164. Sayı 09.05.2016 - İstanbul Dişhekimleri Odası
Transkript
164. Sayı 09.05.2016 - İstanbul Dişhekimleri Odası
İKİ AYDA BİR YAYINLANIR MART / NİSAN 2016 SAYI:164 İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI 16. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI dergi mart/nisan 2016 ADINI TEKNOLOJİDEN ALDIK! NEWTOM 5G TEKNOLOJİSİ İLE HİZMETİNİZDEYİZ! • En Son Teknoloji • En Yeni Tomografi Teknikleri • Renkli Tomografi • 20 Kat Daha Hızlı Çekim • En Küçük Voksel Kalınlığı 0,075 mm • 360 derecede 480 Projeksiyon • Yüksek Çözünürlük • Düşük Radyasyon • Işınlama süresi 2,4 saniye Dento-Maksillofasiyal Görüntüleme Merkezi Bağdat // Göztepe 0216 360 7330 - 360 5301 Kadıköy 0216 330 89 43 rontgen@teknodent.com // newtom@teknodent.com www.teknodent.com TEKNODENT “MFR-GRUP” üyesidir. Başkan .................................................................. 06 Editör ..................................................................... 07 Oda Haberleri ........................................................ 08 İDO 15. Dönem Değerlendirme .............................. 20 İDO 16. Olağan Genel Kurulu Yapıldı ................... 26 İDO 15. Dönem Değerlendirme 20 30. Yıl: Eski Başkanlar İDO’yu anlatıyor ................ 32 Bilimsel: Periimplantitisin Tedavisindeki Güncel Yaklaşımlar .......................................................... 42 Dosya: Bütünsel Dişhekimliği ................................. 50 İçimizden Biri: Dişhekimi 3 Boyutlu Görmeyi, 3 Boyutlu Düşünmeyi Bilmeli ............................... 54 Dünyadan: Güney Kore ......................................... 58 Kadın: Eşsiz Kadınlardı, Bir Şafak Vakti Yola Koyulup Gittiler .................................................... 60 30. Yıl: Eski Başkanlar İDO’yu Anlatıyor Kadın: Unutmuyoruz, Alışmıyoruz ......................... 64 Kadın: Güldünya Yayınları: Yalnız Olmadığını Unutmamak İçin ................................................... 66 32 Hukuk: Teröre Tanıklık ve Tarih .............................. 68 Söyleşi: Dişhekimi ve Çocuklu ............................... 70 Gezi: Tanzanya / Zanzibar ..................................... 72 Dental Kitap / Duyurular ..................................... 76 Kitap/Müzik ......................................................... 77 Kitap Tanıtım : Tek Doktor ..................................... 78 Aidat Formu .......................................................... 79 Sinemada Dişhekimliği ........................................ 80 Akıl Oyunları ........................................................ 82 Dosya: Bütünsel Dişhekimliği Aslında Hergün Fırçalıyorum ................................ 84 Karikatür .............................................................. 86 Hoşgeldiniz .......................................................... 87 REKLAM DİZİNİ DRD ....................................................... ön kapak içi Teknodent ............................................................ 03 Dentsply ................................................. arka kapak 4 dergi mart/nisan 2016 50 İDO 16. Olağan Genel Kurulu Yapıldı 26 Yönetim Yeri ve Adresi İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI Cumhuriyet Caddesi Safir Apt. No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul T. 0212 225 03 65 - 296 21 05 • F. 0212 296 21 04 www.ido.org.tr • ido@ido.org.tr İmtiyaz Sahibinin Adı ve Adresi Murat Ersoy Cumhuriyet Caddesi Safir Apt. No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul Sorumlu Müdürün Adı ve Adresi Füsun Şeker Cumhuriyet Caddesi Safir Apt. No. 203 D. 3 34367 Harbiye/İstanbul Yayın Kurulu Özlem Batur Havza Süha Sertabipoğlu Ferah Ulu Şeyda Özçelik Yavuz Sevgi Türkmen Servet Zülfikar Bilimsel: Periimplantitisin Tedavisindeki Güncel Yaklaşımlar 42 Yazarlar Fırat Budacı Nilgün Onarıcı Çizer İlhan İşler Redaksiyon Süha Sertabipoğlu Yayın Koordinatörü Özgü Bircan ozgu.bircan@ido.org.tr Reklam Koordinatörü Özlem Kevelcioğlu ozlem.kevelcioglu@ido.org.tr Gezi: Tanzanya / Zanzibar 72 Yayın Adı dergi Yayın Türü Yerel süreli yayın (iki ayda bir yayımlanır.) Editoryal ve Teknik Üretim Basım Atölyesi Karaman Çiftlik Yolu Sk. No:56 Ataşehir - İstanbul T. 0216 418 84 91 Baskı Tor Ofset Osmangazi Mahallesi 3112. Sokak No:2 Esenyurt/İstanbul T. +90 212 886 34 74 (pbx) Basım Yeri ve Tarihi İstanbul - Nisan 2016 164. sayı 7000 adet basılmıştır. Dergi’de yer alan yazıların hukuki sorumluluğu yazarlarına aittir. dergi mart/nisan 2016 5 Murat Ersoy İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı 15. Dönem sona ererken... Değerli Meslektaşımız, lan yerler olarak algılandığı, eğitim ve araştırmaya ido.org.tr önem verilmediği, 6 dergi mart/nisan 2016 Ülkemizde; Sadece sayısal değerlere bakılan, hizmetin kalite- İçinden çıkılması zor bir kutuplaştırma, ayrıştırma, sine, tıbbi kurallara uygunluğuna bakılmayan, öz- otoriterleşme sürecinin yaşandığı, lük haklarına yansımayan performans sisteminin Eğitim kurumları, basın, yargı hayatın tüm alanları uygulandığı, kontrol edilmeye, sosyal, ekonomik, hukuki ve si- Ucuz iş gücü yaratmaya yarayan tıp ve dişhekimliği yasi sorunların çözümünde farklı yaklaşımları olan fakültelerinin hızla açıldığı, yapıların susturulmaya çalışıldığı, İnsan gücü planlamasının ve coğrafi dağılımın dü- İnanç ve düşünceleri özgürce ifade etmek ve yaşa- zeltilmesine yönelik planlamanın yapılmadığı, mak neredeyse “suç” sayıldığı, Dünyanın ilk kurtuluş savaşını birlikte veren Dişhekimliğinde; Anadolu’nun iki kadim halkının zihinsel ve duygu- TDB ve Odaların yok sayıldığı, sal kopuşuna zemin hazırlandığı, Tıp alanında yaratılan sermaye birikiminin dişhekimliğinde de oluşturulmaya çalışıldığı, dişhekim- Genel sağlıkta; lerinin de büyük sermayeye teslim edileceği, Sağlığın giderek piyasalaştırıldığı, Dişhekimliğinin muayenehane ve polikliniklerde Sermaye birikimine olanak sağlandığı, yapılmasının zorlaştırıldığı, Kamu ya da özel tekelleşmenin önünün açıldığı, Tekelleşmenin önünün açıldığı, Meslek örgütlerinin yetkilerinin elinden alındığı, Mesleğin asıl sahiplerinin devre dışı bırakıldığı bir giderek yok etmeye yönelik uygulamaların ard çalışma dönemini hep birlikte yaşadık. arda yürürlüğe konduğu, Sağlık meslek mensuplarının ucuz iş gücü olarak Bu süre zarfında görüş öneri ve eleştirileriyle bize emeklerinin değersizleştirildiği, yön veren desteklerini esirgemeyen tüm meslek- Tıp ve dişhekimliği fakültelerinin yalnız hasta bakı- taşlarımıza sonsuz teşekkür ederiz. Birlikte Yeni Hikâyelere… Füsun Şeker İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Üyesi Geldik bir hikâyenin sonuna. Son demek doğru bilelim. “Değerli yalnızlıkları” değil birlikte gülme- değil elbet, iki yıllık çalışma süremiz doldu; yeni yi, birlikte ağlamayı yüceltelim! sı onlarda! Ne mutlu ki 30 yıl önce tüm olanaksız- İki yıllık çalışma dönemimiz, ülke gündemi kadar lıklara rağmen meslek büyüklerimizin tabiri caizse mesleki gündemimiz açısından da oldukça çalkan- dişiyle, tırnağıyla var ettiği meslek örgütümüzün tılı geçti. Yönetmeliğimiz bize, meslek örgütümüze tarihinde bizim de hikâyemiz oldu. Ben kişisel rağmen değiştirildi; mesleğimiz neredeyse uygu- olarak bunun gururunu yaşıyorum. Ve biliyorum ki lanamaz hale getirildi. Parçası olduğum 15.Dönem birlikte çalıştığımız tüm arkadaşlarım da bu duy- Yönetim Kurulu ve Türk Dişhekimleri Birliği, yö- guyu paylaşıyor. Bize güvenen, destek olan, kol netmeliğin bu biçimiyle kabul edilemez olduğunu kanat geren tüm meslektaşlarımıza, dostlarımıza ısrarla dile getirdi, yasal girişimlerde bulundu, yürekten teşekkür ederim. meslektaşlarımızı bilgilendirdi. Sanırım bir sonraki yönetim kurulunun da gündemini ağırlıklı olarak Bir önceki editör yazımda karanlıklara rağmen bu konu oluşturacak. İnanıyor ve güveniyorum ki ufacık bir ışığın arayışında olan umutlu insanlar meslektaşlarımız meslek örgütlerinin verdiği, ve- olduğumuzu söylemiştim. Her şeye rağmen… Bu receği mücadeleyi desteksiz bırakmayacaktır. hislerle debelenirken dilime dolanıyor Murathan Mungan’ın Fırtına şiiri: Başlarken hikâyenin sonu dedim ama biliyorum ki her son yeni bir başlangıcın ilk adımıdır. Biz de “Ne geçmiş tükendi yeni başlangıçlara merhaba derken Dergi’yi 11 sayı Ne yarınlar birlikte çıkardığımız, emeklerini bizden esirge- Hayat yeniler bizleri meyen tüm komisyon üyelerimize, yazarlarımıza, Geçse de yolumuz bozkırlardan çizerimize, redaktörümüze, reklamcımıza, tasarım- Denizlere çıkar sokaklar” cımıza, avukatımıza, koordinatörümüze, yönetim kurulu üyesi arkadaşlarıma şükranlarımı sunuyo- İnanıyorum, bozkırlar düşse de bugün payımıza, rum. İyi ki varsınız… eninde sonunda denizlere ulaşacağız! Yeter ki birbirimizden vazgeçmeyelim. Farklılıklarımızı renk Birlikte yeni hikâyelere… ido.org.tr arkadaşlarımız bayrağı devraldı, şimdi koşma sıra- dergi mart/nisan 2016 7 odahaberleri MUKOGİNGİVAL OPERASYONLAR 2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsa- İMPLANT CERRAHİSİNDE ESTETİK-DOKU OGMENTASYONU mında hazırlanan “Periodontoloji Eğitim Dizisi” serisin- İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Oral İmp- den “Mukogingival Operasyonlar” konulu toplantı 17 lantoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Doç.Dr.Selim Şubat 2016 Çarşamba günü yapıldı. Caddebostan Kültür Ersanlı’nın konuşmacı olduğu “İmplant Cerrahisin- Merkezi’nde gerçekleştirilen toplantıda, Yeditepe Üniversi- de Estetik-Doku Ogmentasyonu” konulu toplantı 17 tesi Dişhekimliği Fakültesi Periodontoloji Anabilim Dalı öğ- Şubat 2016 Çarşamba günü Yılmaz Manisalı Eğitim retim üyesi Prof.Dr. Bahar Kuru konuşmacı olarak yer aldı. Merkezi’nde yapıldı. DOĞAL DİŞLERDE ESTETİK 8 2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsa- Prof.Dr. Esra Can Say yürüttü. Toplantıda; Okan Üniversi- mında hazırlanan merkezi bilimsel toplantıların dördüncü- tesi Dişhekimliği Fakültesi Restoratif Diş Tedavisi Anabi- sü 21 Şubat 2016 Pazar günü Bostancı Green Park Otel’de lim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr. Ayşe Arzu Aykor, İstanbul yapıldı. “Doğal Dişlerde Estetik” konulu toplantının mo- Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız Hastalıkları ve Te- deratörlüğünü Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakül- davisi Anabilim Dalı öğretim üyeleri Prof.Dr.Haşmet Ulu- tesi Restoratif Dişhekimliği Anabilim Dalı öğretim üyesi kapı konuşmacı olarak yer aldı. dergi mart/nisan 2016 odahaberleri KANAL TEDAVİSİ SIRASINDA KARŞILAŞILABİLECEK PROBLEMLER VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ Okan Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Endodonti Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Baybora Kayahan’ın konuşmacı olduğu “Kanal Tedavisi Sırasında Karşılaşılabilecek Problemler ve Çözüm Önerileri” konulu toplantı 01 Mart 2016 Salı günü Caddebostan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirildi. PERİODONTAL HASTALIKLAR VE PERİİMPLANTİTİSTE KRİTİK FAKTÖRLER “Periodontoloji Eğitim Dizisi” serisinin son konferansı 09 Mart 2016 Çarşamba günü gerçekleştirildi. Dr.Dişhekimi Duygu İlhan’ın konuşmacı olduğu “Periodontal Hastalıklar ve Periimplantitiste Kritik Faktörler” konulu toplantı Yılmaz Manisalı Eğitim Merkezi’nde yapıldı. dergi mart/nisan 2016 9 odahaberleri İMPLANTLARDA ESTETİK ENDODONTİK MİKROSKOP KULLANIMI yürüttüğü 2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı‘nın “İmplantlarda Estetik” konulu toplantı 27 Mart 2016 son toplantısı 05 Nisan 2016 Salı günü gerçekleştirildi. Pazar günü Merter Green Park Otel’de gerçekleştirildi. Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Endodonti Anabilim Sertgöz’ün aynı zamanda konuşmacı da olduğu toplantının Dalı öğretim üyesi Doç.Dr.Meriç Karapınar Kazandağ’ın diğer konuşmacıları, İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği konuşmacı olduğu “Endodontik Mikroskop Kullanımı” Fakültesi Ağız Diş Çene Cerrahisi Anabilim Dalı öğretim konulu üyesi Prof.Dr.Hakan Özyuvacı ve Prof.Dr.Ateş Parlar’dı. yapıldı. Prof.Dr.Atilla Sertgöz’ün moderatörlüğünü toplantı Caddebostan Kültür Merkezi’nde SABİT PROTEZ KOMPLİKASYONLARI VE ÇÖZÜMLERİ 10 2015-2016 Sürekli Dişhekimliği Eğitim Programı kapsamında Toplantıda; Yeditepe Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi hazırlanan merkezi bilimsel toplantıların sonuncusu 03 Ni- Periodontoloji Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Bahar san 2016 Pazar günü Taksim Point Otel’de yapıldı. Yaklaşık Kuru, aynı fakültenin Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı 100 meslektaşımızın katıldığı “Sabit Protez Komplikasyonları öğretim üyesi Doç.Dr.Nuray Çapa ve Medipol Üniversitesi ve Çözümleri” konulu toplantının moderatörlüğünü İstanbul Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi Anabilim Dalı Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Protetik Diş Tedavisi öğretim üyesi Yard.Doç.Dr.Emir Yüzbaşıoğlu Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof.Dr.Deniz Şen yürüttü. olarak yer aldı. dergi mart/nisan 2016 konuşmacı odahaberleri BÖLGESEL BİLİMSEL TOPLANTILAR EOT Dental’in desteğiyle 04 Şubat 2016 tarihinde, Fatih, Laminalarda Başarıyı Etkileyen Faktörler” ve Dr.Dişhekimi Arnavutköy, Gaziosmanpaşa, Sultangazi, Eyüp ilçelerinde- Ali Özoğlu’nun “Anterior Kompozit Restorasyonlarda Do- ki meslektaşlarımızın katıldığı ve Prof.Dr. Gökçe Meral’in ğal Görünümü Yakalamak” konulu toplantısı; 24 Mart 2016 konuşmacı olduğu “İmplantolojiye Giriş ve Temel Cerrahi tarihinde Kadıköy, Ataşehir, Adalar ilçelerindeki meslek- Kurallar” konulu toplantı; 16 Mart 2016 tarihinde Bakırköy, taşlarımızın katıldığı, Doç.Dr.Altay Uludamar ve Cdt.Şakir Bahçelievler, Bağcılar, Esenler, Güngören, Zeytinburnu il- Kahraman’ın “Tüm Yönleriyle Seramik Restorasyonlar” konulu toplantısı gerçekleştirildi. Core Medikal’in desteğiyle 25 Şubat 2016 tarihinde Kadıköy, Ataşehir, Adalar, Üsküdar, Ümraniye ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı ve Yard.Doç.Dr.Fazıl Erdem’in konuşmacı olduğu “İmplant Uygulamalarında İleri Cerrahi Teknikleri” konulu toplantı; 31 Mart 2016 tarihinde Avcılar, Beylikdüzü, Çatalca, Büyükçekmece, Küçükçekmece, Başakşehir ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı ve çelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı, Doç.Dr. Bahadır Kan’ın konuşmacı olduğu “Total Dişsiz Vakaların Rehabilitasyonunda Açılı İmplantlar- All on 4” konulu toplantı gerçekleştirildi. Ivoclar’ın desteğiyle 11 Şubat 2016 tarihinde Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar, Esenler, Güngören, Zeytinburnu ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı, Dr.Dişhekimi Esra Dr.Dişhekimi Alper Gültekin’in konuşmacı olduğu “Oral İmplantolojide Başarı” konulu toplantı; 14 Nisan 2016 tarihinde tüm Anadolu yakasında çalışan meslektaşlarımızın katıldığı ve Dişhekimi Arzu Yalnız Zogun’un konuşmacı olduğu “Sinüs Lifting” konulu toplantı yapıldı. Paşa Dental’in desteğiyle 02 Mart 2016 tarihinde Kartal, Maltepe, Pendik, Tuzla ilçelerindeki meslektaşlarımızın katıldığı ve Yard.Doç.Dr.Mustafa Gündoğar’ın konuşmacı olSilahtar’ın “Porselen Laminalarda Başarıyı Etkileyen Fak- duğu “Endodontik Tedavide Son Yenilikler” konulu toplan- törler” ve Cdt.Ertuğrul Yıldırım’ın “Yeni Nesil Laboratuar tı; 03 Mart 2016 tarihinde Bakırköy, Bahçelievler, Bağcılar, Kompozitleri ve Uygulama Alanları” konulu toplantısı; 10 Esenler, Güngören, Zeytinburnu ilçelerindeki meslektaş- Mart 2016 tarihinde Avcılar, Beylikdüzü, Çatalca, Büyükçek- larımızın katıldığı ve Prof.Dr.Mehmet Cudi Baklaya’nın ko- mece, Küçükçekmece, Başakşehir ilçelerindeki meslektaş- nuşmacı olduğu “Fiber Post Uygulamaları” konulu toplantı larımızın katıldığı, Dr.Dişhekimi Esra Silahtar’ın “Porselen yapıldı. dergi mart/nisan 2016 11 odahaberleri DİŞHEKİMLİĞİNDE ACİL TIBBİ MÜDAHALE KURSU Odamızın Hayatta Kal Derneği ile birlikte düzenlediği Tansiyon, Kanamalar, Allerjik Reaksiyonlar ve Havayolu “Dişhekimliğinde Acil Tıbbi Müdahale Kursu”, 23 Mart, 27 Mart Tıkanıklığı konuları anlatıldı. ve 30 Mart tarihlerinde Yılmaz Manisalı Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi. Doç.Dr.Mutlu Vural ve Doç.Dr.Kerem Erkalp’in İkinci bölümde ise; Periferik Nabız Muayenesi, Heimlich verdiği kursa meslektaşlarımız yoğun ilgi gösterdi. Manevrası, Otomatik Eksternal Defibrilatör Kullanımı, Havay- Eğitimin ilk bölümü olan teorik kısımda; Acil Durumlar, Ayırıcı olu Açıklığını Sağlamak ( Ambu, Airway Takılması, Oksijen Tanılar, İnfektif Endokardit Profilaksisi, Antiagregan ve Antiko- Tupu Kullanılması ), Kardiopulmoner Resüsitasyon, Arterial agülan Kullanımı Durumunda Müdahale, Acil Seti İçeriğindeki Tansiyon Ölçümü ve Damar Yolu Açılmasına yönelik beceri Tıbbi Alet ve Sarf Malzemelerin Kullanımı, İlaçların Dozları, kazandırılması amaçlanan pratik uygulamalar yapıldı. Senkop, Şok, Ani Kalp Durması, Epilepsi, Septisemi, Glisemi, Her üç kursa toplamda 100 meslektaşımız katıldı. KURSLAR Odamızın 3M firmasıyla düzenlediği ve Doç.Dr. Hande Şar Sancaklı’nın verdiği “Ön Bölge Kompozit Restorasyonlarda Doğal Estetiği Yakalamak” konulu kurs 30 Mart 2016 tarihinde, yine aynı firma ile düzenlenen ve Yard.Doç.Dr.Emir Yüzbaşıoğlu’nun verdiği “Protetik Diş Tedavisinde Başarının Üç Altın Anahtarı: Preparasyon, Retraksiyon ve Ölçü” konulu kurs 02 Mart 2016 ve 06 Nisan 2016 tarihlerinde gerçekleştirildi. 12 dergi mart/nisan 2016 odahaberleri KAHVALTILI BÖLGE TOPLANTILARI Meslektaşlarımız, mesleki ve güncel sorunların tartışıl- İlçe Temsilcileri Komisyonu Sorumlusu Bilgehan Nesiri ile dığı Kahvaltılı Bölge Toplantılarında buluşmaya devam İlçe Temsilcileri Komisyonu üyeleri katıldı. Kahvaltılı top- ediyor. Her ay bir bölgede gerçekleştirilen toplantılarda; lantılarda Başkan Murat Ersoy’un açılış konuşmasından 17 Şubat 2016 Çarşamba günü Fatih, Arnavutköy, Gazios- sonra Danıştay’ın kararının ardından yönetmelik uygula- manpaşa, Sultangazi, Eyüp ilçelerindeki dişhekimleri; 16 masında nelerin değişeceğine, E-nabız online sistemine, Mart 2016 Çarşamba günü Beykoz, Üsküdar, Ümraniye, veri güvenliğine, aile dişhekimliğine ve yeni dönem mali Çekmeköy, Şile ilçelerindeki dişhekimleri bir araya geldi. gelişmelere ilişkin bilgi aktarıldı, dişhekimlerinden gelen Toplantılara Başkan Murat Ersoy, Sayman Seçkin Özeralp, sorular yanıtlandı. dergi mart/nisan 2016 13 odahaberleri AİLE DİŞHEKİMLİĞİ KONUSUNDA AÇIKLAMA Bilindiği gibi 2016 yılı bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu’nda sürmektedir. Bu bağlamda, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü Sağlık Bakanlığı bütçesi görüşmeleri sırasında sunumunu yapan Sayın Bakan Mehmet Müezzinoğlu “Aile Dişhekimliği Projemiz: Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde aile hekimliği benzeri bir yapılanmaya gidiyoruz. Aile dişhekimliği uygulamasına 2016 yılında pilot olarak başlayacağız,” diyerek ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde yeni bir uygulamanın başlatılacağını ifade etmiştir. Aile dişhekimliği, 24.11.2004 tarihinde yayınlanan Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun’a TDB ve Dişhekimleri Odalarının çabaları ile ilave edilmiştir. Daha sonra Sağlık Bakanlığı ile değişik zamanlarda yapılan toplantılarda sistemin yapısı, kapsam ve işleyişi ile ilgili çeşitli öneri ve raporlar sunulmuştur. Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun sözünü ettiği sistemin nasıl hayata geçirileceği tam olarak bilinmemektedir. Uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistemin ortaya çıkması için Sağlık Bakanlığı yetkililerinin TDB ve Dişhekimleri Odaları yöneticileriyle bir araya gelmeleri, önceki görüş ve değerlendirmelerden de yararlanarak yeni bir çalışma ortaya koymaları gerekliliğine inanıyoruz. TDB ve Dişhekimleri Odaları olarak sürecin bundan sonra da takipçisi olacağımızı, tüm meslektaşlarımızın da süreci dikkatle izlemelerinin mesleğimiz açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğunu bilgilerinize sunar iyi çalışmalar dileriz. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu AİLE DİŞHEKİMLİĞİ KONUSUNDA GÜNDEMDE 14 dergi mart/nisan 2016 Meclis 2016 Bütçe görüşmelerinde Sağlık Bakanı Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy’un CNN Türk Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun “aile dişhekimliği” ve Kanal D Haber’e yaptığı değerlendirmelere www.ido. uygulamasına geçileceği ifadeleri üzerine İstanbul org.tr adresinden ulaşabilirsiniz. odahaberleri E-NABIZ PROJESİNİN YÜRÜTMESİ DURDURULDU Sağlık Bakanlığı’nın, 05.02.2015 günlü “e-Nabız Projesi” yanağı olmadığı belirtilerek yürütmenin durdurulmasına konulu Genelgesi’nin yürütmesinin durdurulması ve ip- karar verildi. Konuyla İlgili Türk Dişhekimleri Birliği’nin tali istemiyle Türk Dişhekimleri Birliği ve Türk Tabipleri yaptığı değerlendirme www.tdb.org.tr adresinde meslek- Birliği’nin birlikte açtığı davada, Genelge’nin yasal bir da- taşlarımızla paylaşıldı. Konuyla ilgili değerlendirme şöyle: “Danıştay 15. Dairesi Kararında, Anayasa’nın 20. maddesinde, kişisel verilerin korunmasına ilişkin usul ve esasların ancak kanunla düzenleneceğinin belirtildiği, mevcut yasalarımızda ise Sağlık Bakanlığı’na kişisel verileri işleme konusunda verilmiş bir yetkinin bulunmadığına yer verilmiştir. Kararda ayrıca, kişisel veri toplanmasıyla ilgili olarak Sosyal Güvenlik Kurumu ve Sağlık Bakanlığı’na yetki veren iki yasa kuralının iptaliyle ilgili Anayasa Mahkemesi kararına atıf yapılarak; bu yasal düzenlemelerin “özel hayatın ve kişisel verilerin korunması hakkına sınırlama getirilirken sınırlama aracının sınırlama amacına uygun ve orantılı olarak kullanılmasını temin edecek güvencelere yer verilmemesinin ölçülülük ilkesine aykırı düştüğü” gerekçesiyle iptal edildiği hatırlatılmıştır. Kararda son olarak, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısının bir kısım gerekçesine de yer verilerek bu alanda ayrıntılı bir yasal düzenleme yapılmasına ilişkin gerekliliğe de işaret edilmiştir. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı ne durumda? Kişisel Verilerin Korunması Kanunu Tasarısı halen Meclis Genel Kurulunda görüşülmektedir. Ancak ne yazık ki anılan Yasa Tasarısı kişisel verilerin korunması bakımından istenen güvenceleri sağlamaktan çok uzaktır. Kısaca belirtmek gerekirse, kişisel verilerin güvencesi olarak tasarlanan Kurul’un bileşiminden çalışma yöntemine kadar sorunlar barındıran tasarıda, sağlık verilerinin kişilerin rızası aranmaksızın toplanıp paylaşılması ise telafisi imkânsız zararlara sebep olabilecektir. Şimdi ne olacak? Danıştay Kararı karşısında, Sağlık Bakanlığı, Anayasa’nın 138. maddesi uyarınca, e-Nabız ile veri toplamayı derhal durmalıdır. Hekimler, dişhekimleri, sağlık kuruluşları ve bu alanda hizmet veren bilişim firmaları da, Türk Ceza Kanununun kişisel verilerin izinsiz toplanması ve paylaşılmasının suç olduğunu da gözeterek hastaların kişisel verilerinin açıkça rızaları olmaksızın hiç kimse ile paylaşılmamasına özen göstermelidir.” dergi mart/nisan 2016 15 odahaberleri AHMET ÜMİT İLE SÖYLEŞİ: ANA TANRIÇADAN GÜNÜMÜZE KADIN İstanbul Dişhekimleri Odası, kuruluşunun otuzuncu yılını ve 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlamak üzere 8 Mart 2016 Çarşamba akşamı yazar Ahmet Ümit’in konuşmacı olduğu bir etkinlik düzenledi. “Ana Tanrıçadan Günümüze Kadın” konulu söyleşinin açılışını Başkan Murat Ersoy yaptı. Ersoy’un ardından söz alan Ahmet Ümit, mitolojiden, din kitaplarından günümüze kadar kadın kimliğinin serüvenini anlattı ve “kul olma kültürü” ile “babayı öldürememek” kavramlarına değindi. Etkinlikte, İttihat ve Terakki Fırkası’nın anlatıldığı ve bir döneme ışık tutan “Elveda Güzel Vatanım” adlı son kitabını da imzalayan Ahmet Ümit hem kitabı hem de kadın kimliğinin gelişimine ilişkin meslektaşlarımızdan gelen soruları yanıtladı. PROF.DR. İNCİ OKTAY NUSRET FİŞEK HALK SAĞLIĞI HİZMET ÖDÜLÜ’NÜ ALDI Prof.Dr. İnci Oktay, ağız-diş sağlığında koruyucu dişhekimliği toplumun ağız ve diş sağlığı göstergelerinin düzeltilebilm- alanında yaptığı çalışmalar nedeniyle Prof.Dr.Nusret Fişek esi amacıyla büyük emek ve özveri ile özgün projelere imza Halk Sağlığı Hizmet Ödülü’nü aldı. attığını söyledi. Prof.Dr. İnci Oktay’ın bu çalışmaları ve pro- İstanbul Tabip Odası’nın 14 Mart Tıp Haftası etkinlikleri çer- jeleri Türk Dişhekimleri Birliği - Oda işbirliği ile yürüttüğünü çevesinde geleneksel olarak verdiği Prof.Dr. Nusret Fişek ifade eden Ersoy, İstanbul Tabip Odası’na ve jüriye teşekkür Halk Sağlığı Hizmet Ödülü’nü bu yıl Odamız tarafından aday ederken Beşiktaş Belediyesi’ni de kutladı. gösterilen Prof.Dr. İnci Oktay aldı. 16 13 Mart 2016 Pazar günü Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Konuşmasında “Barış İçin Beyaz Nöbet” eylemine destek Oditoryumu’nda gerçekleştirilen törende Beşiktaş Belediye- vermekten ötürü Oda yönetiminin görevden alınması için si de fizik tedavi ve çocuklara uyguladıkları ağız-diş tedavisi Sağlık Bakanlığı tarafından dava açıldığını hatırlatan Er- hizmetinden dolayı Teşvik Ödülü’ne layık görüldü. soy, tüm sağlık çalışanlarını 17 Mayıs’ta yapılacak olan Prof.Dr. İnci Oktay’ın törene katılamaması nedeniyle ödül- duruşmayı takip etmeye çağırdı. Ersoy’un, “Sonuç ne olursa ünü İstanbul Dişhekimleri Odası Başkanı Murat Ersoy aldı. olsun biz bu davayı gururla taşıyacağız; yeter ki ülkeye barış Ersoy törende yaptığı konuşmada, Oktay’ın uzun yıllardır gelsin” sözleri salondan büyük alkış aldı. dergi mart/nisan 2016 odahaberleri ANKARA’DA YAŞANAN PATLAMAYA İLİŞKİN AÇIKLAMA Canımız çok acıyor, Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz. Geleceğe umutla bakmak istiyoruz. Ölüm istemiyoruz, barış istiyoruz. Türkiye’nin ve Ankara’nın kalbinde meydana gelen terör eyleminde resmi açıklamalara göre 28 insanımız hayatını kaybetti. 61 insanımız da yaralandı. Nefretle kınadığımız saldırının faillerinin bir an önce yakalanarak adalet önünde hesap vermelerini bekliyoruz. Ulusumuzun başı sağolsun. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu ÖFKELİYİZ, ÜZGÜNÜZ, YASTAYIZ Terör Ankara’daki saldırının üzerinden bir hafta geçmeden bu defa İstanbul’u vurdu. Söylenecek her söz, kurulacak her cümle anlamını yitiriyor. Terörle yaşamaya alışmak istemiyoruz. Yarın sıra kimde ve hedef neresi demek istemiyoruz. İnsanlarımızın canlarının giderek rakam, istatistik olmasını istemiyoruz. Öfkeliyiz, üzgünüz, yastayız… İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu SAĞLIK BAKANLIĞI YÖNETMELİKLE İLGİLİ YENİ BİR GENELGE YAYINLADI Bilindiği gibi Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmeliğin bazı maddeleri hakkında yürütmenin durdurulması ve iptali için Türk Dişhekimleri Birliğince açılan davada; Davayı görüşen Danıştay 15. Dairesi (2015/1803 Esas No) Yönetmeliğin bazı hükümlerinin yürütmesinin durdurulmasına karar vermişti. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü, yargı sürecinin tamamlanmasına kadar uygulama birliğinin sağlanması amacıyla bir genelge yayınlayarak konuya açıklık getirmiştir. Bilgilerinize sunar, iyi çalışmalar dileriz. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Bakanlık Genelgesi’ne www.ido.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz dergi mart/nisan 2016 17 odahaberleri AÇIKLAMA 07 Mart 2016 Pazartesi günü günlük gazetelerimizin birinde, “Kanal tedavisi sırasında hastanın dişinde iğne kırıp sağlam dişin çekilmesine neden olan hekim hakkında dava açıldı” başlıklı bir haber yayınlanmıştır. Dişhekimliği uygulamalarında kanal tedavisi çok sık başvurulan tedavi yöntemlerinden biridir. Kanal tedavisi sırasında tüm dikkat ve özenin gösterilmesine karşın kullanılan aletlerin kırılması da sık karşılaşılan bir durumdur. Alet kırıldığı takdirde yapılabilecekler şöyle sıralanabilir; - Öncelikle kırılan kök kanal aleti çıkartılmaya çalışılır. - Kırılan alet çıkartılamıyorsa yanından geçerek kanal tedavisi tamamlanmaya çalışılır. - Kırılan aletin yeri ve dişin durumu göz önüne alınarak ve hastaya bilgi verilerek kırık alet dişin içinde bırakılabilir. - Yukarıdaki koşullar gerçekleşmemiş ve alet çıkartılamıyorsa dişin çekimi gerekir. Meslektaşımız bir endodonti uzmanından da konsültasyon alarak dişin çekimine karar verdiğini söylemektedir. Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde durumun bir komplikasyon olarak değerlendirilmesi gerektiği, kasıt ya da mal practis (hekim hatası) olarak nitelendirilemeyeceği sonucuna varılmaktadır. Kamuoyunun bilgisine sunarız. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu ÖZGÜRLÜKLERE BİR DARBE DE SAĞLIK BAKANLIĞI’NDAN Sağlık Bakanlığı; odamıza meslektaşlarımıza yaptığı bir duyuru nedeni ile yönetim kurulunun görevden alınması istemiyle dava açtı. Eğitim kurumları, basın, yargı, Anayasa Mahkemesi hayatın tüm alanları her türlü yöntem kullanılarak kontrol altına alınmaya çalışılıyor. Sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi sorunların çözümünde farklı yaklaşımları olan tüm yapılar yok edilmesi gereken “düşman” olarak görülüyor. Çoğulculuğun, farklılığın yok sayıldığı, hayatın her alanının tek tipleştirilmeye çalışıldığı bu süreçten İstanbul Dişhekimleri Odası da nasibini aldı. Davanın açılması ve zamanlaması da manidardır. Odamızın genel kurulunun yapılacağı bir dönemde böyle bir dava açılarak bir yerlere mesaj verilmek istendiği ortadadır. Evet; biz dün “Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz, Geleceğe umutla bakmak istiyoruz, Ölüm istemiyoruz barış istiyoruz.“ dedik, “İnanç ve düşüncelerimizi özgürce ifade etmek ve yaşamak; yaşam hakkını savunmak, dil, din ırk ayrımı yapmadan Yurtta Barış Dünyada Barış idealinin savunucusu olmak; hekim ve insan olmanın gereğidir” dedik, “Alevi Sünni, Türk Kürt, asker polis, bebek çocuk, küçük büyük, ana baba, yerli yabancı insanların ölmediği ölmeyeceği taraftayız.“ dedik, ‘’Dünyanın ilk ulusal kurtuluş savaşını birlikte veren Anadolu’nun iki kadim halkının zihinsel ve duygusal kopuşuna zemin hazırlayan savaş politikalarının karşı tarafındayız.“ dedik. İnsanlık tarihi her zaman, şiddeti değil barışı savunanları haklı çıkarmıştır. Biz sağlık çalışanları yaşam hakkı ve barışı savunmayı ilk görevlerimizden sayarız. Barış için, düşünceyi ifade özgürlüğü için atılan her adımın bundan önce olduğu gibi bundan sonra da yanında olacağız. Bugün de diyoruz ki: İnsanlık tarihinin beyaz sayfalarında; bu değerleri savunduğumuz için bize dava açanlar kara bir leke olarak yer alacaktır. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu 18 dergi mart/nisan 2016 odahaberleri AÇIKLAMA Günlük gazetelerden birinde, 11 Mart 2016 (bugün) Oda’mızı hedef gösteren asılsız bir haber yayınlanmıştır. Haberde Oda’mız terör destekçisi olarak nitelenmiş ve kayyım atamasının da yolda olduğu iddia edilmiştir. Yayındaki iddialar asılsızdır. Odamız ne herhangi bir terör örgütünü desteklemiştir ne de kayyıma devredilmesi söz konusudur. Haberin tek doğru yanı Sağlık Bakanlığı’nın Odamız Yönetim Kurulu’nun görevden alınması için dava açtığıdır. Bu dava, Oda Yönetim Kurulumuzun görevden alınmasını gerektirecek tek bir haklı gerekçe taşımamaktadır. Faaliyetlerimizin Bakanlık tarafından uygun bulunmaması, görevden alınma davasını haklı kılmaz. Bu nedenle davanın reddedileceğine şüphemiz yoktur. Diğer yandan, Oda’mıza “kayyım atanması” da söz konusu değildir. Kimi şirketler ve basın yayın kuruluşlarına Cumhuriyet Savcılıkları tarafından kayyım atanmasına ilişkin güncel gelişmelere atıfla haberde böyle bir kavram kullanılarak Odamıza yönelik de olumsuz algı oluşturulmak istenmektedir. Odamızın genel kurulu öncesi yönetimimizi değersizleştirmeye yönelik yapılan bu girişimlere karşı söylenecek bir sözümüz var. Unutulmamalıdır ki; Ülkeler ancak “fikri hür, vicdanı hür” bireyler yetiştirebildiği ölçüde gelişir, büyür “fikri hür, vicdanı hür” bireyler yetişmesi ise ancak ve ancak özgürlüklerle mümkündür. Herhangi bir konuda birbirimizden farklı düşünmemiz, düşüncelerimize saygı duyulması, tahammül edilmesi gerektiği gerçeğini ortadan kaldırmaz. Her konuda düşünerek, sorgulayarak, eleştirerek doğruları bulmaya çalışmak bize öğretilendir. Güvenlik güçlerimize yapılan saldırıları doğru bulmanın hiçbir haklı tarafı yoktur. Şiddet kullanılarak siyasi, sosyal ve kültürel konularda talepte bulunma anlayışı daima yaşamdan yana olmuş, barıştan ve yaşatmaktan yana olmuş biz sağlıkçıların kabul edeceği bir yöntem değildir. Odamızın tüm değerlendirmelerinde temel düşüncemiz budur. Terör ve şiddet kullanan güçlere karşı devletin hukuk kuralları içerisinde kalarak, insanı yaşatmayı amaçlayarak mücadele etmesi demokrasi anlayışının gereğidir. Sağlığın ve mesleğimizin haklarını; siyasi iktidara yandaş yaklaşımların gölgesinde değil; meslektaşlarımızın desteğinden aldığımız güçle, akıl ve bilimin ışığında cumhuriyet değerlerini daha da ileriye taşıyarak kararlı biçimde savunmaya devam edeceğiz. İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu Dava dilekçesine www.ido.org.tr adresinden ulaşabilirsiniz dergi mart/nisan 2016 19 15.Dönem Yönetim Kurulu’nun faaliyet gösterdiği 2 yıllık süreçte neler yaşandı, neler yapıldı? Yeni Yönetmelikle getirilen sistem dişhekimliğini dünyada ve ülkemizde yaygın uygulama biçimleriyle örtüşmeyen, onu tepeden tırnağa değiştiren ve geriye dönüşün olmayacağı bir noktaya hızla götürecektir. Dişhekimliği tarihi bu gidişe neden olanları mutlaka yazacaktır. İki yıllık süreçte mesleğimizde neler yaşandı? sayılarak değiştirilmek istenmesi vardığımız “ileri demokrasinin” bir tezahürü olsa gerek demiştik. Hepimizin yakından bildiği gibi ağız ve diş sağlığı Yönetmelikte bu denli geniş kapsamlı bir değişikli- hizmeti sunulan sağlık kuruluşlarının açılışı, faali- ğe gidilmek istenmesine neden ihtiyaç duyulduğu, yetlerinin yürütülmesi, sahip olmaları gereken fizik- var olanın hangi sorunları çözemediğinin de bilin- teknik ve tıbbi koşulların neler olduğu 1999 yılında mediği eldeki taslağın ne kadarının yönetmeliğe yayınlanan Ağız ve Diş Sağlığı Hizmeti Sunulan Özel yansıyacağı bilinmemekle birlikte, bu haliyle yayın- Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’e göre yü- lanırsa olacakları satırbaşlarıyla; rütülmektedir. •TDB ve Odaların yok sayıldığı, Ülkemizdeki ağız ve diş sağlığı hizmetlerinin belir- •Tıp alanında yaratılan sermaye birikiminin dişhe- li bir standarda kavuşturulması, topluma nitelikli kimliğinde de oluşturulmaya çalışıldığı, dişhekimle- hizmet verilmesi, hizmet kalitesinin artırılması ve rinin de büyük sermayeye teslim edileceği, mesleğin saygınlığının istenen düzeye gelebilmesi •Dişhekimliğinin muayenehane ve polikliniklerde için standartlar getiren yönetmelik 15 yıl boyunca yapılmasının zorlaştırıldığı, önemli bir sorun yaşanmadan uygulanmıştır. •Tekelleşmenin önünün açıldığı, •Mesleğin asıl sahiplerinin devre dışı bırakıldığı gö- Genel tıptaki sağlık hizmetlerinin sunulmasına iliş- rülmektedir demiştik. kin Ayakta Teşhis ve Tedavi Hizmeti Sunulan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik’in yayın- Sağlık Bakanlığı’nın kapalı kapılar ardında TDB ve landığı günden beri sürekli değiştirilmesine kar- Dişhekimleri Odalarını yok sayarak hazırladığı ve şın, dişhekimliğine ilişkin yönetmeliğin neredeyse tepkiler üzerine usulen meslek örgütünün görüşle- sorunsuz uygulanmasının kökeninde ilk kez dev- rini alıyormuş gibi yaptığı, Ağız ve Diş Sağlığı Sunu- letin bir meslek örgütünü yanına alarak birlikte bu lan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkında Yönetmelik 03 düzenlemeyi yapmış olmasının rolü büyüktür. 1999 Şubat 2015 tarihinde yayınlandı. yılında ortak bir çalışma ile ortaya çıkan yönetmeli- 20 dergi mart/nisan 2016 ğin bugün deyim yerindeyse “yangından mal kaçı- Meslektaşlarımızın 03 Şubat 2015 tarihini ve Yönet- rır” gibi kapalı kapılar ardında, TDB ve Odalar yok meliğin böyle çıkması için Bakanlık koridorlarında yatıp kalkan ‘meslektaşlarımızı’, ‘etik kurallar çer- ilkeler hiçe sayılır, işletme sahi- çevesinde her türlü sermaye desteği alınabilmeli- binin baskısıyla, kâr baskısıyla dir’ diyen ‘meslektaşlarımızı’ unutmamalarını rica endikasyonlar konur, nitelikli ediyorum. ve gerçek ihtiyaca yönelik hizmetin lafı bile olmaz. Serma- Zira toplumun ağız ve diş sağlığına, mesleğimize yenin belirlediği, söz ve kararın ve meslektaşlarımıza en büyük zararı verdiklerini sermayenin elinde olduğu bir hep beraber göreceğiz. O zaman ‘değişimden’ ne sağlık hizmet sunumu ortaya anlaşıldığını da hep beraber göreceğiz. Umarım ve çıkar. dilerim ki iş işten geçmemiş olur. Dileyenler benzer bir Yönetmelikle tıp hizmetlerinin ve tabiplerin du- Özetlemeye rumuna bakabilir. Yönetmelikle getirilen sistem dişhekimliğini çalıştığım dünyada yeni ve Dişhekimliğinin kendi adına çalışan, kendi kendini ülkemizde yaygın uygulama yöneten bir meslek olmaktan çıkarılıp, dişhekim- biçimleriyle örtüşmeyen, onu lerinin büyük sermaye gruplarının elinde, ücretli tepeden tırnağa değiştiren ve çalışanlar konumuna düştüğünü orta vadede göre- geriye dönüşün olmayacağı bir ceğiz. noktaya hızla götürecektir. Ayrıca iktidarın 14 olarak alıp bugün 70’e ulaştırdığı Dişhekimliği tarihi bu gidişe dişhekimliği fakültelerinden mezun meslektaşları- neden olanları mutlaka yaza- mızın yine büyük sermaye gruplarının ucuz işgücü caktır. olacağını, emeğimizin ucuzladığını da göreceğiz. Sağlık Bakanlığınca uygulamaDişhekimliği hizmetlerinin büyük sermaye grupla- sı 3. kez ve 01.06.2016 tarihine rıyla büyük işletmeler yoluyla sunulmasını hedefle- kadar ertelenen yönetmelikte yen, sistemi temelden buna göre düzenleyen ve de- değişiklik yapılması için bir ğiştiren bir Yönetmelikle gideceğimiz yer yukarıda çalışma başlatıldı. Yönetmelik anlatmaya çalıştığım yerdir. Bir alana sermaye niye uygulamasının genelge ile ertelenmesi de ayrı bir yatırım yapar? hukuk garabeti olarak duruyor. Sağlık Bakanlığı, İstanbul ve Ankara İl Sağlık Müdürlüğü yetkilileri Cevabı tektir: Kâr elde etmek amacıyla. TDB ve Dişhekimleri Odaları yöneticilerinden oluşan çalışma grubu, yönetmeliğin yayınlanmasının Bunun için ne yapılır? Her şey. Etik ve deontolojik 1. yılında bir araya geldiler. Umuyor ve diliyorum dergi mart/nisan 2016 21 nusu olduğunda rıza aranmaksızın işlenebilecek. Taslak, sağlık verilerinin yine kişinin açık rızası alınmadan üçüncü kişilere hatta yurt dışına aktarılabileceğini de hükme bağlıyor. Ayrıca kişisel verilerin milli güvenliği, milli savunmayı, kamu güvenliğini, kamu düzenini, ekonomik güvenliği ilgilendiren veri işlemelerinde Kanunun hükümleri uygulanmayacak. Kanunla verilen görevleri yerine getirmek üzere Bakanlar Kurulunca 4, Cumhurbaşkanınca atanan 3 üyeden oluşan 7 kişilik Kişisel Verileri Koruma Kurulu kurulacak. ki bu defa TDB ve Dişhekimleri Odalarının görüş ve Tamamen siyaset kurumuna bağlı bir kurul tara- önerileri yönetmeliğe yansır, var olan sorunları or- fından yürütülecek, kamu güvenliği, kamu düzeni tadan kaldıracak ya da en aza indirecek bir çalışma gibi son derece muğlak istisnalar içeren ve özellikle gerçekleşir. “hassas veri” olarak tanımlanan sağlık verilerine bir koruma getirmeyen, sağlık verilerini yurt içinde ve Kişisel Veriler yurt dışında kişinin açık rızası olmadan paylaşılma- İlk olarak 2008 yılında hazırlanan, daha sonra 2014 sına olanak sağlayan bir tasarı ile karşı karşıyayız. yılında yeniden düzenlenen Kişisel Verilerin Korunması Ka- Bugüne kadar Sağlık Net 2, E Nabız gibi düzenle- nunu Tasarısı üçüncü kez gün- melerle toplanmaya çalışılan, Odalarımız ve mes- demde. 18.01.2016 tarihinde lektaşlarımızca karşı çıkılan, Danıştay ve Anayasa TBMM’ye sevk edilen ve Adalet Mahkemesince iptal edilen düzenlemelerden sonra ve Kalkınma Partisi döneminde, hastalarımızın kişisel verilerinin Bakanlığa gönde- bugüne kadar hazırlanan an- rilmesinin hiçbir güvence olmadan önü açılmaya cak kanunlaşmayan tek tasarı çalışılacak. olan Kişisel Verilerin Korunması Kanunu, Türkiye Büyük Millet Aile Dişhekimliği Meclisi Genel Kurulunda kabul 2016 yılı bütçe görüşmeleri TBMM Plan ve Bütçe edildi. Komisyonu’nda sürmektedir. Bu bağlamda, 10 Şubat 2016 Çarşamba günü Sağlık Bakanlığı bütçesi Tasarı ile gerçek ve tüzel kişiler görüşmeleri sırasında sunumunu yapan Sayın Ba- ayrım yapılmaksızın kapsam içi- kan Mehmet Müezzinoğlu “Aile Dişhekimliği Proje- ne alınıyor. Tasarıda ilgili kişile- miz: Ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde aile hekimliği rin açık rızası olmaksızın kişisel benzeri bir yapılanmaya gidiyoruz. Aile dişhekimliği verilerin işlenemeyeceği yazılı uygulamasına 2016 yılında pilot olarak başlayaca- olmasına karşın çok geniş is- ğız,” diyerek ağız ve diş sağlığı hizmetlerinde yeni tisnalar tanınıyor. Özel Nitelikli bir uygulamanın başlatılacağını ifade etmiştir. Kişisel Veri olarak tanımlanan 22 dergi mart/nisan 2016 sağlık verileri “kamu sağlığının Aile dişhekimliği, 24.11.2004 tarihinde yayınlanan korunması, koruyucu hekimlik, Aile Hekimliği Pilot Uygulaması Hakkında Kanun’a tıbbi teşhis tedavi ve bakım hiz- Sağlık Bakanlığının karşı çıkmasına rağmen TDB metlerinin yürütülmesi ile sağ- ve Dişhekimleri Odalarının ve o dönemki dişhekimi lık hizmetlerinin planlanması, milletvekillerinin çabaları ile ilave edilmiştir. yönetimi ve finansmanı” söz ko- Daha sonra Sağlık Bakanlığı ile değişik zamanlarda yapılan toplantılarda sistemin yapısı, kapsam ve iş- Dış politikaya gerektiğinde manevra yapabilecek leyişi ile ilgili çeşitli öneri ve raporlar sunulmuştur. zemin ve derinlik kazandırmak, Atatürk’ün ve Cumhuriyetin geçmişten çıkardıkları derslerle ve şaşmaz Sağlık Bakanı Sayın Mehmet Müezzinoğlu’nun sö- bir kesinlikle oluşturdukları ‘Yurtta Sulh Cihanda zünü ettiği sistemin nasıl hayata geçirileceği tam Sulh’ ilkesine sıkı sıkıya bağlı kalmak olarak sırala- olarak bilinmemektedir. nabilir. Kendimi bildim bileli bu ülkede düşmanlar vardır. Uygulanabilir ve sürdürülebilir bir sistemin ortaya “Birlik ve beraberliğe en çok ihtiyacımız olduğu” çıkması için Sağlık Bakanlığı yetkililerinin TDB ve bitmeyen uzun yıllar boyunca hepsi ülkenin birlik Dişhekimleri Odaları yöneticileriyle bir araya gel- ve beraberliğine kastetmiştir. meleri, önceki görüş ve değerlendirmelerden de Ülkenin başına gelen tüm olum- yararlanarak yeni bir çalışma ortaya koymaları ge- suzlukların sebebidirler. rekliliğine inanıyoruz. Bunlar susturulursa her şey düzelecek, ülkemiz uçacaktır. Yine serbest çalışan dişhekimlerinin sisteme enteg- Bu tanımlara uygun hatırladı- re edilmesi, Türkiye’deki ağız ve diş hastalıklarının ğım ilk dönem 12 Mart ve sonra- yaygınlık ve şiddetinin azaltılabilmesi yalnız kamu- sıydı. Aklım ermeye, okumaya, da çalışan dişhekimleri ile çözülebilmesi de müm- öğrenmeye başladığımda bu- kün değildir. nun Osmanlı’dan bu yana gelen makûs talihimiz(!) olduğunu TDB ve Dişhekimleri Odaları olarak sürecin bundan öğrenecektim. Sonra bizzat ya- sonra da takipçisi olmamız gerektiği tüm meslek- şadığım 12 Eylül 1980 darbesi taşlarımızın da süreci dikkatle izlemelerinin mesle- geldi. ğimiz açısından yaşamsal bir öneme sahip olduğu- Her iki dönemde de muktedir- nu hatırlatmak isterim. ler “birlik ve beraberliğe en çok Ve memlekette... ihtiyacımız olduğu”nu “iç ve dış düşmanlar”ın ülkemize ve mil- Coğrafya kaderdir. 700 yıl önce sosyolojinin kurucu- letimize en büyük kötülükleri su kabul edilen İbn-i Haldun söylemiş bu cümleyi. yapmak üzere sıraya girdikleri- Son dönemde dilimden düşürmediğim bu cümle bu- ni sürekli tekrarlıyordu. günleri nasıl da iyi anlatıyor. Bunların arkasına saklanan haksızlıklar, hukuksuz- Coğrafya kaderdir. Hele de Ortadoğu’daysak. luklar, işkenceler, ölümler, yargısız infazlar, yaş bü- M. Kemal Atatürk ve arkadaşlarının yani Cumhuriye- yülterek yapılan yargılı(!) infazlar her iki dönemin ti kuran iradenin kesinlikle karışılmaması gerektiği- de alamet-i farikası idi(!) “Asmayıp da besleyelim nin altını kalın çizdiği, uzun yıllar bu politikanın titiz- mi?” cümlesi dönemin özetidir adeta. likle uygulandığı bugün ise yapay sınırların yeniden Daha sonra yeni muktedirlerin üzerinde tepindiği düzenlenmeye çalışıldığı bizim de imparatorluk sürekli suçladıkları o dönemlerde tüm ülkede ve bakiyesi olarak gördüğümüz ve gırtlağımıza kadar özellikle güneydoğuda yapılan hukuksuzlukların battığımız Ortadoğu’daysak… Coğrafya kaderdir. Ama tarihten aldığımız derslerle akıl ve bilimden yana koyduğumuz irade ile kaderimizi etkilememiz mümkündür. Bunun için yapmamız gerekenler; Toplumsal barışı sağlamak, kutuplaşmayı önlemek İçeride olan biten sınırın öte yanındaki karışıklıktan beslendiğini görmek, Bölgesel ve küresel stratejileri doğru okumak, Kendi gücümüzü ve karşımızdakilerin gücünü iyi hesaplamak, Hatalarımızı kabul etmek ve gerektiğinde değişmek, Hasımların sayısını ve cephesini arttırmamak, Hasımların birlikte hareketine zemin hazırlamamak, dergi mart/nisan 2016 23 24 dergi mart/nisan 2016 bugün yaşananların temel nedeni olduğu yıllarca beslenenler” olarak yerden yere vurmuşlardı. söylendi. İyi niyetle başlatılan Çözüm Süreci içinde ne yazık Bugün yerden yere vurulan 12 Eylül cuntasının ki “işler iyi gitmiyor” “kasabalara, kentlere patlayı- önünde el etek öpmek için kuyruğa girildiğini, yine cı ve silah yığılıyor” dikkat diyenler yukarıdakilere bugün pek çok olumsuzluğun gerekçesi gösterilen benzer şekilde nitelendirildiler. Daha sonra bizzat –ki öyledir- 12 Eylül Anayasasının %92 kabul oyu Cumhurbaşkanı “Çok ciddi bir silah stoklaması aldığını ve ağzını açan herkesin “hain”,”düşman”, yaptılar. Bu süreç içinde güvenlik güçlerimiz bilgi- “maşa” diye susturulduğunu, onları savunmaya ça- miz dâhilinde herhangi bir çatışmaya girmeyelim lışanların başına gelenleri unutmadık. Hâlâ başları dediler” diye açıklama yaptığında bizi yerden yere sıkıştığında “12 Eylül öncesine mi dönmek istiyor- vuranlardan hiç ses çıktığını duymadık. sun?” özdeyişini(!) kullanıyorlar. Bugün asker, polis şehitlerimize, sivil kayıplarımı- Karın, buzun üzerinde yürürken kart kurt diye ses za haklı olarak hep beraber ağlıyoruz. Yüreklerimiz çıkardıkları için kendilerine kürt denen Türkler oldu- parçalanıyor. İçimiz yanıyor. ğunun resmi devlet tezi olduğu günlerdi. Ordumuzun Genelkurmay Başkanı dâhil neredeyse “Üç beş çapulcu” diye tanımlanan ve ortaya çık- tüm komuta kademesi sahte delillerle, şantajlarla tığı 1984 yılından itibaren neredeyse 30 yıl yal- zindanlara atılırken vatana ihanetle suçlanırken nız “ “beyaz toroslar”la, “faili meçhuller”le “köy kimse onları savunmadı. Muktedirlerce “Türkiye boşaltmalar”la çözülmeye çalışılan süreçte toplum- bağırsaklarını temizliyor” dendiğinde alkışlandılar. sal bir sorunun yalnız bu yöntemlerle çözümlene- Sapla saman birbirine karıştırılıyor, hukuksuz işler meyeceğini söyleyenler “haindiler” “düşmandılar” yapılıyor diyen bir avuç insan “haindi” “düşmandı” “maşaydılar”. Muktedirlerin isteği doğrultusunda “maşaydı”. susturuldular. Kimse onları savunmadı. Savunmaya Sonra aynı muktedirler “milli orduya kumpas kurul- çalışanlar “linç” edildiler. du” dediklerinde yine alkışlandılar. Oslo’da PKK ile görüşüldüğü iddiaları üzerine, “Gö- Bugün bizi yerden yere vuranlardan hiç ses çıktığı- rüşüldüğünü söylemek alçaklık, söyleyenler alçak- nı duymadık. Ne oluyoruz bile demediler. Klavyeler tır,” dendi. Alkışlandı. sustu. Görüşmenin gerçek olduğu ortaya çıktı. “Benim ta- Örnekler sonsuza kadar uzatılabilir. limatımla görüşüldü, görüşülecek,” dediğinde yine Devletin silah, barikat, hendek ve terörle haklı mü- alkışlandı. Bugün bizi yerden yere vuranlardan hiç cadelesinde meşruiyet sınırları içinde kalması temel ses çıktığını duymadık. Ne oluyoruz bile demediler. işlerinden biridir. Mücadelenin zorluğu da burada- Klavyeler sustu. dır. Zorluğa rağmen kanunların sınırlarını aşmamak, Adına bir türlü karar verilemeyen çözüm süreci baş- hukukun içinde kalmak esastır. ladı. Doğru bir karardı. Elbette soruna çözüm üretmek de silahı, barikatı, Bugünlerde “önümüzdeki süreçte ne terör örgütü, hendeği, terörü seçenlerin değil devletin görevidir. ne de onun güdümündeki parti asla muhatap alın- Devlet ve uygulamaları da eleştiriden muaf değildir. mayacaktır,” diyenler PKK ve İmralı ile görüşmek- Tarihimiz boyunca “Devletin bekâsı söz konusu ise te beis görmemişler, bu muhataplığı eleştirenleri gerisi teferruattır” gibi hiç katılmadığım bir değer- “analar ağlasın isteyenler”, “terör sevici”, “kandan lendirmenin arkasına sığınarak yapılanları görecek, bilecek, bilebilecek kadar yaşadım. BARIŞ İSTİYORUZ! En küçük eleştirileri bile ihanet olarak görmeyi bir Terör istemiyoruz, ölüm istemiyoruz. kenara bırakarak doğruyu bulmak için katılmasak Kardeşliğimiz bozulsun istemiyoruz. bile eleştiri özgürlüğünün kullanılmasına imkân Artan kaygılarımız, korkuya dönüştü paranoyaya tanımak yanlışları önleyebilecek temel ilkelerden dönüşsün istemiyoruz. biridir. Sağduyu istiyoruz, itidal istiyoruz, vicdan istiyoruz. Bugün bunları yapamadığımız takdirde çözdüğü- Hukuk istiyoruz, adalet istiyoruz. müzü zannettiğimiz toplumsal sorunların tarihteki Demokrasi istiyoruz. ve tarihimizdeki pek çok örnekte olduğu gibi yeni- Birlikte ve kardeşçe yaşamak istiyoruz. den ve daha karmaşık olarak ortaya çıkacağını söy- Geleceğe umutla bakmak istiyoruz. lemek kehanet olmayacaktır. Çocuklarımıza huzurlu bir ülke bırakmak istiyoruz Tarih muhtemelen bizim göremeyeceğimiz bir gele- dedik. cekte bugün olanları değerlendirecek ve hükmünü “İnanç ve düşüncelerimizi özgürce ifade etmek ve verecektir. yaşamak; yaşam hakkını savun- Toplumsal olaylar karşısında bugüne kadar neler mak, dil, din, ırk ayrımı yapma- söylediğimizi birkaç dakikalık bir araştırma ile dile- dan Yurtta Barış Dünyada Barış yen herkes bulabilir. idealinin savunucusu olmak; Elbette düşüncelerini eleştiri sınırları içinde dile ge- hekim ve insan olmanın gereği- tirenlere, düşüncelerimize katılmasalar bile dile ge- dir” dedik, tirme hakkımıza saygı gösterenlere saygım sonsuz. “Alevi Sünni, Türk Kürt, asker Yanlışlarım varsa düzeltmek de borcum. polis, bebek çocuk, küçük bü- Bu çerçevede değerlendirmelerimi nefesim yetti- yük, ana-baba, yerli-yabancı ğince ifade ettim, etmeye de devam edeceğim. insanların ölmediği ölmeyeceği Bildiğiniz gibi, Sağlık Bakanlığı; odamıza meslek- taraftayız.“ dedik, taşlarımıza yaptığı bir duyuru nedeni ile yönetim ‘’Dünyanın ilk ulusal kurtu- kurulunun görevden alınması istemiyle dava açtı. luş Birkaç cümle de bu dava için söylemek isterim. Anadolu’nun iki kadim halkının Eğitim kurumları, basın, yargı, Anayasa Mahkemesi zihinsel ve duygusal kopuşuna hayatın tüm alanları her türlü yöntem kullanılarak zemin hazırlayan savaş politi- kontrol altına alınmaya çalışılıyor. kalarının karşı tarafındayız.“ Sosyal, ekonomik, hukuki ve siyasi sorunların çözü- dedik. savaşını birlikte veren münde farklı yaklaşımları olan tüm yapılar yok edilmesi gereken “düşman” olarak görülüyor. İnsanlık tarihi her zaman, şid- Çoğulculuğun, farklılığın yok sayıldığı, hayatın her deti değil barışı savunanları alanının tek tipleştirilmeye çalışıldığı bu süreçten haklı çıkarmıştır. Biz sağlık ça- Odamız da nasibini aldı. lışanları yaşam hakkı ve barışı Davanın açılması ve zamanlaması da manidardır. savunmayı ilk görevlerimizden Odamızın genel kurulunun yapılacağı bir dönemde sayarız. Barış için, düşünceyi böyle bir dava açılarak bir yerlere mesaj verilmek ifade özgürlüğü için atılan her istendiği ortadadır. adımın bundan önce olduğu Evet; biz dün, bugün, yarın... gibi bundan sonra da yanında Elbette farklılıklarımız var ve olacak. Ama bizi bir olacağız. arada tutan, birlikte yaşamamızı sağlayan benzer- İnsanlık tarihinin beyaz sayfala- liklerimiz çok daha fazla… rında; bu değerleri savunduğu- Ortak yaşama isteğimiz, birlikte gelecek kurma muz için bize dava açanlar kara bir leke olarak yer hayallerimiz çok daha baskın. Bu kadim topraklar alacaktır. rengine, giysilerine, dillerine, inançlarına, kökenle- Tarih bizi jurnalleyenleri, bu davayı açanları, bu rine bakmadan hepimizi bağrına bastı. Neredeyse davaya karşı yapılan açıklamaya imza koymayanla- insanlığın doğuşundan bu yana… rı hatırlayacak mıdır bilmiyorum ama şunu bir kez daha söylemek isterim; yeter ki bu ülkeye barış gel- Öfke istemiyoruz, aşağılanma istemiyoruz, ötekileş- sin biz bu davayı da, davanın olası sonuçlarını da tirme istemiyoruz. övünç nişanı olarak göğsümüzde taşımaya hazırız. dergi mart/nisan 2016 25 İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI 16. OLAĞAN GENEL KURULU YAPILDI 26 dergi mart/nisan 2016 İstanbul Dişhekimleri Odası 16.Olağan Genel Kurulu Yapıldı Yönetmelik, Sağlık Net 2, E-nabız, aile dişhekimliği gibi pek çok mesleki konunun ve ülke gündeminin yoğunluğuyla geçen iki yıllık çalışma döneminin ardından, İstanbul Dişhekimleri Odası’nın 16. Olağan Genel Kurulu ve seçimleri 09-10 Nisan 2016 tarihlerinde yapıldı. İstanbul Dişhekimleri Odası 16. Olağan Genel Kurulu, 09 Nisan 2016 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı Sosyal Tesisleri’nde; seçimler ise 10 Nisan 2016 tarihinde İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Maçka Kampüsü’nde gerçekleştirildi. İlk gün yapılan Genel Kurul’da Genel Sekreter Aret Karabulut’un açılış konuşması, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın ardından gelen iki öneri oylanarak Divan Kurulu belirlendi. Oylama sonucunda; 16. Olağan Genel Kurul Divanı’na; Hüseyin Meşeci, Selmin Aslan, Gülseren Akar ve Cem Solmaz seçildi. dergi mart/nisan 2016 27 Divan’ın oluşturulmasının ardından Başkanlık görevini yürüten Hüseyin Meşeci’nin Genel Kurul’a hitaben yaptığı konuşmayı, Genel Kurul konuğu TDB Başkanı Prof.Dr. Taner Yücel’in konuşması izledi. Yücel, İstanbul Dişhekimleri Odası’nın 16.Olağan Genel Kurulu’nu selamlarken meslek örgütünün kuruluşundan bu yana kat ettiği yolu anlatarak, bugün TDB’nin ülkenin ağız ve diş sağlığı politikalarının oluşturulmasında üstlendiği etkin görevi vurguladı. Prof.Dr. Taner Yücel, bugüne kadar emeği geçen herkese, çalışmalarında gösterdikleri duyarlılık ile mesleğe sağladıkları olumlu katkılar için teşekkür etti. Yücel’in ülke gündemini ve mesleki gelişmeleri değerlendirdiği konuşmasının ardından 15.Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy açılış konuşmasını yaptı. Genel Kurul’un ön açıcı ve yeni ufuklara taşıyacak bir başlangıç olması temennisiyle başladığı konuşmasında Ersoy, son dönemde ülkemizde yaşanan çatışma ortamına vurgu yaparak resmi kaynakların verilerine göre ülkenin Cumhuriyet tarihinin en büyük iç çatışmasını ve iç göçünü yaşadığını ifade etti. Ülkenin zor bir süreçten geçtiğini hatırlatan Ersoy mesleki olarak da yaşanan sıkıntılara değindi; iki yıl boyunca dişhekimlerinin gündemini oluşturan Yönetmelik, Sağlık Net 2, E-nabız, aile dişhekimliği gibi konularda yaşanan gelişmeleri anlattı. Murat Ersoy’un konuşmasından sonra, Genel Kurul gündem maddeleri uyarınca; 15. Dönem Genel Sekreteri Aret Karabulut Çalışma Raporunu, Denetleme Kurulu üyesi Bilgehan Nesiri Denetleme Kurulu Raporunu ve Sayman Seçkin Özeralp Mali Raporu sundu. 28 dergi mart/nisan 2016 Raporların sunumundan aklanması sürecine kadar, öneri ve eleştirilerini sunmak üzere; Ümüt Yurdakul, Ahmet Gürbüz, Ali İhsan Kabaoğlu, Ali Yüksel Çalışkan, Fatma Balpetek, Ercüment Sucu, Rıfat Yüzbaşıoğlu, Emre Eti, Muzaffer Erdoğral, Muzaffer Demirci, Tülün Sönmezgil, Yakup Mete, Tatyos Bebek ve Celal Yıldırım söz aldı. Genel Kurul’da bir sonraki maddelere geçilmeden önce, yöneltilen eleştirileri Yönetim Kurulu adına Başkan Murat Ersoy yanıtladı. Ara verilmeden önce gündem maddeleri gereğince; yeni seçilecek Yönetim Kurulu’na gerekli taşınmazların satın alınması veya mevcut taşınmazların satılması, bütçede fasıllar arasında aktarım yapılması konusunda yetki verilmesi, Oda organlarına görev alacaklara ödeneklerin tespiti ve yeni dönem tahmini bütçe karara bağlandı. Bu gündem maddelerinin ardından adayların açıklanması ve liste biçiminin belirlenmesi gündem maddesine geçildi. Genel Kurul sonunda Birlik Grubu ve Önce Dişhekimi Grubu adaylıklarını açıkladı ve çarşaf liste usulüyle seçime gidilmesi karara bağlandı. 16.Olağan Genel Kurul dilek, öneri ve cevap hakkı doğan durumlarda görüş bildirmek üzere; Bülent Alper, Neşe Dursun, Ümüt Yurdakul, Muzaffer Erdoğral, Sina Saygılı, Prof.Dr. Turhan Atalay birer konuşma yaptı. Genel Kurul, 15.Dönem Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ersoy’un kapanış konuşmasıyla son buldu. dergi mart/nisan 2016 29 Dişhekimleri Yeniden Birlik Grubu Dedi 09 Nisan 2016 Cumartesi günü yapılan İstanbul Dişhekimleri Odası 16.Olağan Genel Kurulu'nun ardından Oda seçimleri, 10 Nisan 2016 Pazar İstanbul Teknik Üniversitesi Yabancı Diller Yüksek Okulu Maçka Kampüsü’nde gerçekleştirildi. Dişhekimleri, mesleklerine ve meslek örgütlerine sahip çıkmak için sabahın erken saatlerinden itibaren seçim yapılacak alana gelmeye başladı. Yönetim Kurulu organizasyonuyla Bakırköy, Beşiktaş, Kadıköy ve Avcılar’dan araçlar kaldırılarak, meslektaşlarımızın seçim alanına daha kolay ulaşımları sağlandı. Şişli İlçe Seçim Kurulu’nun bildirdiği ilk rakamlara göre 2169 kişi oy kullandı. İki grubun çarşaf liste usulüyle yarıştığı seçimlerde, dişhekimleri yola Birlik Grubu ile devam etmeye karar verdi. 30 dergi mart/nisan 2016 Resmi olmayan Seçim sonuçlarına göre 16. Dönem; Yönetim Kurulu üyeliklerine; Prof.Dr.Turhan Atalay, Prof.Dr. İhsan Hakan Özyuvacı, Tarık İşmen, Aret Karabulut, Seçkin Özeralp, Sevil Arslan, Bilgehan Nesiri, Ahmet Hikmet Arısal, Feride Aktan Denetleme Kurulu üyeliklerine; Yaşar Baytak, Kıymet Gündoğdu, Özgür Tutucu Disiplin Kurulu üyeliklerine; Prof.Dr.Enver Sedat Küçükay, Prof.Dr.Deniz Gökçe Meral, Bora Bilgili, Funda Türkbay Fazlıoğlu, Mehmet Ersin Temizel TDB delegeliklerine; Ahmet Aydın Demirer, Ahmet Gürbüz, Ali Özden Uçansu, Prof.Dr. Aslan Yaşar Gökbuget, Prof.Dr.Atilla Sertgöz, Burcu Bayar, Ceylan İlhan, Füsun Şeker, Güler Gültekin, Celal Korkut Yıldırım, Cem Solmaz, Cenap Koşu, Prof.Dr. Cengizhan Keskin, Gülseren Akar, Harun Koca, Murat Ersoy, Muzaffer Demirci, Neşe Dursun, Özgür Başar Varoğlu, Selmin Aslan, Taylan Akça, Uğur Ergin, Ümüt Yurdakul seçildi. dergi mart/nisan 2016 31 “30 Yılda Amatör Bir Ruhla Profesyonel İşler Yaptık” Odamız 30 yılı geride bıraktı. 30 yıl ve öncesine tanıklık etmiş olan 2. Dönem Oda Başkanımız Prof.Dr. Gülümser Koçak, 4. Dönem Oda Başkanımız Kazmir Pamir, 6. Dönem Oda Başkanımız Ali Uçansu ve 9-10. Dönem Oda Başkanımız Rıfat Yüzbaşıoğlu Dergi’miz için biraraya geldi. Ali Uçansu: İlk günden beri dişhekimleri, Oda ne lek grubumuza bir katkı verilecekse bunun kendi yapıyor diye sorar. Bu soru hiç bitmedi. Burada iki odamızda olacağına o zaman da inanıyordum. Bu önemli unsur var. Bir tanesi, ülkemizdeki demok- tartışmaların olduğu dönemlerde en eski örgütü- rasi anlayışı. Temel mesele bu. Çünkü bütün hü- müz Türkiye Diş Tabipleri Cemiyeti vardı. Merkezi kümetler örgütlenme modellerine ve örgütlülüğe İstanbul’daydı ve Türkiye genelinde de 5 şubesi karşıdır. Ama son dönemdeki hükümet zaten sıcak vardı. Merkezde Özen Tuncer başkanlığında ben bakmıyor. Kuvvetlerin ayrılığı prensibi benimsen- de yöneticilik yaptım. O dönemde bir de 1980 ön- mediği için, onun bir uzantısı olarak farklı sesler- cesinde kurulmuş İstanbul Serbest Dişhekimleri den hoşlanılmıyor. Bugün sendikalar başta olmak Cemiyeti vardı. Kurucuları arasında yer almıştım. üzere birçok örgüt, yetkileri tırpanlanmış, işlerini Sonra da kurucu başkanı olarak, Oda kurulana yapamaz durumda. Demokrasinin vazgeçilmez kadar devam ettim. Oda kurulduktan sonra güçle- temel unsurları yerle bir edilmiş. Onun yanında rin bir arada olması düşüncesiyle onların faaliyeti meslek odalarının lafı edilmiyor tabii. Bu doğal askıya alındı. Zaten 1980 sonrası darbeyle birçok olarak, “Meslek odası ne yapıyor ki” sorusunun te- dernek gibi bizim cemiyetimizin de faaliyeti dur- mel nedeni. Bir diğeri de bununla bağlantılı olarak, durulmuştu. Bir süre sonra da kendini feshetmek örgütlülük kavramının halkımızda çok gelişmemiş durumunda kaldı. 1986’da kurulan İDO’nun ilk yö- olması. Bir küçük yan faktör de bugün yaygınlaşan netim kurulunda Prof. Dr. Yılmaz Manisalı’nın baş- iletişim araçlarının kuruluş yıllarında sınırlı olması, kanlığı döneminde de yönetim kurulu üyesiydim. meslektaşlarla ancak duyurularla ve dergiyle ileti- O dönemi çok önemsiyorum. İlk yönetim kurulu şim kurulabilmesi. Okuma alışkanlığımızın olma- kendi başkanlık dönemimden daha renkli, anıları ması, gelen dergileri vs. masanın üstünde bir kaç daha canlı. Sonraki her dönem birbirinin üstüne gün tuttuktan sonra bir yere kaldırıp atmak, doğal koyarak, çalışan arkadaşların büyük bir bölümü- olarak, ne yapıldığının ne olup bittiğinin farkında nün birbirinin devamını sağlayacak şekilde, süreç olmama nedeni diye değerlendiriyorum. İstanbul içinde kopmadan ayrılmadan birlikte üretime kat- Dişhekimleri Odası 1986’da kurulduğu zaman kı verdiği bir 30 yılı geçirdik. İlk dönem, her şeyi bazı arkadaşlar kuvvetlerin bölünmesini isteme- el yordamıyla tartışıp ne yapılması gerektiğini el diği için Tabip Odası çerçevesinde devam etmenin yordamıyla sorgulayıp yapmaya çalıştığımız çok daha doğru olacağı görüşündeydi. Arkadaşlarımla değerli bir dönemdi. Yılmaz Hocamız çok değerli birlikte hareket ediyordum ama o dönemde yaptı- katkılar verdi. O dönemin yönetim kurulu üyeleri ğımız tartışmalarda ayrı oda olmanın doğru olaca- daha sonra başkanlık görevine seçildi, bu yapının ğını o zaman da savunuyordum. Süreç beni haklı taşınmasında aracı olmaya devam ettiler. Oda’nın çıkardığı için mutluyum bugün. Tabip Odası’nın bulunduğu yeri satın almak Kazmir Pamir’in baş- çatısı altında değil, bağımsız örgütümüzle daha kan olduğu 4. Dönemde, Oda’nın üst katını almak yetkin olacağımızı, Türkiye demokrasisine ve mes- da benim başkanı olduğum 6. Dönemde gerçekleş- Dişhekimi Füsun Şeker fusunseker@gmail.com dergi mart/nisan 2016 33 ti. Meslektaşlarımız için yaptığımız çalışmalar için- Kazmir Pamir, ben birlikteydik. Oradaki bir iddia- de tabii ki daha elle tutulur bir şey bu. Anılarımız laşmayı da ömrünün sonuna kadar rahmetli Yılmaz arasında, Cumartesi Anneleriyle dayanışmamız sı- Abi’yle büyük bir keyifle sürdürdük. Çünkü Yılmaz rasında polis kordonu arasında kalıp ayak direme- Abi ilk seçim sonuçlarında Kazmir ve benim çok miz var. Tekrar belirtmek isterim, benim için önem- değerli bir öğretim üyesinden daha yüksek oy ala- li olan 1. Dönem çalışmaları. Orada unutamadığım cağımıza inanmıyordu. Kendisiyle bir kalkan ziya- bir anı, ilk sponsorlu toplantılar meslektaşlara ula- fetine iddiaya girdik. İkimiz de yüksek oy almıştık. Yıllarca bu kalkan ziyafeti gerçekleşmedi. Yılmaz Abi’nin birçok kez ikramları olmuştu ama ben her seferinde kalkanı yemekten kaçıp sürekli olarak o ziyafeti hatırlatıp ölümüne kadar gülüştük. Bu benim için çok hoş, değerli bir anıdır. Gülümser Koçak: Sanıyorum 1979’dan sonra meslek kurumu için çalışmaya başladım. 12 Eylül 1980 sonrası bütün derneklerin merkezlerinin Ankara’ya alınması söz konusu oldu. Fakültede Türk Diş Tabipleri Cemiyeti merkezinin İstanbul’da kalması için bizi harekete geçiren Metin Alatlı idi. Merkezin Ankara’ya alınması için Ankara’dan başta Aytekin Bilge, tüm asistanları, Ankara’daki bazı dişhekimleri, Adana Diş Tabipleri Cemiyeti’nden bir iki kişi toplantıya geldiler. Fakültede cemiye- 34 dergi mart/nisan 2016 şacak diye toplantılar yapacağız. . . O zaman sayısı te kayıtlı olan herkesi organize ettik. Dışarıdan çok az olan çokuluslu bir porselen firmasının fırı- da Kazmir Pamir ve Sinan Yıldız’ın aracılığıyla o nının tanıtımı söz konusu oldu. Ben şiddetle karşı zamanlar Serbest Dişhekimleri Cemiyeti başkanı çıkmıştım. Yılmaz Abi daha sonra kalp krizi geçirdi- olan Ali Uçansu ve üyeleriyle irtibata geçildi. Daha ğinde de ona gidip günah çıkarmıştım “Yılmaz Abi sonra İÜDF/ Çapa’da Ankara’ya gitsin mi gitmesin yoksa bunlar benim yüzümden mi diye seçim oldu. Kapalı oylama sonucu cemi- mi oldu” diye. Sonra çok şaka- yet merkezinin İstanbul’da kalması onaylandı. laşmıştık. Çünkü bana göre, bir Ankara’ya gitmesi taraftarı olan TDTC’nin o dö- firmanın kendi fırınını tanıtma- nemdeki yönetimiydi. Biz Metin Alatlı önderli- sına aracı olmak doğru bir yak- ğinde seçimlere hazırlandık. İki gruptuk. Öbür laşım değildi. Bütün firmalara tarafta, anımsadığım kadarıyla İlhan Çuhadaroğ- yazıp hepsine bu şansın veril- lu, Erhan Akın, Tonguç Görker, Nuri Mugan, Pe- mesi lazımdı. El yordamıyla bu ker Sandallı (emin değilim) vardı. Seçim Tabipler işleri yaptığımız için aramızda Odası’nda yapıldı ve oldukça hareketli geçti. Seçi- görüş farklılıkları olabiliyordu. mi kazandık. Başkanımız Özen Tuncer oldu. Bizim Sonra uzlaşmıştık. Çok uyumlu o dönemde en önemli meselemiz dişhekimlerine bir dönem çalışmasıydı. Daha kendimizi duyurmak, dişhekimlerini cemiyete sonra zaten 30 yıl boyunca kaydetmek ve sorunları tartışabilmek için birta- hep birlikte olduk. Özel ha- kım sosyal faaliyetlerde bulunmaktı. Para yoktu, yatımızda özel dostluklar da personel yoktu; Şişhane’deki binamız parasızlık- kazandık. Sosyal hayatımızda tan bakımsızdı. Bu arada, Şişhane’deki binanın birbirine güvenen, dayanışma satın alınmasında emeği geçen Rahmetli Tonguç duygusunu canlı tutan bir ekip Görker’i unutmamak gerekir. Hem gelir amaçlı, olarak gerçekten yaşamımızın hem de İstanbul’daki dişhekimlerini toparlamak en olgun döneminde bu birlikteliği sürdürdük. İlk için birkaç yemek düzenledik. Cemiyete kaydol- eski başkanların biraraya gelmesi belki de Ertuğrul ma zorunluluğu yoktu. Sadece Tabipler Odası’na Oğuz (kendisi ilk yönetim kurulu üyesi) dostumu- kayıt zorunluydu. O nedenle ancak sosyal ilişki- zun muayenehanesine bir ziyaret sırasında oldu. lerle hem gelir elde ettik hem de üye kaydettik. Celal Yıldırım, Yılmaz Manisalı, Gülümser Koçak, Elimizden geldiği kadar üyelerin telefon numara- larını, adreslerini düzenlemeye çalıştık. 1984’de rahmetli Yılmaz Manisalı’nın 2. Dönem seçimleri yapıldı. Özen görevli olarak söylediği gibi, istenmeyen bir Diyarbakır’a gitti. Yılmaz Manisalı’nın Dekanlık hamilelikti ama çocuk doğdu; dönemi YÖK nedeniyle bitmişti. 12 Eylül sonrası ona en iyi şekilde bakmamız koşullar hâlâ bizim için zordu. Bilinen, sevilen ki- lazım. şilerin desteği olmalıydı. Yılmaz Manisalı’ya TDTC başkan adayı olmasını önerdik ve sonunda kabul O zamanları anlatabilmek biraz etti. Gerçekten rüzgâra karşı bu seçimden de ba- zor. Şimdi bilgisayarlarla, cep şarı ile çıktık. telefonlarıyla iletişim çok kolay. Bu anlamda gerçekten zor bir Kazmir Pamir: 2. Dönemde ben yoktum. Ali dönemdi. Geçici meclisin üye Uçansu’yla beraber Serbest Dişhekimleri Derne- kaydı bitiminden sonra 22-23 ği’ndeydim. Metin Alatlı’yla düşüncemiz, Oda ku- Şubat 1986’da Genel Kurul’a 3 rulma aşamasına gelirse iki dernekten de kişileri grupla girildi. İdealist Grup, Hiz- alabilmekti. Ali Uçansu başkanlığındaki Serbest met Grubu ve Birlik Grubu. 1572 Dişhekimleri Derneği’nin yönetim kuruluna gir- üyeden 1200 kişi seçimde oy dim. kullanmıştı. O yıllarda üye dişhekimi sayısıyla oranlarsak nasıl bir tablo çıkıyor? Gülümser Koçak: Bu dönemde artık Oda olma tartışmaları başlamıştı. Bizim düşüncemiz, Oda ola- Kazmir Pamir: Ben son üye olan kişiydim. Numa- rak ayrılmayalım, Tabipler Odası ile birlikte olalım ram 1572’ydi. Oy kullanma oranı çok fazlaydı. Yak- ki kuvvetler birleşsin. Oda yasası çıkınca biz bu se- laşık %80. Yılmaz Hoca 950, Gülümser Hoca 750 fer Oda yasasına göre çalışmaya başladık. oy almıştı. Rıfat Yüzbaşıoğlu: Hükümetin bu konuda bugün Gülümser Koçak: Şu anda oy sayımı 1-2 saat sürü- de olduğu gibi meslek odalarını ele geçirmesinin yor. İlk seçimde bağımsız girenler de vardı. Sayım tek yolu yeni, güçsüz odalar oluşturmaktı. Türk sabahın üçünde bitti. Tabipler Birliği bugün olduğu gibi o dönemde de Oda kurulduktan sonra Sağlık Bakanlığı’yla asgari güçlüydü ve daima sağ hükümetlere karşı muhalif ücret üzerinde çalışmalar oldu. Bizim Oda’nın se- politikalar izledi. Dişhekimlerinin ayrılarak hükü- çimi Şubat ayında olmuştu. Nisan ayında da Türk mete bağlı bir meslek birliği oluşturulması önem Dişhekimleri Birliği seçimleri oldu. İki dönem çalış- kazanıyordu. Bu nedenle zaten sağ eğilimli öğre- malarımda da ilk amacımız dişhekimlerine Oda’yı tim üyelerinin başkanlığında bu yasa çıktı. Kurucu- tanıtmaktı. Bunun için de en iyi yol konferanslar lar kurulu onlar tarafından oluşturuldu. Seçimleri düzenlemekti. Konferansları o dönem bilinen, se- bizim arkadaşlarımız almayı başardı. vilen, hitabeti çok güçlü olan öğretim üyelerini seçip güzel bir yerde gerçekleştirmek amacındaydık. Gülümser Koçak: Başlangıçta ayrılmanın doğru Bunun için dişhekimliğiyle ilgili firmalarla görüşül- olmadığını düşünüyorduk ama kurulduktan sonra dü. İlk yaptığımız konferanslarda Mehmet Beyli ve dergi mart/nisan 2016 35 Metin Turfaner konuşmacı oldu. The Marmara’da yaptık. Ağustos’ta çok sıcak olmasına rağmen Senih Çalıkkocaoğlu’nun yaptığı konferansa 800 kişilik katılım olmuştu. Daha sonra Peker Sandallı ve ekibi, Erdal Poyrazoğlu, Nejla Timoçin vb konferanslar yoluyla dişhekimlerine ulaşıp odanın çalışmalarını sorunları tartışabiliyorduk. O dönemde de politika yapıyorsunuz diyorlardı. Biz ısrarla “evet ama meslek politikası üzerinde çalışıyoruz”u tekrarlıyorduk. Amacımız İDO’yu dişhekimlerine tanıtmak ve bu sırada da fakültelerle ve firmalarla ilişki kurmaktı. Asıl önemli hedef olan sahte dişhekimleriyle mücadeleye hızla başlandı.Yasaların elverdiği ve yasa yürütücülerinin izin verdiği oranda bu mücadele uzun süre devam etti ama bitmedi. İDO ancak 1988 2. dönemin sonuna doğru bilgisayar alabilecek duruma gelmişti. Yasa ve tüzükle ilgili konularda Türk Dişhekimleri Birliği Sağlık Bakanlığı’yla temasa geçiyordu. Dişhekimlerinin sosyal güvencesini vurgulamaya başladık. Bu arada Tabipler Odası’yla hâlâ birlikte olduğumuzu vurgulamak için 14 Mart’la ilgili çalışmalara katkıda bulunduk. Daha sonra sağlık meslek odalarıyla ortak çalışmalarımız oldu. O arada ilçe temsilciliği konusu dile getirildi. İlçe temsilcileri seçilmeye başlandı. El yordamıyla buluyorduk yapılması gerekenleri. Cemiyet zamanında yaşlı bir kişi tarafından para toplanıyordu. Oda olduktan sonra makbuz ve hüviyet vermek üzere iki kişi parayı toplamaya çalışıyordu. Güzel bir yöntem değildi ama elde o zaman başka bir yol yoktu. Banka falan o kadar kolay değildi. Birinci dönemin ortalarına doğru Yılmaz Bey önemli 36 dergi mart/nisan 2016 bir kalp krizi geçirdi. Uzun bir süre kendisi olma- Büyüyor, dan idare ettik. TADS’la ilgili çalışmaların ilk adımı yaşlanıyor. Türk Diştabipleri da o dönemde atıldı. Muayenehanelerde kullanıla- Cemiyeti’nin 100. senesinden cak broşürler, afişler basıldı. İlk 22 Kasım’da kendi sonra artık bir işlevi kalmadığı imkanlarımızla aile bireyleri ve öğrencilerin katkı- için geçen sene benim başkan- larıyla dağıtmaya çalıştık. Kısacası hiç bilmediği- lığımda kapattık. 1908’de ku- miz bir alanda amatörce profesyonel işler yaptık. rulmuştu. 107 yaşında üzülerek gelişiyor. Sonra kapattık. Kazmir Pamir: Hocam tecrübesiz olduğumuzu söy- Benim ledi ama oldukça tecrübeliydik. 1966’da İstanbul 1992-1994 dönemine gelirsek Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi’nde Talebe Şişhane’deki ilk günden beri Cemiyeti başkanlığı yaptım. Çalışmalara devam kullandığımız Cemiyet binası ettim. 1970’de mezun oldum. 1972’de askerliğim artık yeterli gelmiyordu. Fa- bitince zorunlu olduğum İstanbul Tabip Odası’na külteler arasında uyum sağla- kaydımı yaptırdım. Aynı yıl zorunlu olmadığım mak da ayrı bir konuydu. Ben halde Türk Diş Tabipleri Cemiyeti’ne de kaydımı seçim komitesi başkanıydım. yaptırdım. Her iki örgütün de çalışmalarının içinde Başkan adayı olmam Birlik Gru- bulundum. Tabipler Odası’nın genel kurullarına bunda kabul edildikten sonra katıldım. Oradaki dişhekimi arkadaşları destek- bazı öngörülerim oldu. Her iki ledim. Yönetimde ve denetimde birer dişhekimi fakülteden de yönetimde bi- vardı. Cemiyetin de genel kurullarına katıldım, ko- rilerinin olması lazımdı. O za- nuşma yaptım. 1976 senesinde Türk Diş Tabipleri man iki fakülte vardı. İstanbul Cemiyeti’nin yönetimine girdim. 82-84 dönemin- Üniversitesi’nden mezun, Mar- de Cemiyet’te bulundum. Bu dönemde 2-3 dergi mara Üniversite’sinde öğretim çıkardık. 1985 senesine geldiğimizde Ercüment üyesi olan Turhan Hoca ve Mar- Konukman’ın verdiği yasa çıktı. Biz ayrı bir Oda mara Üniversitesi’nden mezun, olmasına karşıydık; çünkü bölüp yönetmek isti- İstanbul Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapan Ta- yorlardı. Bölündüğümüz zaman zaten dişhekimleri ner Hoca’yla konuştuk. Kendimize iki hedef koyduk. özel çalışıyor, sağ kesimdedir, bu nedenle hükü- İyi bir bina alınması ve iyi bir kongre yapılması. Bu iki metin yanında bir örgüt olacağını düşünüyorlardı. temel işin yanında birçok iş de yaptık. Dergi çıkma- Bunun böyle olmaması için kurucu meclis kuruldu. ya devam etti. Habitat, Su Sempozyumu, Çernobil’le Fakülte, Serbest Dişhekimleri Derneği, Türk Diş ilgili araştırmalarda yer alma gibi. Daire alacak para- Tabipleri Cemiyeti beraber hareket ettik. Fakat mız yoktu. O zamana kadar yasamızda olan fakat uy- orada bir kısım Hizmet Grubundandı. 3-4 kişi ba- gulanmayan, genel kurula katılmayanlara verilmesi ğımsız olarak girdi. Sayımlar sabaha karşı bitmişti. gereken para cezasını uyguladık. Bağış kampanyası Listemizi bir tek Peker Hoca delmişti. İlk toplantıda açtık ve yer aramaya başladık. Paramızı toparladık istifasını verdi. Böylece Birlik Grubu adıyla çıktığı- ve burasını oldukça uygun bir fiyata almış olduk. mız grup tam liste olarak göreve geldi. Kongre için de çalışmalar yaptık. Profesyonel birisiy- başkanlık yaptığım le anlaştık. Çok güzel bir altyapıyla Gülümser HocaGülümser Koçak: Araya girebilir miyim? Cemiyet mın ellerine teslim ettik. Başarılı bir kongre zamanında bizim yaptığımız 22 Kasım’da 25 ve 50 yıllık dişhekimlerine İstanbul Tabipler Odası’nın konferans salonunda veya İÜDHF konferans salonunda sertifika veriyorduk. Oda kurulduktan sonra ilk kez 22 Kasım dişhekimliği günü kalabalık bir grupla kutlandı ve sertifikalar verildi. Daha sonra TDB 22 Kasım’ı içine alan haftanın ağız diş sağlığı haftası olarak kutlanması için Sağlık Bakanlığı’nda gerekli girişimler yaptı ve hafta olarak kutlanmaya başlandı. Kazmir Pamir: Cemiyetler, örgütler doğuyor. dergi mart/nisan 2016 37 oldu. TDB’nin ikinci kongresiydi. Tüm bu işleri kişi- olumlu olmuştur. Bu göreve beni atayan Yılmaz lerden ziyade grup yapıyor. Kongrede Turhan Ata- Manisalı’yı saygıyla anıyorum. lay Hocamızın yardımı oldu, yer alınırken Mustafa TDB’de 2. Başkanlık görevini (1990-1992 ) yürütür- Tatar’ın büyük katkısı oldu. Bütün işler dişhekim- ken, TDB uluslararası bir kongre yapmayı kararlaş- lerinin sayesinde oluyor. O nedenle Oda’ya sahip tırdı. İzmir Odası bu göreve talip oldu. TDB adına çıkmak gerektiğini düşünüyorum. Organizasyon Komitesi Başkanlığına atandım. İşler bugünkü gibi kolay değildi. Kongre merkezinin inşaatı son hafta bitti. Hatırlıyorum, kongreden bir gün önce koltukları yerleştiriyor, bütün amatör ekip bir şeyler yapmaya çalışıyorduk. TDB’nin bütçesi çok kısıtlı olduğu için kongre öncesi muayenehaneyi kapatıp bir meslektaşımın muayenehanesinde 15 gün kaldım. İletişim faksla oluyordu. Konuşmacıların ancak yol parasını karşılayabilmiştik. Ben bu kongrenin açılış konuşmasında şunu söylediğimi hatırlıyorum “İlkler ancak sürekliliği olduğu zaman önem kazanır.” Şimdi kaçıncı kongreyi çok başarılı olarak yapıyoruz. Hatta FDI kongresi bile yaptık. Bu arada TDB Genel Sekreteri Eser Celasun’un kararlı ve cesur tutumlarını belirtmem gerekir. Gülümser Koçak: Hâlâ öyle mi bilmiyorum ama Biz Kazmir’le FDI kongresi için Milano’ya gittiği- o dönemlerde adının başında Türk olursa ulusla- mizde ERO grubuna dahil edilmek için davet ka- rarası kongre yapılabiliyordu. Cemiyetlere Türk rarını aldırdık. Daha sonra İsrail’de 1991 yılında adı verilebilmesi Bakanlar Ku- Demir Temoçin’in yaptığı çok güzel bir konuşma rulu sonucu ERO üyesi olduk. Yıllar içinde ERO ve FDI kararını gerektiriyordu. Bu nedenle Türk Diş Tabipleri ilişkileri gitgide ilerledi. Cemiyeti’nin uluslararası kongre yapma hakkı vardı. 1980 ve Rıfat Yüzbaşıoğlu: Gülümser Hoca ve Kazmir gibi 1981 yılında TDTC ve İÜDHF cemiyet çalışmalarının içinde bulunan arkadaş- ortak fakülte larımız sayesinde TDB ve İDO’ya kolay bir geçiş kongresinde Komitesi oldu. Deneyimlerinden her zaman faydalandık. başkanlığına atandım. Kongre Her kongre düzenlediğimizde ne kadar emekliye Genel Sekreterliğini de Erdal ayrılacağım dese de Gülümser Hoca’nın mutlaka, Poyrazoğlu ile birlikte Kazmir ismi olmadan katkıları olmuştu. Cemiyet kadroları Pamir yapıyordu. İlk kez dişhe- bize gerçekten çok fazla yol göstermişti. Dişhekim- kimliği öğrencileriyle beraber leri odasını onların sayesinde hazır olarak aldık. çalıştık. Bu arada Mine Nayır Ben cemiyette yer almadım. Son sınıfta İstanbul ve Ulvi Uçar, Koray Gençay, Tabip Odası’nda meslek çalışmalarına başladım. Nejdet Yetkin ve ismini saya- O dönem zaten 12 Mart’tan çıkış dönemi, 75-76’lar mayacağım birçok arkadaşımın benim mezun olduğum döneme denk gelir. Tartış- tartışmasız çok emekleri vardı. malar daha çok ulusal sağlık politikaları ve genel Türkiye’de ilk kez Çapa’da stant sağlık sigortası konuları üzerine yoğunlaşıyor. profilinde kongre-fuar yapılmış- Efsanevi başkan Nusret Fişek’in bu politikaların tı. İki sene üst üste başarılı ge- oluşumunda ciddi katkısı var. Ulusal sağlık politi- çen sergi deneyimi firmalar ta- kası kısaca ulusal sağlık harcamalarının vergiden rafından olumlu oldu ki bugüne karşılanması, genel sağlık sigortası da bir sigorta dek başarılı organizasyonlara fonu oluşturulması ve bütün sağlık hizmetlerinin desteklerini eksik etmediler. buradan ödenmesi biçiminde kısaca özetlenebi- 2 yıllık bu deneyim benim için lir. Tabii Türkiye Cumhuriyeti’nde aslında kurul- son derece zor ama o denli de duğundan beri her şey karşıtlıklar üzerinedir. Biz bölümünden 38 dergi mart/nisan 2016 Sergi sonraları öğrendik ki her araç doğru da yanlış da çabasındaydı. Çünkü sizler bu kullanılabilir. Sistemler de bir araç. Sonra baktık konunun uzmanıydınız. Ama birçok ülkede her iki sistem de gerçekten toplum- bugün başka bir şey var. Her- sal çıkarlar için doğru kullanılabildiği gibi yanlış hangi bir politikanın oluşma- ta kullanılabiliyor. O zamanlar ulusal sağlık poli- sında esameniz okunmuyor. tikası daha savunulur pozisyondaydı bizim için. Bu işin uzmanlarını dinleyelim, Harcamalarının az olması, ülkemiz koşullarına onların da düşüncelerini alalım daha uygun olması, sağlık ocağı sisteminin getir- diye bir durum yok. Tekliğe diği deneyimler gibi faktörler etkiliydi bunda. Sağ doğru bir eğilim var. Türkiye’nin hükümetler de zengin ülkelerin uyguladığı genel şanssız bir dönemden geçtiğini sağlık sigortası sistemini savunuyorlardı. Çünkü o düşünüyorum. O zenginliğini sistem içinde özel kuruluşlar yer alıyor ve kâr etme kaybediyor ve gelişme de kay- olanakları çok fazla. Bugün gelinen noktada GSS boluyor sonuç olarak. Farklı dü- temelinde oluşturuldu. Çok sayıda özel kuruluş yo- şüncelerin birbirini etkilemesi luyla sağlık hizmeti veriliyor. Özel kuruluş derken ortadan kalkınca kısırlaşma, tek tek muayenehanelerden söz etmiyoruz. Bu çok gerileme ne yazık ki son dö- büyük kuruluşlar sağlığın ticarileşmesini getirdi. nemde yaşadıklarımızla örtü- Bu arada sağlık kaybolma durumuna geldi. Harca- şüyor. Politik ortam gerçekten malar ne kadar artarsa artsın sağlık sistemi insan- çok yoğundu benim meslek ların sağlık düzeyini yükseltemiyor. Biz de tabii ki politikalarına ilk başladığım bu tartışmaları devraldık. Meslek odamızın kurulu- yıllarda Tabip Odası ve bizim şundan itibaren bu politik bakışları gündemde tut- Oda’mızda. Bizim mesleğimizin tuk. Tabipler Birliği’yle birlikte bu sağlık politikası- ekip işi olmasının getirdiği hoş nı hükümetlere karşı savunduk. Hatta o dönemde bir yanı vardı. Öğrencilik dö- Ankara’da ulusal sağlık politikasıyla ilgili çok bü- nemimizde herkesle aynı ma- yük bir toplantı oldu. Yıldırım Aktuna’nın bakanlığı sada oturup yardımlaşmak ve zamanındaydı. Zengin tartışmalar olmuştu. Fakat konuşmak zorundaydınız. Bu son noktada dayatmalar, hükümetlerin tercihleri karşılıklı konuşma ve yüzleşme egemen oluyor. Tabipler Birliği ve biz o toplantı- durumu çatışmayı önleyen bir dan çekildik. faktördü. Dişhekimliği fakültelerinde öğrenci hareketlerinin çatışmalara dönüşmesi geç olmuştur. Tüm deneyimlerimizi bugünle karşılaştırmakta Bu durum çözümü de gösteriyor aslında. İnsanların yarar var. Bir kıyaslama daha yaparsak o yıllarda konuşabilmesi, yüzleşebilmesi çok önemli. Her dö- bütün hükümetler şu veya bu şekilde sizi dinleme nem tabii ki birbiri üstüne tuğla konması biçi- dergi mart/nisan 2016 39 40 dergi mart/nisan 2016 minde gelişti. İlk başlangıç dönemlerindeki pra- laka oluyor. Çünkü en ufak bir aksamanın bedeli tik hareketlerimiz sahte dişhekimleriyle mücade- çok ağır olabiliyor. Dişhekimlerinin karşısında çok le oldu. İlçe temsilcileri komisyonu özellikle bu ciddi sınavlar veriliyordu. Bu arada küskünlükler alanda çok büyük çaba gösterdi. Gruplar halinde bile yaşıyorduk. Tabii sonra tatlıya bağlanıyordu. sahte dişhekimleri baskınlarına çıkılıyordu. Medya Her dönemde özgün yeni tuğlalar kondu. Benden çağırılıyordu. Sahte dişhekimleri ağızda çalışır- önceki dönemde Oda merkezinde pratik eğitimler ken yakalayan, hasta rolü yapabilmek amacıyla bir muayenehane hazırlandı. yapan meslektaşlar oldu. Taner Hoca’nın başkanlığı ve Muzaffer Demirci’nin Artık sahte dişhekimi pek genel sekreterliği dönemiydi. Fakat onlar pratik kalmadı. Parayı bastıran eğitimlere dönem bittiği için başlayamamışlardı. zaten kuruluşu Benim dönemimde eğitimlere başladık. İlk eğitim açıyor, yanında da dişhe- implant üzerine yapıldı. Hakan Özyuvacı hasta kimlerini çalıştırıyor. Sahte üzerinde vermişti bu eğitimi. O dönemde şöyle tar- dişhekimleri de tarihlerini tışmalar da olmuştu: Bunu yapmaya yetkimiz var böyle yazacaklardır, sahte mı? Meslek odası içinde böyle bir muayenehane dişhekimliğinden patronlu- kurarak hasta bakabilir miyiz? Ben “Biz yapalım, ğa diye. Baskın yapıldıktan bizi engellemeye çalışsınlar” düşüncesindeydim. sonra tutanak tutuluyor, O yıllarda pratik eğitimler hemen hemen hiç yoktu Oda’ya veriliyor ve dava ve Oda bu eğitimlerin öncülüğünü yaptı. Bir diğer açılıyordu. istediği Mahkemelere çalışmamız da Hepatit-B aşısı yapmaktı. O dö- senelerce taşındık. Sah- nemde mikrobiyologlar Hepatit-B aşısı öncesinde te dişhekimlerinin kimisi yapılan teste gerek olmadığı ve herkesin aşı olabi- tarafından tehditler aldık. leceği gibi bir yorumda bulundular. Bunun üzerine Bunlar sönümlendi ve gel- biz de İl Sağlık Müdürlüğü’nden aşıları aldık ve İl di geçti. Bunun dışında her Sağlık Müdürlüğü’nden gelen hemşire ile Oda’da dönemde yeni bir şeyler aşılama yaptık. Yine o dönemde hükümetin sahte yapıldı. Genel olarak 22 dişhekimleriyle ilgili çıkan 3 yıl mahkumiyet kara- Kasım’lar, kongreler her rını hafifleten bir değişiklik yapma çalışması oldu. dönemde yapıldı. Gülümser O zaman Tünel’den Taksim’e kadar bir yürüyüş or- Hocam benim dönemim- ganize etmiştik. Her dönemde bu tür işler yapıldı. de yapılan iki kongrede de Ama bu etkinlik dişhekimi katılımının epey yüksek vardı. Kongreler çok gergin olduğu bir etkinlik olmuştu. O dönemde dişhekim- ortamlar, tartışmalar mut- lerine herhangi bir duyuru yayınlamak çok masraflı bir işti. Duyuru hazırlamak ve bastırmak da gene öyle masraflı. Elimizde sadece telefon numaraları var. Bütün organizasyon sadece telefon üzerinden duyurulabiliyordu. Bütün olanaksızlıklara rağmen dergiyle, ilçe temsilcileri aracılığıyla duyurmaya çalışıyorduk. Bir iki duyuruda Oda bütçesi sarsılıyordu. Şimdi tuşa basıyorsunuz, mail yoluyla tüm üyelere ulaşabiliyorsunuz. İnternetin getirdiği olanaklar benim dönemimde tartışıldı. Bazı arkadaşlar internette her türlü reklamı yaparız diye düşünüyorlardı. O zaman web kuralları falan da çıkmamıştı. Teknoloji her alanda olduğu gibi dişhekimliği alanına da çok hızlı girdi. Meslek odasının hükümetlerle ilişkileri devam etti. Tabanda da gerçekleşmeyen umutlar, gerçekleşmeyen birtakım isteklerle ilgili olarak hükümetlerle anlaşma-anlaşmama, onların suyuna gitme-gitmeme tartışmaları bu işin başlangıcından beri var. İstanbul Dişhekimleri Odası lonca tipi örgütlenmeden, meslek odası ve hükümetlerden bağımsız sivil bir örgüt olmayı başardı. Bu alanda sesini yükselten diğer meslek odalarıyla yaptığı eylemlerle sesini duyurdu. Hükümetlerden bağımsız bir meslek odası olmak çok önemlidir. Siz mesleki olmadan, kariyer uğruna ilkelerimden sapmadan çıkarlarınızı hükümet politikalarına bağlarsanız elimden geldiği kadar meslek kurumuna deste- eğer, meslektaşlarınıza kazandırmak yerine daima ği öngördüm. Son olarak meslektaşlarıma şunu kaybettirir ya da çok azıyla yetinmek durumunda söylemek isterim. Erk yani kudret elinizde olduğu olup meslektaşlarınıza bunu nasıl anlatacağını- sürece etrafınızda fazlasıyla insan vardır. Önemli zı bilemezsiniz. Ne yazık ki bu tartışmalar bugün olan “erk” olmadığı zaman sizi arayan, size saygı hâlâ sürüyor. Bazı gruplar meslek odamızı siyaset gösteren kişilerin olmasıdır. Öğrenciliğimle bir- yapmakla, dişhekimliği dışında yapılan bazı işlerle likte 60 yıllık meslek hayatımda (fakülte, meslek eleştirme durumunda kalıyorlar. Ama şu açık bu- kurumu ve muayenehane) sorgusuz sualsiz dost- gün bizler kendi düşüncelerimizi savunamıyorsak, larımın olmasından dolayı mutluyum ve herkesin insanlar düşünce özgürlüklerini savunamıyorlarsa böyle insanlarla birlikte olmasını dilerim. mesleklerini de savunamaz. Bunu iddia edenler hiçbir zaman mesleği yükseltemez. Bizim gibi ülkelerde meslektaşlarımız özellikle düşüncelerine sahip çıkmayı becermeli, ondan sonra mesleğine sahip çıkmalı. Gülümser Koçak: Rıfat söyleyince hatırladım. Eğer mesleğinizi sevmiyorsanız dişhekimliği kolay bir meslek değil. Aynı şekilde, eğer mesleğinizi seviyorsanız mesleğinizin kurumunda amatörce çalışmak ve işler çıkarmak da o kadar kolay değil. 30 yıllık dostluklarla ilkesel olarak bir aradayız. Bu yaşıma kadar iktidar ve koltuk sevdası dergi mart/nisan 2016 41 Periimplantitisin Tedavisindeki Güncel Yaklaşımlar Dişhekimi Cevat TuğrulTurgut GİRİŞ ru), dental biyofilm oluşumuna ve bundan dolayı Periimplantitis, dental implant çevresindeki periimplant mukozitis oluşmasına ve en sonunda yumuşak ve sert dokuları etkileyen ve doku yı- kemik kaybına doğru ilerler veya tam tersi bir kımına sebep olan inflamatuvar bir prosestir. sırayla (kemikteki aşırı baskı veya erken yükle- Kaybedilen implantların çevresindeki patojenler me, yan kuvvetler veya okluzal faktörler sebebi incelendiğinde normal bir periodontal hastalık- ile oluşabilecek mikro kırıklar sebebiyle) kemik ta diş çevresindeki patojeniteye benzer olduğu kaybına yol açabilir (62). Apikal periimplantitis, görülmüştür (1-6). Periimplantitis de implantı et- kanal tedavisi görmüş ama herhangi bir iyileşme kiler ve periodontitisteki diş kaybı gibi, periimp- göstermeyen bir dişin apeksiyle bakteriyel oluşu- lantitis de implant kaybı ile sonuçlanabilir (6). ma sahip alanın birbirine dokunması durumudur. İstanbul Üniversitesi Mikrobiyal dental plağın hem diş hem de implant Periapikal lezyonlu dişlerin çekimini takiben lez- Dişhekimliği Fakültesi Ağız, kaybında ana rolü oynadığını gösteren güçlü ka- yonları tam olarak temizlenmeden yerleştirilen nıtlar vardır (6,7). Periodontitiste olduğu gibi pe- implantlarda uygun alveoler temizliğe rağmen riimplantitiste de iltihap belirtileri, derinleşmiş Malassez epitel artıklarıyla implant kontaminas- cep oluşumu ve bunları takip eden kemik kaybı yonu sonucu olarak da periimplantitis gelişebilir. görülür (7-24). Periimplant enfeksiyonunun ilk başta bulunduğu Peri-implant hastalıklarında mikrobiyal floranın; apikal bölgede bulunan apikal periimplantitis ya klinik ve deneysel çalışmalardan elde edilen so- da periapikal lezyon periimplantitis hastalık ka- nuçlara göre; plak formasyonuna doku cevabının tegorisinden çıkarılmalıdır (63). Diş, Çene Hastalıkları ve Cerrahisi AD. dişlerde ve dental implantlarda benzer olduğu ortaya konmuştur. Tam dişsiz bireylerde implant Periodontal sond peri-implant hastalıkların teş- çevresinde yüksek oranlarda aeroplar ve fakül- hisi için temel bir araçtır. Ancak tek başına sond- İstanbul Üniversitesi tatif anaeroplar yani leptotrichia, spiroketler, lama teşhis için yeterli olmayabilir. Sondalama- Dişhekimliği Fakültesi Ağız, fusiform bakteriler, spiriller ve vibriolarda artış da kanama; peri-implant mukozada enflamasyon Diş, Çene Hastalıkları olduğu rapor edilmiştir (7-30). Dişsiz bireylerde varlığını göstermesinin yanında destek doku yumuşak doku yüzeylerinin, periimplant koloni- kaybının bir habercisi olabilir. Peri-implant oluğu zasyon ve periodontal patojenler için bir rezer- sıvısı (PİOS) içine salınan biyokimyasal media- vuar görevi gördüğünü göstermektedir. Kısmi törlerin seviyeleri, peri-implant sağlığı değer- dişsiz bireylerde peri-implant mikroflorada; yük- lendirebilmek için diagnostik bir marker ortaya sek yüzdelerde ve sıklıkta “siyah pigmente Bak- koyma amacı ile çeşitli çalışmalarda değerlendi- teroides”, örneğin P. gingivalis ve P. intermedia, rilmiştir (40,44). az sayıda kokoid hücreler ve dikkate değer de- Periimplantitisin teşhisinde; sondlamada ka- recede yüksek hareketli çomaklar ve spiroketler nama kadar, radyografilerle kemik yıkımının da tanımlanmıştır (24-30). Periimplantitis bölgele- değerlendirilmesi gerektirmektedir. Buna ek ola- rinde mikroflorada yüksek miktarlarda hareketli rak incelenmesi gerekli yöntemler: Periimplant Diş, Çene Hastalıkları çomaklar, spiroketler ve fusiformlar bulunurken mukozasında kızarıklık ve şişlik, sondalamada ve Cerrahisi AD. kokoid hücrelerin mikrofloranın sadece % 50 sini kanama, süpürasyon, derinlik artışı, perküsyon oluşturduğu bildirilmiştir (7-30). ve çiğnemede ağrı, implantı çevreleyen alveoler Periimplantitisin patogenezi, geleneksel yolu iz- kemik yüksekliğinde radyolojik olarak tespit edi- leyerek (önce yumuşak doku sonra kemiğe doğ- lebilir düzeyde yıkım, mobilite ( 27). Dişhekimi Alen Palancıoğlu ve Cerrahisi AD. Prof.Dr.Mehmet Yaltırık İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi Ağız, 42 dergi mart/nisan 2016 Tedavi Seçenekleri girmişlerdir. %0,2'lik hyaluronik asit jeli (Gen- Kümülatif Engelleyici Destekleyici Tedavi (KEDT): gi Gel, Ricer Farma, Italy) kök veya implant yü- Klinik ve radyografik diagnoza bağlı olarak; koru- zey düzleştirilmesinden sonra kronik periodon- yucu ve tedavi edici protokoller, periimplantitis titis veya periimplantitis hastalarında yardımcı gelişimini önlemeye yöneliktir. Bu destekleyici yöntem olarak uygulanmaktadır (59). tedavi sisteminin 4 basamağı vardır ve bu basa- Hyaluranonun en önemli etkisi enflamasyon maklar birbirinin etkisini arttırması için birlikte basamaklarındadır ki bu basamaklardan biri uygulanmalı tek başına uygulamalar yapılmama- enflamasyonun ateşlenmesidir. Medikamentin lıdır. Bu tedavi protokolünde teşhis anahtar rol fibrin pıhtısı ile reaksiyona girmesi sonucu eks- oynamaktadır. Diş taşı ve plağın olmadığı, sağ- trasellüler matriks hücrelerinin bölgeye trans- lıklı bir peri-implant dokuyla çevrili sondlamada fer olmasına katkıda bulunmaktadır, böylece kanama ve süpürasyonun olmadığı, sondlama ortada bulunan enfeksiyonu vücudun çoğun- derinliği 3 mm’yi geçmeyen implantlar klinik ola- lukla aşırı tepki vermesi sonucu kemik yıkımına rak stabil kabul edilmeli ve tedavi prosedürleri kadar uzanan enflamasyon aşamalarını oluştu- uygulanmamalıdır (24). ran tepkiyi kendi kendine zarar vermeyecek Mekanik debridman (KEDT Protokol): Üzerinde yola sokmasına ve asıl hedef olan enfeksiyona plak ve diş taşı bulunan, sondlamada kanama yönlendirmesine yardımcı olmaktadır (59). olan, süpürasyon olmayan ve sondlama derinliği Antibiyotik tedavisi (KEDT Protokol): Sondla- 4 mm’yi geçmeyen implantlarda mekanik temiz- mada kanama, sondlama derinliği en az 6 mm, lik uygulanmalıdır (24). süpürasyon olması ya da olmaması durumun- Antiseptik Tedavi (KEDT Protokol): Sondlamada da, radyografik olarak görülen kemik kaybı kanama, sondlama derinliğinde artış (4-5mm), varsa bu tip lezyonlar Gr (-) anaerob perio- süpürasyon olması ya da olmaması durumunda dontopatojen bakteriler için ekolojik bir ortam antiseptik tedavi, mekanik tedaviye ek olarak uy- teşkil ederler (24). Antibiyotiklerin de içinde gulanır. %0.2’lik klorheksidin solüsyon gargarası olduğu anti-enfektif bir tedavi protokolü, pe- veya %0.2’lik klorheksidin jel etkilenmiş bölgeye ri-implant cep içerisindeki bakterileri elimine uygulanır. Genel olarak iyileşme olduğunu göre- etmek veya azaltmak için uygulanmalıdır. Bu bilmek için 3-4 haftalık bir süre gereklidir (24). işlem yumuşak doku iyileşmesine izin vere- Ayrıca antiseptik tedaviye ek olarak hyaluronan cektir. Antiseptik tedavinin son 10 gününde (hyaluronik asit), gengi gel de kullanılabilmektedir. anaerob mikroorganizmalara direkt etkili met- Konvansiyonel, cerrahi olmayan periodontal tera- ranidazol veya ornidazol grubu antibiyotikler pi supra veya subgingival diş veya yüzeyin deb- uygulanmalıdır (24). ridmanını, implant yüzeyi dekontaminasyonunu Rejeneratif veya Rezektif Tedavi: Rejeneratif buradaki yararlı floranın artışını veya zararlı flora- veya rezektif tedaviler peri-implant enfeksi- nın ortadan kaldırılmasını cerrahi olmayan yolla yon kontrol altına alınmadan uygulanmaması sağlanmasını hedeflemektedir. gerekir. Cerrahi tedavi uygulanmadan önce Hyaluronan içerikli bir nevi hyaluronik asit patı bölgede sondlamada kanama olmaması, süpü- bulunan medikament veya gengi gel patları son rasyon olmaması ve cep derinliğinde azalma dönemlerde de kullanılan alternatifler arasına olması gereklidir. dergi mart/nisan 2016 43 Lokal kemik yıkımının genişliğine ve şiddetine Periimplantitisin Cerrahi Klinik Çalışmaları bağlı olarak rejeneratif veya rezektif tedaviye Papadopoulos CA, Vouros I, Menexes G, Kons- karar verilir. Rejeneratif işlemlerin amacı, bariyer tantinidis A. 'in 2015 yılında yaptıkları çalışma- membranların kullanılması da dahil, krater şek- yıda ele alacak olursak; bu çalışma ya hastaların linde defektlerde yeni kemik oluşumunun sağ- dahil edilme kriterleri; periimplantitisin var oluş lanmasıdır, ancak yeni osseoentegrasyon sınırlı göstergesi olarak en az 1 implantın çevresinde olabilir. Rezektif cerrahi müdahalelerin yanında, cep derinliğinin 6 mm’den fazla oluşu, sondala- açıkta bulunan implant yüzeylerinin detoksifikas- madan sonra anında görülen süpürasyon ve ka- yonuna yönelik bir çok prosedür tanımlanmıştır nama, implantta mobilite olmaması ve radyogra- (24). Ancak hangi yöntemin altın standart olduğu fik olarak 2 mm den fazla kemik kaybıdır (54-58). hala net değildir. Yüzey detoksifikasyonu sıklık- Periimplantitisli 19 hasta sadece flap açımı so- la implant yüzeyine sitrik asit uygulaması, lazer nucu debridman ile aynı tedavi biçimine diod uygulamaları, mekanik olarak pürüzlü yüzeylerin lazerin eklenmesinin karşılaştırılmasına dayan- düzleştirilmesi, biyolojijk uyumlu abraziv mater- maktadır (45). yallerle yüzeyin kumlanması (air-flow), serum ile Tedavi sonrası 3 ayda cep derinliği seviyesi yıkama, çeşitli konsantrasyonlarda hidrojen pe- kontrol grubunda 1,19 mm ve lazer tedavisinin roksit uygulamaları şeklinde yapılmaktadır (24). uygulandığı grupta 1,38mm olarak ölçülmüştür. Lazer Tedavisi: Bakterisid aksiyon moduna bağ- Sondalamada kanama indeksi değişimi sırasıyla lı olarak CO2, Diode, Er:YAG veya ErCr:YSGG la- %72,9 ve %66,7 olarak saptanmıştır. Bu değişim- zerler peri implant hastalıklarının tedavisinde ler 6 aylık çalışma sonucu anlamlı derecede aynı artan sıklıkla kullanılmaya başlanmıştır. Minimal kalmıştır ve Klinik ataşman seviyesi anlamlı de- absorbsiyon ve yansıma özelliği korunarak peri recede sadece test grubunda 5,25 mm’den 4,54 implant dokuların ve implant yüzeyinin korun- mm’ ye 3. ayda azalmış ve 6. ayda da aynı sevi- ması elbette sağlanmalıdır. Er:Yag ve ErCr:Yag yede kalmıştır. Plak indeksi yine anlamlı derece- 3 mikronluk dalga boyu civarında biyofilmleri % de kontrol grubunda 3. ayda %37,5’ ten %6,3’ e 90 oranında azaltmakta, biyolojik uyumluluğu ve azalma göstermiştir. 6, ayda elde edilen data 3 hücre situmülasyonunu artırarak zararlı yapıların aydan anlamlı derecede bir fark oluşturmamıştır yeniden çoğalmasını büyük ölçüde engellemek- (45). tedir. 308 nm'lik CO2 lazerin kullanımı anaerobik Periimplantitisin cerrahi tedavisinde flap açımı bakteri spektrumu üzerinde tatmin edici ve en sonucu tedavi cep derinliğinde, klinik ataşman etkili sonuçları doğurmaktadır (18). seviyesinde, sondalamada kanama ve plak indeksinde gelişmelere neden olurken Periimplan- Fotodinamik Terapi: Yüksek enerjili ışık terapisi ile titisin cerrahi tedavisinde diod laser kullanımı ek reaktif oksijen boşluklarını doğurarak bir çeşitlilik bir klinik faydaya sağlamamaktadır. 6. Ayda 3. Ay oluşturmakta bunu da fotosensitizerler vasıtasıy- ile karşılaştırıldığında istatistiksel olarak anlamlı la gerçekleştirmektedir. Bu fotosensitizerler ara- olmayan bir relaps saptanmıştır (45). sında toluidine mavisi yer almaktadır. 580 - 1400 Mekanik derbridmanda Jayachandran Prathapac- nm'lik dalga aralığında 10 ve 50 mikrog/ml'deki handran and Neethu Suresh’ ın yaptığı araştırma- toluidin mavisi fotodinamik terapi ile aerobik ve da implant yüzeyinin titanyumdan daha yumuşak anaerobik bakteri kolonileri üzerinde (Örneğin; enstrümanlarla temizlenmesi gerektiği sonucuna Aggregatibacter actinomycetemcomitans, Porph- varılmıştır. Bunlar cila lastikleri, uygun görülen yromonas gingivalis, Prevotella intermedia, Strep- patlar, arayüz diş ipleri, plastik küretler olabil- tococcus mutans, Enterococcus faecalis) bakteri- mektedir. Bu ekipmanların implant yüzeyini ult- sid etkiye sahip hale gelmektedir (18). rasonik scalerlar gibi metal malzemelere göre pürüzlendirme yapmadığı belirtilmiştir. İmplant 44 dergi mart/nisan 2016 Piezo cihaz kullanımı: Piezocerrahi rezektif peri- yüzeyinin hasar görmesinin bu tarz yaklaşım- odontal cerrahi işlemlerde, diş dokularına zarar larla önlenebildiği öngörülse de metal içerikli vermeden çalışmayı sağlar. Granulasyon doku- ekipman veya ultrasonik scaler kullanılmaması sunun uzaklaştırılmasına, kök yüzeyinin debrid- implant yüzey temizliğinden ödün verilmesi so- manına ve kök yüzey düzleştirmesine izin verir ve nucunu doğurabilmektedir (18). periimplantitiste yuksak dokuyu uzaklastirmada Karrint ve ark. yaptığı çalışmada ulstrasonik yardimci olur (60). scaler veya metalik enstrümanların kullanılma- dığı sadece submukozal debridmanın yapıldığı 5 anti inflamatuar ajan alımı gerçekleştirilmiştir. mm’den derin ceplerde temizliğin yeterli olmadı- Yapılan karşılaştırmada gingival indekste deney ğı verisini elde etmiştir (18). grubunda bir azalma görülmüş olsa da anlamlı Antibiyotik tedavisi ele alınacak olursa; Van Win- seviyelere ulaşma sağlanamamıştır. Kanama in- kellhoff, Periimplantitiste Antibiyotikler adlı ça- deksinde asıl fark oluşmuş sondalama derinliği lışmasında bu zamana kadar sistemik antibiyotik ise gingival indeske benzer sonuçları doğurmuş- kullanımı ile ilgili 2 çalışmanın olduğunu belirt- tur. Yapılan çalışmada 5 mm'den fazla cep derin- miştir. Çalışma ve kontrol gruplarının olduğu bu liği olan 22 - 55 yaş arası periimplant veya peri- çalışmalardan bağımsız olarak lokal antibiyotik odontite sahip bireyler seçilmiş ve gingval indks uygulaması üzerine 5 çalışmanın olduğundan da kanama indeksi, sondalamadaki cep derinliği, söz etmiştir. Yaptığı çalışmalarda mekanik te- klinik ataşman seviyeleri ilk günde 4. 6. ve 12. mizlikten sonra klorheksidin glukonat veya hid- haftada değerlendirilmiştir (31). rojen peroksit uygulanmasını da koymuş bundan Person ve arkadaşlarının yaptığı çalışmaya göre sonra da antibiyotiğin periimplantitis üzerine 42 hastada 6 aylık bir takip ile ER:YAG lazer ve etkisini incelemiştir. Antibiyotiğin ek bir etkisi- air flow sistemin randomize karşılaştırılması in- nin saptanması ana hedef olmuş seçilen hastalar celenmiştir. Kısa dönemde her iki yöntemde de derin periodontal cepli ve buna eşlik eden kemik spesifik bakterilerin oldukça azaldığı görülse de kaybının mevcut bulunduğu hastalardır. Çalış- örneğin ER:YAG lazer için Fusobacterium nucle- manın sonucunu değerlendirdiğinde lokal olarak atum, Air flow sistem için Pseudomonas aeru- minosiklin veya doksisiklin uygulanmasının et- ginosa, Staphylococcus aureus ve Peptostrep- kili olduğunu deklare eden çalışmacı daha derin tococcus anaerobius gibi olsa da uzun vadede lezyonlarda ise tam kalınlıklı flap kaldırmayı içe- düşünüldüğünde aynı tarz bakteriler bazında bir ren cerrahi müdahaleyi şart koşmuştur. Bir başka azalma saptanamamıştır (31). çalışmada Schwarz ise mekanik küretlerle yapı- Mailoa ve arkadaşlarının yaptığı yakın tarihli bir lan yüzey temizliğinin yanında %0,2’ lik klorhek- araştırma bizlere lazer terapisinin sondalama de- sidin seçeneğinin birlikte olduğu antiseptik te- rinliklerinde diğer dekontaminasyon yöntemle- davinin etkilerini incelemiştir. Bunun sonucunda rine göre benzer sonuçlar doğurduğunu göster- da yaptığı uygulamanın sondalamada kanamada miştir. Plastik küretler gibi mekanik metodların periimplant cep derinliğinde ve klinik ataşman kullanıldığı tedavilerle ER:YAG lazerin kullanıl- seviyesinde 6 aylık takip üzerine olumlu etkileri dığı tedavilerle kıyaslandığında anlamlı derece- olduğunu saptamıştır (59). de özellikle peri implant dokulardaki kanamada Rejeneratif tedaviyi ele alacak olursak Schwarz başarılı sonuçlar görülmüştür. Ne yazık ki her iki et al yaptığı çalışmada kemik rejenerasyon yön- metotta da cep derinliği üzerine, klinik ataşman temlerini kemik içi periimplantitis lezyonunun te- seviyesi hakkında, gingival resesyon ve plak in- davisinde karşılaştırmıştır. Bu lezyonlar kendi iç- deksi ile ilgili herhangi anlamlı bir farka saptan- lerinde 6 mm'den fazla cep derinliğine ve 3 mm' mamıştır (31). den fazla radyografik defekte sahip lezyonlar ol- Fotodinamik tedavi ile ilgili bu zamana kadar ya- muştur. Defekt tedavisi için hidroksiapatit veya pılmış tek prospektif çalışma olan Baseti ve arka- sığırdan elde edilmiş xenograft ile yapılmıştır. daşlarının çalışmasında 12 aylık bir takip örneği Her iki yöntemden sonra da biorezorbe olabilen göstermişlerdir. Titanyum küretler ve glisin air kollajen membran (Bio-Gide®, Geistlich, Wolhu- tozu ile yapılan tedaviden sonra hastaların yarısı sen, Switzerland) uygulaması gerçekleştirilmiş- fotodinamik tedaviye diğer yarısı da minosiklin tir. İki yıllık bir takibin sonunda çalışma domuz mikrokürelere maruz bırakılmıştır. 12 ay sonraki kaynaklı kemik minerali ve membran uygulanma- incelemelerde peripatojenik bakteri sayısında sının cep derinliğinde 0,9+- 0,2 mm’ lik bir azal- ve IL-1B seviyesinde her iki grupta da birbirleri maya klinik ataşman seviyesinde ise 1,0 mm+-0,3 kıyaslamasında anlamlı olmayan ancak en başa kazanıma sebep olduğunu göstermiştir (55). göre anlamlı farklar içeren sonuçlar görülmüştür Gauri Gontiya and Sushama R. Galgali nın yaptı- (31). ğı çalışmada peri implantitis bölgesine 1ml' lik & Deppe'nin yaptığı diğer araştırmada ise rando- 0,2' lik hyaluronik asit jel uygulaması yapılmış- mize seçtiği peri implantitisli vakalarda bu uygu- tır. Kontrol grubunda normal yapılan tedaviye lama sonucu klinik ataşman seviyesi kaybının ve ek olarak yalnızca sistemik olarak antibiyotik ve kanama indeksinin anlamlı ölçüde azaldığını dergi mart/nisan 2016 45 saptamış ancak bazı vakalarda halen devam eden çalışmamıza benzer şekilde biyofilm tabakası eli- kemik kaybının olduğunu belirtmiştir (7). mine edilmiştir. Farklı olan steril salinden önce Leonard ve arkadaşlarının çalışmasında hidrojen Tartışma peroksit uygulamasının olmasıdır. Ancak peri- Periimplantitisin yönetimi implant diş hekimli- implant cep derinliği ile ilgili çalışılmamıştır. Ek ğinde zorlu bir terapidir. Terapötik yaklaşımların olarak da protetik parçalar hastadan uzaklaş- dökümentasyonu başarılı tedavi ve üst yapıların tırılmıştır. Tedavi sürecinde de periimplant cep uzun dönem korunabilmesi için gereklidir. Bu derinliğinin değişimi ile ilgili veri yoktur (22,25). zamana kadar peri implant lezyonların tedavisi 46 dergi mart/nisan 2016 ile ilgili başarılı tedavisi açısından geniş ve ka- İkinci olan çalışmada kohort çalışması olarak bi- bul edilebilir protokol mevcut olmamıştır. Peri karbonat sodyum tozu ile birlikte air abrasif sis- implant hastalıklarının patolojisine ilişkin önem- tem kullanımı mekanik tadaviye ek olarak yapıl- li preklinik ve klinik denemelerin yapılması son mıştır. 3 aylık tedavi protokolüne göre çalışmaya yıllarda sağlanmıştır. Yaygın tedavi modelleri paralel olarak kanama indeksi ve cep derinliği teknikler ve yeni teknoloji hastalıklı peri implant azalmıştır. dokularının yeniden sağlığına kavuşturulmasını Klinik çalışmada 40 hastayı içeren uygulama- amaçlamaktadır. Bununla beraber şu zamana da periimplantitisin cerrahi tedavisi flap açımı kadar sadece birkaç data teknolojiden yararlan- plastik enstrüman kullanımı implant yüzeyinin manın peri implant terapisinde kullanılmasını air abrasyon ve bikarbonat ile muamelesi içer- desteklemektedir (21-29). mektedir. Çalışmanın süresi 3 ay olmakla bera- Diod lazerin periimplantitis tedavisin de kullanı- ber parametreleri plak indeksi cep derinliği ve mını rapor eden birkaç çalışma mevcuttur. Teknik sondalamada kanamadır. 3 ay sonunda görülen tecrübe gerektirir. Diğer klinik denemeler Er:YAG parametrelerde gözle görülen bir gelişme oldu- lazer uygulamasını rapor etmekteyken diod lazer ğudur. Cep derinliği ve sondalamada kanama is- ile ilgili çok fazla yayın yoktur (20-24). Deney tatistiksel olarak gelişmiştir (9). hayvanları üzerinde yapılmış ve diğer lazer tip- Daha yeni bir çalışmada periimplantitisin cerra- lerinin kullanıldığı periimplantitisin tedavisinde hi tedavisi 2 yolla karşılaştırılmış çalışmada 32 diğer klinik çalışmalarda elde edilmişlere sonuç- hasta incelenmiştir. Bütün hastalarda açık flap lara yakindir (30-52). cerrahisi uygulanmış granulamatöz doku kaldı- Hayvan çalışmalarında periimplantitis tedavisi rılmış expose implant bölümü implantoplasti ile 5 köpek üzerinde 3 farklı metot ile yapılmıştır. uzaklaştırılmıştır. Bir grupta implant yüzeyinin ( Er:YAG, Vector sistemi, El aletleri). Çalışmalar dezenfeksiyonu ER:YAG lazer ile sağlanmış diğer yine 2 grup üzerinde denenmiştir. İlk grupta cer- grupta ise sadece el aletleri pamuk gazlı bez ile rahi tedavi ile birlikte, diğer grup üzerinde cer- kombine bir şekilde kullanılmıştır. Cep derinliği, rahi işlem uygulanmamış ve bunun sonucunda plak indeksi, kanama indeksi ve mukoza resesyo- protetik abutment bölümünde implant bölgesi, nu 6 aylık bir süreçte incelemeye tabi tutulmuş- iyileşmeye de rastlanılmamıştır. Çalışma para- tur. Tüm gruplarda bazal gruba göre cep derinliği metreleri sondalamada kanama, cep derinliği, ve ataşman seviyesinde istatistiksel olarak ge- ataşman kaybı periimplant etrafı yumuşak doku lişim görülmüştür. IIb grubunda ER:YAG lazerin resesyonudur. Cerrahi tedavi uygulanmış vaka- kullanılması el aletinin kullanıldığı gruba göre larda incelenen parametrelerde 3 aylık kontrolde daha iyi sonuçların elde edildiği görülmüştür. en başa göre hep bir gelişim görülmüştür. Bu da Plak indeksinde ve kanama indeksinde yine be- bu çalışmadaki duruma rehberlik etmiştir (47). lirli bir azalma görülürken istatistiksel olarak pek 2 klinik çalışma cerrahi olarak flap açıldıktan de anlamlı değildir (53). sonra tedaviyi içermektedir. İlk çalışma 9 hasta- Lazerlerin periimplantitis tedavisinde kullanı- da granülasyon dokusunun el aletleriyle uzak- mı ile ilgili birçok çalışma vardır ve bir kısmı da laştırılması implant yüzeyinin %10’ luk hidrojen halen devam etmektedir. Güvenli sonucu elde peroksit ile muamelesi ve serum ile yıkanması etmek adına tedavi protokolleri maalesef birbi- sonucu antibiyotik desteğini üzerinedir. Plak rinden farklı şekilde devam etmektedir. Lazerin indeksi ve sondalamada kanama konuları çalı- tipi, laser irradyasyonunun dozu, değişik peri- şılmıştır. 5 yıllık periyotta yapılan incelemelerde implantittis lezyonları, üst yapıların uzaklaştırılıp her iki kriterde de azalma görülmüştür. Bizim uzaklaştırılmaması, implantoplastinin uygulanıp uygulanmaması birbiriyle kıyaslanamayacak so- report. Int J Oral Maxillofac Implants 2007; 22: nuçların oluşmasına neden olmaktadır (29). 79–86 8) Dörtbudak O, Haas R, Bernhart T, Mailath- İmplant cerrahisinin ve protetik yaklaşımlarının Pokorny G (2001) Lethal photosensitization for gelişmesiyle daha önce karşılaşılan diş ve çev- decontamination of implant surfaces in the tre- resi dokularda meydana gelen hastalıklar bu atment of peri-implantitis. Clin Oral Implants Res sefer implant ve çevresi dokularda görülmeye 2001; 12: 104–108 başlamış, klasik yöntemlerle yapılan tedaviler 9) Duarte PM, deMendonça AC, Máximo MB, San- günümüz artan bilgi ve gelişen teknolojisi ile tos VR, BastosMF, Nociti FH Effect of anti-infec- harmanlanmaktadır. Gelecekte de bu gidişin aynı tive mechanical therapy on clinical parameters doğrultuda olması muhtemel olmakla beraber and cytokine levels in human peri-implant dise- ortaya çıkan yeni yaklaşımlar hemen hemen her ases. J Periodontol 2009; 80: 234–243 vaka için çoğu anda uygulanabilir olmayabilir, 10) Esposito M, GrusovinMG, Tzanetea E, Piattel- durum dahilindeki vakalarda en yeni, en üst se- li A,Worthington HV Interventions for replacing viyedeki tedavi yerine asıl sorun kaynaklı elimi- missing teeth: treatment of perimplantitis. Coch- nasyon en efektif tedavi seçeneği olmaktadır. Bu rane Database 2010; Syst Rev 16, CD004970 sebepli gelişim her ne kadar yanımızda olsa da 11) Faul F, Erdfelder E, Buchner A, Lang AG Statis- detaylı bir planlama sonucu sayılan yöntemler- tical power analyses using G*Power 3.1: tests for den en etkili olacak olanın seçilmesi ve seçilen correlation and regression analyses. Behav Res yöntemdeki klinik tecrübe hastalığın terapisinde Methods 2009; 41: 1149–1160 en kritik aşamayı oluşturmaktadır. 12) Faul F, Erdfelder E, Lang AG, Buchner A G*Power 3: a flexible statistical power analysis KAYNAKÇA program for the social, behavioral, and biome- 1) Ainamo J, Bay Problems and proposals for re- dical sciences. Behav Res Methods 2007; 39: cording gingivitis and plaque. Int Dent J 1975; 25: 175–191 229–235 13) Giannini R, Vassalli M, Chellini F, Polidori 2) Bach G, Neckel C, Mall C, Krekeler G Conventi- L, Dei R, Giannelli M Neodymium: yttrium alu- onal versus laser-assisted therapy of periimplan- minum garnet laser irradiation with low pulse titis: a five-year comparative study. Implant Dent energy: a potential tool for the treatment of peri- 2000; 9: 247–251 implant disease. Clin Oral Implants Res 2006; 17: 3) Becker W, Becker BE, Newman MG, Nyman 638–643 S Clinical and microbiologic findings that may 14) Haas R, Baron M, Dörtbudak O, Watzek G Let- contribute to dental implant failure. Int J Oral hal photosensitization, autogenous bone, and Maxillofac Implants 1990; 5:31–38 e-PTFE membrane for the treatment of peri-imp- 4) Behneke A, Behneke N, d’Hoedt B Treatment lantitis: preliminary results. Int J Oral Maxillofac of periimplantitis defects with autogenous bone Implants 2000; 15: 374–382 grafts: six-month to 3- year results of a prospec- 15) Hayek RR, Araújo NS, GiosoMA, Ferreira J, tive study in 17 patients. Int J Oral Maxillofac Baptista-Sobrinho CA, Yamada AM, Ribeiro MS Implants 2000; 15: 125–138 Comparative study between the effects of pho- 5) Bories C, Struillou X, Badran Z, Soueidan A todynamic therapy and conventional therapy Peri-implantitis: tools and techniques for disin- on microbial reduction in ligature-induced pe- fecting the implant surface. Schweiz Monatsschr ri-implantitis in dogs. J Periodontol 2005; 76: Zahnmed 2011; 121: 341–355 1275–1281 6) Brånemark PI, Hansson BO, Adell R, Breine U, 16) Hultin M, Gustafsson A, Hallström H, Johans- Lindström J, Hallén O, Ohman A Osseointegrated son LA, Ekfeldt A, Klinge B (2002) Microbiological implants in the treatment of the edentulous jaw. findings and host response in patients with peri- Experience from a 10-year period. Scand J Plast implantitis. Clin Oral Implants Res 13:349–358 Reconstr Surg 1997; 16: 1–132 17) Ishikawa I, Aoki A, Takasaki AA, Mizutani K, 7) Deppe H, Horch HH, Neff A Conventional ver- Sasaki KM, Izumi Y Application of lasers in pe- sus CO2 laserassisted treatment of peri-implant riodontics: true innovation ormyth Periodontol defects with the concomitant use of pure-pha- 2009; 50: 90–126 se beta-tricalcium phosphate: a 5-year clinical 18) Jayachandran Prathapachandran and Neethu dergi mart/nisan 2016 47 Suresh Dent Res J (Isfahan). 2012 Sep-Oct; 9(5): Max Heiland, Christian Hammächer and Jamal M ö 516–521. PMCID: PMC3612185 Management of Stein Definition, etiology, prevention and treat- peri-implantitis ment of peri-implantitis – a review Ralf Smeets, 19) Khoury F, Buchmann R Surgical therapy of Anders Henningsen, Ole Jung, Max Heiland, peri-implant disease: a 3-year follow-up study of Christian Smeets et al. Head & Face Medicine cases treated with 3 different techniques of bone 2014, 10: 34 http://www.head-face-med.com/ regeneration. J Periodontol 2001; 72: 1498–1508 content/10/1/34 20) Kotsovilis S, Karoussis IK, Trianti M, Fourmo- 32) Rams TE, Feik D, Slots J (1990) Staphylococci usis Therapy of peri-implantitis: a systematic re- in human periodontal diseases. Oral Microbiol view. J Clin Periodontol 2008; 35: 621–629 Immunol 5: 29–32 Effect 33) Renvert S, Lindahl C, Roos Jansåker AM, ofNd:YAG, Ho:YAG, Er:YAG, CO2, and GaAIAs la- Persson GR Treatment of peri-implantitis using ser irradiation on surface properties of endos- an Er:YAG laser or an airabrasive device: a ran- seous dental implants. Int J Oral Maxillofac Imp- domized clinical trial. J Clin Periodontol 2011; 38: lants 2002; 17: 202– 211 65–73 22) Leonhardt A, Dahlén G, Renvert S Five-year 34) RoccuzzoM, Bonino F, Bonino L, Dalmasso clinical, microbiological, and radiological outco- P (2011) Surgical therapy of peri-implantitis le- me following treatment of periimplantitis in man. sions by means of a bovine-derived xenograft: J Periodontol 2003; 74: 1415–1422 comparative results of a prospective study on 23) Leonhardt A, Renvert S, Dahlén G (1999) Mic- two different implant surfaces. J Clin Periodontol robial findings at failing implants. Clin Oral Imp- 2011; 38: 738–745 lants Res 10: 339–345 35) Romanos GE, Everts H, Nentwig GH Effects of 24) M.Vehbi Bal, Feridun Dişçioğlu Peri Implant diode and Nd:YAG laser irradiation on titanium Hastalıklarının Tanı ve Tedavisi Diagnosis and discs: a scanning electron microscope examina- Treatment of Peri-Implant Disease Sağlık Bilim- tion. J Periodontol 2000; 71: 810–815 leri Dergisi (Journal of Health Sciences) 2012; 21: 36) Romanos GE, Nentwig GH Regenerative the- (1) 61-66 rapy of deep peri-implant infrabony defects after 25) Máximo MB, de Mendonça AC, Renata Santos CO2 laser implant surface decontamination. Int J V, Figueiredo LC, Feres M, Duarte PM Short-term Periodontics Restor Dent 2008; 28: 245–255 clinical and microbiological evaluations of peri- 38) Romeo E, Ghisolfi M, Murgolo N, Chiapasco implant diseases before and after mechanical M, Lops D, Vogel G Therapy of peri-implantitis antiinfective therapies. Clin Oral Implants Res with resective surgery. A 3-year clinical trial on 2009; 20: 99–108 rough screw-shaped oral implants. Part I: clinical 26) Mombelli A, Lang NP Antimicrobial treatment outcome. Clin Oral Implants Res 2005; 16: 9–18 of periimplant infections. Clin Oral Implants Res 39) Romeo E, Lops D, Chiapasco M, Ghisolfi M, 1992; 3: 162–168 Vogel G Therapy of peri-implantitis with resecti- 27) Mombelli A, Lang NP. The diagnosis and ve surgery. A 3-year clinical trial on rough screw- treatment of periimplantitis. Periodontol 2000 shaped oral implants. Part II: radiographic out- 1998; 17: 63-76 come. Clin Oral Implants Res 2007; 18: 179–187 28) Mombelli A, van Oosten MA, Schurch E Jr, 40) Roos-Jansåker AM, Lindahl C, Persson GR, Land NP The microbiota associated with success- Renvert S Longterm stability of surgical bone re- ful or failing osseointegrated titanium implants. generative procedures of periimplantitis lesions Oral Microbiol Immunol 1987; 2: 145–151 in a prospective case–control study over 3 years. 29) O’Lery TJ, Drake RB, Naylor JE The plaque J Clin Periodontol 2011; 38: 590–597 control record. J Periodontol 1972; 43: 38–40 41) Roos-Jansåker AM, Renvert H, Lindahl C, 30) Persson GR, Roos-Jansåker AM, Lindahl C, Renvert S Submerged healing following surgical Renvert S Microbiologic results after non-surgical treatment of peri-implantitis: a case series. J Clin erbium-doped:yttrium, aluminum, and garnet la- Periodontol 2007; 34: 723–727 ser or air-abrasive treatment of peri-implantitis: 42) Roos-Jansåker AM, Renvert S, Egelberg J Tre- a randomized clinical trial. J Periodontol 2011; atment of periimplant infections: a literature re- 82: 1267–1278 view. J Clin Periodontol 2003; 30: 467–485 31) Ralf Smeets1, Anders Henningsen, Ole Jung, 43) Roos-JansåkerAM, Renvert H, Lindahl C, 21) 48 dergi mart/nisan 2016 KreislerM, Götz H,Duschner H Renvert S Surgical treatment of peri-implantitis decontamination on the clinical outcome follo- using a bone substitute with or without a resor- wing combined surgical therapy of peri-implanti- bable membrane: a prospective cohort study. J tis: a randomized controlled clinical study. J Clin Clin Periodontol 2007; 34: 625–632 Periodontol 2011; 38: 276–284 44) Rosenberg ES, Torosian JP, Slots J Microbial 54) Schwarz F, Sculean A, Bieling K, Ferrari D, differences in 2 clinically distinct types of failu- Rothamel D, Becker J Two-year clinical results res of osseointegrated implants. Clin Oral Imp- following treatment of periimplantitis lesions lants Res 1991; 2: 135–144 using a nanocrystalline hydroxyapatite or a natu- 45) Salcetti JM, Moriarty JD, Cooper LF, Smith ral bone mineral in combination with a collagen FW, Collins JG, Socransky SS, Offenbacher S The membrane. J Clin Periodontol 2008; 35: 80–87 clinical, microbial, and host response characte- 55) Schwarz F, Sculean A, Rothamel D, Schwen- ristics of the failing implant. Int J Oral Maxillofac zer K, Georg T, Becker J Clinical evaluation of an Implants 1997; 12: 32–42 Er:YAG laser for nonsurgical treatment of peri- 46) Schuklenk U Helsinki declaration revisions. implantitis: a pilot study. Clin Oral Implants Res Issues Med Ethics 2001; 9: 29 2005; 16: 44–52 47) Schwarz F, Bieling K, Bonsmann M, Latz T, 56) Scott Froum, DDS Schwarz F et al. Review of Becker J Nonsurgical treatment of moderate and the treatment protocols for peri-implantitis. He- advanced periimplantitis lesions: a controlled aling of intrabony peri-implantitis defects follo- clinical study. Clin Oral Investig 2006; 10: 279– wing application of a nanocrystalline hydroxya- 288 patite (Ostim®) or a bovine-derived xenograft 48) Schwarz F, Bieling K, Latz T, Nuesry E, Bec- (Bio-Oss) in combination with a collagen memb- ker J Healing of intrabony peri-implantitis de- rane (Bio-Gide). A case series. Journal of Clinical fects following application of a nanocrystalline Periodontology 2006; 33; 491–499. hydroxyapatite (Ostim) or a bovine-derived xe- 57) Serino G, Turri A Outcome of surgical treat- nograft (Bio-Oss) in combination with a collagen ment of periimplantitis: results from a 2-year membrane (Bio-Gide). A case series. J Clin Perio- prospective clinical study in humans. Clin Oral dontol 2006; 33: 491–499 Implants Res 2011; 22: 1214–1220 49) Schwarz F, Bieling K, Nuesry E, Sculean A, 58) Shibli JA, Martins MC, Ribeiro FS, Garcia VG, Becker J Clinical and histological healing pattern Nociti FH Jr, Marcantonio E Jr Lethal photosensi- of peri-implantitis lesions following non-surgical tization and guided bone regeneration in treat- treatment with an Er:YAG laser. Lasers Surg Med ment of peri-implantitis: an experimental study 2006; 38: 663–671 in dogs. Clin Oral Implants Res 2006; 17: 273–281 50) Schwarz F, Jepsen S, Herten M, Sager M, 59) Shibli JA, Martins MC, Theodoro LH, Lotufo Rothamel D, Becker J Influence of different tre- RF, Garcia VG, Marcantonio EJ Lethal photosensi- atment approaches on nonsubmerged and sub- tization in microbiological treatment of ligature- merged healing of ligature induced periimplanti- induced peri-implantitis: a preliminary study in tis lesions: an experimental study in dogs. J Clin dogs. J Oral Sci 2003; 45: 17–23 Periodontol 2006; 33: 584–595 60) Van Winkelhoff AJ. Effect of hyaluronan on 51) Schwarz F, John G, Mainusch S, Sahm N, Bec- periodontitis: A clinical and histological study ker J Combined surgical therapy of peri-implan- -Antibiotics in the treatment of peri-implantitis. titis evaluating two methods of surface debride- Eur J Oral Implantol. 2012; 5 Suppl: S43-5064 ment and decontamination. A two-year clinical J Indian Soc Periodontol. 2012 Apr-Jun; 16(2): follow up report. J Clin Periodontol 2012; 39: 184–192. doi: 10.4103/0972-124X.99260 PMCID: 789–797 PMC3459497 52) Schwarz F, Sahm N, BielingK, Becker J Sur- 61) Vercellotti T. Technological characteristics gical regenerative treatment of peri-implantitis and clinical indications of piezoelectric bone sur- lesions using a nanocrystalline hydroxyapatite gery. Minerva Stomatol. 2004; 53: 207-14 or a natural bone mineral in combination with a 62) West BT, Welch KB, Galecki AT Linear mixed collagen membrane: a four-year clinical follow- models: a practical guide to using statistical soft- up report. J Clin Periodontol 2009; 36: 807–814 ware. Chapman & Hall/CRC, New York 53) Schwarz F, Sahm N, Iglhaut G, Becker J Im- 63) Zarb GA (1983)A status report on dental imp- pact of the method of surface debridement and lants. J Can Dent Assoc 49:841–843 dergi mart/nisan 2016 49 Bütünsel Dişhekimliği Dişhekimi Tijen Durer’le bütünsel dişhekimliğini birçok yönüyle konuştuk. 50 Sizi bütünsel dişhekimliğine götüren yola nasıl hastasıyla diyerek bir kaç sene sonra akupunktur başladınız? hastası kabul etmemeye başladım. Dişhekimliğin- 1988 İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi de kullanabileceğimi düşündüğüm başka arayış- mezunuyum. Bu yolda ilk adımım akupunkturla lara girdim. Hipnozla ilgilenmeye başladım. Birçok başladı. Akupunkturla tanışmam tamamen zayıf- kursa katıldım ama kurslarda ve çeşitli workshop- lama amaçlıydı. O yıllarda akupunktur çok yeniydi. larda öğrendiklerimi daha çok geliştirmem gerek- Gittiğim doktor da Çin’de öğrenmişti. Akupunkturla tiğini düşünerek psikoloji ile ilgili temel bilgilerimi yapılan ameliyatları videoda izlediğimden, çekmek daha da arttırabilmek amacıyla İstanbul Ticaret Dişhekimi Füsun Şeker zorunda olduğum ve bir türlü uyuşmasını sağlaya- Üniversitesi’nde psikoloji yüksek lisansı yaptım. fusunseker@gmail.com madığım üst dişlerlere sahip bir hastamda dene- Hipnozda kendimi geliştirdiğimi düşündüğüm ve mek istedim. Akupunktirist doktor çalıştığım, klini- çok severek hipnoz uyguladığım dönemde kinez- ğe gelerek hastaya akupunktur uyguladı, uyuşmayı yoloji ve nöralterapiyle tanıştım. Nöralterapi yapan sağladı. 4 ampulle uyuşturamadığım hastamın ya- tıp doktorlarının nöralterapist dişhekimlerine çok rım ampul jetocainle uyuştuğunu ve çekim sonrası ihtiyacı olduğunu gördüm. Vücut bir bütün. Bu bü- hiç ağrının olmadığını görünce bu tedavi yöntemini tünün içinde vücudu sürekli bozan bir takım yerler hemen öğrenmeye karar verdim. 1994’te ilk aku- var. Bu bölgelere bozucu alan deniliyor. Bu alan- punktur kursuna başlayıp 1995’te de bitirdim. Sağ- ların büyük çoğunluğu diş bölgesinde bulunmakta. lık Bakanlığı kursa devam eden hekim ve dişhe- Bu nedenle herhangi kötü yapılmış ya da hiç yapıl- kimlerinin sertifikalarını resmi olarak onayladı. Bir mamış bir diş problemi vücutta çok uzak bölgeler- süre akupunktur yaptım ama hep zayıflama hastası de farklı sorunlar ortaya çıkarıyor. Dişhekimleri bu geliyordu. Ben dişhekimiyim ne işim var zayıflama bütünsel gözle bakmadıkları ve anamnezlerini ge- dergi mart/nisan 2016 niş tutmadıkları için hastanın dişsel ağrısı yok diye Sempatik ağrı, yansıyan ağrı, viseral ağrı, fantom bir takım sorunları görmezden gelebiliyor. Bu ne- ağrı gibi pek çok ağrı çeşidi var. Diyelim ki iyi dolma- denle nöralterapi yapan tıp doktorlarının bütünsel mış bir kanal tedavisinde ağrı ve görünen bir lezyon bakış açısıyla bakabilen, teşhis ve tedavilerini bu yok. Yani somatik ağrı yok. Dişhekimi bu durumda yolla yapan dişhekimlerine ciddi anlamda ihtiyaç- bir problem olmadığını düşünür. Aslında burada ları bulunmakta. Yaklaşık 10 senedir nöral terapi kronik bir enfeksiyonla beraber eşik altı bir ağrı var. yapıyorum. 8 senedir de Nöralterapi Derneği’ndeki Ağrı akut hale gelmediği sürece yok kabul edilme- eğitmenlerden birisiyim. sine rağmen bu durum vücuda sürekli olarak zarar verir. Bütün bu bağlantıları gördüğümüz zaman hem Neden dişhekimlerine ihtiyaç duyuluyor? vücuttaki bir çok hastalığın trigeminus kaynaklı ol- Okul tıbbında ne yazık ki beden göz, diş, kulak, be- duğunu hem de trigeminus alanındaki bir çok semp- yin gibi parçalara bölünmüş ve birbiriyle ilişkisi ke- tomun vücut kaynaklı olduğunu görebiliriz. Nöral silmiş halde öğretiliyor. Dişhekimleri fakültelerde terapide oturtmak istediğimiz şey bu düşünce şekli. topografik anatomi, nöroanatomi ve nörofizyoloji, okumuyorlar. Bu dersler yurt dışındaki fakülte- Yani nöral terapi bir teknik değil mantık mı? lerde olan dersler. Ama Türkiye’de YÖK’ten sonra İnsan vücudu bir bütün. Bir tedavi yaparken sadece kaldırılmış. Kendi okul zamanımızdan hatırlarsak tedavi yapılan yeri değil başka alanlardaki sorunla- sinirleri teker teker öğrendik. O sinirlerin nereden rı da görebilmek lazım. Örneğin TME sorunu olan geçtiğini, diğer sinirlerle ilişkisini ve bağlantılarla bir hastayı tedavi ederken nöral terapi kullanmak hangi uzak bölgeleri inerve ettiğini öğrenmedik. zorundayız. Çünkü tetik noktaları ortadan kaldırıp, Aynı şey kaslar ve fasyalar için de geçerli. Bütün kasları gevşetmemiz gerekiyor. Fakat hiç bir eklem bunların yanı sıra mezuniyetten sonra öğrenilen vücutta tek başına durmaz, temel bilimler zamanla unutuluyor ve klinik bilim- muhakkak ler öne çıkıyor. de bozulur. Bu durumda diş- Örneğin nervus trigeminus. Diğer bütün sinirlerden hekimine yardımcı olmak için farklı eşsiz özelliklere sahip. Bu çok önemli özellik manuel terapi ya da osteopati bütün vücudu etkilemesi. Vücuttaki neredeyse bü- işin içine girmek zorunda. Yani tün duyusal sinirler nervus trigeminusun spinal ve nöral terapiyle birlikte yardımcı sensoryel çekirdekleri üzerinden beyine gidiyor. olan bir başka teknik de araya Aynı yolla da cevap bütün vücuda yollanıyor. Böyle giriyor. Komşu eklemlerde ma- olunca hem dişlerle ilgili sorunlar vücuda yansıyor nipülasyon yapılması gereki- hem de vücuttaki sorunlar n. trigeminus alanına yor. Peki bu iki tedavi yöntemi yansıyor. Aynı zamanda dengeyle ilgili bütün bil- TME sorununu bitirdi mi hayır giler de gene n. trigeminusun mesensephalik nuk- bitirmedi. Sebebi ortadan kal- leusuna ve oradan kortekse ulaşıyor. Bağlantı çok dırmamız gerekiyor ki sorun tekrarlamasın. Belki büyük ve çok önemli. Bu bağlantıyı kuramadığımız sebep bruksizm belki sebep eksik diş. belki her- için de bir çok şeyi gözardı ediyoruz. Örneğin kanal hangi bir bölgedeki ameliyat skarının fasyayı ve tedavisi yapıldıktan sonra başı ağrıyan ama dişi kasları germesi. Tedavinin bu yönde yapılması ge- ağrımayan hastalar olduğu kadar, dişinde ağrı ol- rekiyor. Peki bitti mi? Diyelim ki hastanın bruksizmi duğunu söyleyen ama muayenede veya röntgende var. Peki bruksizm neden var? Yanlış kontak nokta- herhangi bir patoloji olmayan hastalarla da karşı- larından kaynaklanabilir, ortodontik bozukluktan laşmışızdır. Böyle bir durumda vücudunun başka kaynaklanabilir, vücudun başka bir yerindeki kasın bir yerinde problem olup olmadığını düşünmek ge- çekmesi nedeniyle olabilir, serotonin eksikliğinden rekiyor. Direkt yansıma yapıyor. Bu semptomların kaynaklanabilir. Peki serotonin eksikliğine baktığı- altında aslında hep bilinen anatomik, nörolojik ve mızda neler görürüz? Psikoloji yüksek lisansındaki fizyolojik bağlantılar yatıyor. tezim “Bruksizmde Kişilik Tipleri”ydi. Bu tezi hazır- komşu eklemler lama sırasında benim gördüğüm şu oldu: Bruksizm Nedeni bilinmeyen ağrılar genellikle psikolojik tek başına psikolojik değildir. İşin içinde diş de ağrı olarak tanımlıyor. Bu doğru değil mi sizce? vardır, diğer kaslar da vardır, stres de vardır. Peki Psikolojik denilen bir sürü şey aslında psikolojik de- stres neden olur? Her zaman hasta stres yaratabi- ğil. Dişhekimleri ve tıp doktorlarının birçoğu soma- lecek bir olay yaşamak zorunda değildir, bruksizm tik ağrıya bakıyor. Halbuki ağrının çeşitleri çok fazla. olması için. Stres serotonin eksikliğinden dergi mart/nisan 2016 51 olur. Serotoninin %20’si beyinde, %80’i barsak- hasta tedaviye başladığınızdan beri ağrısı olduğu- larda üretilir. Barsaklar bozuksa serotonin eksiktir. nu söylüyor. Bu sefer kanal tedavisi yapılıyor fakat Beslenmeyi düzenleyerek serotonini yükseltebilir- ağrı geçmiyor. Nedeni bulunamıyor, psikolojik de- siniz. Yani hastanın bağırsaklarını düzelttiğinizde nebiliyor, dişler çekime kadar gidebiliyor. Halbuki stresinin büyük bir kısmını da düzeltebilirsiniz. orada düşünülecek şey şu; hastanın bu restoras- Yani nöralterapi sadece bir enjeksiyon yapma tek- yon maddelerine hassasiyeti var mı? Eğer hassasi- niği değildir, bir teşhis ve teda- yeti kinesiyolojiyle tespit edebiliyorsanız çözüme vi mantığıdır. gidebilirsiniz. Başarısız vakaların %70-80’ini düzeltebilirsiniz. Trigeminus nevraljisinde nörologlar TME sorunu çözerken ne kadar epilepsi ilacı veriyor. Oysa bu dişhekimliğinin alanı çok şey düşünmek gerekiyor. ve çoğunlukla kaynak ağız içindeki cerrahi yapıl- Evet, bütünsel bakmak işte mış alanlar ve nöralterapiyle düzeltilebiliyor. TME bu. Dişhekimlerinin bütünsel ise ne fizik tedavicilerin tam anlamıyla tanıdığı bir dişhekimliği teknikleri kullana- alan ne de dişhekimlerinin. Ortada kalan ancak rak baş edebilecekleri pek çok çene ekleminde ağrı olduğu zaman hastaların dok- semptom var. Fakat bazıların- tor doktor dolaştığı, çoğu zaman çözümsüz olan, da da tıp doktoru nöralterapist- cerrahi operasyonlardan tam sonuç alınamayan lerle veya manuelterapistlerle bir vaka. Oysa boyun ve bel ağrılarının büyük ço- beraber çalışmaları gerekiyor. ğunluğu çene eklemi problemlerinden kaynaklıdır. Nöralterapistler de bütünsel Çene eklemini düzelterek bel ve boyun ağrısının dişhekimleri ile birlikte çalış- oluşmasını engelleyebilir veya tedavi edebilirsiniz. mak istiyor ama yeterli sayıda Hasta geliyor, sizden başka kimse bunu söylemedi bizim bakışımızla bakabilecek ki diyor. Bunu sadece nöralterapistler, manuelte- dişhekimi bulamıyorlar. Diş- rapistler ve osteopatlar söylüyor. Oysa bütün bu hekimliği açısından da ağız bağlantılar anatomi bilgilerinin içinde var, fakat fa- bölgesindeki her türlü hastalı- kültelerde sistemlerin birbirleriyle olan ilişkilerine ğı çok daha kolay düzeltebilecek bütünsel tedavi dikkat çekilmediğinden böyle bir bilgi yok gibi farz yöntemlerini öğrenmemiz gerekiyor. En başında ediliyor ve hastanın anamnezde ve muayenesinde nöralterapi ve akupunktur geliyor. Nöral terapide TME unutuluyor. örneğin bir ameliyat yaptığınızda sadece lenflerin daha iyi çalışmasını sağlayarak hastanın şişliğini, Nöral terapi nasıl uygulanan bir tedavi? ağrısını azaltabilirsiniz. Ya da nedenini bulamadı- Otonom sinir sistemi diğer bir deyişle vegetatif sis- ğınız ağrıların kaynağını bulabilirsiniz. Çok güzel temin kendini iyileştirme kapasitesi vardır. Nöral bir dolgu yapıldı ve pulpaya yakın değilsiniz ama terapi lokal anesteziklerle yapılan, bu kapasiteyi uyaran bir tedavi yöntemidir ve %0.4 adrenalinsiz lidocain kullanılarak yapılır. Uygulama yerlerini ve mantığını bilmek şart. Bu sadece bir teknik değil, bir mantık. Bu mantık ancak bütünsel bakabildiğinizde kuruluyor. Bizim bölgemiz trigeminus alanı. Trigeminus alanının çok fazla yerle bağlantısı var. Bütün bu bağlantılar kurslarda öğreniliyor ve bu bağlantılara göre lokal anesteziklerle tedavi yapılıyor. Lokal anesteziklerin bizim kullandığımız amacının dışında da birçok amacı var. Normalde hücre zarının akson potansiyeli azaldığında yani ATP enerjisi ortadan kalktığı zaman sodyum potasyum kapakçıkları açılıp kapanamaz ve hücre içine oksijen gelmesi azalır ve içerdeki toksin dışarı atılamaz. Hücre ölüme doğru gitmeye başlar. Lokal anesteziğin 180 milivolt enerjisi vardır. Bölgeye her lokal anestezik verildiğinde anestezik madde yıkılana kadar bir miktar enerjisi hücre zarında kalır ve 52 dergi mart/nisan 2016 hücre zarı aynı bir pil gibi şarj olur. Lokal anesteziklerin aynı zamanda antihistaminik, antiseptik, antiallerjen, antikanserojen özelliği var. Nöralterapide de lokal anesteziklerin uyuşturma haricindeki bu özellikleri kullanılıyor. Dişhekimleri yasal olarak kendi alanlarında bu uygulamaları yapabiliyor mu? Şu anda 15 tane tamamlayıcı tıp tekniği yasal olarak geçti. Dişhekimleri yasal olarak 10 tanesini kendi alanlarında yapabiliyor. Bunların içinde başta akupunktur olmak üzere hipnoz, ozon, prototerapi, osteopati, fitoterapi, homeopati, kupa uygulaması, mezoterapi, proloterapi gibi alanlar var. Biz de Bütünsel Dişhekimliği Derneği altında bu konuların herhangi birisini veya bir kaçını almış ve bitirme sertifikaları olan dişhekimlerini bir çatı altında topluyoruz. Aynı zamanda kendi bünyemizde ve kardeş derneklerimizle işbirliği yaparak yeni kurslar vererek bütünsel dişhekimlerinin sayısını arttırmaya çalışıyoruz. Nöral terapi tamamlayıcı tıp yasası içinde çıkmadı. Çünkü bu tekniğin tamamen Batı tıbbı bilgileriyle ve malzemeleriyle uygulanmasından dolayı okul tıbbının içerisinde yer alması yani tıp ve dişhekimliği fakültelerinin ders müfredatı içinde bir ders olması gerekiyor. Şu anda pek çok tıp fakültesi değişik tamamlayıcı tıp tekniklerini sertifika programları şeklinde öğretmek için bir yarış halinde. Bu eğitimler bakanlıkça belirlenen ve Avrupa’daki örneklerinin müfredatı ve saatine sahip olmak durumunda. Fakat Sağlık Bakanlığı hangi fakültelerin bu eğitimleri yapacağına henüz karar vermedi. Bu nedenle hangi sertifikayı alırsanız alın bakanlık sizi yasal olarak tanımıyor. Ancak bir üniversiteyi görevlendirdikten sonra bu sertifi- tane tamamlayıcı tıp tekniğini öğrenen kişiye tamamlayıcı tıp doktoru unvanı veriliyor. Bizim amacımız tamamlayıcı tıp doktorları ve dişhekimleri yetiştirmek. Bu yüzden Bütünsel Dişhekimliği Derneği’ni kurduk. Şu anda neredeyse bütün Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika, Asya’da yani dünyanın büyük bir kısmında çeşitli tamamlayıcı tıp teknikleri öğretiliyor ve kullanılıyor. Gün geçtikçe bu yöntemleri tercih eden hasta ve buna bağlı olarak da doktor sayısı artıyor. Bütünsel bakmak, binlerce yıldır uygulandığı halde son yüzyılda ilaç ve cihaz üreten firmaların etkisiyle bir süreliğine unutulmuş gibi görünse de son yıllarda önemi bir kere daha fark edilip hızla uygulama oranları artmaktadır. Yani bütünsel dişhekimliği GELECEĞİN DİŞHEKİMLİĞİDİR diyebiliriz. kalar bakanlıkça onaylanacak. Konuyla ilgilenmek isteyen meslektaşlarımıza nasıl bir yol önerirsiniz? Bu kadar uzun yıllar mı gerekiyor? Önce bizim derneklerimizden bahsedeyim. 6 kardeş derneğimiz var. Bütünsel Dişhekimliği Derneği, Nöralterapi Derneği, Akupunktur Derneği, Kinesiyoloji Derneği, Manuel Terapi Derneği, Tamamlayıcı Tıp Derneği. Bütün bu dernekler kendi konularıyla ilgili uluslararası eğitim programının müfredatıyla kurslar veriyor. Çok yeni olarak da federasyon kurduk. Şu an federasyonun altında bütün derneklerin eğitimi gene uluslararası olacak. Yurtdışında Bütünsel Dişhekimliği Derneklerinde yapılan eğitimlerde nöral terapi, akupunktur, hipnoz, şelasyon vs. bir arada öğretiliyor. Dört dergi mart/nisan 2016 53 “Dişhekimi üç boyutlu görmeyi, üç boyutlu düşünmeyi bilen biri olmak zorundadır” Toplum Ağız ve Diş Sağlığı Haftası etkinlikleri kapsamında düzenlenen “Sanatçı Dişhekimleri Karma Sergisi”, bize meslektaşlarımızın bilinmeyen yönlerini tanıma fırsatı verdi. Bu meslektaşlarımızdan biri de İhsan Günder. Günder, sergiye senfoni orkestrası maketiyle katılmış ve oldukça da ilgi görmüştü. Biz de meslektaşımızı ziyaret ettik ve bu keyifli uğraşısıyla ilgili Dergi için sohbet ettik. Dişhekimi Özlem Batur Havza ozlbatur@msn.com Bize kendinizi tanıtır mısınız? Ağırlıkla figür modifikasyonu üzerine çalışıyorum. 1953 doğumluyum, 63 yaşındayım. Marmara Üni- Figürler yurt dışından ham ve genellikle boyasız versitesi mezunuyum. Yaklaşık 40 yıldır dişheki- olarak geliyor. Bu figürler Avrupai görünümde, miyim. batılı tarzda insan figürleri. Ben bunları tamamen bizden figürlere çeviriyorum. En iyi yapabildiğim Maketlere ilginiz ne zaman ve nasıl başladı? işlerden biri bu. Çocukluğumdan beri maketlerle, oyuncaklarla va- 54 dergi mart/nisan 2016 kit geçirmeyi seviyorum. Yaklaşık son 15-20 sene- Gördüğüm kadarıyla şu an üzerinde çalıştığı- dir de bu işlere ağırlık verdim. Bilhassa trenler ve nız maket sanırım Zonaro’nun, Fatih Sultan canlandırmalar üzerine çalışıyorum. Boş zamanla- Mehmet’in İstanbul’un kapılarından girişini res- rımda günde 2-3 saat bunlarla uğraşıyorum. Son mettiği tablonun maketi. Bize biraz anlatır mısı- yıllarda ciddi ciddi işler ortaya çıkmaya başladı. nız? Senfoni orkestrası maketimin iki modülü Oda’nın Bu tablonun aslını Hasan Rıza Bey yapmış. Ken- sergisinde yer aldı. disi Edirne Askeri Hastanesi’nin müdürü, asker ressamlarımızdanmış. Karakalem çalışmış ve o işim dişhekimliği. Biri gelip bu maketi istese veri- tablo Deniz Müzesi’nde... Zonaro’nun tablosu Dol- rim ama satamam. Çünkü değerini bilmiyorum, ben mabahçe Sarayı’nda. Halen üzerinde çalışıyorum; bunu para için yapmadım ki. Bazen bunu bana yap şimdiki haline gelmesi yaklaşık 5 aylık çalışma parası neyse verelim diyorlar, kabul etmiyorum. sonucunda oldu. Ön araştırması yaklaşık bir buçuk Bunu profesyonel yapan insanlar var ama herkesin ayımı aldı. Müzelere giderek, tarihçilerle, sanat yapabildikleri farklı. Gerçi kimi benim yapabildik- tarihçileriyle konuşarak ciddi bir araştırma yapıyo- lerimi yapamaz, ben de başkasının yapabildiğini rum. Maketler zaman içinde yıpranabiliyor, süreç yapamam belki ama yine de benim hobim bu; pro- içinde elden geçirmek gerekiyor. Bu projenin ay- fesyonel gözle bakamam. Benim en büyük farkım dınlatma problemini çözmeye çalışıyorum şimdi. alafranga figürleri alaturka figürlere çevirmek. Bir dönem Eskişehirli bir fotoğraf sanatçısı Birol Projeleri neye göre seçiyorsunuz, süreç nasıl iler- Kayrak benim alaturka figürlerimle ilgilendi fotoğ- liyor? raflarında kullanmak için. “Küçük Şeyler” projesi Özel olarak “ne yapsam” diye düşünmüyorum; fi- ortaya çıktı, bir albüm hazırladı. Çekimlerde bera- kirler aklıma geliyor. Güzel bir şey görünce insan ber çalıştık. Pilavcı, kokoreççi, yoğurtçu, ayakkabı kendini alamıyor, yapmak istiyor zaten. Zaman za- boyacısı, uçurtma uçuran çocuk, şerbetçi, macun- man talepler de olabiliyor. Mesela ünlü yönetmen- cu figürlerim kullanıldı. Bu projenin İFSAK’ta gös- lerimizden birinin isteği üzerine, hayranı olduğu terimi yapıldı ve çok güzel oldu. Elbette sunum çok Tamburi Cemil Bey’in yer aldığı bir incesaz takımı önemli oluyor. yapıyorum. Hazırlık safhası çok önemli. Hepsinin hikâyesi, de- Sunum önemli dediniz; katıldığınız için tüm tayları var, araştırmak gerekiyor. Mesela senfoni meslektaşlarımız adına tekrar teşekkür ederek, orkestrasının hazırlığı için yine yaklaşık bir buçuk Oda’mızın sergisini nasıl bulduğunuzu sormak is- ay uğraştım. Müzisyenler nasıl oturuyor? Bir dü- terim. Kişisel bir sergi düşünüyor musunuz? zeni, dizilişi var çünkü. Bas sesler sağda, tiz sesler Sergi çok iyi oldu. Biz dişhekimleri sosyal ortamda solda. Orkestra şefi nasıl duruyor, kemancılar nasıl bir araya geldiğimizde mesleki konulardan başka oturuyor, birinci kemancı kim? Bunları araştırma- şeyler de konuşabilelim, sanatı ve ürettiklerimizi dan, önbilginiz olmadan başlamak mümkün değil de konuşalım artık. Hatta bunu biraz daha da ge- zaten. liştirelim isterim. Çok yetenekli meslektaşlarımız Bir ara Efes’teki eserlere merak saldım. 2-3 sene vardı, bunları görmek çok güzel. Kongrelerde de onlarla uğraştım. Efes’in 5 güzeli diye adlandırdı- bir şeyler yapılabilir mi mesela? Basın müzesin- ğım Halikarnas Tapınağı, Artemis Tapınağı, Zeus deki fiziksel koşullar Efes Beşlisi için çok uygun Sunağı, Celsus Kütüphanesi, Hadrian Tapınağı’nın değildi; tekrar sergi olursa ve mekân uygun olursa tamamen aslına uygun maketlerini yaptım. Bu onları kullanmak isterim. Kişisel sergi olarak şu an antik eserlerden iki tanesi ülkemizde şu anda için planlanmış bir şey yok. ayakta duruyor. Diğerlerinin harabeleri bizde, asılları Almanya’da. Bunun için bizzat Almanya’ya gittim inceledim, konuştum, fotoğrafladım, araştırdım. Bunları burada sergilemedim. Bir kere Almanya’ya gönderdim, Berlin’de sergilendi. Onlar çok güzel korumalı bir şekilde geldiler, aldılar ve geri gönderdiler. Burada bunların sergilenmesi için talep olmadı. Bir işadamı Titanik maketi yapmış. Bunun üstüne “o orkestrayı yapar mısınız?” dediler mesela. Bu işle ilgilenenler tanıyor sizi o zaman? Herkes tanımaz, ben çok çıkmıyorum ortaya. Nedeni de para teklif etmeleri. Benim işim bu değil ki, bu benim hobim. Benim dergi mart/nisan 2016 55 Gerçekten çok yetenekli Genelde malzemeleri hep yurtdışından almak zo- meslektaşlarımız var değil rundayım, burada yok maalesef, ama bazen bizim mi? Mesleğimizden dolayı dişhekimliği malzemelerinden destek aldığım olu- bu tür uğraşlara bir yatkınlık yor. Silikonla ölçü alıp soğuk akrilikle çoğalttığım gelişiyor mu sizce? figürler oldu mesela. Tarihi geçmiş kompozitleri de Mesleğimizden dolayı ince kullanıyorum bazen. Bu meslek başka türlü olmaz; işe bir yatkınlığımız elbette mutlaka bir hobi lazım. var. Mesleğimiz yaratıcılığa 56 dergi mart/nisan 2016 bağlı zaten. Aslında yaptığı- Hobilerle ilgili bu yorumu hep duyuyorum meslek mız işe kendi yorumumuzu dışında da üretken ve yaratıcı olan meslektaşları- katıyoruz. Siz bir total yapar- mızdan. Gerçekten, olmazsa olmaz mı? sınız başka olur ben yaparım Maket benim için boş vakitleri değerlendirmek için başka olur. Hem mesleğin çok güzel bir uğraş. Muayenehanede boş geçen za- hobilere hem hobilerin mes- manları böyle değerlendiriyorum. Bir nevi kendimi leğe katkısı var. emekliliğe hazırlıyorum. Kafamda başka işler var Bir hocamız, “dişhekimi üç şimdi mesela. Bir tren kurgusu yapmak istiyorum boyutlu görmeyi, üç boyutlu ama bizden olacak. Buna benzer başka işler ya- düşünmeyi bilen biri olmak panlar var ama Avrupai kurgular. Benim aklımdaki zorundadır ve bizim fakülte- tamamen eski zamanlardan kalan, eski Anadolu’yu deki eğitimimiz bunun üzeri- canlandıran bir kurgu. Ufak ufak hazırlıklarına baş- ne kuruludur” demişti. Hakikaten makette de bu ladım. Şimdilik birkaç tane eski ev var hazırladı- önemli. Bu düşünce tarzı ve eğitimin çok büyük bir ğım. Yanında tandırı, ocağı olan, Anadolu’nun köy etkisi var. evleri olacak. Benim çocukluğumdan itibaren hep merakım var- Bence meslektaşlarımızın mutlaka bir hobileri ol- dı. 8-9 yaşından beri. İlk olarak kibrit kutularından sun ama ne olursa olsun hiç fark etmez. Hiç bir şey Hilton Oteli’ni yapmıştım. O zamanlar o müthiş bir aklınıza gelmiyorsa sürpriz yumurtaların içinden yapıydı ve onun üzerine yapı yoktu İstanbul’da. çıkan ya da fast food zincirlerinin çocuk menüle- Çok hayran olurduk. Çocukça bir iş oldu ama de- riyle verilen oyuncakları biriktirin. İnanılmaz güzel vam etti. Ortaokuldayken elişi dersi vardı. Hoca- oyuncaklar çıkabiliyor. Oyuncak deyip geçmemek larımız çok şey öğrettiler. Ebru, cilt yapmak, renkli lazım, müthiş şeyler var. Bu iş için hobi fuarlarına kâğıtlardan resim yapmak, samanlardan kesip ya- ve oyuncak fuarlarına gidiyorum, oralarda çok gü- pıştırarak yazılar vs. beni çok etkiledi. Bu mesleğe zel şeylere rastlıyorum. de belki o yüzden geçtim. Gerçi dişhekimliği baba Pek çok alternatif var; bana göre, bu mesleği yapı- mesleğiydi ona da yatkınlık vardı tabi. yorsanız bir hobi şart. dergi mart/nisan 2016 57 Bu sayımızda konuğumuz Güney Kore’den Prof. Dr. Young J.Kim. Kendisiyle ortak arkadaşımız, meslektaşımız Seyhan Akar sayesinde tanıştık. İlginç paylaşımları, yemek pişirme merakı ve özellikle mütevazi kişiliği çok dikkat çekici. Kendisini anlatmasını istediğimde o kadar kısa cümleler kullandı ki ben daha fazlasını isteyince ‘Seyhan’a sor deyiverdi’. Dişhekimi Sevgi Türkmen dr.sevgiturkmen@hotmail.com GÜNEY KORE zaman gönüllü olarak ekibiyle birlikte çevre ülkelerde mobil sağlık hizmet çalışmalarında bulunduklarını biliyorum. Mr. Young bize kendinizi nasıl anlatırsınız? Uluslararası Engelliler Ağız Diş Sağlığı Derneği’nin Seul Devlet Üniversitesi’nde (Seul National Dental Kore adına aktif üyesidir. Koruyucu Dişhekimliği University) Pediatrik Dişhekimliği Bölümü öğretim üzerine bilimsel çalışmaları vardır. üyesiyim. Öğrencilerime pedodonti dersi veriyo- Profesör Young J.Kim’i 2014 yılında bir kongre rum ve aynı fakültenin hastanesinde hasta kabul öncesi İstanbul’da ağırladım. Meslek ve dostluk ediyorum. adına güzel paylaşımlarda bulunduk. Kendisi ayrıca Asya mutfağı konusunda oldukça Seyhan Akar’ın anlatımı ise; bilgili ve yeteneklidir. Sayın Profesör Young J. Kim Seul Üniversitesi’nde Dişhekimliğinde uluslararası arkadaşlıklar saye- özellikle engellilerle çalışan bir pedodontisttir. sinde global bakış adına bizde olan ya da olmayan Kendisiyle 2007’de Taiwan’da Engellilerin Ağız bazı şeyleri yakalamak mesleğimize ve bize fark Bakım Konferansı’nda tanıştık. Ben engelliler ko- kazandırır diye düşünüyorum. nusunda TDB ‘yi, kendisi de Kore’yi temsil ediyordu. Genel Anestezi altında dişhekimliği konusun- Sayın Young Bize ülkenizi anlatır mısınız? da bilgi alışverişinde bulunduk. Biliyorsunuz Kore Kuzey ve Güney diye ikiye ay- Kendisi doçentlik öncesi 2 yıl Amerika’da, rılıyor. Ülkemizde 4 mevsim dolu dolu yaşanır ve UCLA’da engellilerle ilgili çalışmalar yaptı. insanlarım olduça çalışkan ve neşelidir. Asya Pasifik bölgesinin lider ülkelerinden olan Gü- 58 dergi mart/nisan 2016 ney Kore’yi temsilen birçok uluslararası kongre, Ülkede dişhekimliği eğitimi kaç yıldır? konferanslarda eğitmen olarak görev aldı. Zaman 4 yıllık orta eğitimden sonra 4 yıl dişhekimliği, 1 yıl PROF. DR. YOUNG J.KİM intern, 3 yıl uzmanlık eğitimi sürer. 6 tane devlet, 5 Mesleğiniz dışında ilgi duyduğunuz alanlar var mı? tane de özel dişhekimliği fakültesi vardır. Ülke ge- Yemek yapmayı çok seviyorum. nelinde 20.000 dişhekimi var. Ülkenin her yanında yaygın hizmet vardır. Türkiye’yi nasıl buldunuz? Ben de ülkemde bu mesleği yapıyor olmaktan ol- Seyhan sayesinde İstanbul’u gezdim ve çok be- dukça mutluyum. Ailem de kayınbiraderim de diş- ğendim. hekimi. KDA olarak adlandırdığımız Kore Dişhekimliği Birliğimiz olası sorunlarımızda yardımcı oluyor. Ben devlet hastanesinde çalıştığım için fazla bürokrasi ile uğraşmadım ama özel bir klinik açmak gerektiğinde gerekli donanım yanında bir yığın işlemlerle de uğraşmak gerekiyor. Sosyal güvenlik sistemi nasıl işliyor? Kore’de herkesin bağlı olduğu bir sistem var. Bir de buna ilave olarak özel sağlık sigortaları mevcut. Fakat diş tedavilerinde bazı alanlar kapsam dışı. Diş tedavi ücretleri hakkında bir fikir edinebilir miyiz? Ortalama olarak bir dolgu 50 Dolar, implant 1500, ortodontik tedavi 3000, kuron üye 400, kanal tedavileri 100 dolar civarı. dergi mart/nisan 2016 59 Eşsiz kadınlardı... Bir şafak vakti, yola koyulup gittiler... ‘’Doktor bey diyoruz hep siz kusura bakmayın doktor hanım’’ -hastalarımızdan sık duyduğumuz bir cümle- Dişhekimi Emel Uysal Tarihte hemen her sevdiğim kadının hayatı trajedi- olsanız dahi sizi öldürene değin bir akıl hastanesine den ibaret diyebilirim. Bunun benim seçimlerimle zalimce kapatabildikleri acımasız bir erkek dünyası ilgili olmadığını, erkek egemen dünyanın kadına hala burası ve başka bir biçimde hükmü sürüyor. biçtiği makus talihle ilişkili bir açıklaması olduğunu Size bu kadınlar fazla "queer" gözükmüş olabilir. belirtmeme izin verin. Bunu tahlil etmek çok zaman Eşi tarafından aldatılan, özgürlüklerinden koparı- almamıştı zira her kız çocuğu doğduğunda suskun- larak kendi deyimiyle cam bir fanusa koyulan şair luğu sevmiş, bunu kılavuz edinmiş bir topluma atıl- Sylvia Plath'in oldukça dramatik ve intiharlarla dolu mıştık. Yaşamımızda her gerçeklik önce biz kadın- hayatı çok tanıdık değil mi? Çocuklarının karnını do- lara temas ederken o hayatın dibine doğru hızlıca yurduktan sonra kafasını gaz dolu fırına kapatarak büyüyüp serpildik. Şu gezegende kadınlara diken- ölüme gidiş şekli? Onun baktığı yerden aynı dehşeti siz gül bahçeleri vaat edilmediğini biliyoruz neyse gördüğü için mi şair Nilgün Marmara 29 yaşında in- ki; bu durum bizi nasıl köklü bir tehlikeyle karşı tihar etmişti acaba? karşıya olduğumuz ve mücadele yöntemlerimiz ko- Virginia Woolf 60 dergi mart/nisan 2016 nusunda daha güçlü ve temkinli kılıyor. Şimdilik bu Neden bu eşsiz kadınlar korkunç bir etkiyle sökün güce sıkıca tutunuyor, bizleri sinsi ve düşüncesizce ederek çekip gitmek istiyordu bu dünyadan? Hayat- bir Sindirella Sendromu'na (Colette Dowling) atan- larının satır aralarından ve geride bıraktıkları ipuç- lardan sorulacak hesabı sonraya bırakıyorum. larından biliyoruz ki nefes alacak bir yaşam alanı Üniversite yıllarımda tanışarak hayran olduğum in- bulamadıkları, tüm sınırları erkeklerin belirlediği giliz yazar Virginia Woolf'u ve toplumlarında bir varoluş mücadelesi veriyorlardı nadide 'Dalgalar' eserini anım- ve biz dünyanın bu ahvalini hala değiştirebilmiş de- sıyorum. Woolf olarak dünyaya ğiliz. geldiğinizi düşünün; öylesine Etrafa dikkatle baktığımızda benzer hayatı yaşayan şırıl şırıl akan bir bilince sa- kadınları farkedebiliriz; doktor, mühendis, terzi, hipsiniz, etkileyici bir yazım kasiyer, sekreter, ev işçisi, en yaygın olarak sosyal tekniğiniz ve nesilleri etkileyen hayata oldukça artı değer kattıkları halde emeği engin bir düşünsel dünyanız buhar olan büyük ve sessiz kadınlar sınıfı. Hemen var ve kocanıza mektup yaz- akla gelen annemiz, yakın arkadaşımız, işteki çalı- mak suretiyle ceplerinize taş şanımız, kadın hocamız, dul teyzemiz, komşumuz doldurup kendinizi derin sulara ya da söyleyelim gitsin tam da kendimiz. Bizim hiç bırakarak ölümü yeğ tutuyor ve üstümüzden çıkarıp olduğumuz gibi gezmemize o dünyayı terk ediyorsunuz. Ya izin verilmeyen ahlaki elbiselerimiz... Otoriteden da tarihte kendine daha fazla türlü eşitsizliğe rağmen koparıp sökülerek alınan yer edinen heykeltraş Auguste titrlerimiz ve aynı erkek dünyanın dizayn ettiği sta- Rodin'e karşın eski sevgilisi eti- tülerimiz... Ailedeki namus timsali tanıyamadığımız ketiyle anılacak Camille Claudel hallerimiz... Hiç bitmek bilmeyen başkalarının saa- olarak doğmuş olalım; insanla- detine endeksli toplumsal ödevlerimiz ve hepsinin ra heykellerin nefes alabildikle- ödülü sahte memnuniyetlerimiz... rini, mermerlere can verilebildi- Birazcık kendimiz gibi nefes almak mümkün mü ğini düşündürecek yetenekte acaba? Tam da Tezer Özlü'nün güzel siniriyle soralım: o masif çaresizliğine sinirlenmiştim, onun aydınlık yoluna "Ama insanın gerçek yeteneğini, tüm yaşamını, ka- devam edememesi ve öldürü- nını, aklını, varoluşunu, verdiği iç dünyasının olgu- lüş şekli çok üzücü fakat bir o larının sizler için hiçbir değeri yok ki... Bırakıyorsun kadar ilham verici. insan onları kendisiyle birlikte gömsün. Ama hayır, Spor demişken yeni öğrendim hiç değilse susarak hepsini yüzünüze haykırmak is- ki yakın tarih 1955-1970 yılla- tiyorum. Sizin düzeninizle, akıl anlayışınızla, namus rı arasında Almanya'da futbol anlayışınızla, başarı anlayışınızla hiç bağdaşan ya- federasyonu kadınlara futbol nım yok. Aranızda dolaşmak için giyiniyorum. Hem oynamayı yasaklamış, sebep- de iyi giyiniyorum. İyi giyinene iyi yer verdiğiniz için. leri ise şöyle: "Top kapma Aranızda dolaşmak için çalışıyorum. İstediğimi ça- mücadelesinde kadın zarafeti lışmama izin vermediğiniz için. İçgüdülerimi hiçbir ortadan kalkıyor, beden ve ruh işte uygulamama izin vermediğiniz için. Hiçbir çaba bazı hasarlara maruz kalıyor. Bedenin sergilenmesi de ahlaken sakıncalı" imiş. Erkek hangi iklimde ise kadına biçtiği rol onun iklimine uygun şekilleniyor diyebiliriz; ister doğuda erkeğin şehvetini frenleme görevinde örtünme ile yapılsın ister batının tamamen kendi ölçütlerinde dayat- Camille Claudel tığı zariflikle ve narinlikle sınırlandırılsın sonuçta yasaklamaya münasip kılan mezura hep erkeğin elinde. Sporcu bir kadın olacaksak spor dalımızdan önce erkeklerden farklı olarak sporun içinde varolabilmek için ayrı efor harcamamız gerekiyor. Kadınların sporda kabul görmemesi, eski Yunanda olimpiyatlara kadınların alınmamasına dayanıyor. Modern oyunların tekrar doğmasıyla, Baron Pierharcamadan bunları yapabiliyorum, bir şey yapıldı re De Coubertin (Uluslararası olimpiyat komitesi sanıyorsunuz. Yaşamım boyunca içimi kemirttiniz. kurucusu sporcu, tarihçi) tara- Evlerinizle. Okullarınızla. İşyerlerinizle. Özel ya da fından da sürdürülmüş. Dünya resmi kuruluşlarınızla içimi kemirttiniz. Ölmek is- sporunun gelişmesinde ve yay- tedim, dirilttiniz. Yazı yazmak istedim, aç kalırsın gınlaşmasında önemli bir yeri dediniz. Aç kalmayı denedim, serum verdiniz. De- olan Coubertin yaptığı ateşli lirdim, kafama elektrik verdiniz. Hiç aile olmayacak konuşmalarla, 1901'de “Kadın- insanla bir araya geldim, gene aile olduk. Ben bütün ların rolü, erkeklerin galibiye- bunların dışındayım..." tini takdir etmektir”, 1902'de Nilgün Marmara “Kadın sporları, doğanın kuAsırlarca Gökbilim dahil her alana egemen bir er- rallarına aykırıdır”, 1912'de kek bilim dünyasıyla böbürlenilirken bundan 1600 “Olimpiyat oyunları erkeklere yıl önce Mısır'ın İskenderiye Kütüphanesi'nde ayrılmalı ve kadın sporcuların Hypetia isimli Yunan filozof, matematikçi ve ast- görünüşlerinin korkutucu oldu- ronom olan bir kadının bilime eşsiz katkılarını, ğu düşüncesi vurgulanmalıdır” Hristiyan alemine karşı dimdik bilimi savunarak buyurmuşlar. (McPherson B.D., kafa tutuşunu ve bundan dolayı şeytan olarak ad- Curtis, J.E., Loy, J. W., The Soci- landırılıp yerlerde sürüklenerek -tasvirlerinde bile al Significance of Sport, Human dayanılmaz- öldürülüşünü öğrendiğimde; hem üst Kinetics, Champaign, 1989) ligdeki büyük takıma gol atmış taşra takımının şah- Olimpiyatların toplumları ruhen lanan taraftarı edasıyla bir zafer duygusu hissetmiş ve bedenen geliştirmek, dünya hem de salt kadın olmanın bizi alt liglere hapseden barışına katkı sunmak gibi ulvi dergi mart/nisan 2016 61 Marie Curie amaçları olduğu düşünülünce aşk dedikodularının onu depresyona soktuğunu ve erkeklerin yine toplumun par- bunun bir skandal olarak malzeme edildiğini biliyor çası olan kadınları yok saydı- muydunuz? Yani Marie Curie de olsanız kadınsınız, ğını söyleyebiliriz. Şimdilerde erkeklerin onaylamadığı bilimsel statüleriniz ve aşk durum bundan daha iyi olsa hayatınız olmayabilir. Cinsiyetin bilimde epistemo- da hala kadınların yeterince lojik bir fark yaratmadığı biliniyor fakat kadınların sporda yer aldığını ve branş sürekli erkek egemen tarafından ayrılan yere otur- seçimlerinde özgür olduğunu masına razı olacak değiliz özellikle kadınlara daha kim söyleyebilir? Onların bale, fazla alan açılması gerektiği ortadayken. Örneğin estetik jimnastik gibi dallara meme kanserine yönelik çalışmaların tıbba dahil daha çok yönlendirildiğini, olur edilişi ancak kadınların örgütlenerek itirazları so- da beklenmeyen branşlarda nucu kazanılan bir mücadelenin ürünü olabiliyorsa, erkeğe yakın başarı gözlenirse (Kourany, 2003) daha fazla örgütlenerek sadece cinsiyet ya da doping testlerine bilim değil yaşamın her alanında yer edindiğimizde tabi tutulduklarını hala üzün- dünyada neler değişebilir kimbilir? Örgütlenmeden tüyle izliyoruz. sadece bireysel olarak okuyup gelişsek de ülkemiz- Akademilerde de işler farklı deki şu feci tabloyu değiştirmek mümkün görünmü- görünmüyor. Kadın hocalarımız hemen o yolları ne yor. kadar zor tırmandıklarını hatırlayacaktır. ABD'de Sürekli meczup, edilgen, zayıf, eksik, kırılgan gibi yapılan bir psikolojik çalışmada, öğretim üyelerine modellendiğimiz bir kadınlık tipinin zıddı olarak benzer özellikleri olan kadın ve erkek isimleriyle kendini tanımlayan tepemize inen, had bildiren bir hazırlanmış sahte akademisyen özgeçmişleri (C.V) erkeklik var. Özgün bireyler olarak okuyup, çalışıp, gösterilip hangilerini işe alacakları sorulmuş. Öz- sürekli ürettiğimiz halde yaşamın mütemadiyen geçmişler aynı bile olsa öğretim üyeleri %70'e %45 çoğunlukla erkek isimli C.V'leri tercih etmişler. (Rhea E. Steinpreis ve diğerleri,1999) Çarpıcı bir üstünlük. Herkes fark yaratan bir parametreye ihtiyaç duymadan erkekleri akademiye alma konusunda gizli bir sözleşme yapmış sanki. Kadınlar bunun gibi çok fazla sayıda verilere alışık sanırım sistemin kendini güvenle sürdürmeye güdülü bir programa sahip olduğunu evvelce öğrendik. Bu bizim sadece vahşi kadın arketipimizden gelen mistik güçlerimizin yeteneği değil elbette hayat pratiğinde yüzümüze inen tokatlarla hala deneyim ediyoruz. Beynin motor işlev olarak konuşma alanından (Broca alanı) ismini hatırlayacağımız Fransız hekim ve Antropolog Paul Broca 1861'de ; "Unutmamalıyız ki, kadınlar ortalamada erkeklerden biraz daha az zekidir, bu abartılmaması gereken fakat yine de yadsınmayacak bir gerçek. Bu nedenle kadınların nispeten küçük beyin hacminin, onların bir yandan fiziksel diğer yandan entelektüel düzeyde aşağı olmaların- 62 dergi mart/nisan 2016 dan kaynaklandığını farz edebiliriz." (Gould,1996) sömürülen tarafı olduğumuz gerçeğini değiştirmek diyebilmiş olmasına rağmen bu konuşmadan kısa bir eylemsellikten geçiyor. Bu yıl 8 Mart Feminist süre sonra Varşova'da iki farklı alanda nobel ödülü Gece Yürüyüşü bu anlamda oldukça umut vericiydi. alacak olan hem fizikçi hem kimyager Marie Curie Binlerce kadın omuz omuza destek yürüyüşü yaptı, doğmuştur. Bugün tıp dünyası radyoaktivite alanın- taleplerini gündeme getirdi ve gün geçtikçe kalaba- daki gelişmeleri bu eşsiz kadına borçlu. Tamamen lık çoğalıyor. Çünkü emeğimizin peşine düşmezden erkeklerden oluşan Fransız Bilim Akademisi'nin önce bile eşit bir insan olarak varlık mücadelesinde Curie'nin üyeliğini bir oyla reddettiğini ve ikinci kim- ağır kayıplar veriyoruz. Erkek şiddetinden bu çocuk- ya nobelinin başarısına gölge düşüren arkadaşıyla ları, kadınları yanyana durmuş öfkeli kadınlardan daha iyi kim koruyabilir? Burada ülkemizdeki kadın kısımlarla tüm meslektaşlarımın cinayetleri ile ilgili çarpıcı rakamlardan bahsedebi- Dünya Emekçi Kadınlar gününü liriz fakat hep bize reva görülen gazetelerin ikinci kutluyorum. sayfa dehşet haberlerine sürüklenecek olan yazıyı daha ümitvar bir istikamete götürmek istiyorum. "Ah şu za'if kollarımda kuv- Değişimin yerleşik olanı, rutin olanı yani erkek ola- vet olsaydı, hilkat bana da bir nı hedef almaktan geçtiğini söylerken kastedilenin demir pençe, sert bir kalb ver- toplumsal erkekliğe karşı yapılan bir mücadele seydi, yapacağım ilk iş birçok olduğunu ve bunun anlaşılabilmesi için Margaret erkeğin Thatcher ya da Tansu Çiller türü örnekleyebilece- olacakdı!... Fakat, Ma'nen?... ğim kadınlar yönetimindeki dünyanın düşlenmeye- bunu kabul edemeyiz, hanım- rek aksine örneğin Gandhi'nin arzuladığı gibi eşit- lar! İçinizde saçlarımın uzunlu- likçi bir dünya ile de çelişilmeyeceğini belirtmede ğuna rağmen, en akılsızı ben fayda görüyorum. Aksi halde bahsedilen kadınlık olduğum halde... Her asrı tedkik ediniz; erkeklerin algısında biyolojik bir cinsiyetin özüne yapılmış bir hep fena, meşum hatalarla tesis etdikleri avakıbı yüceltme, kıyas, üstünlük vurgusu anlaşılması hata (sonuçlar) işhad ediyorum (şahitlik etmek), heral- olurdu. Her alanda farkettiğimiz cinsiyet ayrımcılı- de onların yüzde doksan dokuzundan akıllıyım." ğını ifşa etmede, itiraz etmede ve kim buna maruz "Karşımızda şımarmış, semizlenmiş bir kuvvet; kalıyorsa onunla dayanışma göstermede yol kate- hodbin, riyakar bir kuvvet var. Ve biz, dimağ yerine diyoruz çünkü mücadele saflarında sadece biyolojik çürümüş bir uzvla; kalb yerine gözyaşları, hasta- olarak kadınlardan ibaret değiliz, ataerkilliğin ifade lıklarla; herşeyin hilkatin, insaniyetin, o mevhum-i edilişinde hiyerarşiden, yıkımdan, savaştan, öteki insaniyettin esiri bulunuyoruz." olana her türlü şiddetten nasibini almış herkesle "Kadınları okutmayınız, cahil bırakınız diyen din beraber olduğumuzu hissetmek güven verici. Erkek- bence münkerdir (caiz değildir). " liği yerinden sarsacak kadar ve göründüğümüzden "Evet hanımlar emin olun biz böyle kalmayaca- fazlayız. Bir yandan bize güç sağlayacak köklerimi- ğız. Birgün büyük bir gün gelecek ki yükseklerde zi anlatan başkaca bir tarihin peşine de düşmemiz gördüğümüz ve korktuğumuz her şey, basdığımız gerek, henüz tamamen yazılamamış ama var olmuş, yerlerde sürünecek; bütün bu müessesat bir ve- kafasını paralamak Hypetia tozlu sayfalardan çekip çıkarılmayı bekleyen bu kadınlardan öte nice hayatların olduğu bambaşka bir tarih var. Kadınlar daha özgür olsa dünyanın nasıl bir yer olabileceği fikri namütenahi bir umut demek. Ataerkil yapının bozguna uğradığı hayatı düşlemek benim gibi sizin de hoşunuza gidiyorsa kadınlara ayrılmış bu yazıda sizi bu hayale davet edebilirim. Denenmemişlerin en cazibi bir gelecek için geçmişe rabıta olan ancak uzanarak tutunabileceğimiz farklı bir tarihle yoğrulmaktan ve kimliğimizi bulmaktan geçiyor. Daha sonrası tarihteki o Zeus'un midesinde olan ama herşeyi yöneten Metis'in gün yüzüne çıkması ve daha gerçek bir şimdinin bambaşka şekilde himdir, bir dumandır, kırılacak ve uçacak. Yerine, 1 Aralık 1913, Osmanlı inşa edilmesi demek. Bulunduğumuz coğrafyada o zaman asıl bir güneş, bir ziya, bir hararet başla- Kadın Hukuku Cemiyeti kadınların Osmanlı döneminde erkek düzene isyan yacak. Sönenler hep hayaldir ve hakikat ebedi bir ve Kadınlar Dünyası ederek tohumlarını attığı eşitlik mücadelesi Cum- şu'ledir (alev)." huriyet döneminde büyümüş ve birçok kazanımlar “Dünyanın her köşesine dikkat ediniz, bir inkılabın (arkada derneğin elde edilmiştir. Yakılan bu meşale bugün biz kadın- bidayetinde (başlangıç) bulunuyoruz. Emin olunuz flaması görülüyor) ların yolunu aydınlatmaya devam ediyor. bu inkılap, bir erkek ihtilali gibi kanlı ve vahşi ol- "Aslanlar kendi tarihçilerini çıkarana kadar, kitaplar mayacak. Bilakis nezih ve nisbeten sessiz, lakin hep avcıları övecektir" diyerek Osmanlı dönemin- mutlaka semeredar olacak; buna itikad ediniz ha- den 1912'de Kadınlar Dergisi'nde çıkan Fatma Nesi- nımlar! " (Serpil Çakır, Osmanlı Kadın Hareketi, s. be Hanım'ın uzun ve güzel konuşma metninden bazı 121-124) Dergisi yazı kurulu. dergi mart/nisan 2016 63 Unutmuyoruz, Alışmıyoruz! da- bu konuda tam da yeri gelmişken bir durum tespiti yapmak, günün anlam ve önemine binaen! Bir kere 8 Mart kapitalist sistemin vicdan aklamasına muhatap bir gün değildir, olmamalıdır da, salt çiçek ve hediyelerle kutlanan! O tarihte (8 Mart 1857) sırf daha iyi yaşam ve çalışma koşulları için greve çıkan, polis müdahalesiyle fabrikada yanarak ya da dumandan boğularak ölen dokuma işçisi 120 kadının anısına saygısızlıktır bir kere bu. Adının Dünya Emekçi kadınlardan Dünya Kadınlar Günü diye kabul ettirilmeye çalışılması en azından ilk başta itiraz etmemiz gereken noktadır ki kadınerkek eşittir mücadelesinde cinsiyetçi her tavra karşı koyabilmemiz adına. Kadının toplumsal yaşamdaki rolünün en azından “sayıca” farkında her bireyin, günümüzde gerek hukuki gerek sosyoekonomik alanda gerçeğin hiç de o oranla örtüşmediğini görmesi için fazla söze hacet yok sanırım. Bunun gerekçelerini anlatmak için sayfalar dolusu yazı yazılabilir insanlık tarihiyle paralel. Lakin burada yerim dar! Paylaşım savaşlarında -genel anlamıyla kastediyorum- üretim, yeniden üretim, toplumsal üretim safhalarında kadın her daim gerek meta üretiminde, gerek doğurganlığıyla “insan” üretiminde sermayenin baş tacı olmuştur (Yanlış anlaşılmasın kelâmım, üreten güç olarak! Yoksa verilen değeri kast etmiyorum). Dünya Kadınlar Günü ya da Dünya Emekçi Kadınlar Günü, her yıl 8 Mart’ta kutlanan ve Birleşmiş Mil- Gerek “devlet”lerin oluşum aşamasında gerekse letler tarafından tanımlanmış uluslararası bir gün- “erk”in inşasında her daim bu doğurganlık ve cinsi dür. “İnsan hakları temelinde kadınların siyasi ve latifliğinin getirdiği güç, görünmez tuğlalar olarak sosyal bilincinin geliştirilmesine, ekonomik, siyasi dokumuştur bu erktoliayı. ve sosyal başarılarının kutlanmasına ayrılmakta- Post-modern toplumlarda ekonomik çarkın her dır” der bilimsel kaynaklar bugün için. daim “ucuz emeğe” olan ihtiyacı nedeniyle Batılı toplumlarda kadına biçilen değer görece artmış Sizce? olsa da halen kadınlar gerek annelik görevleriyle Ortada kutlanacak bir ekonomik, siyasi ya da sos- gerek ücretsiz, sosyal güvencesiz ev içi emekleriy- yal başarı var mı günümüz sisteminde? le yaşam döngüsünde çok ağır sorumluluk altında- Bu demek değildir ki kadınlar bu hakların kazanımı dır. için yaklaşık iki yüzyıldır mücadele etmiyor. Merak Türkiye’nin karnesi ise hiç de parlak değil malesef edenler için kadın mücadelesi konusunda sınırsız bu eşitsizlik tablosunda. kaynak mevcut yüce ulu google amcada! Ülkemizde 1921’den beri kutlanan (1980-1984 hariç) Dünya Emekçi Kadınlar Günü, hiç de öyle 64 dergi mart/nisan 2016 Benim derdim an itibariyle gerek yurdum coğrafya- “kadınlara ilk seçme-seçilme hakkını biz verdik, sında gerek dünya genelinde -ki öncelikle yurdum- Cumhuriyet’in modern kadınları” gazıyla pratikte bütünleşen bir ivme gösterememiştir. Toplumla- Bu 8 Mart’ın 159 yıl sonra benim penceremden rın ve devletlerin tarih sahnesindeki var ya da yok aksi budur müsadenizle! oluşlarını betimleyen bütün argümanlar ilk ve en Ne zaman ki hepimiz bütün cinsiyet dahil alt ve üst önce kadınları feda etmiştir zaferlerine ya da yenil- kimliklerimizden kurtulur, insan olursak, o zaman gilerine. Bu feda psikolojisi, hele bir de annelik-eş- kadınlar dahil bütün emekçilerin de bayramıdır, lik-bacılık üçgenine kutsiyet yükleyen eril-devlet kutlanılasıdır! politikalarıyla, gerek din gerekse etik değerler kul- Lakin bu yolda gerek bilinç gerek dil, gerek bir- lanılarak ziyadesiyle gönüllü biat da sağlanmıştır liktelik adına aşmamız gereken o kadar çok engel kadınlar cephesinde. var ki! Aile çekirdek yapısında cinsiyetçi bölüşüm kadının Uluslararası sözleşmelere imza attığı halde bunu rızası sorulmadan yapılıvermiştir çok değerli “bü- yasalarına ve hayata geçiremeyen, kadının adını yüklerimiz!” tarafından. aile bakanlığı diyerek görmezden gelen hukuk sis- Dişhekimi Tülün Sönmezgil temi en başta olmak üzere, eğitimden, sosyal haGelinen nokta: Neredeyse her gün bir kadın cina- yatı belirleyen bir dizi kurallara kadar değiştirmek yeti, çocuk gelinlerin sayısındaki artış, ekonomik ve dönüştürmek için! döngüde gerek eğitimdeki fırsat eşitsizliği gerek İnancım odur ki; kadın var ve farkında oldukça bu bilinçli gerici politikalarla kamusal alan dışına engeller, bedeli ağır ödense de mutlaka topyekûn çekilmeye,”örtünmeye” zorlanan kadınlar! ortadan kalkacaktır. Yaşamı birlikte ürettiğimiz er- Oysa kadınlık ne sadece cinsi latiflik, ne sadece an- keklerle kol kola, yan yana durarak hem de! nelik ne de sadece amiyane bir tabirle “karılık”tır. Ama asla gerisinde, arkasında değil! Neşet Ertaş’ın bir cümlesinde belirttiği gibi; KADIN 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günümüz kutlu ol- İNSANDIR. BİZ DE İNSANOĞLUYUZ! sun! D Ü NY A N I N Y A R I S I Y I Z ! 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kadınların eşit haklara kavuşma talebinin sembol günü… Kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak için verdiği temsili savaşın başlangıcı 8 Mart 1857 yılında ABD’nin New York kentinde tekstil işçisi yüzlerce kadının uzun çalışma saatleri ve düşük ücretleri, insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek amacıyla 40.000 dokuma işçisinin grevleriyle başlar. Polis grevcilere saldırır ve çıkan yangında 120 işçi can verir. 52 yıl sonra 2. Enternasyonale bağlı kadınlar toplantısında Almanya Sosyal Demokrat Partisi önderlerinden Clara Zetkin, 8 Mart 1857 tarihindeki tekstil fabrikası yangınında ölen kadın işçiler anısına 8 Mart'ın - Dünya Emekçi Kadınlar Günü olarak anılması önerisini getirir ve öneri oybirliğiyle kabul edilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart'ın "Dünya Kadınlar Günü" olarak anılması kabul edilir. İster çiçek deyip kırılgan, narin ve edilgen varlıklar olarak, ister erkekle eşit olarak görün biz bu toplumun yarısıyız. Toplumun yarısının uzun ve zorlu mücadelesiyle artık 8 Mart'ta kadınlara sözde önem verme yarışına giriliyor. Çiçekler, alışveriş kampanyaları, aslında ne kadar kıymetli 'kutsal' varlıklar olduğuna dair güzellemeler… Ertesi gün bir önceki gün olduğu gibi aslında nasıl giyinmemiz, kahkaha atıp atmamamız ya da davranışlarımızla tecavüzü hak edip etmediğimiz yine tartışılıyor. Kendi hayatlarımıza dair karar vermek istediğimiz için yine öldürülüyoruz. Oysa toplumun söz hakkının da yarısıyız ve kendi yaşamımıza dahi karar veremiyoruz. Biz ortaçağ karanlığından yüzyıllar geçmiş olmasına rağmen hala en temel insan haklarımız için mücadele ediyoruz. New York’ta hayatını kaybeden dokuma işçisi kadının bıraktığı yerden, İstanbul'da tekstil atölyesinde güvencesiz çalışan işçiyle devam ediyoruz. Kamusal alandan, işyerlerinden uzaklaştırılmak istenmemize karşı mücadele ediyoruz. Geceleri korkmadan erkekler gibi sokaklarda olabilmek için mücadele ediyoruz. Canımızdan olmadan boşanabilmek, erkek arkadaşımızdan, nişanlımızdan öldürülmeden ayrılmak, şiddet görmemek için mücadele ediyoruz. Nasıl giyineceğimize kendimiz karar vermek, kendi öğretmenimiz, arkadaşımız, akrabamız tarafından cinsel istismara uğramamak için mücadele ediyoruz. Aslında "bir kadın olarak" ne kadar da çok şey istiyoruz! dergi mart/nisan 2016 65 Güldünya Yayınları: Yalnız Güldünya Yayınları adını, 2004 yılında, iki ağabeyi hareketi ve farklı feminist örgütlenme deneyim- tarafından sokak ortasında vurulduktan sonra leri, kadın biyografileri ve tanıklık derlemeleri, kaldırıldığı hastanede yine ağabeyleri tarafından kadın edebiyatçıların eserlerini ve kadın sanatçılar öldürülen Güldünya Tören’den aldı. tarafından ya da onlar üzerine hazırlanmış kitapları basmak üzere çıktı yola. Güldünya Tören, kadına yönelik erkek şiddeti denince gözümüzün önüne gelen kucağında bebeğiyle Ekip yayıncılığa yabancı değil. Ne de olsa Pazar- ve bir de gelinlikle çektirdiği fotoğrafını ve ismini tesi Dergisi’ni çıkaran Kadın Kültür ve İletişim bıraktı bizlere, kadınları öldüren, ezen, sömüren Vakfı bünyesinde kuruldu. Ayrıca Türkiye'nin ilk erkeklere öfkemizle birlikte… Erkek egemenliğine feminist yayınevi Kadın Çevresi'nde bulunmuş karşı hayatın her alanında sokakta, işyerinde, olanlar da var aralarında. Türkiye’de de dünyada sendikada mücadele ederken nasıl unutmadıysak da birçok önemli feminist eserin, feminist olma- pek çok kadının adını, sinemada, müzikte, sanatın yan, sol eğilimli yayınevleri tarafından basılmasını her alanında nasıl heyecanlandıysak kadınların feminizmin kazanımlarından biri olarak görüy- adının arttığını görünce, Güldünya Tören’in adını oruz elbette. Ayizi Yayıncılık gibi kadın yayıncılığı kadınların yazdıklarını yayınlayan bir yayıneviyle yapan diğer yayınevlerini de, feminist kitaplar yaşatmak da aynı derecede gurur verici bizim için. basan, listelerinde feminist yayınlara yer veren Yayınevi, feminist teori ve politika kitaplarının yayınevlerini de unutmuyoruz. Ama önceliği bu yanı sıra dünyanın dört bir yanından kadın olan, kadın kurtuluş hareketini takip etme imkânı Güldünya Yayınları tarafından yayınlanan kitaplar Kirpiğiniz Yere Düşmesin Aşkı Dipnotlarda Yaşamak Takılma Kültürü Kampüste Seks, Flört (Mahsa Mohebali) (Mahsa Mohebali) ve İlişkiler (Kathleen A. Bogle) İran’da 2004 yı- Aşkta, rı’nın yeni kitabı, lında sekste yaşadıkla- “Kirpiğiniz yer düş- ülkenin en itibarlı rı mesin” edebiyat kaynakları üzerine Güldünya YayınlaMahsa Mohebali’nin, Aşkı Dipnotlarda Yaşamak adlı, kısa öykülerden oluşan kitabı 2004 yılında İran’da yayınlandı. Kitap ülkenin en itibarlı edebiyat ödüllerinden biri olan Huşeng Golşiri Vakfı’nın ödülünü, kısa öyküler dalında kazandı. Kitabın aynı yıl yapılan üçüncü baskısının ardından yayını durduruldu ve halen de yasaktır. Mohebali bize, medyada sunulan, zihnimizde canlanan imgelerden çok farklı bir İran gösteriyor. Öyküleri, kadın olmanın dünyanın farklı ülkelerinde bile olsa, birbirine çok benzer şeyler yaşamak anlamına geldiğini hissettirmesi açısından da etkileyici. Mohebali, kendine has yenilikçi üslubu, kadınlara mahsus bakış açısı ve zengin kültürel göndermeleriyle üçüncü kuşak İranlı kadın öykücülerin parlak bir temsilcisi. Kadınlar- hayatlarına sahip rinden çıkıyor! Huşeng İstanbul ödülle- biri flörtte, mutsuzlukların olan düşünen kadınla- Golşiri rın ve erkeklerin Feminist Kolektif’in Vakfı’nın ödülünü, ilgiyle 2015 yılında aylık kısa öyküler dalın- ları Takılma Kültü- olarak hazırladığı da kazanan kitap rü Kampüste Seks, ISBN 978-605-64884-5-0 okuyacak- üçüncü Flört ve İlişkiler ki- zıları ve raporlara konu olan kadınlarla baskısını yapmasının ardından yayını dur- tabı, kasım ayında Türkiyeli okurlarla bu- söyleşileri içeren derlemede hayatlarına durulmuş ve halen de yasaklıdır. Tahran’da luştu. Güldünya Yayınları tarafından çevri- sahip çıkan kadınların hikâyeleri yer alı- 1972 yılında dünyaya gelmiş olan Mohe- len kitap, kadın-erkek ilişkilerinin dünyanın yor. Kitap, adını Çilem Doğan’ın kadınlara bali öyküleriyle bize, medyada sunulan, her yerinde benzer biçimler aldığını gözler gönderdiği bir mesajdan alıyor. Sadece zihnimizde canlanan imgelerden çok farklı önüne seriyor. Kathleen A. Bogle’un kale- ölmemek için öldürmeyi tercih eden ka- bir İran gösteriyor. Her bir öykü, kadın me aldığı kitapta flörtten takılmaya nasıl dınlar da değil, mini etekten çalışma hak- olmanın dünyanın farklı ülkelerinde bile ve ne zaman geçildi, bunun kadınlar ve kına hayatlarını farklı biçimlerde savunan olsa, birbirine çok benzer şeyler yaşamak erkekler için anlamı ne? gibi sorulara yanıt kadınların mücadeleleri de bu kitapta. anlamına geldiğini hissettiriyor. aranıyor. raporları, ilgili yaguldunya_AskiDipnot_kapak.indd 14 66 yayınlanan, dergi mart/nisan 2016 07.05.2015 11:06 aynı yıl olmadığını unutmamak için ve arzusu bulunan, feminist yayınevlerine hâlâ kadınlar, feministler, arkadaşlarımız var. Onların ihtiyaç olduğu da bir gerçek. Edebiyatın, özel- kaleminden kitaplarla buluşmak ve kadınları likle de roman okurunun Türkiye’de kadınlardan buluşturmak istiyoruz. oluştuğu da ortadayken bu hakikatli okura, kendisinden bahseden, varlığını, var oluşunu Kendimize ait bir odamız olmasa da, erkek inkâr etmeyen, dahası kutlayan eserler armağan egemen dünyada yazdıklarımız çoğu zaman ci- etmek de boynumuzun borcu… ddiye alınmasa da, tavan aralarında gizli gizli yazmak zorunda da kalsak, kendi dilimizde kendi Bir sürü hedefimiz var, birincisi kadınların ismimizde yazamamış da olsak kızkardeşlerimizin görünürlüğünü artırmak, kadın yazarlara alan yazın tarihindeki mücadelesi sayesindedir bugün açmak. Ayrıca feminist politika ve kadın hareketi yaptığımız her şey. Onları unutturmamak içindir üzerine tartışmalara katkıda bulunacak kitapları tüm çabamız, hayallerimizin peşinden gidebilelim, çevirmek ve oluşturmak. Türkiye’de kadınların kendi dilimizde yazalım diyedir. özgürlüğü ve feminizm esas olarak Batı ile özdeşleştiriliyor. Bu yanlış algıyı kırmayı da he- Hülasa, görmek, duymak, hayal etmek, umutlan- defliyoruz. mak, güçlenmek ve en önemlisi yalnız olmadığımızı bilmek için yayınlıyoruz. Dünyanın her yerinde bizim gibi düşünen, çalışan, seven, öfkelenen, mücadele eden Eh, erkekler de okusa fena olmaz tabii. Muhafazakarlığa Karşı Feminizm Siyah Yaseminle Bir Yangının Külünü (Handan Koç) (Hawa Djabali) (Gülbahar Kültür) Türkiye’de femi- Siyah Yasemin- Yazar müzik dün- nizmin ilk günle- ler Paris’te büyük yasının yakından rinden bir tanıdığı Gülba- beri ha- 90’lı yıllar Arife ile Canan Ben ile öteki Aşk ile ayrılık Can ile ten mağazadaki Berlin’de tutuşup İstanbul’da alev alan bir yangının hikâyesi... reketin içinde yer bomba alan Handan başlıyor. Bir bom- yıllar… Koç’un derledi- ba, dört kızıl saçlı, Arife ği ihbarıyla har Kültür. 1990’lı Gülbahar Kültür’ün Türkçe yayımlanan ilk romanı kendileriyle, geçmişleriyle, birlikte yaşadıklarıyla olduğu kadar gelecekleriyle de hesaplaşan, tutkulu bir aşktan paylarına ve tenlerine düşeni aşka yakışır şekilde alan Arife’nin ve onun diliyle can bulan Canan’ın yaşadıklarını anlatıyor. Bremen’de yaşayan şair, yazar ve DJ Gülbahar Kültür’ün şiirlerinde de başat rol oynayan “ritim”, “erotizm” ve “ironi” romanın ana unsurlarından. “Şubat ortaları... Berlin’in bedeni karlar altındaydı. Koca kentin üzerine bembeyaz dev bir çarşaf serilmişti. Hani şu çamaşır tozu reklamlarından tanıdığımız beyazlık. Dışarıdaki kuru ayaz, insanlara balkonları olduğunu unutturmuştu. Gün göz açıp kapayana dek karanlığa karışıyordu. Nehir kenarına inmiştim. Ardıma baktığımda, kentin, içimin alacakaranlığına uyum sağlamayan, ak fistanı üzerinde ayak izlerimi görürdüm. Üşüyordum ama soğuktan kaçmıyordum. Üşümek yaşadığımın bir belirtisiydi. İyiye işaretti.” Berlinli ve İstan- kitap Türkiye yeşil gözlü, siyah bullu muhafazakârlığını, ayakkabılı, mantosu Almanya’da bir kökleri, kolunda dört kadın, konferansta ta- kadınla- ra bakış açısı ve ISBN 978-605-64884-3-6 bir polis, iyi, kötü, guldunya_BirYangininKulunu_kapak_son.indd 1 05.02.2015 15:05 Canan’ın nışmasıyla başlar gelişimiyle değerlendiriyor, AKP’nin ve deli, kibar, âşık, entelektüel, yedek, militan her şey. İki kadın yoğun bir aşkın orta- liberalizmin egemen olduğu bir dönem- çokça erkek… Ve dünyanın düzeni, adalet sında bulurlar kendilerini. Serbest çalışan de, baş tacı edilen sağcı fikirleri femi- mekanizmaları, Cezayir, Fransa, sömürgecilik, Arife’nin İstanbul ziyaretleriyle yaşanan nist bir bakış açısıyla ele alıyor, bu fikri sömürgeciliğe karşı direniş, İslâmi hareketlerin aşk, farklı şehirlere, farklı dünyalara, farklı iklimde toz kondurulmayan Necip Fazıl, yükselişi, Arap kültürü, kadın cinselliği, kadın- ruhsal yapılara ve geçmişin her ikisinde Said Nursi gibi isimlerin yanı sıra Fetullah larla erkeklerin ilişkileri gibi farklı konuları ta- bıraktığı izlere göğüs germekte güçlük Gülen’in de kadınlarla ilgili yaklaşımlarını rih anlatısı, masallar, efsaneler, edebiyat gibi çeker. Gülbahar Kültür’ün kâh duygulu teşhir ediyor. farklı biçemleri iç içe geçirerek ve şiiri hiç kâh erotik üslubuyla 1990’lı yılların İstan- Kitap daha önce Destek Yayınları’nca kaybetmeyerek ele alan bir yazar… Bombayı bul ve Berlin fonunda iki kadının ilişki- yayınlandı. Genişletilmiş ve gözden ge- kimin koyduğunu merak ederken dört ayrı si aracılığıyla aşkın evrensel sorunlarına çirilmiş haliyle yeniden basıldı. hayat seriliyor gözlerinizin önüne… değiniyor. dergi mart/nisan 2016 67 Teröre Tanıklık ve Tarih Terör tanımını değiştirmek istiyorlar. Çok zor bir ve Cumhuriyetin varlığını tehlikeye düşürmek, iş ve uluslararası bir soruna kanun yapmak! Önü- Devlet otoritesini zaafa uğratmak veya yıkmak müzdeki günlerde “terör” ve “terör propagandası” veya ele geçirmek, temel hak ve hürriyetleri yok tanımları tartışmaya açılacak. Gerekli midir ve “te- etmek, Devletin iç ve dış güvenliğini, kamu düze- rör tınımı” nasıl değiştirilecektir? nini veya genel sağlığı bozmak amacıyla bir örgüte mensup kişi veya kişiler tarafından girişilecek her Av. Fikret İlkiz İstanbul Dişhekimleri Odası Hukuk Danışmanı fikret.ilkiz @gmail.com Geçmiş “terör olayları” kanun tasarılarında sıra- türlü suç teşkil eden eylemlerdir (Madde 1). lanacak ve tanımında kanuni değişiklik yapmanın gerekli olduğuna dair gerekçeler yazılacak. 1991 Terörün bu geniş tanımı 2003 ve 2006 yılındaki ka- yılında kabul edilmiş, 2006 yılında üzerinde esaslı nun değişikleriyle sağlanmıştır. değişiklikler yapılmış olan 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanununu bu vesileyle arzuladıkları yöne- Terör suçlusu kimdir? Kanun (Madde1)’deki bu tim biçimine uygun değiştirmek isteyeceklerdir. amaçlaraulaşmak için meydana getirilmiş örgütlerin mensubu olup da, bu amaçlar doğrultusunda Çoğunluk iktidarının hâkim olduğu Türkiye Büyük diğerleri ile beraber veya tek başına suç işleyen Millet Meclisi “terör tanımı” için yapılması isteni- veya amaçlanan suçu işlemese dahi örgütlerin len kanun değişiklikleri için iktidar tavsiyesine uy- mensubu olan kişi terör suçlusudur. gun davranmayı seçecektir. Önce terör tanımını, sonra propaganda suçunun ne Terör örgütüne mensup olmasa dahi örgüt adına olduğuna değinmeliyiz. suç işleyenler de terör suçlusu sayılır. Terörle Mücadele Kanuna göre “terör” ne demek- Terör tanımını eleştirebilir, terör suçlusu şeklinde tir? suçlar arasındaki ayırıma karşı çıkabilirsiniz. İs- Terör; cebir ve şiddet kullanarak; baskı, korkut- tediğiniz kadar suçlar arasında bu şekilde ayrım ma, yıldırma, sindirme veya tehdit yöntemlerin- yapılamayacağını ve hukuka aykırı olduğunu söy- den biriyle, Anayasada belirtilen Cumhuriyetin leyebilirsiniz. niteliklerini, siyasî, hukukî, sosyal, laik, ekonomik 68 dergi mart/nisan 2016 düzeni değiştirmek, Devletin ülkesi ve milletiyle Kanunen, terör ve terör suçlusu tanımı yazıldığı ve bölünmez bütünlüğünü bozmak, Türk Devletinin okunduğu gibidir. Terör örgütünün propagandası suçu nasıl bir suç- Kanunun sürekli ve kararlı biçimde uygulanmasın- tur? dan ortaya çıkan alışkanlıkla edinilen idari pratik Terörle Mücadele Kanununa göre, cebir ve şiddet budur. kullanılarak; baskı, korkutma, yıldırma, sindirme Dolayısıyla Terörle Mücadele Kanunu öncelikle ya- veya tehdit yöntemleriyle, Kanunun 1. maddesinde zan, çizen, görüş açıklayan, görüş edinme hakkını belirtilen amaçlara yönelik olarak suç işlemek üze- ve hatta temel insan haklarını kullanan herkesi re kurulan örgüt “terör örgütü” demektir. Kanunun “potansiyel suçlu” olarak görme yetisine sahip 1. maddesinde tanımlanan “terör” amacıyla böyle olduğundan üstüne üstlük; herkesi sürekli ceza bir örgüt kurmak, yönetmek ve üye olmak suçtur. tehdidi altında tutan bir kanun özelliğine sahiptir. Cezası ise Türk Ceza Kanununun “silahlı örgüt” Bakınız Kanun madde 1,2 ve 7… (madde 314) maddesinde gösterilen on ile onbeş yıl arasında değişen hapis cezasıdır…(Madde 7). Bu yüzden önümüzdeki günlerde en önemli kanun değişikliklerinden birisi olmaya aday olan Terörle Terör örgütünün propagandası ayrıca suçtur. Üç yıl Mücadele Kanunu ve ayrıca “terör” tanımı dünden önce kabul edilen kanunla değişik TMK’nin 7. mad- çok daha önemlidir. desinin 2. fıkrasındaki “terör örgütü propagandası” şöyle tanımlanıyor: Egemenlik hakkının bir parçası olan yasama yetkisini TBMM’ye devretmiş olan millet için nasıl bir “Terör örgütünün; cebir, şiddet veya tehdit içeren kanun değişikliği yapılacağı parlamento dışı mu- yöntemlerini meşru gösterecek veya övecek ya da halefet tarafından denetlenmelidir. bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde Kanunların kamu vicdanındaki yerinin uygulamada propagandasını yapan kişi, bir yıldan beş yıla ka- adalete ve hukuka uygun olabilmesini sağlayacak dar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun basın tek ölçüt insan haklarıdır. Sadece kanun yapmak ve yayın yolu ile işlenmesi hâlinde, verilecek ceza bir işe yaramıyor. Hukuk, temel haklar, yaşanılabi- yarı oranında artırılır. Ayrıca, basın ve yayın organ- lir bir düzen ve adalet için yetmiyor. larının suçun işlenmesine iştirak etmemiş olan yayın sorumluları hakkında da bin günden beş bin İnsan haklarını mutlaka koruyacak hukuk oluştu- güne kadar adli para cezasına hükmolunur.(…)” rulmalıdır. Düzeni yargılamak insan haklarını korumanın en Bu suçu; dernek, vakıf, siyasî parti, işçi ve meslek doğal ve gerekli koşuludur. O kuruluşlarına veya bunların yan kuruluşlarına ait yüzden düzene uygun kanun- bina, lokal, büro veya eklentilerinde veya öğretim larla düzeni korumak yerine kurumlarında veya öğrenci yurtlarında veya bun- insan haklarını korumak için ların eklentilerinde işlenmesi halinde bu fıkradaki hukuki ve kanuni düzen kurul- cezanın iki katı hükmolunur. ması olmalıdır seçimimiz. Yeni dalga ceza davaları terör örgütü propaganda- Terör tanımı yapılacak kanun sı olacaktır… 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanu- değişikliğiyle yeniden yapı- nun 7. maddesinin 2. fıkrasının ihlal edildiğine dair lacaksa ve eğer güvenlik için çok sayıda iddianameler göreceğiz. Terör, demok- özgürlükleri feda etmeye baş- rasi, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlükleri larsak; bu andan itibaren koru- açılacak bu ceza davaları üzerinden yeniden tartı- yacak insan haklarının kalmayacağı bir olağanüstü şılmaya başlanacaktır. düzen kurmaya adım atmış oluruz. Herhangi bir suç işlediğiniz zaman, işlediğiniz İnsan haklarında sonun başlangıcı niteliğinde ka- suçun adi suç olduğunu düşünmeyin. Terör suçu nun ve düzen değişiklikleri yapılmamalıdır. olarak nitelendirilebilir. Hiçbir şey olmasa bile bir olasılık “terör suçudur” diye soruşturulmaya ve Tarih, kanuni olan bu düzenlerin yarattığı insan buna göre muamele görmeye başlarsanız sakın haklarının en acımasız ihlallerine tanıktır. şaşırmayın. *Bu yazı 28 Mart 2016 tarihinde Bianet’te yayınTerör “suçlusu” olarak görülebilirsiniz. Çünkü bu lanmıştır. dergi mart/nisan 2016 69 Dişhekimi ve Çocuklu Ben çalışan bir annenin kızıydım. Çocuklarımın da büyürken çalışan bir anneleri vardı. Şimdi kızım da çalışan bir anne. Demem o ki nesiller değişse de kadınlar ekonominin içinde yer aldığında, kazandıkları HAKLAR yanında, daha fazla sorumluluğu da HAKETTİLER(!) Bu yazıyı yazmaya karar verdiğimde tarafsız olmak istedim. Evkadınlığı bilmeyene çok kolaymış gibi gelse de, içinde bir sürü sorumluluk taşıdığı için oldukça yorucudur. Ama yine de çalışan bir kadının evdeki tüm sorumluluğu dışında bir de iş hayatı var. Peki, biz DİŞHEKİMİ ANNELER ne yapıyoruz? Çocuklarımızı nasıl büyütüyoruz? Ne gibi avantajlarımız, ne gibi sorunlarımız var? Türkiye’de çalışan anne ve hekim olmak nasıl? Diğer ülkelerde kadınların; annelerin sorunları nasıl çözülüyor? Heyhat! Gördüm ki, analık zormuş azizim. Bu arada dişhekimi babaların da eşlerine yardımcı olduklarını öğrenmek beni mutlu etti. Yorum katmadan meslektaşlarımızın deneyimlerini paylaşmak isterim öncelikle. Dişhekimi Sevgi Türkmen dr.sevgiturkmen@hotmail.com 70 dergi mart/nisan 2016 Sevgi Huşan Bilgiç (Çanakkale) bana yetmiyor. Özelde çalışıyorum, çocuğum Hem hastane hem de muayenehanede çalışıyor- hasta olunca zar zor izin alıyorum. Tek başıma dum. Annem İstanbul’daki evini kapatıp geldi. her şeyle mücadele ediyorum. Yazın yazlıkta kalıyorlar, ben 15 günde bir gidiyor- Dr. Shalini N. (Hindistan) dum. Koşturmaktan kendi sağlığımı kaybetmiş, Meslek sahibi çalışan bir kadın olarak ev, iş den- paratifo olduğumu çok sonra fark etmiştim. Hep gesini kurmak yeterince zor. Hele bir de anne bir tarafım eksik kalıyor çalışan anne olarak. Doya olunca zorluk daha da fazla. Çocuğumun ilk 3 yaşı doya sevdim mi, ilgilendim mi? diyerek düşünüp süresince oldukça zor bir dönem geçirdim. Çok suçluluk duymuyor değilim. Zaten annelik ömür şanslıyım ki eşimle meslektaşız. İşimde ve çocuk boyu endişe değil mi? bakımında bana oldukça yardımcı oldu. Hele 2. Nurcan Uçan (Almanya) çocuğum olduktan sonra, ilkinin tüm bakımını Almanya’da ücretli çalışanların 2 yıl analık izni üstlendi. Buna rağmen 2. çocuğumdan sonra 5 yıl var. Ama istenirse 4. yıla kadar ücretsiz izin kulla- süreyle meslekten uzaklaşmak zorunda kaldım. nılabiliyor. İşe başladıktan sonra, bu süre sonun- Çocuğun ilk yıllarının anneyle birlikte geçmesinin da çoğu anne işe geri dönemiyor. Çocuklar, varsa daha olumlu olduğunu düşünüyorum. Çalışma- büyükannelere teslim ediliyor ya da okul yaşı ge- dığım sürece bütün mali sorumluluk eşimdeydi. liyor. Kreşler maaşların yarısını kapsayacak kadar Mesleğe dönmeye karar verdiğimde de eşimin bü- pahalı. Bazı işyerleri annelere mesai saatlerinde yük desteğini gördüm. Bir müddet eğitim aldıktan daha esnek olabiliyor. Avrupa’da da çalışan anne sonra işime döndüm. Tüm zorluklara rağmen bu- olmak hayli zor. Bu yüzden genellikle tek çocuk gün bulunduğum noktadan oldukça memnunum. tercih ediliyor. Maaşlı çalışanların ise 2 ay ücretli izinleri var. Farah Alali (Ürdün) Mehmet Zeki Yalçınalp (İstanbul) Özel sektörde kadın için farklı bir uygulama yok. Ailenin tek çocuğuydum. Annem egosu yüksek, Kişinin çalıştığı yerle, arasında farklı anlaşma- hırslı bir kadındı. Aralıksız 30 yıl çalıştı. Bu ki- lar var. Devlette çalışanlar 3 ay doğum iznine şisel bir tercih ama bir annenin, çocuğunun ona ayrılabiliyor. Daha sonraki ay süt izinleri oluyor. gereksinimi olduğu yılları beraber geçirmesi çok Kadın öğretmenler daha şanslı diyebilirim, çünkü önemli. Biz karı koca dişhekimiyiz. Eşimin ayrı bir okullarında kreşleri var. muayenehanesi varken çocuk nedeniyle iş yerle- Ali Erdinç Karslıoğlu rimizi birleştirdik. Maddi şartlar uygunsa, anne- Ben bir dişhekimi babayım. Eşim devlet memuru nin hiç olmazsa belli bir süre çocuğunun yanında olduğu için kızım genelde muayenehaneye ge- yer alması taraftarıyım. lirdi. Çocuk ne de olsa, çok sıkılırdı. Ben hasta Arzu Hüseyneliyeva (Azerbeycan) bakarken ihtiyacını gidermek, masal anlatmak Kendi kliniğinde çalışan anneler tüm sorumluluğu zorunda kalırdım. İş dönüşü ise duş almadan üstlenir. Devlette çalışıyorsa hamileliğin 32. Haf- yavrumu sarılıp öpemezdim. Malum çalıştığımız tasından sonra 8 hafta doğum öncesi, 8 hafta do- ortam çocuklar için zor. ğum sonrası izinli sayılır. 4 aylık maaşı kesintisiz Tuğçe Ceren Şirin ödenir (Analık izni). Çocuk 1.5- 2 yaşına gelene ka- Ben bekar bir anneyim. Kreş, ev, iş derken zaman dar da ücretsiz izin alabilir. 1 kerelik de süt parası (sud pulu) ödenir. Çalışmaya başlayınca genelde Emre İslamoğlu (Hollanda) çocuklar çocuk bagcası (kreş)’na gönderilir. Hollanda’da dişhekimi anneler genelde özel çalış- Benan Acar(Antalya) tıkları için hiçbir yasal hakları yok. Herşeyi kendi Oğlum 3-4 yaşlarındaydı. Muayenehaneden eve cebinden karşılamaktalar. Türkiye’deki gibi kliniğe geliyordum, komşunun biri beni karşıladı. “Oğlu- getiremezler. Ya kreşe verirler ya da varsa büyük- nuz hergün çocuklarımızı dövüyor ama ona kıza- anneler bakar. Maaşlı çalışanların 12 hafta doğum mıyoruz. Çünkü sonra annelere çiçek verip özür izni var. Mesai saatleri genelde 8-17 arasıdır. diliyor.” dedi. Oğluma nedenini sordum, “Herkesi annesi parka getiriyor, kapıyı anneleri açıyor. Beni ise bakıcı abla getiriyor. Çocuklar ‘Anne’ diye seslenince gıcık oluyorum, dövüyorum’demişti. 1 hafta işten izin alıp oğluma kapıyı ben açtım, parka ben götürdüm. Kadriye Değirmenci (Avanos, Nevşehir) Küçük bir yerde yaşıyorum. Gece hasta geldi. Kızım 2 yaşında. Mevsim kış. Tanımadığım biriyle yalnız gidemedim, kızımı da evde yalnız bırakamadım. Kızımı battaniyeye sarıp o soğukta (Avanos’un gece ayazı fenadır) eşim, kızım ve hasta ile kliniğe gidip hasta baktım. Hastadan da emeğimin karşılığını alamadım. Babaannesinin işi olduğunda muayenehaneye getirirdim. Hastalarla beraber televizyon seyrederdi, bazen de hastalar ona masal anlatırdı. Böyle büyüttüm kızımı. Nida Çökük Doyran Hamilelik dönemimde kliniğimi taşımak zorunda kaldım, yardımcım da yoktu. Yoğun çalışmaktan bebeğimi kaybetme tehlikesi yaşadım. Doğuma gidene kadar da çalıştım. Olanakları kısıtlı bir hastanede doğum yapmak zorunda kaldım. Hamilelik dönemimde kendime iyi bakamadığımdan doğumdan sonra da bazı sorunlar yaşadım. 5 gün hastanede kaldık. 13. Gün kendimi çalışırken buldum. Anestezi molalarında çocuğumu emzirmeye çalıştım. Ama ona da doğru düzgün yetişemedi- Farklı ülkelerden aldığım bilgileri nasıl değerlen- ğimden çocuğum emmeyi çok erken bıraktı. Bu dirirsiniz bilemem ama kadının işinin heryerde yüzden ve kendi hastalarıma gösterdiğim ilgi ve oldukça zor olduğu görülüyor. Peki, ülkemizdeki sabrı kendi çocuğuma gösteremediğimden ken- durum nasıl? Gerek dişhekimleri gerekse tüm dimden ve işimden nefret eder hale geldim. serbest çalışanların yasal olarak hiçbir hakları Şamil Bilgiç(Belçika) yok. Maaşlı çalışanlara gelince: şu an yasal Kamuda çalışan anneler ücretli doğum iznine olarak doğum öncesi 2 ay, doğum sonrası 2 ay çıkabiliyor. Doğumdan iki hafta öncesine kadar ücretli izin var anneye. Doğum zamanı babanın çalışıp 2 ay izinli sayılıyorlar. Ama dişhekimleri da 10 günlük izni var. Daha sonra 1 yıl süreyle hemen hemen hepsi kendi işleri olduğu için ya- süt izni kullanılıyor. Ya anne 1 saat erken çıkıyor sal hiçbir hakları yok. Kreş bulması zor ve pahalı. ya haftada 1 gün izinli oluyor . Ya da 1 ay daha Eşim kamuda çalışan bir hekimdi ve sorumluluğu izin kullanıyor. Bazı hususlar, çalışan kişi ile ben üstlenmiştim. Arada bir süt emmesi için ken- işyerinin anlayışına kalıyor. Yeni düzenlemeler disine götürüyordum. Yani babalara da iş düşü- için hükümetin yaptığı bir takım çalışmalar var. yor. Avrupa’da bir kadının hem kariyer hem anne- Bunların bazıları oldukça tartışmalı. Kadına anne lik yapması oldukça zor. Bu yüzden de genç nüfus olarak verdiğimiz haklar, kadını iş ortamından gittikçe azalıyor. uzaklaştırabiliyor. dergi mart/nisan 2016 71 Ağız Kanserleri - Erken Tanı Bakımından Dişhekimliği Klinik Bulgular ve Tedavi Yaklaşımları Prof. Dr. Semih Özbayrak,Prof. Dr. Filiz Namdar Pekiner Quintessence Yayıncılık Öncü belirtiler ve radikal tedavi yaklaşımı arasında çoğu kez önemli zaman kaybının söz konusu olduğu, malign tümörler bakımından relatif küçük bir oranda olmakla birlikte rastlanma sıklığının giderek arttığı ağız kanserlerinin erken tanısında ve dolayısı ile prognozu kötüleşmeden hastaları yönlendirmede dişhekimleri 1. derecede sorumludurlar. Herhangi bir değişimin direkt olarak görülme şansı bulunmasına rağmen hastaların farkındalık eksikliği, belirtiyi hafife alma, önemsememe gibi yaklaşımlarının yanı sıra ilgi alanları öncelikli olarak dişlere odaklanan dişhekimlerinin de günlük rutinlerinin dışında olan değişimleri değerlendirme pratiğinin eksikliğine bağlı olarak bu konudaki tanı çoğu kez II. ve III. evrede konulabilmekte, buna bağlı prognoz veya postoperatif defeklerin de belirli oranda kötüleştiği bir gerçektir. Prekanserözlerin ve oral mukoza kanserlerinin morfolojik ve histopatolojik değişim örneklerinin ön planda ele alındığı bu kitapta ağız kanserleri epidemiyolojisi, etyolojik faktörler, erken tanı kriterleri ele alınmıştır. Ağız kavitesinde epitel kaynaklı olan ve olmayan malignomlar, tükürük bezi kaynaklı malignomlar orijinal resimlerle örneklenmiştir. Ağız kanserlerinde uygulanan tedavi yaklaşımları geniş bir literatür taraması şeklinde ele alınmış ve dişhekimliği yaklaşımı bakımından özel bir konuma sahip olan kanser tedavisinde ortaya çıkan oral belirtiler yine orijinal resimlerle vurgulanmıştır. Kitap okuyucuya toplam olarak 378 renkli resim, 13 şekil ve 6 tablo ile teorik bilginin yanı sıra değişimlerin çeşitliliği konusunda görsellik de sunmaktadır. VEFAT İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1970 yılı mezunlarından, Odamız üyesi Dişhekimi Mustafa Tırhan Tiryaki (Dişhekimi Murat Tiryaki’nin babası), İstanbul Üniversitesi Dişhekimliği Fakültesi 1991 yılı mezun- DEVREN KİRALIK MUAYENEHANE Şişli Abide-i Hürriyet Caddesi’nde 160 m² kiralık mülkte tüm ekipmanlarıyla devren dişhekimi muayenehanesi, İletişim: 0532 272 86 26 larından, Odamız üyesi Dişhekimi Ali Erdal Yazgan, Odamız üyesi Dişhekimi Fuad İşlek’in ağabeyi Abdullah İşlek, Odamız üyesi Dişhekimi Nuriye Errdoğdu’nun annesi Melek Şişli Halaskargazi’de, kiralık mülkte tüm ekipmanlarıyla devren dişhekimi muayenehanesi, İletişim: 0555 234 91 10 Erdoğdu, vefat etmiştir. Meslektaşlarımızın, ailelerinin ve yakınlarının acılarını paylaşır başsağlığı dileklerimizi iletiriz. 76 dergi mart/nisan 2016 Bakırköy PTT yakınlarında devren kiralık muayenehane, İletişim: 0535 735 26 51 Tek Doktor > Brendan Reilly,MD > Koton Kitap uzmanı. Hastaları evinde de ziyaret eden her türlü sorununu önce gören ve tedavisine kendi sınırlarında çaba gösteren bir hekimlik yapmış. Şimdi Newyork un en prestijli hastanelerinden Newyork Presibiteryen Hastanesi acil bölümünün başında. Hastalıklarla değil, insanla uğraşan bir hekim. O nedenle kitaba adını veren, her hastanın ömür boyunca ( ya da uzun yıllar diyelim, ömürler çakışmayabilir) , danışabileceği, onu her yönüyle çok iyi tanıyan “tek doktoru” olmasını savunuyor. Şimdilerde unutulmuştur, tekrar hatırlatmakta yarar var, odamızın ve TDB nin de uzun yıllar savunmuş olduğu temel politikalarından birisi olan diş hekimliğinin her dalında uzmanlık olmaması yaklaşımının kanıtlarını da buluyoruz kitabın bir çok sayfasında. Amerika’da tıbbın her alanında uzmanlığın hastalığın teşhisini nasıl zorlaştırdığını anlatıyor, yetersiz bıraktığını gösteriyor bir çok hasta deneyiminde. > Eski tip hekimlik ( hastanın kendisini yakın hissettiği, yakından tanıdığı, sağlık danışmanı gibi, kendisini öyle tanımlıyor ) ile yeni tip hekimliğin Dişhekimi Rıfat Yüzbaşıoğlu rifatyuzbasioglu@hotmail.com 78 dergi mart/nisan 2016 Her sayfası günümüzde çok ihtiyacımız olan hek- (fazla uzmanlaşmış) bir tür bileşimini savunuyor, imlik felsefesiyle ilgili hacimli bir kitap “Tek Dok- doğru teşhis ve tedavi için. En son tanı araçlarının, tor”. Felsefe deyince sizi korkutmasın, baştan MR ların, ultrasonların nasıl yetersiz kaldığını, sona hekim- hasta ilişkileri, vaka çözümleri ve klasik muayenenin bir stetoskopun ( siz ayna hekimlik pratiği üzerine kurulmuş, keyifle , mer- sond olarak düşünün) önemini de kanıtlıyor hasta akla okunabilecek, keşke bitmese diyebileceğiniz deneyimleriyle. kitaplardan. Oldukça hacimli, tam 557 sayfa. İlginç > Amerikan sağlık sisteminin de nasıl verimsiz yanlarından birisi, arkada notlar bölümünün de olduğunu, en çok harcama yapılmasına karşın bir sanki kitabı özetlemek istercesine sadece sayfa çok ülkenin gerisinde kalma nedenleri, bir çok numarası vererek bazı sayfalardaki bölümlerden testin, ilaçların gereksiz kullanımı, çok ciddi tıbbi uzun açıklamalarda bulunması .Bir çok kitap için hatalar ( bir yoğun bakım ünitesinde hasta başına sıkıcı olan bu bölümün ayrıca zevkle okunabilmesi. günde 1.7 hata yapıldığını bunların % 29 unun En güzeli de bu güzel kitabın redaksiyonunu bir ölümcül olduğu ), negatif ve pozitif hatalar ( yok meslektaşımızın, Nilüfer Bora’nın yapmış olması. dersin vardır, var dersin yoktur ) acil servisler- Kitabı okuduktan sonra öğrendim Bora’ nın diş in nasıl her yerde yetersiz hale geldiği, hizmet hekimi olduğunu. Belki o yüzden Dr Reilly’nin karşılığı ödeme sisteminin kaynakları tüketmes- anlattığı her hastasında kendi hastalarımdan bir ini, aydınlatılmış onamdan, birlikte karar almaya, parça bulabildim. teşhisin anlık değil zaman alan bir süreç olduğu, > Dr Brendan, Amerika nın değişik bölgelerinde bazen keyifli, bazen trajediyle karşılaşacağınız bir tür aile hekimi gibi çalışmış genel dahiliye hayat yolculuğu gibi bir kitap, yolunuz açık olsun. Aidat ödemeleriyle ilgili bilinmesi gerekenler Banka havalesiyle yapılacak ödemelerde: DENİZBANK Harbiye Şubesi Şube Kodu: 2060 Hesap No:6394112 IBAN: TR 43 0013 4000 0063 9411 2000 01 GARANTİ BANKASI Cihangir Şubesi Şube Kodu: 575 Hesap No:6299545 IBAN: TR 81 0006 2000 5750 0006 2995 45 TEB Harbiye Şubesi Şube Kodu: 380 Hesap No: 38609378 IBAN: TR72 0003 2000 0000 0038 6093 78 TÜRKİYE İŞ BANKASI Pangaltı Şubesi Şube Kodu: 1041 Hesap No: 630289 IBAN: TR 87 0006 4000 0011 0410 6302 89 YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şubesi Şube Kodu: 124 Hesap No: 81802288 IBAN: TR 24 0006 7010 0000 0081 8022 88 (Denizbank ve TEB şubelerinden havale yaptırdığınız takdirde havale ücreti alınmayacaktır) Notlar: • Aidatınızı ve birikmiş aidat borçlarınızı yatırmadan önce Odamız 0.212 296 21 06 no.lu telefondan aidat miktarınızı öğrenmenizi önemle rica ederiz. • Aidatlarını bankamatikten yatıran meslektaşlarımızın Odamızı arayıp bildirmelerini rica ederiz. KREDİ KARTI BİLGİLERİ (KREDİ KARTIYLA YAPILACAK ÖDEMELERDE) Peşin Taksitli GARANTİ BANKASI (3 TAKSİT) YAPI KREDİ BANKASI (3 TAKSİT) FİNANSBANK (3 TAKSİT) TÜRKİYE İŞ BANKASI (3 TAKSİT) DENİZBANK (3 - 6 TAKSİT) TEB (1 - 9 TAKSİT) KART SAHİBİNİN ADI SOYADI: .................................................................. CEP TEL: ................................................................... ADRESİ: .................................................................................................................................................................. ŞEHİR: .................................... İLÇE: .................................. POSTA KODU: .......................................................... KART NUMARASI: SON KULLANMA TARİHİ: GÜVENLİK KODU (CCV): Yukarıda belirttiğim tutarın, VISA, MASTER CARD kredi kartı hesabıma borç kaydedilerek, GARANTİ BANKASI Cihangir Şb., YAPI KREDİ BANKASI Elmadağ Şb., FİNANSBANK Osmanbey Şb., DENİZBANK Harbiye Şb., İŞBANKASI Pangaltı Şb., TEB Harbiye Şb. nezdindeki ilgili hesabınıza yukarıda belirtilen bankalar ile İSTANBUL DİŞHEKİMLERİ ODASI arasında yapılan anlaşma koşulları çerçevesinde alacak kaydedilmesini kabul ediyorum. Lütfen hesabımdan .............................................................................................................TL tahsil ediniz. TARİH: AD SOYAD: İMZA: dergi mart/nisan 2016 79 “Hiç bir şey yeni açılmış bir sinir ucu kadar acı vermez”...* Dişhekimliği tarihi de; bütün diğer tıp alanlarında olduğu gibi, gelişen tedavi yöntemleri, sürekli yenilenen teknolojik gelişmeler ve daha işlevsel araç gereçlerle beraber, ‘eski’nin yerini ‘yeni’nin aldığı bir devinimi içinde barındırır. Eski, hep aşılabilen, yenilenebilendir dişhekimliğinde. Hekim tarafından görünen budur. Ama işin bir de hasta tarafı var. Aşılabilmesi en zor olan, hastanın korkusudur. Yani sahadaki adıyla “dişçi korkusu”. Dişhekimlerinin tedavilerde başarılı ve sağlıklı bir sonuca ulaşabilmesinin ilk koşullarından biri hastadaki bu korkuyu yok etmek, olmadı elimine etmek olmalı. Hayatın her alanında sürekli işlenen ve diri tutulan bu korkuyu iyi tanımamız, iyi anlamamız şart. Bu yazımızda, sinemada dişhekimliğinin nasıl yer aldığını irdeleyeceğiz. Korkuların nasıl sürekli var kılındığını, farklı farklı sinema filmlerinde ele alacağız. Bunun yanında sinemaseverler açısından da enteresan bir gezi olacağını düşünüyoruz. İlk filmimiz Marathon Man. Hayırlı seyirler efendim... 80 Yönetmenliğini John Schlesinger’in yaptığı, baş- Vahşi Koşu, yani özgün adıyla Marathon Man, rollerini Dustin Hoffman, Roy Scheider ve Lau- William Goldman’ın aynı adlı gerilim romanından, rence Oliver’in paylaştığı, 1976 yapımı Marathon yine Goldman tarafından uyarlanmıştır. Film, dok- Man (Vahşi Koşu) filmindeki Laurence Oliver’in tora öğrencisi bir maraton koşucusu olan Dustin unutulmaz repliği, filmin acımasız sahneleri hak- Hoffman’ın Central Parkta yaptığı koşu ile başlar. kında yeterince bilgi vermektedir. Ne var ki bu CIA ajanı Doc (Roy Scheider), eski Nazi suçlusu Çetin Hakan Şeker en acımasız şiddet sahneleri, bir dişhekimi tara- ve elmas kaçakçısı Szell’in (Laurence Olivier) pe- chseker@gmail.com fından uygulanır... şindedir. Ancak Szell tarafından ölüm fermanı im- dergi mart/nisan 2016 sorar. Aldığı cevaptan tatmin olmayınca koltukta oturan Babe’in sağlam dişlerinden birini oymaya başlar. Anestezisiz... Acı dayanılmaz olunca durur. Cevabını almak için bir ağrı kesici solüsyonu da ödül olarak sunar. Soru, cevap, sinir ucu. Bu böyle devam eder. İşte çok uzun yıllara yayılan dişçi korkusu, olabilecek en ürkütücü muayenehane, eskimiş aletler ve psikopat görünümlü, takıntılı bir dişçinin de yerini almasıyla beraber namluya sürülmüştür artık. Korku, filmin bu sahnelerinde öyle iyi işlenmiştir ki, ortada şiddetli darbeler, vahşi vuruşlar ve kanlı planlar olmamasına rağmen, Babe’in terli, acıdan çıldırmış ve olağanüstü korkmuş yüzü seyirciyi çok fazla rahatsız eder. Öyle ki, ilk gösterimden sonra bazı sahneler filmden çıkarılMarathon Man / Vahşi Koşu Oyuncular: Dustin Hoffman, Laurence Olivier, Roy Scheider 1976, Macera, Aksiyon İlk gösterim tarihi: 6 Ekim 1976 Yönetmen: John Schlesinger Film müziğinin bestecisi: Michael Small Sinematografi: Conrad Hall Ödüller: 1977 David di Donatello En iyi yabancı erkek oyuncu (Dustin Hoffman) mıştır. Filmin başarısında Dustin Hoffman’ın muhteşem bir oyunculuk çıkarmasının yanında, Laurence Olivier’in, canlandırdığı Szell karakterini çok iyi işlemesinin de payı büyüktür. Hatta Laurence Olivier’in Dustin Hoffman, Yönet- canlandırdığı Szell karakteri, sinema tarihindeki men John Schlesinger ile en etkileyici kötü adamlardan biri olmuştur. filmin setinde. Böylesi sert “işlem” sahnelerini izleyen izleyicizalanır. Szell, özel bir banka kasasında olan nazi ler, korkularına daha bir sarılıp paranoyaklaşır mı, elmaslarının peşindedir ve Doc’ın kardeşi Babe’in yoksa gerçek dişhekimleri ve gerçek muayene- (Dustin Hoffman) peşine düşer. Ortada bir güven- hanelerle yüzyüze geldiklerinde güven duyguları lik sorunu vardır. Szell (Laurence Olivier), Nazi es- artar, kaygıları azalır mı? bilinmez... Bilinen acının kisi bir dişhekimidir. Onu dişçi koltuğuna oturtur. izleyiciler tarafından hatırlanabilir olduğudur. Babe’e (Dustin Hoffman) sorduğu tek bir soru vardır. “is it safe?”, “güvenli mi? Szell, dişçi koltuğu * Laurence Oliver’in filmdeki unutulmaz repliği. sahnesi boyunca sinir bozucu bir şekilde aynı soruyu tekrar tekrar sorar. Aradığı cevap, nazi elmaslarının yıllar önce konduğu gizli kasanın gizli servisler tarafından bilinip bilinmediğidir. Babe’nin ise ne elmaslar, ne gizli kasa, ne ortalıkta cirit atan ajanlar hakkında hiçbir fikri yoktur. Olaylardan bi’haber, acıdan kurtulmak adına bazen güvenli, bazen güvenilmez olduğunu söyler, bu hiç bilmediği durumun. Filmde oldukça uzun süreleri alan bu sahneler şöyle gelişir. Szell izbe bir mahzenin orta yerinde, eskimiş bir dişçi koltuğuna oturtulan Babe’in şaşkın bakışları arasında masaya dişçi aletlerini yerleştirmeye başlar. Oldukça sakin bir şekilde sorusunu dergi mart/nisan 2016 81 Sezgisel Fedalarıyla Ünlü, Tüm Zamanların En Büyük Hücum Oyuncusu Satranç Dünyası Riga Sihirbazı Mihail Nehemyeviç Tal 1936’da Letonya’nın Riga şehrinde doğan Mihail Nehemyeviç Tal, Henüz 7 yaşındayken doktor babasının verdiği eğitim ile satranç stratejilerine hakim olmuştur. Okul yıllarında dönemin satranç merkezleri olan “Öncüler Sarayı”na devam ederek becerilerini geliştirir. Hızla ilerleyen Tal 1954 yılında usta unvanını alır. 1957 yılında inanılmaz bir başarı gösterir ve Botvinnik , Petrosian ve Keres gibi devlerin önünde 24. Rusya Birinciliği’ni kazanır. Bu başarı ona Büyükusta unvanını getirir. 1959 yılında Dünya Şampiyonu Botvinnik’in karşısına çıkar ve maçı kazanarak zamanın en genç Dünya Şampiyonu unvanını da alır. Ertesi yıl, 1961’de yine Botvinnik’e yenilerek unvanı devreder. Satranç oyununun en tipik atak oyuncusu olarak tanınır. Hayal gücü çok geniş ve güçlü ataklarıyla pek çok başarı kazanmıştır. Satranca yaklaşımı oldukça pragmatik olan Tal, pek çok oyunu rakiplerinin karmaşık pozisyonlarda doğru savunmayı bulamaması sayesinde kazanmıştır. Yine de bu oyunlar seyircilerde hayranlık ve heyecan yaratmıştır. Satranç otoriteleri tarafından tüm zamanların en büyük hücum oyuncusu olarak olarak kabul edilmiştir. Tal, kombinatif becerilerinin şaşırtıcılığı sebebiyle “Riga Sihirbazı” olarak da anılır. Sezgisel fedaları pek çok zaman oyun sonrası analizlerde çürütülür ama masa başında Tal ile başa çıkmak inanılmaz güçtür. Tal sezgisel fedalarını nasıl yaptığını ve oyun esnasında bazen neler düşündüğünü, “Su aygırını bataklıktan çıkarmak” makalesinde anlatmakta; “Bir Sovyetler Birliği şampiyonasında Vasiukov’la oynadığım oyunu asla unutamam. At fedası yapmaya niyetlendiğim çok karışık bir konuma ulaşmıştık. Belirsiz bir fedaydı; çok fazla olasılık vardı; varyantları analiz etmeye başladığımda üzüntüyle farkettim ki fedadan bir sonuç çıkmıyordu. Fikirler ardı ardına kümeleniyordu. Sonuç olarak her türlü hamlenin dolu olduğu karışık varyantlarla kafam karmakarışık oldu. Satranç eğitmenlerinin tavsiye ettiği gibi şu meşhur varyant ağacının dallarını kolaylık olsun diye ne kadar budasam da benim ağacım inanılmaz şekilde büyüyordu. O an birden bir sebeple Korney Ivanovi Chukovsky’nin klasik bir beyitini hatırladım. ‘Ne zor işti, su aygırını o bataklıktan çıkarabilmek’ Ne sebepten su aygırının o an satranç tahtasına girdiğini bilmiyordum ama seyirciler benim pozisyonu analiz ettiğimi düşünürlerken, ben bütün gücümle su aygırını bataklıktan çıkarmaya çalışıyordum. O an aklımda krikolar, kaldıraçlar, helikopterler hatta çekme halatları girmişti. Uzunca süren düşüncelerden sonra bir mühendis olarak yenilgiyi kabul ettim ve kızgınlıkla “Bırak, boğulursa boğulsun” dedim. O an su aygırı satranç tahtasına geldiği gibi aniden yok oldu. O an pozisyon bana o kadar da karışık gelmemeye başladı. Anladım ki aslında bütün varyantları hesaplamak mümkün değildi, at fedası tamamıyla sezgisel bir fedaydı. Oyunu çok enteresan pozisyonlara da götürdüğünden fedayı yapmadan edemezdim.” Bir sonraki gün, gazetelerde şöyle bir haber vardı.”Mikhail Tal 40 dakika boyunca pozisyonu çok dikkatli bir biçimde analiz ettikten sonra, çok iyi hesaplanmış bir at fedası yaptı....” Mihail Tal çoğunlukla böbrek problemleri için sık sık hastaneye yatırılmak zorundaydı. Buna rağmen sigara tiryakisi ve içki tutkunuydu. Sonunda hastalıklı böbreklerinin biri çıkarıldı. Tal, 28 Haziran 1992’de Moskova’da bir hastanede böbrek yetmezliğinden öldü. Mihail Tal - Evgeni Vasiukov (Kiev - 1964) 1.e4c6 2.Nc3d5 3.d4dxe4 4.Nxe4Nd75.Nf3Ngf6 6.Ng3e6 7.Bd3c5 8.O-Ocxd4 9.Nxd4Bc5 10.Nf3O-O 11.Qe2b6 12.Bf4Bb7 13.Rad1Nd5 14.Bg5Qc7 15.Nh5Kh8 16.Be4f6 17.Bh4Bd 18.c4Ba6 19.Nxg7Kxg7 20.Nd4Nc5 21.Qg4+Kh8 22.Nxe6Nxe6 23.Qxe6Rae8 24.Qxd5Bxh2+ 25.Kh1Qf4 26.Qh5Qxe4 27.Rfe1Qg6 28.Qxg6hxg6 29.Bxf6+Kg8 30.Rxe8Rxe8 31.Kxh2Bxc4 32.Rd7Re6 33.Bc3Bxa2 34.Rxa7Bc4 35.Kg3Bd5 36.f3Kf8 37.Bd4b5 38.Kf4Bc4 39.Kg5Ke8 44.g4Re2 49.Rd4Re6 40.Ra8+Kf7 45.Bc5Re5+ 50.f4Ke8 41.Ra7+Ke8 46.Kh6Re6 51.Kg7Be4 42.b4Bd5 43.Ra3Kf7 47.Rd3Bc6 52.Bb6Bf3 48.Rd8Re8 53.Rd8+Ke7 54.Rd3Be2 55.Bd8+Ke8 56.Rd2Re3 57.Bg5Bd3 58.f5 82 dergi mart/nisan 2016 Minik Apeller, Ortağın Posta Güvercinidir... Briç Dersleri Apel Kontruna Cevaplar En sık rastlanan apel kontru, uvertür kuvvetinde ve uzun rengi olmayan bir eli gösterir. Kontrcunun ortağı ilk önce ve geçici olarak kontrun kuvvetinin asgari olduğunu (14 ODP) kabul eder. Her zaman olduğu gibi, bir majör fitini kaçrmamak gerekir. Kontrcunun ortağı iki şeye dikkat etmelidir: Ortağını ilgilendirebilecek bir renk göstermek (tercihan bir majör) ve vereceği cevabın seviyesini doğru seçmek. Pek çok oyuncu, apel kontruna cevap vermesini bilmez. Çok zayıf bir elle de aynı cevabı verirler, manş yapabilecek bir elle de... Oysa verilecek cevapları üç bölgeye ayırmak gerekir; a) Zayıf bölge: (0-7 OP, Ekonomik konuşma) Kontrcunun ortağı en uzun rengini ve tercihan majörünü gösterir (çünkü ‘kontr’ genellikle majörlerden birini veya her ikisini vaadeder). Örnek: Batı Kuzey Doğu Güney 1 Kontr Pas ? 3 puan. Köre kontr genellikle dört pik vaadeder. Bu nedenle konuşmaların seviyesi- Çetin Hakan Şeker ni düşük tutarak 1 Pik demek, 2 Trefl demekten daha doğrudur. Bu örnek, briçte bir chseker@gmail.com oyuncunun elini iki kez göstermeye kalkmasının ne kadar yanlış olduğunu kanıtlamaktadır. b) Orta bölge: (8-9 OP, Forsing olmayan cesaret verici konuşma) Diyelim ki Batı’de şöyle bir eliniz var ve ilk konuşmalar şöyle: Örnek: Kuzey 1 Doğu Kontr Güney Batı Pas ? Bu elle, ortağınızın 17 OD puanı varsa manş umabilirsiniz. Yani elinizde sadece 1 puanla yapmış olacağınız konuşmanın aynısını yapamayacağınız açıktır. Doğru cevap 2 Pik’tir. Bir apel kontruna karşı 8-9 puanla şu konuşmalardan birini yapabilirsiniz. - Kontrcunun vaadettiği majörden dört kağıtla veya minörden beş kağıtla forsing olmayan bir sıçrama. - Cesaret verici 1 SA deklaresi. - İstisnai olarak, hasmın renginden sıralı en az beş kağıtla pas geçebilirsiniz c) Kuvvetli Bölge: (10 Puan ve üstü, Manş ihtimali) Nihai kontratı belirlediyseniz, hemen manş ilan ediniz. Tamamlayıcı bilgilere ihtiyacınız varsa veya şlem ihtimali görüyorsanız CUE-BİD yapınız (bunu ileriki sayılarda detaylıca işleyeceğiz). Örnek: Kuzey 1 V975 V76 A5 RDV6 Doğu Kontr Güney Batı Pas ? 12 OP. Kontrat 4 Pik gibi görünüyor ama ortağımın belki sadece 3 piki vardır. Daha fazla bilgi almak için cue-bid yapmalıyım. 2 Karo. Eğer 2 Karo üzerine konturcu 2 Kör derse 2 Pik derim. Böylece hemen 4 Pik diyemeyişimin nedenini anlar. Elinde 4 adet pik varsa 3 Pik deklare eder (ben de 4 Pik derim). d) Kontrdan sonra sağdaki rakip konuşmuşsa: Kontrcu artık konuşmak zorunda değidir. Bununla beraber zayıf bile olsa (7 OP) bir renk gösterebilir. Örnek: Kuzey 1 D986 54 AR86 10 7 5 Doğu Kontr Güney Batı 1 ? Bu durumda kontrcunun ortağı ‘free bid’ denilen bir serbest konuşma yapabilir. Yani aradaki oyuncunun konuşması üzerine artık kontru kaldırmak zorunda olmadığı halde biraz puanı varsa konuşabilir. dergi mart/nisan 2016 83 Oğluma Mektup II Sevgili oğlum, beni şu an dünyanın en güçlü benim Fransızca bilmediğimi anlaman en az ve en bilgili insanı sanıyorsun. Ben de inancı- 5-6 yıl sürecek, böylelikle ergenliğine kadar nı sarsmamak adına, dinazorlardan itfayecile- baba mitosumu koruyabilecektim. Durumu an- re, penguenlerden uçaklara bütün sorularını ladığında da, kafanı kaldıramadığın ergenlik cevaplıyor, isteğin üzerine zıplayarak tavana dertlerinin arasında kaynar giderim diye dü- değiyor ve ancak çok güçlü bir insanın kaldı- şünüyordum. Fikrimi annene açtığımda, hiçbir rabileceğine inandığın eşyaları havaya kaldırı- şey söylemeden suratıma baktı. Yüzünde, ‘ben yorum. 5 yıldır seni kendime hayran bırakmak sana daha ne diyeyim, utan!” gibi bir anlam ve hayatındaki 1 numara olmak konusunda vardı. Annenin, sırf seni düşünerek kurduğum Dişhekimi Fırat Budacı pek sıkıntı çektiğim söylenemez. Fakat artık bu planı bir sahtekarlık olarak algılaması ve budaci@gmail.com anlıyorum ki, dinozor hikâyeleri anlatmakla, üstüne üstlük, eğer böyle bir şey yaparsam zıplayıp tavana değmekle seni idare ettiğim durumumu sana açıklamakla tehdit etmesi vakitler yavaş yavaş geride kalıyor. 5 yıldır be- tam bir işgüzarlık. Bazı insanlar böyledir oğ- nim başaktörü, senin hayranı olduğun bu oyun lum, dürüstlükle işgüzarlığı birbirine karıştı- burada son buluyor. rırlar. Bu arada, yeri gelmişken söyleyeyim; annen de İngilizce bilmiyor oğlum. Sevgili oğlum, İngilizce bilmediğimi anlamana çok az kaldı. Şu an 5 yaşındasın, tahminim Benim bu çağda neden İngilizce bilmediğimi 7 yaş civarı, kalın ve oturaklı sesimin sadece merak edebilirsin. Öncelikle şunu söyleyeyim, Türkçede iş gördüğünü tamamen anlamış ola- İngilizce bilmemenin zekâyla bir alakası yok. caksın. Geçen haftaya kadar her şey yolunday- Ben tamamiyle eğitim sisteminin kurbanıyım. dı. Anaokulundan gönderilen İngilizce ödevle- Lisede İngilizcem 10’du benim. Bu yüzden rine yardımcı olurken çok da zorlanmıyordum. uzun zaman İngilizcem yeterli sandım. Meğer Ödevlerin üzerindeki İngilizce açıklamayı tam ‘on numara düz lise İngilizcesi’, gerçek ha- anlamasam da, tavşanın havuçla, sincabın yatta hiç puan alamıyormuş. Bunu, bir turist fındıkla, çiftçinin traktörle eşleştirilmesi ge- tipimden medet umarak adres sorduğunda, rektiğini anlamak çok zor olmuyordu. Fakat elimle ‘burdan dümdüz’ işareti yaparak “Go geçen hafta, ‘makas’ kelimesinin İngilizcesini go go” dediğim gün anladım. Benim gibiler bir “skayzırs” diye telaffuz ettiğimde, beni “Si- turistle iletişim kurduklarında uzun süre ken- zirs mı demek istiyorsun baba?” diye uyarman dine gelemez. Turistin yokluğunda turistle ko- biraz canımı sıktı. O an bu müdahalenin çok nuşmaya devam ederler. O gün saatler boyun- da üzerinde durmadım aslında, fakat hemen ca, eğer faka basmasaydım turiste daha neler arkasından dudaklarımı yuvarlatarak (dudak- diyebileceğimi düşündüm. Gece yattığımda larımı yuvarlatınca telaffuz olur sanıyorum), uyuyuncaya kadar ulaşabildiğim en iyi İngiliz- ineğe “Kouv” dememi, “Kavv” diye düzel- ce, “Go go go and ask somebody,” oldu. İşte tince, tam anlamıyla yıkıldım. Ödeve, senden bu, bütün dillerde gerçek bir trajedidir oğlum. yine bir uyarı gelecek endişesiyle sadece ‘yes’ 84 dergi mart/nisan 2016 ve ‘okey’ kelimelerini kullanarak devam ede- Üniversiteye girdiğimdeyse hemen şair oldu- bildim. Bütün gece, senin gözündeki ‘kusursuz ğum için Türkçe’nin dehlizlerinde kayboldum. baba’ konumumu nasıl koruyabileceğimi dü- İngilizce’ye vaktim kalmadı. Gerek entelektü- şündüm. Bu yaştan sonra İngilizce öğrenmek el faaliyetlerim, gerek bohem hayata meylim zor geldiği için, sana İngilizce değil Fransızca yüzünden yabancı dile bakışım değişti. Böy- bildiğim yalanını söylemeye karar verdim. Pla- lelikle aniden İspanyolca’ya merak saldım. nıma göre, yabancı dilin İngilizce olduğundan İngilizce bilmeden bir süre İspanyol Kültür’e (Cervantes İnstutie) devam ettim. Bu garip etrafta benden başka gülen olmadığını göre- üniversiteli kafa yapısını, 90’lı yılların iklimini ceksin. Ölümümden sonraysa elinde kalan anlatmadan sana açıklamam çok zor. Akdeniz sadece “Babam çok iyi adamdı” olacak. Şa- kültürüne özlem mi dersin, modernizmi zey- şırma. Bunlara şimdiden hazırlıklı ol. Senden tinyağıyla ovalamak mı dersin, artık sen karar istediğim, İngilizce bilmediğimi öğrendiğinde, ver. Önümdeki nimeti (İngilizce’yi) istikbale ilk parçası yıkılan baba mitosunun zaten hiç taşımaktansa, kenarda kalanı (İspanyolca’yı) olmadığını baştan kabullenmendir. Mektubu- ittirmeyi, beni farklı gösterecek bir girişim mun sonlarına yaklaşırken, hayat Türkçe oldu- olarak algıladım herhalde. Ya da şöyle diye- ğunda bütün ukalalığımla her zaman yanında yim; 10 kızın olduğu bir ortam düşün, İspan- olacağımı söylemekten başka bir şey gelmi- Kavv Kouv yolcayla 7’sini alırsın. İngilizceyle ise 10’uyla yor elimdem. Zira seninle paylaşabileceğim da anlaşır, ama gecenin sonunca ancak “See çok az İngilizcem kaldı. “Çiftlikte 5 inek var”, you,” alırsın. İşin gerçeği bu. Ama ilerde bana, “Ağaçtaki üç maymuna bak!”, “Şimdi de bu üç “İngilizcen yokken İspanyolca nerden çıktı maymunu boya!” gibi İngilizce cümleler benim baba?” diye sorarsan cevabım şöyle olacak: son çırpınışlarım. İngilizcen ilerleyip hayvan- “Don Kişot’u kendi dilinden okumak en büyük lar âlemi karıştığında, ben artık yanında olma- hayalimdi oğlum.” yacağım. Sen âlemlerde İngilizcenle ilerlerken, ben, her şeyi bilen ama İngilizce bilmeyen İşte böyle sevgili oğlum; evlatlar büyüdükçe tüm babalar gibi kenardan gururlanacağım. babalar kof çıkmaya başlar. Kabul ediyorum, Baban 5 yaş gerçek babayı görmek için biraz erken oldu. Üstelik konu sadece İngilizce de değil. Not: Mektubumu bitirdikten sonra aklıma İngilizce sadece bir başlangıç. 15-16 yaşların- oğullarına belli konularda özlü sözler bırakan da olaylara ne kadar düz yaklaştığımı, 20’li babalar geldi. “Oğlum, sorunlar İngilizce olsa yaşlarında kötü mizahın kalesi olduğumu, da çözümler Türkçedir!” özlü sözü nasıl? Senin 30’lu yaşlarında bir dediğimi bir daha dediği- için uygun mu? İşini görür mü? Beğenmediy- mi, aynı anıyı defalarca anlattığımı, anlatırken sen kullanmak zorunda değilsin. No problem. dergi mart/nisan 2016 85 Dişhekimi İlhan İşler iisler1@yahoo.com 86 dergi mart/nisan 2016 Değerli Meslektaşlarımız Aramıza Hoşgeldiniz İstanbul Dişhekimleri Odası Yönetim Kurulu ŞİNASİ FURKAN SEVİL TEMEL KÖKSAL BATUHAN HIDIROĞLU İSMAİL TUNÇ ILGIN ÖZER YASEMİNDEDEOĞLU CELAL GENÇ ZÜHAL TEKŞEN ÖZLEM KARACA BARİŞ AYDIN EZGİ OYAN HİLAL ASLAN ÖZGÜR ERDEM YILMAZ CEYHUNCANPOLAT HÜSEYİN BIÇAKÇI RAHMİ EKEN GÖKHAN SAVAŞ MOCHAMENT SERIF AYŞE TEKE SERAP BORUCU EMİNE SUZAN TOKDEMİRLİ VOLKAN ARIKAN EMRE ASIM ABDULLAH ERAY BİLGE CANSU UZUN VEYSEL BİLGE MERVE AYCI TARIK IŞIK AHMET BARIŞ ÇAĞLAR KÖKDUMAN İMRAN ÇAVUŞ YAVUZ KURT SEVİM ÜNAL AHMET BARIŞ ÇAĞLAR KÖKDUMAN MAHMUT SAMAN MERVE AYCI İSA CAN KÜÇÜK GÖZDE SULAR ARINÇ KARASLAN GÖKÇE SARUHANOĞLU ELIZAVETA LYASHKO BATUHAN HAZAR AYŞEŞEK SİBEL TÜMER EMRE KOCAKAHYA AYŞE EREN HULKİ CANER YEĞİN PELİN BOZBULUT AHMET FARUK ERTÜRK İLHAM AĞAKİŞİ ENES KAYAR MUHAMMED EDİPSEVER SİBEL AYDIN ARZU DEMİR AYŞENUR UZUN GÜLSEVİM USTA ABDULKADİR BURAK ÇANKAYA BUĞRAHAN PEKER BULUT HAKAN ŞAHİN MEHMET ÖZDEN KALELİOĞLU RAMAZAN TAŞYAPAN VERDA CERASİ KASTORYANO ÖZLEM KARACAN ASLINURBAYAR CEVAT TUĞRUL TURGUT CİHAN ŞAHİN SIRMAHAN ÇAKARER SONER SERCAN ÇALIK EZGİ ÇEKMEGELİ KEMAL ARSLAN AHMET HAMDİ ARSLAN GÜRKANVURAL HARE GÜRSOY EMETULLAH EMİNE BÜYÜKATA OGÜL LEMAN TUNAR BİLGE DİRİCAN EMRE ÖVSAY MUSTAFA ÜNAL İDİL DİKBAŞ NAMIK SALMANOV BURCU BAL KÜÇÜK BİLAL BALTACI ZEYNEP ÖZKURT KAYAHAN BEKİR VAROL PINAR KURSOĞLU ESHAT ARAZ ÖZLEM MALKONDU ALPER KAAN ÖZER NAZLI ŞİRİNSÜKAN dergi mart/nisan 2016 87 88 dergi mart/nisan 2016