Sayı 9 / 2012 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Transkript
Sayı 9 / 2012 - Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi
Sayı 9 / 2012 Başkent Üniversitesi Hastanesi yayınıdır. Okuyucu Köşesi için mail adresimiz okurkosesi@baskent-ank.edu.tr SAĞLIKTA ADRES BAŞKENT Sağlık ve Magazin Dergisi Sahibi Başkent Üniversitesi Hastanesi Adına Başhekim Prof. Dr. Ali HABERAL Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Melek ALKAN ÇAKMAK Editörden... 4 Eylül 1980 Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı kuruldu. 12 Mart 1982 Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na ait Hemodiyaliz Merkezi açıldı. Tasarım Uygulama Ses Reklam Baskı Cem Veb Ofset Alınteri Bulvarı No:29 Ostim / ANKARA Tel: 0.312.385 37 27 Yayın Türü Yerel Süreli Yayın Basım Tarihi 05/11/2012 İdare Adresi Maresal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr Yukarıdaki bu iki tarih aynı zamanda Başkent Üniversitesi Hastaneleri’nin temellerinin atılmaya başlandığı zamanlardır. Yani, diyaliz merkezlerinin sayısının bir elin parmaklarını geçmediği, transplantasyonun (organ nakli) ise henüz yapılmadığı dönemlerdir. İşte sizlere bu sayıda, 6 farklı şehirde yer alan tam teşekküllü hastanelerimizde verdiğimiz hizmetin çıkış noktasını oluşturan diyaliz hizmetlerinin sunulduğu merkezlerimizi tanıtmak istiyoruz. Sağlık camiasındaki köklerimizi geçmişimizden aldığımız güçle sizlere bir kez daha hatırlatarak, Türkiye’nin 12 farklı noktasında hizmet veren bu merkezlerimizin hangi koşullarda hayata geçtiğini göstermek istiyoruz. Bu çalışma; Amerika’dan doktora eğitiminden dönen genç doktor Haberal’ın, meslektaşlarıyla birlikte, ülkesine hizmet edebilmek için tüm imkansızlıklara karşın çıktığı yolculuğun kısa bir özetini, Diyaliz Merkezlerimiz üzerinden yapıyor. Türkiye’nin 1970’li yıllarının zorlu koşullarında, yoktan varedilen, azmin ve insanlığa hizmet etmenin heyecanını yaşayan bir avuç insanın emeğinin günümüzde geldiği noktayı göstermesi açısından önemli bir doküman niteliği taşıyan bu çalışma, diyaliz makinelerine bağlı hastalarımız için kalıcı çözümün; mutlaka bağışlanan organlarla yapılacak organ nakileriyle sağlanacağının altını bir kez daha çiziyor. Ülkemizde halen yaklaşık 65 bin civarında kronik böbrek yetmezliği nedeniyle hemodiyalize bağlı hasta olduğu biliniyor. Bu rakamın 2016 yılında ise 115 bin dolaylarına yaklaşması bekleniyor. 30 yılı aşkın bir süredir, bu denli yaygın bir halk sağlığı sorunu olan Kronik Böbrek Yetmezliğine yönelik tedavi olanaklarını hastalarımıza en kaliteli şekilde sunan Başkent Üniversitesi Hastaneleri bünyesinde hizmet veren Diyaliz Merkezlerimizi tanıttığımız bu özel sayımızda, doktorlarımız da böbrek yetmezliği ve diyalizle ilgili süreçleri ve bilinmeyenleri anlattı. Diyaliz aşamasını sorularla açıklarken konuyu beslenme ve sosyal yaşam bağlamıyla da ilişkilendirerek sizleri bilgilendirmek istedik. Ayrıca bu hastalıkla mücadele eden hastalarımızın, yaşam sevinçlerini kaybetmemeleri için diyaliz merkezlerimizde düzenlediğimiz etkinliklerden de çeşitli fotoğraflar paylaştık. Son olarak; tüm okurlarımıza hastalıklardan uzak sağlık dolu günler geçirmelerini dilerken, bu hastaları hayata tekrar bağlamanın tek yolunun yapacağınız organ bağışları olduğunu hatırlatmak istiyoruz. Hayata duyarsız kalmamak için sizleri organ bağışına davet ediyoruz. Melek ALKAN ÇAKMAK NEREDEN NEREYE… Hacettepe Üniversitesi Hastaneleri Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki uzmanlık eğitimim süresince, genel cerrahi yanı sıra Karaciğer Transplantasyonu ile Yanık Tedavisi çok ilgimi çekmiş ve bu konuda çalışmalar yapmıştım. Bu nedenlerle uzmanlığımdan sonra Hacettepe Üniversitesi’nden görevli olarak 3 Şubat 1973’te Amerika’ya gönderildim. Önce Galveston’daki (Texas) Shriner’s Yanık Ünitesi ve John Seally Hastanesi’ndeki Yanık Ünitesinde daha sonra da 1 Ocak 1974’te Denver’a giderek Colorada Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon Merkezi’nde böbrek ve karaciğer transplantasyonları konusunda üst ihtisasımı tamamlayıp, 1 Temmuz 1975’de belgelerimle Hacettepe Üniversitesine döndüm. Çalışmalara başlayarak Böbrek Transplantasyonu için olanakları araştırdım. Bu konuda Genel Cerrahi Anabilim Dalı’ndaki çok değerli hocalarım Prof. Dr. Hüsnü Göksel, Prof. Dr. Yılmaz Saraç ve Prof. Dr. Nevzat Bilgin’in desteğini aldım. Kendilerini rahmet ve şükranla anarken Sn. Prof. Dr. Esat Hersek’e de teşekkür ediyorum. Transplantasyonun yanı sıra diyaliz imkanlarını da araştırdım. Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Erişkin diyaliz sorumlusu Prof. Dr. Ali Gürçay idi. Ondan sonra Prof. Dr. Şali Çağlar da geldi. Çocuk tarafının sorumlusu ise, merhume Prof. Dr. Ümit Saatçi ve Prof. Dr. Ayfer Gür idi. Türkiye genelinde ise; Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde diyaliz üniteleri olduğunu, bunların dışında olmadığı bilgilerini edindim. Buna karşın kronik böbrek hastaları çok fazlaydı.. Transplantasyon ise hiçbir yerde yapılmamaktaydı. Bunu başlatmak için bütün kapıları çalmaya başladım. İlk görüştüğüm kişilerin başında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Dahili Bölüm Başkanı merhum Prof. Dr. Hasan Telatar vardı. Hasan ağabey benim gibi Rize/Pazar’lı olduğu ve yakından tanıdığım için büyük ümitle kendisini ziyaret ettim. Amerika’da yaptığım bütün çalışmaları, belgeleri hepsini gösterdim. Sonunda bana döndü: “Mehmet kardeşim, bunlar çok güzel şeyler. Yap ve göster.” dedi. Bu morali alarak doğru sayın Prof. Dr. Mithat Çoruh’a gittim. Mithat Bey de, İhsan Bey’le görüşelim deyince Çocuk Hastanesi’ndeki 3. kattaki odasında kendisini ziyaret ettik. Ben yine bütün belgeleri, dosyaları götürmüştüm. Hocam beni dinledi, sonunda “tamam” dedi. “Sen bu işi yapacaksın, seni Çocuk Nefrolojisi’ne Konsültan Hekim tayin ettim” dedi. Çok heyecanlandım, çünkü kapılar açılmaya başlamıştı. İhsan Hocam devam etti: “Ne kadar zamanda yapabilirsin?” diye sorun- ca ben de “Birkaç ilaç gerekli, onları temin edebilirsek 2 ayda yapabilirim.”dedim.” 6 ayda yap, seni alnından öpeceğim. Bahsettiğin bu ilaçlar Glaskow’da var mı? “ dedi. Ben de olduğunu söyleyince, cebinden çek defterini çıkardı ve bana 50 sterlinlik çek verdi. Ben de hiç vakit kaybetmeden ilaçları getirttim. Bu arada cerrahi araştırma merkezinde oluşturduğum ekiple böbrek transplantasyonu hazırlıklarına başlamıştık. Ekipte, bugünlere gelmemize önemli katkıları olan Prof. Dr. Yılmaz Saraç, Prof. Dr. Nevzat Bilgin, Prof. Dr. Nebil Büyükpamukçu, Prof. Dr. Mualla Karamehmetoğlu, Doç. Dr. Gülnaz Arslan, Dr.Cihangir Çelik olmak üzere arkadaşlarımız vardı. Amerika’da öğrendiğim her şeyi arkadaşlara uygulamalı olarak gösterdim. Hemşireler dahil bütün ekip hazırdı. Nefroloji bölümünde Prof. Dr. Ümit Saatçi ve Prof. Dr. Ayfer Gür’ün takip ettiği Bahtiyar Çalışkan transplantasyon için aday olarak belirlendi. Bir akşam Dr. Ayfer Hanım ile Çalışkan ailesini Yenimahalle’deki evlerinde ziyaret ettik. Ayfer Hanım beni tanıttı. Anne Mürvet Hanım, Baba Mehmet Bey ile Bahtiyar ve ailenin diğer fertleri de orada bulunuyordu. Ben kendilerine kronik böbrek hastalığının en etkin tedavisinin böbrek transplantasyonu olduğunu söyledim. Anne Mürüvvet Hanım hiç tereddüt etmeden: “Doktor Bey, benim böbreğim eğer oğlumu kurtaracaksa gerekeni yapın” diye cevaplayınca hastamızı ertesi gün hastaneye yatırdık ve gerekli hazırlıklar yapıldı. Ameliyat, 3 Kasım 1975 Salı günü, Hacettepe Hastanesinin 18 ve 19 numaralı ameliyathanelerinde ilk akrabadan böbrek transplantasyonunu gerçekleştirdik. Yüceler yücesi Allah yardım etti ve hiçbir problem olmadan ameliyatı tamamladık. Mürvet Hanımı servise, Bahtiyar’ı da Genel Cerrahi’nin Yoğun Bakım departmanı olan bölümüne aldık. İki yatak koydurdum. Birinde Bahtiyar, birinde de ben günlerce yattık. İhsan Hocam’a söz verdiğim gibi görüşmemizden sonraki ikinci ay sonunda 6 ayı beklemeden transplantasyonu gerçekleştirmiştik. İhsan Bey zemin kat koridorunda beni gördü, kucakladı ve alnımdan öptü. Aslında hocam bir bakıma kendini kutluyordu. Hacettepe’yi ve hastaneleri kuran İhsan Doğramacı hocamı ne kadar rahmet ve şükranla ansam haklarını ödeyemem. İşte o imkanları ortaya koyan, benim önümü açan çok değerli büyük insan Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı rahmet ve de şükranla anıyorum. Tıp’ta eski çağı kapatmış, yeni çağı başlatmış, geleceğe zemin hazırlamıştır. İşte o kurumda yetişip, Amerika’daki eğitimimle pekiştiren ben, yüceler yücesi Allah nasip ettiği için, birtakım ilklerin altına imza atabildim. Bu ilk başarılı ameliyat ile de transplantasyonun kapıları açılmış oluyordu. Ama kapıların arkasında esas problemler bizi bekliyordu. Ülkemizde çok fazla kronik böbrek hastası olmasına rağmen Hemodiyaliz sadece birkaç üniversite hastanesinde bulunmaktaydı. Dolayısıyla hastalara günlerce hatta aylarca sonrasına randevu veriliyor, zaman zaman da yaşlı hastalara transplantasyon yapılıp yapılmayacağı tartışılıyordu. Bu duruma cevabım şu olmuştur: “Bu kişiler sizin anneniz-babanız olsa ne yapmayı düşünürdünüz? Kendinizi onların yerine koyarak tartışınız.” Bununla birlikte, Transplantasyonla ilgili olarak yasa yoktu. Ben ameliyatları muvafakatname ile yapıyordum. Transplantasyonları sadece birinci derece akrabalar arası yapabiliyorduk. Bütün bu nedenlerle birçok hasta tedavi edilemiyor, çok az bir grup yurt dışına giderek tedavi olabiliyordu. Halkımızın diyaliz ve transplantasyon hakkında bilgisi yok denecek durumdaydı. Diyaliz makine ve malzemeleri adeta tekel durumunda ithal ediliyordu. Özet olarak; yapılması gerekenler görünenlerden daha çoktu. Ama öncelik elbette ki meslektaşlarımızın eğitiminden geçiyordu. Sonra diyaliz ve transplantasyonun bilinirliliğinin sağlanmasından geçiyordu. Başta üniversiteler, Diyanet, Sivil Toplum Kuruluşları ve medyayı bilgilendirmek için yoğun çalışma gerekiyordu. Ben ve arkadaşlarım bir taraftan transplantasyonlara devam ediyor diğer taraftan da diğer problemlerin çözümü için çalışıyorduk. Bu arada Hacettepe Hastanelerinde Transplantasyon Ünitesi ile Yanık Ünitesini kurdum. Ayrıca “Diyaliz ve Transplantasyon Derneği” ile “Diyaliz Transplantasyon Hemşireleri Derneği”ni de kurdum. Transplantasyonun sadece birinci derece akrabalardan yapılması sorunlardan bir diğeriydi. Halbuki başta Amerika olmak üzere dünyada bazı ülkelerde ölen insanların organlarını kullanarak birçok insan yeniden yaşam kazanıyordu. Denver’da çalışırken yılda 150 kadar böbrek 25’ten fazla da karaciğer transplantasyonu yapıyorduk. Ölen insanların organlarının hastaların tedavisinde kullanıldığını gösterirsem, yasal çalışma yapılabilirdi. Bunu Hollanda da, Leydin’de kurulmuş olan “Eurotransplant”daki arkadaşlarımla görüştüm. Orada ölen insanlardan transplantasyon için alınan ama uygun alıcı bulunamayan yani kan grubu, doku grubu uygun olmayan böbreklerden göndermelerini istedim. Bizimkilere uyarsa testlerini burada yaptıracaktım. Bir başlangıç olacaktı… 10 Ekim 1978, saat: 17.00’de Eurotransplant’tan, ellerinde bir böbrek olduğu haberi geldi. Saat 21.00 de İstanbul’a hareket edip böbreği alarak Ankara’ya geldim. İmminoloji Laboratuarında testler yapıldı. Hastamız Erol Emeksizoğlu’na ameliyatı o gece gerçekleştirdim. Böylece ülkemizde ilk kadavra böbrek transplantasyonu yapılmış oldu. O zaman kadar böbreğin soğuk saklama zamanı 12 saati geçen böbrekler kullanılmıyordu. Kadavradan alınan böbreklerin saklanma süresi 111 saat 54 dakika, hatta bir hastamda 118 saate kadar +4 derece ve özel sıvılarda canlılığını koruyabildiğini gösterince bütün transplantasyon merkezlerine yazı göndererek kullanmadıkları böbrekleri bana göndermelerini istedim. Avrupa ve Amerika’daki merkezler yoğun böbrek göndermeye başladı. Öyle zaman oldu ki, günde 4-5 böbrek taktık. Yaptığımız bu çalışmalar ölen insanların böbreklerinin hastaların tedavisinde kullanıldığını gösterdi. Bu çalışmalardan sonra Diyanet İşleri Başkanlığını, Televizyonu, Sivil Toplum Örgütlerini ve yazılı basını devreye soktuk. Merhum Rize senatoru Talat Doğan, Halen mütevelli heyet üyemiz Behiç Sonbay başta olmak üzere TBMM’ne (O dönemde senato ve meclis vardı) “Organ ve Doku alınması, Saklanması ve Transplantasyonu”yla İlgili 14 kişinin imzasıyla yasa teklifi verdirttim. Konuyla ilgili yoğun komisyon toplantıları oldu. Bire bir o toplantılara katıldım. Kadavra böbreği taktığım hastaları götürdüm gösterdim. Sonuç olarak hem TBMM hem de senatodan geçen tasarı, 3 Haziran 1979’da, 2238 sayılı yasa olarak Resmi Gazetede yayınlandı ve yürürlüğe girdi. İlk uygulanmasını da yine biz, Eskişehir yolunda motorsiklet kazası sonucu Hacettepe Acil Servisinde beyin ölümü teşhisi konan bir hastamızın böbreğini alarak Karslı Musa’ya 27 Temmuz 1979’da takarak, ilk yerli kadavra böbrek transplantasyonu gerçekleştirilmiş oldu. Çalışmalarımız yoğun devam ederken bazı hastalarımızın transplantasyon konusuyla ilgili ilaçlarını aldıkları, bazılarının maddi yetersizlikleri nedeniyle diyaliz tedavilerini yapamadıklarını, bazılarının sosyal güvenliği olmadığı için transplantasyon yaptıramadıklarını gözlemledim. Benzer durumu yanıklı hastalarda da gözlediğim için bir vakıf kurmaya karar verdim. 4 Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfını kurdum. Bu sırada Sn. Ali Rıza Uzuner, kronik böbrek hastalığı olan bir hastasını bana getirdi. Hastayı muayene ettim. Diyaliz ve transplantasyon gerekiyordu. Diyaliz imkanlarının ne kadar sıkıntılı olduğunu Ali Rıza bey’e anlattım. Diyaliz makinesi ihtiyacı olduğunu söyledim. Türkiye’de olup olmadığını sorunca ilgili kişiyle görüşerek o dönemde “TRAVENOL” hemodiyaliz makinelerinin olduğunu öğrendim. Fiyatının oldukça yüksek olmasına rağmen Ali Rıza Bey, merhum Hikmet Kurşunoğlu ile görüşerek birkaç gün içinde makine alındı. Diyaliz yapmaya başladık. Bu arada iki elemanı da diyaliz konusunda yetiştirdik. Bu sırada Almanya’dan bize gelen kronik bir böbrek hastasının ailesi aynı makineden alarak vakfa bağışladı. Bağışlanan iki makineyi de aynı odaya kurdurdum. Bu şekilde 2 makineli hemodiyaliz ünitesini, Transplantasyon ünitesinde kurmuş oldum. Serap Hemşire ve sağlık memuru Mustafa Panayır makineleri çalıştıran kişilerdi. Hasta sayısı giderek arttığı için yer problemi olmaya başladı. Artık müstakil bir diyaliz merkezi zorunlu olmaya başlamıştı. Yer aradım. Nihayet Bahçelievler 6.caddedeki yeri keşfederek vakıf adına sordum aldım. Gerekli tadilatları yaptık. İlk kez bir vakfa ait hemodiyaliz merkezi 12 Mart 1982’de açılmış oldu. Danışma meclisi başkanı merhum Merhum Prof. Dr. Şadi Irmak, Devlet Bakanı ve vakıflardan sorumlu merhum Mehmet Özgüneş ve Cici Anne ile açılışını yaptık. Bu merkeze başta İstanbul, İzmir ve Adana olmak üzere Türkiye’nin her yerinden yoğun hasta akımı oldu. Fakat hastalarımız mesafe sıkıntısı yaşıyordu. Özellikle İstanbul, Adana ve İzmir’den gelen hastalarımızın yoğunluğu ve talebi nedeniyle zorunlu olarak, buralarda da diyaliz merkezleri açmak zorunda kaldık. Zamanla kendi ilçemiz Rize/Pazar Devlet Hastanesi’nde ve daha sonra da Elmalık Köyü’nde (Yalova) hemodiyaliz merkezleri kurduk. Bunlar da ilkler arasındadır. O dönemde diyaliz malzemelerinin yurtdışından temin edilmesi aşamasında emekleri geçen dönemin Gümrük Bakanı Sayın Prof. Dr. Ali Bozer’e çok teşekkür ederken, merhum Cemal Erbay’ı da rahmet ve şükranla anıyorum. Ayrıca merhum Cici Anne, Nazmi Kalafatoğlu’nu da rahmet ve şükranla anıyorum. Nihat Ekşi, Ali Yıldız, Mevlüt Hamzaoğlu, İlhan Sonbay, Ahmet Ate, Seyit Yıldırım, Kazım Turnaoğlu ve katkısı olan herkese çok teşekkür ediyorum. Vakıf üyelerimize, Sayın Ayla Hatırlı’nın katkılarına, Mümtaz Sütlaş’ın emeklerine, Hayri Öztürk ve Mustafa Birben’in yorulmayışına teşekkür ediyorum. O dönemde beraber çalıştığım herkese Sn. Sn. Kamil Şeşen, Sn. Kutlu Türker, Sn. Ünal Ege ve diğerlerine de çok teşekkür ediyorum. Burada bütün çalışmalarımda daima beraber olduğum, kendisine hep ağabey diye seslendiğim çok değerli insan merhum Prof.Dr. Nevzat Bilgin’e en içten rahmet ve şükran duyguları besliyorum. Keza değerli hocam merhum Prof. Dr. Hüsnü Göksel’i de en derin rahmet duygularıyla anıyorum. Bütün bunların yanı sıra daima ülkemiz tıbbına çağ atlatan büyük insan, insanlardan yardımını esirgemeyen merhum hocam Prof. Dr. İhsan Doğramacı’yı bir kez daha şükranla anıyorum. Burada yazdıklarım, yapılan çalışmalardan adeta satırbaşlarıdır. Bu konuda, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile çok önemli çalışmalar yaptık, geceler düzenledik. O geceler çok renkli geçerdi. Cici Anne, Halit Kıvanç, Sayın Necmettin Karaduman, Mevlüt Hamzaoğlu, Nihat Ekşi, Ali Yıldız, Merkez Bankası Başkanı Osman Şıklar, Büyükhanlı’lar bu konuda katkı sağlayanlardır. O eserleri, o değerli insanların özverisi ve de güvenine borçluyum. Bir kez daha aramızdan ayrılanları rahmetle, beraber olduklarımızı da şükranla anıyorum. ORGAN NAKLİ VE YANIK TEDAVİ Prof. Dr. Mehmet HABERAL Başkent Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal, 1944 yılında Rize ilinin Pazar İlçesi, Şubaşı (Haçapit) köyünde doğdu.1967 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu ve 1971 yılının Ekim ayınına Genel Cerrahi Uzmanı oldu. 1973 yılında Galveston, Teksas ‘da Shriner’s Yanık Enstitüsünde ve John Seally Hastanesinde fellow olarak çalıştı. 1 Ocak 1974’den 30 Haziran 1975’e kadar Colorado Üniversitesi Tıp Fakültesi Transplantasyon Merkezinde fellow olmak üzere çalıştı. Aynı yıllarda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahı Bölümüne bağlı olarak Yanık ve Transplantasyon Ünitesi’ni kurdu. 3 Kasım 1975 tarihinde Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümü’nde, Türkiye’de ilk kez annesinden 12 yaşındaki bir çocuğa, akrabalararası böbrek naklini gerçekleştirdi. 1976 Hacettepe Üniversitesi Genel Cerrahi Doçenti olan Haberal, 10 Ekim 1978’de Avrupa Transplantasyon Birliği’nden (Eurotransplant) sağlanan ölü böbrek ile Türkiye’de ilk defa kadavradan böbrek transplantasyonununu gerçekleştirdi. Alanında birçok ilke imza atan Haberal, 2238 sayılı “Organ ve Doku Alınması , Saklanması, Aşılanması ve Nakli” yasasının hazırlanıp, 3 Haziran 1979’da yürürlüğe girmesine de öncülük etti. Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nı kurdu ve 2 yıl sonra Mart 1982’de, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’na bağlı Hemodiyaliz Merkezi’ni açtı. 8 Aralık 1988’de Kuzey Afrika, Orta Doğu ve Türkiye’de ilk kadavradan karaciğer naklini gerçekleştirdi. 1990 Ekim ayında Türkiye Organ Nakli Derneği’nin kurucu üyesi ve başkanı oldu. Alanında birçok ilk gibi 1990 yılı 15 Mart’ında Kuzey Afrika, Ortadoğu, Avrupa ve Türkiye’de ilk kez çocuklarda canlıdan segmental karaciğer naklini gerçekleştirdi. 24 Nisan 1990’da Dünya’da ilk kez yetişkinlerde canlıdan segmental karaciğer naklini gerçekleştirdi. 16 Mayıs 1992’de Dünya literatüründe ilk kez yapılan bir uygulamayla aynı vericiden, aynı anda hem kısmi karaciğer naklini, hem de böbrek naklini gerçekleştirdi. 1992 Nisan ayında “New York Academy of Sciences” üyeliğine seçildi. 14 Eylül 1993’te Başkent Üniversitesi’ni ve Haberal Eğitim Vakfını kurdu. 1999 yılında Orta Doğu Yanık ve Yangın Afetleri Derneği’ni kurdu. Eylül 2006’da ISBI (International Society of Burn Injuries/ Uluslararası Yanık Derneği)’nin Brezilya’daki Uluslararası Yanık Kongresinde bu kuruluşa başkan seçilmiştir. 31 Aralık 2009 itibariyle1832 böbrek, 344’den fazla karaciğer nakli yaptı. 22’den fazla ulusal ve uluslararası bilimsel kongre düzenledi. 35 ulusal ve uluslararası tıp derneği üyesidir. 1428 Türkçe ve İngilizce bilimsel yayının yanı sıra 2 İngilizce, 4 Türkçe kitabı bulunmaktadır. 20 Mayıs 1932 tarihinde Artvin, Arhavi’de doğdu. 1956 yılında Istanbul Üniversitesi Tıp Fakültesini bitirdi. Genel Cerrahi uzmanlık eğitimini Aultman Hospital, N.E. Ohio State College of Medicine, Canton, Ohio Amerika Birleşik Devletleri’nde 1959-1965 yılları arasında tamamladı. 1967-1995 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalında görev yaptı. Doçent ve Profesörlük kadrolarını burada aldı. 1978-1985 yılları arasında Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı yaptı. 1994 yılında Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev yapmaya başlayan Dr. Bilgin aynı tarihten itibaren Cerrahi Bölümler Başkanlığı, Genel Cerrahi Anabilim Dalı Başkanlığı, Tıp Fakültesi Dekanlığı ve Rektör Yardımcılığı ile Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı, Türkiye Organ Nakli Derneği, Deneysel ve Klinik Araştırmalar Derneği, Türkiye Yanık ve Yangın Afetleri Derneği, Transplant Olimpiyatları Derneği Kurucu Üyeliği ve yönetim Kurulu Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Yerli ve Uluslar arası çeşitli derneklerin kurucu üyeliği ve başkanlığını yapmış, çok sayıda dernekte de üye olarak yer almıştır. 5 Şubat 2005 tarihinde aramızdan ayrıldı. Prof. Dr. Nevzat BİLGİN VAKFI KURUCU ÜYELERİ 1919 yılında Bandırma’da doğdu. 1943 yılında İstanbul Üniversitesi’nden mezun oldu. 1950 yılında Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde Genel Cerrahi Uzmanı,1956 yılında Üniversite Doçenti oldu. 1956-1960 yıllarında Amerika Birleşik Devleti Columbia Üniversitesi’nde Kanser Cerrahisi ve Cerrahi Patoloji eğitimi gördü. Yurda dönüşünde Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Bölümüne Doçent olarak girdi. 1961-1965 yıllarında Ahmet Andiçen Kanser Hastanesi’nin kuruluş, çalışma ve eğitimi ile görevlendirildi. 1965 yılında Hacettepe Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Profesörü oldu. 1986 yılında isteği ile emekliye ayrılarak o zaman Organ Nakli Hastanesi olan şimdiki Başkent Üniversitesi’ne geçti. 2002 yılında aramızdan ayrılana kadar Başkent Üniversitesi’ndeki mesleğini sürdürdü. Prof. Dr. Hüsnü GÖKSEL 28.02.1926 tarihinde Çaykara İlçesi Soğanlı Köyünde doğdu. 1947 yılında, İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesini bitirdi. İlk memuriyetinde Trabzon Orman İşletmesinde; Merkez Orman Bölge Şefliği Geçici görevli olarak da Artvin Orman İşletmesinde çalıştı. 1950 yılında askerliğini Yedek Subay olarak Çubuk’ta tamamlayıp, Artvin Orman İşletmesi Merkez-Hatıla Orman Bölge Şefliği görevine atandı. 4489 Sayılı Kanun gereği, görgü ve bilgiyi artırmak amacı ile açılan Devlet imtihanını kazanarak üç yıl için 1953 yılında İsveç’e gönderildi. İsveç’te Kraliyet Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nde Eğitim ve Araştırma görevlerinde, eğitimde ağırlıklı olarak kullanılan Matematik-İstatistik Metotlar, İşçi-İşveren-Devlet İlişkileri konularında Mastırını yaparak 1957 yılı sonunda ülkeye dönerek Ormancılık Araştırma Enstitüsü’nde kendi kurduğu Matematik-İstatistik Bölüm Başkanlığı’na atandı. Ormancılığımızın gelişmesi ve kalkınması konularında bilimsel çalışma ve değerlendirmelerde bulundu. CHP’den 1961 yılında Trabzon Milletvekili olarak seçildi. 1971-1973 yılları arasında, 3. dönem milletvekilliği görevi esnasında Çalışma Bakanlığı görevlerinde bulundu. Karadeniz Bölgesinin kalkınmasını amaçlayan Karadeniz’in Özelliklerini Koruma Kulübü Derneği’ni kurdu. Evli ve iki kız babasıdır. İsveççe ve İngilizce bilmektedir. Neşredilmiş yazıları ve mesleki yayınları vardır. Ali Rıza UZUNER 1934 yılında Rize’nin Pazar İlçesinin Subaşı Köyü’nde doğdu. İlköğrenimini Subaşı’nda, Orta öğrenimini Pazar’da tamamladıktan sonra İstanbul’da Deniz Astsubay Okulu’nda okudu. 1954’te mezun oldu. 26 sene orduya hizmet etti. Sayın Mehmet Haberal ile kurduğu Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfının hastaneye dönüştürülmesiyle birlikte uzun yıllar hastane müdürü olarak görev yaptı. Halen Başkent Üniversitesi İnşaat ve İmalathaneler Daire Başkanlığı görevini yürütmektedir. Mustafa BİRBEN SENE: 1982 Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri Prof. Dr. Mehmet HABERAL 1980 yılında Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfını kurduktan sonra, 1981 yılında başlatılan diyaliz çalışmaları 2 katlı, bahçeli bir binada tamamlandığında takvimler 1982 yılını gösteriyordu. Yalovalı emekli bir sağlık memuru olan rahmetli Ayşe Mukadder KOÇALI hanımefendinin katkılarıyla 5 adet Travenol markalı diyaliz makinasıyla diyaliz başladı. Cici Anne olarak hitap ettiğimiz bu hayırsever vatandaşımız; Kurtuluş savaşı yıllarında Trakya ve İstanbul’dan Anadolu’ya cephane taşımış, son derece aktif, kültürlü bir Cumhuriyet ka- dınıdır. Prof. Dr. Mehmet HABERAL’ın diyaliz hastalarına sunacağı hizmetin başlangıcında bu vefakar Türk kadınının emeği söylenmeden geçilemez. Bugün son derece modern tesislerde sunduğumuz diyaliz hizmetlerinin en büyük salonlarından birine “CİCİ ANNE DİYALİZ SALONU” adı verilerek, bu muhterem kişinin adı yaşatılmaya çalışılmaktadır. Diyalizin çok yaygın olmadığı o tarihlerde ne diyaliz teknolojisi ne de konu hakkında eğitimli insan sayısı yeterliydi. İmkanlar da son derece kısıtlıydı. 15 hasta ile başlattığımız hizmetlerdeki tüm olumsuzluklara karşın herkes bitmek bilmeyen bir azimle çalışıyordu. Ülkemizde diğer diyaliz merkezlerinin kurulmasında da katkıları bulunan çok değerli hocamız Sn. Prof. Dr. Mehmet HABERAL gündüzleri Hacettepe Üniversitesi’nde çalışırken, akşamları da diyalizde hasta alıyordu. İş ayrımı gözetmeksizin bir avuç insanla başlatılan çalışmaların bugün 12 değişik lokasyonda hizmet veriyor olması, yapılan işin ve ekibin nasıl sağlam temellere dayandığının göstergesidir. Kurucu rektörümüz Sn. Prof. Dr. Mehmet Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 11 HABERAL ve hastane müdürümüz Sn. Mustafa BİRBEN ile birlikte, gerektiğinde sabahlara kadar bizimle birlikte çalışırdı. O yıllarda henüz mesleğinin başında, gencecik bir asistan doktor olan, Başhekimimiz Sn. Prof. Dr. Ali HABERAL da emeğini diyaliz hastalarından esirgememiştir. Bu çalışmalar arasında; Sn. Efrayim GÜLTEKİN’in, Sn. Ecz. Münire TURAN’ın, Sn. Ecz. Ayşegül HABERAL’ın hizmetlerini belirtmeden geçemeyeceğim. Hemşirelerimiz; Gülsarı Gürsoy, Bahri Aytaç, Melahat Ateş, Şerife Tatar, Nevin Demirel, teknisyen Sadık CEYLAN ve daha isimlerini sayamadığımız nice emektar çalışanın omuzlarında yükselmiştir bu yapı… Her ne kadar zorluklar ve mücadeleler içinde geçse de, o yıllarda, Sn. Haberal Ortadoğu ve Türk Cumhuriyetlerine diyaliz tedavisini yaygınlaştırmış, bu ülkelerden doktor ve hemşireler diyaliz sertifikası için ülkemize gelmeye başlamışlardı. Azimle çıkılan yolda, 1986 yılında inşaatı bitirilen ve halen hizmette bulunan 5 katlı A Blok tamamlanmış ve diyaliz makinası sayısı artırılarak yataklı tedaviye geçilmiştir. Türkiye Organ Nakli ve Haberal Eğitim Vakfı katkılarıyla 1993’te Başkent Üniversitesi Hastanesi’nin kurulmasıyla birlikte yapı tamamlanmış ve hizmetler bir bütün olarak sunulmaya başlanmıştır. ve et bakanıeş ve l v e d , l a r e Hab zgün aliz r. Mehmetmerhum Mehmet Ö iy .D f o r P . e il Hemod lu Sn ) m e u n r o n s A n i a ic vakıflardadder Koçalı (C or. Sn. Muknin açılışını yapıy Merkezi’ 1982 yılında başlatılan ve bugün birçok ilde, son derece teknolojik cihazlarla hizmet veren bir yapıya dönüşen Diyaliz Merkezlerimizde değişmeyen tek şey, yola çıkış amacımızdır. Aynı amatör ruh ve heyecanla hastalarımıza hizmet etmeye devam ediyoruz. Her ne koşulda olursa olsun pes etmeden çalışmayı öğrendiğimiz kurucumuz Sn. Mehmet HABERAL’ın açmış olduğu yolda çalışmalarımıza devam edeceğimizin altını çizerek, tüm hastalara şifa dilerim. Semiha Kaya Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Ümitköy Diyaliz Merkez Müdürü Hastane müdürümüz Sn. Mustafa Birben ve Diyaliz Sorumlumuz Sn. Semiha Kaya, diyaliz merkezi sağlık çalışanları ile birlikte... FOTOĞRAFLARLA DÜNDEN BUGÜNE... 4 Eylül 1980’de Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nı kuran Sn. Prof. Dr. Mehmet Haberal, 12 Mart 1980’de, bu binada, Hemodiyaliz Merkezi’ni açarak diyaliz hastalarına hizmet vermeye başladı. Hemodiyaliz Merkezinde tedavi olan hastalarımıza yapılan vizitten bir görüntü. “1975” Yılında canlıdan canlıya ilk böbrek nakli yaptığımız hastamız Bahtiyar Çalışkan, annesi Mürvet Hanım, Babası Mehmet Bey ile birlikte... “1984” Ecz. Ayşegül Haberal, Ecz. Münire Turan,Cici Anne ile birlikte... Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri Başkent Üniversitesi Hastanesi / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Bilim insanı Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal farklı tarihlerde mikroskopunun başında... Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal’ın yapmış olduğu diyaliz çalışmaları yurt dışında bir çok hekime öncü olmuştur. Yabancı bir doktor heyeti ziyareti. Diyaliz etkinlikleri kapsamında düzenlenen bir geceden... 13 FOTOĞRAFLARLA DÜNDEN BUGÜNE... Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı ile yapılan diyaliz hastalarına yardım sağlama amaçlı düzenlenen gecelerden birinde Halit Kıvanç ile birlikte... Sn. Nevzat Bilgin, Sn. Mehmet Haberal, Sn. Halit Kıvanç,Cici Anne, Sn.Necmettin Karaduman ve Sn. Nazmi Kalafatoğlu diyaliz etkinlikleri gecesinde Hastanemizin şu anki başhekimi, kardeşi Sn. Ali Haberal ile birlikte yine yardım gecelerinden birinde. Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Sanatçı Kamil Sözmez’in diyaliz hastalarına düzenlenen gecelere katkısı her zaman şükranla anılacaktır. Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal servis vizitlerinden birinde... Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal ve hastalarımız... Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Hastanesinin açılış töreninden Sn.Mimar Uğur Turgut, Sn.Prof.Dr. Mehmet Haberal, Sn.Mimar Şükrü Seyhan, Sn.Mustafa Birben, Sn. Süleyman Atasoy,ve Elektrik Müh. Sn Ekrem Pazarlı 15 FOTOĞRAFLARLA DÜNDEN BUGÜNE... Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal ve Cici Anne Diyaliz Ünitesi Sorumlusu Sn. Semiha Kaya ve çalışanlarımız. Yabancı bir heyet ziyareti sonrası çekilen fotoğraf... Sn. Prof.Dr. Mehmet Haberal, eski bakan Prof.Dr. Ekrem Pakdemirli ve eşi ile eski Başbakanlarımızdan Sn. Mesut Yılmaz ve eşi ile birlikte... Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı Üniteleri Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Hastanemizin ilk hali, Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Hastanesinin açılışı. 2011 yılına kadar kullandığımız diyaliz salonlarından bir görüntü... Ankara hastanemiz bünyesinde hizmet verdiğimiz diyaliz hizmetleri 2012 yılından itibaren Ümitköy semtindeki bu binada verilmeye başladı. Yeni hizmete giren diyaliz binamızdaki, salonlarından biri... 17 BÖBREK YETMEZLİĞİNİN BELİRTİLERİ NELERDİR? Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Kronik böbrek yetmezliğinin ilk belirtisi “Polidipsi” ( çok su içme ) “Poliüri” ( çok idrar çıkarma ) ve “Noktüri” (gece idrara çıkma ) biçiminde olabilir. Halsizlik, yorgunluk, baş ağrısı, iştahsızlık, özellikle sabah saatlerinde ortaya çıkan mide bulantısı, kusma, uykusuzluk, hafif bir nefes darlığı, ağızda kötü bir tat, inatçı hıçkırıklar, solukluk, göz fırlaklığı (egzoftalmi),görme bozuklukları, bilinç bozuklukları gibi belirtiler ortaya çıkabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinin kendisi, kalp yetmezliği yaratan bir etken olmamakla birlikte, kronik böbrek yetmezliği vakalarında yüksek tansiyon (hipertansiyon) ve kalp yetmezliğine oldukça sık rastlanmaktadır. tadır. Kronik böbrek yetmezliği hastalarına üremi geliştikçe, burun kanamalarına, deri dokusu içine kanamalara (deride kendiliğinden gelişen morartılar biçiminde belirirler) daha sık rastlanmaktadır. Yapılan incelemelerde bu hastaların kanama ve pıhtılaşma zamanlarının normal olduğu görülmüştür. Bu bulguya göre, hastalardaki kanama eğiliminin asıl sorumlusunun kılcal damarlardaki bozukluklar olduğu düşünülmektedir. İştahsızlık, sabah bulantıları, kusma, ağız içi, mide ve bağırsak ülserleri, özellikle kanlı ishaller üreminin ciddi boyutlara ulaşmış olduğu hastalarda sık rastlanan belirtilerdir. Ağız içi ülserlerinin, ağızda kötü tadı, mide bağırsak ülserlerinin nedeni, buralara ulaş- karoten benzeri bir madde birikmektedir, bu da deriye soluk-sarı bir renk kazandırmaktadır. Derinin soluk renginden sorumlu olan diğer etken de anemidir (alyuvarlardaki sayıca azalma) Kronik böbrek yetmezliğinde vücutta fazla miktarda biriken üre, ter bezlerine oradan da tere karışır. Bu durumda kronik böbrek yetmezliği hastalarının teri, idrar gibi kötü kokar. Uyku hali ve komaya kadar gidebilen bilinç bozuklukları ağır üremi vakalarında hemen hemen kural gibidir. Kanın sodyum miktarındaki azalma (hiponatermi) vücut asitliğinin artması (asidoz) ve vücut suyun azalması (dehidratasyon) komayı yaratan nedenlerdendir. Hiponatremi ve dehitratasyon kas kramplarına da neden Börek yetmezliğinin tanıolabilmektedir. Uzun süre sı kanda üre veya kreatiüremiden yatan hastaların sinin isimli maddelerinin nir liflerinde, “miyelin kılıfı” Kalbe Temiz Kalpten Atıklı/Kirli Kan Taşıyan ölçülmesiyle mümkünbozulabilir. Bu durumda sinir Kanı Taşıyan Ana Toplardamar Ana Atardamar dür. İdrar incelemesi, liflerinin sinirsel uyarıları iletradyolojik yöntemler, me zamanı uzamış bulunur. Sol Böbrek Sağ Böbrek kanın biyokimyasal inceKaslarda güçsüzlük zayıflık lemesi ve diğer laboratugelişir. var incelemeleri böbrek Üreter İdrar Taşır Akut kronik böbrek yetmezlikÜreter yetmezliğinin nedenini Beyine lerinde tedavi farklıdır. Böbrek Mesanenin Mesane İdrar Taşır anlamaya yöneliktir. Dolu Olduğunu yetmezliği tedavisi hastanın Bildiren Sinir özelliğine ve böbrek yetmezMesaneyi Kapalı Hastalarda gelişen Mesaneye liğine yol açan hastalığa göre Tutan Kas Yayılmasını ödemin en önemli neSöyleyen Sinir değişir. Tedavi kesinlikle bir Üretra denlerinden biri kalp doktor denetiminde olmalıyetmezliği ya da kan prodır. Tedavide en önemli nokteinlerinin azalmasıdır. ta eğer var ise kan basıncı düşüklüğü veya Kalp yetmezliğine bağlı olarak akciğerlerde mış olan ürenin amonyağa parçalanıp bu yüksekliğinin kontrol altına alınmasıdır. Besödem gelişmekte, bu da nefes darlığına neden amonyağında dokuları bozmasıdır. Bulantı ve lenme, sıvı ve tuz dengesinin sağlanması ve olabilmektedir. Kronik böbrek yetmezliğinin kusmanın önlenmesi vücudun sıvı-asit-sod- ilaçlar diğer tedavi yöntemleridir. bir döneminde kesinlikle yüksek tansiyon yum dengesinin düzeltilmesiyle gerçekleşir. Akut böbrek yetmezliği olan hastaların böb(hipertansiyon) gelişir. Böbrek yetmezliğinin Bu belirtiler hastanın diyalize alınması ile rekleri iyi ve yeterli tedavi ile genellikle düağırlaşmasıyla birlikte vücutta daha fazla tuz belirgin bir biçimde düzelmektedir. Kronik zelir. Böbrek yetmezliği ilerler ve kalıcı hale tutuluyor olması yüksek tansiyona bağlı retiböbrek yetmezliğinde, deri dokusuna kal- gelirse başka tedavi yöntemleri gerekir: na bozukluklarını geliştirebilir. Bu da yüksek siyum birikmektedir. Bu durum ise şiddetli 1-Diyaliz tansiyonun tedavi edilmesi gerektirmektedir. kaşıntılara neden olmaktadır. Kalsiyumun 2-Böbrek nakli Kronik böbrek yetmezliğinde anemi (alyuvarderide birikmesinin nedeni kronik böbrek larda sayıca azalma) hemen hemen kuraldır. yetmezliğinde gelişen parat hormon fazlalığı- Böbrek yetmezliğinde erken tanı ve tedavi Aneminin ağırlık derecesi ise kanda biriken dır. Bu gibi vakalarda günlük banyolar, bazen çok önemlidir. Günümüzde kullanılan ilaçlarüre ile doğru orantılıdır. Üremik hastalarda kaşıntının azalmasını sağlayabilmektedir. la, hastaların bilinçli olması ve kontrol atında (üremi=kanda aşırı miktarda üre birikmesi) kalması ile hastaların son dönem böbrek yet, kronik böbrek yetmezliğinin seyri sırasında Parat hormonun salgılandığı paratiroit bezle- mezliğine girme zamanı oldukça uzamıştır. kanda pıhtılaşma bozuklukları da gelişmekte rinin çıkartılmasi ise bir diğer tedavi yönteve bu hastaların kanamaya eğilimleri artmakmidir. Kronik böbrek yetmezliğinde vücutta Uzm. Dr. Öznur KAL Nefroloji Uzmanı B.Ü. KONYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ İstanbul Sağlık Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyaliz Merkezi 1985 Yılında İstanbul’da hizmete giren Diyaliz Merkezimizin temel atma töreninde, Sn. Haberal, Hastane Müdürümüz Sn. Mustafa Birben ve tıp fakültesi eski dekanlarımızdan merhum Sn. Nevzat Bilgin ile birlikte... İstanbul’da 2007 yılına kadar hastalarımıza hizmet verdiğimiz eski binamız... Altunizade Mahallesi Oymacı Sokak, No: 7 Üsküdar/İstanbul Tel: 0216 554 15 00/ 2251 Faks: 0216 474 51 45 DİYALİZ EKİBİMİZ 1985 yılında Türkiyenin ilk organ nakli ve diyaliz merkezi olarak İstanbul’da Prof. Dr. Mehmet Haberal başkanlığında 50 makine kapasite ile hizmete açılan merkezimiz 2007 yılında İstanbul Başkent Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin açılmasıyla Hemodiyaliz ve Periton diyalizi olarak hastane bünyesinde hizmetine devam etmektedir. Nefroloji bölümü bünyesinde çalışmakta olan diyaliz ünitemizde; diyaliz hekimlerimiz, organ nakil koordinatörlerimiz, sosyal hizmet uzmanımız, hemşirelerimiz, teknisyenlerimiz ve diyetisyenimizden oluşan bir ekiple hizmet vermekteyiz Hemodiyaliz ünitemizde, 42 hemodiyaliz makinası bulunmaktadır. Makinaların 31 ‘i negatif, 9’u HCV pozitif ve 2’si HBV pozitif olarak dağılmaktadır. HCV(+) ile HBV(+) hastaları ayrı odalarda tedavi edilmektedir. Bununla birlikte Reverse osmos su sistemi ile etkin bir hemodiyaliz hizmeti vermekteyiz. Merkezimizde seanslarımız, haftanın 6 günü günde üçer seans olmak üzere gruplandırılmıştır. Ayrıca acil durumlarda 7 gün 24 saat hastane bünyesinde diyaliz imkanımız bulunmaktadır. Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 21 Bünyemizde bulunan Periton diyalizi ünitemizde medikal takibi nefroloji öğretim üyeleri tarafından yapılan hastaların, eğitimi ve medikal desteği 2 sertifikalı periton diyalizi hemşiresi tarafından yapılmaktadır. Merkezimizde elle değişim periton tedavisi ve aletli evde yapılan periton diyalizi tedavisi eğitimi, takibi yapılmaktadır. Ünitemizde hastalarımızın tıbbi takibi ve sosyal etkinlikleri, hayat tarzı değişikliği doktorlarımız ve eğitimli hemşire ekibimiz tarafından desteklenmekte ve kontrol edilmektedir. kronik böbrek yetmezliği olan uygun hastalarımıza organ nakli kısa sürede tüm taramaları yapılarak gerçekleştirilmektedir. Organ naklinden sonraki hayatta, organ nakli ekibi ve nefrologlarımız hastanın takibini yapmaktadır. Merkezimizde, ekibimiz kronik böbrek hastalığı tanısı almış olan ancak diyaliz tedavisi gerektirmeyen hastalarımıza da hayat tarzındaki değişikliklere yönelik diyet, ilaç kullanımı, sosyal hayattaki önlemler ..vb konularda eğitim ve takip yapılmaktadır. Diyaliz hastalarımız hastane olanaklarından ücretsiz ve zahmetsiz bir şekilde faydalanmaktadır. Hastane olanaklarımız arasında poliklinik hizmetleri, yatarak tedavi , yoğun bakım hizmetleri , 24 saat acil diyaliz hizmeti , plazmaferez , HDF(Hemofilter), girişimsel radyoloji işlemleri(AVFistül, geçici ve kalıcı kateter vs..)verilmektedir. Bununla birlikte hastalarımızın böbrek yetmezliği dışındaki dahili ve cerrahi tedavi ve takip olanakları sunulmaktadır. Diyaliz merkezimizde hastalarımızın huzuru ve mutluluğu bizim için çok önemlidir. Hastaların sosyal hayatlarındaki yaşam kalitelerinin yüksek tutulması amacı ile sosyal hizmet uzmanımız öncülüğünde; tiyatro , grup faaliyetleri, piknikler, ..vb faaliyetler yapılmaktadır. Sosyal aktiviteler, geziler ve en önemlisi de hastalarımızın kendilerinin yer aldığı tiyatro oyunları düzenlenmektedir. Hastalarımız tarafından oynanan tiyatro oyunlarımız çok ilgi görmüş ve tekrarları sergilenmiştir. Sosyal hizmet uzmanımız, hastaların günlük hayatta karşılaştığı sıkıntıların çözümünde de grupla birlikte destek olmaktadır. İstanbul Başkent Üniversitesi Uygulama ve Araştırma Hastanesinin aynı zamanda ORGAN NAKLİ MERKEZİ olması nedeniyle Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi/Diyaliz Merkezi Caher Dudayev Bulvarı No: 75 Bostanlı/Karşıyaka/İZMİR Tel: 0232 241 10 00/1076 Faks: 0232 336 94 21 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 2012 yılında, Başkent Üniversitesi Zübeyde Hanım Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyaliz Ünitesi; 27 aktif, 1 yedek diyaliz cihazı ile hizmet vermektedir. Kurulduğu 3 Eylül 1994 - 1 Temmuz 2012 tarihleri arasında, 23568 hastaya toplam 302889 seans diyaliz hizmeti gerçekleştirilmiştir.1 Ocak 2012 -1 Temmuz 2012 tarihleri arasında 131 hastaya toplam 6904 seans diyaliz hizmeti verilmiştir. 1994 ‘ten beri transplantasyon olan hasta sayısı 55’dir. Nikkiso DBB-06 model gelişmiş hemodiyaliz makinaları kullanılan merkezimiz; 1 uzman hekim, 3 pratisyen hekim, 6 hemşire i1e 1 sorumlu hemşire, 2 sekreter, 1 sosyal hizmet uzmanı, 1 diyetisyen, 2 yardımcı sağlık teknisyeni ve 5 yardımcı personel ile hizmet vermeyi sürdürmektedir. Ünitemizdeki 3 ayrı klimalı diyaliz salonunda hastalarımız, hepatit ölçümlerine uygun olarak diyalize girmektedir. (HBS Ag(+) hastalar için 3 makinalı, HCV(+) 6 makinalı ayrı bir salonumuz mevcuttur.) Hastanemizde günde sabah ve öğlen olmak üzere 2 kez ve gerekli hallerde akşam seansı uygulanmaktadır. Başkent Üniversitesi Ankara Hastanesi Nefroloji Ana Bilim Dalı ile merkezimiz koordineli olarak çalışmakta, rotasyon ve eğitim programları gerçekleştirmektedir. Hemodiyaliz Ünitesi’nde hastalara; Halkla İlişkiler Birimi ile koordineli olarak sosyal hizmet uzmanı tarafından sürekli sosyal ve psikolojik destek verilmektedir. Hemodiyaliz hastalarımız seans sırasında kulaklıkla istediği tür müzik dinleyebilir, kütüphanemizden yararlanabilir, haftalık ve aylık magazin dergilerini, günlük gazeteleri okuyabilir, bireysel televizyonlarından istedikleri programı seyredebilirler. Sosyo-ekonomik yardım faaliyetleri ve moral amaçlı kültür aktiviteleri düzenlenmektedir. Merkezimizde şimdiye kadar okuma yazma bilmeyen hastalarımız için okuma – yazma kursu düzenlenmiştir. El sanatları çalışmalarıyla Atatürk ve Bayrak motifleri işlenmiştir. Takı kursları verilerek sonrasında ürettikleri takılar kermeste değerlendirilmiştir. Moral ve motivasyonlarını geliştirmek amaçlı birçok özel ve devlet tiyatro oyunlarına, sinema ve konser organizasyonlarına katılımları sağlanmıştır. Her yıl hasta, hasta yakınları ve diyaliz personelimizle birlikte bahar piknikleri düzenlenmektedir. Özel günler hastane içerisinde küçük aktivasyonlarla kutlanmaktadır. Ege Bölgesi ve İzmir’de yeni açılan birçok diyaliz merkezi olmasına karşın, merkezimiz gerek hasta gerekse makina sayısı açısından en yoğun hasta potansiyeline sahip merkez olmaya devam etmektedir. Diyaliz hastalarımızın tüm sağlık problemleri hastane bünyesinde mevcut olan tüm branşlardaki polikliniklerimizle ve laboratuvar desteğimizle çözülebilmektedir. Yataklı servisimizin varlığı hastalarımız için ayrı bir avantajdır. Hizmet anlayışımız ve deneyimli ekibimiz hastanemizin tercih edilmesinde etkendir. Hastanemiz ve hemodiyaliz merkezimiz haftanın 7 günü 24 saat kaliteli, güler yüzlü ve çağdaş hizmet anlayışı ile hastalarımıza en mükemmel sağlık hizmetini sunmaya devam etmektedir. HEMODİYALİZ SERVİSİ SOSYAL ETKİNLİKLERİ *Diyaliz merkezimizde tedavi gören hastalarımıza günlük gazete dergi ile gündemi izlemelerine olanak sağlanmaktadır. DİYALİZ EKİBİMİZ 23 *Eğitsel olarak okuma bilmeyenlere okuma yazma kursu düzenlenmiştir *El sanatları çalışmaları yapılarak Atatürk ve bayrak motifleri sergilenmiştir *Takı kursları verilerek sonrasında ürettikleri takılar kermeste değerlendirilmiştir *Hastalarımızın moral ve motivasyonlarını geliştirmek amacıyla bir çok özel ve devlet tiyatro oyunları , sinema ve konser organizasyonları düzenlenmiştir *Her yıl hasta ,hasta yakınları ve diyaliz personelimizle birlikte geleneksel bahar piknikleri düzenlenmektedir * 21 Kasım 2011 sinema etkinliği *8 Mart 2012 Dünya Kadınlar Günü kadın hastalarımıza çiçek verilerek kutlandı *31 Mart 2012 tiyatro etkinliği, Karşıyaka Belediye Tiyatrosu Aşk Evlerden Uzak oyunu *3 Haziran 2012 Foça’da hasta ve yakınlarına piknik organizasyonu düzenlenmiştir *Hemodiyaliz hastalarımızı aile ortamında çevresi ile tanımak ve psikososyal destek vermek için ayda 2 kez ev ziyaretleri düzenlenmektedir. Mesude Özserin Sosyal Hizmet Uzmanı DİYALİZ NEDİR? Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Böbrekler nefron olarak tanımlanan hücresel birimlerden oluşmaktadır. Nefronların çeşitli nedenlerle anne karnındayken zarar görmesi veya oluşmaması ya da sonradan hasar görmesi böbreğin işlevini yeterli yapamamasına neden olur ki bu durum böbrek yetmezliği olarak adlandırılır. Bu hasar kısa sürede gelişmiş ve geriye döndürülebilir ise akut böbrek yetmezliği, kalıcı hasar oluşmuş ve geriye dönüşümlü değil ise kronik böbrek yetmezliği olarak tanımlanır. Kronik böbrek yetmezliğine neden olan hastalıklar arasında şeker hastalığı ve yüksek tansiyon önde gelmektedir. Diğer nedenler ise böbreğin mikrobik veya mikrobik olmayan iltihabi hastalıkları, kalıtsal hastalıklar, böbrek taşı, doğuştan gelen yapısal bozukluklar, yanlış ilaç kullanımı olarak sıralanabilir. Kronik Böbrek Yetmezliğinde Son Tedavi Seçeneği: DİYALİZ Son dönem böbrek yetmezliğinde yiyeceklerimizin vücudumuzda parçalanması sırasında oluşan ve normalde idrarla atılan üre gibi zararlı maddeler ile suyun fazlası atılamamakta ve vücudumuzda birikmektedir. Bu maddelerin vücuttan uzaklaştırılması işlemi ise temizlenme anlamına gelen diyaliz tedavisi ile gerçekleştirilmektedir. Dünyada diyalizle ilgili ilk çalışmalar ve görüşler 1854′ten önce ortaya çıkmasına rağmen, 1950′ye kadar pratik tedavi yöntemlerinden biri olamamıştır. İlk kez 1944 yılında Hollandalı bir hekim olan Kolff tarafından akut böbrek yetmezlikli bir hastaya uygulanan hemodiyaliz ile öncelikle hastaların yaşam süresi uzatılmış ve yaşam kalitesinin artması sağlanmıştır. Diyaliz, hemodiyaliz ve periton diyalizi olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. •Hemodiyaliz genellikle hastanede veya bir hemodiyaliz ünitesinde uygulanır. Ancak uygun makine ve ekipmanla evde de uygulanabilmektedir. Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez, 4 saat süre ile özel tasarlanmış hemodiyaliz makineleri yoluyla hastanın kanının özel mayi setleri ile dışarı alınıp makineden geçirilerek temizlenip kanın tekrar hastaya geri verilmesi işlemidir (resim 1). Hemodiyaliz ile biriken atık maddelerin temizlenmesi dışında kullanılan bikarbonatlı solüsyonlar sayesinde vücudun asid baz dengesi de korunmaktadır. Hemodiyaliz işlemi sırasında çapı 1-5nm olan süzgeç görevi olan yarı geçirgen bir zar kullanılır. Bu zardaki deliklerden sodyum, potasyum, üre gibi küçük moleküller geçebilirken, protein gibi büyük moleküller geçememektedir. Hastanın kanı ince zardan yapılmış borucukların içinden geçirilir (diyalizör) ve zarın diğer tarafından geçen bir sıvıya (diyaliz solüsyonu-diyalizat) karışarak vücuttan uzaklaştırılmaları sağlanır. Hemodiyaliz için yeterli kan akımı ise en çok hastanın ön kolunda atardamarlarından biri ile toplardamarlarından birinin birleştirilmesi ile oluşturulmuş bir “fistül” aracılığı ile sağlanmaktadır. •Periton diyalizi ev ortamında karın içine katater yerleştirerek özel hazırlanmış solüsyonları karın içine verip, 4-8 saat bekledikten sonra vücutta istenmeyen maddeleri ve fazla sıvıyı içeren karın sıvısını geri alma şeklinde uygulanır. Kronik Böbrek Yetmezliği ve Transplantasyon Son dönem böbrek yetmezliği tedavisinin en iyi şekli sağlıklı bir verici böbreğin başarılı şekilde naklidir. Ancak, tüm dünyada yeterli miktarda organ bağışı mevcut değildir. Bazen, tıbbi veya kişisel nedenler de böbrek naklini imkansız kılabilmektedir. Maalesef ülkemizde organ bağışı henüz istenen düzeye ulaşamamıştır ve birçok kronik böbrek yetmezliği hastası böbrek naklinden mahrum kalmaktadır. Bu nedenle ülkemiz insanının empati yaparak organ bağışına desteğini esirgememesini arzu ediyoruz. Kronik Böbrek Yetmezliği Sürecinde Destek Tedaviler Kronik böbrek yetmezliği sürecinde ve diyalize giren hastalarda hastalığın verdiği yan etkileri azaltmak, hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak amacıyla özel bir diyet uygulaması, bazı hastalıklara özgün ilaçların kullanılması gereklidir. Bunlar hastaların göreceli olarak uygun ve daha sağlıklı beslenmesini ve bazı maddelerin birikimini önleyici önlemlerdir. •Diyet: Tedavide en önemli noktalardan birisi uygun diyet tedavisidir. Kronik böbrek yetmezliğinde (KBY) diyet her zaman kişiye özeldir. Özellikle de hastanın diyalize girme sıklığı, diyaliz yöntemi, kan bulguları, kişinin ağırlığı, idrar çıkışı olup olmaması, cinsiyeti ve yaşı önem kazanmaktadır. KBY hastalarında genel olarak günlük 30-35 kkal/kg kalori ve 0,8-1 g/kg/gün proteinli diyet verilmeye çalışılır ancak hastanın kilolu veya olması gereken ağırlığın altında olmasına göre enerji ihtiyacını değişmektedir. Diyette tuz alımı kısıtlanmalı, sıvı miktarı idrar miktarı ile doğru orantılı olarak ayarlanmalı; idrar azaldıkça tüketilen sıvılar da azaltılmalıdır. Kronik böbrek yetmezliği hastalarında dikkat edilmesi gereken konulardan birisi de kan fosfor değeridir. Yüksek fosfor düzeyi, kemik ve eklem deformitelerine neden olmaktadır. Bu nedenle günlük fosfor alımı, kurubaklagiller, kaşar peyniri, balık, çikolata, kurutulmuş sebze ve meyveler, meşrubatlar, kahve ve kakao gibi yiyecekler sınırlandırılarak 800-1000 mg arasında tutulmalı; gerekirse tedaviye fosfor bağlayıcı ilaçlar eklenmelidir. Potasyum KBY hastalarında idrar ile atılamadığından, gereksinimden fazla tüketilmesi hayatı tehdit edebilmektedir. Bu nedenle potasyumdan zengin olan patatesin, bazı sebzelerin (ıspanak, semizotu, asma yaprağı, tere, roka, kara lahana, enginar, kereviz, bakla) ve meyvelerin (kavun, kayısı,nar,muz) alımının kısıtlanması önerilmektedir. •İlaç Tedavisi: Yüksek tansiyonu ve şeker hastalığı olan hastaların doktorlarının önerileri doğrultusunda hastalıklarını kontrol altına almaları ve tedavilerini ihmal etmemeleri son dönem böbrek yetmezliği gelişimini geciktirebilmekte hatta engelleyebilmektedir. Günümüzde tansiyon ilacı, D vitamini çeşitleri, hastaların yüksek fosforunu düşürmek için kullanılan fosfor bağlayıcı ajanlar ve anemi (kansızlık) tedavisi ile yaşam süresi ve kalitesi olumlu yönde etkilenmektedir. Uzm. Dr. Bahar GÜRLEK DEMİRCİ B.Ü. KONYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Yalova Diyaliz Merkezi Adres: Gazi Osmanpaşa Mah. Barbaros Sokak No: 19 Yalova, TÜRKİYE Tel: 0226 810 00 10 Faks: 0226 810 00 14 DİYALİZ EKİBİMİZ Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Merkezimiz kurucu Rektörümüz sayın Prof.Dr.Mehmet Haberal tarafından ülkemizin ilk kırsal diyaliz merkezi olarak 27.12.1997 tarihinde Başkent Üniversitesi Elmalık Diyaliz Merkezi olarak açıldı. Türkiyenin ilk kırsal diyaliz merkezinin Yalova’da açılmasında Türkiye Organ Nakli ve Yanık Tedavi Vakfı’nın destekçilerden Cici Anne’nin Yalovalı olması ve yerel halkın istekleri etkili olmuştur. Başkent Üniversitesi Elmalık Diyaliz merkezi 1999 yılında olan marmara depremi sonrasında hocamızında bizzat katılımıyla depremzedelere önemli hizmetler vermiştir. Hizmetini yaygınlaştırmak amacıyla Yalova’nın merkezine taşınarak, 15.10.2010 tarihinde Başkent Üniversitesi Yalova Diyaliz Merkezi olarak çalışmaya başlamıştır. Merkezimiz 5 katlı müstakil binasında 25 makine kapasitesi ve 15 personeli ile Yalova’da diyaliz hastalarına hizmet vermektedir. HCV(+) ile HBV(+) hastalar için, ayrı yatak, ayrı odalarda tedavi yapılmaktadır. Bununla birlikte Reverse Osmos Su Sistemi ile ektin hemodiyaliz hizmeti vermekteyiz. Merkezimizde, haftanın 6 günü günde üçer seans olarak tedavi imkânı sağlamaktadır. 2010 yılında Yalova’ya taşınana kadar diyaliz hizmeti verdiğimiz binamız ... 27 İskenderun Diyaliz Merkezi Adres: Arsus Yolu Gürsel Mah. Eyüp Sultan Cad. No:136 İskenderun, TÜRKİYE Tel: 0 326 618 1305 Faks: 0 326 618 7653 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Kışla Diyaliz Merkezimize bağlı İskenderun merkezimizde 34 cihazı ile 80 hastaya hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi kontroller yapılmaktadır. Tüm diyaliz hastalarımızın aylık kan sayımları, biyokimyasal tetkikleri, akciğer grafileri, EKG ve Ekokardiyografileri ile izlenmektedir. İleri inceleme yapılması gereken hastalarımıza en son teknolojik cihazlarla laboratuar ve görüntüleme hizmetleri verilmektedir. 29 Adana Uygulama ve Araştırma Merkezi Kışla/Diyaliz Merkezi Kazım Karabekir Mahallesi Gülhatmi Caddesi No: 37/A Yüreğir/ADANA Tel: 0 322 344 4444 Faks: 0 322 344 4445 DİYALİZ EKİBİMİZ Başkent Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Nefroloji Bilim Dalına bağlı olarak 2 Haziran 1998 tarihinde Adana Yüreğir’de hizmete geçmiş olan Başkent Üniversitesi Adana Uygulama ve Araştırma Hastanesi bünyesinde kurulan Hemodiyaliz ünitemiz 2007 tarihinden itibaren Kışla Yerleşkesinde hastalara hizmet vermeye devam etmektedir. Nefroloji Bilim Dalı bünyesinde Hemodiyaliz ünitemizde 3 doçent, 2 nefroloji uzmanı, 1 dahiliye uzmanı, 2 nefroloji yan dal asistanı, 5 sertifikalı hemodiyaliz hekimi, 15’i sertifikalı toplam 21 hemşire ve 9 teknisyen, 1 psikolog, 1 diyetisyen ve 1 sosyal hizmet uzmanından oluşan deneyimli ekip çalışmasıyla hastalarımıza kaliteli güleryüzlü hizmet vermekten büyük bir keyif ve mutluluk duymaktayız. 96 ruhsatlı Nikisso marka hemodiyaliz cihaz kapasiteli hemodiyaliz ünitesinde ayda ortalama 400 hastaya ayaktan hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Diyaliz tedavileri Pazartesi, Çarşamba-Cuma veya Salı-Perşembe-Cumartesi günleri 07.00-11.00 veya 12.00-16.00 saatleri arasında ortalama 4 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı saatlik günde 2 farklı seansta yapılmaktadır. Diyaliz ünitesine hastaların transferi özel konforlu servis araçlarıyla sağlanmaktadır. Hemodiyaliz ünitesinde hastalarımız Hepatit B ve Hepatit C durumlarına göre ayrı olarak maksimum 12 kişilik salonlarda diyaliz seanslarında uluslararası tıp standartları doğrultusunda nefroloji uzmanı sorumluluğunda, diyaliz sertifikasına sahip hekim ve hemşire, psikolog, diyetisyen ve sosyal hizmet uzmanları ekibince tedavi edilmektedir. Merkezimizin sorumluluğunda 100 hastaya ayaktan periton diyalizi uygulanmaktadır. Kadavradan organ nakline tıbbi bir engeli olmayan tüm hemodiyaliz hastalarımız 8 Şubat 2010’dan itibaren Böbrek Nakli Ünitemizde kadavradan organ nakli bekleme listelerine kayıt edilmektedir. Nakil hazırlığında hastalarının ameliyat öncesi ve ameliyat sonrası takipleri ayrıntılı olarak konunun uzmanları tarafından hastanemiz bünyesinde yapılmaktadır. Türkiye’nin en büyük ve modern diyaliz merkezi olan merkezimizde hastalarımızın sosyo- 31 kültürel ihtiyaçları da önemsenmektedir. Bu kapsamda düzenli olarak toplu halde Adana Devlet Tiyatrosu, Büyükşehir Tiyatrosu ve diğer tiyatro gruplarının oyunları izlenmektedir. Ayrıca Türkiye’de ilk ve tek olarak; “Yaşamlar dinamik amaçlarla güçlenirler, yaşamın kırılma noktasından yeniden oluşum” ilkesinde diyaliz hastaları, hasta yakınları ve çalışanlarla ortaklaşa dönem dönem çeşitli tiyatro oyunları (atölye çalışmaları) yapılmakta ve yine Adana Devlet Tiyatrosunda seyircisiyle buluşturulmaktadır. Bu teatral çalışmaların hastalarımıza en büyük katkısı, sahip oldukları potansiyellerini keşfetmeleri, yeni değerleri ve kavramaları günlük yaşamlarına, davranışlarına kolayca transfer etmelerini sağlamasıdır. Yine hasta ve yakınlarının genelde içinde oldukları psiko-sosyal izolasyonu aşma amaçlı Adana ve çevresinde tarihi ve kültürel gezi faaliyetleri düzenlenmektedir. Duruma göre yazar/şair okumaları gibi edebi etkinlikler, resim, heykel sergileri, müzikal sunumlar vb. sanatsal etkinlikler topluca grup olarak ziyaret edilmektedir. Hasta ve yakınları ile sağlığa dair yararlı çeşitli panel ve toplantılar ziyaret edilmektedir. Diyaliz Nedir? Hemodiyaliz, böbrek yetersizliği nedeniyle vücutta birikmiş olan üre, kreatinin, potasyum, fosfor gibi çeşitli zararlı ürünlerin ve suyun, vücut dışında yer alan yarı geçirgen bir membran (zar) yardımıyla, kandan temizlenmesi işlemidir. Önceden hazırlanmış bir damar giriş yolu (fistül) veya acil durumlarda kateter denilen büyük damar içine yerleştirilen PVC yapıda bir borucuk vasıtasıyla kan damardan alınıp temizlendikten sonra geri verilmektedir. Periton Diyaliz Nedir? Periton diyalizi karın zarı içine önceden yerleştirilip hazırlanmış bir kateter aracılığı ile gündüz belli aralıklarla veya gece devamlı makine- gündüz boş (APD- gece makinesi) yöntemlerinden biri ile zararlı atıkların kandan temizlenme işlemidir. Periton Diyaliz ile Hemodiyalizin Farkı Nedir? Hemodiyaliz genellikle haftada 3 kez 4’er saat hastane veya bağımsız diyaliz merkezlerinde tıbbi personel yardımıyla gerçekleştirilirken periton diyalizinde hasta evde kendi diyalizini kendi yapmaktadır. Yeterli Diyaliz Nedir ? Diyaliz yeterliliği her şeyden önce hastanın hiç bir şikayetinin olmaması, kendini iyi hissetmesidir. Hastanın iştahının iyi olması, hatta kilosunun artması diyalizin yeterli olduğunu düşündürür. Ayrıca hastanın hipertansiyonunun olmaması, hematokritin (kan sayımının) %30 ‘un üzerinde olması, kan fosfor düzeyinin 5.5 mg/dl’nin altında olması, beslenmenin ölçüsü olarak serum albumin ve kolesterol düzeylerinin normal olması diyalizinin yeterli olduğunu gösterir. SORULARLA DİYALİZ Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Ayrıca; diyaliz giriş ve çıkış üre değerleri ölçülüp, matematiksel formüllerle diyalizin yeterliliği ölçülmeli ve aylık olarak takip edilmelidir. Diyaliz Hastalarının Beslenmelerinin Birincil Amacı Nedir? Amacına gelince de hastada sıvı ve elektrolit bozukluklarının artmasını ve üremi semptomlarının fazlalaşmasını engelleyerek daha rahat bir yaşam sağlamaktır.Çünkü diyete olan uyumsuzluk hastalarda ciddi elektrolit dengesizliklerine ve dolayısıyla da ölümle sonuçlanan üzücü durumlara yol açmaktadır. Periton diyalizinde beslenme daha liberal olup daha yüksek protein alımı mümkündür. Hastaların çoğunda geri kalan kısmi böbrek fonksiyonu, günlük idrar miktarı ve kan basıncı sıvı ve tuz kısıtlama gereksinimlerini hastalar arasında değişken kılabilir. Diyaliz Hastaları İşlerine Devam Edebilir mi? Evet, diyalize başladıktan kısa bir süre sonra yeniden işinize dönebilirsiniz. Sağlık ekibinize danışıp ne zaman işe başlayabileceğiniz hakkında bilgi edinebilirsiniz. Ayrıca işvereninizle konuşarak çalışma saatlerinizi ve iş yoğunluğunuzu düzenleyebilirsiniz. Periton diyalizinde eğer çiftli torba değişimi yapıyorsanız, iş yerinizde değişim yapabileceğiniz uygun bir yer ayarlamalısınız. Diyaliz Hastaları Eğitimlerine Devam Edebilir mi? Evet, böbrek yetmezliği olan okul çağı çocukları veya üniversite öğrencileri diyalize başladıktan kısa bir süre sonra yeniden eğitimlerine devam edebilirler. Periton diyalizinde eğer çiftli torba değişimi yapıyorsanız okul idaresi ile konuşarak değişim yapabileceğiniz uygun bir yer ayarlayabilirsiniz. Diyaliz Hastaları Seyahat Edebilir mi? Evet, diyaliz hastası olmanız seyahat yapmanıza engel değildir. Bir seyahat planı yaparken dikkat edecekleriniz, * Doktor ve hemşirenizin onayını alınız. * Gideceğiniz yerde, ulaşabileceğiniz sağlık merkezlerini öğreniniz. * Yanınıza mutlaka yeterli miktarda kullandığınız diyaliz malzemesini alınız. Hemodiyaliz hastalarının seyahat edecekleri bölgede uygun bir diyaliz merkezi ayarlamaları ve kendi merkezlerinden diyaliz epikrizlerini almaları uygun olur. Diyaliz Hastaları Cinsel Hayatlarına Devam Edebilir mi? Evet, diyaliz hastası olmak cinsel yaşantınızda pek fazla sınırlama getirmez. Bayan hastaların hamile kalmamaları için doğum kontrol yöntemlerinden birini kullanmaları uygundur. Bu konu ile ilgili problemlerinizi ve merak ettiklerinizi doktorunuz ve de hemşireniz ile konuşabilirsiniz. Diyaliz Hastaları Yüzebilir mi? Evet, kateter çıkış yerinizde herhangi bir problem yoksa, temizliğinden emin olduğunuz denizde (sabahları) kalabalık olmayan yerlerde yüzebilirsiniz. Doktorunuz ve hemşirenizle görüşerek bu konu ile ilgili almanız gereken önlemleri ve yapmanız gerekenleri ayrıntılı olarak öğreniniz. Diyaliz Hastaları Egzersiz Yapabilir mi? Evet, doktor ve hemşirenizin onayını alarak egzersiz planı yapabilirsiniz. Yapacağınız egzersiz planında dikkat edecekleriniz, •Sürekli yapabileceğiniz bir aktivite olması Ör: Yürüyüş, yüzme, bisiklete binme. • En az haftada üç gün egzersiz yapmalısınız. •Egzersiz süresini 5 dakika ile başlayıp yavaş yavaş arttırarak 30-45 dakikaya yükseltebilirsiniz. •Egzersize başladığınız ilk günlerde yanınızda bir arkadaş bulundurunuz. Kronik Böbrek Yetmezliklerinde Hangi Tedavi Seçeneği Daha Avantajlıdır? Diyaliz teknolojilerinde günümüzde çok önemli gelişmeler yaşanmakta hatta bazı hastalarda evde hemodiyaliz uygulaması gündemde olmakla birlikte diyaliz tedavileri beraberinde yaşamda bazı kısıtlama ve disiplinler gerektirmektedir. Böbrek nakli diyaliz tedavilerine göre gerek yaşam süre ve kalitesi gerekse maliyet açısından çok daha avantajlı olup diğer yandan operasyon sonrası gelişebilecek bazı komplikasyonlar, böbrek reddi riski nedeniyle ömür boyu bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı gerektirmektedir. Yüksek tansiyon ve şeker hastalığı nakil sonrası gelişebilen veya devam edebilen sorunlar olup uygun diyet ve ilaç tedavilerini gerektirebilmektedir. Uzm. Dr. Gültekin GENÇTOY İç Hastalıkları ve Nöroloji Uzmanı B.Ü. ALANYA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Alanya Uygulama ve Araştırma Merkezi/Diyaliz Merkezi Saray Mah. Yunus Emre Caddesi No: 1 07400 Alanya / ANTALYA Tel: 0242 511 25 11/3109 Fax: 0242 511 55 63 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Diyaliz Merkezimiz Temmuz 2000 tarihinden itibaren hizmet vermektedir. Ekibimiz, nefroloji uzman hekimleri, diyaliz uzman hekimleri, diyetisyenler, diyaliz hemşireleri ve diyaliz teknikerlerinden oluşmaktadır. Alanya Diyaliz Merkezimizde 34+2 adet son teknoloji ürünü makinemiz bulunmaktadır. (NİKKİSO DBB 2002 2ADET,2003 2 ADET,2004 13 ADET,2006 4 ADET,2008 10 ADET,2010 3 ADET, GAMRO AK 95 2 ADET) Temmuz 2012 itibariyle 149 hastamız mevcuttur. Diyaliz hizmetlerimiz için saat sınırlaması bulunmamaktadır. Yaz dönemi 3.seans uygulamamız dışında sabah ve öğlen seansımızla hizmet vermekteyiz. Hepatit B C hastaları için tamamen ayrı salon ve makine ve ekipmanlar kullanılmaktadır. Merkezimizde hastalarımızın dinlenebilecekleri salonlar bulunmaktadır. Hasta yataklarımız hastanın isteğine bağlı DİYALİZ EKİBİMİZ olarak otomatik olarak ayarlanabilmektedirler. Hastalarımıza yemek ve ara öğün ihtiyaçları hastanemiz tarafından sağlanmaktadır. Hastalarımıza şahsi eşyalarını koyabilecekleri kilitli dolaplar tahsis edilmektedir. Diyaliz hastalarımızın merkezimize geliş ve gidişleri için verdiğimiz servis hizmeti ücretsiz olarak sunulmaktadır. Hastalarımızın tedavi takipleri titizlikle yapılmakta olup tüm bilgileri şahsi dosyalarında toplanmaktadır. Merkezimizde hastalarımız için kullanılan malzemeler, dünya standartları esas alınarak seçilmektedir. Bütün sigorta kurumları (Emekli Sandığı, Sosyal Sigortalar Kurumu, Bağ-Kur, Yeşil Kart)ile sözleşmelerimiz mevcuttur. Yurtdışından gelen hastalarımıza da Seyahat Diyalizi verebilecek bilgi ve beceriye sahip bir ekibimiz mevcuttur. Sosyal güvence kapsamında olan hiçbir hastadan verdiğimiz hizmet karşılığı olarak eks- 35 tra ücret talep etmemekteyiz. Hizmetler: Merkezimizde, bikarbonatlı hemodiyaliz hizmeti yanında hemoperfüzyon, hemodiyafiltrasyon, CAPD ve APD ile 24 saat sürekli acil servis ve yoğun bakım diyaliz olanağı mevcuttur. Ayrıca, HBV (+) ve HCV (+) hastalarına da ayrı cihaz ve salon imkanı sağlanmaktadır. Single Needle uygulamaları kurumumuzda başarı ile yapılmaktadır. Merkezimiz sorumluluğunda birçok hastaya periton diyalizi hizmeti verilmekte, Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi kontroller yapılmaktadır. Tüm hastalarımız böbrek nakli konusunda bilgilendirilmekte ve cesaretlendirilmekte olup, gerek kadaverik gerekse canlı vericiden böbrek nakli için alıcı verici hazırlık testleri hastanemiz bünyesinde Nefroloji Uzmanı gözetiminde yapılmaktadır. Konya Uygulama ve Araştırma Merkezi Diyaliz Merkezi Hocacihan Mah. Saray Cad. No : 1 Selçuklu / Konya Tel: 0 (332) 257 06 06 Faks : 0 (332) 257 06 37 DİYALİZ EKİBİMİZ Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 37 Böbrek Yetmezliği Tedavisi’nde Konya ve yöresine hizmet veren Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi Diyaliz Merkezi Eylül 2003 tarihinde faaliyete geçmiştir. İşlerliğini kazandığı andan itibaren bölgenin en gelişmiş ve en kapsamlı Diyaliz merkezi durumunda olan bu birim, her geçen gün daha fazla hasta tarafından tercih edilir bir konuma ulaşmıştır. Gündüz ve akşam seansları ile şu anda 80 hastaya hizmet veren Diyaliz Merkezi’ne gelen tüm hastalar evlerinden alınarak hastaneye ulaştırılmaktadır. Ayrıca Sarayönü, Kadınhanı ve Çumra ilçelerine de servis imkânı sağlanmıştır. Başkent Üniversitesi Konya Hastanesi’nde son teknoloji ve modern cihazlarla bölge halkına kaliteli sağlık hizmeti vermenin mutluluğu ve onuru yaşanıyor. ‘’25 HAZİRAN Saat 7.58 Bugün 7 yaşıma girdim. 7 yıldır bu hayattayım. Yavaş yavaş ölüyorum artık. Annemin bakışlarından, babamın suskunluğundan anlıyorum. Hiç hissetirmediler bana bunu, hep iyileşeceksin dediler; koşacaksın, dilediğini yiyip içeceksin…. Ama olmadı. “2 böbreği de iflas etmiş” dedi doktorum, konuşurlarken duydum. Önceleri hastaneye giderdik, hep kan alırlardı benden, bir sürü kağıt olurdu annemin elinde. Doktorum kaşlarını çatarak bakardı kağıtlara. Sonradan buraya getirmeye başladılar. Diyaliz merkeziymiş adı, 2 yıl 1 ay 12 gündür buraya geliyorum. 2 yıl 1 ay 12 gündür daha çok ağlıyor annem… 5 TEMMUZ Saat 8.00 Makineye bağlandığımda annem elimi tutardı, gülüp sohbet ederdik. Elim sıcacık olurdu, iğne yerim hiç acımazdı. Artık yanımda oturmuyor, kapıda hep doktorla konuşuyor. Babam bakışlarını kaçırıyor benden... Canım yanıyor, çok üşüyorum... Biliyorum iyileşemeyeceğim. 12 AĞUSTOS Saat 7.45 7 yıl 1 ay 17 gündür yaşıyorum. Kendimi hatırladığımdan beri böbrek hastasıyım. Bugün kitaplarımı getirdim. Bir tanesi insan vücuduyla ilgili. Her insanda 2 böbrek varmış. Biri çalışmazsa öbürü bütün işi yaparmış. Yedek gibi. Bende yedek te bozulmuş demek ki. Bu makine benim böbreğimmiş artık. Bazen çok kızıyorum, kırasım geliyor makinemi. Beni buraya bağladı, okula gidemiyorum, oyun da oynayamıyorum. Ama olsun iyi ki makinem var... İKİNCİ YAŞAM: ORGAN NAKLİ Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 17 AĞUSTOS Saat 08.12: Televizyonu açtı hemşire, haber izliyor. Kaza mı ne olmuş bir yerlerde. 2 kişi ölmüş, biri çocukmuş. Adı M.T. imiş. Çok üzüldüm. Çocuklar ölmesin.. Saat 10:02 Kapıda annemin ağladığını duyuyorum, artık saklamıyor bağırarak ağlıyor. Babam hiç konuşmuyor. Camdan içeri bakıyorlar. Buradayım baba beni görmüyor musun? Babam beni duymadı. Hemşire üzerime beyaz bir örtü seriyor. Doktorum hemşireye “ölüm saati 10.02” diyor. “7 yıl 1 ay 17 gün 7 saattir bu hayattayım. Sanırım artık yaşamıyorum...’’ Ülkemizde her yıl onbinlerce çocuk organ nakline ihtiyaç duyuyor. Bunların binlercesi artık yaşamıyor. Türkiye organ bağışı konusunda hiçbir zaman ilk sıralarda yer almadı. Son zamanlarda medyanın yoğun ilgisi, başarılı nakil öykülerinin medyada sıklıkla yer alması ve din adamlarının olumlu açıklamaları insanların ilgisini arttırsa da halen bu konuya yabancıyız. İnsan vücudu mucizevi bir makine gibi işler, milyarlarca hücre, onlarca organ sistemi, kaslar, kemikler, duyu organları sorunsuz işlemek için programlanmıştır. Ancak bazı genetik ve kazanılmış hastalıklar sonucu organların çalışamaz hale gelmesi sonucunda ve tedavinin yetersiz kaldığı durumlarda tek çözüm organın sağlıklı bir organla değiştirilmesidir. Bu, kadavradan veya canlı bağışlardan elde edilir. Her yıl organ nakil listelerinde umutla bekleyen insan sayısı artıyor. Organ Bağışı: Kişinin hayatta iken, serbest iradesi ile tıbben yaşamı sona erdikten sonra doku ve organlarının başka hastaların tedavisi için kullanılmasına izin vermesidir. Organ Nakli: Vücutta görevini yerine getiremeyen bir organın yerine canlı veya kadavradan alınan yeni, sağlam bir organın cerrahi yöntemlerle nakledilmesi işlemidir. Kimler Organ Bağışında Bulunabilir? : 2238 sayılı yasaya göre 18 yaşından büyük ve akli dengesi yerinde olan herkes organlarının tamamını veya bir bölümünü bağışlayabilir. Organ Bağışının Dini Yönden Sakıncası Var mı? Büyük dinlerin çoğu organ bağışını onaylamakta ve desteklemektedir. Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu 6.3.1980 Tarih Ve 396 sayılı kararı ile organ naklinin caiz olduğunu açıklamıştır. Bu Kararda; Zaruret halinin bulunması, hastanın hayatını veya hayati bir organını kurtarmak için, bundan başka çaresi olmadığının mesleki ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen bir doktor tarafından tespit edilmesi, •Doku ve organı alınacak kişinin bu işlemin yapılmış olduğu sırada ölmüş olması, •Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ ve dokusu alınacak kişinin sağlığında buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla, yakınlarının rızasının sağlanması •Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması, •Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak olan bu nakle razı olması gerekir. Ülkemizde nakil yapılan organlar böbrek, deri, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas, ince bağırsak nakil yapılan dokular ise; kemik, kemik iliği, kornea, kalp kapağıdır. ‘’17 AĞUSTOS Saat 08.12 Televizyonu açtı hemşire, haber izliyor. Kaza mı ne olmuş biryerlerde. 2 kişi ölmüş, biri çocukmuş. Adı M.T imiş. Çok üzüldüm. Çocuklar ölmesin.. Saat 10:02 Kapıda annemin ağladığını duyuyorum.artık saklamıyor,bağırarak ağlıyor. Babam hiç konuşmuyor. Camdan içeri bakıyorlar. Doktorum heyecanlı bir şeyler anlatıyor. Annem ağlıyor ama üzgün görünmüyor! “Çok şükür”‘ diyor. Çok sevinince hep böyle der. Niye sevindi ki.. 20 AĞUSTOS Saat 23.00: Yoğun bakımdan çıktım bugün. Biraz ağrım var ama mutluyum. Ölmüyorum çünkü. M.T’nin organlarını bağışlamış ailesi. Bir böbreği bana takılmış. Yedeğim yok ama olsun. Tıkır tıkır işliyor böbreğimiz!” umut olmak bizim elimizde. Siz de, biz de çocuklarımıza birer yaşam armağan edebiliriz. Unutmayın, herkes bir gün organ nakline ihtiyaç duyabilir. Organlarımızı bağışlayarak ölmek üzere olan pek çok insanı normal, aktif, üretken hayatlarına döndürebiliriz. Yukarıda okuduğuz öyküde anlatılan, Kronik Böbrek Hastalığı dünyada giderek artan bir sorun olarak karşımıza çıkmakta ve ne yazık ki çocuklar da bu sorundan payını almaktadır. Dünyada yaklaşık 1.5 milyon, ülkemizde de 50 bin civarında diyaliz hastası bulunmakta olup bunlardan yaklaşık 1200 tanesi çocuktur. Bunun anlamı 1200 tane çocuk yaşıtları gibi büyüyememekte, yaşıtları gibi beslenememekte, oyun oynayamamakta hayatlarını diyaliz adını verdiğimiz yaşam bağı etrafında kurmaktadırlar. Çocukluk çağı kronik böbrek hastalığını erişkinlerden ayıran en önemli özellik ise, erken tanı ve tedavi ile bu hastaların üçte birinde - yıllık maliyeti 22.000 dolar olan, çocuk, ailesi ve topluma önemli derecede yük getiren- diyaliz tedavisine gerek kalmamasıdır. Diğer bir deyişle kronik böbrek yetmezliği, çocukların hemen hemen üçte birinde önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık iken bilgisizlik nedeni ile kaybedilen çocuk sayısı artmaktadır. Çocukluk çağı kronik böbrek hastalığını engellemek için, bebeklerde açıklanamayan ateş, huzursuzluk, kilo alamama, erkek bebeklerin idrarını fışkırtarak yapamaması, yeni doğan bebeklerde sarılığın üç haftadan uzun sürmesi, daha büyük çocuklarda sık sık ateşlenme, bel ve karın ağrısı, idrarını yaparken yanma olması, kanlı idrar yapma, idrar kaçırma, göz kapaklarında ve vücutta şişme gibi belirtiler mutlaka hekime gitme nedeni olmalıdır. Çocuklarda 5 yaşına kadar, böbrek iltihabının böbrek hasarına daha kolay yol açtığından hemen tedavi edilmesi ve nedeninin araştırılması gerektiği unutulmamalıdır. Sevgili anne babalar, çocuklarınızda anlattığımız bu bulgulardan herhangi birisi varsa, mutlaka bir çocuk böbrek hastalıkları uzmanına başvurmayı ihmal etmeyiniz. Organ bağışı bekleyen binlerce çocuğumuza Prof. Dr. Aytül Noyan-Dr. Ünal Paltacı Çocuk Nefroloji Bölümü B.Ü.ADANA UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Şanlıurfa Diyaliz Merkezi Karşıyaka Mah. Gap Bulvarı No:34 Karaköprü Şanlıurfa, TÜRKİYE Tel: 0 414 347 0808 Faks: 0 414 347 9515 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı 41 Kışla Diyaliz Merkezimize bağlı Urfa merkezimizde 20 cihazı ile 100 hastaya hemodiyaliz hizmeti verilmektedir. Hastalarımıza tıbbi destek devamlı olarak sürdürülürken belirli aralıklarla da kurumumuzda tıbbi kontroller yapılmaktadır. Tüm diyaliz hastalarımızın aylık kan sayımları, biyokimyasal tetkikleri, akciğer grafileri, EKG ve Ekokardiyografileri ile izlenmektedir. İleri inceleme yapılması gereken hastalarımıza en son teknolojik cihazlarla laboratuar ve görüntüleme hizmetleri verilmektedir. Zile Diyaliz Merkezi Çekerek Yolu Üzeri, Üniversite Kampüsü Yanı Zile/TOKAT Tel: 0 356 317 90 05 Faks: 0 356 317 91 86 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Merkezimiz 20/05/2005 tarihinde, 13 adet hepatit negatif salon, 2 adet HBV (hepatit B pozitif), 2 adet HCV (hepatit C pozitif) ve 1 adet yedek olmak üzere toplam 18 makine ile hizmet vermeye başlamıştır. 1 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 1 pratisyen hekim, 5 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 14 yardımcı personel görev yapmaktadır. Hafta içi hergün ve cumartesi günleri 07.00-16:00 saatleri arasında hasta almaktadır. Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, ayrıca sorumlu öğretim üyesi tarafından da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastaların hepatit aşı programları sorumlu hemşireler tarafından takip edilerek yapılmakta, hepatit riski en aza indirilmektedir. Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi yapılmakla birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Ayrıca hastalarımız için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar ev- lerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar. Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmekte, hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlemler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır. Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları isterlerse yatırılarak yapılmakta ve nakil listesine dahil edilerek sağlık bakanlığına bildirilmektedir. 43 DİYALİZ HASTALARI ve SOSYAL HİZMET Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Kronik Böbrek Yetmezliği tanısı ile diyalize giren hastaların en büyük kaygısı diyalizin kendisidir. Hastaların bu kaygısını azaltmakta ve yaşam kalitelerini yükseltmekte diyaliz personeline büyük görev düşmektedir. Bu yüzden personel seçimi çok önemlidir. Çalışma ekip çalışmasıdır. Nazım Hikmet’ in söylediği gibi “Tek ağaç gibi tek ve hür, bir orman gibi kardeşçe” Yani her disiplin kendi içinde bağımsız çalışacak fakat hiçbir zaman ekip ruhunu unutmayacak. Başarı ve başarısızlık ekibindir. Diyaliz ekibi; servis şoförü, diyaliz sekreteri, hastabakıcı, hemşire, diyetisyen, psikolog, sosyal hizmet uzmanı, diyaliz doktoru ve diyaliz sorumlusundan oluşur. Bu ekibe kesinlikle hastanın ailesini de katmak gerekir. Hasta ile yapılacak her çalışma için ailenin hem rızası alınmalı hem de aileye haber verilmelidir. Hastanın duygu durumu; diyaliz için evinden alınmasından işlemin bittiği sürece kadar dikkatle gözlemlenmelidir. Herhangi bir olumsuzluk tespit edilmesi halinde, merkezin Sosyal Hizmet Uzmanına bilgi verilir. Hasta ile ilgili her disiplin kendi değerlendirme incelemesini yapar, strateji çizilir ve hastanın kaybolan sağlık ve psikososyal durumu normal hale getirilmeye çalışılır. Yapılan bu çalışma tıbbi rehabilitasyondur. Sosyal hizmet; insanların kendi kendilerine yardım etmeleri için, çeşitli kaynakların kullanılması sanatıdır. Amacı ise, mevcut bir krizin veya güçlüğün çaresini arama, bulma hastanın gelecekteki kişisel, sosyal problemleri ile mücadele edebilme gücünü ve yeteneğini artırmaktır. Sosyal Hizmet Uzmanı, diyaliz merkezinde hastanın psiko-sosyal sorunlarını çözerken mesleki tekniklerden faydalanır. Bunlar; Sosyal Kişisel Çalışma: Sosyal İnceleme: Başlangıç Safhası ile Yatay İnceleme Safhasını içerir. Bu safhada, hastanın problemi, problemin devam süresi, hastanın problem ile ilgili endişe ve duyguları, hastalığın hasta üzerindeki etkisi incelenir. Ayrıca; sosyal, fizyolojik ve psikolojik özellikleri incelenir. Teşhis: Teşhis aşamasında bilgilerin düzenlenmesi, daha sonra bilgiler arasında ilişkinin kurulması ve problemin tanımının yapılması gerekir. Tedavi: Bu aşama, belli bir işlemin uygulanmasıdır. Amaç, hastanın psiko-sosyal fonksiyonlarını yerine getirmesini ve içinde bulunduğu çevreye uyumunu sağlamaktır. Bu aşamada; çevre ile çalışma, psikolojik destekleme gibi teknikler kullanılabilir. Sosyal Grup Çalışması: Kişilere; içinde bulunduğu küçük gruplar yoluyla yardım ederek, arzulanan değişiklikleri meydana getirme tekniğidir. Amaç, grup yoluyla bireyin etkilenmesidir. • Hastalara diyalizi rahat geçirme hususunda yardımcı olmak. • Diyaliz ekibi ile birlikte hastalara, hastalıkları ve yaşam kalitesinin nasıl daha iyi olması ile ilgili bilgi vermek, bilinçlendirmek. • Hastaların, bireysel, ailevi ve işyeri dahil olmak üzere yaşadığı sosyal çevresindeki sorunların mesleki bilgi ve tecrübesi ile çözmeye çalışmak. • Hastaların, toplumdan ayrılmasına neden engelleri mümkün olduğu kadar çözmeye Diyaliz Hizmetlerinde Sosyal Hizmet çalışmak. Çalışmaları • Hastaların sosyal rehabilitasyonlarına yar• Kronik Böbrek Yetmezliği, periton ve he- dımcı olmak. modiyaliz hakkında temel bilgi sahibi olmak. • Hastaların diyaliz merkezlerinden en etkin bir şekilde hizmet almalarına yardımcı olmak. Diyaliz ekibi ile uyum sağlamak. • Her seans sosyal vizit yapmak. Hastalara moral günleri yapmak ( Piknik, si• Hasta ailesini, tedavi kapsamına sokmak. nema, tiyatro, müze v.b) • Bu çalışmaları ekip ruhu içinde yapmak. • Gerekirse ev ve işyeri ziyareti yapmak. Sosyal Grup Çalışması Hüseyin DEMİRBİLEK Sosyal Hizmet Uzmanı B.Ü. İSTANBUL SAĞLIK UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Yenikent Diyaliz Merkezi 29 Ekim Mahallesi Deniz Sokak no:7 Sincan (Yenikent)/ ANKARA Tel: 0312 277 14 85 - 0312 277 14 95 DİYALİZ EKİBİMİZ Merkezimiz 25/11/2005 tarihinde; 15 adet hepatit negatif salon, 2 adet HBV (hepatit B pozitif), 4 adet HCV (hepatit C pozitif) ve 1 adet yedek olmak üzere toplam 22 makine ile hizmet vermeye başlamıştır. 1 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 1 pratisyen hekim, 6 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 2 teknisyen ve 3 yardımcı personel görev yapmaktadır. Merkezimizde hizmet sunumu, hafta içi hergün ve cumartesi günleri 07.0016:00 saatleri arasında verilmektedir. Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, ayrıca sorumlu öğretim üyesi ve uzman tarafından da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmektedir. Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı olunmakta; hastalarımızdan hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlem- ler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır. Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi yapılmakla birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Hastalarımızın diyaliz merkezine ulaşımı için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar evlerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar. Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları tamamlandıktan sonra nakil listesine dahil edilerek Sağlık Bakanlığına bildirilmektedir. 47 Ümitköy Diyaliz Merkezi Mutlukent Mahallesi 1942. Cadde No: 35 Beysukent/Ankara Tel: 90 (312) 236 18 88 Faks: 90 (312) 236 17 77 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Merkezimiz 16/01/2012 tarihinde; 4 adet hepatit negatif salon, 1 adet HBV (hepatit B pozitif) ve 1 adet HCV (hepatit C pozitif) olmak üzere toplam 6 diyaliz salonunda 65 makine (1 yedek) ile hizmete başlamıştır. Hemodiyaliz cihazlarımız online HDF (hemodiyafiltrasyon) ve plazmaferez yapma özelliklerine sahip volumetrik kontrollü cihazlardır. Tedavi seçenekleri olarak UF profili ve izole UF, kondaktivite profili, tek iğneli çalışma (single needle) ayarlanabilmektedir. Hastalarımıza uyumlu membranlar kullanılarak Kt/v>1.4 hedefi sağlanmakta ve etkin hemodiyaliz uygulanmaktadır. Dezenfeksiyon programı ısı, sitrik asid, hipoklorik asid içermektedir. Her diyaliz sonunda kimyasal dezenfeksiyon yapılmaktadır. Merkezimizde; 3 sorumlu öğretim üyesi, 1 uzman ve 3 pratisyen hekim, 12 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 10 personel, 7 teknisyen ve 3 sekreter görev yapmaktadır. Hizmet saatlerimiz, Pazartesi-Çarşamba-Cuma günleri 07.3021:00, Salı-perşembe-cumartesi günleri ise 07:30-16:00 saatleri arasındadır. Her seansta ilgili uzman ve pratisyen hekimlerce hasta viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, sorumlu öğretim üyeleri tarafından da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri bu konuya vakıf olmuş en az 10 yıllık tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastaların hepatit aşı programları sorumlu hemşireler tarafından takip edilerek yapılmakta, hepatit riski en aza indirilmektedir. Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmektedir. Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı olunmakta; hastalarımızdan hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlemler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır. Tüm merkezlerimizde olduğu gibi, sosyal hizmet uzmanı ve psikolog eşliğinde hastalarımızın psikolojik destek almaları sağlanmaktadır. Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi yapılmaktadır, hasta isteklerine göre diyetisyen eşliğinde değişiklikler de yapılabilmekle birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Ayrıca hastalarımız için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar evlerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar. Diyaliz merkezlerimizdeki tüm makinalarımızda geriye dönük kayıtlar görülebilmektedir. Ayrıca makinalarımızda oluşan teknik arızalar, bünyemizdeki biyomedikal servis tarafından düzeltilmektedir. Merkezimizde her hasta başında müzik dinlenebilecek, televizyon izlenebilecek internet bağlantılı plazma televizyon bulunmaktadır. Ayrıca merkezimiz sosyal faaliyetleri arasında hasta, hasta yakınları ve çalışan sağlık personeli için seminer ve eğitim programları yapılabilen 200 kişilik eğitim salonu bulunmaktadır. Bekleme salonumuzda hasta ve hasta yakınlarımız için hastanemizin eğitim ve kültür yayınları ile diyalizle ilgili broşürler sergilenmektedir. Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları tamamlanmakta ve nakil listemize dahil edilerek Sağlık Bakanlığına bildirilmektedir. DİYALİZ EKİBİMİZ 49 HEMODİYALİZ HASTALARINDA BESLENME Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Hemodiyaliz hastalarının tedavisinde beslenmenin önemi büyüktür. Yapılan araştırmalar diyaliz hastalarında beslenme bozukluğunun ölüm oranını artırdığı göstermektedir. Ne kadar sağlıklı beslenilirse o kadar sağlıklı ve uzun bir ömür yaşanır. Doğru, dengeli bir beslenme düzeni yaşam kalitesini artırır ve organ harabiyeti azaltır. Diyete uymayan hastalarda sıvı fazlalığı, kalp yetmezliği, potasyum yüksekliği, fosfor yüksekliği ve bunun sonucunda kemik hastalığı görülür. Aynı zamanda yetersiz beslenme de bu hasta grubunda çok önemlidir. Yetersiz beslenme çoğunlukla yetersiz besin alınımı ile ilişkilidir ve ölüm riskini arttırır. Serum albumin 4g/dl üzerinde tutulmalıdır. Diyaliz hastalarının enerji ve protein alımları belirlidir. Bazı vitamin ve minerallerin alımına dikkat edilmesi gerekir. Diyaliz hastalarının dikkat etmesi gereken besinler şunlardır Tuzlu besinler Fosfor içeren besinler Potasyum içeren besinler Sıvı alımı ve tuz: Sağlıklı bir birey almış olduğu tuzu böbrekler yolu ile atarken, böbrek hastası ancak diyaliz yolu ile atar. İdrara çıkabilen böbrek hastasının bile tuz atması çok az miktardadır. Günlük tuz ihtiyacı 2 gramdır. Bu miktar beslenirken hiç tuz kullanılmasa bile besinlerin kendi tuzundan karşılanır. Yani tamamen tuzsuz yenen ekmeğin, etin, yumurtanın, sebzenin vb. kendi tuzu vardır ve bu miktar birey için yeterlidir. Böbrek hastası bilmelidir ki uzun ve sağlıklı yaşamak için en önemli iş tuzu tamamen bırakmaktır. Yemeklere eklenen soğan, sarımsak, karabiber, kimyon, tarçın, limon vb. tuz isteğini azaltabilir. Hemodiyaliz hastaları mutlaka tuzsuz diyete uymalıdırlar. Tuzsuz diyete yeterince uyulmadığında hastada kaçınılmaz olarak susama hissinin artması nedeni ile su alımı da artacaktır. Günlük sıvı alımının (yemekle birlikte alınan dahil) 1.000 ml’yi geçmemesi amaçlanmalıdır. Su kilosu olarak ifade edilen günlük tartı artışının 1 kg’ı aştığı durumlarda, hipertansiyon gelişmesi, kalpte büyüme ve ileri dönemlerde kalp yetersizliği ortaya çıkmaktadır. Hemodiyaliz hastalarında en önemli yaşam kaybı nedeninin kalp hastalıkları olduğu göz önüne alındığında tuzsuz diyet ve sıvı alımının kısıtlanmasının önemi ortaya çıkar. Ayrıca diyaliz aralarında fazla kilo alımı sonucu ortaya çıkan komplikasyonlar etkin diyaliz süresinin kısalmasına ve diyaliz yetersizliğine yol açmaktadır. Fosfor: Sağlıklı bir birey ihtiyaç fazlası fosforu böbrekler yolu ile atar, ancak böbrek hastasının fosforu tek atma yolu diyalizdir. Hemodiyaliz hastalarının diyetinde kısıtlanan önemli maddelerden biri de fosfordur. Kan fosfor düzeylerindeki artış, bir takım hormonal mekanizmalarla kemik hastalıklarına yol açar. Ayrıca serum fosfor düzeylerindeki uzun süreli yükseklikler, artmış kardiovasküler olaylarla ve yüksek mortalite ile ilişkilidir. Bu nedenle diyetle fosfor kısıtlaması ve kan fosfor düzeyinin 5-5.5 mg/dl civarında tutulması son derece önemlidir. Gerekirse fosfor bağlayıcı ilaçlar (kalsiyum karbonat, kalsiyum asetat, alüminyum tuzları) kullanılmalıdır. Fosfordan zengin gıdalar Çerezler Süt ürünleri (özellikle kaşar peyniri) Yumurta sarısı Kahve Bakliyat (soya fasülyesi tüketilmemelidir.) Kolalı içecekler Çikolata Balık Kepekli ürünler Bulgur Potasyum: Sağlıklı bir birey ihtiyaç fazlası alınan potasyumu böbreklerden idrar yolu ile atar. Ancak böbrek yetersiz çalıştığında ya da hiç çalışmadığında böbrek hastasının kanında potasyum yükselir. Hemodiyaliz hastalarının mutlaka uyması gereken diyet kısıtlamalarından biri de potasyum kısıtlamasıdır. Diyette geçici süreli küçük potasyum kaçamakları bile kan potasyum düzeylerinde son derece tehlikeli yükselmelere neden olur. Kan potasyum düzeyleri 6-6.5 mg/dl’nin üzerinde olduğu zaman, kalpte ritim ve ileti bozukluklarına yol açarak ani ölümlere neden olabilir. Potasyum yüksekliğinin etkileri hakkında hastalar bilgilendirilmelidir. Ayrıca diyet tuzlarının içeriğinde de önemli oranda potasyum bulunmaktadır ve hemodiyaliz hastalarında kesinlikle kullanılmamalıdır. Potasyumdan zengin gıdalar Hazır kahveler ( en fazla), meyve suları Kuru meyveler (özellikle pestil) Çerezler (en fazla Antep fıstığı) Kuru baklagiller ( en fazla kuru fasulye) Meyveler (muz, kavun, kayısı, malta eriği, ananas ) Sebzeler (en fazla enginar ıspanak, patates, mantar, semizotu, kereviz, bakla, pancar, pazı, kereviz, salatalar, şalgam) Diyaliz hastaları, normal sağlıklı bireyler kadar yani 35 kcal/kg günlük kalori almalıdır. 60 yaş üzerinde bu kalori ihtiyacı 30 kcal/kg/ gün’e düşer. Bu enerji hastanın kilo alıp vermeden kalmasını sağlayacaktır. Kalorinin %55-60’ı karbonhidrat olmalıdır. Karbonhidrat içeriği yüksek olan besinler; ekmek, tahıllar ( pirinç, un, makarna gibi ), nişasta, şeker, bal, reçel’dir. Ekmek ve tahıllar karbonhidrat içeriklerinin yanı sıra bir miktar da protein içerirler. Şeker, bal, reçel, nişasta saf karbonhidrat kaynaklarıdır. Karbonhidratlardaki (ekmek, makarna, pirinç, bulgur ve özellikle kuru bakliyat) protein miktarı ile ette bulunan protein benzerlik gösterir. Bundan dolayı kurubaklagil alındığı gün yenilen et miktarına dikkat edilmelidir. Enerjinin % 25-30’u yağlardan sağlanır. Yağlar; besinler yapısında bulunan görünmez yağlarla ve yiyeceklere dışarıdan eklenen yağlarla vücuda alınır. Gereksinimin üzerinde yağ alımı şişmanlığa yol açabileceği gibi kan yağlarının ve kolesterol düzeyinin artışına da neden olabilir. Diyaliz hastalarının diyetinde yağlar; önemli kalori kaynağı olduğu için dikkat edilmesi ve kilo durumuna göre ayarlanması gereken besinlerdir. Bazı yağlarda bulunan kolesterol sağlığınızı olumsuz yönde etkiler. Kan kolesterolünün yüksek olması, kalp ve damar hastalıklarının ortaya çıkması için önemli bir risk faktörüdür. Kronik böbrek yetmezliği olan bireylerde kan kolesterol düzeyinin yüksek olması böbrek hasarını hızlandırdığı için arzu edilmez. Yağ türü olarak; zeytinyağı- fındık yağı ve ayçiçek/mısırözü/ soya yağı gibi sıvı yağlar tercih edilmelidir. Lipit bozukluğunu önlemek için doymamış yağ (zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği yağı) oranı/doymuş yağ (tereyağ, hayvansal yağ) oranı: 2/1 olmalıdır. Hemodiyaliz hastalarında protein alımı çok önemlidir ve 1,2 g/kg/gün olarak tespit edilmiştir. Hasta hiç diyalize başlamadan önce kısıtlı protein alabilir. Ancak bu alışkanlığını diyalize girmeye başladıktan sonra da sürdürmemelidir. Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Hemodiyaliz sırasında protein yıkımında bir miktar artış ve proteinlerin yapıtaşları olan aminoasitlerin önemli ölçüde kaybı söz konusudur. Hastalardaki protein kısıtlaması beslenme bozukluğuna ve sonuçta çeşitli infeksiyonlara karşı vücut direncinde azalmaya neden olur. Bu nedenle hastaların yeteri kadar proteini, büyük kısmını da yağsız et ve yumurta gibi yüksek biyolojik değerli protein kaynaklarından almaları gereklidir. Alınan proteinlerin hayvansal kaynaklı olmasına özen gösterilmelidir çünkü hayvansal kaynaklı proteinler bitkisel kaynaklılara göre daha değerlidirler. Protein yönünden en zengin ve değerli besinlerden biri yumurtadır. Yumurta beyazı her gün alınması gereken önemli bir gıdadır. Diyaliz hastalarında suda çözünen vitaminler( B grubu ve c vitamini, folat vb.) günlük olarak diyete eklenmedikleri takdirde eksiklikleri görülebilir. Tüm diyaliz hastaları doktorlarının önerdiği uygun dozlarda folik asit ve B vitaminleri almalıdır. C vitamini desteği günde 60-100 mg ile sınırlandırılmalıdır. C vitamini demir kullanımını arttırarak anemi tedavisine yardımcı olabilir. Bulantı ve kus- maya bağlı olarak veya iştahsızlık nedeniyle yeterli düzeyde beslenilmezse demir ve vitamin eksiklikleri ortaya çıkacaktır. Diyaliz sırasında da bir miktar demir, pek çok vitamin ve mineral kaybedilir. Gerektiğinde bu eksiklikler yerine konur. Böbrek yetersizliğinde A vitamini konsantrasyonu hemen her zaman yüksektir ve bu vitamini içeren ilaçları almak zararlı olabilir. Diyaliz hastalarının multivitamin kullanımı sakıncalı olabilir. Her vitaminin diyaliz hastasındaki etkinlikleri henüz bilinmemektedir. Doktora danışılmadan kullanılmamalıdır. Böbrek hastası hiçbir gıdayı bir günde aşırı miktarda tüketmemelidir. Rahatlıkla tüketebilecekleri gıdalar; ıhlamur, et suyu, tuzsuz yağ, kompostodur. Diyabetik olmayan böbrek hastasının şeker tüketmesinde bir sakınca yoktur. Ancak çikolata ve pekmez önerilmez. Akide şekeri, lokum ve tanesiz şeker yemesinde sakınca yoktur. Kesinlikle tüketilmemesi gerekenler Sakatatlar Tuzlu krakerler Hazır çorba Kuruyemiş, kuru meyve Meşrubat, boza, kahve, kakao, hazır kahve Çikolata Baharatlar, Hindistan cevizi Yemeklerin suyunu yemekten kaçınılmalıdır. Ortalama et tüketim miktarı 100 gr’ ı geçmemelidir. Bu miktar iki, üç köfte ya da bir tavuk budu veya orta boy bir balığa eşdeğer kabul edilir. Tüm balıklarda fosfor yüksek olduğu için böbrek hastalarında kısıtlı tüketilmesi önerilir. Eğer tercih yapma şansı varsa levrek ve mersin balığında fosfor miktarı diğer tüm balıklardan daha az olduğu için önerilir. Böbrek hastası günde en az 1 haşlanmış yumurta beyazı tüketmelidir.(yumurtanın sarısının fosforu yüksektir fosfor miktarına göre kontrollü yenilmelidir.) Kurubaklagiller (kuru fasulye, nohut, kuru bakla, barbunya, mercimek ), bulgur, patates, mısır, tarhana, enginar, asma yaprağı, mantar, kabak, bakla, ıspanak, semizotu, pazı, kereviz, salatalar, şalgam, muz, kavun, kuşburnu, erik gibi besinler diyetisyene danışmadan tüketilmemelidir. Melis GÖKTUNA B.Ü.ZÜBEYDE HANIM UYGULAMA VE ARAŞTIRMA MERKEZİ Diyetisyen Zonguldak Diyaliz Merkezi Merkez Mahallesi İnönü Caddesi No: 206/1 Bakacakkadı-Gökçebey/ZONGULDAK Tel: 90 (372) 532 82 68 Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Merkezimiz Zonguldak Çaycuma ilçesine bağlı Bakacakkadı beldesinde 05/06/2012 tarihinde açılmıştır. Merkezimiz 7 adet hepatit negatif salon, 1 adet HBV (hepatit B pozitif), 1 adet HCV (hepatit C pozitif) ve 1 adet yedek olmak üzere toplam 10 makine ile hizmet vermektedir. 1 sorumlu öğretim üyesi ve 1 pratisyen hekim, 2 hemşire ile birlikte destek eleman olarak 3 personel görev yapmaktadır. Hafta içi hergün ve cumartesi günleri 08:0016:00 saatleri arasında hizmet vermektedir. Hemodiyaliz cihazlarımız Nikkiso marka olup online HDF (hemodiyafiltrasyon) ve plazmaferez yapma özelliklerine sahiptir. Dezenfeksiyon programı ısı, sitrik asid, hipoklorik asid içermektedir. Her diyaliz sonunda kimyasal dezenfeksiyon yapılmakta, her seans öncesi genel salon temizliği yapılmaktadır. Ayrıca merkezimizde ileri teknoloji havalandırma sistemimiz mevcuttur. Her seansta ilgili pratisyen hekimce hasta viziteleri yapılmakta, tedavileri ayarlanmakta, ayrıca sorumlu öğretim üyesi tarafından da aylık hasta vizitleri yapılmaktadır. Hemodiyaliz tedavileri bu konuya vakıf olmuş tecrübeli hemşireler tarafından uygulanmaktadır. Hastalarımıza sabah seansında kahvaltı, öğlen ve akşam seanslarında yemek servisi yapılmakla birlikte kantin hizmeti de verilmektedir. Tüm merkezlerimizde olduğu gibi hastalarımız için servis hizmeti bulunmakta olup hastalar evlerinden alınıp diyaliz çıkışı evlerine bırakılmaktadırlar. Diyaliz salonlarımız; hastalarımızın konforunu artırmak için, plazma t.v, kişiye özel kulaklık, müzik yayını gibi özelliklerle donatılmıştır. Su sistemimiz en son teknolojiye uygundur. Merkezimizde iki adet asansör sistemi sedye girecek şekilde tasarlanmıştır. Havalandırma sistemi, yangın merdiveni ve jeneratör gibi teknik donanımlar yüksek kalitededir. Diyaliz ünitemizde hastalarımıza birebir veya toplu halde eğitimler özel eğitim salonunda gerçekleştirilmektedir. Hastalarımızın merkez hastanemize gönderilmesi gereken her türlü acil problemde ambulansımız ile hizmet verilmektedir. Ayrıca hastaların merkez hastane poliklinik randevuları alınmasında hastalarımıza yardımcı olunmakta; hastalarımızdan hastanede yapılacak tetkik ve tedavilerden, girişimsel işlemler ya da ameliyatlardan fark alınmamaktadır. Transplantasyon adayı olmak isteyen hastaların nakil hazırlıkları isterlerse yatırılarak yapılmakta ve İstanbul nakil listesine dahil edilerek sağlık bakanlığına bildirilmektedir. 55 DİYALİZ HASTALARI İLE YAPILAN SOSYAL ETKİNLİKLER Alanya’da, diyaliz hastalarımızla katıldığımız bowling turnuvası. Sn. Haberal’ın, diyaliz hastalarımıza düzenlediği yeni yıl kutlama toplantısı. Konya’da, diyalize giren hastalarımız ve yakınlarıyla yemekteyiz. İstanbul’da, diyaliz hastalarımızın katıldığı sosyal grup çalışması Başkent Üniversitesi Hastaneleri / Diyaliz Merkezleri Özel Sayı Başkent Üniversitesi Rektörü Sn. Prof.Dr. Kenan Araz’ın da katıldığı, Sağlık Kuruluşları Direktörü ve Ankara Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Ali Haberal’ın ev sahipliğinde düzenlenen geleneksel 23 Nisan Şenlikleri’nden bir kare. 23 Nisan kutlamalarına katılan çocuk hastalarımızın katıldığı faaliyetler İstanbul’da, diyaliz hastalarımızın katıldığı tiyatro çalışmasından bir görüntü. 57 Maresal Fevzi Çakmak Caddesi 10. Sokak, No:45 Bahçelievler/ANKARA Tel: (0312) 212 68 68 Faks: (0312) 223 73 33 www.baskent-ank.edu.tr