İLKYAR 2015 Yaz Bilim Okulu Etkinlik Kitapçığı
Transkript
İLKYAR 2015 Yaz Bilim Okulu Etkinlik Kitapçığı
ODTÜ Toplum ve Bilim Merkezi Topluma Erişim Grubu 15. Yaz Bilim Okulu 16-23 Ağustos 2015 ETKİNLİK KİTAPÇIĞI ODTÜ PTT Pk.15 Ankara 06800 www.ilkyar.org.tr ilkyar.yonetim@gmail.com TEŞEKKÜR Tüm Bilgiler geldikten sonra kimsenin adını atlamamaya çalışarak bir teşekkür mesajı yayınlıyoruz, ancak Yaz Bilim Okulu (YBO) Kitapçığının öğrencilerin eline cumartesi teslim edilmesi gerektiği için eksik de olsa elinizde bir teşekkür olması gerekir... Öncelikle ailenize çok teşekkür ederiz, bize güvenerek sizleri gönderdikleri için. Öğretmenlerimize ayrı ayrı teşekkür ederiz, tatillerini kesip sizleri getirebilmek için fedakârlıklarda bulundukları için. Boğaziçi ve ODTÜ Rektörlüklerine verdikleri izinler ve Üniversitelerin imkânlarının sizler için açılmasını sağladıkları için. Sayın Emre Bozyiğit, Sayın Ahmet Peynircioğlu ve Türk Kültür Vakfına Karel Firmasına projeye sahiplendikleri için çok teşekkür ederiz. Her projemizde yanımızda olan Yurtiçi Kargo’ ya 15 senedir YBO’na ev sahipliğini üstlenen Matematik Bölümüne, Fizik, Kimya, Biyoloji Bölümlerine; Bilgisayar, Elektrik, Gıda, İnşaat, Kimya, Makina, Metalürji Mühendislikleri Bölümlerine; Mimarlık Fakültesi Şehir Bölge Planlama ve Endüstriyel Tasarım Bölümlerine; İşletme Bölümüne, Toplum ve Bilim Merkezi Uygulamalı Bilim Müzesi, Spor Merkezi Müdürlüğü çalışanlarına, ilgili bölümlerin dekanlarına, bölüm başkanlarına, hocalarına ve asistanlarına, aslında temizlikten sorumlu tüm elemanlarına kadar herkese ayrı ayrı teşekkür ederiz... Ankara, Gazi, Hacettepe ve Y. Beyazit Üniversitesinden destek olan hoca ve asistan arkadaşlara teşekkür ederiz. Robotsan, Gilika, Kavici ve Generali sigorta şirketlerine, Taşıt İşleri, Yurtlar Müdürlüğü, 5. Yurt Müdürü, Kafeterya Müdürlüğü, K Kongre Merkezi Müdürlüğüne, Mezunlar Derneği yetkili ve çalışanlarına teşekkür ederiz. Anadolu Medeniyetleri Müzesi, Koç Müzesi, TBMM Müzesi, MTA Tabiat Tarihi Müzesi, Ankara Opera, Anıtkabir Yetkilileri, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Konservatuarı öğrencilerine teşekkür ederiz. Hasan Yurtoğlu, Akın K Akçalı ’ya teşekkür ederiz. Teknopark Zeytin, Med Yemek, Dilhan Yemek ve Nurol Holdinge… Etkinlik Kitapçığını hazırlarken zaman kısıtından dolayı format ayarlamasına yeterince zaman ayıramadık. Dolayısıyla, teşekkür yazılarına ilgili her bir bölümün sonu yerine kitabın en sonunda yer verebildik. Teşekkür yazılarında adı geçen, geçmeyen emeği olan herkese teşekkür ederiz. Sevgili Arkadaşlar, Yaz Bilim Okulumuzun (YBO) 15. de sizlerle beraber olmak bizler için çok ama çok güzeldi, çünkü hepiniz birbirinizden güzelsiniz... Arada bir görünüp gidiyorum, hepinizle daha fazla zaman geçirmek isterdim, ama takip edilmesi gereken farklı konuların mevcudiyeti beni meşgul ediyor. Geldiğimde söylemiştim, belki mühendis olmayacaksınız, belki temel bilimci olmayacaksınız, belki Gül gibi güzel sanatlar lisesine giderek sanatçı olanlarınız çıkacak... O zaman niye bunları görüyoruz diyebilirsiniz? Bunun çok farklı cevapları var. Bir tanesi ülkemizdeki yurttaşlar olarak bizim bilimden, üniversitelerden bir beklentimizin olması gerekir. Gelişmiş ülkelerle mukayese ettiğimizde insanlarımızın bilimden beklentileri maalesef son derece az. Bu beklentiyi geliştirmek için de öncelikle bilimi sevmemiz gerekir. YBO’nun temel amacı bilim sevgisini yaygınlaştırmaktır. Bu amaçla devletimizin desteği ile bilim otobüsleri alındı, Eray abinizin sizlere deney yaptığı müzeler kuruldu. Diğer bir konu çevremizde olup bitenleri anlamaya çalışmamız, nedenleri, niçinleri sorgulayıp araştırmamız gerekir. Kısacası merak etmemiz gerekir. Gelişmenin kökeninde sorgulama ve merak duygusu vardır. Düşünün eskiden veba gibi salgın hastalıklar kendini gösterdiğinde, şehirleri yok edecek kadar etkileri olur, tüm insanlar dehşete kapılırlardı. Kilisedeki papazlar kendisine iyi kulluk etmedikleri için salgın hastalıkları, depremleri Tanrının bir gazabı olarak gördüler... Öte taraftan Pastör Tanrının kendi kullarına böyle kötülük yapmayacağını düşünerek hastalıkların nedenini araştırdı, ortaya insanları hasta edenin “mikrop” diye bir şey olduğunu buldu, ardından aşılar geliştirildi. Mikrobun bulunması insanlık medeniyet tarihinde önemli mihenk taşlarından biri olarak yerini aldı. Okuduklarımız, yazdıklarımız uçar gider, hepsini unuturuz, ama beynimizde bir tortu kalır... Bu tortuya kültür diyoruz. Medeniyetleri üstün kılan ögeleri öğrenip, bizimde çeşitli şekillerde insanlığa katkı verme gayretinde olmamız, öğrendiklerimizi kendi kültürümüzle yoğurup kendi medeniyetimizi daha üst seviyeye taşımamız gerekir. Bu YBO’nda da çok çeşitli şeyler görmeniz için gayret ettik. Bazı konular hafızanızdan silikleşse de, sizin güzel beyninizde güzel bir tortu bırakacağına eminiz, çünkü bunları defalarca yaptık. İnsanların hiç biri gökten zembille Nobel alacak diye doğmuyor, onların gayretleri buluşları bu tür ödül getirebiliyor. Biz o insanlardan ve o insanların imkânlarından çok uzaktayız diye düşünebilirsiniz. Doğru, ancak bizim için bir dönüş noktası olacaksa hepimizin Nobel alma doğrultusunda çabasına, çalışmasına ihtiyaç var... Kaldı ki bu toprakları düşünün Cizre, Şırnak Mezopotamya medeniyetinin; Ege Bölgesi Antik Yunan Medeniyetinin, İç Anadolu Hitit Medeniyetinin, daha sonra da İslam Medeniyetinin altın çağlarını yaşadığı, bilimde, düşünce tarihinde insanlığa ışık tuttuğunu unutmamamız gerekir. Yeryüzünde bu kadar fazla sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış bir başka toprak parçası yoktur. Dolayısıyla bütün bu medeniyetlerin mirasçısı olarak bizim insanlığa katkı vermemizden daha doğal bir şey olamaz. Nobel ödülüne dönecek olursak, aslında ödülün hiç önemi yok, önemli olan o süreçte bıkmadan usanmadan çalışmak, deneyler yapmak bir şeyler öğrenmektir. Bu doğrultudaki çabalarımız üst üste eklenince, ortalama bilgi seviyemiz sürekli artacak, insanlığa daha fazla katkı verecek, toplumdaki sıkıntı konusu olarak gördüğümüz her şey kendiliğinden kaybolmaya başlayacaktır. Gördüğünüz ve yaşamımıza giren bir sürü şey var, sanki bugün düşünülmüş ve yarın gerçeğe dönüşmüş gibi hemen kabulleniyoruz. Oysa bu ürünlerin arkasında yoğun çalışmalar, denemek, yanılmak, sabırla yaklaşmak ve vazgeçmemek gibi. Fatoş Hocanın vurguladığı üç şeyi hatırlarsak, çok çalışmak, dürüst olmak ve sevmek demişti. Sevmek derken hem yaptığınız işi seveceksiniz, hem de insanları seveceksiniz, nerde doğduğuna, derisinin gözünün rengine, saçının kıvırcık mı, boyu uzun mu, kısa mı diye hiçbir önyargı taşımadan. Daha önce YBO ile ilgili bir dokümanımız yoktu, Eray Abiniz ve Vedat Hocamız sizler için dokümanlar hazırlamışlardı. Mümkün olduğunca diğer etkinlikleri de bir araya toplamak istedik, umarız güzel bir doküman ortaya çıkar. Olası hatalar için bu ilk denemeyi hoşgörü ile karşılamanızı dileriz. Bu kitapçıkta bazı egzersizler var, onları kitabın üzerine değil de bir kâğıt parçasının üzerine yaparsanız güzel olur. Ayrıca sizlere fotoğraflarınızla beraber bu kitapçığın elektronik kopyasını da dâhil edeceğiz gelemeyen arkadaşlarınızla paylaşabilirsiniz... Okulunuzda yaptığımız etkinlikleri anlatan “Niçin” kitapçığımızı da, hatta yapamadığımız bazı deneyleri de paylaşmak istiyoruz, umarız unutmayız... Şunu unutmamak gerek, bilgi ne kadar yayılırsa onun güzel sonuçlarını görme ihtimalimiz o kadar artacaktır. Dizilerde ne olmuş, maçların sonuçları, falanca manken ne yapmış gibi incir çekirdeğini doldurmayacak şeylerle ilgimizi kesip, daha çok okumamız gerekir. Ancak o zaman öğrendiğimiz o bilgileri kullanarak, düşünerek ve çalışarak yeni bilgiler üretebilir ve yeni ürünler de ortaya çıkarabiliriz... Ürün bir sanat ürünü de olsa, birikimi en üst düzeyde olan bir insanın daha evrensel güzel şeyler çıkarabileceğini, konu felsefe de olsa, tüm dünya medeniyet ve düşünce tarihini teknoloji ve bilim gelişimi ile mukayese eden bilgili bireylerin tüm insanlığa hitap eden güzel eserler verebileceğini unutmamamız gerekir. Aynı okuldan gelenler ayrı gruplara ve ayrı ayrı odalara dağıttık, nasıl olsa kendi arkadaşlarınızı her zaman göreceksiniz diye düşündük. Çok yürüdünüz ama bu sene diğer yıllardan en az yürüyecek şekilde program yaptık. Eyüp abiniz disiplin uygulamaya gayret etti, çünkü programın zamanında gerçekleşmesi gerekiyor. Bir daha gelmeniz özel durumlarda mümkün olabiliyor, örneğin TEOG’da il birincisi olmak gibi, haber verirseniz sevinirim. YBO’nun yorucu olacağını her zaman belirttik, bir dinlence kampı olmayacaktı. Erken kalktınız çünkü programa dahil olmasını istediğimiz etkinliklere başka bir şekilde yetişmek mümkün olamazdı. Toplam süre az değildi, daha uzun olması ise maddi imkanlarla ilgili... Otobüsler klimalı olsaydı ve yeni olsaydı ne kadar iyi olurdu, öğretmenlerimiz sizleri fedakarca tatillerini keserek getirdiler, bu nedenle hep yeni otobüslere bindiler haliyle. Seminerlerde sıkıldınız bazılarını sevdiniz, bazılarını sevmediniz, bu konuyu yukarıda anlatmaya çalıştım... Telefonlar ve paraların alınmasının gerekçesi YBO proğramı bir gezi ve dinlence proğramı değildi arkadaşlar. Ailenizle az konuştunuz, birden fazla konuşma isteğiniz de programın uygulanabilirliği ve erken kalkmayla çelişiyor, nasıl olsa birkaç gün içinde kavuşacaksınız. Büyük Tşortları büyüklerinize hediye edebilirsiniz diye düşündük. Arkadaşlar İLKYAR zengin bir kuruluş değil, daha lüks bir beklentiyi karşılaması mümkün değil; ama amacımız Türkiye’de kimsenin yapamayacağı bilimsellikte etkinlikler gerçekleştirmek. Oyun oynama süreleri bu sene önceki senelerden daha fazlaydı. Saymalar uzun sürüyor maalesef, ama tuvalette kalan bir arkadaşınız geçen sene çok zor zamanlar geçirtti bize. Bazılarınız çikolata yaptı, bazılarınız metallurji mühendisliğinde güzel şeyler gördü. Bu sene ilk olarak denediğimiz için nasıl geçeceğini bilemedik, umarız önümüzdeki sene daha fazla arkadaşınızın görmesi mümkün olur. Yaz Bilim Okulunun amacına ne kadar ulaşıp ulaşmadığını ancak sizlerin yazacağınız mektuplarla değerlendirebiliriz... Mektuplarınızı bekliyoruz... Ne yaparsanız, yapın; nereye giderseniz gidin sizi her zaman seveceğiz ve haberlerinizi bekleyeceğiz. En büyük dileğimiz 20. YBO’dan itibaren sizlerin gönüllü abi ve ablalarınızın yerini almanız... Bütün destekçilerimiz, gönüllülerimiz, hocalarımız, asistanlarımız adına selam ve sevgilerimi sunuyorum. Prof. Dr. Hüseyin Vural Toplum ve Bilim Merkezi Topluma Erişim Grubu İÇİNDEKİLER FİZİK .......................................................................................................................................... 1 Binlerce yıllık macera: Bilim ................................................................................................. 2 Galileo Galilei ........................................................................................................................ 5 Galileo ve Kütleçekim ........................................................................................................ 7 Galileo Sarkacının Öyküsü ..................................................................................................... 8 Basit Sarkacın Özellikleri ................................................................................................... 9 Tekrarsıklığı ...................................................................................................................... 10 Sarkaç ve Nabız ölçümü ................................................................................................... 12 Ölçeğin hazırlanışı: ........................................................................................................... 15 Galileo sarkacı ile yapılabilecek deneyler ............................................................................ 17 Sarkacın Ayarlanması ve Temel Salınım Hareketi ........................................................... 17 1. Uzunluk yenilenim süresi (periyot) ilişkisi .................................................................. 17 2. Kütle ekleyerek deney .................................................................................................. 17 3. Sarkaç ile nabız ölçümü................................................................................................ 18 Sarkaç kullanılarak yapılabilecek ileri düzeyde deneyler: ............................................... 19 KİMYA ..................................................................................................................................... 21 Dalgalanan Saat Tepkimesi................................................................................................... 22 Yeşil Alev.............................................................................................................................. 23 Magnezyum-Limon Pili........................................................................................................ 23 Fil Diş Macunu ..................................................................................................................... 25 Sıvı Azot ve Kuru Buz Deneyleri ......................................................................................... 25 ZEKA, MATEMATİK ve MANTIK OYUNLARI .................................................................. 27 En Küçük Pozitif Sayı .......................................................................................................... 28 Daire Bölmece ...................................................................................................................... 29 Resfebeler ............................................................................................................................. 30 Zihin Nim ............................................................................................................................. 31 Parmaklarla Çarpma .............................................................................................................. 32 Kağıt İçinden Geçmek.......................................................................................................... 33 BİLGİSAYAR .......................................................................................................................... 56 Bilgisayar Grafiği nedir? ...................................................................................................... 57 MEKATRONİK ....................................................................................................................... 59 BİLİM VE TEKNOLOJİ KOLEKSİYONU SERGİ ALANI .................................................. 63 İMALAT................................................................................................................................... 70 GIDA MÜHENDİSLİĞİ .......................................................................................................... 72 SON SÖZLER.......................................................................................................................... 74 Bilim İnsanı Olmak Ne Demek? .......................................................................................... 75 Etkili Öğrenme ..................................................................................................................... 78 Nereleri gezdik, neler gördük? ............................................................................................. 80 Çocuklar Gördüm. . . ............................................................................................................ 82 İyi Niyet, Saflık, Heyecan... ................................................................................................. 83 Teknolojinin Doğru Kullanımı ............................................................................................. 85 Zihinler Fora ........................................................................................................................ 88 FOTOĞRAF ALBÜMÜ .......................................................................................................... 89 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 FİZİK Şekil 1 Galileo Galilei 1 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Binlerce yıllık macera: Bilim Bilimle ilgili olduğunu söyleyebileceğimiz ilk çalışmalar binlerce yıl öncesine Sümerlere ve Antik Mısırlılara dayanıyor. Basit matematiksel işlemler, geometrik hesaplar ve çeşitli malzemelerin üretim teknikleri olarak sayabileceğimiz bu çalışmalar devamında getirdikleriyle insan hayatının birçok yönden değişmesine sebep olmuştur. Ama binlerce yıl öncesinde bir insanın ortalama ömrünün kısa olduğunu (30-35 yıl) ve bilimle uğraşmayan toplumların görece daha az yiyecek bulduğunu düşünürsek, bilimin getirdiği değişimin büyük oranda insanlık için faydalı Gökyüzü haritasının olduğu bir Sümer tableti olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebiliriz. Tabi dikkat etmemiz gereken savaşların sebep olduğu durumlar var; ve bazı durumlarda bilim, bu savaşlarda kullanılan bir araç haline gelebiliyor. Tabi bu durumdan öte, bilimsel aletler olmadan, bilimsel aletlerin sağladığı imkanlar olmadan da insan kabilelerinin birbirleriyle savaşabildiğini, Habil ile Kabil arasında geçenlerle ilgili anlatılardan insanların düşmanlık gösterebilen canlılar olduğunu biliyoruz. Savaş sorununu bilime bağlamak birçok şeyi değerlendirmeden ortaya konmuş bir bakış açısı olur, bu sorunu çözmek için başka alanlarda uğraş vermeliyiz. Başka alanlarda bilimsel şekilde uğraş vererek bu sorunların nasıl ortadan kaldırılabileceği de insanlar tarafından keşfedilebilecek bir şeydir. Sadece toplumdan bazı bireylerin bu işle bilimsel yöntemin kurallarını izleyerek çalışması bize yeterli olabilir. Bilim, bu güne kadar hayatımızda o kadar çok yenilik getirdi ki, binlerce yıl önce insanların sürdürdükleri hayatla günümüzün modern hayatı arasında çok çok büyük farklar oluştu. Gezegenlerin tanrı olarak değerlendirildikleri zamanlardan, şimdi gezegenler üzerinde araştırma yapmak için uydu gönderdiğimiz zamanlara gelmiş bulunuyoruz. Bu uyduların kimi onlarca yıldır çalışıyor, kimi birkaç yıl çalıştıktan sonra yerini bir sonraki uydu nesillerine bırakabiliyor. Güneş'in birçok özelliğini farklı yönleriyle araştıran uydulardan, gezegenlerin uydularının Cern-parçacık hızlandırıcısı özelliklerini araştırmak üzere milyarlarca kilometre uzaklara giden, kuyruklu yıldızların 2 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 üzerine iniş yapabilen uydulara kadar çeşitli uydular yapılmış durumda ve hala da yenileri yapılmaya devam ediyor. Bu bilimin günlük hayatımıza katkı sağladığı alanlardan sadece bir tanesidir. Sağlık alanındaki gelişimler, bilgisayar, cep telefonu gibi aletler, CERN gibi Dünya üzerinde yapılmış en büyük aletlerden birinin yapıldığı, tek bir atomun bile hareket ettirilebildiği, milyarlarca ışık yılı uzaklıktaki galaksilerin gözlemlenmesi sağlayan teleskopların yapıldığı bir zamanda yaşıyoruz. Peki bilim nasıl başlar? Nasıl yapılır? Kimler bilim yapabilir? Bilim merak ile başlar herhangi bir şeyin nasıl olduğunu merak etmek bilimsel süreçle sonuçlanabilecek bir yolun başlangıcı olabilir. Önce merak ederiz. Sonra bu merak ettiğimiz şeyin nasıl oluştuğunu nelere bağlı olduğunu anlamaya çalışırız. Bunun için çoğunlukla deneyler yaparız, bazen de gözlemlerle işimizi yapmak zorundayızdır. Bilimsel deneyler kontrollü deneylerdir ve denenecek değişkenler (parametreler) üzerinden yürütülür ve eğer yapılabiliniyorsa diğer değişkenler sabit tutulmaya çalışılır. Sadece ısıyla bir şeyin nasıl değiştiğini keşfetmek için kapalı bir kabın kullanılması, tek değişken olarak ısının alınması ve diğer değişkenler olabilecek etraftaki hava moleküllerinin etkileri, hava akışının etkileri gibi değişkenleri bu durum için bir örnek olabilir. Bu günümüzde yapılabilecek en basit deneylerden biri sayılabilir. Değişkenlerden sadece birinin seçilerek onun değiştirilmesi, bize bir sürecin nasıl işlediğine dair bilgiler verir. "Hangi değişkenler durumu nasıl değiştiriyor?" sorusunun cevabı ortaya çıkarıldıktan sonra bu durumu bir sav ile özetlemeye çalışırız. Kısaca yapılan deneylerin sonuçlarına göre bu durum şu şekilde değişiyor deriz. Mesela kapalı bir kaba koyulmuş buzun ne kadar sürede eridiğini, bunun açık bir kaba göre ne kadar değiştiğini bu yöntemle rahatça keşfedebiliriz. Daha sonra bunu diğer insanlarla paylaşmak (mesleki düzeyde yürütülen çalışmalar için genellikle basılmış çalışmalar yoluyla) gelir. İnsanların arasında bizim deneylerimizden yola çıkarak ortaya koyduğumuz ilişkiyi merak edenler çıkarsa, onlar da çalışmamızı tekrarlayarak bizim yaptığımız işin doğru olup olmadığını kontrol edebilirler. Bu sürecin sonunda savımızı nedenlerle birlikte açıklamak üzere bir kuram ortaya konulabilir ve bu kuramlar başka yeniliklere yol açabilir. Bu genellikle birden çok bilim insanını (günümüzde birbirinden bağımsız çalışan bilim insanlarını) içeren bir süreçtir ve kimi zaman on yıllar alabilen bir süreçtir. Bu süreci yürüten insanlar genellikle çalışkan ve yıllarca içersindeki merak duygusunu bir sonuca ulaştırmaya çalışan insanlardır. Kimi zaman tüm insanlar karşılarında olsa bile doğruyu söyleyebilecek yapıda insanlardır. Bunun en iyi örneklerinden biri Galilei Galileo'dur. Tüm insanlar Güneş'in Dünya'nın etrafında döndüğünü düşünürken Galileo bilimsel çalışmalarıyla ortaya koyduğu sonuçlardan yola çıkarak Dünya'nın Güneş etrafında döndüğünü söylemiştir. Tabi bu düşüncesi yıllarca yaptığı çalışmalar sonucunda oluşmuş bir düşüncedir ve bu düşüncenin doğruluğunu anlatabilmek için 3 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 yıllar alan bir sürede değişik yöntemlerle düşüncesini diğer insanlara iletmek ve anlatmak için uğraşmıştır. Bu durumun sonunda Engizisyon Mahkemesinde yargılandığında karşılaştığı baskının büyüklüğü karşısında mahkemenin düşüncesi kabul ediyormuş gibi davranmış ve buna rağmen mahkeme çıkışında yine de Dünya'nın döndüğünü belirtmiştir. Geçtiğimiz yıllarda (1992) Vatikan, Engizisyon Mahkemesinin kararından dolayı özür dilemiştir ve Galileo'nun ne denli önemli bir çalışma yaptığı ve Engizisyon Mahkemesi'nin hatası bir daha ortaya çıkmıştır. Günümüzde bilim; insanın bireysel davranışlarından sosyal yapı içindeki davranışlarına, hücrelerin işleyiş yapısından canlıların çeşitliğinin nasıl olduğuna, hastalıkların moleküler düzeydeki etkilerinden canlının işlevsel yapısındaki sebep olduğu değişiklere, atom altı parçacıkların özelliklerinden ve etkileşimlerinden galaksilerin etkileşimlerine, evrenin başlangıcından günümüzdeki yapıların nasıl oluştuğuna, tekil atom etkileşimlerinden onlarca atomun ortak etkileşimlerine kadar oldukça geniş bir alanda, belki daha da fazlasında yapılan araştırmaları kapsayan bir alandır. Bu gelişmiş yapıda parça olabilmek günümüzdeki bilim insanlarının çoğunun yaptığı iştir. Kimi zaman bilinçli bir şekilde bir araştırma grubunun içinde yer alarak, kimi zaman sadece öğrendiklerinden yola çıkarak oluşan merakın peşinde devam eden bir süreçtir. Bu sürecin içersinde yer alabilmek için öncelikle oluşturulmuş bilgileri öğrenmek, kimi zaman onları tekrarlamak, kimi zaman farklı durumlar için sınamak gibi yıllar alan süreçlerin içersine girmemiz gerekir. Bazen bu CERN'de olduğu gibi binlerce bilim insanının (çoğunluğu doktoralı veya doktora yapan olmak üzere) ortak bir deneyin farklı parçaları üzerinde çalışmasını içeren bir süreçtir. Bu süreçte yer alabilmek kararlı ve düzgün bir çalışmayı gerektirir. Binlerce yıllık bir maceranın içinde yer almak ve bunu Sümerlerdeki veya Antik Mısır'daki yarı rahip yarı bilim insanı denebilecek insanlarla başlamış, Babil'in gelişmiş kentlerinde devam etmiş oradan Antik Yunan'a geçmiş, Antik Yunan'da tıkanmaya başladığında Müslümanlarca bayrağı devralınmış, oradan Avrupa kıyılarına Sicilya ve Güney İspanya'dan (Granada, Kordaba ve diğerleri) dayanmış, daha sonra Avrupalılarca bu bayrağın daha da ilerilere taşınmış ve buradan Amerika'ya ulaşmış halinde bulunuyoruz. Ülkemiz bu bayrağı birçok alanda hakkıyla taşıyamıyor. Bu durumu ancak yeni yetişen gençlerimiz içlerinde taşıyacakları yılmaz bir inançla değiştirebilirler ve bu yılmaz inanç onların yıllarca çalışmasını sağlayabilecek tek güçleri olacaktır. Kimi zaman devlet yapısındaki saçmalıklarla, kimi zaman geçmişin hayaletleriyle mücadele etmeleri gerekecektir ve içlerinde bazıları isimlerini Öklid, Arşimet, Galileo, Newton, Einstein gibi isimlerin yanına yazdırmak için şans bulabilecektir. 4 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Galileo Galilei Galileo Galilei (1564-1642) bilim için oldukça önemli katkılar yapmış İtalyan astronom, fizikçi, matematikçi, düşünür ve mühendistir. Rönesans döneminde yaşamış ve Avrupa'nın aydınlanış çağını yaşamasında oldukça önemli katkılar yapmıştır. Galileo modern gözlemsel astronominin, modern fiziğin ve modern bilimin babası olarak da nitelendirilmektedir. Bunun asıl sebebi sadece düşünsel süreçten yola çıkmaması, düşünceleri gözlemlere ve kontrollü deneylere Galileo'nun yargılanmasını gösteren sahne göre şekillendirmesidir. Yüzlerce yıldır insanların doğru olduğunu düşündüğü ama yanlış olan Dünya merkezli sistemi gözlemlerine (Jüpiter'in uyduları ve Venüs) dayanarak, Kopernik'in (1473-1543) Güneş merkezli sistemi ile değiştirmiştir. Bu yıllar alan bir mücadeleye yayılmış bir durumdur. Galileo, bu düşünceyi savunabilmek için gözlemler yapmış, gözlemlerini bilim insanlarıyla paylaşmış ve bu düşünceyi bir kitapta karşıt düşünceyle (Dünya merkezli sistem) beraber işlemiştir. Bu yıllarca süren mücadele uzun yıllar devam mahkeme süreci ve hapis cezası ile karşılık bulmuştur. Sonradan hapis cezası ev hapsine çevrilmiştir. Galileo bu ev hapsini de iyi şeyler için kullanmayı bilmiş ve bu sürede «İki Yeni Bilim» isimli bir kitap yazmıştır ve bu kitap «kinematik» ve «malzeme bilimi» için önemli bir kaynak olmuştur ve Galileo'nun modern bilimin babası olarak anılmasına olanak sağlamıştır. Galileo'nun Güneş merkezli modelle ilgili düşünceleri yaşadığı zaman zarfında kabul edilmemiş, ama Galileo bu düşüncenin yayılmasını sağlayarak konuyu bilinen ve insanların ulaşabileceği hale getirmiştir. Bu da Galileo'nun yaşamından sonra diğer insanların Güneş merkezli sistemi kabul etmesine olanak sağlamıştır.Galileo yıllarca maddi sorunlar yaşamış, çoğunlukla çalışmalarını başka insanlardan bulduğu kaynaklarla yürütmek zorunda kalmıştır. Kimi zaman ise kendi geliştirdiği pusulanın satışından elde ettiği paralarla hayatını devam ettirebilmiştir. Bütün bunlara rağmen eşiyle evlenebilecek miktarda parayı hiç bir zaman biriktiremediği için eşiyle resmi olarak hiçbir zaman evlenememiştir. Hayatındaki bütün zorluklara rağmen Galileo bilim için çalışmayı asla bırakmamıştır ve hayatının sonuna kadar bilim için çalışmaya devam etmiştir. Bu çalışmaları sayesinde bilim birçok yönden gelişime açık hale gelmiştir. Newton (1642-1726), Galileo'nun çalışmalarının devamı olan fizik ile ilgili çalışmalarını yapabilmiş ve bugün de kullandığımız fizik bilimi 5 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 gelişebilmiştir. Galileo aynı zamanda teleskoplar yapmış ve bu teleskoplarla gezegenleri gözlemleyerek astronomi bilimi için çığır açan teleskop ile gözlem yapılan süreci başlatmıştır. Sarkaç üzerine çalışmış ve sarkaç ile ilgili kuramın oluşturulmasına önayak olmuştur, sarkacı zaman ölçümü için kullanmış ve saat yapımında kullanılabileceğini öngörmüştür. Daha sonra Huygens (1629-1695) Galileo'nun düşüncesinden yola çıkarak sarkaç kullanarak saat geliştirmiştir. Galileo daha başka alanlarda da (ses, ışık, düşen cisimler, tümlev (integral) öncesi küçük sayılarla toplam yöntemi, gelgit) gibi konularda da çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmaların çoğunluğu olaylara doğru yöntemle bakış açısı getirerek ilerlemeye yol açan çalışmalar olmuştur. İçlerinde yanıldığı bazı görüşleri de bulunmaktadır. Galileo'nun çalışmaları sonrasında Ay'daki kraterlerden birine Galileo'nun ismi verilmiştir, Jüpiter'in dört büyük uydusu (ay) Galileo uyduları ismiyle anılmaktadır, ismi uzaya gönderilen uydulardan birine verilmiştir, Bertolt Brecht “Galileo'nun hayatı” isimli bir oyun yazmıştır ve buna benzer daha başka eserlerde de Galileo'ya atıfta bulunulmuştur. Galileo'nun Jüpiter'in uyduları ile ilgili çizimleri 6 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Galileo ve Kütleçekim Solda ağır cisimlerin daha hızlı düşeceğini gösterir yanlış düşüncenin, sağda ise Galileo'nun söylediği eşzamanlı düşüşün çizimi yer alıyor Galileo’nun düşen cisimlere ilişkin yasaları saptamak amacıyla yaptığı deneyler sırasında Pisa Kulesine çıkarak farklı ağırlıklardaki iki cismi birçok kez buradan boşluğa bıraktığı ve her ikisinin de aynı anda yere düştüğünü gözlemlediği söylenir. Pisa kulesi deneyini Galileo yapmamıştır, fakat bu konuyla ilgilendiğini ve düşünsel deneyler yaptığını biliyoruz. Aslında bu deneyi Galileo’dan etkilenen başka biri yapmıştır ve Galileo bu konu üzerine çalıştığı için deney Galileo’ya atfedilmiştir. Örneğin; iki parçadan oluşan bir cismin boşluğa bırakılması ile bu parçaların yere sanki birbirleriyle bağlantılıymışcasına aynı hızla düştüklerini gözünde canlandıran Galileo hava sürtünmesi ögesini bilinçli olarak hesaba katmayarak tüm cisimlerin aynı hızla düştüğü sonucuna varmıştı. Hava sürtünmesi cisimlerin yere aynı anda çarpmasını engelleyen tek şeydi ve Galileo böyle olabileceğini anladığı için hava sürtünmesini göz ardı etmişti. Aslında doğa bilimleri ile uğraşırken çoğu zaman uygulanan bir tekniktir bu. Çoğunlukla olayı etkileyen diğer etmenleri hesaba katmayız ve sadece ele aldığımız etmenlerin olayı nasıl değiştirebileceği üzerinde çalışırız. Galileo araştırmalarını somut deneysel yöntemlerle sürdürmeye kararlıydı. Düşen cisimlerle ilgili deneylerinde boşlukta düşmekte olan bir cismin ivmesini elindeki aletlerle ölçmesi olanaksız olduğu için ya ivmenin daha az belirgin olduğu, bir cismi yokuş aşağı yuvarlamaya dayanan yönteme başvurmak ya da istediği ölçüde yavaşlatabildiği sarkaçlarla çalışmak zorundaydı. Galileo çeşitli açılarda eğimleri olan bir yüzey üzerindeki düşüşü izlemek için özel bir düzenek yapmıştı. Tahta yüzey üzerine parşömenle kapladığı bir oyuk yapan Galileo pirinçten yapılmış bir topu buradan aşağı yuvarlıyordu. Bu deneyin amacı cisimlerin kütleçekim altında nasıl hareket ettiğini incelemekti. Bu deneydeki zorluklardan biri o zamanlar bizim kullandığımız gibi saatler olmadığı için zamanın nasıl ölçüleceğini bulmaktı. Galileo bunu zamanı dolaylı olarak tartmak yoluyla gerçekleştirdi. Eşit düzeyli ve içinden iplik inceliğinde su akıtan bir su saati aldı ve top yuvarlanmaya başladığı 7 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 zaman su saatinin altına bir kap koydu, top eğimin sonuna gelip durduğu ya da daha önce işaretlediği bir noktaya eriştiğinde kabı suyun altından çekerek tarttı. Bu deneyden sağladığı ilk sonuç topun aldığı mesafenin zamanın karesi ile orantılı olduğuydu.Bu sonuç, cisimlerin kütleçekim altındaki hareketlerinin zamanın karesi ile orantılı olması, fizik için önemli bir gelişmeydi. Bu yaptığı deneylerde aynı zamanda farklı ağırlıklarda toplarda kullanmıştı ve cisimlerin işaretlediği noktaya gelmeleri için geçen sürenin cisimlerin ağırlığından bağımsız olduğunu keşfetmişti. (Burada dikkat edilmesi gereken bir nokta vardır, dönüş kinetik enerjisi bu deneyde etkili olabilir ve bu etkinin görülmemesi için kütlelerin dönüş eylemsizliklerinin enerjinin korunum yasası dikkate alınarak hesaplanması ve cisimlerin ona göre seçilmesi gerekir. Ama bu etkinin azaltılması ve dönüş eylemsizlikleri birbirine yakın cisimlerin seçilerek deneyin yapılması yeterli olabilir.) Bu deney kütleçekimin bütün cisimleri ağırlığından bağımsız olarak eşit şekilde ivmelendirdiğinin, yani farklı ağırlıktaki iki cismin hava direnci ihmal edildiğinde aynı anda düşeceğinin de ilk kez bilimsel olarak gösterilmesiydi. Bunlar ilk kez Galileo tarafından ortaya konmuş olan ve dinamik açısından çok büyük önem taşıyan bir gelişmelerdi. Galileo Sarkacının Öyküsü Galileo Pisa Katedralinde bulunduğu bir sırada uzun zincirlerle kubbeden sarkıtılmış olan yağ kandilinin katedralin içindeki rüzgarın etkisiyle sallandığını fark etti. Bu durum Galileo’ya ilginç gelmişti ve bu konuyu araştırmaya karar verdi. Öncelikle kandili hareketsiz kalana dek izledi. İzlediği salınımların aynı uzunluktaymış gibi görünen bir süre içinde gerçekleştirdikleri izlenimine kapılmıştı. Bunun gerçek olup olmadığını anlamak için lambanın sallanış süresini kendi nabzını sayarak ölçtü. İlk çıkardığı sonuç kandilin salınım süresinin sarkacın genliğinden tümüyle bağımsız olduğu yolundaydı. Bunu emin olacağı bir bilgiye dönüştürmek istedi. Daha sonra aynı şeyi farklı uzunluktaki sarkaçlarla da denedi ve sarkacın salınım süresi ile uzunluğu arasındaki bağıntıyı, kare kök yasasını buldu. Bu sarkaçlar üzerine elde edilmiş değerli bir bilgiydi, merakının ve kararlı çalışmasının sonucunda ulaştığı bir bilgi. Galileo sarkaçlarla ilgili edindiği bu bilgiyi insanların yararına nasıl kullanabileceğine dair düşünmeye başladı. Bir arkadaşı ile beraber bu iş üzerinde çalışmaya başladı. İşlemi tersine gerçekleştirmeyi denediler ve sarkacın salınımlarını kullanarak nabız ölçen bir alet tasarladılar. 8 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Pisa katedrali kandili Basit Sarkacın Özellikleri Basit sarkaç esnek olamayan L uzunluklu ip ya da çubuğun ucuna asılmış m kütleli bir cisim kullanılarak oluşturulabilir. Basit sarkacın en önemli özelliği tüm kütlenin L uzunluğundaki ip ya da çubuğun ucunda toplanmış olduğunun varsayılmasıdır. m kütlesinin durgun kaldığı konum denge konumu olarak adlandırılır. Eğer kütle denge konumundan bir θ0 açısı kadar uzaklaştırılıp serbest bırakılırsa denge konumu etrafında dairesel yay üzerinde bir salınım hareketi yapar. Cismin Basit sarkaç hareketini tamamlayıp tekrar başlangıç noktasına gelmesi için gereken süreye yenilenim süresi (periyot) denir ve T ile gösterilir. Yenilenim süresi, bir tam salınım süresi olarak da tanımlanır. Basit sarkacın yenilenim süresini etkileyen etkenler ise şöyledir; Uzunluğun kareköküyle doğru orantılıdır. 9 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Yerçekimi ivmesinin kareköküyle ters orantılıdır. Sarkacın yenilenim süresinin bağımsız olduğu bazı değişkenler; Kütleye bağlı değildir. Genlik açısına ( θ0 ) bağlı değildir. (Genlik açısının küçük olduğu durumlarda) Yenilenim süresi ile uzunluk ve yerçekimi ivmesini arasındaki ilişki (genlik açısının küçük olduğu durumlarda): T = 2π L / g ,Burada T yenilenim süresi (periyot), L sarkacın uzunluğu ve g yerçekimi ivmesidir. 2 (π=3.14, g= 9.81m/s ) Salınım, titreşim, dalga hareketi gibi hareketleri tanımlamak için yenilenim süresi kullanılarak başka faydalı bir fiziksel büyüklük olan tekrarsıklığı (frekans) da tanımlanabilir, f = 1/T . Tekrarsıklığı f ile gösterilir ve bir hareketin birim zamanda ne kadar tekrarlandığını veya tekrarlanabileceğini gösterir. f = 1 2π g/L Dipnot: Sarkacın yenilenim süresinin tam ifadesi T = 2π L / g [ 1 + θ02 / 16 + 11θ04 / 3072+ ... ] şeklindedir ve θ0 genlik açısıdır. Genlik açısı 20 derecenin altında olduğu durumlarda bu denklemdeki ikinci ve sonraki terimlerin etkisi yüzde birden azdır ve T = 2π L / g şeklindeki denklem kullanılabilir. Tekrarsıklığı Tekrarsıklığı (frekans), bir olayın birim zaman içinde hangi sıklıkla, kaç defa tekrarlandığının ölçümüdür. Tekrarsıklığı birim olarak Hertz(Hz) ile ifade edilir. Örneğin, ses komşu moleküllerin birbirlerini titreştirmeleriyle oluşur ve yayılır. Bu titreşimlerin ne kadar bir zaman aralığında olduğunu ölçerek sesin hangi tekrarsıklığında bir titreşime sebep olduğunu bulabiliriz. İnsanlar , kişiden kişiye küçük değişimler gösterebilmekle beraber 20 ile 20.000 Hertz arasındaki sesleri algılayabilir. Ses, kulağa ulaştığında dış kulak yapısı olan kulak kepçesi tarafından toplanır ve küçük bir miktar şiddeti artırılarak dış kulak kanalına iletilir. Kanalın en iç ucunda kulak zarı vardır. Kulak zarına kadar dış kulak kanalında da havada dalgalar halinde ilerleyen bu ses enerjisi kulak zarına çarptığında onu titreştirir ve mekanik bir enerjiye dönüşür. Sesi hem iletir hem de şiddetini bir miktar artırır. Kulak zarı titreşince ona yapışık olan çekiç kemikçiği (malleus) de zarla birlikte titreşmiş olur. Bu kemikçiğin titreşmesi ile birlikte ses 10 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 enerjisi dış kulaktan orta kulağa geçmiş olur. Çekiç, örs kemikçiğini, o da üzengi kemikçiğini titreştirir. Çünkü bu üç kemikçik birbirleriyle eklemlerle birleşik olup zincir oluşturmuş durumdadırlar. Üzengi kemikçiği orta kulağın iç duvarında oval pencere denilen yere oturmuş durumdadır. Bu pencere orta ve iç kulak arasındaki adından da anlaşılacağı üzere oval biçimde bir yapıdır. Üzengi kemikçiği hareket edince iç kısımda iç kulak sıvılarından perilenf denilen sıvıya mekanik enerjiyi aktarır. Artık sesin ilerlediği ortam hava değil sıvıdır. Orta kulak hava ile dolu bir boşluktur, iç kulak ise sıvı ile dolu bir boşluktur. Kulak zarının yüzeyi oval pencere yüzeyinden çok daha büyüktür. Bu büyüklük farkı nedeniyle kulak zarını titreştiren ses enerjisi üzengi kemikçiğini titreştirip iç kulağa sesi aktardığında sesin şiddetini de artırmış olur. İç kulakta ise sesin sıvı içinde iletilmesi şiddetinde azalmaya neden olur. İç kulak sıvıları titreşince bu sıvıların içinde ilerleyen ses enerjisi salyangoz (koklea) denilen iç kulağın işitme ile ilgili kısmındaki işitmenin tüylü duyu hücrelerine ulaşır. Bu hücreler iç kulak sıvılarının hareketi ile uyarılınca ses enerjisini sinirde iletilebilecek özellikte elektrik enerjisine çevirir. Bu andan itibaren ses enerjisi artık mekanik enerji değil, elektrik enerjisidir. Tüylü hücreler ile temasta olan işitme sinirinin lifleri tüylü duyu hücrelerinden gelen elektriksel uyarı işitme siniri ile önce beyin sapındaki ara merkeze, sonra beynin içinde daha merkezdeki başka ara merkezlere ve nihayet şakak bölgesine uyan bölgede beyin kabuğundaki işitme merkezine ulaşır (Şekil 1). Böylece işitme gerçekleşmiş olur. Şekil 1 İşitme Gelen bir sesin konuşma sesi mi olduğu, eğer öyleyse ne dediği, bir hayvan sesi mi olduğu, bir müzik sesi mi olduğu, bir gürültü mü olduğu, bir taşıt sesi mi olduğu vs beyinde sesin işlenmesiyle anlaşılır. 11 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Sarkaç ve Nabız ölçümü Pisa Katedrali’ni kandilin(içerisinde ziyareti sırasında tesadüfen yağ yakılan ve aydınlatma için kullanılan bir alet ) salınışına gözü takılan Galileo, kandilin salınımının genlikten (salınımın genişliğinden) bağımsız olduğunu fark etti. Bu durumu gerçekleştirdiği bilimsel deneylerle daha iyi anladı ve bunu insanların nasıl kullanabileceğini düşündü. Bunun için nabız ölçümü de yapabilen ve uzunluğu değiştirilebilen bir sarkaç tasarladı. Bunun yanı sıra bugün de görebildiğimiz altında sarkaç olan saatlerin yapılabilmesi için uğraştı. Christian Huygens Şekil 2.Galileo’nun sarkaçlı (1629-1695), Galileo’nun fikir babası olduğu sarkaçlı saat saat fikrini gösteren 1659 fikrini ilk gerçekleştiren kişi oldu. tarihli çizim Nabız nedir? Nabız, kalbin hangi ritmde çalıştığı hakkında bilgi verir. Nabız insandan insana farklılık gösterir. Genç bir bireyin hayatsal faaliyetleri daha aktif olduğu için vücudunu daha fazla temiz kana ihtiyacı olur ve bu yüzden kalp atış hızı yani nabzı daha yüksektir fakat yaşlı bir birey günlük aktifliğinin az olmasından dolayı daha düşük nabızlar ile hayatını devam ettirebilir. Nabzın durması demek , kalp atışının durması demektir. Uzun süreli nabız durması canlının hücrelerinin boğulması ve ölmesi anlamına gelir. Nabız nasıl ölçülür? İnsanlar kendi kullanmalıdır. nabzını Derimize ölçmek yakın için olan atardamarı damarlarımız, toplardamarlardır ve kalp basıncını bu bölgelerde kuvvetli bir şekilde hissedemeyiz. Atardamarlardan basınç için aşağıdaki iki yöntemi kullanabiliriz. 1. Şekil 3’de olduğu gibi, bileklerimizde bulunan atardamarlardaki kan basıncını, atış ritmini kontrol Şekil 3. Bilekten nabız ölçümü ederek nabzın normal düzeyde seyredip seyretmediğini kontrol ederiz. (Yani 1 dakikada kanın damarlara kaç kez basınç yaptığı sayılır.) 12 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 2. Şekil 4’de görüldüğü gibi, aynı şekilde boynumuzda bulunan Şah damarı olarak tabir ettiğimiz atar damarı kontrol ederek bu işlemi yapabilirsiniz. Şekil 4.Şah damarından nabız ölçümü Nabız atım sayısı Sağlıklı bir insandaki nabız atışı, 60 ile 100 arasında değişmektedir. Nabız atım sayısı, kişinin yaşına, bulunduğu yaşam şartlarına ve günün hangi zamanında ölçtüğüne göre değişim göstermektedir. Nabız alınan bölgeler Kolumuzda nabız alabileceğimiz bölgeler şekil 5’de verilmiştir. Nabız alınan bölgeler Şekil 5.Kolumuzda nabız alabileceğimiz bölümler Nabız neden bütün damarlardan ölçülemez? Nabız alınan damarlar, yüzeye yakın atardamarlar olmalıdır. Kollarımızda ve vücudumuzun diğer yerlerinde gözle görebildiğimiz damarların neredeyse hepsi toplardamardır ve bunlardan nabız ölçümü yapamamaktayız. Nabız ölçümü için sadece yüzeye yakın ve kemik yapımızın izin verdiği bazı atardamarları bazı bölgelerde hissedebiliriz. Diğer türlü hissedilen atım sayılarını net olarak sayamayabiliriz. 13 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Sarkacın Parçaları ve Birleştirilişi Sarkacın ahşap parçaları aşağıdaki görsellerde verilmiştir. Sarkacın alt kısmında yer alacak parça Sarkacın sağ tarafında yer alacak parça (iki farklı açıdan çizilmiş şekilde) Sarkacın üst tarafında yer alacak parça (önden ve arkadan görünümü) Sarkacın sol tarafında yer alacak yuvarlak parça Sol üstteki iki vida sağ tarafta yer alacak parçayı ölçeğin olduğu parçaya birleştirmek için kullanılacaktır. Diğer vida taban parçasını sağ taraftaki parçaya birleştirmek için kullanılacaktır. Sağ üst taraftaki iki parça altlarındaki somunlarla üst parçaya birleştirilecektir. Bu parçalar sarkacın uzunluğunun ayarlanmasını Sarkaç yapımında kullanılacak diğer parçalar. sağlayacak ortadaki uzun parçayı tutacaklardır. 14 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Sol alttaki küçük halkalı parçalardan biri sarkacın ipini uzunluğu ayarlayacak olan soldaki halkalı parçanın üzerinde olan parçaya tutturacaktır. Bu parça uzun çubuk üzerinde hareket ederek sarkacın uzunluğunun ayarlanmasını sağlayacaktır. Sol alttaki siyah başlıklı parça sarkacın uzunluğu ayarlandıktan sonra sarkacın uzunluğunu sabitlemek için kullanılacaktır. Sağdaki halkanın üzerindeki parça sağ taraftaki parçaya bağlanacak ve sarkacın rahat hareket edebilmesi için sağdaki parçadan bir miktar uzakta durmasını ve sarkacın üst noktasının belirlenmesini sağlayacaktır. Sağ altta görülen parça ise sarkacın altında salınım yapacak ağırlıktır. Solda sarkacın birleştirilmesini şematik olarak gösteren çizim ve sağda sarkacın tamamlanmış halinin fotoğrafı görünmektedir. Çizimde parçaların nasıl yerleştirileceği ve nasıl birleştirileceği gösterilmeye çalışılmıştır. Sadece sağ taraftaki parçanın birleştirilmesini sağlayacak olan 3 adet vida gösterilmemiştir, onlar da alt parça ile sağ taraftaki parçayı birleştirecek bir vidadır ve alttan yukarı doğru takılacaktır. Diğer iki vida ise sağ taraftaki parça ile üst taraftaki parçayı birleştirmek için kullanılacaktır ve sağ taraftan sol tarafa doğru takılacaktır. Ölçeğin hazırlanışı: Ölçeği hazırlamak için şekilde görüldüğü gibi sarkacın üst kısmındaki parçanın kullanılacaktır. Şekildekine benzer bir şekilde ölçek hazırlanacaktır. Aşağıya dakikadaki tekrarsıklığı, şekilde f(dakika) şeklinde gösterilmiştir, yukarıya ise sarkacın uzunluğu yazılacaktır. Aşağıda 60'dan başlayarak 130'a kadar olan dakikadaki tekrarsıklığı yazılacak yukarıya ise bu tekrarsıklıklarına 15 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 karşılık gelen uzunluklar yazılacaktır. Yenilenim süresi (periyot) ile tekrarsıklığı (frekans) arasında T = 1/ f şeklinde bir ilişki vardır ve buradan tekrarsıklığı ile uzunluk arasındaki ilişkiyi T = 2π L / g kullanılarak f = g / L /( 2π) elde edebiliriz. Bu durumda elde edeceğimiz uzunluğa bağlı verileri aşağıdaki gibi çizge halinde yazabiliriz. Bu verilerden hepsini işaretlemek tahta üzerinde yer problemine yol açacağı için tekrarsıklığının 5'er 5'er arttığı durumları ve karşılık geldiği uzunlukları yazmak yeterlidir. İstenilirse ara değerler üstteki şekildeki gibi işaretlenebilir. Ölçekle ilgili uzunluk tekrarsıklığı ilişkisini gösterir çizgeler: L(cm) 24.85 24.04 23.27 22.54 21.84 21.17 20.54 19.93 19.35 18.79 18.26 17.75 17.26 16.79 f(d) 61 60 62 63 64 66 65 67 68 69 70 71 72 73 L 16.34 15.90 15.49 15.09 14.70 14.33 13.98 13.63 13.30 12.99 12.68 12.38 12.10 11.82 ff 74 75 76 77 78 79 81 80 82 83 84 85 86 87 L 11.55 11.29 11.04 10.80 10.57 10.34 10.12 9.91 9.71 9.51 9.31 9.13 8.95 8.77 ff 88 89 90 91 92 93 94 96 L 8.60 8.43 8.27 8.11 7.96 7.81 7.67 7.53 7.39 7.26 ff 102 103 104 105 106 107 108 109 110 111 95 97 98 99 100 101 7.13 7.01 6.88 6.76 112 113 114 115 L 6.65 6.53 6.42 6.32 6.21 6.11 6.01 5.91 5.82 5.73 5.63 5.55 5.46 5.38 5.29 ff 116 117 118 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 16 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Galileo sarkacı ile yapılabilecek deneyler Sarkacın Ayarlanması ve Temel Salınım Hareketi Sarkacın uzunluğunu 24.8 cm'ye ayarlayarak öncelikle yenilenim süresinin ne olduğunu bulalım. Bunun için sarkacı denge konumundan 1-2 cm saptırıp bırakın ve sarkacın yenilenim süresinin ne olduğunu ölçün. Sarkaç uzunluğa bağlı olarak farklı yenilenim süresi boyunca hareketini tekrarlayacaktır. Tek bir yenilenim süresini ölçmek hata payını arttıracağı için sarkacın birçok defa (10 defa civarı yeterli olabilir) salınım hareketini tekrarlamasını bekleyin ve bu süre boyunca ne kadar zaman geçtiğini ölçün. Süreyi başlatırken sarkacın konumunu belirleyin (sağ veya sol dönüm noktası en kolay ölçüm konumudur) ve süreyi eğer 10 defa salınım yapmasına göre tutmuşsanız bulduğunuz süreyi 10'a bölün, elde ettiğiniz süre sarkacın yenilenim süresi (periyodu) olacaktır. Uzunluğu 24.8 cm'ye ayarladığınız için bulacağınız süre 1 saniye olmalıdır. Saniyede bir defa hareketi yapıyorsa dakikada 60 defa hareketi tekrarlayacaktır ve sarkacın tekrarsıklığı (frekans) ölçeği dakikada hareketin kaç defa tekrarlandığına göre ayarlanmıştır. Bunu yaparken sarkacı denge noktasından fazla uzaklaştırmazsanız daha iyi sonuçlar alabilirsiniz. 1. Uzunluk yenilenim süresi (periyot) ilişkisi Şimdi uzunluğu değiştirerek 24.8 cm'de yaptığınız işlemi tekrarlayın. Daha kısa uzunluklarda yenilenim süresi azalacaktır ve sarkaç hızlı hareket etmeye başlayacaktır. Bu da tekrarsıklığının (frekansın) artmasına yol açacaktır. Örnek olarak uzunluğu 6.2 cm'ye ayarladığınızı düşünelim. Bu durumda sarkaç 10 salınımı 5 saniyede yapacaktır. Eğer birim zamanı genel olarak yapıldığı gibi 1 saniye olarak alırsak tekrarsıklığı 2 olacaktır. Ama ölçek dakikada olan tekrarsıklığını gösterdiği için ölçekte okumamız gereken 120 olacaktır. (Saniyede 2 defa salınım yapıyorsa, dakikada 120 defa salınım yapar.) 2. Kütle ekleyerek deney Şimdi sarkacın yenilenim süresinin kütleye bağlı nasıl değiştiğini inceleyelim. Sarkacın ucundaki bilyenin üzerine bant ile bir bozuk para yapıştıralım. Bu deney için istediğiniz bozuk parayı kullanabilirsiniz. Sarkacın uzunluğunu 24.8 cm'ye ayarlayalım. Başlangıçta yaptığımız deneyde yinelenim süresinin 1 saniye olduğunu görmüştük. Eğer eklediğimiz kütle yinelenim süresini değiştirecekse bulacağımız sonuç 1 saniyeden farklı olmalıdır. 17 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Deney sonucunda hata payından kaynaklı küçük değişimler olabilir, ama bu farklar hata payı içerisinde olacağı için deney sonucunu değiştirmez ve bulunması gereken değer 1 saniye civarında olmalıdır. İsterseniz farklı bozuk paraları (bir veya birden fazla) yapıştırarak deneyi tekrarlayabilirsiniz. Bu durum Dünya'nın kütleçekim ilkesine göre uyguladığı etkiyle ilgilidir ve bütün cisimler Dünya'nın kütleçekimi altında eşit şekilde etkileneceğinden elde edilecek sonuç ivme (hızın zamana bağlı değişimi) değişmeyeceği için değişmeyecektir. Sarkacın hareket ettiği aralıkta Dünya'nın kütleçekimi sabit alınabilir, kütleçekimin değişmesi için mesafenin yüzlerce kilometre civarında değişmesi gerekir. Sarkacın hareketinin kütleden bağımsız olması Galileo'nun Pisa kulesi üzerinden yaptığı düşünce deneyi ile aslında aynı anlama gelmektedir. Kütleye bağlı olarak sarkaçtaki ivmelenmenin değişmemesi ve yenilenim süresinin değişmemesi Dünya üzerindeki bütün cisimlerin eşit şekilde ivmelendiğinin göstergesidir ve hava direncini önemsemediğimizde eşit yükseklikten bırakılan iki cismin aynı anda düşeceği sonucunu buradan çıkarabiliriz. 3. Sarkaç ile nabız ölçümü Sarkaç Galileo'nun yaptığı nabız ölçere benzer bir şekilde tasarlanmıştır ve bu sarkaç kullanılarak nabız sayısı (insanın dakikadaki kalp atım sayısı) ölçülebilir. Tekrarsıklığının saniyeye göre değilde dakikaya göre belirlenmesinin sebeplerinden biri budur. Diğer sebebi yenilenim süresi (periyot) ve tekrarsıklığı (frekans) arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılabilmesidir. Nabız sayısını bulabilmek için öncelikle sarkacı herhangi bir uzunluğa getirin. Bileğinizden nabzınızı bulun (Eğer bileğinizden kalp atımınızı hissedemiyorsanız vücudunuzun diğer kısımlarını da kullanabilirsiniz). Nabzınızda kalbinizin kan pompalamasının işareti olan basıncı hissettiğiniz anda sarkacın konumuna bakın. Eğer nabzınızın basıncını yeniden hissettiğinizde sarkaç bir tam hareket yapmışsa ölçekte gördüğünüz dakikadaki tekrarsıklığı sizin dakikadaki kalp atım sayınızı yani nabzınızı verir. Eğer nabzınız sarkacın hareketine göre daha hızlıysa sarkacın uzunluğunu kısaltmalısınız, tersi geçerliyse yani nabzınız sarkacın hareketine göre daha yavaşsa sarkacın uzunluğunu arttırmalısınız. Bu işlemi sarkacın salınımı ile nabzınızı eşzamanlı (sarkacın yenilenim süresi ve nabzınızın atım süresi aynı olana) kadar tekrarlayınız. İkisini eşzamanlı hale getirdiğinizde nabız sayınızı bulmuş olacaksınız. Bu işlemi yaparken acele etmemeye özen göstermelisiniz ve uzunluğun değişimini nabzınız ile arasındaki zaman farkına göre yapmalısınız. 18 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Nabız sayımız duygularımıza göre (örneğin heyecanlanmış olmamıza) veya vücudumuzun ne kadar hareketli (aktif) olduğuna göre değişir. Kısa bir süre koşarsanız nabzınızın daha hızlı atmasını sağlayabilirsiniz. Kısa bir koşudan sonra nabzınızı sarkacı kullanarak yeniden ölçün, nabız sayınızın ilk ölçümünüze göre daha fazla olduğunu göreceksiniz. Sarkaç kullanılarak yapılabilecek ileri düzeyde deneyler: Bu deneyleri yapabilmek için oldukça hassas ölçümler gerekebilir. Sabırlı biriyseniz bunları deneyebilirsiniz. Bu deneylerin sonuçlarını daha iyi yorumlayabilmek için ileri düzeyde fizik bilgisi gerekebilir ve bunu muhtemelen üniversite eğitimi sırasında (eğer fizik bölümünde okursanız) öğrenebilirsiniz. Bu deneyleri eğitim hayatınızın ilerki aşamalarında eğer bu konu ile ilgili eğitim alırsanız yapabilirsiniz veya meraklı ve öğrenmeye yatkınsanız denemenizde herhangi bir sakınca yoktur. 1. Sarkacın yenilenim süresi aslında sarkacın denge konumundan ne kadar uzaklaştığına bağımlıdır. Bu bağımlılık yenilenim süresi için T = 2π L / g [ 1+ θ02 / 16 +11θ04 / 3072+ ... ] şeklindedir. Burada açının radyan cinsinden hesaplanması gerekmektedir. Eğer sarkacın serbest bırakıldığı açı 90 derece ise bunu 180'e bölüp π çarpmamız gerekir ve elde edeceğimiz sonuç 1.57'dir. Bu durumda yenilenim süresi yüzde 15 civarında değişecektir ve 24.8 cm için deneyi yapmışsak ve küçük açılarda 1 saniyelik yenilenim süresini elde etmişsek 90 derecelik açıdan sarkacın bilyesini bıraktığımızda 1.15 saniye şeklinde yenilenim süresini elde ederiz ve eğer süreyi 10 defalık salınım için yapmışsak elde edeceğimiz sonuç 10 saniye yerine 11.5 saniye olur. Öncelikle 90 derecelik açıdan bilyeyi serbest bırakarak bu açıya bağımlı değişimi elde edebilirsiniz. Diğer durumları da kendi isteğinize göre deneyebilirsiniz. 30 derecelik, 45 derecelik ve 60 derecelik durumlar için deneyi tekrarlayıp yenilenim süresinin nasıl değiştiğini gözlemleyebilirsiniz. Seçtiğiniz açı küçükse yenilenim süresinin değişikliği de küçük olacaktır, bunları gözlemleyebilmek için salınım sayısını 10'da fazla olmalıdır ve ne kadar çok salınım kullanarak deneyi tekrarlarsanız o kadar daha iyi sonuç elde edersiniz. 2. Galileo sarkacını kullanarak burkulum sarkacı deneyi de yapabilirsiniz. Burkulum sarkacının değişik çeşitleri vardır, elinizdeki sarkaçla ipin burkuluma verdiği tepkiden yararlanarak bir burkulum sarkacı elde edebilirsiniz. Bunun için yapmanız gereken sadece bilyeyi kendi etrafında birden çok defa çevirmek ve denge konumunda serbest bırakmaktır. Serbest bıraktığınızda bilyenin sağa ve sola sırasıyla dönüş hareketi yaptığını göreceksiniz. Bu durum 19 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 için geçerli olan denklem T = 2π I / k şeklindedir. I cismin dönüş eylemsizliği, k da bu deney için ipin kendini eski konumuna getirmesi ile ilgili bir sabittir. Bu sabit ipin uzunluğu ve cinsi ile değişiklik gösterir. I ise bilye küresel olduğu için I = 2 m R2 / 5 şeklindedir. Elinizdeki sarkaçta 15 mm, 18 mm ve 19 mm çapında bilyelerden bir vardır ve bunların kütlesi bilyenin hacmi 4 π R 3 /3 ile bilyenin yoğunluğunun çarpımından 14gr, 24gr ve 28gr şeklinde elde edilebilir. (yoğunluk yaklaşık 2 3 olarak d= 7.86gr /cm ) Her bir duruma karşılık gelen dönüş eylemsizliği 3.15gr.cm , 7.78gr.cm2 ve 10.1gr.cm2 şeklindedir. Bu dönüş eylemsizliklerinden uygun olanı kullanarak yenilenim süresi ölçümü yaparak k katsayısını bulabilirsiniz ve bu katsayının uzunluğa bağlı nasıl değiştiğini bu deneyden yola çıkarak hesaplayabilirsiniz. 3. Burkulum sarkacı ve basit sarkaç deneylerini birleştirerek de yapabilirsiniz. Yapmanız gereken bilyeyi kendi etrafında birden fazla defa çevirmek ve denge konumundan bilyeyi uzaklaştırarak serbest bırakmaktır. Bu durumda bilye hem kendi etrafında sağa ve sola tekrarlanan hareketler yaparken hem de basit sarkaç hareketi olan salınımı yapacaktır. Bu durum çok az miktarda basit salınım için yenilenim süresini değiştirir ve benzer şekilde burkulum sarkacı için de yenilenim süresini değiştirir. 20 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 KİMYA 21 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Dalgalanan Saat Tepkimesi Amaç: Öğrencileri denge konusunda bilgilendirmek, bir denge tepkimesindeki aşamaları; tepkimeye girenleri ve oluşan ürünleri renk değişimleriyle gözlemek. Düzenek: 1L beher Damıtılmış su Sülfürik Asit (H2SO4) (4.5 mL) Potasyum Iyodür (KIO3) (43 g) Malonik Asit (HOOCCH2COOH) (15.6 g) Mangan(II)sulfat monohidrat (MnSO4.H2O) (3.4 g) Nişasta (4 g) 30 % Hidrojen peroksit (H2O2) (400 mL) Manyetik karıştırıcı Manyetik balık Hazırlanışı: 1. A çözeltisi’ nin hazırlanması a. KIO3 800 mL damıtılmış su içerisinde çözülür b. H2SO4 eklenir c. Çözelti 1L’ye seyreltilir 2. B çözeltisi’ nin hazırlanması a. HOOCCH2COOH ve MnSO4.H2O’i 800 mL su içerisine eklenir b. Nişasta eklenir ve hepsi çözünene kadar karıştırılır. c. Çözelti 1L’ye seyreltilir 3. C çözeltisi’ nin hazırlanması (Taze B çözeltisi’nin kullanılması gerekmektedir. Eğer 1 gün önce hazırlanmış çözelti kullanılacaksa buzdolabında saklanması gerekmektedir.) a. H2O2 1 L’ ye seyreltilir b. Her bir çözeltiden (çözelti A ve B) 300 mL eklenir c. Elde edilen çözelti manyetik karıştırıcı yardımıyla karıştırılır. Gözlem: Üç renksiz çözelti karıştırıldı. Sonuçta elde edilen karışımın rengi 5 dakika boyunca sarı-kahverengi ve mavi renkler arasında gidip gelecektir. Tepkimeler sonlandığında çözeltinin rengi mavi-siyah olacaktır. Açıklama: Bir tepkimenin ürünü diğer tepkimenin başlangıç maddesi, girenidir. Bu iki tepkime dengeye ulaşıncaya kadar ileri ve geri geçişler yapacaklardır. Sonuç denge tepkimesi: IO3- + 2 H2O2 + CH2(CO2H)2 + H+ ICH(CO2H)2 + 2O2 + 3 H2O Bu tepkime iki aşamadan oluşmaktadır (A ve B): IO3- + 2 H2O2 + H+ HOI + 2O2 + 2 H2O (A) HOI + CH2(CO2H)2 ICH(CO2H)2 + H2O (B) 22 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Yeşil Alev Gerekli kimyasallar Metanol Borik asit Deney: 1. Bir behere 10 mL methanol konur ve yakılır (Gözlem 1). 2. Bir başka beherin içine borik asit (2 g) konur ve üzerine methanol eklenir. Bu karışım iyice karıştırılır. Üste kalan sıvı bir başka behere aktarılarak yakılır (Gözlem 2). Gözlem 1 Gözlem 2 Açıklama: Reaksiyon: B(OH)3 +3MeOH B(OMe)3 Bor bileşikleri yandığında yeşil alev verirler. Bu tepkime Etanol ve isopropanol içinde yapıldığında çalışmaz. Çünkü yukarıkadi tepkime daha yavaştır, buda çözücü içindeki bor miktarını azaltacaktır. Magnezyum-Limon Pili Limonun asitlik özelliği kullanılarak yapılan bu deneyde, magnezyum metalinin aktifliği nedeni ile yüksek voltaj ve akım elde edilebilmektedir ve küçük bir LED lambayı yakacak kadar elektrik üretilebilmektedir. 23 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Malzemeler: Mg şerit (1 cm) LED lamba Limon suyu Tuvalet kağıdı parçası Bozuk para Mg şerit LED lamba Limon suyu Yapılışı: Tuvalet kağıdına limon suyu emdirilir. Para ile magnezyum şerit arasına sıkıştırılır. LED’in kısa ayağı magnezyuma, diğer ayağı da paraya değecek şekilde birleştirildiğinde LED’in yandığı görülür. Para burada sadece elektrik iletkenliğini sağlayan bir elektrot görevi görmektedir. Reaksiyonlar: Magnezyum aktif bir metal olarak elektron vermeye oldukça yatkındır ve kimyasal ifadesi ile kolay yükseltgenir. Limon suyunun asitliğinin kaynağı olan H+ iyonları da kolaylıkla elektron alarak indirgenebilir. Mg Mg2+ + 2e- 2H+ + 2e- H2 Net tepkime: Mg + 2H+ Mg2+ + H2 Daha güçlü bir pil elde etmek için seri bir şekilde birden fazla pil bağlayarak LED’in daha kuvvetli bir ışık vermesi sağlanabilmektedir. 24 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Fil Diş Macunu Gerekli Malzemeler: 30% H2O2 Mezür Sodyum iyodür (NaI) Renklendirici Sıvı deterjan Deney: 1. 1 L lik mezür içerisine 50 mL 30% H2O2, renklendirci ve 3 mL kadar sıvı deterjan eklenir. 2. Yarım kaşık kadar NaI bu karışıma eklenir. Bu reaksiyon sonucu oksijen çıkışı ve bol miktarda diş macunu kıvamında köpük oluşumu gözlemlenir. Açıklama: Parçalanması sonucunda su ve oksiyen açığa çıkmaktadır. Ve reaksiyonu hızlandırmak için katalizör olarak NaI kullanılmaktadır. Bu reaksiyon iki basamakta aşağıda gösterilmektedir: H2O2(aq) + I- (aq) → H2O(l) + IO-(aq) IO-(aq) + H2O2 (aq) → H2O (l) + O2 (g) + I- (aq) 2H2O2 (aq) → 2H2O(l) + O2(g) Sıvı Azot ve Kuru Buz Deneyleri Web sitesi: http://mad-science.wonderhowto.com/how-to/10-things-do-birthday-party-with-liquidnitrogen-0148694/ https://www.youtube.com/watch?v=8tHOVVgGkpk 1. Dondurulan muz, portakal vb. sıvı azot içerisine batırılarak çekiç niyetine kullanabilir. 2. Geniş bir kabı ılık su ile doldur. Üzerine bir bardak veya küçük bir dewar sıvı azot boşalt. Direkt gaz haline geçen azot kabın üzerinde oluşan yoğun sis gibi gözükecektir. 3. Dar Boyunlu cam bir şişenin (bira veya kola şişesi) ¼’ünü sıvı azot ile doldur. Sonra üzerine yarım çay bardağı sıcak su ekle, ve şişenin ağzına plastik balonu yerleştir. Balon şişecektir. Veya; Balonlara bir huni yardımıyla sıvı azot koy.. Balonun içindeki sıvı azot ısınıca, gaz haline geçer ve balon şişer. Şisen balonların ağzını bağla ve kenara koy. 25 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 4. Geniş bir kaba sıvı azot doldur. Şisen balonlardan kaç tanesini kabın içerisine sığdırabileceğini sor? Şisen balonları art arda yavaşça sıvı azotun içine daldır. Balonların küçüldüğü gözlemlenecektir. Balonlar sıvı azottan çıkarılıp oda sıcalığına geldiklerinde yeniden hacim kazandıkları gözlemlenecektir. 5. Yanan bir mumu sıvı azot koyduğun kabın üzerine tut, mum yeterli O2 olmadığı için sönecektir. 6. Sıvı azot a batırılmış cipsler veya bisküviler ikram edilecektir. 7. Geniş bir kap içeri su ile doldurulur ve içerisine bir blok kuru buz yerleştirilir. 250 mL su içerisine 5 kaşık sıvı deterjan ve 4 kaşık gliserin eklenir. Bu karışımla ıslatılan uzun bir bez parçası kuru buz kabında oluşan hava kabarcıklarının üzerinden geçirilir. 26 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 ZEKA, MATEMATİK ve MANTIK OYUNLARI 27 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 En Küçük Pozitif Sayı Verilen sayıları ve dört işlemi(+,-,/,x) kullanarak oluşturamayacağınız en küçük pozitif sayı kaçtır? Sayıları işlemsiz de yazarak bulabilirsiniz. Ancak her bir sayı en fazla 1 kez kullanılabilir. 1,3 1> 2> 3> 4> 1,2,3 1> 2> 3> 4> 5> 6> 7> 8> 9> 1 3-1=2 3 1+3=4 1 2 3 1+3=4 2+3=5 1+2+3=6 2x3+1=7 2x(1+3)=8 3x(1+2)=9 1,3,9 > ? İstediğiniz 3 farklı sayı kullanarak 1 den başlayarak en büyük hangi sayıya ulaşabilirsiniz? 2,3,7 1> 3-2=1 2> 2 3> 3 4> 7-3=4 5> 7-2=5 6> 2x3=6 7> 7 8> 2x(7-3)=8 9> 7+2=9 10> 7+3=10 11> … 12> … 13> … 14> … 15> … 16> … 17> …? 1,3,5,7 > ? 28 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Daire Bölmece Bir daireyi, çevresindeki 2 farklı noktadan geçen bir doğru parçasıyla 2 alana böleriz. Bir daireyi aynı koşullarda 2 doğru parçası ile kaç bölgeye ayırabiliriz? 3 veya 4. 3 doğru parçasıyla kaç bölgeye ayırabiliriz? Genel bir formülle ifade edecek olursak. n adet çizgi için Minimum bölge sayısı: n+1 2 Maksimum bölge sayısı:(n+n+2)/2 29 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Resfebeler Resfebe, resim veya şekiller ve bu şekillerin özelliklerine göre, yeni ve anlamlı bir kelime, isim, atasözü veya deyim oluşturulmasıdır. Renkler, kısaltmalar, bayraklar, trafik kodları, simgelerin ters veya yan durması, resim, vb. ifadeler yardımıyla aranan yeni kelimeler bulunur. N T I 30 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Zihin Nim Nim oyunu kibrit çöpü, fasulye, boncuk vb. pek çok materyalle oynanabilecek ve kuralları da değişiklik gösterebilecek bir oyundur. Zihin nim ise, nim oyununun bir şeklinin zihinde oynanması esasına dayanır. 2 kişilik oyun: 1 den başlayarak her seferinde 1 veya 2 rakam söyleyerek 20 de oyun bitecektir. 20 yi söyleyen kişi oyunu kazanacaktır. Buna göre ilk başlayan oyuncunun kazanma stratejisi ne olmalıdır? 3 kişilik oyun: 1 den başlayarak her seferinde 1 veya 2 rakam söyleyerek ilerlenecektir. 30 sayısını ilk söyleyen kişi oyunu kazanır. 4 kişilik oyun: Eşli oynanabilir, 1 ve 3 numaralı kişilerle, 2 ve 4 numaralı kişiler eşleşebilir. Oyunun bitiş sayısı oyun başlamadan belirlenir. Değişkenlik gösterebilir. Her seferinde 1 veya 2 sayı değil, 1 veya 2 veya 3 sayı söylenebilir tarzında da oynanabilir. Kazanma stratejileri için farklı durumları analiz etmek gerekir. Son kişinin oyunu kaybedeceği kuralına göre de oyun kuralında değişiklik yapılabilir. 31 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Parmaklarla Çarpma Çarpım tablosunun ezberlenmesi yerine, çarpmanın yeni öğrenen çocuklarda 5 ve 5 ten küçük sayılarda toplama mantığı ile verilerek öğretilmesi, 6-10 çarpımlarının ise parmaklarla öğretilmesi daha kolay ve eğlenceli olabilir. Parmaklarla çarpmada iki farklı yöntem göreceğiz. 1. 9 ile 1-10 arası herhangi bir sayının ile çarpılması: 32 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Kağıt İçinden Geçmek 33 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 34 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 35 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 36 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 37 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 38 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 39 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 40 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 41 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 42 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 43 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 44 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 45 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 46 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 47 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 48 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 49 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 50 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 51 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 52 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 53 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 54 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 55 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 BİLGİSAYAR 56 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Bilgisayar Grafiği nedir? Bilgisayar grafiği sanal bir dünyanın bilgisayar yardımı ile görselleştirilmesidir. Günümüzde film sektöründen, sağlık sektörüne, bilgisayar oyunlarından, uçak simülatörlerine birçok alanda bilgisayar grafiği uygulamaları karşımıza çıkar. 3 boyutlu bilgisayar grafiğinde ilk modellenen ve görselleştirilen sanal nesnelerden birisi Utah çaydanlığıdır (Martin Newell, Utah Üniversitesi, 1975). https://josh320.wordpress.com/2014/01/05/utahs-teapot/ Sanal bir dünyanın bir bilgisayar yardımıyla görselleştirilmesi bir sürü alt adım içerir: Sanal dünyanın modellenmesi ve bilgisayarda ifade edilmesi Sanal dünyaya bakmak için kullandığımız gözün/kameranın modellenmesi ya da görüntü oluşum mekanizmasının modellenmesi Işığın nesnelerle etkileşiminin modellenmesi Nesnelerin birbirleriyle etkileşiminin modellenmesi Göze/kameraya ulaşan ışığın ürettiği görüntünün ekranda gösterilmesi Bu bir saatlik sunumda bütün bu adımların detayları açıklanacak ve örnekler sunulacaktır.Bilgisayar grafiği günümüzde sadece bilgisayarlarda değil cep telefonlarından televizyonlara birçok ortamda karşımıza çıkar. Etkin bir bilgisayar grafiği uygulaması için bilgisayar programcıları, sanatçılar, ses mühendisleri, senaristler, matematikçiler, fizikçiler gibi çok farklı uzmanlık alanına sahip kişiler birlikte çalışırlar.Bilgisayar grafiğinin kullanıldığı uygulama örnekleri aşağıda “3 boyutlu bilgisayar grafiği” anahtar kelimeleri ile elde edilen bir Google Görseller sorgusunda gösterilmektedir: 57 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 58 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 MEKATRONİK 59 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Bu küçük el kitapçığında, İLKYAR Yaz Bilim Okulunda katıldığınız mekatronik etkinliği ile ilgili bilgileri bulabilirsiniz. Etkinliktekileri unutursanız, bu kitapçığı kullanarak hatırlayabilirsiniz. O zaman etkinliğin ismi ile başlayalım. Ne demekti MEKATRONİK? Mekatronik: Bu kelime makine ve elektronik kelimelerinin birleşimi ile oluşturulmuştur. Anlamı ise makine mühendisliği ile elektronik mühendisliğinin birleştirilmesi ve bilgisayar teknolojisinin desteklemesi ile yapılan bir mühendislik alanıdır. Şekil 1 Akrep Robot Şekil 1’ de gösterilen makine mekatronik mühendisliğinin bir ürünüdür. Bu makineyi hareket ettiren, kolları, bacakları, gövdesini oluşturan bütün kısımlara mekanik parçalar diyoruz ve makine mühendisleri tarafından tasarlanır. Mekanik kısımları, insanların kasları, kemikleri gibi düşünebiliriz. Bu makinenin dışarıdan aldığı bilgileri beynine ileten, o bilgiler hakkında yorumlar üreten ve yorumlarının sonucunu mekanik parçalara ileten kısımlara ise elektronik parçalar diyoruz ve elektronik mühendisleri tarafından tasarlanır. Elektronik kısımları ise insanın sinir hücreleri ve beyni olarak düşünebiliriz. Bilgisayar teknolojisi ise beynin içinde devreye giriyor. Aldığı bilgileri yorumlayan, sonuçlar çıkaran ve o bilgilere göre nasıl hareket edeceğine karar veren sistemdir. İnsan için beyindeki algılama, sonuç çıkarma olayları örnek verilebilir. Peki o zaman, ROBOTİK ne demekti? Robotik: Robotlar belirli amaçlar için görevlendirdiğimiz, çevreleriyle etkileşime geçebilen , programlanabilir, akıllı makinelerdir. Şekil 2’ de insansı bir robot olan Asimov’ u görüyorsunuz. Şekil 2 Asimov Robotlar kullanım alanlarına göre çok çeşitlilik gösterirler. Bunlar; 60 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Endüstriyel robotlar Doktor Robotlar Savunma Robotları Astronot Robotlar İnsansı Robotlar Arama Kurtarma Robotları Çiftçi Robotlar Yardımcı Robotlar Eğlence Robotları Robotlar içerisinde bulundukları ortamı algılar ve çevreden edindiği bilgiye göre davranır. Algılayıcı: Robotlara içerisinde bulundukları ortamdan bilgiler aktaran parçalardır. Robotlar görevlerini bu algılayıcılardan aldıkları bilgilere göre yaparlar. Örneğin: mesafe algılayıcı, ışık algılayıcı, çizgi algılayıcı vb. Eyleyiciler: Robotların hareket sistemini oluştururlar. Algılayıcıların sağladığı bilgiler sonucunda, robotun aldığı kararı uygulayan parçalardır. Örneğin: motorlar, lambalar, mikrofonlar vb. Şekil 3 Mesafe Algılayıcı Şekil 4 Motor ve Tekerlek Kontrolcü: Diğer ismi mikro işlemcidir. Robotların beyni diyebiliriz. Bütün bilgiler kontrolcüye gelir ve gereken tepki kontrolcüde oluşturulduktan sonra ilgili kısımlara iletilir. Şekil 5 Kontrolcü Kartı Şekil 5’ te etkinlikte kullandığımız robotun kontrolcüsünün de içinde bulunduğu kontrolcü kartını görebilirsiniz. Algoritma: Bir görevi yapabilmek için bütün adımların birbirini takip edecek şekilde sıralanmasına denir. Algoritma kelimesi hem matematikte hem de bilgisayar biliminde aynı anlamı ile kullanılır. 61 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Kelimenin kökeni Ebu Abdullah Muhammed İbn Musa El Harezmi’ ye dayanır. Harezmi cebir alanında yaptıklarıyla bilinir ancak ilk algoritma örneklerine de onun çalışmalarında rastlanır. Algoritmayı bir işin yapılması için gereken akış şeması olarak da düşünebiliriz. Etkinlikte verilen örneği hatırlayalım. Robotumuzu kapıdan çıkarmak için verdiğimiz bütün komutlar ve onların mantık sıralamasının oluşturduğu akış şemasına algoritma diyoruz. Bizler algoritmalar oluşturabilir miyiz? Üzerinde yaşadığımız toprakların, medeniyetin doğuşundan, matematik fen gibi bilimlere yaptığı katkı ve tanıklığı unutmamalıyız. Bir yanımız medeniyetin beşiği Mezopotamya, diğer yanımız eski Yunan... Bizler Harezmi gibi mükemmel bilim insanlarının mirasçılarıyız. Elbette yapabiliriz. Ayrıca farkında olmadan her gün yüzlerce algoritma üretiyoruz ve onları uyguluyoruz. Şekil 6’ da gündelik hayatımızda çok sık kullandığımız akış şemasına bir örnek verilmiştir. Şekil 6 Akış Şeması Algortimalar, makinelerin ve robotların çevreden topladıkları bilgilere göre nasıl davranacaklarını belirlerler. Robotun beyni gibi davranırlar. Arakadaşlar aklınıza takılan bütün soruları bizlere sorabilirsiniz. İleride aklınıza takılırsa da bizlere mektuplarda sorabilirsiniz. 62 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 BİLİM VE TEKNOLOJİ KOLEKSİYONU SERGİ ALANI Bugün geçmişten günümüze bir yolculuk yapacaksın. Her binada farklı görevler seni bekliyor; hazır mısın? Başlıyoruz. 63 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 64 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 65 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 66 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 67 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 68 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 69 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 İMALAT 70 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 İşimiz özünde ahşap işlemek.. Olabildiğince uç örnekler gösterek başladık etkinliğe. Ahşaptan yapılmış kanat çırpan kuşlar, yürüyen, sese duyarlı dinazor modelleri .. Böylelikle biraz sonra kullanmaya başlayacağımız makinalardan neler ortaya çıkabileceğini görmelerini istedik. Daha sonra yapacağımız modele geldi sıra, uçak.. Öncelikle kullanacağımız aletleri tanıdık. Torna, zımpara ve kıl testere.. Aletlerin başında yığılmaya önleyerek akıcı bir üretim hattı sağlamak için gruplaştıktan sonra koyulduk çalışmaya. Çalışmalarımızı iki aşamada özetleyebiliriz. İlk aşamada montaj için parçaların hazırladık. Bu kapsamda, uçağımızın kanat ve arka kuyruk parçalarının kenarları zımpara makinasında düzeltildi. Daha sonra parçaların köşeleri yine zımpara makinasında çeyrek daire olacak şekilde yuvarlandı. Zımpara istasyonundan sonra sonraki durak kıl testere idi. Burada, diktörtgen ince bir levhaya kıl testere yardımıyla pervane şekli verildi. Daha sonra geldik torna makinalarının başına. Kübik bir parça torna makinasına bağlanıp küresel hale getirildi ve uçağımızın pilotu oluşturuldu. Son olarak el zımparalara girdi devreye. Burada uçağımızın iniş takımını ve gövdesini oluşturan parçalar zımparalanarak kenarları düzeltildi. Böylelikle tüm parçalarımızın üretimini tamamlamış olduk. Şimdi geldik ikinci aşamaya, montaj hattı.Kanatlar çakıldı.. El ile dakikalarca zımparalanan gövde kanatlara vidalandı.. Arka kuyruk yapıştırıcı yardımıyla iniş takımları ise vida ile gövdeye sabitlendi. Pervanemizi uçağın önüne vidaldıktan sonra, tornada şekil verdiğimiz plotumuz uçağa yerleştirildi. Artık uçuşa hazırız.. Bu etkinlik sayesinde ahşap işlemede kullanılan aletlerin bir kısmını tanıdık, aletlerle birebir etkileşimde bulunduk, el becerimiz, hayal gücümüz gelişti. Ama en önemlisi, başından sonuna emek verdiğimiz bir son ürün çıktı ortaya Geri dönüp baktığımızda bunu ben yaptım diyebileceğimiz birer anı vardı elimizde artık. Kısacası, ürettik ve üretmenin tadına vardık. 71 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 GIDA MÜHENDİSLİĞİ 72 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Gıda Güvenliği: Gıda güvenliği hakkında genel bilgi verilmesi ve gıda güvenliği konusunda bireylerin dikkat etmesi ve yapması gerekenlerin konuşulması. Küfler hakkında bilgi verilmesi ve nişastalı su ile küf yetişmiş nişastalı suyun iyodin ile renk değiştirmesi mekanizmasının uygulamalı gösterilmesi. Elleri iyi yıkamamın önemi ve UV ışık altında parlayan toz ile ellerin ne kadar iyi yıkandığının ve el yıkarken nelere dikkat edilmesi gerektiğinin uygulamalı anlatımı Çikolata Etkinliği: Çikolata yapımı ve bileşenleri hakkında genel bilgi verilmesi. Çikolata yapımının evrelerinin anlatılması ve konçlama ile temperleme kısımlarının uygulamalı gösterimi. Çikolata yapımı sırasında karşılaşabilecek sorunların -yağ ve şeker çiçeklenmesianlatılması Gıda Kimyası Bölüm 1: Enzimatik kararma tepkimelerinden bahsedilmesi ve kesilmiş meyveler üzerinde uygulamalı anlatımı. Meyvelerin olgunlaşma süresi boyunca oksijen tüketimi ve etilen üretiminden bahsedilmesi. Sıcaklık değişimi olmadan jel hazırlama tekniğinin anlatılması çeşitli aromalarla aljinat ve kalsiyum klorür çözeltileri yardımıyla jel hazırlanmasının uygulamalı gösterimi. Gıda Kimyası Bölüm 2: Yüzey gerilimimin anlatılması kohezyon ve adezyondan görseller yardımıyla bahsedilmesi. İyonik suda yüzen yumurta, karabiberin deterjan sayesinde su üzerinde yüzmesi, tüpteki suyun kokav durması vb. örneklerin uygulamalı gösterilmesi. Kararma dışındaki renk değişimlerinden bahsedilmesi ve antosiyanin ve myglobin/ oxymyoglobin renk değişimlerinin lahana ve et üzerinde uygulamalı gösterimi. 73 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 SON SÖZLER 74 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Bilim İnsanı Olmak Ne Demek? Eski devirlerdeki insanları düşündüğümüz zaman, “mağarada yaşayan insanlar doğa olaylarına nasıl tepki veriyorlardı?” diye merak ediyoruz, zaman zaman bunları belgesellerde izliyoruz... İnsanlar çekiniyor, korkuyor, dehşete düşüyor... Gökyüzüne bakınca başka, toprağın altını düşününce bambaşka duygular gelişiyor... Bu yüzden de baktığınızda her güce yönelik Hititlerde 40-50 civarı Tanrı var... İlk insanların her açıklayamadıkları olayı Tanrıların Gücü ile izah etmeye çalıştıkları anlaşılıyor... Sayı değişse de, benzer niteliklerde Tanrılar çeşitli kültür ve medeniyetlerde kendini gösteriyor... Tabii bu ara bu Tanrılarla işbirliği yaptığını belirten ve çok farklı güçleri olduklarına insanları inandırmaya çalışan sihirbazlar ortaya çıkıyor ve bu sihirbazlar halkı ve topluluk liderlerini sömürüyordu... Çocukluğumda Tenten’in (çizgi romanı olan gazeteci, Kaptan ve köpeği Fındık, Profesör Turnusol arkadaşları) İnka’lardan (Güney Amerika’daki eski bir medeniyet) kurtuluşu beni etkilemişti... İnka’lar Güneşe tapıyorlar ve bir şekilde İnkaların hazinesi için gelen Tenten’i idama mahkum ediyorlar... “Son isteğin nedir?” diye soruyorlar. Tenten o ara bir gazete parçasında bir sonraki güneş tutulmasının hangi gün ve saat kaçta olduğunu okumuştu. Diyor ki, “ben falan günün sabahında saat 06:23’de idam edilmeyi istiyorum...” İdam da dışarıda bir sürü çalı çırpının üzerine Tenteni eli kolu bağlayıp o saatte yakma şeklinde gerçekleşecek... Tam o saat geldiğinde Tenten Güneş Tanrısıyla konuşmaya başlıyor, ve Güneş Tanrısına anlatıyor, Güneş Tanrısının kendisiyle konuşmasını İnka’lara aktarıyor: İnka’lar yanlış hareketlerini düzeltmezse bütün faydalı gücünü İnka’lardan esirgeyeceğini belirtiyor... Tabii ki İnkalar Tentenin söylediklerine inanmıyor... Ama güneş tutulmaya başlayınca, hemen Tentenin önünde secde ediyorlar, Tenten ve arkadaşları böylelikle kurtuluyor... İnsanlar da yaşamlarının gerektirdiği ihtiyaçlar için bir arayış içerisine giriyorlar... Bildiğiniz gibi Mısır’da Nil her yıl taşardı ve 75 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Tarlaların sınırları kaybolurdu. Alan hesapları bunun için bulundu. Geometrideki buluşlar tarım arazilerinin alanlarını ve sınırlarını hesaplamada kullanıldı... Para ve ticaret altının ve gümüşün saflaştırma tekniklerinin geliştirilmesini ve aritmetiğin de gelişmesine neden oldu... Lidya ve Med’ler arasındaki savaşı Tales’in sonlandırması güneşin tutulmasını tahmin edebilmesi ile mümkün oluyor, Tenten’den yüz yıllarca önce, hem de gerçek olarak... Yazının bulunması tarihte bambaşka bir çağı başlatıyor... Önceleri tabletler, sonra papirüs, kâğıt, matbaanın kullanılması ve bilgisayar teknolojisi tarihin çehresini değiştiriyor... Bilgisayarın temellerini bir İslam Bilgini olan El Harizmi’nin (M.S. 700) geliştirdiğini tarihin görünmez kahramanı olarak not etmek gerekiyor... Bilgisayar bilimlerinin diğer kurucularını da anmak gerek B. Pascal (Pascal üçgenini öğrendiniz sanırım, aritmetik makinası buluyor ayrıca), C. Babage, Lady Ada, J Attasanoff... Dünyanın her yerinde insanlar düşüncelerini kâğıda dökerek, deneyerek insanlığın birikimini arttırıyor... Bazılarını yansıda gördünüz: Newton, Hegel, Kopernik, Edison, Comte, Fourier, El Heysem, İbni Sina, Dekart, El Razi, Galile, El Harizmi, Gagarin, Leonardo, Laplace, Volter, Turing, Franklin... 1946’daki Eniac dünyadaki ilk bilgisayar olarak tarihe geçiyor... 18 bin vakum tüplü, 30 ton ağırlığında, dakikada 5000 toplama ve 500 çarpma yapabiliyordu. 1847’de Edison en büyük buluşu elektrikle aydınlanmayı insanlığa hediye ediyor. 1874’de G. Bell telefonu icat ediyor... 1900’lerin hemen başında Ford otomobili yapıyor... Sanmayınki, Ford, Bell ve Edison bir gece yatıp hemen ertesi günü bunları geliştiriyor... Onlardan önce yapılmış o kadar çok çalışma var ki, temel bilimler, matematik, fizik, kimya gelişiyor, insanlar bazı ilkeler buluyor, bu ilkelerin ışığında daha sonraki denemeler faydalı modeller haline geliyor ve imalata başlanıyor... Mikro ve Nano teknolojilerle ilgili gerek Haluk Hoca ve gerekse Kıvanç Hoca üzerinde durdular, 30 ton ağırlığındaki ilk bilgisayarı ve şimdi ulaşılan noktayı düşünün... Bu böyle duracak mı? Nano makinalar, suyu ve havayı temizleyen sistemler hala gelişme aşamasında... Dayanıklı, kendi yapısını belirleyen ve kendini değiştiren akıllı malzemeler, Akıllı camlar, Akıllı kaplama malzemeleri, Akıllı boyalar... Genetiği tasarlanmış bakteri, hayvan ve bitkiler, Kısırlaştıran ve kısırlaştırılmış tohumlar, Atık su temizleyen bakteriler... İnsansı robotlar, 76 15. Yaz Bilim Okulu Giyilebilir Ağustos 2015 bilgisayarlar, Sesle kumanda edilen bilgisayarlar... İnsan vücudunda süperbilgisayarlar: Doğrudan organlarımıza, beynimize ve sinir sistemine takılan çipler ve sensörler... Bütün bu gelişmelere biz seyirci mi kalacağız, sadece teknolojiyi tüketecek miyiz? Bizim bu gelişmelerde katkımız olmayacak mı? Bizim bütün bunları yapan diğer insanlardan farkımız var mı? Ne yapmamız gerekiyor? Yapmamız gerek üç şey var, Bu üç şeyi çok güzel bir şekilde özümsememiz ve Hayatımızın her alanına yansıtmamız gerekir... İhtiyacımız olan 3 şey: 1. Çalışmak 2. Dürüst Olmak 3. Sevmek Fatoş Yarman Vural 77 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Etkili Öğrenme Her şeyden önce çalışmaya başladıktan 20 dakikadan sonra beynin öğrenme etkinlik derecesi hızla düşer, bu nedenle 20 dakika sonra 5 dakika ara vermek beyni tekrar en yüksek öğrenme seviyesine ulaşmasını sağlar. Ama bu 5 dakikayı TV veya bilgisayar karşısında harcamamak gerek, çünkü ekranların karşısında o renkli, müzikli canlılık bizi esir alır ve hiçbir zaman 5 dakikada bitmez... Çalışırken omuz, boyun kaslarımız gerginleşir, bu 5 dakikada esnetme yapmak güzel olur, su içmek, bir şeyler yemek de 5 dakika içine sığdırılabilir. Bir romanı okurken yatarak da okuyabilirsiniz, ama çalışırken en ergonomik konumda oturmanız ve okumanız gerekir... Beyin hareketi sever, okurken okuduğunuz kısmı yazıların parmakla altını çizermiş gibi okumak hafif baş hareketi ile beyninizi aktif tutar. Sabit gözlerle okumak bir süre sonra gevşemenize, daha sonra da uyuklamanıza yola açar... Beyin başka neyi sever demiştik, renkleri sever. Bu nedenle okurken renklendirme yapmak iyi olur. Ancak beyin cümle bilmez, paragraf bilmez, beyin kelime bilir. Tüm cümleyi ve tüm paragrafı renklendirmek doğru değildir. Bu nedenle sadece o cümlede önemli gördüğünüz kelimeyi (bir veya iki kelime) renklendirmeniz öğrenmenizi etkinleştirir. Kitabın yan kısmına bu kelimeleri yazabilirsiniz. Özet çıkarıyorsanız, kitaptan cümleyi kopya ederek yazmayın, kendi cümlenizi yazmanız gerektiğini unutmayın. Tekrar çalışmak aynı şeyleri olduğu gibi yeni baştan okumak değildir. Beyin boşlukları çok güzel doldurur, örneğin bir paragrafın ilk ve son kelimesini (ki bu kelimeler renklendirdiğiniz kelimeler) okuduğunuzda hemen hatırlarsanız arada ne olduğunu... Eğer ilk ve son kelime size hiçbir şey hatırlatmıyorsa o kısmı yeniden okumanız gerekecektir. Neler kazandığınızı düşünün, örneğin iki öğrenci 90 dakika çalışsın. Biri klasik yöntemle hiç kalkmadan 90 dakika çalışsın. Ne demiştik en başta, insan ilk 20 dakikada öğrenir. Hocanızın soruları buradan çıkarsa ne ala, ama son 70 dakikadan çıkarsa o zaman çuvallayacaktır. Diğer öğrenci de yukarıda anlattığımız gibi çalışsın. Yani 20 dakika çalış 5 dakika ara şeklinde çalışsın. Yani 20+5, 20+5, 20+5, 15; toplam 15 dakika kaybınız oldu, hâlbuki bir önceki yöntemle çalışanın tam 70 dakikası çöpe gitti... Ben o kadar masa başında oturdum, işte oturduğunla kaldın maalesef... 78 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Masanızda kitap kalem ve defterinizden başka bir şey olmamalı... Bunun dışındaki her şey caydırıcıdır... Kitaplarınız ve siz, dünyada başka bir şey yok, böyle bir yaklaşımla odaklanmanız başarıya ulaşır. Masanızın karşısında yatak varsa, o yatak sürekli davetkâr biçimde gel uzan, kemiklerin yoruldu diye yumuşaklığını hatırlatacak ve sizi masadan uzaklaştıracaktır. Bir kez yatay vaziyete geçince doğrulması zor olur. Masanızda yiyecek olması vs. gibi şeyler de etkili öğrenmeyi olumsuz yönde etkileyeceğini unutmayalım. Bir de öğretmenlerinizle konu ne olursa olsun çatışma içine girmeyin, Öğretmenimize her zaman “Peki Efendim” lerle yaklaşmak çok güzel sonuçlar üretecektir. Size bir iki ilave yapayım sevgili Ata Hocamızın anlattıklarından, bu okulunuzdaki Niçin Kitabında var... Kitapta okuduğunuz her cümleyi, bunun sorusu nedir diye düşünün. Yani hangi soruyu sorarsam, tam olarak bu cümleyi cevap olarak verirsiniz. Bunun detaylarını size fotoğraflarınızı gönderdiğimiz cd de (veya taşınabilir bellekte) okuyabilirsiniz... Ayşegül Gözen 79 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Nereleri gezdik, neler gördük? Bölüm ziyaretimize ring otobüsünden inen sizleri karşılayarak başladık. İlk olarak Ayaslı Araştırma Merkezi’nden başladık. Binaya adını bölümümüzden mezun ve eski öğretim üyesi Yalçın Ayaslı ve eşi Serpil Ayaslı vermiştir. Binada 19 adet laboratuvar, iki adet temiz alan (hassas çalışmalar için her türlü tozdan arındırılmış), bir adet yankısız oda ve anten kulesi bulunmaktadır. Binamız enerjisinin bir kısmını cam tavanında bulunan elektrik panellerinden karşılamaktadır. Aynı zamanda yağmur suları artılıp musluk suyu olarak da kullanılmaktadır. Ayaslı Araştırma Merkezi’nde, görüntü işleme (elektronik (dijital) görüntü verilerini, elektronik ortamda (bilgisayar ve yazılımlar yardımı ile) amaca uygun şekilde değiştirmeye yönelik yapılan bilgisayar çalışması(1)) yöntemi kullanılarak iki boyutlu olarak kaydedilmiş resim ya da videoların işlenerek üç boyutlu hale dönüştürülmesi bir televizyon yardımı ile gösterildi. Gezimize Elektrik Makinaları Laboratuvarı ile devam ettik. Evimizde ya da işimizde .çoğu alette kullanılan elektrik makinalarının içinde tellerden yapılmış olan sargılar olduğunu, bu sargılarının elektriğe bağlanması halinde oluşturduğu manyetik alan kuvveti ile de şaftının dönmeye başladığından kısaca bahsettik. Bir sargıyı enerjilendirdiğimizde nasıl bir kuvvet oluştuğunu gözlemlemek için ise içinde sargı olan bir frizbiyi fişini prize taktık ve altındaki metal levha üzerinde ağır olmasına rağmen nasıl havada durabildiğini gördük. Daha sonrasında Kontrol Laboratuvarı’na gittik. Burada bir sürü model uçak gördük. Bunlar uzaktan kumanda ile insanlar tarafından kontrol edilebilen uçaklardı. Bunlara insansız hava aracı da denilmektedir (kısaca İHA). İHAlar günümüzde erişilmesi zor olan noktalara ulaşmak, görüntülemek, askeri amaçlı ve yangın söndürme gibi işlerde kullanılmaktadır. Örnek bir İHA otopark alanında kısa bir deneme uçuşu ile gösterildi. 80 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Odtü Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümü 81 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Çocuklar Gördüm. . . Yüzlerinde tebessüm olan çoçuklar gördüm... İçlerinde öğrenme sevdası... Minik yüreklerinde heyecan... Yaşam çoğu zaman eşit dağılmaz insan hayatına... Kimin de eksik kimin de az fazla. Çoçuk nerden bilsin? O saftır, yumuşakcıktır.. İçine çeker resmen seni.. Yaz aylarında bisikletten düşüp, yaralanan dizleri yoktu onların.. Deniz yanıkları da. Sabah kahvaltılarında, ‘’Sütün soğudu haydi kalk ’’ diyen anaları da yoktu kim bilir? Ceplerine her sabah harçlık koyan babaları da? Dışı küçük, içi kocaman yürekler gördüm... Meraklı gözleri ile etraflarına bakan. Sürekli abla ve ağabeylerinden bilgi almaya çalışan. Onlara ne kadar şanslı oldukları söylendi sürekli. Türkiyenin bilimine ışık tutan, kocaman bir deniz fenerine, ODTÜ’ye, konuk olmuşlardı. Gözlerinin önlerinde kocaman distilasyon kolonları, soğutma kuleleri, peristaltik pompalar, rengarenk kimyasal çözeltiler.. Bir masal diyarındaydılar.. Kahramanları kendileriydi... Hepsi hayallerindeki mesleklere şekiller verdi bu diyarda.. Kimi mühendis, kimi hakim, kimi doktor, kimi dekan, kimi pilot olmak istiyordu... Ülkemiz için büyüyen güzel ve de utangaç çocuklar gördüm... Herbiri, bu ülkenin geleceği. Masumiyetlerinin baki kalacağını umut ettiğim çocuklar.. Ahlaklı ve de saygılı gençler yetiştiren, fedakar, idealist öğretmenler... Elleri öpülesi öğretmenlerin, öğreten 82 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 ablaların, ağabeylerinin eseriydi bu çocuklar... Şehirlerde imkanı olup da okumayan, teknolojik mutsuzluğa hapsolmuş akranlarına bir hayat dersi.. Sadece gülümsediğim için, teşekkür eden çoçuklar gördüm... Yaşı küçük, hayatta tattığı acıların büyük olduğu çocuklar. Kimi yoksulluktan, kimi savaştan okumaya, öğrenmeye sığınmış coçuklar... Değer yargıları oturmuş pırıl pırıl, tertemiz beyinler... Sizlere yakın olmak müthiş bir keyifti... Yine gelin bizlere misafir olun... Kapımız sizlere daima açık.. G.Bengüsu TEZEL /Kimya Müh. Arş.Gör. İyi Niyet, Saflık, Heyecan... Değerli ve daha da değer katılmayı bekleyen İlkyar çocukları... Bu aşırı sıcak ve bunaltıcı yaz gününde, bizleri tekrar tatlı bir telaşa ve heyecana sokan, bizim dahi yaptığımız işe, çalıştığımız konuya farklı bir açıdan bakmamızı sağlayan güzel çocuklar... Makine mühendisliği lisansüstü çalışma laboratuvarını ve lisans akışkanlar mekaniği laboratuvarını ziyarete geldiler ve makine mühendisliğinin başlıca havacılık ve diğer akışkanlar mekaniği uygulamaları hakkında temel bilgi edindiler. Rüzgar tüneli laboratuvarında, çağımızın çoğu çocuğunun hayali olarak düşündüğümüz pilot olma konusu hevesinde belki daha derin ve belki de bu hayalin hayal ötesinde gerçekleşebilecek bir mevzu olduğunu aşıladık onlara. Öncelikle basit fizik terimleri tanıtımından tüneldeki deney düzeneklerine giriş yaptık, neler yaptığımızı nasıl yaptığımızı anlattık. Başta biz üniversite okuyan/okumuş kişilere bile yabancı ve yenilikçi gelen bu bilim dünyasının harikalarıyla bu şekilde tanıştırdık onları. Ayrıca bölümümüzün lisans laboratuvarını gezerken de evlerimizde, okullarımızda musluklarımızdan akan suyun, kaynağından başlayarak bizlere nasıl ulaştığını en temelden anlattık. Ek olarak, yine ev içindeki makine örneklerinden devam ederek bulaşık makinesinin çalışma prensibini anlattık, saydam kaplamalı, dışarıdan iç mekanizmaları görünen bulaşık makinesi belki onlara bir oyun havuzu gibi geldi bir an ama o an önemli olan, onların çocuk gözlerinin gördüklerinden öte, çocuk beyinlerine aldıkları ilhamdı. Bunları anlatırken dikkat 83 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 çektiğimiz en başlıca konulardan biri ise enerji ve doğayı koruma bilincinin hepimiz için ne kadar önemli ve mühendis olabilmenin gerekliliklerinden olduğuydu. Onlarla dolu dolu geçirdiğimizi düşündüğümüz bu değerli vakitte hem o yeşertilmeyi bekleyen tohumlar hem de biz gençler bir saatliğine de olsa farklı bir heyecan, düşünce yapısı ve psikolojide olduk. Kendimizden ötesini bahsedecek olursak, onlara bilim adamı olmanın veya fizikle uğraşının bu denli yakın olduğunu gösterdik. Meraklı gözlerle, kaçamak veya gayet cesur cevaplarla-sorularla bizlere gelen ışığa bi nebze olsun doğru yerleri aydınlatmak için yol gösterdik. Umarız ki, ileride o çocuklarla bir daha karşılaşırız ve buralardan aldıkları güzelliklerin üzerine çok daha fazlasını da katarak bu sefer bizim meraklı gözlerimiz, heyecanımız ve saflığımız karşısında onlar bize ışık tutar... Burak Gülsaçan, Cenk Çetin, Gizem Şencan 84 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Teknolojinin Doğru Kullanımı Sevgili Arkadaşlar, 4 Son zamanlarda bazı umutsuzluklar duydum öğretmenlerden… “Hocam bizim toplumu değiştirme rolümüzü, mesleğimizin önemini, geleceği bizlerin yetiştirdiğini o kadar güzel anlattınız ki, mesleğimizle tekrar gurur duyduk. Anlattıklarınızdan neyi yapıp, neyi yapmadığımızı sorguladık… Hocam, iyi diyorsunuz da, bu işin sacayakları gibi 3 bacağı yok mudur? Biz okulda ne kadar çaba gösterirsek gösterelim, aile var, bir de hepimizin dışında akıp giden yaşamın herkesi etkileyen, çocukları cezbeden tarafları var. Alışveriş merkezleri, bilgisayar oyunları, cep telefonları, internet… Bütün bunlara karşı biz ne yapabiliriz ki?” Tarihte hatırlarsınız Avrupa’daki insanların ne kadar büyük acı çektiğini. Kilisenin kurduğu engizisyon mahkemelerini, cennetin tapusunu, anahtarını insanlara parayla sattığı karanlık çağları… Avrupa’daki insanlar nasıl kurtuldu bütün bu cendereden? Belki şu kişilerin liderliği vs gibi çeşitli cevap ve yorumlar getirilebilir… Ama bana kalırsa değişimi tetikleyen matbaanın icadı oldu… Matbaanın icadıyla okuma yaygınlık kazanmaya başladı, çünkü daha önce el yazması kitaplar sadece ayrıcalıklı kimselerde kalıyordu… Matbaayla o kadar çok kitap basıldı ki, herkes büyük bir coşkuyla okudu, kendi aralarında tartıştı, bunun sonucu daha çok sorgulama, daha çok düşünme, daha çok deney süreçleri yaşandı… Sonunda kilisenin insanlar üzerinde kurduğu hegemonya sona erdi… Bilim teknoloji boy atmaya başladı… Salgın hastalıkların sebep olduğu şehirlerin yok olması gibi toplumları derinden etkileyen felaketlerin nedenleri bulundu, giderek insanlar daha refah içerisinde yaşama ve yaşatmanın yollarını buldular… (Tabii son cümlede tartışacak ve söylenecek çok şey var…) Kısaca bilginin sınır tanımayan yaygınlaşması değişimi beraberinde getirdi… İçinde bulunduğumuz çağda hepimiz farkındayız, çok daha fazla ve çok daha hızlı değişimler yaşanabiliyor… Tüm bunların hepsi bilginin doğru kullanılması ile yakından ilgili… Arkadaşlar şu anda taşınabilir, çubuk veya “flash” bellekler var biliyorsunuz. Bilgisayara bağlıyorsunuz, cep telefonlarına veya diğer cihazlara da bağlamak mümkün ve bunların kapasitesi sürekli artıyor… Her sene bir yenisi çıkıyor… Mega Byte (MB) seviyelerinden hızla Giga Byte (GB) seviyelerine çıktı… 1, 4, 8, 32 derken 64 GB’ler çıktı… Şu anda piyasada 256 85 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 GB’lıklar var, gelecek seneye 512 GB’lık taşınabilir bellekler, 2 sene sonra da 1 TB’lık (Tera Byte) belleklerin çıkacağı belirtiliyor… (1kB, 1 kilo Byte = bin Byte; 1MB= bin KB, 1GB= bin MB, 1TB=bin GB) İnternetten takip edebilirsiniz bu gelişmeleri… Şimdi bu 1 TB’lık bellek ne demek? Hesaplamaya çalışalım: 1 sayfa sıkışık olmayan yazı yazsanız bir kelime işlemcide, örneğin “word” de, bellekte ne kadar yer tutuyor? Diyelimki 20 kB (kilo Byte), 250 sayfalık bir kitap 5000 kB, yani 5 MB yapar… 200 kitap ise 1GB bellek kaplar… 1 TB’lık bellek ise 200 bin kitap demektir… Sıkıştırma teknikleriyle bu sayı çok daha fazla rakamlara ulaşabilir… Düşünün bu ne demek? Küçücük cebinize girebilen bir bellekte 200 binden fazla kitap… Düşünün o kadar kitabı kaç katlı kütüphanenin rafları taşırdı? Sadece kitap olarak düşünmeyin, yapamadığımız deneyler… Neredeyse insanlığın birikimini cebinizde taşıyacak hale geliyorsunuz… Bu müthiş bir potansiyel anlamına gelmiyor mu? Yani önümüzde bilgi mevcut, bize kalan bunları öğrenip, sentezlemek, faydalı yeni bilgilere ve yeniliklere dönüştürmek kalıyor… Önümüzde çeldiriciler var… Tıpkı matbaanın Anadolu’ya gelişindeki 3 asırlık gecikmelere neden çeldiriciler gibi… Hattatların “Allahın kelamının üzerine makina basıyor…” diye söylenti de çıkarttıklarından bahsedilir… Şimdi de bilgisayar oyunları, diziler, tatmin edilmemiş duygularımızın sapkınlıkları; hiçbir beyinsel çaba gerektirmeyen bir sürü eğlenceli şey, bir sürü uyuşturucu önümüzde… İnternetin ve teknolojinin sunduğu imkânlar ya bizi zihin uyuşukluğuna neden olan ortamların bataklığı içinde boğmaya devam edecek, ya da biz doğru bilgileri ayıklayıp, temel bilgileri, insanlığın birikimini öğrenip onun üzerine bir şeyler koyma çabasına gireceğiz hep beraber… Matbaanın bu topraklara geç gelmesi nedeniyle kaybettiğimiz zamanı şimdi yeni teknolojilerle telafi edebiliriz... Yalnız teknolojiyi doğru kullanmak belirleyici olacak… Teknolojiyi sadece kullanarak, üretenlerin denetimine girdiğimizi unutmamak gerekir. Teknoloji kötü birşey değil… 86 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 İnsanların hayatını kolaylaştıran bir çok güzel yönü var... Köylerimizde eskiden billur gibi akan dereleri plastik teknolojisi işgal etmiş durumda… Poşetler, leğen artıkları, plastik sandalye, masa kırıkları hiç güzel görünmediği gibi suda yaşayan canlılara zarar ver miyor mu? Plastik teknolojisi kötü mü? Herkesin saygısızca her an, derste, sinemada, tiyatro salonlarında dahi kullandığı, çeşitli yozlaşmalara, cinayetlere, ailelerin yıkılmasına neden olan cep telefonu teknolojisi kötü mü? Düşünün depremde bir köşeye sıkışıp kalmış insanların cep telefonu sayesinde kurtuluşlarını… Sonuçta bizim teknolojiyi doğru kullanmakla ilgili, Okumakla ilgili sorunlarımız var… Eğer kendimizi disiplinli biçimde teknoloji kullanmaya yönlendirmeye başarırsak, hem kendimiz, hem ülkemiz, hem de insanlık için çok güzel şeyler yapabiliriz… Çünkü bilgi elimizin altında… Elimizin altında yatan bir dev var… Hepimiz muazzam kitaplıkların sahibiyiz… Hep beraber daha güzel bir dünyanın gelişmesini sağlayabilirsiniz, Çünkü siz geleceksiniz, gençsiniz, güzelsiniz... Hepinize selam ve sevgilerimi yolluyor, özlemle yanaklarınızdan öpüyorum... Hüseyin Vural Toplum ve Bilim Merkezi Topluma Erişim Grubu 87 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 Zihinler Fora İnsanın bir şey yapması için en başta onu istemesi gerekir derler. İlkyar Yaz Bilim Okuluna katıldığınıza göre hepimiz için hayatımızdaki en önemli konulardan birisi olan öğrenme isteği ve merak ya sizlerde hali hazırda mevcut ya da oluşmaya başladı demektir. Bu konuda çok şanslısınız. Çok şanslısınız çünkü dünyada büyük icatlara imza atmış bilim adamlarına nasıl başardıkları sorulduğunda ortak cevabın “Merak Ediyordum” olduğu görülmüştür. Konu öğrenmeden açılmışken, beynimiz öğrenmenin gerçekleştiği organımız olup BEDAVA dır. Doğuştan sahip olduğumuz en büyük sermayemizdir. Eğer beynimizi daha iyi tanır ve nasıl çalıştığını öğrenirsek onu daha iyi kullanırız. Dolayısıyla daha akıllı insanlar oluruz. Unutmayın ki dünyayı akıllı insanlar şekillendirir. Peşinden koştuğumuz tutku ve meraklarımız, iyi kullandığımız aklımız ile öğrenmek istediklerimizi kolayca öğrenir ve mecbur olduğumuz değil istediğimiz gibi bir hayat yaşarız. Hem okul hayatınızda hem de hayat okulunuzda yolunuz açık olsun. Nasıl açık denizlerde yol almak için “Yelkenler Fora” deriz, hayat yolculuğunuzda da “Zihinleriniz FORA” olsun. Tekrar aramıza hoş geldiniz. Akın Kağan Akçalı 88 15. Yaz Bilim Okulu Ağustos 2015 FOTOĞRAF ALBÜMÜ 89 Hocalarımız… Ahmet Türer Akın Akdağ Arif Bayırlı Ayşegül Gözen Dilek Çankaya Edibe Aydın Gül Sosay Gülseren K. Akay Günizi Kartal Fatoş Y. Vural Halil Kalıpçılar Haluk Külah Hande Üstünel Hasan Nami Güner Hüseyin A. Öktem Hüseyin Vural Kıvanç Azgın Lale Akarun M. Metin Yavuz Mahmut K.oğlu Mehmet Zeyrek Mehmetcik Pamuk Mete Köken Murat Kırdar Mustafa Korkmaz Nejan Huvaj Nilgün Peker Özgür Kişisel Serkan K.oğlu Sıddık Yarman Sinan Kalkan Tolga Can Turgut Önder Uğurhan Akyüz Utku Büyükşahin Vedat Tanrıverdi Yıldıray Ozan Zafer Bozkuş Akın K. Akçalı Ali Ersin Dinçer Amine H. Ataş Ahmet N. Şahin Emre Haspolat Eray Şentürk Ezgi Budak Ezgi Köker Fatih İlhan Halil Güllü Hasan Yurtoğlu Mustafa Kavici Mustafa Şat Osman Seçmen Burak Gülsaçan Cenk Çetin Gizem Şencan Gönüllülerimiz… Ali Salman Asım Doğan Ayda Ayaz Berivan Polat Betül Demiray Büşra Aksoy Büşra Küçük Büşra Kutlu Çiya Aydoğan Elvan Keskin Emine Ataş Eyüp Şen Ferman Kılıç Hafize N. Öğret İbrahim Eti İmran Şahin İrem Ömeroğlu İsa Ağıt Kadir Aksoy Kadriye Yılmaz Kasım B Çevik Mehmet Bozoğlan Mehtap Yonca Meltem Akbulut Mehmet Ercan Merve Arslan Merve İzmir Merve Yiğit Mustafa Çubukçu Nuray Tezcan Nurhak Daşdemir Özlem Yalçın Ömer F. Akça Onurcan Kaya Özde N. Kulakçı Sacide Öztürk Sedat Pala Selin Erdoğan Serhat Orhak Sevda Yıldız Süleyman K.oğlu Tuğba Aydoğan Turan Karaoğlu Ünzile Tırnaksız Elif Demircik Mert Altuğ Özge Acıgöz Pınar Kartal Seyit A. Özdil Yücel Bıkmaz Aylin Kılıç Ayşegül Çilekrenkli Bayram Gözlüklü Büşra Albayrak Celil E. Şekerci Diba Yılmaz Ebru Koç Elif Bedir Embie Karaali Mehmet A. Bal Ozan B. Eriçok Öğretmenlerimiz Abdulselam Lale Batman Merkez Ahmet D. Çetin Gaziantep İslâhiye Azime Can Konya Doğanhisar Bayram Yıldız Konya Çeltik Çağla Küçüktabak Bartın Merkez Duygu Yaman Bartın Ulus Elif Demircik Van Gürpınar Elif Yılmaz Eskişehir Seyitgazi Emine Akduman Manisa Selendi Emine Maden Amasya Merkez Fatih Gülşen Ordu Akkuş Gonca Gülay Bartın Ulus Hamdi İnan Van Çatak Hatice Sarıdemir Van Erciş İsmail Yılmaz Ordu Perşembe Mahfuz Ergüş Van Bahçesaray Mehmet Bay Elazığ Merkez Mehmet Kökdemir Tekirdağ Malkara Mehmet S. S.aslan Çankırı Ilgaz Mehmet Z.Özbey Malatya Akçadağ Melek H. Şahin Bingöl Solhan Merve Yaşlık Muş Merkez Mukaddes Yürgüç Van Gürpınar Murat Eroğlu Tokat Niksar Musa Dumrul Van Gevaş Necla Şen Van Gürpınar Nilay Okçuoğlu Sivas Koyulhisar Osman Canpolat Kars Sarıkamış Salim Dizlek Tokat Niksar Saniye Kaygusuz Bartın Amasra Samet Karakuş Tunceli Ovacık Selim Tekinasa Ordu Korgan Serap Yorgun Van Çatak Serdar Çerçi Bartın Merkez Songül Ütük Bilecik Pazaryeri Sultan Develer Osmaniye Merkez Yavuz Altuntaş Kastamonu Azdavay İlk yar’larımız Abdulmenav Karçin Van Çatak Adnan Sönmez Van Gürpınar Ali H. Orhan Van Bahçesaray Alim Dağcı Ordu Akkuş Aslı Can Gaziantep Islahiye Ayşe Kahraman Manisa Selendi Aysel Aydoğmuş Van Çatak Azime Örek Van Çatak Batuhan Gürhan Elaziğ Merkez Bedirhan Kıpçak Van Çatak Berfin Kanberoğlu Tunceli Ovacik Berivan Kurutan Van Gürpınar Berza Doğan Tunceli Hozat Buse Kuşçu Bartın Merkez Buse B. Berkay Osmaniye Merkez Büşra İşcan Bartın Merkez Çağla Yaşar Malatya Akçadağ Canan Salçuk Van Çatak Caner Çakal Kastamonu Azdavay Cemil Batı Ordu Perşembe Ceyda Demir Tokat Niksar Delil Eruş Van Çatak Dicle Tok Batman Merkez Didem Koç Tokat Niksar Ebubekir Keskin Batman Merkez Ece Kayıkcı Kastamonu Azdavay Edanur Oluk Bingöl Solhan Edanur Demirci Ordu Akkuş Edanur Yücel Tokat Niksar Emel Kayım Ordu Akkuş Emel Koç Van Gürpınar Emir Aydın Ordu Perşembe Emral Pala Ordu Korgan Enes Turan Eskişehir Seyitgazi Ercan Bıçakçı Amasya Merkez Erdem Dikici Tokat Niksar Esin Kaya Konya Çeltik Esra H. Sekendiz Elaziğ Merkez Eylem Tunç Osmaniye Merkez Eylül Kahraman Tunceli Hozat Eylül Güneş Tunceli Ovacık Ezgi Kıl Tunceli Ovacik Fatih Küçük Bilecik Pazaryeri Fatih F. Yıldırım Bingöl Solhan Ferhat Serçek Muş Merkez Fırat Işık Muş Merkez Furkan Artan Bartın Merkez Furkan Mirza Bilecik Pazaryeri Furkan Özgül Osmaniye Merkez Furkan Pektaş Bilecik Pazaryeri Gamze Akçam Ordu Akkuş Gamzenur Yılmaz Gaziantep Islahiye Gizem Karga Bartın Merkez Gül Yurdungüzeli Tokat Niksar Gürkan Sezgin Van Gürpınar Hakim Faik Van Gevaş Hasan Kiras Malatya Akçadağ Hasan Erdal Konya Çeltik Hasan S. Ünal Bartın Ulus Havva D.Şahin Konya Çeltik Hüseyin Işık Muş Merkez İbrahim Doğan Manisa Selendi İbrahim Uzun Van Gürpınar İlayda Aslan Tunceli Hozat İrem Coşkun Osmaniye Merkez İsmail Özbek Çankırı Ilgaz İsmet G. Özdemir Ordu Perşembe Kader Aykut Van Bahçesaray Kadri Toprak Van Bahçesaray Kardelen Coşkun Bartın Amasra Koray Demirok Bartın Amasra M. Sefa Perihan Van Gürpınar M.Fatih Türkmen Osmaniye Merkez Mehmet A. Koyun Eskişehir Seyitgazi Mehmet C. Adıyaman Mehmet Gümüş Van Gürpınar Mehmet K. Eliş Van Gürpınar Mehmet Şimşek Gaziantep Islahiye Melek Kuncu Van Çatak Melike Daşdemir Kars Sarıkamış Merve Güler Van Erciş Merve Araçlı Ordu Korgan Merve Aykut Van Bahçesaray Merve Yurdakul Bartın Ulus Meryem Tok Van Erciş Mesut Abay Batman Merkez Mesut Aslan Van Gürpınar Metehan Akyüz Bartın Ulus Mücahit Kuncu Van Çatak Muhammed İnceer Van Gürpınar Muhammed Toprak Ordu Akkuş Mümin Fidanlı Tekirdağ Malkara Murat Yalçın Ordu Korgan Musa Aslan Van Gürpınar Müyesser Özkaya Bartın Merkez Naciye K. Öztürk Tokat Niksar Nail İşler Amasya Merkez Narin Kiyat Van Çatak Nazar Kutur Van Gürpınar Nazire Çavuş Çankırı Ilgaz Bartın Ulus Nazlıcan Alkan Kars Sarıkamış Nebi Toprak Manisa Selendi Nilay Düşkün Tunceli Ovacık Nilgün Özen Bartın Ulus Numan Şanda Van Bahçesaray Nur Erol Bartın Merkez Oğuzhan Arduç Tokat Niksar Orhan Güner Bilecik Pazaryeri Oya Tekşen Kastamonu Şenpazar Özgür Şahin Konya Çeltik Özlem Yıldız Kars Sarıkamış Öznur Darçın Bartın Amasra Rabia Yüksel Manisa Selendi Raziye Altındaş Van Gevaş Reyhan Eraslan Van Çatak Rümeysa Kara Bartın Merkez Safiye N. Kebabcı Kastamonu Azdavay Salih Aslan Van Gürpınar Saliha Şahin Ordu Perşembe Seher Akyüz Van Erciş Selim Tuğ Bingöl Solhan Selin Aslantaş Elaziğ Merkez Semanur Soysal Bingöl Solhan Sena Sarı Bartın Amasra Sercan Şahin Van Erciş Serkan İşcan Bartın Merkez Serkan Hızlı Ordu Korgan Sevda Ergün Kastamonu Şenpazarı Sevilay Adlım Ordu Korgan Şeyda Kara Kars Sarıkamış Sezer Kocademir Manisa Selendi Sidal Kalkan Tunceli Hozat Simge Rüzgar Kastamonu Azdavay Sueda Atalay Manisa Selendi Sümeyye Soylu Ordu Akkuş A Tuğba Aydın Tekirdağ Malkara Ufuk G. Güneş Tunceli Hozat Uğur Fatih Konya Çeltik Umut Karacaoğlu Çankırı Ilgaz Vedat Koç Van Gürpınar Yaşar Tamgaç Van Çatak Yasin T. Gümüş Eskişehir Seyitgazi Yasir Kütükcü Tokat Niksar Yunus Efiloğlu Ordu Akkuş Yusuf C. Kılıç Osmaniye Merkez Zekiye Gürsöz Eskişehir Seyitgazi Zeynep Alanlı Ordu Korgan Zeynep B.Korkmaz Konya Çeltik Zeynep Yıldırım Muş Merkez Zeyno Göğsün