kontrat uç yenı
Transkript
kontrat uç yenı
YIL: 5 SAYI: 18 OCAK 2011 UÇ YENI KONTRAT VOB, 2011’e İMKB Fark Euro/Dolar ve Dolar/Ons Altın kontratlarıyla merhaba dedi BANKALAR TEMİNATTA AKTİF OLMALI Devlet Bakanı Zafer Çağlayan VOBJEKTİF’e konuştu... DUYGUSALLIK ZEHİRLİYOR Ekinciler Genel Müdürü Alp Tekince’den yatırımcı ve işletmelere öneriler... İHRACATÇIYI KORKUTAN ÜÇ NEDEN VOBJEKTİF, ihracatçılara vadeli piyasaya mesafeli olma nedenlerini sordu ÖZ E L E K : VO B CEP REHBERİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI’NIN MESAJI 2011 KRİTİK EŞİKLERİN AŞILDIĞI BİR YIL OLACAK IŞINSU KESTELLİ VOB Yönetim Kurulu Başkanı Küresel krizden çıkış yılı olan 2010 yılını geride bıraktık. 2009 yılında binde 6 küçülen dünya ekonomisi, bu yıl tahminen yüzde 4 civarında büyüdü. Bu performansı, krizin etiklerini henüz üzerinden atamayan gelişmiş ülkeler değil, başta BRIC üyeleri olmak üzere, büyüyen yeni güçler domine etti. Çin’in 2009 yılında Almanya’yı geçerek dünyanın en büyük ihracatçısı, Amerika’yı geride bırakarak dünyanın en büyük otomobil pazarı olması, yeni dönemi sembolize eden iki gelişme olarak değerlendirilebilir. Yunanistan, Portekiz, İrlanda, İspanya, İtalya gibi Avrupa Birliği ülkelerinin performansına baktığımızda, dünyada özellikle yüksek borç yükü altındaki ülkelerin uzun bir süre kırılgan olacağını söylemek mümkün. Türkiye’ye gelince... Ülkemiz geçen yıl yaşadığı yüzde 4.7’lik küçülmeyi, bu yıl yüzde 8’e yakın bir büyüme ile telafi etti. Geleneksel ihracat pazarlarındaki durgunluğa karşın, güçlü iç pazar, ekonomiyi canlı tuttu. Küresel kur akımlarının etkisiyle değerlenen Türk Lirası, ithalatı cazip hale getirdi. Ödemeler dengesi bu yıl 40 milyar doların üzerinde bir açık verecek. 2010 yılı, ekonominin rekabet gücünün düştüğüne, büyümenin istihdam yaratmadığına dair tartışmalara karşın genel olarak iyi geçti. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) 4 Şubat’ta 6 yılı geride bırakmış olacak. VOB’un, bu kısa sürede sermaye piyasalarının önemli parçalarından biri olduğunu görmek bize gurur ve yeni sorumluluklar veriyor. Bu yıl işlem adedinde tansiyon düşse de işlem hacmimiz geçen yıla göre yüzde 29.1 artışla 431.6 milyar lirayı buldu. VOB’da işlem yapan aracı kurum sayısı 98’e, açılan hesap sayısı da yaklaşık yüzde 20 artışla 64 bine çıktı. Global veriler henüz açıklanmadı ama VOB, bu performansıyla, dünya türev piyasaları arasında ilk 25’teki yerini muhtemelen bu yıl da korumuş olacak. 2010’da takibimizde olan iki önemli konuda önemli gelişmeler sağlandı. Amerikan türev piyasalar otoritesi CFTC’den beklediğimiz No Action Letter belgesini Ağustos ayında nihayet aldık. Döviz sözleşmelerinde sıkıntısını yaşadığımız stopaj ve BSMV sorunu da sonbahar itibariyle gündemimizden düştü. Profesyonel kadromuz, dünyanın en likit vadeli işlem kontratlarından biri olmayı sürdüren VOB 30 dışındaki sözleşmelerde de istediğimiz ivmeyi yakalamak için gayret sarf ediyor. Aralık ayı içinde endeks, altın ve dövizde üç yeni kontrat çıkardık. 2010 yılı, pamuk vadeli kontratımızın önünü açmasını beklediğimiz lisanslı depoculukta kritik eşiğin aşıldığı bir yıl oldu. VOB’un da hissedar olduğu çok ortaklı Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş. (ELİDAŞ), Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’ndan 24 Aralık itibariyle kuruluş izni aldı. ELİDAŞ’ın, faaliyet iznini de 2011’in ilk yarısında elde edip hizmete başlayacağını öngörüyoruz. 2011 yılının borsamız için çok önemli gelişmelerin yaşanacağı bir yıl olmasını bekliyoruz. Dünyanın önemli yazılım şirketlerinden İngiliz Patsystems ile yürüttüğümüz borsa yazılımı çalışmaları 2011’in ilk çeyreğinde sonlanıyor. Bu tarihten itibaren artık opsiyon sözleşmeleri de devreye girmiş olacak. Piyasanın uzun zamandır ısrarla istediği bu sözleşmelerin işleme açılması ile VOB, hem çok önemli bir işlem hacmi yakalamış, hem de sermaye piyasalarımızdaki önemli bir eksikliği gidermiş olacak. VOB’u daha geniş kesimlerin tanıması ve özellikle kur riski taşıyanların borsamızı korunma amaçlı kullanması için tanıtım çalışmalarımız 2011 yılında da artarak sürecek. Özellikle 2010 yılında kur hareketlerinden çok yakınan ihracatçıların VOB’u daha etkin kullanması için Türkiye İhracatçılar Meclis’i ile yakın bir çalışma içine gireceğiz. Aslında aklın yolu bir. Merkez Bankası Başkanı Sayın Durmuş Yılmaz’ın, kurdan yakınan ihracatçılara ısrarla VOB’u adres göstermesi de bu yüzden. Sevgili okurlar, Ekibimizin büyük bir özveriyle hazırladığı VOBJEKTİF’te yeni bir döneme geçiyoruz. Dergimizi bundan sonra bizim adımıza, medyada başarılı işlere imza atmış bir grup olan SEM Yayıncılık hazırlayacak. Dergiye VOB kadrosunun desteği devam edecek. Yeni dönemde dergimizin içeriğinin daha zengin, daha kapsayıcı bir yayına dönüşmesini arzu ediyoruz. VOB’un yeni ufuklara yelken açacağı bir yılı karşılarken, ortaklarımız ve çalışanlarımız başta olmak üzere tüm VOB ailesine emeklerinden dolayı teşekkür ediyor, yeni yılın, ülkemiz insanının yaşam kalitesinin hızla yükseldiği bir dönemin başlangıcı olmasını diliyorum. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 3 İÇİNDEKİLER 9 Bir ayda üç kontrat Geçen yılın son ayında VOB yatırımcıları için üç yeni kontrat devreye girdi. 19 Kur Savaşları 22 Röportaj: Alp Tekince Dünya kur savaşlarının yıkıcı etkisiyle boğuşurken riskten korunmak için neler yapılabilir? Ekinciler Genel Müdürü Alp Tekince ile spot piyasa ve vadeli işlemler piyasasındaki sorunları konuştuk. 30 İhracatta şeytan üçgeni 9 30 38 Türkiye’nin önde gelen sanayicilerine bu kadar kur riskine rağmen neden VOB’u kullanmadıklarını sorduk. 35 Lisanslı depoculuk 38 Röportaj: Zafer Çağlayan VOB’da işlem gören tarım emtia piyasası için önem taşıyan lisanslı depoculukta son aşamaya gelindi. Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, kur riskinin ihracatçının en büyük sorunlarından biri olduğu görüşünde. 50 Dodd-Frank Yasası Krizle boğuşan Amerika, Dodd-Frank Yasası ile piyasa bozucuları engellemeyi hedefliyor. 57 VOB’da risk yönetimi Yurtdışında portföy bazında teminatlandırmada standart hale gelen SPAN yöntemi, bu yıl VOB’da da kullanıma giriyor. SAYI: 18 OCAK 2011 SAHİBİ YÖNETİM YERİ TEMSİLCİ Çetin Ali Dönmez Akdeniz Caddesi Birsel İş Merkezi No: 14 K: 6 Aslancak 35210 İZMİR Tel: 0232 481 10 81 Faks: 0232 445 61 85 www.vob.org.tr e-posta: vob@vob.gov.tr SORUMLU MÜDÜR TASARIM-İÇERİK-REKLAM MAHİYETİ SEM YAYINCILIK Büyükdere Caddesi Öztürk Sokak Akabe İş Merkezi No: 1/A Mecidiyeköy/İstanbul Tel: 0212 347 32 30 YAYIN TÜRÜ GRAFİK VE BASIM YERİ Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası A.Ş. Şamil Demirkan İktisadi konular Yerel Süreli Yayın 4 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Türk Medya Kampüs Davutpaşa Caddesi No:34 Topkapı/İstanbul 22 VOB GENEL MÜDÜRÜ’NÜN MESAJI OPSİYONLARIN GELİŞİ HACİMLERİ KATLAYACAK ÇETİN ALİ DÖNMEZ VOB Genel Müdürü Bir yıl daha geride kaldı. Zaman hızla akıp geçiyor. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda göreve başladığım Nisan 2008 sanki dün gibi, halbuki neredeyse üç yılım dolacak. Bu zaman süresi içinde elimden geldiğince çalıştım, ekibimin de azami gayretle çalışması için çaba sarfettim. Geldiğimiz nokta itibarıyla başlangıçta arzu ettiğim seviyeye henüz gelemesek de iyi yetişmiş, uyumlu ve başladığımız noktaya kıyasla geniş bir ekibimiz var. Aramıza katılan arkadaşlar kısa sürede büyük gelişme gösterdiler, ekibimizin bilgi seviyesi, tecrübesi de önemli ölçüde arttı. Yazılım çalışmaları ve testler hızla devam ediyor, zaman zaman ben de müdahale ediyorum, arkadaşlarımla toplantılar yapıyoruz, yeni yazılımın devreye alınması bizim için çok önemli, başarmamız ve gecikmeden başarmamız gerekiyor, onun için ben de gerekirse teknik çalışmalara katılıyorum. Ekibimizin uyum içinde ve özveriyle çalıştığını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim, benim gibi mükemmeliyetçi bir adamın memnun olması zor ancak ekibimiz gerçekten iyi çalışıyor. Yeni yazılım özellikle opsiyonların işleme açılması anlamına geliyor ve bu konuda gerek yurtiçi yatırımcılar nezdinde gerekse yurtdışı yatırımcılar nezdinde büyük bir beklenti oluştu. Yabancı yatırımcılar ve aracı kuruluşlar bizi nerede görseler hep opsiyonların ne zaman açılacağını soruyorlar, ülkemiz aracılık sektörü için de opsiyon sözleşmelerinin işleme açılması özellikle aracılık komisyon gelirlerinin artması ve yatırımcı tabanının gelişmesi açısından yeni bir soluk olacak. Bizim açımızdan da opsiyon sözleşmeleri ile birlikte önemli bir işlem hacmi artışı ihtimali olduğu için bu sözleşmelerin açılması önemli. Opsiyon sözleşmelerinin işlem hacmi bize benzer bazı ülkelerde son derece ilgi çekici bir şekilde yüksek. Örneğin Ekim ayında Türkiye Sermaye Piyasası Aracı Kuruluşları Birliği tarafından Güney Kore’de organize edilen ve Sermaye Piyasası Kurulu Başkanı’nın da katıldığı bir seminer vesilesiyle gittiğim Güney Kore’de opsiyon sözleşmelerinin işlem hacmi vadeli işlem sözleşmelerinin işlem hacminden kat kat yüksek, inanılmaz rakamlara ulaşmış durumda. Bizim açımızdan bakıldığında halen 1 milyar doları geçmiş olan işlem hacmimizin bir iki yıl içinde belki de dörtbeş katına çıkması belki de sürpriz olmayacak. Opsiyon sözleşmelerinin işleme açılacağı tarihin yaklaşması ile birlikte üyemiz banka ve aracı kurum personelinin ve yatırımcıların eğitimi konusu da önem kazanıyor. Bu nedenle 2011 yılın ilk çeyreği borsamız açısından yoğun eğitimlerin gerçekleştirileceği bir dönem olacak. Yeni türev sözleşmelerin kullanımı, fiyatlaması, riskleri vb. konularda yapacağımız eğitimler ile hem bilgi seviyesini arttırmayı, hem de olası hızlı piyasa hareketlerinde oluşabilecek kar/zarar miktarları nedeniyle çoğu zaman sağlam temelden yoksun analizlere dayanmayan gereksiz ve haksız suçlamaların da önünü şimdiden kesmeyi planlıyoruz. Opsiyon sözleşmelerini açmadan önce de boş durmadık, mevcut sistemimizde işlem görmekte olan sözleşmelere yeni sözleşmeler ekledik. Aralık ayı içinde önce İMKB30-İMKB100 fark sözleşmesini işleme açtık. Bu sözleşme ile birlikte yatırımcılar artık sadece İMKB30 ve İMKB100 endekslerinin yönüne yatırım yapmak zorunda kalmayacak, iki endeksin performansı arasındaki farkı da alıp satabilecekler. Örneğin yatırımcı İMKB30 endeksinin İMKB100 endeksinden daha iyi performans göstereceğine inanıyorsa İMKB30-İMKB100 sözleşmesini tek bir emir ile bir defada alabilecek. Böylece piyasa düşse de yükselse de eğer İMKB30 endeksi İMKB100 endeksinden daha iyi performans gösterirse kar elde edebilecek. Bu sözleşmenin yeni bir yatırım imkanı yaratacağını ve halen istediğimiz hacimlere ulaşamayan VOB-İMKB100 sözleşmesinin işlem hacmini de arttıracağına inanıyorum. Yine 2010 yılı Aralık ayı içinde VOB tarihinde ilk defa yabancı bir para birimi (ABD Doları) cinsinden işlem görecek sözleşmeleri piyasaya sunduk. Bunlar Euro/Dolar Döviz vadeli işlem sözleşmeleri ile Dolar/Ons Altın sözleşmeleri. Euro/Dolar sözleşmeleri ile birlikte yatırımcılar artık euro/dolar paritesini de alıp satabilecekler, dış ticaret şirketleri de çapraz kur riskini tek bir işlemle “hedge” edebilecekler, yani zarardan korunmayı sağlayabilecekler. Bu sözleşmeler aslında küresel piyasaların önemli sözleşmeleri, bu nedenle aslında VOB olarak ilk defa lokal, yani yerli piyasa ürünlerinde global piyasa ürünlerine de adım atmış olduk. Ben iflah olmaz bir iyimser olarak bu sözleşmelerin de işlem hacmimize önemli katkıları olacağını düşünüyorum. Ayrıca biz VOB olarak yeni sözleşmeleri açma konusunda cesaretliyiz, kendimize güveniyoruz, sözleşmelerin başarısız olması de bizi yenilikçilik konusunda yıldırmayacak. Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Samuel Beckett’in ilginç bir sözü var: “dene yenil, yine dene yine yenil, ama her defasında daha iyi yenil.” VOB olarak yaptığımız her işten, başarı ve başarısızlıklarımızdan gerekli dersleri çıkarıyoruz, her işimiz bir öncekinden daha iyi oluyor, biz bunu görüyoruz, bizi izleyenler de görüyor. Ülkemizin menfaati, piyasalarımızın menfaati için her zaman elimizden geldiği kadar ve olabildiğince de cesur adımlarla yenilikler yapmaya piyasaya öncülük yapmaya devam edeceğiz. Sevgi ve saygılarımla... OCAK 2011 | VOBJEKTİF 5 DÜNYADAN 700 TRİLYON DOLARLIK PİYASA CME Ham Petrol ve Altın Volatilite Endeksi Vadeli İşlem Sözleşmelerini işleme açtı CME, CBOE VIX metodolojisi kullanarak hesaplanacak volatilite endeksleri üzerine vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerini işleme açmak için CBOE ile imzaladığı 7 yıllık lisans anlaşması kapsamında Ham Petrol ve Altın volatilitesi üzerine vadeli işlem sözleşmelerini 2010’un son çeyreğinde işleme açtı. Bu yeni ürünlerin dayanak varlığı VIX hesaplama metodolojisi ve CME opsiyonları piyasa verileri kullanılarak hesaplanan volatilite endeksleridir. Bu ürünler NYMEX ve COMEX kural ve düzenlemelerine uygun olarak işlem görmektedir. Ayrıca, CME’nin 2011’in ilk çeyreğinde soya fasulyesi ve mısır üzerine de VIX vadeli işlem sözleşmelerini işleme açması bekleniyor. CME vayanak varlığı döviz kurlarında gerçekleşen volatilite olan vadeli işlem sözleşmelerini işleme açacak 2011’in ilk çeyreğinde CME döviz kurlarında gerçekleşen volatilite üzerine vadeli işlem sözleşmelerini işleme açacak. Bu ürünler volatilitenin direk alınıp satıldığı ilk ürünler olacaktır. Ürünlere ilişkin volatililite hesaplaması VolX (Volatility Exchange Corporation) ile imzalanan lisans anlaşması kapsamında yapılacak. 6 VOBJEKTİF | OCAK 2011 RTS Hisse Senedi Borsası Rusya Volatilite Endeksi’ni hesaplamaya başladı 7 Aralık 2010’da RTS Rusya Volatilite Endeksi’ni hesaplama ve yayınlamaya başladı. Hesaplamada RTS endeks opsiyonlarının fiyatları kullanılmakta ve hesaplamalar her 15 saniyede bir yayınlanıyor. Rusya Hisse Senedi Piyasası’nın oynaklığını yansıtan bu endeks Rusya’da bir borsa tarafından hesaplanan ilk volatilite göstergesi ürün olma özelliğini taşıyor. Eurex Kanada Hisse Senetlerine Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerini işleme açtı 25 Kasım 2010 tarihinde, Eurex Kanada’nın önde gelen şirketlerinin hisse senetlerine dayalı vadeli işlem sözleşmelerini işleme açıldı. Bu yeni ürünler, sermaye türev araçlarına yönelik hızla büyüyen müşteri talebini yansıtıyor. Singapur Borsası EURO STOXX 50 Vadeli İşlem Sözleşmelerini işleme açtı SGX EURO STOXX endeks vadeli işlem sözleşmesi ve bu vadeli işlem sözleşmesine dayalı opsiyonlar, 6 Aralık 2010 tarihinde, Singapur Borsası’nın türev piyasasında işlem görmeye başladı. Amerikan Doları cinsinden işlem gören EURO STOXX vadeli işlem sözleşmesi ve opsiyonlarının işleme açılmasıyla ilk kez bu ürünler Asya Piyasası’na girmiş oldu. Tayland Menkul Kıymetler Borsası, Çin Menkul Kıymetlerine Dayalı Borsa Yatırım Fonlarını işleme açtı 22 Kasım 2010’da, Tayland Menkul Kıymetler Borsası Çin borsa yatırım fonlarını bünyesinde ilk kez işleme açmıştır. Bu fonlar, yatırım fonu sektöründe işlem görmektedir. Bu yeni ürünler, Taylandlı yatırımcılar için yatırım alternatiflerini arttırmayı hedefliyor. Tayland Vadeli İşlem Borsası Kısa Vadeli Faiz Oranlarına Dayalı Vadeli İşlem Sözleşmelerini işleme açtı 29 Kasım 2010 tarihinde, Tayland Vadeli İşlemler Borsası, 3 aylık BİBOR ve 6 aylık THBFIX vadeli işlem sözleşmeleri olmak üzere, iki yeni faize dayalı vadeli işlem sözleşmesini işleme açtı. Bu iki yeni faiz sözleşmesi geçen ay işleme açılan 5 yıllık hazine tahvillerine dayalı vadeli işlem sözleşmelerinin takipçisi oldu. BM&FBOVESPA ve Bolsa De Comercio De Santiago stratejik işbirliği antlaşması imzaladı Brezilya Borsası BM&FBOVESPA ve Şili Borsası Bolsa De Comercio De Santiago arasında 13 Aralık 2010 tarihinde Stratejik İşbirliği Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre iki borsa arasında bağlantı kurulması, emir yönlendirme, veri yayını ve yeni ürünlerin geliştirmesi gibi birçok konuda işbirliği yapılacak. Eurex yeni fiyatlama modeli kullanacak 1 Şubat 2011 tarihinde uygulamaya koyulması planlanan yeni fiyatlama modeli ile piyasanın gelişimine ve işlem hacmine olumlu katkıda bulunması bekleniyor. Yeni uygulama özellikle son müşteriye fayda sağlayacak. türev araçlar piyasasına verilen önemi ve bu piyasalardaki şeffaflık isteğini ortaya koyuyor. Avrupa Parlamentosu MiFID Reformunu 2011 gündemine aldı Avrupa’nın finansal işlem platformlarını ve finansal piyasalarını düzenleyen en geniş kapsamlı yönetmelik olan “The Markets in Financial Instruments Directive” (MiFID) ile ilgili reformlar 2011’in ilk çeyreğinde Avrupa Parlamentosu’nda tartışılacak. Reform süreci kapsamında piyasaları düzenlemek ve daha fazla denetlemek adına finansal piyasalarında şeffaflık, yeni kurallar, tezgahüstü piyasalar ve türev ürünler gibi bir çok konuda düzenlemeler yapılması bekleniyor. Türev araçlar piyasasının 2010 sonunda 700 trilyon dolar değerine ulaşması bekleniyor Danışmanlık şirketi TABB Grup tarafından yapılan araştırma yılsonunda türev piyasası büyüklüğünün 700 trilyon dolara ulaşacağını söylüyor. 2009 sonunda 690 trilyon dolar civarında olan bu piyasa değeri 2010 ortalarında düşmesine rağmen yılı yine geçen senenin üzerinde kapatacak gibi görünüyor. Yılın ikinci yarısında döviz ve emtia piyasasındaki oynaklığın yükselmesi ve birçok şirketin riskten korunmak adına türev araç kullanımına yönelmesi ikinci yarıdaki artışı açıklıyor. TABB’ın yaptığı araştırmada tezgah üstü ve organize borsalarda işlem gören türev araçların yıl sonundaki nominal değeri dikkate alınıyor. Asya’da tezgah üstü piyasada yer alan türev ürünler borsalara göç ediyor G-20 ülkeleri tezgah üstü piyasalarda geçekleşen türev işlemlerinin merkezi bir takas platformuna taşınması gerektiğini prensipte kabul etti. Bunun üzerine G-20 politikasını dikkate alan Asya ülkeleri de tezgah üstü piyasaları düzeltmek için harekete geçti. Japonya, Kore ve Hong Kong, 2012 sonunda merkezi takas kurallarını yürürlüğe koymayı planlıyor. Asya’daki bu hareket 2011 ortalarında türev araçlar piyasasında yeni kurallar bekleniyor Dodd-Frank Wall Street Reform ve Tüketiciyi Koruma Yasası çerçevesindeki Amerikan düzenleyici otoriteleri tarafından yürürlüğe sokulacak alt düzenlemelerin çoğunluğunun 2011 ortalarında tamamlanması bekleniyor. The Futures Industry Association (FIA)’nın her yıl düzenlediği “Futures & Options Expo’nun açılışında DODD Frank Yasası”nın Türev Piyasalara Etkisi üzerine bir konuşma yapan CFTC Başkanı Gary Gensler özetle, “Dodd Frank Yasası”nın türev piyasalarda öngördüğü alt düzenlemelerin hayata geçirilmesi için CFTC ve SEC’in 15 Temmuz 2011 tarihine kadar süresi olduğundan, alt düzenlemelerde özellikle swap piyasasının organize piyaslarda işlem görmesi ve takasa konu olması ile ilgili hükümlerin yer alacağından, vadeli işlem ve opsiyon piyasalarının merkezi işlem ve takas, şeffaflık, kurumsal aracılar gibi avantajlarının, swap piyasalarını düzenlerken CFTC ve SEC’in en önemli gücü olacağından sözetti. Hangi swaplar için takas ve organize piyasa zorunluluğu getirileceği, müşteri fonların swap işlemini gerçekleştiren aracı kurumdan ayrı tutulması, yeni alt düzenlemeleri yaparken risk yönetimi açısından zorlanılacağı, dolayısıyla swap piyasalarını düzenlerken, özellikle risk yönetimi konusunda, vadeli işlem ve opsiyon piyasalarının güçlü yönlerinin alınması gerektiği hususu Gensler’in vurguladığı diğer konular arasında yer alıyordu. Swap işlemlerinin takasının bağımsız takas üyeleri tarafından da yapılabilmesinin sağlanması gerektiği, ABD’deki takas kurumlarının uluslararası denklik standartlarını tutturması halinde Avrupa’daki swapların takasını da gerçekleştirebilmeleri konusunda Avrupa Birliği düzenleyicileri ile yapılan işbirliği gibi hususlar da CFTC Başkanı tarafından katılımcılar ile paylaşıldı. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 7 VOB’DAN HABERLER VOB 2010’A REKORLA VEDA ETTİ VOBJEKTİF YENİLENDİ VOBJEKTİF 2011 yılına yeni yüzü ile giriyor. Borsamızın periyodik yayını olan VOBJEKTİF 2011 yılı ile beraber yenilenen yüzünün yanı sıra içeriği ile de daha çok okuyucuya ulaşmayı hedefliyor. VOBJEKTİF içeriğinde yer alan teknik makalelere ek olarak bundan böyle haber ve yorum içeriği olan makalelere de yer verilecek. Bunun yanı sıra piyasa katılımcılarının görüş ve yorumları da dergide yer alacak olup, yatırımcının daha da dikkatini çekmeyi hedefliyor. Çıktığı günden bu yana VOB’un profesyonel kadrosunun büyük özverisi ile hazırlanan VOBJEKTİF’i bundan sonra SEM Yayıncılık hazırlayacak. VOBJEKTİF’in yeni dönemde içeriği daha zengin, daha kapsayıcı bir yayına dönüşmesi hedefleniyor. VOB’DA 2010 YILINDA YENİ İŞLEM HACMİ REKORU VOB kuruluşundan itibaren gösterdiği hızlı gelişimi 2010 yılında da sürdürmeye devam etti. VOB’un işlem hacmi 2010 yılında bir önceki seneye göre yüzde 29 artışla ve toplamda yaklaşık 432 milyar TL’ye ulaşarak TL bazında yeni bir işlem hacmi rekoru kırdı. VOB’DA ÜÇ YENİ SÖZLEŞME VOB yatırımcılara yeni risk yönetim ve yatırım araçları sunmaya devam ediyor. Aralık ayında açılan üç yeni sözleşme ile birlikte yatırımcılar artık İMKB 30-100 Endeks Farkı, Dolar/Ons Altın ve Euro/Dolar Çapraz Kuru sözleşmelerini kullanarak risk yönetimi, yatırım ve arbitraj işlemleri yapma imkanına sahipler. Özellikle işleme açıldığı günden itibaren 11 gün içinde 8 VOBJEKTİF | OCAK 2011 günlük ortalama 4 milyon TL’lik işlem hacmine ulaşan Euro/Dolar Çapraz kuru sözleşmesi yatırımcılar tarafından yoğun ilgi gördü. Yeni sözleşmeler hakkında detaylı bilgiye Vobjektif’in bu sayısında ve VOB’un resmi websitesinde (www.vob.org.tr) yer verilmiştir. EGE LİSANSLI DEPOCULUK A.Ş. KURULDU Tarımsal ürün ticaretine yeni bir boyut getirmesi beklenen lisanslı depoculukta ilk büyük adım atıldı. İzmir Ticaret Borsası (İTB) koordinatörlüğünde oluşturulan ve ortakları arasında VOB’un da bulunduğu Ege Lisanslı Depoculuk A.Ş.’ye (ELİDAŞ) kuruluş izni verildi. Lisanslı depoculuk sisteminin kurulması ile birlikte VOB’da mevcutta işlem gören ve yeni açılacak olan tarımsal ürün kontratlarının işlem hacmininin artacağı düşünülüyor. Böylece VOB’u kullanarak tarım ürünlerinde etkin risk yönetimi yapılması kolaylaşacaktır. ELİDAŞ’ın 2011 yılının ilk yarısı içerisinde faaliyet izni alması planlanıyor. VOB ÜNİVERSİTELERLE İŞ BİRLİĞİNE GİDİYOR VOB Vadeli İşlem ve Opsiyon piyasalarla ilgili eğitim, araştırma, yayın, konferans ve sempozyumlar, tanıtım çalışmaları ve bilimsel çalışmaların yaygınlaştırılması ve benimsenmesi amacı ile üniversiteler ile yapılacak işbirliği çalışmalarına başladı. Bu kapsamda ilk işbirliği protokolü VOB ve Ege Üniversitesi arasında imzalandı. Ege Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Candeğer Yılmaz, İİBF Dekanı Prof. Dr. Haluk Soyuer, VOB Yönetim Kurulu Başkanı Işınsu Kestelli ve VOB Genel Müdürü Çetin Ali Dönmez’in katıldığı imza töreninde Üniversite ile VOB arasında eğitim ve bilimsel çalışmalar başta olmak üzere bir çok alanı kapsayacak olan iş birliği anlaşması imzalandı. Ege Üniversitesi ile başlayan borsa ve üniversite iş birliği yakın gelecekte farklı üniversiteler ile yapılacak anlaşmalar ile devam edecek. VADE SONU UZLAŞMA FİYATINDA HESAPLAMA KRİTERİ DEĞİŞTİ VOB’da İşlem Göre Endeks Vadeli İşlem Sözleşmelerinin Vade Sonu Uzlaşma Fiyatının hesaplanma kriterlerinde değişikliğe gidildi. Buna göre VOB-İMKB30 Vadeli İşlem Sözleşmelerinde son işlem günü borsada seansın kapanmasından önceki 30 dakika içerisinde, İMKB’de gerçekleşen tüm İMKB-30 ulusal hisse senedi fiyat endeks değerlerinin aritmetik ortalaması, VOB-İMKB30 Vadeli İşlem Sözleşmeleri’nde ise son işlem günü borsada seansın kapanmasından önceki 30 dakika içerisinde, İMKB’de gerçekleşen tüm İMKB-100 ulusal hisse senedi fiyat endeks değerlerinin aritmetik ortalaması vade sonu uzlaşma fiyatı olarak kullanılacak. Yeni düzenleme öncesinde VOB-İMKB30 ve VOB-İMKB100 Vadeli İşlem Sözleşmelerinde son işlem günü borsada seansın kapanmasından önceki 15 dakika içerisinde, İMKB’de gerçekleşen ve aralarında 30 saniyeden daha az süre olmaksızın rastgele seçilen 10 adet İMKB-30 ulusal hisse senedi fiyat endeks değerinin aritmetik ortalaması vadeli işlem sözleşmesinde vade sonu uzlaşma fiyatı olarak kullanılmaktaydı. KAPAK BİR AYDA ÜÇ KONTRAT Geçen yılın son ayında, VOB yatırımcıları için üç yeni kontrat devreye girdi. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı, Euro/Dolar ve Dolar/Ons Altın vadeli işlem sözleşmelerinin işleme açılmasıyla yatırımcılar için yeni bir dönem başladı yılının son ayı Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası açısından çok önemli üç sözleşmenin yürürlüğe girdiği bir dönem oldu. Yürürlüğe giren üç ayrı sözleşmeyle hem yatırımcıların ihtiyaçlarının karşılanmasında hem de reel sektörün kur riski başta olmak üzere risklerinin yönetiminde önem taşıyan adımlar atıldı. Aralık ayının başında ilk olarak VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli İşlem Sözleşmesi yürürlüğe girdi. Ardından ihracatçı kesiminin ihtiyaçlarına yanıt verme ve işletmelerin kur risklerinin yönetimi açısından büyük önem taşıyan VOB-Euro/Dolar Çapraz Kuru sözleşmesi işlemlere başladı. Son olarak da Türk insanının geleneksel yatırım araçlarından biri olan altının uluslararası piyasalardaki hareketlerine dair beklentilerin yatırıma dönüşmesine olanak tanıyan VOB-Dolar/ Ons Altın sözleşmesi geldi. Vobjektif’in bu sayısında kapak konusu olarak bu üç sözleşmenin detaylarını, getirilerini, kullanım yöntemlerini ve piyasa oyuncularının yeni sözleşmelerle ilgili görüşlerini aktaracağız. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 9 KAPAK İMKB 30-100 ENDEKS FARKI VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ BAHAR DEMİRYÜREK - KEREM ÖNDE DERYA EZGİ ÖTÜRK Sözleşme, Araştırma ve İstatistik Müdürlüğü sozlesme@vob.org.tr VOB’da ilk kez “farka” işlem yapma olanağı tanıyan bir kontrat devreye girdi. Yeni sözleşme, İMKB 30 ile 100 arasındaki farkın yanında mali-sınai endeks farkını dikkate alan yatırımcılara da avantaj sağlıyor. V OB’da, 1 Aralık 2010 tarihinde işleme açılan VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile İMKB30 ve İMKB-100 endeks vadeli işlem sözleşmelerine yeni bir endeks vadeli işlem sözleşmesi daha eklendi ve işlem gören endeks vadeli işlem sözleşmelerinin sayısı üçe ulaştı. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli İşlem Sözleşmesi Nedir? Bilindiği gibi VOB’da işlem gören endeks vadeli işlem sözleşmelerinin dayanak varlıkları İMKB tarafından hesaplanan İMKB-30 ve İMKB-100 endeksleri. VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Sözleşmesi ise, İMKB-30 endeks değerinden, İMKB-100 endeks değerinin çıkarılmasıyla bulunan endeks değeri üzerine düzenlenmiş bir sözleşme. Bu vadeli işlem sözleşmesinin dayanak varlık fiyatı İMKB-30 endeksi ile İMKB-100 endeks değeri farkından türetiliyor. Örneğin aşağıdaki veri ekranında gösterildiği gibi İMKB-30 endeksi değeri 81.984, İMKB-100 endeksi değeri 65.831 iken iki endeks arasındaki fark 16.153 olarak hesaplanıyor. Bu değer VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı Sözleşmesi’nin dayanak varlık değerini oluşturuyor. Endeks Verileri 10 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Yatırımcı, VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Sözleşmesinde, İMKB-30 ve İMKB100 endeks değerleri arasındaki farkın artacağını düşünüyorsa uzun pozisyon, İMKB-30 ve İMKB-100 endeks değerleri arasındaki farkın azalacağını düşünüyorsa kısa pozisyon alıyor. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli İşlem Sözleşmesi ile Ne Alınıp Satılıyor? Uzun Pozisyon Almak Yatırımcı, uzun pozisyon alarak VOBİMKB 30-100 endeks farkının artacağı beklentisini satın alıyor. Bir başka deyişle VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem sözleşmesinde uzun, VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesinde kısa pozisyon almış oluyor. Kısa Pozisyon Almak Yatırımcı, kısa pozisyon alarak VOBİMKB 30-100 endeks farkının azalacağı beklentisini satın alıyor. Bir başka deyişle VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem sözleşmesinde kısa, VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesinde uzun pozisyon almış oluyor. 1-İMKB 30 ve İMKB 100 endekslerinin arasındaki farka yönelik işlem yapabilme imkanı; İMKB 30 ve İMKB 100 endeks değerlerinin arasındaki farka yönelik yatırım yapmak isteyen yatırımcının VOB-İMKB 30 ve VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmelerinin birinde uzun diğerinde kısa pozisyon alması gerekiyor. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile yatırımcılar tek bir işlemle İMKB 30 ve İMKB 100 vadeli işlem sözleşmelerinin birinde uzun diğerinde kısa pozisyon alabiliyor. Her iki endeksin aşağı, yukarı veya yatay yönlü hareketlerinde iki endeks arasındaki fark artıp azalabiliyor ve bu fark zaman zaman her iki endeksten de etkilenerek değişik yatırım stratejilerine imkan sağlayabiliyor. Tablodaki fiyatlar baz alınarak Aralık vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmesi için örtük (zımni) alış ve satış fiyatları aşağıdaki gibi elde edilir. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı Vadeli İşlem Sözleşmesi Fiyatları Ne İfade Etmektedir? VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinin ilgili vade ayına ilişkin fiyatı, yine ilgili vade ayına ait VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem sözleşmesi fiyatı ile VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesi fiyatı arasındaki farkı yansıtıyor. Bir başka deyişle, VOB-İMKB 30, VOBİMKB 100 ve VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi değerleri dolaylı olarak birbirleri bazında ifade edilebiliyor. Örneğin, VOB’da işlem gören VOB-İMKB 30 ve VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmelerinin Aralık vadelerine ilişkin alış ve satış fiyatları aşağıdaki gibi: Yukarıda elde edilen örtük (zımni) fiyatlar aynı zamanda VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile karşılaştırılabiliyor. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesindeki en iyi alış ve en iyi satış fiyatlarının örtük fiyat aralığına yakın oluşması beklenir. Örtük fiyatlarla sözleşme fiyatlarının farklılaşması durumunda arbitraj imkanı ortaya çıkabiliyor. Bu konuya ilişkin bir örneği yazının son bölümünde yer alan “İşlem Örnekleri” başlığı altında bulabilirsiniz. Peki VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmesi, yatırımcılara hangi avantajları sağlayacak? İşte yatırımcıların bu kontratı tercih etmeleri için 5 neden: 2-Daha düşük bir başlangıç teminatıyla yatırım yapabilme imkanı; VOB-İMKB 30 ve VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmelerinin birinde uzun birinde kısa pozisyon almak için gereken başlangıç teminatı her iki sözleşmenin başlangıç teminatlarının toplamı kadar. Örneğin VOB-İMKB 30 sözleşmesinin başlangıç teminatı 900 TL, VOB-İMKB 100 sözleşmesinin başlangıç teminatı 700 TL iken, endekslerden birinde uzun diğerinde kısa pozisyon alınca yatırılması gereken toplam başlangıç teminat miktarı 1.600 TL’ye ulaşıyor (900 TL+ 700 TL=1.600 TL). VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile aynı işlem 250 TL başlangıç teminatı yatırılarak yapılabiliyor. 3-Arbitraj imkanı; VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi aynı vadeli VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem sözleşmesi ile VOBİMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesi arasındaki fiyat farkını yansıtıyor. Bu sözleşmelerin fiyatlarında oluşacak farklılıklar yatırımcılara arbitraj imkanı sunuyor. Örneğin, Aralık vadeli VOB-İMKB 30 endeks vadeli işlem sözleşmesinin en iyi satış fiyatı (piyasa emri ile alım yapılabilecek en iyi fiyat) 86,775 iken, aynı vadeli VOBİMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinin en iyi satış fiyatı 19,100 ise Aralık vadeli VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesi en iyi alış fiyatının (piyasa emri ile satılabilecek en iyi fiyat) 67,675 olması beklenir. VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmesi için bu fiyatın üzerindeki fiyatlar yatırımcılar açısından Endeks Vadeli İşlem Sözleşmeleri Verileri OCAK 2011 | VOBJEKTİF 11 KAPAK arbitraj fırsatı doğurur. Bu konuya ilişkin bir örneği yine “İşlem Örnekleri” başlığı altında bulabilirsiniz. 4-İMKB 100 endeksine dahil olup İMKB 30 endeksine dahil olmayan 70 hisse senedine yatırım imkanı; VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi ile yatırımcılar İMKB 30 endeksi dışında kalan İMKB 100 endeksine dahil diğer 70 hisse senedinin performansına yatırım yapma imkanına kavuşmuş oldu. 5-Daha az bir yatırımla daha yüksek getiri elde etme imkanı; VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinin fiyat adımı 0,025, bir fiyat adımının değeri ise 2,5 TL. Diğer endeks vadeli işlem sözleşmeleri ile paralel olan bu fiyat adımı, VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesi başlangıç teminatının diğer endeks vadeli işlem sözleşmelerinden çok daha düşük olması sebebiyle daha az bir ilk yatırımla daha yüksek bir getiri imkanı sağlıyor. YATIRIM AMAÇLI İŞLEM ÖRNEĞİ İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri arasındaki farkın artacağını düşünen yatırımcı nasıl işlem yapmalıdır? VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmesindeki en iyi alış ve en iyi satış fiyatlarının aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım. Yatırımcı İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri arasındaki farkın artacağı öngörüsüyle Şubat vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde 19,100’den 100 adet uzun pozisyon alır. Bu işlem için yatırımcı 25.000 TL (250 TL*100) başlangıç teminatı yatırır. Senaryo-1: Gün Sonu Uzlaşma Fiyatının 19,175 olması Gün sonunda yatırımcının öngörüsü doğru çıkar ve yatırımcı aldığı pozisyondan kar eder. Yatırımcının karı: (19,175 – 19,100)*100*100 = 750 TL olarak gerçekleşir. Senaryo-2: Gün Sonu Uzlaşma Fiyatının 19,025 olması Gün sonunda piyasa yatırımcının öngörüsünün tersine hareket eder ve yatırımcı aldığı pozisyondan zarar eder. Yatırımcının zararı: (19,025 – 19,100)*100*100 = - 750 TL olarak gerçekleşir. İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri arasındaki farkın azalacağını düşünen yatırımcı nasıl işlem yapmalıdır? İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri arasındaki farkın azalacağını düşünen yatırımcı, VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde kısa pozisyon alarak, endeks değerleri arasındaki farkın azaldığı durumda kar, tersi durumda ise zarar eder. Yukarıdaki senaryolara göre VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde 19,100’den 100 adet kısa pozisyon alan yatırımcı birinci senaryoda 750 TL zarar ederken, ikinci senaryoda 750 TL kar eder. PROFESYONELLER UMUTLU Yeni sözleşmeyi Vobjektif dergisi için değerlendiren piyasa profesyonelleri, VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmesinin yatırımcılar açısından avantaj sağladığı görüşünde. Özellikle tek bir teminatla iki işlem yapılmasının avantajına dikkat çeken profesyoneller, şunları söylüyor: Avni Akkaya / Yatırım Finansman Genel Müdür Yardımcısı Bu kontratla yatırımcı İMKB-30’da uzun pozisyon alırken İMKB -100’de kısa pozisyon alabilecek. Çift teminat ödemeden tek bir teminatla iki işlem yapabilecek. Ve operasyonel maliyetini düşürecek. Kısaca bir taşla iki kuş vurabilecek. Yatırımcı tarafından ilgi göreceğini düşündüğüm bir enstrüman. Nuri Sevgen / A Yatırım Vadeli Piyasalar Uzmanı İMKB 30-100 Endeks farkı kontrat sözleşmesinin işlem hacmi çok düşük. Aylar bazında pozisyon boşluklarının dolmasında sorun yaşandığını görüyoruz. Daha çok İMKB -100 endeksini harekete geçirmek amacıyla çıkarılan bir kontrat ama başlangıç için çok ilgi gördüğünü söylemek zor. 12 VOBJEKTİF | OCAK 2011 ARBİTRAJ AMAÇLI İŞLEM ÖRNEĞİ VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesiyle yatırımcılar; Aynı vade ayına ait VOB-İMKB 30 ile VOB-İMKB 100 endeks vadeli işlem sözleşmelerinin fiyatları arasındaki farkı baz alarak arbitraj amaçlı işlem yapabilirler. Spot İMKB 30 ile İMKB 100 endeks değerleri arasındaki farka taşıma maliyeti eklenerek bulunan teorik vadeli fiyatı baz alarak arbitraj amaçlı işlem yapabilirler. Örnek-1 Borsamızda işlem gören endeks vadeli işlem sözleşmelerinin Şubat vadelerine ait kotasyonlar aşağıdaki gibidir. Yukarıdaki fiyatlara göre Şubat vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde arbitraja imkan vermeyen alış ve satış fiyatları 19,97520,025 olmalıdır. Arbitraj fırsatı aşağıdaki durumlarda ortaya çıkacaktır: Aynı anda Şubat vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde 19,975’den küçük bir satış kotasyonu olması veya 20,025’ten büyük bir alış kotasyonu olması. Örneğin VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesindeki en iyi alış ve en iyi satış fiyatlarının aşağıdaki gibi olduğunu varsayalım. İMKB 30 sözleşmesinin satış kotasyonu ile VOB-İMKB 100 sözleşmesinde alış kotasyonu farkının 19,975’ten küçük olması veya Şubat vadeli VOB-İMKB 30 sözleşmesinin alış kotasyonu ile VOBİMKB 100 sözleşmesinde satış kotasyonu farkının 20,025’ten büyük olması. Bu örneklerde işlem maliyeti sıfır kabul edilmiştir. Bu durumda 19,950 fiyattan alım yapılırken aynı anda VOB-İMKB 30 sözleşmesinde piyasa fiyatından (90,050) satış, VOB-İMKB 100 sözleşmesinde piyasa fiyatından (70,075) alış yapılarak 19,975’den satış yapılmış ve herhangi bir risk alınmadan bir sözleşmede 25 endeks puanı karşılığı 2,5 TL kar edilmiş olunur. Aynı kişi bu işlemi 100 adet sözleşme için yaparsa kazancı 250 TL olur, ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta VOB-İMKB 30, VOB-İMKB 100 ve VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmelerinde ilgili fiyat kademelerinde toplam miktarı 100 olan emir bulunmasıdır. VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinde Şubat vadeli alış ve satış kotasyonlarının 19,975-20,025 olduğu durumda, Şubat vadeli VOB- Örnek-2 Spot İMKB 30 endeksi 90,000, İMKB 100 endeksi ise 70,000’dir. Bu durumda İMKB 30-100 endeks farkının değeri 20,000’dir. Faiz oranının % 14 olduğu ve temettü dağıtılmadığı durumda Aralık vadeli (vadesine iki ay kalmış) VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinin teorik vadeli fiyatı aşağıdaki formül ile 20,472 olarak bulunmuştur. Aralık vadeli VOB-İMKB 30-100 Endeks Farkı vadeli işlem sözleşmesinin fiyatının 20,472’den farklı olması durumunda yatırımcılar için arbitraj fırsatları ortaya çıkacaktır. ARBİTRAJ VE GÜN İÇİ TRADE İÇİN UYGUN KONTRAT Eralp Aslankurt / TSKB Hisse ve VOB İşlemleri Yönetici Yardımcısı İMKB 30-100 Endeks Farkı piyasasının şu an çok rasyonel bir piyasa olduğunu söylemek zor. Daha çok bireysel yatırımcıların tercih ettiği ve pozisyonun açığının yüksek olduğu bir enstrüman. Piyasalar tarafından başlangıç itibariyle çok fazla tanındığını söylemek güç gibi görünüyor. Daha çok ilgi çekmesi ve likit hale gelmesi gerekiyor. Derinlik kazanamadığı için şimdilik yatırımcıların ilgisi kısıtlı. Pratiğini yapan çok az. Yatırımcı daha çok arbitraj ve gün içi trade amaçlı kullanabilir. Başlangıç itibariyle neredeyse yüzde 100 arbitraj amaçlı kullanılıyor diyebiliriz. İMKB 30’da işlem yapan birinin zorlanmadan kullanabileceği bir ürün. Kullanımı kolay. Çok spesifik bir ürün değil. Kurumsal kullanıcılar henüz tanımadıkları için talep etmiyor. Yatırımcı bu kontratı arbitraj amaçlı kullanabileceği gibi portföy çeşitlendirmesinde değerlendirebilir. Kontratı kullanarak hem İMKB 30 hem de İMKB 100 beklentisini satın alabilir. Tek bir teminatla hem İMKB 30 hem de İMKB 100’de işlem yapılabilmesinin avantaj sağladığını düşünüyorum. Dezavantajı olmadığını söyleyebiliriz. Uzun vadede derinlik kazanabilecek bir ürün. Gün içinde gelişen fırsatlardan yararlanma şansı yüksek. Serdar Pazı / Ata Yatırım Fon Müdürü 1 kontrat için 250 TL teminat yatırmak gerekiyor, güncel fiyatın 16.000 ve bir kontrat büyüklüğünün 1600 TL olduğu düşünüldüğünde kaldıraç oranı normal 30 endeks kontratına göre çok cazibe kazanamıyor. Daha ziyade 100 endeksi hareketlendirmek ve temettü dönemlerinde oluşan farklılığa yönelik bir enstrüman olarak düşünülebilir. Aradaki fark yüzdesel olarak değil iki endeks değerinin birbirinden çıkartılması yoluyla hesaplandığı için endekslerin yükseldiği dönemde normal olarak fark açılacaktır. Bireysel yatırımcı için bu tür avantajları var. Diğer taraftan bankacılık ve büyük sanayi şirketlerinin ağırlığı 30 endekste çok daha fazla olduğundan, diğer daha orta ölçekli şirketlerin performansına göreceli olarak yatırım yapmak isteyen yatırımcılar da bu kontratı değerlendirebilirler. Mali ve sınai endeks farkına da yatırım yapılabilir. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 13 KAPAK VOB-DOLAR/ONS ALTIN VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ Türk halkının en sevdiği yatırım aracı olan altında riskten korunabilmek için artık yeni bir enstrümanı var. VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem Sözleşmesi, yatırımcıyı kur riskinden korurken esnaf açısından da maliyetini kontrol imkanı tanıyor. T 14 VOBJEKTİF | OCAK 2011 ürk yatırımcısının geleneksel yatırım aracı olan altın ardı ardına kırdığı rekorlar ile gündemden düşmüyor. Yılın son ayı, VOB için Dolar/Ons Altın Sözleşmesi ile yatırımcılar için yeni dönemin başladığı bir ay oldu. Yeni sözleşme, yürürlüğe girmesiyle birlikte, yatırımcılardan büyük ilgi görmeye başladı. Vobjektif’e konuşan Yatırım Finansman Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Avni Akkaya, yatırımcıların tüm dünyadaki güvenli liman arayışının altının fiyatı açısından önem taşıdığını ifade ediyor. Yeni sözleşmenin yatırımcı için avantajlı yönleri olduğunu savunan Akkaya, sözleşmeye ilginin zaman içinde artacağını belirtiyor. Yeni sözleşmenin özellikle Kapalıçarşı esnafı için de avantaj sağlayacağını söyleyen Akkaya, “Sadece yatırımcılar değil, Kapalıçarşı esnafı da bu sözleşmeden faydalanacak” diyor. Peki, Dolar/Ons sözleşmesini nasıl kullanacaksınız? VOB’da TL/gram cinsinden işlem gören VOB-Altın vadeli işlem sözleşmesinin yanında VOB-Dolar/Ons Altın vadeli işlem sözleşmesinin de işleme açılmasıyla, yatırımcılara altın üzerine çeşitli yatırım seçenekleri sunuldu. Dayanak varlığı aynı ancak kote edildiği para birimi farklı olan bu sözleşmenin mevcut altın sözleşmesinden farklarını aşağıdaki tabloda özetledik. VOB-Dolar/Ons Altın vadeli işlem sözleşmesi yalnızca spekülatif amaçlı işlem yapmak isteyen yatırımcıların değil, altının Dolar/Ons fiyatına ilişkin risk taşıyan yatırımcıların da korunma amaçlı işlem yapmak için kullanabilecekleri cazip bir yatırım aracı. Dolar cinsinden işlem gören bu sözleşmede kar/zarar dolar bazında oluşuyor ve borsa tarafından belirlenen kur kullanılarak TL’ye çevriliyor. Sözleşmenin işlem teminatları da TL bazında takip ediliyor. Böylece yatırımcılar, altının dünyada en çok takip edilen fiyatı olan Dolar/Ons değeri üzerine yatırım yapabiliyor. VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem Sözleşmesinin Sunduğu Avantajlar: • Dolar üzerinden altın işlemi yapma imkanıyla birlikte global piyasalara entegrasyon, • Alternatif bir yatırım aracı olması, • Etkin risk yönetimi aracı olması, • Fiyat keşfi, • Açığa satış (fiyatların düşmesi halinde de getiri elde etme imkanı), • Düşük yatırımla yüksek getiri imkanı, • Arbitraj VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem Sözleşmesinde Kar/Zarar Hesaplama Dolar cinsinden işlem gören VOB-Dolar/ Ons Altın vadeli işlem sözleşmesinde kâr/ zarar tutarları dolar bazında oluşuyor ve bankalararası piyasa verileri kullanılarak borsa tarafından belirtilen kurlar üzerinden TL’ye çevriliyor. Kâr/zarar tutarlarının TL’ye çevrilmesinde kullanılacak kurlar; • TCMB’nin saat 15:30 itibarıyla açıklayacağı gösterge niteliğindeki ABD Doları satış kuru ve • VOB tarafından ilgili saatlerde bankalararası döviz piyasasındaki kotasyonlar kullanılarak hesaplanacak Dolar/TL kurları oluyor. VOB-Dolar/Ons Altın Vadeli İşlem Sözleşmesinin Kâr/Zarar Hesaplamalarına İlişkin Örnekler Dolar/Ons Altın sözleşmesinde yatırılması gereken başlangıç ve sürdürme teminatı TL cinsinden oluyor. Gün içinde ve gün sonunda hesaplanan kar/zarar alım satım sisteminde Dolar ve TL bazında takip edilebiliyor, gün sonunda hesaplanan kar/zarar borsa tarafından belirlenen kur üzerinden TL’ye çevriliyor ve ilgili hesaplara TL bazında aktarılıyor. Dolar/ons bazında işlem görecek yeni altın vadeli işlem sözleşmesinin işleyişi ve kâr/zararın hesaplanmasını farklı durumlara göre aşağıdaki örneklerde açıklamaya çalıştık. Hesaplamalarda kullanılacak formüller aşağıdaki gibi: Döviz kuru USD/TRY = 1,5000 olarak belirlenmiştir. Buna göre, Geçici Kâr/Zarar (USD) = 30 USD [(1.3800-1.3500) *1*1], Geçici Kâr/Zarar (TL) = 45 TL (30 USD*1,5000 USD/TRY) olacaktır. Örnek: Saat 09:15’te dayanak varlığı 995 saflıkta Dolar/Ons Altın olan Haziran vadeli sözleşmede 1.3500 fiyat seviyesinden 1 adet uzun pozisyon alındığını varsayalım. Pozisyon alındığında sistemde tanımlı USD/TRY döviz kuru 1,5000’dir. İşlem neticesi gerçekleşen işlem hacmi 2.025 TL olarak hesaplanacaktır (1.3500*1*1*1,5000 USD/TRY). Yukarıda hesaplanan işlem hacmi değeri seans içi döviz kuru değişikliklerinden etkilenmeyecektir. Birinci kâr/zarar hesaplama periyodu sonunda; Uzlaşma Fiyatı = 1.3800 İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu sonunda; Uzlaşma Fiyatı = 1.3800 Döviz kuru USD/TRY = 1,5200 olarak belirlenmiştir. Buna göre, Geçici Kâr/Zarar (USD) = 30 USD [(1.3800-1.3500) *1*1], Geçici Kâr/Zarar (TL) = 45,60 TL (30 USD*1,5200 USD/TRY) olacaktır. İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu sonunda uzlaşma fiyatında bir değişiklik olmadığı için USD bazında kâr/zarar tutarında da herhangi bir değişiklik olmamıştır. Bununla birlikte, döviz kurundaki artış nedeniyle Türk Lirası bazında kâr/zarar tutarı 0,60 TL artmıştır. *İşlem teminatları Borsa tarafından değiştirilebilir. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 15 KAPAK VOB EURO/DOLAR ÇAPRAZ KURU VADELİ İŞLEM SÖZLEŞMESİ Ekonomik krizin ardından büyük bir oynaklık gösteren ve bir türlü dengeye oturmayan euro/dolar paritesi özellikle ihracatçılar için risk oluşturuyor. VOB, yeni sözleşmeyle girdisi dolar, satışı euro olan ihracatçıya da avantaj sağlıyor. Ç 16 VOBJEKTİF | OCAK 2011 apraz kurlarda meydana gelen dalgalanmaların yarattığı parite riski özellikle reel sektörde faaliyet gösteren firmaların kar marjlarında öngörülemeyen değişimler yaratarak faaliyet sonuçlarını olumsuz yönde etkileyebiliyor. Yatırımcılar VOB’da işlem görmekte olan VOB-TLEuro ve VOB-TLDolar vadeli işlem sözleşmelerinde pozisyon alarak döviz kuru riskini yönetmekte ve kârlarını sabitleyebiliyor. VOB-EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesinin VOB’da işleme açılmasıyla ise, parite riskinin yönetilmesi ve kâr marjlarının sabitlenmesi olanağı yaratılıyor. Konuyu aşağıdaki gibi örneklemek mümkün: Hammadde maliyetleri dolar bazında olup üretimini yurtdışına euro cinsinden ihraç etmekte olan bir üreticinin birim hammadde maliyeti 5 $ (Dolar kurunun 1,5000 olduğu varsayımıyla 7,50 TL) ve hedeflediği birim kâr 1 $ ise, satış fiyatının en az EUR 4,545 (EUR/USD çapraz kurunun 1,3200 olduğu varsayımıyla) olması gerekir. Malın teslim tarihinde EUR/USD paritesinin 1,3200’nin altına inmesi halinde üreticinin birim kârı azalmış olur. Söz konusu riski taşımak istemeyen üretici için en cazip yatırım alternatifleri arasında VOB’da işlem görmeye başlayan VOB-EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi yer alıyor. Sözleşme yatırımcılara ileri tarihli EUR/ USD çapraz kurunu sabitleyerek, asgari kar marjını garantileme olanağı sunuyor. gibi BSMV istisnasına tabi. Bununla birlikte yapılan işlemler dolayısıyla oluşacak kârdan Yerli ve Yabancı Sermaye Şirketleri ve Yatırım Fon ve Ortaklıkları ile benzer nitelikte oldukları Maliye Bakanlığı’nca belirlenenler için uygulanacak stopaj oranı % 0 düzeyinde bulunuyor. Neden EUR/USD Paritesi? Türkiye’de bankacılık sektörünün yabancı para pozisyonunun yaklaşık %98’ini USD ve EUR para birimleri oluşturuyor. Reel sektör firmalarının dış finansman verileri, dış ticaret verileri ile TCMB bünyesinde ve tezgahüstü döviz platformlarında gerçekleştirilen işlemlerin incelenmesi neticesinde de benzer tespitlere ulaşmak mümkün. Bununla birlikte, Bank for International Settlements (BIS) tarafından Bankacılık sektöründe düzenli olarak yapılmakta olan anket sonuçlarına göre de, iki bacağı Euro-USD olan spot ve vadeli işlemlerin toplam nominal değeri TRL-USD işlemlerinin ardından ikinci sırada yer alıyor. Bu çerçevede, dayanak varlığı EUR/ USD çapraz kuru olan bir vadeli işlem sözleşmesinin Türkiye’de sermaye piyasasına kazandırılmasının son derece önemli bir gelişme olduğunu tespit etmek mümkün. VOB EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi’nde kâr/zarar nasıl hesaplanacak? VOB USD/EUR Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi dolar cinsinden işlem görüyor. Gün içinde ve gün sonunda dolar bazında hesaplanan kâr/zarar tutarları VOB tarafından belirtilen Dolar/TL kuru kullanılarak TL’ye çevriliyor. Dolar cinsi kâr/zarar tutarlarının TL’ye çevrilmesinde TCMB tarafından 15:30’da yayınlanan dolar satış kuru esas alınıyor. Ayrıca, dolar kurunda meydana gelen gün içi gelişmelerin yatırımcılar tarafından takip edilmesi ve değişen kurların sisteme yansıtılması amacıyla 10:30, 11:30, 12:30, 13:30, 14:30, 15:30, 16:30 ve 17:00 saatlerinde TCMB’nin 28 Mart 2002 tarih ve 2002-25 No’lu basın duyurusunda yer alan yönteme paralel olarak, Reuters TRY1= sayfasında 1 ABD doları karşılığı TL kotasyon veren bankaların alım ve satım fiyatlarının ortalamalarının ortalaması alınarak Dolar kuru hesaplanıyor. Sistemde tanımlı dolar kuru ile yukarıda belirtilen yöntem kullanılarak hesaplanan dolar kuru arasında %1’in üzerinde sapma olması durumunda, kâr/zarar tutarlarının piyasa koşullarını yansıtması amacıyla VOB tarafından hesaplanan dolar Kuru esas alınıyor. Yurtiçi piyasaların resmi tatil nedeniyle yarım gün açık olması durumunda, dolar kuru hesaplamaları VOB seans aralığında yer alan saatlerde yapılıyor. Örneğin ilgili VOB EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi’nin Yatırımcıya Sağlayacağı Avantajlar Neler? Yatırımcılara en iyi hizmeti verme amacıyla, ürün çeşitliliğini artırmaya yönelik çalışmaların her geçen gün hızlandığı VOB’da işleme açılmış olan EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi yatırımcılar için birçok avantajı beraberinde getirmiş oldu. Bunları şöyle sıralamak mümkün: Sözleşmede korunma amaçlı pozisyon alan Yatırımcı dolar üzerinden EUR/USD paritesi işlemi yapabilir, global piyasalara entegre olma şansına sahip olur ve etkin risk yönetimi yoluyla karını sabitleyebiir. Bununla birlikte, fiyat keşfi özelliği ile gelecekte paritenin nasıl bir trend izleyeceği konusunda fikir sahibi olunması mümkün. Sözleşme ayrıca yatırımcılara arbitraj fırsatlarından yararlanma imkanı da veriyor. İşleme açılacak VOB-EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi de VOB’da işlem gören diğer vadeli işlem sözleşmeleri *İşlem teminatları Borsa tarafından değiştirilebilir. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 17 KAPAK gün için VOB’un seans saatlerinin 09:1512:35 aralığında ise hesaplamalar 10:30, 11:30 ve 12:30 saatlerinde için yapılır. İlgili günde TCMB tarafından 15:30‘da dolar satış kurunun açıklanmaması halinde borsamız tarafından yukarıda belirtilen kriterler doğrultusunda hesaplanan dolar kuru esas alınıyor. VOB tarafından hesaplanan dolar kuru virgülden sonra dört basamak (0,0001 ve katları) olacak şekilde en yakın değere yuvarlanıyor. İşlem hacmi hesaplamalarında aksi belirtilmedikçe işlemin gerçekleştiği an geçerli olan kur bilgisi kullanılır. EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi kâr/zarar hesaplamasını aşağıdaki örnek ile değerlendirelim: Hesaplamalarda kullanılacak formüller aşağıdaki tablodaki gibidir. Saat 09:15’te dayanak varlığı EUR/USD paritesi olan Haziran vadeli sözleşmede 1,3000 fiyattan 1 adet uzun pozisyon alındığını varsayalım. Pozisyon alındığında sistemde tanımlı döviz kuru USD/TRY = 1,5000’dir. İşlem Hacmi Değeri (TL)=1,3000 EUR/ USD*1*1000 EUR*1,5000 USD/TRY=1.950 TL’dir. Yukarıda hesaplanan işlem hacmi değeri seans içi döviz kuru değişikliklerinden etkilenmeyecektir. Birinci kâr/zarar hesaplama periyodu sonunda; Uzlaşma Fiyatı 1,3200, döviz kuru ise 1,5000 olarak belirlenmiştir. Buna göre, Geçici Kâr/Zarar (USD) = (1,3200-1,3000) EUR/USD*1*1000 EUR = 20 USD, Geçici Kâr/Zarar (TL) = 20 USD*1,5000USD/TRY = 30 TL olacaktır. İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu sonunda; Uzlaşma Fiyatı 1,3200, döviz kuru ise 1,5200 olarak belirlenmiştir. Buna göre, Geçici Kâr/Zarar (USD) = (1,32-1,30) EUR/USD*1*1000EUR = 20 USD, Geçici Kâr/Zarar (TL) = 20USD*1,5200USD/TRY = 30,40 TL olacaktır. İkinci kâr/zarar hesaplama periyodu İHRACATÇI İÇİN KRİTİK ŞEMSİYE Avni Akkaya / Yatırım Finansman Genel Müdür Yardımcısı Euro/Dolar kontratı ile ithalatçı fiyat artışından yönelik kendini koruyabilecek, ihracatçı ise kur riskine karşı kendini garantileyebilecek. İhracatçılar bu enstrümanları kur riskinden korunmak için kullanmıyorlar. Bunda bilinirliğin az olması etkili olabilir. Oysa ihracatçı için önemli bir şemsiye niteliği taşıyor. Geçmişte faizlerin yüksek olması uzun vadeli 18 VOBJEKTİF | OCAK 2011 tahmini zorlaştırıyordu. Ancak şimdi içinde bulunduğumuz düşük faiz ve enflasyon ortamı uzun vadeli işlem yapmayı kolaylaştıracak ve işlem hacmini artıracak. Bu da yabancı yatırımcıların VOB’a dolayısıyla Türkiye’ye olan ilgisini artıracak. Paritedeki ani zıplamalar ile birlikte gözlerin bu sözleşmelere döneceğini biliyorum. Sadece iyi anlatmak gerekiyor. sonunda uzlaşma fiyatında bir değişiklik olmadığı için dolar bazında Kâr/Zarar tutarında da herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ancak döviz kurundaki artış nedeniyle Türk Lirası bazında Kâr/Zarar tutarı 0,40 TL artmıştır. VOB- EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi özelliklerine bir önceki sayfadaki tabloda yer verilmiştir. Sonuç Yabancı borsalarda yatırımcılar tarafından en çok tercih edilen parite sözleşmelerinden başında gelen EUR/ USD paritesinin dayanak varlık olarak belirlendiği VOB-EUR/USD Çapraz Kuru Vadeli İşlem Sözleşmesi ile yatırımcılarımıza parite riskini yönetme ve olası arbitraj fırsatlarından yararlanma imkanı sunuluyor. KESİNLİKLE TALEP GÖRÜR Nuri Sevgen / A Yatırım Vadeli Piyasalar Uzmanı Euro/Dolar kontratı oldukça talep gören bir enstrüman. Bu kontratta iyi gelişmeler olacak. Sıkıntı hesaplamaların TL üzerinden yapılması ve işlem saatleri ile ilgili farklılık. Bu giderilirse bu kontratlardan umutluyum. Şu an sadece bireysel yatırımcılar tarafından spekülatif amaçla kullanılıyor. Kurumsal yatırımcıların henüz çok iyi tanımadığı bir kontrat. Özellikle ihracatçılara stopaj avantajı da sağladığı için risklerden korunmaları için tavsiye ediyoruz. Euro bazlı işlemlerde riskleri hedge edecek bir enstrüman. Kurumsal talebin az olmasını tanınırlığın düşük olmasına bağlıyorum. MAKALE KUR SAVAŞI SIRASINDA KENDİ RİSKİNİZİ NASIL YÖNETMELİSİNİZ? EMİR ÇETİNKAYA ecetinkaya@vob.org.tr Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası Sözleşme Araştırma ve İstatistik Müdürlüğü Hiç risk almadan iş yapmak mümkün olmadığına göre, yapılması gereken riskleri doğru şekilde yönetebilmek. Peki dünya kur savaşlarının yıkıcı etkisiyle boğuşurken riskten korunmak için neler yapılabilir? R isk yönetimi kavramı günümüzde üzerinde en çok durulması gereken temel konulardan biri haline gelmiş durumda. Çeşitli riskler girişimciler için faaliyetlerinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Peki, girişimciler ne gibi risklerle karşı karşıya? Hukuki riskler, operasyonel riskler, likidite riski, kredi riski ve piyasa riski girişimcilerin karşı karşıya kaldığı riskler. Piyasa riski denince aklımıza gelenler ise fiyatlarda, faiz oranlarında ve döviz kurlarında meydana gelebilecek aleyhte fiyat değişimi riskleri. Girişimcilerin bu risklerden tamamen kaçınması mümkün mü? Veya söz konusu risklere karşı girişimciler neler yapabilir? Söz konusu riskleri kendi haline bırakabilir miyiz? Hiç risk almadan iş yapmak mümkün olmadığına göre girişimcilerin belirli riskler alması kaçınılmazdır. Alınan risklerin ise bilinçli bir şekilde yönetilmesi gerekir. Bu yazıda ülkeler arasında kur savaşlarının yaşandığı günümüzde, girişimcilerin döviz kuru riskini nasıl yönetebilecekleri ve bu amaçla döviz vadeli işlem sözleşmelerinin kullanımı üzerinde durmaya çalıştık. “Vadeli işlem sözleşmesi (futures), ileri bir tarihte, önceden belirlenen fiyat, miktar ve nitelikte ekonomik veya finansal göstergeyi, sermaye piyasası aracını, malı, kıymetli madeni veya dövizi alma veya satma yükümlülüğü getiren sözleşmedir. Vadeli işlem sözleşmesinde alım satıma konu mal veya finansal aracın niteliği, miktarı, süresi ve teslim yeri standart olarak tanımlanır. Vadeli işlem sözleşmeleri esasen standart hale getirilmiş forward sözleşmelerdir.” Her türlü güvenlik tedbiri alınmasına rağmen yolcu gemilerinde olağanüstü durumlar için can yelekleri bulundurulur. Gelecekteki döviz kurlarındaki belirsizlik ve muhtemel aleyhte fiyat değişim riskine karşı döviz vadeli işlem sözleşmeleri bir nevi can yeleği olarak görülebilir. Ülkemizde 2001 yılında her gün normal seviyelerinde seyreden döviz kurları aniden yükselerek önce 1,20 daha sonra 1,70 seviyelerine kadar çıkmıştı. Bu durumu OCAK 2011 | VOBJEKTİF 19 MAKALE günlük güneşlik bir havada denizde keyifle yol alan geminin aniden fırtınaya tutulmasına benzetebiliriz. 2001 yılında, 2006 yılı Mayıs ayında döviz kurlarında yaşanan ani yükselişler dövizde riski olan girişimcilerin fırtınaya tutulmasına yol açmıştı. Döviz kurlarında meydana gelen ani yükselişler döviz bazında borcu olanlar için risk oluşturduğu gibi kurlardaki ani düşüşlerde döviz bazında varlığı veya alacağı olanlar için aynı derecede risk oluşturur. Piyasalarda oluşacak gelecekteki döviz kurlarını bugünden sabitleyebilir miyiz? Döviz kuru riskine karşı döviz vadeli işlem sözleşmelerini kullanarak gelecekteki döviz kurlarını bugünden sabitlemek mümkün. Böylelikle gelecekte döviz kurlarında meydana gelebilecek aleyhte fiyat değişim riskinde korunmak için gerekli araçları bize Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası (VOB) sunuyor. Bu hususu bir örnekle açıklayalım: Tekstil ihracatı yapan ABC firmasından bahar sezonu için Ocak ayında 100 bin adet T-Shirt için teklif istenmektedir. Ürün teslimi Mart ayında yapılacaktır. Firma bu talep için adet bazında ABD Doları cinsinden fiyat verecektir. Söz konusu ürünlerin maliyeti TL bazında oluşmakta cari döviz kurlarına ( USD/TL cari kur 1,5000’dir) göre maliyet T-Shirt başına ortalama 9 ABD Doları olarak hesaplanmış ve yaklaşık %10 kar marjı eklenerek adet bazında 10 ABD Doları fiyat teklif edilmiştir. Bu işlemde firmanın alacağı ihracat bedeli 1.000.000 ABD Doları ve beklenen kâr, 100.000 ABD dolarıdır. İhracat bedeli Nisan ayı sonunda tahsil edilecek. Peki ABC firması bu ihracat işleminde öngörmüş olduğu kazancı elde edebilir mi? Veya bu işlemden zarar etme riski var mıdır? ABC firmasının bu ihracat işleminden öngörmüş olduğu kazancı elde edebilmesi, Mart ayında Dolar/TL kurunun öngörülen seviyede gerçeklemesine bağlıdır. Eğer Mart ayında Dolar Kuru 1,50’den 1,30 seviyelerine gerilediğinde ABC firması korunma amaçlı işlem yapmamışsa bu ihracat işleminden zarar edecektir. Çünkü ihracat bedeli 1.000.000 ABD Dolarının karşılığı 1.500.000 TL olarak öngörülürken, kurlardaki gerileme neticesinde ABC firmasının hesabına girecek dövizin karşılığı 1.300.000 TL olacaktır. Bu durumda ise firma bu işlemden kâr beklerken zarar edebilecektir. Bu noktada VOB’da işlem gören döviz vadeli işlem sözleşmeleri iki açıdan ABC firması için önem arz etmektedir. 20 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Birincisi gelecekteki Dolar/TL kurlarının anlık olarak VOB’ tan izleyerek, verilecek teklifte bu fiyatların baz alınarak rekabetçi fiyat verebilme avantajı, ikincisi ise VOB’ da işlem yaparak gelecekte döviz kurlarının düşmesi riskine karşı korunma imkanı elde etmesidir. ABC firması döviz kurlarındaki düşme riskine karşı korunma amaçlı olarak VOB’da işlem yapabilir. Gelecek ihracat bedeli için nakdi mutabakatlı sözleşmelerde 1.000 adet kısa pozisyon alması yeterlidir. Bunun için ABC firmasının yapması gereken VOB üyesi bir aracı kuruluş nezdinde hesap açtırması ve bu işlem için hesabında sözleşme başına 140 TL teminat bulundurması yeterli olacaktır. Yatırılan teminat hesap sahibine ait olup, güvence karşılığı olarak talep edilmekte ve nemalandırılmaktadır. Yukarıdaki örnekte ABC firmasının ihracat gelirini düşürecek olan döviz kârlarının gerilemesi üzerinde durduk. Aynı işlemin tersi ithalatçı firma için geçerlidir. O da döviz kurlarındaki artış riskine karşı VOB’da alım yönlü pozisyon alarak kur riskinden korunabilir. Sonuç olarak iki seçenek var; riskle yaşamak veya riske karşı korunma amaçlı işlem yapmak. Döviz Kuru riskini ortadan kaldırmak için VOB’ta nasıl işlem yapabilirim? Vadeli işlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem yapmak için öncelikle sözleşme özelliklerinin bilinmesi gerekir . VOB’ta işlem gören döviz sözleşmeleri ve özellikleri aşağıdaki gibidir. VOB’da işlem yapmak isteyen gerçek veya tüzel kişilerin VOB üyesi aracı kuruluşlardan herhangi birinde hesap açtırması ve işlem yapmak için hesabında yeterli miktarda teminat bulundurması yeterlidir. Yukarıdaki işlemlerden sonra hangi vade ayında işlem yapılmak isteniyorsa ilgili vade ayı belirtilerek alım veya satım yönlü emrin borsaya iletilmesi için telefon, internet, faks gibi araçlardan biri ile hesabın bulunduğu aracı kuruluşa talimatın iletilmesi gerekir. Örneğin Mart 2011 vadeli nakdi mutabakatlı VOB-TLDolar vadeli işlem sözleşmesinde 1,5510’dan 100 adet alış veya satış emri girilmesini istiyorum gibi. Döviz sözleşmelerinde kimler ne amaçla işlem yapar? VOB üyesi bir aracı kuruluş nezdinde dileyen herkes yeterli teminatı hesabında bulundurmak kaydıyla korunma, yatırım veya arbitraj amacıyla işlem yapabilir. Vadeli bir pozisyon alındığında aslında gelecek bir vade için bugünden alım veya satım yönlü işlem yapılmaktadır. Vadeli müşterilerin Banka nezdinde yeterli piyasalarda pozisyon alan taraflar vadeye kredisi olmasını gerektirir. Diğer yandan kadar beklemek zorunda olmayıp diledikleri bu sözleşmelerde sözleşme şartları taraflar an ters işlem ( alınan pozisyonların arasında belirlendiği için üçüncü kişilere satılması veya tersi) yaparak pozisyonlarını devredilemez. Vade sonunda fiziki teslimat kapatabilirler. İşlem yapan kişi dilerse ve ile sonuçlanır ve genellikle vade sonuna hesabında yeterli teminatı bulundurmak kadar pozisyondan çıkılmaz. kaydıyla vade sonuna kadar pozisyonunu Vadeli işlem sözleşmelerinde ise sözleşme taşıyabilir. özellikleri standart olup, işlemler VOB’da VOB’da her gün sonunda pozisyonlar gün şeffaf bir şekilde yapılır. Vade sonuna kadar sonu uzlaşma fiyatı baz alınarak yeniden taraflar diledikleri zaman pozisyonlarını değerlemeye tabii tutularak kapatabilir. Alım satım fiyat oluşan kar/zararlar ilgili farklılıkları 5 baz puan olup hesaplara günlük olarak fiyatlar daha rekabetçidir. yansıtılır. Zarar nedeniyle Diğer yandan işlem yapmak VOB’DA İŞLEM teminatlarda %25’lik bir için öngörülen başlangıç YAPAN REEL azalma meydana gelmesi teminatını yatıran herkes SEKTÖR durumunda yeniden işlem yapabilir. Yatırılan FİRMALARI olması gereken seviyeye nakit teminatlar ise REKABETÇİLİK, nemalandırılır. çıkarılması istenir. Örneğin 1 adet alım yönlü pozisyon VOB’da oluşan fiyatları KORUNMA, aldınız. Yatırılan teminat ESNEKLİK ELDE nereden takip edebilirim? 140 TL, teminat tutarınız VOB’da işlem gören EDİYOR. zarar nedeniyle 105 TL’nin tüm sözleşmelerin altına inmediği sürece bir fiyatları anlık olarak problem yok, bu seviyenin data yayın kuruluşları altına inmesi halinde pozisyonların ve çeşitli televizyon kanalları tarafından sürdürülebilmesi için yeniden teminat tutarı yayınlanmaktadır. Ayrıca VOB web 140 TL çıkarılma durumundadır. sitesinden (http://www.vob.org.tr/ Forward işlem yaparak da döviz kurunu VOBPortalTur/iQuataMain.aspx) 3 dakika sabitleyebiliyorum neden vadeli işlemler? gecikmeli olarak verilerin takip edilmesi Döviz kuru riskinden korunmak mümkündür. için forward sözleşmeler de araç olarak Döviz sözleşmelerinde Vergi uygulaması kullanılabilir. Ancak forward sözleşmelerde nasıldır? işlemler karşı taraf riski içerdiğinden Borsamızda işlem gören döviz sözleşmelerinde yapılan işlemlerden elde edilen karlarda 1 Ekim 2010 tarihinden itibaren sıfır olarak uygulanıyor. Detaylı bilgi için web sitemizde yer alan vergi raporuna bakınız. (http://www.vob.org.tr/VOBPortalTur/ detailsPage.aspx?tabid=601) Sonuç olarak... • VOB’da işlem gören döviz sözleşmeleri ile reel sektör firmalarımız; • Gelecekteki döviz kurlarını bugünden görerek rekabetçi teklif sunabilirler. • Korunma amaçlı işlem yaparak kur risklerini ortadan kaldırabilir. • Esnek bir şekilde herhangi gerekli teminatı yatırarak VOB’da işlem yapabilir. • Vadeye kadar beklemeksizin pozisyonlarını kapatabilir. • Firmalar döviz kuru risklerine karşı etkin korunma sağlayarak daha etkin iş ve yatırım planlaması yapabilir. • Bilançoları üzerinde gerek kazanç gerekse nakit akımları üzerindeki muhtemel risklerin olumsuz etkilerinden kurtulabilir. • Ülkeler arasında kur savaşlarının yaşandığı günümüzde gelecekteki döviz kurlarını tahmin etmek yerine VOB’ta görebilir ve bu kurlar üzerinden işlem yaparak kurları sabitleyebilirsiniz. • Gelecekte kurlar bugün görülen seviyelerden düşük veya yüksek olabilir. Ancak korunma amaçlı işlem yapan kişiler açısından gelecekteki kurlar sabitlendiği için aleyhte fiyat değişiminden etkilenmeyeceklerdir. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 21 KONUK YAZAR HEM SICAK PARAYA HEM İHRACATÇIYA ÇARE Vadeli döviz piyasalarının derinleşmesi belirsizliği azaltıyor, kısa vadeli sıcak parayı engelliyor. İhracatçı 120 milyar dolarlık ihracat içinde 10 milyar dolarlık vadeli işlem sözleşmesi yaparsa önemli bir ilk adım atılmış olur. V GAZİ ERÇEL 22 VOBJEKTİF | OCAK 2011 OB’un kurulup çalışmaya başlamasından bu yana altı yıla yakın bir süre geçti. 4 Şubat 2005 tarihinden beri çok önemli mesafeler kaydeden ve vadeli işlemler piyasasının derinleşmesine önemli katkı sağlayan VOB için vadeli döviz piyasaları konusunda aynı değerlendirmeyi yapmak pek olası değil. Vadeli işlemler piyasasını kurmanın güçlüğü bilinen bir olgu. Yıllardır tartışılır ve fakat sonuç alınamaz. Bunun en önemli iki nedeni var. Birincisi, dalga boyu uzun ve oynaklığı fazla bir döviz piyasası deneyimi yaşayan Türkiye’de döviz fiyatını ileriye dönük olarak tahmin etmek geçmiş yıllarda çok güçtü. Bu güçlük gerek döviz kazananları gerekse döviz talep edenleri bir araya getirip fiyat belirlemelerini önledi. Durum böyle olunca taraflar ileriye dönük döviz fiyatlamasından oluşacak riski başkalarının üstlenmesini istediler. Merkez Bankası’na yöneldiler. Merkez Bankası enflasyonun yüksek ve döviz dalgalanmalarının fazla olduğu dönemlerde bile vadeli bir piyasanın kurulmasına taraftar olmakla birlikte, döviz riskini haklı olarak üstlenmek istemedi. Bankalar ise bu konuda fazla bir çaba sarf etmediler. İhracatçı ile ithalatçıları aynı vadede işlem yapmak için bir araya getirme yönünde fazla bir çaba göstermediler. Türk Lirasının konvertibilitesinin olmaması da uluslararası piyasalarda vadeli döviz işlemlerinin oluşmasını önleyen bir faktördü. HEDGİNG KÜLTÜRÜ OLUŞMADI Türkiye’de vadeli döviz piyasalarının kurulamamasının bir diğer nedeni ise Türk İş aleminin “hedging” kültüründen yoksun olmasıydı. Yıllarca süren enflasyonist ortam ve finansal krizler Türk ithalatçı ve ihracatçılarının döviz riskinden kendilerini korumak için başka yöntemlere başvurmaları ya da işi “Allaha” havale etmeleri sonucunu doğurmuştu. Sigorta kültürünün bile fazla gelişmediği bir ortamda kendilerini risklerden koruyacak “hedging” kültürü ne yazık ki oluşamadı. Bazı bankaların bu yönde adım atmalarına karşın vadeli döviz fiyatlarını “uçuk” diye tanımlanabilecek bir bant içinde belirlemeleri bir çok kişi üzerinde caydırıcı etki yaptı. Enflasyonun düştüğü ve TL’nin güçlenmeye başladığı 2000’li yılların ortalarından itibaren ise vadeli döviz işlemleri için yeni bir ortam doğdu. Bu devrede TL’nin sürekli değer kazanması ne yazık ki döviz talep edenler ile döviz satanların yine tatmin olamadıkları bir ortamı beraberinde getirdi. İthalatçılar “ileride nasıl olsa TL değerlenir ve ben de daha az TL öderim” diye düşünürken ihracatçılar “gelen dövizi hemen satayım, daha sonra TL’nin değeri düşer, ayrıca TL değer kaybederse getirim daha fazla olur” diye vadeli işlemlere fazla yanaşmadılar. Dolayısıyla düşük enflasyon ve değerlenen TL ihracatçıların vadeli işlemler yapmalarına mani oldu. Böylesi bir süreçte VOB yönetimi de konunun üzerine fazla gitmedi. Daha çok vadeli diğer işlemlerin artmasına, piyasanın bu yönde gelişmesine ve türev işlemleri kültürünün gelişmesine yardım etmeye yöneldi. Bakıyorum ve VOB yönetiminin son zamanlarda vadeli döviz konusunda atağa geçtiğini görüyorum. Mevcut “TL/Dolar” ve “TL/Euro” vadeli işlemleri yanında iki yeni sözleşmeyi daha sisteme soktu. Bunlar “Dolar/Ons Altın” ve “Euro/Dolar Çapraz Kuru” sözleşmeleri. İşlem hacimlerine baktığımızda ise tutarların çok düşük olduğunu gözlüyoruz. Umarım ileride piyasanın hacmi artar. SICAK PARAYA LİMİT İÇİN ÇOK ÖNEMLİ Vadeli döviz piyasalarının gelişmesinin ve derinleşmesinin bir yararı da sıcak paranın kontrolünde ortaya çıkıyor. Hepimiz artık biliyoruz ki sıcak para bir ülkeye en kısa sürede, en yüksek getiriyi elde etmek için gelir. Yüksek getirisinin iki kaynağı vardır. Birincisi faiz geliri ya da hisse senedinin değer kazanması, ikincisi ise ülkenin iç parasının değerlenmesidir. Bir çok örnek olayda sıcak para sahiplerinin getirilerini faiz ya da hisse senedi endeks değerinin artışından daha çok iç paranın değerlenmesinden kazandıkları gözlenmiştir. Vadeli döviz piyasaları kurulup derinleştiğinde oluşan döviz fiyatları iyi bir gösterge niteliği kazanır. İleriye dönük döviz fiyatlarında belirginlik sağlanması bir taraftan spot döviz fiyatlarının dalgalanma boyut ve sıklığını azaltırken öte yandan sıcak paraya ülkeden çıkarken hesap yapma fırsatı verir. Bu belirginlikten ve hesaptan memnun kalmayacak sıcak para da ya ülkeye girişini erteler ya da vazgeçer. Bu taktirde ekonomi yönetimi faiz, vergi ya da başka araçlarla sıcak paranın girişini zorlaştırıcı önlemler alma olanağı bulur. İç paranın değer kazanması sonucunda alınan tüm önlemleri silip süpürmesine mani olabilir. İHRACATÇILARA VE TİM’E ÖZEL GÖREV DÜŞÜYOR Şimdi yapılacak iş dövizi belirli vadelerde satacak ihracatçıları bulmaya kaldı. Kanımca bunun sorumluluğu bir ölçüde ihracatçıların ve bir ölçüde de TİM’in üzerinde. Sıcak para girişi konusunda hassas olan TİM’in aynı hassasiyeti vadeli döviz piyasasına döviz satışını teşvik ederek göstermesi gerekiyor. Bu yıl 120 milyar doları aşacak bir ihracat hacmi içinde 10 milyar dolarlık vadeli döviz satımı gerçekleşebilse kanımca ilk adımlar atılmış olur. Yine hatırlatalım. Vadeli döviz piyasası manipülasyon yapılmadığı taktirde döviz fiyatının en sağlıklı belirleneceği piyasadır. Burada karşı karşıya gelecek ithalatçı ve ihracatçılar VOB’a ve bankalara ödeyecekleri çok düşük komisyonlara karşı döviz fiyatlarından oluşacak dalgalanmadan doğacak riski ortadan kaldırabilirler. Aynı zamanda makro dengesizliklere de mani olabilirler. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 23 RÖPORTAJ ALP TEKİNCE 24 VOBJEKTİF | OCAK 2011 DUYGUSALLIK YATIRIMCIYI ZEHIRLIYOR E AÇIL SEZEN kinciler Menkul Değerler Genel Müdürü Alp Tekince, SPK kökenli bir isim. Masanın hem düzenleyici otorite tarafını hem de piyasa tarafını çok yakından tanıyan, bilen bir yönetici. SPK’da olduğu dönemde Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nın neden olması gerektiğini, tarımsal ürünlerle ilgili neler olması gerektiğini bir rapor hazırlayarak değerlendiren üç isimden biri. Alp Tekince ile hem spot piyasada hem vadeli işlemler piyasasındaki sorunları, düzelmesi gerekenleri, hem de bireysel yatırımcıların yaptıkları hataları konuştuk. Önerileri ve görüşleri, bireysel yatırımcılar için yapılması ve yapılmaması gerekenler açısından rehberlik edecek unsurlar... Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası kurulduğundan bu yana bireysel yatırımcı nezdinde kullanım şeklini nasıl değerlendiriyorsunuz? Size gelen taleplerde VOB ne kadar yer tutuyor? Yerli yatırımcı açısından baktığımızda çok büyük bir hüzün var. VOB’ un normal İMKB’ye göre en büyük avantajı yöne yatırım yapıyorsunuz. Yöne yatırım OCAK 2011 | VOBJEKTİF 25 FOTOĞRAFLAR: CELAL YILDIZ Ekinciler Genel Müdürü Alp Tekince, bireysel yatırımcının kaldıraç kullanımında duygusal davrandığını, zarar ettiğinde telafi etmek için tüm muhafazakar stratejisini feda ettiğini söylüyor: Zararla yüzleşmek, aynaya bakabilmek lazım. RÖPORTAJ ALP TEKİNCE yapmak durumunda olduğunuzda da açıkçası endeksteki sektörel ağırlıklar çok önem kazanıyor. Yani bir bankacılık sektörünün geçen yıl bütün piyasayı nasıl taşıdığını hep beraber gördük. Bankacılık sektörünün iyi olacağını ama diğer sektörlerin kötü olacağını düşünen bir yatırımcı burada yön konusunda bazen sıkıntıda kalabiliyor. Yani hangisi daha ağır basacak? Bankacılığın karlılığımı ağır basacak yoksa sanayinin getirisi mi ağır basacak? Burada gerekli ağırlıklandırmayı eğer yapamıyorsa bir yatırımcı işte orda maalesef yavaş yavaş hüzünlenme başlıyor. Çünkü yönü iyi tahmin edilemiyor. Ve yön iyi tahmin edilemediği takdirde ürün kaldıraç etkisiyle zaten VOB’da büyük zararlar elde ediliyor. VOB YATIRIMCISI GLOBAL EKONOMİYİ İYİ İZLEMELİ Yön tayini konusunda, mali endeksle sanayi endeksi arasındaki farkı konuşurken yeni çıkan fark kontratını nasıl değerlendiriyorsunuz? Onda kullanım ilk etapta biraz daha zayıf olacak diye düşünüyorum. Çünkü derin olan piyasaya herkes hücum ediyor. O taraf biraz daha gelişmeye muhtaç. Daha az likit olduğu için gelişmesinin zaman alacağını düşünüyorum. Yatırımcı genelde sığ olan piyasalarda kapana kısılmak istemiyor. İkinci önemli unsur vadeli işlemlerle ilgili müşterilerde genelde global etki de çok önemli. Yönü tayin etmek için global tarafı da çok iyi hazmetmeniz lazım. İyi takip etmeniz iyi analiz etmeniz lazım. Bizim yerli yatırımcının o yönü açıkçası çok zayıf açıkçası. Burada kurumlarda bence çok sıkıntı yaratabiliyor. Yani kurumların perspektifi biraz kısıtlıysa bu yatırımcıda sıkıntıya yol açabiliyor. Yanlış anlaşılmasın yabancı işlem yapan kurum daha iyi perspektifi veriyor demiyorum. Onun tam tersini söylüyorum. Bir yabancı kurumun raporunun veya tek bir haberin piyasayı yönlendirmesinden söz ediyorsunuz... Evet. Çünkü genelde bir rapor veriyor, herkes o rapor üzerinden yapılan analizi konuşmaya başlıyor. Artık konu bu değil konu bence tamamen bağımsız analistlerin yorumlarıyla global perspektiflere bakmak. Bu perspektifte eğer bir kurum müşterisini sunabiliyorsa, ki biz de hep bunu yapmaya çalışıyoruz, o zaman yatırımcı bir miktar 26 VOBJEKTİF | OCAK 2011 daha önde kalabiliyor. Global taraf daha iyi öngörüsünü yapmış oluyor. Bizim hep yapmak istediğimiz müşterisine abonelik usulüyle rapor hazırlamak. Onları ön plana çıkartmayı biz her zaman daha uygun görüyoruz. lazım. Çünkü hakikaten geçmişte ve 2010 yılında bununla ilgili çok acı deneyler yaşandı. Bazı bireysel yatırımcıların VOB’u riskten korunmak için hedge amaçlı kullandığını görüyoruz. İMKB’de hisse Kaldıraç kullanımını nasıl alan yatırımcının, VOB’da ters pozisyon değerlendiriyorsunuz bireysel alarak kaybını dengeleme yaklaşımını yatırımcıda? nasıl buluyorsunuz? Kaldıraç konusunda maalesef Türkiye Bizde yatırımcılar biraz daha kendilerini olarak çok duygusalız. Bireysel yatırımcı sofistike zannediyorlar. Alfaya oynamaya olarak zarar ettiğimiz zaman o zararı çalışıyorlar. Alfaya oynamak hakikaten zor çıkartmak için bu sefer ilk başlangıçtaki bir şey, herkesin harcı değildir. Dolayısıyla o konservatif kaldıraç dengemizi ne yapıyorlar İMKB’ye yatırım yapmışlarsa unutup daha büyük bir işleme girmeye karşı pozisyonu VOB’da alıyorlar. Bu yatkınlığımız var. Müşteriler açısından biraz bizim hem alfayı bulmakla ilgili, bu da zarara daha çok ikincisi bence zararla katkı ediyor. Ben bu iki yüzleşmek korkusuyla unsuru VOB’da maalesef ilgili. Alfayı bulma yerli yatırımcıyı zehirlediği BİZDE YATIRIMCI konusunda kendisine kanaatindeyim. Buna aşırı güven duyarken KENDİNİ dikkat eden yatırımcılar “zarara düşersem bunu SOFİSTİKE var mı, var. Bu konuda taşımalıyım, ama taşırken GÖRÜYOR. daha çok teknik çalışan, de ama beni çok fazla HEP ALFAYA global perspektifi çok daha üzmesin” diyorlar. Ben OYNUYOR. iyi algılayan. Bu konuda açıkçası yatırımcıya kurumun söylemleriyle bunu tavsiye etmem. ALFAYI BULMAK iyi bir sentez yapabilen DENEYİM İSTİYOR. Bizim tarzımız daha yatırımcılar kaldıracını iyi geleneksel bir tarz. ayarlayabiliyorlarsa son Eğer zarar edeceğinizi derece başarılı olanlar var. düşünüyorsanız Bizim şirketimizdeki müşterilerden bazıları pozisyonunuzu kapatın. Yani burada VOB da alkışlanacak başarılara imza attılar. endeks kontratıyla kendinizi hedge etmek ancak şöyle bir zamanda olabilir; mesela Bireysel yatırımcı tarafında sorun elinizde çok güvendiğiniz bir hisse senedi olarak gördüğünüz başka nokta var mı? vardır. Bu hisse senedinin çok iyi temel Dördüncü bir unsur olarak bazı analizini yapmışsınızdır. Araştırmasını konularda makro bazlı konulardaki biliyorsunuzdur. Kurumdan bu konuda haberler piyasada muhtemelen daha destek almışsınızdır. Her konuda o önce duyuluyor. Hisse haberlerinden hisse senedinize güveniyorsanız tamam bahsetmiyorum. Örneğin kredi notu gibi buna yatırım yapın. Piyasadaki yüksek bazı konularda piyasaya daha önceden volatiliteye karşı gidin VOB’da kendinizi sızan haberler, VOB’da kaldıraç etkisinden hedge edin. Buna hiçbir itirazım yok. dolayı müthiş kâr ve zarar fırsatları Bizde maalesef çok sayıda yatırımcının hiç yaratabiliyor. Rating ölçümüyle ilgili bunlara aldırmadan; herhangi bir hisse olsun, para politikası kararlarıyla ilgili senedini hiçbir analize dayanmadan alıp olsun, makro bazlı konulardaki haberlerin daha sonrada hedge amacıyla VOB’da bir şekilde piyasaya sızma ihtimali sattığını görüyoruz. Bu bence kendine sorun yaratabiliyor. Dolayısıyla bu tip dürüst bir yaklaşım değil. etkilerin çok iyi takip edilmesi gerekiyor. Burada tabi düzenli bir otoritenin PİYASA PROFESYONELİ görevinden dolayı çok zor. Bunun MUTLAKA VOB KULLANMALI Kurumsal olarak da bunu yapan çok gerçekten düzenlemek çok zor bir iş. Ama yer var. Özellikle piyasa profesyonelleri VOB’un sağlığı için mutlaka bir şekilde tarafından da çok kullanılıyor. dikkate alınması lazım. Bu konuyla ilgili Onların yapması lazım zaten. Portföy regülatörün bir karar, bir tutum alması yönetiminin amacı bir alfa yaratmak. lazım. Yazılı bir metinle bunu sokması Eğer amacınız buysa orda hiçbir mahsuru yok. Ama inanın portföy yönetimi endüstrisinde de maalesef aynada yüzüne bakmama durumu var. Yani zararı keseceğine VOB’ da short edeyim mantığı var. Bu da öteleme sistemi . Yani zararla yüzleşmek değil ötelemek. O yüzden pek tavsiye ettiğim yöntem değil. Portföy yönetiminde gerçek manada analize dayanan bir portföy yönetimi sisteminde bu çok doğru bir yaklaşım. ALGORITMIC TRADING GELİNCE VOB KAÇINILMAZ Özellikle algoritmic trading devreye girdikten sonra teknik anlamda da stoploss seviyelerinde güçlük yaşanabilir varsayımıyla hareket edildiğinde fayda sağlayabilir belki? Olabilir. Algoritmic tradingde aslında tüm piyasanın öğrenmesi gereken çok fazla şey var. Orada hepimiz biraz acemiyiz. Algoritmic tradingde piyasaya bilgi verilmesi, şeffaflık çok fazla istenen bir şey de değil çünkü anında panzehiri üretilir diye korkuluyor. Ama dediğiniz gibi yağmur gibi bir emir sistemiyle, yani daha ekonomik formüllere dayanan bir emir sisteminin karşısında durmak çok zor. Böyle bir durumda riskten korunmak için VOB kullanmak doğru olacak. Ama burada da profesyonel yönetim olması çok önemli . Ben yine de yatırımcıların kendilerini stoploss ile korumalarının hedgingden daha önemli olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de sermaye kıtlığı var bireysel yatırımcılar için. Bireysel yatırımcı az parayla çok ve çok hızlı getiri elde etmek istiyor. Kaldıracı bu kadar iştahlı kullanmanın ardında bu mu var? Kesinlikle. Tasarruf fakiri bir ülke olduğumuz için hemen de paraları kazanmak hemen de büyük tasarruflara sahip olmak istediğimiz için kaldıraç her zaman çekici geliyor. Ancak burada aracı kurumların ayağının fren pedalında olması çok mühim. Maalesef sektörde bu kültür çok gelişmiş değil. Birçok kurum sonuçta kazanacağı parayı düşünüp belki kaldıracı daha vahşi bir şekilde müşteriye kullandırabiliyor. Biz bu konuda biraz daha muhafazakâr tarafta bulunmayı doğru buluyoruz. Aracı kurumlar tarafında komisyonların da aşırı rekabet nedeniyle çok düşük seviyelere geldiğini görüyoruz. Bu yıl portföyden para kazanmak zaten zor olacak ama aynı zamanda komisyon geliri elde etmek de çok zor. Nereye kadar gidecek bu komisyonsuzluk? Düşüncem bu iş artık komisyon işi değil. Mühim olan bu işin aracılık kısmında portföy yönetimine doğru gitmek. Portföy yönetiminde de açıkça yatırım fonlarından ziyade bireysel portföy yönetimine doğru gitmek. Çünkü yatırım fonu kitlesel bir ürün. Portföy yönetimi ise kişinin risk tercihlerine göre bağıtlanan bir durum. Dolayısıyla global volatilitenin bu kadar yüksek olduğu bir ortamda sizi, beni ve George Soros’u aynı risk yaklaşımı içinde değerlendirmek çok zor. Dolayısıyla herkese kendi risk profiline göre bireysel portföy yönetimi sunmak, o tip hizmeti vermek bence çok daha mühim oluyor. İşte VOB’da İMKB’de de o yüzden komisyonların şu an düştüğü nokta hiç kimseyi tatmin eden noktalar OCAK 2011 | VOBJEKTİF 27 RÖPORTAJ ALP TEKİNCE değil. Ben bu rekabetin daha da devam edeceği kanaatindeyim. Ama bu rekabetin dışında bu ürünlerle kalabilirsiniz. Yani bu rekabetin içine girmenin ben hiçbir mantığını görmüyorum. Bu rekabetin dışında sağlam kalmamız için katma değerli ürünlere mutlaka önem vermemiz gerekir. FONLARIN GETİRİLERİ İNANILMAZ DÜŞÜK Katma değerli ürün diyebileceğimiz fazla bir seçenek de kalmıyor gibi zaten... Bizim piyasamızda şu an açık söyleyeyim katma değerli olarak tek sunulacak ürün bu. Çünkü diğer ürünlerde de maalesef müşteri tatminsizliği çok fazla. Diğer fonlarda getiriler çok düşük. Anapara korumalı fonlar örneğin. Çıkış noktasında çok ümitliydik. Ancak beklediğimiz gibi olmadı. Özel bankacılık tarafında çok kullanılıyor bunlar, aslında biz de aracılık ediyoruz bu fonlara ama net getirisine bakıldığında tatmin edici düzeyde değil. Fonların getirisi bireysel emeklilikten, yatırım fonuna, ana para korumalı fonlara kadar çok tartışılıyor. Kesinlikle katılıyorum. Örneğin bireysel emeklilik dediniz, o piyasadaki fonlara kesinlikle bir çözüm bulunması lazım. Çünkü burada vade kısıtı da yok. Yatırım fonu yöneticisinde vade kısıtı var. Sürekli likidite sağlamak zorunda olduğu için bir kısıtı var. Bireysel emeklilikte o da yok. Neden getiriler bu kadar düşük bilmiyoruz. Aslında biliyoruz da, o da bence zararla yüzleşmek konusuyla alakalı. Portföy yönetimi tarafında sektörün çok gelişeceğini ve vadeli işlemlerin burada çok büyük rol oynayacağını düşünüyorum. İkinci katma OPSİYONLARIN değerli ürün ise opsiyonlar GELİŞİYLE olacak. YATIRIMCI ZARARINI BAŞTAN BİLEREK İŞLEM YAPMA ŞANSINA SAHİP OLACAK. Opsiyonların çıkması yatırımcılara ne gibi avantajlar getirecek? Biz opsiyonları çok önemsiyoruz. Çünkü yatırımcılar varantlardan sonra ikinci kez zararının ne kadar olacağını baştan bilecek. Yani bir yatırım yaparken baştan zarar miktarını ölçebileceksiniz. Bu herhangi bir risk profiline sahip yatırımcı için çok önemli. Çünkü zararın açık uçlu 28 VOBJEKTİF | OCAK 2011 olması insanı korkutan bir şey. Maksimum zararın ne kadar olduğunu bilerek karı değerlendirirseniz çok daha avantajlı hale geliyorsunuz. Volatilite içinde çok daha anlaşılabilir bir şey. Burada SPK’nın kararının bir an önce verilmesi gerekecek diye düşünüyorum. Spot piyasası çok güçlü olmayan bazı dayanak varlıkların vadeli işlemlerde de çok güçlü olmadığı görünüyor. Buralarda hacimlerin artırılması için ne yapmak gerekir? Benim SPK’da olduğum dönemde üçlü bir komisyon halinde Sevdil Yıldırım ve Güven Sak ile birlikte bir rapor hazırlamıştık. Konusu “Vadeli İşlem Borsası niye kurulsun ve hangi ürüne dayalı olsun?” idi. Ve pamuğu seçmiştik. Biz o raporda spot piyasanın derin olması gerektiğini savunmuştuk. En derin spot piyasa pamuktaydı. O günden bu güne değişmeyen şey hala depoculuk faaliyetinin tamamlanmamış olması. Emtia tarafında spotta derinliğin sağlanması için lisanslı depoculuğun oluşması lazım. Çünkü ürün standardı konusunda ancak lisanslı depoculuk tescil edebiliyor. FX ŞİRKETLERİNE YATIRIMIN ZARARINI ANLATMAK LAZIM Lisanslı depoculuk için şirket kuruluşu gerçekleşti... Doğru ama orada faaliyetin bir an önce başlaması gerekiyor. O zaman bir hareketlenme olur. Ama diğer kontratlarda hacmin oluşması zaman alacaktır. Örneğin yatırımcılar hatta oyuncu demek lazım artık onlara euro/dolarda FX şirketlerine giderek 1’e 200 kaldıraçla yatırım yaparken VOB’daki daha düşük kaldıraç ile işlem yapmaya ikna olması lazım. Bizim sektör olarak bu kadar büyük kaldıraçla çok büyük zarar yapma ihtimali olduğunu, piyasanın şeffaf olmasının önemini anlatabilmemiz lazım. Yerel bir kontrat olarak bir miktar güçlük yaşanacaktır hacim yakalanmasında. İhracatçı tarafında bu kontratın kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Kurumların bu piyasada temel eksikliğinin temel nedeni forward ile VOB arasındaki avantaj dezavantaj farkının bariz bir şekilde VOB lehine olmaması. Anlatıyoruz örneğin, forward işlemlerde şeffaflık yok, komisyon oranını bilmiyorsunuz, derin bir piyasa değil, VOB’da ekranda seviye görebiliyorsunuz diye. Takasınız da borsadan olduğu için güvence altında, öbür tarafta banka riski var diye. Sorunlardan biri vade esnekliğinin forward kadar olamaması. Ama ihracatçıları korumak için yapılmış tüm kontratlarda da aynı sorunu göreceğiz. Bu dünyada da böyle. Herhalde ilerde öyle bir hacme ulaşacak ki VOB, ancak öyle çözebileceğiz bu sorunu. DCD GİBİ ÜRÜNLER YATIRIMCIYI SOĞUTUYOR Aynı şeyi belki DCD’ler (alternatifli kur mevduatları) için de konuşabiliriz? Şimdi DCD’ler dediniz, bence onlar da bu piyasayı çok yaralayan unsurlardan biri. Özel bankacılık tarafında kullanılıp aslında belki de yatırımcıları bu piyasalardan soğutan ürünlerden biri. Kaldıraçlı enstrümanları kullanacak yatırımcıların piyasalarla ilgili çok üst bir piyasa deneyimine sahip olması gerektiğini düşünüyorum. Yoksa yatırımcılar körü körüne kaldıraç kullandığı taktirde bunun birçok yatırımcıyı piyasadan kopardığına söyleyebilirim. Genelde hacimlerin ilk vadede oluştuğunu görüyoruz. Vadenin uzatılması için neler yapılabilir? Ben o tarafta iyimserim. Merkez Bankası nasıl mevduatta vadeyi uzatıyorsa, portföy yönetiminde de vadeler uzayacak. Portföy yatırımlarında vade üç ay olan vadeler altı ay, bir yıl gibi vadelere çıkacak. Yatırım fonlarına vadeli işlemler borsasında işlem yapmaları için getirilmiş olan kısıtlamaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu çok önemli bir konu. Orada SPK’nın getirdiği bir kısıt var. Hedge amaçlı gelenler için sorun yok. Ama arbitraj amaçlı gelen fonlara value at risk modelini şart koşuyor. Bu tür modeller fonlar endüstrisinde gerçek hayatla çok uyuşmuyor. Çünkü ben tüm kurallara uydum, riskimi kaldırdım diye bir şey olmuyor, sizin her zaman riskiniz var. Biraz tepeden inme bir yaklaşım söz konusu oluyor. Böyle zorunluluk getireceğinize toplam kontrat değeri üzerinden getirilmiş sınırlamalar var. Belki o daha daraltılabilir. Ama bu modellerin kullanılması ne yatırımcıya ne de fon endüstrisine fayda sağlıyor. Bunların software programları da pahalı şeyler. Siz ne kadar küçük yatırımcıya portföy yönetimini yayarsanız, o zaman daha fazla mesafe alabiliriz. Bu nedenle böyle modeller elimine edilmeli. İhracatçıların riskten korunabilmek için kur konusunda bilinçlendirilmesi aşamasında ne yapılabilir? İhracatçı bence şu anda kendini hedge etmiyorsa bunun spekülasyonunu yapıyor demektir ki ben buna inanıyorum. Birçok ihracatçı bu spekülasyon üzerinden para kazanmayı mal üzerinden para kazanmaktan daha cazip buluyor diye düşünüyorum. Bunun riskini bir şekilde absorbe ediyor. Bunun dışında kurumların zaten riskinden bir şekilde korunuyor olması lazım. Nasıl uyguluyorlar? Bunu forward ile yapmayı tercih ediyorlar. Ya VOB’un hacmi artacak ya da forward tarafında, istenmeyen bir şey ama, bir musibet başa gelecek. Kurumlar tek taraflı riski almak istemeyecekler. Bu iki senaryodan biri olursa ancak başarılı olunur diye düşünüyorum. Vergilendirme tarafında ne gibi düzenlemeler gerekiyor? Dolar/TL kontratlarında vergilendirme meselesinin kaldırılması şart. Vergi Ekinciler Menkul Değerler Genel Müdürü Alp Tekince, Vobjektif dergisi için Açıl Sezen’in sorularını yanıtladı. Bireysel yatırımcıya da kurumsal yatırımcıya da önemli tavsiyelerde bulundu. konusunda sektörün sıkıntıları hala var. Borsa yatırım fonlarında neden vergi var? Yatırım ortaklıklarında neden vergi var? Opsiyonlarda ne olacağını da bilmiyoruz. Dolar/TL’nin vergisi kalkmak zorunda, VOB gibi varant gibi ürünlerin vergilerini düşürmek hatta sıfırlamak lazım. Çünkü yatırımcılar bunları kullanacak. Nihai tüketicinin portföy şirketlerinden aldığı hizmetlerin de vergiden düşmesi lazım. Ben bunları biraz entegre olarak düşünüyorum. EMTİADA VADELİ İŞLEM KULLANIMI DÜNYADA DA AZ Diğer emtia ürünlerinde vadeli işlem kullanımını nasıl buluyorsunuz? Biz bu konuya çok kafa yoruyoruz. Hatta VOB ile de görüştük bunu, örneğin neden demir-çelik piyasasında vadeli kontratlar kullanılmıyor diye. Sonra gördük ki dünyada da bu böyle. Örneğin Londra Metal Borsası’na bakıyorsunuz, miktar büyüdü ama hala marjinal kalıyor. Orada da kullanımı çok sınırlı. Bu bize sanayicinin hala bu işin spekülasyonunu yapmayı sevdiğini söylüyor bize. Bir de vade uyuşmazlığı oluyor. Sizin satışınız kontrat vadesinin ortasına ya da başka bir yerine geliyorsa bunu yatırımcıya anlatmak zor oluyor. Onun yerine ihracatçı döviz ise forward’ı tercih ediyor, demir-çelikte hiçbir şey yapmıyor. Dolar/Ons Altın kontratı için ne düşünüyorsunuz? Dünyada o kadar büyük hacim var ki, bizdeki yatırımcılar için biraz yerel kalıyor. Yerel olmak çok zor. Türk yatırımcısına bu avantajların verilmesi elbette avantajlı ama kısa vadede çok büyük hareketler beklememek lazım. Son dönemde örneğin demir-çelikte bir vadeli kontrat olsa bunu kullanma şansı bulan İMKB şirketleri yatırımcı açısından avantajlı olmaz mı? Kesinlikle olur olmaz mı. Bilanço karlılığında da net karlılıkta da çok büyük faydası olur. Ama ben hala orada şunun ayırdını yapamıyorum; spekülatif kazanç peşinde koşarak elde ettikleri gelir o kadar büyük ki ondan mı feragat edemiyorlar? Yoksa bu gerçekten beceri eksikliğinden mi kaynaklanıyor, bilemiyorum. Esas faaliyet gelirine yönelme sorunu bu. Bizim sektörde de var bu. Komisyon gelirine odaklanan çok az şirket var. O nedenle komisyonlar bu hale geliyor. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 29 DOSYA İHRACATÇIYI KAÇIRAN ŞEYTAN ÜÇGENİ İhracatçı vadeli piyasayı neden kullanmıyor? VOB’u bilmiyor, tanımıyor Spekülatif getiri daha cazip geliyor Düşük kâr marjı engelliyor 30 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Türkiye’nin 2023 yılı için koyduğu 1 trilyon dolarlık bir dış ticaret hedefi var. 500 milyar dolar ihracat, bir o kadar da ithalat öngörüyor. Ancak bu hedefe ulaşmak isterken kur ve pariteden sürekli darbe yiyor. Vobjektif, Türkiye’nin önde gelen sanayicilerinin görüşlerine başvurdu, bu kadar kur riskine rağmen neden VOB’u kullanmadıklarını sordu. Ortaya ilginç üç temel neden çıktı. HATİCE NAZLI AYDOĞAN T ürkiye’nin büyüme modeli olarak ihracatı seçtiği 1980’li yılların ikinci yarısından bu yana hiç bitmeyen bir tartışma kur... Aradan geçen 25 senede hükümetler değişti, iş dünyasındaki aktörler değişti, Türkiye değişti, ancak kur tartışması değişmedi. Türk lirasının değeri, hem hane halkının hem de ihracatçının gündemindeki yerini hep korudu. İhracatçı kesimi, dalgalı kura geçildikten sonra Türk lirasının değer kazanmaya başladığı her dönemde kar marjını olumsuz etkileyen kurdan şikayetçi oldu. 2005 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün Çin’e uygulanan kotaları kaldırmasının ardından ihracatta kâr marjları giderek daha fazla daraldı. Bu durum, ihracatçı kesimini kura daha OCAK 2011 | VOBJEKTİF 31 DOSYA da duyarlı hale getirdi. Özellikle 2007 yılından sonraki süreçte ekonomideki olumlu seyrin ve giren sıcak paranın etkisiyle Türk lirası gerek dolar gerekse euro karşısında değer kazandı. Ardından gelen 2008 kriziyle birlikte, dış pazarlarında daralma yaşayan ihracatçılar için kurun yarattığı tahribat giderek daha büyük önem kazandı. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, bu anlamda ihracatçılara büyük bir avantaj sunuyor ve kendilerini olağandışı kur hareketlerinden koruma imkanı sağlıyor. Ancak, aradan geçen sürede farklı nedenlerle de olsa ihracatçı kur riskine karşı korunmak için vadeli piyasaları kullanma konusunda pek iştahlı olamadı. Mehmet Büyükekşi BSMV İNDİ, STOPAJ KALKTI Bunun ardındaki ilk gerekçe, işlem maliyetlerinin artışına neden olan Banka Sigorta Muamele Vergisi (BSMV) idi. İşlemlerin önündeki engel olarak görülen vergi, 1 Eylül 2010 tarihinde kaldırıldı. Ardından bir başka sorun olan stopaj da 1 Ekim 2010 itibariyle kalktı. Ardından da teminat düzeyleriyle ilgili tartışma başladı. İhracatçıların bu konudaki talepleri doğrultusunda Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası teminat tutarlarında büyük ölçüde indirime gitti. Ayrıca, bazı ihracatçıların talebi doğrultusunda arsa ve gayrimenkullerin teminat sayılması konusunda da Türkiye Bankalar Birliği ile VOB arasında görüşmeler başladı. Tüm bu çalışmaların olumlu karşılandığını belirten Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi, dalgalı kur rejiminde ihracatçıların kendini koruma altına alabilmek için bu konudaki alternatifleri aktif olarak değerlendirmek zorunda olduğunu söyledi. Vobjektif’in sorularını yanıtlayan Mehmet Büyükekşi, “Vadeli işlemler döviz kuru risklerine karşı korunmada çok önemli bir işlevi yerine getiriyor. Biz de TİM olarak ihracatçılarımızı vadeli işlemler vasıtasıyla döviz kurlarına karşı korunmaları doğrultusunda teşvik ediyoruz. İlgi giderek artıyor. Zaman geçtikçe ihracatçılarımızın bu piyasayı daha fazla kullanacaklarını düşünüyorum” diyor. ANLATMAMIZ LAZIM Büyükekşi, vergi ve yönetsel düzeyde sorunların çözüldüğünü ancak sorunun ihracatçının vadeli piyasayı tanıması olduğunu da söylüyor. ”İhracatçılarımıza vadeli işlemleri daha fazla anlatmamız gerekiyor” diyen Büyükekşi şöyle devam ediyor: “Eğer bu konuda daha fazla tanıtım yapıp vadeli işlemlerin avantajlarını anlatırsak daha fazla ihracatçıyı bu piyasaya çekmiş olacağız.” Ancak, işveren örgütlerinin tüm çabalarına rağmen ihracatçı kesimin vadeli işlemlere bakışını değiştirmek kolay olmuyor. Birçok ihracatçı şirket, vadeli piyasalarda korunmayı riskten kaçınma aracı olarak görmek yerine maliyet olarak görebiliyor. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı kullanarak riskten korunan bazı şirketlerde TL değer kazandığında yaşanan avantajların, tersi hareket oluştuğunda; yani TL değer kaybettiğinde işletmeler tarafından maliyet olarak değerlendirilmesi de büyük sorunlardan birini oluşturuyor. Kur riskinin her zaman için dış ticaret ile uğraşan işletmelerin sorunlarından biri olduğunu vurgulayan Mehmet Büyükekşi, bu riskten korunmak için vadeli işlem piyasasının kullanılması gerektiğini söylüyor. Ancak Büyükekşi, ihracatçının bunu nasıl yapacağını bilmediğini de aktarıyor. Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin bu konuda çalışmalar yaptığını ifade eden Büyükekşi, “Halkbank ve Eximbank’la işbirliğimiz var. Bu konu ile ilgili görüşmelerimiz devam ediyor. Teknik olarak ihracatçının daha fazla bilgilendirilmesine ihtiyaç var. Burada en büyük görev yine VOB’a düşüyor” diyor. SPEKÜLATİF YAKLAŞIM Türkiye’de dış ticaret yapan, yani kur hareketlerine aşina olan birçok işletmenin esas faaliyet karının yanında kambiyo İŞLETMELERE SPEKÜLATİF KAZANÇ DAHA AVANTAJLI GELİYOR İsmail Gülle 32 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Dış ticaret ile uğraşan birçok işletme risklerinden korunmak için kullanabileceği Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı ya tanımıyor ya da spekülatif olarak gelir elde ettiği kur oynaklıklarını riskten korunmaya tercih ediyor. Bu görüşü savunanlardan biri de İstanbul Tekstil ve Hammadde İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı İsmail Gülle. VOBJEKTİF’e konuşan Gülle, yaptığı açıklamada VOB’u kullanma konusunda ihracatçıların çok iştahlı olmadığını doğruluyor. Kurun bu kadar oynak olduğu bir dönemde VOB’un kullanımının doğru olacağını belirten Gülle, yine de işletmeleri buna ikna etmenin zorluğundan yakınıyor. Gülle, kendi sektörlerindeki ihracatçıların vadeli işlem kullanımında istekli olmadıklarının da altını çiziyor. “Kurun bu kadar oynak olduğu bir dönemde spekülatif yatırımlar ile riskten korunma amaçlı yatırımlar arasındaki farka dikkat etmek gerek” diyor. Borsanın henüz çok iyi tanınmadığını belirten Gülle, “İşletmelere döviz üzerindeki spekülatif kârın çok daha çekici geldiğini” söylüyor. geliri elde ettiği bilinen bir nokta. Ancak sorun, bu kambiyo gelirinin aşırı oynaklık nedeniyle gidere dönüştüğünde ortaya çıkıyor. Gerek ithalat gerekse ihracatçılar VOB’un sunduğu avantajlara rağmen kur riskini göze alarak dış ticaret yapmayı tercih edebiliyor. TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, burada indirilmiş olmasına rağmen teminat ve komisyonların rol oynadığını düşünüyor. Büyükekşi, “Sözleşmelerdeki teminat bedellerini ve komisyon oranlarını yüksek bulan ihracatçı kâr marjı düşük düşük satışlarda bu riski alarak çalışıyor” diyor. İhracatçı, kurun çok oynak olduğu dönemde de hammadde fiyatları, kur ve DERİDE 3.3 MİLYAR DOLARLIK KUR RİSKİ VAR Ali Murat Kızıltaş / İnci Deri Yönetim Kurulu Başkanı İnci, Türkiye’deki deri sektörünün önde gelen isimlerinden biri. Özellikle ayakkabı sektöründeki faaliyetleri ve başarısı ile tanınıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Ali Murat Kızıltaş’ın sözleri de diğer dış ticaretçilerden farklı değil. Türkiye’nin dış ticaretinde önemli yer tutan deri sektörünün Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı çok efektif bir şekilde kullanmadığını düşünüyor. 2010 yılı deri sektörü için ihracatta rekorların kırıldığı bir yıl oldu. Yapılan toplam deri ihracatı 3.3 milyar dolara kadar yükseldi. Son beş yılın ihracat rekorunu kıran deri sektörü, 2011 yılı için de yüzde 10’luk büyüme hedefliyor. Ancak, yurtdışında bu kadar büyük hacimde iş yapan deri sektörü, kendini kur riskine karşı korumuyor. Ali Murat Kızıltaş, ihracatta önemli bir paya sahip deri sektöründe VOB’un kullanımı için “Sektörümüzde VOB kullanımı hemen hemen hiç yok gibi” diyor. Sektörel olarak yapılacak tanıtımların avantaj sağlayabileceğine dikkat çeken Kızıltaş, kendileri açısından yeni devreye alınan Euro/ dolar vadeli işlem sözleşmesinin büyük avantaj sağlayabileceğini ifade ediyor. “Bu riskten korunma adına önemli bir avantaj sağlar” diyen Kızıltaş, bu kontratın hızlı bir şekilde tanıtılması halinde hacim kazanabileceğini de vurguluyor. İHRACATÇI DOLARLA ALIP EUROYLA SATARKEN İÇİ DAHA RAHAT OLACAK İhracatçıların yakındıkları bir başka konu da girdileri ile satış gelirlerinin farklı para birimi cinsinden olmasıydı. Türkiye’nin ihracatının önemli bölümünün euro cinsi olması, ancak ithal girdiyle yapılan ihracatta girdi kurundaki dolar ağırlığı, Türk ihracatçılarını euro/dolar paritesindeki oynaklığa karşı da kırılgan hale getiriyordu. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, ihracatçıların bu sorunlarını aşabilmek adına önemli bir adım attı ve 2010 yılının Aralık ayında Euro/dolar vadeli işlem sözleşmesini yürürlüğe soktu. VOBJEKTİF dergisinin sorularını yanıtlayan İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamülleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Başkanı Murat Akyüz, bu adımın işletmelerin ihtiyaçları doğrultusunda atılan olumlu bir nokta olarak kabul edilmesi gerektiğini söylüyor. Ancak Akyüz, işlem yapmak isteyen firmaların masraflarının yüksekliğinden yakınıyor. Akyüz, “İhracatın büyük oyuncuları zaten kendilerini önemli ölçüde riskten korumak için bu enstrümanları kullanıyor. Ancak daha küçük ihracatçılar için kendini korumanın maliyeti kar marjının üzerinde gerçekleşebiliyor. Düşük kar marjıyla Murat Akyüz Bülent Aymen çalışan sektörlerde ters harekette kur riskini azaltmak isterken tüm karı kaybetme riskiyle karşılaşabiliyorsunuz” diyor. Euro/dolar Vadeli İşlem Sözleşmesi ile ilgili çarpıcı tespitlerden birini de Türkiye İhracatçılar Meclisi Yürütme Kurulu Üyesi Bülent Aymen yapıyor. VOBJEKTİF dergisine konuşan Aymen, “Türkiye 2010 yılının ilk 10 ayında ihracatının yüzde 49’unu euro, yüzde 45’ini dolar cinsinden gerçekleştirdi. İthalatının ise yüzde 33’ünü euro, yüzde 62’sini dolar cinsinden yaptı. Bu yalın istatistik bile VOB tarafından uygulamaya konulan söz konusu sistemin gerekliliğini ortaya koymaktadır. Bu nedenle uygulamanın ihracatçılarımız için faydalı olacağı muhakkaktır” diyor. Aymen, teminatların düzeyinde yapılan indirimin borsada yeni katılımcıların önünü açacağını da ifade ediyor: “İhracatçının kur riskinden korunurken yüklendiği maliyetlerin düşmesi elbette ihracatçılarımızın söz konusu uygulamalara olan yaklaşımlarını pozitif yönde etkileyecektir. Bu tür kararlar özellikle sisteme yeni adapte olan ve olacak firmaları teşvik edecektir.” OCAK 2011 | VOBJEKTİF 33 DOSYA paritelerle ilgili düşüş ve artışlara dönük çok fazla öngörüsü olamadığı için uzun vadeli sözleşme yapmaktan kaçınıyor. Büyükekşi, kurun istenen seviyelere yükselmesi ile birlikte ihracatçının bir nebze nefes aldığını ancak beklentilerin oynak kurun 2011’de de devam edeceğini işaret ettiğini vurguluyor ve ihracatçının asıl sorunlarının hala çözülmediğini söylüyor. Mehmet Büyükekşi, “Şimdi kur belli bir noktaya geldi. Ancak, bu yıl beklentiler kurdaki dalgalanmaları işaret ediyor. Aslında ihracatçının sorunlarını tek bir enstrümanla çözmek mümkün değil. Dolayısıyla toplu resme bakarak daha farklı enstrümanlarla desteklenebilir” şeklinde görüş bildiriyor. SATICI: BÜYÜKLER KULLANIYOR “İhracatçı Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı neden kullanmıyor?” Bu soruya en fazla muhatap olan isimlerden biri, borsa kurulduğu tarihte TİM Başkanlığı görevini yürüten Oğuz Satıcı. VOBJEKTİF’in sorularını yanıtlayan Satıcı, ihracatçının ihtiyaç duyduğu oranda VOB’u kullandığını düşünüyor. Büyük işletmelerin dış ticaretlerinde kur riskini azaltmak amacıyla çeşitli enstrümanları kullandıkları biliniyor. Oğuz Satıcı bu noktaya dikkat çekiyor: “Türkiye’nin ilk 100 ya da 500’de yer alan ihracatçı şirketleri kur riskine karşı bu enstrümanları kullanıyor. Ancak, Türkiye’de küçük ve ortak dereceli ihracatçı işletmelerin sayısı 50 bin seviyesinde. Bu bahsettiğim şirketlerin hiçbiri VOB’u tanımıyor ya da nasıl kullanacağını bilmiyor. Teknik olarak bilgilenmiş değil. Kur riskinden korunmak ihracatçı işletmeler için çok önemli bir ihtiyaç. Kesinlikle tanıtılması ve nasıl kullanılacağı konusunda ihracatçıların eğitilmesi gerekiyor.” RİSK ALMAK KADER OLMAYACAK Oğuz Satıcı’nın Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ile ilgili çarpıcı bir tespiti de var. VOB’un ihracatçıyı “kurdan kaynaklanan kaderci yaklaşımdan kurtardığını” söylüyor: “Kur nedeniyle eli kolu bağlı ve risk almaktan başka çaresi olmayan ihracatçı için bu piyasanın kullanılması büyük önem taşıyor. Ben tüm ihracatçılara bunu ‘Risk almak kader olmayacak’ şeklinde ifade ediyorum. VOB’da çeşitli kontratları kullanarak kendini korumak işletmelerin sorunlarını azaltır. Ancak ihracatçının sorunlarını çözmede tek başına çare olamayacağı ortada.” KÂR MARJINA BAĞLI OLARAK KULLANIYORUZ Abdülkadir Konukoğlu / Sanko Holding Yönetim Kurulu Başkanı Sanko Holding, Türkiye’nin önde gelen holdinglerinden biri. Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu, büyük yatırımlarının ve dış ticaretlerinin olduğu sektörlerde kâr marjına bağlı olarak Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı kullandıklarını ifade ediyor. “İhracatçı bir işletme olarak kullanmamız gerekir. Ama teminatlar ve komisyonların yüksekliği nedeniyle VOB’u ancak kâr marjı yüksekse kullanıyoruz” diyor. Daha çok aynı döviz cinsinden çalışmayı tercih ettiklerini ve kredilerde de bu dengeye dikkat ederek riski azaltmaya çalıştıklarını dile getiren Konukoğlu, ”Çok zaman bu mümkün olmasa da kullanım ürüne ve kâr marjlarına göre de değişebiliyor. Örneğin kâr marjı düşük bir satışta ihracatçı yüksek teminat bedeli ve komisyon ödemek yerine riski göze alıyor. Kâr marjı yüksek alım satımlarda ise bu gerçek bir sigorta olduğu için ihracatçı kullanmak istiyor. Euro/Dolar vadeli işlem sözleşmesi ise bu anlamda ciddi bir sigorta” şeklinde konuştu. KOBİLER VOB’U KULLANMAK İÇİN YETERLİ BİLGİYE SAHİP DEĞİL Tahsin Öztiryaki / TİM Başkanvekili 2009 yılı tüm dünyada olduğu gibi Türkiye içinde kara bir yıldı. Büyüme yüzde -4.7’lere düşerken ihracat rakamı 132 milyar dolardan 92 milyar dolara geriledi. Tüm korunma mekanizmalarından uzak tek başına kalan ihracatçı yılı ciddi kayıplarla kapadı. 2011 yılı başlarında olmamıza rağmen bazı sektörlerde ihracatçı işletmeler henüz düze çıkmış değil. Bazı sektör temsilcilerine göre orta ve küçük ölçekli işletmeler hala can çekişiyor. “Bu süreci ihracatçı nasıl atlattı? VOB piyasasından neden destek almadı” sorularını TİM Başkanvekili İDDMİB Başkanı Tahsin Öztiryaki yanıtladı. Öztiryaki, Türkiye’deki sanayici yapısına dikkat çekerek “Sanayici ve ihracatçı şirketlerin büyük bir çoğunluğunun yapısı KOBİ. Dolayısıyla VOB ve Forward enstrümanlarını kullanacak kadar bilgi sahibi değiller. Kurumlar da bunlarla 34 VOBJEKTİF | OCAK 2011 ilgili bilgileri yeteri kadar paylaşamadılar, anlatamadılar” dedi. Öztiryaki, VOB’un bir korunma enstrümanından çok kısa sürede zenginleşme aracı olarak algılandığını ve bu algının değişmesi gerektiğini hatırlatarak şunları söyledi: “Kriz dönemi 2009 ve 2010’da ihracatçıların mutlaka bu korunma mekanizmalarını kullanmaları gerekiyordu. Gerçi kullansalar bile zarar edebilirlerdi, ama en azından zararı sınırlı kılabilirlerdi. Bu süreçte dünyada çok tutarlı bir dönem yaşanmadı. İhracatçı işletmeler iç piyasanın da desteği ile yurt içi ve yurtdışı fiyatları miks ederek yani ortalama bir fiyat belirleyerek kendini koruma yoluna gitti. Bunda Türk sanayicisinin krizlere karşı hazırlığı, kendini koruma gücü ve becerisi toparlanmada etkili oldu. 2010 yılı sonundaki 113 milyar dolarlık ihracat rakamı ihracatçının her şeye rağmen başarısıdır. Türkiye’de ihracata konsantre kurulmuş şirket sayısı az olmasına rağmen başarıdır. Bunu kabul etmek gerekiyor.” Öztiryaki, VOB işlemlerinden alınan teminat ve komisyonların yüksekliği yanında kur farkından alınan verginin de VOB’a ulaşımı engellediğini kaydetti. “Konuşulduğunda oldukça net görünen VOB piyasası aslında vergiler, teminatlar ve komisyonlarla daha karmaşık ve ulaşılmaz hale geliyor” diyen Öztiryaki, sözlerini şöyle sürdürdü: “ VOB’daki bu sorunları ilgili tüm bakanlıklara ilettik. Örneğin bankaların kur farkından doğan kazançlarından vergi alınmazken ihracatçının korunma amaçlı kullandığı bu sistemdeki kârından vergi alınmasını anlayamadığımızı ilettik. Bu zamana kadar gerek kur, sıcak para girişi gerekse ihracatla ile ilgili anlattığımız her şey şimdi anlaşılmaya başlandı. Şimdi gerekli önlemler alınmaya başladı. Biz söyledik de oldu demiyoruz ancak doğru buydu bu olmalıydı diyoruz.” DOSYA LİSANSLI DEPOCULUKTA ŞİRKET KURULDU GÖZLER PİYASAYA DÖNDÜ Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem gören tarım emtia piyasası için büyük önem taşıyan lisanslı depoculukta son aşamaya gelindi. Tarım ürünlerinin depolanmasında standardı belirleyecek şirketin kurulumu sonrası ilk adım pamuk piyasasında atılacak. T DR. PINAR NACAK Genel Sekreter Yardımcısı MUSTAFA YAĞCIOĞLU İTB Ar-Ge ve Bilgi Sistem Şefi ürkiye’de sermaye piyasalarında son yıllarda yaşanan gelişme trendi kendini yavaş yavaş tarım ürünleri ve tarım ticaretinde de göstermeye başlıyor. Tarım piyasasının sermaye piyasalarıyla örtüşmesi, bu sektörün küresel ticaret kurallarına daha da uyumlu hale gelmesi açısından büyük önem taşıyor. Yıllardan bu yana güçlü bir spot piyasa oluşturulmakta zorlanılan tarım piyasası, güçlendirilmeye başlanan pazarlama sistemi ile dünyaya entegre hale geliyor. Türk tarımının büyük sorunlarından biri olan depolama koşullarının yetersizliği ise aşılmaya çalışılan bir diğer sorun. Yıllarca karlılığı sorgulanan depoculukta mevcut tesislerdeki yetersizlik, denetim sorunları ve arz dengesizliği bugüne kadar yaşanan en büyük sorunlar. Bunların aşılması için bazı vergi teşvikleri ve çalışmaları gerçekleştirilerek özel sektör özendiriliyor. Yapılan çalışmalar meyvesini vermek üzere. Hayata geçirilmeye çalışılan Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsası projesiyle tüm bu zorlukların aşılması hedefleniyor. Lisanslı depoculuk ile kalite ve dağıtım sorunu çözülürken, ürün borsası sayesinde üreticinin malını sermaye piyasaları da dahil olmak üzere tüm dünyaya satmasına olanak tanınıyor. Sistemin nasıl çalışacağını ve detaylarını İzmir Ticaret Borsası Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Pınar Nacak ve Ar-Ge Bilgi Sistemleri Şefi Mustafa Yağcıoğlu VOBJEKTİF okurları için yazdı... OCAK 2011 | VOBJEKTİF 35 DOSYA Dünya piyasasında serbestleşme ve yoğun rekabet dönemi ve tarımsal üretim ve ticaret yapısında yaşanan dönüşüm süreci, bu piyasada var olmayı hedefleyen gelişmekte olan ülkelerin, etkin pazarlama sistemi ve stratejileri geliştirmelerini zorunlu kılıyor. Küresel rekabet açısından pazarlama olanaklarını genişletmek, ürün çeşitliliğini artırmak, kalite ve standartlara uygun üretim yapmak, ürünleri derecelemek, hasat ve hasat sonrası ürün ve kalite kayıplarını azaltacak tedbirler almakla ve tüm bu faaliyetlerde fark yaratmakla mümkün oluyor. TARIMDA ETKİNLİK VE ÜRÜN KAYBININ ÖNLENMESİ Türkiye’nin, tarım ürünleri üretim ve ticaretinde sahip olduğu potansiyeli etkin kullanabilmesi, dünya tarım ürünleri piyasasında güçlü bir konum elde edebilmesi, istenilen seviyede bir ekonomik kapasiteyi yakalayabilmesi tarımda etkin bir pazarlama sisteminin oluşmasına bağlı. Ne yazık ki, ülkemizde, tarım ürünlerinin pazarlama alt yapısı ve depolama koşullarının yetersiz olması, mevcut tesislerin de bir kısmının uygun olmayan ortamlara sahip olması ve denetimin yapılmaması, önemli miktarda ürün kaybına, kalite sorunlarının yaşanmasına, ürün arzının birkaç aya sıkışması nedeniyle fiyatlarda istikrarsızlık yaşanmasına neden oluyor. Etkin işleyen bir tarımsal ürün piyasasının bulunmaması da fiyat oluşumunu olumsuz etkiliyor. 1990’LARDA BAŞLAYAN MARATONDA SONA GELİNDİ Bu sorunların ortadan kaldırılması ve etkin bir tarım ürünleri piyasasının kurulması amacıyla 90’lı yılların sonunda Dünya Bankası destekli olarak Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından yürütülen “Ürün Borsaları Geliştirme Projesi” başlatıldı. Bu proje sonunda sistemin uygulamaya geçebilmesi için gerekli olan yasal altyapı 2005 yılında oluşturuldu. Ancak, aradan geçen 5 yıla rağmen bu alanda beklenen yatırımlar gerçekleşmedi. Bunun temel nedeni, lisanslı depoculuk faaliyetinin ülkemizde çalışıp çalışmayacağı ve karlı bir yatırım olup olmayacağı üzerindeki şüpheler oldu. 2009 yılı içerisinde lisanslı depoların 36 VOBJEKTİF | OCAK 2011 kurulmasını teşvik etmek amacıyla çeşitli teşvik mekanizmaları geliştirilirken, tarımsal ürünlerin lisanslı depoya girmesini ve ürün senetlerinin işlem görmesini teşvik etmek amacıyla bir takım vergi düzenlemeleri yapıldı. Bu gelişmeler sonucunda tarım sektörünün çeşitli kesimlerinin bu alana yatırım yapma konusunda girişimlerde bulunduğu biliniyor. Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsaları projesinin hayata geçmesi ülkemizde tarımsal ürünlerin pazarlanmasında yeni bir dönemin başlangıcı olacak. Sistem, Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsası olmak üzere iki temel unsur üzerinde aşağıda verilen şemada görüldüğü gibi çalışacak. Ülkemizde Lisanslı Depoculuk yatırımlarının özel sektör, finans kurumları, tarımsal birlik ve kooperatifler ile Ticaret Borsaları tarafından lisanslı depolarda saklanmaya uygun ürünler için yapılması bekleniyor. Ürün Borsası’nın ise bütün lisanslı depolardaki ürün senetlerinin işlem görebileceği tek bir borsa olarak kurulması planlanıyor. SİSTEMİN SAĞLAYACAĞI AVANTAJLAR NELER? Lisanslı depoların faaliyete geçmesi ve Ürün Borsası’nın kurulmasıyla birlikte ülkemiz tarım ürünleri piyasasında önemli değişimler yaşanacak. Sistemin getireceği en önemli yenilik depolanan ürünlere verilecek makbuz senetleri ile tarımsal ürünlerin finansal bir yatırım aracına dönüşmesi olacak. Makbuz senedinin temsil ettiği ürünün ticareti için fiziki sınırlar ortadan kalkacak ve üretici kendisinden çok uzak bir yerdeki tüccar ve/veya sanayiciye malını satabilecek. Tarım sektörüyle ilgisi olmayan kişi ve/ veya şirketlerde tarım ürünleri ticaretini kolayca yapabilecek ve piyasa derinliği artacak. Sistem ayrıca; • Uygun şartlarda depolama olanakları sağlanmasına ve depolamadan kaynaklanan ürün ve kalite kayıpları azalmasına, • Tarım ürünlerinin hasat döneminde piyasaya yoğun arzından kaynaklanan sorunların ortadan kalkmasına, • Ürünlerin kalitesinin tespit edilmesine ve kaliteli üretimin teşvik edilmesine, • Üreticilerin bankalardan uygun koşullarda kredi temin edebilmesine, • Sanayicinin daha kolay hammadde temin edebilmesine, • Nakliye maliyetlerinin azalmasına, • Tarım sektöründe kayıt dışılığın azalmasına, • Standardı belirlenmiş ürün ve lisanslı depo sistemiyle tarım ürünlerinde vadeli işlem piyasaları açısından altyapı oluşmasına ve Vadeli İşlem Borsası’nda tarım ürünleri için hazırlanan kontratların işlem görmesine imkan sağlayacak. • Ülkemizde yeni kurulacak olan bu sistemde ilk somut girişim 2010 yılı içerisinde TOBB ve TMO ortaklığında kurulan ve hububat depolaması alanında faaliyet gösterecek şirketle gerçekleşti. İkinci girişimi ise Türkiye’nin en eski ve deneyimli borsası olan İzmir Ticaret Borsası tarafından kuruluş çalışmaları tamamlanma aşamasında olan “Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş.” oluşturuyor. 120 yıldır, tarımsal ticaretin en önemli aktörlerinden biri olan İzmir Ticaret Borsası tarımsal ürünlerin pazarlanması, depolanması ve piyasa oluşumunda yaşanan sorunların çözümüne katkı sağlamak ve ülkemizde, tarım ürünlerine ticaretini kolaylaştıran, pazar alanını genişleten, ürün piyasalarının gelişmesine ve bu piyasalarda fiyat istikrarına katkı sağlayan ve sanayicinin üretim için gereksinim duyduğu ham maddeyi sürekli tedarik etmesini kolaylaştıran bir sistem olan Lisanslı Depoculuk sisteminin yaygınlaşmasına amacıyla bu şirketin kuruluşuna önderlik etti. PAMUK DEPOLAMASIYLA BAŞLAYACAK VE YAYILACAK Bu şirketin başlangıçta pamuk depolaması ile faaliyete geçmesi ve gelişmelere göre başka tarımsal ürünler içinde çalışmalar yapması planlanıyor. Şirketin faaliyetine pamukta başlamasının temel nedeni, pamuğun standardizasyon konusunda diğer tarımsal ürünlere göre daha avantajlı olması, İzmir Ticaret Borsası’nın spot pamuk ticaretinin merkezi olması ve bu alanda sahip olduğu tecrübe. Şirketin faaliyete geçmesi ile birlikte ülkemizde pamuk ticaretinde önemli bir gelişme yaşanacak ve lisanslı depoculuk sisteminin ülkemizde yaygınlaşması ve bilgi birikimi oluşmasına da önemli katkılar sağlayacak. 8 milyon TL sermayeli şirketin ortakları arasında ülkemizin önde gelen Ticaret Borsaları (İzmir, Balıkesir, Şanlıurfa, Manisa, Gaziantep, Ödemiş, Söke, Salihli, Turgutlu, Alaşehir Ticaret Borsaları), Vadeli İşlem Borsası, finans kuruluşları (Denizbank, İş Yatırım ve Türkiye Sınai Kalkınma Bankası), Takasbank, İzmir Ticaret Odası, Tariş Pamuk Birliği, Tariş Üzüm Birliği ve Ege İhracatçı Birlikleri kuruluşu olan EDAKATAŞ A.Ş. yer alıyor. Her biri faaliyette bulunduğu alanın güçlü temsilcileri olan ortakların temel faaliyet alanında kazandıkları tecrübenin kurulacak olan şirkete pozitif katkı sağlaması bekleniyor. Ayrıca, ortakların birçoğu ülkemizde Lisanslı Depoculuk ve Ürün Borsacılığı mevzuatının oluşturulmasında, sistemin kurgulanmasında görev almış kurumlar. TAKAS SORUNU ÇÖZÜLDÜĞÜNDE FAYDASI OLUR İbrahim Toprak / Akbank Türev Ürünleri Bölüm Başkanı 2005 yılından bu yana VOB’un performansının dikkat çekici olduğunu düşünüyorum. Lokomotif bir ürün öncülüğünde oldukça mesafe aldık. Diğer ürünleri hayata geçirme konusunda istenilen düzeye henüz gelemedik. Lisanslı depoculuk bu nedenle büyük önem taşıyor. Lisanslı depoculuğun hayata geçirilmesi ile birlikte emtia ürünlerinin fiziksel takası için önemli bir adım atılmış olacak. Hem takasta hem emtia ürünlerinde işlem farkını arttıracağını düşünüyorum. Şu anda takas yapamıyorsunuz. Belirli şartlarda, standartlarda belirli ürünleri bulmak için lisansını almış yerlerden yapılması gerekiyor. Fiziksel takasta emtia ürünlerinde işlem kolaylığını arttıracağını düşünüyorum. Kurumsal yatırımcıların VOB’u tüm alanlarda kullanmasıyla birlikte tarım ürünlerinde de gelişmenin sağlanacağını düşünüyorum. Ege Tarım Ürünleri Lisanslı Depoculuk A.Ş.’nin kurulabilmesi için şirket ana sözleşmesi hazırlık çalışmaları 17 Eylül 2010 tarihinde İzmir Ticaret Borsası’nda yapılan toplantı ile tamamlandı. 20 Eylül 2010’da şirket kuruluş izni için Sanayi ve Ticaret Bakanlığı’na yapılan başvuru, 24.12.2010’da İç Ticaret Müdürlüğü’nden alınan resmi yazı ile olumlu sonuçlandı ve kuruluş izni alındı. 2011 başında şirket kuruluşu ve faaliyet izni almak amacıyla depoların ve laboratuvar sisteminin kurulması, bilgi işlem altyapısı için çalışmalara başlandı. Lisanslı depo, kuruluş çalışmaları devam eden Ürün İhtisas Borsası ile entegre bir şekilde çalışmalarını sürdürecek. GELECEĞİ OLAN BİR ALAN Avni Akkaya/Yatırım Finansman Genel Müdür Yardımcısı Lisanslı depoculuk; geleceği olan bir alan.. Üretici ve alıcıya istediği tarihte istediği fiyata istediği miktarda ürünü alıp satma şansı tanıyacak bir sistem. Hem alanı hem de satan için önemli avantajlar sağlayacak. Üretici elindeki malı sadece belli bir kuruma ya da kuruluşa satmak zorunda kalmayacak. Ürünün bir anda piyasaya çıkması yani arzı ile oluşan fiyat düşüşleri yaşanmayacak ya da bir ürün ile ilgili spekülatif fiyat artışına neden olan sebepler ortadan kalkacak. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 37 RÖPORTAJ ZAFER ÇAĞLAYAN 38 VOBJEKTİF | OCAK 2011 BANKALAR TEMİNAT FİNANSMANI SORUNUNU ÇÖZMELİ Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, kur riskinin ihracatçının en büyük sorunlarından biri olduğu görüşünde. Teminat düşüşü ve stopajın kalkmasının ardından VOB’un güçlendiğini belirten Çağlayan, “Bankalar teminatın finansmanına yardımcı olursa ihracatçı VOB’a gelir” dedi. Çağlayan, VOBJEKTİF’in sorularını cevapladı... T KADİR KILIÇPARLAR ürkiye’nin 2010 yılı dış ticaret performansını değerlendirir misiniz? 2010 yılı, 2009’da yaşanan küresel ekonomik krizin ardından uygulanan bir dizi parasal ve mali desteğin etkilerinin devam etmesi ile birlikte, dünya ekonomilerinin toparlanma eğilimine girdiği, küresel ticaretin yeniden canlanmaya başladığı bir yıl oldu. Küresel krizin etkilerini hafifletmek amacıyla uygulanan yurtiçi talep ile üretimi artırmaya yönelik tedbirler sonucunda ülkemizin hem üretim hem de dış ticaret performansında önemli iyileşmeler ortaya çıktı. Ülkemiz, 2010 yılının ilk üç çeyreğinde sırasıyla yüzde 11,8, yüzde 10,2 ve yüzde 5,5 büyüme kaydetti. Söz konusu gelişmeler ışığında ülkemizin 2010 yılı büyüme tahmini OECD’ye göre yüzde 8,2; IMF’ye göre yüzde 7,8; AB Komisyonu’na göre yüzde 7,5 olurken; Orta Vadeli Programımıza göre yüzde 6,8 olarak revize edildi. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 39 RÖPORTAJ ZAFER ÇAĞLAYAN Türkiye’nin krizin etkilerini 2010 yılında üzerinden attığı söylenebilir mi? 2010’da dış ticaretimiz, küresel finans krizinin ardından yeniden ivme kazandı. 2010 yılının ilk 11 ayı itibarıyla dış ticaret hacmimiz 267milyar dolar oldu. TÜİK verilerine göre, 2010 yılı Ocak- Kasım döneminde, ihracatımız bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 10,9’lük artışla 102,1 milyar dolara, ithalatımız ise yüzde 31,0 artışla 164,9 milyar dolara yükseldi. Buna ek olarak, Ocak-Kasım döneminde ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 61,9 oldu. Aralık ayında gerçekleşen ihracatçı birlikleri verilerini de bu rakama PAZAR SAYISI eklediğimizde 2010 ARTTIKÇA yılı ihracatımız 113,7 FARKLI PARA milyar dolara ulaştı. BİRİMLERİYLE Böylelikle Orta Vadeli YAPILAN Program’da öngörülen 111,7 milyar dolarlık İHRACAT VE hedefi 2 milyar dolar aştık. KUR RİSKİ DE Başarılı olduğumuzu ARTIYOR. söyleyebilirim. 2010 yılının Ocak-Kasım döneminde yapılan ihracatın yüzde 92,6’sı sanayi; yüzde 4,3’ü tarımsal ürünler ve ormancılık; yüzde 2,4’ü madencilik ve taş ocakçılığı ürünlerinde gerçekleştirildi. KRİZ DÖNEMİ PAZAR ÇEŞİTLENDİRMESİNE YARADI 2010 yılı ihracatta hem ürünler bazında hem de ülkeler bazında önemli farklılıkların yaşandığı bir yıl oldu, pazar ve ürün çeşitlendirmesinde Türkiye hangi noktaya geldi? Son 8 yılda ihracatımız bölgesel olarak daha dengeli bir yapıya doğru ilerledi diyebilirim. 2002 yılında toplam ihracatımızda AB ülkelerinin payı yüzde 56,6 iken 2010 Ocak-Kasım döneminde yüzde 46,3 oldu. Afrika ülkelerinin ihracatımızdaki payı 2002 yılında yüzde 4,7 iken, 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde yüzde 8,2’ye yükseldi. Güney Amerika ülkelerinin payı yüzde 0,3’ten yüzde 1,1’e, Yakın ve Orta Doğu ülkelerinin payı yüzde 9,5’den yüzde 20,3’e yükseldi. 2010 yılı Ocak–Kasım dönemi itibariyle, Asya ülkelerine ihracatımızda yüzde 23,2; Amerika ülkelerine ihracatımızda ise yüzde 26,3 seviyelerinde artış gerçekleşti. Bu kapsamda, özellikle Güney Amerika’ya dönük ihracatımızda yaşanan yüzde 40 VOBJEKTİF | OCAK 2011 90,9’lık artış dikkat çekici. Ayrıca Brezilya, Suriye, İran ve Irak olmak üzere çok sayıda ülkeye Cumhuriyet tarihinin en yüksek ihracatını bu dönem gerçekleştirdik. 2010 yılı Ocak-Kasım döneminde ithalatın ülke gruplarına göre dağılımına bakarsak; AB ülkelerinin toplam ithalatımızdaki payı yüzde 38,8 iken, AB dışında kalan diğer Avrupa ülkelerinin payı yüzde 16,3 oldu. Afrika ülkelerinin aynı dönemde ithalatımızdaki payı yüzde 3,6, Amerika ülkelerinin payı yüzde 8,9 ve son olarak Asya ülkelerinin payı yüzde 31,2 oldu. İhracatın ithalata bağımlılığı giderek daha çok eleştiriliyor, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bu doğru bir tespit ancak yapısal nedenleri bulunuyor. Ekonomik büyümede yaşanan gelişmelere paralel olarak, ithalatımızda bir önceki yıla göre önemli bir artış görüldü. Bu dönemde, enerji fiyatlarının artması, iç pazardaki canlanmanın etkisi ve TL’nin değerlenmesi sonucunda ithalattaki artış ihracattaki artıştan fazla oldu. İthalattaki artış büyük ölçüde ara malı ithalatından kaynaklanıyor. Türkiye’de sanayi üretimi ile ara malı ithalatı ilişkisi oldukça güçlü. Tabii bu noktada petrol ithalatındaki artışın altını çizmemiz gerekir. Bu yılın ilk 11 ayında petrol ve yağ ithalatımız gecen yılın aynı dönemine göre 7.4 milyar dolar artarak 34 milyar doların üzerine çıktı. Sanayi üretimindeki artış, aynı zamanda ekonomideki 9 aylık büyüme gerçekleşmeleri ara malı ithalatındaki artışı açıklayan önemli gelişmeler. Dış ticarette öne çıkan noktalardan bir tanesi de yatırım malı ithalatındaki yükseliş... Bu durum sürecek mi? Geçen yılın 11 aylık dönemini hatırlayalım. İthalatın alt dağılımına baktığımızda, yatırım mallarının payı yüzde 15,1, ara mallarının payı yüzde 71,4, tüketim mallarının payı ise yüzde 13,3 düzeyinde gerçekleşti. Yani yatırım malı ithalatı yüksek. Ara malı ithalatı ile sanayi üretimi ve ihracat arasında paralel bir ilişki mevcut. Küresel krizle birlikte ihracatta meydana gelen düşüş ithalatta daha büyük bir düşüşü beraberinde getirdi. Dış ticaret açığı ile birlikte cari açıkta da bir gerileme yaşandı. Kriz sonrası dönemde ise ekonomik toparlanmayla birlikte büyüme performansı açısından önemli bir itici güç olan ihracat ile birlikte ithalat da arttı. CARİ AÇIK REKOR SEVİYELERE ULAŞTI Sonuç olarak 2010 Ocak-Ekim döneminde cari işlemler dengesi 35,7 milyar dolarlık açık verdi. Toplam mal ithalatının yüzde 30,4 oranında artması dış ticaret açığının yüksek oranda artmasına sebep oldu. Diğer taraftan cari açık sorununun temelinde yatan sebeplerden bir diğeri de net enerji ithalatçısı olmamız. Dünyadaki ekonomik büyüme eğilimi ve piyasalardaki gelişmelerin enerji fiyatlarını arttırması cari açığı arttırıcı etki yarattı. Bir diğer faktör doların TL karşısındaki değerinin düşük olması ve dolayısıyla ithalatın ucuzlaması. Hem Merkez Bankası’nın kendi çalışmalarında hem de diğer pek çok akademik çalışmada ithalatın kura önemli derece bağımlı olduğu açıkça ortaya konuluyor. Bu bağlamda dış ticaretteki dengesizliği önlemek anlamında nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? İhracata Dönük Üretim Stratejisi kapsamında ele aldığımız Girdi Tedarik Stratejisi’ne yönelik yürüttüğümüz çalışmalarımızı tüm hızıyla sürdürüyoruz. Bu çalışmalar ile kısa vadede, ihracata dönük üretimde daha etkin ve düşük maliyetli girdi tedariki açısından izlenecek yol haritasını oluşturmayı, orta ve uzun vadede ise ihracatın ara malı ithalatına bağımlılığını azaltıcı nitelikte politikalar geliştirmeyi hedefliyoruz. Girdi Tedarik Stratejisi dış ticaretteki risklerin minimize edilmesi için hangi unsurları öne çıkarıyor? Birçok ülkede benzerleri mevcut olan “Girdi Tedarik Stratejisi” çalışması ile sanayinin ihtiyaç duyduğu girdilerin tedarikinde sürekliliğin sağlanması ve etkinliğin, verimliliğin artırılması, ihracatta rekabet gücünün iyileştirilmesi amaçlanıyor. Bu çalışma ile dünya girdi kaynaklarındaki belirsizliklerin, girdi tedarik kaynaklarında ülke/bölge bazlı bağımlılık gibi dengesizliklerin, girdi niteliğindeki doğal kaynakların geleceğine dair kaygıların, emtia piyasalarındaki gelişmelerin girdi fiyatları üzerinde oluşturacağı dalgalanmaların yaratacağı riskleri minimize etmeye çalışıyoruz. Ayrıca ülke ihracatının gelecek vizyonunda önemli yer tutacak yeni ürün ve teknolojilerin getireceği sürdürülebilir girdi tedarik ihtiyacının belirlenmesi ve güvenceye alınmasını sağlamaya yönelik eylem planlarının geliştirilmesi ve bunların uygun politika araçlarıyla uygulamaya aktarılması hedefleniyor. SEKTÖRLERİ GİRDİLERİNE GÖRE AYIRIYORUZ Sektör bazında bir değerlendirme yapıyor musunuz? Evet, ihracatta öne çıkan sektörler girdi tedarik perspektifinden derinlemesine mercek altına alınıyor. Belirlenen sektörlerin, önemli üretici, ithalatçı ve ihracatçıları ile yüz yüze görüşmeler yapılarak, söz konusu sektörleri daha yakından tanımaya çalışıyoruz. Özellikle girdi tedarik aşamasında ortaya çıkan sorunlara ilişkin kullanılabilir bilgi edinmeyi amaçlıyoruz. Bu şekildeki bir çalışma, geliştirilecek politika önerilerinin gerçekçi ve uygulanabilir olabilmesi bakımından son derece önemli. Çalışmaların tamamlandığı sektör var mı? Var. Demir-çelik ve demir dışı metaller sektörüne yönelik çalışmalar tamamlandı. Türkiye’nin ihracatında en önemli sektörlerden biri olan otomotiv sektörüne yönelik çalışmalara ilişkin ön rapor, Türkiye dış ticarette krizin etkilerini üzerinden atmaya başladı. 2010 yılı önceki yıla göre büyük bir iyileşme gösterse de 2008 performansının oldukça altında kaldı. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 41 RÖPORTAJ ZAFER ÇAĞLAYAN Kurul’a sunuldu. Makine sektörüne ilişkin çalışmalara başlandı. Kurul’un müteakip toplantısında otomotiv sektörü ile birlikte ele alınacak. Ara malı ithalatında daha düşük maliyetli, daha etkin bir tedarik zinciri oluşturulması ihracatı artırıcı etki yaratacak. Girdi Tedarik Stratejisi çalışmaları ile yalnız ihracatçılarımızın ihtiyaç duydukları girdileri daha etkin, daha düşük maliyetli temin etmelerini sağlamayı değil, esasen ara malı ithalatına bağımlı ihracatımızın bu bağımlılığının giderilmesini ve bu şekilde cari açığın azaltılmasını amaçlıyoruz. SICAK PARA ÖNLEMLERİNİ OLUMLU BULUYORUZ Küresel kur hareketlerinin yol açtığı TL’nin aşırı değerlenmesi ve sıcak para sorunu hakkında görüşleriniz nedir? Bu gelişmenin ekonomide yarattığı tahribatı önlemek için Merkez Bankası başta olmak üzere tüm sorumlu kurumların yeterince önlem aldığını düşünüyor musunuz? Küresel finansal krizin başladığı 2008 yılı sonlarından bu yana krizin ekonomik büyüme üzerindeki negatif etkilerini bertaraf etmeye yönelik olarak çeşitli ülkelerce çoğunlukla da genişletici yönde politikalar uyguluyor. Bu politikaların kurlar üzerinde önemli etkileri oluyor. Geçtiğimiz iki yıl içerisinde verilen mali teşvik paketlerine ve parasal teşviklere rağmen, gelişmiş ülkeler hala düşük büyüme oranlarına sahipken gelişmekte olan ülkelerin çoğunda krizden çıkış başlamış, ekonomi toparlandı. Ülkemizin de içerisinde bulunduğu, söz konusu ülkelerde ekonomik temeller iyi, bankacılık ve finans sistemleri sağlam olmakla birlikte nominal faiz oranları daha yüksek. Bu sebeple, gelişmekte olan ülkelerde son dönemde yerel para birimlerinin değer kaybetme risklerinin ve geri ödeme risklerinin de çok düşmüş olması beklenen getirileri artırıyor, özellikle kısa vadede yüksek getiri arayan fonlar için gelişmekte olan ülkeleri son derece cazip hale getiriyor. Uluslararası rekabet koşulları altında tüm ülkelerin rekabetçi bir kur sağlamak amacıyla bir takım politika önlemlerine başvurduğu böyle bir ortamda, kur düzeyinin ihracatçıların dış piyasalarla rekabet edebilme gücünü olumsuz etkilemeyecek bir şekilde düzenlenmesi 42 VOBJEKTİF | OCAK 2011 şart. dalgalanmalarını, yani Nitekim, Türkiye işletmelerin finansal MERKEZ Cumhuriyet Merkez risklerini minimize BANKASI TEHDİT etmek üzere (vadeli işlem) Bankası’nın artan cari YARATAN açık, aşırı değerlenen ürünleri yani, türev TL ve ABD ve AB’nin ürünleri geliştirilerek SICAK PARA genişletici para politikaları kullanılmaya başlandı. HAREKETLERİ karşısında geçte olsa son Son yıllarda hızla gelişen KARŞISINDA dönemde yeni bir dizi finans sektörü, üretimi GEÇ DE OLSA politika geliştirdiğini destekleme amacının yanı HAREKETE GEÇTİ. sıra türev ürünü olarak görüyoruz. Kur riski taşıyanların, da adlandırılan gelişmiş özellikle ihracatçıların finansal ürünlerin bu konjonktürde kur kullanımıyla her geçen dalgalanmalarından korunmak için gün büyüyor. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nı (VOB) Türev piyasalarında amaç fiyat kullanmaları için neler söylersiniz? dalgalanmalarının getirdiği belirsizliği Reel sektörde faaliyet gösteren bir ortadan kaldırmak ve belirli bir vade firma için finansal anlamda risk, için ilgili finansal varlığın fiyatını hammadde fiyatlarında, döviz kurlarında, sabitlemek. Gelecekteki fiyatlar faiz oranlarındaki değişmelerdir. bugünden belirlenerek, belirsizliğin Reel sektörde oluşacak olan bu fiyat ortadan kaldırılması ve bu sayede karlılık hesaplarının daha güvenli ve sağlıklı biçimde yapılması sağlanıyor. İhracatçılarımız, özellikle kurların dalgalı ve belirsiz olduğu günlerde ileri bir tarihte kurları sabitleme avantajından yararlanarak, olumsuz durumlardan korunmayı sağlayabilir. Dış ticarette önemli bir sorunu farklı para biriminden girdi maliyeti olan ancak satışını başka bir para biriminden yapan işletmeler yaşıyor. Bu işletmeler için VOB’da açılan euro/dolar çapraz kur sözleşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? 2010 yılında 17 farklı para birimiyle 17 farklı para birimiyle ticaret yaptık. 2010 Ocak-Kasım döneminde ihracatımızın yüzde 48.3’ü euro cinsinden, yüzde 45.3’ü dolar cinsinden ve yüzde 2.3’ü de TL cinsinden yapıldı. Diğer taraftan ithalatta ise yüzde 61.5’i dolar cinsinden, yüzde 33.5’i Euro cinsinden ve yüzde 3.2‘si TL cinsinden oldu. İthalatta dolar kullanımının daha fazla olmasında enerjinin uluslararası fiyatlandırmasının bu para cinsinden yapılması etkili. İhracat ve ithalat arasındaki farka döviz cinsinden bakıldığında dolar, euro ve TL pozisyon açığı oluşurken, bazı para birimlerinde pozisyon fazlası olduğu bile görülüyor. İhracat ve ithalat yapılan döviz cinslerindeki farklılık işletmelerimiz için risk oluşturuyor. Ticari işlemlerle bu riski dengelemeye çalışıyorlar. Örneğin motorlu kara taşıtları faslında euro bazında yapılan ihracat yüzde 91 iken ithalatın da yüzde 86’sı euro cinsinden yapılıyor. Bazı fasıllarda ise bu durum farklılaşıyor. İşletmelerimizin özellikle döviz kuru riskini etkin şekilde yönetebilmesi için VOB bünyesindeki gerek €/$ paritesi bazlı gerekse döviz kuru bazlı vadeli işlem sözleşmelerinin kullanılması faydalı olacak. VERGİNİN VE STOPAJIN KALKMASI BÜYÜK AVANTAJ İhracatçılar başta olmak üzere, kur riski taşıyanların VOB’u kullanmasının teşvik edilmesi için sizce neler yapılmalı? Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem yapabilmek teminat gerektiriyor. İhracatçılar yeteri kadar vadeli işlemler borsasından istifade etmeme sebeplerinden biri olarak teminatların yüksekliğini öne sürüyor. Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası tarafından söz konusu teminat oranında indirim yapıldı. Ayrıca, 1 Eylül’den itibaren düşük olduğunu söylemek mümkün mü VOB’da yapılan alım satım işlemleri sizce? sebebiyle elde edilen karlardan Banka ve Türkiye’de işsizlik düşük demek Sigorta Muameleleri Vergisi ödenmiyor. mümkün değil ama bugün pek çok ülkede 1 Ekim’den itibaren işsizlik oranı Türkiye stopaj da kalktı. Bu kadar ya da Türkiye’den gelişmeler VOB’da işlem daha yüksek. Diğer yapmayı daha cazip hale taraftan OECD raporları VOB VE TİM’İN getirdi diye düşünüyorum. Türkiye’nin krizden YANINDA Bu konuda yapılacak çıkış sürecinde BANKALAR çalışmalardan bir tanesi, issizlikoraninin en hızlı BİRLİĞİ DE ihracatçılarımızı bu konu gerilediği ülke olduğunu İŞBİRLİĞİ hakkında her fırsatta gösterdi. 2010 yılının PROTOKOLÜ bilgilendirmeye çalışmak. ilk yarısında ekonomik Bu amaçla, VOB aktivitenin öngörülenin İÇİN HAZIRLIK ile TİM arasında üzerinde artış göstermesi, YAPIYOR. Bankalar Birliği’nin de belirsizliklerin katılımıyla bir işbirliği azalması ve istihdamın protokolünün yapılması artırılmasına yönelik planlıyoruz. VOB’da işlem gören alınan tedbirler istihdam olanaklarını vadeli işlem sözleşmelerinin daha da artırdı. İşsizlik oranı, 2010 yılı başından derinleşmesi işletmelerimizin türev itibaren azalarak Eylül itibariyle yüzde araçlardan yararlanma düzeyini olumlu 11,3 seviyesine geriledi. etkileyeceğini düşünüyorum. Türkiye bu yılı rekor büyümeyle tamamladığı halde işsizlik oranı yüksek kaldı. İstihdam yaratmayan büyüme tartışmaları hakkında ne düşünüyorsunuz? Küresel ekonomiyle ileri düzeyde bütünleşmesinin doğal bir sonucu olarak Türkiye ekonomisi, kriz döneminde birçok ülkede olduğu gibi daralma yaşadı. Ancak, 2010’da Türkiye, krizin etkilerini hızla üzerinden atan ülkelerden biri olmayı başardı. 2009’da yüzde 4,7’lik negatif büyüme yaşayan ekonomimiz, 2010’da güçlü bankacılık sistemi, düşük borç oranları, disiplinli bütçesi, artan dış ticareti ile en hızlı büyüyen ekonomiler arasında yer alma başarısını gösterdi. Ülkemiz 2010 yılının ilk dokuz ayında yüzde 8,9’luk büyüme oranıyla en hızlı büyüyen dinamik ülkelerden biri oldu. 2009 yılında küresel krizin getirdiği belirsizlik ortamında istihdam olanaklarındaki daralma nedeniyle işsizlik oranı yüzde 14’e yükseldi. Bununla birlikte, toplam istihdamda bir kayıp yaşanmadığını unutmamak lazım. Tarım dışı istihdam yüzde 1 azalırken, tarım istihdamının yüzde 4,7 artması nedeniyle toplam istihdam yüzde 0,4 oranında artış gösterdi. Bu tablo dahilinde Türkiye’de işsizliğin RİSKLERİN İYİ YÖNETİLMESİ GEREKİYOR Türkiye’nin bir finans merkezi haline gelmesi için gerekli şartlar hakkında ne düşünüyorsunuz? Türkiye’nin gelecekte bir finans merkezi haline gelmesi, hiç şüphesiz öncelikle finansal istikrarın sağlanmasına dayanıyor. Bu nedenle, ülkemizin yeni iktisadi konjonktürün sağladığı avantajlardan faydalanarak riskleri de iyi yönetmesi gerekiyor. İstanbul’un bir finans merkezi haline getirilmesi çalışmaları devam ediyor. 2009-2011 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program ve 2009 Yılı Programı çerçevesinde İstanbul Uluslararası Finans Merkezi (İFM) Projesine ilişkin strateji oluşturulmasına yönelik çalışmalar başlatıldı ve Strateji ve Eylem Planı oluşturuldu. Türkiye’nin bir finans merkezi haline gelmesinin temel belirleyicileri, hukuk altyapısının güçlendirilmesi, finansal ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılmasına dayanıyor. Bunun yanında, basit ve etkin bir vergilendirme sistemi oluşturulması, düzenleyici ve denetleyici çerçevenin geliştirilmesi, fiziksel altyapının iyileştirilmesi, organizasyon yapısının kurulması ve insan kaynaklarının geliştirilmesi de önemli. Bütün bu belirleyicilerin geliştirilmesi konusunda hükümet olarak büyük çaba sarf ediyoruz. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 43 KONUK YAZAR 3 BÜYÜKLER VOB’U KULLANSA YILDIZLAR BEDAVAYA GELİRDİ! VOB deyince herkesin aklına arbitraj, yatırımcı, ihracatçı geliyor. Ben bunların arasından futbol kulüplerini seçtim. Bariz bir açık pozisyonları var. Kur riskine karşı VOB’da korunsalar, bakın hangi oyuncular bedavaya gelirdi! V YAVUZ SEMERCİ 44 VOBJEKTİF | OCAK 2011 OB deyince herkes ihracatçıların peşinde. Kur risklerini VOB’da işlem yaparak düşüreceklermiş. En son Merkez Bankası Başkanı söylüyordu “İşletmelerin açık pozisyonu var, gitsinler VOB’da kendilerini korusunlar” diye. İhracatçının, ithalatçının, yatırımcının VOB’a ihtiyacı olduğu doğru. Ama asıl VOB’a ihtiyaç duyan milyonlarca taraftarın önüne çıkan futbol kulüpleri. Her yıl milyon milyon dolarlık transferler yapıyorlar. Hele de büyükler. Aldıkları en ucuz futbolcu 1 milyon euro. Çünkü daha altına “ucuz etin yahnisi” muamelesi yapılıyor. Şöyle bir hesap yaptım. Üç büyüklerin futbolcularına yaptıkları toplam yıllık ödeme tutarı yaklaşık 250 milyon lira. Bunun önemli bir bölümü yabancı futbolculara gidiyor. Serde Beşiktaşlılık var, en çok yabancı futbolcu onda, Beşiktaş’ı ele alalım (bu satırlar yazılırken tam 13 yabancısı vardı. Elbette siz bu satırları okuduğunuzda bir kısmı gitmiş olacak ama nasıl olsa bir kısmının ücretini Beşiktaş ödemeye devam edecek). Bakın 2011 yılının ilk yarısı itibariyle Beşiktaş’ın (sadece 1 yıllık) “açık pozisyonuna...” Toplamları 30 milyon euro ediyor. Bunun üzerine koyun bir de Bernd Schuster’in 2.6 milyon euroluk alacağını... Ne etti? 32.5 milyon euro. Beşiktaş’ın gelirleri hangi para cinsinden? Türk Lirası. Bunun finansal anlamı nedir o zaman? Açık pozisyon değil mi? 2010 sezonunun başında yani Ağustos ayında euronun Türk lirası karşısındaki değeri ne kadarmış? 1.95 lira. Bu satırlar yazıldığında ne kadar? 2.08 lira. Arada 13 kuruş fark var. Bu süre zarfında yapılan ara ödemeleri, maç primlerini dışarıda bırakıyorum. Toplam maaş yükümlülükleri açısından BEŞİKTAŞ’IN EURO CİNSİ FUTBOLCU ÖDEMELERİ (milyon euro) Ricardo Quaresma Guti Hernandez Nihat Kahveci Matteo Ferrari Simao Sabrosa Mert Nobre Fabian Ernst Filip Holosko Hugo Almeida Rodrigo Tabata Roberto Hilbert Bobo Michael Fink Manuel Fernandes Tomas Sivok Tomas Zapotocny Mehmet Aurelio TOPLAM 3.5 2.7 2.5 2.5 2.2 2.15 2 1.75 1.65 1.5 1.35 1.25 1.2 1 0.8 0.75 0.75 30 GUTI Beşiktaş sezon başında TL bazında 63 milyon 375 bin lira ödeme taahhüdü varken, bugün bu rakam 67 milyon 600 bin liraya çıkmış. Aradaki fark ne kadar? Tam 4 milyon 225 milyon lira. Yani yaklaşık 2.1 milyon euro. Futbolcuların aldığı paralara bakarsak eğer, ortaya çok somut bir tablo çıkıyor. Beşiktaş sezon başında eğer bu ödemelerini Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’na getirip o günün kurundan sabitleseydi , Simao Sabrosa’yı bedavaya getirmiş olacaktı. Geçelim Fenerbahçe’ye. Yabancılarına ve euro alan yerlilere ödediği tutar 28.5 milyon euro. Aynı hesabı Fenerbahçe’ye uygularsak tablo şu: Sezon başı itibariyle gider 55.5 milyon lira. Devre arası itibariyle gider 59.2 milyon lira. Fark tam 3.8 milyon lira. Yani Fenerbahçe VOB’a gelip kur riskinden korunmuş olsaydı Dia’nın bir yıllık maliyetini neredeyse bedavaya getirmiş olacaktı. Her iki takım için de verdikleri bonservis ücretlerinin taksit ödemelerini, oyunculara ödedikleri maç başı primlerini veya başarı primlerini bu hesaba daha fazla kafa karıştırmamak için katmıyorum. Galatasaray’ı da hesaplamayı isterdim ama gelen giden çok oyuncu oldu ve bu arada gidenlerin maliyetleri ciddi şekilde düştü. Ama sezon başı itibariyle yaklaşık 15 milyon euro taahhüdü olduğunu söyleyelim. Giden ve gelen ALEX NIANG oyuncular arasındaki farkın yüksekliği (Elano, Misimovic gibi yüksek maliyetli oyuncuların yerine aldığı oyunculara düşük paralar verdi) sağlıklı bir hesaplamayı mümkün kılmıyor. Ama bunu tüm futbol takımlarına ve ülke futbolunun geneline yayabiliriz. Denebilir ki, tribün gelirleri, federasyon gelirleri, merchandising gelirleri TL olabilir ama naklen yayın gelirleri dolar cinsinden. Yani kulüplerin döviz geliri var. Orada da yanıtım belli. Siz 2010 yılı içinde euro/dolar paritesindeki hareketi izlediniz mi hiç? Kah 1.18, kah 1.45. Futbol kulüplerinin parite hareketi nedeniyle taşıdıkları riske bakar mısınız? Profesyonellerin bile yönetmekte güçlük çektikleri riski 3 büyüklerin yönetmesi mümkün mü? Girdisi maliyeti dolar, ihracatı euro cinsi olan ihracatçının pariteden dolayı uğradığı zarar neyse, gelirinin düşük kısmı dolar, harcamasının büyük kısmı euro olan kulüplerin akıbeti de o olur. VOB’da yeni çıkan euro/dolar çapraz kur kontratı ne güne duruyor? Teminat, komisyon vs. demeyin, kayıpların yanında hiç bir şey sayılmaz. “Futbol sadece futbol değildir” diyor ya futbol filozofu Simon Cuper yazdığı kitapta. VOB da sadece VOB değil işte. Arbitraj, kur riskleri, yeni VOB ekranları, yatırımcı sorunları, kaldıraçlar arasından benim çıkardığım sonuç bu! BAROS FENERBAHÇE’NİN EURO CİNSİ FUTBOLCU ÖDEMELERİ (milyon euro) Alex De Souza 3.5 Daniel Güiza 3.5 Mamadou Niang 2.8 Diego Lugano 2.5 Issiar Dia 2 Andre Santos 2 Joseph Yobo 2 Miroslav Stoch 1.5 Fabio Bilica 1.5 Cristian Baroni 1.5 Emre Belözoğlu 3.5 Volkan Demirel 2.2 TOPLAM 28.5 GALATASARAY’IN EURO CİNSİ FUTBOLCU ÖDEMELERİ (milyon euro) Elano Blumer 3.5 Milan Baros 2.5 Zvjezdan Misimovic 2.1 Lucas Neill 2 Lorik Cana 2 Harry Kewell 1.08 Emiliano Insua 1.06 Juan Pablo Pino 0.6 Gökhan Zan 1.2 TOPLAM 14.7 OCAK 2011 | VOBJEKTİF 45 RÖPORTAJ MURAT SAĞMAN 46 VOBJEKTİF | OCAK 2011 ZAMAN KISITLAMASI KALKARSA YENİ KONTRATLAR COŞAR Finansbank Özel Bankacılık Müdürü Murat Sağman, yeni sözleşmeleri olumlu buluyor. Başta parite olmak üzere işlemlerde zaman kısıtlaması sorunu çözülürse vadeli piyasalara olan ilginin çok daha fazla artacağını söylüyor. F inansbank Özel Bankacılık Müdürü Murat Sağman, piyasa oyuncularının yakından tanıdığı bir isim. Görevi gereği, risk profili değişken olan birçok yatırımcı ile birebir çalışıyor. Onların beklentilerini ve yaklaşımlarını doğrudan gözlemleme şansına sahip. Özel bankacılık birimi yöneticisi olarak tüm yatırım enstrümanlarıyla doğrudan ilişkisi var. Bu bağlamda vadeli piyasalar onun ilgi alanında önemli bir yer tutuyor. Aynı zamanda yurtdışı geçmişi nedeniyle dünyada gerek spot gerek vadeli piyasalarda nasıl bir yapı olduğunu da çok yakından takip edebiliyor. Murat Sağman ile hem Türk yatırımcılarının vadeli piyasalara yaklaşımlarını hem de Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nda yeni yürürlüğe giren kontratlar ile ilgili görüşlerini konuştuk. Türk yatırımcılarının Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası konusundaki yaklaşımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Türk yatırımcısı yıllardır klasik yatırım araçlarıyla yetinmek zorunda kaldı. Çok fazla seçeneği yoktu. Yatırım denince akla gelen başlıca ürünler vardı. Bunlar döviz, faiz ve borsa idi. Vadeli işlem piyasaları ile oldukça geç tanıştı. Ancak 6 yıl gibi kısa bir sürede çok ciddi yatırımcı sayısına ulaştı. Yatırımcıların VOB ile ilgili bilgi ve tecrübesi arttıkça ve yeni enstrümanlar geliştirildikçe bu rakamın çok daha fazla büyüyeceğine inanıyorum. Piyasalar sadece yükselirken para kazanmaya alışık olan yatırımcılar için bu bir yenilik. Çünkü artık çift taraflı para kazanabiliyorlar. Bu durum, VOB’un en cazip tarafı. Bütün bunlara ek olarak kaldıraçlı işlem yapabilme olanağı ve minimum teminat oranlarının makul seviyelerde olması, küçük yatırımcının bu piyasada işlem yapmasını teşvik eden unsurlar arasında yer alıyor. Türk yatırımcısı vadeli işlemlerde kaldıraç kullanımında yeterli deneyime ulaşabildi mi? Kaldıraç kişiye, sermayesinin misli oranda borç alarak işlem yapma imkanı verir ve riski ve kârı misli olarak işletir. Kaldıraç kullanmadığında ne kadar kazanıp kaybedeceksen kaldıraç kullandığında kaldıraç oranı kadar katlayarak kazanıp kaybedeceksin demektir. Bununla birlikte kaldıraç ile işlem her zaman risklidir. Bu noktanın unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Yatırımcıların riskini doğru hesaplayarak OCAK 2011 | VOBJEKTİF 47 RÖPORTAJ doğru yerde kaldıraç kullanması önemlidir. Türk işletmeleri ve ihracatçıların riskten korunma anlamında VOB’u etkin şekilde kullanabildiğini düşünüyor musunuz? VOB’da yatırımcı profiline baktığımızda şimdilik daha çok spekülasyon amaçlı işlem yapan bireysel müşterilere rastlıyoruz. Bu yüzden Türk işletmeleri ve ihracatçıların riskten korunma anlamında VOB’u kullandığını pek söyleyemeyiz. Türkiye dalgalı kur rejiminde. Küresel krizin etkilerine bakarak kurun aşağı ya da yukarı dalgalanma olasılığının yüksek olduğunu unutmamak gerekiyor... Nitekim geride kalan üç yılda bu dalgalanmayı iki yönlü olarak da yaşadık. Birçok yatırımcı bu nedenle farklı deneyimler yaşadı. Özellikle dış ticaretle uğraşanlar ve kur riski taşıyanlar için vadeli piyasalarda riskten korunmak çok önemli. VOB gibi bir imkanı olan yatırımcıların bu piyasayı çok daha fazla kullanması gerektiğini düşünüyorum. Borsa yatırımcıları açısından riskten korunma amacıyla sıkça kullanılan VOB’da kurum olarak yatırım stratejisi bağlamında siz neler kullanıyorsunuz? Vadeli işlem ve Opsiyon Borsası’nda işlem hacminin daha yüksek olduğu iki piyasa var. Bir tanesi borsa diğeri ise döviz cephesi. Kurum olarak işlem hacmi yüksek olan bu iki piyasada işlemlere ağırlık veriyoruz. Yurtdışındaki uygulamaları yakından tanıyan bir piyasa profesyoneli olarak vadeli işlemlerin dünyadaki kullanımıyla Türkiye’deki kullanımı arasında ne gibi farklılıklar görüyorsunuz? Vadeli piyasalar kullandıkça öğreniliyor. Yatırımcı profiline ve hareket tarzlarına baktığımızda, dünyanın gelişmiş piyasalarında bu enstrümanlar daha eski ve yıllardan bu yana son derece etkin olarak kullanılıyor. Türkiye’de ise sermaye piyasalarının genç olduğunu söylemekte yarar var. Türkiye’de henüz borsasının kuruluşunun üzerinden 25 yıl geçmiş. Vadeli işlemler piyasasının kuruluşundan bu yana ise sadece 6 yıl geçmiş. Bu kadar genç piyasaları olan bir ülke için iyi yerlerde olduğumuzu düşünüyorum. Yatırımcılarda ve sermaye piyasalarında belirli bir kültür oluşmaya başladı ve bunun devam edeceğini düşünüyorum. Dünyadaki parasal dengelerin bu kadar 48 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Kullanım yerlerinin farklı oynak olduğu bir dönemde olduğunu unutmamak çıkan Euro/Dolar vadeli OPSİYONLARIN gerekir. Her enstrüman işlem sözleşmesinin parite GELİŞİ değişik ihtiyaçları etkisinden arınmak isteyen karşılama açısında yatırımcı için neler vaat PİYASALARA faydalı olabilir. Hepsinin ettiğini düşünüyorsunuz? CİDDİ BİR HACİM has avantajları Euro/Dolar gibi 24 saat ARTIŞI GETİRECEK, kendine ve dezavantajları vardır. işlem gören parite işlemleri ŞEFFAFLIK Önemli olan ihtiyaçları açısından önemli bir VE DERİNLİK ve riskleri doğru tahlil dezavantaj var. Türkiye’de ARTACAK. edebilmek ve o doğrultuda bu ürün zaman kısıtlaması pozisyon almaktır. Bunu gibi büyük bir engel ile yapabildikten sonra piyasaya sunuldu. Bu hepsinin avantaj ve vadeli işlem sözleşmeleri dezavantajları daha rahat anlaşılabilir. özellikle Amerika ve Japonya’nın açık olduğu gece saatlerinde yaşanacak yüksek Opsiyon sözleşmelerinin devreye hareketliliklerde yatırımcı için zarar girmesiyle türev piyasalardaki algı nasıl doğurabilecek sonuçlara sebebiyet verebilir. değişecek? Bu yüzden yatırımcıların çok dikkatli olması Opsiyon piyasalarının önemli olduğunu gerekiyor. Zaman kısıtının etkisi yatırımcı düşünüyorum. Bu sayede yatırımcılara üzerinde olumsuz sonuçlara yol açabilir. düşük tutarlarla değişik yatırım araçlarının getirilerinden ve fiyat hareketlerinden Girdi maliyeti dolar, satışı euro olan faydalanma olanağı sunulacak. yatırımcılar için VOB’un yeni kontratı ne Opsiyonların gelişi aynı zamanda ciddi bir anlam ifade ediyor? hacim artışını da beraberinde getirecektir. İşletmeler için vadeli piyasaların Yeni enstrümanların gelmesiyle birlikte kullanımının önemli olduğunu söylemiştik. piyasalar derinleşecek, şeffaflaşacaktır. Verimli kullanılabildiğinde vadeli piyasalarda bu tür pozisyon almak fiyat Türkiye’deki vadeli piyasaların sabitleme, hedge gibi finansal açıdan faydalı geliştirilmesi ve diğer türev ürünlerin olabilir ve avantaj sağlayabilir. Ancak hacimlerinin artırılması için neler yatırımcıların gözden kaçırmamaları yapılabilir? gereken çok önemli bir nokta var. Bu tür Burada en önemli noktanın insanların yaklaşımlarda bir profesyonelden destek bilgilendirilmesi olduğuna inanıyorum. almak önemli . Her platformda ve devamlı olarak insanların bilgilendirmesi amaçlanmalı. Kur riskine karşı kullanılan araçlar Piyasada yatırımcıların rahatlıkla işlem arasında (alternatifli döviz kuru, yapabilecekleri bir ortamı sağlamak ve forward işlemler, VOB) bir değerlendirme hesaplanabilen makul riskler alabilecekleri yaptığınızda bu enstrümanların avantaj doğru bilgilendirmeyi yapmak bence öne ve dezavantajları neler? çıkan unsurlar. Bunların hepsi kura dönük enstrümanlar. DOSYA DODD-FRANK YASASI AMERİKA KRİZİN SORUMLULARIYLA HESAPLAŞIYOR Krizle boğuşan Amerika, krizin sorumlularından da hesap soruyor. Mali sistemde hesap verilebilirliği ve şeffaflığı artırmayı amaçlayan Dodd-Frank Yasası “batmak için çok büyük” dönemini bitiriyor, piyasa bozucuları engellemeyi hedefliyor. ŞAMİL DEMİRKAN VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürü NESLİHAN ADANALI VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürlüğü 50 VOBJEKTİF | OCAK 2011 930’lu yıllarda ünlü olan ve sonradan filme ve televizyon dizisine uyarlanan bir çizgi romanın kahramanı idi Flash Gordon. Amerikan türev piyasalarının düzenleyici otoritesi CFTC’nin Komisyoneri Bart Chilton, Teknoloji Danışma Komitesi öncesinde yaptığı konuşmada, çok hızlı olması nedeniyle Flash Gordon olarak anılan kahramanın Avustralya’da flash kelimesi pek de iyi anılmadığından, o yıllarda “Speed Gordon” olarak anıldığını belirtiyordu. İronik olansa şu; “Flash” bugünlerde yine kötü anlamda algılanıyor. Hızlı kahramanlar için değil, 6 Mayıs 2010’da Amerikan borsalarını sarsan, algoritmik işlemcilerin tetiklediği öne sürülen, piyasaların dürüstlük ve güvenilirliğini tehdit eden sert düşüş ve yükselişler için kullanılıyor. Herkesin sorduğu soru ise; bu tehdidi ortadan kaldıracak Flash Gordon kadar hızlı bir kahramanın imdada yetişip yetişmeyeceği. Geçenlerde Chicago’da toplantı için bulunan bir arkadaşımıza bir CFTC yetkilisinin “Biz düzenleyici olarak piyasadan önde gitmeyi değil, piyasayı stop lambalarını kaybetmeyecek bir mesafeden izlemeyi amaçlıyoruz“ dediğine bakılırsa, son zamanlarda özellikle ABD’de de herkesin konuştuğu yeni kahraman DoddFrank’ın imdada yetişebilecek kadar hızlı olup olmadığı konusunda şüpheler var. Kim mi bu Dodd-Frank? Zannettiğimiz gibi bir insan değil, Amerikan Kongresi’nin üyeleri Chris Dodd ve Barney Frank’tan almış olan ve 21 Temmuz 2010’da Başkan Obama tarafından imzalanarak yürürülüğe giren yasanın kısa adı. Finansal piyasalara yeni düzenlemeler getiren yasanın amacının ne olduğunu ve özetle hangi alanları düzenlediğini makalemizde özetleyeceğiz. Ama Kasım ayı başında Futures Industry Association tarafından 26’ncısı düzenlenen ve DoddFrank’in damga vurduğu Chicago Expo izlenimlerimizi anlatırsak sanırım Dodd Frank’in en azından nasıl bir ortamda hazırlandığını daha iyi kavramış olacağız. Dikkatimizi çeken, konferans ve panellerde düzenleyici otoritelerin hararetle DoddFrank’in krizin baş sorumlularından birisi olarak gösterilen tezgahüstü türev piyasaların düzenlenmesinde avantaj sağladığını savunması, buna karşın alım satım platformu temsilcilerinin düzenlemenin piyasadaki likiditeyi baltalayacağı ve istikrarı bozabileceği iddialarıydı. Programlı alım satım sistemi ve hızlı alım satım sistemi sağlayacılarının sergi alanlarındaki pazarlama faaliyeti ise Amerika’da regülasyon kültürünün nasıl bir hoşgörü ve serbest rekabet ortamından beslendiğinin bir göstergesiydi. 21 Temmuz 2010 başlığı “swap” kelimesini tarihinde Başkan Obama tezgahüstü piyasaların tarafında imzalanan büyük bir bölümünü TÜREV “Dodd-Frank Wall Street kapsayacak geniş bir Reform ve Tüketiciyi kavrama dönüştürüyor PİYASALARA Koruma Yasası“(Yasa ve kavram tanımı altında VE RİSK veya Dodd-Frank), 2008 “swap” ve “menkul kıymet ÖLÇÜTLERİNE yılından bu yana küresel bazlı swap” adlı iki SINIRLAMA piyasaları tehdit eden kategori yaratarak bu iki GETİREN YASA krizin sorumlularından kategori ile ilgili olarak ŞEFFAFLIĞI birisi olarak gösterilen işlem öncesi ve sonrası tezgahüstü türev şeffaflığı arttırıyor. TEŞVİK EDİYOR. piyasaların denetim altına VII numaralı başlık, alınmasını sağlayacak büyük swap pozisyonları kapsamlı değişiklikler nedeniyle finansal açıdan getiriyor. Ancak yasanın giriş kısmında zor duruma düşen katılımcılarla ilgili belirtilen aşağıdaki 4 amaç, yasanın düzenlemeler getiriyor. çıkarıldığı psikolojik ortam ve seçmenlerin Yasa, Amerikan türev piyaslarının ve vergi ödeyenlerin yasa üzerindeki etkileri düzenleyici otoritesi CFTC ve menkul hakkında ipucu veriyor; kıymet piyasalarının düzenleyici otoritesi 1- Mali sistemde hesap verilebilirliği SEC’e gerekli düzenlemeleri yürürlüğe ve şeffaflığı arttırarak finansal istikrarı koymaları için, aksi belirtilmedikçe, sağlamak, 16 Temmuz 2010 tarihine kadar süre 2-İflas için çok büyük kuralına son tanıyor. Ancak alt düzenleme yapılmasını vermek, gerektiren yasa hükümleri, ilgili alt 3- Şirket Kurtarma planlarını önleyerek düzenlemenin yayımlandığı tarihten 60 Amerikan tüketicisini korumak, gün sonra işlerlik kazanacak. 60 günlük 4- Tüketicileri piyasa bozucu süre 16 Temmuz’dan önce dolarsa 16 uygulamalardan korumak Temmuz tarihi beklenecek. Takası zorunlu Yasanın Wall Street Şeffaflık ve Hesap olmayan swapların ve menkul kıymet bazlı Verilebilirlik isimli “VII” numaralı swapların raporlanması ve pozisyon limiti yükümlülükleri ile ilgili olarak yukarıdaki süreler geçerli değil.. Yasadaki türev piyasalara ilişkin düzenlemeler aşağıda dört ana başlıkta toplanıyor: • Belirli koşulları taşıyan türev ürünlerin organize borsalarda veya “swap işlem merkezlerinde” işlem görmesinin zorunlu olması. • Belirli koşulları taşıyan türev ürünlerin takas kurumları üzerinden takasının gerçekleştirilmesinin zorunlu olması. • Türev piyasa katılımcılarına ilişkin düzenlemeler. • Ticari bankaların swap faaliyetlerinin yasaklanması. YETKİ SINIRLARI VE TANIMLAR: SWAP PİYASASI Dodd-Frank Yasası düzenlemeleri yetki alanı açısından CFTC ve SEC arasında ikiye bölüyor. Genel olarak yasa CFTC’ye Swap ve Swap Piyasa Katılımcılarını düzenleme yetkisini verirken, SEC’e “Menkul Kıymet Bazlı Swap” ve “Menkul Kıymet Bazlı Swap Piyasası Katılımcıları”nı düzenleme yetkisi veriyor. Ancak Amerikan Merkez Bankası kendi düzenleme sınırları içerisindeki “swap aracıları” ve “swap katılımcılarını” denetleme yetkisine sahipler. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 51 DOSYA Swap Tanımı: Dodd-Frank swapı, faiz, hisse senedi, döviz, ve sabit getirili türev enstrümanları içine alan geniş bir türev ürün yelpazesini kapsayacak şekilde tanımlıyor. Yasa döviz swaplarını ve forward larını aksi Hazine Müsteşarlığı tarafından belirtilmedikçe, düzenleme açısından swap olarak kabul etti. Çoğu menkul kıymet bazlı swap, swap tanımı dışında bırakılıyor. Menkul Kıymet Bazlı Swaplar: Menkul kıymete dayalı swap anlaşmaları ise, dar kapsamlı menkul kıymet endeksine, tek menkul kıymet veya krediye, bir menkul kıymetin ihraçcısını veya dar kapsamlı menkul kıymet endeksine dahil olan menkul kıymetin ihraççılarına ilişkin, finansal durumu ve yükümlülüklerini etkileyen bir olaya dayalı swaplar olarak tanımlanıyor. Swap Aracısı: Swap Aracısı, swap işlemlerine aracılık eden veya piyasa yapıcılığı yapan veya bu işin gereği olarak karşı tarafla devamlı olarak kendi hesabına swap anlaşmaları yapanlardır. Kendi hesaplarına vekil olarak dahi olsa aracılık kapsamı dışında işlem yapanlar swap aracısı kapsamı dışındadırlar. Müşterilerine kredi vermek amacıyla swap anlaşması teklif eden Sigortalı Mevduat Kurumları da swap aracısı tanımı dışında tutulmuştur. Büyük Swap Katılımcısı: Swap dealer olmayan ve yüklü swap pozisyonu tutan kişiler bu şekilde tanımlanmaktadır. Ancak bu pozisyonların korunma amaçlı veya ticari riskleri azaltılması veya sosyal yardım amaçlı olmaması gerekmektedir. Büyük Piyasa Katılımcıları üç gruba ayrılıyor: - Korunma amacıyla ve bireysel emeklilik planlarının maruz kaldığı piyasa risklerinin yönetilmesi amacıyla tutulan pozisyonlar hariç olmak üzere her türlü “swap”da büyük pozisyon tutan aracılar dışındaki kurumlar. - Swap anlaşmalarındaki açık pozisyonunun, Amerikan bankacılık sisteminde ve finansal piyasalarında finansal istikrarsızlığa neden olacak derecede büyük bir karşı taraf riski oluşturduğu, aracılar dışındaki kurumlar. - Elinde bulundurduğu sermayeye oranla çok yüksek kaldıraç oranına sahip olan ve çok yüksek pozisyon tutan finansal kurumlar. Amerikan Merkez Bankası tarafından sermaye yeterliliği 52 VOBJEKTİF | OCAK 2011 düzenlemelerine tabi tutulan finansal kurumlar bu tanımlamanın dışındadır. Yasanın “büyük pozisyon” tanımı da dahil olmak üzere Büyük Swap Katılımcısı tanımının önemli kriterlerini CFTC’nin ve SEC’in yorumlamasına bırakması dikkat edilmesi gereken bir husustur. Düzenleyici kuruluşlar bir katılımcının büyük pozisyon tutup tutmadığına karar verirken sistematik riskin büyüklüğünü de dikkate almak zorundadırlar. Daha da ötesi düzenleyici otoriteler katılımcının takası yapılan swap pozisyonlarının, takası yapılmayan swap pozisyonlarına oranını ve karşı taraf riskine karşı bulundurduğu teminatlarının kalitesini de dikkate almaları konusunda yetkilendirilmişlerdir. Üstelik kaldıraç oranı ve karşı taraf risklerine sahip katılımcılar korunma pozisyonları nedeniyle düzenleme dışına çıkma gibi bir istisnaya tabi tutulmamışlardır. CFTC VE/VEYA SEC’E KAYIT ZORUNLULUĞU Yasa büyük swap katılımcıları ve swap aracılarına swapın konusuna göre CFTC ve SEC e kayıt yaptırmayı zorunlu kılmıştır. Yabancı bankalara veya yasanın kapsamına giren diğer kurumlara bu konuda bir ayrıcalık tanımamıştır. Büyük swap katılımcılarının,swap aracılarının veya mevduat kurumlarının CFTC’ye kayıtlı olması, onları SEC’e kayıtlı olmaktan muaf tutmadığı gibi, tersi durumda da menkul kıymet bazlı swap aracısı ve büyük menkul kıymet bazlı swap katılımcılarının veya mevduat kurumlarının SEC’e kayıtlı olması da onları CFTC’ye kayıt yaptırmaktan muaf kılmamaktadır. SERMAYE VE TEMİNAT GEREKLİLİKLERİ Yasa, düzenleyicilere swap aracıları ve büyük swap katılımcıları için asgari sermaye ve başlangıç ve sürdürme teminatı seviyeleri belirleme yetkisi tanımıştır. Konusuna göre ilgili düzenleyici otorite sermaye gerekliliğini belirlerken takasa konu olmayan swap işlemlerinden kaynaklanan riski de hesaba katabilecektir. Amerikan Merkez Bankası büyük swap katılımcısı ve swap aracısı olan bankaların sermaye gerekliliklerini belirlerken, banka dışındaki kurumların sermaye gereklilikleri ise swapın konusuna göre CFTC ve SEC tarafından belirlenmektedir. Swap aracıları ve büyük swap katılımcıları karşı tarafa swap nedeniyle elde ettikleri maddi çıkarları ve çıkar çatışmalarını ve swapların tanımından kaynaklanmayan riskleri açıklamak zorundadırlar. Katılımcılar swap işleminin karşı tarafının yasa açısından swap yapmak için gerekli standartları taşıdığından da emin olmakla yükümlüdür. ÖZEL KURUM TANIMINA KİMLER GİRİYOR? Yasa, özel bir kuruma bir swap anlaşması tavsiye eden katılımcının, özel kurumun yararına davranmak için elinden geleni yapmasını zorunlu tutmuştur. Özel kurum tanımına, federal ve eyalet kamu kurumları, belediyeler ve belediye şirketleri, bireysel emeklilik planları ve fonları ve vakıflar girmektedir. Katılımcının swap işlemi yaptığı özel kurumun temsilcisininin, katılımcı ile bir çıkar ilişkisinde olmadığı veya katılımcıdan bağımsız olduğu konusunda inandırıcı bulgular olmalıdır. Özel kurum temsilcisi işlemi yaparken özel kurumun maksimum faydayı sağlaması için gerekli özen ve dikkati göstermekle yükümlü olduğu gibi, belirlenen birçok mesleki niteliğe de sahip olmak zorundadır. Bu yükümlülükle organize bir borsada işlem yapan özel kurumlarla yapılan işlemin karşı tarafında olan katılımcılar için geçerli değildir, zira katılımcılar borsada karşı tarafın kim olduğunu bilecek durumda değillerdir. ORGANİZE PİYASA VE TAKAS ZORUNLULUĞU Takası zorunlu olan türev araçlar: Yasa, CFTC ve SEC tarafından belirlenecek swap ürünlerinin yine aynı düzenleyici otoriteler tarafından belirlenecek takas kurumlarınca takasının yapılmasını hükme bağlıyor. Düzenleyici kurumlar düzenli olarak takasa tabi olan ürünleri gözden geçirerek, güncelleme yapmakla yükümlü. Bu güncellemelerin, belirli bir süre öncesinden kamuya duyurularak görüş, eleştiri ve yorumların değerlendirilmesi gerekiyor. Bir swap işleminin belirlenen takas kurumu tarafından takasa kabul edilmemesi durumunda yasa düzenleyici kurumlara belirli yaptırımlara başvurma yetkisi verilyor. Takas kurumlarının düzenlemelerinin, takası yapılacak ürün bazında ayrım gözetmemesi gerekiyor. Ancak CFTC’nin bir takas kurumunu, diğer bir takas kurumunun karşı taraf riskini üstlenmesi için zorlaması da yasaklanıyor. Ticari Son Kullanıcıların Takas Muafiyeti: Dodd-Frank, 1) Finansal kurumlar(1) dışındaki tarafları, 2) Faaliyet konuları nedeniyle oluşan risklerden korunmak için swap işlemi yapan tarafları, 3) Swap işlemi nedeniyle oluşacak finansal yükümlülükleri nasıl karşılayacağı konusunda CFTC veya SEC’i bilgilendiren tarafları, takas zorunluluğundan muaf tutuyor. Ticari son kullanıcılar teminat yükümlülüğünden açıkça muaf tutulmamış durumda. Ancak düzenleme geçmişi, yasayla ticari son kullanıcılara teminat yükümlülüğü getirilmesinin amaçlanmadığını bize söylüyor. Hangi Swap İşlemleri Borsalarda Yapılmak Zorunda: Takası yapılması zorunlu türev işlemler, ve pozisyonlarına ve yasanın getirdiği başka bir kurum swapların alım satımına düzenlemeler kapsamında mali durumları imkan vermediği sürece, bu iş için ile ilgili raporları düzenleyerek CFTC ve yetkilendirilmiş organiza piyasalarda veya SEC’ e göndermekle mükellef. Ayrıca swap menkul kıymet borsalarında veya swap işlemlerine ilişkin defter, belge ve kayıtlar işlem platformlarında gerçekleştirilmek CFTC ve SEC’in denetimine açık tutulması zorunda. Takası zorunlu olmayan ürünler gerekiyor. borsalar ve swap işlem platformları dışında Swap veri havuzu (swap data repository) da işleme konu olabilirler. işlem ve pozisyonlara ilişkin kayıtları tutan Push-out Kuralı (Lincoln Değişikliği): kayıtlı bir kurum. Aynı zamada, takas Swap işleminin tarafları genel olarak için kabul edilmeyen swap’lar, swap veri bu işlemlerden doğan zararlar nedeniyle, havuzuna; swap veri havuzunun da swap’ı Federal Mevduat Sigorta Kurumu kabul etmemesi durumunda CFTC’ye sigortası(FDIC Insurance) veya Merkez rapor edilecek. Bankası İskonto olanakları (FED’s Discount YASA ABD DIŞINDA Window) gibi devlet desteklerinden ve yardımlarından yararlanamazlar. Büyük NASIL UYGULANACAK? A.B.D. dışındaki işlemler için kanun swap katılımcıları ve swap aracıları da ancak aşağıdaki durumlarda geçerli olacak: push-out kuralına tabi. Ancak swap aracısı Swap işlemi Amerika daki faaliyetlerle konumundaki sigortalı mevduat kurumları, doğrudan ve anlamlı derecede ilgiliyse veya swap aracısı olarak sadece faaliyetleri ABD ticareti üzerine doğrudan ve önemli nedeniyle ortaya çıkan risklerden derecede etkisi varsa. korunmak için veya milli bankaların Bu düzenlemeden Amerika dışındaki yatırım yapabileceği oranlar ve referans swap işlemlerinin nasıl muaf olduğu varlıkları içeren swap anlaşmalarına muğlaksa da, Amerika daki piyasa taraf oluyorlarsa devlet yardımı alabilir. katılımcıları ile işlem Büyük swap katılımcısı yapan veya swap işlemini konumundaki sigortalı veya bu işlemin takasını mevduat kurumları da Amerikadaki kurumlar Push-out kuralından YENİ YASA üzerinden gerçekleştiren muaflar. Dodd-Frank’in BİRÇOK TÜREV takasını yapan II numaralı başlığında belirtilen koruma altındaki yabancıların yasaya tabi ARAÇ İÇİN olduğunu söylemek yanlış finansal şirketler de ORGANİZE olmaz. bu kurala tabi değiller. PİYASA CFTC ve SEC, Push-out kuralı türev ZORUNLULUĞU Amerikan Hazine araçlarla ilgili olan VII VE TAKASI ŞARTI Bakanlığı’na danışmak Nolu Başlık’ın yürürlüğe GETİRİYOR. kaydıyla, yurt dışında girmesinden itibaren 2 yıl yerleşik kişilerin sonra başlayacak. Geçiş Amerikan finansal sürecinin de iki yıl süreceği sistemine zarar ve başvuran kurumların verecek swap işlemlerini Amerikada 1 yıl uzatma alacağı düşünüldüğünde gerçekleştirmelerini yasaklayabilir. devlet desteği alan veya alma durumunda Yasa düzenleyicilere, swap işlemlerine olan kurumların, swap işlemlerini kalıcı uluslararası standartlar getirilmesi sonlandırması için 5 yıla kadar uzayan bir konusunda yabancı düzenleyiciler ile süreye sahip olduğu söylenebilir. Raporlama Yükümlülükleri ve Verilerin işbirliğine gitmeleri için yön gösteriyor. Saklanması: CFTC ve SEC, kamu yararına olacak veya Takası yapılsın veya yapılmasın piyasa yatırımcıların ve swap işlemcilerinin katılımcıları, yasanın yürürlüğe girdiği korunması için gerekli Amerika’daki her tarihtekiler de dahil olmak üzere tüm türlü bilgi paylaşımına açık olacak. swap işlemlerini kamuya açıklamakla yükümlü. Swap işlemlerinin aynı zamanda (1) Finansal Kurumlar, swap aracılarını, başlıca yetkilendirilmiş swap veri havuzlarına swap katılımcılarını, Advisers Act’in 202(a) kısmında veya konusuna göre CFTC veya SEC’e tanımlanan özel fonları, ERISA’nın 3’üncü kısmında rapor edilmesi gerekiyor. Swap aracıları ve belirtilen Emeklilik Planlarını ve bankacılık veya finansal büyük swap katılımcıları swap işlemlerine faaliyetlerde bulunan kurum veya şahısları ifade eder. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 53 RÖPORTAJ MEHMET TAMAN YERLİ YATIRIMCI ÖDÜNÇ PİYASASI GELİRSE VOB’A KOŞAR Ak Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Taman, yabancı yatırımcının ödünç piyasasını kullanma avantajının yerli yatırımcıya da tanınması gerektiğini söyledi. Taman, yerli yatırımcılar için vergi düzenlemesi gerektiğini de aktardı. 2 011 yılı, yatırımcılar açısından para kazanmanın güçleşeceği bir yıl olacak. Faizlerin geldiği tarihi düşük seviyeler, kur seviyelerindeki oynaklık, bankaların karlarındaki gerilemenin borsa endekslerine etkisi... Piyasaların bu kadar oynak olduğu bir ortamda yatırımcının kendini koruma çabası öne çıkıyor. Ak Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Taman, Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası’nın yatırımcıya bu anlamda sağladığı avantajlara dikkat çekiyor. Taman, ayrıca VOB’da yerli yatırımcının arbitraj işlemlerini artırabilmesi için ödünç piyasasının işlerlik kazanmasının önemini vurguluyor. Bu anlamda vergisel düzenlemelerin yapılmasının gerekliliğine işaret ediyor. İşte Taman’ın VOBJEKTİF dergisine açıklamaları... 2011 yılına ilişkin beklentilerin bu kadar belirsizlik içerdiği bir dönemde VOB yatırımcılar için hangi aşamalarda kullanılabilir? Genel hatlarıyla bakıldığında 2011 siyasi gündemin öne çıkacağı ve buna bağlı olarak ekonomik anlamda risklerin artacağı bir yıl olacağa benziyor. Haziran 54 VOBJEKTİF | OCAK 2011 ayında gerçekleşecek genel seçimler öncesi piyasaların tansiyonunun artacağını beklemek çok da yanlış olmayacaktır. Çeşitli seçim senaryolarının alınıp satılacağı piyasalarda bilhassa mayıs, haziran aylarında volatilite seviyesinin yükseleceğini beklemekteyiz. Diğer yandan, global ekonomilerde krizden çıkışın henüz teyit edilmediği, halihazırda yaraların sarılmaya devam edildiği bir dönemde Avrupa ülkeleriyle ilgili olası kredibilite problemleri, Amerikan ekonomisinin beklenenden az büyümesi yada faizlerin yükselişe geçmesi gibi riskler yatırımcıların karşısına yeni denklemler çıkarabilecek ve yatırımcıların bu türden risklerden korunma ihtiyaçlarını artacaktır. Bu anlamda bir seçim yılı olan 2011 içerisinde yatırımcılar, belki her zamankinden fazla, pozisyonlarını olası risklere karşı korumak isteyebilir. Bu da VOB un yatırımcılar tarafından korunma amaçlı daha fazla kullanılabileceğine işaret etmekte. Aracı kurum olarak VOB işlemlerinde nasıl bir yaklaşımınız var? VOB-İMKB 30 Endeks ve Dolar/TL vadeli sözleşmesi dışında diğer sözleşmelerin hacim kazanabilmesi için neler yapılabilir? OCAK 2011 | VOBJEKTİF 55 RÖPORTAJ Aracı kurum olarak VOB enstrümanlarını sermaye piyasalarının önemli araçları arasında görmekteyiz. Yeni işleme açılan sözleşmelerle birlikte yatırımcılar için ürün yelpazesinin genişleyeceğini, daha çok yatırımcının VOB hesabı açacağını düşünmekteyiz. VOB işlemlerinin fix protokolü ile iletiminin sağlanması önündeki engeller kalktığında yabancı yatırımcı işlemlerinde artış kaydedileceğini beklemekteyiz. Endeks ve Dolar/TL dışındaki kontratların da hacim kazanması yatırımcının bilgilendirilmesi ile olacaktır. Pamuk ve tahıl vadeli kontratlarına olan ilginin bu ürünlerin doğası ve kullanıcı sayısının az olması sebebiyle düşük kalabileceğini ancak yeni açılan altın ve döviz kontratlarında ise yatırımcı ilgisinin yüksek olacağı görüşündeyiz. DAMGA VERGİSİ VE ÖDÜNÇ PİYASASI ÇOK ÖNEMLİ Birçok borsa yatırımcısının VOB’u riskten korunma amaçlı kullandığı biliniyor. Bu noktada VOB’dan beklentileriniz neler? Yatırımcı stratejisi açısından VOB kullanımını nasıl değerlendiriyorsunuz? Gerçekleşen işlemlerden görebildiğimiz kadarıyla genelde yerli yatırımcıların VOB’u yatırım amaçlı kullandıklarını, yönsel pozisyonlar aldıklarını gözlemlemekteyiz. Buna karşılık yabancı yatırımcıların bir kısmının VOB’u korunma amaçlı kullandığını çoğunun ise VOB’u arbitraj amaçlı işlemlere konu ettiklerini görmekteyiz. Yabancı yatırımcıların hisse ödünç bulmaktaki avantajları burada belirleyici bir rol oynuyor. Ödünç piyasasının işlevselliğinin artması yerli yatırımcıların da arbitraj işlemlerini rahatlıkla yapabilmelerini sağlayacaktır. Bu itibarla, ödünç menkul piyasasının gelişmesinin önündeki en büyük engellerden biri olan sözleşmelerdeki damga vergileriyle ilgili yapılabilecek yeni vergisel düzenlemeler sayesinde ödünç piyasasının işler hale getirilmesi sağlanabilir. İMKB 30-100 Endeks Farkı sözleşmesinin getireceği avantajlar ve kullanım alanı ile ilgili neler söyleyebilirsiniz? Bu sözleşmenin İMKB Mali Endeks ile Sınai Endeks arasındaki farkı gözeten yatırımcılar açısından anlamını değerlendirir misiniz? 56 VOBJEKTİF | OCAK 2011 İMKB 100 endeksini VOB da yatırım replike etmenin işlem yapabileceklerdir. Tabii ALTIN FİYATININ maliyetleri açısından burda yaıtırımcıların HAREKETLİ yüksekliği ve ödünç dikkat etmeleri gereken piyasasının henüz bir husus da, sözleşmelerin OLDUĞU çalışmaması, yatırımcıların dolar cinsinden işlem DÖNEMLERDE İMKB 100-VOB görmeleri sebebiyle oluşan DOLAR/ arbitrajını yapmalarına kar/zararların dolar ONS ALTIN imkan tanımamaktadır. bazında oluşması sebebiyle SÖZLEŞMESİ İLGİ karşılaşabilecekleri kur Bu sebepten de İMKB GÖRECEKTİR. 100 sözleşmelerindeki riskidir. Bu kontratlara pozisyon büyüklükleri ilginin armasını sağlamak ve işlem hacimleri için yatırımcılara işleyiş maalesef arzu edilen çok iyi anlatılmalıdır. seviyeye gelememiştir. Fark kontratlarını bu eksikliği gidermeye yönelik bir Paritenin bu kadar volatilite vaat ettiği ürün olarak görmekle beraber, ödünç bir dönemde Euro/Dolar vadeli işlem piyasamızın gelişmediği sürece İMKB sözleşmesi yatırımcılar tarafında nasıl 100 ve fark kontratlarının ilerki kullanılabilir? Euro/Dolar sözleşmesini dönemde de canlandırılmasının zor ihracatçı kesim açısından nasıl olduğuna inanmaktayım. Aslına değerlendirirsiniz? Girdisi dolar, satışı bakarsanız fark sözleşmeleri yerine euro olan ihracatçılar için bu sözleşme endeks çeşitlendirilmesine gidilmesini koruyucu nitelik taşıyabilir mi? piyasanın gelişimi açısından daha olumlu Bu kontratı yatırım amaçlı kullanmakla olabileceğine inanıyorum. Böylelikle sadece beraber, yurtdışı bağlantıları olan şirketler mali endekse veya sanayi endeksine yatırım de kur risklerini azaltmak amacıyla yapan müşterilerin ilgisi çekilebilirken kullanabilirler. Girdisi dolar, satışı euro aynı zamanda iki kontrat arasında olan ihracatçılar üretimden satışlarını fark sözleşmeleri yatırımcı tarafından gerçekleştirmelerine kadar geçecek süre oluşturulabilecektir. için eurodaki olası gerilemelere karşı kendilerine koruma sağlayabilirler. Bu ALTIN SÖZLEŞMESİNDE durumda ihracatçının yapması gereken önceden bu kontratta açık pozisyon alması KUR RİSKİNE DİKKAT Altın fiyatlarının çok yükseldiği bir şeklinde olacaktır. Euro/Dolar paritesinde döneme denk gelen Dolar/Altın Ons oluşabilecek düşüşlerde VOB sözleşmesinde sözleşmesinin yatırımcı tarafında nasıl bir elde edeceği kâr, kur farklarında ilgi görmesini bekliyorsunuz? kaynaklanabilecek zararları karşılayacaktır. Altın fiyatlarında hareketliliğin olduğu Böylelikle ihracatçı daha üretim dönemlerde bu kontratlara ilgi olacaktır aşamasında maliyetlerini ve satış karlılığını muhakkak. Bu kontratlar sayesinde bilecek, ileriye yönelik projeksiyonlarını yatırımcılar dünyada altının en çok takip rahatlıkla yapabilecek, bir başka deyişle edilen fiyatı olan Dolar/Ons üzerinden önünü daha rahat görebilecektir. MAKALE VOB’DA RİSK YÖNETİMİNDE YENİ BİR SAYFA AÇILIYOR E. TOLGA UYSAL Proje ve Ürün Geliştirme Müdürü N. CEREN DAĞLI Proje ve Ürün Geliştirme Müdürlüğü Uzm. Yard. Teminat konusu, VOB’da işlemlerin güven içinde sürmesinin en önemli unsurlarından biri. Yurtdışında portföy bazında teminatlandırmada standart hale gelen SPAN yöntemi, bu yıl VOB’da da kullanıma giriyor. V OB’da işlemlerin güvenli bir şekilde devam etmesini sağlayan en önemli unsurlardan biri de işlem teminatları. İşlemlerin gerçekleşmesi için hem alıcıdan hem de satıcıdan sözleşme başına alınan teminat değerinin çok dikkatli belirlenmesi gerekir. Çok fazla alınan teminat, sözleşmedeki kaldıraç oranını düşürerek sözleşmenin cazibesini yitirmesine yol açabilir. Teminatların gereğinden az alınması ise kaldıraç oranını arttırmasına rağmen herhangi ani fiyat hareketlerinde yaşanan zararlar karşısında yetersiz kalabilir. Bu yüzden Borsa veya Takas Kurumu teminatları belirlerken optimum seviyede bir oran belirlemeye özen gösterir. Fakat yatırımcı açısından bu yeterli mi? Tabii ki hayır... Günümüzde ürün çeşitlerinin artmasıyla birlikte artık yatırımcılar portföylerinde birçok farklı ürünü tutar hale geldi. Yatırımcılar VOB’da önümüzdeki yıl opsiyonların da devreye alınmasıyla birlikte portföylerinde vadeli işlem sözleşmelerinin yanında opsiyon sözleşmelerine de yer verecek. Bu durumda talep edilecek optimum teminat değerinin bulunmasında sözleşme bazında uygulanan teminatlandırma yöntemi yetersiz kalacak ve yatırımcının tüm portföyünün bir bütün olarak ele alınması gerekecek. İşte bu yüzden ilk olarak 1988 yılında Amerika’da Chicago Mercantile Exchange (CME)’de kullanılan ve uluslararası borsalarda geniş kabul görerek portföy bazında teminatlandırmada artık standart haline gelen SPAN (Standard Portfolio Analysis of Risk) yönteminin 2011 yılında VOB’da da kullanılmaya başlanması planlanıyor. Böylelikle bugüne kadar sözleşme başına yapılan teminatlandırma hesaplamaları artık yerini yatırımcıların tüm portföyünü dikkate alan yeni bir teminatlandırma yöntemine bırakacak. Hiç kuşkusuz bu yeni sistem en çok yatırımcıları kazançlı çıkarırken yıllardan beri dünya borsalarında kullanılan bir teminatlandırma yöntemine geçiş ile birlikte VOB’un global bir borsa olma yolundaki hedefine bir adım daha yaklaşılmış olacak. Bu yazıda SPAN yönteminin ne olduğunu ve nasıl işlediğini anlatmaya çalışık. Aynı zamanda yatırımcıların ve finans sektörü çalışanlarının konuyu daha iyi anlamaları açısından örnek bir portföy oluşturarak teminat hesaplamasının nasıl yapılığını gösterdik. Aşama Aşama SPAN Yöntemi İle Portföy Teminatının Hesaplanması SPAN, portföy için risk hesaplamalarını aynı dayanak varlığa sahip ya da dayanak varlık fiyat hareketleri çok yakın olan sözleşmeleri tek bir sözleşme gibi OCAK 2011 | VOBJEKTİF 57 MAKALE değerlendirerek yapar. Diğer bir deyişle “Ürün Grupları” oluşturur ve mevcut sistemdeki gibi sözleşme bazında hesaplama yapmak yerine tüm risk hesaplamalarını bu ürün gruplarını temel alarak yapar. Örneğin İMKB-30 vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri aynı ürün grubu içerisinde tanımlanabilir. Standart opsiyon fiyatlama modellerinde, opsiyonun değerini belirlemede üç faktör çok önemlidir: - Dayanak varlık fiyatı - Dayanak varlık fiyatının oynaklığı (volatility) - Vadeye kalan zaman Bu faktörler değiştiğinde, opsiyon sözleşmeleri değer kazanır ya da kaybeder. Aynı şekilde dayanak varlık fiyatının oynaklığı hariç yukarıdaki faktörler değiştiğinde vadeli işlem sözleşmesi de değer kazanır ya da kaybeder. “Riske Maruz Değer” yöntemini esas alan SPAN de temelde bu üç faktörün değişimini esas alır ve yatırımcının elinde bulunan portföyün fiyat ve oynaklığını belli oranlarda değiştirerek 1 gün boyunca maruz kalabileceği risklere ŞEKİL 1 ait 16 senaryo oluşturur. SPAN, oluşturulan bu senaryolar içinden portföyün edebileceği maksimum zararı bulur ve bu portföyün “Scan Riski” olarak adlandırılır. Daha sonra SPAN yayılma pozisyonlarını, kısa pozisyonlu opsiyonları ve net opsiyon primi değerini de dikkate alarak toplam teminatı hesaplar. Aşağıdaki şekilde SPAN yönteminin aşamalarına yer verdik. Bunun hemen ardından SPAN parametrelerinin neler olduğunu açıklayacağız ve daha sonra da şekilde yer alan aşamaları detaylı olarak anlatacağız. Risk Parametrelerinin Belirlenmesi Teminat hesaplamasının yapılması için SPAN sistemine risk parametrelerinin girilmesi gerekir. Her işlem günü sonunda, Borsa veya Takas kurumu SPAN’e girilecek “SPAN Risk Parametre Dosyası”nı oluşturur. Bu dosya borsa tarafından işleme açılan tüm vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin “Risk Dizilerini” içerir. SPAN Risk Dizileri, portföydeki vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin fiyat ve oynaklıklarının (volatility) değiştirilmesiyle oluşturulan senaryolardaki kar/zarar durumlarını özetler. Borsa üyeleri her gün sonunda SPAN Risk Parametre Dosyasını kendi sistemlerine indirerek hesap bazında teminat hesaplaması yapabilir veya kendi kullandıkları back office yazılımlarına bu SPAN dosyasını okutarak risk kontrolü gerçekleştirebilir. VOB’da kullanılmaya başlanacak olan yeni yazılım sistemi ile birlikte VOB üyelerine “Risk Informer (RI)” adlı bir back office yazılımı tahsis edilebilecek. Bu gibi hesaplamalar ve kontroller gerek gerçek zamanlı gerekse gün sonunda RI tarafından otomatik olarak yapılabilecek. SPAN Risk Parametre Dosyasının oluşturulması için Borsa veya Takas Kurumu tarafından bazı parametrelerin dosyada tanımlı olması gerekir. Bu parametreler Borsa ve Takas Kurumu tarafından tespit edilen ve SPK’nın onayını takiben sözleşmelerin asgari unsurlarında yer alan parametrelerdir. Bu parametrelerin neler olduğuna kısaca göz atalım: Dayanak Varlık Fiyat Değişim Aralığı (Underlying Price Scan Range): Portföyde bulunan vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi, dayanak varlık fiyatının değişikliği ile kâr veya zarar getirir. Maksimum zararın hesaplanmasında kullanılan dayanak varlık fiyat değişim aralığının tespiti için geçmişteki günlük fiyat değişiklikleri incelenir ve önceden belirlenen bir güven aralığı ile fiyatların genelde seyrettikleri aralık bulunur. Güven aralığı %95 (ortalama +/-2 standart sapma) veya %99 (ortalama +/-3 Standard sapma) şeklinde olabilir. Oynaklık Değişim Aralığı (Volatility Scan Range): Oynaklık (volatility) oranı fiyat değişikliklerinin bir ölçüsü olarak tanımlanabilir ve bu nedenle opsiyon fiyatlaması yapılırken önemli bir yer teşkil etmektedir ve bu da risk hesaplamalarını etkiler. Oynaklık oranının vadeli işlem sözleşmesi fiyatlandırılmasında herhangi bir etkisi yoktur. Oynaklık (volatility) değişim aralığı belirlenirken opsiyonun zımni oynaklık (implied volatility) değeri incelenir ve önceden belirlenen bir güven aralığı ile oynaklık değerinin genelde seyrettiği aralık bulunur. Kâr/Zarar Tutarının Değerlendirmeye Alınacak Kısmı - Uç Değerler Çarpanı (Loss/Gain Fraction): 58 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Dayanak varlık fiyatının ve oynaklığın değiştirilmesiyle 14 senaryo oluşturulur. Ayrıca dayanak varlık fiyatında meydana gelebilecek uç hareketleri temsil etmek ya da diğer bir deyişle aşırı asli değersiz kısa pozisyonlu opsiyonlardan gelebilecek riski test etmek amacıyla dayanak varlık fiyat değişim aralığının iki katı kullanılarak (veya bundan daha fazla) iki senaryo daha yaratılır. Yaratılan bu iki uç senaryonun diğer 14 senaryonun önüne geçmemesi için ilk 14 senaryonun değerinin %100’ü değerlendirmeye alınırken, 2 uç senaryonun %30-35 -uç değerler çarpanı- gibi bir oranı değerlendirmeye alınır. Vadeler Arası Yayılma Teminatı (InterMonth Spread Charge): SPAN metodu aynı ürün grubundaki farklı vadeli sözleşmelerin fiyat değişikliklerinin beraber hareket edeceğini varsayar ve bu sözleşmelerde alınan ters pozisyonların riski azaltan etkisini dikkate alır. Bu nedenle Scan Risk hesaplanırken farklı vadelere ait olan aynı ürün grubundaki sözleşmelerin aralarında tam korelasyon olduğu varsayılır ve onlar için tek bir değer hesaplanır. Fakat varsayılan yüzde yüz ilişki gerçek değildir. Bu nedenle buradan gelecek riski karşılamak amacıyla her bir vadeler arası yayılma pozisyonu için ekstra bir maktu teminat talep edilir. Ürünler Arası Yayılma Pozisyonu Kredisi (Inter-Commodity Spread Credit): Borsada işlem gören farklı dayanak varlığa sahip sözleşmelerin fiyat değişimleri arasında belli bir ilişki mevcut olabilir. Bu sayede bir sözleşmede meydana gelen zarar, başka bir sözleşmede alınan karşı bir pozisyon ile azaltılabilir. SPAN bu kapsamda farklı ürün gruplarındaki sözleşmelerde alınan ayrı ayrı pozisyonların riski düşüreceğini dikkate alarak teminat yükümlülüğünde yüzdesel bir indirim hesaplar. Teslimat-Vade Ayı Ek Teminatı (Delivery Charge): Fiziki teslimatlı sözleşmeler ve endekse dayalı türev araçlar için vade tarihinin yaklaşması ile doğabilecek risk unsurlarının dengelenmesi amacıyla teminata bu ekstra bedel eklenir. ŞEKİL 2 Uç senaryolar için (15 ve 16) dayanarak varlık fiyat değişim oranı 3 alınmıştır. toplam hesaplamalara ya çok az ya da hiç etki etmez. Fakat değişen piyasa şartlarına göre bu opsiyonlar asli değerli olmaya başladıklarında büyük zararlara yol açabilir. Bu nedenle dayanak varlık fiyatında önemli ölçüde dalgalanma olması durumunda kısa pozisyonlu opsiyonlardan kaynaklanabilecek riskin telafi edilmesi amacıyla sözleşme başına minimum bir ödeme talep edilir. 1. Aşama: “Scan Risk” Hesaplaması Belirli bir sözleşme için oluşturulan ve 16 senaryodan oluşan risk dizileri, varsayılan bir adet pozisyonun genellikle bir gün olarak belirlenen bir süreçte her senaryoya karşılık gelen kâr/zarar değerlerini içerir. Burada risk dizilerinden kasıt; işlem gününden bir sonraki işlem gününe kadar fiyatların belirlenen dayanak varlık fiyat değişim aralığının 0, 1/3, 2/3, 3/3 oranlarında ve bir uç oranda aşağı ve yukarı yönlü olarak hareket etmesiyle, oynaklığın belirlenen oynaklık değişim aralığının 0 ve 1 oranlarında aşağı ve yukarı yönlü olarak hareket etmesiyle oluşan kâr veya zararın tek tek hesaplanması ve bunların her sözleşme için ayrı bir dizide toplanmasıdır. Yukardaki tabloda (Şekil-2) SPAN tarafından oluşturulan 16 senaryoyu görebilirsiniz. Risk dizisindeki her değer sözleşmenin piyasa fiyatından teorik fiyatının çıkarılması ile bulunmaktadır. Kural gereği, risk dizilerinin değerleri tek bir uzun pozisyon için oluşturulur. Daha sonra pozisyon sayısı ile çarpılarak sözleşmenin risk dizi değeri bulunur. Uzun pozisyondaki zarar rakamları pozitif, kar rakamları ise negatif değerler ile ifade edilir. Ürün grubu bazında risk dizi değerlerini bulmak içinse yukarıdaki şekilde bulunan sözleşme risk dizi değerleri senaryo bazında toplanır. En yüksek değeri (en kötü senaryo) veren değer, bu 16 senaryo arasından seçilir ve “Aktif Senaryo” olarak adlandırılır. Ayrıca aktif senaryonun değeri de bu ürün grubunun “Scan Risk”i olur. “Scan Risk” Hesaplaması VOB Örneği: Örneğimizde yer alan VOB-İMKB 30 ürün grubu için borsa tarafından belirlenen SPAN parametrelerine aşağıda tabloda yer verilmiştir (Şekil-3) SPAN hesaplamasının yapılması için bir örnek portföy oluşturduk. Yazının ilerleyen kısımlarında hep aynı portföyü başlangıç teminatı değeri hesaplamasında kullandık. O an için her iki opsiyonun dayanak varlık fiyatının 85,000 ve primlerinin 8,5 TL olduğu varsayıldı. (Şekil-4) Bu bilgilere göre SPAN tarafından hesaplanan portföyün risk dizi değerleri ve Scan Riski sonraki sayfada Şekil 5’te yer alıyor. 2. Aşama: Net Delta Pozisyonlarının Bulunması SPAN risk hesaplamalarını yaparken vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerine aynı işlemleri uygular, onların aynı özelliklere sahip olduğunu varsayar. Bunu yapabilmek için SPAN, vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinin “net delta” pozisyonlarını dikkate alır. Bu sayede ayrıca büyüklükleri farklı olan pozisyonlar da ağırlıklandırılır. Vadeler arası, ürünler arası yayılma ŞEKİL 3 Kısa Pozisyonlu Opsiyon Asgari Teminatı (Short Option Minimum): Scan Risk hesaplaması yapılırken aşırı asli değersiz kısa pozisyonlu opsiyonların etkisi OCAK 2011 | VOBJEKTİF 59 MAKALE ŞEKİL 4 Daha sonra, Mutlak minimum (Toplam uzun pozisyon net deltası; Toplam kısa pozisyon net deltası) pozisyonlarının ve vade ayı ek teminatının hesaplanması için sözleşme seviyesinde net delta hesaplamasının yapılması gerekir. Bu nedenle ilk olarak “Composite Delta” hesaplanır. Composite Delta opsiyonların vadeli işlem sözleşmesi eş değerini bulmak için kullanılır. SPAN risk parametre dosyası her sözleşme için bir Composite Delta değeri içerir. SPAN, bir günlük süre içerisinde piyasada oluşabilecek hareketleri varsayarak hesaplanan delta değerlerinin olasılık ağırlıklarıyla Composite Delta’yı hesaplar. Composite Delta, bir işlem günü geçtikten sonra sözleşme deltasının değerinin ne olacağını gösteren bir tahmin olarak düşünülebilir. Composite Delta, alım opsiyonları için 0 ile 1 arasında değerler alırken satım opsiyonları için 0 ile -1 arasında değerler alır. Composite Delta bulunurken, oynaklığın (volatility) sadece yukarı yönlü hareket ettiği ve fiyatların ise sadece dayanak varlık fiyat değişim aralığının 0, 1/3, -1/3, 2/3, -2/3, 1 ve -1 oranlarında değiştiği (sırasıyla senaryo 1, 3, 5, 7, 9, 11, 13) senaryoların deltaları kullanılır. Bu değerler ağırlıklandırılmış olasılıklarıyla çarpılır ve tüm değerler toplanarak Composite Delta bulunur. Yan sayfadaki örnekte (Şekil 6) Aralık vadeli 85,000 kullanım fiyatlı VOB-İMKB 30 opsiyon sözleşmesinin Composite Delta’sının nasıl bulunduğunu gösterdik. Her sözleşme için Composite Delta hesaplandıktan sonra bu değer sözleşmelerin pozisyon sayısı ve delta katsayıları ile çarpılarak sözleşmelerin net deltaları bulunmuş ve böylece büyüklükleri farklı olan pozisyonlar ağırlıklandırılmış olur. Delta katsayıları sözleşmelerin büyüklüklerinin oranlanması ile bulunur. Yan sayfada bulunan Şekil-7’de örnek portföyümüzün delta değerlerine yer verilmiştir. 3. Aşama: Vadeler Arası Yayılma Pozisyonu Teminatının Hesaplanması SPAN risk parametre dosyası her ürün grubu için vade ayı yayılma pozisyonun ilk olarak hangi aylar arasında gerçekleşeceğini gösteren seviyeleri (tiers) ve bu seviyelerin birbirleriyle hangi sırada yayılma pozisyonu oluşturacağını gösteren öncelik sıralarını içerir. SPAN ilk kullanılmaya başladığında VOB’da işlem gören aynı ürün grubundaki bütün sözleşmelerin tek bir seviyede toplanması düşünülür. Yayılma pozisyonu sayısını bulmak için öncelikle ürün grubunun her seviye bazında toplam uzun ve kısa net deltaları bulunur. ŞEKİL 5 En yüksek değer Senaryo 13’te bulunduğundan bu senaryo aktif senaryo seçilmiş ve portföyün Scan Riski 913 TL olmuştur. 60 VOBJEKTİF | OCAK 2011 formülüne göre o seviye grubu için yayılma pozisyonu sayısı bulunur. Bu hesaplamaya seviyeler arasında yayılma pozisyonu oluşturacak miktarda net delta kalmayıncaya kadar devam edilir. Daha sonra bulunan yayılma pozisyonları o seviye için tanımlanan vadeler arası yayılma pozisyonu ek teminatıyla çarpılır ve her seviye için bulunan ek teminatlar toplanarak o ürün grubunun toplam vadeler arası yayılma pozisyonu ek teminatı bulunmuş olur. Bu bilgilere göre daha önce örnek olarak kullanılan portföyde aynı dayanak varlığa ait olan sözleşmelerde farklı vade aylarında ters pozisyonlar alındığından vadeler arası yayılma pozisyonu ek teminatının hesaplanması gerekir. Yukarıda anlatılan aşamalara göre yapılabilecek yayılma pozisyon sayısı: Toplam uzun pozisyon net deltası: 2,2018 Toplam kısa pozisyon net deltası: -1,8635 olduğundan, Mutlak Minimum (2,2018;-1,8635)= 1,8635 olacaktır. Her bir aylar arası yayılma pozisyonu sayısı için Borsa veya Takas Kurumu tarafından belirlenen maktu tutarın VOB-İMKB 30 ürün grubu için 675TL olduğu varsayıldığından, bu yayılma pozisyonu için 675*1,8635=1.258 TL ek teminat alınacaktır. 4. Aşama: Teslimat Vade Ayı Ek Teminatının Hesaplanması (Spot Month Charge) Vadesi dolacak olan sözleşmelerin son işlem günlerinde vadeler arası yayılma pozisyonları ve düz pozisyonlar için farklılaştırılabilen ek bir teminat talep edilebilir. Bu nedenle SPAN parametre dosyası vadeler arası yayılma pozisyonlarında kullanılan deltalar ve düz pozisyonların sahip oldukları deltalar için iki ayrı ek teminat oranı içerir. Vadeye kalan gün sayısı göz önüne alınarak bu ek teminatın ne zaman aktif hale geleceği belirlenir. 5. Aşama: Ürünler Arası Yayılma Pozisyonu Kredisi (Inter-Commodity Spread Credit) Ürünler arasındaki fiyat ilişkilerinin korelasyon kümelerine bakılarak “Ürünler ŞEKİL 6 Composite delta=(0,5942*0,270) + (0,6352*0,217) + (0,5506*0,217) + (0,6734*0,111) + (0,5048*0,111) + (0,7088*0,037) +(0,4571*0,037)= 0,591688 Arası Yayılma Pozisyonu Kredi Oranı” belirlenir. Her ürün grubunda verilen öncelik sırasına göre ürünler arası yayılma pozisyonları bulunur. Ürünlerin fiyat ilişkisi sebebiyle ortaya çıkan bu değer teminat seviyesinde azaltıcı bir etki yaratır. 6. Aşama: Kısa Pozisyonlu Opsiyon Asgari Teminatı (Short Option Minimum) İle Karşılaştırma İlk beş aşamada bulunan değerlere ek olarak son olarak kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatının (short option minimum) hesaplanması gerekir. Bu teminat değeri aşırı içsel değersiz kısa pozisyonlu opsiyonların içsel değerli olmaya başladıklarında meydana gelecek zararları karşılamak amacıyla alınır. Öncelikle her ürün grubu için kısa pozisyonlu opsiyon sayısı Maksimum (Kısa alım opsiyonları sayısı, Kısa satım opsiyonları sayısı) veya (Kısa alım opsiyonları sayısı+ Kısa satım opsiyonları sayısı) yöntemlerinden Borsa veya Takas Kurumu tarafından belirlenen herhangi bir yöntemle hesaplanır. Daha sonra bulunan sayı kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatıyla çarpılır. Bu hesaplama ürün grubu içindeki her vade ayı için yapılır. Bulunan değerler toplanarak ürün grubu için toplam kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı bulunur. Örnek olarak kullanılan portföyde Nisan vadeli 85,000 kullanım fiyatlı 3 adet VOBİMKB 30 alım opsiyonunda kısa pozisyon alınmıştır. Borsa veya Takas Kurumu tarafından VOB-İMKB 30 ürün gurubu için belirlenen kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı 68 TL olduğundan, Toplam kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı = 68*3=204 TL olacaktır. Kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı da bulunduktan sonra SPAN’den gelen teminat değeri aşağıdaki formüle göre belirlenir: Maksimum [(Scan Risk + Vadeler Arası Yayılma Pozisyonu Teminatı + Teslimat-Vade Ayı Ek Teminatı - Ürünler Arası Yayılma Pozisyonu Kredisi); Kısa Pozisyonlu Opsiyon Asgari Teminatı] 7.Aşama: Başlangıç Teminatı Değerinin Bulunması Yatırımcının portföyünden alınması gereken başlangıç teminatının tespit edilebilmesi için son olarak ürün grubu bazında yukarıdaki gibi hesaplanan risk ŞEKİL 7 tutarına/tutarından “Net Opsiyon Primi Değeri” eklenir/çıkarılır. Net opsiyon primi değeri SPAN metodunun uygulandığı gün portföy içerisinde bulunan opsiyonların likide edilmesi halinde elde edilen değerdir. Portföy içerisindeki uzun pozisyonlu opsiyonlar likide edilmeleri halinde o anki primleri kadar pozitif bir nakit akışı sağlayacaklardır. Kısa pozisyonların likide edilmesi halinde ise bunun tam aksi olacak, negatif bir nakit akışı meydana gelir ve bu da SPAN metodunda dikkate alınır. Diğer bir deyişle, net opsiyon primi değeri ürün grubuna dahil uzun ve kısa pozisyonlu opsiyon değerleri arasındaki farktır. Opsiyon primi değerleri de; Sözleşme Adedi x Sözleşme Çarpanı x Uzlaşma Fiyatı formülü ile hesaplanır. Sonucun negatif olması durumunda ulaşılan değer başlangıç teminatı yükümlülüğü olur, pozitif olması durumunda ise teminat hesabı seviyesinde yapılacak nihai hesaplamada teminat yükümlülüğünden düşülmek üzere kaydedilir. Bütün bu hesaplamalar sonucunda örnek portföyümüz için SPAN hesaplamalarında bulunan değerleri aşağıdaki gibi özetlemek mümkün: Scan Riski: 913 TL Vadeler arası yayılma pozisyonu teminatı: 1.258 TL Teslimat-Vade ayı ek teminatı: 0 TL Ürünler arası yayılma pozisyonu kredisi: 0 TL Kısa pozisyonlu opsiyon asgari teminatı: 203 TL Buna göre SPAN teminatı: Maksimum [(913 TL + 1.258 TL + 0 TL – 0 TL); 203TL] = 2.171 TL olacaktır. SPAN hesaplaması yapılırken uzlaşma fiyatlarına göre kısa pozisyonlu opsiyon prim değeri 2.550 TL, uzun pozisyonlu opsiyon prim değeri ise 1.700 TL olduğundan net opsiyon prim değeri (1.700 – 2.550) -850 TL olacak ve böylelikle başlangıç teminatı örneğimizdeki portföy için 2.171 TL + 850 TL = 3.021 TL olacaktır. Opsiyon prim değerleri 8,50 TL üzerinden hesaplanmıştır. Sürdürme teminatı seviyesinin de %75 olduğu düşünülürse yatırımcının hesabındaki teminat bakiyesi 2.265 TL’den (3.021*0,75) az ise ilgili hesap teminat tamamlama çağrısına maruz kalır ve yatırımcının teminat seviyesini tekrar başlangıç seviyesine çekmesi istenir. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 61 HABER İŞTE VOB’UN YENİ YÜZÜ Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası, açılacak yeni sözleşmelere uygun yeni yazılımını devreye alıyor. Yeni yazılım opsiyon piyasalarını da kapsayacak. Yeni sistem teminat yeterliliği pozisyon limitleri gibi kontrolleri emir girişi sırasında veriyor. V YEŞİM KARTALLI Piyasa ve Takas Müdürü E. TOLGA UYSAL Proje ve Ürün Geliştirme Müdürü MUSTAFA KAYA Piyasa ve Takas Müdürlüğü Uzman 62 VOBJEKTİF | OCAK 2011 OB opsiyon sözleşmelerini işleme açmak üzere yazılımını güncelliyor. Yeni yazılım ile beraber mevcut sözleşmelere ek olarak ilk etapta VOB İMKB 30, VOB Dolar TL ve VOB Euro TL sözleşmelerine dayalı opsiyon sözleşmeleri de yatırımcılarla buluşacak. Yeni yazılımın getirdiği en büyük yenilik opsiyon sözleşmeleri gibi görünse de aslında hesap yapısından, teminatlandırma yöntemine kadar pek çok alanda endüstri standardı yakalanmış hatta pek çok gelişmiş piyasanın özelliklerinin ötesine geçilmiş olacak. VOB’un şu anda kullanmakta olduğu alım satım sisteminde teminat yeterliliği, pozisyon limitleri gibi tüm kontroller eşleşme anında yapılıyor. Yeni yapıyla artık bu tür kontroller emir giriş anında ve işlem gerçekleştikten sonra olmak üzere ikiye bölünmüş durumda. Eşleşme aşamasında kontrolün kaldırılması daha hızlı işlem anlamına geliyor. Emir girişinde daha az karmaşık bir yöntemle teminat yeterliliğinin sorgulanması ve mevcut eşleşmemiş olarak bekleyen emirlerin de dikkate alınması hem çok hızlı hem de etkin bir teminat yönetimine imkan veriyor. Gün sonu yükümlülüklerin belirlenmesinde ise her işlemin hemen akabinde çalıştırılan risk bileşeni devreye giriyor. Bir tür risk izleme bileşeni olan Risk Informer, bir endüstri standardı olduğu herkesçe kabul edilen SPAN algoritmasını kullanarak yatırımcının tüm sözleşmelerdeki pozisyonlarını bir arada değerlendirerek portföy bazında teminatlandırma yapmakta. Risk Informer tarafından yapılan hesaplama sonucu gün içinde teminatı belirli bir seviyenin altına düşen hesaplara ilişkin risk uyarısı emir giriş aşamasında risk kontrolü yapan bileşene bilgi veriyor ve yeni emir girişinde bu durum dikkate alınıyor. Riskli uyarısı alınan hesaplar için pozisyon artırıcı emir girişine izin verilmeyip sadece pozisyon kapatıcı emir girişine izin veriliyor. YENİ HESAP YAPISI Yeni yazılımla beraber işlem yapılan hesap ile saklama hesabı da birbirinden ayrılmakta. Bu özellik yine kurumsal yatırımcılar için kullanılabilecek. Kurumsal yatırımcılar işlem yaptıkları kurum ile pozisyonlarını ve teminatlarını muhafaza ettikleri hesapları birbirinden ayırabilecekler. Şu an kullanılmakta olan alım satım sisteminde çifte teminat bulundurulması zorunluluğunu getiren özel şartlara tabi pozisyon transferi, yeni yazılımın yeni hesap yapısı özelliği ile çok daha kolay ve daha az maliyetli hale geliyor. YENİ VOBKE-PRO MARK Yeni sistemin Pro Mark isimli ön yüzü de daha hızlı ve daha yetenekli. Tüm sorgu ekranlarının aynı uygulama üzerinde olduğu eski VOBKE’den farklı olarak yeni kullanıcı ekranı daha çok emirlere ilişkin işlemlerin takip edilmesine imkan sağlıyor. Yine bu uygulama üzerinden piyasaya ilişkin açık pozisyon sayısı, son işlem gibi bilgilere, emir defterine ulaşmak mümkün. Teminat bilgileri, işlem bilgileri, pozisyon bilgileri gibi daha detaylı sorgular ise ayrı bir uygulama olarak (web reports) yeni VOBKE’nin dışında web tabanlı bir program aracılığı ile yapılabiliyor. Teminat ve pozisyon sorguları dinamik olarak güncellenirken işlem istatistikleri, enstrüman bazında özet, işlemler, kullanıcılar, seans tanımlamaları gibi diğer sorgular statik yapıda. Eski kullanıcı ekranındaki sorguların hemen hemen hepsi yine mevcut. İşlem sonrası teminatlandırmaya ilişkin detaylı bilgiler ayrıca VOB’un risk izleme ekranında da (Risk Informer) yer alıyor. Alım satım sisteminin önyüzü olan Promark kullanıcılara birçok esneklik ve kolaylık sağlamaktadır. (1) Alım satım sistemine emirler Pro Mark ön yüzü veya FIX aracılığıyla iletiliyor. (2) Emirler eşleşme motoruna gitmeden önce emir kurallarına uygunluk, teminat yeterliliği ve pozisyon limitleri açısından bir ön değerlendirmeye tabi tutuluyor. (3) Bu tür kontrolleri geçen emirler eşleşmeye aday emirler olarak emir defterine yazılıyor. (4) Eşleşen emirlerin portföyün riskini nasıl etkilediğini Risk Informer hesaplıyor. (5) Son duruma göre teminat gereksinimi tespit edilerek Risk Informer ön yüzüne ve web tabanlı raporlamanın teminatlandırma raporuna bilgi akışı söz konusu. YENİİ HESAP YAPISI Kurumsal yatırımcılar için saklama hesabı ile işlem hesabını birbirinden ayırmak mümkün. Buradaki örnekte 2 numaralı yatırımcı teminatları ile pozisyonlarını 1 numaralı üyede tutarken 2 numaralı üyeden işlem yapmayı tercih etmekte. 2 numaralı üye yatırımcının sadece işlemlerini izleyebilmekte, yatırımcının teminat ve pozisyon bilgisine erişememekte. 1 2 EMİR GİRİŞİ Yeni Emir Türlerinden Bazıları Market If Touched (MIT) 3 Alıcı tarafa piyasa fiyatının altında bir fiyattan alma, satıcı tarafa ise piyasa fiyatının üzerinde bir fiyattan satma imkanı veren emirlerdir. Bu emirler emri giren tarafından ilgili sözleşme için belirlenen fiyattan (aktivasyon fiyatı) ya da alış emirleri için daha düşük ve satış emirleri için daha yüksek fiyatlardan Borsada işlem olması durumunda aktif hale gelecek ve Piyasa emri olarak 4 sisteme gönderilecektir. Gizli Miktar (Iceberg Order) Limit emir gibidir. Emrin gizli miktar kadar kısmı tamamıyla eşleştiğinde sistem tarafından emir miktarı gizli miktara (Clip Size) eşit olan yeni bir emir yaratılacaktır. Şarta Bağlı Gizli Miktar (Stop Limit Iceberg) Şarta Bağlı Limit emirlerde olduğu gibi emri giren tarafından ilgili sözleşme için belirlenen fiyattan (aktivasyon fiyatı) ya da alış emirleri için daha yüksek ve satış emirleri için daha düsük fiyatlardan borsada işlem olması durumunda, emir sistemde aktif hale gelecektir. Emir aktif hale OCAK 2011 | VOBJEKTİF 63 HABER geldikten sonra ise emir tipi Gizli Miktar olarak değişecektir. Strateji Emirleri Yeni kullanıcı ekranı ile eşleşme motorunun desteklediği emir türlerinin dışında stratejiler oluşturmak ve piyasanın durumuna göre bu stratejileri takip etmek mümkün. Önceden belirlenen kriterler sayesinde kullanıcının bir müdahalesi olmadan piyasadaki hareketlere bağlı olarak oluşturulan stratejideki emirler ön yüz tarafından gerektiğinde geri çekilmekte, piyasanın uygun hale gelmesiyle tekrar sisteme iletilebilmekte. 16 bacağa kadar strateji oluşturma imkanı veren Pro Mark üstün özellikleri sebebiyle dünyada oldukça yaygın olarak tercih edilen bir uygulama. 5 6 RİSK İZLEME EKRANI Yeni yazılım sisteminde işlem sonrası risk kontrollerinin yapıldığı RI bileşeni VOB üyelerine müşteri hesaplarının risklerini etkin bir şekilde takip etme imkanı sunuyor. Özellikle 2008’deki Lehman Brothers krizinden sonra günümüzün sürekli değişen piyasa şartlarında finansal kurumların risklerini idare etmeleri çok daha önemli bir hale gelmiş durumda. Yurtdışında bilinen birçok aracı kurum ve banka risklerini görüntülemek ve ona göre müşteri hesaplarına veya kendi portföy hesaplarına limitler koymak, hesabın durumuna göre uyarılar üretmek amacıyla bu risk yönetimi programını kullanmakta. VOB 2011 yılında borsa üyelerini bu yazılım ile buluşturarak ülkemizde risk yönetimi anlamında bir ilki de gerçekleştirmiş olacak. RI’nin kullanıcılarına sağladığı faydaları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkün: • Gün içerisinde gerçek zamanlı risk kontrolü (yeni bir işlem gerçekleştiği, piyasa verileri değiştiği veya tanımlanan bir zaman dilimi içerisinde SPAN parametrelerini kullanarak her hesap için gerekli teminat değerinin hesaplanması). • Gün sonunda teminat değerlerinin ve teminat tamamlama değerlerinin hesaplanması. • Hesapların risk durumuna göre işlem öncesi risk kontrolü tarafına uyarı mesajlarının gönderilmesi. • Bütün verilere (kar&zarar, teminat, pozisyon, vb.) FIX arayüzü ile ulaşım. • Birçok farklı ürün grubu için risk yönetimi imkanı (vadeli işlem sözleşmeleri, opsiyonlar, CFD’ler, vb.). • Portföy üzerinde senaryo analizi yapma imkanı (yeni girilecek emirlerin 64 VOBJEKTİF | OCAK 2011 7 Kullanıcılar ilgili ekranda görülen sözleşme kodlarını kendi tercihlerine göre istedikleri gibi isimlendirebileceklerdir. Sözleşme kodunu değiştirebilmek için sözleşmenin üzerinde sağ tıklayarak çıkan pencereden sözleşme kodu değiştirilebilir veya reset seçeneği kullanılarak orijinal koda geri dönüşebilir. (şekil 1) Sistem, emir giriş penceresinin sözleşmeler ekranının alt veya üst tarafına sabitlenmesine izin vererek kullanıcılara kolaylık sağlıyor. (şekil 2-3) Böylece kullanıcı her defasında yeniden emir giriş penceresi açmak zorunda kalmayarak zaman ve hız kazanmış oluyor. Bunun yanında sistem kullanıcıya aynı anda birden fazla emir giriş penceresi açabilme imkanı da sunuyor. (şekil 4) Promark kullanıcıların birden fazla masaüstü oluşturmalarına da olanak sağlıyor ve oluşturulan masaüstleri istenildiği gibi isimlendirilebiliyor. (şekil 5) Böylelikle kullanıcılar birden fazla masaüstü oluşturarak istedikleri ekranları bu masaüstüne paylaştırıp daha sade ve karmaşık olmayan bir çalışma ortamına sahip oluyorlar. (şekil 6) Promark, kullanıcıların genel sistem ayarlarını tercihlerine göre istedikleri gibi değiştirebilmeleri için esneklik sağlıyor. (şekil 7) gerçekleşmesi halinde portföyün risk durumuna etkisinin ölçülmesi). Nasıl İşliyor? RI ekranı mümkün olduğunca basit bir şekilde dizayn edilmiş olup ekranın kullanıcı tarafından istendiği şekilde kişileştirilmesi mümkün. Kullanıcı görmek istediği kolonları ve satırları excel’deki tablo yapısına benzer bir şekilde “grid” adı verilen bir yapı altında oluşturabilir ve istediği bilgiye ulaşmak için daha derinlere inecek şekilde kendi sayfasına şekil verebilir. Aşağıdaki şekilde böyle bir tablo oluşturulurken alınan örnek ekran görüntüsü yer almakta. Görüldüğü gibi farklı seviyeler tanımlayarak istenilen veriye ulaşmak RI’nin en kuvvetli özelliklerinden biri. EMİR GİRİŞİ Piyasa İzleme Ekranı Üzerinden Emir Giriş Ekranı Aracılığıyla Reflektör Ekranı Üzerinden Mevcut VOBKE’ye göre çok daha kullanıcı dostu olan Promark ile hızlı bir şekilde emir verme, iptal etme, değiştirme olanaklarının yanında aynı zamanda hızlı bir şekilde sistem içerisinde gezinme imkanı da bulunmaktadır. İstenilen sözleşmeler Selector ile seçilip Piyasa İzleme Ekranında (Live Quotes) listelenerek takip edilebilir ve emir farklı şekillerde sisteme iletilebilir. RİSK INFORMER’DA “GRİD” OLUŞTURULMASI Grid oluşturulduktan sonra tablo yapısına göre üye altındaki her hesabın sahip olduğu sözleşmeler, pozisyonlar, tutulan teminat değerleri, gerçekleşmiş ve gerçekleşmemiş kar/zarar miktarları ve hesapta bulunması gereken ve SPAN tarafından hesaplanan teminat değeri gibi bilgileri gerçek zamanlı olarak takip etmek mümkün hale geliyor. Aşağıda yukarıda oluşturulan grid örneği yer almakta ve “+” ile gösterilen hücrelere tıklanması halinde daha alt seviyede bilgilere de ulaşılabilmekte. RI’da Oluşturulan Örnek Bir Tablo (Grid) Not: Grid içerisinde yer alan hesaplar tamamıyla örnek amacıyla verilmiş olup gerçekle ilgisi yoktur. Yukarıdaki örnekte yer almayan teminat tamamlama çağrısı değeri, bir önceki günün teminat tamamlama çağrısı değeri, çekilebilir teminat, tahsil edilen veya ödenecek opsiyon primi miktarı gibi birçok veriyi de üyelerimiz yine RI ekranından takip edebileceklerdir. RI’da Uyarıların Üretilmesi Gün içerisinde yapılan teminat kontrolleri sonucunda RI tarafından bir hesabın riskli hale geldiğine dair bir uyarı üretilirse hesabın risk durumu “Normal”den (Active) “Riskli”ye (Liquidation Only) çevrilir. Ve hemen bunu takiben işlem öncesi risk kontrolünün yapıldığı bölüme hesabın risk durumunun değiştiği mesajı gönderilir. Hesabın statüsünün değişmesi ile birlikte hesaptan sadece pozisyon kapatıcı emirler kabul edilir. RI’dan teminat sorununun giderildiği mesajı alındığında ise hesabın risk durumu tekrar “Normal” hale getirilir ve ilgili hesaptan emirler tekrar kabul edilmeye başlanır. RI’da Verilerin Alınması ve Uyarıların Üretilmesi Diğer taraftan eğer hesap teminat tamamlama çağrısına maruz kalmışsa ve saat 14:30’a kadar yükümlülüğünü yerine getirmemişse hesabın risk durumu yine RI tarafından “Riskli”ye döndürülür. OCAK 2011 | VOBJEKTİF 65 ETKİNLİK VOB’DAN ALTI YENİ ETKİNLİK VOB FATS AND OILS ISTANBUL’A ETKİNLİK SPONSOR OLARAK KATILDI 02-03 Aralık 2010 tarihlerinde İstanbul Ceylan Intercontinental Oteli’nde gerçekleşen “Fats and Oils 2010”, Uluslararası Bitkisel Yağ Konferans ve Sergisi’nde Türkiye ve dünyadan sektörün önde gelen temsilcileri yer aldı. Konferans süresince dünya piyasalarında bitkisel yağ sanayi ve bitkisel yağ tohumlarında fiyat hareketleri, üretim, hasat ve ticaret hacmi rakamları hakkında yapılan sunumların yanı sıra VOB Genel Müdür Yardımcısı Yaman Başaran da emtiaya dayalı vadeli işlemler sözleşmeleri üzerine bir konuşma yaptı. Ayrıca VOB Proje ve Ürün Geliştirme Bölüm Müdürü Tolga Uysal “Hedging” üzerine eğitim vererek Türkiye ve Dünya bitkisel yağ piyasalarının temsilcilerini VOB ve korunma hakkında bilgilendirdi. MANİSA TİCARET SANAYİ ODASI VOB TANITIM TOPLANTISI Açılış konuşmasının TOBB Başkan Yardımcısı Bülent Koşmaz tarafından yapıldığı toplantıda, VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürü Şamil Demirkan tarafından VOB işlevinin ihracatçılar tarafından daha iyi anlaşılması amacıyla; eğitim semineri verildi. Seminerde özellikle döviz vadeli işlem sözleşmelerinin reel sektör şirketleri tarafından risk yönetiminde kullanılması ve faydaları üzerinde durularak, bankaların müşterilerine sundukları “forward” ve “opsiyon” gibi ürünlerin VOB’da işlem gören sözleşmelerle karşılaştırılmalı mukayesesi yapıldı. Seminerin son bölümünde internet üzerinden anlık 66 VOBJEKTİF | OCAK 2011 Uludağ Üniversitesi fiyat bilgileri kullanılarak katılımcılarla birlikte VOB da işlem gören döviz sözleşmelerinde alım satım işlemleri gerçekleştirildi. ULUDAĞ ÜNİVERSİTESİ EKONOMETRİ GÜNLERİ Uludağ Üniversitesi Ekonometri Topluluğu tarafından bu sene 2.’si düzenlenen “Ekonometri Günleri” 13 – 17 Aralık 2010 tarihleri arasında kapsamında Uludağ Üniversitesi Görükle Kampüsü’nde gerçekleştirildi. 13 Aralık 2010 tarihindeki “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsalarının İşlevleri ve Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası” konulu bir konferans düzenlendi. Birçok öğretim üyesinin yanı sıra öğrencilerin de katıldığı konferansta VOB Gözetim Müdürlüğü’nden Sabri Taylan VOB’un işleyişi ile VOB’un Türk finansal piyasalarındaki yeri ve önemi konusunda katılımcılara bir sunum yaptı. VOB FIX EĞİTİMİ Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası ve Greenline Financial Technologies, Inc. ortaklığında “Financial Information Exchange (FIX)” eğitimi 17-19 Ocak ve 24-26 Ocak tarihlerinde gerçekleştirildi. Konusu FIX protokolü olan eğitimde, FIX konusundaki bilgi eksikliğinin giderilmesini hedeflenmiştir. Yeni yazılım sistemimizle ilgili FIX API dokümantasyonunun ise bu ay içinde ilgililere gönderilmesi planlanıyor. VOB OPSİYON EĞİTİMLERİ VOB Londra merkezli “International Faculty of Finance” (IFF) işbirliğinde 11-12 Aralık 2010 tarihlerinde iki günlük “Opsiyonlar: Fiyatlama ve Stratejiler” başlıklı eğitimi İstanbul’da düzenlendi. Eğitimde opsiyonlara ilişkin temel kavramlar, opsiyon stratejileri, opsiyon fiyatlama modelleri, volatilite, opsiyonlarla işlem yapma konuları uygulama örnekleri ile birlikte ele alındı. VOB olarak yakın zamanda piyasasını açmayı planladığımız opsiyon sözleşmelerine ilişkin olarak benzeri eğitimleri her seviyeden katılımcıya giderek artan sıklıkta düzenlemeyi planlıyoruz. BİLKENT ETKİNLİĞİ Bilkent Üniversitesi İşletme ve Ekonomi Topluluğu tarafından 14-17 Aralık 2010 tarihleri arasında sertifikalı Finans Zirvesi düzenlendi. 16 Aralık tarihinde “Vadeli İşlem ve Opsiyon Borsası” konulu öğrencilerin katıldığı konferansta VOB Eğitim ve Tanıtım Müdürlüğü’nden Neslihan Adanalı vadeli işlemler piyasalarının işleyişi ve VOB’un ülkemiz finans piyasalarındaki yeri konusunda katılımcılara bir sunum yaptı.