünce ne olacaksın” dediğinizde, doktor, öğretmen, subay gibi mesleklerin yanında mutlaka mimar ya da İnşaat mühendisi yanıtı da alırdınız. Şimdi yeni sınav sistemleri ile mimarlık fakülteleri artık tıp ve bilgisayar gibi yerleri kazanamayanların ikinci, üçüncü tercihi durumuna geldi. Gerçi son yıllarda inşaat sek- Mimarlık bir sanattır. Bir mekanı, yaşam yerini çevresiyle tasarlamaktır. İşin içerisine tasarlamak girince elbette ki sanat yönü kuvetli bir meslek diyebiliriz. törünün kazandığı ivme nedeniyle meslek daha tercih edilebilir duruma geliyor ama bu kez de çok fazla mimarlık fakültesinin bulunması piyasada mimar ve mühendis enflasyonu yaratıyor. Özellikle yeni mezun genç arkadaşlar bir süre piyasada yer almak ve meslekte kendilerini kabul ettirmek için çabalayıp, olmayınca TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ farklı alanlara yöneliyorlar. Ne yazık ki bu durumda olan çok genç var. Bu durumun düzelmesi de odaların çabasıyla olur. Ancak odaların elinin güçlenmesi için de genç arkadaşların meslek odalarını sahiplenmeleri ve orada aktif olarak bulunmaları şart. Genele baktığımızda çok kaliteli ve başarılı mimarlarımız var. 31 DUAYEN Türkiye’de inşaat sektörü büyük ve hızla gelişiyor olabilir ama ihtiyacın çok üzerinde mimar ve mühendis var. Bunun nedeni yeni açılan her üniversiteye ilk olarak bu fakültelerin açılması. 32 www.gaziantepmimod.org.tr Gaziantep’te de mesleğin hakkını veren çok arkadaş var. Yarışmalara giriyorlar, derece alıyorlar. Meslek odaları çok önemli Bugün Mimarlar odası’nın 500 civarında kayıtlı üyesi var. Civar illeri de sayarsanız sayı 650’ye yaklaşıyor. Ben Gaziantep’e geldiğimde bu sayı 34 kişiydi. Üstelik bunların bir kısmı da mesleği yapmıyordu. Sayı bu kadar arttığında bir güç birliği gerekiyor. Çünkü sayının artması sorunların da artması anlamına geliyor. Sektör gelişiyor. Büyüyor. Meslek erbaplarının sayısı artıyor ama dediğim gibi sorunlar da artıyor. Bu sorunların çözümü elbette ki birlik olmaktan geçer. Odalar bu iş için biçilmiş kaftandır. Meslek kuruluşlarında aktif görev almak özellikle genç mimarlar için önemsenmesi gereken bir olay. Çünkü bütün meslek yaşamlarını ilgilendiren konuların kurumsal olarak tartışılması ve çözüm aranması gereken yer o çatının altıdır. Bu nedenle genç arkadaşlara odaya aktif olarak gelmelerini ve fikirleri ile, çalışmaları ile güç katmalarını tavsiye ediyorum. Ada bazlı çalışmalar mesleği ve sektörü kurtarır Kısa süre öncesine kadar şehirlerde sorumlu kurumlar parsel bazlı çalışmalara ağırlık verirlerdi. Bu durum dar arsada tek bina yapmak zorunda kalan mimar, mühendis ve müteahhitlerin işini zorlaştırır hatta basmakalıp hale getirirdi. Şehirlerde birbirine çok benzeyen, neredeyse aynı planla yapılmış, lojman gibi apartmanların olması bundandır. Hatta yine o dönemlerde arsa sahibi ve müteahhit arsayı mimara gösterir, “Hadi buna bir şey uydur” derdi. Yani mimarlık bir nevi işi kitabına uydurmak için geçilmesi gereken bir prosedür gibiydi. Arsalar küçük. Yapılacak kat sayısı ve merekare belli. Doğal olarak meslek gerekli saygınlığı görmüyor ve standart projelerin noteri konumuna düşüyordu. Tabi bunun istisnaları vardı ama genelde böyleydi. Son yıllarda belediyelerin ve ilgili kurumların TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr ada bazlı çalışması, çevre koşullarına, altyapı ve sosyal şartlara ağırlık verilmesi mimari beceriye olan ihtiyacı çok artırdı. Tabi inşaat alanı ne kadar büyük ve ihtiyaçlar ne kadar çeşitlilik içeriyorsa mimarın işi de o kadar önemli ve keyifli hale geliyor. Benim kanaatim bu ada bazlı çalışmaların meslek ve sektörün gelişimi açısından kurtarıcı nitelikte olduğudur. En azından mimarlığın yeniden bir meslek olarak önemsenmesine yol açıyor. Detaya girmek istemiyorum ama ada bazlı ve site şeklindeki projelerin artması maliyetleri de çok düşürecektir. Şimdi mimarların işi daha zorlaştı Çünkü tüketicinin beklentileri arttı. Yeni yasa ve yönetmelikler sektörün alışkanlıklarını tamamen değiştiriyor. Tüketici artık başını sokacak bir dört duvarın dışında, sağlam, iklim koşullarına uygun, güvenlikli, sosyal imkanları olan ve aynı zamanda da güzel binalar istiyor. Bunun yanında özellikle yaşadığımız büyük depremlerin ardından çıkan yasa ve yönetmelikler artık binaların 9 şiddetinde depremlere dayanıklı olmasını şart koşuyor. Ayrıca sektörümüz dünyanın belki de en sıkı denetlenen sektörüdür. Devlet kurumları, belediyeler, yapı denetim firmaları, zatıtasından itfaiyesine aklınıza gelmeyecek kadar çok denetim mekanizması var. Birde mimarın mühendisi, mühendisin mimarı, müteahhiti ve herkesin biribirini denetlediğini düşünün. Bu herkesin işini zorlaştırıyor. Ama öte yandan da binaların ve işin kalitesini artırıyor. Belediyeler arsa üretirken tüketici ihtiyaçlarını gözetmeli Bugün Gaziantep’teki çarpık yapılaşmanın tek sorumlusu belediyelerdir. Parsel bazlı arsalar birbirinin aynı binaların tek sorumlusudur. Şimdi geçilen ada bazlı sistem bu sorunları çözer ancak yeterli değil. Herkesin yaşama biçimine göre alternatiflerin DUAYEN Belediyelerin yaptığı hatalar yıllar sonra kentin başına bela olur. Bugün kentsel dönüşüm dediğimiz çalışmalar bu belalardan kurtulma çabalarıdır. olduğu bir sistem kurulmalı. Bir ya da iki katlı mahallelerde yaşamaya alışmış insanları da düşünmek ve böyle arsalar da üretmek lazım. Bakın havaalanı yolunda yapılan kentsel dönüşümde evlerini satanların pek çoğu yeni yapılan bu binalarda oturmuyor. Gidip daha tepelerde yeni mahalleler kuruyorlar. Birkaç sene sonra oraları da sorun olacak. Belediyelerin böyle vatandaşlara da uygun arsalar ve projeler üretmesi lazım. Kentin menfaatleri açısından üretilen bu arsaların da altyapılarının hazır olması gerekiyor. Mahalle kurulsun altyapıyı sonra yaparız anlayışı artık kalkmalı. Gaziantep’i öngörüsüz yöneciler mahvetti Belediyelerin yaptığı hatalar yıllar sonra kentin başına bela olur. Bugün kensel dönüşüm dediğimiz çalışmalar bu belalardan kurtulma çabalarıdır. Belediyelerin geleceği öngörerek çalışmaması, göçle gelenlere gerekli arsaların üretilmemesi bugün nasıl Gaziantep’in başına bela olduysa, bugün yapılan hatalar da gelecek kuşakların çözmesi gereken sorunlar olarak ortaya çıkacak. Kentsel dönüşüm ve TOKİ’nin yaptığı diğer bazı projeler şu anda günü kurtarıyor gibi görünebilir. Ama gelecek nesiller büyük olasılıkla bizim havaalanı yoluna diktiğimiz ve bundan sonra farkılı yerlere dikeceğimiz çirkin ve sorunlu binalardan kurtulmak için, kendi kensel dönüşümlerini yapacaklar. Aslolan bir kentin imarını planlarken uzun vadeli ve kalıcı düşünebilmektir. Yinede Gaziantep emsal alabileceğimiz muadili şehirlere göre çok iyi ve şanslı konumdadır. En azından Gaziantep’te yapılan binalar diğer şehirlerde yapılan binalardan daha iyi, güzel ve kalitelidir. Bence halledilemeyecek bir sorunu yoktur. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ Önemli olan sorunları en akılcı, doğru ve genel kabul gören çözümlerle bertaraf edebilmektir. TOKİ amacının dışına çıkmamalıdır TOKİ olağanüstü yetkilerle donatıldı. İmar yapma yetkisi verdiler. Sadece TOKİ’ye de değil, TCDD başta olmak üzere pek çok kuruma bu yetkiyi verdiler. İmar yetkisi kurumlara verilecek bir yetki değildir. Bu belediyenin işidir. Bugün Gaziantep’te TOKİ’nin bir kaç sene önce yaptığı binalara gidin bakın. Hepsi sorunlu ve dökülüyor. TOKİ’nin görevi düşük gelirli vatandaşa ucuz ve kaliteli yaşam alanları üretmek ve bunları uygun koşullarla satmak olmalıdır. TOKİ müteahhitle yarışarak lüks konut üretmeye girişirse amacının dışına çıkar. Ayrıca TOKİ yaptığı projelerde o bölgenin insanıyla çalışmalıdır. Tabi bunlar benim görüşüm. Mimar sayısı çok fazla Türkiye’de inşaat sektörü büyük ve hızla gelişiyor olabilir ama ihtiyacın çok üzerinde mimar ve mühendis var. Bunun nedeni yeni açılan her üniversiteye ilk olarak bu fakültelerin açılması. Her yıl ihtiyacın çok üzerinde genç mezun oluyor. Bunların hepsinin sektörde yer bulması mümkün olmuyor. İhtiyaç duyanlar ise genelde yeni mezun yenire tecrübeli eleman arıyor. Tabi bunda staj müessesesinin doğru çalışmamasının etkisi büyük. Staj genelde halledilmesi gereken bir detay olarak görülüyor. Detayı herkes bildiği için girmiyorum ama okulu bitiren bir öğrenci genelde meslekle ilgili sadece teorik bilgiye sahip oluyor. İş sahipleri eleman alacağı zaman tecrübe aradığı için de genç arkadaşların mesleğe girmeleri çok zor oluyor. 33 RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr Ali Havuçcuoğlu: Mimarlar Odası Gaziantep temsilciliğinin ilk kurucularından ve ilk başkanı. Gaziantep’in ilk İmar Müdürü ve müdürlüğün kurucusu. Mimarlığın mesleğe aşık olmadan yapılmaması gerektiğine inanıyor. Şimdi emekli. Ama meslekten bahsederken gözleri parlıyor. GÜZEL NEDİR? H em çalıştım hem okudum Gaziantep kökenli bir aileye mensubum. Tabakhaneliyiz. Ortahalli kendisine yeten bir aileydik. Ancak 1948 yılında Gaziantep çok büyük bir sel felaketi yaşadı. Bu felakette babamın da bütün mal varlığı yitip gitti. Babam beni okutmayı çok istiyordu ama bu olaydan sonra mümkün olamadı. Ben ilkokuldan sonra okula 4 sene ara verdim. Marangozda çalıştım. Ancak okumak istiyordum. Babama bu isteğimi söyledim. İzin verdi. Pek çok zorluğa rağmen orta öğrenimimi tamamladım. Sınıflarımı hep iftiharla geçtim. Üniversitede tıp fakültesini kazandım. Ama ben inşaat mühendisliği ya da mimarlık okumak istiyorum. Uzun ve masraflı bir okul olan Tıp Fakültesine bu nedenle gitmedim. O yıllarda lise mezunlarının Yedek Subaylık hakkı vardı. Yedek subay olarak askere gittim. Para biriktirdim. Askerlik dönüşünde 6 bin kişinin girdiği Güzel Sanatlar Akademisi sınavlarına girdim. Sınavı kazanan 45 kişiden birisi bendim. Ancak yine hem çalışıp hem okumak zorundaydım. Bir liseye me- 34 mur olarak girdim. 3 sene çalıştım. Ardından Mimar Sinan Üniversitesine tekniken olarak işe girdim. Hem okuyup hem çalışarak okulumu 8 senede bitirdim. Bu arada evlenmiştim ve çocuğum olmuştu. Okulu bitirince Gaziantep’e döndüm. Gaziantep Belediye başkanı Abdülkadir Batur bana “Gaziantep’te İmar Müdürlüğü yok. Gel sana görev vereyim, bu müdürlüğü kur” dedi. Kabul ettim. Ama acemiyim. Yeni mezunum. Başkana söyledim. “Biz bu işi yapacaksak araştırıp öğrenmemiz lazım” dedim. Bir taraftan hukuk kitaplarını ve mevzuatları okurken bir taraftan da İstanbul, Ankara, Adana, Kanya, İzmir, Bursa gibi şehirlere gidip araştırmalar yaptık. Dökümanlar getirdik. Sonuçta Gaziantep’te İmar Arsa sahipleri ve müteahhitler günümüzde arsayı ekonomik kullanma derdinde. Bir arsaya yapılabilecek en büyük ve ucuz inşaatı istiyorlar. O gösterişli, güzel, sanatsal bakış açısı ne yazık ki ekonomiye ve para kazanma hırsına kurban gitti. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ RÖPORTAJ 35 RÖPORTAJ Severek yapılabilecek bir meslek seçtim. Mesleğimi de çok sevdim. Genç arkadaşlarıma da Mimarlığı bir meslekten çok bir aşk olarak görmelerini öneriyorum. 36 www.gaziantepmimod.org.tr Müdürlüğü’nü kurduk. 2 sene kaldım görevimde. Sonra serbest çalışmaya başladım. Makamdan mahpusa Bu arada Esat Kaya Turgay belediye başkanı oldu. Gaziantep çok hızlı gelişordu. İmar Müdürlüğünde bir takım sorunlar çıkmaya başladı. Mimar arkadaşların da baskısıyla Esat bey beni tekrar İmar Müdürlüğüne davet etti. Hatta bana çift maaş teklif ettiler. Baskılara dayanamadım ve tek maaş olması şartıyla tekrar imar müdürü oldum. 1980’e kadar bu görevde kaldım. 80 darbesinde Esat Kaya Turgay ile birlikte tutuklandım. 84 gün hapis yattım. Çıkınca yine serbest çalışmaya başladım. Ve emekli olana kadar da serbest çalıştım. Ben ikinci kez İmar Müdürü olmayı hiç istemedim. O defteri kapatmıştım ve kendi işim de iyi gidiyordu. Ama camiadan çok baskı geldi. Mimar arkadaşlar “Biz arkanda olacağız. Sana destek olacağız.” dediler. Ancak ben hapse girince ne arkamda ne de sağımda solumda kimseyi göremedim. O dönemden beni üzen bir kara mizah olarak her zaman anlatırım bunu. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr RÖPORTAJ Güzel bir elbise yapılırken nasıl kumaştan fire verilirse, güzel bir bina yapılırken de arsadan fire verilir. Müteahhitler bunu istemiyor. Bir santim bile yer kaybetmek istemiyor. Bu yüzden mimarlık apartmancılık oldu desek yalan değil. Gaziantep Mimarlar Odası nasıl kuruldu? Abdülkadir Batur dönemiydi. Ankara Mimarlar Odası Gaziantep’te temsilcilik açacakmış. Bir heyet gelmiş. Bize ulaştılar. Mimar arkadaşlar bana “Sen temsilci ol” dediler. Ama hem imar müdürlüğü, hem de oda temsilciliği olmaz dedim. Baran Aksoy’dan rica ettik. Çok titiz ve disiplinli bir arkadaştı. Böylece Ankara Mimarlar Odası ile protokol imzaladık ve Gaziantep Mimarlar Odamız temsilcilik olarak kurulmuş oldu. Türkiye’de mimarlık apartmancılık oldu yük bina ve işhanları çok yapılıyor. Bu bizim mesleğimiz açısından olumlu ve faydalı. Çünkü bir mimar böyle projelerde mimar olduğunu hisseder. Müteahhitler, mühendisler, bina sahipleri böyle zor projelerde mimarların değerini daha çok anlar. Ben şu ortamda mesleğimi aktif olrak yapmak isterdim. Tabi buna sağlığımız ve yaşımız izin vermiyor. Ama biz de güzel işler yaptık. Sonuçta ben hayatını sevdiği mesleği yaparak ve doğru yapmaya çalışarak geçirmiş birisiyim. Severek yapılabilecek bir meslek seçtim. Mesleğimi de çok sevdim. Genç arkadaşlarıma da Mimarlığı bir meslekten çok bir aşk olarak görmelerini öneriyorum. Arsa sahipleri ve müteahhitler günümüzde arsayı ekonomik kullanma derdinde. Bir arsaya yapılabilecek en büyük ve ucuz inşaatı istiyorlar. O gösterişli, güzel, sanatsal bakış açısı ne yazık ki ekonomiye ve para kazanma hırsına kurban gitti. Halbuki bir mimar terzi gibidir. Güzel bir elbise yapılırken nasıl kumaştan fire verilirse, güzel bir bina yapılırken de arsadan fire verilir. Müteahhitler bunu istemiyor. Bir santim bile yer kaybetmek istemiyor. Bu yüzden mimarlık apartmancılık oldu desek yalan değil. Aslında mimarlar kendi istedikleri gibi hem güzel hem de müteahhitlerin istediği gibi arsadan en fazla faydalanılan binalar yapabilir. Bu kez de maliyet yükseliyor diye istenmiyor. Oysaki mimari güzellik bir binanın değerini 5 lira yükseltirse, bu güzellik bittiğinde en az 20 lira değer artırır. Güzel nedir Bizim mesleğimiz sevgisizliği ve tavizi kaldırmaz. Ben projesini yaptığım kişilere hep “Projenin dışına çıkarsanız sizi belediyeye ben şikayet eder yıktırırım” derdim. Kabul etmeyenle çalışmazdım. Şimdi yapılan projeler sanki uygulanmamak için yapılıyor. Bunda mimarların çoğalması ve rekabetin de payı çok tabi ki. Ama bizim mesleğimizde ilk ders “Güzel nedir” diye başlar. Ama şimdi bakıyorum da meslek “Ucuz nedir” olmuş. Mimarlar rekabet içerisinde fiyat kırıyorlar. Anlaşmazlıklarda müteahhit ve arsa sahibine boyun eğiyorlar. Tabi buna çok kızamıyoruz. Aslında ucuza 5 proje yapacaklarına normal fiyattan 3 proje yapsa aynı parayı kazanacak. Meslek yeniden başlıyor Şimdilerde çok binalı siteler, alışveriş merkezleri, bü- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 37 MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr Bölüm:1 Sürdürülebilir kent ve mimarlık üzerine tartışma ve öneriler Derya Oktay Prof. Dr. Doğu Akdeniz Üniversitesi Mimarlık Bölümü 38 G iriş Yirmibirinci yüzyılın başı, teknoloji ve endüstrideki gelişmelerin doruğa ulaştığı bir dönüm noktası olurken, ekolojik dengenin bozulması, doğal kaynakların ve yerel değerlerin yitirilmesi de bu gelişmelerin bedeli oluyor, ve kentlerin çoğu niteliksiz tasarımlara, otomobilin egemenliğine, ekonomik dağılmalara, ve toplumsal kutuplaşmalara terk ediliyorlar. Bu bağlamda, ekonomik, çevresel ve toplumsal gereksinmelerin, gelecek kuşakların yaşam koşullarına zarar vermeden karşılanmasını hedefleyen bir dünya görüşü olarak yerini alan sürdürülebilirlik (WCED, 1987), katılımı artıran, temel insani gereksinmeleri karşılayan ve insanlar arasındaki anlamlı etkileşimleri güçlendiren bir toplumsal çerçevede, doğal kaynakları tüketerek çevreye zarar veren etmenleri en aza indirirken ekonomik gelişmeyi sürdüren çözümleri bulmayı zorunlu kılıyor. Ülkemizde de genellikle aşırı nüfus artışı ve kırdan kente göçler paralelinde, plansızlık ve denetimsizlik sonucunda ortaya çıkan çarpık kentleşme olgusu, çevrede nitelikli bir yaşama olanak tanımayan yerleşimlerin kenti kuşatmasına, merkezde ise var olan dokunun zedelenmesine, tarihsel, kültürel ve doğal değerlerin yitirilmesine, ve bunların sonucu olarak, yaşam kalitesinin gittikçe azalmasına neden oluyor. Böyle bir görünüm sergileyen kentsel gelişme/büyüme uygulamaları, doğal olarak sürdürülebilir olmaktan gittikçe uzaklaşıyor. Sürdürülebilir planlama ve tasarım neden önemli? Sürdürülebilirlik günümüzde gelişmiş batı ülkelerinin çoğunda artık ülke yönetiminin kent planlama sistemine ve mimariye yaklaşımının ana belirleyicisi. Bu doğrultuda, gerek merkezi ve yerel yönetimler, gerekse özel girişimlerle yönlendirilen kentsel tasarım ve planlama uygulamalarında kentin ya da kent parçasının sürdürülebilir olması için araştırmalar yapılmakta ya da araştırmaların sonuçlarından yararlanılmakta. Bu doğrultuda, Sürdürülebilir kent olarak yeniden geliştirilen kentlerin sayısı her geçen gün artmakta. Her gün bir yenisine tanık olduğumuz proje yarışmaları, çeşitli tasarım davetleri, yayımlanmış tasarım çalışmaları, araştırma projeleri ve bilimsel toplantılar sürdürülebilirliği ve bunun en önemli bileşeni olan ekolojik ya da çevre duyarlı yaklaşımı vurgulayan içerikler sergilemeye devam etmekte. Mimarlık eğitim kurumları da bu duyarlılıkla programlarını yenilemekte ve yeni uzmanlık programları başlatmakta. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr Bu bağlamda süregelen yeni tartışmalar ise belirlenen hedeflere uygulamada nasıl ulaşılacağı, yerel planlama/tasarım çalışmalarında insan doğa yakınlaşmasının nasıl sağlanacağı, ve büyük dünya kentlerinin sorunları dikkate alındığında, sosyo-kültürel sürdürülebilirliğe hedefli çalışmaların küreselleşmenin getirdiği, dünya kapitalizmine hizmet eden salt ekonomiye dayalı yaklaşımların zorlamasıyla nasıl başa çıkacağı ile ilgili. Kentlerin en önemli bileşenleri olan binalar en önemli enerji ve malzeme kullanıcıları olarak doğaya ve doğal kaynaklara en büyük zararı veren etmenler. Öte yandan, bilimsel araştırmaların bulguları, binalarda enerji korunumunun %75’ini gelişmiş teknoloji kullanımının değil, (duyarlı) mimari tasarımın doğrudan sonucu olduğunu gösteriyor. Bu nedenle, mimari uygulamaların kavramsallaştırılması, kuramsallaştırılması ve gerçekleştirilmesinde doğa ile dost yeni yöntemlere gereksinme olduğu tartışılmaz. Ne var ki, kent ya da yerleşim ölçeğinde sürdürülebilirlik kavramı, özellikle gelişmekte olan ülkelerde hala çok iyi anlaşılmış olma- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ MAKALE yıp, tasarıma yansımaları da henüz çok sınırlı. Bina ölçeğinde ekolojik ya da çevre duyarlı tasarım yaklaşımlar genel olarak kentsel/bölgesel ölçeğe göre daha iyi anlaşılmış olmasına ve dünyada (özellikle Kuzey Avrupa ülkelerinde ve son yıllarda Kuzey Amerika’da) bu alanda büyük gelişmeler yaşanmasına karşın, gelişmekte olan ülkelerin kentlerindeki çağdaş mimarlık eylemlerinin büyük çoğunluğunda bu tür bilinç ve duyarlılıklara nadiren rastlanmakta. Aslında sürdürülebilirlik kavramsal olarak yeni sayılsa da, bir dünya görüşü olarak yeni değil. Zira, yerel verilerin, özellikle iklimsel özelliklerin tasarımda kullanılması yerleşim tarihinin ilk örneklerinden beri bina yapma eyleminin bir parçası olmuş, ve her yörede, orada yaşayanların pratik gereksinmelerinden, topoğrafya ve iklim koşullarından kaynaklanan bir geleneksel bina biçimi ya da ‘yöresel mimari’ oluşagelmiştir. Bu anonim (mimarsız) yapılar, o yöredeki yeni çevrelerin tasarlanmasında, yerleşim ve bina ölçeğinde dikkate alınması gereken önemli bilgi kaynaklarıdır. 39 MAKALE Kentlerimiz ve binalarımız neden sürdürülebilir değil? Yerel değerlerin ve kaynakların yerel becerilerle çok iyi kullanıldığı, yerel topoğrafyaya duyarlılık gösteren, doğaya saygılı, yerel alışkanlık ve gelenekleri kentin varlığının nedeni olarak kabul eden geleneksel Türk (Osmanlı) yerleşimlerindeki yaşam çevresi yüzyıllarca insani değerler açısından zenginliğini koruyabilmiştir (Cerasi 1999). Eski yerleşimlerimizde hala izlenebildiği gibi, yöresel mimarlık eylemi, sadece teknik, işlevsel ve estetik boyutların değil, ekolojik ve kültürel çevrenin boyutlarının da dikkate alındığı bir rotayı izler. Yöresel mimaride yapının kendisini sergilemesinden daha önemli olan, var olan fiziksel ve sosyal doku ile bütünleşmedir. Yapılar geleneksel olarak belirli bir çevrenin koşullarına uyum sağlamak üzere tasarlandıklarından, bölgeler arasında farklılıklar yaratılmasını sağlar ve böylece yerel 40 www.gaziantepmimod.org.tr kimliğe katkıda bulunurlar. Kentlerimizin ve diğer yerleşimlerimizin güncel bir değerlendirmesi yapıldığında ise, egemen olan görünüm, geleneksel kent özellikleriyle hiç ilgisi olmayan, kimlikten yoksun ve çarpık bir kentleşme. Bu plansız ve bazen denetimsiz kentleşme, çevrede dağınık ve niteliksiz yerleşimlerin kentleri kuşatmasına, merkezde ise var olan dokuların zedelenmesine, tarihsel, sosyo-kültürel ve doğal değerlerin yok olmasına, bunların sonucunda da, kentsel kimliğin yitirilmesine, yerleşim kültürünün yok olmasına ve yaşam kalitesinin azalmasına neden olmakta (Resim 1-2). Bugün, özellikle kent merkezlerindeki kamusal mekanlar (meydanlar ve sokaklar) toplumsal yaşamla pek bütünleşmeyen, çalışma ve ticaretle ilgili işlevlerin egemenliğinde bir görünüm sergilemekte. Yeni yerleşimlerin çoğunda, topluluk ya da mahalleli kavramının kullanılması çeşitli nedenlere bağlı olarak kolay değil. Bu nedenlerden biri, genellikle, semt sınırları ve ilgili hizmetlerin etkili olduğu alanlar ya da mekansal sınırların uzanımlarının semt halkı tarafından belirgin bir şekilde algılanamaması. Kentlerdeki büyümenin genelde parçacı yaklaşımlarla ve kent bütünüyle ilişki kurmaksızın gerşekleşmesi nedeniyle, pek çok yerleşim ne yazık ki sağlıklı bir alt yapı donanımından, hizmetlerden ve halkı bir araya getirecek sosyal mekanlardan yoksun durumda (Resim 3). Konut bölgelerinde sokak kavramı yitirilmiş, tasarımcıların daha çok imar planlarının belirlediği parsel sisteminin kıskacında kalmaları nedeniyle, binalarla bütünleşmeyen, mekansal, estetik ve toplumsal kaliteden yoksun ‘otomobil yolları’ sokakların yerini almış bulunuyor. Konut yakın çevresindeki diğer açık mekanlar da çoğunlukla kullanıcıların gereksinmelerine, yaşam tarzlarına ve sosyo-kültürel özellikleri- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr ne uyumlu değiller. Dış mekanlar, adeta binalar tasarlandıktan sonra ortaya çıkan atıl boşluklar görünümündeler. Daha büyük ölçekte ise, erişilebilir özellikte yeşil parklara olan gereksinme önemli bir sorun olarak ortaya çıkıyor. Konut alanlarının tasarımları açısından bakıldığında da büyük sorun ve eksiklikler söz konusu. Özellikle toplu konut olarak üretilen konutlarda sosyal ve iklimsel etmenlerin dikkate alınmamakta, çeşitlilik, ayrımsanabilirlik, okunabilirlik, vb. gibi estetik gereksinmeler göz ardı edilmekte. Mimari uygulamaların küreselleşmeye karşı tavırlar geliştirememiş olması, aslında bugün karşı karşıya kaldığımız, sürdürülebilir olmaktan uzak tablonun en önemli etmenlerinden biri. Bunun nedenleri ise, ekolojik duyarlılıkla tasarım konusunda henüz yeterli bilincin oluşmaması, ve tasarımın önerildiği yerin koşul ve özelliklerini önemsemeyen, biçimsel estetiği (ya da kısa dönemdeki karı) tek ve ana hedef olarak alan tasarım yaklaşımının egemen olması. Bu bağlamda, herhangi bir ‘yer’ ile özdeşleşmeyen, sadece biçimleriyle ‘çarpıcı’ olan bazı binaları örnek alarak yerel değerleri yok sayan yaklaşımlar, birbirinin aynı, bulunduğu çevreyi ve kültürü desteklemeyen, kent kimliğine katkıda bulunmayan binaları ortaya çıkarıyorlar (Oktay 2010). Buradaki sorunun bir nedeni de, sürdürülebilirlik ve ekoloji kavramının ve buna bağlı olarak bütüncül tasarım olgusunun henüz tam olarak anlaşılaması. Zira ‘ekolojik tasarım’ adı altında sunulan kimi örnekler, çoğu kez ‘yeşile boyanmış’, çatılarından ve cephelerinden bitkiler fışkıran, ancak yöresel tasarım, iklimsel tasarım ya da yenilenebilir enerji kaynaklarını gözeten tasarım anlayışından oldukça uzaklar. Oysa, sürdürülebilirlik ekolojik tasarımdan çok daha geniş kapsamlı bir kavram olup, yalnızca fiziksel ve doğal çevrenin değil, toplumsal ve kültürel çevrenin de gözetilmesini gerektiriyor (Oktay 2001; Oktay 2004; Oktay 2011). Bir başka etken ise, özellikle son yıllarda dünyanın büyük kentlerinde örneklerini gördüğümüz gibi, TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ MAKALE girişimcilerin büyük çoğunluğunun biçimsel olarak çekici, ya da ikonik tasarımlardan etkilenmeleri ve bunlarla bir imaj oluşturmaya çalışmalarıdır. Bu noktada, bir diğer sorun, yerel/bölgesel mimariyi savunmanın kimileri tarafından tutucu ve yenilik karşıtı bir tutum olarak algılanmasıdır. Oysa, tasarımda geçmişten ders alınarak, yerel çevre koşulları paralelinde çağdaş yorumlamalar yapılması aslında zor olanın başarılması demek değil midir? Böyle bir çaba sonunda ortaya çıkan çağdaş yapıların, mimarinin daha özgün bir çizgiye taşınmasına, ve böylece daha kimlikli bir kentsel çevrenin oluşmasına katkıda bulunacakları yadsınabilir mi?... Öte yandan, çevre ve mimarlık ile ilgili yazın (literatür) da bu antisürdürülebilir yaklaşımlar sistemini desteklemekte. Bu alanda yayımlanan dergilerin/kitapların büyük çoğunluğunda, kent ve yerleşim dokusu ile ilgili özellikler pek konu edilmemekte, ve bunun yerine gerçek anlamda ekolojik duyarlılığı olmayan “yeşil” bina kavramı hayranlığı egemen olmakta. İmar Yönetmeliğinin, çevresel koşulları dikkate almayan, alan kullanımlarını, nicelik ile ilgili yoğunluk standardlarını ve erişim düzenlemelerini tanımlamaya dayalı iki boyutlu düzenlemelerden ibaret olan imar planları ile dayatılan, toplumsal ve ekolojik gereksinmelere yanıt vermeyen, aralarında anlamsız ve kullanılamayan boşluklar ve aynılık içeren apartman türü yapılaşmaya alışılması ise durum daha da vahim hale getiriyor. Kuşkusuz kent ve mimarlık ile ilgili değerlendirmelerin bir de eğitim potasında irdelenmesi gerekiyor. Bu anlamda uygulamada çoğunlukla birbiriyle bütünleşemeyen şehircilik ve mimarlık disiplinleri, ilgili eğitim kurumlarında da çoğunlukla birbirinden uzak bir içerik sergiliyorlar. Mimarlık okullarının çoğunda tarihi çevreyi koruma ve kentsel tasarım ile ilgili çerçeve yeterli görünmüyor. Buna bağlı olarak, mezun olan öğrencilerin çoğu topluma yapabilecekleri uzun süreli katkılar yerine salt bireysel başarıyla ilgileniyorlar. 41 MAKALE Sonuç: ne(ler) yapılabilir? Yukarıda tartışılan ve kentlerimizi/ binalarımızı ‘sürdürülemezlik’ eşiğine getiren sorunlar dikkate alındığında, kentle ilgili tüm sorunlara bütüncül bir çerçevede yanıt arayan ‘Sürdürülebilir Kentsel Tasarım’ söz konusu boşluğun doldurulması için umut verici bir bilgi ve esin kaynağı oluşturuyor. Tabii burada öncelikle yapılması gereken, çoğunlukla ihmal edilen ya da tam anlaşılmayan ‘Kentsel Tasarım’ın, uygulamada birbirinden kopuk olan Kent Planlama ve Mimarlık disiplinleri arasında ‘olmazsa olmaz’ bir mekansal çalışma alanı olarak kabul edilmesi ve kentlerimizin gelecekteki büyüme ve gelişmelerini yönlendirecek yasal çerçevenin ‘kentsel tasarım’ ölçeğini kapsayacak şekilde yeniden biçimlendirilmesi. Daha açık bir deyişle, alan kullanımlarını, nicelik ile ilgili yoğunluk standardlarını ve erişim düzenlemelerini tanımlamaya dayalı iki boyutlu düzenlemelerden ibaret olan imar planlarından vaz geçilerek, kentin bütünü ile ilgili yönlendirmelerin yanında binaları, kamusal mekanları ve bunlar arasındaki ilişkileri 42 www.gaziantepmimod.org.tr denetim altına alan ‘mekansal’ özellikli kentsel yönetmeliklere geçilmesi gerekiyor. Kentsel tasarımın sürdürülebilir olması için de, bakış açısının ve hedeflerin sadece mekansal ve görsel nitelikler ile sınırlanmaması, kentin yerel çevresel, ekonomik, ve toplumsal değerlerini koruyabilme yeterliliğine katkıda bulunabilecek gelişmeleri hedefleyen bir tasarım sürecinin benimsenmesi gerekiyor. Bu bağlamda, özgün ‘yerler’ yaratılması için çevrenin tüm bileşenlerinin bütünleştirilmesine yoğunlaşılması, fiziksel ve kültürel değerler arasında ideal uyumun bulunması ve çağdaş kullanıcıların gereksinmelerinin yanıtlanmaya çalışılması son derece önemli. Konu ile ilgili olarak son 15 yıldır yaptığımız araştırmaların sonuçlarına göre, sürdürülebilir kentsel tasarım için belirleyici olan ana ilkeler şöyle sıralanabilir: i. Fiziksel ve toplumsal bütünlük yoluyla tanımlanabilirlik ii. Ana kullanımlar arasında yaya erişilebilirliği iii. Çevreye duyarlı ve seçenek sunan toplu ulaşım sistemi iv. Tarihi ve geleneksel örüntülere, yapılara ve sınırlara saygı v. Kullanımlarda çeşitlilik: halkın tüm kesimlerinin yararlanabileceği, geniş seçenekler sunan bir kamusal alan - özel alan birlikteliği vi. Kentsel kamusal mekanlarda fiziksel tanımlılık, güvenlik, rahatlık, çekicilik ve bir araya getiricilik vii. Tüm halkı buluşturan yerler için, toplumsal kimliği ve demokrasi kültürünü geliştirici/destekleyici özellikte konumlandırma ve biçimlendirme Kentsel tasarımın ortak bir sorumluluk olması nedeniyle, burada hedeflenenlerin yaşama geçirilmesi çok daha geniş bir politik-ekonomi kapsamında ve disiplinlerarası bir tavır ve yaklaşım gerekiyor. Mimarlık eğitimi açısından bakıldığında, mimari tasarım ile hiçbir ilişkinin kurulamadığı klasik şehircilik derslerinin iki boyutlu çerçevesinin dışına çıkılarak, öğrencinin hem eğitimi sırasında hem de mezuniyet sonrasındaki mesleki yaşamında kentsel bağlamda tasarlama bilinci ve yeteneği edinmesini sağlayacak ‘kentsel tasarım’ derslerinin eğitim programına alınması kaçınılmaz . TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr Burada verilen bilgilerin kalıcı olması ve yeterli bir kentsel çevre bilincinin oluşturulabilmesi için, mimari tasarım stüdyolarında - özellikle eğitimin son iki yılında yürütülen projelerde - çevresine duyarlı ve toplumsal yaşamı destekleyici özellikte bir tasarım yaklaşımının, tek bina ölçeğinde ustalığın hedeflendiği bir yaklaşımdan çok daha doğru olduğu, her iki boyutta da doyurucu olan çözümün ise sürdürülebilir geleceğimiz açısından çok değerli olduğu bilinciyle yönlendirme ve değerlendirmelerde bulunulmalı. Bu noktada, çevresel sorunların ve yerel mimarinin bilincindeki mimarın tavrı ne olmalı? sorusuna yanıt vermek istediğimizde, izleyeceğimiz strateji şu adımları kapsamalı: i. Öncelikle, sürdürülebilirlik kavramsal bir destek olma noktasından daha öteye taşınmalı; bazı önemli özellikler içselleştirilmeli ii. Biçimsel estetiği tek ve ana hedef olarak alan tasarım yaklaşımından vazgeçilmelid; diğer bir deyişle, biçimsel estetiğin tasarım ölçütlerinden sadece bir tanesi olduğu, ama hepsi olmadığı kabul edilmeli MAKALE iii. İyi mimarı tanımlarken, çeşitli yetenekler yanında yerel değerlere sahip çıkacak bir entelektüel birikim ve beceri aranmalı, ve buna her türlü değerlendirme ortamında sahip çıkılmalı iv. İnsan için tasarım hedefi tüm hedeflerin başına konmalı, ve genellikle egemen olan görsel sanat yönlenmesinden vazgeçilerek bilim yönlenmesine kayılmalı; daha açık bir deyişle, yere, yerin doğasına ve kültürüne saygılı mimari nasıl oluşturulur?, bununla ilgili engeller/sorunlar nelerdir? gibi sorularının yanıtlarını bulmak için tasarıma başlamadan önce araştırma yapılmalı v. Özellikle farklı ülkelerde ya da bölgelerde yapılan proje çalışmalarında, mutlaka yerel bilgi ve deneyimlerden (“know-how”) yararlanılmalı vi. Halkın kentsel ve mimari çevreyle ilgili beklentileri yükseltilmeli; enerji korunumu, geri dönüşüm gibi konularda daha duyarlı tavırlar geliştirilmesi için, eğitimin her aşamasında yönlendirmeler yapılmalı vii. Devlet ve yerel yönetim düzeyinde karar alıcılar, eğitimciler ve uygulamacılar arasındaki iletişimin geliştirilmesi. Kaynaklar Broadbent, G., Emerging Concepts in Urban Space Design, Van Nostrand Reinhold, London, 1990. Howard, E., Garden Cities of Tomorrow, Faber, London, 1960/1898. Kuban D, Turkish Culture and Arts. BBA, İstanbul, 1986. Norberg-Schulz C, Genius Logi, Rizzoli International, New York, 1979. European Commission, Green Paper on the Urban Environment, EC, Brussels, 1990. Aru K A, Türk Kenti. Yapı Endüstri Merkezi Yayınları, İstanbul, 1998. Oktay, D., “Sustainable Urbanism revisited: A Holistic Framework Based on Tradition and Contemporary Orientations, Green and Ecological Technologies for Urban Planning: Creating Smart Cities (Ed: O. Y. Ercoskun), IGI-Global, Pennsylvania, 2011. Oktay, D., “İyi mimarda yerel değerler sahip çıkacak bir entellektüel birikim ve beceri aranmalı”, Kentte, Yaşamda, Mimaride Ekolojik Yaklaşımlar (Ed: A. Ciravoğlu), TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi, 2010, 175-186. Oktay, D., “Urban Design for Sustainability: A Study on the Turkish City”, International Journal of Sustainable Development and World Ecology, Vol. 11, March 2004, 24-35. Oktay, D., Planning Housing Environments for Sustainability: Assessments in Cypriot Settlements, YEM, Istanbul, 2001. Oktay, D, “Design with the climate in housing areas: Northern Cyprus”, Building and Environment, 37/10, 2002, 1003-1012. Oktay, D. & Hoşkara, Ş. Ö. “Mimarlık Eğitiminde Çağdaş Yönelimler: Oxford Mimarlık Eğitimi Konferansının Yansıttıkları”, Yapı, 324, Kasım 2008. Tekeli İ, Modernite Aşılırken Kent Planlaması, İmge Kitabevi Yayınları, İstanbul, 2001. Yeang, K., Design with Nature: The Ecological Basis for Architectural Design, McGraw-Hill, New York, .1995. WCED (World Commission on Environment and Development), Our Common Future (Brundtland Report), Oxford University Press, Oxford, 1987. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 43 MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr Engelsiz yapı tasarımı Yrd. Doç. Dr. Atilla AYKANAT Gazikent Hasan Kalyoncu Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü Başkanı Engelli kullanıcıların kent, bölge, binalar ve konut ortamlarındaki etkinliklerini hiçbir engelle karşılaşmadan veya bir başkasının yardımına ihtiyaç duymaksızın kuralsız ve kısıtlamasız olarak gerçekleştirebilmeleri gerekir. Tanımlanan bu ortamın var edilmesi sürecini, “Engelsiz Yapı Tasarımı” olarak tanımlayabiliriz. g ünümüzde çağdaş mimarinin önemli bir amacı olan Engelsiz yapı tasarımını gerçekleştirmek, mimari tasarım sürecinin olağan etkinliği haline gelmelidir. Engelsiz, sağlıklı bir yapı tasarlanması, yapı üretiminde girişim aşamasından başlayarak yapının yıkımına kadar süregelen mimarlık sürecinin evrelerinde; planlanma, yapı fonksiyonel, fiziksel ve biçimsel boyutlarının tasarlanması, sağlıklı bir yapının gerçekleştirilmesi, yapının kullanım evresi dahil engellerden arındırılması için zorlukların aşılması ve zorunlulukların karşılanması ile bunu gerçekleştirecek tasarım yöntemlerinin tasarım sürecine dahil edilmesi ile olanaklıdır. Bu şekilde tasarlanacak mimari yapay çevreler, alışılagelmiş yöntemlerle gerçekleştirilmiş binalar ve yaşam alanlarında izlediğimiz engelleri ortadan kaldırmak için ikincil çözümlerin arandığı yapı tasarım ürünleri olmaktan daha çok “Herkes için Yapı Tasarımı” olarak anılabilecek mimarlık eserleri olarak 44 değer kazanacaktır. Engelsiz sağlıklı yapay çevrelerde yaşam sürdürmek, bu yapay çevreleri kullananların en başta gelen gereksinmeleri ve haklarıdır. İnsanlar, sosyal yaşamı ve yaşam ortamlarını birlikte paylaşırlar. Bu her kesim insan için topluca arzulanan vazgeçilmez bir sosyal ihtiyaçtır. Aynı yapay çevreyi paylaşanlardan yürüme, görme, vücut parçalarında eksiklik, felç, hareket zorluğu gibi özel durumları nedeniyle hareketleri engellenmiş olan, bu kısıtlı durumlarını aşmak için tekerlekli iskemle, koltuk değneği, baston gibi destek ürünleri kullanmak zorunda olan yapı kullanıcıları, ayrıca sağlıklı ancak çocuk, yaşlı, hasta olanlar veya, bebek arabası veya benzeri araçları kullananlar, beraberlerinde paket ve yük taşıyan yetişkinler de aynı yapay ve sosyal çevrelerde engellerle karşılaşmadan yaşam sürdürmelidirler. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr MAKALE Engelsiz sağlıklı yapay çevrelerde yaşam sürdürmek, bu yapay çevreleri kullananların en başta gelen gereksinmeleri ve haklarıdır. İnsanlar, sosyal yaşamı ve yaşam ortamlarını birlikte paylaşırlar. Bu her kesim insan için topluca arzulanan vazgeçilmez bir sosyal ihtiyaçtır. Bütünüyle düşünüldüğünde, çağdaş mimarlık anlayışına çok yakışan ve mimarlık sürecinden beklenen; yukarıda belirtilen “herkes için sağlıklı yapı tasarımı” ilkesinin öne çıkarıldığı ve kendi içinde tutarlı sağlıklı yapılar gerçekleştirmeye yönelik mimari eserlerin var edilmesinin ve bu alandaki çözümlerin cesaretlendirilmesi ve desteklenmesidir. Bu amaca ulaşılmasında zorunluluklar bulunduğu gibi zorlukların da olduğu unutulmamalıdır. Bunların başında, herkes için sağlıklı yapı TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ tasarlanması ve üretilmesine yönelik çok ve çeşitli standartların üretilmesi, amaca ulaşmada etkin olabilecek yasal düzenlemelerin yapılması, ayrıca Yapı Endüstrisi ve alt sistemlerinin de bu amaca entegre edilmeleri gerekmektedir. Özellikle depremsellik gerçeğinin yaşandığı ülkemizde, herkes için sağlıklı yapı üretilmesine yönelik tasarım ve uygulamanın başarılması, gelecekte “ ORADA KİMSE VARMI … ! ” çığlıklarını duymayacağımız mutlu günlere kavuşmaız için kaçınılmaz bir zorunluluktur. 45 MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr Masumiyet (İN) Müzesi Erdem GÜZELBEY Mimar Yaşanmışlıkların oluşturduğu öğeler ve mekanlar bugün sergi ve korunma mekanı olan müzelerin materyallerini oluşturmakta idi, ta ki MASUMİYET MÜZESİ’nin ortaya çıkışına kadar, ORHAN PAMUK bu defa hem romanı hem de müzeyi tasarlamıştı. H ayali kahraman Kemal ve Füsun un anılarının anlam yüklediği nesnelerden oluşan bir müze. Buradaki müze tasarımında Orhan Pamuk un kurgulamasındaki detaycılığın eğitiminde İstanbul Teknik Üniversitesinde Mimarlık 3.sınıfa kadar okuyup mimar veya ressam olarak hayatını yaşamak istemediğini fark edip bırakmasına rağmen belleğinde yer edinmiş tasarım şerbetininde etkili olduğunu düşünüyorum. Roman yazılmaya başlamadan önce 1999 yılında İstanbul Çukurcuma caddesinde Brukner apartmanını Orhan Pamuk satın almış ve roman ve müze kurgulanmasına başlamış.Kitap 2008 yılında tamamlanarak yayınlanmıştı müze ise 28 nisan 2012 de kapılarını ziyaretçilere açtı. Bugünlerde Masumiyet Müzesi hem medyada hem de mimarlar arasında değerlendirilmesi yapılmakta. 05-06/ Mayıs 1012 de Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi tarafından sempozyum düzenlendi ve müzenin İstanbul a getirdiği görsel bellek övüldü. Bu müze sayesinde hayalin, kelimelerin, zamanın, edebiyatın, sanatın bir romanda bağlamak gibi mimarlıktada nasıl bağlanarak mekana dönüştüğünü görüyoruz. Yaşamımız içinde mekanla ilişkimizin şekillenmesi, düşüncelerimizin kelimelerle dile gelmesi ile mekanında oluşması sağlanmaktadır. 46 Kelimelerle hayatta gezinirken insanın düşüncelerinin, yaşadıklarının ve saplantıları ile anılara dönüşmesi, mekanında belleğinde yer edinmesi bunlarında üst üste çakışması ile insanın kişiliğine yapışır. Mekanın önemi anıların var olduğu zemin olmasıdır. Aynı Romandaki Kemal’in mekanının Füsun olması, öğelerin Füsun’un kullandığı nesneler olması ve yüklenen zaman sayacındaki anlam ve ifadelerle dolu nesnelerden oluşan bir MASUMİYET MÜZESİ gibi Romandaki Kemal in sorusu hayatımızın her noktasında yaşamımızda almamız gereken lezzet duygusunun sorusu.. “aşk nedir?” “neymiş?” “aşk, Füsun’un karayolları, kaldırımlar, evler, bahçeler ve odalarda gezinirken ve çay bahçelerinde, lokantalarda ve akşam yemeği sofrasında otururken, ona bakan kemal’in duyduğu bağlılık duygusuna verilen addır.” “hmmm...güzel cevap derdi füsun .”beni görmediğin zaman aşk olmuyor mu ?” “o zaman fena bir takıntı, bir hastalık oluyor” Bizler mesleğimizi yaparken mimarlığı eskizlerde yada ekranda çizgi yumağı olarak mı göreceğiz yada aşkla, takıntı ile saplantı ile o çizgilerin her bireye sunacağı değişkenliklerle ve çağrışımları ile mutluluğu, hüznü, gülümsemeyi, yakalamak için kurguladı- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr ğımız birer sahne olduklarını fark ederek tasarımlarımızı yapacağız. Bu düşüncelerle yaptığımızda da mimarlığın gücünü fark edeceğiz, Masumiyet Müzesi için mimar Prof. Dr. İhsan Bilgin’in ifadesiyle “Bir hayali kahraman Kemal’in hayalini gerçeğe dönüştürmesi hayaline MİMARLIĞIN GÜCÜ’nü göstermeye yeten bir büyüklük olduğunu düşünüyorum.” Müzede, romanı okuyanlar için en çok dikkat çeken bölümlerden biri Kemal’in Füsun’un içtiği sigarayı söndürürken izmaritin aldığı formların üzerinden yüklediği anlam ve yorumları içeren sigara duvarının oluşumunu sağlayan düşünceleri…. ……çoğu zaman da dudaklarına sürdüğü ruj ile hoş bir kırmızıya boyanan bu izmaritlerin her biri; derin acıların, mutlu anların hatıralarını taşıyan çok özel, mahrem eşyalardır. Bazan sinirli bir hareketle sigarasını küllüğe bastırırdı. Bazan bu bir sinirlenme hareketi değil, bir sabırsızlık jesti olurdu. Sigarayı küllüğe bir çeşit öfkeyle bastırdığını da çok görmüştüm ve bundan huzursuz olurdum. Kimi günler, çok küçük ısrarlı hareketlerle, sigarayı küllüğün tabanına vura vura söndürüldü. Bazan da kimse bakmazken bir yılanın başını usulca eziyormuş gibi sigarayı küllüğe büyük bir güçle ve ağır ağır bastırırdı. O zaman hayattaki bütün öfkesini izmaritten çıkardığını düşünürdüm. Televizyonu seyrederken, sofradaki sohbeti dinlerken, sigarayı küllüğe, o yöne hiç bakmadan dalgın dalgın bastırdığı da olurdu. Eline kaşığı ya da büyük bir sürahiyi almadan önce, elini boşaltmak için aceleyle bir hamlede söndürdüğünü de çok gördüm. Bazan neşeli, mutlu olduğu zamanlarda, canını acıtmadan bir hayvanı öldürür gibi, sigarayı bir hamlede işaret parmağının ucuyla küllüğe hafifçe bastırarak söndürürdü. Mutfakta iş görürken, tıpkı Nesibe Hala gibi ağzındaki sigarayı musluktan akan suya bir an değdi- Füsunun elinden çıkan izmaritlerin her birine özel bir biçim, bir ruh verirdi. Onları Merhamet Apartmanında cebimden çıkarır, dikkatle inceler, her birini ayrı bir şeye; mesela boynu, başı ezilmiş, kamburu çıkmış, haksızlığa uğramış kara yüzlü küçük insancıklara ya da tuhaf korkutucu soru işaretlerine benzetirdim. rip sonra çöpe atardı. Bütün bu değişik yöntemler ve daha niceleri, Füsunun elinden çıkan izmaritlerin her birine özel bir biçim, bir ruh verirdi. Onları Merhamet Apartmanında cebimden çıkarır, dikkatle inceler, her birini ayrı bir şeye; mesela boynu, başı ezilmiş, kamburu çıkmış, haksızlığa uğramış kara yüzlü küçük insancıklara ya da tuhaf korkutucu soru işaretlerine benzetirdim. Bazan izmaritleri Şehir Hatları gemilerinin bacalarına, deniz böceklerine benzetirdim. Bazan da onları beni uyaran ünlem işaretleri, gelecekteki bir tehlikenin ilk belirtileri, pis kokulu çöpler ya da Füsun’un ruhunu ifade eden birşeyler, hatta bu ruhun parçası olarak görür, TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ filtrelerinin ucundaki ruj izini de hafifçe tadarak hayat hakkında, Füsun hakkında derin düşüncelere dalardım. Orhan Pamuk masumiyet müzesi belgeselindeki ifadesiyle 35 yıldır hayatının her gününü roman yazarak geçirirken ilk defa hayatında beş aylık süreçte masumiyet müzesinin uygulamasına ve kurgulaması için eskiz çalışmalarına zaman ayırdığını söylüyor. Orhan Pamuk’un bu zaman ayırmasının sebebinin kelimelere hükmettiği gibi hayali durumun gerçeğe mekanda dönüşmesi için Mimarlığın Gücünden yararlanmak zorunda olduğunun farkına varmasıdır. Bizlerde mimarlığın gücünün farkına varmak zorundayız. 47 MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr Teknolojik gelişim ve malzeme Mimarinin değişimi süreci içerisinde günümüz mimarlığına gelinceye kadar bu gelişimden en çok etkilenmenin yapı dış cephelerinde olduğunu görmekteyiz. Ertuğrul UZAK Yüksek Mimar 48 R obert Venturi kendisi ile yapılan bir söyleşide: “Yüzyıllardır yapıların içleri değişmedi, cepheleri değişti ” diyor, [3]. Gerçekten de bina cephelerinin tarihsel gelişimine her felsefi yaklaşımın farklı yorumu ile bu etkileşim görülmektedir. Sezar’dan sonraki imparator Augustus Res Gestae ; “Romayı tuğla yığını bir kent buldum, mermer bir belde olarak bıraktım.” diyerek mermeri zenginlik ve güç belirtisi olarak göstermektedir. Yüzyıllar boyu kullanımı devam edecek olan mermer, taş ve tuğlanın Anadolu’ya damgasını vuran tüm medeniyetlerde gelişen bir süreç içinde TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ MAKALE www.gaziantepmimod.org.tr farklı şekillerde kullanıldığı görülecektir. Anadolu Selçuklularında sırlı tuğla, Erken Osmanlıda almaşık ( taş tuğla duvar örgüsü ), Klasik Osmanlıda taş ve mermer olarak devam edecektir. Avrupa’nın Rönesans, Romanesk, Gotik, Barok, Rokoko mimarisinde taşın tamamıyla hakim kullanımı 19. yüzyıl ortalarına kadar devam edecek ve ekonomik yönden gelişimini tamamlayan Avrupa’da sanayi devrimi ile çeliğin bilinçli bir şekilde kullanılmasına kadar devam edecek, beton ve betonarmenin bulunması ile tarihsel gelişimini tamamlayacaktır. Dikkat edilecek olursa buradaki en önemli değişim taşın mimaride üstlendiği görev bundan sonra tamamıyla değişip ; taşıyıcı sistemin temel malzemesi olmak yerine, bina kabuğunun bir öğesi olarak kullanılmaya devam etmesi yani fonksiyonunun değişmesi olacaktır. 1850 ‘de Auguste Perret’in ilk betonarme binayı yapması ile beraber taşın taşıyıcı sistemin ana unsuru olmaktan çıkması, günümüze gelindiğinde onun yerini estetik olarak ve kaplama malzemesi olarak kullanımına kadar taşımıştır. Fakat bu değişim bazı problemleri de beraberinde getirmiştir. Mimari, Vitruvius’un eserlerinde dahi özelliklerinin tanıtıldığı tuğla, taş ikilisi yerine, henüz tam keşfedilmemiş, özellikleri tam bilinmeyen yeni yeni malzemelerle tanışmıştır. Göze çarpan en önemli yenilik mimari yapının en önemli unsurlarından biri olan dış cephelerdeki değişmeler olduğu gerçeğidir. Genel anlamda mimariden istenenler mimarlığın bilinen ilk teorisyenlerinden olan Vitruvius (~M.Ö.90-20 ) tarafından şöyle sıralanmıştır, [4]: 1. Firmitas ( Sağlamlık ) 2. Utulitas ( Kullanışlılık ) 3. Venustas ( Güzellik ) Bu sınıflandırma sonraki dönemlerde kapsam ve öncelik sıraları değiştirilerek fakat özünü kaybetmeden günümüze kadar gelmiştir. Batı toplumlarının sosyal, kültürel, ekonomik ve teknik olanaklarındaki gelişme, zenginleşme, farklılaşma ve büyük endüstri toplumlarının giderek üst düzeyli kentleşmesi ile 20. yüzyıl başlarında başlayan yeni mimari akımlarla da bu süregelişin farklılaştığı görülmektedir. Bina cephelerinde opak yüzey oranlarının azalması ve saydam yüzeylerin genişlediği insan yaşantısını birtakım kalıplara, normlara, standartlara sokmağa ve renksiz sistemlere zorlayan gidişe karşı oluşan büyük tepkiler yeni mimari akımlar ve yeni cephelerle karşımıza çıkmaktadır. Modern Mimarlık akımı ile başlayan bu değişim metal malzemenin dış ortam birinci olarak sözü edilen mimari tasarımda istenen cephe etkisi mimarlar için bir problem teşkil etmemiş mevcut yöresel malzemelerin gerekli estetiği sağlayacak şekilde biçimlenmesi söz konusu olmuştur. Her ne kadar antik yapılara kadar uzanan istisnai örnekler mevcut ise de ( Anadolu’daki bazı antik tiyatro sütunlarının botlarla İtalya’dan getirilmesi gibi ) mimaride dış cephe malzemesi seçimi 20. yüzyılın başlarına kadar geleneksel olarak devam etmiş, hatta ilk Şikago gökdelen örneklerinde de görüleceği gibi strüktürü çelik olan yapıların eskilere benzetilmek Yapı kabuğunun oluşturulmasında mimarın iki hedefi vardır ; 1. Öncelikle düşünülen cephe etkisinin elde edilebilmesi için yapılacak malzeme seçimi 2. Seçilen malzemelerin veya yapı bileşenlerinin bina iç konforunu sağlayabilecek şekilde katmanlaşması veya detaylandırılması koşullarına, korozyon etkilerine karşı geliştirilmesi , camın ; teknolojik gelişmelerle çok büyük boyutlarda üretilebilmesi ve reflektif özellik kazandırılması 1960’ larda Post modern ve Hi-tec , 1980’li yıllarda ise dekonstrüktivizm ile tepkisel yaklaşımını dile getirmeye devam etmektedir. Postmodern mimaride ; cam, çelik, granit , Hi-tec mimaride ; metal ve cam kompozisyonlarından oluşan dış cepheler, Dekonstrüktivizm de ise bir baş kaldırış ve tepki yönü ile çok daha fazla renkli, teknoloji ürünü ve farklı malzeme kullanımı ile doğaya meydan okuyan bir anlayışla karşımıza çıkmaktadır. Yapı kabuğunun oluşturulmasında mimarın iki hedefi vardır ; 1. Öncelikle düşünülen cephe etkisinin elde edilebilmesi için yapılacak malzeme seçimi 2. Seçilen malzemelerin veya yapı bileşenlerinin bina iç konforunu sağlayabilecek şekilde katmanlaşması veya detaylandırılması Mimarinin geçmişine bakıldığında TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ için dış cepheleri taş kaplanarak aynı görünümün elde edilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Yapı dış kabuğu oluşturulmasında bahsedilen tüm mimari akımlar, teknolojik gelişmeler yanında bina taşıyıcı sisteminin taşımak zorunda olduğu toplam ölü yüklerin artması ve inşaat yapım sürelerinde ulaşılmak istenen hız tasarımcıları yenilikler yapmaya zorlamıştır. Yüksek binaların tasarlanmaya başlanması ile beraber tüm dış estetik arzular yanında yapı taşıyıcı sistemine hatırı sayılır bir yük getiren dış cephe malzemeleri ve bunların inşaat yapım süreleri mimariye, kaba inşaattan sonra hızla monte edilebilen ve taşıyıcı sisteme en az ölü yük getirecek çözüm olan giydirme cephelerin kullanılmasını ve gelişmesini gündeme getirmiştir. Gelişim ve süreç devam etmekte şu anki şekliyle teknoloji mimarlara sadece cam ve çelik halatlardan teşekkül , olağanüstü şeffaflık ve görsellik imkanları sağlayan yapı dış kabuk tasarımı imkanı sunabilecek noktaya gelmiştir. Yarınların ne getireceğini hayal etmek çok kolay olmayacak…… 49 RÖPORTAJ www.gaziantepmimod.org.tr Gençlere fırsat tanınmalı MİMARLIK dergimizin yeni sayısını hazırlarken mesleğe ve sektöre bir de gençlerin gözünden bakalım istedik. Henüz mimarlık öğrencisi olan ve mesleğe yeni başlamış genç arkadaşlarla oturduk ve ne kadar sansürsüz ve kaygısız konuştuysak o kadar da sansürsüz ve kaygısız yazdık. O kul ve Piyasa Çok Farklı Biz sektörü gördükçe okul ile gerçek hayatın çok farklı olduğunu acı bir şekilde öğreniyoruz. Okulda bütün derslerimiz, projelerimiz ve eğitimimiz özgün, 50 güzel, çevre ve yaşam koşullarına dikkat etmek üzerine kurulu. Piyasada ise, çabuk, ucuz ve hızlı satılacak binalar isteniyor. Müteahhitler ve belediyeler başta olmak üzere mimar ve mühendislerin işine karışan, akıl veren, talep üstüne talep sıralayan onlarca basamak var. Neredeyse hiç kimse bir mimardan faydalanmanın ve mimarla çalışmanın koşullarını bilmiyor. Herkesin kafası kendi önceliklerine takılıp kalmış durumda. Durum böyle olunca da şehirlerimiz ne yazık ki binlerce benzer binadan oluşan büyük lojman kentlere dönmüş durumda. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr En Büyük Korkumuz Genç mimarların en büyük korkusu hayalindeki projeyi hiç bir zaman gerçekleştirememektir. Bu korkuyu ya da hayal kırıklığını genelde mesleğe yeni girip piyasa koşullarını tanımaya başlayan genç mimarların yaşadığını biliyoruz. Öyle mimarlar var ki, mesleği 40 yıl yapmış, emekli olmuş ama istediği gibi bir proje gerçekleştirememiş. Hep arsa sahibinin ya da müteahhidin çizdiği sınırlar içerisinde kalmış. İşte bu gençler olarak hepimizin kabusu. Çünkü her mimar birgün “İşte bu benim başyapıtım” diyebileceği bir proje yapmak ister. RÖPORTAJ Uzmanlaşmak Önemli Mimarlar mesleğe atıldıklarında uzmanlaşacaklanı alanı seçmeliler. Proje mi çizecekler, müteahhitlik mi yapacaklar, serbest ya da maaşlı mı çalışacaklar, malzeme mi alıp satacaklar ya da iç mimarlığa mı yönelecekler belirlemeliler. Bunların hepsini ya da bir kaçını para kazanma kaygısıyla birlikte yapmaya çalışmak işinde uzman olmayan kişiler ve kalitesiz işler yaratıyor. Para kazanmak elbette ki leği okuyanların önemli bir kısmı ilk tercihten girmiyor. Daha iyi yerleri kazanamayıp mimarlığa gelenlerin sayısı hayli fazla. Ancak hem mimarlık okumak hem de mesleğin kendisi keyifli olduğu için kimse şikayetçi değil. Hepimizin şikayet ettiği ortak konu çok fazla mimarlık fakültesi olması. Sanki her üniversitede mimarlık fakültesi olmak zorundaymış gibi bir anlayış var. Yeni kurulan bir üniversitenin bile ilk açtığı bölüm mimarlık oluyor. Bu da malzeme yetersizliğinden? kaynaklanıyor. “İki sıra bir masa yeter” diye düşünüp açıyorlar bölümü. Şu an ülkemiz ihtiyacının çok üstünde mimar yetiştiriyor. Bu açıdan baktığımızda mesleğin geleceği pek parlak gözükmüyor. Ortalıkta binlerce işsiz mimar varken bir de yabancı mimar sorunu yaşıyoruz. Denkliğe bakılmadan yabancı mimar çalıştırılıyor. Projeler alınıyor. Yani pek çok meslekte olduğu gibi bizde de çok fazla sorun var. Okullar da öyle. En basitinden Gaziantep’te Mimarlık bölümüne ait bir bina yok. Mühendislik fakültesi içerisinde öğrenim görülüyor. Sosyal etkinlik ve malzeme sıkıntısı var. Şöy- önemli ama bir işte uzmanlaşan kişi zaten para kazanır. Bu yüzden önce bir uzmanlık alanının seçilmesi şart. le sohbetler keşke bütün mimarlık fakültelerinde yapılabilse. Bu konuştuklarımız gerçek sorunlar çünkü. Mimarlık Okumak Çok Keyifli Ama... Mimarlık okumak çok keyifli. Bu mes- Müteahhitler Mimar Çalıştırmalı Mimarlık projeyi çizip teslim edince TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 51 RÖPORTAJ Beray ATALAY (Mimar) Şu anda mimarlığın hak ettiği prestijden uzak olmasının en önemli sebebi günümüz konut anlayışıdır. Nüfusun aşırı hızlı artması, artan nüfusun büyük kentlerde göç yoluyla yoğunlaşması hızlı ve ucuz konut üretimini zorunlu kıldı. 52 www.gaziantepmimod.org.tr Taner YÜREKLİ (Doğu Akdeniz Üniv. Mimarlık Öğr) bitmemeli. Proje kadar önemli bir konu da inşaatın projeye uygun olarak yapılması. Bir de bu uygunluk sözde değil özde olmalı. Bir mimar proje çizerken, çevre, güvenlik, iklim, arsanın konumu ve buna benzer onlarca faktörü dikkate alır. Müteahhitler de ikiye ayrılır. Projeye uyanlar ve uyuyormuş gibi görünenler. İşi kitabına uyduranlar. Oysa mimari bir projedeki en küçük detayın bile bir amacı ve işlevi vardır. Müteahhitler mutlaka mimar çalıştırmalıdır. Proje çizmek için değil. Yaptıkları işin projeye uygun yürütülmesini, değişiklik yapılacaksa da bunun doğru şekilde yapılmasını sağlamak amacıyla çalıştırmalıdır. İnşaatlarda mühendisler ve ustalar var elbette. Ve pek çok kurum inşaatları denetliyor tabi ki. Ama yine de bir inşaatı yapan ekibin içerisinde mimar bulunması bazen hayat bile kurtarır desek abartı olmaz. Konutta Seri İmalat Anlayışı Hakim Şu anda mimarlığın hak ettiği prestijden uzak olmasının en önemli sebebi günümüz konut anlayışıdır. Nüfusun aşırı hızlı artması, artan nüfusun büyük kentlerde göç yoluyla yoğunlaşması hızlı ve ucuz konut üretimini zorunlu kıldı. Bu zorunluluk kopya, çabuk üretilen ve ne yazık ki çoğu zaman konfordan, en basit mimari kurallardan ve hatta güvenlikten yoksun, basmakalıp ve bizim Yap-Sat dediğimiz türden binaların kentleri Mine ÖZOVACI (GAÜN Mimarlık Öğrencisi) istila etmesine yol açtı. Yerel ve merkezi yöneticiler de oy ve benzeri kaygılarla ne yazıktır ki bu duruma göz yumdu, hatta çanak tuttular. “Zararın neresinden dönersen” mantığı ile şimdilerde kensel dönüşüm ve yeni imar yasaları ile durum kurtarılmaya çalışılıyor. Yapılan pek çok doğru şey var. Ama sanki batmışız gibi büyük bir telaş ve panikle aklına gelen her şeyi doğru kabul edip hızla uygulayan bazı yöneticiler yine en büyük sorun. Kentlerin yapısı büyük, ciddi ve planlama gerektiren bir iştir. “Ben yaptım oldu” mantığı ile iş yaparsanız, bir yeri düzeltirken, ileride başkalarının düzeltmesi gereken pek çok yeni soruna yol açarsınız. Sektörün Onurunu Korumak Çok Önemli Şu sıralar özellikle Gaziantep’te az da olsa “Ne yapsak satılıyor” anlayışı var. Arsa miktarının az tabebin ise çok olması nedeniyle, güzel bina yapma kaygısı gütmeyen bazı kişiler müteahhitlik boyutunda sektöre girmiş durumda. Adamın tek derdi para kazanmak. “Yaparım, satarım. Her malın bir alıcısı var” havasındalar. Oysa bu sektörde kurumsallaşmış pek çok kişi müteahhidi, mimarı ve mühendisi ile önce sektörün onurunu korumaya ve iyi iş çıkarmaya çalışıyor. Çünkü biliyorlar ki iyi bir bina her konuda hakkını alır. Takdir alır, örnek gösterilir ve fiyat olarak da hakkını bulur. Gaziantep inşaat camiasının çoğu bu anlayışla çalışıyor. Mesleğin TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr Ali Sina AÇIKKOL (Mimar) Canan KOYUNCU (Mimar) onurunu ön planda tutuyor. Bizler de onları örnek alıyoruz. Ancak dediğimiz gibi az da olsa, “ne yapsam satarım” diyenler var. Bu durum sektörün her aşaamasına zarar veriyor. Çünkü herkes biliyor ki bir binanın mutlaka bir müteahhidi, bir mühendisi, mimarı, denetleyini ve ustaları vardır. Kötü bir bina inşaat sektöründe emek sarfeden pek çok meslek erbabını birden alıp yerin dibinene sokuyor. Kimse “bunda şunun kabahati vardır, bunun yoktur” demez. Bir iş kötü ise tabelada adı yazan herkes kötüdür. Bizce mimar ve mühendisler para kazanmak uğruna kötü olduğunu bildikleri projelere imza atmamalı. Mesleğin onurunu ve prestijini de düşünmeli. Biz büyüklerimize bunları söylediğimizde “Hele mesleğe bir girin sizi de görürüz” diyorlar. Şu andaki bakış açımız bu. Umarız ileride yaşam koşulları bizi bu anlayışımızdan vazgeçmeye zorlamaz. lı. Mesela İstanbul’da milyolarca insan 50-60 yıllık binalarda oturuyor. Gaziantep’te bu mümkün değil. Hatta hepimiz biliriz ki ev eskimesi diye bir olay sadece Gaziantep’te vardır. Bir evde oturanlar 10 yıl sonra eğer durumu uygunsa “Bu ev eskidi” diyerek daha yeni binalara ve mahallelere taşınır. Aslında bir mimar için bu güzel bir durum. Çünkü sürekli daha yeni ve konforlu ev ihtiyacı var. Gaziantepli evini sever. İmkanlarını zorlar ve en iyisinde oturmak ister. Ama ilginçtir ki lüks kavramı evin içi ile sınırlı. Evin içi güzel olsun yeter. Sosyal alanlarda aynı bakış yok. En güzel sitelerde bile havuz, spor salonu, park gibi alanlara önem verilmiyor. Bunlar aranmıyor. Gaziantep’te Standart Lükstür Gaziantep’te en önemli standart lüks ve büyüklüktür. Detaylar önemlidir. Biz alıştığımız için normal geliyor. Ama dışarıdan gelen arkadaşlar binalarda standart olarak bulunan dolapları, kilerleri, çamaşır makineleri için yapılan özel bölmeleri hatta balkonlarda mangal koymak için yapılmış özel demirleri görünce şaşırıyorlar. Bina kalitesi, büyüklük ve lüks açısından bakıldığında Gaziantep pek çok şehrin önünde ve şans- En Keyiflisi Bağevi Yapmak Bağevleri kullanıcının özel yaşam alanı olduğu için güzellik ve kullanım açısından daha rahat çalışıyoruz. Öncelikle ve sadece mal sahibi ile muhatap oluyoruz. Müteahhit yok. İş sahibinin istekleri doğrultusunda serbest bir çalışma alanımız mutlaka oluyor. Bu yüzden Gaziantep’te bir mimarın en keyifle çizeceği projeler herhalde bağ evleridir. RÖPORTAJ Burak Anıl AÇIKKOL (Haliç Üniv. Mimarlık Öğrencisi) Bağevleri kullanıcının özel yaşam alanı olduğu için güzellik ve kullanım açısından daha rahat çalışıyoruz. Öncelikle ve sadece mal sahibi ile muhatap oluyoruz. Müteahhit yok. İş sahibinin istekleri doğrultusunda serbest bir çalışma alanımız mutlaka oluyor. Balık Baştan Kokar Bir kenti gösteren toplu kullanım alanları ve özellikle de kamu binalarıdır. Kamu binalarında hala 40-50 sene öncesinin planları ve standartları kullanılıyor. Parkların bile bir standardı var. Halbuki dünyada bu TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 53 RÖPORTAJ tür projeler yarışmalarla seçilir. Hepsi de vizyon projeleri olur. Bir kamu binasının örneğin vilayetin, okulların, devlet dairelerinin çirkin olması şart mıdır. Devlet memuru güzel bir binada çalışamaz mı? TOKİ güzel projeler yapamaz mı? Kenti dönüştürmek her zaman aynı projelerle, çok katlı çirkin beton yığınlarını yan yana dizmek midir? Gerçi son yıllarda büyük devlet binaları için de yarışmalar açılıyor. Bu yarışmalar bizim mesleğimiz açısından çok önemli. Kazanmasanız bile girmek, çabalamak, üretmek bir mimar için önemli. En büyük müteahhit olan devletin bina yaparken estetik ve mimari kaygılara dikkat etmesi pek çok sorunu çözmek için atılacak en önemli adım olur. Mimarlara Büyük Görev Düşüyor Her mimar aldığı işi yaparken müteahhite biraz baskı yapsa. Her projede bir adım olsun ileri gitse. 10 şey isteyip 2 tanesini yapsa. Meslek önemli ölçüde ilerler. Zaman içerisinde herkes kendi bakış açısından biraz olsun fedakarlık yapmayı ve doğruya yaklaşmayı öğrenir. Mesleki Dayanışma Şart Mimarların oda öncülüğünde sıkı bir dayanışmaya ihtiyacı var. İnşaatın ilk adımı bizim meslek. Bu yüzden varolan yanlışların çözülmesinin ilk adımı da mimarların atacağı adımdır. Mesleki birliktelik, belediyelerle, denetim şirketleriyle, müteahhitlerle, mühendislerle, ustalarla ve hatta malzemecilerle kurulacak diya- 54 www.gaziantepmimod.org.tr logların merkezi mimarlar odası olmalı. Mimarlar Odası fakültelere kadar inmeli. Sorunların pek çoğunu daha öğrencilerin kafasındayken çözmeli. Tabi bunun için de meslektaşlarımızın odaya destekleri, aktif çalışmaları, katkı sunmaları şart. Gençlerin Önü Açılmalı Genç mimarların ve öğrencilerin önü her anlamda açılmalı. Biz Gaziantep’te pek çok konuda mimar, mühendis ve müteahhitlerden destek görüyoruz. Örneğin Mimarlar Odası bize önem veriyor ki, dergisinin sayfalarını açıyor. Fikirlerimizi sıkıntılarımızı soruyor. Bunlar bizim için motive edici ve gururumuzu okşayan davranışlar. Bu sayede aklımızda olan ama belki de unutmaya yüz tutmuş sorunları, fikirleri tekrar açığa çıkardık. Hatırladık. Üstelik camiamızla paylaştık. Bir gencin önünü açmak demek mutlaka ona hemen çok büyük sorumluluklar, işler vermek anlamına gelmiyor. Ama fikir sormak, iyi bir fikri taktir etmek, uygulamak mesleğe yeni atılmış bir gence düşünemeyeceğiniz kadar büyük bir motivasyon sağlar, mesleği ve meslektaşlarını sevmesine yol açar. Biz gençlerin her anlamda destek görmesinin, zamanında yollarının açılmasının ve iyi bir iş yaptıklarında taktir edilmelerinin en önemli ihtiyaç olduğuna inanıyoruz. Bunun farkında olan ve böyle davranan çok fazla tecrübeli meslektaşlarımız var. Bu bizi mutlu ediyor. Ama yine de bir kez daha dile getirmek istedik. Bir gencin önünü açmak demek mutlaka ona hemen çok büyük sorumluluklar, işler vermek anlamına gelmiyor. Ama fikir sormak, iyi bir fikri taktir etmek, uygulamak mesleğe yeni atılmış bir gence düşünemeyeceğiniz kadar büyük bir motivasyon sağlar, mesleği ve meslekdaşlarını sevmesine yol açar. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ TEKNOLOJİ www.gaziantepmimod.org.tr Çimentosuz Beton Üretildi M aliyeti ucuz ve işlemesi kolay... Plastik atıklar, değişik kaynaklardan elde edilen kalker, pomza, bazalt ve kuvars kumlar ile birlikte 200 derece sıcaklıkta eritildi. Daha sonra ise kalıp haline getirildi. Yapılan testlerde de çimentosuz betonun, çimentolu betondan yüzde 12 daha sağlam çıktığı belirlendi. Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Hanifi Binici, çalışmanın başarıyla sonuçlandığını söyledi. Mimari açıdan da çok estetik Söz konusu çalışma kapsamında toplanan atık pet şişeleri değişik kaynaklardan elde edilen kalker, pomza, bazalt ve kuvars kumlar ile birlikte bir kazanda 200 derece sıcaklıkta erittiklerini belirten Binici, ‘’Erime tamamlandıktan sonra bunları kalıp haline getirdik. Elde edilen betonlar üzerinde eğilme, basınç, su emme ve aşınma deneyleri yaptık. Yaptığımız deneylerde ortaya çıkan betonun su emme ve aşınma değerleri sıfıra yakın bulundu. Basınç dayanım değerleri çok yüksek ve dayanıklı. Üstelik mimari açıdan değerlendirildiğinde görüntüsü de çok estetik’’ dedi. Elde edilen betonun esnek bir yapıya sahip olduğunu ve çimentosuz olması nedeniyle özelikle suyun kullanıldığı yapılarda kullanılabileceğini aktaran Binici, ‘’Hem maliyeti ucuz, hem de işlemesi kolay’’ diye konuştu. Binici, betonun ısı iletkenlik değerlerinin çok yüksek olduğunu, dayanıklılık testinde de ‘’çimentosuz beton’’un çimentolu betondan yüzde 12 daha sağlam çıktığını belirterek, ‘’Ürettiğimiz beton, hem doğal aynı zamanda çevreci bir betondur. Bir o kadar da dayanıklıdır’’ dedi. Geri dönüşüm özendirilmeli Binici, dünyada üretilen petrolün yüzde 4’ünün plastik üretiminde kullanıldığını, 1 adet pet şişe üretimi için yaklaşık olarak 1.2 kilogram ham petrol ve en az 65 litre su kullanıldığını ifade etti. Bunlar göz önüne alındığında pet atıklarının geri dönüşümünün hayati önem taşıdığını vurgulayan Binici, şöyle devam etti: ‘’Atık pet şişeler geri dönüştürülmediği sürece kirlilik ve doğanın tahribatı artacaktır. Plastiklerin ucuz maliyetli olması, atık olarak atılmalarını özendiriyor, yeniden kullanımlarına yönelik çabalar açısından da engelleyici. Doğadaki atık petler suyun, toprağın, havanın kirlenmesine neden oluyor, bununla da kalmayıp suda yaşayan canlılara zarar veriyor, hatta ölümlere neden oluyor. Tüm bunları göz önüne alarak plastiklerin geri kazanımına üniversite olarak önem verdik ve plastik petleri toplayarak çimentosuz betonu ortaya çıkardık. Biz bu çalışmamızla önemli bir görevi üstlendik. Ancak pet geri dönüşümünün özendirilmesi gerekiyor. Petlerin bizim yaptığımız gibi gerek sanayi sektöründe gerekse evsel kullanım sonrasında çöpe karışmadan toplanabilmesi yönünde halkın bilinçlendirilmesi ve özendirilmesi gerekiyor. Getirsinler bize petleri biz de çimentosuz beton yapalım.’’ TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Mühendislik ve Mimarlık Fakültesi öğretim üyeleri, kullanıldıktan sonra çevreye atılan plastik pet şişelerden çimentosuz beton ürettiklerini açıkladı. 55 TEKNOLOJİ www.gaziantepmimod.org.tr Dikey Bahçeler Binalardaki hava kalitesini arttıran ve enerji tasarrufu sağlayan “dikey bahçeler” giderek artıyor. Türkiye’de de uygulanmaya başlayan, büyük ilgi ve beğeni toplayan dikey bahçe konseptini en kısa zamanda Gaziantep’te de görmeyi umarak bazı kısa bilgileri sizlerle paylaşmak istiyoruz. D ikey bahçeler dünyada ilk olarak Fransiz Botanikçi Patrick Blanc tarafindan 1988 yılında bulundu. Blanc, araştırmalarını Malezya’daki yağmur ormanlarında sürdürüyor. 8.000 türden 2.500’ünün topraksız ve az ışıklı ortamda, ağaçlarla kayaların üzerinde, yalnızca nemden beslenerek yetiştiğini farkediyor. Botanikçi Blanc’ın günümüzde Paris, Londra, New York,Tokyo şehirleri başta olmak üzere 200 aşkın dikey bahçesi var. 56 Dikey bahçeler, binalardaki hava kalitesini arttırıyor. “Hasta Bina Sendromu” olarak bilinen, kapalı mekanların havasının kirliliğine karşı birebir... Ortalama bir insan hayatının % 90 nını kapalı mekânlarda geçiriyor. Dikey bahçeler sayesinde bitkiler havada kirliliğe neden maddeleri emip havayı temizleyebiliyorlar. Dikey bahçelerin başka bir faydası ise yaz aylarında enerji tasarrufuna yardımcı olmaları... Yüzlerce bitki içeren bir dikey bahçe bir odanın ısısını 3 ila 7°C arasında soğutabilir. Kış dönemlerinde ise ekstra yalıtım tabakası ola- TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr rak görev görür. TÜRKİYE’DE İLK Dünyada giderek yaygınlaşan “dikey bahçe” uygulamalarını Türkiye’de başlatan kuruluşlardan Siemens Ev Aletleri’nin Pazarlama Müdürü Ayşe Özkaya şunları söylüyor: “Metropol hayatı insanı yeşilden, doğadan uzaklaştırıyor. Oysa, günlük hayat içinde etrafımızda yeşil alanların olmasına o kadar ihtiyacımız var ki... Dikey bahçe projesi ile yeşil alanlara duyduğumuz ihtiyaca dikkat çekmeyi, doğa ve çevre bilincinin güçlenmesine destek olmayı amaçlıyoruz. Uzun süredir içinde yaşayanın olmadığı bir binanın cephesinde 90 metrekarelik bir alanda oluşturulan ilk Türk dikey bahçesinde, topraklarından arındırılarak tek tek yerleştirilen 4000 bitki yaşıyor. Sekiz farklı bitki türü ile martı sembolleri, Siemens logosu ve doğa temasının işlendiği bahçe, özel sulama ve gübreleme sistemi ile altı ay boyunca burada yaşamaya devam edecek. Bahçemizi tesadüfen keşfedenlerden bilerek görmeye gelenlere, hatta çalışanlarımıza kadar geniş bir kitleden çok olumlu geri bildirimler alıyoruz. Bununla birlikte birçok internet sitesinde, gazetede önemli yansımalar elde ettik. Projemiz çok dikkat çekti ve konuşuldu. TEKNOLOJİ Projeyi hayata geçirmek için yaptığımız araştırmalarda, Türkiye’de bu işi yapabilecek firma sayısının çok az olduğunu ya da yeterince bilinmediğini gördük. Böyle bir proje için doğru firmayı seçmek durumundasınız. Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmekle birlikte, markanızın imzasını taşıyacak bir işin ortaya çıkacak olması durumu daha da hassaslaştırıyor. Sonuç olarak, süreç sonunda dikey bahçeler projemizde Silvanus ile çalışmaya karar verdik. Yurtdışında yedi senelik New Yorklu bir dikey bahçe firmasıyla Avrupa ülkelerinde çözüm ortaklığı sağlayan Silvanus, bu sektördeki deneyimleri sayesinde çok sorunla karşılaşmadan, projeyi başarıyla gerçekleştirdi. Türkiye’de dikey bahçe outdoor uygulamasını başlatan marka olma özelliği taşıyoruz. Ülkemizde bu tip projeleri hayata geçirebilen firmaların sayısı oldukça az hatta sadece İstanbul ile sınırlı kalan bir alana sahip. Projeyi hayata geçirdiğiniz koşullar gelecek planlarınızda da etkili oluyor, bununla birlikte elbette dikey bahçe projesini yaygınlaştırmak hedeflerimiz arasında.” Evet bu doğa dostu ve faydalı uygulamayı Gaziantep’te görmeyi kim istemez ki? Bahçemizi tesadüfen keşfedenlerden bilerek görmeye gelenlere, hatta çalışanlarımıza kadar geniş bir kitleden çok olumlu geri bildirimler alıyoruz. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 57 GEZİ-SEYAHAT 58 www.gaziantepmimod.org.tr TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ GEZİ-SEYAHAT www.gaziantepmimod.org.tr Hong Kong Makau Dünyanın en güzel şehirlerinden iki tanesi Hong Kong ve Makau... Uzakdoğu’nun bu iki büyülü kentinden Hong Kong yüksek, özgün ve hatta çılgın binaları ile dikkat çekerken, daha çok turizme yönelmiş olan Makau’da binaların içine gösterilen özen insanı tam anlamıyla çarpıyor. M acera tutkunları için Hong Kong harika bir şehir.” Bu cümle Hong Kong’a gitmeden önce yaptığım araştırmadan aklımda kalan bir cümle sadece, ama eğer bir mimarsanız ve daha önce mimarlık dergilerinde görüp her detayını ezberlediğiniz gökdelenleri merak ediyorsanız, çok keyif alacağınız ve heyecanla her yerini gezmeye çalışacağınız bir şehir. Gözler sürekli gökyüzüne doğru uzanan binalarda, elinizdeki fotograf makinasının hafıza kartı dolup pili bitene kadar dik pozisyonda yüzlerce fotoğraf çekerken buluyorsunuz kendinizi. Ünlü birisiyle karşılaşmışcasına sizin onu tanıdığınız ama onun sizi hiç bilmediği bir ortam sanki. Devasa binaların arasında, onlarla çok orantısız, dar sayılabilecek yollar ve üzeri tamamen binanın konsoluyla kapanmış kaldırımlar, bize göre ters akan trafiğe daha ayak uyduramamışken sizi hem sesli uyarısıyla hem de kısa süresiyle baskılayan yaya trafik ışıkları farkında olmadan sizi ezmeye başlıyor. Şehrin dinamizmine ancak koşarak yetişebiliyorsunuz ama bu koşuşturmanın karşılığında kaybettiğiniz enerjiyi yerine koymak da bir o kadar zor. Yanından geçtiğiniz tüm restorantlar sizi TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ biraz daha uzaklaştırıyor yemek yemekten. Resoran vitrinlerinde gördüğünüz manzaralar, etrafa yayılan kokular, havanın bunaltıcı etkisi birdenbire vatan özlemi çektiriyor! Yavaş yavaş biraz da binaların içinde neler var diye merak edip sizi içeri davet eden, binadan binaya atlayan yaya geçitlerinin merdivenlerine yönleniyorum. Merdivenin başlangıcında bir uyarı levhası var ve ıslak olduğunda kaygan olabileceği konusunda dikkat çekiyor. Merdivene bakıyorum üzeri pürüzlü granit küplerden derin derzli olarak döşenmiş, Basamak uçlarında kaydırmaz GEZİ-SEYAHAT bantlar yapışık, iki kenarda korkuluk... hafif bir tebessümle bunu da fotoğrafla belgeleyip içeri giriyorum. Burası da bambaşka bir dünya. Tüm binaların ilk birkaç katı alışveriş merkezi şeklinde düzenlenmiş ve tüm binalar birbirine yaya yollarıyla bağlı. Bu yolları iyi biliyor olsanız hiç dış ortama çıkmadan tüm şehri dolaşabilirsiniz. Alışveriş merkezleri her yerde aynı. Bildik markalar, bildik mağaza vitrinleri, bildik alışveriş çılgınlığı. Bir diğer bildik manzara da şantiyelerde. Dünyanın öbür ucuna da gitseniz şantiye yine tozlu topraklı, çamurlu. Bizdeki kavak ağacından iskelenin yerini bambu iskele almış sadece. Şantiye çıkışına yapılmış araç yıkama havuzundan çıkan, iş makinalarından ve kamyonlardan, yola sadece birkaç damla 60 www.gaziantepmimod.org.tr su damlıyor o kadar. Böylece tertemiz yollarda ayakkabınız kirlenmeden günlerce gezebiliyorsunuz. Hong Kong’dan sonra Makau. Makau da Hong Kong’la hemen hemen aynı kaderi paylaşıyor. Farkları ise birinin İngiliz sömürgesinde yıllarca kalması ve ticaret merkezi olması, diğerinin Portekiz sömürgesi olup turizm merkezi olması. Bölgede bu kadar çok ada olması deniz yolunu en popüler ulaşım şekli haline getiriyor. Suyun üzerinde uçarcasına giden hızlı feribotlarla kısa sürede bir ülkeden diğerine geçiyorsunuz. Çin ve Hong Kong’un en önemli tatil bölgesi olan rüyalar şehri Makau’nun bu ünvanı almasının en önemli nedeni çok büyük ve lüks Burası da bambaşka bir dünya. Tüm binaların ilk birkaç katı alışveriş merkezi şeklinde düzenlenmiş ve tüm binalar birbirine yaya yollarıyla bağlı. Bu yolları iyi biliyor olsanız hiç dış ortama çıkmadan tüm şehri dolaşabilirsiniz. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ www.gaziantepmimod.org.tr otellerin bulunması ve bu otellerdeki kumarhaneler. Zengin olma rüyası gören herkes buraya akın ediyor ve doğruca zenginlik sembolleriyle süslenmiş bu parlak dünyaya dalıyorlar. Hong Kong’un tersine burada da binaların içindeki zengin ve muhteşem dekorasyonlar insanı büyülüyor. Otel lobilerinin her biri ayrı birer müze gibi. Paha biçilmez eserlerle dolu. Makau’da anlatılması gereken ve bir mimarın ilgisini çekecek o kadar çok şey var ki. Hangisini anlatsak diğerine haksızlık olacak. Ancak binaların herbirisinin balık oltası gibi olduğunu söylemek mümkün. Dışarıdan baktığınızda büyüleniyorsunuz. Oltadaki yeme kanan balıklar gibi içeri girip incelemek için dayanılmaz bir istek duyuyorsunuz. İçeri bir kez girdiniz mi GEZİ-SEYAHAT dışarı çıkmak mümkün değil. Tabi imkanlar müsaitse. Makau’da her şey gelen misafirleri hipnotize etmeye programlı sanki. Kendinizden geçeceksiniz. Zamanın nasıl geçtiğini, paranızı nasıl harcadığınızı fark etmeyeceksiniz. Bunu da çok güzel başarmışlar. Ve gururla! söyleyebilirim ki bu başarıda en büyük pay mimarlara ait. Binaların iç ve dış tasarımları, dekorasyonları insanlara kendilerini başka bir alemde gibi hissettiriyor. Ve dediğim gibi, Makau’da gördüklerimizi mesleki açıdan anlatmak çok zor. Çünkü sadece bir binayı tartışmak için bile kitap yazmak gerekebilir. En iyisi bu güzel şehri fırsat ve imkan bulup mutlaka görmenizi tavsiye etmek. Şehirde dolaşırken birden karşıma yine tanıdık bir yer çıkıyor. Makau Formula 1 yarış pisti. Start düzlüğü, pit stop bölgesi derken gözüme bir yazı çarpıyor. “15-18 kasım tarihinde yapılacak yarışlara davet”... Kimbilir bu kadar övgüden sonra belki hep beraber gideriz ve bu heyecanı birlikte canlı canlı yaşarız. Makau’da anlatılması gereken ve bir mimarın ilgisini çekecek o kadar çok şey var ki. Hangisini anlatsak diğerine haksızlık olacak. TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 61 YENİ ÜYELERİMİZ www.gaziantepmimod.org.tr BURAK BEYHAN Gaziantep Şube Uluslararası Kıbrıs Üniv. MAHMUT KARAÇİZMELİ Şanlıurfa Temsilciliği Maltepe Üniversitesi SEDA MÜFTÜOĞLU Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi SEVAL ÇELENK Adıyaman Temsilciliği Çukurova Üniversitesi DAVUT BOZHÜYÜK Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi CİHAT DURMAZ Adıyaman Temsilciliği Girne Amerikan Üniversitesi CANAN BİRGÜL ÇAPAN Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi SEVCAN MURAT Adıyaman Temsilciliği Uludağ Üniversitesi ALPER OKUYUCU Gaziantep Şube Lefke Avrupa Üniversitesi ALİ ÖZTEKİN Gaziantep Şube Selçuk Üniversitesi NECMETTİN SOYDİNÇ Gaziantep Şube Maltepe Üniversitesi GÜNEY SAĞIR Şanlıurfa Temsilciliği Erciyes Üniversitesi 62 TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ YENİ ÜYELERİMİZ www.gaziantepmimod.org.tr ÖZNUR İPEK Şanlıurfa Temsilciliği Dicle Üniversitesi HÜLYA FIRAT Şanlıurfa Temsilciliği Dicle Üniversitesi BAHRİ TAŞÇI Şanlıurfa Temsilciliği Haliç Üniversitesi SONGÜL ARSLAN Adıyaman Temsilciliği Mersin Üniversitesi MELİKE YALÇIN Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi ÖMÜR ATMACA Adıyaman Temsilciliği Doğu Akdeniz Üniversitesi EMİNE MAZICIOĞLU Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi ÖZGE VERGİLİ Gaziantep Şube Çukurova Üniversitesi FERHAT KARADAĞ Şanlıurfa Temsilciliği Yakın Doğu Üniversitesi İBRAHİM HALİL KÖROĞLU Şanlıurfa Temsilciliği Balıkesir Üniversitesi İSMAİL DEMİRKOL Şanlıurfa Temsilciliği Selçuk Üniversitesi EZGİ KALFE Gaziantep Şube Eskişehir Osmangazi Üniv TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 63 ÇİZGİYORUM 64 www.gaziantepmimod.org.tr TMOB MİMARLAR ODASI GAZİANTEP ŞUBESİ 03 04