Pınar DİNÇER – Lisans Tezi – Yaşar Çallı`nın Hayatı ve Eserleri
Transkript
Pınar DİNÇER – Lisans Tezi – Yaşar Çallı`nın Hayatı ve Eserleri
T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ RESİM YAYGIN EĞİTİMİ BÖLÜMÜ RESİM ÖĞRETMENLİĞİ PROGRAMI LİSANS TEZİ YAŞAR ÇALLFNIN HAYATI VE ESERLERİ TEZ DANIŞMANI Yrd. Doç. Pınar DİNÇER HAZIRLAYAN Demet ŞİMŞEK ANKARA-1999 İÇİNDEKİLER Önsöz 1 Giriş 3 Bölüm I. Türk Resim Sanatı Tarihi.... 5 Bölüm II. Yaşar Çallı'nm Hayatı 11 Yaşar Çallı'nm kişiliği 17 Yaşar Çallı'nm Sanat Anlayışı 19 Bölüm III. Katalog 22 Bölüm IV. Değerlendirme 81 Bölüm V. Bibliyografya 85 ÖNSÖZ Bu çalışma Gazi Üniversitesi Yaygın Eğitim Fakültesi Resim Bölümü lisans tezi olarak hazırlanmıştır. Araştırmamızın konusu, Türk resim sanatında, sanatıyla ve kişiliğiyle özel v e önemli bir yeri olan Ressam Yaşar Çallı'dır. Büyük sanatçı portre ressamı olarak tanınmakla birlikte sosyal içerikli konulara da çok önem vermiş, duyarlılığını eserlerine bu yönüyle de taşımıştır. Figürlü, figürsüz peyzajlarla ve figürlü kompozisyonlarıyla resim sanatına damgasını vurmuştur. Eserlerine yansıttığı duygu gerçekçiliğini foto gerçekçiliğinden ayırarak, çağdaş mesajlı gerçekçilik olarak ortaya koymuştur. Portrelerinde kişilerin ruhunu yakalamış, yüz hatlarında ve bakışlarında bunu en iyi şekilde yansıtmıştır. Duygu yüklü ruh atmosferiyle başladığı çalışmalarını en kısa zamanda tamamlamış içinde taşıdığı duygu yoğunluğunu bir nebze de olsun rahatlatmıştır. Duygusal ve estetik yönü çok ağır basan doğa hayranı ünlü ressam çevresiyle hep iç içe yaşamış, yaşamında durağanlığa hiç izin vermemiş, hareketliliği, samimiyeti ve esprileriyle her zaman fark edilen bir kişilik olmuştur. Halen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sanat danışmanı olarak çalışan sanatçı, Meclis içindeki atölyesinde resim çalışmalarını sürdürmektedir. Yaşar Çallı ayni zamanda Türk resim sanatının ilklerinden ünlü ressam İbrahim Çallı'nm da torunudur. Böylesine renkli bir kişiliği ve Türk Resim Sanatında özel ve önemli bir yer edinmiş olan sanatçıyı araştırma konusu olarak seçmiş olmaktan gurur duymakta ve bu tez ile birlikte sanatçının eserlerini ve hayatını sizlere tanıtmaya çalışmaktayım. Tez konusu seçimimizde bize yardımcı olan ve araştırmalarımız süresince çalışmalarımızı yönlendiren, Yrd.Doç. Pınar Dinçmen'e, z a m a n ve mekan gözetmeksizin kendisi hakkında bilgilenmemizi sağlayan ressam Yaşar Çallı'ya, evinin kapısını bize açan ve sanatçı hakkında önemli bilgiler aktaran, sanatçının 20 yıllık arkadaşı, eski milletvekili, iktisat doktoru Yahya Kanbolat Bey'e ve eşine, tezin yazılmasında yardımcı olan ve çalışmalarım sü esince bana büyük döstek veren eşim, Latif Şimşek'e teşekkür ederim. r Demet Şimşek Ankara 1999 - •; • • • • • • GİRİŞ Araştırmamızın konusu olan Yaşar Çallı sanatını genetiksel olarak taşımıştır. Sonradan sanatçı olanlardan değil, sanatçı olarak doğanlar sınıfındandır. Yedi yaşından bu yana resim yapmakta 1960'lardan bu yana sanatçı olarak adını duyurmaktadır. Daha çok portre ressamı olarak tanınan Yaşar Çallı, çeşitli konulardaki izlenimlerini sosyal içirikli tablolarına taşımış, çağdaş mesajlı Çallı Üslupçuluğu olarak değerlendirebileceğimiz eserler ortaya koymuştur. Aynı zamanda dedesi ressam ibrahim Çallı gibi bir doğa hayranı olan sanatçı doğadan yola çıkarak yaptığı peysajlarıyla da adından söz ettirmiş, bunların yanı sıra natürmort ve allegorik çalışmaları en iyi şekilde tablolarına yansıtmıştır. Sadece resim sanatına bağlı kalmamış, sanatın bir başka dalı olan heykele de ilgi duymuş, Eczacıbaşı Seramik Fabrikasında Prof. Sadi Diren gözetiminde çalışmalar yapmış, uzun zaman çamur yoğurmuş, heykel yontmuştur. Sanatçı Yaşar Çallı, çoğunlukla orta boyutlu tuvaller kullanmış, (70x55 cm) büyük boyutlarda (2x3 m) ve küçük boyutlarda (35x30 cm) tablolar yapmıştır. Eserlerinde renk kompozisyonunu çok güzel kullanmış, genelde nötr tonları tercih ederken uçuk tonlar arasına mutlaka parlak bir renkle esere canlılık katmıştır. Sanatçı renk seçiminde sarı, mavi, kahverengi, beyaz v e siyahı çokça tercih etmiş, bu renklerin karışımından oluşan tonlamalarıyla eserler ortaya koymuştur. Bu araştırmamızda kataiog bölümümüzde sanatçının otuz beş tane tablosu incelemeye alınmış olup, eserlerin bazılarını sergi kataloglarındaki fotoğraflardan, bazılarını eseri satın almış olan şahısların mekanlarından fotoğrafa yansıtarak, bazılarını da sanatçının atölyesi ve evinde fotoğraflayarak temin etmiş bulunmaktayız. Katolog resimlerinden alınıp araştırmamıza konulmuş eserlerin birçoğu satılmış v e y a hediye edilmiş bulunmasından dolayı bizim orijinallerine ulaşmamamıza engel olmuştur. Dolayısıyla bu eserlerde yapacağımız tasvirler, fotoğrafa bağlı olarak yapılan tasvirler olacağından, orijinallerine göre tasvirlerde az farklılıklar olabilir. Fakat orijinallerini görmüş olduğumuz katoloğumuzdaki diğer eserler fotoğraflarına bağlı kalmadan direkt orijinallerine yönelik olarak tasvir.edilmiştir. Tezimizin ilk bölümünde Türk Resim Sanatı Tarihi incelenmiş bu incelemede batılılaşma dönemi ve sonrası daha ayrıntılı olarak verilmiştir, ikinci bölümümüzde ise Yaşar Çallı'nın kişiliği, hayatı ve sanat anlayışı, hem kendi anlattıklarından hem de kendisi hakkında yapmış olduğumuz röportajlardan ve görüşmüş olduğumuz arkadaş çevresinden bize anlatılmış bilgiler doğrultusunda hazırlanmış ve incelenmiştir. Üçüncü bölümde sanatçının eserleri tasvir edilmiş, dördüncü bölümde ise sanatçının çalışmalarının değerlendirmesi yapılmıştır. Türk Resim Sanatında adından söz ettiren v e portre resminde çok önemli bir yere sahip olan sanatçı Yaşar Çallı hakkında vermiş olduğumuz bilgilerin yetmeyeceği, dolayısıyla sanatçımızın daha iyi tanınabilmesi için daha kapsamlı araştırmaların yapılması dileğiyle... B O L U M -I T Ü R K R E S İ M SANATİ TARİHİ . Türk resmi genellikle 19. Yüzyılın sonlarına yerleştirilmektedir. Çünkü bu yıllarda, askeri okullarda teknik resim gibi dersler verilmeye başlanmış v e burada eğitim gören askerlerden bazıları batıya resim eğitimi almaya gitmişler ilk kez batılı anlamdaki tuval resmini gerçekleştirmişlerdir.(l) Elbette bu düzeye birdenbire gelinmemiş, belli evrelerden geçilmiştir. Batılı etkilerin yerleşmeye başladığı 18. yüzyıla gelene kadar resim sanatımız, örneklerini minyatür dalında vermiş ve kökünü ise Türk-İslam geleneğine dayanan kitap ressamlığından almıştır. Bu nedenle önce minyatürden bahsetmek gerekir. İslam dünyasında büyük önem taşıyan minyatür sanatına Osmanlılar yeni bir yaklaşım getirmişlerdir. Genellikle tarihsel konulu kitaplarda yer alan Osmanlı minyatürlerinde, sultan veya vezirlerin hayat ve sefer hikayeleri, savaştaki başarıları, av sahneleri canlandırılmıştır. (2) Ayrıca Osmanlı minyatürlerinde bir portreciiik geleneğinden de söz edilebilir. Fatih Sultan Mehmet döneminde Gentile Bellini gibi Avrupalı ressamlarınözendirdiği batı anlamındaki yağlı boya portreciiik, Osmanlı nakkaşlarının elinde minyatür portreciliğine dönüşmüştür.(3) Yabancı bir ustanın öğrencisi olan Sinan Bey'in Fatih Portresi, minyatür geleneği ile batılı anlayışta portre tablosunu kaynaştıran bir eserdir(4). (1) Renda 1977, 19: Özsezgin 1985, 15: Tansuğ 1996, 5 1 . (2) Kuban 1970, 211-212'de Osmanlı minyatürünü Konu açısından dört bölüme ayırmış bu konuları olayları hikaye eden minyatürler maddesinde ele alınmıştır. Renda- Erol 1980, 24. (3) Renda-erol 1 9 8 0 , 2 4 . (4) Arık 1976, 3. Osmanlı tarihiyle ilgili olayları yansıtan minyatürler ise birer belge niteliğindedir. 16. Yüzyıl islam dünyasında önemli bir yeri olan figürsüz manzara resimlerinin en seçkin örneklerinden biri olan Matrakçı Nasuh'un beyan-ı Menazil-i Sefer-i Irakeyn-i Sultan Süleyman Han adlı eseri bu alanda türünün en kayda değer örneğidir(5) Topoğrafik resim geleneği 17. yüzyıl başlarında da sürdürülmüştür. 18. yüzyıl ise batılı etkilerin kendini göstermeye başladığı bir dönemdir, ilk etkiler III. Ahmet döneminde, O'nun saltanatının son oniki yılı (1718-1730) boyunca süren Lale Devri'nde görülmeye başlamıştır. Lale Devri'nin en önemli resim sanatçısı ise Abdulcelil Çelebi, yani Nakkaş Levni'dir. osmanlı resmini etkileyen batı anlayışlarını gelenekselliğe uygulamayı başaran, özellikle de bunu doğa tasvirlerinde mükemmele ulaştırmıştır (6). Sultan III. Ahmet'in oğullarının sünnet düğününü görselleştiren Surname-i Vehbi ve Osmanlı sultanlarının • resimlerini yaptığı diğer bir eser Silsilename adlı eserleri sanatçının en önemli eserlerindendir. Levni'den sonra ise tek figür ve çiçek resimleriyle tanınan Abdullah Buhari gelir. Eserlerinde batılı etkilerin en yoğun görüldüğü bir sanatçı olup 1735-1745 tarihleri arasında eserler vermiştir (7). 18. Yüzyılda giderek etkinliğini yitiren minyatür sanatının son örneklerinde teknikler de değişmiştir. Guaj, sulu boya ve tempera gibi batılı teknikler uygulanmıştır. Yüzyılın ikinci yarısında mimaride batı etkileri görülmeye başlamışken, bu etkiler duvar resminin doğmasına neden olmuştur. Hem İstanbul, hem Anadolu'da yapı duvarlarında bir çoğu manzaradan oluşan, minyatür geleneğini sürdüren sıva üzerine yapılmış resimlerdir. 1 (5) Arık 1976, 4-7: Renda-erol 1980, 25'de Matrakçı Nasuh'un Kanun döneminde önemli seferlere katıldığından ve uğrak yerlerini bir harita gibi belgelediğinden bahseder. (6) Arık 1976, 9-19: Renda-Erol 1980, 33. (7) Arık 1 9 7 6 , 2 1 : Renda-Erol 1980, 35'de daha çok kıyafet resimleri ve çeşitli figür çalışmalarıyla tanınan Nakkaş'ın resimlediği 1929 tarihli bir cilt kapağı O'nun her yönüyle denemeci bir sanatçı olduğunu gösterdiğini belirtmiştir. Bu resimlerde perspektif uygulanmış, gölgelemelere yer verilmiş, olup, bu yeni denemeler daha çok manzara tasvirlerinde görülmektedir (8) Duvar resimleri, geleneksel süslüme tekniği olan kalem işi denilen teknikten pek farklı değilse de konular değişmiştir. Önceleri anıtsal yapıların üst yapı bezemesi olarak kullanılan, hatayi, rumi, p a l m e t v e kıvrık dallar gibi bitkisel bezeme; yerini önce çiçekli vazolar ve meyve sepetlerine bırakmış, ardından da barok ve rokoko bezeme öğeleri kullanılmıştır. • Konu programına figürün girmesi ancak 19. yüzyıl sonlarında söz konusu olmuştur (9). Duvar resmi alanında 1850'lerden sonra pekçok ürün verilmişse de bunların İstanbul'daki örnekleri tamamen batı resmi niteliği kazanmış resimlerdir (10). Türk resmi minyatür tekniğiyle bağlarını koparıp batıya açıldığında her şeye sıfırdan başlamak zorundaydı. Batıyla ilişki içinde olan elçilerimiz batıdan gelen yabancı sanatçılar batı etkisinde büyük rol oynamışlardır. Özellikle Yirmi sekiz Mehmet Çelebi'nin 1721-22 yıllarındaki Fransa gezisi batıya açılan ilk pencere olarak kabul edilir(11). Batılı etkiler önce eğitim kurumlarına yansımış, birtakım askeri okullar kurulmuştur. Bunlardan; 1793'te Mühendishane-i Berrii Hümayun kurulmuş ve burada teknik resim dersleri okutulmaya başlanmış, böylece perspektif ve ışık-gölge . uygulaması gibi batılı resim kuralları, resim eğitimi programı içinde yer almıştır(12) • . . , . - . . . . (8) Arık 1976, 23-25 (9) Renda-Erol 1980, 51 (10) Renda İ977.11 (11) Renda 1977,11 (12) Renda 1977, 19: Özsesgin 1985, !5: Tansuğ 1996, 51 . . . Mühendishane, batılı anlamda resim yapan ilk önemli • sanatçıların yetiştikleri bir okuldur. Daha sonra bunu harbiye mektebi izlemiştir. Daha sonra ise sadece sanat eğitiminin yapılacağı bir okul olan, Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi, 1 Mart 1883'te kurulmuştur. Bu sıralarda yurtdışına resim eğitimi için gönderilen Senayi-i Nefise'nin 1990'lı yılların mezunları Avrupa'ya gitmeden Osman Hamdi dönemi v e Hoca Ali Rıza-Halil Paşa ekolünden çok farklı bir kültürel oluşum içindeydiler. Bu öğrencilerden İbrahim Çallı, Avni Lifij, Namık İsmail ve Nazmi Ziya Güran isimli sanatçılar yurda döndüklerinde bu akademik, eğitimin tersine izlenimci anlayışta resim yaptılar. "1914 kuşağı" ya da "İzlenimciler" diye anılan Çallı ve arkadaşları, Sanayi-i Nefise'de göreve başlamışlar, beraberlerinde getirdikleri yeniliklerin temelini atmak için 1909 yılında kuruluşuna katıldıkları Osmanlı Ressamlar Cemiyeti'nde toplanarak ilk resim sergilerini de bu isim altında açmışlardır. Bu cemiyet, Türk resim.sanatında kurumlaşma ve çağdaşlaşmanın başlangıcı sayılabilir. 1929'da Cumhuriyet döneminin ilk sanatçı topluluğu "Müstakil Ressam ve Heykeltraşlar Birliği" kurulmuştur. Ardından 1933'te ise kurulan dördüncü birlik olması nedeniyle 'D Grubu' adını alan biri heykeltraş, beşi ressam olmak üzere altı sanatçı birliği daha kurulmuştur. 1870'li yıllarda Çallı ve arkadaşları, Nazmi Ziya dışında, izlenimciliği Türkiye'ye getirdiklerinde Türk resmi büyük ölçüde doğaya açılmıştı. Ressamlarımız sehpalarını İstanbul güneşinin altına kuruyor ve bu manzarayı tuvale geçiriyorlardı. Onlar ayrıntıdan çok konuya bütün görünüşüyle kavrama eğilimindeydiler(13). Türk resminde izlenimci hareket gibi 1929'da kurulan Müstakiller hareketi de Avrupa'daki sanat gelişmelerini geriden izleyen bir gelişmedir. Sanatta doğayı değiştirmeye yönelik biçim bozucu eğilimler, resmimizde ilk kez görülmekle beraber temelde değişmeyen bir olgu var ki; o da batıdan alınan teknikle, bize özgü konuların işlenmesidir(14). Türkiye'de resmin modernleşme çabalarının başlangıcı 'D Grubu' ile başlamış, bu grup üyeleri batıdaki modern sanat akımlarının biçim ve yapı ilkelerini alıp aynı şekilde uygulayarak Türk resmine sokmuşîardır(15). 1940'larda Güzel Sanatlar Akademisi'nde Zeopold Levy Atölyesi'nde eğitim gören gençlerin "Yeniler G r u b u " adıyla kurdukları topluluk, D Gurubu'nun aşırı biçimciliğine karşı toplumcu v e gerçekçi bir içeriği benimsemiştir(16).1942-52 yıllarında Bedri Rahmi Eyüboğlu atölyesi öğrencilerinden bir topluluğun oluşturduğu "101ar Grubu" ise yenilikçilik bakımından bir etkinlik gösterememiştir. 1950'li yıllarda uluslararasında yaygın olan soyut akımlar Türkiye'ye de yansımış ancak bu akımı Türkiye'de izleyen ressamlar figüratif resmiyle de ilgilenmişlerdir (17). 19601ı yıllarda figüratif ve portre türü çalışmalar da yoğunluk kazanmaya başlamıştır. Hele ki soyut sanata ilginin fazla olduğu bu dönemde bile figüratif resim gerilememiştir. 19707lere gelindiğinde, ressam sayıları artmış, resim sanatını destekleyen özel kurum ve kişiler de çoğalmıştır. Sanat ortamının bu denli hareket kazanmasında yurt dışında bulunan Türk ressamlarının çalışmalarını yurt içinde sergilemeleri de etkilidir(18) 1975'lerden günümüze, Türk resim sanatçıları Avrupa ve Amerika gibi ülkelerin sanatlarına daha çok ilgi duymuşlar ve daha çok dışa açılmışlardır. Bu dönemde çağdaş bat; resmiyle daha da yakınlaşılmış, yeni malzemeler, yeni boyutlar ve yeni akımlar Türk resminde yerini bulmuştur. Bu arada çevreyi bir başka yönde irdeleyen, Pop-Art, Yeni Gerçekçi, Foto gerçekçi v e Yeni İfadeci eğilimleri benimseyen kuşaklar da yetişmiştir(19). 1980'li yıllardan bu yana artık yönelişler belli isimler altında toplanmayıp çok yönlü eğilimler sanatçıları etkilemiş, kişisel yorumlara gidilmiştir. Sanatçılar, geliştirdikleri dünya görüşlerini biçim ve renklerle kendi özgürlüklerini oluşturmuşlar ve özgür atılımlar gerçekleştirmişlerdir. Son yıllarda bu çeşitli yaklaşımlara, y a n düşsel, yarı gerçekçi bir anlayış da katılmış; bu bazı genç sanatçılar arasında ilgi görmüştür. Bunun yanında erotik içerikli bazı sürrealist resimlere de z a m a n z a m a n rastlanmakta olup bu üsluplar çok fazla benimsenmemiştir. • • • • • (13) Özsezgin 1985, 16 (14) Özsezgin 1985, 17: Koksal 1992. 4'de 'Müstakiller'in somut bir görüşle insan ve çevre yaşantısına eğilen resimlerinde izlenimciliğin etkisiyle, resmimizde silinmeye yüz f'itar. çizgi ve yapı sağlamlığına öncelik verdiklerinden bahseder. Tansuğ 1996, 166-169 (15) Ersoy 1987, 2 1 : Koksal 1992 4: Tansuğ 1996, 179-181 (16) Ersoy 1987, 21'de toplumumuzun duygularını, geleneklerini ve folklorunu yansıtan bu grubun ressamlarının, resmin daha kolay algılanabilmesinde figür olgusundan aracı olarak yararlandıklarını ve figüratif resimden uzaklaşılıp soyuta yaklaştıkça resmin yöresel ve yere! niteliğini de kaybettiği düşüncesinde olduklarını anlatmıştır. (17) koksal 1992, 7 (18) Ersoy 1987, 22 (19) Germaner 1987, 18 BÖLÜM-11 YAŞAR ÇALLI'NİN HAYATI(20) \ Sanatçı, 19 Aralık 1941 yılında Denizli'nin Buldan Kasabası'nda doğdu. Yaşar Çallı, ünlü ressam İbrahim Çallı'ın ilk eşi olan Ayşe Çallı'nın kızı Sara Ekinci'den olan torunu olup; Sara Ekinci'nin, Hasan Ekinci'den olan altı çocuğundan biridir. Her zaman kardeşleri arasından sanatçı yaratılışı ve yetenekli oluşuyla farkedilmekte ve sık sık kendisine bu vurgulanmaktadır. O'nun resimle tanışması, dede İbrahim Çalh'yla hiç de bağlı olmaksızın çocukluk yıllarına dayanır. Yaşar Çallı çocukluğunu, eline geçirdiği kitapların boş kısımlarına kimi z a m a n kömürle duvarlara, devamlı bir şeyler çizmekle uğraşan, akranlarıyla uyum sağlayamayan, yalnız doğayla anlaşabilen, doğayla mutlu olabilen bir çocukluk olarak tanımlamaktadır. Bu ayrıcalığı yedi yaşındayken Denizli'de ilkokula başladığında öğretmeni tarafından da farkedilmiştir. Yaşar Çallı o günü şöyle anlatıyor; "İlkokulda kara tahtaya tebeşirle Atatürk'ün portresini yaptırdılar. Okuldan birçok öğretmenin v e müdürün çağrıldığını ve resmin gösterildiğini, saçımı okşayarak birinin (Sen de deden gibi çok büyük bir ressam olacaksın) dediğini hatırlıyorum. O z a m a n a kadar ressamın ne demek olduğunu bilmiyordum. Daha sonra ressam kelimesini deftere, kağıtlara, duvarlara defalarca yazıyorum. Tabii ressamın ne demek olduğunu daha sonra öğreniyorum". (20) Bu tezde Yaşar Çallı'nın hayatı anlatılırken, 25 Aralık 1998-15 Mayıs 1999 tarihleri arasında, Yaşar Çallının kendisi ve yakın arkadaşları ile yapılan görüşmelerden ve ressamla ilgili, yayınlanmış çok sayıda sergi kataloglarından yararlanılmıştır. Yaşar Çallı'nm a i l e s i , kültür düzeyi sanat adına uğraşlar verecek ve O'nu yönlendirecek ölçüde olmayan, ekonomik durumu orta halli bir ailedir. Ancak olumsuz şartlara rağmen Yaşar Çallı,çalışmalarını kendi gayretleriyle d e v a m ettiriyor, doğayla iç içe yaşıyor, doğaaakı hoşuna giden izlenimlerini çizmeye çalışıyor. Sanatçı ortaokul döneminde ancak tanıyabiliyor tuvali, suluboyayı, yağlıboyayı ve fırçayı. Boya alacak kimsesi olmadığından, çoğunlukla kendi boyasını kendisi yapıyor, böylelikle resimle yoğunlaştığı, ayrıcalıklı bir dünya kuruyor kendisine. Bu sıralarda kendisini yönlendiren, yüreklendiren bir öğretmeninden, Besim Yazıcı'dan bahsediyor Yaşar Çallı. Denizli Lisesi'nden resim öğretmeni olan bu kişi aynı zamanda Dede İbrahim Çallı'nm da öğrencisidir. Yaşar Çallı, Besim Yazıcı için, "O'nun kütüphanesindeki kitaplardan, başka ressamları ve tarzlarını tanıdım. Resmin öğrenilmesi gereken teknik yönünü O'ndan öğrendim" diyor. Çallı'nm ilk öğretmenim dediği Besim Yazıcı, Çallı'yı o dönemlerde hiç yanından ayırmamış. O'nun resme olan yeteneğinin en büyük destekçisi olmuştur. Çalh'nın "Minnet borçluyum" dediği Besim Yazıcı'nın yardımıyla yedi yaşından on altı yaşma kadar taşıdığı Çallı Dede özlemi son bulmuştur. Bir yaz tatilinde Besim Yazıcı, Yaşar Çallı'nm resimlerini toplayıp, İstanbul'a İbrahim Çallı'nm yanına götürmüştür. Çallı Dede, Yaşar Çallı'ya 15-20 gün ders vermiş ve resimlerini kontrol etmiştir. Ve İbrahim Çallı, torunu Yaşar Çallı'nm resimlerini çok beğenmiştir. Yaşar Çallı "Miraca çıkışım" diye adlandırdığı o günden sonra kendini dedesinin devamı olarak görmüş, fakat hiçbir zaman O'nun gölgesinde kalmayacağını ama Dedesi'nin izinde kendi yetenekleri v e sanatçı kişiliğiyle önemli yerlere geleceğini aklına y a z m ı ş ve bugün arzu ettiği noktaya gelmekle birlikte, sanat yaklaşımında her zaman, gören, duyan, arayan ve üreten olarak hep bir adım ilerisi için mücadele etmiştir. Y / \ O'nun güzel sanatlar akademisine girmesini çok arzu etmiş olan dedesi, Denizli'deki eğitimini tamamlaması gerektiğini söylemiştir. Çallı Dede'nin bu özlemi ancak vefatından sonra, 1960 yılında gerçekleşebilmiştir. İbrahim Çallı vefatından önce, "Manevi Oğlum" dediği, İstanbul Numune Hastanesi röntgen mütehassısı Esat Minkari'ye Yaşar Çallı'ya emanet etmiştir. Daha sonra Yaşar Çallı'nm çok yardımlarını göreceği Esat Minkari, her zaman sanatçının yanında yer almış, sanatçıya büyük faydaları dokunmuştur. Denizli'deki öğrenimini tamamladıktan sonra 1960 yılında İstanbul'a gelen Yaşar Çallı, Dedesi'nin ikinci eşi Münire Çallı'dan olan kızı Belma Çallı (Taki)'nın ısrarıyla onların evine yerleşmiştir. Bu dönemde sık sık görüştüğü Esat Minkari ile Çallı Dede'nin mezarına gidip ağlayarak , dedesinin mezarını • resmetmiş aynı zamanda da İbrahim Çallı'nın da tablolarını yaptığı Numune Hastanesi bahçesinde manolyaları resmetmiştir. Yaşar Çallı 1960 yılında girdiği İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'ndeki öğrencilik yıllarını 1964 yılında tamamladı. Öğrencilik yıllarını kapsayan dönemlerinde galeri hocası olan Halil Dikmen'le, daha sonra ise atölye hocası olan Zeki Faik İzer'le çalışmıştır, akademinin bittiği 1964 yılında İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi'nde seramik bölümü başkanı, olan Prof. Sadi Diren, Sanatçı'yı Eczacıbaşı seramik fabrikasına davet etmiş, orada bir süre Yaşar Çallı'nın tabiriyle çamurla oynamış, bir süre sonra Sadi Diren'in isteğiyle modelist oiarak kadroya alınmıştır. Yaşar Çallı'nın arkadaşı Seyfi Başkan, "O'nun sanat yaşamında sadece resim yapmak değil, uzun yıilar çamur yoğurmak, heykel yontmak da vardır" demektedir. Bu konuşmayı doğrulayan, halihazırda Yaşar Çallı'nın yaptığı birçok seramik ve heykel çalışması, bir çok kurum ve kuruluşların duvarlarını ve köşelerini süslemektedir. . ; Ressam Çallı 196.4 yılında, 20 yıi sürecek ilk evliliğini yaptı. Eşi Hayriye Hanım'dan, Şebnem ve Altınay isminde iki kızı olmuştur. Büyük kızı Şebnem, Yaşaı Çallı'nın öğrencilerinden Selami Yazıcı ile evlenmiş olup, Şebnem ve Selami Yazıcı'dan olan ilk torun Serhat Yazıcı da, dedeleri gibi sanatçı ruhunu kanında taşımakta, bunu çevresine ve dedesi Yaşar Çallı'ya farkettirmektedir. Yaşar Çallı torununun yetenekli olduğunu ve bir kuşak akışı içerisinde Serhat'ı kendine çok benzettiğini v e O'nun için elinden geleni y a p m a k istediğini söylemektedir. Sanatçı ilk sergisini 1965-66 yıllan arasında İstanbul'da Beyoğlu Şehir Galerisi'nde açtı. Bu sergi Sanatçı'nın izlenimlerinde dikkatini çeken dilencilerin ve sahipsiz çocukların resmedildiği tablolardan oluşuyordu. Bunun akabinde çok renkli insanlar olan çiçekçi çingeneleri tablolarına seri halinde yansıttı. 1974 yılında İstanbul Hilton'da ilk portre sergisini açmış, böylelikle aynı zamanda da Hilton'da sergi açma geleneğini başlatan ilk sanatçı olmuştur. Bu arada Çallı Dede'nin kurucusu olduğu, Ressamlar Cemiyeti'ne üye olmuş, Cemiyette açılan karma sergilerde yer almıştır. Irak hükümetinin daveti üzerine 1979 yılında gittiği Irak'ta devlet erkanının portrelerini çalışmış, dört kez daha Irak'a davetli olarak gitmiştir. Portreleriyle ünlü olan sanatçı, yapmış olduğu yerli v e yabancı devlet büyüklerinin portreleriyle de sanat işleyişini her seferinde perçinlemiştir. 1981 yılında Cahit Karakaş Meclis Başkanı iken, Cumhurbaşkanı v e diğer devlet adamlarının portrelerini yapmak üzere Ankara'ya, Meclis'e gelmiş, Türkiye büyük Millet Meclisi Milli Saraylar Müdürlüğü'ne ressam olarak atanmıştır. Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılı olması nedeniyle 1981 yılında Cumhuriyet Senatosu Vakfı'nın düzenlediği Atatürk konulu resim yarışmasında İsmail Gümüş, Orhan Duru, Devrim Erbil, Naciye İzbul, Kaya Özsezgin, Mehmet Karagöz, Celal Seyhan, İsmail Tunalı, Bedia Yağız'dan oluşan seçici kurulun katıldığı yarışmada mansiyon ödülüne hak kazanmıştır. 1-10 nisan 1983 yılında Resim Heykel Müzesi'nin açtığı sergideki eserlerinin birkaçı askeri müzeye konulmuştur. Sanatçı, 1983 yılında öğrencisi olan Çiğdem Hanım'la tanışarak 13 ocak 1989 yılında Çiğdem Hanım'la ikinci evliliğini yapmıştır. Bu evlilikten 1995 yılında İbrahim Çallı dünyaya gelmiştir. Yaşar Çallı, 1983-1985-1986-1990 Yugoslavya, Makedonya, Strimuçe Plastik Sanatlar Akademisi'nin daveti üzerine diğer Avrupa ülkelerinden gelen sanatçılarla birlikte ortak çalışmalara katıldı. • Yaşar Çallı, Makedonya Üsküp Üniversitesi Mozaik Bölüm Başkanı, Prof. Dr. Gazanfer Bayram'ın kurduğu sanatçı ağı ve ilişkisinin temelleri üzerinde yükselen "Ulusal Plastik Sanatlar Kolonisi" nin çalışmaları Türkiye'de Denizi; ilinde sürdürülmektedir. 1996 yılında birincisi gerçekleşen "Uluslararası Plastik Sanatlar Kolonisi" nin ikincisi 1-20 ekim 1997'de yapıimıştır. 1997 yılında, Makedonya, İsviçre, İngiltere, Hollanda ve Amerika'dan gelen sanatçılar kendi yapıtları ile katılmışlardır, b u koloni her yıl EylülEkim aylarında Denizli'de, Ağustos aylarında ise Makedonya'da toplanır ve sanatçıların her biri 4-5 tane tablo bırakırlar. Bu yüzden Yaşar Çallı'nın yaptığı eserler buraya gelmemiş, orada kalmıştır. Sanatçı 1987-1988 yıllarında Irak Kültür Bakanlığı'nın davetlisi olarak tekrar Irak'a gitmiş ve yeni çalışmalara başlamıştır. Sanatçı yapmış olduğu çalışmalardan ötürü Irak Devlet Başkanı tarafından ödüllendirilmiştir. Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkam'nın Türkiye'yi ziyareti sırasında yaptığı portreleri, zamanın Cumhurbaşkanı ve Kültür Bakanı tarafından kendilerine hediye edilmiştir. 14 Aralık 1989'da Çin Kültür Bakanlığı'nın resmi davetlisi olarak eşi Ç i ğ d e m Çallı ile Birlikte Çin'e gitmiştir. Yaşar Çallı.Çin'i ziyaret eden ilk Türk ressamı v e sanat elçisidir. Bir ay süreyle Çin'de kalmışlar, Pekin, Shangaı, Hangzhou'ya gitmişler, Çin Seddi'ni gezmişler, izlenimlerini Türkiye'ye döndükten sonra resmetmişlerdir. 'Çin izlenimleri' adı altında 26 m art-13 nisan 1990'da Ankara Türkiye İş Bankası Sanat Galerisi'nde bir sergi açılmıştır. Buradaki tabloların bazıları satılmış bazıları Çin Sefaretlerine ya da Çinlilere hediye edilmiştir. Bu serginin açılışında dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özai ve eşi Semra Özal da bulunmuştur. O dönemlerde STFA Firması kurucularından Sezai Türkeş ve Fevzi Akkaya'nın portrelerini yapmıştır. 1990 yılının sonunda iki ay süreyle STFA firmasının misafiri olarak eşiyle birlikte İngiltere ve Fransa'ya gitmişler ve orada sanat incelemelerinde bulunmuşlardır. İki ay boyunca Londra, Milano, Venedik, Paris gibi kentlerde ağırlanmışlar ve orada başka ressamlarla tanışmışlardır. 25 Mayıs 199.1'de Newyork'ta düzenlenen Türk Haftası'na eşi Çiğdem Çallı'yla birlikte katılmıştır. ABD'de kaldığı bir aylık süre içinde yaptığı çalışmaları Newyork'takl Türk Evi'ne ve Başkonsolosluğuna bırakmıştır. 1995-96 sonbahar-kış döneminde Almanya'da kişisel resim sergisi, önce Essen Başkonsolpsluğu'nun çalışmaları sonucu Mülheim An Der Ruhr Belediye Sarayında açılmış, kısa bir süre sonra da Münster Başkonsolosluğumuzun bölgesindeki üçüncü bir sergi salonuna nakledilmiştir. 9 Aralık 1995'te Köln Atatürk Kültür Merkezi'nde de eserleri sergilenmiştir. Serginir: açılışına Köln Büyükşehir Belediye Başkanı da dahil olmak üzere çok sayıda Türk v e A l m a n davetli katılmıştır. Çallı'nın eserleri Anadolu'nun güzel doğasını, geleneksel yaşam biçimini yansıttığından, Türk kültürünü yansıtması açısından Türkler ve yabancılar tarafından beğeniyle karşılanmıştır. . Yur dışı gezi ve sergileri dışında yurt içinde de eşi Çiğdem Çallı'yla karma sergileri olmuş, Trabzon, Sinop, Eskişehir, Ankara gibi birçok yerde birlikte sergiler açmışlardır. Sanatçı; 27 şubat 1990 tarihinde Ankara'daki Kent Sanat Galerisi'nde, 11 mayıs-18 Haziran 1993 tarihinde İstanbul Toprakbank Sanat Galerisi'nde, 1 5 m a y ı s - 1 1 Haziran 1996'da Toprakbank Sanat Galerisi'nde, 16 mayıs-9 haziran 1995 tarihleri arasında Ankara Ziraat Kültür Merkezi'nde, 20-26 Haziran 1996'da Denizli Colossae Hotel'de, 1-5 Ekim 1997*de T Ü Y A P 7 İstanbul Sanat Fuarı'nda Toprak Sanat Galerisi'nde, 27 Mart 1998'de Ankara Nefertiti Sanat Galerisi'nde kişisel sergiler açmıştır. 1999 yılında ise 5-20 Ocak tarihlerinde İş Bankası sanat Galerisi'nde, 10-25 Mart tarihlerinde ise Toprakbank Sanat Galerisi'nde olmak üzere ikin sergi açmıştır. Ayrıca 1999 Nisan ayında sanat çevrelerinin davetlisi olarak yeniden Amerika'ya gitmiş ve resim çalışmaları yapmıştır. '.^J'}&0n^!^^^ . •TJN^-..... Yaşar Çallı, halen Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde ressam v e sanat danışmanı olarak çalışmakta olup, A R E L Sanat Galerisi'nde resim dersleri vermektedir. KİŞİLİĞİ "Oldukça duygusal, samimi ve şefkatlidir. Her işte ve her zaman duyguları hep ön planda olmuş, asla iki yüzlü davranmamıştır. İnsanlarla hep iyi geçinmiş, (benim için her insan bir dünyadır) sözü O'nun insanlara duyduğu sevgi v e saygının bir göstergesi olmuştur. Bazen çabuk kırılan ama asla kin tutmayan ve kin tutanları bir türlü anlayamaaığını söyleyen, derin manalar taşıyan harika gözlere sahiptir". • Bu sözler, sanatçı Yaşar Çallı'nm kişiliği hakkında bilgi aldığımız v e O'nu çok iyi tanıyan nadir insanlardan biri olan, 20 yıllık arkadaşı, eski milletvekili ve iktisat doktoru Y a h y a Kanbolat'a aittir. • •• • • Yahya Kanbolat'ın yanı sıra, sanatçının kendisinden ve diğer çevresinden öğrendiğimiz kadarıyla, Yaşar Çallı, oldukça özgürlüğüne düşkün, sorumluluk almayı sevmeyen, hep duygularıyla el ele gezen, azimli ve çalışkan bir yapıya sahiptir. İnsanları v e doğayı çok sevmektedir. Sanat O'nun hayatının en önemli parçası değil tamamıdır. Yine, sanatçının eski dostlarından olan hukukçu Unsal Piroğlu, sanatçının kişiliği konusundaki izlenimlerini şöyle aktarmaktadır: • "O'nun özgünlüğü, özgürlüğü, bağımsızlığı, gönül zenginliği, naif sevgisi ve doğallığıdır. O her zaman aramızda, sizden bizden biri ama başka biridir. Barışa, bağışlamaya, her durumda gönül yapmaya hep hazır, bir Yunus yanı, oldukça kırılgan fakat küstüğü hiç görülmeyen farklı bir ç o r u k yanı hap vardır. Kin tutmayı, düşman olmayı hiç becerememiş, bu tür dünyevi işlere aklı hiç yatmamıştır. Garsonlarla, Cumhurbaşkanlarıyla v e krallarla aynı mesafede olmuş, aynı gönüi terazisinde tartmış, sevdiyse onları, kendi tabiriyle (boyamak, resmini yapmak) hep istemiştir." Duyguları hep ağır basan sanatçı, içindeki devinimlerini şiirleriyle de dışa vurmuş, 3 nisan 1987 yılında arkadaşı Yahya Kanbolat Bey'le otururken radyoda dinlediği miraç konuiu bir söyleşiden hislenip şu şiiri kaleme almıştır: Gönlümün miracına çıktın dün gece Gözlerin yüreğime akıyor yıllardır Ve yüreğimde yaşlar dolaşıyor şimdi kan yerine Çallı'nın kişiliği ile ilgili söylenecek ilk ve son söz O'nun duygusal yönüyle ilgilidir. Dostlarının söylediği gibi, dünya adamı değil, gönül adamı olan Çallı, kendi deyimiyle, ara sıra içindeki Yaşar Çallı ile küsse de, insanlarla hep barışık y a ş a m a y a d e v a m edecektir. • S A N A T ANLAYIŞI "Sanat evrenseldir ama önce ulusaldır" diyerek sanat içinde kendi çizgisini belirleyen Yaşar Çallı, sanat anlayışını; " Türkiye'de yaşayan sanatçı olarak, içinde yaşadığımız olaylardan etkilenip de konuları tuvale işlememek mümkün değil, sadece duvarları süsleyen, göze hoş gelen, renkli tablolar y a p m a k yerine, duyarlı ve Yaşadığı olaylardan etkilenen eserler vermekten y a n a y ı m " sözleriyle özetliyor. • Yaşar Çallı öncelikle, portre sanatçısı olarak tanınmakta olup, portre çalışmalarına direk, eskizsiz, fırça kontürleriyle başlayarak daha sonra anlamlı bütüne ulaşıyor. Çalışmalarını kısa sürede tamamlayıp, portrede istenen ve aranan ifadeler bu kısa süre içinde yerli yerine oturuyor. Fakat yine Yaşar Çallı şu sözleriyle birtakım kaygı v e tedirginliğini dile getirip, "Bugün öncelikle portre çalışmalarımla popüler olduğum söyleniyor. Gerek sanat ortamı, gerekse toplum içinde kanayan, tutkularımdan bihaber, yaşamımın gerekleri için, geçinebilmek için durmaksızın birilerinin portrelerini yapmak gerekiyor. Oysa bazen yalnız benzetmeye yönelik bu çalışmalarımdan ıstırap duyuyorum. İçeriği olan kompozisyonlar yapmak, özgürce çamur yoğurmak en büyük özlemimdir" şeklinde ifade etmektedir. Sanatçı her ne kadar içindeki sanat devinimleriyle b i r t a k ı m duygulara kapılmış olsa da bizlere sunduğu portreleri dışında birçok sosyal içerikli konuları işlediği, figüratif resimleri, doğadan izlenimleriyle oluşan peyzajları ve büyük figürlü kompozisyonlarıyla hep ön sırada yer almıştır. Anadolu insanının hayat mücadelesini içeren konulu çalışmaları değişik üsluplar içerisinde sergilenmiştir. Olligarik çalışmalarıyla da güncelliği tuvallerinde hep yakalamış, resimleriyle her zaman birilerine ya da biryerlere mesajlar vermiştir. Yaşar Çallı, peyzajları ve figürlü kompozisyonlarında portrelerine göre daha akademiktir. Figürlü eserlerinde, figürlerin yüz hatları belirginliğini kaybetmiş, duruşları, hareketleri ve kıyafetleri dikkati çekmiştir, bu gibi konularda Çallı için gerçekçiliği yansıtmak değil, duyumsadığı izlenimlerini vurgulayabilmek çok daha önemlidir. Yaşar Çallı'nın arkadaşı Seyfi Başaran, sanatçının sanat anlayışı konusunda şunları söylemiştir: "Çallı'nın hızlı, fakat kendinden emin, hesaplı bir çalışma temposu vardır. Birçok portreyi tek seansta bir-iki saate sığdırarak tamamladığına tanık olmuşumdur. Sanatçı portre çalışan pekçok ressamda görüldüğünün aksine, portrelerine kalemle bir taslak hazırlamadan doğrudan boyayarak başlamaktadır. Yaşar Çallı'nın, yılların deneyimlerini özümsemiş olmanın rahatlığı ile yüze ifadeyi, üslup karmaşası ukelalıklarına girmeden, gerçekçi bir şekilde oturtmayı başarması özellikle belirtilmesi gereken bir noktadır. Bu yanıyla O'nun portrelerinde gerçekçilik, foto gerçekçilikle ilgisi olmayan, çağdaş mesajlı Çallı Üslupçuluğu olarak değerlendirebileceğimiz bir gerçekçiliktir. Bu portrelerde, yeni eğilim kaygılarına dayanan ya da beceriksizlik sonucu doğan, piroporsiyon bozuklukları yoktur. Modelin biçim uygulamasında görülen gerçekçilik, ifadenin yansıtılmasında da görülür, ancak bu ifadede kendini belli eden bir anlatımcılık da gözden kaçmaz. Özellikle ışığı çok iyi kullanabilmesi, renklere egemen olmasına olanak tanımaktadır. Sanatçı, portreleri yanında bir o kadar da tuvallerine çeşitli konulardaki izlenimlerini boyamıştır. Özellikle figürlü manzaralarında Halil Dikmen-Zeki Faik İzer izleri farkedilir derecededir, onların zorlamasız biçimciliği, sanatçıyı oldukça etkilemiştir. Manzara olsun, çok figürlü tasvir olsun, hemen bütün Yaşar Çallı resimlerinde, bir kaygı da gözden kaçmaz. Bu O'na bir akademi katılımı olan grafik konumlandırmacılıktır. Tuvale yerleştirdiği öğeler, tuvalde ezbere değil, belli bir konumlandırma düşüncesine göre yer alırlar. " Yaşar Çallı, eserlerinde renk olarak, nötr tonları tercih etmekle birlikte, eserde mutlaka canlandırıcı bir tonu kullanmıştır. Daha ziyade, beyaz, siyah, gri, kahverengi ve sarı tonların karışımından elde edilen değişik tonlamaları eserlerine işlemiş, portre çalışmalarında genelde fon rengi olarak mavi v e mavi tonlarını tercih etmiştir. . Yaşar Çallı, hemen hemen her yıl sergi açan ve turnelere çıkan sanatçı olmamakla birlikte, oldukça çalışkan ve üretken, grup sergilerine katılmayı kişisel sergiler açmaya yeğleyen, üslup ve sanatçı birliği gibi toplu hareket etmeyi s e v m e y e n bir * sanatçıdır. Sanatçı soyut resim hakkındaki düşüncelerini, "Soyutu seviyorum. A m a sanatta şov yapan şarlatanlara karşıyım. Sanatla şov yapılmaz. Soyut resmi biierek yapan sanatçılara saygım var" sözleriyle dile getirmektedir. "Sanatçı bir duygu fıçısıdır ve ondan devamlı duygu fışkırır" diyen Çallı, Türk resim sanatında hiç bozmadığı çizgisiyle ve üretkenüğiyle, yerini almış olmakla birlikte sanatçının şu sözleri.Türk resim sanatı için düşündürücüdür; "Türk resmi arayış içinde.. Ben de bu çarkın içinde gerçek sanatçı kişiliğimi bulamadan, zamanımı ve üretebileceklerimi tüketip gidiyorum işte." • • • • • • ı • • • - B O L U M III KATOLOG : -1Fotoğraf No : Hikmet Şimşek Eserin Adı : 80 X 1 10 cm Eserin Boyutları Eserin yapıldığı yıl : 1994 Kullanılan Teknik : Tuvai üzeri yağlı boya Bulunduğu yer : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde, Hikmet Şimşek bir sandalyede otururken resmedilmiştir. Figür, sola dönmüş olarak oturmakta, sol eliyle "Yunus emre" adlı bir kitabı dayamış olarak tutmaktadır. Figürün sağ kolu, rahat bir şekilde, sağ bacağı üstündedir. Y ü z d e hafif bir gülümseme, saçları geriye taranmış, saç uçlarına hafif dalgalar verilmiştir. Figür, koyu lacivert takımlı, beyaz gömlekli olup, boyna bağlanan mavi fularla açık olan gömlek yakası kapatılmıştır. Figürün hemen arkasında kitaplık yer almakta, raflarda dizilmiş kitaplar görünmektedir. Kitaplığın üzerinde ise gri ve beyazlardan oluşan Atatürk büstü yer almakta olup, eser gri ve kahve tonların kullanıldığı fonla tamamlanmıştır. • Fotoğraf No : -2Eserin Adı : Çiğdem Çallı Eserin boyutları : 55 x 70 cm Eserin yapıldığı yıl : 1990 Kullanılan teknik : Tuvai üzeri yağlı boya Bulunduğu yer : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde sanatçının eşi, Çiğdem Çallı'nın o m u z d a n yukarısı resmedilmiştir. . .. Figür hafif sağ tarafa dönük durmakta olup bakışları da sağ tarafa yöneliktir. Figürün boyun ve omuzlarını açıkta bırakacak şekilde, diğer kısımlar kürkle kapatılmış, kürk giysi sol omuzdan biraz daha aşağıda durarak omzu ortaya çıkarmıştır. Aynı kürk, başta şapka olarak kullanılmış, sol kulak ve inci küpe şapkanın dışında kalmıştır. Eserde mavi, mor, pembe renklerin karışımıyla fon oluşturulmuş, sarı, beyaz, siyah kahverengi karışımıyla kürk dokusu verilmiştir. Dudaklar kırmızı renkte olup, ten üzerinde ışıkgölge ile hatlar belirginleştirilmiştir. Fotoğraf No :-3Eserin adı : İbrahim Çallı Eserin boyutları : 35 x 50 cm. Eserin yapıldığı yıl : 1992 Kullanılan teknik : Tuval üzeri yağlı boya Bulunduğu yer : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde, Yaşar Çallı'nın oğlu İbrahim Çallı'nın portresi yer almaktadır. Arkada, mavi, gri, kahverengi, mor renklerden oluşan fon görülmektedir. Figürde, bedenin bir kısmı da gövdenin yarısına kadar çalışılmıştır. Vücudu ve başı hafif sola dönük olup, beyaz gömleği üstünde renkli papyonu görülmektedir. Figürün saçları kısa ve düz olup, siyah ve kahverengi tonları ile gölgelendirilmiştir. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer ESERİN TASVİRİ : -4: Yekta Güngör Özden : 50 x 70 cm. : 1995 : Tuval üzeri yağlı boya : Özden'in kendisinde Eserde, Yekta Güngör Özden'in portresi çalışılmıştır. Figür sağa yönelik durmakta olup, başını ve bakışlarını hafif sola yöneltmiştir. Sol kolunu başına doğru kıvırmış, sol elinin işaret parmağı ile hafif eğik başını desteklemiş olup, parmağında yüzüğü görülmektedir. Koyu İacivert ceketin içine beyaz bir gömlek giymiş, gömlek üzerine sarı, turuncu ve siyah renkten oluşan, desenli kravat takılmıştır. Figürün kahverengi saçları geriye taranmış, yer yer beyazlıklar belirtilmiştir. Y ü z d e beliren hafif tebessüm esere yumuşaklık katmış olup, eserde koyu maviler arasına serpiştirilen pembeliklerle fon oluşturulmuş, eser tamamlanmıştır. .... CıOH'Hök • .... - •* » l ' •" " D ! >... * Oı ' •• ' . i : ; WH •• "•w • • • ' . . . . . . ' ' >'<. • I • • . • • • •• Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları ğı yıl Eserin yapıldığı Kullanılan teknik nik Bulunduğu yerf : -5: Yaşar Çallı : 35 x 50 cm. : 1985 : Tuval üzeri yağlı boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eser, sanatçı Yaşar Çallı'nın portresidir. Portre omuz hizasından resmedilmiş olup, gövdesi hafif sağa dönük ve yönü karşıya bakar vaziyettedir. Üzerinde yakasr hafif aralanmış beyaz gömlek ve yakasında gevşek bağlanmış kravat vardır. Figürün, saçları dalgalı olup, siyah beyaz karışımıyla oluşturulmuş bir grilik vardır. Aynı renk bıyıklarda da kullanılmıştır. Işık-gölge ile verilen hatlar yumuşak olmakla, bakışlar serttir. Eserde, renkler birbiriyle uyumlu kullanılmış, fonda mavi renk esere canlılık kazandırmıştır. Gömlekte kullanılan beyaz renk üzerinde yer yer mavilikler ve sarılıklar belirtilmiş, fon v e saç rengiyle bir bütünlük oluşturulmuştur. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -6: Ruhi Karakaş : 55 x 75 cm. : 1995 : Tuval üzeri yağlı boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde, Ruhi Karakaş'ın portresi çalışılmıştır. Figür sola dönük durmakta, bakışları bize bakıyor vaziyettedir. Figürün üzerinde koyu kırmızı ve siyah renklerle vurgulanan ceketi v e onun içinde önden düğmeli yakasız beyaz gömleği bulunmaktadır. Kahverengi, gri karışımı renklerle oluşturulan saç, hafif dalgalı, bıyıklar gür v e koyu kahverengi olup, bakışlarda hüzün sezilmektedir. Eserde, beyaz, kırmızı, gri, kahverengi, sarı , siyah, mavi renkler kullanılmış, arka plandaki fonda bütün bu renklerin yanı sıra, mavi ton ağırlıklı oiarak verilmiştir. Fotoğraf No : -7Eserin adı : Kazakistanlı Asker Eserin boyutları : 55 x 70 cm. Eserin yapıldığı yıl : 1989 Kullanılan teknik : Tuval üzeri yağlı boya Bulunduğu yer : Y a h y a Kanbolat Koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde, Kazakistanlı bir asker konu olarak seçilmiş olup, eserin merkezinde yer alan asker, bol çimenli, rengarenk, minik çiçekli bir yerde oturmakta, bakışları öne yönelik olmakla birlikte, gövdesi sola doğru dönüktür. Sağ ayağını, sol ayağının üstüne J i atmış, çizme bulunan ayaklarını eserin soluna doğru uzatmıştır. Sağ kolu bacak altına gizlenmiş, sol kolu ise yukarı kaldırılmaya hazır vaziyette bükülmüştün Askerin üzerinde yöresel, askeri koyu renkli kıyafeti içindeki kırmızı giysisi yer almakta olup, boynunda omuzlarını kapatacak şekilde beyaz bir şal atılıdır. Belindeki kılıcı uzunca olup ucu yeşillikler arasındadır. Kıyafetinin göğsüne dikilmiş mermi yuvaları çok sayıdadır. Başında yöresel siyah bir kalpak yer almış, kalpak altında gri olan saçları belirmiştir. Figürün hemen sol gerisinde ağaçlı bir alan ve onun da gerisinde çok büyük dağlar, inişli çıkışlı v e yer yer karla kaplı olarak yer almakta, dağlar üzerinde yükselen gökyüzüyle eser tamamlanmaktadır. Eserde, gerilerdeki mavi ve beyaz karışımından oluşan dağlara inat, ön planda yer alan yeşil alan içinde pembe, kırmızı, mavi, sarı, minik çiçekler kendini göstermekte, dağlardaki soğuk ve haşmetli görüntüyü bu alan yumuşatmaktadır. Eserde, siyah, beyaz, mavi ve yeşil ağırlıklı renk olarak kullanılmıştır. atmış, çizme bulunan ayaklarını eserin soluna doğru uzatmıştır. Sağ kolu bacak altına gizlenmiş, sol kolu ise yukarı kaldırılmaya hazır vaziyette bükülmüştür. Askerin üzerinde yöresel, askeri koyu renkli kıyafeti içindeki kırmızı giysisi yer almakta olup, boynunda omuzlarını kapatacak şekilde beyaz bir şal atılıdır. Belindeki kılıcı uzunca olup ucu yeşillikler arasındadır. Kıyafetinin göğsüne dikilmiş mermi yuvaları çok sayıdadır. Başında yöresel siyah bir kalpak yer almış, kalpak altında gri olan saçları belirmiştir. Figürün hemen sol gerisinde ağaçlı bir alan ve onun da gerisinde çok büyük dağlar, inişli çıkışlı ve yer yer karla kaplı olarak yer almakta, dağlar üzerinde yükselen gökyüzüyle eser tamamlanmaktadır. Eserde, gerilerdeki mavi ve beyaz karışımından oluşan dağlara inat, ön planda yer alan yeşil alan içinde pembe, kırmızı, mavi, sarı, minik çiçekler kendini göstermekte, dağlardaki Soğuk ve haşmetli görüntüyü bu alan yumuşatmaktadır. Eserde, siyah, beyaz, mavi v e yeşil ağırlıklı renk olarak kullanılmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -8: Şeyh Şamil : 55 x 70 cm. : 1989 : Tuval üzeri yağlı boya : Yahya Kanbolat koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde, Şeyh Şamil'in bacaktan yukarısı konu olarak alınmış olup, figür sola dönük vaziyette durmaktadır. Sağ elini uzatarak bir yere bastırmış, sol kolunu dirsekten bükerek elini beline dayamıştır. Ayakta duran figür, gayet dik v e mağrurdur. Profilden görülen y ü z ü , grili beyazlı bol sakallı olup bakışları t a m a m e n sola yöneliktir. Başında beyaz renkte sert bir görüntü ile metal miğferi durmaktadır. Figürün üzerindeki kıyafet, yöresel v e askeridir. Kıyafetin lameli ön kısmı hafif aralık olup belde gümüş hissi verilen bir kemerle tutturulmuştur. Hemen kemer altından, göbekten aşağıya kadar sarkan, uzunca, kını içinde bir bıçak görülmektedir. Yine sol el altında, yanda asılı, daha irice başka bir bıçak yer almaktadır. Eser arka fondaki mavi tonlamalarla tamamlanmış olup, figür üzerindeki kıyafet, gri, siyah, sarı, beyaz ve yeşil renklerle oluşturulmuş, baştaki miğfer ve bıçak kınları, beyaz içine sarı tonlamalarıyla verilmiştir., Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer -9: Cevher Dudaev : 55 x 70 cm. : 1989 Tuval üzeri yağlı boya : Yahya Kanbolat koleksiyonu ESERİN T A V İ R İ Eserde, Ç e ç e n Lider Cevher Dudaev'in portresi çalışılmıştır. Omuzdan yukarısı resmedilen portrede, başında siyah, geniş kalpak bulunmakta, baş öne yönelik durmakta, fakat bakışları hafif sağa doğru yönelmektedir. Başındaki kalpak kulak arkasına inmiş olup, kulaklar dışarıda kalmaktadır. Yakasız gömleğinin düğmeli kısmı boynu hafif sarmakta, yeşil şal iki omuzu da kapatmaktadır. Eserde renk olarak yeşil ve siyah ağırlıklı olarak kullanılmış, fonda koyu yeşil hissi veren, siyaha yakın bir tonlama kullanılmıştır. c:Sf 36 • - 1< v"ı Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer :-1Q: Çile : 50 x 70 cm. ; 1995 : Tuvai üzeri yağlı boya : İstanbul'da satıldı E S E R İ N TASVİRİ Eserde, karlı bir yolda zorlu bir yolculuk tema olarak alınmıştır. Ön planda, uzun kızağı çeken eşek v e arkadan kızağı iten kadınla önde yürüyen erkek figürü yer almaktadır. Erkek figürü hafif öne eğik, bir elindeki değneğiyle destek alarak yürümekte olup, şapkası, kaşkolü ve paltosuyla havanın soğukluğunu hissettirmektedir. İki ayağı da karlara gömülmüş vaziyettedir. Figürün hemen arkasındaki eşek, ayakları kara gömülmüş olarak, arkasındaki kızağı çekmeye zorlanmakta ve kızağın arkasından hafif öne eğik bir kadın figürü elleriyle kızağı itmeye çalışmaktadır. Figürün bacakları aralanmış, ayakları kara gömülmüştür. • • ....... Kahverengi gövdesi ve dallarının üstündeki beyaz karlarla örtülü ağaçlar eserin sol köşesinde yer almaktadır. Onların gerisindeki uzayan dağlar da kariarla örtülmüş, eser gökyüzünün beyazlığı ve griliğiyle tamamlanmıştır. Eserde siyah, kahve, beyaz, mavi tonların karışımıyla renkler oluşturulmuş, eserdeki sıkıntıiı yolculuğun verdiği rahatsızlığı gökyüzünün parlak beyazlığı gidermeye çalışmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : Eymir Gölü : 50 x 60 cm. : 1992 : Tuval üzeri yağlı boya : Satıldı E S E R İ N TASVİRİ Eserde göl ve ağaçlar tema olarak alınmıştır. Eserin ön planında geniş başlayan yol, sağ tarafa hafif kıvrımlı, eserin ortalarına doğru hafif daraiarak devam etmektedir. Eserin ön sağ köşesinde, beş figür yüzleri göle dönük vaziyette, yol kenarında ağaç altına oturmuştur. Figürlerin önünde gölün bir bölümü yer almakta olup, göl geride d e v a m eden sazlıklarla birleşmiştir. Yol kıvrımı boyunca devam eden sağlı sollu bol ağaçlık, gerilerde görülen ağaç kümesiyle birleşmiş, ağaçlar arasından gökyüzü az miktarda görülmüştür. Eserde yeşilin ve sarının tonları bol miktarda kullanılmış, ağaç gövdelerindeki kahverengiler, yapraklarda da vurgulanmıştır. Gökyüzünün ve ağaçların yola yansıyan renkleri yol boyunca, mavi, sarı, mor, yeşil tonlarla bir renk ahengi oluşturmuştur. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer -12Eski İstanbul : 75 x 90 cm. 1972 Tuval üzeri yağlı boya : Koleksiyon E S E R İ N TASVİRİ Eserde eski İstanbul görüntüsü tema olarak alınmıştır. Ön planda kara parçasının bir bölümü görülmekte, kara üzerine çekilmiş kayıklar ters ve düz şekilde durmaktadır. Öndeki büyük kayığın etrafında dört figür görülmekte olup, figürlerden üç tanesi kayığı tutmuş, diğer figür kayığın hemen önünde yere doğru eğilmiştir. Kara parçasının sağ kenarında iki figür denize dönük durmaktadır. Karadan sonra başlayan deniz, eserin merkezini oluşturmakta ve deniz üzerinde eserin sağında iki kayık ve onun gerisinde kule görünmektedir. Eserin solunda yine denizle birleşen kara parçası kuleye paralel durmakta, kulenin hemen arkasındaki, eserde boylu boyunca devam eden kara üzerinde uçuk bir şekilde binalar sezilmektedir. Karaların ve denizin üzerinde yükselen gökyüzü eseri tamamlamıştır, Eser, parlak ve canlı renklere sahiptir. Yeşiller, maviler parlak şekilde kullanılmış, gökyüzünde beliren parlak açık morlar,, denize koyulaşarak yansımış, deniz ortasındaki kulenin beyazlığı, gökyüzünün sol köşesindeki pembe-beyaz karışımı ışıltıyla bütünleşmiştir. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -13: Sivas'ta Bir Köy : 70 x 55 cm. : 1994 ; Tuval üzeri yağlı boya : İstanbul'da satıldı ESERİN TASVİRİ Eserde, Sivas'ta bir köy konu olarak alınmıştır. Ön planda bir köprü yer almakta olup, köprü altındaki donmuş su köyün içerisine kadar devam etmekte, köprü üzerinden geçen yol, eserin sağında devam ederek gerilerde görülen yüksek, karlı, dağ aralarına kadar devam etmektedir. Köprüden gelen bu yol, tepede kalan evlere doğru ulaşan ikinci bir yola ayrılmaktadır. Köprünün hemen sağında hareketli insan figürleri görülmekte olup, köprünün arkasında kalan köy evleri, birbirlerine uzaklı yakınlı gerilere kadar devam etmekte, evler yanında üzerleri karla kaplı ağaçlar yer almaktadır. Köyün gerilerinde devam eden, inişli çıkışlı dağ kümeleri ve dağlar üzerinde yükselen gökyüzünün bir bölümüyle eser tamamlanmıştır. Eserde kışın dondurucu soğuğunu hissettiren beyaz renk, yer yer pembe v e mavi renk karışımıyla güç'endirilmiş, ağaçlar, evler, köprü v e figürler üzerinde işlenen koyu renkler, hatları belirginleştirmiştir. Gökyüzünde görülen sade beyazlık kendini dağlar üzerindeki kar beyazlığından ayırmıştır., Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer -14; Bodrum Kalesi : 55 x 70 cm. . 1995 : Tuvai üzeri yağlı boya : İstanbul'da satıldı ESERİN TASVİRİ Eserde Bodrum Kalesi tema olarak alınmış olup ön planda ve serin sağ tarafından yer alan birkaç balıkçı figürü ağ örmekte ve yardımlaşmaktadırlar. Hemen figürlerin sağından başlayan kıyı, deniz şeridi ve denizle yan yana dizıimiş, yat, kayık ve gemiler görülmektedir. Bu diziliş, resmin ortalarından sola doğru uzanmakta, eserin solunda yer büyük palmiye ağaçlarıyla birleşmektedir. Öndeki bu görüntülerin gerisinde, yeşillikler arasında yükselen kale surları görülmekte ve ser gökyüzünün bir kesitiyle sona ermektedir. Eser renkli bir çalışma olup, sarı, mor, pembe, yeşil, kahverengi ve mavi yanında bolca beyaz tonları kullanılmıştır. •• • • • •. • s. • • . - • • • . Fotoğraf No : -15Eserin Adı : Balıkçı Eserin boyutları : 40 x 35 cm. Eserin yapıldığı yıl : 1995 Kullanılan teknik : Tuval üzeri yağlı boya Bulunduğu yer : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde balıkçının günlük yaşantısından bir kesit tema olarak alınmıştır. Ön planda balık ağı üzerinde büyükçe ip yumağı yer almakta olup, hemen onun gerisinde ağ örmeye çalışan balıkçı figürü oturur şekilde yer almaktadır. Figür, denize sırtını dönük başını sol tarafa hafif bükmüş, öne bakmakta ve ki eliyle ağ örmeye çalışmakta olup, sol bacağını bükerken, sağ bacağını ağlar üzerine uzatmış vaziyettedir. Balıkçının kırlaşmış sakalları ve ağzında yarım bir sigara görülmektedir. Başında kasketi ve üzerinde beyaz gömleğiyle şortu vardır. Balıkçının hemen sol tarafında tabak içinde yiyecekler ve şarap şişesi görülmektedir. Balıkçının hemen arkasında kıyı son bulmuş ve deniz başlamıştır. Deniz, gerilerdeki yüksek kara parçasıyla birleşmekte, sol köşelerde görülen gökyüzünün küçük bir kesitiyle eser tamamlanmaktadır. ... 1 İs Eserde, sarı ve turuncu renkler ön planda kendini göstermekle birlikte, beyaz, mavi ve yeşil tonlar da ayrıca kullanılmıştır. • •• Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulundu yer : -16: Kadınlarımız : 50 x 60 cm. : 1988 : Tuval üzeri yağlı boya • Yahya Kanbolat koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde savaş esnasındaki kadınlarımızın verdiği mücadele anlatılmıştır. Eserin sağ köşesinden başlayan, kağnılı insan kümeleri sıralı bir şekilde, birbiri ardınca eserin sonuna doğru ilerleyip, tekrar sağa kıvrılarak, dağ yükseltileri arasında kaybolan yol boyunca devam etmektedir. Çok daha ilerilere kadar d e v a m eden hissi vermektedir. Kağnılar üzerinde muhtemel mermiler ve yiyecekler taşınmaktadır. Eserde gecenin bir saati veya tan vaktine yakın bir zaman vurgulanmış, yüksek dağ üzerinde gizlenmiş ayın bir bölümü görünmekte olup, gökyüzü berraktır. Renklerin kullanılışıyla verilmek istenen havadaki serinlik, eserdeki harekete rağmen, sessizlikle birleşmiştir. Eserde gri, siyah, sarı lekeier çok kullanılmış, grilikler yeşil tonlarıyla karıştırılarak farklı tonlar elde edilmiştir. Yer yer beliren koyu sarı lekeler, gökyüzünün bir bölümünde de kullanılmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer -17Bodrum Torba'da Kayıklar 35 x 50 cm. 1994 Tuval üzeri yağlı boya İstanbul'da satıldı ESERİN TASVİRİ Eser'de kayıklar tema olarak alınmıştır. Ön planda küçük kayık ve hemen yanında kayıktan daha büyükçe tekne hareketsiz bir şekilde durmaktadır. Eserin dörtte üçü durağan denizden oluşmakta olup, öndeki kayıkların hemen paralel gerisinde, çıplak ve küçük kayalıklar arasında ve küçük kayıklar arasında büyük bir tekne durmaktadır. Teknenin sol tarafında küçüklü büyüklü kayıklar, eserin sol köşesini tamamlayan orman parçasıyla birleşmiş vaziyettedir. Sağdaki çıplak kayalıklar ve ortadaki teknenin hemen arkasında koyulaşarak d e v a m eden deniz kesintisi büyük dağ kümesiyle birleşmektedir. Dağların üzerinden yükselen gökyüzü resmi tamamlamıştır. Eserde renk olarak öncelikle mavi ve mavinin tonları kullanılmış. Maviyle uyumlu hafif pembe tonlar dağlara farkıllık katmış, kayalıklarda beyazla karışık açık kahve tonlar, ağaçlıklı bölgede koyu yeşil kullanılmıştır. Kayalıklar üzerinde, mavi ve beyazın yanı sıra, yer yer kahve tonlar görülmektedir. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yll Kullanılan teknik Bulunduğu yer :-18: Bodrum Yalıkavak : 50 x 70 cm. : 1990 : Tuval üzeri yağlı boya : Satıldı E S E R İ N TASVİRİ Eser bir peyzaj çalışması olup, eserin solundan başlayarak d e v a m eden kayalıklar ileriye uzandıkça daha genişlemekte ve yükselmektedir. Kayalıkların oluşturduğu kıyıyla birleşen deniz, hafif dalgalarla kayalıklara doğru yaklaşmaktadır. Denizle kayalıklar arasında serpiştirilmiş küçük kayalar yer almaktadır. Kayaların ilerisinde bir gemi görülmekte, kayaların son bulduğu yerde deniz daha ilerilere kadar uzanmakta, denizle gökyüzünün birleştiği ufuk çizgisi gerisinde yükselen gökyüzüyle eser tamamlanmaktadır. Eserde renk olarak, denizde beyaz mavi, kayalarda kahve, siyah, yeşil karışımı tonlamalar kullanılmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer :-19: Haymana'da bir köy : 70 x 55 cm. : 1994 : Tuva! üzeri yağiı boya : İstanbul'da satıldı ESERİN TASİVİRİ Eserde, Haymana'da bir köy konu olarak alınmıştır. Ön planda başlayan geniş'alan, ağaçlar arasından görülen dağ yükseltisiyle birleşmiştir. Geniş alan üzerinde enine ve boyuna ağaç kümeleri bir bütün oluşturmuş, dağ yükseltisine kadar uzanmıştır. Eserin sağ tarafında bir köy çeşmesinden su akmakta ve çeşme altından başlayan su kanalı., sağlı sollu ağaçlar arasından d e v a m etmekte, çeşmeden akan su, hemen kanal önünde küçük bir gölet oluşturmaktadır. Eser gökyüzünün koyu maviliği ile tamamlanmış olup, eserde mavi ton baskın renk olarak kullanılmıştır. Ağaçlarda yeşilin çeşitli tonları verilirken, sarı, kahverengi, toprak üzerine düşen gölgeler siyaha yakın yeşil renklerle belirtilmiştir. • •• . • • n . . •. . • . . ' . . • : Fotoğraf No: Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan Teknik Bulunduğu yer -20Ada 55 x 65 cm. 1988 Tuval üzeri yağlı boya Yahya Kanbolat koleksiyonu E S E R İ N TASVİRİ Eser bir peyzaj çalışmasıdır. Eserin merkezinde yer alan bir ada görülmekte olup, ada üzerinde şemsiyeler, şezlonglar ve insanlar flu bir şekilde sezilmektedir. Ada çevresinde sörf yapanlar, kayıklar, yüzen insanlar v e gemiler görülmektedir. Denizin gerisindeki kıyı şeridi, büyük dağlara bağlanmış ve eser tamamlanmıştır. Eserde, denizin koyu mavisi ve ağaç kümesinin açık yeşili, aslında nötr olan tonlamaya canlılık katmıştır, ada ve dağlar üzerinde grilik fazlaca kullanılmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -21: Ayvalık Çamlık : 60 x 30 cm. : 1988 : Tuval üzeri yağ!; boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde, Ayvalık Çamlık'tan bir görüntü tema olarak işlenmiştir. Ön planda bol yeşil alan, boydan boya uzanmakta olup, yeşillikler arasından sağlı sollu büyük ağaçlar, eserin tamamını oluşturacak şekilde, yukarı kadar uzanmıştır. Sağdaki ağacın hemen araksında tek katlı ev, yarısına kadar görünmekte olup, penceresi eserin soluna bakmaktadır. Evin hemen gerisinde eseri boydan boya tamamlayan durgun deniz, gerilerde büyük dağ kümesiyle birleşmiş, dağların üzerindeki renkli gökyüzüyle eser tamamlanmıştır. Eserde yer yer köyü renkler kullanılmış olmakla birlikte, bolca kullanılan turuncu v e sarı renkler, resmi oldukça canlandırmıştır. Ağaçlar koyu yeşiller tercih edilmiş, yeşillikler üzerine turuncular serpiştirilmiştir. Dağlarda yer yer morluk ve pembelikler görülmekte olup, gökyüzünde turuncu, p e m b e / s a r ı karışımlar kullanılmıştır. Denizde durağan hissi veren uçuk mavi kullanılmış olup, gökyüzündeki renk su üstüne hafifçe yansımıştır. 5i ... ......yi •,.».•-••>•• . . • • i • <; •': •-. ı„"N"Ö . . Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -22: Bodrum, Torba : 60 x 40 cm. : İ 996 : Tuval üzeri yağlı boya : Satıldı E S E R İ N TASVİRİ Eser'de, Bodrum Torba'dan bir kesit tema olarak alınmıştır. Eserde ön planda yer alan büyük ağaç, eserin sol köşesini tamamlayacak şekilde yukarı uzanmıştır. Ağacın hemen sağında devam eden boş alan ilerde deniz veya sazlıklı göl kıy ısıyla birleşmiştir. Sağa doğru dolaşan kıyı, denizin ilerisinde evlerle tamamlanmış olup, evierin hemen arkasından başlayan büyük dağ, eserin sağ köşesini tamamlamıştır. Eser, dağ ile öndeki büyük ağacın birleştiği noktada yukarı devam eden gökyüzünün bir kesitiyle tamamlanmıştır. Eser, renkli bir görüntüde olup, turuncu, yeşil, kahve , sarı, mavi renkler çoğunlukla kullanılmış, önde hakim olan koyu renkler geriye doğru soiuklaşarak d e v a m etmiş, ortada görülen sarı renk, esere rahatlık ve canlılık katmıştır. - Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -23: Armonikaiı Anne : 150 x 90 cm. : 1990 : Tuvâi üzen yağlı boya ; Yahya Kanbolat Koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde bir aile görüntüsü ve ailede armonika çalan anne tema olarak alınmıştır. Ön planda büyük bir masanın köşeden üçgen şeklinde görüntüsü yer almakta olup masa üzerinde kitaplar, küllük, teşbih, kağıt v e küllük içerisinde duran pipolar yer almaktadır, masa üzerine beyaz bir örtü serilmiştir. Masa etrafında üçü oturur, biri ayakta dört figür yer almıştır. Eserin solunda yer alan kırmızı kazaklı oturan erkek figürü, sağ kolunu bükmüş vaziyette eli masaya dayanık ve masaya uzattığı sol kolu altında kalmıştır. Masaya uzanan el bir kitabı karıştırmaktadır. Orta yaşta olan bu erkek figürü, gür siyah saçlı ve siyah bıyıklıdır. Hemen onun yanında yer alan, yaşlı erkek figürü, yüzünü solunda armonika çalan kadına çevirmiş, sağ kolunu dirsekten masaya dayamış, eliyle ağzındaki piposunu tutmakta olup, diğer kolunu masa altına doğru uzatmıştır. Figür üzerinde koyu renkli ceketi, beyaz gömleği v e kahverengi kravatı vardır. Saçlarının tepe kısmı dökülen, renk olarak beyaza yakın gri olup, figür gözlüklüdür. Hemen onun yanında yer alan oturur vaziyetteki kadın figürü masayı köşelemiş, öne doğru bakmaktadır. İki kolu arasına sıkıştırdığı armonikayı çalmaktadır. Figür üzerinde beyaz gömlek ve boynunda inci kolye gözükmektedir. Saçları siyah ve kulak altına kadar inmektedir. Bu figürün hemen arkasında ayakta duran erkek figürü, iki elini armonika çalan figürün omuzlarına dayamış ve kendini hafif öne doğru eğmiştir. Figür üzerinde beyaz kazak ve kazak yakasından görülen kırmızı gömleği vardır. Figürün saçları siyahtır ve genç görünen figür öne doğru bakmaktadır. Masa başındaki figürler oymalı, ahşap sandalyelere oturmuştur. Soldaki oturan figürlerin hemen arkasında kitaplığın bir bölümü görünmekte, raflarda sıralı kitaplar yer almaktadır, ayaktaki figürün hemen gerisinde, duvarda sanatçı Yaşar Çallı'nın bir eseri yer almakta ve duvar yanında kadife bir perdenin bir bölümüyle eser tamamlanmaktadır. Eser canlı renklerle işlenmiş, koyu kırmızı ve beyaz renkler ağır basmıştır. Koyu renkler, oturan yaşlı erkek figürü üzerinde, eserin sağındaki kapı aralığında ve raftaki kitaplar üzerinde, figürlerin saçlarında vurgulanmış, yer yer de mavi renk kullanılmıştır, Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Yapıldığı Yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -24: Kurtuluş Savaşında Kağnılarımız : 160 x 200 cm. : 1998 : Tuval üzeri yağlı boya . Denizli Belediyesi koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde, Kurtuluş Savaşı'nda kadınlarımızın verdiği mücadele tema olarak alınmıştır. Eserin sol köşesinde ön planda başlayan kadın topluluğu birbirini d e v a m eder şekilde, eserin gerisindeki dağ yükseltisine kadar devam etmekte olup, figürler sırtlarında taşıdıkları ağırlıktan dolayı hafif öne eğik yürümektedirler. Hepsinin saçları, yemenileriyle kapatılmış, bacaklarında şalvarları ve uzun etekleri vardır. Genç, yaşlı, çocuk hep birlikte bir sıra şeklinde ilerlemektedirler. Eserin sağında ve kadınların paralelinde kağnılar görünmekte olup, kara batan kağnıyı kurtarmaya çalışan erkek figürleri yer almaktadır. Ön planda üç erkek figürü, yüzleri kağnıya bakar şekilde yürümekte, sırtlarında büyük erzak çantaları taşımaktadırlar. Eserde dağlar kendini göstermekte/dağlar arasında kalan patika yollar da sıralı yürüyen insanlar, dağlara ve soğuk havaya inat mücadele vermekte, bir yere ulaşmak amacıyla yürümektedirler. Gözlenen dondurucu hava, mavimsi beyazla çok güzel işlenmiş, karın v e figürlerin üzerine yansıtılmış hafif pembelikler gökyüzünün küçük kesintisinde de sezilmekte ye ortama gece hissi vermektedir. • „ .,- - i * • / ' " ; "j:. .>•.->*;.:« . » c . .... 'd VKi Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -25: Denizli'nin Mücadele Ruhu : 1 5 0 x 2 0 0 cm. : 1995 : Tuval üzeri yağlı boya : Denizli belediyesi koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde, Denizli'de milli mücadele günlerinden birinde, oldukça kalabalık insan topluluğuna konuşan, Müftü A h m e t Hulusi Efendi tema olarak işlenmiştir. Ön planda geniş bir insan topluluğu görünmekte olup, birikmiş insanların başlarında kırmızı fesleri göze çarpmaktadır. Yine ön planda, eserin sağına yakın yerde, kürsü üzerinde konuşan Müftü Ahmet Hulusi Efendi görülmekte olup, figür sağ kolunu yukarıya kaldırmış, sol kolunu dirsekten bükerek göğsüne bastırmıştır. Başında beyaz sarığı, gri sakalıyla uyum sağlamıştır. Figürün hemen arkasında görülen, kalın ahşap direk, eseri sonlayacak şekilde yukarıya uzanmıştır. Direk üzerinde v e konuşma yapan figürün başının yukarısına asılmış bir Türk bayrağı dalgalanmaktadır. Dinleyici topluluğunun gerilerinde birçok ev bulunmakta, evlerin camlarından parlayan ışıklar, eserdeki zamanın akşam üzerini vurguladığını hissettirmektedir. Ağaçlar evlerin gerisinde yer almış ve oniarın arkasında çok büyük dağ kümesi bulunmaktadır. Eser, dağların kesitinden görülen gökyüzü parçasıyla tamamlanmaktadır. Eserde daha çok nötr renkler kullanılmıştır. Gri ton ve mat kırmızılar da resme canlılık katmaktadır. ! Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan Teknik Bulunduğu yer : -26: Yufka Açanlar : 60 x 80 cm. : 1997 : Tuval üzeri yağlı boya : İstanbul'da satıldı ESERİN TASVİRİ Eserde, köy yaşantısında yufka açan kadınlar tema olarak alınmıştır. . Eserde, büyükçe bir oda içerisinde ön planda yer alan, içinde bebek yatan beşikle, beşiği sallamaya çalışan hafif öne eğik bir kız çocuğu yer almaktadır. Onun hemen arkasında, uzun ahşap direk yukarıya kadar uzanıp, enine uzatılmış kalın ahşap başka bir direkle birleşerek çatıya destek sağlamaktadır. Ahşap direk üzerinde kurutulmuş mısır koçanları bir küme halinde durmaktadır. Eserin sağ tarafında duvar ve pencere yer almakta olup, dışardan vuran ışık pencereyi aydınlatmaktadır. Pencerenin altında bir kız çocuğu duvar yanına oturmuş, oyuncak bebeği kucağındadır. Eserin merkezinde yer alan üç kadın figürü, karşı duvardaki büyükçe bir ocak yanında oturmakta olup, ön plandaki kadın pişen yufkaları sini üzerine dizmekte, hemen onun paralelindeki figür, hafif öne eğik. elindeki oklavasıyla hamur tahtası üzerindeki yufkayı açmakta ve diğer figür ocağın hemen yanında, elindeki oklavayla, yanan ocak üzerindeki saçta yufka pişirmektedir. Ocağın sağ yanında duvara dayalı bir hamur leğeni, onun yanında odun parçaları durmaktadır. Duvar çatıya kadar yükselmekte, enine ve boyuna ahşap direklerden oluşan çatıyla eser tamamlanmaktadır. Eser, pastel renk tonlarından oluşmuş, s a n , mavi, gri pembe renkler uçuk bir şekilde kullanılmıştır. Çatıda kullanılan siyah ve kahverengi, eserin soluk renklerine canlılık v e parlaklık katmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan Teknik Bulunduğu yer -27Gelin Kavgası 60 x 70 1989 Tuval üzeri yağlı boya Yahya Kanbolat koleksiyonu ESERİN TASVİRİ Eserde, köydeki bir gelin-görümce kavgası tema olarak alınmıştır. Ön planda birbirine kenetlenmiş dört figür yer almakta olup, eserin sağındaki kadın figürü, sol eliyle karşıdaki figürün kolunu tutarken, sağ elindeki testiyi, karşısındakine vurmak için yukarı kaldırmıştır. Yüzünde sinirli bir ifade olan figürün, başındaki yemenisi omuzundan aşağıya sarkmış, siyah saçları ortaya çıkmıştır. Sırtı dönük olan diğer figür, karşısındaki figürün saçlarından sağ eliyle tutmuş, sol elini kendisine vurmak isteyen testiden korumak amacıyla yukarı kaldırmıştır. İki figürün ortasında kalan ve yandan görülen figür, kavga edilen kişileri ayırmak amacıyla aralarına girmiştir. Başı beyaz tülbentle bağlı çocuk figürü, kavga eden, sırtı dönük figürü arkadan tutmuş ayırmaya çalışmaktadır. Eserin sol tarafında yer alan, yaşlı kadın figürü sağ elindeki sopasıyla, kavga edenlere doğru yürümektedir. Figürlerin arka tarafında, ortada bir köy çeşmesi görülmekte, ç e ş m e başında hareketli iki figür iş yapmaktadır. Çeşmenin sağında v e solunda köy evlerinden görüntüler yer almaktadır. Eserde, yeşil-mavi karışımı oluşturulmuş nötr tonlar ağır basmakta olup, eser daha çok grimsi bir renk görüntüsüne sahiptir. • . . . Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulundu yer : -28: Kazanda Yıkanan Kadın : 80 x 95 cm. : 1990 : Tuval üzeri yağlı boya : Almanya'da satıldı ESERİN TASVİRİ Eserde, kazanda yıkanan kadın tema olarak alınmış olup, ön planda çadırı tutan ahşap direk ve sağında metal g ü ğ ü m durmaktadır. Direğin sağ arkasında, kazan içinde, çıplak kadın bağdaş kurmuş şekilde oturmakta, saçlarını yıkamaktadır. Kazanın sol tarafında eğilmiş olarak duran, başörtülü v e giyinik kadın, yıkanan kadına sağ eliyle tuttuğu kaptan su dökmektedir. İki kadın figürü de çadırı tutan iki direk arasındadır, ayakta duran kadın figürünün sol tarafında, arka planda bir kadın oturmuş, saçlarını taramaktadır. Yıkanan kadının sağ arka tarafında, üst üste yığılmış eşyalar görülmekte olup bütün bu objeleri ön plana çıkarıp, dışarı ile etrafın görüntüsünü kapatan tahtalar görünmektedir. Eserin üst tarafından aşağıya doğru koyu bir leke ve gökyüzünün parlak maviliği görülmektedir. Yıkanan kadının ten rengi ve yukarıdan üzerine çarpan ışığın parlaklığı, eserin koyu renklerine canlılık katmıştır. Eserde enkler birbirine uyumlu ve parlak olmayan ölü tonlarla verilmiştir. r Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan Teknik Bulunduğu yer Tuval üzeri yağlı boya Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Bu eserde bir köy odasında giderilmeye çalışılan hasretlik konu edilmiştir. Ön planda yer alan erkek figürü, çatiya destek veren ahşap direğe sırtını dayamış, belini hafif aşağıya doğru salmış, sağ ayağını uzatırken, sol ayağını hafif kırmış olarak yer minderinde oturmaktadır. Oturuşunda bir rahatlık söz konusudur. Hemen onun yanında yarı uzanır bîr kadın figürü yer almakta olup, sağ elini erkeğin boynuna sarmış, onu öpmeye veya başını omuzuna koymaya çalışır vaziyettedir. Eserin sol köşesinde yerde bir çift ayakkabı durmaktadır. Ayakkabıların hemen yanından başlayan ahşap merdiven yukarıya kadar uzanmakta olup, merdivenin yanındaki iki ahşap direk çatıyı desteklemektedir. Öndeki direğe kırmızı bir örtü asılmış, diğer direğe elek asılmıştır, iki direk arasında yerde metal g ü ğ ü m durmakta olup, onun yanında bir-iki mutfak eşyası yer almaktadır. Yere serilmiş geniş örtü üzerine eşyaların altında kalan diğer bir beyaz örtü serilmiştir. Merdivenin yanından başlayan duvar, eserin sağına kadar d e v a m etmekte olup, merdivenle bitişik duvar içi rafı beyaz bir örtüyle yarı arlanmış şekilde kapatılmıştır. Hemen onun yakınında yer alan ocak, yanmakta olup, üzerinde bir kazan durmaktadır. Eser, enine, boyuna dizilmiş ahşap direklerin sıralanışlarıyla oluşan çatının bir bölümüyle tamamlanmıştır. Eserde genel olarak.şoluk tonlar kullanılmış, kahverengi, gri, beyaz, siyah karışımlı renkler, daha çok işlenmiş, kadının pembeli mavili elbisesiyle üst kattan görünen mavi renk esere canlılık katmıştır. • •• • . . . . . • • i • Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -30: Göçerler : 70 x 50 cm. : 1998 : Tuval üzeri yağlı boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserin ön planında, ortada yanan ateş etrafına toplanmış, oturan, altı erkek figürü yer almaktadır Ön plandaki beyaz gömlekli figür, sırtı dönük oturmuş, diğer figürler, cepheden ve profilden görünmüştür, ortada yanan ateşin aydınlığı, figürlerin yüzlerine ve elbiselerine yansımıştır. Figürlerin hemen arkasında büyük çadır kümesinin bir bölümü yer almaktadır. Eserin solunda çadır direğinin yanında bir köpek yatmaktadır. Çadırların aralık bölümlerinden içeride yana huzmesi dışarıya yansımıştır. Eserin sağ köşesinde sönmüş bir ocak ve ocak üstende ağzı kapalı tencere ve onun yanında bir güğüm durmaktadır. Ocağın paralelinde ve biraz gerisinde, sağa doğru eğimli büyük ağaç, ağaç altinda yemenisi beline kadar uzanan sırtı dönük bir kadın figürü yer almıştır. Figürün hemen' önünde, ağacın biraz gerisinde at arabası ve arabayla olan bağı çözülmüş bir at, eserin sol tarafına dönük durmaktadır. Gerilerde görünen büyük dağ kümeleri, gökyüzünün bir bölümüyle birleşip eseri tamamlamıştır. Eserde yeşil, siyah ve kahve renkler ağırlıklı kullanılmış, koyu görüntüyü gökyüzünde kullanılan mor, mavi ve turuncu renklerle ortada yanan ateşin aleve rengi aydınlatmıştır. • ^p^^'.tffi{r\ &'Jİ , • •-- ^; ^Jçj;/^\L.rt*'|i'' x ,M> - ' ''^''*^'.'.'' 5 j : 'HV.-Y:.V-.': " Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulundu yer : --3311- : Mine Üke ve Çiğdem Çallı : 50 x 60 cm. : 1996 : Tuval Tuva üzeri yağlı boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde Mine Üke v e Çiğdem Çallı bir kompozisyon içinde resmedilmiştir. İki figür birbirine yakın oturmakta olup, eserin sağ köşesinde Çiğdem Çallı yere kadar uzanan kat ,kat kabarık beyaz elbisesiyle yer almaktadır Eldivenli sol eli, elbisesiyle uyumlu beyaz yelpazesi açık vaziyette olup, sağ kolu oturduğu koltuğa dayanmış ve aşağı sarkan elinde eldivenini tutmuştur. Hemen onun yanında göğüs ve omzunun bir bölümünü açıkta bırakan siyah elbisesiyle Mine Üke oturmaktadır. İki eliyle dizlerine koyduğu açık, büyük bi. kitabı tutmaktadır. Figürlerin hemen arkasındaki kitap dizili kütüphane eseri tamamlamıştır. Eserde beyaz ve siyah tonlar ağırlıklı işlenmiş, kitaplıktaki mavi lekeler beyaz elbise üzerine taşınmıştır. .... Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -32' Merdivenli Ocak Başı : 70 x 65 cm. : 1995 : Tuval üzeri yağlı boya : İstanbul'ca satıldı ESERİN TASVİRİ Eserde, merdiven ve ocak bulunan bir köy odası tema olarak alınmıştır. Ön planda hafif öne eğik, yere serilmiş mindere oturan bir kadın figürü vardır. Figür eki elini önünde, yerde duran küçük bir leğene doğru uzatmış, sağ dizini iki kolunun arasından başa doğru çekmiş, hafif öne eğiktir. Figür eserin sağ köşesine yakın olup, eserin sol köşesinden başlayan ahşap bir merdiven yukarı kata kadar uzanmaktadır. Merdivenin başlangıcından, yerde duran bir çift terlik ve onun biraz önünde çatıya destek veren ahşap direk bulunmaktadır. Direğin biraz gerisinde metal güğüm ve onun yanında eşyalar ve iki eşya arasında yine çatıya ulaşan ikinci ahşap direk vardır. Onun gerisinde görülen, metal, büyük hamur leğeni duvar içi rafa dayalı durmaktadır. Raf üç katlı olup, kenarları ve katları ahşaptandır. Rafın hemen üstünde duvara asılı bir elek durmakta olup, rafın sağ tarafından büyükçe bir ocak duvarı ortalamıştır. Ocağın sol yanından siyah bir çömlek durmakta olup, ocağın ve çömleğin önünde bir kadın figürü yer minderinde kollarını önüne almış vaziyette, yüzü ocağa bakar şekilde sırtı dönük oturmaktadır. Ocak yanmakta ve ateş üstünde siyah ağzı kapalı bir kazan durmaktadır. Odanın çatısı enine v e boyuna sıralanmış kahverengi kütüklerden oluşmuştur. Çatıyla birlikte resim tamamlanmıştır. Eserde kahverengi, gri, beyaz, siyah, mavi tonlar kullanılmış, ön plandaki kadın figürünün beyaz eşarbı ve krem bluzu resmin durgun renklerini canlandırmıştır Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıi Kullanılan teknik Bulunduğu yer : -33: Köydeki Güncel Y a ş a m : 110 x 70 cm. : 1998 : Tuval üzeri yağlı boya : Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde, bir köy evindeki yaşantı ve hareket anlatılmakta olup, eserin hemen sağ tarafında ocak görünmekte, ocağın içinde büyük kazan yanan odunların üstünde durmaktadır. Hafif öne eğik bir kadın kazana bakarak, sağ eliyle kazan içini karıştırmakta olup, ayaklarını hafif aralamıştır. Hemen ayaklarının önünde ocağa daha yakın duran metal bir kova vardır. Ocağı çevreleyen kenar çıkıntısının solunda bir gaz iarnbasi durmaktadır. Kadının paralelindeki sol tarafta oynayan iki çocuk ve çocukların yanı başında beşik ve beşikte yatan bebek görülmektedir.. Ocağın sol yanında ahşap bir sandalye v e üzerine rasgele atılmış beyaz bir örtü durmaktadır. Sandalyenin hemen sol devamında iki odayı birbirinden ayıran kapı görünmekte olup, kapıyı hafif öne eğik çıplak bir kadın figürü sağ eliyle aralamış, figür, sol elini de sandalyenin üzerindeki örtüye koymuştur.Figürün dizkapak ve aşağı kısmı oda basamağında kaldığı için görünmemektedir. Kapının hemen arkasında duran duvar süsü asılı olup, resim sol köşedeki yorganların sıralandığı işleme örtülü yüklükle tamamlanmıştır. Odanın zemininde değişik ton ve desenlerde iki tane köy kilimi yüklüğe kadar uzanıp, işlemeli yer yastıklarıyla bütünleşmiştir. Eserde açık ve pastel renkler kullanılmış olup, duvardaki grimsi beyazlık birçok eşya üstüne taşınmıştır. Kahverengi ve turuncu renklerde çıplak figürün ten renginde birleşmiştir. Ocak yanında duran figürün kırmızı hırkası ve yeşilli sarılı eteği, ocakta yanan odunun turuncu sarı rengi resme canlılık katmıştır. Fotoğraf No Eserin adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan Teknik Bulundu yer -34Kaos 210 x 180 cm. 1999 Tuval üzeri yağlı boya Koleksiyon ESERİN TASVİRİ Eserde Türkiye'nin son yıllarına damgasını vurmuş olaylar, konu olarak seçilmiştir. Eserin tamamı altı parçalı tuval birleşimiyle oluşmuş, her parçada farklı bir konu anlatılmakla birlikte, konular birbirine bağlantılı şekilde ve anlam bütünlüğünde devam etmektedir. İlk parçada, Kurtuluş Savaşı tema olarak alınmış, cepheye mermi taşıyan kadınlar ve kağnı resmedilmiştir. İkinci parçanın sol üst kısmında, Atatürk'ün tepeden bakan bir figürü yer alıp, figür sol işaret parmağını resmin merkezine doğru yöneltmiştir. Figürün alt kısmında görülen hareketli birçok figür, bir dönemin başbakanını ve O'nun etrafındaki insanları anlatmaktadır. Üçüncü kısım-tuval üzerinde, resmin ortasında yakılan bir bina ve alevlerin önünde kalabalık insan kümeleri bulunmakta olup, insan kümelerinin sol üstündeh başlayan Türk bayrağına sarılı tabutlar, gökyüzüne kadar devam etmektedir. Dördüncü kısım tuval üzerinde, ön planda birbiri üstüne dosyalar durmakta, hemen onların arkasında, birşeyleri paylaşmaya çalışan insan figürleri, hareketli bir şekilde görülmektedir. Hemen bunların yukarısında, ellerinde sopalarıyla bir insan topluluğu yer almakta, yerde yaralanmış bir kadın figürü yatmaktadır. İnsan topluluğunun gerilerde küçülerek devam eden bölümü, birinci kısımdaki tuvalin sağ alt köşesine girmiştir. Beşinci kısım tuval üzerinde, sağ köşede başını eline dayamış, düşünen bir erkek figürü oturmakta, hemen onun paralelinde, masa başında rahat görüntülü bir erkek figürü yer almakta olup, bunun hemen gerisinde namaz kılan bir grup, başı takkeli erkek figürleri yer almaktadır. Figürlerin hemen yanından hareketli bir duvar resmi görülmekte, onun hemen gerisinde bir ayakkabı boyacısı çocuk figürü yer almakta olup, figürün sağ yanından başlayan, Kuran okuyan başı örtülü kadın grubu yer almaktadır. Hemen onun arkasında cüppeli, sakallı y e sarıklı insan kümesi ellerini havaya kaldırmış ve yeşil renkli bir bayrak taşır vaziyettedir. Bayrakların bir bölümü, ikinci kısım tuval üzerinde, sağ alt köşeye taşmıştır. Altıncı kısım tuval üzerinde ön planda, hurda halinde, kaza yapmış bir otomobil yer almakta v e onun hemen gerisinden devam eden çarşaflı kadın figürleri, beşinci kısım tuval üzerinde, sağ üst köşeye kaçlar devam etmektedir. Kadm figürlerinin hemen sağında, elleri asalı, sakallı, cüppeli ve sarıklı erkek figürleri bir grup oluşturmaktadır. Onların hemen arkasında v e tuvalin sağ üst köşesinden başlayan, ihram giymiş, eli mikrofonlu ve sakallı erkek figürü, üçüncü tuvalin sağ alt köşesine kadar devam etmiştir ve eser bu kısımla birlikte bir bütün oluşturacak şekilde tamamlanmıştır Eserde, yeşil, mavi, beyaz ve siyah renkler hakim olup, yer yer kullanılan, kırmızı, turuncu ve san renk, eserin renk ifadesine farklılık katmıştır. Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı yıl Kullanılan teknik Bulunduğu yer :-35: Ölü Güvercin : 35 x 20 cm. : İ 939 : tuval üzeri yağlı boya : Yahya Kanbolat Koleksiyonu E S E R İ N TASVİRİ Eserde, iki güvercin tema olarak alınmış, eserin sağında bulunan güvercin, ölü bir vaziyette ayakları açık olarak yerde yatmaktadır, hemen onun solundaki güvercin canlı, ayaklarını yere basmakta, ölmüş güvercinin y e r e kıvrılmış boynu üzerinde başını uzatıp gagasıyla onu yoklamaktadır. Canlı güvercinin nokta şeklindeki siyah gözünden sanki bir hüzün sezilmektedir. Fonda, uçuk mavi ton ve grilikler kullanılmış olup, canlı olan güvercinin kuyruk ve kanatlarında yer yer siyahlıklar kullanılmıştır. Güvercinlerin ana renkleri beyaz üzeri mavi, sarı, kahverengi tonların Karışımıyla kirli beyaz olarak verilmiş, ölen güvercinin kanat ve kuyruk kısmı mavi tonla belirtilmeye çalışılmıştır. Gagalarda ve a y a k l a r d a e s e r e belirginlik vermek amacıyla kızıl kahverengi kullanılmıştır. Fotoğraf No Eserin Adı Eserin boyutları Eserin yapıldığı y i ! Kullanılan teknik Bulunduğu yer -36Güvercinler 40 x 50 1997 Tuval üzeri yağlı boya Makedonya'da satıldı E S E R İ N TASVİRİ Eserde güvercinler tema olarak alınmış olup, eserin merkezinde büyük metal soba görülmektedir. Sobanın yandaki ayakları sıkı bir şekilde yere basmakta olup, soldaki ayağa daha yakın olan yere düşmüş bir tane güvercin yumurtası görülmektedir. Sobanın önündeki büyük kare kapak yarı açık vaziyette olup, açık kapaktan gövdesi sobanın içinde kalmış, beyaz bir güvercin başına dışarıya uzatmıştır. Sobanın üst yuvarlak kapağı da açık olup, sobanın kenarına basan güvercin başını açık olan kapaktan uzatıp sobanın içini seyretmektedir. Yukarıdaki güvercinin başının gerisinde soba borusu yukarıya doğru uzanıp eseri tamamlamıştır. Eserde, beyaz, sarı, kahve, yeşil, turuncu tonlar karışımlı kullanılmış, fonda, aşağılardan açık başlayan renk, yukarılara doğru koyulaşarak devam etmiş, soba üzerinde ise aşağılardaki koyu ton yukarılara doğru açıklaşarak sürmüştür. • • • . •. B Ö L Ü M IV DEĞERLENDİRME Yaşar Çallı'nın, katalogda incelediğimiz 36 eserinden dokuz tanesi, portre çalışması olarak yer almaktadır(Resim: 1,2,3,4,5,6,7,8,9). Tablolar genelde 50 x 110 cm. arasında değişen boyutlarda olmakla birlikte, portre çalışmalarından iki tanesi (Resim: 3,4) 35 x 50 cm. olarak çalışılmıştır. Fonlarda ağırlıklı olarak mavi ve mavi tonları kullanılmış olup, siyah, kahverengi, gri karışımlar da aynı zamanda yer almıştır. İncelememizde, sanatçının figürlü peyzajları 7 tane olup (Resim: 10,11,12,13,14,15,16) genelde orta boyutlardadır. Bir tanesi (Resim: 15) 40 x 35 cm. ölçülerinde ve küçüktür. Peyzajlarda yer alan figürler, hareketli fakat, genelde yüz hatları verilmemiş olarak işlenmiştir. Tablolarda kullanılan renklerde yine mavi ve beyaz çoğunlukta olup bunun yanı stra sarı, yeşil v e kahverengi tonlarla eserler oluşturulmuştur. Doğadaki dokular, foto gerçekçiliğinden öte, genel hatlarıyla bir Çallı üslupçuluğuyla işlenmiştir. Sanatçımızın, katalogumuzda 6 tane figürsüz peyzajı (Resim: 17,18,19,20,21,22) yer almakta, bunlardan bir tanesi (Resim: 17) küçük boyutludur (30 x 45 cm.). Diğerleri genelde orta boyutlu olup, boyutlar 50 x 70 cm. arasında değişmektedir. Peyzajlarda renkler genel olarak mavi, sarı, gri, beyaz, yeşil, kahverengi olarak kullanılmış, resim 2 1 ' de diğerlerinden farklı olarak, turuncu ve pembe tonlar yer almıştır. Katalogumuzda, 12 adet bulunan figürlü kompozisyon çalışmalarında bir tanesi 210 x 180 cm. ölçülerinde (Resim: 34) iki tanesi 150 x 200 cm. (Resim: 24,25) boyutlarındadır. Geri kalan çalışmalar orta boyutlarda olup, boyutlar 60 cm. ile 120 c m . arasında değişmektedir. Bu çalışmalarda hemen her renk kullanılmış olmakla birlikte, gri ve kahverengi tonlar, her resimde fazlaca yer almıştır. Bunların yanı sıra, sarı, mavi, beyaz, siyah, kırmızı ve yeşil de çalışmalarda sıkça kullanılmıştır. Bu eserlerde, figürler hareketli, kimi yerde çehre belirgin, kimi yerde sırtı dönük olarak işlenmiştir. Kazanda Yıkanan Kadın (Resim: 28) tablosunda, köy yaşantısına uygun oiarak, üstü açık bir avluda, kazan içinde yıkanan kadın tasvir edilmiş, su döken kadın, oda içindeki eşyaların duruşu v e giyinik olan figürdeki kıyafetler, istenilen konuyu yansıtmıştır. Sanatçının sosyal içerikii, figürlü kompozisyonlarından olan Kaos (Resim: 34), önemli eserlerinden biri olup, altı parçada bütünleşen tabloda, birçok konuyu iç içe işlemiştir. Tabloda, Türkiye'nin son beş yıiına damgasını vuran, siyasal ve sosyal konular, bol figürlü olarak, eleştirel bir yaklaşımla ele alınmıştır. Bu tablo, Yaşar Çallı'nın, (Sanatçı, yalnızca doğayı değil, toplumu ilgilendiren, sarsan, sevindiren olayları da kendi üslubu içinde ele almalıdır) şeklindeki düşüncesine uygun bir yapıttır. Genel olarak, figürlü kompozisyonlarında konu, günlük hayattan, anlık bir görüntüyü anlatmaktayken, bu eser, farklı zamanlarda, toplumu derinden sarsan olayların bir fotoğrafı niteliğindedir. Katalogumuzda yer alan, kuş figürlü kompozisyonlar (Resim: 35,36), Yaşar Çallı'nın genel sitili ele alındığında, az rastlanan bir tarzdır. Bu eserlerde vurgulanmak istenen b i r t a k ı m mesajlar, kuşlara yüklenerek verilmiştir. Bu tabloda genelde beyaz renk tercih edilmiş olmakla birlikte, resim 36'da fon, açıktan koyuya doğru, kahverengi olarak işlenmiştir. Kontürlerih hiç kullanılmadığı, eskizsiz yola çıkılarak doğrudan boyalarla oluşturulan kompozisyonlar olarak ortaya çıkan bu tablolar-, sanatçının genel tarzına renk katmıştır. Çağdaşların kullandığı teknik, konu ve renk kullanımlarını benimseyen sanatçı, onların tarzlarını hiç bir z a m a n kendisiyle bağdaştırmamış ama her zaman yapıtlarını izlemiş ve takdir etmiştir. Kendi üslupçuluğunu taşıyan sanatçı, portreleriyle, peyzajlarıyla ve figürlü kompozisyonları ye allegorik çalışmalarıyla, Türk resim sanatına katkıda bulunmuş ve adını duyurmuş önemli ressamlanmızdandır. BİBLİYOGRAFYA Arık 1976 Rüçhan ARIK. Batılılaşma Dönemi Anadolu Tasvir Sanatı. Türkiye İş Bankası Yayınları. Ankara. 1976. Eröge 1987 Celaleddin E R Ö G E . Modern Türk Resmi Sergisinin Düşündürdükleri. Sanat Çevresi, Nisan, 1987. Ersoy 1987 Ayla ERSOY. G ü n ü m ü z Türk Resmine Genel Bir Bakış. Sanat Çevresi. Nisan 1999 Germaner Koksal 1987 1992 Semra G E R M A N E R . 1950'den Günümüze Türk Resmi. Sanat Çevresi. Nisan. 1987. Ahmet KOKSAL. Türkiye'de Figür Resminin Gelişiminde Faruk Çimok. İstanbul. 1992. . Kuban Özsezgin Resmimizde 1970 1985 Doğan K U B A N . 100 Soruda Türkiye Sanatı Tarihi. İstanbul. 1970. : Kaya Ö Z S E Z G İ N . Çağdaş Etkileşim Sorunu. Türkiye'de Sanatın Bugünü ve Yarını (Tebliğler) 17-19 Nisan. 1985. Özsezgin 1994 Kaya Ö Z S E Z G İ N . Türk Plastik Sanatçıları. Asiklopedik Sözlük. İstanbul. 1994. Renda Döneminde 1977 Günsel RENDA. Batılılaşma Türk Resim Sanatı (1700-1850). Hacettepe Üniversitesi Yayınları. 1977 1980 1996 Günsel RENDA- Turan EROL. Başlangıcından Bugüne Türk Resim Sanatı Tarihi. İstanbul. 1980. : Sezer T A N S U Ğ . Çağdaş Türk Sanatı Remzi Kitabevi. IV. Basım. 1996. .. . . ...... : . . . • , • <