8 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
Transkript
8 - KadıköyŞifa Sağlık Grubu | Hoşgeldiniz
BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 İçindekiler 04 HABER Mükemmele ulaşma yolculuğumuz... 22 ÇOCUK SAĞLIĞI & HASTALIKLARI Çevre şartları çocukları olumsuz etkiliyor 36 PLASTİK REKONSTRÜKTİF CERRAHİ Vücüt güzelliğinizi yaza şimdiden hazırlayın 48 BİZDEN HABERLER 11. Kadın sağlığı paneli 06 ÇOCUK SAĞLIĞI & HASTALIKLARI Sebep ne olursa olsun bebeğinizden... 8 Bademcikle ilgili en önemli 10 soru 26 30 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ Yumurta hücrelerimizi garanti altına... Lazer epilasyon kişiye özeldir. 42 44 BESLENME VE DİYET NÖROLOJİ Sağlıklı beslenmenin 12 yolu Uyku ilacı sorunu çözmüyor 50 52 BİZDEN HABERLER BİZDEN HABERLER Anneliğe hazırlık seminer Kurucumuz DR. AHMET EMİNOĞLU Bülteni Hazırlayanlar AYŞEN ÖZKUL Pazarlama Müdürü Yönetim Kurulu Başkanı LEVENT EMİNOĞLU FARUK GÜR Görsel İletişim Sorumlusu İcra Kurulu Başkanı BUKET PİLAVCI SEDA EVRAN Kurumsal İletişim Sorumlusu 11 KBB Dünya görme günü sosyal sorumluluk projesi İletişim Bilgileri Işıklar Cad. No: 31 Ataşehir, İstanbul 444 2 574 www.kadikoysifa.com info@kadikoysifa.com 2 ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI Boğmacada koza stratejisi 34 ÜROLOJİ Prostat kanserinde gereksiz tedaviye dikkat 46 KÜLTÜR-SANAT Okumak hayalleri yaşamaktır. 54 İNSAN KAYNAKLARI Hemşireler haftası, Yaratıcı drama Baskı Form-Ar Matbaacılık ve Ambalaj San. Tel: 0212 512 16 31 Günümüzde karşı karşıya olduğumuz en büyük sorunlardan biri; yoğun bilgi içinde kaybolmadan doğru seçimler yapabilmek. Ama ne yazık ki giderek işimiz zorlaşıyor, sağlık konusunda gerçek bilgiler, doğal olarak “-miş gibi” olan bilgilerle iç içe. Bilgilenmek ve sağlığı konusunda doğru kararlar vermek isteyen kişilerin de kafası karışıyor. İnternette ve gazetelerde bu bilgiler; etik değerler dikkate alınarak kontrollerden geçmeden yayınlanabiliyor. Özellikle meselelerin karmaşıklığını kavrayabilmek ve gösterebilmek için ciddi çaba harcayanlar dışında… İşte bu noktada bizler, sağlık kurumları ve sağlık profesyonelleri devreye giriyoruz. Yani tüm bu sağlık konularını gerçek anlamda “Yeterlilik Çemberi” tabiri ile uzman olarak anlayıp, gerçek bilgiyi paylaşabilen ekipler. Bu bilgi çokluğu ve karmaşası bazen hastaları, ya da sağlığı ile ilgili endişelenen insanları yanlış tedavi yollarına itebildiği gibi bazen de endişe yarattığı için alması gereken kararı ertelemesine de neden olabiliyor. Biz KadıköyŞifa olarak, kendi yeterlilik çemberimizin tam olarak nerede olduğunu biliyor ve sizinle hep gerçek sağlık bilgilerini paylaşmayı hedefliyoruz. Buket Pilavcı İcra Kurulu Başkanı 3 HABER BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 MÜKEMMELE ULAŞMA YOLCULUĞUMUZ DEVAM EDİYOR! ‘KadıköyŞifa Sağlık Grubu, Avrupa’nın en büyük yönetim kongresi 24. KALDER Kalite Kongresi’nde “Mükemmellik Elçisi Onur Ödülü” ne layık görüldü. Toplam Kalite Yönetimi Felsefesinin University of Pittsburgh Medical Center (UPMC) yaygınlaşmasında önemli rol oynayan, toplumda çatısı altındaki Magee Women Hospital (MWH) ve kalite bilincinin ve yönetiminin yaygınlaşmasının bu konuda uzman danışmanlık şirketi ile yapılan amaçlandığı, bu yıl ki teması “Mükemmelliği yeniden yapılanma sürecinde, organizasyonel Sürdürmek” olan Kalder 24.Kalite Kongresi’nde açıdan da yenilenme başlamıştır. 2005 yılında iş dünyasının önemli temsilcileriyle KadıköyŞifa seçilen EFQM (European Foundation for Quality Sağlık Grubu İcra Kurulu Başkanı Buket Pilavcı bir Management), Yönetim modeli kapsamında araya geldi. sektöre örnek olacak çalışmalar gerçekleştirilmiş, hedeflerini büyüterek 2007 yılında Mükemmellikte KadıköyŞifa kalite yolculuğuna; 2000 yılında Yetkinlik 4 yıldız seviyesine ulaşmıştır. Yönetim Kurulu liderliğinde "Sürekli Kalite Gelişimi (SKG)" programı çerçevesinde mevcut durum değerlendirmesi süreci ile başlamıştır. Bu program çerçevesinde, uzmanlık alanları örtüşen 4 Mükemmellik yolculuğunu 2009 yılında Kalder İcra Kurulu Başkanımız Buket Pilavcı ‘nın ödülünü Ulusal Kalite Büyük Ödülünü Türkiye’de bu belgeyi KALDER Yönetim Kurulu Başkanı A. Hamdi Doğan kazanan ‘ ilk ve tek özel hastane’ olarak alan dan aldığı törende plaket alan diğer kurum ve KadıköyŞifa Sağlık Grubu, kuruluşlar arasında TÜSİAD, Sabancı Holding, “Mükemmellik Elçileri” Onur ödülü ile Koç Holding, Borusan Holding, Bosh Sanayi ve Mükemmellik yolundaki başarılarına bir yenisini Ticaret Aş., İstanbul Büyükşehir Belediyesi, daha eklemiştir. Eczacıbaşı Holding,İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş, Siemens A.Ş , Coca Cola İçecek, Bilim İlaç A.Ş, Kongrede, Kalder’in 25.kuruluş yıldönümü İstanbul Gaz Dağıtım A.Ş. (İGDAŞ) bulunmaktadır. kapsamında “Mükemmellik Elçileri Onur Töreni’nde Kalder’e katkı ve katılımda bulunan mükemmellik çalışmalarının sürdürülebilirliliğini sağlayan 32 kurum ve kuruluş temsilcileri “Mükemmellik Elçileri Onur Plaketi” ile ödüllendirilmiştir. 5 ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Sebep ne olursa olsun bebeğinizden anne sütünü kesmeyin Bebeğin cildindeki değişimlerin dikkatle izlenmesi gerektiğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Reha Cengizlier ; Ailesinde astım, saman nezlesi gibi alerjik hastalık öyküsü olan bebeklerin egzema olma ihtimalinin arttığı konusunda uyarıyor. Aranıza gelirken, evinize bir neşe, canlılık, hareket ve mutluluğu da birlikte getirdi. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Hepsinin nedeni o. Bir gülümsemesi ile bütün uykusuz geceleri, yorgunlukları unutturan, mümkün olsa kuşun kanadındaki rüzgardan koruyacağınız bebeğiniz. Her şey iyi, güzel gidiyor. Ama bir gün bir bakıyorsunuz ki yanaklar kızarmış. Hatta pul pul kabuklanmaya, kaşınmaya başlıyor. Bebeğiniz yüzünü Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Prof. Dr. Reha Cengizlier yastığa sürtmeye çalışıyor. kızarıklıklar giderek artar. Çoğu Banyoya sokmak için soyarken; zaman da önemsenmez, nasıl minicik elleri rastgele gövdesini olsa geçer diye beklenir. Veya kaşıyor, yırtıp kanatıyor. Bu bir akrabanın tavsiyesi ile kızarıklıklar belki de boynuna, alınan krem sürülerek geçici ellerine-kollarına, bacaklarına iyileşme beklentileri yaşanır. da giderek yayılıyor. Hiç Bebek soyulduğunda her istemediğiniz bir misafir defasında elleriyle karnını kapıyı çaldı! Hemen doktoruna kaşımaya çalışıyorsa, bu koşuyorsunuz; bunların alerji egzemanın ilk belirtisi olabilir. olduğunu söylüyor. Ardından kırmızı, kaşıntılı, ilerledikçe üzeri pul pul kabuk Bu haber sizi sonsuz üzüntülere gibi sertleşmeye, bazen deri sokuyor. Durun! Bu kadar çatlayıp, sürtünmenin de korkmayın; çaresi var! etkisiyle sızıntı kanamalara bile neden olabilir. Tipik dağılımı; Bebeklik döneminde sık bebeklerde yanaklar, boyun, karşılaşılan alerjik deri kulak arkası, eller, bilekler döküntülerinden “egzema”, tıbbi olabilir. Bazen de “para para” adıyla da “atopik dermatit”ten gibi diye nitelendirilen farklı söz ediyorum. yerlerde yuvarlak, keskin Egzema, bazen şiddetle başlar, kenarlı döküntüler şeklinde bazen yavaş başlayan kaşıntılı görülebilir. Bebek büyüdükçe 6 diz arkası, kolun dirsek ön taraf yoğunlaşabilir. Ailede astım, olmayan deri döküntüleri ihmal katlantı yeri gibi bölgelerde saman nezlesi gibi bir alerjik edilir. Oysa bunlar, ilerde ortaya hastalık öyküsü varsa, bebekte çıkacak bir “astım” veya “allerjik alerjik egzema olma ihtimali artar. bronşit”in ön habercileri olabilir. İhmal edilmeden araştırmalı, uygun tedavi verilmelidir. Bebeklikte en önemli olan; bu cilt Tedavide genelleme yapılmaz. Her bebeğin tedavisi farklıdır. lezyonlarının besin Önemli olan erken teşhis, doğru alerjisi nedenli yaklaşımdır. olmasıdır. Sade Hastalık yok, hasta vardır. Her anne sütü alan bebek ayrıdır. Öyküsü, muayenesi, bebeklerde bile tetkikleri farklıdır. Aynı kefeye annenin yediği koyarak tedavi edilmemelidir. besinlerin, anne sütü aracılığı ile Zaman zaman, süt alerjisi deniyor, bir kan tetkiki ile her şey bebeğe geçip, alerji yasak, başlasın bir sürü ilaç…. yapma riski vardır. En Bu doğru değil. Bazen sınırın sık nedenlerden birisi üstündeki değerlerde bile yasak de inek sütü alerjisidir. uygulanmayabilir. Ya da kısmi Direkt inek sütü vermek yasaklar yapılabilir. “Yasak” gerekmez, hazır mama demek çok kolay. Bebeği için ile de olabilir. Öncelikle fedakarlık yapmaya hazır anneler tanının doğru konması, de bu yasakları uyguluyor. Peki nedenlerin araştırılması anne ve bebeğin beslenmesi gerekir. Hemen bir ne olacak? Kaş yaparken göz Çocuk alerji uzmanına çıkarmamak da gerekli. başvurmak ilk adım olmalıdır. Altta yatan neden ne olursa olsun; anne sütü asla kesilmemelidir. Tam tersine daha uzun süre verilmelidir. Araştırma sonucu gerekirse anneye yapılacak basit tedavilerle bebek de rahatlayacaktır. Bazen çok şiddetli 7 Araştırılmadan, sadece tahmine dayanarak bebeğe bazı gıdaların yasaklanması, bebeğin normal büyüme ve gelişmesini engelleyebileceğinden çok tehlikeli bir yaklaşımdır. KBB BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Bademcikle ilgili en önemli 10 soru Özellikle çocuklarda çok sık görülen hastalıklardan biri bademciklerin şişmesidir. Kadıköy Şifa Hastanesi Kulak Burun Boğaz Uzmanı Op. Dr. Engin Aktaş bademcikle ilgili en önemli 10 soruyu yanıtladı. KBB Op. Dr. Engin Aktaş 1 Bademcik vücutta ne işe yarar? Geniz etinin bademcikten farkı nedir? Bademcikler (Tonsil) ve geniz eti (Adenoid) vücudun bağışıklık sisteminde rol alan, lenfosit üretmekle görevli lenfoid dokulardır. Bademcikler boğaz girişinde dil kökünün iki yanında, geniz eti ise nasofarenks denilen burun arkasındaki geniz bölgesinde yer alır. Bademcik ve geniz eti tarafından üretilen lenfositler ve antikorlar lokal bağışıklık sisteminde sadece yardımcı bir role sahiptirler, ana rolde ise mukozal immünglobülinler ve sistemik üretilen lenfositler rol oynar. Bademcikler bir kapsülle sarılıdır ve yutak kaslarına bu kapsülle bağlanırlar, geniz etinin ise bir kapsülü yoktur ve geniz bölgesinde dokuların üzerinde yer alır. 2 Vücudun bademciğe ihtiyacı var mıdır? Vücudumuzdaki her organ gibi bademciklerinde bazı görevleri vardı ancak söylediğim gibi bu olmazsa olmaz bir fonksiyon değildir. O yüzden halen dünya üzerinde özellikle çocuk yaşlarda alınması genellikle iki nedenle gerekebilir. İlki bademcik ve geniz etinin boyutlarının artarak havayolunu tıkamaları, ikincisi ise sık iltihaplanmalarıdır. Bademciklerin büyük olması; yutma, beslenme ve konuşma problemleri yaratabilir. Bademcik üzerinde biriken yiyecekler de ağız kokusu yaratabilir. Adenoid dokusunun büyük olması Bademcikler neden şişer? her şeyden önce burun tıkanıklıBademciklerin virüs veya ğına yol açar. Bu hastalarda ağzı bakterilerle enfekte olması açık uyuma ve horlamaya neden sonucu boyutunun artması baolur. Ayrıca geniz etinin büyük demcik şişmesi olarak hissedilir. Boğaz ağrısı, ateş, yutma güçlüğü, ve tıkayıcı olması yüz ve çene halsizlik, ağızda kötü koku, boyun kemiklerinde gelişim bozukluğu bezelerinde şişme, gibi şikayetler- yaratarak ‘adenoid face’ denilen görünüme, orta kulakta sıvı birikide eklenebilir. mi ve işitme kaybına, sinüzit, geniz akıntısına neden olarak farenjit ve Bademcik alınmalı mıdır? öksürüğe neden olabilir. Ayrıca sık Bademcik hep geniz eti ile tekrarlayan bademcik infeksiyonu birlikte mi alınır? kalpte, eklemlerde ve böbrekBademcik operasyonları gereklerde problem yaratabilir. Bu tip li durumlarda uygulanmalıdır. durumlarda bademcik ve geniz eti Bademciklerle geniz eti benzer operasyonlarını planlamak gerekir. lenfoid dokular olduğu için özellikle çocuk hastalarda çoğu zaman bademcik problemleri geniz eti Bademcikler ne zaman problemleri ile birlikte olur ve alınmalıdır? operasyon gerektiğinde genelBademcikler gerekli olduğu likle birlikte alınmaları gerekir. durumlarda her yaşta alınabilir. Bu lenfoid dokuların ameliyatla Genellikle gece uykuda solunum uygulanan cerrahi müdahalelerin büyük bir kısmını bademcik ve geniz eti operasyonları oluşturur. Burada esas mesele o hasta için bademcikler veya geniz eti alınmasının sağlam, kanıta dayalı tıbbi nedenlere göre karar verilmesi zorunluluğudur. 3 4 5 8 durma atakları (apne) oluşması dışında bademcik operasyonları için 2,5 yaş sonrası beklenmelidir. Geniz eti operasyonları ise daha ufak yaşlarda güvenle uygulanabilir. Bademcik operasyonlarında üst yaş limiti yoktur fakat erişkin hastalarda operasyon sonrası kanama, ağrı gibi komplikasyonlar daha sık görülür. 6 Yaşa bağlı olarak bademcikler daha çok mu sorun yaratır? Bademcik sorunları çocukluk çağından sonra genellikle azalır. Yaşla birlikte havayolu çapı artarak tıkayıcı durumlar daha az görülür, yaşla birlikte genel bağışıklık sisteminde de gelişmeler olduğundan bademcik enfeksiyonları yaşla birlikte azalabilir. Ancak erişkin bademcik enfeksiyonları çok daha ağır geçer, uzun iyileşme süresi iş kayıpları ve daha uzun sağlık sorunlarına neden olur. 7 Kaç yaşına kadar bademcik alınmalıdır? Bademcik operasyonları her yaşta uygulanabilir, genellikle 3 - 5 yaş grubunda daha sık uygulanmaktadır ancak bademcik operasyonları için gerekli şartlar ve zorunluluklar oluştuğunda, çocuk daha da büyüsün diye beklemek çoğu zaman faydadan çok zarar getirecektir. 8 Bademcik ve geniz eti operasyonları nispeten riski az müdahalelerdir fakat her cerrahi müdahalenin belli riskleri vardır. Özellikle çocuk yaş grubunda bu operasyonlar daha sık uygulandığı için hem cerrahi, hem anestezi oldukça titiz yapılmalıdır. Ameliyat sahası aynı zamanda havayolu sahası olduğu için anestezi için bu konuda tecrübeli ve özel ekipmanları olan birimler seçilmelidir. Anestezi biliminde son yıllarda gelişen yeni teknikler ve ilaçlar anestezi komplikasyonlarını oldukça azaltmıştır. Operasyon sonrası ağrı özellikle erişkin hastalar için problem yaratabilir fakat çocuk hastalarda ağrı çoğu zaman basit ağrı kesicilerle ortadan kalkar. Operasyon sonrası gelişen kanamalarda önem arz eder. İlk gün genellikle fazla olmamak koşuluyla ağızdan kan gelmesi normaldir, fakat ilerleyen günlerde kanama devam eder veya şiddetlenirse vakit kaybetmeden operasyonu yapan hekimle temasa geçmek gerekir, çok Bademcik ameliyatlarının nadiren kanama kontrolü için yeni bir mevsimi var mıdır? Bademcik operasyonları her mev- operasyon gerekir. Operasyon sonrası sim yapılabilir ancak yaz aylarının çok beslenme tarzı komplikasyonları azaltsıcak günleri uygun değildir. Operasyon mada oldukça önemlidir. Kesici ve sert sonrası ağrı nedeniyle ufak çocukların besinler asla alınmamalıdır, genellikle sıvı alımı kısıtlanabilir ve komplikasyon sıvı ve yarı sıvı ağırlıklı beslenmek gerekir. Sonuç olarak bademcik ve oranı artabilir. Genellikle kış ve ilkbageniz eti operasyonları sık uygulanan, har daha uygun aylardır. tecrübeli ekiplerle oldukça sorunsuz ve Bademcik ameliyatı riskli- yüz güldürücü sonuçları olan operasmidir? Bademcik ameliyat- yonlardır. larında anestezi kullanımı hakkında bilgi verir misiniz? Bademcik ve geniz eti ameliyatı kararı nasıl alınır? Bademcik ve geniz eti operasyonu için endikasyonlar (gereklilikler) şunlardır: • Sık enfeksiyon geçirilmesi: Birbirini takip eden yıllarda, senede 3 veya daha enfeksiyon geçirilmesi. • Bademciklerin yutmayı ve solunumu zorlaştıracak kadar büyümesi • Bademciklerin tek taraflı büyümesi (Kötü huylu hastalıkların belirtisi olabilir) • Bademcik üzerinde yiyecek birikerek kötü ağız kokusuna neden olması. • Geniz etinin solunumu bozacak kadar büyümesi • Geniz eti ve bademciklerin kulakta sıvı birikimine neden olarak işitme kaybı yaratması • Sık sinüzit atakları ve kronik öksürüğe neden olacak kronik geniz eti iltihapları 9 10 9 ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Boğmaca’da Koza Stratejisi Her yıl 300.000 kişi boğmacadan hayatını kaybediyor Ülkemizde, boğmacaya yakalanan hasta sayısının önceki yıllara kıyasla 2.5 kat arttığı konusunda uyaran KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Yeni Doğan Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç, uyguladıkları Koza Stratejisi ile bebekleri ölümcül olabilen bu hastalıktan koruyabildiklerini vurguluyor. Koza Stratejisi; bebekleri boğmacadan korumak için bebekle teması olan annebaba-kardeş, bakıcı ve sağlık çalışanlarının aşılanmasını öngören bir yaklaşımdır. İsteyen annelere, doğum sonrası taburcu olmadan, boğmaca aşısı uygulamakta ve bu hizmet doğum paketlerimiz ile ücretsiz olarak verilmektedir. Yeni doğum yapmış anneye boğmaca aşısının yapılması son derece güvenli bir uygulamadır. Boğmaca aşısı canlı aşı değildir, bebeğe boğmaca mikrobu geçmez ve mevcut veriler, boğmaca aşısının her populasyonda güvenli olduğunu göstermektedir. "Bordatella pertussis" adındaki bakterinin yol açtığı boğmaca enfeksiyonu, hava yolu ile bulaşan, çok hızlı yayılabilen bir hastalıktır. Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre; dünyada her yıl 50 milyon boğmaca vakası görülmekte, bunlardan toplam 300 bini hayatını kaybetmektedir. Her yaşta görülebilen ancak bebeklerde öldürücü olabilen boğmaca; özellikle bebekler açısından çok ciddi bir tehdittir. Akciğer problemi başta olmak üzere birçok kalıcı sağlık sorununa yol açabilir. Hastalık soğuk algınlığına benzer belirtilerle başlar, daha sonra hastada boğulurcasına, yoğun ve hızlı öksürük nöbetleri görülür. Bu hastalığa yakalanan bebekler ve küçük çocuklar nöbetler sırasında morarıp kusabilir, hatta boğularak yaşamlarını kaybedebilirler. Boğmacaya bağlı ölümlerin %83’ü 3 aydan daha küçük bebeklerde görülmektedir. 10 Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Prof. Dr. İlknur Kılıç Boğmaca erişkinlerde de görülür mü? Boğmacanın hafif seyrettiği yetişkinlerde diğer solunum yolu enfeksiyonlarına benzer dirençli öksürük gelişir. Yapılan araştırmalarda 2 haftadan uzun süren öksürüklerin yüzde 20'sinin boğmacadan kaynaklandığı tespit edilmiştir. Bulaşma; Boğmaca bebeklere yüzde 75 oranında yakın çevresinden bulaşmaktadır. Bulaşma; %40 anne, %15 baba, %20 4-19 yaş arası kardeşlerden olmaktadır. Erişkinlere çocukluk döneminde yapılan aşılar boğmacaya karşı korumuyor mu? Doğurganlık çağındaki kadınların yarısında, ilk doz boğmaca aşısı yapılana kadar, bebeği koruyacak antikor titresinin olmadığı gösterilmiştir. Boğmacaya karşı bağışıklık aşıdan sonra ortalama 5- 10 yıl sonra azalmaktadır. Bu nedenle erişkinler boğmacaya yakalanıp yeni doğan bebeklere enfeksiyon bulaştırabilirler. Yeni doğanlarda ilk boğmaca aşısı 2. ayın sonunda yapıldığı ve yeterli bağışıklık 4. veya 6. ay aşısından sonra başladığı için boğmaca mikrobunu alan bebek boğmaca enfeksiyonu riski ile karşı karşıya kalmaktadır. verecek kişiler boğmacaya karşı aşılanmalıdır. Türkiye’de 2008 yılında yapılan bir çalışmada; boğmaca enfeksiyonunun ergen ve erişkin yaş grubunda eski yıllara göre 2.5 kat arttığı gösterilmiştir. Yeni doğan bebekleri boğmaca enfeksiyonundan korumak için koza stratejisi uygulanmalı, bebek doğduktan sonra anne ve bebeğe bakım 11 PEDAGOJİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Karne Kimin? Ailesini, okulunu, arkadaşlarını seven, sevildiğini bilen, çalışma alışkanlığı kazanmış, düzenli ve programlı olan çocukların öğrenmeye açık , dolayısı ile başarılı olduklarını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Pedagoji Uzmanı Psk.Yaprak Veziroğlu, ortada bir başarısızlık varsa bunun tek sorumlusunun çocuk olmadığı konusunda ebeveynleri uyarıyor. Tüm anne babalar çocuklarının başarılı olmasını isterler. Onlar için birer gelecek planı hazırlarlar. Çoğunlukla en az kendi ulaştıkları hedefler, hatta daha iyisi arzulanır. Bazen de ulaşamadıkları hedeflere çocuklarının vasıtasıyla ulaşmak isterler. Ancak çocuklarımız bizden farklıdır. Onlar kendi geleceklerini yaşayacaklardır, bizim onlar için planladığımızı değil. Hayat şartlarının zorlaştığı, rekabetin arttığı günümüz koşullarında başarılı olmalarını nasıl sağlayabiliriz? Okul başarısı bunun için yeterli midir? Mutlu olsunlar yeter diyerek onları serbest mi bırakmalıyız? Yoksa hem derslerinde çok başarılı olmaları için bastırmalı, şartlarımızı sonuna kadar zorlayıp onları en iyi okullara mı göndermeliyiz? Bunun sonunda artan beklentimizi karşılayamadığında çocuğumuzdan bunun acısını çıkartacaksak bu hiç de iyi bir fikir değildir. Sadece okul başarısı hayatta yeterli değil diyorsak onu hafta sonları spora, sosyal faaliyetlere mi taşıyacağız? Böylece zaten bir arada olabildiğimiz tek zaman olan hafta sonları da koşuşturmayla mı geçecek? Günümüzün ebeveynleri gerçekten zor durumda. Hem akademik yönden başarılı, hem sosyal hem duygusal yönden sağlıklı bireyler yetiştirmeye çalışmak kolay değil. Başarı nedir? Kupalar kaldırmak mıdır başarılı olmak? Başarı yarışlarda birinci olmak değildir. Başarı, kişinin yetenekleri oranında potansiyelini geliştirebilmesidir. Günden güne daha iyiye gitmektir. Başarısızlık ise çocuğun potansiyeli ile elde ettiği notlar arasındaki uyumsuzluktur. Anne babaları en çok kızdıran şey, çocuğun düşük notlarını umursamamasıdır. Oysa çoğu çocuk umursamaz davranarak 12 Pedagoji Psk.Yaprak Veziroğlu kendisi için zor olan bu durumla baş etmeye çalışmaktadır. Kimi çocuklar başarısızlıktan kendilerini sorumlu tutmazlar. Ya öğretmen takmıştır, ya arkadaşları konuştuğu için derste dikkati dağılmıştır ya da öğretmen zor sormuştur. Aslında durumu nasıl düzelteceklerini bilemediklerinden hem kendilerine hem çevrelerindekilere bu gerekçeleri bulurlar. Bazen çocuk, başarısızlığının sebeplerini gerçekten bilmez. Bu durumda anne babanın altta yatan nedenleri bulması ve çözmesi gerekir. Çocuğun organik veya psikolojik bir sorunu mu var? Dikkat dağınıklığı veya öğrenme güçlüğü mü yaşıyor? Arkadaşlarıyla mı bir sorunu var? Sorun ev ortamıyla ilgili de olabilir. Kardeş kıskançlığı mı, nasıl çalışacağını mı bilmiyor, evdeki huzursuz bir atmosfer nedeniyle üzüntüden kendini derslerine mi veremiyor, anne baba ilgisiz mi? Yoksa okul çocuğun potansiyeline mi uygun değil? Çözüme ulaşmak için ailenin bunları iyice anlaması, gerekirse bir uzmandan destek alması gerekir. Bazı aileler okul ve okumaya çok önem verirken, bazısı vermez. Ailenin ilgisizliği çocukta motivasyon kaybına neden olur. Çocuk okuldan eve geldiğinde onun ödevleriyle, okulda ne yaptığıyla, aç veya tok olup olmadığıyla ilgilenen olmadığında çocuk okula karşı ilgisini kolaylıkla kaybedebilir. Başarısının karşılığında ödülü, başarısızlık karşısında da cezayı görmelidir. İlgisizlik kadar otoriter ve sert tutum da çocuğa zarar verir. Bu tip ailelerde çocuğun hatası hoşgörüyle karşılanmaz. Çocuk sık sık eleştirilir, karşılaştırılır, azarlanır ve hatta cezalandırılır. Anlayışsız bu tuttum çocuğun korkuyla yaşamasına, kendine güvenmeyen, söz hakkı olmayan bir birey haline dönüşmesine ya da isyankar ve zorba olmasına neden olur. Bazı aileler de baskıcı olmanın tam tersi bir davranış gösterir. Çocuklarını özgür bırakırlarsa özgüveni yüksek bir çocuk yetiştirebileceklerini sanırlar. Ancak bu durum otoriter yaklaşımdan daha kötü sonuç verir. Her istediği yapılan, çaba harcamadan, sorumluluk almadan her hakka sahip olan çocuklar derslerini çalışmaya da ihtiyaç duymazlar. Çünkü bir ideale, amaca sahip değillerdir. Geç yatar, istediği saate kadar oynar, belli bir programı yoktur. Ona özel yemek pişer, istemediği zaman okula gitmez. Oyuncaklar çabasının ve çalışmasının sonucu değildir. İhtiyaç bile duymadığı pek çok şeye sahip olan bu çocuğun başarılı olması beklenebilir mi? Çalışmak, kazanmak, çaba harcamak gibi kavramlardan yoksun büyüyen çocukların günümüzde sayısı oldukça fazla. Çalışan ebeveynlerin zamansızlıktan çocuklarıyla ilgilenememeleri, ayırdıkları sınırlı vakitte de sorun çıkmaması için birçok isteğe göz yummaları sonucu saygısız, çalışma alışkanlığı gelişmemiş, kendini hep haklı gören, otoriteyi umursamayan bir nesil yetişmekte. Bu ailelerin süratle çocuğun hayatına bir düzen getirmeleri, olanakları sınırlayıp ona üstesinden gelebileceği sorumluluklar vermeleri, çocuğun direnişleri karşısında yılmamaları ve kararlı davranmaları gerekir. Sadece ders konusunda değil, insan ilişkilerinde de sevgi ve saygıyı öğretmek, spor yapmasını sağlamak çocuğun enerjisini artıracaktır. Hayatını düzene sokarken eğlence ve görevleri orantılı bir şekilde dağıtmak gerekir. Hele günümüzde elektronik ve bilgisayarla iç içe büyüyen çocukların zamanlarını ayarlamayı öğrenmeleri şarttır. Yoksa internette geçirdikleri vakit onların tüm enerjisini tüketir. Bazı çocuklar sınıf seviyesinin altında veya üstünde gelişim gösterirler. Bu durumda ders programı ona uygun olmaz. Çocuk sıkılır, okulu ve dersi sevmez. Başarısız olduğunda da tembel olarak adlandırılır. Bu çocuklar için özel programlar hazırlanmalı, yetenek düzeyleri, ilgi alanları göz önünde tutulmalıdır. Kuşkusuz öğretmenin öğrencisiyle kurduğu ilişki en az ailelerin davranışları kadar 13 önemlidir. Öğrencilerinin gelişim düzeyini bilerek, yetenek ve ilgilerine göre programlar hazırlayan, ilgili ve tecrübeli öğretmenler çalışma alışkanlığını kazandırmak konusunda temel bir işlevi yerine getirir. Özellikle öğrencinin ilgi ve dikkatini uyanık tutabilen, çabayı görüp teşvik eden öğretmenler okulu ve okumayı çocuklara sevdirir. Özetle, ailesini, okulunu, öğretmenini, arkadaşlarını seven, sevildiğini bilen, çalışma alışkanlığı kazanmış, düzenli ve programlı olan, neyi neden öğrendiğini bilen çocuklar öğrenmeye açık olurlar. Araştırmayı ve bilgiye ulaşmayı isterler. Bir hedef uğruna çalışırlar. Bunun karşılığını aldıklarında öğrenme arzuları kamçılanır. Çalışmaktan zevk alırlar. Bu çocuklar başarılı olurlar. Başarısızlık ise sadece çocuğa ait bir sonuç olamaz. Mutlaka öncesinde ailenin uyanık olması, çocuğunu iyi takip etmesi gerekir. Takip edilen yol başarısızlığa doğru gidiyorsa, bunun nedenleri araştırılıp gereken önlemler zamanında alınmalıdır. Kötü bir karneyle karşılaşıldığında tepki vermek için artık çok geçtir. Asıl suçlu hiçbir zaman çocuk değildir. KBB BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Kulak iltihapını ciddiye alın Soğuk kış günlerinin geldiği bu günlerde, üst solunum yolu enfeksiyonları ve buna bağlı olarak kulak zarı ve kemikçiklerinde oluşan orta kulak iltihaplarında artış gözlendiğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr Seyit Aydoğmuş; hastalığın zamanında ve doğru tedavi edilmezse, kalıcı işitme kaybına neden olabileceği konusunda uyarıyor. Dış kulak, kulak kepçesi ve kulak zarına kadar olan kısımdır ve bu bölgeye bağlı işitme kayıplarının tedavisi genellikle kolaylıkla yapılır. Orta kulak iltihaplarında, ateş ve kulak ağrısının yanında işitme kaybı da olabilir. Bu durum çoğu zaman geri dönüşümlüdür ancak eğer kulak delinir ve iyi tedavi edilmezse uzun süren akıntılara ve kalıcı işitme problemlerine yol açabilir. Orta kulak boşluğunda biriken yapışkan bir sıvıya neden olup iletimi engelleyebildiği gibi, zaman içerisinde kulak zarında ve orta kulak kemikçiklerinde ancak ameliyatla düzeltilebilecek hasara yol açar. Hatta bazen ameliyatla bile ancak kısmen düzeltilebilir. Kronik orta kulak iltihaplarında, kulak zarı ve kemikçikler kalıcı olarak hasar görürse, dış ortamdaki ses enerjisi orta kulaktan iç kulağa tam olarak aktarılamaz ve 25-30 desibel yada sadece kemikcik zincirde iletimi koparan bir hasar olmuşsa 40-50 desibellik işitme kaybı oluşur. Bu kaybın ameliyatlarla düzeltilmesi gerekir. Kulaktaki hasarın ameliyatı, öncelikle devam etmekte olan enfeksiyon ilaçlarla iyileştirildikten sonra yapılır. Orta kulakta sıvı varsa kulak zarına bir delik açılarak buradaki sıvının boşaltılıp havalandırılması ve drenajı sağlayan tüp takılması yeterli olur. 14 KBB Op. Dr. Seyit Aydoğmuş Kulak zarı ve kemikçik hasarı olduğu durumlarda ise biraz daha teknik işlemler gerekir. Zardaki açıklık, yerine ve büyüklüğüne göre genellikle kulak kıkırdağından yada çiğneme adalesinin kılıfından hazırlanan uygun bir greft ile kulak zarına yama yapılır. Kemikcik hasarlarında ise bazen hastanın kendisinden kemik parçası alınarak kullanıldığı gibi, kadavradan ya da yapay protezler kullanılır. Eğer kulaktaki tüm kemikçikler, koleasteotoma (yassı epitel dokusunun içeri girerek oldukça yıkıcı olabilen ve hayatı tehdit eden bir hastalık) nedeniyle erimişse total yada parsiyel orta kulak protezleri kullanılabilir. Ameliyatta amaç; öncelikle hastalıklı dokuların temizlenmesi ve sonrasında da işitmenin olabildiğince kazanılmasını sağlamaktır. Ameliyat öncesi İşitme kaybının yaramayabilir. Böyle bir durumda koklear implant (biyonik kulak) ameliyatla yerleştirilir. Dış ortamdaki ses, kulak kepçesi arkasına takılan bir cihaz yardımı ile elektronik sinyallere dönüştürülüp, dış orta ve iç kulak bypass edilerek İç kulak ise, Orta kulak sonrasında doğrudan koklea denilen salyangozun salyangoz ve periferik denge organı olan, yarım daire kanalları ile bunlarla içinden kulak sinirlerine iletilir. Koklear beyin arasındaki iletimi sağlayan sinir- implant, işitme kaybı olan herkese lerin olduğu kısımdır. İşte bu bölgenin uygulanamıyor. Ne yazık ki bu uyguhasarlarında oluşan işitme kayıplarının lamanın yapılabilmesi için; sorunun her iki kulakta ve işitmenin sonradan ilaç yada ameliyatla düzeltilmesi çok kaybolmuş olması gerekir. zor hatta pek mümkün değildir. seviyesi odyoloji ünitelerinde ölçülerek kayıt edilir. Hasarın derecesini anlamada bilgisayarlı tomografi de çok bilgi vericidir. Dış ve orta kulak kaynaklı işitme kayıplarından farklı olarak, genetik kaynaklı işitme kayıpları bu bölgede daha fazladır. Elbette enfeksiyon, akustik yada fizik travma, metabolik, vasküler ve otoimmun hastalıklar, ilaç toksisitesi, tansiyon, stres vb.. gibi nedenlere bağlı olarak sonradan da ortaya çıkabilir. İç kulak sinirsel iletim kaybına neden olur ve bu hastalar eğer yeterli işitme rezervleri varsa işitme cihazından fayda görebilirler. Doğuştan kulak kanalı olmayan yada hafif, orta düzeyli işitme kaybı olan orta kulak hasarlı hastalar da teknolojisi son yıllarda iyice gelişmiş olan işitme cihazlarından fayda görebilirler. Doğuştan yada sonradan oluşmuş, “ ileri veya ağır işitme kaybı olanlarda ”standart işitme cihazları işe Yeni doğan bebeklerde binde 1-2 oranında görülebilen işitme kayıplarının erken teşhisi bu bakımdan çok önemlidir. Bebeklerin konuşmayı taklit etme ve dil kullanma becerileri ilk 2 yaşa kadar en yüksek seviyelerdedir. Bu nedenle 6 aya kadar ( en geç 2 yaş) implantın takılması gerekir, bu olmaz ise konuşma problemlerine neden olabilir. Elbette tıp bilimi çeşitli biomoleküler çalışmalar yapmakta ve kök hücre çalışmaları gelecek için umut vermektedir. Ancak biraz daha zamana ihtiyaç vardır. Bu nedenle yeni doğan işitme tarama testlerini yaptırmak çok önemlidir Doğuştan yada sonradan oluşmuş, “ ileri veya ağır işitme kaybı olanlarda” standart işitme cihazları işe yaramayabilir. Böyle bir durumda koklear implant (biyonik kulak) ameliyatla yerleştirilir. 15 BEYİN, OMURİLİK VE SİNİR CERAHİSİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Korkulan üçlü: Bel ağrısı, bel fıtığı, ameliyat: Korkulu üçlü Günümüz modern insanın yaşam koşulları sebebi ile bel ağrılı birey sayısının arttığını söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Hikmet Uluğ ile bel ağrılarının sebepleri ve güncel tedavi yöntemlerini konuştuk. Beyin, Omurilik ve Sinir Cerrahisi Op.Dr.Hikmet Uluğ Hareketsizlik, oturarak ve özellikle bilgisayar başında çalışma sürelerindeki artış, duruş bozuklukları, yapılan yanlış hareketler sağlık sorunlarından bir tanesi olan bel ağrılarında hatta bel fıtığında artışa sebep olmaktadır. Bel ağrıları bireylerin hekime başvurma nedenleri arasında ikinci sırada yer almakta. Tüm insanların %90’ı yaşamları boyunca kendilerini en azından bir kaç gün süreyle işinden alıkoyacak şiddette bel ağrısı atağı geçiriyor. Her bel ağrısı bel fıtığı mıdır? Hangi bel ağrısı bel fıtığından kaynaklanır? Ameliyat ne zaman gereklidir? Hangi ameliyat yöntemi uygulanmalıdır ? İşte en çok merak edilen sorular ! sağlar. Günlük aktivitelerimizin etkileri ve yaşlanmayla birlikte halkaların gevrekleşmesi dışında aşırı kilo, egzersizden uzak yaşam, karın ve bel kaslarının zayıflığı gibi etmenler bel fıtığının önemli nedenleri arasındadır. Öncelikle bilinmelidir ki; her bel ağrısı bel fıtığına bağlı değildir. Tüm bel ağrılarının ancak %3-4’ü ameliyat gerektirecek bel fıtığına bağlıdır. Bel fıtığında 3 tip ağrıdan söz edebiliriz. Birincisi; omurlar arasındaki diskin kabuğunun deforme olması ve kabuğun etrafındaki sinirlerin Omurgamız silindir biçimde 24 adet uyarılmasıyla ortaya çıkan, sadece omurun üstüste birleşmesinden bele yerleşen ağrıdır. Bu ağrıya oluşur. Omurgamız vücudumuza mekanik bel ağrısı adı verilir. şeklini verir ve dik durmamızı 16 İkincisi; enflamasyon ağrısıdır. Diski oluşturan çekirdek kabuğunu yırtıp dışarı çıktığında damarlarla temas eder ve çekirdekteki maddelere karşı vücut bir reaksiyon verir. Bu da belden kalçalara yayılan enflamasyon ağrısına neden olur. Üçüncüsü; dışarı çıkan disk materyalinin sinire yaptığı bası sonrası oluşan nörojenik ağrıdır. Ağrı kalçadan bacağın arkasına ve topuğa doğru yayılır. Hapşırmak, öksürmek ve ıkınmakla ağrı artar. 1-2 günlük istirahatle belirgin biçimde azalmayan, topuğa doğru yayılan ağrılarda bel fıtığından kuşkulanmalıdır. Aynı zamanda ayakta kuvvet kaybı ve uyuşukluk olması da bel fıtığı şüphesini arttıran unsurlardır. Hemen ameliyat gerekli midir? Öncelikle 3-4 günlük yatak istirahatinin ardından doktor kontrolünde verilecek aktif egzersizler denenmesi yararlı olacaktır. Önemli bir kuvvet kaybının olmadığı durumlarda 4-6 hafta arasında egzersiz ve Fizik Tedavi uygulamaları yapılmalıdır. Ancak kuvvet kaybının çok ileri olduğu veya egzersizlere karşın düzelmediği durumlarda 4-6 hafta beklenmeyebilir. Hangi ameliyat yöntemleri uygulanabilir? Günümüzde en sık uygulanan teknik mikrocerrahi yöntemidir. Bu teknikte belin arkasından yapılan küçük bir kesiden sonra bel kasları sıyrılır, küçük bir kemik parçası çıkartıldıktan sonra mikroskop altında sinire ulaşılarak fıtıklaşan disk dışarı çıkartılır. Gelişen teknoloji ile birlikte son 20 yıl içinde tüm dünyada endoskopik cerrahi uygulanmaya başlamıştır. Endoskopik cerrahide hastanın bel bölgesinde yarım santimetrelik bir kesiden içeriye bir endoskop gönderilir. Cerrah ekrandan tüm sinirleri ve fıtık dokusunu yüzlerce kez büyütülmüş olarak görür. İçeri gönderilen endoskop aracılığıyla fıtıklaşan doku dışarı çıkartılır. Ayrıca lokal anestezi altında yapılabilmesi anestezi riski taşıyan hastalarda da güvenle uygulanmasını sağlamaktadır. Korunmak için ; Öncelikle düzenli egzersiz tüm bireylerin yaşamında yer almalıdır. Düzenli egzersizle birlikte aşırı kilo alımından korunmak çok önemlidir. Günlük yaşamımız sırasında özellikle ağır yük kaldırırken çok özenli olunmalıdır. Dikkatsizce bir yükün kaldırılması, itilip çekilmesi sporcuların ısınmadan ağır bir müsabakaya çıkmasına benzer ve bel ağrılarına neden olur. Sigara içmenin disk dokuları beslenmesini bozduğu da bilinmektedir. Endoskopik bel fıtığı ameliyatları hastanemizde yaklaşık 4yıldır bu konuda ülkemizdeki en deneyimli ekip tarafından güvenle gerçekleştirilmektedir. Endoskopik cerrahinin en büyük avantajı hastanın iyileşme süresinin çok kısa olması, sosyal ve çalışma yaşamına hemen kavuşmasıdır. Kozmetik açıdan hiç bir iz kalmaması bir diğer avantajıdır. Önemli avantajlarından bir tanesi de; arzu eden hastalarda sadece endoskopun girdiği bölge uyuşturularak, yani lokal anestezi altında yapılabilmesidir. Hastada kesi yapılmadığı, kaslar sıyrılmadığı ve hiç bir kemik dokusu çıkartılmadığı için aşırı kilolu hastalarda güvenle uygulanabilir. 17 KLİNİK PSİKOLOJİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Sizi dinlemesi için çocuğunuzu önce siz dinleyin Duygusal ve fiziksel açıdan sağlıklı bir çocukluk çağının, sağlıklı bir yetişkin olmanın temel anahtarı olduğunu söyleyen KadıköyŞİfa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Uzman Klinik Psikolog Merve İnce Büyükkucak, çocuğun özsaygı gelişimi için önce anne babanın çocuğa saygı göstermesi gerektiği konusunda uyarıyor. Genetik ve çevresel deneyimlerin yanı sıra, çocuğun temel haklarının korunduğu, ona büyümesi ve gelişmesi için ebeveynleri tarafından sunulan ortam ve bakım, çocuğun ileride nasıl bir yetişkin olduğunun ana hatlarını belirler. Beslenme, korunma, eğitim ve fiziksel sağlık bir çocuğun büyüme ortamının olmazsa olmaz ihtiyaçlarından olmakla birlikte, aynı zamanda en temel hakkıdır. Fiziksel koşulların sağlanması kadar , ebeveynler tarafından oluşturulan duygusal iklim de sağlıklı bir yetişkin büyütmenin en önemli parçalarından biridir. Çocuklar kim olduklarını ve kiminle özdeşleşeceklerini, nelere değer vereceklerini, hislerini ve ihtiyaç duydukları şeyleri nasıl ifade edeceklerini anne ve babaları ile kurdukları ilişki üzerinden öğrenirler. Bu nedenle ebeveynlerin çocukları ile nasıl bir ilişki kurdukları, onlara nasıl davrandıkları çocukların kimlik gelişimi, kimlik duygusu ve özsaygı gelişimi açısından büyük önem taşır. Bir çocuğun en önemli ihtiyacı; bebeklikten itibaren temel ihtiyaçlarının düzenli ve tutarlı bir şekilde karşılandığı, öngörülebilir ve koşulsuz sevgi sunulan bir ortamdır. Ancak böyle bir ortamda kendisine ve çevreye güvenen, kendine yetebilen, bağımsız ve işlevsel yetişkinler olarak büyümeleri mümkün olur. Bunun için, düzenli fiziksel bakımının yanı sıra sağlıklı ruhsal gelişimini desteklemek adına duyguların ve düşüncelerin özgür ifadesine alan tanımak son derece önemlidir. Sırlar ve konuşulamayan konular aile içerisinde her zaman patoloji yaratma potansiyeline sahiptir. İfade özgürlüğünün olmaması, çocuğa bazı duygulardan korunması / korkulması gerektiği mesajını verirken kendi ve ebeveynleri ile ilgili algıları konusunda 18 Klinik Psikoloji Merve İnce Büyükkucak şüpheye düşmesine sebep olur. Bu nedenle açık bir iletişim her zaman altın kuraldır. Yaşı kaç olursa olsun bir çocuğun duygu ve düşüncelerine saygı göstermek çok önemlidir. Bunun için iyi bir kulakla dinlemek ve söyleneni ciddiye almak gerekir. Bu, bir çocuk için kim olduğunun, duygu ve düşüncelerinin bir değeri olduğu anlamına gelir. Anne ve babalar elbette ki çocuklarının söylediklerine tamamen katılmak zorunda değiller. Küçük yaşlarda çoğunlukla da bunlara katılmazlar, ancak onları anlamaya çalışmak üzere dinlemek onlara saygı gösterildiğinin bir işaretidir. Bu yolla çocuklar da kendilerine saygı göstermeyi öğrenirler. Dinlemeden ve anlamaya çalışmadan eleştirel bir tavırda bulunmak çocukların özsaygı gelişimini olumsuz yönde etkileyebilir. Çocukların duygularını da kabul edebilmek aynı derecede önemlidir. Öfke, üzüntü, heyecan vb tüm duyguları ifade edebilmesine alan tanınmadığı durumlarda çocuklar duygularını bastırmayı öğrenebilir ki bu da uzun vadede yetişkin ilişkilerinde çeşitli sorunlara ve sahte bir kimlik gelişimine yol açabilir. Bir çok his anne ve babalara yaşanan anda saçma gelebilir. Ancak hiçbir zaman amaç onları mantıklı hale getirmek üzere düzeltmeye çalışmak olmamalıdır. Bir çocuğun tıpkı herkes gibi her türlü duyguyu hissetmeye, deneyimlemeye hakkı ve ihtiyacı vardır. Bunların ifadesine izin vermek davranışa dökülmesini önleyici olurken aynı zamanda sağlıklı bir duygusal deneyim yaşamasını da öğretmek anlamına gelir. Sağlıklı bir gelişim için bir çocuğun en büyük ihtiyaçlarından biri de ebeveynler tarafından konulan net ve tutarlı sınırlardır. Bu şekilde neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenebilir ve zaman içerisinde bunları içselleştirerek kendi davranışlarını kontrol edebilir hale gelebilir. Anne babalar bekledikleri davranışlar konusunda çocuklarını cesaretlendirebilir, uygun görmedikleri davranışların da olumsuz sonuçlarını onlara açıklayabilirler. Ancak sınır koyarken çocuğun kendi sınırlarına da saygı gösterebilmek çok önemlidir. Davranışın yorumlanmasından ziyade kişiliğe yönelik yapılan eleştiriler ve hakaretler bir nevi sözel istismar sınıfında kabul edilebilir ve hem sözel hem de fiziksel saldırılar onların sınırlarına ihlal anlamına gelir. Çocukların da tıpkı yetişkinler gibi özel eşya, alan ve mahremiyete ihtiyaçları olduğunu unutmamak sağlıklı bir ruhsal gelişim için olmazsa olmaz koşullardan biridir. Örneğin; bir çocuğun özel eşyalarını karıştırmak, arkadaşları ile olan yazışmalarını okumak gibi davranışlar ciddi sınır ihlalleridir ve çocuğun kimlik gelişimine olumsuz etki etmekle birlikte bireyselleşebilmesi ve ebeveynleri ile arasında güven ilişkisi oluşturması açısından ciddi engellerdir. Sınırların ne noktada konduğu ya da ne kadar esnek oldukları da oldukça önemlidir. Sağlıklı bir büyüme için çocukların yaşlarına göre karar ve sorumluluk alma ve özgürlüğe sahip olmalarına izin vermek gerekir. Çocukların problem çözmeyi, kendi kendilerine karar almayı öğrenebilmeleri için yetişkinlerin desteğine ihtiyaçları vardır. Sınırların ve kuralların 19 çok sıkı olduğu, çok korumacı bir yaklaşım her yaşta çocuk için büyümenin engellenmesi ve ebeveynlere bağımlı olmak anlamına gelebilecekken, yaşına uygun olmadan verilen özgürlükler ve sorumluluklar da birçok tehlikeye yol açabilir. Bu durum başkalarına yönelik güvenin gelişmesini de sekteye uğratabilir. Gelişim, çocuğun yavaş yavaş bireyselleşmesini destekleyecek şekilde ilerler ve çocuklar da buna heveslidir. Yaşına uygun sınırlarla rehberliği azaltmak çocukların kendilerini kontrol etmeyi ve karar almayı öğrenmelerine yardımcı olur. Makul kurallar, sınırlar ve yaptırımlar tam da en büyük ihtiyaçlarıdır. Katı ve tutarsız bir çerçeve sunulduğunda başta ebeveynlerine daha sonra da otoriteye güvenleri sarsılabilir. Öfke ve kaygı duymanın yanı sıra hatalarından ders alma şanslarını kaçırabilirler. Bu nedenle kurallar ve sınırlar açık, tutarlı ve net olmalı, anne babalar da bu konularda kendi aralarında uzlaşmış olmalıdırlar. Özellikle fiziksel cezalar ve yaptırımların birçok duygusal probleme yol açabildiği bilinmektedir. Hatalı davranışın sonucuyla bağlantı kurulan açıklamalar ile insani ve makul yaptırımlar ise çocuklar için geliştiricidir. Son ama en önemlisi de; bir çocuğun en temel duygusal ihtiyacı ve aynı zamanda en doğal hakkı ebeveynlerinden göreceği koşulsuz sevgi ve ilgidir. Sınır koymaktan imtina etmek ya da maddi hediyelere boğmak bir çocuğu sevmek anlamına gelmez. Çocuklar ancak kendilerine şefkat ve empati ile yaklaşıldığında, koşulsuz sevgi sunulduğunda kendilerine güvenli, sevildiklerini hisseden, kendileri de sevebilen ve üretebilen yetişkinler olacak şekilde büyürler. ÇOCUK SAĞLIĞI VE HASTALIKLARI BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Çevre şartları çocukları olumsuz etkiliyor Günümüz dünyasının yoğun ve kontrolsüz kimyasal şartlarında, çocuklarımızın günlük yaşamları içerisinde, sağlıklarını negatif yönde etkileyen çok sayıda zararlı maddeyle karşılaştıklarını belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kadıköy Hastanesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzman Dr. Nuriye Ayça Gül; ülkemizde çocukluk çağı kanserlerinin dördüncü en sık ölüm nedeni olduğu konusunda uyarıyor. Kanser yaş grupları içerisinde; en sık yaşlılarda görülürken, en az çocuklarda görülür. Tüm kanser vakalarının sadece %0.5 i çocuklarda görülmektedir. Nadir bir hastalık olmasına rağmen ülkemizde çocukluk çağında DÖRDÜNCÜ en sık ölüm nedenidir. Bu nedenle, farkındalığımızın artması ve çocuklarımıza bilinçli bir yaşam sağlamak için kanser riskini artıran faktörleri bilmemiz gerekmektedir. Tüm çocukluk çağı kanserlerinin; • %30.2 ini lösemiler (ilik kanseri) , • %21 ini merkezi sinir sistemi tümörleri, • %10.9 unu da lenfomalar ( lenf bezi kanseri) oluşturmaktadır. Kanserin nedenleri; ÇEVRESEL ve GENETİK olmak üzere iki ana başlıkta sınıflandırılır. En iyi bilinen çevresel risk faktörleri: sigara, asbest, aflatoksinler ve ultraviyole ışınlarıdır. Ayrıca tüm kanserlerin %20 si kronik enfeksiyonlara ( Hepatit B virusu, hepatit C, Human papilloma virus, AIDS, helicobacter pylori gibi viruslerin kronik hastalıkları ) bağlıdır. Bu nedenle aşıyla korunma şansı olan enfeksiyon hastalıklarına karşı aşılanmak çok önemlidir. Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzm. Dr. Nuriye Ayça Gül çevresel risk faktörleri kanserle ilişkili olabilir. Ailesel veya genetik risk faktörleri çocukluk çağı kanserlerinin %5-15 inden sorumludur. Birçok kanser tipi genetik sendromlu veya konjenital bozuklukları olan çocuklarda sıktır. Günümüzde doğum öncesi, gebelik dönemindeki gelişmiş tanı yöntemleriyle genetik sendrom ya da konjenital anomali risk taşıyan bebekler tespit edilmekte ve durumun ciddiyetine göre belli durumlarda anne karnındayken müdahale yapılabilmektedir. Dünya sağlık Örgütü’ne bağlı, Uluslararası Kanser Araştırma Kurumu (International Agency Resarch on Cancer- IARC ) çevresel etmenleri kanser riski oluşturma durumuna göre gruplara ayırmıştır. Grup I : İnsanlarda ve deney hayvanlarında kanser yaptığına dair yeterli kanıtın olduğu ajanlar; Güneş ışını, yüksek doz iyonize radyasyon, asbest, erionit, arsenik, krom, nikel bileşikleri, benzen, aktif sigara içimi veya maruziyeti, arsenik içeren pestisitler, dumansız tütün kullanımı, bazı enfeksiyöz ajanlar (Hepatit B- C, Human papilloma virus, Ebstein Barr virusu, Helicobacter pylori, Sctozoma Hematobium, Human Herpes virus ), Çocukluk çağı kanserlerinin birçok tipinin çok erken bazı kemoterapi ilaçları (klorambusil, melfalan, azotiopürin, siklosporin, siklofosfamid, MOPP yaşlarda ortaya çıkması, sebep olan çoğu faktörün protokolü, etoposit, bleomisin, sisplatin ) doğum öncesi , hatta döllenme öncesi etki ettiği düşünülür. Doğum öncesi ve doğum sonrası tüm 20 Grup II A : İnsanlarda kanser yaptığına dair kısıtlı kanıt olan, ancak deney hayvanlarında kanser gelişimiyle ilgili kesin kanıt olan ajanlar ; inorganik kurşun bileşikleri, ultraviyole A, B, C, arsenik içermeyen pestisitler, hava kirliliği (mazot, benzin egzozu ), kloramfenikol , bazı kemoterapötik ilaçlar ( adriamisin, sisplatin, etoposit, formaldehit ) Grup IIB : İnsanlarda kanser gelimiyle ilgili kısıtlı kanıt bulunan, deney hayvanlarında da yeterli kanıt olmayan ajanlar ; Kurşun, metil civa, düşük frekanslı elektromanyetik alan, bazı kemoterapötikler ve ilaçlar ( bleomisin, dakarbazin, metranidazol, mitomisin, fenitoin, fenobarbital.) Grup III : İnsanlarda karsinojenik olarak sınıflandırılmayan ajanlar Grup IV : İnsanlarda yüksek olasılıkla kanser riski doğurmayan ajanlar RİSK FAKTÖRLERİ Yüksek Doz İyonize radyasyon:Hiroşima ve Nagazaki ye atılan atom bombası, Çernobil nükleer kazası, çocukluk çağı tümürleri için yapılan radyoterapi tedavisinin kendisi çocukların yüksek radyasyona maruz kaldığı durumlardır. Radyasyona maruziyet yaşı küçüldükçe kanser sıklığı ve ağırlığı artar. Özellikle tiroid kanseri ve lösemi riskinde artışa yol açar. Radyasyona maruziyet riskinden dolayı, özellikle gebelik döneminde tanısal amaçlı görüntülemeler için ultrason tercih edilmelidir. Radon ve radon bozunum ürünleri toprağın yapısında bulunur, binalarda toprağın altına gelen kısımlarda bulduğu çatlaklardan kanalizasyon ve su borusu gibi açıklardan zemin kata girerek tüm binaya yayılır. Su kaynaklarına bulaşabilir.Bu radon kapalı bir ortamda sıkıştığında sağlık için tehlike arz eder. Radonun parçalanmasıyla oluşan radon bozunum ürünleri kuvvetli radyoaktif etkilidir. Radon gazının solunması akciğer kanseri riskini artırır. Temiz su kaynaklarını kullanmak korunmada çok önemlidir. Kimyasal Ajanlar: Çocuklar içinde bulundukları çevre, hava,su kirliliği, oyun alanları ve çevresindeki kirlenmiş toprak, ebeveynlerinin mesleksel olarak maruz kalmalarıyla ve eve taşımaları nedeniyle birçok kimyasala maruz kalırlar. Çocuk işçiliği de kimyasal maruziyetin önemli bir nedenidir. Fiziksel Ajanlar: 1.Güneş ışını: özellikle ultraviyole bileşeni, derinin malign melanomasına ve melanositik olmayan deri kanserine neden olur. Açık tenli insanlar daha büyük risk altındadır. Tüm melanomların %80 inin güneş ışınlarına bağlı olduğu tahmin edilmektedir. Risk, uzun süre güneş ışınına yoğun maruziyet erken Asbest: Diğer adıyla amyant, bir grup lifli yaşlarda başlıyorsa artar. Tekrarlayan güneş yanıkları minerallere verilen genel addır. Doğal olarak olan çocuklarda ve albinolarda risk çok fazladır. ortaya çıkan lifli silikattir. Asbest, akciğer Solaryum cihazlarının ergenlik çağında kullanımı kanseri ve mezotelyomaya neden olur. Isıyı erişkin çağda malign melanom için risk faktörüdür. geçirmez ve yalıtım özelliği vardır. Ülkemizde birçok bölgede yoğun asbest içeren topraklar mevcuttur. Elektromanyetik Alanlar: İleri derecede düşük ( Eskişehir, Konya, Çankırı, Yozgat, Sivas, Diyarbakır, frekanslı elektromanyetik alanlar ve radyofrekans Elazığ, Malatya, Adıyaman ve Urfa illerinin belli alanlar olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ana doğal ilçelerinde) Halk arasında ak toprak, çorak toprak, radyofrekans kaynağı güneştir. Yapay kaynaklar ise; gök toprak, çelpek, höllük veya ceren toprağı gibi radyo ve tv yayını, kablosuz internet, baz istasyonları, isimler ile bilinir. Dünyanın belli yerlerinde kaya cep telefonları ve mikro dalga fırınlardır. Cep yapısında bulunur. Kayaların aşınması ile ortama telefonları en büyük kişisel maruziyet kaynağıdır. yayılabilir. Doğaya bir kez salındıktan sonra asbest Ayrıca tüm elektrikli ev aletleri, tv, bilgisayar, radyo, yıkılmaz. Ayrıca yalıtım işleri, inşaat sektörü (çimento, cep telefonları, mikrodalga fırınlar ileri derecede kiremit boru), gemi, uçak, otomobil sanayisinde ve düşük frekanslı elektromanyetik dalgalar yayar. endüstriyel kullanımı (levha, balata, conta, iplik, Elektromanyetik alanlarla ilgili risk olabileceği sahne perdeleri) nedeniyle bu sektörlerde çalışan fakat henüz yeterli kanıt olmadığından ne gereksiz işçilerde risk altındadır. Ateşe dayanıklı bir malzeme panik olunmalı, ne de gereksiz kullanımlar teşvik olduğu için kumaş sektöründe de kullanılmıştır. edilmelidir. Gelecekte çıkabilecek potansiyel verilere kadar temkinli davranılmalıdır. Erionit: Toprakta bulunur. Ülkemizde karain, Tuzköy, sarıhıdır köyleri erionitli topraklar Radyasyon: Radyasyonun tetiklediği kanserler üzerindedir. Bilinen en potent kanser yapıcı çocukluk çağında veya yıllar sonra ortaya çıkabilir. mineral erionit tir. 1 2 21 BESLENME VE DİYET BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 3 Arsenik: Kronik maruziyet ile mesane, akciğer ve deri kanserine yol açar. İnsanlar için arsenikden en sık etkilenme yolları; içme suları ve besinlerdir. Arsenik bulaşmış suyun kronik kullanımıyla risk artar. Yiyeceklerin kömür ocakları üzerinde kurutulup dumanlanması, kömür yakılması,ağaç sanayi, pestisit kullanımı doğada açığa çıkan arsenik miktarını artırır. Arsenik içeriği yüksek yeraltı sularıyla sulanmış toprakta yetişen tarım ürünleri , kaynak suları, süttozu, soya sosları , besin katkıları, sigara, arsenikle bulaşmış odunların yanması ile ortaya çıkan dumanlar gibi yollarla vücuda girer. Krom: Dünya üzerinde en sık bulunan altıncı metaldir. Endüstride kullanım alanı çok geniştir. Atmosferde bulunan kromun çok önemli bir bölümünün kaynağı fosil yakıtlar ve çelik endüstrisidir. Havada bulunan krom, yağmurlar ile toprağa ve yeraltı sularına bulaşır. Altı değerlikli kromun kronik inhalasyonu erişkinlerde artmış akciğer ve burun kanserine yol açar. 4 5 Nikel: Geçiş metallerindendir. Yerkabuğunda bulunur ve volkanlardan veya kayalardan tozlaşma şeklinde çevreye yayılabilir. Seramik ve pil üretiminde, mücevher yapımında, elbise düğmelerinde, madeni paralarda, ev aletlerinde, tıbbi protezlerde (cerrhai ve diş) , mıknatıs olarak kullanılmaktadır. Atmosferdeki nikelin en büyük kaynağı akaryakıtlardır. Bataklık, doğal gaz, petrol, kömür kullanan enerji santrallerinden nikel bileşikleri salınır. Sigara dumanında da bulunur. Vücuda solunum, ağızdan ve deri yoluyla alınabilir. Çocuklar özellikle sigara dumanı yoluyla maruz kalır. Nikel endüstride kullanılan en toksik maddelerden biridir. Nikel çıkartan ve işleyen endüstri kollarında çalışanlarda akciğer, soluk borusu ve gırtlak kanserleri görülebilir. 6 Benzen, İnorganik kurşun bileşikleri, Kurşun, Metil Civa : Kanserojen ajanlardır. Lösemi riskidoğurur. Benzin , ham petrolün rafine edilmesinden elde edilen bir üründür. Çocukluk çağında lösemi riskini artırır. Civa ve ağır metaller kas ve deri dokularında birikirler. Doğal civa kaynakları madenler ve fosil yakıtlardır. (kömür, petrol) . Özellikle avcı balıkların kas dokusunda yüksek oranda organik civa birikir (kalkan balığı, ton balığı, balina, kılıç balığı ...) Bu tür balıkların tüketilmesi en önemli civa maruziyeti kaynağıdır. Kurşun ileri derecede toksik bir ağır metaldir. Sanayide daha çok pil yapımında, benzin katkı maddesi olarak, basımda, radyasyon koruyucusu olarak, kablo yalıtkanı olarak , boyalarda, lehimde, folyolarda ve sayısız alaşım içinde kullanılmaktadır. Kurşun biyolojik olarak parçalanamaz ve toksik olmayan forma çevrilemez. Şebekelerde kullanılan kurşun borular ya da kurşun bağlantılar nedeniyle içme suyu kurşun maruziyeti için önemli bir kaynaktır. Çocuklar kurşuna daha duyarlıdır. Çünkü, olası kurşunlu bölgeyle (boyalı alanlar) temas sonrası ellerini fazlaca ağızlarına götürmeleri, solunum hızlarının daha fazla olması ve sindirim sisteminden emiliminin yüksek olması riski artırır. Özellikle gebeler civa oranı yüksek balıkları tüketmeden kaçınmalıdırlar. 7 Sigara Dumanı ve Çevresel Sigara Maruziyeti: Erkeklerde görülen tüm kanserlerin %25'i, kadınlarda görülen kanserlerin %5'i sigaraya bağlıdır. Akciğer, soluk borusu, pankreas, böbrek ve mesane kanserlerine sebep olur. Tütün çiğnenmesi ağız kanseri riskini artırır. Yağ tüketiminin azaltılıp, narenciye suyu, portakal , muz ve yeşil yapraklı sebzelerin tüketiminin artırılması, tütsülenmiş ve tuzlanmış gıdaların tüketiminin azaltılması, alkol kullanımın kısıtlanması ve ideal vücut ağırlığının sağlanması kanser riskini azaltacaktır. Çiftlikte yetiştirilen hayvanların ürünleri yaban hayvanlarına göre daha fazla (solunum yolu ya da toprakla teması sonrası) temas riski taşır. Balıklardan da yağ oranları yüksek olanlar risklidir. (özellikle poliklorin bifeniller-PCB) 9 İlaçlar : Anne karnında dietilstilbestrol maruziyeti 15-29 yaş arası kızlarda vajinal kanser yatkınlığına yol açar. Gebelik sırasında annenin vitamin ve demir kullanımı lösemi riskini düşürür. Gebelik öncesi, amfetamin, diyet hapları ve duygulanımı etkileyen ilaçların, ve antihistaminiklerin kullanımının süt çocukluğu döneminde lösemi riskini artırabileceğini gösteren çalışmalar mevcuttur. Annenin esrar ve kokain kullanımı da çocukta ciddi şekilde kanser riskini artırır. Kloramfenikol, kemoterapi ilaçlarının bir kısmı, propiltiyourasil isimli guatr ilacının, fenitoin, fenobarbital gibi epilepsi ilaçlarının da belli oranlarda kanser riskini artırdığına dair yayınlar mevcuttur. Pestisitler: İnsanlara zararlı bitki ve hayvanları öldürmek için kullanılan kimyasallara pestisit denir. Doğal bitkiler kaynaklı ve 500 farklı sentetik molekülü içeren 5000 den farklı pestisit vardır. Özellikle tarımda olmak üzere yerleşim alanlarında, ticari ve endüstriyel alanlarda Beslenme şekli, Gıdalar: Çevresel da kullanılmaktadır. Pestisitlerin kanserojen etkisini (özellikle toksik ajanların çoğu yağda çözündüklerinden çoğunlukla yağ lösemi gelişimi ) bildiren çok sayıda içeriği fazla olan et, süt ürünleri ve bazı yayın mevcuttur. Arsenik içerenler, içermeyenlere göre çok daha balıklarda yüksek konsantrasyonlarda tehlikelidir. Pestisitler ile insanların bulunur. Sebze,meyve gibi bitkisel besinler ve tahıllarda daha az bulunur. teması, ilaç üretimi, taşıma, depolama,, Aşırı yemek ve yağ tüketimi, şişmanlık, iş kazaları, ilaç kalıntısı içeren ürünlerin tüketimi ve pestisit kalıntısı içeren meme, kalın barsak ve endometriyum suların düzenli olarak kullanılması kanseri riskini artırır. Yoğun lifli sırasında olmaktadır. Haşere kontrolü gıdalar barsak kanseri riskini azaltır. 8 22 şirketlerine ilaçlama yaptırılan evlerdeki gebeler ve çocuklarda maruziyet sonrası lösemi riski artmaktadır. Risk özellikle temas kapalı alanlarda ve gebelik süresinde oluştuysa daha fazladır. Diyetlerde alınabilmektedir. benzin egzozu, mazot egzozunun organik bileşenleri, benzen ve polisiklik aromatik hidrokarbonlar kanser gelişimine yatkınlık riski oluşturur. Tüm anlatılanları özetleyecek olursak; • Kaynağı belirsiz, hayvan dışkısının bulaşma şüphesi olan suları Enfeksiyöz Ajanlar: Karaciğer için hepatit B ve C virüsleri, kullanmayın. rahim ağzı için insan papilloma virusu • Eğlence amaçlı su kullanımı öncesinde ( havuz ve su parklarını (HPV), lenf bezleri için Ebstein barr virusu (EBV) ve mide için Helicobacter kirletmemek için) mutlaka duş alın. • Yüzerken su yutmayın. Pylori, mesane için Schistozoma Hemmatobium kanserojen ajanlardır. • Kimyasal maddelerin kullanıldığı sanayi kuruluşlarının yakınlarında çocuklarınızın oynamasına izin Hava Kirliliği: vermeyin. Bina Dışı hava kirliliği: Çocuklar büyüme ve akciğer gelişiminin devam • Kurşun boru ya da bağlantı olduğunu bildiğiniz tesisatlarda yemek etmesi nedeniyle kirliliğin olumsuz etkilerine daha duyarlıdırlar. Özellikle yaparken, mama hazırlarken sıcak su musluğundan gelen suyu kullanmayın, endüstriyel atıkların ve çöplerin soğuk su musluğunu birkaç dakika yakılması sonucu havaya ciddi akıttıktan sonra suyu kullanın. kanserojen maddeler yayılmaktadır. • Hamile ve doğurgan çağdaki kadınlar organik civa içeriği yüksek olabilecek köpek balığı, kılıç balığı ve uskumru Trafik ilişkili Hava Kirliliği: Mazot, 23 gibi büyük avcı balıkları tüketmekten kaçınmalı, çocuklar ve emziren anneler ise bu tür balıkları haftada bir öğün ile (200 gram) sınırlamalı. • Hamileler ve çocuklar haftada 350 gramdan fazla balık tüketmemelidir. • Dört aydan küçük çocuklara mama hazırlanması gerekiyorsa, bunun için nitrat içeriği düşük olan sular kullanılmalıdır. • Sigara dumanından, yoğun egzozdan ve uzun süre güneş ışınlarına maruziyetden kaçının. • Çocuk yuvaları, okullar ve yaşam alanları yüksek gerilim hatlarından ve trafolardan en az 100 m uzakda olsun.. • Düşük radyasyonlu biligsayarlar tercih edilmeli ya da ekran filtresi kullanılmalı. LCD ekranlar tercih edilmeli. Tüm bunlar mümkün değilse bilgisayar ekranından en az 60 cm uzakta oturulmalı. • Halojen ve floresan lambalar okuma lambası olarak tercih edilmemeli. • Aşırı yağ tüketiminden kaçınılmalı. KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Ne zaman? Uzun süre gebe kalmayı erteleyecek çiftlerin rezervlerinin iyi olduğundan emin olmaları gerektiği konusunda uyaran KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op.Dr. Yasemin Yakut, üremeye yardımcı tekniklere ne zaman müracaat edilmesi gerektiğini anlatıyor. Kadın Hastalıkları ve Doğum Op. Dr. Yasemin Yakut Gebe kalabilmek, çocuk doğurmak bir kadının doğurganlığının göstergesidir. Adet görmeye başladığımız yaştan menopoza kadar doğurganlık devam eder. Yaş ilerledikçe doğurganlık yetisi azalır. Gebe kalma olasılığı; • Genç yaşlarda %85 • 35 yaşından sonra %25 iken • 40 yaşından sonra %10 a düşer Yumurta ile spermin birleşmesi her zaman yumurtalık kanalında olur ve birleşme sonucu oluşan tek hücre bölünerek çoğalır. Kanaldan yuvarlanarak aşağı kayar ve rahim içinde yerleşir. Artık döl yatağına yerleşen fetus burada büyümeye devam eder ve gebelik gelişir. Şayet bu yolculuk rahim içine doğru olmaz da kanalda kalıp büyümeye devam ederse buna dış gebelik denir. Kadın döllenme hücresi yumurta ile erkek döllenme hücresi spermin birleşmesi ile gebelik oluşur. Anne karnında 5 aylık bir kız çocuğunun yaklaşık 6-7 milyon yumurtası vardır. Doğumla bu sayı 1-2 milyona inerken ergenlik döneminde 350-400 yumurta seviyesindedir. Yumurta; beyinden yumurtalığa kadar çok mükemmel çalışan bir seri üretimin ürünüdür ve yumurtalık içinde folikül denilen içi su dolu boşluklarda saklanır. Boy ve kilo alınarak bir formülasyon ile Vücut Kütle • Uzun süren eğitim dönemi İndeksi =VKI hesaplanır. Gebe • Kariyer planları kalmak için ideal oran VKI nin 20- • Sosyal hayattan kopmak 24 aralığında olmasıdır. endişesi VKI = 25-29 arası kilolu • Maddi kaygılar VKI= 40 aşırı kilolu • Çiftlerden birinin bebek VKI=30-39 yüksek kilolu kabul sorumluluğu için hazır edilir. olmaması gibi nedenler ile çiftler günümüzde çocuk sahibi olmayı Gebe kalmayı planladığımız geciktiriyorlar. Şayet bir sorun andan itibaren folik asit var ise bunu bilmeden gereksiz dediğimiz vitamin ile doğurganlık bir şekilde yıllarca korunmak desteklenmelidir. Folik asit B sonra da bebek sahibi olmayı vitamini türevi olan bir esre istedikleri anda artık çok geç 24 elementtir. Daha çok marul, bezelye, dere otu, brokoli, ıspanak, yeşil biber gibi yeşil sebzelerde bulunur. Badem, avakado, ceviz, muz ve kavun da da doğal olarak bulunmaktadır. Ancak diyetle almanın yeterli olmadığı, gebe kalmadan önce folik asit başlanmasının ve gebeliğin 12. Haftasına kadar kullanmanın bebeğin sinir sistemi üzerine olumlu etkisi kanıtlanmış bilimsel bir gerçektir. denmesi kaçınılmaz oluyor. Bizim önerimiz; çiftler uzun bir süre gebe kalmayı erteleyecek ise rezervlerinin iyi olduğundan emin olmak gerekir. Bu kapsamda kadın ve erkek ayrı ayrı değerlendirilir. olarak değişiyor. KADINLARDA: Düzensiz adet, ağrılı adet, aşırı tüylenme, yoğun sivilceler, göğüsten süt gelmesi, geçirilmiş operasyonlar, radyoterapi-kemoterapi görmüş olmak, şeker hastalığı sayılabilir. ERKEKTE; sperm sayısı/ spermin hareketliliği/ yapısı değerlendirilir. ERKEKLERDE: Aşırı kıllanma, çocukken geçirilmiş fıtık KADINDA; jinekolojik öyküsü ve operasyonu, çocukta geçirilmiş geçmişi, ultrasonlu muayenesi, ateşli hastalık, kimyevi maddelere hormon testleri, yumurtalık kanal maruz kalma, radyasyonfilmi değerlendirilir. kemoterapi almış olmak, Kadın ve erkeğin doğurganlık genital yapı bozukluğu varsa ise kapasitesi bir çok nedene bağlı doğurganlık üzerine olumsuz etkilerinin olduğunu düşünüyoruz. NE ZAMAN TÜP BEBEK? • Kanallarda hasar varsa • Spermogramda sorun varsa • İleri yaşta açıklanamayan kısırlık varsa • Bir yıl boyunca düzenli cinsel yaşama rağmen gebelik yoksa Yeni evli çiftlerde 30 yaş altında 1 yıl , 30-35 yaş aralığında 6 ay bekliyoruz. 35 yaş üzerinde beklemeden tüp bebeğe yönlendiriyoruz. Sigara, stres ve fazla kilo doğurganlığı olumsuz etkiler. 25 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Yumurta hücrelerimizi garanti altına almalı mıyız? Ne zaman? Ne şekilde? Yayınlanan yönetmelik ile çocuk sahibi olmak isteyen çok daha fazla kadının yumurta dondurma işleminden faydalanabileceğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Meltem Erik Uygur; bu işlemi öncelikle kimlerin yaptırabileceğini anlatıyor. Güncel olmakla birlikte detaylarına pek de hakim olunmayan bu konu ile ilgili hastanemizin dergisi aracılığıyla bir bakış açısı sunmak istedim. Yumurta Hücresi Dondurmak Nedir ? Üretkenliğimizin devamını sağlamak amacı ile üreme hücrelerimizi çeşitli tekniklerle laboratuar ortamında dondurup, koruyup ileri bir tarihte kullanmak üzere saklamaktır. Ülkemizde henüz yaygın kullanımı başlamış olan yumurtalık dokusu dondurma yöntemi ise yurt dışında özellikle Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa ülkelerinde gittikçe yaygınlaşarak kullanılmaktadır. Eskiden sadece erkeklerde sperm dondurmanın yasal olduğu, ama kadınlarda böyle bir uygulamanın izin verilmediği ülkemizde artık yumurta hücrelerimizi yasal olarak dondurma hakkına sahibiz. Fakat bazı düzenlemeler olduğunu bilmemizde de yarar var. Yada her kadının böyle bir prosedüre ihtiyacı var mı? sorusuna net cevap verilmeli. Eylül 2014 tarihli Üremeye Yardımcı Tedavi Yönetmeliği'ne göre; Onkolojik tedavi sürecinde olup, kemoterapi veya radyoterapi tedavisi gören hastalar, üreme organları ile ilgili bir cerrahi müdahaleye ihtiyacı olan hastalar, Bazı X genine ait genetik sendromlara (Turner sendromu, Fragil X sendromu) sahip bireyler, 26 Kadın Hastalıkları ve Doğum Op.Dr.Meltem Erik Uygur halk arasında çikolata kisti olarak bilinen endometriyozis hastaları, yumurtalık fonksiyonları biyolojik yaşına göre düşük olan kadınlar, ailesinde özellikle anne veya birinci derece akrabalarında erken menopoz hikayesi olan kadınlar, yumurtalıklardaki yumurta sayısı ve üreme kapasitesi hakkında bilgi veren Anti Mullerian Hormon (AMH) ve Folikül Stimulan Hormon (FSH) seviyeleri yaşa göre beklenen değerlerinden farklı olan kadınlar, bu kanundan faydalanarak yumurta hücrelerini dondurup koruyabilmektedir. Sosyal nedenlerle kariyer hedeflerine ulaşmaya çalışan, uygun eş veya uygun ekonomik şartlara henüz ulaşmamış, fakat yumurtalık rezervleri yaşa bağlı gerilemeye başlamış, henüz evlenmemiş bayanlar da son yıllarda bu yönteme sıklıkla başvurmaktadırlar. Tabii ki bu yöntem sayesinde bir zaman durdurma penceresi yaratmış olsak da, yumurta hücrelerini doğru zaman ve doğru şekilde güvenceye almak gerektiğini de vurgulamak gerekir. Çünkü bilmekteyiz ki yaşla birlikte yumurta hücresinin DNA sında yapısal veya sayısal birtakım bozukluklar başlamaktadır. Yalnızca haberdar olmadıkları için; üremeyi korumaya yönelik bu işleme geç veya hiç ulaşamamış veya bu yöntemi uygulayabilecek doğru bir ekip, ekipmana sahip merkezlere ulaşamayan kadınların bu haklarından mahrum kalmaları artık bilgi çağında kabul edilemez bir durumdur. 27 IVF BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Başarılı bir tüp bebek uygulaması için Bebek sahibi olmak isteyen çiftlerin evliliklerinin ilk dönemlerinde üreme sağlıkları ile ilgili kontrolden geçmeleri gerektiğini vurgulayan KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi Yardımcı Üreme Teknikleri Direktörü Dr Engin Enginsu; başarılı bir tüp bebek uygulaması için yapılması gerekenleri anlattı. Tüp Bebek uygulamaları öncesinde hem kadın hem de erkek partnerin üreme yetilerinin çok iyi değerlendirilmesi gerekmektedir. Kadınlarda başarıyı etkileyen en önemli faktör yaş ve yumurtalıklardaki yumurta hücresi sayısıdır. Bunun yanında, polikistik over, tubal faktörler, rahim içi faktörler v.b. gibi, kadınların üreme fonksiyonlarını etkileyebilecek pek çok neden bulunmaktadır. Erkeklerde ise sperme ait faktörlerin yanı sıra, spermin meni ya da testisten alınması da başarı şansını etkileyen faktörlerin başında gelmektedir. Bu nedenle çiftlerin evliliklerinin ilk dönemlerinde üreme sağlıkları ile ilgili kontrolden geçmeleri gerekmektedir. Bu bilgiler ışığında çiftlerin çocuk sahibi olmak ile ilgili planlamaları daha sağlıklı yapılabi- lecektir. Üreme sağlığı ile ilgili bilgisi olan çiftler de ise çocuk planlamalarına kadar geçen süre içerisinde kendilerine en uygun doğum kontrol yöntemlerinin saptanabilmesi ya da hemen çocuk sahibi olmalarını gerektirebilecek durumlarda tedaviye geç kalmamalarını sağlayacaktır Tüp Bebek Uygulamasında başarıyı etkileyen en önemli faktör ekip çalışmasıdır. Tüp bebek laboratuarları her ne kadar işin mutfağı olsa da hasta hazırlanması sırasında yapılacak hatalar sonuçta laboratuara gelecek yumurta (oosit) ve sperm hücrelerini etkileyecektir. Bu nedenle klinisyenler ile embriyologlar arasındaki uyum başarının altında yatan en önemli faktördür. 28 Tüp Bebek Ünitesi Direktörü Dr. Engin Enginsu Hasta hazırlığı ise, sadece kadın hastalıkları ve doğum uzmanlarının değil, ürologların, dahiliye uzmanlarının hatta psikiyatristlerin de katılımı ile bir bütünü oluşturmaktadır. Ancak bu işbirliği sonucunda doğru teşhis ve doğru stimülasyon (hormonal uyarma) protokollerinin seçilmesi ile çiftlere en iyi tedaviyi uygulamak mümkün olacaktır. Başarılı bir hazırlanma dönemini tamamlayan hastada, sonuca gitmekteki en önemli adım, güncel teknolojik donanımlarının yanı sıra bilgi ve tecrübesi ile zenginleştirilmiş tüp bebek laboratuarlarıdır. Özellikle tekrarlayan başarısız tedavilerde laboratuar aşamasından önce çiftin klinik incelenmesinin tamamlanmış ve embriyonun rahime yer- ila 9 kromozom nedeni ile sınırlı oranda sağlıklı bilgi vermekte idi. Ancak son yıllarda geliştirilen ‘micro array CGH’ yöntemi ile çiftlere ait embriyolardaki tüm kromozomları incelenebilmektedir. Micro array CGH’ ile önemli adımlar atılmıştır. leştirilmesi için optimal ortamın sağlanmış olması gerekmektedir. Laboratuarda çiftlerin embriyolarına uygulanan embriyo kültürü (embriyo gelişimini sağlayan sıvılar içerisinde bekletme) için alternatiflerin araştırılması ve uygulanması ise başarıyı etkileyen en önemli faktörlerdendir. Özellikle son yıllarda sadece tüp bebek hastaları için değil, daha önceden gebelik yaşamış ancak canlı bebek sahibi olamadan kaybetmiş çiftler için de çözüm üretmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Tüp bebek tedavilerinin ilk kez uygulandığı 1978 yılından beri süreç içerisinde hem klinik uygulamalar hem de laboratuar çalışmalarında önemli gelişmeler olmuştur. Sperm ile ilgili çalışmalar yoğunlaşmış ve spermin sadece sayı, hareket ve şekil bozukluklarının değerlendirilmesinin yetmediği ortaya konmuştur. Bunun üzerine özelikle sperm DNA sı ile ilgili bozuklukların saptanabilmesi için HBA (hyaluronan binding assay) gibi pratik ve kolay değerlendirilebilir yöntemler ile sperm dölleme özelliklerinin daha iyi değerlendirilmesi mümkün olmuştur. Sağlık uygulamalarındaki en önemli nokta, tanısı konulan bir özelliğin tedavisinin de mümkün olabilmesidir. HBA testi sonucu bozuk olan hastalarda ise mikroenjeksiyon sırasında DNA sın da kırıkların olmadığını bildiğimiz spermlerin seçilmesine yönelik tedavi yöntemleri geliştirilmiştir. Bu uygulamalar ile döllenme, embriyo gelişimi problemleri ya da sperme bağlı erken gebelik kayıplarının da önüne geçilmeye çalışılmaktadır. Özellikle son yıllarda embriyoların içinde geliştirildiği kültür sıvılarındaki katkı maddeleri ise hem daha yüksek gebelik oranlarının sağlanması hem de oluşan gebeliklerin canlı doğuma kadar gidebilmesini sağlayacak niteliktedir. Özellikle 90 lı yılların sonlarında gündeme gelen embriyoların genetik yapılarının araştırılmasına yönelik çalışmalar her ne kadar ümit verse de, başarı oranları ne yazık ki beklenenin altında kalmıştır. O yıllarda, genetik yapısının normal olduğu bilinen embriyoların rahim içerisine transferi incelenebilen 5 29 Laboratuar konusunda en önemli yenilik ise; embriyoların geliştirildiği ortamların doğal ortamlara yakınlaştırılmasına yöneliktir. Rahim içerisinde embriyolar karanlık, belli oranda nemi olan, oksijen ve karbondiyoksit oranlarının stabil olduğu ortamda gelişmektedir. Tüp bebek uygulamalarında da ortam suni olarak inkübatörlerde sağlanmaktadır. Ancak özellikle embriyo kontrolünün yapıldığı zamanlarda embriyolar kısa süreliğine dışarıya çıkarılarak değerlendirilmekte ve laboratuar stresine maruz bırakılmaktadır. Bu konudaki en yeni gelişme; yumurtaların dölleme işlemi yapıldıktan rahime transferine kadar geçirdiği sürenin kesintisiz olarak inkübatör içerisinde kalarak sürdürülmesine olanak sağlayacak sistemlerin varlığıdır. Embriyo gelişimi 2 dakikalık aralıklar ile tek tek fotoğraflanabilmekte, bu fotoğrafların birleştirilmesi ile bir film oluşturulabilmekte ve bu gelişimin izlenmesi sayesinde en sağlıklı gelişmeyi gösteren embriyonun seçilmesi sağlanabilmektedir. Bu sistem bilgisayar ortamında 24 saat, her yerde takip edilebilmekte ve zamanında doğru müdahalenin yapılabilmesi mümkün olmaktadır. KALİTELİ YAŞAM POLİKLİNİĞİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Lazer epilasyon kişiye özeldir Yanlış yer ve kişilerce yapılan lazer epilasyonun bazen hastaların gerek vücutlarında gerekse ruhlarında istemedikleri izler bırakabildiğini belirten KadıköyŞifa Sağlık Grubu Kaliteli Yaşam Polikliniği Koordinatörü Dr. Yasemin Savaş; lazerde başarının ancak doktor nezaretinde, doğru yaşta, doğru kişide, doğru cihaz ve doz ile sağlanabileceği konusunda uyarıyor. L azer epilasyon; 2 ayda bir kez kendimize zaman ayırarak (ortalama 2-12 hafta) hayatımıza tüm ömürde yaklaşık bir hesapla 2 ay katmak demektir. Bunun yanı sıra gelecek olan konfor, özgüven, rahatlık, hijyen ve sağlık katkıları da ilave faydalarıdır. Bilinmesi gereken temel konu şudur ki; lazer epilasyon sanıldığı yada gösterildiği kadar basit, herkesin, her yerin yapabileceği bir işlem değildir. Bu işlem kıl foluküllerini tahrip etmeyi hedefleyen bir tedavidir. Bu tedavi sırasında gözetilmesi gereken pek çok başlık vardır. Ancak doğru zamanda, doğru yaşta, doğru kişide, doğru cihaz ve doz ile tedavi başarıyı beraberinde getirir. Lazer epilasyon uygulamasında yüksek etki için, hem dokuyu ve hem de cildi korumayı hedeflemek gerekir. Aynı zamanda kişinin belki kendinin bile farkında olmadığı sağlık ile ilgili problemleri konusunda yüksek farkındalığa sahip olmak gerekir. Hormonal değişimler, kronik bazı hastalıklar, özel yaş dönemleri, cilt hassasiyetleri ancak bir sağlık kuruluşunda ve sağlık ekibince özenle takip edilebilir. Hijyen şartlarına özen göstererek tedavinin 30 Kaliteli Yaşam Polikliniği Dr. Yasemin Savaş gerçekleştirilmesi de ayrıca dikkat edilmesi gereken bir konudur. Uygulanacak seans sayıları, kadınerkek, yaş, mevcut hastalık veya hormon durumuna göre değişmektedir. Biz doktorlar muayene sırasında programlama yaparken bunu belirler ve hastamızı bilgilendiririz. Bilinen klasik bilgi; lazer epilasyon tedavisinin 16-17 yaş sonrası, ilk adetten 2 sene sonra uygulanmasıdır. Gelişmiş ülkelerin pek çoğunda olduğu gibi artık ülkemizde de ergenlik yaşı pek çok nedenden dolayı daha erken yaşlara geldi. Ayrıca özellikle büyük kentlerde yaşayan çocuklarımız artık daha sosyal ve daha yoğunlar . Zamanları en az biz ebeveynleri kadar değerli ve farkındalıkları yüksek. Bu nedenle sağlık kuruluşlarında, biz doktorlar sosyal endikasyonlar nedeni ile daha erken dönemde de tedaviye başlama kararını verebiliyoruz . Bu bağlamdan çok net söylenebilir ki ; aslında lazer epilasyon tamamen kişiye özeldir ve artık lazer epilasyon tedavisinde genelleme kalmamıştır. Bir yanlış bilgi de, lazer epilasyon tedavisinin yaz aylarında yapılamadığı ile ilgilidir. Kişi kendini güneşten koruyor ve hiç güneş ile temas etmeyecek ise yaz aylarında da lazer uygulanabilir. Ayrıca, gelişen teknoloji ile birlikte bronz tende de yazın ara vermeden tedaviye devam etmek mümkündür. Ama tabi bunu gerçekleştirebilmek ve başarı sağlamak için farklı dalga boylarında lazer cihazları gerektirir. Zaman zaman hastalarımızın bu cihaz donanımına sahip olmayan kişilerce yanlış bilgilendirildiklerini görüyoruz. Bu konu bir sağlık konusudur ve sağlık kuruluşunda doktor ile planlanan bir tedavi olmalıdır Sonuç olarak ; eğer konuya hakim , bilgi birikimi olan doktorunuzla açık ve net konuşarak , gerekli cihaz donanımına sahip sağlık kuruluşlarında lazer tedavisi oluyor iseniz içiniz rahat olsun. Yanlış yer ve kişilerce yapılan bir tedavi, bazen hastaların gerek vücutlarında gerekse ruhlarında istemedikleri izler bırakabilir. 31 KADIN HASTALIKLARI VE DOĞUM BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Bebek sağlığı anne karnında başlar Anne adaylarının ruhen ve bedenen kendilerini gebeliğe hazırlamaları gerektiğini söyleyen Kadıköy Şifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr Birgül Karakoç sağlıklı bebekler için sağlıklı gebelik sürecini anlatıyor. Anne ve baba olmak hayatınızda yaşayabileceğiniz en harika duygulardan biridir. Bu harika olaya ilk adımınız yani gebe kalmanız, sizin hayatınızı birçok yönden değiştirecektir. Bir bebek dünyaya getirmek bebeğinizi kucaklamak en güzel duygulardan biridir. Kadın Hastalıkları ve Doğum Op. Dr. Birgül Karakoç Yumurtalık rezervleri, doğurganlığı doğrudan etkileyen faktörlerin başında gelir. Kadınlar dünyaya belirli bir yumurta sayısı ile gelirler. Bu sebeple menopoz yaşı da önceden bellidir. Mevcut yumurtalık rezervlerinin durumu ile kadınların doğurganlığı doğrudan ilişkili olmaktadır. Yumurtalıkta bulunan yumurta rezervinin muayene edilerek değerlendirilmesi ve kişinin yönlendirilmesi önemlidir. Yumurtalık rezervleri az ise çok vakit kaybetmemek gerekir. Eğer gebe kalmayı planlıyorsanız ruhen ve bedenen kendinizi buna hazırlayabilirsiniz. Doğumda bebeğinize kavuşma düşüncesi tüm zorlukları geride bıraktırır. Gebe kalmadan önce yapacağınız birtakım değişiklerle Adetlerin düzenli olması yumurtlamanın düzenine hem gebe kalma olasılığınızı arttırırsınız hem de sağişaret edebilir. Adet dönemi kadınların büyük bir kısmı lıklı bir gebelik geçirerek sağlıklı bir bebek doğurma için 24 ile 35 gün arasında yaşanmaktadır. Adetleşansınızı yükseltmiş olursunuz. rin düzensiz olması, yumurtlama ile ilgili bir sorun olabileceğine işaret edebilmektedir. Kontrol edilmesi 1. Gebe kalma şansınızı arttırmanız mümkün gereken bir durumdur. Anne-baba olma yolculuğunuza başlamak heyecan vericidir. Gebe kalmaya çalışan çiftlerin %85’inin denemeye başladıktan sonraki altı ay içinde gebe kalacağı Geçirilmiş genital enfeksiyonlar, tüplerin tıkanmasına ve kısırlığa yol açabilir. Kısırlık sorunlarının yaklaşık beklenebilir. %45’i kadın kaynaklıdır. Bu oranın da %10’u kadınların Doğal yollardan gebe kalma şansınızı iyileştirmek için : tüplerinin tıkalı ya da hasarlı olmasından kaynaklıdır. 35 yaşından önce bir sene, 35 yaşından sonra ise altı Gebelik pencerenizi öğrenin ve yumurtlamadan bir ya da iki gün önce cinsel ilişkiye girin. Erkeğin düzenli ay boyunca doğal yollarla gebelik denenmeli, şayet olarak boşalması (her 2-3 günde bir) spermin kalitesini olmuyor ise bir uzmana başvurulmalı ve tüplerin durumu HSG(rahim filmi) ile değerlendirilmelidir. ve hareketliliğini iyileştirecektir. Kadınların büyük bir kısmı kırk yaşından sonra düzenli olarak adet görse bile, gebe kalma şansı düşüktür. Hem yumurta sayısı azalmakta hem de yumurtaların kalitesi düşmektedir. Bu yaşlardan sonra gebe kalınsa dahi düşük, sakat bebek riski söz konusu olmaktadır. Bu nedenle kadınların gebeliği çok ertelememesi gerekir. 32 2. Sağlığınızı, diyetinizi ve yaşam tarzınızı iyileştirin (her iki eş için de). Bebek için denemelere başlamadan önce anne / baba adaylarının yaşam tarzını ve sağlığını gözden geçirmesi gerekir. Sigara ve alkol, hamilelikte hem annenin hem de bebeğin sağlığını olumsuz etkilemektedir. Sigaranın bilinen en yaygın zararlarını; düşük doğum ağırlığı, erken doğum, enfeksiyonlara sık yakalanma olarak sayabiliriz. Ayrıca “ani bebek ölümü sendromu”, sigara içen annelerin bebeklerinde iki kat daha fazla görülmektedir. Bu konulara gereken özen gösterilirse sağlıklı ve mutlu bir gebelik dönemi geçirmek mümkün olacaktır. Sigara ve alkol kullanımının birçok sağlık sorununa yol açtığı gibi üreme sağlığını da olumsuz etkilediği bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Testislerde sperm üretimini etkiler, iktidarsızlık, ereksiyon da azalma, döllenme yetersizliği, kalıtımsal bozukluklar meydana getirebilir. Bu sorunlar başlıca kısırlık nedenleridir. Gebelikte düşükler, sakat ve erken doğuma neden olabildiği gibi erken menopoza neden olarak kısırlığı ortaya çıkarabilir. Hamileliğinde sigara içen kadınların bebekleri %10- 15 eksik kilolu doğdukları gibi zekâ eksiklikleri de görülebilir. Bunun yanında aşırı sigara ve alkol tüketimi, çocuklarında oluşabilecek kısırlık problemlerine zemin hazırlamaktadır. Yapılan araştırmalar, haftada 60 ml. üzeri alkol kullanımının sperm üretimini olumsuz yönde etkilediği göstermiştir. Aşırı kiloya sahip anne adaylarında hamilelik esnasında yüksek tansiyon ve şeker hastalığı çıkma olasılığı çok daha fazla görülebilir. Obezite hastalığına sahip kadınlarda doğumun normal yapılma ihtimali çok azdır ve genellikle sezeryan ile doğum gerçekleşir. Obez anne adaylarında gebelik esnasında yüksek tansiyon ve preeklampsi görülme riski daha fazladır. Obezite anne adaylarının bebeklerinin de hamilelik esnasında daha fazla kilolu olduğu fark edilir. Bebeğin iri olmasından kaynaklı doğumun gerçekleşmesi esnasında zorluklar ortaya çıkabilir. Obez anne adaylarının bebeklerinin gelecekte, obezite riski ile karşılaşma olasılığı çok fazladır. Obezite anne adaylarında, her ameliyatta olduğu gibi sezaryen sonrasında da yara iyileşmesi ve normale dönmeleri daha fazla zaman alır. Aşırı kilolu anne adaylarının düşük yapma, erken doğum yapma olasılıkları daha çoktur. Obezite hastalığına sahip anne adaylarından doğan bebeklerde, yeni doğanların yoğum bakım ünitesine konulma gerekliliği doğabilir. Yeni doğan döneminde ölüm riskleri daha çok görülebilir. Anlatılan bu risklerinden kaçınmak için fazla kiloların hamilelik gerçekleşmeden önce ideal kilolarına ulaşmaları gereklidir. Aşırı zayıf olmak ta gebelik için istenilen bir durum değildir. İdeal vücut ağırlığından %10 eksik ise zayıf diye adlandırılmaktadır. Bu kadınlarda vitamin, mineral eksiklikleri, beslen- me bozuklukları daha fazla olabilmektedir. Gebelikte erken doğum ve düşük doğum ağırlıklı bebek doğurma ihtimalleri daha fazladır. Bu nedenle gerekli destekler yapılarak gebe kalınması gereklidir. Başlıca Öneriler ; • Sağlıklı yiyecekler yediğinizden emin olun, • Sağlıklı kiloyu koruyun, • Sigarayı ve uyuşturucuyu bırakın, • Alkolü ölçülü olarak kullanın, • Düzenli olarak egzersiz yapın. Bu başlıklara ilave olarak ayrıca kadınlar günde 0,4 mg folik asit almalıdır. Gebelik öncesi sağlıklarının en iyi durumda olduğundan emin olmak üzere antenatal tarama yaptırmak için doktorlarını ziyaret etmelidir. Bu tarama rubella (kızamıkçık) ve varicella (suçiçeği) kontrolleri, kan grubu, antikorlar, RH faktörü, hepatit B, Hepatit C, HIV, Frengi ve Tam Kan sayımı, Tiroid fonksiyonları dâhil çeşitli kan testlerini içerebilir. Anne adayları, son iki yıl içinde normal sonuçlar veren bir pap smear testi ve göğüs kontrolü olduklarından emin olmak üzere doktorlarıyla görüşmelidir. Doktorunuzla beraber, kullandığınız ilaçları ve onların gebelik üzerindeki etkilerini gözden geçirmelisiniz. Diş hekimi kontrollerini mutlaka ihmal etmemelidirler. Eğer gebe kalmayı planlıyorsanız ruhen ve bedenen kendinizi buna hazırlayabilirsiniz. Doğumda bebeğinize kavuşma düşüncesi tüm zorlukları geride bıraktırır. 33 ÜROLOJİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Prostat kanserinde gereksiz tedaviye dikkat! Her prostat kanserinin tedavi protokolüne girmesi gerekmediğini söyleyen KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Üroloji Uzmanı Prof.Dr İbrahim Çevik uygun hastalarda hastalık takibinin daha doğru bir seçenek olduğunu vurguluyor. Üroloji Prof. Dr. İbrahim Çevik TEDAVİ YÖNTEMLERİ 1-Robototik Cerrahi veya Radikal Prostatektomi Genç hastalarda, yayılmamış hastalıkta artık tüm dünyada cerrahi Erken Tanı için ; Ailede prostat kanseri olan kişilerde 40 yaş, diğer tedavi ilk seçenek olarak sunulmaktadır. Radikal prostatektomi Prostat yaş ilerledikçe hacım olarak kişilerde 54–70 yaşta başlayarak, adı verilen bu ameliyatla hastaya prostatın parmakla muayenesi büyüyebiliyor mesaneye veya idrar kesin tedavi şansı verilmektedir. Bu ve kanda, prostat spesifik antijen çıkış kanalına baskı yapabiliyor. Bu ameliyat BPH’daki ameliyatlardan (PSA) testi yapılmalıdır. durumun adı prostatın iyi huylu tamamen farklı olup, prostatın tüProstat kanseri taramasında bugün büyümesi olarak tanımlanıyor. münün meni keseleriyle birlikte çıiçin 4 metot kullanılmaktadır ; Prostatit ; Prostatın iltihaplanmakartılması ve idrar yolunun yeniden 1.Parmakla rektal yoldan prostat sı olarak tanımlanır. Bu her yaşta oluşturulması işlemidir. Operasyon, muayenesi ortaya çıkabilir. Sık idrara çıkma, tecrübeli merkezlerde son derece 2.Rektal yolla prostat ultrasonogidrar kanalında akıntı hissi veya düşük komplikasyon oranlarına rafisi (TRUS), MR gibi görüntüleme akıntı, yanma, ağrı gibi şikâyetlere sahiptir. Bu operasyon son zamanmetodları sebep olur. larda robotik yardımı ile daha sık 3.Prostat spesifik antijen (PSA), yapılmaktadır. Robotik cerrahinin proPSA, PCA3 testleri Prostat Kanseri; BPH ile tek en önemli avantajı kanama, idrar 4.TRUS eşliğinde prostat biyopsisi benzerliğinin aynı yaş grubunda kaçırma riski ve ereksiyon ile ilgili PSA ve patoloji raporuna göre hasolduğu kabul edilse de tamamen yan etkilerin açık operasyona göre talığın hangi safhada olduğunun, farklı bir hastalıktır. Prostat kanseri, daha az olmasıdır. Dezavantajı ise, başka yerlere sıçrayıp sıçramadığıprostatta malign (kötü karakterde) maliyetinin açık cerrahiye göre nın tespiti için bilgisayarlı tomogbüyümeyi tanımlamaktadır. Prostat fazla olmasıdır. rafi ve kemik sintigrafisi gibi testler kanseri, dünyada ikinci sırada yapılabiliyor. görülen bir kanser türüdür. Genel2- Brakiterapi Tedavi; hastalığın safhasına göre likle çok yavaş ilerler ve belirti Yine lokal hastalıkta, prostat planlanıyor. Erken safhada iken, vermeyebilir. çok yavaş ilerleyen türünde, tedavi içine çeşitli radyoaktif elemanlar yapmadan yakın takip protokolüne konularak uygulanan ve brakiterapi Belirtileri; İyi huylu büyüme ile adı verilen bir tedavi seçeneği günalınabiliyor. Hastanın performanbirlikte olduğunda sık ve zayıf deme gelmiştir. Prostatı 50 gramın akımlı, bekleyerek idrar yapma gibi sına ve yaşam beklentisine göre altındaki hastalarda kullanılan bir karar veriliyor. idrar yolunun sıkışmasına bağlı Prostat; her erkekte bulunan, mesane tabanında, idrar çıkış kanalının etrafını saran, kestane büyüklüğünde bir organdır ve Semendeki sıvının bir kısmını salgılar. şikâyetler olabiliyor. İleri aşamada meni içinde kanama, kemik ağrıları olabiliyor. 34 yöntemdir. Bu yöntemde, ameliyathane şartlarında anestezi altında gerçekleştirilir. 3- Cryoterapi Cryoterapi adı verilen prostat dokusunun dondurulması esasına dayanan diğer alternatif bir yöntem son yıllarda kullanılmaya başlanmıştır. Yan etkileri, maliyeti ve uzun dönemde etkinliği bilinmediğinden açık operasyona tercih edilmemektedir. nun bilinmelidir. Ailesinde prostat kanseri olmayanlarda PSA testi ile yapılan tarama testlerinin artık 54 ile 70 yaş arasında yapılması önerilmektedir. Bu bilgiler ışığında son yıllarda yapılan PSA test sayısında ciddi azalma olduğu görülmektedir. Sonuç olarak; her prostat kanserinin tedavi edilmesi mutlaka gerekli değildir. Uygun hastalarda takip iyi bir seçenek olabilir. 4- Hormon Tedavisi (İleri Evre) İleri evre (yayılmış) hastalıkta ise tedavi hormonaldir. Prostat hücreleri testosteron hormonuna (erkeklik hormonu) hassastır. Bu hormon, ilaçlarla (depo iğneler) ya da lokal anestezi altında basit bir cerrahi ile testislerin iç kısmı alınarak ortadan kaldırıldığında hastalıkta gerileme olmaktadır. Bu tedaviye rağmen hastalık ilerler ve hormon bağımsız hale gelirse çeşitli kemoterapatik ajanların kullanımı söz konusu olmaktadır. TEDAVİDE GÜNCEL GELİŞMELER ; Son 2 yıl içerisinde yapılan çalışmalar sonucunda, prostat kanseri nedeni ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %50’sinde gereksiz tedavi edildiği, bu kişilerin tedavi edilmese dahi prostat kanserinden ölmeyeceği gösterilmiştir. Bu nedenle PSA testinin prostat kanserinde kişilerde hızla ilerleyip zarar veren kanser tiplerini ayırt etmede yetersiz olduğu vurgulanarak tedavi planlanacak hastalarda kullanılabilecek yeni bir tümör belirteci araştırılmasına hız verilmiştir. Daha önceki bilgilerimizde prostat kanserinin görülemeyeceği kanaati olmasına rağmen, özellikle multiparametrik prostat MR kullanılması ile agresif tümörlerin artık görülebileceği saptanmıştır. Son gelişmeler neticesinde her prostat kanserli hastanın tedavi edilmemesinin bir seçenek olduğu- 35 PLASTİK VE REKONSTRÜKTİF CERRAHİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Vücut güzelliğinizi yaza şimdiden hazırlayın... Estetik amaçlı ameliyatların kış aylarında yapılmasının daha doğru olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr. Gülden Avcı; bu sayede ameliyat sonrası güneşin zararlı etkilerinden ve sıcağın sebep olabileceği komplikasyonlardan kaçınmanın mümkün olacağını belirtiyor. Yaz mevsiminde daha ince ve daha kısa kıyafetler giyilmesi bir takım sorunların fark edilirliğini arttırıyor. Bu sorunların çözülmesi ve iyileşme için yeterince vakit kazanılması açısından Eylül ayından itibaren estetik ameliyatlarda artış görülür. Yaz aylarında estetik ameliyat yapılmaz genellemesi artık kabul edilmese de, daha çok ameliyat zamanlamasında tercih kış aylarıdır. Ameliyattan sonra bir buçuk ay güneşten kaçınmak önemlidir. Ödemin geçmesi ve morlukların yok olması için bu zaman gereklidir. Yaz aylarında kanama ve enfeksiyon olasılığı artabilmektedir. Yüz bölgesi estetik ameliyatları olan; yüz germe, kaş kaldırma, alın germe , göz kapağı estetiği, boyun germe, burun estetiği, kepçe kulak ameliyatları kış aylarında yapılmalıdır. Kıyafetle kapatılması mümkün olmayan bir bölge olduğu için ameliyat sonrası oluşan ödem ve morlukların güneşli ve sıcak mevsime dek iyileşmesi gerekmektedir. Sıcak aylarda, ödemin iyileşmesi daha fazla zaman alır . Morluklar güneş ışığıyla fazla maruz kalırsa kalıcı lekelenmelere sebep olabilir. O nedenle güneşin etkisi çok olmayan aylarda bu ameliyatların yapılması 36 Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Op.Dr. Gülden Avcı uygun olur. Göz çevresi çok çabuk ödem olan bir yapıya sahiptir. O nedenle ameliyat sonrası soğuk kompres uygulaması önemlidir. Göz kapaklarında sarkmaların düzeltilmesi, torbalanmaların alınması için doğru zamanlama kış aylardır. Yine yaz aylarında kişilerin hayat kalitesini artıran ve hastanın istediği kıyafeti, bikini/ mayo seçmesini sağlayan ameliyatlardan olan meme estetiğinin kış aylarında yapılması yaza hazırlık olarak görülebilir. Aşırı büyük memeler kıyafet seçimini kısıtlamanın yanında meme altında yaralar açılmasına, kötü kokuya, sırt ve omuz ağrılarına sebep olabilir. Meme küçültme ameliyatı ile bu sorunlar çözülür. Meme dekoltesini zenginleştirmek ve desteksiz sutyen/bikini kullanabilmek için meme büyütme ve meme dikleştirme ameliyatları yapılabilir. Kışa aylarında bu meme ameliyatları yapıldıktan sonra yaz mevsimine dek iyileşme için zaman yeterince vardır. Erkeklerde, meme bölgesindeki fazlalıklar yaz mevsiminde denize/ havuza girerken sorun olmaktadır. Erkekte meme büyüklüğü olan jinekomastinin düzeltilmesi genelde kış mevsimde yapılır ve ameliyat sonrası özel bir korse giyilmesi gereklidir. Vücuttaki fazlalıkların düzeltilmesi için yapılması gereken karın germe, liposuction(lazer lipoliz), bacak germe, kol germe gibi ameliyatlar için kış mevsimi idealdir. Çünkü bu ameliyatlardan sonra hastanın korse tarzında özel kıyafetler giymesi gereklidir. Bu korseleri yaz mevsimde giymek sorun olabilir. Bacaklardaki selülitlerin giderilmesi için yapılası gereken liposuction ve ek tedaviler için de kış mevsimi uygundur. Böylece yazın kısa kıyafetler ve çorapsız olmak sorun olmaktan çıkar. Diz içi ve diz bölgesi yağlanması için yapılması gereken liposuction, çarpık bacak sorunları ve diz altı bölgenin orantısız inceliğinin düzeltilmesi için yapılması gereken protez ve/veya yağ enjeksiyonu ameliyatlarının 37 da kış mevsiminde yapılması uygundur. Çünkü bu ameliyatlardan sonra da özel korseler ve çoraplar giyilmesi gerekebilmektedir. Göz kapaklarında sarkmaların düzeltilmesi, torbalanmaların alınması için doğru zamanlama kış aylardır. GÖĞÜS CERRAHİSİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Akciğer kanserinde tanı ve tedavi alternatifleri KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Op.Dr Erkan Yıldırım ile akciğer kanserlerinde teşhis yöntemleri ve güncel tedavileri konuştuk. Akciğer Kanseri nasıl bir hastalıktır? Bir çok kanserojen ajana maruziyet sonrası, normal akciğer hücrelerinin anormal ve kontrolsüz bölünüp çoğalması kanser sürecini başlatır. Akciğer kanser hücreleri birikerek tümörleri (kitle, yara yada ur) oluştururlar. Kanser, normal dokuları sıkıştırabilir, içine sızabilir ya da tahrip edebilir. Erken evre dönemini geçirmiş akciğer kanseri zorlu bir süreci işaret eder. En sık görülen belirtileri? İştahsızlık, zayıflama, ağrı, kanlı balgam, nefes darlığı, ses kısıklığı, ödem, uzak organ tutulumuna bağlı şikayetler (beyin, karaciğer, kemik, vs) “Akciğer kanseri`` büyümesinin 2/3’ünü (yaklaşık %70-75) tamamlamadan pek şikayete sebep olmaz! Bu da akciğer kanserinde çoğu durumda tanıda geç kalınmasının sebebidir. Genetik faktörün etkisi var mıdır? Ailede “akciğer kanseri” olması akciğer kanserine yakalanma riskini artırmaktadır. Bir kere akciğer kanseri olan kişinin tekrar ikinci akciğer kanseri olma riski, hiç kanser olmamış kişiye oranla daha fazladır. En sık görülen kanser türleri arasında kaçıncı sırada yer alır? Tüm yeni kanser olgularının %13.3’ü akciğer kanseridir. Tüm kanser ölümlerinin %26.8’i akciğer kanseridir. Göğüs Cerrahisi Op. Dr. Erkan Yıldırım Sigara dışında rol oynayan diğer faktörler nelerdir? Sigara en önemli faktördür. Erionitasbest (akciğer kanseri) Krokidolit (mavi) asbest (daha çok akciğer ve karın zarı tümörü – Mezotelyoma), Havakirliliği Teşhis nasıl konulur? Riskli meslekler; madenciler, Hastanın şikayetleri ve hastalık tekstil, izolasyon ve tersane işçileri, öyküsü ayrıntılı alınmalıdır. petro-kimya, baca temizleyiciler, Görüntüleme yapılmalıdır. (Akciğer plastik sanayi işçileri, maden filmi, Tomografi, MR, PET-Tomografi) ve kaynak işçileri, çamaşır Doku biyopsisi (akciğer ve/veya suyu üreticileri, cam seramik, lenfbezesi) + Patoloji, Balgam muşamba ve batarya işçileri, boya, sitolojisi (patoloji) dökümhaneler, çelik işçileri. Akciğer kanseri taraması nasıl Özellikle hangi yaşlarda görülür? yapılır ? Akciğer kanserinin sıklığı, son Normal akciğer filmi ile yıllık yıllarda giderek artmaktadır. Daha tarama ölüm oranlarını azaltmıyor! önceleri akciğer kanseri sıklıkla Ancak, Amerika’da Ulusal Akciğer 60 yaşın üzerindeki erkeklerde Tarama Çalışması (NLST), “yıllık görülürken, günümüzde akciğer düşük doz Tomografi” takibi ile kanserinin kadınlar arasında da akciğer kanserinden ölümleri %20 sıklığı artmıştır. Erkeklerde görülme azaltmıştır! yaşı da 60 yaşın altına inmeye Bu tarama çalışması 55-80 yaş başlamıştır. erkeklere önerilmektedir (30 pk / yıl sigara içen ve son 15 yılda halen Tüm ırklarda erkeklerde sigara içen veya bırakmış) 70.1/100,000 , kadınlarda 50.2/100,000 oranında iken Afrikalı erkeklerde daha sık (90.9/100,000) Akciğer kanseri tipleri nelerdir? görülür. Hispaniklerde daha Küçük Hücreli Dışı Akciğer kanseri nadirdir (erkek – 37.9/100,000 ve (KHDAK) kadın – 25.1/100,000). Küçük hücreli akciğer kanserlerinden daha yaygındır (%80) ve genel olarak daha yavaş 38 Tüm kanser ölümlerinin %26.8’i akciğer kanseridir. 13.3 26.8 Tüm yeni kanser olgularının %13.3’ü akciğer kanseridir. % gelişir veya yayılırlar. Bu kanserin 3 ana tipi vardır; A-) Skuamözhücreli (yassı hücreli) B-) Adenokanser (salgı bezi hücrelerinden kaynaklanır) C-) Büyük hücreli kanser Evre I, II, III, IV Küçük Hücreli Akciğer kanseri (KHAK) Küçük hücreli olmayan akciğer kanserine göre daha az yaygındır (%20). Bu tipteki kanserler daha hızlı gelişir ve vücudun diğer organlarına yayılması da daha fazladır. Bu tip akciğer kanseri, sigara içimi ile ilişkisi en belirgin akciğer kanseridir. Sigara içen kadınların erkeklere göre bu tipe yakalanma olasılığı daha fazladır. A-) Sınırlı Evre B-) Yaygın Evre Akciğer Kanserinde ameliyat hangi hastalarda uygulanır? ve hangi hastalara hangi yöntem önerilir? Erken evrede (Evre 1, 2 ve 3A) tanı konulmuş akciğer anseri için İLK tedavi seçeneği CERRAHİ yöntemdir. Kanserinin tamamının ve ilgili lenf bezlerinin tamamının çıkarılması ancak cerrahi ile olabilmektedir. Günümüzde %80’den fazla ameliyat kapalı (endoskopik) yapılmaktadır. Ameliyatın başarı şansı nedir? Erken evrede cerrahi ile kanserin tam kontrolünün sağlanması mümkün olabilmektedir. Kapalı aciğer ameliyat yöntemi nasıl uygulanır? Genel anestezi altında ameliyat uygulanır. Çoğunlukla tek delikten (Uniportal VATS; 3-5 cm) veya çok delikten % (Multiport VATS; 2 veya 4) uygulanır. Kanserli akciğer dokusunun (segment, akciğer lobu veya tamamı) önce damarları stapler (zımba) ile kesilir. Sonra, ilgili akciğer kısmının havayolu (bronş) bulunur ve stapler kullanılarak kesilir. En sonunda akciğerin lenf bezeleri çevre yağ dokusu ile birlikte patolojik inceleme için çıkarılır ( lenf nodu diseksiyonu). Hava kaçağı ve kanama kontrolü sonrası ameliyat delikleri dikişle kapatılarak işlem sonlandırılır. Ameliyat kaç saat sürer? Genellikle genel anestezi başladıktan sonra 3-5 saat sürer. Ameliyat sonrası yoğun bakım gerekir mi? Eğer bir akciğer lobu veya akciğerin tamamı çıkarıldıysa 1-2 gün yoğun bakım takibi gerekli olabilir. Akciğer Kanseri Ameliyatının Riskleri Nelerdir? Genel anesteziye ait riskler Kanama Enfeksiyon Hava kaçağı Ameliyat sonrası normal yaşantıya ne zaman Dönülür? Genellikeilk 3-7 gün hastanede geçmektedir. Hasta, taburculuktan 10 gün sonra kontrole çağrılmaktadır. Çoğu hasta, 2-3 hafta içerisinde (eğer cerrahi dışında bir tedavi uygulanmayacaksa) Hasta 1. günden itibaren yürütülmektedir; Erken hareketlenmek iyileşme sürecini hızlandırmaktadır. Ameliyat sonrası ilaç tedavisi (Kemoterapi) veya ışın tedavisi (Radyoterapi) gerekir mi? 39 Her hastaya gerekmez, ANCAK Ameliyat sonrası gelecek patoloji raporuna göre cerrahiden sonra gerektiğinde Kemoterapi ve/veya Radyoterapi uygulanmaktadır. Ipckateter sistemi nedir? IPC (Intrapleural permanent catheter = uzun sureli akciğer kateteri = tünelli kateter) Hangi hastalara uygulanır? Akciğerde kontrol edilemeyen kanserli sıvı (plevraleffüzyon) veya şil özsıvının (şilotoraks) akciğerden alınması ve boşaltılması işlemi, istenildiği kadar uygulama hasta tarafından nefes darlığı hissettiği anda uygulanabilir. Hastalar bu rahatsız edici nefes darlığı durumunda kendi sıvılarını ev ortamında veya nerede iseler IPC sistemi ile vakumlu şişelerle yapabilmektedirler. Uygulanışı hakkında bilgi verirmisiniz? Ameliyathande ve bazen yatak başında uygulanabilir Lokal anestezi ve hafif sedasyon verilebilir. Uygun sterilizasyon sağlandıktan sonra kateter tekniğine uygun yapılmaktadır Kullanım süresi nedir? IPC kateter tıkanmadığı veya iltihaplanmadığı sürece 1 yıldan uzun süre kullanılabilir, Genellikle 6-9 ay sorunsuz kullanıbilmektedir Diğer avantajları nelerdir? • Uygulama kolaylığı, • Hastane yatışları ve masrafları en aza inebilmektedir, • Hastanın moral durumu en yüksekte kalabilmektedir, • Ağrı çok kısa sürede kaybolmaktadır, • Hasta kendi sıvısını istediği zaman boşaltabilmektedir. KLİNİK PSİKOLOJİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Sağlıkta şiddet hekimlerde güven eksikliği yaratıyor ! Saldırganlığın bir versiyonu olan şiddeti ; hem fiziksel hem de psikolojik zarara yol açacak davranışların bütünü olarak tanımlayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Uzman Klinik Psikolog Merve İnce Büyükkucak , yeterli raporlama yapılamadığından şiddetin boyutu ve ciddiyetinin yeterince dikkate alınmadığı konusunda uyarıyor. İş yerinde yaşanan şiddet, çalışma hayatinin tüm alanlarında karşımıza çıkmasına rağmen, sağlık sektörünün bu anlamda tüm diğer iş kollarına kıyasla çok daha büyük risk altında olduğu görülmektedir. Bir hastanede görev yapan herkes şiddet tehdidi ile karşılaşabilirken, hastalarla en direkt kontağa sahip hekimler bu riske daha fazla maruz kalmaktadır. Bu şiddetin sonuçları; ufak fiziksel yaralanmalar, daha ciddi yaralanmalar, geçici ya da kalıcı fiziksel engellerden psikolojik travma ve ölüme kadar çok geniş bir etki alanına sahiptir. Hekimlerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlıkları bu durumdan olumsuz yönde etkilenir. Gelişen moral bozukluğu, artan iş stresi, işten ayrılma oranları, yönetime ve çalışma arkadaşlarına güvenin azaldığı, düşmanca bir çalışma ortamı da yaşanan şiddetin kurum üzerinde bırakacağı etkilerden yalnızca bazılarıdır. Şiddeti ortaya çıkaran nedenlere bakıldığında; uzun bekleme süreleri, tedaviden memnun kalmama, doktorun hastanın onaylamadığı bir şey söylemesi ile ortaya çıkan anlaşmazlık, alkol ve madde etkisi altında olma, psikiyatrik bozukluklara sahip olma gibi durumlar ön plana çıkmaktadır. Çoğunlukla yetersiz çalışma koşulları ve sağlık politikaları ne yazık ki az sayıda hekimin çok sayıda hastayı tedavi etmesini gerekli kılmaktadır. Bu durum uzayan bekleme sürelerine sebep olarak sinirlenmiş hasta ve hasta yakınlarını şiddete daha eğilimli hale getirmektedir. Elbette ki böyle durumlarda şiddete eğilimde kültürel normları da göz önünde bulundurmak gerekir. Özellikle acil servis bölümlerindeki uzun bekleme kuyrukları, yaşamsal riskli hastalıklar ve gürültülü ortamlar şiddeti daha olanaklı 40 Klinik Psikoloji Merve İnce Büyükkucak kılan riskli faktörleri olarak görülebilir. Acil servise gelen çoğu hasta ve hasta yakını yaşadıkları kaygı ve paniğin etkisiyle agresif davranışlara diğer bölümlerdeki hasta ve yakınlarına kıyasla daha meyilli olabilirler. Henüz Türkiye’de bu alanda yapılan çok sayıda çalışma olmasa da yabancı kaynaklardan edindiğimiz bilgiler; sağlık sektöründe sözel/psikolojik şiddetin fiziksel şiddetten çok daha yoğun olarak uygulandığı yönündedir. Bazı durumlarda bu tarz bir şiddetin fiziksel şiddetten çok daha ciddi ve uzun süreli sonuçları olabilmektedir. Genel olarak bakıldığında özellikle şiddete birebir maruz kalmış hekimlerde kaygı seviyesinin yükseldiği gözlemlenmektedir. Daha ileri boyutlarda ise depresyon, uykusuzluk, travma sonrası Toplumun sosyal dokusundaki bozulmaların da artan şiddet olaylarında etkisi görmezden gelinemez. Giderek artan bu düşmanca ve saldırgan davranışların önlenmesi adına; uygun politikalar ve güvenlik önlemleri geliştirilmedikçe, bu sorunun ciddiyeti göz ardı edildikçe, tek amaçları insanları iyi etmek ve sağlıklarına kavuşturmak olan başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının bu durumlara maruz kalması ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor. stres bozukluğu, agorafobi, ve çalışmayı engelleyecek seviyelerde korku ve/veya kaygı düzeylerine rastlanmaktadır. Şiddete maruz kalan hekimler zaman içinde hastalardan korkmaya başladıklarından hastalarına güvenli, etkin ve yetkin bir tedavi ve bakım verebilmekte güçlük çekmeye başlamaktadır. Öfke, utanç, küçük düşme, stres, şiddet anına ilişkin görüntülerin istemsiz olarak akla gelmesi, tükenmişlik, motivasyonda azalma, özsaygıda düşüş, huzursuzluk, işe bağlılıkta azalma, tütün, alkol ve madde kullanımındaki artış da şiddetin hekimler üzerindeki diğer olası sonuçlardır. Aynı zamanda söz konusu hekimlerin aile yaşantısı ve genel hayat kalitesi de bu durumdan olumsuz şekilde etkilenmektedir. İşin üzücü tarafı sağlık çalışanlarına yönelik uygulanan şiddetin gün geçtikçe artıyor olmasıyken, yeterli raporlama yapılamadığından işin boyutu ve ciddiyeti yeterince görülememektedir. Birçok durumda şiddete maruz kalan hekimlerin ilgili yönetimin desteğini alabileceklerine dair inançlarının olmayışı bu durumların raporlanma sıklığına ket vurmaktadır. Aynı zamanda hekimlerdeki şiddete sebebiyet veren davranışla ilgili suçlanma korkusu, hiçbir aksiyon alınmayacağına inanarak raporlamayı gereksiz zaman kaybı olarak görme ve kendi haklarını yeterince iyi bilmeme ile kurumlardaki “hasta her zaman haklıdır” inanışı bu konunun ciddiyetinin göz ardı edilmesine ve gerekli önlemlerin alınmasına engel olmaktadır. İş yerinde şiddet çok yönlü, çok faktörlü, hem sosyal hem de yasal bir problem olarak tüm iş kollarını etkilemektedir. Son yıllarda hekimlere uygulan şiddetin giderek artması, bu durumun özellikle sağlık sektöründe kanayan bir yara 41 haline geldiğini göstermektedir. Bu durum, tüm toplumda yaşanan şiddet dalgasının seviyesiyle doğru orantılı bir yansıma olarak görülebilir. Zira ekonomik dalgalanmalar, yoksulluk, artan işsizlik oranları ve silahlanmanın her geçen gün daha da kolaylaşması toplumu daha şiddet yanlısı ve tehlikeli hale getirmektedir. Toplumun sosyal dokusundaki bozulmaların da artan şiddet olaylarında etkisi görmezden gelinemez. Giderek artan bu düşmanca ve saldırgan davranışların önlenmesi adına; uygun politikalar ve güvenlik önlemleri geliştirilmedikçe, bu sorunun ciddiyeti göz ardı edildikçe, tek amaçları insanları iyi etmek ve sağlıklarına kavuşturmak olan başta hekimler olmak üzere tüm sağlık çalışanlarının bu durumlara maruz kalması ne yazık ki kaçınılmaz görünüyor. BESLENME VE DİYET BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Sağlıklı beslenmenin 12 yolu Kısa sürede çok kilo kaybını söz veren ancak kalıcı çözüm üretmeyen diyet programlarına dikkat çeken KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seda Bahtiyar Tatay; başarılı ve sürdürülebilir bir diyetin gerekliliklerini anlatıyor. Yeni çıkan bir diyet akımı duyduğunuzda her zaman kendinize şunu sorun; Bu programı hayat boyu uygulayabilir miyim? Yalancı Diyetleri unutun ve Metabolizmanıza zarar verecek beslenme alışkanlıklarından uzak durun. zayıflatmayın: Yapılan çok hızlı ve büyük değişiklikler başarısızlıklarla sonuçlanır ve kış aylarında bağışıklık sistemini zayıflatır. Hayat ve yeme tarzında yapılan küçük değişikliklerin uzun süreli olma ihtimali her zaman daha fazladır. Bir değişikliğe Gerçekçi olun: karar verin ( örneğin kahvaltı Uygulamayı düşündüğünüz yemeyi alışkanlık haline getirherhangi bir yeme planı sizin mek gibi) ve bunu alışkanlık için ve aileniz için uygun olma- haline getirin. C vitamininden lıdır. Bu plan yeme alışkanlık- zengin sebze ve meyvelere larınıza, hayat tarzınıza, mali bu dönemde özellikle ağırlık durumunuza ve yemek pişirme verin. yeteneğinize uygun olmalıdır. Sözünüzde Durun: Kendiniz için neden yeme alışkanlığınızı değiştirmenizin önemli olduğunu bir yere not etin. Sonra bu nedenleri aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşın ve destek isteyin. Yavaş Başlayın ve Bağışıklık sisteminizi Kararlı olun: İnsan vü- cudu kararlılığa çok iyi tepki verir. Eğer sabah kahvaltısı bir düzen haline isterseniz bunu arada sırada yapılan bir şey yerine günlük rutininiz haline getirebilirsiniz. Bağlı Kalın: Çalışmalar bir davranışın alışkanlık haline gelmesinin 42 Beslenme ve Diyet Dyt. Uzm.Seda Bahtiyar Tatay 21 günlük bir tekrar gerektiğini gösterirler. Eğer sabah kahvaltısını alışkanlık haline getirmeyi isterseniz 21 günlük bir kahvaltı menüsü oluşturun ve bunu uygulayın. Rahat olun: Hayat süprizlerle doludur ve yapılan planları güncellemek ve değiştirmek gerekir. Eğer evde erkenden kahvaltı yapmak mümkün değilse alternatif olarak işte masa başında kahvaltı düşünülebilir. Yaratıcı olun: Bütün olasılıkların listesini yapın. Mesela evde, işte, arabada, otobüste yiyebileceğiniz ve yemekten hoşlanacağınız yiyeceklerin listesini yapın. Bunlarının kombinasyonları ile kahvaltılarınızı sıkıcılıktan kurtarın. Depolayın: Liste yaptıktan sonra kahvaltı edebileceğiniz bütün yerlerde çekmecelerinizi, dolaplarınızı, iş yerinizde masanızın çekmecelerini listelediğiniz yiyeceklerle depolayın. Kendinizi Affedin: Sağlıklı yeme mükemmel olmak zorunda değildir. Eğer ufak tefek hatalar yaparsanız veya birkaç gün planlarınıza uyamazsanız problem etmeyin ve biran önce İleriyi planlayın: programınıza dönmeye gayret Öğün planlarınızı önceden yapar- edin. sanız sağlıklı bir planlama yapmanız daha kolay olacaktır. Eğer Kendinizi Ödüllendirin: işte kek verilen bir toplantıya Herhangi bir yeme alışkanlığınızı katılacaksanız toplantıya tok ka- değiştirmek aslında çok zordur. tılmaya çalışın veya kekin yarısını Eğer değiştirip bunu kalıcı kılayiyerek porsiyon kontrolü yapın . bilirseniz kendinizi kutlayın ve Özellikle kış aylarında gecelerin kendinizle gurur duyun. Yemek uzaması ile birlikte akşam yeme- dışı ödüllerle kendinizi ödüllenğinden sonra yapılan atıştırma- dirin. ların artığı düşünülürse, sağlıklı opsiyonlardan meyve, kefir gibi seçenekleri dolapta hazır tutup, özellikle tatlıdan uzak durmaya çalışmalısınız. 43 NÖROLOJİ BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Uyku ilacı sorunu çözmüyor! Düzenli ve kaliteli bir uykunun, insan için hayati önemi olduğunu vurgulayan KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ataşehir Hastanesi Nöroloji Uzmanı Dr. Bahar Erbaş, doğru tedavi için tanının önemine dikkat çekiyor. U yku vücudun, özellikle beynin kendini dinlendirmesi ve yenilemesi için hayati önemi olan bir dönemdir. Uykusunu verimli alamayan veya uyuyamayan bir kişinin günlük hayatında ve sağlık durumunda bir çok sorun ortaya çıkacaktır. Sabah yorgun kalkıp, gün içinde işinde ve evinde düşük performans ile çalışmasının yanı sıra sinirlilik, mutsuzluk, sosyal çevre ile ilişkilerde bozulmalar giderek artar. Sonuçta vücut dinlenemediği gibi stres ile ilgili mekanizmalar ve hormonal dengeler devreye girerek başta kalp-damar sistemi olmak üzere tüm sistemlerde bozulmalara yol açar. Bunun belirgin etkilerini yaygın vücut ağrıları ve zihinsel performansta azalma olarak da görebiliriz. Uyku Bozukluklarının Uluslararası Sınıflandırma Sistemi’nde uykusuzluk “insomnia” başlığı altında geçer. İnsomnianın tanımı uykunun başlatılmasında, sürdürülmesinde veya uygun ortam ve zaman olmasına karşın kaliteli uyumakta güçlük çekilmesidir. İnsomnianın toplumdaki sıklığı yaklaşık %10 civarında olmakla birlikte, toplumun ortalama %30-35’inde yaşamı süresince geçici de olsa görülmektedir. Uykusuzluk 3 aydan daha uzun sürmüşse kronik olarak tanımlanır ve her geçen süre tedaviyi biraz daha güçleştirir. Yaşanmış kötü bir olaydan sonra başlayabileceği gibi, kendiliğinden, hatta çocukluktan itibaren de ortaya çıkabilir. Bunun yanı sıra diğer zihinsel bozukluklar ve duygu durum bozukluklarında da ikincil olarak görülebilir. Özellikle yaşlılarda ortaya çıkan uykusuzlukta zihinsel hastalıklar açısından tanı ve 44 Nöroloji Uzm. Dr. Bahar Erbaş tedavide dikkatli olunmalıdır. Uykusuzluğa yol açan diğer tıbbi hastalıklar ise; kardiyak, mide-sindirim sistemi ve solunum sistemi bozukluklarıdır. Bunlara vücutta yaygın ağrılarla seyreden fibromiyalji/miyofasial ağrı sendromlarını ve diğer ağrılı durumları da ekleyebiliriz. Bahsedilmesi gereken diğer husus ise başka hastalıklar ile ilgili veya herhangi bir hastalıktan bağımsız olarak kişinin kullandığı ilaç ve maddelerin yine uykusuzluğa yol açabileceğidir. Her uykusuzluk tanımlayan kişinin tanısı insomnia olmayabilir. Çünkü uykusuzluk başka bir uyku hastalığına bağlı iken kişi bunun sadece uykusuzluk olduğunu düşünüyor olabilir. Örneğin uykuya dalmayı engelleyen bacaklarda (hatta kollarda ) ortaya çıkan ve tam tarif edilemeyen ağrılı, kramplı, karıncalanmalı bir durumda asıl tanı “Huzursuz Bacak Sendromu” olabilir. Bu durumda aldığı uyku ilaçları hastayı iyileştirmek yerine daha da kötüleştirebilir. Veya uykusunu sürdüremediğini, sık ve erken uyandığını söyleyen kişilerde uykuda ortaya çıkan periyodik bacak hareketleri uykunun bölünmesine, uyanmaya veya kalitesiz uyumaya sebep olabilir. Benzer bir durum uykuda solunum bozuklukları ve kabus bozuklukları için de geçerlidir. Bu hastalıkların tümü Uyku Bozukluklarının Uluslararası Sınıflandırma Sistemi’nde farklı tanılar alırlar ve tedavileri oldukça farklıdır. İnsomnia tedavisinde doğru tanı çok önemlidir. Doğru tanı konduktan sonra ilaç veya zihinsel-davranışçı tedaviler veya her ikisini de kullanarak hasta tedavi edilebilir. Uykusuzluk bir kader veya ihmal edilecek bir durum değildir. Bu sebeple uyku konusunda eğitimli bir nöroloji uzmanına başvurmanız uykusuzluğun hayatınızda yaptığı olumsuz etkilerden kurtulmak için atacağınız ilk adım olmalıdır. Sonrasında tanınıza göre nöroloji uzmanının yanı sıra gerekirse takip ve tedavinize göğüs hastalıkları, kulak burun boğaz uzmanları ve psikolog/ psikiyatristlerin de içinde olduğu bir ekip tarafından etkin olarak devam edilebilir. Çünkü çoğu kişinin yaptığı üzere sadece bir uyku ilacı alarak sorunu çözümlemeye çalışmak, çözüm olmadığı gibi sadece çözümü geciktirici bir hareket olacaktır. insomnia İnsomnianın tanımı uykunun başlatılmasında, sürdürülmesinde veya uygun ortam ve zaman olmasına karşın kaliteli uyumakta güçlük çekilmesidir. 45 Uykuya dalmayı engelleyen bacaklarda (hatta kollarda ) ortaya çıkan ve tam tarif edilemeyen ağrılı, kramplı, karıncalanmalı bir durumda asıl tanı “Huzursuz Bacak Sendromu” olabilir. Bu durumda aldığı uyku ilaçları hastayı iyileştirmek yerine daha da kötüleştirebilir. KÜLTÜR SANAT BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Büyükler sayılardan hoşlanır. Onlara yeni bir dostunuzdan söz açtınız mı, hiçbir zaman size önemli şeyler sormazlar. Hiçbir zaman: ” Sesi nasıl? Hangi oyunu sever? Kelebek toplar mı?” diye sormazlar. “Kaç yaşındadır? Kaç kardeşi var? Kaç kilodur? Babası kaç para kazanır?” diye sorarlar. Ancak o zaman tanıdıklarını sanırlar onu. Büyüklere: “Pembe kiremitten bir ev gördüm, pencerelerinden sardunyalar, damında güvercinler vardı” derseniz, o evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara: “Yüz bin franklık bir ev gördüm” demeniz gerek. O zaman: “Aman ne güzel!” diye bağırırlar. -Küçük prens- 46 KİTAP TANITIM Dünyayı Değiştiren Beş Denklem Michael Guillen Tübitak Yayınları Harvard Üniversitesi’nde fizik ve matematik dersleri veren, Amerikan ABC televizyonunda bilim editörü olarak görev yapan Michael Guillen, Dünyayı Değiştiren Beş Denklem’de, günlük hayatımızı kalıcı bir biçimde değiştiren beş denklemin hem matematiğini hem de öyküsünü anlatıyor. Bu denklemlerin öyküleri bir yandan beş büyük bilim adamının portresni çizerken bir yandan da okuyucuya 17. yüzyıldan günümüze değin bilimin ve bilim-insan ilişkisinin kesintisiz bir tarihsel kaydını sunuyor. Çok soyut görünseler de, etkileri son derece somut olan bu beş denklem, aslında bilimin o meşhur elmadan kötü şöhretli atom bombasına doğru çıktığı yolculuğun beş önemli kilometre taşı.. Beyninize Hoş Geldiniz Arabanın anahtarını nereye koyduğumuzu neden unuturuz da araba kullanmayı hiç unutmayız? Sam Wang , Sandra Aamodt NTV Yayınları Beynimizi hayatımızın her anında kullanıyor olmamıza rağmen, pek azımız onun nasıl iş gördüğü hakkında bilgi sahibiyiz. Bildiğimizi düşündüğümüz şeylerin büyük kısmı, aslında kulaktan dolma bilgilerden oluşuyor; mesela beynimizin sadece yüzde onluk kısmını kullanıyor olduğumuz ya da içki içmenin beyin hücrelerinin ölümüne neden olduğu. Oysa nörobilim, beyinle ilgili bu türden bilgilerin doğru olmadığını çoktan ispat etmiş durumda. Tanrıların Arabaları İnsanlık tarihiyle ilgili bildiklerinizi unutmaya hazır olun! Henry David Thoreau Artemis Yayınları Dünyaca müthiş bir üne sahip olmanın yanısıra alanında kültleşen Tanrıların Arabaları, gezegenimizin, başka dünyalardan gelen yaratıklar tarafından ziyaret edildiğinin kanıtı olarak kabul ediliyor. Erich von Däniken tarihi kalıntıları, kayıp şehirleri, roket alanlarını inceliyor ve insanlık tarihine müdahalede bulunan dünyadışı varlıklara dair bilimsel kanıtları ortaya koyuyor. En inanılmazı da, Däniken’in teorisi, atalarımızın bizzat bu ‘galaktik öncüler’ olduğunu öne sürüyor ve bunu arkeolojik buluntularla kanıtlıyor... Walden Ormanda Yaşam Henry David Thoreau Zeplin Sivil itaatsizlik anlayışının öncülerinden sayılan Amerikalı yazar, filozof ve şair Walden Gölü kıyısında, şehirden ve modern hayattan kopuk bir biçimde geçirdiği yıllara ait deneyimlerini okurlarıyla paylaşırken sosyal ve ekonomik hayata dair, bugün için bile marjinal sayılabilecek fikirlerini öne sürmekten geri durmuyor. Amerika Birleşik Devletleri’nin henüz emekleme çağında olduğu bir dönemde, sanki insanların hırslarının ve ihtiraslarının varabileceği noktayı o günde görmüşçesine, yalnızca doğanın nimetlerinden ve kişinin kendi emeğinden faydalanarak yaşayacağı bir dünya düzeni tasarlayan Thoreau aynı zamanda tasarladığı düzenin ilk uygulayıcısı. İflah olmaz bir münzevi olan Thoreau ile Walden Gölü kıyısında geçireceğiniz saatler düşünce dünyanızda yepyeni kapılar açacak. 47 ETKİNLK BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 KadıköyŞifa Sağlık Grubu’nun, bilimsel etkinlikler çerçevesinde düzenlediği 11.Kadın Sağlığı Paneli 29 Kasım 2015 tarihinde Fenerbahçe Faruk Ilgaz Tesislerinde gerçekleştirildi. Kadın Sağlığı konusunda gelişme ve ilerlemelerin KadıköyŞifaSağlık Grubu, 11. Kadın Sağlığı pane- takip edilerek bilgi paylaşımında bulunmak ama- linin konusu 1. Oturumda “Jinekoloji-Obstetrikte cıyla geleneksel olarak her yıl hazırlanan alanında Güncel Operasyonlar, Komplikasyonlar, Önlem ve uzman hekimleri bir araya getiren Kadın Sağlığı Tedavi Yaklaşımları”, ikinci oturumda “Malpraktis Panelinin bu yıl 11’si düzenlendi . ve Hekimin Hukuki Sorumluları” konulu olarak hazırladı. 11. Kadın Sağlığı Panelinin bu yıl ki başkanlarından Prof. Dr Fuat Demirci’nin açılış konuşmasıyla Hekimlerin mesleğini zor şartlarda icra ederken başlanılan toplantıda tıp camiasının önemli isim- karşılaşabileceği sorunlara karşı, çözüm ve ile- lerinden ve kadın hastalıkları branşının duayeni tişim sürecinin yönetilmesi konusunda değerli Prof. Dr Oktay Kadayıfçı sevgi ve saygıyla anıldı. akademisyenlerin deneyimlerini paylaşıldığı toplantıda; alanlarında uzman hekim, tıp ve sağlık Günümüzde tüm branş hekimlerinin karşılaşa- hukuku alanlarında uzman avukatlar konuşmacı bileceği önemli bir konuya değinmek isteyen olarak katıldı. 48 Prof. Dr. Umur Kuyumcuoğlu; “Abdominal ve Vaginal Histerektomi Komplikasyonları ve Yönetimi” konu anlatımıyla alanında uzman hekimlerle paylaştı 1.Oturum; Dr. Fatih Durmuşoğlu; “Vaginal Doğum Komplikasyonları Önlem ve Yaklaşımları” konusunda bilgilendirmelerini katılımcılarla paylaştı 2.Oturum ; Dr. Coşkun Yorulmaz; “Medikolegal Risk Yönetimi”sunumuyla katılımcıları aydınlattı. Prof. Dr. Fuat Demirci; “Ürojinekolojik Operasyonlarda Komplikasyonlar; Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” sunumuyla hekimleri bilgilendirdi Dr. Kübra Irmak; “Perinatal Asfiksi ile ilgili Davalardan Kaçınma Yolları” konusunda ayrıntılı bilgiler aktardı Doç. Dr. Zeki Şahinoğlu; “Sezaryan Komplikasyonları Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” konusuna değindi Av. Dr. Tanıl Başkan; “Hekimin Hukuki Sorumlulukları” konusuyla dikkat çekici sunumunu paylaştı Dr. Ali Ekiz; “Postpartum Kanamalar; Önlem ve Tedavi Yaklaşımları” konusunda katılımcılara güncel bilgiler aktardı Dr. Bülent Urman; “Laparoskopi Komplikasyonları” konusunda farklı bir yaklaşımla önemli bilgiler aktardı Dr. Melike Batukan ; “ Histeropkopi Komplikasyonları” Dr Erkut Attar hocamızın sunumunu katılımcılarla paylaştı Dr. Faruk Buyru; “Myomektoomi Komplikasyonlar ve Önleme” sunumuyla konunun önemine değindi. 49 ETKİNLİK BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Bizden Haberler Anneliğe Hazırlık Semineri Anne adaylarının ve çiftlerin doğum ve doğum sonrası döneme ilişkin doğru kararlar almalarına ve bu dönemi en iyi şekilde geçirmelerine yardımcı olabilmek için 19 Aralık 2015 tarihinde “Anneliğe Hazırlık Semineri” Kadıköy Şifa Ataşehir Hastanesinde düzenlenmiştir. Gebeliğe hazırlık sürecine ilişkin değerli bilgilerinin aktarıldığı seminere anne adayları ücretsiz olarak katılımı sağlanmıştır. Her ay düzenli olarak gerçekleşecek seminer programında; normal doğum ve doğum şekillerinden, yenidoğan döneminde karşılaşılan sorunlara, hamilelik psikolojisinden sağlıklı ebeveyn çocuk ilişkisine, hamilelik ve doğum sonrası beslenme gibi bilinmesi gereken her şey, KadıköyŞifa uzman hekimleri tarafından anne adaylarına anlatılacak ve onların merak ettiği sorular yanıtlanacaktır. 19 Aralık 2015 tarihinde düzenlenen "Anneliğe Hazırlık Semineri" Programında yer alan konular ise; •“Kusursuz bir hamilelik ve sorunsuz bir doğumun sırları” başlığında Kadın Sağlığı ve Doğum Uzmanı Op. Dr Gökmen İyigün; anne adaylarının doğumlarının merkezinde olabilmek, bu deneyimi eşleriyle paylaşacak güzel bir doğum deneyimi yaşamak adına yapılması gereken değerli bilgiler aktardı. “Epidural ve genel anestezi hakkında şüpheleriniz mi var?” başlığında Anestezi ve Reanimasyon Uzmanı Dr. Hüban Dayıoğlu; anne adaylarının endişelerini azaltacak bilgiler sundu. “Daha Sağlıklı bir bebek için nasıl beslenmeliyiz?” Beslenme ve diyet Uzmanı Seda Bahtiyar Tatay; bu özel süreçte annelerin dikkat etmesi gereken hususlara değindi. “Hamilelikte güzellikten vazgeçmeli miyiz?” Expanscince Laboratuvarları Eğitim Uzmanı Nilgün Gerçek ; hamilelik bakımları hakkında ipuçlarına değinirken Mustela’nın ürün gamından sürpriz hediye çekilişiyle anne ve 50 bebek bakımına yönelik özel hediyeleri katılımcılara sundu. “Yenidoğan döneminde annelerin sık karşılaştığı sorunlar” Yenidoğan ve Çocuk Sağlığı Kliniği Uzmanı Prof. Dr. İlknur Kılıç; bilgilendirmeleriyle anne adaylarının merak ettiği soruları cevapladı. “Ruhunuz doğuma nasıl hazırlanmalıdır?” Klinik Psikoloji Uzman Psk.Merve İnce Büyükkucak; konusunda bilgilendirmelerini katılımcılarla paylaştı. “Size nasıl yardımcı olabiliriz?” Yenidoğan sorumlu Hemşiresi Esra Köseoğlu; anne ve bebek bakımı önerilerini katılımcılarla paylaştı 51 ETKİNLİK BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Bizden Haberler KadıköyŞifa Sağlık Grubu ve Optik Sektörünün Lider Firmalarının Sosyal Sorumluluk Dayanışması Çocuklara Şifa Dağıttı 40 yıldan bu güne çocuk sağlığı konusunda referans merkezi olan KadıköyŞifa Sağlık Grubu ve optik sektörünün önde gelen firmaları; 2015 yılı “Dünya Görme Günü” kapsamında, 8-9 Ekim tarihlerinde düzenledikleri sosyal sorumluluk projesi için bir araya geldi. Ataşehir ve Çekmeköy Belediyeleri tarafından belirlenen, ekonomik yetersizliği olan ve ihtiyaç sahibi 90 çocuğun göz muayenesi, Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şehvar Nefesoğlu tarafından gerçekleştirildi. firmalar tarafından temin edildi. Çekmeköy ve Op.Dr Şehvar Nefesoğlu tarafından yapılan Ataşehir belediyeleri tarafından misafir edilen kontrol sırasında görme bozukluğu tespit edilen ailelere çocukların göz sağlığı hakkında bilgi verildi. çocukların tedavi süreçlerini hastane ve Essilor Bilgilendirme sonrasında çocuklara numaralı firması ile çalışan İpek, İşbir, Merve ve Opak Optik gözlükleri ve çocuklara özel olarak üretilen güneş üstlendi. Kontrol sonrası bilgilendirilen ailelerin gözlükleri takdim edildi. de çocukların hastalıklarının farkında olmadığı görülürken, çocukların gözlük ve lens ihtiyaçları 52 Merhaba 2016 “Yeni Yıla Merhaba” dediğimiz Yılbaşı Partimiz ile KadıköyŞifa Sağlık Grubu Ailesi olarak eğlenceli bir geceye imza attık. Herkese mutlu yıllar! 53 ETKİNLİK BİZİMŞİFA 2016 SAYI 1 Bizden Haberler Küçük Kardeşime Bir Kalem, Bir Silgi Kampanyası KadıköyŞifa Kurumsal Sosyal Sorumluluk Komitesi olarak “Küçük Kardeşime Bir Kalem, Bir Silgi Kampanyası” için Gönüllü çalışanlarımızın katkısı ile hazırlanan 150 adet zarf 150 çocuğa teslim edilmek üzere yola çıktı. Katkılarından dolayı tüm Gönüllü çalışanlarımıza gönülden teşekkürler. Futbol Turnuvası Şifa Kulüp 5. Geleneksel Futbol Turnuvası’na katılan tüm takımlarımız eğlenceli ve heyecanlı dakikalar geçirdi. Futbol Turnuvası’nın şampiyonu PİS YEDİLİ oldu. Pis Yedili takımını başarılarından dolayı tebrik ederiz. Yaratıcı Drama Çalışanlarımızın eğlenerek yetkinliklerini geliştirebildikleri Yaratıcı Drama Eğitimi keyifli bir oturum ile tamamlandı. İşaret Dili Eğitimimizi tamamladık. KadıköyŞifa Kadıköy Hastanesi ve KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi çalışanları Kurumsal Sosyal Sorumluluk kapsamında İşaret Dili Eğitimini tamamlayarak sertifikalarını aldılar. İşaret Dili Eğitmeni Serkan Ural tarafından düzenlenen eğitim sağlık ihtiyaçlarına yönelik iletişim ön planda tutularak verildi. Böylece tedavi amacı ile gelen işitme engelli hasta ve hasta yakınlarının istek ve sorunlarına daha kısa sürede çözüm üretilebilmesi mümkün olabilecektir. 54 ldin Hoşge Bebek Şifalı Miniklerimiz... Çocuklarınızla birlikte sağlıklı ve şifalı bir ömür dileriz... EZGİ KARAYAZI EMİR EFE ÖZLEM GÜLER KABAKÇI TEOMAN BERNA YILMAZ AYAZ TUNCAY OTABAŞ SEVCAN ŞEN ÇERMİKLİ LEYLA DENİZ KEREM TUNA ADA TOPRAK MERYEM-ALPER SEVİNÇ ZÜLEYHA SARIŞIN ALP EMİR EBRU UYAR NAZ NURGÜL AKAR ÇAĞLAR TOPRAK EVLENEN ÇALIŞANLARIMIZ GÖKHAN PİLAVCI-ÖZLEM AKSOY 09.09.2015 MEHMET TAŞDEMİR 17.10.2015 GÖREVİ DEĞİŞEN ÇALIŞANLARIMIZ ÖNCEKİ UNVANI ŞİMDİKİ UNVANI PINAR SEVİNDİK KAYA HEMŞİRELİK HİZ. MÜDÜR YRD. HEMŞİRELİK HİZMETLERİ MÜDÜRÜ NURAY DÖNER OĞUZ LABORATUVAR TEKNİKERİ MİKROBİYOLOJİ LAB. SORUMLU TEKNİKERİ 55