Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi
Transkript
Göster/Aç - İstanbul Ticaret Üniversitesi
İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Yıl:15 Özel Sayı:29 Bahar 2016/1 s.311-323 POLİTİK İSTİKRARSIZLIĞIN EKONOMİK ETKİLERİ: 24 KASIM SONRASINDA TÜRKİYE-RUSYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ Ahmet Oğuz DEMİR * Ali ÇINAR ** ÖZET Ekonomik işbirliğinin yoğun olduğu komşu ülkelerde yaşanan bölgesel politik istikrarsızlıklar, ülke ekonomileri üzerinde önemli etkiler yaratmaktadır. Türkiye’nin bulunduğu bölgenin en önemli iki ekonomik gücü olan Türkiye ve Rusya’nın özellikle 24 Kasım 2015 tarihinde Türkiye’nin bir Rusya Federasyonu uçağını düşürmesinin iki ülke arasındaki ekonomik ilişkiler üzerinde önemli sonuçları olması muhtemeldir. Bu çalışmanın amacı, yaşanan bu gerginliği ve Rusya Federasyonu tarafından alınan kararları dikkate alarak 24 Kasım 2015 sonrasında Türkiye ekonomisi üzerinde yaratacağı kısa vadeli etkinin analiz edilmesidir. Çalışmada Rusya ekonomisinin mevcut durumu, Türkiye – Rusya ekonomik ilişkilerinin son 10 yıldaki gelişimi ve ilişkilerin geldiği nokta dikkate alınarak, sektörel olarak iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerine yaşanan gerginliğin olası etkileri analiz edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Türkiye ekonomisi, Rusya ekonomisi, ekonomik işbirliği, politik istikrarsızlık THE ECONOMIC EFFECTS OF POLITICAL INSTABILITY: TURKEY – RUSSIA ECONOMIC RELATIONS AFTER 24 NOVEMBER ABSTRACT The regional political instabilities occurred in the regions of tight economic relations affects economies of both countries within the region. Turkey’s downing of Russian warplane in 24 November 2015 will possibly affect negatively the economic relations between Turkey and Russia which both countries have the economic power in the region. The objective of this study is to analyze the short-term effects of this incident on Turkish economy regarding to the Russian economic restrictions about Turkey after 24 November 2015. In the scope of this study, the possible economic effects and sectoral dimensions of the tension between Turkey and Russia are analyzed with respect to the historical progress in the last 10 years and current state of art. Key Words: Turkish economy, Russion economy, economic cooperation, political instability * Yrd.Doç.Dr., İstanbul Ticaret Üniversitesi, İngilizce İktisat Bölümü. İstanbul Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İktisat Doktora Öğrencisi ** Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR 1.GİRİŞ Bir ülke ekonomisinin gelişimi kendi üretim olanakları kadar komşu ülkelerin de üretim olanaklarına bağlıdır. Özellikle dış ticaret ve turizm gibi faaliyetlerin dış ülke milli gelirlerine bağlı olarak gelişim göstermesi, ülkeler arası bağımlılık ilişkilerini arttırmaktadır. Easterly ve Levine (1998:122) iki komşu ülke arasında oluşturulan stratejik ortaklığın bir çarpan etkisi yaratarak her iki ülke ekonomisinde olumlu etki yaratacağını ve söz konusu ülkeler arasındaki ekonomi politikalarının birbirlerine yakınsayacağını ileri sürmektedir. Chua (1993) ise komşu ülkelerden herhangi birinde meydana gelen olumlu ya da olumsuz ekonomik gelişmenin bir diğerinin ekonomisini önemli ölçüde etkileyeceğini ifade etmektedir. Bu bağlamda ekonomik işbirliğinin yoğun olduğu komşu ülkelerde yaşanan bölgesel politik istikrarsızlıklar ülke ekonomileri üzerinde önemli etkiler yaratacaktır. 24 Kasım 2015 sabahı Türkiye hava sahasını ihlal eden bir Rus uçağının düşürülmesi ile Rusya yönetimi Türkiye’ye yönelik ekonomik yaptırımlar uygulamaya koymuştur. Oysa siyasal gerilimlerin ve bunun sonucunda alınan kararların, taraflar açısından olumsuz etkilere neden olduğu geçmişte de gözlemlenmiştir. Örneğin 90’ların başında meydana gelen körfez krizi esnasında Ürdün ile Irak, Suudi Arabistan ve Kuveyt arasında ortaya çıkan politik gerilim, özellikle Ürdün’ün söz konusu ülkelerdeki ihracat pazarını daraltmıştır. Ayrıca turizm ve taşımacılık gelirlerini azaltmış ve sonuç olarak krizden önce %8 büyüme tahmin edilen Ürdün ekonomisinde %0,6 oranında bir daralma gözlemlenmiştir. Tüm bunlara ek olarak, Suudi Arabistan ve Kuveyt’te çalışan Ürdünlü işçiler ülkelerine geri gönderilerek Ürdün ekonomisine ek maliyetler yüklenmiştir (Dünya Bankası,1992:286). Politik istikrarsızlıkların sonuçlarının analizi iktisat literatüründe önemli bir yer tutmaktadır. Yapılan analizler politik istikrarsızlığın birçok makro ekonomik değişken üzerinde olumsuz etkiler doğurduğunu ortaya koymaktadır. Barro (1991:407), Alesina vd. (1996:191) ve Ades ve Chua (1997:279) politik istikrarsızlıkların ekonomik büyüme üzerinde olumsuz etkiler yaratacağını ifade etmektedir. Bununla birlikte Alesina ve Perotti (1996:1204) ve Svensson (1998:1318) politik istikrarsızlığın mülkiyet hakları üzerinde tehdit oluşturarak büyümenin temeli olan yatırımları negatif etkileyeceğini ileri sürmektedirler. Cukierman vd. (1992:537) istikrarsızlığın vergi politikalarının etkinliğini azaltarak enflasyon üzerinde olumsuz etkileri olacağı sonucuna ulaşmaktadır. Bununla birlikte, gelişmekte olan ülkeler üzerine yaptıkları çalışmalarda Alesina ve Tabellini (1989:200) ve Özler ve Tabellini (1991:1) istikrarsızlık sonucu dış borçların artacağı vurgusu yapmakta iken Roubini (1991:50) ise politik istikrarsızlığın bütçe açıklarının artmasında önemli bir rol oynadığını belirtmektedir. Bu makale Türkiye-Rusya arasındaki ekonomik ilişkilerin 2000 yılından sonraki seyrini baz alarak, küresel gelişmeler çerçevesinde analiz edilmesi ve 24 Kasım 2015 sonrasında meydana gelen iki ülke arasındaki politik istikrarsızlığın olası sonuçlarına ilişkin ekonomik bir değerlendirme yapılmasını amaçlamaktadır. Bununla birlikte çalışmada Rusya ekonomisinin enerji gelirleri ve fiyatlarına olan 312 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 yüksek duyarlılığı nedeniyle 24 Kasım sonrası uygulamak istediği ekonomik yaptırımlar konusunda seçici olduğu dikkat çekmektedir. Yaptırımlar daha çok gıda, turizm ve inşaat gibi Türkiye’nin Rusya’daki yatırımları üzerinde yoğunlaşırken, doğal gaz satışı, nükleer enerji anlaşmaları gibi Rusya ekonomisinin temel dayanağı olan sektörlerle ilgili henüz bir açıklama yapılmamıştır. Bu çerçevede ikinci bölümde Rusya ekonomisi hakkında kısa bir bilgi sunulmakla birlikte enerji sektörünün Rusya ekonomisindeki yeri üzerinde durulmakta, üçüncü bölümde de Türkiye-Rusya ilişkilerinin ayrıntılı sektörel analizi yapılmaktadır. Sonuç bölümünde ise politik istikrarsızlığın yaratacağı olası ekonomik senaryolar tartışılmaktadır. 2. RUSYA EKONOMİSİ GÖRÜNÜM Dünya ekonomisinin 2000 yılı itibariyle başlayan hızlı büyüme süreci ve hemen ardından 2008 yılında başlayan küresel finansal krizin etkileri gelişmekte olan ülkeler üzerinde olumlu ya da olumsuz olarak daha fazla hissedilmiştir. Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’den oluşan BRIC ülkeleri özellikle küresel kriz sonrası bol likidite ortamında yakaladıkları büyüme performansı ile dünyanın en gözde ekonomileri haline gelmiştir. Rusya da sahip olduğu doğal kaynaklar ve 140 milyon kişiye ulaşan iç pazarı ile bu dönemde önemli bir gelişme sergilemiştir. 2009 yılında küresel krizin etkisi ile yaşanan %7,82’lik rekor ekonomik küçülmeye rağmen, 2000 –2010 yılları arasında Rusya ekonomisi ortalama yıllık %5’in üzerinde bir ekonomik büyüme performansı yakalamıştır. Bu süreçte 2001’de %40’larda bulunan yoksul nüfus oranı, 2010 yılına gelindiğinde %10’lara kadar indirilmiş, kişi başı milli gelir 24.000 Amerikan doları düzeyine ulaşmıştır. Şekil 1. Rusya GSYİH Büyüme Hızı (%) GSYİH Büyüme Hızı (%) 12,00 8,00 4,00 0,00 -4,00 2000 2003 2006 2009 2012 -8,00 -12,00 Kaynak: Dünya Bankası Toplam Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) 2014 yılında 1,86 trilyon dolar düzeyine ulaşmış ve Rusya Dünya’nın en büyük onuncu ekonomisi haline gelmiştir. Rusya’nın 1990 sonrası küresel sisteme entegre olma çabaları bu hızlı büyüme sürecinde önemli bir etmen olurken, asıl faktör Rusya’nın Dünya’nın doğal 313 Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR kaynaklar açısından en zengin ülkesi olmasıdır. Korabik (1997:1) Rusya’nın dünyadaki bilinen doğal kaynakların %30’una tek başına sahip olduğu ifade etmektedir. Avrupa Parlamentosu Araştırma Raporu (EPRS), 2013 yılı itibariyle Rusya’nın Avrupa’nın en önemli enerji tedarikçilerinden biri olduğu belirtilmektedir. Raporda Avrupa’da coğrafi ve tarihi olarak Rusya’ya yakın olan Baltık ülkeleri, Finlandiya ve Bulgaristan gibi ülkelerde %100’e yakın, AB ortalamasında ise %53 oranında enerji ithalatının Rusya’ya bağımlı olduğu ifade edilmektedir (Russell, 2015: 1). Bu açıdan Rusya ekonomisinde enerji ihracatı ve enerji fiyatları önemli bir belirleyici olarak görülmektedir. Lizardo ve Mollick (2010:407) ve Routava (2004:316) Rusya ekonomisinin petrol fiyatları dalgalanmalarından önemli derecede etkilendiğini ve bu etkinin hem uzun dönemde hem de kısa dönemde gözlemlenmesinin mümkün olduğunun altını çizmektedirler. Dreger vd. (2015) doğal kaynak zenginliğinin Rusya ekonomisi için önemli olduğunu ve Rusya ekonomisinin bu kaynakların ihracatına ve piyasa değerine dayalı bir ekonomi olduğunu ifade etmektedir. Petrol fiyatı ve petrol fiyatına bağlı olarak değeri hesaplanan doğal gaz fiyatlarındaki dalgalanmalar, Rusya ekonomisi üzerinde olumlu/olumsuz etkiler yaratırken uluslararası piyasalardaki fiyat değişimlerine karşı da Rusya ekonomisinin kırılganlığını arttırmaktadır. 2014 yılı başı itibariyle Rusya ve Ukrayna arasında ortaya çıkan gerilim ve bunun sonucunda AB ve ABD tarafından Rusya’ya yönelik uygulanan ambargo sonucu 18 aylık bir sürede Ruble, ABD Doları karşısında yaklaşık %50’lik bir değer kaybı ile karşı karşıya kalmıştır (Dreger vd.,2015:15). Rusya 2014 yılının son çeyreğinde yaşadığı rekor küçülme ile birlikte yılı ancak %0,6’lık bir ekonomik büyüme ile tamamlayabilmiştir. Krizin asıl etkilerinin ise 2015’te daha belirgin bir şekilde ortaya çıktığı açıklanan rakamlarda görülmektedir. Rusya ekonomisi 2015 yılı ilk üç ayında %2,2, ikinci üç ayında %4,6 ve üçüncü çeyrekte %4,1 küçülmüştür. Dünya Bankası, 2015 yılında Rusya ekonomisinin petrol fiyatlarına bağlı olarak %3,8 oranında küçülmesini beklemektedir. (Dünya Bankası, 2015:28) Aynı raporda son dönemdeki başta Ukrayna gerilimi ve petrol fiyatlarındaki düşüş olmak üzere ekonomik ve politik gelişmelerin Rusya ekonomisi üzerinde olumsuz etki yaratacağı ifade edilmektedir. Bir çok tüketim ürününde dışarı bağımlı olan ve ithal eden Rusya için, Ruble’de yaşanan değer kaybı ve ekonomik ambargo fiyatlar genel düzeyinde hızlı bir artışa neden olmaktadır. Artan istikrarsızlık ortamının faizlerde hızlı bir yükselişe neden olduğu ve yatırımcı güveninin düştüğü belirtilmektedir. (Dünya Bankası, 2015:8) 314 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 Şekil 2. Rusya Aylık Enflasyon 30,00 25,00 20,00 15,00 10,00 5,00 Jan 2000 Aug 2000 Mar 2001 Oct 2001 May 2002 Dec 2002 Jul 2003 Feb 2004 Sep 2004 Apr 2005 Nov 2005 Jun 2006 Jan 2007 Aug 2007 Mar 2008 Oct 2008 May 2009 Dec 2009 Jul 2010 Feb 2011 Sep 2011 Apr 2012 Nov 2012 Jun 2013 Jan 2014 Aug 2014 Mar 2015 0,00 Kaynak: Dünya Bankası Raporda Rusya ekonomisi ile ilgili olarak ikinci sorun başlığı, petrol fiyatlarındaki düşüşün kamu gelirleri üzerinde yarattığı baskı ve dolayısıyla da kamu harcamalarındaki olumsuz etki olarak gösterilmektedir. Finansal yaptırımlar ve istikrarsızlık ortamının finansal sektör ve özel sektör finansmanının kırılganlığını arttırması önemli bir risk faktörü olarak belirtilmektedir. Rusya’ya yönelik yaptırımlar ve finansal kısıtlamalar nedeniyle Rusya kamu bankaları ve firmaları, küresel finansal piyasalardan borçlanamamakta, bunun sonucunda ise finansman daha pahalı ve ulusal kaynaklarla sınırlı kalmaktadır. Azalan yatırımcı güveni, yeni yatırımların üzerinde oluşan bu finansman yükü ile birlikte neredeyse yeni özel sektör yatırımı olmaması sonucunu doğurmaktadır. Dolayısıyla Rusya ekonomisinde 2016 yılında küçülmenin etkisi azalsa da devam edeceği beklentisi devam etmektedir (Dünya Bankası, 2015:6). Şekil 3. Rusya İşsizlik Oranı (%) 11,00 10,00 9,00 8,00 7,00 6,00 5,00 4,00 2000 2003 2006 2009 2012 Kaynak: Dünya Bankası 315 Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR Ekonomideki olumsuz görünüm Rusya vatandaşlarının ekonomik refahı üzerinde de etkili olmaktadır. Dünya Bankası tahminlerine göre 2010 yılında %10 düzeyine gerileyen yoksul halkın oranı 2015 ile birlikte %15’in üzerine yükselmiştir. İşsizlik, 2009’daki daralmanın etkisiyle bir miktar yükselmiş olsa da, kamunun istihdamdaki ağırlığının da katkısıyla 2014 yılından itibaren başlayan kriz işsizlik üzerinde henüz belirgin bir negatif etki yaratmamıştır. (Dünya Bankası, 2015:21) 3. TÜRKİYE-RUSYA EKONOMİK İLİŞKİLERİ Özbay (2011:38-39) Türkiye – Rusya ilişkilerini üç dönemde ele almaktadır. Yaptığı değerlendirmede 1990’lı yılları ilişkilerin potansiyelinin altında kaldığı dönem, 2002-2008 yılları arasını ilişkilerde yükseliş dönemi olarak tanımlarken, 2008 sonrasını ise ikinci dönemi baz alan işbirliği yılları olarak tanımlamıştır. Yine Aras (2009:3) Türkiye-Rusya ilişkilerinin 2000’li yıllarla birlikte önemli gelişmeler gösterdiğini ifade etmektedir. 3.1.Ticari İlişkiler SSCB’nin çöküşünün ardından piyasa ekonomisi sistemine uyum sağlama yolunda adımlar atan Rusya ve 1980’li yılların sonunda hızlı bir ekonomik serbestleşme sürecine giren Türkiye, 2000’li yıllara gelindiğinde ikili ilişkileri daha fazla geliştirmeye başlamıştır. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2005 yılında 15,2 milyar dolar düzeyinde olan iki ülke arasındaki dış ticaret hacmi, aradan geçen dokuz yılın sonunda iki katına çıkmış ve 2014 yılında 31,2 milyar dolara ulaşmıştır. 2014 yılı itibariyle Türkiye, Rusya’ya 5,9 milyar dolar değerinde ihracat yaparken, Rusya’dan 25,2 milyar dolarlık ithalat yapmaktadır. Türkiye – Rusya ticaretinde Rusya lehine 19,3 milyar dolarlık bir fazla oluşmaktadır. Şekil 4. Türkiye – Rusya Dış Ticareti 35.000,00 30.000,00 25.000,00 20.000,00 15.000,00 10.000,00 5.000,00 0,00 2005 2007 İhracat 2009 İthalat 2011 Enerji Hariç İthalat Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu 316 2013 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 Rusya’nın 2013 yılı toplam ihracatı 507 milyar dolar iken, ithalatı 324 milyar dolardır. İhracatının yaklaşık 330 milyar dolarlık kısmı petrol, doğal gaz ve petrol ürünlerinden oluşmaktadır. Türkiye 152 milyar dolar ihracat ve 252 milyar dolar ithalat yapmaktadır. Rusya, Türkiye’nin ihraç pazarları içerisinde en fazla ihracat yaptığı yedinci ülke olarak yer alırken, enerji ticaretinin de etkisiyle en fazla ithalat yaptığı ülke olarak konumundadır. Şekil 5. Türkiye – Rusya İhracat İlk 3 Sektör (Milyon USD) 1.400 1.300 1.200 1.100 1.000 900 800 700 600 500 2010 2011 Tarım ve Hayvancılık 2012 Tekstil Ürünleri 2013 2014 Motorlu Kara Taşıtı ve Romorkör Kaynak: Türkiye İstatistik Kurumu 2014 yılı TÜİK Dış Ticaret verilerine göre Türkiye’nin Rusya’dan 25,2 milyar dolarlık ithalatının 11,7 milyar dolarlık kısmı petrol, doğal gaz ve uranyum ithalatıdır. Enerji harici dış ticarette de Türkiye-Rusya ticaretinde dış ticaret açığı vermeye devam etmektedir. 2014 yılında Türkiye’nin Rusya’ya ihraç ettiği ürünlerin değeri 5,9 milyar dolar iken, petrol, doğal gaz ve uranyum hariç Rusya’dan ithal ettiği ürünlerin değeri 13,5 milyar dolar olmaktadır. Bu tutarın 4,5 milyar dolarlık kısmı da yine petrol kokudur. Rusya, Türkiye’den gıda, tekstil ve hazır giyim ve otomotiv ürünlerini ithal ederken; Türkiye ise Rusya’dan petrol ve doğal gaz dışında, kok kömürü-rafine petrol yakıtlar, makine-teçhizat ve kimyasal ürünler ithal etmektedir. Rakamlar ve ticaret kompozisyonuna bakıldığında, Türkiye – Rusya ticari ilişkilerinde enerji dışında da önemli bir ticari hacim olduğu görülmektedir. Türkiye’nin ve Rusya’nın bu bağlamda karşılıklı yaptırımlara yönelmesi her iki ülke için de önemli bir ekonomik kayıp yaratabilecektir. 3.2.Enerji İşbirliği ve Ticareti ABD Enerji Ajansı (EIA) raporuna göre Rusya, dünyanın en büyük üçüncü petrol üreticisi ve en büyük ikinci doğal gaz üreticisidir. Enerji ürünlerinin toplam ihracat içerisindeki payı %68, federal bütçe gelirleri içerisindeki payı %50’dir. Aynı 317 Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR zamanda nükleer enerji üretimi açısından da dünyanın en büyük üçüncü ülkesidir. Özellikle doğal gaz ve petrol rezervleri ve bu rezervlerin pazara ulaştırılmasına yönelik altyapı imkanları ile Rusya bu kaynaklardan etkin bir şekilde yararlanmakta, ekonomisi büyük ölçüde bu kaynakların kullanımı üzerine dönmektedir (EIA, 2015:1). Türkiye Makine Mühendisleri Odası (TMMOB), Türkiye’nin doğal gaz ithalatı açısından dünya beşincisi, petrol ithalatında dünya on üçüncüsü ve kömür ithalatında dünya sekizincisi olduğunu ifade etmektedir. Aynı raporda Rusya’nın önemli ihraç ürünlerinden biri olan petrol koku ithalatında ise Türkiye’nin dünyanın en büyük dördüncü ithalatçısı olduğu belirtilmektedir (TMMOB, 2015: 2). Bu açıdan Türkiye’nin Rusya’nın enerji kaynakları için önemli bir pazar olduğu görülmektedir. Boru Hatları ve Petrol Taşıma A.Ş. (BOTAŞ) raporunda Türkiye’nin Batı Hattı ve Mavi Akım ile birlikte Rusya’dan yıllık 20 milyar metreküp civarında doğal gaz satın aldığı ifade edilmektedir. 4 milyar metreküp yıllık gaz tedariki yapılan Batı Hattı, Rusya Federasyonu - Türkiye doğal gaz boru hattı 845 km. uzunluğunda olup, Türkiye’ye Bulgaristan sınırında Malkoçlar’dan girmekte, Hamitabat, Ambarlı, İstanbul, İzmit, Bursa, Eskişehir güzergâhını takip ederek Ankara’ya ulaşmaktadır. Mavi Akım ise yıllık 16 milyar metreküp doğal gaz iletimi sağlamaktadır. Mavi Akım Hattı Rusya topraklarında 370 km, Karadeniz geçişinde 390 km uzunluğunda paralel 2 hat ve Türkiye topraklarında 501 km uzunluğunda bir hat olmak üzere 3 ana bolümden meydana gelmektedir (BOTAŞ, 2014: 23). Son yıllarda Ukrayna krizi ile birlikte Rusya, Avrupa’ya doğal gaz satışı için gerekli iletim hatlarına ilişkin olarak Türkiye üzerinden hareket etmeyi planlamış, Güney Akımı gibi projeler ortaya atılmıştır. Ancak özellikle 24 Kasım’da yaşanan politik istikrarsızlık ile tüm bu projelerin rafa kaldırıldığı Rusya tarafından ilan edilmiştir (Hürriyet Gazetesi: 03.12.2015) Türkiye için Rusya ile kritik bir işbirliği alanı da Nükleer Santral yapımıdır. Türkiye’nin doğalgaza olan bağımlılığını azaltmak için başvurduğu alternatif enerji kaynaklarından biri olan nükleer enerjide iki ülke arasındaki işbirliğinde tahmini yatırım bedeli 20 milyar doları bulması beklenen Mersin Akkuyu nükleer santral yatırımını Rusya Devlet Nükleer Şirketi Rosatom üstlenmiştir. 24 Kasım krizi öncesinde de çeşitli sorunlar bulunan santral yapım işine ilişkin bir değişiklik olup olmadığı hakkında henüz bir açıklama yapılmamıştır. İki ülke arasında enerji alanındaki işbirliği, ekonomik anlamda ve uluslararası siyaset açısından önemli bir işbirliği alanı olarak öne çıkmaktadır. Enerji ticaretinin kesilmesi, ekonomik kriz ortamındaki Rusya için 15 milyar dolarlık alternatif bir pazar bulunmadıkça mümkün görülmemektedir. 318 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 3.3.Turizm Türkiye turizminin hızlı büyüme gösterdiği 2000’li yılarda en önemli pazarlardan biri Rusya olmuştur. Rusya’ya coğrafi olarak yakın ve yaz turizmi için cazip olanaklar sunan Türkiye, Rus ziyaretçiler için en fazla tercih edilen destinasyonlardan biri haline gelmiştir. Şekil 6. Çeyrekler Bazında Rusya’dan Gelen Turist Sayısı (Bin Kişi) 1800 1600 1400 1200 2012 1000 2013 800 2014 600 2015 400 200 0 1. Çeyrek 2. Çeyrek 3. Çeyrek 4. Çeyrek Kaynak: TÜİK TÜİK verilerine göre Almanya’dan sonra sayı olarak Türkiye’ye en fazla ziyaretçi Rusya’dan gelmektedir. Her yıl Mart ayından Ekim ayına kadar Türkiye’nin Akdeniz ve Ege Bölgeleri’ne yaz turizmi için gelen ziyaretçilerin dışında özellikle İstanbul’da Ruslar için önemli bir destinasyon haline gelmiştir. Türkiye’ye en fazla turistin geldiği üç ülkeden ikisi olan Almanya ve İngiltere’den gelen ziyaretçilerden elde edilen gelir son yıllarda azalırken, 2012 yılından bu yana Rusya’dan gelen ziyaretçilerden elde edilen gelir artış göstermektedir. 2015 yılında ise Türkiye’ye seyahat eden Rus ziyaretçi sayısında düşüş görülmektedir. 3.4.İnşaat ve Taahhüt Hizmetleri Türk müteahhitlerin Rusya'da 1988 yılından bu yana üstlendiği 1920'yi aşkın projenin toplam bedeli yaklaşık 62 milyar doları bulmaktadır. Türkiye Müteahhitler Birliği açıklamasına göre Rusya, bu iş hacmi ile Türk müteahhitlerin yurtdışında üstlendiği projelerin ülkelere göre dağılımında % 19,4'lük pay ile lider konumda yer almaktadır. Aralarında havalimanları, enerji tesisleri ve fabrikaların da bulunduğu ve Türkiye menşeli şirketler tarafından yapımı sürdürülen inşaatlarda 24 Kasım’dan sonra işlerin yavaşladığı ve durduğu ifade edilmektedir. 2015 yılı içerisinde 2014’e göre %50’lik bir iş hacmi artışı olduğu, Rusya’da sözleşmesi imza altına alınmış ve devam eden 6-7 milyar dolarlık iş hacmine ulaşıldığı ancak bu projelerin akıbetinin ne olacağına ilişkin bir bilgi verilmediği Türkiye Müteahhitler Birliği tarafından açıklanmıştır (Milliyet Gazetesi: 28.11.2015). 319 Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR 24 Kasım sonrasında Rusya İnşaat Bakanı Mikhail Men tarafından yapılan açıklamada, "Türk şirketleri Rusya piyasasına 1990'larda geldiler, o dönemde Rus şirketlerinin çok fazla deneyimi yoktu. Ancak devir değişti, bizim şirketlerimiz artık gerekli bilgi birikimine sahiptir." şeklinde bir ifade kullanılmıştır (Dünya Gazetesi: 27.11.2015). Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere Türkiye – Rusya arasındaki inşaat ve taahhüt hizmetleri bağlamında Rusya’nın yaptırımlara yönelmesi sadece Türkiye menşeli şirketleri cezalandırmak amaçlı değil, aynı zamanda son 25 yılda birçok alanda know-how transferi yaptığı belirtilen Rus inşaat şirketlerinin de kendi hükümetleri tarafından desteklenmesine yöneliktir. 3.5.Doğrudan Yatırımlar Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre Türkiye-Rusya arasında her iki ülkeden şirketlerin yaptığı yeni doğrudan yatırımlar açısından Türkiye’nin 2010 yılından bu yana net yatırım fazlasına sahip olduğu görülmektedir. Rusya şirketleri, 2012 dışında Türkiye’de 2010 sonrasında yıllık ortalama 700 milyon dolarlık bir doğrudan yatırım gerçekleştirmiştir. Buna karşılık Türkiye şirketlerinin yıllık ortalama yatırım tutarı 100 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. Türkiye’de doğrudan yabancı yatırım miktarı 2014 yılında toplam 12,5 milyar dolar düzeyine ulaşırken, en fazla yatırım Avrupalı şirketler tarafından gerçekleştirilmiştir. Rusya’dan gelen 700 milyon dolarlık doğrudan yatırım ise toplam yatırımlar içerisinde %5,6’lık bir oranı temsil etmektedir. 4.SONUÇ Türkiye ve Rusya arasında dış ticaret, turizm, inşaat ve doğrudan yabancı yatırımları içeren ekonomik ilişkilerin yıllık hacmi 40 milyar dolara ulaşmaktadır. Bu rakama bavul ticareti, iki ülke arasındaki ticaret dışı faaliyetler kapsamındaki (eğitim vs.) ekonomik ilişkiler dahil edilmemiştir. 24 Kasım’da başlayan ilişkilerdeki politik istikrarsızlık ve Rusya’nın uyguladığı yaptırımların her iki ülke ekonomisinde olumsuz etkiler yaratacağı görülmektedir. Zaten ekonomik bir kriz ile karşı karşıya olan Rusya’nın yaptırım uyguladığı alanlar, Türkiye ekonomisinde olumsuz etki yaratırken, Rusya ekonomisinde asgari zarar yaratacak alanlar üzerinde yoğunlaşmaktadır. Yaptırımlarda en fazla öne çıkan hususlar bu çerçeveden incelendiğinde; • 320 Gıda sektörü başta olmak üzere çeşitli sektörlerde Türkiye’den Rusya’nın satın aldığı mallara yönelik kısıtlamalar, İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 • Turizm sektöründe Türkiye’ye yönelik tur ve charter uçuşların iptal edilmesi, vizesiz seyahat uygulamasının kaldırılması, • Şirketlere Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı personel alınmaması, • İnşaat ve taahhüt işlerinde zorluklar ve iptaller olarak görülmektedir. Rusya, Türkiye’den en fazla ithal ettiği mallara yönelik olarak yaptırım uygulayarak Türkiye’de iş dünyasına zarar verecek önlemlere yönelmektedir. Böylelikle Türkiye içinde siyasi bir baskı yaratmaya çalışmakta, turizm, inşaat ve istihdam alanlarında ise bir yandan Türkiye’ye yönelik yaptırımlar uygularken diğer yandan kendi iç pazarındaki yerel firmalarını da desteklemeye çalışmaktadır. Özellikle turizm sektöründe Rus turistlerin Türkiye’ye gitmesi engellenerek bir yandan Türkiye turizmine zarar verilmekte öte yandan 2014 Kış Olimpiyat Oyunları için birçok tesis inşa edilen, Rusya’nın en önemli deniz turizmi merkezi olan Sochi ve gelişmesine önem verdiği Kırım’daki tesislerin doluluk oranlarının bu şekilde arttırılması hedeflenmektedir. Yine inşaat sektöründe, Türkiye’den inşaat şirketlerinin işleri engellenerek aynı zamanda Rus inşaat şirketlerinin de önünü açmaya yönelmektedir. İstihdam bağlamında da yine Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları yerine Rusya vatandaşlarının istihdam edilmesi, halihazırda ekonomik kriz ile baş etmeye çalışan Rusya için kendi iç dinamiklerine yönelik bir hamle olarak karşımıza çıkmaktadır. 24 Kasım sonucunda Rusya ekonomisi için önemli gelir kalemleri olan doğalgaz ve petrol ticareti gibi alanlarda Türkiye’ye yaptırım uygulamayı tercih etmemekte, bunun yerine Rusya içerisinde ekonomik krizin etkisini azaltabilecek hamleleri öne çıkarmaktadır. Konunun çok güncel olması gelecekte Rusya-Türkiye ekonomik ilişkilerinin nereye gideceği hakkında yorum yapmayı zorlaştırsa da beklenti yaptırımların kısa vadede her iki ülke ekonomisi açısından da önemli etkiler ortaya çıkaracağı yönündedir. Bununla birlikte, Türkiye’nin ekonomik yaptırımlara yönelik ılımlı bir tavır sergilemesi ve Rusya’nın hali hazırda yaşadığı ekonomik sorunlar nedeniyle yaptırımlarda seçici davranması nedeniyle ekonomik yaptırımların uzun vadede gevşeyeceği ve iki ülke ekonomisi arasındaki bağımlılık ilişkisinin de artacağı yönündedir. KAYNAKÇA Ades, A. ve Chua, H. B., 1997, “Thy Neighbor’s Curse: Regional Instability and Economic Growth”, Journal of Economic Growth 2, 279-304. Alesina, A., ve Perotti, R., 1996, “Income Distribution, Political Instability, and Investment”, European Economic Review 40, 1203-1228. 321 Ahmet Oğuz DEMİR / Ali ÇINAR Alesina, A. ve Tabellini, G., 1989, “External Debt, Capital Flight and Political Risk”, Journal of International Economics 27, 199-220. Alesina, A., Ozler, S., Roubini, N. ve Swagel, P., 1996, “Political Instability and Economic Growth”, Journal of Economic Growth 1, 189-211. Aras, B., 2009, “Türkiye ve Rusya Federasyonu: Çok Boyutlu Ortaklık”, Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Analiz Raporu, Sayı:10, 1-15. Barro, R., 1991, “Economic Growth in a Cross Section of Countries”, Quarterly Journal of Economics 106, 407-444. Boru Hatları ile Taşıma A.Ş. (BOTAŞ), 2014, “Sektör Raporu”, 132, http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2F1%2FDocuments%2FSektör+Ra poru%2F2014+Yılı+Sektör+Raporu.pdf. Chua, H. B., 1993, “Regional Spillovers and Economic Growth”, Center Discussion Paper 700, Economic Growth Center, Yale University, CT. Cukierman, A., Edwards, S. ve Tabellini, G., 1992, “Seigniorage and Political Instability”, American Economics Review 82, 537-555. Dünya Bankası, 1992, “Trends in Developing Economies: Jordan”, Washington DC: World Bank, 286-291. Dünya Bankası, 2015, “Balancing Economic Adjustment and Transformation”, Russian Economic Report, No:34, 1-54. Dünya Gazetesi, “Rusyadan Türk İnşaat Şirketleri Açıklaması”, (27.11.2015), http://www.dunya.com/dunya/ulkeler/rusyadan-turk-insaat-sirketleriaciklamasi-282513h.htm. Dreger, C., Konstantin, A. K., Dirk, U., ve Jarco, F., 2015, “The Impact of Economic Sanctions and Oil Prices on Russias Ruble”, Journal of Comparative Economics, 1-30. Easterly, W. ve Levine, R., 1998, “Troubles with the Neighbors: Africa’s Problem, Africa’s Opportunity”, Journal of African Economies 7/1, 120-142. Hürriyet Gazetesi, “Türk Akımı Rafa Kalktı”, (03.12.2015), http://www.hurriyet.com.tr/turk-akimi-rafa-kalkti-40022289. Korabik, K. M., 1997, “Russia's Natural Resources and their Economic Effects”, Penn State College of Earth and Mineral Sciences, http://www.ems.psu.edu/~williams/russia.htm. 322 İstanbul Ticaret Üniversitesi Sosyal Bilimleri Dergisi 15. Yıl Özel Sayısı Bahar 2016/1 Lizardo, R. A. ve Mollick, A. U., 2010, “Oil Price Fluctuations and U.S. Dollar Exchange Rates”, Energy Economics 32, 399-408. Milliyet Gazetesi, “Rusyadaki Projeler Gözaltında”, http://uzmanpara.milliyet.com.tr/haber(28.11.2015), detay/gundem2/7/33000/33051/. Ozler, S. ve Tabellini, G., 1991, “External Debt and Political Instability”, NBER Working Paper 3772. Özbay, F., 2011, “Soğuk Savaş Sonrası Türkiye – Rusya İlişkileri: 1992-2010”, Bilge Strateji Dergisi, Cilt 2, Sayı 4, 35-77. Rautava, J., 2004, “The Role of Oil Prices and The Real Exchange Rate in Russias Economy”, Journal of Comparative Economics 32, 315-327. Roubini, N., 1991, “Economic and Political Determinants of Budget Deficits in Developing Countries”, Journal of International Money and Finance 10, 49-72. Russell, M., 2015, “EU-Russia Energy Relations-Stuck Together ?”, European Parliamentary Research Service (EPRS), PE 551.343, 1-2. Svensson, J., 1998, “Investment, Property Rights and Political Instability: Theory and Evidence”, European Economic Review 42, 1317-1341. Türkiye Makina Mühendisleri Odası (TMMOB), 2015, “Ocak İtibariyle Türkiye’nin Enerji Görünümü Raporu”, Sayı: 200, 120, http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/a5a69d7ec06d9cd_ek.pdf?dergi=1 522. U.S. Energy Information Administration, (EIA), 2015, “Russia Report”, 121, http://www.eia.gov/beta/international/analysis_includes/countries_long/Russia/r ussia.pdf. 323