Eylül 2015 - Petinfo Dergi
Transkript
Eylül 2015 - Petinfo Dergi
PET SAĞLIĞI DERGİSİ EYLÜL 2015 SAYI 79 verimli klinik yöne timi Fikirlere, yeniliklere karşı ne kadar açık olursak geleceğimiz, mesleğimiz de o derece önem kazanmış olur. S.36 Kedi ve köpeklerde mama eliminasyonu 28 Pet sektörünün büyük firmalarını buluşturan bir fuar 58 Kliniklerde köpek ısırıklarından korunmanın beş yolu 54 İÇİNDEKİLER 20 > Kipa ve Goody’den çocuklara armağan Goody Çocuk Tiyatrosu’nun, tiyatro sanatçısı Nedim Saban tarafından kaleme alınan ve çocuklarda hayvan sevgisini geliştirmek amacıyla projelendirilen müzikli çocuk oyunu “Bir Dostluk Hikâyesi” 2015 sezonunda İzmir ‘de... sayfa 28 sayfa sayfa 8 8 > DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN SON HABERLER Veteriner hekimlik mesleğinin ve pet dünyasının tüm güncel haberlerinin en doğru adresi olan Petinfo Dergi’de bu ay da ilgi çekici bilgiler paylaşıyoruz. 16 > İnterhas çalışanları motive edici bir toplantı ile bir araya geldi İnterhas Hayvan Sağlığı 2015 - II. Dönem Değerlendirme Toplantısı 19 - 22 Ağustos tarihleri arasında Bolu/Abant’ta Büyük Abant Otel’de gerçekleştirildi. 20 22 > Pire ve kenelere son! Sanofi Grubu şirketlerinden biri olan Merial, hayvan severleri mutlu edecek bir gelişmeye imza attı; pire, bit ve keneler hakkında bilgi vermek, bunlarla mücadele yollarını göstermek ve korunma yollarını anlatmak amacıyla “Pire ve Kenelere Son” adını taşıyan internet sitesini hayata geçirdi. 24 > Babesiosis’e karşı korunmasız hayvan kalmasın Keneler tarafından taşınan ve ciddi problemlere neden olan kan parazitleri, petlerin yaşamını tehdit eden önemli bir sorundur. 24 18 > Veteriner hekimlerin beklediği ürün artık Türkiye’de! Kedilerde daha düzenli ve stressiz iç parazit mücadelesine imkan veren Profender®, şimdi de büyük boyu ile (5-8kg kediler için), siz hekimlere yardımcı olmaya devam ediyor. 36 > VERİMLİ KLİNİK YÖNETİMİ Türkiye, hele İstanbul pet klinikleriyle dolu. Her sene yeni klinikler açılır ama açılan kliniklerin çoğu zararına çalışır, bir iki sene sonra ise yarışmayı kaybeder, kapanır. 50 > Kedi ve köpeklerde beslenmeye bağlı sindirim sistemi hastalıkları Mide - bağırsak rahatsızlıklarının tespit edilmiş çok sayıda potansiyel türü olmakla birlikte en yaygın olanları ise kolit, kabızlık, ishal, gastroenterit ve pankreatit olarak sayılabilir. 54 > Köpek ısırıklarından korunmanın 5 yolu Eğitim köşemizin bu bölümünde Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk, hem köpekler hem de veteriner hekimler için rahat bir klinik ziyaretinin sırrını vermektedir. sayfa İnterhas A.Ş. Yön. Kurulu Bşk. Dr. Vet. Hekim Tamercan Morkoç 28 > Mamadan olabilir Mama eliminasyonu Hassas kedi ve köpeklerde Gİ sistemin bozuklukları ve dermatolojik sorunlar, kliniklerde sıklıkla görünen vakalardandır. Böyle durumlarda veteriner hekimlerin aklına gelen ilk şey gıda alerjisi veya gıda intoleransıdır. 26 > Böbrek hastalıklarında erken teşhis, hayat kurtarır. İdrarda protein kreatinin oranı (UPC Ratio) testini diagnostik protokolünüze ekleyerek böbrek hastalıklarını erken dönemde yakalayabilir, bir çok hayvanın yaşam kalitesini arttırabilir, hayatını kurtarabilirsiniz. PETİNFO 2015/09 04-05 58 > Pet Sektörünün büyük firmalarını buluşturan bir fuar Bu yıl 4.’sü düzenlenmiş olan Türkiye’nin uluslararası evcil hayvan ürünleri fuarı, Pet İstanbul 2015 Evcil Hayvan Fuarı 3-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. EDİTÖR 28 Eylül Dünya Kuduz Günü Kendimiz ve toplumu koruyabiliriz. Her şeye rağmen Türkiye’yi parlak bir gelecek bekliyor Ülkemiz, hayvancılık dahil olmak üzere birçok sektörde dünyanın lider üreticileri arasında yerini almayı başardı. Bunun en iyi örneği, aynı ay içerisinde pet sektörünün iki önemli etkinliğinin de İstanbul’da gerçekleşmesidir. Bunlar 2-6 Eylül tarihleri arasında düzenlenen, sektördeki firmaları biraraya getiren 4. Pet İstanbul 2015 Fuarı ve 13-17 Eylül tarihleri arasında dünyanın dört bir yanından gelen veteriner hekimlerin kültürel ve mesleki kaynaşmasını sağlayan 32. Dünya Veteriner Hekimler Kongresi’dir. Medya sponsoru olarak her iki etkinlikte de yer alıp, Türkiye’nin gelişmesini yakından takip etme şansını bulmamızdan dolayı mutluyuz ve gururluyuz. Bu ve buna benzer bütün organizasyonlarda yer alan ve kalkınmamız için destek veren herkese en içten teşekkürlerimizi sunarız. İlerlemek için eğitim şarttır. Bu ilkeden yola çıkarak sayımızın ana konusuna petinfo Eylül / Sayı: 79 Pet Sağlığı Dergisi Ayda bir yayımlanır. YAYIN TÜRÜ SÜRELİ YEREL SAHİBİ Mat Medya Tanıtım Hizmetleri Tic. Ltd. Şti. MEHMET AKTOP GENEL KOORDİNATÖR BARIŞ KOLGU bariskolgu@matmedya.com Klinik Yönetimi’ni seçtik. Yazımızın, bütün klinisyen arkadaşlarımıza faydalı olacağını umut ediyoruz. Buna ek olarak dergimize kalite katan firmaların ve değerli hocalarımızın sağladığı gelişimler sayesinde bilgilerinizi her daim güncel tutmanızı sağlıyoruz. Tek Tıp- Tek Sağlık yaklaşımı içerisinde, her hekimin bilinçli beraberliği önemli hususlardan biridir. Özellikle de 28 Eylül günü büyük anlama sahiptir; 2007 yılında, kuduz aşısını bulan Pasteur’un ölüm yıldönümü olan 28 Eylül günü “Dünya Kuduz Günü” ilan edilmiştir. Bu seneden itibaren 28 Eylül’de tüm dünyada 120’ye yakın ülkede hayvanlarda aşılama ve insanlarda farkındalık yaratılmasına yönelik etkinlikler ve çalışmalar yapılmaktadır. Siz bu sene ne yapacaksınız? ART DİREKTÖR EBRU DERELİ ebrudereli@matmedya.com GRAFİK TASARIM EMEL VURAL emelvural@matmedya.com YAZI İŞLERİ SORUMLUSU VET. HEKİM GİZEM KUTUN gizemkutun@matmedya.com KATKIDA BULUNANLAR Dr. Gürbüz Ertürk veteriner hekim ENİKÖ KIRALY vet.hekim ismail serdar sayar DANIŞMA KURULU PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül Bu yıl dördüncüsü düzenlenmiş olan Türkiye’nin uluslararası evcil hayvan ürünleri fuarı, Pet İstanbul 2015 Evcil Hayvan Fuarı 3-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. Pet İstanbul Fuarı, ilk defa KOSGEB desteği alarak “uluslararası” ibaresini hak kazanıp, dünya fuarlarının listesine de girdi ve 8000m2 fuar alanında toplam 120 marka buluşturdu. BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 YIL MAHallesi MASSİT MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST Sertifika No: 12002 ADRES YAYINCILAR SK. 10/4 34414 SEYRANTEPE - İSTANBUL TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59 www.matmedya.com ABONE BANU SAYINÇ banusayinc@matmedya.com Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz. Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır. PETİNFO 2015/09 06-07 Pet Sektörünün firmalarını buluşturan bir fuar > syf 58 Saygılarımla Veteriner Hekim Gizem Kutun GENEL YAYIN YÖNETMENİ VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU yagmuragcaoglu@matmedya.com Veteriner Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU Pet Prozac; köpek anksiyetesi nasıl tedavi edilir? Lincoln Üniversitesi’nin yeni çalışmalarına göre davranış sorunu yaşayan köpeklerde, Prozac ‘ın etken maddesi olan fluoxetin’i kullanarak ayrılık anksiyetenin tedavisinde iyi sonuçlar elde edilebilir. Hayvan sahibi Jess Cook, Lexi isimli köpeğini komşularının sürekli şikayeti üzerine üniversitenin kliniğine getirip araştırmaya dahil etti. Evde yalnız kaldığı zaman durmadan havlayan Lexi’ye, 2013’ten bugüne her gün 2 adet tablet verildi. Lexi, ilaç tedavisinin yanında davranış uzmanlarının da devamlı ziyaretçisiydi. Psikolojik sorunlarından başarıyla kurtulan köpeğin ilaçları ise tamamen kesildi. Ayrılık anksiyetesi, köpeklerde en yaygın olan psikolojik sorundur, ama bu problemin tedavisi için psikoaktif ilaçların kullanımı çok tartışılan bir konudur. Psikoaktif ilaçlarla birlikte yürütülen davranış terapilerini belgeleyen birçok makale olsa bile, bu çalışmaların çoğu hayvanda meydana gelen aktivite ve “ruhsal” değişikliklerini önemsemeden sadece hayvanların görünen davranışından bahsetmektedir. Lincoln Üniversitesi tarafından BMC Veterinary Research dergisinde yayınlanan makale ise bu konuyu ayrıntılarıyla anlatıp hayvanların duygusal durumunu değerlendirmek üzere yeni bir yöntemin oluşturulması için ilk adımlarını attı. NOTLAR WSAVA Foundation’un AFSCAN projesi Afrika’da bir fark yaratıyor! Nijerya Küçük Hayvanlar Veteriner Hekimleri Derneği (SAVAN), WASVA’a katılarak Afrika veteriner hizmet standartlarının iyileştirilmesi için çalışan Afrika Pet Hayvan Ağı (AFSSCAN) ile birlikte büyük gelişime imza attı. Derneğin ilk amaçlarından biri, Sahraaltı Afrika’da sürdürülebilir bir veteriner ağının oluşturmasıdır. WASVA Başkanı Dr. Gabriel Varga’ nın dediğine göre Afrikalı ülkeler arasından Uganda ve Kenya da yakın zaman içinde üyeliklerini alabilecektir. Ana sponsoru Zoetis olan AFSCAN bu ülkedeki derneklerin gelişmesi için tam destek vermeye hazırdır. Aynı anda One Health ile beraber yürütülmeye başlanan çalışmalar da bölgenin gelişimi için büyük bir katkıdır. PETİNFO 2015/08 10-11 NOTLAR Toxoplasma’yı dert etmeyin Ağzınızdan Toxoplasma gondii kelimesi çıktığı an insanlar hemen kedileri suçlamaya başlar. Ama yeni araştırmalara göre kediler, bu dünya nüfusunun üçte birini etkileyen sinsi parazitin bulaşmasında düşündüğümüz kadar büyük rol oynamaz; kedi okşamaktan ziyade suçu az pişirilmiş yemeklerde aramalıyız. Sağlıklı insanlarda toksoplasmosisin çok hafif ya da hiçbir semptomu görünmemektedir. Ama parazit, immun sistemi zayıf insanlar veya hamile kadınlar için tehlikelidir; körlüğe, beyin hasarına, hatta ölüme de yol açabilir. Etken, her tür hayvanda bulunmasına rağmen sadece kedigillerin bağırsaklarında ürer. Yani enfekte kediler ortalama 3 hafta boyunca sadece dışkılarıyla çıkarttıkları ookistlerin yayılmasında rol oynamaktadır. İnsanlar ise toksoplasmayı kontamine sulardan veya yemeklerden alabilir. Yani korkuyla yaşayan hasta sahiplerine kediyi sokağa atmalarına hiç gerek olmadığını anlatın; hijyenik kurallara uymaları yeterlidir. CT taraması DNA’ya zarar verebilir 28 Eylül 2015 Dünya Kuduz Günü Kuduz, bilinen en eski zoonozlardan birisidir ve dünyanın pek çok ülkesinde hâlâ önemli bir sağlık sorunudur. Dünya üzerinde Antarktika dışında her kıtadaki insan ve hayvanlar için kuduza yakalanma tehlikesi vardır. Kardiyoloji uzmanı Patricia Nguyen’in, American College of Cardiology’nin Temmuz sayısında yayınlanan makalesinde; “Radyasyonun en düşük düzeyine bile maruz kalan hücrelerde değişikliklerin meydana gelmeleri bilinmektedir. Bu değişikliklerin kansere ya da herhangi bir olumsuz etkiye neden olması hala net olmasa bile, hücrelerin maruz kalacağı dozajın azaltılması için kesinlikle çalışmalar yürütülmeli” dedi. Bu araştırma, röntgen veya CT çekerken güvenlik kurallarına uymamız gerektiğinin güzel bir hatırlatmasıdır. PETİNFO 2015/09 12-13 NOTLAR Bu yeni teknolojinin bize verebileceği imkanlara bakarak önümüzdeki yıllar içerisinde bilim kesinlikle çok heyecan verici olacaktır. Veterinerler 3D baskı makinesi ile kemikler çoğaltır Amerika’daki veteriner fakülteleri teker teker 3D baskı sistemi kurarak cerrahi eğitiminde yeni kapılar açmaya başladılar. Teknolojinin gelişimi sayesinde yeni nesil öğrenciler, CT tarayıcı görüntülerini 3D printer’in yardımıyla tam kemik modelleri üretme fırsatı buldular. Bu şekilde elde edilen modeller hastaların kemiklerinin tıpatıp kopyası olup ve hem öğrencilerin eğitimini hem de hastaların sağaltımını kolaylaştırır. Cornell Üniversitesinin 3D baskı sistemi, her katmanı 700 ince plastik dizeden oluşan bir modeli 24 saat içinde üretebilir. Başarılı bir dünya kongresi Dünyanın değişik ülkelerinden 3000 civarında veteriner hekim, bilim insanları, sektöre hizmet veren ulusal ve uluslararası firmalar ile OIE, FAO, WHO ve EFSA gibi uluslararası kuruluşların katıldığı Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının destekleriyle düzenlemiş olan 32. Dünya Veteriner Hekimliği Kongresi sona erdi. Katılan ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz. WVC2015 Dünya Başkanı Dr. René A. Carlson ve OIE Genel Müdür Yardımcısı Dr. Brian Evans ile yaptığımız söyleşileri Petinfo ve İnfovet Dergisi’nin ekim sayısında okuyabilirsiniz. Araştırmaların başarılı olması ile böbrek hastalıklarının tedavisi hepimiz için kesinlikle daha kolay olacaktır. Veteriner hekimlerin yeni çaresi; ayılar Hepimizin bildiği üzere ayılar kışın, yuvalarına çekilip uyur. Kış uykusu bu canlılara özgü bir korunma ve savunma mekanizmasıdır. Burada araştırmacıları heyecanlandıran durum ise; ayıların kış uykusuna yattıklarında, hiç bir dışkı ve idrar kalıntısına rastlanmamasıdır. Sizce bu hayvanlar hiç idrar yapmazsa, kış uykusunu sağlıklı böbreklerle nasıl atlatabilirler? İlkbaharda uyanan hayvanların böbreği fonksiyon göremeyecek kadar zarar görmesine rağmen, organ kendini kısa süre içinde onarır ve eskisi gibi çalışmaya devam eder. Jackson Laboratuvarı’nın bilim adamları bu olayı bütün ayrıntılarıyla incelemeye başladı. Acaba ayı ve kış uykusu geçiren diğer hayvanların böbreği nasıl çalışır? Eğer araştırmacılar böbreğin rejenerasyonundan sorumlu geni bulup, soruyu cevaplarsa böbrek hasarlarını tedavi edebilecek bir yöntem geliştirebilir miyiz? PETİNFO 2015/09 14-15 NOTLAR İnterhas çalışanları motive edici bir toplantı ile bir araya geldi İnterhas Hayvan Sağlığı 2015 - II. Dönem Değerlendirme Toplantısı 19 - 22 Ağustos tarihleri arasında Bolu/Abant’ta Büyük Abant Otel’de gerçekleştirildi. İnterhas Hayvan Sağlığı 2015-2nci Dönem değerlendirme toplantısı 19-22 Ağustos tarihleri arasında Bolu/Abant’ta Büyük Abant Otel’de gerçekleştirildi. İnterhas A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Dr.Vet.Hek. Sayın Tamercan Morkoç’un açılış konuşması ile başlayan toplantıda ilk olarak, göreve yeni başlayan İnterhas A.Ş. Satış Müdürü Vet.Hek.Sayın Mustafa Eker yönetiminde yıllık satış hedefleri değerlendirildi. Sonrasında da Sayın Dr.Tamercan Morkoç’un değerli katkıları ile ürün stratejileri tartışıldı ve ürünler ile ilgili eğitimler yapıldı. Dönem toplantısının eğitim bölümünde aşağıdaki ürünler ile ilgili swot analiz çalışmaları yapıldı. İçeriğindeki fenbendazol, pyrantel pamoate ve praziquantel’in sinerjist etkisi sayesinde tüm köpek, köpekgil, kedi ve kedigillerde iç parazit türlerine karşı terapötik etkisi güçlü, geniş spektrumlu antiparaziter ilaç CANİVERM. Köpek ve kedilerde Microsporum canis’in sebep olduğu mikozisin önlenmesi ve tedavisinde kullanılan, hayvanların yaşı, ağırlığı ve ırkına bakılmaksızın dozu 1 ml olan mantar aşısı BIOCAN M PLUS. 6 haftalık ve daha büyük köpeklere rahatlıkla uygulanabilen köpek karma aşısı BİOCAN DHPPI+L. Köpekler için yaygın tehdit oluşturan Canine Coronavirus’a karşı köpeklerin aktif bağışıklığını sağlamak üzere 5 haftalıktan itibaren uygulama kolaylığı olan BİOCAN C. Ülkemiz coğrafyasında görülen tipik suşların B.burgdorferi, B.afselii ve B.garinii’nin tamamını içeren köpekleri ve de sahiplerini zoonoz Lyme hastalığına karşı koruyan BİOCAN B. 8 haftalık ve daha büyük yaştaki kedilerde panleucopenia, herpesvirus ve calicivirus enfeksiyonlarına karşı aktif bağışıklık sağlamak için kullanılan, gebe kedilerde güvenli, 3 etkeni de aynı şişede barındıran hazır likit formu sayesinde uygulama kolaylığı olan BİOFEL PCH. Köpeklerde ölümcül ve çok bulaşıcı olan hastalıklara karşı tedavi edici ve koruyucu amaçlı olarak kullanılan hazır immünglobulin Polyglob. Ektoparazitlere karşı kesin ve güvenilir koruma sağlayan, köpeklerde ve atlarda kene, pire ve sivrisinek, at sineği, karasinek gibi uçan böceklere karşı koruma sağlayan TOP SPOT ON. Ve son olarak da güçlü analjezik etki ve PETİNFO 2015/09 16-17 İnterhas A.Ş. Yön. Kurulu Bşk. Dr. Vet. Hekim Tamercan Morkoç güvenli sedasyon sağlayan, sentetik opioid grubu santral etkili bir analjezik olan, hem agonist hem de antagonist etki (karma etki) gösteren, çok kısa sürede etkisini gösteren, yüksek güvenlik profiline sahip BUTOMİDOR ile ilgili yapılan swot analiz ve detailingler ile eğitim çalışması tamamlandı. İnterhas çalışanları gün boyu devam eden verimli toplantıların ardından akşamları Abant gölü ve Büyük Abant Oteli’nin güzel atmosferinde dinlenip eğlenme ve özellikle de ekibe yeni katılan satış temsilcilerini yakından tanıma imkanı buldular. Üç gün süren yoğun toplantıların ardından İnterhas çalışanları yıl sonu hedeflerini tutturmak üzere, motive bir şekilde bölgelerine döndüler. NOTLAR Profender® nasıl kullanılır? Veteriner hekimlerin beklediği ürün artık Türkiye’de! Kedilerde daha düzenli ve stressiz iç parazit mücadelesine imkan veren Profender®, şimdi de büyük boyu ile (5-8kg kediler için), siz hekimlere yardımcı olmaya devam ediyor. Günümüzde kedilerde iç parazit enfestasyonlarının ne kadar yaygın gözlemlendiği veteriner hekimler tarafından iyi bilinmektedir. Birçok iç parazit türü, sokakla ilişkisi olmayan kediler de dahil olmak üzere, büyük zararlara neden olmaktadır. Yeni yapılan bir çalışma, iç parazit taşıyan kedilerin % 20’sinin daha önce hiç sokağa çıkarılmadığını gösteriyor. Kedi sahiplerinin çoğu, onlar için en iyi olanı yapmaya çalışır; fakat ilginçtir ki, iyi bakım koşulları altındaki kedilerin % 71’i iç parazitlere karşı yılda üç kereden daha az ilaçlanmakta ve kedi sahiplerinin yaklaşık % 53’ü onlara düzgün bir şekilde tablet yutturamamaktadır. Bu bilgilerin ardından bilim ve yaşam kalitesini 150 senelik tecrübesi ile arttıran BAYER, kendisini petlerin sağlığından sorumlu tutarak Profender®’i Türkiye pazarına sundu. Profender®, stressiz kullanımı ve daha geniş etki spektrumu ile kısa zamanda PETİNFO 2015/09 18-19 Üç ayda bir, tek doz uygulama yeterlidir. Tenya, askarid ve kancalı kurtların erişkin ve tüm larval formlarına karşı koruma ve tedavi sağlar. Profender®, emodepsit ve praziquantel olmak üzere iki farklı etken madde içerir. Ense kökündeki tüyler aralandıktan sonra ense derisine uygulanır. Etken maddeler kıl köklerinden kolaylıkla emilir ve kana karışarak vücuda dağılır; bağırsaklara ulaşarak parazitlere doğrudan etkili olur (emodepsit) ya da karaciğerde bir miktar metabolize olduktan sonra etki ederler (prazikuantel). Güvenlik indeksi yüksek bir ilaçtır. Profender 8 haftalıktan itibaren ve/veya 0.5 kg ağırlığın üzerindeki kedilerde, gebe ve emzirenlerde kullanılabilir. Yapılan araştırma sonuçlarına göre, kedi sahiplerinin % 75’i pratik olmasından dolayı damlatma çözelti ürünleri tercih etmektedir. hem veteriner hekimler hem de hasta sahipleri tarafından tercih edilen bir ürün oldu. Ürün şimdiye kadar 0-2,5 kg ve 2,5-5 kg olmak üzere iki farklı boyutta mevcuttu. Fakat Türkiye’deki kedilerin büyük oranda 5 kg’ın üzerinde olması göz önünde bulundurularak Bayer Hayvan Sağlığı, hekimler ve kedi sahipleri tarafından beklenen 5-8 kg kediler için yeni büyük ambalajlı Profender® iç parazit damlasını Türkiye pazarına sundu. NOTLAR Kipa ve Goody’den çocuklara armağan Goody Çocuk Tiyatrosu’nun, tiyatro sanatçısı Nedim Saban tarafından kaleme alınan ve çocuklarda hayvan sevgisini geliştirmek amacıyla projelendirilen müzikli çocuk oyunu “Bir Dostluk Hikâyesi” 2015 sezonunda İzmir ‘de... Kipa ve Goody işbirliği ile sergilenecek olan 5 oyunun zamanları ve yerleri 4 Ekim Pazar Konak Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi saat 13:00 4 Ekim Pazar Konak Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi saat 15:00 17 Ekim Cumartesi Bostanlı Fuat Taşer Açıkhava Tiyatrosu saat 14:00 18 Ekim Pazar Narlıdere Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi saat 13:00 18 Ekim Pazar Narlıdere Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi saat 15:00 Kurulduğu 2012 yılından bu yana onbinlerce küçük izleyiciyle buluşan Goody Çocuk Tiyatrosu, 4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü’nde İzmir’de özel bir galayla perde açacak. Nedim Saban’ın yazıp, yönettiği “Bir Dostluk Hikayesi” adlı müzikli çocuk oyunu 4 Ekim 2015 Cumartesi günü 15.00’da Konak Atatürk Kültür Merkezi’nde. Genç izleyicilere hayvan sevgisini aşılamayı amaçlayan “Bir Dostluk Hikayesi” oyununda bir ev köpeği ile sokakta yaşayan bir kedinin insanlığa örnek olabilecek dostluğu anlatılıyor. Bir sosyal sorumluluk projesi kapsamında, sokak hayvanlarına destek sağlamak için hazırlanan oyunda kullanılan videolarda Ömür Gedik, Yavuz Seçkin, Tuna Arman, Reyhan Kararca gibi ünlü sanatçılar çeşitli hayvan kılıklarına girerek , La Fontaine fabllarını canlandırdılar. Davranış Bilimleri Enstitüsü’nün danışmanlığında PETİNFO 2015/09 20-21 Ünlü oyuncular Ömür Gedik ile Nedim Saban “Bir Dostluk Hikâyesi”nde bir arada çalıştılar. hazırlanan ve 6-11 yaşlarına hitap eden oyun tüm Türkiye’de büyük ilgi gördü. Bedava Goody Çocuk Tiyatrosu biletleri İzmir Kipa’larda “Bir Dostluk Hikayesi” Ekim ayında İzmir’li tiyatroseverlerle buluşacak. Oyunu ücretsiz olarak izlemek isteyenler, 25 TL’lik kedi köpek maması alışverişi karşılığında Kipa mağazalarından hediye biletlerini alabilecekler. NOTLAR Pire ve kenelere son! Sanofi Grubu şirketlerinden biri olan Merial, hayvan severleri mutlu edecek bir gelişmeye imza attı; pire, bit ve keneler hakkında bilgi vermek, bunlarla mücadele yollarını göstermek ve korunma yollarını anlatmak amacıyla “Pire ve Kenelere Son” adını taşıyan internet sitesini hayata geçirdi. Halk sağlığını doğrudan ilgilendiren hayvan sağlığı alanında ürünler geliştirip hizmet sunan Merial, hayvan ve insan sağlığını tehdit eden pire ve kenelere karşı mücadele için hazırladığı web sitesini hayata geçirdi. Türkiye’de 2014 yılından bu yana faaliyette bulunan Merial, pire ve kenelerin bulaştırdıkları ciddi hastalıkları önlemek için hazırladığı “Pire ve Kenelere Son” adını taşıyan internet sitesi ile sorumluluk sahibi olan hayvan severlerin bir sorununa daha çare bulmayı hedefliyor. Günümüzde her 5 kediden biri ve her 10 köpekten biri pire sorunu yaşıyor. Üstelik pire ve keneler sadece hayvanlara zarar vermekle kalmıyor, evcil hayvanların yanında evleri de istila ederek insan sağlığını tehdit ediyor. Bununla mücadele için hayvan severlerin çok daha fazla bilinçli olması gerekiyor. Bu amaçla kurulan “http://www.pirevekenelereson. info.tr/” adresli web sitesi, Merial’ın halk sağlığını da doğrudan ilgilendiren hayvan sağlığı alanındaki çalışmalarının bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. En doğru ve en etkili korunma yöntemleri Web sitesinde pire, bit ve keneler hakkında önemli istatistiki bilgileri de içeren geniş kapsamlı bir içerik yer alıyor. Ayrıca pire, bit ve keneleri önleme, bunlardan korunma ve kurtulma yolları da detaylı bir şekilde anlatılıyor. Web sitesine giren hayvan severler ne tür bir tehlikeyle karşı Merial’ın hazırladığı bu bilgilendirici ve çözüm üreten internet sitesini ziyaret ederek evcil hayvanlarınızı, kendinizi, çocuklarınızı ve evinizi pire, bit ve kenelerden nasıl koruyacağınızı öğrenebilirsiniz. karşıya olduklarını verilen içerikle kapsamlı bir şekilde öğrenebiliyor. Tabii sadece bunu öğrenmekle sınırlı kalmayıp en doğru ve etkili korunma yöntemlerini de inceleyebiliyorlar. En iyi dostlarımızdan biri olan evcil hayvanlarımız nereye giderse binlerce pire, kene ve bit de onları takip ediyor. Bu, onlar için oldukça PETİNFO 2015/09 22-23 can sıkıcı bir durum olurken aynı zamanda insan sağlığını da tehdit ediyor. Pireler bıraktıkları yumurta ve larvalarıyla, evimizdeki kanepe, halı ve koltukları istila ediyorlar. Keneler de yine aynı şekilde evcil hayvanlarımız yolu ile evimize, bahçemize yerleşip çocuklarımıza ve bizlere hastalık bulaştırabiliyorlar. Babesiosis’e karşı korunmasız hayvan kalmasın Keneler tarafından taşınan ve ciddi problemlere neden olan kan parazitleri, petlerin yaşamını tehdit eden önemli bir sorundur. Her sene düzenlenen Alman Çoban Köpeği Dünya Şampiyonası’na (WSUV) 2011 yılında Ukrayna ev sahipliği yaptı. Fakat o seneki yarışmanın galibi seçilemedi. Sebebi de yarışmacıların çoğunun aniden hastalanıp akut Babesiosis nedeniyle ölmesiydi. Yarışmaya katılan yaklaşık 120 köpeğin hepsi, kendi ülkesinde yarışmalara katılarak çeşitli eleme yarışması sonucu dünya şampiyonasına katılma şansları oldu. Bu tabi hem köpekler hem de sahipleri için büyük bir onurdur; PETİNFO 2015/09 24-25 bu hayvanların arkasında en az 3 sene ciddi, günlük çalışma, sayısız yarışma ve sınav, binlerce hayran, üreticilerin bilinçli seleksiyon çalışması ve hepsinin sonunda yüzlerce Euro’luk yol masrafı vardır. Böyle bir köpek, farazi değerinin ve sahipleri ile olan ilişkisinin yanı sıra 3.000-10.000 Euro değerindedir. Bu örnek, Babesiosis’in ne kadar tehlikeli olduğunu ve ne kadar büyük önem arz ettiğini göstermektedir. Tedavi olmaksızın çoğu zaman ölüm ile sonuçlanan hastalığın nedeni olan armut şeklindeki protozoa, hayvanlara kan yoluyla bulaşır. Parazit enfekte konakçının alyuvarları içinde bölünerek çoğalır ve alyuvarları parçalar. Bu durum ise dalak büyümesi, karaciğer problemleri ve hematüri’ye neden olur. Türkiye tehlike altındadır Ülkemizde bu hastalığın bilinen kene vektörleri Dermacentor reticulatus, Dermacentor venistus, Rhipichephalus sanguineus, Hyaloma marginatum ve Ixodes ricinus’tur. Vektörler etkenin yayılmasında iki şekilde rol oynar; birincisinde babesia ile enfekte olan dişi kenenin enfekte yumurta bırakması ve yumurtalardan enfekte kenelerin çıkması. İkincisi ise etkenden ari olan bir kenenin babesia içeren kanı emmesi ile meydana gelir. Keneler etkeni aldıktan iki-üç gün sonra bulaştırmaya başlar; babesia etkenlerinin kenenin tükürük bezinde olgunlaşması için bu kadar zamana ihtiyacı vardır. Etkenin olgunlaşma zamanı vektöre ve etkenin türüne bağlıdır. Vektörün kan emmesinden yaklaşık 48 saat sonra vücudu, köpekleri enfekte etmeye hazır etkenlerle doluyor. Babesia’ nın köpeğe aktarılma imkanı kan emmenin ilk 24 saatinde çok az, 24-48 saat arası az, 48-72 saat arası yüksek, 72 saatten fazlasında ise kesindir. Etkenin geçmesi kan transfüzyonuyla da mümkün olduğundan, uygulamadan önce donörün muayenesi önemlidir. Zamanlama ve doğru tehşis Semptomlar, bulaşmayı takip eden günlerde - nadiren 2-3 hafta sonra- meydana gelir. Bu zaman diliminden dolayı; hayvan sahibi köpeğin gösterdiği semptomları fark ettiği zaman, kene artık konağını terk etmiş olur. Hasta sahiplerinden de “eskisi gibi neşeli değil”, “ sanki daha az yemek yiyor” ve benzeyen ifadelerinden fazla anamnez de maalesef alınamıyor. Babesia’ ya yakalanıp kliniğe gelen hayvanlar birinci ve ikinci haftada halsizlik, iştahsızlık, keyifsizlik semptomunu göstermektedir. Bunu takip eden günlerde yüksek ateş (41-42 °C) ve parçalanan alyuvarlardan dolayı meydana gelen hematüri görülür. Parçalanmış alyuvarlar böbreğe geçerek idrar ile karışır, yani burada parazitler çoğalıp farklı böbrek sorunları da ortaya çıkartırlar. ADVANTIX, köpeklerin kene gibi vektörlere karşı korunmasında mükemmel bir çözüm ortağıdır. iyileşir mi? Bilinçli hayvan sahipleri tarafından kliniğe götürülen köpeklerin ilaç tedavisi sonucu kurtuluş şansı olsa bile, uygulanan ilaçlar parazitlerin meydana getirdiği böbrek ve karaciğer bozukluğuna karşı şifa sağlayamazlar. Böylece hayvan iyileşse bile, bütün hayatı boyunca özel bakıma muhtaç olacaktır. Ek olarak ise, tedavi olarak uygulanan ilaçların bir hayat boyu koruma sağlamadığını hatırlamalıyız. İlaç etkenleri vücuttan uzaklaştıktan sonra hayvanın Babesiosis’e karşı direnci kırılabilir ve hastalık yine baş gösterebilir. Unutmayın ki hastalığın profilaksisi çok büyük bir öneme sahiptir. Bu sebeple vektörlere karşın etkin ve kaliteli bir ürün uygulamak hem petlerin hem de yaşadıkları ortam için en iyi yöntemdir. Hiçbir hayvan Babesiosis’e karşı savunmasız bırakılmamalıdır. MVM MEDİKAL Böbrek hastalıklarında erken teşhis, hayat kurtarır Veteriner hekimlikte, renal hastalıkların tespiti oldukça zordur; böbreklerdeki aksaklık genellikle kan biyokimyasal testlerinde farkedilir ve ne yazık ki bu dönemde hastalık 3. veya 4. evreye ulaşmış olur. Bu noktada, böbreklerin %75’i fonksiyonunu kaybetmiş olur. P eki böbrek hastalıklarını 1. veya 2.dönemde teşhis edip önlem alabilmemiz mümkün müdür? “İdrarda protein kreatinin oranı (UPC Ratio)” testini diagnostik protokolünüze ekleyerek böbrek hastalıklarını erken dönemde yakalayabilir, bir çok hayvanın yaşam kalitesini arttırabilir, hayatını kurtarabilirsiniz. İdrarda Protein: Kreatinin (UPC) oranı testi ile neyi ölçerim? UPC, vücuttan idrarla atılan proteini ölçer. Bu test kedi ve köpek idrar numunelerindeki çok düşük protein seviyelerini (>5 mg/dL) dahi tespit edebilir. UPC testinde idrardaki kreatinin ve protein değerleri ölçülerek bir oran oluşturulur, bu sayede idrarın volümü ve konsantrasyonu değişiklik gösterse de “oran” olduğu için sonuç değişmez. Artan UPC oranı böbrek hastalığını mı işaret eder? Artan UPC oranı idrarda klinik olarak belirgin bir protein varlığına işaret eder. Protein kaybının sorumlusunun böbrek hastalığı olup olmadığını tespit etmek için öncelikle prerenal ve postrenal sebepler (anamnez, fiziksel muayene, tam kan sayımı, biyokimyasal profil, tam idrar tahlili ile) elemine edilmelidir. Test çok hassas olduğundan yangı, vücut sıcaklığındaki değişiklikler, egzersiz gibi sebeplerden kaynaklı geçici proteinüri de her durumda göz önünde bulundurmalıdır. İdrar stribinden alınan negatif protein sonucuna ne kadar güvenebilirim? İdrar stripleri semi–kantitatiftir; idrar pH’ından, volümden, konsantrasyondan ve renkten PETİNFO 2015/09 26-27 etkilenir. Her ne kadar kullanımı kolay olsa da idrar stribi protein kaybını tespit etmek için duyarlı ve spesifik değildir. Stribin tespit edebildiği minimum protein miktarı 30 mg/dL’dir; IDEXX Urine P:C Ratio’nun ölçtüğü minimin limit ise 5 mg/dL’dir ve bu kedi ve köpek proteinürisi için oldukça yüksek bir spesifitedir). UPC, konsantrasyon veya volümden etkilenmez; bu yüzden idrar stribinde negatif sonuç da alınsa, şüpheli olan tüm hastalarda çalışılmalıdır. Erken böbrek hastalığı tespiti için hangi yaştaki kedi ve köpeklere UPC testi uygulamalıyım? Geriatrik kedi ve köpeklerde böbrek hastalıklarında yüksek prevelans olduğu için UPC’nin geriatrik hastaların diagnostik protokolüne eklenmesi önerilir. Bunun Catalyst ONE® VetTest® Catalyst Dx® “İdrarda protein kreatinin oranı (UPC Ratio)” IDEXX’in biyokimyasal analiz cihazları ile kendi kliniğinizde kolaylıkla gerçekleştirebileceğiniz bir testtir. dışında yaşa bakılmaksızın, böbrek hastalığı şüpheli tüm hastalarda bu testin uygulanması önerilir. Renal hastalıklara predispoze olan ırklara ve renal komplikasyon gelişebilecek hastalara özellikle dikkat edilmelidir. İdrarda Protein: Kreatinin oranı hastanın prognozuyla ilişkili midir? Çalışmalar UPC sonucu ile prognozun uyumlu olduğunu gösterir. Yüksek UPC oranı daha kötü prognoz demektir. UPC testi tamamen kantitatif olduğundan veteriner hekim bu testi aynı zamanda prognozu da takip etmek amacıyla da kullanabilir. Böbrek hasarını fizyolojik olarak geri döndürülebilir miyim? Günümüzde nefron hasarının fizyolojik olarak geri döndürülebildiğini kanıtlayan bir medikal müdahale yapılmamıştır. Ancak hastalık erken safhada teşhis edilirse veteriner hekim daha fazla hasar oluşmadan hastalığın ilerlemesini önleyecek fırsatı elde etmiş olur. Süregelen proteinürinin ayrımını nasıl yaparım? Proteinüri geçici olabilir ve renal bir hastalıktan bağımsız olabilir. Bu nedenle kalıcı olup olmadığı tespit edilmelidir. Azotemik olmayan hastalarda ısrarcı renal proteinüri, erken böbrek hastalığının göstergesidir. Eğer idrardaki proteinin böbrek kaynaklı olduğuna karar verildiyse ve alt üriner sistemde hastalık tespit edilmediyse proteinürinin kalıcı olduğuna kanaat getirilir. Azotemik olmayan hayvanlarda en iki hafta arayla yapılan testlerde 3 veya daha fazla kez proteinüri gözlenmesiyle kalıcılık tespit edilir. Veteriner hekim UPC testi ile, henüz azotemi tablosu oluşmadan böbrek hasarını ve idrarın konsantre edilemediğini tespit ederek, hastalığın ilerlemesini önleyebilir ve prognozunu düzeltebilir. Eğer hayvan hem azotemik hem proteinurik ise ve alt üriner sistem hastalıkları elemine edildiyse proteinüri böbrek hastalığı ile ilişkilendirilmelidir. mamadan olabilir Mama eliminasyonu Hassas kedi ve köpeklerde Gİ sistemin bozuklukları ve dermatolojik sorunlar, kliniklerde sıklıkla görünen vakalardandır. Böyle durumlarda veteriner hekimlerin aklına gelen ilk şey gıda alerjisi veya gıda intoleransıdır. Gıda alerjisinde ortaya çıkan reaksiyonları tetikleyen bazı bağışıklık sistemi elemanları mevcuttur. Özellikle IgE’nin tetiklediği allerjik reaksiyonlar hemen ortaya çıkarlar ve anaflaksi tablosu dahil olmak üzere ciddi sonuçlara yol açarlar. Alerjik reaksiyonlar IgE dışındaki bir bağışıklık sistemi elemanının etkisi ile başlarsa, bu sefer gecikmiş bölgesel ve genel belirtiler görülüyor. Gıda intoleransı ise vücudun belli maddeleri metabolize edemediğini ve bu maddelerin uzaklaştırılamadığını göstermektedir. İntolerans oluşum mekanizmasında alerjinin aksine PETİNFO 2015/09 28-29 bağışıklık sistemi yer almıyor. Örnek olarak laktoz intoleransı, gıda zehirlenmesi, gıda içindeki toksinlere veya katkı maddelerine karşı hassasiyet, vs. Çeşitli çalışmalarda da gösterildiği gibi, bazı maddeler, gıda ile ilgili hassasiyete daha sık yol açmaktadır. Bu maddeler ise; BESLENME yağlı kırmızı et, süt ürünleri, tavuk eti ve sakatatı, balık, yumurta, mısır, buğday ve soyadır. Sizin de kesinlikle farkettiğiniz gibi, en sık rahatsızlığa neden olan maddeler, pet mamalarında yaygın kullanılmaktadır. Bu korrelasyon tabiki tesadüf değildir. Bazı proteinlerin içerdiği antijenler diğerlerinden fazladır ve proteinlerin yapısı genellikle benzerlik göstermektedir. Yani rahatsızlık, hayvanın ne kadar proteine maruz kalması ile yakından ilişkilidir. Bu yüzden de mamaların rasyonu ve kalitesi önemlidir. GIDA İLE İLGİLİ HASSASİYETE YOL AÇAN MADDELER; YAĞLI KIRMIZI ET, TAVUK ETİ/SAKATATI, YAĞLI SÜT ÜRÜNLERİ, YUMURTA VE BAZI HUBUBATLAR. Klinik belirtiler Besinlerden dolayı meydana gelen alerjik reaksiyonlar bütün kedi ve köpeklerde, diğer tür alerjik reaksiyonlarına benzerlik göstermektedir. En çok görülen semptomlar yüzde, ayaklarda, kulaklarda, koltuk altı ve anüs bölgesinde meydana gelen kaşıntıdır. Semptomlar arasında kronik veya tekrarlayan kulak enfeksiyonları, tüy kaybı, aşırı kaşınma ve çeşitli deri enfeksiyonları da gözükebilir. Bu semptomlar antibiyotiğe cevap verse bile, ilaçlar kesildikten sonra yine ortaya çıkarlar. Çalışmalara göre mama alerjilerinin bağırsak hareketleri ile yakından ilişkisi olmaktadır; alerji göstermeyen köpeklerin günlük bağırsak hareketeri ortalama 1,5 olurken, alerji gösteren köpeklerin günlük bağırsak hareketleri 3 ya da daha fazla da olabilir. Sadece klinik belirtilere bakarak atopi veya diğer alerjilerden mama alerjisini ayırt etmek oldukça zordur. Fakat bazı belirtiler mama alerjisi olma ihtimalini arttırabilir. Bunlardan biri; tekrarlanan kulak enfeksiyonları, özellikle mantar enfeksiyonlarıdır. Diğeri ise çok genç yaşta meydana gelen alerjidir. Semptomların kışın başlaması ve yıl boyu devam etmesi, aynı zamanda kaşıntıların steroidlere cevap vermemesi de şüphe uyandırabilir. Diagnoz Gıda alerji tanısını koymadan önce diğer alerjik etkenlerini tamamen elimine ettiğimizden emin olmamız gerekmektedir; atopi, pire ısırığı alerjisi, bağırsak parazitlerine karşı aşırı duyarlılık, sarkoptik uyuz ve mantar, bazı bakteriyel enfeksiyonların semptomları da gıda alerji ile aynı semptomlar göstermektedir. Eğer bütün bunları elimine ettiysek ve semptomlar hala mevcut ise, mama eliminasyon denemelerine başlayabiliriz. Bu yöntemin amacı; hastayı hassasiyet gösterdiği antijenden veya katkı maddesinden tamamen arındırmaktır. Hayvanların bu mamaları düzenli tükettiği durumlarda klinik semptomlarında da azalma gözükecektir. Diyagnoz için gerekliyse, eski mamaya geri dönüp hayvanın alerjik olduğu madde ile yükleme yapabiliriz. Klinik semptomların geri gelmesiyle kesin diagnoz konulabilir. Denemeler ve eliminasyon diyeti Mama denemelerinde bir hayvana en az 12 hafta süreyle yeni protein ve karbonhidrat kaynakları sunulmaktadır. Yeni gıdalar, hayvanın daha önce hiç karşılaşmadığı protein PETİNFO 2015/09 30-31 BESLENME ve karbonhidrat içermelidir. Örnek olarak tavşan eti ve pirinç pilavı ya da geyik eti ve patates. Piyasada çeşitli, bu tür ticari mamalar mevcuttur. Hatta özellikle alerjik ve hipersensitif hayvanlar için üretilmiş profesyonel sınırlı antijenli veya hidrolize protein diyetler de bulunabilir. Bu mamalardaki proteinlerin ve karbonhidratların moleküler boyutu diğer mamalardakine kıyasla daha küçüktür, böylece alerjik mekanizmayı tetikleyemezler. Ne olursa olsun, uygulanan diyet, hayvanın 12 ay boyunca yediği tek şey olmalıdır; buna ödül mamaları, tatlandırıcı içeren ilaçlar da dahildir. Sadece mama ile temiz su verilmelidir. Hayvanların dışarı çıkması ve herhangı bir çöpe ya da yemek yiyebileceği yere yaklaşması da yasaktır. Veteriner hekimler mama denemelerine genellikle 3 hafta boyunca devam etmektedir, fakat araştırmalara göre bu süre zarfında hayvanların sadece %26’sında sonuçlar görünmektedir. Bu sebepten dolayı deneme en az 12 hafta boyunca devam ettirilmelidir. Eğer hayvanda klinik semptomların azalması ve tamamen yok olması görünürse, hayvanın eskiden kullandığı mamaya geri dönerek testlere devam edilmelidir. Buna provokasyon testi denilmektedir ve diyagnozun doğrulanmasında yardımcı olmaktadır. Eğer eski mamayı kullanarak semptomların geri geldiğini görürsek, mama alerjisinden %100 emin olabiliriz. Eğer klinik semptomlarda değişiklik olmasına rağmen halen mama alerjisinden şüpheleniliyorsa, farklı bir mama ile test tekrarlanmalıdır. Tedavi Mama alerjisinin en etkili tedavisi her zaman profilaksidir. Rahatsızlığa neden olan etkenlerin tespitinden sonra, hayvanların diyetinde bu maddeleri kullanmaktan kaçınılmalıdır. Yağ asitleri, antihistaminikler ve steroidlerle geçici bir iyileşme elde edebiliriz; ancak LAbor Testleri Mama alerjilerinde kan testlerinin pek faydası yoktur. Veteriner dermatologlara göre kan testlerinden, kesin sonuç elde edebileceğimizin hiç bir kanıtı yoktur. İntradermal deri testleri ise inhale alerjenlerin tetiklediği atopik dermatit gibi rahatsızlıkların teşhisi için mükemmel bir yöntem olmasına rağmen, mama alerjisinin tespitinde işe yaramamaktadır. Mama alerjisinin kesin tanısını koymak için günümüzde bilinen en etkili yöntemi, eliminasyon diyetidir. hayvanın sağlığını da düşünerek, bu yöntemleri uzun vadeli kullanamayız. Uzun vadeli çözümü sadece mama değişikliği ile sağlayabiliriz. Hayvan sahiplerinin iki seçeneği vardır. Ya piyasada bulunan ve veteriner hekimlerin tavsiyesi üzerine kullanılan özel mamaları alacaklar ya da hayvanın mamasını evde özel olarak yapacaklardır. Sahipler ikinci seçenekten yana ise diyetin rasyonu PETİNFO 2015/09 32-33 için kullanılan maddeleri bilinçli kullanmalı ve hayvanı belli periyotlar içerisinde profesyonel diyetisyenin kontrölünden geçirmelidir. Unutulmamalıdır ki; hayvanlar uzun süredir kullanılan her türlü mamaya karşı reaksiyon gösterebilir. Sahipler bu konuda bilinçlendirilirse, hayvanlar komplikasyonlar göstermeden önce bir veteriner hekimin emin ellerine ulaşabilir. KAPAK verimli klinik yönetimi Türkiye, hele İstanbul pet klinikleriyle doldu. Her sene yeni klinikler açılır ama açılan kliniklerin çoğu zararına çalışır, bir iki sene sonra ise yarışmayı kaybeder, kapanır. Üniversitede A’dan Z’ye bütün hastalıkları ezberlediysekte serbest piyasanın kargaşasında nasıl ayak uydurabileceğimizi ya da batan bir gemiden nasıl kurtulabileceğimizi hiç bir derste görmedik. Hekimlik mesleğinin bu ‘duygusal’ yönüne de bakmakta fayda var. A merika Birleşik Devletleri’ndeki ünversitelerde ‘Veteriner Klinik Yönetimi’ ayrı bir ders olarak okutuluyor. Bu konu hakkında her ay 3 tane büyük dergi yayınlanmakta (‘Veterinary Economics’, ‘Veterinary Practice Management’ ve ‘Practice Marketing and Management’) Çıkan aylık dergilerde, bu alanlarda uzmanlaşmış olan veteriner managerlerin yanı sıra ülkenin dört bir tarafında pet klinisyeni olarak çalışan hekimler de yazı yazar ve tecrübelerini paylaşırlar. Veteriner Klinik Yönetimi Derneği devamlı forumlar, kongreler düzenler ve ülke çapında çalışan veteriner managerlerin çalışmalarını koordine eder. Bütün bunlardan anlayabiliriz ki, Amerikadaki veteriner hekimlerin hayatında hekimlik ve klinik yönetimi birbirlerinden ayrılamayan bir ikilidir ve sadece hekimlik yaparak kimsenin karnı doymaz. Kliniğe yatırılan para, sürekli yükselen ilaç ve ekipman fiyatları, çalışanların maaşı ve bunun yanında sahiplerin beklentileri bunu imkansız kılar. PETİNFO 2015/09 36-37 Klinik yönetimi Veteriner klinik yönetimi sadece bir hastanenin tedavi yöntemlerinde kalmaz, bundan daha fazlasını belirler; > hastanenin yapısını (kim neyi, nerede ve ne zaman yapar, vs...) > veteriner hekimin amaçlarını (hekim mesleki olarak neyi hedefler, işinin kalitesi nasıl olmalı) > uygun çalışanların seçilmelerini ve sürekli eğitimini > yeni müşterilerin kazanılması (marketing) ve eskilerin kaçırılmamasını > kayıt işlemlerinin düzenini ve Fikirlere, yeniliklere ne kadar açık olsak, geleceğimiz, mesleğimiz de o derece önem kazanmış olur. KAPAK bunların doğru yönetimini > çalışma yöntemlerinin sürekli iyileştirilmesini > hekimlik ve management yönünden sürekli eğitimi vs İyi bir yönetimin sözkonusu olduğu durumda, kliniğimiz ekonomik olarak da sıkıntı çekmez ve daha önemlisi; hem hastasına hem müşterisine daha yüksek bir hizmet verebilir. Yönetim ve verilen hizmetin kalitesi arasındaki ilişki de gayet açıktır; bir kliniğin ‘ürettiği kazancı ne kadar fazla ise satın alabileceği malzemelerin kalitesi ve hastaneye yatırabileceği masrafların miktarı da o kadar fazla olacaktır. Bunun yanında iyi eğitilmiş elemanların alımına ve sürekli çalıştırılabilmesine de imkan sağlar. Hekimlik bilgisi ile birlikte sağlık biliminin en modern icatlarını kullanan bir veteriner hekimin - yani ekonomik olarak iyi çalışan bir hastanenin - ise sosyal prestiji ve müşteri sayısı da yükselir. Türkiye’de de pet hayvancılığını en hızlı ve en ucuz geliştirme yöntemlerinden birisi beşeri hekimlerle, cerrahlarla, oftalmologlarla, dermatologlarla, laboratuvarlarla işbirliği yapmak olurdu... Veteriner fakültelerinde öğretilen dersler (Radyoloji, diş hekimliği, oftalmoloji, parazitoloji, vs.) öğrencinin gerçek hayatta da kullanabileceğini bilmesi ile anlam kazanır. Bu alanlara pet hayvanlar, ekonomik değeri ile sınırlı olan büyükbaşlardan daha iyi imkan verir. Pet hayvanlarla çalışmayı seçen kişilerin sebebi de genellikle budur. Günümüzde çalışan veteriner hekimlerin amacı ise müşterilerine yüksek seviyeli hizmet vermek ve mesleki yarışmada çeşitli uzmanlıklar kazanarak ilerlemek. Uzmanlıkların ve özel hizmetlerin amacı ise müşterinin kliniği daha sık ve düzenli ziyaret etmesi. Bizim için özellikle ‘düzenli’ kelimesini vurgulamak gerekir. Yani bir sene içinde hayvan sahibinin kliniğe yaptığı ziyaretlerin sayısı bu şekilde yükseltilebilir. Bu amaca hasta sahiplerinin eğitimi, çeşitli özel hizmetlerin verilmesi ve veteriner hekim- müşteri arası ilişkilerinin devamlı iyileştirilmesi ile ulaşılabileceğine inanılır. Bir genel muayene sırasında örn. meme tümörü, kulak sorunu, deri problemi ile karşılaşırsak, aciliyeti olmayan, ertelenebilen müdahaleleri hemen, aynı anda yapmayalım. Bu süreci birkaç hafta, gerekirse birkaç ay içinde tamamlamamız daha uygun olabilir. Hasta sahiplerine uzatacağımız faturayı da tek seferde, kabartıp çıkartırsak müşteri memnuniyetini önemli oranda düşürmüş oluruz. Bunun yerine hem uygulanabilecek tedavileri hem de faturayı üçe- beşe bölmek daha mantıklı olabilir. Araştırmalara göre müşterilerin çoğu hiç ödemek istemediği miktarı bu şekilde geciktirmeden ve çekinmeden daha rahat verirler. Veterinerlerin çoğu şu konuda hem fikir; pet hayvancılığında Günümüzde pet kliniklerin amacı, hekimlerin çeşitli uzmanlıklar kazanarak müşterilerine daha iyi hizmet vermek olmalıdır. Buradaki amaç, hasta sahiplerinin kliniği daha sık ve düzenli ziyaret etmesidir. PETİNFO 2015/09 38-39 KLİNİK BÜLTENİNİ ANLAŞMALI PETSHOPLARA VE YAKIN OTURAN MÜŞTERİLERİN POSTA KUTUSUNA BİLE BIRAKABİLİRSİNİZ YA DA MAİL OLARAK GÖNDEREBİLİRSİNİZ. KLİNİK VE VETERİNER HEKİM İÇİN HİÇ BİR REKLAMIN ZARARI OLAMAZ. KLİNİK BÜLTENİ Aylık, 3 aylık bültenler bilgilendirmenin hızlı ve pratik yöntemidir. Örnek olarak; Veteriner kliniği, yeni gelen asistan, veteriner hekim ya da uygulanan hizmet ile ilgili bilgi verebiliriz. İç-dış parazitler, aşılamalar ve mevsimsel hastalıklar hakkında bilgilendirmeler yazabiliriz. Geçen ayın hastalarından da bir iki başarı hikayesi ise hayvanseverlerin en sevdiği kısım olacaktır. Çalıştığımız mama ve ilaç firmaları ile anlaşıp bültenimize reklamlarını da ekleyebiliriz. Bülten yazmanın püf noktaları; hayvan sahiplerini gerçekten ilgilendiren konular hakkında yazmalıyız ve yazımız ilgi çekiciyse yeni müşteriler kazanabiliriz. Bülten gerçekten bir veteriner hekim tarafından hazırlandığı hissi vermelidir. başarılı olmak istiyorsak mesleki becerilerimiz yetmeyebilir. Bizim verdiğimiz hizmet satılabilir ve satılması gerekir. Yazının bundan sonraki bölümünde yurtdışındaki hastanelerde uygulanan ve biraz çabayla Türkiye’de de rahatlıkla hayata geçirilebilecek olan klinik yönetim sistemlerinin birkaç örneğinden bahsedeceğiz. Randevu sistemi Bu yaklaşım zaman yönetiminin bir beceri olduğu görüşüne dayanır. Zaman yönetiminde etkili olabilmek için şu becerilerde uzman olmamızı zorunlu kılar. Randevu sistemi hem kliniğin gelirini hem de çalışanların ve müşterilerin rahatını yükselten bir sistemdir. Bu sistem ile günlük müşteri dalgaları önlenebilir ve gün boyu rahat çalışan bir sistem elde edebiliriz. Her hastaya zamanımız olabilir ve bu sadece verdiğimiz PETİNFO 2015/09 40-41 hizmetin kalitesinin yükselmesi ile sonuçlanabilir. Böylece müşteriler de hayvanlarını daha büyük istekle geri getirecektir, çünkü saatlerce beklemeyeceklerini ve istedikleri hizmete hemen ulaşabileceklerini biliyorlar. Konuya hekim açısından bakarsak; ne zaman, hangi hastanın geleceğini, muayene sırasında neyle karşılaşacağımızı bildiğimiz için hazırlıklarımızı da daha rahat bir şekilde yapabiliriz. Profesyonel bir hekim, müşteri gözünde de hekimdir...Bu yöntem hasta sahibine de düzenin ve disiplinin hissini verir. ‘Hayallere bak, Türkiye’de böyle bir sistem hayatta mümkün olamaz!’ dediğinizden eminiz; ancak beşeri hekimler ya da diş hekimleri bu sistemi seneler önce kullanmaya başladı, hatta bazı avukat büroları ve güzellik salonları da başarıyla uygulamaktadırlar. Onlar yaparsa biz neden yapmayalım? Sadece KAPAK Rutin muayeneler sırasında verdiğimiz bilgiler hayvan sahibinin en çok ilgisini çeken kısım olabilir, çünkü burda genel bilgilendirmeden ziyade sevdiği hayvan hakkında özel bir bilgiye sahip olabilir. müşterilerin bilinçlendirilmesi ve onların da bu sistemden faydalı çıkacaklarını bilmesi yeterlidir. Telefonda ‘Abi, şimdi müşteriye çıktım, bir saat bekle’ demek ya da asistanın bekleyen bir müşteriye çay, kahve verip sohbetle oyalanması ve kendi işlerini yapmaması hoş bir şey değildir. Kendimiz bile, bu şekilde verilen bir hizmetten asla memnun olamayız. Randevu sisteminin en önemli püf noktası, her muayeneden sonra yeni randevunun verilmesi. Bu birkaç gün, birkaç ay ya da 6 aydan fazla bir süreç de olabilir. Veteriner hekim bütün bunları hastanın dosyasına yazar ve asistanına verir. Yeni randevu tarihi kayıt sistemine kaydedilir ve bir gün önce müşteriye mesajda bildiri gönderilir. Gerekirse müşteri telefonla aranabilir. Her ziyaretten sonra müşteriye asistan tarafından bir kartvizit verilir. Bu kartvizitte bir sonraki randevunun tarihi ve saati ile kliniğin adı ve iletişimi belirtilmelidir. Müşteri bir sebepten dolayı bu randevuya gelmediyse, kibar bir mesajla geri bildirim almalı. Gerekli durumda müşteriyi veteriner hekim arayıp ziyaretin önemi hakkında bilgi verebilir ve yeni bir randevu saati belirleyebilir.Bu yöntem tamamen yönetimsel becerilere dayandığı için hiç para harcama gerektirmez. Türkiye de kliniklerin çoğunda hasta trafiği tamamen öngörülmeyen bir olaydır. Bir iki saat boyunca hiç müşteri gelmezken birkaç dakika içinde bekleme salonu sağlıklı- sağlıksız hayvanlarla ve sabırsız sahipleriyle dolabilir. Bunun sonucu ise aceleyle yapılan işlerden başka bir şey olamaz. PETİNFO 2015/09 42-43 ÖZEL BROŞÜRLER Amerika Veteriner Hekimler Odası (AVMA) yüzlerce eğitim videosuna ve broşüre sahiptir. Bunları bütün AVMA üyeleri bedava ya da çok düşük miktarda bağış vererek internet sitesinden indirebilir/satın alabilirler. Ayrıyeten en çok görülen hastalıklar hakkında hazır bir-iki sayfalık bilgilendirme broşürleri de mevcuttur. Bu broşürlerin başına hastanın adını yazıp, varsa resmini koyup çıktısıni hasta sahibine verirler. Müşteriler bu broşürleri büyük zevkle okurlar çünkü başında kendi petinizin ismi vardır. Örnek: Paşa’nın strüvit üroliti. aldığımız eğitimler sonucunda bazı bilgiler bizim için temel ve önemsiz görünse bile müşterilerimizin hayvanlarının doğru beslenmesi, bakımı ve hastalıkları hakkında çok az bilgiye sahip oldukları aşikârdır. Müşterilerin eğitimine de zaman harcamamız şarttır. Sahiplere harcayabileceğimiz kısıtlı zaman ise yaptığımız işin seviyesini, kazanabileceğimiz paranın miktarını ve müşteri güvenini düşürür. Böyle zamanlarda ne yeterli muayeneye ne de sahiplerle yeterli sohbete vakit kalmaz ve bir sonraki randevunun önemi de vurgulanmamış olur. Ve bizim amacımız randevu saatlerinin kısaltılması değil, randevuların sıklığını arttırmak olmalıdır. Fakültede senelerce GENEL MUAYENE VE ÖNEMİ Bir genel muayene sırasında bile hayvana yaptıklarımızı sahibine anlatalım (‘Şimdi Tarçının kulağına bakalım, şimdi de otoskop ile kulak zarına bakacağım. Bir de Tarçın’ın dişlerine de bakayım, çünkü dişlerin bakımı köpeklerde çok önemlidir’ gibi). Sadece bir kuduz aşısına gelen hastanın vücut ısısını, kilosunu kontrol etmeyen ve genel muayene sırasında hasta sahibiyle iletişim kurmayan veteriner hekim hem kendine hem de hayvana zarar verir. Bu rutin yöntemleri göz ardı etmemizden dolayı hayvanın üzerindeki örneğin deri kızarıklığını fark etmemiz zordur. Yapabileceğimiz tek şey, hayvanın hasta olarak kliniğe getirilmesini beklemek olacaktır. Bu durumda veteriner hekimin ‘neden daha önce getirmediniz’ soruları da eksik kalmamış olur. Veterinerin yaptığı işin değeri hayvan sahiplerine verdiği bilgilerden kaynaklanır. Veterinerin verebileceği bilgi eksikliğinde sahiplerin karar vermesine yardımcı olan tek faktör fiyattır. PETİNFO 2015/09 44-45 Hasta sahiplerinin eğitimi Müşterilerin hayvan sağlığı ile ilgili bilgisini arttırmak ve güncel tutmak klinik yönetiminin anahtar noktasıdır. Önemli hastalıklar, semptomlar, aşılama ve profilaksinin önemi, veteriner muayenelerin önemi ve yöntemleri hakkında bilgi sahibi olan, bilinçli bir pet sahibi, hayvanını kliniğe zamanında getirecek ve hekimi tarafından tavsiye edilen yöntemleri de uygulayacaktır. Bu konuya karşı herkesin bir cevabı vardır. ‘Neden insanların eğitimi ile uğraşıyım? Öğrense zaten bir daha gelmez.’ ya da ‘ Türkiye’de buna kimse para vermez’ ve ‘Burası Amerika değil’,’ insanlar sadece fiyatı merak eder’. Bir Klinik Yönetimi (Clinic Management) eğitim notundaki birinci cümle buna cevap olsun; ‘Veterinerin yaptığı işin değeri hayvan sahiplerine verdiği bilgilerden kaynaklanır. Veterinerin verebileceği bilgi eksikliğinde sahiplerin karar vermesine yardımcı olan tek faktör fiyattır.’ Bu işe bakarsak, reklamı olan ürünler her zaman daha fazla tüketilir. Örnek olarak, arabalar için satılan farklı çeşitli ve motorun ömrünü uzatan pahalı yağları neden satın alırız? Kesinlikle ürünün etki mekanizmasını ya da içeriğini merak ettiğimiz için değildir. Fakat reklamlar ve bildirimler sağ olsun bu ürünlerin kullanımının faydalarını öğrendik, bu maddelerin kullanımı ile hangi sorunlardan kaçabileceğimizi ve motorun ömrünü uzatabileceğimizi öğrendik (profilaksi). Mamalar hakkında da aynı durum söz konusudur. Büyük firmaların bilgilendirme kampanyaları sayesinde KAPAK DOĞRU İLETİŞİM bize gelen müşterilerin çoğuna ürünler hakkındaki açiklamaları vermemiz gerekmez, sadece doğru ürünün seçiminde yardımcı olmak bize kalır. Yani internet, televizyon, radyo, vs vasıtası ile bilgi sahibi olan bir müşteriyle veteriner hekim arasında daha kolay bilgi akışı olabilir (İnternetin müşterilerde yarattığı etkisi hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için Petinfo Dergisi’nin 74. sayısına bakın). Aynı durum aşılar ve pet malzemeler hakkında da söz konusudur. Daha 15 sene öncesinde bile pazarın bu kadar çeşitli olabileceği tahmin bile edilemezdi. Hastanedeki ilk ziyaretin önemi büyüktür. İlk olarak hayvan sahibinin bilgisi ölçülmeli. Bazı hastanelerde her yeni müşteriye bir hoşgeldin bilgilendirme paketi verilir. Bu paket içinde temel hayvan sağlığı bilgilerinin yanında veteriner hizmetlerin ve sürekli kontrollerin önemi hakkında da kısa bir bilgilendirme broşürü mevcuttur. Veteriner ilk muayene sırasında kısırlaştırma, devamlı aşılama, predispoze ırklarda gereken kontrollerin (örn kalça displazisi) önemini vurgulamalı. Asistanlar ise Günümüzde ÇALIŞAN EN İYİ VETERİNER HEKİMLERİN AMACI HASTA SAHİPLERİNE YÜKSEK SEVİYELİ HİZMET VERMEK, KLİNİKLERİNİ PROFESYONEL BİR BİÇİMDE YÖNETMEK VE MESLEKİ YARIŞMADA UZMANLIKLAR KAZANARAK İLERLEMEKTİR. PETİNFO 2015/00 00-00 Veteriner hekimler bir hastalığın nedeninin araştırmasını, laboratuvar sonuçlarının açıklamasını ve röntgenlerin değerlendirmesini hasta sahipleriyle beraber yapmalı. Bu şekilde müşterimiz de kendisini önemli hisseder, neye para vereceğini kendi gözüyle görür, anlar. Türkiye’deki hayvan sahiplerinin çoğunun anlattığı kadarıyla, muayene sırasında hayvanın kilosu ya da vücut ısısı hiç bir zaman ölçülmedi. Hayvana ‘sıktıkları’ aşı hakkında çok az ya da hiç bir bilgi verilmedi ve muayene odasından da çabuk çıkartıldılar. Müşterilerin çoğu anlamadığı bir şey için enerji harcamaz, para vermez. Hakkında hiç bir şey bilmediği bir hastalık ve tedavi yöntemi için neden para versin ki? Müşteri eğitimi, dolaylı olarak kliniğin gelirini de yükseltmiş olacaktır. mamalar hakkında, ağız-kulak-tüy bakımı ile ilgili bilgiyi verebilirler. Bir sonraki ziyaret sırasında ise bu yüzeysel anlatılan konular hakkında daha detaylı konuşmalar yapılabilir. Bu şekilde müşteri kendisini önemli hisseder. İyi bir veteriner hekim; hayvan sahiplerini eğitir, hayvanlara karşı olan sevgisini ve mesleğine gösterdiği önemi hissettirir, müşterilerini devamlı ziyaret etmeleri konusunda teşvik eder, kliniğinin trafiğini ve gelirini yükseltir. Bütün bunlar zaman ve enerji gerektiren bir sürecin parçası ama uzun vadeli olarak kesinlikle faydasını göreceksiniz. Daha önce de dediğimiz gibi, pet pazarının bu kadar gelişebileceğini daha dün bile hayal edemezken aniden mamaların, ilaçların, aksesuarların ve hastalıkların karmaşasında bulduk kendimizi. Bu pazardan kendi payımızı almanın yöntemlerini biz bulmalıyız. Fikirlere, yeniliklere karşı ne kadar açık olursak geleceğimiz, mesleğimiz de o derece önem kazanmış olur. TALAT GÜLBAY ANLATIYOR KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ Kedi ve köpeklerde beslenmeye bağlı sindirim sistemi hastalıkları Kedi ve köpeklerde en yaygın hastalıkların başında sindirim sistemi hastalıkları gelmektedir. M ide ve bağırsak sistemini etkileyen sindirim sistemi hastalıklarında kedi ve köpeklerde görülen en önemli belirtiler: kusma, öğürme, gaz, halsizlik, ishal veya kabızlıktır. Mide – bağırsak rahatsızlıklarının çok sayıda potansiyel türü olmakla birlikte en yaygın olanları ise kolit, kabızlık, ishal, gastroenterit ve pankreatit olarak sayılabilir. KOLİT Kolonun (kalın bağırsağın) akut ya da kronik yangılarına genel olarak kolit denir. Kedi ve köpeklerde kolitin bir çok sebebi vardır. Tümörler, iç parazit hastalıkları ve sindirim sistemini etkileyen birçok hastalıkta kolit tablosu ortaya çıkabilir. Beslenme hataları, gıda intoleransları ve alerjileri ve yabancı cisim ya da kemik gibi sindirim ve bağırsak sistemine zarar verebilecek sert cisimler de önemli kolit sebeplerindendir. Kolite sebep olabilecek en önemli beslenme hatalarından birisi de ani ve hızlı gıda değişiklikleridir. Kedi ve köpeklerin sindirim sistemleri belirli gıdalarla belli bir sure içinde adapte olabilmektedir. Özellikle tam olarak formüle edilmiş ve tüm ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde tasarlanmış hazır beslenme ürünlerinin aniden değiştirilmesi önemli kolit sebepleri arasındandır. Kedi ve köpeklerde mama değişikliklerinin bu nedenle tedricen yapılması sindirim sistemi sağlığı için büyük önem taşımaktadır. Genellikle bu tarz gıda geçişlerinin sağlıklı olabilmesi ve sindirim sistemine zarar vermemesi için ilk 2-3 gün eski maması ¾ oranında + yeni maması ¼ oranında; sonraki 2-3 gün eski ve yeni mama ½ oranında eşit karıştırılarak ve sonraki 2-3 gün ise eski mama ¼ oranında + yeni maması ¾ oranında olacak şekilde karıştırılarak kullanılması önerilir. Bu şekilde 7-10 gün gibi bir sürede yapılan geçişler kolit gibi bağırsak problemlerinin ortaya çıkmasını önlemek için son derece önemlidir. M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim KABIZLIK Kabızlık kedi ve köpeklerde en çok yetersiz lif alımı ve yetersiz su tüketimi sonucu ortaya çıkmaktadır. Bunun yanı sıra kedilerde yutulan tüyler sonucu oluşan tüy topakları ve köpeklerde de yutulan kemik ve yabancı cisimler kabızlığa neden olabilmektedir. Beslenme hataları dışında kabızlığa yaşlılık, prostat hastalıkları, omurilik ve sinir iletimi ile ilgili hastalıklar, metabolik ve hormonal hastalıklar da yol açabilmektedir. Kolit de olduğu gibi ani gıda geçişleri de kedi ve köpeklerde kabızlığa yol açabilmektedir. Kedi ve köpeklerde kabızlığı önlemek için yeterli ve kaliteli lifler içeren bir beslenme çok önemlidir. Lifler bağırsak içeriğinin miktarının ve su düzeyinin artmasına yardım ederler. Lifler bu nedenle bağırsak içeriğinin bağırsaktan geçiş süresinin düzenlenmesinde de büyük öneme sahiptir. Bağırsakların yavaş çalıştığı ve içeriğin yavaş geçiş yaptığı (kabızlık gibi) hallerde geçiş süresini hızlandırır veya geçişin çok hızlı olduğu (ishal gibi) durumlarda da geçiş süresini yavaşlatarak sindirim sisteminin sağlıklı çalışmasına yardımcı olurlar. Bu nedenle lifler hem ishal hem de kabızlıktan korunmada etkilidirler. Bazı lif türleri aynı zamanda sindirim sistemindeki zararlı bakterilerin aşırı üremesini engellerken hasar görmüş bağırsak hücrelerinin yenilenmesinde ve özellikle bağırsak kanserlerinin önlenmesinde de etkilidirler. Dengeli ve yeterli su tüketimi de kabızlığın önlenmesinde kedi ve köpekler için çok önemlidir. Sağlıklı CHAMPION'UN DESTEKLERİYLE HAZIRLANMIŞTIR. 1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden 1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999 yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur. Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de devam ettirmektedir. KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ bir kedi ve köpeğin günlük su ihtiyacı her kilogram vücut ağırlığı için yaklaşık 50 ml’dir. Bu ihtiyaç tükettiği yemeğin kuru mama veya konserve olmasına göre değişebilir. Özellikle kuru mama tüketen kedi ve köpeklerin su ihtiyacı konserve yiyenlere göre daha fazladır. Mama kaplarının yanında daima temiz ve taze içme suyu bulundurulması bu nedenle çok önemlidir. Kedi ve köpeklerde fiziksel aktivitelerde, artan çevre ısısı ve vücut ısısını yükselten tüm durumlarda ve emzirme dönemlerinde de su ihtiyacı artar. İSHAL Kedi ve köpeklerde görülen bir diğer önemli sindirim sistemi problemi ishaldir. Enfeksiyonlar, iç parazitler ve vücuttaki diğer organlara bağlı bazı bozukluk ve hastalıklar ishale sebep olabilir. Ancak kedi ve köpeklerde en çok görülen ishal sebepleri genellikle beslenme hatalarına bağlı olarak ortaya çıkmaktadır. Özellikle gıda değişikliklerinin tedricen yapılmayarak aniden yapılması kabızlık ve kolit de olduğu gibi ishalde de önemli bir etkendir. Kedi ve köpeklerin sofra artıkları ile beslenmeleri de çok önemli bir ishal sebebidir. Bunların yanı sıra ödül ürünlerinin önerilen miktarlardan fazla yedirilmesi, bozuk yiyecekler ve çöpten yedikleri pis ve enfekte besin maddeleri de kedi ve köpeklerde ishale yol açabilmektedir. Kabızlıkta olduğu gibi ishalde de lif ve su tüketiminin dengeli olması son derece önemlidir. GASTROENTERİT Kedi ve köpeklerde sindirim sisteminin ve özellikle mide bağırsak kanalının enfeksiyonlarına ve yangısına da son derece sık rastlanmaktadır. Iç parazitler ve bazı hastalıkların etkisiyle de ortaya çıkabilen gastroenteritlerde yine en önemli etkenler ekşimiş ve kokuşmuş sofra artıkları ve çöplerin tüketilmesi, zehirli bitkilerin yenmesi, kedi ve köpeklerin sindirim sistemine zarar veren bazı insan gıdaları ve besinleri, gıda alerjileri ve intoleranslarıdır. Kemik ve yabancı cisim yeme ve yutma sonucunda da gastroenterit tablosu ortaya çıkabilmektedir. YETERLİ VE DENGELİ SU TÜKETİMİ HASTALIKLARIN ÖNLENMESİNDE ÇOK ÖNEMLİDİR. GÜNLÜK SU MİKTARİ 50ML/KG’DIR. PANKREATİT Kedi ve köpeklerde pankreasın yangısına ve enfeksiyonuna bağlı sindirim sistemi hastalıkları da yaygın olarak görülebilmektedir. Enfeksiyonlar ve yangılar pankreasın hastalanmasına yol açabilmektedir. Bunun yanı sıra özellikle aşırı yağlı beslenme ve genel beslenmenin sofra artıkları ile yapılması en önemli pankreatit sebebi olarak görülmektedir. Yukarıda yer alan sindirim sistemi hastalıklarının beslenmeye bağlı olarak ortaya çıkmasını engellemek için sindirilebilirliği ve biyodeğerliliği yüksek kaliteli kedi ve köpek mamalarının kullanılması, dengeli bir lif içeriğine sahip ve aşırı yağlı olmayan beslenme ürünleri ile beslenme uygulanması, sofra artıkları ve çöplerden; kemik ve sindirim sistemine zarar verebilecek yabancı cisimlerden kedi ve köpeklerin uzak tutulması son derece önemlidir. Bunların yanı sıra yeterli su tüketimi ve gıda değişikliklerinin kademeli olarak yapılması da kedi ve köpeklerde beslenmeye bağlı sindirim sistemi problemlerini önlemek için dikkat edilmesi gereken şeylerin başında gelmektedir. EĞİTİM Klinikler, köpeklerin yaşamları boyunca sık ziyaret ettikleri yerlerdir. Köpek ısırıklarından korunmanın 5 yolu Eğitim köşemizin bu bölümünde Vet. Hekim Dr. Gürbüz Ertürk, hem köpekler hem de veteriner hekimler için rahat bir klinik ziyaretinin sırrını vermektedir. Köpekler, veteriner hekimler ve yardımcı çalışanların kendi sağlıklarına katkı sunduklarının ayırdında değillerdir kuşkusuz. Onlar sadece ortamın kokusu, canı yanan birinin bağırtısı, soğuk ve kaygan bir masa, o masaya konmak için havaya kaldırılmak ve anüse sokulan derece gibi şeylerle ilgilidirler. Birçoğu kliniklerden fiziksel sağlığına kavuşmuş ama ruhsal sağlığından kayıplarla ayrılır. Bu nedenle bir sonraki gelişte çoğunlukla stres altındadırlar ve korkarlar. Korku; eğer fark edilemezse agresyona kadar uzanır ve çalışanların ısırılmaları PETİNFO 2015/09 54-55 ile veya işlerini yapmada zorlukla karşılaşmalarına neden olur. Güvenilir ve rahat bir çevre oluşturun Köpeklerin çoğu, tanımadıkları ortam ve kişilerden korkarlar. Bu nedenle bekleme salonları sakin ve rahat olmalıdır. Belki bir takım bölmeler oluşturularak köpeklerin birbirleri ile veya insanlarla yüz yüze olmaları engellenmelidir. Kedilerle köpeklerin bekleme yerleri kesinlikle ayrı olmalıdır. Köpeklerde korkunun beden dilini tanıyın Kliniklerde ısırılmadan korunmanın ilk adımı, korkan köpeği tanımaktır. Korkan bir insanı bakışından, duruşundan yani vücut hareketlerinden anlayabiliriz. Benzer durum köpekler için de geçerlidir. Beden dilleri hissettikleri duygular hakkında büyük ipuçları verirler. Bu nedenle köpeklerin beden dillerini anlamak; o anı ve bir sonraki adımı anlamak için önemlidir. Korkan bir köpek; > Esner, burnunu yalar > Dik kulaklı köpeklerde kulaklar düzleşir (Napolyon şapkası),düşük kulaklılarda kafanın aksi tarafa yani geriye doğru yatar. Kaşlar çatıktır. > Kuyruk düşmüş veya bacak arasında saklıdır. > Göz temasından çoğunlukla kaçınır ve kafayı yere eğmiştir. > Tıpkı bizlerdeki gibi titreme ve aşırı gerginlik gözükür. > Korkunun şiddetine bağlı olarak ürinasyon ve/veya defekasyon görülür > Sessizce, sürünürcesine uzaklaşmaya çalışır. > Kaçma, saklanma gibi davranışlar gösterir. > Anlamsız hareketler yapar ve devamlı volta atar. > Yiyecek sunulduğunda kafasını aniden ters yöne çevirir. > Sıcak olmamasına, susuz olmamasına karşın sık nefes alır. Köpekler korkunca veya anksiyete durumlarında kendilerini savunmasız hissederler. Bu durumda temel köpek içgüdüsü gereği davranırlar. Yani “kaç ya da savaş” politikası uygularlar. Her köpek farklı bir birey ve doğal olarak tepkileri de farklıdır. Köpekler korku durumunda farklı farklı beden dili sergilerler. Köpekle kuracağınız ilk ilişkiyi düzgün kurun Karşılaşmalarınızı heyecansız yapın ve İlk hareketin ondan gelmesini sağlayın. Sizi koklasın. Üzerine eğilerek değil, çömelerek sevin. Severken ani hareketler yapmayın ve kafa üzerinden sevmeyin. Çene altı, göğüs ve kostal bölge rahatça sevebileceğiniz yerlerdir. Gözlerinin içine bakmayın, ona doğru bakarken alnına odaklanın. Elinizi uzatırken avuç içinizi göstererek uzatın. Yavru kedi ve köpeklerin aşı, muayene gibi işlemlerinde lezzetli ödüller vererek “pozitif koşullandırma” oluşturun. Konuşurken her zaman mutlu ve sevecen bir ses tonu kullanın. Köpeğin yanındayken dışardaki yardımcınızı bağırarak çağırmayın. Gereksiz kaldırma, dokunma ve yatırma hareketlerinden kaçının: Köpekler, yabancı biri tarafından dokunulmak ve kucaklanmaktan hoşlanmazlar. Genellikle kucaklamaları sahibinden isteyin veya dikkatli kucaklayın. Dokunurken sizi görsün ,yandan yaklaşın. Elinizin tersiyle veya parmak uçlarınızla yumuşak dokunuşlar (masaj benzeri) çoğunlukla rahatlama sağlar. Köpekleri; ilaç içmeleri, tırnak kestirme ve tıraş konularında pozitif koşullandırma yöntemleri ile kısa sürede eğitebilirsiniz. Köpekler duygularımızla beslenirler Duygularımızı bir sünger gibi emer ve bir ayna gibi ortama yansıtırlar. Bu nedenle köpeklere yaklaşırken özgüvenle, güçlü ve en önemlisi sevgi ile yaklaşın. Hayvanların kliniklerinde yaşadıkları deneyimler, bir sonraki ziyarette oluşacak davranış biçimlerini belirler. Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk 1988’den bu yana pet sağlığı, köpek eğitimi ve davranışları ile ilgilenen Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk köpek eğitimi ve rehabilitasyonu konusunda Macaristan İş Köpeği Spor Kulübü, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kurumlardan aldığı diplomaları ile profesyonel olarak köpek eğitmekte ve kurslar düzenlemektedir. Çeşitli meslek Gürbüz Ertürk, örgütlerinde yöneticilik de yapan Dr. Ertürk, FCI üyesi Romanya Köpek Türk Köpek Eğitim Eğitim Kulübü’nün kurucu onursal üyesidir. Köpek Sağlığı ve Eğitimi Derneği kurucusu üzerine bir kitabı bulunmaktadır. ve başkanıdır. Pet sektörünün büyük firmalarını buluşturan bir fuar Bu yıl 4.’sü düzenlenmiş olan Türkiye’nin uluslararası evcil hayvan ürün MALZEME VE TEDARİKÇİler fuarı, Pet İstanbul 2015, 3-6 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilmiştir. PETİNFO 2015/09 58-59 Dünyada 100 milyar dolardan fazla evcil hayvan ürünleri ve evcil hayvan gıdası ticaret hacmi mevcuttur. Hayvanseverler her gün küçük dostlarına daha fazla değer verdikçe hayvan sevgisi yayılıyor, hayvanlar refaha kavuşuyor, dolaylı yoldan ticaret de artıyor. Uluslararası fuarlar sayesinde dünyanın herhangi bir yerinde bulunan kaliteli, konforlu ve sağlıklı pet ürünleri tüm ülkemize de sunuluyor. Aynı anda Türk markaların da dünyaya yayılma şansı artıyor. Bu yıl Pet İstanbul Fuarı, ilk defa KOSGEB desteği alarak “uluslararası” ibaresini hak kazanıp, dünya fuarlarının listesine de girdi ve 8000m2 fuar alanında toplam 120 marka buluşturdu. Bu fuar hayvan refahı ve haklarına saygı gösteren bilinçli hayvanseverlerin çoğalmasına büyük katkı sağlamaktadır. Ayrıca sektörün büyümesi tüm taraflar açısından iş hacminin artmasını beraberinde getirecektir. Gelişmiş ülkelerde pet sektörü çok büyük ekonomik döngüyü içermektedir. Ülkemizde de bu sektördeki gelişmelerin bu noktalara ulaşacağını umut ediyoruz.Önümüzdeki sene Pet İstanbul ismi yerine PetZoo Türkiye olarak gerçekleştirilecek fuarda görüşmek dileğiyle. Pet İstanbul Fuarı’na bu sene ilk kez katılan Mopsan, her bir markası için ayrı ayrı ilgi çekici ve eğlenceli stant alanları hazırladı. Hayvan beslemesi ve yem katkı endüstrisinde ilklere imza atmış GordIon Global da ekibiyle organizasyonun değerini arttırdı. PETİNFO 2015/09 60-61 Fuarı ziyaret eden çocuklar stantlara renk katarken jürinin önünde duran yarışmacılar heyecan dolu anlar yaşadı. Goody ve Champion mamaları ile fuara ana sponsor olarak katılan Tropikal Pet’in düzenlediği etkinliklere ise ilgi büyüktü. PETİNFO 2015/09 62-63 Anadolu Pet, tam kadrosuyla katılarak ülkemizdeki fuar kültürünün oluşmasına destek verdi. Yarışmalar tam hızla devam ederken üst kalite ürünler üreten Biyoteknik, standına gelen ziyaretçileri güler yüzle karşıladı. PETİNFO 2015/09 64-65 FUAR Mopsan birbirinden farklı beş standıyla göz doldurdu Mopsan bu yıl ilk kez yer aldığı fuarda 5 markası ile birlikte katılım gösterdi. Yönetim, satış ve pazarlama kadrosuyla fuara tam bir katılım sağlayan Mopsan; evcil hayvan sahipleri ile birlikte sektör profesyonellerini ağırladı. Mopsan standlarında katılımcılara ürünler hakkında detaylı bilgi verilmesinin yanı sıra evcil hayvan sahipleri ve sektör profesyonelleri ile karşılıklı görüş alışverişinde bulunularak talep ve beklentiler gözlemlendi. 70 yılı aşkın süredir kendini evcil hayvan sağlığı ve beslenmesine adamış Hill’s markasının stand alanında, markanın hem hasta hem de sağlıklı evcil hayvanlara yönelik geliştirdiği Hill’s Prescription Diet ve Hill’s Science Plan ürün skalasının tamamı katılımcılara tanıtılırken, ekim ayı itibariyle raflarda yerini alacak olan yeni ıslak ürün serisi olan pouchlar da ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Doğallığa, sağlıklı beslenmeye ve kaliteye verdiği önem ile ön plana çıkan İsveçli Bozita, evcil hayvanların yaşam evresine ve besin içeriğine göre sınıflandırılan kedi ve köpekler için özel geliştirilmiş kuru ve yaş mama ürün serisi ile ziyaretçilerin beğenisine sunuldu. Özellikle açıldıktan sonra tekrar kapatılıp uzun süre bozulmadan tazeliğini muhafaza edilebilen Tetra ıslak mamalara rağbet fazlaydı. İtalyan mama markaları Golosi ve Better, kedi ve köpeklerin günlük beslenmesinde ihtiyacı olan ve hiçbir katkı ve boya maddesi içermeyen besin içerikleriyle, yaşam evresi ve ırk boyutuna göre özel olarak formüle edilmiş ürün skalasındaki yaş ve kuru mama formlarını ziyaretçilerle buluşturdu. Ağustos ayı itibari ile veteriner klinikleri ve petshoplardaki PETİNFO 2015/09 66-67 raflarda yerini alan pet aksesuar markası Imac, ilk kez böyle bir organizasyonda ziyaretçilerle buluştu. Yüksek kalitesi ve tasarım gücünü İtalyan şıklığı ile birleştiren Imac, kedi-köpek, kuş, kemirgen ve balıklar için geliştirdiği aksesuarlarını oldukça renkli ve tasarımsal bir sergileme standı aracılığıyla hayvan severlerle buluşturdu. Haftasonu Imac standında gerçekleştirilen yüz boyama aktivitesi ile küçük hayvan sever dostlarımız da unutulmadı. Yüzlerini çeşitli hayvan figürleri ile boyatan çocuklar Imac standına renk kattı ve sürpriz hediyeler kazandı. Mopsan açısından oldukça verimli geçen Pet fuarı, sektör profesyonelleri ve evcil hayvan sahipleriyle buluşmak anlamında stratejik öneme sahip bir organizasyon olmuştur. Bu noktada Mopsan sektöre yatırım yapan ve değer katan her türlü faaliyetin içinde yer almanın haklı gururunu yaşamaktadır. KEDİ&KÖPEK Tropikal Pet’in Pazarlama Direktörü Petek Ulusu Pet İstanbul 2015 fuarına büyük destek Uluslararası zeminde gerçekleştirilen Pet İstanbul 4. Evcil Hayvan Ürün Malzeme ve Aksesuar Fuarı’na destek veren Tropikal Pet, organizasyona tam kadrosuyla renk kattı. Türkiye’de ilk kez kedi-köpek maması üretimi için 2005 yılında Tuzla’da fabrika kuran Tropikal Pet, ürünlerini bugün üç kıtaya ulaştırıyor. Sektörümüzün doğru yönde büyümesi için yapılan her türlü çabayı desteklemeyi bir borç bilen Tropikal Pet, Pet İstanbul 2015 ana sponsorluğunu, katma değerli fonksiyonel sağlık faydaları sunan Premium Champion markası ile üstlendi. Tropikal Pet’in Pazarlama Direktörü Petek Ulusu gerçekleştirdikleri etkinliklerin ayrıntılarını anlattı; Bu sene dördüncüsü yapılan ve yine bu sene uluslararası statüsü kazanan Pet İstanbul fuarına firma olarak katıldık. Sektörümüzü bir araya getiren PETİNFO 2015/09 68 ve iş kolumuzun ileri gitmesi için ortak bilinç oluşmasını sağlayan bu fuara bu sene Champion markamızla ana sponsor olarak destek verdik. Fuara sadece ana sponsor olmadık ayrıca etkinliklerimiz ile de ekstra destek verdik. İlk gün standımızda herkesin davetli olduğu “Açılış Kokteyli” ile fuarın ilk gününü kutladık. Fuar girişine dinlenme alanı kurmanın faydalı olacağını düşündük. Yabancı ülkelerde ziyaretçilerin dinlenmesi için benzeri alanlar vardı bu sene biz de böyle bir alan oluşturduk. Sponsor olduğumuz, benzeri Türkiye’de değil dünyada az bulunan Champion Agility & Frisbee Team 16 insan ve 24 köpek üyesiyle fuarda “Champion Dog Arena“ etkinlik alanında gösteriler ve workshop gerçekleştirdi. Köpekleri ile gelenler Eğitmenimiz Uğur Kurşun ile birebir çalışma imkanı buldu. Son olarak fuarın son günü KIF (Köpek Irkları Federasyonu) ve BCI (Türkiye Border Collie Irk Derneği) Champion Dog Arena’da Dog Show gerçekleştirdi.