Kadınların Yeni Beceriler Kazandırılarak Emek Piyasası ile
Transkript
Kadınların Yeni Beceriler Kazandırılarak Emek Piyasası ile
"Kadınların Yeni Beceriler Kazandırılarak Emek Piyasası ile Entegrasyonu" Yaşamboyu Öğrenim Programı Da Vinci Yenilik Transferi Programı 2013-1- TR1-LEO05-47596 ORTAK ARAŞTIRMA RAPORU İSTANBUL, 2015 1 İÇİNDEKİLER Giriş……………………………………………………………………………………………………………………………………3 Avrupa'ya Genel Bakış…………………………………………………………………………………………………………..4 Ulusal Araştırma Sonuçları - İrlanda ..................................................................................................... 18 Ulusal Araştırma Sonuçları – Türkiye.................................................................................................... 18 Ulusal Araştırma Sonuçları İspanya ...................................................................................................... 18 Ulusal Araştırma Sonuçları - Almanya .................................................................................................. 21 Ulusal Araştırmaların Karşılaştırmalı Analizi ........................................................................................ 24 Genel Sonuçlar ..................................................................................................................................... 26 2 GİRİŞ Bu Ortak Araştırma Raporu Avrupa çevresinde kadın istihdamı ve ortak üyeler arasındaki kadın istihdam oranlarını etkileyen faktörler konusunda genel bir tablo çizmek amacıyla W2LAB projesi araştırmacıları konsorsiyumu tarafından hazırlanmıştır. Ortakların ülkelerinde kadın istihdamının geçmişi, mevcut durum ve kadın istihdamının önündeki engeller ile kadın istihdam politikaları konusunda önceden yaptıkları anketler bu araştırmaya kaynak teşkil etmiştir. Araştırmanın etkisini ve etkililiğini artırmak için geçerli, güvenilir ve hesaplanabilir verilere sahip kurumlar olan Avrupa Komisyonu, OECD, Ulusal Veri ve İstatistik Enstitüleri'nden rakam ve veriler Ortak araştırma raporuna dâhil edilmiştir. W2LAB proje konsorsiyumu, Ortak Araştırma Raporu'nun kadın sorunları, özellikle de kadın istihdamı konusunda farkındalığı artıracağına ve karar verici mercilere de kadın sorunları ve kadın istihdamı konusunda kararlar almak konusunda avantaja sahip olma fırsatı vereceğine inanmaktadır. W2LAB projesi uygun eğitim, atölye, seminer ve ürünler ile kadınların girişimcilik becerilerini artırarak kendi hesabına çalışan kadınların sayısını artırmayı hedeflemektedir. Proje hakkında ayrıntılı bilgi için lütfen bakınız: www.w2lab.eu W2LAB ARAŞTIRMA EKİBİ 3 AVRUPA'YA GENEL BAKIŞ Avrupa'da Kadın İstihdamının Özellikleri Avrupa'da kadın istihdam oranları Son yollarda kadın istihdamında yaşanan önemli artışın meydana gelme biçimi, büyük oranda benimsenen tarihsel bakış açısına dayanmaktadır. 1970'den bugüne, tamamıyla yeni bir olgu olarak Avrupalı kadınların emek piyasasına kitlesel bir akış teşkil etmeye meyilli olması çok sık görülen bir durumdur. Daha uzun bir tarihi bakış açısının benimsenmesi halinde, durumun aslında tam tersi olduğu fark edilecektir; yani kadınların ücret karşılığı istihdamda kitlesel olarak görülmemesinin norm olduğu dönemler Avrupa tarihinde istisna olarak görülebilir. Bu bakımdan, örneğin Fransız kadınların istihdam oranları 1961 senesinde 19. yüzyılın başlarından beri en düşük düzeylerini yaşarken (%28,2) 1806'da Fransız kadınların %29,4'ü emek piyasasında aktifti. 1990'ların başında kadın istihdam oranı (%37,9) 1896 ile 1921'de ulaştığı (%35 ve %36) ekonomik faaliyet oranlarını geçmeye yeni yeni başlamıştı. Bu, durmadan kadın istihdamının şu anki yüksek oranlarının fena etkileri olacağını ilan edenlerin tehlike nidalarının yeniden değerlendirilmesini gerektirmektedir! Kadınlar Avrupa ülkelerinin ekonomik üretimine hep katılmışlardır. Fakat kadınların ekonomik faaliyet modellerinin zaman içinde değişmiş olduğu doğrudur. Başlangıçta kadınlar kırsal ve tarımsal üretimde, ticaret ve el sanatları alanlarında, genelde evden veya ekonomik üretim ile ev içi yeniden üretim arasındaki sınırın net olmadığı yapılarda çalışmışlardır. 20. yüzyılın ikinci yarısında, ev dışı maaşlı istihdamın gelmesiyle bütün Avrupa'daki kadınların ev içi ve mesleki gerçeklikleri tamamen dönüşüm geçirmiştir. Avrupa'daki kadın istihdam oranlarının genel anlamda artmış olmasına rağmen, AB ülkeleri arasında kayda değer farklar bulunmaktadır. Erkeklerin faaliyet oranları Finlandiya'da %62'den Portekiz'de %80,5'e değişiklik gösterirken, kadın istihdam oranları arasındaki farklar aşikâr şekilde daha büyüktür: İspanya'da %32,3'ten İsveç'te %76,1'e (Tablo 1). Avrupa ülkelerinde kadın istihdamında görülen son zamanlardaki büyümeye rağmen, bu seviyelerin hala Amerika Birleşik Devletleri gibi dünyadaki diğer sanayileşmiş ülkelerdeki seviyelerin çok altında olduğunu belirtmekte fayda vardır. İstihdamın tarihi gelişmesi açık bir şekilde cinsiyete göre farklılık göstermektedir. Bu yüzden Avrupalı erkekler için büyük oranda yüksek eğitimin yaygınlık kazanması, son 50 yıldır da emeklilik yaşlarının düşmesi ve orta yaş gruplarındaki istikrarlı oranlardan dolayı (25-49 yaş), en genç ve en yaşlı yaş grupları (25 yaşın altındaki) için olan istihdam oranlarında bir düşüş görülmüştür. Kadınlar için ülkeye göre en küçük ve en büyük yaş gruplarına ilişkin çeşitli gelişmeler olmuştur; fakat kadınların istihdam yaşı arasındaki büyük artış 25 ile 49 yaş arasında olmuştur. Kadın istihdamında görülen son zamanlardaki artış da çocuk doğurma ve çocuk yetiştirme yaşlarındaki Avrupalı kadınların faaliyet kalıplarındaki değişikliklerin bir sonucudur. (Maruani 1995: 109). Çalışan nüfustaki maaşlı işçilerin oranı için de aşağı yukarı aynı şey geçerlidir. Maaşlı işçinin statüsü, kendi adına çalışan veya işveren olanların statüsünden farklıdır. Genelde kadın işçiler erkek işçilere oranda daha yüksek oranda maaşlı olarak çalışır (1990'da kadınlar için bu oran 4 %85 iken, erkekler için %79'dur - Tablo 2). Fakat maaşlı işçilerin sayısında ülkeden ülkeye önemli farklar mevcuttur. Bu farklar hem ekonominin farklı sektörleri arasındaki iş dağılımını (birincil, yani tarım, balıkçılık vb.; ikincil, yani sanayi üretimi ve imalat; üçüncül, yani hizmet sektörleri) hem de emek piyasası içerisinde erkek ve kadınların farklı dağılımlarını yansıtır. Genel anlamda kadınlar maaşlı çalışmanın hâkim olduğu üçüncül sektörde toplanmıştır. Tablo 2’ye baktığımızda görüyoruz ki: Kadın istihdam seviyelerindeki artış büyük oranda maaşlı işçilerin çoğunluğundan kaynaklanmaktadır; son on yıldaki kadın istihdamı gelir getiren işlerin önünü açmıştır. (Maruani 1995: 109). Farklı sosyal yardım sistemlerinin kadınlar istihdam oranlarını ve kadın çalışan nüfus arasındaki maaşlı işçiler oranını eşit şekilde etkilediğinden bahsetmekte fayda vardır: Devlet politikaları kadın istihdamı için olan talebi, kadınların iş piyasasında istihdam edilmiş veya işsiz olarak tanımlanmasını, çocuk bakımı ve diğer kısıtlamaların maliyetine bağlı olarak çalışma kararına tesir eden maliyet ve faydaları etkileyebilir. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1996, No 9: 2). Maaşlı kadınların oranı kamu sektörünün büyüklüğüne bağlı olarak değişiklik gösterir. Yunanistan ve Lüksemburg haricinde neredeyse bütün AB üyesi ülkelerde kadınların kamu sektöründe çalışma oranları erkeklerden daha yüksektir. Kamu sektörlerinin gelişiminin kadın istihdamı üzerinde çifte etkisi vardır. Öncelikle çocuk bakımı, toplumdaki yaşlı, hasta ve engelli üyelerin bakımlarına yönelik kamu tarafından finanse edilen tesislerin mevcudiyeti kadınların çalışma piyasasına erişimini kolaylaştırır. İkinci olarak da bu hizmetlerin kamu tarafından karşılanması kadın işgücü için olan talebi artırmaya yarar. Tablo 1: Avrupa'da erkek ve kadınların istihdam oranları, 1992 (Çalışma yaşındaki toplam nüfusun %'si olarak çalışan nüfus) Ülke Kadınlar Erkekler Toplam Almanya (*) %54,4 %76,5 %65,6 Avusturya %56,8 %75,6 %66,3 Belçika %44,5 %67,6 %56,2 Danimarka %67,8 %76,3 %72,1 İspanya %32,3 %66,2 %49,2 Finlandiya %60,4 %62,1 %61,2 Fransa %51,3 %67,3 %59,3 Yunanistan %36,8 %69,5 %53,1 İrlanda %36,5 %66,0 %51,3 5 İtalya %37,8 %71,1 %54,4 Lüksemburg %46,1 %76,4 %61,5 Hollanda %50,8 %75,6 %63,4 Portekiz %59,0 %80,5 %69,5 Birleşik Krallık %60,4 %74,5 %67,5 İsveç %76,1 %78,3 %77,2 (*) Yeni Länder Kaynakları hariç olmak üzere: Rubery ve ark. ii 1996 : 284. Tablo 2: Avrupa'da erkek ve kadınların maaşlı istihdam oranları, 1991 (Çalışan nüfus arasında maaşlı işçilerin %'si) Ülke Kadınlar Erkekler 1983 1991 1983 1991 Almanya %86,9 %90,5 %87,7 %88,0 Belçika %80,8 %84,7 %82,1 %81,5 Danimarka %90,2 %92,9 %81,5 %86,0 İspanya %66.9 1 %74,5 %70.7 1 %74,3 Finlandiya %73.0 2 %72,0 %79.0 2 %78,0 Fransa %84,3 %87,5 %81,9 %82,7 Yunanistan %44,6 %54,7 %50,2 %52,4 İrlanda %85,8 %89,6 %69,7 %69,8 İtalya %73,7 %75,8 %69,8 %69,4 Lüksemburg %85,7 %89,1 %88,3 %89,2 Hollanda %88.3 %88,4 %87,7 %88,6 Portekiz %64.8 1 %67,9 %70.3 1 %71,1 Birleşik Krallık %93,8 %92,0 %86,5 %81,3 1 1987 Verileri; 2 1985 Verileri Kaynak: Maruani 1995 : 108. 6 Eğitim seviyesine göre kadın istihdam oranları Genel anlamda yüksek vasıflı kadınlar daha az vasıflı vatandaşlarına göre emek piyasasına daha iyi entegre olurlar. Ayrıca eğitim seviyesi, kadınlar çocuk sahibi olduğunda veya kadınlara başka ailevi sorumluluklar yüklendiğinde daha da büyük bir rol oynar. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N? 6: 1). İlginçtir ki: "yetkinlik seviyelerinin göz önünde bulundurulması yeni ulusal benzerlik ve farklılıklara yol açar. Ülkeler arasındaki istihdam düzeylerinde görülen farklılıklar özellikle de düşük vasıflı kadınlar için, iyi eğimli kadınlara ilişkin olduğundan çok daha belirgindir." (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N 6: 2). Tablo 3 Avrupa topluluğunun farklı ülkelerindeki yüksek vasıflı kadınların istihdam oranları arasında büyük bir yakınlık varken, ortaöğretimi bitirmemiş kadınların daha geniş bir dağılım gösterdiğini ortaya koymaktadır. Yüksek vasıflı kadınlar ile düşük yetkinliklere sahip kadınlar arasındaki istihdam düzeyi farkları bazı ülkelerde diğerlerine göre daha belirgindir. Örneğin yüksek vasıflı kadınlar ile düşük vasıflı kadınlar arasındaki istihdam oranı farklı İspanya, Yunanistan ve İtalya'da, Birleşik Krallık'ta olduğundan daha büyüktür. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N 6: 2). Vasıf düzeyleri kadın istihdam oranlarını etkileyen tek etmen değildir; istihdam biçimleri de istihdam oranlarını etkiler. Bütün Avrupa Topluluğu (AT) ülkelerinde annelerin tam zamanlı işlere katılımları yetkinlik düzeylerine bağlı olarak artmaktadır; bu durum özellikle de yükseköğrenim derecelerine sahip kadınlar için geçerlidir. İleri eğitime sahip annelerin %45'inden fazlası yedi AB ülkesinde tam zamanlı çalışırken, Danimarka (%45) ve Portekiz (%61) hariç okulu bitirmeyen annelerin üçte birinden daha azı tam zamanlı bir işte çalışmaktadır. Tablo 3: Yetkinlik Seviyesi ve Annelik Durumuna Göre Kadın İstihdam Oranları, 2039 yaş grubu, AB 12, 1991 Üniversite Toplam Aile durumu Ortaöğretim İleri Üniversite Toplam Ortaöğretim İleri öğretim Derecesi öğretim Derecesi Eğitim durumu Ülke Almanya %77,4 %86,7 %92,9 %85,4 %44,8 %53,9 %61,8 %51,9 39 Belçika %72,1 %88,8 %94,6 %83,9 %58,2 %76,9 %86,1 %70,3 16 Danimarka %75,9 %85,3 %94,2 %85,6 %82,4 %89,4 %95,2 %87,6 + 2 7 İspanya %62,2 %81,0 %92,2 %73,7 %39,1 %61,2 %83,9 %46,8 37 Fransa yok yok yok %84,3 yok yok yok %69,9 17 Yunanistan %50,6 %70,9 %89,5 %61,1 %37,4 %47,7 %81,2 %47,4 22 İrlanda %71,9 %84,3 %91,1 %82,7 %29,5 %46,8 %68,1 %40,7 51 İtalya %64,9 %83,5 %94,6 %73,9 42,4 %67,4 %88,6 %51,6 30 Lüksemburg %78,5 %95,1 %93,4 %83,2 %41,0 %48,9 %68,6 %43,5 48 Hollanda %76,1 %84,0 %93,1 %84,0 %36,3 %53,9 %69,5 %48,1 43 Portekiz %78,7 %80,0 %98,1 %81,7 %72,7 %86,8 %96,2 %76,9 6 Birleşik Krallık %98,2 %89,8 %94,4 %90,3 %56,0 %64,3 %74,0 %59,2 34 Toplam E12 %85,9 %93,6 %83,7 %48,3 %60,0 %76,2 %57,8 31 %77,1 yok = Mevcut veri bulunmamaktadır. Kaynak: (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N? 6: 8). Aile durumuna göre kadın istihdam oranları Anneliğin istihdam oranları üzerindeki etkisi benzerdir. Bir bebeğin gelişi kadın istihdam oranları bazı ülkelerde diğerlerine kıyasla daha büyük oranda etkiler. Fakat İstihdam düzeylerindeki ulusal farklılıklar kadınların yetkinlik düzeyleri hesaba katılsa bile annelikten sonra aynı kalır. Ülkeler arasında kadın istihdam oranları arasındaki benzerlik çocukları olan iyi eğitimli kadınlar için, çocukları olmayan iyi eğitimli kadınlara göre daha azdır. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N? 6: 2). 8 Genel anlamda kadınlar içinse, istihdam oranlarındaki en büyük fark en az vasıflı anneler arasındadır. İleri eğitimli kadınlar bütün anneler içinde en yüksek istihdam oranlarına sahiptir. Bu durum, Danimarka hariç en yüksek eğitim düzeylerine sahip olanlar arasında bile, anneliğin kadınların mesleki faaliyetleri üzerinde olumsuz bir etkisi olmasına engel olmamaktadır (Tablo 3). Yükseköğretimin annelerin istihdam oranları üzerindeki etkisi ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle birlikte, olumlu yöndeki etkisi beş ülkede belirgin bir şekilde görülmektedir: İspanya, Yunanistan, İtalya, İrlanda ve Hollanda. Bu ülkelerde annelerin istihdam oranları orta öğretime sahip kadınlara kıyasla yüksek eğitim derecelerine sahip kadınlarda iki katı daha yüksektir. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N? 6: 3). Annelik, istihdam oranları ve istihdam modelleri arasındaki ilişki bir ülkeden diğerine değişiklik göstermektedir. Annelerin iş oranları yalnızca tam zamanlı ve yarı zamanlı iş oranlarında farklılık göstermekle kalmaz (Grafik 16), istihdamda harcadıkları zaman da kendi ülkelerinde baskın olan yarı zamanlı iş türüne göre değişiklik gösterir. Bazı ülkelerde yarı zamanlı işler çok kısa çalışma günleri içerir; mesela Hollanda'daki yarı zamanlı işlerin üçte biri haftada 10 saatten az çalışma içerir. Aynı şey Birleşik Krallık'taki yarı zamanlı işlerin dörtte biri ve İrlanda ile İspanya'daki yarı zamanlı işlerin de beşte biri için geçerlidir. Diğer ülkelerde yarı zamanlı işler çok daha uzun saatler gerektirebilir. Özellikle de Danimarka’da (annelerin %70'i yarı zamanlı işlerde çalışır), Fransa'da (%46), Portekiz'de (%43) ve Yunanistan'da (%47) bazen haftada 25 saatten uzun çalışma süreleri görülmektedir. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1995, N? 6: 5). Annelerin istihdam oranlarını ve şekillerini etkileyen diğer faktörler de çocukların sayısı ve en küçük çocuğun yaşı şeklindedir. Bu alanda hem yakın zamana ait hem de güvenilir veriler bulmak zor olmakla beraber; Tablolar 4A ve 4B bu iki olgunun 1990'ların başlarındaki etkilerini göstermektedir. Tablo 4A Avrupa ülkelerinin çoğunluğunda, bir çocuğa sahip olmanın kadınlar için aşılamaz bir engel teşkil etmediğini göstermektedir. On iki ülkenin yedisinde, tek çocuğa sahip annelerin istihdam oranları 20 ila 59 yaş grubundaki kadınlar için olan genel istihdam oranlarından bile daha fazladır. Tablo 4A: Çocuk sayısına göre kadın istihdam oranları, 20-59 yaş grubundaki kadınlar. Ülke Çocuksuz 1 çocuk 2 çocuk 3 çocuk veya daha fazla Almanya (*) %67,3 %59,6 %48,6 %36,0 Belçika %49,4 %68,4 %67,3 %46,6 Danimarka %81,7 %89,1 %88,8 %79,7 İspanya %34,8 %42,0 %40,4 %31,8 Fransa %68,6 %77,3 %69,9 %39,6 Yunanistan %42,7 %50,8 %48,6 %44,8 İrlanda %49,2 %40,4 %35,7 %26,3 9 İtalya %41,1 %52,7 %46,4 %36,1 Lüksemburg %45,6 %44,3 %33,7 %31,9 Hollanda %56,8 %50,5 %48,0 %37,2 Portekiz %54,5 %68,9 %69,9 %57,1 Birleşik Krallık %77,1 %67,3 %55,6 %40,0 E12 %60,5 %60,9 %55,6 %40,0 Kaynak: (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1992, N? 1: 8). Tablo 4B: En küçük çocuğun yaşına göre göre kadın istihdam oranları, 20-59 yaş grubundaki kadınlar, 1990 Ülke 0-2 yaş 2-7 yaş 7-14 yaş 7 yaştan 14 yaştan küçük küçük Almanya (*) %41,5 %52,8 %61,5 %46,7 %49,8 Belçika %63,9 %68,9 %61,5 %66,5 %66,3 Danimarka %84,2 %89,6 %90,2 %86,6 %87,3 İspanya %40,2 %44,2 %37,3 %42,5 %41,7 Fransa %61,5 %69,4 %72,7 %65,1 %66,4 Yunanistan %46,5 %48,6 %50,3 %47,6 %48,7 İrlanda %37,4 %32,3 %31,7 %35,0 %34,6 İtalya %49,5 %51,1 %47,3 %50,4 %50,4 Lüksemburg %37,3 %38,6 %40,3 %38,0 %39,1 Hollanda %40,0 %45,4 %54,0 %42,3 %44,6 Portekiz %69,0 %70,5 %66,2 %69,9 %69,5 Birleşik Krallık %46,5 %61,6 %76,1 %53,3 %57,5 E12 %49,7 %57,1 %59,3 %53,3 %54,9 Kaynak: (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1992, N? 1: 8). Bu, kadın istihdamının özelliklerini belirleyen nesil etkisini belirmektedir; yani çocuksuz kadınlar kategorisi hem hiç çocuğu olmamış kadınları hem de hayatlarının belli bir aşamasında çocuk sahibi olmuş ama artık doğrudan bu çocuklardan sorumlu olmayan yaşça büyük kadınları kapsamaktadır. Danimarka istisna olmak üzere, kadın istihdam oranları üç 10 veya daha fazla çocuğa sahip anneler için önemli ölçüde düşmektedir. Ülkelerin çoğunluğunda, iki çocuğa sahip anneler ile üç çocuğa sahip anneler arasında; iki çocuğa sahip olan anneler ile tek çocuğa sahip anneler arasında olduğundan çok daha büyük bir boşluk vardır. (Tablo 4A). En küçük çocuğun yaşına bağlı olarak istihdam oranlarında görülen farklılıklar (Tablo 4B); bölüm 2.2.2.'de sunulan ekonomik katılımın farklı modelleriyle yakından ilişkilidir. Dört ülkede (Belçika, Danimarka, Fransa ve Portekiz) kadın istihdamının kesintisiz doğası, küçük bir çocuğu olan (2 yaştan küçük) çalışan kadınların seviyesinin yüksek olmasından (%62) anlaşılabilir. Avrupa'da kadın ve işsizlik İşsizlik, Lüksemburg'ta %3,5'tan İspanya'da %24'e kadar olmak üzere ülkeden ülkeye değişmekle birlikte, Tablo 7'de İsveç ve Birleşik Krallık istisna olmak üzere AB'deki her yerde kadınların işsizlik oranı erkeklerinkinden daha yüksektir. Kadınların son yıllardaki büyük oranlı işten çıkarmalardan erkeklerin baskın olduğu sanayi sektöründen daha az etkilendiği üçüncül sektörde çalışma eğilimi göstermelerine rağmen bu durum geçerliliğini korumaktadır. Tablo 8'de Avrupa'daki genç kadınların karşılaştığı belirli istihdam güçlükleri belirtilmektedir; yani genç kadınların işsizlik oranları Avrupa genelindeki kadınlar için %11,1 iken, yaşça büyük kadınlar için iki katı kadar, %21,2'dir. Almanya ve Avusturya hariç olmak üzere, bütün AB ülkelerinde genç kadınlar arasında görülen yüksek işsizlik problemi vardır ve özellikle de iş piyasasına ilk defa girmeye çalışan kadınlar işsizlikten sert bir darbe yer. İspanya'da 25 yaşın altındaki genç kadınların yarısından fazlası 1994'te iş arıyordu. Bu verilerin yorumlanması ve kıyaslanması hiç de kolay değildir. Öncelikle, cinsiyet sözleşmesinde erkeğin eve ekmek getiren taraf olarak düşünülmesi görüşünün hâkim olduğu toplumlarda eşler ve küçük çocukları olan kadınlar gibi belli kategorilerdeki kadınların emek piyasasından yokluğunun meşru görülme olasılığı yüksektir. Bu yüzden bu kategorilerde yer alan kadınlar işsiz de olabilir; fakat aynı koşullardaki bir erkekle aynı şekilde işsiz olarak görülmeyecek ve muhtemelen kendilerini de öyle düşünmeyeceklerdir. İkinci olarak da, belli bir ülkedeki işsizlik yardımı sisteminin kurallarına göre, iş arayan kadınların işsiz olarak kaydolması olasılığı daha yüksek veya daha düşük olabilir. Tablo 8: Avrupa'da genç yetişkinlerin cinsiyetlerine göre işsizlik oranları, 1994 Ülke Almanya (*) Avusturya Belçika Kadınlar Erkekler Toplam %8,2 %7,7 %7,9 %2.9 1 %3.9 %25,8 %22,6 11 1 %3.5 %24,1 1 Danimarka %14,0 %12,7 %13,4 İspanya %50,1 %40,9 %45,0 Finlandiya %29,9 %36,9 %33,6 Fransa %31,9 %27,2 %29,5 Yunanistan %36,9 %19,7 %27,7 İrlanda %22,3 %25,4 %24,0 İtalya %36,3 %28,8 %32,1 Lüksemburg %7,4 %5,6 %6,5 Hollanda %9,5 %11,9 %10,7 Portekiz %17,1 %13,7 %15,2 Birleşik Krallık %11,4 %17,4 %14,7 İsveç %19,8 %25,3 %22,6 E15 %21,9 %20,5 %21,2 (*) 1993'teki yeni Länder 1 verileri de dâhil olmak üzere Kaynak: Rubery (ve ark. ii) (1996) Women and the European Employment Rate: 301. Emek Piyasasındaki Cinsiyet Ayrımları Çalışan Avrupalı kadınların gerçekliklerinin daha ayrıntılı bir analizi için aynı zamanda emek piyasasındaki erkek ve kadınların farklı pozisyonları, yani cinsiyetçi iş bölümü dikkate alınmalıdır. Cinsiyetçi iş bölümü iki farklı biçimde olabilir; bunlar "yatay" ve "dikey" ayrışmadır. Yatay ayrışma Yatay ayrışma kadınların ekonominin belli sektörlerinde toplanmasına atıfta bulunan bir terimdir. Geleneksel olarak, bu biçimdeki bir ayrışma kadınların ve erkeklerin en geniş üç ekonomik sektör arasındaki dağılımının incelenmesiyle başlar: tarım ve madencilik olan birincil sektör; endüstriyel üretim ve imalattan oluşan ikincil sektör ve hizmetleri barındıran üçüncül sektör. Endüstriyel toplumların evrimi boyunca, üçüncül sektörde yoğunlaşan çalışan nüfusun oranında sürekli bir artış olmuştur. Bu olgu özellikle de çalışan kadın nüfusu için belirgindir (Tablo 11) 1980'ler ve 1990'lar boyunca, yeni işlerin büyük bir çoğunluğu hizmet sektöründe olmuştur; tarım ise büyük oranda küçülmüş ve imalat en iyi ihtimalle istikrarlı bir iş gücü seviyesini sürdürebilmiştir. Bu evrim çoğu Avrupa ülkesinde kadınların emek piyasasına büyük ölçüde giriş yaptığı tarihi bir döneme denk gelir. İşsizlik oranlarında son zamanlarda görülen artışlarından sorumluların inanmamızı istediği şekilde, erkekleri geleneksel olarak bulundukları pozisyonlardan uzaklaştırmaktan çok uzak olan kadınlar, bu dönemde oluşturulan yeni işlere sürüklenmiştir. Tablo 11 'de gösterildiği üzere, üçüncül sektörde bulunan kadınların oranı, Danimarka'da %55,6'dan, Yunanistan'da %36,7'ye olmak üzere ülkeden ülkeye değişiklik göstermekle beraber, bir bütün olarak emek piyasasındaki kadınların oranından her zaman yüksektir. İşçi 12 piyasasının mevcut yeniden yapılandırması, teoride emek piyasasının geleneksel cinsiyet ayrımında değişikliklere neden olmalıydı. Uygulamada ise, son zamanlarda meydana gelen değişikliklerin emek piyasasındaki kadınların pozisyonunu dönüştürmek için çok bir etkisinin olmadığını görüyoruz. Kadınlar, yalnızca büyüyen sektörlerde geleneksel olarak erkek işi kabul edilen işlere girebilmiştir. İstikrarlı bir iş gücüne sahip diğer sektörlerde ise cinsiyetler arasındaki ayrışma aynı kalmış, hatta artmıştır (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1993, No.3 : 2). Benzer şekilde, en çok kadınlaşan sektörlerdeki iş sayısının artışı da özellikle kadınlara fayda sağlamıştır. Bu işlerdeki kadınların oranı böylelikle artmıştır ve şimdi kadınlar önceden "kadın işi" olarak sınıflandırılan işlerde her zamankinden daha çok yoğunlaşmış durumdadır. Geleneksel olarak erkek kabul edilen bir istihdam sektörünün boyutunun aynı kalması veya azalması durumunda, bu sektörlerdeki erkek/kadın orantısı hemen hemen aynı kalmıştır. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1993, No.3: 2). Bu genel modelde ulusal anlamda birkaç istisna mevcuttur. 1980'ler boyunca çok düşük bir başlama noktasından itibaren kadınların istihdam oranlarında güçlü bir artış görülen ülkelerde ikincil veya endüstriyel sektörde kadın istihdamında bir artış görülmüştür. İspanya, Yunanistan ve Portekiz'de durum bu şekildedir. Bu durumda bile, ikincil sektör işlerinde kadınların payı üçüncül sektördeki değişiklerle boy ölçüşememektedir. Tablo 11: Kadın istihdamının sektöre göre ayrışması, AB 12, 1990 (her bir sektörde çalışan kadınların %'si) Ülke Tarım Sanayi Hizmet Toplam Almanya (*) %43,9 %25,4 %50,8 %40,4 Belçika %26,0 %19,4 %46,4 %45,9 Danimarka %23,1 %26,8 %55,6 %45,9 İspanya %27,1 %16,8 %42,1 %31,9 Finlandiya %32,8 %27,0 %59,8 %48,7 Fransa %34,4 %24,8 %51,8 %42,5 Yunanistan %44,5 %23,5 %36,7 %35,2 13 İrlanda %10,4 %21,8 %45,2 %33,1 İtalya %35,4 %24,5 %39,4 %34,2 Lüksemburg %33,3 %10,9 %45,7 %34,4 Hollanda %27,3 %16,0 %47,0 %37,9 Portekiz %49,7 %31,8 %46,6 %42,1 Birleşik Krallık %22,7 %23,2 %53,9 %43,2 E12 %35,3 %23,6 %48,4 %39,2 (*) Yeni Länder hariç olmak üzere. Kaynak: (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1993, N? 2: 3 ve Finlandiya için, Statistics Finland, 1995, Women and Men in Finland, Living Conditions 1, Helsinki). Dikey Ayrışma Dikey ayrışma kadınların mesleki hiyerarşinin belli düzeylerinde yoğunlaşması veya buralarda aşırı temsili şeklindedir. Cinsiyetçi iş bölümünün bu boyutu kadınların yüksek eğitime erişimi ışığında incelenmelidir. Örgün eğitimin en prestijli görevlerin elde edilmesinde oynadığı rol ülkeden ülkeye değişse de, yetkinlik kaldıracının kadınların en prestijli mesleklere erişiminde önemli bir rol oynadığı anlaşılmıştır. Bütün Avrupa ülkelerinde, kadınların yüksek eğitime erişimlerinin olması sosyal ve mesleki hiyerarşide en prestijli konumlara erişimlerini kolaylaştırmaktadır. Tablo 12'de de görüldüğü üzere, bilimsel, teknik ve liberal mesleklerde çalışan erkeklerin %16'sının temsil edilmesine karşılık kadınlar %19 ile oransal olarak daha fazla temsil edilmekle birlikte, bu alanlarda iş gücünün hala yalnızca %45'ini temsil etmektedirler. Bu sektörlerde çalışan insanların daha büyük bir oranı Avrupa Birliği'ndeki en zengin ülkelerde görülmektedir ve bu da bu gibi pozisyonlara erişimi olan kadınların sayısını etkilemektedir. Fakat kadınların istihdam oranlarıyla mesleki hiyerarşideki en prestijli seviyelere erişimleri arasında doğrudan bir ilişki olduğuna dair istatistiksel bir kanıt bulunmamaktadır. Kadınların mesleki hiyerarşide zirveye daha yakın olması ne en yüksek kadın istihdam oranlarına sahip ülkelerde ne de kadınların devamlı istihdam kariyer modellerini benimseme eğilimi gösterdiği ülkelerde görülmesi doğru orantılı bir durum değildir. Bu mesleklerde çalışan kadınların nispeten ayrıcalıklı konumu Avrupa emek piyasasında çalışan kadınların yalnızca %19'unu ilgilendirmektedir. İşçi piyasasının en prestijli seviyelerine olan bu erişim kadın istihdamının diğer temel özelliklerine, yani özellikle de 14 büyük oranda kamu sektöründeki bakım mesleklerinde yoğunlaşmalarına bağlı şekilde incelenmelidir. Kadınların yetkinlikleri sayesinde kıdemli konumlara gelmeleri durumunda bile, erkeklerle aynı mesleklerde çalışıyor olmaları ve aynı çalışma şartlarına maruz kaldıkları garanti edilememektedir. Eğitim bir mesleki alan içerisindeki erkek ve kadınların farklı dağılımları için mükemmel bir örnek teşkil etmektedir. Öncelikle 1. kategorideki kadın öğretmenlerin sayısı (bkz. Tablo 12) ülkeden ülkeye büyük farklılıklar göstermektedir. Bu yüzden bu kategorideki kadınların %60'ından fazlası Portekiz gibi bir ülkede öğretmenlik yapmaktadır ve Portekiz, eğitim sektöründe çalışan en yüksek kadın oranına sahipken, Danimarka'da bulunan bu kategorideki kadınların %20'sinden azı öğretmendir. Eğitim sektörü, bütün Avrupa'daki iyi eğitimli kadınların en büyük işverenlerinden birisini oluşturmaktadır. 1990'da eğitim sektörü farklı üye ülkelerdeki kadın istihdamının %5'i ile %12'si arasında bir orana tekabül etmekteydi. Hollanda haricinde Avrupalı öğretmenlerin çoğunluğu kadındı. Fakat kadınlar çoğunlukla ilk ve orta öğretimde yoğunlaşırken, üniversite eğitiminde erkeklerin açık ara baskın olduğu görülmektedir. Bu da kadınların doğal yeteneklerinin özel tabakadan, mesleki bir faaliyet olarak küçük çocukların eğitimine seferber edilip aktarılma fikrini yansıtmaktadır. Eğitimde çalışan erkek sayısının açıklanmasında maaş düzeyleri önemli bir faktördür. Bu sektördeki maaş düzeylerinin özellikle düşük olması durumunda bile, kadınların öğretmenlik kariyerinden cayma olasılığı erkeklere göre çok daha düşüktür. Bazı ülkelerde, kadın öğretmenlerin sayısında son zamanlarda görülen artış, eğitim sektöründeki ilgili maaş düzeylerindeki önemli düşüşe denk düşmektedir. Tablo 12: Kadın ve erkeklerin istihdam kategorisine göre dağılımı, AB 11, 1990 İstihdam kategorileri Kadın istihdamı/ Emek piyasasının istihdam kategorisi Erkek istihdamı payı (% olarak) 1. Bilimsel, teknik ve liberal meslekler avukat, öğretmen, 45/55 hemşire, bilim insanı vb. Kadınlar (% olarak) Erkekler (% olarak) %19 %16 %2 %4 %30 %11 2. Müdürler ve İdari yönetici, üst düzey yönetici vb. 23/77 3. Fiziksel Olmayan İdari Personel sekreteri, veznedarlar, 64/36 büro çalışanı vb. 15 4. Mağaza müdürleri da dâhil 49/51 olmak üzere İşletme ve Satış %12 %9 66/34 %20 %7 34/66 % %7 %12 %45 -/100 - %1 41/59 %100 %100 5. Dolaylı ve Dolaysız Hizmetler polis, kuaför, temizlikçi vb. 6. Çiftçiler ve tarım işçileri 7. Fiziksel işçiler Tarım işçileri hariç üretim, inşaat, 16/84 vb. sektörlerinde çalışan işçiler 8. Silahlı kuvvetler Toplam İstihdam (AB 11 ülke)(*) (*) İtalya hariç olmak üzere Kaynak: (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1993, N? 3: 2). Öğretmenlik maaşının düşük olması, iyi eğitimli erkekleri bu mesleği seçmekten alıkoyuyor gibi görünmektedir. Bu mesleğin kadınlar için çekici olması öğretmenlik ile aile sorumlulukları arasında bir uyum olması açısından açıklanamaz. Öğretmenlerin çalışma saatleri ülkeden ülkede büyük değişiklikler göstermekle kalmaz, aynı zamanda erkekler en kısa çalışma saatlerine sahip öğretmenler arasında genelde baskındır. Örneğin Hollanda'da, yarı zamanlı öğretmenlik çok yaygındır, fakat bütün öğretmenlerin %60'ı erkektir. (Bulletin on Women and Employment in the E.U. 1993, N? 3: 3). Bütün AB ülkelerinde kadınların eskiden erkeklerin kalesi olarak algılanan mesleklere erişimi gittikçe artmaktadır, fakat bunu kamu sektöründe vasıflı işlerin son zamanlarda artmasıyla bağlantılı olarak ele almakta fayda vardır. Kadınların mesleki hiyerarşinin en prestijli seviyelerine erişimi sosyal hizmetler, sağlık ve eğitim sektörlerindeki, yani kamu sektöründeki pozisyonların sayısı ile doğrudan ilişkilidir. Kadınların kamu sektörünün idari kategorilerine erişimi örneği altta yatan, bazen de çelişkili olan eğilimlerin bir sonucudur. İlk olarak çoğu Avrupa ülkesindeki kamu sektörü idari işleri bir üniversite derecesine sahip olmak veya işe alınma sınavlarını geçmek gibi nispeten nesnel kriterlere bağlı olduğundan, kadınların işe alınma prosedürlerinin daha az formel olduğu özel sektörde karşılaşacakları gibi, yüksek düzey kamu sektörü işlerine erişimlerinde aynı derecede doğrudan cinsel ayrımcılığa maruz kalma olasılıklar daha düşüktür. Bazı AB ülkelerinde bir işveren olarak Devlet eşit fırsat yasalarını yürürlüğe koymakta başrol oynamıştır. İkinci olarak da, kamu 16 sektöründeki çalışma koşulları, mesleki bir kariyer ile ev içi ve aile sorumluluklarını birleştirmek isteyen kadınlara birçok avantaj sunmaktadır. Daha esnek çalışma saatleri, daha fazla ücretli izin ve çocuk bakım izni bu avantajlardan sayılabilir. Üçüncü olarak da anketler kadınların kamu hizmeti fikrine karşı olumlu bir tavır sergilediğini topluma faydalı olmayı ve sosyal haklardan yoksun kişilere yardım edecekleri bir iş yapmayı arzu ettiklerini ortaya çıkarmıştır. Bu gibi idealler kamu sektöründe, özel sektör işlerine göre daha kolay bir şekilde ifade edilebilir. Fakat kamu sektörü istihdamının da dezavantajları vardır. Üst düzey görevler için ve bu sektörde terfi etmek için erkeklerle doğrudan rekabetin az olma durumunun yanında, özel sektörde karşılık gelebilecek pozisyonlara göre maaşlar ve yan faydalar daha düşüktür; erkekler de bu yüzden genelde özel sektörü tercih eder. Örneğin Birleşik Krallık ve Almanya'da kadınların kıdemli kamu sektörü işlerine erişiminin artması, özel sektöre kıyasla kamu sektöründeki maaşların düşüşüyle bir arada ilerlemektedir. Fransa ve İtalya'daki kıdemli kamu sektörü pozisyonlarındaki kadınlar genelde aynı pozisyondaki erkeklere göre daha kalifiyedir. Almanya, İspanya ve Fransa'dan gelen veriler de bilimsel araştırma, mühendislik gibi erkeklerin baskın olduğu bazı mesleklerde, kadınların oranlarının kamu sektöründe özel sektörde olduğundan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Kadınların özel sektörde yaygın olarak görülen hüküm ve koşullarda erkeklerde rekabet etmek istemedikleri veya edemedikleri görülmektedir. Yüksek derece kalifiye kadınların kamu sektöründeki bu yoğunlaşması iki tarafı keskin bir kılıç gibidir; kadınlar kamu sektöründe daha iyi istihdam şartları ve terfi ihtimali bulabilse de, bunu entelektüel ve mesleki yetenekleri için daha düşük parasal karşılık alma pahasına yapmaktadırlar. Küçük bir azınlık olan kadın müdür ve profesyonellere yönelik yapılan bu analiz, Avrupa Birliği'nde genelde sosyal ve mesleki hiyerarşinin en alt kısmında çalışan kadın işçilerin çoğunlukta olduğu gerçeğine gölge düşürmemelidir. Tablo 12 'de de görüldüğü üzere, Avrupa'daki çalışan erkeklerin %30'una karşılık kadınların %60'ı şu üç kategoriden birinde çalışmaktadır: düşük seviye idari işler, satış ve dolaysız hizmetler. İspanya ve Lüksemburg hariç olmak üzere bütün ülkelerde, kadınlar düşük maaşlı idari işlerin, yani sekreterlik ve büro personeli gibi işlerin yarısından fazlasını doldurmaktadırlar. Danimarka, Fransa ve Birleşik Krallık'ta kadınlar bu pozisyonların %70'inden fazlasında bulunmaktadır. Kadınların fiziksel işlerde çalışmaları çok daha düşük bir olasılıktır. Çalışan kadın nüfusunun yalnızca %12'si fiziksel işlerde çalışırken, çalışan erkek nüfusunun %45'i fiziksel işlerde çalışmaktadır. 17 Ulusal Araştırma Sonuçları - İrlanda Ulusal profil İrlanda adasının nüfusu 2012'de yaklaşık 6,4 milyondu. Bunun 4,58 milyonu İrlanda Cumhuriyeti'nde bulunurken, 1,8 milyonu ise Kuzey İrlanda'da bulunmaktaydı. Günümüzde, İrlanda Cumhuriyeti'ndeki asgari ücretler şu şekildedir: Deneyimli yetişkin bir işçi için saatlik 8,65 €, 19 yaşın üstünde ve ilk istihdamlarının ikinci yılındakiler için 7,79 €, 18 yaşın üstünde ve ilk istihdamlarının ilk yılındakiler için 6,92 €. Bu, aylık 1.461,85 EUR'a denk gelmektedir (Temmuz 2014). Nüfusun yüzde 13,0'ına denk gelen toplam 595.335 kişi Nisan 2011'de engelliydi. Bunların 289.728'i (%48,7) erkekken, 305.607'ü (%51,3) kadındı. İrlanda'daki ekonomik durum 2007'ye kadar on yıldan uzun bir süre İrlanda'nın ekonomisi büyümüştür, GSYİH ve GSMH oranları AB ortalamasının üzerinde seyretmiştir. 1990'ların başı ile 2007 arasında İrlanda'nın GSYİH'sı iki katına çıkmış ve İrlanda hükümeti ülkeyi yıllar boyunca mali fazlayla yönetmiştir (ESRI, 2011). Fakat ekonomik durgunluk İrlanda'yı kötü etkilemiş, GSYİH 2008'de yaklaşık %4, 2009'da %7 ve 2010'da %1 düşmüştür. Bu süre içerisinde, işsizlik 2007'de %4'ün biraz üstündeki düşük seviyesinden, Şubat 2012'de %15'in üzerine çıkmıştır. Bu oran şimdi tekrar düşmeye başlamıştır ve Ağustos 2014'te %11.4'e gerilemiştir -CSO/ Eurostat. Eşitlik Cinsiyetler arasında eşitlik AB kanunlarının temel prensiplerinden birisidir ve kadın erkek arasında eşit haklara ilişkin yönetmelikler Avrupa Topluluğu'nun ilk günlerinden itibaren mevcut olmuştur. Hatta eşit işe eşit ücret temel prensibi 1957'deki Roma Antlaşması'na dâhil edilmiştir ve kadın-erkek arasında eşitliği sağlamak üzere büyük adımlar atılmış olsa da, cinsiyet ayrımı hala mevcuttur. 18 Avrupa Birliği boşluğu azaltmak için İrlanda'da ve bütün Avrupa'da yürürlüğe konulmuş önemli yönetmeliklerin arkasındadır. Bu yönetmelikler işe başvururken eşit muamele görmek, iş'te eşit muamele görmek, gebe işçilerin korunması, emziren annelerin korunması ve doğum ile ebeveyn izni hakları konularını kapsamaktadır. İrlanda'da kadın hakları 1973'te AET'ye ilk katıldığımızdan beri büyük oranda gelişme göstermiştir, fakat tam eşitlik hedefi hala üzerinde çalıştığımız bir konudur. İnsanlar için önemli haklar belirleyen ve özellikle de meydana geldiği zamanlarda ayrımcılığı yasaklayan iki ayrı yasa mevcuttur. Employment Equality Acts 1998–2011 (İstihdam Eşitliği Kanunları 1998-2011) ile Equal Status Acts 2000–2012 (Eşit Statü Kanunları 2000-2012) istihdamda, mesleki eğitimde, reklamcılıkta, toplu sözleşmelerde, mal ve hizmetlerin tedariki konularında ayrımcılığı yasaklamaktadır. Özellikle de mal ve hizmetler arasında mesleki veya ticari hizmetler; sağlık hizmetleri; konaklama ve eğitime erişim; bankacılık, ulaşım ve kültürel faaliyetler için tesisler sayılabilir. Eşitlik kanunları kapsamında 9 ayrı temelden herhangi birine dayanan ayrımcılık yasadışıdır. Bu temeller şunlardır: Cinsiyet Medeni hal Aile durumu Cinsel yönelim Din Yaş (16 yaşından küçük kişiler için geçerli değildir) Engellilik Irk Gezici bir topluluğa aidiyet İstihdam 2014'ta yayınlanan Avrupa Komisyonu istatistikleri İrlanda'nın cinsiyete göre maaş farkının arttığını göstermektedir. 2012'de %14,4 olan bu oran, 2010'da %13,9 ve 2009 ile 2008'de %12,6'dır. Ortalama AB cinsiyete göre maaş farkı %16,4 şeklindedir. İrlanda emek piyasasında 975.000'in üzerinde kadın aktiftir ve bunların yaklaşık 500.000'inin çocukları vardır, yani bakım sorumluluğu altındadırlar. Maaş farkında rağmen, çalışan İrlandalı kadınlar için durum İrlanda 1973'de o zamanki adıyla AET'ye katıldığından beri köklü şekilde iyileşmiştir. 19 Evli kadınların kamu hizmeti sektöründe çalışmalarının engellenmesinin önüne geçilmesi ve AB'den gelen daha güçlü eşitlik yasaları sayesinde artık daha fazla kadının emek piyasasına erişimi vardır. 1961'de İrlanda nüfusu 2,8 milyondu ve kadınlar işgücünün yalnızca %26,4'ünü oluşturmaktaydı. 1973'te Avrupa Topluluğuna katıldığımızda, çalışmakta olan İrlandalı kadın sayısı 287.800 ile toplamda çalışanların %27'sini oluşturmaktaydı. Üyeliği takip eden yıllarda, bu oranlar hızla iyileşmeye başladı. 1987'de çalışma yaşındaki kadınların istihdam oranı %35'di ve on yıl sonrasında bu oran %42'ye yükselmişti. Aynı yıl olan 1997'de AB ortalaması %51,1'di. AB 2010'a kadar %60'lık bir kadın istihdam oranı hedefi koymuştu ve İrlanda bu oranı 2007'de geçti. 2008'de geldiğimizde, İrlanda'da çalışan kadın sayısı 921.600 ile (1.186.900 erkek ile) istihdam oranı %60,5 olmuştu. Fakat ekonomik kriz esnasında bu sayı önemli ölçüde düşerek 2012'de %55,2 oldu. 2014'te oran biraz artarak %55,9'a ulaştı. İrlanda'nın patlama yıllarında kadın işsizlik oranı %4 kadar düşmüştü; fakat kriz esnasında iki katının da üzerine çıkarak 2009'da 8,3 oldu ve 2013'te zirve bir orana ulaşarak %11,4 oldu. 2014'te tekrar 9,9'a geriledi. 2013 için olan CSO verileri 20-24 yaş arasındaki beş kadından birinin 2013'te işsiz olduğunu göstermiştir. Çalışmakta olan kadınlar için durum gelişmekte olsa da, eşitsizlikler devam etmektedir. Bazı durumlarda kadınlara erkeklerden daha kötü şekilde davranılarak doğrudan ayrımcılığa maruz bırakılmaktadır. Yahut ayrımcılık yapmak üzere tasarlanmamış olmakla beraber yine de eşit olmayan muameleye neden olan bir politika veya uygulama dolayısıyla kadınlara adaletsizce davranılabilmektedir. Fakat unutmamak gerekir ki, kasıtlı olsun olmasın her türlü ayrımcılık AB yasaları kapsamında yasaklanmıştır. 20 İrlanda ve AB'de emek piyasası katılımını gösteren Tablo Gelir 1969'da İrlanda AET'ye katılmadan yalnızca dört yıl önce kadınların ortalama endüstriyel gelirleri erkek gelirlerinin yüzdesi olarak %47 şeklindeydi. Bu yüzde 1979'da %58'e ve 1989'a gelindiğinde ise %61'e yükselmiştir. 1998'e geldiğimizde, İrlanda'daki kadınlar çalışma saatleri erkeklerden biraz daha az olmasına karşın erkeklerin kazançlarının %66'sını kazanıyordu. 2003'te AB konseyi istihdam politikalarının uygulanmasına yönelik tavsiyelerde bulundu ve Üye Ülkeleri maaş farkının altta yatan sebepleri ele almaya teşvik etti. 2006'da İrlandalı kadınların saatlik kazançları, yüksek olasılıkla üçüncü seviye bir yetkinliğe sahip olsalar da, erkeklerin kazançlarının %86'sına çıkmıştır. 21 Erkeklerin gelirlerinin %’si olarak kadın gelirleri Yıl 2009'da İrlanda'daki erkeklerin ortalama geliri 34.317 € iken, kadınların ortalama geliri 25.103 € olup erkeklerin gelirinin %73,1'i şeklindeydi. 2011'de değerler ücretli istihdamda harcanan hafta başına ortalama saatleri dikkate alacak şekilde düzenlendiğinde, kadınların ortalama saatlik geliri erkeklerin %94'ü şeklinde olmuştur. Ekonomik ve Sosyal Araştırma Enstitüsü (Economic and Social Research Institute ) ile Eşitlik Otoritesi'nin (Equality Authority) 2009-2013 arasındaki İrlanda bütçelerinin ekonomik etkisi üzerine 2014'te yaptığı araştırma sonucu ilişkisi olan kadınların erkek partnerlerinden daha düşük ücretlere çalıştırıldıkları anlaşılmıştır. Her iki partnerin de çalıştığı evlerdeki net gelirde %12'lik bir düşüş görülmüş, fakat kadınlar ortalama %14'lük bir düşüşle daha fazla mağdur olmuşlardır. Farkın arkasındaki önemli nedenlerden birisi, genelde annelerin kullandığı Çocuk Yardımı'nda görülen azalmadır. Kamu sektöründeki maaş farklılıkları ve sosyal yardımdaki azalmaların da kadınları erkeklerden çok etkilediğini görüyoruz. Kariyer Erkek emsalleriyle karşılaştırıldığında, İrlandalı kadınlar daha az saat çalışmakta, daha az para kazanmakta ve iş dünyasında, Oireachtas'ta (İrlanda Parlamentosu), yerel ve bölgesel makamlarda daha az temsil edilmektedir. İstatistiklere bakıldığında, kadınların hem kamu sektöründe hem de özel sektörde kariyerlerinde ilerleme konusunda hala birçok zorlukla karşılaştığı görülmektedir. İrlanda'da cinsiyete göre maaş farkı gelir sahiplerinin en alttaki yüzde onu için yüzde dört civarındadır, fakat bu oran gelir sahiplerinin en üst yüzde onuna gelindiğinde %24,6'ya sıçramaktadır. 22 Kadınlar kariyerde ilerleme konusunda hala zorluklarla karşılaşmaktadır. İrlanda'nın zirvesindeki işletmelerin yönetim kurullarına baktığımızda da kadınların temsilinin ciddi oranda yetersiz olduğunu görüyoruz. İrlandalı kadınlar en büyük halka açık şirketlerin kurul üyelerinin yalnızca %10,5'ini oluşturmaktadır ve bu oran AB ortalaması olan yüzde 18,6'dan önemli ölçüde düşük kalmaktadır. Ekim 2013'te yayınlanan Avrupa Komisyonu istatistiklerine göre ISEQ20 endeksindeki en üst halka açık şirketlerin hiçbirinde kadın yönetim kurulu başkanları veya CEO'lar bulunmamaktadır. İrlanda devlet kurumlarında kadın temsili %36,2 ile çok daha iyi durumdadır. İrlanda Hükümeti bu oran yalnızca %15 iken 1993 için %40'lık bir hedef koymuştur. Ekim 2013'te Avrupa Parlamento üyeleri halka açık şirketlerin kurullarında cinsiyet dengesini temin edecek bir öneriyi desteklemiştir. Bu önlem Avrupa'daki en üst düzey firmaların icrada görevli olmayan kurul üyelerinin en az %40'ının kadın olmasını gerektirmektedir. Kote şirketlerin bu hedefe ulaşmak için 2020'ye kadar zamanları varken, halka açık şirketlerin bunu 2018'e kadar yapması gerekmektedir. Bütün Avrupa'da sektörlere göre ayrım da devam etmektedir. Erkek çalışanlar inşaat, yardımcı hizmetler, iletişim ve imalat gibi geleneksel olarak erkek kabul edilen sektörlerde baskın gelmektedir. Kadınlar ise sağlık ve eğitimde baskın olmakla beraber, aynı zamanda toptan ve perakende ticaret ile diğer hizmetle ilişkili endüstrilerde de erkeklerden fazladır. İrlanda'da sağlık ve eğitim sektörlerindeki çalışan kadınların oranı erkeklerden daha yüksektir; tarım ve taşımacılıkta ise bunun tam tersi geçerlidir. Eğitim İrlanda'da eğitime baktığımızda, erkeklerin genelde okulu daha erken bıraktığını ve bunun sonucu olarak da kadınların daha yüksek vasıflı olduğunu görüyoruz. İşletme, hukuk gibi alanlarda kadın öğrencilerin sayısı erkeklerden daha fazla olmakla beraberi bu sektörlerdeki üst düzey işlere baktığımızda hala buraların erkek hâkimiyetinde olduğunu görüyoruz. Okuldan erken ayrılmalar 18-24 yaş arasındaki kadınlar arasında 2012'de yalnızca %8,2 iken, erkeklerin oranı %11,2 ile önemli ölçüde daha yüksektir. 2013'te İngilizce, Fransızca, İrlandaca, Biyoloji, Kimya, Sanat ve Müzik dallarındaki Leaving Certificate’ta (İrlanda Lise Mezuniyet Sınavları) kızlar erkeklerden daha yüksek puanlar almıştır. 23 2012'de mühendislik, imalat ve inşaat bölümlerinden mezun olanların büyük bir çoğunluğu (%85) erkek iken, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet bölümlerinden mezun olanların dörtte üçünden fazlası kadın olmuştur. Kadınların üçüncü seviye bir yetkinliğe sahip olma olasılıklar daha yüksektir: 2013'te 25-34 yaş arasındaki kadınların yarısından fazlası (%55,3) üçüncü seviye bir yetkinliğe sahipken, bu yaş grubundaki erkekler için bu oran yalnızca %42,7'dir. Siyaset İrlandalı kadınların yeterli seviyede temsil edilmediği bir başka alan da siyasettir. 2014'te İrlanda Avam Kamarası olan Dáil Éireann'daki Teachta Dála'ların (TD - Dáil Éireann vekili) yalnızca %16,3'ü kadındı ve bunlar yerel otoritelerin %20,5'ini oluşturarak Mesleki Eğitim Komitelerininin üyeliklerinin üçte birinden fazlasına tekabül etmekteydi. AB'deki ulusal parlamentolarda ortalama kadın temsili 2013'te %27,5 şeklindeydi. İrlanda Hükümeti Dáil'deki (İrlanda Avam Kamarası) cinsiyet dengesizliğini düzeltmeye çalışmak için önlemler almıştır. Siyasi partilerin bir sonraki seçimde en az %30 kadın aday gösterme kotası olacaktır ve bu sayı bundan bir sonraki seçim için yüzde 40'a çıkacaktır. İrlanda Avrupa Parlamentosu'nda kadın temsili konusunda AB'nin %37'lik ortalamasını geçmektedir. 11 İrlandalı parlamenterden altısı (%55) kadındır. Avrupa Komisyonu'na ilişkin ise, toplam 28 komiserden dokuzu kadındır. İrlanda'nın ilk ve şu ana kadar da tek kadın komiseri 2010-2014 arasında Araştırma, İnovasyon ve Bilim'in başkanlığını yapmış olan Máire Geoghegan Quinn'dir. İrlanda eski Ombudsman'ı Emily O'Reilly Eylül 2013'te Avrupa Ombudsmanı olarak atanmıştır. Avrupa Komisyonu'ndaki en üst düzey yetkili de Genel Sekreter Catherine Day'dir. Yaşam ve Ölüm: İrlanda'da kadınlar için doğumda beklenen yaşam süresi 2012'de 83,2 yıl ile, 78,7 olan erkeklerden 4,5 yıl daha uzundur. İrlanda'daki kadınlar için beklenen yaşam süresi AB ortalamasına yakın olmakla birlikte, erkekler için beklenen yaşam süresi AB ortalamasının 1,2 yıl üzerindedir. Erkeklerin daha genç yaşta ölme olasılıkları kadınlarınkinden daha yüksek olup, özellikle de 15-24 yaş grubu için risk farkı yüksektir. Bu da erkeklerin intihar ve motorlu taşıt kazalarındaki ölüm oranlarının yüksek olmasını yansıtmaktadır. Kadın Girişimciliği 24 İrlanda'nın 2011'deki Küresel Girişimcilik Monitörü (GEM - Global Entrepreneurship Monitor) raporu erkeklerin erken aşama girişimciler olarak kadınlardan daha aktif olduğunu göstermektedir. Erkekler arasında erken aşama girişimcilik oranı yüzde 10,3 olup, kadınlar arasındaki erken aşama girişimcilik oranı olan yüzde 4,2'den iki buçuk kat daha fazladır. İrlanda'daki kadınlar arasındaki erken aşama girişimcilik düzeyi olan yüzde 4,2, AB (yüzde 5,1) ve OECD (yüzde 5,8) ülkeleri arasındaki düzeye benzer olmakla beraber, Avustralya (yüzde 8,4) ve ABD (yüzde 10,4) oranlarından önemli ölçüde düşüktür. Aşağıdaki tabloda İrlandalı kadınlar arasındaki erken aşama girişimciliğin 2006 ve 2007 arasında artmış olup, 2008'de sert bir düşüş yaşamış ve sonrasında 2010'da ve yine 2011'de bir miktar daha düşmüştür. ERKEN AŞAMA KADIN GİRİŞİMCİLER 2006-2011 Erken aşama girişimcilikle uğraşan yetişkin kadınların oranı 2006 2007 2008 2010 2011 %4,2 %5,9 %4,0 %3,9 %4,2 %7,4 %7,3 %8,8 %7,0 %10,4 OECD ülkeleri %4,3 arasındaki ortalama %4,3 %4,8 %4,6 %5,8 AB ülkeleri arasındaki %3,5 ortalama %3,6 %3,9 %3,7 %5,1 İrlanda Amerika Devletleri Birleşik Kaynak: Entrepreneurship in Ireland 2011, Global Entrepreneurship Monitor (GEM) Olumlu bir gelişme olarak ise, GEM raporu, 2010'da İrlanda'daki erken aşama girişimlerin 2008'deki yüzde 26'lık oranla karşılaştırıldığında yüzde 29'unun kadınlardan oluştuğunu göstermektedir. İrlanda'da kadınların kendi şirketlerini kurup yönetme oranı yüzde 5,2 ile OECD (yüzde 4,2) ile AB-15 (yüzde 4,1)'ten daha yüksektir. 2010'da kadın ve erkeklerin girişimciliğe karşı olan tavırları arasındaki farklar şu şekildedir: • Önceki iki yıl içinde girişimci olmuş birini erkeklerin tanıma olasılığı (yüzde 42), kadınlarınkinden (yüzde 27) daha yüksektir; • Bir iş kurmak için gerekli bilgi ve beceriye sahip oldukları konusunda kadınlara oranla (yüzde 42) daha fazla erkek (yüzde 57) kendine güvenmektedir; • Erkeklere oranla (yüzde 34) daha fazla kadın (yüzde 43) başarısızlık korkusunun bir iş kurmaktan onları alıkoyacağını bildirmiştir. GEM Raporu İrlanda'daki başlangıç aşamasındaki erkek ve kadın girişimcilerin büyük ölçüde benzer oranlarda (sırasıyla yüzde 78 ve yüzde 74) girişimcilik faaliyetlerinin sonucu olarak beş yıl içerisinde işveren konumuna gelmeyi umdukları görülmüştür. Fakat erken aşama kadın 25 girişimcilere göre (yüzde 8) erkeklerin (yüzde 16) yeni işlerinde büyümeye yönelik hırsları daha yüksek olmuştur. Erken aşamadaki erkek girişimlerin çok daha yüksek bir oranı (yüzde 69) erken aşamadaki kadın girişimcilere göre (yüzde 51) ihraç pazarlarına odaklanmaktadırlar. Önceki GEM Raporları erken aşamadaki girişimcilerin yüksek eğitim almış kişiler olduğunu ve erken aşamadaki kadın girişimcilerde ise orta öğretim sonrası eğitime sahip olanların oranının çok yüksek olduğu belirtilmiştir. Bu eğilim erken aşamadaki kadın girişimcilerin yüzde 86'sının 2010'da, erken aşamadaki erkek girişimcilerin yüzde 74 olan oranıyla karşılaştırıldığında orta öğretimin üzerinde eğitimlere sahip olmalarıyla devam etmiştir. Kadın Girişimcilik için İnisiyatifler ve Destekler Kadınlar için Eşitlik Ölçüsü (Equality for Women Measure - EWM) Kadınlar için Eşitlik Ölçüsü'nün amacı üç ana aşama üzerinde odaklanılarak birçok ekonomik sektörde kadınların dâhil olması, ilerlemesi ve cinsiyet eşitliğini teşvik etmek için finansmanı mevcut kılmaktır. 1. İstihdama Erişim; 2. Kadın Girişimciliğin Geliştirilmesi; 3. Çalışmakta Olan Kadınlar İçin Kariyer Gelişimi Ölçü, Beşeri Sermaye Yatırımı İcra Programı (HCIOP - Human Capital Investment Operational Programme) 2007-2013 kapsamındaki Avrupa Sosyal Fonu tarafından desteklenmektedir. Ölçü, Adalet ve Eşitlik Bakanlığı adına Pobal Ltd. tarafından yapılmaktadır. EWM 2010'da tekrar başlatılmış ve girişimci olarak kadınları desteklemek için finansmanları sağlamak için bir aşama eklenmiştir. Elli üç proje uygulaması teslim edilmiş ve değerlendirmenin ardından bunların on tanesi finansman sağlamak üzere seçilmiştir ve ESF'de toplam 393.000 €'den fazla finansman ve Hazine desteği almışlardır. 2009'dan beri 11.346 üzerinde kadın (1. Aşama'da 8.940, 2. Aşama'da 2.070 ve 3. Aşama'da 3,336 kadın olmak üzere) bu programa katılmış ve yalnızca 2012'deki EWM projeleri 3.173 kadın katılımcıya ulaşmıştır. Daha fazlası için bkz. Equality for Women Measure Büyümeye Geçiş İnisiyatifi Büyümeye Geçiş İnisiyatifi Ekim 2007'de başlatılmıştır. İnisiyatif Enterprise Ireland tarafından desteklenmekte ve Avrupa Sosyal Fonu (ESF) ve Kadınlar için Eşitlik Ölçümü kapsamında İrlanda Hazinesi'nden finansman almaktadır. Bank of Ireland Büyümeye Geçiş'in beşinci döngüsünü de desteklemektedir. 26 İnisiyatif büyümek için açık bir arzuya sahip kadın girişimcilere, akran desteği şeklinde ve daha deneyimli veya Lider Girişimci önderliğinde destek sağlamaktadır. Gönüllü Lider Girişimciler arasında Clonakilty Black Pudding Co.'nun genel müdürü ve kurucu ortağı olan Colette Twomey, Tour America'nın İdari Müdürü Mary McKenna, ve GiftsDirect.com'un kurucusu ve genel müdürü Lulu O’Sullivan vardır. Eski lider girişimciler de İnisiyatifi daha da geliştirmek ve güçlendirmek için bir danışma panelinde hizmet ederek Büyümeye Geçiş ile ilişkilerini sürdürmektedir. Katılım için uygun kabul edilebilmek için girişimcilerin hâlihazırda en az iki yıl ticaretin içinde olan kendi şirketlerini yönetiyor olmaları gerekmektedir. Katılımcılar, altı aylık bir süre içerisinde Lider Girişimcilerin yönettiği yapılandırılmış seanslarda akranları ile eşleştirilmiş gruplarda gelişim aşamasında gruplanırlar. 2013'te Büyümeye Geçiş'in yeni döngüsüne katılan 60 kadın girişimci vardır. Son dört döngü içerisinde, 200'ün üzerinde kadın girişimci bu İnisiyatif'e katılmıştır. Daha fazla bilgi ve broşür indirmek için lütfen http://www.goingforgrowth.com/ adresini ziyaret edin. Ulusal Kadın Girişim Günü Her yıl gerçekleştirilen Ulusal Kadın Girişim Günü'nün altıncısı Portlaoise Heritage Oteli'nde Ekim 2012'de gerçekleşmiştir. Bu etkinliğe idari Bölge ve Şehir Girişim Kurulları tarafından ev sahipliği yapılmış ve etkinlik, Avrupa Sosyal Fonu (ESF) ve Kadınlar için Eşitlik Ölçümü kapsamında İrlanda Hazinesi'nden finansman almıştır. Etkinlik hâlihazırda iş hayatına girmiş olan kadınlara ve bir iş kurmayı düşünen kadınlara destek sağlamakta; ağ kurmaları ve girişim desteklerinden faydalanmalarını sağlamak üzere kadınlara fırsat vermektedir. 300'ün üzerinde kadın girişimci bu etkinliğe katılmıştır. Açılış konuşmacılarının arasında Klinik Psikolog Dr. Maureen Gaffney, Tour America'dan Tıp Doktoru Bayan Mary Mckenna da dâhil olmak üzere ulusal ve uluslararası önde gelen birçok girişimci bulunmaktaydı. Engellilik, Eşitlik, Ruhsal Sağlık ve Yaşlı İnsanlar Bakanı Avam Kamarası Milletvekili (T.D.) de konferansta konuşma yapmıştır. Enterprise Ireland Enterprise Ireland'taki Girişimcilik ve Bölgesel Gelişim Birimi kadın girişimcilere yönelik çeşitli tanıtım programlarını ve "Kendi işinizi kurun" derslerini değerlendirmektedir. Birim aynı zamanda İrlanda'daki kadınların şirketlerine katlı sağlayacak ana faktörleri ve kadınların KOBİ'lerine uluslararası mukayeseleri araştırmaktadır. 27 İstihdam, Teşebbüs ve İnovasyon Bakanı Bay Richard Bruton TD, Temmuz 2012'de kadın girişimcilerin kurduğu yüksek potansiyele sahip başlangıç şirketlerin özendirilmesini hedefleyen Enterprise Ireland'ın sağlayacağı 250 bin €'luk bir Rekabete Dayalı Fizibilite Fonu olacağını duyurmuştur. Bu inisiyatif kadın girişimcilerin kurup yönettiği yenilikçi, ihraç odaklı işletmelerin sayısını artırmak üzere Enterprise Ireland'ın teşviklerinin bir parçasıydı. Bakanlık ayrıca Ekim 2012'de Enterprise Ireland'ın Kadın Girişimciler için Rekabete Dayalı Başlangıç Fonu için yeni 500.000 €'luk şirket kurulumu olacağını duyurmuştur. Bu duyurular İstihdam 2012 için Eylem Planı kapsamında önemli bir önlemin uygulanmasının işaretini vermektedir. Kadın Girişimciliği Rekabete Dayalı Fizibilite Fonu kadın girişimcilere küresel piyasalarda başarılı olabilecek büyüme odaklı işletmelerin finansal kapasitelerini araştırmalarına destek sağlamak üzere tasarlanmıştır. Buradaki odak yerel piyasaların ötesine geçebilecek ve uluslararasılaştırma konusunda gerçek bir potansiyel gösteren işletmeler geliştirmek üzerinedir. http://www.enterprise-ireland.com/en/ Şehir ve Bölge Teşebbüs Kurulları Bölge ve Şehir Teşebbüs Kurulları, Kendi İşinizi Kurun dersleri ve Yönetim Geliştirme Programları gibi eğitim programları kapsamında kadınların aktif katılımını çekme konusunda oldukça başarılı olmuştur. 2011 boyunca 27.000'in üzerinde insan eğitim programlarına katılmıştır ve bu katılımcıların %56'sı kadındır. http://www.enterpriseboards.ie/index.aspx Engellilik Araştırmanın büyük bir kısmı son yıllarda yapılmış ve İrlanda'daki kadın girişimciler ile etnik girişimcilerin karşılaştığı ekstradan ve özgün zorlukları ön plana çıkarmıştır. Fakat diğer azınlık girişimci grupları buna kıyasla çok az ilgi görmüştür. İrlanda'daki iş yerlerine ilişkin engelli insanların tam konumları hakkındaki verilerin elde edilmesi kolay olmamaktadır; bugüne kadar çok az resmi alaka gösterilmiştir. 2006'daki İrlanda sayımından elde edilen veriler 16 ile 34 yaş arasındaki yaklaşık 91.000 kişinin bir engeli olduğunu (1.000 kişi başına 83'lük bir oran) göstermiştir. Bu oran, bütün yaşlardaki en düşük engellilik oranıdır. 18-34 yaş grubu arasındaki en yaygın engellilik türleri hareketlilik (%56), sonra ağrı (%47), hatırlama ve konsantre olma (%35), duygusal, psikolojik ve ruhsal sağlık (%34) ile ilişkilidir. Konuşma en az bildirilen engellilik olmakla birlikte (%11), görmek veya işitmekle ilgili engellilikler engelli insanların %20'sinen daha azı tarafından bildirilmiştir - Wynne ve ark. 2012 Eurostat'tan gelen verilerin İrlanda'daki engelli insanların istihdam durumlarına ilişkin sağladığı bilgiler sınırlı kalmaktadır (nispeten küçük olan örnek boyutu ayrıntılara inmeye 28 olanak sağlamamıştır). Bunlar diğer AB ülkelerine kıyasla nispeten düşük katılım oranlarını ve nispeten yüksek etkinsizlik oranlarını göstermektedir. Hedef grubun %40'ı istihdam edilmişken, grubunun %57'si emek piyasasında etkin değildir. - Wynne ve ark. 2012 2010'da İrlanda girişimcilik faaliyetleri konusunda on üç AB ülkesi arasından ikinci olmuştur. Bu ülkede bu grubun önemli bir istihdam kaynağı olduğu açıkça görülmektedir ve engelli insanlara ilişkin de bu şekilde incelenmelidir. Avrupa Komisyonu (2003) girişimciliğin şiddetle teşvik edilmesi gerektiğini ve özellikle de yetersiz temsil edilen gruplar (engelli insanlar gibi) üzerinde odaklanılması gerektiği konusunda bir açıklama yapmıştır. Bu durum hâlihazırda ABD; Kanada ve Birleşik Krallık gibi, mikro işletmelerin ve desteklenen kendi adına çalışmanın engelli insanlar için pratik kariyer seçenekleri olarak kabul edildiği ülkelerde görülmektedir; bunu da bu ülkelerin engellilik politikalarında görebiliriz.- McQuillan 2013 Akademik literatürde girişimciliğin sıklıkla sosyal marjinallik veya ekonomik ayrımcılık durumunun üstesinden gelmeye yönelik bir istekle ilişkilendirildiği belirtilmiş ve bu yüzden de aynı şekilde toplumdan dışlanmış olan insanların da genellikle bu durumun sonucu olarak kendi şirketlerini kurma inisiyatifini kazandıkları, bazen de bu durumun sebebinin kişinin başka bir alternatifi olmaması olduğu savunulmuştur. Harper ve Momm'a göre (1989), bir iş başarılı ise, kişinin kendine güvenini sağlamak ve yalnızca bedenin değil aynı zamanda ruhun da gerçek bir rehabilitasyonunu sağlamak açısından etkili bir yöntem olacaktır. (TM COONEY DIT) Engelli topluluğa yönelik yapılan herhangi bir incelemede engelli insanların maruz kaldığı istihdam oranlarının ve maaşların düşüklüğü hemen göze çarpacaktır. Boylan ve Burchardt'ın yaptığı bir araştırmaya göre (2003) genç yaştan itibaren engelli olan insanlar tesis ve tam bir müfredatın eksikliğinden dolayı dezavantajı daha eğitim sistemi içerisinde yaşamış olabilmektedir. Bu gibi insanlar dolayısıyla ortalama olarak daha düşük eğitim yetkinlikleri kazanacak ve sonuç olarak da emek piyasasında dezavantajlı konumda olacaklardır. Bu durumun bir sonucu olarak, iş bulup işlerini koruma konusundaki başarısızlıkları bu kişileri geri kalan tek emek piyasası seçeneği olarak kendi hesaplarına çalışmaya doğru itebilmektedir. Araştırmada aynı zamanda çalışma hayatları esnasında engelli konuma düşen insanların da, engelliliklerinin veya işverenlerin sergilediği ayrımcılığın bir sonucu olarak emek piyasası seçeneklerinin kısıtlandığı bulunmuştur. Diğer yandan engelli insanlar da özellikle de engelliliklerinin veya sağlık durumlarının çalışma yetenekleri üzerinde etkisinin 29 çeşitli olduğu durumlarda serbest mesleğin getireceği fazla mesai çalışmaları ve iş yüküne karşılık, esnekliğine değer verdiklerini belirtmiştir.- (Cooney) Araştırmalara göre, kendine güvenin yeniden inşa edilmesi engelli insanların serbest meslek edinme konusunda saydığı olumlu sebeplerden başka birisi olmuştur çünkü bu insanların kendilerine duydukları güven engellilik durumlarının başlamasıyla ve daha sonrasında da işverenler tarafından reddedilmeleri veya danışmanların küstah tavırları ile zarar görmüş olabilir. Mesleki yetkinliklere sahip insanlar için kendi hesaplarına çalışmaları kendi seçimlerine kalmış olabilir (yine de istihdam fırsatları konusunda kısıtlamalar olduğunu bildirmişlerdir), fakat eğitimsel yetkinlikleri düşük olan veya hiç olmayanlar için, olumlu yönlerini kabul etmelerine rağmen, genelde son çaredir. Yaşamboyu Öğrenim İrlanda'da engelli çocukların eğitim politikalarına ilişkin yaklaşık son on yılda önemli değişiklikler görülmüştür. Özellikle de Özel İhtiyaçlara Sahip Kişilerin Eğitimi (EPSEN Education of Persons with Special Needs) Yasası (2004), engelli insanların normal eğitime erişimlerine ilişkin hükümler içermektedir. Fakat yasa içerisinde, engelli çocukların hepsinin normal eğitime girmeyeceğini ve burada kalmayacağını; Yasa'nın tam olarak uygulanmasının, bugüne kadar hiç tam olarak mevcut olmayan kaynakların mevcudiyetine bağlı olduğuna dair istisna bentleri vardır. Engelli insanların yükseköğretime erişimleri son yıllarda eğitim kurumlarının engelli bir irtibat sorumlusu çalıştırması gibi şekillerde gelişim göstermiştir. Fakat bu artan erişimin, büyük oranda duyusal veya fiziksel engelliliklere sahip kişilerle sınırlı kaldığı ve entelektüel bozukluklara sahip kişilere ilişkin gelişmelere hala ihtiyaç duyduğu belirtilmiştir (Webb, 2010). Yasa 'eğitim' terimini tanımlamamakla birlikte, eğitimin 18 yaşının altındaki bütün engelli insanları kapsadığını belirtmektedir. Fakat odağın özellikle ilk ve orta öğretimde olmasına karşın, yetişkin eğitimi ve ileri eğitime yönelik göndermeler de bulunmaktadır. EPSEN Yasası'nın (2006) Uygulanma raporunda kaynaştırma ilk ve orta öğretim seviyelerinde gerçekleştirildiğinde, yükseköğretimin ve çalışma hayatına geçişlerin de daha önem kazanacağı belirtilmiştir.-Wynne ve ark 2012. Serbest meslek / girişimcilik Engelli insanların serbest mesleğe geçişleri önündeki engeller üzerine İngiltere'de hazırlanan bir rapor (Boyland ve Burchardt, 2003), ücretli işlerde çalışan engelli erkeklerin yüzde 18'inin ve kadınların yüzde 8'inin kendi hesabına çalıştığını; bunun karşılığında, engelli olmayan erkek ve kadınların sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 6 oranlarında kendi hesaplarına çalıştığını göstermiştir. Boyland ve Burchardt kendi hesabına çalışan engelli insanların özelliklerini daha derinden kavrayabilmek için onlara ilişkin verileri incelemiş ve hem engelli kendi hesabına 30 çalışan erkeklerin ve kendi hesabına çalışan engelli kadınların ortalama olarak engelli olmayan emsallerinden yaşça daha büyük olduklarını görmüştür (erkekler için yüzde 49'a karşın 43 ve kadınlar için 45'e karşın yüzde 42). Raporda aynı zamanda kendi hesabına çalışan engelli erkek ve kendi hesabına çalışan engelli kadınların eğitimsel yetkinliklerinin bulunmama oranının, engelli olmayıp kendi hesabına çalışan emsallerine göre (sırasıyla yüzde 14 ve yüzde 10) daha yüksek olduğunu (sırasıyla yüzde 20 ve yüzde 12); kendi hesabına çalışan engelli insanların ise, engelli olmayıp kendi hesabına çalışan insanlardan daha düşük bir oranda çocuklu evlerde yaşadıklarını belirtmiştir (bu, kısmen iki popülasyonun farklı yaş profilinden kaynaklanmaktadır). Rapor ayrıca engelli olmayan erkek ve kadınlarla karşılaştırıldığında (erkekler için ortalama 11,3 yıl, engelli olmayan kadınlar için 7,9 yıl) engelli erkek ve kadınların daha uzun süre (erkekler için ortalama 13,1 yıl, kadınlar için 8,4 yıl) kendi hesaplarına çalıştığını göstermiştir. Fakat bu bulgu kısmen kendi hesabına çalışan engelli insanların ortalama olarak yaşça da büyük olmasından kaynaklanmaktadır. Kendi hesabına çalışan engelli erkeklerin çalıştığı saat (42,8) kendi hesabına çalışan engelli olmayan erkeklerden (48,6) daha düşüktür ve benzer şekilde kendi hesabına çalışan engelli kadınların çalıştığı saat (29,5), kendi hesabına çalışan engelli olmayan kadınların çalıştığı saatten (33,3) daha düşüktür. Araştırmada aynı zamanda kendi hesabına çalışan engelli insanların kendi hesabına çalışan engelli olmayanlara göre kazançlarını bildirebilme veya bildirmek konusunda istekli olma olasılıklarının daha yüksek olduğu; engelli erkek ve kadınların ise profesyonel mesleklerinde olma olasılıklarının daha düşük olduğu bulunmuştur (bu bulgu düşük eğitimsel yetkinliklerle ilişkilidir). İnsanların engelliliklerinin sınıflandırılması açısından, kas-iskelet problemleri yaşayan kadın ve erkekler ile zihinsel problemler yaşayan kadınların kendi hesabına çalışma olasılığının özellikle daha yüksek olduğu, duyusal bozuklukları olan erkeklerin ise kendi hesabına çalışma olasılığının nispeten düşük olduğu bulunmuştur. Raporda ayrıca engelli insanların işlerine engelli olmayan kişilere göre daha düşük beşeri sermaye getirdiği ve kendi hesaına çalışan engelli erkeklerin engelli olmayan emsallerine göre serbest mesleklerinden daha düşük gelir bildirdikleri vurgulanmıştır. Harper ve Momm (1989), engellilik durumu bağımsız problem çözme ve yenilik için bir teşvik olabileceğinden dolayı engelli insanların doğal girişimciler olduğunu belirtmiştir. Harper ve Momm, engelli çocukların genellikle çevrede dolaşmak için, iletişim kurmak için ve diğer şekillerde problemlerinin üstesinden gelmek için yeni ve etkili yollar geliştirdiklerini ileri sürmüşlerdir. Aşina olunmayan zorluklarla yüzleşmeleri ve bunlarla başa çıkmaları, zahmetli olsa da değerli bir kişisel gelişim biçimi olabilir.- Cooney Jones ve Latreille (2005), kendi hesabına çalışma saatlerindeki büyük esneklik ve ayrılabilen zamandan ötürü olduğunu ve engelli insanlar arasında kendi hesabına çalışma oranlarının yüksek olmasının bu insanların engelliliklerine en iyi şekilde uyum sağlayan gönüllü bir tercihi yansıttığını ortaya koyan veriler sunmuştur. Fakat bu bulgular, kendi işlerini kurmaları teklif edilmiş engelli insanların merkezi gerekçelerini belirlemeye çalışan diğer araştırmaların çoğuyla çelişmektedir. Örneğin Blanck ve ark. (2000), algılanan veya gerçek ayrımcılığın rolünün önemli bir motivasyon olduğunu belirtmiş ve kendi hesabına çalışmanın engelli insanlar için istihdam fırsatlarının artmasını sağladığı sonucunu çıkarmıştır. 31 Benzer şekilde Schur (2003), engelli olmayan insanlara nazaran engelli insanlar arasında görülen yüksek oranlardaki serbest çalışmanın önemli bir açıklamasının ayrımcılık olduğunu bulmuştur. Girişimciliğin bütün şekillerinde olduğu gibi, kendi şirketini kurma kararını etkileyen "itici" ve "çekici" faktörler vardır. Şüphesiz ki, engelli insanların istihdam ve gelir fırsatları açısından karşı karşıya olduğu ayrımcılık (makalenin önceki kısımlarında tartışıldığı üzere) birçok kişiyi serbest çalışmaya teşvik etmektedir. Fakat genelde serbest çalışma aynı zamanda engelli insanlara kendi tempolarında onların özel ihtiyaçları ile uyumlu bir ortamda çalışma özgürlüğü veren bir yaşam biçimi seçeneğidir. Kendi şirketlerine sahip olanlar aynı zamanda engelli insanlara sık tıbbi müdahale, esnek çalışma saatleri, erişilebilir iş alanı ve diğer özel durumlar gerektirenler için gerekli olan esnekliği de sağlamaktadır. Kendi şirketlerini kurmaya sevk eden ne olursa olsun, bu topluluk içerisinde kendi hesabına çalışma oranlarının daha yüksek olması için, engelli insanlar kendi işlerini kurmak istediklerinde, uygun desteğin bu süreç içerisinde onlara yardımcı olmak için mevcut olması gerekmektedir. (TM COONEY DIT) Ulusal Araştırma Sonuçları - Türkiye ÖZET Bu raporda, "Kadınların Yeni Beceriler ile Emek Piyasasına Entegrasyonu" (W2LAB) adlı AB Yenilik Transferi projesi kapsamında Kadın İstihdamı geçmişi, mevcut durum, kadın istihdamının önündeki engeller ve kadın istihdam politikaları konularında yapılan 32 araştırmaların sonuçları ve değerlendirmeleri verilmiştir. Projenin amaçları, böyle bir projenin ne kadar gerekli olduğunu açık bir şekilde ortaya koymuştur. Kadın istihdamı konusundaki problemlerin, eğitimli personel ihtiyacının ve farkındalık eksikliklerinin belirlenmesi açısından literatürde bu projenin temsil edilmesi gerekmekteydi. Anahtar Sözcükler: Kadınlar, İstihdam, emek piyasası, İşsizlik, İstihdam Politikaları GİRİŞ Bugün, endüstri ve hizmet alanlarında kadın çalışanların sayısı Avrupa Birliği ülkelerinin oldukça gerisindedir. Kadın istihdamı tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişte tarım sektöründe azalmış olsa da, Türkiye'deki sanayi ve hizmet sektörlerinde kadın istihdamı kısıtlı olmuştur. Bu raporda, Cumhuriyet'in ilk günlerinden bugüne kadın istihdamının durumu incelenmiştir. TÜRKİYE'DE KADIN İSTİHDAMININ TARİHİ GELİŞİMİ ve ŞİMDİKİ DURUM Türkiye'de kadınların emek piyasasına katılma ve istihdam edilme oranları farklı ekonomik gelişmişlik düzeyinde sahip bütün ülkelerden düşüktür. Kadınların eğitim düzeyi diğer AB ülkelerinden ve gelişmiş ülkelerin gerisinde kalmıştır. Osmanlı'nın son dönemindeki Batılılaştırma çabaları sayesinde sosyal yapıda bir dönüşüm görülmüştür. Meşrutiyet Dönemi'ndeki aile hukuku tek eşlilikten yana olmuştur. Kadınları eğitme çabaları eğitim alanında yapılan reformlar ile artırılmıştır. Ayrıca kadın örgütleri de, topluluğa daha fazla kadını dâhil etmeleri yönünde desteklenmiştir. Cumhuriyet'in ilanıyla, Türk kadınına sosyal ve siyasi alanlarda eşit şartlar sağlanmıştır. Seçme ve seçilme hakkı Türk kadınlarına Avrupa'daki ülkelerin çoğundan daha önce tanınmıştır. Cumhuriyet'in ilk yıllarında, kadın öğrencilerin erkek öğrencilere oranı ve profesyonel işlere sahip kadınların sayısı birçok Avrupa ülkesinden fazladır. Fakat Avrupa ülkelerindeki bu oran Türkiye'deki oranları geçmiştir. Cumhuriyet Dönemi'nde laik bir yapıya geçilmiş ve kamuda erkekler kadar kadınların da dâhil olması yönünde çalışmalar yapılmıştır. Temel seviyede orta ve yüksek derecelerde kızların eğitimi için zorunlu eğitim, kız meslek okulları ve enstitüleri bu çalışmalara örnek verilebilir. Cumhuriyet'in ilk yıllarında amaç ev hanımlarını eğitimli, modern anneler şeklinde yetiştirmekti. Kadınların çalışma hayatına katılımları çoğunlukla ikinci planda kaldı. Bu dönemde üniversite eğitimi alan ve çalışma hayatına katılan kadınların sayısı Avrupa ülkeleri ile kıyaslandığında düşük değildi; fakat Türkiye'de yaşayan kadın nüfusunun küçük bir azınlığı temsil edilmekteydi. Kadın nüfusunun büyük bir çoğunluğu eğitimsizdi ve şehir çalışma hayatının dışında kalmıştı. 1950'lere kadar kadın nüfusunun %80'inden fazlası okuma yazma bilmiyordu. 1927'de, toplam nüfusunun %76'sı kırsal alanlarda yaşıyordu. Tarımın gayrisafi milli hasıladaki payı %46'ydı. Bu dönemde kadınlar aile üyesi olarak tarımsal üretimde yer 33 almaktaydı. Sanayileşmenin daha az olduğu kentsel alanlarda daha çok erkeğin çalıştığı ve kadınların ev hanımlığı ve annelik yaptığı model geçerliydi. Türkiye'deki kadınların iş gücü katılımının önemi Kalkınma Plan ve Programları'nda ve çeşitli politika belgelerinde vurgulanmakta olsa da, henüz arzu edilen seviyeye ulaşmamıştır. Kadınların iş gücüne daha aktif şekilde katılması 1950'lere uzanmaktadır. Son zamanlarda bu orandaki artış daha düşük seviyelerde olsa da, Türkiye'deki genel eğilim 1950'lerin ortalarından itibaren terse dönmüş, kadınların iş gücü katılım olanları dünyadaki genel eğilimin aksine düzenli olarak düşmüştür. Bunun nedeni, Türkiye'nin ekonomisinin 1950'lere kadar tarımsal üretime dayalı bir ekonomi olması ve ekonomik yapıdaki değişikliklerin sosyal dönüşümü beraberinde getirmesidir. 1950'de %81,5 olan kadınların işgücüne katılım oranı 1955'te %72'ye, 1965'te %56,2'ye, 1990'da %34,1'e, 2000'de %26,6'ya, 2005'te ise %23,3'e düşmüş; 2010'da yüzde 4,3'lük bir artışla %27,6'ya çıkmıştır. (Tablo.2) Türkiye'deki sanayi uluslararası rekabete yakın bir şekilde ve 1980'lere kadar etkili bir devlet koruması altında gelişmiştir. Sanayide çalışan kadınların sayısı 1965'te %14 iken, 1982'de %17'ye çıkmıştır. Kadınlar sanayide çoğunlukla tekstil ve besin işleme endüstrisinde çalışmıştır. Hizmet sektöründe çalışan kadınların sayısı 1965'te %14 iken, 1982'de %25 olmuştur. Bu süre içerisinde, kadınların eğitim seviyelerindeki ve okuma-yazma oranlarındaki gelişimlerine karşın, ilerlemeler kısıtlı olmuştur. Okuma-yazma bilmeyen kadınların sayısı 1965'te %67 iken, 1985'de %32 olmuştur. (SIS data) Aynı dönemde orta öğretimde öğrenim gören kadınların sayısı 1965'te %9 iken, 1985'te %28'e çıkmıştır. Yükseköğrenim görmüş kadınların sayısı 1965'te %4 iken, 1985'de %9 olmuştur. Türkiye, kadın istihdamı açısından benzer bir sanayileşme dönemi görülen Yunanistan, İspanya ve İtalya'nın gerisinde kalmıştır. 1980'lerin sonunda, Türkiye'deki kadın istihdam oranları İtalya, İspanya ve Yunanistan'dakilere eşit olsa da, tarımsal alanlar çıkarıldığında, Türkiye'deki kadınların istihdam oranı çok düşük kalmaktadır. 2008'de Türkiye'de sanayide çalışan her 100 erkeğe karşılık 19 kadın bulunurken bu sayı Avrupa ülkelerinde 40'tır. Aynı yılda Türkiye'de hizmet sektöründe çalışan her 100 erkeğe karşılık 34 kadın bulunmaktaydı. Bu oran her 100 erkek için İspanya'da 121, İtalya'da 101 ve Yunanistan'da 89 kadın şeklindedir. 1980'lerde hızlanan kentsel dönüşümden dolayı (köyden kente göç), çalışan kadınların sayısı azalmıştır. Dünya Bankası verilerine göre, dünyadaki ortalama kadın istihdam oranı %57 iken, bu ortalama Türkiye'de %27'dir. Kentsel alanlarda, kadınların iş gücünde istihdam edilmesi özellikle de gayrı resmi şekilde artmış fakat tarım sektöründe azalmıştır. Bu yüzden 1980'lerden sonra, AB'deki kadın istihdam oranı hızla artarken, bu artış Türkiye'de çok düşük düzeyde kalmıştır. Eğitim düzeyleri artan kadınlar öğretmenlik, mühendislik, öğretim üyeliği ve avukatlık gibi mesleklerde de gittikçe artan oranlarda yerlerini almaya başlamıştır. Ülkemizde, kadınlar önceden görünmez oldukları alanlarda da iş gücündeki artan katılım sayesinde görünürlük kazanmaya başlamıştır. 34 Bütün geleneksel sosyo-kültürel engellere rağmen, ülkemizdeki kadınlar kısa bir sürede önemli ilerleme kat etmiştir. Özellikle de 1980'ler sonrasında kadınlar girişimcilik, yönetim, seyahat işletmeleri, reklamcılık, bankacılık, sigorta gibi geleneksel olarak erkeklere özel olarak kabul edilen işlerde yerlerini almıştır. Son yıllarda Türkiye'deki kadınların iş gücüne katılım oranları düşmüştür. 1998'de %34,3 olan iş gücü katılım oranı, 2009'da %24,8'e düşmüştür. 2010'un sonunda, kadınların iş gücüne katılım oranları Türkiye'de %27,6'da kalmışken, 27 AB üyesinin ortalaması %66,1; OECD ülkelerinin ortalaması da %60,8'e denk gelmiştir. 2010 verilerine göre, Türkiye'de istihdama katılan kadınların %42,8'i tarım sektöründe, %15'i sanayide, %0,8'i inşaat sektöründe ve %41,7'si hizmet sektöründe çalışmaktadır. Buna göre, tarımın istihdamdaki payı en yüksektir ve kadın istihdamı tarımda toplanmıştır. (Tablo 5) İnşaat ve sanayi sektörleri, özellikle de imalat endüstrisi hala kadın iş gücünün oldukça kısıtlı olduğu alanlardır. KADIN İSTİHDAMININ ÖNÜNDEKİ ENGELLER Türkiye'deki kadın istihdamı oldukça düşüktür. Bunu belli bir nedene bağlamak ve durumun neden böyle olduğunu açıklamak hiç kolay değildir. Çünkü kadın istihdamını etkileyen faktörlere bakıldığında, kadın istihdamındaki eksiklikler çok boyutlu ve çok etkenli bir problem teşkil etmektedir. Köyden kente göç bizim ülkemizdeki kadar yoğun olunca, iş gücündeki köylü kadınlar şehirdeki emek piyasasına girememekte ve genelde kentsel eğitimin, mesleki bilgi ve becerilerin eksiklerinden dolayı iş gücünün dışında kalarak ev hanımları olmaktadırlar. İş gücüne katılmayan 100 kadından 61,5'i katılmamalarının nedeni olarak "ev hanımlığını" göstermişlerdir. Bu durumda kadınların iş gücüne katılımları hem kırsal hem kentsel alanlarda düşmektedir. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımı düşüktür. Bunun temel nedenlerinden biri, kadınların arzu edilen eğitim düzeyine ulaşamamasıdır. Kadınlar eğitim fırsatlarından yeterli ölçüde yararlanamamakta ve sonuç olarak da düşük seviyelerde eğitim görebilmektedir. Bu yüzden de bir işe girdiklerinde maaşları düşük ve işin fırsat maliyeti yüksek olur. Çocuk bakımı, yaşlı bakımı gibi konularda kamu desteğinin ve hizmetlerinin eksikliği ve bu problemlerin kadınların bireysel bir düzeyde çözmesi gereken problemler olarak görülmesi piyasada mevcut olan bu hizmetlerin fırsat maliyetleri boyutunu artırmaktadır. Eğitim düzeyinin ülkemizde kadınların iş gücüne katılımını ciddi şekilde etkilediğini görmekteyiz. Mart 2013'te yapılan hane işgücü araştırmasının sonuçlarına göre, iş gücüne katılım oranı üniversite mezunları için %80,7, lise veya eşdeğer bir okul mezunları için %52,5 ve lise altı düzeyde eğitim için %47,2'dir. Ataerkil zihniyetin ve yapının etkililiğinin kadınların iş gücü arzını kısıtladığını ve sonuç olarak kadınların iş gücüne ancak düşük seviyelerde katılabildiğini aklınızda bulundurmanızda fayda vardır. Kadınların emek piyasasına katılımları, çalışma kararı, kadının bireysel kararlarının ötesinde erkeğin izni ve gözetimi kapsamında belirlenir. Yeni göçmenler 35 arasında, özellikle de köyden kente göç eden evli kadınların çalışması hoş karşılanmaz; öncelik ailenin erkek üyelerinin çalışmasıdır. Kadınların toplumdaki rollerine bakıldığında, bu rollerin çevresinde şekillenen aile ortamı ve sosyal ortam, kadınların iş gücüne katılımlarını etkilemektedir. Çocuk ve yaşlı bakımını geleneksel olarak yalnızca kadının görevi kabul eden ve erkeklere de ailenin geçimini sağlama görevi veren cinsiyet tabanlı iş bölümü kadınların iş gücüne katılımları önündeki en büyük engeldir. TÜİK'in Mart 2013'teki Hanehalkı İşgücü İstatistikleri araştırmasının sonuçlarına göre Türkiye'deki istihdamını %36,7'si kayıt dışıdır. Mart 2013 verilerine göre kayıtdışılık oranı kadınlar için %51,6, erkekler için %30,4'tür. Bu oranın kadınlar için daha yüksek olmasının sebebi, kadınların çoğunlukla resmi olmayan, emek yoğun endüstrilerde (tekstil, takı, gıda ve hizmet vb.) çalışmalarıdır. Tarım dışı sektörde erkeklerin %33,5'i kayıtdışı çalışırken, bu oran kadınlar için %36,6'dır. Bu durum, temel sosyal güvenlik haklarından mahrum bırakılan kadınların çalışma hayatına katılmasına engel olmaktadır. Genel anlamda kadınların istihdamı önündeki engeller ana başlıklar halinde şu şekildedir: - Geleneksel aile yapısı, - Sosyal değer yargıları, - Cinsiyet tabanlı iş bölümü, - Kadınların emek yapısını talep etmek için zayıf olması - Ekonomideki düşük istihdam hacmi, - Köyden kente göçler, - Tarımsal üretim yapısındaki düzensizlik, - Genel anlamda ve özellikle de mesleki alanlarda kadınların düşük eğitim seviyeleri, - Kadınların doğurganlığının, anneliğinin, ev işlerinin ve çocuk bakımının kurumsallaşmamış olması, - Kadınların emek piyasasına girmesini sağlamak için gerekli mekanizmaların eksikliği TÜRKİYE'DEKİ KADIN İSTİHDAM POLİTİKALARI Kadın istihdamını artırmaya yönelik çalışmalar kurumsal bir düzenleme olarak şekillendirilmiştir. Bu bağlamda "Kadın İstihdamının Artırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması" başlıklı Başbakan'ın genelgesi 2010'da düzenlenmiştir. Genelge'nin 13. Maddesi'nde kadınlar için istihdam faaliyetlerine nasıl başvurulacağı açıklanmıştır. Genelge, kadınların istihdam problemlerinin hükümetin en üst düzeyinde tanınması açısından önem arz etmektedir. İstihdamın aktif emek piyasası politikaları ile artırılması VIII. Plan döneminde önem kazanmıştır. İstihdam edilebilirliği geliştirerek işgücü beceri ve ehliyetini artırmayı hedefleyen aktif emek piyasası politikaları işsizleri, engellileri, kadınları, gençleri ve aynı zamanda dezavantajlı grupların iş bulmaları, iş eğitimi ve girişimcilik eğitimi için işçilik (mesleki) eğitimi ve işçilik düzenleme programları, mesleki uyum, mesleki danışmanlık ve kılavuzluk hizmetleri, geliştirme, iş geliştirilecek iş arama stratejilerini kapsar. Kadın ve 36 kadınlık problemlerinin bir insanlık sorunu olarak ele alınması ve bunlara çözüm aranması gerekmektedir. Toplumlarda erkek ve kadınlar rakip olarak görülmemeli, birbirlerine yardımcı ve birbirlerini tamamlayıcı unsurlar olarak görülmeli ve bu strateji çerçevesinde gelişmelidir. 2014-2018 dönemini kapsayan Onuncu Kalkınma Planı'na bakacak olursak, bu planda özellikle gençler ve kadınlar arasında iş gücü katılımının ve istihdamın artırılması, işsizliğin azaltılması, kazaların ve kayıtdışı istihdamın önlenmesi, iş kalitesinin artırılması, kırılgan istihdamın azaltılması ve korumanın önemi ifade edilmektedir. Buna dayanarak, kadınların istihdamı artıran karar organlarında daha fazla yer alması, Eğitim ve beceri düzeylerinin artırılarak aile ve iş hayatının uyumunun sağlanması ve esnek işlerin muhafaza edilmesi, çocuk bakımı ve çocuk bakımı hizmetleri ile bunların yayılması ve ebeveyn rızası ile uygulamaya geçirilmesi 10. Kalkınma Planı'nın hedef ve politikaları arasında alternatif modeller olarak bulunmaktadır (Onuncu Kalkınma Planı kararı, 2013). Bu planda, "Plan döneminin sonunda Kadınların iş gücü katılımını %34,9'a çıkarmak ve istihdam oranını %31'e çıkarmak," somut olarak tanımlanmıştır. Diğer yandan, kadınların iş gücüne katılımlarından kadın istihdamındaki artışın istikrarlı bir şekilde olduğunu gözlemlemek mümkündür. Mevsimsellikten arındırılmış katılım oranı Ocak 2013'te %30,8 iken, Şubat'ta %31,1'e yükselmiştir. 2012'deki aynı oran, Şubat'ta %28,8'e çıkmıştır. 2005'ten itibaren katılım oranındaki eğilime baktığımızda, her yıl katılımdaki yüzde 1'lik artışla, hükümetin kadın katılım oranının %38'e çıkarılması yönündeki 2023 planının tutturulacağı görülmektedir. Kadın istihdamının ve çalışan kadınların korunmasına yönelik yasa çalışmalarının artırılması, 18 yaşının üzerindeki kadınları çalıştıran işverenler için sosyal güvenlik primi teşvikleri ve kadınların iş dünyasındaki önemini vurgulayan farkındalık oluşturmaya yönelik çalışmalar 2007-2012 yılları arasındaki artışın arkasında etkili olan nedenlerdendir. SONUÇ: Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşundan 1980'lere kadar, Türkiye tarımın hâkim olduğu bir toplumdu. Nüfusun önemli bir bölümü kırsal alanlarda yaşamaktaydı. Bu durum 1960'larda başlayıp 1980'lerde hız kazanan kentsel yenileme ve sanayileşme ile değişti. Artık nüfusun büyük bir kısmı kentsel alanlarda yaşamaktadır. Kırsal alanlarda yaşayan kadınların çalışma hayatında önemli bir rolünün olmasına karşın, şehirleşme dolayısıyla kadınların rolü ev hanımlığı olmuştur. Bunun sebepleri toplumun bakış açısı ve kadınların eğimlerinin yetersiz oluşudur. Ülkemizde kadınların iş gücüne katılımları 1998'de %34,8 iken, 2004'te bir düşüş yaşayarak %23,3'e gerilemiştir. 2004 bir dönüm noktası olsa da, yıldan yıla bu düşüşün altında birçok sosyal, yasal ve ekonomik sebep vardır. Bu durum temelde kadınların kırsal alanda yaşarken işgücü verilerine ücretsiz aile işçisi olarak dâhil edilmelerinden kaynaklanmaktadır. Fakat, şehre geldiklerinde, kadınlar ev hanımı statüsünde kabul edildiklerinden işgücü hesaplarına dâhil edilmemiştir. Kadın işsizliği probleminin yanında, kadınların işgücü katılımı hesaplamalarının kısıtlı olması, kadınların istihdam politikalarına dâhil edilmemeleriyle sonuçlanmıştır. Bu durumda kırsal alanlarda ücretsiz aile işçisi olarak 37 tanımlanan kadınlar ev hanımı olarak tanımlananlardan farklı düşünülmemelidir ve işgücü hesaplamalarına dahil edilmelidir. 2013'te kadınların iş gücüne katılım oranı bir önceki yıla oranla yüzde 1,3 artışla yüzde 30,8'e çıkmıştır. Bahsedilen dönemde, erkeklerin istihdam oranı yüzde 0,2'lik bir artışla yüzde 65,2'ye yükselmişken, kadınların istihdam oranı yüzde 0,8 artışla yüzde 27,1'e çıkmıştır. Kadın istihdam oranındaki bu artış oldukça belirgin ve dikkate değerdir. Bu yükselen eğilim uygulanacak doğru politikalarla devam edebilirmiş gibi görünmektedir. Ülkemizde cinsiyetin anlaşılması kadınların iş gücü katılımları önünde önemli bir engel olarak durmaya devam etmektedir. Bu anlayış yüzünden çocuk ve yaşlı bakımı ile ev işleri, çalışan kadınları hoşgören ailelerde bile kadınların görevi olarak görülmekte ve bu sorunlara çözüm sağlayamayan kadınlar emek piyasasının dışında kalmaktadır. Çocuklar, yaşlı bakımı ve ev işleri konularında eşitlik ve paylaşım anlayışı oluşturulmalı ve bu anlayış bu sorunların üstesinden gelmek üzere uygulanmalıdır. KAYNAKÇA (sıra ile) 1. http://www.helsinki.fi/science/xantippa/wee/weetext/wee223.html 2. Boylan, A. & Burchardt, T. (2003). Barriers to Self–Employment for Disabled People, London: Small Business Service. 3. Cooney, T.M. (2013) – Offering Minority Communities Equal Opportunities Through Entrepreneurship – Ciencias Economicas, Vol 10. No 2, pp 73-86. 4. Cooney, T.M. (2009) – Developing Entrepreneurship Programmes for Female Members of the Irish Traveller Community – International Journal of Gender and Entrepreneurship, Vol. 1, No. 2, pp 134-147 – see more 5. http://arrow.dit.ie/cgi/viewcontent.cgi?article=1043&context=buschmarart 6. Cooney, T.M. (2008) – Entrepreneurs with Disabilities – Profile of a Forgotten Minority – Irish Business Journal, Vol. 4, No. 1, pp 119-129 - See more http://arrow.dit.ie/cgi/viewcontent.cgi?article=1041&context=buschmarart 7. http://www.cso.ie/en/releasesandpublications/ep/pwamii/womenandmeninireland2013/#.VDVGn8J0zmI 8. CSO (2006), National Disability Survey 2006, Central Statistics Office, Dublin. Mevcut olan adres: 9. http://www.cso.ie/en/newsandevents/pressreleases/2010pressreleases/nationaldisa bilitysurvey2006volume2/ 10. http://www.enterprise-ireland.com/en/publications/reports-published-strategies/gemreport-2013.pdf 11. http://www.djei.ie/enterprise/smes/EntrepreneurshipForumReport2014.pdf 12. Jan 6, 2014 - Promote entrepreneurship as an Irish cultural value ... This isn't a report to placate the population with tales of how we are punching above our weight and how the ...... women entrepreneurs' networks exist around the country 13. ESRI (2011), The Irish Economy. Economic and Social Research Institute, Dublin. Mevcut olan adres: 14. http://www.esri.ie/irish_economy/ 38 15. Harper, M. & Momm, W. (1989). Self–Employment for Disabled People: Experiences from Africa and Asia, Geneva: International Labour Office. 16. Jones, M.K. & Latreille, P.L. (2005). Disability and Self–Employment: Evidence from the UK LFS, WELMERC Discussion Paper, Department of Economics, University of Wales, Swansea 17. McQuillan, H. (2013),SELF-EMPLOYMENT OPTIONSFOR PEOPLE WITH DISABILITIES GOOD PRACTICE REVIEW, Brothers of Charity- Clare 18. Schur, L. (2003). “Barriers or Opportunities? The Causes of Contingent and Part– Time Work Among 19. People with Disabilities”, Industrial Relations, Vol.42:589–622. 20. http://ec.europa.eu/ireland/ireland_in_the_eu/impact_of_eu_on_irish_women/index_e n.htm 21. http://www.cso.ie/en/media/csoie/census/documents/census2011profile8/Profile,8,Full ,document.pdf 22. http://www.genderequality.ie/en/GE/Pages/WP13000084 23. Webb, R. (2010), ANED country report on equality of educational and training opportunities for young disabled people. 24. ESRI (2011), The Irish Economy. Economic and Social Research Institute, Dublin. Available at: 25. http://www.esri.ie/irish_economy/ 26. Wynne, R; Jeffares, I; Dowling, N; McAnaney, D. (2012) Active inclusion of young people with disabilities or health problems: National report – Ireland 27. http://www.eurofound.europa.eu/publications/htmlfiles/ef12262.htm 28. AYTAÇ S. Çalışma Yaşamında Kadın ve Kariyer. Türkiye’de Kadın İşgücü Seminerleri, I,II,TİSK Yayınları; 1999:48-53. 29. BAŞBAKANLIK KSGM, Kadın İstihdamı İçin Yeni Perspektifler ve Kadın İşgücüne Muhtemel Talep, Ankara, Başbakanlık Kadının Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Nisan 2000. 30. BAŞBAKANLIK KSGM, Kadın ve Ekonomi, Ankara, Başbakanlık Kadının 31. Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü, Eylül 2008-2010 32. BİÇERLİ, M.K., Çalışma Ekonomisi, 4.Baskı, İstanbul, Beta Yayınları, Eylül 2007. 33. ÇAKIR, Ö., “Türkiye’de Kadının Çalışma Yaşamından Dışlanması”, Erciyes Üniversitesi İİBF Dergisi, Sayı: 31, Temmuz-Aralık 2008, ss.25-47. 34. ÇETİNKAYA, E., YILDIRIMALP, S. “Türkiye’de Kadınların Kayıt dışı istihdamdaki Durumu”, TÜHİS İŞ Hukuku ve İktisat Dergisi, Cilt: 22, Sayı: 4-5, Kasım 2009 – Şubat 2010, ss.75-86. 35. DAYIOĞLU, M., KIRDAR, M.G., Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımında Belirleyici Etkenler ve Eğilimler, Çalışma Raporu:5, Ankara, DPT Yayınları, Mart 2010. 36. DOĞRAMACI, E., Türkiye’de Kadının Dünü ve Bugünü, Ankara, İş Bankası Yayınları, 1989. 37. DPT, Binyıl Kalkınma Hedefleri Raporu Türkiye 2010, Ankara, DPT Yayınları, 2011. 39 38. DPT, Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), İşgücü Piyasası Özel İhtisas Komisyonu Raporu, Ankara, DPT Yayınları, Yayın No: 2709-ÖİK: 662, 2007. 39. DPT, Türkiye’de Kadınların İşgücüne Katılımı: Eğilimler, Belirleyici Faktörler ve Politika Çerçevesi, Ankara, DPT Yayınları, Rapor No: 48508-TR, 23 Kasım 2009. 40. ECEVİT, Y., İşgücü Piyasasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği El Kitabı, Ankara, İŞKUR, Şubat 2010. 41. ERDUT, T., “İşgücü Piyasasında Enformelleşme ve Kadın İşgücü”, Çalışma ve Toplum, 2005/3, ss.11-49. 42. EUROPEAN COMMISSION, Employment in Europe 2010, , Luxembourg, Publications Office of the European Union, October, 2010. 43. EYÜBOĞLU A, ÖZAR Ş, TUFAN Tanrıöver H. Kentli, Kadınların Çalışma Koşulları ve Çalışma Yaşamını Terk Nedenleri. İktisat Dergisi. 1998; 7:38 44. GHOSE,.A.K., ve diğerleri, Küresel İstihdam Sorunu, Çeviri Edit.: Ömer Faruk Çolak, Ankara, Efil Yayınevi, Mart 2010. 45. GÜRSEL, S., ULUSOY, V., Türkiye’de İşsizlik ve İstihdam, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları, Ağustos 1999. 46. HOTAR, N., “Ekonomik Toplumsal Kalkınma ve Kadın İstihdamı”, TÜRK – İŞ Dergisi, Sayı: 392, Ankara, Mart 2011, ss.84-86. 47. ILO, Decent Work and The Informal Economy. Report VI, , Geneva, International Labour Office, International Labour Conference, 90th Session2002. 48. ILO, Global Employment Trends 2011, Geneva, International Labour Office,2011. 49. ILO, Global Employment Trends 2012, Geneva, International Labour Office, 2012. 50. İŞÇİ, Ö., GÖRGÜLÜ, H., “AB Sürecinde Türkiye’de Kadın İstihdamı”, http://cws.emu.edu.tr/en/ conferences/2nd_int/pdf/Oznur%20Isci%20&%20Hatice%20Gorgulu.pdf (29.06.2011). 51. İpek İ. Kentli Kadınlar ve Çalışma Yaşamı. 75 Yılda Kadınlar ve Erkekler. Tarih Vakfı Yayınları. Ankara;1998:287. 52. KARABIYIK İlyas, Türkiye’de Çalışma Hayatında Kadın İstihdamı, Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F Dergisi, Yıl 2012, Cilt XXXII, Sayı I, S. 231-260 53. KARAGÖL, E.T., AKGEYİK, T., “Türkiye’de İstihdam Durumu: Genel Eğilimler”, Seta Analiz, Sayı:21, Mayıs 2010, ss. 3-27. 54. KEİG Politika Raporu – Türkiye’de Kadın Emeği ve İstihdamı Sorun Alanları ve Politika Önerileri- Nisan 2009 55. KOCA Bennur, Öğrt.Grv. Çalışma Hayatı ve Kadın, İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu, Malatya 56. KOCACIK, F., VGÖKKAYA, V. B., “Türkiye’de Çalışan Kadınlar ve Sorunları”, C.Ü. İktisadi İdari Bilimler Dergisi, Cilt:6, Sayı:1, 2005, ss.195-219. 57. MURAT, S., "AB Ülkelerinde ve Türkiye'de İşgücünün Yapısı", Prof.Dr. Nusret EKİN'e Armağan, Ankara, TÜHIS Yayın No:38, 2000, ss. 303–352. 58. OECD, Employment Outlook 2011, Paris, OECD Publishing, 2011. 59. ÖNDER Nurcan, Çalışma Genel Müdürlüğü Genel Müdür Vekili, ÇSGB Çalışma Dünyası Dergisi, Türkiye’de Kadın İşgücünün Görünümü, 60. ÖZ, S., “Kadın İstihdamında Sınıfta Kaldık” Koç Üniversitesi, KULE Dergisi, Sayı:31, Bahar 2011, ss.20-23. 61. ÖZER, M., BİÇERLİ, M.K., “Türkiye’de Kadın İşgücünün Panel Veri Analizi”, Anadolu Üniversitesi, Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 3, Sayı:1, Eskişehir, 2003– 2004, ss.55-86. 40 62. SAYIN, A., Avrupa Birliği’nde Çalışma Yaşamında Kadın – Erkek Eşitliği: Türkiye Açısından Karşılaştırmalı Bir İnceleme, İstanbul, KEİG Yayınları, Aralık 2008. 63. SOSYAL-İŞ SENDİKASI, 8 Mart’ın 100. Yıldönümünde Türkiye’de ve Dünyada Kadın Emeği ve İstihdamı Raporu Sosyal-İş Sendikası, Mart 2010. 64. ŞENER, Ü., “8 Martın 101. Yılında Kadınlar”, TEPAV Değerlendirme Notu, Mart 2011. 65. TAYMAZ, E., Büyüme, İstihdam, Vasıflar ve Kadın İşgücü, Ankara, DPT Yayın., Mart 2010. 66. TEPAV- İstihdam İzleme Bülteni – 16 Haziran 2013 , Sayı 18 67. TOKGÖZ, G., Türkiye’de Kadın istihdamının Durumu, Ankara, Uluslararası Çalışma Ofisi, 2007. 68. TOKOL A. Dünya’da Kadın İşgücü. Türkiye’de Kadın İşgücü Seminerleri. TISK I-II, Tisk Yayınları; 1999: 28-42. 69. TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2010, Ankara, TÜIK Matbaası Yayınları, Yayın No:3518, Nisan 2011. 70. TÜİK, İstatistiklerle Kadın 2012, Ankara, TÜIK Matbaası Yayınları, Yayın No:3904, Mart 2013. 71. TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923–2009, Ankara, TÜİK Matbaası, Yayın No:3493, Aralık 2010. 72. TÜİK, İstatistik Göstergeler 1923-2010, Ankara, TÜİK Matbaası, Yayın No:3641, Aralık 2011. 73. TÜİK, Hane Halkı İşgücü Araştırması 2010, Haber Bülteni, Sayı: 42, Ankara, TÜİK Yayınları, 1 Mart 2011. 74. TÜİK, İşgücü İstatistikleri Veritabanı (1990-2010), tüik.gov.tr, (10.02.2012). 75. TUNALI İ. “İstihdam Durum Raporu “Türkiye’de İşgücü Piyasası ve İstihdam Araştırması. 2004. 76. TÜRK-İŞ, Türkiye’de Emek Piyasasında Kadınların Durumu, Ankara, TÜRK-İŞ Yayınları, 2005. 77. T.C.Kalkınma Bakanlığı-Sosyal Sektörler ve Koordinasyon Genel Müdürlüğü, İstihdam ve Çalışma Hayatı Dairesi, 2013 Yılı İstihdam Değerlendirme Raporu07.03.2014, Eyüp VAROĞLU 78. TÜSİAD, Türkiye’de İşgücü Piyasasının Kurumsal Yapısı ve İşsizlik. İstanbul, 79. TÜSİAD Yayınları, Yayın No:2004-11/381, 2004. 80. UŞEN, Ş., DELEN, M. G., “Eğitimli Kadınların Çalışma Hayatına İlişkin Tercihleri: İstanbul Örneği”, Kamu-İş Dergisi, Cilt:11, Sayı:4, 2011, ss. 127 – 182. 81. internet: http://www.sendika.org/ 82. internet: http://www.tüik.gov.tr 41