fransa çocuk adalet sistemi ve mağdur hizmetleri çalışma ziyareti
Transkript
fransa çocuk adalet sistemi ve mağdur hizmetleri çalışma ziyareti
T. C. ADALET BAKANLIĞI Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü FRANSA ÇOCUK ADALET SİSTEMİ VE MAĞDUR HİZMETLERİ ÇALIŞMA ZİYARETİ RAPORU 12-16 EKİM 2009 PARİS 1 1. BÖLÜM FRANSA ÇOCUK ADALET SİSTEMİ İÇİNDEKİLER 1.1. Giriş .................................................................................................................................3 1.2. Fransız Çocuk Adalet Sistemine Genel Bir Bakış .......................................................6 1.2.1. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) .................................7 1.2.2. Çocuklara Yönelik Verilen Cezaların Tarihçesi.......................................................9 1.2.3. Çocuklara Yönelik Uygulanan Tedbirler, Verilen Cezalar ve Çocuk Mahkemeleri...............................................................................................................10 1.2.4. Çocuk Hakiminin Cezai Görevleri.............................................................................10 1.2.5. Çocuk Hakiminin Eğitimi ...........................................................................................11 1.2.6. Fransa’da Çocuk Mahkemesi ve Çocuk Hakimlerinin Durumu.............................11 1.2.7. Çocuklar İçin Ağır Ceza Mahkemesi.........................................................................11 1.2.8. Çocuklara Yönelik Cezaevleri ....................................................................................12 1.3. Suça Karışan Çocuklara Yönelik Uygulamalar (Paris Adalet Sarayı)......................14 1.3.1. Çocuk Savcılığı ............................................................................................................14 1.3.2. Paris Çocuk Mahkemesi Eğitim Birimi......................................................................16 1.3.3. Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Uygulamaları .......................................................16 1.4. Eğitim Tedbirleri ............................................................................................................19 1.4.1. Açık Eğitim Tedbirleri ................................................................................................19 1.4.2. Eğiticilerin Görevleri ..................................................................................................19 1.4.3. Eğiticilerle İlgili İstatistiksel Veriler ..........................................................................20 1.5. Çocukların Adli Alı Konması ve Tutuklanmasına İlişkin Farklı Yaklaşımlar ........22 1.5.1. Sığınma Evleri ..............................................................................................................22 2 1.5.2. Bir Sığınma Evi Örneği: Reaumur Sebastopol Sığınma Evi ...................................25 1.5.3. Bir Açık Alan Hizmet Birimi Örneği: Cite Açık Alan Hizmet Birimi ..................28 1.5.4. Bir Kapalı Eğitim Merkezi Örneği: CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi .......32 1.5.5. Bir Kapalı Çocuk Cezaevi Örneği: EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi .................36 1.6. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi ve DPJJ Araştırma Birimi ..................................41 1.6.1. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi .............................................................................41 1.6.2. DPJJ Araştırma Birimi ...............................................................................................43 1.7. Sonuç ve Değerlendirme.................................................................................................47 1.7.1. Genel Değerlendirme...................................................................................................47 1.7.2. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Benzerlikleri................................................50 1.7.3. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Farklılıkları ................................................51 1.8. Öneriler............................................................................................................................53 3 1.1. GİRİŞ Türk Denetimli Serbestlik Hizmetlerinde Çocuklar ve Mağdurlarla İlgili Çalışmaların Geliştirilmesi Eşleştirme Projesi kapsamında 12-16 Ekim 2009 tarihleri arasında Fransa’ya çalışma ziyareti düzenlenmiştir. Çalışma ziyareti, çocuk adalet sistemi ile mağdur koruma sistemi olmak üzere iki bölüm halinde gerçekleşmiştir. Fransa çocuk adalet sistemini incelemek ve uygulamaları yerinde görmek üzere gerçekleştirilen çalışma ziyareti inceleme ekibinde, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürü Nizamettin KALAMAN, Personel ve Eğitim Bürosundan Sorumlu Tetkik Hakimi Hakan UMUT, Denetimli Serbestlik ve Yardım Hizmetlerinden Sorumlu Daire Başkanlığı Çocuk Denetimli Serbestlik Şubesi Uzmanı Psikolog Ece VARLIK, Trabzon Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Cemal KARADÖL, Ankara Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünde görevli Psikolog Özlem ARI HAN, İstanbul Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğünde görevli Sosyolog Diler BULUT yer almıştır. Fransa Adalet Bakanlığı Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’te çalışma ziyaretinin ilk gününde, görevli Yasmin DEGRAS Türk ekibini karşılamıştır. Yasmin DEGRAS, bu kurumda uluslararası ilişkiler ve aktivitelerden sorumlu müdür olarak görev yapmaktadır ve yaklaşık 25 yıldır bu müdürlükte çalışmaktadır. Kendisi önce eğitici olarak 4 başlamış olmakla birlikte daha sonra çocuk adaletinin sağlanması konusunda yurt dışı görevlerde bulunmuş, bu kapsamda Romanya’da ve çeşitli Batı Afrika ülkelerinde çalışmıştır. Yasmin DEGRAS çalışma ziyareti boyunca ekibe eşlik etmiş, çalışma ziyareti programını kendisi hazırlamıştır. Çalışma ziyareti programının birinci gününde sabah Fransa Adalet Bakanlığı Ek Binası’na gidilmiş, Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlüğünde görevli Yasmin DEGRAS, aynı birimde görevli Benoit DESCOUBES’den Fransız çocuk adalet sistemi konusunda genel bilgiler alınmıştır. Fransa’daki çocuk adalet sistemi ve hakimlerin eğitimi konularında Çocuk Hakimi Benoit Descoubes bilgi vermiştir. Benoit Descoubes hakim olarak yaklaşık 10 yıldır, çocuk hakimi olarak ise yaklaşık 3 yıldır görev yapmaktadır ve 4 yıldır DPJJ’de Adli İşlerden Sorumlu Müdürlük’te çalışmaktadır. Öğleden sonra ise eğitici Marion TESTUD ve önceden sığınma evinde suçlu çocuklarla çalışmış ve şu anda çocukların tutuklanmalarıyla ilgili çalışan bir eğitici olan Aurore DANIELE tarafından çocuk adalet sisteminde çok büyük bir öneme sahip olan eğitim, çocukların rehabilitasyonu ve çocukların tutuklanmasına ilişkin farklı yaklaşımlar konusunda detaylı bilgiler alınmıştır. Çalışmanın ikinci gününde sabah Paris Adalet Sarayı’na gidilmiş, Çocuk Mahkemesi ve Mahkeme Bünyesindeki Eğitim Birimi ziyaret edilmiştir. Eğitim Birimi Müdürü Maxime Zennou ve deneyimli bir eğiticiden mahkeme bünyesindeki eğitim birimi çalışmaları hakkında bilgi alınmıştır. Öğleden sonra ise Adalet Sarayı’nda Paris Savcılık Birimi Başsavcı Yardımcısı Elisabeth ALLANNIC ve Çocuk Hakimi Marie Pierre HOURCADE yargılama ve mahkeme süreci hakkında detaylı bilgiler vermişlerdir. Çalışmanın üçüncü günü sabah Reaumur Sebastopol’deki Sığınma Evi ziyaret edilmiş, Kurum Müdürü Alexia DRIANCOURT ve kurumun çalışanları tarafından kurum hakında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Kurum gezilmiş ve uygulamalar yerinde incelenmiştir. Öğleden sonra Cite’deki Açık Alan Hizmet Birimi ziyaret edilmiştir. Bu birimde görevli kurum müdürü, eğiticiler ve psikolog tarafından birimin faaliyetleri hakkında bilgiler verilmiştir. Çalışmanın dördüncü günü, CEF-Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi’ne gidilmiş, Kurum Müdürü Sebastien NOURRY ve kurumdaki personelden kurumun eğitim faaliyetleri ve genel yapısı hakkında bilgi alınmış ve kurum gezilmiştir. Öğleden sonra ise Porcheville Çocuk Kapalı Ceza Kurumu ziyaret edilerek Kurumun Yardımcı Müdürü ve Eğitim Birimi Müdürü Charly FLERET ve kurumdaki diğer çalışanlarından ayrıntılı bilgi alınmış ve kurum incelenmiştir. 5 Çalışmanın son günü yapılacak olan çalışma ilk önce Paris’te Bölgesel Bir Eğitim Merkezinde planlanmış olmakla birlikte planda yapılan değişiklik nedeniyle çalışma Adalet Bakanlığı binası Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’de (DPJJ) gerçekleştirilmiştir. Sabah, Yasmine DEGRAS ve aynı zamanda üniversitede öğretim görevlisi olan Sosyolog Henry Choquet tarafından eğiticilerin eğitimi, eğitim birimi ve Bakanlığın Araştırma Birimi hakkında ayrıntılı bilgiler verilmiştir. Öğleden sonra ise Fransa Adalet Bakanlığı Binası’nda, Fransa çocuk adalet sistemi hizmetleri konusunda çalışma ziyareti gerçekleştiren Türk çalışma ekibi ve mağdur hizmetlerini incelemek üzere Fransa’da bulunan Türk çalışma ekibi ile Fransız ve İngiliz ortaklar bir araya gelmiş, bu ortak toplantıda çalışma ziyaretinin genel değerlendirilmesi yapılarak, kapanış gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma ziyareti raporu, her gün ayrı bir kişi tarafından raporlandırılmak üzere sırasıyla Psikolog Ece VARLIK, Psikolog Özlem ARI HAN, Sosyolog Diler BULUT ve Şube Müdürü Cemal KARADÖL tarafından yazılmış, Ece VARLIK tarafından birleştirilerek genel düzenlemesi yapılmış, Tetkik Hakimi Hakan UMUT ve Genel Müdürümüz Nizamettin KALAMAN tarafından genel değerlendirilmesi yapılarak son şekli verilmiştir. 6 1.2. FRANSIZ ÇOCUK ADALET SİSTEMİNE GENEL BİR BAKIŞ Fransa’da çocuklara verilen değer ve onlara yönelik yapılan hizmetler oldukça önemli bir yere sahiptir. Çocuk ve gençlerin yetişkinlerden ayrı tutularak kendi yaş ve gelişimlerine uygun hizmet verilmesi Fransa’daki uygulamaların temelini oluşturmaktadır. Suça karışmış çocuklar da korunmaya muhtaç çocuklar da aynı birim tarafından ele alınmaktadır. Çocuklara yönelik verilen hizmetlere geçmeden önce Fraznsa Adalet Bakanlığı bünyesindeki müdürlükler hakkında bilgi vermek gereklidir. Fransa Adalet Bakanlığı bünyesinde 5 alt müdürlük bulunmaktadır. Bunlar aşağıda belirtilmiştir: 1. Suç İşlerinden Sorumlu Müdürlük 2. Sivil İşler Müdürlüğü 3. Cezai İşler Müdürlüğü (hapishane yönetiminden sorumlu müdürlük) 4. Adli Hizmetler Müdürlüğü (mahkemeler ile savcı/hakimlerden sorumlu müdürlük) 5. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) Adalet Bakanlığı bünyesinde çocuk ve gençlere yönelik ayrı bir müdürlüğün olması oldukça çarpıcıdır. Çocuklara yönelik verilen her türlü karar, tedbir ve uygulamalar tek bir müdürlük altında toplanmaktadır. Bu müdürlüğün yaptığı çalışmalar ayrıntılı bir şekilde bundan sonraki bölümlerde ele alınmıştır. 1.2.1. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ); hem koruma hem de cezai işlerden sorumludur. Cezalandırma birimi olmaktan çok, hukuki, yasal önlemler ve tedbirlerden sorumludur. Bu birimdeki personel sayısı yaklaşık olarak 8.000 olmakla beraber bu sayının büyük çoğunluğunu eğiticiler oluşturmaktadır. Bu rakamın içerisinde hakimler de yer almaktadır. Bu müdürlükte çocuklarla ilgili hem statik hem de politik anlamda ulusal kararlar alınmaktadır. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük çocukla iki şekilde ilgilenmektedir: 1. Sığınma evine gönderilen çocuklar, 7 2. Ailelerinin yanında ve okullarında eğitim gören çocuklar. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük’e ya suç işlemiş çocuklar ya da yardıma muhtaç olan çocuklar gönderilmektedir. Çocuk konusunda özel olarak çalışan çocuk hakimleri bulunmaktadır. Fransa’da çocukların cezaevine gönderilmesi kararı bir tek çocuk hakimlerinden çıkabilmektedir. DPJJ, çocuk hakiminin kararlarına yönelik çalışsa da bağımsız bir kurum olarak görev yapmaktadır. Eğiticiler çocuk hakkında araştırma yapıp hakimlere çeşitli önerilerde bulunmaktadırlar, hakimler bu öneriler sonrasında mümkün olduğunca hızlı karar vermektedirler. Hakim karar verdikten sonra eğitici tekrar çocuk hakkında incelemelerde bulunup yönlendirme yapmaktadır. Fransa’da “çocuk” kavramı “18 yaş altını” temsil etmektedir. Fransız adalet sisteminde sivil toplum kuruluşlarıyla (STK) yapılan bir kurumsal ağ bulunmaktadır. Özel ve kamu kuruluşları bir ağ içerisinde birlikte çalışmaktadırlar. Bakanlık’a bağlı DPJJ’nin, bu kurum ve kuruluşları denetleme hakları bulunmaktadır. Yapılan incelemelerde aksaklık veya eksiklik görüldüğü takdirde onlara verilen bütçe ve hakları ellerinden alınmaktadır. Kurumda çalışan eğiticilerin özelliklerine bakıldığında ise eğitimlerinden söz etmek gerekmektedir. Eğiticilerin eğitimi Müdürlük bünyesinde sağlanmaktadır. Müdürlüğün kendine ait okulları bulunmaktadır. Öncelikle eğiticilerin zorunlu olarak 2 yıllık üniversite eğitimini tamamlamış olmaları gerekmektedir. Kurumun verdiği başlangıç eğitimi 2 yıllık zorunlu eğitim olmakla birlikte, müdür ve eğiticiler bu eğitimleri tamamladıktan sonra yaşam boyu eğitime tabi tutulmaktadırlar. İki yıllık zorunlu eğitimin ardından müdür ve eğiticiler 5 yıl zorunlu çalışmaktadırlar. İki yıllık zorunlu eğitim sırasında kurum kendilerine maaş (burs) vermektedir ve bu sebeple 5 yıl çalışmaları zorunlu kılınmıştır. Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük; çocuklar hakkındaki cezai işlerden sorumludur. Şu anda çocuklar hakkındaki cezai işler konusunda reform yapılmaktadır. Fransa’da mevzuat anlamında iki ayrı reform yapılmaktadır. Bunlar: 1. Suçlu çocuklarla ilgili kanun değişimi (reform 1- 1945 yılında çıkmış olan kanun reform sürecindedir) 2. Yetişkin ve çocukla ilgili kanun değişikliği (reform 2) Haziran 2010’da yeni düzenlenen mevzuat, parlementoya onaya sunulacaktır. 8 Fransa’da çocuk hakimlerinin iki görevi bulunmaktadır: 1. Suçlu çocuklar hakkında cezai kararlar almak 2. Ailelerinin yanında tehlike altında olan çocuklar hakkında karar almaktır. Fransa’da çocuğun içinde bulunduğu ortam, çocuğu suça itebileceğinden oldukça önemli bir yere sahiptir. Ailelerinin yanında tehlike altında olduğu düşünülen çocuklar ailelerinin yanından alınıp sığınma evlerine gönderilebilmektedir. 1.2.2. Çocuklara Yönelik Verilen Cezaların Tarihçesi Çocuklara yönelik verilen cezaların tarihsel gelişimine bakıldığında 20. yyda Paris’te konuda uzmanlaşmış mahkemeler kurulması kararı alındığı görülmektedir. Bahsedilen uzmanlaşmış, özel mahkemelerin kurulmasının iki amacı bulunmaktadır: 1. Kişiler grup içerisinde suç işlemiş olsalar da tek tek mahkemeye alınmalıdır. 2. Sivil toplum kuruluşları ile temasa geçerek bu suçluların aileleriyle görüşülmesi ve mahkemeye verilerin getirilmesi talep edilmiştir. Sonrasında çocuk ve ergen mahkemelerinin ayrı olması ve bu çocukların özel olarak yargılanması gerektiği ve bu çocukların aileleriyle iletişim kurulması ve bu şekilde bu çocukların yargılamasının yapılması konusu yürürlüğe girmiştir. Bu yasa 1912’den II. Dünya Savaşı’na kadar gelişmiş ve II. Dünya Savaşı’nda çocuk suçluların oldukça fazla sayıda arttığı görülmüştür ve yeni bir yasanın çıkarılması gündeme gelmeye başlamıştır. 1945 Şubat ayında çocuk suçlularla ilgili yeni yasa çıkarılmıştır. Yenilikçi yasa, “Çocukların cezalandırılmadan önce bir eğitime alınmasını, bu eğitim sonucunda karara varılmasını” öngörmüştür. Öncelikli olan çocuğun eğitime tabi tutulmasıdır. Yine “çocuk hakimi” kelimesi bu yasayla yürürlüğe girmiştir. 1.2.3. Çocuklara Yönelik Uygulanan Tedbiler, Verilen Cezalar ve Çocuk Mahkemeleri Fransa’da iki farklı çocuk mahkemesinden söz etmek mümkündür: 1. Çocuk mahkemeleri (16 yaş ve küçükler için) 2. Çocuk yüksek mahkemeleri (16 yaş üstü çocuklar için/ağır ceza) 1945 yasasında farklı yaşlara göre farklı kararlar yer almaktadır: 9 10 yaşa kadar: Çocukların 10 yaşa kadar sadece eğitim önlemleri bulunmaktadır. 10-13 yaş arası eğitim yaptırımı: Sadece çocuk mahkemesi tarafından eğitim yaptırımı verilebilmektedir ve bir takım tedbirler/yaptırımlar konmaktadır. Bu tedbirlere; dışarı çıkmama, belirli yerlere gitmeme tedbirleri örnek olarak verilebilir. 13 yaş: 13 yaştan itibaren çocuklara denetimli serbestlik tedbiri, hapis cezası veya cezanın ertelenmesi verilebilmektedir. 13-16 yaş arası: Bu yaş aralığındaki çocuklar için yetişkinlerle aynı ceza verilmemekle birlikte, 1945 yasasına göre normal cezanın yarısı şeklinde cezalar verilmektedir. 16 yaş üstü: Bu çocuklar için çocuk yasaları uygulanmamaktadır. İstisnai olarak erişkine yakın bir ceza verilebilmektedir. Bu cezalar tekrarlanan ve şiddet içeren ciddi suçlar, tecavüz, öldürme gibi suçlara yönelik olarak verilmektedir. Çocuklara özel olarak infazda bir indirim bulunmamaktadır. Suça karışmış çocuklarla ilgili davaların yarısını savcılık, diğer yarısını da mahkeme çözmektedir. Hafif suçlarda kolluk ve savcı, mahkemeden önce duruma el koymaktadır. Yeni reformda suça göre 13 yaş altı çocukların mahkeme önüne çıkartılmaması konusu gündeme alınmıştır. Mevcut sistemde çocuk mahkemeye alındığında, yanında mutlaka avukat bulunmalıdır. 1.2.4. Çocuk Hakiminin Cezai Görevleri Fransa’da çocuk hakiminin görevleri aşağıda sıralanmıştır. Çocuk hakimi; Soruşturmayı yürütür, Tek başına yargılama yapabilir, eğitim tedbiri verebilir, Çocuk mahkemesine başkanlık eder, 16 yaştan küçük çocuklar tarafından işlenilen suçların yargılamasını yürütür, Dosyayı başından sonuna kadar takip eder. Çocuk hakiminin yanında gönüllü 2 jüri üyesi bulunmaktadır. Bu jüri üyeleri Fransız vatandaşı olan kişilerden, çocuk mahkemesindeki eğiticiler, öğretmenler, profesörler, emekli polis memurları ya da şirket yöneticilerinden oluşabilmektedir. Fransa’da çocuk hakimi ayrıca infaz hakimliği görevini de yerine getirmektedir. 10 1.2.5. Çocuk Hakiminin Eğitimi Fransa’da savcı ve hakimler aynı okuldan mezun olmaktadır (Yargıçlık Ulusal Okulu). Bu okul Fransa’nın Bordeoux kentinde bulunmaktadır. Bir ulusal sınav yapılmaktadır. Bu sınava 5 yıllık hukuk eğitimi alan üniversite mezunları başvurabilmektedir. Yargıçlık Ulusal Okulu’nda, 3 yıllık bir eğitim ve bunun üzerine staj bulunmaktadır. Avukat yanı, cezaevi stajları mevcuttur ve bunların süresi uzundur. Eğitimin sonuna doğru adaylar belirli bir konuda uzmanlaşmaktadırlar. Savcı, hakim, çocuk hakimi, soruşturma hakimi (yapılacak reformlarla soruşturma hakimliğinin kaldırılması planlanmaktadır), infaz hakimi olarak alanda uzmanlaşma söz konusudur. Bu stajlardan sonra adaylar sınava girmektedirler, sınav sonucuna göre sıralama yapılmakta ve atamalar Devlet Bakanlığının kararnamesiyle gerçekleştirilmektedir. 1.2.6. Fransa’da Çocuk Mahkemesi ve Çocuk Hakimlerinin Durumu Fransa’da 180 Asliye Hukuk Mahkemesi vardır. Ayrıca 440 çocuk hakimi, 180 Asliye Hukuk Mahkemesi içinde 150 Çocuk Mahkemesi bulunmaktadır. Çocuk mahkemeleri Asliye Hukuk Mahkemesine bağlıdır. Bunun dışında Sulh-Hukuk Mahkemeleri bulunmaktadır. 1.2.7. Çocuklar İçin Ağır Ceza Mahkemesi On altı yaş üstü, silahlı suç, tecavüz, gasp gibi ağır suçlar ağır ceza mahkemesinde görülmektedir. Bu mahkeme Fransız vatandaşlarından oluşmaktadır. Mahkemede 3 profesyonel hakim ve 9 Fransız vatandaşı jüri üyesi bulunmaktadır. Üç uzman hakimin içinde bir mahkeme başkanı yer almaktadır, diğer iki hakim ise çocuk hakimidir. Mahkemede duruşmalar gizli oturumlarda gerçekleşmektedir. Temyiz Temyiz için özel bir daire kurulmuş olup çocuk davalarına karşı yapılan temyizler bu daire tarafından incelenmektedir. Dairenin uygulama birliğini sağlamak ve sorunlara etkin çözüm bulmak üzere çocuk hakimleriyle görüşüp koordinasyon yapma görevi de bulunmaktadır. 11 1.2.8. Çocuklara Yönelik Cezaevleri Paris’te bazı mahallelerde çocuklara özgü özel kurulmuş cezaevleri bulunmaktadır. Sadece çocukların kalabileceği yeni 8 tane bina bulunmaktadır. Bunun dışında çocuklara özgü 6 yeni kurum daha açılması aşamasına gelinmiştir. Burada çocukların eğitimlerinden sorumlu birimler de bulunmaktadır. Şu anda Fransa’da 60.000 yetişkin tutuklu/hükümlüye karşı, 700 tane tutuklu/hükümlü çocuk bulunmaktadır. Bu sayının %40’ı hükümlü, %60’ı ise tutuklu çocuklardan oluşmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu erkek çocuklardan oluşmaktadır (%98 erkek). Bu çocuklar 15-17 yaş arasında bulunmaktadır. Cezaevinde hem MEB eğitimi hem de rehabilitasyon kapsamında eğitim verilmektedir. Bu eğitimler ceza infaz kurumunun içerisinde gerçekleştirilmektedir. Fransa’da çocukların işledikleri ciddi suçlar genellikle şiddet, hırsızlık, kapkaç, gasp olmakla birlikte basit suçlar; polis memuruna hakaret gibi suçları içermektedir. Madde kullanımı, Fransa’da çok ciddi bir suç olarak görülmemektedir. Madde bağımlılığı konusunda ilgili kurumlar ve sivil toplum kuruluşları tarafından tedavi yapılmaktadır. Madde kullanımı, 1 yıllık hapis cezasına karşılık gelmektedir. Madde kullanımını kolaylaştırma suçuna ise (taşımacılık gibi) 7 yıl hapis cezası verilmektedir. Maddeyi satmak daha ağır bir ceza gerektirdiğinden, maddeyi üzerinde bulundurma ve diğer kişiye verilmesi veya satılması halinde cezalar 10 yıl hapis cezasına çıkabilmektedir. Fransa’da çocuğun yargılanma süresi konusunda sorun yaşanmaktadır, yargılama süresi hakimin takdirine bırakılmıştır. Ancak yeni reformda bu konu da ele alınmaktadır. Ortalama olarak yargılama süresinin uzun sürdüğü belirtilmekle birlikte, bazı usullerden söz edilmiştir. Örneğin, çocuk önce eğitime alınan bir çocuksa, hakkında daha çabuk karar verilmektedir. Karar verme süreci yaklaşık 10-18 gün almaktadır. Çocuk 6-8 ay içerisinde birden çok suç işlemiş olabilir. Bu çocukların mahkeme süreci ve bu sürecin nasıl düzenleneceği konusunda zorluk yaşanmaktadır. Fransa’daki çocuk adalet sistemindeki çarpıcı bir nokta ise çocuğun soruşturmaya alındığından itibaren eğitime tabi tutulmasıdır. Ülkede özellikle korunmaya ve 12 bakıma muhtaç çocuklar ile suça karışmış çocuklara yönelik olarak “eğitim” adı verilen rehabilitasyon ve eğitim hizmetleri çok büyük önem taşımaktadır. Fransa’da tahliye olan çocukların yeniden suç işleme oranlarıyla ilgili olarak herhangi bir istatistiki veri bulunmamakla birlikte tahminen bu çocukların %80’inin tekrar suç işlemediği öngörülmektedir. Bu oranın küçük şehirlerde doğru olmakla birlikte büyük şehirlerde farklılaşması beklenmektedir. 13 1.3. SUÇA KARIŞAN ÇOCUKLARA YÖNELİK UYGULAMALAR (PARİS ADALET SARAYI) 1. 3.1. Çocuk Savcılığı Adliye çocuk biriminde hem çocuk suçları, hem de çocukların korunması kapsamında çalışan 7 savcı bulunmaktadır. Çocuk birimi 24 saat telefonlara cevap vermekte ve yönlendirme yapmaktadır. Soruşturma aşamasından, hakimin karar vermesine kadar devam eden tüm süreç bu birimde yürütülmektedir. Savcının iki görevi vardır: 1. Çocuğun korunması (şiddete maruz kalma gibi acil durumlarda çocuk ailenin yanından alınabilir), 2. Cezai durumlar. Paris Adliyesi’nin bir özelliği de bünyesinde adli polis memurluğunun bulunmasıdır. Bu birim suç işleyen ya da mağdur olan çocuklarla ilgilenmektedir. Çocukların 12 yaşından itibaren cezai sorumluluğu vardır ve tutuklanabilirler. Savcılar çocuk mahkemelerinde de bulunmaktadır. Çocuk hakimi çocuğun mahkemeye çıkıp çıkmayacağına karar verebilmektedir. Hakim kendi bürosunda çocukla görüşebilir. Bu durumda savcı karar aşamasında bulunmamış olur. Ancak bu tür bir durumda sadece eğitimsel kararlar verilebilir. Çocuk ağır bir suç işlemiş ise veya suç tekrarı var ise çocuk yargılanmak üzere çocuk mahkemesine çıkartılır. Savcının görevi hem çocuk mahkemelerine katılmak, hem de bir çocuğa şiddet uygulanması gibi durumlarda bazı yetişkin ceza mahkemelerinde de 14 bulunmaktır. Bir çocuğa şiddet uygulanması gibi durumlarda çocuğun gözaltına alınmasından itibaren savcı her türlü yönlendirmeyi yapabilir. Tüm süreçte dosyayı takip eder. Tüm süreci bilmesi mahkemede faydalı olmaktadır. Paris Savcılık Birimi’nin uygulaması bu şekildedir. Çocuk mahkemelerinde 3 hakim, ağır ceza mahkemelerinde 3 hakim ve 9 halk jürisi bulunmaktadır. Jüri üyeleri ve 3 hakim eşit oy hakkına sahiptir. Jüri üyeleri için herhangi bir özel şart aranmamakta, jüri üyeleri kurayla belirlenmektedir. Ancak kendilerine kişilik testi yapılmaktadır. Karara oy çokluğuyla varılır. Verilen karar hiçbir zaman gerekçeli değildir. Yapılması öngörülen reformla gerekçelendirmenin zorunlu hale getirilmesi düşünülmektedir. Ayrıca bir Ağır Ceza Mahkemesi terör suçlarının yargılanmasında görev almaktadır. Bu mahkemede de 9 jüri üyesi bulunmaktadır ancak jüri üyelerinin tamamı hakimlerden oluşmaktadır. Tehlikede olan çocuğun korunması için çocuk ailesinin yanından alınabilmektedir. Sığınma evlerine yerleştirilebilmektedir. Bu evlerde çocuk en fazla 7 gün kalabilir ve çocuğun ailesine haber verilmeyebilir. Acil durumlarda genellikle savcılık durumu çocuk mahkemesine de bildirmekte ve eğitimsel yardım kararı verilebilmektedir. Çocuk emanet edilebileceği bir aile bireyine ya da güvende olacağı bir aileye de verilebilir. Kolluk çocuğun ifadesinin alınmasında rol almamaktadır. Çocuğun ifadesini savcı almaktadır. Gözaltındaki sorgulama videoya çekilmektedir. Böylece çocuğun tekrar dinlenmesi engellenmektedir. Küçük çocuklar için ifade alınan uygun oyun odaları da bulunmaktadır. Toplam 33 istinaf mahkemesi vardır ve her birinde 1 çocuk mahkemesi bulunmaktadır. Çocuk ağır ceza mahkemesi olan her yerde bir tutukevi vardır. Bunlar çocuklara özel tutukevi olmayabilir. Yetişkin tutukevinin bir bölümü çocuklara ayrılmış olabilmektedir. 15 1.3.2. Paris Çocuk Mahkemesi Eğitim Birimi Paris’te bulunan eğitim birimi 186 kişiden oluşmaktadır. Ayrıca birlikte çalışılan sivil toplum kuruluşları da vardır. Bunlar birim tarafından denetlenmektedir. Birim 1987 yılında kurulmuştur ancak daha öncesinde de mahkemelerde eğitimciler çalışmışlardır. Birimde 12 eğitimci, 1 müdür ve 1 sekreter vardır. Her gün 2-3 eğitimci mahkemede yer alarak hakime tavsiyede bulunmaktadır. 13-18 yaş arası çocuklarla çalışılmaktadır. Bu birimde sadece gözlem yapılmakta ve gerektiğinde çocuklar psikolojik yardım almak için yönlendirilmekte ya da çocuğun yerleştirilebileceği bir kurum bulunmaktadır. 1.3.3. Çocuk Mahkemesi Hakimleri ve Uygulamaları 1914 yıllarından sonra savaştan çıkan Fransa’da ekonomik anlamda sıkıntı yaşanmış ve suç oranı artmıştır. Suçların tekrarlaması toplumda huzursuzluk yaratmıştır. Bu nedenle yeni çözümler arayan yetkililer, bir çocuğa hapis cezası verilmesi yerine; çocuğu eğitmek gerektiğini düşünmüşlerdir. Bu eğitimsel tedbirler sürekli olarak gözden geçirilmesi gereken tedbirlerdir. Paris bölgesine bakan 13 çocuk hakimi bulunmaktadır. Bir çocuğun ne yaptığını bildiği andan itibaren yaptıklarından sorumlu olduğu düşünüldüğünden; 13 yaşın cezai ehliyet yaşı olarak belirlenmesine karar verilmiştir. Ancak şu an Fransa’da daha küçük yaştaki çocuklara da ceza uygulanmaktadır. Bu konuda uluslararası normların kabul edilmesi gündemdedir. Fransız yasalarına göre 16 yaşın üstündeki çocuklar için geçici tutuklama kararı verilebilmektedir. 16 yaşın altındaki çocuklara önce eğitimsel tedbirler verilmekte; ancak mecbur kalındığında çocuk tutuklanabilmektedir. Bir çocuğun hırsızlık yapıp, yakalandığını ve karakola getirildiğini düşünecek olursak; bu durumda polis öncelikle çocuğun ailesine haber verir. Çocuğa avukat isteyip istemediğini sorar. Eğer çocuk avukat istemezse polis aileye bunu da mutlaka bildirmelidir. Ayrıca çocuğun karakola geldiğinde 24 saat içinde bir doktor tarafından muayene edilmesi zorunludur. Daha sonra savcılık hangi prosedürün uygulanacağına karar vermektedir. İlk seçenek olarak, savcı çocuğu hakimin bürosuna doğrudan gönderebilir. Diğer bir seçenek ise, bir ayda 2 duruşma tarihi belirlenir ve bu iki tarihten birinde çocuk duruşmaya çıkar. Son seçenek ise istisnai durumlarda 48 saatlik gözaltı süresinde çocuk hemen hakim önüne 16 çıkartılır. Durum çok karmaşıksa tetkik hakime, diğer durumlarda ise çocuk hakimine başvurulur. Savcı genellikle hapis cezası önermektedir. Ancak bu durum her zaman söz konusu değildir. Bazı durumlarda savcı sığınma evini de önerebilir. Çocuğun ailesinden uzaklaştırılması yada bulunduğu ortamdan izole edilmesi hedeflenebilir. Savcı bazen iki tarafı uzlaştırma yoluna da gidebilir. Çocuk, hakim karşısına çıktığında çocuğun gerçeği söylemesi, suçu kabul etmesi hedeflenmektedir. Eğer gerçeği söylemiyorsa, eğiticiler devreye girmektedir. Bazen hakim, aile ile görüşerek, aileyi işin içine katmayı amaçlamaktadır. Çocuğun aile ve okuldaki durumunu anlamaya yönelik bir süreç başlamaktadır. Eğitsel bir çalışma yapılabilmesi için ailenin sürece dahil edilmesi önemlidir. Aile değişmedikçe çocuğun değişmesi de oldukça zordur. Hakim çocuktan verdiği zararı telafi etmesini isteyebilir. Zarar verdiği yeri onarmasını ya da sembolik olarak bir dernekte çalışıp, başkaları için bir şeyler yapmasını isteyebilir. Hakim bazen çocuklardan asgari ücret karşılığı birkaç ay bir iş yerinde çalışmasını da isteyebilir. Bu durum çocukların başarı duygusunu tatmalarını sağlayabilmektedir. Fransız adalet sisteminde çocuk avukatları bulunmaktadır. Çocuk avukatları yetişkin davalarına da bakmaktadır. Ancak özellikle çocuklar konusunda eğitim almakta ve çocuklarla çalışmaktadırlar. 17 1.4. EĞİTİM TEDBİRLERİ 1.4.1. Açık Eğitim Tedbirleri Suçlu çocuklara yönelik olarak Fransa’da çocuk temelli bir yaklaşım bulunmaktadır. Bütün tedbirler eğitim altında yapılmaktadır. Açık eğitim kapsamında 3 tip kurumdan söz edilmektedir: 1. Sığınma evleri 2. Açık merkezler: Multidisipliner bir yaklaşım benimsenmektedir (psikologlar ve eğiticiler) 3. Mesleki eğitim veren evler Açık merkezlere gönderilen çocuk kararları çeşitlidir. Burada 3 temel prensipten söz etmek mümkündür: 1. Ailelerle iç içe çalışma 2. Mahkemelerle birlikte çalışma 3. Yargıçlarla birlikte çalışma 1.4.2. Eğiticilerin Görevleri Eğiticiler soruşturma aşamasında hakimin kararına öneri olabilecek nitelikte çocukla ilgili bilgilerin yer aldığı bir takım raporlar hazırlamaktadırlar. Başka bir görevleri ise; yine bu süreçte çocukların ailelerinden bilgi alarak, çocuğun yaptığı davranışın bedelini ödemesine yönelik kararları hakime sunmaktır. Eğitici, çocuğun okul hayatıyla ilgili eğitimde de yardımcı olabilmektedir. Eğiticiler düzenli toplantılar yapmaktadırlar. Fransa’da suçlu çocuğu önce eğiticiler çağırmakta kendisi ile ilk görüşmeyi yapmakta ve ailesiyle görüşmeler düzenlemektedir. Sonucunu ise savcıya verilmek üzere raporlamaktadır. Eğiticinin görevlerinden birisi de cezanın yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmektir. Örneğin, kamu cezasının yerine getirilip getirilmediğini, verilen tedbirlerin uygulanıp uygulanmadığını, etmektedirler. eğitim projesinin tamamlanıp tamamlanmadığını takip Eğiticilerin yürüttükleri çalışmalar Türk denetimli serbestlik hizmetlerine benzese de bu görevlerin hepsi DPJJ altında yapılmaktadır. Eğiticiler daha çok aracı rolündedirler, müdahale programları uygulanacaksa çocuk ya da genci gerekli sivil toplum kuruluşları veya ilgili kuruma yönlendirmektedirler. 18 Kendilerinin uyguladığı müdahale programları bulunmamaktadır. Yapılan her faaliyet eğitim adı altında gerçekleştirilmektedir. “Eğitim”in içeriğini aşağıdakiler oluşturmaktadır: 1. Çocukla görüşme 2. Grupla çalışma 3. Sportif faaliyetler 4. Güven ortamı yaratmaya çalışma 5. Çocuğun gelişimine katkı edebilecek her konu. Şu anki sistemde çocuklar için aynı anda hem adli kontrol, hem kamu cezası hem de denetimli serbestlik (probasyon) kararı verilebilmektedir. Reform çalışmaları; kararların uygulanabilirliğini daha pedagojik hale getirmek için, üç tedbirin aynı anda verilmemesini öngörmektedir. Reform çalışmaları ile öncelikli olarak bir tedbir verilerek buna bağlı olarak diğer tedbirler değişebilecektir. Fransa’da çocuk için 6 yıl tedbir verilebilmektedir. Eğiticiler ayrıca; küçük çocuklar için mevcut olan özel eğitimlerle (STK ya da jandarma ve polis gibi kurumlarda verilmektedir) ilgili koordinasyonu da yapmaktadırlar. 1.4.3. Eğiticilerle İlgili İstatistiksel Veriler • 1 eğitici 25 gençle çalışmaktadır. • Açık eğitim merkezlerinde 10 eğitici, 1 psikolog ve 1 sekreter bulunmaktadır. • Bazı eğiticiler mahkemede çalışmaktadırlar. • 2008 yılına ait verilere göre 63.000 genç açık eğitim merkezlerine alınmıştır. Paris’in içinde 2 tane, Paris ve bölgesinde ise toplam 100 tane eğitim merkezi bulunmaktadır. Tüm Fransa’da eğitim merkezi sayısı 6000’dir. Fransa’da yapılandırılmış risk değerlendirme sistemleri bulunmamaktadır. Risk sistemi genellikle uzman görüşleri çerçevesinde oluşturulmaktadır. Belirli noktalara uzmanlar dikkat etmektedirler. Bu konular; çocuğun aile, okul, sosyal çevresi, madde kullanımı gibi risk etmenlerini içermektedir. Ancak standart bir uygulama bulunmamaktadır. Her gence eğitici tarafından özel bir değerlendirme yapılmaktadır. Çocuğun suçu neden işlediği çok 19 önem arz etmektedir ve belirleyici niteliktedir. Gizlilik çok önemli olmakla birlikte bu konuda katı protokoller uygulanmaktadır. 20 1.5. ÇOCUKLARIN ADLİ ALI KONMASI VE TUTUKLANMASINA İLİŞKİN FARKLI YAKLAŞIMLAR 1.5.1. Sığınma Evleri Sığınma evleri Adalet Bakanlığı’na bağlıdır ve suç işleyen ve ailesinde sıkıntı olan çocuklar bu kurumlara yerleştirilmektedir. Fransa’daki koruma sistemi aşağıdaki şekildedir: 1. Yönetim koruması (yerel yönetimler): Tehlike altında olan çocuklar, ailelerinde sıkıntı olan çocuklar, aileleri olmayan çocuklar yerel yönetimlerle korunmaya alınmaktadır. 2. Adli koruma: Suça karışan çocuklarla ilgili koruma sistemidir. a. Sivil b. Cezai (farklı tedbirler bulunmaktadır: Açık alan eğitimi, sığınma evleri ve tutukevleri) Sığınma evlerine, suçlu çocukların yerleştirilebilmesi için mutlaka hakimin kararı gerekmektedir. Bu kurumlar daha çok suç işlemiş çocuklar üzerinde durmaktadır. Sığınma evlerine 13-18 yaş arası çocuklar alınmaktadır. Dört tip sığınma evi bulunmaktadır: 1. Klasik sığınma evi: Normal eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü kurumlardır. Çocuk bu kurumda minimum 6 ay, maximum 2 yıl kalabilmektedir. Kurum, esnek çalışma saatlerine sahip olmakla birlikte, kurumun kilitli değil açık kapıları bulunmaktadır. Yani çocuklar istedikleri zaman çıkıp istedikleri zaman kuruma girebilmektedirler. Burada çocuklara eğitim projesi uygulanmaktadır (çocukla, okulla ve ailesiyle görüşme, eğitim verme). 2. Çok hızlı bir şekilde karar verilip gönderilen sığınma evi: Fransa’da yaklaşık 40 tane bu tip sığınma evi bulunmaktadır. Çocuk suç işledikten ve hakim ve savcı karar verdikten sonra çocuk mahkemeden alınıp anında boş bir yerin olduğu bu tip sığınma evine götürülmektedir. Burada eğitim projesi düşüncesi bulunmamaktadır. Çocuk burada en fazla 3 ay kalabilmektedir. Çocuk hakimi psikologdan, aileyi, okulu ve sosyal çevresini incelemesini istemektedir. Daha sonra hakime çeşitli önerilerde 21 bulunulmaktadır. Çocuğun ailesinin yanına dönmeden yatılı okula gitmesine karar verilebilmektedir. 3. Çok sıkı eğitimin uygulandığı sığınma evi: Fransa’da yaklaşık 50 tane bu tip sığınma evi bulunmaktadır. 1980-90lardan sonra kurulmuştur. Çocuk bu kurumda en fazla 4 ay kalmaktadır ve çocuğa bir takım görevler verilmektedir. Örneğin, kuruma gelen çocuklar şehirli çocuklarsa kırsal bölgelere yollanmaktadırlar. Bunun nedeni elektro şok etkisi yaratmak, yani çocuğun yeni, farklı, tam tersi yaşam koşullarına göndererek oraya uyum yapmasını sağlamaktır. Bu uygulamaya 4 aylık staj denmektedir. Bu süre içerisinde çocuklar ailelerinden uzak kalmaktadırlar. Bu tür uygulamalara çocuklar eğiticilerle birlikte katılmaktadır. Bu tip uygulamaya çocuk kesinlikle katılmak zorundadır. Eğer katılmayı reddederse çocuk cezaevine yollanmaktadır. 4. Kapalı eğitim merkezleri: Bu kurumlarda kesinlikle dışarı çıkılmamaktadır, kapıları kapalı ve kilitli olan bir merkezdir. Fransa’da yaklaşık 50 tane bu tip eğitim merkezi bulunmaktadır. Büyük, kilitli kapılar ve güvenlik kameraları bulunmaktadır. Çocukların bu kurumdan dışarı çıkmaları yasaktır. Çocuğun bu kurumdaki gelişimi ve iyileşmesine göre çocuk ailelerinin yanına bile gönderilebilmektedir. Fransa’daki eğitimden sorumlu Bakanlıktan görevli eğiticiler bu kurumda bulunmaktadır. Buradaki çocuk süreç içerisinde gerçekten başarılı olursa, esneklik söz konusu olabilmekte ve çocuk staja gönderilebilmektedir. Sığınma evlerindeki çocuklar tutuklu, hükümlü veya karar verilmemiş sivil çocuklar olabilmektedir. Çocuğun durumuna göre tedbir kaldırılabilmekte, çocuk ailesinin yanına gönderilebilmektedir. Çocuğun gelişim süreci değerlendirilerek, çocuğun eğitim projesini yerine getirip getirmediği ve sığınma evinde neler yaptığı incelenmektedir. Bu merkezlerin hepsi genellikle çocuk mahkemesinin çok yakınında bulunmaktadır. Söz konusu kurumlar 1970 öncesinde şehir dışında daha büyük alandayken sonrasında şehir içi, okullara yakın yerlere taşınmışlardır. Çocuklar, işledikleri sıça göre farklı tip sığınma evinde kalmaktadırlar. Yaşa ve gelişime göre de yer değiştirebilmektedirler. Çocukların tutukevine yollanması iki şekilde olmaktadır: Çocuklara özel tutukevi/cezaevi (hem tutuklu hem hükümlü çocuklar için): Burada, eğitim projesini yerine getirememiş ya da büyük, ciddi bir suç işlemiş 22 çocuklar tutulmaktadır. 2002 yılından sonra bu tip cezaevi ve tutukevi kurulmuştur. Bu tip tutukevlerinden 6 tane yapılmıştır. Sadece çocuklar için 360 kişilik yer bulunmaktadır. Diğerlerinde ise 700 kişilik yer vardır. Yetişkinlerin de içinde olduğu çocuk tutukevi/cezaevi (hem tutuklu hem hükümlü çocuklar için): Bu tip tutukevlerinde ise yetişkin/çocuk tutuklu ve hükümlüler bulunmaktadır. Ancak çocuklara özel bir alan verilmiştir. Genel tutukevi/cezaevi istatistikleri: Fransa’da ceza adalet sistemine giren çocuk sayısı ayda yaklaşık 700’dür. Yılda ise yaklaşık 3000 çocuktan bahsedilmektedir. Bu çocuklar ortalama 2.5 ay tutukevinde kalmaktadırlar. Ayda ortalama 30 kız çocuğu bu kurumdan geçmektedir. Kızlar bu kurumlarda ayrı bölümlere yerleştirilmektedir. Cezaevlerindeki çocuk profili: Tutukevlerinde bulunan çocuklar genellikle; 16 yaşından büyük, Birden fazla tekrarlayan suç işleyen çocuklardır. Fransa’da çocuk/yetişkin tutuklu/hükümlü sayısı toplam 63.000’dir. 2002 yılından beri eğiticiler artık tutukevi/cezaevinde de görev almaktadırlar. Hem çocukların takibinden hem de ne yapacaklarına dair programları hazırlamaktan sorumlu olan eğiticiler çocuğun gelişimine göre, cezasının nasıl olacağına ilişkin değerlendirmeler yapmaktadırlar. Cezaevi yönetimi MEB, Sağlık Bakanlığı ya da DPJJ kurumlarıyla ortak çalışmaktadırlar. 1998’den beri bu kuruma Sağlık Bakanlığı’ndan doktorlar gelmektedirler. Cezaevinin yanında Sağlık Bakanlığı’na bağlı ayrı birimler yer almaktadır. Cezaeviyle bu birimler aynı kampus içinde yer almaktadır. Bu birimlerde diş hekimi ve psikiyatrist bulunmaktadır. Bir diğer bölümde ise eğitim birimi yer almaktadır. İlkokul ve lise eğitimi ile seviyeye göre eğitim verilmektedir. Bu kurumdaki çocukların büyük çoğunluğu ilkokul seviyesindedir ve okuma yazmayı bilmeyenler bulunmaktadır. 23 1.5.2. Bir Sığınma Evi Örneği: Reaumur Sebastopol Sığınma Evi Kurum, çocukların bulunduğu 4 tip sığınma evinden birinci tipe dahildir. Klasik sığınma evi diye nitelendirilen bu kurumlar normal eğitim faaliyetlerinin yürütüldüğü kurumlardır. Burada çocuklar minimum 6 ay- maksimum 2 yıl süre ile kalabilirler. Çocukların kurumlarda kalan süresinin uzatılması hakim onayıyla mümkündür. Bu tip sığınma evleri daha esnek bir tarzda örgütlenmiştir. Kapılar açıktır ve çocukların kuruma giriş çıkışı serbesttir. Her çocuk bir eğitim projesine tabi tutulur ve okula gitme ailesiyle iyi ilişkiler kurumu gibi süreçleri eğitmeni gözetiminde yürütür. Bu kurumlar herhangi bir kısıtlamanın olmadığı kurumlardır. Prosedür açısından da engelleyici bir yapı kurulmamıştır. Kurum, çocuk hakimi kararı ile kurumun gönderilmesi karar verilmiş çocukları kabul etmektedir. Gençler/çocuklar kuruma iki yolla gelebilirler: ya hazırlanmış bir taleple, kuruma çocuğun kabul sistemi işletilerek Bu kabul sistemi için çocuğun/gencin eğitimcilerle, psikologla görüşmesi ayrıca eğiticinin çocuk/gencin ailesi ile görüşmesi aşamaları izlenmektedir. Çocuklar 6 aylık süreler dahilinde burada kalabilmektedirler. Bu süre çocuk 18 yaşına gelene dek hakim kararı ile uzatılabilmektedir. ya da acil bir durum karşısında çocuk hakimi ile görüşülerek çocuğun 15 günlük bir süre için kurumda kalması söz konusu olabilmektedir. Bu acil olarak nitelenen durum, çocuğun aileye dönüşünü hazırlamak gibi bir durum olabilmektedir. Bu iki yol dışında çocuk/genç ceza ve infaz kurumundan sonra da bu sığınma evlerine gönderilebilmektedir. Bu kurumlar, hapis cezasına alternatif olarak düşünülmektedir. Çocuk/genç için kurum yetkilileri ve eğiticiler onun için bir çıkış planı hazırlamaktadırlar. Buradaki amaç, çocuğun/gencin suça kaynaklık eden söz konusu durumunu her seviyede alıp incelemektir. Tutuklama sonrası çocuk/genci topluma yeniden entegre etmek için çalışılmaktadır. Özellikle tutukluluk süresi uzunsa bu süreçte bir nevi çocuğa/gence ‘eşlik’ edilmesi söz konusudur. Çocuk/genç tutukluyken ona ceza ve infaz kurumundan çıkıp sığınma evinde kalmayı isteyip istemediği sorulmaktadır. Çocuk/gencin çıkışında ve sığınma evine kabulünde yeni kabul prosedürleri, özel durumları varsa bunlar özellikle psikolog tarafından incelenmektedir. Bu noktada odak alınan fikir, çocuğun toplum içindeki kapasitesini ortaya koymaktır. 24 Kurum yapısı: Sığınma evlerine 13-15 ve 15-18 yaş grubu çocuk ve gençler kabul edilebilmektedir. Bu kurum, 15-18 yaşa arasındaki çocuk/gençlerin bulunduğu bir kurumdur. Kız ve erkeklerin bir arada bulunduğu bu sığınma evinde kızların bulunduğu bir kat ve erkeklerin bulunduğu bir kat vardır. Merkezde toplam 10 çocuk bulunmaktadır. Merkez 24 saat esasına göre gece gündüz açıktır. Her birimde iki eğitimci çalışmaktadır. Kurumun çalışma saatleri: 08:00-14:00, 14:00-23:00, 22:00-06:00’dır. Odalar kızların ve erkeklerin ayrıldığı katlardadır. Bir tane diğerlerinden farklı, otonom- stüdyo tipi bir oda bulunmaktadır. Diğerleri aynıdır. Katta her çocuğun kaldığı oda ile ortak kullandıkları banyo ve tuvalet bulunmaktadır. Her odanın anahtarı vardır. Kurumda 1 psikolog, 1 birim şefi, 12 eğitimci, 2 aşçı, 2 temizlik görevlisi, 1 sekreter bulunmaktadır. Eğiticilerden 2 tanesi gece çalışmaktadır. Her eğitimci 2 vakadan (çocuktan) sorumludur. Bu eğitimciler sorumluluklarında olan çocuk/genç ile ilgili savcılığa ya da çocuk hakimine rapor yazma, aileyle çalışma, çocuk/gencin sağlık sorunlarına ilişkin yönlendirme gibi çocuğun yaşamını devam etmesini sağlayacak her tür işle ilgilenmektedir. Kurumun çocuk/genç profili: Kuruma genellikle 15-16 yaş arası erkek çocukları gelmektedir. Çocukların eğitim seviyesinin düşük olduğu, erken yaşta okuldan ayrıldığı gözlemlenmiştir. Kuruma gelen çocukların genellikle düzensiz bir yaşamı olduğu belirtilmektedir. Bu bakımdan kurumda bulunan çocukların topluma entegre etmenin güç olduğu bir grup olduğu belirtilmektedir. Özelde kurumun, genelde Bakanlığın çocuk politikalarına ağırlık vermesi ve az sayıda çocuk için çok sayıda eğitici bulundurmasının nedeni de bahsedilen bu zorlu işi yapıyor olmalarına bağlanmaktadır. Birinci tip, klasik sığıma evlerine kıyasla diğer tip, daha kapalı ve örgütlenmesi daha katı kurallara bağlı olan sığınma evlerine gönderilmesine karar verilen çocuklara yönelik çocuk hakimi, ya belli engel ya da zorluklar ya da çocuğun yapması için belli zorunluluklar belirleyebilmektedir. Ancak bu tip açık sığınma evlerinde bazı zorunluluklar olsa da kapalı kurumlardan daha esnek bir yapıdadırlar. Kapalı sığınma evinde çocuk, hakim kararı ile alınıp bir ceza infaz kurumuna sevk edilebilirken bu tür açık sığınma evlerinde böyle bir uygulama söz konusu değildir. Bu kurumlarda amaç; çocukta bir güven yaratma, çocuğun topluma uyumunu aşamalı olarak yavaş yavaş sağlamaktır. Bu nedenle kapılar açıktır, çocuk isterse kurumdan çıkabilir. 25 Ancak belli kurallara uyması yönünde eğiticisi tarafından bir takım uyarılar da yapılabilmektedir. Kurum daha çok tutuklama sürecinde geçici olarak çocuğun kaldığı bir kurumdur. Çocukla hakkında herhangi bir hüküm kurulmadan önceki süreçte aktif olarak çalışılmaktadır. Diğer yandan çocuk sığınma evinde bulunduğu sürece başka bir suça karışırsa buradaki süreç herhangi bir kesintiye uğramadan devam etmektedir. Kurum yetkilisi, her çocuğun durumunun tek tek değerlendirildiğini, bireyselleştirilmiş bir süreç izlediklerini ve çocuğun değişim için zamana ihtiyacı olduğu kabulü ile hareket ettiklerini dile getirmektedir. Çocuğun eğitim ihtiyacı varsa eğitim Adalet Bakanlığı’na bağlı belli kurumlarda bu eğitim verilmektedir. Ayrıca her ilde belli mesleki eğitim okulları bulunmaktadır. Bu kurumlarda staj olanakları vardır. Eğiticiler çocukla/gençle birlikte onun ne tür bir eğitime uygun olup olmadığını değerlendirmekte ve sonrasında gerekli yönlendirmeleri yapmaktadırlar. Bu kurum Paris’te tektir. Diğer tip sığınma evleri il bazından 3-4 tanedir. Klasik, açık sığınma evleri benzeri çalışan sivil toplum kuruluşları ve dernekler de vardır. Ancak sayıca az olan kurumlar genelde kent merkezi dışında banliyölerde bulunmaktadır. Bu tür kurumların sayıca az olmalarını en önemli nedeni çok maliyetli kurumlar olmalarıdır. Eğitimin niteliği: Eğiticiler çocuğun/gencin tekrar okula dönmesinde, sağlığına yönelik yapılması gerekenlerde (doktorla randevu v.s.), aile ile iletişimin sağlanmasında, aile ile çocuk arasında tekrar ve düzenli iletişimin kurulmasında çalışmaktadırlar. Ayrıca eğiticiler, yargılama sürecinde belli raporları da düzenlemekten sorumludurlar. Kararı veren çocuk hakimine çocuğu takip etmekle sorumlu eğitici çocuğun durumuna ilişkin rapor düzenlemektedir. Burada amaç, eğiticilerin yargılamaya dahil edilmeleri yoluyla suçun tekrarını önlemektedir. Eğiticinin amacı; çocuk ve aile ile birlikte çocuğa yönelik bütüncül, belli hedefler oluşturmak ve hakime çocuğun gelişimi, ailesi, merkezdeki durumu hakkında ayrıntılı bilgi vermektir. Kurumun psikologu psikanalitik yaklaşım ile çalıştığını belirtmektedir. Çocukla ona değer kazandırma süreci, çocuğa ‘daha iyi olma’yı öğretmeyi hedeflemektedir. Psikolog, psikiyatrik sorunları olanları tespit edip yönlendirmekle görevlidir. Kurum psikologu, burada bulunan çocukların bazı zorluklar yaşadığından bahsetmektedir. Bunlar: • Çocuğun kendini ifade etme zorluğu 26 • Kendi yaşam dizgesindekileri sığınma evi yaşamına yansıttığında yaşadığı zorluklardır. Bu noktada kurum çocuğun yaşadığı zorlukları ifade etmek için daha zararsız yollar seçmesini sağlamayı hedefler. Kurum, yetkilileri tarafından okul ya da bir disiplin yeri olmaktan öte bir ‘yaşam alanı’ olarak adlandırılmaktadır. 1.5.3. Bir Açık Alan Hizmet Birimi Örneği: Cite Açık Alan Hizmet Birimi Bu tür kurumlar sosyal ve profesyonel entegrasyonu hedeflemektedir. Kurumda 10 eğitici bulunmaktadır. Bu eğiticilerin bir kısmı kısmi zamanlı çalışmaktadır. Kurum personeli 1 sosyal hizmet görevlisi, 1 tam zamanlı psikolog ve 1 tam zamanlı sekreter ile haftada 1 kez yapılan ekip toplantılarına katılan 1 psikiyatrdan oluşmaktadır. Bu birimler zor durumda olan çocuk/gençlerin ortak yaşama, topluma dahil edilmesi amacıyla oluşturulmuştur (yargı sürecinde yapılması planlanan reformlarla yapıda bir takım değişiklikler yapılması planlanmaktadır). Burada bulunan çocuk/gençlerin çoğu, aileleriyle yaşamaktadır. Kurumun yaptığı iş, bu çocuk/gençleri kabul etmek ve gelişimleri yönünde bir takım çalışmalarda bulunmaktır. Kurum, diğer yapılar gibi cezai sürece girmiş çocuk ve gençlerle mahkeme süreci dahilinde çalışmaktadır. Hakim kararı ile kuruma gelen çocuklar belli bir süre dahilinde belli bir çalışma programı için burada bulunmaktadırlar. Bu birimde 200 çocuk/genç mevcuttur. Bu 200 çocuk için bir çocuğun tabi olduğu birden çok tedbir kararı bağlamında 300-350 tedbir kararı uygulanmaktadır. Her eğitici yaklaşık 25 vakadan sorumludur. Çocuk ya da genç bir suç işlemesinin ardından güvenlik güçleri (polise), daha sonra savcılığa gönderilmektedir. Savcılık çocuk/gencin hakim karşısına çıkıp çıkmayacağı yönünde bir yol izlemektedir. Bu süreçte savcılık çocuğa bir eğitim tedbir kararı verebilmektedir. Yargılama esnasında da eğitim tedbire hükmedilebilir. Şayet çocuk hakim karşısına çıkarsa hakim tarafından da eğitici tedbir kararı verilebilmektedir. Eğitici tedbir, çocuk ya da gencin Açık Eğitim Birimi’ne gönderilmesi kararı da olabilir. Böyle bir süreç sonunda çocuk/genç kuruma gelmektedir. Özetle bu birim, suç anından mahkeme sürecine dek hizmet verebildiği gibi yargılama sonrası hakim kararı ile de devreye girebilmektedir. Çocuk/genç kuruma ilk geldiğinde çocuğun ailesi ile de görüşülmektedir. Bu ilk görüşmeye çocuğun eğiticisi, psikolog ve sosyal hizmet görevlisi katılmaktadır. Birimin tanıtımı ve faaliyetlerinin anlatılması ardından çocuk/genç ve ailesiyle ayrıntılı bir görüşme 27 yapılmaktadır. Bu görüşme sonunda çocuk/gence yönelik sorun tespiti ve sorunun çözümüne yönelik neler yapabileceği ortaya konmaya çalışılmaktadır. Ancak çocuk/ genç sayısının fazla olmasından dolayı her vaka eğitici, psikolog ve sosyal hizmet görevlisi tarafından görülemeyebilmektedir. İlk görüşme eğitici tarafından yapılabilmekte ve diğer meslek elamanları ile yazılı ya da sözlü bilgi aktarımı sonunda eğitici bir rapor düzenlemektedir (Bu noktada kurum yetkilisi bu işleyişin eğiticiye hem çok yetki verilmesi hem de eğiticinin iş yükünün fazla olmasına yol açtığını dile getirmiştir.) Bu birim her hafta kurumsal toplantı yapmaktadır. Toplantıya tüm eğiticiler, psikolog, sosyal hizmet görevlisi ve psikiyatri uzmanı katılmaktadır. Eğitici bir hafta boyunca ilgilendiği ve görüştüğü çocuk ve ailesiyle ilgili bilgi aktarımda bulunmaktadır. Kurumun çocuk/gece yönelik yapılabilecekleri saptaması ve yapılması planlananların çocuk/gencin hayatına yapacağı etkiler değerlendirilmektedir. Bu değerlendirme ardından eğitici, aile ve çocuk ile tekrar görüşme yapmaktadır. Bu süreçte çocuğun/gencin daha önce başka bir suç işleyip işlemediğine bakılmaktadır. Suç işlemişse, daha önce bir hapishane deneyimi varsa buna yönelik değerlendirmeler ve çözüm önerileri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Çocuğun ihtiyaç ve beklentilerine göre çocuğun eğitimine devam etmesi yönünde bir okula yazdırılması ya da başka bir birime gönderilmesini önermektedir. Çocuğun yönlendirilebileceği başka kurumlardan; yatılı okullar, kapalı kurumlar, gençlerin belli bir denetim dahilinde çalıştırıldıkları kamplar/birimler, geçici aileler ya da meslek edinmesine imkan veren profesyonel okullar olarak sayılabilmektedir. Kurumda çalışan eğiticinin yapması gereken iş, çocuk/genci takip etmek ve çocuğu nerede olursa olsun (ceza ve infaz kurumunda da olsa) izlemektir. Eğiticiler çocukların yasalara ve topluma uyumunu kolaylaştırmak için bir tür aracılık işi yapmaktalar. Kurumda çocuk/gençle çalışan uzman personele yönelik bir değerlendirme sistemi bulunmamaktadır. Hazırlanan raporları birim şefi de okumaktadır. Personel eğitimi: Kurumda çalışan uzman personele yönelik yıl içinde çeşitli eğitimler düzenlenmektedir. Her uzman senede 10 gün bir eğitime dahil olmaktadır. Bu eğitim zorunlu olmamakla birlikte tavsiye edilmektedir. 3-5 günlük staj eğitimleri, bölgesel çaplı mesleki eğitimler (cinsel şiddet mağdurlarına yönelik, temel hukuk bilgisi gibi...) verilmektedir. Bu 10 günlük eğitimler dışında uzman, ilgilendiği alanla ilgili başka profesyonel eğitimlere de katılabilmektedir. 28 Eğiticinin aile ve çocukla yaptığı değerlendirmeler ardından yazdığı çocuğa/gence yönelik en uygun tedbirin önerildiği rapor çocuk hakimine sunulmakta ve hakimin kararına göre uygulama yapılmaktadır. Düzenlenen raporda çocuğun aile yapısı, eğitim durumu, çocuğa yönelik genel durum analizi ve tedbir önerisi bulunmaktadır. Bu noktada eğitici mahkeme kararı öncesi ya da sonrası çocuğun/gencin gelişimine ilişkin durum tespiti yapıp bunu hakime iletmekle görevlidir. Bu bakımdan hakimler sürecin en önemli parçasını oluşturmaktadır. Hakimin verdiği tedbir kararları farklı nitelikte olabilmektedir. Bu farklılık ekseninde rapor yazma sıklığı farklılaşsa da takip tedbiri verilmiş bir çocuk/genç için en az 6 ayda bir rapor yazılması beklenmektedir. Bu yazılan durum raporunda çocuk/genç için takibin sürdürülmesinin gerekli olup olmadığı da belirtilmektedir. Kurum yetkilisi daha sık aralıklarla (3 ayda bir) rapor yazılabileceğini ancak rapor yazmada esas kriterin çocuk/gencin durumunda değişiklik olması olduğunu belirtmiştir. Şiddet içeren suçlarda, ciddi vakalarda rapor yazma sıklığının arttığı ve bu durumun çocuk/genç açısından olumlu sonuçlar yaratabildiği belirtilmiştir. Eğitici tarafından düzenlenen rapor, eğiticinin gerekli görmesi durumunda aile ve çocukla paylaşılabilmektedir. Rapor çocuk hakimi ile ise mutlaka paylaşılmakta ve mümkünse içeriğine ilişkin eğitici tarafından hakime bilgi aktarımı yapılmaktadır. Her bir birim, Paris’in belli bölgelerinden sorumludur. Bu süreçte bağlı oldukları mahkemede çocuk hakimi ile iletişime geçmektedirler. Eğitici çocuk/gençlerin duruşmalarında bulunmaktadır. Hakim ile eğiticinin arasında sıkı bir iletişimin olmasına dikkat edilmektedir. Bu sayede acil durumların ve gerekliliklerin saptanıp bu yönde müdahale edilmesi hedeflenmektedir. Kurumda bulunan çocuk/gençlerin %97’sini erkekler, %3’ünü kızlar oluşturmaktadır. Az sayıda 18 yaşını geçmiş gençler kurumda tutulmaktadır. 18 yaşına ulaşmış bu gençler hakim kararı ile bir süre daha bu kurum tarafından takip edilebilmektedir. Kurumda karar öncesi ve karar sonrası gelen çocuk ve gençlerin sayılarının yarı yarıya olduğu belirtilmiştir. Kurumda ağırlıklı olarak hırsızlık suçu işlemiş çocuk/gençler bulunmaktadır. Bu hırsızlık basit bir hırsızlık olduğu gibi toplu halde yapılmış bir girişim de olabilmektedir. Az sayıda cinsel şiddet/tecavüz suçu işlemiş gençler bulunmaktadır. Yine az sayıda esrar maddesi bulundurun çocuk ve gençler kurumda bulunmaktadır. Çocuk/gençle eğiticinin görüşme sıklığı duruma göre değişiklik göstermektedir. Haftada bir ya da 15 günde bir görüşme yapılmaktadır. Her bir çocuk/gencin durumu, ona 29 yapılması gerekenler ve yapılması planların niteliğine göre takip süreci ve bu takipte çocukla gence görüşme sıklığı farklılaşabilmektedir. Birimde sadece yargılama sırasında ve yargılama sonrasında mahkeme kararı ile bulunan çocuk ve gençler dışında ceza ve infaz kurumundan tahliye olmuş, çocuk/gençler de bulunmaktadır. Ayrıca birimde takibi yapılırken caza ve infaz kurumuna giren bir çocukla da birim iletişime geçilmektedir. Bu süreçte çocuğun dışarı çıkışına yönelik hazırlıklar yapılmaktadır. 30 1.5.4. Bir Kapalı Eğitim Merkezi Örneği: CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi Yukarıda bahsedildiği gibi, Fransa’da çocuklar için; 1. Sığınma evleri, 2. Açık eğitim merkezleri, 3. Kapalı eğitim merkezi, 4. Kapalı çocuk cezaevlerinin bulunduğu görülmüştür. CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi Paris’in yaklaşık 75 km kuzeyine bulunmaktadır. CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi’nin 2002 yılında inşa edildiği ve aynı merkezden Fransa genelinde 38 adet bulunduğu yetkililer tarafından ifade edilmiştir. Bu merkezde çocuk mahkemesince haklarında karar verilen, sığınma evi ve açık eğitim merkezindeki rehabilitasyon ve eğitim (infaz) sürecine katılmayan, uyum gösteremeyen 31 çocukların bulundukları gözlenmiştir. Burada bulunan çocukların kapalı cezaevi gibi bir ortamda zorla alıkonulmamakta, hatta bazen bu yüzden firarlar gerçekleşmektedir. Burada bulunan çocuklara rehabilitasyon amacıyla yoğun bir eğitim programı uygulanmaktadır. Firar gerçekleşmesi ve buradaki sisteme uyum gösterilmemesi durumunda çocuklar hakkında rapor tutulmakta ve çocuk hakimine sunulmakta, yine hakimin taktiriyle çocuklar hakkında hapis cezası verilebilmektedir. Bahsedilen rehabilitasyon/infaz (eğitim) sürecinin her aşamasında ilgili çocuk hakimiyle sürekli istişare halinde olunmaktadır. Ayrıca Fransa’daki bu sistemde infaz sürecinin eğitim olarak nitelendirilmekte, infaz sürecinde infazı gerçekleştirenlere de (çocuğu rehabilite etmeye/topluma kazandırmaya çalışanlara) “eğitici” adı verilmektedir. Bu eğitim merkezinde bulunan çocukların 6 aylık bir zaman dilimi için burada kaldıkları, bunun en fazla 1 yıla kadar çıkabileceği tespit edilmiştir. Burada hem hükümlü hem de tutuklu çocukların kalabilmektedir. Paris’in kuzeyinde bulunan bu CEF- Beauvais Kapalı Eğitim Merkezi türünün Fransa’daki ilk örneği olduğu tespit edilmiştir. Bu eğitim merkezinde kız ve erkek hükümlü ya da tutuklu çocuklar karışık olarak bulunmaktadır. Kız ve erkekler aynı katta ancak ayrı odalarda kalmaktadırlar. Bu kurumda 13-16 yaş arası tutuklu ya da hükümlü çocuklar bulunmaktadır. Bu çocukların yaş aralıkları dikkate alındığında zorunlu eğitim hizmetlerine ağırlık verilmektedir. Bu eğitim merkezinde zorunlu eğitim söz konusudur, burada bulunan hükümlü ya da tutuklu çocuklara haftada 20 saat eğitim dersi verildiği ifade edilmiştir. Verilen dersler her çocuğun seviyesine göre ayarlanmakta ve bu eğitimi tamamlayan her çocuğa temel eğitim diploması verilmektedir. Burada bulunan çocukların devlete günlük maliyetinin 650-700 Euro olduğu ifade edilmiştir. Burada temel eğitimin verilmesi için Milli Eğitim Bakalnlığı’na bağlı öğretmenler ders vermektedir. Burada hem temel eğitim hem de mesleki eğitim verilmektedir. Ulusal çapta bu eğitim merkezlerinden 38 tane olmakla birlikte her eğitim merkezinde yaklaşık 10 çocuk bulunmaktadır. Toplam hükümlü ya da tutuklu sayısı yaklaşık 380’dir. Burada çocuklara yönelik uygulanan bu sıkı eğitimin çocuklar üzerinde şok edici etki yarattığı ifade edilmiştir. Şu anda bu eğitim merkezinde 3’ü kız 7’si erkek toplam 10 kişi bulunmaktadır. Kurumdaki kızların tümünün daha önce cinsel şiddete maruz kaldığı ifade edilmiştir. İşlenen suç nedeniyle 5 yıl ceza gerektiren suçlu çocukların daha çok bu merkezde bulundukları ifade edilmiştir. Çocuklara yönelik olarak kurumda sürekli sağlık taraması yapılmakta ve kısmi zamanlı Sağlık Bakanlığı personeli çalışmaktadır. Merkezde halen 25 personelin 32 çalışmaktadır. Bu personelin 16’sı ise eğiticidir. Her 2 ayda bir burada bulunan tutuklu ya da hükümlü çocuklar hakkında çocuk hakimine iletilmek üzere rapor düzenlenmektedir. Bu kuruma gelen hükümlü ya da tutuklu çocuklar üç aşamalı bir uygulamaya tabi tutulmaktadır: Birinci aşama: İlk iki aylık zaman dilimini içerisinde suça karışan bu çocuklar gözlemlenmekte ve değerlendirmeye tabi tutulmak kaydıyla çocuğun eksik olan ve sorunlu olan yönü tespit edilmektedir. İlk iki ay sonucunda sosyal hizmet uzmanı, psikolog, eğitimci ve müdürden oluşan bir komisyon rapor tanzim edilmekte ve oluşturulan bu raporu mahkeme hakimine ve savcılığa sunmaktadırlar. Hükümlü ya da tutuklu olan bu çocuklar ilk iki aylık dönemde hiç dışarı çıkartılmamakta ancak eğitimcileri ve müdür nezaretinde aileleriyle görüştürülmektedir. İkinci aşama: Bir sonraki uygulama olan ikinci aşamada ikinci aydan dördüncü aya kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu zaman dilimi içerisinde birinci dönem olan ilk iki aylık dönemde çocukla ilgili suç eğilimine yönelik olarak tespit edilen sorunlarının üzerine yoğunlaşılmaktadır. Bu iki ay sonucunda yine sosyal hizmet uzmanı, psikolog, eğitimci ve müdürden oluşan bir komisyon oluşturulmakta ve kişi hakkında rapor tanzim edilerek mahkeme hakimine ve savcılığa sunulmaktadır. Burada hakim ve savcıyla direkt olarak görüşülmekte ve suça karışan çocuğun kurtarılması için tüm birimler ve yetkilileri eşgüdümlü olarak çalışmaktadır ve buna oldukça önem verildiği görülmüştür. Üçüncü aşama: Bir sonraki uygulama olan üçüncü aşama dördüncü aydan altıncı aya kadar olan dönemi kapsamaktadır. Bu dönem içerisinde infaz sürecinin sonlandırma aşamasında çocuğu hayata hazırlama ve geleceğe yönelik neler yapabileceğini planlayabilmesi hususunda yardımcı olunmakta ve kendisine bu yönde beceri kazandırılmaya çalışılmaktadır. Bu kurumda bulunan çocukların neredeyse hiç boş vakitlerinin olmadığı ve tüm vakitlerinin eğitim, spor, mesleki eğitim ve kültürel faaliyetlerle vs. doldurulduğu ifade edilmiştir. Burada şiddet göstererek kuruma zarar veren veya görevliye şiddet gösteren çocuklara bir takım disiplin cezaları verilmektedir. Örneğin; bahçenin süpürülmesi, temizlik yapılması... Rehabilitasyonunun başarılı bir şekilde sürdürülebilmesi için personelin birbirini destekler ve uyumlu bir şekilde çalıştıkları ifade edilmiştir. Çocuklar burada kelepçe vs. engelleyici cihazların takılmadığı, direnç gösteren çocuklara müdahale gerektiğinde 33 suistimalin önlenmesi için ekip olarak müdahale edildiği (tutulması, durdurulması, engellenmesi vs.) ifade edilmiştir. Bu eğitim evinde 24 saat sistemiyle çalışılmaktadır. Kurumdan çıkan çocukların % 100’nün buradan çıkarken geleceğe dair hayata tutunmak ve suç işlememek adına bir takım projeleri bulunmaktadır. Kurumdan çıkan çocukların incelemelere göre ilk 1 yıl boyunca tekrar suça karışmadıkları ifade edilmiştir. Burada kalan çocukların ortalama süreleri 6 ile 9 aydır. Bu merkeze alınan tüm tutuklu ya da hükümlü çocukların hakim kararına göre alındıkları ifade edilmiştir. 34 Kapalı eğitim merkezinin yapısı: Eğitim merkezinin iki katlı olarak inşa edildiği, ortada bir hol ve iki farklı koridorun bulunduğu ve bir koridorda bulunan odalarda kız çocuklarının, diğer koridorda bulunan odalarda ise erkek çocukların kaldığı gözlenmiştir. Gece uyumakta zorlanan çocuklarla tek tek ilgilenildiği, uykuya dalmalarında kendilerine yardımcı olunduğu ifade edilmiştir. Yine merkezin bahçesinde muhtelif spor alanlarının da bulunduğu görülmüştür. 1.5.5. Bir Kapalı Çocuk Cezaevi Örneği: EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi EPM- Borcheville Çocuk Cezaevi Paris’in yaklaşık 35 km güney batısında bulunan bir çocuk ceza infaz kurumudur. Bu cezaevi 2008 yılının şubat ayında kurulan yeni bir kurumdur. Çocuklar için 7 birimden oluşan ve 60 kişilik kapasiteye sahip olduğu şu anda ise hapishanede 32 hükümlü ya da tutuklu çocuğun bulunmaktadır. Cezaevinde DPJJ, Milli Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışılmaktadır. Burada bakım, onarım, konaklama ve temizlik hizmetleri özel şirketlerce yerine getirilmektedir. Kuruma ağır bir suç işleyen ya da daha önceki eğitim merkezlerinde eğitime (infaz sürecine) katılmayan, kurallara uyum göstermeyen veya haklarında hakimlerce karar verilen çocuklar gelmektedir. Bu kurumunun 35 ilk hedefinin eğitim (infazın yerine getirilmesi) sırasında çocuklara eşlik etmek olduğu belirtilmiştir. Borcheville Çocuk Cezaevi’ne gelen suça karışan çocukların öncelikle bir hafta boyunca gözlendiği ve bu gözlem sonucunda oluşturulan komisyon raporuna göre hükümlü veya tutuklu çocuğun ilgili birime sevk edildiği ifade edilmiştir. Bu kapalı kurumda çocuklar için eğitimi yarıda kalanlara eğitimlerini tamamlamaları için eğitim, mesleki beceri kazandırma eğitimi, spor aktiviteleri, kültürel aktiviteler, müzik aktiviteleri gibi muhtelif faaliyetler bulunmaktadır. Eğitimini tamamlayanlara diploma verilmektedir. Kurum, bağımsız kurumlarca denetlenmektedir. Bu denetim sonucunda kalite sertifikası almıştır, Avrupa Birliği normlarında infaz işlemi ve diğer faaliyetleri yürütmektedir. Kurumda halen bulunan hükümlü veya tutuklu çocuklar 13-18 yaş aralığındadır. Bu çocukların üçte ikisinin halen yargılamalarının devam ettiği belirtilmiştir. Kurumda kısmi zamanlı ve tam zamanlı çalışan sağlık personelinin bulunduğu ifade edilmiştir. Buradan tahliye olacak çocukların hayata tutunmaları ve geleceğe dair planlarını yapabilmeleri için kendilerine beceri kazandırılmaya çalışılmaktadır. Cezaevinde bulunan çocukların yaklaşık % 70’nin şiddet, hırsızlık ve uyuşturucu madde satmaktan dolayı suçlu oldukları, yine bunlardan yaklaşık %30’nun cinayet vs. ağır suçları işledikleri ifade edilmiştir. Mahkeme kararıyla kapalı cezaevine gönderilen çocuklar en az 3 ay en fazla 6 ay burada kalmaktadırlar. Burada bulunan çocuklar zorunlu olarak derslere katılmaktadırlar. Yine her çocuğun seviyesine göre eğitim verilmektedir. 2008 yılında kurumda bulunan çocuklardan 14’üne ilkokul, 4’üne ortaokul, ve 3 teknik eğitim diploması olmak üzere toplam 21 kişiye diploma verilmiştir. Ayrıca bu cezaevinde basketbol vs. sporlar için hakemlik stajları yaptırılmaktadır. Bunun dışında müzik, kütüphanede okuma saati, tiyatro, resim, heykelcilik gibi faaliyetlerinde bulunulmaktadır. Genel olarak bu cezaevinde bulunan tüm hükümlü veya tutuklu çocukların eğitim faaliyetlerine katıldıkları ve eğiticilerine herhangi bir zorluk göstermedikleri ifade edilmiştir. Halen bu çocuk hapishanesinde sadece erkek çocukların bulunduğu, buna karşın hiç kız çocuğun bulunmadığı ancak kız çocukları için 5 adet ünitelerinin bulunduğu ifade edilmiştir. Ülke genelinde ulusal çapta bu cezaevlerinden 6 adet bulunmaktadır. Yaklaşık kapasitelerinin bu çocuk hapishanesiyle aynı olduğu ifade edilmiştir. Bu çocuk cezaevinde eğitici ve gözetmeninde bulunduğu karma bir komisyonun bulunduğu ve komisyonun burada 36 bulunan çocuklar hakkında tutuklu ya da hükümlü çocuklar hakkında rapor düzenledikleri ve düzenlenen bu raporların mahkeme hakimine düzenli olarak sunduklarını ifade edilmiştir. Kurumda suçlu çocuğun suç ortamından kurtarılması ve rehabilite edilmesi amacıyla mahkeme hakimi ve cezaevi idaresi, diğer kurumlardan gelen görevlilerle birlikte eşzamanlı ve eşgüdümlü olarak çalışmaktadırlar. Burada bulunan çocukların disiplin suçu işlemeleri durumunda disiplin komisyonlarının bulunduğu ve burada çocuklar tarafından bu suç işlendiğinde komisyon önüne çıkartıldıkları, bu komisyonun 1 müdür, 1 eğitici ve 1 gözetmenden oluştuğu ifade edilmiştir. Disiplin komisyonunun kararlarına karşı bölge müdürlüğüne ve infaz hakimliğine itiraz edilebilmektedir. Disiplin soruşturması esnasında çocuk bir avukat tarafından temsil edilmektedir. Borcheville Çocuk Cezaevi’ni hakim ve savcılar ile seçilmiş insanlar her an denetleyebilmekte ve gerekli görülen eksikleri ilgili yerlere iletmektedirler. Kurumda bulunan sorunlu çocukların sık sık izlendiği ve gerektiğinde sürekli gözlem altında tutulduğu ifade edilmiştir. Kurumun Yapısı: Cezaevinde spor tesislerinin olduğu ve burada spor faaliyetlerinin yapıldığı gözlenmiştir. Yine bu hapishanenin bir sağlık biriminin bulunduğu ve burada psikiyatrist, dahiliye uzmanı gibi doktorların bulunduğu, kurumda sosyo-kültürel faaliyetlerin yapıldığı, müzik eğitiminin verildiği, mesleki eğitimin gerçekleştirildiği ayrı ayrı sınıfların varlığı gözlenmiştir. Yine disiplin üniteleri gezilmiş ve tutuklu ya da hükümlü çocukların kaldığı örnek bir ünite incelenmiştir. Çocuklara hücreye koyma disiplin cezası verilebilmektedir. Bu hücrede; bir yatak bir raf ve bir lavabo-tuvalet bulunmaktadır. Kurumda sıkı bir güvenlik sistemi bulunmaktadır. Güvenlik sisteminin bir merkezden yönetilmekte, tutuklu ya da hükümlü çocukların bulunduğu üniteler hariç tüm giriş-çıkış yerlerinde kameralar bulunmaktadır. 1.6. ADALET BAKANLIĞI PERSONEL EĞİTİMİ ve DPJJ ARAŞTIRMA BİRİMİ 1.6.1. Adalet Bakanlığı Personel Eğitimi Adalet Bakanlığı’nın kendisine bağlı bir çok okulu bulunmaktadır: 1. Hakim/Savcılık Okulu: Bu okula kişiler sınavla kabul etmektedir. 4 senelik hukuk eğitimi sonrasında hukuk stajı yapılmaktadır. Eğitimler temel eğitim ve sürekli eğitim 37 olarak tasarlanmış durumdadır. Ana okul Bordeoux’ta bulunmaktadır. Paris’teki okul ise sürekli eğitimlere, delegasyonların ağırlanmasına odaklanmış durumdadır. Burası Adalet Bakanlığı’na bağlı bir okul olmakla birlikte kamu kurumu sıfatına ve çok büyük bir otonoma sahiptir. 2. Cezaevi İdaresi Ulusal Okulı (ENAP): Adalet Bakanlığı Cezaevleri Müdürlüğü’ne bağlı bir okuldur. Bu müdürlüğün sorumluluğu altında işlemektedir. 3. Hukuk İşleri Müdürlüğüne Bağlı Kalemlerin Ulusal Okulu 4. Gençlerin Hukuksal Açıdan Korunması Ulusal Okulu: Adalet Bakanlığı’na bağlı, buradaki müdürlüğün öncelikli okullarından birisidir. DPJJ’nin okuludur. Eğiticilerin eğitiminin verildiği okuldur. Lisans diploması üzerine burada 2 yıl eğitim verilmektedir. Gençlerin Hukuksal Açıdan Korunması Ulusal Okulu 1952 yılında kurulmuştur. Eğitici eğitimi ve sürekli eğitimlerden sorumludur. Paris’te yer almaktadır. Müdürlüğe bağlı araştırma birimi/araştırma merkezleri/üniversiteler ile iş birliği içerisinde çalışmalar yapılmaktadır, bilimsel değeri olan ve herkes tarafından bilinen profesyonel dergi yayınlanmaktadır. İki sene öncesinde bu okul Fransa’nın kuzeyine taşınmıştır. Okulda konaklama imkanı da bulunmaktadır. Bu okulun kurumsal görevler için kurumsal bir okul olmasına karar verilmiştir. Kurumun öncelikli görevi personelin sürekli eğitimini sağlamaktır. Ulusal okulda; bölgesel koşullara uygun şekilde eğitim düzenlenmektedir (okul ulusal bölgelere, bölgesel müdürlüklere ayrılmıştır). Ulusal Okul, bir çok idari birimden oluşmakla birlikte hem idari hem hiyerarşik zincir kurarak tüm bölgede varlığını sürdürebilmektedir. İllere göre temsilcilikler bulunmaktadır. Merkezi okul tüm bölgeye teknik eğitim merkezleri kurmuştur, 40 tane teknik eğitim merkezi, 7 tane eğiticisi bulunmaktadır. Buradaki eğiticiler eğitim katalogları hazırlanmaktadır. Merkeze bağlı çalışmakta olan bu birim, bölgede alınacak eğitimleri hazırlamakla görevlidir. Bu şekilde teorik eğitimciler, psikologlar, sosyologlar, pedo-psikologlar, antropologlar, araştırmacı eğitim görevlileri, üniversite öğretim görevlileri birlikte dersler vermektedirler. İki senelik program gerekli olan tüm teorik bilgi verilmesi amacıyla düzenlenmiştir. Teorik eğitim dışında uygulamalı (pratik) dersler de bulunmaktadır. Dönüşümlü eğitimin bir kısmı teorik, bir kısmı uygulamalıdır (%50-%50). Stajelerler, uygulamalı eğitimde kendi idaresine bağlı olan tüm uygulamalardan geçmek zorundadır. Bu eğitim iki senelik bir eğitimdir. Kişiler bu eğitimi alırken aynı zamanda bakanlıktan maaş da almaktadırlar. 38 Eğitici veya müdür olarak çalışmak için belirli bölümlerden mezun olmaya gerek bulunmamaktadır. Ancak sosyal bilimler ve hukuk dersleri alanlar öncelikli olmaktadır. Kurum yetkilisi kurumlarında stajerlerin talep edilen 2 yıl eğitimden daha fazlasını okumuş olduklarını fark ettiklerini ifade etmişlerdir. Sınav, kaç kişi alınacağı ve kişilerin nereye yerleştirileceği Bakanlık tarafından belirlenmektedir. İki senelik okulun başarıyla bitirilmesinin ardından tez sunulması gerekmektedir. Bu tez sunumu jüriye yapılmaktadır. Jüri, üniversite görevlileri ve merkez idare temsilcilerinden oluşmaktadır. Stajer, iki senelik eğitimin ardından tezi jüri tarafından onanırsa memur (eğitici ya da müdür) sıfatını almış olmaktadır. Tez jürisinde bu kişi geçemezse bir senelik ek süre alabilmekte, kişinin durumuna göre kesin reddedilme de söz konusu olabilmektedir. Müdürlerin farklı olarak iki haftalık staj yapmaları gerekmektedir. Bu staj diğer Avrupa Birliği ülkelerinde de yapılabilmektedir. Bu stajların kurumun hedefleri doğrultusunda ilgi çekici konular üzerine yapılması beklenmektedir. Örneğin bu seneden itibaren müdürlükte cinsel şiddet uygulayan kişiler konusunda yoğunlaşmak istenmektedir. Özellikle profesyonel uygulamalar, cezalar nasıl olmalı, hukuksal metinler nasıl hazırlanmalı? Bu konular üzerinde staj yapmaları ve çalışmaları beklenmektedir. Eğitim veren eğiticilerin bir kısmı okul tarafından işe alınan araştırmacılardır. Araştırmacı eğiticiler kurumda oldukça fazladır. Hepsi yüksek öğrenim diploması almış ve belirli alanlarda staj yapmış kişilerden oluşmaktadır. Kurumun gerçek gelişimini sağlamak için genel olarak kurumun hedeflerine yakın olması, toplumdaki suç oranına göre uyarlanması, alandan ve uygulamadan kopmaması önemlidir. “Zor Çocuk” diploması üniversitelerle ortak verilmektedir. “Zor Çocuk” uzmanlık alanı ortak olarak açılmıştır. Bu program suça karışan ve “zor” olarak nitelendirilen çocukların rehabilitasyonları ile ilgili bir programdır ve bu program tamamlandığında uzmanlık diploması verilmektedir. Bu şekilde üniversitelerle ortak çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Eğiticilerin hepsi aynı eğitimi almaktadırlar. Mahkemede, açık alanda, kapalı alanda, sığınma evinde isteğe bağlı rotasyon yapılabilmektedir. Yine memnuniyet durumuna bağlı rotasyon da söz konusu olabilmektedir. Hakimlerde ise durum daha farklıdır. Onların ataması Bakanlık tarafından belirlenen kontenjanlara göre yapılmaktadır. Müdürlükteki araştırma biriminin hedefi; ulusal okulun araştırma programını tamamen kontrol etmektir. Etkililik ve fayda için müdürlük, araştırmacıların çalışmalarının hepsini süpervize etmektedir. 39 1.6.2. DPJJ Araştırma Birimi Araştırma biriminin üç ayrı faaliyeti bulunmaktadır: İç bünyedeki çalışmalar: DPJJ bünyesindeki çalışmalarda ve Bakanlık kabinesiyle ilgili faaliyetlerde bulunmak, Dış faaliyetleri takip: Ulusal Araştırma Merkezi, Sağlık Araştırma Merkezi, hukuk fakülteleri ve sorunlara yönelik araştırma projeleriyle ilgili çalışmaları gerçekleştirmek ve takip etmek, Bilimsel konferanslar: Belirli dönemlerde profesyoneller bir araya gelip var olan sorunlarla ilgili çalışmalar yapmaktadırlar. Bakana sunulmak üzere bilgi notları hazırlanmaktadır. Bu birimde bir sosyolog, bir istatistikçi ve bir kaç stajer birlikte çalışmaktadır. Kamuoyunu desteklemek adına notlar oluşturulmaktadır. Yönergeler ve yönetmelikler ile ilgili hukuksal metinler hazırlanmaktadır. Dış faaliyet kapsamında hazırlanan raporlar sonradan kitap haline getirilmektedir. Bunların dışında diğer bakanlıklarda benzer işi yapan ilgili birimlerle ortak çalışmalar da yürütülmekte ve iş birliği yapılmaktadır. Aşağıda araştırma biriminin yapmış olduğu araştırma örneklerinin bir kaçının özeti yer almaktadır: Örnek Araştırma 1: Araştırma görevlisi 20 çocukla tutuklanma sırasında ve dışarı çıktıktan 6 ay sonra görüşmüştür. Görüşmeci tek bir odada yönlendirici olmayan bir görüşme yapmıştır. Araştırmanın amacı çocuğun suç işlemeye yönlendiren faktörleri belirlemek, tutuklama süresinin çocukta nasıl bir etki yarattığını ve 6 ay sonra tutuklama durumlarıyla ilgili ne düşündüklerini belirlemektir. 20 çocuğun (bu çocuklar random/rast gele seçilmiş çocuklardır) cezai işlemlerinin farklı konumlarda oldukları belirtilmiştir. Sonuç olarak; çocuklar cezaevine girmeden önce zaten kendi kaderleri içerisinde hapis oldukları, yani çocukların suç işleme yolunu kendileri seçmiş olduğu halde kaderci davrandıkları gözlenmiş, eğiticilerin görevlerinin bu çocukların kaderlerini açmaya çalışmak, sorumluluk almalarını sağlamak yönünde çalışmalar yapmak ve bu yönde çalışmalar yürütmesinin uygun olacağı belirlenmiştir. Örnek Araştırma 2: Versay Mahkemesi’nde şiddet suçluları 1993-2005 yılları arasında tüm şiddet suçlularının demografik özellikleri bir sisteme girilmiştir. Sonuçta aynı suça, aynı cezaların verildiği gözlenmiştir. 1970-1994 yılları arasında ise daha az ciddi olaylar için daha çok dava açıldığı gözlenmiştir. Bununla birlikte daha çok tedbir verildiği gözlenmiştir. 40 Öncesinde kurumlar kendi bünyesinde gerekli olan uzlaşmayı kurum içinde sağlamaya çalışmaktayken, 1970-94 arasında ise savcılık bünyesinde dava açılmaya başlamıştır. Örnek Araştırma 3: Ceza almış olan ve merkeze yerleştirilen yani DPJJ altında olan 800 çocuk üzerinden yapılmış bir araştırmada bu çocukların her sene psikiyatrist ve psikologla 2 ayrı görüşme yapması ve herhangi bir ruhsal problemi olup olmamasına bakılması sağlanmıştır. Çocuklarda ruhsal problemler yetişkinlerden çok daha farklı olmaktadır. Genellikle farkındalıkları düşük, içsel ve farkında olmadıkları süreçler söz konusudur ve normal boyutundan daha çok patoloji boyutuna yakındır. Örnek Araştırma 4: Başka bir araştırma çocukların psikolojik sağlığı üzerinde yapılmıştır. Kurumlardaki çocukların düzenli olarak doktora gitmedikleri, ancak kriz durumlarında ve acil durumlarda doktora gittikleri gözlenmiştir. 10 merkez üzerinde yapılan çalışmada doktorlar gençleri kabul ettiklerinde çok detaylı bir form doldurmaktadır ve böylece diğer çocuklardan farklı görülmektedirler. Burada yaklaşık 500 çocuktan söz edilmektedir. Veri tabanı/İstatistiksel Program: Ulusal sabıka kaydında kişi hakkında verilen kararlar, adli kayıtlar belirtilmektedir. Bu kayıtlar bilgisayar ortamında saklanmaktadır. Bunun dışında çocuklara ilişkin kayıtların, tedbirlerin saklandığı bir sistem mevcuttur. Araştırmacının gözlemine göre genellikle 10 gençten 8’i tekrar adli sistemde geri gelmemektedir. Yani bu, bu çocukların tekrar suç işlemediği anlamına gelmektedir. Ancak bu 10 kişiden 2’sinin suçu tekrarladığını ve 1 kişinin ise ısrarlı bir şekilde suçu sıkça tekrarladığı gözlenmektedir. Bu gençle çalışmanın gerçekten de çok zor olduğu ifade edilmiştir. İzleme çalışmaları 3 yıllık bir süreci baz almaktadır. Suç işleyen çocuk ilk seneyi suç işlemeden atlatıyorsa genellikle suç işlemeyi bırakmaktadır. Bu sebeple ilk sene çok önemlidir. Bakanlık suçla ilgilenmektedir ancak DPJJ suç işlemeyi bırakan çocukla ilgilenmektedir. Onların suçu bırakması yönünde hangi faktörler etkili ve işe yarıyor ise bunlar üzerine odaklanmaktadırlar. Araştırma birimi, suçlu çocuk ve suçu önleyici faktörler konularında Amerika ile birlikte bir dergi çıkartmaktadır. Fransa’da suçlu çocuk profili: 41 Fransa’da suç işlemiş çocukların genel özelliklerine bakıldığında aşağıdaki durumlardan söz etmek mümkündür: • Sınır problemi/sınırları zorlayan çocuklar • Tepkisel suçlar/sınırlarla karşılaşmak (çevreyle ilişkideki bozukluk) • Zor gençler/ilişkisel problemler • Tutuklanmanın çocuğa arkadaş grubu içerisinde saygınlık/prestij kazandırdığını düşünmesi • Özel sorunlar/kültürel farklılıklar/kız-erkek arası ilişkiler Son zamanlarda Fransa’da çocuk/gençlerin işlediği tecavüz suçunda bir artış gözlenmiştir. 2000-2009 arasında Fransa’da tecavüzlerin %17’si toplu tecavüzler şeklinde gerçekleştirilmiştir. 16-18 yaş arası çocuk işlediği suçların yaklaşık %1’ini tecavüzler oluşturmaktadır. Şekil 1. Yaşa Göre İşlenen Tecavüz Suçuna İlişkin Profil 10 13 16 18 yaş Tecavüz oranı 13-16 yaş arasında diğer yaşlara göre daha fazla görünmektedir. Bunun nedeni araştırıldığında; ilk hipotez bu çocukların ilişkisel problemler yaşamasıdır. Ayrıca kendilerinin de önceden geçirmiş olduğu taciz öyküleri bulunmaktadır. Fransa’da tecavüz dışında diğer suçlarda 16-18 yaş suç işlemenin en yüksek olduğu yaştır. Erkekler kızlara oranla daha çok suç işlemektedir. Bu oran 1/10 şeklindedir. Kız çocukları, daha çok aile içinde olduğundan ve daha az kamu alanında olduğundan erkeklere oranla daha az suç işlemektedirler. Kızların işledikleri en fazla suç ise şiddet içerikli eylemdir. Bu kız çocukların öykülerine bakıldığına özellikle kent ailelerinde, cinsel şiddete maruz kaldıkları gözlenmiştir. Suç işleyen erkek çocukların ise % 6’sı cinsel istismara uğramıştır. 42 1.7. SONUÇ VE DEĞERLENDİRME 1.7.1. Genel Değerlendirme Fransız çocuk adalet sistemi incelendiğinde çocuklara yetişkinlerden ayrı bir sistem dahilinde yaklaşıldığı gözlenmiştir. Fransa’da çocukla çalışma konusunda Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Avrupa Birliği standartları geçerli olmakla birlikte, kendine özgü bir çocuk adalet sistemleri mevcuttur. Çocuklar, korunmaya muhtaç, bakıma muhtaç ve suça karışan olmak üzere Adalet Bakanlığı’na bağlı tek bir Müdürlük bünyesinde ele alınmaktadır. Gençlerin Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) olarak adlandırılan bu birimde çocuk, kendisinin ihtiyaç duyduğu her türlü bakım, hizmet ve uygulamalardan faydalanmaktadır. Uygulamalarda çocuktan sorumlu savcı, hakim ve eğitici her bir çocuk dosyasını başından sonuna kadar takip etmekte ve sıkı bir iş birliği ve yakın ilişki içerisinde çalışmaktadır. Böylelikle çocuğun yeniden suç işlemesini durduracak her türlü uygulamaya birlikte karar verilmekte ve çocuğun yüksek yararı gözetilmektedir. Fransa’da şu anda 1945 yılında çıkmış yasalar yürürlüktedir. Ancak bu aşamada çocuklara ve yetişkinlere ilişkin uygulamaları içeren yasaların reform sürecinde olduğu belirtilmiştir. Reform çalışmalarıyla yasalarda bir takım köklü değişiklikler yapılması planlanmaktadır. Şu anda Fransa’da 60.000 yetişkin tutuklu/hükümlüye karşı, 700 tane tutuklu/hükümlü çocuk bulunmaktadır. Bu sayının %40’ı hükümlü, %60’ı ise tutuklu çocuklardan oluşmaktadır. Çocukların büyük çoğunluğu erkek çocuklardan oluşmaktadır (%98 erkek). Bu çocuklar 15-17 yaş arasında bulunmaktadır. Tablo 1. Fransa İstatistikleri Özet Tablosu Fransa Sayı Çocuk kavramı 18 yaş altı Cezai ehliyet yaşı 12 yaş DPJJ toplam personel sayısı Yaklaşık 8000 Çocuk hakimi sayısı 440 Paris bölgesindeki çocuk hakimi sayısı 13 Yetişkin tutuklu/hükümlü toplam sayısı 63.000 Çocuk tutuklu/hükümlü toplam sayısı 700 Çocuk tutuklu/hükümlü oranı %60/%40 43 Asliye Hukuk Mahkemesi sayısı 180 Çocuk Mahkemesi sayısı 150 İstinaf Mahkemesi sayısı 33 Toplam eğitim merkezi sayısı 6000 Paris bölgesindeki açık eğitim merkezi sayısı 100 Bir eğiticinin çalıştığı çocuk/genç sayısı Ortalama 25 Açık eğitim merkezine gönderilen çocuk sayısı 63.000 (2008 yılı verileri) Suç işleyen çocuk cinsiyeti %98 erkek Suç işleyen çocuk yaş aralığı 15-17 yaş Yeniden suç işleme oranı Tahminen %20 (bu konuda yapılandırılmış bir çalışma bulunmamaktadır, bu oran uzmanların gözlemledikleri tahmini orandır) Fransa’da suça karışan çocuğa uygulanan eğitimler ve hizmetler kapsamında günlük yaklaşık 600 Euro harcanmaktadır. Bu da ülkenin çocuğa verdiği değeri göstermektedir. Fransa’da çocuk sistemi ile ilgili çarpıcı bir başka nokta ise, rehabilitasyon kapsamında yapılan her bir uygulamanın “eğitim” olarak adlandırılmasıdır. Eğitim kapsamında çocuğa yönelik uygulanacak her türlü hizmet bulunmaktadır. Çocuklar bu sistemde bireysel olarak ele alınmakta ve her bir çocuğun biricikliği/öznelliği düşünülerek uygulamalar yapılmaktadır. Çocuklar hakkındaki kararlar çocuğun gelişimine uygun olarak verilmekte ve gelişim ve değişim süreci gözetilerek bu kararlar değiştirilebilmektedir. Çocuklara verilen cezalar doğrultusunda kademeli bir sistemden söz etmek mümkündür. Bu kademe; sığınma evleri, açık merkezler, kapalı merkezler ve çocuk cezaevleri olarak belirlenmiştir. Kademeler arası geçiş mümkün olmakla birlikte, çocuk iyiye doğru gelişim gösterdiğinde cezasının kısalacağını veya değişeceğini bilmekte ve böylelikle çocukların motivasyonlarının arttığı düşünülmektedir. Çocuklar için ayrı kurumların olması ve mümkün olduğunca yetişkinlerden ayrı uygulamaların yapılması Fransa’da çocuğa verilen değerin başka bir göstergesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Çocukla çalışan personel ile savcı ve hakimler çocukla çalışma konusunda ayrı eğitimlere ve uzmanlık derslerine tabi tutulmaktadırlar. 44 Fransa’da çocukla çalışırken diğer kurum ve kuruluşların desteklerinin alındığı ve sıkı bir iş birliği yapıldığı gözlenmiştir. Çocuğun ihtiyaç duyduğu her türlü hizmet devlet ve özel sektör olmak kaydıyla çocuğa sağlanmaktadır. Fransa’da çocuk mahkemelerinde duruşmalar sırasında çocuk hakiminin yanında sivil 9 jürinin bulunması ve kararın oylama sonucunda veriliyor olması oldukça ilgi çekicidir. Her bir jürinin oyu hakimin oyuyla eş değerdir ve oylama sırasında her bir jürinin verdiği kararın gerekçesinin istenmiyor oluşu oldukça farklı bir uygulamadır. Çocuğa verilen kararlar veya tedbirlerde en önemli unsur çocuğun yararına ve çocuğun suçunu tazmin edecek nitelikte olmasıdır. Bu da gelişmekte olan çocuğun yaptığı davranışın sonucuna katlanması yoluyla davranışının sönmesini ve ortadan kalmasını sağlayıcı önemli bir faktördür. Çocuklara yönelik verilen kararların mümkün olduğunca hızlı olması da yine çocuğun yaptığı davranışın sonucunu hızlı bir şekilde görmesini ve tekrar suç işlemesini engelleyici bir faktör olmasını sağlamaktadır. Fransa’da çocuklara yönelik olarak standart risk değerlendirme ölçütlerinin ve sistemlerinin olmaması dikkat çekicidir. Her çocuk bireysel ele alınarak genel geçer risk faktörleri gözetilerek bir değerlendirme yapılmaktadır. Ayrıca eğiticiler tarafından hazırlanan formlarda bir standart bulunmamaktadır. Fransa çocuk adalet sistemi içerisinde DPJJ tarafından uygulanan herhangi bir müdahale programı bulunmamaktadır. Bu yaklaşım, diğer Avrupa ülkerinden oldukça farklı bir yaklaşımdır. Uygulanacak müdahaleler genellikle Sağlık Bakanlığı tarafından yerine getirildiğinden eğiticilerin bu kapsamdaki tek görevi çocukları ilgili kuruma yönlendirmektir. Fransa’da çocuk veya gençlerin davranış değişikliklerini gerçekleştirmeleri konusunda Avrupa ülkelerinde uygulanan “bilişsel davranışçı yaklaşım” yerine “psikanalitik yaklaşım”ın kullanılması oldukça ilginçtir. Bilindiği üzere bilişsel davranışçı yaklaşım kısa sürede davranış değişikliğini sağlamaktayken psikanalitik yaklaşım oldukça uzun süreli ve maaliyeti yüksek olan bir tedavi yöntemidir. Ancak Fransa çocukların suç davranışını ortadan kaldırma konusunda psikanlitik yaklaşımın daha faydalı olduğunu belirtmektedir, dolayısıyla uygulamaları bu yöndedir. Fransa’da çocuk cezaevlerinde de çocuk sayıları fazla değildir. Bu sebeple her bir çocukla ilgilenebilecek yeterli sayıda eğitici ve personel bulunmaktadır. 45 Çocuğun mahkeme sürecinde ve sonrasında da avukatı bulunmaktadır. Örneğin çocuk cezaevindeyken kurallara uymadığı zaman disiplin kurulunun karşısına çıkmaktadır. Bu aşamada bile çocuğun yanında mutlaka avukatı bulunmaktadır. Çocukla çalışan personelin yaşam boyu bir eğitime tabi tutulduğu gözlenmiştir. Eğitim Fransa’da oldukça önemli bir yere sahiptir. Personel yaşam boyu kendini geliştirmek ve yeni bilgileri öğrenmek durumundadır. Çocuklar tutuklandıkları andan itibaren Fransa’da sığınma evlerinden başlayarak eğitime tabi tutulmaktadır. Bu çocuğun zaman kaybetmemesi açısından ve uygulamaya hemen başlanması açısından çok önemlidir. Gerekirse çocuk ailesinin yanından anında alınmakta ve uygun sığınma evleri veya aile yanlarına yerleştirilebilmektedir. Suça karışan çocuklarla ilgilenen eğiticilerin sayısı Fransa’da oldukça fazladır. Her çocuğa yaklaşık olarak 2 ya da 3 eğitici düşmektedir. Bu da çocuğun sağlıklı bir şekilde değerlendirilmesi ve takip edilmesini kolaylaştırmaktadır. Bakanlık araştırma birimi ve eğitimler üniversitelerle birlikte iş birliği çalışmaları yapılmaktadır. Bu, uygulama ve teorik bilgilerin birbirlerini tamamlayıcı bir nitelik kazanmasını sağlamaktadır. Örneğin ortak yüksek lisans programları bulunmaktadır. Personel başına düşen çocuk sayısı makul miktarlarda olduğunda personelin iş yükü çok ağır değildir bu da personelin motivasyonunu artırmaktadır. 1.7.2. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Benzerlikleri Çocuklara özgü ayrı kanunların bulunması, Alanda psikolog, pedagog, öğretmen, sosyal çalışmacı ve sosyologların birlikte çalışması, Personele yönelik çocuk ve yetişkin eğitimlerinin farklı olması, Mahkeme sürecinde eğiticilerin mahkemede hazır bulunması ve hakime gerekli araştırmalar yapılarak rapor sunmaları, Çocuk cezaevlerinin genel yapısı, cezaevindeki genel psiko-sosyal ve eğitsel uygulamalar, Çocuklara tutuklama aşamasından itibaren eğitime tabi tutulması (Türkiye’de bu uygulamalar oldukça yenidir). 46 1.7.3. Türk ve Fransa Çocuk Adalet Sistemi Farklılıkları Fransa’da tek bir müdürlük (DPJJ) çocuklara özgü uygulamalar ve çalışmalardan sorumluyken Türkiye’de SHÇEK ve Adalet Bakanlığı bu uygulamaları takip etmektedir. Bu da zaman zaman aynı hizmetin farklı kurumlar tarafından aynı çocuğa verilemine sebep olmakta ve iş gücünün ve veriminin düşmesine sebep olmaktadır. Fransa’da sığınma evi, açık merkezler, kapalı merkezler, mesleki eğitim evleri ve kapalı ceza infaz kurumları olmak üzere kademeli bir sistem bulunmaktadır. Türkiye’de ise denetimli serbestlik şube müdürlükleri, çocuk eğitim evleri ve çocuk ceza infaz kurumları bulunmaktadır. Fransa’da çocuk başına düşen eğitici sayısı yaklaşık 2-3 iken Türkiye’de eğitici başına yüzlerce çocuk düşmektedir. Çocuk adalet sistemi Fransa’da tamamen ayrı kanunlar ve uygulamarla yapılmakta yani ayrı bir sistem dahilinde yürümektedir. Türkiye’de ise çocuklara özgü ayrı kanunlardan söz edilse de ayrı bir sistemden söz etmek mümkün değildir. Fransa’da sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği oldukça sıkıyken Türkiye’de çocuklarla çalışan sivil toplum örgütü sayısı oldukça azdır ve gerekli iş birliği çalışmaları yeterli düzeyde sağlanamamaktadır. Çünkü Fransa’da devlet STKlara ayrı bütçe ayırmaktadır. Fransa’da suça karışan bir çocuğun rehabilitasyonu için harcanan günlük miktar yaklaşık 600 Eurodur. Türkiye’de ise bu maaliyet oldukça düşüktür. Fransa’da sığınma evi, açık veya kapaılı merkezler ile cezaevlerinden çocuğun gelişimi ve durumuna göre kademeli geçiş şansı bulunmaktayken, Türkiye’de böyle bir kademelendirme sistemi bulunmamaktadır. Fransa’da savcı, hakim ve eğiticiler kurumlarla birlikte sürekli iş birliği halinde çalışmakta ve tüm aşamaları takip etmektedir. Türkiye’de ise hem dosya yoğunluğundan hem de sistemin farklı olmasından dolayı bu pek mümkün olamamaktadır. Fransa’da çocuk hakimleri ayrı eğitim ve staj programına tabi tutulmaktadır. Türkiye’de ise henüz böyle bir ayrımlaşmaya gidilmemiştir. Fransa’da verilen ceza çocuğun verdiği zararı tazmin edebilmesini ve yaptığı davranışın sonucunu görebilmesi gerekliliği üzerine odaklanmış ve birey odaklı 47 çalışma mevcutken, Türkiye’de suçlu çocuğa özgü uygulamalar yerine suçun niteliğine ilişkin cezalar daha çok verilmektedir. Fransa’da DPJJ kapsamında her türlü hizmet verilirken Türkiye’de çocuklara özgü verilen ceza veya tedbirlerde denetimli serbestlik, SHÇEK uygulamaları ve cezaevi uygulamaları farklı birimler tarafından yürütülmektedir. Fransa’da çocuğa yönelik uygulanan her bir uygulama “eğitim” adı alltındayken, Türkiye’de bunlar “rehabilitasyon” çalışmaları olarak adlandırılmaktadır. Fransa’da DPJJ tarafından uygulanan herhangi bir müdahale programı bulunmazken Türkiye’de cezaevlerinde ve denetimli serbestlik merkezlerinde kendi personelimiz tarafından birden çok, farklı müdahale programları uygulanmaktadır. Fransa’da eğitimleri ve tedbirleri uygulayanlar “eğiticiler” iken Türkiye’de denetim görevlileri (denetimli serbestlik şube müdürlüklerinde görevli sosyolog, öğretmen, psikolog ve sosyal çalışmacı) ve cezaevi psiko-sosyal birimlerindeki ilgili personel bu eğitimleri koordine etmektedir. 48 1.8. ÖNERİLER 1. Çocuk adalet sistemimizin öncelikle gözden geçirilmesi ve yeniden şekillendirilmesi faydalı olacaktır. 2. Çocuk adalet sisteminin gerekli yasal düzenlemeler yapılarak yetişkin adalet sisteminden ayrılıp tek bir sistem altında ilgili kurumlarla birleşmesinin ve uygulamaların tek elden yapılmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. 3. Adalet Bakanlığı’na bağlı, çocuklara yönelik kademeli bir sistemin kurulmasının faydalı olacağı düşünülmektedir. 4. Ceza infaz kurumlarının giderek kalabalıklaşması kurumlarda verilen eğitim ve psikososyal faaliyetleri sekteye uğrattığından kalabalıklaşmanın önüne geçilmesi gerekmektedir. Bu amaçla kademeli bir geçişin olacağı bir sistemin oluşturulması ve denetimli serbestlik kararlarının ve uygulamaların desteklenmesi faydalı olacaktır. 5. Hakim ve savcılara yönelik olarak çocuklarla çalışma konusunda spesifik eğitimlerin sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla Adalet Akademisi’nin eğitimlerde aktif rol oynamasının faydalı olacağı düşünülmektedir. 6. Çocuklara yönelik verilen kararlarda yargılama sürecinin mümkün olduğunca kısa tutulması ve tedbir veya cezanın mümkün olduğunca hızlı bir şekilde verilmesi gerekmektedir. 7. Suça karışan çocukların tekrar suç işlemesini önlemek adına müdahale programlarının ve ilgili kurumlarla iş birliği çalışmalarının artmasının faydalı olacağı değerlendirilmektedir. 49 2. BÖLÜM FRANSA MAĞDUR HİZMETLERİ İÇİNDEKİLER 2.1. Giriş...................................................................................................................................57 2.2. Adalet Bakanlığı Mağdurlara Yardım Birimi...............................................................59 2.3. Adalet Bakanlığı Mağdur Hizmetleri.............................................................................60 2.4. Mağdur Hizmetlerinde Sivil Toplum Desteği................................................................62 2.5. Mağdurla Çalışan Sivil Toplum Kuruluşlarına Yapılan Ziyaretler...........................64 2.5.1. Elele Derneği...................................................................................................................65 2.5.2. Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV)......................................................66 2.5.3. ARFOG Sığınma Evleri..................................................................................................69 2.6. Mağdur Telefon Hattı......................................................................................................72 2.7. Mağdur Tazminat Sistemi...............................................................................................73 2.8. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi....................................................75 2.8.1. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi Tarafından Yürütülen Çalışmalar..............................................................................................76 2.9. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetleri............................................................................80 2.9.1. İçişleri Bakanlığı Mağdur Politikası...............................................................................81 2.9.2. İçişleri Bakanlığı Tarafından Derneklerle Kurulan İşbirliği...........................................82 2.9.3. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Jandarma Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri...........84 2.9.4. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Polis Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri..................85 2.9.5. İçişleri Bakanlığı Personel Eğitim Faaliyetleri...............................................................86 2.9.5.1. Jandarma Eğitimi.........................................................................................................86 2.9.5.2. Polis Eğitimi.................................................................................................................87 50 2.9.6. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Sosyal Paydaşlar...........................................87 2.9.6.1 Sosyal Paydaş Olarak Psikologlar.................................................................................88 2.9.7. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Denetimler....................................................89 2.10. Fransa’da Aile İçi Şiddet...............................................................................................90 2.10.1. Fransa Mevzuatında Aile İçi Şiddet..............................................................................92 2.10.2. Aile İçi Şiddet Uygulayan Kişilerin İncelenmesi ve Tedavileri...................................93 2.11. Mağdur Çocuk Hizmetleri............................................................................................96 2.11.1. Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyonlar........................................96 2.11.2. Mağdur Çocuklara Adli Yardım Süreci........................................................................96 2.11.3. Mağdur Çocuklara Yönelik Tedbirler...........................................................................98 2.11.4. Çocuk Cinsel Suç Mağdurları Birimi..........................................................................100 2.12. Okullarda Şiddetin Önlenmesine İlişkin Çalışmalar................................................102 2.12. 1. Milli Eğitim Bakanlığı İle Protokol...........................................................................102 2.12.2. Paris Güvenlik Protokolü............................................................................................103 2.12.3. Paris Belediyesi ile Protokol.......................................................................................103 2.13. Değerlendirme..............................................................................................................103 2.13.1. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Benzerlikler....................................104 2.13.2. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Farklılıklar......................................105 2.14. Öneriler.........................................................................................................................106 51 2.1. GİRİŞ 12-16 Ekim 2009 tarihinde Fransa mağdur hizmetlerini incelemek üzere gerçekleştirilen çalışma ziyareti inceleme grubunda, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü Daire Başkanı Rasim İsa BİLGEN, Tetkik Hakimi İsmail ZARARSIZ, Çocuk Denetimli Serbestlik Şube Müdürü Nilay PEKEL ULUDAĞLI, Denizli Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürü Ahmet Metin BOZKURT, Eskişehir Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Sosyoloğu Elif BİLGİN, Balıkesir Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Sosyoloğu Namdar BULUT, Bartın Denetimli Serbestlik ve Yardım Merkezi Şube Müdürlüğü Denetim Memuru Ümit BOSTANCI yer almıştır. Çalışma ziyareti programının birinci günü sabah Fransa Adalet Bakanlığı Mağdurlara Yardım Biriminde Hakim Elisabeth MOIRON-BRAUD ve Hakim Orale POLİSE’in karşılamaları ve açılış konuşmaları ile başlamıştır. Hakim Elisabeth MOIRON-BRAUD tarafından Mağdurlara Yardım Birimi, mağdur hizmetleri ve mağdur hizmetlerinde sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği konularında bilgi verilmiştir. Öğleden sonra Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitliği Dairesi ziyaret edilmiş, Florence Roche PINTEAUX ve ekibi tarafından kadın hakları ve kadınlara yönelik Devlet politikaları, aile içi şiddetle mücadele edilmesine yönelik çalışmalar konusunda bilgi verilmiştir. Çalışmanın ikinci günü sabah İçişleri Bakanlığı Mağdurlar Delegasyonu ziyaret edilmiş, polis ve jandarma teşkilatında mağdur kişilere verilen hizmetler konusunda Jandarma ve Polis Teşkilatı yetkilileri Maryse ROCHON ve Christine BOUFFIRE tarafından sunum 52 yapılmıştır. Öğleden sonra ise Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV) ziyaret edilmiş, Derneğin Kurucusu Alain BOULAY tarafından mağdur ailelerine verilen hizmetler aktarılmıştır. Çalışmanın üçüncü günü ise sabah Paris Asliye Hukuk Mahkemesi ziyaret edilmiş, Başsavcı Yardımcısı Françoise GUYOT tarafından Fransa’da aile içi şiddetin boyutları, Fransa mevzuatında aile içi şiddetle ilgili düzenlemeler konusunda bilgi verilmiştir. Daha sonra Psikiyatrist D. COUTANCEAU tarafından aile içi şiddet uygulayan kişilerin incelenmesi ve bu kişilerin tedavilerine yönelik yapılan çalışmalar aktarılmıştır. Öğleden sonra ise Türk göçmen ailelere yardım çalışmaları yürüten Elele Derneği ziyaret edilerek, Dernek Kurucusu Gaye PETEK tarafından aile içi şiddet ile ilgili yapılan yardım çalışmaları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın dördüncü günü ise Paris Asliye Hukuk Mahkemesinden çocuk hakimi Manie-Pierre HOURCADE ziyaret edilmiş, Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyonlar, mağdur çocuklara yapılan adli yardımlar ve mağdur çocuklara yönelik uygulanan tedbirler konusunda bilgi edinilmiştir. Daha sonra Eğitim Bakanlığından yetkili kişinin gelememesi sebebiyle, Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Savcı Yardımcısı Silva BERBIE tarafından okullarda şiddetin önlenmesine ilişkin yürütülen çalışmalar aktarılmıştır. Öğleden sonra ise ARFOG Derneğine bağlı iki sığınma evi ziyaret edilerek, Sığınma Evi Müdürü Joel SIGOT’tan aile içi şiddet mağduru kadınlara yönelik yapılan çalışmalar konusunda bilgi alınmıştır. Çalışmanın son günü Paris Trousseau Hastanesinde Çocuk Cinsel Suç Mağdurları Birimi ziyaret edilerek, Adli Psikiyatri ve Çocuk Pediatrisi Uzmanı Dr. Caroline Rey SALMON tarafından çocuk mağdurlara yönelik verilen hizmetler konusunda bilgi alınmıştır. Öğleden sonra ise Fransa Adalet Bakanlığında, Fransa çocuk hizmetleri konusunda çalışma ziyareti gerçekleştiren Türk çalışma ekibi ile ortak düzenlenen bir toplantıda çalışma ziyaretinin genel değerlendirilmesi yapılarak, kapanış gerçekleştirilmiştir. Bu çalışma ziyareti raporu, her gün ayrı bir kişi tarafından raporlandırılmak üzere sırasıyla Şube Müdürü Nilay PEKEL ULUDAĞLI, Sosyolog Elif BİLGİN, Denetim Memuru Ümit BOSTANCI, Sosyolog Namdar BULUT ve Şube Müdürü Ahmet Metin BOZKURT tarafından yazılmış, Nilay PEKEL ULUDAĞLI tarafından birleştirilerek genel düzenlemesi yapılmış ve Daire Başkanı Rasim İsa BİLGEN ile Tetkik Hakimi İsmail ZARARSIZ tarafından genel değerlendirilmesi yapılarak son şekli verilmiştir. 53 2.2. ADALET BAKANLIĞI MAĞDURLARA YARDIM BİRİMİ Adalet Bakanlığı bünyesinde kurulmuş olan Mağdurlara Yardım Birimi’nin görevleri, mağdurlara yönelik Adalet Bakanlığı politikalarının belirlenmesi, bu doğrultuda kanun, kararname hazırlanmasına katılım, mağdurlarla ilgili Avrupa’daki faaliyetlere katılım, sivil toplum kuruluşları ile işbirliği yapılmasıdır. Birim, yaklaşık 200 yıldır ceza davalarındaki mağdurlarla çalışmakta olup, doğrudan Adalet Bakanlığı Genel Sekreterliğine bağlı olarak görev yapmaktadır. Mağdurlara Yardım Birimi, genel mağdur hizmetleri dışında, insan ticareti, toplu kazalar ve 18 yaşın altındaki mağdur çocuklar (Gençliği Koruma Birimi ve Ceza İşleri ve Aflar Genel Müdürlüğü olmak üzere çocuklarla ilgili çalışan iki ayrı birim daha bulunmaktadır) konularında da özel çalışmalar yürütmektedirler. Toplu kaza olması durumunda soruşturma açıldıktan sonra, bu kazalarda ölen kişilerin ailelerine yardım yapılmaktadır. Fransa’da mağdur hizmetleri sivil toplum kuruluşlarının desteği ile yürütülmektedir. Bu kapsamda mağdurlara yardım dernekleri ile bu birim görüşmektedir. Ayrıca hukuk sistemi ile mağdurlara yardım arasında eşlik sağlanması için derneklerin yerel temsilcilikleri ile bağlantı kurmaktadırlar. Mağdurlara Yardım Birimi, her yıl her bölgede bulunan mahkeme başkanları ile mağdurlar konusunda çalışan dernekler hakkında görüşmektedirler. Bu görüşmede özellikle bu derneklerin mağdur hizmetlerine ne kadar olumlu katkıları olduğu görüşülmektedir. Dernek bütçelerine yapılacak parasal katkı miktarını, mahkeme başkanları ile belirlenmektedir. İstinaf mahkemeleri bünyesinde bulunan bir savcı özellikle derneklerle ilgili politikalar konusunda çalışmaktadır. Dernekler, bu savcıya bünyelerinde kaç kişiyi çalıştırdıkları, gönüllü kişilerin sayısı, yıl boyunca yürüttükleri çalışmalar, kaç mağdurun bütün süreç boyunca takip edildiği, dernek temsilcilerinin hangi kamu merkezlerinde yer aldığı konusunda bilgi vermektedirler. Derneklerden sorumlu savcı, sübvansiyon miktarını belirlemek üzere bunları incelemektedir. Ardından dernekler konusundaki bilgi ve belgeler Eylül, Ekim ve Kasım ayları arasında Mağdur Yardım Birimi tarafından incelenerek, mahkeme başkanları ile istinaf mahkemesinde görevli savcılar ile görüşülerek dernek bütçelerine yapılacak parasal katkı miktarlarına karar verilmektedir. 54 2.3. ADALET BAKANLIĞI MAĞDUR HİZMETLERİ Fransa’da mağdurlara yardım politikasında hemen suç vakasının ardından mağdura ulaşılması temel ilkedir. Çalışmalar, mağdur kişi karakola gittikten hemen sonra başlatılmakta ve mağdurlara verilen hizmetler, sivil toplum kuruluşlarının desteği ile yürütülmektedir. Ceza davalarındaki mağdurların daha iyi bir bilgilendirmeye ihtiyaç duymaları nedeniyle özellikle bu mağdurlarla çalışılmaktadır. Mağdurlara dernekler tarafından dava süresince psikolojik ve hukuksal yardımlar sağlanmaktadır. Özellikle alabilecekleri tazminatlar konusunda mağdurlar bilgilendirilmektedir. Avukat tayini ise mahkeme tarafından yapılmaktadır. Mağdura yardım, suçun işlenmesinden itibaren başlatılmaktadır. 9 Ekim 2007 tarihinde davanın ardından bir izleme yapılabilmesi amacıyla ceza mahkemelerinde mağdurun yeri ile ilgili genelge yayınlanmıştır. Bu genelge ile hakimlerden, mağdurların dava sonucunda tazminatlarını alabilmeleri için hangi birimlere başvurabileceklerini açıklamaları istenmiştir. Birkaç yıl önce Avrupa Birliği, tüm Birliğe bağlı çalışan savcılardan özellikle eşler arasındaki şiddete dikkat etmelerini talep etmiştir. Bu şekilde aile içi şiddete ilişkin üç yıllık bir çalışma gerçekleştirildi. Bu çalışma özellikle Sosyal İşler Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Kadın ve Eşitlik Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı olmak üzere bütün Bakanlıkları kapsayan bir çalışma olmuştur. Fransa’da mağdurlara yardım konusunda kurumlar arasında bir ağ şeklinde çalışılmaktadır. 2009 yılında Mağdurlara Yardım Birimi içinde aile içi şiddet ile ilgili bir çalışma grubu oluşturularak, kadınların hakları ile ilgili çalışan başka bir bakanlık ile ortak çalışmalar yürütülmüştür. Aile içi şiddet mağduru kadınlar başta olmak üzere her türlü şiddet mağduru olan kadınların haklarının savunulması amacıyla karşılaştıkları hukuksal zorlukların çözümüne ilişkin çalışmalar yürütülmüştür. Bu çalışma grubunda ilgili Bakanlıkların temsilcileri, psikologlar, psikiyatristler ve dernek temsilcileri yer almaktadır. Fransa’da yürütülen yeni mevzuat çalışmaları kapsamında ceza kanununa psikolojik şiddet kavramının eklenmesi, şiddete maruz kalmış kadının boşanma davası açtığında gerçek adresini bildirme zorunluluğunun kaldırılması ve ceza ve aile mahkemeleri arasındaki işbirliğinin arttırılması düşünülmektedir. Psikolojik şiddet kavramının özellikle son araştırmalarda kişide benlik saygısının azalması, fiziksel sağlığı etkilemesi, iş yaşamında başarısızlığa neden olduğunun gösterilmesi nedeniyle bu konuda çalışmalar yoğunlaştırılmıştır. 55 2.4. MAĞDUR HİZMETLERİNDE SİVİL TOPLUM DESTEĞİ Fransa mağdur hizmetlerinde kurumlararası işbirliğinde özellikle mağdur yardım dernekleri önemli bir yer tutmaktadır. Bu derneklerin çoğunun finansmanını Adalet Bakanlığı karşılamaktadır. Dernekler için 2008 yılında 8.655.400 Euro’luk bütçe ayrılmış, 2009 yılında ise bu bütçe % 14.7 oranında artış göstermiştir. Dernekler yerel yönetimler tarafından da mali olarak desteklenmektedir. Derneklerden, dernek temsilcilerinin mağdurlar ile karşılaşılabilecekleri karakol, hastane gibi yerlerde durmaları istenmektedir. Bu dernekler çalışmalarında gizliliğe tabidir. Mağdurlara yardım konusunda 175 yerel mağdur yardım derneği bulunmaktadır. 1425 yerde bulunan bu dernekler 2008 yılında 308.000 mağdur ile ilgilenmişlerdir. 91.551 mağdurla en az 2 görüşme yapılmıştır. Derneklerde çalışan personel sayısına ilişkin bir istatistiki bilgi bulunmamaktadır. Derneklerde hem gönüllü hem de ücretli kişiler çalışmaktadır. Dernekler mağdur hizmetlerinde aşağıdaki konularda çalışmaktadır: a. Kolluk merkezlerinde mağdurları kabul etmek ve karşılamak b. Psikolojik yardım c. Hakları konusunda bilgilendirmek ve yönlendirmek Derneklerin temsilcileri karakolların bünyesinde çalışmaktadırlar. Mağdur kişinin gece gelmesi durumunda polis, mağdura en yakın derneğin numarasını vermektedir. Polislerden ve jandarmadan doğrudan derneği aramaları istenmektedir. Mağdur da kendi numarasını vermek istiyorsa derneğe verilmektedir. Çünkü genellikle mağdur kişiler polis merkezine geldikten sonra mağdur şok geçirmiş olmakta, bilgi formunu aldıktan sonra daha ileriye gitmemektedir. Mağdur dernekle bağlantı kurduktan sonra yardım talep ediyorsa, dernekler kendisiyle ilgilenmekte, ihtiyaç duymaları halinde psikolojik yardım sağlamakta, daha sonra davaya kendilerini hazırlamaları için adli yardım sağlanmakta, ayrıca mağdurlar dava sırasında derneklerin yanlarında olmalarını talep edebilmektedirler. Özellikle aile içi şiddet ya da cinsel şiddet gibi vakalarda bu tercih edilmektedir. Bunun ardından ceza mahkemesi bir tazminat verilmesini öngörmüşse ilk olarak mağdurun verilen kararı anlamasına çok önem verilmektedir. Dernek temsilcileri mahkemeler bünyesinde de bulunmaktadır. Bu temsilciler, kararın verilmesinin ardından kararı, mağdura açıklamaktadırlar ve tazminat talep etmek veya almak için kendisine bilgi vermektedirler. Dava tamamlanıp, mağdur kişi tazminatını aldıktan sonra, kişi sorununu aşmayı başarmışsa mağdur yardım derneklerinin çalışmaları tamamlanmaktadır. Ancak kişi 56 görüşmeye devam etmek istediğini söylerse, derneğe talebini iletebilmektedir. Özellikle psikolojik yardım gibi spesifik bir konuda talebi olursa bu konuda çalışan yerel derneklere kişi yönlendirilmektedir. Mağdurlara yardım dernekleri dışında, mağdur dernekleri de bulunmaktadır. Mağdurlara yardım dernekleri daha genel konularda, tüm mağdur gruplarına yönelik çalışırken, mağdur dernekleri daha spesifik konularda çalışmaktadır. Adalet Bakanlığı’nın dernekler konusunda bir çalışma politikası bulunmakta, çeşitli değerlendirmelerden sonra o dernekle çalışılıp çalışılmayacağına karar verilmektedir. Bir derneğin çalışılmaya kabul edilmesi için mağdurları çok iyi temsil etmeleri, mahkeme huzurunda sivil toplum olarak ilan edilmeleri gerekmektedir. Adalet Bakanlığı tarafından derneklerin kendi içlerinde konularına göre ayrılmaları istenmektedir. Daha genel çalışan bir derneğe daha zor bir vaka gelirse bu konuda çalışan derneklere yönlendirilmektedirler. Mağdur alanında çalışan dernekler, bir federasyona bağlı olarak görev yapmaktadırlar. Dernekler düzenlenen deontoloji şartnamesine uymakla yükümlüdürler. Bakanlık onlarla görüştüğü ve belli bir sübvansiyon verdiği için federasyon derneklerin eğitiminden sorumludur. 57 2.5. MAĞDURLARLA ÇALIŞAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARINA YAPILAN ZİYARETLER 2.5.1. Elele Derneği Aile içi şiddet mağdurlarına yapılan yardımlarla ilgili olarak Elele Derneği ziyaret edilmiş, bu konuda yapmış oldukları çalışmalar ve derneğin diğer aktiviteleri hakkında bilgi alınmıştır. Dernek Kurucusu Gaye PETEK ve dernek çalışanları ile görüşme yapılmıştır. Dernek, Fransa Devletinin finansal desteği ile ilk olarak Türkiye’den Fransa’ya göç eden kişiler ile Fransa Devleti arasında bir uyum sağlamak amacıyla 1984 yılında kurulmuştur. Dernek 10 kişilik bir ekipten oluşmakta olup, ayrıca gönüllü kişiler ve ücretli dışarıdan tutulan hocalar da dernek faaliyetlerine katılmaktadır. Yoğun başvuru sebebiyle dernek, randevu sistemi ile çalışmaktadır. Dernek, Türk göçmenlerin hukuki, sosyal, sağlık, eğitim ve kültürel ihtiyaçlarını değerlendirerek gerekli çalışmalarda bulunmaktadır. Bu kapsamda derneğin yürütmüş olduğu genel çalışmalar şunlardır: Hukuki ve sosyal danışmanlık hizmeti verilmekte, Eğitimsel faaliyetler yapılarak, dil dersleri ve öğrenciler için etütler düzenlenmekte, Okullarla bağlantı kurarak, dernekle bağlantılı olan kadınların çocukları ile ilgili okullardaki rehber öğretmenle işbirliği yapılmakta, Hakimlere, öğretmenlere ve memurlara Türklerin aile yapısı ve Türk kültürü gibi konularda seminerler verilmekte, Fransa’da yaşayan Türklere, Fransa Cumhuriyeti ilkeleri ve diğer prosedür işlemleri aktarılmakta, Türk kültürü ve sanatına ilişkin çalışmalar yapılmakta, Sığınma evlerine yerleştirilen kadın ve çocuklara rehberlik yapılmakta, Türk vatandaşlara Fransızca kurslar düzenlenmekte, Ayrıca Türk göçmenlerin karşılaştıkları her türlü sosyal problemin çözümünde yardımcı olmaktadırlar. Fransa’da yaşayan Türk göçmen ailelerinde şiddet olayları ile sıklıkla karşılaşılmaktadır. Ancak aile içi şiddet yalnızca eşler arasında değil, diğer aile üyeleri tarafından hedef eşe karşı da yapılmaktadır. Uygulanan şiddet yalnızca fiziksel değil, sözel, psikolojik ya da ekonomik türde olabilmektedir. Yaşanılan bu problemin arkasında, genellikle 58 eşlerin aile baskısı ile çok fazla tanımadıkları kişiler ile evlendirilmesi ve bunun sonrasında kültür çatışması yaşanması bulunmaktadır. Türk göçmen aileleri genellikle çocuklarını Türkiye’den gençlerle evlendirmek istemekte, çocuklarının rızaları dikkate alınmamaktadır. Türkiye’de bulunan aileler için de bu durum statünün yükseltilmesi olarak algılanabildiği için bu evliliklere sıcak bakılmaktadır. Ancak evlendikten sonra Türkiye’den gelen eşler daha modern bir aile beklerken hayal kırıklığı yaşadıkları için ve diğer sebeplerle çok ciddi aile sorunları yaşanmaktadır. Bunun sonucunda bu ailelerde, aile içi şiddetle çok fazla karşılaşılmakta, genellikle şiddet gören eş, oturma izninin iptal ile tehdit edilmektedir. Dernek tarafından bu konuda mağdur olan kişilerle ilgili de çalışmalar yürütülmektedir. Bu kapsamda aile içi şiddetle ilgili olarak dernek tarafından yürütülen çalışmalar şunlardır: Yetkili makamlarla mağdur kişilerin hakları konusunda bağlantı kurulmakta, Mağdur kişilere adli yardım için baro ve avukatlarla işbirliği yapılmakta, Şiddet olayı yakın zamanda gerçekleşmişse, belediye veya kolluk ile bağlantı kurulmakta, Şiddet gören eşlere psikolojik destek sağlanmakta, Şiddet gören eşin kendi ayakları üzerinde durabilmesini sağlamak için meslek edindirici faaliyetler düzenlenmekte ve iş bulmasına yardımcı olunmakta, Aile bireyleri arasında iletişime yardımcı olunmakta ve uzlaşma sağlamaktadır. Fransa’da sığınma evlerinin kurulması ve yaygınlaşması yakın geçmişe dayanmaktadır. Sığınma evi sayısı Avrupa’daki birçok ülkeye göre daha iyi durumda olmasına karşın tam olarak ihtiyacı karşılamamaktadır. Aynı zamanda sığınma evlerinin yapısı Türk kadınlar için dil problemi nedeniyle uygun olmamaktadır. Dernek tarafından aile içi şiddet gören kadınlar bu evlere yerleştirilse bile kendilerine 6 ay ile 1 yıl arası bir süre içinde eşlik edilmektedir. Dernek tarafından Kızılhaç’ın mali işbirliği ile yabancı kökenli kadınlar için 25 yatak kapasiteli sığınma evi açılmasına yönelik çalışmalar sürdürülmektedir. 2.5.2. Mağdur Çocuk Ailelerine Yardım Derneği (APEV) Derneğin kurucusu Alain BOULAY ve gönüllü çalışanla görüşülmüştür. Öncelikle dernek kurucusu tarafından derneğin amacı ve görevlerine dair tanıtıcı bilgiler verilmiştir. Yaklaşık 20 yıl önce kurulmuş olan dernek, mağdur çocuk (kayıp, öldürülmüş vb. çocuklar) ailelerine yardım amaçlı çalışmaktadır. Dernek hali hazırda 250 aile ile çalışmakta olup, bunlardan 230'u çocukları öldürülmüş ailelerdir. Derneğin aileler ile yakın bir ilişkisi bulunmaktadır. Ailelere moral vererek, destek sağlamaktadırlar ve ayrıca adli dosyalarının 59 takibinde yardımcı olmak (nereye gideceği vb. konularda bilgilendirme) amacıyla adli danışmanlık sağlamaktadırlar. Yıllık 100 civarında aile derneğe başvurmaktadır. Dernek bünyesinde 35 gönüllü kişi çalışmaktadır. Bu gönüllü kişiler genellikle emekli olmuş polis ve jandarmalardan oluşmaktadır. Gönüllü kişiler, ailelere çocuklarını bulmaları için yardım etmektedirler. Derneğin çalışma yöntemi aileler arasında dayanışma grupları oluşturmaktır. Çok gerekli durumlarda ise psikolojik destek almaları amacıyla ilgili kurumlara yönlendirmektedirler. Dernek bünyesinde psikolojik yardım verebilecek bir uzman bulunmamaktadır. Dernek genellikle buluşma geceleri düzenleyerek ya da dertleşme grupları oluşturarak aileleri bir araya getirmekte ve “biz konuyla böyle başa çıktık, siz de yapabilirsiniz” mesajı vererek ailelere destek sağlamaktadır. Bu çalışmalarda aileleri kendi aralarında konuşturmaya çalışmaktadırlar. Ancak bazen grup moderatörü olarak psikolog ya da avukat çağırmaktadırlar. Süreç içinde aile eğer işini kaybetmişse ya da diğer çocuklarını reddediyorsa veya şiddet içeren davranışlarda bulunuyorsa neler yapılacağına dair psikolog tarafından bilgilendirme yapılmaktadır. Mağdur ailelerinde bazen moral kaybı nedeniyle iş problemleri olabilmektedir. Bu şekilde ailelerde iş kaybı olması halinde devlete ait fonlara aileleri yönlendirmektedirler. Derneğin Fransa’nın başka yerlerinde de şubeleri bulunmaktadır. Diğer şubelerde de ailelerin görüşmesi sağlanmaya çalışılmaktadır. Ancak aileler arasında bağlantı noktası bulunmaması halinde, merkez şubede çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Fransa vatandaşı olmayıp, Fransa’da çocuğu kaybolmuş olan ailelere ya da yurt dışında çocuğu kaybolmuş Fransız ailelerine de adli işlemlerin takibinde yardımcı olmaktadırlar. Adli danışmanlık hizmetleri kapsamında; adli konulardaki usul ve yöntem, hakim ve savcıyla nasıl konuşulacağı, dava dosyasının nasıl okunacağı, nasıl avukat bulabilecekleri gibi konularda bilgi vermektedirler. Ayrıca, mağdur aileleri mahkemelere giderken, ailelere eşlik etmekte; yargılama süreci hakkında aileleri bilgilendirmektedirler (örneğin yargılama aşamasında bundan sonra ne olacağı). Dava bittikten sonra aileler ile ilişkileri devam etmekte, örneğin suçlu kişinin şartlı salıverilmesi vb. konularda bilgi vermektedirler. Faili meçhul cinayetlerde hakim ve aileler arasında da iletişim kurmaktadırlar. Dernek bu noktada kendi görevlerini ameliyat sonrası hemşirenin yardımına benzetmektedir. (Buna göre cerrah ameliyatı yapar, ancak bir açıklama yapmaz; bu durumda hemşire gelerek durumu açıklar ve hangi ilaçları kullanacağını söyler.) Dernek, daha önce çözülmemiş, zaman aşımına uğramamış vakaları ailelerin başvuruları üzerine aileleri yönlendirerek yeniden ele alınmasını 60 sağlamaktadırlar. Ayrıca adli makamların, dosyaları yeterince incelememesi durumunda da müdahale etmektedirler. Derneğin iletişim faaliyetleri kapsamında kayıp çocukların bulunması amacıyla kayıp çocukların fotoğraflarının olduğunu afişler hazırlanmaktadır. Bu afişleri karakol, durak, gar, hava alanı, metro gibi yoğun geçiş alanlarına asmaktadırlar. Afişlerin başında İçişleri Bakanlığı’nda ilgili birimin numarası bulunmaktadır. Çocukların fotoğraflarının altında ise soruşturmayı yürüten birimin numarası bulunmaktadır. Ayrıca, 18 yaşından büyük olan gençlerin ailelerine bilgi vermeden herhangi bir ülkeye gitmeleri ihtimaline karşı büyükelçiliklere de bu fotoğrafları göndermektedirler. Kayıp çocuklarla ilgili olarak Avrupa’daki derneklerle de bağlantı kurmaktadırlar. Bu kapsamda Avrupa bünyesinde 29 derneğin bağlı olduğu, merkezi Brüksel’de olan “Avrupa Kayıp Çocuklar Federasyonu” ile irtibata geçmektedirler. Fotoğrafların dağıtılması için derneğin internet sitesi de bulunmaktadır. Çocuğun bulunması halinde, dernek aile çocukla görüşmeden önce bir son görüşme yapmaktadır. Bu görüşmede çocuğun evine dönmesini sağlamak için, aileye çocuğa nasıl yaklaşabilecekleri konusunda bilgi verilmektedir. Fransa’da yılda yaklaşık 45.000 çocuk evden kaçmakta; bu çocukların % 90’ı bulunmaktadır. Dernek kayıp çocuklar ile ilgili olarak yıllık 100 civarında başvuru almaktadır. Kaçırılan çocuklar genellikle cinsel şiddete maruz kalmış çocuklardır. Derneğin kaçırılma olaylarının önlenmesi için de faaliyetleri bulunmaktadır. Bu kapsamda genellikle aileleri bilinçlendirme faaliyetleri yürütmektedirler. Çocukların bilinçlenmesi için ise ilgilerini çekebilecek materyaller hazırlanmaktadır. En son 8-11 yaş arası çocuklara yönelik 100.000 adet kitap ayracı hazırlanarak, okullara dağıtılmıştır (Kitap ayracı üstte sunulmuştur). Bu ayraçların üzerinde çocuklara tavsiyeler yazmak yerine sanki bir çocuğun ağzından çıkmış izlenimi veren söylemlere yer vermişlerdir (“hiçbir zaman gece dışarıda kalmıyorum”, “bana Bir şey soran bir arabanın yanına yaklaşmıyorum”, “ailemden izin almadan bir yere gitmiyorum”). Çocuklara verilen bu bilgiler, yetişkinlere de verilmekte, böylelikle yetişkinlerin de duyarlı davranmaları sağlanmaya çalışılmaktadır. Örneğin çocukların iyi niyetli ve kötü niyetli kişileri ayırt edebilmelerine yardımcı olmak için yetişkinlerden çocuklara yol sormamaları istenmektedir. Dernek, jandarma ve polislerin hizmet içi eğitimlerine de katılmakta; bu ailelere nasıl yaklaşacakları konusunda bilgi verilmektedir. Bu faaliyetleri, aday polis ve jandarmalar mesleğe başladıklarında kurumlararası ilişkinin güçlenmesine de yardımcı olmaktadır. Aynı zamanda Adalet Bakanlığı tarafından yürütülen mevzuat çalışmalarına da katılmaktadırlar. Bu 61 kapsamda Fransa’daki cinayet suçu için zaman aşımı süresinin 10 yıldan 30 yıla çıkartılmasına ilişkin çalışmalar yürütmektedirler. Özellikle delillerin tespitine ilişkin yeni yöntemlerin gelişmesi sebebiyle bu değişiklik talep edilmektedir. Dernek tarafından ayrıca faili meçhul cinayetlerde Adalet Bakanlığı ile temasa geçilerek dosyanın yeniden açılması yönünde girişimde bulunulmaktadır. 2.5.3. ARFOG Sığınma Evleri Derneğin çalışmaları hakkında Sığınma Evi Müdürü Joel SIGOT’tan bilgi alınmış, acil sığınma evi ve orta süreli sığınma evi yerinde ziyaret edilerek çalışmalar hakkında bilgi alınmıştır. ARFOG, 1950’den bu yana kadın ve çocuklara hizmet veren bir sivil toplum kuruluşudur. Dernek, aile içi şiddete maruz kalmış ya da kalacak yeri olmayan anneler ile anneleri ile birlikte olan çocuklara hizmet vermektedir. Derneğin 50 çalışanı bulunmaktadır. Bu çalışanlar psikolog, eğitici, çocuk eğitimcisi gibi uzmanlardan oluşmaktadır. Dernek temelde kadın ve çocukların acil sığınma ihtiyaçlarını karşılamakla birlikte, aynı zamanda bu insanların hayata hazırlanmasında psikolojik, mesleki ve maddi açıdan ayakta kalabilmeleri için gerekli çalışmalar yapmaktadır. Dernek, 1950 yılında fuhuşa karışan kadınlara yardım edilmesi amacıyla kurulmuş olup, hala bu kadınlara yardım çalışmaları yürütülmekte, bu kişiler ilgili kurumlara yönlendirilmektedir. Derneğin aynı zamanda sığınma evinde kalan ve çalışan anneler için kreş hizmeti bulunmaktadır. Bu kreş hizmeti sayesinde, mesleği olmayan kadınlar da meslek kurslarına devam ederek, daha sonrasında bir işte çalışabilmektedirler. Derneğe mali yardım % 97 oranında Fransa Devleti tarafından, % 3 oranında Avrupa Birliği fonlarından ve bağışlardan sağlanmaktadır. Sığınma evinde kalan bir kadının derneğe yıllık maliyeti 18.000 Euro olarak belirlenmiştir. Dernek, mağdur kadınlara polis aracılığıyla ulaşmaktadır. Ancak kolluk birimlerinin çağrı merkezini arayan kadınlar da bulunmaktadır. Derneğe bağlı sığınma evlerinin toplam kapasitesi 198 kişidir. Sığınma evinde kalan kadınların % 70’i iş bularak ve sosyal hayata uyum sağlayarak sığınma evinden ayrılmaktadır. Mağdur kadınlar derneğe geldikten sonra sosyal hizmet görevlisi ile görüşerek, kendilerine yönelik hangi yardımlar yapılabileceği tespit edilmektedir. Bu kapsamda kadınların tüm ihtiyaçları karşılanmaktadır. Mağdur kadınla yapılan görüşmede hukuki hakları konusunda da bilgilendirme yapılarak, herhangi bir zorlama olmadan eğer şikayette bulunmaya karar verirse, savcılığa giderken kendisine eşlik edilmektedir. Mağdur kadın ilk görüşmeden sonra psikolojik yardım talebi olursa psikologla da görüşebilmektedir. Mağdur 62 kadının yanı sıra çocukların rahatlatılması da oldukça önemlidir. Bu kapsamda annelere çocuklarına bu durumu nasıl açıklayabilecekleri, onları nasıl rahatlatabilecekleri konusunda danışmanlık yapılmaktadır. Aynı zamanda kendileri de çocukların psikolojik problemleri ile ilgilenmektedirler. Genellikle bu çocuklar evdeki kavgaya veya şiddete tanık oldukları veya maruz kaldıkları, eve polisin gelerek babasını götürdüğüne şahit oldukları için tüm yaşanılan bu problemler karşısında çocuklarda da psikolojik problemler görülmektedir. Yaşanılan olaylar çocuğun alıştığı tüm yaşam değerlerini yıktığı için yapılan çalışmalarla çocuğun kaybettiği bu düzen değerleri yerine konulmaya çalışılmaktadır. Sığınma evine geldikten sonra 15 gün içinde onları arayan biri olursa, mağdur kadını tanımadıkları söylenmektedir. Sığınma evlerinin yerleri gizli olup, 24 saat koruma esasına göre hizmeti vermektedirler. Derneğin kamera sistemi ve güvenlik görevlileri ile güvenliği sağlanmaktadır. Dernek, sığınma talebi olmayan kadınlara yönelik de yardım çalışmaları yürütmektedir. Sığınma talepleri olması halinde randevu sistemi ile derneğe gelerek çalışmalar konusunda bilgi almaktadırlar. Dernek faaliyetleri kapsamında ayda bir kez konuşma grupları düzenlenmektedir. Bu hizmetten hem dernekte kalan hem de dışarıdaki kadınlar yararlanabilmektedir. Derneğin, sığınma evinde kalan kadınlara yönelik bazı kuralları bulunmaktadır. Bu kapsamda alkol-sigara kullanılması, belirli bir saatten sonra gürültü yapılması yasaktır. Sığınma evine istedikleri saatte girebilmektedirler, ancak çocuklarını yalnız başına bırakmaları yasaktır. Derneğin çalışma kurallarına Devletin herhangi bir müdahalesi bulunmamaktadır. Ancak Devletle yaptıkları yıllık görüşmelerde belli taahhütlerde bulunmaları gerekmekte, bütçeleri buna göre belirlenmektedir. Derneğin bütçesi 5 yıllık periyotlarla belirlenmekte, paralarını yıllık olarak almaktadırlar. Her yıl aldıkları bütçe 1.4 oranında arttırılmaktadır. Kapasitelerinin üstüne çıkmaları halinde ek bütçe talep edebilmektedirler. Yıl sonunda fazla paraları kalırsa bir sonraki yıla aktarabilmektedirler. Resmi olarak haftada 35 saat çalışmakta olup, çalışmaları Sosyal Kazandırma ve Koruma Kurulu tarafından denetlenmektedir. Dernek, üç aşamalı bir sığınma modeline sahiptir. Evler arasında kademeli geçiş bulunmaktadır. Bu sığınma evleri şu şekildedir: 1. Aşama Sığınma Evi: Bu evin kapasitesi 15 kişi olup, artı olarak 12 kişilik bir yer ayarlanması konusunda çalışmalar devam etmektedir. Şiddet olayına maruz kalmış kadın veya çocukların ilk olarak yerleştirildiği birimlerdir. Genellikle mağdurlar burada 15 gün kalmakta ve daha sonraki sığınma evlerine geçmektedir. Ancak aciliyetin devam etmesi halinde kalma 63 süresi üç aya kadar uzatılabilmektedir. Bu evler acil müdahale veya acil destek evleri olarak da adlandırılabilir. Mağdurun suç olayından hemen sonra ikamet ettiği yerdir. Evlerde sıcak bir ortam sağlanması hedeflenmiş ve mağdurun temel yaşam düzeyi açısından rahat bir ortam sağlanmıştır. Bu süreçte mağdura psikolojik destek verilmekte ve ihtiyaçları doğrultusunda gerekli yönlendirmeler yapılmaktadır. 2. Aşama Sığınma Evi: Bu aşama evleri daha büyük ve kapsamlı olmaktadır. Bu evlerde kreş, mesleki eğitim ve psikolojik destek hizmeti verilmektedir. Aynı zamanda bu evlerde kalanların sosyal yaşama adapte olmaları için sosyal aktiviteler düzenlenmektedir. 3. Aşama Sığınma Evi: İki yıl süresince kalınabilmektedir. Bu evlerde daha ağır vakalar kalmaktadır. Bu evler, kolektif alanları olan apartman daireleridir. Dernek 2010 yılında 4. aşama evi olarak sosyal rezidans evlerini açmayı planlamaktadır. 2.6. MAĞDUR TELEFON HATTI Mağdurlar için ulusal bir telefon numarası bulunmaktadır. Bu hat, “08 Mağdur” ismini taşımaktadır. Bu hattın finansmanını da Adalet Bakanlığı karşılamaktadır. Sürekli açık olan bu hattı arayan mağdurlar, çağrı merkezi tarafından ilk bilgilendirmenin ardından yerel mağdur derneklerine yönlendirilmektedir. Bu hat, toplu kazalarda da kullanılmaktadır. Ayrıca eşler arasındaki şiddet, çocuklara uygulanan şiddet gibi uzmanlaşmış hatlar da bulunmaktadır. Mağdur hatlarına ve hizmetlerine ilişkin bilgilendirmeler kamu oyuna da yapılmaktadır. Böylece kişiler mağdur olmadan da bilgilendirilebilmekte ya da yakın çevrelerinde biri şiddete maruz kalırsa onları bilgilendirebilmektedirler. Fransa’da üç yıldır böyle bir bilgilendirme çalışması yapılmadığı için, yakın tarihte yine kamu oyuna yönelik bu tür bir bilgilendirme kampanyası yapılması planlanmaktadır. 2.7. MAĞDUR TAZMİNAT SİSTEMİ Ceza makamları dışında, her asliye hukuk mahkemesi bünyesinde işlenen suçlardan dolayı tazminat için bir alt birim (komisyon) bulunmaktadır. Mağdurun, bu komisyon karşısında bir suçtan dolayı mağdur olduğunu kanıtlaması gerekmektedir. Mağdur kişi, şikayette bulunmadıysa bile bu komisyondan uğradığı zararın giderilmesi için tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Komisyondan tazminat talep edilebilmesi için eylemin kasıtlı bir eylem olması ve bir aydan daha fazla süre çalışamamaya neden olması gerekmektedir. Komisyon üç hakimden oluşmaktadır. 64 Mağdura tazminat ödenmesi için Adalet Bakanlığı tarafından garanti fonu oluşturulmuştur. Vatandaşlar tarafından ödenen sigortalardan belli bir oran kesilerek bu fona aktarılmaktadır. Mağdur kişiler için kendisine para ödenmesi hakkında karar çıkması durumunda paradan ziyade böyle bir kararın alınması onları daha fazla ilgilendirmektedir. Ancak yine de suçlunun parasının olmaması ve tazminatı ödeyememesi durumunda, mağdurlar bu durumu tam olarak anlayamamaktadır. Bu durum fonun oluşturulma nedenlerinden biridir. Bu fondan yararlanmada hırsızlık için farklı bir durum bulunmaktadır. Cezai açıdan hırsızlık, şiddete göre daha önemsiz görüldüğü için hırsızlık durumunda psikolojik ve ekonomik açıdan çok ciddi zarara uğranıldığının kanıtlanması gerekmektedir. Bu fiili gerçekleştiren kişi bilinmiyorsa, mağdur yine de bir tazminat alabilmektedir. Aynı zamanda hırsızlık, kişinin yaşam düzeyinde çok büyük bir değişiklik yaratmışsa yine tazminat alabilmektedirler. Suçu işleyen kişinin bilinmesi durumunda, mağdur yerini rücu etme hakkına sahip bulunmaktadır. Tazminatın ücretini komisyon belirlemektedir. Komisyon bu noktada mahkeme gibi çalışmaktadır. Belirlenen tazminat miktarı sanık açısından kesin olarak değerlendirilmektedir. Mağdurun bu tazminata itiraz etme hakkı bulunurken, sanığın bulunmamaktadır. Mağdur komisyon kararı için istinaf mahkemesine başvurabilmektedir. Son iki yıldır Adalet Bakanlığı politikası mağdurun tazminat alması yönünde şekillenmiştir. Şikayette bulunan mağdurun dava açması için çaba göstermesi desteklenmektedir. Sanığın parayı ödememesi durumunda, kararın verilmesinden iki ay sonra mağdurun bir form doldurarak Mağdurlara Yardım Birimine başvurma hakkı bulunmaktadır. Bu form, ceza yargılanmasında tazminat kararı verildikten sonra mağdura verilmektedir. Bu birim, garanti fonu tarafından da yönetilmektedir. Ödenmesi gereken miktar 1.000 Euro’nun altındaysa komisyon hemen ödemektedir. 1.000 Euro’dan yüksekse 3.000 Euro’ya kadar komisyon % 30 oranında provizyon ödemektedir. Daha sonrasında bu parayı tahsil etmek için diğer bütün işlemler gerçekleştirilmektedir. 65 2.8. ÇALIŞMA BAKANLIĞI KADIN HAKLARI VE EŞİTLİK DAİRESİ Bu birim anayasal olarak işlem yapan bir birimdir. Kadınlara karşı şiddet, kadınların iş yaşamındaki yerinin aktif hale getirilmesi, kadın sağlığı vb. konularda çalışmaktadırlar. Birimin illere göre yapılanması bulunmaktadır. Görevleri kadın hakları konusunda kamusal politikayı yönetmektir. Bu kapsamda kadın hakları konusunda hükûmet politikasını yönetmek, illerde delegelerle politikanın uygulanmasını sağlamak ve diğer bakanlıklarla işbirliği kurmak yönünde çalışmalar yürütülmektedir. Belirlenen hedefleri hem ulusal hem yerel düzeyde uygulamaya çalışmaktadırlar. Bu birim kadın hakları konusunda bakanlıklar arasında genel işbirliğini sağlamaktadır. Diğer bakanlıklar tarafından kadın hakları konusunda göstergelere ulaşılıp ulaşılmadığı kontrol edilmektedir. Bu birimin görevi yönetmek olup; yerel anlamda destekleme, önleme, eşlik etme vb. görevler yerel yönetimler tarafından yapılmaktadır. Birimin görevi diğer bakanlıklarla işbirliği yaparak, göstergelerden ve gözlemlerden yola çıkarak devletin vereceği cevabı hazırlamak ve bu konuda siyasi kararı oluşturmaktır. Birimin 200 personeli bulunmaktadır, 45’i merkezde, diğerleri illerde çalışmaktadırlar. 2.8.1. Çalışma Bakanlığı Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi Tarafından Yürütülen Çalışmalar Kadın Hakları ve Eşitlik Dairesi, bakanlıklar, dernekler, şirketler ve sosyal partnerler gibi farklı birimlerle çalışmaktadırlar. Bu birimlerle çalışırken karşılaştıkları zorluk, bu kadar kalabalık bir grubu aynı amaç çevresinde çalıştırmaktır. Fransa’da bu zorluk nedeniyle yeni çalışmalar başlatılmıştır. Bu yeni çalışma ile bütün protokoller kaldırılmış, bunun yerine eylem planı hazırlanarak, bakanlıkların ortak çalışmaları zorunlu hale getirilmiştir. Bakanlıklar arasında uygulanan, kadınlara karşı şiddet hakkında iki eylem planları bulunmaktadır. Bu planlardan biri 2005, diğeri 2007 yılında çıkmıştır. Daha sonrasında 2008 ve 2010 şiddeti önleme ile ilgili diğer eylem planları ile çalışmalara devam edilmiştir. Bu eylem planlarından birinde amaç, toplumun bu konuda hassasiyetinin arttırılması, diğerinde ise şiddeti uygulayanlara yönelik davranışlarına ilişkin farkındalık kazandırarak tekerrürleri önlemektir. Aile içi şiddeti yaşamış olan çocuklara yönelik hedefleri de bulunmaktadır. Eylem planları doğrultusunda iki önemli hedefleri bulunmaktadır. Birincisi şiddet eylemlerini kabul etmediklerini göstermek, ikincisi şiddete maruz kalmış kadınlar için bireyselleştirilmiş, kaliteli bir tepki oluşturmak. Bu doğrultuda, ulusal veya yerel çapta, tüm ilgili partnerleri harekete geçirmektedirler. 66 2001 yılında yapılan bir araştırma ile kadına yönelik şiddetin boyutu ve kapsamının oldukça geniş olduğu tespit edilmiştir. Bu araştırmada kadınların yaklaşık % 10’unun aile içi şiddete maruz kaldığı gösterilmiştir. Bu şiddetin tahmini maliyeti de hesaplanmış, (tahmini çünkü bu fenomen tam olarak ölçülememektedir) buna göre aile içi şiddetin ekonomik maliyetinin yıllık 1 milyar Euro olduğu bulunmuştur. Bu hesaplama içinde, ekonomik kayıplar, sağlık sorunları, adli makamların devreye girmesi, polis, jandarma hizmetleri, mağdurlara yardım edilmesi ve sosyal yardımlar yer almaktadır. Bu rakamlar parlamentoya iletilmiş ve oluşan etki ile kurumlararası duyarlılık artmıştır. Bu maliyetin belirlenmesi paydaşların katılımı için önemli olarak değerlendirilmektedir. Aynı çalışmanın iş yerinde şiddet (mobbing) için de gerçekleştirilmesi planlanmaktadır. Bu politikanın müdahale kısmı, ulusal çapta hukuki mekanizmalara dayanmaktadır. Bu hukuki mekanizmanın amacı, mağdurları korumak ve şiddet eyleminde bulunanların cezalandırılmasını sağlamaktır. Bu konuda geçmişte daha genel düzenlemeler bulunmaktadır. Daha sonra konuya özel düzenlemeler yapılarak, şiddet olaylarına ilişkin farkındalığın artması için önemli bir adım atılmıştır. Fransa’da kadınlara yönelik şiddet için çalışan bir komisyon bulunmaktadır. Komisyonda; Adalet bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Sosyal Eylem Bakanlığı temsilcileri, bu alanda çalışan uzmanlar ve dernek temsilcileri bulunmaktadır. Bu bakanlıklar, yukarıda anılan 2005-2007 planı ve 2008-2010 planını kullanmaktadırlar. Bu plan dahilinde kadınların korunması, konut sağlama, maddi yardım ve profesyonel yardım sağlanması gibi hizmetler verilmektedir. Bu kapsamda polis, jandarma ve savcılara yönelik bu soruna karşı daha hassas davranmalarını sağlamak amacıyla eğitimler verilmiştir. Eğitimlerde mağdur kişiye olay olduktan hemen sonra ve süreç esnasındaki yardım çalışmaları da aktarılmıştır. Aynı zamanda profesyonellere yönelik broşürler hazırlanarak dağıtılmıştır. Bu broşürler bu birim tarafından hazırlanmıştır. Broşürlerle, ilgili profesyonellerin her birinin rolü hakkında bilgi sahibi olunması hedeflenmiştir. 2005-2007 yılları arasında sürdürülen bu çalışmalar ikinci bir eylem planı ile devam ettirilmek istenmiştir. 2008-2010 planı ile çalışmalar daha da genişletilmiş, kapsama çocuklar da alınmıştır. Bu plan dahilinde konuya ilişkin hem profesyonellere hem de topluma yönelik hassasiyetleştirme eğitimleri verilmiştir. Hassasiyetleştirme çalışmaları hem ulusal hem de yerel düzeyde sürdürülmüştür. Bu birim, herhangi bir bölgede şiddet olaylarının fazla olması halinde o bölgedeki yerel birimlerle çalışmalar yürütmektedirler. Bu kapsamda savcılık, dernekler vb. ile ortak çalışmalar yürüterek şiddete karşı o bölgeye özel bir cevap hazırlamaktadırlar. Örneğin birimin iletişim kısmı iletişim kaynaklarını farklı kültürlere göre uyarlamaktadırlar. Böylelikle 67 mağdura yardım etme sürecinde bir kopukluk olmamasını sağlamaktadırlar. Yerel birimler, bu çalışmalar sonucunda hem merkezin talimatlarını yerine getirirken, hem de kendi bölgelerine göre uyarlamaktadırlar. Genellikle yerel düzeyde ihtiyaçlara göre protokoller yapılmaktadır. Birimin çalışma politikalarında bugüne kadar sadece mağdur olan kişiler üzerinde çalışılırken, artık tekerrürü önlemek için bu tür eylemleri yapan kişilerle de çalışılmaya başlanmıştır. II. Eylem planı ile bir iletişim kampanyası başlatılmıştır. Bu kapsamda birçok hedef kesime yönelik hassasiyetleştirme programı uygulanmıştır. 2008 yılı Ekim ayında başlatılan aile içi şiddet ile ilgili kampanyada zorla evlendirme üzerinde çalışılmıştır. 2010 yılında cinsiyete ilişkin kalıp yargılar ve sözel şiddet ile ilgili çalışılması planlanmıştır. 25 Kasım 2008 tarihinde Fransa Başbakanı tarafından kadına yönelik şiddet konusunda kamuoyuna yönelik bir duyuru yapılmıştır. Bu duyuru ile 2009 yılında bu sorunla mücadele edileceği; bu çalışmanın kamu yararına olacağı, şiddete karşı mücadelenin Fransa’nın öncelikleri arasında yer alacağı bildirilmiştir. 2010 yılında bu konunun devlet politikalarında çok önemli bir yeri olacağı bildirilmiştir. Bu kapsamda televizyonda ücretsiz yayınlanan programlar hazırlanmıştır. Fransa’da her yıl bir tane ulusal büyük hedef belirlenmektedir. 2009 yılı için kadınlara yönelik şiddetle mücadele büyük hedef olarak belirlenmiştir. Buna göre bu konuda çok önemli iletişim çalışmaları gerçekleştirilmektedir. Aile içi şiddetle mücadele çalışmalarında aile içi şiddetle, aile içi anlaşmazlığı birbirinden ayırmanın önemi vurgulanmıştır. Şiddetin, sözel, ekonomik, cinsel vb. olmak üzere birçok boyutu bulunmaktadır. Bunun spiral (gittikçe ağırlaşan) bir etkisi bulunmaktadır. Aile içi anlaşmazlıkta ise eşler arasında iki farklı görüş bulunmakta, şiddetin etkileri yer almamaktadır. Aile içi şiddette baskı bulunmakta ve bu baskı diğer kişinin hiç birşey yapamamasına yol açmaktadır. Bu birim kadınlar ile ilgili istatistiki bilgileri de tutmaktadır. Birimin istatistiklerine göre Fransa’da her yıl 156 kadın uğradığı şiddet nedeniyle ölmektedir. Kadınların 86 meslek sektöründen 11’inde yer aldığı, kadınların kariyer açısından en önemsiz sektörde çalıştıkları, kariyer vizyonlarının olmadığı işlerde çalıştıkları görülmüştür. Kadınların istihdamı, yarı zamanlı çalışması, kariyer devamlılığı olmadığı için emekliliğe ayrılamamaları nedeniyle kötü kalitede istihdam olarak görülmektedir. Fransa’da kadınların istihdam oranı % 60, erkeklerin istihdam oranı ise % 73’tür. Bu birim entegre yaklaşımla kadınlar açısından bu rakamın yükseltilmesi üzerine çalışmaktadır. 68 Lizbon Antlaşması gereğince AB ülkelerinde kadınların çalışma oranının en az % 60 olması gerekmektedir. Kadınlara yönelik kurumlararası çalışmalardaki başarılarının geçmiş yıllarda yapılan adımlara dayandığı belirtilmiştir. İlk olarak kadınların da söz hakkının olmasına yönelik çalışmalar yapılmıştır. Ardından bu konudaki profesyonellerin birlikte düzgün çalışmalar yapmalarına yönelik çalışmalar düzenlenmiştir. Bu çalışmalara paralel olarak kamuoyunun da desteği alınmış; şiddete karşı gösteriler yapılmıştır. Bu çalışmalardan sonra Bakanlıklar arası işbirliği oluşturulmuştur. Bunu takiben “şiddete dur kampanyası” başlatılmış, ortak bir belgede daha önceki yıllarda oluşturulan broşürler bir araya toplanmıştır. Bundan sonra çalışmalar daha kolay hale gelmiştir. 2006-2007 yılları arasında sinema sanatçıları ile ortak çalışmalar yapılmış ve kadına yönelik şiddetle ilgili 10 film hazırlanmıştır. Bu filmler tüm hedef kitleye ulaşabilmek için kısa film, bilim-kurgu, belgesel vb. olmak üzere çok çeşitli olarak hazırlanmıştır. Böylelikle her kesimin ilgisi çekilmiştir. 2007 yılında telefon hattı oluşturulmuştur. Bu doğrultuda “mezar” isimli bir kısa film çekilmiştir. Filmde konu olarak, eşi tarafından sürekli şiddete maruz kalan bir kadının eşini öldürmesi işlenmiş, filmin sonunda “çok geç kalmadan bizi arayın” sloganı ile ilgili telefon hattının numarası verilmiştir. Bu filmle amaç, şiddete maruz kalmış kadınların çok geç kalmadan konuşmalarını, ilgili birimlere başvurmalarını sağlamaktır. Ayrıca şiddete maruz kalmış kadınların ulaşabilecekleri yerleri içeren broşürler hazırlanmıştır. Bu kampanyadan ötürü Çalışma Bakanlığı ödül almıştır. 2008-2010 kampanyası üç yıllık bir kampanya olarak düzenlenmiştir. Bu kampanya kapsamında 30 sn.’lik kısa bir film çekilmiştir. Bu film, şiddetin sadece fiziksel değil, sözel bir şiddet olduğunu da gösteren bir filmdir. Birim tarafından bilgilendirme sonunda iki kısa film izlettirilmiş, alışveriş merkezinde alışveriş yapan bir kadının görüntülerinin yer aldığı ilk filmde kadına yönelik sözel şiddet vurgulanırken, ikinci filmde fiziksel şiddet ile ilgili mezar isimli kısa film gösterilmiştir. Bu filmlerin kamuoyuna gösterilmesinin ardından başvurularda çok önemli miktarda artış olduğu bildirilmiştir. Bu filmler, Bakanlığın sayfasından da izlenebilmektedir. 69 2.9. İÇİŞLERİ BAKANLIĞI MAĞDUR HİZMETLERİ Fransız Mağdurlar Delegasyonu, Nicolas Sarkozy İçişleri Bakanı iken 11/10/2005 tarihinde İçişleri Bakanlığı bünyesinde ancak Devlet Bakanlığına bağlı olarak kurulmuştur. Delegasyonda, polis ve jandarma temsilcileri bulunmaktadır. Mağdurlar Delegasyonu ve Bağlantılı Olduğu İlgili Birimler Jandarma Teşkilatı Yöneticileri Bakanlığa Bağlı Danışmanlar Polis Teşkilatı Yöneticileri Mağdurlar Delegasyonu (D.A.V.) Mağdurlar Dernekler Diğer Bakanlıklar Beraber Çalışılan Kurumlar 70 Mağdurlar Delegasyonunun iç ve dış olmak üzere iki tür görevi bulunmaktadır. İç görevleri: Polis ve jandarma birimlerine, mağdurlar hakkında çalışmaların geliştirilmesi için uygun olan yöntemleri önermek. Mağdurlara yönelik iyi uygulamaların yayılmasını sağlamak ve bu uygulamalara katılmak. Cezai suçlara maruz kalmış mağdurların başına gelen olaylarda onların takibini sağlamak. Ulusal jandarma ve polis teşkilatında mağdurlara yardımdan sorumlu alt departmanlara yardım etmek. Dış görevleri: Mağdurlarla ilgilenen bütün derneklerle beraber çalışmak, yakın ilişki kurmak ve beklentilerini analiz etmek. Hedefledikleri konularda (aile içi şiddet vb. yönelik) fikir geliştirmek. Bakanlıklar arası çalışmalara (proje vb.) katılmak. 2.9.1. İçişleri Bakanlığı Mağdur Politikası 2002 tarihli İç Güvenlik Kanununa göre polis ve jandarma teşkilatı için yeni formasyon belirlenmiş; bu kapsamda mağdurlara eşlik etme ve mağdura hizmet kalitesini arttırmak amacıyla yeni düzenlemeler yapılmıştır. Daha önce de bu tür çalışmalar bulunmakla beraber, bu hizmetler, anılan kanun ile daha belirgin hale getirilmiştir. Yeni düzenlemeler doğrultusunda polis ve jandarma çalışanları için vatandaşlarına nasıl davranmaları gerektiği konusunda yol gösteren sekiz ilke belirlenerek ilgili birimlerde bulunması zorunlu kılınmıştır. Söz konusu ilkeler aşağıdaki gibidir: 3. Herkesin şikayetinin alınması hem ulusal polis hem de ulusal jandarma için en önemli önceliktir. 4. Her vatandaşın açık bir şekilde dinlenmeye hakkı vardır ve bu, polis ve jandarma tarafından sağlanmalıdır. 5. Vatandaşın bu merkezlere gelmesi sırasında polis ve jandarma çok kibar davranmalı (“sen” vb. hitap şekillerinden kaçınılmalıdır) ve bu şekilde kamunun bütün istekleri hızla yerine getirilmelidir. 71 6. Cezai suça maruz kalmış mağdurlar daha özellikli bir şekilde karşılanmalıdır. 7. Cezai suça maruz kalmış bütün mağdurların şikayeti alınmalıdır. Polis ve jandarmanın, bu konuda reddetme hakkı bulunmamaktadır. 8. Kayıp kişilere ilişkin tüm ihbarlar hızla incelenmeli ve ciddiye alınmalıdır. 9. Bir kişi şikayette bulunduktan sonra bütün süreç ve sonuçlar hakkında bilgilendirilmelidir. 10. Mağdurlar hakkındaki bütün bilgiler, gizli belgelerdir. Mağdur hakkındaki gizli bilgiler bazı durumlarda özel hayatın korunmasına yönelik ilkeler göz önünde bulundurularak diğer kurumlarla paylaşılabilmektedir. Mağdur dosyasındaki bütün bilgileri kontrol etmeyi talep edebilir. Ayrıca mağdur kendisi hakkında alınan bilgilerin gerçekliğini CNIL (Özgürlükler ve Enformasyon Komisyonu) aracılığıyla sorup araştırabilmektedir. CNIL, mağdurun şikayetini bildirdiği ve bu şikayetinin incelendiği komisyondur. Mağdur, bu komisyona yazılı başvuru yaparak inceleme isteyebilmektedir. Bu durumda yukarıda belirtilen ilkelerin uygulanmasıyla (doğru ya da yanlış uygulama olup olmadığı) ilgili kontroller yapılmaktadır. 2.9.2. İçişleri Bakanlığı Tarafından Derneklerle Kurulan İşbirliği Mağdurlara Yardım Ulusal Federasyonu (I’INAVEM), 1986 yılında kurulmuş olup, içinde 150 dernek barındırmaktadır. Polis ve jandarma merkez teşkilatı, I’INAVEM ile çalışırken, polis ve jandarmanın yerel birimleri ise I’INAVEM’e bağlı yerel derneklerle bağlantı kurmaktadırlar. Bu dernek mağdurların dinlenmesi, hakları konusunda bilgilendirme, mağdurlara eşlik etme ve diğer birimlere yönlendirilmesi konularında yardımcı olmaktadır. I’INAVEM, İçişleri Bakanlığı ile çalışmalarını 2005 yılından beri yürütmektedir. I’INAVEM’le 2005 yılında imzalanan antlaşma gereği polis ve jandarma birimlerinde karşılama noktaları oluşturulması ve mağdurlara yardım dernekleri ile bağlantı kurulmasına karar verilmiştir. Federasyonun finansmanı, Adalet Bakanlığı, belediye ve diğer yöneticiler tarafından sağlanmaktadır. Finansmanın sağlanmasında İçişleri Bakanlığının herhangi bir rolü bulunmamaktadır. İçişleri Bakanlığı’nın yakın olarak çalıştığı diğer sivil toplum kuruluşları ise şunlardır: • Kadın Dayanışması Ulusal Federasyonu (FNSF): Bünyesinde 50 dernek bulunmaktadır. Bu dernekler arasındaki iletişimi sağlamak amacıyla “39 19” numaralı bir 72 çağrı hattı oluşturulmuştur. Dernek aynı zamanda bilgi sağlama merkezi durumundadır. Çalışmalarını (aile içi şiddet vb. konularda broşür hazırlama gibi.) sığınma evleriyle paylaşmaktadır. • Aileler ve Kadınlar Hakkında Bilgi Sağlama Ulusal Derneği (CN’DFF): Bu derneğin bazı aktivitelerinin finansmanını İçişleri Bakanlığı sağlamaktadır. Dernek bünyesinde 115 dernek ve ayrıca içinde 975 bilgi merkezi bulunmaktadır. Taşrada da bulunan bu bilgi merkezlerinde mağdurlara hakları, adli yargılama, psikolojik destek, ücretsiz avukat vb. konular hakkında bilgi verilmektedir. Ayrıca Adalet Bakanlığı’na bağlı adli yardım merkezleri bulunmaktadır, mağdurlar adli konularda buralardan da bilgi alabilmektedirler. Bu dernekler dışında çocuklara özel mağdur dernekleri de bulunmaktadır. Bu derneklerin bir kısmı kayıp çocukların aileleri ya da mağdur çocukların aileleri ile çalışmaktadır. Kayıp çocukların fotoğrafları tüm polis merkezlerine asılmaktadır. Ayrıca Avrupa genelinde bütün kayıp ihbarlarının alındığı bir telefon hattı (116000) bulunmaktadır. Ücretsiz olan bu çağrı hattının yönetilmesinden, I'INAVEM ile Çocuk İçin Kuruluş Derneği sorumludur. Çağrılar I’INAVEM tarafından alınmakta, çağrının takibi ise çocuk kuruluşu tarafından yapılmaktadır. Kullanılan dil Fransızcadır. Kayıp kişi, çocuk olduğunda takip yapılırken, yetişkin ise sadece irtibat etmesi gereken yerler vb. konusunda bilgilendirme yapılmaktadır. Söz konusu bir kaçırılma olayı ise medya kuruluşlarıyla temasa geçmek gibi farklı düzenlemeler de bulunmaktadır. Bilginin yayılmasında Adalet Bakanlığı, jandarma ve polis devreye girmektedir. 73 2.9.3. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Jandarma Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri Mağdurlar Delegasyonu İçişleri Bakanlığı (Jandarma Yönetim Merkezine Bağlı) Ulusal Jandarma Genel Yönetimi Kamu Güvenliği ve Yönetim Ofisi Sosyal Paydaşlar Bağlantı Merkezleri (Aile içi şiddeti yönetmektedir.) Psikologlar Dernekler Delegasyon temsilcisi Bağlantı Kurulan Kişi Bağlantı Kurulan Kişi Bağlantı Kurulan Kişi Jandarma teşkilatında mağdur hizmetleri, Mağdurlar Delegasyonuna bağlı olarak yürütülmektedir. Kamu güvenliği ve yönetim ofisi, Fransa'daki diğer bölgelerle bağlantı sağlamaktadır ve her bölgede bir temsilcisi bulunmaktadır. Bu birim, önleme çalışmaları yürütmekte ve derneklerle ilişkileri sağlamaktadır. Mağdurlar Delegasyonunun ise Fransa’da 75 bölgede temsilcisi bulunmaktadır. Delegasyon temsilcisi ve Ulusal Jandarma Genel Yönetimi mağdurlara yardım konusunda taşrayı yönetmektedir. Mağdurlara yardım bağlantı merkezleri, aile içi şiddet ile ilgili de çalışmaktadır. Fransa’da İçişleri Bakanlığı tarafından jandarma taşra birimlerine aile içi şiddet ile ilgili eğitim verilmesi; bunun sonrasında aile sorunlarıyla mücadele birimleri oluşturulması planlanmaktadır. 74 2.9.4. İçişleri Bakanlığı Bünyesinde Polis Teşkilat Yapısı ve Mağdur Hizmetleri Polis teşkilatında mağdur hizmetleri, jandarma teşkilatındakine benzer şekilde Mağdurlar Delegasyonuna bağlı olarak yürütülmektedir. Taşra teşkilatında ise her polis müdürlüğünde, mağdur yardım bürosu, ailenin korunmasına yönelik yerel birim ve dernek temsilcisi bulunmaktadır. “Sosyal paydaşlar” ile ise sosyal bilgiler eğitimi almış kişiler (sosyolog vb.) kastedilmektedir. İçişleri Bakanlığı Mağdurlar Delegasyonu Kamu Güvenliği Merkez Yönetimi Genel Müdürlüğü Kamu Güvenliğinden Sorumlu İl Yönetimi Mağdurlara Yardım Bölge Müdürlüğü Bağlantı Merkezleri Dernekler Mağdurlara Yardım Bürosu Ailenin Korunmasından Sorumlu Bağlantı Merkezi Polis Müdürlükleri Sosyal Paydaşlar Aile Korumasına Yönelik Yerel Birim Psikologlar 75 2.9.5. İçişleri Bakanlığı Personel Eğitim Faaliyetleri 2.9.5.1. Jandarma Eğitimi: Göreve yeni başlayan jandarma personeli, akademi niteliğinde bir eğitim kurumunda eğitim almaktadır. Jandarma yetiştirme okulunda toplam eğitim süresi 1 yıl sürmektedir. Mağdurlara spesifik eğitimleri ise üç basamaktan oluşmaktadır. Bunlar: a. Eğitim sürecinde ilk olarak 30 saatlik bir karşılama eğitimi verilmektedir. Bu karşılama eğitimi, hem herhangi bir vatandaşa ilişkin genel karşılamayı, hem de suç işlemiş veya mağdur kişilerin karşılanmasını da içermektedir. Mağdurlar üzerine verilen eğitim genel eğitim içinde herkese verilen bir ders şeklindedir. Başlangıç (formasyon) eğitimi sırasında jandarma okullarına, eğitici olarak mağdurlara yardım derneklerinden de temsilci gelmekte ve uygulamaya ilişkin tecrübelerini aktarmaktadırlar. b. Jandarma subay eğitimi: İlk gruptan daha üst bir kadro içinde yer alanlara yönelik olan, karşılama konusunda farkındalık yaratmak, hassasiyet geliştirmek amacıyla verilen eğitimdir. Bu personel grubunda mağdurla doğrudan bir temas olmadığı için eğitim süresi bir öncekine göre daha kısadır. c. Bütün meslek hayatları boyunca sürebilecek eğitimler bu aşamada yer almaktadır. Herkesin alması gereken üç günlük bir seminer de bulunmaktadır. Jandarma personelinin mesleki eğitimleri içinde orduya ait eğitimi birimi tarafından ve hakimler tarafından verilen eğitim oturumları da bulunmaktadır. 2.9.5.2. Polis Eğitimi: Polislere meslek hayatlarında, mağdurlar konusunda yine üç basamak olarak eğitim verilmektedir. Bunlar: a. Başlangıç eğitimi (üst ve orta düzey polisler): Göreve yeni başlayan polislere yine başlangıç eğitimleri içinde 30 saatlik mağdurlar konusunda bir eğitim verilmektedir. Bu eğitim içinde mağdurları karşılama ve yardım, ayrıca dernek temsilcilerinin tecrübelerine yer verilmektedir. Ayrıca başlangıç eğitimlerine aile içi şiddet, çocuk ve yaşlı mağdurlarla ilgili 35 saatlik yeni bir eğitim paketi eklenmiştir. ALMA isimli bu konuda çalışan bir dernek bu yeni eğitim paketinde eğitici olarak katılmaktadır. b. Komiser eğitimi: Mağdur konusunda farkındalık kazandırmak amacıyla üst düzey personele verilen eğitimdir. c. Meslek içi eğitim: İki gün süren bu eğitim, mağdurlara karşı nasıl davranılmasını içeren bir eğitimdir. Bir polis, mağdurlarla çalışma ile ilgili görevlendirilmesi halinde mağdurları 76 karşılama konusunda bu eğitimi almaktadır. Bu kapsamda mağdurlara nasıl davranılmalı, mağdurların hakları, nasıl yardım edilebileceği konularında iki günlük bir mağdur eğitimleri bulunmaktadır. Ayrıca 2007 yılından beri Bilgi ve Eğitim Merkezi (CNEF) tarafından “harekete geçmek için onları anlayalım” isimli dört gün süren bir eğitim verilmektedir. Bu eğitim, Mağdurlara Yardım Federasyonu, mağdur dernekleri ve Kamu Güvenliğinden Sorumlu Genel Müdürlük tarafından hazırlanmış olup, 8 mağdur temel ilkesine dayanmaktadır. 2.9.6. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Sosyal Paydaşlar Sosyal paydaşlar, toplum içinden seçilen sosyal bilim alanında eğitim almış uzmanlardır. Bu kişiler, sosyal hizmetler ile polis ve jandarma arasında bağlantı kurmaktadır. Polisin bütün faaliyetlerini tamamlayıcı rolleri vardır. Mağdurların psikolojik, ekonomik vb. problemleri konusunda yardımcı olmaktadırlar. Görevleri şu şekildedir: a. Mağdurların karşılanması b. Mağdurların dinlenmesi c. Harekete geçmek (ilgili kuruma yönlendirme) c. Mağdurlar ve ilgili diğer birimler arasındaki işbirliğini kolaylaştırmak Sosyal paydaşların sayısı polis teşkilatında 69, jandarma teşkilatında ise 40’dır. 16 sosyal paydaş ise hem polis hem de jandarmada ortak çalışmakta olup, toplam 125 sosyal paydaş görev yapmaktadır. Sosyal paydaşlar iş sözleşmesine bağlı olarak çalışmakta olup, işverenleri yerel yönetimlerdir. 1970’lerde çıkmış olan bir yönetmelikle bu yapı oluşturulmuştur ve sosyal paydaşlar toplum içinden seçilmeye başlanmıştır. Her il sınırında bu kişilerden bir tanesinin bulunması zorunlu kılınmıştır. 2.9.6.1. Sosyal Paydaş Olarak Psikologlar: İçişleri Bakanlığı ve ulusal polis tarafından işe alınmaktadırlar. Teşkilattaki görevleri, polis-mağdur-şiddet uygulayan arasındaki iletişimi kurmaktır. Polis bünyesinde 37 psikolog bulunmakta olup, kendilerine ait ofisleri bulunmaktadır. Jandarma teşkilatında ise psikologların çalışması şu an deneme aşamasında olup, telefonla çağrı üzerine jandarma birimine gelerek görev yapmaktadırlar. Psikologların görevleri şunlardır: a. Mağdurları, gerekli yardım ve destek merkezlerine yönlendirmek. 77 b. Mağdurlara yardım bürolarıyla ya da mağdurlara yardım il bağlantı merkezleri ile beraber çalışmak. Daha ciddi problemlerde sosyal paydaşlarla birlikte çalışmak. Psikologların, yönlendirme mağdurları, görevleri psikolojik bulunmaktadır. olarak Psikologlar, tedavi şiddet yerine ilgili uygulayıcıları kurumlara ile de çalışmaktadırlar. Onların talepleri doğrultusunda yardım edebilmektedirler. Bu çalışmanın amacı, şiddet uygulayıcısının davranışlarını değiştirmesinin önemini göstermek ve farklı derneklerle bağlantı kurarak, davranış tekrarını engellemektir. Bu çalışmanın adli prosedürle bir ilişkisi bulunmamaktadır. 2.9.7. İçişleri Bakanlığı Mağdur Hizmetlerinde Denetimler Mağdur temel ilkelerinin denetiminin yapılması amacıyla 2007 yılında denetim müfettişliği birimi oluşturulmuştur. Denetimler, polis ve jandarma bünyesinde yapılmaktadır. Burada amaç, polisin tutumunu (mağduru karşılamada vb.) öğrenmek ve şikayetin izlenmesindeki yetersizliklerin ortaya çıkarılmasıdır. Bu kapsamda polis ve jandarma memurlarının genel karşılama, telefon görüşmeleri, şikayetlerin izlenmesi konusunda tutumları incelenmektedir. Denetimler üç şekilde yapılmaktadır: 1. Olay yerine gitmek 2. Telefonla denetim 3. Mağdurla görüşmeleri ya da mağdur görünümünde polis ya da jandarma ile görüşme. Son değerlendirmelere göre mağdurlarla yapılan görüşmede her 10 mağdurdan 8’i polis memurunun kendisiyle yaptığı görüşmeden memnun olduğunu belirtmiştir. Uygulamada sıkıntı çekilen konular ise mağdurlar konusunda gizliliğe dikkat edilmemesi ve mağdur kişinin başvurusunun sonucunu hemen görmek istemesi ve sonucun gecikmesi halinde duyduğu memnuniyetsizliktir. Bütün bu düzenlemelerin amacı, mağdurlara ilişkin polis ve jandarma sisteminin geliştirilmesidir. Ancak, önleme çalışmalarına daha fazla yer verilmektedir. 78 2.10. FRANSA’DA AİLE İÇİ ŞİDDET Fransa’da kadınlara uygulanan şiddet konusunda bu konuda çalışmaları bulunan Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Başsavcı Yardımcısı Françoise GUYOT tarafından bilgi verilmiştir. Fransa’da 1980 öncesinde aile içi şiddet konusunda ciddi bir çalışma yapılmamıştır. Bu konu geçmişte yalnızca, aile içi şiddet konusunda çok ciddi sonuçlar olduğu zaman önemsenmiştir. 1980’lerden sonra sivil toplum kuruluşları desteği ile aile içi şiddet konusunda kamuoyunda hassasiyet yaratılmış, kamu hizmetleri ve dernek girişimleriyle ortak çalışmalar yürütülmeye başlanmıştır. Kamuoyunda oluşan bu hassasiyeti fark eden Fransa Devleti, aile içi şiddet konusunda çalışmalarına başlamış ve Uluslararası Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesi Konsorsiyumuna imza atarak ortak olmuştur. (Aynı Konsorsiyuma, Türkiye’de ortak bulunmaktadır). Bu konsorsiyumla kadına yönelik şiddet tanımlanabilmiş ve bu tanımın yapılmasıyla 2000 yılında bir araştırma başlatılmıştır. Fransa’da bir üniversite tarafından başlatılan araştırma kapsamında kadına karşı şiddetin araştırılması için 20-59 yaş arası tesadüfi yöntemle seçilen 7000 kadınla telefon görüşme yapılmıştır. Bu görüşmede, “Eşiniz tarafından şiddete maruz kaldınız mı?” sorusu sorulmuştur. Araştırmaya katılan kadınlar, ekonomik olarak dengelenmiş bir örneklem oluşturmuşlardır. Araştırma sonucunda 7000 kadının onda birinin yani 700 kadının eşi tarafından şiddete maruz bırakıldığı tespit edilmiştir. Bu sonuçla konunun ciddiyeti daha iyi anlaşılmıştır. Çünkü; bu rakama göre polise intikal eden şikayet oranı çok daha düşüktür. Bu rakamlar, konunun, toplumun genelini etkileyecek düzeyde olduğunu gösterdiği için Fransa Devleti ortaya çıkan bu sonuç karşısında aile içi şiddete karşı ciddi bir çalışma hedeflemiştir. Bu çalışma ile öncelikle şiddetin; sözel, psikolojik, ekonomik ve fiziksel şiddet olarak boyutları belirlenmiştir. Yaşanan bu şiddet türlerinin önce psikolojik veya sözel, daha sonra ekonomik, daha sonra fiziksel ve cinsel olarak, son olarak da şiddetin kadının ölümü ile son bulabilmesi şeklinde, eşler arasında kademeli olarak arttığı belirlenmiştir. Bütün bu gelişim, uzun bir süre zarfında kademeli olarak artmaktadır. Bu tür araştırmalar önce Kanada’da başlamış, Fransa’da bu araştırmayı örnek almıştır. Kanada Quebec’de (Kanada’nın ağırlıklı Fransızca konuşulan bir bölgesi) yapılan bir araştırma ile şiddet döngüsü oluşturulmuştur. Bu döngüye göre kadın öncelikle hem fiziksel hem psikolojik şiddete maruz kalmakta; bu ruh hali ise kadın üzerinde olumsuz bir etki 79 yaratmaktadır. Daha sonra kadın eşinin baskınlığı sebebiyle, olaya ilişkin sorumluluğu eşinin üzerinden alarak kendini suçlamaya başlamaktadır. Bunun akabinde eş şiddeti daha da arttırabilmektedir. Kadın ise artık evi terk edeceğini veya şikayetçi olacağını söyleyebilmektedir. Bu durum karşısında eş geri adım atabilmekte, ancak bu ailelere şiddet bir kez yerleştikten sonra belli bir süre sonra tekrar nüksetmektedir. Araştırmada ayrıca, bu tür şiddete uğrayan kadınların belli bir profili olup olmadığı da ele alınmış, ancak bu tür şiddete uğrayan kişilerin belli bir profili olmadığı; her kesimden, toplumdan kadının bu şiddete maruz kaldığı ortaya konmuştur. Araştırmada ele alınan diğer bir soru ise “bu kadınların gördükleri şiddete rağmen eşlerinden ayrılmamalarının nedenleri” olmuştur. Bu nedenler: 6. Eşlerinin değişeceği umudu. 7. Çocuklarını mağdur etmeme; çocuklar nedeniyle aile birliğini koruma düşüncesi. 8. Aile baskısı (Aile tarafından “ben de babandan şiddet görüyordum, yeni nesil çok sabırsız” gibi söylemlerin bulunması). 9. Eşlerinden şiddet gören kadınların toplumdan kendilerini uzak hissetme duygusu ve kimseyle sorunu paylaşamamaları. 10. Hukuki haklarını bilmeme, kanunlar konusundaki bilgisizlik. 11. Ekonomik bağımsızlığın bulunmaması. Yapılan çalışmalarda eşler arası anlaşmazlığın, aile içi şiddetle karıştırılmamasına dikkat edilmektedir. Aile içi şiddette güçler eşitsizliği, süreklilik ve giderek artma eğilimi bulunurken, anlaşmazlıkta eşler arasında güçler arasında eşitlik bulunmaktadır. Yapılan adli araştırma sonucunda ise, kadınların kocasını öldürdüğü vakaların çoğunluğunda geçmişte eşlerinden şiddet gören kadınlar oldukları saptanmıştır. Sıklıkla şiddete maruz kalan kadınlar kendilerini savunma ihtiyacıyla eşlerini öldürebilmektedirler. İçişleri Bakanlığı’nca yapılan başka bir araştırma sonucunda ise Fransa’da 2,5 günde 1 kadının aile içi şiddete maruz kalarak öldürüldüğü bulunmuştur. 2.10.1. Fransa Mevzuatında Aile İçi Şiddet Fransa Adalet Bakanlığı tarafından Ceza Kanununda 1994 yılında aile içi şiddete ceza verilebilmesi için şiddetin tanımı yapılmıştır. Bu tanıma göre herhangi bir kişinin uyguladığı şiddet süresine göre 8 günden az çalışmayı engelleyen şiddet ve 8 günden fazla çalışmayı engelleyen şiddet olarak ikiye ayrılmıştır. 80 Genellikle 8 günden az çalışmaya engel olan, herhangi bir kişinin uyguladığı şiddet durumunda tazminat cezası verilmekte, gözaltına alınmamaktadır. 8 günden fazla çalışmayı engelleyici şiddet uygulayan kişi ise göz altına alınabilmekte ve 3 yıla kadar hapis cezası verilebilmektedir. Fransa mevzuatında 1994’ten önce eşlerin uyguladığı şiddet suç unsuru olarak görülmezken, savcı ve polise uygulanan şiddet cezada ağırlaştırıcı neden olarak kabul edilmiştir. 1994 yılında mevzuatta yapılan değişiklikle eşler arası uygulanan şiddet de ağırlaştırıcı unsur olarak kabul edilmiştir. Bu hükmün uygulanmasında herhangi bir cinsiyet ayrımı bulunmamaktadır. Buna göre şiddet uygulayan eş, 8 gün ve daha az süre ile çalışmaya engel olan şiddet uygulaması durumunda üç yıla kadar hapis cezası, 8 günden fazla çalışmaya engel olan şiddet uygulaması durumunda ise beş yıla kadar hapis cezası alabilmektedir. Yeni kanunla şiddet uygulayan eş hakkında evden uzaklaştırma kararı verilebilmekte, şiddet gören eş, karakola başvurarak savcılığa sevk edilmekte ve eş hakkında uzaklaştırma kararı alınmaktadır. Eş, mahkemeye sevk edildikten sonra en fazla iki ay sonraya mahkeme günü verilmektedir. Bu süre içinde eş yine adli kontrol tedbiri olarak eve girememektedir. Aynı zamanda mahkeme başlayıncaya kadar eşin psikiyatrik tedavi alması zorunludur. Eşin tedbir kararına uymaması halinde denetimli serbestlik memuru devreye girerek eşe uyarı yapmakta, uyarıya rağmen kararı ihlal etmesi durumunda ise cezaevine alınmaktadır. Şiddet uygulayan eş, mahkemeye sevk edildiğinde eğer uyguladığı şiddet oldukça ağırsa ya da daha önce de şiddet uygulamışsa bu kişilere iki aylık bir süre de verilmeyerek hemen davaları görülerek cezaevine alınmaktadırlar. Kişi belli bir süre kapalı kurumda kaldıktan sonra koşullu salıvermeden yararlanarak tahliye edilmektedir. Ancak bu süre içinde denetimli serbestlik hizmetleri tarafından takip edilmektedir. Bu süre içinde kişiye tedavi olma, iş bulma zorunluluğu gibi yükümlülükler getirilebilmektedir (Yükümlülüğün türü kişiye göre belirlenmektedir; işsizse iş bulma zorunluluğu, bağımlıysa tedavi olma yükümlülüğü verilmektedir). Bazı durumlarda hakim, herhangi bir tedbir kararı vermeyip, cezanın ertelenmesine de karar verebilmektedir. Mevzuata göre iki aylık süre verilen eşlere ise doğrudan hapis cezası verilmemekte, öncelikle denetimli serbestlik tedbir kararı verilmektedir. 81 2.10.2. Aile İçi Şiddet Uygulayan Kişilerin İncelenmesi ve Tedavileri Mahkemelere ve savcılığa bağlı olarak çalışan, aile içi şiddet ve cinsel şiddet konularında çalışan Psikiyatrist D. COUTANCEAU tarafından aile içi şiddet uygulayan kişilerin incelenmesi ve tedavileri konusunda bilgi verilmiştir. Şiddet suçunu işleyenin eş olması durumunda, mağdur kişi kendisine şiddet uygulandığına ilişkin başvurabilmekte, ancak eşinden ayrılmayabilmektedir. Bu durumda yeni mağduriyetin yaşanmaması için çalışmalar yapılarak, şiddet uygulayan kişiye tedavi uygulanmaktadır. Şiddetle ilgili üç tür inceleme yapılmaktadır. Bunlar: 3. Sosyolojik inceleme 4. Psikolojik inceleme 5. Kriminolojik inceleme Sosyolojik olarak Fransa’daki çift imajı erkeğin baskın olduğu şeklinde belirlenmiştir. Fransa’da erkekler ve kadınlar arasında fiziksel şiddet uygulama oranı 9’a karşılık 1 olarak belirlenmiştir. Psikolojik şiddet açısından ise cinsiyetler arasında bu kadar fazla fark bulunmamaktadır. Şiddet uygulayan çiftlerde, şiddet uygulayan çiftlerin psikolojik problemleri olduğu belirlenmiştir. Kriminolojik açıdan ise bazı insanların başlı başına çift olması risk unsuru taşımaktadır. Bu kişiler egosentik yapıda olmaları, öfke kontrolüne sahip olmamaları gibi nedenlerle “çift olmak” onların yapısına uygun bulunmamaktadır. Şiddet uygulayan kişilerin incelenmesinde; karakterleri nasıldır, normalde nasıl davranırlar bunların incelenmesi gerekmektedir. Eğer kişi dışarıdaki yaşamında uygulamıyorsa, bu konunun ele alınması, ev içinde anksiyetesini arttıran hususların belirlenmesi gerekmektedir. Bu kişiler incelendiğinde genellikle zihinsel problemleri olmadığı, nevrotik bir yapıları bulunmadığı, bazı kişilik bozuklukları gösterdikleri ve şiddete eğilimli kişiler oldukları bulunmuştur. Polis, savcı, hakim tarafından kişi kriminal olarak incelendikten sonra doktor tarafından da incelemesi yapılmaktadır. Doktor tarafından yapılan incelemede özellikle kişinin şiddet uyguladıktan sonra ne hissettiği önem taşımaktadır. Bu kişiye uyguladığı şiddetle ilgili olarak beş soru sorulmaktadır. Bunlar: 3. Yaptığınız olayı kabul ediyor musunuz? 4. Bu olayda kendinizi sorumlu hissediyor musunuz? 82 5. Uyguladığınız şiddetle ilgili ne hissediyorsunuz? 6. Yaptığınız eylemden ötürü karşınızdaki kişinin psikolojik olarak etkilendiğini düşünüyor musunuz? 7. Bu şiddeti uyguladınız ve başınıza mahkemeye çıkma vb. gibi bir çok olay geldi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Şiddet uygulayan kişinin, birinci soruya verebileceği cevaplar altı şekilde değişebilmektedir. Bunlardan ilk üçü olayı kabul etme şeklindeyken, son üçü inkar etme şeklindedir. 1.1 Olayı tamamen kabul eder, eşi ile ifadesi aynıdır. 1.2 Olayın hepsini kabul etmez, kısmi olarak kabul eder (Ör. Ben sadece birkaç tane tokat attım). 1.3 Doğrudan kabul etmez (Ör. Ben hiçbir şey hatırlamıyorum ama eşim dediyse doğrudur). 1.4 Ilımlı bir şekilde inkar eder. Şiddet uyguladığını bilir, inkar eder ancak yapılan işlemlere de karşı çıkmaz. 1.5 Kişi bu iddiaların komplo olduğunu söyler (Ör. Eşim zaten boşanmak istiyor, benden fazla tazminat almaya çalışıyor). 1.6 Savunmacı bir şekilde inkar eder. Onu soruşturan görevliye dalga geçen bir üslupla yaklaşır, olayı inkar eder. Şiddet uygulayan kişinin, ikinci soruya verebileceği cevaplar ise üç şekilde belirlenmiştir. Bunlar: 2.1 Sorumluluğunu kabul eder. 2.2 Kısmi olarak kabul eder (Ör. Beni provoke etti, biraz bende de hata var ama onun yüzünden oldu). 2.3 Sorumluluğu hiçbir şekilde kabul etmez (Benim karım histerik bir kadın, onu dövmeden sakinleşmiyor, şeytanın ta kendisi diyebilirim). Şiddet uygulayan kişinin, üçüncü soruya verebileceği cevaplar ise dört şekilde gruplandırılmıştır. Bunlar: 3.1 Kişi uyguladığı şiddetle ilgili tamamen ilgisiz olabilir, herhangi bir tepki ya da hissiyat göstermez. 3.2 Yaptığının doğru bir şey olmadığını kabul eder ancak duygularını açığa vurmaz. 3.3. Yaptıklarından utanç duyar. 3.4 Kendini tamamen suçlu hisseder. 83 Şiddet uygulayan kişinin, dördüncü ve beşinci sorulara verebileceği cevapların irdelenmesi, birinci sorunun irdelenmesine benzemektedir. Bu soruların cevaplarına göre kişilerin profilleri şekillenmekte; bunun sonucunda tedavi belirlenmektedir. Şiddet uygulayan kişilerin profilleri incelendiğinde ortaya 3 profil çıkmaktadır. Bunlar: Gelişmemiş karakterler: Yetişkin ama çocuk gibi olan kişilerdir. Bu kişilerin kontrol güçleri zayıftır. Yaklaşımları genellikle “suçluyum, biliyorum” şeklindedir. Gelişmemiş-ben merkezli karakterler: Her şeyi kendi faydaları olarak gören, karşı tarafı umursamayan karakterde kişilerdir. Bu kişilerin yapıları bireysel görüşmelerde ortaya çıkmadığı için grup çalışması yapılarak benmerkezci yapıları ortaya çıkartılmaktadır. Bu kişiler, en fazla karşılaşılan gruptur. Patolojik karakterler: Ciddi tedaviye ihtiyacı olan kişilerdir. Antisosyal kişilik bozukluğu özelliği göstermektedirler. Toplum içinde cinayet oranı en fazla olan gruptur. Bu gruptaki kişiler bazen tedaviye başladıktan sonra bile cinayet olaylarına karışabilmektedirler. Bu kişilerin kontrolü adına en uygun olan sürekli takip edilmeleridir. Bu kişiler tedaviye çok fazla açık değillerdir. Şiddet uygulayan kişilerin tedavilerinde grup çalışmaları önemli bir yer tutmaktadır. Grup çalışmalarında kişilerin yapıları daha iyi ortaya çıkmaktadır. Grup çalışmasında içeriğin, hangi tema üzerinden gidileceğinin belirlenmesi de oldukça önemlidir. Bu insanların büyük çoğunluğu haklarında verilen tedbirler, konuşma grupları gibi tekniklerle engellenebilmektedir. Ancak tedbir altına alınsa bile şiddet uygulamaya devam eden kişilere elektronik kelepçe veya yaklaşma yasağı gibi uygulamalar getirilmektedir. 2.11. MAĞDUR ÇOCUK HİZMETLERİ Fransa’da mağdur çocuk hizmetleri konusunda Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Hakimi Marie Pierre HOURCADE tarafından bilgi verilmiştir. Mağdur çocuklara ilişkin hizmetler, mağdur çocukların korunmasından sorumlu komisyonlar tarafından takip edilmekte ve çocuklara verilen hizmetler konusunda gerekli olması halinde mahkemeler ile işbirliği yapılmaktadır. 84 2.11.1. Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyonlar Fransa’da 2007 yılında mağdur çocuklarla ile ilgili olarak kanun değişikliği yapılmıştır. Bu kanunda yapılan değişiklikle il bazında mağdur çocuklarla ilgilenen kurullar oluşturulmuştur. Her kurul hizmet verdiği bölgenin özelliklerine göre kendi önceliklerini belirleme hakkına sahiptir. Bu kapsamda, komisyonlar, kendi bölgelerindeki ihtiyaçları belirleyip, buna göre çalışmalarını yürütmektedirler. Bu kurullar, risk altındaki çocuklar ile mağdur çocuklar ve bu çocukların ailelerine ilişkin çalışmalar yürütmekte olup, suçlu çocuklara ilişkin bir sorumlulukları bulunmamaktadır. Bu komisyon, mağdur çocuklar konusunda yetkili tek kurum olduğu için bu konuda bildirimin yapılacağı tek kurumdur. Mağdur çocukla ilgili bir başvuru yapıldığında; hastaneler, milli eğitim, anne ve çocuk koruma kurumu, diğer sosyal hizmet kurumları, yardım kurumlarından çocuk ile ilgili bilgiler toplanarak değerlendirme yapılmakta ve yapılacak yardımlar konusunda karar verilmektedir. Yapılan değerlendirmede “aileye herhangi bir konuda yardımda bulunulabilir mi, çocuk tehlike altında mı” vb. konular irdelenmektedir. 2.11.2. Mağdur Çocuklara Adli Yardım Süreci Mağdur Çocukların Korunmasından Sorumlu Komisyon tarafından yapılan değerlendirmede çocuk için gerçekten bir tehlike durumunun var olduğu tespit edilmesi, aile ile işbirliği yapılamaması, alınan tedbirlerin yeterli olmaması ya da değerlendirme yapmak için yeterli bilgi elde edilememesi durumunda adli makamlara başvurulmaktadır. Fransa Medeni Kanununa göre çocuğun sağlık, eğitim, güvenlik konularında problemle karşı karşıya olmaması, psikolojisi ve moral durumunun yerinde olmaması, tehlike durumu olarak tanımlanmaktadır. Aynı zamanda çocuğun fiziksel, sosyal ve entelektüel gelişim hakkının elinden alınması da tehlike durumu olarak adlandırılmaktadır. Çocuk için herhangi bir tehlike durumunda hakim, çocuk ve ailesi ile görüşmektedir. Aileler ile yapılan görüşmelerde, aileler genellikle sorunu kabul etmektedir. Ancak aileden çocuğa yönelik bir risk durumu var ise bu durumda aile ile çalışılmamaktadır. Mahkeme çocuk ve aile ile görüştüğünde, müdahalenin gereksiz olduğuna karar verebilmekte veya çeşitli tedbirlerin alınmasına karar verebilmektedir. Tedbir kararı verilmeden önce 3 tür yöntem uygulanabilmektedir. 85 5. Mahkeme tarafından herşey net olarak anlaşılamamışsa, hakim soruşturma davası açarak bir uzman kişi görevlendirmektedir. Bu uzman personele 1 ay süre verilerek aileden alınan bilgilerin doğruluk derecesini tespit etmesi ve diğer hususlarsa bir rapor düzenlemesi istenmektedir. 6. Bir diğer yöntem olarak mahkeme tarafından sosyal bilimler alanında uzman bir kişi görevlendirilerek (psikolog, psikiyatrist veya sosyal bilimler alanında eğitim görmüş bir görevli), 6 ay süre ile aileyle görüşme yapması ve bu süre sonunda aileye yapılması gereken müdahaleye ilişkin bir rapor hazırlayarak mahkemeye sunması istenmektedir. 7. Diğer bir yöntem olarak aile ile psikiyatrik görüşmeler yapılması kararı alınmaktadır. Burada ailenin geçmişi oldukça önemlidir. Aile göçmen bir aileyse, bu tür ailelerin entegrasyonunu sağlayan kurumlara yönlendirilebilmektedir. Mahkeme tarafından yapılan bu soruşturma süreci oldukça önemlidir. Çünkü aileler hakkında acil kararlar verilmesi halinde çoğu zaman bu kararlar olumlu sonuçlar vermemektedir. Ancak bazı durumlarda çocuk hakkında acil müdahale kararı alınması gerektiğinde mahkemeler acil karar vermek durumunda kalmaktadırlar. Ailelere mahkemeler tarafından celp yollandıktan sonra nadirde olsa bazı aileler gelmemektedir. Bu durumda kolluk kuvvetleri ailenin adresine yönlendirilerek, kolluk tarafından ailenin niçin gelmediği rapor edilmekte ve elden yine ikinci defa celp verilmektedir. Aileler genellikle adres hatası ya da mahkemeden korktukları için gelmemektedirler. Aile mahkemeye geldikten sonra görüşmeler bizzat çocuk hakimi tarafından kendi ofislerinde cübbesiz yapılmaktadır. Böylelikle görüşme sivil bir ortamda gerçekleştirilerek aile içi rahat bir ortam sağlanmaktadır. Görüşmede aile içi şiddet olup olmadığı, alkol-madde kullanımı, ailenin ekonomik geçmişi vb. konularda bilgi alınmakta, ayrıca diğer kaynaklardan da bilgi edinilmektedir. Aile hakkında rapor hazırlamak üzere bir uzman görevlendirildiyse rapor hazırlandıktan sonra aile ile tekrar görüşülmekte ve onlara nasıl yardım edilebileceği görüşülmektedir. Ailelere gönderilen davet yazısında, raporu her zaman gelip okuyabilecekleri bildirilmektedir. Aileler tarafından bu rapor genellikle okunmamakla beraber, mahkeme öncesi bu raporu okumaları oldukça yararlı olmaktadır. Mağdur veya risk altındaki çocukların ifadeleri ise Çocukların Korunma Karargahı tarafından alınmaktadır. Bu karargah, kolluk birimlerine bağlı, yetişkin ya da suçlu çocuklarla ilgilenmeyen yalnızca mağdur çocuklarla ilgilenen özel bir birimdir. Bu birimde mağdur çocukların ifadeleri özel eğitim almış psikologların eşliğinde alınmaktadır. Aile içi şiddete maruz kalmış bir çocuğa bu şiddeti kimin uyguladığının belirlenebilmesi için çocuk aile 86 ortamından uzaklaştırılmaktadır. Örneğin şiddeti uygulayan kişinin çocuğun babası olması durumunda çocuk kendini kötü ve suçlu hissedebildiği için çok fazla açıklama yapmak istemeyebilmektedir. Bu durumda mağdur çocuk, avukat veya psikolog yardımı ile cesaretlendirilmektedir. 2.11.3. Mağdur Çocuklara Yönelik Tedbirler 1. Çocuk hakkında eğitim tedbiri kararı verilebilmektedir. Bu kapsamda bir sosyal hizmet uzmanı görevlendirilerek, çocuğun evine gitmekte; çocukta niçin okulla ilgili sorun olduğu, çocuğun psikolojik bir problemi olup olmadığı, aile içinde neler olduğu ve çocuğun niçin okulda başarısız olduğuna ilişkin bir değerlendirme yapılmaktadır. 2. Çocuğun psikolojik bir problemi olması halinde bu yardım, sosyal hizmetler tarafından verilmekte ya da hastaneye yönlendirilmektedir. 3. Ailede madde bağımlılığı, depresyon gibi psikolojik problemlerin olması halinde, aile tedaviye yönlendirilmektedir. 4. Çocuk hakkında bu üç tedbirden beklenen faydanın elde edilememesi, ailenin tedbir kararı süresince hiçbir gelişme göstermemesi ve ailenin çocuk için gerçekten tehlike arz ettiğinin anlaşılması durumunda çocuk hakkında sığınma evinde kalması yönünde karar verilmektedir. Ancak çocuk hakkında acil durumlar dışında bu yönde karar verildiğinde çocuk hemen sığınma evine alınmak yerine sosyal hizmet uzmanı yavaş yavaş çocuğu sığınma evinde kalma fikrine hazırlamaktadır. Acil sığınma evine gönderilme kararı verildiğinde ise kolluk kuvvetleri devreye girmektedir. Bu karara temyiz süresi 10 gündür. Sığınma evinde kalma süresi hakimin takdirine göre 15 gün de olabilmektedir. Bazen ailelerin sorumluluklarının farkına varmaları için kısa süreli sığınma evinde kalma kararları verilebilmektedir. Ancak diğer daha uzun süreli sığınma evinde kalma kararlarında hakimin altı ayda bir kararını gözden geçirmesi gerekmektedir. 5. Bazı durumlarda çocuğun sığınma evinde kalması yerine ücret ödenen, eğitim almış koruyucu ailelere verilmesine ya da çocuk sığınma evine gönderildikten sonra çocukla ilgilenebilecek başka bir aile üyesi ortaya çıkarsa ve bu kişi hakim için güven veren bir kişi ise çocuğun bu aile bireyi yanında kalması yönünde karar verilebilmektedir. Mağdur ve risk altındaki çocuklar üzerindeki çocuk mahkemelerinin sorumluluğu çocuk 18 yaşına girdiğinde sona ermektedir. Ancak çocuğun kendisine verilen haklardan yararlanmaya devam edilmesini talep etmesi halinde, mahkeme kararı 21 yaşına kadar uzatılabilmektedir. Uygulamada genellikle gençler bu talepte bulunmaktadır. 87 Mahkeme tarafından çocuğun sığınma evinde kalması yönünde karar verildiğinde, ailenin ebeveynlik hakları da belirlenmektedir. Bu kapsamda ailenin çocuğu hangi sıklıkla görebileceğine karar verilmektedir. Çocuğu ile olumsuz ilişkileri olan ailelerde, çocuk ile ebeveynin görüşmesi, bir psikolog veya eğitimci eşliğinde tarafsız bir bölgede yapılmaktadır. Çocuğun sığınma evinde kalma süresinin belirlenmesinde çocuğun yaşı da önemli bir kriter olmaktadır. Çocuğun yaşının küçük olması ve ailenin bakamaması durumunda çocuk hakkında uzun süreli sığınma evinde kalması yönünde karar verilmektedir. Çocuğun ailesinin yanına geri dönüşünde ise adaptasyon sorunun çözülmesi için takip çalışmaları yapılmaktadır. Sığınma evinde kalma kararlarının uygulaması yalnızca sosyal hizmetler tarafından yerine getirilmemektedir. Karar süresince eğitim bakanlığı, sağlık ve ilgili diğer birimlerle ortak çalışmalar yürütülmekte, örneğin okula gitmeyen çocukların eğitimlerine devam etmeleri yönünde çalışmalar yapılmakta ya da gençlerin meslek öğrenmelerine ilişkin faaliyetler düzenlenmektedir. Fransa’da da Türkiye’dekine benzer şekilde mağdur çocuklar ve suçlu çocuklarla da aynı mahkeme ilgilenmektedir. 2.11.4. Çocuk Cinsel Suç Mağdurları Birimi Trousseau Hastanesinin 0-18 yaş arası çocuk mağdurlar için oluşturulmuş Adli Tıp Bölümünde Adli Psikiyatri ve Çocuk Pediatrisi Uzmanı Dr. Caroline Rey SALMON tarafından çocuk mağdurlara yönelik verilen hizmetler konusunda bilgi alınmıştır. Birim, 0-18 yaş arası çocuk mağdurlara yönelik adli tıp hizmeti vermek üzere oluşturulmuştur. Birimde adli tıp hizmetlerini verebilecek sayıda, çeşitli branşlarda uzman personel çalışmakta olup, randevu sistemi ile hizmet vermektedirler. Bu kapsamda herhangi bir suçtan dolayı mağdur olan çocukla ilgili olarak polis birimi arayarak randevu almaktadır. Tecavüz veya şiddete maruz kalma gibi acil vakalarda ise randevu olup olmadığına bakılmaksızın, çocuk mağdur kabul edilmekte ve doğrudan müdahale başlatılmaktadır. Kuruma yılda ortalama 300’ü cinsel şiddete uğramış olmak üzere, toplam 1500 çocuk mağdur gelmektedir. Cinsel şiddete maruz kalmış bir çocuk mağdur, kendisi veya ailesi polisi arayarak durumu bildirerek şikayetçi olmaktadır. Polis, bu birimi arayarak durum hakkında bilgi vererek, randevu almakta ve mağdur kuruma gelmektedir. Çocuk, birime geldikten sonra çocuğun bütün iletişim bilgileri alınmakta ve çocuğa uygulanacak işlemler hakkında kendisine bilgi verilmektedir. Çocuğa verilecek bilgide yaşına göre açıklama yapılmaktadır. 88 Mağdur çocuğun yaşının küçük olması halinde yapılan işlemlerde anneleri de yanında bulunmaktadır. Ancak çocuğun yaşı büyük olsa bile özellikle jinekolojik muayeneleri, anneleri çok kaygılandırdığı için; isterse annenin jinekolojik muayene sırasında çocuğun yanında olmasına izin verilmektedir. Annenin çocuğun yanında kalması, çocuğu da psikolojik açıdan oldukça rahatlatmaktadır. Polis tarafından mağdur çocukla ilgili yapılması gereken tıbbi tetkiklerin listesi verilmekte ve buna göre işlem yapmaktadırlar. Çocuk hakkında polis tarafından istenilen rapor aynı gün hazırlanarak verilmektedir. Delillerin kaybolmaması için acil vakalarda derhal müdahale yapılmaktadır. Tecavüz vakalarında çocuğa AIDS testi de yapılmaktadır. Muayeneye sırasında çocuğa hiç soru sorulmamakta, daha çok bilgiler aileden alınmaya çalışılmaktadır. Böylece cinsel istismara maruz kalan çocuğun aynı şeyi tekrar tekrar yaşaması engellenmektedir. Çocuğun sorgusu ise psikolog veya savcı tarafından değil, özel eğitim almış polis tarafından yapılmaktadır. Aile ile ayrı yapılan görüşme aileyi de rahatlamakta, anne-baba çocukları yanlarında olmadığı için kaygılarını ve üzüntülerini rahatlıkla ifade edebilmektedirler. Aile ile görüşme yapılırken çocuk, boya kalemi vb. ile oynayabileceği bir odaya alınmaktadır. Muayene odası çocukları psikolojik açıdan rahatlatması için renkli ve oyuncaklarla dizayn edilmiş, ayrıca muayene sonrasında çocuğun kendisini daha iyi hissetmesi için isterse kullanabileceği bir duş alanı oluşturulmuştur. Küçük çocukların muayene pozisyonunu daha rahat anlayabilmeleri için oyuncak türü olarak çoğunlukla kurbağa tercih edilmiştir. Çocuk muayeneye alındığında öncelikle tansiyonuna bakılması, stetoskopla sırtının dinlenmesi gibi aslında çocuğun muayenesi açısından önemli olmayan işlemler yapılmaktadır. Bu işlemlerle çocuğun ortama ve doktora alışması sağlanarak, çocuk jinekolojik muayene öncesi rahatlatılmaya çalışılmaktadır. Aynı zamanda bu genel muayene sırasında çocuğun vücudunda başka şiddet izleri olup olmadığı da tespit edilebilmektedir. Çocuktan kan alınacaksa, etkisini gösterebilmek için randevuya gelir gelmez analjezik krem sürülmektedir. Çocuğa yapılan bütün incelemelerde özel yöntemle fotoğraf çekilmekte, ancak bunlar rapora eklenmemektedir. Bu fotoğraflar birimde arşivlenerek, eğer hakim başka bir doktora gitmesini isterse o zaman mahkemeye iletilmektedir. Çocuğun psikolojik muayenesi psikiyatrist tarafından yapılmakta, psikolojik muayenesinden sonra fiziksel muayeneye geçilmektedir. Acil durumlarda ise doğrudan fiziksel muayene yapılmaktadır. Ancak fiziksel muayeneye geçmeden önce mutlaka mağdur çocuğun psikolojik yönden rahatlamasına özen gösterilmekte ve ardından fiziksel muayeneye geçilmektedir. 89 Cinsel şiddete maruz kalmış çocukların jinekolojik muayenelerinde lezyon olup olmadığı incelenmektedir. Ancak % 75 oranında lezyon tespit edilemeyebilmektedir. Bu durumda muayenede kullanılan diğer tekniklerle cinsel şiddet uygulandığına ilişkin kanıtlar elde edilebilmektedir. Ergenle yapılan muayenede ergene bilgi verildikten sonra muayeneye geçilmektedir. Tüm muayene boyunca hemşire ergene eşlik etmektedir. Olaya ilişkin bilgiler de aile yerine ergenin kendisinden alınmaktadır. Muayeneden sonra sonuçlar hakkında bilgi vermek için aile ve ergen birlikte görüşmeye alınmaktadırlar. Tüm işlemler bittikten sonra gerekli görülmesi halinde 4 aya kadar mağdur çocuğa psikolojik destek verilebilmektedir. 2.12. OKULLARDA ŞİDDETİN ÖNLENMESİNE İLİŞKİN ÇALIŞMALAR Paris Asliye Hukuk Mahkemesi Savcı Yardımcısı Silva BERBIE tarafından Adalet Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokoller ve okullardaki şiddet konusunda bilgi verilmiştir. Paris’te 2008-2009 yılları arasında okullarda 1.480 şiddet vakası görülmüş ve bu şiddet vakalarındaki derecenin giderek arttığı anlaşılmıştır. Yapılan araştırmalarda okul ortamında suç olaylarının; % 40’ının fiziksel şiddet, % 18’inin tehdit, % 14’ünün hırsızlık olduğu görülmüştür. Şiddete maruz kalan kişilerin özellikleri incelendiğinde ise; % 48 Öğrenci, % 20 Öğretmen, % 7 Okul Yöneticileri, % 4 Hizmetliler olduğu görülmüştür. Geçmiş yıllarla karşılaştırıldığında şiddet olaylarında artış olmakla birlikte, öğrencilerin şiddete maruz kalma oranları azalmış, diğer okul çalışanlarının şiddete maruz kalma oranları ise artmıştır. Şiddetin okullardaki dağılımına bakıldığında ise; Anaokulunda % 4, İlkokulda % 16, Ortaokullarda % 53, Liselerde % 28 oranında görülmektedir. 90 Okullarda bu şiddet vakalarının giderek artması nedeniyle protokoller yapılmasına karar verilmiştir. Bu protokollerin temel gerekçesi, okullardaki şiddete ilişkin ilgili kurumlar arasındaki iletişimlerini artırarak, kurumlararası koordinasyonu sağlamaktır. Bu kapsamda Paris Cumhuriyet Başsavcısı, Emniyet Müdürü, Emniyet Bakanlığı temsilcisi, Paris Akademi Rektörü (Paris’teki tüm eğitimden sorumlu kişi), Gençlerin Adli Korunmasından Sorumlu Müdürlük (DPJJ) temsilcisi, Paris Belediye Başkanı arasında üç protokol imzalanmıştır. 2.12. 1. Milli Eğitim Bakanlığı İle Protokol Bu protokolün tarafları; Savcılık, Emniyet Müdürlüğü, Paris Akademi Rektörü, Adalet Bakanlığı Çocuklarla İlgili Bölümü’dür. Protokolün amacı interaktif bir şekilde kurumlar arası işbirliğinin sağlanmasıdır. Bu kapsamda okulda herhangi bir şiddet olayı gerçekleştiğinde anında okul müdürlüğü tarafından polisle bağlantıya geçilmekte, polis ise hızla savcılığı bilgilendirmektedir. Bu protokol ile daha hızlı bir sonuç alınabilmektedir. Böylelikle karar alma süreci de hızlanmaktadır. Bu şiddetin ciddi bir suç olması durumunda çocuk hakimi devreye girmekte, ciddi bir suç değilse polisten aileye ulaşmaları istenmekte ve çocuğa yaptırımı olan bir uyarı verilmektedir. Okullarda yapılan araştırmalar sonuçları itibarı ile bir bütün olarak değerlendirilmekte, kurumsal açıdan her okulun ayrı ayrı istatistiği tutulmamaktadır. Bu yöntemle okulları töhmet altında bırakmaktan kaçınmaya ve okul müdürlüklerinin daha rahat bir şekilde şiddet olaylarını bildirmeleri sağlanmaya çalışılmaktadır. Ayrıca okullarda vatandaşlık derslerine (İnsan Hakları) daha fazla önem verilmesi de şiddetin önlenmesi açısında önemsenmektedir. 2.12.2. Paris Güvenlik Protokolü Okullarda şiddetin engellenmesi amacı ile Paris Belediyesi, Emniyet Müdürlüğü, Paris Akademi Rektörü ve Savcılık arasında tüm Paris bölgesi için imzalanmıştır. Bu protokol, Paris şehrinde suç olaylarının görüldüğü okul çevrelerinin sorunlarının tespiti ve gerekli tedbirlerin alınmasını içermektedir. Buna göre yerel belediyeler kendi bölgelerindeki sorunları tespit ederek, buna göre çalışmalar yapmaktadırlar. Protokol okulların iç sorunlarından ziyade okulların bulunduğu semtlerin sorunlarını giderme amaçlı hazırlanmıştır. Örneğin çete suçu, uyuşturucu gibi sorunlarla daha fazla etkin mücadele edilmesine yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca şiddetin önlenmesi için okul çevresinin düzenlenmesine yönelik çalışmalar yürütülmüş, bu kapsamda okullara 4.000 kamera yerleştirilmiştir. 91 2.12.3. Paris Belediyesi ile Protokol Bir suç olayına maruz kalmış bir çocuğa anında yardım etme amacı ile 2007 yılında Paris Belediyesi ile yapılmış bir protokoldür. Protokol kapsamında okulda bir olay olduğunda hemen haber verilerek mağdura anında yardım edilmektedir. Mağdur çocuğa bu konuda üç yardım yapılmaktadır. İlki olay yerinde müdahaledir. Bu ilk müdahale fiziksel olabildiği gibi psikolojik açıdan da olabilmektedir. İkinci yardım, mağdur çocuğu hakları konusunda bilgilendirmektir. Üçüncü yardım ise aile ya da mağdur çocuğun talebi üzerine mahkeme süreci boyunca yardım ve eşlik etme, danışmanlık hizmeti sunmadır. 2.13. DEĞERLENDİRME Adalet Bakanlığı Genel Sekreterliğine doğrudan bağlı olarak hizmet veren Fransa mağdur hizmetleri; mağdura ulaşma, mağdura adli soruşturma süreci boyunca eşlik etme, hakları konusunda bilgilendirme ve ihtiyaç duyduğu her alanda kendisine yardım sağlama konusunda kurumlararası işbirliği çerçevesinde ve oldukça etkili bir şekilde yürütülmektedir. Ziyaret gerçekleştirilen kurumlarda “mağdura yardım ve ulaşma” sorununun yalnızca Adalet Bakanlığı’nın sorumluluğunda görülmemesi, bu hizmetin verilmesinde ilgili tüm kurumların aynı söylemlere sahip olmaları verilen hizmetin kalitesini olumlu olarak etkilemektedir. Mağdur hizmetlerinin Adalet Bakanlığı bünyesinde ayrı bir birim tarafından yönetilmesi ve sivil toplum kuruluşlarının desteğinin alınması, sistemin diğer bir güçlü tarafıdır. Türk ve Fransız mağdur hizmetleri arasındaki farklılıklar ve benzerlikler aşağıda özetlenmiştir. 2.13.1. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Benzerlikler 1. Mağdur hizmetleri Adalet Bakanlığına bağlı bir birim tarafından yönetilmektedir. 2. Mağdur hizmetlerinde il merkezlerinde polis, taşra bölgesinde ise jandarma ile işbirliği yapılmaktadır. 3. Mağdur hizmetlerinin gerçekleştirilmesinde kurumlararası işbirliğine büyük önem verilmektedir. 4. Fransa’da mağdur ve risk altındaki çocuklara verilen tedbir kararları ile Türkiye’de korunma ihtiyacı olan çocuğa verilen koruyucu ve destekleyici tedbir kararları benzerlik göstermektedir. 5. Okullarda şiddetin önlenmesine ilişkin kapsamlı çalışmalar yürütülmektedir. 92 2.13.2. Türk ve Fransız Mağdur Hizmetleri Arasındaki Farklılıklar 1. Yaklaşık 200 yıldır mağdur hizmetleri verilmektedir. 2. Mağdur hizmetlerinde sivil toplum kuruluşları önemli bir yer tutmakta ve bu kuruluşlar, mağdur hizmetlerinde taşra teşkilatı görevi görmekte, ayrıca bütçeleri Adalet Bakanlığı tarafından finanse edilmektedir. 3. Mağdur hizmetleri, denetimli serbestlik hizmetlerine bağlı olmayıp, ayrı teşkilatlanmıştır. 4. Mağdur hizmetlerinde çok iyi derecede kurumlararası işbirliği sağlanabilmiştir. 5. Mağdur hizmetlerinin kamuoyu tarafından tanınması amacıyla uzun yıllardır iletişim çalışmaları yürütülmektedir. 6. Mağdurlara özel ücretsiz telefon hattı bulunmakta, bu hizmetlerin kamuoyu tarafından bilinmesini sağlamak amacıyla tanıtım çalışmaları düzenlenmektedir. 2.14. ÖNERİLER 1. Öncelikle mağdur profilinin ülkemizde yeniden masaya yatırılıp, tarifi ve çerçevesi belirlenmelidir. 2. Denetimli serbestlik hizmetlerinden ayrı olarak bir mağdur hizmetleri birimi, ülkemizde de kurulabilir. Bu birim, yetki ve sorumlulukları belirlenmiş, diğer kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşları ile de koordinasyonu güçlü bir kurum olmalıdır. İlk başta Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulabilir. Şu an ülkemizde dağınık ve farklı kurumlarca yapılmaya çalışılan mağdur hizmetleri de bu şekilde bir araya getirilmiş olacaktır. 3. Mağdur hizmetlerinde sivil toplum kuruluşları ile daha yakın bir işbirliği kurulmasının ve mümkün olması halinde sivil toplum kuruluşları için kamu kaynaklarından belli bir oranda bütçe ayrılmasının Devletin bu alandaki çalışmalarına ayrı bir güç katacağı düşünülmektedir. Aynı zamanda Devlet destekli ve teşvikli mağdurlara yönelik sivil toplum kuruluşları kurulmalıdır. 4. Fransa’da yürütülen mağdur hizmetlerinin en güçlü yönlerinden biri, mağdur hizmetlerinde farkındalığı arttırmak için düzenlenen tanıtım çalışmalarıdır. Bu tanıtım çalışmaları ile Devlet, mağdur kişilere daha kolay ulaşabilmektedir. Özellikle ücretsiz telefon hattı bu hizmetlerin verilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu kapsamda toplumun mağdur hizmetleri konusunda bilgilendirilmesine yönelik çalışmalara ağırlık verilerek, ülkemizde de benzer konularda bulunan ücretsiz telefon hattının daha genel mağdur popülasyonunu kapsayacak şekilde 93 oluşturulmasının oldukça yararlı olacağı düşünülmektedir. Ancak, mağdur hizmetlerine ilişkin bilgilendirmenin daha etkili olabilmesi için kurumlar arası iletişimin de daha sağlıklı bir zemine oturtulması gerekmektedir. 5. Gerekli yasal düzenlemeler yapılarak emniyet ve jandarmada içerisinde de, mağdurların hizmet göreceği bürolar kurulup, buralarda uzmanlar bulundurulabilir. 94