Köşkerzade msakyuz MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ
Transkript
Köşkerzade msakyuz MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ
Köşkerzade msakyuz MUHAMMED ŞEMSETDİN AKYÜZ Araştırmacımızın Şiir Albümü Açtım Avuçlarımı 15.08.2010 Ömür boyu açtım avuçlarımı, Dua ettim, tuttum oruçlarımı, Tövbe edip, fark ettim, suçlarımı, Affet Rabbim! Ahir sonuçlarını. Daim “Lâ ilahe illallah “ derim, Resul rehberdir,ben davada erim, Nefis hesabında budur tek kâr’ım, Affet beni! Gönülden tövbekarım. Ömür dediğin sayılı gün varsa, Gafil ömrüme rahmeti yağarsa, Gül kokusu, üzerime ağarsa, Kurtuluşum olur, rahmet doğarsa. Nur –u Muhammed ruhumu paklasa, Rabbim günahtan bedeni saklasa, Nefsimden günahları yasaklasa, Vuslat anımda, ruhumu aklasa. Yaşarsam nefsimi bağlayacağım, Ruhumla sessizce ağlayacağım, Pişmanlıkla nefsi dağlayacağım, Nefsimde huzuru sağlayacağım. Anlamaz mı? 15/10/2011 Gözler görmez ise, ölçüler şaşar Zora karşı sabır, her derdi aşar İman dolu ruhum yoklukta taşar Gayesiz ademler,hayali yaşar Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan Görmezse önünü,düşer elbet damdan Meyvası olmayan ağaçlar çoktur Günahı olmayan hiç kimse yoktur Pir –i fanilerin, gönülü toktur Zamanı yaşamak,atılan oktur Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan Görmezse önünü,düşer elbet damdan Alem-i mizanla ömürler geçer Herkes kendine bir mihenk taş seçer Kazanıp kaybeder dünyada üçer beşer İnsan hayatta ne çukurlar eşer Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan Görmezse önünü,düşer elbet damdan Zamanın hiç yok mudur iz’anı Daima bertaraf eder azanı Yaşarken kurulur cadı kazanı Vakt-i saat geçer, kalır bir anı Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan Görmezse önünü,düşer elbet damdan Zaman-ı mefkure gitmez peşinden Ayrılır elbet bir gün herkes eşinden Koşsa yetişemez dünya işinden Ne yapsa da azık,artmaz dişinden Anlamaz mı kimse bu derd-i gamdan Görmezse önünü,düşer elbet damdan Mizan: Mahşerde herkesin amellerini tartmaya mahsus bir adalet ölçüsüdür. Mihenk: 1. Mihenk taşı. 2. mecaz Birinin değerini, ahlakını anlamaya yarayan ölçüt. İz’an: Anlama yeteneği, söz dinleme, boyun eğme Mefkure: ideal, ideoloji, ülkü kavramlarının karşılığı Asırlar Seçecek,Ömürler geçecek 17.09.2011 İlaç olmayacak,zerre bir derde, Asırlar seçecek,yaşanan perde, Ömürler geçecek, hepten seferde, Unutulacaktır,birçok nefer de... Şu fani dünyada, mutlu yaşayan, Aşk şerbeti içip, dünyayı taşıyan, Yaraya tuz basıp,derdi kaşıyan, Köhne hatıralar,olur aşiyan... Nevalesi boldur,fani dünyada, Her dem sonsuz yaşar,garip hülyada, Dua et hüdaya, candan yalvarda, Dünyada hiç koşma,bomboş kulvarda... Asırlar seçecek,ömür geçecek, Ölüm şerbetini,herkes içecek, Bil ey gafil nefis,sonun gelecek, Yaşanan anılar, zaman delecek, Aşık Şemsi derki,seherde uyan, Her nefeste daim,ilmik dokuyan, Bu derd-i gamla yok mudur okuyan, Gizli kalmaz mutlak,olur bir duyan... Aşiyan: Ev,Yuva Nevale: Azık, acıkıldığında yenmek üzere hazırlanmış yiyecekler bütünü,lazım olabilecek her türlü neşriyat, alet, edevat... Mutlak: felsefî bir kavram olarak,her şeyin, keşfedilmiş olsun olmasın, bütününü, tamamını tanımlar Aşıkı Dilber - 27/11/2011 Arz-ı endamınla hep, gönülleri süzersin, Aşkının ateşiyle, neden beni üzersin, Cilve-i nazla nasıl,hemencecik küsersin, Derya da rıhlet ile elbet sen de yüzersin… Sanma ey deli gönül, her mevsim bir bahardır, Bilen gönüllere bu, sadece bir ihtardır… Aşık-ı dilber sende,eyleme artık cefa, Artık sus! Sukun bulsun, ol sen de aşk-ı vefa, Bülbül-ü gül sevinsin, üzülmesin bu defa, Mutlu olsun aşıklar,daim sürsünler sefa… Laf-ı güzaf konuşmak, gelmiyor hiç içimden, Aşıklar da sanki hiç, bahsetmiyor geçimden… Aşık,gönüle düşer, kor olur sessiz yanar, Aşığın dili Leyla! Gönlü Mevlayı anar, Mecnun gibi aşıklar,çölde Leylayı arar, Kavuşsa da aşıklar,şol dünya kime yarar? .. Derya: Deniz.bir şeyin bol olduğu yer, Rıhlet: Göç etme,Yer değiştirme.. Güzaf: Boş lakırtı,Beyhude Sukun: Durma,hareket etmeme,Rahat sıkıntısız Vuslat: Sevenin sevdiğine kavuşması. Şol: Şu İşaret ismini kuvvetlendirmek için’l’ harfi ilave edilmiş hali. Aşıkların Kaderi - 1.11.2010 Sevgi selinde coşan, yüreğimi sen çaldın Sevda türküsü ile bana haber mi saldın Yaralanmış kalbimin gonca gülünü aldın Yetsin artık bu hasret,çok derinlere daldın Aşıkların kaderi,ızdırap mı genç yaşta Ağlamaktan dert oldu,akılsız deli başta Yarimin gül yüreği,sanki yetişmiş taşta Gurbet elde kesildim,sevdasız yenen aşta Güzel gönül bahçeme,vuslatta gül serenler Aşık olmaz mısınız, siz söyleyin erenler Bir bade-i nefese, gülden buse verenler Söylesin zalim felek, hani aşkı gerenler Şemsi der ki aşık’a:-Yardım etsin yaradan Gün olur duyulur ki,aşık gelmiş sıladan Vuslatta kavuşulur, çekil felek aradan Bülbüller güle okur,sessiz nurlu seladan Aşk-ı Sevdam - 02/03/2009 Aşk-ı sevdayı; gönül penceremden seyir ederim, Bir buse ile gönlüm, ram-ı cezb'le keyif ederim, Aşk-ı, ezelden beri, gönül tahtımda hoş ederim, Ebedi aşkın, gönül ateşiyle,sarhoş ederim. Gönlüm, bir sırçayı saray misali, aşkın selinden, Kurtulmadı bir türlü,aşk-ı zalim, dizdar elinden, Ne yapsam yinede kurtulamam,yarimin dilinden, Istırap içinde geçti, ömrüm! Aşk'ın bedelinden. Aşkın cilvesi mi bu, gönlümün kalmadı,şuuru, Gönül bahçeme açtı,şuh gönlümün kederli nur'u, Ram ile geçsede ömrüm, gönül aşkımın onuru, Olacak her dem, hayalimde ömrü aşkımın gururu. Buse: Öpme,öpüş,öpücük Ram: İteat eden,kendisini başkasının emrine bırakan,Boyun eğen,birinin hükmü altında bulunan Cezb: Çekme,kendine doğru yöneltme,hava ile emerek çekme Dizdar: Kale muhafızı Şuh: Şen ve hareketlerinde serbest,nazlı,işveli ve oynak Keder: Kaygı,tasa,dert Şuur: Anlama,anlayış,hissetme,duyma Dem: soluk,nefes Aşk Girdabında - 15.09.2010 Aşk-ı,muhabbetin son girdabında Bencileyin ruh-u meşk adabında Gailesiz ademin aşk kabında Yan gönül,nar-ı gamdan, burcu burcu… Aşk-ı derdime çomak sokma felek Bilsen zaman, sanki herkese elek Kime taç giydirdi,kime de kelek Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu… Ne yapsam ne etsem de dönmez geri Hayat yolunda olmuşum seferi Ruhumda beniz atmış,sönmüş feri Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu… Esme rüzgar, hep tepeden tepeye Gönül yara almış, ruhum da paye Sabır panzehirse, hayatta gaye Yan gönül,nar-ı gamdan,burcu burcu… Aşk Ateşi – 06.02.2009 Aşkın ateşi sarmış, özlem dolu yüreğimi derinden, Vuslat-ı aşk ile çarpıyor kalbim, Rahmanın eserinden, Gözlerimin yaşı,hayatımın mecralı can kafesinden, Hasret ile yanıyor gönlüm,Resulün aşk-ı nefesinden. Fani dünyada,beşer aşkı ile hesap,ölçü tutar mı? Aşkla yanan gönül, alem-i ibret dünyada,kül yutar mı? İşte geldik, gidiyoruz derken,pişmiş aşa su katar mı? Sanki bir nefeslik dünyaya karşı, ahiretin satar mı? Dergah-ı berzahta Rabbim, kul'un açıyor avuçlarını, Bütün ömrü canlanıyor gözünde,biliyor suçlarını, Ömründe kılmadığı namaz, tutmadığı oruçlarını, Görüyor ahir hayatında, amelinin sonuçlarını. Geçen kısa ömrü,sırat-ı müstagıme bağlayacağım, Tövbe ve gözüm yaşları ile nefsimi dağlayacağım, Kalan ömrümde, affım için; pişmanlıkla ağlayacağım, Ahir hayatımda,nefsimin terbiyesini sağlayacağım. Vuslat: Sevenin sevdiğine kavuşması Mecra: Suyun aktığı yatak,su yolu Beşer: Konuşan canlı insan,insan cinsi Berzah: iki şey arasındaki açıklık,bağlayıcı çizgi,ölülerin ruhlarının kıyamete kadar duracakları yer,Dünya ile ahiret arasında bulunduğu farz olunur. Sıratı müstagım: Doğru yol Aşkı Muhabbet – 22/09/2011 Yar sevince coşar, gönül bülbülü, Aşıklar neylesin, yarsız sümbülü, Mevsim en son bahar,yar da güz gülü, Gönlümdeki hazan gülü büzgülü… Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler, Hasret türküsünü,hep söyler eşler… Sevdiceğim yine,akşamlar olmuş, Dökülen yapraklar,gönlüme dolmuş, Açan güz gülleri,hep birden solmuş, Bu aşığın sessiz,gittiği yolmuş… Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler, Hasret türküsünü,hep söyler eşler… Aşk ateşi yanar, gönül bağında, Kader bağlar bizi hayat ağında, Mecnun Leyla için azap dağında, Arasa bulamaz,güzel çağında… Aşk-ı muhabbetle, doğan güneşler, Hasret türküsünü,hep söyler eşler… Hazan: Sonbahar kelimesinin eş anlamlısı Aşkın Esbabı – 09.02.2009 Hayat denen günün, sessiz sabahında, yalnız doğarım, Ömrümü yaşarken kendime neden? diye hep sorarım, Bilinmez denizlerin dalgalarına karşı koyarım, Gönül sevdamla yaşarken, bütün dertlerimi kovarım. Aşkın esbabını sorma! Sonsuzlukta bir gayb-ı düş'müş, Hayatı yaşarken, vuslat-ı beka'dan, dünyaya küsmüş Dünyanın sonsuzluk denizinde, insanlar sanki süsmüş Ne yaparsan yap! Ömrün değerlenmezse, sonu rüküşmüş. Dünyanın sonsuzluğunda Aşk şarabı içer yatarsın, Ömür çeşmenden kendine, sanki ab-ı hayat katarsın, Eğer gafletle yaşarsan, sefilce dünyada batarsın, Uyanmazsan ey nefis! Ahiret dünyanı da satarsın. Ölünce gireceğin toprak sonsuz değil, bir karıştır, Hayatın hikmetini anlamazsan, dünya bir yarıştır, Sonsuzluk alemi; sanki fani dünyaya bir bakıştır, Unutma ki bu dünya, her şeyi ile bir iç yakıştır. Esbab: Sebep Gayb: 1-Hazır ve göz önünde olmama,2-Belirsiz ve bilinmeyen şeyler,görünmez ve bilinmez haller Ata Vatanda Gökbayrak… - 13/07/2009 Goşkar babayı rüyamda gördüm, bunu neye yorayım, Urumçide,Kaşgarda neler olmuş? Çinli'ye sorayım! Katliamlar yapılmış,sanki hiç insan değil, kobayım, Bu vahşetle kendimi, nasıl insan yerine koyayım. Zulumle Kızıl Çinli, elbet dünyada payidar olmaz, Uygur Türkünün tarihteki,özgürlük güneşi solmaz, Ecdadımın yurdu Türkistan! İt sürüleriyle dolmaz, İnan Gökbayrağa milletim! Uygur Türkü esir kalmaz. Goşkar babam,Anadoluya Kaşkardan gelmiş, ilimle, Savaş vermiş kahpe düşmana hep; kültürümle, dilimle, Anadoluda yaşıyor, bayrağımda kan,Bedelimle, Ata vatanı özünde yaşayıp dokuyor kilimle. Tarih boyunca Türk’ün vatanıdır, yurdumu o kurdu, Hakanım Kürşat! Vatan toprağında ölmeyi buyurdu, Ecdadımın gününde Kızıl Çin; Gaflet ile uyurdu, Heyhat,şimdi katliam yapıyor, öksüz kaldı Türk yurdu. Ağlama bacım, kardeşim,milletim! Sen öksüz değilsin, Elbet istiklal Türk içindir,düşman zelilce eğilsin, Milletim çok çalış! Tüm düşmanların başları ezilsin, Dünyada,esir Türklere, bil ki; Al bayrakla esinsin. Uygur Türküne vahşetle saldırmış uyuşuk Çin dölü, Esaret bitsin,Gökbayrak altında Türk,sağ ya da ölü, Kurtarmalı vatanı düşmandan; dağı,stepi,çölü, Elbet yıkılacak Kızıl Çin! İstiklaldir, Türk’ün yolu… Bahar ile Sonbaharın Türküsü – 23.03.2009 Bahar mevsiminin türküsü,aşkın nefesi üzerinde, Yüksek dağların, yalçın kayaların, tarifsiz değerinde, Çırpınan ruhumun, özgür kuşların, kanatları denginde, Uçuyorum yalnız başıma,cismi fakir,gönlü zenginde. Cihanda emsali yoktur,gökyüzü mavisinin yerinde, Kıymetini bilmek gerek, yeşil zümrütünün ahenginde, Yağmur ile birlikte,güneşte gökkuşağı renginde, Gönlü dinlendirir, ufuklarda dalgalı,sonsuz enginde. İlmik ilmik dokunur, ömür tezgahında renk, renk kilimler, Çevrilir hayatta acı, tatlı bir çok değişik filimler, Öğrenirler hayatta; luzumlu, luzumsuz bir çok ilimler, Sonbaharda bomboş! Hayaller geçer, anılardan dilimler. Hayat sonsuzluğunda yaşanır, coşkulu engin duygular, Çiçekler, kuşlar, kelebekler; zamanda hayatı uygular, Ömrünün yaşanan son deminde,hep kendini sorgular, Sonunda güzel bir düşle, sessizce dalar,Sonsuz uykular... Ömür sahifem her gün renk renk güzel çiçekler ile doldu, Yaşanan güzellikler elbet, her canlı gibi bir gün soldu, Ömür bahçemden, her gün felek! Meyveleri sessizce yoldu, Bilemedim, bu ömrüm! Gafil nefsim ile nasıl yok oldu? ... Bahar Şenliğinde – 25/05/2011 Şelaleler çağlasın, gönlümün derinliğinde Mest olalım sevdiğim akşamın serinliğinde Baharda ötüşen kuşların, aşk yarenliğinde Kavuşalım artık,şu kısa bahar şenliğinde Güller öbek öbek açmış,sevdiğimin elinden Bülbüller şarkı söylemiş, nazlı yarin dilinden Aşıklar da ağlamış,gurbetin acı izinden Bekle yarim,geliyorum,sonsuzluk denizinden Mecnun yollara düşmüş dağların yücelerinde Aramış durmadan,sonsuzluğun nicelerinde Hasret rüzgarının fırtınalı gecelerinde Terennüm eder...Leyla …Vuslatın hecelerinde… Nicelerinde: Kaç, ne kadar, Oldukça çok, Nasıl, Uzun süreden beri. Ben İhtiyarım - 31.05.2011 Avurtları çökmüş,dertler başında Gözyaşı sel olmuş,hilal kaşında Sadece acı var, mezar taşında Derdi çok büyük,sanki yüz yaşında… Coşkun nehirlerin,aks-i sedası Aşıkların bitmez, kara sevdası Yarimin cilvesi,güzel edası Vuslat hayaliyle, okunur selası… Karalar bağlamış,sevgili yarim Gurbet elde dahi ,daim bahtiyarım Mecnun misali var, gönül itibarım Genç olsamda artık, ben ihtiyarım… Bir Aşk Hikayesi – 15.08.2010 Yaşadıkça ruhum, genç kalır sandım, Özlem dolu geçen, zamana kandım, Geçen yıllar boyu, hasretle yandım, Hayal ötesinden,hep seni andım. Anılarda aşkla, gönül süzdüğüm, Sendin sevdiğim,hayalde yüzdüğüm, Aşkın ateşinde, Leyla gördüğüm, Fırtınada kader yolu ördüğüm. Ömür boyu gördüm, aşka tapanlar, Aşk için yeniden dünya yapanlar, Bilmeden gerçek aşk diye sapanlar, Hayatta görünmez yollar, kapanlar. Gerçekten aşık olduk mu? - Ezelde, Kusur görme,kavuşmadan güzelde, Ne varsa harcadık, ne kaldı elde? Aşkı bilmeyen, aşık mı? - Genelde. Aşkın ateşi ile göğe ersem, Şu hayatta en mutlu benim dersem, Hayal-i aşkı bulur da yersem, Deme bana sakın, hadi be sersem. Yaşanmış ne çok ateşli duygular, Hayatta aşkın kuralını uygular, Ömür geçtikçe, yaşamı sorgular, Ömrün sonunda da iyi uykular. Bu Vatan-ı Mukaddes – 18.04.2010 Rahle-i tedris ile kelamullahı,vecd ile ananlardanız, Bu vatan-ı mukaddes için durmadan çalışıp yananlardanız, Ahir zamanda, evlad-ı iyal-ı hizmet eri sayanlardanız, Bu vatan,bu millet için, bedelsiz! Şahadete kananlardanız, Şehit kanı ile ıslanan topraklar Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar… Elbet birgün gerçeği anlayacaklar… İman dolu göğsünü siper etmiş, toprakta yatıyor şehitler Yeryüzünde vatan için sınır yok! bu topraklar buna şahitler Bilsin gaflet ehli! Bu cennet vatanın sahipleri muvahhitler Elbet vatana sahip çıkacak! Bak hüküm veriyor müctehitler Şehit kanı ile ıslanan topraklar Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar… Elbet birgün gerçeği anlayacaklar… Ay yıldız dalgalansın, sonsuza dek! Budur milletimin emeli Yurduma alçaklar saldırıyor,dört bir yandan; bu hal nedir? demeli… Ecdadın toprakları öksüz! Bunu kimlere, nasıl söylemeli? … Evlad-ı fatihan ki bilmeli; Çalışmaktır! özgürlüğün temeli… Şehit kanı ile ıslanan topraklar Sert fırtınalarda dökülmüş yapraklar Hain düşmanlar ve gafil şen şakraklar… Elbet birgün gerçeği anlayacaklar… Şehit kanları ile ıslanmış, uçsuz bucaksız,kara topraklar Sert fırtınalarda dökülmüş; Fakat baharda açacak yapraklar Hain düşman bilsin! Uyanacak elbet milletim,şen şakraklar… Asil kanım aksa da bir gün, vatan gerçeğini anlayacaklar… Vecd: kendinden geçecek derecede ilahi aşka dalma,kendinden geçecek derecede baygınlık Muvahhit: Allahın birliğine inanan,Allahın birliğine inananlardan olan kimse Bu Aşkın Fıtratından… - 22.05.2011 Gönül çeşmenden bin bir naz ile,sek-i bade içsem, Bir nazarın için, her dem ram olup, kendimden geçsem, Yarimin cefasından, gurbet yollarını mı seçsem? Yine de sever sevdiceğin,bu aşkın fıtratından… Coştu yine yüreğim, hasretten alev almış hane, Derdime çare olmazmış,aşkın yarası bahane, Aşıkların dünyasında, çile var! Acep daha ne Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından… Kalmadı ağlamaktan, iki gözümde kanlı yaşlar, Bilmez kimse derdimi,derler hep, bunlar da ayyaşlar, Elbet bir gün kalkar musalladan,sahipsiz naaşlar, Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından… Rabbim kavuştursun sevenleri, huzuru mahşerde, Canı çekilsede,cananı arar gönül her yerde, Sabır taşı olsa da çatlasa, katlanır her derde, Yine de sever sevdiceğin,bu aşkın fıtratından… Aşık olan gönül, çaresiz! Ömür boyu sürünür, İlahi boşanan gözyaşı, dervişliğe bürünür, Bir hırka ile bir lokmayı, katıksızca dürünür, Yine de sever sevdiceğin, bu aşkın fıtratından… Çanakkale Şehidime – 10.08.2009 Şehidim Çanakkale'de, tarihin coşkun seline kapılmış, bak! Kefensiz yatıyor, Göğsünde kurşun yarası, yalın ayak, aç; yine son nefesinde düşmana çatıyor, Yurdumun üstünde dalgalanan bayrağıma, kanları ile nice coşku katıyor, Hain düşman duymuş içinde, yalın korku! Bak o korku ile nasıl yurttan kaçıyor, Cennet Vatan toprağına; kan ile can verdiniz, Düşmanı mahreme sokmadan yere serdiniz, Bayrak ve namus için düşmana göğüs gerdiniz, Ne para idi, ne pul idi, dünyadaki derdiniz, Ey! Bu vatanın istikbaline, kendini feda etmiş; toprağın bağrında yatan Şehit, Unutulmaz cengâverliğin, meçhul sanılan isminle yaşıyor, içimizde Seyit, Düşman, Mehmedimi yenemez! Açlık ile yokluk olsa da; her biri mücahit, yiğit, Kazandığı zaferle ilan ediyor bak! Dünyaya daima din-i İslami teyit, Ey Bu Aziz Vatanın, Bağrında yatan Şehitler, Bu vatan için, Allah için can veren yiğitler, Vatan minnettar sizlere, Peygamberler şahitler, Çanakkale'de ebediyen kalacak lahitler, Duygular Salkım Saçak – 18/04/2011 Gönlümün kubbesinde,duygular salkım saçak Sevgiyle yoğrulursa,dünyam çiçek açacak Gönül bu hoş kubbede,coşku, neşe saçacak Bütün kötü duygular, ebediyen kaçacak Bir hayal dünyasında yaşıyorum hep sessiz Sonsuzlukta yaşanan,şu güzellikler eşsiz Mutlu olamazsan yar, bu dünyada çaresiz Aşkı yaşayamayan,insan olmaz yaresiz, Kapanmazmış yaremde,gözü yaşlı feryadın Yar bekler sonsuzlukta,aşıktır senin adın Unutulur sevgiler, dünyadaki son yadın Aşkı seninle yaşar,isimsiz melek kadın… Asude bir denizde, yapa yalnız mı kaldın? Neden yarimi felek? Gurbet ellere saldın, Gönül ferman dinlemez,aşk denizine daldın Yarim,can parem,yaralı yüreğimi çaldın… Asude: Rahat, sessiz, sakin, dingin Duygularla Ahval-i Gaipten Bir Söyleşi... – 12-11-2006 Duygular insan için, dimağda adeta bir hasret köprüsü, Hayat-ı mazide yaşanmış ömrümde günler; ömür törpüsü Geçmişten gelen sızılarla sürülen ömür; hayat görgüsü Tecrübe ile aklanan saçlar adeta; ululuk övgüsü Dünyadan elimi eteğimi çeksem gam-ı keder mi ola Kara bahtımda esen yellerde, yeşeren güllerim mi sola Girdim hayatın tılsımında gaybın, akıbetindeki yola Boş laflarla eyleme beni,gönlüm hüzün ve yaş ile dola İstemem hiç! dünyadaki mal-ı cihandan, madde-i bedeni Sığmam zaten hiçbir kalıba, ruh-u zilletle, dünya edeni Arkamdan, hayatımda istemem! Duasız beni seyredeni Affet Allah'ım günah-ı halimden ahirete devredeni Çocuk masumiyeti ile lafzı lal oldu dünya esası Kalbimde bir sızı ile önümde pişman-ı ahval masası Düşünmeden yaşayanlarda hiç mi yok, ati zaman tasası Kayb-ı zamana dikkat et! ömrün sonunda yok, hiçbir kasası Vakti değerlendir,çalış! Olmaz hayatın hiçbir sıkılanı Hayatımda görmedim, az konuşup,çok düşünüp, yanılanı Eğer görmez isen aynayı beşerden, boş yere bakılanı Ömründe bir bak mazine,seyret akıbetine takılanı Dünyanın Mizan-ı – 20.09.2010 Dünya hem boş,hem de hoş meşgaledir, fazla uğraşma boşuna Sınırsız zevklere doyar nefis, sonra gitmez olur hoşuna Kalmaz kimseye fani dünya! Ne fakirin yoksul varoşuna, Ne de zenginin saltanatı üstünde uçan, talih kuşuna Ne desem, ne etsem de fayda vermez, gelir akibet başına Ömür geçer de boş yaşarsan,Azrail bakmaz gözün yaşına Her nesil geçip bakar, ecdadının kalmıssa mezar taşına Yine ders almaz! Ömrü boyunca kaşık atar,nasip aşına Garip dünya ne saltanattır,ne de cefadır! Eğer bilirsen, Hayat yolunda kaybedersin,dünyanın oyununa gelirsen Dünya imtihandır,eğer hayattaki yanlışları silersen Kavuşursun daim huzura, vuslat ile sonsuzluk dilersen Bu dünyada faydalı işler için çalış,boş geçirme vakiti Galü belada yaptık, bilmez misin? Rabbimizle son akiti Dürüst olup çok çalış,yoksa oluruz cehennemin yakıtı Kul hakkından sakın! Affetmez Rabbim,olur cennetin sakıtı Bu dünya düşünürsen eğer, bir ölçü üzerinde kurulur Ölçüyü şaşırma! kazanırsın,fırtına sessizce durulur Öfkeli ve gururlu insanlar,güçlü de olsalar burulur Anlamadan geçer elbet, bu dünyanın da vardır bir mizanı Ecdadım Köşker Babaya - 25/05/2008 Ecdadım! Sana saygıda kusur etmem,fakat yine mahcubum Mirasına sahip çıkamadım, özümden yokluğa mecburum Tarihi zamanda bedbin olan, ruh-u bedenimle mecruhum Nesil-i ecdat ile,yinede dünyada seninle mebrurum Gönül bir sırça saray olsa da,yine hüsranla doldu özüm Değerlenmedi vakt-i zamanda emel-i dünyam ile sözüm Hayat boyu özlesem dahi can-ı vuslatı görmedi gözüm Halet-i ruhumla gönlümü hoş sandım, buymuş hayali çözüm Gönül zevk-i sefa görmedi, vucud-u sıklet ile cihanda Dünya sefası da sürse vakti mutlak cezb etmez icabında Emel-i tul içinde, akıbet yine ram olur icbarında Kahreder meyus talihi, onun hayatı sükun ambarında Köşker baba gaipten özler,vatanda yayılmış öz soyunu Dağılmış olsa da yine özünde yaşayan Türkmen boyunu Yüzyıllar sonra bozulacak, güruhtan gelen zalim oyunu Asl-i vatan, zinhar yeşertecek! Elbet devlet-i Ak koyunu Dünyada yaşanan zulümler ezelden ebede mi sanırsın? Geçen zaman-ı alemde, gaflet ile mi yaşayıp kanarsın? Dünyada ecdadın nesline yalnız sen mi özlemle yanarsın? Sen gam eyleme ey gönül! vuslat-ı özünde bir gün yaşarsın... Göç eyledi Köşker obası hüzün ile yayladan yaylaya Atam Köşker babadan ayrı kaldım şu yüreğimi dağlaya Gurbet elde, obamdan uzak, hasret ile sılaya bağlaya Elbet bir gün hasret sona erer,tüm yurtta vuslatı sağlaya... Mecruhum: yaralanmış,yaralı,çürütülmüş,reddedilmiş Mebrur: beğenilmiş,övülmüş,hayırlı Sıklet: ağırlık, sıkıntı Cezb: çekme, kendine doğru yöneltme Ram: İtiat eden,kendisini başkasının emrine bırakan,boyun eğen,birinin hükmü altında bulunan Halet: Hal, suret, takdir... Garip Kullar – 19.08.2010 Seher vakti kokar,tomurcuk güller Ötüşür her vakit, nazlı bülbüller Mis kokulu, çeşitli hoş sümbüller Fani dünyada yaşar,garip kullar… Miskin kul,bu dünyada felah bulmaz Ne çok çalışsa,hiçbir zaman onmaz Hak vaki olsa bile,gönlü solmaz Garibi Hak’tan, gayri bilen olmaz Garip yaşar,bu dünyada seferi Kullardan herkesin vardır ederi Yalan dünyada çok yoktur sediri Fani hayatta olmaz hiç kederi Bencileyin bulup, fakir doyursa Arayıp sorsa da; ferman buyursa Garip bulmak için, haber duyursa O zaman açılır, arşın kapısı. Müslüman bulmalı, garip kulları Sevindirmeli, muhtaç olan dulları Sabi yetimleri,şu yoksulları Bul,doyur; açılsın cennet yolları Miskin: Fakir,çaresiz,yoksulluğa düşmüş olan kimse… Arş: Çardak çatı,kubbe,-Allahın dokuzuncu kat gökte bulunduğu tasavvur edilen yeri olup, dolaylı olarak gücünü ve yüceliğini ifade eder. Gecelerde Yarim – 31.08.2010 Gecenin zifiri karanlığında Güneş ol, gönlümün krallığında Bülbüller seher vakti, gül dalında Ötsün de, yar gelsin,haber salında Suskun olmasın hiç gönlümün sesi Eksik olmasın yarimin busesi Hayatın anlamı, ılık nefesi Gönlümün eşi,ruhumun kafesi Aşıkın kalbine hiç zül düşer mi? Gerçekten aşık olan,yarine küser mi? Gönül fırtınamda müşkül düşer mi? Aşk bitmez,bu gönül bende oldukça… Dünyamda elem de yok, sıkıntıda… Aşk fırtınasındaki yıkıntıda, Kalmaz gönül,yarimin mıntıkada Kanat çırpıp gider,hayallerimle… Goşkar Babanın Destanı - 23.10.2010 Köşker Babam bozkırlarda koşturur, Göç yolunda oymağını coşturur, Cihat ile düşmanları susturur, Selamıyla gönlümü tutuşturur. Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Koşkardan,Horasandan,gönül eri Akkoyun ve Bozulus da neferi, Oymağıyla göç etti hep seferi, Gönüllerde yurt dokur cevheri, Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Goşkar babam derki; Soyu soyladım Yurdumu Köşker obayla boyladım Boyuma Goşkardan selam yolladım Hep birden Anadoluyu kolladım Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Goşkar babam yurdumda kök sayıldı, Cihanda şanıyla,soyu yayıldı, Gün geldi,Köşker obası dağıldı, Birleşin kardeş,bitirin ağıdı. Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Neden dağılıp bozguna varıldı Düşün kardeş; Goşkar babam darıldı Gurbet elde her bir boya karıldı Birleşince kardeş,yaram sarıldı Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Koşkar atam; dinim,soyum uludur; Ahmet Yesevi Allahın kuludur. Dünya elbet, bir imtihan yoludur Goşkar Türklüğün ulu bir koludur Selam olsun bizden,Goşkar babaya.. Selam altın nesle,Köşker obaya Gölge Hayaller - 17.10.2010 Sessiz akşamların karanlığında Doğan güneşin ilk ışıklarında Aşıkların gurbet tabanlarında Vardır bilinmeyen gölge hayaller, Sevenlerin çoktur,bülbülü gülü Her demde hayatın, vardır virgülü Aşıkların kapı ardı sürgülü Vardır bilinmeyen gölge hayaller, Garip aşık ağlar yalnız anında Hiç kimseler yoktur,o an yanında Fırtınalar kopar zaten kanında Vardır bilinmeyen gölge hayaller, Sevenler daima yalnız yerlerde Aşkla bülbüller ağlar, seherlerde Güller vuslatsız kavuşmaz derlerde Vardır bilinmeyen gölge hayaller, Şemsi ne dese de inanmaz kimse Zalimler dünyada eğer hakimse Fırtınalı züll dünyada mukimse Vardır bilinmeyen gölge hayaller, Seher: Sabahın gün doğmadan önceki zamanı, tan ağartısı. Mukim: Bir yerde ikamet eden Zül: Alçalma,düşkünlük Gönlümde Hoş Seda – 10.08.2009 Gönlüm öyle hoş seda ki,ey dünya! Sana gaip göz ile bakılmaz, Dostluk kardeşlik yolunda nefsime, dünyada hiçbir engel takılmaz Gönül muhabbetim cihanda,hiçbir kıymet-i meta ile satılmaz, Ecdadımın yüreğinden cezbeden gönlüme,hiçbir riya katılmaz, Muhabbet-i dünya eyleyen yaranla; Uzun,ince yola çıkılmaz, Postu fakir, gönlü zengin canlardan, sırat'ta bile, can dost sıkılmaz, Gelecekteki neslime, bu dünyada gayesiz hayat bırakılmaz Zevk-ü sefa ile,nefs-i kalpte,muhlis-i sedeften halka takılmaz, Dünyanın fıtrat-ı gayesini, sadece zevk ile sefa mı sandın? Gaib-i fani dünya hayatını,gaflet ile yaşayan insandın, Hiç bitmez sandığın, dünya hayatının biteceğine inansaydın, Böyle boş yere vakit geçirmezdin, iman dolu hayat yaşasaydın, Gönlümdeki huzurlu hoş sedanın gök kubbede yankılanan sesi, İnanıyorum ki bu hoş seda, ceddimin damardan gelen nefesi, Zannederim ki, dünya hayatı, sonsuz hayata karşı kuş kafesi, Ahir ömrümdeki bu ses ile nefes,sanki cennetin arifesi, Dinle beni! Ey cefalı gönlümün garip,yalnız yaşayan cesedi, Zelil ruhum, bedenimden yalnız bir tek kalbi hasen-i benimsedi, Fani dünyada nefsim,iman ile baki ahireti özümsedi, Sanki ahirette Resulüm,gül bahçesinden bana gülümsedi, Akibet-i ömrümde hiç sönmez mi acep, ey gönül tahtımın narı, Ruhumdan fışkırır cehr-i ıstırap ile kalbimdeki intişarı, Vicdanımın sesi ile göklere yükselir,masumun intizarı, Rabbim af eyle günahlarımı,hayat-ı ömrün bu son ihtizarı, Cehren: açıktan açığa ve yüksek sesle söyleme İntişar: yayılma,dağılma İhtizar: ölüme hazır olma,can çekişme Gönül Dostu – 24.02.2009 Gönül gözüyle bakarsan, gönül dostun görünür, Varsa; Cürm-ü haset gönül,hepten yerde sürünür, Dostluk bağı, gönlümüzde hoş sohbete bürünür, Varsa dostun yalanı, baht-ı kedere dürünür. Gönül sıcaklığında, dostluk harcını kararlar, Dost gönüller,gönülden,gönül dostunu ararlar, Gönül dostunu bulup, gül hasretiyle yanarlar, Gerçek dostu kaybedince,özlem ile anarlar. Gerçek dost, yok mu sandın? Ahir-i garip zamanda, Arayıp bulacaksın, gönül! İğneyi samanda, Madde-i bedelsiz zor,şu gönlü fakir imanda, Hak dostu ara! Gönülde artık,emir kumanda. Dost arıyorum sessizce, gönül bağım solmadan, Gönlü güzel, dost beklerim,ömr-ü çilem dolmadan, Beyhude yaşayıp,ham meyvelerini yolmadan, Gönül dostu bul! Fani dünyada, pişman olmadan. Dost arar iken; sakın menfeatini arama, Boş gönül ile,dost diye gönülleri tarama, Samimi dostlar, sessizce merhem olsun yarama, Dostlar daima otursun, sıcak gönül soframa. Cürüm: Kabahat,günah,suç Baht: Talih,kısmet Keder: Kaygı,tasa,dert Dürülmek: Katlanmak,sarılmak Ahir: Son Garip: 1-Yabancı,yabancı yerde bulunan 2-Kimsesiz,zavallı Gönülde Yarem Var – 18.09.2010 Gönülde yarem var kansız, dermansız Doktorum çare bul, bu dert amansız Götürecek beni ilden fermansız Gel de gör bak halime,aşk neyledi… Başım gönlüm, hasretinden dellendi Aşkım civarda herkesce bellendi Bu dünyada kavuşmam engellendi Gel de gör bak halime,aşk neyledi… Eyle mevlam vuslat ile rahmeti Aşıkın bellidir istikameti Olmadı dünyalık mal mülk zahmeti Gel de gör bak halime,aşk neyledi… Dünyada sefehat nedir sürmedim Ömrümde hep ağladım,hiç gülmedim Gül yüzlü yarimden vefa görmedim Gel de gör bak halime,aşk neyledi… Sesim soluğum dünyada kesildi Gönül bahçem hiç solmadı yeşildi Gurbet elde sensiz, gönlüm deşildi Gel de gör bak halime,aşk neyledi… Gözyaşımdan Pınarlar – 23.04.2009 Dermansız kalbimde çağlayan, gözyaşımdan pınarlar, Aşk ateşiyle yanan, gönül penceremi kınarlar, Fırtınalı ömrümde aşk-ı hasretimi sınarlar, Her aşıkta Ferhat'la Mecnunu, boş yere ararlar. Aşkın çilesi mi dolar? Yad-ı gurbet ellerinde, Ağlayan gönlümde esen, ılık hasret yellerinde, Kavuşmak yok! Şu kısa ömr-ü hayatın sellerinde, Neyleyeyim dünyayı, aşktan yoksun emellerinde. Dellenme ey deli gönül! Yar'i can'ın az ötende, Gerçek vuslat, sonsuzlukta ise, durmaz can! Şu tende, Kalmadı hiç mecalim! Aşk-ı gönlüm yine de sende, Kavuşmak hayal! Aşk ateşi ancak, ruh-u bedende. Yüce Rabbim bu aşk ateşini dağlar gibi vermiş, Aşk ateşinde pişen ham gönüller, pir olup ermiş, Aşk-ı ilahi uğrunda, ne dertlere göğüs germiş, Aşk-ı beşer, ilahi aşkla, nefsini yere sermiş. Aşkın derdi ile yanan gönüller, hiç durmaz ağlar, Deli divane olup gönlü, aşk ateşiyle bağlar, Mekanı olur artık, uçsuz bucaksız yüce dağlar, Huzuru ancak ilahi aşk ile gönlünde sağlar. Yad: anma,hatıra getirme Hakikat Bahçesi – 21.03.2009 Sevmek kutsal bir duygudur,sevmemek hiç haddim değil, Alem-i nizamda daim! Gerçek aşka karşı eğil, Rabbinin ismiyle fani hayatta, hep sev ve sevil, İstemezsen mutluluğu, sevme hiç! Sadece geril, Sanki oyun gibi, hayal ile gerçeği yaşamak, Ömür geçiyor bak, sessiz! Birer basamak, basamak Ne kadar da zormuş Rabbim! Hayat yükünü taşımak, Bu nasıl gaflet söyle! Mazide, hatayı kaşımak, Rabbim dilerse af eyler, ömrü hayatta hatayı Doğru ol,dürüst yaşa, düşünme sen,fazla detayı Hayat gelipte geçiyor, yaşarken ömrü sefayı Ne görüp,ne yaşadın da,yazdın! Eza'yı,cefa'yı. Ömr-ü hayatta bir an! Hakikat pınarına ersem, Şikayet etmem derdimden,aşıkım, inanın,dersem, Sızlanmaz hiç gönlüm,bütün dertlere göğüs de gersem, Gam yemem yine,hakikat bahçesinden her dem geçsem. Dünya hayatı gaflette, sanki cenneti andırır Günler geçer, ömür biter, hepten insanı kandırır Bir gün bakmıssın, son dem! İnsanın içini yandırır Dertler dile gelse, insanı hayattan usandırır Sus, tek başına ötme! Bülbül gibi, derdi gazelden, Ne yapsan da geçmem! Ömrü hayatımda, ben güzelden, Sever gönlüm, her güzeli,hak sevgisiyle ezelden Ömrü hayatımda kötülük gelmez,bu dilden,elden... Dem: 1-Soluk,nefes2-An,zaman Alem: Fezada görünen yada görünmeyen yıldızlar,gök cisimleri ve canlıların bütünü Nizam: 1-Dizi,sıra,2-Düzen,usul,tertip,kaide,kural Hakkın Gözüyle – 27.02.2011 Kapat gözünü bir bak arz’a hakkın gözüyle, Sanki yaşamamışız,Halik'ın öz sözüyle, Hayatta gün görmemiş,hakikatın özüyle, Gafil geçen bir ömür,pişmanlığın yüzüyle. Hayat dünyada canlı, yaşanan bir zamandır, Yokluğa sürüklenen,bir çok olay, amandır, Geçsede geri gelmez! Ne çok yamandır, Dünyada kazancımız,sıradan garip samandır. Ma’rifeti yaşarken,cihanı kazanmakmış, Yaşam, ilmi hal ile, şu ömre uzanmakmış, Gaflet ile dünyayı,gerçek hayat sanmakmış, Ömrün sonunda heyhat, bedbaht olup usanmakmış. İnsan ecdadını hep,Allah adıyla anar, Dünyada herkes bir kaç lokma nimete banar, Yaşarken şu dünyanın,bilmem neyine kanar, Gafil geçen ömründe, bilse nelere yanar. Hamal Mevlüt - 26/04/2011 Sessizce yürüyordu, hafif yağmur altında, Taşıdı hep yıllardır, ağır bir yük sırtında, Gözü yoktu kimsenin,yatında ve katında, Kalmadı hiçbir zaman,zenginliğin altında … Hayatta kıskanmadı,kimseyi hiçbir zaman, Maddeye de tapmadı,çalıştı hergün yaman, İstese dünya malı,pırlanta kıratında, Sahip olurdu fakat, yok kibir fıtratında… Luzumsuz konuşmazdı, hem de etmezdi gıybet, Aç kalsada eğilmez,dalkavuklara nisbet, Er meydanında giymiş,sanki küfeyle kısbet, Helal lokmayla yaşar,zelillik tek musibet… Her lahza-ı nefesi,dünyada hoş sedadır, Kabul eylesin Rabbim,alınteri edadır, Temiz hayatı daim,bu dünyada sefadır, Kibir ile tembellik hayatında cefadır… Kırat: İslam ülkelerinde,basılmış madeni para,ecza vew kıymetli maddeleri tartmak için kullanılan bir ölçü birimi. Nisbet: İnat olarak,İnat olsun diye Kısbet: Yağlı güreş yapan sporcunun, dana,malak,manda derisinden yapılmış giyim malzemesi. Hayat-ı Dünyam - 15/23-12-2006 Hayat-ı dünyamda eyleme ey edna nefsim, kahrı cefa ile hizmet-i cemali Gayret-i ihsan edelim; alemi dünyada, hizmet-i hakikatle ehl-i kemali Hak'tan dilerim,zevk-i sefayla geçmesin! dünya hayatım; budur ahiret temeli Her gün şafak ile birlikte cümle-i vücuduma; 'Ey nefsim,kendine gel! 'demeli Gailesiz iş yoktur dünyada, cevherini işle,fuzuli birçok lafa bakılmaz Bu dünyanın cilvesine kapılıp tül-ı emelle, fani dünyada kazık çakılmaz İbret olsun sana ey garip nefsim; alem-i dünyanın serap oyununa kanılmaz Hakikat erdemi mutlak cihanda,muharrik-i dünyam ebedi mutluluk sayılmaz Ahir-i vuslatımın hakiki gül bahçesinde,bedahet-i ahvalimi kondurdum Gözüm yaşlı gönlümün ateşine,nasibi ömrümde vuslat-ı gonca gül koydurdum Fani ömrümün kıymetini bilemedim,baki olan ahiret gülümü soldurdum Affet beni Allah'ım! Enfas-ı beyhude ömrümde, vakit-i saatimi doldurdum Hayatın hile-i oyunu mu bu? Geçti ömrüm, tamah-ı dünya ile oldu bi'zar Bilemeden geçti bu ömrüm,fani dünyada,nefsime beyhude ediyor intizar Kainattaki tüm varlık-ı mutlak ile devir eden,cism-i dünyama eder nazar Alem-i Rahmana kavuşmak isterim, ruh-u cemil'im ile ahirette istihzar Bedahet: apacık görünme,ispata ve delile ihtiyacı olmama Edna: daha veya pek aşağı ve alçak Muharrik: Oynatan,harekete geçiren,çeviren,kışkırtan,tahrik ve teşvik eden Enfas: nefesler Bi'zar: bıkmış,usanmış,bezmiş İstihzar: huzura getirme,hatıra getirme Vuslat: sevenin,sevdiğine kavuşması Hayat Okulu - 12.07.2009 Yıllar,yıllar,yıllar! Yok ettiniz her şeyi yıllar… Geçmişteki anılar,mazideki ızdıraplar… Yaşarken söylenen yalanlar,çevrilen dolaplar, Madde-i dünyada sessizce toplanan hesaplar… Bu dünyadan gelip geçerken,verdik kısa mola, Acep elimize geçen,servetimiz ne ola, Nefsimiz, günaha düşer,sessizce ömür dola, Acep kısa ömürde,neden girdik keskin yola. Yanıyor içim hep,derd-i gamımdan,günahımdan, Dünyadaki çabam,ruhumdaki garip ahımdan, Değmezmiş dünya hayatı, sırlı güzergahından, Yok oldu sanki,maneviyatın namazgahından. Yaşamak yalan diyorlar, yalan değil aslında, Yeşeriyor hayat ağacı, kökten tüm dalında, Yalan biziz demek, gafil nefsim! Yaşam yolunda, Sonsuzluğa erersin sırlı hayat okulunda, Hayat Penceresi – 01/05/2011 Hayat penceresi, hergün değişir, İnsanlar, gün yaşar,dünya gelişir, Karları hiç yoktur, mallar değişir, Gafletten Alemi bilmez eğleşir… Çok uzun görünen,ömürler biter, Günler hızla geçer,zaman da yiter, Elbet bu dünyaya, gelenler gider, Sonsuzluk alemi,daim devreder … Hayatın yolları,uzundur dardır, Seller gibi zaman, akan damardır, Hayat İtidaldir, doğru karardır, Gafile bu alem,hepten zarardır… Boş Değirmene su,taşıyanları, Luzumsuz işleri,kaşıyanları, Gördüm dünyada boş, aşiyanları, Sen affet Allahım, yaşayanları… İtidal: Aşırı olmama durumu, ılımlılık, ölçülülük Aşiyan: 1-Kuş yuvası, 2-Mecaz ev, oturulan yer, mesken Hayat Pınarım – 30.12.2008 Boşuna mı sanıyorsun? Şu fani dünyada yaşamayı Kolay mı sandın, Hayatımın zorlu yükünü taşımayı Boş ver desem de sakın boş verme, o maziyi kaşımayı Düşünde bir bak,dünya hayatında seçtiğin aşamayı Anlamadım,sen anladın mı! fani dünyanın esrarını Yaşamadan bilemezsin, boş geçen hayatın zararını Daima doğru yaşamak için vereceksin kararını Düşün de bir bak! geçen hayatının alemi efkarını Yaşamak güzel şey,fakat bilmek gerek dünya esasını Gafilsen fani dünyada, çekemezsin yaşam tasasını Hayat baharında istemesen de çekersin cezasını Ancak mutlu olur bilenler; gaip kainat yasasını Hayat pınarım ömrümce manasız işlerle mi doluyor? Dünyadaki bütün güller elbet vakti gelince soluyor Felek eyleme beni kahır ile, zillet beni zorluyor Hayat tılsımında, bir ömür, günleri üst üste koyuyor Hayat pınarımdan akibette çaresiz akan göz yaşım, Yaşam yolundaki zorlu mücadelemde kaygısız başım Sahip olduğum dünyadaki bütün malım mülküm ve taşım Eylemesin beni haktan,,nasipse bulur bir lokma aşım Hayatı Yaşamak – 19.08.2010 Bir masal,bir hikaye gibi, bu garip dünya Sanki bütün hayat,onun edasıyla hülya Bir varmış bir yokmuş,hayali olmamış Kesesini doldurmuş, fakat gönlü dolmamış Bir çocuk masumluğunda geçer mi ömür? Kalk uyan artık! Dünyayı biraz da sen sömür Elbet bir gün sen de uyuduğunu anlarsın Ömrünün sonunda kendi kendini banlarsın Kimisi sonsuz hayal aleminde bir maço Sanki hayatında, fark etmese de amaç o Kimisi de sosyetede romantik bir yosma Gafletten hemen uyan da, fazla hızlı koşma Ne yaparsan fayda yok, sanki dünya amaçsız Nimete doysan da boşluk var, hayat yamaçsız Dile gelip sorsa hayat; nedir senin derdin? Azgın nefsin peşinden,nerelere giderdin? Amaçsız hikaye midir? Hayatı yaşamak! Fark etmesen de, bu dünya sadece basamak Uyanınca zor gelir,bu cüsseyi taşımak Hayatta en zor iştir, şu zihnini kaşımak Akıl bir nimet ise bil ki, en zengin sensin Sağlığına paha biçilmez,mutlu bedensin Gafletten uyanıp nefse iyilik edensin Hayatı yaşayıp, zorlu yola sabredensin Hesaplar Sorulur… - 26.02.2011 Son nefesin, sessiz esen, fırtınasıyım ben, Yalnız öten bülbülün,acı yuvasıyım ben, Gül bahçesinde,güzelliğin mayasıyım ben, Görmez göz,sevdasız gönülün,kayasıyım ben. Kızma bana ey sevgili, hasretin bağında, Suçum yok,kaderin kötü örülen ağında, Bir bak etrafa,engeller,solunda sağında, Aşk yolu kapanmış,hasretin ulu dağında. Aşıkın cilvesi bu, yaşanır iki baştan, Garip her yerde ekmeğini çıkarır taştan, Hasret yaşar da, zevk almaz! Ne işten, ne aştan, Gün geçer,pişman olur, dökülen yaştan. Gönül ferman dinlemezse, daima burulur, Hiç kimseye sormadan, bir hayat kurulur, Yıllar da geçer,azgın dalgalar da durulur, İşte o zaman hayattan hesaplar sorulur. Hoş Geldin Ey Şehr-ü Ramazan - 23/09/2006 Geldi mübarek Ramazan-ı şerif,aşkla edelim hepimiz ibadet Allahın emri! Fani olan dünyada, ölüm hak, yaşam ise hakikat Rabbim affetsin bütün günahlarımızı,eylesin bizlere mağfiret Pişmanım Allahım,sana tövbe ile geldim, kalben getirdim nedamet Tüm ecdadı İslama dua eyledim,gözüm yaşı ile naçizane Kabul eyle Allahım,samimi kalbi hal ile duamı acizane Resul-ü Ekremden,Sahabe-i kiramdan gelene olduk tabiane Allahım lütuf eyle bedenime,kalbime de imanı daimane Boş yere geçirme zaman-ı ömrü,üç gün sonradan yaparlar gıybetin Ah gelip gidiyor ömrün,kendine gel de bak, nedir amel-i tıynetin? Daima zikir,iman ateşi ile süsle; budur bil ruhu ziynetin Ramazan içine gizlemiş Rabbim,Leyle-i Kadir de ara kıymetin Bir gün ruhum hüsran ile teslim olursa aniden melek-i Azrail Nasıl hesap vereyim ey nefsim, tüm pişmanlıkla bu duruma mukabil Henüz hayatta iken eyle amel-i sahih, bununla ömre takabil Ruhum huzur içinde terk eylesin cismi vücudum buna mukabil Kadir gecesinde indi Kuran,Yüce Allahın emirlerinin özü Ne büyük emir ve kıssalarla dolu,İbret al! işte Allahın sözü İman ile ihya et ruhunu,işte fani ömrün ile ahret gözü Bismillah ile başlar her amelim,namaz ise miracın özü Kaçarım Sessiz… - 28.09.2010 Özlem ile anmak,dünü bu günden Uzaktır hep mazinin büyüsünden Hasret türküleriyle göz önünden Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde Bulutlar üstünde uçar gibiyim Hasret dolu gönlümün sahibiyim Giden dönüp gelse, inanmaz gibiyim Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde Bu hikaye gariptir bilinmezmiş Gönlümdeki fırtına silinmezmiş Vuslatsız aşkın atesi sönmezmiş Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde Gönül yaramla, sızlayan düşümden Acı acı öten bülbülün ötüşünden Aşkın kasavetsiz gülüşünden Kaçarım sessiz, yarin dönüşünde Kaçkar Dağı İle Hasbi-hal – 10.08.2009 Kayıp yollar, kayıp yıllar, sizi aradım ben yine sessiz, Vuslat-ı gaip bir rüya gibi, dünyada yaşıyor eşsiz, Hüzünle bekliyor bak! Kaçkar; Yalnız,gaip ve neşesiz, Akan su gibi coşsa! Zaman-ı ahvalde endişesiz, Daha dün yaylamızda bir idik, mazide unutulduk, Söylese bana Köşker babam; Nerde, nasıl kurutulduk, Cengâver neslimiz, hangi hikâyelerle uyutulduk, Biz bilmesek dahi, bilen tarihle maziye tutulduk, Uçsuz bucaksız ulu Kaçkar! Sen bilirmişsin,aslını, Söyle o şanlı mazideki,çok güzel zaman faslını, Unutsa bile herkes, anlat iz-i zamandan kastını, Türkmen obamla yurt yaptım, sen bilirsin yine aslını, Kaçkar dağım, yaylam, Türkmen oba'm hepten şenlik yapılır, Ulu Bilge, Kocalarla hep yüce Allaha tapılır, Ne zamanki birlik yolundan, gailesizce sapılır, O zaman gör bak Köşker oba'ma neler neler yapılır, Ey Nesl-i Köşker! Diyor Ulu Kaçkar dağı... Hiçbir şey kaybolmaz! Bu dünyada sen aslını bilirsen, Çalış, ara, bul; Her şey senin için, muzaffer gelirsen, Unutulan şanlı mazideki ataleti silersen, Gelecek güzel! ufuk aydınlık! sen başarı dilersen... Kanlı Değirmen – 01.01.09 Gönül bağımda yine gam'ı kederde yanan ateş, hiç sönmüyor, Yurdumun insanı sanki, yaşanan ahval-i zulmü hiç görmüyor, Sanki dünyada zalimin zulmüyle, hiç kanlı değirmen dönmüyor, Neden evladı fatihan! Ahvalde düsman defterini dürmüyor? Ey alem-i İslam! Uyan ve kendine gel! Gavurun bu zulmüne, İmanın en zayıf noktasında dahi sığmaz, insanın hulküne, Gavur Kardeşimi vuruyor! Al-i Osman-ı İslam'ın mülküne, Vatanı İslam'ı sevmek ibadetti! Ne oldu senin ülküne? Fikirler,ülküler maddeleşti,nasıl maneviyat unutuldu, Benim bu mazlum milletim,çeşitli gailelerle uyutuldu, Sor da bir bak,kendi geçmişinden milletim nasıl uzak tutuldu? Kendine gelirsen bilki, tek sen değil! Alem-i İslam kurtuldu. Müslümanlar hep kardeş ise, hissetmeli düşmanın ezasını, Şuurla birlik olursa,verir uğursuz düşmanın cezasını, Kardeşin zulümle inlerken, sürersen bu hayatın sefasını, Elbet bir gün gelir, sen de çekersin! Yapılan zulmün edasını. Hulk: yaradılıştan gelen Kısa Ömür – 25.08.2010 Yaşamak güzel,fakat ömür kısa Aşk benzer bahara,ölüm de kışa Ne söylesen olmaz, bu sessiz çıkışa Gün geçer, ömür biter, şu dünyada… İnsanoğlu bu,ağlayıp da gülmek, Düşünceler altında hep büzülmek, Ard ardına, iflahından sökülmek, Nedendir bu çelişki bilir misin? … Hayatta ne için, çalışmak gerek, Bilmeli insan,dürüstlük tek erek, Şu garip dünyaya, nasıl çul serek, Düşünme yalnız! Ahirette gerek… Geçiyor bak hayatın mevsimleri, Sessizce sergilenir resimleri, Rahmet ile anılsın sonsuzlukla, Yaşamasın nesil! onursuzlukla… Hayat kimine gül, kimine diken, Sonbahar yaprakları döker iken, Sanki ömrü ahirinde geciken, Ömrü yazında hiç sefa sürmedi… Sefayı kimler sürdü,şu dünyada? Hiç düşünmeden zevk alan,hülyada, Dünya nimeti elinde, aynada, Yaz güneşi elbet! Kalmaz sanada… Erek: gerçekleştirilmesi düşünülen ulaşılması istenilen şey Kimse Yorulmasın – 07.11.2010 Senin için söylerim,hasret türküsü, gülüm! Sensiz dünya, yaşamak değil,inan ki ölüm, Bülbülün gülsüz ömrü geçse de sanki zulüm, Ağlama gül,sevdayla figan eder bülbülüm. Dünyada yalnız aşık olacak,sen mi kaldın Dertsiz gönül kapımı, neden sessizce çaldın Mecnun gibi gönlümü,susuz çöllere saldın Hasret yüküyle, sevda seraplarına daldın Bu sevda türküleri yüreğinden hiç gitmez Leylayı bulsa inan,Mecnunun aşkı bitmez Vuslata eremeden gönül suyuna gitmez Sonu hasret olacaksa, bende sevda bitmez Ses vermiyor duygular, yaşanan şu zamanda Sevda türküsü hasretle okunduğu anda Cefalı hayat biter,vuslat bulur imanda Kalmaz derd-i sukutun,cefan ile sefanda Şemsi der ki aşıkın,sevdası imtihanmış Aşık olursan gör bak,gönül nasıl da yanmış Vuslat olmasa hasretine nasıl dayanmış Yaşadıkça, her nefes, aşkı sevdayı anmış Yine garip,yapayalnız,kalbin burulmasın Gamsız boş hayatta nedir derdin? sorulmasın Boş gönüle bugün, düğün dernek kurulmasın Sonu hasret olacaksa, kimse yorulmasın Köşker Baba Destanı – 10.08.2009 Köşker Babam bozkırlarda koşturur, Göç yolunda oymağını coşturur, Yeni yurdu Anadoluya koşturur, Atalardan gelen selam gönülleri coşturur. Selam olsun bizden,Koşkar babaya.. Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya Koşkardan,Horasandan; Anadoluya geldi,gönül eri Oymağındaki Köşker gelinler,yiğitler de neferi, Oymağı ile Horasandan göç eyledi,hepten seferi, Gönüllerde birlik ile,yeni bir yurt dokur cevheri, Selam olsun bizden,Koşkar babaya.. Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya Köşker babam derki; Ey evladım soyu sopu soyladım Yurdumun dört yanını Köşker obaları ile boyladım Akkoyunlu Bozulus, oymağımı vartoda topladım Koşkardan,Horasandan geldim Anadoluyu kolladım Selam olsun bizden,Koşkar babaya.. Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya Köşker babamın oymağı Anadoluda kök sayıldı, Cihanda şan eyledi,soyu ile Anadoluda yayıldı, Cihanda gün geldi, bütün Avşar oba dağıldı, Toplanın kardeşler bitirin bu kötü ağıdı. Koşkar ata derki; dinim,soyum uludur; Hocam Ahmet Yesevi Allahın ulu kuludur. Bu dünya elbet, bir imtihan yoludur Milletim Oğuz çınarının ulu bir koludur Selam olsun bizden,Koşkar babaya.. Selam olsun nesilden gelene,Köşker obaya Nefes-i Feryadım – 08.06.2009 Dön de bir bak! Deli gönül, fırtınalı hayatta nedir? Ahd-i özlemin! Kaynayıp duruyor yine, dem-i sefadan,hayatındaki kaygan zemin, Gaflet-i sa’ika ile telaş oldu,fani hayat, beşer-i ademin, Hızla geçiyor zaman, bilemedim! Kimdedir senin yuların ve gem’in? Asr_ı saadeti, lahzayı an mı sandın, yokmu nefsine itimadın, Duy içinde Resulün sevgisini daim, İslamdır din-i itikadın, Kul olabilsek Allaha! Gönül zenginliğiyle yapılır, zik’ri yad’ın, O zaman gönül huzur bulur cihanda, şükür olur nefesi feryadın. Ruhumun sessiz tufanında gönül yaramı, ateşle dağlasan yanmaz, Zamanın ufkunda ecdadım! İman-ı kamille hizmetlerini anmaz, Evladı Fatihan da ecdadını tanıyıp,dünyayı amaçsız sanmaz, Türk milleti sonsuza dek cihat ruhu ile yaşar! Boş işlere kanmaz. Dünyada, nefsimizle amellerimiz, hep riyasız olur da gizlenir, Milletim! Fatihanla birlikte, yeni nesiller! Cihanda filizlenir, Kara günler biter de, Türk milletinin başarısı gıptayla izlenir, Rabbim müyesser kılsın! Uyansın da milletim! Artık fetihler özlenir. Ahdi: sözleşme,anlaşma ile ilgili Sa’ika: sevkeden sürükleyen hal,sebep Dem: soluk,nefes,an,zaman Lahza: Bir bakış,bir göz atma Yad’ın: Anma,hatıra getirme Müyesser: Kolayı bulunup yapılan,kolay gelen Ömür Saati - 29.03.2009 Mevlam sonsuz güzelliğiyle, beden-i ruhumu bürüdüğünde, Ruhum bedahet-i coşkuyla, ravzay-ı rahmete yürüdüğünde, Ömrümdeki tüm günahlarımı, Rahmet'i ile kürüdüğünde, Mesut olurum, aşk-ı cezb'le nefsim! Hak yoluna yürüdüğünde. Dünya malını, ne kadar çok kazansan da gelmez! Asla seninle, Amelin gelir,mal dünyada kalır,günahın ruh-u bedeninle, Şükür eden kul ol! Rahmetiyle yaratan,imtihan edeninle, Ömür biter yalnız,yolcu olursun! Eşin,dostun; seyredeninle. Sevgiliden şefeat diler, her Müslüman! Daima akın, akın, Gaflete dalmadan bu dünyaya,Rahmet-i Rahman gözüyle bakın, Dünya fani bir gül goncası, günahtan her zaman kendini sakın, İnsanlara iyilik yap! Kötüye karşı da,vakarını takın. Üç günlük fani dünyada Rabbim, ömür saatimi güzel kurmuş, Ruh-u bedenimle, bu düyada gönlüm! Gül bahçesine oturmuş, Kaderin ince çizgisinde, iyiyle kötü bir arada durmuş, Ey nefis! Sen seçeceksin yolunu,bilki iman en büyük sur'muş. Sev garip dünyada, yaratandan dolayı,yaratılan herkesi, Hissedersin gönül bahçende, mü'minlerin gül kokulu nefesi, Resulumün kainatta insanlara bıraktığı terekesi, Ahirette ebedi mutluluğun için, son din İslam güneşi. Bedahet: Apaçık görünme,besbelli olma,ispat ve delile ihtiyacı olmama Ravza: Bahçe,suyu ve çimeni bol yer Tereke: Ölen bir kimseden kalan her şey, bırakıt, miras Özledim... – 08.08.2009 Özledim, bende özledim,kalbimdeki sızıyı Kendi benliğimden, bir toz bulutunu özledim Toz bulutundaki güneşin, kızgın nefesini Tarihin tozlu raflarında kaybolan ruhumu Haykırıp hıçkıran, gözüm yaşlarını özledim Ruhumda sızlayıp kanayan yaram var derinden, Her salise ile devreden zaman-ı mefhumdan Dünyadaki gayb-i hayal ile sukun eyleyen, Zaman-ı ati'deki ve mazimdeki meçhulden, Hasret dolu,hüzün fırtınalarını özledim Ben kimim acaba? Biliyor muyum ki derinden... Beni ben yapan ceset değil, ruhumun özünden Tanıyor muyum ki, düşsel saf masumiyetimi Bir uçurtma ipindeki sihirli kıvrımlardan Bana gelen hoş sedalı, rüzgarları özledim Tüm benliğimle aradığım ecdadı ekberin Mazideki hayal ettiğim resmini özledim. Zihnimdeki hayal ile dolu zamandan gelen, Meçhul olan can-ı mazideki sarmal-ı delen Geleceğe uzanan, pak nesilleri özledim. Ruhu endamım ile,kalbim çocuk saflığında; Hasret kokan has güller, badem-i şeker misali Bayramların getirdiği meftun-u tasvir ile, Çarpan tüm kalbimle, özlem dolu gönlümden akan Coşku ve sevinçle,bu bayram sabahını özledim... Ruhumdaki Fırtınalar... – 06-12-2006 Ruhumdaki fırtınalar dinecek! Afak-ı şafakla elbet bir gün Dimağımdaki mazimin fidanları yeşermiş, nesl-i ati sürgün Dualarımda bir ses, bir nefes ile yalvarırım, Allah'a her gün Ecdad dualarıyla birlikte yaşanır,adeta ruhumda düğün Yaşadığım dünyada ruhum,tebaüd-ü acayip bir kuş kafesi Feryat etme! Ey gönlümün keder-i cefası ile inleyen sesi Ruhumda sızlayan gönül bahçemin, feryad-ı figan eden nefesi Cedd-i kebirden almışım cevher-i muazzam bir hayat felsefesi Ümit ediyorum ki; bahar gelecek dünyanın hayat-ı güzünden Yaşam sevincim ile güller açacak gönlümdeki dünya yüzünden Ders alıp bilge olmak gerek, cihanda ekber-i ecdadın sözünden Umutsuz durumlarda dahi,cihanda yaşarken,söz etme hüzünden Kalbimdeki sızıyı yok etti ümid-i neslimin, ecdad-ı kanı Düşün de çalış hayatta, yaşasın daima neslimin adı sanı Gayret edelim hep birlikte, bu fani dünyada kardeşini tanı Buluşsun artık ecdad-ı neslimin hayattaki hasret dolu canı Teba'üd: uzaklaşma,birbirinden uzak düşme Sen de yanarsın… - 19.06.2011 Uzun yokuş yolun, kıvrımındayım Söylenmeyen sözler sınırındayım Ömrümün son düzlük kenarındayım Ebedi göçün, son kararındayım. Sonbahar gelmişte,yaprak sararmış Fırtınadan yer gök, nasıl kararmış Yarim beni yerde, gökte ararmış Hasret türküsüyle,dağlar yararmış Sen ağlama yarim,gözyaşın değmez Bil, dünyada yarin,başını eğmez Bir kör kurşun bile, gönüle değmez Fırtına esse de, kaşını eğmez Aşkın şerbetini, içip kanarsın Bu dünya hep böyle, gider sınarsın Maziye bakınca, beni anarsın Eğlen deli gönül, sen de yanarsın Sert Eser Yeller - 14.08.2012 Sessiz Heceler – 25.01.2008 Dudaklarımda hüzünlü,tarifsiz, sessiz heceler, Ömrün ızdırabı ile neşesiz,kara geceler, Yaşadıkça çıkıyor ortaya garip bilmeceler, Nasıl geçiyor hayat? Sanki yaş ile dereceler. Ömrün afakı ile sarmış sanki insanı zillet, Düşün yaşarken bu ibretli hayat, nasıl bir illet, İlleti ilimle çevirmeli kazanca, ey millet! Başarmak için, müsbet ilimle dolmalı zihniyet. Dünyanın sonu mu? Acib bu hengame-i gaile, Derdini unutmak için mi? Yürüdü şu sahile, Sanki zevk için, hayatta tüttürüyor bir nargile, Ne yapsa biliyor! yine de, bu çabalar nafile. Hayat boşluk değil, sanki dünyada gaip za'ile, Dünyayı ebedi mi sandın? Oysa ömür za'ire, Yetecektir dünyadaki nasibin olan zahire, Hayat-ı dünyamda istikametim meşru daire. Mutlak aşk-ı sevgiyi beşerden mi gelir sanırsın? Sevdiğin kulu kader göstermezse nasıl tanırsın, Bu dünyada sadece ahu gözlüye mi kanarsın, Dünyadaki güzellik diye, boş yere mi yanarsın? Acib: Şaşacak,tuhaf,hayret uyandırıcı Hengame: Kavga,çatışma Gaile: Sıkıntılı iş,Başağrısı veren meşguliyet,bela,çözülmesi güç mesele,uğraştıran iş. Za'ile: Sona eren,devamlı olmayan,süreksiz,geçici,ölümlü Za'ire: ziyaret eden,tebrik maksadı ile görmeye giden Son Veda - 17.08.2010 Ağlıyorum hıçkırıklar içinde, Garip,sessiz bir hayalin peşinde, Bedenimle ruhumun ikizinde, Ayrılık hayatın, dizi dibinde. Susuyorum sessizce bu limanda, Sanki geri dönülmez, bir yoldayım. Veda ederken,şüphesiz şu anda, Rabbimle vuslat için, yoldayım. Merhamet-i rahmetin beni sarsın, Sen alemlere rahmet için varsın, Sonsuzlukta nurdan kanat takarsın, Son veda ile vuslata bakarsın. Garip bir hayal peşinden bakarsın, Ruh-u bedenden, sessizce akarsın, Hıçkırık içinde, gönül yakarsın, Bu son vedanın içinde sen varsın... Susma – 9-25/02/2012 Aşk-ı nar’la yanmış gönüle, neylesin dağlar ile taşlar, Garip dahi sukun bulmamış,değil ki şu şuursuz başlar, Gönül yarası kanasada,cerahat dolu, gözde yaşlar, Kavrulsada azaptan ruhlar,kurtuluş olmaz yakarışlar... Küfr-ü kelam fışkıran anda, Cerahatli ruhlar ne eker, Hilkat-ı kainatta mahluk! Cinsi ne ise ona çeker, Yükselsede tul-u emelde, sanki gaipte dönmez teker, Çocuk havsalası alsa da,gerçekler acı,düşler şeker... Susma! Kör vicdanlar sızlasın,mazlumlar sesiz ağlamasın, Şerefli ecdadın ruhunu, günahların hiç dağlamasın, Haksız olan güçlü de olsa, dünyada düzen sağlamasın, Garip olan kulların derdi, yarası nasır bağlamasın... Garipler hayat yaşamadan,ne leş kargalarını besler, Her nefeste hak için çıkar, zulme karşı tevhid-i sesler, Uyansında susmasın kullar,sahte dünya yaşar beleşler, Umut etsin Rabbinden daim, tövbe ile kurtulur keşler… Şu Garip Dünya - 30.10.2010 Şu garip dünyada beni vursalar Hayatı bunun üstüne kursalar Dünya malı için hep kudursalar Gam yemem asla, masal uydursalar Dert ağlatır, düşman da sakındırır Dostun piskesi dahi yakındırır Luzumsuz gurur, kibir takındırır Gaflet ise acıyla bakındırır Ömür geçtikçe,sazlıkta kamışlar Kurbağalar,balıklar susamışlar Kader ağında, yolu uzamışlar Garip dünya bu, kimler yaşamışlar Yıllar geçmiş, ruhuma hüzün çökmüş Ömür sürdükçe, gözyaşını dökmüş Gecelerin ardında,şafak sökmüş Bilsen bu garip dünya,sanki kökmüş İnsanlar içinde, izler gizlenir Sevgiyle güzellikler filizlenir Hayallerimde tüm dostlar özlenir Tekrar kavuşmak üzere sözlenir Etrafta olaylara bakınırım Düşünüp nefsimi hep sakınırım Ahlaksız insanlardan yakınırım Hak yiyenlere tavır takınırım Şemsi der,şu hülyaya boş bakarsın Garip dünyamda, gönlümü yakarsın Üç günlük ömrüm, su gibi akarsın Yeter sevgin, ekmeksiz de yatarsın Hülya: Tatlı düş, hayal,Kuruntu Terzi Ahmet Çavuş - 25.08.2010 Bil ölümsüz yiğitlerin şanını, Vatan için boş geçirme anını, Dinle,bak! Anlatayım ecdadını, İlime çalış, kurtar vatanını Amcam Terzi Ahmet çavuş; savaştı! Beş cephede, millet için, durmadan, Yoklukla geçen, hayata alıştı, Dünya malını,düşünde kurmadan. Güler yüzlü,neşeli, tatlı dilliydi, Vatan millet derdiyle ilgiliydi, Gönlü Anadoluyla sevgiliydi, Koştu cepheye terzi Ahmet çavuş… Dünyanın her yerinden, yedi düvel, Düşman gelmiş yurduma, aklı evvel, Savaş be Ahmet çavuş! Gayret sende, Kurtulacak vatan,iman bedende… Memleket yıkılıp,helak mı olmuş? Özgürlük ateşi, nasılda solmuş, Devlet-i Osman'a düşman mı dolmuş? Haydi yiğitler, koşuşun cepheye… Öyle bir nesil geçti ki zamanda, Amacı kurtuluş idi, vatanda, Düşünmedi hayatta gerisini, Sen düşün, doğrusunu,eğrisini… Oluk oluk kan aktı, vatan için, Peki! Şimdiki garabet hal niçin? Şehitler görse, böyle mi olacak? Savaşmazdı hiç! Bilse gül solacak Garip gelip, garip gittiler sessizce Vatana yaptıkları hizmet,eşsizce Şimdi kalkıp gelseler,ne derler sizce? Verilecek cevap herhal ilgisizce… Veda Evresi - 30/09/2010 Dağların, yalçın kayalarının zirvesinde, Koşarım özgürce,sonsuzluğun devresinde Güneş başka doğar, aşıkların çevresinde Bilirim ki güneş batar,veda evresinde Gönül bazen, asude deniz, bazen fırtına Dünya yükü birleşip biner,sanki sırtına Yine de yüzleri güler, aşkın fıtratına Bilirim ki güneş batar,veda evresinde Güller tomurcuk açar, bülbüller ötüşürken Kavuşan sevgililer hasretle öpüşürken Pembe hayallerle kelebekler uçuşurken Bilirim ki güneş batar,veda evresinde Aşıkın sevgisi hiç kimseye yar olmazmış Yıllar akıp geçse,deli gönül hiç solmazmış Ateş olup yansa da, gönül küpü dolmazmış Bilirim ki güneş batar,veda evresinde Zaman Geçsin - 01.10.2010 Duygular denizinde kayboluyorum sessiz, Şafak erkenden sökmüş,yalnız gönlüm neşesiz, Hüzünlü gönül bağım,seni özler busesiz Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin Kapalı kapılarda alınan sessiz nefes, Hayatı mutlu yaşa! Anılar her an enfes, Ömr-ü hayatım geçti, dünya sanki bir kafes, Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin Sahildeki dalgalar kıyıları dövüyor, Dertler ile dolmuşum,herkes seni övüyor, Aşkından başka gözüm bir şey görmüyor, Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin Aşkın fermanı ile çılgınca bir bakışa, Gül ile bülbül sen de katıl, sessiz çıkışa, Aşk Fırtınası dinsin, hayat girmesin kışa, Anlamazsan sen beni! Boşver de zaman geçsin