M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif

Transkript

M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif
ERAY AKDAĞ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI
YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
SAVUNUCULUK
VE DEMOKRATİK KATILIM
DERS NOTLARI
E R A Y
A K D A Ğ
K İ T A P L I Ğ I
YAYIN NO: 1
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
ISBN : 978-605-65406-0-8
Bu kitap ve içerisindeki serbest unsurlar Creative
Commons Alıntı-Türetilemez 4.0 (CC BY-ND) Uluslararası
Lisansı ile lisanslanmıştır. Bu lisansın bir kopyası için
https://creativecommons.org/licenses/by-nd/4.0/
internet bağlantısını ziyaret edebilirsiniz. Bu lisans, size alıntı yapıldığı sürece, eserin
değiştirilmeden ticari ya da ticari olmayan dağıtım hakkını verir. Dolayısıyla bazı hakları
mahfuzdur. Ancak orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan
ve bu e-kitabın 23. – 34. Sayfalarda yer alan “Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik”
makalesi bu geniş telif imkanları kapsamının dışında kendi koşullarına tabidir.
Kapak
:
Görsel Creative Commons 2.5 Lisansına tabidir.
Tarih
:
1 Ocak 2006
Dosya
:
US Capitol Dome Jan 2006.jpg
Açıklama
:
ABD Capitol Kubbesi
Yükleyen
:
Diliff – http://en.wikipedia.org/wiki/User:Diliff
Değişiklikler :
Kaynak
Görselin üzerine yazılar eklenmiş, estetik düzenleme sırasında
resim küçültülerek bir yana yaklaştırılmıştır.
: http://commons.wikimedia.org/wiki/File:US_Capitol_dome_Jan_2006.jpg
Creative Commons Hakkında Bilgi: https://creativecommons.org/
Diğer Görseller
: http://www.rgbstock.com/ ve http://www.123rf.com/
İLETİŞİM:
Linkedin
:
www.linkedin.com/in/erayakdag
Twitter
:
https://twitter.com/erayakdag
Google +
:
https://plus.google.com/+erayakdag
Facebook
:
https://www.facebook.com/erayakdagsayfasi
Sevgili Ebevenlerime,
Sevgili Eşime,
Sevgili Kızıma,
Sevgili Dostlarıma,
Beni Şekillendiriş, Sabır ve Destekleri İçin Derin Minnetle…
Birlikte Çalışma Şansı Bulduğum;
Saygıdeğer Mesai Arkadaşlarıma,
Saygıdeğer Bölüm Başkanıma,
Saygıdeğer Üniversiteme,
Saygıdeğer Öğrencilerime,
Bu Hayati Konunun Tüm Değerli Takipçilerine
Emekleri ve Bu Alanı Değerli Gördükleri İçin Derin Saygıyla…
İnsanların Kendisinde ve Çevresinde Sürekli Gelişimi Hedeflediği,
Bireylerin Sorumluluklarının Gereğini Her Zaman Karşıladığı,
Vatandaş Odaklı Devlet Anlayşının Daha Da Güçlendiği,
Katılımcı Demokrasinin Çok Daha İlerlediği,
Çok Daha Güzel Günler Dileğiyle…
Eray AKDAĞ
İÇİNDEKİLER
İçindekiler ..…………………………………………………………………………………………...…
1
Teşekkür
..…………………………………………………………………………………………...…
2
Önsöz
..…………………………………………………………………………………………...…
3
Savunuculuk ve Demokratik Katılım İlişkisine Kısa Bakış …………………………….
6
Dersin Amacı ve Temel Odak Noktaları ……………………………………………………….
9
Örnek Makale ve Ödevler
………………………………………………………………………….
10
Ders İçeriğine Bakış
………………………………………………………………………….
11
Vatandaşın Devlet Yönetiminde – Hizmetinde Hesap Sorabilme Gücü ...…………
15
Bir Oyun Teorisi Örneği ile Lobicilik
23
..……………………………………………………
Transatlantik İlişkilerde Yeni Atılım: Transatlantik Ticaret ve
Yatırım Ortaklığı ve AB-Türkiye Gümrük Birliği ………………………………………...…
35
Yeni Bir Türkiye Anayasası Yaratmak: Arap Baharı İçin Bir Fırsat Mı? .………...…
39
İletişim ve Kültürel Arka Planı
43
…………………………………………………………………
Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim
………………………………………………………
46
Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim – 2 ………………………………………………………
50
Mini Yasama Sözlüğü
.……………………………………………………………………………….
53
Kaynak Okuma, Sunum ve Portal Örnekleri ……………………………………………………
54
Örnek Ders Materyalleri …………………………………………………………………………..……
63
M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması
..………
63
……….….………
64
….………………………………..…….…
71
M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği ….…………………………………………
72
M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği
Sayfa: 1
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
TEŞEKKÜR
İlk teşekkürü bu dersin açılmasına vesile olan ve imkan sağlayan çok değerli ana bilim
dalı başkanım Sayın Prof. Dr. Sanem BAYKAL’a atfetmek isterim. Kendisinin nazik daveti
ve desteğiyle yaklaşık 4 yıldır bu dersi veriyor olmam son kertede bugün bu satırları
yazıyor olmama yol açtı. Belki daha da önemlisi uzun yıllardır bu alanda yürütmeye
çalıştığım akademik ve amprik çalışmalarımı, mezunu olduğum son derece saygın bir
üniversiteye küçük bir katkı olarak, nitelikli öğrencilerle paylaşma fırsatı sağladı.
Sahip olduğum formasyon ve birikimlerin oluşmasında 12 yılı aşkın süredir hocam,
mentorum, üst yöneticim ve çok değerli bir büyüğüm olarak akademik ve profesyonel
gelişimime derin katkılar sağlayan Sayın Zafer A. YAVAN’a da çok teşekkür etmek
isterim. Kendisinin yönlendirmeleri iş hayatındaki pek çok zorluğu, her zaman kolaylıkla
olmasa da, başarılı bir biçimde karşılamama imkan sağladı.
Tabi kendisi yakından takip etmeseydi yayımı belki çok daha uzun yıllar sürecek, belki
de hiç mümkün olmayacak olan bu kitap için Sayın Ü. Barış URHAN’a; hem bu sebeple,
hem de bilfiil bu kitabın ortaya çıkış sürecinde sağladığı çok çeşitli katkılar ve değerli
istişarelerimiz dahil yoğun şahsi destekleri için çok teşekkür etmek isterim.
Ayrıca bu önemli ve gönüllü sivil toplum girişimini var eden, koruyan ve Yönetim Kurulu
Üyeliği, hatta Başkanlık gibi kritik sorumluluklar üstlenen tüm TÜSİAD üyelerine de
şükranlarımı sunmak isterim. Bu saygın kurumda kendileriyle bir arada olmaktan büyük
şeref duyduğum bu özel kişilerden öğrendiklerim gerçekten de kendileri gibi eşsiz oldu.
Bu süreçte her türlü yoğun ve stresli tempoya rağmen gece, gündüz, haftasonu ya da
resmi tatil demeden son derece nitelikli profesyonel ve şahsi katkıları ile uzun yıllardır
başarılarımızın sürekliliğini mümkün kılan TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’ndeki çok
yakın çalışma arkadaşlarıma ve her zaman aynı derecede yakın çalışma fırsatı
bulamasam da tam bir ekip ruhu içerisinde ve zaman zaman son derece çok yakın olarak
birlikte çalışmak şeref ve mutluluğuna sahip olduğum TÜSİAD Genel Sekreterliği,
Temsilcilik ve Büro Direktörlüklerinde görev yapmış ve yapmakta olan tüm ekip
arkadaşlarıma ve dostlarıma da teşekkür etmek, onlardan da çok şey öğrendiğimi
burada ifade etmek isterim.
Böylece son olarak ama kuşkusuz asla en az olarak değil ailelerime; hem beni var edip
şekillendiren, hem kurduğum, hem dahil olduğum, hem de seçilmiş ailem olarak
adlandırdığım yakın dostlarıma sevgi ve şükranlarımı sunmak isterim. Tüm zorluklara
rağmen benim için en büyük güç onlar oldular. Hayata anlam katarak onu gerçek bir
yaşama dönüştüren en önemli unsur şüphesiz onlardır ve onlar olacaktır.
En derin selam, sevgi ve saygılarımla.
Eray AKDAĞ
22 Nisan 2015, Ankara
Sayfa: 2
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
ÖNSÖZ
Kolektif emeklerin değerine inanan birisi olarak; sunulduğu haliyle geliştirilmeye
ihtiyacı olan bu çalışmanın daha da çok gecikmeksizin paylaşılmasında fayda olduğuna
inanıyorum. Kuşkusuz meşhur bir sözün de belirttiği gibi “Mükemmel iyinin düşmanıdır.”
Ve mükemmeli arayışımızda bazen sadece elimizdeki ile yetinerek bunun üzerine
inşanın devamını dilemek gerekir sanırım. Özellikle de akademik amaçla ve ücretsiz
dağıtıma açılacak bir e-kitabın, okuyucularına bir nebze olsun katkı sağlayarak, en
azından tartışma yaratmak yoluyla naçiz de olsa bir değer yaratacağını varsayarken.
Değinilen alanlardaki akademik çalışmalara küçük bir katkı sağlamak amacıyla
hazırlanan bu e-kitap fikri Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Avrupa Birliği
ve Uluslararası Ekonomik İlişkiler Ana Bilim Dalı Yüksek Lisans programlarına 2012
yılında eklenen Avrupa Birliği'nde Politika Savunuculuğu ve Demokratik Katılım dersi
için destekleyici kaynak arayışından doğmuştur. Özü itibarı ile multidisipliner bir
yaklaşımda küçük bir derlemeden, yani bir tür ders notu paketinden ibaret olan bu
e-kitap sağlıklı bir demokrasinin temelinde vatandaşın devlet yönetimine gönüllü ve
aktif katılımı olduğu anlayışı doğrultusunda hazırlanmıştır. Tabi bu katılımı mümkün
kılan araçların ve hatta kültürün devletin bizatihi kendisi tarafından şekillendirildiğini
ve bunun önemini ihmal etmeden.
Türkiye Kalite Derneği (KalDer) Ankara Şubesi tarafından 2014 yılında düzenlenen ve
Savunma Sanayii Müsteşarlığı Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen 15. Kamu Kalite
Sempozyumu’nda gerçekleştirdiğim “Vatandaşın Kamu Yönetiminde – Hizmetinde
Hesap Sorabilme Gücü ve AB Örnekleri” başlıklı sunumu da bu vesile ile işaret etmek
isterim. Yoğun tempo sebebiyle bu kitapta yer veremediğim pek çok önemli konuya ve
kaynağa http://www.slideshare.net/ adresinden kolaylıkla ulaşabileceğiniz bu sunumun
slaytlarında en iyi Avrupa Birliği üyesi ülke örnekleri dahil olarak yer verilmektedir.
Son olarak sizlerin de bu alandaki bilgi, görüş, gözlem ve deneyimlerinize danışmak isterim.
Hep daha iyiye ulaşma arayışı doğrultusunda sinerjik eleştirileriniz dahil her türlü analitik
istişare için bana www.linkedin.com/in/erayakdag ve https://twitter.com/erayakdag aracılığı
ile ulaşabileceğinizi belirtir, hatta bunu teşvik ederim. Zira istişare ve analitik fikir
tartışmalarının değerine inanan bir profesyonel olarak; konular üzerinde münazara ve
yeni perspektiflerin her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açtığı kanaatindeyim.
Dolayısıyla lütfen gerekli gördüğünüzde bana ulaşmakta ve paylaşmakta tereddüt
etmeyiniz: İyi zihinler, iyi sonuçlar yaratır ve inovasyon yaratıcı tartışmayla başlar.
Şüphesiz en önemli temennim, bu çalışmanın okuyucularına fayda sağlamasıdır. Bu
mütevazı çalışmanın konuya ilgi duyan herkese yararlı olması dileğiyle.
Eray AKDAĞ
22 Nisan 2015, Ankara
Sayfa: 3
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Sayfa: 4
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Tercihini ifade edenler bilgece seçmek için hazır
olmadıkça
demokrasi başarılı olamaz.
Demokrasinin gerçek koruyucusu, bundan dolayıdır ki,
eğitimdir.
Franklin D. ROOSEVELT
Democracy cannot succeed unless
those who express their choice are prepared to choose
wisely.
The real safeguard of democracy, therefore, is educat ion.
Franklin D. ROOSEVELT
Sayfa: 5
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM İLİŞKİSİNE KISA BAKIŞ
Eray AKDAĞ
Savunuculuk ve demokratik
katılım kavramları modern
dünyada
sağlıklı
bir
demokrasinin
temelinde
vatandaşın devlet yönetimine
gönüllü ve aktif katılımı olduğu
anlayışıyla
birlikte
gittikçe
güçlenmektedir.
Zira
her
devletin en önemli çekirdek
unsuru olan vatandaş; Jean
Jacques Roussou’nun çeyrek
milenyum önce, 1762 yılında
Toplumsal Sözleşme 1 kitabıyla
oluşturduğu eşsiz kilometre
taşından bu yana devletin varlık
sebebini temsil etmektedir. Keza
zaman zaman aksi düşünülse de
vatandaş
devlet
için
var
olmamıştır; devlet vatandaşın
güvenliği, refahı ve mutluluğu
için var edilmiş bir makine, bir
mekanizmadır.
Buna karşın kuşkusuz Winston
Churchill’in 11 Kasım 1947’de
Avam
Kamarası’nda
gerçekleştirdiği
konuşmasında
çok
isabetli
bir
şekilde
vurguladığı üzere “Demokrasi en kötü yönetim biçimidir, denenmiş olan bütün diğer
sistemleri saymazsak eğer!”2. Churchill’in burada demokrasiyi kötülediğini düşünmek
elbette yersiz olacaktır. Aslında bu sözden alınması gereken temel mesaj; demokrasinin
hassas yapısı ve sağlıklı işleyebilmesi için dikkatle tasarlanması ve bu tasarımın
korunarak, dönemin değişen ihtiyaçlarına ve sosyokültürel dalgalara uyumlu şekilde
geliştirilmesi gerekli çok sayıda denge ve denetim mekanizmasının varlığına ihtiyaç
duyuyor olduğudur. Üstelik bunu yaparken hızlı ve verimli çalışan bir sistemi de
mümkün kılacak bir tasarıma ihtiyaç duymaktadır.
Roussou’dan çok daha önce Socrates’in milattan önce 400’lü yıllara uzanan Crito’sundan, Thomas Hobbes’un
1651’deki Leviathan’ına ve John Locke’un yine 17. yüzyıldaki yorumları başta olmak üzere Toplumsal
Sözleşme kavramının irdelendiğini göz ardı etmemek gerekir. Zira Hugo Groutius’unkiler de dahil olmak üzere
bu alandaki her bir yorumun tartışmanın şekillenmesine çok değerli ve güçlü yansımaları bulunmaktadır.
2 HC Deb. 11 Vol. 444 cc203-321: http://hansard.millbanksystems.com/commons/1947/nov/11/parliament-bill
1
Sayfa: 6
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Aksini ya da farklı bir görüşü savunmak mümkün olsa da, savunduğumuz temel iddia;
günümüzde demokrasilerin ve yönetimlerin kalitesini belirleyen en önemli turnusol
testinin vatandaşın devlet yönetimine aktif ve sürekli katılım imkanı ve bunun hangi
oranda gerçekleşebildiğidir. Kuşkusuz güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda (Trias
Politica3) yasama, yürütme ve yargının birbirini denetlemesi son derece gerekli ve
değerlidir. Ancak bu aslında devlet içerisinde yer alan bir iç denetim sistemidir. Devletin
de, tıpkı diğer tüm modern güvence sistemlerindeki gibi bir de dış denetime ihtiyacı
bulunmaktadır. İşte bu dış denetim devletin meşruiyetinin kaynağı olan bireyler, yani
devlet hukukundaki anayasal ifadesiyle vatandaşlar tarafından sağlanmalıdır.
Vatandaşın devleti denetlemesi, yani bu dış denetim unsuru olmaksızın sistemde
entropi4 oluşması neredeyse kaçınılmazdır. Demokrasinin olumlu ve verimli çalışması
için toplumun eğitim ve kültür seviyesinin belirli bir eşik değerin üzerinde olması
gerektiği tartışmalarını başka çalışmalarda irdelemek kaydıyla şu önermeler ifade ve
iddia edilebilir: Özel ve tüzel kişiliklerin, yani devlete meşruiyet gücünü veren tüm
paydaşların oluşturduğu görüşlerin gerek resmi kararların oluşturulma sürecine
gerekse de alınmış kararların sonuçlarının test edilerek gözden geçirildiği ve ihtiyaca
göre yeniden şekillendirildiği süreçlere etkili katılımı öngörülmelidir. Sağlıklı bir
demokrasiye ve rekabetçi güce sahip olmak için resmi politika belirleme süreçlerinin bu
alandaki etkililiği sürdürülebilir başarı için en akılcı, hatta kaçınılmaz yegane yoldur.
İşte bu katılımı sağlayabilmek, yani katılım yoluyla dış denetimi başarabilmek uzun
aralıklarla kurulan bir sandıkta, son derece sınırlandırılmış seçeneklerle mümkün
olamamaktadır. Ayrıca çok sayıda istişare, paydaşlarla konsültasyon, politikaların
birlikte tasarımı, sonuçların ölçülmesi, yeniden değerlendirilmesi, daha iyi politika
tasarımı, etki analizi, şeffaflık, idari kararların ve yasama sonuçlarının sürekli gözden
geçirilerek geliştirilmesi gerekli olmaktadır. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) gibi örnekler uzun ve sancılı deneyimler sonucunda işte bu anlayışı
benimsemişlerdir. Bu yönde dikkate değer düzeyde mekanizma, hukuki zorunluluk ve
kültürel duruş sergileyen çok sayıdaki modern demokrasi son derece değerli örnekler
sergilemektedir. Türkiye de kısa demokrasi deneyimi içerisinde zaman zaman bu alanda
çok önemli atılımlarda bulunmuş olmakla birlikte gerek kendisini bağlayan ama henüz
yerine getiremediği bazı uluslararası hukuki taahhütleri, gerekse bu anlayışı
benimsediğine dair çeşitli göstergeler doğrultusunda halen pek çok yeni adıma atma
potansiyeline sahip görünmektedir.
Burada dikkat çekilmesi gereken kritik bir konu bireyin, yani vatandaşın katılım
mekanizmalarını nasıl en verimli şekilde değerlendirebileceği hususudur. Zira her ne
kadar farkı yaratan bireyler olsa da tarihin de pek çok defa ispatladığı gibi en kalıcı,
Dünya Bankası tarafından Hukukun Üstünlüğü algısının takibinde önemli bir yere sahip olan Güçler Ayrılığı İlkesi
yani Trias Politica hakkında bilgi ve tartışmalar için: http://info.worldbank.org/governance/wgi/index.aspx#home
http://en.wikipedia.org/wiki/Separation_of_powers ve ayrıca tarihi bir not olarak incelenebilecek bir çalışma da:
http://scholarship.law.upenn.edu/cgi/viewcontent.cgi?article=8996&context=penn_law_review
4 Termodinamiğin İkinci Kanunu açık bir biçimde şu saptamayı teyit etmektedir: Doğal haline müdahale edilmeyen
sistemlerdeki düzensizlikler, rastgelelikler, dolayısıyla çarpıklık ve bozulmalar zamanla daha da şiddetlenerek sistemi
bozar. Böylece oluşan entropi, yani yıpranma sonucunda faydalı (iş yapabilir) enerji miktarını azalırken faydasız
enerjiyi arttırır. Bu durum ta ki yeni bir denge durumu oluşana kadar devam edecektir. Sosyal bilimlere de uyarlanan
bu durumu engellemenin temel yolu ise sağlıklı denge ve denetim sistemleri ile ana sistemi sürekli dengede tutmaktır.
3
Sayfa: 7
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
sürdürülebilir ve yüksek kaliteli başarılar daima kolektif başarılardır. Bireyin yaşam
süresi, iş ve özel hayatındaki zorlukları, maddi ve düşünsel imkanları gibi sınırları
aşabilmenin en güvenceli ve anlamlı yolu farklı özelliklere sahip çok sayıda kişinin bir
araya gelmesi olagelmiştir. Bu anlayıştan hareketle, ancak tek bir kişinin yaratabileceği
değişimleri asla küçümsememek kaydıyla; devlet yönetimine en etkili ve başarılı
katılımın gönüllü yapılar olan sivil toplum kuruluşları vasıtasıyla mümkün olduğunu
ifade etmek gerekir. Bu anlamda sivil toplum kuruluşları başta olmak üzere, sendikalar,
kamusal nitelikli özel sektör hizmet kuruluşları, hatta şirketler ve benzeri tüzel kişilikler
son derece değerlidir. İkinci olarak bazen bu kuruluşlar içerisinde, bazen ise bu alanda
uzmanlaşmış bireyler ya da tüzel kişilikler tarafından sürdürülen ya da sürdürülmesi
gereken Savunuculuk faaliyetlerine özellikle dikkat çekmek gerekir. Kendiliğinden
katılımcılığı yeterince desteklemeyen devletleri bu alanda ikna eden, devlet yönetiminde
sorumluluk üstlenmekten kaçınan vatandaşların katılımını sağlayan, kuralları bozmadan
üslubu dairesinde sistemi çalıştıran çok değerli bir unsur olarak savunuculuk
mekanizmalarının iyi anlaşılması ve güçlendirilmesi demokrasilerin sağlığı açısından
özel öneme sahip unsurlar arasında görünmektedir.
Böylelikle Türkiye’de son yıllarda daha çok gündeme gelse de halen oldukça sınırlı
olarak ele alınan bu alanlardaki güncel hukuki ve sosyokültürel durumun bir resmini
çekmek önem arz etmektedir. Bu resmi, gerek demokrasi tarihinin gelişimi, gerek
modern demokrasilerde belki de en önemli örnekleri içeren AB ve ABD resimleri ile
kıyaslamak gayesi bu ders notları kitabının yola çıkış noktasını oluşturmaktadır. Zira
böylece daha başarılı uygulamaları hızla, ya da en azından daha kolay bir şekilde
geliştirebilmek mümkün olabilecektir. Özetle bu e-kitap regülasyonların olası
zararlarına karşı koruma ve güç sağlayan basit ama etkili bir alet çantası tasarımına
destek olmayı hedeflemektedir. Üstelik bu alet çantası hem günlük hayatına odaklanmak
isteyen bireyler, toplumu küçük bir etkiyle de olsa dönüştürmeyi arzulayan sivil toplum
kuruluşları, kamusal tüzel kişilikler, hem de iş hayatının zorlu ve her zaman adilane
olmayan rekabet şartları ile başa çıkmaya çalışan şirketler için kullanılabilir bir biçimde
sunulmaktadır.
Görsel süre aşımı sebebiyle Kamu Malı statüsündedir.
http://commons.wikimedia.org/wiki/File:Social_contract_rousseau_page.jpg
Sayfa: 8
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
DERSİN AMACI VE TEMEL ODAK NOKTALARI
Eray AKDAĞ
Bu dersin ana gayesi; birey ve toplum odaklı, yüksek verimlilikle işleyen sağlıklı bir
katılımcı demokrasinin desteklenmesi perspektifiyle politika savunuculuğu ve sivil
toplum konularına vurgu yapılmasıdır. Bu dersin doğrudan amacı ise; katılımcılarda AB,
ABD ve Türkiye uygulamaları konusunda temel bilgi birikiminin oluşturulmasının
ardından, sağlıklı bir “Sivil Toplum–Özel Sektör–Kamu” ilişkisi kurulabilmesi için
katılımcılara temel bir “Alet Çantası” sunmaktır. Bu ders siyasetçi, bürokrat, sivil toplum,
iş dünyası ve akademi camiası temsilcileri ile gelecekte bu alanlardan birisinde aktif
olmayı hedefleyen katılımcılar için tasarlanmıştır.
Dolayısıyla “Savunuculuk ve Demokratik Katılım” dersi üç temel alana odaklanmaktadır:
a. Demokratik Katılım: Kavramın çeşitli boyutlarıyla incelenmesi ve taşıdığı önemin
anlaşılması.
b. Politika Savunuculuğu: Politika belirleme süreçlerine etkili katılımın sağlanmasının
yöntemleri.
c. Karşılaştırmalı Değerlendirme: AB, ABD ve Türkiye’deki mevzuat ve içtihatları ana
hatlarıyla ele alarak göreli avantaj ve dezavantajlarının irdelenmesi.
Bu çerçevede dersin temel perspektifi kısaca şu şekilde ifade edilebilir:
a. Temayüz etmiş bir demokraside bireylerin, sivil toplum kuruluşlarının ve diğer
paydaşların başta “Yasama Süreci” olmak üzere çeşitli (Kamusal) “Politika Belirleme
Süreçlerine” sağlıklı bir yapıda katılımı büyük önem taşımaktadır. Farklı bilgi
birikimlerinin, vizyonların ve saha deneyimlerinin sağlıklı bir platformda istişaresi,
daima sinerji ve verimlilik artışıyla sonuçlanmakta, bir yandan benimsenecek
politikaların doğru hedeflere odaklanmasına, bir yandan da mevzuat kalitesinin
yükseltilmesine katkı sağlamaktadır.
b. Bununla birlikte sağlıklı bir istişare zemini oluşturulması pek çok pratik zorluğa
sahiptir. Zira gerek siyasi, gerek idari erk açısından bakıldığında; bir yandan birbiri
ile çelişen farklı çıkarlar arasında seçim yapmak gerekirken, bir yandan da geleceğe
dair sağlıklı bir vizyona sahip olmak ve çok sayıdaki bu görüşleri son derece hızlı
ilerleyen bir takvim ve gündem yapısı içerisinde bir sonuca bağlamak
gerekmektedir. Böylelikle, görüşlerin sunulması, değerlendirilmesi ve istişaresi
ancak belirli tasarımlar yoluyla mümkün olabilmektedir. Bu tasarımlar hedefe göre
dizayn edilmiş “Kurumsal İletişim Platformlarını” ve “Kurumsal İletişim
Yöntemlerini” ifade etmektedir.
c. Bu kurumsal iletişim platformları ve yöntemleri paydaşlar açısından farklı,
siyasi/idari erk sahipleri açısından farklı hassasiyetler doğurmaktadır. Paydaşlar,
görüşlerinin etkili olması ve dikkatle değerlendirilmesi için: Doğru zamanda, uygun
noktada ve yanlış anlaşılmaları, iletişim parazitlerini engelleyecek yöntemler (resmi
yazışma usulleri vd.) kullanmak durumundadır. Siyasi/idari erk sahipleri ise
bireylerin ve kurumların gerçek siyasi, iktisadi ve sosyal ihtiyaçlarını hızla
Sayfa: 9
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
algılayabilmek için tutarlı bir modele, temsil yeteneği ve bilgi birikimi açısından
anlamlı kurumların listesine ve doğru iletişim kanallarına ihtiyaç duymaktadır.
d. Bu derste ilgili ülke örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları değerlendirildikten
sonra Türkiye örnekleri, mevzuatları ve uygulamaları ele alınarak gerek paydaşlar
gerek siyasi/idari erk açısından mevcut yapıda sağlıklı hareket yöntemleri
değerlendirildikten sonra mevcut sistemin daha da geliştirilmesine yönelik öneriler
değerlendirilecektir.
ÖRNEK MAKALE VE ÖDEVLER
Katılımcılardan aşağıda açıklanan yükümlülüklerin ya da benzerlerinin ve fazlasının
karşılanması beklenecektir.
a. Tanımlanan başlıklarda iki akademik makale hazırlanarak sunulması:
i. Makale I: AB Lobicilik Kuralları ve Uygulamalarını ana hatlarıyla ortaya koyduktan
sonra bunları tercihiniz ve sınıfta sağlıklı dağılıma uygun olarak belirlenecek bir
AB üyesi ülkedeki kural ve uygulamalar ile kıyaslayınız.
ii. Makale II: Türkiye’deki mevcut uygulamaları kısaca değerlendirerek; “katılımcı
demokrasiyi” pekiştirecek, ama bu alandaki pratik zorlukları da öngörerek bunlar
dair çözüm yöntemleri içeren politika ve modeller tasarlayınız. Yeni politika ve
modellerin tasarlanabilmesi için ne tip araç ve metotlar (arama konferansı, sosyal
medya vd.) geliştirilebilir, öneriler sununuz.
b. Hedefe dönük uygulama amacıyla iki kısa ödev hazırlanması:
i. Kısa Ödev I: “Resmi Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında
Yönetmelik” kurallarına uygun bir resmi yazı hazırlayınız. (İçerik ve ek bilgiler
ders sırasında açıklanacaktır.)
ii. Kısa Ödev II: T.C. Başbakanlık “Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
Yönetmeliği”ne uygun bir sivil toplum kuruluşu görüşü hazırlayınız. (İçerik ve ek
bilgiler ders sırasında açıklanacaktır.)
c. Ders akış planına paralel olarak “Türkiye’deki politika savunuculuğu”
uygulamamalarına yönelik kısa sözlüler içeren kolektif zihin egzersizlerine hazırlıklı
aktif katılım.
Sayfa: 10
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
DERS İÇERİĞİNE BAKIŞ
I.
TEMEL KAVRAMLARA BAKIŞ:
a. Kurumsal Yapılar: Baskı ve Menfaat Grupları, Kanaat Önderleri, Sivil Toplum
Kuruluşu (STK), Kamu Yararına Dernek, Meslek Kuruluşları, Kamu Tüzel Kişisi,
Kamu Dışı Kuruluş (NGO: Non Governmental Organization/GO: Governmental
Organization), Gönüllülük Esası, Kanunla Kurulma, Siyaset-Politika-SiyasaSosyal Politika Kavramlarının Tanımı ve İlişkisi, Karar Alıcılar, Yasama Erki,
Kanun Koyucu
b. Süreçler: Politika Belirleme Süreçleri, Yasama Süreci, Yasamada Öncelik
Değişimi, Mevcut Uygulama ve Pratik Örnekler (TBMM, Başbakanlık,
Bakanlıklar ve diğer Kamu Kurum ve Kuruluşları, Uluslararası Kuruluşların
Etkisi: UNDP, AB Delegasyonu, IMF…)
c. İlgili Kavramlar: Savunuculuk ve Lobicilik Arasındaki Farklar ve Türleri,
Politika Belirleme Süreçleri, Katılımcı Demokrasi, Demokratik Katılım, Aktivizm,
Yurttaş Aktivizmi, Kampanya, Kaliteli Mevzuat Tasarımı (Better Regulation),
Düzenleyici Etki Analizi, Kanun Tekniği ve Kırmızı Bant Yaklaşımı (Red Tape),
Kırtasiyeciliğin ve Bürokratik Yüklerin Azaltılması (Başbakanlık ve eTR
Örnekleri), Yasama Sürecine Sivil Toplum Katılımı, Stratejik İletişim ve Kamu
İlişkileri…
d. Temel Yasama Hazırlık Saikleri: (i) Acil İhtiyaca Binaen (Yangın Söndürme),
(ii) Sektörü Regüle Etme Saikiyle, (iii) Sektörü Evriltmek Saikiyle, (iv) Gelecek
Döneme Hazırlık Saikiyle, (v) Belirlenen Vizyona Hazırlık Saikiyle…
e. Hazırlıkta Belirli Zorluklar: İhtiyaçların ve Mikro Alanların Saptanması, Arz ve
Talebin, Ev ile Çarşının, Devlet Dairesi ile Sokağın Farkı, Personel Eksikliği,
Uzmanlık ve Birikim Eksikliği, Yeterli Hazırlık Zamanının Bulunmayışı...
(Telekomünikasyon eİmza Örneği)
II.
KATILIMCI DEMOKRASİ VE AVRUPA BİRLİĞİ SÜRECİNİN KATKISI
a. Demokratik Katılım: Niçin Katılım, Demokrasinin Güçlü ve Zayıf Yönleri,
Demokratik Denge-Kontrol Mekanizmaları, Savunuculuğun Anlamlı, Önemi ve
Demokrasilerdeki Rolü... (Dean Howard’ın Demokrasilerde Yönetim Örneği ve
Ekleme: Yönlendirme Gereği Var Mı, Siyanürlü Altın & Altın İthalatı –
Hidroelektrik Örnekleri )
b. AB Üyelik Sürecinin Katkıları: Bürokraside Evrilme, Paydaşlarla İletişim ve
Etkileşimin Artması, Kurumsal İletişim Platformlarının Gelişmesi, Danışma ve
Görüş Alışveriş Süreçlerinde Artış, Yurtdışı Gelişmeleri Yakın Takip ve İstişare
Algısının Gelişimi (GBOK, AB İcra Kurulu ve YOİKK Örneklerine Bakış, FIAS
Raporu Etkisi…)
c. Bazı Önemli Çalışmalar: Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Hakkında
Yönetmelik, Başbakanlık Kırtasiyenin ve Bürokrasi Azaltılması Çalışmaları,
Kamuda Verimliliğin Arttırılması Girişimi, Kırmızı Bandı Kesmek, YASADER
Çalışmaları…
Sayfa: 11
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
d. Bazı Önemli Örnekler: AB’de Kısa Listeler ve Diğer Modeller,
BUSINESSEUROPE ve OECD BIAC Örnekleri, Yasama Sürecine Görüş Aktarımı,
Politika Belirleme Süreçlerine Katılım Gereği, AB’de Düzenleyici Etki Analizi
ve İngiltere, Girdi-Çıktı Tabloları, TBMM’de Çevre Kanunu Görüşmelerinde
Fon ve Pet Örneği, Türk Ticaret ve Borçlar Kanunu Tasarıları…
III.
TÜRKİYE’DE KURUMSAL İLETİŞİM PLATFORMLARI
a. Genel Bakış: Kurumsal İletişim Platformları, amaçları, yapıları ve anlamları.
Kurumsal İletişim Platformlarının misyonları, uygulamaları, politika belirleme
süreçlerine etkileri ve diğer katkıları. Kurumsal iletişim platformlarının
yaratığı bazı temel etkiler.
b. Temel Platformlar: Yatırım Ortamını İyileştirme Koordinasyon Kurulu
(YOİKK), Türk Tasarım Danışma konseyi (TTDK), İklim Değişikliği
Koordinasyon Kurulu (İDKK) ve Reform İzleme Grubu (RİG), Reform Eylem
Grubu (REG), Türkiye Sanayi Stratejisi İzleme ve Yönlendirme Komitesi,
İstihdam ve Mesleki Eğitim İlişkisinin Güçlendirilmesi Eylem Planı İzleme ve
Değerlendirme Kurulu (İMEİGEP), İhracata Dönük Üretim Stratejisi
Değerlendirme Kurulu (İDÜSDK), Ekonomi Koordinasyon Kurulu (EKK),
Avrupa Birliği İletişim Grubu (ABİG), Ekonomik Sosyal Konsey (ESK), Pazara
Giriş Komitesi…
c. YOİKK’in Gelişimi: YOİKK örneği, gelişimi ve son nokta: YOİKK’in ilk olarak
FIAS Raporu’ndan kaynaklanması, Rekabet Endeksi Gelişmeleri, YOİKK’te
Atılım ve Gerileme Örneği, YOİKK Yapısında Yeni Dönem.
IV.
BİR STK OLARAK TÜSİAD ÖRNEĞİ
a. Kurumun Yapısı: TÜSİAD Tanıtımı ve Yapısı
b. Uluslararası Etkileşimleri: Bazı Örnekler: BUSINESSEUROPE, OECD BIAC,
MEDEF, ABD Kongresi, Fransa Senatosu (Ermeni düzenlemesi), Almanya ve
Fransa’da Faaliyetler ve Raporlar, Lobi Şirketleri ve Gazetecilerle Çalışmaları
c. Görüş Oluşturma Süreçleri: Yönetim Kurulu, Komisyonlar ve Çalışma
Grupları, Üye Etkileşimleri, Talep Çekimli ve Arz İtişli Yaklaşım.
d. Ankara Daimi Temsilciliği: Çalışma Alanları, Faaliyetleri ve Örnek
Uygulamaları…
V.
SAVUNUCULUK, LOBİCİLİK VE İLETİŞİM
a. Genel Bakış
i.
ii.
iii.
iv.
v.
vi.
Lobicilik Tarihçesi
Savunuculukta ve Lobicilikte Yaklaşımlar
İletişimin Farkları ve Kademeleri
Kurumsal İletişim, Kamu İletişimi, Stratejik İlişkiler
Kamuoyu ve ve Medya İletişimi
Kurumsal Temsil, İtibar ve Marka Değeri Koruma
Sayfa: 12
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
vii.
Dünyada Lobicilik Örnekleri ve Bu Konuda Çeşitli Düzenlemeler
b. Stratejik ve Kurumsal İletişimde Bazı Kritik Unsurlar
i.
ii.
iii.
iv.
Kurumsal Tutarlılık ve Etik İlkeler Bütünü
Kamu İlişkilerinde Süreklilik İhtiyacı ve Gerekçeleri
Algının Farklı Düzeylerde Yaratılması ve Algının Önemi
İstatistik ve Ölçümleme: Önem ve Olası Riskler
c. Oyun Teorisi
i. Stratejik Karşılaşmalarda Statik ve Dinamik Oyunlar
ii. Tutukluların İkilemi ve Nash Dengesi
iii. Cinsiyetler Savaşı ve Yaşlılıkları
iv. Muhan Soysal Hoca Örneği
v. Stratejik Yaklaşım
vi. Dungeons and Dragons Role Play
VI.
RESMİ İLETİŞİM VE YÖNTEMLERİ
a. Usul ve Esasın Önemi, Usulün Esasın Önüne Geçtiği Durumlar
b. Resmi Yazışma Kuralları, Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları
c. Bazı Kritik Örnekler: Rica ve Arz Etmek, Günlük Yaşam ve İletişimle Farklılıklar
d. Bazı Yaşanmış Örnekler: TBMM Anayasa Komisyonu, Faks Numarası Hatası…
e. Özel Kalemlerle Görüşmelerde Usul ve Üslup
VII.
AB VE ABD UYGULAMALARI
a. AB’de ve ABD’de Savunuculuk
b. AB’de Lobicilik Düzenlemeleri
c. ABD’de Lobicilik Düzenlemeleri
d. Bazı Önemli Uluslararası Lobi Kuruluşları
e. Uygulamalara Bakış
VIII.
TÜRKİYE UYGULAMALARI
a. Türkiye’de Savunuculuk
b. Türkiye’de Lobicilik Düzenlemeleri
c. Türkiye’de Lobi Kuruluşları
d. Uygulamalara Bakış
IX.
ÖN HAZIRLIK VE DOĞRU İFADELENDİRME
a. Prezantasyonun ve İfadelendirmenin Önemi
b. Ön Hazırlık Gereksinimi, Araçlar ve Geri Bildirim
Sayfa: 13
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
c. Asansör Konuşması, Kurumsal Tanıtım Kiti, Kurumsal Temsilin Önemi, İmaj ve
İmgelem Oluşturma, Zemini, Sahayı ve Aktörleri/Oyuncuları Tanıma
d. Örnekler: TBMM, UNDP, WB, NDI, TÜSİAD Görüşleri vd.
X.
UYGULAMAYA GİRİŞ
a. Toplantı Usulleri, Söz Alma Modelleri, Ziyaret ve Temas Çerçeveleri,
b. Seminerler, Raporlar, Basın Temasları ve Basın Açıklamaları
c. Stratejik İletişim, Kamu İlişkileri, Kurumsal İletişim, Kamuoyu İletişimi ve
Etkileşimi, Lobicilik
XI.
AVRUPA BİRLİĞİ’NE BAKIŞ
a. Avrupa Birliği’nde Politika Belirleme Süreçleri ve Ülke Örnekleri
b. AB Kurumsal Yapısı ve Hukuki Çerçeve
d. AB’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları
XII.
AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ’NE BAKIŞ
a. Amerika Birleşik Devletleri’nde Politika Belirleme Süreçlerinin Özel Yapısı
b. Yerel Ağların Önemi ve Federal Hukuki Çerçeve
c. ABD’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD çalışmaları
XIII.
TÜRKİYE’YE BAKIŞ
a. Genel Değerlendirme
i. Türkiye’de Politika Belirleme Süreçleri ve Mevzuat Gelişimi
ii. Türkiye’de Hukuki Çerçeve
iii. Türkiye’de Güncel Uygulamalar ve TÜSİAD Örneği
iv. Etkin Yönetişim ve Katılım için Sivil Toplumun Gelişme İhtiyacı, ABD
Örnekleri (Baskı Zincir ve Grupları, Yönetime Hazır İnsan Kaynağı)
v. Gelecek için ihtiyaçlar ve olası gelişmeler
b. Lobi ve Sivil Toplumun Diğer Denetim Yöntemleri
i. TBMM’yi İzleme, TBMM Genel Kurulu, TBMM İhtisas Komisyonları, TBMM
Parti Grupları, Milletvekilleri, TBMM Denetim Amaçlı Soru Önergeleri
ii. Bakanlıklar, Kamu Kurum ve Kuruluşları
iii. TBMM Dışı Siyasi Partiler
iv. AB Dönem Başkanlığı, AB Konseyi, AB Komisyonu, AB Parlamentosu vb.
v. Diğer Ülkelerin Kamu Kurumları ve İşadamları
vi. Yabancı Misyonlar (Delegasyon, Büyükelçilikler, IMF, DB, UNDP, ILO…)
vii. Kamuoyu Yaratma ve Dezenformasyon
XIV.
SAVUNUCULUĞUN MEŞRUİYETİ VE DEMOKRASİ AÇISINDAN ÖNEMİ
XV.
TÜRKİYE İÇİN POLİTİKA ÖNERİLERİ (ORTAK DEĞERLENDİRME)
Sayfa: 14
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
VATANDAŞIN DEVLET YÖNETİMİNDE – HİZMETİNDE
HESAP SORABİLME GÜCÜ5
Eray AKDAĞ - TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
ÖZET:
Başlarken
Sağlıklı bir demokrasi,
“Hesap Verebilirlik/Sorulabilirlik” uluslararası literatürdeki
ifadesiyle “Accountability” Türkiye’nin farklı evrelerinde pek
çok farklı şekilde algılanmış ve sıklıkla ihmal edilmiş bir
kavram. Bu durumun pek çok diğer örnekte olduğu gibi burada
da kültürel yapı ve kavramlara karşılık gelen tercümelerin
seçiminde semantik kökenlerle de ilgili olduğu iddia edilebilir.
Zira Türkiye’de ve Türkçe’de “Hesap Sorma” çoğu kez güçlü bir
muktedir gücün yapabileceği, içerisinde kısmen tehdit içeren
bir kavram olarak algılanırken, “Hesap Verme” de ancak
güçsüzün güçlüye karşı bir zorunluluğu, gönülsüz ve olumsuz
bir uygulama olarak algılanma
eğilimindedir.
«NİTEKİM
vatandaşın birey ya da
DEMOKRASİNİN EN
KÖTÜ DEVLET YÖNETİM
SİSTEMİ OLDUĞU
SÖYLENEGELMİŞTİR,
BUGÜNE KADAR
DENENMİŞ DİĞER BÜTÜN
SİSTEMLER HARİÇ.»
Hesap Sorma Gücü
Dolayısıyla vatandaşın “Devlet”
gibi kudretli bir güçten hesap
sormaya cüret etmesi zaman
zaman (belki de sıklıkla)haddini
aşan ve konumunu bilmez gafilane
bir
yaklaşım
olarak
etiketlenmektedir. Keza iktidarın
SIR. W. CHURCHILL
yönetimindeki
devlet,
yolda
yürüyen
vatandaş
nezdinde
“Devlet Baba” şeklinde figürize edilen koruyucu ve kadrinden
sual olunmaz bir muktedir güçtür. Öte yandan küresel
düzlemde bu kavram, kuşkusuz tarihsel gelişmelerin de
etkisiyle, çok daha farklı algılanmaktadır. Kısaca: Firmaların
daha kaliteli yönetilebilmesi amacıyla geliştirilen “Kurumsal
Yönetim” yaklaşımının, devlet yönetimi ve demokrasideki
kalite arttırıcı izdüşümü olarak değerlendirilebilir. Böylelikle
günümüzde “sağlıklı” olarak nitelendirilen pek çok
demokraside geniş, hatta yaratıcı ve yenilikçi uygulama
alanları bulan “Hesap Verebilirlik” kavramı kamusal güç
kullanımının meşruiyetinin temelinde yer almaktadır. Devlet
yönetiminde kalitenin yükselmesine yardımcı olan bu unsur,
aynı zamanda devlet mekanizmasının en önemli dengedenetleme mekanizmalarından birisi olarak bir tür otomatik
düzeltme fonksiyonu da icra etmektedir: Dolayısıyla son
derece hayatidir!
topluluk olarak politika
belirleme ve karar alma
süreçlerine katılımını
gerektirir. Bu katılım aynı
zamanda devlet için bir
dış denetim
oluşturmaktadır.
Vatandaşın Devletten
demokrasi tarihiyle
evrilen ve gelişen kritik
bir alandır. Daha iyi
kamu yönetimini
hedefleyen bu
mekanizmalar bütünü
AB başta olmak üzere
uluslararası hukukta ve
uygulamalarda da
kapsamlı yer
bulmaktadır. Zira
demokrasinin sağlıklı
çalışabilmesinin en
önemli unsurları
arasında yer almaktadır.
Bu makale orijinal olarak TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” serisi çerçevesinde
2 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanmıştır. Orijinal metin için: bit.ly/hesapsorma ve bit.ly/hesapsormagucu
5
Sayfa: 15
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Cevaplanması Gereken Sorular
Bu perspektif doğrultusunda birbiriyle ilgili pek çok alanı ortaya koymak kaçınılmaz
aslında. Zira bu alandaki pek çok başlık kendi başına çok önemli olsa da, sadece bir araya
gelince bütünü oluşturabilmektedir. Ancak bu kısa analizin sınırları dâhilinde her bir
konuyu bütün boyutlarıyla tam olarak ele almak imkansızdır. Buna karşın her konuyu
tek tek incelemek mümkün olmasa da, en azından bir seri soruyu akla getirmek ve belki
bunlara kısaca değinmek mümkün ve anlamlıdır.
Dolayısıyla en azından aşağıdaki sorulara, cevaplanmayı ve araştırılmayı hak eden
konular olarak yer vermek gerekir:
 Vatandaş Olmak ve Hesap Sormak Niçin Önemlidir?
 Demokrasi mi, Yoksa «Sağlıklı» Demokrasi mi?
 AB’den ve AB Üyeleri’nden Örneklere ve
Mekanizmalara Baktığımızda Ne Görüyoruz?
 Düzenleyici Etki Analizi ve Türkiye Bugün İtibarı ile
Nerededir?
 Türkiye Kamu Yönetiminde “Hesap Verebilirlik” Bağlamında Genel Olarak Nerededir?
 Türkiye’nin Önümüzdeki Dönemde Nasıl Bir Yol Haritası İzlemesi Gereklidir?
Vergileme, Temsil ve Magna Carta
Demokrasi dünyanın pek çok ülkesinde farklı denge – denetim mekanizmaları ile
uygulanmaktadır. Kuşkusuz bunların ilk ve en başarılı olanları arasında Birleşik Krallık
(BK) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) uygulamaları özel bir konuma sahiptir. Her ne
kadar bu sistemlerin de kendilerine has zayıf ve güçlü yönleri olsa da, dünyanın en
başarılı ya da sağlıklı demokrasi uygulamaları arasında yer aldığı tartışmasızdır.
Bu noktadan hareketle ABD devriminin ve demokrasi anlayışının temeli olan Boston Çay
Partisi6 tarihte özel anlardan birisidir. “(Karar Alma Süreçlerinde) Temsil Olmadan
Vergileme Yapılamaz!” şiarıyla özdeşleşen bu olay aslında vatandaşların devlet
yönetimine katılma hakkının, dolayısıyla devletin sivil irade ile denetlenmesinin ve
devlete hesap sormanın en temel argümanlarından birisini oluşturmuştur. 7 Ancak
yönetime katılma ve yönetimi denetleme, yani yönetimden hesap sorma hakkı aslında
çok daha öncesinde kabul edilen tarihin akışını değiştiren belgelere not düşülen
konulardan birisidir.
Bu alanda en meşhur örneklerden birisi tereddütsüz 1215 tarihli “Büyük Özgürlük
Fermanı – Magna Carta Libertatum”dur. Tarihi değiştiren belgelerden birisi olarak kabul
edilen Magna Carta’nın8 pek çok açıdan hayati önemi bulunmakla birlikte, bu belgeyle
zımnen güvence altına alınan şu üç konu özellikle dikkat çekicidir:
 Kralın kararları, ekonomik aktörleri iktisaden etkileyeceği için bu kararlara dair
aktörlerin görüş belirtme hakkı,
 Ödedikleri vergilerle Krallığı finanse edenlerin yönetime katılma hakkı,
 “Hür” vatandaşların somut ve orantılı bir gerekçe gösterilmeksizin Kralın keyfine
göre cezalandırılamayacak olması (Hukukun Üstünlüğü).
Pek çok diğer kaynak öncesinde giriş olarak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Boston_%C3%87ay_Partisi – GÖRSEL: Serbest telifli medya.
Vergi Direnci konusuna kısa bir bakış için: Kerim Gök, "Vergi Direncinin Gelişimi", Marmara Üniversitesi İ.İ.B.F. Dergisi, Sayı: 1, Cilt XXII, 2007, s. 143-163,
http://bit.ly/1k9gKwo (21.06.2014)
8 GÖRSEL: Serbest telifli medya: http://tr.wikipedia.org/wiki/Magna_Carta
6
7
Sayfa: 16
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Hesap Verme Ilişkisi ve Katılım
Demokrasinin beşiği kabul edilen İngiltere’nin tarihindeki bu sayfa zamanla “nevi
şahsına münhasır” İngiliz Anayasa Hukuku’nun en temel belgelerinden oldu.9
Bu adımın ardından tarihsel olarak Hesap Sorma, Hesap Verme, Denetim ve Katılım
kavramlarının etkileşiminin zamanla gelişerek demokrasinin sağlıklı işlemesinde bir ana
mekanizmanın dört ayağını oluşturageldiği iddia edilebilir.
Ancak unutulmamalıdır ki devletin denetimi sadece
iki şekilde hayata geçirilebilir:
 Devletin Gönüllü Olarak Mekanizma Üretmesi
 Bireyin/Vatandaşın Talepleri (Anayasal Katılım Hakkı)
ANCAK ŞUNU AÇIKÇA
BELİRTMEK GEREKİR Kİ;
MUKTEDİR KUVVET OLARAK
SİYASİ İRADENİN KABUL
ETMEDİĞİ BİR HESAP VERME,
KATILIM YA DA DENETİM
İLİŞKİSİNİN VAR EDİLMESİ
MÜMKÜN DEĞİLDİR!
Boston Çay Partisi ve Magna Carta örneklerinde de
görüldüğü gibi tarihte ve ülke örneklerinde bu iki süreçten
bazen birisi, bazen diğeri, bazen ise ikisi birlikte ortaya çıkmıştır. Ancak şunu açıkça
belirtmek gerekir ki; muktedir kuvvet olarak siyasi iradenin kabul etmediği bir hesap
verme, katılım ya da denetim ilişkisinin var edilmesi mümkün değildir! Keza birinci
örnekte İngiliz ve ABD Hükümetlerinin, ikinci örnekte ise Kralın kabulü ve resmi
onayıyla yeni bir dönem ve yönetim anlayışı hayata geçmiştir. Yani siyasi irade gönüllü
ya da gönülsüz olarak kendi yetkisini paylaşmak, kendisini denetletmek ve kendi elinde
bulunan yönetme yetkisini bu yetkinin kaynağı olan toplumla paylaşmak tercihlerini
ortaya koymuştur. Bu durum, zaman içerisinde adaletsiz uygulamaların yanı sıra;
“kararların sonuçlarına dair bilgisiz ya da hatalı öngörülere dayanan süreçlerin de
düzeltilmesi” sonuçlarını doğurmuştur denilebilir.
Bugün bürokrasi ve kırtasiyeciliği azaltmayı hedefe koyan Kırmızı Bandı Kesmek 10 ve
Düzenleyici Etki Analizi11 (DEA) çalışmaları konusunda İngiltere’nin bu kadar katılımcı
ve başarılı olmasının temel sebeplerinden birisi belki de bu çekişmeli döneme
dayanmaktadır. Dolayısıyla şunu iddia etmek mümkündür: Güçler Ayrılığı İlkesinin
sacayaklarını oluşturan Yasama, Yürütme ve Yargı devletin “iç denetimini” sağlarken, en
az bunlar kadar gerekli bir diğer vazgeçilmez de; vatandaşın devleti denetlemesi, yani
“dış denetimdir”. Bu dış denetim gerek sade vatandaşın, gerek iş dünyasında yer alan
vatandaşların; bireysel ya da kolektif olarak üstlenmesi kaçınılmaz olan bir hak ve
sorumluluktur. Her ne kadar bu denetimde bireylerin rolü çok önemliyse de daha etkili
denetim geleneksel olarak sivil toplum kuruluşları ve meslek örgütleri gibi yapılar
aracılığıyla gerçekleşmektedir. Bu noktada katılım konusuna da özel bir vurgu gereklidir.
Zira denetim, herhangi bir düzeyde katılım olmaksızın gerçekleştirilmesi mümkün
olmayan bir faaliyettir. Ayrıca karar alma ya da uygulama süreçlerine katılımın bilfiil
kendisi, gerçekleştirilebilecek en etkili aktif denetim türüdür.12
Türkiye’de denetim kavramı genellikle her şey bittikten sonra geriye dönük bir
muhasebe olarak algılanmaktadır. Bu aslında büyük bir yanılgıdır ve bu yaklaşım pek
çok dönülebilir hatanın düzeltilmesini de imkânsız hale getirir. Oysa denetim ex-post,
yani bir hukuki düzenleme ya da uygulama sonrasında olabileceği gibi ex-ante ve hatta
uygulama sırasında, yani eşzamanlı olarak da gerçekleştirilebilmektedir. Denetimin
zamanı ise denetim mekaniğinin, yani yöntemin en önemli belirleyicisidir.
İngiltere’de çok sayıda belge ve içtihat anayasa hukukunu oluşturur: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-andconstitution/ (21.06.2014)
10 Kırmızı Bant ve İngiltere uygulamaları: http://www.parliament.uk/business/publications/research/notes-on-parliament-and-constitution/ (21.02.2014) ve
http://www.redtapechallenge.cabinetoffice.gov.uk/home/index/ (21.06.2014)
11 İngiltere’de DEA uygulamaları (21.06.2014): http://www.legislation.gov.uk/ukia
12 Bu konuda temel kavramlara bakış için: John M. Ackerman, (2005) "Social Accountability in the Public Sector: A Conceptual Discussion", The World Bank Social
Development Papers (Participation and Civic Engagement), P.:82 (21.06.2014) http://bit.ly/1nYHFw4
9
Sayfa: 17
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Avrupa Birligi’ne Bakış
Avrupa Birliği (AB) uygulamalarına bakıldığında ilk dikkat çeken unsur belki de hesap
verebilirliğin aslında İyi Yönetişim (Good Governance) temelinde ele alınıyor oluşudur.13 Dolayısıyla
devletlerin kaliteli yönetilebilmesi için de Kurumsal Yönetimin dört ana ilkesinin geçerli olduğu
söylenebilir:
 Şeffaflık
 Hesap Verebilirlik
 Adillik
 Sorumluluk
Bu temel yapının ardından değinilmesi gereken ilk konu başlığı kaçınılmaz olarak Yolsuzlukla
Mücadele çalışmalarıdır. Zira devletin hesap verebilirliğinde yegane konu olmasa da temel ve belki
de en önemli konulardan birisi budur. İşte bundan dolayıdır ki Yolsuzlukla Mücadele; AB
katmanları dahil uluslararası işbirliğinin son derece gelişmiş ve yaygın olduğu bir alandır.14 Keza
bu alanda uluslararası ve ulusal pek çok hukuki düzenleme, el kitabı ve rapordan oluşan kapsamlı
bir müktesebat bulunmaktadır. Ancak yine unutulmamalıdır ki denetim ve hesap verme ilişkisinde
yolsuzluk temel konu ve belki en önemli unsurlardan birisi olsa da yegane unsur değildir!
Denetim ve hesap verme ilişkisinde: (i) Sivil Toplum ve Özel Sektör Kuruluşlarının politika yapım
ve yasama süreçlerine katılımı, (ii) alternatif çözüm önerilerinin birlikte değerlendirilmesi, (iii)
sonuçlarla tekrar gözden geçirilerek yeniden tasarlanması, (iv) Daha İyi, hatta Akıllı Mevzuat
Tasarımı (Better / Smart Regulation)15 ve Düzenleyici Etki Analizi, (v) e-Devlet uygulamalarının
geliştirilmesi, (vi) Bekçilerin (Whistleblower) hukuki korunması16 başta olmak üzere pek çok
derin çalışma olanı bulunmaktadır.
Bu açıdan bakıldığında demokrasinin temel araçlarından birisi
olan seçim sandığı uygulaması aslında diğer pek çok demokratik
unsur ve uygulama ile desteklenmeye muhtaç olduğu tescil
edilmiş, ancak kritik rolünü koruyan bir uygulamadır.
HESAP VEREBİLİRLİKTE DE
KURUMSAL YÖNETİMİN
ANA İLKELERİ GEÇERLİDİR:
• ŞEFFAFLIK
•HESAP VEREBİLİRLİK
Etki Analizi
• ADİLLİK
Demokrasinin temel ilkeleri doğrultusunda vatandaşa • SORUMLULUK
(dolayısıyla sivil topluma ve özel sektöre) devletin hesap
vermesi ve kendisini denetletmesi konusunda vurgulanması gereken başlık belki de
Düzenleyici Etki Analizi uygulamasıdır. Zira ülkemizde bir süredir ihmal edilen bu alan
Türkiye için kısa vadede uygulanabilir ve sonuç yaratır güçte somut bir yol haritası
sağlayan teknik ve pratik bir uygulamadır.17 Ayrıca gerek denetim ve hesap verme,
gerek ülkelerin rekabet gücü ve kaliteli politika tasarımı için kuşkusuz “hayati” olarak
değerlendirilmektedir.
2001 tarihli ama anlamlı bir kaynak için: AB Komisyonu Dokümanı European Governance – A White Paper COM(2001) 428 final, (2001/C 287/01)
http://bit.ly/1z4lVYl (21.06.2014)
14 Kapsamlı bir liste için bakınız: Yolsuzluğa Karşı Ulusal ve Uluslararası Yapılar: http://www.track.unodc.org/ACAuthorities/Pages/home.aspx (21.06.2014)
15 Bir
süredir gelişen bu önemli Akıllı Regülasyon çalışmaları için: http://ec.europa.eu/smart-regulation/ (21.06.2014) ve http://www.oecdilibrary.org/governance/better-regulation-in-europe_20790368 (21.06.2014)
16 Türkiye’de Maliye Bakanlığı ve Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından kısmen uygulanan bu önemli konu için: http://bit.ly/1iUGl12 (21.06.2014) ve
http://bit.ly/1qtIWl1 (21.06.2014)
13
Etki Analizi hakkında ek bilgi için: Müberra GÜNGÖR ve Gökhan EVREN, "Kapsam, Uygulama, Deneyimler ve Öneriler: Mobil Arabağlantı Ücretlerinin
Düzenlenmesine İlişkin Ardıl DEA Çalışması", Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu - Kasım 2009 http://bit.ly/1qMC3ZQ (21.06.2014)
17
Sayfa: 18
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Türkiye mevzuatına sadece son 10 yıl içerisinde giren bu “hayati” konuda, dünya
örnekleri oldukça uzun bir geçmişe sahiptir ve 1974 yılından itibaren İktisadi İşbirliği ve
Gelişme Teşkilatı (OECD) üye ülkeleri tarafından kullanılmaktadır.18
Etki analizi son on yıllardaki verimli sonuçları doğrultusunda AB’de de o kadar büyük
önem kazanmıştır ki; sadece 2003 – 2007 arasındaki 5 yıllık dönemde AB düzeyinde 287
Etki Analizi çalışması Avrupa Komisyonu’nca tamamlanmış ve yayımlanmıştır. Yine bu
alanda en başarılı örneklerden Birleşik Krallık da sadece 6 yıllık 2008 – 2013 döneminde
toplam 2 734 Etki Analizi yaparak raporlarını şeffaf bir biçimde internet üzerinden
kamuoyu görüşüne sunmuştur. Bu noktada etki analizlerinin sadece sonuç raporlarının
değil, pek çok örnekte sivil toplum ve iş dünyası görüşüne sunulan konsültasyon
versiyonlarının da aynı şeffaf çerçevede yayımlandığına özellikle dikkat çekmek gerekir.
Bu şeffaflık boyutuna paralel olarak; etki analizlerinin kamu ve özel sektör
paydaşlarınca kalite ve içerik denetimine tabi tutulması da bu sürecin vaz geçilmez
bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda alınan en önemli önlemlerden birisi
münhasıran etki analizlerinin kalitesini yükseltmek amacıyla Avrupa Komisyonu
tarafından 2006 yılında oluşturulan Etki Analizi
Kurulu’dur. Kurul’un 2012 Raporu’ndaki verilere göre
AB DÜZEYİNDEKİ
sadece 2007 – 2012 arasındaki 6 yılda 583 Etki Analizi, 583 ETKİ ANALİZİNİN %69’U
YASAMA SÜRECİNE DAİR
Kurul tarafından incelenmiş ve Etki Analizi Kurulu
İKEN, GERİ KALANLARI
tarafından
bunlara
ilişkin
765
geliştirme-tadil
YASAMA SÜRECİ
önerisi/talimatı sunulmuştur. 19 Bu tadil çağrıları
DIŞINDAKİ ALANLARDA
sonucunda sadece 2009 – 2012 arasındaki 4 yıllık
GERÇEKLEŞTİRİLMİŞTİR.
dönemde nihai Etki Analizi raporlarında gerçekleştirilen
değişiklik sayısı 238 olmuştur.
Özellikle vurgulanması gereken bir diğer nokta da etki analizlerinin sadece mevzuat
düzenlemeleri için değil, bunlara yol açacak ana politika alanları ve hatta yol haritaları
için de yapılmasının önemidir. Keza yukarıda değinilen AB düzeyindeki 583 etki
analizinin %69’u yasama sürecine dair iken, geri kalanları yasama süreci dışındaki
alanlarda gerçekleştirilmiştir.
Bu alanda daha çok bilgi alabilmek amacıyla Avrupa Komisyonu’nun 2009 tarihli Etki
Analizi Kılavuzu20, yine Komisyon’un 2014 yılı etki analizlerini ve bunlara dair Kurul
görüşleri sayfası21, görüşe açık konsültasyonlar sayfası22 ve Avrupa Komisyonu için
düzenlemelerin fayda ve maliyetlerine ilişkin hazırlanan raporu23 öncelikle gözden
geçirmekte faydalı bilgi kaynakları arasında yer almaktadır.
…ve Turkiye
Türkiye Cumhuriyeti, devletin vatandaşa hesap vermesi, kendini denetletmesi, sivil
toplumun yasama süreçlerine katılımcılığı, politika belirleme öncesi açık konsültasyon,
birlikte yeniden değerlendirme, e-devlet yapılanması, akıllı mevzuat tasarımı ve resmi
işlemlerin şeffaflaşması gibi değindiğimiz başlıkların tamamının oluşturduğu alanlarda
değişken bir yapı sergilemektedir.
OECD’nin internet sitesinden Düzenleyici Etki Analizi Hakkında bilgi için: http://bit.ly/1ok2F3g (21.06.2014)
European Commission Impact Assesment Board Report - 2012: http://bit.ly/1o2nEGg (21.06.2014)
20 European Commission Impact Assesment Guidelines (2009): http://bit.ly/1lN4je2 (21.06.2014)
21 Etki Analizileri Listesi ve Metinleri için: http://bit.ly/1lN45DQ (21.06.2014)
22 Avrupa Komisyonunda Görüşe Açık Konsültasyon Çağrıları: http://bit.ly/1iUGiSN (21.06.2014)
23 Regülasyonun maliyetlerin ilişkin bir CEPS yayını: http://bit.ly/1qMBJKC (21.06.2014)
18
19
Sayfa: 19
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Ülkemizde nispeten yeni bir çalışma alanı olan bu konuda en kapsamlı girişimlerden
birisi kuşkusuz “Kamu Yönetiminin Temel İlkeleri ve Yeniden Yapılandırılması Hakkında
Kanun”un 15 Temmuz 2004 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde kabul edilmesi
olmuştur. Bu kanunun 5. maddesi “Kamu yönetiminin kuruluş ve işleyişinin temel
ilkeleri” arasında “Yapılacak yeni düzenlemeler ve kurulacak birimler için düzenleyici
etki analizi yapılır.” Hükmünü içermekteydi. 24 Ancak dönemin Cumhurbaşkanı
tarafından veto edilen bu kanun daha sonra tekrar ele alınmamış ve mevzuatın parçası
olma ya da yürürlüğe girme şansı bulamamıştır. Dolayısıyla etki analizini kanuni bir
süreç olarak mevzuata yerleştiren temel mevzuat 10 Aralık 2003 tarihinde kabul edilen
5018 sayılı “Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu” olarak görünmektedir. Halbuki bu
kanun etki analizine birden çok maddede yer verse de, etki analizini münhasıran “kamu
maliyesinin temel ilkeleri” bağlamında ele almaktadır.
ETKİ ANALİZİ BAŞTA
Yani bu kanunda etki analizi sadece bütçe ve proje
OLMAK ÜZERE BU
tekliflerinde gerekçelendirme süreçlerinin vazgeçilmez
ALANLARDA “BÜTÜNSEL”
bir unsurudur.
REFORM ADIMI 2006
YILINDA YAYIMLANAN
“MEVZUAT HAZIRLAMA
USUL VE ESASLARI
YÖNETMELİĞİ” İLE
ATILMIŞTIR.
Böylelikle etki analizi başta olmak üzere bu alanlarda
“bütünsel” reform adımı 2006 yılında yayımlanan
“Mevzuat Hazırlama Usul ve Esasları Yönetmeliği”25 ile
atılmıştır. Bu devrimsel nitelikli yönetmelik «Yürürlüğe
konulması hâlinde etkisinin 10 milyon TL’yi geçeceği
tahmin edilen kanun ve kanun hükmünde kararname
taslakları için düzenleyici etki analizi yapılmasını» zorunlu kılmaktadır. Halen
yürürlükte olan bu hayati mevzuat 2007 yılında ekinde Düzenleyici Etki Analizi Rehberi
de bulunan “Düzenleyici Etki Analizi Çalışmaları”26 konulu Başbakanlık Genelgesi ve
2009 yılında “Kamu Hizmeti Sunumunda Uyulacak Usul ve Esaslara İlişkin Yönetmelik”27
ile geliştirilerek güçlendirilmiştir. Böylelikle “Standart Maliyet Modeli” gibi yeni
kavramlar ülkemizde uluslararası örnekler esas alınarak çalışılmaya başlanmıştır.
Avrupa Komisyonu’nun 2006 yılı Türkiye İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin “daha iyi
düzenleme konusunda bazı ilerlemeler kaydettiği, düzenleyici etki analizinin Türk
hukuk sistemine ithal edildiği” belirtilirken; “Düzenleyici etki analizinin kullanımının,
diğer hususların yanı sıra, AB’ye katılım müzakerelerinin sürdürülmesi açısından
Türkiye’yi destekleyebilmesi gerektiği” vurgulanmıştır.28
Türkiye’nin “2014-2016 Orta Vadeli Programı’nda da yeniden yer verilen bu konu;
“Kaynak kullanımında etkinliği artırmak ve hesap verebilirliği güçlendirmek amacıyla,
yeni harcama programları uygulamaya geçirilmeden önce etki analizi çalışmaları
yapılması” şeklinde yer almıştır.29 Dolayısıyla konu önemle vurgulanmakla birlikte, yine
kamu maliyesi yönü ağır basacak şekilde gündemde tutulmaktadır.
Bu alanda mutlaka değinilmesi gereken bir diğer çalışma ise “Yatırım Ortamını
İyileştirme Koordinasyon Kurulu” (YOİKK) çalışmalarıdır. T.C. Hazine Müsteşarlığı
girişimi ve Dünya Bankası desteğiyle 2000 yılında başlatılan “Türkiye Yatırımların
Önündeki İdari Engeller Raporu” çalışmaları bu raporun önerilerine paralel olarak
“'Türkiye'de Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Reform Programı” çerçevesinde
YOİKK’in 30 2001 yılında kuruluşuyla sonuçlanmıştır. Özetle; Türkiye’de devlet
yönetiminin güçlendirilmesi amacıyla pek çok girişimde bulunulmuştur.
http://www.tbmm.gov.tr/kanunlar/k5227.html
http://bit.ly/TLopKF (21.06.2014)
26 http://bit.ly/1ok2dSQ (21.06.2014)
27 http://bit.ly/1mgfgpS (21.06.2014)
28 Türkiye İlerleme Raporu 2006 Tercümesi:, http://bit.ly/1mPHUNx (21.06.2014)
29 http://bit.ly/1k9giOI (21.06.2014)
30 Uluslararası Finans Kurulu (IFC) ve Dünya Bankası’nın Türkiye Yatırımın Önündeki İdari Engeller Raporu (2001): http://bit.ly/1luNBLI (21.06.2014)
24
25
Sayfa: 20
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Genel Degerlendirme ve Sonuç
Yukarıdaki çerçevesi çizilen alan Türkiye için hem ulusal, hem de uluslararası öncelikler
arasında yer almaktadır. Zira devletin yönetim kalitesini arttıran bu süreçler, AB üyelik
müzakere sürecinde «Yazılı Olmayan Başlıktır». Keza Kopenhag Kriterleri’nde de iyi
yönetişim dahil bu alan zımnen ama esasa dair bir konu olarak yer almaktadır. Bu
anlamda Türkiye’de süreçlere katılım, karar alma mekanizmalarının geliştirilmesi ve
kurumsallaştırılarak süreklilik ve istikrar arz etmesi gibi pek çok unsurun üzerinde
dikkatle düşünülmesi gerekmektedir.
Ayrıca çeşitli seçkin uluslararası yapıların tavsiyelerine, ülkelerin iyi uygulama
örneklerine ve hatta Türkiye’nin kendi resmi taahhütlerine uygun olmayan bazı
duraklama ve gelişmelere de bulunduğunu da not etmek son derece önemlidir.
Zira OECD Düzenleyici Reform Çalışmaları kapsamında 2002 yılında yayımlanan
“Türkiye: İktisadi Gelişim için Hayati Destek” Raporu’nda “tüm devlet çapında
Düzenleyici Reform Stratejisi ve Etki Analizi eksikliği, OECD Tavsiyeleri’ne ve çoğu OECD
ülke uygulamasına zıtlıklar” vurgulanmaktaydı.31
Bu alanda yıllar içerisinde bazı adımlar atılmış olsa da; bu adımların kurumsal süreklilik
kazanamamış olması, geliştirilememesi, hatta bazı örneklerde eski yapıya dönülmesi
önemli bir olumsuzluk olarak göze çarpmaktadır.
Benzer şekilde Türkiye’nin bazı uluslararası taahhütlerini de yerine getiremediği
unutulmamalıdır. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin çok yakın tarihli 2013/19
Başbakanlık Genelgesi’nde şu ifadelerle ortaya konulmuştur: “demokrasi, insan hakları
ve hukukun üstünlüğü standartlarının yükseltilmesi, kamu yönetiminde etkinliğin,
saydamlığın, hesap verilebilirliğin ve katılımcılığın artırılması hususlarında … siyasi
kararlılığının bir göstergesi olarak … Açık Yönetim Ortaklığı adlı uluslararası girişime
Ülkemiz de katılmıştır.”32
Bu önemli adıma karşın, taahhüt edilen şeffaflık, harcama
ve regülasyon internet siteleri (www.transparency.gov.tr,
www.spending.gov.tr, www.regulation.gov.tr) henüz
yayına girememiştir.33
DOLAYISIYLA BU
ALANLARDA SİVİL TOPLUM
KATMANLARINDAN
GELECEK BASKI VE TALEPLER
TARİH BOYUNCA OLDUĞU
GİBİ GELECEĞİN
ŞEKİLLENDİRİLMESİNDE
BELİRLEYİCİ OLACAKTIR!
Bu genel analizde kısaca değinilen ilgili mevzuat,
uygulamalar, ulusal ve uluslararası gelişmeler bütünsel
olarak ele alındığında, Türkiye için şu değerlendirmeler yapılabilir:
 Türkiye bu alanlarda uyuma genel olarak geç başlamış durumdadır.
 Buna rağmen iyi örnekleri andıran pek çok sayıda uygulama ve mevzuat
oluşturulmuştur.
 Fakat özellikle Etki Analizi ve Kurumsal Konsültasyon konularında önemli bir atılımın
ardından duraklama ve aksamalar yaşanmaktadır.
 Genellikle aksayan konular:
– Uygulamaların standarda değil, kişilere bağlı olması,
– Düzenli ve sürekli uygulama yapıl(a)maması,
OECD Reviews of Regulatory Reform: Turkey - Crucıal Support For Economıc Recovery: http://bit.ly/1qejMFt (21.06.2014)
http://bit.ly/1pSrIKq (21.06.2014)
33 Open Government Partnership Initiative-Ogp Turkey's National Action Plan: http://www.opengovpartnership.org/file/956/download (21.06.2014)
31
32
Sayfa: 21
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
– Öngörülebilirliğin sınırlı olması, hızla değişen önceliklerdir.
Bunların ardından akılda tutulması gereken belki son bir nokta da hesap verme ya da
denetim ilişkisinin özünde üç unsurun bulunduğudur:
 Karar vericinin açıklama yükümlülüğü, (Resmi/Resmi Olmayan)
 Hesap soranın sunulanları sorgulayabilmesi kanalları/yeteneği,
 Kötü performans için yaptırım, iyi performans için ödül (Resmi/Resmi Olmayan).
Sonuç olarak Türkiye’de mevcut uygulamaların geliştirilmesi ve En İyi Örneklerin
hedeflenmesi gereklidir. Bu alanlarda devlet tarafından gerekli “Güven Arttırıcı
Önlemler” alınmadıkça başarılı sonuçlara ulaşabilmek maalesef çok da mümkün
görünmemektedir. Dolayısıyla muhtemeldir ki: Bu alanlarda sivil toplum
katmanlarından gelecek meşru talepler tarih boyunca olduğu gibi geleceğin
şekillendirilmesinde belirleyici olacaktır!
Eray AKDAĞ, 2003 yılından bu yana Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ile
İlişkiler başta olmak üzere TÜSİAD Ankara Daimi Temsilciliği’nde devlet
yönetimleri ile ilişkiler alanında çok sayıda ulusal ve uluslararası çalışmada görev
ve sorumluluk üstlenmektedir.
Ankara Daimi Temsilciliği, katılımcı demokrasi bağlamında ve Türkiye'nin Avrupa
Birliği üyelik perspektifini gözeterek yasama ve yürütme sürecini TÜSİAD adına
takip ederek; TBMM, hükümet, kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerin
düzenlenmesine ve TÜSİAD’ın karar alma süreçlerine etkili katılımına yardımcı
olmaktadır.
TÜSİAD, Türkiye'nin başlıca endüstri ve hizmet kuruluşlarını temsil eden gönüllü
bir girişimci örgütüdür. TÜSİAD, Türk iş dünyası adına, görüş ve önerilerini
TBMM’ye, hükümete, diğer devletlere, uluslararası kuruluşlara ve kamuoyuna
doğrudan ya da dolaylı olarak basın ve diğer araçlar aracılığı ile ileterek,
yukarıdaki amaçlar doğrultusunda düşünce ve hareket birliği oluşturmayı
hedefler.
TÜSİAD Tartışma Makaleleri Dizini Fikir Üreten Fabrika’dan Serisi, güncel
tartışmalara yönelik ve genel okuyucu kitlesi için TÜSİAD Araştırmacıları
tarafından hazırlanan kısa makalelerden oluşmaktadır. "TÜSİAD Tartışma
Makaleleri Dizini"nde yer alan görüşler yalnızca yazara aittir ve TÜSİAD’ın
görüşlerini yansıtmayabilir.
Sayfa: 22
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
BİR OYUN TEORİSİ ÖRNEĞİ İLE LOBİCİLİK34
Eray Akdağ
Serkan Küçükşenel
Ankara Üniversitesi S.B.E.
Avrupa Birliği ve Uluslararası Ekonomik
İlişkiler Anabilim Dalı
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
İktisat Bölümü
http://www.metu.edu.tr/~kuserkan/
https://www.linkedin.com/in/erayakdag
kuserkan@metu.edu.tr
erayakdag@gmail.com
Ü. Barış Urhan
Orta Doğu Teknik Üniversitesi
İktisat Bölümü & iktisadiyat.com
http://tr.linkedin.com/pub/u-baris-urhan/24/b2/582
barisurhan@gmail.com
Lobicilik kavramı, pek çok diğer ülkedekine benzer bir biçimde ülkemizde de genellikle
olumsuz tınıya sahip bir kavram ve çalışma alanı olarak algılanmaktadır. Ancak lobicilik
aslında kendi başına olumlu ya da olumsuz bir alan değil; iki yönde de kullanılabilecek
bir araç, karar süreçlerindeki zihinsel alet çantasının bir parçasıdır. Bu yaklaşım, basit
bir alegori ile şöyle açıklanabilir: Lobicilik de tıpkı pek çok ilaç gibi doğru kullanımla
yaşamı korur, güçlendirir ve destekler. Oysa yanlış ya da kötü amaçlı kullanımı sağlığa
zarar verip hayatı tehdit edebilir. Dolayısıyla bu aracın olumlu ya da olumsuz sonuçlar
doğurması iki ana kurguya bağlıdır: (1) Lobiciliğin, parçası olduğu ana mekanizmanın
nasıl kurgulandığı ve (2) lobicilik çalışmalarının hangi amaçlar için kullanıldığı. Burada
ilk kurgu aslında daha hayati bir zemin teşkil eder; zira doğru kurgulanan bir ana
mekanizma lobiciliğin olası olumsuz etkilerini karşıt lobiler aracılığı ile bertaraf
edebilmektedir.
Bu kurgunun tasarımında dikkatle geliştirilen Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik
Devletleri (ABD) modellerini incelemek anlamlı görünmektedir. Örneğin AB lobicilik
mekanizması ve paydaşlarla istişare konusunda çok sayıda araştırma ve resmi belge
oluşturmuştur. Avrupa Komisyonu Tebliği’nin (2014) de işaret ettiği üzere kamu dışı
paydaşlarla istişareler şeffaflığı arttırmakta ve “Akıllı Mevzuat” tasarımı açısından
önemli faydalar sağlamaktadır. Keza konuyu demokrasi ve katılım ilişkisi çerçevesinde
uluslararası örneklerle irdeleyen Akdağ’a (2014) göre “Sağlıklı bir demokrasi, vatandaşın
Orijinal olarak İktisat ve Toplum Dergisi’nin 51. sayısında yayımlanan ve kapak konusunu teşkil eden bu makaleye
Seçilmiş Yazıları arasında yer alması sebebiyle derginin internet sitesinden ulaşılabilmektedir: http://bit.ly/itdlobicilik
34
Sayfa: 23
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
birey ya da topluluk olarak politika belirleme ve karar alma süreçlerine katılımını
gerektirir.”
Anlaşılacağı üzere doğru işleyen şeffaf bir sistem, çıkabilecek sorunların önceden
incelenmesi yoluyla; gerek karar alıcıların, gerekse de bu kararlardan etkilenecek
olanların konuyla ilgili daha çok bilgi ve sezgi sahibi olmalarına imkan tanımaktadır. Bu
durum yönetimin daha demokratik ve katılımcı bir şekilde gerçekleşmesini de mümkün
kılar. Aynı zamanda karar alıcılara birçok değerli ve pahalı araştırmanın ücretsiz olarak
sunulması yoluyla önemli ek imkânlar da yaratır. Başka bir deyişle politika yapım
sürecinin kalitesini arttırır. Böylece bireylerin ve şirketlerin ya da bunların oluşturduğu
sivil toplum kuruluşlarının lobi çalışmaları oldukça önemli katkılar yaratabilmektedir.
Demokrasilerde toplumun kararları benimsemesinin önemi ve seçim kazandırmak ya da
kaybettirmek gibi olası popülist etkileri de düşünüldüğünde lobiciliğin ve aktif bir sivil
toplumun çok boyutlu önemi daha da artmaktadır. Örneğin Kabasakal’ın (2008) işaret
gibi “idare aygıtının uygulamaya koyduğu politikaların sivil toplum kuruluşları tarafından
savunulması halinde, bu politikalar toplum tarafından daha kolay benimsenmektedir.”
“Peki o zaman lobicilik nedir?”, “Neler bu kavramın ve alanın içerisine girmektedir?” gibi
sorular uzun yıllardır çok sayıda tartışmaya zemin teşkil etmiştir. Bu konu uzun uzun ele
alınabilecek ve irdelenebilecek bir alandır. Ancak bu makalede giriş düzeyinde de olsa
asıl irdelenmesi hedeflenen alan bu kavramdan ziyade; “sistem ve düşünsel alet” olarak
lobiciliğin nasıl bir etkileşim silsilesini hayata geçirdiği olacaktır. Bunu daha açık ortaya
koyabilmek için de oyun teorisi yaklaşımını benimseyerek kolay bir örnek ile konuyu ele
alacağız.
Lobicilik Nedir?
Bugüne kadar çok çeşitli zeminlerde yer verilen bu kavramı mümkün olan en geniş
haliyle algılamak pek çok örnekte verimli bir başlangıç sağlamaktadır. Geleneksel
anlamıyla lobicilik; siyasi karar alma süreçlerini etkilemek için çaba göstermek olarak
algılanır. Oysa bundan çok daha katmanlı ve geniş bir anlama ve literatüre sahip
olduğunu belirtmek gerekir. Bu konuda önemli farklar içeren ABD yaklaşımı için
Drutman (2010) ve AB yaklaşımı için Coen ve Richardson (2009) kapsamlı bilgiler
içermektedir. Oysa derin teknik ayrımları olsa da bu kavram hepimizin hayatının
merkezinde yer almaktadır. Kullanıldığı alana, disipline ve amaca bağlı olarak anlamı
Sayfa: 24
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
değişebilen bu kavramı, arkadaşlarınızı izlemek istediğiniz sinema filmine ikna etmek
için etkilemeye kadar günlük hayatın içerisinde bulmak mümkündür.
Kelimenin ilk defa icat edildiği ve siyasi olarak kullanıldığı yere ilişkin çok sayıda iddia
bulunmaktadır. Bunlardan en yaygın olan anlatım; bu kavramı 1869 – 1877 yılları
arasında ABD Başkanlığı’nı yürüten Ulysses S. Grant dönemine atfeder. Bu anlatıma göre,
kavram ilk kez Willard Oteli lobisinde bir şeyler içerek zihnini dinlendirmeyi seven
Grant’e ulaşabilmek için otel lobisinde biriken kişiler için kullanılmıştır. Oysa konu biraz
daha araştırılınca bu hikâyenin gerçeği yansıtmadığı ortaya çıkıyor. Daha eski bir tarihte
Londra’da yayımlanan Cornhill dergisinin 1863 yılının Ocak-Haziran sayısında
“Willard’s” ve “National” otellerine değinerek lobicilikten kısaca bahsedilmektedir. Hatta
Oxford İngilizce Sözlüğü Editörü Jesse Sheidlower 2006 yılındaki bir radyo mülakatında
“lobi” kelimesinin topluluk anlamının “üyelerini resmi görevlerinde etkilemek üzere
yasama meclisinin lobisini sıklıkla ziyaret eden kişiler” olarak 1808 yılına ait Oxford
İngilizce Sözlüğü’nde dahi tanımladığı belirtmiştir. Dolayısıyla bu kavramın ABD değil,
İngiltere menşeli olduğunu düşünmek daha anlamlı görünmektedir.
Bununla birlikte isminin ne zaman konulduğundan bağımsız olarak aslında lobicilik,
yine en geniş anlamıyla, muhtemelen tarihin ilk günlerinden bu yana günlük hayatın
kaçınılmazıdır. Dolayısıyla bunu geniş anlamıyla sosyal yaşamın başlangıcından itibaren
yaşantımızın parçası olan bir psikolojik ve sosyolojik etkileşim unsuru olarak ifade
etmek yerinde olacaktır. Tabi toplumun her kesimi lobi yeteneklerine eşit ölçüde
erişememekte ve bu etkileşimden farklı şekillerde etkilenebilmektedir (Zald, 2004). Bu
konuda yapılması gereken ilginç bir vurgu da lobicilikte kimi zaman kanıta dayalı
iknanın, yani bilimsel ve akademik bilgilerin, kimi zaman ise duygusal yüklerin; sempati,
kızgınlık, toplumsal baskı, merhamet, popülist yaklaşım gibi unsurların belirleyici
olduğu üzerinedir. Bu boyutlarıyla lobicilik siyaset, ekonomi, psikoloji, sosyoloji, felsefe,
tarih, hukuk gibi pek çok nesnel bilim ve disiplin altında incelenebilmektedir.
Bu girişten sonra rahatça anlaşılabileceği üzere, lobicilik kavramı neredeyse kendi
başına bir literatür oluşturmaya adaydır. Bununla birlikte elimizdeki konuyu rahatça
irdeleyebilmek amacıyla bu makalede lobicilik kavramının anlamını dar tutarak,
münhasıran yasama ve yürütme odaklı karar alma faaliyetlerini “aktif ve doğrudan”
etkileme girişimleri olarak tanımlıyor olacağız. Dolayısıyla yasama uhdesinde bulunan
kanun ve içtüzük ile yürütmenin uhdesinde bulunan yönetmelik ve genelge gibi ikincil
Sayfa: 25
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
düzenlemelerin yanı sıra, yaptırım gücü olan idari kararlar ve uluslararası anlaşma türü
belgelerin müzakere ve kabulü konularını lobiciliğin temel oyun alanı olarak
tanımlamaktayız. Kısaca mevzuatı ve idari kararları doğrudan etkileme faaliyetlerini
lobicilik olarak tanımlıyor olacağız.*
Aktorlere Bakış: Kim Neyi Etkiler?
Aktörleri tanımlarken en az ikili bir yaklaşım kullanmak faydalı olacaktır. Zira konuyu
tanımlarken makro perspektifteki değerlendirmeler için daha kapsayıcı ve basite
indirgenmiş yaklaşım değerli olmakla birlikte, oyunun aktörlerinin etkileşimlerini
irdelerken daha mikro bir bakış gerekli olacaktır. Makro lensten bakıldığında üç temel
aktör tanımlaması anlamlıdır: Devlet, Lobici ve Toplum. En yalın anlatımıyla bu
etkileşim şöyle tanımlanabilir: Lobici devleti etkileyerek toplumsal sonuçlar yaratmayı
hedeflemektedir.
Lobicilik faaliyetlerinin amacına uygun olarak gerçekleştirilebilmesi ve başarı ile
sürdürülebilmesi için; politika yapıcıların istenilen yönde adım atmalarına katkı
sağlayabilecek güvenilir ve doğrulanabilir bilginin üretilmesi çok önemlidir. Üretilen bu
bilginin politika yapıcılara ve topluma yayılması da lobicilik faaliyetlerinin başarı ile
gerçekleştirilmesi için gereklidir.
Öncelikle lobiler temsil ettikleri sektör veya topluluk hakkında çok detaylı bilgiye sahip
olmalıdır. Bu bilgi sektörün ihtiyaçlarının belirlenmesi ve bu ihtiyaçların politika
yapıcılara detaylı ve ikna edici olarak aktarılabilmesinde önemli rol oynamaktadır. Ek
olarak, lobilerin temsil ettiği sektör veya topluluğun ekonomik önceliklerini belirlemek
ve üyelerini, sektörü ilgilendiren gündemdeki kanun değişikliği önerileri hakkında fikir
sahibi olmalarını sağlayabilmek için doğru ve etkin iletişim kanallarına ihtiyacı
bulunmaktadır. Lobiler doğru ve detaylı bilgiye ulaşabilmek için şirket temsilcileri,
danışmanlar ve akademisyenlerden destek alırlar ve ayrıca lobilerin kendi içlerindeki
araştırma grupları da bu bilgi edinme sürecine katkıda bulunabilmektedirler. Temel
olarak lobicilik faaliyetleri elde edilen bu bilginin politika yapıcılara detaylı ve düzenli
olarak aktarılmasından ibarettir. Dolayısıyla, lobiler politika yapıcılar ve toplum için bir
bilgi kaynağı olarak düşünülebilir.
Beklendiği üzere politika yapıcıları ile lobilerin öncelikleri farklılaşabilmektedir. Lobiler
genellikle ilk olarak temsil ettikleri grubun üyelerinin önceliklerini düşünmektedirler.
Sayfa: 26
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Bu öncelikler politika yapıcıların öncelikleri ile örtüşebilir veya farklılaşmalar
gözlenebilir. Bu olası farklılaşmaların temel sebepleri politika yapıcıların başka bir lobi
tarafından bilgilendirilmiş olması ya da lobinin faaliyet alanının kapsadığı gruptan daha
büyük bir kitlenin refahı ile sorumlu olmasından kaynaklanmaktadır.
Bununla birlikte aslında ana teoriden uzaklaşıp gerçek hayat uygulamalarına
yaklaşıldığında bu üç aktör arasındaki geçişlilik ve aktör farklarını yansıtamayan
sınırlamalar biraz daha geniş bir tasnifi gerekli kılmaktadır. Son kertede lobici ve toplum
aslında iç içe olduğu gibi, devlet de birbiri ile etkileşen pek çok birimden oluşmaktadır.
Belki de daha da önemlisi demokrasilerde toplumdan kopuk bir devlet yönetimi
tahayyül edilemeyeceği için; devlet de gerek toplumu etkilemek ve yönlendirmek,
gerekse toplumdan gelen mesajları dinlemek amacıyla lobi çalışmalarının parçası olmak
zorundadır.
Bu doğrultuda mikro lensler kullanmaya başladığımızda örneğin şöyle bir tasnif ile yeni
ve daha da detaylandırılabilecek aktörler tanımlamak mümkündür:
Devlet yerine: Parlamento, Bürokrasi ve Yargı (Yargı dış etkilere açık olmasa da
kararları itibarı diğer iki aktörün kararlarını etkileyerek bozabilmekte ve diğer
başlıklardaki aktörler tarafından harekete geçirilebilmektedir. Ayrıca çekişen tarafların
avukatları ve savundukları savları, aslında lobiciler ve aktardıkları bilgi ve görüşler
olarak da düşünülebilir.)
Lobici yerine: Baskı Grupları, Sivil Toplum Kuruluşları, Meslek Örgütleri, Ortak İlgi
Toplulukları, Şirket Temsilcileri, Danışmanlık Şirketleri, Medya, hatta Vatandaş…
Toplum yerine: Vatandaş/Birey, Etnik Gruplar, Dini Gruplar ve Sosyal Gruplar, Şirketler,
Şirket Ortakları, Profesyonel Çalışanlar, Bürokratlar, Toplumsal Sınıflar ya da Çeşitli
Toplumsal Kesim ve Katmanlar…
Aktif oyun ve etkileşim tasarımlarında daha etkili bir mikro lense geçerek Parlamento’yu
cari durumda Türkiye için kritik alt başlıklara bölmek kaçınılmaz ve diğer taraftan da
hayati ayrımlara güzel bir örnek olacaktır. Örneğin: TBMM Başkanı, Hükümet (Kabine
Üyeleri), TBMM İhtisas Komisyonu Başkanları, İktidar Partisi Milletvekilleri, Ana
Muhalefet Partisi Milletvekilleri, TBMM’de parti grubu bulunan diğer iki muhalefet
partisinin Muhalefet Partisi Milletvekilleri, bu partilerin TBMM Grup Başkanvekilleri,
TBMM Bürokrasisi.
Sayfa: 27
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Alanlar açısından bakıldığında ise bu aktörlerin tamamının belirli ve zaman zaman diğer
aktörlerle iç içe geçen etki ve güç alanları olduğuna dikkat etmek gerekir. Örneğin bir
kanunun görüşülerek onaylanması parlamentonun yetki alanındadır. Bununla birlikte
kanun tasarısını bürokrasi hazırlar ve bu konuda parlamento üzerinde en büyük
etkilerden birisini oluşturur. Kanunun “adil” bir kanun olup olmadığı ile ilgili algı ise
kamuoyunun (vatandaşlar ve menfaat sahipleri) zihninde oluşur. Bu algının
oluşturulmasında önemli bir etki ve güce sahip olan bir araç ise medyadır. Medyanın
kullandığı haberler, veriler ve yorumlar ise ekseriyetle siyasetçilerden, bürokrasiden ve
paydaşlardan gelir. Başa döndüğümüzde parlamento bürokrasiden gelen tasarıyı
görüşür ama bu tasarıyı neredeyse baştan sona değiştirebilir. Tabi görüşmeleri sırasında
Hükümetin görüş, yönlendirme ve tavsiyelerini esas alma eğilimindedir. Bunları ise
bürokrasi etkiler. Hükümet ve Parlamento arasındaki ilişki çok iç içe olduğunda
Parlamentonun Hükümetten talimat alması bile olasılık dahilindedir. Bununla birlikte
sağlıklı demokrasilerde güçler ayrılığı ilkesi doğrultusunda burada talimatı engelleyen
güçlü bir ayrım bulunmaktadır. Buna karşın İhtisas Komisyonu’ndaki siyasi parti
dağılımı oy oranlarını belirlerken, Komisyon Başkanı görüşmelerin akışını şekillendirir
ve yönlendirir. Bu esnada komisyon üyelerinin, parçası oldukları siyasi parti grubunun
yönetiminden telkinler alacağını da unutmamak gerekir.
Bu noktada zaten bir ölçüde karışık görünen bu sistemi etkilemek üzere lobiciler
devreye girer. Böylece elimizde oldukça basitleştirerek kısaltılmış şekliyle aşağıdaki gibi
bir akış şeması ortaya çıkar.
Şema: Yasamada Lobi İlişkilerine Makro Bakış
HÜKÜMET
PARLAMENTO
LOBİCİ
Bu şemadan da takip edilebileceği üzere hükümetin sunduğu kanun önerisi
parlamentoda karara bağlanmaktadır. Dolayısıyla hükümet parlamento üzerinde belirli
bir etki sahibidir. Lobici ise iki aşamada da sürece dahildir. Öncelikle hükümetin
önerisinin şekillenme sürecini etkilemeyi hedeflemektedir. İkinci olarak ise kanuna
parlamentonun vereceği son şekli etkilemeyi hedeflemektedir. Burada lobici ile diğer iki
Sayfa: 28
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
aktör arasında gözlemlenen iki yönlü oklar ise hükümetin ve parlamentonun kararlarına
göre lobicinin strateji değiştirerek yeni öneriler getirebilir yapısını simgelemektedir.
Zira diğer aktörlerin tutum ve kararlarına göre lobici ikincil ve üçüncül stratejiler
tasarlayabilmekte, etkide bulunabilmek için önerilerini daha az tercih etiği modellere
göre revize edebilmektedir. Bu oyun dinamiğinde aktörlerin güçleri ise kurulan devlet
yönetimi mekaniğine ve toplumun siyasi-kültürel dinamiklerine bağlı olarak
belirlenmektedir.
Ornek Bir Oyun: Tek taraflı eksik bilgi (one sided-incomplete
information) lobicilik oyunu
Lobiler ve politika yapıcılar arasındaki bilgi akışını anlayabilmek ve stratejik
interaksiyonu modelleyebilmek için oyun teorisi araçları kullanılmaktadır. Temel
bulgular lobiler ve politika yapıcılar arasında ne zaman doğru bilgi akışının ve iletişimin
olabileceği üzerinedir. Genellikle çift taraflı bilgi akışı modellerinde lobilerin olması
gereken politika hakkında yaptıkları araştırmalar sonucu tam bilgiye sahip oldukları
fakat politika yapıcıların olması gereken veya ideal politika hakkında eksik bilgiye sahip
oldukları farz edilir. Bu iki taraf arasındaki öncelik farklılıklarından bahsedebilmek için
lobinin temsil ettiği sektör için en uygun politikanın olması gereken politikadan
farklılaştığı varsayılmaktadır. Bu varsayım genel olarak tutarlıdır çünkü bu iki grup
arasında herhangi bir ideal politika tercih farkı olmaması durumunda lobicilik
faaliyetlerine gerek kalmamaktadır. Lobi politika kararlarını etkileyebilmek için ideal
politika hakkında bir bilgiyi politika yapıcılarına göndermektedir. Tahmin edilebileceği
üzere her durum için lobi doğru bilgiyi politika yapıcılara göndermek istemeyebilir ve
stratejik olarak politika yapıcılar da bu durumun farkındadırlar. Bu iki grup arasında
bilgi akışının olabilmesi ve dolayısıyla politika yapıcıların ideal politika hakkında doğru
olarak bilgilendirilmesi için iki taraf arasındaki en çok tercih edilen politika
farklılaşmasının çok fazla olmaması gerekliliği Grossman ve Helpman (2001) tarafından
gösterilmiştir. Bu sonucun temel mantığı lobi ve politika yapıcıların tercihleri belli bir
seviyenin üzerinde farklılıklar gösterir ise lobi bilgi aktarımını manipule etmeye
çalışacak ve elinde bulunan bilgiyi tam doğru olarak politika yapıcılara iletmek
istemeyebilecektir. Bu tarz bilgi aktarımı oyunlarında doğru bilgi aktarımının olmadığı
ve politika yapıcıların olması gereken politikayı öğrenemediği bir “boş lakırtı” dengesi
de bulunmaktadır. Bu dengede politika yapıcılar lobiler tarafından gönderilen bilginin
doğru olmayabileceğini tahmin ederek değerlendirmeye almamakta ve bunun farkında
Sayfa: 29
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
olan
lobiler
rasgele
doğru
olmayabilecek
bir
bilgiyi
politika
yapıcılara
göndermektedirler. Bu tarz lobi ve politika yapıcılar arasında faydalı bir bilgi akışının
olmadığı
dengeden
gerektiği
Grossman
kaçınabilmek
ve
için
Helpman
lobicilik
(2001)
maliyetlerinin
tarafından
yüksek
ispatlanmıştır.
olması
Lobicilik
maaliyetlerinin yüksek olması politika yapıcılara gelen bilginin tutarlı olması ihtimalini
arttırdığı için doğru bilgi aktarımına ve dolayısıyla bu iki grup arasındaki istikrarlı bir
iletişimin kurulmasına katkı sağlamaktadır. Bu aşamada örneği karmaşıklaştırmamak
adına tek taraflı bilgi akışı kısıtı altında bir örnekle oyun teorisinden nasıl istifade
edilebileceğine dair aşağıdaki örneği verebiliriz:
Bir lobici ve hükümetin bir konu üzerinde Meclis’i ikna etmek için karşı karşıya geldiğini
varsayalım. Teknik açıdan, iki tarafın da Meclis üzerinde lobicilik yaptığını düşünerek
oyunu daha da basitleştirebiliriz. Lobici “güçlü” ve “zayıf” durumlardan sadece 1
tanesine sahipken hükümet lobicinin x olasılıkla güçlü, 1-x olasılıklı zayıf olduğunu
düşünsün. Yani lobici kendi durumundan; dolayısıyla güçlü mü, güçsüz mü olduğunun
farkındayken, hükümet lobicinin gücüyle ilgili olarak olasılıksal bir dağılım bilgisine
sahiptir. Bu durumda karşımıza lobicinin türüne göre değişen iki oyun çıkıyor. Oyunda
kullanılacak örnek değerleri şöyle tanımlayabiliriz:
Hükümet tarafı:
Yüksek çabanın maliyeti: 2 TL
Düşük çabanın maliyeti: 1 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yapmazsa: 3 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici güçlü ve lobi yaparsa: 1 TL
Hükümetin yüksek çaba ile lobicilik kazanımı eğer lobici zayıf ise: 3 TL
Hükümetin düşük çaba ile lobicilik kazanımı: 1,5 TL
Lobici tarafı:
Lobiciliğin Maliyeti: 1 TL
Lobi Yapmamanın Maliyeti: 0 TL
Güçlü lobicinin lobi yapma kazancı: 2 TL
Zayıf lobicinin yüksek çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 0 TL
Sayfa: 30
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Zayıf lobicinin düşük çaba gösteren hükümet karşısında lobi yapma kazancı: 1 TL
Şimdi yukarıdaki açıklamaları oyun matrislerimize yerleştirelim:
a.
Eğer Lobici Güçlüyse
Tablo 1: Lobicinin güçlü olduğu durumda oyun matrisi
Lobi Yap
Yüksek Çaba
LOBİCİ
Lobi Yapma
-1 , 1
1,0
0,5 , 1
0,5 , 0
HÜKÜMET
Düşük Çaba
Burada koyu ile yazılmış (her kutucukta soldaki) değerler hükümetin getirileri iken açık
siyah olarak yazılmış değerler lobicinin değerleridir. Matrisi şöyle okuyabiliriz:
Hükümet “yüksek çaba” gösterir ve lobici de “lobi yap”mayı tercih ederse, bu
tercihlerin sonunda hükümetin lobicinin güçlü olduğu ve lobi yaptığı durumdaki
getirisi 1, bu durumdaki yüksek çabasının maliyeti 2 olduğu için 1-2=-1 alır. Lobici
güçlü durumdayken lobi yapmasının getirisi 2, maliyeti 1 olduğu için 2-1=1 alır.
Dolayısıyla lobicinin güçlü olduğu durumda {yüksek çaba, lobi yap} strateji profilinin
oyuncular için getirisi {-1,1} olur.
b. Eğer Lobici Zayıfsa
Tablo 2: Lobicinin zayıf olduğu durumda oyun matrisi
Lobi Yap
Yüksek Çaba
LOBİCİ
Lobi Yapma
1 , -1
1,0
0,5 , 1
0,5 , 0
HÜKÜMET
Düşük Çaba
Sayfa: 31
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Oyunun çözümü:
Burada oyunun çözümünü ve hükümetin hangi koşulda nasıl davranacağını bulmak için
öncelikle hükümetin beklenen getirisini hesaplayalım:
Hükümetin yüksek çaba göstermesi durumundaki beklenen getirisi
E(YüksekÇaba)=
𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)] + (1 −
𝑥)[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) × (1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍)) × (1)] = 1 − 2𝑥𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) =1-2x
olur. Bu çözüm, sadece hükümetin gözünde lobicinin güçlü olması olasılığına, x, bağlı
olacaktır, çünkü güçlü lobici için lobi yapmak baskın stratejidir (𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) = 1).
Buna karşılık hükümet lobicinin durumu hakkında net bir bilgiye sahip değildir ve güçlü
olmasına ve zayıf olmasına birer olasılık atar ve ona göre hareket eder.
Yukarıdaki çözümün nasıl okunacağını örneklemek için ilk kısmı birlikte okuyalım:
𝑥[𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) × (1)]
x yani “hükümetin, lobicinin güçlü olma olasılığına atadığı değer,
olasılık değeri” çarpı, lobici güçlüyken (G), lobicinin lobi yapma
olasılığı 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺) çarpı, lobicinin güçlü olduğu durumda lobi
yaparak elde edeceği getiri yani (-1); artı (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝐺)) yani
lobicinin güçlü olduğu durumda lobi yapmama ihtimali çarpı, bu
durumda hükümetin yüksek çaba gösterdiği durum itibariyle getiri
yani 1.
Hükümetin düşük çaba göstermesi durumunda beklenen getirisi 0,5 olarak kolayca
görülebilir çünkü lobicinin türü ve stratejilerinden bağımsız olarak hükümet her
durumda 0,5 kazancını elde edecektir. Hükümet beklenen getirisini en-çoklaştırmaya
(maksimize etmeye) çalıştığı için yüksek çaba göstermenin beklenen getirisi, düşük çaba
göstermenin beklenen getirisinden yüksek ise hükümet yüksek çaba stratejisini
seçecektir ( 1 − 2𝑥 > 0,5). Bu durumda eğer lobicinin güçlü olma olasılığı 0,25
değerinden küçük ise hükümet yüksek çaba gösterecektir. Hükümet için düşük çaba
göstermenin beklenen getirisi yüksek çaba göstermenin beklenen getirisinden yüksek
ise bu sefer hükümet düşük çaba gösterecektir (0,5 > 1 − 2𝑥). Dolayısıyla, eğer lobicinin
güçlü olma olasılığı 0,25 değerinden büyük ise hükümet düşük çaba gösterir. Bu noktada
zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi
𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (−1) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (1)
Sayfa: 32
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
ve lobi yapmamanın beklenen getirisi de
𝐸(𝐿𝑌𝑎𝑝𝑚𝑎|𝑍) = 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) × (0) + (1 − 𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç)) × (0) = 0
olur. Zayıf lobici için lobi yapmanın beklenen getirisi, lobi yapmamanın beklenen
getirisinden yüksek ise ( 1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) > 0 ) lobi yapmak ve diğer durumlarda
(1 − 2𝑃𝑟𝑜𝑏(𝑌Ç) < 0) lobi yapmamak beklenen getiriyi en-çoklaştıracaktır. Bu da demek
oluyor ki hükümetin yüksek çaba gösterme olasılığı 0,5 değerinin üzerinde ise lobi
yapmamak ve diğer durumlarda lobi yapmak zayıf lobici için en iyi cevap olacaktır. Eğer
hükümet kesin olarak yüksek çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi cevap “lobi
yapma”mak iken; hükümet kesin olarak düşük çaba gösteriyor ise zayıf lobici için en iyi
cevap durumda “lobi yap” olacaktır.
Bu tarz eksik bilgi oyunları için yaygın olarak kullanılan çözüm kavramı Bayezci
Nash dengesidir. Bu dengede bütün oyuncular ve bu oyuncuların değişik türleri için aynı
anda en iyi beklenen faydayı sağlayan strateji profilleri ele alınmaktadır. Bu çözüm
kavramı Nash dengesinin eksik bilgi ortamlarına her bir oyuncu türüne ayrı bir oyuncu
gibi davranılarak direk olarak genişletilmesi sonucu ortaya çıkmıştır. Bu oyun için iki
tane Bayezci saf strateji Nash dengesi bulunmaktadır:
1) Eğer hükümet lobicinin düşük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise
(x<0,25), hükümet “yüksek çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini
seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yapma” stratejisini seçecektir.
2) Eğer hükümet lobicinin büyük bir olasılıkla güçlü olabileceğine inanıyor ise
(x>0,25), hükümet “düşük çaba” gösterecek, güçlü lobici türü “lobi yap” stratejisini
seçecek ve zayıf lobici türü “lobi yap” stratejisini seçecek.
Sonuç olarak, hükümet kabaca lobicinin güçlü olduğuna inanır ise düşük çaba
gösterecek çünkü güçlü lobici her durumda lobi yapacaktır, ve diğer durumlarda yüksek
çaba gösterecektir çünkü zayıf lobici lobi yapmamayı tercih edecektir.
*: Lobicilik incelenirken ülkemizde daha az bilinen Savunuculuk (Advocacy) kavramına
da en azından değinmek gerekir. Çok farklı tanımlamaları bulunmakla birlikte; bu
kavramı lobiciliği de içeren ama daha geniş bir üst kavram olarak değerlendirmek
gerekir. Özetle; köklendirme (grassroots), ortak görüşler çerçevesinde topluluk yaratma
(community building) ve kesimlerin hak ve duygularının kitlelere anlatılması dahil her
türlü fikir savunma ve seslendirme eylemi savunuculuk uygulamaları arasında yer
almaktadır.
Sayfa: 33
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Kaynakça
[1] Avrupa Komisyonu Tebliği, (2014) Regulatory Fitness and Performance Programme
(REFIT): State of Play and Outlook, “COM(2014) 368 final” ve eşlik eden Çalışma
Dokümanı {SWD(2014) 192 final}
[2] Akdağ, E. (2014), “Vatandaşın Devlet Yönetiminde Hesap Sorabilme Gücü”, TÜSİAD
Tartışma Makaleleri Dizini “Fikir Üreten Fabrika’dan” Serisi. İnternet Bağlantısı:
bitly.com/hesapsorma
[3] Coen, D. ve Richardson, J. (2009). Lobbying in the European Union: Institutions,
Actors and Issues. New York: Oxford University Press.
[4] Drutman, L. J., (2010). The Business of America is Lobbying: The Expansion of
Corporate Political Activity and the Future of American Pluralism, University of
California Doktora Tezi.
[5] Grossman, G. M., ve E. Helpman (2001) Special Interest Politics, Cambridge MA ve
London UK: The MIT Press.
[6] Kabasakal, M. (2008) Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C. İçişleri Bakanlığı Denetçi
Yeterlilik Tezi.
[7] The Cornhill Magazine (1863), Londra: Smith, Elder & Co., Sayfa 96. İnternet
Bağlantısı: bit.ly/cornhill863
[8] Sheidlower J. (2006) Oxford İngilizce Sözlüğü Editörüyle NPR Radyo Mülakatı.
İnternet Bağlantısı: https://bitly.com/nproed808
[9] Zald, M. N. (2004), “Culture, Ideology, and Strategic Framing”, Comparative
Perspectives on Social Movements: Political Opportunities, Mobilizing Structures, and
Cultural Framings, ed. D. McAdam, J. D. McCarthy ve M. N. Zald, sayfa: 261-274 (İlk baskı
1996) Cambridge University Press
Sayfa: 34
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
TRANSATLANTİK İLİŞKİLERDE YENİ ATILIM: TRANSATLANTİK
TİCARET VE YATIRIM ORTAKLIĞI VE AB-TÜRKİYE GÜMRÜK BİRLİĞİ*
Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv)
*: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analiz ilk olarak ABD’li düşünce kuruluşu Alman
Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “On Turkey”
Serisi’nin parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “On Turkey” Serisi; politika yapıcılar
başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye takipçilerine Türkiye’de
siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay anlaşılır bir yapıda sunmayı
amaçlamaktadır. http://bit.ly/gmfttip ve http://bit.ly/fufttip
Özet: Dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm geçirmektedir. İki taraflı ve
çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların bütün dünyada
uyumlaştırılması piyasalara girişi çok kolaylaştıracak ya da zorlaştıracaktır. Bu aynı
zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı
ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için
ilginç yayılma etkileri doğuracaktır.
Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kısa süre önce Amerika Birleşik
Devletleri’ne gerçekleştirdiği ziyaret sırasında Beyaz Saray “ABD ve Türkiye’nin T.C.
Ekonomi Bakanlığı ve ABD Ticaret Temsilcilik Ofisi başkanlığında ikili bir Yüksek
Düzeyli Komite kurulmasına karar verdiğini ve Stratejik Ekonomik ve Ticaret İşbirliği
Çerçevesi ile bağlantılı olacak bu komitenin nihai amacının ekonomik ilişkileri
derinleştirmek ve ticareti serbestleştirmek olduğunu” açıkladı.[1] Bu kuşkusuz önemli
bir adımdır, ancak aynı derecede tereddütsüzdür ki yetersizdir. Zira gelinen noktada,
Transatlantik Ticaret ve Yatırım Ortaklığı (T-TIP) müzakerelerine paralel çalışacak
resmi bir mekanizma oluşturmak son derece kritiktir. Hatta Kaleağası ve Ornarlı
tarafından daha önce ifade edildiği üzere:[2] “Transatlantik Ticaret ve Yatırım
Ortaklığı’nın Türkiye için hayati önemi olduğu ve Türkiye’nin bu yapıda son derece
önemli bir rol üstlenebileceği” dahi iddia edilebilir.
Başlangıçta
Avrupa Birliği ve Türkiye Gümrük Birliği’nden (GB) faydalanmaya başlayalı neredeyse
yirmi yıl olmuştur. İki tarafın ekonomilerini canlandırmanın yanı sıra, Gümrük Birliği
Türkiye’nin tam üyeliğine yönelik önemli ve somut bir adım olarak tasarlanmıştı. Buna
karşın bir zamanların beklentisi olan üyelik, hala uzak bir gelecekte görünmektedir. GB,
başlangıcından bugüne iki taraf için de önemli faydalar sağlıyor olmasına karşın, GB
üyesi olup da AB üyesi olmamak Türkiye için arzu edilmeyen sonuçlar üretmektedir.
Zira GB alanı içerisinde yer alan her mal ve hizmet “ulusal” muameleye tabidir.
Dolayısıyla AB ne zaman üçüncü bir ülke ile bir serbest ticaret anlaşması (STA) imzalasa,
Türkiye yeni bir ticaret sapması riskiyle karşılaşmaktadır: Üçüncü ülke menşeli mal ve
hizmetler Türkiye’ye vergiye tabi olmaksızın girebilmekte, ancak Türkiye aynı ülke ile
benzer nitelikte bir anlaşma imzalamadığı sürece bu tercihli yöntemden
faydalanamamaktadır. Bu sistematik, AB üyesi olana kadar kaçınılması güç bir asimetri
yaratmaktadır ve STA’lardaki meşhur “Türkiye Maddesi” bugüne kadar pek de etkili
olmamıştır. Bu durumun bir sonucu olarak; AB’nin Güney Kore, Kanada, Meksika ve
Japonya STA’larından kaynaklanabilecek önemli risklerden kaçınabilmek amacıyla
Türkiye bütün diplomatik kaynaklarını seferber etmektedir. Bu yapı dengeleri
Sayfa: 35
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
değiştirmekte ve uluslararası arenada kaymalara yol açabilecek nitelikte, ancak ekonomi
alanı dışında yer alan konuları da müzakere masalarına dahil etmektedir.
Oyun Degişiyor
Avrupa’da yaşayan pek çok kişi “önce tasarruf” yaklaşımının yakın geçmişteki küresel
krizden kaynaklanan sorunların çözümü olduğunu sanmaktaydı. Ancak yapılan son
değerlendirmeler, bu yaklaşımın ters teptiğini ve hatta Avrupa’nın iktisadi düşüşünü
hızlandırdığını şüpheye yer bırakmaz bir şekilde doğrular niteliktedir. Gerek Avrupa’nın,
gerekse dünyanın borç problemlerine çözüm için iktisadi büyümenin desteklenmesi
gerektiğine dair tartışmaların hala devam etmesine karşın, mevcut durumun hızlı bir
biçimde değişeceğini beklemek gerçekçi değil. Üzerinde uluslararası ticaret ve
ekonominin şahlanacağı daha geniş bir zemin, yeni ve daha etkili bir araç yaratmak
gerekli görünüyor. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) Doha Turu’nun büyük bir
başarısızlıkla sonuçlandığı tartışmasız bir gerçek ve yaklaşan Bali görüşmelerinde
ileriye doğru bir sıçrama aynı derecede imkansız görünüyor.[3] G20’nin önemi
konusunda son açılım çekici olmakla birlikte, aslında en büyük ekonomiler arasındaki
bir “değişken geometriler” yaklaşımının kısa vadede sonuç vermesi çok daha mümkün
olduğu anlaşılıyor. Bu yapı STA’lardan oluşan bir bölgesel bütünleşmeler dünyası
yaratmaktadır. Buna karşın, eski dünyanın kuralları artık sınırlarına ulaşmış görünüyor
ve yeni kurallar benimsemeye büyük bir ihtiyaç bulunmakta.
Özetlenen akış yeni ticari ve iktisadi sınırların yeniden çizildiği bir atmosferi tanımlıyor.
Demokratik hükümetlerin kamuoyu görüşüne son derece hassas siyasetçilerden
oluştuğu göz önüne alındığında, yeterli sayıda istihdam ve makul gelir seviyeleri
yaratmak kısa vadede hayati öneme sahip olacaktır. Neredeyse bir oyun-sonu
stratejisiyle (Keynes’in son derece doğru bir şekilde ifade ettiği üzere: “Uzun vadede
hepimiz ölüyüz!”) dünyanın ekonopolitik devleri planlamalarında önümüzdeki iki ila on
yıllık döneme odaklanacaklardır. Bu durum T-TIP ve Trans Pasifik Ortaklığın (TPP)
neden en kritik enstrümanlar olduğunu basit bir biçimde ortaya koyuyor. T-TIP sadece
statik etkilerle ölçüldüğünde dahi küresel gayrisafi yurtiçi hasılanın (GSYH) yarısına ve
küresel ticaretin üçte birine ilişkin kuralları yeniden tanımlamayı ve kolaylaştırmayı
hedeflemektedir.[4] Bürokrasi, standartlar ve vergi rejimlerindeki basitleştirme
sonucunda dikkate değer dinamik etkiler de doğacak ve sonuç bu rakamları çok daha
yukarılara taşıyacaktır. Benzer şekilde TPP dünya nüfusunun yüzde kırkına ev sahipliği
yapan bir bölgede küresel GSYH’ın yarısını hedeflemektedir.[5]
Ve Turkiye?
Avrupa Konseyi’nin 1949’dan beri üyesi, AB Ortaklık Anlaşması’nın yarım yüzyıldır
parçası, GB’nin 17 yıldır üyesi ve neredeyse 14 yıldır AB üye adayı olan Türkiye
günümüzde AB ekonomisi ve politikasının hayati bir parçasıdır. Birleşmiş Milletler,
İslam İşbirliği Teşkilatı, İktisadi İşbirliği ve Gelişme Teşkilatı (OECD) ve Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Teşkilatı (OSCE) kurucu üyelerinden ve Kuzey Atlantik Anlaşması Örgütü’nün
(NATO) 1952 yılından beri üyesi olan Türkiye, küresel diplomasi ve savunma konularına
da aktif olarak katılım sağlamaktadır. Bu arka plandan bağımsız olarak, Türkiye özellikle
son yirmi yıldır küresel ekonomi liderlerine gittikçe daha büyük bir hızla
yaklaşmaktadır. Dünya Ticaret Örgütü’nün (DTÖ) 1995’ten beri üyesi olmanın yanı sıra
G20 yapısının ve B20 Koalisyonu’nun da aktif bir üyesi olan Türkiye kısa süre önce
IMF’nin borçlanıcıları sınıfından kreditörleri sınıfına terfi etmiştir. Bunlara rağmen,
Sayfa: 36
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Amerika Birleşik Devletleri’nin transatlantik stratejik ortağı olan Türkiye’nin hala dünya
ekonomisine ve siyasetine sağlayabileceği pek çok katkı bulunmaktadır. Sadece
Avrupa’yla değil, Orta Doğu ve Afrika bölgeleriyle de önceden kurulmuş yakın bağlara
sahip olan Türkiye Pasifik bölgesiyle de bağlantılarını geliştirmektedir. Türkiye aslında
hızla gelişen bir ekonomiden daha fazlasıdır ve karar masalarında gün geçtikçe daha
önemli roller üstlenmektedir.
Kritik küresel gelişmeler yakın tarihine baktığımızda Türkiye’nin kilit bir oyuncu
olmadığını güvenle söylemek mümkündür. Buna karşın, dünyanın en önemli
bölgelerinden bazılarında Türkiye’nin orta ila yüksek etki yaratma potansiyeli
bulunduğunu söylemek de en azından adil olacaktır ve bu potansiyel gün geçtikçe
gelişmektedir. Çeşitli AB gözlemcileri tarafından bir zamanlar “güverteyle bağı
zayıflamış bir silah” (loose cannon) olarak tanımlanan Türkiye’nin dışarıda
bırakılmaması gerekir. Avrupa Birliği Başkanlık Sonuç Bildirgesi’nde belirtildiği üzere
“Türkiye’nin mümkün olan en güçlü bağ ile Avrupa yapılarına tam olarak kenetlenmesi
sağlanmalıdır”. Dünya ekonomisinde potansiyel kazançlar genellikle sıfır-toplamlı
oyunlarla tanımlanmasına karşın kazan-kazan oyunlar için hala bolca alan
bulunmaktadır. T-TIP süreci buna iyi bir örnek teşkil edebilir. Zira dünya sadece iki
tarafı olan basit bir satranç tahtası değildir. Kooperatif Çoklu Oyun Teorisi her zaman
araştırılabilecek yeni bulvarlar olduğunu ortaya koymaktadır.
Kritik Bir Donemin Eşiginde
T-TIP, TPP ve Avrupa-Akdeniz ortaklığı (EuroMed) son derece önemli gelişmelerdir,
ancak dünyadaki yegane gelişmeler de değillerdir. ASEAN bölgesindeki gelişmeler de
gelecek için neredeyse aynı düzeyde öneme sahiptir ve Afrika, Latin Amerika ve Orta
Doğu güçlenmek için yeni yollar bulmaya çalışmaktadır. Yakın tarihli bir Avrupa
Komisyonu Bilgi Notu kaçınılmaz görünen bir iddiayı açıkça ortaya koymaktadır:
“Önümüzdeki iki yıl içerisinde dünyadaki talebin yüzde doksanı AB’nin dışarısında
oluşacaktır. Bu sebepledir ki: Kilit ülkelerle yeni serbest ticaret anlaşmaları müzakere
ederek Avrupa iş hayatı için daha fazla piyasa fırsatları yaratmak AB için temel bir
önceliktir. Eğer mevcut serbest ticaret görüşmelerimizi yarın tamamlayabilecek olsaydık,
AB’nin GSYH’ına yüzde 2.2 ya da 275 milyar € ekleyebilmiş olurduk. Bu AB ekonomisine
Avusturya veya Danimarka kadar büyük bir ülke eklemeye denktir.” Geleceğin
ekonopolitiğinin geleneksel olmayan ekonomik alanlara ve bağlara muhtaç olduğu
anlaşılmaktadır.
Değişim rüzgarları sadece uluslararası ticaret ve ekonomi sınırları için değil, ülkeler için
de esmektedir. Demokratik seçim dönemleri bütün ülkeler için iktisadi, siyasi ve
dolayısıyla diplomatik yaklaşımları belirlemektedir. Türkiye’deki doğru zihinsel
yaklaşımı destekleyerek siyasetçileri, bürokratları ve sıradan insanları güçlü bir biçimde
motive etmek; Amerika Birleşik Devletleri’ndeki, AB’deki ve dünyanın diğer ilgili
parçalarındaki kadar önemlidir. Tıpkı meşhur ABD Kongre Üyesi Tip O’Neil’in söylediği
gibi “Siyaset her zaman yereldir.”
Türkiye ülkeyi ve ulusu sonsuza dek değiştirebilecek güce sahip tartışmaların
yaşanacağı kritik bir sezona büyük bir hızla yaklaşmaktadır. Ülke Kürt Çözüm Sürecini,
yeni ve modern bir anayasa oluşturma çalışmalarını ve mevcut parlamenter sistemin bir
tür başkanlık sistemine dönüştürülmesini de içeren iç konuları ve bölgesel sorunları
düzeltebilmek için bütün gücünü ortaya koymaktadır. Hala kaynamakta olan Orta Doğu
bölgesine bakıldığında Türkiye’nin İsrail, Irak, İran, Mısır ve Suriye ile ilişkilerini
yeniden yapılandırdığını, Afrika ulusları ve hatta Japonya, Güney Kore ve Çin gibi Uzak
Doğu devleriyle ise ilişkilerini derinleştirdiğini görmekteyiz. Bütün bunların üstüne
Sayfa: 37
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Türkiye önümüzdeki iki yıl içerisinde üç düzeyde önemli seçimlerle (yerel, genel ve
cumhurbaşkanlığı) ve bir olası referandumla yüzleşecektir. Ek olarak bu
cumhurbaşkanlığı seçimi daha önceki parlamenter seçimlerden farklı olarak şimdiye
kadar ilk defa halk oylaması ile gerçekleştirilecektir. Bu halkoyu, yeni cumhurbaşkanına
daha fazla otorite sağlayacak, herhangi bir anayasal değişiklik gerçekleştirilmese dahi bu
makama geliştirilmiş uygulama yetkileri sağlayacaktır; ki bu yetkiler mevcut anayasada
bulunmakla birlikte neredeyse asla kullanılmamıştır.
Ozetlersek
Küresel kriz sürpriz bir şekilde; sağlıklı bankacılık sistemi ve yeniden uyum sağlayan
büyüme ve istihdam yapıları ile Türkiye’nin dünyadaki en sağlıklı ekonomilerden
birisine sahip olduğunu açığa çıkardı. EuroMed ortaklığının bir üyesi olan Türkiye
bugünlerde diğer Akdeniz ortakları ile serbest ticaret anlaşmalarını sonuçlandırmaya
çalışıyor. Kuzey Afrika ve Orta Doğu’da yer alan bu 16 komşu daha şimdiden AB’nin
toplam dış ticaretinin yüzde 8.6’sını oluşturmakta ve hem ekonomik entegrasyonu, hem
de demokratik reformu yaygınlaştırmaktadır.
Bugün ulaşılan noktada dünya çarpıcı biçimde hızlı ve kapsamlı bir dönüşüm
geçirmektedir. Burada sadece T-TIP müzakereleri sırasında kaldırılması planlanan
yüzde 3 dolaylarındaki gümrük vergisinden bahsetmiyoruz. Bu aynı zamanda iki taraflı
ve çok taraflı düzenlemeler ile hem mevzuatın, hem de standartların piyasalara girişi çok
kolaylaştıracak ya da zorlaştıracak ölçüde bütün dünyada uyumlaştırılmasıdır. Bu aynı
zamanda Türkiye ekonomisi ve siyaset atmosferinin tamamı açısından kritik bir virajı
ifade etmektedir ki; muhtemelen en azından Orta Doğu ve Kuzey Afrika bölgeleri için
ilginç yayılma etkileri doğuracaktır.
Amerika Birleşik Devletlerinin stratejik bir müttefiki ve AB’nin resmi bir ortağı olan
Türkiye bir fırtınanın içerisinden geçmektedir, tıpkı dünyanın geri kalanı gibi. Hepimiz
daha iyi hava koşullarına yelken açmaktayız; ancak çeşitli manyetik alanların
ortasındaki bir pusula ile doğru rotayı bulmak zaman zaman tuzaklar yaratır. Winston
Churchill’in bir zamanlar söylediği gibi “Eğer cehennemin içerisinden geçiyorsanız,
durmadan devam edin.”
[1]http://www.whitehouse.gov/the-press-office/2013/05/16/fact-sheet-us-turkey-partnership
[2]Why Turkey Belongs to Transatlantic Economy: http://thehill.com/blogs/congressblog/foreignpolicy/287675-why-turkey-belongs-to-transatlanticeconomy#ixzz2NQ5dtQOW
[3]“Lamy says change in mind-set needed for Bali to succeed,” Director-General Pascal Lamy’s
statement:http://www.wto.org/english/news_e/news13_e/tnc_infstat_11apr13_e.htm
[4]Kemal Kirisci, “Don’t forget free trade with Turkey,” http://www.tusiad.us/1927/dontforget-freetrade-with-turkey/#more-1144
[5]Congressional Research Service, Trans-Pacific Partnership (TPP) Countries: Comparative Trade and
Economic Analysis: http://www.fas.org/sgp/crs/row/R42344.pdf
Sayfa: 38
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
YENİ BİR TÜRKİYE ANAYASASI YARATMAK:
ARAP BAHARI İÇİN BİR FIRSAT MI?*
Eray AKDAĞ, TÜSİAD Ankara Daimi Temsilcisi
Fikir Üreten Fabrika'dan (Arşiv)
*: Orijinali İngilizce olarak yazılan bu analizi ABD’li düşünce kuruluşu Alman
Marshall Fonu’nun (The German Marshall Fund of the United States – GMF) “on
Turkey” Serisi’nin bölümü parçası olarak yayımlanmıştır. GMF’in “on Turkey” Serisi,
politika yapıcılar başta olmak üzere Atlas Okyanusu’nun iki yakasında Türkiye
takipçilerine Türkiye’de siyaset ve dış politika alanlarındaki gelişmeleri kolay
anlaşılır bir yapıda sunmayı amaçlamaktadır.
http://bit.ly/gmfconstitution ve http://bit.ly/fufanayasa
Yaratım: Başlangıç Şimdi Mi?
Türkiye, Haziran 2011 parlamento seçimleri ile yeni bir çağa yelken açmıştır. Zira yıllar
süren kısır tartışmaların ardından, Türkiye yeni bir anayasa yaratmak için daha müsait
bir atmosfere kavuşmuştur. Yaklaşık yüzde elli oy alarak üçüncü dönemi için seçilen AK
Parti hükümeti yeni bir anayasanın yeni yasama dönemi için bir öncelik olduğunu
belirtmektedir. Başbakan, Temmuz başlarında parlamentoda hükümet programını
okurken şu ifadeleri kullanmıştır: “Bu dönemde milletimizin Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nden en önemli beklentisi yeni bir anayasa yapılmasıdır. Hükümet ve AK Parti
Grubu olarak bu konuda tam bir kararlılık içerisindeyiz. AK Parti olarak yeni anayasanın
mümkün olan en geniş katılımla hazırlanmasını, tüm toplumsal kesimlerin taleplerini
yansıtan tam bir toplum sözleşmesi olmasını arzuluyoruz… 24. dönem Meclis yapımız
yeni anayasanın en geniş temsil ve uzlaşma ile yapılması için büyük bir fırsat
sunuyor.”(1) TBMM’de yaklaşık yüzde kırk beş oy oranını temsil eden üç muhalefet
partisi de bu girişime yeşil ışık yakmaktadır. Kuşkusuz siyasi partilerin bir süredir
seslendirmekte olduğu anayasal taleplerin bir kısmı birbiriyle uyumlu değildir ve bu
durum demokratik bir bilek güreşi başlatmaktadır. Yine de, meşhur ifadesiyle “Bir gül
bahçesi bile dikenlerle doludur!” ve Türkiye, parlamentodaki yüzde doksan beşlik temsil
düzeyiyle, yeni bir anayasa oluşturabilmek için şimdiye kadarki en büyük şansa
kavuşmuş görünmektedir. Bu beklenebileceğin en iyisidir!
Kısa Arka Plan veya “Reform Ihtiyacı”
Geçtiğimiz on yıllık dönemde pek çok politik krizin altında yatan sebep anayasa
olmuştur. Örneğin cumhurbaşkanını seçmek için bir “toplantı nisabı” gerekli midir?
Anayasa’daki ilgili “nitelikli çoğunluk” kavramının; “ilgili oturuma katılımı” mı, yoksa “ilk
turda cumhurbaşkanını seçmek için gerekli oy sayısını” mı tanımladığı açık değildir. Ya
da parlamento, belirli alanlarda anayasayı değiştirme yetkisine sahip midir? Zira
başörtüsünü kamusal alanlarda serbest bırakan anayasa değişikliği, Anayasa Mahkemesi
tarafından baştaki ilk üç temel maddenin geniş bir yorumuna dayanılarak iptal
edildiğinde tarihi bir içtihat oluşmuştu. Mahkemenin uzun müzakerelerin ardından
Sayfa: 39
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
verdiği ve çok tartışılan kararları, aslında anayasanın hukuki yorumuyla başlayan siyasi
sorunların kaynağına bir çözüm getirmekten uzak kalmıştır.
Her ne kadar yıllar boyunca gerçekleştirilen anayasa değişikliklerinin gerekli
transformasyonu sağladığı iddia edilebilir olsa da, bu iddia kuvvetli bir dava
oluşturamayacaktır; ne de olsa bir duvardaki tuğlaların bir kısmının, hatta çoğunun
değiştirilmesi bile duvarın durduğu yeri veya duvarın ışığı keserek kısırlaştıran
gölgesinin nereye düştüğünü değiştirmez. Son çeyrek yüzyıl içerisinde gerçekten de
dikkate değer sayıda madde –yaklaşık olarak 180 maddenin 80’i– tamamen ya da
kısmen yeniden yazılmıştır. Öte yandan pek çok durumda nitelik nicelikten daha
hayatidir ve hala yapılması gereken özlü değişiklikler bulunmaktadır.
Turkiye Için Çagdaş Bir Anayasa Neleri Içermelidir?
İhtiyaçları ortaya koymadan önce ilerlemenin hakkını teslim etmemiz gerekir.
Anayasadaki çeşitli değişiklikler sayesinde büyük bir sıçrama gerçekleştirilmiştir. Bu
sıçramada AB’den ilham alarak gerçekleştirilen ve diğer pek çok ilerlemenin yanı sıra
idam cezasının kaldırılmasını da içeren kritik 2001, 2004 ve 2010 paketleri özellikle
etkili olmuştur. Bununla birlikte hala kat edilmesi gereken uzun bir yol bulunmaktadır.
Öncelikle anayasanın yazım sürecinin de neredeyse kabul edilecek metnin kendisi kadar
önemli olduğu belirtmek gerekir; zira bu süreç birbirinden farklı unsurlardan oluşan bir
orkestranın ahenge kavuşmasına yardımcı olur. Taslağın yazım süreci açık, şeffaf ve
katılımcı olmalıdır. Toplumdaki farklı kültürel ve dini kesimlerin, çeşitli sosyo-ekonomik
grupların üyelerinin, iş dünyasının ve çalışanların temsilcilerinin, sivil toplum
kuruluşlarının ve üniversitelerin etkili katılımı, çağdaş bir anayasanın yaratılması için
anahtar unsurlardan birisidir. Bu yöntem; bütün muhtevası kaynatılıp yoğunlaştırılan
donuk bir homojen çorba yerine, parçaların kendine özgü niteliklerini ve renklerini
koruyan lezzetli bir salata yapılmasını mümkün kılacaktır.
İkinci bir hayati gereksinim ise anayasa ile oluşturulan temel ilkelere, kurallara ve
kurumlara dairdir. Yukarıda bahsedilen tam çözüme kavuşturulmamış temel konuların
ötesinde, orijinali 1982’de bir askeri darbe sırasında yazılan anayasanın ruhu ve dili de
değişmelidir. Anayasanın mevcut metni, ruhu ve
yapısı hala en azından gayri sivil ve sınırlayıcı olarak Anayasanın yazım süreci de,
algılanmaktadır.
neredeyse kabul edilecek
metin kadar önemlidir.
Çok farklı talepleri karşılayabilmek için nihai hedef;
bütün vatandaşların bir arada özgürce yaşama
iradelerini yansıtacak özgün bir toplum sözleşmesi hazırlamak olmalıdır. Bu perspektif
bizi insan haklarına dayalı, hukukun üstünlüğünü güçlendirmek için gerekli bütün
mekanizmaları içeren, birey odaklı, farklı sosyal çevrelerden gelen ve birlikte yaşayan
vatandaşlar arasında güçlü bir bağ kuran, kimlik sorgularına ortak değerler temelinde
eşit vatandaşlar olarak birleştiren bir yaklaşımla cevaplayan yeni ve ilerlemeci bir
anayasa oluşturmak için bir seri temel değere götürmektedir. Anayasa ayrıca din ve
vicdan özgürlüğü konusundaki sorunları çözmeli ve etkili fonksiyon gösteren çoğulcu ve
Sayfa: 40
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
katılımcı bir parlamenter demokrasi oluşturmak amacıyla denge ve kontrol
mekanizmalarını güçlendirmelidir.
Bu temel değerler açık bir perspektif ve vizyon Nihai gaye, vatandaşların birlikte
oluştursa da, hukuken bağlayıcı nitelikte ve
özgürce yaşama iradelerini
kaynak teşkil edecek resmi bir metin
yansıtan gerçek bir sosyal
oluştururken bahse konu yol haritasının daha
sözleşme oluşturmak olmalıdır.
anlaşılır şekilde ortaya konulması gereği açıktır.
Öte yandan, anayasa çeşitli sorunların ve teknik
detayların uzun bir dökümünü listelemek için uygun bir belge de değildir. Yine de
sınırlayıcı olmaktan ziyade yol gösterici nitelikte bazı olmazsa olmaz (sine qua
non) (2) şartlar sıralanabilir.
Yeni anayasa öncelikle toplumu bölen üç temel sorunu hedefleyerek “toplumun üç
bölenini üç birleştirene” dönüştürmelidir. Bu üç temel sorun –din ve vicdan özgürlüğü,
kimlikler meselesi ve kuvvetler ayrılığı ilkesi (trias politica) (3) – konsensus hedefleyen
ve geniş katılımı teşvik edecek bir süreçle parlamentoda çözüme kavuşturulmalıdır.
İkinci olarak siyasi partilere dair yasakların Avrupa İnsan Hakları Konvansiyonu ile
uyumlu bir şekilde düzenlenmesi elzemdir. Cezalar ve yaptırımlar siyasi partilere değil,
öncelikle davranışları kanuna aykırı olan kişilere uygulanmalıdır. Üçüncü olarak seçim
sistemi siyasi partileri düzenleyen mevzuatın reforma tabi tutulması gerekmektedir.
Parlamentoya girebilmek için aşılması gereken
yüzde 10’luk seçim barajı önemli bir problem
Yeni anayasa toplumu bölen üç
teşkil etmesine karşın, bunu basit bir aritmetik
temel sorunu hedefleyerek
sorununa indirgemek de aynı aranda
toplumun üç bölenini üç
problematiktir. Seçim sisteminin mekaniği ve
birleştirene dönüştürmelidir.
ilgili düzenlemeler parlamentoda adil ve oranlı
temsili güvence altına alacak şekilde reforma
tabi tutulmalı ve vatandaş katılımını arttırmak amacıyla seçmenler ile parlamenterler
arasındaki ilişki güçlendirilmelidir. Bu şartların yanı sıra, üniversitelerin akademik
özgürlük ve özerkliğini garanti altına almak ve daha da geliştirebilmek amacıyla yeni bir
yapı oluşturulması gerekmektedir. Son olarak –ama en önemsiz olarak değil– belirli
anayasal güvenceler yaratarak kadınların siyasete katılımını güçlendirmek hayati bir
unsurdur.
Arap Baharı için Bir Fırsat?
Kayıt düşmek gerekir ki; demokratik ve geniş katılımlı bir süreçle yeni bir anayasanın
oluşturulması için Türkiye’ye eşsiz bir fırsat sunulmuştur. Bu konu “Türkiye için bir
diğer ulusal konu” olarak görünebilirse de; özellikle de Arap Baharı’nın beklenmedik ve
güçlü rüzgarlarına şahit olurken, bütün Orta Doğu ve Kuzey Afrika (ODKA) bölgesi için
eşsiz bir fırsat da olabileceği fark edilmelidir. Yukarıda değinilen değerler ve şartlar seti
anayasal yapısını modernize etmek isteyen bütün ülkelere uygulanabilir niteliktedir.
Türkiye, bu parlak örnek yoluyla, komşu hükümetler için büyük bir itki yaratabilir ve bu
ülke halklarını ilerlemek konusunda cesaretlendirebilir.
Sayfa: 41
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Türkiye’nin en azından ODKA ülkeleri büyük çoğunluğuna (veya Arap dünyasına) neden
doğrudan bir model olamayacağının bariz sebepleri ortada olmasına karşın,
Türkiye’deki gelişmelerin dolaylı yayılma
etkilerinin önemini ve Türkiye’nin bölgedeki
yumuşak gücünü ihmal etmek de aynı derecede
Türkiye komşu hükümetler için
bariz bir hata olacaktır.
büyük bir itki yaratabilir ve bu
ülke halklarını ilerlemek
Öncelikle Türkiye bölge için paha biçilemez bir
konusunda cesaretlendirebilir.
ilham
kaynağıdır.
Günlük
yaşamı
ve
Türkiye’deki sofistikasyon düzeyini zihinlerde
canlandıran medya ve özellikle de sosyal medya, çeşitli ODKA ülkelerinin halkları için
gittikçe daha erişilebilir olmaktadır. Türkiye ayrıca bu yıl bölgeden yaklaşık iki milyon
turist tarafından ziyaret edilerek bu komşu ülkelere örnek teşkil edecektir.(4)
Türkiye ekonomisindeki büyüme, bundan kaynaklanan refah ve zenginlik de çekici bir
diğer unsurdur. Türkiye’nin makroekonomik başarısı ve zenginleşerek renklenen yaşam
tarzı ODKA bölgesinden gittikçe daha çok artan sayıda insanı cezbetme potansiyeline
sahiptir.
Türkiye için üçüncü bir cazibe de şimdiden anayasada yer alan ve toplumun önemli bir
unsuruna dönüşmüş olan sosyal devlet ilkesinin uygulanmasına dairdir. Yıllar süren
siyasal ve sosyal transformasyon, daha iyi ve daha geniş kapsamlı sosyal entegrasyon
için kendini ispat etmiş yöntemlerin yaratılmasına giden yolun zeminini döşemiştir.
Tunus’ta sürecin nasıl başladığı ve hızla şiddetli bir yangına dönüşen kıvılcımı ateşlediği
hatırlandığında, bu konunun ODKA bölgesi için kritik bir problem olduğu açıktır.
Son olarak Türkiye ile ODKA ülkeleri arasında sürekli artan ticari ilişkinin artan diyalog
ve işbirliğine giden yolu kolaylaştırarak entropi(5) için daha az yer bıraktığını da
hatırlamalıyız. Yeni ve çağdaş bir anayasanın –özellikle de geniş bir konsensus yoluyla–
kabul edilmesi güvenilir somut bir çapa ve kıyaslama için bir kriter ortaya koyacaktır.
Komşularına Batı türü reform ve modernleşme ilhamı vermek için Türkiye şimdi bir
diğer fırsat sağlamaktadır ki, bu fırsat son kertede hepimiz için; ODKA, AB ve ABD için
bir kazan-kazan-kazan hikayesi yaratabilecektir.
(1) AA — Anadolu (Haber) Ajansı: http://www.aa.com.tr/en/constitutionalamendment-most-urgent-issue.html
(2) Hukuk literatüründe uyulması zaruri, varlık-yokluğu birbirine bağlayan koşulu
Latince ifade.
(3) Hukuk ve siyaset bilimi literatüründe detaylı tanımlanan yönetim gücünün
dengelenmiş üçlü ayrımı.
(4) AA: http://www.aa.com.tr/en/number-of-arap-tourists-grows-75.html
(5) Fizik literatüründe bir sistemdeki düzensizliğin/faydasız enerjinin, sistemi bozana
kadar zamanla daha çok yıpratması.
Sayfa: 42
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
İLETİŞİM VE KÜLTÜREL ARKA PLANI35
Eray AKDAĞ
Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 10, 2014
Başlarken
İletişim, hayatın her alanında hayati bir role sahip temel becerilerden birisidir. Sadece
günlük hayatımızdaki ilişkileri düzenlemekle kalmaz, profesyonel ilişkilerin kurulması,
geliştirilmesi ve mesajların doğru aktarımı için de pek çok fırsat ve tehdit yaratır.
Aslında iletişim yöntemleri ve araçları konusundaki bilgi ve beceriler o kadar kritiktir ki;
başarı ve başarısızlık arasındaki “stratejik çizgiyi” belirler. Zira yanlış aktarılan ya da
alınan mesajlar her türlü resmi ve gayrı resmi ilişkide sonradan düzeltilemeyecek
ciddiyette reaksiyonları ve olay zincirlerini tetikleyebilir. Dolayısıyla ek zaman, enerji ve
maliyet yaratmamak, yani hedefe dönük doğru atışlar yapabilmek için bu alanda büyük
hassasiyet göstermek gerekir.
Paylaşmak Deger Yaratır
Uzun yıllardır parçası olduğum stratejik ilişki ve iletişim ağı içerisinde pek çok başarılı
ve başarısız örneğe şahit olma fırsatı buldum. Önümüzdeki haftalarda fırsat buldukça bu
konularda kısa ve faydalı notlar paylaşmaya çalışacağım. Ancak bu ilk Linkedin Post
yazımı sanırım ana konulara dair bir giriş notu şeklinde tasarlamak ideal olacaktır.
Böylelikle geçmiş deneyim ve gözlemlerim doğrultusunda; son derece hassas boyutlar
barındırdığına inandığım iletişim becerilerine dair ders çıkartılması gereken unsurları
paylaşarak küçük de olsa bir değer yaratmayı hedefleyeceğim.
İlerleyen haftalarda somut uygulama örneklerine de değinerek bazı önemli konu
başlıklarını, zaman zaman örnekler de vererek daha detaylı açıklamayı planlıyorum.
Linkedin sosyal medya sitesinde Pulse elektronik yayınında 10 Nisan 2014’te yayımlanan kısa yazı:
http://bit.ly/linkediniletisim
35
Sayfa: 43
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Fakat bu giriş notunda ilerisi için açıklayıcı kısa bir arka plan yaratmak sanırım
yeterlidir.
Japon Iletişimi ve Turkiye Burokrasisi
Pek çok farklı ülke ve topluluk kendisine has kültürel yapılara sahiptir. Bu durum
iletişimde sorumluluk dağılımı konusunda farklı algılamalara ve sonuçlara sebep olur.
Şimdilik şirket ve devlet kurumları özeline inmeden makro bir bakışla ilginç bir Japonya
örneği açıklayıcı olabilir. Zira gözlemim, aradaki önemli farklılıklara karşın, Japon
kültürünün Türkiye bürokrasisi ile pek çok ortak hissiyata sahip olduğu yönündedir.
Derin geleneksel köklere sahip Japon kültüründe resmi hitaplarda dil Kibar/Olağan Dil
Mütevazı Dil, ve Saygılı Dil olmak üzere üçe ayrılır. Günlük hayattaki konuşmalarda
ise Samimi Dil kullanılır. Bu ayrım o kadar keskindir ki; istemek ya da almak gibi basit
kelimeler bile üç ayrı kelime ya da kelime grubu ile ifade edilir. Bu üç dil ya da üslup
arasındaki seçim ise kültürel ya da resmi hiyerarşi içerisinde karşınızdakinin Göz
Yukarısında (Me Ue No Hito: 目上の人), Göz Hizasında veya Göz Aşağısında (Me
Shita No Hito: 目下の人) olmasına göre yapılır.[1] Bu konuda daha detaylı bilgi sahibi
olarak konuyu daha iyi anlamak için yazının sonundaki tabloya bakabilirsiniz.[2]
Aslında bu yapı ilk nazarda Türkiye’den ne kadar farklı görünse de; benzer bir
uygulamanın, kelime ve dil bilim anlamında bu kadar yerleşmiş olmasa dahi, üslup
olarak Türkçe’de de olduğunu önemle belirtmek gerekir. Keza resmi üslup şirketler arası
resmi iletişimde kısmen, devlet kurumları ile özel sektör arasında ise büyük
hassasiyetle uygulanmaktadır. Hatta bu konu resmi kurumlar arasındaki iletişimi
düzenleyen bir mevzuatla da kurallara bağlanmıştır: Resmi Yazışmalarda Uygulanacak
Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik[3].
Japonya’da bir diğer önemli husus da kültürel ifade yasaklarıdır: Bazı kelime, kavram ya
da cevaplar geleneksel yapılarda, hatta toplumun genelinde asla açıkça telaffuz edilmez.
Bazen belirli kalıplar, bazen de yaratıcı ama genellikle çok da açıklayıcı olmayan yollarla
sadece “hissettirilir”. Örneğin sorunuza olumsuz cevap verileceği kesin olsa dahi size
verilecek cevap düşünmeye devam edildiği izlenimi yaratabilir. Zira çok yakın dostlar
arasında geçen bir sohbet değilse, sorular hiçbir koşul altında “hayır, asla, mümkün değil”
gibi ibarelerle açıkça cevaplanmaz. Böylece dinlediğinizde ya da okuduğunuzda siz
sorunuzun olumlu cevaplandığını ya da cevaplanabileceğini düşünebilirsiniz.
Bu konu da aslında, yine aynı keskinliğe sahip olmasa da Türkiye’de resmi yazılı ve
sözlü iletişimde büyük ölçüde uygulanmaktadır. Kamu kaynaklı ya da diplomatik
pek çok yazışmada aslında verilmek istenen mesaj bir ya da iki cümlede özetlenebilir.
Ancak bu mesajlar genellikle üç paragraftan kısa olmayan, hatta bazı örneklerde bir ya
da iki tam sayfaya ulaşabilen yazışmalarda verilir. Ayrıca pek çok kritik mesajda kaba ya
da sert mesaj vermemek adına olumsuz istekler mümkün olduğunca doğrudan
belirtilmez, dikkatle tarif edilir. Bu durumda vurucu cümle bile bazen ikinci kez okumayı
gerektirebilir, örneğin: “Yukarıdaki açıklamalar ve safahat doğrultusunda, bakanlığımız
uhdesinde sürdürülen çalışmalar tekemmül etmeden devam edilecek uygulamanın
verimli olmayacağı kanaatinin hasıl olması hasebiyle,bu çalışmaların sarfı nazar
edilmesi hususunda gereğini rica ederiz.”
Sayfa: 44
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Yazıyı Kapatırken
Bu örnekte hissettirmeye çalıştığım pek çok nokta var ki bunların önemli bir kısmına
sonraki yazılarımda değinmeyi planlıyorum. Ancak şimdilik aşağıdaki mesajları
sıralamak mümkün: Kuşkusuz bu kısa başlıkların yaratabileceği hatalı mesaj iletimi
riskinin daha sonra açıklamalarla bertaraf edileceği şerhiyle.
1.
2.
3.
4.
5.
Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir!
İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir!
Görüşmelerde Hitap Edilecek Olanı Tanımak Hayatidir!
Kurallara Riayet, Başarılı İletişimin Temel Şartıdır!
Kurumsal Kültür ve Terminoloji Mesajın Nasıl Okunacağını Belirler!
Son Not
İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi,
kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde
münazara, yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar…
JAPONCA HİTAPLARDA RESMİ DİL KULLANIM ÖRNEKLERİ
Samimi Dil/Kullanım
Resmi Hitaplar
(Futsuu Kei: 普通形)
(Kei Go: 敬語)
Türkçe Tercümeler
Uygun Olabilecek
Örnek Olarak
Shiru
Bilmek
Ageru
Vermek
(Alana Saygı
Gösterirken)
Yaru / Kureru
Vermek
(Verene Saygı
Gösterirken)
Kibar/Olağan Dil
(Teinei Go:
丁寧)
Shitte İmasu / Zonite
İru
Öğrenmiş
bulunmaktayız
Agemasu
Mütevazı Dil
(Kenjou Go:
謙譲語)
Saygılı Dil
(Sonkei Go:
尊敬語)
Zonji Ageru
Gozonji
Lütfedilerek
paylaşılan bilgi
Sashi Ageru
Malumları olduğu
üzere
---
Teslim Etmek
Arz Etmek / Takdim
Etmek
---
Kuremasu
---
Kudasaru
Teslim Etmek
---
Lütfettiğiniz
Görsel: http://www.123rf.com/
[1] http://en.wikibooks.org/wiki/Japanese/Introduction
[2] Japonca eğitim kitapları ve pek çok sitede bu konuda ek bilgilere ulaşabilirsiniz.
Ancak hızlı bir bakış
için: http://en.wikipedia.org/wiki/Honorific_speech_in_Japaneseveya http://tr.scribd.co
m/doc/20041181/Honorific-Speech-in-Japanese-Keigoincelenebilir.
[3] http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=3.5.20048125&MevzuatIliski
=0&sourceXmlSearch=resmi
Sayfa: 45
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM36
Eray AKDAĞ
Linkedin Pulse (Arşiv) - Nisan 25, 2014
Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve
Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca
değinerek Japonya ile Türkiye arasında bazı
kültürel
benzerliklere
işaret
etmeye
çalışmıştım. Bu yazımda ise kapanışta
kullandığım 5 kısa mesajı biraz açmaya
başlayarak “Devletle İlişkiler ve Kurumsal
İletişim” konusuna değinmek istiyorum.
Hepimizin bildiği üzere devletle ilişki ve
iletişim kurma, pek çok hassasiyete dikkat
etmeyi gerektiren önemli bir alan.
Günümüzde henüz pek çok kurum bu alana
yeterli düzeyde özen göster(e)mese de; bu
durum, konunun kolayca es geçilebileceği
anlamına gelmiyor. Zira pek çok dünya ve
Türkiye özel sektör devinin bu konuda
gösterdiği hassasiyet hem son derece
yüksek düzeyde, hem de gün geçtikçe
daha da artıyor. Keza son 10 yılda pek çok
büyük şirketin münhasıran Resmi İşler Direktörü, Devletle İlişkiler Temsilcisi, Kamu
İlişkileri Yöneticisi gibi konumlar oluşturarak bu alanda ihtisas sahibi kişilere
bünyesinde yer vermeye özen gösterdiğini gözlemliyoruz. Kuşkusuz Türkiye’de nispeten
daha yeni olan bu trend, tarihsel gelişimi olgunlaşmış daha eski demokrasiler olan
Avrupa ve ABD’de köklü bir geçmişe sahiptir.
Devletle resmi iletişimde ilk olarak dikkat edilmesi gereken unsur kuşkusuz
“üslup”tur"! İkili görüşmelerden heyet ziyaretlerine ve kalabalık toplantılara, ıslak
imzalı resmi yazışmalardan telefon görüşmelerine ve epostalara kadar bütün iletişim
modellerinde önce resmiyet ve nezaket, ardından kamu adabı doğrultusunda bir üslubu
esas almak gerekiyor. Unutulmamalıdır ki; devlet “kural koyucu” ve “kural uygulayıcı”
rolleriyle pek çok açıdan belirleyicidir. Bazen bir idari işlemin daha erken ya da geç
uygulamaya sokulması açıktır ki iş hayatında çözümü son derece zorlu problemler
yaratabilmektedir. İlgili alanda çalışan bürokratlar ise genellikle son derece yoğun bir iş
yükü ve çalışma temposu altında her bir yazışmaya son derece sınırlı zaman
ayırabilmektedir. Dolayısıyla bu sınırlı zamanı doğru kullanarak mesajı doğru iletmek
36
https://www.linkedin.com/pulse/20140425131631-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim
Sayfa: 46
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
için devlet geleneğinin getirdiği refleksleri bilmek, muhatabınızın okuma lenslerini
anlamak ve buna göre hareket etmek hayatidir.
Bu doğrultuda belki evrensel düzeyde bilinen ve uygulanan temel kuralları yazılarımda
ana hatlarıyla açıklamaya çalışacağım. Bugünlük ilk iki kural:
1. İlk Kural: Mesajı Doğru İletme Sorumluluğu Sizindir!
Dikkat edilmesi gereken ilk konu üslup olsa da; işleyiş kurallarını sıralamaya
geldiğimizde (üslubu da kısmen içeren) öncelikli bir kuralı hep akılda tutmak gerekir. Bu
kural ise tereddütsüz sorumluluğun kimde olduğuna dairdir!
Siz alanınızdaki her konuyu en iyi bilen, en iyi terminolojiye hakim bir profesyonel
olabilirsiniz. Dünyadaki en güzel, akıcı, hukuki ya da teknik üsluba hakim de olabilirsiniz.
Ancak sonuçta ilk bakışta önemli olan ne dediğiniz değil; ne anlatabildiğinizdir. Hatta
bazen ne anlatabildiğiniz de değil, karşınızdakinin ilk anda “ne anladığını
sandığıdır”, bu algı çoğu zaman da belirleyicidir. Kendi hayatınızdan da örnekler
aklınıza gelecektir: Bazen anladığınızı sandığınız şey, açıklanandan çok farklı olduğu
ortaya çıkar. Bu durum iletişimin kaçınılmaz doğasının bir sonucudur.
Unutmayın karşınızdaki kişinin sonsuz bir zamanı ve ilgisi yok. Sizi doğru anlama
sorumluluğu olduğu bile tartışmalıdır ki, bilgi düzeyi ya da zihnindeki binlerce konu her
zaman sizi “doğru” anlamasına imkan tanımayabilir. Böylece “Algı gerçekliktir!”, yani
“Anlatabildiğiniz kadarsınızdır” ve “Marifetiniz ise iltifata tabidir”. Yani başarınız,
karşınızdaki kişi ya da kişilerin sizi gerçekten “doğru algılayıp” takdir etmesine bağlıdır.
Bu açıdan bakıldığında ise; mesajı doğru iletme sorumluluğu neredeyse tamamen size
aittir.
2. İçerikten Önce Her Zaman Üslup Gelir!
Önce Resmiyet! Devletle ilişkilerde sizi yanıltmayacak yegane şiar belki de budur.
Kuşkusuz bazı bürokratlar ve özellikle de siyasetçiler çok daha içten, hatta samimi bir
üslubu tercih edebilir. Sınırlı zamanlarla yarışırken resmi formatta yazılmış uzun cümle
ve sayfalar yerine bir cümle ile derdinizi ya da önerinizi ifade etmenizi isteyebilir. Hatta
aşırı resmiyet bir süredir görüşmekte olduğunuz kişilerde samimiyetsizlik ya da
güvenilmezlik hissi dahi yaratabilir. Ancak ilişkileri öncelikle resmi üslupla başlatmak,
hatta mümkünse büyük ölçüde bu çerçevede korumak ve sürdürmek çok değerli ve
önemlidir.
Unutmayın sizin devletle iletişiminiz her ne kadar kişiler arasında bir iletişim gibi
görünse de sadece böyle değildir: Devletle iletişiminiz her zaman özünde hukuki
sorumluluklar ve yaptırım gücü taşıyan kurumlar arası bir ilişkidir. Yanılmayın, bu
durum iletişiminiz samimi bir çerçeve ya da atmosferde de olsa hala geçerli ve doğrudur.
Beklenmedik sonuçların yıkıcı etkisinden kurtulmak için bu konu asla unutulmamalıdır!
Sayfa: 47
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Örneğin ziyaret ettiğiniz bir makamda sohbet ederken benimseyebileceğiniz üslup;
makam sahibi ile ne kadar yakın olursanız olun, hatta ailenizden bile olsa resmi bir
yazıda resmi üsluba dönüşmelidir. Bu samimiyetsizlik değil profesyonelliktir.
Güvenilmezlik değil, aksine güvenilir olduğunuzun göstergesidir, çünkü siz ilişkiyi
istismar ederek ya da modeli doğru kurmayarak karşınızdakini zor durumda
bırakmamak için hassasiyetle davranmışsınızdır.
Bu konu bir diğer boyutuyla da vurgulanmayı hak eder: Üsluptan kasıt sizin doğru
olduğuna inandığınız üslup değildir! Kast edilen, kültürel ya da hukuki olarak hedef
kitlenizin benimsediği üsluptur. Yazışmakta veya konuşmakta olduğunuz kişi Londra
Belediye Başkanı’ysa görevde olduğu sürece “Lord” unvanı taşıdığını bilmek ve bunu
kullanmak sizin sorumluluğunuzdur. Türkiye’den de sade ama önemli örnek vermek
gerekirse sanırım şu örnek ideal olacaktır: Resmi bir kuruma yazı yazarken günlük
hayatın “kibar” ifadesi olan “rica ederim” kalıbını unutmak gerekir. Zira kamu
jargonunda “rica etmek” ibaresi doğrudan “talimat vermek” anlamına gelir ve
karşınızdakine sizin onun “hiyerarşik üstü”, bir anlamda amiri olduğunu düşündüğünüz
rahatsızlığını yaratır ya da en azından yaratma ihtimaline sahiptir.
Üstelik bu ikinci örnekteki konu sadece devlet adabı ve kültürü kaynaklı değildir. Bu
alanı düzenleyen hukuki bağlayıcılığı bulunan bir mevzuat da bulunmaktadır: T.C.
Başbakanlık tarafından Bakanlar Kurulu Kararı olarak 2004 yılında yayımlanan Resmi
Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik kamu ile irtibatı
bulunan her kurumsal iletişimcinin mutlaka hakim olması gereken bir mevzuat
unsurudur.
Çarpıcı Ornekler
Yazıyı kapatmadan önce bu konunun hassasiyetini Türkiye idari uygulama, dava ve
içtihat tarihinden bazı çarpıcı örnekle perçinlemek isterim. Belirtmek isterim ki bunlar
tesadüfen karşıma çıkan bazı medyatik örnekler. Ancak iş hayatım sırasında pek çok
çarpıcı örneğe şahsen de gözlemleme fırsatı buldum. Eğer sizlerin de yaşadığınız ya da
haberdar olduğunuz örnekler varsa bunları yorumlar bölümünde paylaşmanızı
mutlulukla karşılarım.
1. Danıştay 6. Daire Başkanı’nın imzasıyla mahkemeye gönderilen yazıda şu ifadeler
yer aldı: “İlgili yazıdaki talebinizin rica olarak değil, arz olarak ifade edilmesi resmi
yazışma kuralları gereği olduğundan bunda böyle mahkememizle yapılacak
yazışmalarda gereken özenin gösterilmesi ve belirtilen şekilde yazılacak
yazınıza ayrıca cevap verileceği hususunu rica ederim.”
2. 2002 Ekim’de Samsun'dan bir örnek: Serbest Bölgeler Genel Müdürlüğü'ne bağlı
Samsun Bölge Müdürlüğü, bir firmanın dilekçesini ‘saygı ile arz ederiz' şeklinde
Sayfa: 48
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
bitirmediği için kabul etmeyerek uzun süre elektrik bağlanmadığı haberlere
yansımış.
3. İstanbul Barosu ve Kara Kuvvetleri Komutanlığı 5. Kolordu Komutanlığı Askerî
Mahkemesi arasında çıkan kriz sonucunda Askeri Mahkeme Hakimi imzası ile
gönderilen yazıda Mahkemeye hitaben yazılan yazıda “Bilgilerinize rica ederim”
şeklindeki ibarenin bağımsız mahkemelere sunulmak üzere yazılmasının uygun
olmadığına dikkat çekilerek şöyle denilmişti: “Zira resmi yazışmalarda “rica
ederim, rica olunur” gibi ifadelerin üst makamlardan ast makamlara yönelik
emir verme anlamını haiz bir hitap tarzı olduğuAnayasa'nın 138. maddesinde
belirtilen “Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanımında
mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye
ve telkinde bulunamaz” şeklindeki normlar uyarınca da mahkemelere bu şekilde
ifadelerle hitap edilmesinin uygun olmadığı her türlü izahtan varestedir.
Yargılamanın önemli bir tarafı olan savunma makamının kurumsal yönü
olan Baro'dan mahkemeye hitaben bu şekilde bir ifadenin kullanılması
uygun görülmemiş ve tenkit edilmiştir.”
4. İlçe Seçim Kurulu, “rica olunur” diye yazınca, kaymakamın sert tepkisinebir
gazetede “Devlette kriz çıktı, arz ederim” başlığı altında şu mesajla yer verilmişti:
“… Kavga çıktı, Ankara “durun siz eşitsiniz, arz edebilirsiniz” diye ayırdı”.
Yukarıda kısaca değindiğim örnekler hakkında daha detaylı bilgi almak isteyenler
eklediğim internet bağlantı adreslerini kullanabilir veya bu konuda arama motorları
yardımıyla daha detaylı bilgi edinebilirler kuşkusuz.
Ya Sizin Düşünceniz?
Her bir kurumsal iletişimcinin en azından haberdar olmasını elzem gördüğüm ve güncel
tam metninin güvenilir internet bağlantısını verdiğim Resmi Yönetmelik
konusunda bazı çalışmalar olduğunu da belirtmekte fayda var. Özellikle 2012 sonunda
gündeme gelen yeni bir taslağa dair haberlerin devamı gelmemiş olsa da, bu konuyu da
takip etmek faydalı olacaktır şüphesiz. Bu örnekleri detaylarıyla okuduktan sonra
paylaşırsanız görüşlerinizi almak isterim. Siz ne dersiniz: Arz ve Rica
kavramlarını doğru kullanmak önemli mi?
Son Not
İstişare ve analitik fikir tartışmaları her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi, kendi
örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde münazara,
yeni perspektifler her zaman zenginlik ve gelişimin önünü açar…
Görsel: http://www.rgbstock.com/
Sayfa: 49
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
DEVLETLE İLİŞKİLER VE KURUMSAL İLETİŞİM – 2 37
Eray AKDAĞ
Linkedin Pulse (Arşiv) - Mayıs 25, 2014
Linkedin’deki ilk yazımda “İletişim ve Kültürel Arka Planı” konusuna kısaca değinmiş,
ikinci yazımda ise bu ana başlığı “Devletle İlişkiler ve Kurumsal İletişim” özelinde iki
mesajla geliştirmeyi hedeflemiştim. Bugünkü üçüncü yazımda da seriye devam ederek
daha önce paylaştığım kısa mesajları biraz daha açmaya çalışacağım. Bununla birlikte
belirtmek isterim ki yazılarıma dönük görüş, katkı ve eleştirileriniz kuşkusuz bu serinin
beslenerek gelişimine önemli katkı sağlıyor, çok teşekkürler!
Kolay okunabilirlik adına, “Devletle İlişkiler” alanında bugün tek bir evrensel temel
kurala değinmek istiyorum:
Doğru Hedef Belirleme: Yanlış makama yazarsanız başarılı sonuç alamazsınız!
Verilmek istenen her mesajın hedefleri vardır. Aslında geniş yorumlarsak her mesajın iki
ana hedefi vardır: (i) Mesajla iletilmek istenen sorun tespitini/öneriyi/daveti doğru
çerçevede aktarabilmek ve (ii) Bu mesajı doğru kişiye ya da makama, yani muhataba
iletebilmek. “Mesajı doğru paketleme ve doğru iletme sorumluluğunuza” daha önce
değinmiştik. Bu konunun neden önemli olduğu –en azından artık– açık. Ancak “mesajı
doğru kuruma, makama veya kişiye yazmak sorumluluğu” bazen mesajın içeriğinden,
yani paketleniş biçiminden bile daha önemli olabilmektedir. Zira mesaj doğru noktaya,
yani muhataba ulaştırılmış ise, içeriğindeki yanlış algılanan boyutların düzeltilebilmesi
için yeni fırsatlarınız olabilir.Oysa mesajı en kolay, doğru anlaşılabilir şekilde
paketlemiş olsak dahi, eğer doğru noktaya gönderilmemişse bu denize bir mesaj
37
https://www.linkedin.com/pulse/20140512133555-11796900-devletle-ilişkiler-ve-kurumsal-iletişim-2
Sayfa: 50
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
şişesi atmaya benzer: Yani birisi mesajınızı okuyabilir ya da okumayabilir, okuduysa
bile o kişi size yardımcı olabilir ya da ol(a)mayabilir. Hatta mesaj aslında asla eline
geçmesini istemeyeceğimiz dostane olmayan bir yere de ulaşabilir…
Durum böyle olduğuna göre ne yapmak gerekir? Aslında cevap çok açık:
Ön çalışmanın iyi hazırlanarak hitap etmemiz gereken kişi ya da kitlenin iyi
seçilmesi gerekir. Geçtiğimiz on yılı aşkın süre zarfında pek çok başarılı proje
girişiminin yanlış noktalardan başlandığı için yok olduğuna, başarısızlıkla
sonuçlandığına ve hatta zoraki içerik değiştirerek başkalaştığına şahit oldum. Şanslı
tesadüflerle desteklenen durumlarda bile aslında bir telefon görüşmesinde
çözülebilecek bir konunun aylar süren yazışmalar sonucunda müteakip yıllara
devredildiği de sıklıkla yaşanan bir durumdur. Çünkü bazı konular yılda bir, bazı konular
ise birkaç yılda bir karara bağlanır ve o karar çerçevesinde uygulanır.
Oysa aslında kamu organigramını ve işleyişini iyi bilen birisi için son derece basit ve
anında cevaplanabilecek pek çok soru, bu alanda deneyimi olmayan kişiler için
cevaplanması çok zor ya da kolaylıkla hatalı cevaplanan sorulara
dönüşebilmektedir. Hatalı cevaplar ise bir hipertansiyon hastasına ağrı kesici vermek
gibi hayati risk içeren sonuçlar doğurabilmektedir. Zira iş hayatındaki pek çok önemli
problem zamana karşı yüksek hassasiyete sahiptir. Unutmamak gerekir ki bazı sorunlar
zamanında çözülmediğinde hızla bütün damarlarda baskıyı arttırarak belirli organlarda
iflasa dahi sebep olabilmektedir.
Dolayısıyla aslında mesajın doğru kuruma ve kişiye ulaştırılması genellikle tahmin
edilenden çok daha önemlidir. Mesajınızı alan bürokrat; bu konu kendi yetki ve
sorumluluk alanında olmadığında mesajı ilgili gördüğü bir birime iletebileceği gibi
arşive kaldırmayı da kolaylıkla tercih edebilir. Hatta yoğun iş temposunda çoğunlukla bu
sorumluluğun size ait olduğunu bilerek ve işinizi doğru yapmanız gerektiğini düşünerek
muhtemelen doğrudan sıradaki yazışmaya geçecektir. Sonuç: Arzu ettiğiniz ilgi
aralığını elde ettiniz, ancak muhatap seçim hatanız sebebiyle bütün emekleriniz
boşa gitti. İşin kötü yanı bazı durumlarda neyin yanlış gittiğini anlamanız da mümkün
olamayabilir, ya da bunu çok geç öğrenebilirsiniz. Ne de olsa aranızda sadece resmi ve
mesafeli ilişki bulunan üst düzey bir makamı arayarak bu yazışmanın kaderini sormak
her zaman mümkün olmaz.
Kısa Bir Anekdot
Burada dikkat çekmek istediğim son not; muhatap seçiminin doğru olmaması
durumunda sadece başarısız değil, borçlu çıkabileceğinize dairdir. Bu konuda kısa
bir anekdotumu da paylaşmak isterim. Yıllar önce Türkiye pazarında daha da
büyümeyi hedefleyen dev bir uluslararası şirketin temsilcileriyle tanışmıştım.
Normalde çok pahalı ve maliyetli olacak hizmetlerini bir bakanlığa hibe olarak sunmayı
Sayfa: 51
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
arzuluyorlardı. Böylelikle bir yandan vatandaşlara (tüketicilere) dönük kamu yararına
yeni bir hizmet yaratmayı, diğer yandan da bir sosyal sorumluluk projesi olan bu girişim
aracılığıyla hizmetlerinin tanınırlığını arttırmayı planlamışlardı. İlgili birimde görev alan
kamu ilişkileri yöneticisi bana şirketin bakanlıktaki mali işler birim amiriyle
yazıştıklarını, bir seri uzun toplantı serisi gerçekleştirdiklerini, ancak aylar boyunca
mesafe kat edemediklerini beisle anlatıyordu.
Görüşmelerin bir yıla yakın sürmesi ve kendilerinden ek taleplerde bulunulması
sonucunda şirket bu girişimden vazgeçmiş, aslında özünde çok güzel bir fikir olan bu
proje ise çöpü boylamıştı. Yeni döneme hazırlanırken tavsiyelerimi almak için bana
anlattıkları anda bu örnekteki sorunu saptayıp çözümü sunmak benim için çok kolay
olmuştu: Yanlış muhatap seçimi temel hatalarıydı! Ayrıca mesaj iletiminde yaşanan
birkaç küçük hata, hatalı muhatap seçimiyle de birleşince; kendilerinden
hizmetin desteğinin ötesinde ciddi parasal hibe taleplerine maruz kalmalarına
sebep olmuştu.
Yani iyi niyetli ve faydalı olacak bu girişimleri; “kırgınlık yaratmadan çözmek” için ciddi
mesai ve emek sarf etmek zorunda kaldıkları, kendilerine çıkartılan ek bir faturaya
dönüşmüştü. Oysa başlangıçta doğru kişiyle doğru şekilde gerçekleştirilecek bir telefon
görüşmesi bile bir aydan kısa sürede ilgili protokolün imzalanarak başarıya
dönüşmesini sağlayabilirdi. Üstelik bakanlık da şirkete bu önemli katkılarından dolayı
minnettar kalırdı. Bu durum bana Maslow’un günümüzün meşhur özdeyişlerinden
birisine dönüşün çıkarsamasını hatırlatıyor: “Elinde sadece çekiç olan bir kişi,
karşısına çıkan her şeyi çivi sanır!” Bu örnekte de mali işler birim amiri sadece alınan
ve ödenen paralarla ilgilendiği için konuyu böyle bir lensle algılamış, otomatik olarak
bakanlık kasasına para ödenmesini talep etmişti. Ne kadar iyi niyetli olsa da, bu talep ve
uzayan görüşmeler ise projenin takvimini sarkıtmış ve şirkette endişelere, hatta çeşitli
ek korkulara sebep olmuştu.
Ne dersiniz, sizin de şahit olduğunuz ya da duyduğunuz benzer örnekler yaşandı
mı? Aşağıdaki “Yorumlar” bölümünde ya da bana özel olarak mesajla
paylaşabileceğiniz anekdotları ve yorumlarınızı okuyarak cevaplamaktan
mutluluk duyarım.
Mutat Son Not
İstişare ve analitik fikir tartışmalarından her zaman mutlu olurum. Lütfen görüşlerinizi,
kendi örnek ve deneyimlerinizi paylaşmakta tereddüt etmeyiniz. Konular üzerinde
münazara ve yeni perspektifler her zaman zenginliğin ve gelişimin önünü açar…
Görsel: http://www.rgbstock.com/
Sayfa: 52
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
MİNİ YASAMA SÖZLÜĞÜ38
Kanun Tasarısı: Bakanlar Kurulu’nca imzalanarak TBMM’ye resmen sevk edilen
Kanun Taslakları artık Kanun Tasarısı olarak adlandırılır.
Kanun Teklifi: Bir veya birden çok milletvekili tarafından TBMM Başkanlığı’na
sunulan ve bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri Kanun
Teklifi olarak adlandırılır.
Kanun Taslağı: Bir veya daha çok kanunda değişiklik öngören öneri metinleri kanun
taslağı olarak adlandırılır. Kanun hazırlama tekniğine uygun olarak hazırlanan bu
metinler değişiklik öngören maddeleri işaret eder ve gerekçeli olarak hazırlanması
beklenir. Ankara Bülteni’nde yer verilen Kanun Taslakları Bir bakanlık ya da kamu
kurumu/kuruluşu tarafından hazırlanmış metinlerdir. Bu metinler son inceleme ve
değerlendirme amacıyla T.C. Başbakanlık’a sevk edilmiş olsalar dahi Kanun Taslağı
olarak adlandırılmaya devam edilirler.
Kanun Değişiklik Çalışması: Kanun tasarısı, kanun teklifi ya da kanun taslağı için
kullanılabilecek genel isim.
Önerge: TBMM Genel Kurulu’nda ya da TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülmekte
olan bir kanun tasarısı ya da kanun teklifinde değişiklik gerçekleştirilmesi amacıyla;
bir ya da bir grup milletvekilinin şahısları ya da parti grupları adına yazılı olarak
verdikleri resmi değişiklik teklifleri önerge olarak adlandırılır.
Yasama Dönemi: İki milletvekili seçimi arasındaki dönemi ifade eder ve Yasama
Yılları'ndan oluşur.
Yasama Yılı: TBMM İçtüzüğü hükümleri uyarınca, TBMM Genel Kurulu'nun toplanarak
görüşmeler gerçekleştirdiği ve olağan dışı karar alınmadıkça 1 Ekim'de başlayıp 30
Eylül'de sona eren takvim yılından farklı resmi çalışma aralığını ifade eder.
Yasama Tatili: Ara Verme olarak da adlandırılan bu dönem olağan koşullar altında
TBMM Genel Kurulu'nun tatilde olduğu 1 Ağustos'ta başlayıp 30 Eylül'de biten ve 3
aydan uzun olamayan aralığı ifade eder.
TBMM (Genel Kurulu) Gündemi: TBMM’ye sunulmuş bulunan tasarı ve tekliflerin
TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmek üzere sıralandığı ve her bir Bileşim için yeniden
hazırlanan listedir. Bu listede yasama dışı, yani denetim faaliyetleri gibi diğer gündem
maddeleri de bulunmaktadır.
Kanun Tasarı Ve Teklifleri İle Komisyonlardan Gelen Diğer İşler: TBMM
Gündemi’ndeki bu başlık sıralanan tasarı ve tekliflerin yer aldığı bir tür yasama
takvimi olarak değerlendirilebilir. Sıralama her oturumda değiştirilebilir niteliktedir.
Gündeme eklenen tasarı ve teklifler ilgili komisyonca onaylanmamış olabilmektedir.
TBMM Gündemi’ne Eklenen TBMM İhtisas Komisyonu Raporları: TBMM’ye
sunulan kanun tasarıları ve kanun teklifleri her zaman sevk edildikleri TBMM İhtisas
Komisyonu’nda gündeme alınarak görüşülmemektedir. Dolayısıyla TBMM
Başkanlığı’nın sevki ile yetkilendirilen Esas TBMM İhtisas Komisyonu’nda görüşülen
ve kabul edilen kanun çalışmaları özel bir öneme sahiptir. Zira komisyonun kabul
ettiği metin TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenerek kanunlaşmada son aşamaya
ulaşmaktadır. Böylelikle bir sonraki dönemde kanunlaşması muhtemel çalışmalar
açısından bir tür ön uyarı mekanizması olarak değerlendirilmelidir. Bu bölümde
sadece son sayıdan bu yana TBMM Genel Kurulu Gündemi’ne eklenen ve henüz
kanunlaşmayan raporlar yer almaktadır.
Yasamaya ilişkin ek bilgi ve açıklamalar için TBMM tarafından hazırlanan Yasama El Kitabı'ndan
faydalanmak mümkündür: http://www.tbmm.gov.tr/yayinlar/Yasama_El%20Kitabi.pdf
38
Sayfa: 53
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
KAYNAK OKUMA, SUNUM VE PORTAL ÖRNEKLERİ39
1. Sivil Toplum ve Demokrasi, T.C.İçişleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı,
Mehmet KABASAKAL, Ankara, 2008,
http://www.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/www.icisleri/tez8.pdf
2. Sivil Toplum ve Demokrasi, Yrd. Doç.Dr. Seyfettin ASLAN, Süleyman Demirel
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Y.2010, C.15, S.2 s.357-374.
http://sablon.sdu.edu.tr/fakulteler/iibf/dergi/files/2010-2-18.pdf
3. Lobicilik-Müdahale Stratejileri ve Teknikleri, Frank J. FARNEL, Les Editions
D'organisation http://www.frankfarnel.com/wpcontent/uploads/2011/08/lobbying_turkey-v.pdf
4. Lobbying Is Democracy in Action: http://www.washingtonpost.com/wpdyn/content/article/2008/12/14/AR2008121401811.html?hpid=opinionsbox1
5. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy, a discussion paper by Dr.
Phil Parvin: http://www.hansardsociety.org.uk/wpcontent/uploads/2012/10/Friend-or-Foe-Lobbying-in-British-Democracy-2007.pdf
6. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Yasama Süreçlerine Etkin Sivil
Katılım Projesinin bir parçası olarak geliştirilen klavuz: Pilot İllerde Yasa Taslaklarının
İstişaresi – Parlamenter Danışmanları Derneği için Rehber Kılavuz
http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Pilot%20Illerde%2
0Yasa%20Taslaklarinin%20Istisaresi%20Klavuzu.doc
7. UNDP’nin Kamu Kurumları için İstişare Elkitabı – Özet
http://www.tr.undp.org/content/dam/turkey/docs/demgovdoc/Kamu%20Kurumlar
i%20Icin%20Istisare%20elkitabi%20-%20Ozet.doc
8. OECD Recommendation on Principles for Transparency and Integrity in Lobbying
http://www.oecd.org/gov/ethics/oecdprinciplesfortransparencyandintegrityinlobbyi
ng.htm
9. OECD CleanGovBiz Toolkit on Lobbying
http://www.oecd.org/corruption/ethics/Lobbying-Brochure.pdf
10. Lobbyists, Governments and Public Trust, Volume 3
http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/lobbyistsgovernments-and-public-trust-volume-3_9789264214224-en#page1
11. The Guide to Effective Participation, David Wilcox
http://www.partnerships.org.uk
http://partnerships.org.uk/pguide/index.htm
http://partnerships.org.uk/pguide/fulltext.htm
İnternet bağlantılarına son erişim 20 Nisan 2015’te gerçekleştirilmiştir. Sıralama kaynakların içeriğine ve kullanım
amacına göre subjektif olarak listelenmiştir, alfabetik sıralama ve akademik yazım kuralları gözetilmemiştir.
39
Sayfa: 54
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
12. “Advocacy Tools and Guidelines: Promoting Policy Change. Copyright © 2001
Cooperative for Assistance and Relief Everywhere, Inc. (CARE). Used by permission.”
Sofia Sprechmann & Emily Pelton,
http://www.careclimatechange.org/files/toolkit/CARE_Advocacy_Guidelines.pdf
13. Public consultation: http://en.wikipedia.org/wiki/Public_consultation
14. EU Open Consultations: http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm
15. UK Publications: all consultations:
https://www.gov.uk/government/publications?publication_filter_option=consultatio
ns
16. EU Trade Consultations: http://trade.ec.europa.eu/consultations/
17. Regulatory Impact Analysis:
http://en.wikipedia.org/wiki/Regulatory_Impact_Analysis
18. UK Cabinet Office: https://www.gov.uk/government/organisations/cabinet-office
19. Regulatory Policy Committee - opinions on impact assessments
https://www.gov.uk/government/policies/regulatory-policy-committee-opinions-onimpact-assessments
20. OECD Reviews of Regulatory Reform: United Kingdom, 2002 – Challanges at the
Cutting Edge:
http://www.keepeek.com/Digital-Asset-Management/oecd/governance/oecdreviews-of-regulatory-reform-united-kingdom-2002_9789264199255-en#page1
21. Better Regulation in Europe: Austria 2010: http://www.keepeek.com/Digital-AssetManagement/oecd/governance/better-regulation-in-europe-austria2010_9789264094772-en#page81
22. Council of Europe invites France to intensify reforms promoting integrity within
parliament and the justice system:
http://www.coe.int/t/dghl/monitoring/greco/news/News(20140127)Eval4France_e
n.asp
23. Giving Citizens a Say: Commission Report on European Citizens' Initiatives:
http://europa.eu/rapid/press-release_IP-15-4729_en.htm
24. European Citizens’ Initiative – First Lessons of Implementation
http://www.europarl.europa.eu/thinktank/en/document.html?reference=IPOL_STU(
2014)509982
25. Report From The Commıssıon To The European Parlıament And The Councıl: Report
on the application of Regulation (EU) No 211/2011 on the citizens' initiative:
http://ec.europa.eu/transparency/regdoc/rep/1/2015/EN/1-2015-145-EN-F1-1.PDF
Sayfa: 55
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
26. EU democracy tool hanging in the balance: https://euobserver.com/political/127808
27. The European Commission has indicated it is not going to make major changes to the
EU's participative democracy tool despite critics saying its complexity has made it
almost unworkable: https://euobserver.com/political/128210
28. Some Basic Ideas on Decision Making and Lobbying in the European Union, Bernard
O’Connor, Liuc Papers, 1997
29. Why Do Organized Interests Lobby? A Multi-Goal, Multi-Context Theory of Lobbying
David Lowery, University of Leiden
30. Communication From The Commıssion To The European Parliament And The Council
European Transparency Initiative: the Register of Interest Representatives, one year
after, COM(2009) 612 final
31. Lobbying in the European Union, Briefing Paper, 2007, Directorate-General Internal
Policies, This paper was requested by the European Parliament's Committee on
constitutional affairs.
32. Hogan, John, Chari, Raj S and Murphy, Gary, Lobbying Regulation Across Four
Continents: Promoting Transparency? (2009). APSA 2009 Toronto Meeting Paper.
Available at SSRN: http://ssrn.com/abstract=1450816
33. OECD Guidelines for Managing Conflict of Interest in the Public Service. Report on
Implementation (2007)
34. The Québec Experience: Developing A Legal Framework For Lobbying And The
Registration Of Lobbyists http://www.keepeek.com/Digital-AssetManagement/oecd/governance/lobbyists-governments-and-public-trust-volume1/quebec-s-experience_9789264073371-7-en#page1
35. Expert Group on Confict of Interest with a Special Session on Lobbying: Enhancing
Transparency and Accountability, Paris, 07-08 June 2007
36. Lobbying: Models For Regulation:
http://cedo.ina.pt/docbweb/MULTIMEDIA/ASSOCIA/INTERNO/ELECTRON/E252.PD
F
37. Legislation On Lobbying In Europe:
http://econpapers.repec.org/article/oecpackaa/5l4csnddbws7.htm
38. The Guide to Effective Participation David Wilcox Partguide:
http://partnerships.org.uk/guide/index.htm
39. Creating A New Turkish Constitution: An Opportunity For Arab Spring?, Eray Akdag,
The German Marshall Fund of the United states (GMF), 2011,
http://www.gmfus.org/wp-content/files_mf/akdag_constitution_aug11_final1.pdf
Sayfa: 56
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
40. Corporate Representation, Bryce Harlow, 1984.
https://bryceharlow.org/resources/sample-presentations/
Advocacy and Lobbying – Lyndon K. Boozer
Advocacy and Lobbying II – Robert P. Hall III
Advocacy as a Bill Becomes Law
The Corporate Lobbyist – Getting There – Mark E. Bitterman
Lobbying and Advocacy in Business Strategy – Fruzsina Harsanyi
Lobbying – the Scarlet L or Democracy in Action – Joann Piccolo
Washington Business Strategy – A Holistic Strategy – Carolyn Brehm
The Washington Lobbyist – David Morgan
41. US Senate Lobying Web Site:
http://www.senate.gov/pagelayout/legislative/g_three_sections_with_teasers/lobbyi
ngdisc.htm
42. TÜSİAD Tanıtım Broşürü: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIAD-BrosurTR-2011.pdf
43. TÜSİAD 2011 Yılı Çalışma Raporu: http://www.tusiad.org/__rsc/shared/file/TUSIADfaaliyetraporu-2011.pdf
44. Turkish Coalition of America, Annual Report, http://www.tcamerica.org/files/about/TCA_Annual_Report_2010.pdf
45. Resmî Yazışmalarda Uygulanacak Esas ve Usuller Hakkında Yönetmelik, 2/12/2004
tarihli ve 25658 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
46. Sivil Toplum İzleme Raporu 2011, Türkiye Üçüncü Sektör Vakfı (TÜSEV)
http://www.tusev.org.tr/userfiles/image/Izleme%20Raporu_web.pdf
47. Vakıf ve Dernekleri İlgilendiren Yasal Mevzuat ve Diğer Konular, Türkiye Üçüncü
Sektör Vakfı (TÜSEV) http://bit.ly/wexhJA
48. Towards A Lobbying Profession: Developing The Industry’s Reputation, Education
And Representation, Conor McGrath, University of Ulster
49. How Our Laws Are Made, Revised and Updated By John V. Sullivan, Parliamentarian,
U.S. House of Representatives, 110th Congress 1st Session Document 110–49, July 24,
2007
50. Regulation of Lobbyists in Developed Countries Current Rules and Practices, National
University of Ireland Institute of Public Administration
51. Lobbying Friend or Foe?, Lobbying in British Democracy a discussion paper by Dr. Phil
Parvin, Ellwood&Atfield
Sayfa: 57
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
52. Lobbying Reform in the United States and the European Union: Progress on Two
Continents by Craig Holman, This paper was published in Conor McGrath, ed. Interest
Groups and Lobbying (Edwin Mellen Press, 2009).
53. Presentation to the OECD Symposium on Lobbying: Enhancing Transparency and
Accountability Michael Nelson, 2007
54. Lobbying in the European Union: Current Rules and Practices, European Parliament,
2003
55. Rules on Lobbying and Intergroups in the National Parliaments of the Member States,
European Parliament,1996
56. Lobbying Disclosure Act Guidance, 2010
57. Analyzing EU’s Lobbying, Drd. Miruna Andreea BALOSIN, Universitatea Babes-Bolyai
58. Legislation On Lobbying In Europe, Expert Group on Conflict of Interest with a Special
Session on Lobbying: Enhancing Transparency and Accountability, 2007
59. Robert A. Dahl, Who Governs? (New Haven: Yale University Press, 1961)
60. Avrupa Komisyonu Açık İstişare Çağrıları İnternet Sitesi: Open Consultations
http://ec.europa.eu/yourvoice/consultations/index_en.htm
61. Avrupa Parlamentosu İlgi Grupları İnternet Sitesi: Interest groups
http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/007a4abddc/Interestgroups.html
62. Lobbying in the European Union, Policy Department C, Citizens' Rights and
Constitutional Affairs, November 2007 PE 393.266,
http://www.eurosfaire.prd.fr/7pc/doc/1211469722_lobbying_eu.pdf
63. Regulation (EC) No 1049/2001 Of The European Parliament And Of The Council of 30
May 2001 regarding public access to European Parliament, Council and Commission
documents: http://eurlex.europa.eu/LexUriServ/LexUriServ.do?uri=OJ:L:2001:145:0043:0048:EN:PDF
64. Transparency and the EU:
http://ec.europa.eu/transparencyregister/public/homePage.do
65. The influence of interest groups in the European Parliament: does policy shape
politics? http://etheses.lse.ac.uk/698/
66. Rasmussen, Maja Kluger (2012) The influence of interest groups in the European
Parliament: does policy shape politics? PhD thesis, The London School of Economics
Sayfa: 58
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
and Political Science (LSE).
http://etheses.lse.ac.uk/698/1/Rasmussen_Influence_interest_groups.pdf
67. EU Parliament Interest Group on Rheumatic and Musculoskeletal Diseases
http://www.eular.org/public_affairs_EP_interest_group.cfm
68. Bir Lobicilik Firması Örneği:
http://www.albergeiger.com/?gclid=Cj0KEQjw_pmoBRDu986bpISz5ZsBEiQANiuHDF
CdvF-JZC-hC4hGibQL5ZdHn19Ft6Kc27LKBu2jz2saAo018P8HAQ
69. Lobbying in coalitions: Interest group influence on European Union policy-making
Heike Kl¨uver, Nuffield College, Oxford (Published 28 February 2011)
http://www.nuffield.ox.ac.uk/politics/papers/2011/Heike%20Kluever_working%20
paper_2011_04.pdf
70. AB Parlamentosu AB Şeffaflık Kaydı: New measures to encourage lobbyists to sign the
EU Transparency Register
http://www.europarl.europa.eu/news/en/newsroom/content/20140411IPR43441/html/New-measures-to-encourage-lobbyists-tosign-the-EU-Transparency-Register
Basın Bülteni:
http://www.europarl.europa.eu/pdfs/news/expert/infopress/20140411IPR43441/2
0140411IPR43441_en.pdf
http://europa.eu/transparency-register/index_en.htm
71. Avrupa Tüketici Danışma Grubu: European Consumer Consultative Group
http://eur-lex.europa.eu/legalcontent/EN/TXT/?qid=1426508062201&uri=URISERV:co0010
72. AB Parlementosu Dokümanlara Erişim Noktası: Access to documents
http://www.europarl.europa.eu/aboutparliament/en/003a6f9886/Access-todocuments.html
73. Interinstitutional agreement on a common Transparency Register between the
Parliament and the Commission
http://www.europarl.europa.eu/pdf/lobbyists/2011/P7_TAPROV(2011)0222_EN.pdf
74. Kanazawa: A new solution to the collective action problem (Voters are backwardlooking adaptive learners. Election results act as rewards and/or punishments that
influence voting behavior.)
75. Hamilton, Jay, and Madison: The Federalist
76. Kernell, 1997, Going public: New strategies of presidential leadership
Sayfa: 59
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
77. Neustadt: Presidential power
78. Rosenblum: Membership and morals
79. Dahl: Preface to democratic theory
80. Kato: Politicians, bureaucrats, and interest groups in Japan
81. European Commission Presentation: Lobbying: Enhancing transparency and
accountability: http://www.aalep.eu/sites/default/files/documents/Lobbying%20Enhancing%20Transparency%20and%20Accountability.pdf
82. If You Don’t Care About Europe, Europe Takes Care Of You
Basic EU Lobbying DESMIM 28/1/2010, Jacques Folon, Partner Just In Time
Management Group, Professeur ICHEC – ISFSC, Professeur invité Université de Metz
http://fr.slideshare.net/FOLON/introduction-to-eu-lobbying-10601841
83. Pratap Chatterjee (2007), Sunshine Laws to Track European Lobbyists,
http://www.spectrezine.org/europe/chatterjee.htm
84. Report on EU Lobbyism, Martin Bækgaard, Flemming Svith Dicar (2004),
http://www.upm.ro/facultati_departamente/stiinte_litere/conferinte/situl_integrare_europea
na/Lucrari3/istorie/121_Miruna%20Balosin%20articol.pdf
85. Larkin, Judy, Strategic Reputation Risk Management, Basingstoke : Palgrave
Macmillan, 2002.
86. Avner, M., The lobbying and advocacy handbook for nonprofit organizations: shaping
public policy at the state and local level, Amherst H. Wilder Foundation, 2001
87. Clark, J., Policy Influence, lobbying and advocacy in Edwards, M., Hulme, D. (ed),
Making a difference: NGOs and development in a changing world, Earthscan
Publications, 1992
88. Clay, E. J. And Schaffer, B. B (eds), Room for Manoeuvre, An Explanation of Public
Policy in Agriculture and Rural Development. London, Heinemann, 1986
89. De Graaf, M., Context, constraint or control? Zimbabwean NGOs and their environment,
Development Policy Review, 5, 1987
90. Dolan, C., British development NGOs and advocacy in the 1990s, in Lewis, D. (ed)
International perspectives on voluntary action: Reshaping the third sector, Earthscan,
1998
91. Edwards, M., Hulme, D., eds. Beyond the Magic Bullet: Non-Governmental
Organisations Performance and Accountability in the Post-Cold War World. Earthscan,
1995
Sayfa: 60
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
92. Fowler, A. Advocacy and Third Sector Organisation: A Composite Perspective, in Lewis,
D (ed) International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector,
Earthscan, 1998
93. Fowler, A., Striking a balance: a guide to enhancing the effectiveness of nongovernmental organisations in international development, Earthscan, 1997
94. Grindle, M. S., Thomas, J. W., Public Choices and Policy Change: The political economy
of reform in developing countries, The John Hopkins University Press, 1991
95. Hudson, A., Making the connection: Legitimacy Claims, Legitimacy Chains and
Northern NGOs’ International Advocacy, in Lewis, D., Wallace, T. (ed), New Roles and
Relevance: Development NGOs and the Challenge of Change, Kumarian Press, 2000
96. Jenkins, J. C., “Nonprofit organisations and policy advocacy” in Powell, W. W. (ed) The
nonprofit sector: A Research Handbook, New Haven: Yale University Press, 1987
97. Kotter, J. P., Schlesinger, L. A., Choosing Strategies for Change: The lived experience, in
Harvard Business Review, March-April, 1979
98. Lewin, K., Field Theory in Social Science, Harper and Row, 1951
99. Najam, A., Citizen Organisations as Policy Entrepreneurs, in Lewis, D (ed)
International perspectives on voluntary action: reshaping the third sector, Earthscan,
1998
100.
Sutton, R., The Policy Process: An overview, Overseas Development Institute
Working Paper 118, 1999
101.
Thomas, A., NGOs and their influence on environmental policies in Africa, in
Thomas, A., Carr, S., Humphreys, D., (ed), Environmental Policies and NGO
Influence: Land degradation and sustainable resource management in sub-Saharan
Africa, Routledge, 2001
102.
VeneKlasen L., Miller, V., A New Weave of Power, People, and Politics: An Action
Guide for Advocacy and Citizen Participation, 2003
103.
Birleşmiş
Milletler
Kalkınma
Programı
Demokratik
http://www.undp.org.tr/Gozlem3.aspx?WebSayfaNo=318
104.
Elevator Pitch Hakkında: http://www.networkingakademi.com/elevator-pitch/
105.
Asansör Cümleni Oluştur: http://www.networkingakademi.com/asansor-cumlemasansor-konusmasi/
106.
Weber Shandwick PR Agency Brochure: http://www.webershandwick.com &
http://www.webershandwick.com/uploads/news/files/2013_CSR_Report.pdf
Sayfa: 61
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Yönetişim:
Eray AKDAĞ
107.
OECD
Legal
Instruments
on
Corruption
Prevention
http://www.oecd.org/document/53/0,3746,en_2649_34135_2516085_1_1_1_1,00
.html
108.
OECD Lobbying:
http://www.oecd.org/document/62/0,3746,en_2649_34135_41878910_1_1_1_1,0
0.html
109.
Public Affairs World: http://www.publicaffairsworld.com/
110.
Lobbying Regulations: http://regulatelobbying.com/
111.
The Hill Magazine: Business & Lobbying: http://thehill.com/business-a-lobbying
112.
Politico, Influence http://www.politico.com/politicoinfluence/
113.
Turkish
Coalition
of
America,
america.org/resource-center/
114.
Nova
Southeastern
Universityhttp://www.nova.edu/~kornblau/lobbying_links.htm
115.
Lobbying, OpenSecrets: http://www.opensecrets.org/lobby/index.php
116.
LobbyWatch http://www.lobbywatch.org/lobbywatch.html
117.
The Center for Media and Democracy’s PR Watch: http://www.prwatch.org/
Resource
Center:
http://www.tc-
Lobbying
Links:
& http://www.prwatch.org/fakenews3/summary
118.
Office of the Clerk, The House of Representatives: http://clerk.house.gov/
119.
Public Citizen: http://www.citizen.org
120.
American Civil Liberties Union: http://www.aclu.org
121.
Citizens
for
Responsibility
http://www.citizensforethics.org
122.
The National Association
http://www.naacp.org/
for
and
the
Sayfa: 62
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Ethics
Advancement
in
of
Washington:
Colored
People:
Eray AKDAĞ
ÖRNEK DERS MATERYALLERİ
M.1. Yasama Sürecinde Sadeleştirilmiş Etki Alanları Akış Şeması40
40
Kanun Tasarıları için hazırlanan bu şema hem etki alanlarını, hem de sürecin akışını ortaya koymaktadır.
Şema, Yasama Sürecinin resmi başlangıcı kabul edilen Kırmızı “*” işaretli "Hükümet” kutusuna kadar içi
boş oklarla ilk etki alanlarını göstermektedir. Ayrıca bu kutu, Kanun Teklifleri için “Milletvekil(ler)i”
ibaresi ile değiştirilerek de okunabilir. Ancak bu şemada Cumhurbaşkanı’nın veto ve referandum yetkisi
ile (AB Komisyonu gibi) uluslararası resmi ve özel kurum etkileri gibi çeşitli etkiler dışarıda bırakılmıştır.
Sayfa: 63
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.2. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları41
ALTIN MADENİ – KIRMIZI
 Ülkemizdeki altın rezervlerimizin işlenebilir olması cari açığımızı
azaltacaktır.
 Altın aramasında kullanılan siyanür farklı bileşikler halinde doğada
da bulunan ve gerekli önlemler alındığında sağlık için zararlı
olmayan bir maddedir.
 Büyük oranda ithal etmek zorunda kaldığımız altın sanayiden
gündelik kullanıma kadar birçok alanda önemli oranda talep edilen
bir madde olduğu için rezervlerimizin tamamını işlemeliyiz.
 Altın aramasıyla ilgilenen firmalar sosyal sorumluluk projeleri ve
çevreye duyarlılıklarıyla diğer birçok firmaya göre ön plana
çıkmaktadırlar.
 Siyanürün kansere sebep olduğuna dair bir tek bulgu yoktur.
Bilgilendirme Kutusu – 1
…Buradan finansal sisteme dair yan bir sonuç da çıkacaksa; 2013’te döviz
hesaplarındaki 17 milyar dolarlık artışa net 10 milyar dolarlık altına yatırım
hesaba katılırsa tanık olduğumuz döviz kuru artışının arkasındaki ‘halk desteği’
ilerisi için yeterince ürkütücü görünüyor. Kimse ‘lobi’ aramasın, işin kötü tarafı
burada; vadesi gelecek kısa vadeli dış borç, bir yıllık cari açık finansmanı gibi
unsurların üzerine bir de varlık dolarizasyonu ekleniyor. Bu, ekonomi politikası
hatalarının boşluk kabul etmediğinin de iyi bir göstergesi. (Uğur Gürses, 3 Şubat
2014)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Madencilikte siyanür kullanımı 1880'li yıllara dayanmaktadır. Özellikle altın ve
gümüş üretiminde kullanılan siyanürün, kapalı devre sistemler ile kullanımı
gerçekleşmektedir. Üretim sonucu oluşan atıklardaki siyanürü uzaklaştırmak
INCO prosesi gibi çeşitli prosesler ile mümkündür [1]. Madene uygun planlama ,
yönetmelikler ve günümüz teknolojisi ile siyanürün taşıdığı riskler ortadan
kaldırılmaktadır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Siyan%C3%BCr)
Kırmızı ve Yeşil gruplandırmaları; objektif doğruluğa sahip olan, ancak karşıt görüşlerdeki iki farklı hipotetik
argüman serisini işaret etmektedir. Lobicilik ve savunuculuk uygulamalarını simülasyon yoluyla açıklamakta destek
materyali olarak hazırlanmış ve sade bir örnek olarak sunulmuştur.
41
Sayfa: 64
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.3. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
ALTIN MADENİ – YEŞİL
 Altın büyük oranda mücevher olarak kullanılmasına yani doğrudan
bir ihtiyaç olmamasına karşın üretimi çevreye geri dönülmez zararlar
vermektedir.
 Siyanürün çevreye ve insan sağlığına olan zararları sebebiyle
thiosulfate, thiourea vb. farklı maddeler ile altın araması
önerilmektedir.
 Avrupa Birliği 2006/21 nolu direktifine paralel olarak Article 14
kapsamında firmaların üretim sonrası için de finansal destek
ayırmaları gerektiğini belirtmektedir.
 ABD’de Montana, Wisconson vb.’nin yanında Çek Cumhuriyet,
Macaristan gibi Avrupa ülkeleri de siyanürle altın aramayı
yasaklamıştır.
 Siyanürle altın aranan yerlere yakın bölgelerde üretilen sebzelerde
siyanür kalıntılarına rastlanmaktadır.
Bilgilendirme Kutusu – 1
7 Mayıs 2011 günü, Kütahya'daki Eti Gümüş A.Ş. ye ait gümüş madeni tesisinin
siyanür havuzunda ki üç kademeli barajın setlerinden biri çökmüştür. Söz
konusu atık havuzu 25 milyon m3 kapasitelidir ve şu anda 15 milyon m3 atık
siyanür bulunduğu tahmin edilmektedir.
Greenpeace ekibi, Çevre Mühendisleri Odası ile işbirliği içinde baraj bölgesinden
örnekler aldı. Alınan su ve toprak örnekleri, Çevre Mühendisleri Odası tarafından
analiz edildikten sonra bir değerlendirme yapılacak. Numuneler en yakın
köylerin içme suyundan, yağmurdan sonra oluşan göletlerden ve sızıntıdan
kirlenmiş olmasından şüphelenilen topraktan alındı. ETİ Gümüş AŞ şirketine ait
devasa siyanür havuzundaki atık, insan sağlığını tehdit edecek oranda
kanserojen ağır metaller de içeriyor. Bu nedenle Greenpeace, Çevre ve Orman
Bakanlığı'nın herhangi bir analiz sonucunu kamuoyu ile paylaşmaması üzerine
söz konusu numuneleri alarak Çevre Mühendisleri Odası'na iletmiştir.
(Greenpeace Türkiye)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Siyanürle altın aramak için milyonlarca litre temiz suyun potansiyel olarak
kirletilmesi gündeme gelebilmektedir. Çalışmalar halen kısa süreli ve düşük
dozlarda siyanür alımının herhangi bir sağlık riskine sahip olup olmadığı
konusunda net bilgi vermemektedir.
(Reviews of Environmental Contamination and Toxicology Dergisi)
Sayfa: 65
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.4. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
ÇEVRE - KIRMIZI
 İstanbul, Ankara gibi şehirlerdeki trafik sorunları sebebiyle alternatif
yollar yapılmalı ancak bu yapılırken kesilmek zorunda kalınan
ağaçların yerine yenilerinin dikilmesi unutulmamalıdır.
 Türkiye enerji açısından dışa bağımlı bir ülkedir. Bu nedenle enerji
potansiyelimizin yüksek olduğu hidroelektrik santrallerinin ve
termik santrallerin kurulumu gerekli Çevresel Etki Değerlendirmesi
(ÇED) raporlarının ışığında gerçekleştirilmelidir.
 Güvenlik önlemleri alınmadan ve teknolojik ilerlemenin getirdiği
uygun teknikler kullanılmadan yapılan altın arama ve çıkartma
faaliyetleri çevreye zarar verebilir.
 İstanbul, Ankara gibi şehirlerde hava kirliliği ile mücadelede yeşil
alanların artırılması kadar toplu taşımanın teşvik edilmesi de
önemlidir. Böylece daha az yakıt tüketimi ve karbondioksit salınımı
gerçekleşecektir.
 Nükleer santrallerin atıklarının depolanmasının zor olduğu
bilinmekle beraber alınan çok katmanlı güvenlik önlemleriyle bu
tehlikeler minimum düzeye indirilmektedir.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Nükleer güç santralleri, kömür, petrol ve doğal gaza dayalı termik santraller gibi
CO2, NOx ve SO2gazları yayarak çevreyi kirletmez, asit yağmurlarına yol açmaz,
kömüre dayalı santraller gibi radyoaktif kül üretmez; bu nedenle temiz enerjidir.
Nükleer güç santrali iç içe geçmiş kademeli güvenlik tedbirleri alınarak
çalıştığından, günlük hayatta sürekli maruz kalmakta olduğumuz doğal
radyasyonun 60’da biri kadar radyasyon yayar. Söz gelimi günde bir paket sigara
içenlerin bir yılda almış olduğu radyasyon, nükleer santral çevresinde bir yılda
alınan radyasyonun 4 katıdır. Bir defa bilgisayarlı tomografi çektirmekle, nükleer
santralin bir yılda yaydığı radyasyonun 55 katı kadar radyasyon alınır. Yani
nükleer enerji temiz, güvenli ve süreklidir. (Prof. Dr. Halis Ölmez, Ondokuz Mayıs
Üniversitesi Rektör Yardımcısı)
Bilgilendirme Kutusu – 2
2010 yılı itibariyle Türkiye altın tüketiminde 74 tonla dünyada dördüncü sırada
bulunuyor. Türkiye’deki altın yataklarının Ege, Doğu Karadeniz ve Doğu
Anadolu’da yoğunlaştığı biliniyor. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na göre
üretime hazır altın yataklarında 1 tonda 1,2 gram ile 12,65 gram arasında
değişen miktarlarda altın bulunuyor ve işletilebilir altın rezervi 700 ton
dolayında görünüyor. Jeolojik yapı ve dünyada altının oluşum modelleri baz
alınarak yapılan tahminlere göre Türkiye’de 6500 ton potansiyel altın rezervi
olduğu tahmin ediliyor. Bu rezervin kanıtlanması halinde Türkiye dünyada altın
rezervi bakımından ikinci sıraya çıkacak. (Mahfi Eğilmez, 23.01.2013)
Sayfa: 66
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.5. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
ÇEVRE – YEŞİL
 İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yol yapılması için ağaçların
kesilmesinin aksine erozyonla ve kuraklıkla mücadele için daha çok
ağaç dikilmelidir.
 Hidroelektrik Santralleri (HES) dere yataklarını ve çevresindeki
doğal hayatı tahrip etmektedir.
 Fosil yakıt kullanmak çevreye geri dönülemez tahribatlar verir.
 İstanbul, Ankara gibi şehirlerde yeşil alanların artırılması hava
kirliliğinin azaltılmasına destek olur.
 Nükleer santraller taşıdığı riskler ve atıklarının bertarafında yaşanan
güçlükler sebebiyle ciddi bir tehlikedir.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Nükleer elektrik santrallerini kapatma kararı alan Almanya’da bu tesislerden
çıkacak atıkların bertarafı büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Aşağı
Saksonya Eyaleti’nin Gorleben kasabasında nükleer atıkların yer altında nihai
depolanması için 22 Şubat 1977’de başlatılan çalışmalar hâlâ sonuçlanmadı.
Almanya’da 280 bin metreküp nükleer atık, nihai deponun 36 senedir
tamamlanamaması sebebiyle geçici depolarda bekletiliyor. Tuz kayaları içinde
nihai depo açma çalışmalarına bugüne kadar 1,6 milyar avro harcanmış.
(Aksiyon, 13.03.2013)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Türkiye kara yüzeyinin %90'ında çeşitli şiddetlerde erozyon cereyan etmektedir.
Arazinin %63'ü çok şiddetli ve şiddetli, %20'si ise orta şiddetli, % 7'si ise hafif
şiddetli erzyonla karşı karşıyadır. Ülke genelinde yaklaşık 67 milyon hektarlık
bir arazide toprak giderek yok olmaktadır. Erozyon büyük ölçüde tarım
alanlarında yaşanmaktadır. Amaç dışı arazi kullanımı, hatalı tarım teknikleri,
kent, sanayi, ulaşım ve benzeri yatırımların yanlış konumlanması süreci ise
erozyonun hızını arttırmıştır. 1978-1996 yıllarında amaç dışı tarım toprağı %33
artmış ve betonlaşarak elden çıkan verimli tarım toprağı 600 bin hektara, yani
verimli alanların yaklaşık onda birine yaklaşmıştır. (TEMA Vakfı)
Sayfa: 67
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.6. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
NÜKLEER - KIRMIZI
 Nükleer enerji birçok yönteme göre en çevre dostu teknolojidir.
 Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı en ekonomik enerji kaynağı nükleer
enerjiyi gündeme getirmektedir.
 Nükleer enerji üretimi için kullanılacak reaktör uzay çalışmaları
dahil birçok alanda Ar-Ge faaliyetleri yapılabilmesinin önünü
açacaktır.
 Türkiye Uranyum yatakları açısından en büyük rezervlere sahip
ülkelerden birisi olduğu için hammaddede dışa bağımlılığımız
düşecektir.
 Dünyada meydana gelen en büyük 2 nükleer kaza da gerekli
teknolojik önlemlerin zamanında alınmaması sebebiyle olmuştur.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Türkiye’nin en büyük yerli enerji kaynağı olan yenilenebilir enerji
alternatiflerinin daha yaygın şekilde değerlendirilmesinin sağlanması gerekirken
bunların başka teknolojilere ihtiyaç bırakmayacak şekilde yaygınlaşarak tümüyle
yenilenebilir enerjiye geçilmesi teknik sorunlarla birlikte ekonomiklik ve
potansiyele ilişkin kısıtlar nedeniyle mümkün gözükmemektedir. Diğer taraftan
enerji arzında %80 düzeyine ulaşmış olan ithal bağımlılığı fiyat istikrarını ve fosil
yakıt ithalatının elli milyar doları aşan faturası ödemeler dengesini tehdit eder
konumdadır. Bu nedenle, karar vericiler tarafından Türkiye’nin elektrik
üretiminin yaklaşık yarısını teşkil eden ithal doğal gazın elektrik üretimindeki
payının daha fazla artmaması istenmektedir. Yeni yatırımlarda doğal gaza
alternatif olarak güvenilir üretim sağlayacak ekonomik seçenekler olarak
kömürle çalışan termik santraller ve nükleer güç santralleri öne çıkmaktadır.
(Ekonomi ve Dış Politika Araştırma Merkezi)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Ülkelerin enerji ihtiyaçlarının her geçen gün artması ve gerek çevresel faktörler
gerekse rezervlerin hızla tüketiliyor olması göz önüne alındığında elektrik
üretiminde enerji kaynaklarında çeşitliliğe gidilmesinin zorunlu olması sebebiyle
nükleer enerji elektrik üretiminde yaygın olarak kullanılmaya devam edecektir.
Bugün politik kararlar verilerek nükleer enerjiden vazgeçeceğini açıklayan
devletler şimdiden ekonomik kayıplarını bertaraf edebilmek için devreden
çıkardıkları santralleri kademeli olarak tekrar devreye almışlardır. Baz güç
üretimi yapan nükleer santrallere ihtiyaç, enerji ihtiyacıyla doğru orantılı olarak
artmaya devam edecektir. Tüm bu sebepler göz önüne alındığında, şu anda
inşaası devam eden nükleer santrallere bakıldığında daha güvenli, daha çevreci
ve daha ekonomik nükleer enerji kullanımını sağlayan yeni nesil nükleer
santrallerin dünya genelinde yaygınlaşmasının bir tesadüf olmadığı söylenebilir.
(TMMOB Fizik Mühendisleri Odası)
Sayfa: 68
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.7. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
NÜKLEER - YEŞİL
 Türkiye gibi yenilenebilir enerji kaynakları potansiyeli yüksek
ülkeler öncelikle bu kaynaklara yönelmelidir.
 Nükleer enerjiye alternatif olabilecek kaya gazı vb. diğer enerji
kolları da dikkatle incelenmelidir.
 Japonya’nın Fukuşima şehrindeki nükleer kaza alınan güvenlik
önlemleri ne kadar iyi olursa olsun en ufak bir hatanın çok büyük ve
geri dönülmez çevresel etkileri olduğunu göstermiştir.
 Nükleer enerji üretimindeki atıkların korunması en az üretimi kadar
maliyet ortaya çıkarmaktadır.
 Dünyanın birçok gelişmiş ülkesi mevcut santrallerini kapatmakta ve
atıklarını diğer ülkelere satmanın yollarını aramaktadır.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Nükleer enerji ile elektrik üretilmesinde çok büyük miktarlarda radyoaktif çöp
ortaya çıkarılmaktadır. Her yıl sadece ABD’de 12 milyon metreküp yüksek
dereceli radyoaktif çöp ortaya çıkmaktadır. Nükleer enerji üretimi için kullanılan
yakıt ise büyük oranda yerli insanların yaşadığı yerlerden çıkartılmakta ve bu
süreçte büyük oranda onları etkileyen ciddi sağlık ve çevre problemleriyle
yüzleşmek zorunda kalmaktadırlar.
(Physicians for Social Responsibility, ABD)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Sadece ABD’de bugüne kadar, Nükleer Denetleme Komisyonu’nun (NRC)
kayıtlarına göre, felakete yol açabilecek derecede 169 kaza olmuştur. Japonya’da
1992 yılında tam 20 tane önemli kaza rapor edilmiştir. 1992 yılında Rusya,
uluslararası kuruluşlara 205 kaza rapor etmek mecburiyetinde kalmıştır.
İngiltere’de ise gizlenen ve sonra ortaya çıkarılan 17 ciddi nükleer kaza
yaşanmıştır. Daha uzatabilecek bu veriler şunu gösteriyor: Nükleer santrallerde
kazalar sık rastlanan bir durumdur. Bu kazaların sebep olabileceği sonuçlar
açısından en yakından bilinen Çerneobil’e bakabiliriz. Çernobil’de yaşanan
radyasyon sızması sırasında 31 kişi öldü. Fakat Ukrayna Çevre Bakanı Dr. Yuri
Scherbak, 1992′de yaptığı açıklamada, ülkesinde 1986 yılında meydana gelen
Çernobil felaketi sebebiyle 6 bin kişinin öldüğü ve ölü sayısının 40 bine
varacağını, ayrıca yüzbinlerce insanın da kansere yakalanacağını söylemiştir
(Nükleer Karşıtı Platform)
Sayfa: 69
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.8. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
SİLAH – KIRMIZI
 Silah kültürümüzün önemli bir parçasıdır. Bu sebeple sivil kullanımı
yasaklanmamalı, kontroller sıkı tutulmalıdır.
 Silah üretimi bir ülkenin milli güvenliği açısından kritiktir.
 Türkiye gittikçe artan oranda silah ihracatı yaparak döviz
rezervlerini artırmaktadır.
 Norveç bugün bir yandan Nobel Barış Ödülü’nü vermekte, bir yandan
da önemli miktarda silah üretmektedir. Silah barışın teminatıdır.
 Silahın kontrollü ortamlarda devlet eliyle kullanımına izin verilmesi
şiddet eğilimini azaltmaktadır.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Türkiye son 20 yıl içerisinde silah ve silah yan ekipman üretimini %800
oranında artırmayı başararak yıllık 20 milyar doların ülke ekonomisinde
kalmasını sağlamıştır.
(Ekonomik Araştırmalar Derneği)
Bilgilendirme Kutusu – 2
1990-2010 yılları arasında yapılan ABD merkezli bilimsel bir çalışma 18-40 yaş
arası bireylerin düzenli olarak silah kullanımına izin verilmesinin beyinde şiddeti
tetikleyen yerlerin düzenli olarak zayıflamasına ve günlük hayatta şiddete olan
ilginin azalmaya başladığına işaret etmektedir.
(Uluslararası Silah Üreticileri Derneği)
Sayfa: 70
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.9. Politika Belirlemede Argüman ve Perspektif Farkları
SİLAH – YEŞİL
 Türkiye’de her yıl “maç sevinci”, “düğün sevinci” gibi bahanelerle
birçok masum insan yaralanmak ve hatta ölmektedir.
 Uluslararası silah lobileri Türkiye gibi silah üretiminde zayıf ülkeleri
özellikle hedef almaktadır.
 Her türlü güvenlik önlemine rağmen Türkiye’deki ruhsatsız silah
sayısı hızla artmaktadır.
 Dünyanın birçok ülkesinde turistik yerlerdeki polis devriyeleri silah
taşımamaktadır.
 Silah üretimi başlı başına savaşı teşvik etmek demektir.
Bilgilendirme Kutusu – 1
Ünlü yönetmen Michael Moore “Bowling for Columbine” adlı belgesinde ABD’de
2 lise öğrencisinin otomatik silahlarla kendi sınıf arkadaşlarını ve öğretmenlerini
öldürmesinin arkasındaki nedenleri incelemiştir. En önemli bulgusu silah
erişimindeki kolaylıkların ve küçük yaşta ateşli silahlarla tanışmanın şiddete
olan duyarsızlığı artırdığıdır.
(Bowling for Columbine, Michale Moore)
Bilgilendirme Kutusu – 2
Her yıl kaçak silah satışları sebebiyle az gelişmiş ülkelerde 15’e yakın bölgesel
savaş çıkmakta, on binlerce insan hayatını kaybetmektedir. Her ne kadar
uluslararası örgütler bu konuda kınama metinleri yayımlasalar da en önemli
sorun olan “kontrollü üretim” konusunda büyük silah lobilerinin baskıları
sebebiyle önemli yapısal adımlar atılamamaktadır.
(Küresel Silahsızlanma Derneği, New York)
Sayfa: 71
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.10. TBMM Komisyon Önergesi Örneği
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANLIĞI’NA
Görüşülmekte olan 1/602 esas numaralı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın 40. çerçeve
maddesinin birinci fıkrasına 25. bent olarak aşağıdaki bendin eklenerek müteakip bentlerin
teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
“25) 151 nci maddesinde yer alan “terk etmesi” ibaresinden sonra gelmek üzere “veya yetkili
gümrük antreposuna konulması” ibaresi,”
GEREKÇE
Ekonomide zaman zaman oluşan dalgalanmalar, durgunluklar, değişimler sanayi sektörünü
çok zorlayabilmektedir. Gelişmiş ekonomilerde bu gibi durumlara karşı pek çok araç vardır.
Örnek olarak İngiltere’de Londra Metal Borsa’sı ekonominin durgunluğa girdiği zamanlarda
üreticilerin üretimlerini devam ettirebilmesi için değişik yerlerde antrepolar açarak yatırımcı
bankalarla beraber stokların antrepolara konulması ile finansman sağlanması çözümünü
getirmiş ve çok başarılı olmuştur.
Gümrük Kanununun 151.ci maddesi ihracat eşyasının ‘Türkiye gümrük bölgesini terk etmesi
koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır’ demektedir. KDV kanununun 12.ci maddesi de ihraç
eşyasının yetkili gümrük antrepolarına konması durumunda eşyanın ihraç edilmiş
sayılacağını belirtmektedir. Her iki kanun arasında uygunluk yaratmak için değiştirilmekte
olan gümrük kanununun 151.ci maddesindeki ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi
koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’ cümlesi ‘Türkiye Gümrük Bölgesini terk etmesi veya
yetkili gümrük antreposuna konulması koşuluyla fiilen ihraç edilmiş sayılır.’şeklinde
değiştirilebilir.
Bu değişiklik herhangi bir vergi kaybına neden olmayacaktır. Ayrıca ihracat işleminin sona
ermesi ile iade edilen KDV, ihraç edilen eşya ithal edilmek istendiğinde KDV’si ödenerek
ithal edileceği için KDV kaybı söz konusu değildir. Dolayısıyla yapılan değişiklik ülkemizde
pek çok üreticinin durgunlukta ürettiği eşyayı pazara sunmasında yeni imkanlar yaratacaktır.
Sayfa: 72
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
M.11. TBMM Genel Kurul Önergesi Örneği
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞINA
Görüşülmekte olan “Türk Ticaret Kanunu Tasarısı”nın 18 inci maddesinin birinci ve
üçüncü fıkralarının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
“(1) Tacir, her türlü borcu için iflâsa tabidir; ayrıca kanuna uygun bir ticaret unvanı
seçmek, ticarî işletmesini ticaret siciline tescil ettirmek ve bu Kanun hükümleri uyarınca
gerekli ticarî defterleri tutmakla da yükümlüdür.”
“(3) Tacirler arasında, diğer tarafı temerrüde düşürmeye, sözleşmeyi feshe,
sözleşmeden dönmeye ilişkin ihbarlar veya ihtarlar noter aracılığıyla, taahhütlü mektupla,
telgrafla veya güvenli elektronik imza kullanılarak kayıtlı elektronik posta sistemi ile yapılır.”
GEREKÇE
Birinci fıkraya "bu Kanun hükümleri uyarınca" ibaresi eklenmiş, böylece ticarî
defterlerin Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre tutulmalarının gerekli olduğuna vurgu
yapılmıştır. Amaç ticarî defterlerin Türk Ticaret Kanununa, dolayısıyla Türkiye Muhasebe
Standartları Kurulunun düzenlemelerine göre tutulacağını Vergi Usul Kanunu ile diğer vergi
mevzuatının burada bir rolünün bulunmadığını belirtmektir. Bu konuda tereddüt duyulmaması
arzu edilmektedir. Vergi Usul Kanununun ticarî defterlere ilişkin hükümleri sadece vergi ile
ilgili olarak uygulanır.
Üçüncü fıkraya elektronik posta sisteminin kullanılması gereği eklenmiştir. Çünkü,
sadece güvenli elektronik imzayı içeren bir yazı postalanmayı içermez. Oysa burada
amaçlanan yazının postalanmasıdır. Bu sebeple elektronik gönderme tekniği gereği mezkûr
ekin yapılması zorunluluğu duyulmuştur.
Sayfa: 73
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Adaletsizlik ve yalancılık ve açgözlülük karşısında
dürüstlük, gerçek ve merhamet için
sesinizi yükseltmeye hiçbir zaman korkmayın.
Eğer dünyanın dört bir yanındaki tüm insanlar … bunu
yapsalardı,
bu dünyayı değiştirirdi.
William FAULKNER
Never be afraid to raise your voice for
honesty and truth and compassion
against injustice and lying and greed.
If people all over the World ... would do this,
it would change the earth.
William FAULKNER
Sayfa: 74
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
Sayfa: 75
Savunuculuk ve Demokratik Katılım Ders Notları
Eray AKDAĞ
SAVUNUCULUK VE DEMOKRATİK KATILIM
DERS NOTLARI
ERAY AKDAĞ
ANKARA ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ
AVRUPA BİRLİĞİ VE ULUSLARARASI EKONOMİK İLİŞKİLER ANA BİLİM DALI
YARI ZAMANLI ÖĞRETİM GÖREVLİSİ
E R A Y
A K D A Ğ
K İ T A P L I Ğ I
22 Nisan 2015
ISBN: 978-605-65406-0-8