deniz fenerleri - Ankara Yelken Kulübü

Transkript

deniz fenerleri - Ankara Yelken Kulübü
BOZKIR YELKENCİLERİ
NİSAN 2013, YIL: 3, SAYI: 10
AYK
BOZKIR YELKENCİLERİ
Ankara Yelken Kulübü
Üyeleri için haberleşme forumudur.
üç ayda bir elektronik ortamda
yayınlanır. Para ile satılmaz.
Sahibi
Ankara Yelken Kulübü adına
Adnan Özaslan
Tanıtım, Reklam, Sponsorluk Kurulu
Sermurat KÜÇÜKGÜL (Başkan)
Tanju AKTUĞ
Hadi ATALAY
Miray BAKIR
Himmet BİROL
Cenk CENKÇİ
Mehmet ÖZÇETİN
Murat ÖZDEN
Seçgün ÖZTÜRK
Yeşim TURAN GÜREL
Zafer TÜRKYILMAZ
Ali YETKİN
Bülten Komisyonu
Editör:
Tanju Aktuğ
Redaktör:
Yeşim Turan Gürel
Miray Bakır
Mehmet Özçetin
Seçgün Öztürk
Ali Yetkin
“Yazılar yazarların görüşlerini yansıtır. Yazılardaki görüşler Ankara Yelken Kulübünü bağlamaz”
İçindekiler
Olağan Genel Kurulumuz
Kulübümüz olağan genel kurulu ve seçim sonuçları
Tanju Aktuğ, Savaş Korkmaz
2
Bozkırın Genç Yelkencileri Kış Denizinde Kamptaydı
Kulübümüz genç sporcuları yarıyıl tatilini denizde yelkenle değerlendirdiler
Nesrin Özaslan
3/4
Deniz Fenerleri
Özellikle gece seyrinde bize göz kırparak yol gösteren fenerleri tanıyoruz.
Tanju Aktuğ
5/6/7
Deniz Filmleri
Kon Tiki: Tahta Salla Okyanusta 101 Gün
Belgesel ve sinema filmi olarak Kon Tiki teknesinin macereları
Caner Fidaner
8/9
[Natural Born Killers NBK 2/3]
Takım Kaptanları (Sadrazamlar)
Takımlardan sonra bu kez de takım kaptanlarını tanıyoruz.
Suat Tülek
10/11/12/13/14/15
Finn Sınıfı
Olimpiyatların gediklisi Finn sınıfı
Tanju Aktuğ, Deniz Esen
Yelken Yarışçılığının Temelleri
Belgenin dördüncü bölümü - Orsa Seyri
Çeviren: Ercan Çelik
Bulmaca
Osmanlı Günleri
Tanju Aktuğ
Dünya Yelkenciliğinin Sadun Boro'su
Joshua Slocum
Dost
Dost nerede belli olur?
Tanju Aktuğ
Kapak ve editörden sayfası fotoğrafları Seden Erdi Hazarun
16/17
18/19
20/21
22/23
24
Editörden
Kulübümüz gençleri ve hiç yaşlanmayanları
için önemli olaylara sahne olan aylar geçirdik.
Bozkırın genç yelkencileri Şubat ayında
denize uzanıp, bol antrenman yaptılar.
Kulübümüzün olağan genel kurulu yönetime
aday iki ekibin varlığı ile olağanüstü bir
katılımla gerçekleştirildi. Bu iki önemli olayı bu
sayımızda sizlere aktarmaya çalıştık.
Daha önceki sayımızda misafir olarak
sayfalarımızı renklendiren Sayın Caner Fidaner
ve üyemiz Sayın Suat Tülek misafirlikten ev
ahalisine geçmeye ikna oldular. İkisi birlikte
“Deniz Filmleri” köşesi ile bizlere sinemada ki
deniz kokusunu getirecekler. Bu sayıda Kon
Tiki’nin inanılmaz yolculuğunu konu eden iki
filmi birden bizlere tanıtıyorlar.
Dünyada ilk kez tek başına yelkenli ile dünya
turu gerçekleştiren Joshua Slocum ve öyküsü
bu sayımızdaki ilginç konulardan birisi. 113 yıl
öce yazdığı kitabının dilimize kazandırılması
anısına kendisi ve yolculuğunu sizlere
tanıtmak istedik.
Deniz fenerleri sıklıkla karıştırılan kısaltmaları
ile sorun yaratabilmektedir. Bu konuyu
aktararak akılda kalmasını kolaylaştırmak
istedik. Finn sınıfının tanıtımı, Sayın Tülek’in
süren Muhteşem dönemi anlatımı, yarış ile
ilgili temel bilgiler, bulmaca köşemiz yine
sizlerin görüşleri için yerlerini aldılar.
Bu kez kapağımızı ve bu sayfayı süsleyen
fotoğraflar Foto Wind Akademi ile çalışan Sayın
Seden Erdi Hazarun’dan. Yarıştaki teknelerin
ve ekiplerin hareketlerini, coşkularını yansıtan
güzel karelerinden zor seçebildiğimiz bir
kaçını bizlere paylaştığı için teşekkür ediyoruz.
Üzüntülü günlerinde de olsa bizi kırmamak
inceliğini gösterdiği için minnettarız. Sayın
Burçin Hazarun’u bir kez daha rahmetle
anıyor, Seden hanım başta olmak üzere tüm
yakınlarına sabırlar diliyoruz.
Tanju Aktuğ
1
Olağan Genel Kurulumuz
Kulübümüz genel kurulu 9 Mart 2013 günü lokalimizde toplandı. Yıllardan beri ilk kez seçimlere
iki listenin girmesi sonucu olsa gerek katılım son derece yoğundu. Borcu olmayan 227 üyemizden
oluşan katılım cetvelinde bulunan 157 üyemiz yanı sıra, diğer üyelerimizden de gelenler ile 200’ün
üzerinde bir katılım ile genel kurul açıldı. . İstiklal marşımız hep birlikte söylendi. Başta yüce Atatürk ve
denizci şehitlerimiz olmak üzere ebediyete intikal etmişler anısına saygı duruşunda bulunuldu.
Sayın Tulga Niran divan başkanlığına Sayın Funda Gezer yardımcılığına, Sayın Songül Varol yazman
üyeliğe seçildiler. Divan kurulu görevine başladı Geçmiş yönetim kurulu çalışma raporunu ve geçmiş
dönem bütçesini sundu. Üyelerimiz raporlar ile ilgili görüş ve sorularını ilettiler. Yönetim kurulu
eleştiriler ve sorular ile ilgili ek bilgiler verdi. Denetim kurulunun raporu sunuldu. Eski yönetimin ibrası
iki karşı oya karşın genel kurulun diğer katılımcılarının oyları ile gerçekleştirildi.
Yönetime aday ekiplerden birisi Adnan Özaslan, Servet Toraman, Savaş Korkmaz, Deniz Esen, M. Sırrı
Gürkan, Akif Akbulut, Sermurat Küçükgil, Necat Sancak ve Muazzez Bayazıt’an oluşuyordu. Diğer ekip
ise Ahmet Portakal, Ali Yetkin Yeşilbağlı, Mehmet Mustafa Özçetin, Muharrem Mantar, Murat Mutlu,
Murat Okay, Oğuztan Şimşek, Osman Köksal, Ömer Faruk Özeroğlu‘dan oluşuyordu. Metin Acar’da
kişisel olarak yönetim kuruluna adaylığını koydu. Sayın Mehmet Mustafa Özçetin ekipleri adına
gelecek dönem ile ilgili hedefleri ve planlarını içeren bir konuşma yaptı. Konuşmaların ardından
oylamaya geçildi.
Adnan Özaslan ile başlayan liste 104, Ahmet Portakal ile başlayan liste 37, Metin Acar 3 üyemizin
oylarını aldılar. Bu sonuç ile Adnan Özaslan ile başlayan liste seçimi kazandı. Toplantıdan sonra seçilen
yönetim kurulu görev bölümü yaparak web sitesinde ilan etti.
Yeni yönetim kurulumuz ve görevleri:
Yönetim Kurulu Yedek Üyeleri
DENETLEME KURULU
DİSİPLİN KURULU
ADNAN ÖZASLAN
SERVET TORAMAN
SAVAŞ KORKMAZ
DENİZ ESEN
M.SIRRI GÜRKAN
AKİF AKBULAT
SERMURAT KÜÇÜKGÜL
NECAT SANCAK
MUAZZEZ BAYAZIT
ASİL
İLKNUR GÜR
ALİ TUNÇER
ONUR KADIOĞLU
Başkan
II. Başkan
Genel Sekreter
Sayman
Üye
Üye
Üye
Üye
Üye
YEDEK
ALPER SOYLU
OZAN YALÇIN
EMRE SOYDAŞ
ERCAN ÇELİK
ALTUĞ ÇALIŞIR
HASAN MURAT TÜZÜN
FERDANE GÜL KONMAZ
MURAT ABDULLAH ÖZDEN
RASİM CAN SARAÇLAR
ÖZLEM ERÇİN
ZEYNEP NAVARO
SEÇGÜN ÖZTÜRK
ASİL
ATİLLA BİLGİÇ
AHMET KOÇYİĞİT
ALİ RIZA KOÇ
SUHA TUNCER
ADEM YÜKSEL
YEDEK
MURAT KAHRAMAN ÇETİN
NUSRET ANAFARTA
VEYSEL METE ELÇİ
UĞUR POYRAZ
ENGİN ÖZTÜRK
Daha sonra TYF temsilcilerimiz ve ADF temsilcilerimiz için seçimler yapıldı. Seçimler sonucunda
aşağıdaki tabloda isimleri anılan üyelerimiz ilgili kuruluşlarda kulübümüzü temsile hak kazandılar.
TYF Temsilcilerimiz
ADNAN ÖZASLAN
SERVET TOROMAN
MEHMET SIRRI GÜRKAN
ADF Temsilcilerimiz
SAVAŞ KESİM
HAKAN KIZILASLAN
TUNCAY ALKAN
Seçimlerden sonra üyelerimiz gelecek dönem için dilek ve temennilerini dile getirdiler.
Seçilen üyelerimizi kutlar, yeni dönem çalışmalarında başarılar dileriz.
Kulübümüzü ileri götürme yollarında pruvaları neta, rüzgarları kolaylarına olsun…
Tanju Aktuğ Savaş Korkmaz
2
Bozkırın Genç Yelkencileri
Kış Denizinde Kamptaydı
Çocuklarımız, geleceğimiz. Bir de yelken sporcusu
olunca bu güzel sporu yarın onlar geliştirecekler;
büyüyecekler, belki de birçoğumuzun olduğu gibi
yelken ve deniz onların da yaşam biçimi olacak.
Ankara’da gölde antrenman yapan, daha çok
denizde yarışan çocuklarımızı gerek kendilerini deniz
ortamında daha iyi geliştirmeleri, gerekse yarışlarda
daha başarılı olabilmeleri amacıyla sömestr tatilinden
faydalanarak Fethiye’ye kamp yapmaya götürdük.
26 Ocak sabahı Ulusoy firmasından kiralanan özel
otobüs ile Aslı Saraçlar, Duru Yağmur Mantar, Yaren
Sezginer, Barış Elçi, Ahmet Cahit Özakıncı, Boran
Seçkin, Onur Topçuoğulları, Barış Koçyiğit, Volga Saçık,
Alper Karapınar, Barış Ürün ve Barkın Niran isimli 12 sporcumuz ve antrenörleri Şebnem Ataçocuğu
ile birlikte erkenden yola çıktık. Bazı velilerimiz de bize katıldı. Üstelik bu velilerden Rasim Can Saraçlar
kampın organizatörlüğünü yürüttü. Yolda 1-2 kısa moladan sonra Afyon’da yemek molası verdik.
Yolculuğun sıkıcı olmaması alınan filmleri izledik. Akşama doğru Fethiye Yelken Kulübü’ne vardık
ve bizden önce yola çıkarak teknelerimizi götüren kamyondan malzemelerimizi boşalttık. Sonra
otelimize giderek yerleştik.
Ece Saray Marina & Resort bence Fethiye’nin en güzel oteli olmakla birlikte yemekleri de nefisti ve
tüm odalar deniz manzaralıydı. Genç sporcularımız 3’ü bir arada kalarak 4 adet süit odayı kullandı.
Otelin sahibi Sema Ece eski bir arkadaşımız olduğu için bize hatırı sayılır bir indirim yaptı. Son derece
sembolik bir ücret ödeyerek, açık büfe kahvaltı ve muhteşem akşam yemekleri (hele o tatlılar yok mu
şefim ellerine sağlık) ile birlikte çok şık odalarda konakladık.
Antrenörümüz her sabah kahvaltıdan önce çocuklarımıza spor yaptırdı. Benim odamın hemen
önünde oldukları için odamın balkon kapısını sonuna kadar açarak sabah sporunun çoğunda onlara
eşlik ettim.
İlk gün çevreyi çok iyi
bilmediğimiz için otelden
öğle
yemeği
olarak
sandviç hazırlamasını rica
ettik. Marketten aldığımız
içeceklerle birlikte yelken
kulübünün yolunu tuttuk.
Sporcularımız seri bir şekilde
teknelerini donattı. Tam
suya çıkmaya hazırlanırken
şiddetli bir yağmur başladı
ve kulübün altındaki depo
kısmında bob oynayarak
3
(kimin kazandığını söylemem) yağmurun
dinmesini bekledik. Bu arada yemek işini
halledelim dedik ve sandviçlerimizi yemeye
başladık ama kulübün hemen yanındaki
köfteciden gelen koku hepimizi cezbetti.
Yağmur kesilir kesilmez çocukların suya bir
çıkışı vardı ki nasıl özlemle, keyifle, neşe içinde
görmeliydiniz. Birkaç saatlik antrenmandan
sonra toplandık ve aracımızla otele döndük.
Ankara’dan Fethiye’ye gittiğimiz aracımız ve
kaptanımız hep bizimle birlikteydi.
Ertesi gün yani pazartesi günü havanın çok
düşük olduğunu hatta öğleye kadar rüzgarın
sıfır olduğunu öğrenince kahvaltıdan sonra Aşkım hanım rehberliğinde (Şebnem’in annesi) Ölü
deniz ve Kaya köyü gezisi yapmaya karar verdik. İyi ki de yapmışız çünkü özellikle Kaya köyü kayaların
içinde çok sayıda evden oluşan son derece değişik bir yer ve böylece ölü zamanımızı kültür gezisi ile
değerlendirmiş olduk. Öğleden sonra 9 optimist, 3 laser ve 2 botla tüm sporcularımız denizdeydi.
Saatlerce antrenman, özellikle orsa pupa çalışması yapıldı. Antrenman arası tabi ki köfte ekmeklerimizi
yedik. (Köftecinin güvenilirliği hakkında yaptığımız araştırmadan sonra)
Salı gününün en büyük özelliği Şövalye adasıydı. Antrenörümüz Şebnem’in büyüdüğü, yelken yaptığı
yerler olması sayesinde çok bilinçli seyirler yaptık. Özellikle adanın arka tarafı yelken eğitimi için çok
uygundu. Kulüp ile Şövalye adasının arkası bir hayli mesafede olmasına rağmen sporcularımız son
derece keyifle hatta birbirleriyle yarışarak kısa sürede iyi yol aldılar. Burada start hattı kurduk, orsa
şamandırası attık ve bol bol yarış antrenmanı. O gün çocukların canı sucuk ekmek istedi. Onlar ister
de olmaz mı?
Ertesi gün marketten tek kullanımlık bir mangal, sucuk, ekmek ve ayran alışverişimizi tamamladıktan
sonra rota yine Şövalye adası. Sporcular yine sıkı bir şekilde antrenmana devam ederken Rasim bey
mangalımızı hazırladı. Çocukların gözlerindeki keyfi görecektiniz. O manzara her şeye değer.
Bir haftalık kampımız çok verimli geçti. Keşke biraz daha uzun sürseydi. Her gün bir önceki günden
daha iyi yelken yaptılar, kendilerine güvenleri her gün daha çok arttı, hedefe ulaşmak için daha
doğru kararlar verdiler. Şebnem antrenörleri hatalarını, doğrularını gerçekten çok güzel anlattı, çok iyi
taktikler verdi. Çocuklarımız da çok iyi anladılar
ve uyguladılar. En güzel tarafı da birbirleriyle
olan dayanışmalarıydı. Büyükler küçüklere
yardımcı, küçükler büyüklere saygılı. Tekneleri
gerek donatırken gerekse taşırken özveriyle
ortak hareket etmeleri, kaynaşmaları, sadece
yelken eğitimi değil, sosyalleşme de vardı.
Ben onlarla birlikteyken çok mutluydum. Bu
çocuklar bizim çocuklarımız, gururumuz,
geleceğimiz ve Ankara Yelken Kulübü var
olduğu sürece çocuklarımız, gençlerimiz için
ne gerekiyorsa yapacaktır.
Nesrin Özaslan
4
DENİZ FENERLERİ
Karanlık çökünce denizcinin gözleri tanıdık ışıkları aramaya başlar. Özellikle de ona göz kırpan sevgilisi
deniz fenerlerini. Seyir fenerleri denizde çeşitli engelleri denizciye göstermek için konuşlandırılmıştır.
Burunlar, dalgakıranlar, sığlıklar, kayalıklar, batıklar gibi seyir güvenliğini etkileyebilecek noktalara
konuşlandırılırlar. Doğal olarak onlardan yararlanıp, ilgili engellerden kaçınarak güvenli rotamızı da
bize göstermiş olurlar. Ayrıca onlardan kerteriz alarak bulunduğumuz mevki, yönümüz gibi seyir ile
ilgili bilgilere de ulaşabiliriz.
Fenerler başlıca üç biçimde yerleştirilirler. Kıyıdaki fenerler kara üzerindeki binalar veya direkler
üzerine yerleşirler. Deniz üzerinde sığ bölgelerde ayaklar üzerinde, biraz daha derin yerlerde ise
demirli şamandıralar üzerindeki direklere yerleştirilirler. Çok ender olarak ise demirli gemiler üzerinde
yer alılar. Tarihlerinde yanan ateşe dek uzanan ışık kaynakları günümüzde elektrik enerjisi olarak
sabitlenmiştir. Yine tarihlerinde fener kulesinin altında oturan fenercilerce yakılıp, söndürülen fenerler
günümüzde gün ışığını izleyen sensorlarca kumanda edilmekte, hemen hepsi güneş enerjisi ile şarj
olan bataryalar kullanmaktadırlar.
Gördüğümüz ışığın hangi fenerden olduğunu anlayabilmemiz için yaydıkları ışığın renginden, yanıp
sönme özelliklerine dek çeşitli farklılıklar gösterirler. Bu farklılıkları ezberlemek olanaksızdır, ancak
deniz haritalarında fenerlerin yeri ve özellikleri (karakteristikleri) verilerek ayırmamız veya tanımamız
sağlanır. Fener özellikleri haritalarda kısaltılarak verilir. Bu kısaltmada önce fenerin yanma özelliği
verilir, sonra sırası ile ışığının rengi, ritmik çakmalarının yineleme süresi, denizden yüksekliği ve ne
kadar uzaktan görülebildiği yazılır. Aşağıdaki örnek resimdeki fener haritada “Fl R 10s 80m 19M” olarak
işaretlenir. Fl sürekli yanmak yerine, belli aralıklar ile çaktığını belirtir. R “red” sözcüğünün kısaltmasıdır
ve ışığının kırmızı renkte olduğunu söyler. Renk harfi kullanılmamış ise renginin beyaz olduğu anlaşılır.
10s ise ışığın 10 saniyede bir çaktığını bize anlatır. 80m deniz yüzeyinden 80m yüksekte yer aldığını,
19M ise iyi görüş koşullarında 19 milden görülebildiğini belirtir.
Eğer haritada fener “Fl(3) 15s 10m 5M” olarak gösterilse idi, aşağıdaki tabloda belirtilen özellikleri
olduğunu anlayacaktık.
Örnek
Fener Tipi
Fl (3)
Renk
5
çakar
Beyaz
Periyodu
15s
Her 15 saniyede 3 kez çakan fener
Yükseklik
10m
Denizden 10 metre yüksekte
Menzil
5M
5 Deniz Mili mesafeden görülebilir
Fener tipleri ve kısaltmaları aşağıdaki tabloda verilmektedir. İngilizceleri de kısaltmaların kaynağı oldukları
için tabloya eklenmiştir.
Fener Tipi
Sabit
Fener
Genel Görüntü
Fixed
F.
Occulting
Oc.
Isophase
Iso.
Flashing
Fl.
Long Flashing
L.Fl.
Group Flashing
Fl.(3)
Sürekli yanar
uzundur
uzundur (dakikada 50 kereden daha az yanar)
Ritmik olarak 2 saniyeden uzun süre için
e daha uzundur.
Composite Group
Fl.(2+1)
Flashing
Grup Seri
Quick Flashing
Q.
Group Quick
Flashing
Q.(3)
Ritmik olarak dakikada 50-80 kere yanar.
-80 kere çakar.
Q.(6)+L.Fl.
Mors Kodu
Very Quick
Flashing
V.Q.
Ritmik olarak dakikada 80-160 kere yanar.
Ultra Quick
Flashing
U.Q.
Ritmik olarak dakikada 160 kereden fazla
yanar
Morse Code
Mo.(U)
Yaydıkları ışığın rengi için kullanılan kısaltmalar da aşağıdaki tabloda özetlenmiştir. Yine kısaltmaların
kaynağı olan İngilizce sözcükler tabloya eklenmiştir. Fenerlerde en sık kullanılan renkler beyaz, kırmızı ve
yeşildir. Diğer renkler oldukça ender kullanılır. Alt ile kısaltılan renk değiştiren fenerlerde Alt WG gibi bir
kısaltma biçiminde hangi renklerin kullanıldığı gösterilir.
Türkçe
W
White
R
Red
G
Green
Vi V
iolet
Beyaz
M
Bu
Blue
Mavi
Or
Orange
Turuncu
Am
Amber
Amber
Alt
Alternating
6
Bazı fenerler yalnızca belirli açılardan bakıldığında ışık verir, diğer açılardan bakıldığında ışık vermez.
Ya da bazı açılarda bir renk çakarken, diğer açılarda başka renk çakar. Bu açılara fener sektörü denir.
Sektörlü fenerler seyir tehlikesi bulunan bölgeleri belirtmek için kullanılır. Örneğin yaklaşılan bölgede
minik bir ada vardır, sizin ile fener arasına ada geldiğinde fener kırmızı renkte çalışır, ada yolunuzun
üstünde değil ise fenerin beyaz çalıştığını görürsünüz. Aşağıdaki resimde bir elektronik haritadan
alınan görüntüde tehlikeli adacığa gelen bölümlerde kırmızı, diğer sektörlerde beyaz çakan bir feneri
ve kırmızı sektörün daha iyi anlaşılması için bizim eklediğimiz kırmızı çizgileri görebilirsiniz. Fenerin
beyaz ışığı 6 deniz milinden görülebilir iken, kırmızı ışığı 4 deniz milinden görülebilmektedir.
Denizcilerin dostu fenerler çalışmaz ise büyük sorun yaratırlar. Haritada gördüğü feneri göremeyen
denizci sıkıntı yaşamaya başlar. Eğer bir fenerin çalışmadığını görürsek en kısa zamanda ilgililere
bilgi vermek gerekir. Ülkemizde fenerlerden Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü sorumludur. Bakım
onarımlarını gerçekleştirirler, yerleştirilmelerine karar verirler. Çalışmayan fenerler ile ilgili olarak 151
nolu telefon ile Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü’ne ulaşıp, bilgi verebiliriz.
Tanju Aktuğ
7
DENİZ FİLMLERİ
Kon Tiki: Tahta Salla Okyanusta 101 Gün
Ucu bucağı görünmeyen bu suların arkasında ne var? Denize
kıyısı olan topraklarda yaşayan insanlar bunu düşündüler kuşaklar
boyu. Sonra içlerinden bazıları tekneler yaptı, bu sorunun cevabını
bulmak için sulara bıraktı kendini. Thor Hyerdal da 1947'de yaptı
bunu, ama suların ardında ne olduğunu bulmak için değil, suların
ardını arayan insanların yüzlerce yıl önce okyanusu tahta bir salla
aşmış olabileceklerini kanıtlamak için. O bir bilim adamı mıydı,
yoksa bir maceracı mı? Muhtemelen her ikisi de.
Bizim ilkokulda camlı bir kitaplık dolabı vardı, arkadaşlarım okuma
öğrenirken ben o kitaplığın raflarını keşfederdim. Thor ile ilk orada
tanıştım, ilk okuduğum ve unutamadağım kitaplardan biri KonTiki oldu. Sonra 2004'te Oslo'ya gittim, Thor Hyerdahl Müzesi'ni
gezdim, orada hem Kon Tiki ile birlikte Hyerdahl'ın keşif gezilerinde
kullandığı salları gördüm, hem de onun maceracı ruhuyla daha
yakından tanıştım. Hyerdahl 2002'de ölmüştü, fakat onun heyecanını paylaşanlar 2012'de yaptıkları
filmle ekibin büyük okyanusta geçirdiği günleri anlattılar ve Oscar'ın İngilizce dışı en iyi film adayları
arasına girdiler.
Hikaye Thor Hyerdahl'ın bir iddiasıyla başlıyor. Bilim dünyası, büyük okyanustaki ada gruplarından
Polinezya'da yaşayanların batıdan, yani Avustralya yönünden gelip buralara yerleştiğini söylüyor.
Hyerdahl ise bu adaların ilk sakinlerinin batıdan değil, doğudan, yani Güney Amerika'dan geldiklerini
iddia ediyor. Okyanustaki akıntıların bu yolculuğu kolaylaştırmış olacağını hatırlatıyor. Adalarda ve
Peru'da gözlediği kimi etnografik ortak noktaları da iddiasına kanıt olarak gösteriyor. Teknesinin adı
olan Kon Tiki de, Peru'nun eski halkı İnka’ların güneş tanrısının antik adlarından biri.
2012 yapımı film Thor'un iddiasını, kendine kafa dengi birkaç arkadaş bulmasını, 1500 yıl önceki
teknikle bir sal imal etmelerini ve bunu kullanarak Peru'dan batıya doğru yola çıkmasını, okyanusta 101
günde 8 bin kilometre seyrettikten sonra Polinezya'ya ulaşmasını anlatıyor. Hyerdahl antropologları
bu adalardaki halkın Asya'dan değil, güney Amerika’dan geldiğine inandıramıyor, ama o yolculuk
başlı başına bir olay. Filmi izlemeye başlarken sonunu biliyoruz, ama bu macera filmde çok güzel
görüntülerle, insan ilişkilerine de değinilerek anlatılıyor. Hem yolda karşılaşılan tehlikeler, hem bunlarla
başa çıkma yöntemleri. Özellikle de yolun sonunda karaya yanaşırken yaşananlar filmi çok ilginç hale
getiriyor. Denizle iç içe yaşayanların bu filmi izlerken keyif alacaklarını düşünüyorum.
Ama bu maceralı yolculuğu merak edenlere önereceğim bir film daha var, o da gezinin belgeseli.
1947 gezisi sırasında ekibin çektiği siyah beyaz ham film parçalarının Hyerdahl tarafından sonradan
kurgulanması ile ortaya çıkan 77 dakikalık belgesel film. 1951'de en iyi belgesel Oscar'ı almış, Norveç'e
Oscar ödülünü ilk kez bu film taşımış. Bu film yalnızca deniz severlere değil, belgesel meraklılarına da
hitap ediyor. Gerek gezinin öncesinde, gerek yolculuk sırasında yaşanan pek çok ayrıntı bu belgeselde
kendine yer bulmuş. Örneğin salın hazırlanışı (Perunun içlerinden balsam ağaçları buluyorlar), gezinin
amacı ve yol haritası (nereden çıkıp nereye gidiyorlar), yolda nasıl yemek yaptıkları vb belgeselde çok
8
güzel anlatılmış. 1949'un bugüne göre çok çok sınırlı teknolojik
olanaklarıyla böyle bir film çekilebilmiş olması, ancak insanın
işini çok sevmesiyle açıklanabilir herhalde.
Kuşkusuz bu maceranın, Polinezyalıların Peru'dan gittiklerini
kanıtlaması beklenemezdi, böyle bir yolculuk bu iddianın
mümkün olduğunu gösteriyordu sadece. Bu yüzden,
Hyerdahl'ın başka kanıtlarla desteklenmeyen iddiası bilim
dünyasında kabul görmedi. Fakat son yıllardaki genetik
antropoloji araştırmaları, Thor Hyedahl'in iddiasının çok da
yabana atılır olmadığını gösteriyor. Yeni kanıtlara bakan bilim
adamları, Polinezya'da yaşayanların tümü değilse de, bir kısmı
Peru'dan gelmiş olabilir diyorlar. Evet, bilim donmuş bir kalıp
değil, değişiyor. Ne diyelim, ilk ve son sözü Efesli hemşerimiz
Herakleitos söylemiş zaten, denizcilerin de çok iyi bildiği gibi;
“Her şey akar, her şey değişir”, yani Panta Rei!
Caner Fidaner
Meraklısına bağlantılar:
- 2012 yapımı Kon-Tiki'nin fragmanı : http://www.youtube.com/watch?v=527Qd5EdkEY
- 1950 yapımım belgesel Kon Tiki'den ilginç bir bölüm : http://www.youtube.com/watch?v=EXupSji8J0
- Hyerdahl'in tezlerine kısmen de olsa destek veren çalışma hakkında bilgi : http://www.newscientist.
com/article/dn20546-early-americans-helped-colonise-easter-island.html
9
Natural Born Killers
NBK 2/3
TAKIM KAPTANLARI (Sadrazamlar)
Kanuni’nin Topkapı-spor’da direktörlük yaptığı dönemde
Takım’ın başında Kaptan olanlar (sadrazamlar)
•
1518 Piri Mehmed Paşa
•
1523 Pargalı İbrahim Paşa (Rum)
•
1536 Ayas Mehmet Paşa (Arnavut)
•
1539 Damat Çelebi Lütfi Paşa (Arnavut)
•
1541 Hadım Süleyman Paşa (Devşirme)
•
1544 Damat Rüstem Paşa (Boşnak)
•
1553 Kara Ahmed Paşa
•
1555 Damat Rüstem Paşa (Boşnak)
•
1561 Semiz Ali Paşa (Arnavut)
•
1565 Sokollu Mehmed Paşa (Sırp)
Nasıl kaptan oldular (kimler öldürüldü) ?
1518 Piri Mehmed Paşa
25 Ocak 1518 - 27 Haziran 1523
Yunus Paşa Öldürüldü
Mısır Seferi dönüşünde ani bir kararla Yavuz Sultan Selim sadrazam olan Yunus Paşa’yı 13 Eylül 1517’de
idam ettirdi. Sonrada Piri Mehmed Paşa’yı Takım Kaptanlığı (vezir-i azam) görevine atadı (25 Ocak
1518)
Kanuni 1520’de Direktör olduğunda, Piri Mehmed Paşa’dan kaptanlık bandını almadı. Birlikte 3 yıl
çalıştılar.
Piri Mehmed Paşa’nın öldürülmesi
Pargalı takım kaptanı oldu ama her an kaptanlığın Piri Mehmed Paşa’ya verileceği endişesini duyduğu
için, 1532’de Mehmet Paşa’nın oğlu Mehmet Efendi ile anlaşarak babasını zehirletti.
1523 Pargalı İbrahim Paşa (Rum)
27 Haziran 1523 - 15 Mart 1536
Yukarıdaki tarihlere bakılırsa En uzun kaptanlık görevini yapanlar Pargalı
İbrahim ve Damat Rüstem Paşa’dır
•
13 yıl ile Pargalı İbrahim. Manisa ekibi: Kanuni, Kanuni’nin nikahlı eşi
Mahidevran, Şehzade Mustafa, Pargalı İbrahim, Pargalı’nın eşi aynı zamanda
da Kanuni’nin kızkardeşi Hatice Sultan ve diğer devlet adamları (Piri Reis de
bu ekipte)
•
15 yıl ile Damat Rüstem Paşa. Hürrem ekibi: Kanuni, Kanuni’nin nikahlı
eşi Hürrem, Damat Rüstem Paşa, Damat Rüstem’in eşi aynı zamanda da Hürrem’in kızı Mihrimah
10
Sultan ve diğer devlet adamları
Pargalı, Viyana’da beraberlikle dönse de Belgradspor, Rodosspor, Mohaçspor, Safevispor, Tebrizspor
maçlarının hepsinde galip geldi.
“Direktör Kanuni de kim ola.. bu takım benden sorulur..” megalomanisi içerisine girdi.
“Muhteşem olan benim.. ben Muhteşem İbrahim’im..” demeye başladı
“Bu büyük devleti idare eden benim; her ne yaparsam, yapılmış olarak kalır, zira bütün kudret benim
elimdedir; memuriyetleri ben veririm, eyaletleri ben tevzi ederim; verdiğim verilmiş, reddettiğim
reddedilmiştir. Büyük padişah bir şey ihsan etmek istediği yahut ihsan ettiği zaman bile eğer ben
onun kararını tasdik etmeyecek olursam, gayr-i vaki gibi kalır; çünkü her şey; harb, sulh, servet, kuvvet
benim elimdedir. “
1532 Figani idam edildi.
Budin’den İstanbul’a getirerek sarayına diktirdiği üç güzeller heykellerini “put dikti” diye eleştiren şair
Figani’yi idam ettirdi.
« Dü İbrahim amed be-deyr-i cihan
Yeki büt-şiken ü yeki büt-nişan » Figânî
(Cihan tapınağına iki İbrahim geldi. Biri putları kırdı, diğeri putları dikti)
1535 İskender Çelebi (İskender Paşa) idam edildi.
Pargalı’nın bir oyunu ile hazineyi taşıyan ekibe bir baskın yapıldı ve İskender Paşa’nın hazineyi
çaldığı süsü verildi. İskender Paşa, 24 Ekim 1534’te azlettirildi, azlinden 4 ay 20 gün sonra Bağdat’ta
Atpazarında astırılmak suretiyle idam ettirildi.
Hürrem, Kanuni öldükten sonra kendi oğullarından birini Direktör yapmak istiyordu.
Pargalı ise Manisa’dan gelen Mahidevran’ın oğlu Şehzade Mustafa olmalı diyordu.
Pargalı’nın üstteki hataların hepsi Hürrem için birer koz oldu.
Ayrıca İbrahim Paşa ile ilgili kendisine hediye olarak gönderilen Kur’anları kabul etmediği, Hristiyanlık
inancını taşıdığı, eşiyle ilgilenmediği, bazı cinayetleri sakladığı ve Doğu seferleri sırasında boş yere
harcamalar yaptığı söylentileri de yayıldı.
1536 Pargalı İbrahim’in öldürülmesi
1536 yılında Pargalı’nın gücünden kaygılanan Kanuni; Hürrem’in de dolduruşuyla bu başarılı ama
megaloman takım kaptanının öldürülmesi emrini verdi. 14-15 Mart gecesi iftar için saraya davet
edildi. İftardan sonra dört dilsiz cellat tarafından boğuldu. Ve Makbul olarak anılan Pargalı İbrahim
artık Maktul olarak anılmaya başladı.
1536 Ayas Mehmet Paşa (Arnavut)
14 Mart 1536-13 Temmuz 1539
3 yıl Takım Kaptanlığı yaptı. Akıllıydı, Adaletliydi, silikti, çok hayratı vardır, kadınlara düşündü, konağında
45 beşik sallanırdı, Veba hastalığı nedeniyle öldüğünde 20 çocuk yetim kaldı.
1539 Damat Çelebi Lütfi Paşa (Arnavut)
13 Temmuz 1539 - Nisan 1541
Kanuni’nin kızkardeşi Şah Sultan ile evliydi.
11
Bir gün karısı şöyle bir dedikodu duydu; “Damat Çelebi Lütfi Paşa, fuhuş yapan bir kadının cinsel
organını ustura ile oydurarak idam ettirmiş..”
Bunun üzerine Şah Sultan ile Damat Çelebi Lütfi Paşa arasında şöyle bir diyalog geçiyor
- (Şah Sultan; Lütfi Paşayı ayıplayarak) “Hangi vezir zamanında bu yüzden keşf-i avret kılınmıştır
ki senin asrında vaki ola?”
- ŞRRRAAKKK..!! (Lütfi Paşa cevap vermek yerine Kanuni’ni kızkardeşine tokatı aşk etmişti)
Kanuni’nin kızkardeşine tokat atmanın cezası yine hafif oldu; Takım Kaptanlığından alındı Dimetoka’ya
sürgüne gönderildi. Burada 20 yıl yaşadıktan sonra eceliyle öldü.
1541 Hadım Süleyman Paşa (Devşirme)
Nisan 1541 - 28 Kasım 1544
3 yıl Takım Kaptanlığı yaptı. Bir maçta Mısır’dan Transfer Deli Hüsrev Paşa ile yumruk yumruğa girişince
ve hatta bıçaklar çekilince.. Kanuni her ikisine de önce kırmızı kart göstertti, sonra takımdan attı.
Hadım Süleyman Paşa 3 yıl sonra da eceliyle öldü.
1544 Damat Rüstem Paşa (Boşnak)
28 Kasım 1544 - 6 Ekim 1553
Rüstem Paşa önceleri 3. Yedekti..
Sonra Kanuni’ye damat adayı oldu ve Takım’da direkt oynamaya başladı.
- “Yahu bu cüzzamlı..” diyerek diğer oyuncular düğünü engellemeye çalıştı.
Hekim Mehmet Halife; Paşa’yı kontrol amaçlı muayene etti. Muayene sırasında gömleğinde bir bit
buldu. O günlerdeki tıp bilgisine göre bir cüzamlının üzerinde bit barınamayacağı için gömleğindeki
bit cüzzamlı olmadığına delil olarak kabul edilerek evlenmesine izin verildi.
Ve Hürrem’in kızı Mihrimah ile evlendi.
Bit’in kerameti
Olucak bir kişinin bahtı kavi talii yar
Biti dahi mahallinde anın işine yarar
(Meali: Şanslı adamın üzerinde bit çıksa işine yarar)
Bu yüzden tarihçiler ona “Kehle-i İkbal” (İkbal Biti) Rüstem Paşa ismini koydular.
Takıma girdi de nasıl Kaptan oldu ?
Meğerse yine Hürrem devredeymiş.. Takım Kaptanı Hadım Süleyman Paşa ile onun yerine Kaptan
adayı olan Mısır spor’dan transfer Deli Hüsrev’in arasındaki kavga (Kanuni’nin huzurunda bıçakların
bile çekildiği kavga) Hürrem Sultan’ın emriyle başlatılan komplolar sonucunda gerçekleşmiş. Böylece
ikisini de diskalifiye eden Hürrem; Damadına Kaptan bandını taktırtmış.
12
1553 Şehzade Mustafa’nın boğdurulması
Hürrem Sultan, Damat Rüstem Paşa ve eşi Mihrimah
Sultan bir olup Şehzade Mustafa’nın idamına ortam
hazırladılar. Kanuni, 6 Ekim’de Şehzade Mustafa’yı kendi
otağında boğdurttu.
Şehzade Mustafa’nın öldürülmesi halk arasında da
tepkilere sebep oldu. Kanuni’yi eleştiren şiirler yazıldı.
Şehzade Mustafa’nın katline de tanık olan, Taşlıcalı
Yahya:
Meded, meded, bu cihanın yıkıldı bir yanı
Ecel Celâlileri aldı Mustafa Han’ı
Dolundu mihr-i cemali, bozuldu erkanı
Vebale koydular al ile al-i Osman’ı
İmdat, eyvah bu cihanın bir yanı yıkıldı
Ecel eşkıyaları Mustafa Han’ı aldı-öldürdü
Battı yüzünün güzelliği, adamları dağıldı
Osmanoğulları’nı hileyle günaha girdirdiler
diye başlayan bir mersiye yazdı. Rüstem Paşa, bir yolunu bulup şair Yahya’yı öldürtmek istedi.
1553 Kara Ahmed Paşa
6 Ekim 1553 - 29 Eylül 1555
Kanuni, Şehzade Mustafa’yı öldürttükten sonra yeniçerilerin ayaklanma çıkarabileceği korkusuyla
Rüstem Paşa’yı azletti (1553) ve yerine Kara Ahmed Paşa’yı getirdi. Kara Ahmed Paşa’nın özelliği Yavuz
Sultan Selim’in kızı Fatma Sultan ile evli olmasıydı.
1555 Kara Ahmet Paşa Öldürüldü
Hürrem & Mihrimah ikilisi boş durmadılar. Ana-Kız basit bir komplo ile Kanuni’ni Ahmed Paşayı
Divan-ı Humayun’un ortasında idam ettirmesini sağladılar (29 Eylül 1555).
1555 Damat Rüstem Paşa (Boşnak)
29 Eylül 1555 - 10 Temmuz 1561
Kara Ahmed Paşa katledilince Rüstem Paşa tekrar Takım Kaptanı oldu. 10 Temmuz 1561’de eceliyle
ölümüne kadar da Kaptanlık görevini sürdürdü.
Rüşveti yaygınlaştıran kişi
Rüstem Paşa’nın Sicill-i Osmani’si şöyle; Zengin, tedbirli, akıllı, devlet kademesinde rüşveti yaygınlaştıran
kişi, Rüşvet sebebi ile Osmanlı İmparatorluğu’nun içine bozulma tohumlarını atan kişilerden biridir.
Damat Rüstem Paşa öldüğünde arkasında bıraktığı miras:
•
1.700 köle
•
2.900 at
13
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
•
1.160 yularlı deve 8.000 Kuranı Kerim (130’u altın işlemeli)
5.000 kitap
780.000 sıkke-i hasene (altın akçe)
1.000 külçe ham gümüş
33
kıymetli cevher süs taşı
5.000 hilat (değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan)
1.100 altın üsküf (yarısı arkaya sarkan uzun bir sarık)
2.009 yük keç (top kumaş)
8.000 tülbent
500 mürassa (işlenmiş) altın eyer
100 gümüş eyer
130 çeşit zırh
130 çift
altın üzengi
760 mürassa (işlenmiş) kılıç
1.500 gümüşlü tolga
1000 gümüş topuz
1.000 çiftlik - Anadolu ve Rumeli’de
476 çarklı değirmen Lamartin, bu listeye 120 katır yükü altın, 2 milyon duka altını eklemektedir.
Nihat Sayar ise 1.078.000 altın nakit mevcudu bulunduğunu belirtmektedir.
1561 Semiz Ali Paşa (Arnavut)
10 Temmuz 1561 - 28 Haziran 1565
Latifeci ve hoş sohbet imiş. Uzun boylu ve aşırı şişman olduğundan kendisini taşıyacak at zor
bulunurmuş.
28 Haziran 1565 günü eceliyle vefat etmiştir.
1565 Sokollu Mehmed Paşa (Sırp)
28 Haziran 1565 - 12 Ekim 1579
Sokollu’nun önemli kariyerlerinden birisi de 1561’de üçüncü vezir iken
Kanuni Sultan Süleyman’ın torunu ve Sultan II. Selim’in kızı Esmehan Sultan
ile evlenmiş olmasıydı. Ancak çok başarılı bir Takım Kaptanıydı
Sokullu Mehmed Paşa 14 yıl süren sadrazamlığı boyunca usta bir siyasetçi
olarak öne çıkmış, birçok askeri ve siyasal başarının elde edilmesinde birinci
derecede rol almıştır. 60 yıllık devlet hizmeti sırasında da hiçbir görevinden
alınmamış, daima bir üst göreve atanmış olması da ayrı bir özelliğidir.
•
1565-1566 Kanuni Direktörlüğünde
•
1566-1574 II. Selim Direktörlüğünde
•
1574-1579 III. Murad Direktörlüğünde
Topkapı Spor Kaptanlığını başarıyla sürdürmüştür.
1579 Sokollu’nun bıçaklanması
Sokullu Mehmed Paşa, 11 Ekim 1579 tarihinde Sofia Bellicui Baffo (*) tarafından tutulan ve derviş
14
kılığına girmiş bir yeniçeri tarafından bir ikindi divanı çıkışında kalbinden hançerlenerek suikasta uğradı.
Saldırgan yakalanarak hemen oracıkta askerler tarafından parçalandı. Sokollu yapılan müdahalelere
rağmen kurtarılamadı ve ertesi gün 12 Ekim 1579’da hayatını kaybetti.
(*)Sofia Bellicui Baffo; Sultan III. Murad’ın eşi ve Sultan III. Mehmet’in annesi Safiye Sultan’ın doğum
adıdır. Kendisine hitap ediliş şekli “Safiye Valide Sultan” veya “Devletlu İsmetlu Melike Safiye
Vâlide Sultân Aliyyetü’ş-Şân Hazretleri”dir.
Suat Tülek
15
FİNN SINIFI
Finn sınıfı İsveçli bir kano
tasarımcısı olan Rickard
Sarby tarafından 1952
Helsinki olimpiyatları için
tasarlandı.
O
tarihten
bu güne tüm olimpiyat
oyunlarında yer alan tek
hareketli salmalı tekne
oldu. 1988’e dek açık sınıf
olarak yapılan yarışlar,
günümüzde yalnızca erkek
sporcuların katılımı ile
gerçekleştirilmektedir.
Teknenin
gövdesi
ilk
tasarlandığından bu güne
fazla değişmedi. Önceleri
ahşaptan yapılan tekne günümüzde artık güçlendirilmiş GPR ile yapılmakta. 1994’de Devori firması
tarafından yapılan gövdeler standart hale gelmiştir ve birçok üretici tarafından imal edilmektedir.
Teknenin arması ise zamanla değişti. İlk başlarda kullanılan ahşap direk (ki telgraf direği olduğu
söylenir) son derece sert idi. Giderek direk ve yelken ile ilgili gelişmeler ile arma değişti. 1970’lerde
16
artık
alüminyum
direk
standart
hale
geldi.
1990’lardan
sonra
ise
karbonfiber direkler ve kevlar
yelkenler yaygınlaştı ve
günümüzün standardı haline
geldiler. Artık alüminyum
direk ve kevlar dışı yelkenler
daha ucuz oldukları için
başlangıç
düzeyinde
ve
antrenmanlarda
kullanılmaktadır. Yarışlarda
ise karbonfiber direk, kevlar
yelken kullanılır.
Kullanan yarışçılar sınıfın fizik ve taktik güç gerekliliğinin en üst düzeyde olduğunu vurgularlar.
Tekne armasında büyük gelişmeler sağlayan ve 3 kez olimpiyat şampiyonu olan Paul Elvstrom “Diğer
sınıflarda iyi ile çok iyinin hızı arasındaki fark fazla değildir. Finn sınıfında ise çok iyi olan kendisi ile
diğerleri arasında ciddi fark yaratır.” diyerek sınıfın yarışçı ruhunu güzel vurgulamıştır.
Tanju Aktuğ Deniz Esen
Ekip
Tam boy
Su boyu
Genişlik
Su kesimi
Gövde ağırlığı
Direk yüksekliği
Anayelken alanı
Sınıf Sembolü
17
1
4.5 m
4.34 m
1.47 m
0.17 m
107 kg
6.66 m
10.6 m2
Bölüm 4 - Orsa Seyri
Yeni başlayan bir yarışçı için kazanılması gereken en önemli beceri rüzgara karşı tırmanmadır. Bir
kötü startı telafi edebilirsiniz ve yavaş bile olsanız iniş bacaklarında çok fazla yer kaybetmezsiniz. Eğer
ruzgara karşı iyi değilseniz yarıştan kopabilirsiniz, çünkü yarıştaki yer çoğunlukla bu rotalarda kazanılır
veya kaybedilir.
Tekne Dengesi (trim)
Düşünmeniz gereken ilk şey, siz bir tekne içindesiniz ve tekne suda yüzmektedir. Yelken yaparken
yaptığınız her hareket su ve tekne arasındaki ilişkiyi etkiler ve bu ilişki çok önemlidir çünkü botu en
fazla yavaşlatan şey sudur.
Baş - Kıç Dengesi
Gövdeyi etkileyen sürtünme kuvvetlerini fark etmek bazen zor olabilir, fakat bunları bulmak ve etkilerini
azaltmak için bazı yollar vardır. Örneğin, yelken yaparken teknenin en arkasına kadar gidin ve kıçtan
aşağıya doğru bakın. Teknenin arkasından oluşan pek çok girdap göreceksiniz. Ayrıca çırpınan su sesini
de duyacaksınız. Bu ses, teknenin - suda güzel resimler yaparken harcadığı enerjisinin - sürtünme
sesidir ve sizi yavaşlatmaktadır.
Bu çözülmesi kolay bir problemdir, suyun arkadan düzgün aktığını görene kadar ileri gidin. Bu, tekne
kıçının suya batması nedeniyle oluşacak direnci azaltacaktır. Su tekneden düzgün ve güzel bir şekilde
ayrılacak ve eskisi gibi gürültü yapmayacaktır.
Yan yatma
Tekneyi Düz Tutun
Rüzgara karşı giderken en önemli kural tekneyi mümkün olduğunca düz tutmaktır. Bu tekneye çok
önemli etkiler yapar.
Neden?
İlk olarak, tekne tam olarak düz olduğunda salma suda en derin noktaya iner.
Şekil 17
Salmanın sudaki derinliğini en üst düzeye çıkarmak, salmanın görevini en iyi şekilde yapmasını sağlar.
Eğer rüzgara karşı giderken yana kayıyorsanız, diğerlerine göre yarıştaki yerinizi kaybediyorsunuz
demektir. Bir deneme olarak rüzgara karşı giderken tekneyi bir miktar yana yatırın. Teknenin yeterince
orsalayamadığını fark edeceksiniz, daha çok kayacağınız için hediye olarak kıyıdaki güzel manzarayı
da seyredebilirsiniz.
18
İkinci olarak, Tekne yan yattığında gövde tekneyi bir tarafa çevirmeye çalışan dümen gibi davranacaktır.
Düz bir hat üstünde seyredebilmek için dümeni diğer tarafa basmak zorunda kalacaksınız. Bu durumda
da tekne kıçında pek çok istenmeyen girdaplar oluştuğunu göreceksiniz. Tüm girdaplar gibi bunlar
da enerji harcayacaklar, bu enerjiyi rotada hızlı gitmek için harcamak daha iyi olacak. TEKNEYİ DÜZ
TUTUN.
Nasıl?
Burası belki de yeni şeyler öğreneceğiniz kısım. Rüzgar teknenize vurduğunda eğer ekibe trapeze
çıkın diye bağırıyorsanız yanlış yapıyorsunuz. Yelkenleri laçkalamanız gerekiyor hatta bazen tamamen
boşlamanız bile gerekebilir. Tekne yatarsa tek suçlanması gereken kişi takım kaptanıdır (Skipper).
Şöyle düşünün: ekibin görevi ana yelkeni tam güçte tutmaktır, tekneyi yerinde tutmak değildir; bu
takım kaptanının görevidir. Olması gereken şudur:
1. rüzgar yelkene vurur
2.skipper tekneyi düz tutacak kadar açar
3. skipper, yelkene bakarak, yelken ayarları konusunda kararını verir, ekibe istediği ayarı bildirir.
Bir not daha: yukarıdaki adımlardan 1. ve 2. arasında tekne yatacaktır - bu size işarettir. Bunların sadece
sizin hissedebileceğiniz kadar akıcı ve düzgün gerçekleşmesini sağlayacak kadar hızlı olmayı öğrenin.
Hatta ekibiniz hareketi hemen hemen hiç hissetmemeli. Bu sizin hedefinizdir ve inanın abartmıyorum.
Düşük Havalar İçin Bir Not
Çok düşük havalarda rüzgara doğru gidebilmek hala çok önemlidir fakat ana hedef sürat olmalıdır.
Bu nedenle, rüzgar çok az olduğunda yelkeni açık tutacak kadar enerjisi yok tur; yerçekimini
kullanmalısınız.
Yelkeni açık tutacak kadar tekneyi rüzgar altına yatırın. Böylelikle bir sonraki rüzgar geldiğinde,
enerjisini yelkeni açmaya çalışmak yerine tekneyi yürütmek için kullanacaktır. Ayrıca yelken belirli bir
şekil almamış olduğundan nasıl bir ruzgar akımı gelirse gelsin yelkeni doldurarak ayrılacaktır.
Bu durumda tekne fazla orsalamayacaktır bu yüzden fazla kasmayın. Yelkenin en az kıç köşesine kadar
gelmesine izin verin ve teknenin sabit kalmasına çok dikkat edin. Yelkenin durumunu bozmayacak
şekilde tüm hareketleriniz yavaş ve kolayına olmalı ki yelken rüzgarı yakalayabilsin. Amaç tekneyi
hareket eder durumda tutmaktır. Eğer durursanız öldünüz.
Teknik:
“ Sağnak geldiğinde teknenin yatmasına izin versem sonra tekneyi trapezle düzeltsem böylece tüm
enerjiyi kullansam olmaz mı?” OLMAZ! Rüzgar size çarptığında trapezle tekneyi düzeltebileceğinizi
bilseniz de yelkeni biraz gevşetmek çok daha iyidir. Bunun iki nedeni vardır:
Bir, sağnak çarptığında ve tekneyi yatırdığında gitmek istediğiniz yöne değil yana doğru itileceksiniz.
Eğer yelkenlerde çok fazla güç varsa, önünüzdeki şamandıra yönündeki hızınız açısından bir kısmının
yitirilmesine izin vermek daha iyidir.
İki, rüzgar çarpınca, gerçek rüzgarın yenilemesi ile izafi rüzgar geriye kayacaktır. Yani teknenizi yatıran
her sağnak sizi yana kaydırır. Sonuçta yelken yerinde tutulur ise fazla kasılmış durumda kalır. Rüzgar
ile oluşturduğu tüneli yitirirsiniz, bu nedenle gevşetin.
19
BULMACA
1
2
3
4
5
8
6
9
12
10
14
15
22
11
13
16
19
20
23
17
18
21
24
25
27
28
31
29
26
30
32
33
34
35
36
37
38
39
43
40
44
45
47
50
7
52
56
57
61
49
53
54
58
62
59
60
64
68
70
65
69
71
72
74
75
76
78
81
55
63
67
42
46
48
51
66
41
77
79
82
73
80
83
84
87
85
86
88
89
92
93
90
91
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
110
114
108
109
111
112
113
115
EclipseCrossword.com
20
Yukarıdan Aşağıya
1.
Dünya sağlık örgütü
2.
Bir kürk hayvanı
4.
Kanuni Sultan Süleyman’ın son başbakanı
5.
Bir ilimiz
6.
Bir tahıl zararlısı
7.Teknesyum
8.
Denizcilikten sorumlu bakan
10.
Banyoda kullanılır
11.Fasıla
14.
Başlık, külah
17.Fikir
21.
Asker ve memurlara verilen yıllık geliri 20.000
ile 100.000 akçe arasında olan askeri dirlikler
23.Saf
26.
Steinbeck’in bir öyküsü
28.
Teknede sabit donanım
29.
Padişahın hizmetlerine ayrılmış kişi veya topluluk
30.
Güney Amerika’da bulunan sıradağ
31.
Müslüman olmayan tebaadan can ve mal güvenliği sağlamak amacıyla alınan vergi
35.
Çıplak resim
36.
Yerine getirme
37.
Teknenin geri tarafı
38.
Bir kişinin maiyetinde ve onun emirleriyle çalışan, güvenilir memur, kahya
40.
Fin hamamı
42.
Osmanlı denizcisi, bazen de korsan
44.
Mitolojik bir enstrüman
45.
Japon para birimi
47.
Ticaret ve sanat ile uğraşma yetkisi ve bu
yetkiye sahip esnaf
51.
Uluslararası para fonu
52.Deniz
54.
Peru’nun başkenti
57.Mangan
60.
Hollanda’nın plaka işareti
63.
Bir mevsim
65.
Asker ve memurlara verilen yıllık geliri 20.000 akçeye kadar olan askeri dirlikler
67.
Kemiklerin yuvarlak ucu
69.Uzak
70.
Duman kiri
71.
Kuzu sesi
72.Soy
74.Kayak
76.
Eski dilde ayak
77.
Maliye bakanı
78.
Otomobil yarışlarında benzin alınan yer
80.
Bir haber ajansı
81.
1547’de Piri Reis’in komutanlığına atandığı deniz
82.
Konuşma olmadan oynanan tiyatro eseri
83.
Kahraman, yiğit
84.
Piri Reis’in fetih edemediği kale
85.Üstün
88.
Bugünkü Romanya’nın batı kısmını teşkil eden bölgenin eski adı
89.
Olumsuz bir önek
91.
Bir ilimiz
93.
Yarı insan yarı keçi olan tanrı
98.
Bir haber ajansı
100.
Denizin çekilmesi
103.
Karsta bir ören yeri
104.
Savaş tanrısı
108.
İnce uzun yarış kayığı
109.
Bir göl
110.
Müzikte sus işareti
111.
Sanzatu (briçte)
112.
Müzikte bir nota
21
Soldan Sağa
3.
ABD (İngilizce)
6.
Bebeklerin başlıca besini
8.
Bir ilimiz
9.
Kar adamı
12.
Yaprakları yenilebilen bir bitki
13.
bir bağlaç
14.
Saray dışında devletin işlerini yürütmekle görevli yük
ek dereceli görevlilere verilen ad
15.
Tavlada bir
16.
Müzikte bir nota
18.
Ana proteinli besin
19.
Borsada hisse birimi
20.
Müzikte bir nota
21.Çinko
22.
Bir meyve
24.
Bir renk
25.
Bir meyve
27.
Bir ülke
29.
Demir veya tunçtan dökülmüş, içi boş ve yuvarlak, gülle atmaya bir çeşit top
31.
Amerikan gizli servisi
32.Türkü
33.
Japon lirik dramı
34.
Alkollü bir içecek
36.İşaret
39.
Osmanlı döneminde deniz subay ve erlerine verilen ad
41.
Bir renk
43.
Bir Yılmaz Güney filmi
46.
Bir ilimiz
47.
Japonya’da oynanan bir tür satranç
48.
Bir bağlaç
49.
Mısır valilerine verilen unvan
50.
Osmanlı amirali
53.
At ayakkabısı
55.
Tavlada iki
56.
Devlet güvenlik mahkemesi
58.
Nazım Hikmet’in soyadı
59.
Yapma etme
61.
Müzikte bir nota
62.
Nefesli bir enstrüman
64.
Bir şirket kısaltması
66.
Satrançta bir hamle
68.
Devlete ait bir mülkün belirli bir süre için kiralanması
70.
Bir ilimiz
73.
Müzikte bir nota
75.
Dört yanı denizle çevrili kara parçası
78.
Briçte maça
79.
Bayrak taşıyanlar hakkında kullanılan bir tabir
82.
Denizde sık kullanılan uzunluk birimi
84.
Değerli kumaş veya kürkten yapılmış kaftan
86.
Bir meyve
87.
Osmanlılarca Avusturya’ya ve halkına verilen ad
90.
Bir meyve
92.Ateş
93.
Sabit bir sayı
94.
Bir ilimiz
95.
Yarım arşın uzunluğunda ölçü birimi
96.
Tavlada üç
97.
Divan-ı hümayun sekreteri
99.
Eski dilde su
100.
Klorun simgesi
101.
Mısırın güneş tanrısı
102.
Geminin üzerinde gittiği çizgi
105.
Muzikte bir nota
106.
Güney Afrika Cum plaka işareti
107.ilave
109.
Hırvatistanın para birimi
113.
Nazi hücum kıtası
114.
Osmanlı Devleti’nde dışişleri ve yazışma ile ilgili görevlilerin amiri
115.Gelecek
Dünya Yelkenciliğinin Sadun Boro’su
Joshua Slocum
Ülkemizdeki tüm amatör yelkencilerin esin kaynaklarından en önemlisi
Sadun Boro’dur. 1960’larda kendi dizaynları Kısmet teknesi ile dünya turu
gerçekleştiren Boro çifti gazetelerde yer alan anıları ve sonradan bu anıları
toplu hale getiren kitapları ile herkeste denize ve yelkene ilgi uyandırdılar.
Bir çok yüreğe “yelkenle dünya turu” ateşi düşürdüler. Sadun Boro Türkiye
için bir ilki gerçekleştirmişti, peki dünya için o ilk kimdi?
Joshua Slocum yelkenli bir tekne ile tek başına dünya turu gerçekleştiren
ilk denizcidir ve bu deneyimini 1900 yılında yayınlanan “Sailing Alone
Around the World” adlı kitabı ile tüm denizciler ile paylaşmıştır. Slocum’un
yolculuğu ve kitabı dünya amatör yelkencileri için önemli bir esin ve bilgi
kaynağı olmuştur. O tarihten sonra benzer bir yolculuğa çıkacak denizciler
için öncelikli başvuru kitabı olmuştur.
Slocum 20 Şubat 1844’te Kanada’da Nova Scotia’da dünyaya geldi. Ailesinin 11 çocuğundan 5.si
idi. Çocukluğundan başlayarak denize eğilimi sonucunda 14 yaşında evinden kaçarak bir balıkçı
teknesinde ahçı yardımcısı olarak çalışmaya başladı. Slocum kısa süreli bu kaçamaktan sonra 1860’da
16 yaşında iken açık denizlerde çalışan bir yelkenli gemiye denizci olarak girdi ve gerçek yelkencilik
kariyerine başladı. Dünyanın bir çok limanına yapılan seyirlere katıldı. Bu arada kendini geliştirmeyi de
ihmal etmedi ve daha 18 yaşında İngiltere’den ikinci zabitlik ehliyetini aldı. Kaptanlığa geçişi ile ilgili
olarak “Ben kamara camları arkasında başlayarak değil, geminin bastonunun üzerinden başlayarak
kaptan köşküne yükseldim”
sözlerini kullanır. Kaptanlığa
yükseldikten sonra da kömür
ve tahıl taşıyan yelkenlilerde
görev
yaptı.
1865’de
Amerikan vatandaşı olarak
San Fransisko’ya yerleşti.
Önceleri balıkçı tekneleri
ve kıyı seyri yapan ticari
gemilerde kaptanlık yaptı ise
de 1869’dan sonra yeniden
uzun yol yelkenlilerinde
kaptanlığa döndü. 1889’a
dek başlarda başkalarının
gemilerinde
çalışırken,
sonradan ortağı olduğu veya
sahibi olduğu gemilerde
uzun yol kaptanlığı yaptı.
Slocum aile yaşamı ile denizciliği birlikte yürütmüştü. 1870’de çalıştığı gemi ile bir ay kaldığı Sidney’de
Virginia Albertina Walker ile tanışmış ve evlenmişti. 13 yıl gemilerde beraber olmuşlar ve tümü denizde
veya yabancı limanlarda doğan yedi çocukları olmuştur. Çocukların ancak dördü yetişkin yaşlarına
ulaşabilmişlerdir. Virginia 1884’de Buenos Aires limanında hastalanarak vefat etti. Amerike’ya dönüşü
Slocum birinci zabitliğini yapan en büyük oğlu dışındaki çocuklarını kardeşine bıraktı. İki yıl sonra ise
22
kuzeni Henrietta ile evlendi. Denizdeki ilk haftaları bir tayfun ile “renklenen” Henrietta korsan saldırıları,
çeşitli salgın hastalıklar için aylar süren karantinalar, eşinin bir saldırganı öldürmesi sonucu uzun süren
yargılanması gibi diğer denizci sorunları sonucu olsa gerek deniz yaşamını sevemez.
1887’de son gemisi brezilya’da batar. Bu gemi enkazını ve yerel malzemeleri ile 11m boyunda Liberdade
adını verdiği bir yelkenli imal eder. Bu yelkenli ile 55 günde 5510 mil yaparak Amerika’ya dönerler ve
1889’da Boston’a ulaşırlar. 1870’lerin sonunda San Francisco Bee gazetesine aralıklı makaleler yazarak
yazarlığını geliştiren Slocum, 1890’da bu yolculuklarını anlatan “Liberdade’in Yolculuğu” adını verdiği
kitabını yayınlar.
Terk edilmiş bir balıkçı teknesini beğenen Slocum 1893, 1894 yıllarında bu tekneyi onarır ve yeniler.
Spray adını verdiği 11,2m boyundaki tekne Latin armalı bir sloptur. Seyahati sırasında Spray’e ikinci
bir direk ekleyerek yavl biçimine dönüştürür. Bu tekne ile 24 Nisan 1895’de tek başına denize açılarak
önce doğduğu yer olan Nova Scotia’ya yönelir. Akraba ziyaretleri sonrası 3 Temmuz’da dünya turuna
başlar. Üç yıl sonra 46 000 mil yol yaptıktan sonra dünya turunu tamamlamış olarak Amerika’ya
döner. 27 Haziran 1898’de gerçekleşen bu dönüş İspanyol-Amerikan savaşı ile meşgul basında ses
getirmez. Ancak ağustos ayında savaşın bitmesi ile bir çok Amerikan gazetesinde bu büyük macerayı
anlatan makaleler çıkmaya başlar.
Bu macera önce The Century Magazine dergisinde tefrika
edilir ve 1899’da “Sailing Alone Around the World” yayınlanır.
Macera ve kitap büyük ilgi toplar. Slocum İngilizce konuşulan
ülkelerde davetli olarak bir çok konuşma yapar. Kitabı ve seri
konuşmalarından kazandığı para ile bir çiftlik alır. Ancak karaya
pek alışamayarak daha uzun süreler teknesinde yaşamaya
döner. Çeşitli limanları ziyaret ederek kitabını satmaya,
konferanslar vermeye devam eder. Geliri azalınca başka
bir kitaba dönüşecek bir yolculuk amacı ile 1909’da Güney
Amerika’ya doğru yelken açar. Ancak kendisinden bir daha
haber alınamaz ve 1924’de resmen ölü ilan edilir.
Slocum’un dünya turunun dikkat çekici yönlerinden birisi
kronometre ile modern yer saptama yöntemleri yerine eski bir
yöntem olan basit kurşun saati ile günde bir kez güneşten rasat
yaparak turunu tamamlamasıdır. Kendisinin de öğündüğü
diğer ilginç bir yön ise teknesinin uzun salması ve boyuna göre
uzun olan yelken boyu sonucu dümen tutmadan yol alabilmesi
idi. En fazla dümen bağlanarak, uzun mesafelere dümen ile
uğraşılmadan seyir yapılabiliyordu. Kendisi kitabında Pasifik
Okyanusu’nda 2 000 mil boyunca dümene dokunmadan seyir yaptığını yazmıştı.
Kitabın yayın haklarının zamanının dolması ile internette kitabın çeşitli sürümleri, başta Amazon
tarafından, ücretsiz olarak yayınlanmaya başlamıştır. Yayınından bir asır sonra kitap Naviga Yayınları’nca
dilimize de kazandırılmıştır. Hülya Leight’in çevirisi ve Sadun Boro’nun önsözü ile 113 yaşına karşın çok
genç bir kitap olduğu söylenebilir. “İlk Defa Tek Başına –Yelkenle Dünya Turu” adı ile yayınlanan kitabın
önsözünden Sadun Boro üstadın sözleri ile bitirelim : “Aramıza gelişi yüzyılı geçmiş de olsa hoş geldin
koca Kaptan Joshua Slocum, hoş geldin evimize, teknemize.”
Tanju Aktuğ
23
Dost Ne Zaman Belli Olur?
“Dost yolda belli olur” der eskiler. Engin deniz yolculukları dostların, dostlukların sınandığı gerçek
sınavlardır. Söylentiye göre iki kişi olarak dünya turu tamamlayan yelkencilerin tümü birbirlerine sevgi
ile bağlı çiftlermiş, turu tamamlayabilen aynı cinsten iki kişi yokmuş…
Uzun deniz yolculuklarında dar alanda yaşama, uzun süre birlikte olma, yaşamın her yönünü
paylaşma gibi yaşam güçlükleri öncü sınayıcılar olu verir. Ek olarak tekne ve sürekli seyrin güçlükleri
eklenir. Sürekli tutulması gereken dümen, ayarlanacak yelkenler, gözlenecek çevredeki gemiler,
rotadaki tehlikeler birlikte göğüslenecek zorluklardır. Çıkan arızalar, kötü hava koşulları, sürekli salınan
tekne işin tuzu biberi olarak ekleniverir. Zaten deniz koşulları yaşamı yeterince güçleştirirken, bir de
seyri sürdürmenin gerekleri herkesi zorlamaya başlar. Artık “dostluk” kendini göstereceği gerçek bir
mihenk taşına çalınmaktadır.
Modern yaşamda da, sanki denizde uzun bir seyirdeymiş gibi, dostlukları sınayan “seyirler” olabilir.
İki kişinin her konuda aynı biçimde düşünmesi ve olaylara yaklaşması olanaksızdır. Modern yaşamın
getirdiği sorunlar çeşitlenir ve bu çeşitlilik arasında aynı biçimde düşünme, davranma olasılığı da
azalmaya başlar. Hele uyuşmazlık doğduğunda, taraflar minik bile olsa bir mücadele içine girdiğinde
“zorlu seyir” başlamış demektir. İyi günde olduğu gibi kötü günde de karşılıklı doğru davranma,
görüşler farklı olsa da bunları uygun bir dille paylaşabilme sorunlar ile baş etmenin, dostlukları
sürdürmenin ilk adımlarıdır herhalde.
Sivil toplumda seçimler genellikle “en zorlu seyirlerden” birisini oluştururlar. Aynı gemide yer alan
kişiler farklı yaklaşımları sonucu değişik noktalarda yer alıp, geminin yönetimi konusundaki görüşlerini
sıralayarak karşı karşıya gelirler. Bu dönemlerde açık olmak, durduğu noktayı saklamamak doğru
davranışların birincisidir. Bir süre sonra açığa çıkacak “farklı duruşu” gizleyerek, bir takım derelerden su
getirmek ise güveni, dostluğun temelini sarsan öncelikle kaçınılması gereken davranıştır. Seçimlerde
sık sorun yaratan bir diğer davranış ise “desteğim sana, oyum kesin” yaklaşımıdır. Bu sözlerin arkasından
sözü edilen “desteği” bilemem ama oy gelmeyince karşı tarafın güven duygusu yerlere vurur. Yıllar
önce bir seçimde destek isteyen adaya “şu nedenlerle size oy vermeyeceğim” dediğimde bana çok
bozulmuştu. “Oy kullanacak diğer 10 kişi de bana oy verecek, sen vermesen ne olur. Zaten nezaketen
gelmiştim.” diye başlayarak kızgınlığını ve ileride “yapacaklarını” açıkça belirtmişti. Ancak seçim
sonuçlandığında ancak iki oy almıştı. Oy vereceğini söyleyenlerin birçoğunun yalnızca “durumu
idare için” konuştuklarını anlayınca, gelip “Söylediklerim için özür dilerim. Gerçek dostum senmişsin
aslında.” demişti.
Kötü hava koşulları veya bir seçimin getirdiği mücadele, dar alanda sürekli birlikte olma veya önemli
olduğunu düşündüğü konularda ayrı düşme fark etmeden dostlukları, arkadaşlıkları sınayabilir.
Yapmamız gereken durumumuzu açık olarak paylaşıp, değiştiremeyeceğimiz şeyler için birbirimizi
hoş görebileceğimiz doğru çizgimizi paylaşmamızdır. Bunca söz edene dek Martin Luther King ‘in
tanınmış sözünü anmamız belki de yeterliydi:
“Bir insanı değerlendirmenin en iyi yolu, konforlu ve mantıklı bir ortamda nasıl davrandığına değil,
mücadele ve uyuşmazlık durumunda nasıl bir duruş sergilediğine bakmaktır.”
Tanju Aktuğ
24
milyonlarca insana ulaşmış,
kalite
belgesi ile
standartlarını
onaylatmış olmanın haklı gururunu yaşayan bir firmayız.
ISO 9001
Te k n i k v e A l t y a p ı
Ses ve ışık sistemi
Görüntü Sistemleri
Konstrüksiyon Sistemleri
Özel Show ve Gösteri Ekipmanları
R e k l a m v e Ta s a r ı m
Grafik Tasarım
Kurumsal Kimlik Uygulamaları
Web Tasarımı
Organizasyon
Resmi Törenler
Açılış / Kapanış Organizasyonları
Konserler, Festivaller
Spor / Fuar Organizasyonları
Prodüksiyon
Medya İlişkileri
Film ve Müzik Prodüksiyonları
Stüdyo Kayıt
K o n g r e v e To p l a n t ı
Uluslararası Kongre Organizasyonları
Eğitim Toplantıları
Bayii Toplantıları
Teşvik Gezileri
Lansman Toplantıları
Merkez: Erciyes İşyerleri Sitesi 2. Cad. No:19 Macunköy / Ankara / Turkey
t: +90 (312) 397 56 66
f: +90 (312) 397 58 88
Şube: Barbaros Mah. Uphill Court Residence A Blok D: 106 Ataşehir / İstanbul / Turkey
t: +90 (216) 688 46 41 (pbx)
f: +90 (216) 688 46 42
Ankara Yelken Kulübü
Sancak Mah. 555 cadde No: 1/8 Çankaya / ANKARA
39° 52.010' N - 32° 52.144' E T: 312 495 36 56 F: 312 438 28 83
w w w. o r g a n i z e r. c o m . t r
Biz, yaptığı organizasyonlarla

Benzer belgeler

2 - Ankara Yelken Kulübü

2 - Ankara Yelken Kulübü BOZKIR YELKENCİLERİ Ankara Yelken Kulübü Üyeleri için haberleşme forumudur. üç ayda bir elektronik ortamda yayınlanır. Para ile satılmaz. Sahibi

Detaylı

6 - Ankara Yelken Kulübü

6 - Ankara Yelken Kulübü BOZKIR YELKENCİLERİ Ankara Yelken Kulübü Üyeleri için haberleşme forumudur. üç ayda bir elektronik ortamda yayınlanır. Para ile satılmaz. Sahibi

Detaylı