Teşekkürler, iyi günler, günaydın. Benim ilgi alanım genellikle
Transkript
Teşekkürler, iyi günler, günaydın. Benim ilgi alanım genellikle
Teúekkürler, iyi günler, günaydın. Benim ilgi alanım genellikle mimarlık kuramıyla, mimarlık ürününün de÷erlendirilmesi. 27 yıl kadar A÷a Han Mimarlık Ödülü’nün yöneticili÷ini yaptım. Sonra tekrar geçen sene yuvaya döndüm, Ortado÷u Teknik Üniversitesi’ne. Esas görevim de orada ö÷retim üyeli÷i ve yöneticilikti. Mimarlık ortamındaki de÷iúim, dünyadaki de÷iúim ve Türkiye çok yabancı kaldı hatta anlamadı bile! Çünkü mimarlık üretimi, yani proje üretimi hep artizanal düzeydeydi. Böyle 100 metrekarelik ofislerde üç kiúinin, beú kiúinin proje çizdi÷i aydınger üzerine sonra onu mühendislere yolladı÷ı, mühendisler elektrik ve statik projelerini yaptıkları, onların bir dosyaya konup yollandı÷ı bir düzeydi. Hâlbuki Batı ülkelerinde, özellikle Amerika’da mimarlık mesle÷i aynen avukatlık mesle÷i gibi cooperate dedi÷imiz úirket düzeyine gelmiúti. Yani projeler büyük úirketler tarafından alınıyor, içinde ufak ekipler var, bu ekipler her proje için belirli teknik yetenekle ve yetkiyle mücehhez olan gruplardı. Türkiye’deki mimarlık büroları tam anlamıyla bunu ıskaladılar. Iskaladıkları gibi sürekli olarak yarıúma içinde fiyatları düúürdüler. Yani bugün dünyada mimarlık ve tüm mühendislik projeleri dâhil proje ücreti açıkçası % 6 ile 12 arasında de÷iúir, yani maliyetin % 6’ ile % 12’si arasında. Oysa Türkiye’de % 1, % 0,5’e varan bir indirimler var. ùimdi, bu fiyatlarla ne do÷ru dürüst proje yapılır açıkçası ne de o ortam içinde bir úirketleúmeye, yani cooperate düzeyine gidilebilir. Öncelikle bu proje ücretlerinin adil bir úekilde saptanması lazım. Bugün bir doktorun, bir avukatın eme÷inin karúılı÷ını alamadı÷ını duydunuz mu? Ama mimarlar, mühendisler maalesef sürekli olarak fiyatları düúürüp sektörün geliúmesini kendi kendilerine engelliyorlar yaúam savaúı yüzünden, yani ayakta kalmak için, proje almak için, bunu sürdürmek için. Gerçekten gereken olay bu! Birçok ülkede bu yapıldı, mesela Kazakistan’da, Sovyet’lerden ayrıldıktan sonra proje ihtiyaçları vardı, Kazak büroları projelerin Kazakçaya çevrilmesinde araç oldular. Yani projeyi dıúarıda mimarlar yapıyordu, o úirketlere getiriyorlar. Çok büyük úirketler bunlar, yani KAZGOR falan gibi böyle 5-10 katlı binaları olan úirketler. Dolayısıyla ayakta kaldılar ve güçlendiler, kendileri proje yapmasalar bile bir on yıl sonra úimdi proje yapar kapasiteye geldiler. Çünkü finansal güçleri de var. Dolayısıyla temelindeki sorun, yani bizim yapabilece÷imiz bu sektörün liderleri olarak sizleri öyle görüyorum ben, öncelikle bu proje ücretlerini ve proje kalitesini belirlenmesi için yasal düzenlemeyi istemek. Yani mimarlar, mühendisler dilenci olmaktan çıkmalı, yalvaran kiúiler olmaktan çıkmalı, birbirlerinin aya÷ına basan kiúiler de olmaktan çıkmalı. Bakın 2005 yılında Dünya Mimarlar Kongresi yapıldı østanbul’da, o kongrenin Baúkanı bendim. O kongrede 27 tane dünyanın en meúhur mimarını getirmeyi baúardım ben, de÷iúik konularda. Bunu gören iúverenler birden bire úunu demeye baúladılar, aralarında yerel yöneticiler vardı, politikacılar vardı, yatırımcılar vardı, beni dürtükleyip, “Hocam, niye bizde böyle úeyler yapılmıyor?” diye. Yani projeyi görüyorlar, heyecanlanıyorlar, bana soruyorlar niye yapılmıyor? Benim de cevabım çok basit; “Bizde öyle iúveren yok ki, öyle proje ücreti yok ki!” Yani biz olimpiyatlara gidiyoruz, olimpiyatlara teklif veriyoruz, ne götürüyoruz? Kılıç kalkan ekibi, baklava, úöbiyet, kebap! øngilizler gidiyorlar Zaha Hadid’in projesiyle! Anlatabiliyor muyum? E onlar alıyorlar sonunda. Çünkü insanlar kebap, baklava beklemiyor ki böyle bir olaydan. Bir proje bekliyor, bir vizyon bekliyor, bir dünyayı sarsacak bir olay bekliyor. Biliyorsunuz Barselona úehrini olimpiyatlarla finanse edip yeniden yapılandırdılar, birçok kent, aynı úekilde Pekin. Dolaysıyla söyleyece÷im olay kısacası bir kere vizyon olması, iú güvencesi olması, eme÷inin karúılı÷ının parasal olarak verilmesinin sa÷lanması. Bunlar ancak yasal düzenlemelerle olur. Yani di÷er meslek sahipleri niye ücretlerini alıyor da biz alamıyoruz? Bu bence çok çok önemli! Bütün bunları söyledikten sonra úunlarla da eklemek istiyorum; bir iki büyük proje sahibi, bir tanesinin yarıúmasını ben düzenledim, østanbul’daki Zorlu Center. Uluslararası yarıúma açtık, kazanan beú proje de Türk’tü. Ve jüri ço÷unlukla uluslararasıydı ve Pritzker ödülünü almıú, yönetmiú dünyadaki hemen hemen bütün ödülleri almıú Fumihiko Maki, Charles Correa gibi insanlar vardı. Gelip beni tebrik ettiler, dediler ki; “Bu iúte! Demek ki Türkiye’de böyle projecilik var.” Bunun içinden Hayati Tabanlıo÷lu’nun sürdürdü÷ü Tabanlıo÷lu Mimarlık Bürosu, Emre Arolat, Neúet ve ùaziment Arolat’ın çocukları, ikinci nesil mimarlar úimdi coorperate düzeye geldiler. Yani proje için büro açar duruma geldiler. Bir proje alıyorlar, o proje için ayrı bir büro açıyorlar, ayrı bir ekip kuruyorlar yarıúıyorlar. Ama yarıúırken ne oluyor? Biliyorsunuz meúhur Norman Foster Astana’da bir piramit yaptı, piramidin projesinin tamamını Murat Tabanlıo÷lu yaptı, yani ben günbegün izledim. Adı bile geçmedi törende, adı bile geçmedi! Lord Foster úunu yaptı, Lord Foster bunu yaptı diye! Yani proje iyi olur, kötü olur vesaire ama taúeronluktan kurtulmak için o sektörde yarıúır, savaúır hale gelmemiz lazım. Kısaca görüúlerim böyle, sorularınız olursa severek cevaplarım. Teúekkür ederim Sayın Baúkan.