Dergiyi Görüntüle
Transkript
Dergiyi Görüntüle
AYIN MAKALESĠ VADE FARKI VE KUR FARKLARININ KATMA DEĞER VERGĠSĠ KARġISINDAKĠ DURUMU Hasan Zeki SÜZEN Yeminli Mali MüĢavir Vergi uygulamasında en çok sorun yaratan iĢlemlerden biri vade farkı ise diğeri kur farkıdır. Bu yazımızda her iki konunun KDV üzerindeki etkilerini irdelemeye çalıĢacağız. Vade farkı ekonomik iĢlemlerin baĢladığı zamandan beri oluĢa gelmiĢtir. Kur farkı ise olumlu veya olumsuz değer olarak ihracat ve ihracat iĢlemleri ile yabancı para cinsinden yapılan iĢlemlerde karĢımıza sürekli çıkmaktadır. Burada ilginç olan iki konunun da yıllarca sorun yaratmasına rağmen bir kısım düzenlemelerin 105 nolu KDV tebliğinde olduğu gibi henüz yapılmakta olmasıdır. A-VADE FARKLARI: Bilindiği üzere vade farkı, mal veya hizmet satın alan alıcılara satıĢ bedelinin ödenmesi bakımından satıcılar tarafından sağlanan ödeme kolaylığı karĢılığında istenen ek bedel veya fiyat farkıdır. 1) Vade farkı genelde mal veya hizmetin satımı sırasında üzerinde anlaĢılan ödeme takvimine göre belli edilir. Üzerinde anlaĢılan tutar düzenlenen faturaya dahil edilerek veya istenirse aynı faturada ayrı gösterilerek aynı oranda KDV hesaplanır. Yıllardan beri verilen özelgelerde vade farkının mal veya hizmet bedelinin bir parçası mı yoksa satıcı tarafından alıcıya sağlanan bir finansman hizmetimi olduğu tartıĢılmıĢ, nihayet 105 nolu KDV tebliği ile mal veya hizmet bedeline dahil bir unsur olduğu benimsenmiĢtir. 1 2) KDV Kanununun 24/c maddesine göre vade farkının vergi matrahına dahil olduğu açık biçimde belirlenmiĢtir. 3) Vade farkı faturasının ne zaman düzenleneceği alıcı ve satıcının ortak iradesi sonucunda ortaya çıkar. Fatura düzenleme tarihi geçici vergi dönemlerini, hatta hesap dönemini bile aĢabilir. Bu önemli değildir. Vade farkı faturası hangi tarihte düzenlendi ise o dönemin KDV beyannamesine dahil edilir. Faturada gösterilecek KDV oranı mal veya hizmetle ilgili olarak düzenlenen asıl faturadaki KDV oranıdır. Özellikle KDV oranlarının sık, sık değiĢtiği mal ve hizmet gruplarında bu ilkeye dikkat etmekte yarar vardır. Gelir ve kurumlar vergisi açısından bakmak gerekirse vade farkları faturanın düzenlendiği geçici vergi dönemi ve hesap döneminin gelirleri arasında gösterilir. 4) Aynı faturada değiĢik oranlarda KDV‟ne tabi mal veya hizmetin bulunması halinde, sonradan ortaya çıkan vade farklarında hangi oranda KDV uygulanacağı sorun olabilir. Bu gibi durumlarda genel KDV oranının uygulanması bir çözüm olabilir. Ancak vade farkı tutarının yüksek olması durumunda asıl faturadaki mal veya hizmet bedellerinin fatura toplamı içindeki oranı dağıtım anahtarı kabul edilerek ilgili KDV oranının uygulanması mümkündür. Öte yandan, (120) alıcılar hesabı mal veya hizmet çeĢitleri itibariyle alt kırılımlar açılarak çalıĢırsa, yapılan tahsilatlar ilgili mal veya hizmet bedelinden düĢülerek de asıl KDV oranının uygulanması mümkündür. B-KUR FARKLARI: Kur farkı Türk Parasının yabancı paralar karĢısında değerinin düĢmesi veya yükselmesi sonucunda ortaya çıkan olumlu veya olumsuz tutarlardır. Vergi uygulamasında ortaya çıkıĢı, yabancı para cinsinden veya dövize endeksli olarak yapılan iĢlemlerde iĢlem tarihi ile tahsilat tarihi arasında ortaya çıkan değer azalıĢ veya artıĢlarının muhasebe etkisidir. 2 1) KDV Kanununun 26‟ıncı maddesine göre, mal teslimi ve hizmet ifasında bedelin döviz ile hesaplanması halinde, döviz vergiyi doğuran olayın meydana geldiği andaki cari kur üzerinden Türk Parasına çevrilir. Yine KDV kanunun 21‟nci maddesine göre, ithalatta kur farkı matrahın unsurudur. 2) Mal veya hizmet bedelinin tahsil edildiği tarihte alıcı lehine kur farkı oluĢması halinde kur farkı tutarı alıcı tarafından bir fatura düzenlenerek satıcıya yansıtılır. KDV oranı teslim ve hizmetin yapıldığı tarihteki orandır. 3) Teslim veya hizmetin yapıldığı tarih ile bedelin tahsil edildiği tarih arasında satıcı lehine kur farkı oluĢması halinde satıcı tarafından düzenlenen fatura alıcıya gönderilir. Faturada gösterilecek KDV oranı yine asıl faturadaki KDV oranıdır. 4) Vergi uygulamasında çok önemli yer tutan değerleme iĢlemlerinde oluĢan kur farkları için fatura düzenlenmediğinden KDV‟de hesaplanmaz. KDVK‟da mal teslimi veya hizmet ifası vergiye tabidir. Döviz cinsinden ve dövize bağlı olarak yapılan iĢlemlerle ilgili olarak yapılan değerleme iĢleminde bir tesli m veya hizmet ifası olmadığı için KDV hesaplanmaz. 5) Döviz cinsinden verilen ve alınan avanslarda değerleme yapmak isteğe bağlıdır. Önceki bölümde değinildiği gibi değerleme yapıldığı takdirde oluĢan kur farkları için fatura düzenlenmez, dolayısıyle KDV hesaplanmaz. 6) KDV‟ne tabi olmayan iĢlemlerde sonradan kur farkı oluĢması halinde KDV hesaplanmaz. Ancak düzenlenecek faturada teslim ve hizmet ifasının KDV dıĢında bırakıldığı asıl faturaya ait bilgilerin ek faturada gösterilmesinde yarar vardır. 7) Ġhraç kaydıyla yapılan dövizli satıĢlarda alıcı lehine kur farkı doğmuĢ ise, alıcı KDV hesaplamadan fatura düzenleyerek satıcıya gönderir. Ġmalatçı aleyhine kur farkı oluĢursa ihracatçı KDV‟li fatura düzenleyerek imalatçıya gönderir. 3 8) Mal teslimi veya hizmet ifasına dayanmayan borç alıp verme iĢlemlerinden kaynaklanan ana paraya iliĢkin kur farkları KDV‟ne tabi değildir. Ancak bu iĢlemler ticari iĢletme düzeyinde yapıldığı durumda faiz hesaplanırsa faize iliĢkin oluĢacak kur farkları KDV‟ne tabi tutulur. (46) nolu KDV tebliğine göre yurt içi finans kuruluĢlarından yapılan borçlanmalar için hesaplanan faizler KDV‟ne tabi değildir. Dolayısıyle faizin tahakkuku ile ödeme tarihi arasında oluĢacak faize iliĢkin kur farkları için KDV hesaplanmaz. Yurt dıĢı finans kuruluĢlarından yapılan borçlanmalar da aynı Ģekilde değerlendirilir. 4 AYLIK BÜLTEN DĠZĠNĠ Sayı: 80 EYLÜL - EKĠM 2007 Ayda Bir Yayımlanır. Adres: Kıbrıs ġehitleri Cad. Kervan Apt. No:7 Alsancak/ĠZMĠR Yazı DanıĢma ve Okuma Kurulu Hazırlayan Ünal AYDIN (YMM) AyĢe AKAY (Yazı ĠĢleri (Genel Yayın Sorumlusu) Sorumlusu) Hasan Zeki SÜZEN (YMM) (Genel Yayın Sorumlusu) ODAMIZ BANKA HESAP NUMARALARI ZĠRAAT BANK.ALSANCAK ġB. 5004 6969135 YAPI KREDĠ BANK.MUSTAFABEY ġB. 65248362 Not: Bültenimizde yayımlanan makaleler Odamızın görüĢü olmayıp yazanların kiĢisel görüĢleridir. 5 ODAMIZDAN HABERLER Bu sene belki mali tatilin de etkisiyle Temmuz ve Ağustos ayları oldukça sakin geçti. Bununla birlikte, tasdik raporlarının tesliminden sonra biriken revizyonlar yapılsa da hepimizin denize yakın olmanın yararlarını yaĢadığımızı zannediyoruz. Geçen zaman içinde üyelerimizi ilgilendiren geliĢmeleri aĢağıdaki gibi sıralayabiliriz. + TEK TEBLĠĞ ÇALIġMASI: Kurumlar vergisinde yapıldığı üzere, sayıları 41‟i bulan YMM tebliğlerinin tek tebliğ haline getirilme çalıĢmaları Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı bünyesinde devam etmektedir. Bu konuda Odamızda Hasan Zeki Süzen, Turan Öztürk ve Mustafa Topal‟dan oluĢan komisyonun taslak üzerinde çalıĢarak hazırladığı tebliğ metni Ankara‟ya iletilmiĢtir. Araya seçimlerin ve izinlerin girmesi dolayısıyla Tebliğ yayımlanmasının geci ktiği anlaĢılmaktadır. + MESLEK ĠÇĠ EĞĠTĠM KOMĠTESĠ: Meslek içi eğitim komitesinin çalıĢmaları üyelerinden Dursun Özcan‟ın Bursa Odasına intikal etmesi dolayısıyla, yeni üye katılımıyla birlikte yine baĢlayacaktır. Komitenin üzerinde çalıĢma yapması istenilen konularda üyelerimizden de öneri bekliyoruz. + TĠCARET YASASI VE BASEL II: Ticaret yasa tasarısının bu yasama döneminde yasalaĢacağı anlaĢılmaktadır. Basel uygulamasının ise 2009 yılına ertelendiği bilinmektedir. Odamız üyelerinden (120) kiĢi UFRS eğitimi almıĢ bulunmaktadır. Eğitim alan üyelerimizin de katılacağı, üzere bundan sonra yapılacak eğitimlerin uygulamalı olması gerekir. Bunun için bir çok bilgisayar programı hazırlandığı bilinmektedir. Türk Muhasebe Standartları Kurulu da standartların yazımını bitirmiĢ ve bir kitap halinde yayınlamıĢtır. Söz konusu kitabın sağlanması için Odamızdan bilgi alınabilir. 6 + ÜSTADIMIZ GÜRBÜZ ÖZKAN VEFAT ETTĠ: Üyelerimizden Gürbüz Özkan yaĢama veda etti. Merhuma Allahtan rahmet, sevenlerine ve yakınlarına baĢsağlığı dileriz. + TÜRMOB GENEL KURULU: Türmob olağan mali genel kurulu 20 Ekim Cumartesi günü Ankara‟da yapılıyor. Gündeme iliĢkin bilgileri bültenimizin sonraki sayfalarında bulabilirsiniz. Gelecek sene yapılacak genel kurul ise seçimli olacaktır. + BĠNA ALIM ÇALIġMALARI: Bilindiği üzere, Odamızın normalde bina sorunu yoktur. Var olan binamız konumu, alanı ve düzeni itibariyle ihtiyacımızı karĢılamaktadır. Ancak asansör sorunu bir çok giriĢime rağmen çözüme kavuĢturulamamıĢtır. Bunun nedenleri; alt kattaki dükkanlar, bir kısım daire sakinleri ve Belediye kurallarıdır. Yan bloktan bir büro alımı için temasta bulunulmuĢ, ancak istenilen amaca ulaĢılamamıĢtır. Bu aĢamada Hazineden alınan bölüm için bina üzerinde bulunan “Amaç dıĢı kullanılamaz” Ģerhinin kaldırılması için Bakanlık nezdinde giriĢim baĢlatılmıĢtır. Gerek söz konusu Ģerhin kaldırılması, gerekse finansman yardımı sözü için TÜRMOB BaĢkanımız Mehmet Timur‟a derin sevgi ve saygılarımızı iletiyoruz. Seminer ve benzeri eğitim çalıĢmalarımızın değiĢik otel salonlarında yapılacağı varsayımıyla, 300 m2 dolayında asansörlü bina arayıĢına baĢlanılmıĢtır. Üyelerimizin yaĢ ortalaması yüksek olduğundan asansör özel önem arz etmektedir. Bina için komisyoncular nezdinde giriĢim baĢlatılmıĢtır. Bununla birlikte birinci Kordon da önerisi bulunan üyelerimizden ilgi bekliyoruz. 7 + YÖNETMELĠK DEĞĠġĠKLĠĞĠ: TÜRMOB‟un geçen genel kurulunda benimsenen ve üyelerimizden Günay KarataĢ‟ın sabah saatlerine kadar süren olumlu katkılarıyla Ģekillenen Odalar yönetmeliği ve Disiplin yönetmeliğinin değiĢen bölümleri Resmi Gazetede yayınlandı. Yönetmeliklerin değiĢen bölümleri üyelerimize gönderilmekle birlikte, ilgili bölümler yorumlanarak ayrıca sizlere iletilecektir. Gelecek sayıda görüĢmek umuduyla…… 8 ODAMIZA GELEN YAZILAR MUHASEBE ETĠĞĠ ĠLE ĠLGĠLĠ ÇALIġMALAR AraĢ. Gör. Ece ERDENER Prof. Dr. Turgut VAR Her dört yılda bir IFAC baĢkanlığında gerçekleĢtirilen Dünya Muhasebe Kongresi, 13 - 16 Kasım 2006 tarihleri arasında Türkiye Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirler ve Yeminli Mali MüĢavirler Odalar Birliği (TÜRMOB) ve Türkiye Muhasebe Uzmanları Derneği'nin (TMUD) ev sahipliğinde, Ġstanbul'da gerçekleĢmiĢtir. Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nda düzenlenen kongrenin ana teması 'Dünya Genelinde Ekonomik Büyüme ve Ġstikrarın Sağlanması için Muhasebe Mesleği' olmuĢtur. KüreselleĢen dünyamızda muhasebe eğitim, uygulama ve denetiminin sorunları ve çözüm önerileri üzerinde durulduğu, dünyanın dört bir yanında muhasebe meslek elemanlarının bir araya geldiği bu kongre aynı zamanda ülkemizin ve özelliklerinin de tanınması açısından bir yarar arz etmiĢtir. Böyle bir kongreye biz sayın profesörümüz Turgut VAR eĢliğinde, üniversitemiz ve Ġzmir Yeminli Mali MüĢavirler Odasının çok değerli katkıları ile katılma fırsatı bulduk. Farklı bakıĢ açıları ile konuları gözlemleme ve yeni fikirler çalıĢmalar yapma olanağını yakaladık. ĠĢte bu çalıĢmada biz, kongrede tartıĢılan konulardan biri olan “Muhasebe Etiği ile ilgili ÇalıĢmalar” ile ilgili gözlemlerimizi ve edinimlerimizi sizlerle paylaĢmayı amaçladık. Bu bağlamda. etik kurallar çerçevesi içinde muhasebe meslek uzmanlarının bağlı kalmaları gereken ilkeleri de göz önünde bulundurarak Uluslararası Muhasebeciler Federasyonuna, Uluslararası Etik Prensiplerine, ve Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kuruluna çalıĢmamızda yer verdik. 9 Kültür, dil, hukuki ve sosyal sistemler açısından her ülke farklılık gösterir. Bu bakımdan her ülkenin ulusal mesleki etik kuralları ülkeye özgü karakteristik özellikler göz önüne alınarak hazırlanır. Bununla birlikte Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu muhasebe mesleğinin uluslararası düzeyde ortak hedeflerinin ve ortak kurallarının olduğuna inanmaktadır. Böylece Uluslararası Muhasebeciler Federasyonunun bu inancı doğrultusunda, kamu çıkarlarını da gözeterek her ülkenin kendi mesleki örgütünün etik çalıĢmalarında temel alacağı “Uluslararası Etik Prensiplerinin” oluĢturulmasının önemi ortaya çıkmaktadır. Muhasebe mesleği dünyada çeĢitli kültür, hukuki ve sosyal sistemler ve kuralların uygulandığı bir çerçevede yürütülür. Ancak her ülke Uluslararası Etik Prensiplerini temel alarak mesleki faaliyetlerini yürütmek durumundadır. Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu, kamu çıkarına hizmet etmek adına, muhasebe mesleğini güçlendirerek ve güçlü uluslararası ekonomilerin geliĢtirilmesine katkıda bulunan küresel bir muhasebe meslek kuruluĢudur. ġu anda 120 ülkede, 160 üye kuruluĢu bulunmaktadır. Kamu uygulamalarında, eğitim alanında, kamu hizmetinde, endüstri ve ticaret alanında faaliyet gösteren 2.5 milyon muhasebe meslek uzmanını temsil etmektedir. Federasyon, uluslararası etik, denetim ve güvence, eğitim ve kamu sektörü muhasebe standartlarını belirler. Bu bağlamda, muhasebe meslek uzmanlarının iĢlerinde yüksek kaliteli performans sergilemelerini teĢvik etmek için rehberlik sağlamaktadır.1 Muhasebe mesleği üyeleri için tüm dünyada uygulanacak, kamu çıkarına yönelik yüksek kaliteli etik standartlar ve diğer bildirileri geliĢtirmek ve yayınlamak adına “Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu” (IESBA) faaliyet göstermektedir. Kurul Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu (IFAC) tarafından kurulmuĢ ve bu federasyon bünyesinde bağımsız olarak faaliyet gösteren bir standart belirleme organı olmuĢtur. Bir baĢkan ve dünyanın çeĢitli bölgelerinden 18 gönüllü üyeden oluĢan Uluslarası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu, yıl içerisinde üç veya dört defa toplanır ve bu toplantıları kamuya açık bir Ģekilde gerçekleĢir. 1 http://archive.ismmmo .org.tr/docs/sempozyum/ 07Sempozyu m/ 13ASLA N%20CO%C5%9EKUN.doc 10 Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu bildirileri kamu adına çalıĢan, iĢletmelerde çalıĢan, eğitim alanında çalıĢan ve kamu sektöründe çalıĢanlar da dahil olmak üzere tüm profesyonel muhasebeciler için geçerlidir. Profesyonel Muhasebeciler için Etik Kuralları, Uluslarası Muhasebeciler Federasyonuna üye kuruluĢlarına üye 2.5 milyon profesyonel muhasebeci için geçerli etik ilkelerini belirler. Bunun yanırısa Profesyonel Muhasebeciler için Etik Kuralları’nın Yorumları kuralların uygulanmasına yardımcı olur ve bağlayıcılığı vardır. Etik kurallar muhasebe meslek uzmanlarının beĢ temel ilkeye bağlı kalmalarını zorunlu kılar. Bu ilkeler aĢağıdaki gibidir; Bütünlük: Mesleki hizmet yerine getirilirken açık sözlü ve dürüst olunmalıdır. Nesnellik: Profesyonel bir muhasebeci önyargılardan, çıkar çatıĢmalarından ve baĢkalarının etkisinden uzak durmalı, nesnelliğini her zaman korumalıdır. Mesleki Yeterlilik ve Gerekli Özen: Profesyonel bir muhasebeci, mesleki bilgi ve becerilerini , müĢteri veya iĢverenin mevcut geliĢmelere dayalı yetkin mesleki hizmet almasını sağlayacak bir düzeyde tutmakla sürekli olarak yükümlüdür. Aynı zamanda bir muhasebe meslek uzmanı mesleki hizmeti yerine getiriken, gerekli özeni göstermek, ilgili teknik ve mesleki standartlara uymakla yükümlüdür. Gizlilik: Bir muhasebe meslek uzmanı, iĢ ve mesleki iliĢkileri sonucunda edindiği bilgilerin gizliliğini korumalıdır. Yasal veya mesleki hak ve yükümlülüğü olmadıkça gerekli ve özel yetki almaksızın bu edindiği bilgileri üçüncü Ģahıslara açıklamamalıdır. Bu edinilen gizli bilgiler muhasebe meslek uzmanının veya üçüncü ĢahıĢların kiĢisel avantajlarına yönelik kullanılmamalıdır. Mesleki DavranıĢ: Profesyonel bir muhasebeci ilgili kanun ve yönetmeliklere uymalıdır, bu konuda mesleki anlamda güvensizliğe yol açabilecek davranıĢlardan kaçınmalıdır.2 2 http://siteresources.worldbank.org/EXTECAADVPRO/Resources/19341871145894493844/ IESBA.pdf 11 2005 yılında kurulan uluslararası bir “Kamu Çıkar Gözetim Kurulu” (PIOB), Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu tarafından standartların belirlenmeside dahil olmak üzere, bu gibi faaliyetlerin halkın çıkarlarına uygun Ģekilde gözettiği konusunda denetim yapar. Bu da yatırımcıların ve diğer ilgili tarafların güvenini arttırmaktadır. Bunun yanısıra Uluslararası Muhasebeciler Federasyonu atama komitesinin tavsiyelerine dayalı olarak atanan Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu üyeleri, son olarak Kamu Çıkar Kurulu tarafından onaylanır. Sonuç olarak buradan da görüldüğü gibi kamu çıkarları gözetilerek ve korunarak oluĢturulmuĢ ve faaliyetlerini sürdüren Uluslararası Muhasebeciler için Etik Standartları Kurulu, uluslararası düzeyde faaliyet gösteren ve muhasebe mesleğinde inandırıcılık, profesyonellik,hizmet kalitesi ve güvence gibi unsurları korumaya çalıĢan bir kurumdur. KAYNAKLAR: http://siteresources.worldbank.org/EXTECAADVPRO/Resources/ 19341871145894493844/IESBA.pdf http://archive.ismmmo.org.tr/docs/sempozyum/07Sempozyum /13ASLAN%20CO%C5%9EKUN.doc Workshop 1.3.1., 17.WCOA,November 14,2006 Workshop 2.1.6., 17.WCOA,November 15,2006 12 KDV Sorumluluğu Uygulamasında Son Durum M. EMĠN AKYOL BaĢ Hesap Uzmanı I. GENEL AÇIKLAMA KDVK'nın 9. maddesinde Maliye Bakanlığına, vergi alacağının güvence altına alınması sağlamak amacıyla vergiye tabi iĢlemlere taraf olanları verginin ödenmesinden sorumlu tutma yetkisi tanınmıĢtır. Bakanlık bu konudaki yetkisine dayanarak KDV Genel Tebliğleriyle düzenlemeler yapmaktadır. KDV sorumluluğu kapsamında bulunan mal veya hizmeti alanlar, mal ve hizmet alımı nedeniyle hesap'lanan KDV'nin belirlenen tevkifat oranına isabet eden tutarını satıcıya ödemeyip, sorumlu sıfatıyla 2 no.lu KDV Beyannamesiyle beyan ederek vergi dairesine ödemektedirler. Mal ve hizmeti satın alan, satıcıya ödediği vergi ile sorumlu sıfatı ile ödediği vergiyi indirim konusu yapabilmektedir. Satıcı ise sadece tevkifat sonrasında kalan vergiyi hesaplanan KDV olarak beyan etmektedir. Satıcının tevkifat nedeniyle indirim konusu yapamadığı vergiyi iade olarak alması mümkündür. Maliye Bakanlığınca getirilen KDV sorumluluklarında, mal ve hizmeti alan veya kiralayan ya satıcıya ait KDV'nin tamamını sorumlu olarak ödemek durumundadır ya da mal ve hizmet teslimleri nedeniyle hesaplanan KDV 'nin belirlenen orana isabet eden tutarını tevkif ederek bu tutarın ödenmesinden sorumlu olmaktadır. Telif ödemelerinde, kiralama iĢlemlerinde ve reklam verme iĢlemlerinde hesaplanan verginin tamamı sorumluluk kapsamına girerken diğer sorumluluk hallerinde hesaplanan verginin belirlenen orandaki tutarından sorumluluk söz konusudur. Sorumluluk ister verginin tamamı için isterse belli bir bölümü için belirlenmiĢ olsun bu kapsamda ödenen verginin tamamı 1 no.lu KDV Beyannamesinde indirim konusu yapılır. Bugüne kadar getirilen sorumluluk hallerini aĢağıdaki gibi özetlemek mümkündür. 13 * Telif ödemelerinde KDV sorumluluğu (19 seri no.lu KDV GT) * Bazı kiralama iĢlemlerinde KDV sorumluluğu (30 ve 31 seri no.lu KDV GT) * Reklam verme iĢlerinde KDV Sorumluluğu (30 ve 55 seri no.lu KDV GT) * Fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon iĢ¬lerinde KDV sorumluluğu (51, 53, 58, 72, 77 seri no.lu KDV GT) * Hurda metal alımında KDV sorumluluğu (53, 58, 70, 85 ve 89 seri no.lu KDV GT) * Akaryakıt alımlarında KDV sorumluluğu (68 ve 85 seri no.lu KDV GT) * Atık kağıt, hurda plastik ve hurda cam alımında KDV sorumluluğu (81 ve 86 seri no.lu KDV GT)) * Hizmet alımlarında KDV sorumluluğu ( 89 ve 91 seri no.lu KDV GT) * Uluslararası gözetim Ģirketleri tarafından ifa edilen gözetim hizmetleri ile yapı denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı denetim hizmetlerinin denetim hizmeti kapsamında tevkifata tabi bulunduğunun açıklanması (93 seri no.lu KDV GT) * Hizmet alımlarında tevkifat yapacak kuruluĢların kapsamının geniĢletilmesi, hurdadan elde edilenler dıĢındaki bakır külçeleri alımında tevkifat uygulaması getirilmesi ile iade esaslarının yeniden belirlenmesine iliĢkin düzenlenme ( 95 seri no.lu KDV GT ) * ĠĢgücü ve bakır ürünleri alımında tevkifat uygulaması (96 seri no.lu KDV GT) * ĠĢgücü ve bakır ürünleri alımında sorumluluk uygulamasına iliĢkin daha ayrıntılı açıklamalar yapılması ve bazı sorumluluk uygulamalarında da alt sınır getirilmesine iliĢkin düzenleme (97 seri no.lu KDV GT) * Yapım iĢlerinde tevkifat oranının yeniden belirlenmesi ve bütün KDV mükelleflerinin yapı denetim hizmetlerinde sorumluluk uygulaması kapsamına alınması ( 99 seri no.lu KDV GT) * Çinko ve alüminyum mamullerinde tevkifat uygulaması getirilmesi ve bütün KDV mükelleflerinin özel güvenlik hizmetlerinde sorumluluk uygulaması kapsamına alınması (104 seri no.lu KDV GT) 14 * Çinko ve alüminyum mamullerinde tevkifat uygulaması ile hizmet alımlarında tevkifat oranlarına iliĢkin ilave açıklamalar yapılması ve fason olarak yaptırılan tekstil ve konfeksiyon iĢlerinde KDV sorumluluğu uygulamasına son verilmesi (105 seri no.lu KDV GT) ġimdi yukarıda yer alan düzenlemeleri daha ayrıntılı olarak ele alalım. 2. KDV SORUMLULUĞU UYGULANAN HALLER 2.1.Telif Ödemelerinde KDV Sorumluluğu Telif ödemelerinde KDV sorumluluğu, sürekli olarak telif kazancı elde edenlerin KDV mükellefi olmadan KDV sorumluluğu çerçevesinde vergilenmelerini sağlamak amacıyla getirilmiĢtir. Telif kazancı elde edenlerin bu uygulamadan faydalanabilmesi için; katma değer vergisi mükellefiyetlerinin sadece GVK'nın 18. maddesi kapsamına giren iĢlemlerden ibaret olması, iĢlemlerin tamamının aynı Kanunun 94. maddesine göre gelir vergisi stopajına tabi bulunması ve bu uygulamadan faydalanmak isteyenlerin, iĢlemden önce ilgili vergi dairelerine yazılı olarak baĢvurmaları gerekmektedir. Bu sorumluluk kapsamında GVK'nın 94. maddesinde sayılan kiĢi veya kuruluĢlar, gelir vergisi stopajına esas olan miktar üzerinden katma değer vergisini hesaplayıp vergi sorumlularına ait 2 no.lu katma değer vergisi beyannamesi ile sorumlu sıfatıyla beyan edip ödeyeceklerdir. 2.2.Bazı Kiralama ĠĢlemlerinde KDV Sorumluluğu Maliye Bakanlığı 30 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile GVK'nın 70. maddesinde sayılan mal ve hakların kiralanması iĢlemlerinde sorumluluk uygulaması getirmiĢ daha sonra 31 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde GVK'nın 70. maddesinde sayılan mal ve haklar arasında yer alan gayrimenkullerin kiralanması iĢlemlerinin, bir iktisadi iĢletmeye dahil olmamaları Ģartıyla KDVK'nın 17/4-d maddesine göre vergiden müstesna olduğunu, dolayısıyla, bir iktisadi iĢletmeye dahil olmayan gayrimenkullerin kiralanması iĢlemlerinde KDV ve sorumluluk uygulamasının söz konusu olmayacağını açıklamıĢtır. 15 GVK'nın 70. maddesinde yer alan mal ve haklardan gayrimenkullerin kiralanması bir iktisadi iĢletmeye dahil değillerse KDV konusu olmayacaktır. Yine 70. maddede yer alan mal ve haklan kiraya veren ve kiracının gerçek usulde KDV mükellefi olmaları halinde sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Bu nedenle kiralama iĢlemlerinde KDV sorumluluğu gayrimenkul dıĢında kalan mal ve hakların gerçek usulde KDV mükellefi olmayanlar tarafından kiraya verilmeleri halinde uygulama alanı bulan bir sorumluluk halidir. 2.3. Reklam Verme ĠĢlerinde KDV Sorumluluğu Uygulamada gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olan iĢletmeler, profesyonel veya amatör spor klüplerine oyuncularının formalarında gösterilmek, Ģahıslara veya kuruluĢlara ait bina, arsa, arazi gibi yerlerde duvarlara yazılmak, pano olarak yerleĢtirilmek, dergi, kitap gibi yazılı eserlerde yayınlanmak ve benzeri Ģekillerde reklam vermektedirler. Bu Ģekilde reklam verme iĢlemleri ile ilgili KDV, reklamı alanların gerçek usulde katma değer vergisi mükellefi olmamaları halinde, reklamı verenler tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilir. 2.4.Fason Olarak Yaptırılan Tekstil Ve Konfeksiyon ĠĢlerinde KDV Sorumluluğu Maliye Bakanlığı, 51 seri no.lu KDV GT ile fason olarak tekstil ve konfeksiyon iĢleri yaptıranlara, ödedikleri fason ücreti üzerinden ödenecek KDV'nin 2/3'nü ödemeyip bu vergilerin kendileri tarafından vergi dairesine yatırılması esasını getirmiĢtir. Bu konuda daha sonra 53, 58, 72 ve 77 Seri No.lu KDV Genel Tebliğleri ile de belirlemeler yapılmıĢtır. Daha sonra, fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon iĢlerine uygulanacak KDV oranı, 01.06.2007 tarihinden geçerli olmak üzere %8 olarak belirlenmiĢ, Maliye Bakanlığı fason olarak yapılan tekstil ve konfeksiyon iĢlerinde KDV sorumluluğu uygulamasına 105 seri no.lu KDV GT ile 01.07.2007 tarihinden itibaren son vermiĢtir. 16 2.5 .Akaryakıt Alımlarında KDV Sorumluluğu Akaryakıt alımlarında KDV sorumluluğu 1.7.1998 tarihinden beri uygulanmaktadır. Ġthalatçılar rafineriler, akaryakıt dağıtım firmaları ve akaryakıt bayileri dıĢında kalan satıcılar tarafından, gerçek usule tabi katma değer vergisi mükellefleri ile kamu kurum ve kuruluĢlarına yapılan, motorin, benzin ve fuel oil teslimlerinde, teslim bedeli üzerinden hesaplanacak katma değer vergisinin % 90'ı satıcıya ödenmeyecek, alıcılar tarafından vergi sorumlularına ait 2 numaralı katma değer vergisi beyannamesi ile beyan edilerek vergi dairesine yatırılacaktır. Tevkifat uygulaması katma değer vergisi ödenmeksizin yurda getirilen petrol ürünlerinin gerçek usule tabi katma değer vergisi mükellefleri ile kamu kurum ve kuruluĢlarına yapılan satıĢlar için geçerli olduğundan, ithalinde katma değer vergisi ödenmiĢ olan veya akaryakıt bayilerinden katma değer vergisi ödenerek satın alınan akaryakıt ürünlerinin tesliminde tevkifat uygulanmayacak, hesaplanan katma değer vergisinin tamamı genel esaslara göre beyan edilip ödenecektir. KDV sorumluluğu gerektiren akaryakıt alımlarının örneği mutad depo uygulaması kapsamında yurda getirilen akaryakıt olmaktadır. Mutad depo taĢıt araçlarının kendi yakıt depoları olup, taĢıtın yurda getiriliĢi sırasında bu depoda bulunan yakıt gümrük müdürlüğüne deklare edilerek uygunluk belgesine bağlanmaktadır. Uygunluk belgesi bu akaryakıtın alıĢ bel gesi yerine geçmektedir. 2.6. Hurda Metal, Atık Kağıt, Hurda Plastik Ve Hurda Cam Alımında KDV Sorumluluğu 2.6.1.Hurda Metal Alımında KDV Sorumluluğu Hurda metal alımında KDV sorumluluğu gerçek usule tabi mükelleflerden yapılacak hurda metal alımlarında teslim bedeli üzerinden hesaplanan katma değer vergisinin % 90'ının, alıcı tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmek üzere vergi tevkifatına tabi tutulmasını gerektirmektedir. Verginin geriye kalan % 10'u ise satıcıya ödenecektir. 17 Bununla birlikte, genel ve katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve köyler ile bunların teĢkil ettiği birlikler ve kamu iktisadi teĢebbüsleri tarafından yapılan hurda metal teslimleri katma değer vergisi tevkifatı dıĢında bulunmaktadır. Bu kurum ve kuruluĢların, verginin konusuna giren teslimlerinde hesaplanan katma değer vergisinin tamamı bahsi geçen kuruluĢlara ödenerek genel esaslara göre iĢlem yapılması gerekmektedir. Vergi tevkifatı, hurda metalin gerçek usule tabi mükellefler arasında her el değiĢtiriliĢinde uygulanacaktır. Hurda kavramına metal kırpıntılar, metal talaĢları, mamul veya yarı mamul madde üreten imalathane veya yarı mamul madde üreten imalathane ya da fabrikalardan çıkan standart dıĢı metal ürünler, izabe tesislerinden çıkan standart dıĢı metal hammaddeler, hadde bozukları ve benzerleri dahildir. Tamir ve bakımdan sonra aynı amaçla kullanılması mümkün olan kullanılmıĢ metal eĢya teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. Hurda olarak alıĢlarında tevkifat uygulanan demir, bakır, alüminyum, pirinç, kurĢun, teneke gibi metallerin külçe haline getirilerek satılması durumunda da sorumluluk uygulanacaktır. Yukarıda sayılan metallerin yanı sıra çelik, çinko, pik, sarı, bronz, nikel, kızıl, lehim, mangantutya, antimon ve benzeri her türlü metaller ile bu metallerin alaĢım, bileĢim ve cürufları, imalathane ya da fabrikalarda imalat sırasında elde edilen metal kırpıntı, döküntü ve talaĢlar ile standart dıĢı çıkan metal ürünler, izabe tesislerinden çıkan standart dıĢı metal hammaddeler, yarı mamuller hadde bozukları ve benzerleri "hurda metal" kabul edilecektir. Ancak daha sonra 89 seri no.lu KDV GT ile, ithal edilen hurda metallerin yurt içindeki ilk satıĢ ve teslimleri tevkifat uygulaması kapsamından çıkarılmıĢtır. Bu amaçla satıcı tarafından düzenlenecek faturada bu hususa iliĢkin Ģerh düĢülmesi ve ithalata iliĢkin belgelerin bir fotokopisinin alıcıya verilmesi gerekmektedir. 18 2.6.2. Atık Kağıt, Hurda Plastik Ve Hurda Cam Alımında KDV Sorumluluğu Atık kağıt ve hurda plastik malzeme tesliminde sorumluluk uygulaması önce katma değer vergisi mükelleflerinden yapılacak atık kağıt ve hurda plastik malzeme alımları için getirilmiĢ, daha sonra hurda veya atık cam teslimlerine ait hesaplanan katma değer vergisi de tevkifat kapsamına dahil edilmiĢtir. Daha sonra 5035 sayılı Kanunla KDVK'nun 17.maddesinin (4) numaralı fıkrasının (g) bendinde yapılan değiĢikle, dore külçe altın ve metal, plastik, kağıt, cam hurdalarının ve atıklarının teslimi katma değer vergisinden istisna edilmiĢtir. Maliye Bakanlığı 91 seri no.lu KDV Genel Tebliğinde; 1.2.2004 tarihinden itibaren yapılacak hurda ve atık metal, plastik, kağıt, cam teslimlerinde katma değer vergisi uygulanmayacağını, KDVK'nın 17/4-g maddesinde 5035 sayılı Kanunla yapılan değiĢiklik uyarınca hurda veya atık maddelere iliĢkin katma değer vergisi üzerinden yapılan tevkifatın (istisnadan vazgeçen mükellefler dıĢında) sona erdiğini, istisnadan KDVK'nın 18/1 maddesi uyarınca vazgeçen mükelleflere ait iĢlemler üzerinden hesaplanan verginin ise daha önce yayımlanan Katma Değer Vergisi Genel Tebliğlerindeki esaslar dahilinde tevkifata tabi tutulacağını açıklamıĢtır. istisna uygulamasından vazgeçilmesi nedeniyle hurda metal, atık kağıt, hurda plastik ve hurda cam alımında tevkifat uygulamasına da 97 seri no.lu KDV GT ile alt sınır getirilmiĢtir. Faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte, Vergi Usul Kanununun 232. maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde tevkifat uygulanmayacaktır. 19 2.6.3. Plastik Esaslı Malzeme Ġmalatında Hammadde Olarak Kullanılan Pet Kırıkları, Plastik Çapak, Plastik Granül ve Benzeri Ürünlerde Tevkifat Uygulaması KDVK'nın 17/4-g maddesine göre plastik, lastik, kauçuk hurda ve atıklarının teslimi katma değer vergisinden istisna bulunmaktadır. Bu hüküm çerçevesinde, plastik hurda ve atıklarının tesliminde KDV uygulanmamaktadır. Ancak, plastik hurda ve atıklarının çeĢitli iĢlemlerden geçirilip iĢlenmesi sonucunda elde edilen ve genellikle plastik esaslı malzeme imalatında hammadde olarak kullanılan pet kırıkları, plastik çapak, plastik granül ve benzeri ürünler, hurda ve atık niteliğini kaybederek imalat sektöründe hammadde olarak kullanılan bir mamul haline gelmeleri nedeniyle KDV Kanununun 17/4-g maddesinde yer alan istisna kapsamına girmemekte bu ürünlerin tesliminde % 90 oranında tevkifat uygulanmaktadır. Bu kapsamda tevkifat uygulamasına da 97 seri no.lu KDV GT ile alt sınır getirilmiĢtir. Faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte, Vergi Usul Kanununun 232. maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde tevkifat uygulanmayacaktır. 2.7. Hizmet Alımlarında KDV Sorumluluğu Bazı kurumların bazı hizmet alımlarında KDV tevkifatı yapma sorumluluğu ilk defa 89 seri no.lu KDV Genel Tebliğiyle getirilmiĢtir. Daha sonra 91 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile hizmet alımlarında sorumluluk uygulaması kapsamı geniĢletilmek suretiyle yeniden düzenlenmiĢ 93 seri no.lu KDV GT ile de uluslararası gözetim Ģirketleri tarafından ifa edilen gözetim hizmetleri ile yapı denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı denetim hizmetlerinin denetim hizmeti kapsamında tevkifata tabi bulunduğu açıklanmıĢtır. 95 seri no.lu KDV Genel Tebliği ile de, sorumlu tayin edilen ve tevkifat yapacak kuruluĢların kapsamı biraz daha geniĢletilmiĢtir. Yapılan değiĢiklik sonrasında hizmet alımlarında KDV tevkifat yapmak zorunda olan kuruluĢların kapsamı aĢağıdaki hali almıĢtır. 20 • Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve bunların teĢkil ettikleri birlikler, • Döner sermayeli kuruluĢlar, • Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluĢları, • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları, • Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç), • Kanunla kurulan veya tüzel kiĢiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, • Bankalar ve özel finans kurumları, • Kamu iktisadi teĢebbüsleri (Kamu iktisadi KuruluĢları, iktisadi Devlet TeĢekkülleri), • ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar, • Organize sanayi bölgeleri, • Menkul kıymetler, vadeli iĢlemler borsaları dahil bütün borsalar, • Hisse senetleri Ġstanbul Menkul Kıymetler Borsasına kote edilmiĢ Ģirketler (sadece "yapım iĢleri", "temizlik, çevre ve bahçe bakım hizmetleri", "özel güvenlik hizmetleri" ile "yemek servis hizmetleri"ne ait katma değer vergisini tevkifata tabi tutacaklardır.), • Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve kuruluĢlara ait olan (tek baĢına ya da birlikte) kurum, kuruluĢ ve iĢletmeler. Sorumluluk kapsamında bulunan kurum ve kuruluĢlar, birbirlerine karĢı ifa ettikleri hariç olmak üzere aĢağıdaki hizmet alımlarında tevkifat yapmak zorundadır. — Yapım iĢleri ile bu iĢlere iliĢkin mühendislik-mimarlık ve etüt-proje hizmetleri, — Temizlik, bahçe ve çevre bakım hizmetleri, — Özel güvenlik hizmetleri, — Makine, teçhizat, demirbaĢ ve taĢıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri, — Her türlü yemek servisi, — DanıĢmanlık ve denetim hizmetleri (Uluslararası gözetim Ģirketleri tarafından ifa edilen gözetim hizmetleri ile yapı denetim kuruluĢlarının sunduğu yapı denetim hizmetleri dahil). 21 Ayrıca yüklenicileri tarafından tamamen veya kısmen alt yüklenicilere (taĢeronlara) veya daha alt yüklenicilere devredilmiĢ ve devredilecek yapım iĢlerinde, iĢi devreden her yüklenicinin, kendisine ifa edilen hizmete ait katma değer vergisi üzerinden de tevkifat yapılması gerekmektedir. Alt yüklenicilere uygulanan tevkifat, sorumlu tutulan kurum ve kuruluĢlarca yapım iĢinin asıl yüklenicisine tevkifat uygulanmasına engel değildir. Tevkifat kapsamına giren iĢlemlerin tamamı "hizmet" mahiyetinde olup, "teslim" mahiyetindeki iĢlemler tevkifat uygulamasının dıĢındadır. Bu nedenle sorumlu tutulan kurum ve kuruluĢların, tevkifat kapsamına giren hizmetlerde kullanılacak olanlar da dahil olmak üzere piyasadan yapacakları her türlü mal alımında tevkifat uygulanması söz konusu değildir. Ancak kapsama giren hizmetleri ifa edenlerin bu amaçla kullandıkları mal, madde ve malzemelere ait tutarlar hizmet bedelinden düĢülmeyecek, tevkifat, kullanılan malzemelere ait tutarlar da dahil olmak üzere toplam hizmet bedeli üzerinden hesaplanacaktır. Ayrıca, sorumluluk kapsamına giren her iĢlemin KDV dahil bedeli VUK'a göre o yıl için geçerli fatura düzenleme sınırını aĢmadığı takdirde hesaplanan katma değer vergisi tevkifata tabi tutulmayacaktır. Türkiye'de ikametgahı, iĢyeri kanuni merkezi ve iĢ merkezi bulunmayan firmaların ifa ettikleri her türlü hizmete ait katma değer vergisi tevkifat sorumluluğu kapsamında değerlendirilmeyecek ve söz konusu verginin tamamı 15 seri no.lu KDV GT'nin (C) bölümündeki esaslar dahilinde hizmetten yararlanan kuruluĢlarca sorumlu sıfatıyla ödenecektir. Tevkifat kapsamında bulunan hizmetlerin kapsamı ile tevkifat yapmak zorunda olanların ve tevkifat kapsamındaki hizmetleri ifa edenlerin yapacakları iĢlemler 91 seri no.lu KDV GT'nde ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır. En son yayımlanan 105 seri no.lu KDV GT'de dahil olmak üzere bugüne kadar yapılan düzenlemelere göre hizmet alımlarında halen uygulanmakta olan tevkifat oranları Ģöyledir: 22 KDV'si 1/2 oranında tevkifata tabi hizmetler: Yemek servisi, bahçe ve çevre bakım iĢleri, danıĢmanlık ve denetim KDV'si 1/3 oranında tevkifata tabi hizmetler: Makine, teçhizat, demirbaĢ ve taĢıtlara ait tadil, bakım ve onarım hizmetleri KDV'si 1/6 oranında Yapım iĢleri tevkifata tabi hizmetler: KDV'si 2/3 oranında Temizlik tevkifata tabi hizmetler: KDV'si 4/5 oranında Özel güvenlik tevkifata tabi hizmetler: 2.8. Bakır Külçe ve Bakır Ürünleri Alımında KDV Sorumluluğu Maliye Bakanlığı 95 seri no.lu KDV GT ile, hurda metallerden elde edilenler dıĢındaki bakır külçelerinin teslimini sorumluluk kapsamına alarak bunların tesliminde % 90 oranında tevkifat yapılmasını öngörmüĢtür. Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 maddesinde sayılan kurum ve kuruluĢlar (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmeler ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üretici veya ithalatçılarının bu kapsamdaki teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. Daha sonra 96 seri no.lu KDV GT ile, bakır ve bakır alaĢımlarından mamul; anot, katot, her çeĢit takoz (biyet), slab, platina, kütük, granül, filmaĢin, levha, boru, prinç çubuk, lama, her türlü tel ve benzerlerinin tesliminde de % 90 oranında tevkifat uygulaması getirilmiĢtir. 23 Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 inci maddesinde sayılan kurum ve kuruluĢların (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmelerin ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üreticilerinin (cevherden üretim yapanlar) bu kapsamdaki teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. Bakır ürünlerinde tevkifat uygulanması ile ilgili olarak daha sonra 91 Seri No.lu KDV GT ile de açıklamalar yapılmıĢ ve bakır telin plastik, cam, kâğıt, emaye, vernik ve benzeri izolasyon malzemeleri ile kaplanması suretiyle elde edilen "izoleli iletken" teslimlerinin tevkifata tabi tutulmayacağı belirtilmiĢtir. Ayrıca Bakır ürünlerinin tesliminde, faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte, VUK'un 232. maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde tevkifat uygulanmaması öngörülmüĢtür. Tevkifat uygulaması ve bu uygulamadan doğan iade alacaklarının nakden veya mahsuben iadesi; metal, cam, plastik, kağıt hurda ve atıklarında tevkifat uygulamasını düzenleyen daha önceki Genel Tebliğlerdeki açıklamalar çerçevesinde yürütülecektir. 2.9- ĠĢgücü Alımlarında KDV Sorumluluğu 96 seri no.lu KDV GT ile katma değer vergisi mükelleflerine, mal veya hizmet üretimlerinde ihtiyaç duydukları iĢgücünü diğer iĢletmelerden satın almaları halinde, bu alımlara iliĢkin katma değer vergisinin % 90'ını tevkifata tabi tutarak sorumlu sıfatıyla beyan etmeleri zorunluluğu getirilmiĢtir, iĢgücü alımlarında tevkifat sorumluluğu bütün katma değer vergisi mükelleflerini kapsamaktadır. Ayrıca 97 seri no.lu KDV GT ile KDV mükellefi olmasalar dahi aĢağıdaki kurum, kuruluĢ ve iĢletmeler de sorumluluk kapsamına alınmıĢtır. • Genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, il özel idareleri, belediyeler ve bunların teĢkil ettikleri birlikler, • Döner sermayeli kuruluĢlar, • Kanunla kurulan kamu kurum ve kuruluĢları, • Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluĢları, • Üniversiteler (vakıf üniversiteleri hariç), • Kanunla kurulan veya tüzel kiĢiliği haiz emekli ve yardım sandıkları, 24 • Bankalar ve özel finans kurumları, • Kamu iktisadi teĢebbüsleri (Kamu Ġktisadi KuruluĢları, Ġktisadi Devlet TeĢekkülleri), • ÖzelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar, • Organize sanayi bölgeleri ile menkul kıymetler, vadeli iĢlemler borsaları dahil bütün borsalar, • Yarıdan fazla hissesi doğrudan yukarıda sayılan kurum ve kuruluĢlara ait olan (tek baĢına ya da birlikte) kurum, kuruluĢ ve iĢletmeler. Yukarıdaki kurum, kuruluĢ ve iĢletmeler iĢgücü alımlarında tevkifat yapmak zorunda olmakla birlikte, bunlardan yapılacak iĢgücü alımları tevkifat kapsamı dıĢında bulunmaktadır. ĠĢgücü alımlarında tevkifat uygulaması, eleman temini Ģeklindeki hizmetleri kapsamaktadır. Eleman temin hizmeti dıĢındaki hizmet ifaları, iĢgücü alımlarında tevkifat uygulaması kapsamında değerlendirilmeyecektir. Ancak sorumluluk kapsamına alınmıĢ olan hizmet ifalarında hizmet alımları için belirlenen esaslara göre tevkifat uygulanacaktır. ĠĢgücü alımı, bir firmanın bordrosunda bulunan ve bu firmaya bağlı iĢçilerin baĢka bir firmanın iĢinde ve bu firma yöneticilerinin sevk ve idaresi ile kontrolü altında çalıĢtırılmasıdır. Örneğin A firması iĢçilerinin B firmasının iĢletmesinde ve B firması yöneticilerinin sevk ve idaresi ile kontrolü altında çalıĢması halinde, B firmasının A firmasından iĢgücü alımı söz konusu olacaktır. B firması, A firmasının iĢgücü satımı nedeniyle düzenleyeceği faturada yer alan hesaplanan KDV'nin % 1O'unu A firmasına, geriye kalan %90'nıda sorumlu sıfatıyla beyan ederek vergi dairesine ödeyecektir. ĠĢgücü alımlarında tevkifat uygulamasında önce bir hizmet alımının mı yoksa sadece iĢgücü hizmeti alımının mı söz konusu olduğu ayrımının yapılması gerekir, iĢgücü hizmeti alımı yapılıyorsa KDV stopajının bu esasa göre yapılması gerekir, iĢgücü alımı değil de bir hizmet alımı söz konusu ise ve bu hizmet alımı stopaja tabi bulunuyorsa iĢgücü alımına iliĢkin değil hizmet alımına iliĢkin stopajın yapılması gerekir. Gelir Ġdaresinin 97 seri no.lu Genel Tebliğde verdiği örneklerde de bu ayrım esas alınmıĢtır. 25 2.10-Çinko ve Alüminyum Mamullerinde Tevkifat Uygulaması Çinko ve alüminyum mamulleri ile külçelerinin teslimi 104 seri no.lu KDV GT ile sorumluluk kapsamına alınmıĢ olup daha sonra 105 seri no.lu KDV GT ile de açıklamalar yapılmıĢtır. Çinko ve alaĢımları ile alüminyum ve alaĢımlarından mamul; anot, katot, her çeĢit takoz (biyet), slab, platina, kütük, granül, filmaĢin, levha, boru, prinç çubuk, lama, her türlü tel ve benzerlerinin tesliminde % 90 oranında tevkifat uygulanarak alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilmesi gerekmektedir. Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1. maddesinde sayılan kurum ve kuruluĢların (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmelerin ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üreticilerinin (cevherden üretim yapanlar) bu kapsamdaki teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. Ayrıca alüminyum profil ve alüminyum levha teslimlerinde tevkifat, bunları doğrudan slab, billet, külçe gibi ham maddelerden imal edenler ile bunları ithal edenler tarafından yapılacak ilk teslimlerinde uygulanacak, profil ve levhanın ilk üreticileri ve ithalatçılarından sonraki safhalardaki teslimleri KDV tevkifatına tabi tutulmayacaktır. Çinko ve alüminyum mamulleri yanında hurda metallerden elde edilenler dıĢındaki çinko ve alüminyum külçelerinin tesliminde de % 90 oranında tevkifat uygulanarak alıcılar tarafından sorumlu sıfatıyla beyan edilecektir. Katma Değer Vergisi Kanununun 17/1 maddesinde sayılan kurum ve kuruluĢlar (tarımsal amaçlı kooperatifler hariç), sermayelerinin % 51 veya daha fazlası kamuya ait iĢletmeler ve özelleĢtirme kapsamındaki kuruluĢlar ile bu ürünlerin ilk üretici veya ithalatçılarının bu kapsamdaki teslimlerinde tevkifat uygulanmayacaktır. 26 Çinko ve alüminyum mamulleri ile külçelerinin tesliminde faturada gösterilen iĢlem bedelinin hesaplanan KDV ile birlikte, VUK'un 232. maddesine göre belirlenen fatura düzenleme sınırının altında olması halinde de tevkifat uygulanmayacaktır. Tevkifat uygulaması ve bu uygulamadan doğan iade alacaklarının nakden veya mahsuben iadesi; metal, cam, plastik, kağıt hurda ve atıklarında tevkifat uygulamasını düzenleyen daha önceki Genel Tebliğlerdeki açıklamalar çerçevesinde yürütülecektir. 3- NAKDEN VE MAHSUBEN ĠADE KDV sorumluluğu uygulaması, tevkifata tabi mal ve hizmetleri teslim ve ifa edenlerin KDV tahsilatlarını azaltmakta bu durum mal ve hizmetler nedeniyle yüklenilen KDV'nin indirim konusu yapılmasını zorlaĢtırmaktadır. Bu nedenle Maliye Bakanlığı tevkifata tabi mal ve hizmetleri satanların yüklendikleri vergilerin nakden veya mahsuben iadesine iliĢkin düzenlemeler de yapmıĢtır. Tevkifat uygulamasından doğan ve 2000 YTL'yi aĢmayan nakden iade talepleri teminat mektubu ve inceleme raporu aranmaksızın yerine getirilmektedir. Bu tutarın üzerinde olan ve nakden yapılan iade talepleri ise inceleme beklenmeksizin teminat mektubu ile yerine getirilmekle birlikte, teminat mektubunun iadesi için vergi inceleme raporu veya Yeminli Mali MüĢavir Raporu aranmaktadır. Tevkifat uygulamasından doğan KDV alacaklarının miktarına bakılmaksızın mükellefin kendisinin, ortaklarının, mal ya da hizmet aldığı kiĢilerin vergi borçlarına, ithalat sırasında uygulanan vergilere ve SSK prim borçlarına mahsup edilmesi de mümkün bulunmaktadır. (Vergi Dünyası Eylül/2007 sayısı) 27 Hayat, deneyimlerin bileĢimidir Berna Sağlam Naipoğlu Yıllar hayatımızı bir yola sokar. Belli alıĢkanlıklar, bazı standartlar, bazı Ģekiller oluĢur. Bu oluĢumlar birçok emeğin sonucudur. ÇalıĢıp didinmeler, araĢtırmalar, koĢuĢturmalar, Ģans veya Ģanssızlıklar, haklar veya uğranılan haksızlıklar, alkıĢlar veya eleĢtiriler, eğitimler ve deneyimler, hayat yolunu düz ve eğri çizgiler halinde belirginleĢtirir. Bu belirgin çizgiler alıĢkanlıkları oluĢturur ve her Ģey genel bir düzene oturur. Zaman zaman düzeni bozan olaylar yaĢansa da, yine de bütün olarak bakıldığında taĢlar yerine oturmuĢtur. Günün genel programı bellidir. AlıĢkanlıklardan oluĢan düzenin dıĢında oluĢan her Ģey, o günün artıları veya eksileridir. ĠniĢ çıkıĢ, problem çözüm, mutluluk veya mutsuzluk yaratır ama istisnalar dıĢında genel düzeni bozmaz. Ne zaman ki farklı deneyimler edinme zamanı gelmiĢtir, iĢte o zaman düzenin değiĢme zamanı da gelir. Senaryo birdenbire değiĢiverir. Çünkü eski senaryo öyle bir rutine girmiĢtir ki ne seyirciyi, ne oyuncuyu ĢaĢırtmaktadır. Her Ģey aynıdır. Artık farklı deneyimler edinme zamanıdır ki bu da eski yapıda imkansızdır. Önemli olan bu değiĢim için gereken cesareti gösterebilmektir. Bundan sonra ikinci adım yeni yaĢamayı öğrenmeye çalıĢmaktır. düzene ayak uydurarak ĠĢte bu kiĢisel öğrenim aĢamasında öyle olaylar oluverir ki ĢaĢırır kalırız. "ġimdi bu da nedir? Ne demektir?" dediğimiz olaylar oluĢur. Eski alıĢkanlık ve standartlarımızda olmayacak iĢlerdir bunlar. Onun için bunları tanımlarken veya değerlendirirken zorlanırız. Hatta bazen tamamen bu farklılığı tamamen kiĢiselleĢtirir, insani alınganlıklar veya güvensizlikler içine düĢeriz. ĠĢte o an en önemli Ģey, o olayın neyi deneyimletmek için baĢımıza geldiğini görebilmektir. 28 Konuya dıĢardan ve daha geniĢ açıdan bakabilmektir. Bunu baĢarabildiğimiz sürece yaĢanan durumu analiz etmek, ders almak, hissetmek daha kolay olacak ve deneyim hanemize bir çentik daha atılacaktır. Aslında bütün bu deneyimler hayatımızın en büyük kazançlarını oluĢtururlar ve iĢte bu yüzden hayat deneyimlerin birleĢimidir. Biz de olumlu veya bazen de olumsuz duygular uyandıran tüm bu deneyimlerin ıĢığında devam ederiz hayatımıza. Önemli olan negatif duygulardan kendimizi mümkün olan, en kısa sürede sıyırıp, her bir deneyimin bize hayat yolculuğunda kattıklarına konsantre olmayı baĢarabilmektir. Olumlu ya da olumsuz duygular uyandıran olayların oluĢ nedenleri değil, bize neyi öğretmek için deneyimlendiğidir. Ġlk bakıĢta son derece tatsız veya üzücü görünen bir durum, belki de çok önemli kazanımlar edinmemiz için baĢımıza gelmiĢtir. Yani küçük resme konsantre olmak yerine büyük resmi görmeye çalıĢıp, her kareden hayat yolculuğunda iĢimize yarayacak bir ders çıkarmaktır. Olayların oluĢum nedenlerine takılıp kalmak bizi yerimizde saydırmaktan ve mutsuz etmekten baĢka bir iĢe yaramaz. Olaylardan ders çıkarmaya konsantre olmak her zaman o kadar da kolay olamayabilse de, hayatımızı ancak bunu baĢarabildiğimiz ölçüde renkli ve eğlenceli kılabileceğimizi unutmamalıyız. Tıpkı Altan Erbulak'ın hayatla ilgili bir yazısında belirttiği gibi: “Hayat yaĢandığı sürece vardır. Gerisi ya hafızadaki hatıra ya da hayaldeki ümittir. Mutsuzluğu ise tek bir noktada kabul ederim. Oda yaĢanabilecek iken yaĢanmamıĢ olan anlarda.” (07.09.2007 Tarihli Dünya Gazetesi) 29 TÜRMOB VE YMM ODALARINDAN GELEN YAZILAR TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER ODALARI BĠRLĠĞĠ Sayı : 2007/07723 Tarih : 15.08.2007 GENELGE 2007/1 YMM ve SMMM ODASI BAġKANLIKLARI’NA Bilindiği üzere 28.03.2007 tarih ve 26476 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak aynı tarih itibariyle yürürlüğe girmiĢ bulunan 5604 sayılı kanun ile her yıl 1-20 Temmuz tarihleri arasında Mali Tatil ilan edilmiĢ, sonrasında Maliye Bakanlığı ile ÇalıĢma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nca yayınlanan tebliğlerle mali tatil süresince yapılacak uygulamalara açıklık getirilmiĢtir. Ancak, mali tatil süresince Birliğimize, gerek meslek mensuplarımız ve gerekse Odalarımız, 3568 Sayılı Kanunumuz ve ilgili yönetmeliklerimizin bazı hükümlerinin uygulanmasında tereddütte düĢüldüğünü belirterek, ne Ģekilde hareket edilmesi gerektiği yönünde bilgi istemiĢlerdir. Bu çerçevede, Odalarımızın meslek mensuplarımızın menfaatini gözeterek aĢağıda yapılan açıklamalar doğrultusunda hareket etmelerinin uygun olacağına karar verilmiĢtir. • 1-20 Temmuz tarihleri arasında mali tatil nedeniyle üyelerimizin bürolarında bulunma zorunluluğu olmadığından, mali tatil süresince özellikle Disiplin Yönetmeliğine göre yürütülmekte olan soruĢturmalar için üyelerden savunma istenilmemesi, savunmaya çağrılmaması, süreli tebligatların yapılmaması, vb. 30 • YapılmıĢ olan her türlü süreli tebligatın son gününün bir tarihlere rastlaması halinde, üyelere mali tatilin bitiminden itibaren 7 günlük ek süre verilmesine, • Yönetmeliklerimize göre üyelere bildirim zorunluluğu getiren her türlü iĢlemin (ortaklık bürosu veya Ģirketlerin bildirimi, iĢyeri veya ikamet adresi değiĢikliğinin bildirimi, nakil talepleri, çalıĢanlar listesine kaydolma ve silinme iĢlemleri, kaĢe iĢlemleri) son gününün mali tatil tarihlerine rastlaması halinde, üyelere mali tatilin bitiminden itibaren 7 günlük ek süre verilmesine, Bilgi edinilmesi ve gereğini rica ederiz. 31 12.World Congress of Accounting Historians (WCAH) 20-24 July 2008-Ġstanbul 12.Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi (DMTK) 20-24 Temmuz 2008-Ġstanbul Sayın Ünal AYDIN Yönetim Kurulu BaĢkanı Ġzmir YMM Odası Sayın BaĢkan, Bilindiği gibi 12. Dünya Muhasebe Tarihçileri Kongresi, 2024 Temmuz 2008 tarihleri arasında, Marmara Üniversitesi ve MUFAD (Muhasebe ve Finansman Öğretim Üyeleri Derneği ) tarafından Ġstanbul'da yapılacaktır. Bu kongrenin, Türkiye'nin ve Türklerin derin ve görkemli muhasebe kültürünün dünyaya tanıtılması için bir fırsat olduğunu düĢünüyoruz ve çalıĢmalarımızı bu yönde geliĢtirmeye çaba gösteriyoruz. Bunun için Osmanlı ArĢivi'ndeki muhasebe belgelerinin sergilenmesi ve Maliye Bakanlığı'nın bir tanıtım sergisi açması programlanmıĢ bulunmaktadır. Sayın BaĢkan, Değerli odanızın da, üyelerinin katılımı ve bildiri sunumu ile bu uluslararası etkinlikte yer alması bizleri sevindirecektir. Bildiri hazırlanması için yörenizdeki üniversite ve fakültelerle iliĢki kurulması ve belirlenecek konular üzerinde onlarla birlikte çalıĢılması da mümkündür. Gerekli bilgiler web sitemizde yer almakta olup, bildiri özetinin bildiriden önce gönderilmesi halinde Ģahsen gerekli ilgiyi göstereceğimi bilgilerinize sunmak isterim. Ġlginize teĢekkür ederim. Web sitesi: www. 12wcah.com Not: ĠliĢki kurabileceğiniz öğretim üyesi: Prof. Dr. Süleyman Yükçü E-mail: suleyman.yukcu@deu.edu.tr Cep Tel: 0532 346 95 91 32 TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER ODALARI BĠRLĠĞĠ Sayı : 2007/07901 Tarih : 28.08.2007 YMM VE SMMM ODASI BAġKANLIKLARI’NA 10.08.2005 gün ve 25902 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren "ĠĢyeri Açma ve ÇalıĢma Ruhsatlarına ĠliĢkin Yönetmelik", 13.04.2007 gün ve 26492 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelik ile değiĢtirilmiĢ ve değiĢiklik yapan Yönetmeliğin 3. maddesi ile yeni bir düzenleme getirilmiĢtir. Söz konusu Yönetmeliğin 3. maddesi ile ĠĢyeri Açma ve ÇalıĢma Ruhsatlarına ĠliĢkin Yönetmeliğin 6. maddesinin birinci fıkrası "Yetkili idarelerden usulüne uygun olarak iĢyeri açma ve çalıĢma ruhsatı alınmadan iĢyeri açılamaz ve çalıĢtırılamaz. ĠĢyerlerine bu yönetmelikte belirtilen yetkili idareler dıĢında diğer kamu kurum ve kuruluĢları ile ilgili meslek kuruluĢları tarafından özel mevzuatına göre verilen izinler ile tescil ve benzeri iĢlemler bu yönetmelik hükümlerine göre ruhsat alma mükellefiyetini ortadan kaldırmaz, iĢyeri açma ve çalıĢma ruhsatı alınmadan açılan iĢyerleri yetkili idareler tarafından kapatılır." Ģeklinde değiĢtirilmiĢtir. Yapılan değiĢikliğin iptali ve yürütmesinin durdurulması talebi ile Birliğimiz ve Ankara Barosu BaĢkanlığı tarafından ayrı ayrı yargı yoluna baĢvurulmuĢ olup, davanın seyrine göre Odalarımıza ayrıca bilgi verilecektir. 33 TÜRKĠYE SERBEST MUHASEBECĠ MALĠ MÜġAVĠRLER VE YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER ODALARI BĠRLĠĞĠ Sayı : 09315 Tarih : 14.09.2007 Sayın Delegemiz, 18. Olağan Genel Kurulumuz, aĢağıda belirtilen gündemi görüĢmek üzere 06 Ekim 2007 tarihinde, bu tarihte çoğunluk sağlanamaması halinde 20 Ekim 2007 tarihinde çoğunluk aranmaksızın toplanacaktır. Bilgilerinizi rica ederim. Saygılarımla, Mehmet Timur Genel BaĢkan ÇOĞUNLUK ARANARAK Toplantı Tarihi Toplantı Saati Toplantı Yeri 06 Ekim 2007 Cumartesi 10.30 TÜRMOB Konferans Salonu Gençlik Caddesi No. 107 Anıttepe / ANKARA ÇOĞUNLUK ARANMAKSIZIN YAPILACAK TOPLANTI: Toplantı Tarihi : 20 Ekim 2007 Cumartesi Toplantı Saati : 10.30 Toplantı Yeri : Büyük Anadolu Oteli Esanboğa Yolu 27. Km ANKARA 34 GÜNDEM : 1. AçılıĢ ve BaĢkanlık Divanının Seçimi, 2. Saygı DuruĢu, Ġstiklal MarĢı ve Divana Genel Kurul Tutanaklarının Ġmzalanma Yetkisinin Verilmesi, 3. Genel BaĢkanın AçıĢ KonuĢması, 4. Konukların Tanıtılması ve KonuĢmaları, 5. Yönetim Kurulu ÇalıĢma Raporu, Kesin Hesap Raporu ve Denetleme Kurulu Raporlarının Okunması, 6. Yönetim Kurulu ÇalıĢma Raporu, Kesin Hesap Raporu ve Denetleme Kurulu Raporlarının GörüĢülmesi, 7. Yönetim ve Denetleme Kurullarının Ayrı Ayrı Aklanması, 8. Yönetmelik ve Mesleki Kararların GörüĢülmesi, 9. Sosyal YardımlaĢma ve DayanıĢma Fonu Yönergesinin Revize Edilmesinin GörüĢülmesi, 10. Bütçe önerisinin GörüĢülüp Karara Bağlanması, 11. Dilekler ve KapanıĢ. 35 HUKUK KÖġESĠ HĠZMET AKDĠNDE REKABET YASAĞI VE GEÇERLĠLĠK ġARTLARI Nazlı SERTBULUT Avukat Günümüzde ticari hayatın hızlılığı yanında pazara pek çok yeni firmanın katılmasıyla firmaların pazar paylarının küçülmesi karĢısında rekabetin serbest hale gelmesi firmaları pek çok ticari tedbir almaya yöneltmektedir. Bu tedbirlerin içinde, firma iĢçilerine yönelik yanında çalıĢanlarına yönelik bazı tedbirlerin alınması da yer almaktadır. Rekabet, Ģirketlerin içine kadar uzanmakta ve firmaların yetiĢmiĢ bilgili ve deneyimli ve Ģirket ticari sırlarını bilen iĢçilerinin rakip firmalara kaçmasına veya bu iĢçilerce yeni Ģirketler kurularak, iĢçilerin çalıĢtığı süre boyunca Ģirket içinde edindiği ticari bilgi ve sırların Ģirket dıĢında ve Ģirket aleyhine kullanılması riskini doğurmaktadır. Bu riskin ortaya çıkmasını ve iĢçinin, ticari sırları öğrendikten sonra baĢka bir firmaya geçiĢini veya iĢçinin kendisinin Ģirket kurarak öğrendiği ticari sırları firma aleyhine kullanması engellenmek amacı ile, iĢçilerin hizmet sözleĢmelerine, rekabet yasağı Ģartı içeren bir madde eklenmektedir. Rekabet yasağına iliĢkin olarak iĢçi ve iĢveren arasında hizmet akdinden ayrı bir sözleĢme imzalanması da mümkündür. Rekabet yasağını incelemek için öncelikle iĢçinin sadakat borcunun incelenmesi gerekmektedir. Peki "sadakat borcu" nedir? Sadakat borcu iĢ iliĢkisinin doğasında olan bir kavramdır, iĢ akdinin tesisi ve iĢ iliĢkisinin baĢlaması ile birlikte iĢçi zaten iĢverenine sadık olmak ve iĢini ahlak ve iyiniyet kuralları çerçevesinde yürütmek külfeti altına girmektedir. Sadakat borcu temelini Medeni Yasada yer alan dürüstlük kuralından almaktadır. 36 Sadakat borcu bir iĢ iliĢkisi süresince, iĢverenin ve iĢyerinin menfaatlerini korumak iĢverene zarar verebilecek her türlü davranıĢtan kaçınma borcu olarak karĢımıza çıkmaktadır. Sadakat borcu, iĢverene de dürüstlük ve iyiniyet kuralları da dikkate alınmak sureti ile iĢçisini gözetmek ve korumak külfetini yüklemektedir. Dolayısıyla iĢçi ve iĢvereni arasında iĢ iliĢkisi devam ettiği sürece rekabet etmeme yasağı zaten sadakat borcunun kapsamında mevcuttur. Bunun için bir sözleĢme veya iĢ akdinde bir madde bulunmasına gerek yoktur. Sadakat borcunun dolayısıyla da rekabet yasağının iĢ iliĢkisinin sona ermesinden sonra da devamını sağlamak için ya taraflar arasında ayrı bir sözleĢme veya iĢ sözleĢmesi içinde açık bir madde bulunması gerekmektedir. Bir iĢletmenin ticari sırlarını bilen ve tüm müĢterilerine ulaĢabilecek bilgi donanımına sahip olan bir iĢçinin iĢletmeden ayrılarak baĢka bir iĢletmede iĢe baĢlaması eski iĢvereninin müĢteri portföyüne ulaĢması ve müĢteriler ile yeni iĢvereni adına iliĢki kurabilmesi eski iĢverenin Pazar kaybına sebep olabilecek sonuçlar doğurmaktadır, iĢveren açısından belirtilen yaklaĢım yanında iĢçi yönünden bakıldığında ise, çalıĢma özgürlüğü esası karĢımıza çıkmaktadır. Bir iĢçinin ücret maddi veya sosyal haklar yönünden daha iyi Ģartları veren bir iĢte çalıĢma hakkı mevcuttur. Bir baĢka ifade ile iĢverenini seçebilme hakkı mevcuttur. Görülüyor ki, iĢverenin iĢletmesinin korunması amacı ile iĢçinin menfaatinin korunması amacının kesiĢtiği noktada özgürlüklerin ve taraf menfaatlerinin dengelenmesini sağlamak amacı ile rekabet yasağının geçerli olabilmesi için belli Ģartların mevcudiyeti aranmaktadır. 37 Rekabet yasağının geçerlilik Ģartları Ģu Ģekilde özetlenebilir: 1. Yazılı Ģekil zorunluluğu: Rekabet yasağı Ģartı mutlaka yazılı olarak mevcut olmalıdır. 2. Rekabet yasağının taraflarca kabul edildiği tarihte iĢçinin reĢit olması 3. iĢçinin müĢterileri tanıması veya ticari sırlara nüfus etmiĢ olması ve bu nedenle iĢverene zarar verebilme ihtimalinin bulunması 4. Rekabet yasağı sözleĢmesinin yapılmasını yasaklayan bir yasa maddesinin bulunmaması 5. Taraflar arasında bir iĢ sözleĢmesi mevcut olan bir tarihte rekabet yasağı sözleĢmesinin imzalanması zorunludur. Dolayısıyla iĢ sözleĢmesinin baĢlamasından önce veya sona erdikten sonra imzalanan rekabet yasağı sözleĢmeleri geçerli olmayacaktır. Yukarıda yer alan Ģartlar incelendiğinde iĢçinin iĢverenin ticari sırlarına vakıf olması, bir baĢka ifade ile müĢterilerini tanıyıp tanımadığı veya yapılan iĢin sırlarını bilip bilmediği iĢçinin bu bilgilerinin iĢverenin zararına sebep olup olamayacağı önem arzettiği sonucuna ulaĢılacaktır. Yukarıda açıklanan Ģartların mevcudiyeti halinde yasağının geçerli olduğu sonucuna ulaĢılacaktır. 38 rekabet T.C. YARGITAY 9. HUKUK DAĠRESĠ E. 2005/20733 K. 2006/3050 T. 13.2.2006 • CEZAĠ ġART ALACAĞI (Hizmet SözleĢmesinin Rekabet Yasağına iliĢkin Hükmünün Geçerli Olması-Davacının Mevcut Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının AraĢtırılması) • HĠZMET SÖZLEġMESĠ (SözleĢmede Bulunan Rekabet Yasağına iliĢkin ġartın Geçerli Olması-Ancak Cezai ġart Alacağı için Davacının Bu Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının AraĢtırılmasının Gerekmesi) • REKABET YASAĞI (Hizmet SözleĢmesinde Bulunan Rekabet Yasağına iliĢkin ġartın Geçerli Olması-Ancak Cezai ġart Alacağı için Davacının Bu Durumdan Bir Zarara Uğrayıp Uğramadığının AraĢtırılmasının Gerekmesi) ÖZET: Taraflar arasında akdedilen hizmet sözleĢmesinin rekabet yasağına iliĢkin hükmü geçerlidir. Söz konusu yasağın normatif dayanağı Borçlar Kanunu m.348'dir. Mahkemece Borçlar Kanunun m. 348'in öğelerinin gerçekleĢip gerçekleĢmediği araĢtırılmamıĢtır. BaĢka bir anlatımla, davacının iĢ sahibinin müĢterilerini tanıyıp tanımadığı, iĢyerinde yapılan iĢin sırlarına sahip olup olmadığı ve son olarak da bu durumdan bir zarara sebebiyet verip veremeyeceği anlaĢılamamaktadır. Eksik inceleme sonucu verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiĢtir. DAVA: Davacı, cezai Ģart alacağının ödetilmesine karar verilmesini istemiĢtir. Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıĢtır. Hüküm duruĢmalı olarak davalı avukatı tarafından temyiz edilmiĢ ise de; 39 HUMK.nun 435. maddesi gereğince duruĢma isteğinin süreden reddine ve incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaĢıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuĢulup düĢünüldü: KARAR: Taraflar arasında akdedilen hizmet sözleĢmesinin rekabet yasağına iliĢkin hükmü geçerlidir. Söz konusu yasağın normatif dayanağı Borçlar Kanunu m.348'dir. Mahkemece Borçlar Kanunun m. 348'in öğelerinin gerçekleĢip gerçekleĢmediği araĢtırılmamıĢtır. BaĢka bir anlatımla, davacının iĢ sahibinin müĢterilerini tanıyıp tanımadığı, iĢyerinde yapılan iĢin sırlarına sahip olup olmadığı ve son olarak da bu durumdan bir zarara sebebiyet verip veremeyeceği anlaĢılamamaktadır. Eksik inceleme sonucu verilen karar hatalı olup bozmayı gerektirmiĢtir. SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peĢin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 13.2.2006 gününde oybirliği ile karar verildi. 40 MALĠYE BAKANLIĞI ÖZELGELERĠ Sayı : YMM-832/2007-25 Konu : KDV Ġadelerinde Yapılacak Alt KarĢıt Ġncelemelerin Sınırı Ek : 4 Adet Özelge ve GörüĢ Yazısı Ankara, 30/4/2007 ANKARA YEMĠNLĠ MALĠ MÜġAVĠRLER ODASI BAġKANLIĞI'NA ANKARA TeĢvik belgeli mal satıĢı için KDV Kanunu' nun 13/d maddesine göre talep edilen KDV iadesi nedeniyle düzenlediğimiz "Yeminli Mali MüĢavirlik Katma Değer Vergisi Ġadesi Tasdik Raporu" ile ilgili olarak, Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı' nın, GüneĢli Vergi Dairesi Müdürlüğü' ne verdiği 09.02.2007 tarih ve KDV.MUK.B.07.1.GĠB.4.34.17.0Ġ.YMM.25-32825/926 sayılı özelgesi ektedir. (Ek:1) Sözkonusu özelgenin ayrıntılı incelemesinden de anlaĢılacağı üzere (her ne kadar 10 ve 13' üncü paragraflarda alt karĢıt incelemelerin iadeye konu edilen mallarla ilgili girdiler ile sınırlı olup olmayacağı konusunda çeliĢkili ifade var ise de) YMM lerin KDV Ġadesi Tasdik Raporu düzenlerken yapacakları alt karĢıt incelemeler konusunda kendilerinden Ģunlar istenmektedir: 1) Ġadeyi talep eden mükellefin, iade talep edilen döneminde indirilen KDV ile, iade talebine konu edilen yüklenilen KDV ne denk gelen KDV nin %80' inin karĢıt incelemeye konu edilmesi ve bu amaçla yapılan karĢıt inceleme tutanaklarının 10 adetten fazla olması halinde 10 adedinin rapora eklenmesi istenmektedir. 2) KarĢıt incelemeler sırasında yapılacak ait karĢıtlar, sadece iadeye konu edilen mal ve hizmet alımının, nereden alındığına iliĢkin girdilerin incelenmesi ile sınırlı olmayacaktır. Her aĢamadaki her mükellefin indirilen KDV sinin %80' ine denk gelecek geniĢlikte karĢıt inceleme yapılması istenmektedir, (özelgenin 3 ve 13' üncü paragraftan) 41 3) Konuya ikinci maddede belirtilen yaklaĢım nedeniyle de, alt karĢıt sırasında rapora eklenilecek en fazla 10 adet tutanak konusunda da yepyeni yaklaĢımlar getirerek, her aĢamada %80 ve en az 10 ayrı mükelleften alınacak alıĢ bilgileri (iadeye konu girdilerle ilgisi olmasa bile) istenmektedir. Bu isteklerin birincisi, Bakanlığın tebliğ ve görüĢlerine uygun olup, bizce ikinci ve üçüncü istekler, tebliğlere ve Bakanlığın bu konuda sitesinde yayımlanmıĢ en son özelgesi olan 11.01.2002 tarih ve B.07.0.GEL.0.32/3223-2554/1498 sayılı özelgesine (Ek:2) ve benzer paralellikteki diğer özelgelerine aykırılık içermektedir. Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı'nın bu özelgesinde istenenlerin tam olarak uygulanması da oldukça zor adeta sayısız alt karĢıt incelemeleri yeniden baĢlatmayı gerektirmektedir. Üstelik iadeye konu edilmeyen pek çok baĢka mal ve hizmet alıĢım da incelemek gerektiği için, nezdinde alt karĢıt yapılan mükelleflere konuyu açıklamak ve diğer mal alıĢlarının (örneğin, 2.000 YTL mal aldığımız mükellefe, ilgili ay indirilen KDV nin %80' inin ve belki de yüzbinlerce YTL alıĢının sorulması gibi) ibrazını istemek uygulamada çok zorluklar ve ticari sır ihlalleri anlaĢmazlıkları doğurmaktadır. Bu konuda, Yeminli Mali MüĢavirliğimizin görüĢü (Ek:3 ) ve odamız mevzuat komisyonu görüĢü (Ek:4) de iliĢiktedir. Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı' nın bu özelgesine uygun olmaya çalıĢarak ben raporumla ilgili karĢıt incelemelerimi yeniden yaparak, ilgili vergi dairesine gönderdim. Olayına özgü olarak, bu defasında sorunumu çözdüm. Ancak, özelgenin getirdiği hükümlerin bütün Yeminli Mali MüĢavirleri ilgilendirmesi ve bu özelge hükümlerinin bu olayın dıĢında da, bundan böyle, uygulanması talep edilebilecek genel hükümler içermesi dikkate alınarak, bu tarihten sonra yapılabilecek KDV iadesi incelemeleri için Yeminli Mali MüĢavirlerin yapacağı alt karĢıtların, sadece iadeye konu edilen mallarla mı sınırlı olacağı, yoksa, Ġstanbul Vergi Dairesi BaĢkanlığı' nın belirttiği gibi iadeyi talep eden mükellefin dıĢında da, her alt karĢıtta iadeye konu edilen malla ilgili girdi sınırlaması yapılmadan her mükellefin ilgili KDV döneminde indirilen KDV sinin %80' ine denk gelen bir alt karĢıt mı yapılacağı konusunun, Odanız aracılığı ile Maliye Bakanlığı Gelir Ġdaresi BaĢkanlığı' ndan sorulmasını arz ederim. 42 T.C. MALĠYE BAKANLIĞI Gelirler Genel Müdürlüğü TARĠH : 11.01.2002 SAYI : B.07.0.GEL032/3223-2554/I498 KONU : Ġmalatçı firmanın indirilecek KDV sinin % 80'nin karĢıt inceleme kapsamında olup olmadığı hk ĠZMĠR VALĠLĠĞĠ (Defterdarlık Denetim Koor. ve Usul Gelir Müdürlüğüne) ĠLGĠ : 04/09/2001 gün ve M 761 sayılı yazınız ilgide kayıtlı yazınız eki 04/09/2001 gün ve………sayılı özelgeniz incelenmiĢtir. Özelgenize konu olayda; Yeminli Mali MüĢavir…………… tarafından düzenlenen KDV iadesi Tasdik Raporunda ihracatçı firmanın, ihracata konu malların tamamını bir alt kademesinde bulunan imalatçı firmadan aldığı,karĢıt incelemenin imalatçının indirilecek KDV'sinin % 80'ini kapsayacak Ģekilde yapılmadığı belirtilerek, imalatçı firmanın indirilecek KDV'sinin % 80'inin karĢıt inceleme kapsamında olup olmadığı konusunda tereddüt edildiği belirtilmektedir. Bilindiği üzere, karĢıt inceleme konusunda uyulması gereken usul ve esaslara iliĢkin düzenlemelere 20, 27, 29 No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliğlerinde yer verilmiĢtir. Bu düzenlemelerden, 20 Seri No.lu Tebliğin A/5, bölümünde; "Ġadesi talep edilen katma değer vergisinin doğruluğunu tespit etmek için yeminli mali müĢavirlerce yapılacak alt kademe incelemelerine iliĢkin açıklamalara tasdik raporunda yer verilecek, yapılan karĢıt incelemelerin safhaları belirtilecektir. 1 ve 15 Sıra No.lu Tebliğlerde belirtilen katma değer vergisi iadelerine iliĢkin iĢlemlerin tasdikinde, yeminli mali müĢavirler karĢıt incelemeleri, ihracat konusu mal ve 43 hizmetin imalatçısı (üreticisi) konumundaki alt mükelleflerin bir alt kademesine kadar yapacaklardır. KarĢıt inceleme tutanakları ilke olarak tasdik raporuna eklenecektir. Ancak, tutanak sayısının fazla olması durumunda, en yüksek tutarlı faturaları içeren asgari 10 adet inceleme tutanağının rapora eklenmesi, incelemeye yetkili elemanlarca talep edilmesi halinde ibrazı Ģartıyla diğer tutanakların ise tasdik iĢlemini yapan yeminli mali müĢavirlerce muhafaza edilmesi mümkün bulunmaktadır. "27.No,lu Tebliğin 11/5. bölümünde;"... KDV iadesi tasdik iĢlemlerinde indirilecek KDV'nin %80 veya daha fazlasına7tekabül eden mal ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt incelemelerin yapılması zorunludur." YMM'ler karĢıt incelemeleri ihracat konusu mal ve hizmetin imalatçısı konumundaki mükelleflerin bir alt kademesine kadar yapacaklardır. KarĢıt incelemelerde amaç, ihraç edilen mallar nedeniyle yüklenilen KDV'nin doğruluğunun tespiti olduğundan, ihracatçının mal aldığı alt firmalar nezdinde yapılacak karĢıt incelemelerin ihraç edilen malla ilgili girdilerle sınırlı tutulması gerekmektedir. Ġhraç edilen mal dıĢındaki alımlara iliĢkin (iade talebine konu olmayan alımlara iliĢkin) karĢıt inceleme yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Buna göre, YMM'lerce yapılacak KDV Ġadesi Tasdik iĢlemlerinde iade talep eden mükellefin indirilecek KDV'sinin % 80'i veya daha fazlasına tekabül eden mal ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt incelemeler, imalatçı firmanın bir alt kademesine kadar yapılacak olup, karĢıt incelemenin her safhasında, nezdinde karĢıt inceleme yapan firmanın indirilecek KDV'sinin % 80'ine tekabül eden mal ve hizmetlere iliĢkin karĢıt inceleme yapılması zorunluluğu bulunmamaktadır. Bilgi edinilmesini, özelgenizin yukarıda belirtilen hususlara aykırı kısımlarının düzeltilmesi ile gereğini rica ederim. 44 T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI (Mükellef Hizmetleri Katma Değer Vergisi Grup Müdürlüğü) SAYI : KDV.MUK.B.07.1.GĠB.4.34.17.01.YMM.25-33864 KONU : KarĢıt inceleme YMM. Mehmet ÇAVUġOĞLU Mumhane Cad. No. 108 Fransız Geçidi Han B.Blok D.27 KARAKÖY/ĠSTANBUL ĠLGĠ : 09.07.2007 tarih, YMM-35103026/1416/362-07/204 sayılı dilekçeniz, Ġlgide kayıtlı dilekçeniz incelenmiĢtir. 20 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliği'nin; 4- Ġlgili Dönem KDV Beyannamesinin Ġncelenmesi baĢlıklı bölümünde; Bütün Olarak "Katma Değer Vergisi iade taleplerinin incelenmesinde Yeminli Mali MüĢavirler, sadece iadesi talep edilen değil, ilgili dönem beyannamelerinde yer alan (hesaplanan ve indirilecek) Katma Değer Vergisi tutarlarının doğruluğunu da araĢtıracak ve buna iliĢkin olarak raporda gerekli açıklamaları yapacaklardır." 5- AlıĢ Faturalarına ĠliĢkin KarĢıt Ġncelemelere Raporda Yer Verilmesi baĢlıklı bölümünde de; "Ġadesi talep edilen katma değer vergisinin doğruluğunu tespit etmek için yeminli mali müĢavirlerce yapılacak alt kademe incelemelerine iliĢkin açıklamalara tasdik raporunda yer verilerek, yapılan karĢıt incelemelerin safhaları belirtilecektir. 1 ve 15 Sıra No.lu Tebliğlerde belirtilen katma değer vergisi iadelerine iliĢkin iĢlemlerin tasdikinde, yeminli mali müĢavirler karĢıt incelemeleri, ihracat konusu mal ve hizmetin imalatçısı 45 (üreticisi) konumundaki alt mükelleflerin bir alt kademesine kadar yapacaklardır. KarĢıt inceleme tutanakları ilke olarak tasdik raporuna eklenecektir. Ancak, tutanak sayısının fazla olması durumunda, en yüksek tutarlı faturaları içeren asgari 10 adet inceleme tutanağının rapora eklenmesi, incelemeye yetkili elemanlarca talep edilmesi halinde ibrazı Ģartıyla diğer tutanakların ise tasdik iĢlemini yapan yeminli mali müĢavirlerce muhafaza edilmesi mümkün bulunmaktadır" Ģeklinde açıklama yapılmıĢtır. 06.12.2000 tarih, 24252 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 27 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliği'nin; 2- KarĢıt incelemede Uyulacak Esaslar" baĢlıklı bölümünde; "KarĢıt incelemede amaç tasdike konu iĢlemin gerçek mahiyetinin ortaya çıkarılmasını sağlamaktır." 3- Yazılı Teyit Almak Suretiyle KarĢıt Ġnceleme baĢlıklı bölümünde; "Süresinde tam tasdik sözleĢmesi düzenlemiĢ mükellefler nezdinde KDV iadesi veya tam tasdik dolayısıyla yapılacak karĢıt incelemelerin, bu mükelleflerin YMM'lerinden teyit yazısı alınması suretiyle yapılması da mümkündür. Ancak, süresinde tam tasdik sözleĢmesi düzenleyen mükelleflerin YMM'lerinin teyit vermek istememesi halinde bu mükellefler nezdindeki karĢıt inceleme tasdik iĢlemini yapan YMM tarafından yerine getirilecektir." 4- Teyit Alınması Halinde Yeminli Mali MüĢavirlerin Sorumluluğu baĢlıklı bölümünde; "Teyit veren YMM'ler verdikleri teyit yazısındaki bilgilerin doğruluğundan gerçeğe aykırı düzenlenmiĢ ya da eksik bilgi içeren teyit yazılarını gerekli kontrolleri yapmadan iĢleme koyan YMM'ler doğacak sonuçlardan sorumlu olacaktır. 5- ……………. 46 6- KarĢıt Ġnceleme Sonuçlarının Tutanağa Bağlanması baĢlıklı bölümünde; "KarĢıt inceleme sonuçlan düzenlenecek bir tutanakla tespit edilir. Tutanakta YMM'lerin imzası ve mührü, nezdinde karĢıt inceleme yapılan mükellefin veya yetkili temsilcisinin imzası bulunur." hükümleri yer almaktadır. 27 Seri No.lu SM, SMM ve YMM Kanunu Genel Tebliği'nin; II- KarĢıt Ġnceleme baĢlıklı bölümünün, 5- KarĢıt Ġnceleme Yapılmasının Zorunlu Olmadığı Haller kısmında; "KDV hariç tutan 2 milyar lirayı aĢmayan belgeler için karĢıt inceleme yapılması zorunlu değildir. Ancak bir aylık dönemde bir mükelleften alınan mal ve hizmet alımlarının toplamının 6 milyar lirayı aĢması halinde anılan mükellef nezdinde karĢıt inceleme yapılması gerekir" denilmekte olup aynı tebliğin II.7. bölümünde ise karĢıt inceleme tutanaklarında yer alması zorunlu bilgilerin neler olduğu açıklanmıĢ olup, nezdinde karĢıt inceleme yapılan mükellefin malları (imalatçılarda hammaddeyi) tedarik ettiği alt firmalara iliĢkin bilgilerin(Malın veya hammaddenin satın alındığı kiĢinin adı-soyadı veya unvanı, bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası, malın KDV dahil toplam bedeli, düzenlenen belgenin tarih ve numarası.) (Mal veya hammadde alımlarının çok sayıda kiĢiden yapıldığı hallerde en yüksek 10 alıma iliĢkin bilgilerin verilmesi yeterli olacaktır) yer alması gerektiği belirtilmektedir. 02.03.2001 tarih, 24334 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 29 Seri No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliği'nin; II- Katma Değer Vergisi Ġadesi ĠĢlemleri, 1- KarĢıt Ġnceleme Yapılmasının Zorunlu Olmadığı Haller baĢlıklı bölümünde; "KarĢıt inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında bırakılan tutar 01.01.2001 tarihinden itibaren düzenlenen belgeler için 3.120.000.000.TL olarak uygulanacaktır. 47 (3.120.000TL.Tik miktar 2002 tarihinden düzenlenecek belgeler için KDV hariç tutar 4.779.840.000TL., 01.01.2003 tarihinden itibaren düzenlenecek belgelerde KDV hariç tutar 7.599.945.600TL., 01.01.2004 tarihinden itibaren 9.765.930.096.-TL., 01.01.2005 tarihinden itibaren 11.000.YTL., 01.01.2006 tarihinden itibaren 12.078.00YTL., 01.01.2007 tarihinden itibaren 13.020.00 YTL.dir.) Ġndirilecek KDV'nin üçte biri veya daha fazlasının karĢıt inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında bırakılan mal ve hizmet alımlarından kaynaklandığı hallerde karĢıt inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında bırakılan mal ve hizmet alımları ile ilgili indirilecek KDV'nin yarısına tekabül eden mal ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt inceleme yapılması yeterli olacaktır. Bu durumda karĢıt inceleme kapsamındaki mal ve hizmet alımlarına iliĢkin karĢıt incelemelerle %80 oranının sağlanmasıyla yetinilmesi mümkün bulunmaktadır. ġu kadar ki, karĢıt inceleme kapsamında bulunan mal hizmet alımları tutarı ile %80 oranına ulaĢılamadığı hallerde bu oranın sağlanıp sağlanmadığı dikkate alınmayacaktır. 2- KarĢıt Ġnceleme Tutanakları baĢlıklı bölümünde; "27 Sıra No.lu Tebliğin II/7 bölümünde ise karĢıt inceleme tutanaklarında bulunması zorunlu bilgiler belirtilmiĢtir. Tebliğin anılan bölümünde karĢıt inceleme tutanaklarında yer alması zorunlu bilgiler arasına tutanağın düzenleme tarihi ve yeri eklenmiĢ, kanuni temsilciler hakkında bilgi, iĢçilere yapılan ücret ödemelerinin tutarı ve defteri kebir onay bilgilerinin tutanakta yer alması zorunlu olmaktan çıkarılmıĢtır. Öte yandan, karĢıt inceleme ve teyit tutanaklarının tasdik raporuna eklenmesi konusundaki 20 ve 27 Sıra No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliği ile yapılmıĢtır. Buna göre, tutanak sayısının fazla olduğu hallerde sırasıyla en yüksek mal ya da hizmet alımlarına iliĢkin 10 tutanağın rapora eklenmesi yeterli olacaktır. Tutanak sayısının 10 tutanaktan az olduğu hallerde mevcut karĢıt inceleme ve teyit tutanaklarının tasdik raporuna eklenmesinin yeterli olacağı tabiidir. KarĢıt inceleme ve teyit tutanaklarının asıllarının tasdik raporuna eklenmesi gerekir. Tutanak asıllarının baĢka tasdik raporlarına eklenmesi 48 ve benzeri bir nedenle yeterli olmadığı hallerde onaylı örnekleri kullanılacaktır."denilmektedir. 28.05.2003 tarih" ve 25121 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 34 Seri No.lu SM, SMM ve YMM Kanunu Genel Tebliği'nin; "B. KATMA DEĞER VERGĠSĠ ĠADESĠ ĠġLEMLERĠNDE KARġIT ĠNCELEME" baĢlıklı bölümünde; "Katma değer vergisi iadesi iĢlemlerinde karĢıt inceleme yapılmasının zorunlu olduğu ve olmadığı haller 27 ve 29 Sıra No.lu Serbest Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali MüĢavirlik ve Yeminli Mali MüĢavirlik Kanunu Genel Tebliğlerinde ayrıntılı olarak açıklanmıĢtır. Ancak, yeminli mali müĢavirlerce katma değer vergisi iadesi tasdik iĢlemlerinde mal ve hizmet alımlarına iliĢkin olarak yapılan karĢıt incelemelerle (karĢıt inceleme zorunluluğu kapsamı dıĢında bırakılan kurum ve kuruluĢlardan yapılan mal ve hizmet alımları toplamı dahil) %80 oranına ulaĢılması yeterli olacaktır. Bu durumda kalan %20'Iik kısım içerisinde belli miktarı aĢması nedeniyle karĢıt inceleme yapılması zorunluluğu bulunan belgeler mevcut olsa bile, sorumluluk mali müĢavire ait olmak üzere, %80 oranı ile yetinilmesi mümkün bulunmaktadır."denilmektedir. Diğer taraftan, 84 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliğinin II. bölümünde, iade iĢlemi özel esaslara göre yerine getirilecek mükelleflerle ilgili düzenlemeler yapılmıĢtır. Bu düzenlemelere göre, hem iade talep eden mükellef, hem de gerek doğrudan mal veya hizmet temin ettiği gerekse doğrudan mal veya hizmet temin ettiği safhadan önceki safhalarda yer alan mükellef hakkında sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı belge düzenlediği veya kullandığı konusunda olumsuz inceleme raporu veya tespit bulunan mükelleflerin iade talepleri özel esaslara göre yerine getirilebilecektir. 49 Buna göre, tarafınızca yapılacak KDV Ġadesi Tasdik ĠĢlemlerinde iade talep eden mükellefin her bir dönem indirilecek KDV'nin %80'i veya daha fazlasına tekabül eden mal ve hizmet alımları ile ilgili karĢıt incelemeler imalatçı firmanın bir alt kademesine kadar yapılacak olup, karĢıt incelemenin her safhasında, nezdinde karĢıt inceleme yapılan firmanın her bir dönem indirilecek KDV'nin de %80 ve fazlasını karĢılayacak Ģekilde karĢıt incelemenin yapılmıĢ ve yapılan karĢıt inceleme safhalarının raporda açıklanmıĢ olması Ģartıyla, en büyük 10 alıma iliĢkin tutanağın eklenmesi gerekmektedir. Bilgi edinilmesini rica ederim. Hakkı KOÇAK BaĢkan a. Grup Müdür V. 50 T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLĠĞĠ Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Konu : Sermayesinin artırımı sonrası ortaklar arasında çıkan anlaĢmazlık nedeniyle sermaye azaltımına gidilmesinde vergileme hak. Ġlgide kayıtlı dilekçenizde .... Vergi Dairesi Müdürlüğünün ... vergi numarasında kayıtlı mükellefi olarak faaliyette bulunduğunuzu, Ģirketinizin ....10.2005 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edildiği üzere yatırım yapmak amacı ile sermayesini artırdığını ancak ortaklar arasında çıkan anlaĢmazlık nedeni ile sermaye artırımının iptali Ģeklinde sermaye azatlımı yapılacağını belirterek söz konusu sermaye azaltmamda ödenmiĢ sermaye paylarının ortaklara dağıtımının kar dağıtımı olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceği hususunda BaĢkanlığımız görüĢü talep edilmektedir. Bilindiği üzere 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinde menkul sermaye iradının tanımı yapılmıĢ maddenin ikinci fıkrasında kar payı; "1. (5582 saydı Kanunun 28 inci maddesiyle değiĢen bent Yürürlük; 06.03.2007) Her nevi hisse senetlerinin kâr payları (kurucu hisse senetleri ve diğer intifa hisse senetlerine verilen kâr paylan ve pay sahiplerine hazırlık dönemi için faiz olarak veya baĢka adlarla yapılan her türlü ödemeler ile Sermaye Piyasası Kanununa göre kurulan yatırım fonları katılma belgelerine ödenen kâr paylan ile konut finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen ipoteğe dayalı menkul kıymetlere ve varlık finansmanı fonlarını temsilen ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetlere ödenen faiz, kâr payı veya benzeri gelirler dahil); 51 2. (3239 sayılı Kanunun 57'nci maddesiyle değiĢen bent) ĠĢtirak hisselerinden doğan kazançlar (Limited ġirket ortaklarının, iĢ ortaklıklarının ortakları ve komanditerlerin kâr paylan ile kooperatiflerin dağıttıkları kazançlar bu zümreye dahildir. Kooperatiflerin ortaklan ile yaptıkları muamelelerden doğan kârların ortaklara, kooperatifle yaptıkları muameleler nispetinde tevzii, kazanç dağıtımı sayılmaz.) (5615 say ıh kanunun 4 üncü maddesiyle eklenen paragraf Yürürlük; 1/1/2007 tarihinden geçerli olmak üzere 04.04.2007) 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesindeki Ģartların birlikte gerçekleĢmesi halinde; Türkiye'de yerleĢik gerçek kiĢilerin doğrudan veya dolaylı olarak ayrı ayrı ya da birlikte sermayesinin, kâr payının veya oy kullanma hakkının en az % 50'sine sahip olmak suretiyle kontrol ettikleri yurt dıĢı iĢtiraklerinin kazançları dağıtılsın veya dağıtılmasın, iĢtirakin hesap döneminin kapandığı ayı içeren yıl itibarıyla dağıtılan kâr payı sayılır. Türkiye'de vergilendirilmiĢ kazancın iĢtirak tarafından sonradan dağıtılması durumunda, elde edilen kâr paylarının vergilendirilmiĢ kısmı bu tutardan indirilir. Adi komandit Ģirketlerde komanditerlerin kâr payları, Ģirket kârının iliĢkin bulunduğu takvim yılında elde edilmiĢ sayılır; 3. Kurumların idare Meclisi BaĢkan ve üyelerine verilen kar payları;" olarak tanımlanmıĢ Kanunun 94. maddesinin birinci fıkrasıyla kamu idare ve müesseseleri, iktisadî kamu müesseseleri, sair kurumlar, ticaret Ģirketleri, iĢ ortaklıkları, dernekler, vakıflar, dernek ve vakıfların iktisadî iĢletmeleri, kooperatifler, yatırım fonu yönetenler, gerçek gelirlerini beyan etmeye mecbur olan ticaret ve serbest meslek erbabı, zirai kazançlarını bilanço veya ziraî iĢletme hesabı esasına göre tespit eden çiftçilerin maddede bentler halinde sayılan ödemeleri (avans olarak ödenenler dahil) nakden veya hesaben yaptıkları sırada, istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur oldukları belirtilmiĢ maddenin 94/6-b.i bendi ile tam mükellef kurumlar tarafından; 52 tam mükellef gerçek kiĢilere, gelir ve kurumlar vergisi mükellefi olmayanlara ve bu vergilerden muaf olanlara dağıtılan, 75 inci maddenin ikinci fıkrasının (1), (2) ve (3) numaralı bentlerinde yazılı kâr paylarından (kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı sayılmaz.) (2006/10731 sayılı B.K.K. ile Yürürlük; 23.7.2006), %15 oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıĢtır. Bu itibarla Ģirketinizin ....10.2005 tarihinde Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen yatırım yapmak amacı ile sermayenizin artırılmasını müteakip ortaklar arasında çıkan anlaĢmazlık nedeni ile sermaye artırımının iptali Ģeklinde sermaye azaltımında ortaklarca taahhüt edilen ve nakit olarak ödenen sermaye paylarının ortaklara dağıtımının kar dağıtımı olarak değerlendirilmesi söz konusu olmadığı gibi nakden veya hesaben ödemesinde tevkifat yapılması gerekmemektedir. Bilgi edinilmesini arz ederim. 53 T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Konu :ingiltere'de mukim ve ingiltere mevzuatına göre adi ortaklık olarak faaliyet gösteren, Uluslararası bir denetim ve danıĢmanlık Ģirketinden danıĢmanlık hizmeti alınması halinde, söz konusu yabancı Ģirketin Türkiye'de elde ettiği kazancın vergilendirilip vergilendirilemeyeceği hk. Ġlgide kayıtlı dilekçenizde, Ģirketinizin Ġngiltere'de mukim uluslararası bir denetim ve danıĢmanlık Ģirketi olan .... LLP'den danıĢmanlık hizmeti aldığını, adı geçen Ģirketin Ġngiltere mevzuatına göre adi ortaklık olarak faaliyet gösterdiğini, Türkiye'de bazı Ģirketlere de danıĢmanlık hizmeti verdiğini, adı geçen ortaklığın mukimlik belgesi almak üzere Ġngiltere Vergi Ġdaresine baĢvurduğunda,... LLP 'nin yaklaĢık ortaklarının % 97'sinin Ġngiltere'de mukim olduklarının belirtildiği bir belgenin verildiğini belirterek, bu belgeye dayanarak Türkiye'de elde edilen gelirlerin tamamının Türkiye'de vergileme dıĢı tutulup tutulmayacağı hususunda görüĢümüzü sormaktasınız. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde, Türkiye'de yerleĢmiĢ olmayan gerçek kiĢilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratları üzerinden vergilendirileceği hüküm altına alınmıĢ, 7. maddesinde ise dar mükellefiyete tabi kimseler bakımından serbest meslek kazançlarının Türkiye'de elde edilmesi Ģartları, serbest meslek faaliyetlerinin Türkiye'de icra edilmesi veya Türkiye'de değerlendirilmesi olarak belirlenmiĢtir. Aynı Kanunun 65. maddesinde, "serbest meslek kazancı", "Her türlü serbest meslek faaliyetinden doğan kazançlar, serbest meslek kazancıdır. Serbest meslek faaliyeti; sermayeden ziyade Ģahsi mesaiye, ilmi veya mesleki bilgiye veya ihtisasa dayanan ve ticari mahiyette olmayan iĢlerin iĢverene tabi olmaksızın Ģahsi sorumluluk altında kendi nam ve hesabına yapılmasıdır." Ģeklinde tanımlanmıĢtır. 54 Öte yandan, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinde sayılan ödemeleri nakden veya hesaben yaptıkları sırada istihkak sahiplerinin gelir vergilerine mahsuben tevkifat yapmaya mecbur olanlar sayılmıĢ, maddenin 2/b bendinde ise yaptıkları serbest meslek iĢleri dolayısıyla bu iĢleri icra edenlere 18. madde kapsamı dıĢındaki faaliyetler için yapılan ödemeler üzerinden (2006/11449 sayılı Kararın 1. maddesiyle değiĢen bent)(01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere) % 20 oranında tevkifat yapılacağı hüküm altına alınmıĢtır. 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 3. maddesinin ikinci fıkrasında "(2) Dar mükellefiyet: Kanunun 1 inci maddesinde sayılı kurumlardan kanunî ve iĢ merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayanlar, sadece Türkiye'de elde ettikleri kazançları üzerinden vergilendirilirler." hükmü yer almaktadır. Dar mükellefiyet mevzuuna alınan kurum kazançları aynı maddenin üçüncü fıkrasında bentler halinde sayılmıĢ olup maddenin dördüncü, beĢinci ve altıncı fıkrasında ise, "(4) Bu maddede belirtilen kazanç veya iratlar ile gelir unsurlarının Türkiye'de elde edilmesi ve Türkiye'de daimî temsilci bulundurulması konularında, 31/12/1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümleri uygulanır. (5) Kanunî merkez: Vergiye tâbi kurumların kuruluĢ kanunlarında, tüzüklerinde, ana statülerinde veya sözleĢmelerinde gösterilen merkezdir. (6) ĠĢ merkezi: ĠĢ bakımından iĢlemlerin fiilen toplandığı ve yönetildiği merkezdir." hükmü yer almaktadır. Buna göre, kanuni ve iĢ merkezlerinin her ikisi de Türkiye'de bulunmayan mükellefler yalnızca Türkiye'de elde ettikleri kazançlar üzerinden vergilendirilmektedir. Eğer Türkiye'de Ģube ya da temsilci var ise verginin ödenmesinden bunlar sorumlu olmaktadır. Yurt dıĢındaki firmanın Türkiye'de temsilci bulundurmadan mal veya hizmeti kendisinin satması halinde de bu kurumun dar mükellef olma özelliği değiĢmeyecek, verginin ödenmesinden mal veya hizmeti alan kurum sorumlu olacaktır. 55 Öte yandan, aynı Kanunun 30. maddesinde, (1) Dar mükellefiyete tâbi kurumların bu maddede sayılan kazanç, ve iratları üzerinden, bu kazanç ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından % 15 oranında kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı belirtilmiĢ olup, söz konusu oran, 20/12/2006 tarih ve 2006/11447 sayılı Kararın 2. maddesiyle 01/01/2007 tarihinden geçerli olmak üzere yeniden tespit edilmiĢ ve fıkranın (b/ii) alt fıkrasında, serbest meslek kazançlarından % 20 olacağı hüküm altına alınmıĢtır. Diğer taraftan, 19/10/1988 tarih ve 19964 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan, 25/10/1988 tarihinde yürürlüğe giren, 01/01/1989 tarihinden itibaren uygulanmakta olan "Türkiye Cumhuriyeti ile Büyük Biritanya ve Kuzey Ġrlanda BirleĢik Krallığı Arasında Gelir ve Sermaye Değer ArtıĢ Kazançları Üzerinden Alman Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma AnlaĢması" nın "Serbest Meslek Faaliyeti" baĢlıklı 14-maddesinin; "1.fıkrasında, 1. Bir Akit Devlet mukiminin serbest meslek faaliyetleri veya bağımsız nitelikdeki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız bu Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyetler diğer Devlette icra edilirse ve eğer: a) KiĢi bu diğer Devlette bu faaliyetleri icra etmek için sürekli kullanabileceği bir sabit yere sahip ise veya b) KiĢi bu diğer Devlette, sözkonusu faaliyetleri icra etmek amacıyla, 12 aylık herhangi bir kesintisiz dönemde, bir veya birkaç seferde 183 gün veya daha fazla kalırsa, sözkonusu gelir, vergilendirilebilir. aynı zamanda diğer Akit Devlette de Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca sözkonusu sabit yere atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette bulunulan süre içinde elde edilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. 56 2. fıkrasında, "Bir Akit Devlet teĢebbüsünün serbest meslek faaliyetleri veya benzer nitelikdeki diğer faaliyetler dolayısıyla elde ettiği gelir, yalnız ilk bahsedilen Devlette vergilendirilebilecektir. Bununla beraber, eğer bu faaliyet ler diğer Devlette icra edilirse ve eğer: a) TeĢebbüs, bu faaliyetleri icra etmek üzere bu diğer Devlette bir iĢyerine sahip olursa veya, b) Faaliyetlerin icra edildiği süre veya süreler, herhangi bir kesintisiz 12 aylık dönemde toplam 183 günü aĢarsa, sözkonusu gelir, aynı zamanda bu diğer Akit Devlette de vergilendirilebilir. Böyle bir durumda olayına göre, ya yalnızca söz konusu iĢyerine atfedilebilen gelir, ya da yalnızca bu diğer Devlette icra edilen faaliyetlere atfedilebilen gelir, bu diğer Devlette vergilendirilebilir. Her iki durumda da bu teĢebbüs, söz konusu gelir dolayısıyla bu diğer Akit Devlette bu AnlaĢmanın 7.maddesi hükümlerine göre vergilendirilmeyi, yani söz konusu gelir bu diğer Devlette bulunan iĢyerine atfedilebilirmiĢ gibi vergilendirilmeyi tercih edebilir. Bu tercih bu diğer Devletin söz konusu gelir üzerinden tevkifat suretiyle vergi alma hakkını etkilemeyecektir. 3. "Serbest meslek faaliyetleri" terimi, özellikle bağımsız olarak yürütülen bilimsel, edebi, artistik, eğitici ve öğretici faaliyetleri, bunun yanısıra, doktorların, avukatların, mühendislerin, mimarların, diĢçilerin, muhasebecilerin bağımsız faaliyetlerini ve özel mesleki bilgi ve maharet gerektiren diğer faaliyetleri kapsamına alır." hükümlerine yer verilmiĢtir. Öte yandan, 13/02/2007 tarih ve ÇVÖA/2007-1 sayılı 1 seri no.lu Çifte Vergilemeyi Önleme AnlaĢmaları Sirküleri'nin son paragrafında, "Bununla birlikte anlaĢmaya taraf diğer ülkede yerleĢik (tam mükellef) olanların Türkiye'de elde ettikleri kazanç veya iratların ilgili anlaĢma çerçevesinde vergiye tabi tutulabilmesi için de kendi ülkelerinin yetkili makamlarından mukimlik belgesi almaları ve bu belgenin aslı ile noterce veya 57 bu ülkelerdeki Türk konsolosluklarınca tasdik edilecek Türkçe tercümesinin bir örneğini ilgili vergi dairesine veya kendilerine yapılan ödeme üzerinden vergi sorumlularınca vergi tevkifatı yapılması durumunda ise vergi sorumlularına ibraz etmeleri gerekmektedir. Vergi sorumluları teslim aldıkları söz konusu mukimlik belgelerini gerektiğinde yetkili makamlara ibraz etmek üzere muhafaza edeceklerdir. Mukimlik belgesinin ibraz edilememesi durumunda ise ilgili anlaĢma hükümleri yerine iç mevzuat hükümlerimiz uygulanacaktır." açıklamaları yapılmıĢtır. Bu hüküm ve açıklamalara göre, Ġngiltere'de mukim uluslararası bir denetim ve danıĢmanlık Ģirketi olan ve Ġngiltere'de adi ortaklık olarak faaliyet gösteren .... LLP'nin Ģirketinize verdiği danıĢmanlık hizmeti karĢılığı elde ettiği gelir, adi ortaklığın ortaklarının geliri olarak değerlendirilecek olup, söz konusu gelirlerin, adı geçen ortaklığın ortaklarının mukimi oldukları ülkelerin yetkili makamlarından alacakları mukimlik belgesini ibraz etmeleri halinde, ortakların gerçek kiĢi veya kurum olmaları dikkate alınarak, Ġngiltere mukimi ortaklar için Türkiye ile Ġngiltere arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme AnlaĢmasının 14- maddesi hükmüne göre, Türkiye'de vergilendirilmesi veya vergi dıĢı tutulması gerekmektedir. Diğer taraftan, .... LLP'nin Ġngiltere mukimi olmayan ortaklarının elde ettiği gelirlerin ise, hangi ülkenin mukimi iseler o ülke ile Türkiye arasında imzalanan Çifte Vergilendirmeyi Önleme AnlaĢmasının bulunması halinde bu AnlaĢmanın ilgili hükümlerine, anlaĢma yoksa iç mevzuat hükümlerine göre vergilendirilecekleri tabiidir. Bilgi edinilmesi rica ederim. 58 T.C. GELĠR ĠDARESĠ BAġKANLIĞI ĠSTANBUL VERGĠ DAĠRESĠ BAġKANLIĞI Mükellef Hizmetleri Gelir Vergileri Grup Müdürlüğü Konu : Mahkeme kararına istinaden iĢ akdine son verilen iĢçiye yapılan ödemelerin ne Ģekilde vergilendirileceği ve Ģirketin bu ödemeleri gider kaydedip kaydetmeyeceği hk. Ġlgide kayıtlı dilekçenizde, .... Vergi Dairesi Müdürlüğü'nün.... vergi kimlik numaralı mükellefi olan firmanıza karĢı açılan dava sonucu haksız yere iĢten çıkarılan iĢçilerin tekrar iĢe iadelerinin ve bu karara istinaden iĢten çıkardığınız iĢçilerin iĢe geri alınmaması halinde ise iĢten çıkarılan iĢçilere 12 aylık sendikal tazminatın verilmesine karar verdiğini belirterek, söz konusu iĢçilerin iĢe iadelerini yapılmaması nedeniyle bu iĢçilere yapılacak 12 aylık sendikal tazminat ödemeleri üzerinden gelir vergisi kesintisi yapıp yapmayacağınız ve söz konusu tazminat ödemelerinin kanunen kabul edilebilir bir gider olup olmadığı hususlarında Müdürlüğümüz görüĢü sorulmaktadır. Bilindiği üzere, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 61.maddesinde, "Ücret, iĢverene tabi ve belirli bir iĢyerine bağlı olarak çalıĢanlara hizmet karĢılığı verilen para ve ayınlarla sağlanan ve para ile temsil edilebilen menfaatlerdir. Ücretin, ödenek, tazminat, kasa tazminatı, (mali sorumluluk tazminatı) tahsisat, zam, avans, aidat, huzur hakkı, prim, ikramiye, gider karĢılığı veya baĢka adlar altında ödenmiĢ olması veya bir ortaklık münasebeti niteliğinde olmamak Ģartı ile kazancın belli bir yüzdesi Ģeklinde tayin edilmiĢ bulunması onun mahiyetini değiĢtirmez" hükmü yer almıĢtır. Aynı Kanunun 25/1 .maddesinde, ölüm, sakatlık, hastalık ve iĢsizlik sebepleriyle verilen tazminat ve yardımların, gelir vergisinden müstesna olduğu hükmü bulunmaktadır. 59 Diğer taraftan, 4857 sayılı ĠĢ Kanunun 18. maddesinde otuz veya daha fazla iĢçi çalıĢtıran iĢ yerlerinde en az altı aylık kıdemi olan iĢçinin belirsiz süreli iĢ sözleĢmesini fesheden iĢverenin, iĢçinin yeterliliğinden veya davranıĢlarından, ya da iĢletmenin iĢ yerinin veya iĢin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir nedene dayanmak zorunda olduğu, 19. maddesinde de, iĢverenin fesih bildirimini yazılı olarak yapmak zorunda ve fesih nedenini açık ve kesin bir Ģekilde belirtmek zorunda olduğu ve ayrıca iĢçinin savunmasının alınacağı hüküm altına alınmıĢtır. Öte yandan, ĠĢ Kanunu'nun "Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları" baĢlıklı 21. maddesinde; "ĠĢverence geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar verildiğinde, iĢveren, iĢçiyi bir ay içinde iĢe baĢlatmak zorundadır. ĠĢçiyi baĢvurusu üzerine iĢveren bir ay içinde iĢe baĢlatmaz ise, iĢçiye en az dört aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur. Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, iĢçinin iĢe baĢlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Kararın kesinleĢmesine kadar çalıĢtırılmadığı süre için iĢçiye en çok dört aya kadar doğmuĢ bulunan ücret ve diğer hakları ödenir. ĠĢçi iĢe baĢlatılırsa, peĢin olarak ödenen bildirim süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre yapılacak ödemeden mahsup edilir. ĠĢe baĢlatılmayan iĢçiye bildirim süresi verilmemiĢ veya bildirim süresine ait ücret peĢin ödenmemiĢse, bu sürelere ait ücret tutarı ayrıca ödenir. ĠĢçi kesinleĢen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on iĢ günü içinde iĢe baĢlamak için iĢverene baĢvuruda bulunmak zorundadır. ĠĢçi bu süre içinde baĢvuruda bulunmaz ise, iĢverence yapılmıĢ olan fesih geçerli bir fesih sayılır ve iĢveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur. Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleĢmeler ile hiçbir suretle değiĢtirilemez; aksi yönde sözleĢme hükümleri geçersizdir." hükmü mevcuttur. 60 Bu hükümlere göre, her iki ödemede her ne kadar iĢsizlik sebebiyle ödenmiĢ olsa da, iĢveren tarafından (evvelce yapılmıĢ hizmet karĢılığı olsa dahi) (akdin feshi mahkeme kararınca reddedildiği dolayısıyla, akit taraflar arasında hüküm ifade edeceğinden) hizmet akdine istinaden sağlanan bir menfaat olmasından ve Gelir Vergisi Kanununun 61. maddesinin 2. fıkrasında ücretin tazminat veya baĢka adlar altında ödenmiĢ olmasının onun mahiyetini değiĢtirmeyecek olmasından dolayı ilgiliye yapılan iĢ güvencesi tazminatı ve boĢta geçen zaman için yapılan ödemeler, hangi ad altında olursa olsun GVK-61. maddesi gereğince ücret olarak değerlendirilip, gelir vergisine tabi tutulacaktır. Ayrıca, Gelir Vergisi Kanunu'nun 94- maddesinde hizmet erbabına nakden veya hesaben ödenen ücretler üzerinden 103 ve 104. maddelere göre gelir vergisi tevkifatı yapılması gerektiği hükme bağlanmıĢ, 96. maddesinin birinci fıkrasında da, hesaben ödeme deyiminin, vergi tevkifatına tabi kazanç ve iratları ödeyenleri istihkak sahiplerine karĢı borçlu durumunda gösteren her türlü kayıt ve iĢlemleri ifade ettiği belirtilmiĢtir. Diğer taraftan, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde, vergiye tabi safi kurum kazancının tespitinde Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmıĢtır. Buna göre, kurumlar, safi kurum kazancının tespitinde Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 8. maddesi ile Gelir Vergisi Kanunu'nun 40. maddesinde yer alan giderleri hasılattan indirebileceklerdir. 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 40/1. maddesinde "Ticari kazancın elde edilmesi ve idame ettirilmesi için yapılan genel giderler, 40/3. maddesinde ise iĢle ilgili olmak Ģartıyla, mukavelenameye veya ilama veya kanun emrine istinaden ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar" indirilecek giderler arasında sayılmıĢtır. 61 Aynı Kanun'un 41/5.maddesinde ise teĢebbüs sahibinin suçlarından doğan tazminatların safi kazancın tespitinde gider olarak indirilemeyeceği hüküm altına alınmıĢtır. Buna göre, ödenen tazminatın gider yazılabilmesi için iĢle ilgili olması ve sözleĢmeye, ilama veya kanun emrine göre yapılması Ģarttır. Mahkeme kararına dayalı bile olsa iĢletme sahibinin Ģahsi kusuru nedeniyle ödenen zarar, ziyan ve tazminatlar gider yazılamayacaktır. Bu hükümlere göre, Mahkeme kararına istinaden ödenecek ücret sayılan bu ödemelerin, nakden veya hesaben ödenmesi sırasında gelir vergisi tevkifatı yapılacaktır. Yapılan tevkifatın Gelir Vergisi Kanunu'nun 98. maddesine göre beyan edileceği ve tahakkuk eden verginin beyanname verilen ayın 26. günü akĢamına kadar ödeneceği tabiidir. Diğer taraftan, söz konusu tazminatın iĢlemiĢ faizleri ile diğer masraflarının, mahkemece kusurlu bulunmanız nedeniyle kayıtlarınızda gider olarak gösterilmesi mümkün değildir. Bilgi edinilmesini rica ederim. 62 DANIġTAY KARARLARI DanıĢtay 4.Daire Tarih : 24.05.2007 Esas No : 2006/542 Karar No : 2007/1741 KDVK Md.1/1 CARĠ HESAP YOLUYLA ORTAĞA BORÇ PARA VERĠLMESĠNĠN KDV’YE TABĠ OLDUĞU Ortaklarına cari hesap yoluyla borç para veren Ģirketlerin, bu iĢi mutad meslek halinde ve para kazanma amacıyla yapmaları nedeniyle BSMV'ye tabi tutulmaları mümkün değildir, Dolayısıyla ortaklara borç para verilmesi iĢlemi ticari faaliyet kapsamında KDV'ye tabi olup, borç verme iĢlemi nedeniyle tahakkuk ettirilen faiz tutarı üzerinden KDV hesaplanması gerekmektedir. Ġstemin Özeti: 2003/12 dönemi için ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisinin kaldırılması istemiyle dava açılmıĢtır. Vergi Mahkemesi kararıyla, 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 28. maddesinin 3. fıkrasında, 2279 sayılı Kanun'a göre ikraz iĢleriyle uğraĢanlarla, ikinci fıkrada belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanların, bu Kanun'un uygulanmasında banker sayılacakları belirtilmiĢ, 2279 sayılı Ödünç Para Verme iĢleri Hakkında Kanun'u ek ve değiĢiklikleriyle birlikte yürürlükten kaldıran 30.09.1983 günlü ve 90 sayılı Ödünç Para Verme iĢleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin 3. maddesinde de, devamlı ve mutad meslek halinde, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karĢılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme iĢleriyle uğraĢan veya ödünç para verme iĢlerine aracılık eden ve kendilerine faaliyet izni verilen gerçek kiĢilerin ikrazatçı sayılacakları hükmüne yer verildiği, 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 17. maddesinin 4. fıkrasının (e) bendinde ise, banka ve sigorta muameleleri vergisinin kapsamına giren 63 iĢlemler ile sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine iliĢkin iĢlemlerinin katma değer vergisinden müstesna olduğunun hükme bağlandığı, belirtilen yasal düzenlemelere göre, ivaz karĢılığı borç para verme iĢiyle devamlı ve mutad meslek halinde uğraĢanların bu iĢten elde ettikleri kazancın, katma değer vergisine tabi olmayıp, banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğunun anlaĢıldığı, 2003/12 dönemine iliĢkin katma değer vergisi beyannamesini, ihtilaflı dönemde ortaklar cari hesabı üzerinden tahakkuk ettirilen faiz gelirinin katma değer vergisine tabi olmadığı ihtirazi kaydı ile veren davacının itirazı dikkate alınmayarak dava konusu tahakkuk yapılmıĢ ise de, davacı kurumun ortaklarına ödünç para vererek karĢılığında faiz tahakkuk ettirmesi iĢlemi banka ve sigorta muameleleri vergisine konu bir iĢlem olduğundan, katma değer vergisine tabi olmadığı, ayrıca, ortakların alacak hesabının adatlandırma yöntemiyle yıl sonunda faiz hesaplanması, tamamen kayıtlar üzerinden yapılan bir iĢlem olduğundan katma değer vergisinin konusuna girmediği gerekçesiyle tahakkukun kaldırılmasına karar vermiĢtir. Davalı idare, yapılan tahakkukun yasal olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını istemektedir. Karar: Davacı Ģirketin, ortaklarına borç para vermek suretiyle elde ettiği finansman geliri için, 2003/12 dönemine iliĢkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden tahakkuk ettirilen katma değer vergisini kaldıran Vergi Mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. 6802 sayılı Gider Vergileri Kanunu'nun 30. maddesinde, banka ve sigorta muameleleri vergisinin mükellefleri banka ve bankerlerle sigorta Ģirketleri olarak belirlenmiĢ, mevzu ve vergiyi doğuran olay ise 28. maddesinde düzenlenmiĢtir. Bu çerçevede, bankerlerin yapmıĢ oldukları banka muamele ve hizmetleri dolayısıyla kendi lehlerine her ne nam ile olursa olsun nakden veya hesaben aldıkları paraların banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi olduğu belirtilmiĢtir. Bankerlerin nakden ve hesaben aldıkları paralar arasında, maddedeki parantez içi hükmü ile sair adlarla faiz ve benzeri menfaat sağlamak üzere devamlı olarak para toplama iĢi ile uğraĢanların topladıkları paralara sağladıkları gelir ve menfaatler üzerinden komisyon, ücret, hizmet karĢılığı gibi adlarla aldıkları paralar da 64 sayılmıĢtır. 28. maddenin son fıkrasında, 2279 sayılı Kanun'a göre ikraz iĢiyle uğraĢanlarla yukarıda belirtilen muamele ve hizmetlerden herhangi birini devamlı olarak yapanlar da bu Kanun'un uygulanmasında banker sayılmıĢtır. 2279 sayılı Kanun'u yürürlükten kaldıran 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, faiz veya her ne ad altında olursa olsun bir ivaz karĢılığı veya ipotek almak suretiyle sürekli olarak ödünç para verme iĢleriyle uğraĢan gerçek kiĢilerin ve finansman Ģirketleri ile faktoring Ģirketlerinin faaliyetlerinin düzenlenmesi ve denetlenmesine iliĢkindir. Anılan Kanun Hükmünde Kararname'de ikrazatçı tanımlanırken, faaliyetin devamlı ve mutad meslek halinde yapılması ile gerçek kiĢiler tarafından yapılması hususları önemle vurgulanmıĢtır. Açıklanan bu düzenlemeler, ortaklarına borç para vermek suretiyle örtülü kazanç dağıttığı ileri sürülen ve tüzel kiĢiliği olan kurumlar vergisi mükellefi açısından değerlendirildiğinde, mutad meslek halinde yapılan bir ödünç para verme iĢi bulunmadığı ya da farklı bir ticari veya sınai faaliyet alanı bulunup gerçekte ödünç para verme yoluyla para kazanma amacı olmayan, aynı zamanda lehe aldığı bir para da bulunmayan Ģirketin, bu iĢlemleri nedeniyle banka ve sigorta muameleleri vergisi mükellefi olamayacağını ortaya koymaktadır. 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu'nun 1. maddesinin birinci fıkrasında, Türkiye'de yapılan ve maddede sayılan iĢlemlerin katma değer vergisine tabi olduğu belirtildikten sonra, 1. bentte, ticari, sınai, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetlere yer verilmiĢtir. Yasa'nın 2. ve 3. maddelerinde teslim sayılan iĢlemler, 4. ve 5. maddelerinde ise, hizmet ve hizmet sayılan iĢlemler tanımlanmıĢtır. Anılan maddelere göre katma değer vergisinin, bir mal hareketine veya bir Ģeyi yapmak, iĢlemek, meydana getirmek, imal etmek, onarmak, temizlemek, muhafaza etmek, hazırlamak, değerlendirmek, kiralamak, bir Ģeyi yapmamayı taahhüt etmek gibi Ģekillerde gerçekleĢen ya da vergiye tabi bir hizmetten, iĢletme sahibinin, personelinin veya diğer Ģahısların karĢılıksız yararlanması Ģeklinde oluĢan bir hizmete bağlı bir iĢleme dayandırıldığı görülmektedir. 65 Dosyanın incelenmesinden, davacı Ģirketin ortaklarına, cari hesap yoluyla borç para verdiği ve bu suretle faiz geliri elde ettiği, bu geliri için 2003/12 dönemine iliĢkin olarak ihtirazi kayıtla verilen beyanname üzerinden katma değer vergisi tahakkuku yapıldığı anlaĢılmaktadır. 3065 sayılı Kanun'un yukarıda açıklanan hükümleri karĢısında, ortaklarına borç para vermek suretiyle faiz geliri elde edilmesinin anılan Kanun kapsamında ticari faaliyet olarak kabul edilmesi ve dolayısıyla söz konusu borç verme iĢlemi sonucu elde edilen faiz gelirlerinin katma değer vergisine tabi olması gerektiği açık olduğundan, ihtirazi kaydı dikkate alınmayarak davacı adına yapılan tahakkukta hukuka aykırılık görülmemiĢtir. Açıklanan nedenlerle, davalı idare temyiz isteminin kabulüyle Vergi Mahkemesinin kararının bozulmasına oybirliğiyle karar verildi. 66 T.C ĠZMĠR 4. ĠDARE MAHKEMESĠ ESAS NO : 2005/1456 KARAR NO : 2007/843 DAVACI :………………. DAVALI :………………. DAVANIN ÖZETĠ :Davacının ortağı olduğu .........Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçları nedeniyle 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 22.maddesi uyarınca tesis edilen yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılması yolundaki 13.09.2005 günlü baĢvurunun cevap verilmeyerek reddine iliĢkin iĢlemin, Ģirketteki hisselerini devrettiği, bu nedenle Ģirket borçlarından dolayı sorumlu tutulamayacağı, iĢlemin mevzuata uygun olmadığı iddialarıyla iptali istenilmektedir. SAVUNMANIN ÖZETĠ : Davacının ortağı olduğu ………… Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçları nedeniyle 10.03.2005 gün ve 7329 sayılı iĢlem ile yurt dıĢına çıkıĢının yasaklandığı, ortaklığın sona erdiği nedeniyle yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılmasının mümkün olmadığı, kaldı ki davacının Ģirket müdürlüğü görevinin de sona ermediği, iĢlemde mevzuata aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek davanın reddi gerektiği savunulmaktadır. TÜRK MĠLLETĠ ADINA Hüküm görüĢüldü: veren Ġzmir 4.idare Mahkemesince gereği Dava; davacının ortağı olduğu………….. Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçları nedeniyle 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 22.maddesi uyarınca tesis edilen yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılması yolundaki 13.09.2005 günlü baĢvurunun cevap verilmeyerek reddine iliĢkin iĢlemin istemiyle açılmıĢtır. 67 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 35.maddesinde, limited Ģirket ortaklarının Ģirketten tahsil imkanı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu oldukları ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulacakları belirtilmiĢtir. Öte yandan, 5682 sayılı Pasaport Kanunun 22.maddesinde, yurt dıĢına çıkmaları mahkemelerce yasaklananlara, memleketten ayrılmalarında genel güvenlik bakımından mahzurlu bulunduğu içiĢleri Bakanlığı‟nca tespit edilenlere, vergiden borçlu olduğu pasaport vermeye yetkili makamlara bildirilenlere pasaport veya seyahat vesikası verilemeyeceği hükme bağlanmıĢtır. Dava dosyasının incelenmesinden, davacının ortağı bulunduğu………. Tic.Ltd.ġti.'nin vergi borçlarının vadesinde ödenmemesi üzerine, 6183 sayılı Kanunun 35.madde hükmü uyarınca amme alacağının teminat altına alınması için davalı idarenin 10.03.2005 tarihli, 7329 sayılı yazısı ile Ġzmirli Emniyet Müdürlüğünden davacı hakkında yurt dıĢı çıkıĢ yasağı konulmasının istenildiği ve 5682 sayılı Pasaport Kanunu'nun 22.maddesi uyarınca yurt dıĢına çıkıĢ yasağı konulduğu, davacı tarafından yurt dıĢına çıkıĢ yasağının kaldırılması istemiyle 13.09.2005 günlü dilekçe ile yapılan itirazın cevap verilmeyerek reddedildiği anlaĢılmaktadır. Yukarıda anılan 6183 sayılı Yasanın 35.maddesinde, Limitet ġirketin tahsil olanağı kalmayan kamu borçlarından dolayı ortaklar için öngörülen sorumluluk ortaklık sıfatına ve ortaklık payına bağlı bir sorumluluktur. Bir baĢka anlatımla ortaklık payı kimde ise sorumluluk da o kiĢidedir. Bakılan davada, Mahkememizin 08.03.2007 günlü ara kararına Ġzmir Ticaret Sicil Memurluğunca verilen cevaptan;..Tic.Ltd.ġti.'nin ortağı olan davacının Ģirketteki hissesini 08.08.2005 tarih ve 2005/1 Ģirket kararıyla Ģirket ortaklan …………ve…….... „ e devrettiği anlatılmaktadır. 68 Bu durumda, davacı Ģirketteki hissesini 08.08.2005 tarihinde devrettiğine ve hisseyi devralan yeni ortakların Ģirketin mali durumunu, borçlu veya alacaklı olup olmadığını bilmesi gerektiğine göre, ortaklık payını devreden ve artık Ģirketle bir ilgisi kalmayan davacının Ģirket borçlarından sorumlu tutulması ve adına yurtdıĢı yasağı konulması olanağı bulunmamaktadır. Bu itibarla, Ģirketteki hissesini devreden davacı adına, Ģirket borcu nedeniyle yurtdıĢına çıkıĢ yasağı konulmasında ve bu yasağın kaldırılması yolundaki baĢvurusunun zımnen reddine iliĢkin dava konusu iĢlemde yukarıda anılan mevzuat hükümlerine ve hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle, dava konusu iĢlemin iptaline, aĢağıda dökümü yapılan yargılama giderinin davalı idareden alınarak davacıya verilmesine, artan posta ücretinin istemi halinde davacıya iadesine, kararın tebliğini izleyen 30 gün içinde DanıĢtay'a temyiz yolu açık olmak üzere 08.06.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi. 69 SEÇĠLMĠġ BĠRKAÇ GÜZEL YAZI BĠR ġEYĠ TAM BĠLMEK Japonya'da bir çocuk 10 yaĢlarındayken bir trafik kazası geçirmiĢ ve sol kolunu kaybetmiĢ. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmıĢ. Büyüyünce iyi bir judo ustası olmak istiyormuĢ. Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir Judo ustasına gidip yapılacak bir Ģeyin olup olmadığını sormuĢ. Hoca: -Getir çocuğu.. Bir bakalım, demiĢ. Ertesi gün baba-oğul varmıĢlar hocanın yanına. Hoca çocuğu süzmüĢ ve -Tamam demiĢ. Yarın eĢyalarını getir, çalıĢmalara baĢlıyoruz. Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiĢ ve bu hareketi çalıĢ demiĢ. Çocuk bir hafta aynı hareketi çalıĢmıĢ. Sonra hocasının yanına gitmiĢ. "Bu hareketi öğrendim baĢka hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuĢ. Hocanın cevabı: -ÇalıĢmaya devam et olmuĢ. 2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuĢ. Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamıĢ. Hocanın yanına tekrar gitmiĢ: -Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum bana baĢka hareket göstermeyecek misiniz? -Sen aynı hareketi çalıĢ oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz. 2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk judodaki 10. yılını doldurmuĢ. Bir gün hocası yanına gelip, "Hazır ol!" demiĢ. "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!". Delikanlı Ģok olmuĢ. Hem sol kolu yok hem de judo da bildiği tek hareket var. Ünlü judocuların katıldığı turnuvada hiçbir Ģansının olmayacağını düĢünmüĢ; ama hocasına saygısından ses çıkarmamıĢ. 70 Turnuvanın ilk günü delikanlı ilk müsabakasına çıkmıĢ. Rakibine bildiği tek hareketi yapmıĢ ve kazanmıĢ. Derken ikinci, üçüncü maç....çeyrek, yarı final ve final... Finalde delikanlının karĢısına ülkenin son on yılın yenilmeyen Ģampiyonu çıkmıĢ. Tam bir üstat. Delikanlı dayanamayıp hocasının yanına koĢmuĢ. -Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele.. Bende ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var. Bu kadar bana yeter. Bari çıkıp da rezil olmayayım izin verin turnuvadan çekileyim. -Olmaz demiĢ hocası. Kendine güven, çık dövüĢ. Yenilirsen de namusunla yenil. Çaresiz çıkmıĢ müsabakaya. Maç baĢlamıĢ. Delikanlı yine bildiği o tek hareketi yapmıĢ ve tak.! YenmiĢ rakibini Ģampiyon olmuĢ. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koĢmuĢ: -Hocam nasıl oldu bu iĢ? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım? -Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalıĢıyordun. O kadar çok çalıĢtın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir, ikincisi de o hareketin tek bir karĢı hareketi vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir.! insanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarında olmasın.. 71 HAYAT ve BEN Can DÜNDAR OtuzbeĢime bastım geçen hafta... Ġlk yarı bitti: Hayat: 1... Ben: 0... Ama belliydi böyle olacağı... Nicedir baĢlamıĢtı belirtiler: Yolda çocuklar "Amca Ģu topu atıversene" diye seslendiklerinde kuĢkulanmıĢtım ilkin... Sonra saçlarımdaki beyaz teller tescilledi yarı yolun ufukta göründüğünü... Baktım, lise fotoğraflarım sararmıĢ, sınıf arkadaĢlarım yaĢlanmıĢ. EĢ dost sohbetlerinde sağlık ve çocuk konuĢulur olmuĢ... seyahat ve aĢk yerine... Gök gibi gürlemeye alıĢkın müzik setimin ses düğmesini kısar olmuĢum, içimdeki uçurtmanın ipini çekercesine... "Bizim zamanımızda" diye baĢlayan nutuklar atmaya baĢlamıĢım mezuniyet törenlerinde -hayret! daha dün değil miydi benimkisi? Yıllar yılı dudak büktüğüm 'ölümden sonra hayat masalları' na kulak kabartmaya baĢlamıĢım gizliden gizliye... Ġple çektiğim haziranlara sırt çevirmiĢim. YaĢamın orta sahasına girmiĢim... irkilmiĢim... *** Ruhumun ikizleri yine çekiĢtiriyorlar kollarımdan. Biri, "Daha ne gördün ki" diyor yüzünde papatyalarla; "Asıl Ģimdi baĢlıyor hayat,..! Bundan sonrası rahat!" Lakin, "Buydu iĢte görüp göreceğim" diye efkarlanıyor öteki... "2. yarı geçer hızla/yaĢlanırsın zamanla..." YaĢı genç olanlar 35'e uzak durduklarını sanarak, "sahi oldu mu o kadar? Hiç göstermiyorsun" tesellisindeler... 35'le çoktan tanıĢ olanlarsa "hayata hoĢgeldin" pankartıyla karĢılamadalar... ilk yarı sadece bir ısınmaymıĢ meğer: Asıl ikinci yarıda anlaĢılırmıĢ tadı, hayatın... kavganın... aĢkın... Bense ĢaĢkın... devre arası bilançolarındayım: Son dönemde, kimbilir kaç eski anıyı yaralı ele geçirdim, belleğimin derinliklerinde..? 72 Kimbilir kaç kez kendime yakalandım, kendimden kaçarken... ve sustum vicdan sorgularında... Aksisedamla bile dertleĢmedim. Meğer ne yaman serüvenmiĢ hayat? Bazen yediveren gülleri gibi bereketli... Sanki hayat değil, Körfez Krizi mübarek: Bir koyup, beĢ alıyorsun... YaĢıyor, seviyor ve seviliyorsun... Bazense kıtlıktan kırılıyor ortalık...ĢaĢıp kalıyorsun... Oysa -herkes bilmezden gelse de-skoru belli oyunun: 30'larda dedeni ve nineni kaybediyorsun. 40'larında anneni ve babanı... ve 70'inde kendini... *** ġimdi devre arası/yolun yarısı... Bugüne dek ancak tanıĢtık hayatla... Ben O'na kendimi tanıttım... O bana kendini... Göğsüme madalya gibi dizdim hatalarımı... (Zaferlerim onlar benim... Olgunluğumun yapıtaĢları...) ...Ve derin bir yara gibi sakladım baĢarılarımı... Asansör çıkarken yukarı, dönüp bakmadım aĢağı... Dönmesin diye baĢım... Ben istikballe arkadaĢım... *** Ne var ki yarım her Ģey... Hayat da yarım, sevdalar da... Daha diyeti ödenmedi sevinçlerin... ihanetlerin hesabı sorulamadı... Nazım'ın dediği gibi "kopardım portakalı dalından/ Ama kabuğu soyulamadı/ Sevdalara doyulamadı..." "Doydum" diyen görmedim ki zaten ben... Hiç doyulmaz ki zaten... Lakin gel de zamana anlat bunu... Sahi nedir bu telaĢ, bu kin? Sanki ölüye can yetiĢtireceksin.. *** 73 Baktım ki ikinci yarı kapıda... ve hayatın ceza sahası yakın... Doldurdum bir kara kutuya 35 yılın hesabını. Acılar, sancılar bir çekmecede, sevdalar diğerinde... Bir yerde hüzünler ve korkular, bir üstte sevinçler ve zaferler... Kat kat, dizi dizi dizdim kullanılmıĢ takvimlerimi... Sabırla kapattım kutuyu, sevgiyle mühürledim ağzını... Ġlk yarı bilançom o benim: Yangında ilk kurtarılacak... kazada ilk açılacak... Yarımlar tam olduğunda kara kutuyu açıp bakanlar teĢhis koyacaklar halime... "Çok mutlu olmuĢ, fazla yüksekten uçmuĢ zavallı" diyecekler, ya da "sebepsiz alçalmıĢ... Bile bile vurmuĢ kendini dağlara..." Fakat kara kutu ancak bir kısmını söyleyecek hikayenin... Kalanı benimle gelecek... Dağların yamaçlarına savuracağım en mahrem hatıralarımı... Reyhanlar saklayacak sırlarımı.. Skoru bir tek Ege'nin suları bilecek... Denize kavuĢabilirse eğer içimdeki nehir... Hayat: 0... Ben: 1 74 CUMHURĠYET KÖġESĠ CUMHURĠYET NEDĠR ? Batı dillerinde cumhuriyetin karĢılığı, ulusun kendisini yönetmesi anlamına gelir. Cumhuriyet rejiminde iki unsur çok önemlidir: a- Ġdare edilenler b- Ġdare edenler Bu iki unsurun sahip olası gereken özelliklerin baĢında dürüstlük gelir. Cumhuriyet rejiminde her iki tarafında dürüst ve namuslu olması gerekir. Rejimin demokrasi platformuna oturtulması Ģarttır. Cumhuriyet, ulusun vatan ve hukuka sevgisi ve içten bağlılığı ile yaĢatılmalıdır. Bu nedenle cumhuriyete hayat veren damarların baĢında demokrasi gelir. Gerçek cumhuriyet rejimlerinde sistemin demokrasi ile olan iliĢkisi çok önemlidir. Çünkü iç ve dıĢ tehlikelere karĢı cumhuriyet kendisini sert ve katı bir Ģekilde ama demokrasinin gerekleri içinde koruyacaktır. Bunların dıĢına çıkılmaması gereklidir, aksi taktirde demokrasi ile cumhuriyet arasında kopukluk baĢlar. Bundan da en büyük zararı cumhuriyet rejimi görür. Onun için cumhuriyet yöneticileri daima uyanık ve gözleyici durumda olacaklardır. Demokrasiyi benimsemiĢ siyasi rejimlerdeki cumhuriyetlerde özgürlüklerin kullanılma alanları, demokrasinin kuralları ile sınırlandırılmıĢtır. Demokratik sistem ile idare edilen cumhuriyetlerde hiç kimsenin sınırsız hak ve hukuku yoktur. Sınırsız hak ve hukukun olduğu rejimlere de demokrasi veya cumhuriyet denemez. Çünkü demokrasilerde ve demokratik cumhuriyetlerde kiĢilerin ve dolayısıyla toplumların özgürlükleri hukuk yolu ile güvence altına alındığı gibi, buların sınırları da adaletin kalemi ile çizilmiĢtir. Bu kısa açıklamadan sonra Atatürk'ün cumhuriyet ve devlet anlayıĢına değinelim. Atatürk, kurmuĢ olduğu genç Türk Devletinin yapısını 29 Ekim 1923 tarihinde cumhuriyetin temelleri üzerine oturturken, en kısa zaman da bunun gereği olan demokrasiye geçileceğini öngörüyordu. O da siyasi alanda demokrasinin çok partili sistemle gerçekleĢeceğinin bilincindeydi. 75 Atatürk'ün zamanımızdan yaklaĢık üç çeyrek asır evvel cumhuriyet için söyledikleri, bugün hala bazı batı ülkelerin elde etmeye çalıĢtıkları düĢüncelerdir. O söylediklerimi bilimsel bir temel üzerine oturtmamıĢ olsaydı, bu kadar zaman sonra düĢünceleri hala güncelliğini koruyabilir miydi? Atatürk sadece bilgili bir asker, uzak görüĢlü bir devlet adamı değil aynı zamanda gerçek bir düĢünürdü. Ayrıca sadece düĢünce üretmekle kalmamıĢ, bu düĢünceleri gerçekleĢtirerek, üçüncü dünya ülkelerine bağımsızlığın ve kurtuluĢun yolunu da göstermiĢtir. Bugün bağımsızlık savaĢı veren pek çok ülkede Atatürk adı hala bir bayrak gibi dalgalanıyorsa nedenini burada aramak doğru olur. 29 Ekim 1923 günü ilan edilen cumhuriyetin alt yapısını Atatürk aĢama aĢama nasıl hazırlamıĢtı? Cumhuriyet laik bir sistem üzerine kurulacaktı. Yani cumhuriyet idaresinde ne halifeye ne de onun kalıntılarına yer vardı. Cumhuriyeti adaletli bir adalet sistemi koruyacaktı. Cumhuriyetin genç kuĢakları çağ dıĢı kara kafalılar tarafından değil, aydın bağımsızlık ve hürriyetin değerini bilen aydın kafalı öğretmenler tarafından yetiĢtirilecektir. Ġmparatorluktan kalan mantık dıĢı ne varsa hepsi kaldırılacak, cumhuriyetin temelini müspet ilim oluĢturacaktır. Cumhuriyetin yalnızca kanunlar ile, devlet zoru ile ve yasaklarla korunamayacağının bilincinde olan Atatürk, onun gerçek değerini anlayabileceğini söyleyebilmiĢtir. Geçen zaman içerisindeki olaylar bu ileri görüĢlü devlet adamının ve düĢünürünün ne denli haklı olduğunu göstermiĢtir. Bilgisiz ve bilinçsiz bir halk topluluğunun ulus olma hakkına sahip olamayacağını vurgulayan Atatürk, ulusun bilinçlendiği oranda hak ve hukukuna sahip çıkacağını biliyordu. Bu nedenle eğitim ve kültüre çok önem vermiĢtir. Onun, bir bakıma kültürü, cumhuriyetin temellerinden biri olarak görmesindeki neden budur. Atatürk'e göre sadece cumhuriyete sahip olmak yeterli değildir. Ona layık olmak da gereklidir. Bunun içinde gereken yol gene eğitimden geçiyordu. 76 Hürriyet ve bağımsızlığın kıymetini, erdemli ve özverili, çağdaĢ eğitim almıĢ olan gençler, savaĢ alanlarında bu uğurda Ģehit düĢen askerlerden çok daha iyi bilebilirlerdi Bağımsızlık; hürriyet, cumhuriyet bundan böyle savaĢarak değil, bunları değeri bilinerek korunacaktı. Onun için kılıçla elde edilen zaferler, siyasi, ekonomik, kültürel zaferlerle taçlandırılmalıydı. CUMHURĠYETĠN ĠLANI Lozan'ın kabulü ve barıĢın sağlanması ile geride Türk Devleti'nin siyasal yapısını belirleyecek devlet Ģeklinin ve adının ne olacağı sorunu kaldı. T.B.M.M.'nin varlığı ile egemenliğin kayıtsız Ģartsız ulusa ait olan, insan haklarına dayanan bir devlet sistemi kurulmuĢtu. Fakat gerek halkın, gerekse Meclis içinde bulunanların büyük kısmı PadiĢah'a dinsel ve geleneksel bağlarla bağlıydılar. PadiĢah'ın iĢgal ettiği Saltanat - Hilafet makamı yüzyıllardır kökleĢmiĢ bir teokratik sistemdi. 1300 yılından beri de Osmanoğullarından baĢka hiçbir aile iktidar olmamıĢtı. Egemenlik biri dinden, diğeri gelenekten gelen iki kaynaktan çıkıyor ve PadiĢah'ta toplanıyordu. Gerçi Ġttihat Terakki bu gücü kırmıĢtı, fakat sistemin özünü, yani egemenliğin kaynağını ve kullanılıĢ biçimini değiĢtirememiĢti. Egemenliğin, tanrı hakları sisteminden, insan hakları sistemine geçiĢin bir sonucu olarak PadiĢah'tan ulusa geçiĢi, bir ilke ve ülkü olarak Amasya Genelgesi'nde ortaya konmuĢ ve 23 Nisan 1920'de T.B.M.M.'nde somutlaĢmıĢtı. TeĢkilat-ı Esasiye Kanunu da bu temel üzerine oturmuĢtu. KurtuluĢ SavaĢı ulusal bağımsızlık yanında ulus egemenliğini de açık bir biçimde ortaya koyduğu için PadiĢah daha baĢından beri milliyetçilerin amansız düĢmanı kesilmiĢti. M. Kemal PaĢa PadiĢah'ın ihanetini bildiği halde, henüz zamanı olmadığı için PadiĢah'ı hedef almadı. Genç subaylık yıllarından beri inandığı ve Erzurum'da Mazhar Müfit'e not ettirdiği "Cumhuriyet" inancını "Ulusal bir sır" olarak sakladı. KurtuluĢ SavaĢı içinde "Cumhuriyetçi" bir düĢünceyi ortaya atmak, iç parçalanmaya yol açacağı için bu yola gitmedi. Hatta Sivas Kongresi sırasında "Cumhuriyet" ilan edelim önerilerini red etmiĢti. Fakat KurtuluĢ SavaĢı'nın BaĢkomutanı, Türk Ulusu'nun kurtarıcısı M. Kemal, Türkiye'nin siyasal yapısını değiĢtirmenin ilk adımını Saltanat'ın kaldırılmasını sağlamakla attı. Saltanat'ın kaldırılıĢına en yakın arkadaĢları bile karĢı çıkmıĢlardı. 77 Meclis'te tutucu kanat direndiyse de, M. Kemal PaĢa'nın kararlı ve sert tutumu sonucu Saltanat'ın kaldırılıĢı sağlandı. Fakat onun bu sert tutumu endiĢe doğurdu. Bunun bir baĢlangıç olduğunu görenler çeĢitli yöntemlerle M. Kemal PaĢa'yı engellemeye çalıĢtılar. 2 Aralık 1922'de Meclis'e muhalif grup tarafından bir öneri verildi. "Ġntihab-ı Mebusan Kanunu"nda değiĢiklik yapılmasını isteyen önergede "Büyük Millet Meclisi'ne üye seçilmek için Türkiye'nin bugünkü sınırları içindeki yerler halkından olmak ve seçim çevresine yeni gelenlerin ise en az beĢ yıl oturmuĢ olmaları" gerektiği kanun hükmü haline getirilmek isteniyordu. M. Kemal PaĢa'yı milletvekili seçilmekten yoksun bırakmak isteyen bu önerge üzerine söz alan M. Kemal PaĢa, doğum yerinin Türkiye'nin sınırları dıĢında kaldığını ve bir yerde beĢ yıl oturmadığını belirttikten sonra, düĢmanlara karĢı savaĢtığını, vatanı kurtarmak için hiç bir yerde beĢ yıl oturamadığını hatırlatıp, ulusun sevgisini kazanmıĢ bir insan olmasına rağmen kendisini yurttaĢlık haklarından yoksun bırakmak isteyen bu kimselerin bu yetkiyi kimden aldıklarını sordu. Önerge red edildi. Mustafa Kemal'in kamuoyu yoklaması yapmak üzere 14 Ocak 1923'de Batı Anadolu'da bir geziye çıkmasını fırsat bilen muhalif grup, O'nun Ankara'dan ayrıldığının ertesi günü "Hilafet-i Ġslamiye ve Büyük Millet Meclisi" baĢlıklı bir broĢür yayınladılar. BroĢürün önceden hazırlanmıĢ olduğu ve M. Kemal'in Ankara'dan ayrılmasını fırsat bilerek dağıtıldığı anlaĢılıyordu. BroĢürün ana fikri, islam kamuoyunun son geliĢmelerden (Saltanatın KaldırılıĢı) büyük ızdırap içinde bulunduğu, Hilafet'in hükümet demek olduğu ve Hilafet'in hukuk ve görevlerini yok etmenin hiç kimsenin, hiç bir meclisin elinde olmadığı esaslarına dayanıyor, "Halife Meclisin, Meclis Halife'nindir." sözleriyle bitiriyordu. Yürütme yetkisinin Halife'ye verilmesini ve Meclis'in aldığı kararların ve kanunların Halife'yi bağlamayacağı, dolayısıyla Meclis'in çıkardığı Saltanat ve Hilafet ile ilgili yasaların meĢru olmadığı görüĢü savunuluyordu. Bu bildiri, M. Kemal'e ve O'nun gerçekleĢtirmek istediği devrime bir tepki idi. 78 Ġzmit'e gelen M. Kemal, din ve hilafet konusunda yaptığı açıklamada "Türkiye Büyük Millet Meclisi Halife'nin değildir ve olamaz, Türkiye Büyük Millet Meclisi yalnız ve yalnız Ulusundur." dedi. T.B.M.M.nin büyük programının tam bağımsızlık, kayıtsız Ģartsız ulusal egemenlik esaslarına dayandığını, teokratik devlet biçiminin ve buna bağlı bütün toplumsal düzenin ve çıkarların yıkılacağını belirtti. 16 Ocak'ta yaptığı toplantıda, Hilafet'in dinle ilgisi olmadığını, siyasi bir mevki olduğunu, idare-i maslahatçılıkla devrim yapılamayacağını belirttikten sonra "Devrimin kanunu mevcut kanunların üstündedir. Bizi öldürmedikçe, bizim kafamızdaki cereyanı boğmadıkça baĢladığımız devrim ve ilerleme bir an bile durmayacaktır" diyerek gericilere gerekli yanıtı verdi. Basınla iyi iliĢki kurmak istediği için Ġzmit'te yaptığı basın toplantısında, "Devrim" yapılacağını açıklarken, Meclis'te birliğin sağlanması için "Müdafaa-ı Hukuk Gurubu"nun gerekli olduğunu bunun dıĢındaki grupların yararlı olmadığını belirtti ve Ġttihatçılardan ülke yararı için politikaya karıĢmamalarını istedi. Bu sırada Annesi Zübeyde Hanım'ın ölüm haberi geldi. Ġzmir'de annesinin mezarı baĢında devrimci inancını "Ulusal hakimiyet uğrunda canımı vermek benim için bir vicdan ve namus borcu olsun" sözleriyle bir kez daha yineledi. Bu sırada Lozan'ın ilk görüĢmeleri kesildiği için Ġsmet PaĢa ile Ankara'ya döndü. Meclis'te gizli oturumlar çok sert geçti. Trabzon mebusu ġükrü Bey'in Topal Osman tarafından öldürülüĢü, M. Kemal'e saldırılara yol açtı. M. Kemal'i kendilerine büyük engel gören, tutucu, gerici, ittihatçılar, çıkarcı gruplar, O'na karĢı muhalefette birleĢiyorlardı. Yakın arkadaĢlarından Rauf Bey, Kazım Karabekir, Refet Bele, Ali Fuat PaĢa'lar da yavaĢ, yavaĢ yanından ayrılıp, Hilâfetçilere kuvvet veriyorlardı. Saltanatı geri getirmek isteyen gericilerin çalıĢmaları karĢısında arkadaĢlarının kendisini yalnız bıraktığını gören M. Kemal, 20 Mart 1923'te Konya'da yaptığı bir konuĢmada Türkiye'yi Ortaçağ karanlığına çekmek isteyen gericilere karĢı tutumunu açıkça Ģu sözleriyl e belirtti: "Eğer onlara karĢı benim Ģahsımda bir Ģey anlamak isterseniz, derim ki, ben Ģahsen onların düĢmanıyım. Onların olumsuz yönde atacakları bir adım, yalnız benim Ģahsi imanıma değil, yalnız benim amacıma değil, o adım benim ulusumun hayatıyla ilgili, o adım benim ulusumun hayatına karĢı bir kasıt, o adım ulusumun kalbine yöneltilmiĢ zehirli bir hançerdir. Benim ve benimle aynı fikirde olan arkadaĢlarımın yapacağı Ģey 79 mutlaka o adımları atanları tepelemektir... Sizlere bunun da üstünde bir söz söyleyeyim. Örneğin eğer bunu sağlıyacak kanunlar olmasa, bunu sağlayacak meclis olmasa, öyle olumsuz adım atanlar karĢısında herkes çekilse ve ben kendi baĢıma yalnız kalsam; yine tepeler ve yine öldürürüm." Cumhuriyet'e doğru gidiĢ bu kararlı sözlerle açıkça görülüyordu. M. Kemal PaĢa, 8 Nisan 1923'de dokuz ilkede görüĢlerini toplatarak, programını belirlerken, siyasi biçimlenmeyi de hazırladı. SavaĢ zamanının T.B.M.M.'nin görevi son bulmuĢtu. Bu sebeple Meclis kendini dağıtıp, seçime gitme kararı aldı. M. Kemal, dağılmadan önce Meclisten 15 Nisan'da, Saltanatı geri getirmeye çalıĢanları vatan haini kabul eden bir kanun değiĢikliği ile "Hıyanet-i Vataniye Kanunu"na, ileride gerekirse yine Ġstiklal Mahkemeleri kurma fırsatını veren bir ek getirdi. Yeni kurulacak Meclis'te kuvvetli bir kadro oluĢturmayı ve böylece Cumhuriyet'i ilan etmeyi düĢünen M. Kemal'in bu çalıĢmaları yakın arkadaĢlarının kendisinden uzaklaĢmasını hızlandırdı. Rauf Bey ve arkadaĢları, M. Kemal'in partiler üstü kalmasını, politikaya karıĢmamasını, önererek, O'nu pasif duruma getirmek istiyorlardı. Rauf Bey'in Ġsmet PaĢa ile aralarının açılması da bu ayrılığın baĢka bir yönü idi. Lozan'dan dönen Ġsmet PaĢa'yı karĢılamak istemeyen Rauf Bey BaĢbakanlık'tan bile istifa etti. Ġkinci Meclis, toplandıktan sonra Lozan'ı onayladı. Artık sorun Türkiye'nin rejiminin belirlenmesiydi. M. Kemal 22 Eylül 1923'de "Neue Treie Presse" adlı bir Viyana gazetesi muhabiriyle yaptığı görüĢmede, 23 Nisan 1920'de kurulan sistemin Cumhuriyet olduğunu fakat adının açıklanamadığını belirtip, yapılacak iĢin yalnızca isim koymak olduğunu söyledi. Yeni devletin baĢkentinin neresi olacağı da bir sorundu. Ankara 1920'den beri bu iĢi yapıyordu. Merkezi ve güvenli durumu ortada idi. Meclis'te uzun tartıĢmalardan sonra 13 Ekim'de Ankara baĢkent olarak oy çokluğu ile kabul edildi. Cumhuriyet'in ilanına bir adım daha yaklaĢılmıĢtı. M. Kemal'e Cumhuriyet'in ilanına fırsat veren bir hükümet buhranı oldu. BaĢbakan Fethi Okyar Bey'e karĢı Meclis'te muhalefet oluĢması üzerine M. Kemal, "Erkan-ı Harbiye Umumiye Riyaseti Vekili Fevzi PaĢa"nın dıĢında 80 kabinenin istifasına karar verdi ve 27 Ekim'de uygulandı. Mevcut sisteme göre her bakan Meclis tarafından tek tek seçiliyordu. Ġstifa eden bakanlar yeniden seçilirlerse, görev kabul etmeyeceklerdi. Bu sırada Rauf Bey, Kazım Karabekir, Ali Fuat, Refet PaĢalar Ġstanbul'da bulunuyorlar ve temasları, Halife'ye yakınlık gösterileri oluyordu. Ankara'da' ise kabine kurulamıyordu. Bu geliĢmeler üzerine "Cumhuriyet Ġlanı" ile iĢi kökünden çözmeye karar veren M. Kemal 28 Ekim gecesi Çankaya'da Ġsmet PaĢa ve bazı kimseleri toplantıya çağırdı ve "Yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz." diyerek kararını açıkladı. Misafirlerin ayrılmasından sonra Ġsmet PaĢa'yı alıkoydu ve birlikte, TeĢkilat-ı Esasiye Kanunu'nda gerekli değiĢikliği sağlayacak önergeyi hazırladılar. Ertesi gün saat 10'da Parti grubunda yapılan toplantıda, M. Kemal PaĢa Genel BaĢkan olarak Hükümet buhranının mevcut sistemden kaynaklandığını, bunun çözümünün istikrarlı bir sistemde olduğunu belirttikten sonra değiĢiklik önergesini okuttu: *Türkiye Devleti'nin Hükümet Ģekli Cumhuriyettir. *Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından idare olunur. *Türkiye Devleti, Hükümetin inkisam ettiği idare Ģubelerini Ġcra Vekilleri (Bakanlar Kurulu)vasıtasıyla idare eder. Bu önerge Parti toplantısında tartıĢıldı Büyük Millet Meclisi'nin aynı akĢam (29 Ekim 1923) saat 18:45'de yaptığı toplantıdan sonra 20.30'da "YAġASIN CUMHURĠYET" sesleri arasında Cumhuriyet ilan olundu ve yeni Türk Devleti'nin adı kondu. "TÜRKĠYE CUMHURĠYETĠ". Hemen arkasından da Türk Ulusu'nun kurtarıcısı Gazi M.Kemal oy birliği ile CumhurbaĢkanı seçildi. Kürsüye gelen CumhurbaĢkanı M. Kemal, kendisini CumhurbaĢkanı seçen Meclis'e teĢekkür ettikten sonra "Son yıllarda Ulusumuzun fiili olarak gösterdiği kabiliyet ve istidat, kendi hakkında kötü düĢüncede bulunanların ne kadar tedkikten uzak görünüĢe önem veren insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Ulusumuz kendisinde bulunan nitelikleri ve değeri, hükümetin yeni adıyla uygarlık dünyasına çok daha kolay gösterebilecektir. Türkiye Cumhuriyeti, dünyada iĢgal ettiği yere layık olduğunu eserleriyle ispat edecektir... Türkiye Cumhuriyeti mutlu, baĢarılı ve muzaffer olacaktır." sözleriyle konuĢmasını 81 tamamladı. M. Kemal CumhurbaĢkanı seçildiğinde henüz 42 yaĢındaydı. Cumhuriyetin ilk BaĢbakanı Ġsmet PaĢa oldu. 19 Mayıs 1919'da Samsun'da baĢlayan yeni ve bağımsız, bir Türk Devleti kurmak savaĢı dıĢ ve iç düĢmanlara karĢı baĢarıyla sonuçlanarak Türkiye Cumhuriyeti kuruldu. KurtuluĢ SavaĢı'nın inanç ve baĢarısı nasıl Atatürk'ün eseri idiyse, Cumhuriyet de yine O'nun eseri idi. Ġleriki yıllarda bunu Ģu sözleriyle belirtti. "Benim en büyük eserim Türkiye Cumhuriyeti'dir." Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyet'in onuncu yılında Başbakan İsmet Paşa ile (29 Ekim 1933) 82 83 ATATÜRK’ÜN CUMHURİYETLE İLGİLİ SÖZLERİ •“Türkiye devletinin şekl-i hükümeti cumhuriyettir.” • Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir. (1924) • Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemiyle devlet şekli demektir. (1933) • Cumhuriyet, yüksek ahlaki değer ve niteliklere dayanan bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. (1925) • Bugünkü hükümetimizin, devlet teşkilatımızın doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet ve hükümet teşkilatıdır ki onun adı Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında geçmişteki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millet ve millet hükümettir. (1925) • Türk Milletinin tabiatına ve geleneklerine en uygun olan yönetim, cumhuriyet yönetimidir. • Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslarıyla, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. 1936 (Atatürk'ün S.D. I, S. 372) • Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. 29 Ekim 1923 (Nutuk II, S. 814-15) • Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız. 1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71) • Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın, halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasının mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir. 1927 (Nutuk II, S. 831) 84 • Bugünkü hükümetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükümettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükümet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükümettir. Artık hükümet ve hükümet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır. 1925 (Atatürk'ün S.D. II, S. 230) • Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak görünüşe düşkün insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu özelliklerini ve liyakatini hükümetinin yeni ismiyle medeniyet dünyasına daha çok kolaylıkla göstermeğe muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye lâyık olduğunu eserleriyle ispat edecektir. • Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir. 1926 (Atatürk'ün S.D. III, S. 80) • Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye'nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir. 85 • Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır. 1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında B. H., S. 251) • Cumhuriyet düşünce serbestliği taraftarıdır. Samimî ve meşru olmak şartiyle her fikre hürmet ederiz. Her kanaat bizce muhteremdir. Yalnız muarızlarımızın insaflı olması lâzımdır. 1923 (Atatürk'ün S.D. III, S. 71) •Devlet bir iradeye, bir egemenliğe sahiptir. O'nu ifade etmek ve yerine getirmek için birtakım vasıtalara muhtaçtır. Bu vasıtaları kapsayan devlet teşkilatında Millet Meclisi ve Hükümet teşkilatı esastır. ( 1929 ) (Ayşe Afetinan, Medeni Bilgiler ve M.K.Atatürk'ün El Yazıları, 1969, TTK Yay.) •Yeni Türkiye Devletinin yapısının ruhu milli egemenliktir. Milletin kayıtsız Ģartsız egemenliğidir. ( 1923 ) (Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Cilt:I, 1945) •Benim gayem Türkiye'de, yeni Türkiye Cumhuriyeti'nde millet egemenliğini güçlendirmek ve ebedileĢtirmektir. ( 1930 ) (Hasan Rıza Soyak, Atatürk'ten Hatıralar, Cilt:II, 1973 86 KÜLTÜR VE SANAT KÖġESĠ ĠÇĠNDEKĠ YABANCI Or jinal Adı: The Brave One Yönet men: Neil Jordan Oyuncular: Jodie Foster, Terrence Howard, Nicky Katt, Naveen Andrews Senaryo: Roderick Taylor, Bruce A. Taylor, Cynthia Mort Görüntü Yönet meni: Philippe Rousselot Kurgu: Tony Lawson Müzik: Dario Marianelli Tür: Dram - Suç Süre: 119 dk. Yapım: 2007 - ABD / Avustralya Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007 BANA ġANS DĠLE Yönet men: Çağan Irmak Oyuncular: Deniz Uğur, Melisa Sözen, İsmail Hacıoğlu, Rıza Kocaoğlu, Volkan Severcan Senaryo: Çağan Irmak Görüntü Yönet meni: Cenap Cevahir Müzik: Aria Kurgu: Erhan Öz Tür: Gerilim Süre: 88 Dk. Yapım: 2001 - Türkiye Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007 87 BĠTĠRĠM ĠKĠLĠ 3 Or jinal Adı: Rush Hour 3 Yönet men: Brett Ratner Oyuncular: Chris Tucker, Jackie Chan, Hiroyuki Sanada, Yuki Kudoh, Max von Sydow Senaryo: Jeff Nathanson Görüntü Yönet meni: J. Michael Muro Müzik: Lalo Schifrin Kurgu: Mark Helfrich, Billy Weber, Don Zimmerman Tür: Aksiyon - Komedi Süre: 90 dk. Yapım: 2007 - ABD Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007 YILDIZ TOZU Or jinal Adı: Stardust Yönet men: Matthew Vaughn Oyuncular: Claire Danes, Robert De Niro , Michelle Pfeiffer, Sienna Miller Senaryo: Matthew Vaughn, Jane Goldman Görüntü Yönet meni: Ben Davis Müzik: Ilan Eshkeri Kurgu: Jon Harris Tür: Fantastik - Dram Süre: 130 dk. Yapım: 2007 - ABD/İngiltere Gösterim tarihi: 5 Ekim 2007 88 YMM’LERĠN 2007 YILINDA DĠKKATE ALACAĞI HADLER KONU DAYANAĞI HADLER -SM ve SMM‟lerin 4 Nolu 37 -Net SatıĢ:7.102.000.-YTL imzalayacağı Nolu SMM beyannameler için Tebliği -Aktif Top:3.551.000.-YTL sınır -Tam tasdik 31 ve 37 249.000.-YTL (Eski Dönemler sözleĢmesi Nolu YMM Dahil) yapılmadan ihracatta Tebliği KDV iadesi rapor yazma sınırı -Ġndirimli orana tabi 31 ve 37 465.000.-YTL mallarda tam tasdik Nolu YMM sözleĢmesi Tebliği yapılmadan rapor yazma sınırı -Yolcu beraberinde 31 ve 37 60.000.-YTL (DıĢ Ticaret satıĢta (ihraç) YMM Nolu YMM ġirketleri Hariç ) raporu ile alınabilecek Tebliği iade sınırı -KDV iadesine karĢıt 29 ve 37 -Fatura BaĢına: inceleme sınır Nolu YMM 13.000.-YTL tebliği -Bir Mükellefin Aylık AlıĢlar Toplamı: 39.000.-YTL -Stopaj Ġadesi 29 ve 37 139.000 -YTL Nolu YMM Tebliği Yatırım Ġndirim 35 ve 37 Yatırım Harcaması Tutarı Raporu Nolu YMM 250.000.-YTL‟nin Üzerinde ise Yazmada Harcama Tebliği rapor düzenlenecek Tutarı -Kurumlar Vergisi 32 ve 37 130.000.-YTL Ġstisnaları Nolu YMM Tebliği -Tek Düzene göre ek 10 Nolu -Aktif Toplamı: 7.415.800.mali tablo düzenleme Muhasebe YTL alt sınırı Sistemi Uygulama -Net SatıĢ Tutarı: 16.479.500 Tebliği YTL -7/A Seçeneğine göre 10 Nolu -Aktif Toplamı: muhasebesini tutacak Muhasebe 1.235.000-YTL olanlar Sistemi -Net SatıĢ Tutarı: Uygulama 2.472.000.-YTL Tebliği 89 90 91