Türkiye`de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu
Transkript
Türkiye`de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu
Türkiye’de ve bölge ülkelerinde diyabet sorunu SUDE IĞDIR Türkiye Tip 1 diyabetli Dİyabet sorunu Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF), dünya genelinde 382 milyon yetişkinin diyabet hastası olduğunu tahmin etmektedir. Diyabet görülme prevalansı epidemik oranlara ulaşmıştır ve 2035 yılına kadar bu rakamın 592 milyona ulaşması beklenmektedir1. Yaşlanan nüfusla beraber1, kentleşme ve değişen yaşam tarzları diğer kronik hastalıklarla birlikte diyabet epidemisini de hızla artırmaktadır. 2 ‘Yarımlar Kuralı’* Yarımlar kuralı tedavi süreçlerinde kaçırılan fırsatları ve diyabet sorunu ile mücadelede mevcut girişimlerin yetersiz etkinliğini düşündürmektedir2. Tüm diyabet hastalarının %50’sine tanı konması halinde bile çoğu uygun tedavi görmemekte ve birçoğu tedavi hedeflerine ulaşmamaktadır; bunun sonucunda çok az diyabet hastası hayatlarını komplikasyonlarla karşılaşmadan sürdürebilmektedir. Türkiye ve ‘Yarımlar Kuralı’ Türkiye’de diyabetin görülme prevalansı ile ilgili en güncel çalışmadan elde edilen veriler eşliğinde yarımlar kuralı aşağıdaki tabloyu gözler önüne sermektedir. %100 %45 %55 Şu anda Türkiye’de 7 milyonu aşkın diyabet hastası olduğu tahmin edilmektedir3. Tüm diyabet hastalarının yaklaşık sadece %55’ine teşhis konmuştur (3,9 milyon kişi). Diyabet teşhisi konan tüm bireylerin %91’i (3,5 milyon kişi) tedavi görmektedir3. Teşhis edilen diyabet hastalarının %50’si (1,9 milyon kişi) tedavi hedeflerine ulaşmakta ve toplam diyabet hastalarının sadece %11’i (0,8 milyon kişi) hedeflenen tedavi sonuçlarına ulaşarak komplikasyonsuz bir hayat sürmektedir4. %50 %75 %50 %25 Tüm diyabet hastaları3 ülke verileri Diyabet teşhisi konmuş bireyler3 %89 Tedavi gören diyabet hastaları3 Tedavi hedeflerine ulaşan diyabet hastaları3 %11 Tedavi sonuçlarına ulaşan diyabet hastaları4 kaçırılan olanaklar *Yarımlar Kuralı hipertansiyon çalışmalarında geliştirilmiştir ve diyabet tedavisine de uygulanabilmektedir. Bu kitapta kullanılan diyabet prevalans verileri Uluslararası Diyabet Federasyonu IDF Atlas'ı 6. Edisyonu'ndan temin edilmiştir. Türkiye'ye spesifik prevalans verileri için TURDEP-II çalışmasından yararlanılmış olup, çalışma ile ilgili daha detaylı bilgiler Sayfa 15'te yer almaktadır. 3 İçİndekİler 1. Özet7 2. Diyabet – sağlık hizmetleri açısından hızla büyüyen bir sorun 8 3. Diyabet hakkında10 4. Türkiye’de diyabetin geleceğini değiştirmek 13 5. Diyabetle mücadelede sağlık hizmeti sisteminin iyileştirilmesi 17 6. İnsanların diyabetle aktif bir yaşam sürmeleri konusunda desteklenmesi 21 7. Sonuçlar ölçülüp paylaşılırsa iyileştirme sağlanabilir 25 8. Deneyimlerin paylaşılması 26 9. Sözlerden eylemlere geçiş 30 10. Editör ve destekleyen kuruluşlar 34 11. Terimler Sözlüğü 38 12. Referanslar40 Turgut AKMETE Türkiye Tip 2 diyabetli 4 Uluslararası Dİyabet Lİderler Zİrvesİ Dünya genelinde milyonlarca insan diyabetle yaşamaktadır ve bu sayı her geçen gün artmaktadır. Tip 2 diyabet sadece bir “tıbbi sorun” olarak görülebileceği noktanın ötesine geçmiştir. Toplumsal ve küresel bir sorun haline gelen diyabetin bu çerçevede ele alınması gerekir. Diyabetin çok boyutlu sonuçları, mevcut engelleri kaldıran ve diyabetin önlenmesine ve tedavisine yönelik etkili müdahalelerin uygulanmasını sağlayan teşvikler sunan çözümler bulmak açısından küresel çapta bir çaba gerektirmektedir. Bu küresel çabanın bir parçası olarak, Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin politika ve sağlık liderleri, diyabet hastalarının yaşamlarını iyileştirmek ve sağlık sistemlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak için daha fazla ne yapılabileceğini tartışmak üzere 15-16 Kasım 2013’te İstanbul’da düzenlenmekte olan Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi’nde bir araya gelmektedirler. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde gerçekleştirilen Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi Türkiye 2013’e, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı resmi ortaklığında Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı (ÇSGB) Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ev sahipliği yapmaktadır. Zirve, Uluslararası Sosyal Güvenlik Derneği (ISSA), Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF), Türkiye Diyabet Vakfı, Türk Diabet Cemiyeti ve Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) tarafından desteklenmektedir. Novo Nordisk, zirvenin organizasyonunu ve bu kitapçığın hazırlanmasını desteklemiştir. Bu kitapçık diyabetle ilgili sorunların boyutunu ana hatlarıyla ele almak ve hastalıkla mücadelede süregelen çalışmaları vurgulamak üzere hazırlanmıştır. Bu kitapçığın diyabetle ilgili bilincin artmasına ve Türkiye’de, bölge ülkelerinde ve dünyada diyabet tedavisinde sürdürülebilir iyileştirmelerin geliştirilmesine ve yürütülmesine katkıda bulunması hedeflenmektedir. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi’nden Profesör İlhan Satman ve tüm zirve ortaklarını temsil eden üyelerin desteği olmadan bu kitapçık hazırlanamazdı. Tüm katkı sahipleri karşılık beklemeden bu kitapçığın hazırlanmasına zaman ve kaynak ayırmıştır. Katkı sahipleri ve gözden geçirenler bu kitapçığın içeriğinin doğruluğu için mümkün olan her türlü çabayı göstermiş olsa da, hatalar ve eksiklikler için herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. 5 Diyabet sadece bireyleri değil, aileleri ve toplumu da etkiler Diyabetin bireyler üzerindeki etkisi Diyabet hastası olmak genel nüfusa kıyasla depresyon ve diğer psikolojik sorunlarla karşı karşıya kalma riskini de belirgin oranda yükseltir5. Depresyon sadece bireyin sıkıntı yaşamasına neden olmaz, aynı zamanda tedaviye uyumu kötü yönde etkileyebilir ve olumsuz tıbbi sonuçlar ile yüksek sağlık maliyetlerine de neden olur5,6,7. Uzuv ampütasyonu, böbrek hasarı veya körlük gibi diyabetle ilişkili komplikasyonlarla mücadele etmek, kişinin duygusal ve psikolojik durumunun etkilenmesinden mali durumunun bozulmasına kadar birçok kişisel sonuca yol açabilir8,9. Diyabetin aileler ve yakınlar üzerindeki etkisi Diyabet teşhisi, hem pratik olarak hem de duygusal açıdan hastalık yönetiminin sürdürülmesini gerektirdiği için sadece bireyin kendisi özelinde değil, aynı zamanda ailesi üzerinde de yaşam boyu bir yük teşkil eder. Diyabetle başa çıkmaya çalışan bir ailenin üzerindeki sosyal ve duygusal etki çoğunlukla tedavinin doğrudan maliyetinden ve gelir kaybından daha fazladır10. Damgalanma ve ayrımcılık gibi sebeplerle diyabet gibi belirli kronik hastalıklar, istihdam fırsatlarını azaltabilir11. Diyabet çoğunlukla kişinin haneye gelir sağladığı üretken yıllarında teşhis edildiğinden, hastalığa ilişkin olumsuz algılar nedeniyle tüm aile sıkıntı çekebilir. Diyabetin toplum üzerindeki etkisi Uzun dönem hastalıkla mücadele, engelli bir yaşam sürme veya genç yaşta ölüm sadece bireyi değil toplumun tümünü etkileyen ekonomik sonuçlara yol açar. Kronik bir hastalık olan diyabet yaşam boyu tedavi gerektirir. Diyabetin geç teşhis edilmesi veya gerektiği gibi tedavi edilmemesi halinde, akut veya kronik uzun dönemli komplikasyonlar veya hipoglisemik olaylar tedavi maliyetlerinin artmasına ve hastane hizmetlerinin kullanımında artışa yol açar. Ayrıca, çalışanların sağlık durumunun bozulması; bazı günler işe gelememeye, işte verimsiz çalışmaya, fiziksel ve ruhsal sorunlar nedeniyle üretkenlik kaybına, erken emekliliğe ve genç yaşta ölümlere sebep olmaktadır11. Diyabet ve benzeri kronik hastalıkların ekonomik yükünü belirlemeye yönelik araştırmalar henüz başlangıç aşamasında olmakla birlikte; bu durumlarla ilişkili komplikasyon oranlarının ve genç yaşta ölüm riskinin yüksek olması, hastaları sağlığına kavuşturacak ve hastalığın ekonomik yükünü azaltacak etkili müdahalelerin yapılmasına ihtiyaç olduğunu vurgulamaktadır. 6 Özet Diyabet gün geçtikçe daha fazla kişide görülürken, bu hastalık bireyler, aileler ve toplum üzerinde giderek daha fazla etkiye neden olmaktadır. Diyabet global açıdan da giderek artan çok büyük bir sorun haline gelmiştir. Tüm dünya nüfusu ele alındığında yetişkin nüfusun yaklaşık %8,4’ü – 382 milyon kişi- diyabet hastasıdır1. 2035 yılında kadar bu rakamın 592 milyon kişiye ulaşması öngörülmektedir1. Kentleşme ve şehir yaşamı çerçevesinde gelişen yaşam tarzı değişiklikleri diğer etkenlerle beraber fazla kilolu ve obez bireylerin sayısında artışa neden olmakta ve bu artış da global diyabet sorununa belirgin olarak katkıda bulunmaktadır. Dünya çapında diyabet nedeniyle 2013 yılı sonu itibariyle yıllık 548 milyar ABD Doları harcama yapılmış olacağı ve bu tutarın toplam sağlık harcamalarının %11’ine denk geleceği öngörülmektedir1. Türkiye doksanlı yıllardaki liberal ekonomiye geçisinden bu yana bir ekonomik büyüme göstermektedir. Bu büyüme göreceli olarak kısa bir sürede önemli yaşam tarzı değişikliklerini de beraberinde getirmiştir. Bu değişiklikler sadece diyabet değil, diğer bulaşıcı olmayan hastalıklar açısından da önemli bir risk faktörü oluşturmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) tarafından da diyabet prevalansı hakkında yayınlanan güncel veriler Türkiye’de 20-79 yaş aralığında toplam yaklaşık 7 milyon diyabet hastası olduğunu ve bu rakamın toplam yetişkin nüfusun yaklaşık %15’ine denk geldiğini göstermektedir. Bu istatistikler Körfez ülkeleri için de benzer bir eğilim sergilemektedir. Bu bölge dünyada karşılaştırmalı diyabet prevalansının en yüksek olduğu bölge haline gelmiştir. Avrupa ülkelerindekine benzer şekilde Türkiye de giderek artan yaşlı nüfusun etkilerini hissetmeye başlamıştır. İnsanlar yaşlandıkça diyabet gelişme olasılığı da artmaktadır. Her ne kadar Türkiye’nin genel demografik profili genç bir nüfus yapısı gösterse de12, insanlar gelişen sağlık hizmetlerinin ve tedaviye erişimin de artmasıyla daha uzun yaşamakta ve yaşlı nüfusun 2025 yılı itibariyle mevcut durumun iki katına çıkması beklenmektedir13. Türkiye sağlık sisteminde 2003 yılından bu yana Sağlıkta Dönüşüm Programı adı altında geniş kapsamlı ve etkileyici bir reform süreci gerçekleştirilmektedir12. Sağlıkta Dönüşüm Programı sağlık sigortası kapsamını hızlı bir şekilde artırmış ve tüm vatandaşların sağlık hizmetlerine erişimini güvence altına almıştır. Ancak diyabet tedavisi ve bakım hizmetleri ile ilgili maliyetler de artmaya devam etmektedir ve özellikle insan kaynağı kullanımı bakımından mevcut durumu zorlamaktadır14. Dolayısıyla sağlık sisteminin sürdürülebilir olarak tüm vatandaşların ihtiyaclarına yanıt verebilmesinin devamlılığını sağlamak adına, öncelikli olarak diyabetin önlenmesini hedefleyen çeşitli insiyatifler aracılığıyla düzeltilebilecek risk faktörlerini ele almak birincil hedef olmalıdır. Bu açıdan gerekli planlamalar ve stratejiler saptanmıştır, artık harekete geçme zamanıdır. Ana mesajlar: Önleme Kronik hastalıklar açısından önemli ortak risk faktörlerini ele almanın diyabet ve komplikasyonlarının görülmesini azaltmak açısından da olumlu ve önemli bir etkisi olacaktır. Söz konusu risk faktörlerinin; sağlıklı yaşamın teşvik edilmesi, farkındalık yaratılması veya doğrudan müdahaleler ile ele alınması diyabetin başlangıcını ve ilerleyen dönemdeki komplikasyonlarını önleyebilir veya geciktirebilir. Gelİşmİş dİyabet tedavİsİ ve yönetİmİ Etkili tedavi, diyabet hastası kişilerin hayat kalitesini artıracağı gibi sağlık harcamalarını da azaltır. Kişilerin diyabeti iyi ve etkin yönetildiği takdirde daha iyi tedavi sonuçlarına ulaşılabilir. Diyabet tedavisinde hasta merkezli yaklaşım, gelişmiş ve yenilikçi tedavi uygulamalarına erişimin sağlanması ve etkin bakım, aynı zamanda tedaviye uyumun artmasına ve sağlık hizmetlerini kullanımının ve ilişkili maliyetlerin azaltılmasına katkıda bulunur. Verİ toplama ve karşılaştırma Tedavinin kalitesi açısından verilerin toplanması ve karşılaştırılmasının gelecekte sağlık hizmetlerine ayrılan bütçeleri olumlu yönde etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Aynı zamanda bu yaklaşım, veriye dayalı karar alınması ve iyi uygulamaların paylaşılabilmesi adına da bir altyapı sağlayacaktır. 7 Dİyabet – sağlık hİzmetlerİ açısından hızla büyüyen bİr sorun Diyabet ve Türkiye Türkiye’nin sağlık hizmeti sistemi sürekli artan maliyetlerle karşı karşıyadır Geciken teşhis ve yetersiz tedavi, ciddi ve maliyetli komplikasyonlara neden olabilir1. Geçtiğimiz 15 yıl içinde, Türkiye’de diyabet hastalarının sayısı neredeyse üç katına çıkarak 1998’de 2,5 milyon kişiden 2013’te yaklaşık 7 milyona yükselmiştir3,15. Türkiye’de 1998 ve 2010 yıllarında gerçekleştirilen toplum-temelli iki diyabet çalışması yetişkin nüfusta bu dönemde diyabetin yaklaşık %90 oranında arttığını ve artmaya devam ettiğini göstermektedir13,15. Türkiye’de diyabet hastası sayısının çok yüksek olması nedeniyle, ülke Avrupa’daki diyabet yükünün neredeyse %13’ünü taşımaktadır1. Bu istatistiklere ilaveten Türkiye’de yaklaşık 3,7 milyon kişide de tip 2 diyabetin öncüsü olarak adlandırılan bozulmuş glukoz toleransı (IGT) vardır1. IDF öngörülerine göre diyabet hastası bireylerin sayısı 2035 yılı itibariyle yaklaşık 12 milyona ulaşacaktır1. Diyabet1 2013 2035 7 milyon kişi 12 milyon kişi Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş) Teşhis konulmadan diyabetle yaşamaya devam eden % 45 veya 3 milyonu aşkın kişi, diyabetin gelecekteki yüküne ilişkin kaygıları artırmaktadır3. Bu durum, tip 2 diyabetli her iki kişiden birine ancak komplikasyon geliştiğinde teşhis konulabileceği anlamına gelmektedir. Obezite, yüksek tansiyon ve hiperlipidemi olarak bilinen kanda kolesterol veya yağ düzeylerinin yükselmesi gibi durumlar gelişebilir. Komplikasyonların ek tedavisi hem birey hem de devlet açısından sağlık maliyetlerinde artışa neden olur. Diyabet ve diğer uzun süreli kronik hastalıklarla ilişkili komorbiditeleri bulunan veya iş göremez durumda olan kişilerin sayısının hızla artması, sağlık sisteminin sekteye uğraması riskini gündeme getirmektedir. Diyabet hastalarının %45'i hastalıklarının farkında değildir Diyabet tedavisiyle ilişkili doğrudan maliyetler 2009’da, IDF Türkiye’nin diyabetle ilişkili sağlık harcamalarının 2030 yılına kadar 6,5 Milyar ABD Dolarına ulaşacağını tahmin etmiştir16. Ancak bu rakama daha 2010 yılında ulaşılmıştır17,18. Tip 2 diyabetin maliyeti üzerinde Türkiye’de 2009 yılında gerçekleştirilen ve 2010 yılında sonuçlanan Diab-Cost-2 adlı gözlemsel çalışmaya göre kişi başına düşen yıllık maliyet; diyabet ile ilgili herhangi bir komplikasyon görülmeyen bireyler için ortalama 498 ABD Doları olarak hesaplanmış ancak diyabet ile ilişkili komplikasyon sayısı arttıkça bu rakamın ciddi ölçüde arttığı saptanmıştır19. Diyabet komplikasyonlara neden olduğunda, tedavi ve sağlık hizmeti maliyetleri tek başına diyabet tedavisinin beş katından fazla olabilir19. 2013’e ait güncel IDF istatistikleri Türkiye’de diyabet hastası bir kişi için yıllık ortalama tedavi maliyetinin 866 ABD doları olduğunu göstermektedir1. Komplikasyonların sayısına bağlı olarak maliyetteki artış19 4 komplikasyon %466 0 komplikasyon 1 komplikasyon %58 ARTIŞ 8 2 komplikasyon %97 ARTIŞ 3 komplikasyon %152 ARTIŞ ARTIŞ Diyabete bağlı dolaylı maliyetler Diyabetin ve diyabetle ilişkili komplikasyonların kontrolü ve tedavisi için doğrudan tedavi maliyetlerinin dışında, bazı dolaylı maliyetler de söz konusudur. Diyabet genellikle öncelikle halen aktif çalışma yaşında olan kişilerde görülmektedir. TURDEP-II çalışması sonuçlarına göre Türkiye’de diyabet teşhisi konan kişilerin %45,3’ü (3,4 milyon kişi) 40 ile 59 yaşları arasındadır3. İş yerinde devamsızlık, çalışırken verimlilikte düşüş, engellilik nedeniyle çalışamama veya erken ölüm nedeniyle işgücü kaybı diyabetle ilişkili dolaylı maliyetlerdir. Diyabet, bireylerin sağlığını ailelerinin ekonomik refahını ve devletin refahını riske sokarak Türkiye ve bölgedeki diğer ülkeler için birçok açıdan artan bir güçlük teşkil etmektedir. Diyabet prevalansı1 Diyabet ve Avrupa* 2013 2035 56 milyon 69 milyon kişi 2013 yılı sonu itibariyle Avrupa’da diyabet hastası sayısının 56 milyon kişi olması veya yetişkin nüfusunun %7’sini oluşturması beklenmektedir.1 2011 verilerine göre, Avrupa’da nüfusun üçte biri 50 yaşın üzerindedir; bunun 2030’a kadar %40’ın üzerine çıkması beklenmektedir13. Yaş, tip 2 diyabet için önemli bir risk faktörüdür, tip 2 diyabet ve onun öncüsü kabul edilen IGT prevalansının artması, büyük ölçüde toplumun yaşlanmasının bir sonucudur. kişi Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş) Diyabet hastalarının %36'sı durumlarının farkında değildir1. 2012’de diyabetle ilişkili tedavilere $147 milyar ABD doları 1 harcanmıştır . AVRUPA Bölgesi (IDF): : Arnavutluk, Andora, Ermenistan, Avusturya, Azerbaycan, Belarus, Belçika, Bosna Hersek, Bulgaristan, Kanal Adaları, Hırvatistan, Kıbrıs, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Estonya, Finlandiya, Fransa, Gürcistan, Almanya, Yunanistan, Macaristan, İzlanda, İrlanda, İsrail, İtalya, Kazakistan, Kırgızistan, Letonya, Lihtenştayn, Litvanya, Lüksemburg, TFYR Makedonya, Malta, Moldova Cumhuriyeti, Monako, Karadağ, Hollanda, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Rusya Federasyonu, San Marino, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, İspanya, İsveç, İsviçre, Tacikistan, Türkiye, Türkmenistan, Ukrayna, Birleşik Krallık, Özbekistan * Diyabet ve Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA)† Diyabet prevalansı1 2013 2035 35 milyon MENA bölgesi dünyada karşılaştırmalı diyabet prevalansının en yüksek olduğu bölgedir ve bu oran ülkeden ülkeye- Afganistan’da %7,47’den Suudi Arabistan’da %22,87 gibi bir aralıkta değişmektedir1. Yaşlanan ve beraberinde hızlı ekonomik kalkınma, beraberinde diyabet prevalansında büyük bir artışa neden olmuştur1. Geçtiğimiz otuz yılda, bölgedeki ülkelerin büyük bölümünde önemli sosyal ve ekonomik değişimler olmuştur. Bunlar; giderek artan şehirleşme, bebek ölümlerinde azalma ve yaşam süresinde artıştır. kişi 68 milyon kişi Diyabet hastası yetişkinler (20 ila 79 yaş) Diyabet hastalarının %49'u durumlarının farkında değildir1. 10 yetişkinden 1'i diyabet hastasıdır1. Orta Doğu ve Kuzey Afrika (MENA) Bölgesi (IDF): Afganistan, Cezayir, Bahreyn, Mısır, İran (İslam Cumhuriyeti), Irak, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Libya Arap Cemahiriyesi, Fas, Filistin, Umman, Pakistan, Katar, Suudi Arabistan, Sudan, Suriye Arap Cumhuriyeti, Tunus, Yemen † 9 Dİyabet hakkında Diyabet, yüksek kan glukozu seviyesi ile karakterize olan ve pankreasın yeterli miktarda insülin üretememesi veya vücudun insülini kullanması sürecindeki sorunlardan kaynaklanan bir hastalık grubu olarak tanımlanır11. İnsülin, vücut hücre ve dokularının glukozu alıp depolamasını, böylece yemek sonrasında kan dolaşımındaki glukoz düzeylerinin azalmasını sağlar. İnsülin eksikliği kandaki glukozun yüksek düzeyde kalmasına neden olur ve bu yüksek kan glukozu diyabetin hasara yol açan komplikasyonlarından sorumludur. Diyabet tipleri11 En sık teşhİs edİlen dİyabet tİplerİ şunlardır: TİP 1 DİYABET bağışıklık sistemi kaynaklı, yani otoimmün bir hastalıktır, tolerans kaybına bağlı olarak bağışıklık sistemi pankreasın insülin üreten hücrelerini yok eder. Tip 1 diyabet ülkemiz ve bölge genelinde tüm vakaların yaklaşık %3-5’inden sorumludur. Genellikle çocuklarda ve gençlerde ortaya çıkar; bununla birlikte yetişkinlik çağında da Yetişkinde Latent Otoimmun Diyabet (LADA) adı verilen tip 1 diyabet gelişme olasılığı bulunmaktadır. Tip 1 diyabet hastaları hayatta kalmak için insülin enjeksiyonlarına bağımlıdır. TİP 2 DİYABET insülin salgılanmasındaki sorunlar ve insülin kullanımına karşı muhtelif organların dokularında oluşan direncin kombinasyonundan kaynaklanır. En yaygın diyabet tipi olup ülkemiz ve bölge ülkelerinde tüm diyabet vakalarının %95’ veya daha fazlasından sorumludur. En yaygın olarak orta yaşlı veya yaşlı kişilerde ortaya çıkmakla beraber, günümüzde aşırı kilolu çocukları, ergenleri ve genç yetişkinleri de giderek daha fazla etkilemeye başlamıştır. oranlarının artmasına veya doğumsal anomalilere yol açabilir. Gebeliğe bağlı diyabeti olan kadınlar ve gebelikleri sonucu doğan bebekler de yaşamlarının ilerideki evrelerinde tip 2 diyabet hastası olma riski altındadır. Diyabet ve komplikasyonları Tedavi edilmeyen veya yetersiz tedavi edilen diyabet, ciddi komplikasyonların ortaya çıkma riskini artırır11,21. Bu komplikasyonlar nedeniyle diyabet hastaları sağlıklı bireylere göre iki kat daha yüksek erken ölüm riski altındadır22. Diyabet 2013’te dünya çapında 5,1 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur; bunların 600 bini Avrupa’da, 370 bini ise MENA bölgesindedir1. Türkiye’de, her gün yaklaşık 163 kişi diyabetle ilişkili nedenlerden dolayı ölmektedir; bu rakam yılda 59.786 yetişkin ölümüne denk gelmektedir1. İnme - Diyabet hastaları sağlıklı bireylere kıyasla 4 kat daha fazla inme riski altındadır23; fakat bu risk etkili tedaviyle %44 oranında azaltılabilir24. Nüfusu anlamlı oranda daha genç olmasına rağmen, Türkiye’de inme prevalansı birçok batı ülkesi ile benzer orandadır25. Böbrek hastalığı - Diyabet yüksek maliyetli diyaliz gerektiren son evre böbrek hastalığının önemli bir nedenidir. Türkiye’de diyalize giren bireylerin yaklaşık yarısı diyabet hastasıdır26. GEBELİĞE Bağlı Diabetes Mellitus (GDM) gebeliğin başlangıcı veya ilk kez fark edilmesi ile ortaya çıkan ve dünya çapında 25 gebelikten en az birini etkileyen glukoz intoleransıdır. Uluslararası Diyabetik Gebelik Derneği Çalışma Grubu'nun (IADPSG) güncel GDM tanı kriterlerine göre ise gerçek prevalans bu rakamdan 2-3 kat daha fazladır20. Bu rahatsızlık teşhis edilmediğinde veya yetersiz tedavi edildiğinde iri bebek doğumuna, bebek ölümü 10 Depresyon – Diyabet hastalarında depresyon riski sağlıklı bireylere kıyasla daha fazladır. DAWN™ çalışması için yapılan bir ankete, Türkiye’de diyabet hastalarının %19’u olası depresyon belirtileri bildirmiştir.27 Komplikasyonlar sağlık hizmeti maliyetlerini arttırmaktadır 2011 yılında Türkiye'de diyabetin tedavi maliyetlerinin araştırıldığı bir çalışmada, diyabete eşlik eden dört ana soruna yönelik hastanede yapılan tedavinin, doğrudan maliyetlerin %70’inden sorumlu olduğunu ve diyabet ilaçlarının toplam maliyetlerin %11’inden daha azından sorumlu olduğunu göstermektedir17. Benzer şekilde, Avrupa’da yürütülen bir Diyabet Maliyeti (CODE-II) çalışması diyabetle ilişkili sağlık hizmeti maliyetlerinin %73’ kadarının hastanede ve ayakta tedaviden kaynaklandığını göstermektedir31. Diyabetle ilişkili sağlık hizmeti maliyetlerinin büyük bölümü yetersiz kan glukozu kontrolünün neden olduğu ve hayat boyu devam eden komplikasyonların tedavisinden kaynaklanmaktadır. Kan glukozu düzeylerinin, tansiyonun ve kolesterolün normale yakın değerlerde tutulması diyabet komplikasyonlarının önlenmesine veya geciktirilmesine yardımcı olabilir32. Buna göre, komplikasyonların önlenmesi ve azaltılması maliyetleri kontrol altında tutmanın en iyi yoludur. Türkiye'de diyabet ile ilgili harcamaların dağılımı17,18 %0,4 AKUT HİPOGLİSEMİ %4,4 RUTİN YILLIK %32,6 KARDİYOVASKÜLER KONTROLLER %14,2 DİĞER İLAÇLAR %10,9 DİYABET İLAÇLARI %6 NÖROLOJİK %6,4 GÖZ %25 BÖBREK Hipoglisemi: diyabetli bireyler için günlük bir sorun Körlük Diyabete bağlı retina hasarı çalışma çağındaki yetişkinlerde görme kaybının başlıca nedenidir. Etkili tedavi retina hasarını üçte birden fazla azaltabilir23. Bir çalışmaya göre Türkiye’de, diyabet hastalarının %28’inde diyabetik retinopati görülmektedir28. Hipoglisemi diyabet tedavisinin yaygın bir komplikasyonudur ve kan glukozu düzeylerinin anormal ölçüde düşük düzeylere (70 mg/dL altına) inmesi durumudur33. Hipoglisemi semptomları kalp çarpıntısı, titreme, açlık, terleme, konsantrasyon güçlüğü veya bilinç bulanıklığıdır. Hipoglisemi tedavi edilmezse bilinç kaybına ve ölüme neden olabilir34. Ayrıca, hipoglisemik olaylar diyabet hastaları açısından yarattığı sıkıntı ve güçlükler dolayısıyla insülin tedavisine uyumu azaltarak uzun süreli komplikasyon riskinin artmasına neden olabilir35. Kalp KRİZİ - Tip 2 diyabet kalp krizi riskini sağlıklı bireylere kıyasla 2,5 ila 5 kat artırabilir29. Tip 2 diyabet hastalarının yaklaşık %47'si fark edilmeyen hipoglisemik olaylar yaşamaktadır36. Hipoglisemi risk faktörleri insülin yetmezliği, geçmiş hipoglisemi öyküsü, hipoglisemi konusunda bilinçsizlik, kan şekeri düşürücü tedavide agresif yaklaşım, orta düzeyde veya yoğun egzersiz ve uykudur37. Ampütasyon – Diyabet travma kaynaklı olmayan alt uzuv ampütasyonlarının önde gelen nedenidir. Ayak bakımı üzerine etkili eğitim ve erken tedavi ampütasyon sayısını azaltır30. Hipoglisemik olayların %50’sinden fazlası kan glukozunun hasta tarafından takibi ile ve risk faktörü değerlendirmesi yoluyla öngörülebilir38. IDF, kendi kendine kontrol eğitimini ve yeni teşhis konmuş tüm tip 2 diyabet hastalarına evde kan şekeri takibi olanaklarının sağlanmasını tavsiye etmektedir39. 11 Kronik hastalıkların yaygın risk faktörlerinin ele alınması diyabetin komplikasyonlarının azaltılması açısından olumlu bir etki gösterebilir. MARIA LUISA DE ARAUJA Portekiz Tip 2 diyabetli AYŞE NAZ BAYKAL Turkey Ayşe has type 1 diabetes 12 Türkİye’de dİyabetİn geleceğİnİ değİştİrmek Diyabet görülme prevalansındaki artış, yaşlanan nüfus ve değişen yaşam tarzları ile yakından ilişkilidir. Türkiye nüfusu yaşlanmaya devam etmekte ve yaşam süresi uzadıkça daha fazla kişinin tip 2 diyabetten ve diğer kronik hastalıklardan etkilenmesi beklenmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2012 yılında elde edilen Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi verileri, nüfusun % 11’inin (yaklaşık 8,4 milyon kişi) 65 yaş ve üstü olduğunu göstermektedir40. Bu yaş grubunda diyabet prevalansı %34,8 olup, bu durum 65 yaş üstü ve diyabet hastası toplam 2,4 milyon kişinin varlığına işaret etmektedir41. Bölgedeki obezite oranları44 Obezite diyabet gibi kronik hastalıklar için bir risk faktörüdür. TÜRKİYE Tip 2 diyabetin başarılı bir şekilde kontrol edilmesi diğer kronik hastalıkların önlenmesine önemli ölçüde katkıda bulunabilir. Yaygın risk faktörlerinin ele alınması da diyabetle ilişkili komorbiditelerin önlenmesine yardımcı olacaktır. üçte İKİSİ Yetişkin nüfusun üçte ikisi aşırı kilolu veya obez AVRUPA Türkiye’de tip 2 diyabet risk faktörleri %50 Tip 2 diyabetin yaş ve etnik köken gibi bazı risk faktörleri değiştirilemez. Ancak kilo, sağlıksız beslenme ve fiziksel aktivite gibi üzerine gidilebilecek risk faktörleri vardır. Yetişkin nüfusun%50 'si fazla kilolu veya obez Yaşam tarzı SEÇİMLERİ - Egzersiz yapmama, yanlış MENA beslenme ve obezite tip 2 diyabet geliştirme riskini artırır11. Çoğu tip 2 diyabet vakası yeterli miktarda lifli gıda, sınırlı miktarda yağ içeren sağlıklı bir diyet ve buna eşlik eden her gün 30 dakikalık orta düzeyde egzersiz gibi yaşam tarzı değişiklikleri ile önlenebilir42. %70 Yetişkin nüfusun%70'i fazla kilolu veya obez Obezİte ve fazla kİlo - Fazla kilo ve obezitenin tip 2 diyabetle ve diğer kronik hastalıklarla güçlü bir bağlantısı vardır. Obezite diyabet dahil kronik hastalıklar için temel bir risk faktörüdür43. Türkiye’de obezite düzeyi 1998 ve 2010 yılları arasında %22’den %31’e çıkmıştır15,41. Şu anda yetişkin popülasyonunun üçte ikisi ya fazla kilolu ya da obezdir41. Diyabetin yüküne ilişkin ülke çapında gerçekleştirilen ikinci çalışma olan TURDEP-II çalışmasında obezitenin ve abdominal (veya merkezi) obezitenin kadınlarda erkeklere kıyasla daha yaygın olduğu, fazla kilonun ise erkeklerde daha yaygın olduğu saptanmıştır3. Beden kitle indeksinin (BMI) 30 kg/m2 veya üzerinde olması olarak tanımlanan obezite ve fazla kilo (25.0-29.9 kg/m2) tip 2 diyabet geliştirme riskini büyük oranda artırır. Obez olmak tip 2 diyabet geliştirme riskini yedi kat artırırken fazla kilolu olmak bu riski neredeyse üç kat artırır45. Ayrıca, şiddetli derecede obez bireyler (>35 kg/m2) normal ağırlıktaki bireylere kıyasla 60 kat daha fazla tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır46. Abdominal obezite bel çevresinin kadınlarda 88 santim, erkeklerde ise 102 santim olduğu durum olarak tanımlanır. TURDEP çalışmalarının her ikisi için de Türkiye popülasyonuna spesifik bel çevresi değeri kadınlarda 91 cm ve erkeklerde 96 cm olarak tespit edilmiştir47. * 13 Önleme, erken teşhis ve erken tedavi fark yaratabilir İkinci basamak önleme (diyabet hastalarında komplikasyon gelişimini önleme)48,56,57 2007 yılına ait bir inceleme, insanlara sağlıklı yaşam tarzının önemi hakkında bilgi vermenin bozulmuş glukoz toleransı (IGT) veya diyabet olgularının %50'sinden fazlasını önleyebildiğine işaret etmektedir48. Kardiyovasküler hastalıklar gibi diyabetle ilişkili komplikasyonlar erken teşhis ve tedavi yoluyla geciktirilebilir veya tamamen önlenebilir11. Erken başlanan yoğun tedavi etkilidir ve müdahaleye birkaç yıl sonra son verilse bile, erken yaşam tarzı değişikliği ve tedavi nedeniyle daha uzun vadede daha az komplikasyon gelişimi bildirilmiştir. Birinci basamak önleme (tip 2 diyabeti önleme) Dünya genelindeki diyabet önleme programları diyabet görülme prevalansının yaşam tarzı değişiklikleri ile azaltılabileceğini göstermektedir49,50,51. Yakın tarihli çalışmalarda 40 yaş üzeri bireylerde diyabet ve prediyabet taramasının maliyet etkin olduğu sonucuna varılmıştır52,53,54. Bu nedenle önleme programları, genellikle maksimum faydayı elde etmek için yapılan sağlık harcamalarının verimli kullanımı açısından “en uygun“ maliyet etkinliğe sahip stratejilerden biridir55,56. Önleme stratejileri kişilerin aşağıdakilere teşvik edilmesini içerir: • fazla kilolu veya obez olmaktan kaçınma • sağlıklı beslenme ve fiziksel olarak aktif olma Diyabet teşhisi konulmasını takiben, sağlıklı yaşam tarzı hakkında tavsiyeler ve ilaçlarla kişilere rahatsızlıklarını kontrol etmede destek olmak pek çok sorun yaratan komplikasyonların geciktirilmesine veya önlenmesine yardım eder58. • sigarayı bırakma • düzenli tıbbi kontrol yaptırma Türkiye Diyabeti Önleme ve Kontrol Programı59 Gerçekleştirilen çalışmaların diyabet vakalarındaki artışın tahminlerin ötesinde boyutlara ulaştığını gösteren bulgularına istinaden; diyabetle, risk faktörleriyle ve komplikasyonlarıyla mücadeleye ilişkin güncellenmiş bir stratejiyle Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı: Stratejik Plan ve Eylem Planı Gelişimi programı geliştirilmiştir. İnisiyatif 2009 yılında kronik hastalıkların önlenmesine ilişkin toplum temelli programların entegre edilmesi vizyonuyla tanıtılmıştır. 14 Ulusal Diyabet Eylem Planının hedeflerinden biri hastalığın etkili ve etkin kontrolünü60 ve sağlık kaynaklarının etkin kullanımını desteklemek üzere düzenli hastalık maliyeti çalışmaları gerçekleştirmektir. I TURDEP çalışmaları3,62 Geçtiğimiz on beş yılda, kaç kişinin diyabetle yaşadığını veya bu hastalığı geliştirme riski altında olduğunu belirlemek için iki ulusal çalışma yapılmıştır. İlk çalışma, TURDEP-I, 1997-1998’de yapılmış ve bunu 2010’da yapılan TURDEPII takip etmiştir. Her iki çalışmada da sonuçların karşılaştırılmasına olanak vermek için örnek metodolojisi kullanılarak aynı 540 merkezden veri toplanmıştır. toplum sağlığı sorunu haline gelmekte olduğunu göstermektedir. Çalışma teşhis edilmiş ve edilmemiş diyabet ile prediyabetin prevalansını ve bunların 12 yıllık trendlerini belirlemeyi ve Türkiye yetişkin nüfusunda diyabet risk faktörlerini saptamayı amaçlamıştır. Çalışma bu merkezlerden 24.499 kişiyi katılmaya davet etmiş ve davet edilen kişilerin %87’si araştırmaya katılmayı kabul etmiştir. TURDEP-II çalışması Türkiye’de yapılan en büyük ulusal ölçekte temsili diyabet araştırmalarından birisidir ve diyabetin ülke için hızla büyük bir TURDEP-II’nin bulguları: TURDEP-I VE TURDEP-II diyabetin yaşa göre standardize edilmiş prevalansı Türkiye’de diyabetin prevalansı TURDEP-II katılımcılarında topluma dayalı herhangi bir düzeltme yapılmaksızın diyabet prevalansı %16,5 (yeni teşhis edilen %7,5) olup, bu oran Türkiye’de 6,5 milyon diyabetli yetişkine karşılık gelmektedir (günümüzde 7 milyon kişiye ulaştığı tahmin edilmektedir). %14 %12 %8 %6 %4 %0 TURDEP-II katılımcılarında topluma dayalı herhangi bir düzeltme yapılmaksızın IGT sıklığı %15,9, obezite sıklığı %35,9 ve hipertansiyon sıklığı %31,3 bulunmuştur. Çalışmanın ortaya çıkardığı diğer önemli faktörler: Kadınlar ve eğitim •8 yıllık eğitimi tamamlamamış kadınlarda diyabet gelişmesi riskinin eğitim görmüş kadınlara kıyasla 1,5 kat daha yüksek olduğu belirlenmiştir. Yüksek tansiyon •Yüksek tansiyonu olan erkeklerde 1,84 kat daha fazla diyabet riski gözlenmiştir. •Yüksek tansiyonu olan kadınlarda 1,59 kat daha fazla diyabet riski gözlenmiştir. %40 %13,5 6,5 milyon yetişkin %10 %2 Diyabet risk faktörleri %50 %16 %7,2 2,6 milyon yetişkin %30 %20 %10 %0 TURDEP-I TURDEP-II T Prevalans artışını etkileyen faktörler TURDEP-II çalışması diyabet, IGT ve obezite rakamlarında öngörülerin ötesinde gerçekleşen artışın tek başına olmasa da büyük ölçüde Türkiye nüfusunun yaşlanmasına atfedilebileceğini belirmektedir. 2000 ile 2009 arasında ortalama yaşam süresi erkeklerde 67’den 72’ye, kadınlarda 73’ten 77’ye çıkmıştır. Kentlerde ve kırsal kesimde yaşam tarzının değişimi ve diyabet hastalarının daha uzun yaşaması diyabet prevalansındaki artıştan sorumlu diğer faktörlerdir. TURDEP-I ve TURDEP-II'nin yaşa göre standardize edilmiş risk faktörleri prevalansı %50 %46,3 %37,5 %40 %35 %31,2 %30 %34 %25,6 %22,3 %20 %28,9 %13.8 %10 %0 IGT TURDEP-I Fazla kilo Genel obezite Abdominal obezite Hipertansiyon TURDEP-II 15 Etkin diyabet tedavisi, yaşam kalitesini iyileştirebilir ve sağlık hizmeti maliyetlerini düşürebilir. mohamed Tunus Tip 2 diyabetli 16 Dİyabetle mücadelede sağlık hİzmetİ sİstemİnİn İyİleştİrİlmesİ Birçok ülkeden diyabetle ilgili komplikasyonların önlenebileceği veya önemli ölçüde geciktirilebileceği yönünde çok sayıda kanıt elde edilmiştir. Etkili tedavi uygulandığı takdirde komplikasyonların ilerlemesi önlenebilir. Bu amaçla dünya çapında tavsiye edilen tedavi standartlarının ana hatlarıyla anlatıldığı klinik kontrol kılavuzları yayınlanmaktadır. Diyabetli bireylerin sağlığının ve sağlığa ilişkin yaşam kalitesinin iyileştirilmesi, toplumsal ve bireysel açıdan olumsuz sonuçların azaltılabilmesi ve sürdürülebilir insan kalkınmasının ve ekonomik kalkınmanın olumsuz etkisinin en aza indirilmesi bütün ülkelerin kapasite ve olanakları dahilinde mümkündür. IDF, diyabetin neden olduğu sıkıntılar ve güçlüklerle mücadele adına, hükümetler, sağlık mesleği mensupları ve global diyabet çevreleri tarafından eyleme konmak üzere IDF’nin 2011-2021 Global Diyabet Planı’nda maliyet etkin çözümlere yer vermiştir11. Planda etkili diyabet tedavisinin belirlenen üç bileşeni listelenmiştir: • Glisemik ve metabolik kontrol sağlamak için tedavi ve klinik takip • Komplikasyonların önlenmesi ve kontrolü • Kendi kendine kontrol eğitimi ve desteği Glisemik kontrol sağlama Türkiye‘de de ülke çapında kılavuzlar hazırlanmaktadır (Ör. TEMD Diyabet ve Komplikasyonlarının Tanı, İzlem ve Tedavisi Kılavuzu)62. Bununla birlikte, uygulamada, diyabet tedavisi genellikle ulusal veya uluslararası tedavi kılavuzları tarafından belirtilen ideallere ulaşamamaktadır. Bunun sonucunda da diyabet hastaları açısından komplikasyon oranları ve ilişkili maaliyetler yükselmeye devam etmektedir. Dönüm noktası niteliğindeki UK İlerleyici Diyabet Çalışması (UKPDS) HbA1c düzeylerinde %1’lik bir azalmanın komplikasyon geliştirme riskinde %21 azalma ile ilişkili olduğunu göstermektedir32. Birden fazla ilaçla etkili tedavi ve yaşam tarzı değişikliği komplikasyonların ve mortalitenin azalması açısından sürdürülebilir fayda sağlayabilir ve yaşam kalitesini anlamlı oranda arttırarak sağlık maliyetlerinin yükünü azaltabilir32. HBA1c düzeylerinin %1 azaltılması komplikasyonları azaltabilir (UKPDS)32 HbA1c Çalışmalar, etkili tedavilerin mevcut olmasına rağmen diyabet teşhisi konan bireylerin en az yarısının halen yeterli glisemik kontrol sağlayamadığını göstermiştir61. Diyabetin erken teşhisi ve etkili tedavisi, özellikle kan glukozu, kan yağları ve kan basıncı düzeylerinin kontrolü, komplikasyon görülme prevalansını azaltarak ve ilişkili maliyetleri sınırlayarak diyabetli bireylerin yaşam kalitesinin iyileştirilmesinde etkili olur. Tip 2 diyabetin tedavisine ve kontrolüne yönelik uluslararası kabul görmüş ve belgelenmiş kılavuzlar mevcuttur. Bu kılavuzlar diyabetin etkin kontrolüne yönelik süreçleri ve uygulamaları tanımlamaktadır. Ayrıca, birçok ülke kendi yerel kılavuzlarını geliştirmiştir. %-1 Miyokard enfarktüsü Mikrovasküler komplikasyonlar (kalp krizi) (gözlerde, sinirlerde ve böbreklerde ortaya çıkan ve en küçük kan damarlarını etkileyen hastalıklar) %-14 Risk %-37 Diyabetle ilişkili ölümler %-21 Risk Risk 17 Komplikasyonların önlenmesi ve kontrolü Tip 2 diyabet genellikle yıllar içinde gelişir ve komplikasyonlar ortaya çıkana kadar belirtisiz seyredebilir. Bu durum, güçten düşürücü komplikasyonları önlemek için önemli tedavi ve kontrol fırsatlarının genellikle kaçırıldığı anlamına gelmektedir. Diyabetin erken ve doğru teşhisi ve tedavisi maliyetli komplikasyonların önlenmesi veya geciktirilmesi için önemli bir stratejidir. Tip 2 diyabetin IMS CORE Diyabet Modeli *ile yapılan bir bilgisayar simülasyonu, diyabetli bireylerin erken teşhisi ve uygun tedavisi† ile ilişkili önemli faydaların bulunduğunu göstermiştir. Türkiye’nin bu iyileştirmeleri yapması simülasyon aşağıdakileri gösterir: halinde, • Son evre böbrek hastalığı olgularında %40 azalma • Kalp krizi sayısında %23 azalma • İnme sayısında %21 azalma • Şiddetli görme kaybı olgularında %18 azalma Ayrıca, bu öngörü sağlık sistemi açısından uzun vadeli tasarruf potansiyeli de göstermektedir. Azalan komplikasyonlar kaynaklı, 2030’a kadar 15,85 milyar TL tasarruf edilebilir§. Engellenen komplikasyon sayısı Simülasyona göre engellenen kümülatif komplikasyon sayısı 250,000 Miyokard enfarktüsü 200,000 150,000 Son evre böbrek hastalığı 100,000 50,000 İnme 0 2010 2015 2020 2025 2030 Ciddi görme kaybı Diyabetli Hastaların ve Komplikasyonlarının Teşhisi, Tedavisi ve Takibine Yönelik TEMD Klinik Uygulama Kılavuzları 9. Diyabetin akut 2,000 komplikasyonları 10.Diyabetin kronik 1,500 komplikasyonları 11.özel durumlarda diyabet 1,000 12.Diyabet ve komorbiditeler 13.Diyabetin önlenmesi 0,500 0 20 * 5. Diyabette tıbbi beslenme 6. Diyabette egzersiz ve fiziksel aktivite 7. Oral antidiyabetik ve insülin ilaç tedavisinin ilkeleri 8. Tip 2 diyabette mevcut tedavi algoritması 15 1. Glisemik bozuklukların teşhisi, sınıflandırılması ve tanımlanması 2. Diyabet hastalarının tedavi standartları 3. Diyabet hastaları için hastanede tedavi ilkeleri 4. Diyabet hastalarında glisemik kontrol hedefleri 10 Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nin (TEMD) Diyabet Çalışma Grubu ilk kez 2006’da ulusal klinik uygulama kılavuzu hazırlamıştır ve bu kılavuz her iki yılda bir güncellenmekte olup en son 2013’te güncellenmiştir62. Kılavuz, her biri diyabet kontrolünü ayrıntılı olarak açıklayan çeşitli konuları kapsamaktadır62: Million TRY Diyabet tedavisinin kalitesinin artırılması devam eden bir süreçtir ve klinik kılavuzlara uyumun tedavi kalitesini artırdığı gösterilmiştir. 20 20 20 IMS CORE Diyabet Modeli diyabetle ilişkili komplikasyonları açıklayan, birbirine bağlı 15 alt modelden oluşan geniş çapta yayınlanan ve valide edilmiş bir bilgisayar simülasyonu modelidir. Hasta alt grupları yaş, cinsiyet, başlangıç risk faktörleri ve önceden mevcut komplikasyonlar açısından -0,500 tanımlanır. Ölüm nedenleri model tarafından belirlenmediği için, hastalık kontrol bileşenleri ve maliyetleri yerel verilere ve geçmişteki mortalite oranlarına dayalı olarak yüklenir. Direct cost saving Türkiye’de mevcut standartlara göre tedavi edilen bir hasta grubunun sonuçları simülasyonda Türkiye’nin Sicilya’da test edilen bir dizi iyileştirmeyi yaptığı varsayılan ikinci bir grup ile karşılaştırılmıştır. Bu iyileştirmeler şunlardır: elektronik tıbbi kayıtlar, süreçlere, risk faktörlerine ve tedavi sonuçlarına ait kalite göstergeleri, klinikler arasında yıllık olarak en iyi uygulama paylaşımları ve yüksek tansiyon ve kan yağları için daha yoğun tedavi. † § Tasarruflar bir ilk yatırım fazından sonra hesaplanır. İyileştirilmiş bakım sunulmasının beş yıl içinde fazladan 1,57 milyar TL’ye mal olacağı hesaplanmıştır. 18 Kendi kendine kontrol eğitimi ve desteği Diyabetin başarılı bir şekilde kontrol edilmesi sadece ilaçlara ve tıbbi tedavilere bağlı değildir. Diyabet hastalarının her gün, gıdaları, fiziksel aktiviteyi ve ilaçları dengelemekle ilgili birden fazla karar alması ve farklı süreçleri yönetmesi gerekir. Diyabet teşhisi konan birçok kişi için, bu durum kendi kendine insülin enjeksiyonunu ve evde kan glukozu düzeylerinin kontrolünü de içermektedir. Diyabet tedavisi gereksinimleri bireyin yaşam döngüsünün farklı aşamalarında ve hastalığın ilerlemesiyle önemli ölçüde değişir. Bu durum, diyabet hastalarının sadece hastalık yeni teşhis edildiğinde diyabet eğitimine ihtiyaç duymadıklarını, aynı zamanda yaşam boyu devam eden bir değerlendirme ve müdahale döngüsüne ihtiyaç duydukları anlamına gelir. Hasta eğitimi, diyabetin komplikasyonlarının ve tedavisinin basitçe açıklanmasından daha fazlasıdır. Hayat tarzı ve davranış değişiklikleri ile komplikasyon ve hastalık riskini azaltan uygulamaların benimsenmesini kolaylaştıran aktivitelerden oluşur63. Eğitim materyalleri ve eğitim amacıyla kısa bilgi ve hatırlatmaları içeren elektronik (uzaktan) takip sistemlerinin sağlanması gibi etkili müdahaleler diyabet hastalarının kendi kendine kontrolünü iyileştirir64. Bu müdahaleler genellikle düşük maliyetli olup, sağlık mensuplarının performansında ve sağlık hizmeti sonuçlarında da iyileşme sağlar65,66,67,68,69. IDF’nin tavsiyeleri Tip 2 diyabetin etkin kontrolüne ilişkin hazırlanan Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) kılavuzlarında şunlar tavsiye edilmektedir: • Tarama ve teşhİs – yüksek riskli popülasyonların taraması yoluyla diyabetin erken teşhisi37: Fırsattan yararlanılarak tarama; birey, farklı bir nedenle sağlık mensubunu görmeye geldiğinde hastalık için de tarama yapılabilir70. • Hasta eğİtİmİ ve yaşam tarzı kontrolü – teşhisten sonra sunulabilecek ve kendi kendine takip eğitimi ile psikoloji, beslenme ve fiziksel aktivite alanlarında uzman ekiplerce verilecek multidisipliner eğitimi içerecektir37. • Sağlık hİzmetİ sunma – sağlık mensupları ile hastalar arasında, kültürel farklılıklara saygı duyularak işbirliğine dayalı bir ilişki kurulması: IDF ayrıca her hasta için risk faktörlerinin takibi ve komplikasyon taraması da dahil olmak üzere bireysel tedavi planlarının yıllık olarak gözden geçirilmesini önermektedir. Ek olarak, IDF hasta ihtiyaçları çerçevesinde organize olmuş, çeşitli disiplinlerden oluşan tedavi ekiplerinin oluşturulmasını ve sunulan hizmetin kalitesini takip etmek için kayıt tutulmasını önermektedir37. • Klİnİk takİp – tedavi hedeflerini takip etmek tedaviyi düzenlemek ve kardiyovasküler risk değerlendirmesi için yıllık ziyaretlerin gerçekleştirilmesi; ayrıca göz, böbrek ve ayak sorunları gibi komplikasyonları saptamak üzere tarama yapılması tavsiye edilir37. 19 Daha iyi kişisel bakım ve kontrolün diyabet tedavisine uyumu artırdığı ve sağlık hizmetleri kullanımını azalttığı gösterilmiştir. Ayşe Naz Baykal Türkiye Tip 1 diyabetli 20 İnsanların dİyabetle aktİf bİr yaşam sürmelerİ konusunda desteklenmesİ Diyabetle aktif ve tatmin edici bir yaşam sürmek mümkündür. Tedaviye uyum bu hedefin yerine getirilmesi yönünde kritik bir adımdır. Nihayetinde, tedaviyi günlük olarak takip etmek ve sürdürmek diyabetli bireyin ve ailesinin sorumluluğundadır. Kişilerin hastalıklarını kendi kendilerine yönetebilmeleri açısından motive edilmeleri, eğitilmeleri ve desteklenmelerine yönelik stratejiler kronik bakımın temel bir parçasıdır. Diyabet kontrolüne yaklaşımlar Diyabetli bireylerin kendi diyabet tedavilerine aktif katılımı kişisel kontrolün bizzat sağlanması açısından kilit önem taşır. Diyabet tedavisi tıbbi tedavi, beslenme, egzersiz ve kan glukozu takibi arasında dengeyi içeren önemli ve kapsamlı bir kavramdır. Diyabet tedavisinin sonuçları büyük ölçüde hastanın sağlıklı bir yaşam tarzı sürüp sürmediğine ve diyabet tedavisine uyum sağlama motivasyonunu koruyup korumadığına bağlıdır. Diyabet, tüm kronik hastalıklar arasında kontrol sağlamada başarılı olabilmek için en fazla davranış değişikliği gerektiren hastalıktır71. Diyabeti ve diğer kronik rahatsızlıkları olan kişilerin büyük bir bölümü kendilerine reçete edilen tedaviye uymakta zorluk çeker ve bunun sonucunda istenen sonuçlara ulaşamaz ve ilgili komplikasyonlardan kaçınamazlar72,73. Diyabetli bireylerin yaklaşık yarısı kadarının yetersiz kan glukoz kontrolü, kolesterol ve tansiyon düzeylerine sahip olabileceği tahmin edilmektedir74. Diyabet kontrolü sağlamada güvensizlik ve tedavinin etkililiği kendi kendine kontrolde kilit rol oynayan faktörlerdir75. Diğer faktörler özellikle farklı rahatsızlıkları için farklı ilaçlar alan bireyler açısından tedavinin ve doz uygulamasının karmaşıklığı ve anlaşılmamasıdır. Daha iyi kişisel bakım ve kontrolün diyabet tedavisine uyumu artırdığı ve sağlık hizmetleri kullanımını düşürdüğü gösterilmiştir76. Hasta ihtiyaçları modeli ‘Hasta ihtiyaçları modeli’ hastanın kendi kendini kontrol etme ve diyabetle iyi bir yaşam kalitesi yakalama becerisini etkilediği gösterilen önemli alanları belirtmektedir. Ben: Hastalığımla başa çıkabilmek ve dolu dolu, sağlıklı ve TOPLUM üretken bir yaşam sürebilmek. AKIM VE TED AV BI B I TIB Aile ve arkadaşlar: Hastalığımın tüm yönlerinde duygusal ve pratik destek. Tıbbi bakım ve tedavi R: AI ARKADAŞ VE LA LE Kaliteli teşhis, tedavi, bakım ve formasyona erişim. BEN UM PL AM R: ŞL konusunda anlayış. TO L UM ARKADA YA Ş L KU PL VE A AI İŞ/ O TO E İş/okul: Hastalığım için destek alma ve hastalığım Yaşam: Hayattan herkes gibi zevk alma fırsatına sahip olma. Toplum: Dinlemeye, değişmeye ve hastalığıma destek olmaya istekli bir sağlık sistemi, devlet ve toplum. 21 Hasta merkezli tedavi Farklı disiplinlerden oluşan sağlık ekibi Etkili diyabet tedavisi, sağlık mesleği mensubu ekibiyle diyabet hastası arasında bir işbirliği gerektirir. Bu işbirliği, hastaya hastalığını ve kendi eylemlerinin hastalık üzerindeki etkilerini tam olarak anlamasını sağlamak üzere eğitim vermeyi, uygun ve zamanında bilgi sunmayı ve doktor ile hasta arasındaki iletişimi şekillendirerek hastanın diyabeti tarafından kontrol edilmesine izin vermek yerine bu rahatsızlığı aktif bir şekilde kontrol altında tutacak donanıma sahip olmasını sağlamayı içerir77. Hastaların ihtiyaçlarının ve tercihlerinin ele alınabilmesi adına diyabet kontrolüne hasta merkezli bir yaklaşım geliştirilmesinin büyük ölçüde olumlu sonuçlara sahip olduğu kabul edilmektedir. Hasta perspektifinden, hasta merkezli bir yaklaşımın hasta memnuniyeti, aktif katılımı ve görev oryantasyonu, kaygıda azalma ve yaşam kalitesi bakımından artışa neden olduğuna dair kanıtlar bulunmaktadır. Daha fazla doktor memnuniyeti ve etkililikte artış ve buna bağlı olarak da gerçekleştirilen tıbbi test ve gereksiz sevk sayısında azalma da bildirilmiştir78. Kronik hastalıklarda kendi kendine kontrolü etkileyen birçok faktör rol oynar ve ulusal ve yerel düzeylerde farklı disiplinlerden stratejilere ihtiyaç duyulur25.Her bir hastanın özel ihtiyaçları etrafında yeni, yenilikçi, farklı disiplinlerden sağlık ekipleri kurmanın diyabetli bireyler için bakımı iyileştirdiğini ve komplikasyonları önlediği gösterilmiştir79,80. Gelecekteki sağlık politikası çerçeveleri, bu boyutların tümünü kanıta dayalı ve düşük maliyetli bir yaklaşımla ele almak için gereken stratejileri ve bu alandaki örnek uygulamaları teşvik etmelidir. Türkiye’de diyabet kılavuzları Türkiye’de Sağlıkta Dönüşüm Programı 2003 yılından bu yana uygulanmakta olup, programın ana önceliklerinden birisi de aile hekimliği vasıtasıyla birinci basamak ve daha üstü sağlık hizmetleri arasındaki koordinasyonun güçlendirilmesidir. TÜRKİYE DERNEĞİ ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Diyabet Çalışma Grubu, Türkiye'de ilk kez 'Diyabet ve Komplikasyonlarının Tanı, İzlem ve Tedavisi Rehberi'ni hazırlamıştır. İki yılda bir güncelenen bu rehber, 2006 yılından beri yayınlanmakta ve iki yılda bir güncellenerek sağlık profesyonellerine dağıtılmaktadır. En son güncelleme 2013 yılında gerçekleştirilmiştir. TÜRKİYE DİYABET VAKFI Türkiye Diyabet Vakfı 2011 yılında “Diyabet tanı ve tedavi rehberi”’ni yayınlamış ve ardından 2013 yılında güncellemiştir. Bu rehberde pratiğe dayalı ve güncel diyabet tedavisi uygulamaları yer almakta olup pek çok tıp derneğinin katılımıyla diyabet tedavisine multidisipliner bir yaklaşım sergilemektedir. Bu rehberler Türkiye çapında ilgili birimlere ulaştırılmakta olup aynı zamanda Türkiye Diyabet Vakfının koordinasyonunda birinci basamak sağlık hizmetleri ile işbirliği içinde gerçekleştirilen toplantılarda da dağıtılmaktadır. Söz konusu takımlar uzman hekimler, pratisyen hekimler, hemşireler, diyetisyenler, eczacılar, * podiatristler , psikiyatristler, diyabet eğitmenleri, spor eğitmenleri ve sosyal hizmet görevlileri ve diğer birçok disiplinden uzmanını içerecek şekilde oluşturulabilir81. Psikososyal ihtiyaçlar ve diyabet kontrolü82,83 Diyabetle yaşamak ve diyabeti kontrol etmek zorlayıcıdır ve diyabet hastalarının günlük hayatlarının tedavi sonuçları dahil birçok yönü üzerinde olumsuz etkilere neden olur. Depresyon, stres ve diyabetle ilişkili diğer psikolojik problemler tedaviye uyulması ve sağlıklı bir diyetin sürdürülmesi açısından rol oynayan faktörlerdir. Yetersiz klinik kontrol sonucu ortaya çıkan uzun süreli komplikasyonlardan, psikososyal refah ve diyabet kontrolü arasındaki ilişkinin daha iyi anlaşılması yoluyla kaçınılabilir. Hipoglisemi korkusu diyabet kontrolünü etkiler Hipoglisemi korkusunun da diyabet yönetimi ve kontrolü üzerinde bir etkisi olduğu düşünülmektedir84. Farkındalık eksikliği ve hipoglisemi korkusu nedeniyle diyabetli bireyler ve sağlık hizmeti sunanlar arasında insülin tedavisinin düşük kabul görmesi insülin tedavisine başlamanın geciktirilmesine yol açabilir85,86,87. Aynı zamanda, halihazırda insülin tedavisi gören ve hipoglisemi korkusu yaşayan bireyler yüksek glukoz düzeylerini koruyarak hipoglisemiyi önlemek için gereğinden fazla düzeltici ve önleyici adımlar atabilir. Çalışmalar düşük insülin rezervlerine sahip bireyler için yoğun insülin tedavisinin diyabetle ilişkili komplikasyonları önlemek veya geciktirmek için en etkili yol olduğunu göstermiştir31,32. İnsülin tedavisi gören bireyler için kan glukoz seviyesi farkındalık eğitimi hipoglisemi semptomları konusunda bilinci arttırarak hem hipoglisemi prevalansını ve korkusunu, hem de kontrol kaybı hissini azaltır. * ayak bakımı uzmanı 22 DAWN2TM Çalışması: Diyabet hastalarının, ailelerinin ve bakım sürecindeki kişilerin psikososyal ihtiyaçlarının, dileklerinin ve tutumlarının değerlendirilmesi88 DAWN2™ orijinal DAWN™ çalışmasının devamıdır ve sadece diyabet hastalarıyla değil, aynı zamanda onların aile bireyleriyle, hemşireleriyle, diyetisyenleriyle, pratisyen hekimlerle ve uzmanlarla görüşerek tüm yönleriyle diyabet yükünü azaltmaya yönelik bir yaklaşım benimseyen, türünün ilk örneği olan bir çalışmadır. Çalışma 17 ülkeden 15.438 katılımcı içermektedir. Çalışmanın üç ana amacı vardır: • Diyabet hastalarının ve ailelerinin karşılanmamış ihtiyaçlarıyla ilgili anlayışı ve farkındalığı arttırmak • Diyabet tedavisinde hasta katılımını ve psikososyal desteği güçlendirmek için diyaloğu ve işbirliğini teşvik etmek • Birey merkezli diyabet tedavisi için uluslararası bir karşılaştırma sistemi kurmak Türkiye’de, DAWN2™ çalışmasında diyabet hastası 506 kişi, diyabet hastalarının ailelerinden 126 kişi ve diyabet hastalarına bakım hizmeti veren 280 sağlık mesleği mensubundan oluşan toplam 912 kişiye anket yapılmıştır. Diyabet hastalarının psikososyal göstergeleri27 Diyabet hastalarının aile bireyleri89 DAWN2™ diyabetin hastalar için anlamlı bir psikolojik yük teşkil ettiğini ortaya çıkarmıştır. %59 Diyabetten ve tedavisinden aile bireyleri de olumsuz etkilenebilir. %36 %59 *%34 %41 %28 %28 %19 %18 %15 %62 *%39 Diyabet eğitimi Yanıt verenlerin %28’i bir diyabet eğitim programına katılmıştır. Diyabette depresyon Yanıt verenlerin %19’u olası depresyon belirtileri göstermiştir (WHO5 skoru ≤28) Diyabetle ilişkili sıkıntı Yanıt verenlerin %59’u diyabetle ilişkili sıkıntı yaşadığını bildirmiştir (PAID5≥40) Diyabetle ilişkili ayrımcılık Yanıt verenlerin %28’İ diyabet hastası oldukları için ayrımcılığa maruz kaldıklarını hissetmiştir %50 *%37 %15 *%22 DAWN2TM Türkiye sonuçları *Anketin yapıldığı tüm ülkeler için medyan değerdir Dayanak: Diyabetli tüm kalifiye edilmiş bireyler (Tip 1: n=80, Tip 2: n=42) Yanıt verenlerin %36’sı aile üzerinde diyabetle ilişkili belirgin bir yük algılamıştır. Yanıt verenlerin %62’si diyabet hastası akrabaları hakkındaki endişeleriyle bağlantılı yüksek düzeyde sıkıntı bildirmiştir. Yanıt verenlerin %50’si diyabet hastası bireye en iyi ne şekilde yardımcı olacaklarını bilemedikleri için endişeli olduklarını bildirmiştir. Yanıt verenlerin %15’i herhangi bir diyabet eğitim programına veya aktivitesine katılmıştır. Genel olarak, katılımcıların %77’si bu aktiviteleri faydalı bulmuştur. Sağlık mesleği mensubu perspektifi90 Sağlık kuruluşu %17 sağlık hizmetlerinin kronik hastalıkların kontrolü için iyi yönetildiğine inanmaktadır. %86 %84 %71 %17 Kendi kendine kontrol eğitimi %84 diyabette kendi kendine kontrol eğitiminin ulaşılabilirliğinin artırılmasının diyabet yükünü azaltmaya yardımcı olacağına inanmaktadır. Diyabete yüksek öncelik verilmelidir Daha nitelikli diyabet hemşireleri ihtiyacı %71 diyabete daha yüksek öncelik verilmesi gerektiğine inanmaktadır. %86 daha nitelikli hemşire eğitmenlerinin veya uzman diyabet hemşirelerinin bulunması gerektiğine inanmaktadır. Sayfa notu: Yukarıda DAWN2™ çalışmasının sonuçlarının sadece bir kısmı verilmiştir. Türkiye’ye ve diğer ülkelere ait sonuçların tam bir özeti için www.dawnstudy.com’u ziyaret ediniz. 23 Veri toplamanın ve diyabet tedavisinin kalitesini karşılaştırmanın veri odaklı karar alma mekanizması için bir çerçeve sağlayarak gelecekteki sağlık hizmeti bütçelerini ve tedavi kalitesini olumlu etkileme potansiyeli bulunmaktadır. ALI BAZSEM ARQOUB Ürdün Tip 1 diyabetli 24 SONUÇLAR ÖLÇÜLÜP PAYLAŞILIRSA İYİLEŞTİRME SAĞLANABİLİR Diyabetin tüm yönlerine ilişkin bilgi toplamak ve analiz etmek kanıta dayalı sağlık hizmeti kararlarının iyileşmesine vesile olarak diyabetli bireyler için maliyetlerin düşürülmesini ve yaşam kalitesinin yükselmesini sağlar. Günümüzde tedavi kapsamı ve etkililiği hakkında sağlam bir bilgi temeli inşa ederek diyabet tedavisi anlamlı ölçüde iyileştirilebilir. Tedavi yöntemlerindeki, stratejilerdeki ve tedavi sistemlerindeki zayıflıkların belirlenebilmesi ve iyileşme sağlanabilmesi sadece sonuçlar ölçüldüğünde ve karşılaştırıldığında mümkündür. Sağlık hizmeti bütçelerindeki azalmalarla birlikte mevcut ekonomik koşullar mevcut sağlık hizmetleri üzerinde büyük bir baskı yaratmaktadır. Veri toplamanın ve diyabet tedavisinin kalitesini karşılaştırmanın bilgi temelinde karar almak için bir çerçeve sağlayarak hem sağlık mesleği mensupları hem politika belirleyiciler için gelecekteki sağlık hizmeti bütçelerini ve tedavi kalitesini olumlu etkileme potansiyeli bulunmaktadır. Diyabet hastası kayıtları Hastalık veya hasta kaydı bir hastanın spesifik teşhis, hastalık durumu veya prosedürüne ilişkin bilgi veya veri toplar. Veri tabanı sistemindeki tıbbi kayıtlar, sağlık hizmeti sağlayıcıları, hastalar veya idareciler tarafından diyabetin tedavisi ve yönetimi sürecinde kullanılabilecek veriler içerir. Kayıt sistemi her hastaya özel hastalık yönetimi sağlar ve hekimlere yüksek riskli hastaları belirlemede ve takip etmede yardımcı olurken, sağlık mesleği mensuplarına (ve hatta hastalara) belirli kalite hedeflerine ulaşmaları için belirli testler yaptırılmasına ilişkin hatırlatmalar sağlayabilir. Türkiye’de resmi bir diyabet kaydı/veritabanı yoktur ve diyabet yüküne ilişkin tek veri kaynağı uluslararası ve ulusal anketlerdir60. Türkiye’de bir ulusal diyabet gözlem veritabanı geliştirilmesi gerekli kanıtların sağlanması için ilk adım olabilir60. Diyabet tedavisi kalitesini araştırmak ve iyileştirmek üzere tedavi kalitesi izlem sistemlerini uygulamaya koyan ülkeler İsveç91, ABD92, Birleşik Krallık93 ve İtalya’dır94. Ölç, Paylaş, İyileştir İyileştirmeler sadece sonuçlar ölçüldüğünde ve paylaşıldığında mümkündür. • • İYİLEŞ Tİ LÇ Ö R • Hasta sonuçları ve tedavi süreçleri yoluyla diyabet tedavisi kalitesini ÖLÇÜN. İlgili tüm paydaşlarla diyabet tedavisinin kalitesine ilişkin veri PAYLAŞIN. Tedavi kalitesinde iyi uygulamaları ve yenilikleri belirleyerek ve aktif biçimde yaygınlaştırarak diyabet tedavisinin kalitesini YÜKSELTİN. Changing Diabetes® Barometresi diyabetle mücadelede elde edilen kazanımları ölçmek için bir çerçeve işlevi gören bir Novo Nordisk inisiyatifidir. İnisiyatifin amacı paydaşlara – sağlık mesleği mensuplarına, politika belirleyicilere, uluslararası örgütlere ve sağlık endüstrisine – diyabet tedavisinin kalitesi ve hasta sonuçlarıyla ilgili değerli bilgiler sağlamaktır. Changing Diabetes® barometresiyle ilgili daha fazla bilgi için aşağıdaki adresi ziyaret edebilirsiniz. www.ChangingDiabetesBarometer.com 25 PAYLAŞ DENEYİMLERİN paylaşılması Türkiye’de ve bölgedeki diğer ülkelerde halihazırda diyabetle yenilikçi ve etkili yollarla mücadele eden birçok başarılı program ve girişim bulunmaktadır. İşe yarayan yöntemler konusunda bilgi ve fikir paylaşmak gelecek için en pozitif seçeneklerden birisidir. İtalya İrlanda Kalite güvencesi yoluyla tedavi kalitesinin yükseltilmesi Sağlık kontrolleri İrlanda’da teşhis edilmemiş diyabet olguları olduğunu ortaya çıkarmıştır İtalya Diyabetologlar Derneği (AMD) diyabet yükünü azaltmak için tedavi kalitesini ölçmenin ve paylaşmanın önemini fark etmiştir. Bu nedenle, 2004’te tüm diyabet polikliniklerinden diyabet kalite göstergeleri toplamaya başlamıştır. İnisiyatif İtalya’daki 250 diyabet kliniğinden oluşmaktadır ve tip 1 ve tip 2 diyabeti olan toplam 400.000 kişiyi kapsar. Toplanan tedavi kalitesi verileri, benzer koşullar altında aynı sağlık sisteminde faaliyet gösteren en iyi merkezlerin belirlenmesiyle tespit edilmiş en üst standartlarla karşılaştırılmıştır. Bu yaklaşım İtalya’da uygulamaya konan sürekli kalite iyileştirme çabalarının önemli bir özelliğini temsil etmektedir. Daha sonra sonuçlar özel bir yayın kanalıyla (AMD Annals) AMD web sitesinin bu amaç için ayrılmış olan sayfasında yayınlanır ve bir yıllık toplantıda araştırıcılarla tartışılır. Proje, ekstra kaynak veya mali teşvik ayırmadan, ilgili uzmanların özverileriyle mümkün kılınan ve hekimlerin önderlik ettiği çabalarla yürütülmektedir. İrlanda'daki en büyük sigorta şirketi olan Vhi Healthcare İrlanda’da potansiyel olarak 30000 teşhis edilmemiş diyabet ve 146000 teşhis edilmemiş prediyabet olgusu bulunduğunu hesaplamıştır; bu olgular birlikte popülasyonun %11’ini oluşturmakta olup kaygı uyandırıcıdır. Bir tarama projesinde katılımcıların %63’ünün fazla kilolu veya obez olduğu, %74’ünde yüksek kolesterol, %25’inde yüksek tansiyon olduğu saptanmıştır. Bu bulgular öngörülere göre belirgin olarak yüksektir. Bu hesaplamalar 45-74 yaşları arasındaki, daha önce teşhis konulmamış 11500’den fazla kişinin bir klinik değerlendirmeye bir açlık plazma glukozu (FPG) testine katılmak üzere rasgele seçildiği bir tarama projesine dayalı olarak yapılmıştır. Çalışmada basit, kombine bir Fin Diyabet Riski Skoru ve FPG skorunun teşhis konmamış diyabetli bireylerin %91’ini ve teşhis konmamış prediyabetli bireylerin %74’ünü belirleyeceğini saptamıştır. Klinisyenlerin AMD Annals girişimine katılımı halihazırda sürecin ilerlemesinde ve ara sonuç göstergelerinde etkili olmuştur. Vhi Healthcare tarama projesi tip 2 diyabetin ve prediyabetin en iyi nasıl saptanacağını, bu hastalıklara nasıl müdahale edileceğini ve bunların nasıl tedavi edileceğini araştıran prestijli bir AB projesine dahil edilmek üzere seçilmiştir. Daha fazla bilgi almak için www.infodiabetes.it adresini ziyaret edebilirsiniz. Daha fazla bilgi almak için www.vhi.ie/screening/ invitation-screening.jsp adresini ziyaret edebilirsiniz. Katar Diyabetle ilgili eyleme geçmek üzere ortaklık Katarlılar arasında diyabet prevalansı çok yüksek olup bu durum Katar’ı dünyada en yüksek diyabet insidansına sahip ülkeler arasında en üst sıradaki on ülke arasına sokmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu, 2013 yılı itibariyle Katar nüfusunun 26 %16’sının diyabet hastası olduğunu, buna ilaveten %14’ünün de bozulmuş glukoz toleransına sahip olduğunu öngörmektedir. Diyabetle ilgili bilinç uyandırmak, risk altındakilerin bu hastalığı önlemesinde yardımcı olmak ve halihazırda diyabetle yaşayan kişilere sağlıklarını nasıl daha iyi kontrol edebileceklerine ilişkin tavsiye vermek açısından Katar’daki yetkili makamlara destek olma çabasının önemli bir kısmı olarak, özgün bir kamuözel sektör ortaklığı olan "Action on Diabetes" kurulmuştur. Ortaklar şunlardır: Yüksek Sağlık Konseyi, Hamad Medical Corporation, Primary Health Care Corporation, Katar Diyabet Derneği – Katar Vakfı Üyesi, Maersk Oil ve Novo Nordisk. Geçtiğimiz yılda, "Action on Diabetes" farkındalık yaratmak için kamu taraması kampanyaları ve hemşirelerin diyabet kontrolüne ilişkin bilgilerini artırmak üzere bir çevrimiçi akreditasyon kursu gibi çeşitli faaliyetlere öncülük etmiştir. Daha fazla bilgi almak için www.action-on-diabetes. qa adresini ziyaret edebilirsiniz. Mısır Diyabet gelişimi risk faktörlerinin azaltılması Mısır’da, Ocak 2011’den başlanarak beş yıl boyunca uygulanmak üzere, bir destekleyici eylem planı ile birlikte, diyabetin önlenmesine ve kontrolüne ilişkin bir Ulusal Strateji oluşturulmuştur. Planın üç temel amacı vardır: epidemiyi anlamak, diyabet risk faktörlerini azaltmak ve sağlık hizmeti sistemlerini ve dağıtımını güçlendirmek. İlk amaç sosyal, ekonomik, davranışsal ve politik belirleyicileri analiz etmek üzere diyabet epidemisinin haritasını çıkarmayı içermektedir. Bu amaç doğrultusunda, diyabet kontrolünü destekleyen bir ortamın geliştirilmesi açısından politik, düzenleyici ve mali önlemler için kılavuzları sağlamak üzere özel olarak dezavantajlı popülasyonlara odaklanılmaktadır. İkinci amaç sağlıksız beslenme ve hareketsizlikle mücadele ederek bireylerin diyabet risk faktörlerine, özellikle obeziteye maruziyetini azaltmaktır. Nihai amaç düşük maliyetli müdahalelerle birlikte normlar ve tedavi kontrol kılavuzları geliştirerek diyabetli bireyler için sağlık hizmetlerini güçlendirmektir. Ürdün Din adamlarının Ramazanda diyabet bilinci uyandırmak üzere harekete geçirilmesi Diyabetin önlenmesine ve kontrolüne ilişkin Ürdün stratejisi, sağlıklı bir diyetin ve fiziksel aktivite düzeylerinin teşvik edilmesi ile birlikte diyabetin ve hipergliseminin kontrolünün iyileştirilmesine odaklanmaktadır. Strateji diyabetli bireylere kendi tedavilerini daha etkili biçimde kontrol edebilmeleri için beceri kazandırmak üzere kapasiteyi güçlendirmeyi ve risk faktörlerini azaltmayı amaçlamaktadır. Toplumu diyabetle, diyabete yol açan risk faktörleriyle ve takip edebilecek komplikasyonlarla ilgili eğitmek üzere çaba göstermek toplumun tüm kesimlerinden koordine yanıt gerektirir. Ürdün’de ortak bir çaba olarak farkındalık yaratmak için, 2010 yılında Diyabet, Hipertansiyon, Hiperlipidemi ve Obezite Ulusal Stratejisi uygulamaya geçirilmiştir. Strateji komitesi nüfusun büyük bir bölümüne ulaşmak amacıyla, insanların bilincinin yeme alışkanlıklarına, düşüncelerine ve davranışlarına yöneldiği manevi bir oruç dönemi olan Ramazan süresince diyabetle ilgili farkındalığı yaygınlaştırmaya yönelik bir kampanyaya katılımlarını sağlamak üzere İslami İşler Bakanlığı ile iletişime geçmiştir. Din kurumlarının çalışmalarına sağlıklı bir yaşam tarzı ve diyabeti, hipertansiyonu ve obeziteyi kontrol etmede egzersizin önemiyle ilgili mesajların dahil edilmesinin çok sayıda vatandaşa ulaşmak için iyi bir yol olduğu düşünülmüştür. İslami İşler Bakanlığı diyabet, hipertansiyon ve obezite riskleriyle ilgili eğitim vermek için imamlarla ve kadın vaizlerle bir dizi toplantı düzenlemiştir. Dini liderler için bilimsel temelli konuşmalar ve camilerin panoları aracılığıyla dağıtılmak üzere basılı broşürler ve afişler hazırlanmıştır. Ramazan ayı boyunca, Ramazanda Beslenme Kılavuzu başlıklı bir kitapçıktan 100 kopya basılmış ve camilerde dağıtılmıştır. 27 TÜRKİYE: Projeler ve Girişimler Güneydoğu Anadolu Diyabet Destek Projesi (GAPDIAB) “Diyabet Akran Eğitimi - DAKE” Güneydoğu Anadolu Diyabet Destek Projesi, 2000 yılının Kasım ayı ile 2006 yılları arasında hayata geçirilmiş olan bir sivil toplum girişimidir ve Türkiye Diyabet Vakfı tarafından koordine edilmiştir. Girişim, aralarında Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nden 6 adet üniversitenin de yer aldığı 30’u aşkın kurum ve Türk Tıp Derneği, Diyabet Hemşireleri Derneği, Türkiye Diyetisyenler Derneği ve Türk Eczacılar Birliği gibi çeşitli kuruluşların bir araya gelmesiyle oluşturulmuştur. Girişim, Sağlık Bakanlığı tarafından da desteklenmiştir. Proje, bölgedeki yüksek prevalans değerleri, diyabet risk faktörüne sahip kişilerin sayısı, diyabet ile ilgili komplikasyonların oranı ve bölgedeki sosyoekonomik faktörlerin etkisiyle diyabet tedavisindeki yetersizlikleri ele almak adına başlatılmıştır. Sağlık sistemleri diyabet hastası kişilerin sayısındaki artışı ile beraber bu alanda gelecek talebi karşılayacak kaynaklara genellikle sahip değildir. Diyabet bakımı konusunda farkındalık yaratmak açısından akran eğitmenlerin güvenilir ve tutarlı bir bilgi kaynağı olarak olumlu bir etkisi olacağı düşünülmektedir. Benzer tecrübe ve normları paylaştıkları için kişisel bakım konusunda önemli ve doğru bilgi aktarımında bulunacakları ve bu vesileyle diyabetin sonuçları üzerinde yararlı bir etkiye sahip olacakları değerlendirilmiştir. Proje kapsamında, diyabetin bölgede ne kadar ciddi bir kamu sağlığı problemi olduğunun teşhis edilmesiyle beraber, 2000-2004 arasında önemli bir kapasite artışı ile diyabet merkezlerinin sayısı 5’ten 28’e, bu merkezlerin yıllık hasta kapasitesi de 30.000’den 182.000’e çıkartılmıştır. Bu süreçte bölgedeki üniversitelerle diğer hastaneler ve ayrıca bölgedeki diğer paydaşlar arasında diyabet sorununu ele almak adına kuvvetli bir işbirliği oluşturulmuştur. Birçok şehirde diyabet hastaları için dernekler kurulmuştur. Bu derneklerin bir kısmı bireysel oluşumlar iken bir kısmı ise ulusal “Diyabetle Yaşam Derneği”ne bağlıdır. Bu proje, St. Vincent Bildirgesi’nin bölgesel düzeyde hayata geçirilmesi için çok iyi bir örnek teşkil etmektedir. 28 Bu ihtiyacı karşılamak adına “Diyabet Akran EğitimiDAKE” projesinin sağlık mensupları tarafından sunulan hizmetlere tamamlayıcı bir nitelik taşıyacağı düşünülmüştür. Program Kasım 2011’den başlayarak üç yıl boyunca Türkiye genelinde 23 şehirde diyabet hastası kişilere eğitmenler vasıtasıyla ulaşılacak şekilde tasarlanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Türkiye Diyabet Vakfı koordinatörlüğünde gerçekleştirilen bu program aynı zamanda Dünya Diyabet Vakfı tarafından da desteklenmektedir. Program kapsamında şimdiye kadar 16.000’den fazla kişiye ulaşılmıştır. Diyabet eğitimi ve diyabetin sonuçlarının optimizasyonunun yanı sıra, proje diyabet hastaları arasındaki sosyal ilişkileri geliştirmeyi, hasta organizasyonlarını güçlendirmeyi be toplumda diyabet farkındalığı yaratmayı hedeflemektedir. Bu açılardan bu program diğer kronik hastalıkların yönetiminde de ideal bir model olarak değerlendirilebilir. “Diyabeti Durduralım” projesi Okulda Diyabet Programı Ülke çapındaki “Diyabeti Durduralım” projesi 2011 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı himayelerinde ve Türkiye Diyabet Vakfı koordinatörlüğünde başlatılmıştır. Türkiye Çocuk Endokrinolojisi ve Diyabet Derneği, 2010 yılında Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı işbirliğiyle Okulda Diyabet programını başlatmıştır. Proje 3 yıl boyunca sağlıklı yaşam tarzını tüm yaşam mekanlarında teşvik etmeyi hedeflemektedir. Bu amaçla her biri bir hedef kitleye odaklı modüler bir proje olarak düzenlenmiştir: Hamile kadınlar/ hamilelik planlayan kadınlar, okul çağındaki çocuklar, üniversite öğrencileri, çalışanlar, genel kamuoyu ve diyabet hastaları. Aynı modül altında birkaç program yürütülmektedir; ana bileşenler ise: birden • Farkındalık ve sağlıklı yaşam tarzını teşvik edecek eğitim programları • Fiziksel aktivite ve düzenli sporu teşvik edecek programlar • Ülke çapında diyabet hastaları arasındaki diyaloğu geliştirecek ve diyabet hasta derneklerini güçlendirecek aktiviteler. “Diyabet Akran Eğitim Programı-DAKE” bu modülün programlarından biridir. Diyabet Parlamentosu Diyabet parlamentosu, diyabet alanındaki tüm paydaşları bir araya getirerek karar verme mekanizmasında yer alan T.C. Cumhurbaşkanlığı, TBMM Sağlık Komisyonu üyeleri, Aile –çalışma ve sosyal güvenlik konuları ile sorumlu meclis üyeleri, Sağlık Bakanlığı ve diğer devlet kurumları ile diyabet alanındaki sorunlar hakkında direkt iletişim ve işbirliği olanağı sağlamaktadır. Türkiye için Okulda Diyabet Programı Nisan 2010’da, öğretmenlerin diyabet hastası çocukların ihtiyaçları konusunda bilinçlendirilerek okulda bu çocuklara desteğin artırılması ve diyabet, sağlıklı beslenme ve obezite konularında genel farkındalığın artırılması temel amacı ile uygulamaya konmuştur. Ankara’da çeşitli okullarda eğitim oturumları düzenlenmiştir. Bir eğitim oturumundan önce, Ankara’da üç bölgeden 1054 öğretmene diyabet bilgilerini değerlendirmek amacı ile bir anket yapılmıştır. Anketin sonuçları aşağıdaki gibidir: • Öğretmenlerin %94’ü diyabetin doğru bir tanımını yapabilmiştir. • Öğretmenlerin %47,6’sının diyabetle ilgili orta düzeyde bilgi sahibi olduğu görülmüştür • Öğretmenlerin %32,4’ünün diyabetle ilgili bilgi düzeylerinin düşük olduğu görülmüştür Anketten elde edilen bulgular oğretmenlerin diyabetle ilgili sınırlı bilgiye sahip olduğunu göstermiştir. Bu nedenle, düzenlenecek eğitim oturumları veya kurs programları öğretmenler arasında diyabet bilgisini arttırabilir. 2011 yılı sonu itibariyle ; 25.000 okulda 30 öğretmen tarafından 7,5 milyondan fazla öğrenci ve yaklaşık 600.000 öğretmen eğitilmiştir. Diyabet eğitimi almış olan öğretmenler toplam 40 çocukta diyabet tespit edilmesine yardımcı olmuştur. Türkiye Diyabet Vakfı tarafından koordine edilen Diyabet Parlamentosu, 2011’den bu yana düzenli olarak toplanmakta olan ve halen devam eden bir girişimdir. Her oturum genellikle diyabet önleme stratejileri, sağlık hizmetleri, hasta hakları, ilaç ve tıbbi cihazların erişilebilirliği, diyabet hastalarına karşı ayrımcılık ve en son Diyabet Parlamentosundan bu yana olan gelişmeler konusundaki tartışmalara odaklı olarak sürdürülmektedir. Her oturum sonrası tartışmalar bir araya getirilip rapor kitabı olarak yayınlanmaktadır. Bu açıdan Diyabet Parlamentosu ulusal diyabet politikalarının gerçekleştirilmesine yönelik başarılara da katkı sağlayacak şekilde süreçlerin ve ilerlemelerin değerlendirilmesi ve takibini de sağlayan bir sivil girişim olarak görev alır. 29 Sözlerden eylemlere geçİş Diyabete ve ilişkili risk faktörlerine dikkat çekilmesi diyabeti uluslararası sağlık gündeminde ön plana çıkarmıştır. Türkiye de yaklaşmakta olan diyabet sorununun önemini fark etmiş ve durumu ele almak için eyleme geçmiştir. 1990 2000 1999 İstanbul Taahhüdü 1989 St Vincent Deklarasyonu St Vincent Deklarasyonu tekrar onaylandı ve 40 ülke ulusal diyabet planlarını sundu. Diyabetle ilgili genel hedefler ve standartların yanı sıra katılımcı ülkeler bir dizi tedavi iyileştirme planı üzerinde anlaştı. 2003 Dİyabet, Obezİte ve Hİpertansİyon Kontrol Planı Ulusal Programı 1992 Türkİye St. Vincent BİLDİRGESİNİ İmzaladı 1994 Türkİye Dİyabet Kontrolü Ulusal Programı Türkiye Sağlık Bakanlığı Diyabet Kontrolü için ulusal bir program tanıttı ve uygulamaya koydu. 30 Türkiye Sağlık Bakanlığı stratejisini güncelledi. Diyabet tehdidi ile başa çıkmaya yönelik uluslararası irade çeşitli temel deklarasyonlarla ve planlarla ifade edilmiştir. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Avrupa Bölge Ofisi (WHO/Avrupa) tarafından desteklenen ve diyabetle mücadele etmede birçok girişim vaadinde bulunan 1989 St Vincent Deklarasyonu95 ilklerden biri olmuştur. St Vincent Deklarasyonu ulusal diyabet programlarının önemini kabul eden ilk girişimdir. 2010 2006 Bİrleşmİş Mİlletler Dİyabet Kararı Birleşmiş Milletler (BM) diyabeti global bir hastalık olarak tanıdı ve tüm ülkelerin sağlık makamlarını bu hastalıkla mücadeleye davet etti. İlk olarak 1991’de IDF ve WHO tarafından dünyda diyabetin tehlikeli artışına bir farkındalık oluşturmak için saptanan Dünya Diyabet Günü her yıl hatırlanmak üzere resmi olarak tanınmış bir gün haline geldi. 2006 DİYABETİ ÖNLEMEK İÇİN AVRUPA EĞİTİM STANDARDLARI VE KILAVUZU Diyabeti önlemek için AB tarafından Avrupa Eğitim Standardları ve Kılavuzu geliştirilmiş ve uygulamaya konulmuştur. 2009 Türkİye DİYABETİ Önleme ve Kontrol Programı 2010 'OKULDA DİYABET' PROGRAMI 2013 2011 Bulaşıcı Olmayan Hastalıkların Önlenmesİne ve Kontrolüne İLİŞKİN Bİrleşmİş Mİlletler Üst Düzey Toplantısı Eylül 2011’de, devlet başkanları ve hükümet liderleri bulaşıcı olmayan hastalıklarla ilgili bir BMK Üst Düzey toplantısına katıldı ve burada delegeler hükümetler, özel sektör ve sivil toplum tarafından bulaşıcı olmayan hastalıklarla mücadele etmek üzere bir kampanya başlatılması çağrısında bulunan bir politik deklarasyon (A/66L.1) kabul edildi. 2011 Orta Doğu ve Kuzey Afrika Bölgesinde Dİyabete ve Bulaşıcı Olmayan Kronik Hastalıklara İLİŞKİN Dubai BİLDİRGESİ MENA bölgesinden 22 ülke bölgede önlemleri ve erken teşhisi arttırarak ve tedavi kalitesini iyileştirerek diyabet sorunu ile mücadele etmek üzere bir deklarasyon üzerinde anlaştı. 2012 AVRUPA BİRLİĞİ Dİyabet Kararı AB Parlamentosu üye devletlerde diyabet epidemisi ile mücadele edilmesine ilişkin bir karar aldı. 2012 Kopenhag Yol HARİTASI Avrupa çapında diyabet ve kronik hastalıkların tedavisini iyileştirmek üzere çalışan paydaşlara esin verme amacıyla çok paydaşlı bir belgenin hazırlanması. Belge 2012 Avrupa Diyabet Liderlik Forumunun sonuçlarını ana hatları ile açıklamaktadır. 2013 Kronİk Olmayan Hastalıkların Önlenmesİne ve Kontrolüne Yönelİk WHO Global Eylem Planı 2013-2020 Dünya Sağlık Örgütü BM Üst Düzey Toplantısı (2011) kararlarının uygulanmasını ve sonuçlarını ve bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesini ve kontrolünü takip etmeyi amaçlayan bir eylem planı yayınladı. 2013 İSTANBUL DİYABET YOL HARİTASI Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi Türkiye 2013 organizasyonunun akabinde Türkiye ve bölge ülkelerde diyabetin engellenmesi ve tedavisinin geliştirilmesi adına ulaşılabilir ve güçlü girişimler içeren ve kamuoyu ile paylaşılmak üzere hazırlanan bir dokümandır. 2011 ‘DİYABETİ Durduralım’ PROJESİ 2011 DİYABET parlamentosu 31 JIM SHEEDER ABD Tip 2 diyabetli 32 Tüm ülkeler için diyabetle etkin bir mücadele mümkündür… ...diyabeti önlemek, erken teşhis etmek ve daha iyi kontrol etmek adına gereken tüm araçlar mevcuttur • Herkesin sağlıklı beslenme olanaklarına erişimi sağlanmalı ve yaşam boyu fiziksel aktivite teşvik edilmelidir • Diyabet ve komplikasyonları erken evrede teşhis ve tedavi edilmelidir • Tüm hastaların kişisel bakım eğitimine erişimi sağlanmalıdır • Tedavi sonuçları sadece ulusal değil uluslararası bölgesel düzeyde izlenmeli, değerlendirilmeli ve paylaşılmalıdır ...diyabetin önlenmesi, teşhisi ve kontrolü diğer kronik hastalıklar üzerinde de etkilidir 33 EDİTÖR Türkiye Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi organizasyon komitesi, bu kitapçığın hazırlanmasındaki değerli katkılarından dolayı Dr. Satman'a teşekkürlerini sunar. Profesör Dr. İlhan Satman İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İSTANBUL TIP FAKÜLTESİ İÇ HASTALIKLARI, ENDOKRİNOLOJİ VE METABOLİZMA BÖLÜMÜ Dr. İlhan Satman 1979 yılında İstanbu Üniversitesi Tıp Fakültesinden mezun olmuş ve devamında 1983 yılına kadar İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Bölümünde iç hastalıkları alanındaki tez çalışmasına devam etmiştir. 1984-1986 yılları arasında Kartal Meslek Hastalıkları ve Rehabilitasyon ve İstanbul Eğitim ve Araştırma Hastanelerinde mecburi hizmet görevini tamamlamış olup sonrasında 1986-1988 yılları arasında King Fahd Üniversitesi Dhahran-Suudi Arabistan’da çalışmıştır. Dr. Satman akademik kariyerine 1989’da İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Diyabet Kürsüsünde devam etmiştir. 1991’de Doçent ve 1997’de Profesör olan Dr. Satman’ın ana araştırma alanları tip 1 diyabet immünolojisi ve tip 2 diyabet epidemiyolojisidir. Dr. Satman Avrupa'da çeşitli üniversite ve enstitülerde ziyaretçi profesör olarak görev almıştır; bunlar Justus-Liebig Üniversitesi, Giessen-Almanya (1989), Karolinska Enstitüsü Stokholm-İsveç (1993) ve St Bartholomew’s Hastanesi, Londra–İngiltere’dir. (1996). 1996 yılında Kuzey Kıbrıs’ta toplum-temelli bir epidemiyoloji araştırması gerçekleştiren Dr. Satman, Türkiye Diyabet Epidemiyoloji Çalışmalarının (TURDEP-I ve TURDEP-II) ilkini 1997-1998 yıllarında ve ikincisini 2010 yılında koordine etmiştir. 34 Dr. Satman pek çok ulusal ve uluslararası kuruluşun üyesidir. Çeşitli dergi veya kitaplarda yayınlanmış 100’den fazla yayını ve çeşitli prestijli kongrelerde 300’den fazla sunumu mevcuttur. Araştırmaları Uluslararası Diyabet Federasyonu; İstanbul Üniversitesi Araştırma Fonu, Türkiye Diyabet Vakfı, Türkiye Bilim ve Teknoloji Konseyi, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği gibi çeşitli kurumlardan fon desteği almıştır. İlaveten çeşitli ulusal ve uluslararası medikal dergilerde editör ve hakem olarak görev almıştır. Dr. Satman 2003-2005 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Diyabet Bilim Dalı Başkanlığı yapmıştır, halen aynı fakültede Endokrinoloji ve Metabolizma Bilim Dalı Başkanlığını sürdürmektedir. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği’nde (TEMD) 2005-2010 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği yapan Dr. Satman aynı zamanda 2005 yılından bu yana TEMD Diyabet Çalışma Grubu ve 2006 yılından bu yana “Türkiye’de Diabetes Mellitus ve Komplikasyonlarının Tanı, Tedavi ve İzlem Klinik Uygulamalar Kılavuzu” Yazım Komitesi başkanlığını yürütmektedir. Dr. Satman halen Türkiye Ulusal Diyabet Önleme ve Kontrol Programı Yürütme Kurulu Başkanı olarak görev yapmaktadır. Organİzasyon Türkiye Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi organizasyonu ve bu kitapçığın hazırlanması aşağıdaki kurumların değerli katılımlarıyla gerçekleşmiştir. Himayelerinde Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin başkanını temsil eder. Cumhurbaşkanı, Türkiye Anayasası’nın uygulanmasını ve devlet organlarının uyumlu çalışmasını sağlamaktan sorumludur. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Eşi, Türk vatandaşlarının ve dünyadaki insanların yaşamlarını iyileştirmeye yönelik bir dizi sosyal programı himaye etmektedir. Cumhurbaşkanlığı, diyabete karşı mücadelede aktif bir rol oynamaktadır ve 2013 yılı Uluslararası Diyabet Liderler Zirvesi, Cumhurbaşkanlığının himayesinde yürütülmektedir. “Diyabeti Durduralım” programını zaten destek ve himayelerine almış olan Sayın Hanımefendi Hayrünnisa Gül, diyabet hastalarının önde gelen bir elçisidir. Hanımefendi başta çocuklar olmak üzere, toplum için daha iyi bir sağlık amaçlayan kampanyaları yürütmenin yanı sıra diyabet hastalarının çıkarlarının savunulmasına da odaklanmaktadır. Ev sahipliğinde Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Türkiye’de çalışma yaşamı ve sosyal güvenlikten sorumlu temel devlet organıdır. Çalışmalarını sosyal tarafların mutabakatı ile görevlerinin ve sorumluluklarının bilincinde olarak sürdürmektedir. Aynı zamanda da Türkiye’deki genel sağlık sigorta sisteminin gereği olarak, sağlık hizmetleri sunumunun mali açıdan sürdürülebilirliğinin sağlanmasında da anahtar rol oynamaktadır. Bakanlığın misyonu, çalışma hayatında huzur ve çalışma barışını sağlamak, iş sağlığı ve güvenliliğini geliştirmek, sosyal güvenlik sağlamak, istihdam için politikalar üretmek ve uygulamak, sendikal hayatı düzenlemek, sosyal taraflarla iletişim ve uyum içinde gerekli mevzuat değişikliklerini yapmak ve mevzuatı iyileştirmektir. Vizyonu ise; bütün vatandaşlara barış içinde ve hukukun üstünlüğü çerçevesinde çalışabilecekleri bir ortam sağlanmak, iş arayanları istihdam için hazır hale getirmek ve herkese sosyal güvenliğin temin edildiği bir Türkiye oluşturmaktır. Vizyonun bu kısmının gerçekleştirilebilmesi için, Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu, Bakanlığın yetkisi altına alınmıştır ve sürdürülebilir sosyal güvenlik stratejileri geliştirmek için çalışmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu Türkiye Cumhuriyeti Sosyal Güvenlik Kurumu, dünya sosyal güvenlik tarihinin en önemli ve büyük reformlarından biri olan “Sosyal Güvenlik Reformu” gerçekleştirilerek 2006 yılında farklı norm ve standartlara göre hizmet sunan sosyal güvenlik kurumlarının tek çatı altında birleştirilmesi ile kurulmuştur. Böylece bütün vatandaşları kapsayan adil bir sistemin temelleri atılmıştır. Merkezi Ankara’da bulunan SGK’nın sorumlulukları, 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren (5510 sayılı) Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile düzenlenmiştir. Kurumun amacı, sosyal sigortalar ile genel sağlık sigortası bakımından kişileri güvence altına almak, sosyal sigortacılık ilkelerine dayalı, etkin, adil, kolay erişilebilir, aktüeryal ve malî açıdan sürdürülebilir, çağdaş standartlarda bir sosyal güvenlik sistemi tesis etmektir. Kurum vatandaşlara doğumlarından ölümlerine kadar, ölümlerinden sonra da hak sahiplerine sağlık, sigorta ve sosyal yardım alanlarında hizmetler sunmaktadır. Kurum tarafından yayımlanan “2010-2014 yıllarını kapsayan Stratejik Plan”da sosyal güvenlik sisteminde gelir ve gider arasındaki farkı azaltmak ve hizmet kalitesini sürekli geliştirmek olmak üzere iki stratejik amaç bulunmaktadır. Bu amaçların gerçekleştirilebilmesi diyabet açısından da oldukça önem taşımaktadır. Bu kapsamda, erişkin ve çocuklarda görülen diyabet tedavisini finansmanı karşılanan kişiye yönelik sağlık hizmetleri içerisinde yer veren Kurum, hem kaynakların etkin kullanımını sağlamak hem de diyabetli hastalar açısından tedaviye ilişkin en uygun geri ödeme modelini oluşturabilmek adına çalışmalar yürütmeye devam etmektedir. 35 Resmi ortaklığında Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı, sağlık sektöründe politika oluşturulmasından, ulusal sağlık stratejilerinin uygulanmasından ve sağlık hizmetlerinin doğrudan sunumundan sorumlu temel devlet organıdır. Bakanlığın görevi; herkesin bedenî, zihnî ve sosyal bakımdan tam bir iyilik hâli içinde hayatını sürdürmesini sağlamaktır. Ayrıca koruyucu sağlık hizmetlerinin sağlanması, teşhis, tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin yürütülmesi de bakanlığın görev alanı içerisinde yer almaktadır. Sağlık Bakanlığı 2002 yılından bu yana; “Herkes İçin Sağlık” sloganıyla ifade edilen, sağlık hizmetlerine erişimin ve hizmet kapsamının genişletilmesi anlamına gelen Sağlıkta Dönüşüm Programı’na liderlik etmektedir. Bakanlık şu anda Tallinn Şartı ve Dünya Sağlık Örgütü “Sağlık 2020” ile uyumlu 2013-2017 yıllarını kapsayan stratejik plan doğrultusunda yönetilmektedir. Bu stratejinin amaçları arasında, Türkiye’nin 2023 yılında dünyanın en iyi 10 sağlık sisteminden birine sahip olma arzusu da yer almaktadır. Koruyucu sağlık hizmetlerinin sağlanması konusunda diyabet ve ilişkili hastalıkların yarattığı zorluklarla mücadelede Sağlık Bakanlığı önemli bir rol oynamaktadır. Bu kapsamda Bakanlık, diyabetli kişilerin tedavilere erişiminin kolaylaştırılmasını ve yenilikçi tedavilerin uygulanmasını hedeflemektedir. Bu sayede sağlık hizmeti sisteminin evrenselleştirilmesine öncülük etmektedir. Bakanlık, ayrıca yayınlamış olduğu “Türkiye Diyabet Önleme ve Kontrol Programı 2011-2014 Eylem Planı” kapsamında sağlıklı beslenme, çocuklar ve erişkinler için aktif yaşam gibi konularda düzenlediği kamusal eğitim kampanyalarıyla diyabet hastalığının yükünü azaltmaya çalışmaktadır. Destekleyenler Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) 160 ülkede 200’den fazla ulusal diyabet derneğinin dahil olduğu bir organizasyondur. Federasyon 1950 yılından bu yana diyabet hastalığı olan veya diyabet riski taşıyan ve sayıları giderek artan insanların çıkarlarını temsil etmektedir. Federasyonun stratejik hedefleri diyabetin önlenmesine ve temel ilaçlara erişilmesine yardımcı olmak için yerelden 36 küresele her düzeyde değişimin yürütücüsü olmaktır. Bu hedeflere ulaşmak için, IDF diyabet politikası, tedavisi ve eğitimi alanında en iyi uygulamaları geliştirir ve teşvik eder, hastalığa bir çare bulmaya doğru ilerleyecek bilimsel araştırmaları destekler. IDF ayrıca tüm dünyada diyabetli insanların karşı karşıya kaldığı ayrımcılık ve damgalama ile mücadele etmeyi de amaç edinmiştir. Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı (ISSA) Uluslararası Sosyal Güvenlik Teşkilatı (ISSA), dünyanın dört bir yanından sosyal güvenlik kurumlarını ve kuruluşlarını bir araya getiren en önemli uluslararası kuruluştur. ISSA, sosyal güvenlik yönetiminde mükemmelliği destekleyerek, giderek küreselleşen dünyada bir sosyal boyutu olarak; dinamik sosyal güvenliği teşvik etmeyi amaçlamaktadır. 1927 yılında kurulan ISSA’nın merkezi, Cenevre’deki Uluslararası Çalışma Ofisi’nde bulunmaktadır. Türkiye Diyabet Vakfı Türkiye Diyabet Vakfı (TURKDIAB), diyabet ve ona eşlik eden komplikasyonlar hakkında kamu bilincini oluşturmak, erken tanı ve tedaviyi teşvik etmek, diyabetli kişilerin yaşam kalitesini artırmak ve diyabet alanında bilimsel çalışmaları teşvik etmek ve desteklemek amacıyla, 1996 yılında kuruldu. TURKDIAB, 1997 yılında Uluslararası Diyabet Federasyonu’nun (IDF) resmi üyesi oldu. 2000 yılında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı tarafından onaylanmış, kamu yararına çalışan bir vakıf statüsü kazandı. TURKDIAB, diyabetli hastalar için tedavi ve bakım sağlar; ulusal ve uluslararası ölçekte kamuoyunu, bilim insanlarını ve diyabet alanında çalışan diğer sağlık meslek mensuplarını hedefleyen eğitsel, toplumsal ve bilimsel faaliyetler yürütür. TURKDIAB tarafından yürütülen başlıca faaliyetler şunlardır: kamuoyunun dikkatini diyabetli bireylerin haklarına çekmek ve hastaları sahip oldukları haklar konusunda bilgilendirmek amacıyla paneller ve halk toplantıları düzenlemek; doktorlar, hemşireler ve diyetisyenler için eğitim sunmak ve Uzmanlık Eğitimi Kursları düzenlemek; her yıl Türk Diabet Cemiyeti ile birlikte Ulusal Diyabet Kongresini düzenlemek; bilimsel yayınları desteklemek amacıyla üç yılda bir en iyi diyabet projesine bilimsel proje destek ödülü, bilimsel yayın destek ödülü ve yanı sıra uluslararası araştırma bursu vermek; diyabetli hastaların izlenmesi ve bakımı için iki diyabet merkezini işletmek; ulusal çapta ‘Diyabet 2020: Vizyon ve Hedefler-Türkiye’, ‘Diyabeti Durduralım’ ve ‘Diyabet Akran Eğitimi’ projelerini koordine etmek. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Türk Diabet Cemiyeti 1955 yılında kurulan Türk Diabet Cemiyeti (TDC), diyabet hastalığı, korunma yolları ve tedavisi hakkında halkın bilinçlenmesini sağlayan, eğitimler düzenleyen, bilimsel araştırmaların yapılması ve politikaların oluşturulmasına destek veren Türkiye’nin önde gelen kurumlarından biridir. 1959 yılından beri Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF) üyesidir. Türk Diabet ve Obezite Vakfı ile birlikte biri yapım aşamasında olan İstanbul’da iki diabet hastanesi ve yurdun çeşitli yerlerindeki 5 şubesi ile hasta ve hasta yakınlarına hizmet vermektedir. Sağlık Bakanlığımız tarafından başlatılan ve ülke çapında diyabetle mücadeleyi amaçlayan bir girişim olan “Diyabeti Önleme ve Kontrol Programı” na destek vermektedir. Diyabeti önlemek ve bu konudaki farkındalığı arttırmak amacıyla ülke çapında diyabet hastalığı, korunma yolları ve tedavisi hakkında aile hekimlerine, diyabet uzman ve hemşirelerine, diyetisyenlere ve ilgili diğer sağlık personeline eğitimler vermek; bilimadamları ve sağlık profesyonellerinin bilgi alışverişinde bulunmalarını ve güncel gelişmeler hakkında bilgilenmelerini sağlayan “Ulusal Diyabet Kongreleri”ni düzenlemek; 48 yıldır genç ve çocukların yoğunlukta olduğu,her yaştan diyabetlinin katıldığı, tatil ortamı içinde eğitim ve bilgilendirmenin yanı sıra, kendi kendini izleme alışkanlığı veren ‘’Diyabet Yaz Kampları’’ düzenlemek; yılda 4 defa yayınlanan, ve diyabetle ilgili halkımızı bilgilendirip aydınlatan “Diabet” dergisini çıkartmak, Dünya Diyabet Günü’nde seminerler ve ücretsiz şeker tarama etkinlikleri düzenlemek Türk Diabet Cemiyeti’ nin faaliyetleri arasında yer almaktadır. Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) 1964 yılından beri faaliyet gösteren ve ülkedeki tüm endokrinoloji uzmanlarını temsil eden ulusal dernektir. TEMD Uluslararası Endokrinoloji Derneği ve Avrupa Endokrinoloji Derneği üyesidir. Vizyonu endokrinoloji ve metabolizma hastalıkları alanında farkındalık eğitim, araştırma, hasta bakımının geliştirilmesi olan dernek bu konuda çok sayıda ulusal ve uluslararası faaliyette lider rol üstlenmektedir. TEMD Diyabet Çalışma Grubu, Türkiye'de ilk kez 'Diyabet ve Komplikasyonlarının Tanı, İzlem ve Tedavisi Rehberi'ni hazırlamıştır. İki yılda bir güncelenen bu rehber, 2006 yılından beri yayınlanmakta ve sağlık profesyonellerine dağıtılmaktadır. Organizasyon desteği ile Novo Nordisk Novo Nordisk diyabet alanında yenilikçiliği ve liderliği 90 yıla varan, küresel bir sağlık ürünleri şirketidir. Merkez ofisi Danimarka’da bulunan Novo Nordisk’in 75 ülkede yaklaşık 36.300 çalışanı vardır ve ürünlerini 180 den fazla ülkede pazarlamaktadır. 'Diyabeti Değiştirmek' misyonuyla, her kararda ve eylemde diyabetli kişilerin ihtiyaçlarına cevap vermeyi vaat etmektedir. Bu vaat, bireysel ihtiyaçlar dikkate alınarak tedavilerin sunulması ve bunu yaparken ekonomik, sosyal ve çevresel sorumlulukların da yerine getirilmesi anlamına gelmektedir. Diyabetin önlenmesi ve bütüncül bir destek sağlanması için bireylerle, kurumlarla ve hükümetlerle işbirliği içinde çalışan Novo Nordisk, diyabet salgını eğrisini kırmayı ve diyabeti tamamen ortadan kaldıracak bir çare bulunana kadar diyabetli kişileri daha sağlıklı ve iyi bir yaşam sürmeleri için desteklemeyi hedeflemektedir. 37 TERİMLER sözlüğü Beta hücreleri Pankreastaki Langerhans adacıklarında bulunurlar. İnsülin üretir ve salgılarlar. Bozulmuş glukoz toleransı (IGT) Kan glukoz düzeylerinin normalin üzerinde olduğu fakat diyabet teşhisi konacak kadar yüksek olmadığı bir rahatsızlıktır. Prediyabet olarak da adlandırılan IGT bir oral glukoz toleransı testinin başlangıcından 2 saat sonra glukozun 140 mg/dL ila 199 mg/dL düzeyinde olmasıdır. Prediyabetli birçok kişi tip 2 diyabet geliştirme riski altındadır. Böbrek yetmezliği Böbrekler düzgün çalışmadığı için vücutta sıvı tutulduğu ve zararlı atıkların biriktiği kronik bir hastalıktır. Böbrek yetmezliği olan bir hastanın diyalize veya böbrek nakline ihtiyacı vardır. Diabetes mellitus Pankreas yeterli insülin üretmediğinde veya vücut üretilen insülini etkili kullanamadığında ortaya çıkan kronik bir rahatsızlıktır. Diyabetin iki temel formu mevcuttur: tip 1 ve tip 2. Tip 1 diyabette, pankreas insülin üretemez ve buna bağlı olarak glukoz enerji üretimi için kullanılmak üzere hücrelere giremez. Tip 2 diyabette ya pankreas yeterli insülin üretemez, ya da vücut insülini doğru kullanamaz. Diyabetin komplikasyonları Diyabetin göz, kalp, damar, sinir sistemi, diş ve diş eti, ayak ve deri veya böbrek hasarı gibi zararlı etkileridir. Çalışmalar kan glukozu, kan basıncı ve LDL (düşük yoğunluklu lipoprotein) kolesterol düzeylerinin normale yakın değerlerde tutulmasının bu sorunların önlenmesine veya geciktirilmesine yardımcı olabileceğini göstermektedir. Kronik komplikasyonlar retinopati (göz hastalığı), nefropati (böbrek hastalığı), nöropati (sinir hastalığı), kardiyovasküler hastalık (dolaşım sistemi hastalığı), ayak ülseri ve ampütasyonu içerir. Epidemiyoloji Bir popülasyonda bir hastalığın nedenlerini ve yayılmasını inceleyen bilim dalıdır. Bulgular genellikle kamu sağlığı yararına ortak bildirilir. Fazla kilo Vücut kitlesinin 25 kg/m2 ile 29.9 kg/m2 arasında olduğu, normalin üzerindeki vücut ağırlığı. Gebeliğe bağlı diabetes mellitus (GDM) Sadece gebelik sırasında gelişen ve genellikle doğumdan sonra ortadan kalkan, fakat annenin daha sonra diyabet geliştirme riskini arttıran bir diabetes mellitus tipidir. GDM öğün planlaması, aktivite ve bazı durumlarda insülinle kontrol edilir. Glukoz Dekstroz olarak da adlandırılır ve en basit şeker tiplerinden biridir. Vücudun proteinlerden, yağlardan ve karbonhidratlardan ürettiği temel şekerdir. Glukoz canlı hücreler için temel enerji kaynağıdır ve her bir hücreye kan akışı yoluyla taşınır. Ancak, hücreler insülinin yardımı olmadan glukozu kullanamaz. GSYH Gayri safi yurt içi hasıla HbA1c Glikozile Hemoglobin A1c olarak adlandırılan bir hemoglobin formudur ve ortalama glukoz konsantrasyonunun daha uzun dönemli bir göstergesi olarak ölçülmektedir. Diyabet hastalığında yüksek glikozile hemoglobin seviyesi yetersiz kan glukozu kontrolünün göstergesi olup, kardiyovasküler hastalıklar, nefropati ve retinopati gelişimi ile de ilişkilidir. 38 Hipertansiyon Yüksek tansiyon olarak bilinen bu durum aynı zamanda arteryal yüksek tansiyon olarak da adlandırılmakta olup, arterlerdeki kan basıncının yüksek seyrettiği medikal bir durumdur. Bu durum sonucunda kalp, damarlar yoluyla kan dolaşımını sağlamak için normalden daha fazla çalışmak zorunda kalır. Hiperglisemi Kandaki glukoz düzeyinin yükselmesi; diyabetin kontrol edilemediğinin bir göstergesidir. Vücutta yeterli insülin bulunmadığında veya vücut sahip olduğu insülini, glukozu enerjiye çevirmek için kullanamadığında ortaya çıkar. Hiperglisemi belirtileri aşırı susama, ağız kuruluğu ve sık idrara çıkma ihtiyacıdır. Açlık hiperglisemisi bir kişi en az 8 saat aç kaldıktan sonra kan glukozunun kabul edilebilir düzeyin üzerinde olmasıdır. Tokluk hiperglisemisi bir kişi yemek yedikten 1 ila 2 saat sonra kan glukozunun kabul edilebilir düzeyin üzerinde olmasıdır. Hipoglisemi kişinin kan glukozu düzeyi normalden düşük, genellikle 70 mg/dL’nin altında olduğunda ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Belirtileri açlık, sinirlilik, bulanık görme, titreme, terleme, baş dönmesi veya sersemlik, uyku hali ve konfüzyondur. Hipoglisemi tedavi edilmezse bilinç kaybına neden olabilir. Hipoglisemi, glukoz tableti veya meyve suyu gibi karbonhidrat içeriği zengin gıdalar tüketilerek tedavi edilir. Kişi bilincini kaybettiyse veya yutabilecek durumda değilse glukagon enjeksiyonuyla da tedavi edilebilir. İnsülin reaksiyonu olarak da adlandırılır. IDF Uluslararası Diyabet Federasyonu İnme Beyindeki kan damarlarının hasar görmesinden kaynaklanan bir tıbbi durumdur; konuşma veya vücudun bazı bölümlerini hareket ettirme yetisinin kaybına yol açabilir. İnsidans bir hastalığın ne sıklıkta ortaya çıktığının ölçüsü; belirli bir süre içinde belirli bir insan grubunda bir hastalığa ait yeni olguların sayısıdır. İnsülin Vücudun enerji için glukozu kullanmasına yardımcı olan bir hormondur. İnsülin pankreasın beta hücreleri tarafından üretilir. Vücut yeterli insülin üretemediğinde, insülin enjeksiyon yoluyla veya insülin pompası kullanılarak alınır. Kan basıncı Kanın kan damarlarının iç yüzeyine yüklenen kuvveti. Kan basıncı oran olarak ifade edilir (örnek: 120/80 mmHg, "120’ye 80" olarak okunur). İlk sayı sistolik basınç veya kalbin kanı atardamarlara pompaladığı basınçtır. İkinci sayı diastolik basınç veya kalbin dinlenme anındaki basınçtır. Kan glukozu Kanda bulunan başlıca şeker ve vücudun ana enerji kaynağıdır. Kan şekeri olarak da adlandırılır. Kan glukozu düzeyi Belirli bir miktar kanda bulunan glukoz miktarı. Bir desilitredeki miligram veya mg/dL olarak kaydedilir. Kardiyovasküler Kalp veya kan damarlarıyla ilişkili olan durumlar. Kardiyovasküler hastalık Kalbin ve kan damarlarının hastalığı (atardamarlar, toplardamarlar ve kılcal damarlar). Kişisel bakım/kontrol Diyabette, devam eden diyabet kontrol süreci. Öğün planlamasını, planlanmış fiziksel aktiviteyi, kan glukozu takibini diyabet ilaçlarının kullanımını, hastalık ve düşük ve yüksek kan glukozu epizodlarına müdahaleyi, seyahat sırasında diyabet kontrolünü ve daha fazlasını içerir. Diyabetli kişi doktorlar, hemşireler, diyetisyenler, eczacılar ve diğer sağlık mesleği mensuplarına danışarak kendisine ait kontrol planını oluşturur. Kolesterol Karaciğer tarafından üretilen, kanda ve bazı gıdalarda bulunan bir yağ türü. Kolesterol vücut tarafından hormon üretimi ve hücre duvarı yapımında kullanılır. Koroner kalp hastalığı Kalbe kan taşıyan atardamarların daralmasından kaynaklanan kalp hastalığı. Kan beslemesinin kesilmesi kalp krizi ile sonuçlanır. Kronik Uzun süreli bir hastalığı ifade eder. Akutun zıddıdır. Latent otoimmün diyabet- yetişkinlerde (LADA) Yetişkinlerde tip 1 diyabetin geliştiği bir tıbbi durum. MENA Orta Doğu ve Kuzey Afrika Metabolik sendrom Obezite, insülin direnci, diyabet veya prediyabet, hipertansiyon ve yüksek lipid düzeyleri gibi birden fazla hastalığın birlikte ortaya çıkması eğilimi. Mikroalbüminüri İdrarda albümin adlı proteinden düşük miktarlarda bulunması. Mikroalbüminüri böbrek hasarının veya diyabetin yaygın ve ciddi bir komplikasyonu olan nefropatinin erken bir belirtisidir. ADA tip 2 diyabet teşhisi konulan kişilerin teşhis edildiklerinde ve sonrasında yılda bir kere, tip 1 diyabetli bireylerin ise teşhisten 5 yıl sonra ve bunu takiben yılda bir kere mikroalbüminüri testine tabi tutulmalarını önermektedir. Mikroalbüminüri genellikle kan glukozu kontrolünün arttırılmasıyla, kan glukozunun azaltılmasıyla ve diyetin değiştirilmesiyle kontrol edilir. Mikrovasküler hastalık Gözlerde, sinirlerde ve böbreklerde, vs. bulunan en küçük kan damarlarının hastalığı. Damar duvarları anormal ölçüde kalınlaşır fakat zayıftır. Daha sonra kanayarak protein sızdırırlar ve hücrelere kan akışını yavaşlatırlar. Miyokard enfarktüsü Daralmış veya tıkanmış kan damarları nedeniyle kalbe kan beslemesinde kesinti. Kalp krizi olarak da adlandırılır. Nefropati Böbrek hastalığı. Hiperglisemi ve hipertansiyon böbreklere, atıkları ve fazla sıvıyı kan akışından uzaklaştıramayacakları şekilde hasar verebilir. Obezite Vücuttaki yağ miktarının normalden fazla ve fazla kilodan daha ciddi bir oranda olduğu ve beden kitle indeksinin 30 kg/m2 veya üstü olduğu bir hastalıktır. Pankreas İnsülin ve sindirim enzimleri üreten bir organ. Pankreas midenin alt bölümünün arkasında bulunur ve büyüklüğü bir el kadardır. Prediyabet kan glukoz düzeylerinin normalin üzerinde olduğu fakat diyabet teşhisi konacak kadar yüksek olmadığı bir rahatsızlıktır. Prediyabetli kişilerde tip 2 diyabet, kalp krizi ve inme görülmesi riski daha yüksektir . Prediyabetin diğer isimleri bozuk glukoz toleransı (IGT oral glukoz toleransı testinin başlangıcından 2 saat sonra glukozun 140 mg/ dL ila 199 mg/dL olması ) ve bozuk açlık glukozudur (IFG:açlık kan glukozunun 100-125 mg/dL arasında olması) Prevalans Belirli bir grup veya popülasyonda bir hastalığın görüldüğü bildirilen kişi sayısı. Retinopati Retinadaki küçük kan damarlarının hasar görmesinden kaynaklanan göz hastalığı. Görme kaybına neden olabilir. Risk faktörü Bir kişinin bir hastalık geliştirme olasılığını arttıran her şey. TEMD Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği Tip 1 diyabet Vücutta hiç insülin bulunmamasına bağlı yüksek kan glukozu düzeyleriyle karakterize bir hastalık. Vücudun immün sistemi pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırarak onları yok ettiğinde ortaya çıkar. Bunu takiben pankreas çok az insülin üretir veya hiç insülin üretmez. Tip 1 diyabet en çok genç bireylerde ortaya çıkar; bununla birlikte, yetişkinlerde de ortaya çıkabilir. Tip 2 diyabet Vücutta insülin eksikliğine veya vücudun insülini etkin kullanamamasına bağlı yüksek kan glukozu düzeyleriyle karakterize bir hastalık. Tip 2 diyabet en çok orta yaşlı veya daha yaşlı yetişkinlerde ortaya çıkar; bununla birlikte, gençlerde de görülebilir. USD Amerika Birleşik Devletleri Doları Morbidite Bozulmuş sağlık durumu göstergesidir. Ölçümlemek üzere çeşitli metodlar geliştirilmiştir. Belirli bir popülasyon içinden rastgele seçilen bir bireyin belirli bir zaman aralığında sağlık durumunun ciddi şekilde bozulma ihtimali olarak da ölçümlenebilir. Mortalite Belirli bir popülasyondaki ölüm oranıdır. Belirli bir popülasyon içinden rastgele seçilen bir bireyin belirli bir zaman aralığında ve lokasyonda hayatını kaybetme ihtimali ihtimali olarak da ölçümlenebilir. Multidisipliner -Disiplinler arası ekip kontrolü Tıbbi tedavi ve tavsiyelerin doktor, diyetisyen, hemşire, diyabet eğitmeni ve diğerlerinden oluşan bir sağlık ekibi tarafından sunulduğu bir diyabet tedavisi yaklaşımıdır. 39 referanslar 1. International Diabetes Federation: IDF Diabetes Atlas, 6th ed. Brussels, Belgium: International Diabetes Federation, 2013. 2. Hart JT (1992) Rule of Halves: Implications of increasing diagnosis and reducing dropout for future workload and prescribing costs in primary care. Br J Gen Pract 42(356):116–119. 3. Satman, I, Omer B, Tutuncu Y, Kalaca S, Gedik S, Dinccag N, Karsidag K, Genc S, Telci A, Canbaz B, Turker F, Yilmaz T, Cakir B & Tuomilehto J (2013). Twelve-year trends in the prevalence and risk factors of diabetes and pre-diabetes in Turkish adults. Eur J Epidemiol 28:169-180. 4. Satman I, Imamoglu S, Yilmaz C & ADMIRE Study Group (2012) A patient-based study on the adherence of physicians to guidelines for the management of type 2 diabetes in Turkey. Diabetes Res Clin Pract 98: 75-82. 5. de Groot M, Anderson R, Freedland KE, Clouse RE & Lustman PJ (2001). Association of depression and diabetes complications: a metaanalysis. Psychosomatic Medicine 63: 619–630. 6. Egede LE, Zheng D & Simpson K (2002). Comorbid depression is associated with increased health care use and expenditures in individuals with diabetes. Diabetes Care 25: 464–470. 7. Lin EH, Katon W, Von Korff M, Rutter C, Simon GE, Oliver M, Ciechanowski P, Ludman EJ, Bush T & Young B (2004). Relationship of depression and diabetes self-care, medication adherence, and preventive care. Diabetes Care 27: 2154–2160. 8. Jacoby M, Sullivan T & Warren E (2000). Medical problems and bankruptcy filings. Norton’s Bankruptcy Law Advisor 5: 1-12. 9. Diabetes UK & NHS (2010). Emotional and Psychological Support and Care in Diabetes, Report from the Emotional and Psychological Support Working Group of NHS Diabetes and Diabetes UK, Supporting, Improving, Caring. Morton A & Alberti G. Accessed 16 October, 2013 at http://www.diabetes.org.uk/Documents/ Reports/Emotional_and_Psychological_Support_ and_Care_in_Diabetes_2010.pdf. 10.Koopmanschap M (2002). Coping with type II diabetes: the patient's perspective. Diabetologia 45: 18-22. 11.International Diabetes Federation (2011). Global Diabetes Plan 2011-2021. Accessed October 16, 2013 at http://www.idf.org/globaldiabetesplan-2011-2021. 12.Tatar M, Mollahalilog lu S, Sahin B, Aydin S, Maresso A & Hernandez-Quevedo C. (2011) Turkey Health system review. Health Systems in Transition. 13(6). Accessed October 21, 2013 at www.euro.who.int/__data/assets/pdf_ file/0006/158883/e96441.pdf. 13.The World Bank. HPN Stats. 2011. Accessed October 16, 2013 at http://web. worldbank.org/WBSITEEXTERNAL/ TOPICS/ EXTHEALTHNUTRITIONANDPOPULATION/ EXTDATASTATISTICSHNP/EXTHNPSTATS/0,,m enuP K:3237172~pagePK:64168427~piPK:64168435~t heSitePK:3237118,00.html. the direct medical costs of type 2 diabetes mellitus and its complications in Turkey. World Diabetes Congress, 05 December 2011, Dubai, Abstract P-1707. 19.Akalin S, Satman I & Ozdemir O, on behalf of Turkish DM-COST Study Group (2012). Cost of disease and its relationship with diabetic complications in Turkish patients with type 2 diabetes mellitus. ISPOR 15th Annual European Congress, November 3-7, 2012, Germany. 20.Metzger BE, Gabbe SG, Persson B, et al., International Association of Diabetes and Pregnancy Study Groups Consensus Panel. International Association of Diabetes and Pregnancy Study Groups recommendations on the diagnosis and classification of hyperglycemia in pregnancy. Diabetes Care 2010;33:676–682. 21.International Diabetes Federation and Federation of European Nurses in Diabetes (2008). Diabetes – The Policy Puzzle: Is Europe making progress. Accessed October 16, 2013 at http://ec.europa. eu/health/major_chronic_diseases/docs/policy_ puzzle_2008.pdf. 42.Tuomilehto J, Undstrom J, Eriksson JG et al (2001). Prevention of type 2 diabetes mellitus by changes in lifestyle among subjects with impaired glucose tolerance. N Engl J Med 344: 1343-1350. 24.UKDPS Group (1998). Tight blood pressure control and risk of macrovascular and microvascular complications in type 2 diabetes: UKPDS 38. BMJ 317: 703-713. 43.Malnick S & Knobler H (2006). The medical complications of obesity. QJM 99:565-579. 25.Tran J et al (2010). The epidemiology of stroke in the Middle East and North Africa. J Neurol Sci 295:38-44. 26.The Turkish Registry of Nephrology, Dialysis and Transplantation. Accessed October 21, 2013 at www.tsn.org.tr. 27.Nicolucci A, Kovac Burns K, Holt R et al (2013). DAWN2 study: Cross-country benchmarking of diabetes psychosocial outcomes for people with diabetes. Diabetic Medicine 30:767-777. 28.Börü UT et al (2004). Prevalence of peripheral neuropathy in type 2 diabetic patients attending a diabetes centre in Turkey. Endocr J 51:563-567. 29.Turkish Diabetes Association (2011). Chronic complications of diabetes. Accessed October 16, 2013 at http:/twww.turkdiab.org/page. aspx?u04&s050. 30.International Diabetes Federation (2011). IDF Diabetes Atlas, 5th ed. Brussels, Belgium: International Diabetes Federation. 31.Jonsson B (2002). Revealing the costs of type 2 diabetes in the EU and findings from 8 EU countries. Diabetologia 45:S5–S12. 32.Stratton I, Adler A & Neil H (2000). Association of glycaemia with macrovascular and microvascular complications of type 2 diabetes (UKPDS 35): prospective observational study. BMJ 321:405– 412. 34.Hepburn DA (1993). Symptoms of hypoglycaemia. In: Frier BM, ed., Hypoglycemia and Diabetes: Clinical and Physiological Aspects. London: Edward Arnold. 40 40.State Institute of Statistics (TurkStat). Accessed October 2, 2013 at http://tuikapp.tuik.gov.tr/ adnksdagitapp/adnks.zul. 23.Haffner SM et al (1998). Mortality from coronary heart disease in subjects with type 2 diabetes and in nondiabetic subjects with and without prior myocardial infarction. N Engl J Med 339:229-234. 15.Satman I, Yılmaz T, Şengül A, Salman S, Salman F, Uygur S, Baştar İ, Tütüncü Y, Sargın M, Dinççağ N, Karşıdağ K, Kalaça S, Özcan C, King H & the TURDEP Group (2002). Population-based study of diabetes and risk characteristics in Turkey: Results of the Turkish Diabetes Epidemiology Study (TURDEP). Diabetes Care 25:1551-1556. 18.Malhan S & Vlachopioti Z (2011). Assessment of 39.Jermendy G, Erdesz D, Nagy L et al (2008). Outcomes of adding second hypoglycemic drug after metformin monotherapy failure among type 2 diabetes in Hungary. Health Qual Life Outcomes 6:88. 22.The Emerging Risk Factors Collaboration (2011). Diabetes mellitus, fasting glucose, and risk of cause-specific death. N Engl J Med 364:829-841. 33.American Diabetes Association. Diabetes Basics. Accessed October 16, 2013 at http://www. diabetes.org/diabetes-basics/ common-terms/ common-terms-f-k.html. 17.Malhan S (2011). The cost of diabetes complications in Turkey. 46th Turkish National Diabetes Congress. 12-16 May 2011, Susesi Deluxe Hotel, Belek, Antalya. 38.International Diabetes Federation (2005). Clinical Guidelines Task Force. Accessed October 16, 2013 at http://www.idf.org/webdata/docs/IDF%20 GGT2D.pdf. 41.Satman I, Alagöl F, Tuomilehto J & the TURDEP-II Study Group (2010). 2: Diabetes Epidemiology Update in Turkey, released at 32nd Congress of Endocrinology and Metabolic Disease of Turkey. 13-17 Oct 2010, Susesi Deluxe Hotel, Belek, Antalya. 14.World Health Organization. Global Health Observatory Data Repository. 2011. Accessed October 15, 2013 at http://apps.who.int/ ghodata/#. 16.International Diabetes Federation. IDF Diabetes Atlas, 4th edn. Brussels, Belgium: International Diabetes Federation, 2009. 37.American Diabetes Association Workgroup on Hypoglycaemia (2005). Defining and reporting hypoglycemia in diabetes: a report from the American Diabetes Association Workgroup on Hypoglycemia. Diabetes Care 28:1245-1249. Accessed October 16, 2013 at http://care. diabetesjournals.org/content/28/5/1245.full. pdf+html. 35.Leiter LA et al (2005). Assessment of the Impact of Fear of Hypoglycemic Episodes on Glycemic and Hypoglycemia Management. Can J Diabetes 29:186-192. 36.Chico A et al (2003). The continuous glucose monitoring system is useful for detecting unrecognized hypoglycemia in patients with type 1 and type 2 diabetes but Is not better than frequent capillary glucose measurements for improving metabolic control. Diabetes Care 26:1153–1157. 44.http://www.who.int/topics/obesity/en/. 45.Abdullah A, Peeters A, de Courten M et al (2010). The magnitude of association between overweight and obesity and the risk of diabetes: a meta-analysis of prospective cohort studies. Diab Res Clin Pract 89:309–319.Research and Clinical Practice 2010; 89:309–319. 46.Organisation for Economic Co-operation and Development. Obesity and the Economics of Prevention. Accessed October 17, 2013 at http://www.oecd-ilibrary.org/social-issuesmigration-health/obesity-and-the-economics-ofprevention_9789264084865-en. 47.Dinccag N, Satman I, Kalaca S, Omer B, Karsidag K, Yilmaz T, Tutuncu Y, Genc S, Gedik S, Turker F, Canbaz B, Tuomilehto J & the TURDEP-II Study Group (2011). The prevalence of the metabolic syndrome is comparable using the nation-specific IDF, WHO and NECP-ATP III criteria in Turkey. Poster: A-11-2544. 47th EASD Annual Meeting, 12-16 Sept 2011, Lisbon, Portugal Diabetologia 2011;54(Suppl.1):P2544. 48.Gillies CL, Abrams KR, Lambert PC, Cooper NJ, Sutton AJ, Hsu RT & Khunti K (2007). Pharmacological and lifestyle interventions to prevent or delay type 2 diabetes in people with impaired glucose tolerance: systematic review and meta-analysis. BMJ 334 (7588):299. 49.Pan X, Li G, Hu Y, Wang J, Yang W, & An Z (1997). Effects of diet and exercise in preventing NIDMM in people with impaired glucose tolerance. The Da Qing IGT and Diabetes Study. Diabetes Care 20: 537-544. 50.Lindström J, Ilanne-Parikka P, Peltonen M, Aunola S, Eriksson JG, Hemiö K, Hämäläinen H, Härkönen P, Keinänen-Kiukaanniemi S, Laakso M, Louheranta A, Mannelin M, Paturi M, Sundvall J, Valle TT, Uusitupa M, Tuomilehto J, & Finnish Diabetes Prevention Study Group (2006). Sustained reduction in the incidence of type 2 diabetes by lifestyle intervention: follow-up of the Finnish Diabetes Prevention Study. The Lancet 368(9548):1673-1679. 51.Ramachandran A, Snehalatha C, Mary S, Mukesh B, Bhaskar AD, Vijay V & Indian Diabetes Prevention Programme (IDPP) (2006). Indian Diabetes Prevention Programme (IDPP): The Indian Diabetes Prevention Programme shows that lifestyle modification and metformin prevent type 2 diabetes in Asian Indian subjects with impaired glucose tolerance (IDPP-1). Diabetologia 49: 289–297. 52.Villarivera C, Wolcott J, Jain A, Zhang Y, & Goodman C (2012). Analysis & commentary: The US Preventive Services Task Force should consider a broader evidence base in updating its diabetes screening guidelines. Health affairs 31: 35-42. Accessed October 17, 2013 at http://www.ncbi. nlm.nih.gov/pubmed/22232092. 68.Robbins JM, Thatcher GE, Webb DA et al (2008). Nutritionist visits, diabetes classes, and hospitalization rates and charges: the Urban Diabetes Study. Diabetes Care 31:655-660. 89.Kovacs Burns K, Nicolucci A, Holt R et al (2013). DAWN2 study: Cross-country benchmarking indicators for family members living with persons with diabetes. Diabetic Medicine 30:778-788. 53.Saudek CD, Herman WH, Sacks DB, Bergenstal RM, Edelman D, & Davidson MB (2008). A new look at screening and diagnosing diabetes mellitus. J Clin Endocrinol Metab 93: 2447-2453. Accessed October 17, 2013 at http://www.ncbi. nlm.nih.gov/pubmed/18460560. 69.Duncan I, Birkmeyer C, Coughlin S et al (2009). Assessing the value of diabetes education. Diabetes Educ 35:752-760. 70.http://www.who.int/diabetes/publications/en/ screening_mnc03.pdf. 90.Holt R et al (2013). DAWN2 study: Cross-country comparisons on barriers and resources for optimal care – healthcare professional perspective. Diabetic Medicine 30: 789-798. 54.Waugh N, Scotland G, McNamee P, Gillett M, Brennan A, Goyder E, Williams R, & John A (2007). Screening for type 2 diabetes: literature review and economic modelling. Health Technology Assessment, 11(17):iii-iv, ixxi, 1-125. Accessed October 17, 2013 at http://www. journalslibrary.nihr.ac.uk/__data/assets/pdf_ file/0005/64688/FullReport-hta11170.pdf 55.World Health Organization (2011). First Global Ministerial Conference on Healthy Lifestyles and Noncommunicable Disease Control. Discussion paper: Prevention and control of NCDs: priorities for investment. Accessed October 17, 2013 at http://www.who.int/nmh/publications/who_ bestbuys_to_prevent_ncds.pdf. 56.Chalmers J, & Cooper ME (2008). UKPDS and the legacy effect. New Engl J Med 359(15):16181620. 57.Lauritzen T, Sandbaek A, Skriver MV & BorchJohnsen K (2011). HbA1c and cardiovascular risk score identify people who may benefit from preventive interventions: a 7 year follow-up of a high-risk screening programme for diabetes in primary care (ADDITION), Denmark. Diabetologia 54:1318–1326. 58.Narayan KMV, Zhang P, Kanaya AM, Williams DE, Engelgau MM, Imperatore G, & Ramachandran A (2006). Diabetes: the pandemic and potential solutions. In Jamison DT et al (Eds), Disease Control Priorities in Developing Countries. 2nd ed, Washington DC: World Bank, pp. 591-603. 59.Türkiye Diyabet Onleme ve Kontrol Programı (Turkey Diabetes Prevention and Control Programme) 2011 – 2014. Accessed October 17, 2013 at http://www.diyabet.gov.tr/content/files/ news/2011/eylul/diyabet_kitap.pdf. 60.Tatar M (2013). Management of Diabetes and Diabetes Policies in Turkey. Globalization and Health 2013, 9:16. Accessed October 17, 2013 at http://www.globalizationandhealth.com/ content/9/1/16. 61.Kristensen JK, Bro F, Sandbaek A, Dahler-Eriksen K, Lassen JF, Lauritzen T (2001). HbAlc in an unselected population of 4438 people with type 2 diabetes in a Danish county. Scand J Prim Health Care 19:241 –246. 62.Satman İ, İmamoğlu Ş, Yılmaz C, Akalın S, Salman S ve TEMD Diabetes Mellitus Çalışma ve Eğitim Grubu (2013) (Eds). Diabetes Mellitus ve Komplikasyonlarının Tanı, Tedavi ve İzlem Kılavuzu. 6. Baskı, Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği (TEMD) Yayınları, Bayt Matbaacılık, Ankara. 63.Geaber AL et al (1977). Evaluation of diabetes patient education programme. Diabetes 26:61-64. 64.Cox DJ, Gonder-Frederick L (1992). Major developments in behavioral diabetes research. J Consult Clin Psych 60:628-638. 65.Kirsh S, Watts S, Pascuzzi K et al (2007). Shared medical appointments based on the chronic care model: a quality improvement project to address the chal¬lenges of patients with diabetes with high cardiovascular risk. Qual Saf Health Care 16:349-353. 71.Cox DJ, L Gonder-Frederick et al. (1986). Diabetes. Self-management of Chronic Disease. In KA Holroyd and TL Creer. Self-management of chronic disease: handbook of clinical interventions and research, Orlando, FL, Academic Press, pp. 305-346. 72.World Health Organization (2003). Adherence to long-term therapies: Evidence for action. Accessed October 17, 2013 at http://whqlibdoc.who.int/ publications/2003/9241545992.pdf. 73.Bailey CJ & Kodack M (2011). Patient adherence to medication requirements for therapy of type 2 diabetes. International J Clin Pract 65:314-322. 74.World Health Organization. Gaining Health: The European Strategy for the Prevention and Control of Noncommunicable Diseases (2006). Accessed October 17, 2013 at http://www.euro.who.int/__ data/assets/pdf_file/0008/76526/E89306.pdf. 75.Gherman A, Schnur J, Sassu R et al (2011). How are adherent people more likely to think? A metaanalysis of health beliefs and diabetes self-care. Diabetes Educator 37:392–408. 76.Asche C, LaFleur J & Conner C (2011). Review of diabetes treatment adherence and the association with clinical and economic outcomes. Clinical Therapeutics 33:74–109. 91.Nationella Diabetesregistret. Nationella Diabetesregistret Årsrapport 2010 års resultat. Gudbjörnsdóttir S, Eliasson B, Cederholm J, Eeg- Olofsson K & Svensson, A (2010). Accessed October 17, 2013 at https://www.ndr.nu/pdf/ Arsrapport_NDR_2011.pdf. 92.O’Connor PJ, Bodkin NL, Fradkin J, Glasgow RE, Greenfield S, Gregg E, Kerr EA, Pawlson LG, Selby JV, Sutherland JE, Taylor ML & Wysham CH (2011). Diabetes performance measures: current status and future directions. Diabetes Care 34: 1651-1659. 93.Calvert M, Shankar A, McManus RJ, Lester H & Freemantle N (2009). Effect of the quality and outcomes framework on diabetes care in the United Kingdom: retrospective cohort study. BMJ 338:b1870. 94.Cimino A, Fava D, Giorda CB, Meloncelli I, Nicolucci A, Pellegrini F, Rossi MC, Vespasiani STG, & The AMD Annals Working Group (2010). Associazione Medici Diabetologi. AMD Annals 2010. Accessed October 17, 2013 at http://www. infodiabetes.it/files/Annali_2010_inglese_II.pdf. 95.World Health Organization. Diabetes Care and Research in Europe: The St Vincent Declaration 1989. Accessed October 21, 2013 at http:// www.idf.org/webdata/docs/SVD%20and%20 Istanbul%20Commitment.pdf. 77.International Alliance of Patients’ Organizations. What is Patient-Centred Healthcare? 2nd Ed. 2007. Accessed; October 17, 2013. Accessed October 17, 2013 at http://www. patientsorganizations.org/attach.pl/547/494/ IAPO%20Patient-Centred%20Healthcare%20 Review%202nd%20edition.pdf. 78.Bauman AE, Fardy HJ,Harris PG (2003). Getting it right: why bother with patient-centred care?. Accessed: October 17, 2013. Accessed October 17, 2013 at https://www.mja.com.au/ journal/2003/179/5/getting-it-right-why-botherpatient-centred-care. 79.National Diabetes Education Program. (June 2011). Redesigning the Health Care Team. Diabetes Prevention and Lifelong Management. NIH Publication No. 11-7739, NHEP-37. Accessed October 17, 2013 at http://www.ndep.nih.gov/ media/NDEP37_RedesignTeamCare_4c_508. pdf?redirect=true. 80.Shojania KG, Ranji SR, McDonald KM, Grimshaw JM, Sundaram V, Rushakoff RJ & Owens DK (2006). Effects of quality improvement strategies for type 2 diabetes on glycemic control: a metaregression analysis. JAMA, 296:427-440. 81.Chouchane L, Mamtani R, Dallol A, Sheikh JI (2011). Personalized medicine: a patient-centered paradigm. Journal of translational medicine. 9:206. Accessed October 16, 2013 at http://www. translational-medicine.com/content/pdf/14795876-9-206.pdf. 82.Snoek FJ (2002). Breaking the barriers to optimal glycaemic control—what physicians need to know from patients' perspectives. Int J Clin Pract Suppl129: 80–84. 83.Rubin R, Peyrot M (1992). Psychosocial problems and interventions in diabetes: a review of the literature. Diabetes Care 15:1640 –1657. 84.Mayo Clinic (2013). Hypoglycaemia. Accessed October 17, 2013 at http://www.mayoclinic.com/ health/hypoglycemia/DS00198. 66.Davies MJ, Heller S, Skinner TC et al (2008). Effectiveness of the diabetes education and selfmanagement for ongoing and newly diagnosed (DESMOND) programme for people with newly diagnosed type 2 diabetes: cluster randomised controlled trial. BMJ 336(7642): 491-495. 85.Peyrot M, Rubin R, Lauritzen T (2005). Resistance to insulin therapy among patients and providers, Diabetes Care 28: 2673–2679. 67.Gage H, Hampson S, Skinner TC et al (2004). Educational and psychosocial programmes for adolescents with diabetes: approaches, outcomes and cost-effectiveness. Patient Educ Couns 53:333-346. 87.Peyrot M (2004). Psychological insulin resistance: Overcoming the barriers to insulin therapy, Practical Diabetology 23:6–12. 86.Polonsky WH, Jackson RA (2004). Addressing the problem of psychological insulin resistance in type 2 diabetes. Clinical Diabetes 22:147–150. 88.www.dawnstudy.com. 41