TELEVĠZYON DĠZĠ VE FĠLMLERĠNDEKĠ DĠL YANLIġLARININ
Transkript
TELEVĠZYON DĠZĠ VE FĠLMLERĠNDEKĠ DĠL YANLIġLARININ
TELEVĠZYON DĠZĠ VE FĠLMLERĠNDEKĠ DĠL YANLIġLARININ TOPLUM ÜZERĠNDEKĠ ETKĠLERĠ VE BU ETKĠLERĠN GĠDERĠLMESĠNE YÖNELĠKÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ HAZIRLAYANLAR HĠLÂL AYDIN HALĠL ALTUNKAYA (ESKĠġEHĠR ETĠ SOSYAL BĠLĠMLER LĠSESĠ) DANIġMAN ÖĞRETMEN SEYFĠ ERDOĞAN FATĠH ÜNĠVERSĠTESĠ LĠSELERARASI ULUSAL SOSYAL BĠLĠMLER OLĠMPĠYATI: PROJE KATEGORĠSĠ ESKĠġEHĠR, 2012 ĠÇĠNDEKĠLER 1. PROJENĠN ADI........................................................................................... 2 2. PROJENĠN KONUSU…………………………………………………………… 2 3. PROJENĠN AMACI............................................................................................... 2 4. PROJENĠN ÖNEMĠ.............................................................................................. 2 5. YÖNTEM................................................................................................................ 2 6. GĠRĠġ……………………………………………...……………………………… 3 A-Kitle ĠletiĢim Araçları Ve Televizyonun Yaygın Etkisi……………………. 3 A.1- Kitle ĠletiĢim Araçları…………………………………………………….. 3 A.2- Kitle ĠletiĢim Araçları Ġçerisinde Televizyonun Yaygın Etkisi…………. 4 A.3- Televizyon Dili …………………………………………………………….. 4 B- Dil Ve Kültür ĠliĢkisi…………………………………………………………. 6 B.1- Kültür Ve Popüler Kültür TaĢıyıcısı Olarak Televizyon……………….. 6 B.2- Popüler Kültürün Dil Üzerindeki Etkisi…………………………………. 7 7. MÜLAKAT………………………………………………………………………... 8 8. ANKET ANALĠZĠ………………………………………………...…………….12 9. ÇÖZÜM ÖNERĠLERĠ……………………………………………………….....19 10. TEġEKKÜR……………………………………………………………………..21 11. KAYNAKÇA…………………………………………………………………….21 1 PROJENĠN ADI: Dizi ve filmlerde standart dilimizin bozulup garip söyleyiĢ Ģekillerinin medya vasıtasıyla topluma yayılması, genç, orta yaĢ ve yaĢlılar üzerindeki etkisinin incelenmesi ve çözüm önerilerinin oluĢturulması. PROJENĠN KONUSU: Günümüzde Türkiye‟de televizyonlarda yayımlanan pek çok dizi ve filmde standart dilimiz, yani Ġstanbul Türkçesi bozulmakta ve garip söyleyiĢ Ģekilleri medya vasıtasıyla topluma yayılmaktadır. Bu durumun çocuklar, gençler, orta yaĢ grubu ve yaĢlılar üzerindeki etkilerinin incelenmesi. PROJENĠN AMACI: Medya vasıtasıyla topluma yayılan garip söyleyiĢ Ģekillerinin ve dil yanlıĢlarının olumsuz etkilerini yok etmeye yönelik çözüm önerileri üretmek amaçlanmıĢtır. Bu temel amacın yanında alt hipotezler Ģu Ģekilde geliĢtirilmiĢtir: Televizyon izleme oranının artıĢı dil yanlıĢlarının ve garip söyleyiĢ Ģekillerinin toplum içindeki yayılma hızını arttırır. Çocuklar ana dillerini öğrendikleri dönemde, yanlıĢlıkları ve garip söyleyiĢ Ģekillerini benimserler. Bu durum ise gelecek neslin tam ve doğru Türkçe kullanımını zora sokmaktadır. Televizyonda yayımlanan dizi ve filmler çocukların konuĢma ve davranıĢlarını doğrudan etkiler. Çocukların dil bilincinin oluĢmasında televizyon dizi ve filmleri etkin bir role sahiptir. Toplumda dil bilincinin oluĢumunda okudukları dergiler, yazılar, öyküler; izledikleri çizgi filmler, filmler, diziler etkilidir. Medya çalıĢanlarının dil eğitimi almıĢ olması medyada yapılan dil yanlıĢlarını ve garip söyleyiĢ biçimlerini en aza indirir. PROJENĠN ÖNEMĠ: Dizi filmlerde kullanılan dilimizi popüler kültürün pençesinden kurtarmaya yönelik, dil yanlıĢlarının ve garip söyleyiĢ Ģekillerinin en aza indirilmesi konusunda çözüm önerileri sunulacaktır. YÖNTEM: Kota ve basit tesadüfî örnekleme yöntemiyle 347 kiĢilik EskiĢehir Eti Sosyal Bilimler Lisesi ve çevresiyle sınırlandırılmıĢtır. Proje kapsamında örneklemden elde edilecek bilgi ve verileri toplamak üzere öğrencilere yönelik 23 sorudan oluĢan bir anket formu geliĢtirilmiĢtir. Ankete cevap verme oranı %100 olarak gerçekleĢtirilmiĢtir. Anketle elde 2 edilen sonuçlar Excel programı kullanılarak analiz edilmiĢ ve değerlendirilmiĢtir. Ayrıca ESOGÜ‟de görevli Prof. Dr. Erdoğan Boz ile 16.02.2012 tarihinde mülakat yapılmıĢtır. GĠRĠġ A-KĠTLE ĠLETĠġĠM ARAÇLARI VE TELEVĠZYONUN YAYGIN ETKĠSĠ A.1- Kitle ĠletiĢim Araçları Sosyal iletiĢimde de, kitle iletiĢiminde de aracımız dildir. Ancak hitap edilen toplumun ortak dili, aynı zamanda tarihi, sosyal, kültürel bir olgudur. Dolayısıyla kullanılan dilin sadece gramer kaidelerine uyarak yapılan bir söz dizimi olarak değil, kültür aktarımı bakımından da ele alınması gerekir. “Toplumlar, özellikle de okur- yazar toplumu bilgilendirmek, eğitmek, eğlendirmek ve razı etmek amacı ile bir dizi materyal geliştirmişlerdir. Bu materyaller okuryazar ürünleri, gazete, dergi, magazin, film, radyo ve televizyon yayınları şeklindedir. Biz materyallerin hepsini kitle iletişim araçları olarak kabul etmekteyiz.”1 Görsel gücü dolayısıyla kitle iletiĢim araçlarının en etkili olanı televizyon, “Köken olarak Fransızca “television” sözcüğünden gelmiştir. Anlamı uzağı görmedir. Bir başka şekilde tanımlarsak sabit veya hareketli resimlerin elektro manyetik dalgalar yardımı ile uzak alıcılara nakline televizyon diyoruz.”2Kitle iletiĢimi genel bir düĢünme ve yaĢama biçiminin paylaĢılmasıdır. Kitle iletiĢim araçları da doğal beĢeri iliĢkilerin ötesinde, teknolojik bir dille bu düĢünme ve yaĢama biçimini bizlere aktarır. Kitle iletiĢim araçlarının toplumsallaĢma sürecine olan katkıları belli bir dönemi içermez; bu, bireyin ömrü boyunca yaĢayacağı bir süreç olur. Kitle iletiĢim araçları toplumsallaĢma sürecinin her anında olan bir sürekliliğe sahiptir. 1 Ali Balcı, (2001): Sosyal Bilimlerde AraĢtırma, PegemA Yayıncılık, Ankara, s.209 2 MEGEP,http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/radyotv/moduller/telev izyon_yayinciliginin_temelleri.pdf 02.03.2012 10.11 3 A.2- Kitle ĠletiĢim Araçları Ġçerisinde Televizyonun Yaygın Etkisi Kitle iletiĢim araçları 20. Yüzyılın en büyük buluĢları arasında yer alan araçlardır. Bu araçların içerisinde çok geniĢ kitlelere ulaĢması ve günden güne artan yaygın etkisi ile televizyon önemli bir yere sahiptir. Toplumumuzda aile içerisinde akĢam televizyon izlemenin gelenek haline gelmesi bu durumu ortaya koyan en iyi örnektir. Yapılan birçok araĢtırmada ülkemizde televizyon izleme oranlarının %90‟ın üzerinde olması, televizyonun çocuklar üzerindeki etki derecesinin eğitim kurumlarının etki derecesinden çok daha fazla olmasına yol açtığı söylenebilir. Bugün, toplumu eğitim kurumları yerine kitle iletiĢim araçlarının yönlendirdiği bir gerçektir. Dolayısıyla toplumun kültürünü meydana getiren her unsuru düzgün ve tam bir Ģekilde izleyiciye aktarmak gibi bir sorumluluğu da üstlenen televizyonun etki alanı geniĢledikçe sorumluluğu da her geçen gün artmaktadır. A.3- Televizyon Dili Dil insanlar arasında anlaşmayı sağlayan tabii bir vasıta; kendi kanunları içinde yaşayan ve gelişen canlı bir varlıktır.3 Standart dil ise; toplum tarafından, bir ülkenin eğitim dili olarak kabul edilmiĢ, resmi kurumlarında, kitle iletiĢim araçlarında kullanılan ve yazı dilinin temeli olarak kabul edilen dildir. Türkiye Türkçesi için belirlenmiĢ standart dil Ġstanbul ağzıdır. Ġstanbul ağzının bir Ģehri, diğerlerinden üstün gören bir zihniyetle övüldüğünü sanmak büyük hatadır. Türk tarihinin son yedi yüz yılında Oğuz Türkleri tarafından kurulan en büyük medeniyet, Anadolu ve Balkanlar Türkiye‟sindeki Osmanlı Medeniyetidir. BeĢ yüz yıldan beri, böyle bir medeniyete dil, kültür ve sanat merkezliği yapan Ġstanbul Ģehrinde ise Türkçemizin büyük tekâmül göstermesi çok normaldir. Teknoloji alanındaki geliĢmeler, hayatın bütün alanlarında köklü yeniliklere yol açmaktadır. Teknik sahadaki bu hızlı geliĢme karĢısında dilimizin bu terimlere karĢılık bulma hızı çok yavaĢ kalmaktadır. 3 ERGĠN, Muharrem, “Üniversiteler Ġçin Türk Dili”, Bayrak Yayınları, 2009 4 Her evde bir iletişim eşyasının olduğu günümüz dünyasında dili kullanma biçimleri de çabuk ve kolay bir şekilde yaygınlaşmaktadır. Yayınların etkileme gücü dil bakımından ailenin ve okulun etkileme gücünün önüne geçmiş durumdadır.4 Görsel medyanın etki alanının geniĢ olmasından dolayı yapılan herhangi bir dil yanlıĢı çok geniĢ kitlelere rahatlıkla ulaĢabilmektedir. Özellikle ülkenin dilsel bütünlüğü ve kültürü için belirlenen yayın politikası dıĢına çıkmayan bir dil kullanımının olması gerekmektedir. Yayın dili öncelikle çerçeveler içerisinde iĢler. Türkiye‟de yayınları düzenleyen 3984 Sayılı Radyo ve Televizyonların KuruluĢa ve Yayınları Hakkında Yasanın 4. maddesinde yer alan Yayın ilkeleri arasında dille ilgili olarak “Türkçenin; özellikleri ve kuralları bozulmadan konuĢma dili olarak kullanılması; millî birlik ve bütünlüğün temel unsurlarından biri olarak çağdaĢ kültür, eğitim ve bilim dili halinde geliĢmesinin sağlanması.” 5Ġfadesi yayınlardaki dilin nasıl olması gerektiğini belirtse de uygulamada bu kurallara uyulmadığı görülmektedir. ĠletiĢim araçlarının etki alanlarından biri olan çocuklar dil kazanımı çağında görsel medyanın etkisiyle kendi ana dillerini öğrenmeden yabancı dilden kelimeler edinmektedirler. Yapılan araştırmalar televizyon izleme sıklığını, çocuk kesimi için %99 olarak göstermektedir. 3-12 yaş arasındaki çocukların neredeyse tamamı ders dışındaki boş saatlerinin %80’ini televizyon karşısında geçirmektedir. Özellikle çocuk seyirciler için, ana dilinin öğrenilmesinde, resmi söyleyiş özelliklerinin kavranmasında, kısaca ana dili eğitiminde televizyon hemen hemen, okulların önüne geçmiştir.6Bu Ģekilde yetiĢen bir nesilde garip söyleyiĢ Ģekillerinin ortaya çıkması ve standart dilimizin zarar görmesi muhtemeldir. Bu durumun sorumluları daha çok yukarıda da belirttiğimiz gibi etkileme gücü gün geçtikçe artan kitle iletiĢim araçlarıdır. Görsel gücü dolayısıyla da kitle iletiĢim araçları içerisinde en etkin olanı televizyondur. Ne var ki dil konusundaki en ağır darbe bizi etkisi altına alan ve hayatımızın her anında varlığını benimseten televizyondaki dizi ve filmlerden gelmektedir. Dizi ve filmlerde standart dilimiz terk edilmekte ve garip söyleyiĢ Ģekilleri kendini göstermektedir. Bu durumun dilimiz üzerindeki etkisi kadar vahim diğer bir etkisi ise kültürümüz üzerindedir. Aziz Nesin‟in Ģu sözü her Ģeyi gözler önüne sermektedir; Gizli işgalin çok daha ağır olmasının nedeni işgale uğrayan ülke insanlarının işgal altında olduklarının ayırtında olmamalarıdır. Farkında olmadıktan başka, Y. Yılmaz, Türkçede Dil YanlıĢları, Özel Kitaplar, 1. Baskı, Ġstanbul 2010, s. 88 Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası 4. Madde ve Ġlgili Bent 6 N. Sis “Medya Dili Sorunu” s. 209 4 5 5 insanlar kendiliklerinden işgale uğramak için can atarlar. İşgale istekli ve gönüllüdürler.’’7 B- DĠL VE KÜLTÜR ĠLĠġKĠSĠ Öteki canlılardan farklı olarak duygu, düĢünce, konuĢma gibi özelliklere sahip olan insanoğlu, bir yandan maddi ve manevi ihtiyaçlarını karĢılayabilmek, bir yandan da tabiatla ve diğer insanlarla olan iliĢkilerini düzene koyabilmek için çeĢitli sosyal organizasyonlara girme gereğini duymuĢtur. Bir arada yaĢama ihtiyacının ortaya koyduğu sosyal organizasyonların tabii nitelikteki en küçük örneği aile, en büyük örneği millettir. Topluluklar sosyal bütünleĢme içerisindedir. Millet dediğimiz topluluk da bu bütünleĢmeden payına düĢeni almıĢ vaziyettedir. Millet dediğimiz topluluğu oluĢturan birimler arasında ortak kabul edilen özellikleri mevcuttur. Bu ise sosyal akrabalığı ortaya koymaktadır. Bu akrabalık ve ortak özellikler kültürü oluĢturmaktadır. En ilkel topluluktan en geliĢmiĢ topluluklara kadar her toplumun kendine ait bir kültürü olduğu tartıĢmasızdır. Bir kültür için vazgeçilmez kabul edilen bir unsur diğer bir kültür için önemsiz sayılabilir. Fakat her toplum için değiĢmez yeri olan tek kavram dildir. Dil, toplumu, toplumun kültürünü, taĢıyan geliĢtiren ve çağdaĢlaĢtıran bir taĢıttır. Kültürü taĢıyıp çağdaĢlaĢtırdığı gibi kendini de geliĢtirip çağdaĢlaĢtırmaya her geçen gün devam etmektedir Bir toplum dilini kaybetmiĢse eğer kültürü de kaybolmaya yüz tutmuĢ demektir. Dil sosyal yapının ve kültürün sadık bir aynası durumundadır. Bir Ģair ve yazar duygu ve düĢüncelerini ancak dil vasıtasıyla aktarabilmektedir. Kültürümüz ve milli varlığımız bu Ģiirlerden, bu yazılardan taĢınmıĢtır bugüne. Yunus‟un ilahilerinde, Mehmet Akif‟in Ġstiklal MarĢı‟nda aktarılmıĢtır kültürümüz. B.1- Kültür Ve Popüler Kültür TaĢıyıcısı Olarak Televizyon Kültür, toplumların yaĢam biçimlerinden, sosyal düzenlerinden genel anlamda inançlarından oluĢan ve bu olgularla arasında dinamik bir bağ kurarak kendi varlığını da bunların etkinliğine bağlı olarak güçlendirebilen veya zaman zaman zayıflatabilen bir bildiriĢim yöntemini teĢkil etmektedir. Dolayısıyla toplumda iletiĢimin sağlanmasında büyük öneme sahiptir. 7 Öner Yağcı, Geleceğimizdir Kirletilen, s. 23 6 Toplum içerisinde iletiĢimin sağlanmasında kitle iletiĢim araçlarının da etkisi göz ardı edilemez. Bu araçlar içerisinde halk tarafından en çok tercih edileni televizyondur. Çocuklar, gençler, yaĢlılar hemen herkes televizyonun hedef kitlesi içerisindedir. Bu durum televizyonun bizi etkileme oranını daha da artırmaktadır. Unutulmaya yüz tutmuĢ binlerce kültür unsurunu ayağımızın önüne sermekte olan televizyon, onların tekrar canlanmasına vesile olmakla birlikte, popüler kültür unsurlarını da hayatımıza sokmaktadır. Ve bunu „reyting canavarı‟na yenik düĢmeden yapması gerektiğinden seyircinin dikkatini celp etmek amacıyla, farklı yollara baĢvurmaktadır. Bu yollar kimi zaman televizyon programları, kimi zaman dizi ve filmlerden oluĢmuĢlardır. B.2- Popüler Kültürün Dil Üzerindeki Etkisi “Popüler” sözcüğü, önceleri “halka ait” anlamına gelirken zamanla bu sözcük “çoğunluk tarafından sevilen ve seçilen” anlamına kullanılmaya başlamıştır. Kitle iletişiminde ise popüler kültür, halk tarafından sevilen medya ürünleri anlamında kullanılmaktadır.8 YaĢama popüler kültürün egemen kılındığı günümüz koĢullarında yükselen değerler denilen bir kavramın getirdiklerine baktığımızda gördüklerimiz televizyonun kültürel anlamda da yaĢamın merkezinde olduğudur. Hayatımız sanki onun üzerine kurulmuĢ, onun etrafında ĢekillenmiĢtir. Böyle bir ortamda televizyonun etki alanı çocuklara, gençlere, yaĢlılara, hemen herkese ulaĢmıĢtır. Popüler kültür denilen kavramın hayatımıza girmesi böyle bir silahla (televizyon) zor olmasa gerek. Dizi ve filmlerde bu kültür aktarımı en üst düzeydedir. Popüler kültür bazı popüler sorunları da beraberinde getirmektedir. Bunlardan en çok yapılan ve en önemlisi olan dilimizle ilgili olanıdır. Standart dilimize zarar veren garip söyleyiĢ Ģekilleri ve hataları meydana gelmekte ve televizyonla birlikte halka empoze edilmektedir. Yeni nesil bu söyleyiĢ Ģekilleri ve hataları ile büyümektedir. ĠĢin daha üzücü kısmı ise çocuklar bırakın çocukları yetiĢkinler dahi bu sorunun farkında değildir. Herkes kendini televizyonun dünyasına teslim etmiĢ durumdadır. Dilimiz sonu görünmeyen bir yola girmiĢ durumdadır televizyonla birlikte. Dilimiz ve halkımız yabancılaĢmaktadır popüler kültürle birlikte. AmerikanlaĢma hayatımızın her yanında hak etmediği kadar yerini sık almıĢ durumdadır. Bir 8 Alemdar ve Erdoğan, a.g.e. s.33 7 toplumun dili, dini ve kültürü o toplumun en büyük hazinesidir. Fakat popüler kültür bunların hepsine balta vurmaktadır. Aslında popüler kültürün dilimiz üzerindeki etkisi sadece dilimiz değil geleceğimiz üzerindeki etkisidir. Ve üzülerek söylemek gerekir ki bu etki hiç de bizim selametimize görünmemektedir. MÜLAKAT 1. Öncelikle kısaca sizi tanıyabilir miyiz? 1962 EskiĢehir doğumluyum. Ġlk, orta ve lise öğrenimini yine bu Ģehirde tamamladı. Selçuk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi bölümünden 1985 yılında mezun oldum bir süre öğretmenlik yaptım. Dicle Üniversitesi‟nde yüksek lisans, Ġnönü Üniversitesi‟nde doktora yaptım. 1993‟te K. Sütçü Ġmam Üniversitesi‟nde öğretim görevlisi olarak göreve baĢladım. 1997‟de A.Kocatepe Üniversitesi‟nde göreve baĢladım. 2003‟te doçent, 2008‟de ESOGÜ‟ ye profesör olarak atandım. Halen aynı üniversitede görev yapmaktayım. 2. Televizyondaki dizi ve filmleri dil yönünden nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu soruya bir kerede cevap vermek çok zordur. Sayıları yüzü aĢmıĢ TV kanallarındaki sayısız dizi ve filmlerin dili hakkında bir Ģeyler söylemek gerçekten zordur. Sanırım bunun için yapılmıĢ araĢtırmalara bakmak daha doğru olacaktır. 3. Sizce medyada yapılan dil yanlıĢlarının kaynağı nedir? Dil, toplumun temel yapı taĢı olan kültürün en önemli birimidir. Dil dıĢında kültürü oluĢturan diğer birimlerin de önemleri vardır elbette. Kültür bütünlük arz eder, birimler arasında geçirgenlik vardır. Bu noktada “dildeki yanlıĢlık veya bozulma “ birimler arası tetikleme sonucu ortaya çıkmıĢtır. Yani dil tek baĢına veya öncelikle bozulmaz. Bozulma geneldir, biz yalnızca dile mercek tutarsak, bozulmanın yalnızca orada olduğu yanlıĢına düĢeriz. 4. Sizce TDK ve üniversiteler gibi devlet kurumlarının bu konudaki sorumlulukları ne ölçüdedir? Bunu tam olarak yerine getirmekte midirler? TDK‟nin mevcut kanununa bakarsanız, dil yanlıĢlarını düzeltmek ve bunu denetlemek görevini tanımlamıĢ değildir. Kısacası TDK‟nin öneri sunmak, kamuoyunu aydınlatmak ve bu konuda bilimsel yayın yapmaktan öte bir görevi yoktur. Medyada bu görevi RTÜK üstlenmiĢtir. 8 Üniversitelere gelince onların da bu konudaki görevleri daha sınırlıdır. Yalnızca araĢtırma yapmak ve öneri sunmaktan öteye gidemez. Kaldı ki TDK ve üniversiteler “emniyet” görevini üstlenemez. 5. Sizce toplum, dilin doğru kullanılmasında hassasiyet gösterir mi? Bu durum toplumun genel anlayıĢı ile ilgilidir. Toplum duyarlılığı her konuda önemlidir ve yerindedir. Ancak Ģunu kabul etmeliyiz ki bizim toplumumuz kimi konularda duyarlılık gösterirken kimi konularda son derece umursamazdır. Dil konusu da toplumun çok umursadığı bir konu değildir maalesef. Kimi insanların gösterdiği duyarlılık ise basit ve zayıftır hatta katıntı noktasındadır. Okumayan ve yazmayan bir toplumda dil duyarlılığı olabilir mi sizce? 6. Eğitim sistemi içerisinde Türk dilinin kullanılmasına bütün öğrenim kademelerinde önem veriliyor mu? Türkiye‟de temel eğitim ve öğretim ana dilimiz de yapılmaktadır ve bu yasayla belirlenmiĢtir. Orta öğretim (lise) ve yüksek öğretimde ise çeĢitlilik vardır. Yine yasal çerçeve içinde eğitim ve öğretim Türkçe dıĢında diğer dillerde yapılabilmektedir. Sanırım tartıĢmamız gereken konu orta ve yüksek öğretimde Türkçe dıĢında baĢka dillerde eğitim ve öğretimin niçin yapılabildiğidir? Bunun birçok nedeni olabilir. Dünyanın en geliĢmiĢ ülkelerinde böyle bir durum söz konusu değil. GeliĢme yolunda olan veya az geliĢmiĢ ülkelerin böyle bir sorunu var. Yani sorun yalnızca bize ait değil. Bu durumun yararı olduğu kadar zararı da var. Ben bu durumun bir geçiĢ süreci olduğunu düĢünüyorum. Eğer hızla geliĢmiĢ ülkeler sınıfına atlayabilirsek bu sorundan kurtulacağımızı sanıyorum. 7. Yabancı kültürlerin dilimize etkileri ne ölçüdedir? Bu etki eğer olumsuzsa nasıl önüne geçilebilir? Demin de söylemiĢtim, bu etki yalnızca dile ait değildir. Kültürün bütün birimleri bu etkiden nasibini alır. Dildeki etki, daha çok göze çarptığı için bunu üzerinde daha çok duruyoruz. Oysa bu etki; yeme içmede, oturup kalkmada, düĢünce dünyamızda, ev düzenimizde vd. de var. Bunları bütün olarak göremezsek çözümü bulmayız. Bütünü görüp çözüme bütünden baĢlamak gerek. Bir toplumun dilini düzeltip ev düzenini kendi haline bırakamazsınız. 8. Bu kelimelere alternatif olarak türetilen kelimelerin toplum tarafından benimsenmesi için neler yapılabilir? 9 Yabancı kökenli sözcüklere karĢılık bulma, her kurum/kuruluĢ ve kiĢinin görevi kendi sorumlulukları çerçevesindedir. Bir de bu sözcükleri, yabancı karĢılıkları yerine kullanma ayrı bir sorumluluktur ve herkesi kapsar. Doktorundan esnafına kadar bilinçli kiĢilerin tercihidir bu durum. 9. Dile yerleĢmiĢ olan yanlıĢ kullanımların düzeltilmesi mümkün müdür? Tabii ki mümkündür. Önemli olan bu toplumsal bilince eriĢmektir. Bunun yolu da eğitimden geçer. Eğitim ve öğretimin bütün kademelerinde verilecek yeterli bilgi ve yönlendirme ile bu sorun çözülebilir. 10. Sizce medyanın toplumun dili üzerinde bıraktığı etki yaĢ gruplarına göre farklılık gösterir mi? Sorunuzun içinde cevap gizli gibi. Elbette yaĢ gruplarının bu bozulmadan etkilenme farklılıkları olacaktır. Gençlerin hemen her konuda etkiye daha açık oldukları gerçeği ölçü alınırsa, bunun dil konusunda da geçerli olması beklenir. 11. Bu farklılıklar Türkçenin geleceği açısından ne gibi sorunlar doğurabilir? BaĢta kuĢaklar arasında iletiĢimin aksamasına, yer yer kopmasına neden olabilir. KuĢaklar birbirini anlamadıkları takdirde toplumsal bağ zayıflayabilir. Bu da bir toplum için istenmeyen bir durum olsa gerek. 12. Dildeki bozulmalar küreselleĢme bakımından nasıl değerlendirilebilir? Dilimizdeki bozulmalar, benzer durumdaki birçok dil için geçerlidir. Bunun çıkıĢ yolu kalkınmadır. Hayatın bütün alanlarında dünyanın en iyileri arasında olmak için çalıĢmak gerekiyor. Geri kaldığımız her alanda baĢka milletlerin bilimsel, kültürel ve ekonomik etki alanına giriyoruz. Bunun için her alanda en iyisi olmalıyız ki, dilimiz de böyle bir etkiden kurtulmuĢ olsun. Bu konuda meĢhur bir sözü aktarmam gerekiyor “Teknolojiyi üretmeden o alandaki bilimsel terimleri ana dilinizde türetemezsiniz.” Hal böyle olunca, ne demek istediğimiz sanırım daha iyi anlaĢılıyor. 13. Dünya üzerinde ortak bir kültürün oluĢmasına karĢın dili besleyen yerel kültür müdür? Evrensel kültür oluĢturulması sizce ne derece doğrudur? Dünyanın küçüldüğünü artık hepimiz kabul ediyoruz. ĠletiĢimin ve ulaĢımın ucuz, kolay ve çabuk olması bunu sağlamıĢtır. Burada kültür dediğiniz olgu devreye giriyor. ĠĢte bu milletlere göre farklılık gösteriyor. Bu nedenle elbette kendi öz kültürümüze sahip çıkacağız. Bugün en sıradan gördüğümüz teknolojik aletler, dünyanın en ücra köĢelerinde bile kullanılıyor. Peki, bizim o insanlardan farkımız nedir? O alete yüklediğimiz anlamdır. O alet dolayısıyla hayatımızın nasıl değiĢtiği ve bizim hayatımıza neler kattığıdır. Bütün bunlar milletlere göre değiĢebilmektedir. Ancak 10 sizin de belirttiğiniz gibi dünya genelinde bir evrensel kültür oluĢturma kaygısı var. Bunun ne kadar zararlı bir niyet olduğunu söylememe gerek yok. 14. Bilgi paylaĢımının kolay ve hızlı olması dili nasıl etkiler? BakıĢ açısına ve niyete göre değiĢir. Bana göre iyi olabilir. Bir baĢkası için de tersi olabilir. Ancak kabul etmemiz gereken böyle hayatı yaĢıyoruz. Bundan kaçamayız, o zaman hayatın içinde kendi safımızı belli etmeliyiz. Kısacası bütün gerçekliği ile kabul edip kendi yöntemimizi ve stratejimizi belirleyip ona göre davranmalıyız. 15. PaylaĢım dilinin evrensel tek bir dil olması doğru mudur? Buna hem evet hem de hayır demek mümkün. Evet, insanların iĢleri kolaylaĢır, birden çok yabancı dil öğrenmek zahmetinden kurtulurlar. Hayır, bir dilin öne çıkmasıyla diğer dillerin zaman içinde ölümü hızlanabilir veya iĢlevselliği düĢebilir. Bu da büyük bir kayıptır. Ayrıca her dil bir kültürü simgelediğine göre buna paralel olarak çok kültürlülük de kaybolur. Tek tip millete ve tek tip insana doğru gitmiĢ oluruz. Bu da bir tür robotlaĢmadır. 11 ANKET ANALİZİ Cinsiyetiniz? 178 176 174 172 170 168 166 164 178 169 Bay Bayan Anketimiz 347 katılımcıya uygulanmıĢtır. Katılımcıların %51‟i bay %49‟u bayandır. Örneklem oluĢturulurken araĢtırmanın geçerliliğini sağlamak amacıyla iki cinsiyetten yakın oranda katılımcı alınmıĢtır. Yaşınız? 200 180 160 140 120 184 142 100 80 60 53 40 46 20 0 13-15 16-20 21-30 31-50 Katılımcıların %43‟ü “13-15”, %33‟ü “16-20”, %13‟ü “21-30” ve %11‟i “31-50” yaĢ gruplarından oluĢmaktadır. Katılımcıların çoğunlukla çocuk ve gençlerden oluĢmasının nedeni televizyon dizi ve filmlerinin daha çok bu yaĢ gruplarına hitap etmesidir. 12 Ne sıklıkla televizyon izliyorsunuz? 120 100 80 113 99 60 40 32 20 54 49 0 Günde 1 saatten az Günde 2-3 saat Günde 5 saatten fazla Hiç Diğer Katılımcıların %33‟ü günde bir saatten az, %28‟i günde 2-3 saat, %9‟u günde 5 saatten fazla televizyon izlemektedir. %16‟sı hiç televizyon izlememektedir ve %14‟ü diğer saat aralıklarında televizyon izlemektedirler. Katılımcıların çoğu günlük televizyon yayınlarını takip etmektedir. Bu da azımsanmayacak bir seyirci kitlesi oluĢturmaktadır. Televizyon izlerken daha çok hangi yayınları tercih ediyorsunuz? 200 150 100 163 50 32 37 55 60 0 Dizi-Film Magazin Belgesel Haber Bültenleri Müzik Katılımcıların %47‟si dizi-film, %9‟u magazin, %11‟i belgesel, %16‟sı haber bültenleri, %17‟si ise müzik yayınlarını tercih etmektedirler. Ġzleyici kitlesinin en çok tercih ettiği, dolayısıyla bu kitleyi en fazla etkileyen yayın türü dizi- filmlerdir. 13 Sizce medya araçları çocuklarda konuşma ve davranış bozukluklarına sebep olur mu? 250 200 230 150 100 50 61 56 0 Evet Hayır Fikrim yok Katılımcıların %66‟sı medya araçlarının çocuklarda konuĢma ve davranıĢ bozukluklarına sebep olduğunu düĢünüyor. %18‟i bu düĢünceye katılmıyor. %16‟sının ise fikri yok. Sonuç olarak medya araçları çocuklarda konuĢma bozukluklarına sebep olmaktadır. Dizi ve filmlerde yabancı kelimelerin yaygın olarak kullanılmasını doğru buluyor musunuz? 200 150 100 50 195 68 41 43 0 Evet Hayır Kısmen Fikrim yok Katılımcıların %12‟si yaygın kullanımı doğru buluyor.%56‟sı doğru bulmuyor. %20‟si kısmen doğru buluyor ve yine %12 „sinin bu konuda fikri yok. Sonuçta halk bu durumun farkındadır. 14 Ülkemizde çocuklarda dil şuurunu oluşturmak için kişilik ve gelişim programları yeterince düzenleniyor mu? 140 120 138 100 80 60 40 69 73 67 20 0 Evet Hayır Çok az Fikrim yok Katılımcıların %20‟si bu programların yeterince düzenlendiğini, %40‟ı düzenlenmediğini, %21‟i çok az düzenlendiğini düĢünüyor. %19‟u fikir sahibi değil. Toplum da çocukların dil Ģuurunu oluĢturmak için kiĢilik ve geliĢim programlarının yeterince düzenlenmediğinin farkındadır. Hangi tür yerli dizi-filmleri tercih ediyorsunuz? 160 140 120 100 80 60 40 20 0 153 87 71 36 Aksiyon Komedi Dram Romantik-Komedi Katılımcıların %25‟i aksiyon, %44‟ü komedi, %10‟u dram ve %21‟i ise romantik-komedi filmleri izliyor. Toplumun çoğunluğunun komedi filmlerine eğilimi, bu yayınlarda ortaya çıkan garip söyleyiĢ Ģekillerinin yayılıĢını arttırır. Katılımcılar standart dilimizin en çok tahrip edildiği film kategorisini tercih etmektedirler. 15 Ebeveynlerin çocukların bazı dizi ve filmleri izlemeleri konusunda bir takım sınırlamalar yapmalarını doğru buluyor musunuz? 200 150 100 171 50 77 62 37 0 Evet Hayır Kısmen Fikrim yok Katılımcıların %49‟u sınırlamaları doğru bulurken, %18‟i doğru bulmuyor. %22‟si kararsızken, %11‟i fikir sahibi değil. Katılımcılar sınırlamalarla televizyonun çocuklar üzerindeki olumsuz etkisinin azalacağı düĢüncesindedir. Yapılan yanlışların ve kullanılan garip söyleyişlerin izleyici kitlesinin ilgisini çekmek için kasıtlı yapılabileceğini düşünüyor musunuz? 200 150 187 100 50 69 53 38 0 Evet Hayır Kısmen Fikrim yok Katılımcıların %54‟ü kasıtlı yapılabileceğini düĢünüyor, %15‟i yapılmadığı düĢüncesinde. %20‟si kararsızken, %11‟inin fikri yok. Günümüzde izleyicinin ilgisini çekmek medya kuruluĢlarının temel amacıdır. Toplum da yanlıĢların, garip söyleyiĢ Ģekillerinin bu amaçla ortaya çıktığı fikrindedir. 16 Sizce filmlerde dilin doğru kullanılmasına yönelik, medya kuruluşları yaptırımlar uyguluyor mu? 200 150 164 100 106 77 50 0 Evet Katılımcıların %22‟si Hayır yaptırımlar Fikrim yok uygulandığını, %47‟si uygulanmadığını düĢünüyor.%31‟inin fikri yok. Toplum da medya kuruluĢlarının bu konuda caydırıcı önlemler almadığının farkındadır. Yanlış kullanımlar halinde bir takım cezalar uygulanması gerektiği fikrine katılıyor musunuz? 200 150 167 100 50 102 39 39 0 Kısmen katılıyorum Katılıyorum Katılmıyorum Fikrim yok Katılımcıların %30‟u fikre kısmen katılırken, %48‟i tamamen katılıyor. %11‟i katılmıyor, kalan %11‟inin fikri yok. Cezaların uygulanması gerektiği sonucuna anket verilerinden de ulaĢılmaktadır. 17 Çocuklarda dil şuurunun oluşturulmasında en çok görev kimlere düşmektedir? 120 100 112 80 60 92 65 40 49 20 16 13 0 Aile Öğretmenler Arkadaş Çevresi Medya Devlet Diğer Katılımcıların %32‟si aile, %14‟ü öğretmenler, %19‟u arkadaĢ çevresi, %26‟sı medya, %4‟ü devlet, %5‟i ise diğer cevaplarını vermiĢlerdir. Yani en büyük sorumluluk aileden sonra medyaya düĢmektedir. Televizyon nasıl bir yöntem izleyerek kullanıldığında dil şuurunun gelişmesine etki eder? 120 100 80 60 40 118 106 54 46 23 20 0 Yayınlarında Yayınlarda dili Çocuklara dili zengin farklı şekillerde yönelik kullanarak kullanarak yayınları dil bakımından denetleyerek Unutulmuş kavramları daha çok vurgulayarak Diğer Katılımcıların %34‟ü yayınlarında dili zengin kullanarak, %13‟ü yayınlarda dili farklı Ģekillerde kullanarak, %30‟u çocuklara yönelik yayınları dil bakımından denetleyerek, %16‟sı unutulmuĢ kavramları daha çok vurgulayarak ,%7‟si ise diğer cevabını vermiĢlerdir. 18 ÇÖZÜM ÖNERİLERİ -Öncelikle görev, eğitimcilerindir. Ana dili öğretimi anaokulundan baĢlayıp ilk ve orta öğretim kurumlarında ana dil sevgisi aĢılanmalıdır. -Üniversitelerde ana dil öğretimi orta öğretimde öğrenilenlerin tekrarlanması değil de, bunu ileri taĢıyan, daha çok kullanıma yönelik iĢlevsel bir ana dil çalıĢması temel olmalıdır. -Kitle iletiĢim araçları açısından sanatçıların, konuĢmacıların sürekli eğitimine önem verilmelidir. -TV kanallarında dilbilimci kadrosu ve dil konusunda sürekli hizmet içi eğitim çalıĢması yapan bir kurul oluĢturulmalıdır. -Halkın eğitim seviyesinin yükseltilmesi için çalıĢmalar yapılmalıdır. Buna örnek olarak okuma-yazma kursları verilebilir. -Medyadaki dizi ve filmlerde kendi kültürel unsurlarımıza sıkça yer verilmelidir. -Türkçe, basın ve yayın kuruluĢlarında doğru kullanılmalıdır. -Halk içinde konuĢması ve yazması örnek alınan kiĢilerin dili doğru kullanması sağlanmalıdır. -Dil danıĢma merkezleri oluĢturulmalıdır. -Belediyeler, yerel televizyonlarda dil kullanımını denetleyen bir kurul oluĢturup, dil kullanımını düzenli olarak denetlemelidir. -Türkçe, eğitimciler tarafından doğru kullanılmalıdır. Dil eğitimini veren kiĢiler çok titiz dil eğitiminden geçerek öğretim kurumlarına gönderilmeliler. -Dil yanlıĢları konusunda ilk izlenecek kiĢiler, yayıncılardır. Yayıncılar dil konusunda titiz olmalıdır. -TV kuruluĢlarının yayınlarında dili zengin kullanması sağlanmalıdır. -Çocuklara yönelik yayınlar dil bakımından denetlenmelidir. -Yayınlarda unutulmuĢ kavramlar ve Türkçe kelimeler daha çok vurgulanmalıdır. -Akıllı iĢaretlere dil bakımından yenilikler getirilmelidir. 19 -Aileler medya dili konusunda bilinçlendirilmelidir. -Medya dili konusuna hâkim kiĢilerin okullarda verilen seminer ve bilgilendirmelerin sistemli ve düzenli olarak bir takvime bağlanması. -RTÜK‟te dil bilimcilerden oluĢan bir heyet kurulmalı, her kanalın dil konusunda ayrıntılı bir Ģekilde denetlenmesi sağlanmalıdır. -Dizi-film senaristleri dil konusunda eğitimli kiĢiler olmalıdır. -Yabancı dizi ve filmlerden çeviri yapılırken dil ve imla kuralları terk edilmemelidir. -Milli Eğitim Bakanlığı‟ndan ayrı dilin doğru kullanımı için çalıĢan bir bakanlık kurulmalıdır. -Yerli dizi senaryoları bir üst kurul tarafından denetlendikten sonra yayına sokulmalıdır. -Çocuk programlarında kültürümüze ait özelliklere yer verilmelidir. -GeliĢmiĢ toplumlardaki televizyon izleme kültürü hemen yakın çevremizden baĢlayarak anlatılmalı, televizyon karĢısındaki pasif durumun bir sohbet ve yarenlik havasına dönüĢtürülmesi yaygınlaĢtırılmalıdır. -“Ġzlemeseniz de hiçbir kaybınız olmaz.” Tarzında sadece televizyon kanallarının yayın saatini doldurmak için otomatiğe bağladığı ve kendimizden bir Ģeyler bulamadığımız dizi ve filmlerde televizyonun kapatılabileceği bilincine toplum yazılı medya yolu ile de yönlendirmelidir. -Türkiye‟de ortalama televizyon izleme süresi 3 saattir. Özellikle büyük çoğunluğun televizyon karĢısında olduğu saatlerde yayımlanan dizi ve filmler mutlaka doğruya iyiye güzele kardeĢliğe ve birlik ve beraberlik duygularına yer vermeli, toplumda ayrımcılığı kin, nefret ve düĢmanlık tohumlarını serpen bir yapıdan kurtarılmalıdır. -Dizi ve filmlerde Ģiddet ve saldırganlığın yerini sevgi saygı, hoĢgörü ve yardımlaĢma gibi evrensel konulara yer verilmelidir. -Hizmet içi eğitimler ve seminerler yoluyla anne-babalar, yetiĢkinler bilinçlendirilmelidir. -Gençlerde popüler kültür oluĢumu medyadaki yabancı dizi ve filmlerle paraleldir. Çeviri hataları yok edilirse yabancılaĢma ve garip söyleyiĢ Ģekilleri de ortadan kalkar. 20 -Aileler çocuklarının bütün dönemlerinde kullandıkları kelimelere, söyleyiĢ Ģekillerine dikkat etmeli, bu konuda çocuklarının bilgilendirilmesine bizzat ön ayak olmalıdırlar. TEŞEKKÜR ÇalıĢmalarımızda bize yardımlarından dolayı danıĢmanımız Seyfi ERDOĞAN‟a, bilgisayar öğretmenimiz Cem ÖNER‟e teĢekkür ederiz. KAYNAKÇA AKSOY,Ö.Asım,”Dil YanlıĢları 900 Sözün EleĢtirisi”,TDK Yay.,Ankara,1980 AYTAÇ, Gürsel, “Edebiyat ve Medya Kitaptan Ekrana Edebiyat”, Hece Yayınları, Ġstanbul 2006 BALCI Ali, Sosyal Bilimlerde AraĢtırma, PegemA Yayıncılık, Ankara 2001, BEKMAN Sevda, “Erken Çocukluk Döneminde Ev Merkezli Eğitim” DENĠZ, Güler, “Çocuk Televizyon ve Çizgi Film” Kurgu, Ocak 1989,Sayı 5,s.163-177 ERGĠN, Muharrem, “Üniversiteler Ġçin Türk Dili”, Bayrak Yayınları, 2009 ERTÜRK, Yıldız Dilek, GÜL AyĢen Akkor, “Çocuğunuzu Televizyona Teslim Etmeyin”, Nobel Yay.I.Baskı, Ankara 2006 EVREN, Kerim, “Güncel Örneklerle Medyada Dil YanlıĢları”, Alfa Yay.I. Baskı,Ġst.2005 GROOMBRĠDGE, Brian, “Televizyon ve Toplum”, Çev: Ayseli Usluata, Ġstanbul Reklam Yayınları:41 ,Ġst.1976 KAPLAN, Mehmet, Kültür ve Dil, Dergah Yay.9 Baskı, Ġstanbul 1996 21 KARABULUT, Ülkü, “Televizyonun Okul Öncesi Dönem Çocukları Üzerindeki Etkisi Öğretmen ve Anne Baba GörüĢleri”, (Anadolu Üni. BasılmamıĢ Yüksek Lisans Tezi2003) tez KARALI,Hamit, “Medya Ġmparatorluğu”,Truva Yay.,I.Baskı, Ġstanbul 2005 KONGAR, Emre, “YozlaĢan Medya ve YozlaĢan Türkçe”, Remzi Yayınevi, Ġstanbul 2003 Korkmaz ALEMDAR - Ġrfan ERDOĞAN Popüler Kültür ve ĠletiĢim, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1994 KORKMAZ, Zeynep, “Türk Dili Üzerine AraĢtırmalar”,I.C., AKD ve TYK Yayınları:629,Ankara1995 KORKMAZ, Zeynep, “Türk Dili Üzerine AraĢtırmalar”,II.C., AKD ve TYK Yayınları:629,Ankara1995 KÖKSAL, Aydın, “ BiliĢim Alanında Kullanılan Türkçede KarĢılaĢılan Sorunlar”, “Türkçenin Kullanımında KarĢılaĢılan Sorunlar ve Çözümleri Kurultay Bildirileri” (2526 Eylül 2001), Ankara 2002 s.23-34 Marmara Üniversitesi: “Eğitim Bilimleri Dergisi”, 1991, Sayı:3, Sayfa: 37-52 MEGEP,http://hbogm.meb.gov.tr/modulerprogramlar/kursprogramlari/radyotv/moduller /televizyon_yayinciliginin_temelleri.pdf 02.03.2012 10.11 MUTLU,Erol, “Televizyon ve Toplum”,TRT Eğitim Dairesi BaĢk.,Ankara 1999 YAĞCI, Öner, “Geleceğimizdir Kirletilen”, Dil Derneği, Ankara, 1996 SĠS, Nesrin, “Medya Dili Sorunu” Türkçenin ÇağdaĢ Sorunları, Editörler: Gürer Gülsevin, Erdoğan Boz, Gazi Kitabevi, II. Baskı, Ankara 2006 ġĠRĠN, Mustafa Nuri, “Televizyon Çocuk ve Aile”, Ġz Yayınları, Ġstanbul Türkiye Cumhuriyeti 1982 Anayasası 4. Madde ve Ġlgili Bent YILDIZ, ġerife, “Dil Kültür ve Medya”, Sinemis Yay., I.Baskı, Ankara,2005 YILMAZ, Yakup, “Türkçede Dil YanlıĢları”, Özel Kitaplar, I. Baskı,Ġst.2010 22