tarımsal örgütlenme
Transkript
tarımsal örgütlenme
TARIMSAL ÖRGÜTLENME Bölüm 1. TARIMDA ÖRGÜTLENME Bölüm 2. KOOPERATĠFLER I. Kooperatifçilik Hakkında Genel Bilgiler A. Kooperatifin anlam ve kapsamı B.Toplu halde yaşam ve kooperasyon C- Modern kooperatifçilik düşünce ekolleri 1. Avrupa’da Kooperatifçilik Hareketleri 2. Türkiye’de Kooperatifçiliğin Doğuşu ve Gelişimi D- Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve öneminin ortaya konulmas II. Kooperatifin Tanımı ve Kooperatifçilik İlkeleri A. Kooperatifin tanımı B. Kooperatifçilik ilkeleri 1. Gönüllü ve Açık Üyelik 2. Üyeler tarafından gerçekleştirilen demokratik denetim ilkesi 3. Üyelerin ekonomik katılımı 4. Özerklik ve bağımsızlık 5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme 6. Kooperatifler arasında işbirliği 7. Topluma Karşı Sorumluluk III. Kooperatif İle Şirketler Arasındaki Farklılıklar A- Kooperatif kuruluşların ayırıcı özellikleri B- İş dünyasındaki kuruluşlar 1. Kamu Kuruluşları 2. Özel Kuruluşlar 3. Kollektif Kuruluşlar 4. Genel olarak kooperatif ve şirketler arasındaki farklar IV. Devlet ve Kooperatifler V. Türkiye’de Kooperatiflerin Hukuki Statüsü A. Türkiye’de kooperatiflerle ilgili yasalar B. Ana sözleşmeler C. Kooperatifin kuruluşu 1. Kurucular ve Ana Sözleşmenin Hazırlanması 2. İlgili bakanlıktan İzin Alınması 3. Tescil ve İlan 4. Kuruluştan Sonra Yapılacak İşlemler VI. Kooperatiflerde Yönetim ve Yönetim Organları A. Yönetim kavramı: Yönetmek B. Genel kurul (Ortaklar) C. Yönetim kurulu D. Denetim kurulu E. Kooperatifin diğer idari personeli VII. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme A.Kooperatiflerde Üst Örgütlenmenin Niteliği ve Önemi 1.Kooperatifler Birliği 2.Kooperatifler Merkez Birliği 3. Kooperatifler Ulusal Birliği VIII. Tarım Kooperatiflerinin Küçük Tarım İşletmelerini Tamamlayıcı İşlevleri IX. Kooperatiflerin Sınıflandırılması ve Kırsal Kooperatifler A. Kooperatiflerin sınıflandırılması B. Türkiye’de kooperatifler C. Tarımsal kooperatifler 1. Tarımsal Hizmet ve Tedarik Kooperatifleri 2. Tarımsal İşleme ve Pazarlama Kooperatifleri 3. Tarımsal Üretim Kooperatifleri; VII. Kooperatiflerin Başarısını Etkileyen Faktörler VIII. Yeni Nesil Kooperatifler Bölüm 3. ÜRETĠCĠ BĠRLĠKLERĠ I. Mahalli İdare Birlikleri II. Köylere Hizmet Götürme Birlikleri A. Sulama Birlikleri B. Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği C. Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri Bölüm 4. AVRUPA BĠRLĠĞĠNDE TARIMSAL ÖRGÜTLENME 2 Bölüm 1. TARIMDA ÖRGÜTLENME Tarımsal ve kırsal alanda örgütlenme, var olan sosyal yapı içerisinde aynı amaca yönelmiş bireylerin bir araya gelerek, sorumluluk ve karar alma yetilerinin geliştirilmesi ile tek başlarına yapamayacakları veya birlikte yapıldığı zaman üyelerine daha çok fayda sağlayacak olan bir yapılanmadır. Bu yapılanma farklı örgütlenme organizasyonları aracılığıyla sağlanmaktadır. Bu organizasyonlar tarıma hizmet veren kurum ve kuruluşlar aracılığıyla olabileceği gibi, politik, ekonomik ve sosyal amaçlı kuruluşlar da olabilir. Bugün, gelişmiş ülkelerin ulaştıkları sosyal ve ekonomik refahın temelinde tarım alanındaki gelişme yatmaktadır. Tarım, zenginlik üreten bir sektör olarak ülkelerin sanayileşmesinde büyük rol oynamıştır. Tarım sektörünün oynadığı bu roldeki en büyük pay ise üretici örgütlerinindir. Üretimden pazarlamaya kadar örgütlü bir yapıda hareket eden üreticiler, gerek kendileri ve gerekse ülkeleri için yararlar sağlamışlar ve güçlü üretici örgütleri sayesinde, tarım sanayi bütünleşmesini (entegrasyonunu) başarı ile kurmuşlardır. Kurdukları pazarlama yapısı ile de pazardan daha fazla pay almışlar ve ürettikleri ürünlerden daha fazla gelir elde etme imkanına kavuşmuşlardır. Günümüzde, tarımsal örgütlenmenin en yaygın olduğu ve geliştiği ülkelerin başında Avrupa Birliği (AB) ülkeleri gelmektedir. Avrupa Birliği’nde, tarım kesimine yönelik politikaların oluşturulmasında ve bu politikaların uygulanmasında tarımsal örgütlerin önemli bir yeri vardır, tarıma dayalı sanayinin yaklaşık %50’si de bu örgütler aracılığıyla yürütülmektedir. AB ülkelerindeki tarımsal örgütlenme modellerinin geçmişi, uzun bir sürece dayanmaktadır; yaşanan deneyimler neticesinde her ülke kendi koşullarına uygun bağımsız demokratik çiftçi örgütlerini oluşturmuştur. Eğitim ve yayımdan başlayarak bilinçlenme sürecini tamamlamış olan bu örgütler, kendi sorunlarına sahip çıkarak serbest piyasa ekonomisi içersinde var olan pazarlara göre üretimlerini gerçekleştirmekte ve bu süreçte hükümetler tarafından maddi olarak desteklenmektedirler. AB’de tarım üreticilerinin kurdukları örgütler, izledikleri farklı hedeflere göre üretim ve pazarlama ile ilgili olabildikleri gibi, çiftçinin üretim ve piyasa koşulları hakkında bilgilendirilmesi ve çıkarlarının korunması gibi faaliyetlerle ilgili de olabilmektedir. Çiftçi kuruluşları, rekabet hukukunu ilgilendirmediği sürece, ülkelerin ulusal düzenlemeleri ile yönlendirildiği için tüm Avrupa Birliği bünyesinde aynı özellikleri taşımamakta, hatta federatif yapıdaki üye devletlerde bir eyaletten diğerine üretici kuruluşlarının işlev 1 ve yöntemleri farklılık gösterebilmektedir. Ancak yapısal olarak farklılık gösterseler de, AB genelinde tarımsal örgütlenme oldukça iyi işleyen bir mekanizmaya sahiptir. Ülkemizde, kooperatifler, ziraat odaları, birlikler, vakıflar, dernekler gibi tarım alanında faaliyette bulunan pek çok örgüt bulunmasına rağmen, bu örgütler, üreticilerin yenilikleri izleyebilecekleri, dayanışma içinde olabilecekleri ve haklarını koruyabilecekleri güçlü bir yapıya sahip değildir. Küçük tarım işletmelerinin hakim olduğu, dağınık bir tarımsal yapıya sahip olan ülkemizde, tarımın istihdamdaki payı çok yüksek buna karşılık milli gelirdeki payı oldukça düşüktür. Üreticiler bir araya gelerek ortak çıkarlarını savunabilecekleri birlikler oluşturma konusunda çok geç kalmışlar, bunun sonucunda da üreticilerden çok aracı kesimin söz sahibi olduğu tarım sektöründe hem ürüne yüksek fiyatlar ödemek zorunda kalan tüketiciler hem de emeğinin karşılığını tam olarak alamayan üreticiler zarar görmüş ve ülkemiz tarımı yeterince gelişememiştir. AB’ye tam üyeliğe aday kabul edildiğimiz bu dönemde, Ortak Tarım Politikasına (OTP) uyum sağlayacak mekanizmaların oluşturulabilmesi ancak, Birliğe üye ülkelerinkine benzer yapıda güçlü, demokratik ve kendi sorunlarına sahip çıkan üretici örgütlerinin hayata geçirilmesiyle mümkündür. Tarımsal verimliliği arttırmak, tarım ürünlerinin kalitesini yükseltmek ve üreticilerin gelir düzeyini istikrara kavuşturarak belli bir oranda tutmak için tarım kesimine büyük miktarlarda destek aktarmak gerekmektedir. Tarımın bu kadar çok desteklenmesinin en önemli nedeni, tarımın doğa koşullarından büyük ölçüde etkilenmesi, bu durumun da elde edilecek ürün miktarı ve kalitesi üzerinde önemli etkiler, dalgalanmalar yaratabilmesidir. Bu durumun tüketici fiyatlarında ve dolayısıyla çiftçi gelirlerinde istikrarsızlık yaratmasının önüne geçebilmek ancak iyi işleyen bir örgütlenme modeli yaratılarak mümkün olabilir. Günümüzde tarımda örgütlenme konusu, tarımın ülke ekonomisindeki öneminin farkında olan gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin tümünde önemli bir çalışma alanıdır. Nitekim dünyadaki en önemli ve başarılı entegrasyon hareketlerinden biri olan Avrupa Birliği de kuruluşundan itibaren tarım sektörüne gerekli önemi vererek “Ortak Tarım Politika”sını belirli amaçlar, ilkeler ve araçlar üzerine kurmuş ve dinamik bir örgütlenme modeli oluşturmuştur. Örgütlenme çok farklı şekilde anlaşılabilecek geniş bir kavramdır. Örgütlenme ortak yaşama, birlikte hareket etme, işbirliği yapma ve kurumsallaşma olarak tanımlanabilir. Bir ülkenin sahip olduğu siyasi ve ekonomik yapı ve gelişmişlik düzeyi örgütsel yapısıyla yakından ilgilidir. Bir toplumda örgütlenmenin yaygın ve 2 güçlü olması gelişmişliğin bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Bu açıdan incelendiğinde gelişmiş batı dünyasının örgütlü bir yapıya sahip olduğunu belirtebiliriz. Örgütlenme en genel anlamda kamu örgütlenmesi ve sivil örgütlenme olarak karsımıza çıkmaktadır. Günümüz küreselleşen dünyasında, toplumsal örgütlenme içinde kamu örgütlenmesinin ağırlığının giderek azaldığı, sivil örgütlenmenin öne çıktığı ve daha etkin hale geldiği açıktır. Dünyada her alanda olduğu gibi, kırsal alanda ve tarımsal faaliyetlerde de yaygın bir örgütlü yapı söz konusudur. Tarım alanında da kamu örgütlenmesi ve sivil örgütlenme ayrımı yapılabilir. Sivil örgütlenme ana hatlarıyla mesleki örgütler ve ekonomik amaçlı örgütler şeklindedir. Sivil Örgütlenme Mesleki Örgütler Ekonomik Amaçlı Örgütler (Ziraat Odaları, Çiftçi Dernekleri, Diğer Çiftçi Organizasyonları) (Kooperatifler, Üretici Birlikler) Mesleki örgütler genellikle üreticileri mesleki olarak temsil eden, onların mesleki ve sosyo-ekonomik sorunlarını dile getiren bu konuda politikalar oluşturulmasına çalısan örgütlerdir. Mesleki örgütlerin basında “Ziraat Odaları” gelmektedir. Bunların yanında, dernek vakıf gibi örgütlenmeler de söz konusudur. Dünya çiftçileri mesleki açıdan uluslar arası düzeyde de örgütlenmiş bulunmaktadırlar. Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin de üyesi olduğu Uluslararası Tarım Üreticileri Federasyonu (IFAP) 1946 yılından beri, 80 ülkeden 600 milyon çiftçinin ortağı olduğu 115 örgütün ortak kuruluşudur. Ayrıca yine Türkiye Ziraat Odaları Birliğinin’de üye olduğu Avrupa Profesyonel Tarım Örgütleri Komitesi (COPA) 1959 den beri faaliyette olup, günümüzde 25 üye ve Türkiye’nin de arasında bulunduğu 53 üretici örgütünün ortak olduğu bir üst kuruluştur. Ekonomik örgütler ise, esas itibarıyla üretim, girdi temini, isleme, pazarlama vb faaliyetleri yerine getiren daha çok ekonomik amaçlı örgütlenmelerdir. Bu örgütlerin basında da kooperatifler gelmektedir. Dünya nüfusunun yaklaşık %10’u kooperatif üyesidir. Örneğin ABD’de çiftçilerin (üreticilerin) kredi ve üretim girdileri gereksiniminin neredeyse üçte biri kooperatifler tarafından sağlanırken, tarım ürünleri pazarlanmasında kooperatiflerin payı sütte %70 ve diğer ürünlerde ortalama %30 dolayındadır. AB’de tarım kooperatifleri 1959 yılında Tarım Kooperatifleri Genel Komitesini (COGECA-General Confederation of Agricultural Co-operatives in the European Union) olusturmus ve 1962 yılında bu örgütün 3 sekretaryası COPA ile birleserek ortak hareket etme kararı almıstır (www.copacogeca.com). AB’de 12 bin dolayında tarım kooperatifi olup, AB tarımında kooperatiflerin payı, girdi sağlamada %50, pazarlamada %60 ve dış satımda ise %50 den fazladır. 4 Bölüm 2. KOOPERATĠFLER I. Kooperatifçilik Hakkında Genel Bilgiler A. Kooperatifin anlam ve kapsamı Kooperatif sözcüğünün kökeni latincede “Cooperation”; ingilizcede “Co-operation” sözcüklerinden türemiştir. Kooperatifçilik ya da kooperasyon, geniş anlamda büyük bir kitlenin aradığı bir sonuca ulaşmak için ortaklaşa gösterilen faaliyet ve gayret ve olanakların birleştirmek, bir araya toplamak veya ahenkleştirmekt anlamına gelmektedir. Gönüllü birleşme zararlara birlikte katlanma dış destek ve yardımlara fazla bel bağlamama, prensipleri adil olarak uygulamak yukarıdaki tanımın ilkelerini oluşturur. Kooperatifler başlı başına bir amaç olmayıp daha ziyade bir araç durumunda olduklarından rasyonel (akılcı) üretim için sermayeyi teknikle birleştiren yolları arayıp buldukları gibi üretim araçlarını ve küçük sermayelerin bir araya gelmesini sağladıklarından ferdi ekonomiye olan faydaları yanında toplumsal kalkınmanın başlıca yollarından birini de oluştururlar. Özellikle tarım sektöründe kooperatifçilik daha fazla önem kazanmaktadır. Kooperatifler çok defa tarımsal reform programlarının vazgeçilmez araçları olarak kabul edilirler. Kooperatifler tarımsal üretim dalında pazarlamada, satın almada (girdi temininde), tasarrufta, kredi sağlamada, elektrifikasyonda ve diğer hizmetlerin sağlanmasında etkili olabilmektedirler. Kırsal alanda kooperatiflerle ekonomik geliĢme aĢağıdaki Ģekillerde sağlanabilir: Eğer bir bölgede bir kredi kooperatifi mevcut ise çok yüksek faizle borç veren tefeciler barınamazlar. Kooperatif etkin pazarlama ile çiftçinin gelirini yükseltebilir. Kırsal kesimde endüstrinin kurulmasına ortam hazırlar. Dağınık arazi parçaları toplulaştırılabilir. Arazi ıslah çalışmaları yapılabilir ve sulama şebekeleri geliştirilebilir. Elektrik, telefon, tarım sigortası vb. hizmetler yaygınlaştırılabilinir. Kooperatiflerle hayvan yetiştiriciliği teşvik edilir, hayvansal ürünlerin pazarlama koşullarının geliştirilmesiyle üretici güven altına alınır. Kırsal alanda kooperatiflerle sosyal geliĢme ise Ģu Ģekilde sağlanabilir: Kırsal hayatın iyi organize olmamış dağınık yaşam tarzı beraber çalışma faaliyetleri ile (kooperatifleşme ile) daha uyumlu hale getirilebilinir. Kırsal kesimin durgun ortamı dinamik bir hale dönüştürülebilinir. Birlikte çalışma, dayanışma, yardımlaşma duygularının gelişmesiyle daha açık görüşlü, daha az ferdiyetçi bireyler yaygınlaşır. Kooperatifler kitle eğitimine olumlu katkılar yaparak üreticilerin çeşitli iş metodlarına aşina olmalarına, demokratik olarak idare etme ve edilme koşullarına alışmalarına yardım eder. 5 Gerek fertler gerek onun ait olduğu toplumun, birlikte alım-satım, ödünç alıp verme, makina kiraları vb. dışa açık tutumlarla, kapalı ekonomi tipinden ayrılarak pazar için üretimde bulunurlar. Kooperatifleşme yolu ile yurttaşlar arasındaki sosyal bağlar kuvvetlenir. B.Toplu halde yaĢam ve kooperasyon İlk kooperatif karekterli arazi kiralama sisteminin M.Ö. 2067-2025 yılında Babiller’de uygulandığı, Eski Çin’de kooperatiflere benzeyen kredi kurumlarının olduğu ayrıca orta çağda, Eski Yunan ve Roma’da yine kooperatif benzeri kurumların olduğu bildirilmektedir. İskoçya’da 1761’de ev dokumacılığı yapan ailelerin kurduğu kooperatif ilk kooperatif örneklerindendir. Kooperasyonun (kooperatifçiliğin) insanlar ve toplumlar tarafından benimsenmesi ve tarihler boyu sürdürülmesinin mutlaka belirli nedenleri vardır. Bu nedenler, kooperasyonun bir çok faziletine dayandırılabilir. Kooperasyonun faziletleri aşağıdaki gibi özetlenebilir. İlk kooperasyon insanlara dayanışma ve birlikte güçlü olma durumlarını kazandırmıştır. Kooperasyon sayesinde anlaşmazlıkların giderilebilmesi sağlanabilmiş, çıkar sürtüşmeleri ve gereksiz yere rekabet ortadan kalkmıştır. Kooperasyonda adil fiyatlar ve aşırı kazançların giderilebilmesi sağlanabilmiştir. Kooperasyonda fertlerin mülk edinebilmeleri sağlandığı gibi gruplara ve toplumlara ait varlıklar kazandırılmıştır. Kooperasyon yolu ile ekonomik ve sosyal faaliyetlerde her kesimden kişilerin katkısı elde edilmiştir. Kooperasyon ile gereksiz aracılar saf dışı edilmiştir. C- Modern kooperatifçilik düĢünce ekolleri 1. Avrupa’da Kooperatifçilik Hareketleri İngiliz Robert Owen (1771-1858) ilk kooperatif terimini kullanmıştır. Owen, insanlara konut yaptırmış ve onların sağlıklarıyla ilgilenmiş, bulunduğu yere mutluluk getiren adam diye tanınmış ve kooperatifçiliğin babası olarak kabul edilmiştir. Fransız Charles Gide (1848-1932) 1902’de Fransız kooperatifler birliği başkanı olmuş, 1903’de de Uluslararası Kooperatif Alyansını (ICA-International Cooperatives Alliance) kurmuştur. Charles Gide kooperatifçiliğin 12 fazileti olduğunu söylemiştir. Daha iyi yaşamak Peşin alış-veriş Zahmetsiz tasarruf Kötü alışkanlıklarla savaşım Aracıların ortadan kaldırılması Kadınların katılımı Halkın ekonomik eğitimi 6 Mülkiyet sahibi olma Ortaklaşa mülkiyet yaratılması Adil fiyat Kârın ortadan kaldırılması Anlaşmazlıkların giderilmesi 1844’de İngiltere’nin Rochdale kasabasında ilk kooperatif hareketlerinden olan Rochdale kooperatifi kurulmuştur. Dokuma işçilerinin kurmuş olduğu bu kooperatif 150 yıl boyunca bazı hedefleri paylaşmış üyelerden oluşmaktadır. Halen faaliyetlerine devam etmekte olan bu kooperatifin hedefleri şunlardır: Ortağa tüketim maddeleri sağlamak, Ortağa konut ihtiyacını karşılamak, Ortağa çocuk eğitimini sağlamak, Ortak için gerekli tüketim, maddelerinin üretim yollarını aramak, Kooperatifin serbest piyasaya göre aynı fiyatta, fakat daha kaliteli malların satılmasını sağlamak, Kooperatifin veresiye satış kapısını kapatmak, Kooperatifin gelir-gider farkı (bir anlamda kâr) alışveriş yapan ortağa alış-veriş miktarı ile orantılı olarak dağıtılmalıdır. Kooperatif ortağının iştirak paylarını ifade eden sermayelerinin, bu sermayenin miktarı ne olursa olsun tüm ortaklara aynı hak ve imtiyazlar verilmelidir. Kooperatif ortağın dini ve siyasi görüşleri konusunda tarafsız olmalıdır. 2. Türkiye’de Kooperatifçiliğin DoğuĢu ve GeliĢimi Ziraat Bankası: 19 yy ın II. yarısında Avrupadaki kooperatifçilik hareketlerinden etkilenen Mithat Paşa Türkiye’deki ilk kredi kooperatifini “Memleket Sandıkları” adı ile kurmuştur. Mithat Paşa (1822) 1858’de Avrupa’ya gitmiş döndükten sonra 1861’de Niş’e vali olarak tayin olmuştur. Toplumcu bir insan olarak tanınan Mithat Paşa kan davalarını önleme, kimsesiz çocuklara yardım, yol, sulama, kanal yapımı konularında önemli çalışmalar yapmıştır. Daha sonra Tuna valiliğine atanan Mithat Paşa belediyeyi ıslah etmiştir. Mithat Paşa Memleket Sandığı adını verdiği ilk tarım kredi organizasyonunu 1863 yılında Niş şehrinin Pirot kasabasında kurmuştur. Memleket Sandıklarının yayılması düşüncesini uygulama amacıyla hazırlamış olduğu bir nizamnameyi hükümetçe kabul edilmiş ve Memleket Sandıkları ülkenin her tarafında kurulmuştur. 1861-63 Memleket Sandıklarının Oluşum Dönemi 1863-67 Memleket Sandıklarının yayılması ve nizamnamenin uygulanması 1883-88 Menafi Sandıkları 1888- Ziraat Bankasının Kurulması 1913’de Kâzım Nuri ve Nazmi Topçuoğlu şu andaki Tarişin temeli olan Aydın İncir Müstahsilleri Kooperatifi kurulmuştur. Daha sonra üreticiye kredi verebilmek ve kurulan bu 7 ilk tarım satış kooperatifine mali yardımda bulunabilmek amacıyla 1914’de şu anki adı Tarişbank olan Milli Aydın Bankası kurulmuştur. Kooperatifçilikle ilgili konular: 1924 → itibari Zirai Birlikler Kanunu 1926 → Türk Ticaret Kanunu’na kooperatiflerle ilgili madde eklenmiş 1929 → Zirai Kredi Kooperatif Kanunu 1935 → 2834 sayılı Tarım Satış Kooperatifleri ve Birlikleri Kanunu 2836 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Kanunu 1985 → 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu D- Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve öneminin ortaya konulması Uluslar arası Kooperatif Alyansı (ICA) 1951’den beri kooperatiflerin toplumsal ve ekonomik katkılarını ortaya koymak amacıyla birçok ülkeden bilgi toplamakta ve değerlendirmektedir. Bir ülkede kooperatiflerin yeri ve önemini belirlemenin iki yolu vardır. Bunlardan ilki Demografik (nüfusla ilgili) Katılım Oranı, diğeri ise Ekonomik Katılım Oranıdır. Demografik Katılım Oranı (DKO); ülkedeki kooperatiflerin toplam ortak sayılarının, ortalama aile sayısı olan 4 ya da 5 ile çarpılarak toplam nüfusa oranlanması şeklinde hesap edilir. Bu oranın % ifadesi ülkede kooperatifçiliğin yeri ve önemi hakkında fikir verir. Tahmin edileceği gibi bu oranın yüksek olması kooperatifçilik açısından gelişmeyi ortaya koyarken, bu oranın düşük olması ülkede kooperatifçiliğin daha az geliştiğini belirtebilmektedir. DKO %30’un üzerindeyse kooperatifçilik açısından yüksek düzeyde gelişmiş ülkeler DKO %20 - %30 arasında ise kooperatifçilik açısından gelişmiş ülkeler DKO %10 - %20 arasında ise kooperatifçiliğin orta düzeyde geliştiği ülkeler DKO %10’nun altında ise kooperatifçiliğin az geliştiği ülkeler Ekonomik Katılım Oranı (DKO) – Katma Değer Yöntemi; ülkede kooperatifler aracılığı ile elde edilen toplam katma değerin, ülkenin toplam Milli Gelirine oranlanması ile bulunur. Bu yöntemde de kooperatiflerin ülke ekonomisindeki yeri ve önemi belirlenmeye çalışılır. 8 II. Kooperatifin Tanımı ve Kooperatifçilik Ġlkeleri A. Kooperatifin tanımı Geniş anlamda ortak bir hedef için birlikte çalışmadır. Ancak kooperatifin evrensel bir tarifini yapmak güçtür. Bunun nedeni kooperatiflerin çok farklı amaçlara ve birbirinden çok ayrı ekonomik ve toplumsal sistemlere kolayca uyabilen bir organizasyon olmasıdır. Amerikan Literatüründe Kooperatif Tanımı: Üretim işlemlerinde birikimleri iyi kullanmada veya ürünlerin pazarlanmasında yada diğer hizmetlerin gerçekleştirilmesinde adil prensipler üzerine kurulmuş devlet yardımı olmaksızın oluşturulan gönüllü şahıs birliğidir. Türkiye’de 1163 Sayılı Kooperatifler Kanununa Göre Kooperatif Tanımı: Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik faaliyetlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileriyle özel idareler, belediyeler, köyler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli müteşekkillerdir. En genel anlamıyla kooperatif ise üretim, kredi, tüketim ve konut temini gibi başlıca ekonomik ihtiyaçları sağlamak amacıyla kendi arzu ve iradeleriyle bir araya gelen bu ihtiyaçları karşılamak için kendi ekonomik gayretleriyle bir iş yeri ve işletme vücuda getiren insanların birleşme ve teşebbüsü olarak tanımlanabilir. B. Kooperatifçilik ilkeleri 1. Gönüllü ve Açık Üyelik Kooperatifler üye olmanın sorumluluğunu almaya gönüllü herkese açık organizasyonlardır. Cinsiyet, sosyal, ırk, politik ve dini ayrım gözetmeksizin herkese açıktır. Önceleri serbest giriş-açıklık ilkesi olarak tanımlanan bu ilke insanların istedikleri zaman kooperatiflere üye olabilecekleri ya da istedikleri zaman üyelikten çıkabilecekleri anlamını taşır. Elbette ki üyelikten ayrılabilmek için ortağın kooperatife olan bütün yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekir. Bu ilkenin üç yönü vardır. Bunlar; Kooperatife katılmanın gönüllü olma niteliği, Bu ilkenin sürekli olarak korunması Dini ve siyasi tarafsızlık 2. Üyeler tarafından gerçekleĢtirilen demokratik denetim ilkesi Kooperatif, ortaklarının denetimi altında, onların yararına çalışan bir örgüttür. Kooperatifler demokratik bir yönetime sahiptir. Bu ilke genellikle “bir oy bir insan” deyimiyle özetlenmiştir. Demokratik yönetim ortakların eşitliğine dayalı, kendi kendini yönetme anlamına gelir. Karar almada, şirketlerin tersine yatırılan sermaye değil, kişisel katılım önemlidir. Kooperatifler, siyasa oluşturma ve karar alma süreçlerine katılan üyelerince denetlenen demokratik kuruluşlardır. Seçilmiş temsilci olarak hizmet eden erkekler ve kadınlar üyelere 9 karşı sorumludur. Birim kooperatif kuruluşlarında üyeler eşit oy hakkına sahiptir (her üyeye bir oy hakkı). Diğer düzeydeki kooperatif kuruluşlarında ise oy hakkı demokratik bir yaklaşımla düzenlenir. 3. Üyelerin ekonomik katılımı Üyeler, kooperatiflerinin sermayesine adil bir şekilde katkıda bulunur ve bunu demokratik olarak yönetirler. Bu sermayenin en azından bir kısmı genellikle kooperatifin ortak mülkiyetidir. Çoğunlukla üyeler, üyeliğin bir koşulu olarak taahhüt edildiği üzere (var ise) sermaye üzerinden kısıtlı miktarda gelir elde ederler. Üyeler gelir fazlasını, muhtemelen "en azından bir kısmı taksim olunamaz kaynaklar" oluşturma yoluyla kooperatiflerini geliştirme, kooperatifle yapmış oldukları işlemlerle orantılı olarak üyelerine kar sağlama ve üyelerce onaylanan diğer faaliyetlere destek olma gibi amaçların biri ya da tamamı için ayırırlar Bu ilke iki kapsamda incelenebilir, bunlardan ilki “sermayeye sınırlı faiz verilmesi” diğeri ise “Bölüşümün düzenlenmesi-risturn”dir. Kooperatiflerin finansmanlarıyla ilgili olarak sermayeye sınırlı oranda faiz verilmesi gerekmektedir. Bununla beraber sermaye, ortaklar için gerekli işlemlerin düzenli bir akışını sağlamak için de gereklidir. Kooperatifin sabit tesislerini yapmak ve işleri çevirebilmek için ortaklar bir miktar sermaye getirmek zorundadır. Her ortak kooperatife girerken “isme yazılı” en az bir pay senedi olmak zorundadır (aksiyon= pay senedi). Fakat bu pay senedi başka bir kişiden satın alınamaz. Kooperatif her yeni ortak için yeni bir pay senedi yaratır. Bu pay senetleri işletme kârından (gelir-gider farkı) yararlanma hakkı vermezler. Zorunlu olmamakla beraber ortakların bu sermaye paylarına sınırlı oranda faiz verilir. Risturn dağıtımında şöyle bir sıra izlenir. Öncelikle yasada ve sözleşmede belirlenmiş fonlar ayrılır. Daha sonra ortakların sermayelerine verilecek olan faizler ayrılır. Son olarak da ortada bir kaynak varsa üyelere dağıtılır. Bu dağıtılan paya risturn adı verilir. (Yedek akçe, eğitim fonu, sosyal fon vb.) Risturn dağıtımı şu şekilde yapılabilir: Dağıtılacak Kâr x 100 Ödeme oranı =--------------------------------------------------------------Ortaklarla yapılan toplam iş hacmi Üyenin kooperatifle yaptığı işlem hacmi x Ödeme oranı Üye başına ödenecek miktar =-------------------------------------------------------------------------------100 4. Özerklik ve bağımsızlık Kooperatifler özerk, kendi kendine yeten ve üyelerince yönetilen kuruluşlardır. Kooperatifler, hükümetler dahil olmak üzere diğer kuruluşlarla bir anlaşmaya girmeleri ya da dış kaynaklar 10 yoluyla sermayelerini artırmaları durumunda, bunu kooperatiflerin özerkliğini sürdürecek ve üyelerinin demokratik yönetimini koruyacak şekilde gerçekleştirirler. 5. Eğitim, öğrenim ve bilgilendirme Kooperatifçiliğin gelişmesinde sermaye ve yararlardan çok eğitim önemlidir. Kooperatifçilik eğitiminin önem verildiği ülkelerde kooperatif birçok sosyal ve ekonomik sorunların çözümüne katkılarda bulunmaktadır. Bu nedenle her kooperatif kendi ekonomik bünyesi içinde kooperatifçilik yöntem ve ilkelerini ortaklarına ve halka öğretmek ve yaymak için çaba göstermeli, bu iş için bir fon kurulmalıdır. Kooperatifler gelişim odaklı olarak, üyeleri ve seçilmiş temsilcileri, yöneticileri ve çalışanları için eğitim sağlayabilir. Kooperatifler genel kamuoyunu, özellikle de gençleri ve kamuoyunu oluşturanları işbirliğinin şekli ve yararlan konusunda bilgilendirirler. 6. Kooperatifler arasında iĢbirliği Kooperatifler, yerel, ulusal, bölgesel ve uluslararası oluşumlarla birlikte çalışarak üyelerine daha etkin bir şekilde hizmet eder ve kooperatifçilik hareketini güçlendirir. Kooperatifler genellikle tam rekabet piyasasına yakın piyasalardaki fiyatları oluşturmaktan çok piyasadaki fiyatları etkileyen ekonomik bir örgütlenme biçimidir. Çağımızda ekonomik kurumlar giderek bütünleşmekte ve piyasa koşullarını kendi lehlerine çevirmek istemektedirler. Kooperatiflerde kendi aralarında bütünleşmeye giderek rekabeti kendi lehlerine çevirmenin yollarını aramalıdır. 7. Topluma KarĢı Sorumluluk Kooperatifler, üyelerince onaylanan politikalar aracılığıyla toplumlarının sürdürülebilir kalkınması için çalışırlar. 11 III. Kooperatif Ġle ġirketler Arasındaki Farklılıklar A- Kooperatif kuruluĢların ayırıcı özellikleri Kooperatifin kendi ortaklarını piyasa ekonomisinin yaratmış olduğu olumsuzluklardan koruma ve bu amacını gerçekleştirmek için herşeyden önce kooperatifin bir girişim olması gerekir. İşte kooperatifi diğer halk örgütlerinden ayıran ilk nitelik bu noktada belirlenir. Kooperatif girişim, ortaklara mülkiyet ilkesine dayanan kendine has bir girişimdir. Örneğin ortaklara mülkiyet ilkesine göre beş farklı ekmek fabrikası kurulduğunu düşünelim. Bunlar; İş ortaklığı (şirket) Yardım veya hayır derneği (hizmet işletmesi) Belediye tarafından kurulmuş ekmek fabrikası (gelir işletmesi) Bizzat tüketiciler tarafından ihtiyaçlar için kurulmuş bir fabrika (tüketim kooperatifi) Fırın işçileri tarafından kurulmuş bir fabrika olsun (üretim kooperatifi) Dış görünüş ve teknik denetim bakımından bütün işletmeler aynı özellikleri taşır. Ancak bu işletmeler hakkında bazı soruların yanıtları arandıkça aralarındaki farklar ortaya çıkar. Örneğin; bu işletmeyi kuranların amaçları aynımıdır? Bu işletmeler kimler tarafından yönetilir, sahipleri kimlerdir? Bunlar kimlerin menfaatlerine çalışmaktadır? Birinci tip fırın bir şirkettir. Bu ekmek fabrikasının amacı ortakların sermayelerini değerlendirmek ve onlara kâr sağlamaktır. Yani bu girişimin tek amacı kârdır. Sermaye ekmek fabrikasından kâr elde edemediğini anladığı anda yeni kârlı alanlar arayacaktır. İkinci ekmek fabrikası onu kuranların kişisel ihtiyaçları göz önüne alınmadan yönetilir. Böyle bir ekmek fabrikası sermayeye kâr arayan bir işletme değil, bir hizmet işletmesidir. Belediye tarafından kurulan üçüncü ekmek işletmesine gelince bu işletme yörenin bir takım ihtiyaçlarını karşılamak yanında gelir sağlamak içinde kurulmuş olabilir. Eğer sadece belediyeye hizmet etmek amacıyla kurulmuşsa bir hizmet işletmesi gelir sağlamak amacıyla kurulmuşsa gelir işletmesi sayılır. Gerek tüketicilerin gerekse fırın işçilerinin kurmuş olduğu son iki tip ekmek fabrikasının mülkiyeti onlara, kuranlara ait olduğu gibi onların yönetenler ve onların hizmetlerinden yararlananlar aynı kişilerdir. İşte böyle kuruluşlara “kooperatif” hizmet veya mal üretmek için kurdukları işyerlerine de “kooperatif girişim” denir. Burada açıklanan kooperatif tiplerinden dördüncü tip ekmek fabrikası “tüketim kooperatifi”, beşinci tip ekmek fabrikası ise “işçi üretim kooperatifidir”. B- ĠĢ dünyasındaki kuruluĢlar 1. Kamu KuruluĢları Devlet savunmasında ve yurt kalkınmasında ihtiyaçların giderilmesinde kurulmak üzere temel malların devlet üretebilir. Bu tip teşebbüslerin bir kısmının sermayesi devlete ait olabileceği gibi bir kısmının ise devlet, özel ve tüzel kişilere ait olabilir. KİT, KİK, T.C. Ziraat Bankası, İş Bankası 12 2. Özel KuruluĢlar Her şeyden önce kazanç gayesi hakimdir. Bu bakımdan özel teşebbüslerin amaçları aynıdır. İşleyişleri farklıdır. Genel olarak özel kuruluşlar, bireysel ve şirket halindeki teşebbüsler olmak üzere 2 kısımda incelenir. 2 veya daha çok kimsenin emek veya mallarını ortak bir amaca erişmek için birleştirdiği organizasyonlara şirket denilmektedir. Şahıs şirketleri (kollektif şirketler, komandit şirketler) ve sermaye şirketleri (anonim şirketler, limited şirketler) olmak üzere farklı şekilleri mevcuttur. 3. Kollektif KuruluĢlar Ekonominin işleyişinde düzenleyici bir rol üstlenen kooperatifler aşırı kazanç ve spekülasyonlara karşıdırlar. Tam rekabet piyasasında bir regülatör görevi üstlenmişlerdir. Bu yönüyle kooperatifler antikapitalist değil, iş hayatında düzenleyici bir görev yapan kuruluşlardır. 4. Genel olarak kooperatif ve Ģirketler arasındaki farklar Sermaye şirketleri mümkün olduğunca fazla kâr elde etmeye çalışırlar. Bunun içinde işçilere ve ham madde üreticilerine az ödemeye, tüketicilere ise fazla ödetmeye uğraş gösterirler. Kooperatiflerde ise amaç bunun tersi doğrultusundadır. Çünkü kooperatiflerde mülkiyet ve işletme görevi ortaklar (müşteri yada üretici) tarafından yüklenilmiştir. Sermaye şirketleri kâr amaçlıyken, kooperatif kuruluşlar kâr amaçlı değildir. Sermaye şirketlerinde elde edilen kârlar sermaye sahiplerine temettü olarak sermaye katılım miktarına göre verilir. Kooperatiflerde ise elde edilen kârlar ortakların kooperatifle yapmış oldukları işlem esasına göre dağıtılır. Şirket ortakları diğer ortakların kimler olduklarını bilmeyebilirler. Çünkü şirkette hisse senetleri borsalarda alınıp satılır. Oysa kooperatiflerde ortaklık senetleri ancak kooperatife veya kooperatifin rızası ile başkasına devredilir. Sermaye şirketlerinde bir şahıs hisse senetlerinin % 50 sinden fazlasına sahip olunca şirkete hakim duruma geçebilir. Oysa kooperatiflerde bir şahsın ortak olabileceği max ortaklık sınırı kanunla belirlenmiştir. Bu durumda bir veya birkaç şahıs kooperatif üzerinde hakimiyet kuramazlar. Sermaye şirketlerinde ortaklar sahip oldukları hisse senetleri miktarlarına göre oy verirler. Kooperatiflerde ise ortaklık payı ne olursa olsun genel kurulda her kişinin bir oy hakkı vardır. Sermaye şirketlerinde sosyal amaç çok sınırlı olduğu halde, kooperatiflerde sosyal amaç kuruluşun temel felsefelerinden birisidir. Kooperatifler serbest ticaretin aleyhinde değil, onları düzenleyen mekanizmalar olarak işlev gösterirler. 13 IV. DEVLET VE KOOPERATĠFLER Milyonlarca ortağı bulunan ve birçok ülkelerde tarımsal üretimin nerdeyse tamamına sahip olan kooperatiflerin devlet politikası ve yasaların kapsamı içerisine gireceği de beklenen bir sonuçtur. Devlet ilk planda, kooperatif hareketine yön verecek yasaları hazırlama sorumluluğu nedeniyle kooperatif hareketine ilgi duyar. Kooperatif hareketinin ekonomik yönü de devleti kooperatiflerle ilgilenmeye zorlar. Kooperatifler esas itibariyle bir ekonomik örgüttür. Kooperatif hareketin ekonomik fonksiyonu ve kooperatifin devletin ekonomi politikasını etkileme olasılığından gibi nedenlerden dolayı da devlet ekonomik açodan kooperatiflerle ilgilenir. Devletle kooperatifler arasındaki ilişkiler kooperatif teorisyenlerini her zaman uğraştırmış çok karmaşık bir konudur. En sık kullanılan sistematik ayrım ünlü bir kooperatifçi olan Gine’nin oluşturduğu sınıflandırmadır. Gine, devletle kooperatifler arasındaki ilişkileri şu biçimde sınıflandırmıştır. a. Serbest sistem; Bu sistemde devletle kooperatifler arasında hiçbir bağlılık yoktur. Devletten hiçbir yardım istenmez. Bu sistemde kooperatifler devlet içinde bir devlet gibidir. Devlet kooperatifçilik hareketini tamamen serbest bırakmıştır. (İngiltere ve Danimarka) Bu sistem bugün İngiltere’de ve birçok batı ülkelerinde görülmektedir. Öyle ki özellikle İngiltere’de kooperatifler devlet içinde devlettir. Yani kooperatifler devlet kurumlarının yanı başında kuvvetli bir biçimde yerleşmiş ve başlı başına bir güç haline gelmişlerdir. İngiltere’de kooperatiflerin böylesine güçlü olmasının nedeni Rocdale kooperatifçiliğinin temelini oluşturan birlik, bireyin özgürlüğüyle bir arada bulunan beraberliktir. Bu beraberlik ise karşılıklı bağlılık fikrinin güçlenmesine neden olmuştur. Böylece Rochdale kooperatifçiliği kuruluşundan başlayarak devletten hiçbir yardım istememiştir. Danimarka’da da benzer şekilde olup kooperatifler, ekonominin esasını oluşturmasına rağmen devlet kooperatifçilik hareketini tamamen serbest bırakmıştır. b. KarĢılıklı yardım sistemi; Bu sistemde devlet kooperatiflere kuruluş ve işleyişlerinde çeşitli yönlerden (eğitim, araştırma, devlet mal ve hizmetlerinden yararlandırma, ucuz kredi, vergi kolaylığı, hibe, v.b) yardımcı olur. Hatta kooperatif belli bir düzeye gelince devlet yavaş yavaş yardımı azaltır. Ancak bu yardımlarına karşılık devlet kooperatiflerin yönetimine karışmaz. (Fransa,İtalya) Karşılıklı yardım sistemi Fransa’da doğmuş olup daha sonra başka ülkelere de yayılmıştır. Kooperatifçilik Fransa’ya ilk girdiğinde bir taraftan sosyalisler, öte yandan kapitalislerle çatışmıştır. Sosyalisler, bu yeni hareketi kendilerine mal etmeye çalışırken, kapitalistler tavsiye etmeye çalışmışlardır. Kooperatifleri bir yandan sosyalislerin ellinden kurtarmak için, diğer yandan kapitalistlerin rekabetine karşı koymak için Fransa’da devlet Rochdale temel fikirlerine bağlı kalarak kooperatiflere yardımı ilke olarak kabul etmişlerdir. Bu amaçla Fransa’da devlet, kooperatiflere öncülük yapmış, onların gereksinim duydukları maddi olanakları sağlamış ve eğitici görevini yerine getirmiştir; fakat bu yardımlarına karşılık kooperatiflerin yönetiminde etki ve oy sahibi olmak yoluna girmemiştir. 14 Devletin yardımları, ortaklara kooperatifçiliği ve kooperatif ortağı olarak sorumluluk yüklenmesi gerektiğini öğretmiştir. Böylece ortaklar, her şeyi devletten beklemeyerek, kendi kendilerine de güvenmeyi öğretmiştir. c. Vesayet sistemi; Devlet sadece kooperatiflere ait yasaları çıkartmakla kalmaz, ayrıca kooperatiflerin yönetiminde de sorumluluk alır, onları kontrolü altında tutar ve gerektikçe müdahalelerde bulunur. Bugün birçok az gelişmiş ülkede görülen sistem budur. Türkiye’deki kooperatifçilik hareketinde özellikle Tarım Kredi ve Tarım Satış gibi önemli bir kısmında da 1995 yılına kadar esas itibariyle vesayet sistemi uygulamıştır. Vesayet sisteminin çok çeşitli sakıncaları vardır. Özel hukukta yasa vesayetin sonlanacağı tarihi saptamıştır. Fakat siyasal ve toplumsal haklar söz konusu olduğunda devlet tarafından bu tarih tespit edilmeme durumu ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla kooperatiflerde devlet vesayetinin sona erdirilmesi çok güç olmaktadır. Vesayet sisteminde kooperatifçiliğin “ortağın demokratik yönetimi” ile “özerklik ve bağımsızlık” ilkeleri tamamen ihlal edilmiş olmaktadır. d. Devletçilik Sistemi; Bu sistem, Çin Halk Cumhuriyeti ve eski Sovyetler Birliğindeki kooperatiflerin ve özellikle de Komün ve kolhozların halidir. Bu sistemde kooperatifler demokratik kuruluşlar olmaktan çıkmış; devletin organları haline girmiştir. Diğer bir değimle kooperatifler devletleşmiştir. Hatta denilebilir ki bu sistemde devlet ve kooperatifler özdeş haline gelmiştir. Bu sistemde artık batı anlamında demokratik kooperatiflerden söz etmek olanaksızdır. V. Türkiye’de Kooperatiflerin Hukuki Statüsü A. Türkiye’de kooperatiflerle ilgili yasalar Türkiye’de kooperatiflerle ilgili genel olarak yasalar şunlardır. 2834 sayılı “tarım satış kooperatifleri ve birlikleri kanunu” 1581 sayılı “tarım kredi kooperatifleri ve birlikleri kanunu” 1196 sayılı “tütün tarım satış kooperatifleri ve birlikleri kanunu” 1163 sayılı “kooperatifler kanunu” B. Ana sözleĢmeler Bir kooperatifin kuruluş ve işleyişi için yasal bir esasa dayandırılması gerekmektedir. Çünkü kooperatifin kuruluşu ve işleyişi yasal gücünü ilgili kanundan alır. Kooperatifle ilgili diğer esaslar ise ana sözleşmede belirtilir. 1163 sayılı kooperatifler yasası ana sözleşmede bulunması gereken hükümleri zorunlu hükümler ve isteğe bağlı hükümler olmak üzere gruplandırmıştır. 15 Zorunlu hükümler: - Kooperatif adı ve merkezi - Kooperatifin amacı ve çalışma konuları - Ortaklık sıfatını kaybettiren veya kazandıran durum ve şartlar - Ortaklık pay tutarı ve kooperatif sermayesinin ödenme şekli - Ortakların ayni sermaye (malla ilgili) koyup koymadıkları - Ortakların sorumluluk durumu ve derecesi İsteğe bağlı hükümler: - Genel kurulun toplanması, kararların alınması, oyların kullanılması ile ilgili açıklayıcı hükümler, - Kooperatifin birliklerle olan ilişkilerini açıklayan hükümler, - Kooperatifin diğer kooperatiflerle birleşme koşullarını açıklayan hükümler C. Kooperatifin kuruluĢu Kooperatif kuruluşu şirketlere göre daha basit ve kolaydır. Kooperatif kurmak isteyen bireyler kendi sorunlarını bilmekte ve bu sorunlara ancak kooperatif yoluyla çözüm bulabileceklerine inanmaktadırlar. Kooperatif kurmak için girişimde bulunacak kişiler aşağıdaki sorulara açık ve net yanıt aramalıdırlar: Kooperatif hangi sorunları çözmek için kurulacaktır? Kurulacak kooperatif türü hangi grup insanların sorunlarına yönelik olacaktır? Kurulacak kooperatifin çalışma alanı ne olacaktır? Yeteri kadar kurucu üye var mıdır? (7 kişi) Kurucu üyelerin kooperatifçilik hakkında bilgi durumları nedir? Kooperatifin ortaklarına sağlayabileceği faydalar nelerdir? Bu yönde bir incelemenin yapılmasından sonra kooperatif kurmanın yararlı olacağına inanılıyorsa kooperatif kurulması işlemlerine geçilir. 1163 sayılı kanunun 1. maddesinde tanımı yapılan kooperatiflerin en az 7 ortaklı bir ana sözleşme ile ilgili bakanlığın iznine ihtiyacı vardır. Ancak bu şekilde kooperatifin tescil ve ilanı yapılabilir. Bir kooperatifin kurulabilmesi için gerekli olan aşamalar şunlardır: 1. Kurucular ve Ana SözleĢmenin Hazırlanması Ana sözleşmenin kooperatif kurucuları tarafından (7 kişi) imzalanması ve bu imzaların noter tarafından onaylanması gerekir. On kopya ana sözleşme 7 ortak tarafından ayrı ayrı imzalanır. 3 tanesi notere onaylatılır. Onaylanmış olan bu 3 ana sözleşmenin 1 tanesi noterde kalır. Diğer 2 tanesi ilgili bakanlık dilekçesine eklenmek üzere saklanır. 16 2. Ġlgili bakanlıktan Ġzin Alınması İlgili bakanlıktan izin alınması için aşağıda örneği görülen bir dilekçe hazırlanır. Bu dilekçeye ek olarak 2’si noterden onaylı olmak üzere toplam 9 adet ana sözleşme eklenir. Bu dilekçeye eklenmesi gereken diğer bir belge ise kuruluş sermayesiyle ilgili olan bir makbuzdur. Bu makbuz kuruluş sermayesinin ¼ ünün ulusal bankalardan birine (T.C. Ziraat Bankası) yatırıldığını gösteren bir makbuzdur. 3. Tescil ve Ġlan İlgili bakanlığın izninden sonra, kooperatif bulunduğu yerin ticaret siciline kaydedilmelidir. Bu kayıt ile T.C. ticaret sicili gazetesinde kooperatifin kuruluş ilanı kamuoyuna duyurulur. Ancak bu işlemlerden sonra kooperatif tüzel bir kişilik kazanır. 4. KuruluĢtan Sonra Yapılacak ĠĢlemler Tescil edilerek resmen kurulmuş olan kooperatifin ilk yapacağı iş bakanlık adına bankada bloke edilmiş olan sermayenin serbest bırakılması işlemidir. Kooperatif ana sözleşmesinde aksine bir hüküm yoksa kurucu ortakların görevi bitmiş sayılır. Bu durumda kurulan kooperatifi yönetmek için gerekli kurulların seçimleri yapılmalıdır. Bu amaçla ilk genel kurul toplantıya çağrılır. Kooperatifin ilk kuruluş sürecinde yapılan masraflar kurucu ortaklar tarafından karşılanmıştır. Belgelendirilen bu masraflar ilk genel kurula sunulur. Genel kurul bu masrafların kurucu ortaklara geri ödenmesi hususunda yeni seçilecek olan yönetim kuruluna yetki vermelidir. 17 VI. Kooperatiflerde Yönetim ve Yönetim Organları A. Yönetim kavramı: Yönetmek Geniş anlamda belli konularda karar vermek ve işletmedeki işleri yönetmektir. Burada karar vermek değişik alternatifler arasından bir seçimi gerektirir. Sonuç olarak yönetim işletme bünyesinde amaç, araç ilişkilerini düzenleyen ve yürüten çabalar bütünü şeklinde tanımlanabilir. Kooperatif grubun etkin ve etkili bir işbirliğini örgütlemesi herşeyden önce dağınık bireysel faaliyet ve çabaları uyumlaştırması ve bulunmaktadır. Kooperatiflerin yönetimi birbirinden ayrı üç grubun birleşimiyle sürdürülmektedir. Bu gruplar genel kurul (ortaklar), yönetim kurulu ve denetim kurulları ile idari kadrolardır. B. Genel kurul (Ortaklar) Kuşkusuz insan faktörü kooperatif girişimin hem ekonomik, hem de sosyal başarısının temelidir. Ortak sayısı, sermayesi, tesisleri ve benzeri birçok özellikleri birbirine çok benzeyen iki örgütten birisinin başarılı diğerinin ise başarısız olduğu görülebilir. Başarıyı etkileyen temel faktör insandır. Ortakların başlıca görevleri: İlgili kanunlar, ana sözleşme ve yönetmelik hükümlerine uymak. Kooperatifin bütün hizmetlerine yardımcı olmak. Yüklendiği paylar ve kooperatife olan borçlarını zamanında ödemek. Kooperatifi siyasi görüş ve amaçlarına alet etmemek. Genel kurul kooperatif organları olarak nitelendirilen 3 kuruldan (genel kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu) tüm ortakları temsil eden, ortakların biraraya toplanmaları ile oluşan kooperatifin en yetkili kuruludur. Genel kurul ortaklardan oluştuğuna göre ortakların yetkili olduğu anlamına gelmektedir. Genel kurulun yetkileri: Ana sözleşmeyi değiştirmek. Yönetim kurulu üyelerini, denetçileri ve gerektiğinde tasviye kurulu üyelerini seçmek. Risturn dağıtımı hakkında karar almak. İmalat ve inşaat işleri hakkında karar almak. C. Yönetim kurulu Yönetim kurulu kooperatif işletmesi bakımından gerçek iş sahibi durumundadır. Genel kuruldan almış olduğu yetkiyle kooperatifin amacına uygun, her türlü işleri yapmaya yetkili bir yürütme organıdır. Yönetim kurulunun bazı görevleri: 18 Kooperatif işlerini ortaklar menfaatine uygun bir şekilde yürütmek, Aylık masrafları incelemek, kasa ve mevcutları tespit etmek. Gerekli defterleri tutmak Genel kurulu toplantıya çağırmak Genel kurul tarafından verilen kararları yerine getirmek. Yönetim kurulu üyelik şartları T.C. vatandaşı olmak. Aynı tür diğer bir kooperatifin yönetim kurulu üyesi olmamak. Türk ceza kanunundaki zimmet, görevi suistimal, hırsızlık, dolandırıcılık, yüz kızartıcı suçlardan mahkum olmamak. Birbirleriyle ve denetleme kurulu üyeleriyle 3. dereceden bile akraba olmamak. Aralarında herhangi bir iş ortaklığı bulunmamak. 18 yaşından büyük olmak. En az ilkokul mezunu olmak. D. Denetim kurulu Kooperatif ortaklığındaki topluluk adına ve yönetim kurulundan bağımsız olarak kooperatifin muhasebesini ve hesaplarını sürekli denetleme yetkisiyle donatılmış bir organdır. Denetleme kurulu görevini genel kurul adına yapar. Kooperatif ortaklarının büyük çoğunluğunun yönetimde fiilen görev almadıkları düşünülürse denetçilerin önemi daha iyi anlaşılmış olur. Kooperatiflerin başarısı birçok faktörle ilgilidir. Fakat bu faktörlerden en önemlisi yönetim ve denetim mekanizmalarının iyi işleyebilmesidir. Denetim kurulunun görev ve yükümlülükleri; Denetim kurulunun görev ve yükümlülükleri üç çeşittir. Bunlar inceleme, rapor hazırlama ve sır saklamadır. Denetçilerin inceleme görevlerini kendiliklerinden veya ortakların ikazlarıyla yerine getirirler. Yönetim kurulu gerekli defterleri denetçilere vermek zorundadır. Denetçiler hazırladıkları raporları yönetim kuruluna gerektiği hallerde de genel kurula sunarlar. Denetçiler öğrendikleri bilgileri kooperatif ortaklarının zarar görebileceklerini düşünerek başkalarına açıklamamak zorundadır. E. Kooperatifin diğer idari personeli Müdür ve idari personel mekanizması her kooperatifte olmayabilir. Özellikle küçük kooperatiflerde idari personel istihdamına rastlanılmaz. Bu hallerde müdürlük görevi yönetim kurulu başkanı veya yönetim kurulu üyesi tarafından yürütüldüğü gibi, bazen kooperatifin bir başka ortağı tarafından yürütülebilmektedir. Herhangi bir ortağın müdürlük görevini yerine getirmesi her zaman sağlıklı bir yöntem değildir. Müdürlük şartları: 19 Kooperatifçilik bilgilerine sahip olmak ve işinin ehli olmak Siyasi bir partinin faal bir üyesi olmamak Memuriyete engel bir hali bulunmamak Müdürün görevleri: Yönetim kurulu kararlarını yıllık çalışma programlarını göz önüne alarak uygulamak Kooperatif işlerini yürütmek işlerin uyum ve düzenini sağlamak Yönetim kurulu toplantılarında oy kullanmamak şartıyla hazır bulunmak VII. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme 1. Kooperatiflerde Üst Örgütlenmenin Niteliği ve Önemi Kooperatiflerde üst örgütlenme bir ülke kooperatifinin birim kooperatiften ulusal birliğe kadar, aşağıdan yukarıya doğru, piramit biçiminde dikey olarak örgütlenmesini ifade eder. Bireylerin tek başlarına yapamayacakları veya birlikte yapmalarında yarar bulunan işleri en iyi bir biçimde ve maliyet fiyatında üzere dayanışma suretiyle ekonomik güçlerini bir araya getirerek örgütlenmelerinden birim kooperatifler; aynı amaçla birim kooperatiflerinin bir araya gelerek örgütlenmelerinden ise birim üstü kooperatifler oluşmaktadır. Kooperatiflerde üst örgütlenmeye, kooperatif literatüründe “kooperatiflerle merkezi örgütlenme” ya da kooperatiflerde fedaratif örgütlenme” de denilmektedir. Bazı kooperatifçiler birim kooperatiflerine birinci derece kooperatif, kooperatif birliklerine ikinci derece kooperatif, kooperatif merkez birlikleri ve ulusal birliklere üçüncü derece kooperatif adını vermektedirler. Kooperatiflerde üst örgütlenmede, birim kooperatifler, işletme bütünlüğünü korumakta ve faaliyetlerini, bazı sınıflandırmalarla serbestçe yürütmektedirler. Birimin üstünde meydana gelen kooperatif birlikleri, onu kuran ve finanse eden birim kooperatifler tarafından yönetilmektedir. Aynı biçimde birlikler kooperatifler, merkez birlikler ise birlikler tarafından oluşturulmakta ve yönetilmektedirler. Kısacası, bütün kooperatifin üst örgütünün yönetimi de esas olarak kooperatif hareketinin temelini oluşturan fertlere dayanmaktadır. Kooperatiflerde üst örgütlenme, bir bakıma kooperatiflerde ekonomik merkezileşmeyi sağlamaktadır. Ekonomik merkeziyetleşme ilkesinden şirketler kolaylıkla yararlanabildikleri halde birim kooperatifleri yararlanamamaktadırlar. Çünkü bir birim kooperatif, kooperatifin sosyal temeline zarar vermeden ekonomik merkeziyetleşmeyi sağlayamamaktadır. Bir birim kooperatifinin sosyal temeli fertlerdir. Bu şekilde kooperatiflerde üst örgütlenme yardımıyla kooperatiflerin sosyal temelini bozmadan ekonomik amacına yanıt verme suretiyle merkeziyetleşme sorununu çözebilmektedir. 20 ġekil. Kooperatiflerde Üst Örgütlenme Piramidi a. Kooperatifler Birliği Aynı sektörde faaliyet gösteren birim kooperatifler, kendi aralarında ve kendilerinin üstünde ve bizzat kooperatiflerin gereksimlerini karşılamak için, kooperatif şeklinde birleşerek kooperatifler birliğini oluşturmaktadır. Söz gelişi, bir bölgede şeker pancarı tarım satış kooperatifleri aralarında birleşerek bir pamuk tarım satış kooperatifleri birliği oluşturmaktadır. Türkiye’de bu şekilde kurulmuş birçok tarım satış kooperatifleri birliği bulunmaktadır. Ör. Pamuk Tarım Satış Kooperatifleri Birliği b. Kooperatifler Merkez Birliği Aynı konuda çeşitli kooperatif birliklerinin birleşmesiyle oluşan bir üst örgütlenmedir. Türkiye’de çeşitli Tarım Kredi Kooperatif Birliklerinin Birleşimi ile Türk-Koop’u kurmuşlardır. (Köy-Koop,Kent-Koop) Bir Kooperatifler Merkez Birliğinin amacı, mali, idari ve teknik bütünleşmeden doğan yararları üyeleri olan kooperatif birliklerine ve varsa kooperatiflere sağlamaktır. c. Kooperatifler Ulusal Birliği Tarım veya tarım dışı kooperatifçilikle ilgili öyle hizmetler veya amaçlar vardır ki, bunları kooperatif merkez birlikleri tam anlamıyla sağlayamayabilir. Bu durumda tarım ve tarım dışı kooperatifleri bütün olarak ilgilendiren durumlarda, tarım ve tarım dışı merkez birlikleri bir araya gelerek ulusal birliği oluştururlar. 21 VIII. Tarım Kooperatiflerinin Küçük Tarım ĠĢletmelerini Tamamlayıcı ĠĢlevleri Küçük tarım işletmesi: Bir üreticini kendi aile fertleriyle, dışarıdan hiç işçi almadan veya çok az alarak kendi emeği ile işlediği işletmedir. Bu işletme tipi ülkemizde büyük çoğunluğunu oluşturur. Tarım kooperatiflerinin asıl önemi küçük tarım (aile) işletmeleri diğer bir değimle küçük çiftçiler yönündendir. Hiç bir zaman ne tarım satış kooperatifleri, ne tarım kredi kooperatifleri ne de diğer tarım kooperatifleri, zengin ve büyük işletmeler için kurulmazlar. Asıl amaç, küçük tarım işletmelerinin, kooperatifler yardımıyla kendi haklarını savunmalarıdır. Bu sayede tarım kooperatifleri, küçük köylü işletmelerinin pozisyonlarını sağlamlaştırmakta ve hatta yeni küçük tarım işletmelerinin doğmasını da sağlamaktadır. Çoğu zaman, bir ülkede tarımsal kooperatifçiliğin geliştirilmesi ve özendirilmesi, dolaylı olarak küçük tarım kooperatiflerinin güçlenmesi anlamına gelmektedir. Küçük tarım işletmeleri tarımsal kooperatifçilik için önemlidir. O halde, küçük tarım işletmelerinin üstünlükleri ve sakıncalarının nitelikleri bilinmelidir. Küçük Tarım İşletmelerinin Üstünlükleri 1) Üretime katılan şahıslar (işçi ve işveren) arasında olabilecek bütün anlaşmazlıklar, zıtlıklar, küçük tarım işletmelerinde ortadan kalkar: Bu tip işletmelerde çiftçi aynı zamanda müteşebbis, işçi, kapitalist ve yöneticidir. Kısacası bu işletmelerde işçi ve işveren aynı kişidir. Küçük tarım işletmeler sayesinde kapitalist spekülasyonlar (işçi ve iş veren arasındaki zıtlıklar) önlenmiş olunur. 2) Küçük tarım işletmelerinde işin randımanı fazladır: Bir çiftçinin kendi işletmesinde bir saat çalışmakta elde edeceği randıman, bir ortakçının ya da bir gündelikçinin başkasının toprağında bir saat çalışmakla vereceği randımandan fazladır. 3) Küçük tarım işletmeleri işgücüne dayanan melyorasyon daha fazla yapılır: Bir küçük tarım işletmesi sahibi, yaptığı işten kendisinin ve çocuklarının da yararlanacağını düşünmesi, melyorasyon yapma isteğini arttırmaktadır. Öyle ki, bu sayede birçok Kayılıklar ve kumluklar, küçük tarım işletmeleri sayesinde zengin topraklar haline dönüştürülmüştür. 4) Küçük işletme sahipleri tasarruf etme zihniyeti hakimdir: Bu tip işletmelerde gelecek kaygısı yüksek olmasından dolayı tasarruf etme anlayışı yoğun olarak görülmektedir. Bu tasarruflar bir çok ülkede ulusal tasarrufların temelini oluşturmaktadır. 5) Dekar başına verim küçük köylü işletmelerinde, büyük işletmelere oranla daha yüksektir: Bu ip işletmelerde toprak daha entansif olarak işlenmektedir. Küçük Tarım İşletmelerinin Sakıncaları 1) Tarım tekniğinin noksanlığı: Küçük tarım işletmeleri modern teknikleri ve modern tarım yöntemlerini uygulamada biraz yavaş hareket ederler. Bu çiftçiler sadece kendi el emeklerinin değerini bilirler ve bunu bol bol kullanırlar. Bu nedenle Kimyevi gübre, kesif hayvan yemi, zirai mücadele ilacı, sertifikalı tohum v.s. almak için pazarla temas etmekten çekinirler ve bu üretim araçlarını mümkün olduğunca az kullanırlar. Küçük tarım işletmelerinin bilgi noksanlığı bu tür araçların kullanımına yönelik benimseme de güçlük çekmektedirler. 22 2) Sermaye ve direktife bağlı melyorasyon yapılması güçlüğü: Büyük ıslah işleri, rasyonel plantasyonlar, büyük sulama projeleri gibi geniş sermaye ve yöneticiliğe bağlı melyorasyon işlerini küçük tarım işletmeleri gerçekleştiremez. 3) Kapalı ekonomi: Bu tip işletmeler çoğunlukla kendi tüketimlerini tatmin etme hedefini güderler. Pazar için yapmış oldukları ürünler oldukça azdır. 4) Kredi olanaklarının azlığı: Kredi veren (şahıs yada banka) büyük işletmelere olan güvenleri daha fazladır. Büyük işletmeler bu nedenle küçük tarım işletmelerine göre daha kolay kredi temin edebilmektedir. Küçük tarım işletmeleri kredi için garanti gösterme yeteneği azdır. 5) Ürünlerini satma ve işletmelerine gerekli tarımsal girdi ve üretim aracı sağlama yönünden Pazar karşısında aşağı durumda olmaları: küçük çiftçiler hem sayıları çok ve hemde iyi örgütlenmemiş olduklarından, temasta bulundukları, sayıları az ve iyi örgütlenmiş tüccar veya sanayici karşısında aşağı durumdadırlar. Bu sebeple tüccar yada sanayiciler tarafından ürünlerine verilen düşük fiyatı kabullenme durumunda kalırlar. 6) Modern tarımsal endüstriyi işletmeleri dahilinde kurulabilmelerinin olanaksızlığı: Küçük tarım işletmeleri , yalnız başlarına, ürettim miktarları çok düşük olduğundan, işletmeleri içerisinde tarımsal endüstrinin ancak çok ilkel biçimlerini kullanabilirler.(Bu tür işletmelerde, tereyağ, peynir, salça yapılmasında görülen ilkel durumlar örnek teşkil eder) Küçük tarım (aile)iĢletmelerinin yukarıda saydığımız bu sakıncalar en iyi ve en rasyonel biçimde giderebilecek tek örgüt tarımsal kooperatifler ve bu kooperatiflerin üst örgütleridir. Tarım kooperatifleri ister kendi kendilerine doğmuĢ olsun, ister devlet politikası olarak yaratılmıĢ olsunlar, her iki halde de küçük tarım iĢletmelerine birçok yönden yararlı olmaktadırlar. Çoğu zaman kooperatifler küçük tarım iĢletmelerine, büyük tarım iĢletmelerinin bazı üstünlüklerini kazandırmaktadır. IX. Kooperatiflerin Sınıflandırılması ve Kırsal Kooperatifler A. Kooperatiflerin sınıflandırılması Kooperatifler farklı şekillerde sınıflandırılabilir. Bu sınıflandırma ortakların biçimine göre ya da gösterdikleri faaliyet türlerine göre olabilir. Ortakların birleşme biçimine göre kooperatifler: Köylü ve esnaf tarafından kurulan üretim kooperatifleri Küçük tüccar ve sanayiciler tarafından kurulan esnaf kooperatifleri Gösterdikleri faaliyet türlerine göre kooperatifler Kredi kooperatifleri Yapı kooperatifleri Satış kooperatifleri Tüketim kooperatifleri Alım kooperatifleri İmalat kooperatifleri B. Türkiye’de kooperatifler Tarımsal Kooperatifler (Kırsal Kooperatifler) 23 İşleme ve pazarlama kooperatifleri - Tarım satış kooperatifleri - Köy kalkınma kooperatifleri - Su ürünleri kooperatifleri - Çiçekçilik kooperatifleri - Hayvan ve hayvansal üretim kooperatifleri Alım (Tedarik) kooperatifleri - - Pancar ekicileri istihsal (üretim) kooperatifleri - - Çay ekicileri ishitsal (üretim) kooperatifleri Hizmet kooperatifleri - - Toprak ve tarım reformu kooperatifleri - - Tarımsal sigorta kooperatifleri - - Toprak su kooperatifleri Kredi kooperatifleri - Tarım kredi kooperatifi Tarım DıĢı Kooperatifler (Kentsel Kooperatifler) Yapı kooperatifleri Tüketim kooperatifleri Esnaf kooperatifleri - - Esnaf kefalet kooperatifleri - - Küçük zanatkarlar kooperatifleri Diğer kooperatifler - Motorlu taşıyıcılar kooperatifi - Yayıncılık kooperatifi - Sigorta kooperatifi - Turizm geliştirme kooperatifi C. Tarımsal kooperatifler 1. Tarımsal Hizmet ve Tedarik Kooperatifleri Tarımsal kesime tarım dışı sektörlerden gelen girdi ve hizmetlerin tedarik ve dağıtımını üstlenen üretim girdilerinin düşünülmesini amaçlayan kooperatiflerdir. 2. Tarımsal ĠĢleme ve Pazarlama Kooperatifleri Üreticiler ürettiği üründen daha yüksek gelir elde etme yollarını aramaktadır. Piyasa ekonomisinin geçerli olduğu ülkelerde daha yüksek gelir elde edebilme pazarlık gücüne bağlıdır. Ayrıca yüksek gelir elde etmede üretimi çeşitlendirmeye ve yetiştirilen tarımsal ürünlerin ham olarak satan yerine işleyerek satarak onların katma değerlerini arttırmak suretiyle elde edilir. Ayrıca tarımsal merkezli ekonomilerde üretim sonrası süreçte ürünleri işleyerek satan kooperatifler ortaya çıkmaktadır. Bu kooperatifler genellikle ürün adıyla adlandırılır. Örneğin sütçülük, şarapçılık sop ve benzeri. 3. Tarımsal Üretim Kooperatifleri; Tarımsal üretim kooperatifleri ortaklarının üretim faktörlerini birleştirerek üretimin ortaklaşa yapıldığı bir örgüt biçimidir. Tarımsal üretim kooperatifçiliği genellikle tarımsal üretim öncesi alım hizmetleri tarımsal üretimin organizasyonu ve tarımsal üretim sonrası hizmetlerini içeren çok amaçlı bir kooperatif türüdür. Tarımsal üretim kooperatifleri en yaygın çeşidi kooperatif çiftlikleridir. 24 25 VII. Kooperatiflerin BaĢarısını Etkileyen Faktörler Kooperatifçilik hareketi özellikle gelişmiş ülkelerde iyi bir düzeye gelmiştir. Fakat bu süreç pek zahmetsiz ve pek de kolay olmamıştır. Birçok yeniliklerin karşılaştığı güçlüklerle, kooperatif hareketle karşılaşmıştır. Her ülkede kooperatiflerin benimseyenler olduğu gibi onun karşıtları hatta düşmanları bile olmuştur. Burada kooperatiflerin gelişmesini ve başarısını engelleyen faktörler Türkiye örneği dikkate alınarak şu şekilde özetlenebilir. Genel Nitelikli Faktörler: Kooperatiflerin başarısını etkileyen genel nitelikli faktörler şu başlıklar altında toplanabilir. - Ekonomik ve politik çevrenin direnci - Finansman yetersizliği - Yetişkin personel yetersizliği - Genel eğitim ve kültür düzeyi düşüklüğü Ülkenin sosyo ekonomik yapısına bağlı faktörler Yukarıda belirtilen genel özellikli konular yanında kooperatifçiliğin gelişememesinde özel nitelik taşıyan çeşitli nedenlerin bulunduğu söylenebilir. Kooperatifçiliğin gelişmesini önemli derecede yavaşlatan bu nedenler şunlardır: - Sosyolojik faktörler - Kooperatif politikalarının uygulanmasında karşılaşılan aksaklıklar. Türkiye’de hükümetlerin politikalarında kooperatiflere yeterince yer verildiğini söylemek güçtür. Ülkemizde kooperatifçilik zaman zaman ele alınmış, çoğu kez zaman parlamış, ancak kısa süre sonra sönmüştür. Bununla beraber tam anlamıyla vazgeçilemeyen kooperatifçilik uygulamalarında çeşitli hatalar yapıldığı da bir gerçektir. Bunlar aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir: - Devletin kooperatifçiliğe müdahalesi - Kooperatifçiliğin hızlı yayılması - Kurulacak kooperatif yapının bilinmemesi - Kooperatifler arası işbirliğinin eksikliği - Kooperatifçiliğe siyasetin karıştırılması. 26 VIII. Yeni Nesil Kooperatifler Yeni nesil kooperatif (New Genertion Coopreatives-NGC); geleneksel kooperatif yapısını, yatırımcıların sahip olduğu şirket değerleri ile birleştiren bir organizasyondur. NGC’lerin çoğu tarımsal ürünlerin katma değer eklenmiş ürün haline getirilmesi sürecinde yer almakta, bu da üretici-üyenin üretim ve pazarlamadan doğan çıkarlardan yararlanmasına olanak sağlamaktadır. İyi yönetilen bir NGC üreticilerin tarla üretimini katma değeri yüksek ürünlere dönüştürmesini sağlamaktadır. NGC ler çiftçilere; daha güvenli bir pazar, daha fazla pazarlama gücü, pazarlama ve üretim karlarına eriştirerek daha fazla kârlılık, iş ve gelir yaratma imkanları sağlar. Eğer kooperatif belirli bir varlık için yatırım yapmış ise bu operasyonun yürütülebilmesi için çiftçi üyelerinden önemli bir üretim miktarını alabileceğinden emin olmak ister. Hem üretici, hem de işletici olarak her NGC üyesi uygun kalitede malı temin etmek için özen gösterecektir. NGC modelindeki teslim şartlarını göz önüne alırsak, her üye piyasa şartlarına bakmaksızın ürün teslim etmek zorundadır. Böylece de kooperatif ürün kaynağı sorununu garantilemiş olacaktır. Kooperatif operasyonlarında ürünün kalitesi ve miktarı kritik faktörlerdir, NGC bu faktörlerde eşitliği sağlayan bir modeldir. Çiftçiler NGC modelini gelirlerini arttırmanın ve tarımda son zamanlarda yapılan değişikliklerin bazı negatif etkilerini telafi etmenin (dengelemenin) bir yolu olarak görmektedirler. Teknoloji, kurumsal yapılar, uygulamalar, değer yargısının entegrasyonu, tarımsal pazarların globalleşmesi gibi alanlardaki değişiklikler, aile çiftliğinin besin dağıtım halkası ile artan bir şekilde içiçe girdiği entegrasyon sistemlerinin oluşması ile sonuçlanmaktadır. Bugün tüketicilerin seçenek, kalite, devamlılık ve değer (kıymet) gibi konularda artan talepleri mevcuttur. Tarımın yapısında değişiklikler yapılması koşuluyla üreticiler ve besin endüstrisi müşterilerin taleplerini karşılayacak durumdadır. Bu teknolojik değişiklikler, pazarlama kanallarında da değişiklik yapılmasını zorunlu hale getirmiştir. Tüketicinin talep ettiği, belirli bir özelliğe sahip ürünün, müşteriye (tüketiciye) ulaşması, bu ürünün özelliğinin korunmasını gerektirmektedir. NGC’nın kendine özgü bir yapısı vardır. Hisse yapısı üç sınıfa ayrılır: Üyelik Hissesi, Öz Varlık (Hakkaniyet) Hissesi ve Tercih Edilen Hisse. Üyelik Hissesi; Teslimat haklarında belirtilen, hakkaniyet hisselerini alma hakkını ve oy kullanma hakkını verir. Sadece, malın üreticileri üyelik hisselerine sahip olabilirler ve böylece kontrol üreticilerin elinde olur. NGC bir üye bir oy sistemi ile demokratik bir kontrol sağlar. Oy verme hakları, ne kadar yatırımı olduğuna bakılmaksızın üyeliğine bağlıdır. 27 Özvarlık Hissesi; Teslim haklarını, kooperatife tahsis etme hakkını ve işletmenin tesis edilebilmesi için gerekli sermayeyi sağlar. Satın alınan her hisse üyeye bir birim teslim etme hakkını ve yükümlülüğünü verir. Bu teslim kontratı iki yönlü bir kontrattır. Üye teslim etmekle, kooperatif de teslimatı almakla yükümlüdür. Kontrat kalite standartlarını belirler ve işletmeyi daima randımanlı çalıştırabilecek bir düzene sokar. Günümüz pazarında kalite ve devamlılık çok önemlidir. Bu sebepten dolayı, teslimat kontratında belirli kalite şartları tespit edilmiştir. Kooperatif bu teslimat şartlarına uymayan malları geri çevirebilir. Nadiren bu gerekli olur. Çünkü üyeleri sadece ürünlerinin belli bir kısmı için kontrat yaparlar ve ürünün en iyi kısmını kendi işletmelerinde işlemek için seçerler, üyenin teslimatı yapamadığı veya teslimatı yapmak istemediği durumlarda kooperatif kontratta belirtilen ürünü satın alır ve maliyetini üyenin özvarlık hesabına geçer. Bu strateji kooperatifin aynı kalite ve miktardaki malı alarak gelişen pazarlara yönelmesini sağlar. Teslim haklarının (özvarlık hisseleri) satın alınması üretici-üyeler adına belli bir yatırımı ve kooperatif içinde belli bir infüzyonu temsil etmeyi sağlar. Teslimat haklarının satışı, başlangıç sermayesinin güvene alınması için bir mekanizmadır. Üye özvarlık yatırımı, başlangıç sermayesinin % 50’sini temsil eder. Üye büyük bir yatırım yapmıştır ve bu yatırımın başarıya ulaşması için çaba gösterecektir. Özvarlık hisseleri alınıp-satılabilir veya transfer edilebilir. Hisselerin bir değeri vardır ve yönetim kurulunun onayıyla diğer üreticilere satılabilir. Tercih Edilen Hisse; Bu tip hisseler, kooperatifin üretici olmayan hisseleridir. Yasada belirtilen durumlar haricinde tercih edilen hisselere sahip olan hissedarlar oy kullanamazlar. Bu tip hisse belirli, sabit bir getirisi olan hissedir. Topluluklar ve üretici olmayanlar bu tip senetleri seçerler çünkü kendi toplumlarında; gelişmeleri desteklemek, iş sahiplerini teşvik etmek ve çevrenin maddi yönden kalkınmasını sağlamak isterler. 28 Bölüm 3. ÜRETĠCĠ BĠRLĠKLERĠ Türkiye’de üretici birlikleri kapsamında üç örgütlenme biçimi bu bölümde ele alınacaktır, bunlar Mahalli İdare Birlikleri, Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği ve Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleridir. 3.1. Mahalli Ġdare Birlikleri Son yıllarda yasal yönden İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak Türkiye’ de Bakanlar Kurulu kararıyla mahalli idare birlikleri kurulmaktadır. Bunlar; köylere hizmet götürme birlikleri, turizm, çevre, eğitim vb. konularındaki diğer birliklerdir. 3.1.1. Köylere Hizmet Götürme Birlikleri İl İdaresi Kanunu, Belediye Kanunu ve Köy Kanununun bazı maddelerine dayanarak hazırlanan tip tüzüğe göre kurulan ve çok amaçlı görünen ama uygulamada sütün belirli bir komisyon karşılığı pazarlanmasından başka önemli faaliyetleri olmayan “köylere hizmet götürme birlikleri” son yıllarda hızla çoğalmaya başlamıştır. Bu birliklerin yönetimi tamamen mülki idare amirlerinin kontrolünde olduğundan özerk ve bağımsız değildirler. Diğer birliklerin çoğunun kuruluşunda örnek alınan Malkara Birliğinde genel kurul görevini yapan Birlik Meclisinde seçilmiş, tabii ve gözlemci üyeler bulunmaktadır. Seçilmiş üyeler köy muhtarları, tabii üyeler kaymakam ile ilçenin ileri gelen kamu görevlileri ve gözlemci üyeler ise ilçenin ikinci derece kamu görevlileri ve ziraat odası gibi bazı üretici örgütlerinin başkanlarıdır. Muhtarlar, Birlik Meclisinin seçilmiş üyeleri kabul edilmektedirler. Oysa muhtarlar süt üreticilerini temsil etmek için değil, köylerinde muhtarlık yapmak için seçilmişlerdir. Öte yandan, üreticilerce süt birliği olarak bilinen bu birliklere süt üreticileri üye değildir. Yönetim kurulu görevini yapan Birlik Ercümeni tip tüzüğe göre 7 kişiden oluşmakta ve bunların üçü (başkan, genel sekreter ve sayman) daimi üye olup, geri kalan 4 üye meclis tarafından 1 yıl süre ile seçilmektedir. Görüldüğü gibi, yönetim organlarının üye yapısı homojen olmayıp, yönetim demokratik değildir. Bu ileride çıkar çatışmalarına yol açabilir. Başkan genelde ilçenin mülki idare amiri olan kaymakamdır. Diğer iki daimi üye başkanın tayin ettiği kamu görevlileridir. Trakya bölgesinde yapılan bir araştırma sonucuna göre, bu birliklerin yönetiminde en çok sözü geçen %71.4 oranıyla başkandır. Malkara birliğinde başkanın yönetimde söz sahibi olduğunu ileri süren süt üreticilerinin oranı %98.5’dir. Tarım kooperatiflerinde bu oranlar %21.9 (yağlı tohumlar) ile %45.9 (köy kalkınma kooperatifleri) arasında değişmekte, yönetim kurulları ve genel kurulların kararlardaki etkileri daha fazla olmaktadır. Pancar kooperatiflerinde genel kurulun etki oranı %25 iken, hizmet birliklerinde birlik meclisinin etkisi yoktur. 29 Birliklerde denetim organı olmadığından öz denetim yapılmamaktadır. İç denetimi olmayan bir örgütte yöneticiler bilerek veya bilmeyerek birliği kendi çıkarları yönünde kullanabilirler. Malkara Birliğinin kuruluş amacı incelendiğinde, birliğin devletin, belediyelerin ve özel sektörün yaptığı her çeşit işleri (üretim, pazarlama, satış, inşaat vb.) yapmaya ve yaptırmaya yetkili olduğu anlaşılmaktadır. Yol, su, okul, lojman, cami, sağlık tesis, köy konağı, kanalizasyon gibi altyapı tesisleri ve inşaat işleri de buna dahildir. Bu kadar çeşitli ve her biri ayrı uzmanlık isteyen işin hizmet birliğince etkili bir biçimde yapılması kolay değildir. Bu birliklerin kırsal kesimin sorunlarını çözümü için uygun örgütler olmadıkları, kooperatifçilik ilkeleri ve değerlerine ters düşen bir yönetim yapısına sahip oldukları görülmektedir. Bütün bu nedenlerle, hizmet birliklerinin kooperatiflere alternatif gösterilmeye çalışılması ve devlet tarafından da desteklenmesi doğru değildir. Ayrıca, araştırmalar üreticilerin bu birliklerin demokratik olmayan yönetim yapısından memnun olmadıklarını ve süt satışından toplanan büyük komisyonların hizmet birlikleri tarafından yerinde ve etkin kullanılmadığını göstermektedir. Köylere hizmet götürme birliklerinin yeniden yapılanması, yönetimlerinin demokratikleşmesi ve birliklerin üreticilere devri gerekir. Kamu yöneticilerinin görevi kamu kurumlarının yönetimi olduğundan, ekonomik faaliyette bulunan bu birliklerin yönetimlerinde görev almaları doğru değildir. Ayrıca kaymakam, daire müdürleri vb., kamu görevlilerinin görev yerlerinin değişmesi de profesyonel yöneticiler tarafından işletilmesi gereken birlik işletmeleri açısından dezavantajdır. Hizmet birlikleri köylerdeki tarımsal kalkınma kooperatiflerinin ilçelerdeki üst örgütleri haline getirilebilir. Ancak bunun için hukuki açıdan iyi bir inceleme yapmak ve gerekli mevzuatı hazırlamak gerekecektir. Bir başka çözüm bunların tasfiye edilip mallarının illerdeki tarımsal kalkınma kooperatif birliklerine devredilmesidir. 3.1.2 Sulama Birlikleri Birliklerin gerçekleştirilmesinde iki temel yaklaşım vardır. Birincisi; inisiyatif ve etkinliğin kamuda olması, diğeri ise, çiftçilerin en üst düzeyde katılımının sağlanarak sorumlu kılınmasıdır. Ancak inisiyatif ve etkinlik kamuda olduğu taktirde çiftçilerin yönetime en üst düzeyde katılımını sağlamak olanaksızdır. Bu örgütlerin oluşumunda katılımcılık savunulmakla birlikte, istenen anlamda katılım sağlanamadığı gibi birlikler sınırlı sorumlu yerel yönetim birliklerine dönüşmüş bulunmaktadır. Sulama birlikleri de hizmet birlikleri gibi İçişleri Bakanlığının tip tüzüğüne göre beldelerde kurulmaktadır. Bir beldede sulama birliğinin kurulması için sulama tesisinin birden çok beldeye hizmet vermesi gerekmektedir. Sulama birliklerinin yönetimi organları ve yapısı aynen köylere hizmet götürme birliklerindeki gibidir. Bu nedenle, kamu kuruluşu niteliğindeki bu birliklerin yönetimi tamamen devletin kontrolündedir. Köylere hizmet götürme birlikleri için yapılan değerlendirmeler büyük ölçüde bu birlikler için de geçerlidir. 30 3.2. Damızlık Sığır YetiĢtiricileri Birliği Damızlık sığır yetiştiricileri birlikleri 4631 sayılı “Hayvan Islahı Kanunu’na ve 19.12.2001 tarihli Resmi Gazete’ de yayınlanan Islah Amaçlı Yetiştirici Birliklerinin Kurulması ve Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” e dayanarak kurulmaktadır. Damızlık sığır yetiştiricileri birlikleri 9 Ağustos 1995 tarihli Resmi Gazetede yayınlanan Tarım ve Köy İşleri Bakanlığınca hazırlanan “Türkiye Damızlık Süt Sığırı Yetiştiricileri Birliği Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” uyarınca kurulmakta ve faaliyette bulunmaktadır. Yönetmelikte hayvan yetiştiricilerinin üstün verimli hayvanlar yetiştirmek için kendi aralarında örgütlenerek, gerek yurt dışından ithal edilen, gerek yurt içinde yetiştirilen ve gerekse yerli ırk hayvanların genetik potansiyellerinin geliştirilmesi, verimlerinin artırılması, bunların soy kütüğü, ön soy kütüğü kayıtlarının tutulması ve bu kayıtlara esas teşkil edecek verim kontrollerinin yapılması, hayvanlarla ilgili sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve sigorta işlemlerinin yapılması, üyelerin eğitimlerinin sağlanması, üyeler arasında yarışmalar düzenlenmesi, üye ihtiyaçlarının temin ve tedariki ile her türlü üretimin yurt içi ve yurt dışında pazarlanması, ürünlerin değerlendirilmesi için gerekli tesislerin kurulması, kiralanması ve işletilmesi gibi hususlar ile Hayvan Islahı Milli Komitesi’nin önereceği ve Bakanlıkça belirlenecek her türlü hayvan ıslahı çalışmalarının yapılması amacıyla kurulacak birliklerin kuruluş ve hizmetleri ile ilgili esas ve usuller belirlenmektedir. Yönetmelik damızlık birliklerinin hizmetlerini çok geniş tutmuş ise de, birliklerde temel amaç, sığır yetiştiricilerinin kendi aralarında örgütlenerek üstün verimli hayvanlar yetiştirmelerini sağlamaktır. 1990’lı yılların başlarında İtalya ve Almanya ile yapılan çalışmalar çerçevesinde yürütülen Türk-Anafi ve GTZ projeleri ile Türkiye’ de bir kayıt sistemini yürütecek Yetiştirici Birliklerinin kurulması amaçlanmıştır. Bu amaç için bir araya gelen yetiştiriciler 1995 sonu itibariyle damızlık sığır yetiştiricileri birliklerini kurmaya başlamışlar ve 1998 yılında da üst örgütleri olan Türkiye Damızlık Sığır Yetiştiricileri Merkez Birliği’ni kurmuşlardır. Türk-Alman Teknik İşbirliği çerçevesinde Türkiye’ de damızlık süt sığırcılığını geliştirmek için yürütülmüş olan “Sığır Yetiştiricileri Enformasyon Sistemi” adlı projenin birliklerin kurulmasında önemli rolü olmuştur. 1990 yılında bir soy kütüğü sistemi kurulması amacı ile proje başlamış ve 1998 yılında kayıt altına alınan süt ineği sayısı 15000’e yükselmiştir. 1994 yılından itibaren proje ile desteklenen 7 birlikte süt verimlilik kontrollerinin yapılmasına başlanmıştır. Bu kontroller, her inek için her ay mümkün olmamaktadır. Bununla birlikte, birliklerin çoğunda soy kütüğünün ve buna bağlı verimlilik kontrollerinin önemi anlaşılmıştır. Aynı saf ırktan en az 5 ineği bulunan en az 7 yetiştirici bir araya gelip Tarım ve Köy İşleri Bakanlığının İl Müdürlüklerine başvurduğu taktirde, o ilde damızlık sığır yetiştirici birliği kurulabilmektedir ama bir ilde aynı ırk için sadece bir birlik kurulabilmektedir. Ancak, o ilde farklı ırktan birlik kurulamaması durumunda bu ırklara sahip işletmeler, kurulmuş olan birliğe 31 geçici üye statüsünde alınırlar. Bu üyelerin oy hakkı bulunmamasına karşın asil üyelerle aynı hizmeti alma hakkına sahiptirler. Merkez Birliği ve Tarım Bakanlığı tarafından yürütülen projelerle Türkiye’de ilk kez soy kütüğü kayıtları tutulmaya başlanmış ve AB tarafından yayınlanan ilerleme raporunda hayvancılık sektöründe ilerleme sağlanan alanlardan biri olarak gösterilmiştir. Birliklerin gelirleri; giriş aidatları, yıllık aidatlar, yetiştiricilere götürülen hizmetler (suni tohumlama, veteriner vb.) karşılığı elde edilen gelirler, damızlık belgesi vb. gelirleri, hayvan satış komisyonları, bağış ve yardımlardır. Birliklerin özerk ve nispeten bağımsız yönetim yapıları ve faaliyetleri dikkate alındığında, bunların gelişmiş ülkelerdeki hayvan ıslahı kooperatiflerine çok benzedikleri görülür. Bu nedenle, devletin yönetiminde söz sahibi olduğu köylere hizmet götürme birliklerinden çok farklıdırlar. Damızlık sığır yetiştiricileri birliklerinden Türk-Alman projesi çerçevesinde destek alan bazı birliklerden (Edirne ve Kırklareli gibi) olumlu sonuçlar alınmış ise de, projenin tamamlanmasından sonra bu birliklerin finansman sorunları artmaya başlamıştır. 3.3. Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Tarımsal Üretim Geliştirme Genel Müdürlüğünce kurulup geliştirilen damızlık sığır yetiştiricileri birliklerinden alınan olumlu sonuçlar üzerine, Bakanlığın Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü bu birliklere benzer örgütleri kendisine bağlı kurdurmak için “Tarımsal Amaçlı Üretici Birlikleri” Kanun Tasarısını hazırlamıştır. Uzun yıllar Bakanlık bu tasarıyı Meclisten kanun olarak çıkarmaya çalışmışsa da, 2004 yılının Haziran ayına kadar mümkün olmamıştır. Tasarı, Türkiye Milli Kooperatifler Birliği, Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği, Tarım Satış Kooperatifleri Birlikleri, Ziraat Mühendisleri Odası ve kooperatifçilik konusunda çalışan bilim adamları ile kooperatifçilerin büyük bir kısmının ve üretici örgütlerinin karşı çıkmalarına rağmen, Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı Teşkilatlanma ve Destekleme genel Müdürlüğü’nün uzun yıllar süren çabaları sonucu 2004 yılında nihayet kanunlaşmıştır. Tasarı hazırlanırken Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı elemanlarının Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’nın tarım satış kooperatifleri ve birliklerine ait mevzuatından yararlandıkları tahmin edilmektedir. Çünkü kanunun maddeleri, 3186 sayılı Tarım Satış ve Birliklerinin Kuruluşu Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulüne Dair Kanun maddelerine pek çok yönden benzemektedir. Yedinci Beş Yıllık Kalkınma Planı içerisinde kurulması öngörülen üretici birlikleri, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planı’nda yer almıştır. Planda “Kamudan bağımsız bir yapıda üreticilere üretimden pazarlamaya kadar olan aşamalarda hizmet vermek üzere kar amacı gütmeyen organizasyonlar oluşturmaya yönelik bir Üretici Birlikleri Kanunu çıkarılacaktır. Örgütlü çiftçi kesimin desteklenmesi ve bu yönde teşvik önlemlerinin uygulamaya geçirilmesi sağlanacaktır. Söz konusu örgütlerde denetimin özerkleştirilmesi yönünde düzenlemeler yapılacaktır” denilmektedir. 32 Kalkınma planları çerçevesinde Avrupa Birliği’ndeki üretici örgütleri yapısına uyum için kurulması öngörülen üretici birlikleri 29.06.2004 tarihinde 5200 sayılı yasa ile yürürlüğe girmiştir. Kanunun birinci maddesinde amaç; “üretimi talebe göre planlamak, ürün kalitesini iyileştirmek, kendi mülkiyetine almamak kaydıyla pazara geçerli norm ve standartlara uygun ürün sevk etmek ve ürünlerin ulusal ve uluslar arası ölçekte pazarlama gücünü artırıcı tedbirler almak üzere tarım üreticilerinin, ürün veya ürün grubu bazında bir araya gelerek, tüzel kişiliği haiz tarımsal üretici birliklerini kurmalarını sağlamak” olarak belirtilmiştir. Kanuna istinaden hazırlanan yönetmelik uyarınca, üretici birlikleri bitkisel üretimle ilgili ürünler ve ürün grupları, hayvansal üretimle ilgili ürünler ve ürün grupları, su ürünleri üretimi ve organik ürün yetiştiriciliği alanlarında kurulabilmektedir. Kurulacak üretici birliği ürün ve ürün grubu için belirlenen asgari üretim kapasitesine sahip gerçek ve tüzel kişiliği haiz on altı tarımsal üreticinin imzaladıkları tüzük ve kuruluş belgeleri ile Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı’na müracaatları sonucunda tüzel kişilik kazanır. Aynı ürün veya ürün grubu için ilçe düzeyinde en fazla bir birlik kurulabilir. 2005 yılı itibariyle 134 adet üretici birliği kurulmuştur. Kurulan birliklerin %43.3’ü hayvansal üretimle ilgili üreticiler, %32.8’i meyve üreticileri, %12.7’si sebze üreticileri, %8.2’si tahıl ve çay üreticileri ve %3’ü süs bitkileri üreticileri tarafından kurulmuştur. Aynı yıl 7 birlik bir araya gelerek Ankara’da süt üreticileri merkez birliğini kurmuşlardır. Birliğin gelirleri; üyelik aidatları, üyelere sağlanan danışmanlık hizmetleri karşılığında alınan ücretler, yurtiçi ve yurtdışından sağlanan bağış, fon ve yardımlar, taşınır ve taşınmaz mallardan elde edilen gelirler, reklam, tanıtım ve yayın gelirleri, birlik aracılığı ile pazarlanan ürünlerin satış bedeli üzerinden kesilecek hizmet payı ve diğer gelirlerdir. Birlikler üyelerinde gelirlerinden pay dağıtmazlar. Yönetmelikte “çeşitli kanunlarla kurulmuş birlikler ve kooperatif birlikleri hangi ürün veya ürün grubunda faaliyet gösteriyorlarsa yönetmelikte belirlenen kriterleri taşıması halinde üretici birliği üye/kurucu üye olabilir” denilmektedir. Bu durum mevcut üretici örgütleri arasındaki amaç farklılığından doğabilecek sorunları daha da artırabilir. Yasaya göre, üretici birliklerinin amaçları çok kapsamlı olup, tarım kooperatifleri ile çeşitli çiftçi örgütlerinin neredeyse tüm faaliyetlerini içine almaktadır. Bu bağlamda amaçlar bir başka çiftçi örgütüne ihtiyaç duyulmayacak şekilde düzenlenmiştir. Madde 20’de uygulanacak diğer hükümler bölümünde şöyle denmektedir: “Bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlerle ilgili 6.10.1983 tarihli ve 2908 sayılı dernekler kanununun ilgili hükümleri uygulanır.” Yasa incelendiğinde, tarım kooperatiflerinin yaptığı faaliyetlerin üretici birlikleri tarafından da üstlendiği anlaşılmaktadır. Bir başka deyişle kooperatiflere alternatif örgütler yaratılmak istenmektedir. Yasanın tarım sektöründeki mevcut örgütlenmeyi de zayıflatma ihtimali bulunmaktadır. Üretici Birlikleri tasarısı hazırlanırken üreticilerin, bilim adamlarının ve kooperatifçilerinin görüşleri alınmamış ve merkeziyetçi bir anlayışla tasarı yasalaşmıştır. Birim örgüt anlamında kullanılan “Birlik” sözcüğü de yasada hatalı kullanılmıştır. Birlik; birim örgüt değil, bölge birliği 33 veya merkez birliği gibi üst örgütler için uygun bir sözcüktür. Bu sorun köylere hizmet götürme birlikleri ve damızlık birlikleri için de geçerlidir. Avrupa Birliği’nin tarımsal piyasaları düzenlemek amacıyla kurulmasını teşvik ettiği üretici örgütleri Tarım Bakanlığının çıkarttığı yasadakinden tamamen farklı örgütlerdir. AB ülkelerinde üretici örgütleri 3 grupta toplanmaktadır. Bunlardan birincisi, üreticilerin mesleki çıkarlarını temsil eden çiftçi kuruluşları ya da ülkemizdeki benzeri olan ziraat odalarıdır. İkincisi ekonomik faaliyette bulunan tarım kooperatifleridir. Üçüncüsü ise asıl görevi tarım ürünleri piyasalarını düzenlemek olan üretici örgütleri (producer organisations) veya üretici grupları (producer groups)’dır. Üretici örgütleri olarak ifade edilmesi gereken bu örgütler muhtemelen bizde hatalı biçimde üretici birlikleri olarak isimlendirilmektedir. AB üyesi ülkelerde üretici örgütleri, tarım kooperatifleri gibi ürün pazarlama veya üreticilere girdi sağlama gibi ekonomik faaliyetlerde bulunmazlar. Bunlar bir bakıma tarım lobisi gibi hareket ederek politikacıları etkilemek, kamuoyu oluşturmak, üreticilere danışmanlık ve eğitim hizmetleri vermek, reklam yoluyla tarım ve gıda ürünlerini tanıtmak, ürün kalitelerini yükseltmek ve en önemlisi tarım ürünleri piyasalarını düzenlemek amacıyla faaliyetlerde bulunmaktır. Yasanın öngördüğü üretici birlikleri, ne kooperatife, ne derneğe ve ne de şirkete benzemektedir. Bu bağlamda yasal bir boşluk doğabilir. Ekonomik faaliyetlerde bulunması öngörülen üretici birliklerinin kanunda bulunmayan hükümlerdeki boşlukları Dernekler Yasası’na tabi olarak çözmesi son derece güç görünmektedir. Bilindiği gibi, dernekler kooperatifler gibi ticari faaliyetlerde bulunamazlar. 34 Bölüm 4. AVRUPA BĠRLĠĞĠNDE TARIMSAL ÖRGÜTLENME Avrupa Ekonomik Topluluğunu oluşturan ve Ortak Tarım Politikasını kabul eden 6 üye ülkenin 13 tarım örgütüne mensup çiftçi temsilcileri 6 Eylül 1958 tarihinde Avrupa Tarımsal Örgütler Komitesini (Committee of Agricultural Organizations) kurmuştur. Bu örgüt bugün AB üyesi 15 ülkenin 29 tarımsal örgütünden oluşmaktadır. 24 Eylül 1959 tarihinde Avrupa Topluluğu tarım kooperatifleri Tarımsal Kooperatifçilik Genel Komitesini (COGECA) oluşturdular. Daha sonra COPA ve COGECA birleşerek Avrupa Birliği Tarım Kooperatifleri Konfederasyonu (COGECA)’yı oluşturdu. COGECA’nın amaçları: - Tarımsal kooperatiflerin yasal, ekonomik, finansal, sosyal, ve diğer alanlarda çalışmalarını yürütmek. - Ortak sorunlara çözümler bulmak - Ortak tarım politikasının gelişimiyle ilgili her konuda inceleme ve işbirliği yapmaktır. AB ülkelerinde kooperatifçilik 19.yy. da başlamıştır. Tarım kooperatifleri ortaklarının gelirlerini iyileştirmeye ve ürünlerine pazar temin etmeye yardım etmektedirler. Ekonomide ve sosyal alanda sosyo-ekonomik arabulucu olarak görev yaparlar. Son 35-40 yıl içerisinde, AB ülkelerindeki tarımsal kooperatiflerin sayısı, İngiltere ve İtalya hariç olmak üzere yarıdan fazla azalmış, buna rağmen kooperatif ortak sayısı artmıştır. AB genelinde geleneksel kooperatif niteliği yerine ticaret ve sanayi alanlarında büyük işletmelerin yer aldığı bir yapılaşma başlamıştır. AB ülkelerinde 32 bin tarımsal kooperatif bulunmaktadır. Kooperatiflerin ortak sayısı 12 milyondur. 210 milyar Euro’luk bir ciroya sahip olan kooperatifler tarım girdileri piyasalarında % 50’nin üzerinde, tarım ve gıda ürünlerinin pazarlanması, toplanması ve işlenmesinde % 60’ın üzerinde pazar payına sahiptirler. Tarım kooperatiflerinin cirosunun tarımsal üretime oranı % 90’a ulaşmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinde tarımsal kooperatifler değişen ekonomik koşullara ayak uydurabilmek için kooperatifçiliğin temelini oluşturan ilkelerin özünü kaybetmeden yeniden yorumlanarak uygulanmasında bazı ekler yapmışlardır. Örneğin; mevcut ekonomik koşullarda ortaklarına maliyetine "hizmet" sunmak olan klasik temel amaç, zamanla paranın ekonomide artan rolü ve rekabet gücünün arttırılması gibi nedenlerden dolayı birde "kar" amacını üstlenmiştir. Günümüzde kooperatiflerin amacının "hizmet+kar" şeklinde tanımlanması gerektiği benimsenmiştir. Bir "şahıs" şirketi olan kooperatiflerde sosyal paylar kişinin ismine yazılı ve başkalarına devredilemez nitelikte olmasına rağmen değişen ekonomik koşullarda bu ilkenin özü zedelenmemek kaydıyla uygulamada ortaklar ellerindeki payların bir kısmını kooperatif hizmetlerinden yararlanabilecek kişilere devredilebilmektedir. Demokratik yönetim ilkesi gereği "bir insan-bir oy" şeklinde tanımlanmasına karşın kooperatifle daha çok ticari ilişkide bulunan ortaklara bir miktar "ek oy" verilebilmektedir. Kooperatiflerin salt kendi ortakları ile ticari faaliyetlerde bulunma zorunluluğu olsa da bazen kooperatiflerin ortak dışı kişilerle ticaret yaptığı da olmaktadır. Kooperatiflerin çalışma alanları artık eskisi gibi yöresel kalmamakta, bölgeler ve uluslar arası olabilmektedir. 35 4.1 ALMANYA Raiffeisen Modelini uygulayan ülkelerin başında gelir. Raiffeisen kooperatiflerinin örgütlenme şeması aşağıda gösterilmiştir. Alman Raiffeisen Federasyonu (DRV) Bölge Birlikleri (11 Adet) Federal Kooperatifler (4 adet) Bölge Kooperatifi (11 adet) Girdi Temini, Ürün pazarlama ve hizmet Kooperatifleri Kooperatifler son yıllarda birleşmişlerdir. Sayıları azalmış ancak işletmelerin iş hacmi ve performansları artmıştır. 1960’da Raiffeisen kooperatiflerinin yıllık cirosu 8.7 milyar Euro iken 1999’da 38 milyar Euro olmuştur. 4.2 AVUSTURYA Tarım Kooperatiflerinin organizasyon yapısında Raiffeisen Merkez Birliği en üst örgüt olup, bu örgüte bağlı değişik tarım kooperatifleri üst örgütleri yer almaktadır. Uluslar arası ürün ve girdi piyasalarında tarımsal kooperatiflerin önemli rolleri vardır. Örneğin, ülkede üretilen hububat ve patates işlenerek katma değerleri ile üreticilere tatminkar bir gelir sağlamaktadır. Raiffeisen satış mağazaları ortakları olan üreticiler adına her türlü tarımsal girdiyi düşük maliyetle ve toplu olarak temin eder, üreticinin ürününü en iyi şekilde işler ve pazarlar. Böylece ortaklarına piyasa koşullarına göre ürün bedeli olarak daha yüksek fiyatlar ödeme imkanını bulur. 4.3 BELÇĠKA Tarımsal kesimin ürün pazarlama, girdi ve kredi temini vb. sorunlarının çözümünde tarım kooperatiflerinin rolü son derece önemlidir. Belçika tarım kooperatiflerinin örgütlenme yapısı: Boerenbond Grup adındaki en üst örgüte bağlı kooperatifler ve tarımla ilgili ziraat odası vb. kuruluşlar üç ayrı merkez birliğinin çatısı altında örgütlenmişlerdir. Bunların biri Kooperatif Merkez Birlikleri’dir. Bu birlikler tarım ürünlerinin pazarlanması ve tarımsal girdi alımları, ortaklara onların ihtiyaçları olan çeşitli hizmetleri sunma ve mühendislik-danışmanlık gibi konularda faaliyet göstermektedir. Belçika tarımsal kooperatif birlikleri, bitkisel ve hayvansal üretim dallarında özellikle süt üretimi, tahıllar, endüstri bitkileri, meyvecilik, sebze ve çiçekçilikte üretimden pazarlamaya kadar olan aşamalarda tüm hizmetleri verebilmektedir. 36 AB’nin meyve ve sebzeye ilişkin “Ortak Piyasa Düzeni” ile ilgili olarak Belçika’da iki şemsiye örgütü bulunmaktadır. LAVA adlı grup müzayede yapılan 7 piyasaya ve HABO adlı grup 2 müzayede piyasasına sahiptir. Bu iki grup birlikte meyve sebzede yıllık cironun %70’inden fazlasını kontrol etmektedir. The Boerenbond Grup Kooperatif Merkez Birlikleri Temel ve Merkez Örgütleri -AVEVE -Boerenbond Ziraat Odası Tarımsal Ürün Paz. (eğitim ve yardım) Süt Kooperatifleri -SBB Hizmet -KVLV & AGRA -COVAVEE Katolik Kadınlar Örgütü -KLI & GROENE KRING, Gençlerin Katolik Örgütü -STABO Mühendislik -LRV Ürt.ve Pazarlama Kooperatifleri -AVCZ Et Pazarlama Koop. -VBT Meyve- Sebze Paz. Kooperatifleri At yetiştirme ve binme Danışmanlığı 4.4 DANĠMARKA Danimarka Tarım Kooperatiflerinin organizasyon yapısında üst örgüt olan Tarım Kooperatifleri Federasyonu ve bu federasyona bağlı uzmanlaşmış birlik düzeyinde kooperatif işletmeler yer almaktadır. Üretim sektöründe kooperatiflerin rolü üretimin sürekliliğini ve verimliliğini sağlamaktır. Ürünlerin işlenmesi, pazarlanması ve diğer rutin işler, konusunda uzman profesyonel yöneticiler tarafından yerine getirilmektedir. Özel kooperatif yasası yoktur. Kooperatifler de ticaret yasası kapsamındadır. 4.5 FĠNLANDĠYA Kooperatif organizasyon yapısında en üst örgüt olan Konfederasyona bağlı kooperatifler tek amaçlı ürün ya da konu bazında uzmanlaşmış kooperatiflerdir. Finlandiya’da kooperatiflerin finansmanı kuruluşlarından bugüne kadar ortaklık paylarından ve yıl sonu dağıtılmayan risturnlardan meydana gelen fon ve karşılıklardan sağlanmaktadır. 4.6 FRANSA Kooperatifler ortaklarının tarımsal faaliyetleri için gerekli tüm girdi ihtiyaçlarını karşılayacak ve ürünlerini pazarlayacak şekilde hizmette bulunur. Bu hizmetlere kırsal kesimin finansmanı için bankacılık ve sigortacılık hizmetleri de dahildir. Fransa tarım kooperatiflerinin organizasyon yapısında tepe örgütü “Fransa Tarım Kooperatiflerinin Ulusal Konfederasyonu”’dur. Konfederasyona bağlı üç büyük federasyon ve bunlara bağlı diğer federasyonlar, birlikler ve bankalar mevcuttur. En alt düzeydeki kooperatifler, uzmanlaşmış bölge federasyonlarına, belirli bir departmanla ilgili uzmanlaşmış federasyonlara ya da çok amaçlı federasyonlara bağlıdırlar. 1998 yılı itibariyle çiftçiler, 3800 adet tarımsal amaçlı kooperatife ve bunlara ait endüstriyel entegre-tarımsal işletmelere sahiptir. Kooperatiflerin ülke çapında 720.000 ortağı vardır. 37 Üreticiler, ortak oldukları kooperatifler aracılığıyla üretiminin % 50’sini yaklaşık 120.000 kişinin çalıştığı kooperatif işletmelerde değerlendirmekte ve pazarlamaktadır. Fransa’da tarımsal amaçlı kooperatifler kurumlar vergisinden muaftır. Kooperatifçiliğin gelişmesi için 70 civarında ar-ge kuruluşu vardır ve kooperatifler yıllık cirolarının % 0.5’ini ar-ge harcamaları için kullanmaktadırlar. 4.7 HOLLANDA Hollanda tarım kooperatifleri, ortaklarına kredi ve tarımsal girdi sağlayan ve üreticilerin ürünlerini işleyerek pazarlayan çok amaçlı kooperatiflerdir. II. Dünya Savaşından sonra sayıları azalmış, bu şekilde verimliliği arttırarak birim maliyetlerini düşürmüş ve ortaklarına daha iyi hizmet sunarak iş hacimlerini ve rekabet güçlerini arttırmışlardır. Hollanda çiftliklerinde üretilen süt, et, yumurta, meyve ve sebzenin önemli bölümü kooperatifler tarafından üreticilerden satın alınmakta, işlenerek toptan düzeyde pazarlanmaktadır. Hollanda tarım kooperatiflerinin en karakteristik özelliği, hiç devlet yardımı almadan, üreticilerden sağlanan öz kaynaklarından finansman ihtiyaçlarını karşılamalarıdır. Mevcut kooperatif sayıları azalırken, yeni konularda çalışan kooperatifler kurulmaktadır. Örneğin ekolojik ürün üretmek ve pazarlamak amacıyla kooperatifler kurulmaktadır. 4.8 BĠRLEġĠK KRALLIK En üst örgüt olan Tarım Kooperatifleri Federasyonuna bağlı 5 federasyon ve merkezi örgüt bulunmaktadır. Bunlar süt Grubu Federasyonu, İskoç, Galler ve Ulster Tarım üreticileri Örgütleri, İngiltere ve Galler NFU İşletmesidir. İngiltere’de toplam 565 adet tarımsal amaçlı kooperatif faaliyette bulunmaktadır. Bunların % 65i ortakları olan üreticilerden satın aldıkları tarımsal ürünleri işleyerek ya da paketleyerek pazarlamaktadır. Kooperatiflerin ortak sayısı 241.000’dir. İngiltere’de daha çok ürün yada ürün grubu bazında uzmanlaşmış tarımsal pazarlama kooperatifleri vardır. Bu kooperatifler ürün pazarlamanın yanısıra ortakların tarımsal girdi ihtiyaçlarını da karşılarlar. Kooperatif yapısında ortakların oluşturduğu genel kurulun seçtiği yönetim kurulu yanında atanmışların da yer aldığı bir yönetim biçimi vardır. İç kontrolü ortaklar ve yönetim kurulu yapar. Dış kontrol ise bağımsız bir denetim kuruluşu tarafından yapılır. Kooperatifte ortakların ürünlerinin en az 2/3’ünün kooperatife teslim zorunluluğu vardır. Kooperatiflerin finansmanında ortaklar tarafından ödenen ortaklık payı önemlidir ve bu paya kooperatifçilik ilkeleri dikkate alınarak sınırlı faiz ödenir. Tarımsal amaçlı yerel kooperatifler ve güçlü bölgesel kooperatifler kendi uzmanlık alanlarında ithalat ve ihracatlarını yapabilecek şekilde örgütlenmişlerdir. Örneğin gıda sektöründe çalışan tarımsal amaçlı kooperatifler, tarım ürünlerinin üreticiden son tüketiciye doğru akışında pazarlama kanallarını kontrolünde tutarak; standardizasyon, soğutma, depolama ve ambalajlama gibi hizmetleri de kendileri gerçekleştirmektedirler. Böylece ürün bazında dikey entegrasyon sağlanarak ülke ekonomisine katma değer kazandırılmaktadır. 4.9 ĠRLANDA Tarımsal kooperatifler bölgesel ve merkezi örgütlerini kurarak üst örgütlenme sürecini tamamlamışlar ve Ulusal Tarım Kooperatifleri Birliği’ni gerçekleştirmişlerdir. Kooperatifler de diğer ticari şirketler gibi her türlü vergiyi öderler, vergi muafiyeti yoktur. 38 Kooperatiflerin finansmanında kullanılan başlıca kaynaklar; ortakların paylarıyla dağıtılmayan müspet gelir gider farklarından oluşmaktadır. İrlanda tarım kooperatifleri genelde çok amaçlıdır; üreticilere tarımsal girdi temin ederler ve üretilen ürünlerin işlenmesi ve pazarlanması konusunda faaliyette bulunurlar. 1999 yılı istatistiklerine göre 122 tarımsal kooperatifin 185.600 ortağı vardır. 4.10 ĠSPANYA İspanya Tarım Kooperatifleri Federasyonu (CCAE), çatısı altında tarım kooperatiflerine ait 15 bölgesel Federasyonu/Birliği barındırmaktadır. Bu Federasyon ve Birliklerin Başkanları CCAE’nin yönetim kurulu üyeleridir. Her tarım veya hayvancılık sektörü için bir tane olmak üzere ayrıca 18 sektörel bord bulunmaktadır. Bu bordlar, her sektördeki Federasyon/Birlik temsilcilerine sahip olup, üst örgüt olan CCAE’nin sektörel politikası ve işletmecilik hedeflerini belirler. 1999 yılında ulusal Kooperatifçilik Yasası çıkarılmıştır.bununla birlikte Andalusia, Aragon, Valencia gibi özerk bölgeler de kendi kooperatifçilik yasalarını çıkarmıştır. Son 20 yıl boyunca kooperatiflerin faaliyet alanları genişlemiştir. Başlangıçta ortaklarının ürünlerini değerlendirmeye ağırlık verildi ve ortaklara girdi sağlandı. Halen kooperatifler tarımsal ürünleri de işlemekte ve yaş ya da işlenmiş ürünleri parakende piyasasına satmaktadırlar. Kooperatifler daha çok pazarlama konusuna eğilirler. Yeni kurulan kooperatiflerin faaliyet alanları özellikle meyve sebze ve narenciyedir. Ortakların kooperatifin karar verme sürecine katkısı sınırlı olmakla birlikte, kooperatifin ekonomik faaliyetlerine katılma oranına göredir. Ortakların kooperatifin gelişimi ve ürün kalitesinin iyileştirilmesi için alınacak kararlara daha fazla katılımı ve kooperatiflerin faaliyette bulundukları çevreyi tanımaları ve korumaları için çalışmalar yapılmaktadır. Yeni teknolojinin izlenmesi ve uygulanması da öncelikli konular arasındadır. 4.11 ĠTALYA İtalyan tarım ve gıda kooperatiflerinin belirlediği stratejiler : Ölçek ekonomilerinden yararlanmak ve etkinliği arttırmak için kooperatif işletmeler arasında birleşmeler AB tarım kooperatifleri ile işbirliği Uluslararası ticaret startejileri Üretimi, kaliteyi ve ürünlerin orijinini geliştirmeyi hedefleyen pazarlama stratejisi Tarım kooperatiflerinin Pazar payı ülkesel düzeyde toptan pazarlanan ürünün % 25’i civarındadır. Şarap, meyve ve sebzelerde bu oran daha yüksek olup, kooperatifler pazarda lider durumundadır. 4.12 LÜKSEMBURG Lüksemburg tarım kooperatiflerinin üst örgütleri Ulusal Tarım Konseyi, Genel Sekreterlik ve Komite’den oluşmaktadır. Ulusal Tarım Konseyine bağlı tarım grupları ve örgütleri ürün pazarlama, girdi ve kredi temini, hayvan ıslahı gibi faaliyetleri yerine getiren kooperatif işletmeleridir. 39 4.13 YUNANĠSTAN Yunanistan’da tarım kooperatiflerinin üst örgütü PASEGES adı ile anılan federasyondur. Bu federasyona bağlı ikinci derece kooperatiflerin birlikleri ve onlara bağlı kooperatif işletmeler ile üçüncü derece kooperatifler vardır. 1999 yılında tarım kooperatiflerini de kapsayan yeni bir kooperatifçilik yasası yürürlüğe girmiştir. Amacı kooperatif işletmelerinin yoğunlaşma, bütünleşme ve işbirliği ile büyümesi ve rekabet güçlerinin artmasıdır. 40