Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi
Transkript
Salamis Antik Kenti ve Çevresinin Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi
ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ Ersü İDERMAN SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI ADANA, 2006 ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ Ersü İDERMAN YÜKSEK LİSANS TEZİ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI Bu tez 23/01/2006 Tarihinde Aşağıdaki Oybirliği/Oyçokluğu İle Kabul Edilmiştir. Jüri Üyeleri Tarafından İmza............…………… İmza...................…. ….. İmza.................……… Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI Prof.Dr.Selim KAPUR Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL DANIŞMAN ÜYE ÜYE Bu tez Enstitümüz Arkeometri Anabilim Dalında hazırlanmıştır. Kod No: Prof. Dr. Aziz ERTUNÇ Enstitü Müdürü İmza ve Mühür Bu Çalışma Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimi Tarafından Desteklenmiştir. Proje No: FEF 2004 YL 46 Not: Bu tezde kullanılan özgün ve başka kaynaktan yapılan bildirilerin, çizelge, şekil ve fotoğrafların kaynak gösterilmeden kullanımı, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunundaki hükümlere tabidir. ÖZ YÜKSEK LİSANS TEZİ SALAMİS ANTİK KENTİ VE ÇEVRESİNİN UZAKTAN ALGILAMA VE COĞRAFİ BİLGİ SİSTEMLERİ KULLANILARAK TARİHSEL VE GÜNCEL ARAZİ KULLANIMLARI YÖNÜNDEN İNCELENMESİ Ersü İDERMAN ÇUKUROVA ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ ARKEOMETRİ ANABİLİM DALI Danışman : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI Yıl : 2006 Sayfa: 109 Jüri : Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI Prof.Dr. Selim KAPUR Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL Bu çalışmada, 32-34 doğu meridyenleri ile 34-35 kuzey paralelleri arasında ve Akdeniz’in kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin gerisinde uzanmakta olan ve en önemli arkeolojik yerleşimlerden biri olan Salamis Antik Kenti ve çevresinde yer alan Salamis Mezarlık Alanı, St.Barnabas Manastırı ile Enkomi (Alasia) Şehri Uzaktan Algılama yöntemleri kullanılarak ve Coğrafi Bilgi Sistemleri veri tabanı oluşturularak incelenmiştir. Bu amaçla, 1/5 000 ölçekli Topoğrafik Haritalar, 1/25 000 ölçekli Toprak Haritaları ve 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü kullanılmıştır. Oluşturulan veri tabanı kullanılarak tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden incelenen çalışma alanında eski kullanımlarla güncel kullanımlar arasında bağlar kurulmuştur. Bu bağlardan yola çıkılarak hem kültürel dokuya hem de doğal zenginliklere zarar vermeden sürdürülebilir arazi kullanımları ve tarımsal kullanımlarla ilgili öneriler gündeme getirilip ülke ekonomisi de göz önünde bulundurularak yorumlar yapılmıştır. Anahtar Kelimeler: Arkeoloji, Salamis, Uzaktan Algılama, Coğrafi Bilgi Sistemi, Arazi kullanımı. I ABSTRACT M.Sc. THESIS INVESTIGATION OF THE ANCIENT AND PRESENT LAND USE OF SALAMIS ANCIENT CITY AND IT’S ENVİRONMENT BY USING REMOTE SENSING AND GEOGRAPHIC INFORMATION SYSTEMS Ersü İDERMAN UNIVERSITY OF ÇUKUROVA INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES DEPARTMENT OF ARCHAEOMETRY Supervisor : Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI Year : 2006 Page: 109 Jury : Prof.Dr. Vedat PEŞTEMALCI Prof.Dr. Selim KAPUR Prof.Dr. İlhami YEĞİNGİL In this study, Salamis Ancient City, The Necropolis of Salamis, St.Barnabas Monestry and Enkomi (Alasia) City are located on the east coast of Famagusta Bay on the Island of Cyprus which is found between 32-34 east meridian and 34-35 north parallels have been examined by using Remote Sensing methods and database have been created by using Geographic Information Systems. For this aim, topographic maps of 1/5.000 scale, soil maps of 1/25.000 scale and IRS-1C Satellite data (Indian Satellite) dated 3 November 1996 have been used. The study region has been related between present and ancient land use by using the creating database. As a result of this study, advices and suggestions for improving the national economy on land and agricultural use without negatively effecting the cultural and natural riches of the area have been interpreted. Keywords: Archaeology, Salamis, Remote Sensing, Geographical Information System, Land use. II TEŞEKKÜR Öncelikle yüksek lisans tezimde, tüm çalışma boyunca yardımlarını benden esirgemeyen sayın hocam Prof. Dr. Vedat PEŞTEMALCI’ya içten teşekkürlerimi sunarım. Bu çalışmamda büyük özveri ile bana yardımcı olan Prof.Dr. Selim KAPUR’a, Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri konularında tüm çalışma boyunca büyük özveri ile bana yardımcı olan Nazım AKSAKER’e, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Tarım ve Orman Bakanlığı Koordinatörü Nihat NALBANTOĞLU’na, çalışmamla ilgili teknik konularda herzaman desteğini esirgemeyen Ziraat Yüksek Mühendisi Alper İNCE’ye, Salamis Antik Kenti kazıları sırasında bana bilgi edinmemde yardımcı olan ve zamanını ayıran Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr.Coşkun ÖZGÜNEL’e, çalışma alanıyla ilgili çok değerli kaynaklara ulaşmamı sağlayan Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Gazimağusa Bölge Şube Amiri Hasan TEKEL’e, Arkeometri Anabilim Dalı Arş.Gör.Musa SERDEM’e, Mersin Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Arş.Gör.Ulaş ALAGÖZ’e, K.K.T.C.’nde Harita Dairesi’nde görev yapmakta olan Ahmet ALEMDAR’a teşekkürlerimi bir borç bilirim. Ayrıca çalışma süresince gösterdikleri sabır, sevgi, anlayış ve benden maddi ve manevi desteklerini esirgemedikleri için annem Ünen İDERMAN ve babam Kefil İDERMAN’a çok teşekkür ederim. III İÇİNDEKİLER SAYFA ÖZ............................................................................................................................ I ABSTRACT............................................................................................................. II TEŞEKKÜR............................................................................................................. III İÇİNDEKİLER........................................................................................................ IV ŞEKİLLER DİZİNİ ................................................................................................. VII ÇİZELGELER DİZİNİ............................................................................................ X 1. GİRİŞ .................................................................................................................. 1 2. ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR ................................................................................... 3 2.1.Arkeolojik Kültür Mirası ve Korunması Çalışmaları.................................... 3 2.1.1.Avrupa’da ve Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması Çalışmaları ………………….…………………………………………. 3 2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları …..…… 5 2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar............................................................. 7 2.2.Uzaktan Algılama Çalışmaları....................................................................... 10 2.2.1.Uzaktan Algılama Yöntemi..................................................................... 10 2.2.2.Uzaktan Algılama Kaynakları.................................................................. 11 2.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri................................................................................. 15 2.3.1.Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tanımı ve Tarihçesi..................................... 15 2.3.2.Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Veri Yapısı ve Kullanımı............................ 18 2.3.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri................................. 21 2.4.Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama................................ 22 2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Çalışmaları ……………………….………………………………………... 23 3. MATERYAL VE METOD ................................................................................. 32 3.1. Materyal........................................................................................................ 32 3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu....................................................................... 32 3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi................................................................... 32 IV 3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu ve Nüfusu............................................. 33 3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora ve Faunası.......................................... 34 3.1.2. Çalışma Alanının Konumu...................................................................... 35 3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi.............................................................. 35 3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar..................................... 37 3.1.2.2.(1). Salamis Antik Kenti............................................................... 37 3.1.2.2.(2). Salamis Mezarlık Alanı.......................................................... 46 3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon ve Arkeoloji Müzesi................ 52 3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri............................................................ 53 3.1.3. Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı ve İklim Özellikleri …………………………………………………………….. 54 3.1.4. Çalışma Alanı ve Çevresinin Jeolojisi.................................................... 59 3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı.................................. 63 3.1.6. Çalışma Alanının Zemin ve Toprak Özellikleri...................................... 63 3.1.7. Çalışmada Kullanılan Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Donatımları........................................................................... 65 3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü ve Özellikleri....................... 65 3.2. Metod............................................................................................................ 67 4. ARAŞTIRMA BULGULARI ............................................................................. 70 4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular............................. 70 4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular.............................. 75 4.2.1. 1/5 000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular............. 75 4.2.2. 1/25 000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular.............. 81 4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular...... 83 4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular................................................ 85 4.4. Veri Toplama ve Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki Bulgular......................................................................................................... 86 V 4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler............................................. 89 5.SONUÇ VE ÖNERİLER ..................................................................................... 98 KAYNAKLAR ………………………………………………………………...… 102 ÖZGEÇMİŞ ............................................................................................................ 109 VI ŞEKİLLER DİZİNİ SAYFA Şekil 3.1. Salamis Antik Kenti........................................................................... 36 Şekil 3.2. Salamis Antik Kenti’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları .. 37 Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar............................. 38 Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz ve heykelleri.................. 39 Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında yer alan kafası koparılmış heykeller....................................................... 39 Şekil 3.6. Salamis Antik Kenti yapılarından Gymnasium................................ 40 Şekil 3.7. Salamis Antik Kentindeki Gymnasium’un güneyinde bulunan Tiyatro yapısı..................................................................................... 41 Şekil 3.8. Salamis Antik Kentindeki su kanalları.............................................. 42 Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri……………………………… 42 Şekil 3.10. Salamis Antik Kenti yapılarından Campanopetra Bazilikası........... 43 Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı güzellikteki mozaik yer kaplaması................................................ 44 Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius Bazilikası………………………………………………………… 45 Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı.............. 48 Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı.............. 49 Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları.......... 50 Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı............. 51 Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı ve mezarı 53 Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri.............................. 54 Şekil 3.19. Salamis ve yakın çevresinin jeoloji haritası..................................... 60 Şekil 3.20. Salamis antik kentinin vaziyet planı................................................ 61 Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu........................................................................ 67 Şekil 4.1. Salamis Antik Kenti........................................................................... 70 Şekil 4.2. Salamis mezarlık alanı planı.............................................................. 71 Şekil 4.3. Salamis Antik Kenti’nde yer alan bazı kamu yapıları....................... 72 VII Şekil 4.4. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan kolonlu avlu ve yer seramikleri......................................................................................... 73 Şekil 4.5. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi.......... 74 Şekil 4.6. Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerinden biri................................ 74 Şekil 4.7. Salamis Antik Kenti duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri...... 75 Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster veri örneği................... 76 Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri........ 78 Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar......................... 79 Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar........................ 80 Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler....................... 81 Şekil 4.13. Salamis Antik Kenti ve Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası........ 82 Şekil 4.14. Salamis Antik Kenti ve Çevresinde Bulunan Toprakların Zeytin Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası...................................... 83 Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü…...…………………. 84 Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası.............................. 85 Şekil 4.17. Salamis Antik Kenti ve çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz edilmesi sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü.......................... 90 Şekil 4.18. Salamis Antik Kenti yapıları ve deniz yönünden görülen üç boyutlu arazi görüntüsü.................................................................. 91 Şekil 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı…..… 92 Şekil 4.20. Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı ile çevreleri ve bitki katmanları....................................... Şekil 4.21. Çalışma alanı içerisinde yer alan çalılıkların 93 ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü............................................................................................ Şekil 4.22. Çalışma 94 alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü……………………….………….....……………………. VIII 95 Şekil 4.23. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü……………………………......….………………………. 96 Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü……………………………………………... IX 97 ÇİZELGELER DİZİNİ SAYFA Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular ve özellikleri…………… 13 Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı verilerine göre arazi kullanım modeli……... 56 Çizelge 3.2. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (oC )…………………………………………………………………. 57 Çizelge 3.3. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri (mm)………………………………………………………………… 58 Çizelge 3.4. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları (%)....................................................................................................... 58 Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre 2004 yılı zeytin ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi....................................... 88 Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg)......................... 88 Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg)........................... 88 Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet)......................... X 89 1.GİRİŞ Ersü İDERMAN 1.GİRİŞ Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın ve onlar hakkında bilgilenmenin sınırı yoktur. Geçmişe ve geleceğe dair bu sınırsızlığı sahip olduğumuz tarihi varlıklar yaratmaktadır. Tarihi eserlerin varlığı ve fiziksel durumları geçmiş ile geleceğin bilinmezliğini kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Bir toplumun bilimsel birikiminden oluşan arkeolojik kültür mirası, yenilenmesi olanaksız ve dönüşümsüzdür. Geçmiş ile geleceği çözümlemenin yegane şartı onları anlamak, tanımak ve incelemekten geçmektedir. Bugün hızla artmakta olan dünya nüfusu çevre üzerinde çok büyük bir baskı oluşturmaktadır. Bunun sonucunda da yeryüzü hakkında hızlı ve doğru bilgiye olan ihtiyaç artmaktadır. Bu ihtiyaç doğrultusunda bilim dalları tarafından alternatif çözümler üretilmiştir. Doğal kaynakların nitelik ve niceliklerine ilişkin detaylı bilgiler elde etmek için Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri geliştirilerek hızlı, doğru ve etkin çalışmalarla veri tabanları oluşturulması imkanları sunulmuştur. Uzaktan algılama yöntemleri ile geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak kullanılmış ya da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri sayesinde daha fazla nem tuttuğu için toprağın çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, toprak altında kalmış sarnıçlar, duvarlar ve benzeri tarihi kalıntılar belirlenebilmektedir. Doğada önemli bir kaynak olan ve oluşumu için binlerce yıla gereksinim duyulan, su ve hava gibi yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olan topraklarımızın korunması, sürdürülebilirliği ve tarımsal açıdan etkin kullanımı ile tarihi ve doğal varlıkların kaydedilerek gelecekte korunabilmeleri ve değerlendirilebilmeleri amaçlanan bu çalışma sonucunda, yapılacak öneriler ile tarihi ve doğal çevrenin korunumu sağlanacak, böylelikle turizm sahasına önemli bir katkı oluşturulacak ve tarımsal arazilerin de verimli kullanım planlamalarıyla ülke ekonomisine kazanç getirilecektir. Salamis Antik Kenti ve çevresi ile ilgili yapılan bu çalışmada, Akdeniz’in kuzey-doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa 1 1.GİRİŞ Ersü İDERMAN Körfezi’nin gerisinde uzanmakta olan ve tüm yerleşimlerden biri ada üzerindeki en önemli olan Salamis Antik Kenti, Salamis Nekropol (mezarlık) Alanı, Antik Enkomi (Alasia) Şehri ve St.Barnabas Manastırı’ndan oluşan tarihi varlıklar ile çevrelerindeki araziler kayıt altına alınmıştır. Çalışma sırasında bölgenin 1/5.000 ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, 2000 yılında tamamlanan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait toprak haritalarından da yararlanılmıştır. Tüm veriler çalışma sonucunda toplanarak Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan coğrafi veri tabanı gerçekleştirilme olanağı bulunan sorgulama, analiz etme ve sayesinde modelleme çalışmalarıyla Salamis Antik Kenti ve çevresiyle ilgili detaylı bilgiler elde edilmiştir. Bu bilgiler çerçevesinde, çalışma alanı ve çevresinin tarihi ve günümüz arazi kullanımları belirlenmiştir. Elde edilen bulgularla iki dönem arasında karşılaştırmalar yapılmıştır. Tarımda zeytinciliğin taşıdığı öneme değinilmiş ve bunun yanında ticaretin de rolü tartışılmıştır. Ayrıca Salamis Arkeolojik Sit Alanı ve çevresinin günümüz turizmi ile ülke ekonomisi üzerindeki önemi vurgulanmıştır. 2 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR 2.1.Arkeolojik Kültür Mirası ve Korunması Çalışmaları 2.1.1.Avrupa’da ve Türkiye’de Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması Çalışmaları Arkeolojik kültür mirası Rönesans, Sanayi Devrimi ve ulus-devletleşme süreci ile beraber gelişen bir kavram olarak, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrasında gelişmiş ülkeler gündeminde giderek önem kazanmıştır. 1960’lı yıllardan beri bilimsel temeller üzerinde gelişmekte olan arkeoloji bilimi ile beraber, dünya savaşları ve sonrasında modernizmin kültürel çevrede yaptığı yıkımların yarattığı tepkiler, ulusal-yerel yeni kimlik arayışları kamuoyunda arkeolojik mirasın korunması bilincini geliştirmiştir. Arkeolojinin konusu insan davranışları ve bunlara ait her türlü maddi kültür kalıntılarının zaman ve mekan boyutunda doğal-yapay çevre koşulları bütününde araştırılması olarak tanımlanmaktadır. Buna göre, arkeolojik mirası oluşturan taşınır ve taşınmaz kültür varlıkları, bilimsel birikim ve toplumun kimlik bilincinden oluşmaktadır ve arkeolojik kültür mirası yenilenmesi olanaksız, dönüşümsüz, her biri özgün ve tekil varlıklardan oluşmaktadır. Bu varlıklar ulusal kimliğimizin bir parçası olarak ve eğitim, rekreasyon, turizm faaliyetlerindeki önemi nedeniyle korunmalıdır. Ayrıca, içerdikleri geçmişe ait çok değerli bilgilerin potansiyel kaynağı olduğu için gelecekte yapılacak araştırmalar nedeniyle de korunmalıdırlar (Tuna, 1998). Arkeolojik mirasın insanlık tarihi bilgisi için gerekli olduğunu hatırda tutarak, eski tarihin delillerini sağlayan arkeolojik mirasın, büyük planlama girişimleri, doğal tehlikeler, gizli veya bilimsel olmayan kazılar ve yetersiz kamu bilinci yüzünden ciddi bir tehdit altında olduğunu kabul ederek Avrupa Konseyi ilk olarak 19 Aralık 1954 tarihinde Paris'te Avrupa Kültür Sözleşmesi’ni, daha sonra 6 Mayıs 1969’da Londra’da Arkeolojik Mirasın Korunması’na ilişkin Avrupa Sözleşmesi’ni, 23 Haziran 1985 yılında Delphi’de Kültür Mallarına Karşı İşlenen Suçlar Sözleşmesi’ni, 3 Ekim 1985’te Grenada’da Avrupa Mimari Mirasının Korunması Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Halen mevcut olamayan yerlerde, uygun idari ve bilimsel denetim 3 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN yöntemlerinin kurulmasının ve arkeolojik mirasın korunması gereksiniminin şehir ve kırsal bölge planlamasında ve kültürel gelişme politikalarında yankı bulmasının önemini belirterek; amacın, bozulma riskinin azaltılması ve korumanın, uzman değişimi ve deneyimlerin kıyaslanması ile teşvik edilmesi olduğunu vurgulayarak 1992 yılında, Türkiye’nin de aralarında bulunduğu üye ülkelerce “Avrupa Arkeolojik Kültür Mirasını Koruma Sözleşmesi” imzalanmıştır (Council of Europe, 1992). Türkiye’de Arkeolojik mirasın korunması ile ilgili ilk çalışmalar Osmanlı döneminde yapılmıştır. Daha sonraki yıllarda bu uygulama ve düzenlemeler geliştirilmiştir. Ancak eski eserlerin devlet malı olduğu hükmü o yıllardan günümüze kadar taşınmaktadır. Cumhuriyet döneminde yapılan çalışmalarda kültürel değerlerin ortaya çıkarılması temel amaç olarak hedeflenmiştir. Bu dönemde yapılan çalışmalar kapsamında İstanbul ve Ankara Üniversitelerinde kazıbilim kürsüleri kurulmuş, ülke çapında kazılara başlanmış ve bir çok yerde müzeler açılmıştır. Daha sonraki yıllarda Gayrimenkul Eski Eserler Kanunu çıkarılmış ve bunu takiben Avrupa Arkeolojik Mirasın Korunması çalışmalarına katkılar konularak burada belirlenen ilkeler benimsenmiştir. Bu gelişmelerin ardından da “Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Yasası” çıkarılmış ve yürürlüğe girmiştir (Tapan, 1998). 2000 yılında kurulan “Tarih, Arkeoloji, Sanat ve Kültür Mirasını Koruma Vakfı” Türkiye’deki tarihi, arkeolojik, etnografik, ekolojik, mimari, sanatsal ve kültürel varlıkların belgelenmesi, envanterinin çıkarılması, kurtarılması, korunması, onarılması, tanıtılması; bu alanlarda bilimsel etkinliklerin, sanatsal ve kültürel yaratıcılığın ve yeni çalışmaların geliştirilmesi ve teşvik edilmesi; bu emanetlerin gelecek kuşaklara kalabilmesi için her türlü eğitim ve çalışmanın yapılmasını amaçlamıştır. Bu amaçlar doğrultusunda ulusal ve uluslararası kamuoyunun bilgilendirilmesi, bilinçlendirilmesi ve bu konuda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası kuruluşlar ile işbirliği içerisinde kamu yararına hizmet vermektedirler (www.tayproject.org). 4 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN 2.1.2.Çalışma Bölgesindeki Arkeolojik Mirası Koruma Çalışmaları Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazimağusa Körfezi’nin gerisinde uzanmakta olan Antik Enkomi (Alasia), Salamis kent kalıntıları ve Salamis nekropol (mezarlık) alanı ile ilgili olarak Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından görevlendirilen teknik heyetin 29.9.1993 tarihli raporunu değerlendiren Anıtlar Yüksek Kurulu, 30.9.1993 tarihli birleşiminde Tuzla (Enkomi) ile Yeni Boğaziçi (Ayios Sergios) köyleri arasındaki alanın “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan edilmesini karara bağlamıştır ve yine aynı yıl içerisinde bu karar yürürlüğe girmiştir. Salamis Arkeolojik Sit Alanı’nın, Eski Eserler Yasası’nın 4’üncü maddesine göre derecelendirmesi tanımlanmıştır. Salamis Sit Alanı’nın derecelendirme çalışmalarının amacı, sit alanı olarak belirlenen alanda bulunan eski eserlerin yok olmasını, gün ışığına çıkarılmasını engelleyebilecek türden gelişmelerin yapılmasını önleyecek önlemler alınmasını sağlamaktır. Bunun için eski eserlerin yoğunluğuna, niteliğine ve konumuna bağlı olarak kullanım biçimleri, gelişme ve geliştirme olanaklarına göre farklılıkları olan bölgeler belirlenerek, bu alanların uygun görülen kullanım biçimlerine bağlı olarak, gelişme ve geliştirme ilkeleri saptanmıştır. Salamis Arkeolojik Sit Alanı ile ilgili derecelendirme, Eski Eserler Yasası’nda öngörülen; sit alanının kullanım şekli ile kullanım biçiminin belirlenmesini, sit alanının uygun görülen kullanım şekli ile kullanım biçimine bağlı olarak gelişme ve geliştirme ilkelerinin belirlenmesini, ve sit alanındaki taşınmaz eski eserlerin sınıflandırılmasını kapsamaktadır. Anıtlar Yüksek Kurulu, Tuzla ile Yeni Boğaziçi köyleri arasındaki uluslararası bir üne sahip olan Salamis Nekropol Alanındaki mezarların çok azının arkeolojik kazılarla açığa çıkarıldığı ve mevcut durumu itibarı ile büyük bir bölümünün halen toprak altında bulunduğu noktasından hareketle, sit alanındaki arkeolojik eski eserler ile bunların bulunduğu alanı koruma ve geliştirme ilkesine bağlı olarak üç dereceli bir sınıflandırmaya tabi tutmayı uygun görmüştür. Buna göre birinci dereceyle sınıflandırılan bölgede; çöken mezarlar ile arkeolojik kazılarla açığa çıkarılıp bilimsel literatüre geçen “Birinci derecede korunması gerekli” arkeolojik 5 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN eski eser sınıfındaki kültür varlıkları bulunmaktadır. Bunlar, arkeolojik kazıları yapılmış veya yapılmamış kent ve mezarlık kalıntıları ile taşınır eski eserlerdir. Salamis kent kalıntıları ile Antik Enkomi (Alasia) kent kalıntıları birinci dereceyle sınıflandırılan bölge içerisinde yer almaktadır. Bu bölgelerdeki eski eserlerin büyük bir kısmının toprak altında bulunduğu ve açıkta olanların ise yapıldıkları dönemin düzeyini yansıtması itibarıyla, eğitim, kültür-turizm ve dolayısıyla ülke kalkınmasına katkı sağladıkları dikkate alınarak bu bölgelerde sadece eski eserlerin bilimsel yöntemlerle korunup geliştirilmesi ile ilgili iş ve işlemlerin yapılması uygun görülmüştür. Buna göre; bilimsel nitelikli arkeolojik kazı çalışmaları, açıkta bulunan veya ileride açığa çıkacak eski eserlerin düzenleme, bakım, onarım ve restorasyonu ile ilgili çalışmalar ve çevre düzenlemesine yönelik gelişmeler ile alt yapıya yönelik gelişmeler yapılabilecektir. St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji ve İkon Müzesi), St.Barnabas Mezarı, Kral Mezarları ve Müzesi, Cellarga Toplu Mezarları ile Salamis-Değirmenlik Su Kemerleri’ni kapsayan ikinci derece olarak sınıflandırılmış bölgede mezarların çoğunluğu halen toprak altında olması itibarı ile çok kritik bir bölge olma konumundadır. Bu nedenle ikinci derece olan bölgede, yer altındaki eski eserlerin zarar görmesine neden olabilecek, bunların gün ışığına çıkarılmasını ve gerek yerel gerekse uluslararası toplumun yararlanmasını ve hizmetine sunulmasını engelleyebilecek veya yer üstünde tek durumdaki taşınmaz eski eserler ile belgelere göre yer altında yoğun olarak var olduğu bilinen eski eserlerin, doku bütünlüğünün ve/veya görünümünü engelleyebilecek her türlü kullanım biçiminin yer almaması gerekmektedir. Bu bölgede, birinci dereceyle sınıflandırılan bölgeler için öngörülen gelişme ve geliştirme ilkelerine bağlı iş ve işlemlerin yanı sıra sebzecilik, tahıl ekimine yönelik olması koşulu ile tarımsal faaliyet yapılabilecektir. Bu amaçla traktör, biçerdöver ve benzeri motorlu araçlar kullanılabilecektir. Ancak yapılacak toprak kaldırma derinliği saban derinliğini geçmeyecektir. Ayrıca, yine SalamisDeğirmenlik Su Kemerleri’nin korunması ve ağır araçlara bağlı titreşimlerden olumsuz yönde etkilenmelerinin önlenmesi için önünden geçen yola ağır trafik yükü gerektirecek gelişme ve geliştirme getirilmeyecektir. Bu bölgede kökleriyle mezarları tahrip edebilecek nitelikte ağaç türleri ekilemeyecektir. Bölgenin mevcut kullanım 6 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN şekline uygun olarak kuru ziraat amacıyla kullanılması ve buna ek olarak mevcut su kuyularının çevresinde sulu ziraat (bahçecilik) yapılması. Sulama amacıyla sadece mevcut su kuyuları ile mevcut motor evlerinin kullanılması, tamiri, bakımı ve gerekli olanların ise Eski Eserler Yasasında öngörülecek usul ve esaslar çerçevesinde ve/veya derin temel kazısını gerektirmeyen yöntemlerle inşa edilmesi. Sulu ziraat için gerekli olan araç ve gereçlerin derin kazıyı gerektirecek şekillerde kullanılmaması ve bölgeye yeni su kuyularının açılmaması gereği belirtilmiştir. Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı), Yeni Boğaziçi Köyü Anıtsal Mezarı ve Kiliseleri (Arhangelos ile Ay. Sozomenos) ile Münferit mezarları içerisine alan üçüncü derece ile sınıflandırılan bölgede eski eserlerin yoğunluğunda bir azalma olduğu Eski Eserler ve Müzeler Dairesi tarafından yapılan sondaj çalışmalarıyla belirlenmiştir. Bu bölgede her türlü tarımsal amaçlı faaliyet yapılabileceği gibi tarımsal amaçlı gelişmeler denetimli olmak ve yoğun yapılaşma ve yerleşme biçimi olmaması koşulu ile değerlendirilecektir. Bu yasaya göre üçüncü dereceyle tanımlanan bölgede çevreyi bozucu çevre kirliliği yaratan ambar, endüstri tesisleri, hayvan barınakları ve ticari kullanımlar yapılamayacaktır (KKTC-Resmi Gazete, 1995). 2.1.3.Bölgedeki Arkeolojik Çalışmalar Geçmişle geleceği keşfetmenin, tanımanın ve onlar hakkında bilgilenmenin sınırı yoktur. Geçmişe ve geleceğe dair bu sınırsızlığı tarihi varlıklar yaratmaktadır. Tarihi eserlerin varlığı ve fiziksel durumları geçmiş ile geleceğin bilinmezliğini kısmen de olsa ortadan kaldırmaktadır. Elbette bu olguyu gerçekleştirmek sadece onların varlığına bağlı değildir. Bunun için onları anlamak, tanımak ve incelemek gerekmektedir. Bu bağlamda tarihi eserlerin anlaşılması ve geçmiş ile geleceği çözümlemenin yegane şartı onları incelemektir. Bu amaçla Salamis Antik Kenti’nde 1800’lü yılların sonundan bugüne kadar sürdürülen çeşitli kazı ve araştırmalar sonucunda önemli bilgilere ulaşılmıştır. 1890 yılında gerçekleştirilen İngiliz kazıları ile kentin önemli yapılarının bir kısmı kumullardan ve dolgu topraktan temizlenerek gün ışığına çıkarılmıştır. 1950’li yıllarda Eski Eserler Dairesi’nce Antik Kentin 7 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN özellikle kuzey ve kuzeybatı bölümleri ile nekropol alanlarında kazı ve araştırmalar sürdürülmüştür. Bu çalışmalar ile kentin önemli kamu yapıları, nekropol alanında pek çok mezar gün ışığına çıkarılmıştır. 1952-1974 yılları arasında yapılan bilimsel nitelikli sistematik kazı çalışmalarında arkeolog Vasos Karageorghis de yönetici olarak bulunmuştur ve 1967, 1970, 1974 ve 1978 yıllarında Salamis kazılarını kapsayan dört ciltlik bir kitap dizisi yayımlamıştır. 1964-1974 yılları arasında Fransa, Lyon Üniversitesi tarafından özellikle kentin güney bölümünde kazı ve araştırmalar yürütülmüştür. Salamis Antik Kentinde 1974 yılının bahar aylarında gerçekleştirilen son kazı ve araştırmalar sonunda bu alanda Geometrik dönemden Lüzinyan dönemine kadar tarihlenebilen eski eserler açığa çıkarılmıştır. Son kazı ve araştırmalardan bu yana Salamis Kenti yoğun bir bitki örtüsü altında kalmış, pek çok alan tanınamaz bir hale gelmiş, yoğun ziyaretlerin gerçekleştiği Tiyatro, Gymnasium, Kampanopetra Bazilikası gibi yapılar dışında kent içerisindeki diğer yapıların algılanabilmesi son derece güçleşmiştir. 1998 yılında Salamis Kenti’nin korunması ve kent planının daha algılanabilir bir çerçeveye kavuşturulması amacıyla yeni bir proje hayata geçirilmiştir. Prof.Dr.Coşkun Özgünel başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülmekte olan Salamis projesinde, antik kentte koruma-restorasyon, araştırma, kazı ve belgeleme çalışmalarının yeniden başlatılması amaçlanmıştır. Kazı ve araştırmalar, mimariye yönelik çalışmalar ve koruma-onarım çalışmaları olmak üzere üç ana başlık altında toplanan çalışmalar halen sürdürülmektedir. 1974 öncesindeki kazılar sırasında kentin önemli kamu yapıları ortaya çıkarılmıştır. 1999 yılında kentte başlatılan “Özgünel Kazıları” sırasında daha önce yeterince araştırılmamış olan alanlar öncelikli olarak seçilmiştir. Bu amaçla kentin güneyindeki Taş Forum-Agora, geç dönem surları içinde kalan Granit Forum, kentin kuzey bölümündeki Roma Villası ile kuzeybatıdaki Tiyatro-Gymnasium kompleksinin batısında bulunan ve bugüne kadar sistematik bir biçimde araştırılmamış Roma Hamamı’nda çalışmalar gerçekleştirilmiştir (Öztepe, 2001). Şu anda ziyarete açık bulundurulan Salamis Ören yerinde Sur, Liman, Gymnasium, Tiyatro, Roma Hamamı, Roma Villası, Bizans Su Sarnıcı, Su Sayacı, Granit Form, Bazilika, Su Deposu, Agora, Olimpia Zeus Tapınağı, Kampanopetra Bazilikası ve diğer bir kısım arkeolojik kalıntılar bulunmaktadır. 8 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN 1993 yılında Arkeolojik Sit Alanı olarak ilan edilen bölgemiz içerisinde yer alan ve Salamis Antik Kenti’ni ilk kuranların yaşadığı düşünülen, bir liman kenti olan Antik Enkomi (Alasia) Kenti kalıntılarının 1933 yılından itibaren Claude F.A. Schaeffer tarafından kazısına başlanılmış ve 1948 – 1958 yıllarında Porphyrios Dikaios’un katılımı ile sürdürülen arkeolojik kazılarda Orta-Geç Tunç dönemlerine tarihlenen şehrin bir kısmı açığa çıkarılmıştır. Şu anda yanında bulunan kazı evi ile birlikte bir ören yeri olarak ziyarete açık bulundurulmaktadır. Salamis Sit Alanı içerisinde yer alan Nikokreon Anıtı (Nikokreon Senotafı), anıtsal ve tarihi özellikleriyle ünlenmiştir. Bu anıt Tuzla köyünün içinde bulunmaktadır. M.Ö.IV’ üncü yüzyıla tarihlendirilmekte olan anıt bir ören yeri olarak ziyarete açık durumdadır. St.Barnabas Manastırı (Arkeoloji ve İkon Müzesi), Salamis Nekropolü’nün batı ucunda yer almaktadır. M.S. 477 – M.S. 1755 yılları arasında inşa edilmiştir. Bugünkü şekli ise 1756 (Osmanlı Devri) yılında verilir. St.Barnabas Kilisesi ilk kez “St.Barnabas İkon Müzesi” olarak 1976 yılında ziyarete açılmıştır. Ancak manastırdaki odaların arkeoloji müzesine dönüştürülmesiyle burası 1992 yılında “Arkeoloji ve İkon Müzesi” adı ile yeniden ziyarete açılmıştır. St.Barnabas Mezarı, Hristiyanlığı yaymak için M.S.45 tarihinde Kıbrıs’a gelen aziz Barnabas’ın gömülü olduğuna inanılan yerdir. Üzerinde küçük bir kilise ve kilisenin altında ise antik dönemlere ait mezar odaları bulunmaktadır. Kral Mezarları ve Müzesi; burada Salamis Nekropol Alanı’ndaki en zengin ve anıtsal nitelikli dokuz mezar (Mezar 1, 2, 3, 19, 31, 47, 50, 79, ve 80) bulunmaktadır. M.Ö.VIII - VII’ inci yüzyıllara tarihlendirilmiş olup bazıları Roma döneminde de gömü amacıyla kullanılmışlardır. Cellarga Toplu Mezarları; 1092 m²’lik bir alanda gerçekleştirilen ve sistematik kazısı yarım kalan bir mezarlıktır. Buradaki kazılarla M.Ö.VIII-IV. yüzyıllara tarihlenen yaklaşık 116-120 adet mezar açığa çıkarılmıştır. Yeni Boğaziçi köyü anıtsal mezarı ve kiliseleri; Yeni Boğaziçi köyündeki anıtsal mezarın kazısı 1965 yılında gerçekleştirilmiş olup Helenistik–Roma dönemine tarihlendirilmektedir. Ayrıca Arhangelos Kilisesi ve Sozemenos Kilisesi 9 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN adlı iki kilise de arkeolojik sit alanı içerisinde yer alan önemli yapılar arasında yer almaktadır. Salamis-Değirmenlik Su Kemerleri; Bizans dönemine ait olup Salamis (Constantia) Kenti’nin su gereksinimini Değirmenlik köyünden sağlamak amacıyla kullanılmıştır. Orijinal uzunluğu 35 mil dir. Kemer kalıntıları İngiliz sömürge döneminde ve 1965 yılında olmak üzere iki kez restore edilmiştir. St.Barnabas Manastırı’nın batısında yer alan su kemerleri de arkeolojik sit alanının önemli kısımlarındandır. Ayrıca Salamis Sit Alanı içerisinde Münferit Mezarlar yer almaktadır. Bu mezarların büyük bir bölümünün yerleri çökmeler sonucu anlaşılabilmektedir. Mezarların bazıları kazılmış bazıları ise kazılmamıştır. Bazıları Dromosla ve bazıları ise kuyu tipli olan bu mezarlar Geometrik-Roma dönemleri arasına tarihlendirilebilmektedir (KKTC-Resmi Gazete, 1995). 2.2.Uzaktan Algılama Çalışmaları 2.2.1.Uzaktan Algılama Yöntemi Uzaktan algılama, objelerin belirli bir uzaklıktan mekanik veya elektronik cihaz kullanılarak gözlenmesi olarak tanımlanır. Veriler ya bir görüntü oluşturabilir, ya da daha sonraki aşamalarda kullanılmak üzere depolanabilir ( DeMers, M., 1996). Uzaktan Algılama, yeryüzünün ve yer kaynaklarının incelenmesinde onlarla fiziksel bağlantı kurmadan kaydetme ve inceleme tekniği olarak da tanımlanabileceği gibi, diğer taraftan uzaktan algılama, elektromanyetik spektrumun mor ötesi ışınlarla mikrodalga ışınları arasındaki bölümleri aracılığı ile havadan ve uzaydan cisimlerin özelliklerini kaydetme ve inceleme tekniği olarak da tanımlanmaktadır (Dinç ve ark., 2001). Hızlı nüfus artışı, kısıtlı doğal kaynaklar ve çevre kirliliği, yeryüzü hakkında hızlı ve doğru bilgiye olan ihtiyacın artmasına neden olmaktadır. Bugün, yeryüzünün fiziksel yapısı hakkındaki pek çok bilgi uzaktan algılama teknikleri ile elde edilmektedir ( DeMers, M., 1996). 10 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Uzaktan Algılamanın uygulama alanları aşağıda ana başlıklar halinde verilmiştir. a) Otoyol, devlet yolu, demiryolu ve boru hattı koridor seçimleri, sulama, baraj, madencilik ve ormancılık ön etütlerinde kullanılır. b) Stereo uydu görüntülerinden etüd haritaları ve 3 boyutlu sayısal arazi modellerinin hazırlanmasında kullanılır. c) Deniz ve kıyı kirliliği etüdlerinde, uydu görüntülerinden işlenip uygun filtreler yapılarak kirlilik haritalarının yapımında kullanılır. d) Tarımsal amaçlı, arazi kullanım ve toprak haritalarının etüdünde kullanılır. e) Orman kaynaklarının ön envanterlerinin yapımı ve haritalanmasında, ayrıca orman yangınlarının yaptığı hasarların tespitinde ve görüntülerin işlenmesi ile haritalandırılmasında kullanılır. f) Maden aramalarında, jeolojik etüdlerin yapımında, yer çalışmalarını süre ve maliyet açısından en aza indirmek amacıyla kullanılır (http://www.mta.gov.tr). g) Yüzeye gelen güneş enerjisinin belirlenmesinde kullanılır (Kandırmaz ve ark., 2004). h) Yüzey sıcaklığını belirlemede kullanılır (Peştemalcı ve ark., 2004). 2.2.2.Uzaktan Algılama Kaynakları Ülkelerin ekonomik gelişmesinin temeli, doğal kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına bağlıdır. Gelişmiş ülkeler kaynaklarını bu şekilde kullanırken gelişmekte olan ülkeler genellikle doğal kaynaklarının nitelik ve niceliklerine ilişkin yeterli bilgilerden henüz yoksundurlar. Bu nedenle, özellikle az gelişmiş ülkelerde doğal kaynakların yeterli biçimde haritalanmamış olması sonucu toprak ve su kaynakları, işlenen toprakların dağılımı, orman ve otlaklar ile madenlerin yerleri ve miktarları hakkında tam ve kesin veriler elde bulunmamaktadır. Doğal çevrenin önemli bir bölümünün dinamik nitelikte olması bunların bir kez belirlenmesi ile yetinilmeyip sık sık takip edilmelerini gerektirmektedir. Bunun için de, modern havacılık ve uzay teknolojisinden yararlanılarak uzaktan algılama yöntemiyle havadan ve uzaydan elde edilen görüntüler yorumlanabilmektedir. 11 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Hava fotoğrafları, hava tarayıcıları ve uydu görüntüleri uzaktan algılama tekniğinin temel veri kaynaklarıdır. Bu tür veriler için kullanıcı ihtiyaçları her gün artmaktadır. Bu nedenlerden dolayı, uzaktan algılama özellikle gelişmekte olan ülkeler için değerli bir veri kaynağıdır. Hava fotoğrafları, fotogrametrik yöntemle harita yapımında kullanılmakla birlikte, çeşitli mühendislik çalışmaları ve özellikle göz yorumu (fotointerpretasyon) yöntemi ile doğal kaynakların bulunmasında da kullanılmakta ve böylece, uzaktan algılama yönteminin en önemli verilerinden birini oluşturmaktadır. Uzaktan algılamanın diğer önemli veri kaynağını uzay fotoğrafları ve uydular oluşturur. Uzay fotoğrafçılığı insanların uzaya açılmasından 10 yıl kadar bir süre önce, 1946 yılında başlamıştır. İkinci dünya savaşında Almanlar'dan alınan V-2 roketlerinin bazıları 1946 yılında ABD'de uzayın bilinmeyenlerini incelemeye yarayacak bir takım gereçlerle donatılarak fırlatılmış ve yerin 105 km yükseklikten ilk kez resmi çekilmiştir. 1955 yılında Viking-12 roketi ile 244 km ve 1959 yılında da Atlas roketi ile 1120 km yükseklikten ABD'nin bazı bölgelerinin fotoğrafları çekilebilmiştir. Dünyada ilk uydunun 1957 yılında Sovyetler Birliği (SSCB) tarafından Sputnik adıyla uzaya gönderilmesi ile yeni bir çağ açılmıştır. Yerin uzaydan otomatik fotoğraf makineleri ile fotoğraflarını çeken ilk insansız uydu 1959 yılında ABD tarafından uzaya gönderilen Explorer-6 uydusudur. Yer kaynaklarının araştırılması ve yer yüzünün incelenmesi amacı ile uzaya gönderilen ilk uydu ERTS uydusudur. 1972 yılında yörüngesine ABD tarafından yerleştirilmiş ve adı daha sonra Landsat-1 olarak değiştirilmiştir. Daha sonra belli zaman aralıklarında sırasıyla Landsat-2, Landsat-3, Landsat-4, Landsat-5, Landsat-6 ve son olarak Landsat-7 uzaya fırlatılmıştır. Bu uydunun amacı ziraat, orman, Jeoloji, su kaynakları, haritacılık gibi yer kaynaklarının araştırılmasıdır. Yer kaynaklarının araştırılması ve haritacılık için önemli bir uydu da Avrupa Uzay Ajansı (ESA) tarafından 1985 yılında uzaya gönderilen Spot uydusudur (Dinç ve ark., 2001). 1959 yılından beri elde edilmekte olan uydu görüntüleri; uydunun elde ettiği verileri dünya üzerindeki bir alıcıya aktarması ve bu verilerin çeşitli görüntülere dönüştürülmesi şeklindedir. Günümüzde üç önemli sivil uydu düzenli olarak yüksek çözünürlükte veri sağlamaktadır. Bu uyduların isimleri LANDSAT (ABD), SPOT 12 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN (Fransa) ve IRS (Hindistan) olarak özetlenebilir. Çizelge 2.1.’de yersel çalışmalarda kullanılan bazı uyduların özellikleri verilmiştir. Meteorolojik uydular özellikle hava tahminlerine yardımcı olmak amacıyla üretilmişlerdir. Genellikle çözünürlükleri düşüktür (5 km). Buna karşın, sık görüntü alabilme avantajına sahiptir. Çeşitli tipte uydular değişik ülkeler tarafından işletilmektedir. NOAA (National Oceanic and Atmospheric Administration of the USA) ve METEOSAT uydu sistemleri bunlara örnektir. NOAA uydu serisi LANDSAT ve SPOT uydu sistemlerinde olduğu gibi hareketli yörüngeye sahiptir. Buna karşın METEOSAT sabit yörüngelidir. Çizelge 2.1.Yerel çalışmalarda kullanılan bazı uydular ve özellikleri. UYDU İSMİ NOAA ALANSAL ÇÖZÜNÜRLÜK 1.1km DALGABOYU ÇÖZÜNÜRLÜĞÜ Çok bandlı LANDSAT 30m Çok bandlı SPOT 20m Çok bandlı SPOT 10m Siyah/Beyaz (Pankromatik) IRS 1c LISS 24m Çok bandlı IRS 1c PAN 5.8m Siyah/Beyaz (Pankromatik) 13 UYGULAMA ALANLARI Meteoroloji, tarım ve ormancılık. (evrensel ve ülke bazında) Tarım ve ormancılık (bölgesel), jeoloji, bölgesel planlama. Tarım ve ormancılık (bölgesel), jeoloji, bölgesel planlama. Tarım ve ormancılık (bölgesel), topografya, bölgesel planlama. Tarım ve ormancılık (bölgesel), jeoloji, bölgesel planlama. Tarım,ormancılık (yönetim), bölgesel planlama, topografya, şehir planlaması. 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN NOAA uyduları görünür ve termal bandları işleyen gelişmiş yüksek çözünürlükteki radyometre (AVHRR) alıcıları taşırlar. AVHRR verileri görünür ve termal (ısıl) bandlara sahiptir ve vejetasyon takibi, sel ve yangın gibi olayların gözlenmesinde kullanılmaktadır. Termal band ve AVHRR verileri özellikle deniz suyu yüzey sıcaklığı haritalarının elde edilmesinde ve büyük çapta, geniş alanlardaki bitki örtüsünün izlenmesinde kullanılmaktadır. Band-1 ve Band-2 nin çeşitli matematiksel kombinasyonları, yeşil vejetasyon varlığının hassas bir göstergesi olarak bulunmuştur. Bu matematiksel değerler vejetasyon indeksi olarak adlandırılır ve normalleştirilmiş fark bitki örtüsü indeksi (NDVI) en yaygın olarak kullanılan indekslerden biridir ( DeMers, M., 1996). Uyduların yeryüzünden veri toplama işlemi elektromanyetik alanlar ve kuvvet alanları içinde oluşan spektral farklılıkların ölçülmesiyle yapılmaktadır. Elektromanyetik spektrumun uzaktan algılama çalışmaları ile ilgili bölümü ikiye ayrılmaktadır. - Yansıma dalga boyu bölgeleri Morötesi (ultraviolet) 0.3-0.4 µm Görünen bölge (visible) 0.4-0.7 µm Yakın Kızılötesi 0.7-3.0 µm - Yayılma dalga boyu bölgeleri Termal Kızılötesi (3.0-16 µm) Mikrodalga boyları (1 mm-1 m) Pasif mikrodalga, Aktif mikrodalga, Süper yüksek ve Ultra yüksek frekans olarak adlandırılmaktadır. Mikrodalga Görüntüleme; 1mm – 1m arasında dalga boyunda elektromanyetik spektruma sahip görüntülerdir. En büyük özellikleri gaz ve bulutlardan hemen hemen hiç etkilenmeden görüntü sağlamasıdır. Radar görüntüleme sistemi olarak da adlandırılmaktadır. Termal Görüntüleme; evrendeki tüm maddeler sıcaklıklarından dolayı üzerinde bir enerji yaymaktadır. Evrende enerji soğuran bir madde aynı zamanda enerji yaymaktadır. Yayılan enerji kütlenin ve sıcaklığının bir özelliğidir. Bu termal kızılötesi alıcıları ile görüntülenmektedir (Dinç ve ark., 2001). 14 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Uzaktan algılamada kullanılan bir diğer bir araç da Radar'dır. Radar, Radio Detecting And Ranging kelimelerinin baş harflerinin birleştirilmesi ile oluşmuş bir kelimedir. Aktif bir sistem olması nedeniyle gece ve gündüz, sisli ve puslu havalarda kullanılabilir. 1930’lu yıllarda Almanya'da ve Amerika Birleşik Devletleri'nde hemen hemen aynı zamanda ortaya çıkmıştır. Bu, halen hava alanları, uçak ve gemilerde kullanılan ve dairesel tarama yapan bir alettir. Radar sistemleri bir tür tarayıcı (scanner)’dır. K bandı kısa dalgaboyu, S bandı uzun dalgaboyu olarak bilinir. Kısa dalgaboyu ile çalışan bir radarın bitki örtüsünü delip geçme kabiliyeti az fakat üç boyutlu ayırıma gücü fazladır. Haritacılar daha çok Laser Profilimetre adı verilen bir tür radar sistemini kullanır. Uçaktan yapılan bir uçuş ile arazi profili bu aletle rahatlıkla 3 boyutlu bir şekilde çıkarılabilir. Uzaktan algılamada kameraların ve radar sistemlerinin dışında laser, radyo dalgası alıcıları, sismograflar, gravimetreler, manyotometreler, sonarlar gibi araçlar da kullanılır (www.akropol.com.tr). 2.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri 2.3.1.Coğrafi Bilgi Sistemlerinin Tanımı ve Tarihçesi Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik veya mekansal koordinatlar tarafından belirlenen veri ile çalışmak üzere oluşturulan bir sistem olarak tanımlanabilir. Kısaca; coğrafi bilgiyi tutan, saklayan, analiz eden ve sergileyen bir donanım ve yazılım kurulumudur (ESRI, 1996). Coğrafi Bilgi Sistemleri, bir seri alt sistemlerden oluşmuş büyük bir sistem olarak düşünülebilir. DeMers (1996) bu alt sistemleri aşağıdaki gibi özetlemiştir: -Çeşitli kaynaklardan mekansal veri toplayıp ön işleme tabi tutan veri girme alt sistemi. Bu sistem ayrıca değişik tipteki alansal verinin dönüşümünden de geniş çapta sorumludur. -Mekansal verilerin düzeltilmesi, güncelleştirilmesi ve düzenlenmesini organize eden veri depolama ve geri getirme alt sistemi. 15 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN -Veri üzerinde toplama, dağıtma, parametre tahminleri, kısıtlamalar ve modelleme fonksiyonlarını yerine getiren veri işleme ve analiz alt sistemi. -Bütün veya bir kısım veriyi tablo, grafik veya harita formunda gösteren tebliğ alt sistemi (www.tagem.gov.tr). Bank ve Taştan (1993), Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)’ni, belli bir konum ve biçimi olan nesnelere ait grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması, depolanması, işlenmesi, analizi ve gösterimine yönelik donanım, yazılım ve işlem bileşenlerini bütünleşik olarak içeren bilgi sistemleri olarak tanımlamıştır. Diğer deyişle koordinatlara sahip verilerin analizlerine olanak sağlayan bilgisayar destekli bir teknoloji olarak adlandırmışlardır. Masser ve Blakemore (1991), Coğrafi Bilgi Sistemleri’ne Coğrafya ile ilgili grafik ve grafik olmayan verilerin kullanıcı ihtiyaçlarını karşılayacak biçimde çeşitli kaynaklardan toplanması, depolanması, işlenmesi, analiz edilmesi, yönetilmesi ve sunulması fonksiyonlarını bütünleşik olarak yerine getiren donanım ve yazılım bileşenlerinden oluşan organizasyondur demişlerdir. Kullanıcıların çok farklı disiplinlerden olması nedeniyle, bu kavram da değişik şekillerde tanımlanmaktadır. Özellikle CBS'nin Dünya'da konumsal bilgi ile ilgilenen kişi, kurum ve kuruluşlar arasında geniş bir merak uyandırması, gelişmelerdeki hızlı değişiklikler, özellikle ticari beklentiler, farklı uygulama ve fikirler, CBS'nin standart bir tanımının yapılmasına henüz izin vermiştir. CBS, bazı araştırmacılara göre konumsal bilgi sistemlerin tümünü içeren ve coğrafik bilgiyi irdeleyen bir bilimsel kavram, bazılarına göre; konumsal bilgileri sayısal yapıya kavuşturan bilgisayar tabanlı bir araç, bazılarına göre de; organizasyona yardımcı olan bir veri tabanı yönetim sistemi olarak nitelendirilmektedir (Altan ve ark, 1996; Batuk ve Külür, 1996; Yomralıoğlu ve Çelik, 1994; Yomralıoğlu, 2000). Bütün bu düşünceler ışığında coğrafi bilgi sistemlerinin aşağıdaki şekillerde değişik yönlü tanımları yapılmaktadır. "CBS, belirli bir amaçla yeryüzüne ait verilerin toplanması, depolanması, sorgulanması, transferi ve görüntülenmesi işlevlerini yerine getiren araçların tümüdür" (Burrough, 1998). 16 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN "CBS, genel harita bilgilerini görüntülemeye yarayan bilgi yönetimi sisteminin bir şeklidir" (Dale ve McLaughlin, 1988). "CBS, coğrafik bilgileri bir bilgisayar ortamına depolayan ve analiz eden bir araçtır" (ESRI, 1994; Yomralıoğlu, 2000). "CBS, konumsal veya coğrafik koordinatları referans alan ve bu veriler ile çalışmayı tasarlayan bir bilgi sistemidir" (Star ve Estes, 1990). "CBS, yeryüzü referanslı verileri toplayan, depolayan, kontrol eden, işleyen, analiz eden ve görüntüleyen bir sistemdir" (AGI, 1991; Yomralıoğlu, 2000). Buna göre; CBS bilgi teknolojisine dayalı bir veri toplama, işleme ve sunma aracı olarak; veya yoğun ve karmaşık konum bilgilerinin etkin bir şekilde denetlenebildiği bir yönetim tarzı; veya coğrafi verilerin daha verimli kullanılmasına olanak sağlayan bir sistem ya da bunların bir bütünü olarak algılanmaktadır. Bütün bu tanımlarda, coğrafyaya konu olan bilgilerin toplanmasından bu bilgilerin üretilmesine kadar geçen süreçte bir takım konumsal analitik işlemlerin gerçekleşmesi için bilgisayarın bir araç olarak kullanılması ve bunların ancak bir sistem dahilinde sağlanabileceği vurgulanmaktadır. Özetle Coğrafi Bilgi Sistemleri; konuma dayalı gözlemlerle elde edilen grafik ve grafik olmayan bilgilerin toplanması, saklanması, işlenmesi ve kullanıcıya sunulması işlevlerini bir bütünlük içerisinde gerçekleştiren bir bilgi sistemi olarak tanımlanabilmektedir (Maguire, 1992; Yomralıoğlu, 2000; Tekinsoy ve ark., 2003). Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS)'nin kavramsal anlamda ilk ortaya çıkışı, 1963 yılında Roger Tomlison liderliğinde başlatılan ve Kanada'nın ulusal arazilerinin özelliklerine göre geliştirilen Kanada CBS projesiyle, mevcut orman alanlarını belirlemek ve geleceğe yönelik planlar yapmak amacıyla Orman Bilgi Sistemi uygulamasını gerçekleştirmiştir. Yine 1966 yılında Harvard Üniversitesinde gerçekleştirilen bir proje de ilk CBS çalışması olarak bilinir. Bu proje ile, çizgi tabanlı eğim haritalarının bilgisayar aracılığı ile üretilebileceği anlaşılmış ve SYMAP (Synagraphic Mapping System) yazılımı geliştirilmiştir. 1970' li yıllarda, poligon bindirme işlemleriyle veri katmanı oluşumuna olanak sağlayan ODYSSEY yazılımı geliştirilmiştir. Bu ürünler, CBS fonksiyonunu yerine getiren konumsal veri işlem alanındaki ilk uygulamalar olarak bilinir (Coppock ve Rhind, 1992; Yomralıoğlu, 17 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN 2000). Bununla birlikte 1980’li yıllarda İngiltere coğrafi bilgi sistemlerindeki harcamalarının en büyük kısmını ülkenin topoğrafik yapısının belirlenmesi ve arazi kullanım sistemlerinin oluşturulmasına ayırmıştır. Aynı şekilde Çin ve Japonya’da çevresel değişimlerle ilgili modelleme çalışmaları yapmışlardır. ABD Sayım Bürosu ve Jeolojik Araştırma Merkezi (USGS) Coğrafi Bilgi Sistemleri Teknolojisi’ni TIGER (Topologically Integrated Geographic Encoding and Referancing Database) projesinde kullanmışlardır. Bu amaçla ulaşım ağlarının belirlenmesi için yapılan çalışmaları 1990 sayımında sayısal ortamda kullanmışlardır (Bailey ve Gatrell, 1995). Günümüzde, Çevresel İzleme Bilgi Sistemi, Tapu-Kadastro Bilgi Sistemi, Emniyet Bilgi Sistemi, Kent Bilgi Sistemi, Toprak Bilgi Sistemi, Meteoroloji Bilgi Sistemi, Orman Bilgi Sistemi, Ulaşım Bilgi Sistemi, Arazi Düzenleme Bilgi Sistemi, Kaynak Yönetimi Bilgi Sistemi gibi alt bölümlerden oluşan Coğrafi Bilgi Sistemleri birçok alanda kullanılmaktadır (Yomralıoğlu, 2000). Yerel yönetimler, planlama, parselasyon, kamu güvenliği ve çevreyle ilgili çalışmalarında Coğrafi Bilgi Sistemleri’ni etkin olarak kullanmaktadırlar. Diğer yandan hızlı nüfus artışına paralel olarak mekan kavramının önem kazanması, doğal kaynakların tahmini ve yönetiminin gerekliliğini ön plana çıkarmıştır. Bu örneklerden de anlaşılacağı gibi Coğrafi Bilgi Sistemleri zaman ve hassasiyet açısından planlama ve analizlerde çok önemli bir araçtır ve kullanım alanları bütün dünyada hızla artmaktadır. 2.3.2.Coğrafi Bilgi Sistemlerinde Veri Yapısı ve Kullanımı CBS'nin en önemli bileşenlerinden biri de "veri" dir. Grafik yapıdaki coğrafik veriler ile tanımlayıcı nitelikteki öznitelik veya tablo verileri gerekli kaynaklardan toplanabileceği gibi, konumsal veriyi diğer veri kaynaklarıyla birleştirebilir. Veri uzmanlarca CBS için temel öğe olarak kabul edilirken, elde edilmesi en zor bileşen olarak da görülmektedir. Veri kaynaklarının dayanıklılığı, çokluğu ve farklı yapılarda olmaları, bu verilerin toplanması için büyük zaman ve maliyet gerektirmektedir (Bailey ve Gatrell, 1995). 18 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Genel olarak, Coğrafi Bilgi Sistemleri’nde coğrafik veriler tablosal ve mekansal olarak iki grupta sınıflandırılmaktadırlar. Tablosal verilerde, coğrafik objelerin nitelik ve konumsal durumlarını gösteren bilgiler depolanmakta. Mekansal veriler ise, dünya üzerinde yer alan objelerin şekil ve konumlarını gösteren bilgileri içermektedirler. Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik olarak ilişkisel veri modeline dayanmaktadır. Bu sayede tablosal veriler ile mekansal (kartografik veya haritalara dayalı) veriler birbirine bağlanabilmektedir. Grafiksel nesnelerden harita oluşturmak için tasarlanan bilgisayar destekli kartografik sistemler gösterim amaçları için son derece mükemmel olmasına rağmen, CBS’nin sahip olduğu sorgulama gücünden yoksundurlar. Coğrafi Bilgi Sistemleri, coğrafik nesneleri iki yolla temsil ederler; -Vektör biçiminde; bu metot coğrafik özellikleri nokta, çizgi ve poligon olarak temsil etmektedir. - Grid (Raster) biçiminde; bu gösterim şekli harita özelliklerinin hücresel olarak temsil edilmesine dayanmaktadır ve yapı içerisindeki her bir hücrenin bir değeri vardır. Aynı değere sahip hücreler aynı özelliği temsil etmektedirler. Genel olarak görüntü ve gridler bu biçimde depolanmaktadırlar (www.tagem.gov.tr). Vektör ve raster veri modellerinden biri genelde CBS uygulama biçimine göre tercih edilerek kullanılır. Ancak günümüzde her iki model aynı anda da kullanılabilmektedir. Bu tür bir kullanım şekli CBS' de hybrid (melez) veri modeli olarak bilinmektedir. CBS'nin sağlıklı bir şekilde çalışması aşağıdaki temel işlevlerin yerine getirilmesine bağlı bulunmaktadır. Bunlar; -Veri toplama (data collection) -Veri Yönetimi (data management) -Veri İşlem (data manipulation) -Veri sunumu (data display) Veri toplama (data collection) işlevinde; Coğrafik verilerin toplanarak, CBS'de kullanılmadan önce sayısal yani dijital formata dönüştürülme işlemleri yer almaktadır. Verilerin kağıt ya da harita ortamından bilgisayara ortamına dönüştürülmesi işlemi sayısallaştırma (digitizing) olarak adlandırılmaktadır. 19 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN CBS uygulamalarının çok geniş alanlara yayılması, sayısal coğrafya verisine olan yoğun bir talep artışını da beraberinde getirmektedir. CBS’de yatırımların çok büyük bir çoğunluğu yukarıda ifade edilen 4 ana başlığın yanı sıra 5 temel Coğrafi Bilgi Sistemi olarakta ifade edilen fonksiyonlardan (toplama, depolama, işleme, analiz ve gösterim) ilki olan coğrafi verilerin toplanması üzerinde yoğunlaşmaktadır (Bank ve Taştan, 1993). Veri yönetimi işlevi; verilerin boyutlarına göre sınıflandırılmasını kapsamaktadır. Küçük boyutlu CBS projelerinde coğrafik bilgilerin sınırlı boyuttaki basit dosyalarda saklanması mümkünken, veri hacimlerinin geniş ve kapsamlı olması, bunun yanında birden çok veri gruplarının kullanılması durumunda Veri Tabanı Yönetim Sistemleri (Data Base Management Systems) verilerin saklanması, organize edilmesi ve yönetilmesine yardımcı olması amacıyla kullanılmaktadır. Veri tabanı yönetim sistemleri bir bilgisayar yazılımı olup veri tabanlarını yönetmekte veya birleştirmektedir. Bir çok yapıda tasarlanmış veri tabanı yönetim sistemi bulunmaktadır, ancak CBS için en kullanışlısı ilişkisel (relatinal) veri tabanı sistemidir. Bu sistem tasarımında veriler tablo bilgilerinin elde edilişindeki düşünce yapısına uygun olarak bilgisayar belleğinde saklanmaktadırlar. Farklı bilgiler içeren tabloların birbiriyle ilişkilendirilmesinde bu tablolardaki ortak sütunlar kullanılmaktadır. Bu yaklaşım basit fakat esnek bir tasarım olup, geniş çapta CBS uygulamalarında yaygın olarak kullanılmaktadır. Veri işlem işlevi; mevcut veriler önce aynı ölçeğe dönüştürülüp sonra da birleştirilerek elde edilen veri görüntü amacıyla geçici olarak yada bir analiz işlemi için sürekli ve kalıcı olarak kullanılır. Coğrafi Bilgi Sistemleri bu veriler ışığında, gerek bilgisayar ortamında basit sorgulama kapasitesine, gerekse çok yönlü konumsal analiz araçlarıyla yönetici ve araştırıcılara istenen süreçte bilgiler sunabilmektedir. Veri sunumu işlevi; veriler bir çok coğrafik işlevin sonunda yapıldığı gibi harita veya grafik gösterimlerle görsel hale getirilmektedirler (Bank ve Taştan,1993). 1990'lı yıllarda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve mekansal veri tabanı kullanımı oldukça yaygınlaşmıştır. Bu sistemler, ABD ve Avrupa’da pek çok alandaki 20 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN karmaşık problemlerin çözümünde etkin bir şekilde kullanılmaktadır. Coğrafi Bilgi Sistemleri, haritacılık, fotogrametri, uzaktan algılama, istatistik ve bilgisayar bilimi gibi pek çok disiplinin kesişim noktasında yer almaktadır. Günümüzde, pazar araştırıcıları, doğal kaynak ve arazi yöneticileri, planlamacılar, vergi memurları, özel sektör ve kamu hizmetleri personeli arasında pek çok CBS kullanıcısı bulunmaktadır. Bu yaygın kullanımın nedenleri ise; bilgisayar donanım ve yazılımlarının hız ve kapasitelerinin artarken fiyatlarının düşmesi, problem çözme sürecinde CBS teknolojisindeki ilerleme ve verimliliğin oldukça artmış oluşu, yeni nesil yazılımların kullanım kolaylığı sağlamalarıdır. Son zamanlarda, problem çözümü ve yönetim safhalarında coğrafyanın önemi pek çok kişi tarafından anlaşılmıştır, çünkü günlük hayatımızdaki her karar coğrafik gerçekler tarafından etkilenmekte, kısıtlanmakta ve kontrol edilmektedir. Artan nüfusa karşı azalan doğal kaynaklar yeryüzünde; ozon tabakasının delinmesi, yağmur ormanlarının yok edilmesi, bitki türlerindeki çeşitliliğin azalması, asit yağmurları ve ormanların ölmesi, zehirli kimyasal kullanımındaki artış, atmosferdeki sera etkisinin artışı, tarım alanlarındaki azalış ve hızlı kentleşme, doğal kaynakların yanlış kullanımı ve yönetimi gibi geri dönülemez zararlara yol açmaktadır. Bütün bu birbiriyle bağlı zararların çözümlenmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri üstün bir verimlilik sağlamaktadır (www.tagem.gov.tr). 2.3.3.Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanım Alanı Örnekleri Gemalmaz ve ark. (1993) gerçekleştirdikleri çalışmada; Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) ve Uzaktan Algılama Teknikleri’nin erozyon riski taşıyan alanların belirlenmesinde uygulanabilirliğinin ortaya konulmasını amaçlamışlardır. Konya Karapınar bölgesini örnek alan olarak seçmişler ve hesaplamalar için gerekli verileri toplamışlardır. Bu verileri ARC/INFO yazılımını kullanılarak sayısal ortama aktarmışlardır. İnceleme alanının Nisan 1993 Landsat – TM görüntüsünü Erdas görüntü işleme yazılımı ile işlemişlerdir. Görüntü ve coğrafi verilerin entegrasyonuyla gerekli analizleri yaparak inceleme alanında erozyon riski taşıyan alanları tespit etmişlerdir. Bu yöntemle elde edilen bilgilerin kullanım potansiyelini ve karar verici için önemi vurgulamışlardır. 21 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Gemalmaz ve ark. (1994) gerçekleştirdikleri çalışmada tarım alanlarının tahmininde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama kullanmışlardır. Çalışma örnek olarak seçilen Yöntemleri’ni Konya-Karapınar Bölgesi’nde gerçekleştirilmiştir. Tarım alanlarının tahmininde tamsayım yönteminin oldukça pahalı olması ve uzun zaman alması nedeniyle, alan örneklemesine dayalı yöntemler ile uydu görüntüleri kullanılarak tahminler üretilen çalışmada, tahmin yapılacak bölgelerde, belli bir örnekleme oranına göre kare şeklinde test alanları (segment) seçilmiştir ve bu alanların büyüklükleri alanın yapısına ve çalışmanın amacına göre değişkenlik göstermektedir. Yer çalışmaları deneyimli kişiler tarafından bizzat araziye çıkılarak yapılırken, o alan içinde kalan tarlalar için veriler toplanarak bir veritabanı oluşturulmuştur. Bu bilgiler yardımıyla tüm alanı kaplayan uydu görüntüsü sınıflandırılmıştır. Sınıflandırma ve yer çalışması sonuçları kullanılarak regreasyon modellemesi yoluyla tüm alan için tek bir tahmin ve ürün bazında sonuçlar üretilmiştir. Bu çalışmada ARC/INFO ve ERDAS yazılımları kullanılmıştır. Metin (1995) gerçekleştirdiği çalışmada; Tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında kullanılan üç farklı yöntemin karşılaştırmasını yapmıştır. Çok bandlı ve farklı dönemli uydu görüntülerini kullanarak, tarım alanlarının kontrollü sınıflandırılmasında üç farklı yaklaşımı, aynı ön bilgileri (signature) ve çalışma alanını kullanmak koşuluyla denemiş ve doğruluk analizlerini yapmıştır. Metin (1997) gerçekleştirdiği çalışmada; Uydu görüntülerinin tarımsal amaçlı kullanılmasında farklı toprak yapısının etkisini araştırmıştır. Bu çalışmasında, Eskişehir-Sivrihisar Bölgesine ait toprak haritasındaki bilgilerin, işlenmemiş ham uydu görüntüsü ve uzaktan algılama teknikleriyle elde edilecek sınıflandırma sonucuyla farklılıklarının ve toprak bilgilerinin sınıflandırılmış görüntüye dahil edilmesinin getirisinin incelenmesini amaçlamıştır. 2.4.Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Günümüzde değişik disiplinlere hizmet eden Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin en önemli işlevlerinden biri çevresel problemlerin belirlenmesi ve çözümü ile ilgili 22 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN olanıdır. Kaynakların doğal çevreye zarar vermeden kullanılması ve yönetimi CBS kullanımı ile günümüzde daha da kolaylaşmıştır. Önemli bitki ve hayvan türlerinin her türlü özellikleri, coğrafyadaki dağılımları ve bu dağılışın iklim, toprak, eğim, bakı (yöney) ve coğrafik konum gibi bağımsız değişkenlerle ilişkileri CBS ile daha iyi analiz edilip modellenebilmektedir. Söz konusu tür ve çeşitlerin coğrafyadaki dağılımlarının zaman içindeki değişimleri de CBS ve Uzaktan Algılama teknikleri ile kolaylıkla izlenebilmekte ve tehdit altındaki türlerin dağılma alanlarındaki artış veya azalışları somut bir biçimde ortaya konulabilmektedir. CBS`nin bu özelliği problem alanların tespitinde araştırıcı ve karar vericilere önemli ipuçları sunmakta, koruma alanları ve milli park sınırlarının daha objektif değerlendirmeler ışığında belirlenmesine imkan tanımaktadır. Bu nedenle günümüzdeki önemi tartışmasız olan gen kaynaklarının kendi doğal çevrelerinde korunması (In-Situ) çalışmalarında CBS vazgeçilmez bir araç konumundadır. Tarımla ilgili doğal kaynakların (bitki, su, toprak, balıkçılık vs.) belirlenmesinde, tarımsal açıdan önemli olan doğal kaynaklarımızla ilgili veri toplanması, saklanması, değerlendirilmesi ve analiz edilmesinde, her türdeki tarımsal amaçlı arazi kullanımının belirlenerek bu alanların ülkeler içindeki dağılımlarının izlenmesinde, ürün tahmini çalışmalarında, tek ve çok yıllık bitki türleri için işlenen alanları kapsayan detaylı bilgilerin toplaması ve analizinde, tarımda erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi ve agro-klimatolojik data toplanmasının sağlanmasında, su ürünleri ve stoklarının belirlenmesi, su kaynaklarındaki değişimin ve kirliliğin izlenmesi ve yeni balıkçılık politikalarının oluşturulmasının gerçekleştirilmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri daha hızlı, doğru ve etkin çalışmalar için kullanılmaktadır (Doğan, 2000). 2.5.Arkeoloji Biliminde Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Çalışmaları Son yıllarda birçok alanda kullanımı yaygınlaşan Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeolojik çalışmalarda da kullanımına gidilmiştir 23 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN ve böylelikle arkeologların önemli bir zaman, işgücü ve ekonomik kazanç elde etmesi sağlanmıştır (Erdoğar, 1997). Coğrafi Bilgi Sistemi çalışmalarının bağlı olduğu prensip, toprağın ve üzerinde barındırdığı her türlü birimin (kum, işlenmiş toprak, bitki veya kayaç tipleri) karakteristik özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları ve sıcaklıklardaki radyasyonu farklı düzeylerde yansıtmalarıdır. Bu yüzden uzaktan algılama yöntemleri ile tarım gibi bazı geçmiş insan aktivitelerinin izlerini görmek mümkün olmaktadır. Örneğin geçmiş zamanlarda tarım alanı olarak kullanılmış ya da toprağa gömülü kalıntıların üzerini örten gevşek toprak kolaylıkla ayırt edilebilmektedir. Gelişmiş tarayıcı sistemleri ile, daha fazla nem tuttuğu için toprağın çevresine oranla daha sıcak olmasından dolayı, atıklarla dolu kanalizasyon kanalları, toprak altında kalmış sarnıçlar, duvarlar ve bunlar gibi kalıntılar belirlenebilmektedir (Zülal, 1999). Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeoloji bilimine uygulanmasındaki en büyük avantajlardan birisi, arkeolojik yerlere zarar vermeden laboratuar ortamında tekrarlanabilecek çalışmalara izin verebilmesidir. Uzaktan Algılama Yöntemleri kullanılarak genişçe bir alan üzerinde bulunan arkeolojik yerleşimlerin konumları ve komşulukları hakkında bilgi edinilebilir (Erdoğar, 1997). İlk kez 1980’li yıllarda Kuzey Amerika’da tarihi alanları yerlerinin belirlenmesi amacıyla Coğrafi Bilgi Sistemleri Arkeoloji biliminde kullanılmıştır (Gillings ve Wise, 1997). Türkiye’de arkeolojik alanların Uzaktan Algılama Yöntemleri ile belirlenmesi çalışmaları ve bu alanda yapılan Coğrafi Bilgi Sistemleri çalışmaları yeterli düzeyde değildir. Bunun başlıca sebebi yeterli sayıda deneyimli kişinin ve laboratuar olanaklarının olmamasına bağlanabilir. Uzaktan Algılama Yöntemleri’nin arkeolojideki kullanımını sınırlayan bir diğer önemli faktör de; arkeolojik alanlarda uydu görüntüleri kullanılarak yapılan çalışmalardaki boyut sorunudur. Boyut sorunu, hem görüntü hem de buluntu alanı ölçeği bağlamındadır. Geniş alanlara yayılmış olan toprak üstü mimari kalıntıları da içeren kentsel Klasik Dönem yerleşmeleri uzaktan algılama yöntemleri ile daha kolay algılanabilirken höyük, tümülüs ve benzeri oluşumların saptanmasında, küçük 24 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN ölçekli görüntülerde bile, güçlük çekilebilmektedir. Arazi üzerinde belirgin yükseklikler oluşturan bu birimler, doğal çevrenin toprak yapısıyla uyumlu olduklarından tarayıcılarda belirgin farklar algılanamamasına neden olmaktadırlar. Arazi üzerinde yarattıkları depresyon nedeniyle yol ağları ve su kanalları gibi oluşumlar daha kolay algılanabilmektedir (Gülçur, 1999). Mezopotamya'nın Dicle Ovası’ndaki eski kanallar uzaktan algılama kaynaklarından olan hava fotoğrafları ile ortaya çıkarılmıştır. Hava fotoğrafları da yararlı olmalarının yanında sınırlı kaynaklardır. Uçaklar ancak insan gözünün görebileceği yükseklikte uçtuklarından yeterli içerik elde edilememe sakıncası gündeme gelmektedir (Vonder, 1998). Yanmış ve terkedilmiş demir çağının büyük kenti Kerkenes’te onuncu yılına giren kazı çalışmalarında “Her türlü kazı, yok etmektir.” sözünün doğru olmadığı bilinciyle yola çıkılarak elde edilen tüm bulgularda; eleme, sınıflandırma, numaralama, yer belirleme etiketleme, torbalama ya da kutulama ve inceleme prensibi benimsenmiştir. Bu gerçekten yola çıkan Kerkenes Projesi amacına ulaşabilmek için Uzaktan Algılama Yöntemleri’ne odaklanmıştır. Yani, yüzeydeki kalıntıları, tüm yerleşim alanını kapsayan balon fotoğrafları ve GPS mikrotopografya verileri ile belgelemek ve yüzeyin altında ne kaldığını görmek için de jeofiziksel uygulamalardan ve bu yöntemlerle ilgili olarak son yıllarda gerçekleşen gelişmelerden yararlanmak hedeflenmiştir. Kerkenes’de elde edilen jeomanyetik verilerin GIS (Geographic Information System) yazılımlarıyla entegrasyonu üzerinde çalışmalar da yürütülmektedir (www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp). Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak Akdeniz Bölgesi’nde yürütülen çalışmada; bölge peyzajının uzun dönemde bozulmasının nedenleri araştırılmıştır. Araştırmalar sonucunda elde edilen verilerle Coğrafi Bilgi Sistemleri yazılımları kullanılarak modellemeler yapılmıştır.Ayrıca insanların doğa üzerindeki etkisi de çalışma kapsamında araştırılmıştır (Demir, 2002’den, Gaffney ve ark..). Türkiye’de gerçekleştirilen Uzaktan Algılama ve CBS çalışmaları içerisinde yer alan İç Anadolu Bölgesi’ndeki araştırmada, uydu görüntüleri kullanılarak arkeolojik alanların olma olasılığı olan yerler tespit edilmiştir. Uydu görüntüleri laboratuar ortamında sayısal görüntü işleme ve zenginleştirme teknikleri kullanılarak 25 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN sayısallaştırılmış, bilinen arkeolojik alanlar bunlar üzerinde işaretlenmiş ve önemli olabilecek yeni yerlerin tahmininde bu veriler kullanılmıştır. Ayrıca çalışma sonucunda oluşturulan raporda daha önce bu bölgede gerçekleştirilmiş olan uzaktan algılama çalışmalarında karşılaşılan güçlükler ve bu yöntemin geliştirilme olanakları üzerine önerilere yer verilmiştir (Erdoğar,1997). Türkiye’de gerçekleştirilen bir diğer çalışmada Anamur’daki kıyı çizgisi değişimleri ve bu değişimlerin arkeolojik kalıntılara etkileri araştırılmıştır.Bölgede yakın dönemlerde oluşan kıyı çizgisi değişimlerini belirlemek amacıyla 1954 ve 1990 yıllarının hava fotoğrafları kullanılmıştır.Sonuç olarak; çalışma bölgesinde bulunan Roma dönemine ait antik şehir kalıntıları üzerindeki tehlikelere ışık tutulmuştur (Ozaner ve Russel, 1994). Ceyhan Ovası’nda bulunan bir grup höyük üzerinde Uzaktan Algılama Teknikleri kullanılarak yapılan çalışmada; gelişen endüstri ve tarımsal faaliyetler gibi insan aktivitelerinden olumsuz etkilenen höyüklerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Bu amaç için Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılmıştır. Böylelikle sorgulamalar yapılabilecek, hızlı ve erişilebilir bir bilgi oluşturulmuştur. Çalışmada altlık olarak 1956, 1957 ve 1973 yıllarına ait pankromatik hava fotoğrafları ve Landsat 7-ETM uydu görüntüleri kullanılmıştır. Oluşturulan haritalar üzerinde 3 kontrol alanı seçilmiştir. Seçilen bu alanlarda 5 tanesi yeni olmak üzere toplam 22 höyük tespit edilmiştir (Demir, 2002). Türkiye’nin Nevşehir, Aksaray ve Niğde illerinde gerçekleştirilen Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri çalışmalarında; prehistorik yapılar incelenmiştir. Çalışmada höyük oldukları düşünülen 20 adet tahmin noktası alınmıştır. Bunlardan 9 tanesinin daha önceden belirlenen tümülüs, 6 tanesinin yeni keşfedilen tümülüs, 3 tanesinin doğal tepe, 1 tanesinin buğday tarlası, 1 tanesinin de taş ocağı olduğu yapılan çalışmalar sonucunda anlaşılmıştır. Elde edilen bilgilerin sınıflandırılmasında; 7 adet tümülüs, 6 adet düz yerleşme, 4 adet höyük ve 2 adet ören yerleşmesiyle birlikte yeşil alanlar ve su sınıfları da test alanı içerisine alınmıştır. Sınıflandırma sonucunda, düz yerleşme ve ören yerleşmesinin dışında arkeolojik elemanların statiksel olarak birbirinden ayrılabildiği gözlemlenmiştir (Erdoğar ve ark..,1998). 26 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Korykos (Kızkalesi)’ ta yapılan çalışmada; bölgenin jeolojik ve jeomorfolojik durumu ile yerleşme ve tarımsal aktivitelerin yıllar içerisindeki değişiminin saptanmasında uzaktan algılama yöntemleri kullanılmıştır. Kıyı şeridi ve içerisindeki kültürel değerlere zarar verebilecek olan yanlış alan kullanımı ve düzensiz yerleşme problemlerine karşın çalışmada çözüm önerileri üretilmiştir. 1:15,000 ölçekli hava fotoğrafları ile 1:25,000 ölçekli topoğrafik, jeolojik ve arkeolojik haritalar altlık olarak kullanılmış ve bilgisayar destekli çalışmalarla antik dönemden bugüne arazi kullanımı, jeolojik ve jeomorfolojik aşınım yüzeyleri ortaya konulmuştur (Öcal ve Ark., 1999). Coğrafi Bilgi Sistemleri’nden faydalanılarak İspanya’da gerçekleştirilen bir çalışmada, Roma Dönemi yerleşimleri incelenmiştir ve bu dönemde yerleşim yerlerinin belirlenmesinde ekonomik ve toplumsal yapıya uygunluk gibi kriterlerin etkisinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesi amaçlanmıştır.Bu amaçtan yola çıkılarak CBS teknikleri kullanılmış ve çeşitli veri girişleri ile istatistiksel bir sonuç elde edilmeye çalışılmıştır (Massagrande, 1995). Endonezya’da yapılan bir çalışmada; Borobudur ovasının jeomorfolojisi araştırılmıştır. Uzaktan Algılama Teknikleri’nin kullanıldığı çalışmada; ovanın jeolojik evrimi ve bu süreçte gerçekleşen volkanik olayların bölgede bulunan antik göl ve arkeolojik yerleşimlere etkisinin saptanılması üzerinde durulmuştur (Erdoğar, 1997). İtalya’da gerçekleştirilen bir çalışmada; İtalyan arkeologlar tarafından uzun süre tartışılan bir konu aydınlatılmıştır. Po nehri deltasında yer alan, M.Ö. 5.yüzyılda gelişen Spina Kenti’nin yerinin belirlenmesinin amaçlandığı bu çalışmada Uzaktan Algılama Yöntemleri kullanılarak kentin yeri tanımlanmıştır ve tartışmalar son bulmuştur (Lillesand ve Kiefer, 2000). İngiltere’de Birmingham Üniversitesi Alan Arkeolojisi Birimi ve Leverhulme Vakfı tarafından, Wroxeter’deki Roma kenti ve etki alanının Romalılaştırılması süreci arasındaki ilişkiyi araştırmayı amaçlayan bir proje başlatılmıştır.Ayrıca projede, daha önce çalışılmamış bu alanlarda Coğrafi Bilgi Sistemi yöntemlerini geliştirecek işlemlerin de yapılması hedeflenmiştir (Leusen ve Gaffney). 27 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN İskoçya’da gerçekleştirilen Caithness Arkeoloji Projesinde, bölgede yer alan dokuz adet yerleşimin incelenmesi amaçlanmıştır. Proje üç aşamada uygulanmıştır. İlk kısımda; bulgular analiz edilmiş, daha sonraki aşamada kalıntılar incelenmiş ve son olarak da kazılar yapılmıştır. Alanların detaylı olarak incelenmesi ve daha iyi anlaşılabilmesi için, ayrıca görsel hale de gelebilmesi için uzaktan algılama yöntemlerinden yararlanılmıştır (Jackson, 2001). 2000 yılında gerçekleştirilen bir diğer çalışmada arkeolojik yerleşimler arasında, çeşitli tiplerdeki değiş-tokuşların matematiksel bir modeli geliştirilmeye çalışılmıştır. Yapılan çalışmada yerleşmeler arasındaki değiş-tokuş biçiminin bilgisayar simülasyonu, belirli bir bölgedeki yerleşmelerin bilinen dağılımının haritasını çıkararak, belirlenmiş olan yerleşimlerin ‘terminaller’, yani hiyerarşik kümelerin merkezi olarak ortaya çıkacağı öngörülmüştür. Yapılan modelleme çalışmasının, değişkenlerde doğru şartlar belirlendiğinde, doğru terminalleri, yani gerçekten kent merkezlerinin gelişmiş olduğu yerleri tahminde oldukça başarılı olduğu görülmüştür (Rhill ve Wilson, 2000). 1986 yılında Tayland’da yapılan “Çevre Yönetimi Ve Kaynakların Geliştirilmesinde Uzaktan Algılama” konulu sempozyumda Supajanya; “Tayland’daki Arkeolojik Çalışmalarda Uzaktan Algılama” başlıklı bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiride ele alınan çalışmada; 1/15.000 ve 1/50.000 ölçekli hava fotoğrafları kullanılmıştır. Bu hava fotoğrafları üzerinde yer alan surlar, su yolları, kanaletler, yollar, hendekler uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri teknolojileri kullanılarak bilgisayar ortamına aktarılmış ve sayısallaştırılmıştır. Elde edilen bu envanter üzerinde yapılan çalışmalarda çeşitli ölçülerde 1300 arkeolojik yerleşimin 900 tanesinin hendeklerle çevrili olduğu saptanmıştır. Ayrıca bu çalışmada kıyı çizgisi boyunca uzanan arkeolojik yerleşimler üzerinde hava fotoğrafları ve Landsat görüntüleri kullanılarak, kıyı çizgisi değişimlerinin saptanmasına çalışılmıştır. Aynı zamanda hazırlanan haritalar üzerinde bu değişimler gösterilmiştir (Supajanya, 1986). Costa Rica’da Uzaktan Algılama Teknikleri’yle gerçekleştirilen bir çalışmada; Bölgede 4000 yıl önce meydana gelmiş olan bir volkanik patlama sonucunda bozunuma uğramış fakat küllerle kaplanan alt katmanları korunmuş olan 28 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR Ersü İDERMAN Arenal Bölge olarak adlandırılan arkeolojik alanda; infrared fotoğraflarda görülebilen patika yollarının uzaktan algılama yöntemleri ile belirlenmesi sonucu yol sistemi ortaya konulmuştur (Sheets, 1991; Sheets ve Mc Kee, 1994; Sever, 1998). Fransa’nın kuzeyinde yapılan bir Uzaktan Algılama çalışmasında; bugün tarım alanı olarak kullanılmakta olan bir bölgede çok sayıda Roma dönemi villası bulunmuştur. 35 mm.’ lik hava fotoğrafları kullanılarak yapılan çalışmada; M.S. 3. yüzyılda tahribata uğramış fakat toprak içerisinde kalıntıları kalmış olan binalar hava fotoğraflarında farklı yansımalardan dolayı farklı renkler vermiştir. Bu sayede bölgede bulunan tüm villa kalıntılarının kaba profilleri çıkarılmıştır (Lillesand ve Kiefer, 2000). Uzaktan Algılama Yöntemleri’nden yararlanılan bir proje de Ürdün’de yapılmıştır. “Ortadoğu’da Arkeoloji İçin Uzaktan Algılama” adını taşıyan proje; 1991 yılı itibariyle Avustralya Araştırma Kurulu tarafından oluşturulan hava fotoğrafları arşivinin devamını temsil etmektedir. Proje kapsamında 1953 yılında çekilmiş olan 4000 adet Ürdün fotoğrafının incelenmesi yer almaktadır. Bugüne kadar yapılan çalışmalarla 20.000 alan belirlenmiştir, arkeolojik yorumlamalar ise çalışmanın halen devam eden kısmını oluşturmaktadır (Kennedy, 2001). İsrail’de yapılan bir çalışmada hava fotoğrafları kullanılarak, 2000 yıl önce Negev Çölü’nde yaşamış olan Nebatiler’in, yağmur sularını ürün yetiştirmede kullanmak üzere yapay havuzlar da biriktirdikleri ve buradan da sarnıçlar ve sulama kanalları yardımıyla arazilerini suladıkları belirlenmiştir (Bahn, 2000). Hindistan’ın Delhi kentinde 1992 yılında uydu görüntüsü verileri kullanılarak, tarihi anıtların ve yerleşimlerin belirlenip haritalanmasını amaçlayan bir çalışma gerçekleştirilmiştir. SPOT uydusundan elde edilen verilerle yapılan çalışmada, korunmaya değer nitelikte 1151 anıt belirlenmiştir. Bu belirlenen alanların haritalama çalışmaları yapılmıştır (Sokhi, 1992). Greene’nin 1995 yılında yayınlanan, modern arkeolojinin teknik ve prensiplerini içeren yapıtında hava fotoğrafları ile yapılmış bir çalışma yer almaktadır. Chew Green’de gerçekleştirilen çalışmada; bölgedeki karmaşık ve büyük boyutlardaki yerleşimler, kalıntıların oluşturduğu farklı yansıma değerleri 29 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR sayesinde Ersü İDERMAN hava fotoğrafları üzerinde belirlenmiştir ve gerekli çalışmaların planlaması yapılmıştır (Grene, 1995). Köroğlu 2002 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; Ayaş kasabası olarak bilinen antik Elaiussa Sebaste kenti ve çevresindeki alanı incelemiştir. Çalışmada, insan baskısının arkeolojik ve ekolojik araştırmıştır. Uydu görüntüleri, hava varlıklar üzerindeki olumsuz etkilerini fotoğrafları ve topoğrafik haritalar kullanılarak yapılan çalışmada tüm veriler Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla bilgisayar ortamına aktarılarak karşılaştırmaları ve analizleri yapılmıştır. Ayrıca çalışmada, bölgedeki arkeo-ekolojik sorunlara değinilmiş ve bölge için daha önce Roma Döneminde uygulanan bir arazi yönetim planı önerilmiştir (Köroğlu, 2002). Alagöz tarafından 2004 yılında gerçekleştirilen çalışmada Erdemli ve Kızkalesi arasında bulunan kıyı şeridindeki antik dönem yerleşim dokusu ve tarım etkinlikleri incelenmiş ve bunların günümüzdekilerle kıyaslaması yapılmıştır. Çalışmada; hava fotoğrafları, arazi kullanım haritaları ve uydu görüntülerinden yararlanılmıştır. Bu kaynaklardan elde edilen tarihi ve güncel veriler, Coğrafi Bilgi Sistemi teknikleri kullanılarak bir araya getirilmiştir. Çalışma sonucunda; antik dönemde kentsel yerleşim alanlarının kıyılarda, kırsal yerleşim birimlerinin ve tarımsal etkinliklerin ise yamaçlarda yoğunlaştığı belirlenmiştir.Günümüzdeki yerleşimlerle karşılaştırma yapıldığı zaman ise bugün; kent ve kır yerleşim alanları ile tarımsal etkinliklerin kıyılarda ve kıyılara yakın alanlarda yoğunlaştığı saptanmıştır (Alagöz, 2004). Solmaz 2003 yılında gerçekleştirdiği çalışmada; arkeolojik araştırmalarda geniş bölgelerde höyüklerin ve arkeolojik kalıntıların saptanması için uzaktan algılama tekniklerinin avantajlarından yola çıkarak Çukurova Bölgesi’ndeki höyük ve arkeolojik kalıntıların saptamasını ve bazı höyüklerin modellemesini yapmıştır. Çalışmada, LANDSAT uydusundan alınmış görüntüler kullanılmıştır. Uydu görüntüleri üzerine bilinen arkeolojik buluntu alanları işaretlenmek suretiyle laboratuar ortamında arkeolojik açıdan önemli olabilecek yeni yerleri bulmak için çalışmalar yapılmıştır. Bu işlemlerde çeşitli sayısal görüntü işleme ve zenginleştirme teknikleri kullanılmıştır. Bu çalışma sonucunda ise önceden yapılan çalışmalarla 30 2.ÖNCEKİ ÇALIŞMALAR karşılaştırmalar Ersü İDERMAN yapılmış ve amaçlar doğrultusunda değerlendirmeler yapılması yoluna gidilmiştir (Solmaz, 2003). Artun 2005 yılında yayınladığı çalışmada; Korykos arkeolojik yerleşim alanında bulunan su kanalı ve terasları uydu görüntüleri ve Coğrafi Bilgi Sistemi’ni (CBS) kullanarak incelemiştir. Elde edilen verilerle günümüz verilerini birleştirerek tarihi ve doğal değerlerin kaydedilmesi, korunabilmesi ve değerlendirilebilmesi için kaynak oluşturmuştur. Proje çalışmaları sırasında CBS oluşturmada 1975 tarihli hava fotoğrafları, 1987 tarihli 1/25.000 ölçekli haritalar ve 2000 yılına ait Landsat-7 ETM+, Ocak 2000 tarihli Landsat-7 ETM, Aralık 2002 tarihli Landsat-7 ETM görüntüsü, 1/1.000 000 ölçekli Türkiye Mülki İdareler Haritası ve 1/250.000 ölçekli topoğrafik haritalardan faydanmıştır (Artun, 2005). 31 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3. MATERYAL ve METOD 3.1. Materyal 3.1.1. Kıbrıs Adası’nın Konumu 3.1.1.1. Kıbrıs’ın Kısa Tarihçesi Dünya tarihi kadar eski bir tarihe sahip olan Kıbrıs Adası güzellik ve özelliklerinden dolayı birçok isim almıştır. Alashia olarak bilinen ada, Mısır firavunları, Asurlar ve Persler’in hakimiyetinde kalmış ayrıca yıllarca Yunanlılar’ın ticari üssü olarak kullanılmıştır. M.Ö. 4. yy'da Persler den Makedonyalı İskender'e sonra da Roma hakimiyetine geçen Kıbrıs 395 yılında Doğu Roma ( Bizans)’nın egemenliği altına girmiştir. Yedinci asırda İslam Emevi Halifesi Muaviye, adayı ele geçirmiş olmasına rağmen Bizanslılar geri almayı başarmışlardır. III.Haçlı Seferinde İngiliz Kralı Aslan Yürekli Richard Bizans Valisini adadan kovarak Fransız Lusignan hanedanını yönetime getirmiştir (1191). Böylece Katolik yönetim kurulmuştur. Bu dönemde Kıbrıs, Mısır Türk Memluklu Sultanlığı’na bağlanmıştır (1250-1517). 15.yy’da Venedikliler adayı işgal ederek sömürgeleştirmişlerdir. Yavuz Sultan Selim'in 1517’de Mısır’ı alarak Doğu Akdeniz’i ele geçirmesiyle Kıbrıs; İstanbul-Mısır yolunun güvenliğini tehlikeye düşüren bir konuma gelmiştir. Venedikliler Osmanlılara vergi ödeyeceklerini bildirmelerine rağmen Kıbrıs’ta üs kuran korsanlar Türk gemilerine saldırmaktaydılar. Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa’nın karşı çıkmasına rağmen, Padişah II.Selim, Şeyülislam Ebusuud Efendi, Piyale Paşa ve Lala Mustafa Paşa adanın fethine karar vermişlerdir. 1571 de Lala Mustafa Paşa komutasındaki donanma Kıbrıs’ı ele geçirmiştir. Anadolu’dan binlerce Türkmen Kıbrıs’a yerleştirilerek Venediklilerin Ortadoks Rum halka yaptıkları kötü muamelelere ve mezhep baskılarına son verilmiştir. Kıbrıs Osmanlı devletinin bir İli (Sancak) durumuna getirilmiştir. Osmanlı Devleti ile Rusya arasında savaş çıkması üzerine 1878 yılında İngiltere Osmanlılar’dan yana tavır koyacağını ileri sürerek hukuken Osmanlılar’a kalmak kaydıyla adanın kendisine verilmesini talep etmiştir. 32 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Söz konusu antlaşmaya göre Kıbrıs Osmanlı Devleti’nin hukuki bir parçası olacak, İstanbul’ a vergisini ödeyecek fakat İngiltere tarafından yönetilecekti. Bunun sonunda İngiltere Berlin Antlaşması’nda Türkiye'yi destekleyecekti. Ruslar işgal ettikleri Kars ve Artvin’i Türkiye'ye geri verdikleri zaman Kıbrıs’ın yönetimi yeniden Osmanlılara bırakılacaktı. Ancak 1914 yılında Osmanlı Devleti’nin İngiltere’ye karşı Almanya ile birlikte savaşa girmesi savaşa girmesi sonucu İngiltere Osmanlılar’la yaptığı antlaşmayı tanımadığını ileri sürerek Kıbrıs'ı sömürgeleri arasına katmıştır. Türkler bu ilhakı 1923 Lozan Anlaşması’yla tanımak zorunda kalmışlardır. Rumların 1931 yılında isyan edip İngiliz valisinin konağını yakma noktasına gelmeleri sonucunda İngiliz idaresi Kıbrıs'ta yaşayan iki halkın da özgürlüğünü kısıtlama yoluna gitmiştir. 1954 yılında Makarios’un önderliğinde ve kilisenin maddi olanakları ile EOKA tedhiş örgütü kurulmuştur. Kurulan bu örgüt önce İngilizlere sonra da Türkler’e karşı saldırılara başlamıştır. Türkler de Rum saldırılarını önlemek amacıyla Dr.Fazıl Küçük ve Rauf R. Denktaş önderliğinde 1958 yılında Türk Mukavemet Teşkilatını (TMT) kurmuşlardır. 1959-60 Zürih ve Londra Antlaşmaları’yla Türkler ve Rumlar arasında Kıbrıs Ortaklık Cumhuriyeti kurulmuştur. Kurulan bu Cumhuriyet 3 yıl yaşamıştır ve 21 Aralık 1963'de Rumlar Türkler’e karşı saldırıya geçmeleri sonucunda ortaklık bozulmuştur. 15 Temmuz 1974'de ise Makarios bir darbe ile görevinden alınarak yerine Nicos Sampson getirilmiştir. Bu dönemde Türkiye Başbakanı olan Bülent Ecevit İngiltere ile Kıbrıs'a müdahale etmek için çeşitli görüşmeler yapmıştır. Fakat olumsuz yanıtlar alınmıştır ve Türkiye 20 Temmuz 1974'de Barış Harekatı’nı gerçekleştirmiştir. 14 Ağustos'da başlayıp 16 Ağustos'ta tamamlanan İkinci Barış Harekatı sonrasında ise bu günkü sınırlar çizilmiştir ve 15 Kasım 1983 tarihinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur (www.kamunet.net). 3.1.1.2. Kıbrıs’ın Coğrafi Konumu ve Nüfusu Akdeniz’in Sicilya ve Sardunya’dan sonra üçüncü büyük adası olan Kıbrıs, üç kıtanın ticaret yollarının kesiştiği Doğu Akdeniz’de yer almaktadır. Adanın toplam yüzölçümü 9,251 kilometre kare olup, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 33 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN yüzölçümü 3,242 kilometre karedir. Kıbrıs adasının en yakın komşusu, 65 km kuzeyinde yer alan Türkiye’dir. Ada ayrıca, Suriye’nin 100 km batısında, Mısır’ın da 420 km kuzeyinde yer almaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre toplam nüfusu 218,066’dır. Nüfusun, 103,312’i kadın ve 114,754’ü de erkektir. 2004 yılı nüfus tahminine göre kilometre kare başına nüfus yoğunluğu 67.3’dür. 2003 yılında kaba doğum oranı binde 15 iken, kaba ölüm oranı binde 8’dir (www.devplan.org). Başkent Lefkoşa Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin en büyük kentidir. Deniz kıyısında yeralan, Gazimağusa ve Girne de diğer önemli kentlerdir. Güzelyurt ve Lefke ise geniş narenciye bahçeleri ile ünlü iki şehirdir. Tipik Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Kıbrıs, yazların sıcak ve kurak, kışların ılık geçtiği bir ülkedir. Yağışların büyük bölümü Kasım - Mart döneminde düşmektedir. En soğuk ay olan Ocak’ta en düşük ve en yüksek hava sıcaklıkları ortalama 6ºC ve 16ºC’dir. En sıcak ay olan Ağustos’ta ise en düşük ve en yüksek hava sıcaklıkları ortalama 21ºC ve 35ºC dolaylarında olmaktadır (www.devplan.org). 3.1.1.3. Kıbrıs’ın Bitki Örtüsü, Flora ve Faunası Yaprağını dökmeyen, çamgiller, turunçgiller, zeytingillerin yanı sıra makilik, yaprağını döken ağaç, bodur ağaçlar ve çalılıklarla değişik çiçek türleri kuzey Kıbrıs’ın genel bitki örtüsünü oluşturmaktadır. Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz Akdeniz iklimi doğal zenginliğin oluşmasında büyük bir etken olmuştur. En yaygın orman tipi ağaç türleri çam, servi, meşe ve sonradan adada yetiştirilen okaliptüstür. Kuzey Kıbrıs’ta 150’ye yakın değişik türde Gramineae out dahil, doğal olarak yetişen tahmini 1900 çeşit çiçekli bitki bulunmaktadır. Dünyada bilinen orkide türlerinden 30’u sadece Kuzey Kıbrıs’ta yaşamaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde bulunmayan ve yalnız Kuzey Kıbrıs’ta yetişen 19 bitki türü bulunmaktadır. Kuzey Kıbrıs gerek adada yaşayan, gerekse kıtalar arasında göç eden hayvanları barındırması nedeniyle zengin hayvan türüne de sahip bir ülkedir. Kuzey 34 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Kıbrıs coğrafik konumu nedeniyle Afrika ve Doğu Avrupa arasında kuşların konaklama ve yumurtlama merkezidir. Adada bulunan 350 türden 7 türü endemiktir. Ayrıca 26 farklı çeşit sürüngen ve amfibyum da yaşamaktadır. Kuzey Kıbrıs’ın eşsiz sahilleri ayrıca Akdeniz'de nesli tükenmekte olan caretta caretta ve chelonia mydas kaplumbağaları için uygun yumurtlama merkezleridir. Karpaz Milli Parkı’nda da 250 civarında özgürce yaşayan yabani eşek bulunmaktadır (www.trncinfo.com). 3.1.2. Çalışma Alanının Konumu 3.1.2.1. Çalışma Alanının Tarihçesi Salamis Antik Kenti; Bronz Çağı sonlarında başlayan göçler sırasında, Anadolu'dan gelen kavimler ve bunlara Yunanistan'dan gelerek Kilikya'da katılan Akalar tarafından kurulmuştur. Truva kahramanlarından ve Salamis Adası kralı Telamon'un oğlu Tefkros, şehrin kurucusu olarak bilinmektedir. M.Ö.707 yılında gerçekleşen Asur hakimiyetinden sonra M.Ö.560 yılında bastırılan sikkelerden, Salamis kralı Evelthon'un adanın idaresini ele geçirdiği anlaşılmaktadır. M.Ö.499 yılında Atinalı Kimon'un Kıbrıs'taki Pers hakimiyetine son vermek için düzenlediği sefer başarısızlıkla son bulmuş ve Kimon'un ölümü üzerine Atinalılar, Kıbrıs'ı alma girişiminden vazgeçmişlerdir. Bundan sonra Fenikeli idareciler başa geçmiş, fakat ticaret ve diğer konularda gerileme başlamıştır. M.Ö.411 yılında Tefkros ailesinin üyelerinden Evagoras, Salamis Krallığı’nı ele geçirmiştir. Tüm adayı hakimiyeti altına almak isteyince Salamis şehri Persler tarafından kuşatılmış ve Evagoras Pers Krallığına vergi ödemek zorunda bırakılmıştır. Bu durum İskender devrine dek sürmüştür. İskender döneminde Salamis kralı olan Pyntagoras, İskender'e askeri yardımlarda bulunduğundan kendisine Tamusus şehri verilerek ödüllendirilmiştir. İskender'in ölümü sonrasında Salamis sürekli el değiştirmiştir. M.Ö.294 yılında zor şartlar altında Kıbrıs'ı alan Ptoleme Krallığı idaresi sırasında ada huzura kavuşmuştur ve bu tarihten itibaren Salamis baş şehir olma niteliğini kazanmıştır. Kentin bu parlak 35 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN dönemi Roma egemenliği süresince de devam etmiştir. Günümüzdeki kalıntıların çoğu Roma dönemine aittir. Roma idaresi altında şehrin bir halk meclisi, bir senato ve ihtiyar meclisi bulunmaktaydı. M.S.76 ve 77 yıllarındaki depremler ve M.S.116 yılındaki Yahudi isyanları ile şehir epeyce tahrip olmuştur. Daha sonra ada Antakya vilayetine bağlanmıştır ve Salamis limanı, Suriye gemilerince ilk uğrak limanı olduğundan, şehirde bir ferahlama oluşturulmuştur. M.S.232 ve 342 yıllarındaki depremler yazık ki şehre yine büyük zararlar vermiştir. Bundan sonra Bizans İmparatoru Konstantinus şehri küçük bir planda inşa ettirerek, Konstantinus adını vermiştir. Şehir bu dönemde Kıbrıs'ın baş şehri olarak Baf'ın yerini almıştır. Daha sonra şehir M.S.647 yılındaki Arap akınları ve yer sarsıntıları nedeniyle terk edilerek, bugünkü Mağusa şehrini oluşturan bölgeye halk göç etmek durumunda kalmıştır ( www.tourism.trnc.net). Şekil 3.1. Salamis Antik Kenti 36 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.1.2.2. Çalışma Alanında Bulunan Başlıca Yapılar 3.1.2.2.(1). Salamis Antik Kenti Sur ve Limanlar; Şehrin kuzey, güney ve batı kesimlerinde surlar yer almaktadır. Kentin en eski sur sistemi kuzeybatı ve güney kesiminde bulunmaktadır. İkinci bir sur sisteminine daha sahip olan Salamis şehirinin merkezi bu ikinci sur sistemiyle çevrelenmiştir. Şehrin merkezini çevreleyen surların, M.S.7 yy.'daki Arap akınlarına karşı Bizanslılar tarafından inşa edilmiş olabileceği düşünülmektedir. Şehrin güney doğusunda Salamis şehrinin en eski limanı yer almaktadır. Bu limanın kuzey ve güneyi suni dalgakıranlar ile korunmaktaydı. Fakat ırmağın taşımış olduğu alüvyonlarla bu limanın dolması nedeniyle Geç Roma devrinde şehrin kuzeyinde ikinci bir limanın kullanımına gidilmiştir. Daha sonra Demetius döneminde bu iki limanın da kullanımı durdurularak daha da kuzeyde üçüncü bir limanın kullanımına gidilmiştir. Dolayısıyla yapılanma da kuzeye doğru yönlenmiştir (Tekel, 2003). Şekil 3.1.’de Salamis Antik Kenti’nin fotoğrafı, Şekil 3.2.’de ise bu kentin merkezini çevreleyen geç dönem surları görülmektedir. Şekil 3.2. Salamis Antik Kenti’nin merkezini çevreleyen geç dönem surları (Doğmuş, 2003). 37 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Gymnasium (Spor Alanı); Salamis Antik Kenti’nin güney girişindeki döşeme üzerindeki yazıttan anlaşıldığı üzere, şehrin kuzeyinde şimdiki Roma Gymnasium’unun bulunduğu yerde Helenistik devre tarihlenen bir Gymnasium mevcuttur. Doğu revağında da burasının bir zamanlar bahçe olarak kullanıldığını gösteren bir yazıt bulunmaktadır. Yer sarsıntıları sonucu yıkımlar olması nedeniyle Gymnasium Augustus döneminde tamir ettirilmiş ve bir de doğu revağı eklenmiştir. Dört tarafı kronit başlıklı sütunlu revaklarla çevrili alanın kuzey ve güney uçlarına ilave edilen birer yüzme havuzunun etrafında heykeller yer almaktadır. Şekil 3.3.’de Gymnasium.’un dört tarafını çevreleyen sütunlar yer almaktadır. Şekil 3.3. Gymnasium’un dört tarafını çevreleyen sütunlar. Günümüzde kuzey yüzme havuzunun etrafında bulunan heykeller M.S.2.yy'a aittir (www.tourism.trnc.net). Bu heykellerin, Romalılar tarafından Eski Yunan heykellerinden esinlenilerek yapıldığı belirtilmektedir. Havuz etrafında 9 adet heykel bulunmaktadır (Şekil 3.4.). 38 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.4. Gymnasium’un kuzeyinde yer alan havuz ve heykelleri. Havuzlar etrafında yer alan heykellerden sadece 1 tanesi hariç tümünün kafası koparılmıştır (Şekil 3.5.). Şekil 3.5. Gymnasium bünyesinde bulunan havuzların kenarlarında yer alan kafası koparılmış heykeller. Bununla ilgili olarak iki neden ileri sürülmektedir; Hristiyanlaşma sürecinde tanrıçalar olan bu heykellere bunun yapılmış olma ihtimali veya M.S.7.yy’da gerçekleşen Arap akınlarında bu heykellerin put olarak değerlendirilmesi ve bu nedenle kafalarının koparılmış olmasıdır. Heykellerin tümü beyaz olmasına karşın 1 tanesi gri renktedir. Bu heykel taştan oyulmak suretiyle yapılmıştır ve ada 39 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN arkeolojisinde çok büyük öneme sahip olan Rum arkeoloğu Karageorghis’e göre hüznü simgelemektedir. Sağlık tanrısının heykelinin de yer aldığı havuz ve spor kompleksinde, yapılan sporun sağlıkla bağdaştırıldığı anlaşılmaktadır (Karageorghis, 1969). M.S. 332 ve 342 yıllarındaki depremlerle yeniden yıkılan Gymnasium, Erken Bizans devrinde Konstatinus tarafından Salamis hamamları olarak yeniden inşa edilmiştir (www.tourism.trnc.net). Şekil 3.6’de Gymnasium’un Doğmuş tarafından 2003 yılında çizilen krokisi yer almaktadır. Şekil 3.6. Salamis Antik Kenti yapılarından Gymnasium (Doğmuş, 2003). Tiyatro; Gimnasium'un güneyinde yer almaktadır. Tiyatro yapısı Şekil 3.7.’de görülmektedir. Yapının Augustus döneminde inşa edilmiş olduğu tahmin edilmektedir. M.S. 4. yy'daki yer sarsıntıları ile yıkılan tiyatronun taşları hamamların inşasında yapı malzemesi olarak kullanılmıştır. Tiyatro, sahne binası, orkestra ve oturma yerlerini içerir. Kapasitesi 15 bin seyirciye karşılık düşer. Sahne binası oyuncular tarafından soyunma-giyinme yeri ve fon işlevi göstermektedir. Freskler, heykel ve sütunlarla süslü bu görkemli yapının günümüze dek sadece temelleri 40 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN gelebilmiştir. Orta kısmındaki orkestranın ortasında Dionysos'a adanmış bir sunak ve Marcus Avurelius Commedus ile Caesar Contanstinus ve Caesar Maksimianus'a adanmış yazılı iki altlık vardır. Oturma yerleri 50'den fazla sıra ihtiva etmesine karşın, bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Orta kısımdaki boşluk şeref locasıdır. Oturma yerlerinin bir kısmı yeniden restore edilerek inşa edilmiştir. Salamis Antik Kenti’nde bulunan bu tiyatronun 50 m kadar kuzey doğusunda ikinci bir tiyatro yer almaktadır. Kazısına 70’li yıllarda kısmen başlanılan fakat tamamlanamayan bu ikinci tiyatro anfi tiyatro özelliğini taşımaktaydı. Sanata verilen önemin büyüklüğü Salamis Antik Kenti içerisinde yer alan bu yapıtlardan anlaşılmaktadır. (Tekel, 2003). Şekil 3.7. Salamis Antik Kentindeki Gymnasium’un güneyinde bulunan Tiyatro yapısı. Roma Villası; Tiyatronun güneyinde yer almaktadır. Bir zamanlar iki katlı olan bu yapı, sütunlu bir giriş, bir iç avlu, geniş bir oturma odasından meydana gelmiştir. Öteki odalar avlunun iki yanında yer alırlar. Kazı sırasında burada, merkezi bir figürün etrafını çevreleyen, hayvan tasvirleri ile bezenmiş mozaik döşemeli bir platform tespit edilmiştir (Eski eserler ve müzeler dairesi, 2003). Bizans Su Sarnıcı (su deposu); Roma villasının güney doğusunda yer alan huni biçimli bu sarnıç, üç bölmeden oluşmaktadır. Bir bölmede M.S. 6. yy'a ait duvar 41 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN resimleri ve yazılar bulunmuştur. Şu anda harap vaziyetteki ana pano; kuş, balık ve su bitkilerinden oluşan su sahnesi ve İsa başı bulunan bir madalyon ile süslüdür. Buradan su, kanallar yardımı ile şehir içerisine ulaştırılmaktaydı (Şekil 3.8.). M.S. 627-640 yılları arasına tarihlenmiş olan sarnıca su, kanallarla Kythrea'dan (Değirmenlik) gelerek birikmekteydi. Bugün halen su kemerlerinin kalıntıları mevcuttur (Şekil 3.9.). Bu kemerlerde tavanı taşıyan ayakların uzun duvarlardan çıkan iri dirseklerle desteklenmiş olduğu görülmektedir (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). Şekil 3.8. Salamis Antik Kentindeki su kanalları. Şekil 3.9. Kythrea (Değirmenlik) su kemerleri. 42 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Campanopetra Bazilikası; Bazilika 4.yy'da inşa edilmiştir. Çevresi sütunlarla sarılı, su kuyusu olan bir avlu ve orta ve yan kısımlardan oluşmaktadır. Orta bölümde piskoposun kürsüsü ve rahip yerleri bulunmaktadır. Apsitin arkasında hamamı da olduğu anlaşılan bir kalıntı grubu daha vardır. Odalardan birinin oldukça göz alıcı bir yer döşemesi, mozaik yapısı bulunmaktadır (www.tourism.trnc.net). Şekil 3.10.’da Campanopetra Bazilikası’nın Doğmuş tarafından 2003 yılında gerçekleştirilmiş çizimi ve Şekil 3.11.’de ise Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı güzellikteki mozaik yer kaplaması görülmektedir. Şekil 3.10. Salamis Antik Kenti yapılarından Campanopetra Bazilikası (Doğmuş, 2003). St.Epiphanius Bazilikası; Kıbrıs'ın bilinen en büyük bazilikası olan bu yapı geçmişte Salamis'in Metropolitan Kilisesi olarak yer almıştır. Yapının 2003 yılında Doğmuş tarafından yapılan çizimi Şekil 3.12.’de yer almaktadır. Piskopos Epiphanius'un görev süresinde yapıldığı (368-403 yılları arasında) bilinmektedir. Epiphanios'un mermerden yapılmış mezarı burada bulunmaktadır. Bazilika ondörtlü iki sütun dizisi ile 3 ayrı bölüme ayrılmıştır. Apsitte piskopos ve rahiplerin oturduğu 43 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN sıralar yer almaktadır. Bu bölümün iki yanındaki odaların rahiplerin cübbelerini giymeleri ve ayin sırasında kullanılan eşyaların saklanması için kullanıldığı ileri Şekil 3.11. Campanopetra Bazilikası odalarından birinin göz alıcı güzellikteki mozaik yer kaplaması. sürülmektedir. Vaftiz odasının döşeme seviyesinin altında yer alan ısıtma sistemi ise, kış aylarında vaftiz için sıcak su kullanıldığı düşüncelerine yol açmaktadır. Kalıntılardan elde edilen bulgular, 7. yy'daki Arap istilasının ardından, bazilikanın güney tarafında ikinci bir küçük kilisenin inşa edildiğini göstermektedir (www.tourism.trnc.net). 44 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.12. Kıbrıs’ın bilinen en büyük bazilikası olan St.Epiphanius bazilikası (Doğmuş, 2003). Agora (Taş Forum / Pazar Yeri); bu yapı su deposunun güneyinde yer almaktadır. Ortadaki boş alan ve bunun çevresindeki dükkanlardan oluşan bu mekanın Salamis'in hem toplantı hem de alışveriş merkezi olduğu anlaşılmaktadır. Augustus döneminde restore edildiği ele geçen bir Latince kitabeden anlaşılmaktadır. Agoranın iki yanındaki sütunlu revaklar güneş ve yağmurdan koruma vazifesi görüyorlardı. Bunlardan bugün sadece biri ayakta kalabilmiştir (www.tourism.trnc.net). Zeus Tapınağı; Salamis şehrinin ana tapınağı olabileceğine inanılan bu yapının az bir kısmı günümüze dek gelebilmiştir. Agora'nın güney ucunda bulunan tapınağa, basamaklarla ulaşılmaktadır. Yapılan kazılarda ele geçen bir kitabede mabedin Augustus'un karısı Livia şerefine Zeus Olympios'a ithaf edilmiş olduğu belirtilmektedir (www.tourism.trnc.net). 45 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.1.2.2.(2). Salamis Mezarlık Alanı Antik Salamis kentinin mezarlık alanı Salamis Ormanı’nın batı ucundan başlayıp güneybatıda Tuzla (Enkomi), kuzeybatıda ise Yeni Boğaziçi köyleriyle sınırlandırılan yaklaşık 7 km² ’lik bir bölge içerisinde yer almaktadır. Görkemli ve zengin buluntularıyla Ortaçağdan itibaren uluslararası bir üne kavuşan bu alan, 19.yy’ın sonuna kadar önce yabancı seyyahların, daha sonra ise bunları izleyen define avcılarının giderilmesi imkânsız tahribatlarına sahne olmuştur. Bu tarihlerde, hatta daha sonraları bile çoğu mezarlar yağmalanmış ve ele geçirilen eski eserleri yurtdışına kaçırılmıştır. Önemli sayılan bu alanın dünya insanlığına kazandırılabilmesi için 20.yy’ın başından itibaren bu alanda bilimsel nitelikli arkeolojik kazılara başlanmış ve 1993 yılında ise “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan edilmiştir. Bu alanda Geometrik dönemden Bizans dönemine kadar tarihlenen sayısız mezar bulunmuş ve ayrıca Cellarga Mezarlığı’nın bir kısmı, Nikokreon Senotafı ve arkeoloji literatürüne Kral Mezarları olarak giren 9 mezar açığa çıkarılmıştır. Bunların bir kısmının soylu veya varlıklı kişilere, bir kısmının ise halktan kişilere ait oldukları belirlenmiştir. Ölümden sonra ikinci bir yaşamın varlığına inanan Salamisliler, ölülerini ekonomik durumlarıyla orantılı çeşitli hediyelerle birlikte gömmüşlerdir. Mezarlık alanındaki en yaygın mezar tipi, kayaya oyularak yapılmış bir mezar odası ile bir giriş yolu bulunan (dromos) mezarlardır. Bunun dışında; üstten girilebilen kuyu mezarlara, bir Senotaf (boş anıt mezar) ile bir Tümülüse, yaklaşık 20-25 cm derinliğindeki çukurlara veya küplerle yapılan basit gömülere ve kremasyon olarak bilinen yakarak gömme gibi farklı gömülere de bu alanda rastlanmıştır. Kral Mezarı olarak bilinen mezarlara gerçekten kralların gömülüp gömülmediği bilinmemekle birlikte, bu mezarlarda ele geçen çok kıymetli ölü hediyelerine ve mezarların anıtsal yapılarına dayanılarak bu mezarlara kral mezarları adı verilmiştir.Ancak bu mezarlar krallara ait olmasalar bile soylulara veya varlıklı kişilere ait oldukları kuşku götürmemektedir.Bu mezarların yollarında bulunan at, merkep ve insan iskeletlerinin yanı sıra harp ile cenaze arabalarına dayanılarak, cenaze sırasında yemekli törenlerin düzenlendiği ve başta at ile merkep olmak üzere insanların da ölülerin şerefine kurban edildikleri anlaşılmıştır. Mezarlık alnında ele 46 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN geçen değişik ülkelerin etkilerini taşıyan zengin buluntular, Salamis kraliyet ailesi ile soyluların, Mısır, Asur, Suriye, İonya ve Urartu gibi devletlere haraç ödeyerek bolluk içinde sosyal yaşamlarını sürdürme olanağı bulduklarını ortaya koymaktadır. Salamis kentindeki soylu veya varlıklı kişiler kral mezarlarına gömülürken, halk ise mezarlık alanındaki Cellarga Mezarlık Alanı’na gömülürlerdi. Kazısı kısmen yapılmış bu alanda en az 114 mezar açığa çıkarılmıştır (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). Kral Mezarları; Yaklaşık olarak 4 mil karelik bir alanda bulunan Salamis Nekropol'u, Enkomi'den Salamis Ormanı’nın batı ucu ve St. Barnabas Manastırına dek uzanmaktadır. Açığa çıkarılan mezarlar arasında görülen bir kısım mezarlar yapısal biçimleri ve zengin buluntularından dolayı Kral Mezarları diye adlandırılmıştır. Günümüzde 10 adet Kral Mezarı bilinmektedir. Bununla birlikte Salamis kazılarında ortaya çıkarılmış olan alanlar, kamu binaları kategorisinde yer almaktadır. Henüz ortaya çıkarılamamış olan halk konutları kapsamına giren binalarla birçok mezarın daha bulunacağı tahmin edilmektedir. Başlıca mimari özellikleri, mezar odası önünde yer alan geniş, uzun ve meyilli alanlardır. Burada cenaze arabasını çeken atlar ölünün şerefine kurban edilip gömülmüş ve yağ, şarap veya bal dolu küpler buralarda sıralanmıştır. Araştırmalar mezarların M.Ö. 8. yy'da yapıldıklarını ve M.S. 4. yy'a değin kullanıldıklarını göstermiştir. Özellikle 47 (Şekil 3.13), 50 ve 79 nolu kral mezarlarında zengin buluntulara rastlanılmıştır (Karageorghis, 1969). 50 nolu mezarın, mezar odasına girişi sağlayan yolunun kazısı 1965 yılında gerçekleştirilmiştir. Şekil 3.14.’de çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı görülmektedir.Tonozlu dikdörtgen bir mezar odası ile bu odanın doğusunda yer alan geniş bir yoldan ibarettir. Anıtsal bir yapı olması nedeniyle M.S. 14.yy’dan itibaren yerel azizelerden St.Katerina’nın hapsedildiği, şehit düştüğü veya ölümünden sonra gömüldüğü bir yer olarak görülmüştür. Hristiyanlık dinini benimseyen Azize Katerina’nın Salamis idarecisi olan dayısı tarafından buraya hapsedildiğine inanıldığından M.S. 14.yy’dan itibaren yaygın olarak “St. Katerin Hapisanesi” olarak adlandırılmış, yakın zamanlara kadar da St.Katerina’ya ait bir kilise ve adak yeri olarak kullanılmıştır. Binanın inşa edilişiyle ilgili olarak değişik 47 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN söylentiler bulunmaktadır. Tonozla örtülü mezar odasındaki çukurun bir zamanlar pınar olması nedeniyle binanın pınar üzerine inşa edildiğine inanılmasının yanı sıra, burasının bir kale, hazine dairesi, savaş zamanları sığınma yeri ve St.Katerina’nın mezarı olduğuna da inanılmaktadır. Dört ayrı dönemde gerçekleştirilen kullanım ve eklentilerle bugünkü şeklini almıştır. İlkin M.Ö.7.yy’ın ilk yarısında bir mezar olarak inşa edilmiştir. Mezar odasının giriş yolunda bu döneme ait kurban edilmiş iki at iskeleti ile bir arabanın izlerine rastlanmıştır. M.S. 3 – 4. yy arasına rastlayan ikinci kullanımda şimdiki tonozlu bina inşa edilmiştir. Bu dönemlerde bir tapınak veya bir kullanıldığı Heroon (yüceltilmiş kişilerin anısına yapılan özel yapı) tahmin edilmektedir. M.S.4–7. yy olarak başları arasındaki üçüncü kullanımda tonozlu binanın girişine basamaklar yapılmış ve bir mezarlığa dönüştürülmüştür. Bu döneme ait olarak mezar giriş yolunda büyük testiler içinde çocuk gömülerine rastlanmıştır. Binanın dördüncü ve son kullanımı Ortaçağa rastlanmaktadır. Bu dönemde bir şapel (küçük dua yeri) olarak kullanılmış ve bu kullanım şekli yakın zamanlara kadar devam etmiştir (Karageorghis, 1969). Şekil 3.13. Çalışma alanı içerisinde yer alan 47 numaralı kral mezarı. 48 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.14. Çalışma alanı içerisinde yer alan 50 numaralı kral mezarı. Cellarga Toplu Mezarları; Salamis Nekroplu'nun bir bölümünü oluşturan bu toplu mezarlar, Kral mezarlarının yaklaşık 500 m güney doğusunda yer alan, dönemin yoksul halkına ait olan toplu bir nekropol alanıdır (Şekil 3.15.). Yaklaşık 120 tane mezar tespiti yapılmış olan bu alanın M.Ö.8. ve 4. yy’lar arasında kullanıldığı belirlenmiştir. Mezarlar, sadece bu alanda yoğunlaşan sert kireç taşına oyulmuşlardır. Ancak Cellarga’nın en büyük ve en zengin mezarı olarak bilinen 105 numaralı mezar kesme taşla inşa edilmiştir. 33 numaralı mezarın giriş kapısı üzerinde ise bir yazıt saptanmıştır. Dikdörtgen planlı mezar odalarına öndeki basamaklı giriş yolları (dromos) ile ulaşılmaktadır. Her mezarın giriş yolunun çevresi düzgün kesilmiş kaya bloklarla sınırlandırılmıştır. Bu alandaki kayalığın sınırlı olması ve M.Ö.8. yy sonlarından M.Ö.4. yy’a kadar kullanılması itibarıyle bazı mezarlar birbirine çok yakın yapılmış, bazı mezarlar birbiri içerisine girmiş, hatta ilk yapılan bazı mezarların çeşitli yerlerine baca şeklinde girişleri olan kuyu mezarlar da yapılmıştır. Bu mezarlık M.Ö.4. yy’da tamamen dolduğundan bir daha kullanılmamıştır. Ölüler yaygın olarak mezar odalarına gömülmüşlerdir. Ancak küçük çocukların Amphora olarak bilinen büyük küplere konulup gömüldükleri saptanmıştır. Mezar yollarındaki ateş yakma yeri kalıntılarında saptanan pişmiş topraktan küçük buluntulara, hayvan kemik kalıntılarına ve karbonlaşmış durumda 49 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN ele geçen badem, incir ve üzüm gibi meyvelere dayanılarak, gömü öncesinde mezarların çevresinde kurbanlı ziyafetli bir merasimin yapıldığı izlenimi edinilmiştir. Ancak çoğu mezarlar değişik zamanlarda gömü amacıyla yeniden açılıp kullanıldığından ilk gömü katları dağıtılmış durumda ele geçmiştir. Mezarlarda ele geçen seramiklerin bazılarına dayanılarak Salamislilerin M.Ö.8 – 7. yy’da Anadolu’daki Tarsus ve Suriye’deki El Mina ile ilişki içerisinde bulundukları belirlenmiştir (Karageorghis, 1969). Şekil 3.15. Çalışma alanı içerisinde yer alan Cellarga Toplu Mezarları. Kral Nikokreon Senotafı; Salamis Nekropolu dahilinde yer alan, anıtsal yapısı ve içerdiği tarihi bilgiler itibarıyle ünlenen bu anıt mezar Tuzla köyünün içinde yer almaktadır. Tarihi kaynaklara göre, M.Ö.311 yılında Salamis Kralı olan Nikokreon’un Antigon’un saflarına geçmek istemesinin 1. Ptolemaios’a duyurulması üzerine, Salamis Şehri kuşatılmıştı. Bunun üzerine savaşta başarısız olacağını anlayan Kral Nikokreon, Ptolemaios’a teslim olmaktansa intihar etmeyi tercih eder. Olayı duyan kraliçe Axiotea ise, kızlarının düşman eline geçmemesi için onları bizzat kendisi öldürür ve Nikokreon’un kardeşlerinin eşlerini de aynı şekilde ölmeye ikna ettikten sonra, sarayın kapılarını kapatır ve intihar etmeden önce de kraliyet sarayını ateşe verir. Böylece tüm kraliyet ailesi yanan sarayın yıkıntıları altında kalmış olur. Bu tarihi olay sonrasında Salamis’te yaşayan insanların kahramanlık 50 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN örneği gösteren kral Nikokreon ile kraliyet ailesini anmak için bu anıtı yaptıkları ve temsili yangını platform üzerinde gerçekleştirdikten sonra üzerini tepe olacak şekilde toprakla örttükleri tahmin edilmektedir. 10 metre yüksekliğindeki toprak yığınının altında yer alan anıtın sistematik kazısı 1965-1966 yılları arasında gerçekleştirilmiştir. Toprak yığınının kaldırılması sonucu altında, kayaya yontularak yapılmış 52 metre çapında ve 2 metre yüksekliğinde dairesel bir platform açığa çıkmıştır. Kademeli basamaklarla ve batı yönündeki bir rampa ile çıkılan platformun ortasındaki ateş yakma yeri içinde çeşitli buluntular (demir çubuklar, çelenk parçaları, rozetler, karbonize odunlar, az pişmiş çamurdan heykeller) ele geçmiştir. Az pişmiş çamurdan yapılmış heykellerin önceleri platformdaki 16 deliğe dikilen direkler üzerinde yer aldığı ve ortadaki ocak içinde gerçekleştirilen temsili yangın sırasında bir kısmının sertleştiği, diğerlerinin ise ateş görmeden yere düştüklerinden deforme oldukları saptanmıştır (Karageorghis, 1969). Şekil 3.16’da Kral Nikokreon Senotafı görülmektedir. Şekil 3.16. Çalışma alanı içerisinde yer alan Kral Nikokreon Senotafı. 51 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.1.2.2.(3). St. Barnabas Manastırı, İkon ve Arkeoloji Müzesi Salamis'te doğmuş Yahudi bir ailenin oğlu olan St. Barnabas, Kudüs'te eğitim gördükten sonra Kıbrıs'a döner ve Hıristiyanlığı yaymak için M.S.45 yılında St. Paul ile çalışmaya başlar. Bu faaliyetlerden dolayı vatandaşları tarafından öldürülüp, cesedi denize atılmak üzere bir bataklığa saklanır. St. Barnabas'ın öğrencileri olayları izleyip, cesedi Salamis'in batısında bir yeraltı mağarasına gömerler ve göğsüne de St.Mathews'un yaptığı incilin kopyasını koyarlar. Cesedin yeri bilinmediğinden uzun yıllar gizli kalır. 432 yıl sonra piskopos Anthemios, mezarı rüyasında gördüğünü söyleyerek, açılmasını ister. Mezar açıldığında St. Mathews incili dolayısıyla, St. Barnabas teşhis edilmiş olur. Bu keşif sonrasında Piskopos, İstanbul'a giderek İmparator Zeno'yu bilgilendirir ve Kıbrıs Kilisesi’nin özerkliğini kazanır. İmparator, gömütün bulunduğu yerde bir manastır inşası için yeterince bağışta bulunur. Manastır M.S.477'de inşa edilir. Manastır bir kilise, avlu ve avlunun üç yanında bir zamanlar papazların yaşadığı odalardan meydana gelmektedir (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). St. Barnabas İkon ve Arkeoloji Müzesi; St. Barnabas kilisesinde çoğunluğu 18. yy'dan kalma zengin bir ikon koleksiyonu bulunmaktadır. Manastırın avlusunda bulunan bazalt değirmen Enkomi yerleşim bölgesinden, diğer sütun ve taşlar ise Salamis'ten gelmiştir. Papazların yaşamlarını sürdürdüğü odalar ise restore edilerek bir Arkeoloji müzesi haline getirilmiştir. Müzede Kıbrıs'ın Neolitik Döneminden Roma Dönemine dek geniş bir çizgideki tarihsel sürece ait çeşitli eserleri görebilmek mümkündür. Ayrıca tunç ve mermer eserler de müzede sergilenmektedir (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı ve mezarı Şekil 3.17’de yer almaktadır. 52 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.17. Çalışma alanı içerisinde yer alan St.Barnabas Manastırı ve mezarı. 3.1.2.2.(4). Enkomi (Alasia) Şehri Günümüzdeki Enkomi (Tuzla) köyü yakınlarında yer alan ve Alasia diye de bilinen antik Enkomi şehri M.Ö. 2000'li yıllara tarihlendirilmektedir. Yapılan kazılarda, şehrin ilk dönemlerde Mısır etkisinde kaldığı, sonraları Miken etki alanına girdiği anlaşılmaktadır. Surlarla çevrili olan bu yerleşim yerinde ölüler, evlerinin tabanına hediyeleri ile birlikte gömülmektedirler. Şehre ızgara planının uygulandığı ve ilk kez yazının da burada ortaya çıktığı belirlenmiştir. Kült heykeli olarak görülen ve kuvvetli bir Hitit etkisi taşıyan tunçtan yapılma "Boynuzlu Tanrı Heykeli" de bu bölgede bulunmuştur. Ayrıca şehirde çok sayıda tunçtan yapılmış eserler ve bakır işleme atölyelerini işaretleyen bakır artıkları bulunmuştur. Eskiden bir liman şehri olan Enkomi'nin yanından geçen Pedios (Kanlıdere) nehrinin, şehrin limanını alüvyonlar ile doldurması, depremlerin olumsuz etkileri ve Akalar’ın 12.yy.'dan sonra sürekli tehdit etmeleri sonucu bölge terkedilmiş ve burada yaşayanlar deniz kıyısına göç ederek Salamis’i kurmuşlardır (Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, 2003). Enkomi (Alasia) şehri Şekil 3.18’de yer almaktadır. 53 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.18. Çalışma alanı içerisinde yer alan Enkomi Şehri. 3.1.3 Çalışma Alanının Bitki Örtüsü, Ormanlarının Yapısı ve İklim Özellikleri Akdeniz ikliminin hakim olduğu Kıbrıs’ta, M.Ö. 275 - 195 yılları arasında yaşamış olan Eratosthenes'e göre adanın büyük bir kısmı hatta Mesarya bile ormanlarla kaplı idi. Ormanların zenginliğini Strabon; ağaçların nasıl bakır ve gümüş arayışı veya gemi yapımı için kesildiğini, buna rağmen ormanların büyümesine hakim olunamadığını anlattığı sözüyle belirtmiştir (Olba 6, 2002). Fakat ilerleyen yıllar zarfında bilinçsiz kullanım ve aşırı otlatma sonucu gelen tahribat, bitki örtüsünün değişim sürecinde önce 4-6 metre boyundaki Maki florasını oluşturan (çalı topluluğu); Arbutus andrachne (Sandal Ağacı), Pistacia terebinthus (Çitlembit), Olea europea (Zeytin), Styraix officinalis (Tesbih Ağacı) ve Quercus coccifera (Kermes Meşesi) gibi türlerin oluşumuna, daha sonra bilinçsiz kullanım ve aşırı otlatmanın ağırlığı ve devamlılığı sonucu 3 metre’den daha az boylu garik bitki topluluğunu oluşturan Cıstus (Laden), Genista sphacelata (Azgan), Calycotome villosa (Pirekapan) ve yer yer Pistacia lentiscus (Sakız Ağacı) gibi türler ile yıllık ve çok yıllık otsu bitkilerin gelişimine 54 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN neden olmuştur. Bilinçsizliğin ve otlatmanın daha da ağırlaşması ile Sarcopotenium spinosum (Abdesbozan), Fumana spp (Güneş Gülü), Micromeria spp (Güverin otu), Thymus capitatus (Beyaz Kekik tülümbe) ile çok az sayıda otsu bitkiden meydana gelen bitki toplulukları oluşmuştur. Bunun yanında, insanoğlunun Kıbrıs florası üzerinde olumlu etkileri de olmuştur. Yıllar boyunca başka ülkelerden Kıbrıs’a ithal edilen yabancı tür bitkiler günümüzde park, bahçe ve yol boylarında çok değişik ve büyüleyici güzellikteki çiçekleri ile etkileyici bir çevre oluşturuyorlar. Hindistan kökenli Bauhinia variegate (Deve Tabanı) yeni dünya tropik bitkilerinden olan Bougainvillea spectakilis (Cemile) Avusturalya kökenli Grevillea robuste (Grevilya), Jacaranda mimosifolia (Cakaranda) bu bitkilerden bazılarıdır. Palmiyeler, Agave (Sabır), Kaktüsler, Mimozalar ve Okaliptüs ağaçları gibi dış kökenli bitki türleri ise günümüzde Kıbrıs peyzajında yüksek oranda kullanılmaktadırlar (www.kktob.org). Günümüzde adanın orman yapısı esas itibarı ile Pinus brutia (Kızıl Çam) , Cubressus sempervirens (Adi Servi) türündeki ağaçlar ile yer yer çok iyi gelişmiş maki florasından oluşmaktadır. İklim şartlarının yarattığı durum dolayısı ile kuzeye bakan yamaçlardaki bitki örtüsü, güneye bakan bitki örtüsünden daha zengin ve daha fazla çeşitlilik göstermektedir. Güney yüzdeki bitkiler genellikle kurakçıl bitkilerdir. Mesarya ovasındaki bitki örtüsü ise Kıbrıs florasının tipik üyelerinden oluşmaktadır. Asphodelus (Çiriş otu), Urginea maritima (Ada soğanı), Muscari parviflorum (Sümbül), Muscari comosum (Sümbül), Muscari neklectum (Sümbül) türleri günümüzde mesarya ovasına hakimdirler. Çiçek açma mevsiminde ise kırmızı renkli Papaver rehoeas (Gelincik), Sarı çiçekli Sinapis arvensis (Hardal) veya Altın sarısı Chrysanthemum coronarium (Kasımpatı) ile çok güzel bir renk cümbüşü oluşturmaktadır. Bunun yanında Kıbrıs’a özgü tür olan Ophrys kotschyi (Ofris) kolaylıkla burada bulunmaktadır. Günümüzde; ormanlarımızı oluşturan ve Orman Dairesi Müdürlüğü’nün yazılı izni olmadan kesilemeyen, taşınamayan, şekli değiştirilemeyen ve budanamayan ağaçlar; Çam Ağaçları, Servi Ağaçları, Ardıç Ağaçları, Kavak Ağaçları, Çınar Ağaçları, Meşe Ağaçları ve Okaliptüs Ağaçlarıdır (www.kktob.org). 55 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Çalışma bölgesi içerisinde yer alan Salamis Ormanları; Halep Çamı (Pinus halepensis- Alepo pine), Fıstık Çamı (Pinus pinea. L), Okaliptüs Ağaçlarından (Eucalyptus ssp) kurulmuştur. Orman Arazilerinin 64,323 ha’lık alan kapladığı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminine göre toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın % 35.56’sı Tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım ülkesi olduğunu kanıtlamakta ve bu sektörün ülke açısından önem ve büyüklüğünü ortaya koymaktadır. KKTC’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık gelen 187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır (Tarımsal Yapı ve Üretim, 2003). Ülkenin arazi varlığı dağılımı Çizelge 3.1.’de yer almaktadır. Çizelge 3.1. K.K.T.C.’nin 2003 yılı verilerine göre arazi kullanım modeli. ARAZİ ÇEŞİDİ MİKTAR (ha) % Tarım Arazisi 187,069 56,71 Orman Arazisi 64,323 19,50 Hali ve Mer’a Arazisi 16,344 4,95 Kasaba, Köy, Dere ve Gölet 35,252 10,69 Kullanılmayan Arazi 26,902 8,15 Toplam 329,890 100 Arazisi Yarı tropikal iklim kuşağında yer alan ada sıcak ve kurak, yağışların genellikle kış aylarında indiği Akdeniz ikliminin etkisi altındadır. 2003 yılı ortalama sıcaklığı 19,6 oC olan KKTC’de aynı yıl en düşük sıcaklık 9,7 oC ile Şubat, en yüksek sıcaklık ise 29,3 oC ile Ağustos aylarında gerçekleşmiştir. Çizelge 3.2.’de KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (oC ) yer almaktadır. 56 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Çizelge 3.2. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (oC ) Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık sıcaklık verileri (ºC) Orta Doğu Doğu Karpaz KKTC Kuzey Sahili Batı Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi ve Beşparmak Dağları Ocak 12,8 12,2 12,0 13,3 13,1 13,7 12,8 Şubat 9,7 9,7 9,7 9,7 8,9 10,4 9,7 Mart 11,6 10,8 11,9 11,5 11,2 12,6 11,6 Nisan 16,1 15,4 16,0 15,8 15,7 16,4 16,0 Mayıs 23,3 22,6 24,1 24,4 22,6 23,3 23,4 Haziran 25,9 25,1 26,9 26,9 25,6 25,9 26,0 Temmuz 29,0 28,0 30,0 30,2 28,8 29,2 29,2 Ağustos 29,1 27,9 29,6 30,4 28,9 30,0 29,3 Eylül 25,2 24,4 25,4 26,3 25,5 26,3 25,5 Ekim 22,1 20,8 21,8 22,9 21,9 22,3 22,0 Kasım 16,9 15,9 15,9 17,9 17,5 17,9 17,0 Aralık 12,5 12,2 11,8 13,7 13,8 13,8 13,0 Ortalama 19,5 18,8 19,6 20,3 19,5 20,2 19,6 Bölgedeki farklı noktalarda yer alan istasyonlardan alınan verilere göre 2003 yılı toplam yağış ortalaması 457,3 mm dolayında olup en kurak aylar Temmuz ve Ağustos, en yağışlı aylar ise Aralık ve Şubat aylarıdır. Çizelge 3.3.’de KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri (mm) verilmektedir. KKTC ve çalışma bölgesinden elde edilen verilere göre 2003 yılı en yüksek nem % 79,5 ile Ocak ayında gerçekleşirken en düşük nem %55,8 ile mayıs ayında elde edilmiştir. Çizelge 3.4.’de KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları (%) yer almaktadır. 57 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Çizelge 3.3. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık yağış verileri (mm). Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık yağış verileri (mm) Orta Doğu Doğu Karpaz KKTC Kuzey Sahili Batı ve Beşparmak Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi Dağları Ocak 82,2 52,1 50,8 46,6 39,2 43,3 57,1 Şubat 182,3 167,2 109,0 81,9 58,3 133,0 130,6 Mart 105,8 68,2 83,4 91,8 80,8 95,2 91,2 Nisan 14,6 10,8 37,5 31,5 37,0 11,5 22,5 Mayıs 1,3 0,3 17,0 2,0 0,4 9,0 5,0 Haziran 31,7 9,8 28,7 15,9 13,6 24,0 20,6 Temmuz 0,0 0,2 0,0 0,0 0,0 0,0 Ağustos 0,2 0,0 0,8 0,0 0,0 0,0 0,2 Eylül 0,5 0,0 1,6 0,1 0,0 5,3 1,0 Ekim 15,2 10,1 7,2 5,5 4,4 12,1 9,9 Kasım 46,1 37,2 10,5 12,9 7,1 14,0 24,8 Aralık 113,8 52,7 68,1 95,2 93,0 117,7 94,4 Ortalama 593,7 408,4 414,8 383,4 333,8 465,1 457,3 Çizelge 3.4. KKTC’nin ve çalışma bölgesinin 2003 yılı aylık nisbi nem oranları (%). Çalışma alanının bölgelere göre 2003 yılı aylık nisbi nem oranları verileri (%) Orta Doğu Doğu Karpaz KKTC Kuzey Sahili Batı Mesarya Mesarya Mesarya sahili Bölgesi ve Beşparmak Dağları Ocak 78,7 81,8 79,1 82,1 82,4 73,8 79,5 Şubat 71,7 77,9 76,7 76,8 81,0 68,8 74,4 Mart 73,8 79,9 76,0 76,9 76,4 70,4 75,1 Nisan 71,8 76,1 73,4 74,3 74,3 74,5 73,3 Mayıs 56,5 64,8 52,3 51,3 58,8 63,7 55,8 Haziran 62,5 74,3 59,0 60,3 66,1 70,4 62,9 Temmuz 56,5 69,9 52,3 53,4 59,9 40,6 56,8 Ağustos 61,5 74,8 55,3 57,0 63,9 72,6 61,3 Eylül 63,9 75,4 59,3 59,8 63,0 66,7 62,8 Ekim 67,2 76,4 65,0 65,5 67,3 70,3 67,1 Kasım 72,9 74,6 68,3 68,2 68,2 66,1 70,2 Aralık 75,6 76,9 72,2 76,9 71,5 69,5 75,0 Ortalama 67,7 75,2 65,7 66,9 69,4 67,3 67,9 58 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.1.4. Çalışma Alanı ve Çevresinin Jeolojisi Salamis Antik Kenti Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik kireçtaşı ve kumlu kireçtaşından oluşan bir jeolojik temel üzerine oturmaktadır. Güncel kıyıya yakın yer alan Gymnasium ve bununla ilgili alt yapıların bazı kısımları ise kentin kurulduğu zamanda daha düşük bir topoğrafik kotta bulunması yüzünden doğrudan plaj kumu üzerinde yerleşirler. Pleyistosen yaşlı denizel kumtaşı ve kumlu kireçtaşları hem M.Ö. 1700’lerdeki Enkomi kentinin hem de M.Ö. 1050 yıllarında kurulan Salamis kentinin imarında kullanılmışlardır. O yıllarda kullanılan taş ocakları yüzeyde bulunan ve bir jeolojik erozyon koruyucusu olan üst seviyelerinin kaldırılmasıyla Pleyistosen istifinin dayanımsız alt seviyelerinin kolayca aşınmasına neden olmuş ve adanın bu kesiminde hafif dalgalı bir rölyef ortaya çıkmıştır. Kıbrıs Adası’nın kentin bulunduğu doğu kıyısı olasılıkla yüzbinlerce yıl olarak ifade edilebilecek bir süreden beri yükselmektedir. Kentin M.S. 77 ve 332 ile 342 yıllarındaki depremlerle yıkılması ile meydana gelen molozların denize doğru kısmen doğal olarak akarsu ve sellenmelerle taşınması bu kesimin bu olaya izin verecek bir topografik kotta bulunmakta olduğunu gösterir. Kuzey-güney uzanımlı eğim atımlı normal faylanmalarla meydana gelen fay sarplıkları kentlerin imarında doğal taş ocağı aynaları olarak kullanılmışlardır. Pleyistosen stratigrafik istifi özelliği yüzünden kimi zaman mezar odalarının hazırlanmasında kimi zaman da başka kullanımlar için hacımların meydana getirilmesinde kolaylık sağlamıştır. Kentin imarında kullanılan kesme taş duvarların, iki metreden daha kısa bazı sütunların kimi sütün başlıklarının, yol kaplamalarının malzemesi yakın çevreden sağlanmış, buna karşılık, mermer ve granit sütunlar, bunların sütun başlık ve kaideleri, zemin ve kimi duvar kaplamalarında kullanılan beyaz ve kırmızı mermerler, kırmızı ve beyaz renklerdeki sedimanter breş ve puding sütun ve su havuzları ada dışındaki kaynaklardan taşınmışlardır. Salamis kentinin imarında kullanılan malzemenin işlendiği yer olasılıkla kentin güneyinde Pedos ırmağına yakın yer almıştır. Bu durum akarsu ile taşınmış olan mermer yonga ve kiremit parçalarından anlaşılmaktadır (Gökten ve ark., 2005). Şekil 3.19.’da Salamis ve yakın çevresinin jeoloji haritası yer almaktadır. 59 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Şekil 3.19. Salamis ve yakın çevresinin jeoloji haritası. Salamis Antik Kenti’nin kurulduğu alanın temelinde özellikle Granit Forum, Agora ve Zeus tapınağının bulunduğu alanlarda Pleyistosen’in en üst seviyesini temsil eden kalkarenitik kireçtaşları yer almaktadır. Buna karşılık Gymnasium, Amfitiyatro ve sütunlu yolun kuzey ucu plaj kumu üzerinde bulunmaktadır (Şekil 3.20). Bu kısımlarda yapıların inşasından önce kireç harcı, jips kırıntı ve moloz karışımından oluşan bir tesviye harcı ile platform oluşturulmuş ve temelin kimi kısımları yine bu tesviye harcının üzerinde kazılmıştır. Sütunlu yolun kuzeye doğru eğimli olması olasılıkla orijinaldeki durumdur. Bütün bu görüntü Salamis kentinin kurulduğu zamanda bugünkünden daha düşük bir kotta bulunduğunu işaretler. Bu şekilde 3000 yıldır meydana gelen yükselmenin beş metre kot farkı oluşmasına dayanan hızı 0.17 cm/y dır. Bu yükselmenin bir başka kanıtı kıyıda yüksekte kalmış olan alüviyal yelpaze depolanmalarıdır ki malzeme içerisinde yoğun kiremit parçalarının bulunması bu taşınma olayının olasılıkla kentin depremlerle yıkılması sıralarında meydana geldiğini gösterir. Salamis alanının bu yükselmesiyle taşınmayı meydana getiren Kanlıdere veya onun kolu güneye göç etmiştir. Gerçekte kıyı diferansiyel şekilde bütünüyle yükselmektedir. Agoranın kuzeyinde yer alan su 60 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN deposu bugün ova tabanından altı-yedi metre yüksekte bulunmaktadır. Kullanıldığı zamanda daha düşük kotta bulunmuş olmasıyla batıdan kanallarla veya akuadüklerle su getirilmesinin çok da güç olmamış olduğunu düşündürebilir. Kentin güneydoğusunda kalıntıları görülen antik limanın üzeri kalınlığı 1.5 m’yi geçmeyen alüviyal yelpaze depolanmalarıyla örtülmüştür. Bugüne kadarki yayınlarda sözü edilen antik limanın iki kilometre kuzeye taşınmış olması çok zayıf bir taşınmaya neden olan Kanlıdere’nin limanı doldurmasından çok karanın yükselerek bu sığlaşmaya neden olmasıdır. Şekil 3.20. Salamis antik kentinin vaziyet planı. Kentin güneydoğusunda antik limana yakın kısımlara depremlerle meydana gelen yıkıntılar dökülmüştür. Bunlar arasında doğal taşınan malzeme de bulunmaktadır. Bunlar arasında yalnızca limana yakın kesimde doğal taşınan malzeme arasında mermer yongaları bir seviye halinde gözlenmiştir. Bu durum 61 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN kentin imarı sırasında taş blokların ve çeşitli mermer malzemenin kentin güneyinde suya yakın yerde hazırlanmış olduğuna işaret edebilir. Kentin imarında kullanılan kesme taş ve moloz taşlar Pleyistosen istifinin en üst seviyesini meydana getiren denizel kireçtaşlarından ve kumlu kireçtaşlarından hazırlanmıştır. Bunun için çevrede çok sayıda taş ocağının işletilmiş olması gerekir. Bu imalat bazı yerlerde ova tabanının en çok üç metre farklılıkta değişen seviyelerde bulunmasına neden olmuştur. Fay sarplıkları bazı yerlerde taş ocaklarının doğal aynalarını meydana getirmiştir. Pliyo-Pleyistosen istifinin dayanım özellikleri daha önce de belirtildiği gibi en üst kireçtaşı katmanının bir doğal tavan gibi kullanılabilmesini sağlamış ve mezarlar dahil olmak üzere olasılıkla çeşitli amaçlı kullanımlar için yeraltı açıklıklarının kazılabilmesini sağlamıştır. Bu durumun örnekleri Salamis antik kentinin batısında ova tabanında yer alan nekropol’de görülebilmektedir. Kentin imarında kullanılan başlıca yapı malzemesi çevre taş ocaklarından sağlanmış olan Pleyistosen yaşlı denizel kalkarenitik ve kumlu kireçtaşlarıdır. Bu kireçtaşlarının en fazla 1.5-2 m kalınlıkta olması bunlardan yapılan sütun başlıklarının daha az dayanımlı olmasıyla kolay aliterasyonuna yol açmış ve bunlardan yapılan sütunlar ancak bir kaç parçalı olmak suretiyle gerçekleştirilmiştir. Denizel kireçtaşlarının çoğu zaman homojen olmayan iç yapıları fiziksel ve kimyasal aliterasyonlarına yol açarak karakteristik karst aşınım formlarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kentin M.S. 77 ve 332-342 yıllarında yıkılmasına neden olan depremleri takiben yapılan onarımlarda çoğunlukla yıkımdan çıkan molozlar duvar örgüsünde kullanılmıştır. Bu kapsamda bazı tamiratlarda ve özellikle bu kazı döneminde ortaya çıkarılmış olan yolun bozulması ve yeniden kaplanmasında kullanılan gri renkli orta dayanımlı kumtaşları olasılıkla kentin güneydoğusunda deniz içerisinden alınmıştır. Bazı siyahımsı gri renkli breşik kireçtaşı sütunların Beşparmak Dağları’ndaki Permokarbonifer yaşlı kireçtaşlarından getirilmiş olması olasıdır. Buna karşılık granit ve mermer sütunlar ile puding ve breşik mermer sütunların, kaplama olarak kullanılmış olan beyaz ve bordo renkli mermerlerin, yine bordo renkli mermerden 62 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN yapılmış büyük küvetlerin ada dışından getirilmiş olması gerekmektedir (Gökten ve ark., 2005). 3.1.5. Çalışma Alanının Günümüzdeki Arazi Kullanımı Kıbrıs Adası’nın doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin gerisinde uzanmakta olan tüm ada üzerindeki en önemli yerleşimlerden Salamis Antik Kenti 7 km²’lik alanı kaplamaktadır. Salamis Antik Kenti ve çevresinde yer alan arazilerin günümüzdeki kullanımları çeşitlilik arz etmektedir. Bölgede, kuru tarım arazileri; sulanmayan işlenen araziler, sulu tarım arazileri; geçici olarak sulanmakta olan araziler, ağaçlandırılmış alanlar; orman tarımı arazileri ve makilikler; geçici orman-çalılık olarak kullanılan araziler çoğunluğu oluşturmaktadır. Ayrıca Zeytinlikler (zeytin bahçeleri) de önemli bir alana sahiptirler. Bunların yanında az miktarda narenciye alanları bulunmaktadır. 3.1.6. Çalışma Alanının Zemin ve Toprak Özellikleri Kıbrıs Adası’nın kuzey kesitinde yer alan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, çok genç Holosen’den çok yaşlı Permiyen-Karbonifer’e kadar uzanan çok zengin jeolojik oluşukların yanı sıra Trodos Dağları’ndan ve özellikle de Beşparmak Dağları’ndaki dik-çok dik eğimlerden kısa mesafe içerisinde Akdeniz düzlüğüne ulaşan akarsu ve yan dereler, yamaçlarda eğimin kırılması sonucu meydana gelen koluviyal ve bajada oluşukları çok farklı ana materyallerin ve yeryüzü şekillerinin varlığını ortaya koymakta bu özellik ülke toprakları deseninin çeşit ve zenginliğine de yansımaktadır. Ülkede jeolojik materyal ve fizyoğrafik birimler bakımından kesin farklılıklar gösteren 17 değişik ünite bulunmaktadır. Bunlar; Genç Alüviyal Depozitler, Yandere Alüviyalleri, Yaşlı Alüviyal Depozitler, Çukur Kil Depoları, Koluviyaller, Bajadalar (Çamur Akıntıları), Pliyosen-Pleyistosen, Kumlu Marnlar, Pliyosen- Pleyistosen Marn Üzerini Örten Konglomera Terasları, PliyosenPleyistosen Marno-Kalker, Marn’lar, Miyosen Jips’ler, Miyosen Kumtaşları, Miyosen Kum Taşı ara Katmanlı Kireçli Kil ve Kireçli Killer, Miyosen Tebeşirler, 63 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Jura-Triyas Kristalize ve Dolomitik Kireçtaşları, Kretase Volkanik’leri, Stabil Kıyı Kumul’ları ve ile Çeşitli Arazi Tipleridir. Trodos Dağları’ndan Lefke, Güzelyurt ve Mesarya ovalarında, Beşparmak Dağları’ndan ise yine orta Mesarya Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi, Kanlıdere, Çakıldere gibi akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler genellikle çok derin, yer yer de çok çakıllı bulunmaktadır. Çalışma alnında bulunan toprakların büyük çoğunluğu da bu gruta yer almaktadır, kanlıdere ırmağı tarafından taşınan materyallerin birikmesi sonucu oluşmuşlardır. Ülkenin, özellikle Yeşilırmak ve Güzelyurt bölgelerinde yoğun tarım yapılan toprakları, genç alüviyal depozitlerden oluşmaktadır. Genellikle Beşparmak Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış materyaller Yandere Alüviyal fizyoğrafik ünitesini meydana getirmiştir. Bu dereciklerin depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye önemli derecede benzerlik göstermekte olup büyük çoğunlukla hafif-orta eğimlerde bulunurlar. Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e komşu eski kıyı bataklıklarının dolması sonucu veya bajadaların (çamur akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle birleştiği konkav topografyalarda oluşmuş durumdadır. Özellikle Mesarya Ovası’nın güneyinden Mağusa’ya doğru geniş yayılım gösterirler. Çoğunlukla yetersiz drenajlı tuzlu ve jipsli özellik taşırlar. Çalışma alanı toprakları bu fizyoğrafik üniteyi oluşturan serileri içermektedir. Ülkenin en homojen ve yaygın toprakları Bajada’lar üzerinde oluşmuşlardır. Bunlar şimdiki durumda kuru tarım yapılan, Salamis Antik Kenti toplumunun da beslenme ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı bilinen Mesarya Ovası’nın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. Genellikle Mesarya ovalarının kuzeyi, Beşparmak Dağları’nı paralel olarak izleyen, miyosen yaşlı kumtaşı ara katmanlı kireçli killerden ve kumlu marnlardan yüzey suları ile ovanın orta kesimine doğru çamur akıntıları şeklinde taşınarak yığılan, çok derin topraklardan ibarettir (KKTC Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi, 2000). 64 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.1.7. Çalışmada Kullanılan Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemleri Donatımları Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan Salamis Antik Kenti ve çevresindeki çalışmalarımızda; bölgenin 1:5.000 ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü kullanılmıştır. Ayrıca çalışmada, 2000 yılında tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel Toprak Haritası, Arazi Kullanım Kabiliyeti Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası ve Tarımsal Kullanıma Uygunluk Haritası’ndan yararlanılmıştır. Topoğrafik haritalar ve uydu görüntüleri üzerinde yer alan veriler; K.K.T.C. Tarım ve Orman Bakanlığı Coğrafi Bilgi Sistemleri Laboratuvarı ile Çukurova Üniversitesi’nde sayısallaştırılarak Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturmak amacıyla bilgisayar ortamına aktarılmıştır, gerekli analizlerin ve sorgulamaların yapılmasında ArcGIS (ArcCatalog, ArcToolbox, ArcMap), ArcView ve MapInfo Professional programları kullanılmıştır. 3.1.7.1. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntü ve Özellikleri Hint uzaktan algılama uydusu (IRS- 1C) 28 Aralık 1995'te Rus mekiği ile başarılı bir şekilde kutupsal yörüngeye oturtulmuştur. Ocak 1996'da ilk görüntüler alınmaya başlanmıştır. Benzeri bir uydu 29 Aralık 1997'de kutupsal yörüngeye başarılı bir şekilde oturtulmuş olup 1997 yılının Ekim ayında çalışmaya başlamıştır. IRS-1C dairesel, güneş uyumlu, kutuplara yakın yörüngede 98,69 derecelik bir eğimle ve 817 km'lik bir yükseklikte yeryüzünü hemen hemen sabit bir ışık altında görüntüleme yapacak şekilde yörüngeye oturtulmuştur. Günde 14 dönüşüm yapmaktadır. Dünya etrafındaki bir dönümü 101.35 dakika sürmektedir. Yeryüzü üzerinde aynı noktadan 24 günde bir geçmektedir (www.nik.com.tr). Tarım ve Ormancılık (bölgesel), Jeoloji, bölgesel planlama gibi uygulama alanları olan çok bandlı uydunun özellikleri şöyledir; Band 1: 0.52-0.59 µm, Band 2: 65 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 0.62-0.68 µm, Band 3: 0.77-0.86 µm, Band 4: 1.55-1.70 µm, Çözünürlük: 23 m (Band 1-3), 70 m. (Band 4), Tarama Genişliği:142 km(Band 1-3), 148 km (Band 4) (www.akropol.com.tr). 66 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN 3.2. Metod Veri Toplama ve Kaynak Tarama 1:5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalar Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsü Harita Sayısallaştırma Uydu Görüntüsünün Coğrafi Düzeltmesi Görüntü Zenginleştirme Sınıflandırma Coğrafi Bilgi Sistemleri Oluşturulması GPS ile Arazi Etüdü Arazi Etüd Sonuçlarının CBS ile Bütünleştirilmesi Elde Edilen Katmanlardan Tarihi ve Günümüz Arazi Kullanımlarının Karşılaştırılması Sayısallaştırılan Yükseklik Eğrileri ile Arazinin Üç Boyutlu Örneklemesinin Yapılması Haritaların Basımı Araştırma Sonuç ve Önerileri Şekil 3.21. Çalışma akış tablosu. 67 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN Çalışmada, Kıbrıs adasının doğu kıyısındaki Gazi Mağusa körfezinin gerisinde uzanmakta olan ve 7 km²’lik alanı kaplayan Salamis Antik Kenti ve çevresi Coğrafi Bilgi Sistemleri yardımıyla tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden incelenmiştir. Bu incelemeler sırasında öncelikle veri toplama ve kaynak tarama çalışmaları yapılmıştır. Bölge hakkında bilgili kişilerle görüşülmüş ve onların yorumları alınmıştır. Kaynaklar temin edilmiştir. Bunlarla birlikte bölgenin 1:5.000 ölçekli topoğrafik haritaları ile 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüleri temin edilmiştir. Ayrıca çalışmada kullanılmak üzere, 2000 yılında tamamlanan K.K.T.C. Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi sonucunda oluşturulan K.K.T.C. topraklarına ait; Temel Toprak Haritası, Arazi Kullanım Kabiliyeti Haritası, Sulu Tarıma Uygunluk Haritası, Şimdiki Arazi Kullanım Haritası, Potansiyel Arazi Kullanım Haritası ve Tarımsal Kullanıma Uygunluk Haritası da tedarik edilmiştir. Arkeolojik veri toplama çalışmaları sırasında, Salamis Sit Alanı kazılarını yürüten uzman ekipten ve Eski Eserler ve Müzeler Dairesi sorumlularından bilgiler toplanmıştır. Bölgede yapılan arazi çalışmaları içerisinde ise fotoğraflama çalışmaları ve GPS ile arazide nokta tespit işlemleri yapılmıştır. 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü üzerinde Erdas Imagine programı kullanılarak gerekli çalışmalar yapılmış ve çalışma alanında yer alan farklı arazi kullanımları saptanmıştır. Bu saptanan alanlarda farklı bantlar kullanılarak zenginleştirilmiş bir görüntü elde edilmiştir. Elde edilen bu görüntülerin sınıflandırılması sonucunda birbirine yakın değerler veren alanların ortak bir renginin oluşması sağlanmıştır. Böylece farklı renklerle farklı kullanımlar gerçekleştirilen alanların sınırları çizilmiştir. Temin edilen 1/5 000 ölçekli topoğrafik haritaların raster veri formatından vektör veri formatına dönüştürülmesi işlemleri çalışmada harita sayısallaştırma aşamasının temelini teşkil etmektedir. Vektörel formattaki veriler, nokta (point), çizgi (line) ve alan (poligon) olarak (x,y) koordinat değerleriyle kodlanarak depolanmışlardır. Nokta özelliği gösteren örneğin; bir elektrik direği, ağaç, kuyu, antik yerleşim, nirengi noktası veya kot tek bir (x,y) koordinatı ile tanımlanırken, çizgi özelliği gösteren bir yol veya akarsu şeklindeki coğrafi varlık birbirini izleyen 68 3.MATERYAL VE METOD Ersü İDERMAN bir dizi (x1, y1) (x2, y2) (x.., y..)..... (xn, yn) koordinat serisi şeklinde saklanmıştır. Poligon özelliğine sahip coğrafik varlıklar, örneğin sit alanı, güncel yerleşim alanları, göller, toprak haritaları, eşyükselti eğrileri, orman alanları, bitkisel üretim alanları kapalı şekiller olarak, başlangıç ve bitişinde aynı koordinat olan (x1, y1) (x2,y2) (x.., y..) (xn, yn) (x1, y1) dizi koordinatlar ile depolanmıştır. Uydu görüntüsü ve sayısallaştırması yapılmış 1/5.000 ölçekli haritalarla Arc GIS programı kullanılarak Coğrafi Bilgi Sistemleri oluşturulmuştur. Oluşturulan veriler 1/25.000 ölçekli toprak haritalarıyla da birleştirilmiştir. Bunların sonucunda daha verimli ve kolay ulaşılabilir bir bilgi deposu elde edilmiştir. Bu veriler kullanılarak çalışma alanının üç boyutlu görüntüsü oluşturulmuş, şimdiki arazi kullanım haritaları çizilmiş ve analizlerle sorgulamalar yapılarak arazi kullanım planlamaları yoluna gidilmiştir. 69 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 4. ARAŞTIRMA BULGULARI 4.1. Çalışma Alanı İle İlgili Elde Edilen Arkeolojik Bulgular Dünyadaki önemli kültür miraslarından biri olan ve Kıbrıs Adası üzerinde 7km²’lik alan kaplayan Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı, St. Barnabas Manastırı ve Enkomi (Alasia) Şehri doğal kaynaklar yönünden zengin bölgeler üzerine kurulmuşlardır. Zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme alanları ve zengin ormanlar yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok uygun bir bölgede konumlandırılmışlardır. Salamis Antik Kenti’nin denize olan yakınlığı Şekil 4.1.’de görülmektedir. Tarıma elverişli arazilere yakın alanlarda kurulmuş bu kentlerde yapılan kazılar sonucu elde edilen bulgular ve Salamis Antik Kenti’nde mevcut zeytinyağı değirmeni de göstermektedir ki zeytin, dönem halkı için çok büyük önem taşımıştır. Ayrıca adanın bu bölgesinde mevcut olan maden ve orman zenginliğinin de şehirlerin yapılandırılmasında büyük önemi bulunmaktadır. Şekil 4.1. Salamis Antik Kenti. 70 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Salamis’in diğer şehirlerle olan yarışlarından hep daha üstün çıkmasını ticaret açısından da adanın en önemli şehri oluşu sağlamıştır. Özellikle şehrin batısında yer alan Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin ve bağ ürünlerini görkemli limanlarından komşu ülkeler olan Mısır, Rodos, Girit, Filistin ve Anadolu’ya göndererek kazanç sağlamışlardır. Ayrıca adaya gelen seramik ve cam gemilerden değişik formları şehirde bırakılmıştır. Yapılan kazı çalışmaları sonucunda elde edilen buluntular bu verilerin elde edilmesine neden olmuştur. Kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan mezarlar Salamis mezarlık alanı planı içerisinde Şekil 4.2.’de yer almaktadır. Şekil 4.2. Salamis mezarlık alanı planı. Yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılan ve yukarıda görülmekte olan mezarlarda ele geçen bulgular saptanabilmesine çalışılmıştır. kullanılarak alanın gerçek fonksiyonunun Salamis Antik Kenti’ndeki kazı ve restorasyon çalışmaları Ankara Üniversitesi, Dil Tarih Coğrafya Fakültesi, Klasik Arkeoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Coşkun Özgünel başkanlığındaki Salamis Harabeleri 71 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN kazı ve restorasyon ekibi tarafından sürdürülmektedir. Özgünel Kazıları’nda Salamis Antik Kenti içerisindeki geçmişte yapılan kazılar sonucu ortaya çıkarılmış yapılar yerine bugüne kadar araştırılmamış kısımlara yoğunlaşılmıştır. Antik Salamis Kenti’nde 1950’li yıllarda gerçekleştirilen kazılar sonucunda ortaya çıkarılan kentin önemli kamu yapılarının bir kısmı Şekil 4.3.’de yer almaktadır. Şekil 4.3. Salamis Antik Kenti’nde yer alan bazı kamu yapıları. Şekil 4.3.’de görülen numaralandırılmış bölümlerden 1 numaralı kısım fiziksel hareketlerin yapıldığı kolonlu avluyu gösterirken 2 ve 4 rakamları stoa denilen kısa fayanslarla kaplanmış yolları temsil etmektedir. Şekil 4.4.’de kolonlu 72 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN avlu ve yer seramikleri görülmektedir. 3 numara verilmiş yapı kırkdört kişilik tuvalettir. 4 numara ile simgelenen stoa’nın doğusunda yer alan yapılar tam anlamıyla bir hamam kompleksini oluşturmaktadır. 5 numara ile hamam kompleksi içerisindeki yüzme havuzu, 6 numara ile soğuk oda, 7 numara ile sıcak oda yani sauna, 8 numara ile sıcak su havuzları ve 9 numara ile ılık oda görüntülenmektedir. Bu odalar alt kısımlarında döşenmiş olan pişmiş toprak borular ile kurulmuş ısıtma sistemi sayesinde ısıtılmaktadır. Ahşap odunların yakılması ve yakılan yerin altındaki tünellerin kullanılmasıyla sıcak hava odaların altlarına gönderilerek ısınma sağlanıyordu (Şekil 4.5.). Bu planlamalar ve duvar yapıları incelendiği zaman üstün bir mühendislik kullanıldığı görülebilmektedir. Binada yakacak stokların yapıldığı alan 10 numaralı yapıdır. 11 numaralı yapı ise sekiz kişilik aristokrat sınıfa ait tuvaletlerdir. Bu kanıya yer seramikleri yardımıyla varmaktayız. Kıbrıs’ta özellikle bazilikalarda kullanılan büyük taşlardan yapılmış, sarımsı beyaz renkli ve çok az sayıda kırmızı içeren mozaikler kullanılmıştır. 12 numara ile simgelenmiş yapı ise su deposudur. Şekil 4.4. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan kolonlu avlu ve yer seramikleri. 73 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Şekil 4.5. Salamis Antik Kenti içerisinde bulunan yeraltı ısıtma sistemi. Birçok duvar mozaiğini içeren kentte, efsanelerden esinlenerek resimlemeler yapılmıştır. Günümüzde de Salamis Antik Kenti içerisinde bu mozaiklerin bir kısmını orijinal yerlerinde görebilmekteyiz. Şekil 4.6.ve 4.7’de bu resimlerden örnekler yer almaktadır. Şekil 4.6. Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerinden biri. 74 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Şekil 4.7. Salamis Antik Kenti duvar mozaik kalıntıları örneklerinden biri. 4.2. Çalışma Alanına Ait Haritalardan Elde Edilen Bulgular 4.2.1. 1/5.000 Ölçekli Topoğrafik Haritalardan Elde Edilen Bulgular Kuzey Kıbrıs’ın doğu kısmını içeren 1/5.000 ölçekli on adet; s31c03c, s31c03d, s31c04d, s31c07b, s31c07c, s31c08a, s31c08b, s31c08c, s31c08d ve s31c09a numaralı pafta tarayıcı ile 1-1 olacak şekilde ve çalışma amacına uygun çözünürlükte taranmıştır. Tarama sonucu elde edilen TIF (Tagged Image file Format) uzantılı raster veriler (Şekil 4.8) üzerinde projeksiyonları European Datum 1950, 3° ve 36. zon şeklinde tanımlanarak koordinatlandırma işlemine başlanmıştır. Bu amaçla Coğrafi Bilgi Sistemi temel programlarından biri olan ArcView altında koordinatlandırma işlemlerini yapabileceğimiz “Image Analysis” programı kullanılmıştır. 10 paftaya dört köşesinde bulunan x ve y koordinatları birer birer yazılarak dünya üzerindeki gerçek konumlarına getirilmeleri sağlanmıştır. 75 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Şekil 4.8. Çalışma alanı içerisindeki .tif uzantılı raster veri örneği. Koordinatlandırma işlemi tamamlandıktan sonra haritalar üzerindeki, çalışmaya yol gösterici nitelikteki verilerin sayısallaştırılması işlemlerine başlanmıştır. Sayısallaştırma işlemleri için ArcView programı kullanılmıştır. Öncelikle paftalar üzerindeki eşyükselti eğrileri sayısallaştırılmıştır. Eşyükselti eğrileri, diğer bir değişle münhaniler katmanı her pafta için ayrı ayrı oluşturulmuştur. Çalışma alanına ait haritalar üzerinde sayısallaştırılan 5m aralıklı eşyükselti eğrilerinden çizgi (line) katman elde edilmiştir. İkinci olarak nirengi noktaları yani yükseklik noktaları sayısal veri haline getirilerek on ayrı nokta (point) katman oluşturulmuştur. Oluşturulan verilerin her biri için ayrı ayrı tablolar yaratılarak bu tablolara verilerle ilgili bilgiler girilmiştir. Örneğin eşyükselti eğrileri için yükseklik bilgileri, münhani tipi ve yükselti şeklinde mi yoksa çukur mu olduğu hakkında semboller girilmiştir. Yükseklik noktaları içinde yine yükseklik değerleri girilerek kodlamalar yapılmıştır. 76 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 1/5.000 ölçekli haritalar üzerindeki üçüncü sayısallaştırma işlemi yollar üzerinde olmuştur. Asfalt ve Stabilize olarak iki farklı türde sayısallaştırılan yollardan çizgi katmanlar meydana getirilmiştir. Bir sonraki aşamada Salamis Antik Kenti ve çevresindeki binalar alan (polygon) katman olarak vektör veri haline getirilmiştir. Sayısallaştırılan binaların isimlendirmelerini içeren tabloları oluşturulmuştur. Son olarak da Kıbrıs Adası’nın doğu bölgesinde mevcut olan bitkilerden bir nokta (point) katman oluşturulmuştur. Bitki katmanı içerisinde dört farklı kod kullanılmıştır. Bunlar yaprağını döken ağaçlar, çalılık, meyvalık ve sıra ağaçları simgelemektedir. Oluşturulan eşyükselti çizgi (line) haritaları, öncelikle Arc View programı eklerinden biri olan “Geo Processing Wizard” kullanılarak birleştirilip tek bir çizgi katman haline dönüştürülmüş, daha sonra da Map Info Professional programı kullanılarak bu veriler nokta katmana çevirilmiştir. Nokta katman haline gelen eşyükselti eğrileri ile daha önce tek bir nokta katman haline getirilen yükseklik noktaları birleştirilmiştir. Elde edilen veri artık üç boyutlu görüntü oluşturmada kullanabileceğimiz yapıdadır. Bina ve bitki haritaları da aynı yöntemler kullanılarak birleştirilmiştir. Sonuç olarak dört farklı katman elde edilmiştir. Bu katmanlar sırasıyla Şekil 4.9, 4.10, 4.11 ve 4.12’de verilmiştir. 77 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 0 (a) 3000 metre (b) Şekil 4.9. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış eşyükselti eğrileri. Veri tablosu içerisinde üç farklı tür olarak işlenen eşyükselti eğrilerinden 25m aralıklarla geçenlere ana münhani, 5m aralıklarla geçenlere münhani ve 2.5m aralıklarla geçenlere de ara münhani diye adlandırma yapılmıştır (Şekil 4.9.a). Eşyükselti eğrileri ile yapılan çalışma sonucunda onbir adet farklı yükseklik değeri elde edilmiştir (Şekil 4.9.b). Sınır noktası da sıfır değeri olarak girilmiştir. 78 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 0 3000 metre Şekil 4.10. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış yollar. Salamis Antik Kenti çevresinde yer alan yollarla ilgili yapılan sayısallaştırma çalışmalarında iki tür ele alınmıştır. Bu türlerden biri olan asfalt yollar üzerinde gerçekleştirilen isimlendirme çalışmaları sonucunda ayrıca bir veri tabanı meydana getirilmiştir. Çalışma alanı ile çevresi arasındaki ilişkinin ve mesafelerin daha net görülmesini sağlamak amacıyla sayısallaştırması yapılan bu yollar topoğrafik haritalarda da aynı şekilde adlandırılmıştır (Şekil 4.10). 79 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 0 1000 metre Şekil 4.11. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış binalar. Kıbrıs Adası üzerindeki en önemli yerleşimlerden biri olan Salamis Antik Kenti’nin binaları ile ilgili sayısallaştırma işlemlerinde topoğrafik haritalar üzerindeki raster veriler kullanılmıştır. Üç ana kısımdan oluşan binalar Salamis Antik Kent yapıları, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı olarak gruplandırılmış ve isimlendirilmiştir (Şekil 4.11). 80 4.ARAŞTIRMA BULGULARI 0 Ersü İDERMAN 3000 metre Şekil 4.12. Çalışma alanı içerisindeki sayısallaştırılmış bitkiler. Yapılan sayısallaştırma çalışmaları içerisinde oluşturulan bitki katmanı dört farklı bitki türünü içermektedir. Kısmen yüksek olan alanlarda yer alan yaprağını döken ağaçlar bitki grubu içerisinde geniş bir yer kaplamaktadır. Daha az eğime sahip alanlarda çalılıklar yer alırken çalışma alanı içerisindeki az miktarda mevcut olan meyve ağaçları da sayısallaştırılmıştır. Sıra ağaçlar olarak belirlenen türler ise arazi sınırlarına ekilerek rüzgar kıran olarak yetiştirilmişlerdir. 1/5.000 ölçekli topoğrafik haritaların lejantında da bu farklı bitki türleri aynı şekilde yer almaktadır (Şekil 4.12). 4.2.2. 1/25.000 Ölçekli Toprak Haritalarından Elde Edilen Bulgular Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti topraklarının 2000 yılında oluşturulan 1/25.000 ölçekli toprak yapı ve özelliklerini gösteren “.shp” (shapefile) uzantılı haritaları üzerinde çeşitli görüntüleme, sorgulama ve analiz etme çalışmaları 81 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN yapılmıştır. Çalışma alanı toprak yapısına ışık tutacak bilgi kaynağı olarak kullanılan haritalar, Coğrafi Bilgi Sistemleri’nin temelini oluşturan ArcGIS Sistemi’nin ara yüzlerinden biri olan ArcView programı kullanılarak incelenmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda Şekil 4.13. ve 4.14.’de yer alan haritalar elde edilmiştir. 0 3000 metre Şekil 4.13. Salamis Antik Kenti ve Çevresine Ait Toprak Birlik Haritası. Sorgulama çalışmaları sonucunda elde edilen verilerin görüntülendiği Şekil 4.13’te verilen haritada görülmektedir ki, çalışma alanının büyük çoğunluğunu Bajadalar (çamur akıntıları) oluşturmaktadır, Genç Alüviyal Depozitler ile Marn üzerini örten Konglomera Terasları da Salamis Antik Kenti’nin kurulmuş olduğu bölgede geniş kısımlar kaplayan ünitelerdir. Aynı zamanda çok geniş alan kaplamamakla birlikte kentin çok yakınındaki alanların da Kolüviyaller ve Çukur Kil Depolarından oluştuğu görülmektedir. 82 4.ARAŞTIRMA BULGULARI 0 Ersü İDERMAN 3000 metre Şekil 4.14. Salamis Antik Kenti ve Çevresinde Bulunan Toprakların Zeytin Yetiştiriciliğine Uygunluk Haritası. Çalışma alanının 1/25.000 ölçekli Detaylı Temel Toprak Haritası üzerinde yapılan analiz etme çalışmalarında ele alınan kuru tarım alanları içerisindeki arazi kullanım türlerinden biri olan zeytin, sofralık dane zeytin ve zeytin yağı üretimi açısından sorgulanmıştır. Bu amaçlarla çok yıllık bir kullanım türü olan zeytin yetiştiriciliğine uygunluk dereceleri belirlenmiştir. Analiz ve sorgulama çalışmalarında dört sınıf esas alınmıştır ve buna göre zeytin yetiştiriciliğine çok uygun alanlardan uygun olmayan alanlara kadar gruplandırmalar yapılmıştır. 4.2.3. IRS-1C (Hint Uydusu) Uydu Görüntüsünden Elde Edilen Bulgular Çalışma alnında mevcut olan yerleşim dokusu ve tarımsal alanların izlenmesine olanak sağlayan 3 Kasım 1996 tarihli IRS-1C (Hint Uydusu) uydu görüntüsü kullanılarak çalışmalar yapılmıştır. Erdas Imagine programından 83 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN yararlanılarak yapılan çalışmada eğitimsiz (unsupervised) sınıflama yöntemi kullanılmıştır. Sınıflama işlemi üç bant kullanılarak yapılmıştır. Oluşturulan görüntü üzerinde yapılan incelemeler sonucunda çalışma alanı ve çevresine ait sınıflaması yapılmış veriden çıktı alınarak arazi gözlemlemeleri yapılmıştır. Eğitimsiz sınıflandırılmış uydu görüntüsü üzerindeki farklı renklerle temsil edilen alanlarda yapılan incelemelerden elde edilen bulgular toprağın ve üzerinde bulunan her türlü birimin (binalar veya bitki örtüsü) karakteristik özelliklerine bağlı olarak, kendine özgü sıcaklıkları ve sıcaklıklardaki radyasyonu farklı düzeylerde yansıttıkları gözlemlenmiştir (Şekil 4.15). Şekil 4.15. Çalışma alanının sınıflandırılmış görüntüsü. 84 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN 4.3. Arazi Çalışmalarından Elde Edilen Bulgular Çalışma alanı ve çevresinde yapılan arazi çalışmaları gözlemleme ve fotoğraflama nitelikli olarak gerçekleştirilmiştir. Öncelikle Salamis Antik Kenti, Mezarlık Alanı, St. Barnabas Manastırı, Enkomi (Alasia) Şehri gezilerek, yapılar ve çevre ile ilişkileri incelenmiştir. Daha sonra ise çalışma alanı ile ilgili fotoğraflama çalışmaları yapılmıştır. Bölgede yapılan arazi çalışmalarında tarımsal faaliyetler de incelenmiştir. Çalışma alanı ve çevresinin bitki örtüsü incelemeleri sonucunda Şekil 4.16’daki haritada görülen bitki deseni oluşturulmuştur. 0 3000 metre Şekil 4.16. Çalışma alanı çevresindeki bitki deseni haritası. Çalışma alanı çevresinde yer alan yerleşim birimleri dışındaki arazilerde gerçekleştirilen çeşitli tarımsal faaliyetler içerisinde en geniş yeri zeytinlikler kaplamaktadır. Bunun yanında özellikle Salamis Antik Kenti yakınlarında geniş Akasya, Selvi ve Okaliptüs ormanları yer almaktadır. 85 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Çalışma alanı ve çevresinde yapılan fotoğraflama çalışmaları sonucu elde edilen fotoğrafların çoğunluğuna Materyal ve Metod bölümünde yer verilirken Salamis Antik Kenti duvar mozaiklerine görsellik kazandırmak amacıyla Araştırma Bulguları’nda da Şekil 4.6’da çekilmiş olan fotoğraflardan bir örnek yer almaktadır. 4.4. Veri Toplama ve Kaynak Tarama Çalışmalarından Elde Edilen İstatistiki Bulgular Geçmişle geleceği keşfetmenin ve tanımanın yegane yolu, arkeolojik mirasımıza sahip çıkarak, koruyarak ve incelemeler yaparak mümkün olabilmektedir. İçerdikleri geçmişe ait çok değerli bilgiler olduğundan gelecekte yapılacak araştırmalara ışık tutacaklardır. Aynı zamanda bu varlıklar eğitim, rekreasyon ve turizm faaliyetleri açısından da çok büyük önem taşımaktadır. Her biri özgün ve tekil olan bu varlıklar ülkeyi ziyaret eden turist sayısındaki belirgin artışlarda büyük rol oynamaktadır. 2003 yılında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni ziyaret eden turist sayısı 2002 yılına göre %10.4 oranında artarken, 2003 yılına göre 2004 yılı turist sayısı artış hızı %27.5 olarak gerçekleşmiştir. Turizm gelirleri ile döviz gelirlerinde meydana gelen aynı doğrultudaki artışlara da dayanarak arkeolojik kültür mirası ile turizm arasındaki paralellik açıkça görülebilmektedir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ekonomisi içerisinde ihmal edilmeyecek, etkin bir yere sahip olan en önemli unsurlardan biri de tarımdır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 2004 yılı tahminlerine göre toplam nüfusu 218,066’dır. Ülke nüfusunun yaklaşık % 59.6’sı kırsal bölgelerde yerleşmiş olup, toplam çalışan nüfusun % 16.5’i tarım sektöründe istihdam edilmiştir. Yaratılan Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın % 9.7 gibi önemli bir oranı bu sektörden karşılanmaktadır. Milli ihracatın % 35.56’sı tarım ürünlerinden oluşmaktadır. Bu parametreler ülkenin bir tarım ülkesi olduğunu kanıtlamakta ve bu sektörün ülke açısından önem ve büyüklüğünü ortaya koymaktadır. K.K.T.C.’nin 329,890 ha’lık toplam alanının %56.71’ine karşılık gelen 187,068 ha tarım arazileri olarak kullanılmaktadır. Tarım sektörünün temel görevleri arasında yer alan; toplum bireylerinin beslenme ve temel ihtiyaç maddelerini yeterli ve nitelikli olarak sağlamak, dış satım olanaklarını geliştirerek ülke ekonomisine 86 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN katkıda bulunarak toplumun ekonomik ve sosyal kalkınmasını hızlandırmak yer almaktadır. Akdeniz Ülkeleri tarımı içerisinde ihmal edilmeyecek, etkin bir yere sahip olan en önemli bitki türlerinden biri ise zeytindir. Zeytin ve zeytinyağı 8000 yıldan beri insanlar tarafından bilinmektedir. Dünya zeytin yetiştiriciliğinin %97’si Akdeniz Bölgesinde yapılmaktadır. Botanik açıdan ölümsüz kabul edilen zeytin ağacının yaşam ve verim evrelerine göre 1-7. yıllar ağacın gençlik dönemini, 8-40. yıllar verimin arttığı yılları ve 41-150. yıllar ağacın verimin tedricen azaldığı yılları ifade ederken, ağaçlar aynı köke bağlı yeni bir gövde ile gençleştirilebilinirse, bu yeni gövde sayesinde çok uzun yıllar verim alınabilmektedir. Ancak pratik açıdan bir zeytin ağacına biçilen ömür, iklim ve bakım şartlarına göre 500 yıla kadar uzayabilmektedir. Ayrıca kış soğuklarının -7ºC’nin altına inmediği iklim şartlarında ve denizden yüksekliği 400m’yi aşmayan her türlü arazi şartlarında (dağ, bayır, yamaç, engebeli alanlar ve ova) zeytin yetişebilir. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı verilerine göre 462.737 adet zeytin ağacı bulunmaktadır ve bu ağaçlardan 5.796,30 ton ürün elde edilmiştir. Çizelge 4.1.’de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre zeytin ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi yer almaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarım, ekonomi içerisinde etkin bir yere sahip olmasına rağmen bu alandaki önemli darboğazlar, sektörün ekonomik gelişmedeki yerini almasını ve hızlı bir gelişmenin gerçekleşmesini sınırlamaktadır. Tarımın ülke ekonomisini destekleyecek bir sektör olarak gelişmesi ve tarım sektöründeki darboğazların hafifletilerek hem sektördeki hem de ekonomik gelişme üzerindeki olumsuz etkilerin giderilmesiyle üretim-ihracat ilişkisinde de artışlar olacağı açıkça görülmektedir. Çizelge 4.2.’de Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg) ve Çizelge 4.3.’de Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg) verileri yer almaktadır. Ayrıca 2004 yılında ithalatı yapılan Zeytin fidanı adeti de Çizelge 4.4.’de görülmektedir. 87 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Çizelge 4.1. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kaza ve bölgelerine göre 2004 yılı zeytin ağacı mevcudiyeti, verim ve üretimi. Kazalar Bölgeler KKTC LEFKOŞA Lefkoşa merkez Değirmenlik Ercan Güzelyurt Lefke Ağaç adeti 462.737 81.472 2.295 28.250 8.840 28.697 13.390 Zeytin Verim Üretim Kg/ağaç Ton 13 5.796,30 13 1.048,60 12 28,6 10 295 16 142 15 427 12 156 GAZİ MAĞUSA G.Mağusa A Bölgesi G.Mağusa B Bölgesi Akdoğan Yeni Erenköy Mehmetçik Yeni İskele Gönendere Geçitkale 258.365 14 3.691,40 3.185 24 77,4 4.295 26.020 80.460 65.900 36.050 6.400 36.055 12 7 11 20 20 11 11 53 172 891 1.308,00 721 73,5 395,5 GİRNE Girne Doğu Girne Batı Boğaz Çamlıbel 122.900 55.350 34.600 9.850 23.100 9 4 20 3 6 1.056,30 197 680 29,8 149,5 Çizelge 4.2. Çıkış limanlarına göre 2004 yılı Zeytin ihracatı (kg). Ürünler Siyah Zeytin Zeytin yağı Ercan 850 - GaziMağusa 2.528 1.330 Girne - Toplam 3.378 1.330 Çizelge 4.3. Kontrol yerlerine göre 2004 yılı zeytin ithalatı (kg). Ürünler Zeytin Ercan 255.550 GaziMağusa 31.422 88 Girne Toplam - 286.972 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN Çizelge 4.4. Giriş limanlarına göre 2004 yılı fidan ithalatı (adet) Ercan Zeytin Fidanı GaziMağusa - - Girne Toplam 2.215 2.215 Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde 2004 yılı verilerine göre 18 adet zeytinyağı değirmeni bulunmaktadır. Ülke doğası ile bütünlük gösteren Zeytin Üretim Alanları’nın geliştirilip çoğaltılması ile değirmenlerde yenilemelere gidilerek buralarda hem istihdam alanı yaratılabilir hem de ülke ihtiyacı olan miktarlarda zeytin ve zeytinyağı üretilebilir. İthal ürünlerden daha ekonomik olacak olan bu üretim modeliyle ülke ekonomisine de katkı sağlanabilir. Doğal kaynakların en verimli şekilde kullanılmasına bağlı olan ülkenin ekonomik gelişmesinin sağlanabilmesi için en hızlı çözüme ulaşabilmede anahtar görevi gören Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Yöntemleri kullanılmalıdır. Uzaktan Algılama Yöntemleri ile tarımsal açıdan önemli olan doğal kaynaklarımızla ilgili oluşturulabilen veritabanı neticesinde arazi kullanım planlamaları yapılabilmekte ve yüksek verim elde edilebilecek tarım politikaları izlenebilmektedir. 4.5. Çalışma Alanı İle İlgili Yapılan Modellemeler Salamis Antik Kenti ve çevresiyle ilgili olarak yapılan arazi çalışmaları ve laboratuvar çalışmaları ile elde edilen tüm veriler ileride yapılacak daha kapsamlı çalışmlara zemin oluşturması ve bölgesel bir çalışma olarak kalmaması için Coğrafi Bilgi Sistemi veri tabanına dönüştürülmüştür. Çalışma alanı ile ilgili oluşturulan veri tabanı kullanılarak ArcInfo ve MapInfo Professional programları yardımıyla arazi modellemeleri yapılmıştır. Yapılan modellemelerde ilk olarak Şekil 4.17.’de görülmekte olan eşyükselti eğrilerinin analiz etme işlemleri gerçekleştirilmiş ve üç boyutlu arazi görünümü oluşturulmuştur. Salamis Sit Alanı yapıları, yollar ve bitkiler katmanlarının da bulunduğu görüntüde renkler grili tonlardan kahve, kırmızı, sarı ve yeşil tonlarına doğru değişkenlik meydana getirirken arazide de yükseklik artışı oluşmaktadır. 89 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.17. Salamis Antik Kenti ve çevresinin eşyükselti eğrilerinin analiz edilmesi sonucu elde edilen üç boyutlu görüntüsü. Salamis Antik Kenti’ne deniz yönünden bakıldığı zaman ise Şekil 4.18.’deki görüntü görülmektedir. 90 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.18. Salamis Antik Kenti yapıları ve deniz yönünden görülen üç boyutlu arazi görüntüsü. Çalışma alanı ve çevresinin genelini kapsayan Şekil 4.19.’da modelleme çalışmaları sonucunda elde edilen arazi şekilleri yer almaktadır. Görütüde de görüldüğü gibi Akalar tarafından kurulan Salamis Antik Kenti düz düze yakın araziler içerisindeki hafif eğimli alanlara yapılmıştır. Kentten kuzey batıya doğru ilerledikçe eğimde artış olmaktadır. Bu hafif eğimli alanlar Kent halkı tarafından zeytin, badem, harnup gibi bahçe bitkileri yetiştiriciliğinin yapıldığı araziler olduğu tahmin edilmektedir. Günümüzde de yer yer zeytinliklerin bulunduğu bu alanlarda daha yoğun olarak zeytin tarımı yapılabilmesi imkanları bulunmaktadır. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yürütülmekte olan Doğruda Gelir Desteği çalışmaları kapsamında Zeytin bahçelerinin daha verimli hale getirilmesi için üreticilere destek verilmektedir. Bu çalışmalar kapsamına zeytin tarımına uygun alanlarda yeni zeytinliklerin oluşturulmasının da desteklenmesiyle önce bölgedeki halkın gelirine daha sonrada ülke ekonomisine katkıda bulunulmuş olunabilecektir. 91 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil. 4.19. ArcScene programı kullanılarak modellenmiş çalışma alanı. Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı ve çevrelerinin, ayrıca sayısallaştırılmış olan dört farklı türdeki bitkilerin modellenmiş görüntüsü Şekil 4.20.’de yer almaktadır. 92 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.20. Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı ve St. Barnabas Manastırı ile çevreleri ve bitki katmanları. Proje alanına ait haritalar üzerinde yapılan sayısallaştırma işlemleri sonucunda oluşturulan dört farklı bitki katmanı çalılıklar, meyvalıklar, sıra ağaçlar ve yaprağını döken ağaçlardan meydana gelmektedir. Şekil 4.21.’de çalışma alanı ve çevresinde yer alan çalılıkların yoğunluk derecelerini gösteren aynı zamanda yollar, binalar ve eşyükselti eğrilerinden oluşturulmuş zemin haritalarının da yer aldığı ArcScene programında hazırlanan görüntü yer almaktadır. Görüntünün incelenmesiyle çalılıkların düz, düze yakın olan Salamis Antik Kenti yapıları civarında yoğunluklarının arttığı görülmektedir. Kıbrıs’ın genel bitki örtüsü içerisinde yer alan çalılıklar ada florası içerisinde geniş bir yere sahiptirler. 93 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.21. Çalışma alanı içerisinde yer alan çalılıkların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü. Proje alanı ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda oluşturulan meyvalıkları gösteren bitki katmanı ile yapıllanan modelleme sonucunda elde edilen harita Şekil 4.22.’de yer almaktadır. Harita incelendiği zaman açıkça görülmektedir ki meyvalıkların olduğu alanlar hafif eğime sahip kısımlardır. Kentin kuzey batısında yoğunlaşan meyvalık alanlarının günümüzde de aynı amaçla kullanıldığı arazi çalışmaları esnasında gözlemlenmiştir. 94 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.22. Çalışma alanı içerisinde yer alan meyvalıkların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçlarla ilgili olarak yapılan yoğunluk analizleri sonucunda Şekil 4.23.’deki görüntü oluşturulmuştur. Köy halkı tarafından rüzgâr kıran olarak veya arazi hudutlarının göstergesi olarak ekilen bu ağaç toplulukları genellikle selvi türünden meydana gelmektedirler. 95 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.23. Çalışma alanı içerisinde yer alan sıra ağaçların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü. Proje alanı içerisinde yer alan bitki örtüsü ile ilgili olarak oluşturulan son harita Şekil 4.24.’de yer almaktadır. Yaprağını döken ağaçların modellenmesiyle elde edilen görüntüde, bu türde yer alan ağaçların çalışma alanı içerisinde geniş yayılım gösterdiği görülmektedir. 96 4.ARAŞTIRMA BULGULARI Ersü İDERMAN K 0 1000 metre Şekil 4.24. Çalışma alanı içerisinde yer alan yaprağını döken ağaçların ArcScene programında gerçekleştirilen yoğunluk analizlerinden oluşturulan görüntü. Çalışma alanı ve çevresine ait Topoğrafik Haritalar üzerinde yapılan sayısallaştırma işlemleri sonucunda elde edilen veri tabanı kullanılarak ArcInfo ve MapInfo Professional programları yardımıyla Salamis Arkeolojik Sit Alanı ve Çevresi’nin arazi modellemesi yapılmıştır. Modellemelerde; eşyükselti eğrileri ve yükseklik noktaları kullanılarak yapılan analizler sonucunda üç boyutlu arazi görünümü oluşturulmuş ve dört farklı bitki türü kullanılarak da arazi üzerindeki yoğunluklarının modellemesi yapılmıştır. 97 5.SONUÇ VE ÖNERİLER Ersü İDERMAN 5. SONUÇ VE ÖNERİLER Geçmiş ile geleceği keşfetmenin, tanımanın ve çözümlemenin yegane şartı sahip olduğumuz tarihi varlıkları incelemekten geçmektedir. Bu bağlamda Uzaktan Algılama Yöntemleri ve Coğrafi Bilgi Sistemleri kullanılarak bir veri tabanı oluşturmak ve buradan hareketle de tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden çalışma alanında incelemeler yaparak, hem kültürel dokuya hem de doğal zenginliklere zarar vermeden, sürdürülebilir arazi kullanımları ve yüksek verim elde edilecek tarımsal kullanımlar belirlenmesi ve bunun yanında da ülke ekonomisine katkı sağlayacak öneriler üretmek amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda gerçekleştirilen çalışma sonucunda aşağıdaki bilgiler elde edilmiştir. • Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin beş kazasından biri olan Mağusa kazası sınırları içerisinde yer alan Salamis Antik Kenti, Salamis Mezarlık Alanı, St.Barnabas Manastırı ve Enkomi (Alasia) Şehri, Kıbrıs Adası kültür mirasının çok geniş bir kısmını oluşturmaktadır. Şehir merkezine 3-4 km uzaklıkta ve sahil şeridinde olan özellikle Salamis Sit Alanı çevresinde bulunan araziler konumları itibarıyla, modern kentleşmenin hızla büyümekte olduğu bölge içerisinde yer almaktadırlar. Yenilenmesi olanaksız ve dönüşümsüz olan, geçmişimizin aynası bu kültür varlıklarının kentsel büyümeden olumsuz etkilememeleri için 1993 yılında gerçekleştirilen koruma çalışmaları ile Salamis Antik Kenti ve çevresi “Arkeolojik Sit Alanı” olarak ilan edilmiş ve bölgenin derecelendirmesi yapılmıştır. Sit Alanı’nın sınırları içerisine giren alanların kullanım şekli ve kullanım biçiminin belirtildiği derecelendirmede, eski eserler ile onların bulunduğu alanı koruma ve geliştirme hedeflenmiştir. Yapılan çalışmalardan başarılı sonuçlar elde edildiği gözlemlenmiştir. • Gerçekleştirilmiş olan çalışmalar sonucunda elde edilen bir diğer bilgi ise Akdeniz’in kuzey doğusunda yer alan Kıbrıs Adası’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Salamis Antik Kenti kentsel yerleşim alanlarının kıyıda yer alırken, tarımsal etkinliklerin yamaçlarda ve az eğimli alanlarda yoğunluk göstermekte olduklarıdır. Kent binaları inşa edilirken tarımsal kullanım açısından 98 5.SONUÇ VE ÖNERİLER Ersü İDERMAN uygun olmayan alanlar seçildiği ve tarım yapılabilecek verimli toprakların tarımsal üretim amacıyla kullanıldığı yapılan araştırmalar sonucunda elde edilen bilgilerdendir. • Salamis Antik Kenti tarım alanlarını oluşturan toprakların büyük çoğunluğu; adanın en yüksek noktası olan Trodos Dağları’ndan Mesarya ovalarına ve adanın ikinci yüksek dağı olan Beşparmak Dağları’ndan yine orta Mesarya Ovası’na ulaşan Yeşilırmak, Güzelyurt Deresi ile Kanlıdere ve Çakıldere gibi akarsuların meydana getirdiği Genç Aluviyal Depozitler üzerinde oluşmuştur. Alüviyal ana materyale sahip olan bu topraklar genellikle %0-2 eğimli düz topoğrafyalı ve çok derindirler. Irmaklar tarafından taşınan materyallerin birikmesi sonucu oluşmuş olan bu topraklar çok genç olduklarından sadece A ve C horizonları bulunmaktadır. Kazı çalışmaları sonucunda mezarlar içerisinden elde edilen buluntular arasında yer alan arpa-buğday gibi tahılların tohumlarından yola çıkılarak bu özellikteki arazilerde tarla bitkileri yetiştiriciliği yapıldığı düşünülmüştür. Günümüzde de bu araziler aynı amçla kullanılmaktadırlar. • Salamis Antik Kenti’nin kuzey-batısında yer alan araziler Beşparmak Dağları’nın kuzeyinde Akdeniz’e, güneyinde ise Mesarya ovalarından Karpaz bölgesine ulaşan küçük dereciklerin yakın mesafelerden depoladığı taşınmış materyallerden meydana gelen Yandere Alüviyallerinden oluşmuştur. Dereciklerin depozitleri geldikleri yakın yörelerdeki jeolojik malzemeye önemli benzerlik göstermekte derecede olup oluşturdukları topraklar alüviyal ana materyale sahiptirler %0-2 eğimli hafif dalgalı topoğrafyalı, A ve C horizonları bulunan çok derin günümüzde zeytincilik yapılan arazileri oluşturmaktadır. • Çalışma alanını çevreleyen Çukur Kil Depoları, ülkenin Akdeniz’e komşu eski kıyı bataklıklarının dolması sonucu veya bajadaların (çamur akıntılarının) uç kısımlarında aluviyallerle birleştiği konkav topografyalarda oluşmuşlardır. Özellikle Mesarya Ovası’nın güneyinden Mağusa’ya doğru geniş yayılım gösteren bu arazilerde günümüzde çok yaşlı okaliptüs, akasya ve selvi ağaçlarıyla kaplı Salamis Ormanı bulunmakatadır. Çoğunlukla yetersiz drenajlı tuzlu ve jipsli özellik taşırlar. Eski sulak alanlar olarak tanımlayabileceğimiz arazilerdirler. 99 5.SONUÇ VE ÖNERİLER • Ersü İDERMAN Salamis Antik Kenti batısında yer alan arazilerse Bajada’lar üzerinde oluşmuşlardır. Beşparmak Dağları’nı genellikle paralel olarak izleyen miyosen yaşlı kum ara katmanlı kireçli killerden ve kumlu marnlardan yüzey suları ile Mesarya ovalarına çamur akıntıları şeklinde taşınarak yığılan bajadalar ülkenin en homojen ve yaygın topraklarıdır. Düz düze yakın arazilerde oluşmuş derin topraklardır, kil tekstürlü, A-C horizonlu ve çok kireçlidirler. Çok genç olduklarından zayıf bir profil gelişimi gösterirler. Profilin alt katmanlarına doğru gözeneklilik önemli ölçüde azaldığından çok sıkı bir kıvama sahiptirler ve bu nedenle derin köklü bitkiler normal bir gelişim gösterememektedir. Bu araziler günümüzde kuru tarım yapılan, Salamis Antik Kenti toplumunun da beslenme ihtiyacını karşılamak için tarımsal amaçlı kullandığı bilinen Mesarya Ovası’nın büyük bir kısmını oluşturmaktadırlar. • Çalışma alanının kuzey- batısına doğru uzanan düz, hafif veya orta eğimli araziler pliyosen-pleyistosen yaşlı marnların üzerini örten konglomera terasları üzerinde oluşan topraklardan meydana gelmektedir. Yaşlı topraklar olup profilleri killi tın-tın tekstürlüdür.. Buralarda günümüzde narenciye ve sebzecilik ağırlıklı tarım yapılmakta ve az miktarda zeytin ağacı bulunmaktadır. Oysa zemin ve toprak özellikleri açısından bahçe bitkileri yetiştiriciliğine özellikle de zeytin, harnup türlerine son derece uygundur. Salamis Antik Kenti yaşayanlarının da zeytin yetiştiriciliği amcıyla kullandığı düşünülen bu arazilerde uygun arazi kullanım türleri seçilerek yapılabilecek tarımla ayrıca erozyon riski de azaltılmış olunacaktır. Aynı zamanda bu araziler bağların kurulabileceği nitelikleri de taşımaktadırlar. • Ülke nüfusunun son yıllardaki hızlı artışı ve bu artan nüfusun dengeli bir şekilde beslenme ihtiyacı büyük bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır. Tarımsal alanların sınırlı olması nedeniyle birim alandan daha fazla ve kaliteli ürün alabilmek doğanın olanaklarından en iyi şekilde yararlanabilmek ve kaynakları en etkin şekilde kullanmaya çalışmak ve tüm bunları doğal dengenin de bozulmamasını sağlayarak yapmak için büyük çaba sarf etmek gerekmektedir. Bugün Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tarım arazilerinin fiziksel olarak genişletilmesi imkanı büyük ölçüde ortadan kalktığından tarımsal üretimin artırılması ancak topraklarımızın randımanlı kullanımı ile mümkün olabilmektedir. Bu özelliklerinden yola çıkılarak 100 5.SONUÇ VE ÖNERİLER Ersü İDERMAN çalışma alanı içerisindeki tarım alanlarının toprak yapılarına uygun kullanımalarının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Eski kullanımların da ışınğında, pliyosenpleyistosen yaşlı marnların üzerini örten konglomera terasları üzerinde oluşan topraklardan meydana gelmiş olan arazilerde, ülkemizde mevcut su potansiyelinin her geçen gün giderek azalmasına karşın narenciye ve sebzecilik gibi tarımsal faaliyetler yapılarak tarım alanlarının sulanmasını hem de çevreye geri dönülmez zararlar verilmesini önleyecek ve ekonomik yönden de ülkeye katkı sağlayacak olan aynı zamanda Akdeniz’in doğal peyzajında yer alan zeytincilik gibi arazi kullanım türleri yetiştiriciliği yönüne gidilmelidir. Sonuç olarak yapılan çalışmalarla, Salamis Antik Kenti’nin doğal kaynaklar yönünden zengin bir bölge üzerine kurulmuş olduğu ve zeytin, üzüm, tahıl yetiştirme alanları ve zengin ormanlar yanında doğal limanları sayesinde ticaret için de çok uygun bir bölgede ayrıca maden ve orman zenginliğinin olduğu bir alan içerisine konumlandırıldığı bilgilerine ulaşmaktayız. Ticaret açısından adanın en önemli şehri olan Salamis’te yaşamlarını sürdüren halk, özellikle kentin batısında yer alan Mesarya Ovası’nda yetiştirilen tahıl, zeytin ve bağ ürünlerini görkemli limanlarından komşu ülkelere göndererek kazanç sağlamışlardır. Salamis Antik Kenti yaşamı içerisinde tarımın ve ticaretin önemli roller oynadığı bilgilerini edindiğimiz çalışmada, tarım içerisinde de zeytinciliğin büyük bir yer kapladığını Antik Kent içerisindeki mevcut zeytinyağı işliği ve bölgedeki arazilerin uygunluğundan anlamaktayız. Bu bağlamda gerçekleştirilen çalışmada oluşturulan Coğrafi Bilgi Sistemi veri tabanı kullanılarak, geçmişteki gibi günümüzde de ülke ekonomisinin temelini oluşturan tarım ve ticaret içerisinde belirgin yükselişler elde edilmesini sağlayabilecek değerde olan arazi kullanım türleri seçimine gidilmelidir. Kıbrıs Adası doğası ve iklimi ile yüksek uyum içerisinde olan öncelikle zeytin ve harnup gibi bitkilerden oluşan plantasyonların meydana getirilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır. Tarihsel ve güncel arazi kullanımları yönünden incelenen çalışma alanında arazi kullanım planlamaları yapılarak bitki plantasyonlarının oluşturulması çalışmalarına ışık tutacak nitelikte olan veri tabanı yapılan bu proje sonucunda oluşturulmuştur. 101 KAYNAKLAR AGI, 1991. GIS Dictionary, Association for Geographical Information Standarts Committee Publication, London, England. ALAGÖZ, U., 2004. Erdemli ve Kızkalesi Arasındaki Arkeolojik Yerleşim Alanlarında Coğrafi Bilgi Sistemleri Kullanılarak Günümüz Yerleşimlerine Örnek Bir Yerleşim Düzeni Araştırılması. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. ALTAN, M.O., TOZ, F.G. KÜLÜR, S., 1996.Bilgi Sistemlerindeki Gelişmeler ve Fotogrametri, Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, İstanbul. ARTUN, O., 2005. Korykos’ta Bulunan Su Kanalı ve Terasların İncelenmesi Üzerine Bir Çalışma. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. BAHN, P., 2000. Archaeology_A Very Short Introduction, Oxford University Pr., 109 p. BAILEY, C., T., GATRELL, A., C.,1995. Interactive Spatial Data Analysis. Longman Scientific and Technical. BANK, E., TAŞTAN, H., 1993. Coğrafi Bilgi Sistemlerine Giriş. UBITEK, TUBITAK, MAM. Uzay Bilimleri Bölümü Özel Yayın. MAM/UBB OY-2. Gebze. BATUK, G., KÜLÜR, S., SARBANOĞLU, H., TOZ, G., 1996. Veriden Bilgiye Coğrafi Bilgi Sistemleri, Coğrafi Bilgi Sistemi Sempozyumu, İstanbul, s.35-47. BURROUGH P.A., 1998. Princples of Geographical Information System for Land Resources Assessment, Oxford University press, 2.ed. COPPOCK, J.T., RHIND, D., 1992. The History of GIS, in Maguire D.J., Goodchild M, Rhind D (eds), Geographical Information Systems Princples and Aplications, Vol. 1, Longman, London. COUNCIL OF EUROPE, 1992. European Convention on the Protection of the Archaelogical Heritage. Valetta/Malta. http://conventions.coe.int/Treaty/EN/Reports/Html/143.htm 102 DALE, P.F., Mc LAUGHLIN, J.D., 1988. Land Information Menagement. An Intruduction With Special Reference to Cadastral Problems in Third World Countries. Clarendon Press. Oxford. UK. De MERS, M., 1996. Fundamentals of GIS. New York. John Wiley & Sons. DEMİR, F., 2002. Uzaktan Algılama ve Coğrafi Bilgi Sistemlerini Kullanarak Ceyhan Ovasında Test Alanlarında Höyüklerin İncelenmesi, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. DİNÇ, U., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., DİNÇ, O., KANDIRMAZ, H.M., 2001. Uzaktan Algılamanın Temel Esasları ve Tarımsal Uygulamaları, TÜBİTAK Bilim Adamı Yetiştirme Grubu - Çukurova Üniversitesi İşbirliği Yaz Okulu, Haziran 2001, Adana. DOĞAN, H.M., 2000. Tarımda Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama. Cinetarım, Yıl:3, Sayı:23, s.20-22. DOĞMUŞ, N., 2003. Görüşme. Salamis Antik Kenti, Özgünel Kazıları 2003. ERDOĞAR, N.J., 1997. “Application of Remote Sensing in Archaeology”, Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Arkeometri Bölümü, Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, 151 s. ERDOĞAR, N.J., ÖZER, A.M., YILDIRIM, H., ÖZEL, M.E., GÜLÇUR, S., ESİN, U., 1998. “Arkeolojik Yapıların Uzaktan Algılama Uydu Verileri ile Araştırılması”, XIII. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.123-133. ESKİ ESERLER VE MÜZELER DAİRESİ, 2003. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi Broşürü. ESRI Inc., 1994. Getting Started with ARC/INFO; Redlands California, ABD. ESRI, 1996. Getting to know ArcView GIS, the geographic information system (GIS) for everyone. Redlands CA: Environmental Systems Research Institute, Inc. GAFFNEY, V., PODOPNIKAR, T., OSKIR, K., STANCIC, Z., Analysis Long Term Degradation of The Mediterranean Landscape. http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gid.html 103 GEMALMAZ, H.A., DEMİRBÜKEN, H., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., 1993. Coğrafi Bilgi Sistemleri ve Uzaktan Algılama Teknikleri Uygulanarak Erozyon Riski Taşıyan Alanların Balirlenmesi: Türkiye İçin Bir Çalışma. Araştırma Sempozyumu’93, Ankara. DEMİRBÜKEN, H., GEMALMAZ, H.A., AZTOPAL, H., ÇALIŞ, N., AY, A., 1994. Tarımsal Amaçlı Uygulamalarda Arazi Çalışması ve Elde Edilen Sonuçların Değerlendirilmesi, 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Mühendislik Mimarlık Fakültesi, Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Bölümü, Trabzon. GILLINGS, M., WISE, A., 1997. GIS: Guide to Good Practice, AHDS Guides to Good Practice, Oxbow, Oxford. http://ads.ahds.ac.uk/project/goodguides/gis GÖKTEN, E., ÖZGÜNEL, C., GÜRSOY, E., 2005. Salamis (Kıbrıs) Antik Kenti Yerleşim Alanı ve Çevresinin Jeolojisi, TURQUA-V, Türkiye Kuvaterner Sempozyumu’05. GREENE, K., 1995. Archaeology an Intruduction, The History, Princples and Methods of Modern Archaeology. Philadelphia: University of Pennsylvania Pr., 208p. GÜLÇUR, S., 1999. “Uzay Arkeoloji”, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği İletişim Bülteni, Sayı, XIV, s.28-29. JACKSON, A.,2001. Caithness Archaeological Project, Edinburg University. http://www.arcl.ed.ec.uk/arch/caithness. KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., PEŞTEMALCI, V., EMRAHOĞLU, N., 2004. Daily global solar radiation mapping of Turkey using Meteosat satellite data, Int. J. Remote Sensing, 25(11), 2159-2168. KARAGEORGHIS, V., 1969. Salamis in Cyprus, Homeric, Hellenistic and Roman. Edited by: Thames and Hudson. Text printed in Great Britain by Fletcher and Son Ltd. KENNEDY, D.L., 2001. Remote Sensing for Archaeology in the Middle East, (1999- 2001). http://www.arts.uwa.edu.au/Classics/archaeology/rsame.html 104 KKTC RESMİ GAZETE, 1995. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Resmi Gazetesi, sayı. 58, EkIII.2.4., 1995. KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2000. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Detaylı Toprak Etüd ve Haritalama Projesi, Lefkoşa. KKTC TARIM VE ORMAN BAKANLIĞI, 2003. Tarımsal Yapı ve Üretim 2003, Lefkoşa. KÖROĞLU, B., 2002. Elaiussa Sebaste ve Çevresinin Uydu Görüntüleri ve Hava fotoğrafları ile Tarihsel ve Güncel Arazi Kullanımları Yönünden İncelenmesi. Çukurova Üniversitesi, Arkeometri anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. LEUSEN van MARTJIN., GAFFNEY, V., The Wroxeter Hinterland Project: Developing GIS Methodology for Regional Archaeological Studies in the UK. http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html LILLESAND, T.M., KIEFER, R.W., 2000. Remote Sensing and Image Interpretation, John Wiley and Sons, Inc. Printed in the United States of America, Fourth Edition, s.5. MAGUIRE, D.J., 1992. An Overview and Definition of GIS, in Maguire D.J., Goodchild M., Rhind D. (eds.), Geographical Information Systems Princples and Applications, Vol.1, Longman, London. MASSAGRANDE, F.A., 1995. “The Romans in South West Spain: Free Choice or Blind Acceptance? Can GIS Answer?”, http://www.archweb.leidenuniv.nl/caa95/gis.html MESSER, I., BLAKEMORE, M., 1991. Handling Geographical Information. Longman Scientific and Technical. METİN, S., 1995. A Comparison of Three Different Approaches Used in The Supervised Classification of Agricultural Areas. 50th ISI95 Sempozyumu, Pekin, Çin. METİN, S., 1997. Uydu Görüntülerinin Tarımsal Amaçlı Sınıflandırılmasında Farklı Toprak Yapısının Etkisi. III. Uzaktan Algılama ve Türkiye’deki Uygulamaları Semineri,Uludağ, Bursa. 105 OZANER, F.S., RUSSEL, J., 1994. “Diachronic Study of Coastal Changes at Anemurium: Geomorphological and Archaeological Applications”, X. Arkeometri Sonuçları Toplantısı, Ankara, s.135-152. ÖCAL, A.D., GÜLTEKİN, E., KAPUR, S., AKÇA, E., YETİŞ, C., EVEREST, A., 1999. “Korykos ve Çevresinin Bio-Kültürel Sürdürülebilirlik Özellikleri”, Olba II, Mersin Üniversitesi Kilikia Arkeolojisini Araştırma Merkezi Yayınları, Ed., Durugönül, S., Yağcı, E.E., Durukan, M., s.7-15. ÖZTEPE, E., 2001. İDOL, Arkeoloji ve Arkeologlar Derneği Dergisi, TemmuzAğustos-Eylül 2001, Sayı:10. PEŞTEMALCI, V., KANDIRMAZ, H.M., YEĞİNGİL, İ., YILDIZ, B.Y., 2004. Determination of the land surface temperature of Çukurova Region using NOAA APT data, Chinese Journal of Physics, 42 (6), 776-785. RHILL, T.E., WILSON, A.G., 2000. “Antik Yunanistan’da Yerleşim Yapılarının Modellenmesi: Polis’e Yeni Yaklaşımlar”, Antik Dünyada Kırsal ve Kent, Ed. Rich, J., Hadrill, A.W., Çev. Lale Özgenel, Homer Kitabevi, s.59-97. SEVER, T., 1998. Archeological Remote Sensing, s.1 http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/archeology.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/remote_sensing_spectrum.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/arenal.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/chaco_compare.html http://www.ghcc.msfc.nasa.gov/archeology/peten.html SHEETS, P., 1991. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Transportation and Communication In a Tropical Rainforest,” Ancient Road Networks and Settlement Hierarchies in the New World. Cambridge University Press, Cambridge. SHEETS, P., McKee, B., 1994. “Prehistoric Footpaths in Costa Rica: Remote Sensing and Field Verification” Archaeology, Volcanism and Remote Sensing in the Arenal Region, Costa Rica, edited by P. Sheets and B. McKee. University of Texas Press. 106 SOKHI, B.S., 1992. “Mapping of Historical Monuments and Sites of Delhi Using Spot Satellite Image”, Spotting Historical Monuments and Sites, Indian Institute of Remote Sensing,Dehradun. http://www.gisdevelopment.net/application/archaeology/database/archd0002pf.htm SOLMAZ, M.İ., 2003. Çukurova Bölgesinde Höyük ve Arkeolojik Kalıntıların Saptanması ve Bazı Höyüklerin Modellenmesi. Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Arkeometri Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Adana. STAR, J.L., ESTES, J.E., 1990. Geographic Information Systems: An Introduction. Prentice-Hall Inc., New Jersey. SUPAJANYA, T., 1986. “Remote Sensing in Archaeological Applications in Thailand”, Semposium on Remote Sensing for Resources Development and Environmental Management. TAPAN, M., 1998. Cumhuriyet Döneminde Doğal ve Kültürel Varlıklarını Koruyamamanın Korunması. 75 Yılda Değişen Kent ve Mimarlık (Yıldız Sey, Editör). Tarih Vakfı Yayınları, Numune Matbaası, İstanbul, s.199-207. TEKEL, H., 2003. Sözlü görüşme. Eski Eserler ve Müzeler Dairesi, Gazimağusa. TEKİNSOY, P., AKSAKER, N., YILDIZ, B.Y., KANDIRMAZ, H.M., PEŞTEMALCI, V., 2003. Coğrafi bilgi sisteminin Çukurova Üniversitesi Kampüs alanına uygulanması, 9. Türkiye Harita Bilimsel ve Teknik Kurultayı, Ankara, sayfa 483-490. TUNA, N., 1998. Çevresel Etki Değerlendirme Çalışmalarında Arkeolojik Kültür Mirasının Korunması. Arkeoloji ve Sanat Dergisi, Sayı: 85, Arkeoloji ve Sanat Yayınları, İstanbul, s.39-48. VONDER, O., 1998. Remote Sensing in Archaeology and Historical Events, s.1. http://cgi.girs.wageningen-ur.nl/cgi/projects/bcrs/multisensor/report1/10.htm YOMRALIOĞLU, T., ÇELİK, K., 1994. 1. Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri Sempozyumu, Trabzon, s.21-32. YOMRALIOĞLU, T., 2000. Coğrafi Bilgi Sistemleri Temel Kavramlar ve Uygulamalar, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Trabzon. ZÜLAL, A., 1999. “Arkeolojide Uzaktan Algılama”, Bilim ve Teknik Dergisi, TÜBİTAK Yayınları, Sayı: 377, Ankara, s.80-81. 107 İNTERNET KAYNAKLARI http://www.akropol.com.tr http://www.akropol.com.tr http://www.devplan.org http://www.kamunet.net http://www.kktob.org http://www.mta.gov.tr http://www.nik.com.tr http://www.sorgunpostasi.com/kerkenes.asp http://www.tagem.gov.tr http://www.tayproject.org http://www.tourism.trnc.net http://www.tourism.trnc.net http://www.tourism.trnc.net http://www.tourism.trnc.net http://www.trncinfo.com 108 ÖZGEÇMİŞ 1975 yılında Kuzey KıbrısTürk Cumhuriyeti’nin başkenti Lefkoşa’da doğdum. İlk öğrenimimi Girne, Orta ve Lise öğrenimimi Lefkoşa’da tamamladım. 1993 yılında başlamış olduğum Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü’nden, 1997 yılında Ziraat Mühendisi ünvanıyla mezun oldum. 2000 yılının Şubat ayında Devlet Üretme Çiftlikleri Dairesi’nde çalışmaya başladım ve 2001 yılının Kasım ayında halen görev yapmakta olduğum Tarım ve Orman Bakanlığı, Tarım Dairesi kadrosuna geçiş yaptım. 2003 yılı Şubat ayında Çukurova Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Arkeometri Anabilim Dalı’nda yüksek lisans öğrenimime başladım. 109