Ali Durmuş-Vizesiz Avrupa Yolunda Türkiye_AB Uyum mevzuatı
Transkript
Ali Durmuş-Vizesiz Avrupa Yolunda Türkiye_AB Uyum mevzuatı
In dieser von türkischen und EU-Wissenschaftlern durchgeführten Studie werden die Gründe für die Zurückhaltung der EU-Mitgliedstaaten und der EUKommission bei der vollständigen Anwendung des EU-Türkei-Assoziationsrechts analysiert. Die erworbenen Rechte türkischer Bürger werden erläutert und Unterschiede zwischen Ihnen und Bürgern aus Drittländern aufgezeigt. Die rechtlichen Grundlagen der EU-Türkei-Beziehungen stützen sich dabei auf das Assoziierungsabkommen und auf die verbindlichen Assoziationsratsbeschlüsse, die von EU und der Türkei gemeinsam beschlossen werden. Dabei weist das Assoziationsrecht folgende Eigenschaften auf: • eine auf der Grundlage einer gleichberechtigten Partnerschaft abgestellte Partizipation, • eine Schrittweise Integration in Teilbereichen als ein Ziel auf dem Weg zur Vollmitgliedschaft und das Assoziationsrecht als integraler Bestandteil des EU-Rechts gilt unmittelbar und ist unter den gleichen Bedingungen wie das EU-Recht anzuwenden. In this study, prepared by Turkish and EU scholars, the reluctance of EU Member States’ governments and of the Commission to fully apply the Association Law is tested. The acquired legal rights of Turkish citizens are explained and the differences to citizens from third countries are shown. EU-Turkey relations as regulated by the Association Agreement and legal acts by the EU-Turkey Association Council • provide for membership relations on an equal basis, • set gradual integration in partial areas as an objective on the way to full membership, hence are an integral part of EU Law; Association Law is directly applicable under the same conditions that apply to direct applicability of EU Law. Avrupalı bilim insanlarıyla birlikte yürütülen bu çalışmada AB üye ülkeleri ve Avrupa Komisyonu nezdinde A(E)T/AB Türkiye Ortaklık Hukuku’nun uygulamasındaki yaşanan isteksizlikler ortaya konulmuştur. Türk vatandaşları için Avrupa ve Ortaklık Hukuku’ndan doğan haklar açıklanmış, onları bu ilişkide üçüncü ülke vatandaşlarından ayıran birçok temel hukuki farklılıklar gösterilmiştir. Tam Üyeliğe Dönük Ortaklık Antlaşması ve Ortaklık Konseyi Kararları yoluyla A(E) T/AB Türkiye ilişkileri; • partnerlik ve eşitlik ilkesine dayalı bir tür katılım ilişkisini hedeflemekte; • kısmi alanlarda tam üyelik yolunda adım adım bütünleşmeyi öngörmekte; AB Hukuku’nun bir parçası olarak A(E)T/AB Türkiye Ortaklık Hukuku Birlik Hukuku gibi uygulamada ulusal yasalardan üstünlüğü ve doğrudan etkiliği özellikleri gösterir ve koşullar aynı ise AB Hukuku gibi doğrudan uygulanır. Harun Gümrükçü Wolfgang Voegeli Vizesiz Avrupa Dizisi-5 TURKEY ON THE WAY TO A VISA FREE EUROPE DIE TÜRKEI AUF DEM WEG ZU EINEM VISUMFREIEN EUROPA VİZESİZ AVRUPA YOLUNDA TÜRKİYE VİZESİZ AVRUPA YOLUNDA TÜRKİYE DIE TÜRKEI AUF DEM WEG ZU EINEM VISUMFREIEN EUROPA TURKEY ON THE WAY TO A VISA FREE EUROPE Editörler / Editors VİZESİZ AVRUPA YOLUNDA TÜRKİYE Prof. Dr. Harun Gümrükçü Akdeniz Üniversitesi, Antalya Prof. Dr. Wolfgang Voegeli University of Hamburg, Hamburg Yayına Hazırlayanlar Tamer İlbuğa - Emine Aktürk Akdeniz Üniversitesi, Antalya © Copyright Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi yazarlarına aittir. Bu yayının her hakkı saklıdır. Tümü ya da bir bölümü, yayıncılarından önceden izin alınmaksızın hiçbir yöntemle çoğaltılamaz, basılıp yayınlanamaz, kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz. Bu eser Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi koordinasyonunda, Vizesiz Avrupa Araştırma Grubu tarafından yürütülen bir proje çerçevesinde tamamlanmıştır. Bu proje Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlı’ğı tarafından finanse edilmiştir. Makalelerin içeriğinden araştırmacılar kendileri sorumlu olup, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı’nı bağlamamaktadır. This Project is implemented by Akdeniz University in coordination with “Visa-Free Europe Research Group”. The Publishing of this book is funded by the Prime Ministry of Republic of Turkey Presidency for Turks Abroad and Related Communities. The content of this book is the sole responsibility of each researcher and can in no ways be taken to reflect the views of the Presidency for Turks Abroad and Related Communities. İSTEME ADRESİ / REQUEST FROM Akdeniz Üniversitesi İİBF, Vizesiz Avrupa Araştırma Grubu - Antalya T.C.Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı Adres: Oğuzlar Mah. Mevlana Bulvarı No: 145 P.K.: 06520 Balgat - ANKARA - TÜRKİYE Telefon: 00 90 (312) 218 4000 Faks: 00 90 (312) 218 4049 e-posta: info@ytb.gov.tr www.ytb.gov.tr İletişim Akdeniz Üniversitesi İİBF Vizesiz Araştırma Grubu, C Blok No: 110 Dumlupınar Bulvarı, 07058 Kampus, Antalya / Türkiye Prof. Dr. Harun Gümrükçü, Vizesiz Avrupa Araştırma Grup Başkanı +90 242 310 66 41 +90 242 310 64 12 emineakturk@akdeniz.edu.tr tamerilbuga@akdeniz.edu.tr http://harungumrukcu.com/ ISBN : 978-605-4483-12-9 Kasım 2012, Antalya Kapak Tasarım: Makromedya Reklam Tanıtım Ltd. Şti. Sayfa Tasarımları ve Baskıya Hazırlık: Makromedya Ankara, 0312 431 85 64 Basım: Öncü Basımevi, 0312 384 31 20 Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Ali Durmuş Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Avukat Ali Durmuş* Giriş 11 Eylül 2001’den sonra dünya değişmiştir. Birçok ülke 11 Eylül olaylarından sonra kapsamlı yeni ceza, anti-terör ve göçmen kanunlarını yürürlüğe koymuştur. Avrupa Birliği’nin birçok üye ülkesi de bu değişiklik trendine katılmıştır. Bu değişiklik trendinden de Türkiye Cumhuriyeti’nin AB’ye katılım süreci ciddi biçimde ve derinden etkilenmiştir. Türkiye Cumhuriyeti 12 Eylül 1963 tarihli Ankara Antlaşmasını1 imzalamasından sonra AB ile oluşturduğu geniş kapsamlı ekonomi ve hukuk düzenine rağmen; 11 Eylül olayları ile birlikte Birliğe üye olma olasılığı azalmıştır. 11 Eylül’den sonra birçok AB ülkesi Türkiye’nin İslami boyutuna vurgu yaparak Türkiye’yi Avrupalı olmayan bir ülke olarak değerlendirmeye başladılar. Bu gelişmenin sonucu olarak Türkiye’nin AB’ye olası üyeliği sadece AB’ye toplu Müslüman göç tehlikesi olarak algılanmaya başlandı. Ayrıca bu algıya Türkiye’nin toplumsal yapısı ve ekonomisine dair zaten var olan önyargılar da eklenince 11 Eylül’ün dolaylı zarar listesinde, Türkiye’nin üyelik hedefi olduğunu da söyleyebiliriz. 11 Eylül sonrası AB göçmen hukuku alanında yürürlüğe konulan önemli değişikliklerden biri de üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik zorunlu uyum ve lisan yükümlülükleridir. Bu yükümlülükler AB üye ülkelerine üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik 5 yıldan sonra verilen süresiz oturum ve ikamet izini çerçevesinde lisan ve uyum önşartlarına onay veren 2003/86/EC numaralı AB yönergesinin 7/3. maddesinde yer almaktadır. * 224 Rotterdam Barosu. 225 Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Ali Durmuş Altta (Ekim 2010 itibariyle) bu yönerge doğrultusunda uyum ve lisan yükümlülüklerini uygulamaya sokan AB üye ülkelerin listesi verilmiştir: nusundaki siyasi tavır değişikliği çok ilginçtir. Bu bağlamda o zamanki AET 1. Kıbrıs Rum Kesimi Komisyon Başkanı Walter Hallstein’in 12 Eylül 1963 tarihinde Ankara Antlaş- 2. Almanya masının imza töreninde yaptığı konuşmaya2 dikkat çekmek istiyorum. Altta bu 3. Estonya konuşmanın önemli ve ilgili bölümünü Almanca olarak bilginize sunuyorum: 4. Fransa “Die Türkei gehört zu Europa. Das ist der tiefste Sinn dieses Vorgangs: Er 5. Yunanistan ist, in der denkbar zeitgemäßesten Form, die Bestätigung einer Wahrheit, die 6. İtalya mehr ist als ein abgekürzter Ausdruck einer geographischen Aussage oder einer 7. Letonya geschichtlichen Feststellung, die für einige Jahrhunderte Gültigkeit hat. ( ) Und 8. Litvanya eines Tages soll der letzte Schritt vollzogen werden: Die Türkei soll vollberechtig- 9. Avusturya tes Mitglied der Gemeinschaft sein. Dieser Wunsch und die Tatsache, dass wir 10. Portekiz in ihm mit unseren türkischen Freunden einig sind, sind der stärkste Ausdruck 11. Hollanda unserer Gemeinsamkeit.” Yukarda belirtilen uygulamanın yanı sıra bazı AB ülkeleri, üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik AB’ye henüz giriş yapmadan kendi ülkesinde de zorunlu uyum ve lisan yükümlülüklerini yerine getirmesini dayatmıştır. Örneğin Hollanda, Fransa, Almanya ve Danimarka üçüncü ülke vatandaşlarını kendi büyükelçiliklerinde ve konsolosluklarında zorunlu lisan ve uyum sınavlarına tabi tutan AB ülkeleridir. Bu uygulamanın ana hedefi aile birleşimi çerçevesinde üçüncü ülke vatandaşlarının AB’ye göçünü önlemek ve azaltmaktır. Özellikle Hollanda bu alanda AB içinde yeni uygulamaları yürürlüğe koyan öncü ülkelerden biridir. Hukuki çerçeve ve bilgiler Giriş bölümünde 11 Eylül sonrası AB’de Türkiye ile ilgili siyasi iradenin hızla değiştiğini belirtmiştim. Bu sebepten dolayı AB-Türkiye ilişkilerinin tarihi ve hukuki çerçevesine daha yakından bakmanın büyük önemi vardır. Bugün Türkiye AB’nin en eski aday ülkesidir. Türkiye’nin adaylık süreci 12 Eylül 1963 tarihinde o zamanki AET ve Türkiye arasında imzalanan Ankara Antlaşmasıyla başlamıştır. Ankara Antlaşmasının 28. maddesi açıkça Türkiye’nin üyeliğin yükümlülüklerini yerine getirebilecek düzeye geldiğinde AET’ye (şimdi AB) tam üyeliğini öngörmektedir. Her uluslararası anlaşmada olduğu gibi, anlaşma hükümlerinin doğru yorumlanması için antlaşma taraf226 larının beyanları büyük önem taşımaktadır. AB’nin Türkiye’nin üyeliği ko- Türkçe tercümesi: “Türkiye Avrupa’ya aittir. Bu törenin en derin anlamı budur. Bu düşünülebilen en uygun şekliyle, yüzyıllarca geçerliliği olan coğrafi bir beyandan veya tarihi bir tespitten fazla olarak, bir gerçeğin onaylanmasıdır. (..) Ve bir gün, son adım da atılacaktır: Türkiye Topluluğun tam üyesi olacaktır. Türk dostlarımızla üzerine anlaştığımız ve paylaştığımız bu arzu ve gerçek ortaklığımızın en güçlü ifadesidir.” Görüldüğü gibi 1963 yılında Türkiye coğrafi ve tarihi bağlamda Avrupalı olarak değerlendiriliyordu ve Walter Hallstein Türkiye’nin AET’ye tam üyelik hedefini açıkça ifade ediyordu. O tarihten sonra ne Türkiye’nin haritadaki konumu ne de Avrupa ile ortak tarihi değişmiştir. Türkiye ve AB kendilerini 1963 Ankara Antlaşması, 1970 Katma Protokolü ve Ortaklık Konseyi 2/76, 1/80 ve 3/80 Kararlarıyla hukuken bağlamışlardır. Meslektaşım Ejder Köse ile birlikte 2009 yılında Hollanda’da kaleme alıp yayınladığımız ‘Het Associatierecht EEG-Turkije en de verplichte inburgering’ – ‘AET-Türkiye Ortaklık Hukuku ve zorunlu uyum’3 isimli makalemizde, Hollanda hükümetinin Türk vatandaşlarına yönelik uygulamaya koyduğu zorunlu uyum şartlarının AB-Türkiye Ortaklık Hukukunu ihlal ettiğini yazmıştık. Hollanda Hükümeti, giriş ön şartı olarak üçüncü ülke vatandaşlarına yönelik, dolayısıyla Türk vatandaşlarına da yönelik, yurtdışındaki elçiliklerdeki 227 Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Ali Durmuş uyum ve lisan sınavı uygulamasını 15 Mart 2006 tarihinden itibaren başlatmıştır (22 Aralık 2005 tarihli Yurtdışı Uyum Yasası ile Yabancılar Yasası 2000 deği- Zorunlu uyum mevzuatı, AET-Türkiye Ortaklık Konseyi 1/80 kararı, Ankara Anlaşması 9. Maddesi ve Hollanda’da hukuk süreci şikliği, Hollandaca: ‘Wet inburgering buitenland’ ) . Hollanda’da yasal ikamet 2008 yılında avukat olarak meslektaşım Ejder Köse ile birlikte zorunlu eden yabancılar için eski 1998 tarihli Uyum Yasası’nın yerine 30 Kasım 2006 uyum yasası mağduru iki Türk vatandaşı adına dava açtık. Söz konusu vatan- tarihinde yürürlüğe giren ‘Yeni göçmenler uyum yasası’(Hollandaca: ‘Wet in- daşlardan birisi aile birleşimi yoluyla Hollanda’ya yasal giriş yapmış olan ve 3 burgering nieuwkomers’)5 uygulanmaktadır. yılı aşkın bir süredir aynı işyerinde çalışan bir Türk işçisiydi. 4 Hollanda’ya henüz giriş yapmamış Türk vatandaşlarına yönelik yukarda Diğeri eşiyle birlikte 30 yılı aşkın süredir Hollanda’da yasal ikamet eden ve belirtilen ilk yasa Hollanda’ya yasal giriş ve ikamet için gerekli olan uzun süreli 15 yıldan fazla çalışmış olan Türk emeklisiydi. Her iki müvekkilimiz de ikamet vize (‘MVV’ isimli vize) almak zorunda olan tüm Türk vatandaşlarını kapsa- ettikleri belediye tarafından, Yeni Göçmenler Uyum Yasası uyarınca, 3 yıl için- maktadır. Bu yasa genelde Hollanda’ya aile birleşimi çerçevesinde göç etmek de lisan ve uyum sınavını başarıyla geçmeleri doğrultusunda uyarıldılar. isteyen Türk vatandaşlarını etkilemiştir. Yukarda belirtilen ikinci yasa ise Hollanda’da yasal ikamet eden ve 18 ve 65 yaş arası olan tüm Türk vatandaşlarını kapsamaktadır. Bu çerçevede önemli bir husus bazı üçüncü ülke vatandaşlarının Hollanda Kendilerine yapılan tebliğde ayrıca 3 yıllık sürede sınavı geçemezlerse ciddi idari para cezası uygulanacağı belirtilmekteydi. Herhangi bir karışıklığı önleme adına her iki vatandaşımızın da Hollanda’da zaten yasal olarak ikamet ettiklerini ve çalıştıklarını tekrar vurgulamayı önemli buluyorum. Hükümeti tarafından keyfi bir şekilde Yurtdışı Uyum Yasası uygulamasından Yukarda belirtilen vatandaşların avukatları olarak, süreci belediye tarafın- muaf tutulmasıdır. Muaf tutulan üçüncü ülke vatandaşları Amerika Birleşik dan tebliğ edilen mektuba karşı yine aynı belediye nezdinde idari itiraz davası Devletleri, Kanada, Japonya ve Güney Kore vatandaşlarıdır. Bu ayrımcı ve key- açarak başlattık. En önemli itiraz gerekçelerimizi altta dikkatinize sunuyorum: fi muafiyeti, Hollanda Temsilciler Meclisine yolladığı 4 Eylül 2008 tarihli mek- İlk olarak her iki Türk vatandaşının AET-Türkiye Ortaklık Konseyi (bun- tubunda, Yabancılar Dairesinden sorumlu eski Bakan Yardımcısı Albayrak dan sonra: 1/80 OKK) kapsamında olduklarını ve her iki müvekkilimizin de ilginç biçimde açıklayıp savunmuştur. Söz konusu mektupta6 uygulamadan 1/80 OKK 6. maddesinin tüm şartlarını yerine getirdiklerini belirttik. Ayrıca muaf tutulan ülke vatandaşlarının ‘Hollanda’ya benzeyen ve benzer şekilde tebliğde bildirilen zorunlu uyum şartlarının 1 Aralık 1980 tarihinde yürürlüğe işleyen bir ülke ve toplumdan gelmeleri’ gerekçe olarak öne sürülmüştür. Mek- giren 1/80 OKK 13. maddesinin Türk işçisi ve aile bireylerini koruyan ‘mev- tupta ayrıca bu ülkelerin ‘Hollanda’ya benzer şekilde demokrasi, parlamento, cut durumu koruma’ (standstill) hükmüne aykırı olup, 13. madde tarafından adalet sistemi, eğitim, kültür ve sosyal-ekonomik kurumlara sahip oldukları yasaklanan ‘yeni kısıtlayıcı mevzuat’ olarak tanımlanacağını ileri sürdük. Bu iddia edilmiştir. Bu sebepten dolayı belirtilen ülke vatandaşlarının Hollanda gerekçenin yanı sıra, AB birincil Hukuku gereği AB vatandaşlarının zorunlu toplumuna daha hızlı ve kolay uyum sağlayacakları öngörülüp kabul edilmiş- uyum mevzuatından muaf oldukları için, tebliğ edilen zorunlu uyum şartları- tir. Kanaatimce, bu açıklama, siyaset tarihinde ayrımcılığın ve keyfiyetin kay- nın 1/80 OKK 10. Maddesinde yer alan, bir tarafta Türk işçi ve ailesi ve diğer dedilmiş en ilginç ve pervasız savunmalarından biridir. Hollanda Hükümeti tarafta AB vatandaşı işçi ve ailesi arasında her türlü ayrımcılığı yasaklayan eşit- böylece Türk vatandaşlarının geri kalmış İslami ve temelde farklı bir ülke ve lik ilkesinin ihlali olduğunu ileri sürdük. topluma ait olduklarını, dolayısıyla, Japon ve Güney Kore vatandaşlarının ak- Tamamlayıcı olarak AET-Türkiye Ortaklık Hukukunun genel (Lex Ge- sine, demokrasi ve hukuk devleti gibi modern kavram ve kurumlara yabancı neralis) eşitlik ilkesi olarak Ankara Antlaşması’nın 9. maddesinin ihlalini de oldukları gizli görüşünü açığa vurmuştur. Bu görüşe göre Türk vatandaşları- belirttik. Bu doğrultuda AB Adalet Divanı’nın (ABAD) 22 Haziran 2000 ta- nın aksine Japon ve Güney Kore vatandaşlarının Hollanda’ya eşit ve benzer bir rihli Eyüp kararıyla7, 1/80 OKK tarafından öngörülen Türk işçi ve ailelerinin topluma ait oldukları kabul edilmiştir! 228 229 Ali Durmuş Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku ilgili üye devletine kademeli kabul ve uyum sistematiğinin, AB üyesi ülkeleri ğumuz tüm gerekçeleri tekrarladık. Ayrıca zorunlu uyum mevzuatının AET- tarafından tek taraflı olarak değiştirilemez olduğunu belirlediğini hatırlattık. Türkiye Ortaklık Hukuku ilişkisiyle ilgili, İdari Bölge Mahkemesi kararlarının Kısacası uygulamaya giren yeni zorunlu uyum mevzuatının bu belirtilen 1/80 aksine, yüksek mahkemenin bir tereddüdü bulunması durumunda davanın OKK sistematiğine aykırı bir değişiklik olduğunu ileri sürdük. ABAD’a öngörüş prosedürü çerçevesinde taşınmasını istedik. Ancak MTK 16 İlaveten ileri sürdüğümüz 1/80 OKK 10. maddesinin eşitlik ilkesinin, AET Ağustos 201111 tarihinde kararını açıklayarak uzun bir hukuki sürece son nok- işçi ve aileleri ile ilgili AET 1612/68 numaralı Konsey Tüzüğü’nün 7. madde- tayı koydu. MTK bizim ileri sürdüğümüz gerekçelerin tümünü kabul ederek sinde bulunan eşitlik ilkesi doğrultusunda ve eşanlamlı olarak yorumlanması Türk vatandaşlarının Ankara Antlaşmasından ve 1/80 OKK’dan kaynaklanan gerektiğini ileri sürdük. Bu çerçevede ABAD’ın 8 Mayıs 2003 tarihli ‘Waeh- haklarını teyid edip korumuştur. Bu karar sadece Hollanda için değil, mahke- lergruppe Gemeinsam/Birlikte8 ve 30 Eylül 2004 tarihli ‘Ayaz’9 kararlarına atıf- menin açıkladığı gerekçeler gereği, tüm AB ülkeleri için büyük önem taşımak- ta bulunduk. ABAD bu kararlarında 1/80 OKK 10. maddesinin AET 1612/68 tadır. AB ülkeleri tarafından uygulanan zorunlu uyum şartları AET-Türkiye Konsey Tüzüğünün 7. maddesi doğrultusunda yorumlanması gerektiğini ka- Ortaklık Hukuku gereği Türk vatandaşlarına uygulanamaz. Hollanda mahke- rarlaştırmıştır. AET 1612/68 Konsey Tüzüğünün 7. maddesinin eşitlik ilkesi mesi MTK, 7.1.8. no.lu gerekçesinde zorunlu uyum mevzuatı gereği ikamet ve tüm iş, çalışma şartları, sosyal ve mali şartlarını kapsamaktadır. Bizim ileri çalışma izinlerinin feshi veya uzatılmamasını ve ayrıca idari para cezalarının sürdüğümüz gerekçeye göre de zorunlu uyum kurslarına katılma zorunluluğu 1/80 OKK 13. maddesine ve Katma Protokol’ün 41/1. maddesine (mevcut du- ve öngörülen idari para cezaları (ve ayrıca 1 Ocak 2010 tarihinden itibaren rumu koruma hükümleri, standstill) aykırı bulmuştur. MTK bunun yanı sıra mümkün olan ikamet ve çalışma izinlerinin uzatılmaması ve feshi) 1/80 OKK bizim ileri sürdüğümüz gerekçe doğrultusunda, AB üye devletlerinin tek taraf- 10. maddesinde yer alan ayrımcılık yasağının açık ihlalidir. lı olarak 1/80 OKK tarafından öngörülen, Türk işçilerinin ve aile bireylerinin Yukarda sunduğum süreç Hollanda Makamlarıyla uzun bir hukuk mücadelesinin başlangıcıydı. İdari itiraz prosedüründe ileri sürdüğümüz tüm gerekçelerimiz ve itirazımız belediyeler tarafından reddedildi ve biz davayı Bölge İdari Mahkemesine taşımak zorunda kaldık. üye devletlerine kabul ve uyum sistematiğini değiştiremeyeceğini açıkça onaylamıştır ( Kararın 7.1.5 no.lu gerekçesi ). Hollanda Hükümeti tarafından ileri sürülen çok önemli ve diğer bir gerekçe de MTK tarafından reddedilmiştir. Hollanda Hükümeti Türk vatandaş- Bunun sonucunda Ağustos ve Ekim 2010 tarihlerinde Rotterdam ve Ro- larının AB içinde henüz AB vatandaşları gibi serbest dolaşım hakkına sahip ermond Mahkemeleri , belediyeler ve Hollanda Hükümeti tarafından sunu- olmadıklarını, dolayısıyla 1/80 OKK 10. maddesi ve Ankara Antlaşması 9. lan tüm gerekçeleri ve yorumları reddederek, lehimize karar verdiler. Her iki maddesinde yer alan ayrımcılık yasağından/eşitlik ilkesinden tam olarak fay- mahkeme de özellikle 30 Kasım 2006 tarihinde yürürlüğe giren zorunlu uyum dalanamayacağını ileri sürmüştür. Hollanda Hükümeti bu serbest dolaşım sta- mevzuatının AET-Türkiye Ortaklık Hukukuna aykırı olduğunu ve dolayısıyla tüsündeki farktan dolayı söz konusu eşitlik ilkelerinin AB birincil hukukuyla Türk vatandaşlarına uygulanamayacağını vurgulamıştır. Mahkemeler bizim eşanlamlı yorumlanamayacağını hararetle savunmuştur. MTK bu tezi reddet- ileri sürdüğümüz tüm itiraz gerekçelerini kabul etmiştir. miştir ve 1/80 OKK 10. ve Ankara Antlaşmasının 9. maddesinin geniş ve AB 10 Mahkemelerin bu açık ve net kararlarına rağmen Hollanda Hükümeti pes etmeyerek her iki karara karşı, bu tür idari davalarda en yüksek yargı orga- birincil hukuku ile uyumlu ve eşanlamlı kapsamını ve yorumunu onaylamıştır (Kararın 7.2. no.lu gerekçesi). nı olan ‘Merkezi Temyiz Kurulu’ mahkemesine (bundan sonra: MTK ve Hol- Son olarak MTK davayla ve hukuki gerekçelerle ilgili herhangi bir belir- landaca: ‘Centrale Raad van Beroep’) başvurarak kararları temyiz etmiştir. Bu sizliğin söz konusu olmadığını, konuyla ve davayla ilgili bir ‘acte éclairé ‘ (İçti- mahkeme nezdinde biz avukatlar olarak İdari Bölge Mahkemelerine sundu- hatla yeterince açıklığa kavuşmuş) durumun sabit olduğu, dolayısıyla ABAD öngörüş prosedürüne gerek olmadığını açıklamıştır. 230 231 Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Ali Durmuş Bu davanın sonucu olarak Hollanda İdari Yüksek Mahkemesi Avrupa’nın Ekim 2011 tarihli ‘Kahveci ve İnan’13 kararında 9. madde ile ilgili görüşünü çeşitli ülkelerinde Türk vatandaşlarına uygulanan zorunlu uyum mevzuatla- tekrarlamıştır ve Hollanda Hükümetinin aynı doğrultudaki tüm gerekçelerini rının AB-Türkiye Ortaklık Hukuku çerçevesi ve kapsamına dahil olduğunu reddetmiştir. tespit edip onaylamıştır. Mahkeme ayrıca bu konuyla ilgili ABAD tarafından gerekli ve geçerli yorum ve içtihadın oluşturulduğunu ortaya koymuştur. Vize zorunluluğu ve Ankara Antlaşması’nın 9. maddesi İşte mahkemenin bu tespit ve gerekçeleri sonucu bu karar, Türk vatandaş- Avukatlık ve Hukuk büromuzun Hollanda’da açtığı bir diğer davada Hol- larına zorunlu uyum şartları uygulayan diğer AB ülkeleri için de emsal teşkil landa Danıştayı 14 Mart 2012 tarihli kararında14, Hollanda’nın Türk işada- etmektedir. mı ve hizmet sunucularına AET-Türkiye Katma Protokolü 41/1. maddesi gereği vize şartı uygulayamayacağını kararlaştırmıştır. Ancak bundan daha Ankara Anlaşması 9. maddesinin giderek artan önemi önemlisi, Hollanda Danıştayı ilk defa vize şartının ileri sürülmesinin Ankara Son yıllarda Hollanda’da ve ABAD nezdinde yürütülen davalar sonucu An- Antlaşması’nın 9. maddesinin ihlali olduğunu kararlaştırmıştır. İşadamları ve kara Antlaşması 9. maddesinin eşitlik ilkesinin doğrudan uygulanabilirliği ve hizmet sunucuları konusunda AET-Türkiye Ortaklık Hukukunda AET-Tür- etkisi kabul edilmiştir. Bu gelişimin sonuçlarını iyi değerlendirmek için Anka- kiye Ortaklık Konseyi’nin henüz ayrı bir Konsey kararı bulunmamaktadır. Bu ra Antlaşması’nın öngördüğü Ortaklığın yapısına daha yakından göz atmamız durum Türk işçileri ve ailelerinin durumundan farklıdır zira bu konuyla il- gerekmektedir. gili Ortaklık Konseyi’nin 2/76 ve 1/80 Ortaklık Konseyi kararları mevcuttur. Hollanda ve diğer bazı AB ülkeleri tarafından tekrarlanarak ileri sürülen Hollanda Danıştayı sonuç itibariyle Türk işadamları ve hizmet sunucularının tezlerden biri Türk vatandaşlarının AB vatandaşlarıyla eşit muamelesinin serbest dolaşım haklarıyla ilgili, özel bir ‘Lex Specialis’ bulunmadığından, An- mümkün olmadığıdır. Bu ülkeler Ankara Antlaşması’nın 9. maddesinin böyle kara Antlaşması’nın genel hükmü olan (Lex Generalis) 9. maddesinin geçerli bir eşit muameleye sebep olamayacağını vurgulamışlardır. Türk vatandaşları- ve doğrudan uygulanabilir olduğunu tespit edip karara bağlamıştır. Bu karar nın henüz AB içinde serbest dolaşım hakkına sahip olmadıkları, AET-Türkiye hukuk dünyasında devrim niteliğindedir. Zira ilk defa bir AB ülkesi mahke- Ortaklık Hukukunun ancak ilgili Türk vatandaşını kabul eden AB ülkesi için- mesi Türk işadamı ve hizmet sunucularına uygulanan vize zorunluluğunun de geçerli olduğunu, dolayısıyla Ortaklık hukukunda yer alan eşitlik ilkesinin Ankara Antlaşması’nın 9. maddesinde yer alan eşitlik ilkesine dayandırmıştır. AB hukukunda yer alan eşitlik ilkesinden farklı olduğu ileri sürülmüştür. AB Kanaatimce AET-Türkiye Ortaklık Hukuku’nun Türkiye-AB ilişkilerinde ülkeleri tarafından AET-Türkiye Ortaklık Hukuku davalarında sürekli ileri giderek artan ağırlığının doğrudan 1963 Ankara Antlaşması’na imza atan ta- sürülen bu tezin ABAD ve Hollanda mahkemeleri tarafından reddedildiğini rafların açık iradesinden kaynaklanmaktadır. Ankara Antlaşması, anlaşmanın hatırlatmak büyük önem taşımaktadır. 2/3 maddesinde belirtildiği gibi Ortaklığın 3 ayrı dönemle vücut bulduğunu Tarafımca 2003 yılında AB Komisyonu’na sunduğum şikayet dilekçesiy- ve geliştiğini öngörmektedir. Hazırlık dönemi olan ilk 5 yıllık dönem 1 Ara- le başlayan önemli bir davada ABAD 29 Nisan 2010 tarihinde12 (Komisyon lık 1964 tarihinde başlamaktadır. Bu dönemde taraflar arasında henüz eşit bir vs Hollanda) çok önemli bir karara imza atmıştır. ABAD bu davada Ankara ilişki yoktur ve özellikle Topluluk tarafından Türkiye’ye tek taraflı bir yardım Antlaşması’nın 9. maddesinin doğrudan uygulanabilir olduğunu tespit etmiş- öngörülmektedir. Bu dönemin amacı Türkiye’yi Ortaklığın yükümlülüklerini tir. ABAD ayrıca Türk vatandaşlarının henüz serbest dolaşım hakkına sahip taşımaya hazır hale getirmektir. olmamalarının 9. maddenin uygulanmasına engel olmadığını açıkça ifade Geçiş dönemi olan 2. dönem 1970 Katma Protokol’ün 1 Ocak 1973 tari- etmiştir. Yine tarafımca avukat olarak başlatılan bir diğer davada ABAD 20 hinde yürürlüğe girmesiyle başlamıştır. Günümüzde ise artık gümrük birliği- 232 233 Ali Durmuş Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku nin oluşturulduğu Ortaklığın 3. ve son döneminde bulunmaktayız. Anlaşma giriş tarihi olan 1 Ocak 1973’ten sonra Türk vatandaşlarının hukuki tarafları arasında ancak geçiş ve 2. dönemiyle eşitliğe dayanan bir ilişki inşa konumunu iyileştiren mevzuat ve kurallardan dönüşün mümkün ol- edilmiştir. Bu sebepten Ankara Antlaşması’nın eşitlik ilkesi olan 9. maddesi madığını kararlaştırmıştır. Herhangi bir AB ülkesi Türk vatandaş- anlaşmanın geçiş dönemi kurallarını ve şartlarını düzenleyen II. kısmında yer larıyla ilgili yeni kısıtlayıcı mevzuat geliştirdiğinde, bu yeni mevzuat almaktadır. Dolayısıyla akit taraflar açıkça taraflar arası eşit muameleyi an- 1 Aralık 1980 ve 1 Ocak 1973 tarihlerinde yürürlükte olan mevzua- cak Katma Protokol’ün 1 Ocak 1973 tarihinde yürürlüğe girmesinden sonra ta göre maddi olarak bir kötüleştirme içermese bile, belirtilen her iki hedeflemişlerdir. Daha önce bilginize sunduğum ABAD ve Hollanda mahke- mevcut durumu koruma hükümlerine aykırı sayılmaktadır. ABAD melerinin kararları da bu görüşü ve iradeyi desteklemektedir. Kanaatimce an- açıkça AET-Türkiye Ortaklığı’nın hedefinin, Türk vatandaşlarının ko- laşmanın son dönemi olan 3. ve Gümrük Birliği dönemi 9. maddenin etkisini numunu mümkün olduğu kadar AB vatandaşlarının konumuna yak- artırmıştır. Zira Gümrük Birliği’nin öngördüğü malların serbest dolaşımı, an- laştırmak olduğunu açıklamıştır. Dolayısıyla Türk vatandaşlarıyla ilgi- cak Türk işadamları ve hizmet sunucularının vizeden muaf olmalarıyla ortak- li yapılan herhangi bir iyileştirme ve liberalleşmenin dönüşü yoktur. lığın hedeflediği etkinlik ve verimliliğe kavuşabilir. Sonuç itibariyle AB ülkeleri Türk işçi ve aileleri ile ilgili mevzuat koSonuç nusunda 1 Aralık 1980 tarihini dikkate almalılar ve Türk işadamları AB ülkelerinde yasal bulunan ve ikamet eden Türk vatandaşlarının hukuki ve hizmet sunucuları için 1 Ocak 1973 tarihi baz alınmalıdır (AB’ye konumu benzersiz bir konumdur. Türk vatandaşları AB vatandaşı olmamakla 1973 tarihinden sonra üye olan ülkeler için kendi üyelik tarihleri be- birlikte AB mevzuatında diğer üçüncü ülke vatandaşlarına uygulanan mev- lirleyicidir). Ayrıca kanaatimce Ankara Antlaşması’nın 7. maddesi zuatın dışında kalmaktadırlar. Türkiye henüz AB’nin tam üyesi olmamıştır mevcut durumu koruma hükmünün genel (Lex Generalis) ifadesi- ancak Türk vatandaşları AET-Türkiye Ortaklık Hukuku gereği kendi başına ni içermektedir. Bu madde akit tarafların Antlaşmanın hedeflerini bir hukuk düzeni (sui generis) olan Ortaklık Hukuku’nun korumasından fay- tehlikeye atacak herhangi bir tedbirden sakınmalarını öngörmek- dalanmaktadırlar. Uzun yıllarca ABAD tarafından oluşturulan AET-Türkiye tedir. Dolayısıyla mevcut durumu koruma ilkesi Antlaşmanın yü- Ortaklık içtihadı 2 temel unsur oluşturmuştur: rürlüğe giriş tarihi olan 1 Aralık 1964 tarihinden itibaren geçerlidir. Mevcut durumu koruma (standstill) ve eşitlik (non-discrimination) ilkeleri 1. AB ülkeleri Türk vatandaşlarının ülkelerine ilk yasal girişinin şartları- Türk işadamları ve hizmet sunucularının yerleşmesi ve serbest dolaşı- nı özgürce düzenleyebilmektedirler. Bu mevzubahis ilk giriş Ortaklık mı 1 Ocak 1973 tarihinden itibaren Katma Protokol’ün 41/1. maddesi Hukuku kapsamında değildir. Ancak, ABAD içtihadı üye devletlerin mevcut durumu koruma ilkesi tarafından korunmaktadır. Türk işçi ve bu özgürlüğüne önemli bir kısıtlama getirmiştir. AB üyesi ülkeler Türk aileleri de 1 Aralık 1980 tarihinden itibaren 1/80 OKK 13. maddesi vatandaşlarının ilk girişini ancak 1/80 OKK 13. maddesinin ve Kat- tarafından korunmaktadır. Ancak sosyal güvenlik konusunda böyle ma Protokol 41/1. maddesinin mevcut durumu koruma (standstill) bir mevcut durumu koruma hükmü (Lex Specialis olarak) bulunma- hükümlerini göz önünde bulundurarak düzenleyebilirler. ABAD bu maktadır. Türk işçilerinin ve ailelerinin sosyal güvenlik haklarını dü- anlamda daha da ileri giderek en son 9 Aralık 2010 tarihli ‘Oğuz ve zenleyen 3/80 OKK kararı, eşitlik ilkesini barındıran 3/1. maddesinin Toprak’ kararını açıklamıştır. Bu kararda ABAD 1/80 OKK’nın yü- bulunmasına rağmen, böyle bir hüküm içermemektedir. Bu durumda rürlüğe giriş tarihi olan 1 Aralık 1980 ve Katma Protokol’ün yürürlüğe Ankara Antlaşması’nın mevcut durumu koruma hükmünü içeren 7. 15 maddesinin geçerli ve doğrudan uygulanabilir olduğunu düşünmekte234 235 Avrupa Birliği Göçmen Hukukunda Zorunlu Uyum Mevzuatı ve AB-Türkiye Ortaklık Hukuku Ali Durmuş yim. Kanaatimce ABAD’ın 9. maddeyle ilgili yorumu 7. madde için de makalede belirtilen ABAD ve Hollanda mahkemeleri kararlarına atıfta bulu- geçerlidir. Hollanda hükümetinin son yıllarda sosyal güvenlik alanında narak o ülkelerde hukuki süreç başlatarak mahkemelere başvurmalıdırlar. Bu aldığı kısıtlayıcı kararlar ve mevcut hakların geri alınmasına yönelik vatandaşlarımız bu kararlar sonucu, bir AB ülkesi olan Hollanda’nın artık Türk tedbirler 7. maddenin ışığında değerlendirilmelidir. Örneğin sosyal vatandaşlarını zorunlu uyum mevzuatından muaf tuttuğunu da hatırlatmaları güvenlik ödemelerinin de zorunlu uyum ve lisan şartlarına bağlanması gerekir. da bu bağlamda yeniden gözden geçirilmelidir. 2. Bu yazıda daha önce belirttiğim gibi, ABAD ve Hollanda mahkemeleri Türk vatandaşlarının doğrudan 1/80 OKK 10. maddesi ve Ankara Ant- 1Karar no. 64/732/EEG d.d. 23 Aralık 1963 (PB 1964/217 p. 3685 laşması 9. maddesinin eşitlik ilkesi hükümleri tarafından korunmak- 2 tadırlar. AB üye ülkesi içinde yasal ikamet eden Türk vatandaşları AB vatandaşlarıyla eşit muamele görmelidirler. ABAD, bu eşit muameleye 438-440 3 karşı ileri sürülen, Türk vatandaşlarının AB içinde henüz serbest dolaşım hakkına sahip olmadıkları gibi, tüm tezleri ve gerekçeleri reddet- migrantenrecht 8 | 09 353. http://koselaw.nl/pdf/Verplichte%20Inburgering%20 en%20Associatie%20EEG-Turkije.pdf 4 miştir. Dolayısıyla zorunlu uyum ve lisan şartlarını uygulamak için bu gerekçeler kullanılamaz. Walter Hallstein: Europäische Reden. Deutsche Verlags-Anstalt, 1979. Seiten: 22 Aralık 2005 tarihli Kanun, Yabancılar Yasası 2000 değişikliği (Stb 2006, 28), yürürlüğe giriş 15 Mart 2006,ve06000177 5 30 Kasım 2006 tarihli Kanun, Stb 2006, 625,ve06001684 6 4 Eylül 2008 tarihli mektup, Secretary Albayrak Son olarak ABAD 21 Ekim 2003 tarihli ‘Abatay ve Şahin’ kararında16, 1/80 7 ABAD, 22 Haziran 2000, Case C-65/98 OKK 13. maddesinin mevcut durumu koruma hükmünün sadece AB ülkesi 8 ABAD, 8 Mayıs 2003, Case C-171/01 içinde yasal bulunan ve 1/80 OKK 6. maddesinin şartlarını yerine getiren Türk 9 ABAD, 30 Eylül 2004, case C-275/02 işçi ve ailesini değil, aynı zamanda henüz ilgili AB ülkesine giriş yapmamış 10 12 Ağustos 2010 tarih ve LJN: BN3934, Rotterdam Mahkemesi , 08/4934 ve of Türk işçi ve ailelerini de kapsadığını belirtmiştir. ABAD, 1/80 OKK’nın öngör- 15 Ekim 2010 tarih ve LJN: BO1206, Roermond mahkemesi , AWB 10 / 332 en düğü Türk işçi ve ailesini kabul eden AB ülkesine kabul ve uyum sistematiğini 10 / 333 bozmamak için, henüz aile birleşimi çerçevesinde Türk işçinin yanına gitme- 11 16 Ağustos 2011 tarihli kararlar, LJN: BR4959, Centrale Raad van Beroep , yen aile bireylerinin de 1/80 OKK 13. maddesi kapsamında olduklarını karar- 10/5248 INBURG + 10/5249 INBURG + 10/6123 INBURG + 10/6124 INBURG, laştırmıştır. Mevcut durumu koruma hükmünün ABAD tarafından bu şekilde http://zoeken.rechtspraak.nl/resultpage.aspx?snelzoeken=true&searchtype=lj yorumlanması, Türk vatandaşlarına yönelik AB üyesi ülkelerin konsolosluk n&ljn=BR4959 veya elçiliklerinde zorunlu uyum ve lisan sınavı uygulamasının, ülkeye giriş 12 ABAD, 29 Nisan 2010, Commission vs The Netherlands, Case 92/07 ön şartı olarak kullanılmasını da engellemektedir. Bu makalede bahsedilen 16 13 ABAD, Kahveci and Inan, 20 Ekim 2011, Case C-7/10 and 9/10 Ağustos 2011 tarihli Hollanda Yüksek Mahkemesinin kararı gereği Hollanda 14 14 Mart 2012, LJN: BV9454, Raad van State , 201102803/1/V3 Türk vatandaşlarına yönelik bu uygulamayı kaldırmıştır. 15 ABAD, 9 Aralık 2010, Toprak and Oguz, Case C-300/09 and C-301/09 AB ülkeleri tarafından zorunlu uyum ve lisan şartları hiçbir şekilde Türk 16 ABAD, 21 Ekim 2003, Abatay and Sahin, Case C-317/01 en C-369/01 vatandaşlarına uygulanamaz. Hollanda dışında başka AB ülkeleri tarafından uygulanan zorunlu uyum ve lisan mevzuatı mağduru Türk vatandaşları bu 236 237 238